sol ayagim, akici ve kalin degil.

Adı aylin. Nasılsa biri yazacaktı

stefan zweig'in biyografilerini oneririm. isimlerini simdi hatirlayamadim :)

google'da baktim:
Kendileri ile Savaşanlar: Kleist, Nietzsche, Hölderlin
Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy


birkac tane daha vardi.

malcolm x - alex haley

akıcı ve kalın

yeşil mürekkep, sabahattin ali biyografisi

Otobiyografi olsa? Bir dinozorun anıları, mina urgan

Yıldız Ecevit'in yazdığı Oğuz Atay biyografisi de muazzam: ben buradayım

fakyoras da yazmış ama ben de Stefan Zweig'ın Marie Antoinette biyografisini öneririm.

bende var çikiletalı açılmamış paket. 30 kaada veririm :)

Alirim
Valla:) nasil ulastiracan.

22'sinde gelecem istanbula beklersen, yoksa kargo

23 unde ben yurtdisina gidiyorum kendim alirim o ana kadar. Kargonu alirim

ben de geçenlerde denedim çok beğendim. freeshop'tan almış arkadaşım. yurtdışından dönecek tanıdığın varsa alabilir.

ki sen de gidiyormuşsun :)

arkadaşın bir şeye sarmadan dümdüz mü göndermiş? nargile bir tek kutuya konup gönderilir mi yahu :/

bir şey yapılamaz gibi.

Tazmin talep edebilirsiniz.

o etiketi yapıştırmak için ekstra para alıyolar diye biliyorum. yani kırılacak olduğunu belirtip özenli taşınması için ekstra para ödüyorsunuz. buna rağmen kırıldıysa suç kargonundur. ama ürünü teslim almamanız ya da kargocuyla beraber koliyi açıp kırık olduğunu belirten tutanak yazdırıp teslim almanız gerekirdi.

bir diğer konu ise nargileyi direk kutunun içine mi koymuş arkadaş. yani patpat ya da köpükle filan sarmanız gerekirdi. eğer fotoğraftaki gibiyse içinde hareket edeceğinden kırılma ihtimali daha yüksek.

Eger kargo degerli bir şeyse ihtar çekip genel müdürlüğe cevabına göre hareket edebilirsiniz

sorun kargoda değil arkadaşında.

kargo bu kargo. atılıyo düşürülüyor eziliyor. eğer sen önlemini almazsan kargocu da dikkat etmez.

bugüne kadar internetten 42 inç tv, buzdolabı, mikrodalga fırın, cep telefonu gibi ürünler aldım. hepsi sapasağlam geldi.

neden? çünkü gönderi ürününü ona göre paketlemişti. kutuyla yekpare haldeydi. baloncuklup poşet ve köpük vardı. koruması tamdı.

taşıyıcı da böyle bir ürünu görünce dikkatli taşıdı getirdi. yoksa sorun yaşayacağını biliyor. aksi olsa kutuda zarar olsa vs. ben de kabul etmezdim. kargoyu teslim almzdım.

olay bu ku kadar basit

kurumsal müşteri olmadığı sürece ya da sıfır ürün olmadığı sürece tazmin edilmiyor diye biliyorum ama yine de şansını dene tabi. yalnız aras kargo genel müdürlükten falan birşey çıkmaz, tüketici hakları ilgileniyor mu bilmiyorum ama kurumu şikayet etmek lazım

biletlere 9bin lira verdik diye not düşmüşsünüz de bebek hastalanınca değil 9bin 999bin lira verseniz bile iyileşmeyecek belki.
ben olsam seyahati iptal ederdim.

iptal böyle bir risk alınır mı yavs.

Ben riske girmezdim açıkçası.

6 yıllık evliyiz 3 defa tüp bebek tedavisi olduk şimdi 4. tedavi surecindeyiz sizin bahsettiğiniz o rakamın 2 katında fazla masrafimiz oldu, sizi yargılamak ayıklamak için söylemiyorum ama % 1 risk ihtimali bile paradan daha değerli olmalı.

soru mu bu tabiki iptal.

%1 risk bile olsa gitmezdim.

hayatta her şey risk, önlemleri iyice alın ve gidin.

Göz göre göre böyle bir şey riske atılmaz, burada olursunuz başka bir şey sebep olabilir tabii ki, ama giderseniz suçlu direkt siz olursunuz. Ben olsam düşünmeden iptal ederdim.

Eger amazona, yagmur ormanlarina vs gidecekseniz sikintili, ne kadar korunsaniz da o sinekler isiriyor.
ama Arjantin'de Buneos Aires vs. sehir gezmesi veya Patagonya bölgesi ise gezi rotaniz bence risk daha da az, cünkü tropikal iklim yok

Bence brezilya saglik bakanliginin boyle bi destek merkezi varsa orayla iletisime gecin gideceğiniz dönemde sinek riski nasil, seyahat edeceğiniz bolgelerde virus var mi gibi bilgileri alın.

Umarım şu an risk azdir ve gider sağliklı bi sekilde döner gelirsiniz. İnsanın en önemli görevi hayallerini gerçekleştirmek bence.

bebek armut kafa doğunca sirke falan verirsiniz, (american horror story'deki pepper gibi)

ömür boyu gelir kapısı. memur olamaz zaten bundan sonra. 20 sene sonra kpss mi kalır. gidin bence.

saniye düşünmeden iptal ederdim ben. 9 bin de neymiş.

bebeğin hastalıklı doğma ihtimali var aloo?

Bence gidin o çocuk sizin gibi ebeveynleri haketmiyor.

evet sizin için büyük para olabilir ama bir çocuğun hayatını ömür boyu karartma riskine asla değmez. sinek ısırdı mı acaba ya da etrafımda sinek var mı diye bakınmaktan gezdiğinizden de zevk alamazsınız.

Siz bence anneliği bi gözden geçirin. bu soruyu sormak bile yanlış.

eğer çocuğum mu, tatilim mi diye bir şey sorabiliyorsanız bence de gebeliği sonlandırmayı düşünebilirsiniz. mikrosefali hastası bir çocuk dünyaya getirmek yerine (bildiğim kadarıyla bu çocukların yaşama şansı yok, yani yaşamlarını engelli olarak sürdürebilme şansları da yok, maalesef yaşlarını doldurmadan ölüyorlar) gebeliği sonlandırıp, rahatça tatilinizi yaptıktan sonra bütün hayallerinizi gerçekleştirdiğinize inandıktan sonra tekrar hamile kalmayı düşünebilirsiniz.

edit: özür dilerim, yaşını doldurmadan hayatını kaybedenler anensefali hastaları imiş. mikrosefalili çocuklar hayatlarına devam edebiliyormuş. yanlış bilgi vermiş olmayayım.

Dahayeniymis +1 demeye geldim tekrar. Daha yeni öğrenmiş zaten gebe olduğunu, riskleri de tam olarak anlayamamış ki araştırıyor bence. Bu kadar üstüne gitmeye 'bence gebeliği sonlandırın' diyerek daha da ileriye gitmeye gerek yok.

İnsanlar böyle durumlarda ne yapacağını bilemiyor anlık olarak, normal bir durum. Her insanın beklenmeyen durumlarda tepkisi farklıdır. benim kuzenim de ilk hamile olduğunu öğrendiğinde hiç beklediği bir durum olmadığı için 'ama ben yeni esofman takımları almıştım, nasıl giyeceğim?' diye ağlamıştı. Şu anda gördüğüm en iyi annelerden biri. Elimizdeki azıcık veriyle kimseyi yargılamaya hakkımız yok.

'Bebek kesinlikle zarar gorürmüş ama ben tatile gitmek istiyorum' gibi net bir tutum da yok ortada. Risk demişler, riskin ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Kesin bir durum olsaydı söylediklerinizde haklilik payı olabilirdi fakat şu durumda boşuna bir linç oluyor yaptığınız. Onun yerine riskleri anlatip gitmemesi gerektiğini düzgün bir dille söylemek çok daha doğru olur.

o tarafta sonbahar başlıyor sonbaharda sinek olur mu ki?

sakın ha asla.

hayatının en büyük pişmanlığı olur.

siktir et olan paraya olsun.

SAKIN AMAN DİYİM

ne bilet 9 bin lira mı? iadesi de yoksa yapaak bir şey yok. ikinci bir çocuğa hazırlanırsınız...

@dahayeniymis+1

sadece duyuruya özgü değil, artık her türlü mecrada anonim olmanın rahatlığına sığınarak hatta pek çok zaman sosyal ortamlarda çekinmeden hakarete varan tavırlarda bulunan, yorumlar yapan insanları anlamıyorum.

burasi arastirma/soruşturma/fikir alma platformu saniyordum.
arkadaş da son derece normal bir şekilde sorusturuyor iste.

anneyim.
bu sorgulamanizi da haklı buluyorum. hamilelik kişinin kendisini inzivaya çekme dönemi değildir. kendinizi bebeğinize adamakla kendinizden vazgeçmek arasında fark vardır.
arkadaşlar bu durumu biraz karıştırmış sanırım.

tavsiyem tr'deki merkezle bir kere daha konuşup daha ayrıntılı bilgi almaniz yönünde. ayrıca çift taraflı kontrol olması açısından bir de gideceğiniz ülkede ilgili birimlerle görüşün.
ayrıca doktorunuzun da mutlaka görüşünü alın.

orada yaşayan hamileler ne yapıyor? o dönemde oraya seyahat eden hamile olduğunu bilmeyen hic insan yok mu?
hayat riskler üzerine kuruludur. bazı riskleri alır bazılarından vazgeçersiniz. ama bu kararı vermeden önce ne kadar sağlıklı ve doğru bilgiye ulaşırsanız verdiğiniz karar o derece sağlıklı olur.

sizi anlamsızca korkutmalarina izin vermeyin.
ablam emboli geçirdi. kendisinde genetik bir bozukluk bulundu. (5 insandan 1 inde olan yaygın bir sorunmus) hemen bana da test yaptılar. bir sorun yoktu.
iki ayrı doktora danışıp doğum kontrol hapı kullanmakla ilgili bilgi aldim. emekliyi tetikleyeceği için izin vermediler hatta biri neredeyse hakaret etti. ne aptallayım kaldı, intihara meyilli oluşum.. . onlara gen testlerimin temiz çıktığını söylesem de ise yaramadı.

daha sonra görüş almaya gittiğim başka bir doktor bir sorun olmayacağını söyleyip güldü. sizin aklınız aliyor mu, testleriniz temizken hap emboliyi nasıl tetiklesin dedi.

tam 15 sene hap kullandım.sorunsuz.

hamileliğin ilk 5 ayında bisiklete bindim. normalde onerilmez. ama bisiklet yollarının olduğu bir yerde yaşamanın, iyi biniyor oluşumun ve yıllarca spor yaptığım için (buz pateni) denge konusunda sıkıntı cekmeyisimin avantajıyla bindim. tamamen şahsi iradem. riskleri öğrendim ve bir secim yaptım.
ya da ilk 40 gün bebek dışarı çıkarılmalarına rağmen ben 10. günden itibaren hergun slinge sarıp sokağa çıktım. gezdim dolaştım. yoruluca oturduğum yerde emzirdim. bebeğim koynumda büyüdü.
bu durumlar, buradaki yorumlara bakınca beni bebeğini haketmeyen bir anne yapıyor di mi?

