Giriş
(7)

memurluk v89547

Efoody
yaşım oldu otuz.oradan oraya saçma işlerle geçti şimdiye kadar. uzun sayılabilecek bir süredir de işsizim.ilanlar geliyor başvuruyorum. güzel denebilir bir kpss puanım var. bir de yds alırsam çok güzel olacak.ama gelin görün ki o mülakatlar için giydiğim de bile takım elbise içinde ölecek gibi oluyo
yaşım oldu otuz.
oradan oraya saçma işlerle geçti şimdiye kadar. uzun sayılabilecek bir süredir de işsizim.
ilanlar geliyor başvuruyorum. güzel denebilir bir kpss puanım var. bir de yds alırsam çok güzel olacak.
ama gelin görün ki o mülakatlar için giydiğim de bile takım elbise içinde ölecek gibi oluyorum.
zihnen hiç memur olayım 65e gelir emekli olurum umurumda değil.
ama bu işsizlik artık zor geliyor.
olur da olursa ne olduğuna bakmadan memurluğa atılıp en azından biraz para kazanıp bir şeyler yapıp çok olmaz gibi olursa istifa ederim diyorum.
bir yandan mantıklı geliyor.
bir yandan memurluk mafya gibi girersen çıkamazsın gibi de geliyor. hem yaş olmuş kaç diyorum.
ne kadar mantıklı bir şey bu düşündüklerim? öyle biraz cebim para görsün kafam rahatlasın diye yapılacak iş mi dersiniz?
not: yds olmadığı için çoğunlukla taşra uzmanlık ilanları şu aralar başvurduklarım.
0
Efoody
(24.04.23)
YDS nasıl yok? 1 yıl çalışsan 80 90 alırsın. İşsizsen mantıklı tabii ki.
0
dissendium
(24.04.23)
memurluk dediğin ne tam olarak onu de bi hele. gardiyanlık mı diyorsun, ziraat bankasında altyapı sistem mühendisliğini mi kastediyorsun yoksa dhmi'de hava trafik kontrolörlüğü mü?
0
avatar is back
(24.04.23)
Memur ol geç işte. Yaş 30 olmuş. 30'undan sonra ne yapacaksın. gençken atılmak lazımdı bazı şeylere.
0
komando kani var bende
(24.04.23)
Puanın varsa dene. Beğenmez veya daha iyi fırsat çıkarsa bırakırsın en olmadı.
0
mekaniker
(24.04.23)
memurluluğun ofisteki beyaz yakalıktan farkı yok ki
en aızndan insani çalışma şartları var
0
bir soru sorcam
(24.04.23)
dene tabii ki. cebin para görmese de iş iştir. memurlugun tek dezavantajı istifa etmek istediginde cevreden baskı yemek xd sanki intihar ediyormuşsun gibi korkunç bi olaya dönüştürüyorlar. bence memurlugun çekilir yanı ek iş yapmak. bunu becerebilirsen on numara bes yildiz
0
ala09
(25.04.23)
Memurluk mafya gibidir gerçekten. Çıkması zordur.

memurlukta birikim olmaz. Her pozisyonda maaşlar özel sektörden çok daha azdır (hizmetli kadroları hariç) normal memur 11500 ile başlar. Yol yok yemek yok su çay bile yok. Taşla diyorsun ulaşımı bile ciddi yük olur.

Benim özel sektörde deneyimim vardı, iş aradığımda rahatlıkla görüşmelere de çağırılıyordum, iş teklifi de alıyordum. Sırf evime yürüme mesafesi diye sırf 16:45'de bilgisayarı kapatıyorum 17:00'da evde oluyorum diye memuriyete geçtim.

Şimdi pişmanım ve iş görüşmesi için arandığımda ve şu an ne iş yapıyorsunuz diye sorduklarında memurum dediğimde konuşma hemen soğuyor, sözleşmeli misiniz falan diye sorgulamalar başlıyor hayır devlet memuruyum dediğimde ise daha da bir tuhaflaşıyor görüşme.
0
denizgonen
(25.04.23)
(8)

alkol toleransı hk

mark greg sputnik
merak ettiğim ve anlaşılabilir sebeplerden dolayı kendi üzerimde denemeyi hiç istemediğim bir şey var. şimdi malum alkol, vücudun tolerans geliştirdiği bir şey. hiç içmeyen iki birada yamuluyor, alışık veya şüşko olan 10 birada devrilmiyor vs...merak ettiğim şu: bir insanın 70'lik vodka devirip etki
merak ettiğim ve anlaşılabilir sebeplerden dolayı kendi üzerimde denemeyi hiç istemediğim bir şey var. şimdi malum alkol, vücudun tolerans geliştirdiği bir şey. hiç içmeyen iki birada yamuluyor, alışık veya şüşko olan 10 birada devrilmiyor vs...

merak ettiğim şu: bir insanın 70'lik vodka devirip etkilenmeyecek toleransa ulaşması fiziksel olarak mümkün mü? yoksa o aşamaya gelene kadar ölür mü insan?

neden aklıma takıldı: görüyorum mesela adam alkolik, gerçekten alkol tüketmeden fonksiyonu yok, ciddi sorun haline gelmiş. ama bu insan bile sürekli sarhoş geziyor. yani uyuşturucu gibi "artık bu yetmiyor, daha fazlasını içmem lazım" durumu pek yok. yerine göre 3-5 bira içince bile sapıtıyor.

bu toleransın bir sınırı var mı insan vücudu için? neblim bi' 35'liği fondip yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden birini gördünüz mü örneğin?
0
mark greg sputnik
(24.04.23)
metin akpınar'ın tam 3 gün süren rakı sofrası hikayesi var.

6:20'den itibaren sofranın başlama hikayesini,

9:14'ten itibaren de bünyesinin bilimsel olarak nasıl dayandığını anlatıyor.

youtu.be
0
onemoremile
(24.04.23)
Merakını gidereyim bro ama önce sistemin nasıl çalıştığını anlatayım: Alkol toleransının aslında kiloyla yaşla kılla yünle çok ilgisi yok. Sen alkol aldığında alkol karaciğerde önce endoplazmik retikulum sayesinde parçalanır (endoplazmik retikulum ne işe yarar diye hep sorulur) sonra alkoldehidrogenaz isimli bir enzim sayesinde sindirime uğrar, düzenli alkol tüketen bir kişide bu ADH enzimi sayıca artar ve alkolün seni etkileme süresi azalır ve tolerans gelişir. Yani karaciğerde ne kadar ADH olursa o kadar tolerans sahibi olursun, alkol aldıkça da bu gelişir. Yani bunu şöyle düşün: Ağırlık çalışıyorsun kaslara hasar veriyorsun sonra protein+karb alıyorsun kasların iyileşip büyüyor, onun gibi. Sen de alkol aldıkça bu enzim artıyor ve toleransın yükselmeye başlıyor.

İkinci olarak da düzenli alkol aldığında beyindeki gaba isimli nörotransmitterlerin etkisi artar, bunu kabaca açıklamak gerekirse bu beyindeki kimyasal bir maddedir ve alkolün uyarıcı etkisini inhibe eder, yani etkisini azaltır, yani sarhoşluk etkisi azalır. Yine düzenli alkol tüketince bu gaba isimli inhibitör transmitterlerin etkinliği artar uyarıcı transmitterlerin etkinliği azalır, bu da yine ilk maddede olduğu gibi toleransı yükseltir. Ha bu sonsuz bir eylem midir diye soracak olursan teknik olarak evet, yani sürekli 70'lik vodka devirirsen bir noktada noktaya erişirsin ama o noktaya gelmeden önce muhtemelen alkol zehirlenmesinden ölürsün.

Burada sana rahmetli ses sanatçısı Amy Winehouse'u hatırlatmak isterim, öldüğü gece kanında 4,16 promil alkol çıkmıştı ve alkol zehirlenmesinden ölmüştü, hiç heveslenme yani bu işlere.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(24.04.23)
yok abi zaten alkolik olup ölmek gibi bir niyetim yok, ben meraklı adamım, ondan işin bu kısmını merak etmiştim. detaylı açıklama için teşekkür ederim. metin akpınar'ın sohbeti de çok tatlıymış, hiç görmemiştim daha önce.
0
🌸mark greg sputnik
(24.04.23)
Ruslar zaten anlattığın gibi değil mi. Ailede alkol kullananlar vardı, var. Zamanla o noktaya ulaşabilirsin ama bu yıllar sürebilir. Bir de düzen önemli. Haftada bir kez içiyorsan o noktaya hiç gelmeyebilirsin.
0
dissendium
(24.04.23)
yok yav ben hiç öyle rus görmedim, en alkolikleri bile 50'lik vodkayı devirince yerlere düşüyordu.
0
🌸mark greg sputnik
(24.04.23)
35ligi devirip devam eden cok gordum.
mevzu hem antrenman hem de genetik, yani sadece antrenman yetmez.
0
cooperr
(24.04.23)
O alkolik ben olmusum sanirim. 35lik votkayi bitirip devam ediyorum. İkinci 35’ligi almaya tekele gidiyorum onu da bitirince iptalke. İptalke dedigim baya koltukta sızmaca yani. Fondip falan gibi seyler yapmam efendi gibi iciyorum dumduz. Alt ast degerlerim falan baya kotuydu en son gastroenterolog senin karaciger b.ku yemis hafiften yavrucum, boyle gidersen sirozun yollari tastan demisti. Bakalim gorucez
0
vedatchilipeppers
(24.04.23)
kas ve yag miktari da onemli diye biliyorum. yag coksa cok carpiliyorsun. kas coksa az…
0
alperz
(24.04.23)
(13)

Yurt dışına gitmek

dissendium
Merhabalar. Yasal olarak yurt dışına nasıl gidebilirim? Amacım çalışmak, yaşamak. Makine mühendisiyim ama ABD, Almanya gibi ülkelerde kasiyer olarak da çalışabilirim. Sorun ettiğim bir şey değil. İngilizce biliyorum. Almanca öğreniyorum. Olası planlar neler? Teşekkür ederim.
Merhabalar. Yasal olarak yurt dışına nasıl gidebilirim? Amacım çalışmak, yaşamak. Makine mühendisiyim ama ABD, Almanya gibi ülkelerde kasiyer olarak da çalışabilirim. Sorun ettiğim bir şey değil. İngilizce biliyorum. Almanca öğreniyorum. Olası planlar neler? Teşekkür ederim.
0
dissendium
(24.04.23)
Yani muhendisseniz ve yaşınız da genç ise ne diye Almanya'da kasiyer olarak calisasiniz ki? İngilizce biliyormussunuz, almancayi B2 seviyesine getirin derim ilk hedef olarak.

Sonrasında Almanya'da yüksek lisans başvuruları ve iş başvuruları yapabilirsiniz. İş bulmak biraz zorlayabilir kanunlar gereği fakat imkansız değil. Kaldı ki Almanca bilirseniz şansınız artar. Yüksek lisans çok daha kolay olur. Sonrasında da orada bir hayat kurarsınız zaten.


İlk hedef almancayi B2 yapmak olsun bence.
0
fraise
(24.04.23)
fraise, yani tabii ki şansım olursa mesleğimi yapmak isterim ama kendimi çok sınırlamadığımı belirtmek için onu ekledim. Sağ olun.
0
🌸dissendium
(24.04.23)
kendini sınırlandırmak istemediğini söylemişsin ama hedefini sınırlandırmalı ve ona göre hareket etmelisin. yani amerika da olur almanya da olur gibi bir yurt dışı planı olamaz.

almanya istiyorsan yemeyip içmeyip almancanı geliştirmeye bak, goethe'den sınava girip belge al ve düzgün bir cv, düzgün bir cover letter'la ölümüne iş başvurusunda bulun. çok daha kısıtlı iş imkanına sahip kişiler bile kafaya koyduklarında avrupa'da iş bulabiliyor. sen bir sanayi ülkesine göçmek isteyen makine mühendisisin, yani almanya'da iş bulma imkanın ortalamanın çok üzerinde.

baktın altı ay-bir yıl geçti hala sonuç yok, birikmiş paran varsa iş bulma vizesiyle gel ve almanya'da iş aramaya devam et. yukarıda dendiği gibi yüksek lisansla da gelebilirsin. tabii tüm bunlar olurken almancanı asla boşlama, b2 düzeyinde konuşacak seviyeye gelmeye çalış.

gerekirse kasiyer olurum kafalarına hiç girme. almanya'da mühendis olarak çalışmak istiyorum de, planını ona göre belirle. gereken çaba ve motivasyonu gösterirsen yüzde doksan dokuz başarırsın zaten. bir mühendis için çok da atla deve bir şey değil.
0
sir gawain
(24.04.23)
genel olarak uc yolu var:

1- egitim
2- (diger bir ulkeden) is teklifi
3- evlilik (aile birlesimi)

"kasiyerlik de yaparim ne olsa yaparim" seklinde bir rota kesinlikle yok. rasgele adam alan tek sistem abd'nin green card'i, onun cikma ihtimali sayisal loto tutturmak gibi.

almanya'da yuksek lisans mantikli. bedava zaten. egitim dili ingilizce olan programlara bak (hayir yeterince almanca bilmiyorsun, B2 de yapamazsin - onu unut ingilizce'ye odaklan). almanya (ve sanirim artik avrupa'da bir cok ulke) yuksek lisans yapanlara 1-2 yil is arama/calisma izni veriyor, bu da sirket sponsorlugu bulma gerekliligini ortadan kaldiriyor genel olarak.
0
hot potato
(24.04.23)
Ilk olarak şunu söylemek lazım;
Avrupa'da nitelikli adam eksiği var. Yani ben her zaman derim; bugün mobilim, İngilizcem iyi ve birazcık deneyimim var diyen herkes tedarik zincirinde iş bulur. Benim kendi yerime adam almam lazım, resmen nasıl bulacagiz lan diyoruz.

O sebepten ne is olsa yaparım diye girme. Ben öyle girdim sonra salak miyim lan her yerde is var dedim.

Onun dışında en mantıklısı yüksek lisans. Çevremde böyle Avrupa'nın çeşitli yerlerine dagilan hintliler var ki biri de yakin arkadaşım. Bütün arkadaslari iki sene master sonrasi iyi yerlerde.

Ha param yok diyorsan orasi sikinti oluyor.

Bu arada edmon honda dediğine biraz katılıyorum. Kafan biraz fazla karışık.
0
logisticsmanager
(24.04.23)
yuksek lisans kabulu ile baslayabilirsin, ogrencilere yari zamanli calisma firsati(haftalik 20 saat galiba) taniyor almanya. almanya'ya gittikten sonra da belki alan disina yonlendirmis gibi olacagim ama software test engineer egitimlerine bakabilirsin. haftalik calisma iznini de bu sektorde bir yer bulabilirsen kalici olma yonunde baya yol almis olursun.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(24.04.23)
fraise +1
Makine mühendisisin, kalite alanında çalışmışsın ve almanya gibi sanayisi gelişmiş ve kalite konusunda disiplinli bir ülkeye kasiyer olarak gitmeyi mi hedefliyorsun? Alınma ama neden bu vizyonsuzluk? Madem almancan var otur almanyadaki alanınla ilgili iş ilanlarına bak. Neler bilmeni istiyorlar,hangi yetkinlikleri bekliyorlar. Ona göre eksiklerini tamamla ve iş için başvur

@edmond honda bir de tavuk çiftliği vardı onu unutmuşsun
0
yazdonumu
(24.04.23)
yazdonumu, aslında vizyonsuzluk değil de öz güvensizlik diyelim. Almanya bildiğiniz gibi mühendislerin krallarını yetiştiren bir yer olduğu için Türkiye'den gelmiş mühendisi ne yapsınlar diyerek öyle düşündüm. Haklısınız. Çok iştahlı gözüküyorum ama içimde hep bir şeyler yapma isteği var. Ondan oluyor.

Yüksek lisans için bayağı para harcamam gerekir maalesef. Ben daha maliyetsiz yollar arıyorum.
0
🌸dissendium
(24.04.23)
abi ben senin yerinde olsam ayu gibi kasar para biriktirir ve yüksek lisans için giderdim. bu senin için çok kompleks bir yöntem değil. maddi durumunu bilmiyorum ama imkanın varsa gerekirse bir süre ailenle yaşa. masrafları olabildiğince kıs. evet almanya'dan vize almak için çok para gerekiyor ama sen çalışan adamsın. varını yoğunu euro yap. yerine göre olmadı kredi bile çekersin. almanya'da okullardan kabul almak çok sorun değil de vize alırken istedikleri gelir garantisi problem. şu an ne kadar bilmiyorum ama 10-12 bin euro civarıdır sanırım.

yapacağın şey gerekirse üç sene telsizi kapatıp para biriktirmek, sonra kendi alanında yüksek lisansa başvurup affedersin sktir olup gitmek. olmayacak iş değil. halihazırda üniversite mezunu, meslek sahibi adamsın. e öyle veya böyle para da kazanıyorsun. onu kenara koyup euro'da biriktirmeye çalış. bugün zaten dünyada yüksek lisans, doktora işleri için 30-35 yaş kesinlikle geç değil. o açıdan da sorun yok.

oraya gittikten sonra zaten en kötü dönercide filan çalışır yine bir şekilde kendini finanse edersin. evet kolay şey değil, risk ama anadan babadan çok zengin olmayan herkes zaten kaçarsa böyle kaçıyor. biraz b*ka batmak gerekiyor açıkçası. kaldı ki illa dönercide kaçak göçek 300-400 euro'ya çalışacaksın diye bir kaide yok, daha iyi şeyler bulabilirsin belki.

ingilizcenin çok önemli olduğu konusuna katılıyorum ama almanca bence almanya için manyak bir avantaj. evet ingilizceyi daha iyi hale getirmeye çalış ama bir yandan almancan da olsun bence. zararını görmezsin. bence senin önündeki tek engel maddiyat. onu da iş sahibi biri olarak çözme şansın var. türkiye maaşıyla almanya eğitimi finanse etmek kolay değil evet ama sen üniversite okuyan veya anasından babasından para istemek zorunda kalan birine göre daha şanslısın. en azından ipler senin elinde.

bence macera arama. dişini sık, paranı biriktir, mühendislik alanında yüksek için git. devamında zaten orada kök salarsan baktın olmuyor o zaman kasiyerlik de yaparsın.

almanya'nın mühendislik devi olmasının almanlarla pek alakası yok. baktığın zaman abd de dünyanın açık ara en zengin, saçmasapan varlıklı bir ülkesi ama katma değeri yaratanlar hintli, çinli, vietnamlı dayılar filan. bu ülkeleri dev yapan şey kafası çalışan adamlara imkan sağlamaları. yoksa bira şişesi toplayıp onun depozitolarıyla hayatta kalmaya çalışan alman da var. hepsi mühendis olmuyor, hepsi zeki veya başarılı büyümüyor.
0
mark greg sputnik
(24.04.23)
amac ne?
memur zihniyetli isen, para cok onemli degil tr'ye yakin olayim diyorsan avrupa.
yok vahsi kapitalizmciyim, para pesindeyim diyorsan amerika.
ortaya karisik birsey ariyorsan, britanyanin kopegiyim diyorsan commonwealth.

kesiyerlikten baslarim kafasi olumlu cunku buyuk ihtimal oyle olacak, ama olene kadar kasiyerlik yaparim yeterki cikayim kafasi sakat.

dil konusu cok kafaya takilacak bir mevzu degil, halledilir.
0
cooperr
(24.04.23)
yukarda güzel özetlenmiş. yasal olarak gitmenin 5 yolu var aslında diye bir ek yapayım:

1-Eğitim
2-İş bulmak
3-Evlilik
4-İş kurmak
5-Yatırım yapmak (bazı ülkeler için geçerli)

Her birinin ülkeden ülkeye değişen kırılımları var. Öncelikle "kasiyer olarak da çalışırım" yeter ki gideyim kafasından çıkın. Mühendisseniz ve ortalama üstü kazanan bir mühendisseniz almanya'da vb kasiyer olarak ya da benzeri vasıfsız işlerde çalışamazsınız yaşam kaliteniz ciddi oranda düşer. Türkiye'de işinde gücünde ve ortalamanın biraz üzerinde kazancı olan insanların vasıfsız işçi olarak gitmesi çok manasız. Muhtemelen yurtdışı için tek fırsatınız olacak hayatınızda, onu da böyle boşa harcayacaksınız.

Adım adım üstünden geçelim. yukardaki adımların.

1-Eğitim: bu zaten net. yüksek lisans için başvuru yapabilirsiniz. Birçok ülkede ab dışından gelenlere eğitim paralı. Ama bazı ülkeler ya da üniversiteler mühendislik, ziraat vb niş alanlara yönelik imtiyazlar sunuyor. İş geçmişiniz varsa yüksek lisans başvurusunda büyük avantaj. Burada da 2 kriter var. Almanya gibi ülkelerde yüksek lisans çok ciddiye alınır ve epey sıkı ve zorlu bir kabul süreci sizi bekler. Hollanda, İsveç, İngiltere, İtalya, İspanya, Polonya, Çekya vb ülkelerde çok iddialı olmayan özel okullardan daha kolay kabul alırsınız. Size çok büyük bir artı sağlamaz oradan alacağınız diploma tabii. Ama AB sınırları içinde yasal olarak oturma hakkı sunar. Ayrıca yine o ülkede bir eğitim kurumundan diplomanızın olması yine iyi kötü bir avantajdır iş ararken. Bazı ülkeler mesela polonya, okurken çalışma konusunda epey esneklik sunuyor. Tabi bu çok suistimal edildiğinden, lisans gibi gidip vasıfsız işlerle çalışma izni alıp ülkede kalanlar olunca, vize süreçleri zorlaştı oralarda da. Bu yolla gitmek istiyorsanız, yüksek lisans konusunda ciddi olduğunuzu göstermeniz lazım. Hakikaten sonrasında da bu alanla ilgili işler kovalayacaksınız orada.

2-aİş bulmak. AB özelinde konuşuyorum mühendislik diplomanızla ve iş geçmişiniz de varsa blue-card almanız çok zor değil. Yeter ki "vize sponsorluğu" sunan bir şirketten teklif alın. Türkiye'de uluslararası bir şirketteyseniz zaten türkiye'den oraya zıplamak çok zor değil. Ha AB ülkeleri son zamanlarda türkiye'den daha zor adam alıyor. Onun yerine Türkiye'den Dubai'ye giden çok. Çünkü Dubai Expat bölgesi. Orada 2-3 sene hem para biriktiriyor hem çevre ediniyor. Çünkü dubai'de çalışan avrupalı ve amerikalılar birkaç yıl sonra başka ülkeye geçiyor ya da evlerine dönüyor. Eğer iyi bir network sağladıysa bu bağlantılar da özellikle yönetici seviyesinde ab ülkelerinde iş kapısı açabiliyor. Vasıflı işçiyseniz bu arada almanya'da iş arama vizesi var. 6 ay almanya'da oturma ve iş arama hakkı sunuyor size. Türkiye'dense orada iş aramak daha rahat olabilir. ama tabii 6 ay orada geçinecek paranızın da olması şartı var.

