evde bulamazlarsa bir kagit yapistirirlar posta kutuna veya kapina, git su ofisten al diye (Deutsche Post ve DHL genelde bu sekilde calisiyor), ikinci bi ihtimal komsuna felan veriyorlar ve yine kagit yapistiriyorlar git su komsundan al diye. Eger kargo sirketi Hermes ise onlarin bir anlasmali oldugi kiosk felan oluyor ordan aliyorsun. Bunlar da uymazsa posta kutuna kagit yapistir, kargo dagiticisina kargoyu suradan alabilirim, yada komsuya birakin, ya da su tel numaradan arayin felan diyebilirsin.

yukarı çıkmaları mümkün görünmüyor yurda çıkış problemli. posta kutusuna kağıt işini bir arkadaşa söyleyeyim almanca olarak yazalım o fikir fena değil gibi. Deutsche Post ile gelir büyük ihtimal, teşekkür ederim bu arada

Rica ederim. Deutsche Post ise cok büyük ihtimalle en yakin Postaneye birakirlar, hangi sube oldugu ve adresi de posta kutuna birakacaklari kagitta yazar.

packstation'a kaydolabilirsin, böylece sectigin herhangi bi packstation'a kargonu teslim ederler, sen de 24 saat boyunca oradan alabilirsin.
www.dhl.de

Sayin basvuru Sahibi,
bu mail ekinde kabul belgenizi bulabilirsiniz. Kayit islemleri icin devamindaki bilgileri dikkate almanizi rica ederiz.

Not: Birebir cevirmedim, en basit türkcesini yazdim

isviçre özelinde bilgim yok ama genel anlamda gitmesi çok zor.
işi gücü, dili olmadığı için tek şansı okul yoluyla gidip sonra iş bulup kalmak.
belki orada lisans okumayı düşünebilir. ama akrabalar onu 3-4 sene misafir etmek, desteklemek ister mi bunu da düşünmeli. yurtdışına gitmek zaten zor bir de sığıntı gibi olursa çok daha zorlanır.

Akraba yolu ile oturum almak zor, ancak anne/baba orda olacak ki öyle alabilir. Fakat akrabasi isveren konumunda ise onu ise alabilir, bu bile büyük prosedür gerektiriyor. Egitim icin gidebilir, bunun icin de en basta dil ögrenmeli. Isvicre oturum almanin en zor oldugu ülkelerden.

dil bilmediği için üniversite okuması pek olağan değil. peki oraya dil okuluna gidebilir mi?

Gidebilir ama dil ögrenmek icin isvicre cok tercih edilen bi ülke degil o yüzden garip gelebilir ve prosedür olarak zorlayabilirler. Isvicrede ögrenecegi dil Almanca olacaktir ama sorarlar niye Almanya degil de Isvicre(Sonucta orjinal almanca degil farkli bir lehce konusuyorlar), ayrica baslangic seviyesinde almanca bilgisi isterler en azindan A2 seviyesinde. Bu konuda en dogru bilgiyi Isvicre konsoloslugu verir, akrabalari da oradan dil kursu ayarlayabilir. Tabi dil kursu bu isin baslangici, dil kursunu ayarladiktan sonra konsolosluk görevlilerini iltica etmeyecegi dogrultusunda ikna etmeli, bunun icin de türkiyeye baginin kopmadigini göstermeli. Her ülke bunun icin farkli belge istiyor, genelde maddi durumu güsterir belgeler. Son olarak da orada nasil gecinecegini ve nerede kalacagini göstermeli. Akrabada kalacaksa akrabanin maddi durumunu incelemek isteyeceklerdir ve bu konuda akrabadan kagit isteyeceklerdir. Bir de dil kursunun bi süresi olacaktir, 6 ay felan genelde, 6 sonunda orada is bulsa dahi calisma izni olmadigi icin kalmasi zor olur. Dedigim gibi isvicre biraz problemli bir ülke cünkü oraya göcmenlik konusunda sadece avrupa disinda degil avrupa icinde bile cok talep var. mesela almanlardan bile bircok göcmenlik basvurusu aliyorlar.

dil okulu elbet olabilir ama dilini geliştirdikten sonra üniversite de okuması gerekecek. zira ordan mezun olmazsa vasıfsız işler dışında bir yerde çalışması çok zor.

browserlarin kendi popup penceresini editlemek cok problemli, fakat kendi popup pencereni yapabilirsin. webdesign.tutsplus.com

Oradaki türk gazete bayilerine ve türk kitapcilarina sormasi lazim, en kötü ihtimalle türkiyeden birine postalatir, ince oldugu icin pek bi posta masrafi tutmaz 4 lira felandir tahminime göre.

hiç görmedim. apple cihazı varsa apple storedan satın alabilir.

düsseldorf'un bahnhof girişinde sağda büyük bir kitapçı var türk gazeteleri geliyor ama penguen ile uykusuzu gördüğümü hatırlamıyorum varsa orada olur.
2-3 haftada biri ikiye katlayıp orta boy zarflara koyup yollasa mektup niyetine o da olur illa istiyorum derse.

elektronik olarak ciddi manada fark olan bir ürün hiç yok. yılda minimum 10 kez git gel yapıyorum ve hiçbir şey almıyorum ki fırsatları inanılmaz araştıran seven bir insanım.

alacaksan gıda türevleri al. farklı çikolatalar jelibonlar içkiler ve son gün de peynir çeşitleri. old amsterdam candır.

cikolata, haribo cesitleri, Ritter Sport ve eger alkol kullaniyorlarsa sarap olabilir. Onun disinda anne ve ablaya Kozmetik.

kozmetik olarak biraz pahalı diğer kremlere göre ama weleda diye bir krem var orada çok kullanılıyor türkiye'de yok ondan alabilirsin dm'lerde bulabilirsin.

thalia'ya falan gidip türkiye'de olmaz dediğin defter,süs,kırtasiyelik falan bakabilirsin

elektroniği boşver getirdiğine değmez.

alkol içiyorlarsa bagajında taşıyabileceğin ufak jagermeister'lar veya münichin oralara özel alkoller var 200ml bir kutuda 4-5 tane falan yer alıyor onlardan alabilirsin

bunlar dışında çikolata falan alabilirsin.

ha tabi sen bunları düşünürsün de mesela benim annem mevlana marka çay ister gittiğimde türk marketlerinde satılıyor. tadı güzelmiş.

kozmetik derken, parfüm harici ne alınabilir? veya hangi parfümleri önerirsiniz açıkçası parfüm bilgim davidoff-bvlgari-prada üçlüsünden ileri geçmiyor

Rossman veya budni magzalarina gir tester lari bi dene

alexanderplatz funkturm altinda iki tane var, ayrica yine alexanderplatz da holiday-inn hotel kiraliyor

bikesurf.org

kindle size yaramaz, tabletlere yönelin. ipad yada samsungun kalemli tabletleri iş görür pdf işleri için.

kindle'ın en önemli olayı gerçek kitap okuma olayına en yakın deneyimi sunması, diğer yetenekleri çok temel seviyede.

send to kindle'ı bi araştırın önce. haber siteleri, bloglar, makaleler için biçilmiş kaftan. ben çok kullanıyorum sizin de işinize yarar.
pdf'i convert etme olayı pdf'e göre değişiyor. genelde çok tasvip edilen bir şey değil pdf convert etmek ama hiç okunmaz bir hale de gelmiyor.
kindle ile internet, eğer telefon bozulur, laptop kırılır, tablet'e su dökülürse filan kullanılır. işe yarayan güzel bir browser değil ki browser da çok iddialı olarak gelmiyor kindle'da.
bende en eski modellerinden biri var ve işimi çok iyi görüyor ama yenileri hakkında çok bilgim yok açıkçası.

edit: tablet +1

Tabletlerin kindle benzeri ekrana sahip olanlarını bulamadım, bilgisayar ekranı gibi olursa benim işime yaramaz.

yarar -teyitli bilgi. (3 yıldır içiyorum bu mereti)
hacıdayı pdf'leri direkt açıyor, ama çok verimli olmuyor. dediğin gibi convert olayı da hiç zor değil, oradan halledersin. bu arada foto şeklindeki pdf'ler çok da düzgün olmuyor. text halindeki pdf'lerde cillop gibi oluyor.
benimkinin internet tarayıcısı fena değil, ama süper de değil. birçok gazetenin sitesine girdim, okunuyor gayet rahat. okuma işini görür ama çok fazla bi şey bekleme tarayıcıdan.
benim tavsiyem kindle paper white alman, arkadaşımda var, dokanmatik alet, benimkisi steam punk bi şey (düğmeli, manivelalı filan:)
başka marka olarak bildiğim nook var başka bi arkadaşımın kullandığı, ona da bi göz atabilirsin.

saygılar.

Simrug, o alet hoşuma gitti gerçekten, özelliklerine de bakayım. Sağ olasın.

kindle en iyi kitap okumak icin. pdf sorunlu, browser ise yavas. tablet veya pc ye alternatif olmaz, tableten vazgecip kindle düsünüyorsan bence alma. ama ben kitap okurum diyorsan bundan daha güzel bi alet yok, pil süresi okuma kolayligi felan süper.

Bulabilirsin neden olmasın. Ama biraz geç kalmışsın bence iş bakmak için. Neden daha önceden part time veya praktikum tarzı bir iş bakmadın? Hangi şehirdesin? Büyük firmaların kariyer sayfalarına baktın mı?

Tez döneminde olduğuna göre min 1 seneden fazladır Almanya'dasın, Almanca'nı hiç ilerletemedin mi bu sırada?

Ben de ayni sekile masterimi bitirdim tez döneminde part time calistim, tezden sonra is buldum kaldim almanyada. Bulabilirsin, niye olmasin. Büyük sirketler icin almanca cok kritik degil ama avantaj. Almanca olmadiginda akici ingilizce cok önemli. Frankfurt senin icin cok iyi, borsa ve bircok banka var ve orada is bulabilirsin. CV de tecrübe önemli, o yüzden praktikum ya da part time gibi islere de basvur, tez döneminde hem calisip hem de tezini yazabilirsin. Her gün 1 veya 2 saatini is bulma ve basvuru yapmaya harca, is görüsmelerine git, eksiklerini tamamla, eninde sonunda is bulursun.

Berlindeyim ben. Valla önce doktora yapmak vardı kafamda. Sonradan vazgeçtim doktoradan. Bikaç tane staja başvurdum ama şimdiye kadar 2si reddetti. 1 tane kaldı cevap vermeyen ama pek ümidim yok. Gelecek dönem part time çalışacağım kesin olarak. Almancaya da dört nala çalışıyorum ama kolay değil tabi sıfırdan.

Öyle 3-4 tane staja başvurup reddedildin diye ümitsizliğe kapılmak çok saçma bu arada. Ben 25 firmaya falan başvurmuştum zamanında. 4 tanesi geri döndü, birini seçmiş ve girmiştim staja. Belki 100 yere başvuracaksın 99'u reddedecek, bu işler böyle tellioğlu kardeş.

Ben de Berlindeyim. Berlindeysen www.hitfoxgroup.com basvur, esim orada calisiyor. Görüsmeye cagirirlarsa görüsme öncesinde önüne cikacak sorularla ilgili her türlü yardim ederim. 3-4 tane is cok az. Özellikle berlinde bircok firma gercekten birini aramadiklari halde sitelerinde acik pozisyon bulunduruyorlar, bir gün gerekli olur diye mümkün oldugunca cok CV toplamak icin. Onun disinda balik tutar gibi süper ötesi bir profil basvurur da is yerine level atlatir mantigiyla, gercekten acil olarak ihtiyaclari olmadiklari halde eleman ariyoruz ilanlari duruyor sitelerinde. Is ilanlarini en az yarisi bu sekilde. bu nedenle basvurdugun isyeri 1 sene sonra bile geri dönüs yapabiliyor. O nedenle mümkün oldugu kadar is basvurusu yap. Ikinci etken de yaz dönemi olmasi, yaz döneminde patronlar ve karar verenler tatile gittikleri icin (bir türlü bir araya gelip karar veremiyorlar), ve ayrica piyasa durgunlastigi icin basvurulara cok gec cevap dönebiliyorlar. "Roken Adam" inda dedigi gibi 100 tane ise basvurmadan is bulamiyorum diye düsünme, her gün 1-2 saatini ayir basvurulara.

take it easy falan diyorum da ben genelde, birebir karşılığı yok pek

May it be easy de denebilir

aslında bunu direk karşılayan bir kalıp yok. "take it easy" diye de çevirenler var ama native english speaker arkadaşlardan hiç duymadım. "good luck" ı daha çok duydum

"break a leg"? :) valla kolay gelsin lafındaki gibi doğrudan emeğe vurgu yapan bir şey yok sanırım. o yüzden bence de şanstan yürümek lazım gibi.

ek: bu arada "take it easy" deyince "sakin ol şampiyon" anlamı da çıkabilir, o biraz sakat :)

may the force be with you.

kolay gelsin deme. see you de bye de. türkiye dışında kolay gelsin gibi bir girişim yok. öyle bir niyetlenmenin varlığından haberi yok insanların.