çok merak ediyorum bu kadar ateşli karşı çıkan arkadaşlardan kaç tanesi gebelikte yasak olan şeyleri yapmadan durabilecek ya da erkekse eşi yaparken ona karşı koyabilecek? peki madem herkes çok bilinçli gebelikte sigara içen, kahvesinden vazgeçmeyen, diyetine uymayan gebeler sadece benim cevremde mi varlar? birimizin eşi, diğerinizin ablası, bir başkasının yeğeni değil mi bu insanlar? sadece benim 3 tane (2 si saglikci bu arada) arkadaşım bütün gebeliği boyunca sigara kullandı.

ya da şöyle sorayim size böylesi telli gösteren arkadaşlardan kaç tanesi gece alkol alıp eglendiginde eve kendi arabasıyla gitmekten vazgeçiyor ya da alkol alan birinin arabasına binmeyi reddediyor?

trafikteki bu kadar alkollü sürücü kim peki? hiçbiri aramizda değil mi?
o zaman bir hamile olarak gece yürüyüşe de çıkmayın. çünkü alkollü biri yoldan çıkıp üzerinize uçabilir. çünkü türkiye bunlari yasamaya çok musait bir yer. (bizzat yaşadık, tek tesellimiz kazazedemiz hamile değildi. halen hayatta sukur)

kısacası bütün bu yazdıklarım size "gidin" demek için değil. yanlış anlayan arkadaşlar olur, anlamasınlar.

bilgilenmekten, araştırmaktan ve karar vermekten korkmayın.
hayat sizin. seçtiğiniz gibi yaşayacaksınız. unutmayın.

size başka bir konuda yardımcı olmak isterim.

öncelikle bebeğiniz hayırlı olsun. size bebek dogmadan once bir sling edinmenizi tavsiye eder, facebookta babywearing grubuna üye olmanızı da tavsiye ederim. dünyanın en kullanışlı icadı.

balik kraker +1

Sormasın, araştırmasın mı insanlar? Kaldı ki 9 bin de az para değil, insanın aklında soru işareti bırakması gayet doğal.

Daha fazla araştırın, soruşturun, güvenilir yerlerden sorun olmaz denirse gidin; denmezse iptal edin.

arkadaşlar cidden farkında mısınız ama hepimiz ama toplum olarak alayımız kafayı yemiş durumdayız. tükiyede normal olanın anormal, anormal olanın ise doğal olduğu bir düzen gelişti. tepkilerimizi adam gibi göstermekten bile aciz, saldırganca hareket ediyoruz. insanlar soru sorduğuna soracağına bin pişman oluyor. yani ne bu gerginlik? yurtdışından bu ülkeye gelen yabancıların ilk fark ettikleri surat asıklığımız, kavgaya yatkınlığımız. anlıyorum politikanında etkisiyle son 10 yılda iyice manyağa döndük ama azıcık sakin olsak? geçenlerde bir videoda gördüğüm şey yurtdışına taşınan insanların hemen hepsi sırtımızdan 1 ton yük kalkmış gibi hissediyoruz diyor, abi şu yazdıklarınıza bir bakın ya. okurken ben utandım ben ezildim ben üzüldüm bu kadar mı kötüsünüz? bu kadar mı hınç dolusunuz? ne demiş soru soran? sizleri adam yerine koymuş fikrinizi sormuş yazdıklarınıza bir bakın ya. kadını katil ilan edeceksiniz az kaldı. birisi anne olmayı hak etmiyorsun demiş ulan sana mı düştü kimin anne olup olmayacağına karar vermek haddinizi ne diye bilmiyosunuz abi siz? ahkam kesmek kolay geliyor konuşanların hayatlarına baksak soruyu sorana akıl verecek çapta olmayacaklarına eminim. cidden terbiyesizlik almış başını gitmiş ülkece malum şahıstan sonra ağır tedaviye ihtiyacımız var.

aktarmalı olarak başka bi yere uçsanız ya da hamilelik ve risk durumunu bildirerek iade isteseniz.

ben olsam o riski almazdım sanırım.

ha sanki ya git ne olacak diyelim diye sormuşsunuz gibi ama.

bilemedim.

çocuğun mikrosefali olursa değil 9 bin 1 milyon vermek istersiniz sağlıklı olabilmesi için.

kıyaslanabilir mi? sağlık ve seyahat? gitmeyin.

çocuğu aldırın gidin sonra bi daha yaparsınız. yok kürtaj 9000 tl'den fazla tutuyorsa o zaman değişir iş.

bölgedeki yeni doğum servislerinden yapılan haberleri görseniz değil 9 bin, 9 milyon lira için bu riske girilmeyeceğini anlarsınız. lütfen çocuğunuz böyle bir illete tutulursa inanın ya o ya siz ölene kadar hem vicdan azabı hem de çile çekersiniz. yapmayın. biraz büyüsün gidersiniz. önemli olan gitme isteğinizi canlı tutmanız.

Gitmenizi kesinlikle tavsiye etmiyorum. 9 bin lira olabileceklerin yanında hiçbir şey.

WHO, CDC, ECDC'nin gayet aydınlatıcı web sayfaları var. Detaylı, sağlıklı ve güvenilir bilgiye ulaşabilirsiniz.
Brezilya hala vakaların bildirildiği yüksek riskli bir yer.

Risk değerlendirmesi için:
ecdc.europa.eu

cehalletten kaynakli tepkiler almissiniz, arkadaslar g amerikayi biraz daha iyi tanisaydi almazdiniz, istiyorsaniz gidin, bebege orada bir sey olmasi ihtimali turkiye den fazla degil

iyice araştır
imkanın varsa brezilya ve arjantin sağlık bakanlıklarının açıklamalarını oku.
kendinizi savunabileceğinizi düşünüyorsanız gidin derim ama ben şahsen risk almaz gitmezdim.

450 liralık ürünün 220 liraya düşmüş. bahsedilen ürün de nike. bilemedim napsam ya. "oc" ilk iki harfi sitenin hatta asdsagfg

occasion site :) reklama girmez bence.

güvenilir bir yer.

ne gibi bir şikayet mesela

occasion.com.tr

site bu arkadaşlar.

birisi şey falan yazmış bu şikayetvar.com'a, "aldığım airmax'in tabanı 2 günde erimeye başladı" gibisinden. normalde çok dikkate almam şikayetvar'ı ama baya baya şikayet gelince bi kıllandım siz kullandınız mı burayı diye soriym dedim.

sahte ürün olma ihtimalinden de korkmuyo değilim.

occasion bazı yerlerde de mağazası olan bir yer. ürünlerden neden memnun kalmayasın ki? sezonda satılamayan ürünleri satıyorlar işte, aynı ürün, ne olabilir anlamadım. gayet de güzel ürünleri var, kırk kere alışveriş yapmışımdır heralde.

hayır yok. ancak ist. da var cervantes o da.

bizim kurstaki çocuk daha önce izmir'de bir yere gidiyormuş, iyi diyordu. istersen öğrenebilirim haftasonu :)

Cervantesi duydum ama izmirdeyim malesef. Izmir onerileri harika olur

24 yaş nedir ki? üniversiteden yeni mezun olmuş kişi yaşı aşağı yukarı en fazla.
millet 50 yaşından sonra eşinden ayrılıp, çoluk çocuk torun torba sahibiyken hayatını değiştiriyor.
kendi adıma biraz daha manevi olarak içsel değişikliklerim oldu ama biraz uzun hikaye.
kısaca tabii ki mümkün

abi 0 para 0 eğitim 0 çevre ile daha ne kadar 0dan başlamayı planlıyosun :) başla yeter

@allaccess, var olanları sıfırlamaktan bahsediyorum.

Valla sanırım seneye 30 yaşımda böyle bir şey yapıcam.
Daha önce de 21 yaşımda yapmıştım, sıfırdan okula falan başlayıp. Ama sıfır para, sıfır eğitim, sıfır çevre ile mevcut durumu kastediyorsan zor gibi, yok tamamını sıfırlamaktan bahsediyorsan arkanda ya da elinin altında destek olmadan zor gibi.

merhaba, hocam sana şöyle söyliyim 27 yaşımdayım. 9 yıldır üniversite mezunu olarak çalışıyorum. benim mesleğimdeki kişilere göre piyasanın üzerinde maaş alıyorum. hala eğitimime devam ediyorum.
peki elimde ne var? aldığım maaş kadar borç, aldığım eğitim kadar yorgunluk, bulunduğum pozisyon kadar insanlara karşı güvensizlik, isteksizlik ve tiksinti var.

hayatı sıfırlamaktan kastın yurtdışı gibi bir olanaksa istersen 40 yaşında ol, cfo ol, yine de bırak git derim.
türkiye'de 1. sınıf vatandaş olacağına, insana saygılı x bir ülkede 3. sınıf vatandaş ol daha iyi.

Sıfırdan başlamak... Hem çok zor, hem de çok basit.

Bulunduğun ortamı değiştirmek, işini, arkadaşlarını, düşününce kolay uygulamada da kolay aslında ama önemli olan cesaret ve kaygılar.