2-bİş bulmanın diğer yolu da mavi yakalı sayılabilecek bir meslek sahibi olmak. Özellikle AB'de beyaz yakalı vasıflı insan çok. Ama daha teknik alanlarda çalışacak tekniker, operatör gibi insanlara ihtiyaç çok. Ya da berber, terzi, aşçı, tesisatçı, vinç operatörü gibi meslek sahibi insanlara... Bu tabii ki elini kolunu sallayarak olmuyor. Ciddi ciddi bir eğitim kurumundan belgenizin ve bu alanda iş geçmişinizin olması lazım. Bir de beyaz yakalı işlerde ingilizce yeterli oluyor genelde ama bu işlerde gidilen ülkenin dilini b1 seviyede bilme şartı oluyor genelde. Yine de Türkiye'den ciddi ciddi bir "mavi yaka" göçü de var. bu konuda çalışan ajanslar var. Aynı zamanda işkur üzerinden de sık sık almanya gibi ülkelerden bu konuda iş ilanları düşüyor. Burada özellikle aşçılık birçok ülkede iş fırsatları açabilen bir alan. Ama çok ciddi eğitiminizin ve iş geçmişinizin olması lazım en azından 2-3 yıllık.

3-Evlilik. Allah mesut etsin, çeşme'de, antalya'da birinin kalbini çalabilirseniz alır götürür sizi de.

4-İş kurmak. Ankara anlaşması çok büyük nimet. Birçok AB ülkesinde şahıs şirketi kurarak oturum hakkı elde edebiliyorsunuz. Tabii ki çok sıkı şartları var. Öncelikle alanınızla ilgili bir iş yapmanız lazım ve o alanda türkiye'de bir iş geçmişiniz olmalı. Yani mühendisim ben şimdi de hollanda'ya restoran açacağım derseniz kimse yemez. Ama şunu yapabilirsiniz, makine mühendisiyim ve hollanda da mühendislik alanında danışmanlık ve ekspertiz hizmeti vereceğim diyebilirsiniz. Mesela bu yöntemle bir firmayla freelance iş anlaşması yapıp normal çalışan gibi oraya iş yapan bir arkadaşım oldu Londra'da (ui designer). Bu yöntemle ya ciddi ciddi şirket kurar çalışırsınız. Ya da freelancer olarak fatura kesip normal bir firmada iş yaparsınız. Şartlar ülkeden ülkeye değişiyor. En kapsamlı bilgi hollanda konsolosluğunun sitesindeydi benim gördüğüm. Ama bu vizenin de bağlayıcılığı var, mesela yıllık belli bir gelir limitini tutturmanız lazım vizenin yenilenmesi için. Başvurularda da iş planınızı çok iyi anlatmanız lazım. Uzun vadede istihdam sağlayabilmeniz de önemli.
Özellikle danışmanlık, freelance vb şekilde çalışabilecek beyaz yakalı iş kolları için çok fırsat sunuyor ve çok da faydalanan oldu. Ya da türkiye'de aşçı, kuaför falan olup dil öğrenip yurtdışında böyle iş kuranlar da oldu. Youtube'a yazın çıkıyor. Ankara anlaşmasıyla kuaför falan açanlar var hollanda'da. Bir de henüz AB'ye girmemiş ama eli kulağında bazı balkan ülkelerinde şirket açmak falan kolay. Şu anda karadağ mesela türk restoranlarıyla, dükkanlarıyla dolu. Onlar heyecanla AB'ye girmeyi bekliyor orada. ABD'de ise 900.000 dolar yatırımla bir iş kurar ya da bir işe ortak olursanız direkt vatandaşlık alabilirsiniz.

5-Yatırım. Bazı ülkelerde gayrimenkul yatırımı yaparak oturum hakkı alabiliyorsunuz. Hepsinin şartları kendi içinde değişiyor. Bazısı vatandaşlık veriyor, bazısı sadece oturum veriyor, bazısı yanında çalışma izni de veriyor gibi gibi... Varsa sermayeniz, gelir de sağlayabilirseniz gayrimenkulle bu da bir yöntem.

bunun dışında umut fakirin ekmeği greencard her zaman bir fırsattır.

Ama sizin manteliteyi bi değiştirmeniz lazım. Niyetiniz ne o bile belli değil.

Yani gidip birkaç yıl para kazanayım sonra döneyim türkiye'de ezeyim mi diyorsunuz? O zaman basın gidin dubai'ye, katar'a...

Yok orta sınıf rahat bir hayatım mı olsun diyorsunuz. O zaman nitelikli göçmen olarak Avrupa'yı zorlayın. Ama burada da seçiçi olun. İnanın almanya'da kasiyer olarak çok daha süper bir hayatınız olmayacak. Bir de AB ciddi ciddi otomasyon yatırımları yapıyor. Çünkü nüfus az, niteliksiz nüfus da az. İşçi maliyetli. Haliyle birkaç yıl sonra vasıfsız işçi statüsü daha da zor olacak AB bünyesinde.

hele ABD'de kasiyerlik falan niyetiniz varsa hiç boşa uğraşmayın. ABD'de türkiye'yi mumla ararsınız. ABD gerçekten orta üst sınıf olarak yaşamayı garantileyen bir gelir ya da iş fırsatı varsa tercih edilebilecek bir ülke. Kasiyerlik, uber sürücülüğü yapmak için ABD'ye gittiğinizde nolur hasta olmayayım da hastaneye düşmeyeyim diye dua edersiniz her gün. Ha ben oraya kapağı atayım, kendime nitelikli işler bulurum diyebiliyorsanız ona bişey diyemem. ABD yükselmenin de, dibe vurmanın da sonunun olmadığı bir ülke.

AB sınırları içinde özellikle kuzey avrupa'da devlet sizin dibe vurmanıza mani olur. sosyal yardım yapar, iş bulur hatta norveç'te falan ev bile bulur. Ama ABD'de sistem çok acımasızdır.
0
anten
(24.04.23)
Alanınızda yetkinliğiniz varsa tr’den başvuru yapıp kabul alıp gidebilirsiniz. Öyle mühendisler var ki almanca, hollandaca bilmese bile oralarda yüksek maaşa iş bulup gidiyorlar. İyi değilseniz para verip kursa fln kaydolun. Bir şekilde kalmanın yolunu bulursunuz zaten oraya gıdince.
0
yalniz kizkulesi
(25.04.23)
ana dilini öğrenmekte zorlanacağın herhangi bir ülkeye gitme.
0
rain when i die
(25.04.23)
(5)

Vodafone'dan Turkcell'e geçeyim mi?

nathanieltroy
Merhaba. 4 senedir Vodafone kullanıyorum. Özellikle son 1 yıldır nefret ettim. İnterneti yavaş, özellikle İstanbul dışında çekmiyor. Turkcell biraz daha pahalı gibi ama sanırım bu tür problemler daha az. Genel olarak tavsiye eder misiniz? Zaten pek bi seçenek de yok :)Bir de Platinum avantajlı bi şe
Merhaba. 4 senedir Vodafone kullanıyorum. Özellikle son 1 yıldır nefret ettim. İnterneti yavaş, özellikle İstanbul dışında çekmiyor.

Turkcell biraz daha pahalı gibi ama sanırım bu tür problemler daha az.
Genel olarak tavsiye eder misiniz? Zaten pek bi seçenek de yok :)

Bir de Platinum avantajlı bi şey mi? Öyle bi tarife mi tercih etmeliyim yoksa gereksiz mi?
0
nathanieltroy
(23.04.23)
Turkcell pahalı maalesef. Türk Telekom deneyebilirsin.
0
dissendium
(23.04.23)
turkcelliyim o kadar da iyi cektigini dusunmuyorum
0
ala09
(23.04.23)
Turkcell dağda, bayırda, yolda, izde daha iyi çekiyor. Ama bazı küçük şehirlerde türk telekomun daha iyi çektiği de oluyor.

Vodafonun, türktelekomun arama yapacak kadar bile çekmediği yerde ben türksel hattımla online toplantı yapıyorum görüntülü.
Ben çok gezen biriyimdir, diğer hatların çekip de türkselin çekmediği bir yere hiç denk gelmedim şimdiye kadar, ama tam tersine çok denk geldim. Özellikle yolculuklarda falan.

Platinyum için de bazen bedava havaş verdiği oluyor. Kış sezonunda erzurumda, kayseride falan, yaz sezonunda bodrumda, dalamanda vs bedava havaş veriyor. Ama onun dışında işe yarar bi özelliğini görmedim ben, tercih meselesi tabi. Bilet falan da veriyodu bazen konserlere. Ama yakalamak lazım. Ben zaten genel olarak indirim takip eden biri değilim, belki öyle olsam daha çok faydalanırdım.
0
zimbirik
(23.04.23)
Platinum işine hiç girme mafya gibidir Platinum bir kere girince bir daha çıkamıyorsunuz ben 2 senede 40 takla atarak zar zor çıktım, eşe dosta Havaş şifresi dağıtmaktan başka da bir işe yaramıyor.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.04.23)
24 senelik telsim / vodafone hattımı 6 ay önce telekom'a taşıdım. ben bugüne kadar cepten internete girmemişim yahu dedim. burada telekom'un internetinin mükemmelliğini değil, vodafone'un kötülüğünün altını çiziyorum yanlış anlaşılmasın.
0
duster
(24.04.23)
(8)

Bati cephesinde yeni bir şey yok izleyip hala savaş nasıl normal bulunuyor?

logisticsmanager
Bati cephesinde yeni bir şey yok izleyip hala savaş nasıl normal bulunuyor?Duyuru: Hadi anasi babasi çok zengin olup asla askere gitmeyecekleri ya da askerde general falan olanlari anlarim. Ya da devlette yönetimde olup ölümlerden rakam olarak bahsedip umursamayacak kişileri. Yani şehitlere kelle di
Bati cephesinde yeni bir şey yok izleyip hala savaş nasıl normal bulunuyor?
Duyuru: Hadi anasi babasi çok zengin olup asla askere gitmeyecekleri ya da askerde general falan olanlari anlarim. Ya da devlette yönetimde olup ölümlerden rakam olarak bahsedip umursamayacak kişileri. Yani şehitlere kelle diyecek seviyenin savaşı sevmesi normal.

Şunu izleyip hala "abi savaş gerekliydi, şöyleydi boyleydi" nasıl oluyor? Hele hayatinda hiç eli silah tutmamisken, kendisini etkileyen bir şey yokken?
Konum ruslarin açtığı savaş evet. Hayatında savaşa gitmemiş ve savaş içinde olmayan tipler savaşı nasıl hakli bulabilir? Bak ben misal beyaz yaka olarak hayatta savunamam çünkü yemez savaşa gitmek. Call of duty oynamak değil yani.
Bana göre şu geldiğimiz yılda hala savaş olabilmesi çok acayip bir olay.
0
logisticsmanager
(23.04.23)
Koca koca insanlar “fetih” güzellemesi yapıyorlar, ben de şaşırıyorum fakat toplum baskısı biraz da kapasite meselesi diye dillendirmiyorum.

Bu yıl milli mücadele konusunu anlatırken neredeyse her ders vurguladığım tek cümle Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği “Milletin hayatı tehlikeye girmedikçe, çıkarılan savaş savaş değil, cinayettir.” idi. Tüm dünyanın alıp benimsemesi gereken bu cümleyi kaç yıl önce söyleyebilmiş bir lidere sahip olmak gurur verici.
0
ruhen hastayim ben
(23.04.23)
Bknz. Sehitlik kavrami.

Cennete gitme umuduyla savasacak tek millet biz degildik.
0
Yourcousinmarvinberry
(23.04.23)
Anca zaten hayatında silah tutmamış, savaşı TV'den görmüş, kör bir ideolojiyi savunan tipler savaş ister.

Hele bak Z kuşağına. Bir marifetmiş, cool bir şeymiş gibi savaş isteyen, atıp tutan azımsanmayacak bir kitle var içinde. İbretlik.

Ben böyle savaş naralarının atıldığı bir dünyada çocuk büyütmek bile istemiyorum.
Bir avuç kan isteyen aptal ve koltuk sevdalısı yöneticiler yüzünden dünya yıkıma sürükleniyor
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(23.04.23)
Cevap soruda saklı zaten. Hayatlarında silah tutmamışlar ya da ölmeyi bayılmak zannediyorlar.
0
dissendium
(23.04.23)
butun bati butun afrika isgal ederken kimsenin ses etmeyip ukrayna'daki savasin bu kadar ses getirmesine sasiriyorum ben de.
0
ala09
(23.04.23)
@ala09 Afrika'da şu an ya da son 10 yılda nerede batı ülkesi bir ülkeye girip "burası benim" dedi gösterirsen iyi olur.

Bu arada bati Afrika'da var evet, çin ve rusya ile beraber. Ha savaş halinde mi, Afrika'da batı ile Afrika ülkeleri arasında savaş mi var? Şu ana kadar öyle bir şey görmedim.
0
🌸logisticsmanager
(23.04.23)
Mantıklı bulduklarını sanmıyorum, bence bunun arkasında farklı mekanikler işliyor. O filmde gösterilen mekanikler.

Şu Ukrayna savaşının videolarını izliyorum da, allahın siktir ettiği yerde bir delikte tir tir titrerken bir drone yanına ufak bir boba atıp gidiyor. Veya harabe bir binada sen bir iki kişiyi tarıyorsın sonra sana sıkıyorlar, belki bacağını oynaıyorsun ölürken ve olup bitiyor. Bunlar olana kadar belki hayallerin vardı, sevdiklerin vardı ama gittin boktan bir binada veya bir delikte geberip gittin.

Saldırı altında olanlara bir şey demiyorum, sonuçta birileri seni öldürmek veya esir etmek için silahlanıp gelmişler ve mecbur kendini savunacaksın ama işgal kuvvetlerinde olmak tam bir dram.
0
bk
(23.04.23)
işin içinde olmayana her şey hikaye gibi gelir. gidin bir cenazeye uzaktan insanları gözleyin. birilerinin içine ateş düşmüştür, bağrı yanıyordur. hayat onlar için artık eskisi gibi olmayacaktır.

bir köşede ise geyik muhabbeti yapan, arabasının kaskosunu falan konuşan, hatta gülen kişiler görürsünüz.

işte aradaki fark böyle. kendi başına gelmeden tamamen olmasa da en azından kısmen bir şeyle empati kurabilenler iyi insan oluyor zaten. diğerleri çöp. savaş da ister başka şey de. oyun sanıyor çünkü.
0
bohr atom modeli
(24.04.23)
(30)

Hesap Ödeme Sorusu

parcaliham
Kadın kişisi, erkeğin sevgilisi olduğunu biliyor ancak erkekle 'dostane' br şekilde buluşmak istiyor. Talep kadından geliyor.Erkek, kendisine yakın bir yerde buluşmayı teklif ediyor.Kadın 20km uzaktan geliyor. Taksiye biniyor falan filan.Kadın ve erkek kahve söylüyor, tatlı yiyor, iki saat oturuyor.
Kadın kişisi, erkeğin sevgilisi olduğunu biliyor ancak erkekle 'dostane' br şekilde buluşmak istiyor. Talep kadından geliyor.

Erkek, kendisine yakın bir yerde buluşmayı teklif ediyor.

Kadın 20km uzaktan geliyor. Taksiye biniyor falan filan.

Kadın ve erkek kahve söylüyor, tatlı yiyor, iki saat oturuyor. Ödeme kısmına geçiliyor. Erkek kendi yiyip içtiğini ödüyor sadece.

Sizce burada yanlış bir şey var mı?
0
parcaliham
(23.04.23)
Bu olaylarda doğru yanlış yok. Erkek ödeyince daha şık oluyor. Sonuçta uzaktan gelmiş ve her zaman olan bir şey değil anladığım kadarıyla.
0
dissendium
(23.04.23)
Ben söz konusu kadın olsam muhabbeti keserim. Hem kalk 20 km öteden taksiye binip git hem de kendi ödemeni yap.
0
cemallamec
(23.04.23)
Genel olarak erkeğin ödemesini daha şık ve doğru bulurum ve burada anlatılan konsept dışında da olsa bu hesabı ben öderdim. Burada şöyle yapılması gerekiyor doğrusu yanlışı bu diye bir şey düşünmezdim. Yani doğrusu bu diye hesap Ödemiş olmazdım.
0
kisa
(23.04.23)
17 yy. paris'inde erkek ödemeliydi. Bu ekonomide normal. Üstelik bir de talep kadından gelmiş.
0
OrangeYellow
(23.04.23)
Erkek ödemek zorunda değil. Belki parası yok. Bir kahve olmuş en kötü yerde 60 lira, tatlı da bu civarda olsa*2= çok para (bana göre).

Zaten kadın teklif etmiş. Ben arkadaşlarım (erkek) ödediğinde çok utanırım.
0
Kahvedesu
(23.04.23)
Buradaki doğru neden erkeğin ödemesi olsun, onu anlamadım. Teklifi kadın yapıyor zaten, erkeğin maddi anlamda uygun olmayan bir dönemi bile olabilir. Bu tarz beklentiler bana yanlış geliyor, erkek bir arkadaşım benim yediklerimi ödese rahatsız olurdum şahsen.
0
bitli su perisi
(23.04.23)
erkek kadının teklifini kabul ettikten sonra, kadının erkeğin sevgilisi olduğunu bilmesi, 'dostane' şekilde buluşmak istemesi falan gibi detayların önemi yok.
bu soru için bu bilgilere ihtiyacımız yok, kadının 20 km uzaktan gelmesi daha önemli.
hesabı ödememek veya ödememek için kadının flörtöz tavrı bir neden olamaz yani.

elbette erkek ödemeliydi.
öylesi adab-ı muaşeret kurallarına göre her zaman daha doğrudur.
bir kahve için ekonomi düşünülecek durumdaysa, erkek sevgilisi varken başka bir kadınla kahveye çıkmasın.
0
blatta hiberna
(23.04.23)
@blatta hiberna
sevgilisi olan bir erkek, karşı cinsle 'dostane' bir şekilde buluşamaz mı? buluşursa da hesabı ödemek zorunda mı? tam anlayamadım...
0
🌸parcaliham
(23.04.23)
Hesap ödeme bana flörtöz bir davranış gibi geliyor. -belki görgüsüz bir köylüyümdür-


Arkadaşlarıma ve ikinci kez buluşmayı düşünmediğim insanlara hesabımı ödetmem. Bence sık görüşülmeyen dostluklarda herkes kendi yediğini ödemeli. Sık görüşseydiniz o hesap telafi edilirdi zaten.
0
ruhen hastayim ben
(23.04.23)
Teklifi kadın yapsa da kadın kalkıp 20 km öteden geliyor ve taksiye biniyor. Taksi ücretini de ödüyor. Kadının para sıkıntısı olmadığı kesin. Kendi hesabını da öder ama bizim burada baktığımız nezaket kurallarına göre erkek tarafı en azından bu durumu bilip bir kahvenin ücretini ödeyebilirdi. Ya da gelmeden önce kadına “herkes kendi ödesin” de diyebilirdi. Ama kalkıp sadece kendi hesabını ödüyorsa orada kabalık var. Biz “her zaman erkek ödesin” demiyoruz zaten. Erkek de kadın da ödemeli ama kadın zaten kalkıp o kadar yol gelmiş, taksiyi de ödemiş filan. Dönüşte de taksiye binmiştir diyelim. Erkek de bir zahmet bir kahveyi ödesin, bir şey eksilmez.
0
cemallamec
(23.04.23)
sevgilisi olan erkek tabii ki bir kadınla dostane şekilde buluşur.

soruda "kadın sevgilisi olan adamla dostane mazeretiyle, aslında flört etme amaçlı buluşmak istedi" iması var.
sizin dediğiniz gibi olsa bu detaylara zaten girmeye gerek yok, ben de onu diyorum.

ayrıca bin lira hesap gelir, yenmiştir içilmiştir anlarım da, arkadaş olarak da 20 km uzaktan gelmiş bir kadına bir erkek kahve hesabını ödetmemeli zaten.
0
blatta hiberna
(23.04.23)
Bence olayın maddi bir boyutu olduğu kadar da 'gesture' boyutu var.

bir erkek, bu gesture'ı gerçekleştirmek zorunda değil gibi geliyor bana.

kadının nereden geldiği çok da önemli değil. gelmeyi seçen, bunu kabul eden ve de buluşma teklifini yapan kişi kendisi zaten.
0
🌸parcaliham
(23.04.23)
20km geldi diye hesap ödeten kadın diye başlık açılması gerekir. Böyle çok az saçma şey gördüm.

teklifi yapan hesabı öder. Bu kadar basit. Ben en mantıklısı alman usulü ama neyse
0
karayel
(23.04.23)
şu sorunun cevabı kişiden kişiye ve duruma göre değişir. ben olsam nezaketen kadına ödetmezdim ama soruda bahsedilen kişinin de ödememesi yanlış değil doğrusu.
0
false pretension
(23.04.23)
sosyal hayat kurallarina gore teklifi yapan hesabi oder. bu durumda kadin tum hesabi odese daha dogru olabilirmis ama herkesin kendi masrafini odemesinde de bir yanlislik yok.
0
in vino veritas
(23.04.23)
davet eden öder gibi bir gelenek var ama "misafir eden öder" gibi bir alışkanlık da var. Yani uzak mesafeden veya başka şehirden buraya gelen olsa genelde en azından ilk yemeği veya kafeyi bişeyi ben öderim, karşılıklı jest gibi. Buluştuğum kişi kadın erkek fark etmez.

Fakat bu durumda arada bir gri bölge (gizli flört gerilimi) varsa, "sana yazmıyorum" mesajı vermek için de alman usülü yapmış olabilir. Hesabı öderse öyle görüneceğini düşünmüştür belki. Kim ne düşünür bilemeyiz çok öznel konular bunlar.
0
nhk ni youkosu
(23.04.23)
muhabbet etmek için geldiyse kendi bile ödese olurmuş
0
bir soru sorcam
(23.04.23)
Taraflardan biri fakr u zaruret içinde harap ve bitap düşmemişse kimin ödediğinin hiçbir önemi yok bence.
0
vedatchilipeppers
(23.04.23)
Bu İstanbul sorusu ise 20 km hiçbir şey ifade etmiyor. Maltepe-Kadıköy arası zaten neredeyse 20 km. Taksi de burada bir şey ifade etmiyor. Kimse "taksi ile gel" demedi. O, kadının kendi tercihiydi. Burada taksi ve mesafenin dikkate alınabilmesi için tek bir detay önemli. Erkek şehir merkezinden uzakta oturuyorken, kadının merkeze daha yakın oturuyor olması. O halde -buluşulan yerin şehrin sayılı güzel yerlerinden olması istisnası dışında- erkek tarafı misafir eden kişi olduğu ve ulaşım sıkıntısına da soktuğu için hesabı ödemesi daha uygun olurdu. @nhk ni youkosu +1 burada bir yerlerde

diğer tüm senaryolarda (örneğin erkek şehir merkezine yakın olduğu için orada buluşulduysa) ortak ödemek gayet uygun. Şu paylaşılan bilgiler ışığında olay 90'larda ya da Anadolu'nun güzide şehirlerinde yaşanmıyorsa ya da erkek zengin, kız orta gelirli değilse neden bütün hesabı erkek ödesin? ayrıca erkeğin ödemesi neden "nezaket" ve "şıklık" kavramları ile bağdaştırılsın anlamıyorum. Bu arada @blatta hiberna gibi, özellikle "dostane" yazıldığı için ortada bir ima olduğunu düşünüyorum.

