kral arthur'u kimse begenmemis. karayip daha iyidir.

kral arthur güzeldi ya. tam sinemada izlenecek bi film bence. özellikle giriş sahnesi müzikle beraber harikaydı. beklentiyi yüksek tutmadan gidilirse bayağı keyif alınır kanısındayım. karayip korsanlarını izlemedim

İki filmede gittim ikiside güzel bence, karayip korsanları 4. Filme kıyasla daha iyi olmuş ama aksiyon sahnesi az, komik unsurlar güzel, eğlencelik bir film olmuş, salazar karakteri hoş olmuş, kısacası komedi daha ön plana çıkıyor karayip te. Öte yandan kral arthur efsaneside baya güzel işlenmiş yine bi kaç komedi unsuru var ama daha çok aksiyon var karayipe kıyasla, efeklerde yormadan tadında güzel olmuş, fanstastik yönüde abartılmamış.
Şimdi düşünüyorum ikisinide izledkten sonra kral arthuru 3d izlemesem üzülürmüşüm ama karayip korsanları sonrasında evde çerezlik bile izlenilebilir... benim öznel yorumum tabiiki
Karayipte seriye hakimsen güzel detaylar var...

Kral arthura gittim ben baya keyif aldım güzel bir filmdi bence.
Karayip korsanlarını izlemedim.

kral arthur iyiydi. özellikle 3d sevmeyen biri olarak bile beğendim görsel açıdan. hikayesinin de içi o kadar boş değil fena işlememişler. ayrıca charlie hunnam'ı sons of anarchy'den beri takip ediyorum. 4-5 seneye kalmaz daha büyük oyuncu olacak bence.

kral arthur çok iyiydi filme ön yargılı girmiştim beni yanılttı
hatta girerken baş ağrıttığı ve iki üç sahnede olduğu için 3d olmayanını tercih edecektim yokmuş iyi ki de yokmuş 3d si başarılıydı
tabi izlediğin perde,makine gibi unsurlar da filmin kalitesini etkiliyor bununla ilgili sözlükte çok güzel bir tanım vardı
özellikle bu tarz filmlere giderken yeni perde ve yansıtıcılara sahip sinemalara gidin

istanbul'da öyle bi durum olamaz da erzurum'da içmek gibi bir çılgınlık yapmazdım.

İçki içme derdinde değilim de ben daha çok su içerken ters ters bakan tipler, sıcakta oruç tuttuğu için siniri tepesinde kavga edecek yer arayan, açlıktan yarı uyuyan hiçbir işi düzgün yapamayan insanlar, meydanlarda iftar çadırı kalabalıkları, açlıktan ağzı kokan tipler falan görücem diye mutsuzum.

istanbul'da özellikle son birkaç yıldır hiç fark edilmiyor ramazan. hatta mekanlarda veya moda, caddebostan gibi sahillerde de içki içme oranında da bi değişiklik görmüyorum hiç. tabii biz merkezdeki, doğru dürüst yerlerde yaşıyoruz. mutlaka sıkıntılı semtlerde sorunlar oluyordur.

yine de farklı şehirler için dedikleriniz doğru, o anlamda "bakalım gene hangi şehirde ne olaylar olacak" diye düşündüğüm oldu geçenlerde.

Bazı şehirlerde su bile tehlikeli. Geçen sene ya da iki sene önce Erzurumda bir kadın avm önünde sigara içerken bir ton tantana çıkarmışlardı.

Eğer istifa etmeseydim çalıştığım okulda bende sıkıntı çekecektim büyük ihtimalle. Cuma namazına tek ben gitmezdim erkeklerden bir gavur olmadığım kaldı öyle diyeyim.

Keşke Türkiye de olsam diyorum. Özledim. Ayrıca bu ramazan dayak haberleri de sıkıcı ve abartılı. 20 sene İstanbul da hiçbir tepkiye denk gelmedim ben. Anadolu da da farklı olduğunu sanmıyorum

valla ben ramazanda ege bölgesine tatile gidiyorum her şey çogzel orda.

Ramazan ayından nefret ediyorum. İnançlı iken oruç tutmak zorunda kaldığım ve akşama kadar aç susuz dolaştığım için hiç sevmezdim. Şimdi ise ailemin yanında oruç tutuyor gibi yapmak hiç hoş olmuyor. Arefe günü eve gideceğim için sadece bir gün rol yapacağım.

Ankara'da da belli semtler dışında sorun olmuyor. Bizim okulda da tutmayan birsürü kişi var. Yemekhanede bayağı kişi oluyor. Geçen sene ramazanda okulda içmiştik yine bir şey diyen olmadı.

bende tiksinti yaratıyor.

Ramazanda her sene tatile giderdim mis gibi ucuz olurdu ama şimdi Mayısta başlıyor.Kötü oldu bu

karşılıklı saygıyla halledilebilecek şeyler. ben sorun olarak görmüyorum. ben oruç tutmasaydım insanların önünde su içmezdim. çekilir bir kenara içerdim.

Türk filmlerindeki gibi benim karşıma geçip nihooo hooo haaaa diye sabahtan akşama tependen aşağı su döksen etkilenmem
Ve hatta zayıf bünyeli de bir insanımdır
Anlatmak istediğim oruç böyle bir şey kimsenin yediği içtiği kimseyi ilgilendirmiyor neden böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor bir kaç kendini bilmez yüzünden anlamıyorum
Ya da maksat bu vesile ile kutsal saydığımız ramazan ayına mı saydırmak

her sene "yine mi ramazan geldi ya öf" diyorum.

bazı çomarların insanları ramazan üzerinden taciz/tehdit etmesine ve saldırmasına uyuz oluyorum.

bunun dışında ramazanla veya oruç tutanlarla bir problemim yok.

Hic cekinmiyorum. Ramazan benim icin problem degip. Oruc tutmuyorum, tutana da karismiyorum.

"karşılıklı saygıyla halledilebilecek şeyler. ben sorun olarak görmüyorum. ben oruç tutmasaydım insanların önünde su içmezdim. çekilir bir kenara içerdim."

işte böyle düşünen insanlara uyuz oluyorum. adam sanıyor ki benim karşısında lıkır lıkır buz gibi suyumu içmem ona saygısızlık, sen ne diyorsun su şişesini götüme sokarım istersem. işin kötü yani bu adam açık açık laf da etmez anca ters ters bakar rahat rahat kavga da edemezsin.

proletarier aller götüne soktuğu su şişesi ve küfürlü ağzıyla tahammülsüz bir topluma nasıl dönüştüğümüze ayna tutuyor. tesekkür ediyoruz kendisine.

Çocukken severdim Ramazan'ı. Annem dışında oruç tutan olmazdı; ama iftar sofrasında bir araya gelmenin tadı başkaydı. İftara misafirler gelirdi. Biz misafirliğe gelirdik.
Şimdiyse davulcunun gecenin köründe uyandıracağı gerçeği dışında olumlu veya olumsuz bir şey çağrıştırmıyor. Yalnız yaşamanın etkisi sanırım.

Su içene bile saldırırlar + "of yine mi" diyenlere +1

2 yıldır içsel bıkkınlık, hayat gailesi yorgunlugu, insanlardan tiksinti duyma gibi nedenlerle tutamıyorum, tutasım gelmiyor. Kimseye karısmıyorum, yorum yapmiyorum ama gelip karışan, "ehe ehe cehenneme gidicen ama, niye tutmuyon yoksa aklın mı yok mesul değil misin ehe ehe ehe" diyen yavşaklardan iyice tiksindim.
Su bile içemeyeceğim ortalarda, ki insanların yüzüne carpma durumum da yok ama hemen laf edip sindiriyorlar.

Bu dönemde ergen ateizminin zirve yapması bazen yavan oluyor, evet.

Valla ben yer icerken kimseden gizlenmeye calismiyorum. Kalkip da mudahale eden ya da laf soyleyen olmadi.
Guneydogu ve anadolu illerinde de yaptim bunu.

ramazanla da oruc tutanla da bir derdim yok ama duzenin bozulmasi biraz geriyor beni. hemen rutinimize donelim istiyorum. bu yilbasi coskusu icin de gecerli, sevgililer gunu icin de.

insanlarin aclik kaynakli mala baglama hali geriyor beni. trafikte extra tehlike yaratiyorlar. saga sola bakmadan yola atliyorlar. asiri bir sinir oluyor. dokunsan kavga edecek. iftara yetismek icin seni arabasiyla cigneyebilir. oyle bi tahammulsuzluk. bir de -mis gibi yapanlarin sahteligini farkedince kotu oluyor. yani serefsizin teki olup da ramazanda bir ermis olmus havalarina giren tipler.

iftar saati yollarin boslugu guzel ama.

Zeytinyağlı kabak kavurması

Sandal sefası
Karnıyarığın patlıcanla değil de kabakla yapılan versiyonu
Hafif ve lezzetli

Mucver ama firinda.

Ya da yogurtlu kabak kavurma.
Kabagi rendeleyip kavuruyoruz sonra sarimsakli yogurtla karistiriyoruz

Minestrone (taneli sebze çorbası, içine muhakkak kabak)
Sütlü kabak çorbası
Kabak Borani
Fırında peynirli kabak (Sandal sefasına benziyor, ama içine kıyma yerine maydonozlu beyaz peynir üzerine de kaşar rende
Tabii ki peynirli kabaklı börek

Fırında beşamel soslu kabak / kabak graten.

Mad Max? Mutant yerine deliler var.

Heh evet o. Onun gibi ne önerirsiniz?

"ömer muhtar" çölde geçer savaş filmidir
güzel filmdir ama çılgın mutantlı değil tabi.

çöllü filmlerden aklımda olanlar

con air
sahara
marslı(mars çölü:) )

izlememistim ama asi kiz deyince "tank girl" mu acaba?

Film muhtemelen Resident evil extinction

O furyanım atası 1989 yapımı Cyborg tür 1 2 ve 3 ü çekildi günümüzde ise mad max i tek geçerim izlerken beni çok heyecanlandırmıştı
Çok seviyorum bu tarz filmleri

Suerus(2002) iyidir

11 Eylül saldırılarını ABD'nin yaptığına inanıyorum. Belgesellerden öğrendiğim şeyler çok mantıklıydı. HAARP ile yapay deprem yaratılması fikrine de normalde gülerim ama yine çok ilginç bir video aklımı çelmişti. O konuda henüz kararsızım.

Hitler'in intihar etmemiş, aslında kaçmış olması.

matrix

haarp'in çalışmaları ve tesisi halka açıkmış. detaylı bilgi eksisozluk.com

Dün her sınıfa mensup bir grup insanla komplo teorileri üzerine konuşmuştuk özellikle toplumumuzun hastalıklı dirençsiz vs bir toplum olması için yapılan çalışmalar örneğin hibrit tohumun yaygınlaştırlması,zeytin yağı tereyağı gibi sağlık değerlerimizin bastırılması..o kadar çok var ki işte bu dün en çok üzerinde durulan inanılan teoriydi ben de ihtimal vermiyor değilim

11 eylül +1
türk yakın siyasi tarihinin de tamamen komplo olduğunu düşünüyorum.

7 haziran'dan 1 Kasım'a kadar gelişen süreçte vuku bulan karisikliklar.

aktardan yeşil çay alıp french press ile demliyorum.

Ben de poşet alıyorum, en pratiği öyle yine. Doğadan'ı seviyorum, başta lipton olmak üzere diğerleri kötü geliyor bana.

Farklı çaylar denemek için Chado'ya abone oldum yeni. Bu ay bir siyah, bir yeşil, bir de meyve çayı göndermişler. Beğendim ben. Sözlükte chado sayfasında önerilen bi yer daha vardı paket almak için, bi bak istersen.

yeşil çayı çaykurun kutulu olanlarından alıyorum.

