bahsettiğin kurumlar çok ucuz fiyat veriyorlar.

Çok eski bir model değilse ve temiz ise en mantıklısı çevrenize haber salmanız teknosa falan mantık dışı sinir hoplatan fiyat söyler yazık o fiyata yedirmeyin telefonu.

Ocakta döviz inanılmaz bir şekilde zıplayıp retail iphone fiyatlarına zam gelmezse ikinci el fiyatlarında da kayda değer bir oynama olamz diye tahmin ediyorum.

O fiyata bedava. Hatta online ders veriyorsa bende faydalanabilirim.

bu sorunun cevabı alacağınız eğitime göre değişir aslında. ben bundan 4-5 sene evvel bu fiyata TOEFL kursuna gittim bu fiyata 2 aydı o da. Öylesine bommmmmboşştu ki, şu anda bile verilmez o kursa bu söylediğim para. Verim alacağınızı düşündüğünüz bir kurssa uygun fiyat.

zubizu'da gördüm indirimi. the american english için geçerli kampanya fiyatı

hafta 2 gün 2 saatte ingilizceyi öğrenebiliyorsan ucuz öğrenemezsen cok pahalı

Bana çok ucuz geldi. Tabii o fiyata İngilizce öğretebilecekse. Sonra şöyle bir şey çıkmasın: pbs.twimg.com

haftada 4 saat ingilizce ile bir şey öğrenemezsin.

bulaşıcı hastalık fikri çok makul gelmeye başladı covid'den sonra.

Hoca'ya sormuşlar "Kıyamet ne zaman kopacak" diye. "Hangisi" diye cevap vermiş. "Nasıl hangisi, kıyamet işte" deyince hoca da demiş ki: "Karım ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet".

Muhtemelen bu süreç o kadar hızlı olmayacak. Farkına varmadan yavaş yavaş azalarak biteceğiz. Sonunda dünya tamamen yok olduğunda üstü muhtemelen bomboş olacak.

-Küresel ısınma sonucu bütün buzulların erimesi, denizlerin taşması ve düşük rakımlı bölgelerin sular altında kalması sonucu dünya coğrafyasının değişmesi,

-İçilebilir su kaynaklarının aşırı azalmasının çölleşmeyi getirmesi, Kıt su ve gıdaya erişimin büyük kargaşa ve savaşlara yol açması.

-Aşırı ısınma sonucu denizlerin buharlaşması ve oluşacak buhar tabakaları/bulutların güneş ışınlarını engellemesi sonucu önce yeni bir Nuh tufanı, arkasından yeni bir buzul çağı.

bence kokteyl olsun bir yanda uzaylılar saldırsın diğer yanda yanardağlar eş zamanlı harekete geçsin depremler olurken yerin altından zombiler çıksın

dünya'nın yorungesi de degisiyor, manyetik alana gore sapma ve eksenin cikma sonrasinda mutlu son. yasadiginiz icin tesekkur ederiz.

en gerçekçi senaryo 3. dünya savaşı.
devletler birbirine atom bombası göndermeye başladığında konu kapanır.

uzaylıların gelmesi tabi ki hoş olurdu. virüs olacağını sanmıyorum.

Küçüklükten beri güneş veya dünyadan daha büyük bir meteor çarpacak da dünyanın sonu öyle gelecekmiş gibi geliyor bana. Aklımda neden böyle kalmış bilemedim.

ben de bir gun bi gok tasinin yorungeye girecegini ve eldeki tum teknolojiye ragmen cozum bulunamayacagini dusunuyorum.

Melancholia ya da Deep Impact gibi olsun

teknoloji

Ben olsam sıfır olan ve daha yeni model olan telefonu tercih ederim her zaman. Pro Max'ler bana göre aşırı büyük ve tek elle kullanımı imkansız. O yüzden de tercih etmiyorum ama bu subjektif bir konu tabii.

bence durumunu biraz daha zorla 13 pro al.

pro daki zoom lensi gereklilikmiş onu anladım.

13'ü seçerdim.
Ama madem sıfır alacaksınız yurtdışı cihazını Türkiye'de bir telefondan satın alıp bir günlüğüne Kıbrıs veya Gürcistan'a gitmeyi de düşünün.

www.sahibinden.com

Mesela bakın bu yukarıdaki linkteki mağaza (tanımıyorum, eğer ilan doğruysa) 29.500 TL'ye satıyor.
2700 TL pasaporta işletme ücreti ekleyeceğiz.

"Toplam 32.200 TL + Kıbrıs veya Gürcistan'a seyahat masrafı" şeklinde 14 Pro Max alabiliyorsunuz.
Bu durumda 25 bin lira verip iPhone 13 almak çok mantıksız görünüyor bana.

Sıradan bir kullanıcıyı etkileyecek en büyük fark telefonun şekli. Birisinde 3 kamera var ve daha büyük. Diğeri 2 kameralı ve küçük. (13'te cinematic video var galiba ama) dümdüz fotoğrafta 12 pro max daha iyi olur.

2.Elin durumundan eminseniz 12 pro max tabi ki daha mantıklı.

Pro max'ler her zaman 1-2 üst modelden daha pahalı oluyor. Yani şu an 13 Pro Max, 14'ten daha pahalı. Büyük ihtimalle 12 Pro Max de daha pahalıdır.

3. secenek, diger arkadaslarin soyledigi gibi 14 pro max alabilirsin ayni fiyata.

28 bin liraya iphone 14 pro max aldim kadikoyden.

gurcistana ucak bileti ve konaklama 1500 lira. (kimlikle gidiliyor, pasaport gerekmiyor)

kayit ucreti 2700 lira.

toplam 32200 liraya gelmis oldu.

ayrica eski telefonumu (11 pro max) 17bine ayni telefoncuya sattigim icin cebimden cikan 15200 lira oldu.

telefon fiyati artmistir ben aldiktan sonra, siz pro max degil pro ya da plus alirsiniz daha uyguna gelir.

bireysel silahlanma, bol cephanelik.

The Road filmini izlemediysen, izle.

yazar yazmaz yazan yazar +1. en iyi hazırlık silahlanma olmalı. ve yedek. evine bir şey oldu ya da evinden uzakta yakalandın. gidebileceğin bir başka yer hazırlığı. minik bir depo kiralayıp orada tutabilirsin. kırsalda da gömmek bir çözüm olabilir. minik bir arsa alıp oraya hazırlıklarını gömersin.

mesela bu iş için tekne almazdım. silah varsa bütün tekneler bizim.

reddit'te preppers diye bir sub var, tam senin kafada insanlar. deli gibi kıyamet hazırlığı yapıyorlar. takip etmeni öneririm.

verdikleri en ana tavsiye fiziksel kondisyon. çok şaşırmıştım bu tavsiyeye ama aklıma yattı, adamlar diyor ki ne kadar stok yaparsan yap, sokaktaki güçlü adam değilsen stoklarını koruman mümkün değil. o yüzden bu herifler stoklamanın yanı sıra paso vucut geliştirme fitness falan kasıyorlar ahshsh.

Doğu Karadenize taşınmakla işe başlayabilirsin.
Küresel ısınma bu hızla devam ederse en son çöl olacak vatan parçası orası çünkü.

kaynaklari bol issiz bir yere git. mumkunse ada.

ama insanligin sonu gelsin bosver. dunyanin insansiz yeni bir baslangici daha iyi.

doomsday preppers diye belgesel vardı, youtubeda da aratırsan kafayı buna takmış insanların 5-10 yıl yaşayabileceklerini düşündükleri sığınaklarını gösterdikleri bölümler var

gibi
youtu.be

doomsday bunkers/shelters diye aramalar yap youtubeda

nato ve tsk üslerinden uzak bir yerde, yani nükleer saldırının hedefi olmayacak bir yerde, suyu olan ve toprağında buğday yetiştirebileceğin, merkezi olmayan bir yerde arsa alarak işe başlayabilirsin.

yapan bir asker tanıdığım var, yer lokasyon belirtmeyeceğim ama 3 sene önce 100 bin lira civarı bir maliyetle kendine ufak bir ev yaptırıp, çeşitli ürünler ve hayvanlar yetiştiriyordu. tamamen bu dediğin amaçla.

ondan gördüklerimi sıralayacak olursam, silah, depoda bolca kendi yetiştirdiği yiyecek malzemesi, yedek benzin, güneş paneli ile enerji üretimi, jenaratör, su deposu, et için 20 30 tane kaz, 3 sene gidecek kadar bir yemeklik yağ stoğu. hiç bir şeyimiz kalmazsa en kötü buğdayı haşlar yeriz diyor ki haklı adam.

ayrıca fiziki altın/gümüş kesinlikle. böyle bir senaryoda bankada milyonlarca liranın olmasının bir anlamı yok, devlet muhtemelen el koyar.

Şehir dışından ev al.

yahu bu anlatılan durumlara kadar düşülen bir senaryoda gerçekten hayatta kalmak isteyecek kadar yaşamayı seviyor musunuz? Fallout oyunundaki gibi nükleer kıyamet kopmuş
insanlar birbirlerini vurup yağmalıyor, ben hala kırsalda kendi kendime yaşamaya çalışıyorum ama ne için? Hayattan hangi keyifi almayı düşünüyorsunuz ki o aşamadan sonra? Elektrik zaruri ihtiyaçlar harici yok, gıda çeşitliliği çok az ve bir noktadan sonra hatta yok gibi, bulunduğun "güvenli" bölgeden ayrılamazsın, benzin falan zaten sıkıntı. Ee 10 yıl ya da daha fazla bu şekilde yaşadın diyelim bunun ne faydası var ki?

Bilmiyorum bu tarz bir "kıyamet" senaryosu olsa ben çok kasmam herhalde acısız şekilde giderim direkt. Ben yaşamayı seviyorum hayatta kalmayı değil.

kıyamet günü hazırlıkları yapan çok fazla insan var . aklımda daha çok kanada ve amerika'da yaşayanlar kalmış. bu konuda detaylı birkaç belgesel izlemiştim. evlerindeki sığınak depolarda koli koli konserveler stokluyorlardı .son kullanım tarihine göre tüketiyorlardı.tabi havlu kağıt tuvalet kağıdı powerbanklar vs.
hatta guruplar kurmuşlar tatbikatlar yapıyorlardı.
bu tip belgeselleri internette bulabilirsin.