O değil de kadınların da çalışıp para kazandığı bir dönemde tüm hesabı ödemek bana biraz "benim pek bir özelliğim yok, param ile seni etkilemeyi deneyeceğim" havası veriyor. Ekonominin durumu ortada. Gereksiz şekil çabası... Yakın arkadaş, aile üyeleri, sevgili, fwb vs. değilse kimsenin hesabını ödemem/ödemek istemem. Bu saydıklarım ile buluşulduğunda hesap öderken de herhangi bir buluşma kriteri üzerinden "kim ödemeli" diye düşünülmez zaten.
0
nawar
(23.04.23)
kadin niye erkege hesap odettigini anlamadim. kendi cagirdi?
0
ala09
(23.04.23)
Ben bu konularda gerikafalıyım sevgilimi elin kızıyla buluşmaya göndermezdim başta neden çocuk kızla buluştu onu anlamadım.

İkincisi ekonomik kriz ortada bu krizde hesap ödetmeye çalışmak kızın kabalığı.
0
Hallegadola
(23.04.23)
"Dostane" buluşmalarda buluşmanın dostane olduğunu vurgulama ihtiyacı ve gereği olmaz. Oraya gidiyorsanız bunu bilerek gidin. Bu bir date çünkü, çok net bu.

Eğer erkek kısmının sevgilisinin bu buluşmanın nasıl geliştiğinin detayından haberi olursa buna haklı olarak verebileceği tepkiyi herkes kendisini o kişinin yerine koyarak anlayabilir sanırım. O yüzden bence hiç kendinizi kandırmayın.
0
akhenaten
(23.04.23)
Problem yok, herkes yediğini içtiğini öder.

Madem uzun yol gitmek problem olacaktı, o zaman mekanı ayarlarken bu konunun önceğini belirtmeliydi uzaktan gelen.
0
zimbirik
(23.04.23)
Date mi ki bu erkek ödesin. 20 km den gelmesi olayı değiştirmez.
0
olaylar olaylar
(23.04.23)
Davet eden ödemez mi?
Erkek kişisi niye elini cebine atmış?
0
Mirket
(24.04.23)
E adam kendi yediğini ödemiş işte, neden kadınınkini ödesin? Şimdi bunu soran erkek tarafıysa, vicdan azabı çekeceği şey bu olmasın. Ama ön cümle beni düşündürüyor. Ne konuştular iki saat?
Soruyu soran kadınsa adam hem sevgilisi olduğunu söylemiş bunu da kadının hesabını ödemeyerek perçinlemiş.

Şu yaşıma kadar kadından ziyade erkek arkadaşlarım oldu, sevgili değil dost manasında. Evlenmeden önce de evlendikten sonra da sohbet edeceğimiz zaman ya grup halinde sohbet ettik, ya da belli bir konu hakkında oturduk konuştuk. Sevgilim varken ya da evlendikten sonra kimseyle bire birde dostane buluşmalara gitmedim, eşimin de gitmesini istemem. Hele biri "dostane buluşacağız, şu cafeye gidelim mi Zorro'cum" dese alt motifini sorgularım. Ha bu arada iş konusu olur, konu bazında Cafede toplanırsınız, normaldir.
0
SiyamkedisiZorro
(24.04.23)
20 yaşındaysa bölüşülür 30+ ise erkek öder.
0
nuisance
(24.04.23)
erkeğin sevgilisi var ve dostane buluşma.
erkek öderse şık olur ama mevcut şartlarda olayın iki erkek buluşması gibi olması lazım.
herkesin kendinin ödemesi doğru olur.Bu bir date değilse (ki değil) erkeğin sorumluluğu yok.
ha dersen ki 20 km mesafe ozaman orası da bana uymuyor sonra görüşürüz fln der geçiştirirsin
0
izmirlimuh
(24.04.23)
Kadın erkek buluşunca erkek davet etti diye hesap erkeğe kitlenir. Bu sefer kadın davet etmiş ama uzaktan geldi diye hesap yine erkeğe kitlenmiş. Erkek erkeğin kurdu gibi olmuş. Yanlış birşey yok tabi ki. Heralde yarı yarıya olcaktı.
0
yalniz kizkulesi
(25.04.23)
Hayır yanlış bir şey yok bence.

Taksi tutmak kadının tercihi, 20 km uzaktaki yere tamam demek de öyle. Bunlar hesabın karşı tarafa "yıkılmasını" gerektirmiyor.

Böyle olması abes değil ama adam bir çizgi çekiyor gibi ilk cümledeki detayları göz önüne alınca.
0
chicha_v2
(25.04.23)
(10)

bakırköy'e kapatma mevzuları (psikiyatri-psikoloji)

mark greg sputnik
iyi akşamlar,ülkemizde bu olay nasıl işliyor? belli bir kanunu, yolu yordamı var mı? ben özel kliniğe gidiyorum mesela. söyleyeceğim herhangi bir şey halk arasında bilinen adıyla "akıl hastanesi"ne yatırılmama sebep olabilir mi? olursa nasıl olur? gittiğim yer basbayağı ofis çünkü yani kapısında pol
iyi akşamlar,

ülkemizde bu olay nasıl işliyor? belli bir kanunu, yolu yordamı var mı? ben özel kliniğe gidiyorum mesela. söyleyeceğim herhangi bir şey halk arasında bilinen adıyla "akıl hastanesi"ne yatırılmama sebep olabilir mi? olursa nasıl olur? gittiğim yer basbayağı ofis çünkü yani kapısında polis bekleyecek hali yok. prosedür nasıl işliyor?

mesela yabancı bir tanıdığa sordum, onun iki günlük tecrübesi var. zamanında intihar etmeye kalktığı için gelip almışlar. onunki intihar girişimi ama. arkadaşının ihbarı sonucunda iş üstünde yakalayıp direkt hastaneye götürmüşler. hem ülke hem de olay farklı.

bizde nasıl oluyor bu? speedy mustafa gibi "BANA NUTELLA ATTILAR, BEN BIÇAK ATTIM" diye kudursam misal süreç nasıl işliyor?

tamamen merakımdan soruyorum bu arada kendimi ya da başkasını öldürmek gibi bir niyetim yok. terapiste de sorarım ama zaten vaktimiz kısıtlı o kadar para veriyoruz, oradan yemek istemiyorum.
0
mark greg sputnik
(22.04.23)
Bildiğim kadarıyla bir şekilde hastaneye götürülürsen acil serviste psikiyatri doktoru varsa muayene eder, yatışına karar verebilir. Yattığın yer de psikiyatri servisi oluyor doğal olarak. Kapatılma gibi bir şey yok aslında. Sadece hastaneye yatırılmış oluyorsun. İşin içine bıçak girerse polis de girer. Dosya adli vaka olur. Adli vaka olunca işin içine hukuk giriyor zaten. Başına nöbetçi bile dikebilirler.
0
dissendium
(22.04.23)
ben de bildiğim kadarını söyleyeyim, psikotik isen yatırabilirler. bipoların ileri halleri, şizofreni gibi durumlarda ailenin kaymakamlık yardımıyla hastaneye yatırma hakkı var. bir de dediğin gibi intihar girişiminde ya da isteğinde yatışın verilir.
0
anna sun
(22.04.23)
Bu arada yüksek güvenlikli adli psikiyatri servisleri ayrı oluyor. Her hastanede yok. Orada cidden zapt-u rapt altına alınabilir kişi.
0
pembe mezarlık
(22.04.23)
yatırılmanı gerektirecek bir rahatsızlığının olup olmadığını ancak doktorun bilir. öyle bir durumdaysan zaten sana bunu söyleyecektir. daha ileri bir durumdaysan bu durumu bildirebilir.
0
paintov
(22.04.23)
@paintov,

abi zaten öyle bir durumda olmadığımı kendim de biliyorum ama mesela ben kalkıp "birini öldürcem, kafama koydum!" desem alıp götürürler mi onu merak ediyorum. majör depresyon geçmişim var, okb de var ama çok şükür kafa hala yerinde, yani gayet normal ve sağlıklı olarak iletişim kurabiliyorum. sadece kendine zarar veren denyonun tekiyim.

ben mesela kalkıp şiddet eğilimli bi şeyden bahsetsem gizli bi düğmeye basıp ekipleri mi çağıracak yani o kısmını anlamıyorum. dediğim gibi bunları tamamen meraktan soruyorum, gerçekte kimseye zarar vermek gibi bir isteğim yok ama ilaçların biraz fazla "enerjik" yaptığını düşünüyorum açıkçası, neblim gidip atış talimi yapasım filan geliyor tuhaf tuhaf. durduk yere "aa deli bu" diye içeri tıkmalarından korkmuyorum desem yalan olur.
0
🌸mark greg sputnik
(22.04.23)
Psikiyatri servislerinde bir açık ve bir de kapalı taraf vardır. Ayrıca kapalı olan tarafta hücre tipi koğuş odaları da vardır.
Hangisinde yatacağına, kendine ya da başkasına zarar verme veya kaçma olasılığına karşılık hekim karar verir.
Hatta buralarda kullanılan ve google'da aratırsan nasıl bir şey olduğunu görebileceğin 'Deli Gömleği' adında çok işlevsel bir giysi de vardır.

Bir de o servislerde hastayı karyolaya bağlama konusunda uzman, özel ve iri hastabakıcılırla kıyafet üzerinden ışık hızında sakinleştirici iğne vurabilen hemşireler vardır.
0
Mirket
(23.04.23)
Hastayla anlaşıp yatış verme olayı da oluyor.
Gidip ben sıkıntılıyım diyorsun, doktor bir süre seni serviste yatıralım diyor, çantanı hazırlayıp gidiyorsun.
0
vizivozo
(23.04.23)
oraya bir şekilde ulaştıysan doktor yatırır ama asıl mesele oraya gitmek

çünkü kendi ailen dahil hiç kimse seni zorla bir yere götüremez
ancak çevreye zarar verici davranışlar sergileniyorsa polisin devreye girme hakkı var
eğer kendi halinde saçmalıyorsan ambulansa bile zorla bindirilemezsin teorik olarak

yine ancak ailen ve sağlık görevlileri haline acıyıp zor kullanırsa, bir şekilde sakinleştirici iğne yersen gidersin
0
bir soru sorcam
(23.04.23)
bir durumun varsa bunu mutlaka doktora anlat. hastaneye yatman dışarıda birine zarar vermenden daha iyidir. evet tehlikeli olmadığın müddetçe yatırılmazsın ve düğme falan yoktur. ama hastaneye tıkılma, kapatılma gibi düşünme. hastaneye normal hasta gibi yatıp tedavi oluyorsun. sen doktoruna deli doktoru diyor musun? bu da öyle bir şey.
0
paintov
(23.04.23)
yakınlarının senden çok şikayetçi olmaları lazım. tanıdığım bolca vaka var. hemen hepsi yattı hastanede. adana'da yatan bile var. ikisinin eşleri şikayetçi oldu, birinin annesi.
0
sanemz
(23.04.23)
(1)

Göz Alerjisine ne iyi gelir?

Mcfly
Bu havalarda ne zaman dışarı çıksam başlıyor bu meret gözüme toz yapışmış gibi oluyor yanıyor sulanıyor. Var mı bu dertten muzdarip kimse ? Önerisi olan.
Bu havalarda ne zaman dışarı çıksam başlıyor bu meret gözüme toz yapışmış gibi oluyor yanıyor sulanıyor. Var mı bu dertten muzdarip kimse ? Önerisi olan.
0
Mcfly
(22.04.23)
Ben güneş gözlüğü taktım son çıktığımda. Başarılıydı. Tavsiye ederim.
0
dissendium
(23.04.23)
(12)

türkiye'de ziyaret etmeye değer mezarlık var mı?

mark greg sputnik
"ne alaka" diyenler olabilir. zamanında arkadaşımla lviv'deki liçakiv mezarlığını ziyaret etme şansımız olmuştu ki yolu düşen herkese tavsiye ederim. bakın ben inançsız insanım. oraya gidene kadar affedersiniz gtümüz çıktı bizim, ayakta duramıyorduk. kapısına kadar geldik, büfeden kahve aldık, "geri
"ne alaka" diyenler olabilir. zamanında arkadaşımla lviv'deki liçakiv mezarlığını ziyaret etme şansımız olmuştu ki yolu düşen herkese tavsiye ederim. bakın ben inançsız insanım. oraya gidene kadar affedersiniz gtümüz çıktı bizim, ayakta duramıyorduk. kapısına kadar geldik, büfeden kahve aldık, "geri dönsek mi" diye düşündük; hani daha içeri girip gezmesi ve geri dönmesi imkansız geliyordu.

yalnız oraya girince öyle rahatladık ki resmen ruh olup uçtuk. arkadaşım da aynı fikirde. hani yalnız olsam diyeceğim ben çok sapıttım ama yok. ki kendisi bana kıyasla çok daha rasyonel, makul, dengeli birisidir. oradaki hikayeleri okumak, o kadar "ölü"nün arasında saatlerce dolaşmak yıllar sonra bile asla unutamadığım, müthiş etkili bir anı olarak kaldı aklımda.

benzer tarzda türkiye'de gidilip görülebilecek mezarlık yahut şehitlik öneriniz var mı? ben işin tamamen "ölümlü" olduğunu hatırlama, hafifleme, mental öğrenme kısmındayım bu arada. kimin yattığı önemli değil. ha orada hikayeleri, fotoğrafları varsa daha iyi elbette. o daha yardımcı oluyor.

bizim mezarlıklarımız inanılmaz iç boğucu maalesef, özensiz. ama güzelleri de vardır herhalde. nerede onlar?
0
mark greg sputnik
(22.04.23)
Anamgillerin evi.

Mutfak penceresi musevi mezarlığını görüyor. Çocukluğumdan beri o büyük çam ağaçları altındaki süslü, resimli taşlarda garip bir huzur buluyorum. İnsanı inanılmaz an’da hissettiriyor. Sadece rüzgar ve kuş sesi oluyor. Maalesef musevi değilseniz girmeniz mümkün değil ama :’)
0
ruhen hastayim ben
(22.04.23)
lviv'deki mezarlığa ben de gittim. evet ilginç bir yer ama sizin gibi etkilenmedim ben. :)

öneri olarak da konya üçler mezarlığı diyorum.
0
naksidil
(22.04.23)
Eyüp Sultan Mezarlığı güzel bildiğim kadarıyla. Aşiyan Mezarlığı da ünlü. Bence atmosfer görmek istiyorsan Çanakkale'ye git. Ben gitmedim ama hikâye arıyorsan orada bulabilirsin.
0
dissendium
(22.04.23)
çanakkale'ye gittim ya, hatta orası hariç diye ekleyecektim ama vazgeçtim. müthiş ortam kesinlikle, ona sözüm yok ama zaten askeri tarih meraklısı biri olarak yeterince gördüğüm bir yer. o açıdan aslında şehitlik de kabulum elbet ama sivil mezarlıkları daha ilgi çekici buluyorum.
0
🌸mark greg sputnik
(22.04.23)
Sivil mezarlık arıyorsan aslında arkeoloji müzelerine de gidebilirsin. Kocaeli ve Sakarya'da Bizans lahitleri var. Bayağı işlenmiş lahit görünce yetkili bi abimizmiş diyorsun. Bu da farklı bir bakış açısı katabilir.
0
dissendium
(22.04.23)
Karacaahmet mezarlığı
dünyanın en büyük mezarlığı.
0
deepex
(22.04.23)
Aşiyan+1
Ankara - Cebeci Asri saatlerce gezmek istemiştim.
Listemde Ankara - Karşıyaka mezarlığı var.
Edit: Çanakkale de güzel.
0
Amaranta ursula
(22.04.23)
ahlat selcuklu mezarligi gorulebilir ama o tarafa yolunuz duserse. ben gittigimde baya sasirmistim, cunku atalarimiz eski inanclari ve yeni inanclarini harmanlamislar. bir mezar tasi yapmislar sanirsin orhun kitabesi.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(22.04.23)
Lvivle kiyaslanmaz ama eskiden haydarpasa ingiliz mezarligina giderdik ilk aklima o geldi
0
ala09
(22.04.23)
Antakya mezarlığı, cebeci asri mezarlığı Ankara
0
primetime
(22.04.23)
Amcamın eşi Tokatlı, zamanında bu düğün dernek kıl yün işleri için Tokat'a gittiğimizde yolumuzun üstünde ahşap/tahta mezarların bulunduğu bi mezar yeri vardı, benim hayatımda gördüğüm en gizemli yerdi. Yani duruyor mudur bilmiyorum bize bunların 150-200 yıllık olduğu söylenmişti o zamanlar ve bayağı çürümeye yüz tutmuştu, çok enteresan bir yerdi.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.04.23)
ankara karşıyaka mezarlığı 1. ve 2. kapı arası fena değil.
0
theseachange
(23.04.23)
(15)

Tepkiniz ne olurdu?

karayel
çocuğunuz çöpünü yere atsa ve biri yere atma bak ilerde çöp var oraya at dese tepkiniz ne olurdu?
çocuğunuz çöpünü yere atsa ve biri yere atma bak ilerde çöp var oraya at dese tepkiniz ne olurdu?
0
karayel
(21.04.23)
Çocuğa mı?
"Evet, bak orada çöp var. Al, oraya at."

Uyarana mı?
"Teşekkürler. Gözümden kaçtı. Toplum içerisinde nasıl yaşanması gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz ama maalesef çok fazla kötü örnek var. İyi günler."
0
nawar
(21.04.23)
Söyleyen kişiye kafa sallayıp çocuğuma çöpü yerden aldırırdım.
0
dissendium
(21.04.23)
Çocuğumdan utanırdım maalesef. Ama velisi olarak kendimden de çok utanırdım. Ama utanacak bir insanın çocuğu böyle olmaz zaten diye düşünüyorum. Bu bilinçle yetiştirmiştir.
Açıkcası ben kendim gördüğümde müdehale ediyorum, ne yapıyorsun diye. Çöpünü yere atan insan gözümde inanılmaz değersiz bir insan.
0
a perfect lie
(21.04.23)
Olumlu karşılarım.

Eğitim için ders verenler bazen farklı kimseler de olmalı
0
diyecevaplandı
(21.04.23)
söyleyiş şekline göre değişir. hethöt yaparak kızgın tondan söylüyorsa, söylenen şeyden bağımsız olarak, çocuğa o tonda konuşulmasından çok rahatsız olurum, ben çocuğumla öyle iletişim kurmuyorumdur çünkü mesela.

minnoşça söylüyorsa ayak da uydurabilirim, ben de çocuğu doğru olana doğru yönlendirme fırsatı olarak görebilirim. hatta zaten çocuk çöpü yere atmışsa ben de o sırada yere atmamasını söylüyor, gereğini açıklıyor olurum. böyle bir durumda çok önemsemem yani.
0
nimberjack
(21.04.23)
Çocuğum yere attığı için mahçup olur. Bak amca/teyze doğru diyor hadi çöp kutusuna at çöpünü derdim. Uyarana da teşekkür ederdim
0
Hallegadola
(21.04.23)
Nawar ve hallegadola

Yazacağım cümleleri yazmışlar
0
epitaf
(21.04.23)
uyaranın konuşma şekline göre değişir. babacan ve şefkatli bir tavırla söylüyorsa teşekkür ederiz derdim ama sert sinirli bir şekilde söylüyorsa niye sesini yükseltiyorsun ya da niye sinirlendiniz hayırdır şeklinde bir şey söylerdim.
0
sassot
(21.04.23)
Üslupla alakalı. Rencide edici bir dil kullanmadığı müddetçe, yere çöp atmasının büyük küçük sonuçlarını yaşamalı diye düşünürdüm. Rencide edici bir yaklaşım söz konusuysa; çöpü atması gereken yeri çocuğa, yaklaşımının yanlış olduğunu da yetişkine hatırlatırdım.
0
from where i ride
(22.04.23)
bak insanlar rahatsiz oluyor, herkes copunu yere atarsa her yer cok pis olur derim ve yerden alip cope atmasini isterim. eger gerekirse gonullu temizleme kamplarina katilirim cocugumla beraber.
0
Sour
(22.04.23)
Söyleme tarzı ve zamanlaması önemli. Yani çocuk attıktan sonra daha benim uyarmama fırsat vermeden anında müdahil oluyorsa söyleyiş tarzı kibar ya da kaba olması fark etmez, önce uyaran kişinin ağzının payını verirdim. Çocuğa, yere çöp atılmamasının öğretilmesi ve uyarılması önce benim sorumluluğum. Bi dur soluklan bak bakalım ben kayıtsız kalıyor muyum duruma. Öyle her şeye zıplanmaz hemen.
0
elestirman
(22.04.23)
Nawar +1
0
camussar
(22.04.23)
Çocuk ya da yetişkin, bir toplumun içinde yaşayan birinin kendini güvende hissetmesi yere atılan çöpten daha önemli. Azarlar gibi söylüyorsa canına okurum, makul bir tonda söylüyorsa bile usturupluca teşekkür edip işine bakmasini söylerim.

Çocuğumun yanindaysam o benim sorumluluğumda o an demektir. Söylediği şeyin doğru olması hadsiz olmasına ya da çocuğumun içinde yaşadığı toplumdaki güvenlik hissini sarsmasina göz yummam için geçerli bir gerekçe değil.

