Merhabalar, Çayyolu/Umitkoy tarafinda kiz arkadasimla beraber romantik bir aksam yemegi yiyebilecegimiz mekan onerebilir misiniz? Gercekten iyi bir yer olmasini istedigim icin luks pahali yerler de olabilir. Tesekkur ederim.

Efenim selamlar, yağ kesesi doğru tabir mi bilmiyorum ama suratımda, alından, favorilere kalan olan bölgede yağ keseleri var. Görünürde hiç bir zararları yok, zaten çok yakından bakmadıkça gözükmüyor, üzerinden elle geçilince pütür pütür hissediliyor (garip bir ifade oldu). Minik minik ufak ufak şeyler bunlar.

Bugün aynada dikkat ettim de bu şerefsizler gereğinden fazla çoğalmışlar, sıkıntı şu ki, bunlar kızarıp şişip normal sivilce (iltihaplı) olanlara dönebiliyor. Yani bunlar isyaan diye bağırıp sırayla sivilceye dönerse muhtemelen suratım tarla olur, belli olmaz, vücut bu.

Cildim yağlı, bu şerefsiz yağ keselerinden kurtulmanın bir yolu var mı acaba? Cildiyeye gitmeden önce burada sorayım dedim. İlaçtan ziyade, olm şu dove un yağlı ciltler için olan sabununu dene, ya da ne bileyim, al eline keseyi giriş yağ keselerine gibi ilaç olmayan çözümler bekliyorum.

Suratın yağ dengesini kontrol etsem (Sabunla falan) bunlar kaybolur mu? Ne yapmak gerekir acaba?

Er kişiyim bu arada

Sempati duydugunuz, sevdiginiz uluslararasi sirketler hangileri? Apple, microsoft gibi iste ama farkli ornekler bekliyorum...

kuzeni ya da simdi yasayan akrabalari var mi?

neler düşünüyorsunuz, insan hakları beyannamesinde yazılan eşitlik maddesi ne kadar şeyi kapsıyor, gerçekten eşit miyiz ya da daha doğru bir soru olarak hepimiz eşit olması önemli bir şey mi?

"iç savaş"ı inceleyen kitaplar arıyorum. bir çok farklı iç savaşa değinerek iç savaşın yapısını anlatmasını istiyorum ziyadesiyle. teşekkür ederim.

malta'da elektrik prizleri 240 voltmus. ordaki prizlere uygun donusturucu uc bulsam, bagladigim aletlere bir zarar verir mi?

hacılar hususi pasaportum var, ama devlet memuruyum ve bi proje yürütüyoruz dolayısıyla gri alma hakkım da var, maalesef daha yeşil derecesine inemedik. daha önce gri pasaportla bi kere itayla' ya gidip gelmişliğim var ama malumunuz gri süreli ve süresi bitince maalesef griyi verip kendi hususi pasaportumu geri aldım. ama bomboş yani italya' ya gidip geldiğime dair bi iz yok. daha önce hiç vize almadım belki önemlidir diye bu detayları anlattıktan sonra konuya geleyim. şimdi aralık gibi bi proje kapsamında ingiltere' ye gitme durumumuz var. ben şimdi napayım vize almak daha kolay olur diye yine gri mi alayım, hiç kastırmayıp hususiye mi yazdırayım yoksa vizeyi. daha da önemlisi ev aldık kredi olayını abartmayalım diye maddi durumlar biraz bozuldu. son aylarda hesabım hep 1000-2000 tl ek hesaba yani eksiye giriyor. bi 5000 e yakın da kredi kartı borcum var. bu vize almama engel olur mu? ne yapayım ben. gidemeyecek miyim şimdi?

ya of şimdi yarın öğlen çıkacam yola, 450 km araba kullancam, sonra istanbul trafiği falan amaaaan.

nerden söz verdim ya. "söz vermek göt vermeye benzemez" diye kendi kendime telkinde bulunuyorum, caymamam lazım. paylaşayım dedim.