Çok tanıdığım var hayatını bir anda değiştiren ve hepsi bir şekilde yönünü buldu. Kimse acından ölmez, evet para çok önemli bu hayatta, ama o bunalmışlık hissini yeri geliyor para bile vazgeçiremiyor.

Bence tek şey cesaretli olabilmek. İstiyorsan yapacaksın! Ama sonrasında da pişmanlık duymayacaksın.

...kır zincirlerini,
yarını bugünden kuracaksın, o senin tarihin olacak...

yaptım ben onu.

en canini sikacak sey aile olacaktır.

eger onlari geride bırakabileceksen, yap derim.

aksi halde, kendini de diğerlerini de böyle bir maceraya sürükleme.

Yapılır. İşinde çok streslisin eski duyurularından anladığım kadarıyla. zararın neresinden dönülse kar. hayatın çoğu önünde duruyor.

Hayattan beklentilere gore mumkun. İyice dusunup bu ise baslamak gerekiyor, yoksa ilerde pismanligi buyuk olur.

Mutsuzdan bir sekilde bir seyleri degistirmeye calis, kisa donemi degil uzun donemi dusun. Konusmak cok kolay bu arada :)

Tam olarak dediğini yapan bir arkadaşım var, Hacettepe Tıp'ı 2005'te kazandı 5.senesinde bıraktı ve 2011'de Boğaziçi Felsefe'ye yerleşti. 24 yaşındaydı ve güveneceği kimse yoktu herkes elemana sırt çevirmişti zamanında, ailesinden para alabilecek durumda değildi zaten çalıştı okudu falan. Şimdi yurt dışında mastera gitti burslu. Oluyor yani örnekler var.

24 yaş büyük bir yaş değil ki sıfırdan ya da herhangi bir yerden başlamak için!

33 yaşında sıfırdan başlamadım ama şöyle diyeyim: Format attım ama ofis programları falan yüklü. Eğitimi sıfırlamasam da yıllarca geriye aldım; parayı ve çevreyi ise sıfıra. Pişman değilim. Mücadelesi zor, yorucu ama bir sorun olmazsa düze çıkacak, o yüzden şimdi mücadele etmek de koymuyor. Normalde yaşadığım hayattan memnunum bir iki pürüz dışında ama başkaları ile kendimi kıyaslamak

Risk seven, maceraperest bir insan değilim. Hatta "İnsan 'comfort zone'da huzurlu ve mutluysa çıkmasına da çok gerek olmayabilir' diye düşünürüm; buna rağmen gül gibi 'comfort zone'umu bırakıp başladım bir şekilde. Tavsiye ederim, çekinilecek bir şey yok.

24 yaşımda 0 para ve eğitm almadığım bir konuda işe girmek için (yazılım) istanbula geldim.

kelimenin tam anlamıyla sıfırdım. hatta eksilerdeydim.
şuan yükseldim.

her zaman bulamayacağım ve çok sevdiğim bir şey ise yerim.
Eşimin çorbası, annemin mantısı gibi.

Bol salçalı makarna.

katmer. zekeriya usta'dan böyle, mis gibin.

çilek

künefe-kemalpaşa tatlısı-supangle-ekler

çilek...

Ev baklavası

dondurma

burger king'teki bir TL'lik dondurmanın karamellisi.
adı neydi onun?

Sade türk kahvesi

Çilek, şeftali, dondurma, cheesecake, Türk kahvesi.

Tantuni - Kunefe - Atom

zeytinyağlı sarma.

hayatımda büyük bir yere sahip, ciddi anlamda iyi sarma yapan biriyle evlenebilirim.

fırın sütlaç, künefe, dondurma, çikolata, ekler, profit Erol.

Patates kızartması, ızgara kırmızı et, etli ve zeytinyağlı yaprak sarma, balık ve deniz mahsulleri, peynir çeşitleri.
Bende galiba doyma kavramı yok :)

Çubuk kraker

zeytinyağlı sarma

Peynir helvası

bol zeytinyağlı salataya hayır demem gibime geliyor. ama aslında ben tatlıya hayır demem.

Çilek+kaymak.

Bardakta Mısır
Midye
Süt Helvası

bambaşka 3 şey saydım :D

1- iyi dusunuyorum.

2- kullaniyorum.

3- saglam olanini alirsan saglam :)

Dahon oneririm. Keyif bisikleti olur alacagin bisiklet, maksimum hizi 30-35 gibi bir sey. Buyuk bisikletlere nazaran daga fazla efor harciyorsun bir yerlere giderken.

Bir yere bisikletle gidip bisikleti katlayip masanin altina koyunca cok guzel oluyor :) ben iyi ki almisim diyorum.

Kullanıyorum. Benim için tek avantajı katlayıp eve sokabilmek ve yazlığa arabanın bagajında götürebilmek.

Decathlon'da da çok güzel sıfır seçenekler var. Ben oradan almıştım.

Kaça buldun? 400'e ise çok iyi, daha yüksekse özelliklerini iyice sorun(teker, fren vs. ne durumda?). Bir de küçük göründüğüne bakmayın, 1.80lik adamlar sürüyor.

Carraro sağlamdır; uçurumdan aşağı düştüm, ben öldüm, bisiklet hala hayatta.

Edit: Decatlon da düşünülebilinir, servisi iyi.

iki tanesini kullandım biri çok rahattı diğeri çok kötüydü. aynı marka olmasına ragmen hem de.
şöyle 2 saniyede katlanacak, sorun çıkarmayacak bi bisiklet ben de istiyorum. büyük kolaylık gerçekten.

Kullanmadım ama zamanında araştırmıştım. Dezavantaj olarak akla gelebilecek her konuyu çözdüğü için Dahon'u öneriyorlardı. Katlanan bisikleti icat eden de oymuş.

Decatlondan aldık biz, tavsiyem tek vitesli alma, katlayıp arabanın bagajına atmak falan süper oluyor, toplu taşımada da kullanabilirsin

Ülkede durduğun kabahat.

fazla ayrıntı vermemişsiniz ama aklıma ilk gelen cevap şu: anında giderdim. (birkaç sene yaşanıp dönüleceğini varsayıyorum)

oralarda eline bir gitar alıp bir cami/kilisenin dibine otursan birkaç ay sonra şuna evriliyorsun zaten, havasından mıdır, toprağından mıdır nedir?

www.youtube.com

ülkemde mutluyum. aman gideyim, kaçayım edeyim diye bir düşüncem yok.

kanada'nın göçmenlik şartlarını karşılıyorum, gerçekten gitmek istesem oraya başvurur-giderim ancak barselona karşıma çıkınca bi durdum-kaldım.

vazgeçip giderim. bir sene yurt dışında çabalarım Türkiye deki standardımı yakalamayı veya üstüne çıkmayı. ama 1-1,5 sene geçtikten sonra baktım olmuyor. tekrar Türkiye ye dönerek eski standartlarımla yaşarım.

hayalimi gerçekleştirmek için uğraşmayı bıraktığım gün bütün rahatımı kaybederim zaten. rahat olmak sadece maddi anlamda bir rahatlığı karşılamaz ki. yani benim için bu böyle. hayalimi kaybedersem de bir daha rahat olamam.

Ben de gitme fikrinde olanlardan olmadım hiç ama bi sene gidip gelmek, belki de duruma göre kalmak fena fikir değil.

Zamanında benzer koşullarda Dublin'e gitmemiş biri olarak çok pişmanım. 1 sene sonra neolacak korkusu yıllarca bitmeyecek pişmanlığa belki de bir daha ele geçmeyecek bir fırsata neden olmasın derim.

Bence kesin git. Hatta düşünme bile

Şartlarım ciddi şekilde kötüleşecekse gitmezdim. Bence bu soruyu sorduğuna göre orası tam hayalin değilmiş. Bu sebeple pişman olma olasılığın da var. Herkes Türkiye'den kaç diyor ama İspanya'da hiç İspanyolca bilmeden süreli bir işe girmenin ne kadar zor olabileceğini göremiyorlar.

valla ben 15 senedir yurtdışında yaşıyordum, kurulu düzenimi, işimi gücümü, atımı arsamı, hayallerimin peşinden koşup her şeyimi bırakıp istanbula yerleştim.

Giderdim. Tr'de durmazdim. Tr'nin sonu kotuye gidioyr. Su an iyi gunlerimiz.

bu şartlarda gitmezdim,
çok daha iyisi şartlarında gitmemeyi seçtik, bu şekilde de kalırım.
ama yıllık değilde kalıcı olacaksa gitmeyi ciddi düşünürüm.

kesinlikle. uzun vadede daha mutlu olma ihtimalini kısa vadeli mutluluğa tercih ederdim.

yani hayat öyle hep "lineer" değil daha karışık, düşersin kalkarsın, kötü olsa da döndüğünde anlatabileceğin iyi hikayelerin olur

yolvemacera.com

Bıraktım. Yaşam standardım bir yandan çakıldı, bir yandan yükseldi. Çakıldı, eskisi gibi kazanmıyorum, oturmuş düzenim yok ve sıfırdan başlıyorum her şeye. Türkiye'de uzman olduğum konuda, burada uzman sayılmıyorum, fasulyeden sayılıyorum çünkü. O yüzden, çok daha düşük bir seviyeden başladım, senelerce geri gittim, yeniden öğrenci hayatı ve maaşı ile yaşıyorum ama bittiğinde Türkiye'dekinden daha iyi durumda olacağım.

Bir yandan da hayat standardım yükseldi, sokakta rahat yürüyebiliyorum, kendimi güvende hissediyorum. Ne bileyim, bitaksi rezaleti gibi şeyleri yaşamam için aşırı aşırı şanssız olmam gerekiyor. Trafikte saatler harcamıyorum, sadece dakikalar harcıyorum ve insanları rahatsız eden problemleri gördükçe 'Bunu mu kafana takıyorsun' diye gülesim geliyor.

Barcelona olsa, daha da düşürürüm yaşam standartlarımı, karın tokluğuna çalışırım. Topuklarımı vura vura giderim, eve bile uğramam, şu an oturduğum yerden elimde çantamla havaalanına giderim. En büyük hayalim zaten oraya 200 km uzakta.

Bu yazdıklarına göre giderdim kesinlikle.

Göze alır ve giderdim. Gittiğimde de bir yıl sonrası için yerimi nasıl sağlamlaştıracağımı araştırırdım.