Ekoloji konularını bu kadar onemsiyorsa sürekli çevreye zarar veren egzoz dumanı, fabrika bacası, üretim sürecinde ciddi düzeyde atık üretimine yol açtığı halde uretimine devam eden şeyler... gibi konularla ilgilenebilir.
0
encokbenisevinnolur
(22.04.23)
çocuğum yere çöp atmazdı atsaydı da adamla birlikte ben de kızardım. yere çöp atan bir çocuk görürsem de anasıyla babasına söverdim. terbiye vermemişler diye. sokaklar hepimizin.
0
sanemz
(22.04.23)
uyaran kişiye teşekkür eder ben de çocuğumu uyarırdım. yerden çöpü birlikte alır ve çöp kutusuna götürüp atardık. bazen yolda arabanın camını açıp çöp atıyorlar sürücü koltuğundan, deliricem ya. ne iğrenç, pis insanlar. uyaranı da bıçaklayacak potansiyelde kişiler var, uyarmak da ayrı bir olay bence bu yüzden.
0
deartheodosia
(22.04.23)
(5)

sultanahmet, galata civarı gidilecek restoran ve tatlıcılar

avatar is back
2 ingiliz 2 çinli arkadaşım için öneri vermek istiyorum da fantastik şeyler aradım ama pek bilemedim. herkesin gittiği bildiği popüler yerlerde olur. aslında üsküdarda bir kaç çikolatacı önerecektim de yarın bayram kapalıdır diye vazgeçtim
2 ingiliz 2 çinli arkadaşım için öneri vermek istiyorum da fantastik şeyler aradım ama pek bilemedim. herkesin gittiği bildiği popüler yerlerde olur.

aslında üsküdarda bir kaç çikolatacı önerecektim de yarın bayram kapalıdır diye vazgeçtim
0
avatar is back
(20.04.23)
barnathan ve hafiz mustafa benim tercihletim ama bayramda gidilmez barnathan zaten rezervasyon istiyor
0
ala09
(20.04.23)
eminönü pandeli
beyoğlu nicole
cağaloğlu lokanta 1741
0
deartheodosia
(21.04.23)
karaköy’deki namlı güzel ama aşırı aşırı kalabalık ve sıra oluyordu, tavsiye etmem (ayrıca o kısım yıkılmadı mı, nereye taşındı?). galataport’un yakınlarında karaköy güllüoğlu var, onlar da taşındılar. kahvaltı için seçenek olabilir, sonrasında galataport’ta kahve vesaire.
0
deartheodosia
(21.04.23)
Hafız Mustafa profiterol çok iyi.
0
dissendium
(21.04.23)
Sirkeci tarafında Olden 1772 var, güzel bi mimari + tarihi ambiyans. Yabancı arkadaşlarla gitmelik bence.
0
vedatchilipeppers
(21.04.23)
(8)

Samsung Galaxy s23 mu 14 pro mu?

kolaygelsin
Merhaba,S23 u nasil bilirsiniz? Yurtdisindan iphone 14 pro mu yoksa trden s23 mu alsam kararsiz kaldim, aralarinda 4 5bin tl gibi bir fark oluyor. Ne dersiniz? Hali hazırda s10e kullanıyorum, batarya dışında memnunum.
Merhaba,

S23 u nasil bilirsiniz? Yurtdisindan iphone 14 pro mu yoksa trden s23 mu alsam kararsiz kaldim, aralarinda 4 5bin tl gibi bir fark oluyor. Ne dersiniz? Hali hazırda s10e kullanıyorum, batarya dışında memnunum.
0
kolaygelsin
(18.04.23)
iflah olmaz bir iphonecuyum oyumu iphonea basiyorum
0
ala09
(18.04.23)
İkisi de çok iyi cihazdır, boyut hariç iPhone 14 Pro'nun eşiti S23 Ultradır yalnız.

iPhone'un video çekme becerisi daha iyi, bu hep böyle oldu ve devam ediyor ama fark eskiden olduğu kadar çok değil artık.

Hangisini alırsanız alın üzülmezsiniz. Hali hazırda Samsung kullandığınız için Samsung'dan devam etmek daha kolay olur.

iOS'e geçerseniz bir alışma süreci olur, alışkanlıklar sebebiyle bazı beklentileri karşılayamayabilir alışkanlıklar değişene kadar.

iPhone'un asıl avantajı altın standardı olması, yani her şeyin en iyisi iPhone'a göre yapılır. Kılıfın da en iyisi, kulaklığın da en iyisi iPhone'a göredir. Mesela iPhone'a geçince tam entegre airpods kullanabileceksiniz.
0
bk
(18.04.23)
S23 Ultra +1

İkisini de inceledim çok kez. S23 Ultra daha büyük. iPhone daha küçük. Ekran büyüklüğü önemli bence. Bir kere alınca 4 5 yıl kullanılıyor çünkü. Hele bu telefonlar 5 yılı da geçer. Bu seviyede bir adım atılacaksa ekran büyüklüğü önemli. iPhone satarken değerini koruyor. Böyle bir gerçek var.
0
dissendium
(18.04.23)
Boyut kucuk tercih ediyorum o nedenle ultra yi alternatif olarak düşünmüyorum, yalnizca bu iki telefon arasinda secim yapacağım.
0
🌸kolaygelsin
(18.04.23)
iphone se 2020'den S23'e geçtim. (güzel bir değişim kampanyasıyla)

Küçük hafif telefon seven biri için ideal bence. Pili hiç fena değil ama plus veya ultra gibi değil tabii. Akıcılığında hızında hiçbir sorun yok. Zaten daha önceki telefonum s7 idi(samsung beğenirim yani), s7'den ben de s10e veya s10 plus'a geçmeyi düşünüp son anda iphone almıştım iphonedan da memnundum ama.

Fotoğraf kalitesi çok iyi, video kalitesini sevemedim (profesyonel olarak bu işi yapıp kameralarla çalışıyorum). iPhone se/11 bile yapay sharpening eklemediği için daha doğal daha "kullanılabilir" video çekiyor bence. 14 pro çok daha iyi video kaydediyor. Yani video çekerim youtuber olurum yok bilmemneye video içerik üretirim hedefin varsa iphone'lar hala daha iyi ama ortalamada s23 de herkesi tatmin eder bence.(spesifik amacın yoksa)

s10e'den iyi bir upgrade olur. Fakat macbook falan varsa airdrop'u kaybetmek, kopyala yapıştır özelliklerini kaybetmek minik bir downgrade oluyor.

edit: sonuçta Türkiye'deyiz şunu da düşünmek lazım, 3 yıl sonra satarken veya değişim kampanyasına sokarken s23 daha az para edecek. Ama 14 pro yurtdışı modeli olduğu için oradan da kayıp olur tabii.

edit2: arada 4-5 bin fark olsa iphone 14 pro alırdım. Fakat minimum 256gb almak istediğim için herhalde 9 bin fark olurdu.
0
nhk ni youkosu
(18.04.23)
S23 Ultra kullanıyorum. Her çeşit İPhone, Samsung ve başka androidler de kullandım. S23 Ultra çok başka bir seviye. Bakın İphone dışında telefon kullanmayan kardeşim bile S23 Ultra almaya karar verdi. Çok benzersiz özellikler ve özelleştirmeler var. Diğer konulara zaten değişmişler ama batarya konusunda da sıkıntı yaşamadım. 1.5 gün rahat gidiyor.
0
Başkalaşım
(19.04.23)
iphone a para yetiyorsa iphone alıp geçeceksin bence.

iflah olmaz apple fanıyım. airpods, mac, iphone, 5 sene ömür, inanılmaz kamera, inanılmaz ekran. sıkmayan tasarım ve arayüz.

gücüm yettiğince iphone aga..

14 pm spor.
0
hayati cozemeyen adam
(19.04.23)
S23 ultra, tek atar.

S23 mü i14 pro mu deseniz pro derim dışında yine s23 ama 256lığı. Onda 4.0 file tech var ve şarj daha uzun gidiyor teknoloji yeni.
0
baldan kaymak
(20.04.23)
(28)

Komşunuz yemek getirse yer misiniz?

Kahvedesu
Komşu dedim ama iş arkadaşı, iyiliğinizin geçtiği tanımadığınız birinin getirdiği ikram da olur. Sushi yapmış getirmiş mesela. Yer misiniz? Hijyen takıntığınız var mı?
Komşu dedim ama iş arkadaşı, iyiliğinizin geçtiği tanımadığınız birinin getirdiği ikram da olur. Sushi yapmış getirmiş mesela. Yer misiniz? Hijyen takıntığınız var mı?
0
Kahvedesu
(18.04.23)
Bi ısırık alır denerim, lezzetliyse devam ama damak tadıma uymuyorsa gidişat kötü. Çok komşu yemeği yedim bu ülkede komşu yemeğinden hiç zehirlenmedim daha önce.
0
birbilmecemvarçocuklar
(18.04.23)
oz annem sushi yapsa yemem.
0
alperz
(18.04.23)
hijyen takıntım yok fakat herkesin el tadı farklı oluyor, taze fasulye bile her evde farklı pişiyor, tadına bakardım beğenirsem yerdim

bir de sushi hiç yemediğim için önceki deneyimlerimle kıyaslayamam bu yüzden daha kolay yerim
0
freebird5406_2
(18.04.23)
Biz de onlara göre komşu oluyoruz aslında.
Doğrusu şüpheye düşmem o kadar.
Genelde komşunun getirdiği yenir.

Ramazan ayı boyunca evde oldukları müddetçe bana her akşam iftarlık getiren yan komşu var.
Yemeklerinde kendi damak tadımdan çok onun bu yakınlığına olan mahcubiyetim daha ön plana çıkıyor.
0
diyecevaplandı
(18.04.23)
@alperz+1
Komşuya ve yemeğe bağlı.
0
Amaranta ursula
(18.04.23)
Direkt çöp.
0
dissendium
(18.04.23)
dakikaksında gömerim. bazı insanların yemekleri alışılmışın dışında bir tada sahip olabiliyor ama sushi öyle bir şey değil.

hijyen açısından bakılınca da türkiye'de evde sushi yapan insan elini yıkıyordur ya. ahaha
0
bohr atom modeli
(18.04.23)
Gömerim pasaklı biri değilse. Sushi işi zor ve sakıncalı ama
0
glamdr1ng
(18.04.23)
Sushiyi cope sutlarim, bilindik yemeklerin tadina bakar guzelse yerim, begenmezsem cope.
0
unidentified floating object
(18.04.23)
bazi yemekleri tadim bile yapamam mesela mercimek kofte, icli kofte gibi seyler. onun disinda yerim hele narli asure falan gelirse oo oh
0
ala09
(18.04.23)
Özellikle el değdirilen şeyi söyledim. Börek de olur, mercimekli köfte de.

Niye çöp? Dışarıda yedikleriniz temiz mi?
0
🌸Kahvedesu
(18.04.23)
Yerim. Hayatımda yediğim en güzel yemekleri hep benden başkaları yapmıştı :)
0
ruhen hastayim ben
(18.04.23)
çok yakından tanıdığım hijyen konusunda güvendiğim biri değilse yemem. çocukluğumda teyzemde bile yemek yemezdim şu yaşa geldim hala yemiyorum. mantıklı bir tarafı yok evet restoranlarda vs sorun yaşamıyorum ama az tanıdığım komşu, eş dost vs insanların yaptığı yemekleri yiyemiyorum. ben evde sadece kendime bile elimin gireceği mercimek köftesi vs gibi şeyler yaparken eldiven kullanıyorum. maalesef takıntılıyım bu konuda.
0
hypathia
(18.04.23)
Sevmediğim bi yemek değilse yerim ya niye yemeyeyim. Sevmediğim yemekse de israf olmasın diye söylerim. Tencere yemekleriyle çok aram yok taze fasulye, bamya vs sevmem o tarz bi şey gelse aşşşırı kibar olarak reddederim. Ama onun dışında direkt gömerim, ben zaten her gün dışarıdan besleniyorum yani dışarıdan söylediklerimden daha lezzetli ve sağlıklı olacağı garanti gibi bi şey. Suşi de çok severim ve evde yapılmışını merak ederim yani denemiş olurum :d
0
nundu
(18.04.23)
Ahaha müthiş bir soru. Ben de kendi kendime hep sorgulardım.

Ben tanırlık durumuna göre davranış gösterirdim. Ufak tattım, baktım korkunç tatsız; yemem. O yemek alıp verme geleneğinden de çekerdim kendimi.
0
lüzumsuz adam
(18.04.23)
Allah muhtaç etmesin. açlıktan ölmedikçe komşunun getirdiği hiçbir şeyi yemem.
0
ya ben lan neyse
(18.04.23)
Komşu var komşu var.

Bir dönem karşı dairemizde Iraklı mülteci bir aile yaşıyordu, hayatımda yediğim en güzel etli dolmalar o evde pişti.
35 yıllık komşumuz var, iki ev arasında sürekli yemek gider gelirdi, sevdiğim bir şeyse yerdim.
Apartmanda bir hoarder komşu var, baya çöp ev, o kadın paketli bisküvi getirse çöpe atarım.

Bunların hepsi ailemin milyon yıldır yaşadığı apartman. Son 6-7 yıldır komşuluk ilişkim yok kimseyle. Bir ara bir komşuyla "tabağı boş göndermeme" döngüsüne girmiştik, oradan taşındık da kurtuldum.
0
kobuzchu kiz
(18.04.23)
Komşuya bağlı. Yemeğe değil. Yemek seçmem.
0
gabe h coud
(18.04.23)
restoranlardan daha temiz daha özenlidir herhalde evde yapılanlar… benim komşular bazen helva/aşure/meyve falan dağıtıyorlar ve yiyorum ama kendilerinin yaptıklarından şüpheliyim zaten. annem de yardımcısına yaptırıyor, güvenle yiyorum ahsjs. ama soruyu direkt gördüğümde yemem diye düşünmüştüm, bilmiyorum ikram edilen yiyeceğin görünüşüne göre değişir.

ben asıl iş yerinde getirilen çayları/kahveleri içmek istemezdim :/ en kötüsünü düşünüyorum.

güvenmek zorundayız ahdksl.
0
deartheodosia
(19.04.23)
yemeğin görünüşüne göre karar veririm.
0
vizivozo
(19.04.23)
ben %90 gomer gecerim, yemek fark etmez.
karim &90 cope atar, yemek fark etmez.
ikimizde evdeysek %90 cope atip atmama konusunda kavga cikar.
0
cooperr
(19.04.23)
Komşuya ya da iş arkadaşına bağlı. Orayı geçtikten sonra da getirdiği yemeğe bağlı. Takıntılı değilim ama hijyenin H'si yok çoğu insanda. Sushi yemem mesela. Elin çok fazla dahil olduğu yemeklerin çoğunda kişi tabanlı eleme kriterim daha sıkı.
0
nawar
(19.04.23)
Allah muhtaç etmesin +1
Çok üzülerek çöpe dökerim maalesef yiyemiyorum hiç bir şekilde. Ama bundan dolayı epey üzülüp vicdan azabı çekerim umarım Allah affeder :(
0
Gradient_tabanlı_mor
(19.04.23)
suşi falansa yok yemem çöpe atarım
ama yediğim sevdiğim bir şeyse tadarım yerim.
0
basond
(19.04.23)
Kesinlikle yemem, annem de bilir teklif dahi etmez. Bir eve girdiğinde o evde yaşayan insanların rutinlerine bağlı olarak, sadece o eve özel karakteristik bir koku olur. Yemekte de bunun tat versiyonu var. Ve ben o tadı almak istemiyorum. Restaurantlar ticari amaç güttüğü için neredeyse hep aynı lezzet var, en fazla sosla değiştirebiliyorlar bunu. Sadece sosun farklı olduğu yer beni bozmaz. Yemeği yedikten sonra kullanılan trans yağın akşam saat kaç gibi midemi ekşitmeye başlayacağını bile kestirebiliyorum, o kadar fabrikasyon bir durum var yani. Ama komşu yemeği... ı-ıh. Teyzemin yemeklerinde bu hissi bir tık az yaşıyorum mesela. Yine çok farklı. Uzaydan gelmiş gibi. Ama bozmuyor. Aidiyet duygusuyla doğru orantılı bu rahat yiyebilme olayı.
0
onemoremile
(19.04.23)
Disardan yemek yiyen biriysem komsunun getirdigini hayli hayli yerim. (Normal bi komsudan bahsediyorum, veya ev arkadasi vs.). Uzun yillardir yurtdisindayim, envai cesit yemek paylasiminda bulundum hic sikinti olmadi.

Hijyen takintim varsa dunyanin hicbir yerinde disardan da yemek yemem. Asil olay orada donuyor cunku.

Kiyaslayinca biri ev ortaminda paylasmak uzere ozenerek yapilmis yemek, digeri asgari ucretle calisan birinin umursamadan yaptigi, kar pesindeki isletmenin muhtemelen tarihi gecmis ucuz urunleri kullandigi bi isletme.
0
icim urperiyor
(19.04.23)
O kadar hijyen takıntım yok. Geçen komşu irmik tatlısı getirmişti yedik çok da lezzetliydi. Ofiste çalışırken kimi kek yapıp getirirdi sorgulamadan yerdik.

Ev ortamında hazırlanan ürünlerin restorantlarda/pastanelerde ne şartlarda ve hangi malzemeler ile yapıldığını bilmediğimiz tatlılardan veya ikramlardan (genel olarak) daha hijyenik olduğunu düşünüyorum.

Sushi özelinde normalde de yemediğim bir ürün olduğundan yemezdim. :)
0
Lethe
(19.04.23)
Valla yediğim en güzel yemekleri karşı komşum yapıyordu. Güzelse yerim yani. Güzel değilse bi bahaneyle ayağını keserim.

Sushi yemem ama genel o, komşuya özgü bişey değil.
0
plutongezegendegilmi
(19.04.23)
(6)

çirkin insanlar çirkinliğinin farkında olabilir miydi?

karayel
tabi ki çevresi onun çirkin olduğunu hissettiriyor ama şöyle olsa mesela çirkin bir insan hiç insanın olmadığı bir yerde yetişse her gün aynaya baktığında ben çirkinim diyebilir mi?kendini kıyaslayamayacağı için belki doğru olmayabilir.ya da hiç kimse hissettirmiyor diyelim ya bir kıza teklif ettiği
tabi ki çevresi onun çirkin olduğunu hissettiriyor ama şöyle olsa mesela çirkin bir insan hiç insanın olmadığı bir yerde yetişse her gün aynaya baktığında ben çirkinim diyebilir mi?

kendini kıyaslayamayacağı için belki doğru olmayabilir.

ya da hiç kimse hissettirmiyor diyelim ya bir kıza teklif ettiğinde kızın gönlü varsa kabul ediyor vs işte. hiç ret edilmiyor diyelim. aklıma başka bir şey gelmedi :)

anladınız diye düşünüyorum.

buyrun
0
karayel
(18.04.23)
Çevresindeki tepkiler doğrultusunda kendisi hakkında olumlu veya olumsuz benlik algısı oluştururdu. Bunu günümüzde de gözlemleyebiliyoruz rahatlıkla. Psikolojide de yeri var. Örneğin “değersizlik” örüntüsü.

İlk soru için biraz atıp tutacağım. Bir makalede “güzellik” anlayışımızın “bebek”lerden geldiğini okumuştum. Yani evrimsel olarak bebekleri bakıp büyütmeye programlıyız çünkü bize “güzel” geliyorlar. Hatta kadınlarda bebekleri andıran küçük burun, büyük göz kombinasyonu bu yüzden bu kadar revaçta. Bu kod ile yola çıkarsak kişi başka kimseyi görmese bile kendi görüntüsüne karşı benzer bir algı oluşturabilir diye düşündüm.

Geçen gün cinsini bilmediğim ama pek de sevimli gözükmeyen, değişik renkli bir köpek geldi kafeye. Annesi bebeğine dönüp köpeğin tatlılığından bahsederken -tatlı değildi- bebek “hayır çirkin” diyebilmişti mesela. Az çok doğuştan gelen bir estetik bakış taşıdığımızı düşünüyorum.
0
ruhen hastayim ben
(18.04.23)
Narkissos suda kendini görüp aşık olduğuna göre çirkin birinin de kendisi hakkında olumsuz bir düşüncesi olabilirdi.
0
dissendium
(18.04.23)
Tam tersi güzelim deyip beğenmesi ihtimali de yok o zaman.
0
olaylar olaylar
(18.04.23)
@ruhen hastayim ben yazmış zaten. Ben de ekleme yapmak istiyorum. O oluşan estetik algısının kriterlerini zaten içgüdülerimiz belirlemiyor muydu? Güzel bir cilt, güzel saçlar, dolgun göğüs, dolgun kalçalar,ince bel vs bize sağlıklı ve doğurgan yani türün devamını sağlama işlevinin mesajını verdiği için güzel geliyor vs deniliyor mesela hep. Erkeklerde de gücü çağrıştıran özellikler aynı mantıkla çekici bulunuyor içgüdüsel olarak. Yani kimse bir kişiye görüntüsü hakkında yorum yapmasa bile kendine özgü bir güzellik kriteri geliştirebilir diye düşünüyorum.
0
yazdonumu
(18.04.23)
Bariz bir asimetri olmadığı sürece çirkinlerin çirkin olduklarını fark edeceklerini sanmıyorum. Güzellik algısı karşılaştırma ile gelişen bir şey. İnternet ve TV olmasaydı (ya da olmadığı dönemde) elimizde başka veri olmadığı için peşinden koşulacak olan (ya da zamanında koşulan) okulun/mahallenin/şirketin en güzel kızı/en yakışıklı erkeği kişilerin standartlarını belirliyordu. Güzellik algısı da buna bağlı olarak yıllar içerisinde değişiyordu.

Oysa şimdi "karşılaştırmalı dönem" içerisindeyiz. O, mahallenin 10/10 sandığımız en güzel kızı Tinder'daki profiller ile karşılaşınca yanlarında 6/10 kalıyor. Beklentiler de ona göre şekilleniyor.