Kolay gelsin diye bir şey yok ingilizcede.

hadi görüşürüz koaly gelsin tarzı bir kolay gelsin değil.

mesela bir yere girmişim adam bir şeyle uğraşıyor, iş yapıyor, ona kolay gelsin tarzı bir şey demek istiyorum.

"hi" en iyisi, "take it easy" dersen yanlis anlasilir, buyuk ihtimalle "sakin ol" diye anlyacaktir. Almancada da ayni problem var ve "Hallo", "hello" ve "hi" ile cözüyoruz burda isi. Ingilizcede de ayni sekilde, bazi kaynaklarda "may the force be with you" kullanilir diyo ama kimseden duymadim bu kalibi, zaten gereksiz uzun.

kadinlarin 2. dunya savasinda onemli sekilde is gucune katilmasi etkili olmus olabilir.

Kant, Marx, Engels, Hegel, Schopenhauer, Nietzsche, Goethe... Etkileri olsa gerek ha? Altyapı olmadan hiçbir şey düzgün inşaa edilemez.

Bireye indirgenirse, genelleme yaparak söylüyorum (alman toplumu homojen bir toplum degil), degerlerini önce insani erdemler üzerinden olusturup, daha sonra bu degerler üzerinden politik düsünce olusturuyorlar. Türkiyede her insanin politik düsüncesi aileden ya da cevreden geliyor, ve bu düsünceye göre insani degerler yorumlaniyor. Basitce örneklemek istersem, almanyada doga sever birisi bu konuda deger, düsünce ve karar olusturuyor, mesela nükleere karsi olmak gibi, ve hayat tarzini bu düsünce üzerine kuruyor. Daha sonra da politik egilimi bu degerlere göre belirleniyor. Türkiyede ise kisi doga sever ama bu doga sevgisini politik egilimlerinden ayri tutuyor ve kisini politik tercihlerini etkilemiyor, oy verdigi kiside kendi degerlerini aramiyor. Türkiyede dini ya da ideolojik düsüncelerimiz de bireysel erdemler ve degerler üzerine sekillenmek yerine dahil oldugumuzu düsündügümüz topluma göre sekilleniyor. Bu nedenle, bircok kisi birbirinde temelde benzer ayni olaylar icin birbirinden zit iki farkli görüs bildirebiliyor. Görüslerimiz aslinda bizim düsüncelerimiz ve degerlerimizin sonucu olarak degil dahil oldgumuz grubun düsüncelerini temsilen olusuyor. Yani kisaca türkiyede bireysel düsüncenin gelismemis olmasi demokrasi ve insan haklarinin gelisimine en büyük engel. Ne zaman sahiplerimiz ve gruplarimiz (politik lider, futbol takimi, aile, sülale, memleket, arkadas cevresi, irk) dogrultusunda degil de kendimiz gibi (erdemlerimiz, inanclarimiz, dogrularimiz) düsünürsek daha medeni oluruz. (Almanya da kismen bizden iyi olsa da yine de bu konuda cok yol katetmis sayilmaz). Din ekseninde bakildiginda ise insanlar inandiklari dinin erdemlerini icsellestirmek yerine, o dini yasayan örnek oldugunu düsündügü insanlar gibi yasamayi tercih ediyorlar ve bu insanlarin iyi ve kötü tüm özelliklerini taklit ediyorlar, ve bunun icin de her devirde kendilerine bir örnek dini lider olusturuyorlar( bahsettigim dini liderler den kastim peygamberler degil).

işin sırrı ikinci dünya savaşı sonrasında diil hocam, öncesinde.

çabuk filan dill, çok uzun zaman, en az 500 yıl.

Martin Luther'den itibaren bakmanız lâzım.

Hitler sadece bir yol kazası. Gidişat gayet istikrarlı 500 yıla baktığınızda.

@compadrito ben de öyle düsündüm de aradaki hitler de es gecilecek gibi degil, insanlar komsularini ihbar etmis yahudi diye. halkin da katilimi var soykirima.
bir de onlar böylesi degisirken biz neden geriye gidiyoruz aklim almiyor.

@comptrol, haklisin, belki de yeterince dibe batmadigimiz icin cikamiyoruz ülke olarak.

alman hayranligiyla buyumemis olup almanya'ya gidip yasayan herhangi bir turk almanlarin humanist olmadigini bilir bu arada. hayvan gibi irkcilar bakmayin siz gecmiste cikardiklari dusunurleri filozoflari ya da simdiki ekonomik durumlarini avrupa'daki. hak hukuk olabilir ama bu almanlarin yabancilara bakisini degistirmiyor. turkum dediginde insanlarin yuzundeki igrenme, dalga gecme ifadelerini gordugunuzde, bir cok insanin bildigi halde ingilizce konusmadigini bizzat tecrube ettiginizde anliyorsunuz ne kadar igrenc insanlar olduklarini.

@babamasoliimbananickaldirsin 3 senedir avusturya+almanya'da yasayan biri olarak -ki en fanatik naziler avusturya'dan cikmistir diyorlar burda- dedigine katilmiyorum. 2-3 kez irkci tiple karsilastim onlar da ciddi mevzular diildi. türkiye'de her gün tipinden, aksanindan, giyim tarzindan, maddi durumundan dolayi insanlara yapilan ayrimciligi düsününce cok da batmiyor. ütopiklestirmiyorum ama gercekten türkiye'ye göre cok daha hümanist bir ülke.

@kimse dogrudur hocam herkesin tecrubeleri ayni olmuyor. almanya'da yasarken benim tanistigim cogu alman dedigim gibiydi. turkiye ile karsilastirmiyorum tabi turkiye'de de anormal boyutlarda. dogru duzgun diger ulkelerle karsilastiriyorum.

ben de avrupalıların hümansitlğinin kağıt üzerinde olduğuna inanıyorum, kendilerinden farklı olanlardan korkuyorlar ve onları sevmiyorlar, kibirleri var. Herkes öyledir demiyorum ama bu tip ırkçılar her yerde.
İzmir gibi aslında, çok moderniz, sevimliyiz derler ama kürtten korkarlar, istemezler falan.

Genç ve karşı cinslere bakarak değerlendirmeyin, orta yaşlı, hemcinslerin tavrına bakın, size tavrı da değil, siz okumuş genç, düzgün giyimli insanlarsınız, türk işçilere bakışlarını inceleyin.

Alman hayranı falan değilim. Ancak Almanların tarihinde her zaman halk hükümranlığına yönelik bir yapı olduğunu düşünüyorum. Germen kültüründe de Feodal senyörler, Klise, Federal Devlet şeklinde bir yapılanma mevcuttu. Anlaşılacak o ki, Almanya her zaman halk odaklı bir yaklaşımdaydı. Bizim gibi en iyisini eşim bilir mantığına sahip bir toplumda, devlet işini en iyi Padişah bilir diye bir kişinin elinde değildi koskoca ülke. (Adamların tarihinden çıkan insanları araştırman bile bu sorunun cevabını sana verebilir. Örneğin, Martin Luther.) Bize gelince, o yüzdendir ki Atatürk gibi bir liderine sahip çıkmayan bir Türk halkıyla Hitler gibi bir lidere sahip çıkan Alman halkı karşılaştırılamaz. Emin ol onların Atatürk'ü olsaydı şuan dünyanın dengesi çok ama çok farklı olurdu. Geçenlerde bir Alman arkadaşımla konuşurken, konu Hitlerden açıldı. Dünyaya karşı olan tutumundan rahatsız olanlar olabilir ama biz onu gönülden seviyoruz dedi ve daha sonra tek kelime dahi etmedi. Arkadaşım Hitler gençliğinden değil buna adım gibi eminim. Onun bu sadakatine saygı duydum. Dikkat et hiçbir Alman başbakan dahi Hitler hakkında konu açıldığında tek kelime etmez. Gel gelelim Hitler'in saygı duyduğu bir lider olan Atatürk'ün halkına... Durum çok ama çok farklı. Hem de her açıdan. Atatürk'e her türlü çirkin etiketi yapıştıran bir gençlik var. Hitler ile Atatürk kıyaslamak doğru değil ancak ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım. Hala daha şeriat diye bağıran insanların olduğu bir ülkede yaşamak inan çok sıkıcı.

almanlar demokratik değil bence.

biraz içlerine girince anlıyorsunuz. yalnızca seçmeleri gereken fazla bir şey olmayınca demokratik süreç kolay işliyor.

adamlar her boka kural koyuyor ve manyakçasına kurallara uyuyorlar. dolaylı bir koyunluk var.

insan hakları mefhumu da kurallar üzerinden yürüyor. kuralcılıkları başarıya götürüyor.

biz oryantalist bir milletiz. ortadoğu ezgileri var. içinde insan olan her sistemimizde adam kayırma, tanışını araya sokma vb. var.
o nedenle polis yerine mobese, bilgisayarlı kura gibi sistemler koyuyoruz ki insan kavramı devreden çıksın. yoksa bu seferlik idare et muhabbetinin sonu gelmiyor...

Google maps API ile olur. developers.google.com

burdan görüldügü kadariyla internet connector de aliyorsun, eger local database kullaniyorsan (sqlite) kodalarda bi problem var network baglantisi kurmaya calisiyor, eger network uzerinden baglanmaya calisiyorsan baglanti connect asamasinda bu hatayi aliyorsun. Mutlaka loglarin icinde hatayi aldigin kod satiri vardir ama bu screenshot da bu kadar görülüyor, hata loglari asagiya dogru gidiyor. loglari text dosyasi olarak kaydedip koyarsan daha rahat yardimci olunabilir.

Göndermiyor. Kesin bilgi.

(Sonradan aksi yönde kanuni bir düzenleme olmadıysa) Bankasına göre değişir.

Gecen ay HSBC türkiyeyi aradim, yurd disinda yasiyorum o yüzden yenileme icin göndereceginiz türkiyedeki adresden kart teslim almam imkansiz, o nedenle iptal edin dedim. Almanyaya gönderdiler 2 gün icinde.

Amex'e başvurabilirsin. Arayıp Amex'e çevirmek istediğini söyle bence.

Yapi Kredi bana gonderdi.

pencere eni ve yüksekligine göre element boyutlandirma islemini javascript ile yapmak en son caredir. responsive özelligini css ile verirsen cok daha esnek, kolay ve hizli olur. ayrica client makinada ekstra javascript calistiracagina css ile rendering sirasinda yaparsin boyutlandirmayi. Bunun icin bircok yöntem var en basit islemler icin css de width boyutlandirmasinda kesin bir deger yerine yüzde kullanabilirisin. (width: %80 gibi.) Eger bu yeterli olmazsa yani boyutlandiracagin element daha karmasik bir yapiya sahipse "media query" kullanabilirsin. developer.mozilla.org . "Responsive web" cözümlerine bir bak bence code.tutsplus.com Bunlar yeterli gelmezse (Slider yapmak icin bence yeterli gelir) en son olarak $(window).width(); , $(document).width(); ve screen.width; ile javascript ile tekrar boyutlandirma yapabilirsin. Kodu basta yazmak programcilik cözümü degildir.

hocam problem boyutlandırma değil, zaten slider css'den boyutlanıyor. ama örneğin: genişlik 1000px iken bir defa hesap ediyor genişliği falan ve ona göre işlem yapıyor. ondan sonra ben ekranı 200px'e küçültsem bile, o resim genişliğini 1000px olarak alıp ona göre slide yapıyor.

yani, pencere boyu değiştiğinde, benim hemen baştan genişliği öğrenip fonksiyonun en başına dönmem gerekiyor.

windows resize function icine css degerlerini yazican abi. slider'in width'i, slider icindeki item'larin width'i, onlarin birbirine olan uzakligi vs..
madem jquery kullaniyosun cok guzel responsive jquery slider cozumleri var bikacini dene, kaynak kodlarini incelersin

yolyola.com

kullanmadım ama şu sıralar en popüleri bu sanırım.