ıhlamuru anneannemden :)

mate vb diğerlerini de aktardan alıp çay demleme süzgeçleriyle ya da french pressle demliyorum.

yeşil çayı bağımlılık derecesinde seviyordum ama kadınlarda bazı köti şeylere sebep olabiliyormuş onun için tamamen bıraktım
bugün aktardan kök zerdeçal ve çubuk tarçın aldım içine kök zencefil ve karanfil koyup birazdan demleyeceğim
bir kaç gün önce bir yerde içmiştim bayıldım
ayrıca hibiskus ve kuşburnu da severim

Chado'ya bakabilirsiniz deniliği gibi, internetten almak istemezseniz migros ve macrocenterlarda vardı ama asıl internet siteleri daha çeşitli.
Doğadanın da tenekelerde poşet olmayan serileri var. Ben beğendim.
Ama genelde gittiğim yerlerden topluyorum, ege kasabalarından taze toplanmışları, yurtdışından da paketlileri.
Marks&spencer'ın çay serileri de çok başarılı, Türkiye'de yiyecek reyonları olmasa da bazen kasa kenarlarında satıyorlar.
Bi de ikea'nın miniş poşetlerde karışık bitki çayları oluyor, hem çok ucuz oluyor, hem de muhteşem koku ve tatları var.
Bir de tea&pot'a bakın (www.teapot.com.tr)

Kendinize bir döküm demlik, bir de cam demlik alabilirsiniz, french press de olur.
Ama döküm demlik ile daha güzel oluyor.
Bir de macha deneyin son yıllarda çok popüler, seveni kadar sevmeyeni de var ama olsun.

Ben bitki çayı hastası değilim çok sevmem ama bir cafede elma kurusu demleme usul getirmişlerdi çok sevmiştim

poşet alıyorum. Doğadan'ın yeşil çay, papatya, 9'lu çay, 7 otlusundan kafama eseni içiyorum.

Ne kadar sallarsan salla, dona düşer son damla hesabı mutlaka sızıntı oluyordur vücudumuzdan. Onu kastediyor herhalde.

Havuza filan girmem artık ben zaten sevmezdim. Offf :(

Havuzun 10000'de biri idrarmış özetle. İnsanlar işemeye girmiyor ama orient blue'nun dediği gibi sızıntılar veya kaçaklar oluyordur.

Gördüm arttırıyorum taharet olayına herkes dikkat etmeyebiliyor ve o şekilde havuza girebiliyor
İşte ben bunu düşündükçe havuzla arama ciddi bir mesafe koymak zorunda kaldım yıllardır havuza giremiyorum halbu ki yaz kış yüzmek istiyorum...

esmeralda'nın da dediği gibi, asıl kıçını yıkamayı beceremeyenlerden kork.

yaa, bi de gaz çıkaranlar var.

"crop dusting" diye bir ifade var. (now, google it) havuzda da yapıldığından eminim.

Sirkecide çol var öyle şeyler satan dükkan ve bildiğim kadarıyla uygun da

öncelikle istediğiniz ekipmanın marka modeline araştırarak karar verin bu şekilde aratın
sahibinden de alıp kullanmayıp satanlar var veya ikinci ele sıcak bakıyorsanız onları daha da uyguna bulabilirsiniz

Hiçbir şey, teşekkürler.

kaçmayan olursa bi5 dk kadar severim kedi köpek
bunun dışında rutin olarak bir şey yapmıyorum.

çanta alıyorsam yanıma mama oluyor yanımda onu veriyorum, bol bol seviyorum.

bim'den tavuk döner alıyorum arada, yanlış mı yapıyorum, bilenler söylerse iyi olur.
Bir de hayvanları hiç sevmem sanki bu yardım vicdanımı rahatlatıyor.

evdeki artıkları hiç atmam buzdolabında biriktirip sahile götürürüm orada beslediğim kedi ve köpeklere veririm tabi gitmişken ciğer veya tavuk suyuyla karışımlar hazırlarım hepsine yetsin diye bunun dışında balkona da kuşlar için su ve güzel yiyecekler koyarım minik kuşlar için tahıl martı ve kargalar için artık ne varsa çünkü özellikle martılar her şeyi yiyiyor :) bu Türk martılarına has bir durummuş diye duymuştum

Kedi ve köpekler için mama alıyorum, alüminyum sütlaç kaselerinden alıp okula gidip gelirken birkaç yere kedi köpek maması ve su koyuyorum. Hasta kedi görürsem belediye veterinerine götürüyorum takibini yapıyorum. Gözü iltihaplı kedileri yakalayıp damla damlatıyorum. Koyduğum mamaları atan komşularda kavga ediyorum. Düzenli olarak kedi evi yapıp koyuyorum. Yeni doğan bebişlere korunaklı yer yapıyorum, gerekirse eve alıyorum iyileşene kadar.
Aklıma gelenler bunlar.

@bir nick var benden iceri +1. Arkadaslarimin evini pansiyon olarak kullaniyorum tedavisi uzun surenler icin.

Mama koyuyorum , sitede beslediğimiz sokak köpeği var bir kaç daire birleşip kulube aldık. Tek başına kalmış yavru kedi görürsem veterine götürüp iyileştirip kedili bir parka bırakıyorum. Sokaktaki diğer köpeklere pas veremiyorum eve kadar takip ederlerse sitedeki köpek parçalıyor.

Şanslıyım ki komşuların çoğu hayvan sever. Bahçe et ve kemik dolu. Gecenin bi yarısı yumurta pişirip köpeğe veren insanlar var.

Yaşadığım yerde belli yerlerde başka hayvan severler mama noktaları oluşturmuşlar. Mama kapları sabitlemisler bir yerlere vidayla falan. Gunluk olarak dolduruyorlar. Ben de arada kafama estikçe onlara destek olsun diye petshopdan 1-2 kilo mama alıyorum. Kilosu 5 liraya bile mama var. O kapları dolduruyorum yolum düştükçe. 1 kilo da hep yedek bagajda duruyor. Boyle ac gördüğüm bir kopek falan olursa yolda ona veriyorum biraz.

ben genelde guşlara çalışırım. eppek su veriyom. yemek artığı olursa onu çöpe atmayıp ayrı kapta ite kediye veriyorum. bu kadar sanırım

temizmama'dan barınaklara mama yolluyorum ayda 4-5 çuval

Ikiyüzlü davranmiyorum. Birini sevimli ötekini lezzetli diye ayirmiyorum. Yazin bos zamanlarimda kesimhaneden kurtarilmis hayvanlarin yasadigi bir ciftlikte gönüllülük yapiyorum.

Hayvan katliamlarina karsi düzenlenen protestolara katiliyorum. Sosyal medyada aktif olmaya calisiyorum.

Sahiplendirme icin, Türkiye´den Almanya´ya gönüllü ucak transferlerine yardim ediyorum. Her sene bir ya da iki defa.

Bir köpek sahiplendim. Evim kücük oldugu icin ancak bir tane bakmama izin var maalesef.

eskiden 2-3 günde bir a101 den tavuk yüreği veya ciğeri alıp veriyordum. 1-2 senedir kestim. arada sırada mama alıp veriyorum ama çok nadir. bayat ekmekleri kuşlara atıyoruz ıslatıp, o sayılırsa.

Mama su koyuyorum
Yanımda pet şişede kuru mama taşıyorum
Bi şekilde yanımda yoksa Ve aç olduğunu gördüysem (köpeklere özellikle) marketlerden aç bitir tarzı şeyler alıyorum

Bi de en önemlisi patifood üzerinden her ay bütçeme göre kilosu 3 liralık mama gönderiyorum kampüslere. Bazen 5 bazen 10 bazen 15 lirayla birkaç hayvana mama göndermiş oluyorum

ben ikiyüzlüyüm. sevimli mevimli diye ayırt etmem gerçi. karnı aç garibanlara yardım ederim. hayvanlara kötü muamele edilmesine karşıyım ve et yemeye bayılıyorum. ot yiyerek hayatımı devam ettiremem. ya da iki yüzlülük yapmamak adına kurda kuşa yemek vermeyi bırakayım.
vejeteryanların saçma sapan laf sokmasına ayarım.

ben de mama taşıyorum yanımda. yapacak daha az iyi şeyim olduğu için dışarıdaki hayvanları sevmek konusunda ortalama insandan daha fazla vakit ayırabiliyorum. annemlerin orada kedi evleri yaptık, ufak bir popülasyon var, hastalanan olursa belediyeyi çağırıyoruz. tutabildiğimizi kısırlaştırıyoruz. tabii burada krediyi anneme vermek daha doğru olur, o onlarla daha çok ilgileniyor. ben işte belediyeden gelip bulamadıklarında götürüyorum, kışın çok soğuklarda annemlerde kalıyorum, odama bir-iki kedi alıyoruz geçici olarak (bunun yanlış olduğunu iddia edenler de var). sonra parklarda yaralı hayvana denk gelirsem yine belediyeye haber veriyorum. maddi imkanlarım çok kısıtlı, elimden çok fazla bir şey gelmiyor maalesef. (bu da belki bir bahanedir, bilemiyorum)

Otobüs durağına yakın Migros var, girip alıyorum eve kadar besleye besleye geliyorum. Bu arada Migros dostluk mamalarına zam yapmış, zaten onu pek sevmiyorlardı.

Mahallede hasta kedi olunca yakalayıp veterinere götürmüştük bir keresinde sabaha iyileşmişti, bir keresinde de hasta martı buldum sokakta kaçıyordu tek başıma yakalayamayınca birkaç kişi ile yakalayıp belediyeye teslim etmiştik. Yani hasta hayvan görünce o an elimden geleni yapmaya çalışıyorum, onun dışında çevremdeki hayvanlara hep bakıyorlar, bazen çok aç kalınca bizim kapıya gelen bir kedi oluyor geldikçe ona mama veriyoruz. Parka giderken de cebimize mama koyup hep öyle giderim, parktaki hayvanlara mama vererek yardım etmeye çalışıyorum. Hay-sev'de çok kötü bir durumda ve tedavi ihtiyacı olan canlar oluyor, elimden geldiğince denk gelirsem tedavisi için bağışta bulunuyorum. Ama şöyle de bir durum var; geçenlerde birisi sözlükte şey yazmıştı:''yabancı ülkelerde minnoş kedi, köpek videoları dolu ben de bizim hayvansever grupları sosyal medyadan takip edeyim dedim 2 günde depresyona girdim. Tecavüze uğrayan, kaza geçiren, daya yiyen vs'' Yani sosyal medyadan takip ediyorum ama gerçekten ülkemizde hayvanların durumu içler acısı, her gün üzülsem de takip ediyorum ben de.

Ormana her koşuya gidişimde yemekle gidiyorum. Arabada da genelde kuru kokmayacak bir şeyler olur. Yol kenarında falan denk geldiğinde bir şeyler verdiğim de oldu.

Mama su veriyorum. Yuva yapıyorum. Hasta olanları veterinere götürüp tedavilerini yaptırıyorum. Hayvansever gruplarındaki hasta hayvanların tedavileri için bağış yapıyorum. Sizi çok iyi anlıyorum, bana da yeterli gelmiyor ama maalesef elden gelen bu kadar.

en fazla 5 yedim

olayın ekonomik boyutu olmasa 9 yiyebilirim sanki ama maksimum 5 yedim ben de ki gideri vardı yani daha fazla

Valla lavaşsız 4-5 devirirm. Sen çok yemişsin ya

4 tane yiyebildim en çok sonuncusunu da zorla yedim bi daha bulamam diye ahaha

4 ü lavaşlı 7 tane yerim en az.

Normalde 2 porsiyon iskenderi sorunsuz gömen adamım ama cağ kebabında 4.5 şiş de tıkandım.

max 3.

Oha cok yemisim ya.Yumusacikti etti ya, kaydı gitti:)

dün bu muhabbeti yaptık. ben şişmanım at gibi de yerim ama 6 şiş falan yerim sanırım. tanesi 60 gram sanırım. 540 gr et yemişsin yarasın. yağı bolsa çerez gibi akar gider boğazdan gerçi

3 yerim yeter

Para meselesi olmasa 10 tane gomulur

8 şiş yedim, ama yanında mezeydi, ayrandı, pideydi falan da gömdüm. sadece et olsa 10 şiş rahat gömerim. arkadaşlar bana ayı derler, beşiktaştan katılıyorum.

Bol lavaşlı salatalı fln 5 adet yiyorum güzel yaptılarsa. Ama lavaşı azaltsam 7 yerim gibi geliyor. Kadınım.

Bir de sirkecide ne kadar et koyuyorlar bilmiyorum, ezurumdaki ile aynı mi boyutu. Bazen oyle şeylerde birazcik azaltıyorlar porsiyonu. Eğer öyle ise 9 yerine 8 7 de diyebilirsin belki.