Bir yıl sonra Almanya'ya gidebilmeyi umuyorum ben de... ve eğer planladığım gibi giderse her şey, sıfırdan lisans okumayı dahi göze aldım hayallerim için.

kendisinin yazması gerekiyor. başkası yazsa ne olur? kim nereden bilecek.

bankacıysan bunu bilmen gerekirdi :)

Başkası yazsa ne olur kim nerden bilecek derken ne demek istediğinizi anlamadım. Malesef yazı yazamıyor titreme yüzünden yazı yazmanın yakınından geçmiyor. Ama sistemde onaylandı yani k.kartı vermeye uygun.

Boyle durumlar icin takip etmeniz gereken talimatlar yok mu?

Kendisi yazsın. Bunu yapan görevli bir tanıdığım vardı. Yani iş çabuk olsun diye belgeyi elden teslim aldım diye önceden yazmışlar hepsine. Teslim alanlara direk imzalatıyolar. Bigun belgeyi almak işine gelmeyen birisi aldıktan sonra ben belge falan almadım diye şikayetçi oldu. Elden teslim aldım yazisini yazan ozel evrakta sahtecilikten ceza aldi dosyasi yargitayda simdi.

o durumdaki amcaya kredi kartı aldıran sistem utansın. kesinlikle kendi yazması lazım. kendi yazamıyorsa noter onaylı vekili yazabilir. başkası yazarsa cezası var.

Eğer bankacı değilseniz ve amcanın hayati bir sebebi yoksa bu yaştan sonra aldırmayın kredi kartı. Yazık, bir de onunla uğraşacak. Emlak zenginidir vs.dir bilemem ama, gariban, orta halli bir amcaysa yazık olacak.

müfettiş görürse, amcayı tekrar bulup getirip yeni sözleşme almanız gerekir. öyle ağır bi cezası yok ama mimlenirsiniz. becerebildiği kadarıyla yazıp imzalaması gerek.

not: eski banka müfettişi

Rezalet olmuş ama takmayacaklar tabii insanları. Alışmak zorunda kalacağız.

ben beğendim. eskiden sadece başlıklar olurdu, entry'yi görmek için basmak gerekirdi. şimdi entry'ler gözüküyor zaten.

o yönden iyi gibi ama hani bazı web sitelerinde özellikle de sıkça sorulan sorular kısmında soruların yanında soruları açıp kapamak için artı tuşu olur ya, burası da öyle olabilirdi.

düzgün çalışan bir şeyi kurcalayıp işlevsiz hale getirmek nasıl olur? işte bu soruya verilebilecek güzel bir yanıt, ekşi kullanıcı profil sayfası değişikliğidir.

ÇOK KÖTÜ

anlamsız olmuş da çok tepki gösterecek kadar ciddi bir değişiklik değil bence. tasarımları yapan ekip kimse aşırı başarısızlar.

önceki daha derli topluydu sanki bu biraz daha kötü olmuş

ben ekşisözlük'ü çok kullanan biri değilim, ama benim açımdan çök kötü olmuş. zaman zaman kişilere girip eski yazdıklarına falan bakıyordum. şimdi anladığım kadarıyla öyle bir şey uygulamada neredeyse imkansız.

+bir de kişi nedir ne değildir, bir konuda bilgili midir, kafasından mı sallıyor diye kontrol etmesi daha kolaydı. eski eskide kaldı ama artık ekşisözlük iyice anonim insanların anlık ileti paylaşımı yaptıkları bir site haline geldi.

++başta dediğim kısım değişmiş (ya da, sanmıyorum ama, ben fark edememiştim). çünkü artık mümkün.

insanları soğutmak için daha ne yapabilirler çok merak ediyorum

bostancı'da berber michael var. cem abi iyidir.randevu ile çalışıyor.

üniversite hazırlık döneminde serdar yayında dinlerdim akşamları. şakayı merakla beklerdim.

Arabada Joy çalıyor hep.

ara ara cenk erdem

modern sabahlar, genelde yoldayken.

Arabada Açık Radyo.

radyo a

arabadayken powerfm dinliyorum, sabah mustafa mı ne var akşam da bay j

en son 10 sene önce filan dinledim sanırım. hiç dinlemiyorum. podcast etc dinliyorum.

radyo artık araç dışında dinlenmiyor. radyolarda farkında zaten durumun.

Radyo tiyatrosu severim.
Bunun dışında çalışırken venice classical ve eksen dinlerim genelde. Arabada usb tercih ediyorum.

arabada radyo shema
öğlen vaazları güzel oluyor

Sabah ve akşam trafikte, çoğunlukla Power FM

Max fm dinliyorum, çalışırken ve yolda.

bbc 6 dinliyorum. canlı dinlediğim arada gideon coe var. onu gece evde boşsam arkada müzik olsun diye açıyorum. diğer takip ettiğim programlarıysa (jarvis cocker, iggy pop vs) indirip yolda dinliyorum. +bir de arada başka programlara ilgimi çeken bir konuk katılmışsa (mesela geçenlerde ian rankin vardı, 2 hafta önce ken loach falan) onu da banttan evde dinliyorum.

metropol fm. her Sabah ise giderken ve aksam isten donerken. yayincilarla akraba olmam yakindir.

radyonom cenk erdem. sanırım şarkıları da onlar seçiyor. çok iyi.

hgs'ye takilmak derken?

orta seritten git, hiz limitlerine uy. kazasiz belasiz.

hgs'ye takılmak ne demek ki?
hız kurallarına uy yorulursan mmola ver çay iç dinlen yürü biraz yemek falan ye.
dikkatini dağıtacak müzikler vs falan varsa dinleme.

1-10'a tamamlarım
2-55 ile 60 arası öderim
3- 1-2 lira
4- yıkatmam, arabayı ebesinin oraya parkederim ama yıkatmam

1- 1 lira bazen hiç
2- max 5 lira
3- 2-3 lira bazen hiç
4- yine 2-3 lira

lazım diyemem. bunlar benim rakamlarım.

1
5
2
5

1- vermiyorum
2-5 lira veririm
3- vermem (1-2 lira vermek gerek galiba)
4- arabamı mola verince yıkatmadım hiç - normal araba yıkatmaya götürdüysem 5 lira veririm en kötü

1-hiç
2-maddi durumuma göre değişir :D bazen param yok diye bazen de çok bekletirlerse falan param olsa da vermiyorum, ama dışarda yediklerimin %70'inde veriyorum diyebilirim, 50 tl lik yemeğe de 5 veririm en fazla.
3-bozuk varsa 3 tl
4-10 tl

Hiçbirine vermem.
Hepsi maaşlı çalışan, emeğinin karşılığını alıyor, bir de bahşiş mafyası kesilmesinler başımıza.
Bana kimse çogzel terapi yaptın aha al 100 tl bahşiş demeyecek. Herkes emeğinin karşılığını alsın, fazlasını değil.

Hepsi yuzde 10. Tabi 8 liraysa kahve 10 lira birakiyorum ve yuzde 10'u azicik gecmis oluyor.

Ama servis kotuyse birakmam normalse birakirim.

hesabı masaya isteyeceğim bir ortamsa ve hesap küsüratlı geldiyse, para üstünü 5 veya 10'un katları kadar alır, küsüratı bırakırım. 63 lira gelen hesabı 65 veya 70 lira vermek gibi. sadece restoranlarda veririm. bazen çocuk garsonlara 10 veya 20 veririm. benzin pompacısına, araba yıkayanlara falan vermem çünkü benim isteğim dışında emrivaki olarak görüyorum. eve sipariş verdiysem getiren elemana da veririm.

1- 1 lira

2- yemege, keyfime, ortama, servise bagli. 5-10 arasi olur.

3- babam verir 1-2

4- babam verir 1-2

@bir nick var benden iceri
Garson için belki geçerki olabilir bu ama pompacının işi o değil sonuçta, adam bi de muhtemelen para almak için siliyor o camı, ben sıkışık bi zamanımda olsam bile küfür etmesin diye veriyorum :(

pompacıya 1-5 lira arası
yıkayana 1-10 lira arası
yemek yediğimde hizmet varsa 5-10 liraya kadar yoksa 0 lira yani ekstra birşey yapması lazım
kahveye 0

artık vermiyorum.

vermeme sebebim de, bahşiş verilebilecek çoğu yerde zaten adisyona bahşiş yazıyor olmaları.

kahvecilerde vs. zaten bahşiş bırakmam, genelde self servis oluyorlar.

Kredi kartı çok şükür engel oluyor bunlara.

1- genelde vermem
2- 5/10 ya da hiç (servisine göre)
3- 3/5
4- 5

@patatesli yumurta
Kredi kartı geri gelince oraya bozuk koyulur yine de

Vermiyorum. Hatta başımda dikilirse ya da hesap öderken kasada gözümün içine bakıyorsa tersleyebilirim bile. Ben ondan ekstra bir şey istemiyorum. Bana iyi davranmasına kibarlık yapmasına ihtiyacım da yok.

@black
Benim isteğim dışında emrivaki ile yapıyorsa çok itici olduğu için vereceğim varsa da vermem. Her gün emrivaki ile yüzlerce kişiden 3-5 kopara kopara iki maaş kazanıyorlar ponpacılar.

1- genelde vermem.
2- hesap ne olursa olsun (eğer vereceksem) hesabın %10'u.
3- 2-3 lira.
4- 2-3 lira.

Genelde hesap kasada ödeniyor ve bahşiş verecek kutu/cüzdan masaya gelmiyor. Gelirse %10. Tip box'a atmıyorum. 3-4'e de 2-5 lira veririm ruh halime bağlı.

1) hiç vermem
2) servis güzelse maks 5 lira veririm.
3) 2 lira
4) 2 lira

1- Masadaki toplam hesap önemli.
2- Tamamen hizmete bağlı, vermeye de bilirim, seversem 3-6 arası
3- Genelde en çok onlara veriyorum. 5-10 arası.
4- Arabayı yıkamayın diyorum.

1- 8 liralık kahvenin nesine bahşiş vereyim? bakkaldan sigara alınca da bahşiş mi veriyorsunuz

2- dikkat çekecek derecede iyi hizmet alırsam yüzde 10 civarında veririm. hizmet normalse vermem. yapması gerekeni yapıyor zaten

3- arabam yok ama o anki ruh haline ve arabada bozuk para varsa 1-2 lira veririm.