Güvenin siteyle ne alakasi var, en güvenli siteyi de güvenilmez insanlar kullanabilir. Bir site kendi kullanicisina nasil kefil olabilir ki. Bence o ise hic girme. Bir insan gayet makul ve güvenilir olabilir ama yolda her an fikir degistirebilir. Otobus, ucak bulamazsan ve baska güvenilir yöntemin yoksa bir araba kirala ya o kendi kiralik arabayla gitsin, ya sen birak, ya da cok güvendigin tanidigin biriyle cöz bu isi. Türkiyede car pooling e güvenme

Arabayi taksiyle 20-25 lira yazacak guvenli bir bolgeye park et. Sana 1 haftalik park ucreti 50 lira olur.

sabihanın park fiyatlarına bakmıştım internetten bana 180e falan geliyordu 1 hafta kalması, gidiş dönüş benzin şu bu
komple taksiyle gittim, taksiyle geldim, arabam da evde park yerinde durdu
10 günlük tatil dönüşü bir de araba kullanmakla uğraşacağını düşün
ben küçükçekmece'den 150 ye gitmiştim, sizin o kadar uzak değilse daha bile ucuzdur

ben bursa'dan geleceğim arkadaşlar. 5 kişi geleceğiz. kişi başı 30 tl servis ücreti. git gel 300 lira. 300 lira ile ben 1000Km yol yapıyorum arabayla.

sabiha gökcene yakin bir alisveris merkezinin otaparkina parket, oradan da taksiyle git. havalimanina yakin bircok alisveris merkezi var en fazla 20 tl taksi parasi verirsin. dönüs saatine de dikkat et döndügünde alisveris merkezi kapali olabilir.

Daha önce kullandım, arkadaşlara da burada tavsiye ettim 2-3 duyuruda..
www.eksiduyuru.com

15 günlük abonmanlık 213 liraymış.
www.sabihagokcen.aero

evet sabiha gökçen fiyatları çok uçuk. iş adamlarına göre fiyatlar onlar. avm ya da ispark daha mantıklı.

kafein.

bol kafein ve yoğun karbonhidrat sayesinde bünyeyi kandırıyor bir nevi.
kafein ile beyni uyandırıyor, metabolizmayı hızlandırıyor sen de kendini enerjin yerine gelmiş zannediyorsun.

özellikle kahvenin vs. uykuyu engellemesinin nedenide bu uyarıcılardan kaynaklı. yoksa bir marifetleri yok sağlıksal açıdan. bir nevi msn'de titreşim göndermek gibi düşün.

Taurin.

tamamen psikolojik. enerji falan verdikleri yok.

Kendimden örnek verecek olursam ihtiyacım olan bir zamanda birkaç kere tükettim hiç enerji falan vermedi. Tadını da hiç beğenmedim.

Sporcu içeceği diye başka bir seçeneğini söylemek istiyorum multivitamin kompleksi var o hastayi bile topluyor.

bugüne kadar bir işe yaradıklarını görmedim
redbull
powerade
burn
5 hours energy


hiç birisi en ufak bir etki göstermedi

Enerji icecekleri aslinda iki tip, sporcu enerji icecekleri ve kafein bazli olanlar. sporcu enerji icecekleri genellike kolay enerjiye dönüsen seker türevlerini kullaniyorlar. Kafein bazli olanlar Redbul, Burn felan beyni uyariyor, fiziksel olarak enerji kazandirmiyor, beyin algilarin artiyor, spor icin uygun degil bu tarz enerji icecekleri. Daha cok ders calisma, uykuyu azaltmakla alakali. Ayrica bunlarda taurin de var, bu aminoasit sinir sistemi icin önemlidir ve kan icindeki minaral seviyesini düzenler.

benim dusuncem kafein hayat ve toplumlarin gelismesi icin cok onemli ama ayni oranda tehlikeli. Kafein ögrenme ve algilamayi arttiriyor (her ne kadar bazi bilimsel makaleler etkisini psikolojik oldugunu söylese de aksini iddia edenler yani gercek etkisi oldugunu söyleyenler cok daha fazla). Toplumlarin gelismislik düzeyi ve kafein tüketimleri arasinda korelasyon oldugunu düsünüyorum. Ama bunun yaninda da kafein kalp krizi riskini arttirir ona da dikkat etmek gerekir.

Ben kafeinin şöyle çalıştığını okumuştum bir makalede;
kafein aslında enerji vermiyormuş, vücudumuz yorgun olduğu sinyallerini gönderiyor ya beyne (ya da tam tersi); hah işte o sinyalleri bloke ediyormuş. Yani yorgunsun veya enerjin yok ama beyin bu bilgiyi algılayamıyor ve seni enerjik ve algın açık zannediyor. yani çok ağrın varken ağrı kesici almak gibi bir şey, aslında ağrın hala var ama sen bunu hissedemediğin için ağrın gitmiş sanıyorsun.
o yüzdendir ki bu içeceğin etkisi geçince eskisinden beter oluyorsun, caffeine crash dediğimiz şey. çünkü zaten enerjisizken kendini enerjik zannedip bi sürü şeyler yapıyorsun, zaten yorgun olan vücut iyice yoruluyor içten içe, sonra etki geçince de yere yapışıyorsun.

Vermiyor. Daha sonra kullanman gereken enerjiyi önceye alıyor seni sonra bitkin düşürüyor.

saklı enerjını kullanıyor muhabbetı vardır yanı sıstem beynı uyarıyor e tabıı kana karısınca sarhos etmıyor daha fazla ayık yapıyor daha dıkkatlı daha konsantre daha fazla enerjık mesela acken mısbon tarzı sekerlerı kullanın aclıgınızı bellı bır sure bastırır. saklı enerjını yanı oda yaglardır bı ornekte turabı ıcın yola cıkmadan ınce adama yag takvıyesı yapıldı aclık yuzunden sabır sorunları yasadı nedenı ıse o butun vucudunun kas olması dolayısıyla yag oranın dusuk olması dolayısıyla aclık ve enerjı kaybı vucuda hızlıca nufus edıyor ve cokertıyor adamı yanı neymıs yag ve karbonhıdrat varsa vucutta yeterınce ek olarak onların kullanılmasına sebep olacak maddeler ıcerır belkı dırek degıl ama dolaylı yoldan bu yontem ısler.

webde PHP ve Ruby populer, son zamanlarda Ruby öne cikiyor. Back-End de daha güclü olsun diyorsan C#, güclü ayni zamanda da platform bagimsiz olsun istiyorsan Java tavsiye ederim. Kisa sürede sonuc göreyim, Front-End ve görsellik ilgimi ceker diyorsan HTML5, CSS3, JavaScript ve Javascript kütüphanesi JQuery ögren bence. Ayrica database icin mutlaka SQL ögren.

Web kodlama icin bunlardan birkacini bilmen gerekiyor, 1 tanesi ile bir web sitesi cikmaz. Ama programlamaya tekrardan isinmak icin HTML ve CSS ile basla (Aslinda bunlar programlama dili degildir, ve cok cabuk ögrenilir), daha sonra JavaScript+JQuery ile devam et. Daha sonra PHP, Ruby, C# veya Java dan birini secersin.

Başlamak için ilk adım cümlesindeki ilk adım: youtu.be

coursera.com'da scala ogretiyorlar.

yapay zeka ve reklam işleriyle uğraşmış biri olarak söylüyorum basit düzeyde yapay zeka diyebiliriz evet.

edit: yapay zeka'da da kullanan çeşitli algoritmalar var. bunu baktıysa bunu getir gibi basit bi if'e yapay zeka diyemeyiz tabii ki. yapılan şey gezdiğiniz yerlere bakarak bir havuzda bulunan ürünlerden ilgilieneceklerinize karar vermek. bu da veri madenciliği dendiği gibi. ve bunda yapay zeka algoritmaları da kullanılır.

(bkz: bu cookie harika bişey dostum)

eskiden xss yöntemiyle verileri ele geçirirdik

yapay zeka olması için bence kendinden de bişeyler eklemeli işin içine, öngörüde bulunmalı, tahminler yürütmeli (tamamen kendi başına, başkalarının girdilerini dikkate almadan). bu senaryoda senin seçtiğin ürünü diğer sayfalarda da göstermesi onun zeka belirtisi değil, sadece programlananı yapması.

program ile yapay zekayı karıştırmamak gerekli. çok farklı şeyler. komut ile yorum unsurları var en başta.

ona tıklıyorsa bunu sun,
bunu tıklıyorsa şunu sun;
mantığında çalışan bir sisteme yapay zeka denmez. yapay zeka olması için çıkarım yapıyor olması gerekir.
mesela sen xperia z2 baktın. site bunu "akıllı telefon" olarak görecek. "akıllı telefon seçilirse karşısına cep telefonu aksesuarı sun" komutu varsa otomatikman kendi veritabanından kablosuz şarj cihazı önerileri çıkar. yani, her şey önceden planlanmıştır. yapay zeka olabilmesi için önceden programlanmamış bir komutu vermesi gerekir. "hmm, z2 almış bu, demek ki sony seviyor, kesin ps'i de vardır bunun. ne versek, hmm, yeni oyun almış mıdır acaba. indirimde watch dogs var, gösterelim bakalım bunu" derse yapay zekadır derim ben.

yapay zekanın temeli öğrenme ve sorun çözmedir. burada bir öğrenme prosesi yok.

Ortada bir öğrenme var mı? Atıyorum X marka ayakkabı incelediğinizde sadece X ayakkabıyı mı önünüze getiriyor, X ayakkabının satıldığı bir yeri mi önünüze getiriyor, "X ayakkabıyı seven, şunları da sevdi" diye bir katkıda bulunuyor mu? İlki pek yapay zeka sayılmaz, olanı önünüze sunuyor sadece, bir öğrenme yok. İkinci de Yapay Zeka'dan çok öğrenmeyen basit bir Veri Madenciliği işi, üçüncüsü ise Yapay Zeka'nın işi.

Eger programci bir deger X ise sonuc Y dir gibi bir algoritma yaziyorsa ve o isi algoritmanin kendisi yapiyorsa bu bildigimiz programlamadir. yapay zekada ise o isi yapan algoritma degil ögrenme algoritmasi yazilir. Bunu su sekilde basitlestirebiliriz. Basit bir program düsünelim, bilgisayara en sevdigin renk nedir diye soracaz ve bilgisayar bir renk söyleyecek. Temel olarak programlama algoritmasinda programci algoritma icinde ya o rengi verecektir, mesela cevap olarak "Mavi" diye cevap dön diyecektir, ya da rasgele bir renk dön diyecektir ama rasgele oldugu icin de dönülen renk nedensiz olacaktir. Ama yapay zekada programci bilgisayara deneyimleme algoritmasini yazacaktir, bilgisayar cesitli renkleri inceleyecek deneyimleyecek ve kendi zekasina göre degerlendirecektir. Buna karsilik bir renk dönecektir, rasgele olmayacak ve her bilgisayar farkli bir renk dönecektir. Yani kisaca bilgisayar ögretileni degil ögretilmedigi halde bilgi üretirse yapay zeka olur, programcinin etkisi sadece ögrenme yönteminin algortmasi ile limitli olur. Cookieler üzerinden yapilan reklam secimi yapay zekadan ziyade algoritmadir. programci tüm olasiliklari önceden kestirmisir ve sonucalari da belirlemistir.

Şuan dünyada tam anlamıyla yapay zeka adında birşey yok. Adına AI dediğimiz belli kuramlara ve disipline dayalı olarak olusturulmuş algoritmalar var sadece.
Yani şuan yapay zeka dediğimiz şey genelde hedeflenmiş veriyi yorumlama işleminden öte geçemiyor. Bu sebeple programcının önceden öngördüğü konulara,başlıklara veya amaçlar ilişkin sana bağıntılı gibiymiş gibi görünmesini sağlayan daha önceden hedeflenen ve yorumlanan içerikleri görüyorsun sadece.
Yapay zeka programcının inisiyatifi dışında enformasyon edinebilme ve bunu yorumlayabilme işlemidir aslında.

dediğin sistemi hepsiburada.com için yazmış birisi olarak söyleyim :) hiç yapay zeka ile ilgili değil :) çok basit bir algoritması var.Sadece reklamcılıktaki "retargeting" , "lead Pixel" i "Behaverol Targeting" konularına bakarsan işin yazılım tarafının kolay olduğunu göreceksin.kolay dediğime bakma mantık basit ama database tarafı bir hayli güçlüdür.

son olarak herşey cookie üzerinden gider.User'a ait bütün datalar cookie lerde.

Heidelberg güzeldir, sana arabayla 1 bucuk saat uzaklikta. Ayrica Luxemburg'a da gidebilirsin.