Bir arkadaşın doğum gününde çağ kebapçısı kapatmıştık. Ben 6 şiş yemiştim ama 12-15 şiş yiyen vardı.

normal kilodayım 4 veya 5 yemiştim şimdi burada yazılanları görünce acaba benim gittiğim mekanda gramaj mı azdı ya da ben dişi ayıcık mıyım :)

O yarıklar iç lastiği ısıracak bir süre sonra. Bisiklet terminolojisinde yılan ısırığı denir. Dış lastiği sök. Yarıkların olduğu bölgeye eski iç lastiklerden uygun şekilde kesip içten yama yap.

bence durumu riske atma decathlon da 2 tanesi 15 tl ye iç lastikler var onlardan al iç lastiği değiştir yoksa bir anda lastiğin patlar ve kötü sonuçlarla karşılabilirsin
bu arada iç lastik değiştirmeyi bilmiyorsan korkulacak bir şey değil çok çok basit youtube da bir çok video var

Turuçgil familyasından olabilir parlaklığı formu itibariyle benzettim biraz bekleyin büyüdükçe netleşir

atmisimdir. elime gecen cekirdekleri hep atarim saksi diplerine. boyle kalsinlar mi peki? ozel bir bakim gerekir mi buna? saksisini ayirmak, vs?

Limon diyorum ben de. Eğer normal limon çekirdeği attıysanız biraz büyükçe bir saksıya aktarıp boy atmasını bekleyin. Mümkünse ılık ortamda yeteri kadar ışık alacak bir yerde dursun. Uzadıkça yaprakları koku da vermeye başlar. Parmaklarınızla hafifçe ovalarsanız elinize siner kokusu. Göz kararı artık yeteri kadar uzadığını düşünürseniz bahçeye ekmek gerekir. Aksi halde büyüyemez, dolayısıyla limon da veremez. Ağaç olması gerekiyor ileride.

Bir de açık alana, bahçeye ektikten sonra kışın korunabilecek şekilde bir yere ekilmeli. Yağmura toleransı var diyebiliriz ama kar veya dolu yediği zaman verimsizleşir.

Evet güzel ip uçları vermişsin
İhtimalleri sıralıyayım
Bahçede yaşıyorsa dışarıda veya belki de evde yediği kuru mama öncelikle oralarda döküntü yapıyor
O çok iyi diye lanse edilen ve hatta ist.üni veterinerlik fak.çalışanlarının ısrarla tavsiye ettiği mama bile kedilerimde ciddi tüy dökülmesine yol açtı uzun süredir mama kullanmıyorum
Diğer ihtimaller sizin de dediğiniz gibi mantar veya boğuşma dökülmesi olabilir ama yediklerine bağlı dökülme dediğim gibi önce oradan belli ediyor benim kedilerimde

Bence mutlaka hekim görmeli hassas bi durum

egr bulabilirseniz aquavit denilen bir icki var, iskandinav halklari yemek sonrasi iciyorlar.
daha basit birsey olsun derseniz, yemek sonrasi sindirime yardimci olan nane cayi var, fas cezayir falan oralarin insanlari yapiyor.
ikisinin de ozelligi kendince sindirime yardimci olmak. et sindirmek zor olacagi icin bence tatlidan ziyade boyle bir yola girseniz daha iyi olur.

Baileys + rende çikolata shot yapın.

Frenk üzümü suyu içebilirsiniz
hazmı kolaylaştırır vücudu rahatlatır
Koruk suyuna benzetiyorum tadını çok güzel ve mayhoş

yemek sonrası sindirme işi için grappa var, çok duyulmadık bişey değil ama bizdeki yerel insanlar pek bilmiyor, duymuş olsa bile her yerde bulamıyor.

sertliğinden dolayı muhabbet de döner yüz buruşturma falan, renk katar yani sofraya.

Likor shot olur, limoncello olur yemek sonrasi bunlar geldi aklima

Bir poşete koyarsın sonra çöpün yanına bırakırsın. Alan oluyor öyle.

elbiseleri alacak kişiler orada olduğu zaman koymak ya da direk götürüp kendilerine vermek daha iyi olur. diğer türlü gelir atarlar çöpe yüksek ihtimalle. bizim buralarda giysi kumbaraları oluyor çoğu sokakta, kendi yaşadığın yerde var mı diye ona da bir bakabilirsin..

10-20 değil de parça parça bırakırsan daha çok kişi faydalanabilir mesela 5 er li halde. bırakırken de bank üzerine koyabilir poşetin üstüne ihtiyaç sahipleri kullanabilir yazılı kağıt yapıştırabilirsin.

eğer bir yere veremeyeceksem ben de bazen dışarı bırakıyorum ve bırakırken de şöyle yapıyorum
çok güzel afilli bir poşete koyuyorum ki dışarıdan bakıldığında ilgi çeksin içinde özenli bir şeyler olduğu imajı uyandırsın diye bir de üzerine küçük bir not yazıyorum örn.temiz erkek mont gömlek gibi :)

Saçma değil. Yağmura çamura karşı önlem aldıktan sonra bir şey olmaz, bulur yerini mutlaka. Alır birileri. Poşet içinde çöpün yanına bırakmak büyük ihtimalle çöple birlikte gitmesine neden olabilir. "Bu ne lan burada" denip atılmayacağından emin olduğun, göz önündeki herhangi bir yere bırak gitsin.

Muhtarlığa veya camiye falan da bırakabilir yahut sorabilirsin, etrafta ihtiyaç sahibi insanlar varsa buraları yokluyorlardır zaten, onlar yönlendirme yapabilirler. Çevrede esnaf varsa onlara bırakıp gördüklerine vermelerini de söyleyebilirsin. "Belediyeyi arayayım, organizasyonları var mı sorayım"dan vb. ziyade kendine göre daha pratik bir yol aradığını tahmin ediyorum.

"Bırakıp kaçmak" ifadesine çok güldüğümü de söylemek istiyorum. Yasak yere moloz döker gibi :)

Kızılayın kumbaralarına bırakılan kıyafetler preslenip yurtdışında bir yerlere satılıyor. İnsanlar ihtiyaç sahiplerine gidecek diye özene bezene koyuyor yıkayıp ütüleyip.

Adalara gidiyor diyecektim ki yazın evet. Eskiden deniz otobüsü vardı her pazartesi sabah 8 de kadıköy'e giderdi, cuma günü de akşam 6'da geri gelirdi ama kalkmış sanırım.

o vapuru ben de gördüm ama yanına gidip bakmadım sanki bir afiş vardı üzerinde cafe restoran gibi bir şey olduğunu düşünüp geçmiştim
avcılardan ada seferleri nisan sonu gibi başlıyor sanırım
bunun dışında yazın marmara adasına ve avşaya da seferler var
istanbul deniz ulaşımı açısından çok müsait keşke değerlendirilse

Tespitin.

kelimenin kendisi tespit değil mi kedi, neden tesbitin diye yazılsın?

tespitin.

şirketteki mühendis arkadaşlara hala anlatamıyorum da o yüzden sordum. Teşekkür ederim.

Türkçede PÇTK kuralı her kelime için geçerli değil istisnalar var iş arkadaşların ondan karıştırıyor olabilir
örnek:konut-konutun
taşıt-taşıtın gibi.

@esmeralda kelimenin sonunda olsa verdiğin örnek doğru olurdu.
'tespidin' gibi...
Burada kelime yanlış biliniyor senin bahsettiğin sonraki aşama.

Playground siz beni anlamadınız sanırım
kelimenin orijinal hali tespi(t) sert sessizle bittiği için ek aldığında yumuşaması gerek aynı ağı(t)-ağıdı geçi(t)-geçidi örn. olduğu gibi ama t harfi biraz karışık yumuşayanı var bir önceki açıklamamda verdiğim örnekler ve arkadaşın sorduğu kelime gibi yumuşamayanı da var dolayısıyla arkadaşlar karıştırmış.

@esmer Yok sen benim dediğimi anlamamışsın. Sana bunu bir görsel hazırlayarak anlatacağım. Mesaj olarak liniki atarım.

işte bu mühendis arkadaş, 11 yıl türkçe dersi aldıktan sonra bir de üzerine üniversitede en az 2 kredi en çok 3 kredilik ders aldı ama tespit mi yazılır tesbit mi yazılır bilmiyor.

tdk'nın sözlüğünü kullanabilirsiniz bu durumlarda.

tes diye bir kelime olsaydı, sonuna da ünlü bir harf ya da ünlüyle bir başlayan ek gelseydi dediğiniz olabilirdi.

Pınar

günlük süt, aoç, sek

Torque

cam şişeli sek günlük süt.
bir de aoç var tabii bulunabilirse.

Sırasıyla (Hangisi varsa öncelikli tercihim o oluyor);
Sek (Cam şişe)
Ülker İçim (Cam şişe)
Torku

Light;
Pınar Light

Ek(Görünce hatırlama);
Tatlı ya da o tür bir şeyin içinde kullanacaksam Dost.

yaklaşık bir ay önce bu soru sorulmuştu.

ben sütü sadece yulaf ve kahvede kullandığım için bim dost yarım yağlı alıyorum. tadını önemsemiyorum.

sek günlük süt cam şişe içiyorum

Ben de sek günlük sutculerdenim. Kahve için agir oluyor yalnız, onun için sek ya da pinar yarım yağlı süt kullanıyorum.

aoç ya da sek günlük. diğer markalar çok kötü kokuyor.

Günlük tire süt

Uht olarak da sütaş yarım yağlı

Elta ada ya da Yoncadan

(Migros/macrocenter ya da organik marketlerde bulunabiliyor)

Edit: ben bulamiyorum ama denk gelirseniz Orvital de oldukca iyi.

Ben de Sek günlük cam şişe diyorum. Ondan aldığım lezzeti başka hiçbir sütten almadım.

Markasına dikkat etmiyorum, her ne kadar gurme olsam da süt ve ayranda benim için kriter cam şişede olması.

Laktozsuz ictigim icin tat konusunda cok secenegim olmuyor. Pinar denge laktozsuz iciyorum, tadi da normal sutten daha sekerli gibi oluyor laktozsuz sutun

AOÇ günlük süt. Başka süt almayız eve.

lapseki-suluca köy sütü. yeni sağıldığı için sıcak oluyor. hemen kaynatıp şişeliyoruz. her gün 1.5 litre kadar alıyoruz. kedi de paket sütü es geçip doğrudan bunu içiyor zaten. hehe :)

badem sütü ama sürekli kullanmaya elvermiyor

Benim için günlük süt olması önemli marka fark etmiyor
ulaşılabilirlik ve fiyat anlamında bim dost sütü daha çok tüketiyorum adım başı bim var çünkü
ama plastik şişede olması köti

sek günlük süt
evin oradaki markette sek olmadığından sütaş günlük süt

kutu olanlarla pasta kek yapıyoruz orada ucuz olana göre alıyorum sek, yörsan, pınar, torku, teksüt ne varsa.

içim'in süt ve süt ürünlerini beğenmiyorum.

markasına değil laktozsuz oluşuna bakıyorum. o da pınar ve ülker'de var sadece. genelde pınar alıyorum.

Selam Market'te çiğ süt satışı var. Kırk yılda bir o.

SEK ve pınar

Aoc ,tatlılar da dost günlük

Pınar; senelerdir değiştirmedim, sebebi de köyde sağılmış ineğin sütüne en yakın lezzeti pınar sütten alıyorum.

Pınar organik. Tadını seviom.

hangisini severek yapacağını düşünüyorsun ikisinde bambaşka zorlukları artıları eksileri var.

yani ciddi bir soru mu bu allah aşkınıza? portakal mı yesem, kartonpiyer mi gibi bir şey, hiçbir kıyaslama götürmeyen bir durum.

öğretmenlik %65 berbat bir iş. özel okulda yapsanız dünyanın en şımarık nesliyle uğraşacaksınız ve hiçbir şey sizin avantajınıza olmayacak. devlet okulunda yapsanız.. bu cümleyi tamamlamaya bile gerek yok. üniversiteler de ayrı bir alem ve çok şahane para kazanılmıyor. ancak bu işi hakkıyla yapmayı kafanıza koyacaksınız, bir kere kendiniz doğru düzgün öğreneceksiniz de celtanızı, deltanızı, ne bileyim ib öğretmenliği sertifikanızı falan edineceksiniz, belki uluslararası bir okulda ya da nispeten köklü bir okulda çalışacaksınız ki yaptığınız iş zevk verir bir hale gelsin, parası da iyi olsun.

sağlık bölümünü bilmiyorum.

ben olsam saglik okurum, alt tarafi serum takican, igne yapican vs.