4- arabayı kendi kafasına göre yıkadıysa vermem (bahşiş almak için yaptıysa) ben yıkattıysam 2-3 lira veririm.

1. 2-3 arası
2. 5-10 arası
3-4. Arabam yok

Bana şimdiye kadar işimi iyi yaptığım için bahşiş yada ekstra para vermedi. Bende kimseye vermiyorum. Sadece bazen berber bozuk yok deyip, arınınca, kalsın diyorum.

1 0
2 5
3 2-3
4 2-3

rezervuar köpekleri mode on

ben filmdeki mr. pink gibi düşünüyorum. ne bahşiş vercem? ekstra bir şey yaparsa bahşiş veriririm. ayrıca sorun şu. bahşiş mesela değil de işletme bu adama 2x maaş vericekken x lira maaş veriyor kalanı bahşişten alıyor. ben enayi miyim işletmenin personel giderini üstlencem? ekstra bir şey yapar 2x maaşın üzerine bir de gönlümden kopar veririm. ancak diğer türlü mantıklı değil.

39 78 gibi hesaplarda 1-2 lira ne kaldiysa birakirim . 8 liralik kahve icersem 2 lira birakmam.

2 Lira
5 Lira
Vermem
Vermem

bahşiş vermiyorum, bahşişe karşıyım. herkes işini yapıyor. ekstra özel bir muamele olursa ancak onun için bahşiş veririm.

böbrek yiyorum haftada iki kere. ızgara şeklinde. tadını sevdiğim için yiyorum. diğer sakatatları bulamadığım için yiyemiyorum. en sevdiğim de billur aslında . (tandırda alüminyum folyaya sarılıp pişirilecek)

yiyorum.seviyorum.

kurbandan kurbana yerim. özel olarak böbrek alıp yemedim hiç. aslında böbreği severim ama ne bileyim bildiğim löp et varken onu alıp yemek aklıma gelmiyor heralde. alışkanlık diyelim.

böbrek yerim en sevdiğim sakatat. dalak sevmedim.

yemiyorum. çağrıştırdıkları hoşuma gitmiyor ve tadını seveceğimi düşünmüyorum

kurbandan kurbana böbrek yerim de dalak yemedim sanırım hiç.

böbrek, yürek falan yiyorum. temiz görünüyor tadı da güzel.dalak hiç denk gelmedi olsa yerim. kelle, yanak ve türevlerinden tiksiniyorum. hele billur denen naneyi silah zoruyla yemem.

küçükken yerdim ama şimdi yemiyorum. hayvan sağlıklı değilse sakatat sakat iş diye düşünüyorum.

Dalak yiyorum tadını seviyorum

ekmeksiz götürürüm her türlü sakatatı.

çünkü tatları çok güzel. dil, beyin, kelle, dalak, böbrek, işkembe, kokoreç, billur, paça hepsi harika.

ciğer dalak böbrek kelle taşak hiçbirini yemiyorum. sevmiyorum. çocukken bi kere halam taşak yedirdi öğğ bu ne dedim 7 yaşımdaki halimle. taşak diyip güldüler sonra hapır hupur yediler. taşak yenir mi lan? 7 yaşındaki çocuktaki psikolojik etkisine bak. o zamandan sonra çoğu iç organ bana bunu çağrıştırıyor. alışılageldiğimiz kıyma kuşbaşı vb şeyler dışında.

ciğer dışında sakatat yiyemiyorum. ciğeri de o kadar sevmem zaten. organ oldukları fikri rahatsız ediyor, kendimi çiğ kalp yiyen aztekli gibi hissediyorum.

Sakatat hiç yemedim ve yiyemem. İğrenç geliyor, düşünmesi bile kötü:/

sert sakatat sevmiyorum. yiyimi güzelse yerim. beyin, ciğer, kokoreç falan bayılırım. beyin denedim mi hatırlamıyorum. dalak da şu ciğerlerin arasından çıkan sert ve çiğnenmeyen etlerse yedim ve hiç sevmedim.

belki bi yemeğin içine falan koyup haber vermezlerse bu da ne garipmiş falan diyerek yerim de bilinçli şekilde yemem. iç organ yemek garip geliyor, aslında tamamen önyargı. hayvanın ha eti ha iç organı ama işte yerken aklımdan çıkmıyor. çocukluktan beri bi şekilde yediğim için kokoreç yiyorum ama bak ikiyüzlülüğe bak :(

yiyorum. çünkü yememek için bir sebebim yok.

her türlü sakatatı çok severim, ama "şu kadar zamanda şu kadar tüketirim" diyemem.
bazen aylarca denk gelmez yemem, bazen çok üst üste yerim.

gerçi en kötü ihtimalle arada bir canım kokoreç ya da işkembe falan çektiğinden o kadar da uzun aralar vermiyorum.

böbrek ve billur sevmiyorum. dalak çok ender, diğerleri daha sıklıkla. (ciğer, yürek, beyin, dil, uykuluk, kokoreç)
neden: lezzet.

Billurlar hariç hayvanın her yerini yiyorum, çünkü kolesterol.

Bobrek kalp karaciger yerim.
Bir kere dil ve beyin yedim. Dilin tadi guzeldi ama suan dusununce igrenc geliyor. Dil olsa da yesem demem ama bobrek ciger kalp uclemesini canim ceker.
Kokorec dalak yemem.

dalak bobrek yemiyorum, tadi kotu oldugu icin.
kokorec, iskembe, kelle paca, tuzlama bunlarin hepsini yerim acimam.

Akciğer/Dalak/Testis yemem. Kalp/Böbrek/Bağırsak/Dil yerim. Karaciğeri pek sevmesem de onu da yerim. Beyin en son çocukken yemiştim.

sadece kokoreç yerim. Diğerlerinden sadece ciğer denedim, aromasını beğenmedim. geri kalanını da denemem. Önyargım var çocukluktan.

Etin hiçbir türlüsünü yiyemiyorum. Sakatat yeme düşüncesi bile iğrenç geliyor bana.

dalağı, böbreği bilmiyorum da tavuk taşlığının sotesine bayılıyorum.
yok böyle bir lezzet.

yerün.

gerçek kokoreç ise favorim.

yemiyorum, düşüncesi bile midemi bulandırıyor çünkü.

Kurban'da ancak. Böbrek kavurmaya, dalak közde.

Birçok sakatatı yiyebilmeme rağmen; dalak, böbrek ve beyin yiyemiyorum. Onların o yumuşak yapısı midemi bulandırıyor.

Ciğer, kokoreç, işkembe fln sakatatı her türlü yiyebiliyorum.

millet olarak hayvanin eti haric her yerini yiyoruz masallah.

böbrek yiyiroum hatta iu ara yemekler boğzıma takılır gibi olduğu halde yiyorum seviyorum.

evet yiyorum. dalak, böbrek, ciğer, yürek. hatta bazen karışık dürüm yaptırıyorum. çünkü; seviyorum.

otobus ile bangkok'a donme fikriniz icin yaziyorum, aman dikkatli olun. seyahat bloglarinda/sitelerde hep okudugum ozellikle gece otobuslerinin inanilmaz fazla kaza yaptigi. zira okuduguma gore insanlar erken kalkiyorlarmis 4-5 gibi ve gece saati geldiginde herkes yorgun ve dikkatsiz oluyormus ve kazalar cok oluyormus. o nedenle en azindan gunduz saati gidin.

www.rotasizseyyah.com

şunu okudun mu? ben bunu takip etmeyi düşünüyorum.

@kassiopeia Kambocya'ya girisimi de otobus ile Bangkok uzerinden yapacagim, dediginiz konuyu bi arastirayim. Scam konusunu, rusveti vs duydum ama bu kaza olayini hic duymamistim.

@ fakyoras hicbir gezi yazisi, video, dokuman vs inceleme firsatim olmadi malesef. Otel ve ulasim konusunu bile halletmedim henuz :/

oteli orda daha ucuza buluyormuşsun. oraya giden arkadaşım da öyle dedi. hiç burdan ayarlamaya kalkışma bence :) otobüs de hakeza.

insanlar buzdan çok zehirleniyorlar orada buzsuz iç içeceklerini

Sikinti olur. Oldugu ilden almaya calis.

Ben seni doktor olacak saniyodum, hemsireymis meger. Ben şok.

memurlar izinsiz il dışına çıkamıyor benim bildiğim sıkıntı olur.

sizin bulunduğunuz ilden haftasonu herhangi bir hasstanenin acil servisinden giriş yaparak rapor alırsa problem olmaz. eşim için öyle yapmıştık.

@fakyoras hemşire olan kardeşim. sektör belirtmek için yazmıştım mesleğini.

cevaplar için çok sağolun, acil olayı iyiye benziyor :)

Araya gireyim, ogrenci biletini nerden aliyorsun ki? Biletixte gozukmuyor onlar :/
Bakmistim filmlere, is yerine gecince editlerim unutmazsam.

ben daha hepsine bakamadım ama baktığım kadarıyla aşağıdakiler büyük oranda gidilesi gibi. bu akşam tamamlarım herhalde bakmayı.

manifesto
14. louis'nin ölümü
sonsuz şiir (bu kesin çünkü jodorowsky)

@fakyoras
daha satışa çıkmadı ondan görünmüyodur herhalde. ama her öğrenci bileti değil tabii zaten. haftaiçi gündüz seanslarında ve bilgidiğim kadarıyla sınırlı sayıda (bundan tam emin değilim) öğrenci bileti 1 lira.

illaki:

jodorowsky - poesia sin fin

bir de iki gerilim gözüme çarptı:

werner herzog - salt and fire
julia ducournau - raw

Edp al edt uçup gidiyor

Buram buram parfüm kokmayı sevmiyorum. Edt bana daha fresh geliyor. O yüzden edt kullanıyorum.

jpg le male mi alacaksınız? yaz için pek de uygun olmayabilir, siz bilirsiniz. yine de alacaksanız edt almanızı tavs. ederim.

Yaz icin ne alsam ki o iyi degilse?

tabiki edp.
daha kalıcıdır.