Daha az film seyret. Zombili oyunları falan bırak. Bir de ciddi ciddi yanıt yazmışlar.

Oldu olacağı ülke içi ekonomik ve sosyal karışıklık, onu da yurtdışına yerleşerek kolayca aşarsın. İş imkanı falan ara, sorudan anladığım kadarıyla gençsin muhtemelen, o tür imkanlar sana daha açık olur. Çok pimpiriklenirsen Avustralya, Yeni Zelanda falan kas artık.

bide ciddi ciddi yazmışlar diyip akabinde akıl vermek...tamam en zekimiz sensin.

www.aleyha.com.tr

sitede farklı ürünlerde var göz atmanı öneririm.

Zombi apokalips senaryosu yazmışsın, onu ciddiye almadım ama diğer daha olası ihtimal için diyecek bi şey olabilir. Zannedersem yaştan. Belli bir süre sonra akıl verme modu otomatik yükleniyor. Neyse babam boomer ama ben X kuşağı mensubuyum, "OK boomer" çekmeden evvel peşinen söyleyeyim.

Mevcut dünyada gelişmekte olan bir ülkede orta sınıf hatta orta üst sınıf herhangi birinin bu tarz bir hazırlığa maddi ve mental gücü yetmez. Bu tarz kıyamet günü hazırlıklıklarının psikolojik bir tabanı var. Ama önce neden mantıksız olduğunu anlatalım:

Nükleer savaş senaryosunu ele alalım. 2 kişilik nükleer bir sığınak yaptırma maliyeti en az 2-3 milyon TL. Bu sadece inşaatı. Havalandırma sistemi, elektrik sistemi, gıda stoğu (ve bunların sürekli yenilenmesi), haberleşme tesisatı, radyasyon engelleyici kıyafetler falan derken çok rahat 7-8 milyon TL harcamanız gerekir. Kaldı ki burada bahsedilen ürünlerin birçoğunu doğrudan temin etmeniz çok zor. Ha bir de bu kadar masrafı yaptıktan sonra nükleer füzeler havada uçuşurken sizin sığınağa ulaşabileceğiniz mesafede olmanız lazım. Yoksa bi de yaptığınız masraf da boşa gider:D

Bilim kurgudan çıkalım. Kıtlık senaryosunu ele alalım. Bir depo tuttunuz mütevazı ölçüde. Gıda konserve istiflediniz. Peki o gıdayı kim koruyacak? Öyle ya da böyle birileri sizde gıda olduğunu görecek ve doğrudan hedef haline geleceksiniz. Kıtlık temalı birkaç film izleyince bile anlayacaksınız yiyecek sahibi sıradan bir vatandaş olarak neler yaşabileceğinizi.

Vandallık ve yağmanın gırla döndüğü bir dünya senaryosunda zaten orman kanunları geçerlidir. Sakladığınız her nakit, altın, gıda vb unsur sizi direkt hedef haline getirecek. Öyle ya da böyle sizden daha güçlü biri size saldıracak ve elinizde ne varsa alacak.

Daha da gerçek dünyaya inelim. Allah korusun bir savaş durumu... Siz uyanıklık ettiniz, böyle durumlar için bir depo tuttunuz yiyeceğinizi, paranızı ve kıymetli zıynet eşyanızı oraya sakladınız. 2 tehlike var: Savaş durumunda gıda sıkıntısı yaşanırken mutlaka birileri gıdanızın kokusunu alacak ve sizi bir şekilde yağmalayacak. 2. tehlike de şu sizi yavaşlatacak. Allah korusun yaşadığınız bölge yoğun düşman saldırısı altında diyelim. Herkes kaçarken siz malınızın derdine düşecek kaçamayacaksınız. Ya da her şeyi bırakıp kaçacaksınız. Sonrasında düşman askeri bölgeye geldiğinde sizin gıda deponuz ve varsa maddi birikiminiz size kalacak mı sanıyorsunuz?

Bu tarz hazırlıklar yapanlar yok mu? Var tabii ki. Mesela dünyanın birçok ülkesinde çok zengin iş adamlarının, girişimcilerin bazılarının bu tarz önlemleri var. Evlerinde, ofislerinde ya da ulaşabilecekleri noktalarda sığınakları olan iş adamları var. Hatta multimilyonerlerin mega yatlarının bazıları sığınak özelliklerine sahip:) Ama onları acil durumlarda o noktalara ulaştırabilecek bir ulaşım ağları da var mesela sizden farklı olarak. Uçak, helikopter, özel araçlar... O sığınakların ve ailelerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik ve sağlık ekipleri de var mesela.

En önemlisi bunların hepsini finanse edebilecek, ve acil durumlarda ekibinin sadakatle onlara çalışmasını sağlayacak maddi güçleri de var.

Ya da devletlerin bu tarz acil durumlar için her sene güncelledikleri önemli insanlar listeleri ve tahliye sığınak planları var. Atıyorum ciddi bir felaket durumunda devletlerin "acil kurtarılacaklar" listeleri var ve direkt ordu eliyle bu adamları adreslerinden alıp sığınağa götürmek gibi planlar var. Mesela önemli bilim adamları, teknoloji üreticisi girişimciler, önemli devlet görevlileri için seviye seviye kurtarma planları yapılıyor. Bu senaryolar güncelleniyor.

Yani çok zengin ya da çok önemli bilimsel çalışmalar yapan önemli biri değilseniz, sıradan bir vatandaş olarak bunlarla uğraşmanın çok da bir manası yok. Ha acil durumlar için kenara biraz altın, nakit para atmak, nolur nolmaz diye konserve stoklamak sizin bileceğiniz iş.

ama bence harcayacağınız zamana ve masrafa yazık.

genelde insanlar alisveris bagimliliklarinin uzantisi olarak boyle seylere giriyorlar. terapi.

bir miktar nakdi döviz olarak evde güvenli bi kasada vs de tut.
cephanelik topla vs demeyeceğim ama bireysel silahlanma da evine yağmacı girdiğinde kendini korumak için başvurabileceğin bir diğer yol.
ev kendininse güneş/rüzgar vs gibi yollardan enerji elde etmenin yoluna bak.

kinetik enerjiyi elektriğe dönüştüren aletler var onlardan edin.
(benim deprem çantamda bir fener var mesela dinamolu ve usb çıkışı var mekanizmayı çevirdikçe en azından telefonumu şarj edebiliyorum)

daha profesyonel enerji çözümleri de var onlara da şuradan ulaşabilirsin
ecoflow.com.tr

bir de benim aklımda olan şey büyük bir depremde yolların çoğu patates olacağı için güvenli yerlere ulaşabilmek adına (tabi hayatta kalırsak) kross bir motosiklet.

otomobil ve arazi araçları en ufak bi engelde yolda kalır ama kross motoru dağa taşa vurabilirsin.

bu işin sonu yok, bütçene imkanına göre sky is the limit.

Zombi uzaylı vs değil de bir süredir amatör telsizcik lisansı fikri kafamda dolanıyor.

Deprem, sel, tsunami gibi sebeplerle iletişim alt yapımız zorlamaya çok müsait.

Uzak sunucu hizmetleri var. Sen istedigin donanım özelliklerini seçiyorsun. İstedigin işletim sistemi kurulu oluyor. Sen uzaktan istedigin gibi bağlanıp yönetebilirsin. Aylık yıllık ücretlenmesi var.

(bkz: digital ocean)

(bkz: amazon web services)

var ama o hizmete ödeyeceğin para ile yeni pc alırsın.

azure.microsoft.com

Sorunuza ek olarak, 2.4 bandinda istediginiz kadar temiz kanallari secin o kadar da performans artisi goremezsiniz. 5ghz bandini destekleyen bir ap’niz varsa bunu incelemenizi oneririm.

kanal otomatik kalsın.

@ned flanders

uzakta ki odaya yetismiyor duvarlar var yakinda super.araya baska modem koydum suan sorun yok.

@durbidakka

modemime baska modem bagladim ve alani genislettim. simdi mesela ana modemde kanali 13 u sectiysem 2. modemdede 13 seciyorum yoksa problem oluyor. otomatik yqparaam ikisinde nasil olacak borborlerini takip edebilicekler mi

Bence repeater mantigiyla randimanli olmaz. Araya kablo cekmek ya da priz uzerinden ethernet tasimak mantikli olur sanki.

simdi modem dibindeyken mi bakacagiz yoksa odamda mi bakip cikan kanali secicem arkadaslar

ya işim olmasa oynardım:( ama browser'a kaydettim. valla çok çok makbule geçti

Valla ben de browser’a kaydettim :) Böyle eski ve browser üzerinden oynanan başka oyunlar var mı acaba starcraft vb gibi? Yeni duyuru mu açsam ya da :)

vakit buldukça oynarım hala.

oha çok iyiymiş. teşekkürler.

müşterinin bilgisi dahilinde, samimi olduğun bir firma sahibine rica ederek ve kdv yi ödeyerek fatura kestirebilirsin.

küçük tutarlı freelance işlerim için tpayment.co üzerinden fatura kesip ödeme aldım.

sizin danışmanlık işi sürekli ve saat itibari ile meblağ yüksek olacaksa @durbidakka'nın dediği gibi vergisini ödemek üzere tanıdık bir firmadan rica etmek daha kolay olabilir.

ben bunu firmaların uyanıklığı olarak görüyorum. yani bir firma bu iş için niye danışmandan fatura istiyor? pekala sizi sigortalı olarak işe alıp, haftada 20 saat sigortalı gösterip, hak ettiğiniz parayı ücret olarak gösterip ödeyebilir. ödediği parayı da vergiden düşer. ama sizin adınıza haftada 20 saatlik sgk primi ödemesi gerekir.

firma kurarsanız kendi priminizi kendiniz ödersiniz. bir sürü masraf ve sorumluluk altına girersiniz. haziran'da iş bitse, firmayı kapatsanız bile en az 5 yıl sorumluluğunuz devam eder.

yani niye sizi buna mecbur tutuyor bu firmalar? danışman diye işe alsınlar, iş bitince de işten çıkarsınlar.

rakam yıllık limitin altındaysa gider pusulası üzerinden halledebilirsin. değilse de rimuut gibi servisleri kullanarak yurtdışından faura kesebilirsin. tek sefer 20 saatlik iş için şirket kurulmaz.