Mitfahr sitesine uye ol
Plan yapmadigin haftasonu 5 kisi bir araya getir stajdan bulursun haftasonu bileti alip cevreyo gezin
Paris cok yakin 4 saat bir haftasonu gidersin beğenirsiniz çok gidersin
İs/staj çıkışı arkadaşların ile bir şeyler içmeye çık
Okulda değilsen okula git erasmus kulubunu bul okul kapalı gerçi orada birileri ile tanisirsin
Turk işçileri ile haftasonu dışarı çıkma amaçları varos alman kızlarını isci olmak için yatağa atip nikahı basmak genelde
Fransa coook yakin bol bol fransaya Geç
İngilizcen ne kadar kötü olursa olsun sorun etme konustukca dinledikce öğreneceksin.
Bir de eyaletin otobus karti var ondan aylık al ise gidiş geliş ve şehirlerarası ulaşımda işine çok yarar.
Türkler ile çok takılma

Sevgiler.

kampüs içerisindeyim erasmus kulübünü hiç duymamıştım onları bulmaya çalışayım.
staj yaptığım yerde maalesef kimsecikler yok tek başıma takılıyorum arada asistan gelip sorularımı alıyor o kadar, yani 5 kişi işi baya yaş.
iş çıkışı kampüste ne yapabilirim bilmediğimden, yurda dönüyorum(cusanushaus) sonra çıkıp biraz bisiklet falan kullanıyorum. Fransada nereleri tavsiye edersiniz?

edit: erasmus kulübünü nerden bulabilirim_

mitfahrgelegenheit.de'ye takil..

aylik eyalet bileti almaya kalma 200euro'nu ic eder deutschebahn.

ofisteki arkadaslarin almansa, uyuzlardir onlari bir yere cikarmak imkansiz gibidir. oradaki yabancilara bak. erasmuscularin fb grubu vardir, oradan onlarin yaptigi aktiviteleri takip edebilirsin. internations diye bir grup var oraya da uye olabilirsin, almanyada farkli sehirlerde toplantilari oluyor.

hicbirini bulamazsan atla tek basina git bir yerlere, hostellerde kal. muzeleri gez etc..

ha unutmadan, surada ucuz tren biletleri oluyor seferden birkac gun once 19-29 euro gibi rakamlara dusuyor. www.ltur.com/de/bahn.html?omnin=TopNavi-DB

Couchsurfinge degir birilerini bul

almanya'da freiburg, mannheim, karlsruhe'ye gidebilirsin. freiburg'ta yazin sarap festivali vardi ne zamandi hatirlamiyorum. basel'e gidebilirsin isvicre'de. fransa'da strassburg'a gidebilirsin sabahtan, aksam da donersin. (meinfernbus.de)otobus ile 8 euro ve 1 saat 40 dakika orasi.

bölümümdekiler maalesef alman ayrıca deli gibi çalışıyorlar ben 4 gibi çıkıp gidiyorum(proje derdindeler şu sıralar ağustos 15 gibi bitmesi gerekiyormuş).
hazır yetkili abileri bulmuşken nerden alışveriş yapabilirim? ucuza birkenstock, the north face gibi victorinox çakısı gibi şeyleri nerden ucuz alabilirim? veya alabilir miyim?
saat alma gibi bir derdim var isviçreye geçiş mantıklı olur mu? (saatin bütçesi ayrı)

ayrıca çok teşekkür ederim baya yardımcı oldunuz.

Onların Bayramları oluyor bekle bayram ertesi alırsın her yerde düşüyor fiyati.

bayram derken şu 15 ağustosta olan mı?

Yep

hangi bölüm? hangi üniversite? belli bir kural yok ki.

Her üniversitenin kosul listesi oluyor, eger bölüm ingilizce ise neredeyse her üniversite toefl ister (istemeyenler ise bachelor egitimini ingilizce tamamlamis olanlari tercih ediyor). Üniversiteye kabul sirasinda Toefl cok önemli bir kriter oluyor. Almanca bölümler icin de en az C1 seviyesinde almanca isterler. Bunlarin disinda master bölümleri icin not ortalamasi, Bachelor bölümler icin üniversite sinavi puani ve türkiyede kazanilmis olan okul önemli. Ek olarak da iyi bi motivasyon mektubu, ve referans mektubu olursa sansin artar(Referans mektubu akademik veya profesyonel bir yöneticiden olabilir. Akademik ünvanli kisiden alinan mektup Prof. Dr. ünvanli biri ise cok büyük avantaj. Profesyonel yöneticiden alinan mektup alman sirketinde calisan bi yöneticiden alindiysa büyük avantaj.) Bu mektuplar cok kritik degil sadece degerlendirmede sansi arttiracak faktörler.
www.daad.de burada cok kaliteli bilgi bulabilirisin. Istanbul subesi icin www.daad.de ankara subesi icin ic.daad.de

bölümün tam adi informatik mi? okulun sayfasinda informatik yüksegiyle alakali bir sey göremedim, sadece lisans yaziyor.

bir de almanca biliyor musun?

Viyana üniversitesi direk basvuru aliyor. Belgeleri zaten internet sitesinde var. Ben TR'de ielts alip basvurmustum. Ama almanca olmadan sadece ön kabul alabilirsin. Sonra üni'deki almanca kursuna gitmen gerekir bilmiyorsan.

Bu is icin yapilmis lavabo-ac denen malzemeler var. Onlari da kullanmamak lazim. Ileride her turlu sikintiyi cikarabilir.
Bence bir tesisatci cagirip giderinize baktirin. Aslinda kendiniz de yapabilirsiniz eger kabinse. Altindaki bolme cikiyor. Orayi acarak temizleyebilirsiniz. Bazen giderin sifonunun pozisyonundan dolayi da tikanma yapabiliyor. Bu onerdigim kesin cozum tabii

@aynov teşekkür ederim ama,
Tuz ruhu plastik borulara zarar verir mi?

lavabo açıcı tozlardan almanızı öneririm. bunlar sadece organik maddeleri çözdüğü için tesisata bir zarar vermez.

tuz ruhu plastik kutular içinde saklandığı için plastik boruya da zarar vermez muhtemelen. ancak yıllar önce, alt katında internet kafe bulunan bir evde boruya tuz ruhu döküldüğünde boru erimesinden internet kafedeki müşterilerin üzerine tuz ruhu geldiğini ve adamın başının ciddi ciddi belaya girdiğini okumuştum. alaşımları farklı olabilir, her şey olabilir. bence de öncelikle lavabo açıcı maddelerden kullanın(buharını kesinlikle teneffüs etmeyin) olmazsa da bir tesisatçı çağırın.

Tuz ruhunun etken maddesi hidroklorik asittir.
Hidroklorik asit pvc kaplarda depolanabilir.
Pis su boruları da pvc den yapılır. Dolayısıyla tuz ruhu pvc borularınıza zarar vermez.

PVC ye zarar vermez ama bazi durumlarda baglanti yerlerinde izolasyon malzemesi olarak PVC haricinde de malzeme kullanilabiliyor. Lavabo acici kullanmak daha güvenilir bence.

inceledin mi?
gis.stackexchange.com
www.paulund.co.uk

sağ tıuklayıp burası neresi dediğinde yazıyor koordinat; prntscr.com

çok fazla yer için lazımsa api kullanabilirsin

maps.google.com

oha sağ tıklayınca mı vay anasını bea.

Google map latitude/longitude bilgileri KML formati olarak export edilebiliyor. Google nerdeyse 3 ayda bir map arayüzünü degistirdigi icin tam olarak bilemiyorum ama "KML export google maps" diye arama yaparsan önüne cikacaktir. developers.google.com

//Receive departure address
departLat = map.markers[0].getPosition().lat();
departLng = map.markers[0].getPosition().lng();

map.markers : haritadaki markerlari tuttugum bi arraydi.

soruyu buraya yazarsaniz daha cok cevap alacaginiz gibin ayni zamanda ayni seyleri merak eden diger kullanicilar varsa onlar da okurlar meraklarini giderirler efenim.

butceniz nedir uygun ucret cok degisken. evet vize gerekir bir bakip cikacagim olmuyor avrupa birligindeki her ulke icin vize gerekir ne sebeple giderseniz gidin, dil okulu + master yapmak isterseniz bir universiteden sartli kabul alip o sekilde vize alabilirsiniz. dil okuluna gidersiniz almanca sinavini verdikten sonra master a baslarsiniz. ya da ingilizce master programlari var onlar icin de a2 seviyesinde almanca isteyebiliyorlar ama. siz genel arastirmanizi yapin da akliniza takilan spesifik sorulari sorun bence, deutschstudent.de nin forumunu makaleleri iyice okuyun bir de.

rica ederim. turkiye'de kurslar cok daha ucuz. en azindan a2 veya b1 seviyesini turkiye'de bitirip gitmeniz hem ilk 1 2 kuru atlamaniza yardimci olur hem de orada cok rahat edersiniz baslarda.

benim gittigim intensiv kursta 1 kur 2 ay suruyordu ve 400 euroya yakindi. kurlar a1 a2 b1 b2 c1 c2 seklinde. ama ondan ucuz kurslar vardir kesin arastirmak lazim.

Almanyada dil kursu icin vize alman gerekli ama diger vize türlerine göre daha kolay aliniyor. Dil kursu ücretleri cok degismekle beraber en uygun dil kurslari "Volkshochschule"ler oluyor. Bunlar devlet destekli dil kurslari, istenilen sehre göre arama yapabilirisin "Volkshochschule Berlin" gibi. Bunlar aylik 40Euro dan basliyor. Bu dil kurslarina daha cok farkli yas gruplarindan göcmenler gidiyor ve bircogunun konusma pratigi olmasina karsin gramer egitimi icin gidiyorlar. Dil kursu icin kendinize uygun ya ve egitim seviyesinde insanlarla beraber ders almaniz, o nedenle en uygunu üniversitelerin dil kurslari. Üniversite dil kurslarina genelde uluslararasi ögrenciler katilir ve ücret de aylik 100Euro dan baslar yaklasik. Master egitimi düsünüyorsan gitmek istedigin üniversite de arastirma yap, her üniversitenin international office ilgileniyor dil kurslari ile, onlara sorabilirsin. Onun disinda Goethe ve Berlitz gibi daha kaliteli ve pahali alternatifler de var. Bir de dil kursuna kaydolurken mutlaka bir yada iki ders deneme al, begenmezsen paranizi iade alabilecegin dil kursuna kaydolun, cünkü dedigim gibi dil kurslarna cok farkli sosyal, yas, egitim gruplarindan insanlar katiliyor ve kendine uygun olmayan grupla beraber ders alirsan hem dil pratigi hemde seviye olarak problem yasarsin.

genelde 10,000 euro limit vardir, elbette el konmaz, gider deklare edersiniz gumrukte direkt gecersiniz.

www.mfa.gov.tr
Yolcu beraberinde Türk Parası veya döviz getirilmesi/götürülmesi mümkün müdür?

- Yolcuların Türk Parasını ve dövizi beraberlerinde Türkiye'ye getirmeleri serbesttir.
- Yolcular, 5000.-ABD Doları veya eşitine kadar efektifi ve en çok 5.000 ABD Doları karşılığı Türk parasını beraberlerinde yurt dışına çıkarabilirler.
- Dışarıda yerleşik kişiler ile Türkiye'de yerleşik sayılmakla birlikte yurt dışında çalışan Türk uyruklu kişiler, yurda girişlerinde beyan etmiş olmak, Türkiye’de yerleşik kişiler ise bankalar ve özel finans kurumlarından döviz satın aldıklarını tevsik etmek kaydıyla 5.000.- ABD Doları veya eşitini aşan miktarlardaki efektifi beraberlerinde yurt dışına serbestçe çıkarabilirler.

Gumruge beyanda bulunurken soruyorlar kagitta, yaninda x miktardan fazla nalit var mi diye. Varsa ve hayir diyip yakalanirsan sikinti cikiyor. Evet dersen ne oluyor onu bilmiyorum.