EDT'de esans oranı %4-10, EDP'de %10-20 arasıdır. Başkaca da bir fark yoktur.
Fiyat farkı az olduğu için EDP almanı öneririm.
Kullanırken bir kez havaya sıkıp, altında durup zerreciklerin üzerine dökülmesini beklersen, EDT'de 2-3 sıkma ile elde edeceğin etkiye ulaşırsın.

edt ile edp arasında esans yoğunluğundan başka fark yoktur.

edp çok ağır bence, edt hem çok hoş bir ton bırakır azaldıkça koku hafifler ama bence hoşlaşır.

edp ise git gide ağırlaşır vee koku özelliklerini biraz daha uzun süre tutarken değişir(başka şeylerle karışır, ter, kişinin kendi kokusu etc) bu durumda çok kötü kokar.

edt den şaşmayın.

Gizliyorum, bilenler de var

Ben de gizliyorum

Neden bilmem, ben de hem ekşi sözlük nickimi hem de duyuru nickimi (ikisi farklı) kimseyle paylaşmam. Sanki sadece bana özel bir alanmış gibi algılıyorum. Öyle hoşuma gidiyor. Eşim ekşide yazar olduğumu biliyor ama bunca yıldır nickimi sormamıştır. "Hatun kendi dünyasına özel takılıyor" der konusu açılınca.

Özellikle sır gibi saklamıyorum ama özellikle söyleyip anlatmıyorum da.

arkadaşım yok

ben kız arkadaşıma bile söylemiyodum. sözlük niki söylenir duyuru gene de söylenmez. kız arkadaş hakkında bile soru sorabiliyorsun sonuçta burda.

Erkek arkadaşım dışındaki herkesten ben de gizliyorum, onla da duyurudan tanıştık lol xD. Sadece bir arkadaşım duyuru diye bir yerin var olduğunu biliyor o da yine nickimi bilmiyor :D söylemek istemiyorum bana ne ya. Sonra girip bakacaklar arada ne yazıyor hmm diyecekler belki, arkadaşlarıma söylemeyeceğim veya direkt onların hakkında bir şey sorarım kim bilir, gizli kalması en iyisi.

Kimseye söylemiyorum ben de.

benim nickim her yerde ayni, genelde insanlar biliyor. sozlukte filan bir sey yazinca bazen uzerine yorumlar donuyor :D

En yakınlarımın bile yazdıklarımı okumalarını istemem. Bu yüzden nickimi söylemem kimseye.

Sadece sevgilim biliyor.

ben gizlemiyorum

nickimi gizliyorum da duyuruyu gizlemiyorum. siz de gizlemeyin yav ne kadar çok insan o kadar cevap sonuçta.

Hononu, arada soru soruyorum kendi hayatımla ilgili, duyuruyu da aktif kullanıyorum. Şıp diye anlarlar ben olduğumu. Ne gerek var ki?

bir kere duyurudan birine kampüsü gezdirecektim, o zaman söyledim arkadaşlarıma belki onlar da katılmak ister diye. anında pişman oldum ama söylediğime.

Çok az kişi biliyor

bilmiyorlar.
manyak değilsin. değiliz. swh

eşim arada benim yazdıklarıma bakıyor.Evde log off yapmıyorum.Onun dışında kimseye söylemem.

Yakın arkadaşlarım duyuruyu da nickimi de biliyorlar. İçlerinde duyuruyu benden önce bilen de vardı, benimle haberdar olanlar da. Ara sıra girip okuduklarını biliyorum ama hesap açma gibi bir istekleri yok.

Bunu da okurlar belki <3

ortamlara ''ben duyuru'dan otonomo'' diye giriyorum. kalkıp yer verenler oluyor.

Yazar olduğumu biliyor çoğu arkadaşım ama nicki söylemedim. İki üç sene önce soyluyordum nickimi.

Ben de söylemiyorum. Nickimi saklama olasılığım diğer nicklere göre daha az, zamanında niye adımı kullanarak nick almışsam. O olmasa da ben olduğum kısa bir süre sonra anlaşılır zaten. Arkadaşlarımın aşırı bilmediği şeyler yazmıyorum aslında ama iş hayatı ile burayı karıştırmamayı çalışıyordum. Bir yandan da Sözlük'ten kim olduklarını bildiklerim var; onların yazdıklarını okurken garip hissediyorum. Bilmemem gereken bir şeyi biliyormuşum gibi, rahatsız ediyor. Manyaklara beni de ekleyelim.

söylemiyorum. hatta dün arkadaşım bilgisayardan bir sey arastırıyordu, ben de yanındayım. duyurudan konuyla ilgili benim sordugum bir soruyu açtı. aşırı gerildim.......

abd'de biscuit vardı, kfc ekmeğinin hamur olarak da satıyorlardı. hamuru silindir bir şeyde satıyolar, hafif çevirince patlıyor ortasından. çok iyi olurdu :/

bir de hollanda kalitesinde süt isterdim. şekerli gibiydi, günde 1 litre içerdim ne güzel.

aklıma geldikçe eklerim.

torta chilena

Kırgızistan'da lagman diye bir yemek var. Elde açma makarma ve üzerine etli, turplu, otlu biraz sulu üstlük.

ABD'de redvines diye bir şekerleme vardı. Jelibon gibi ama daha az tatlı. Bunun nefret edeni de çok. Yine orada sık tükettiğim pakette bebek havuç Ankara'da Macrocenter'da bile hiç görmediğim ve bence hem sağlıklı hem lezzetli bir atıştırmalık. Satılsa kesin alırdım.

Rusya'da krieşki diye kıtır bir atıştırmalık vardı.

sosis abi sosis. ukrayna'da her gün yiyordum. farklı çeşitleri var, hangisinin ismi nedir bilmiyorum açıkçası. ukroplar kovbasa diyodu sanırım. polonyalılar kielbasa. ben hayatımda o kadar güzel bi şey yemedim ya. türkiye'de sosis deyince benim aklıma şu marketlerde satılan pembe, yapay, iğrenç şeyler geliyor sadece. adamlar kol gibi sosisi yatırıyor tavaya, pişiriyor. ver ediyor yanına patates püresini. ye allah ye. müthiş be. upucuz üstelik.

beykon
var diyenin kalbini kırarım

Tim Horton's daki her şey.
Blenz - ICED CHOCOLATE (bunun için ne paralar veririm..)
Rusya - Pelmeni (çok pratik ve doyurucu, en önemlisi çok çeşitli)

Salyangoz.

Ya valla ben yemedim ama gecen YouTube da mediakraft in bi kanalında beyaz çikolatalı snickers yiyorlardi keşke olaydı dedim.

Hazır pizza kitleri var, içinden ilk yorumu atan arkadaşın dediği gibi silindir içinde pizza hamuru ve domates sosu çıkıyor. Üstüne istediğin malzemeyi koyup fırına verdin mi ucuz ve kafana göre pizza elde ediyorsun.

almanyada dönere koydukları soslar.

hiçbir şeysiz sade doritos cips, bir ara TR'de de vardı ama artık yok.

Bir de instant meallerin çeşitleri yok bizde. Mesela mikrodalgada hazırlanan lazanya mac&cheese vs. çok çeşit var. Hem lezzetli pratik hem de ucuzdu.

www.terravision.eu

4.9 euro. ben bunu kullanmıştım. önceden internetten biletinizi alın, yoksa orada insanlar birbirlerini eziyor bilet için :D

Yukardaki arkadaşın dediği termini istasyonuna götürüyor,ordan da metro ile vatikan tarafına gidebilirsiniz.

ciampino'dan 2-3 tane otobüs şirketi şehir merkezine gidiyor. son durak termini tren istasyonu.

orada indikten sonra termini tren istasyonunun altındaki metro'ya inip kırmızı hata binip ottaviano'da ineceksiniz. en ucuz ve en kolay ulaşım bu.

Cevaplarınız için çok teşekkür ederim,

Aticilik ilgin vardir, alirsin.

Kendini koruman gerekiyordur, alirsin.

Kendini guvende hissetmek istersin, alirsin.

Birkac saniyede aklima bunlar geldi, daha da cok vardir. Normal vatandasin pek ihtiyaci yok, normal vatandas neden alindigini anlamaz da :)

Tabanca ruhsatı almak epeyce zor, para taşıyan bir çalışan, banka şube müdürü vb. olman gerekiyor. Ama söylendiği gibi tüfek almak nispeten kolay. Avcılık belgesi alınca tüfek (uzun namlulu değil tabii) alabiliyorsun.

yok ya normal silah tüfek değil. hatta geçende sözlükte de bir video vardı. bir motorcuya silah çeken bmw li. bu adamlarda ruhsat yok mu şimdi? alırsa ne diye alıyor?

bence kendini koruma nedeni geçerli değil. sonuçta kime karşı korucan? onun için polis var.

bmw'li ise kesin inşaatçıdır :D inşaatçılık taşıma ruhsatı alınabilen mesleklerden.
www.ankara.pol.tr

bireysel silahlanma bence de dünyanın en mantıksız olayı. öyle atıcılığa ilgim var alayım, korkuyorum alayım denilebilecek bişey olmamalı.

bir de bulundurma ve taşıma diye iki ayrı çeşidir var.

geçen hafta çok yakın arkadaşım 3 tüfek aldı, biri m16 görünümlü, diger ikisi yivsiz pompalı sanırım tam emin değilim. Kendisi normal vatandaş herhangi bir özelliği yok. Ruhsat çıkartması, silahı alması falan 2 saatte halletti.

oha nerdeyse herkes alabiliyormuş. hadi kuyumcuları vs. anlarım. ciddi tehlikeli bir iş ancak 50 sigortalı işçi çalıtşıranlar, müteahitler vs. ne alaka? hayır mantığını anlamıyorum. mesela kuyumcu kendini savunmak zorunda kalabilir altın, döviz dolu dükkan sonuçta. ama inşaatçı adam ne yapıcak? pilota bile veriyorlar.

bence ciddi bir cezası bile olmalı. ne bileyim hapis, min 100k para cezası. sonuçta aklında birine sıkma düşüncesi olmayan adam napsın bunu? güvende hissetmiyorsan polis var. o zaman ben de uçaksavar alayım kurayım balkona.