2.sezonun 4 .bolumundeyım ve cok yavas ılerlıyor. baymaya basladı artık. herkes cok guzel dıyıp duruyor. ızlmeye devam etmelımıyım ? ılerleyen bolumlerde aynı sekılde mı gıdıyor? spoıler vermeden tavsıye verırsenız sevınırım

Perşembe-Pazartesi arası tek başıma Londra'da olacağım. Kalacağım yer London Bridge taraflarında. Travel guide'lara bakınca başım dönüyor, ne yapsam nereden başlasam karar veremedim. Öncelikle müze hatta kütüphane ve parklar olarak önerdiğiniz neler var Londra'da yapılacak? Bir de mutlaka git atmosferini gör dediğiniz pub tavsiyeleri verirseniz çok güzel olur. Teşekkürler.

googledan baktım ama tam anlamadım. kızılaydaki wsı nerden tam olarak ?

yahu basit gibi görünen bir işin hakkından gelemedim, çünkü göründüğü kadar basit değilmiş, ama kimseye bunu anlatamıyosun.(işin detayı biraz teknik olduğu için burda anlatmiyim dedim)

yöneticilerin de bişey dediği yok aslında ama kendimi kötü hissediyorum. istifa mı etsem diyorum. askere gidinceye kadar dişini sık diyorum. ismim kötü müfettişe çıkacak diyorum. iş hayatı olum bu illaki olcak böyle şeyler diyorum. elinden geleni yapmışsın sana ne gerisinden diyorum. böyle aşkın ızdırabını diyorum.

aslında en büyük sorun çabuk demoralize oluyorum. yok mu bunun çaresi

İngilizce kitap okurken bir sürü bilmediğim sözcükle karşılaşıyorum. Şimdi genel olarak öyle sürekli sözlüğe bakma cümleden sen çıkarmaya çalış deniyor da bu yöntem ara sıra işe yarıyor yani zilyon tane bilinmeyen sözcük çıkınca fena oluyor insan... Acaba bu bilinmeyen sözcükleri excelde bir listeye eklemeli ve ezberlemeli mi? Böyle bir yönteme başvuran var mı? Başka ne gibi önerileriniz var sözcük dağarcığını genişletmek konusunda...

Sağda solda söylentiler duyuyorum; islami bisiklet geliyormuş...
ne iş bu, neye benziyor? ekran görüntüsü varmı?

birde islami bisiklet derken! ne açıdan islami? hurmadan mı yapılmış yoksa pedal yerine başkabişey mi var anlamadım?

1)favori türk yönetmenleriniz kimlerdir? iyi olduğunu düşündüğünüz vs.

2)en beğendiğiniz yerli filmler hangileri?

3)sevdiğiniz yerli oyuncular kimlerdir?

ankara'da oturuyorum. arabayla gitmelik bir yol haritasına ihtiyacım var. her ilde illa ki görülecek bi yerler vardır. hı?

nerelere gidebilirim? kırşehirde japon bahçesi varmış mesela.

ankara-kırıkkale-kırşehir-nevşehir gibi.

diğer taraftan da dolaşılabilir aslında. bolu-zonguldak-bartın-karabük falan gibi.

bin tane şampuan denedim, hiçbiri olmadı bana.
saçlarım daha önce gördüğüm bir tedavi yüzünden çok dökülmüştü, hatta bu yüzden minoxil kullandım ve biraz toparladı, yine dökülmeye başlayınca yine kullanmaya başladım. ama bir türlü saçıma uygun iyi bir şampuan bulamadım. dökülen saçlar için, saçları yumuşak ve sağlıklı yapacak, mümkün mertebe az kimyasallı bildiğiniz şampuan var mı, siz ne kullanıyorsunuz mesela ve memnun musunuz?

içeriğiyle birlikte yok etmek istediğiniz kağıtları ne yapıyorsunuz? dönüşüm veya parçalara ayırmaya çalışmak dışında. daha kısa sürede sonuç veren şeyler. kağıt dilimleme makinasına atmak da değil ama. yakmak gibi mesela. kağıt nasıl yakılıyor bitinceye kadar? şömine, soba gibi bir şey olmayınca pek mümkün değil sanki. isi var, külü var. kendime kağıt yakacak yeri nereden bulabilirim?

kağıtların çok bir özelliği yok. normal a4 beyaz kağıtlar, bilet, kitap aralığı, broşür kağıdı, fotoğraf filan. çok kalın değiller.