Merhaba

Fotoğrafa yeni başlayanlar genelde zoom lens meraklısı oluyor. 75-300mm gibi dandik ucuz zoom lensler almayın. 50mm bir çok senaryoda iş görür ama imkanınız olursa 24-70mm kırmızı şeritli lens baya iyi bir lenstir.

çektiğiniz fotoğrafları gazete, dergi gibi yerlerde kullanmayacaksanız hangi makineyi kullandığınızın da çok bir önemi yok. Makine için aynasız dslr öneririm. aynalı makinelerin bazı dezavantajları var.

makineyi ikinci el almanızda fayda var, temiz makineler denk gelebiliyor.

Fujifilm X-T200 gibi bir aynasız tatmin eder ve kit lensleri bile fena değil. (İkinci el bulursunuz)

Gidip Canon 2000d vs almayın bence,

13 pro max. 13 kamerasi sizi bi yere kadar goturur ama 13 de guzel tabii

13 yerine 13 pro tavsiye ederim. hele ki video çekeceksen zoom lensi ihtiyaç oluyor.

garantisi varsa, servise sorabilirsin.

işte şarj girişinde sıvı oluyor. bana da birkaç defa olmuştu. hafifçe kurutma makinesi tut girişe

13 Pro Max'ta bana da oldu yaklaşık bir ay kadar önce.
Ama neredeyse eminim su olmadığına, sıçramadığına. O gece şarj etmedim. Sabaha kadar öyle bekledi. Bir daha omadı.

Telefon su geçirmez olsa da şarj yerinin ıslak olmaması gerekiyor. Sonuçta orada birbirine çok yakın pinler var ve elektrik geçiyor.

sakın saç kurutma makinesi kullanma. çok sıkıntılı bir şey. lehimleri vs. eritebilir. ekrana zarar verebilir.

takip

Hiçbir Fransız arabasının parasını haketmediğini ifade etmek isterim. Bence ikinci el Japon bakın. Yine de Citroen uzmanlarının sözü daha güvenilirdir.

geçen bir serviste citroen c3 otomatik aracı kesinlikle almıyoruz kronik şansıman sorunundan dolayı dediler.

türkiye de şu an parasını hak eden bir araç var mı? bu paralara bu araçlar gereksiz pahalı ama bu ayrı konu. ilk aracım c3tü araba motor ve şanzıman konusunda bir sıkıntı yaratmadı, kronik sorunları genelde parça kalitesizliği. Sene 2022 oldu artık aynı sorunlar olmayabilir. babam 20 senedir citroen kullanıcısı ve büyük bir sıkıntı yaşamadı. benim görüşüm en kaliteli araçlar alman üretimleri daha sonra fransızlar en sonda japonlar gelir. fiat ve amerikanları buraya koymuyorum. 470bine otomatik temiz bir araç bulduysan marka bakmadan almalısın zaten. ancak citroen tavanı siyah olan modellerde boya soyulma sıkıntısı var dikkat et.

Aisin sanziman ömürlüktür. Bir arkadaş kullanıyor 2 senedir c3 sorunsuz. Piyasada kullanılan 2008 208 3008 5008 opel ve citroen grupları aisin kullanıyor 2016dan beri. Japon zaten sanziman. Kronik bir sorunu da yoktur.
Kendim 2008 kullanıyorum 7 senedir, benim sanziman etg6. Onda bile 6 senedir sadece periyodik bakımlarını yaptırıyorum. 1.2 benzin ve 1.5d motorları da kendini kanıtladı.
C3 f/p gibi begendiyseniz alın geçin. Bu tamamen bütçe işi.

bu modellerini bilmiyorum ama bende eski bir c3 vardı durup durup sorun çıkıyordu neredeyse kendi değeri kadar tamir masrafı yapmıştım. sattım kurtuldum.

temiz ve servis bakımlı bir araç alırsan yeni nesillerde sıkıntı çıkma ihtimali çok düşük. fiyatına göre en yüksek konfor ve donanımı da gene PSA grubu araçları verir.
aynı rakamlarda alacağın bir japonda mutlaka bazı şeylerden feragat etmen gerekir.

citroen ön yargısı 90'larda elinde bi ucu artıya bağlı lamba ile arabanın orasına burasına elektrik vererek arıza çözmeye çalışan tamircilerin. araçları daha da beter etmesiyle başlayan bir konu.

araç tam bir fiyat performans aracı ve donanım olarak da gayet zengin. bence doğru bir seçenek bulmuşsunuz. ayrıca 470 bin bu sınıfta bir araç için gayet normal. polo'ya vs çıkalım deseniz 600'lere kadar gideri var şu anda.

polo ile çok fiyat farkı yok, polo neden dusunmuyorsunuz hocam?

Polo fazla küçük geliyor gözüme.

tahta kale ve doğu bank

Benzer sıkıntı bende var, boşuna git gel bilet parası vermeyim diye btkya sordum. sırf bu yüzden aralıkta Kıbrıs'a günübirlik gidip geleceğim.

kesin degil, düsünce-

kibris'a giderken kimlikle gitmeyin pasaportla gidin ki pasaportunuzun kaydettirebilmek icin giris cikisi olsun.

kimlik ya da pasaport fark etmez. imei kaydı yapılırken e-devletten yurda giriş bilgileriniz otomatik kontrol ediliyor.

modlog'a bakın.

son 20 modlog'un tamamı benim kendi kendime sildiğim entry'ler bişey yok orada

birine mesajla sövmüş olabilirsin.

lanet yazılmıssa trollük de yapmis olabilirsin.

yok trollük yapmıyorum da "aptal" demiştim dünkü elemana. bundan dolayıysa haketmişimdir doğrudur.

yalnız entry'ler tam görünüyor çaylak gibi de değil. ne farkı var normal yazarlıktan bunun anlamadım

Bu süreçte yazdığınız entryler görünmeyecek, çaylak gibi olacaksınız, 1 hafta dolduktan sonra görünecek. Eski entryler görünmeye devam edecek.

bence 8 ekim sonu demek ama bu konu hep muğlak olduğu için iyi ilanlarda 9 ekim dahil veya 8 ekim 23:59'a kadar belirtirler. teyit gerekiyorsa mecbur yayınlayan tarafa sormanız gerekebilir.

Ben 9 Ekim dahil olarak anlarım.

İşle ilgili bir konuysa 9 Ekim mesai saati bitimini düşünürüm.

9 ekime (dahil) kadar yazıyorlar genelde bunun gibi karışıklık olmaması için. garanti olması için 8 ekime (dahil) kadar işinizi halledin bence.

teyit etmek için yazana/yayınlayana sorun.

9 ekime kadar dendiğinde 9 ekim dahildir. anlam karmaşası olmaması için 10 ekimde geçerli olmadığı için 10'dan bahsedilmez. genel anlamda son günü ilan ederler, 9 ekim son gündür yani.

"kadar" kelimesi olduğu için 8 ekim sonuna kadar diye anlarım.

Bence ve mantıken dahil değil değil ama bu ülkede çoğu kişi dili yanlış kullanıyor ya da yanlış anlama yaşıyor bu tarz ifadelerde. Örneğin "Sabaha kadar çalıştım." demek ne demektir? Gece boyunca çalıştığımı, bunu sabaha dek sürdürdüğümü ama sabah olunca sonlandırdığımı anlatmış olurum. Başka bir örnek olarak da "Borcunu çarşambaya kadar ödeyeceksin!" diyebilirim. Çarşamba günü başlangıcından itibaren bana borçlu kalmanı istemediğim açık değil mi? E, aynısı neden "9 Ekim'e kadar" için geçerli olmasın? Saat belirtilmediği müddetçe 8 Ekim 23:59'a kadar geçerlilik var işte.

9 varsa isin icinde 9 dahildir. 8'ine kadarsa 9 demeye gerek yok.

bu sorun çok oluyor. cümlenin anlamı gereği 8 ekim'in sonuna kadar demiş olması lazım ama hep yanlış kullanıldığı için 9 ekim'in sonuna kadar demiş de olabilir. şimdiye kadar yanlış kullanan da çok olduğu için artık "9 ekim dahildir" veya "8 ekim 23:59'a kadar" diyorlar yukarıda da denildiği gibi.

Egea Cross. An itibariyle bendeki (benzinli 1.4 fire) şehir içinde 6 lt civarı yakıyor.

@mimetorg, bütçeye uymuyor.

Bende de egea cross var 1.4. Hem az yakmiyor hem cok kacmiyor :) butceye uygun hem de sifiri o fiyatlara

1.6 dizel leon olabilir de 400-450'ye bulunmaz sanırım

o fiyata otomatik araba micra, i10 var şuan,

belki ikinci el 1.0 motor otomatik clio denk gelebilir. onlarda az yakmıyor ama kaçıyor.

Bende 2008 yarı otomatik dizel auris var, az yakiyor ama kaçamıyor. Benimki 300 civarlarında sonraki kasası muhtemelen sizin fiyat aralığındadır.

1.6 blue-hdi c4 bahsettiğin tüm özellikleri sağlıyor. 120hp-300 kusur tork aile arabası için gayet yeterli gidiyor. yakıt olarak da şehir içi 6 litre civarı, uzun yolda sakin kullanımda 4.5 civarı yakar. o bütçe ile Exclusive paket araç bakabilirsin. en dolusudur.
masajlı koltuk, buzdolabı, 220volt çıkış vs. vs. gibi özellikler var.

yalnız eski şanzıman olan 2015 öncesi e-hdi modellere bakma.

CD okuyucu olmayan dijital modelde doğal olarak fiziki cd elde edip çalıştıramazsınız.

Ama uzun süredir arşivciler ve koleksiyoncular hariç neredeyse kimse cd almıyor, PSN Plus'ta bazı zamanlar çılgın indirimler oluyor ve çok ucuza oyunlar alınabiliyor.

Kaldı ki fiziki cd'nin bozulma, kaybolma riskleri var. Dijitalde böyle bir risk yok, hesabından istediğin zaman indirirsin (hesabı çaldırmadığın sürece)

PS4'te bile uzun zamandır fiziki cd kullanmıyor bir çok kimse.

hocam cd mi kaldı?