ögretmenlik iyidir bence. ama kpss falan ayaklari var tabi. onlar sakat.

ben de sağlık demeye geldim iki ablam var biri sağlıkçı biri öğretmen işsiz olanı tahmin etmeyi size bırakıyorum
gerçi sağlıkta zordur bire bir insanla uğraşacağın bir dal ise ona da kolaylıklar dilerim

6 yıllık sağlık bölümü

kişiliği hangisine yatkınsa o.
öğretmeyi seviyor mu? teknik şeylere mi ilgisi var? yardım etmeyi seviyor mu? ...
sorular genişletilebilir, genişletildikçe karar kolaylaşır ve iyileşir.
meslek seçerken çalışma koşulları, çalışılan yer, çalışma arkadaşları, muhatap olacağı insanlar, emeklilik, özel hayatına ayıracağın vakit... hepsini değerlendirmekte fayda var.

cevaplarken aklıma gelmedi, ekşiye ayrıntılı bişiler yazmıştım, başlıkta güzel bilgiler, deneyimler var, bi bakın isterseniz. :
eksisozluk.com

Böyle sorular görünce bu ülke insanı için üzülüyorum.
Neden bu ikisi arasında kaldın mesela. Nasıl bir ikilem bu?

Ülkede öğretmen olarak atanmak giderek zorlaşıyor. Sözleşmeli öğretmenlik diye bir şey de çıktı iyice zorlaştı. Özel okul ya da kurslara git desem orada da anadili ingilizce olan amerika ya da ingilitere'den gelen hocalar çalışıyor artık. İngilizce öğretmenliği bitiren arkadaşlarımın çoğu tercümanlık yapıyor. İyi bir büroda çalışıyorsan geçinecek kadar para kazanırsın. YAbancı dile yatkın biriysen bu alanda çalışabilirsin.

Sağlık türkiye'de büyüyen bir sektör. İki yıllık hangi bölümü düşünüyorsun bilmiyorum ama dgs ile geçiş yapabileceğin bir bölüm seç derim.

TEk derdin para kazanmaksa bu konuda daha başka birsürü alternatifin var. Bölüm çok. Önemli olan ilgin alakan yeteneğin.

Memlekette sırf parası diye bilgisayar mühendisliği okuyup pişman olan çok adam var. HErkesin burun kıvırdığı su ürünleri mühendisliğini okuyup balık çiftliği kurup köşeyi dönen de çok adam var. Mevzu senin ilginde yani.

www.mobilcadde.com

Silikon ekran koruyucu oluyor o modellere kavisten dolayı

ben samsungun kendi bayiinden aldım, silikon ekran koruyucu var dediler ama ben taktırmadım eski telefonumu da ekran koruyucusuz kullanmıştım zaten.

Bırak s7 yi s6 dan beri jelatin kaplattırıyorum
Bu radüslü ekranlar için üretilen şeffaf plastik koruyucular var ciddi paraya ilk onlardan almıştım haftasına çatlamıştı gittim karaköy alt geçitte 10 tl ye jelatin kaplattım
Yerel telefoncularda bulursun

Peelingi çok yumuşak bir fırça ile kavlayan derileri atmak için yapıyorum. Daha önceki kullanımlarımda yapmamıştım ve cildimde iritasyon daha fazla olmuştu. Bu şekilde daha az irite oldu. 2. Gün aşırı soyulma olduğu için bir kereye mahsus yapacaktım baktım yangı ve kızarıklığı azalttı narince her gün yapmaya başladım.

O dediğin kremlerin adını kk da görüp yüz lekelerim için eczaneye satın almaya gitmiştim ve eczacı hanım ne yapacaksın bunları dediğinde yüzümdeki lekeler için kullanıcam dedim vermedi :)
Şimdi aklıma geldikçe teşekkür edeyiyorum o eczacı hanıma..
Kullanmamanı tavsiye ederim

Kligman formülü diye bakın. Halihazırda böyle bir tedavi var zaten. Dermatologa giderseniz kontrollü olur. Yavaş yavaş yapmak, agresif davranmamak lazım.

eski sevgiline aldığın zippoyu geri alıp yeni sevgiline ver.

şaka şaka. yine zippo al bence, seviyor demek ki.

Sigara tabakası alın?

Atkı-bere- eldiven üçlüsünden seç beğen al ikisini. Madem yeni ilişki o kadar da şey etme. İlginçtir ki geçen sene erkek arkadaşımla birbirimizden habersiz atkı eldiven moduna girmiştik :) ha o ilişki olunca bizimki gibi 1,5 yıl o zaman hediye konusunda filozofa bağlıyorsun zaten :))

Ben yıldönümümüzde erkek arkadaşıma içki matarası aldım çok da hoşuna gitti. Farklı fiyat ve kalitede olanları var hem, düşünülebilir.

eski sevgiline zippo aldığını biliyor mu? eğer bilmiyosa al gitsin.

urun.n11.com

kendi ayağına sıkıyorsun kadın olduğunu var sayıyorum sigara içen bir erkek 50 li yaşlara doğru hiç bir şey vaatetmiyor ^^
soruya cevap çok şık eldivenler var beymen vakko waikiki sonuncusu şakaydı :D

cevaplar için teşekkürler. kafamda oluştu bişeyler.. atkı bere eldiven en sevdiğim hediye 3lüsü. fakat kendisinin bunlarla alakası yok. donmayı tercih ediyor. ha bu arada sigarayı birlikte bırakıcaz inş. <3

1- evet
2-kısırlaştır.
3- ben kedimi 6 aylıkken kısırlaştırdım. hiç bir sorun yaşamadık şu an 2,5 yaşında
4- huzursuz olacak bir şey yok

1.süt salınımı artırdığı için yavruluk dönemlerinde annelerinin karın bölgesine masaj yaparlar. Size yaptığıda bu, annesinden erken ayrılan yavruların bu davranışı göstermeye devam ettiği düşünülüyor. Miyavlama ile benzer aslında normalde sadece yavruluk döneminde çıkardıkları bir ses iken insana karşı bu sesi ömür boyu çıkarmaya devam ediyorlar.
2. kısırlaştırın. nasılsa evde kısırlaştırmama gerek yok diye düşünmeyin, evdeki hayvanlar kızgınlığa girdiklerinde boşu boşuna huzursuz oluyorlar ayrıca kısırlaştırma kanser riskini azaltıyor.
3. 3-4 aylık oldukları dönemden itibaren kısırlaştırma yapılabiliyor. En uygun olarak bilinen dönem ilk kızgınlığını göstermeden önceki dönemdir. Ev kedileri ırk ve bakım koşullarına bağlı olarak 6. aydan itibaren kızgınlığa girebiliyorlar.
4. hayır değil, hayvanının ve çevrenin sağlığı için yaptığın bir uygulama.

benim veterinerim 1 yaş öncesi kısırlaştırmaya karşı, uygun zamanı veterinerinizle görüşün, kesinlikle kısırlaştırın.

Benim kedilerimden bir tanesi de onu sokakta bulduğum günden beri emme hareketini bırakmadı şuan 2 yaşında erkek bir kedi sokakla bağını kesmedim hayvanları hapsetmeyw karşıyım hele ki kısırlaştırma konusuna girmek bile istemiyorum tamamen canilik.

1) emme normal bizimki 6 yaşında hala yapıyor.
2) kısırlaştırmanız gerekir
3) biraz kedinin vücuduna bırakın bence kararı. bazı kediler kızgınlığa geç giriyor, bazıları 6 aylıkken griyor. bizimki de 6 ay civarı girdi. zaten girdiğinde evde barınması zor oluyor hayvanın haline üzülüyorsun. hemen kısırlaştırayım istiyorsun. yani anlarsınız doğru zaman geldiğinde ve yaptırırsınız şimdiden bunu kafaya takmayın.
4) huzursuz olacak bir konu değil.

1- bebek kediler anneden daha fazla süt gelmesini sağlamak için emerken bir taraftan annelerinin memelerinin etrafına masaj yaparlar. bir teoriye göre evde beslediğimiz kediler kaç yaşına gelirlerse gelsin bizi anneleri gibi gördükleri için bu bebek davranışını sürdürmeye devam ederler. bunun dışında kedilerin patilerinde kokularını etrafa sürebilmelerini sağlayan salgı bezi kılıklı şeyler de var. ancak bu koku bırakma işi için genelde tırnak bileme veya gerinme tarzı hareketler yaparlar. mırıldama olayına gelince, bahsettiğiniz sesin "purrrrr" gibi uzayıp giden o tortorlama sesi olduğunu varsayarak konuşacağım. kediler bu sesi birçok durumda çıkartırlar. ana sebepleri kendilerini rahatlatmak ve rahat olduklarını belli etmektir. örneğin huzursuz oldukları ya da yaralandıkları zaman sakinleşmek, kendilerini rahatlatıp ağrılarını azaltmak gibi sebepleri olabilir o sesin. bebek kediler annelerini emerken bu sesi çıkararak annelerine her şeyin yolunda olduğunu söylerler. anne de aynı sesle cevap vererek bunu onaylar.
2-sürekli evde olsa da kedi eninde sonunda kızışma dönemine girecektir. dişi kedilerde hamilelikle sonuçlanmayan kızışma dönemleri ileride üreme sisteminde kistlere ve sonrasında kansere sebep olabilir. o nedenle kısırlaştırma kesinlikle tavsiye edilir. ayrıca kısırlaştırılmamış kedinin kızışma döneminde evden kaçmaya çalışıp camdan balkondan atlayıp bir yerlerini sakatlaması ya da sokağa sağ salim kaçıp sonrasında kaybolması, araba çarpması gibi durumlar sık görülüyor. bunları engellemenin en kolay yolu da kısırlaştırma.
3- bunun dönemi kedi anesteziyi kaldırabilecek kadar büyüdüğünde olmalı. erkek kedilerde üriner sistem sağlığı açısından ilk kızışmayı beklemek önerilse de dişilerde bu önemli değildir. veterineriniz uygundur yapılabilir dediğinde kısırlaştırılabilir.
4- kısırlaştırma en nihayetinde bir ameliyat olduğu için çoğu kişinin kafasına takılır. huzursuz olmayın. ameliyat sonrasında kediye ağrı kesicisi yapılır zaten. bir iki gün içinde kediniz eski manyak formuna döner genelde. bazı kediler biraz daha nazlı olabiliyorlar. bizimkilerden biri bir hafta homurdanmıştı. canı fazla tatlıdır da kendisinin :)

2-3 yıldır tasarı olarak bekliyor diye biliyorum eksiğim yoksa.

dün gördüğüm kadarıyla beylikdüzü marmara park avm nin altındaki petshopta gayet rahat bir şekilde satıyorlardı :(
hatta şöyle söyleyeyim biz dükkanın önünden geçerken dış görünüşü konuşması itibariyle gayet cici eğitimli bir kız dükkandan içeri girip satıcıya british shorthair di sanırım sordu
nasıl ki kürklere,eziyetle imal edilen kaz tüyü yastık yorgana veya böyle bir tüketim piyasasına bir tür kitlesel tepki oluşturduysak
satışları yasal veya değil devam eden hayvanlar karşısında da en azından kendi ülkemizde birleşeceğimize kalpten inanıyorum
son olarak sosyal medyada hayvanları çok seven arkadaşlarım var doğal olarak bir çoğunun evcil hayvanı var hayvan haklarına karşı çok hassas paylaşımlar da yapıyorlar ne güzel diyorum sonra bir bakıyorum kendi hayvanın fotosunu paylaşmış maalesef petshoptan gidip para verip satın almış aklı sıra en gösterişlisi aferin sana en güzel en tatlı hayvan senin oldu şimdi onunla beraber yüz bin tane foto çekip içlerinden en güzel çıktığını seç ve şapşik♥♥ yazıp paylaş.

kadıköy de belediye yasakladı ve satılamıyor

Ben de çok var bu tarz bilgilerden beni etkileyeni paylaşayım "gençlere kötü örnek olduğum için hayatım boyunca hep pişman olarak yaşadım." demiş

80 li senelerde zeki müren çakıl gazinosunda çıkardı eşimin babası da çakıl gazinosunun müdürüydü zeki müren e iş bağlardı yaz aylarında zeki müren ibrahim tatlıses emrah gibi sanatçıları izmir turnesine de götürürdü neyse işte öyle

kanarya adalarında tatil yaparken kurban kestirmiş, bir fotoğrafı var, ilginç gelmişti bana.