Silah severim ama ruhsat verilmesi sacma evet. En azindan Amerika'daki gibi kolay degil bizde.

normal şartlar altında bireysel silahlanma karşıtı ne söyleseniz haklısınız. devletin görevi vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaktır.
ne yazık ki normal şartlar altında yaşamıyoruz, devlet görevini ne derece yapıyor onu da biliyorsunuz.
silahı hava atmak ve magandalık için kullananların da allah belasını versin ki veriyor da zaten.

sacma degil, mantikli olan o. devlet takip edebilsin kimde silah var kimde yok. ayrica ruhsatinin uzerinde hangi silaha sahip oldugun da yaziyor. ortalikta kime ait oldugu bilinmeyen silahlarin dolasmasindansa bu daha mantikli - bence. elbette ruhsatsiz da alabiliyorsun ancak cezasi var.
silah ruhsatlari bulundurma ve tasima olarak ikiye ayrilir.
bulundurma silah ruhsati almakta bir sey yok. benim vardi ornegin. oyle turkiye'de kolay degil falan da yalan. psikolojik muayeneye girdim uc dakika surmedi sanirim. bir gunde butun islemlerim bitti. ancak pahali bir sey bence.
tasima ruhsati almak zor olan. o daha da pahali.

kısa namlulu tüfek mi varmış? yivsiz olur avcı silahları.

adamlar sana taşıma ruhsatı veriyor da adamı öldür diye vermiyor. eğer birisi sana saldırırsa korkut diye veriyor. bulundurma ruhsatı veriyor evinde tut, dışarı çıkartma diye.

şimdi gelip adama sorarlar, daha şu silah taşıma/bulundurma ruhsatı olayını çözememişsin, savunma sanayi işini ne yapacaksın? adamlar, yivli silah üretiyor. hani tabanca gibi vurduğunda yaralayan değil, 7.62 mm, 9 mm parmağım kadar mermi. azami menzilleri 400 metre olan. bunlar ne olacak? ne malum silah üretenlerin, silahları kaçırmadığı?

yazicioglundan alabilirsin. onerebilecegim urun yok. alirken dikkat etmen gereken sey hard diskinin boyutuna ve cikis yerlerine uygun olmasi.

aliexpress ten alabilirsin. ben aldım.

Ben bir kaç ay önce bunu aldım. Metal kasa ve vidasız.
www.vatanbilgisayar.com

- teknik bir meslegi olup avrupa veya turkiyede kariyer yapmak isteyen biri icin almanca
- sosyal bilimlerden meslegi olup avrupa veya turkiyede kariyer yapmak isteyen biri icin fransizca
- abd de kariyer yapmak isteyen biri icin ispanyolca

ispanyolca

fransızca.
kolaylık açısından da ispanyolca. onun da melodik yapısı var.

ispanyolca

almanca. berlin müzik için mükemmel bir yer. tabii orada yaşayabilmek başlı başına bir dert. ama ütopik konuşuyorum.

ispanyolca öğreniyorum

ingilizceyi mükemmelleştir. diğerleri gereksiz.

almanca öğrenirdim sanırım.

Ne iş yaptığınıza ve okuduğunuz bölüme göre değişir.

Ben Almanca veya Fransızcayı tercih ederdim.

Yurt dışına çok seyahat eden biri için İspanyolca
Mühendislik ve fen bilimleri alanında eğitim gören ya da çalışan için Almanca
Tarih, Sosyoloji, Edebiyat vb alanlar için Fransızca
Portekizceye bir sebep bulamadım. Zevk için öğrenilir gibi duruyor en fazla

eski yunanca.

kesinlikle ispanyolca

aynısını yaşadım, yöntemler çok zorlu ve ilgili uygulama para istiyordu. en sonunda yeter diyip sıfırdan başladım.

umarım sen bulabilirsin.

hediye karti alip onu redeem ediyorum. calisiyor :) wallet varmis.

Ifitweremyhome

teşekkürler ancak su fiyatı şu kadar, ortalama kira şu kadar tarzında bir yerdi. bu site değil.

www.numbeo.com

Biletiva'dan takip edebilirsin. Oyundan 14 gun once aciliyor.

2 hafta öncesinden saat 10:10 san sonra biletivada biletler açılıyor. hızlı olmak gerekiyor. yoksa pat pat kapılıyor yerler.

Mantepe civarinda e5'in kenarinda bi kaburgaci var. Kaburga dolmais da vardir belki?

Onun disinda asithane candir.

kaburgacı selim vardı sahrayıceditte olması lazım.

tavacı recep usta suadiye

yani 6 haftadan önce gidemezsin diyebiliyor di mi?
evet diyebiliyorlar. ihbar tazminatinizi odeyip cikabiliyorsunuz.

gunde 2 saat izin var.

Izinlerinizi çıkmadan önceki son günlere denk getirerek toplu kullanabilirsiniz.

6 haftalik ihbar tazminatini odemezseniz birakmazlar ya da işveren 6 haftalik çalışma ucretinizi size ödeyerek çıkmaniza izin verebilir.

Öğrenciyim. Öğrenim kredisi alamadım. Seneye inşallah 0 TL borçla mezun oluyorum. Almak isterdim ama. Öğrencilikte daha çok gezip tozmak istiyor insan. Bir yandan da iyi ki almamışım diyorum. Millet 22 yaşında 10 bin TL borçla mezun oluyor. Dışarıdan bakınca deli cesareti olarak görünüyorum bu durumu.

4500 civarı kredi, 2500 civarı kredi kartı var şimdilik. daha ay sonuna zaman olduğunu düşünürsek, ek hesaptan da bi 500 olur, sonra maaşla azar azar pay edip aynı döngüyü devam ettiriyorum.
nakit birikimim 0 (sıfır).
belə vəziyyətin içinə soxum :)

Ben de senin gibiyim.

1000 arkadaşa, 260 karta, 350 diğer arkadaşa. kyk da 7-8 bin ama saymıyom onu daha çok var.

arkadaşlara olan borçlar için zaten yazın diye anlaşmıştık, yazın skik istanbul'da kira parası vermek zorunda kalmadığım ve çalıştığım için güzel para biriktiriyorum. ödemesi sorun değil ama olmasalar daha iyiydi... yazın yine ukrayna'ya gideyim istiyodum. neyse evde oturalım nabak. birikim falan tabii ki yok, ay sonunu zor getiriyorum

fi tarihinden kalma öğrenci kredisi borcum var bi 10 sene içinde öderim artık, 150 lira nakit birikimim var şuan

ben öğrenciyim. birikimim var. çok bir şey değil ama

10 küsur belki 20 bilmiyorum tane küçük altın.
11 bin tl
totalde 2 bin tl karşılığı olan döviz var.

yarışmadan kazanmıştım para. ellemedim, bir parça borç vermek haricinde. o yüzden var yani.

öğrenciyim. kredi kartıma 250tl borç var. kenarda 1200tl var. öğrenim kredisi almıyorum.

şimdi baktımda kendi kendime yetiyormuşum.

180 ev kredi
27 araba
30 senet

70 de birikmiş var

ben de senin gibiyim. parayı aldığım gibi bankaya yatırıyorum. sokakta çulsuz geziyorum. illa canım bir şey almak isterse alıyorum. kredi kartı da kullanmıyorum.

1,9 milyonla sanırım en fazla borca sahiplerden biri benim duyurudaki. 1,2 tek yere kalan 700 bin parça parça yerlere.

yaşım 30+ hiç borcum yok. kafayı yastığa koydugum gibi uyuyorum.

çok para harcamıyorum. övünür gibi "cebimde para olunca harcarım" diyen insanları anlayamıyorum.

4-5 ay oncesinde 13k kyk ve 30 bin lira birikimim vardi.

simdi 10 kredi, 13 kyk, 27bin de babama borc var :/

kasima kadar kredi ve babama borcu bitirip kyk'yi ikiser ucer odemeye baslamayi planliyorum.

bu kadar borc hep arabadan :/

hiç borcum yok. hiç de birikimim yok. tabloda sıfırım. :)

ben de senin gibiyim. zamanında vardı ama artık yok sayılır. bu zamanda birikim yapmak en mantıklısı gibime geliyor

2018 borç sıfırlama yilim o nedenle bir an önce gelmesini istiyorum. 2018 ki ne 10. Ayı sonrası hiç borcum kalmayacak. Öncelikle umudumdan bahsetmek istedim. 2kredi bitecek.

16 bin küsür kyk borcum var. Nakit birikimim de yok.

Borcum yok.

Kenarda biraz param var.

Araba vs. yok.

Borca girerek bir şeyler almak riskli ve gereksiz geliyor.

Duzenli ve tamam8ni odeyebildigim krei karti haricinde borcum yok, birikimim var.

En guzelini yapiyorsun. Bugun yakin bir arkadasim isten cikarildi. Buyuk bir kurum-banka-toplu isten cikarma. Tabii ki uzgun ama en azindan borcu harci yok be bir sure de olsa idare edecek kadar birikimi var, aldigi paket de cabasi. En azindan kafasi rahat.

Ayagini yorganina gore uzatmak lazim, hele hele ozel sektpr calisaniysan yapilavak en dogru hareket.

özellikle konut almak için miras felan yoksa kredi şart. konut için max 5-6 yıl vadeli borçlanmak mantıksız değil.

2bin küsür gss prim borcum dışında borcum yok. birikmiş yedek subaylık maaşı var bir miktar. ama girdi de yok şu an.

1000 lira kira vermektense oturdugun evi 150 bine almak mantıklı geliyor bana.

Benimde 14 bin kredi borcum kalmış(araba) , 5bin kadarda kredi kartı borcum var

latte, istediğin bir şurup varsa onu da ekletebilirsin.

eve almalık filtre kahve diyorsan, altın rengi paketli gibi olan "Veranda Blend" yumuşak hafif, ama bana fazla hafif geldi bi daha da almadım. (nescafe gold'a benzer tadı olan ama katkısız sağlıklı olanı gibi işte:)

Ayfon se diyorum gece çekimi çok önemli diyorsan 7 Plus

Huwaei mate serisini de inceleyebilirsiniz.

iphone 7 plus aldım yeni, şarjı 1 günü çok rahat götürüyor. eve geldiğimde %40 seviyelerinde şarj oluyor. apple telefonlara uluslararası 1 sene garanti var.