Tüm oyun satışları online oluyor artık. Ona göre abone sistemleri vs vs.

cd sadece oyun için değil, blu-ray film de izleyebilirsin.
netflixden izlediğin 4k ile blu-ray den izlediğin 4k arasında dağlar var.

hala var mı bilmiyorum ama arkadaşlarında cd takası ile farklı oyunlar oynayabilirsin. ya da 2. el oyun da alabilirsin. oyunlar artık aşırı pahalı. bunları da düşünmek lazım.

Yukarıda dendiği gibi fiziksel oyun takası yapıp ucuza getirmek bir artı olabilir ama şöyle de bir durum var, aynı hesabı aynı anda iki kişi kardeşlik olarak paylaşabildiği için dijital oyunlar o nedenle de daha ucuza gelebiliyor, örnek olarak danaya girer gibi ragnaroka girdik 3 arkadaş biz, hepimiz oynayınca belki satarız bile hesabı. Yeni hesap açıp tek oyun alarak mümkün oluyor alım satım. Yıllık 3-5 oyun hariç zaten PS+ kütüphanesindeyim, ve kurların güncel olmadığı sürüyle oyun var PS storeda. 100 USD olan PS+ Ekstra yıllık 400 TL mesela hala, yıllarını ayırsan bitmez kütüphanedeki oyunlar. Ben şahsen diskli aldım ama o da sevdiğim bir kaç oyunu fiziksel tutmama yarıyor sadece.

Dijital versiyon: Daha ucuz
Diskli versiyon: Oynadığınız oyunları satma şansınız var, blu-ray çalıştırabilirsiniz.

Bende PS4 var disk neredeyse hiç kullanmadım. Şimdi de alacak olsam dijital versiyon alırdım.

8 senedir ps4 kullanıyorum, 1 kere cd takmadım.

cevaplar icin tesekkurler. amerika da yasiyorum gamestop ya da wallmart bazen acaip indirim yapiyorlar o acidan cd li mi alsam diye dusunmustum.

cd versiyon siparisini simdi verdim, herkese tesekkurler

Eski bir apartmansa ve yalıtım yoksa rutubet sorunu yaşamanız çok olası, bizde teras da vardı ve cidden çok sinek böcek dolardı eve, ama uçan böceklerdi hepsi, hamam böceğine falan rastlamadım hiç.

Yok hocam bina maks 10 senelik

2005'te insaa edilmis bir apartmanin cati dubleksinde yasadim bi sure. hayvan gibi soguk oluyor, ama yalitim iyi oldugu icin kapilari kapatinca filan odalar guzelce isiniyor. evin tamamini konforlu sekilde isitmak cok zordu.

rutubet, cati akmasi vs genel olarak olmadi, ancak su istanbuldaki devasa firtina sonrasinda tavanda bir bolge lekelendi. istisna kaideyi bozmaz diyelim.

cati dubleksi oldugu icin ust taraf yamuktu evet, biraz daha sikis tepis ama alt kat gayet normaldi.

bocek sorunu pek yoktu, tum camlarda tel vs vardi ama son 3-4 yildir hic kullanilmiyordu, bu sene komple soktuk hepsini.

cati terasi olan bir tanidigim terasi cam balkona donusturdukten sonra hem isinma hem de genel temizlik bakim vs olarak acayip rahat ettigini soyledi.

yazın da inanılmaz sıcak olacağını hesaba katın derim.

çatı direkt üzerindeyse yazın aşırı terlersin. özellikle istanbul akdeniz veya egedeysen hemen her gün duş almak zorunda kalırsın, güvercin seslerinden nefret edebilirsin, asansörün yoksa ayrı çiledir, özellikle tavan damlatıyorsa rutubet kaçınılmaz ki bu yeni evlerde de olabiliyor. bunlar çatı katında yaşarken hatırladığım dezavantajlar.

avantajlarına gelecek olursak gider tıkanırsa doğrudan senin evini su basmaz, en üst katta olmak daha iç açıcı ve varsa manzaralı bi evde yaşamak anlamına gelir, depremde evin yıkılsa dahi en yüksek kurtulma oranına sahip evde yaşıyor olursun, böcek, fare vs basma olasılığı diğer katlara oranla daha düşüktür, üst katın olmaması dolayısıyla daha az komşu dırdırı veya rahasızlığıyla yaşarsın...

Çatının kapatılması tarzı bir yerse sıcak ve soğuğu hissedersin. Üstünde ayrıca çatı varsa daha az hissedersin.

ben hali hazırda 8 senedir çatı katındayım, basitçe anlatayım;

öncelikle benim evin önü açık komple haliç'i görüyor. oldukça ferah. 12m2 teras var, mangal yapıyorum dumandan rahatsız olan yok. yazları evin içi sıcak oluyor, laptopu alıp terasda oturabilirsin. ev küçük olduğundan klima ile anında soğutabilirsin, kışın da kombiyi minimumda açsan bile ev acayip sıcak oluyor. kiralarda diğer evlere göre oldukça uygun oluyor. daha bir sürü avantajlarını sayarım aslında.

dezavantajları da çatı akıtıyordu ev sahibi ile anlaşıp yaptırdık şuan bir sıkıntımız yok. havalandırma eksiliğinden dolayı sadece banyoda hafif bir rutubet sıkıntımız var
ama duş sonrası banyoyu havalandırdığımda sorun kalmıyor. haşere sorunu yok.

martı sesi ve çatıda yürümeleri can sıkıyor. tavan alçak olduğu için ev basık duruyor.

ne oldugunu bilsen yeter, yillardir kullanmiyorum ben float. :) ama ihtiyacin oldugunda kullanabilecegini, ne ise yaradigini bilmek iyidir. zaten basit bir sey.

Float sadece layout için kullanılmıyor ki.

Flex / grid ile resmin etrafında text koymaya çalışarak float'ın değerini / işlevini anlayabilirsin :)

float iyidir, çoğu şeyin çözümü olur. ayrıca hepsinin tam olarak ne işe yaradığını bilmek elzemdir, farklı kullanımları vardır. css de flex'in geçmişi biraz karanlık eskiler onu kullanmaktan biraz çekinir.

ayrıca boostrap çıktı mertlik bozuldu.

Dolap üzerinde satanlar var zaho dan gelen telefonları satıyorlar, referanslarım iyi gözüküyor, ayrıca sarı sitedeki satıcıların telefon bayiisi olanlar var onlarda ciddi sorun olacaksa da gidip yerinden alıp açıp kontrol edip satın almak daha keyifli

Dolandırıcılar genelde sarı site üzerinden yazışmak yerine whatsaptan konuşmayı tercih ediyor, dikkat et. Ayrıca get ilanı sistemini fake bir siteden kopyalamışlar, her get ilana inanma, url ye dikkat et.

Sarı siteden konuşup dolap üzerinden aldırmaya çalışanlara inanma.

Her ne olursa olsun sarı siteden anlaşıp gidip elden al, kapalı kutu olduğundan emin ol. Iphone kutularından şeffaf plastik ambalaj yok, ince bir şerit halinde kağıt parçasını kopararak açılıyor.

xiaomi mop pro onermiyorum cook uzun suruyo supurmesi arti tek fircali bence yetersiz fakat tozsa tek mesele eet tozlari supuruyor.
s5maxten memnundu millet

Bütçe belirtmemişsiniz, Xiaomi'nin popüler serisinin ucuzdan pahalıya ürünleri şu şekilde:

www.amazon.com.tr
www.amazon.com.tr
www.amazon.com.tr

Aralarından bütçenize göre olanı seçebilirsiniz.

www.hepsiburada.com

şu modelden herkes memnun. 8-10 ay önce 4000 e falan almıştı arkadaşım. şimdi uçmuş.

xiaomi'nin mop pro olmayanı tercih edebilirsiniz, halının fazla olduğu ortamlarda mop pro çok başarılı değil gibi. ben evde mop pro ofiste klasik vacuum kullanıyorum ikisinden de memnunun ama evde fazla halı yok ofis tamamen halıfleks

tefal pro 75 al kafan rahat etsin.

yok haritası, yok yazılımı falan uğraşma bas düğmesine çalışsın. yetkili servis imkanı diğerleriyle kıyaslanamaz bile.

bu işin kurucusu xiaomi tefal mefal bozulur uğraşma. xiaomilerde arada kronik arızalılar var. roborcok s5 max iyi diyorlar. xiaomi üretiyor daha kaliteli ancak ben anneme irobot aldım. daha sağlam ve daha iyi çekiyor. kendi xiaomim 2 kere servise gitti çekişi iyice düştü. bir daha alırsam irobot alıcam.

s5 max kullanıyoruz. çok memnunuz bir sıkıntısı yok.

ya 5 halı yazdım ama halıların en büyüğü 3m2 genelde yolluk kıvamında küçük ikea halıları

derinlemesine bi temizlik beklemiyorum ben zaten günlük temizliğimi yapacağım bu misafir vs geldiğinde yada akşam ani arkadaşımız vs gelmeden önce temizlik için

şimdi bu indirime giriyormuş kötü mü bu

Xiaomi Mi Robot Vacuum Mop 2 Robot Süpürge ve Paspas - Beyaz
www.hepsiburada.com

Diğer tarafla tamamen anlaş her şey bitsin, sonra diğer iş yerine ben işten ayrılıyorum de.

Hiçbir şekilde ihbar süresi falan yok, cezası falan yok bir şey yapamazlar.

deneme süresi yasal bir süre, bahsedip bahsetmemesinden bağımsız.

aynı durumda kalmıştım, 10 gün sonra diğer yere geçtim. kısacası yapabilirsin, ihbar süresi vb de yok, sadece çok kötü ayrılmamak iyi olur. gerekceler nelerse anlatıp işi bırakabilirsin.

sadece sonraki iş görüşmelerinde bu gibi bir durumdan bahsetmek çok iyi bir etki bırakmaz diye düşünüyorum, bahsetmezsin olur biter :)

eğer daha iyi olduğunu düşünüyorsan, yetkili ile görüş devam etmeyeceğini bildir. sıkıntı olacağını düşünmüyorum.

çok teşekkürler herkese bilgiler için. peki sizce ne demeliyim çıkarken? öneriniz var mı?

kalbinden geçen gerçekleri

"iş aradığım dönemde yaptığım işe daha fit eden/evime daha yakın/ arkadaşımın referansıyla bana yönlendirilen vb bir yerle daha görüşmüş ancak dönüş alamamıştım. ileride daha fazla sorumluluk yüklendikten sonra bu kararı alarak sizi daha zor durumda bırakmamak adına şimdiden bir karar verip yollarımızı ayırmanın daha uygun olacağını düşündüm."