BAk regal raptor iyidir iyi olmasına da beyazı ozellıkle cok dıkkat ceker. bu hem pozitif hemde senin ıcın negatif olabilir.

150 lik motor gucsuzdur. 90 a zor cıkarsın. otobanı unut. otoban hız ve kıvraklık gerektırır...

Chopper turu motorlar kıvrak degıldır, allah korusun manevra yapacam dersen tost olursun...

o civara ybr125, cbf150 daha ıyı gıder. kıvrak motordurlar---bu yuzden fazla kullanılırlar...

ama senin bilecegin ıs tabi. ben motor ısını haberlerde gordugum dıs hekımının kopan kafası nedeniyle bıraktım. araba en iisi abi.

kuba/keeway superlight da sanirim zongshen uretimi guzel bir motordu. hem onun 200cc olani da var. ancak eger ilk motorsa ben pek tavsiye etmem. hem piyasada cok olmadigi icin, hem de tarz dolayisiyla oturus pozisyonu ve manevra kabiliyeti icin. ybr/cbf baslangic icin idealdir her acidan.

bende regal raptor DD-150 var (hemide beyaz ehe ehe), ilk motorum daha önce hiç motor tecrübem olamıştı. Günde 32 km git gel yapıyorum (toplam 64 km ev iş arası akşamda bir kaç km daha gezme amaçlı 67 falan, ikinci köprüden maslak), düştüm, kaza yaptım, istanbuldan alanyaya gittim. (arkadaşımlarımda tekirdağa gittiler benim motorla ).

artıları:
Çok hafif motor, kolayca duruyor, ön frene asılsan bile üstünden atmıyor

Hafif oluşundan dolayı rüzgardan biraz etkileniyor (özellikle de köprü/köprü yolunda) şeridin sağında solunda dolaşıyorsun ancak toparlaması da derecede kolay oluyor,

5 günde bir 30/35 lira civarı benzin alıyorum.

Pek çok motorun parçası uyuyor, farı kırıldı cart oldu curt oldu uygun parça bulabiliyorsun ve ucuza geliyor,

Çok ucuz, üstüne benzin dök yak gitsin ardına bile bakmazsın, yine dandik motorun ustasıda ucuz oluyor (masraf açısından diyorum yanlış anlaşılmasın).

Oturuş pozisyonu bana göre çok iyi, birde sırt desteği olsa çok daha rahat edilir.

Eksileri:
en fazla 100km yapabiliyor, rüzgarsız ve bayır aşağı, 60km den sonra aynalardan bir şey görebilmek imkansıza yakın, 80 ile gidebiliyorsun, 90 ile kısıtlı zaman gidebilirsin (10 dakika falan misalen).

60 km den sonra titreme aşırı artıyor, popon ve ellerin çok yoruluyor.
1 saatten fazla ve 60 km hızdan yukarıda kullanmak çok yorucu (kullanmadan anlaman zor biraz), 40/60 arası problem yok o kadar (popo ağrısından başka)

2000/2500 km de bir yağ değiştireceksin (kaliteli motorlarda 4500/5000 km de bir yine kaliteli yağ ile birlikte tabii)

Geniş motor, (ön tampon demirlerini çıkartmanı tavsiye etmiyorum en azından ilk 4000 km için) kargocuların yada eşşek kadar görünen touring bmw/yamahaların geçtiği yerden zor geçersin şeridinde kal araya dalma.

Uzun motor (ybr, cbr, yzf ile karşılaştırınca) menevra ile cart curt aradan kaçmayı unut, paşa paşa yolunda gideceksin, xmax'ler seni sollayacak, dert etmeyeceksin, hayret edeceksin.

Gaz tepkimesi çok yavaş, tehlikeli bir durumda yapabileceğin tek şey sağa/sola açılmak ve/veya fren yapmak (gaz yemiyor arkadaş)

Artçı ile rahat rahat giderim'i unut, ortalama kiloda bir hanım arkadaş ile en fazla 65 km yapabilirsin.

Hafif motor olduğundan gazı kestiğinde (düşük viteste özellikle) motor seni öne atıyor, (alışıyorsun) bu da zincirlerin gevşemesine neden oluyor, üzerindeki zincirler kaliteli değil, 6/7 nci aydan sonra değiştirmen lazım.

Sesi falan yok (ben ses sevmiyom zaten sorun değil benim için) bazen yolda lazım oluyor ama (arabalar tırsıyor çekiliyor yol veriyor sesli motorlara)

Mealen: konforu unut bilader, onu da ancak kaliteli bir motora binince anlıyorsun ne olduğunu.

Sonuç:
Başlangıç motoru olarak, kısa mesafeler için alınır, chopper tarzı ve zevki yaşanır, tarzı sana uygun mu görülür, değilse kolayca satılır başka tarza geçiş yapılır veya chopper tarzı ile devam edilir.

Düşük CC'li kaliteli chopper motor yok, en düşükleri 800 CC ile suzuki intruder 30+ bin tl, bunu alacağıma yamaha midnigth star alırım 1300CC (35 bin mi ne CC farkına bak ama) diyorsun zamanla buradaki problem de şu oluyor, düşük cc'li motordan hemen yüksek CC'li motora geçiş, geçen kişinin karakterine bağlı olarak tehlikeli bir hal alabiliyor, hakimiyet kurmakta zorlanabilirsin, ancak diğer tarzlarda örneğin, 125/250,400,600,800,1000 cc kullanıp 5 sene sonra 1800 cc'ye kadar çıkabilirsin ancak chopper için, regal raptor (350cc'ye kadar) ardınan direk 800cc den devam ediyorsun, geçiş motorun yok.

Eğer severim diyorsan cross'lara yada touring bakabilirsin, dar, yüksek ve çevikler ve bu modellerde düşük cc'li kaliteli markalarda motor bulabiliyorsun, (fiyatda iyi oluyor tabii ama neyse)

düşük cc'li olması özellikle şehir içi kullanımlarda çok avantajlı oluyor benzin açısından.

Benim sonraki motorum şimdiden belli mesela kawasaki vn 900 (seneye inşallah), ondan sonraki motorum ise honda goldwing (al 15 sene sonra sat zarar ettirmez, efsane motor, dünyayı gez, yanına araba tak, arkasına römork bağla o derecede bişi)

Edit: 2500/3000 km yapmadan otoban veya e-5'e (özelliklede trafiğin yoğun olmadığı zamanlarda) sakın çıkma tost ederler, çıkarsan yoğun zamanlarda ve şeridinden ayrılmadan aynı araba gibi git.

Edit2: en az 1300 lira da malzeme masrafın var, ceket, kask, eldiven, dizlik için, bunların hepsi lazım sakın tam takım olmadan trafiğe çıkma 5 km ile düştüm ceketim olmasa idi derimi asfalt kazımıştı, deri ceket eridi öyle diyeyim, o eriyen benim derimde olabilirdi.

Superlight'imi satıyorum, ilgilenirsen.

www.sahibinden.com

Benim için çok aydınlatıcı bilgiler oldu bunlar. Hepinize teşekkür ederim özellikle @selam a.

bugün ikeadaydık ürünü inceleme fırsatım oldu kardeşim de o divandan istiyordu onun için divanı baya bi çektik ittik sonuç çok dandik 1000 tl etmez ayrıca o üstündeki minderleri de tanesi 200 küsürden veriyorlar 1000 tl ye sadece ahşap kasasını satın alıyorsun minderlerde iki adet ayrı ayrı satıyor onlarıda :)

iki yatak üstüste konulunca çok yüksek oluyor. tek yatak koyunca tam oturmalık. biz bazen açıp çift kişilik yatak olarak üstünde oturuyoruz, yayla gibi oluyor. misafir gelince de çift kişilik yatak oluyor. altındaki yer de epey yük kaldırıyor ortalıktan.

tavsiyem: ikea yatağı alacağınıza sünger yatak yaptırın kendi zevkinize göre. arkasına da ince bir tane sünger yaptırıp kaplatın. arka kısmı minder doldurmak bir yerden sonra sıkıyor.

ben seviyorum kendisini. bir de o modelin benzeri tepe home'da var. o daha bi afili. ona da bakabilirsiniz.

Onu bilemiycem ama bir kaç hafta önce gözlük almak için gözlükçüleri geziyordum aradığım gözlüğü atasunda buldum fakat gözlük standta yer alamayacak kadar deforme olmuştu çok şaşırdım açıkçası çünkü gözlüğü var olan piyasa fiyatından satıyor bu firma ama o mahvolmuş gözlük o satış fiyatını haketmiyor.Atasun isminin yanına outlet yakışır benim için bu saatten sonra :)

elbette aklınıza gelmiştir ancak, uçak veya başka uçan hava aracı, dilek balonu vs.?

hareket etmiyorsa venüs olabilir. geçtiğimiz günlerde venüs ve jüpiter görünüyordu, 20-30 haziran arasında çıplak gözle görülebilecekti diye hatırlıyorum. arazi olmadıysa venüstür.

Biz de öyle düşündük ama Çapraz üstündekiler mesafesi yarım saattir aynı pozisyonda üstelik bir Sürü uçak geçiyor civarından o sabit

yıldızdır ya da gezegendir. gök olaylarına bakmak lazım.

google sky map de bısey gostermıyorsa ınsan yapımı bıseydır.

Telefondan yazıyorum abuk subuk bir cevap olmuş demek istedim ki evet sabit duruyor uzun süredir ve inanılmaz parlak der mestler in dediği gibi bu ancak bir gezegen olabilir :)

bu arada, ben de istanbul'dan gözlemlediğim kadarıyla aynı tabloyla karşı karşıyayım. dün de vardı ama ben belki uçaktır demiştim.
galiba venüs.

üstteki jupiter, altta daha parlak olan ise venüs. son bir haftadır inanılmaz yakın venüs, çok parlak duruyor. akıllı telefon var ise, sky map tarzı bir program indirip teyit edebilirsin.

internetten baktım. hava çıkış yerini tıkayabiliyormuş, dolayısıyla havayı çıkartamıyorsun. sonra basınç uçunca. bum.

bildiğim kadarıyla düdük mekanizmasını tıkayıp patlamaya neden olabiliyor. yazmışlarsa yapmamak lazım düdüklü işi şakaya gelmez

üniversitede 3 sene boyunca haftada bir mercimek çorbası yapıyordum. hala hayattayım. çok ufak ihtimal de olsa evet, var.

düdüklü'nün yarısını geçmezse bir sorun olmaz. mercimek gibi köpüren gıdalarda o kabarmayı hesap ederek koymak yeterli.

Biz de 5 senenin üzerinde düdüklü tencere kullandık yine nasıl olsa patlamıyor diye dozajı arttırdığımız bir gün buuuummm !!
Tencerenin kapağı bumeranga dönüştü önce mutfakta tur attı sonra benim odaya kadar nasıl gittiyse kapı camını indirdi
Tencerenin kendisi ters basıncı tercih etmiş olacak ki fırınlı ocağı içe doğru çökertti ciddi korkunç bir manzara
Ha bir de tencerenin içinde pişmekte olan yemek var o da evin muhtelif duvarlar ve tavanlarında yerini aldı
Patlamaz diye bir şey yok bu klasik tip düdüklüler patlamadan evden çıkmaz diye bir şehir efsanesi bile duymuştum keza biz de öyle oldu :/

enpara.

enpara +1

Kuveyttürk, Cepteteb ve Enpara. Hangisini önerirsin dersen Enpara.

Enpara

kuveyttürk kesinlikle. enparada dövizde filan sorun çıkıyor, bankamatiklerinden çekemiyorsun.

enpara +2

enpara

kuveytürk +1

kuveyttürk.