Lost'ta olmustu oyle bir sey, amerikalilar paraya el koyuyoruz evrak islemlerinden sonra ancak geri alabilirsiniz fln demisti bir karaktere.

www.hmrc.gov.uk
google'da cikan ilk sayfa. sinir 10.000 euro veya degerinde doviz.

senede 6 defa hollandaya giris cikis yaparim. cok nadiren gumrukten cikarken (hollandaya giris yaparken) gumruge tabi esyaniz var mi diye sorarlardi, ilk defa gecen sefer direkt "yaninizda ne kadar para var" diye sordular (200 euro filan vardi), inanmadilar ve icigima cicigima kadar para aradilar. yani 5 senedir ilk defa gordum ama sansa bagli olarak kontrole denk gelinebilir, aklinizda olsun.

c, c++, ve java ücünde de iyi noktaya gelmek biraz zaman alir. Her ne kadar java ve c++ temelde c benzeri olsa da ücününde karakterleri farklidir. Bence ilk planda hangisine yönelecegini sec, tabi secerken ögrendikten sonra ne yapmak istiyorsun onu göz önüne al. Web ya da mobile uygulama yaparim diyorsan C ile yapman pek mantikli degil (eger cihaz donanimini ilgilendiren yazilimlar yazmayacaksan), onun yerine Java ya yönelabilirsin. C++ object oriented bir dil(her ne kadar OO yazilimi zorlamasa da). Yani kisaca ögrendigim programlama dili ile ileride sunu yapmak istiyorum dersen sana daha spesifik kitaplar önerilecektir. Cünkü her biri ile o kadar farkli alana yönelebilirsin ki. Mesela java icin bu (bkz: http://www.amazon.com/Head-First-Java-2nd-Edition/dp/0596009208/ref=sr_1_2?ie=UTF8&qid=1404391860&sr=8-2&keywords=java) kitabi önerebilirim. Fazla derine inmez, basit anlatir, olayin geneline inmene yardimci olur. bu ise (bkz: http://www.amazon.com/Professional-Java-Applications-Nicholas-Williams/dp/1118656466/ref=sr_1_1?s=books&ie=UTF8&qid=1404391953&sr=1-1&keywords=java+professional) java ile profesyonel web icin iyi bi kitap. Ya da java daha detaylarina inmek istiyorum dersen baslangic olarak kaynagindan (bkz: http://www.amazon.com/Java-Complete-Reference-Herbert-Schildt/dp/0071808558/ref=sr_1_10?s=books&ie=UTF8&qid=1404392060&sr=1-10&keywords=java+professional)

bu youtube kanalinda turkce videolar bulabilirsin

www.youtube.com

@emrahday teşekkürler, bi de mesaj attım konuyla ilgili.
@novocaine teşekkür ederim.

eclipse ya da netbeans java tutorial diye aratabilirsin.

gelecegiyazanlar vardi

o videolar cok eski. bosver onlari, surdan basla sen developer.android.com

www.universiteplus.com

@crucio nun dedigi gibi internette bircok kaynak var ama bircogu eski. Android de yildan yila cok degisiklik oluyo, bazen yapisal bazen de proje gelistirme hizini arttiracak yenilikler oluyor o nedenle isin kaynagindan takip etmek (bkz: http://developer.android.com/training/index.html )

gecmis olsun. aslinda derdini biraz anlatarak, durumdan haberin olmadigini soyleseydin o cezayi odemezdin. biletin gecerli oldugu sinirin disina ciktigini tahmin ediyorum. biletciden 2-3 euro gibi bir paraya zusatz ticket satin alabilirdin. senin deneyimsizligin ve biletcinin .bneligine gitmis 40 euro'n. benim birkac defa basima geldi. bileti alamadan, tren geldi. bir sonraki treni beklemek istemedim, 2-3 euro parayi odeyip zusatz ticketimi biletciden almistim. olur boyle seyler. ceza da senin vizeni etkilemez.

cezanin vizeyi etkilemesi imkansiz.

Haberleri bile olmaz cezadan diye düşünüyorum.

asla etkilemez, aynisi basima geldi hicbir sorun olmadi. Cezani odedikten sonra bir daha karsina cikmaz bu. sonucta insanlik hali biletini evde unutabilirsin, ya da yanlis bilet alabilirsin. icin rahat olsun.

Ama ceza ödeme makbuzunu asla kaybetme, yarin bi gün ödememissin derler yine ödemek zorunda kalirsin.

tam olarak bilmiyorum ama yaklaşık bi fikir vermek istedim.

asgari ücret saatte 9 dolar herhalde. brüt bu. üzerinden vergi kesilecek. günde sekiz saatten senelik brütü 20 bin dolara yakın, aylık neti de bin dolara yakın olabilir. hesaplamadan, kafadan yazdım. hata olabilir. eyaletten eyalete mutlaka değişir.

kolanın fiyatını bana sorma. ama, suya yakın ve belki de daha ucuz.

öğretmen herhalde senelik 40-50 bin brüt alıyodur. tahminen söylüyorum. aylık neti 2 bin 2500 dolar gibi bişey olabilir. Ohaaa, ne biçim paraaaaa! demeden önce, ev kirasının o maaşın yarısını, bazen yarısından fazlasını götüreceğini hesaba katın.

Belediye otobüsünde en kısa mesafe, 1 dolar 25 cent. Eyaletten eyalete mutlaka değişiyodur. Metro 2.5 dolar. New York aylık sınırsız metro kart 113 dolar. Ama sınırları var tabii. 15 dakika ara vermeden çalışmıyo filan. Tek kart alalım iki kişi gidelim'i yemiyo yani.

Kira eyalete göre çok değişiyor. Houston'da 700 dolara doğru dürüst bir 2+1 daire olabilirken, Manhattan'da 1500 dolara boktan bir oda olamıyor.

Sınırsız internet 100 - 150 dolar olabilir emin değilim. Kablo TV + internet şeklinde.

Gazetenin en ucuzu 1 dolar gibi heralde. New York Times Pazar günleri 5 dolardı heralde. Hafta içi de 1.25 miydi neydi?

Ulan hiçbişeyi tam bilemedim, ben burda yaşamıyom galiba.

Köprü geçişini çok iyi biliyom çünkü kol gibi giriyo: 13 dolar! (10 sene önce 6 dolardı).

Arabam var, benzinin galonunu da tam bilmiyom. Galonu 4 dolara yakın bu eyalette. California'da çok pahalı galiba. Ama Türkiye'ye kıyasla, benzin Türkiye'de 3 misli pahalıya geliyodu. Yalnız şunu çok çok iyi biliyom: 10 sene önce 26 dolara dolan depo, bugün 52 dolara doluyo.

ingiltere:

-asgari saatlik calisma ucreti £6.31, aylik £1000 civari ediyor

-2.5 litre kola £2 civari, kutu kolalari toptan ya da poundland gibi yerlerden alirsan tanesi £0.3 fakat marketten alip cikmak istersen £0.7.

-benzinin litresi £1.35

-toplu tasima bulundugun sehire gore oldukca degisiyor. benim oldugum yerde £2.

-sinirsiz internet £20-£35 arasi

- kira ortalama bi ingiliz sehrinde 2+1 flat icin £550 civari. 1+1 icin £450

-sigara £7-9 civari

-kitaplar ortalama £4-8 arasi

-yeni cikan PS4 oyunlari £35-50

-PS4 £350

-turk restoraninda aksam yemegi £10-15 arasi

- arac kiralama ford focus ayarinda otomatik bir araba icin gunluk £30 civari ama haftasonu uc gunluk alinirsa gunluk £19 a kadar iniyor

İspanya Doğu kıyısı.

Bunlar en son orada olduğum dönemdeki fiyatlar, arkadaşa sorup güncelledim bir kısmını.

*Asgari ücret net 645 Euro.
*Genelde fiyatlar burada TL cinsinden ne ise, orada da Euro olarak öyle. Özellikle meyve ve sebze için. Kola da öyle, gazete de. Ama et ve balık çok ucuz buraya göre. Kıymanın kilosu 5-6 Euro, balıkta kilosunu 1-2 Euro'ya alınanlar da var, Istakoz oldu mu pahalı oluyor biraz daha, yine en fazla 10 Euro.
*Benzin 1.35-1.50 arası tipine göre.
*Maaşlar eyaletten eyalete ve okuldan okula değişiyor. Valencia'da 1300'e de ilkokul öğretmeni vardı, 3000'e anaokulu öğretmeni de.
*Belediye otobüsü öğrenci kartsız ya da İstanbulkkart muadili bir şey olmadan 1.20-1.35 Euro.
*Kira 650-1000 Euro, oda kiralamak 200-300 arası evin kalitesine göre. Satın alınırsa ortalama bir ev 300.000 Euro. Büyük şehirler daha pahalı, ilçeler daha ucuz.
*Internet, elektrik, su genelde kiraya dahil oluyor ve ev sahibi tarafından yapılıyor. O yüzden bilmiyorum.
*Dışarıda yerken de buradaki benzer bir restorana verilen TL'nin Euro'su oluyor. Burada 20 TL'lik bir yer orada 20 Euro. Bazı sokak lokantaları ucuz ve kaliteli olabiliyor. 10 Euro'ya iyi yenebiliyor.

almanya:

asgari ücret saat sektöre göre degisiyor ama 9-10 euro civari saati.

ögrenci maasi da eyalet ve kacinci sinif okutulduguna bagli. 40 binden basliyor, 60 a kadar yolu var. brütten eline kalan maas kazandigin paraya göre degisse de yüzde 60 civari falan.

toplu tasima kisa mesafe 3€ civari, ögrencilere dönemlik 150€ idi kaldigim sehirde.

tek kisilik 2 odali bi ev faturalar falan dahil aylik 600-700 euro.

Ingiltere'de 2.5l kola gormedim. 2l kola indirimde olursa 2 tanesi 2 pounda olabiliyor. Yoksa 1.85.
Yeni universite bitirmis ogretmen maasi 22-25000 pounddan basliyor. Yuzde 20 gelir vergisi ve sigorta kesiliyor bu miktardan.
Nottingham'da otobus bilet fiyatlari soyle. Tek binis 1.70. Butun gun bileti 3.50. Aylik 52 pound. Cogu yere yuruyerek de gidebilirsin.
30 mb/s internete 25 pound oduyorum. Kira ne tip bi yerde kalmak istedigine gore degisiyor. Ortalama sehir merkezinde 2 oda bir apartman 550 pounddan basliyor. Uzerine belediye vergisi (senelik 1500 civari) ve faturalar da olacak. Eger oda kiralarsan 300 400 e hersey icinde bulabilirsin merkezde.

compadrito hakli eyaletten eyalete fark ediyor.

belediye otobusu 1.80. 2 saat icinde ucretsiz aktarma var.
metro gittigin mesafe uzerinden hesaplaniyor. ort 2.30. ama sabah ve aksam mesai giris cikislarindaki 3-4 saatlik zaman dilimi icinde fiyatlar artiyor.

domatesin 1 onzu en dandigi 1.39 en pahalisi 3.99. muz 44 cent, kuskonmaz 4 dolar. 1 galon sut 3.69. 2 onz biftek 11 dolar. 2 onc tavuk baget 4 dolar. yeni marketten geldim daha :)

1 galon benzin 3.44.

ev kirasi degil oda kirasi diyelim koca koca adamlar bile oda kiraliyor. 600den basliyor, 1000-1500lere kadar cikiyor. faturalar da yaklasik isinma, su, elektirik, internet-kablo tv dahil 200 dolar civari.

hic gazete almadim ama buyuk otobus duraklarinda ucretsiz dagitilan gazeteler var. ny times , washington post falan degil tabi.

Bir de ingilterede saglik hizmeti bedava. Amerika'da kol gibi giriyor haber vereyim.

az bir ingilizce varsa ilaç gibi gelecek site

www.numbeo.com

halanne, onz'u biz ne bilek qı? bi de o domates ve biftek fiyatı ounce değil pound heralde, orda bi yannışlık var gibi duruyo.

yağsız, kaliteli dana kıymanın kilosu 12 dolar gibi bişeye geliyo.

4 sene evvel 2+1 ev londra 850 pounda bulmustum, oda kiralari haftalik 80 pound civariydi, ev cok pahali o yuzden oda kiraliyorsun yada arkadaslarinla birlesip ev kiraliyorsunuz, diger seyler idare eder.

ingiltere'de doktora ogrencisiyim. yillik gelirim net yaklasik £14bin, teaching ve yaptigim diger isler haric. uc doktora ogrencisi olarak, okulun dibinde iki katli, bahceli bir evde kaliyoruz. internet, isitma vs her sey dahil, 270 pound aylik kira oduyorum. 2+1 bahceli, iyi durumdaki evler £500-600 arasi. ulasima para vermiyorum. kasaba icersinde ulasim £1,6. yarim saat uzakliktaki sehir merkezine cift yon bilet £5,7. Gida vs aylik £120-150 arasi gidiyor. saglik sigortasi ucretsiz. almanya'da calisiyor olsaydim, 150-180 euro gibi rakamlar odeyecektim. ulasim parasi da ayri, kucuk bir sehirde aylik ulasim karti 65 euro idi. eyalet icin almak istediginde 180 euro'ya kadar cikiyordu.

ikinci el arabalar, ingiltere ve almanya'da oldukca ucuz. turk ehliyeti avrupa birliginde gecerli olmadigi icin, ilk uc aydan sonra. ehliyetin varsa, yenilemek; yoksa sifirdan almak zorundasin. ingiltere'de bu yaklasik £300-400 sifirdan ehliyet. almanya bu, 1500-2000 euro(buldugunu dudukluyor almanlar).