Mevcut isyerine nasil soylerseniz soyleyin bozulacaklardir. Fakat siz yine de uygun bir sekilde soyleyin ve vazgecmeyin. Is hayatinda hatir, ayip vb olmaz.

10 kusur sene once ben de benzer bir sey yapmistim. Simdi hala o “daha iyi” yerdeyim.

imei numaraları çakışmadıktan sonra tespit edilmiyor diye biliyorum, kesin bilgi değildir.

E devletten bakılıyor. IMEI girdiğinde hangi model telefona ait olduğu yazıyor. Kaçak telefonlar bu şekilde tespit edilebiliyor. Mesela telefon xiaomi ama imei girdiğin zaman Nokia 6630 gibi artık kullanılmayan bir telefon modeli geliyor. Ezcümle : E devletten bakılıyor.

@huzularinizda,

Edevletten sorgulandığıni biliyorum. Nokia ve xiaomi ile uç bir ornek vermişsin. 2 yakın xiaomi modeli arasinda (redmi 10 pro ve 11 pro arasinda mesela) imei transferi olduysa, bunu devlet tespit edebiliyor mu, öyleyse nasıl.

Merhaba,

Telefonun tanıtıcısı IMEI numarasıdır. Sinyal hangi IMEI numarasından gidiyorsa sebekler onu görür. Yani siz X telefonun IMEI numarasını Y telefonuna klonlattiysaniz kullandığınız telefon her yerde X olarak görünür.

Peki nasıl tespit edilir?

Eğer siz Y cihazınızı kullanırken X cihazı açılıp, içine hat takılıp kullanılırsa. O zaman servis sağlayıcınız BTK’ye durumu bildirir. BTK’da size mesaj gönderir: “IMEI numaranız kopyalanmıştır. 60 gün içinde kapanmaması için ürün faturanız ile servis sağlayıcınıza başvurun” tarzında.

Kısaca, eski cihazı bir daha açmazsanız ya da satmazsanız tespit edilebilecek bir şey değil. Zaten bir yıldır aktif olmayan telefonların IMEI numaralarının pasife alınmasının amacı da bu kopyalama işini engellemek. Piyasada Nokia 3210 IMEI’si ile gezen amiral gemisi telefon gırla.

O zaman bir soru da benden, ülkemde 30k olan telefonu dışarıdan 15k ya getirdim ve eski telefon imeisi atamıyorum çünkü 1 yıldır kullanılmayanlar kapatılmış..

Yine bi ihtimal piyasada yaşlıların döndürdüğü eski tuşlular vardır da hadi o da yok diyelim.

Ben 15k + piyasada güncel satılan en ucuz telefonu alıp misal şu www.hepsiburada.com

15k + 300TL + imei atma işlem ücreti ile yine istediğimiz zaman istediğimiz telefonu kayıt ettirebiliriz.

Bunlar neyin önüne geçtiklerini zannediyor?

Powerbank, şemsiye, soda açacağı, kalem ve not defteri, dedorant, dezenfektan

El feneri
Elektrikli pompa
Takviye kablosu
Uyarı levhası
İlk Yardım seti
Yangın tüpü
Su
Yedek ayakkabı/tshirt

powerbank araçta bırakılmaz. özellikle yazın patlama ihtimali yüksektir. aynı şekilde deodrantın da patlama ihtimali vardır.

yazılanlar dışında
temiz bez(ler),
numaralık (cama yapıştırmak için),
sopa,
usb şarj kablosu,
sigorta seti (çok fazla olmasına gerek yok. her sigortadan 1-2 tane olsa yeter),
kağıt sabun,
çakmaklık şarj kiti (philips marka),
obd2 cihazı (cep telefonundan arabanın hatalarını okuyabilmek için),

aklıma gelenler bunlar.

powerbank, tablet, telefon gibi bataryalı cihazları araç içinde bırakmayın patlayıp yangın çıkarma ihtimalleri vardır.

ben sopa yerine biber gazı tutuyorum araçta.
bagajda iki tane katlanır sandalye.
temiz bez.
çift taraflı bant
lastik şişirme pompası elektrikli

Benim arabada

Kafa lambası,
El feneri,
2 piknik sandalyesi,
Cam suyu,
1,5 litrelik pet şişe su
Temizlik bezleri
Kağıt havlu,
Kağıt mendil
telefon tutucu
telefon numaralığı
usb şarj kablosu
sabun
Plastik kar zinciri,
Lastik tamir, şişirme kiti,
Tek kullanımlık yağmurluk
Şemsiye
Termal battaniye
İş eldiveni,
Araç yıkama fırçası,
Birkaç, kutu bira ya da kola alacak büyüklükte bir strafor kutu,
3 adet kaza dosyası (içinde ehliyet, ruhsat, zorunlu taşıt ve kasko sigorta poliçe fotokopileri, kaza tespit tutanağı ve kalem var)

Bir de uzun yola gidiyosam ve bagajda ya da arka koltukta yer varsa çadırıyla, matıyla, sırt çantamı alırım ki, deprem çantası işlevi de gören bi sırt çantası o. dağ başında 10 gün rahat yaşayabilirim onunla.

cihazlar kutusuz olursa, sorun yapmayabilirler.

telefonlara bakarlarsa diye, yalandan bir app yazabilirsin. tam ekranda "test screen" felan yazarsın :)

@durbidakka,

yok abi bu cihazlara hiçbir ekstra yapamam zaten.
bir de böyle bir risk varsa ben zaten girmem türkiyeye, bi de vasıfsız gümrük memurunu ikna etmekle mi uğraşacağım.

kore olsun bu ülke öyleyse bundan sonra. inanılmaz gerçekten.

hocam geçen seferki duyuruya biri yazmış diye yazmadım ama format atın geçin. bu yazılımlara malware falan çözüm olmaz. ben on beş yirmi senedir windows güvenlik duvarını bile kapatıyorum. bilgisayarda kayıtlı olan neyiniz varsa almış olabilirler. kimse şunu şunu almışlardır buna dokunamazlar diyemez.

siz önleminizi her şeyin aktarıldığını düşünerek alın. kartları iptal edip yenisini çıkartın, hesaplarınızın şifrelerinin tümünü yenileyin. bunları da format attıktan sonra yapın.

dosyaları koru seçeneğiyle formatlamak tam anlamıyla çözüm olmayabilir.

dosyaların yedeklerini alıp sağlam bir format atın. yedek alınan dosyaları tam virüs ve malw. taraması yapın.

arama kutucuğuna bu bilgisayarı sıfırla yazıyorsun ve temiz bir windows la hayatına devam ediyorsun.
bu şekilde risktesin.

pcyi tamamen formatla
her şeyin çalındığını düşünerek, mail adresin ilk olacak şekilde her şeyi sıfırla. kart numaralarını çalındığını farz ederek onları da iptal ettir
mutlaka kaspersky tarzı bir av yazılımı kullan. kullanma diyenleri de dinleme tüm dünyanın bildiği bir şey var.

Puppy Linux gibi bir sistemle live olarak çalıştır makineyi. Hatta Linux içinde virüs taraması yaptır.

Dosyalarını yedekle. Ama dikkat et kendini dosyaların içine kopyalamış olabilir

Bence bütün şifre değişikliklerini Linux altında yap

Sonra format at

Öncelikle kargonuz 2 ay sonra falan geliyor. Aklınızda olsun

Diğer olay içinse geçen sene 150 lira almıştı kargocular. Bu sene 400 falan alırlar muhtemelen.

evet tahmini teslimat tarihleri çok geç.

o bahsettiğin ücreti el altından alıyorlar değil mi? geldim ama 5 kat taşırsam 400 alırım mı diyecekler? bırakıp gitme ihtimalleri daha yüksek sanki.

Aynen el altından alıyorlar. Kesin çıkarırlar. (4. kat asansörsüz çıkardılar)
Kargo yola çıkmadan önce üretici aramıştı beni(üretime başlamadan önce de aramıştı hatta). Kargocunun numarasını vermişti. Sorularınızı sorabilirsiniz demişti. Aradım sordum. Hallederler hocam merak etmeyin dedi görevli.

oradan daha yeni koltuk aldık, nakliye firması elamanları çıkarıyor. elden para verdim.

Ben alalı 1 yılı geçti. Horoz lojistik getirdi, kurup gitti. Para da ödemedim. İkamet Mersin.

galeriler yapıyor bunu. ne kadar güvenilir orası ayrı konu.

Galerici işte abi bu. Bütün galericiler sadece kendilerinin aldıkları arabaları satmazlar, bu şekilde de araba satarlar.

neredeyse tüm galeriler bunu yapıyor,

Bu şekilde ticarete konsinye araç deniliyor

bi şey olmaz, max çekebileceği miktar kadar çeker

uzun vadede batarya sağlığı hızlı düşer.

ben asla hızlı şarj aleti kullanmıyorum 5v 1amper şarj cihazı kullanıyorum 1 senedir pil sağlığı %100 de.

arkadaşınız eşinden bağımsız dükkan açabilir miydi? iş yükü ve manevi yönünü sormuyorum. kendi başına işletme açacak maddi gücü var mıydı? yoksa, gurur yapmıştır ve insanların arkasından 'kocası olmasa dükkan açamazdı' dediğini düşünüyordur. siz de eşini tebrik edince o imayla laf soktunuz diye düşünmüş olabilir. fesat insanlar böyledir.

@cgka eşi olmasa acamayacak durumdaydı, eşi işten ayrılınca aldıkları tazminatla açtılar. Ben de hiç öyle laf sokayım diye söylemedim hakkaten mutlu oldum da tebrik ettim

arkadaşınız fesat bir insan. bu vesileyle iletişiminizin kesilmesi isabet olmuş.

anlaşmalı tek celse loading. :(

Sizin iletimsizliğini karşılıklı olmuş. Eğer siz onu arayıp ya da mesaj atsaydınız, cevap vermeseydi sıkıntı olurdu. Hemen kötü düşünmek, kötü yorumlamak doğru olmaz. Birde siz ilk arkadaşınızı tebrik etmişsiniz. Kutlamaya gelen bir sürü insan vardır, belki birkaçı arkadaşınızı es geçip, bütün yükü kocası üstlenmiş gibi konuşmuşlardır. Yazdıkları gereksiz ve saçma olmuş ama yapacak bir şey yok. Eğer kötü biri olsaydı bunce sene arkadaş olmadınız.

tahminimce o gün üst üste aynı şeyleri yaşadı. çoğu kişi sürekli eşini tebrik etti. onun da zoruna gitti. en son da birine patlaması ve hırsını alması gerekiyordu. o da seni seçti.