Bu arada bu karşılaştırma her alanda geçerli. Tek pozisyonda eline 666 CV geçen İK için artık 20 yıl önce muazzam sayılacak kriterler yeterli değil. Instagram'da o mükemmel yerleri gezenlerin tatil fotoğrafları karşısında 30 yıl öncenin tatil planları artık keyifli değil. Yemekleri düşünün. Bir ara hamburger ya da pizza diye yediğimiz fast food zinciri ürünler, şimdi o alanda (önce gurme burgerciler vs. diye başlayıp) gerçekten kaliteli ürün sunanları gördükten sonra ne kadar da yavan ve garip geliyor, değil mi? Hayattaki mutsuzlukların da önemli bir kısmında bu karşılaştırma sonrasında yetersiz/eksik kalma ya da hissetme var. Özellikle de malum sosyal medyanın vitrininde yaşanan sahte hayatlar sebepli.
0
nawar
(18.04.23)
hiç insanın olmadığı bir yerde yaşam da olmazdı zaten. hayvandan hallice olurdun. herkesçe çirkin kabul edilen bir insan yapısı da yok. aynı şekilde güzellikte. önce tanımını yapmak lazım. mesela benim yapımı tanımlayıp çirkin bu denseydi hmm ben çirknmişim deseydim bu beni zerre etkilemezdi. ama kardeşlerim beni aralarına almasaydı çirkin ördek yavrusu olduğum için o zaman çirkin olmak beni çok etkilerdi. zira dışlanmak ve tecrit edilmek insanda güvensizlik duygusu oluşturur. en temel olan hayatta kalma dürtümüzü tehdit ediyor.
0
sanemz
(18.04.23)
(2)

makale veya tez yazarken bunlar oluyor mu?

adwokat
mesela konu ile alakalı 10 tane makale bulsa...örneğin bir makalede, kendi makalesini destekleyecek bir paragraf bulsa,o paragrafın altında da dipnotla başka bir kaynağa atıf olsa,o başka kaynağı sanki kendisi incelemiş gibi direkt o kaynağa atıf verse,bunun gibi 20-25 paragraf aşırsakalan makaleyi
mesela konu ile alakalı 10 tane makale bulsa...
örneğin bir makalede, kendi makalesini destekleyecek bir paragraf bulsa,
o paragrafın altında da dipnotla başka bir kaynağa atıf olsa,
o başka kaynağı sanki kendisi incelemiş gibi direkt o kaynağa atıf verse,

bunun gibi 20-25 paragraf aşırsa
kalan makaleyi de, diğer makalelerdeki cümleleri evire çevire yazsa...

al sana makale, al sana tez...
araştırma var mı yok,
kütüphaneye bile gitmeden, yöktezden bulunan birkaç makaleyle iş bitti.

akademide işler böyle mi yürüyor? bunu yapanlar yüksek lisansı doktorayı falan rahat rahat geçer o zaman???

ya da bu bahsettiğim şey zaten olması gereken mi?
0
adwokat
(17.04.23)
Bu kadar kolay değil. Kaliteli bir dergi bu şekilde oluşturulmuş bir yazıyı kabul etmez.
0
dissendium
(17.04.23)
orijinal bir makale yazmak için bir tezin olmalı öncelikle. o yüzden, oradan buradan tezini destekleyecek alıntı, dipnot vb. bulmak kolay değil, hatta orijinal bir fikir öne sürüyorsan imkansız.

review article yazarken belki mümkün olabilir ama bu sefer de iyi bir dergiden kabul almaz. konuya ne kadar hakim olduğun, fikirlerin ne kadar özgün olduğu mutlaka kendini belli eder.

ama tabi bu şekilde makale yazanlar da var. hatta komik derecede makale yayınlayan yerler de. mesela, (yarısı türkçe bırakılmış, bariz gramer hataları dolu, ne dediği anlaşılmayan, dönem ödevi hazırlayan beşinci sınıf öğrencisinin bile daha iyisini yazacağı) şu makaledeki gibi akademiyi ti'ye alan çalışmalar da mevcut elbette: www.jocress.com
0
lesmiserables
(17.04.23)
(2)

Autocad

hede hodo
Legal olarak satın almadan nasıl kullanırım?
Legal olarak satın almadan nasıl kullanırım?
0
hede hodo
(17.04.23)
Öğrenci e-mail hesabı varsa kullanım izni veriyor.
0
dissendium
(17.04.23)
Ücretsiz bazı alternatiflerini arayabilirsiniz:

i.hizliresim.com
0
diyecevaplandı
(17.04.23)
(14)

Ülke biraz saçma pahalanmamış mi?

logisticsmanager
Meraktan bir iki fiyata baktım.Migros süt, peynir, kola, yoğurt, kıyma, yumurta fransa carrefour ile aynı fiyat (ya da yüzde 5-10 daha ucuz yani). Bu acayip saçma değil mi? Hadi döviz çok ucuz diyoruz da döviz artarsa bu fiyatlar gene artar, bahaneleri gene döviz olur. Bir saçmalık yok mu bu işte?Dı
Meraktan bir iki fiyata baktım.
Migros süt, peynir, kola, yoğurt, kıyma, yumurta fransa carrefour ile aynı fiyat (ya da yüzde 5-10 daha ucuz yani).
Bu acayip saçma değil mi? Hadi döviz çok ucuz diyoruz da döviz artarsa bu fiyatlar gene artar, bahaneleri gene döviz olur. Bir saçmalık yok mu bu işte?
Dışarıda yeme içme de ayni fiyat neredeyse, alkol zaten daha pahalı.

Tavuk, meyve sebze dışında öyle harbiden fark eden bir şey göremedim.
Bu fiyatlar normal yükseliş değil sanki herkes kuru önceden hesaplayıp yapmış gibi. Bu fiyatlarla tatile bile gelmek mantıksız.

Kısır döngü yok mu bu fiyatlar ve döviz arasında? Euro 30 olsa bunlar gene aynı artışı yapar.
0
logisticsmanager
(16.04.23)
Şu an döviz bazında da pahalı. Yabancıya da pahalı. Döviz artarsa benzin, elektrik vb zamlanacağı için ürün fiyatları da direkt yansır.
0
seaman
(16.04.23)
@seaman; ailem tatile gelecek yanima. Burada daha ucuza bile gelebilir yeme icmeleri. Çok saçma durum.
0
🌸logisticsmanager
(16.04.23)
Döviz işin sadece bir kısmı, sonuçta petrol çıkarıp ithal etmiyoruz kendimiz bir şeyler üretip bazı şeyleri ihraç bazılarını da ithal ediyoruz.

Sorun şu ki, aşırı düşük faiz oranları ve hayvan gibi çok dağıtılan para TL'nin belini kırdığı için çok büyük enflasyon var. Yani aç bak, Türkiye'de çalışan sayısı çok az. Ülke tatil köyünden hallece, haliyle çok fazla talep var ama çok az üreten var. Şu an üretim yapmayanlara para basılıyor, ister 40 yaşında emekliler olsun ister ev hanımları olsun ister öğrenciler olsun ister işsizler olsun hepsine ya doğrudan para veriliyor yada kredi kart veya tüketici kredisi üzerinde para veriliyor ve onlar da haliyle harcıyor. Az kişi çalışıyor, çok kişi yiyor ve yiyenlere para verildikçe veriliyor.


Peki neden mesela Fransa Carrefourundan bile pahalı? E çünkü dolar tabelada düşük görünsün diye yapay bir kur var da ondan. Türkiye AB'de olmadığı için millet kafasına göre süt peynir getirip götüremiyor ki piyasa gerçek fiyatını bulsun. Şu an ekonomi kocaman bir şov, şov bitsin çok fena şeyler olacak.

Her şeyi merkezden yönetelim derken sektörleri batırdılar, peyniri ucuzlatalım derken et fırladı eti ucuzlatalım derken süt fırladı tarım bitti besicilik mahvoldu v.s. Gerçek bir serbest piyasa yok, baştakiler ipin ucunu kaçırdıkça her taraftan cortluyor.

Mesela hayvan sahipleri önümüzdeki 10 senenin kuralları şunlar, ona göre üretimi yatırımı planlayayım diyemiyor. Et kıtlığı mı oldu? Yükselt yükseltebildiin kadar çünkü olay medyaya yansıyınca ithalatı serbest bırakacaklar seni batıracaklar. Uzun vadeli iş yapmana imkan yok.

Bu fiyatları çeken hiç kimse zengin olmuyor, şu an çok kazanıyor iki ay sonra zararına satmaya başlıyor. İhracatçılarda da aynısı oldu, çin modeli dediler TL'yi aşırı düşürdüler ve ihracatçılar acayip para kazanıyordu ama şu an tam tersi, aşırı değerli olduğu için daha önce ettikleri kardan işleri yürütüyorlar.
0
bk
(16.04.23)
Bir defa “her şeyin maliyeti artıyor” kisvesine bürünüp zam yapmaya başlayıp caydırıcı bir tepki almadıkları için kim kime ne geçirirse dönemi başladı. Tamamen tepki ile alakalı… mesela mc donalds en son bir patates dürüm menüsü çıkardı (40 lira mı neydi), çok tepki alınca hemen kaldırdı.
0
giovanne
(16.04.23)
Büyük şirketler dahil esnaflar falan çılgın atıyor su anda. Maliyetler arttı cümlesini insanlar kaniksadi nasıl olsa. Fiyatların üstüne koyuyor da koyuyorlar.

Yanlış olmasın elbette maliyetler arttı ama benim söylediğim bundan bağımsız olarak satıcıların bunu kullanması. Dikkat edin bi çay pahalandi, bi yağ. Sonra tuvalet kağıdı, soğan, et vs.
0
mekaniker
(16.04.23)
Denetim olmadığı için herkes istediği fiyattan satıyor. Geçen telefon kabı alacaktım. Samsung mağazasına gittim. Adam sahte kılıfı 150 TL'ye satıyor. Aynı kılıfı başka bir mağazada (Samsung mağazası değil, telefon kılıfı satan bir yer) 50 TL'ye aldım. Aradaki 100 TL farkı hiçbir şey açıklayamaz. Canı öyle istemiş.
0
dissendium
(16.04.23)
bir dönem de olağanüstü derecede ucuzdu, çevredeki coğrafyaya göre de fiyatlar çok çok düşüktü, şu anda bence yerini buldu gibi geliyor. bu saatten sonra bu şekilde devam edecektir. muhtemelen seçimden sonra eğer pozitif bir sonuç olursa alım gücü artacak, ancak o zamana kadar avrupa fiyatlarına, türkiye maaşı ile talim etmek zorunda türk halkı.

her şeye döviz kuru gözüyle bakmak yanlış olur zira ekonominin tek dinamiği euro kuru değil. işçi maliyetleri, vergi yükü, tahsilat riski bir sürü parametre var bu işin içinde. dolayısıyla evet, bir ülkede bir şey döviz bazında pahalılanabilir. mesela asgari ücreti 2 katına çıkarıyorum dersen o maliyet bir yerden çıkmak zorunda.

bizim tüketici de biraz sorgulamadan almayı seviyor maalesef, marketlerde bile 100 metre arayla 2 market arasında 1.5 - 2 kat fark olabiliyor. yine gidiyor o markete insanlar. restoranlar vs zaten suyunu çıkardı ama millet gerçekten gidiyor. araba almak için üstüne 150-200 bin lira rüşvet veriyor insanlar şu anda ve araç satış rekoru kırılıyor. dediğim gibi bizde bir şeyleri pahalıya almak, caka satmak da bir kültür olduğu için bu işin öyle çabuk biteceğini sanmıyorum.
0
roket adam
(16.04.23)
@roket adam; kurdan kastım Avrupa'yla aynı fiyatlara ulasmis olmamiz. Bu noktada döviz artsa ucuzlar desen bu sefer gene artiracaklar fiyatı, kısır döngü bir durum var yani.
0
🌸logisticsmanager
(16.04.23)
Sacma pahalı hocam. Mantıklı hicbir aciklamasi yok. Asgari ucret, mal fiyatlari doviz kuru vs ne dersen de mantikli izahi yok. He bu arada isci maliyeti cart curt vs gibi bir aciklama varsa o isletme zaten kapisina kilidi vursun gitsin. bir isletme eger tamamen insandan olusup sermayesi insana bagli degilse (bkz: yazilim, belki hastane vs) asgari ucret ne denli etkileyebilir ki? Az cok ticaretin, imalatin icinde olanlar gorenler net hesaplayabilirler. Kim kimi operse gibi
0
optimistbakunin
(16.04.23)
Valla gereksiz saçma bir fiyatlandırma var. Son 8 ayım yarı yarıya İsviçre -Türkiye arasında geçti, dolayısıyla çok iyi kıyaslama yapabiliyorum. İsviçre ki Avrupa'nin en pahalı ülkelerinden biri; dün markete girdik 20 franka aldığımız şeyleri 400 liraya Türkiye'de zor alırdık. Aradaki alım gücüne değinmiyorum bile. Bu ay haricinde sürekli türk lirasından franka çeviri yaparak para harcadık; İstanbul'da olduğumuz zamandan pek de farklı bir harcama yapmamış olduk.

Keza kozmetik vs de aynı şekilde. Ben eskiden Türkiye'den alırdım bazi şeyleri daha uygun fiyatlı diye; şu anda gelirken kendi giysilerimiz dışında hiçbir şeyi getirmedik, iyi de yük etmemişim.
0
fraise
(16.04.23)
ingiltere şu an tr'den ucuz.

esnaf,üretici vs hepsi para saklayacak yer arıyordur emin ol, bilmiyorlardır napsınlar parayı. bir de vergi vermezler vatana millete bi hayırları yoktur bu da büyük eksi yazıyor ekonomiye.

bu akşam soğanı 0.85£'a aldım. tr'de 30 olmuş diyorlar :D şaka mı bu. kıyma burda 5£ kırmızı et 5-7£ falan
0
avatar is back
(16.04.23)
İşçi maliyetlerini küçük görmeyin, fakir ülkelerin ucuz olabilmesinin tek çaresi ucuz işgücü çünkü zengin ülkelerdeki üretim otomasyonu olamıyor. Tarımı traktörle, hayvancılığı entegre tesisle yapmanın faydası o.

Fransa'da maaşlar yüksek süt ucuz olabiliyorsa bu 1 kişinin bilmem kaç tane ineği makineler kullanarak yetiştirim sağabilmesi sayesinde oluyor.

Türkiye'de bu yatırım yapılmadıysa veya eksik yapıldıysa bu defa çalışan sayısı çok oluyor. Bir otlatacak, başkası sağacak derken işçilik maliyeti süte doğrudan etki ediyor.

O tarz yatırımların yapılmasının önündeki engel de geleceği öngörememek. Fransız 100 milyon Euro'luk tesisi kurarken önümüzdeki 10 senenin planını yaparak kuruyor. Türk bunu yapamıyor, yatırım cesur yüreklilerin işi haline geliyor çünkü cumbabanın bir geceyarısı kararnamesi ile batabilirler. Böyle bir risk olunca o 100 milyonluk tesisin kredisi Türkiye'de çok daha maliyetli oluyor, sırf kredinin maliyeti fazla olduğu için aynı inekten çıkan süt Fransa'ya göre daha yüksek maliyetli oluyor.

Avrupalı konforu için avrupa altyapısı ve avrupa işçisi berimliliği lazım.

Bakın Türkiye'de işgücüne katılım oranı %48, Fransa'da %72. Türkiye'de o kadar çok kişi camış gibi yatarken Fransız rahatlığında yaşamayı beklemenin makul bir tarafı yok. Yani ortalama bir Türk çalışanı ortalama bir Fransızdan %60 daha verimli çalışmalı ki aynı konforda yaşayalım lakin gerek eğitim gerek altyapı yetersizliği bu seviyedeyken Türk çalışanlarının verimi Fransız çalışanlarından düşük. Bu durumda normal olan zaten Türkiye'nin Türklere pahalı bir yer olması, Fransızlara da pahalı olması ise sadece suni olarak düşük tutulan döviz kurları.
0
bk
(16.04.23)
youtube'da, decathlon ürünü bir saatin tanıtımını izledim.
iki sene önce saat 140 liraymış. Şu anki fiyatı 480 lira.
yavaş yavaş ısıtılan kurbağa gibi alıştırıldık fiyatlara.

Bir de plastik ürünlerde acayip bir fiyat artışı var.
0
vizivozo
(16.04.23)
Dün arkadaşımın düğünü için bir kemer bir de pantolon almaya gittim bir avm'ye

Hiçbir numarası olmayan düzdüz, bu zamana kadar hep alışveriş yaptığım ortalama markaların kemerleri 400-600 lira arasında. Kumaş pantolonlarsa 800-1900 lira arasında.

Şeytan görmüş gibi oldum. Neyse ki buldum iki tane. İki adım ötede Pierre Cardin'in kendi mağazasında etiketi 1700 lira olan pantolon Boyner'de zannedersem tek kaldığı için 499 liraydı :D Kemeri de yine ucuza kapattım bir şekilde.

Eve gidip battaniyemi çektim ve gördüklerimi silip sponge bob izledim :D
0
akhenaten
(17.04.23)
(9)

turkiye'de sehirlerin akarsulardan uzakta kurulmasi

antikadimag
firat uzerinde buyuk sehrimiz yok ornegin. malatya, elazig, erzincan var ama hep nehirden biraz uzaga kurulmuslar. kirikkale mesela kizilirmak geciyor ama merkezden gecmiyor tam sehrin disindan geciyor. akarsunun dibine kurulmamis az otesine kurulmus.batman cayi falan hep sehrin uzaginda. diyarbakir
firat uzerinde buyuk sehrimiz yok ornegin. malatya, elazig, erzincan var ama hep nehirden biraz uzaga kurulmuslar.

kirikkale mesela kizilirmak geciyor ama merkezden gecmiyor tam sehrin disindan geciyor. akarsunun dibine kurulmamis az otesine kurulmus.

batman cayi falan hep sehrin uzaginda. diyarbakir'da dicle oyle. ornekler cogaltilabilir.

avrupa'da, amerika'da ise tam akarsunun uzerine kuruyorlar sehirleri. bu fark neden oluyor? tuna'nin tam uzerinde ulm, viyana, bratislava, budapeste, belgrad vs var.

1) bu fark neden oluyor?
2) tam merkezinden nehir gecen kac ilimiz var? adana boyle. kastamonu'da var ufak bir. baska neler var? (eskisehir bile tam uymuyor benim tanimima cunku tarihi merkez porsuk cayindan 1 km uzakta)
0
antikadimag
(16.04.23)
İlk akla gelen sel, taşkınlıklardan korunma nedeniyle olabilir.
Bir de Osmanlı zamanında bununla ilgili ayrıca bu hususta bir düzenleme var mı ona bakmak gerek tabi
0
diyecevaplandı
(16.04.23)
akarsularin tipi onemli. o bahsettigin sehirlerden gecen nehirler ulasim amacli kullanilabiliyorken (hepsine tek tek acip bakmadim) turkiye'deki akarsular (derinlik, hic vb acisindan) buna elverisli olmayabilir.

ornegin tuna nehriyle bahsettigin seyhan (adana) cok farkli. birinin islevi ulasim digerininki sulama.
0
hot potato
(16.04.23)
sallamasyon tahminim şu o şehirler daha eski kurulum şehirler ve türkiyeye göre tarih boyunca daha az yağmalanmış şehirler olabilir.

yani su cazibe bölgesi hem yaşayana evet hem istila edene.
birde vergi olayından kaçanlar vardı vergi memuru gelemesin vs gibi bir efsane. Ama tabi hepsi sallamasyon tahminimdir.
0
basond
(16.04.23)
@hot potato yazmış gerçi
Bizim nehirler, debileri itibariyle taşımacılığa, ulaşıma uygun değiller. Onun için nehir üzerine şehir kurma gereği duyulmamış.
0
Mirket
(16.04.23)
Doğru olan akarsu çevresine yerleşim yapmamak. Çünkü akarsu çevresi doğal yaşam alanıdır. Onlarca kuş türü için göç noktasıdır. Delta ovası oluşmuşsa topraklar verimlidir. Tarım için kullanılmalıdır. Akarsu yakınına yerleşim kurmak akılsızlık olur. Bunların dışında akarsular baraj kurularak değerlendiriliyor. Baraj kapasitesi aşılırsa kapaklar açılır. Şehir için riskli bir durum.

Tahminime göre Avrupa'daki söz konusu yerler Anadolu'daki gibi dağlık alanlar değil, yükseltileri fazla değil.

Amasya eklenebilir listeye.

Bir de tarih öncesi yerleşimleri incelemek gerekiyor. Şehir merkezi dediğimiz yerlerin büyük bir kısmı eskiden merkez değildi. Hattuşaş Çorum'un günümüzdeki merkezine uzak örnek olarak.
0
dissendium
(16.04.23)
Soruya tam cevap değil ancak, denizi yok denilen Ankara'nın çoğu yerinde akarsu var ancak üstü hep kapatılmış ya da kurutulmuş belki benzer durum diğer şehirlerde de vardır. Hatta bazi semt isimleri buradan gelir, Cayyolu, hosdere, incesu gibi.
0
mirty
(16.04.23)
mesela fırat'ın geçtiği yerler çok fazla yerleşime uygun değil. engebeli coğrafi şartlar mevcut. bu yüzden de debileri oldukça yüksek. sel taşkın riskleri de olabilir. veya verimli tarım arazilerine yerleşim yapılmaması olabilir
0
paintov
(17.04.23)
ulasim cevabini daha once duymustum ama acikcasi cok kafama yatmiyor. yani ulasim yapamiyorsak o zaman gidelim 3 kilometre oteye yerleselimin mantigi nedir? ulasim yapamasan bile balik avlarsin, gider yikanirsin, camasir yikarsin. kaldi ki sizin bahsettiginiz ulasim taa 16.yy'da falan onem kazanan koca gemilerle yapilan ulasim. ama bu sehirler yeni kurulmadi ki binlerce yillik tarihi var. bu ulasim olayi sonradan onem kazanan bir konu gibi geliyor bana.

ikinci olarak bazi sehirlerimiz de tam o akarsunun uzerine kurulmus. yani mesele ulasim olsa hep benzer bir trend gormemiz gerekmez miydi? biraz daha bakindim tunceli, amasya, tokat hep boyle.

@paintov; abi duz erzincan ovasindan geciyor firat ama yine gidip 5 km oteye kurmuslar sehri.
0
🌸antikadimag
(17.04.23)
Ekstra bir cevap daha yazayım. Akarsuların yatakları zamanla değişebiliyor. Belki de eskiden akarsu kenarına kurulan bir şehir vardı ama yatağın değişmesiyle akarsu uzaklaşmış olabilir. Ve sular çekilmiş olabilir. Her akarsuyun akımı sabit değil. Yıl boyunca akım değişebilir. Özellikle karlar erirken akım artar. İkincisi sulak alan zemin için tehlikeli olabilir. Akarsuyu sadece su olarak düşünmemek gerekiyor. Çevresinin yapısı da önemli. Kısaca akarsu kenarına şehir yapmamak için bir sürü mantıklı sebep var. Debisi yüksek akarsuda yıkanılmaz, çamaşır yıkanmaz. Alıp götürür. Saniyeler içinde ölürsün.
0
dissendium
(17.04.23)
(15)

stresli bir dönemden geçiyorum o yüzden serdar ortaç açtım

Lubb
artık düşünmekten kafam durunca serdar ortaç açtım. bir rahatlama geldi, yalan yok. fake de olsa mutlu gibi oldum.müzik zevkim oldukça farklıdır ama sanki iyi geliyor bir tavsiye üzerine deneyeyim dedim. ama bağımlılık yapmasından korktum eşe dosta anlatamam yıllardır duruşum farklı.siz de yapıyorsu
artık düşünmekten kafam durunca serdar ortaç açtım.
bir rahatlama geldi, yalan yok. fake de olsa mutlu gibi oldum.

müzik zevkim oldukça farklıdır ama sanki iyi geliyor bir tavsiye üzerine deneyeyim dedim.

ama bağımlılık yapmasından korktum eşe dosta anlatamam yıllardır duruşum farklı.

siz de yapıyorsunuz değil mi böyle şeyler?
0
Lubb
(16.04.23)
serdar ortaç iyi ya
yapıyoruz
0
basond
(16.04.23)
Türkçe pop bağımlılık yapıyor maalesef.