Kuvveyttürk +100

cepteteb ya da enpara. cepteteb bu aralar daha ağır basıyor.

yolla bana da buralardayım faydam dokunsun :)

31 yaşındayım daha demediler galiba

İlk 21 yaşında dediler, küçük de gösteriyorum aslında. 3-4 yaşında biriydi. Şİmdi yine 3 senedir diyen biri var, o da 23 yaş ve üstüne amca/teyze diyor. Bir tek 46 yaşındaki bir adama aşık olduğu için ona abi diyor.

bana nerde çalışıyosun diyolar. okuyom ben ya diyorum. saçım dökülmeden önce 'lise kaça gidiyon' diye sorarlardı. küçük gösterirdim. 1 senede saçlar gitti, 'ne iş yapıyosunuz' diyolar.

sadece hastanede teyze diyo çocukların aileleri
onun dışında 16 gösteriyorum zaten :/

yas 30 saclarda beyazlar cikmaya basladi. amca diyenim yok. ama kuzenlerin colugu cocugu var o yuzden amca ve dayiyim. cocuklar konusmaya baslasin is resmiyete kavusacak.

sonra gercekten amca gibi hissederim sanirim.

28 yaşındayım saçlarda beyazlar çıkmaya başladı. komuşu çocuklarından biri amca, diğeri de dayı diyor.

Yaş 33. Uzun süredir üniversiteli kızların abi demesi yeterince sıkıcı, amcayı da duyarsam inzivaya çekilirim artık.

18 yasinda teyze oldugum icin bana da abla diyenler garip geliyor.

Henüz bana denk gelmedi yaşı büyüklere mümkün mertebe ismiyle hitap etmeye çalışırım ne öyle abla, abi,amca,teyze..
Aychovsky senin durumda ilginçmiş :)

oha duyuru kullanıcılarının yarısının ayağı çukurdaymış, iyi oldu bu duyuru sfkjsdjfksd

bana yeni yeni abi demeye başladılar. bu bile can sıkıcı, hiç sevmedim. neyse sizi görünce bi kendime geldim böyleleri de var diyerek. allaan yaşlıları ahahah

yenisi (2015) kıymetli bildiğim kadarıyla eski olduktan sonra hepsi aynı, 3-5 lira daha az veriyorlar.

Kapalıçarşıdan bir arkadaşımın bu konu hakkında ki yorumu:
"bir de kurnazlar iş çıkarmış eski tarih diye, peeehh"
Kendisi erzincanlı eşraflardan :)

Kıssadan hisse, normalde fark olmaması lazım.

Daha az veriyorlar, altına bir şey olmaz aslında da uyaniklik işte.

İnanılmaz saçma bir uygulama ama evet kuyumcular bunu yapıyor alırken ve satarken içinde bulunduğun senenin çeyrek altınına üç dört tl fark koyuyor diğer tarihli altınlarda normal satış fiyatı

atın lan ben de merak ettim

s-media-cache-ak0.pinimg.com

Eyvallah hocam

yalnız kim yaptıysa ince çalışmış.
pahalı arabayla gelen kızların boyu daha uzun + etekleri daha kısa
:)

Bunun bir de sahin li versiyonu vardi :)

O en alttaki resmi anlamadım biri açıklasa ya

@esmeralda: o arabalarla anca gay düşürürsünüz demiş gibi. kullanıcıları da gay demek istemiş. opel tigra bizde travesti arabası olarak bilinir oysa.

birincisi güldürüyor beni :)
(bkz: forever alone)

O ihtimal aklıma gelmedi değil ama konduramadım haaa haaa

Ben ise gidip gelmede kullanmayi dusunuyorum.

avcılar sahil. büyükçekmece gölü çevresi.. değişir. hadımköyde çalışırken işe giderdim. göl çevresi köpekler çok.

maltepe sahil çıkış noktam kartal pendik veya ters istikamet idealtepe küçükyalı bostancı göztepeye kadar

Ben ana yollar olmadığı sürece pek çok yerde sürdüm merkez civarlarında. Eskişehir Yolu filan problemlidir, ayrıca ana yol olduğu için trafik polisinin milli bisikletçi değilseniz (yan böyle yollarda antreman yapma zorunluluğunuz yoksa) ceza kesme durumu da varmış. Ama oralarda da kaldırım civarlarından gidilebilir elbette.

Trafik akışında giderseniz, kask, fener, eldiven gibi önlemlerinizi sıkı sıkıya alırsanız problem çıkma olasılığı minimuma inecektir.

fırsat buldukça çevre arazilerde,dağ yollarında

head and shoulders intensive treatment. dogru mu yazdım bilmiyorum kitap gibi adı var.

head and shoulders okaliptus

marka bilmiyorum banyoda hanım hangisini aldıysa onu kullanıyorum

evde bebek yok ama dalin bebek şampuanı kullanıyoruz memnunuz.

bir önceki dove (onarıcı bakım) idi, şimdiki elseve (kuru ve sert saçlar için olanı galiba). erkekim, saçlarım yımışacık oluyor, gayet memnnum.

clear men

john frieda - go blonder

Sta, benim saçlara da go blonder cok hos olur cidden :pp

Toni and Guy Fine Hair.

head and shoulders mentollüsü çok şugar

Organix

Pantene / Aqua Light.

hs ocaliptus

toni&guy fine hair.

@fraise sordun söyledim aşalslsk.
evet o sarışınlar için ama aynı serinin brunettesi de var :)

head and shoulders mentol veya normal, bulamazsam clear

Stok yapmış olduğum için hala Lush-Cynthia Sylvia Stout. Son şişe, bitince napıcam bilmiyorum.

h&s ipeksi yumuşaklık

Organicum

ducray kullanıyor evde herkes.

Banyo sabunu kullanan bir tek ben miyim la.
Çok yumuşak falan olmasını sevmiyorum, erkek adamın saçı da sert olur.. Neyse, bazen sabundan sonra gözüme kestirdiğim bi şampuanla yıkıyorum, hepsi aynı geliyor bana.

Frida'dan tigi bed head'e geçtim, çok çok memnunum tavsiye ederim denemenizi.

Ben de kerastase'tan davines'e geçtim ama memnun değilim, sülfat yokmuş içinde o yüzden köpürmüyormuş kimse bana anlatamaz bunu :D Bi de köpürmemesinin yanında hiç parlatmadı bile, head&shoulders la bile ışıl ışık olur saçlarım halbuse. Bu aralar bi davines balonu var ama alma, kerastase ise güzel tavsiye ederim, hele maskeleri daha güzel.

Clear

vay arkadas hayvan testleri ve eziyetler kimsenin umrunda degil. Üzüldüm acikcasi. Bizim eve Peta boykotlu üürnler girmiyor.

Medikal sampuan kullaniyorum (squa-med), renksiz ve kokusuz, daha da önemlisi medikal olmasina ragmen hayvanlar üzerinde test edilmemis bir marka.

www.youtube.com

Otacı

Johnsons baby shampoooo

John Frieda - Go Blonder
Biraz kurutuyor tek başına.

organix bazen doa sülfatsız şampuan

prozinc

toni&guy fine hair.(saçlarım ince telli)

Clear men ve Head and shoulders.

head and shoulders elma ferahlığı

Uzun bir süredir tanıdığım, başım sıkıştığında benim için elinden geleni yapacağını bildiğim benim de aynı durumda onun için yapmaktan çekinmeyeceğim, görüşmediğimiz konuşmadığımız zamanlarda eksikliğini hissettiğim özlediğim, herşeyi konuşup paylaşabileceğim kişiye dostum derim. Bu şekilde 1 arkadaşım var. Hayatımda ondan sakladığım konular 1 elin parmağını geçmez. Canım sıkılıyor evde yalnızım gelsene dediği için bi gecelik başka ilden yanına gitmişliğim var mesela.

4 kişi var sanırım.
onların da benim iyiliğimi istediklerine inandığım için öyleler. ama paylaşım da önemli tabi. sırlarımızı paylaşmadığımız kişiye dost diyemem.
sınırım da olaylara bakış açım sanırım. yaptığım şeyleri zaten gizlemem de bazen manyak manyak düşüncelere kapılıyorum. onları dinleyip hala benden vazgeçmiyolar.

yani arkadaş takılmaca, yakın arkadaş sorumluluk alma, dostluk ise ailenin önüne geçme benim için.

hiç kimseyle her şeyimi paylasamam. mesela bi arkadasımla yogunlukla gonul/insan işlerini konusurum, digeriyle aile meselelerini daha rahat konusurum. hiç kimseyle %100 paylasım yapamayacagım icin dostluk tanımım da bunla dogru orantılı degil. bi derdim ya da durumum oldugunda elinden geleni yapacagını bildigim insan dosttur. ama malesef egoyla ilgili sorunlarım var benim, en yakın dostluklarda bile ego savası olmaya baslıyor o zaman sinirleniyorum uzaklasıyorum.

Uzun süredir tanidigim, genel dusuncelerimizin benzer cercevede oldugu, her seyimi konusabildigim, zor zamanlarimda yanimda olacak kisiye derim. Bunlar geldi aklima simdilik.
1 tane.
10 uzerınden 9

Aman beni yanlış anlar diye düşünmeden pervasızca eleştirebildiğim, aklıma geleni söyleyebildiğim kişi yakın arkadaşımdır. Yakın arkadaşlarla politik olunmaz.

- Yaninda hicbir role girmedigin arkadas yakin arkadastir. Kimse "ben kimsenin yaninda role girmiyorum" demesin.
- 1
- Henuz o sinira gelmedik, siniri test etmem lazim cevap vermek icin. Belki de bu konuda olculu davrandigimiz icin sinira dayanmadik.

"Dost" denen seye I don't believe. Cunku hicbir dostulugun bir noktada bozulmyacaginin garantisi yok. Tecrube.

Evet çok sağlam dostluklar bile zaman içinde zedelenebiliyor
Şöyle bir düşündüm de on senede bir falan en hakiki dostum bir başkası olmuş oluyor bu konuda kimsenin bir suçu yok zaman şartlar iş güç mesafe vs seni alıp başka bir limana itebiliyor
Şimdiki has dostum irkekti çok kral adamdı ama bana posta koydu hiç yapmazdı böyle şeyler sanırım benim miadım doldu onun periyodunda ühüü tostum sana sahip sesleniyom geri dön emreciiğiim :D

ben sanırım bulaşık deterjanını seçerdim ama tam temizlenmezse de en kaygan o olur sanırım sonunda...

bulaşık deterjanı. ama çok az kullanın. iyi durulanmazsa kayar parkeler.

seçeneklere göre cevabım bulaşık deterjanı,
kap kacak temizlediğimize göre içlerinden en masumu odur herhalde..
evde sirke bitmişse ben de onunla temizliyorum onun dışında sirke varsa onu kullanmanı tavsiye ediyorum kokusu kalıcı değil 5 10 dk ya uçar gider kimyasal kaplı yüzeyde yüremek kötü hissettiriyor

Hdp'ye verilen her oy vatana ihanettir gozumde.

Terörist bir oluşumun partisi bu adamlar kürt köylerini basıp bebekleri öldürdüler

Barış özgürlük kadin hakları işin soslari

Hdp'nin tabani asiri milliyetci ve muhafazakar oldugu icin (durust olalim) ben guvenmiyorum. akp'ye ne kadar guveniyorsam o kadar. o iple kuyuya inilmez.

her partide istisnalar olabilir. benim oyum hdp'ye.

abi hdp'ye oy vereceksen ve şu muhabbet seni rahatsız ettiyse; önümüzdeki 4 sene boyunca buna benzer bir sürü olay çıkacak. ben de hdp'ye güvenmiyorum; bana da inanılmaz güven telkin etmiyor. hele içinde altan tan gibi adamların olması endişe veriyor. çözüm sürecinde akp ile ilişkileri benim için soru işareti.

vatana ihanet gibi boş işleri bırakırsak Sarıgül'e ve ekmeleddin'e sırf chp ismi için oy verdim; pişman oldum. bu sefer de hdp'ye oy verip pişman olursam çok da bir şey kaybedeceğimi sanmıyorum. en azından chp şu bitik muhalefet anlayışını değiştirir belki.

mhp'ye versen daha makbule geçer.hdp ve seçmeni mhp'den bile faşist bence.