Haha. Kafayı yemiş bence. Kıskançlık ne alaka. Tesla'yı mı kurmuş bu kadın? İş kuran insanlar kendilerini bir şey zannetmeye başlıyorlar. Sizin bir hatanız yok. Bugüne kadar tanımamış olmanız sorun.

Öyle bir arkadaşım var. Liseden bu yana arkadaşız. Ara sıra onun, arada da benim densizliğimle ilişkimiz soğur gibi oluyor.
Birkaç gün, ya da birkaç hafta sonra bazen o, bazen de ben, hiç birşey olmamış gibi diğerini arıyor.
Densizliğin kime ait olduğunu o zamanlarda sorgulamıyoruz. Olayın kahkahalar eşliğinde konuşulabileceği zamana kadar o konuya girmiyoruz.
Siz de öyle yapın.
Güzel arkadaşlıklar kolay kurulmuyor.

madem o kadar can ciğerdiniz, "instagramda paylaştığın şeyi benim için mi yazdın" diye sorabilirdin. Bakalım yüzüne karşı aynı şeyleri söyleyebilecek mi.

Bilenler yazmamış, bilmeyen olarak yazayım ben.

Satın aldığınız kişiden "şu seri nolu/IMEI'li telefonu şu tarihte şu kişiye sattım" yazan imzalı bir kağıt alın, sizde dursun. İleride hırsızlık malı olması, yasadışı işlere bulaşması gibi durumlardan belki sizi koruyabilmiş oluruz.
"Find my iPhone"un, iCloud hesabının vs. kapalı olduğuna zaten emin olursunuz da hatırlatmış olayım.

maykılın dediği yazıyı tercihen faturaya yazdırıp faturayı alın

edit: ha bi de, kutudaki imei ile telefondaki imei tutuyor mu ona da bakmak iyi olur.

iphonelarda face id, true ton ve el fenerinden biri çalışmıyorsa ya ekran değişmiştir ya da arka kapak değişmiştir.

mutlaka icloud şifresinin olması gerekli, yoksa telefon çöp olur.

fatura üzerine imei numarasını yazıp imzalatmak lazım, bir çok şey için kendini garanti altına almış olursun.

telefon orjinal mi, tüm fonksiyonları çalışıyor mu olabildiğince test etmek de fayda var.

"Döküm tavada kaplama olmaması Türkiye'de yasak" diye bir şey okumuştum 3-5 yıl önce.

Bende Lava'nın döküm tavası var, işini yapıyor. Ama başka marka kullanmadığım için iyi mi kötü mü olduğunu bilemiyor ve tavsiye edemiyorum.
Hafta sonu T-Bone yaptım. Aslında biraz tavada mühürleyip fırına atmam gerekiyordu ama tembellik edip sadece tavada pişirdim. Her zaman olduğu gibi inanılmaz duman oldu. Mutfakta yangın çıkmış gibi bir duman vardı. Görüş mesafesi düştü, öksürük yaptı vs. Bir daha evde çok kalın et pişirmeme kararı aldım. Ama bunlar döküm tavanın suçu değil, benim suçum sanırım. Lezzetli bir antrikot yapınca tadı muazzam oluyor, tüm pişmanlıklar yok oluyor.

artık emayesiz döküm tava yok gibi. emaye aslında iyi bir şey, döküm tavayı kullanmayı kolaylaştırıyor, çizmemek önemli tabi. bunun için de sürekli tahta kaşık vs. kullanmak gerekli.

emayesiz dökümleri kullanmak, yıkamak ve bakımı yapmak yer yiğidin harcı değil.

Doğrudur emaye kalkıyor. Teflon kaplama gibi düşünün. Bizim aldığımız sırlı dökümlerin içi hep kalktı kullanmıyoruz artık. Full döküm almak daha iyi.

Bende emayesiz döküm var ama deterjan değmiyor, bazı kullanım kuralları var. Ben alıştım. Çelik kaşıkla karıştırıyorum, çizildi derdi yok. Markası dökümcübaba

alevli günler,
hoşgeldin boyacı

herkes kocama benziyor
ne olacak bu yusuf umut'un hali

Sevgili Arsız Ölüm - Dirmit
Eylül
Terör
Karıncalar - Bir Savaş Vardı
kumbaracı50 Oyunları

Gomidas - daha gitmedim ama bilet aldım.

@astronom bey gomidas çok guzel, dramatik

araç fiyatları epeydir sakin seyrediyor, satışlar da dipte olduğu için araç ihtiyacın varsa girilebilir bence.
ya da seçim dönemine doğru ötv indirimi olacak diyorlar, onu beklemek de bir seçenek.

yakın zamanda aldım. pişman da değilim. eğer ihtiyacınız varsa alın derim. türkiye burası malum.

alsan bir dert almasan bir dert dönemi.

eğer kk başa gelirse ötv sıfırlarım diyor,
eğer tayyip kalırsa aldığın/alacağın arabanın fiyatı iki katına çıkar.

ayrıca alacaksan da maksimum kredi, minimum birikim kullanmak daha mantıklı.

Şu an araba satışları yavaş gidiyor. Pazarlık mazarlık yapıp daha da uyguna getirilebilir. Ayrıca TL dışı varlıkları bitirmektense olabildiğinde TL ile kredi çekmek daha mantıklı.

aynı durundayım. açıkçası ben şuan beklemedeyim. mevcut tl birikimimle şuan alabiliyorum istediğim arabayı ama tıpkı sizin düşünceniz gibi paramın tamamını bir arabaya bağlamak da çok mantıklı gelmiyor. önümüzdeki aylarda bu konuda bir fırsat olabileceğini düşünüyorum. vergi indirimi vs söz konusu olabilir. malum seçim sathına giriliyor. bu çok klişe gelebilir ama ben bu sebeplerle beklemedeyim. ve şundan kısmen eminim bir çok kişi bekleyişte. özellikle sıfır araç almak isteyenler. bayiyle anlaşıp sıra beklemekten ziyade biraz daha bekleyelim bakalım görelim kafasındalar.

arabalarda sorun sadece çip krizi olarak kalmayacak. başka krizler de kapıda. şu anda en iyi yatırım araçlarından birisi bence araba. krediyi maksimuma çekip araba alabilirsiniz, bütün birikiminizi kullanmayın. ytd :)

yüksek kredi tavsiyesi verenler için soruyorum. doğuş vdf 3.99%la kredi veriyor, ben de benzer bir ikilemdeyim ama oranlar çok yüksek geldi. sizin aldığınınız oranlar nedir, yada tüketici kredisi ile mi borclanmak lazım 2.19 civarında?

Biz yeni araba aldık geçen ay bayiden 1.81 kredi çıktı

@delidiyorum

devlet bankalarından 1.59-1,65le alınan krediler hocam. tabi şu aralar bankalar baya yokuş yapıyor ama özel bankaların da oranları bu enflasyona göre fena değil.

Üst komşum iki tane afrikalı genç erkek. Yakın yaşta kardeşler, arada ülkelerinden annesi babası falan da geliyor. Gürültü gibi bir şikayetim asla olmadı çok efendi çocuklar. Keşke bütün apartman afrikalı olsa diyorum hatta.

turk komsulariniz gurultu yapiyor mu garip garip adetleri var mi diye dusunun. boyle cevap bulabilirsiniz

kaldığım yurtta afrikalı öğrenciler de vardı. gürültü olarak sıkıntı yaşadığımı hatırlamıyorum. ama ortak mutfağı kullandıklarından sonra mutfağa girilmiyordu. kullandıkları baharatlar mı, yağlar mı ne bilmiyorum çok kokuyordu.

Ala09+1, Turk komsularim, saygi sifir

bizde de iranlı komşu var. diğer türk komşularımızdan daha iyiler vallahi. türk komşularla bazen sinir harbi yaşıyoruz. ama iranlı komşular da aşırıııı baharatlı yemekleri var. diğerlerinden iyidir ama :)

afrika denilince de hangi afrika. bir guney afrikali ile bir tunuslunun birbirine benzerligi bir turk ile japon kadardir. yani o kadar birbirine uzak, hem mesafe hem kultur olarak. afrikada herhangi bir ulke icinde de cok fazla kultur farkliligi var bir guney nijeryali ile kuzey nijeryali birbirinden cok farkli.

o nedenle on yargi olmadan yaklasmak ve tanidiktan sonra bir fikir edinmek en iyisi.

Hangi Afrika ülkesi Mısır'da Afrika ülkesi Fas'ta Nijerya'da. Kuzey Afrikalılar kültür olarak bize daha yakın Senegalliler, Sudanlilar, Somalililer genel olarak çok saygılı insanlar mesela fakat sahra altı Afrikalır genellemek doğru olmamakla birlikte topluca yaşama kültürü çok gelişmiş değil aşırı gürültülü olabilirler sıraya girme, başkalarının haklarına saygı gösterme gibi davranışlar sergilemeye bilirler.

çok da güzel olunur, genelde kimseye zararları olmaz.