İngilizce kitapları genelde kindleda okuyorum. Bilmediğim bir sözcük çıkıyor diyelim ki imleci sözcüğün başına getirdiğimde anlamı sözlükten çıkıyor ama mübarek aygıtta sözcüğü seslendirmek gibi bir seçenek yok anca tüm sayfayı okuyor. Şimdi ben kitap okurken bilmediğim sözcükler çıkıyor anlamına bakıyorum ya altını çiziyorum yahut işte kafama not ediyorum. Yahut kimileyin www.scribd.com gibi bir sözlüğü kindleda ezberlemeye çalışıyorum.(Daha başlamadım ama başlayacağım.) Şimdi soracağım şu... Sözcükleri telaffuzlarına bakmadan bu şekilde öğrenmek sağlıklı mı? Yani ileride nasıl olsa konuşurken falan bir şekilde öğreniriz falan diye... Yani bana kötü gibi geliyor yani kimi İngilizce sözcüklerin okunuşlarını tahmin ediyorsun ama kimilerini de bilmek mümkün değil... Keşke kindle da sözcüğü seslendirecek bir zıkkım olsa halbuki çok kolay yapmaları niye yapmıyorlar ki?

İngilizce filmleri, videoları altyazısız izliyorum gayet de rahat anlıyorum. İngilizce çizgi roman okuyorum ve bol bol wikipedia sayfası okuyorum zorlanmadan... Ama iş roman okumaya gelince moralim bozuluyor. Örneğin Clive Barker'ın İmajica kitabını okumaya çalışıyorum sayfa başına 10 tane bilmediğim sözcük çıkıyor. Yani sözcüğü anlamayınca cümleyi de anlamayacağım türden sözcükler... Ne yapmak lazım oturup sözlüğü ezberlesem mi? Orson Scott'ın How to Write Science Fiction and Fantasy kitabını okudum örneğin gayet de rahat okudum. Clive Barker çok mu eski sözcük kullanıyor bilmiyorum ki... Barker'ın Mr.B Gone adlı kitabını da okumuştum yine zorlana zorlana... Diyaloglarda falan zorlanmıyorum tabi ama tasvirlerde Barker coşuyor kelime kullanma konusunda... Yol yöntem söyleyin artık İngilizce roman okuyabilmem lazım...

yarın ilk defa uzun yolda araç kullanacağım. strese girdim resmen.

kolaydır dimi? yanlış yola falan girip kaybolmam?

Ömürlük arkadaşların, nadide dostların hayatın erken dönemlerinde edinildiğine inanıyor musunuz? Çok yakın olduğunuz, yediğim içtiğim ayrı gitmez diyebildiğiniz dostlarınızı hayatınızın hangi döneminde kazandınız?
Görece yaşlı duyurucular özellikle size soruyorum.

ya da kaç günde bir yıkanıyorsunuz. yaz/kış

Merhaba arkadaşlar. bu sene bir sınava girdim ve sonuç olarak dereceye girdim. sene içerisinde gittiğim dershane ısrarla reklam vs. istemiyorum dememe rağmen internet sitelerinde sonuç belgemi ve ismimi kullanarak reklam yapmışlar. bunu engellememin bir yolu var mıdır? mahkemeye gitsem kaldırtabilir miyim?