Aynı odadayken kardeşim beni bu batağa düşürmüştü yıllar önce. Arada açar dinlerim.

Serdar ortaç - ben adam olmam benden size gelsin :(
0
ruhen hastayim ben
(16.04.23)
niye "fake" mutlu oluyorsun ki? normal mutlu ol. gayet iyi sarkilari var bence. her turlu yalin, kenan dogulu, emre aydin, murat boz vs o gruptan daha iyidir.


benden gelsin:
www.youtube.com
0
hot potato
(16.04.23)
önerileri dinledim teşekkür ederim. valla çıkamıyorum.

"sor" çok iyimiş valla www.youtube.com
0
🌸Lubb
(16.04.23)
Bende yapıyorum aynı şeyi.
Hatta öneri bile istemeyi planlıyordum.
Uzi,cakal,ben fero veya club müzikleri önerisi isteyecektim çünkü insanın modunu toparlamasına yardım ediyor bu tarz müzikler bir hareket katıyor
0
kararsızataletfilozofu
(16.04.23)
keske serdar ortac dinleseydim dedirtti cunku ben SEMINCEK fankilap
0
ala09
(16.04.23)
Serdar Ortaç dinlenmez mi ya?

Yar Diye Diye dinledim geçen.

Gram da sevdiğim bir şarkı.
0
dissendium
(16.04.23)
Murat Başaran vardı bir zamanlar dinlerdik "bir öpücük kesmez "
www.youtube.com

Gökhan Özen - Budala
www.youtube.com

Bonus: www.youtube.com

Yolda dinlerken garip bir şekilde enerjimi artırıyor bu şarkılar:)
0
nerthus_
(17.04.23)
90'lar Türkçe Pop'u eğlenirken. 60 ve 70'ler Türkçe Pop'u dinlenirken dinlerim arada. İlgili dönemlerdeki şarkları, şarkıcıları ve çalma listelerini açarım doğrudan. Serdar Ortaç, Demet Akalın bir de bir tane daha eller havaya vardı onu hiç özellikle gidip açmadım ama.
0
nawar
(17.04.23)
Ortamdaki Serdar Ortaç şarkısı ile rte sesini kısma sürem milisaniyelerle yarışır, biri geç kalsa diğerinin hatrı kalır o derece.

Hande Yener var mesela.

Yalan söylemem ben hiç, mutlu olma benden sonra.
Her gece gez dur ya da bir yuva kur; ama gün yüzü görme benden sonra :)

diye bol beddualı şarkısıyla giriş yapılabilir.

Şaka maka Tr'nin en kaliteli sözlü elektronik müzik albümlerinden biri bu kadında şu an.
0
onemoremile
(17.04.23)
Sabahın bu saatinde Britney Spears, RuPaul vs eşliğinde çalışıyorum. Biri sorsa cevabım çalışırken klasik müzik, diğer zamanlarda rock ve metal... olur ama ara sıra böyle boş boş pop dinlemek çok güzel geliyor, utanmayı saklamayı da bıraktım.

Bir de ara sıra Youtube'da 90'lar Türkçe pop batağına düşüyorum, Hadi Yine İyisin'le kafamı sağa sola oynatırken başım dönmeye başlayınca bırakıyorum. Daha iki gün önce yemek yediğimiz yerde Yonca Evcimik, Burak Kut, Serdar Ortaç (ama 90'lar şarkıları) falan çalıyordu, acayip mutlu oldum çok eğlendim.
Bunu da ben ekleyeyim: www.youtube.com
0
kobuzchu kiz
(17.04.23)
Ben böyle durumlarda radyoyu özlüyorum.
İnsan gerçekten bazen böyle şeyler dinlemeye ihtiyaç duyuyor.
Şimdi açmak istesem;
1- Ne açacağımı bilmiyorum.
2- Spotify algoritmam mahvolacak :)

Böyle normalde açıp dinlemeyeceğin bir sürü "leş" şarkı türkçe pop radyolarında peş peşe insana çok iyi geliyor.

Bağımlılık yapmaz toparlayınca normal zevklerine de dönüyorsun.
0
Dağcı
(17.04.23)
faydalıdır, sözlerle kendini ilişkilendiriyorsun, skıntın problemin ne ise bir başkasıda senin gibi hissediyor, düşünüyor diye kendini yalnız hissetmiyorsun, aynı zamanda müzikle de bir rahatlama oluyor, eğer zihnin melodiyi tahmin edebiliyorsa (basit şarkıların sevilmesi bu nedenle) daha da rahatlayorsun, mealen bildiğin şarkıları açarsan daha da rahatlarsın.

önemli olan serdar ortaç değil, istersen arabesk dinle, rap dinle, önemli olan senin duygularını senin anlayabileceğin basit bir dille sana anlatsın.

bende moralim bozulunca oyun havaları açıyorum, ya ankara havası ya balkan havası. olmadı kiss yada eski pop şarkılar falan.
0
selam
(17.04.23)
tabii ki. başkasına zarar vermedikten sonra nasıl rahat hissediyorsan o. benim bu tür süreçlerdeki favorim ünlü sanatçı FARUK K'nın HONKİ PONKİ adlı şarkısıdır mesela. HONKİ PONKİ TONİNO ÇALONA BİMBO BORİRO
0
mark greg sputnik
(17.04.23)
Ben iflah olmaz bir Kolpaçino bağımlısıyım, derdim tasam olduğunda açar izler pırıl pırıl olurum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(17.04.23)
(7)

Analitik Geometri'yi çok iyi bilmek için?

metematik
Hangi konularda çok iyi olmamız lazım? Geometrinin sadece üçgenler kısmına hakim olup direkt Analitik Geometri çalışılsa olur mu?
Hangi konularda çok iyi olmamız lazım? Geometrinin sadece üçgenler kısmına hakim olup direkt Analitik Geometri çalışılsa olur mu?
0
metematik
(15.04.23)
bir çok konuyu:
oran orantı, birinci dereceden denklemler, üslü/köklü sayılar, rasyonel sayılar, eşitsizlikler, fonksiyonlar, mutlak değer.
kısacası analitik geometri o ana kadar öğrendiğin tüm bilgilerden sorumlu olduğun bir konu.
0
rakicandir
(15.04.23)
Geometrinin sadece üçgenler kısmına hakim olmak, Analitik Geometri çalışmak için yeterli değildir. Analitik Geometri, Matematiksel kavramların uygulandığı bir alandır. Bu nedenle, Analitik Geometri çalışmak isteyenlerin, mutlaka fonksiyonlar, koordinat düzlemi, doğru denklemleri, mesafe ve açıları hesaplama, kesişim ve benzeri konulara hakim olmaları gerekir.
0
pislick0
(15.04.23)
Lisede analitik geometriden 100 almıştım. Öğretmen iltifat bile etmişti. Karekök kitabının çok faydasını görmüştüm. Piramit sistemi ile anlatıyordu. O kitabı bulmanı tavsiye ederim. Ben sayısalcı olduğum için çemberin analitik incelenmesi, elips, hiperbol gibi konular vardı. Size hangi konular lazım bilmiyorum. Belirli bir konu söyleyemem. Siz bol soru çözün. Anca öyle olur.
0
dissendium
(15.04.23)
Ezber üstüne bol soru.
0
mekaniker
(16.04.23)
açıortay, kenarortay
0
mysql34
(16.04.23)
Analitik geometri içinde trigonometri de var integral de var, çember analitiği de, var oğlu var. Üçgenler kısmı dediğin de bir ton şey içeriyor. Temelsiz şekilde girilecek konu değil.
0
vedatchilipeppers
(16.04.23)
Bence yeterli olmaz doğrularda denklemler filan var daha temel.
x,y,z nin denklemlerde başındaki katsayıları bulma durumları var , paralel, dik olması durumunda eğimlerle ilgili bilgiler var.

Basit üstünkörü istiyorsan kpss kitaplarından analitik geometri bakabilirsin
0
kararsızataletfilozofu
(16.04.23)
(8)

sosyal medya arkadas ekleme

Kittie
instanizi bir donem birilerine kizip kapadiniz.yillar sonra tekrar actiniz ve bu sefer sadece is arkadaslarinizi, ordan burdan beni eklesene diyen kisileri (geziler, etkinlikler) eklediniz.son zamanlarda kisitli listenizi arttirmaya karar verdiniz.ilk akliniza universite arkadaslariniz geldi.aradan
instanizi bir donem birilerine kizip kapadiniz.
yillar sonra tekrar actiniz ve bu sefer sadece is arkadaslarinizi, ordan burdan beni eklesene diyen kisileri (geziler, etkinlikler) eklediniz.
son zamanlarda kisitli listenizi arttirmaya karar verdiniz.
ilk akliniza universite arkadaslariniz geldi.
aradan 10 yila yakin gecmis.
ekler miydiniz? veya ekleyen icin ne alaka simdi bu mu dersiniz?
0
Kittie
(15.04.23)
Beni hala lise arkadaşlarım ekliyo, pek garipsemiyorum, ama illa garipseyen çıkar.
0
plutongezegendegilmi
(15.04.23)
garip +1 boşverip önünüze bakın.
0
baldan kaymak
(15.04.23)
Sevdiğim kişileri ekleyebilirim sadece.
0
dissendium
(15.04.23)
Cevremdelerse eklerim ama uzaktalarsa eklemem. Sosyal çevremde olanlar dışında pek eklemiyorum
0
olaylar olaylar
(15.04.23)
Valla benim Instagram, Facebook ya da Twitter'im yok ama kavgalı olmadığım insanlar dışında gelen eklemeleri garipsemezdim.
0
Amaranta ursula
(15.04.23)
10 yıldır görüşmediğim insanları eklemem. ayrıca takip/takipçi sayısı azsa asosyal ve başkalarını gözetlemek için yaşıyormuş intibası oluyor ve beni rahatsız ediyor, kabul etmem.
0
deartheodosia
(15.04.23)
10 yıldır görüşmediysem garip tabii. Eklemem. 10 yıl önce çok sıkıyken bir anda uzak düşülsüyse ekle istersen ama değilse ekstra garip.
0
nawar
(15.04.23)
Ben küs olduğum arkadaşımı ekledim, kabul etti. 12 yıl geçmişti. Baktım öneriyor, ekledim.
0
Kahvedesu
(18.04.23)
(3)

Nasıl olmuş sizce?-düğün davetiyesi

sacrilegious
Merhaba, Erkek arkadaşımla Canva kullanarak düğün davetiyemizi tasarlamaya çalıştık. İkimiz de ilk kez böyle bi şeyle uğraşttığımız için fikir almak istedik. Sizce nasıl olmuş? Ekle çıkar dediğiniz bir şey varsa yazabilirsiniz.https://ibb.co/tb3NMnDTeşekkürler şimdidenps: anlayışınıza sığınarak isim
Merhaba,

Erkek arkadaşımla Canva kullanarak düğün davetiyemizi tasarlamaya çalıştık. İkimiz de ilk kez böyle bi şeyle uğraşttığımız için fikir almak istedik. Sizce nasıl olmuş?

Ekle çıkar dediğiniz bir şey varsa yazabilirsiniz.

ibb.co

Teşekkürler şimdiden

ps: anlayışınıza sığınarak isimleri random değiştirdim
0
sacrilegious
(15.04.23)
Gayet güzel.
0
asap raki
(15.04.23)
LCV için tarih & telefon eklemeyi düşünebilirsiniz, kim geliyor kim gelmiyor bilmek iyi olur. tasarım güzel, mutluluklar.
0
wct3 org
(15.04.23)
Tasarımı beğendim ama bence tarih kısmındaki dikey çizgileri kaldırın ve gün ekleyin.
0
dissendium
(15.04.23)
(9)

Kitapları Scan Etmek

parcaliham
Çok uzaktan bir tanıdığımı ziyarete gitmiştim.Çok minimal bir hayat yaşıyordu. Eskiden büyük bir kitaplığı vardı. Kitaplarının nerede olduğunu sordum. Hepsini teker teker scan edip, epub'a çevirip elindeki kitap okuma aletine (hangisiydi hatırlamıyorum) aktarmış. İstediğime anında ulaşıyorum demişti
Çok uzaktan bir tanıdığımı ziyarete gitmiştim.

Çok minimal bir hayat yaşıyordu. Eskiden büyük bir kitaplığı vardı. Kitaplarının nerede olduğunu sordum. Hepsini teker teker scan edip, epub'a çevirip elindeki kitap okuma aletine (hangisiydi hatırlamıyorum) aktarmış. İstediğime anında ulaşıyorum demişti.

Bir an çok mantıklı geldi... Elbette çok zaman almıştır. Arkadaş da münzevi bir tipti. Baya uğraşmıştır eminim. Ama arada bir aklıma düşüyor, acaba böyle bir işe girişsem mi diyorum. Zaten kitaplığımdaki çoğu kitabın epub ya da pdf'i online olarak bulunabiliyor.

mantıklı mı sizce?
0
parcaliham
(15.04.23)
Taramanın suyu mu çıktı abi? Scan etmek ne? Ben de bunu yapacağım ama tarayarak değil, her sayfanın fotoğrafını çekerek. Hatta iki sayfa bir fotoğraf bile olabilir. Tripod alırsan sadece sayfaları çevirerek hızlıca bitirebilirsin. Görüntüyü yazıya dönüştürebilen program bulursun gerekli olursa. Minimal yaşamayı seviyorum ben de.
0
dissendium
(15.04.23)
allah allah bunu yapmayan mı var? bırak kitabı, ben elimdeki her evrakı dijital hale getiriyorum.
0
phonex
(15.04.23)
bu tarama için kurulabilecek basit düzenekler var, böyle birşeyle daha hızlı yapılabilir
0
freebird5406_2
(15.04.23)
Artık çogu kitap online olarak var ve indirebiliyorsun. Ama mesela sende 300 kitap ver ve her biri ortalama 150 sayfa desen bunların her sayfasını tek tek taraman sonra bilgisayarda editlemen korkunç bir zaman kaybı. (Çok boş vakti olan adam vakit geçsin diye ugraşır ona lafım yok)
0
limonlu eksi
(15.04.23)
google, google books'taki bütün kitapları fotoğraflayarak dijitale aktardı. taramak daha uzun sürüyor.
0
wct3 org
(15.04.23)
Temiz fotoğraf ve OCR ile daha süratli yapılır tarayıcıdansa.
0
hedep
(15.04.23)
Zaten bir çok kitabın dijital hali internette mevcut. Kitaplığın amacı fiziksel olarak olması, ben o yüzden kitap okuyup fiziksel olarak biriktirmeyi seviyorum. Bir evin ve insanın en önemli dekorlarından biri bence.
0
roket adam
(15.04.23)
Sahaflarda bile nadir bulunan ya da internette hiç bulunmayan kitapları taramayı mantıklı buluyorum doğrusu.
Önemli ve gerçekten severek yapanlara özel bir hobi gibi bakıyorum.

Hiç bir zaman evdeki kitap rafının etkisini, bir kitap sayfasının kokusunu ve kitap aralarından çıkan kuru bir çiçek veya not kağıtlarının yerini alamaz ama hızlı arama ve taşınabilirlik açısından artıları var.
0
diyecevaplandı
(15.04.23)
Yani o kadar kitabın sayfasını tek tek taramak bana pek mantıklı gelmedi. Bayağı zaman alır gibi geliyor. Kolay bir yöntemi var mı bilmiyorum. Ben de bir ara heves edip e-kitap okuyucu almıştım tamam güzel bir şey ama kitaplığım varsa da kaldırmazdım açıkçası.
0
bhhs
(15.04.23)
(3)

Su gozlugun hangi rengi guzel duruyor?

ala09
salombayagidir gozluk bakiyordum bi bu plastik sindi icime. siyah klasiki var ama yesil ve bronz bi cezbetti ne dersinizhttps://www.google.com.tr/search?q=Versace+0VE2235&client=safari&hl=en-tr&prmd=sivn&sxsrf=APwXEddQqApwA7N7hWnew-extQrjOCbGUQ:1681507882773&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=2ahUKEwjLp6
salom
bayagidir gozluk bakiyordum bi bu plastik sindi icime. siyah klasiki var ama yesil ve bronz bi cezbetti ne dersiniz

www.google.com.tr
0
ala09
(15.04.23)
illa bunu alacaksan siyah kötüler arasında en az kötü olanı.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(15.04.23)
Bronz
0
Bruce
(15.04.23)
Sarı bence.
0
dissendium
(15.04.23)
(18)

baklavayla ayran ictiniz mi?

antikadimag
mukemmel bir kontrast degil mi? ben bunu universite yemekhanesinde baklava ve ayranin oldugu bir gun denemistim ve bayilmistim. muhtemelen denemeyenler iyy o ne be diyeceklerdir ama deneyenlerin yorumlari nedir?
mukemmel bir kontrast degil mi? ben bunu universite yemekhanesinde baklava ve ayranin oldugu bir gun denemistim ve bayilmistim. muhtemelen denemeyenler iyy o ne be diyeceklerdir ama deneyenlerin yorumlari nedir?
0
antikadimag
(14.04.23)
Ablam ve abimin söz &nişan etkinliğinde baklava ve ayran servis edildi. Ben çok severim. Insanlar neden kola ile tüketip şeker komasına koyarlar anlamıyorum.
0
Amaranta ursula
(14.04.23)
Denemedim. Iyy.
0
dissendium
(14.04.23)
Çok severim
0
okumakserbestbegenmeksart
(14.04.23)
birlikte olmaz, baklava üstüne ayran olabilir. ağızda ve boğazda bıraktığı aşırı tatlılığı alacaktır.

ama yine de ekşi ve tuzlu yerine daha nötr tatlar, mesela şekersiz çay veya süt en iyi eşlikçisi olacaktır. denemediyseniz sütle deneyin.

baklavayla kola içilir mi ya?
0
kibritsuyu
(14.04.23)
severim.
kekle de yoğurt yiyorum millet garipsiyor.
bence güzel.
ayrıca ayran içince daha çok baklava yiyebiliyosun
0
jelly bear
(14.04.23)
cevizli baklavaysa traditional bi hava katar. ne guzel derim ne de berbat. turkiye kokan bisi, romantik.
0
ala09
(14.04.23)
İçmedim. içmekte istemem.

Ayran biraz ekşiliğiyle daha güzel oluyor. Yanında tatlı olmaz.
0
diyecevaplandı
(14.04.23)
evet kaliteli fistikli baklavada gerek yok. ama glikoz suruplu cevizli baklavaya sinif atlatir bu kombinasyon.
0
🌸antikadimag
(14.04.23)
Iy içmem ya.
0
kafasizbiri
(14.04.23)
yok hiç denemedim ve düşününce "ıyy" diyen taraftayım. baklavayla sütü çok severim çünkü baklavanın şekerini sütün nötr tadı dengeliyor ama ayran fazla tuzlu, iki taraftan da darbe yemek gibi olur sanki. baklavanın yanına vanilyalı dondurma, şekersiz çay ya da süt olur ama tadı/aroması yoğun şeyler yiyemem ayu olmama rağmen. bayılır giderim.
0
mark greg sputnik
(14.04.23)
İlk duyunca ben de ıyy demiştim de üzerine içince cidden rahatlatıyomuş insanı
Ayrıca baklava üzerine bi lokma ekmek de iyi gidiyo
:)
0
photo85
(14.04.23)
Guzel oluyor, 20'li yaslarimda baklavayi hep ayranla yerdim. Ama mazide kaldi benim icin 30larda tatliyi biraktim:)
0
freedonia
(14.04.23)
hiç denemedim ama güzel olabilir gerçekten. karpuzla beyaz peynirin iyi gideceğini de düşünmezsin normalde ama olabiliyor işte.
0
bohr atom modeli
(14.04.23)
şahsen çok çok seviyorum ama çevremdeki çoğu insan da "ıyyy" diyor.
0
penceredengorunenmorbina
(14.04.23)
Severim guzel gider, bazi tatlilarla da ayran güzel gider. Iyy diyenleri anlamıyorum. Damak zevki. Çoğu şeyi bala da banarım mesela alakasiz ama..
0
ananiyimioguz
(15.04.23)
şerbetli tatlıya bolca limon sıkmayı deneyin bir de. Beyaz peynire vişne reçeli dökmeyen de ne bileyim...
bu arada ağızdaki tadı değiştirdiğiniz için mantıklı da bir eylem teknik olarak. afiyet olsun.
0
sparkle kiddle
(15.04.23)
Yani kontrast olarak ben de tatlıyla kahve çay vs benzeri şeyler içilmesi taraftarıyım ama ayran bunların içinde yer bulur mu emin olamıyorum, hayal ediyorum "lan neden olmasın" diyorum. Gerçi ben hayal edince çok anlamsız birçok şey için de "lan neden olmasın" diyorum, olabilir yani denemek lazım.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(15.04.23)
Diğer efsane tatlı - ayran ikilimi hatırladım.

Revani ile ayran mükemmel gidiyor denemenizi tavsiye ederim.

@sparkle kiddle, onları da yapıyorum zaten teşekkürler tavsiye için.
0
ananiyimioguz
(15.04.23)
(16)

anne olmak için en güzel yaş

lahmacun
kaçtır sizce?
kaçtır sizce?
0
lahmacun
(13.04.23)
Anne degilim ama annem super bi anne ve aramizda 22 yas var. Cok iyi anlasiyoruz. Bence ne kadar erken anne olunursa o kadar guzel olurmus. Ben 30'um, degil cocuk, hayvan bile bakmak istemiyorum. Insan kendi hayatina duskun olmadan, rahata alismadan coluk cocuk sahibi olmali eger onunde sonunda bir hayali varsa, yoksa zor bence. Bana imkansiz gorunuyor en azindan.
0
unidentified floating object
(13.04.23)
klasik ve tırt bir cevap olacak ama "kişinin kendini en anne hissettiği yaş" diyeceğim :)

bana bunun ideali 24-26 arası gibi geliyor. ne genç, ne yaşlı. öte yandan 30-32 yaşında doğurmuş kadına da "hadi len sen anne misin?" demek saçma olur. bence biyolojik olarak, olgunluk ve mevcut dünya düzeni vs. düşünülerek ilk çocuk için 24-26 yaş arası ideal nokta diye düşünüyorum ama tabii ki herkesin hikayesi, yaşantısı farklı. bebe sağlıklı olduktan sonra anne 35 yaşında olsun, ne çıkar?
0
mark greg sputnik
(13.04.23)
Karakterin oturup baska bir canlıya bakim saglayabilecek olgunluga erisebilmesi bakimindan en erken 32-34 diyorum
0
instant crush
(13.04.23)
Ben en az 35 diyorum. 20'li yaşlar kesinlikle değil bence. Birçok kadın üniversite okuduktan sonra evlendiği için ya da çocuk yaptığı için bir gün bile çalışmadan, kendi parasını kazanmadan, o kadar okumanın, uğraşmanın tadını çıkarmadan, tecrübe kazanmadan eve tıkılıp kalıyor. Başlarda bebeklikten çıkmasını bekliyorlar ama sonra bir bakmışlar çocuğu okula götürüp okuldan alıyorlar. O saatten sonra zaten çalışmak isteseler de kopmuş oluyorlar. Çocuk yetiştirmek için önce kişinin kendini geliştirmesi gerekiyor. 20'li yaşlar direkt sıkıntı çünkü çoğu hayattan habersiz oluyor.
0
dissendium
(13.04.23)
35'ten sonra bebek için riskli. anomalili doğabilir.
0
toua tokuchi
(13.04.23)
35 yaşında cocuk sahibi olmuş biri olarak yazıyorum enerji yetmiyor bence 30 ideal.
0
mirty
(13.04.23)
hicbi yas :))))) bana gore hicbi yas ama ideali dusunursem 28-29 diyecegim. maddi kaynaklarini cok on plana katmadan tadinda ve sevimli annelik icin bir miktar genclik lazim, o agirlik cokmeden, cocuk bakmak kolaylasabilir. cok kucuk yasta anne olunca da sosyal hayattan epeyi kopuluyor bir arkadasim 23unde dogurdu, biz yeni yeni para kazandikca gezip tozuyorduk o ise evin icinde yemek yapip cocuk bakiyordu. bence o yasta kaldirilabilrcek bir sey degil ki kendisi bunaliyordu. ama bazi zevkleri yasayip anne olunsa icinde ukde de kalmaz diye dusunuyorum.
0
ala09
(13.04.23)
29 yaşındayım.