HDP ve kürt hareketinin icraatleri ortada. bu adamların ülkeye barış, huzur, demokrasi getireceğini ve kadın haklarını savunacağını falan düşünenlere ben sadece akıl diliyorum. başka bir şey söylemiyorum. çok sert gitmek de istemiyorum ondan sonra kötü oluyoruz, foşik oluyoruz. cihangir solcuları yüzünden teröristlere devrimci deniyor ülkede.

milliyetçi birisi değilim, konu hdp olunca atsızcı kesiliyorum. kardeşim deyin ki biz türklerin de türkiye'nin de a. koyacağız, sizi sevmiyoruz, otobüslerinizi yakmaya devam edeceğiz. deyin bunu. ben de diyeyim tamam. ama allah aşkına insanlık, kardeşlik, barış falan demeyin.

hdp'nin ipiyle kuyuya inilmez baraj altında kalsınlar daha hayırlı

hdp'nin tabani milliyetci muhafazakar miymis :) allah allah, yillardir o tabandan bir suru tanidigim var, ordan bile sayilirim ama kendimizi yanlis taniyormusuz :) durmadan kurtlere saydiran tipler bizi bizden daha iyi biliyor.

arkadaslar kabullenin icinizdeki gizli milliyetciyi, hatta irkciya kacan yaninizi.

'milliyetci degilim ama', 'irkci degilim ama' boyle kaypakca baslayan cumlelerin devaminin hic bir anlami, onemi yok.

her kurt diyene 'kurtcu' hatta yeni modayla 'fasist' diyenler hakli, kurtler ustun irk oldugunu iddia ediyor, turkce'yi yasakladilar zamaninda, turk cocuklarina her sabah 'ne mutlu kurdum diyene', 'varligim kurt varligina armagan olsun' dedirttiler.

milliyetcilik, irkcilik, fasistlik kavramlarini cok yanlis anlamis olma ihtimaliniz yok tabi ki, bundan emin olun.

adam cumleye elinden gelse kurtlerin tamamini yok edecek bir harekete yakinligiyla basliyor, sonraki cumlelerinde kurtlerin baris kardeslik istemeidigini soyleyebiliyor utanmadan.

hdp'nin kadin kotasi, belediyelerinde calisan iscilerine getirdikleri eslerine siddet uygulamalari durumunda isten atilacaklarina dair sozlesmeler, meclisteki ve partilerindeki kadin oranlari, esbaskanlik sistemi vs konularini goz atabilirsin gercekten bilgi edinmek istiyorsan.

kurtler de bok cukuru olan ortadoguda yasayan bir halk olduklari icin burdaki diger halklar gibi (turk, arap, fars vs) hala cok eksikleri var tabi ki hem kadin haklari konusunda hem insan haklari konusunda.

kardeş çok aşırı zeki olmaya gerek yok. her şey ortada zaten. senin ülkeni bölmeyi kafasına koymuş, bağımsız kürt devleti kurmak birinci gayesi olan bir partiye, hele de imralı'daki bir teröristin sözünden çıkmayan bir partiye oy verilebilir mi?

akşam dağlıcaya havan atmışlar ,asker yolu bekleyen oradaki anaları üzme.

@nawres evet yanlış tanıyorsunuz. g. doğudaki kürt halkı laik ve sol görüşlü demokratik insanlar mmı cidden? alakası yok, iç anadoludaki doğu anadoludaki akpli seçmen ne kadar muhafazkarsa o kadar muhafazakar. kendinize bir fantezi dünyası yaratmışsınız tüm turkiyeyi aynı sanıyorsunuz.

Geçen haftalarda Kürt bir arkadaşım, HDP barajı geçemezse güneydoğunun yanacağını söyledi. Kendisi "aktarıcı" pozisyonundaydı. Hain olarak görmediğim ılımlı bir kimseydi.

@mattiadestro

hmmm, peki muhafazakar kurtler hdp'ye oy veriyorsa akp'ye, hizbullahci hudapar'a veren kurtler ne?

burdan cikan sonuc; tum kurtler muhafazakar.

yani genellemeyin demiyorum, hobi olarak gene genelleyin ama biraz insafli olun.

gerci ilerleme var, yillardir var olan 'siz kurt degilsiniz, turksunuz' sacmaligindan 'muhafazakarsiniz, ne oldugunuzu sizden iyi biliriz'cilige geldiniz.

hdpye oy vermek yediğin kaba sıçmaktır. faşistsem faşistim soktuğum memleketine 25 senedir zarar verip sonra biz aslında barış istiyoz diye sırıtan tiplere ne çabuk inanıyorsunuz aklım almıyor, koyun dediğiniz seçmenden hiç bir farkınız yok.

@nawres yahu hdpnin amacı özerklik değil mi? evet. bölgedeki seçmen bunu on plana alarak oy vermiyor mu? evet veriyor. hdpnin lgbt için ne yaptığını bilmiyor ki adam. umrunda da değil. özerklik vaadi için veriyor, hakları için veriyor.

güneydoğuda herhangi bir ilde en az oy oranları %50 uzaydan gelme bir yüzde elli değil, etnik kökeni farklı olsa da adam bu toprakların adamı, muhafazakar tabi. ne olacak? charlie hebdoya yapılan yanlıştı mi diyecek adamlar? bu ülkenin %80 charlie hakkında ne düşünüyorsa onu düşünüyor adamlar.

ayrıca hudaparin oy oranı nedir ki? aşırı üç muhafazakar herifler. akp konusu ise farklı, adam çözümden sürecinden memnudndur, tayyibin aurasini seviyordur basar. muhafazakar kürtler akpye, liberal demokratik, inançlara saygılı kürtler hdpye şeklinde mi bölünüyor kurt halkı?

ayrıca kart kurt meselesine bağladığınız için de teşekkür ederim, 1 senedir duyuruya rte harici bir yorum atmayan beni hemen sınıflandırıp damgayı vurmuşsunuz.

@mattiadestro

arkadas hala genelleme hala genelleme, bir de nasil bu kadar kesin bir yargiyla konusuyorsunuz anlamiyorum, bu budur, kurtler muhafazakardir, hdp ozerklik istiyor vs vs.

ben kurdum, ailem kurt, cevremde bir suru kurt var ama sizin kadar net konusamiyorum kurtler hakkinda.

bizi, ne oldugumuzu, nasil oldugumuzu, ne istedigimizi, ne yapacagimizi bizden cok daha iyi biliyorsunuz. bu biraz garip degil mi? gercekten hic garip gelmiyor mu bu soylediklerniz size, 'acaba' demiyor musunuz hic?

başlığı açan kişi hdp'nin kadın haklarına olan bakışından ötürü kararsızlığa düşmüş, konu nerelere gelmiş :)

açıkçası tek somut bilgiyi advocatusdiaboli vermiş. hdp'yi öcalan'dan ayırabilir misiniz? sanmam. dolayısıyla öcalan'ın da bu konudaki fikirleri kayıtlarda mevcut. bu ülkede partiler liderleriyle birlikte yolunu çizmiyor mu? lider istemediği sürece partinin bir yolda yürüme şansı var mıdır? hdp'nin lideri için de öcalan desek saçmalamış olur muyuz? tabii diğer partilerin kadına olan bakışı nedir, çok mu farklıdır bu ayrıca tartışılası bence. eğer konu kadın haklarıysa, samimi şekilde ldp'den başka hiçbir partiye güvenemem sanırım.

bu arada said nursi güzellemeleri falan yapılan bir ortamda hdp'nin muhafazakarlığı tartışılabilir, çok doğal bence. ancak merak ettim şimdi biraz bakındım doğu'daki lgbt oluşumlarına hdp samimi şekilde ne biçimde yaklaşıyor diye. genel halkın tepkisi tahmin edilebileceği gibi sert ve lgbt oluşumları dayanamayıp kapanıp duruyor ancak gerek hebun isimli lgbt örgütünün hdk çatısı altına alınması, gerekse milletvekillerinin konuyla ilgili net sözleri de ortada, ayrıca partinin cinsel yönelim ile ilgili teklifler de vermişliği vardı sanıyorum. böyle bakınca da muhafazakar bir parti demek anlamsız geliyor. çıkardığım sonuç, hdp biraz omurgasız :)

@nawres güzel kardeşim hdp özerklik istemiyor mu? ben yanlış haberleri mi izliyorum? allah aşkına yapmayın etmeyin.

yani genelleme genelleme diyorsun ama memleketin ne olduğu belli. dediklerimin %99'u da doğru. acaba falan dememe gerek yok. türkiye gerçekleri bunlar.

Kadın hakları,kadın bebek katil imralı terörist lider hdp

Etiketlerim biraz can alıcı oldu.

bilgisiz, tecrübesiz, kifayetsiz güruh sayıklarmış gibi aynı şeyleri söyleyedursun, 90'lı yılların retoriğini bıkmadan usmadan yinelesin dursun kenarda köşede, şu vasat imparatorluğunun ortasında aleviler, kürtler, diğer azınlıklar, fikri azınlıklar, ilericiler, sekülerler için TEK OPSİYONdur hdp. susun artık ya. bıkmadınız kanserlikler. yeni bir şey söyleyin bari. mhp, chp mi düşünüyor bunları, yoksa şeytanın ağa babası akp mi? susun.

hdpyi ocalandan ve ayrilikci kurt hareketinden bagimsiz olarak ele almak gerekirse biraz kafasi karisik bir parti. bir yanda asiri kara yobaz, seriat istedigini acikca belirten altan tan, diger yandan lgbtiye destek veriyoruz iddiasi. cok seslilik degil bu, celiskili olma hali. bu yuzden bile oy verilmez. bence baraji gecemeyecekler zaten. 20 senedir araliksiz yuzde 5 oy alan bir hareket nasil yuzde 12ye cikacak 1 senede buna halen ikna olabilmis degilim. burada da sordum bunu ikna edici cevap alamadim. turkiyede 30 milyon kurt var diye sallarken iyi. madem 30 milyon kurt var olun tek basiniza iktidar tutan mi var?

eşbaşkanlık ve mv kotası gibi şeylerin canını yiyeyim ne güzel şeyler de batıda kadın hakları, doğuda milliyetçilik üzerinden ekmek yeme çabası canımı sıkıyor. kaldı ki kadına şiddet, tecavüz, çocuk gelinler, kadının mal olarak satılması ve takas edilmesi, kadının okutulmaması, ikinci sınıf insan muamelesi görmesi gibi şeyler oran olarak (sayı olarak demedim nüfus farkı yüzünden) hep hdp'nin banko kazandığı doğu ve güney doğu illerinde. o ne olacak? durum böyle iken kadın hakları hikayesine niye inanayım?

bu arada "terörist partinin..." söylemlerine de pek katılmıyorum. evet terörist partinin siyasal kolu ama sonuçta belirli bir kesimi temsil ediyorlar. hal böyle iken meclise girmeye çalışmalarını, temsil hakkı kazanma isteklerini, silah alıp dağa çıkmalarına tercih ederim. ha tabii silahların gölgesinde ve onun tehdit gücünü kullanarak siyaset yapıyorlar o başka. ben hdp'ye oy vermeyeceğim için çok düşünmüyorum üstüne.

yazılanların hiçbirini okumadım ve tartışmaya girmiyorum. kararsız kalmışsan belli ki alternatif olarak chp'ye vereceksin. chp'nin %3 az oy olması bir şey değiştirmez ama hdp'nin parti olarak meclise girmesi emin ol çok seyi değiştirir.

sadece rte'nin başkan olmasını istemiyorsan bile hdp'ye verebilirsin. özellikle bu seçimde pragmatik olmak lazım.

hdp'nin yaptığı yıllar önce akparti'nin yaptığı ile aynı.
yok efendim biz farklılaştık, herkese eşit mesafede olacağız söylemleri ile gelip yine bildiklerini okudular.

zamanında onu yiyen halk bugün de hdp'nin söylemlerini yiyor işte, çok mu?

velhasılkelam, ülke senin gibi akıllı geçinen zavallılarla dolu. komplo teorisinden, desteksiz fikir yürütmelerden, anlamsız muhakemelerden yıkılıyoruz. akp ile benzeteceğim diye demediğiniz saçmalık kalmadı.

