Bireye indirgenirse, genelleme yaparak söylüyorum (alman toplumu homojen bir toplum degil), degerlerini önce insani erdemler üzerinden olusturup, daha sonra bu degerler üzerinden politik düsünce olusturuyorlar. Türkiyede her insanin politik düsüncesi aileden ya da cevreden geliyor, ve bu düsünceye göre insani degerler yorumlaniyor. Basitce örneklemek istersem, almanyada doga sever birisi bu konuda deger, düsünce ve karar olusturuyor, mesela nükleere karsi olmak gibi, ve hayat tarzini bu düsünce üzerine kuruyor. Daha sonra da politik egilimi bu degerlere göre belirleniyor. Türkiyede ise kisi doga sever ama bu doga sevgisini politik egilimlerinden ayri tutuyor ve kisini politik tercihlerini etkilemiyor, oy verdigi kiside kendi degerlerini aramiyor. Türkiyede dini ya da ideolojik düsüncelerimiz de bireysel erdemler ve degerler üzerine sekillenmek yerine dahil oldugumuzu düsündügümüz topluma göre sekilleniyor. Bu nedenle, bircok kisi birbirinde temelde benzer ayni olaylar icin birbirinden zit iki farkli görüs bildirebiliyor. Görüslerimiz aslinda bizim düsüncelerimiz ve degerlerimizin sonucu olarak degil dahil oldgumuz grubun düsüncelerini temsilen olusuyor. Yani kisaca türkiyede bireysel düsüncenin gelismemis olmasi demokrasi ve insan haklarinin gelisimine en büyük engel. Ne zaman sahiplerimiz ve gruplarimiz (politik lider, futbol takimi, aile, sülale, memleket, arkadas cevresi, irk) dogrultusunda degil de kendimiz gibi (erdemlerimiz, inanclarimiz, dogrularimiz) düsünürsek daha medeni oluruz. (Almanya da kismen bizden iyi olsa da yine de bu konuda cok yol katetmis sayilmaz). Din ekseninde bakildiginda ise insanlar inandiklari dinin erdemlerini icsellestirmek yerine, o dini yasayan örnek oldugunu düsündügü insanlar gibi yasamayi tercih ediyorlar ve bu insanlarin iyi ve kötü tüm özelliklerini taklit ediyorlar, ve bunun icin de her devirde kendilerine bir örnek dini lider olusturuyorlar( bahsettigim dini liderler den kastim peygamberler degil).
0