24-26 yaşlar denmiş o yaşlarda çok çocuktum düşünüyorum da.

halen daha kendimde anne hissi yok. ben daha kendim hayatımı yaşamadım koşturmacadan.

33-35 yaşlarına kendimi hazırlıyorum.
0
Hallegadola
(14.04.23)
31 yaşında anne oldum. Bazen erkenmis diye düşünsem de şu an enerjim yetmezmiş gibi geliyor. Ama asla 30 yaş altı anne olmazdım.
0
uzun kulaklı yalnız tavşan
(14.04.23)
33-34 denmiş 25’ten sonra insan yaşlanmaya başlar. 30’tan sonra çocuk sahibi olmak sıkıntılıdır diye düşünüyorum.
0
hold the door
(14.04.23)
İlk çocuğunu 20'li yaşlarda, 2. çocuğunu 30'lu yaşlarda doğurmuş bir anne en güzel cevabı verecektir. Çünkü çocuk bakmak ve büyütmek gerçekten yorucu, enerji isteyen, güç isteyen, sabır isteyen bir iş.

Biyolojik olarak da en idealinin 20-30 yaş arası olduğu yazılıyor bilimsel kaynaklarda, 35 yaşından sonra tüp bebek için bile işlemlerin oldukça zor olduğu belirtilmiş.

Allah isteyen herkese sağlıklı çocuklar nasip etsin, hepimizin çocuklarını da esirgesin, amin.
0
John Bloor
(15.04.23)
34 te doğurdum. Bi tık geç kaldığımı düşünüyorum, gerçi biz denedik kendisi anca tüp bebekle geldi napalım :)
30 civarı iyi gibi zira 30 dan sonra insanın enerjisi günden güne düşse de daha olgun olunuyor. 30 +-3 diyeyim kabaca.
0
physcos physcos
(15.04.23)
Cocuk yapmak niyetinde degilim. Fakat, 20li yaslarda cocuk sahibi olmak bana tam bir delilik gibi geliyor.
39 yasindayim, kafa olarak en iyi zamanim simdi bence. 39-45 yas arasi annelige cok daha saglam bir kafa ile yaklasabilirim. Ama fiziksel olarak senelerce uykusuz, yavas adimlarla cocuk pesinde yuruyen, cocukla oyun oynayacak vs durumda degilim kesinlikle. 30-35 daha uygun olurdu onun icin herhalde. Simdi enerjimi kendime harcamak istiyorum.

Mamafih, dedigim gibi, cocuk yapma niyetinde degilim.
0
sopiro
(17.04.23)
30-31 geçişi
sonrası geç
öncesi erken.
0
noisnot
(17.04.23)
ben 29’da anne oldum, 7/24 yalnız büyütüyorum. enerjim yetmiyor. 35lerimde şöyle rahat bi nefes alabilmeyi umuyorum. mental olgunluk açısından 30ların ikinci yarısı iyi gibi duruyor ama bir yandan da o yaşa kadar insan o kadar rahata alışıyor ki 30lardan sonra başka varlığın düzenine adapte olabilmek de zor, çocuk çok büyük bir challenge.

herkesin uygun vakti farklı. benim için 28 hamile kalmak için ideal görünüyordu.
0
deartheodosia
(17.04.23)
23-24
0
abi bi dizi buldum on numara
(17.04.23)
(12)

Er kişinin cüzdan taşıma sorunu

iddaaci
Merhaba, genellikle kot giyiyorum. Bozuk para bölmeli, kartlarla, nüfus kartı, ehliyet vb dolu bir cüzdanı göt diye tabir ettiğimiz cebe atıyorum. Kaba bir cüzdan… iki aya kalır kalmaz cep yıpranıp deforme oluyor.Asmalı mini çanta kullansam onu taşıması ayrı dert. Bir yerde unutursun ayrı dert. Nası
Merhaba, genellikle kot giyiyorum. Bozuk para bölmeli, kartlarla, nüfus kartı, ehliyet vb dolu bir cüzdanı göt diye tabir ettiğimiz cebe atıyorum. Kaba bir cüzdan… iki aya kalır kalmaz cep yıpranıp deforme oluyor.

Asmalı mini çanta kullansam onu taşıması ayrı dert. Bir yerde unutursun ayrı dert.

Nasıl halleşiyorsunuz siz?
0
iddaaci
(13.04.23)
Kotun ön cebine koyuyorum. Adidas spor cüzdan. Büyük değil. Minimum kart. Kimlik, ehliyet, iki banka kartı, iki ulaşım kartı. Başka kart kullanmam. Bu kartlardan fazlası gereksiz. Bozuk para taşımam. Bozuk para ortaya çıktıysa evde bırakırım. Temasız ödemeye alıştım. Para kullanmıyorum mümkün olduğu sürece.
0
dissendium
(13.04.23)
Çare kartlık nasıl sığarım diyordum, şimdi bu kadar zaman geçmediğim için kendime kızıyorum. Ayrıca bozuk para gözü ne işe yarıyor?
0
1837837
(13.04.23)
ridge wallet'in türk yapımı taklidini aldım aşırı rahatım.
iki metal plaka arası kartlar ve arkasında para klipsi.

metal cüzdan diye aratırsanız alışveriş sitelerinde çıkıyor.

~
www.n11.com

ahanda
0
hedep
(13.04.23)
ben cüzdan taşımıyorum valla:) fobim var nedense, her şeyi cebime koyuyorum.
0
nothing in my way
(13.04.23)
@1837837 Kartlık demiş ya.
Yerden göğe haklı.
İcat edenden Allah razı olsun.
Cüzdan denen o saçma alete her şeyi tıkıştırıp yıllarca niye hamallığını yapmışsam.
0
Mirket
(13.04.23)
Son 10 yıldır falan kartlık taşıyorum, hiç bozuk para taşıma ihtiyacım olmadı bu sürede bozuk para geldiğinde arabanın ön tarafında bi göz var oraya koyuyorum, yanımda nakit taşımayı da sevmediğimden kartlığın bi gözüne bi miktar "ne olur ne olmaz" parası koyuyorum sorun kalmıyor, ayrıca arka cepte böyle kalın kalın cüzdan taşımak omurga için de sağlıksız bir olay omurgada yamukluk yapar bel ağrısı yapar, anlamsız yani.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(13.04.23)
Kartlık. Kartlıkların da en küçüklerinden.

Cüzdan kullanan erkek kalmamıştır herhalde.
Kartlığa da her şeyi koymaya gerek yok.
1- Ehliyet
2- Kredi Kartı
3- Banka Kartı
4- İstanbulkart

Bunun dışında şirkete giriş kartı, site kapısı kartı gibi gerekli bir kart varsa onu alırsınız biter.

Kağıt para zaten herhangi bir cepte durabiliyor, eskisi kadar kağıt para kullanmak gerekmese de cebime 100 veya 50 TL'lik banknotlardan birkaç tane koyduğumda başka bir şeye ihtiyacım kalmıyor.

Eskiden her türlü saçma mağaza kartı, banka kartı, indirim kartı, ıvır zıvır kartı taşıdığımı farkettim. Çok kötü, karanlık günlermiş.
0
michael_knight
(13.04.23)
sadece günlük hayatta kesinlikle lazım olan kartları taşıdığım bir kartlığım var. nakit olarak da tek banknot taşıyorum ve her şeyi kartla ödüyorum. mini çanta, büyük cüzdan falan gereksiz hamallık.
0
roket adam
(13.04.23)
kartlık cüzdan zaten bunun için. bir de kartları minimum sayıya indirmek lazım. nfc ile ödeyebildiğin kartları yanına almazsın bir kimlik-ehliyet, şirket kartı vb. 3-5 kart yeter. kağıt parayı zaten kartların arasına sıkıştırırsın, bozuk parayı da kotun küçük cebine attın mı tamamdır.

ayrıca cüzdanı göt cebinde değilde ön cepte taşımak daha güvenli.
0
astronom bey
(13.04.23)
Acil durum için biraz kağıt para, istanbulkart+kimlik/ehliyet+bankamatik/kredi kartı. Şunlardan oluşan ufak bira kartlıktan bozma cüzdan al yeter. Ben yıllardır öyle yaşıyorum. Bozuk para da taşımıyorum çok uzun zamandır.
0
nawar
(13.04.23)
Ehliyet, 2 kredi kartı, 2 banka kartı, ehliyet gibi bir kart daha, ve de 3-5 tane kağıt parayı küçük bir cüzdanda taşıyorum. Cüzdan da sol ön cepte, arka cepler boş. Hem çirkin hem oturunca konforsuz.
0
John Bloor
(14.04.23)
kart cüzdanı ve içerisinde az miktarda nakit ile geziyorum ben. eski kaba cüzdanları artık asla kullanamam, bunların rahatlığına alıştım
0
kondansator
(14.04.23)
(3)

Amazon, yurt dışından gönderilir

dissendium
Merhabalar. Amazon'da yurt dışından gönderilir yazıyorsa vergi durumu oluyor mu? Oluyorsa ne kadar oluyor? Sağ olun.
Merhabalar. Amazon'da yurt dışından gönderilir yazıyorsa vergi durumu oluyor mu? Oluyorsa ne kadar oluyor? Sağ olun.
0
dissendium
(13.04.23)
son yazan rakam eve teslim tüm vergi süreçlerini aşmış rakam.
0
EXXE01
(13.04.23)
@EXXE01, ödeme adımında mı, ürün sayfasında mı?
0
🌸dissendium
(13.04.23)
satıcı amazon ise son odeme sayfasında vergiler filan her sey hesaplaniyor, onun disinda bir sey odemiyorsunuz
0
sweetoffice
(13.04.23)
(7)

Friendzone a atan erkek

Mirabel
Merhaba biraz uzun,İş yerime part time gelen bir erkek var. Bir arkadaş evinde tanıştık. 2 sene önce boşanmış, küçük çocuğu da var. Aklımdan hiç kötü bir şey geçmemişti. Güleriz eğleniriz diye düşündüm. İnstagramdan ekledik birbirimizi. Gel zaman git zaman 3-4 ay önce her iş çıkışı beraber vakit geç
Merhaba biraz uzun,

İş yerime part time gelen bir erkek var. Bir arkadaş evinde tanıştık. 2 sene önce boşanmış, küçük çocuğu da var. Aklımdan hiç kötü bir şey geçmemişti. Güleriz eğleniriz diye düşündüm. İnstagramdan ekledik birbirimizi. Gel zaman git zaman 3-4 ay önce her iş çıkışı beraber vakit geçirmeye başladık. 1 saat kahve içelim diyoruz 7 saat falan oluyor. Mekanı kapatıyoruz. Görüşmediğimiz zamanlarda 2.5 saat telefonda konuşuyoruz. Bazen tün haftasonunu beraber geçiriyoruz. Evimden alıyor, bırakıyor, her şeyimle ilgileniyor vb.. bu davranışları beni biraz etkiledi açıkcası. Bu arada çocuğuyla tanıştırdı ve tanıştırmadan önce durmadan çok heyecanlıyım falan dedi. Çocuğunu çok seviyorum haftada 1 gün de beraber geziyorduk. Gerçekten benim açımdan hiç bir problem yoktu.

Bu tanıştığımız gün hayatında birinin olduğunu ama belirsiz olduğunu falan söylemişti, 2 hafta sonra sorduğumda bittiğini de söyledi vb..bu kişinin evine de gittim. Ama ben onun yatağında yattım o salonda. Hiç dokunmatik bişey olmadı. İkinci kere gittiğimde yine ayrı odalarda yattık. Dedim ki sanırım karşı cins olarak bişey hissetmiyor ben bunla yavaş yavaş irtibatı keseyim. Çünkü sevgili olmayacaksak neden 7 saatimi ona ayırayım ki? Hatta benimle ilgilenmediği için sitem ettim. Sonra ben 2 haftalık bi yurtdışı seyahatine gittim. Orada her gün aradı. Bu sefer ilgili davrandı. Bir an önce gel, özledim vb…

Ben döndüğümde her şeyi batmaya başladı. Beni değersizleştirmeye çalıştığını hissettim. Mesela oturuyoruz ben senin hiç instagramına bakmadım yaaa diyor, alakasız bir arabayı gösterip bu senin araban mıydı diyor. Belki bilerek yapmıyor ama artık iş istediğim yere gitmediği için batıyor. Bir kaç kere de bazı kızların ona aşık olduğunu ama onun friendzone a attığını falan söylemişti. Aşırı rahatsız oldum. Konuşmaya karar verdim ve hislerimi söyledim. Kızlar hakkında şunu dedin, arabamı bile bilmiyorsun vb… sonra kalktım gittim arkamdan gitme nolur falan dedi. Sonra bana mesaj atmış ben seni arkadaş olarak görüyordum diye. Neymiş benimle yürümeyi kahve içmeyi seviyormuş. Kalbimi seviyormuş. Ben de ben öyle sevmiyorum kusura bakma arkadaş olarak da kalmam sen de beni anla dedim. Anlıyorum haklısın iyi ol falan yazdı.

Bunlar olalı 1 hafta oldu. Hiç iş yerinde bile karşılaşmadık. İnstagramla alakası olmayan insan storylerime dakikasında bakıyor. Hiç story paylaşmayan insan story paylaşıyor çocuğuyla foto koyup kayahan şarkısı falan ekliyor. Sizce bu adamın amacı ne? Üstüme alınayım mı? Neden beni friendzone a attı? Ben kendi kendime gelin güvey olacak birisi değilim. Erkeklerle de gayet arkadaş olabiliyorum ama hem bazı insanlar sizin aranızda ne var yaaa gibi şeyler söyledi hem de ben his olarak öyle hissettim. Öpmesi davranışı falan farklı gibi geldi ama yanılmışım demek ki? Sizce bu olayı nasıl atlatırım? Sürekşi baksın diye story koyasım geliyor. Ben bu değilim. Gururum incindi.
Okuduğunuz için teşekkürler.
0
Mirabel
(13.04.23)
İnsanların potansiyellerine değil ağızlarından çıkan sözlere gerçekten inan
0
freebird5406_2
(13.04.23)
Sebebini bilemeyiz. Başka bir ilişkisi olabilir. Kafasında başka beklediği biri olabilir. Eşcinsel eğilimleri olabilir. Aseksüelleşmiş ve gerçekten arkadaş arıyor olabilir. Sırf flört etmeyi, egosunu okşamayı seviyor ama yalnız kalmak istiyor olabilir. Belki de pek arkadaşı yoktur, samimi bir arkadaş istemiştir...

Bana da durum tuhaf geldi, yani senin kendi kendine gelin güveyi olmadığın aşikar.

Ama seni arkadaş olarak gördüğünü söylediyse olay bitmiştir. Senin açından zorlamanın manası yok. Kendi yoluna bakman gerekiyor. Enerjini başkalarına odakla.

Kafayı çok taktıysan, bu hikaye atmalarında falan ima arıyorsan, açık açık sor bir kez daha. Cevabını al, ona göre devam et. Çünkü adamla 7 saat birlikte vakit geçirirken niyetini anlamadıysan, instagram hikayelerinden çıkarım yapman imkansız.
0
long live rock n roll
(13.04.23)
Bence bu adam seni çocuğuna ana yapmak istemiş. Yapabileceğin bir şey yok.
0
dissendium
(13.04.23)
Yaa kusura bakmasın da bu anlatılanlardan sonra kalkıp da "arkadaşım olarak görüyorum" falan nedir yaa allah aşkına liseli misin triplere bak.
Şu "ıssız adamları" kendi hayatlarında bırakın ne halleri varsa görsünler.

Her şeyi böyle net konuşmuşsunuz çok güzel illa bir şeyler seziyorsan ve netleştirmek istiyorsan tekrar sor long live rock n roll +1 diyorum bu noktada.

Ama gururunu inciten böyle gel gitleri olan biriyle de bir şeye başlaman bilmiyorum bence doğru değil tabii ki sen bilirsin.

Bence görüşmeyi kesmelisin, bu tip insanlar kafanın bir köşesinde kaldıkça bile huzursuz etmeye devam ederler.
0
Dağcı
(13.04.23)
Benzer bir seyi isyerinden bi kadinla yasadim. Uzaktan calismamiza ragmen haftada 4-5 gunu sabahtan diger sabaha kadar neredeyse birlikte geciriyorduk. Duyuruya ragmen acildim arkadas goruyorum falan dedi sonra ben aight diyip hayatima devam edince yine hic insta kullanmayan insan hikayelerimi falan begenmeye basladi.

Hicbir sey cikmaz o insandan. Size deger veren birini bulursunuz zaten bu insani atlattiktan sonra.
0
aguen
(13.04.23)
ilgi manyağı, ilgici, flörtöz diyebiliriz. dikkat çekmek 1. isteği. sen ciddili ilişki deyince de kaçıyor. kaçıngan birisi
0
ala09
(13.04.23)
o dengesiz
ama sen de nasıl olsa çocuğu var kim kabul eder ki onu gibi düşüncelerle kendini üstün gördüğün için extra üzülmüşsün
0
bir soru sorcam
(14.04.23)
(13)

Ne bu marka meraki?

allanpoe
surekli goruyorum Dyson, elektronik supurge, iPhone filament. Asagisini istemiyor kimse. tr’de yasamiyorum. mesela gelirken soruyorum bi kac kisiye ufak tefek ne istersiniz diye. 2. El robot supurgeden tut dyson sac sekillendiriciye bi Ton tanidigim durumu olan insnalarin bile almadigi seyler istey
surekli goruyorum Dyson, elektronik supurge, iPhone filament. Asagisini istemiyor kimse. tr’de yasamiyorum. mesela gelirken soruyorum bi kac kisiye ufak tefek ne istersiniz diye. 2. El robot supurgeden tut dyson sac sekillendiriciye bi Ton tanidigim durumu olan insnalarin bile almadigi seyler isteyen oldu

Ekonomi bu kadar kotuyken insanlar Boyle materyalist seylerden mi haz edio
0
allanpoe
(12.04.23)
aslında bu durumun nedeni de biraz ekonominin bu kadar kötü olması. ben beyaz yakalı, tr şartlarına göre güzel para kazanan bir çalışanım, almak istediğim şeyleri bugün almazsam yarın daha pahalı olacağını biliyorum ve almışken en iyi, en beğenileni almak istiyorum. benim bütün arkadaşlarım da aynı şekilde, birbirimize sürekli yenilediğimiz eşyaşlardan bahsediyoruz, durumu olan hemen alıyor çünkü yarın o eşyaya ihtiyacı olsa daha çok para vereceğinin farkında. verebiliyorken bugün almak istiyor.
iphone kullanmıyorum bilmiyorum ama dyson süpürge gerçekten çok başaırılı. robot süpürgede evdeki günlük tozu alıyor benim temizliğe ayıracağım zaman çok azalıyor. ev kadını olsam da isterdim çünkü gerçekten büyük kolaylık.
bir de insanların ev /araba alma ihtimalleri kalmadı, bu sebeple alabileceği küçük şeylerden mutlu oluyorlar.
0
benaslinda
(12.04.23)
Marka çoğu zaman kaliteyi de getiriyor. Kaliteli şeyi uzun süre kullanabiliyorsun. Performansı daha iyi oluyor. Almışken iyi olanı almak merak değil. Bunlar her gün alınan şeyler değil. Süpürge en kötü 5 yıl kullanılıyor. Bir de özellikli olması önemli. Halıyı, koltuğu yıkatmak istesen para vereceksin her yıl. Makine alıp kendin yıkayabilirsin. Sonuçta o para mutlaka çıkıyor.
0
dissendium
(12.04.23)
Elbette sosyal medya etkisi. X marka eşyayı alarak belli bir statüde olmayı hayal etme hevesi. Olduğundan farklı görünme yarışında insanlar.
0
mekaniker
(12.04.23)
benaslindaya ek olarak herkesçe iyi olduğu tasdiklenmiş ürünleri almaya çalışıyoruz ki uzun yıllar kullanabilelim, çünkü kısa sürede bozulursa tekrar almaya para yok :')
0
pide
(12.04.23)
dogu kulturu karakteristigi
0
baldur2
(12.04.23)
tamamen trend ve ekonomik sıkıntılar sonucu gezip tozamayan insanların maddeye mutluluk yüklemesi. sıkışmışlık artık böyle yansıyor insanlarımıza. olursa mutlu oluruz furyası. çok anlamsız ancak olay tamamen toplumsal psikolojiyle alakalı.
0
mikahakkinen
(12.04.23)
USA'de yaşayan düşük gelirliler bile IPhone almaktan çekinirken bizim insanımız bunu statü olarak gördüğü için alıyor işte. Ama bunlara gelene kadar dandik yemeklere kazık fiyat çeken mekanlar full dolu.
0
OrangeYellow
(12.04.23)
OrangeYellow+1, bizim ülkemizde marka giyinme ve kendini gösterme, bir şekilde toplumda saygınlık kazanma anlamına geliyor.