Çanakkale 18 mart üniversitesi eğitim fakültesi resim-iş öğretmenliği bölümünü kazandım.kötü çiziyorum. ygs puanım beni baya ön sıralara atmış yerleştirmede. fakat kayıt yaptırıp yaptırmamak konusunda çok kararsızım. Eğitimi konusunda bir fikrim yok. İyi değil diyorlar. sınıf ortamı da genelde ergen kızla dolu. Benim hedefim izmir ve istanbul idi. büyük bir şehrin her zaman daha çok imkan ve avantajları olacağını düşünüyorum. Okul ve şehir bana çok şey katsın istiyorum. yaşımda epeyce var.

alternatif olarak işimi değiştirip hafta sonu iki günümü ayırarak bir yıl daha hazırlanıp bu saydığım okullara tekrar girebilirim. İstanbulda yaşıyorum. hocam da kayıt ol. geçiş yaparsın vs diyor. Geçiş olayı da zor tabii.

size ne yapayım diye sormak mantıksız belki ama en azından fikir verebilirsiniz.. çünki çok kararsızım. Karar vermeme yardımcı olur musunuz :/

burs-yurt konusuna ve ailemin bana maddi destekte bulunmayacağına annemin ve babamın okumamı istemediğine değinmiyorum bile.

Çoğu gayet güzel bir türkçe konuşur,davranışları iyidir ama gel gör ki o reçeteyi yazarken içimde olan tüm iyi hisleri öldürürler 13-14 yaşındayken kendimi tutamayıp neden böyle yazıyorsunuz diye sorduğumda ''hızlı yazıyoruz da ondan'' dedi be hey keltoş utanmasa oturup çay kahve içecek olan bir saatte eldiven takmayı beceremeyen adam gelip aceleden bahsediyor peki size sorum doktorların reçeteleri böyle yazmasının amacı ne anlamayalım diye kıçlarını yırtıyorlar ?

Hadi bakayım duyuru ahalisi
aileye, akrabaya, komşuya vs. vs. vs.'ye verilecek
laf geçirmeli, eğlenceli, esprili, yaratıcı cevaplar arıyorum (2 hafta kadar daha lazım) sonra silerim

dikey ince gri çizgili dar kesim lacivert takım.

1) sizce ince spor kravat mı, papyon mu?
2) bi de altına ayakkabı öneriniz? renk ve mal(süet vs).
3) bi de yelek, kuşak falan bunlara gerek var mı sizce?
4) kravat ve mendil/çiçek hangi tonlarda olmalı?
5) gömlek rengi ve yaka türü? (çeşit çeşit yaka var)(misal ben alçak yakalardan hoşlanıyorum, yani dik olmasın yatık dursun istiyorum)

evet, giydirin arkadaşlar :)

İş başvurularında ingilizce bilgisini göstermek amacıyla şu sınavlardan birini vereyim dedim.

Tabii hayat bu.. önündeki bikaç ayı bile göremeyen biri için:

- İlerde kamuya girme durumu çıkarsa KPDS almak daha mı geçerli?
- Yüksek lisansı bitirince üniversitede kalma durumu da olabilir..

Hangisi daha çok işime yarar?

Bi KPDS alsam hepsine gider mi? Yoksa okulda asistanlığa başvursam 'vay sen KPDS almışsın, kamuya girecekmişsin, burada ne işin var?' derler mi??

Evet yükselenim başak, kafam ondan her şeyde bu kadar detaylı hinlik düşünüyor sanırım..

olm bana mantikli bir aciklama getirin. hic ve yoktan nasil boyle bir cumle kurulmus, ve gayet de anlamli olmus.

soru başlıkta

2. sezon 2. bölümdeyim ve hâlâ şaşırtıcı, zekice, kurgu harikası bir olay olmadı. diyaloglar vasat birkaç karakter dışında ilginç karakterler yok. bren itici, nate epey sıradan. her dizi filmdeki yakışıklı düzgün tip. devam edeyim mi ben bu diziye, değişecek mi ilerki bölümlerde?

tansiyon düşmesi ve çıkması arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz ölçme imkanımız yoksa? nasl bi müdahele yapılmalı?

ne kadar yabancı bir dil olduğu tartışmalı olsa da, bu bölüme açtım soruyu.

lazca öğrenmek istiyorum, istanbul'da yaşıyorum. var mı bunun bir kursu vs?

ben bu adamı sadece kılıçdaroğlu'ndan yediği ayarlardan ve yaptığı talihsiz açıklamalardan tanırım. bir de birkaç fiyaskosunu duydum. ankara'ya hiç gitmedim.

ama merak ediyorum. siyasi kimliği bir tarafa bırakırsak, bu adam hakkında ankara halkı ne düşünüyor? icraatler nasıl? eğer söylenildiği kadar varsa neden sürekli başkan seçiliyor? antalya'da türel geldi, halk sevmedi gitti. bu sefer hoca geldi, diğer seçimlerde %100 gidecek. e bu adam niye sabit? ankaralılar mal mı?