AKP,HDP barajı geçerse şu kadar sandalye alırmış geçmezse şu kadar sandalye alırmış gibi güncel tartışmalara girmeden yorumumu ekleyeyim:


İsteyen istediğine oy verir ama Abdullah Öcalan'ı önder kabul eden bir partiye oy veren kişinin Abdullah Öcalan'dan farkı yoktur.Abdullah Öcalanı ve fikirlerini destekliyorsanız buyurun verin.

www.cumhuriyet.com.tr

ben kendi banka şubeme gidip gişe görevlisine söyleyince iade ediyorlardı dilekçe bile yazmadan.

hatta başka şehirde müşteri temsilcisine söyledim bir seferinde, telefonla kendi şubemi arayıp bana verdi telefonu, para ideasi istiyorum dedim. o şekil de halloluyor.

benim de başıma geldi aynı olay. banka kartımı aldığım şubeye senin yapacağın gibi dilekçe ve öğrenci belgemi teslim ettim geri yatırdılar, her yıl kesiliyor her yıl aynı işlemi yapıyorum. çok sıkıntılı...

hesabın bulunduğu banka şubesine öğrenci belgenle beraber dilekçeni yazarsan(şu nolu hesabımdan hesap işletim ücreti kesilmiş kesilen bedelin tarafıma iade edilmesini talep ediyorum gibi) hemen hesabına geçiyor. eğer başka şubeden işlem yaparsan biraz gecikiyormuş. parayı geri yatırırlar

Geçen yıl olduğu için muhtemelen alamayacaksın.
Dün iş bankasında bireyselde işim vardı çalışan hanımla muhabbet ederken dedi ki yeni çıkan kurallarına göre iş bankası 28 yaş üstü müşterisinden öğrenci olsa dahi hesap işletim alacakmış
Bir an aklıma yaş haddinden kaybettiğim yeşil paşaportum geldi..

İade ettiler, bağlı olduğum subeye yolladım

u kilit kullanıyorum. kilitlemesi biraz daha zor olabiliyor kilit esnek olmadığı ve küçük sayılabileceği için. bir de ağır biraz tabi. ama güvenli gibi geliyor bana.

u kilit kullaniyorum ve bisikleti kendi icinde kilitlemek yerine kadroyu sabit bir nesneye (direk, parmaklik, trafik isareti gibi) kilitlemeyi tercih ediyorum. Bunun icin u kilit bazen kücük kalabiliyor ve tekerlerden en az biri bosta kaliyor. O yüzden ek kilit olarak bunu almayi düsünüyorum:
www.eduscho.at
(bisikletlerin/tekerlerin cok calindigi bi yerde yasiyorum).

bi de eklemeyi unuttum, bi yerde okumustum, uygulamaya calisiyorum. Anahtarin sokuldugu deligin asagiya bakmasina dikkat ediyorum. Bu sekilde anahtarla acmak az biraz zorlasirken hirsiz icin o kilidi kirmak cok daha fazla zorlasiyormus.

Yapı marketten orta kalınlıkta şekilli zincir+asma kilit tercih ediş sebebim ise aynı anda bir kaç bisikleti kilitleyebilmek gerektiğinde farklı açılarda kilitleyebilmek v.s

bisiklet için üretilen kilitlerden de kullandım fakat zincir kadar farklı kullanıma sahip değiller

Güvenlik anlamında bu tür kilitlerin tamamı eline alıp gitmesini önler kötü niyetli birine denk gelirsen zaten yanında taşıdığı bir demir makasına bakar :)

Zefalin normal kilidini kullaniyorum. Aktifpedaldan almistim. Sifreli alacaktim
Ama satici anahtarlilarin daha guvenli oldugunu sifrelilerin daha kolay acildigini soylemisti.

Ayrica shi aila nin onerisi cok iyimis. Gercekten de anahtar deligi altta kalirsa hirsiz acisindan daha zorlayici olur. Aklimda tutucam bunu.

2 tane yol bisikletim var, hangisiyle çıkarsam çıkayım kilitlemiyorum, eğer bir cafe'ye gideceksem bisikletimide almaları gerekiyor. onu almazlarsa bende girmiyorum. kısacası yanımdan ayırmıyorum.

www.camgoz.com.tr

şunun gibi bir şey kullanıyorum. tek tekerlek + gövde + sabit cisim olarak da bağlıyorum.

ben yirmi liralik kilit kullaniyorum, aha sundan
images.hepsiburada.net

Kilit kullanma derim. Göz önünde dursun hep. Çalacak adam seleyi de çalar, zilini çalar vs. Kurtuluş yok. Ek olarak suluğa da gerek yok. Litrelik su alıp kullan-at yapabilirsin.

Biz hala anlatiyoruz muhabbetlerde

Nadiren denk geliyorum. O kadar da kötü değil.

Artık fıkraya değil fıkra diyene gülüyoruz. Fıkra mı kaldı lan diye. Espri malzemesi oldu artık.

Temel çok yaşlandı çok.

Yok abi kalmadı. Fıkralardaki her şey gerçek oldu çünkü.

Ben arada anlatırım fıkra anlatmak retorik becerinin bir parçası olduğu için her fıkra herkese hitap etmez kişisine ve o anki atmosfere göre elinde iyi olanlardan bir tane nüktedan bir uslupla karıştırıp anlatırsan ortamdakileri yakalamış olursun
insanları güldürmeyi seviyorum

sen deyince fark ettim fıkra olayı bizde de bitmiş.

Fıkra bitmiş abi..

çocuk eve gelip babasına : "baba, matematik hocamız seni görmek istiyor" der.
babası "ne oldu?" diye sorar.
"7 kere 9 kaç eder diye sordu, ben de 63 dedim. ardından 9 kere 7 kaç diye sordu, ben de arasındaki fark ne am.na koyim dedim." der.
babası; "arada ne fark varmış ki?" der babası ve kabullenir : "peki giderim"

ertesi gün çocuk eve geri gelir ve sorar "baba gittin mi okula?"
"henüz değil" der babası.

çocuğu da "o zaman geldiğinde beden öğretmenini de görmen lazım" der.
"neden" diye sorar babası.

"bugün beden dersinde, sol kolumu kaldırmamı istedi. kaldırdım. sağ kolumu kaldırmamı istedi, kaldırdım. sonra sol ayağımı kaldırmamı istedi, yaptım. sonra da sağ ayağımı kaldırmamı istedi; ben de "ya..ağım üzerinde mi durucam?" dedim.
"tabiki" der babası. "tamam gidicem"

ertesi gün çocuk tekrar gelir "baba gittin mi okula?"
babası : "henüz değil"
"gerek kalmadı, okuldan kovdular beni"
babası : "neden kovdular oğlum seni?"

"beni müdürün odasına çağırdılar, matematik öğretmeni vardı, beden öğretmeni vardı, bir de tarih öğretmeni vardı."

"tarih öğretmeni ne bok yemeye gelmiş am.na koyim oraya?" diye sorar babası.

oğlu da : "ben de aynısını sordum"

Askerde hâlâ var. Hatta 2 hafta kadar önce fıkra şöleni düzenledik kendi aramızda. Pek eğlenceli olmadı çünkü bilindik ya da tahmin etmesi güç değil akılda kalanlar.

Ben fıkrayı bir yere bağlayacağım zaman anlatıyorum, alakalı olduğu zaman yani. Çok etkili oluyor.

bitti o is. simdi arkadaslar biraraya geldiginde hep birlikte herkes kendi telefonunu kurcaliyor. oyle konusma falan yok

Bekar - Böyle sorular dışında aklıın ucuna gelmiyor. "Bence artık sen de herkes gibisin" gibi bile değil; yaşayan bile ben değilmişim gibi. Kaç yüz yıl önce bir film izlemişim de, ondan belirli belirsiz bazı sahneler hatırlıyormuşum gibi.

Edit: Şimdi "Bir şeyler hissedeyim" diye kastım, olmadı, olmuyor. Zaten daha sonra da görmüşlüğüm var, umrumda olmadı.

Çok ilginç, savunma mekanizması demek ki

aşk kavramı yaşla değişiyor bence. Yani gençken ölüp bittiğim insanlarla ilişkime bugünden bakınca çok da aşkmış gibi gelmiyor. Soruya gelecek olursak, unutmak ne anlamda tam olarak? Yani birlikte olduğum herkesin kalbimde iyi bir yeri vardır ama hiçbirini aşkla ya da dostça sevgi dışında bir duyguyla hatırlamıyorum.

Evliyim.

unuttuk kardeş. ondan sonra gelenler daha sağlam ağzımıza sıçtı, ilkini düşünecek hal kalmadı.

(boşanık) (kendi kendini açıklıyor tabii)

bekar. ben unutmadım. bence zaten unutulmaz. insan nasıl ki ilk gerçek dostunu, ilk sevgilisini, ilk öpücüğünü vs. unutmuyorsa, bu hiç unutulmaz. önemli olan dramatize edip olayı kronikleştirmemek.

'ilk askim kimdi ki?' diye bir an dusunmeme sebep oldu bu soru, o derece unutmusum. bunu kasten de yapmadim. kendi kendine oldu.

bekarim bu arada.

sen sorana kadar aklıma bile gelmiyordu. sorunca da bir düşündüm anca öyle geldi aklıma.
evliyim.

Bekar. Unuttum. Unuttugumu fark edince baya İlginç gelmisti.

llk aşkım yok. ilk sevgilimi diyorsan unuttum. bekar.

Genel anlamda evet. Bazen bir "allah belanı versin!!!" modu geliyor ama çok nadir. Onun için de sebeplerim var.

7 yıllık sevgilimle parmağımda yüzük varken ayrıldım. başka birine aşık oldum. iyi ki de olmuşum.

unutulur.

benim için öyle bi ilk aşk kavramı yok, ilk aşk tanımına göre ilkokulda ''ee ben sana aşık oldum'' dediğim kişi ise hiçbir şey ifade etmiyor.
ilk sevgili desen yine ortaokulda ergence sevgili olduk deyip , sevgililik ile alakası olmayan kişiler geliyor aklıma.
ilk ciddi ilişkiye kadar arada epey bir çocukluk dönemi geçince ilk aşk kavramı hollywood romantizmi sevenler tarafından uydurulma abartılmış bir balon bence :)

bekar

İlk kelimesi işi bozuyor ilk aşkım haliyle ilkokul çağıma denk geliyor o yaşlardaki aşk kavramı da çok farklı

Unutmadım, öyle güzel bir çocuktu, öyle tatlıydı ki.

Unutmadım, beraber geçirilen 5 sene var. O yüzden unutabileceğimi sanmıyorum ama onsuz hayata alışılıyor tabii. Ayrılmayı ben istemiştim, şimdi gelse tekrar birlikte olalım dese kabul etmem ama yine de ara ara yaşanmışlıkları özlüyorum. Bekarım.

Hakiki köy tereyağı alıyoruz.
Çok fazla kullanmadiysan ağır değil en azından margarin kadar değil.
Tabi bunlar hep damak tadı.
Neyse her tür yemekte kullanıyoruz biz tadı da bayağı güzel oluyor seviyoruz ailecek.

sevmiyodum da şu son 1 yıldır baya seviyorum annem falan yapıyo herhalde marka falan değil

Margarin yemeyin tereyağı şart değil sıvı yagla da gayet iyi oluyo pilav margarin berbat bişey çok sağlıksız

yemekte hiç ama hiç sevmiyorum. kahvaltıda balla, kızarmış ekmekle filan ise çok seviyorum.

trabzon filan gibi köy tereyağlarını seviyorum. sütaş, pınar filan onlar da güzel bence.

dia'dan mı ne almıştık bi kere de kötüydü o.
bi kere de annem köyden getirmişti. bildiğin öldürüyordu kokusu. tadı da tereyağı gibi değildi.

amma döktürdüm. sütaş filan gibi markalar ağır gelmeyecektir bence. denemediyseniz deneyin.

sevmiyorsan zorlamana gerek yok bence
zaten gerçeğini bulmak da zor sanırım
zeytinyağı iyidir iyi.

bir kere muhlama mıdır nedir ondan yemiştim, resmen tereyağının içinde yüzen kaşar. ama bir yumurta tavası dolusu tereyağından bahsediyorum. o zamandan beri ben de ne tadını ne kokusunu sevmiyorum özellikle pilavda. tiksinti geliyor bak yine ağzımın içi bi hoş oldu niye cevapladıysam sdfasdagas

Köyden geldi bana da ama cok kotuydu hakikaten, yiyemedik yani.


Margarin de ayda 1-2 pilavda kullanıyorum sirf bu sebepten. Zeytinyagli pilav hic hos olmuyor.

Bana da çok ağır geliyor, her şeye zeytinyağı kullanıyorum. Tüm yemekleri zeytinyağlı yapıyorum. Katı katı yağlar, köyden veya değil, mideme oturuyor. Kahvaltıda bile nadir kullanıyorum.