Almanya icin;
- Asgari ücret yok
- Maaslar cok degismekle birlikte ortalama bir is icin ortalama profilde biri 40000-60000 euro yillik bürüt aliyor. Aylik net 2300-3500 euro yapiyor
- toplu tasima bir bilet 2.70 euro, aylik bilet 70euro
- sinirsiz internet 25 euro yaklasik
- kira 800 euro
- gazete cok degismekle birlikte 2 euro dan basliyor

Benim düsüncem bu basit hesapla hayat standardi karsilastirmasi yapmak zor cünkü para karsiligi alinan hizmetin kalitesi ve icerigi cok degisebiliyor. Bu nedenle Türkiye Almanya karsisinda dezavantajli duruma düsüyor.
Örnegin;
- maas aldiginiz sirket sizi istedigi gibi kovamiyor, isci haklariniz cok daha iyi, yillik 25 is günü izniniz var.
- Otobus metro gibi toplu tasima araclarinda otobuse kacta bineceginiz ve ineceginizi biliyorsunuz. Ekstra bi durum olmadiktan sonra gecikme olmuyor.
- Sinirsiz internet gercekten sinirsiz. Adil kullanim kotasi yok.
- Saglik sigortasi gibi haklariniz olduguda özel doktor ya da devlet hastanesi farketmeksizin gercekten hicbir ödeme yapmiyorsunuz.

emrahday'in soylediklerine biraz eklemek gerek diye dusunuyorum. 2300 euro'dan baslayan bir maas muhtemelen guney almanya taraflarindadir. guney'i gormezsek, ortalama 2000 euro civari odeme yapiyor yuksek muhendise (kendimi ornek vermek gerekirsek). hepimizin duydugu bmw, mercedes, airbus gibi sirketler cok az dogrudan ise adam aliyorlar. genellikle islerini araci firmalara (taseronara) veriyorlar ki, o vakit maaslar daha dusuk hal aliyor. 1500e kadar dustugunu biliyorum. son birkac yilda, almanya'da gizli bir ekonomik kriz oldugunu da unutmamak lazim. 3500 euro gibi rakamlara cikmak icin, iyi bir egitimin yani sira 7-8 yil gibi ciddi bir tecrubeye ihtiyac var. tanidigim bir muhendis abi, 3800 euro maas aliyor, ornegin. calistigi konuyla ilgili doktorasi, anadili gibi almancasi, 10 yil tecrubesi var.

munich ya da stuttgart gibi bir guney almanya sehrinde, sehir merkezindeki odalara 700 euro verdiklerini biliyorum. dikkatinizi cekerim, bir eve degil, bir odaya odeniyor bu para.

saglik sistemine gelince, almanya doktor sikintisi cekiyor. yeni mezun doktorlar, calisma kosullarindan sikayet ettikleri icin, yurtdisina kaciyorlar. bana sorarsaniz, aldiklari parayi az bulduklari icin 3-4 bin euro aylik az onlar icin, porsche'larina benzin alacak paralari yok cunku :( konumuza donersek, devlet sigortasina sahipseniz ev doktorlari haric bir uzmana( goz doktoru, cildiye..vs) gorunmek istediginizde, 2-3 ay ilerisi icin size randevu veriyorlar. bu saglik sigortasinin ucreti aylik 150-180 eur0. bunun birkac katini odeyerek, ozel saglik sigortasi yaptirabilirsiniz ki o sekilde hastalandiginiz haftayi takip eden haftalarda doktordan randevu alabilirsiniz. ha bir de su var, her ne kadar almanya'da genel anlamda kurallar iyi olsa da. temizlige vs'ye dikkat edilse de, almanya'daki doktorlar turk doktorlari kadar basarili degiller. ingiltere'de de saglik sistemi cok iyi degil, lakin doktorlari basarili ve ilgililer, sizden hicbir ucret talep edilmemesine ragmen. hastaneye yatana kadar olan surec cok sancili, cogu zaman ciddi rahatsizliginiz olsa dahi bir agri kesici yazip gonderiyorlar. bunu yapan hastanedeki doktor degil, ya kasabadaki ev doktorudur ya da saglik memurudur. sebebi de her gun onlarca kisi alkolden vs'den dolayi doktorlara gidiyor. polis, caddenin ortasinda yatar ve bilincsiz halde buldugu adami yolun kenarina cekmek ve ambulans cagirmak yerine, ayagiyla iterek uyandirmaya calisiyor. cunku adamin asiri alkollu oldugunu, hicbir seyi olmadigini dusunuyor ki, her gun karsilastigi vakalar bunlar onlarin. her onune geleni hastaneye yollamak istemiyor.

ulasim olarak, almanya dunyada birinci sirada olabilir. gerci son yillarda, deutschebahn trenlerinin gecikmelerinde ya da iptal olmasinda kendilerini asmis durumdalar; ama almanlarin ulasim aglari cok iyi. tabi bunu hitler almanyasina borclular, suanki mantaliteliriyle bir metre rayi dosemeleri bir yil alir.

w3schools'tan faydalanabilir: www.w3schools.com

önerilen tutorial sırası (soldan sağa, html, css, javascript) bir aşinalık kazanmak adına mantıklı. php ile sql'in sırası değişebilir diye düşünüyorum ama tutorial'lar o konuda bir sıra varsayıyor mu bilmiyorum. zaten php'nin de alternatifleri var.
ilk üç tutorial serisinden sonra jquery'ye de bakabilirsin, javascript işlerinin önemli kısmı jquery ile gerçekleşiyor çoğu pratikte.

w3schools önerdim diye beni kaçınılmaz olarak w3fools'un (www.w3fools.com) varlığından haberdar edecek arkadaşlara not: girin bakın abi w3fools'a, söylemlerini değiştirdiler biraz. w3schools kendini toparladı epey, ilk başlayanlara önerilebilir gayet.

bu arada senin fikrin mi başkasının fikri mi bro? çekinme yahu.

Twitter ayarinda bir site yapabilmek bir kisini icin cok fazla efor gerektirir ve cok farkli calisma branslarini barindirir. Bunlarin her birinde uzmanlasmak ya da en azindan belli bir deneyime sahip olmak gerektirir. Bir site temelde 4 ana bölüm barindirir. Bunlar Tasarim, Front-End, Back-End ve Database. Bunun disinda bircok yan ve alt dal bulundurur. Bir kisi bu ana bölümlerden 1 veya ikisinde uzmanlasmis olabilir ama 4ünüde de uzman olmasi zordur ve zaman alir. Ya da ikinci bi yöntem olarak bu is 1 kisi tarafindan bir sekilde kotarilir fakat sonuc hayal edildigi gibi olmayabilir, problemli bir site olacaktir(Twitter ayarinda bir site icin, onun disinda daha basit siteler icin 1 gelistirici yeterli kaliteyi saglayacaktir). Bu nedenle benin kisisel önerim bu konuda uyumlu ve hirsli bir ekip kurulmasidir. Bunda da devamlilik saglamak zordur. Bu gibi durumlar icin Guy Kawasaki'nin bircok kaynakda degindigi gibi hedeflediginiz ürünü "Ucak" gibi degil "Tren" mantiginda tasarlayin. Hedefiniz "Ucak" olursa ürünün 1 parcasi bile eksik olursa calismaz. "Tren" mantiginda olursa 1 vagonu dahi eksik olsa da calisacaktir. Fikir calisabilecek kücük parcalara bölünmeli, ve üzerinde calismaya baslanmali. Ama tekrar söyleyeyim Twitter ayarinda bir site 1 kisi icin gercekten cok zaman alacaktir.

Edit: Bu kadar cevabin arasinda da moralini bozmasin, bir sekilde girissin bu ise. Sonucta basarsa da basarmasada ögrendigi hicbirsey cöpe gitmez.

Parası ve bilgisi yoksa yapamaz. Uğraşmasın.

Fikri güzelse kendisiyle ortak olacak bir sürü developer var. Onlarla takılsın.

@emrahday +1 kesinlikle.
ama yok ben 1-2 senemi (ya da isin gucun yoksa, gunde saatlerini verebileceksen aylarini) ogrenme surecine harcamaya hazirim dersen codecademy'den baslayiver. hic degilse bunun ne kadar kompleks bi mesele oldugunu kavrarsin ogrendikce. ayrica eksisozluk.com

twitter gibi bir siteyi, "twitter yapma tutoriali" gibi derslerden 1 hafta içinde yapabilirsin.

önemli olan o siteyi idare edebilmek. yapıp geçmeyle bitmiyor malesef web işleri. hele ki twitter gibi sosyal siteler, saniye başına onlarca hata düşüyor, nereden belanın geleceği belli olmuyor. idare etme işi için en az 2-3 sene boyunca bir şeyler kodlayıp işin bok yanlarını kavraman gerekiyor.

yoksa siteyi yaparsın, 3 saat içinde site göçer bir daha açana kadar bi 1 hafta daha harcarsın.

Twitter su anda dunyadaki en kompleks sitelerin basina oynar o acidan talihsiz bir soru olmus.

Cevap olarak, eger en bastan yuksek trafikte kullanici hedefi varsa sifirdan tek kisi yapilmasi mumkun degil. Arka planda ciddi muhendislik gerekir. En basta yuz kisi kullansin yeterse, tek basina girisilebilir. Photoshop, tasarim ve resim bilgisi tasarim icin; html, css, javascript on yuz icin; (ornegin) php, sql, programlama ve veritabani bilgisi arka plan icin gerekir. Sirasi cok fark etmez, istediginiz yerden baslayabilirsiniz.

Bir cms kurup, projeye uygun bir theme ile kolayca istenilen site yapilabilir.

@emrahday +1

twitter gibi siteler kodu yazdım bitti mantığındaki stabil sitelerden değildir. dinamik site mantığı sürekli geliştirme ve uğraşma üzerinde yürür. kodunu yazma aşamasından tut (ki bunu mükemmel bir hızla ve beceriyle yapman lazım) görsellerine kadar başlı başına zor ve meşakkatli.

tamam siteler dinamik, gelismeye acik falan da sonucta 2-3 kisi bir araya gelip projenin daha basinda calisan bir prototipini yaratabiliyor.

o seviyeye gelmek icin neler yapilmali diye soruyorum. bir anda twitter'in su anki halini yapmak derdinde falan degil yapmak isteyen kisi.

calisan prototipi hobi olarak yine yapsin iki uc kisi.

dinamik kelimesini bilale anlatir gibi acikliyorum:
sistemi yaptin. illa ki patlayacak. fitratinda var. patlayinca ne yapacaksin? yama ile gideceksin. ve bu surec neredeyse full-time devam edecek. ama sonra, yazilim gelistirme hakkinda tecruben olmadigi icin yama yapamayacagin kadar karmasiklastiracaksin sistemini. zaten ilk isin oldugu icin basta da duzgun yapamamistin. duzgununu yapmak o zamana kadar tum yaptiklarinin cope gidecegi anlamina gelecegi icin yavas mavas, kor topal, arada gocen tam turk isi projeyle devam edeceksin. profesyonellik sifir yani. bu arada projenin yazilim disi diger ayaklari ile ugrasmaya vaktin kalmayacak.

velhasil amac onemli. internet fikrim var diyip cikiyorsaniz, her iste oldugu gibi bu iste de uzmanlari ile calismanizda fayda var. yoksa guzel hobi bence, ogrenin.

Prototip yaparsin elbette, bunun icin adimlari su sekilde özetleyebilirim.
1. sitenin ne yapacagini, ne gibi fonksiyonlar icerecegini bir kagida yaz, kücük cizimlerle bu fikrini destekle. Farkli günlerde ve saatlerde tekrar gözden gecir fikrini. Tasarim belli bir olgunluga gelince parmaklarini hazirlayabilirsin. Ama burada cok fazla karmasik seyler düsünmememeye calis, basit gibi gördügün bir fonksiyon sana ilerde cok zaman kaybettirebilir. Sadece en temel en basit seklini hedefle.
2. UML digram cizmelisin. Türkiyede developerlar tarafindan bu adim atlaniyor hep ama cok önemli. Ileride sana zaman kaybettirecek mimari hatalarini önceden görüp baslamadan cözmeni saglayacak.
3. Photoshop ve Illustrator gibi programlarla tasarim yapmalisin. Tasarim ne kadar sade olursa bir sonraki adimda o kadar rahat edersin. "Flat Design" ve "Minimal Design" gibi akimlari dikkate al. Sayfanin "Responsive" yani farkli cihazlara da uyumlu olup olmayacagi bu asamada cok önemli.
4. Tasarimini önce HTML ortamina dökmelisin, sonra bunu CSS ile güzellestir, JavaScript ve JQuery ile canlandir. Basitce söyle anlatayim, HTML adamin kolu bacagi, kafasi, gövdesi olacak. CSS kolun, bagin rengi, kalinligi, eni, boyu olacak. JavaScript ve JQuery ise bunlarin islevi olacak, hareket, hissetme gibi.
5. Database olusturulmali, MySQL ücretsizdir ve iyi is görür. Bunun icinde SQL ögrenmek gerekli. Web sitesini beynidir bu.
6. PHP, Ruby, Java, C# vs. gibi dillerden birini ögren. PHP basit ve bircok kaynak bulabilirsin, Ruby basit ve son zamanlarda populer, Java ve C# digerlerine göre daha zor ve profesyoneldir.

ek olarak böyle bir siteyi nereden baksan 20-30 bin satır kod oluşturur. genelde yazılımcı sitenin tasarımını kendi yapmaz, ama onu da ben yapacağım diyorsan uğraşıcan hacı. photoshop öğreneceksin, sonra bunun mobil app ayağı var. mobilde uyumlu görünen sitedense mobil uygulamaya dökmen gerek, netbeans ya da eclipse öğreneceksin falan derken oho. yazarken yoruldum. sıfırdan başlamak zordur bu işlere. ben uğraşırım diyorsan dünyanın en zevkli işi ama.