öncelikle afrika dünyadaki en fazla ülkenin yer aldığı kıta. ülkelerin bir çoğunun da ne kültürü ne de dili birbirine hiç benzemez.

ek olarak bu sorunuz oldukça genelleyici bir soru.
benim bir afrikalı komşumla yaşadığım sorunsuz ilişki sizin sorun yaşamayacağınızı ileri sürmez. aynı şekilde benim türk komşularımla yaşadığım sorun da sizin türk komşularınızla sorun yaşama potansiyelinizi belirlemez. bu tip olaylar birbirinden ayrık, bağımsız ve tekil olarak değerlendirilebilir sadece. böyle genelleyici bir mantık yürütme olamaz.

bu arada insanların salt nereli olduğuna göre bu şekilde bir endişe duymanız sizin ırkçı söylemlerle karşı karşıya kalmanıza sebebiyet verebilir. çünkü dediğim gibi bu bütüncül bir şekilde genelleyici ve toptancı bir yaklaşım içeriyor. aynı zamanda hiçbir toplum homojen değildir. bugün sitede türk komşularımızla sorun yaşadığımızda bunu bir standart türk prototipi olarak değerlendirmek eblehçe olacaktır.

her insan farklıdır. gürültü yapmanın dahil olduğu bir kültür bilmiyorum ben. ön yargıları beslemeye gerek yok. ortak yaşam alanı olan apartmanların belirli kuralları vardır ve herkes kültüründen, dininden, dilinden vs. bağımsız bu kurallara uymakla yükümlüdür.

aynı binada değil ama aynı mahallede afrika kökenli sakinler vardı. hiçbir zaman onlara karşı veya onların birilerine karşı bir rahatsız edici yaklaşımına şahit olmadım ben. olsam da afrika kökenliler böyleler diye bir genelleme yapmazdım şahsen. bu yüzden ezkaza+1 diyorum. her birey kendi içinde özeldir. genellemeler yanıltıcı ve kalp kırıcı olabilir.

Etten kastınız tavuk, domuz (sarkuteri ve normal et) vs de dahilse ben yiyorum.
Günde en az 300-400 gr et yiyorum spor sebebiyle. Tatil şu bu vs her şeyi atsan bile rahatça bu rakamı yaparım. Hatta bu rakamı asarım bile şarküterilerle.
Ama tek et olarak zor. O kadar et yiyemem.

Bu arada herkes değil, benim hanım misal sizin kadar yiyordur heralde.

Amerikalılar ve Rus'lar falan yiyor. Avrupalılar o kadar yemiyor.

Bu arada 200 gr ne hocam. Adamların bir steak zaten 350-400 gr.

Haftada 2 fazla değil ki. Haftada 3-4 yeseler zaten senin hesaba geliyor.

Etten kastim hayvansal olan etler. Kirmizi et degil bir tek.

@ihk, avrupada genelde steakler 200gr civarinda, napalim bunu yiyoruz :(

hah ağzına sağlık, ben de aynı sebepten mesaj yazdım arkadaşa. yıllık 100kg demek haftada 2 kilo demek. bir bifteğin porsiyonu 200 gram olsa, haftada 10 porsiyon biftek yemem lazım. hiç aklıma yatmıyor bu hesap, bence bir yanlışlık var bu hesapta. sporcu vs olmadığın sürece günde yarım kilo et yemem çok zor ya.

yani işin parasal yönünü tamamen boşver, bedava olsa bile bence kişi başı yıllık 100 kg et yiyemeyiz.

Marketlerin unlu mamul reyonlarında, ekmek bizim sandviç ekmeğinden biraz büyük ekmek var. Onun da yüzüne bakan yok. Bizim buralardan gidenler alıyor.

Et reyonunda biftek için steak kestirmek istedim, kasap beceremedi. Bi sonraki müşteriye baktım. Benim steak dediğimin beş katı kalınlığında kesiyor.

Sulu yemek denen şeyi zaten bilmiyorlar.

Sebzeyi o etin yanına azıcık garnitür olarak kullanıyorlar.

Çok pişirmiyorlar. İçi resmen çiğ et. Kanlı kanlı yiyorlar.

Bizim yemek kültürümüzü esas alıp düşünürsen mantıksız geliyor da, adamın kültürü de o.

Bir biftek 200 gr değildir. En az iki parmak kalınlığında olanları 450-500 gram gelir. Amerikanların en az 3 parmak kalınlığında steak tükettiğini düşünürseniz 650-750 gramı bulur.
750 gr et bir öğünde rahat yenilebilir, kendimden biliyorum.

işin maddi yönü yemek kültürüne şekil veriyor

işin dini yönü yemek kültürüne şekil veriyor, domuzun önüne çöp koysan yiyor, zaten otel artıklarını çöpleri toplayıp koyuyorlar, yetiştirmesi ucuz, eti de ucuz. trde de kışlanın yemek artıklarını ihaleyle toplayıp domuz çiftliğine götürenler vardı şuan ne durumda bilmiyorum. böylece en büyük mesele olan yem maliyeti sıfıra yakınsadı.

ama büyükbaşa onu yedirirsen hayvan zehirlenir. o hayvan özen istiyor. malları olan bir arkadaşın varsa sor.

hristiyanlar için mahzuru yok, yedikleri etin yarısı domuz mesela, isviçrede domuz tüketimi yüzde 45in altına düşmemiş son~ 50 senede. avrupa ve amerika böyle. asya da böyle. et ucuz olursa yenir.
www.fhnw.ch

diyetin yarısı domuz olunca aslında maliyet de düşüyor, büyükbaş eti hep pahalıydı, aynı tabloda yüzde 42den yüzde 30a gerilemiş 50 senede. isviçre de olsan 3-5 kişi nüfusun da olsa maliyet önemli.

trde zenginlik olsa, maliyetler ucuzlasa bizde de böyle olur. hatta bakılsın 2005-2013 civarı ortalama et tüketimi bugünden garanti fazladır.

sadece biftek çiğnemek olarak düşünme, hamburger köftesini günde kiloyla yutarsın, yağ gibi akar.

@Mirket +1

Bizim mutfağımızda "etli yemek" kavramı daha yaygın. Amerika'da ve Avrupa'nın çoğu yerinde yemeğin kendisi etten ve yanındaki garnitürden oluşuyor. Bir örnek olarak texas smoked brisket diye youtube'dan aratıp bakabilirsiniz.

Et kesimleri bizden çok farklı. Bizde eti daha çok kemiklere göre ayırıyorlar, amerika'da (güney, kuzey fark etmez) etin bütünlüğünü koruyup kemikleri de etle birlikte kesiyorlar çoğu zaman. Örneğin bizde kaburgalar tek tek ayrılıp kemirilirken, arjantin'de falan enlemesine şerit halinde kesiyorlar.

Porsiyonları da hayli büyük.

Buraya kadarki kısım mutfak alışkanlığıyla ilgiliydi, bu alışkanlığa fiyat farkı da eklenince hayli fark etmesi doğal bence.

Haftada 2 kere mangal yapıyoruz hanımla , 1,600 gram altında hiç et almıyorum. Sadece ızgara tüketimi bu , haftanın diğer günleri yediklerimiz (köfte,kebap,tavuk,balık vs.) hariç. Tüketilebilir bir oran.

3 öğünün 1 öğününde mutlaka et olmalı zaten. ona da 100-200 gram desek. haftada 1 kilo yapıyor en az. bu da yılda "en az" 52 kiloya denk geliyor zaten.

haftada 2 et çok az. benim her gün bir öğünümde mutlaka et olmalı. bu illa pirzola şeklinde olmak zorunda değil, kıyma şeklinde de olabilir. yemeklere de katılıyor kıyma zaten her türlü. bence bu sayı normal.

nerde gözüküyor. sgk işe giriş çıkış bildirgesi kısmında mı?
yoksa eylül ayı gözükmediği için mi bu kanıya vardınız

@jelly +1 buradan kontrol ettiniz mi?
www.turkiye.gov.tr

evet, buradan da kontrol ettim çıkış gözüküyor. şirket ismine bi şeyler ekleyip tekrar çalışıyor gösteriyor ama. bu durumda senelik izin ve ya diğer haklar gitti diyebilir miyiz?

maalesef bazı firmalar bunu bilerek yapıyor.

maliyepostasi.com

31 ağustos'ta şirketin A işyerinden/şubesinden çıkış yapılıp, 1 eylül'de AYNI şirketin B işyerine/şubesine girişiniz yapılmış olabilir. eylül ayını henüz görmediğinizden girişi göremiyorsunuzdur. örneğin adam mühendis, şirketin merkez ofisinde sigortalı olur. şirket ihale alır, ümraniye'de inşaata başlar. mühendis de o inşaatın işinde çalıştığı için mühendisin sigortasını o iş için açılan şantiyeye naklederler. iş biter, şantiye kapanır, mühendis hop tekrar merkeze. mühendis şirkette oturduğu masadan hiç kalkmıyor olsa dahi yaptığı projeye göre o projenin şantiyesine nakledilebilir. bu yasal olmayan bir işlem değildir. tam tersine, olması gerekendir.

bu şekilde AYNI şirketin farklı şubeleri arasında yapılan nakillerde izin hakkınız, tazminat hakkınız, kısacası özlük haklarınız sıfırlanmaz.

çıkışınızın yapıldığı şirketin vergi numarasına bakın, tekrar girişinizin yapıldığı "bir şeyler eklenmiş" şirketin de vergi numarasına bakın, aynı ise endişe etmeyin. aynı değil ise yasal haklarınızı arayabilirsiniz.

@kibritsuyu teşekkürler açıklamanız için.

kovulursan kıdem tazminatının, diğer haklarının az olması için yapılan iş yeri çakallıklarından biri.

yakın zamanda şirketin yapısında, sizin çalıştığınız yerde bir değişiklik oldu mu? şirket isminden ziyade, şirketin sicil numarasının sonuna -0 ya da -1 gibi rakamlar ekliyorsa, şirketin bir dosyasından (şubesinden) diğerine geçmişsiniz demektir. pratikte sizin için fark eden bir şey olmaz. (eğer iki dosya da aynı şehirde ise).. eğer şehirler farklı ise, o zaman tazminatızı vs alarak şirketten ayrılma şansınız var.

ben istasyonu görünmeyen ve el ayak girmeyen bir yere kurdum. fişi de sürekli prize takılı. yaklaşık 1 sene olacak pilden yana herhangi bir sıkıntı olmadı. 7/24 açık duruyor ayrıca.

fişten çekince bir ton sorun oluyor. yok wifi a bağlanmıyor yok harita sapıtıyor falan. her seferinde stress yaşamaktansa sürekli prizde ve şarjda bırakıyoruz. herhangi bir sıkıntı yaşamadık. elektrik faturasına etkisi de çok değil sanırım.

sürekli fişte. evden uzun süre gitmeyceksem.
diğer türlü pili azalıyor

sürekli fişte bizimki de. +1

sürekli prizde ve şarjda duruyor.

normal şartlarda batarya için sağlık değil ama diğer türlü bir sürü sorun oluyor. en kötü senaryoda da sadece batarya değişir.