Açıklayın atayisler.

Merhaba, karayollarinin ya da belediyenin arsa sahibinin iznini almadan o arsanın bir kısmından yol geçirebilmesi mümkünmü acaba? Eğer mümkünse bunun karşılığında arsa sahibine vereceği bedele kim karar verir? bilgisi olan yardımcı olursa sevinirim teşekkürler.

Selam sevgili avukatlar, duyurucular, bir arkadaşım var ünlü birisiyle birlikte, şimdi sorun şu ki adam kızı dövmüş öyle dövmüş ki yüzünün yarısı mor durumda. şikayet etmek istiyor kız, fakat bu olayın açığa çıkmasından ve magazincilerin kendisini bulmasından korkuyor zira babasının bu olayı görmesi demek adamın yüreğine inmesi demek. Şimdi açığa çıkmadan böyle bir şey yapmak mümkün müdür? Yorumları alayım.

ama tabi bu çok zor. çünkü 1 hafta kaldı.

şimdi anlatmaya kalksam o kadar uzun olur ki okunup cevap verilmeyebilir. özet geçeceğim o yüzden.

biz 6 yıldır sevgiliyiz. ortalamanın üzerinde kavgalar ettik bu süreçte. ve 3 ay önce artık evlenme kararı aldık.

ben sevdiğim için bu kavgaları da görmezden geldim. yoksa mantığımla baktığımda böyle bir yola çıkmamalıydım kesinlikle. yani risk aldım kendimce. sevdiğimle olabilmek için dul bir erkek olma riskini aldım.

fakat son 3 ayda öyle şeyler yaşandı ki benim aldığım risk 10 kat arttı. ve beni soğuttu bir çok şeyden.

3 ay önce evlenme planları yaparken sevgilim çok anlayışlıydı maddi birikimimiz olmadığı için olsun diyordu ne kadar yapabilirsek o kadar yaparız önemli olan mutluluğumuz diyordu. ancak şimdi çevremde gördüğüm tüm kızlar gibi herşeyi istiyor. (istemesine sözüm yok ama kavgaya dönüştürüyor birşey olmadığında) mesela kına gecesine orkestra tutmayalım dedim diye demediği kalmadı. ben cebimdeki parayı gösteriyorum ona bak düğüne 1 hafta kaldı bu paradan başka para yok diyorum o sen hiçbir şeyi önemsemiyorsun diyor. şunu da belirtiyim çok şükür diyerekten hiçbir eksik kalmamacasına herşeyde onu fikriyle, beğenisiyle evi dayadım döşedim. düğünümüz lüks denilebilecek bir düğün salonunda olacak. elbise kıyafet beğendiğini alsın diye 200-300 km gezdik. herşey en güzeli olsun, onun istediği gibi olsun diye didindim durdum 3 aydır. (bunları övünmek için değil haklılığımı/haksızlığımı bilmek için anlatıyorum)

şimdi bir şeyi biraz tasaruflu hale getirmeye çalıştım mı çıngar çıkıyor. mesela kınada maşa yaptırcakmış saçlarına 90 liraymış olur dedim bişey demedim ama sordum çok değil mi dedim normalde ne kadara yapıyorlar dedim 20-30 lira dedi. burda kına diye gereksiz kazık yemek istemediğimden konuştum ama ben hiçbir şeyi önemsemeyen değersizleştiren kişi oldum neticede.

ailesi çok değerli hale geldi normalde hep benim yanımdayken son zamanlarda ailesi ne derse o doğru olmaya başladı onun için. sadece ailesinin ağızına bakıyor.