1- Ben geçen yıl Nürnberg'de temmuzda 4 mevsimi yaşadım. Çoğunlukla sıcaktı evet ama yağdığı zaman iyi yağıyor, görmüş oldum. O yüzden götüreceğin ayakkabı bence yağmura dayanıklı olsun, ya da 2 tane götür.

2- Ben Vodafone kullanıyordum, interneti ve şebeke kuvveti gayet güzeldi (köyde yaşıyordum ben) ama uzun süre kalmayacaksan mantıklı değil. İlk 6 aylık peşin ödüyorsun çünkü.

3- Bilmiyorum.

1) Ben gittiğimde ilk haftalar çok sıcak olmuştu ama sonra yağmuru da gördük. Bence her ihtimale karşı dayanıklı bir ayakkabı olmalı.

2) Ben blau diye bir operatörden hat almıştım. O zamanlar Türkiye ile en uygun konuşma paketi onlarda vardı, hala var mı bilmiyorum. İnternetini kullanmamıştım.

3) Almanya'nın genelinde çamaşır yıkama yerleri oldukça yaygın. Sıkıntı olacağını sanmam ki Frankfurt bir metropol.

1. Gün icinde hava cok degisiyor, En az bir yagmurluk, yagmura dayanikli bir ayakkabi lazim olabilir. Sicaklik 18 ile 30 derece arasinda degisebilir.
2. Internet icin Ayyildiz www.ayyildiz.de eplus operatörünün türklere yönelik alt servisidir. 15euro 400MB internetir olur. 400MB den sonrada devam eder ama hiz limitlenir. 19cent türkiyedeki cep nolari ararsin. türkiyedeki sabit hatlari ve almanya icindeki eplus hatlari ücretsiz ararsin. Ama yine de hatti alirken bir kere daha sor.
3. Camasir yikama yeri cok frankfurtta, "Washsalon Frankfurt Germany" diye arattirirsan google da bulabilirsin ya da goo.gl Fiyat olarak da 1 makina camasir yaklasik 4euro olur detarjanla birlikte, kurutma da yaklasik 4euro dur.

Hindistan'ın henüz medeniyete erişememiş bölgesine gitmiyorsun. sorularının cevapları hepsi orada :)

havaların her zaman şaşırtma şansı var ama donmazsın

en uygunundan ortel, lebara, aldi kart alınabilir performans olarak avea gibiler. turkcell.de de iyi çekiyor.

laundry muhabbeti amerikadaki gibi her yerde bulunmaz ama ararsan bulursun her türlü. en kötü en yakındaki öğrenci yurdunu bul öğrenci gibi git hallet işini. 1 euro ya falan yıkama + kurutma halledersin.

arkadas almanca prim mi yapti nedir :)

En az 10-12 aylik bir calisma derim. Bundan sonra da bitmeyecek tabii. Kelime ögrenmeye devam.

@Paratoner, evet üstad soruyu sorduktan sonra fark ettim de bugün bi almancadır gidiyor duyuruda :)

peki bu 12 aylık hunharca çalışma sonunda dili rahatlıkla konuşabilecek, gazete neyin okuyabilecek kıvama gelmek mümkün mü?

Ben açıköğretimde dilimi almanca seçtim, ingilizce biliyorum ve gayet öğrenilebilir bir dil. Sadece sabırlı olmak gerek.

Gazete, dergi vs okuyacak, Artikel denilen makaleler yazacak kivama gelirsin. Tv'de anlatilanlari takip edebilir, söz gelimi almanca akademeik bir sunumu az cok anlayacak sekilde dinleyebilirsin. Iyi bir seviye de konusursun da ama cok akici olmaz. Gerci bu biraz sana bagli, cok yirtik bir insanim rahat rahat hata yapmaktan korkmadan konusurum diyorsan daha hizli konusmani düzeltirsin. Ama bunlarin hepsini yapmaya devam ederken zorlanmaya da devam edecegini unutma, yani 1 yil sonra almanca ögrenme isi bitti diye bir sey yok. Cünkü dil bu ucu bucagi yok.

bu meretle ben de didiniyorum bu ara. almanca baslangic duzeyince cok kolay bir dil, yani avrupa siniflandirmasinda A1.1 A1.2 ve A2.1'i kendin calisarak (guzel kaynaklar varsa) cok kolay halledersin, buraya kadar ingilizce ile paralel gidiyor az çok (artikelleri saymazsak). A2.2'den itibaren isin rengi degismeye basliyor. Artik ingilizce ile paralellik azaliyor (dil yapısı, gramer olarak) ama yine avantajlısın türkçe ile benzerlikleri daha belirginleşiyor bu noktada. Hakkını vererek A1 ve A2 seviyelerini öğrenirsen çatpat iletişim kurmaya başlarsın, günlük hayatta yolunu, yönünü bulabilirsin. Sonra 3 aşamalı B1 geliyor. B1'i bitirdiğin zaman çoğunlukla sorunlu da olsa iletişim kurabilirsin.

Şimdi bunu zamana yayarsak 1 yılda yapılabilir gibi görünüyor ama kurssuz 1 yılda yapılabileceğini sanmıyorum. Çok azimli, disiplinli bir insansan yapabilirsin tabi ki. Almanca'nın ingilizce'den farkı gramer kurallarının aslında az ve basit olması ama dilin çok esnek yapılara izin vermesi, ve dolayısıyla cok istisnaya sahip olması. Bence Almanca'nın A2.2'ye kadar bireysel olarak öğrenilebileceğini düşünüyorum ama oradan sonra birebir yardım gerekiyor. İstisnalar olabilir ama averaj durum bu. İngilizce'de basta kurs daha mantıklı sonrasını bireysel halletmek daha kolaydır ama Almanca tam tersi bana göre.

umudunu kırma ama tabi ki, kimler ögreniyor sen niye ogrenemeyesin ancak 1 yıl hedefi koyarsan önüne hayal kırıklığı yaşama ihtimalin çok. En az 1,5 ya da 2 yıllık sıkı bir çalışmayla halledebileceğini düşünüyorum ama. Özellikle Almanya'ya gitme şansın da varsa daha da hızlanır.

almancayi ögrenmekten kasit? derdini anlatmak 3 ay, gazete ve muhabbet etmek 1 yil, derslere girip anlamak 3 yil, kafkayi anadilinden okumak 2 yil, hukuk metinlerini anlamak (özel kasmayip o seviyeye yükselmeyi bekliyorsaniz eger) 5 yil.

tabi benim gibi bir dil özürlüsünün tahminleri. 6 yil olmus hala yasitim herifle geyik ceviremiyorum. artikel falan yalan, hele bayernde hepsi yalan.

"Dile maruz kalmak" diye bir şey var ve çok önemli. Almanya'da geçireceğiniz 6 ay, Türkiye'de bir kursta çabalayacağınız 3 yıla denk gelir aşağı yukarı. Tabii Almanya'ya gidip, Türklerle takılmayacağınızı varsayarak söylüyorum bunu.

Temel düzeyde Almanca öğrenin önce. Bunu aşağı yukarı 3 ayda halledersiniz. Eğer self-oriented bir insansanız kendiniz çalışabilirsiniz. Yapamam diyorsanız mümkünse, eğer bulunduğunuz şehirde varsa, Alman Kültür Merkezi'nin(Goethe Institut) kurslarına gidin. Hatta bulunduğunuz ilde yoksa bile, bulunduğu illerden size en yakın olana gidin, koşullarınızı anlatın, danışın nasıl bir yol izleyebileceğinizi.

ingilizcede geldiginiz seviyeyek kac günde geldiyseniz ayni eforla almancada ayni seviyeye 2 kati sürede ulasirsiniz. yani kisaca ingilizceden iki kat fazla zaman aliyor.

Bende android uygulama yazdırmak için teklif topladım. On küsur kişi teklif verdi.

min. teklif 1.000 TL
maks. teklif 40.000 TL

Bu işin bir rayiç bedeli yok mudur?

eger birgunde bitirebilcegim bir uygulamaysa 1000tl isterim. 1 haftaya kadar olan projelerde, tasarima icerige gore vs 5000tl'ye kadar cikarim. 1 haftayi geciyorsa uygulama 5000'den asagiya yapmam.

Temel olarak 4 önemli unsur var fiyat belirlemeden önce. Database ve data hosting olacakmi? Backend ve Web-Service olacak mi? Uygulamada ne gibi fonksiyonlar gerekli? Tasarimdan kim sorumlu? bu her soru da bircok alt soru barindiriyor. Üyelik sistemi olacak mi? Cihaz üzerinde ne gibi fonksiyonlar kullanilacak (Lokasyon bazli servisler vs.), Gelistirme sonrasi destek verlilecekmi? Güncelleme yapilacak mi? (Bunlar ücrete dahil mi?). Bunlara ve bunun gibi sorulara cevap vermeden kimse rakam veremez, veren varsa da ya cok kaba bi rakamdir, ya da cok güvenilmez bir gelistiricidir.

Onur marketin uygulamasına ben 7k istedim. Kabul ettiler. Sonra hastaneye yatmak zorunda kalınca o iş yalan oldu. Bu da bugüne kadar verdiğim en uygun rakamdı.

2 sene önce bitirdim Almanyada yüksek lisansimi ve buraya yerlestim. Dil en önemli unsur burada yasamak icin. Is ve sosyal hayat icin Ingilizce ve Almanca dillerinin ikisine de ihtiyacin olacak. Egitim dilin ingilizceyse önce ingilizceni cok iyi seviyeye cekmeni tavsiye ederim. Yüksek lisansa baslamadan önce Ingilizcen cok iyi seviyede olmali ki derslere ve ülkeye adaptasyonun rahat olsun. Geldikten sonra da Almanca ya konsantre ol, cok daha hizli ögrenirsin. Burada önemli olan su ki en az bir dilde kendini cok iyi ifade edebilmelisin. Hangi dilde bunu basarabilecegine inaniyorsan onun üzerine git. Iki dili yarim bilecegine bir dili cok iyi bil.

hayır +90 bizim kodumuz. ama şehir kodunun önündeki 0'ı yazmıyoruz. ilk dediğin şekilde yazıyoruz.

tek başına +9 başka bir ülkenin kodu. neresi olduğunu bilmiyorum ama bir seferinde aradım ve telefonumdan sadece 3 saniyede tam 20 euro yedi.

tamam aslinda benim bildigim ve emin olamadigim buydu.

alan kodlarinin ve operator numaralarinin basindaki 0 i ceirmiyoruz hic bir zaman

0090 532
0090 216

dogru olan.

tesekkurler

en baştaki iki sıfır ne peki? merak ettim de.

ilk yazdığın doğru işte.

en bastaki tek sifir ülke ici arama, iki sifir ya da (+) uluslararasi arama icin.
0(ülke ici) + 216(sehir) + XXX XX XX (tel numarasi)
00(uluslararasi arama)+ 90(ülke) + 216(sehir kodu) + XXX XX XX (tel numarasi)

www.fixyourbrowser.com

alla allaaa. ben de bu sabah bununla uğraştım. benim de hiçbir fikrim yok nasıl kurulduğuyla ilgili. ne oldu ki yav? nasıl girdi hepimize birden? başka kimler yaşadı bu sıkıntıyı?

junk removal tool diye bir şeyle çözdüm ben.

Bing search "Conduid" diye bi Adware den kaynaklaniyor. Bu adware bilgisayarinda oldugu sürece kurtulamaiyorsun. Önce buradan (bkz: http://www.safer-networking.org/dl/) indirecegin ücretisiz anti spybot programini kurmalisin. Bunun disinda herhangi bir antivirus programi ile de bulabiliyorsan bu "Conduid" adware'ini onunlada silebilirsin. Tarama baslatmadan önce bilgisayarini güvenli kipte baslatmani tavsiye ederim (Bu adware den muzdaripsen büyük ihtimalle Windows kullaniyorsun). Güvenli kipte baslattiktan sonra "Run As Administrator/Yönetici olarak calistir" ile baslat antivirus/antispyware programi. Bulunan adware i sil. Sonra bilgisayarini yeniden baslat ve browserladan teker teker "Defeault Search Engin" ve "New Tab Settings" degistir ve istegini ata. Firefox kullaniyorsan Firefoxu resetlemen gerekebilir. Firefox resetlemek icin (bkz: https://support.mozilla.org/en-US/kb/reset-firefox-easy-fix-most-problems)

belki cok daha kolay bir yöntem vardir ama bu sekilde de temizleyebilirsin. Ayrica tekrar bulasmasin istiyorsan güvenilir olmayan kaynaktan program indirip kurmamalisin.

yok bir türlü kurtulamadım şu bar'dan.
öyle duruyor.

master için lise diploması gerekmez yahu oha. Ama konsolosluk istiyorsa olabilir de tabii. -Bence- sadece burslular için olan listediler yeterlidir. Ama ne bursu o, Almanyadaki okulun verdiği burs mu buradan mı? Büyük ihtimalle Almanyadaki burstur, ona güvenmelerinin sebebi(daha az belgen istemelerinin sebebi) de o bursun zaten sizden belge isteyip araştırmış olmasıdır falan..