7 plus bütçeye uymuyorsa iphone se öneririm.

lenovo p2. 5100 mah bataryası var ve kalın değil.

P90x di sanırım o program. Bana biraz ağır gelmişti, yoğun tempolu bir program olduğu için insan elbet bir gün usanıyor. Üşengeç bir yapınız varsa hiç bulaşmayın. :)

youtube'da sirali tam hali nerde var? profesyonel biri tarafindan cekilmis biri tarafindan.

Hem spor salonu hem p90x imkansız hocam mümkün değil yani. Azmini heyecanını anlıyorum fakat bu 1 haftadan fazla uzunsürmeye cek o yüzden salona yazıldıysan oraya yoksa 90x e yoğunlaş.

Spor geçmişin yoksa p90x'e falan atlama. İlla gym+home workout birleştirmek istiyorum dersen ağırlığı gym de ağırlık antrenmanına ver. Bir beachbody prgı olan p90x diğer prglar gibi evde spor yapmaya uygundur ve bu prgların çoğunluğu (body beast istisna) öncelikli olarak yağ yakımını hedefler. Gym e gitmediğin günler akıllıca bir p90 prgını uygulayabilirsin seçici olarak (p90x in daha basit olanı). Zaman içinde düzgün ve Değişken prg uygular, diyetine dikkat edersen sonuç alırsın. Ama bu söylediklerimin hepsi afaki sonuçta, en iyi kendin zaman içinde oturtursun. Son olarak, beachbody prglarının hepsi değişken ekipmanlar gerektirir, bunları araştırıp evde uygun ortam yaratıp yaratamayacağına da karar ver.

@candanag p90x'i onermiyorsan hangi programi onerirsin? spor gecmisim var biraz.

@yahudi spor salonu is yerinin spor salonu :) istedigim zaman gidebiliyorum.

____________

p90x3 varmis sanirim 30 dakikalik ona bakiyorum simdi.

Spor salonu prg.ını tam olarak bilmeden söylemek pek sağlıklı olmayacak, ayrıca p90 türü programlar haftalıktır ve normal koşullarda gym prgları ile sentezlenmez, ama beachbody prgları kendi içinde birleştirilebilir ve piyasada bu şekilde sebil gibi hybrid prg mevcuttur. Spor salonunda haftanın üç günü kendini çok zorlamadan Split workout yapacağın varsayımı altında ara günlerde evde p90 temel programından ya da focus t25 ten seçeceğin kardiyo çalışmalarını yapabilirsin. Zaman içinde zorlanırsan ya salon prgını azaltıp devam etmen (tavsiye etmem) ya da evde daha az gün spor yapmanı tavsiye ederim (p90 sıkarsa ve yine hafif birşey istersen 21 day fix alternatif olabilir). Tersi durumda, yani evde daha sert bir kardiyo prgı istersen insanity/insanity max30 tavsiye ederim. Tekrarlayayım, her halükarda spor salonuna ek bir beachbody prgı yapacaksan seçici olmalı ve en uygun çalışmaları seçmeye çalışmalısın. Sakın çok pis gaza gelip sabah birini akşam diğerini yapmaya kasma. Biraz uzun vadeli düşün, kısa zamanda yüksek sonuçlar almaya çalışma.
EK: sanırım yağ oranını %10-12 aralığına çekmek ve bu arada biraz da yağsız kas kütlesi kazanmak istiyorsun. Kendine özel diyetin doğrultusunda beachbody nin bahsettiğim prgları yağ oranını indirmeye yardımcı olacaktır ama kas kütlesi açısından her şey salon prg.ına bağlı. Genel olarak, p90x serisi yağ yıkımı+ kas kazanımını aynı anda vaat etse bile bence spor geçmişi olanlar için yağ yakımındaki başarısı kas kütlesi kazanımındaki başarısından fazla, o da diyetin yanında programa tamamen sadık kalarak.

kendisiyle gelen lightiningli olani kullaniyorum ben.

diger aparati da spordaki kulaklikla kullaniyorum, herhangi bir guvensizlik vermedi.

Taş gibi kablo yaa sen niye öyle şeyaptın şimdi anlamadım..

Bilmiyorum valla:) şarj aletinin o birleşim yerinin çabuk pörtlemesinden dolayı düşünmüş olabilirim :)

ben kaybettiğim için pek öneride bulunamayacağım :( ama kaybetmemek için de bir önlem geliştirmeni önerebilirim.

Hmm, ben kendi kulaklığını dışarıda, o zımbırtıya taktığım kulaklığı da ofiste tutuyorum. Dışarı çıkarıp örselemediğimden sağlamdır belki, bilemedim..

katmandu <3
öbür taraflara herkes gidiyor ya, nepal'e git bence.

kambocya tayland icin temmuz iyi bir tarih degil diye biliyorum, yagmurlar nedeniyle. 3 diyorum ben de ama kadinsan cok cok dikkatli olmak kaydiyla.

duyuruya da eklemistim buraya da ekliyim. tarih degisebilir, cok onemli degil.

12 gün taylanda gittim hafızamda yer etti. 8 adet avrupa ulkesi gezmis bir adam olarak kesinlikle asya sana bilinmez maceralar vaadediyor. Gece hayati efsane. Dogasi adaları phuketi anlatılmaz. 10 dolara 1 saat efsana masajlar yaptiriyorsun. Insanlar çok saygılı. Ve yaşayacağın tecrübeleri tahmin bile edemezsin.

İngiltere'yi boşver Avrupa'yı yani. Avrupa'yı yaşlanınca da görebilirsin.
Amerika'da görmüşsün zaten alışveriş işlerin çok acil değilse gitme. Yoksa Amerika'da çok önemli keşifler yapabileceğin pek biryer yok. Anca nostalji yaparsın.
Kathmntu süper biyer ancak benim sana önerim Güney Amerika'dır. Değişik dünyalar ufkunu açsın

2 ve 5. seçenekleri tercih edersen hava sıcaklığı rahatsız edici derecede olabilir. Ben olsam yine de 5'i tercih ederdim. Yalnız toplam 5000 TL 15 gün için bu seçeneklerin hiçbirine yetmez bence. Hesaplamanı Dolar/Euro üzerinden yapman daha sağlıklı olur. Limiti biraz daha yukarı çıkarmalısın.

tayland+kamboçya yapmaya karar verdim :) birkaç hafta önce gitmiş olan arkadaşıma yazdım bakalım ondan da bi bilgi alayım.

tişikkirlir.

fmcg

çılgın yoğun.

Sitelerden söylüyorum sezona göre kötü. Bizim tanıdıklar ile dönüyor fakat yolda pek de gezen yok, bu aylarda düğün alışverişi için gelenler olurdu.

Bisiklet tamircisi. Yakında başlar sezon.

yoğun
teknik işler

Sürücü kursu
Durdu iyice fiyat 1500 olup işler de kötüye gidince kimse ehliyet almayı düşünmüyor şu sıra.

benim sektor yogun ama cok olcu almamak lazim.

gayrimenkul sektorunden biriyle gorustum, daralma var.

bankalar cok tedirgin durumda, kurdan dolayi doviz cek kesmis olan sirketlerin cek vadesi gelince n'olacagi henuz mechul.

it sektoru, kendimden ve cevremden gordugum kadariyla deli gibi yogun. Bir yandan 9-6 yogun calisirken bir yandan da ekstra olarak baktigim isler vakit aliyor. Fena.

Pet sektörü. Orta yoğunlukta. Ancak işletmemizin büyük olması sebebiyle ücretler piyasa üstü.

çeviri gelmiyor artık.

IT / siber güvenlik danışmanlığı - kendimize iş üretiyoruz boşluktan

işten çıkarmalar deli gibi, yakında kepenkler iner. finans aracı kurum.

bina otomasyonu sektörü
geçen seneden kalan işlerin bu yıla sarkması nedeni ile yalancı bi yoğunluk var ama 2017 yılının sönük geçeceği yeni yatırımların azalacağı inancı hakim
bakalım gidişat ne gösterecek.

seks asişidşid

tramvay önünde ve odunpazarında fotoğraf çektir
hangoverda bişeyler iç
doktorlarda sokak köpeklerini sev

valla eskişehirde insanlar napıyo şaştım kaldım aklıma değişik hiç bişey gelmedi.

Bana şarap ısmarla ahajaaj

Aramaya inan . Bu soru bin kez soruldu. ekstra olayı yok küçük yer zaten.

seks


varuna gezgin'e git, ortamı falan fena değil.
porsuk kenarında yürü.

Kurtuluş savaşı müzesi bi de balmumu müzesi varmış onları mutlaka gör. geçen tvde ayhan sicimoğlu oraları gezdi hakkaten çok güzel yapmışlar.

çalışıyor mu hala bilmiyorum ama porsukta moturlu gezi teknelerine binebilirsin.

yanında çoluk çocuk varsa şatolu parka götür akvaryum var sudan ucuza.

Peyote'de bira, Adımlar'da çay iç. Abdüsselam Usta'da Balaban ye.

seks

şatolu park denen yer sazova bu arada.

Seks

Balaban kebabı ye

papagan'da cigborek ye, karakedi'de boza ic

Kendim de araştırdım hiç bir yasadışı işine rastlamadım, bunlar hep iftira. Adam bileğinin hakkıyla, alın teriyle ekmeğini kazanıyor ve bir sürü de insana iş ekmek kapısı açıyor. Bu tür iftiralar onun çekemeyen kansızların iftiraları. Hapse de iftira atıp koymuşlardı. Metro Turizm'in sahibi Galip Öztürk abime de zaman zaman böyle iftiralar atıyorlar. Bu paralar nereden geliyor dersen, bu kimseyi ilgilendirmez. Herkes kendi işine baksın. Bu abimizin büyümesini istemiyor birileri. Onlar kendini bilir.

hala haraç kesen insanlar var. eskinin haraç kesenleri işlerini büyüttü, ihalelere girdiler. eski ihalelere girenler emekli oldu işlerden :) bu böyle döngü, ilerde sedat peker de emekli olacak, yerine başka biri gelecek.

arsalarla falan ilgileniyordur şu aralar. aracılık falan. iş takibi/iş bitirme :)

franz kafka sedat pekerin yeğeni beyler, dağılın
asdfasd