saygı diye birşey kalmadı aramızda bu olanlarla birlikte.

mesela az önce şundan dolayı kavga ettik
ben yapı olarak biraz kullanılmaya başladığımı hissettiğim an aşırı cimri hale gelirim ve kendimi soyutlarım karşıdakinden.
geçen gün davetiye gelmiş onlara babası dedi ki ben veririm takıyı siz gider takarsınız ben uğraşamam hiç. ben de tamam dedim.

bugün benim hatun bana mesaj yazdı gitçeğmiz düğün için plan yapıyoruz. ne takıcaz dedi bana ben de baban vercekti zaten ben bilmem dedim. o da sorarım ama verir mi bilmem dedi.

benim tepem attı direk. adam vermem dememiş, aksine vericem dedi ama benimki takıyı bana itelemeye çalışıyor. ailesi masraf etmesin diye bana ne takçan diyor. (ki ben tanımam etmem gitçeğmiz düğündekileri) bu benim kafamda kullanıldığım hissi yarattı.

ben de cevap olarak baban vercem dedi sen neden şu zor zamanımda bana ödetmeye çalışıyorsun ayıp yaptığın dedim. demez olaydım yemediğim hakaret kalmadı. tamam cimrilik olabilir bu tavrım zaten az önce açıkladım durumumu ama inanın ordaki takı değil derdim kullanılma hissi. bu bana çok koyar herkesden fazla koyar.

bunları anlattımki ilişkimizin boyutunu anlayın.

soruya gelirsek;

ben bu saatten sonra vazgeçemiyorum tabiri caizse eşim tam bir kezbana dönüştü. ilerde mutsuz bir evlilik veya boşanma görüyorum. evlenceğim için içimi hüzün kaplıyor. mutluluğum, hevesim kaçtı.

tedavi edilebilir mi? psikiyatrist fayda edermi. onla karşılıklı alabileceğimiz önlemler neler. siz benim geleceğimi nasıl görüyorsunuz.

tüm öneri ve eleştirilerinize açığım.

herşey için teşekkürler.


edit: tüm cevaplar için teşekkürler. 1 hafta kalmışken davetiyeler dağıtılmışken herkes hazırken ertelenmiyor. vazgeçilebilir tabi ama söylediğim gibi bunu da ben yapamam. 6 yıldır seviyordum 3 ayda çok değişti/m geçici olmasını dilemekten başka yapabileceğim birşey yok sanırım. ama tüm öğütlerinizi ciddiyetle düşündüm tarttım. şimdi ilk olarak kendisiyle konuşmaya çalışacağım herşeyi bir bir anlatçam kendisi de dul bir kadın olmak istemez herhalde 1 yıl sonra. bu konuda çok başarılı olamazsak annesiyle konuşacağım kırmadan. belki annesi de bana hak verirse nişanlım da kendini sorgular ve bu halinden vazgeçer. ya da daha mantıklı çözümler sunar ertelemek gibi bir yol varsa bunda yardımcı olur. kendi ailemle de konuşabilirim ama bunu mantıklı bulmuyorum onu aileme şikayet etmek aralarını bozmaktan başka sonuç doğurmaz. herşeyin hayırlısı olsun bu saatten sonra.

bukowski biraderimiz burada ne demek istemiş?

elimde

a) soyadad hotmail.com
b) adsoyad outlook.com
c) ad ve soyadin unsuz harfleri yani [email protected]
d) ad.soyad yahoo.com
e) baska uzanti? nedir?

edit-ek) [email protected]

hangisini kullanayim?

gmail'e cok aliskinim ama elimde makul bir gmail adresi yok (edit: VE ALAMIYORUM) c seceneginden baska.
resmi gorunuslu bir adres olmasini tercih ediyorum.

selam, yahu anlayamadığım bir şey var bende.

gece olup hava kararınca kendimi daha enerjik hissediyorum, öyle aklınıza ilk gelen durumlar fln yok :) çnkü yurtta kalan bir öğrenciyim, bynm.

yani anlamıyorum kendimi. mesela yapmam gereken bir tel görüşmesi fln varsa yada nebiliyim gergin bir iş geceye bırakıyorum. daha rahat hissediyorum kendimi. nebiliyim işte, yorulmam gerekirken ben aksine gece oluca farklı bir enerjiyle neşeyle dolduğumu hissediyorum.

sizde de var mı?