Ben İngiltere için araştırıyorum, kendi kitapçıklarında pek bir şey yazmıyor üniversiteden bana "cas" numarası atanınca orada üniversitenin belirttiği belgeleri vermeliymişim. Sizin de üniversitenizin belirttiği bir şeyler olabilir. Mesela mezuniyet belgeniz-diplomanız, transkript, vb şeyler.

Ama mesela o kitapçıklarda olmayan şeyleri de yazıyor bazı web siteleri. Mesela ben konsoloslukla ilgili hiçbir yerde 85 sayfalık dökümanlarda "vukuatlı nüfus kayıt örneği" istiyoruz yazısını görmedim. Ama istiyorlar aldım, vereceğim.

Lise diplomasi degil de uni diplomasi istiyo diyr biliyorum onlar. Ve ne olur ne olmaz diye ikisinden de gotur demislerdir sana

ikinci linkte direkt lise diploması yazmışlar.

"Büyükelçilik, Vize Bölümü tarafından yüksek öğrenim konularına ilişkin bilgi verilemeyeceği ve bu konuda Büyükelçiliğin Kültür Bölümü ile irtibata geçilmesi gerektiğini duyurur."

bi irtibata geçin sorun bence. O belge listesi üniversiteye başvuran lise mezunları için hazırlanmış olabilir. Gerçi "• Üniversite sınavında (YGS ve LYS) hangi bölümün kazanıldığını gösteren LYS-Sonuç Belgesi" istemişler. Saçma bence ama direkt sormadan öğrenmeniz zor.

Bachelor ve master icin ayri ayri belge düzenlemedikleri icin lise diplomasi yazmislardir. Sen üniversite diplomani mutlaka hazirla, digerlerini de hazirlayabilirsen iyi olur. Olmazsa da problemli birine denk gelmedikten sonra sorun olacagini zannetmiyorum.

Ben 4 yil almanyada ogrenci olarak bulundum. Ne oncesinde ne de vize uzatirken oss belgesi, lose diplomasi falan istemediler. Uni diplomasi,passport, Kabul ve burs belgen gibi seyler onemlidir. Idatadakiler on numarani gerizekalilar buradan soylryeyim. Gerekli gereksiz her seyi isterler. Bana vaktinde agabeyin garantorun olamaz demislerdi, israr edince randevu almistin. Konsolosluktaki almanlar, oyle bir şey yok abin garantorun olabilir demislerdi. Pekcok topladigin dokuman cope gidecek, ilgilenmiyorlar cünkü. Buraki ikamet belgesini almanyaya yolluyorlar falan. Saniyor musun ki orsdaki alman anlayacak.

valla hocam henüz gitmedim ama olumsuz konuştular. yaşlılar mülteciler falan gittiğinden dersler yavaş ilerliyormuş.

bununla birlikte aradaki fiyat farkı çoook fazla olduğundan volkshochschule'ye gitcem. biri 280 öteki 580 euro olunca...

Volkshochschule den volkshochscule ye göre cok degiskenlik gösteriyor. Bazilari kucuk oluyor ve yaslilar, gencler, egitimliler, egitimsizler hep beraber ayni sinifta egitim görüyor. Bazilari ise bu kriterlere göre ayri siniflar düzenliyor. Bircok yerde Goethe institut icin de gecerli bu durum. Kayit yaptirmadan önce sor, durumunu anlayacaklardir, ona göre cevap verirler. Fiyatlari cok uygun, B1 seviyesi icin de yeterli olacagini düsünüyorum. Ya da kaydolmadan önce denemek icin bir iki derse gir ücretsiz olarak, hem seviyeni de görmüs olursun. Bir cok yer deneme oturumunu kabul ediyor. Begenmezsen Goethe ya da Berlitz gibi alternatifleri düsünebilirsin ama denemeden alma.

ben gitmistim, siniflar kalabalikti. bi de ögretmenlerin cogu ek is olsun diye bu isi yapan insanlardi, cok profesyonel gelmedi bana.

sehirden sehire degisir tabii ki, evvelinde gidip bakmakta fayda var.

istanbul alman baskonsolosluguna basvuracak, onlar almanyada bagli oldugu yabancilar dairesine durumu soracaklar. yabancilar dairesinde kuzenin hakkinda bir dosya vardir ve bu dosyada kuzenin kaybettigi oturum belgesinin tüm detaylari vardir. o belgeye istinaden vize verecekler ve almanyaya girecek, girer girmez de yabancilar dairesine basvuracak tekrar oturum belgesi cikarmak icin. Surec ne kadar uzun surer kimse bilemez fakat calisiyorsa ya da ögrenciyse konsolosluga bunu öne sürerek öncelik taninmasini isteyebilir. Bunun disinda kayip kartla ilgili süpheleri olabilir, acaba baskasina mi verdi, yada bu karti bulan almanya ya girebilirmi diye. Bununla ilgili de polise ve karakola basvurup kayip/calinti tutanagi tutturmasinda yarar var diye düsünüyorum. Umarim kuzeniniz karti bir sekilde bulur tekrardan.

web sitesi "tasarlamayi" mi ogrenmek istiyorsun (photoshop, sketch vb)
yoksa web sitesi "gelistirmeyi" mi? (yazilim tarafi; html, css, javascript, php vs.)

açıkcası pek bilgim yok ama geliştirmek sanırım istediğim sey.

bence önce tasarım. en temelinden photoshop oluyor bu durumda. dur hatta ilk dersin benden olsun :p

www.photoshoptutorials.ws

bu tip tutorial üzerinden gidebilirsin ama ingilizce şart tabi, onu hiç söylemiyorum bile.

geliştirmek demişsin, şurası yardımcı olabilir.

html.net

html ve css ile baslayabilirsin. codecademy'deki web fundamentals kursu ve tutsplus'taki 30 days to learn html&css ile baslamani oneririm. tabii ingilizce bunlar, bu islerde ogrenecegin ilk dil html falan degil ingilizce ^^ tum adamakilli egitimler, kaynaklar ingilizce.

amaan boşver, indir wordpress çak hazır tema.

ya da twitter bootstrap'i çak 5 dkda yap siteni sonra geliştiriciyim yazabilirsin twitter accountuna.

şaka bi yana, html, css öğrenmeye başla.

html ve css gelmis ama bence html ve javascript daha yumusak bir baslangic.

anladığım kadarıyla tamamen sıfırdan başlayacaksın. O yüzden html den başla. Oturup html kodlarını notepad da yaz demiyorum. Eskiden Front Page vardı mesela. Sen yazını yazıyorsun link ekliyorsun vs. program html kodlarını senin yerine oluşturuyor. Ancak ne oluşturmuş sen link ekleyince html de ne tür kodlar meydana gelmiş, kalın yazdığın italik yazdığın yazıların başına sonuna ne tür kodlar yerleştirmiş vs. bunlara bir dikkatlice bak önce. Kafanda yavaş yavaş oturur. PHP veya ASP son çıktı olarak yine sana aynı html kodlarını verecek zaten. O yüzden temel olması için html de ne oluyor da biz ekranda bu yazıları görüyoruz. başlıklar kalın yazılı linkler mavi ve altı çizili vs. herşey arkada tanımlanmış onlara bir bak nasıl tanımlanmış. Önce o kısmı bir incelemeni tavsiye ederim. Daha sonra bunun üstüne javascript eklersin. CSS eklersin. Baktın iyi gidiyor asp yada php ye geçersin. Veritabanı eklersin. Böyle böyle geliştirerek gidersin.

sıfırdan başlayacaksan sana 2-3 öneri verebilirim. 3 sene önce sıfırdan başlamıştım ve sadece internetten yardım alarak iyi bir seviyeye geldim. en azından her istediğimi, ince işçilik dahil yapabiliyorum.

kendine bir proje seç önce. mesela "forum yapacağım" de. ya da "twitterla aynı şeyi yapacağım" de.

ardından şu mantığı kavra:

bir web sitesi açabilmen için birkaç kodlamayı bilmen gerek. bunlar:

html: "bana bir alan yarat" demeni sağlar.
css: "bu alan kare ve kırmızı olsun" demeni sağlar.
mysql: "verilerimi buraya bu şekilde kaydedeceğim" demeni sağlar.
php: "mysql'in kaydettiği verileri, bu kare alanın içine koyacağım" demeni sağlar.
javascript: "sayfa değiştirmeden ,sayfa yenilemeden işlem yapacağım" demeni sağlar.

en basit bu şekilde anlatabilirim bu kodların işlevlerini.
bunların hepsini aynı anda öğrenmen gerekiyor, ayrı ayrı öğrenerek yürüyemezsin.

ama önce, hepsinin aşağı yukarı mantığını öğrenmen için "php başlangıç dersleri" "css başlangıç dersleri" gibi şeyleri google'la ve 2'şer 3'er paragraflık yazılar oku. kodların açıklamalarını incele. bu önemli.

ardından internette "sıfırdan blog yapma dersleri" falan gibi bir ders bul. ve sıfırdan, tüm bileşenleri yükleme dahil her şeyi sıfırdan yapan bir ders bulup onunla aynı anda kodları yaz.

şu dersler güzele benziyor: umarım wamp kurulumunu falan da anlatmıştır. www.youtube.com

bu videoları izleyip onunla aynı anda kod yazacaksın. yaptığı her şeyi kopyalar gibi, kendi ellerinle yazacaksın. aynı şeyleri, hiç istisnasız.

ardından bu videoları bir daha izleyip yine aynı kodları yazacaksın. ve bu sefer, biraz değişiklikler yapacaksın. işte şurası şu renk olsun, burası daha geniş olsun, buradaki sistem şöyle olsun, üyelik alma kısmını böyle yapayım gibilerinden.

ardından bu videoda öğrendiklerinle kendi kafandan bişeyler yapacaksın.

ondan sonra yürürsün zaten.

Ben de web gelistirme ve tasarimi daha kolay anlasilmasi icin su sekilde somutlastirayim.

Web sitesini bir insan olarak dusunursek, web tasarim o insanin ne kadar guzel&yakisikli olacagini belirler(bunun icin photoshop, illustrator ve sanat resim yetenegi gerekli. minimalizim akiminina bi göz gezdir www.minimalsites.com).

Html ise o insanin kolu, bacagi, gövdesi gibi unsurlaridir(web gelistirme icin buyuk oranda olmazsa olmazdir ve bence buradan baslanmalidir).

CSS ise o insanin uzuvlarinin ve gövdesinin rengi kalinligi gibi görsel yönüdür, CSS olmadan o adam cöp adamdan farksizdir(bir web developer icin bu da olmazsa olmaz gibidir).

JavaScript ise o insani canlandiran sinir sistemidir. Javascript olmadan ne kol hareket eder, ne de birsey hisseder(Front-End yani ön yüz gelistirme icin olmazsa olmazdir. JQuery, Mootools gibi bircok kütüphanesi vardir).

HTML+CSS+JavaScript bilirsen kendin icin Front-End Developer diyebilirsin ama yinde de yeterli degildir. w3schools.com ve code.tutsplus.com

Bir sonraki adim olarak yavas yavas Back-End tarafina gecebilirsin. Back-End bir insanin beyni gibidir, back-end olmadan sayfa görüntüden ibarettir, akilli hicbirsey yapamaz. Bunun icin bircok güzel alternatif var, diledigini sec ve ilerle. PHP, Ruby, Python, C#, Java vs. Benim kisisel tercihim Java. C# ve Java'nin birbirlerine üstünlükleri uzun tartisma. Ama hizli gelistirme ve ögrenme icin PHP, Ruby, Python güzeldir. Bu günlerde Ruby daha popüler olmaya basladi.

Bundan sonraki adim ise o beyne bir hafiza gerekli, o da Database'dir, SQL ögrenmelisin. Web icin MySQL benim tercihim.

Bunlara ek olarak SEO (o web sitesinin internet ortamindaki populerligini arttirma yöntemi olarak düsünebilirsin), Responsive Web (o web sitesini farkli ekran ve cihazlardaki uyumlulugu icin yapilir), Semantic Web (o web sitesinin akil eslestirmeleri ile ilgilidir)

Cok gibi görülebilir ama ögrenen nasil ögreniyor diye düsün, bol bol oku ve uygula. Kolay gelsin