Ben fişini çekiyorum ama sebebi pil değil, elektrik çekmesi çünkü şarjda dururken de devamlı wifi ile vs. iletişimde olduğu için belli bir elektrik çekiyormuş. Ben her gün kullanan bir insan da değilim, o yüzden şarjını doldurup fişten çekiyorum. Kullanacağım zaman geri takıyorum. Bende tak çıkar yapınca bir sıkıntı olmadı.

Sürekli prizde ve şarjda duruyor evet. İstasyonu koltuğun altında duruyor, işi bitince koltuğun altına gidiyor alet.

3 yıldır sürekli prizde duruyor, kullanım klavuzunda da pil ömrü için bu şekilde olması gerektiği yazılı.

1- pilin sürekli şarjda durmasının etkileri eskisi gibi değil(miş)

2- çoğu ürün, pil dolduğunda şarj etmeyi kesiyor.

3- "pil" artık çok pahalı değil. %99 ihtimalle, süpürgedeki pil daha küçük ve yaygın olarak bulunan pillerin paketlenmiş hali. pilde problem olduğunda, dikkatlice -TEKRAR TOPLAYABİLECEK ŞEKİLDE- pilin içini açın. aynı pillerden alın ve kullanmaya devam edin. orijinal yedek pil almaktan çok daha ucuza gelecektir. uygun fiyata kaliteli pil bulmak için ve hatta elinizdeki aküyü sormak için BİRİKİM PİLLERİ'ni arayın. (vallahi reklam değil, adamlarla alakam yok, sadece aradığınız pili bulmak için muhteşem bir adres)

evet

macbook airde solidworks ve autocad gibi zorlayıcı programlar çalıştırmayın, fanı olmadığı için sıkıntı çıkarabilir. siz macbook pro modellerine bakın.

www.solidworks.com

2 boyutlu autocad cizimlerinde sorun yasanmiyor da 3d ye gectigi anda bakin cizim de yok isin icinde mahvoluyor. hem air de hem de pro'da böyle(ikisine de sahibim)

pro 2019 model i5 islemcili
air 2017 model i5 islemcili

m1 yada m2 denemedim ama onlarin da cok farkli olacagini sanmiyorum.

i5 islemcili windows yüklü acer pc'lder 3d'nin allah'ini yapiyordum.

bu arada solidworks mac icin zaten yok.

orijinal.

www.vatanbilgisayar.com
www.vatanbilgisayar.com
www.vatanbilgisayar.com
www.vatanbilgisayar.com

Bunlar da çok pahalıymış ya. Ben bütün set maksimum 450-500 tutar diyodum.

Vatan bilgisayara güvenirim ama kendi sitelerinde niye satışta olmadıklarına dair bir fikriniz var mı? Yazıcı modeli yeni, mürekkebini satmamaları tuhaf geldi.

Güvenilir, uzun vadede tıkanma yapmayacak muadil mürekkep markası ya da satıcısı önerebilir misiniz rica etsem? Yani eğer bildiğiniz varsa.

500 vermeyi göze almışsınız 800 tlden kaçmayın derim. çoğu marka kendi sitesinde satmıyor diye biliyorum. epson, hp, brother vs. zaten 800tl ye 7000 siyah 5000 renkli sayfa çıktı veriyor. orijinalden şaşmayın. baskı kafası değişimi vs uğraşırsınız sonra.

www.bitmeyenkartus.com.tr

www.bitmeyenkartus.com.tr

Arkadaşlar MEDIAMARKT'ta satılanlar orijinal midir sizce? Direkt gidip mağazadan aldım. Bizde yan sanayi olmaz, ürünler orijinal deseler de emin olamadım. MEDIAMARKT mağazaları VATAN kadar güvenilir midir sizce?

önce bir facebook bussines manager işletme hesabı açmanızı, ardından yine işletme/mağaza ınstagram hesabınızı açıp facebook'taki işletme hesabınıza bağlamanızı öneririm. şu an bunlara gerek yokmuş gibi düşünseniz de ınstagram iletişimini sürdürdükçe bu adımların ihtiyaç olduğunu göreceksiniz. o yüzden doğru adımları atmanız faydalı olur. satış yapmasanız da facebook mağazasına ürünlerinizi eklemek, kullanıcıların bakması için daha iyi olur.

Mağaza olarak hesap oluştur sonra onu işletme hesabı olarak tanımla. instagram hesabı açtıktan sonra biraz paylaşıp yapıp daha sonra 15bin takipçi satın al. takipçi sayın 10binin altına düşmesin. 10bin altı takipçi sayısında storylere link koyulmuyor diye biliyorum. ayrıca instagram üzerinden havale ile sipariş de alabilirsin.

tüm sosyal medyalarını tek bir gmail üzerinden açarsan yönetmesi kolay olur.

Bahsettiğiniz kapak 250 gram görünüyor. Standart bir A4 80 gram olduğuna göre yaklaşık 3 adet a4ü üst üste koyarak kapak kalınlığını hissedebilirsiniz. Oldukça ince bir kapak.

herhangi bir ozalitçi işini çözer

izmir bornovada dilde fotokopi yapardı bu işleri. kitabın fotokopisi aynısının tıpkısı olurdu. çoook uzun zamandır yaptırmadık ama arayın sorun fiyat alın. www.dildefotokopi.com

Geçende bizim sahilde konser oldu. 5 kilometreden bangır bangır sesi geliyordu eve kadar. Alandaki hoparlörden eve geliyordu yani. Gerisini sen düşün.

Daha arkadakilerin duyabilmesi için gerilere ayrıca hoparlör kulesi koyuluyor, tabi ki bunlar da kablo ile besleniyor. Ses hızı, ışık hızından yavaş olduğu için sahne önündeki hoparlörlerden gelen ses ile arkadaki hoparlörlerin sesi birbirine karışmaması için, arkadaki hoparlörlerin arasındaki mesafe hesaplanarak ses gecikmeli olarak gönderiliyor.

M1’in belleği ve sabit diski daha büyük ama gündelik işler için ikisi de fazlasıyla yeterli ve uzun ömürlü olduğundan ben olsam m2’yi alırdım.

Halihazırda sizinle benzer kullanım tarzıyla 8gb/256gb kombosuyla m1 kullanıyorum, canavar gibi.

Ekleme: RAM ve disk sonradan artırılamaz çünkü anakarta lehimli. Alırken baştan seçmeniz gerekiyor. Büyük diske ihtiyaç varsa m1 olanı da alabilirsiniz. Gündelik aktiviteler için 8gb bellek de fazlasıyla yeterli.

***hatalı bilgi ***apple cihazlara çok hakim değilim ancak m2 vs m1 karşılaştırmalarına baktım m2 baya önce görünüyor. cihaz ram'i ve hafızası yetmeyen zamanlarda arttırılabilir ancak işlemci için böyle bir seçenek yok. o yüzden m2 cihazı almanızı tavsiye ederim.***

m2 ram ve depolama anakarta gömülüymüş. Upgrade için zahmetli şeyler gerekiyor ve parça bulmak zor olabilir. o yüzden değişmiyor gibi düşünebilirsiniz.

Benim bildiğim kadarıyla son yıllarda artık cihazlarda depolama alanı ve ram artırımı yapılmıyor. Başta ne alıyorsanız o. Hepsi anakarta gömülü.

Bunu bir teyit edin. Eğer öyle ise ram i yüksek olanı alın.

m1 de gayet iyi, o da baya götürür. hem onun depolaması ve ram i daha yüksek.

eğer air alıyorsan demek ki gündelik işler için kullacaksın, m1 işlemci al, en azından 512 gb harddiskin olur. eğer bu kadar alana da ihtiyacım yok diyosan m2 alırsın.

buradaki kriter hangi pc nin daha iyi olduğu değil, senin ihtiyacın belirler.

konu kısmını boş bırakmayın

spesifik biriyse, sana dair birseyleri rule yapmistir. otomatik spam'e atiyordur. degilse, imza, ek, subject vs.. olabilir.

soru eksik olmuş, şirket mailin mi spama düşüyor?, gmail mi? yandex mi? göderdiğin mailde ekte bir şey var mı? konuda özel karakterler buluyor mu? toplu mail mi gönderiyorsun? sana hata mesajı dönüyor mu?

eğer aynı alıcı için bu durum geçerliyse alıcının DMARC ayarlarını gözden geçirmesi gerekebilir.

alıcı farketmeksizin gönderdiğiniz bütün mailler için durum geçerliyse gmail yardım üzerinden ticket açmanız gerekir.

bu arada alıcının mail servisini kontrol etmek için mxtoolbox.com adresini kullanabilirsiniz. en önemli ayarlar spf ve dmarc ayarlarıdır.

İş görüşmesinde bana verileceği söylenen görev/kapsam ile başladıktan sonraki verilen görevler çok farklıydı. Gelecek görmediğim için ayrıldım diyebilirsin.
Belki de böyledir gerçekten.

Böyle bir durumda bir şey diyemezler.

bunu cv den çıkabilirsin. zaten hem sana hem de firmaya 2 aylık sürecin pek bir faydası olmamıştır.

@durbidakka, çıkaramam çünkü çok tecrübeli değilim. Boş CV görüntülenmiyor bile. Bu şekilde iyi yerler bile çağırıyor. İyi kötü faydası oldu. Hiç çalışmamaktan iyi. Teşekkür ederim.

O kafa ile olmaz zaten, sürekli şikayet edip masabaşı iş istemekten bahsediyorsun. Daha iyisini yaparım ben de diyordum ama öyle olmuyor o işler.

sadece bu şekilde bulana duyuru olarak madalya taksak yeridir. melodi olmadan zor.

Affet beni sevgilim

opus - life is life
loto başlasın.

youtu.be

@lazpelle

peki o halde, müziği şuraya yükledim :)
vocaroo.com

bu?
www.youtube.com

@lazpelle

değil.

Mirkelam - Aşkımsın olabilir mi?

youtu.be

hayat sevince güzel? :)

aşk alfabesi

Müslüm’den affet bu baya… veya orijinali The Temple of the King.

yazılanlar değil. sözünden bile bulunacağını düşünürken melodiden bile bulunamaması ilginç.

@cosmicstring'e katılıyorum. sanki şöyle gitarlı mitarli bi yaz sarkisiydi.

buyrun: www.youtube.com