Yaklaşık 1 - 1.5 hafta evvel arkadaşımla birlikte İngiltere vizesi için başvuruda bulunduk. Benim vizem bugün itibariyle çıkmış. Fakat arkadaşımın vizesi halen çıkmamış.

Uluslararası büyük bir firmanın davetiyesiyle gidiyoruz. Ben daha önce ingiltereye çıktım fakat onun ilk yurtdışı seyahati.


Gidişimizie 1 hafta süre var.

Ne dersiniz umut var mıdır onun çıkması için?

bu tarz müzikler arıyorum. tabi ilahi derken kilise müziğinden bahsetmiyorum. pop-rock-metal-hiphop gibi şeylere yakın olmasın. enstrümental olabilir.

Çocukluk dönemimde, 80'lerde kola denen içeceğin tadı şimdikinden pek farklıydı sanki? O hoş aromasıyla birlikte boğazını yaka yaka inerdi aşağı, ardından ağızdan derin bir gaz çıkarılır ve gözlerden yaşlar gelirdi. Şimdi o tadı vermiyor sanki? Ya da biz mi büyüdük?

Olimpiyatlarda rastladığım 60kg serbest güreşçi bir sporcu sanırım İranlı'ydı.İsminin nasıl okundugunu merak ettim?
Masoud EsmaeilpourJouybari

Babam sandığım kadar iyi bir adam değilmiş lan. öncelikle babamın 2002 yılında ben 17 yaşımdayken öldüğünü belirteyim. bense gerçekleri bir yıl kadar önce öğrendim.

Mesela anneme hiç vurmamasıyla övündüğüm babamın hem annemi hem de iki ablamı zamanında çok dövdüğünü öğrendim. büyük ablam kaçarak evlenmişti ben küçüktüm. meğer babamın baskısından kaçmış. küçük ablam 18 yaşında evlendi. o da aynı şekilde kurtulmak için evlenmiş. ve onu kız çocuğu okumaz diyerek okutmamış. ki bu adam bazen her lafı okumama bağladığı için arada küfür ettiğim bi adam. bana attığı sağlam bir dayaktan sonra hiç istemediğim, hatta dayağı hakettiğimi düşünüp anneme gülerek anlattığım halde bana cep telefonu almış bi adam. küçükken de ufaktan ufaktan duyardım da sallamzdım. galiba erkek olduğum için esaslı bir evlat ayrımının ayırılanı olmuşum.

kafam epey karışık ne düşünsem bilemiyorum.

Evet soru başlıktan da anlaşılabilir:
1984 yapımı film
mi, yoksa
1984 yapımlı film
mi? Ayrıca açıklarsanız memnum olurum.
İkinci daha mantıklı gibi ama bilemedim.

merak ediyorum arkadaşlar. bulunduysanız ne yaptınız? gerçi ne yapılabilir sanki.

mesela ben bugün yoldan geldim, şehrime antalya'ya döndüm. bir pizzacıya gittim. 22 liralık hesapla kalktım masadan. adama 50 lira verdim. bana para üstü 28 lira vermesi gerekirken 75 lira verdi. bunu dükkandan çıkıp az gittiğimde fark ettim. sonra geri döndüm. abi dedim böyle böyle fazla verdin, şu 50'liği. hesap ne oldu şimdi dedim. bana 3 lira vermen gerekiyor dedim. o da emin misin demin bozuk vermediğime dedi. 50 liranı geri getirdim 3 liranın mı lafını ediyorsun dedim, o da verdim demeye devam etti. ben de çıktım gittim dükkandan o 3 liramı almadan.

oluyor böyle şeyler.