Yurtdışına giderseniz etrafınıza bakın. Kaç kişide Iphone var, kaç kişi Zara'dan, Northfaceden giyiniyor? Üstelik bu markalar oralarda daha ucuz. Gösterişe çok meraklıyız.
0
Kahvedesu
(12.04.23)
alabiliyorken alayim sendromu. bunun kulturle, sosyal medyayla falan alakasi oldugunu sanmiyorum. amerika'daki adam supurge alirken bu onun icin ciddi bir yatirim karari degil ki, eleman giriyor amazon'dan birine basip geciyor. maasinin %5'i falan oluyor en fazla.

turkiye'deki insanin ise parasi yok. dolayisiyla almisken incigini cincigini arastiriyor, en iyisi olsun diyor. cunku iyi degilse maasinin %50'sini sokaga atmis olacak. eger surekli kullanilacak bir seyse ucuz mal her zaman daha pahaliya gelir.
0
antikadimag
(12.04.23)
Herkes kendinden üstteki seviyeye aitmiş gibi hissetmek istiyor. Dünyanın en zengin insanıyla aynı telefonu kullanmak insanımız için büyük olay.
0
Bruce
(12.04.23)
ucuz mal alacak kadar zengin değilim+++ bu doğru. iphone en sevdigim şey yaw hangi modeli olsa iphone seviyom bağımlılık mı yapıyo nedir. ama dyson saç sekillendirici influencer başarısıdır. çünkü her ne alırsak bi max tutarımız olacakken dyson limiti aşsa bile ihtimaller arasında veya hedef oluyor. robot süpürgedeki hayal kırıklıgından sonra saldım ben. önceden tvde reklamlar oluyodu ya masaj aleti falan mucizevi maskeler mucizevi takviyeler bilmem bi şeyler. simdi de bunlar oyle oldu instda herkeste varsa bizde de olmalı olmazsa geri kaldık hissi
0
ala09
(12.04.23)
ucuz mal alacak kadar zengin değilim +1

dyson supurge almamak icin direndim, 2 dyson parasi harcadim aldigim butun supergeler 1-2 senede cop oldu.

en sonunda dyson aldik, 5-6 senedir kullaniyoruz tik yok, torba derdi yok, pili hala gidiyor.

dogu kulturu kiroluk falan degil, biz nedense guzel seyleri kendimize bir turlu yakistiramiyoruz, hep bir eziyet ve dert pesindeyiz..
0
cooperr
(12.04.23)
iPhone=statü göstergesi.
Dyson süpürge için bir şey diyemeyeceğim, gerçekten çok çok iyi ve garantisi bile bilmemkaç yıl kadar uzun, yani 2 senede bi süpürge alacağına al ve 10-15 yıl kullan mantığı ile alınıyor, gerçekten mantıklı buluyorum bunu.
Fakat özellikle dyson saç şekillendirici, tamamen popüler kültür, sosyal medya. Önce influencerlar tarafından aşırı övüldü, saça zarar vermiyor harika yapıyor vs. Sonra birçok insanın saçında işe yaramadığından, şekillendirilen saçın 1-2 saat sonra eski haline döndüğünden defalarca bahsedilmesine rağmen insanlar almak için tuhaf nedenler uydurmaya başladılar. Yani olayın sadece ekonomik boyutu yok bence, alırsam alayım mantığı da var ama tamamen değil yani. Özenilen insanlar bir kez bunu kullandığı an diğer herkes almak istiyor. Popülarite işte.
0
kafasizbiri
(13.04.23)
(7)

Cirosu 4 kat büyük yerden istifa edip az şirkete geçmek

condom kurşunu
Cirosu x olan bir şirketle görüştüm. Şirket arabası var yan haklarda ve maaşı bi tık daha iyi ya da aynı şu anki maaşımla orası muallakkta. %100 yabancı bir şirket. Çalıştığım şirket yarı türk yarı yabancı bi şirlet cirosu 4x, araba yokSektörler farklı ama yaptığım iş gereği çok da önemli değil sek
Cirosu x olan bir şirketle görüştüm. Şirket arabası var yan haklarda ve maaşı bi tık daha iyi ya da aynı şu anki maaşımla orası muallakkta. %100 yabancı bir şirket.
Çalıştığım şirket yarı türk yarı yabancı bi şirlet cirosu 4x, araba yok

Sektörler farklı ama yaptığım iş gereği çok da önemli değil sektör.

Bu durumda cirosu daha yüksek diye mevcut şirkette kalınır mı yoksa araba veriyor diye öteki şirkete gidilir mi? Hali hazırda arabam var bu arada şirket arabası gelnce satmayı düşünüyorum.
0
condom kurşunu
(11.04.23)
Şirketin cirosu karnınızı doyuruyor mu? Bence doyurmuyordur. Ciroya göre iş değiştirmeyi ilk defa duydum. Maaşın artarken işin artmayacaksa değiştir. Araba varsa değiştir.
0
dissendium
(11.04.23)
Kucuk sirketin cirosu; en ufak bi sallantida senin maasinin riske girecegi kadar kucuk bir ciroysa degistirmeyebilirsin.
0
brkylmz
(11.04.23)
Ciro dendigi gibi cok dusuk degilse bi kriter degil bence de.
0
floydian
(11.04.23)
Istifa edip cirosu 10 kat kucuk bir sirkete cok daha yuksek pozisyondan girdim.
Kucuk yerde yukselmek daha kolay. Sektor mektor fark etmez, senin onun acik mi? Cevap eved ise bam bam bam..
0
cooperr
(11.04.23)
Bu soruya cevap değişir.
Şimdi maddi olarak diğeri daha iyi. Ama zaten genelde hep böyle olur başka türlü adam cekemezler, oturaklı firma da uçmaz kolay kolay.

Burada olay cirodan önce şirketin durumu. Yani ben 20 milyar dolarlık sirkette çalışıyorum, bana 2-3 milyar dolarlık şirketten teklif geldi, sonunda kabul etmedim ama yani 10 kati olmasının önemi yok bu noktada. Ama 4 kat da ciroya göre önemsiz olabilir.

Bakmaniz gereken şirketteki yapilanma nasil, gelecek planları neler, sizin geleceğiniz neler vs.

Şöyle örnek vereyim; çalıştığım bir şirket Türkiye'de ilk seneler zarar üstüne zarar haldeydi, tedarikçileri seçerek ödeme yapiyordu hangisi daha kritik diye :) şu an bölgenin ihracat lideri, 2. Fabrika açıldı, 3-4 düşünüyorlar. bu totalde 10 senede oldu.
O yüzden ciro tek başına önemli değil.
0
logisticsmanager
(12.04.23)
cirolardan ziyade firmanın finansının stabil ve güvenli olması önemli. yani senin maaşını ve haklarını sorunsuz karşılıyor ve karşılayabilecek durumda olmalı.

yüksek ciro yapan şirketin cirosu arttıkça sana bir artısı olacak mı bunu değerlendir.
0
tantunisultansuleyman
(12.04.23)
Önemli olan şirketin potansiyeli ve o şirkete neler katabileceğin. Eğer şirketin geleceğine inanıyorsan ve büyüyeceğini görebiliyorsan gidersin. Daha çabuk yükselirsin, daha çok kazanabilirsin, yükselmede emeğin geçeceği için konumun daha iyi olur , ağırlığın daha fazla olur...
0
kimlanbu
(12.04.23)
(3)

Sıfırdan Almanca ile nasıl çalışarak YDS'den 50 alınır?

cek
Sıfır Almanca bilgisi olduğunu varsayalım. Almanca'dan 50 YDS alabilecek konuma mümkünse yaklaşık 6 ayda gelebilmek için nasıl bir strateji izlenmelidir? Yaza kadar günlük 4 saat, yazın 8 saate kadar vakit ayrılabilir.Goethe'nin kurs tarihlerine bakınca 6 ayda B2 seviyesine kadar gelme imkanı matema
Sıfır Almanca bilgisi olduğunu varsayalım. Almanca'dan 50 YDS alabilecek konuma mümkünse yaklaşık 6 ayda gelebilmek için nasıl bir strateji izlenmelidir? Yaza kadar günlük 4 saat, yazın 8 saate kadar vakit ayrılabilir.
Goethe'nin kurs tarihlerine bakınca 6 ayda B2 seviyesine kadar gelme imkanı matematiksel olarak mümkün değil.

Not: Öğrencilen Almanca iletişim amaçlı kullanılmayacak olup, sadece YDS skoru kullanılacak. Bu nedenle telaffuz, akıcı cümle kurmak, dinlediğini anlamak gibi meziyetlerin hesapta bir kıymeti yok, yalnızca YDS 50 skoru gerekiyor.
0
cek
(11.04.23)
İngilizce biliyor musunuz? Ben Almanca öğrenirken İngilizcenin çok faydasını gördüm. Zamanları öğrenin önce. Her gün haber okuyun. Bild okuyorum ben. Çok kelime öğrenirsiniz.
0
dissendium
(11.04.23)
yds'den 50 almak icin b2 seviyesine gelmenize gerek oldugunu hic dusunmuyorum. hedefleriniz dogrultusunda soyle bir yol izlenebilir:

-hueber yayinlari'ndan a1 ve a2 seviyeleri icin genel birer kitap alinir. her gun dumduz burdan calisilinir. okuma ve yazma bolumlerine agirlik verilir. es zamanli olarak deutsche welle'nin gramer alistirmalari cozulur.
-1,5 ay civarinda bunlari iyi ogrenirseniz -gunde 4 saat yeterli bir sure- zaten yds'nin gramer ve ceviri sorularinin hemen hemen hepsini yapacak kivamda olursunuz. kelime, cloze test, paragrafa yonelik sorularin da bir kismini yaparsiniz.
bu asamada cikmis sorulara bakip kendinizi test edip buna gore bir devam haritasi cizilebilir. bir sonraki maddede yazacagim nedenden oturu 50'ye ulasmis olabilirsiniz bile.
-yanlis cevaplarin puan goturmedigi bir sinav. dolayisiyla "sallamak"ta ozguruz :) 6 ay gibi bir sure icin zaten gorece zor bolumler olan en yakin anlamli cumleyi bulma, paragrafin akisini bozan cumleyi bulma kisimlari en basta gozden cikarilmali bence.
-ilk maddede yazdigim surecin ilk kismi aslinda ozellikle almanca ile gecmisiniz yoksa zor gelebilir, bu surecte pes etmemek icin belki takviye olarak birkac ders alinabilir. ama sonrasi kesinlikle otodidakt ogrenebileceginiz sekilde gelisecek. goethe kurslarina para bayilmaya gerek yok. bazi sorulari chatgpt'ye bile sorabilirsiniz.
-yds'ye yonelik de olsa -tipki karin kasina sahip olmak icin bacak antrenmani da yapmamiz gerektigi gibi- diger dil yeteneklerinin kazanilmasina yonelik de bir seyler yapilmali bence. zaten dille boyle hasir nesir olmaya baslayinca kendiliginden gelisen zevkli seyler bunlar. en azindan easy german'da a1-b1 duzeyi sokak roportaji falan izlersiniz, sorulari kendinize gore yanitlayip chatgpt'ye yazip duzeltmesini istersiniz falan. e resmen bir dil ogendiniz iste.
kolayliklar!
0
dasein'daki olmak
(21.04.23)
Yalan olmasın yıllar önce ayda bir kur atlayarak B1’e gelmiştim goethe institutte. Vaktim boldu günde 5-6 saatimi ayırabiliyordum. Üstelik konuşabiliyordum da. Bence 6 ayda B1 bitirilir B2’ye başlanır. (Bu sürece girmeden önce almanca tek bir kelime dahi bilmiyordum.)

Bir de 50 puan ile B2 seviyesi alakasız +1
0
ruhen hastayim ben
(21.04.23)
(4)

Evidea, masa parçası

dissendium
Merhabalar. Trendyol'dan bir masa almıştım. Satıcı Evidea. İki tane parça hatalı çıktı. Fotoğrafını ekliyorum.https://i.hizliresim.com/gkvnxpp.jpgSoldaki ince olan doğru, sağdaki kalın olan yanlış.Masanın yerle temas edeceği parça.Evidea mağazası satmıyor, müşteri hizmetleri Trendyol siparişleri içi
Merhabalar. Trendyol'dan bir masa almıştım. Satıcı Evidea. İki tane parça hatalı çıktı. Fotoğrafını ekliyorum.

i.hizliresim.com

Soldaki ince olan doğru, sağdaki kalın olan yanlış.

Masanın yerle temas edeceği parça.

Evidea mağazası satmıyor, müşteri hizmetleri Trendyol siparişleri için parça gönderemiyoruz dedi. Koçtaş da satmıyor. Bir yerde buldum ama uygun değildi.

Bu parçayı nerede bulabilirim? Site tavsiyesi de verebilirsiniz. Sağ olun.
0
dissendium
(10.04.23)
herhangi bir mobilya malzemesi satan nalbura gidin, 1-2 lira bişeydir. Belki normal nalburda da olur ama mobilya aksesuarcısı nalburu kesin çözüm.

Neredesiniz? İstanbul mu?
0
John Bloor
(10.04.23)
Bulunur da bire biri biraz ugrastirabilir.

Yalniz oyle bi dunya yok seve seve o parcayi sana yollamalari lazim.

Ha olmazsa fikir olsun diye: ceyhunlarplastik.com

Bu urun dogru olmayabilir de referans olsun diye attim
0
floydian
(10.04.23)
Adem Koç Plastik, Ankara, plastik ve bu gibi ufak parça namına ne varsa satıyor. Burayı bulana dek anam ağladı. Kiracı yandan açılır kanatlı masayı kırmış, plastik 30 tane parçası var, iki set aldım, 60 lira, kargoyu da ben ödedim 40 lira. 100 liraya 5000 liralık maşa sandalye takımını kurtardım.

Amazon, trendyol, hepsiburada her şeyde mağazası var, bulursan ne ala bulamazsan wa hattına yaz, cevap veriyorlar.
0
mahsus mahal
(10.04.23)
Çok gezdim ama sadece kalın olanı buldum. Kocaeli'deyim. Trendyol'dan satıcıya mesaj attım. Belki gönderirler.
0
🌸dissendium
(10.04.23)
(2)

amazon uk iphone apple'dan daha ucuz

fakyoras
selam,iphone'lara bakarken amazon uk'de iphone'un apple'in kendi sitesinden daha ucuz oldugunu gordum. trade-in'i yaparken de eski telefonuna daha fazla para veriyor.satici da amazon gibi, nasil bir yamukluk olabilir sizce? urun su:apple'da 849'ken, amazonda 769. refurbished falan da degil. ne farki
selam,

iphone'lara bakarken amazon uk'de iphone'un apple'in kendi sitesinden daha ucuz oldugunu gordum. trade-in'i yaparken de eski telefonuna daha fazla para veriyor.

satici da amazon gibi, nasil bir yamukluk olabilir sizce? urun su:
apple'da 849'ken, amazonda 769. refurbished falan da degil. ne farki var anlayamadim.
www.amazon.co.uk

sizce bu linktekini almanin bir riski var mi?
0
fakyoras
(09.04.23)
Bu Apple'a özgü bir şey değil. Samsung sitesinde de daha pahalı olan telefon Amazon'da daha ucuz. Biliyor musunuz bilmiyorum ama renklere göre de fiyat değişiyor. Aynı renge mi baktınız? Risk olmayabilir yani.
0
dissendium
(09.04.23)
risk yok. apple genelde retailerlardan pahalıya satıyor zaten.
0
jelly bear
(10.04.23)
(2)

İstanbul’dan Bursa’daki bir adrese çiçek en pratik nasıl yollanılır?

Geceler
Arkadaşım yeni işe girdi, masasına güzel bir çiçek yollamak istiyorum. Daha önce aynı şehirde bile hiç çiçek yollamadım kimseye. En pratik yolu nasıl?
Arkadaşım yeni işe girdi, masasına güzel bir çiçek yollamak istiyorum. Daha önce aynı şehirde bile hiç çiçek yollamadım kimseye. En pratik yolu nasıl?
0
Geceler
(09.04.23)
Aynı şehirde olmak ya da farklı şekilde olmak önemli değil. Çiçek Sepeti kullandım ben. Aslında İstanbul'dan yollamış olmuyorsunuz. Bursa'daki Çiçek Sepeti yine Bursa'da bir yere göndermiş oluyor.
0
dissendium
(09.04.23)
Klas Çiçek. Gayet iyiler. Ben anneme gönderiyorum.
0
habarbey
(10.04.23)
(5)

nedir bu tiny house konsepti?

Kittie
adi ustunde, tv'de de gordum kucuk evler bunlar. orasi tamam. sormak istedigim evet guzel bi fikir ama bundan alip bir hayat kurmak nasil oluyor? ayrica arsa evden cok tutmaz mi?ve bu tiny house'lari hep yanyana dizili olarak goruyoruz. yani sadece tiny koyabileceginiz arsalar mi var bunlara ozel?bi
adi ustunde, tv'de de gordum kucuk evler bunlar. orasi tamam. sormak istedigim evet guzel bi fikir ama bundan alip bir hayat kurmak nasil oluyor? ayrica arsa evden cok tutmaz mi?

ve bu tiny house'lari hep yanyana dizili olarak goruyoruz. yani sadece tiny koyabileceginiz arsalar mi var bunlara ozel?

bir de hep dagin basinda oluyorlar ya bir sorum da bunla ilgili. insanlar korkmuyorlar mi, hirsiz var, daha kotusu katil var?

ozetle de akliniza gelen diger avantaj/dezavantaj yazabilirsiniz.
tesekkurler
0
Kittie
(08.04.23)
"arsa evden çok tutmaz mı?"

buradaki kritik soru bu aslında, bu tiny houseları pazarlayanlar %90 imarsız tarlaları alıp insanlara küçük parseller halinde kiralıyor veya satıyorlar. asıl rant burada o yüzden pompalanıyor.
0
nuisance
(08.04.23)
Bunu biraz daha araştırarak tek başına tiny house kavramıyla değil de yeni yeni dile getirilen 15 "dakikalık şehir konsepti" ile birlikte düşünmek gerek.
Dikkat edin aile kurumunun son yıllarda boşanmalarla daha çabuk dağılması, evliliği zorlaştıran bir çok sebep ve bireyselleşme.
Hepsi bir araya geldiğinde tercih bu kez daha geniş evlerde barınmak yerine (haliyle satın almaya da güç yetmiyor) bireyin kendi yağında kavrulacağı ufak kapalı bir alan konsepti ortaya çıkıyor.

Bu alanlarda yaşama kişisel değil evli çiftler olsa bile çocuk sahibi olmaları çok çok daha zor. Uzun vadede genel olarak nüfus artışına da engel ki bu da ayrı konu.

Hobi veya kişisel tercihten çok böyle genele yayılan tasarım ve konseptleri, toplumu uzun vadede dönüştürmeye neden olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki dünya, tek bir kültür ve sosyal yaşantıdan ibaret bir yer değil.

Daha da özetlersek, bu küçük yaşam alanları, kişinin tercih ederek yaşadığını sandığı bir yerden daha çok, formülü içinde gizlenmiş excel sayfasının hücrelerinden biri gibi.
Bu göremediğimiz formül, geleceğimizi kısıtlıyor hayatımıza farklı bir yön veriyor.

Konteyner veya çadırlar genel olarak afetlerden zarar görenlerin veya göçmenlerin "acılarıyla" yaşadığı ücretsiz yaşam alanlarıyken,
biraz daha farklı şekil ve tasarım ile hemen hemen yine aynı ebatlardaki bu tiny hause gibi yaşam alanları ile acılarıyla yaşayanlardan farklı olarak, "mutluluk" alanları algısı oluşturuluyor. Tabi bir meblağa tabi olarak.
0
diyecevaplandı
(08.04.23)
arsa işini anlatmış arkadaş. imar durumunun yanında elektrik su ve altyapı hizmetlerinin gelmesi önemli.

arsan varsa tiny house kafa dinleyebileceğin bir yer olur sadece. sürekli yaşanacak bir yer gibi gelmiyor şahsen. en ufak selde ya da toprak kaymasında pert olma ihtimali yüksek.
0
false pretension
(08.04.23)
Tiny House kuranların çogu arsa almıyor ki. Boş bulduğu güzel manzaralı devlet arazisine koydurup geçiyor. Zaten taşınabilir bir yapı. Bir çogu da arsayı kiralıyor. Arkadaş muglada çok harika bir lokasyonda tiny house koymak için arsa kiraladı. O da şöyle oldu. Portakal bahçesi olan adama diyor ki. Bana bahçenin şu köşesinden 100 metrekare yer ver ben sana senede 7500 lira vereyim diyor. Adamın zaten işine gelmiş. O kısım zaten boş. Havadan para. Hem de bahçeye bedavadan göz kulak olacak biri olur diye düşünüyor adam. Anlaşıyorlar. Takılıyor orda. Zaten home office çalışıyor. Ayda 30000 kazanıyor. Konalamaya senede verdigi para 7500 lira :)
0
limonlu eksi
(08.04.23)
Bu bence Türkiye'de yaşamak için değil, tatil için pazarlanıyor ve işe de yarıyor. Bir göl var diyelim. Göl kenarına otel yapmak çok zor. Hem değerli, hem izin verilmeyebilir, hem fiyatlar yüksek olur, hem personel, bakım gerekir. İşletme maliyeti yüksek. Ama gölü gören bir tepeye bu tip evlerden yapıp geceliği 1000 TL desen sadece cumartesi günü bile 10 bin, 20 bin kazanabilirsin sahip olduğun ev sayısına göre. Otel gibi yüksek masrafın da olmaz. Çoğu zaten ahşap. En fazla temizlik masrafı olur. Ben mantıklı buluyorum tatil açısından. Hafta sonu bir yere gidip kafa dinleyebilirsin.
0
dissendium
(08.04.23)
(5)

secim sonrasi

in vino veritas
olur da her sey degisirse, birileri biz aslinda yanlis oldugunun farkindaydik vs. gibi inkar etme savasina girecek mi sizce? cevabiniz evetse ilk cozulmeyi nereden bekliyorsunuz?
olur da her sey degisirse, birileri biz aslinda yanlis oldugunun farkindaydik vs.
gibi inkar etme savasina girecek mi sizce? cevabiniz evetse ilk cozulmeyi nereden bekliyorsunuz?
0
in vino veritas
(08.04.23)
akpliler bizi akpli olmakla suçlar öyle söylim.
0
jelly bear
(08.04.23)
Dönüş köşe yazarlarından başlar.
0
dissendium
(08.04.23)
su an nasil muhalif kisiler varsa, bu sefer de onlar muhalif olacaklar. bi degisim beklemiyorum. savunmaya devam etmeliler mantiken.
yalniz cok utopik geliyor bana degisim, yazmadan edemedim. hic inanmadigim bi senaryoyla ilgili gorusumu yazmis oldum su an :(
0
Kittie
(08.04.23)
Dönüşler basladi zaten.

Bkz. Nagehan alci.
0
hlot
(08.04.23)
çok garip zihinler var.

whatsapda koyu mhpli bir tanıdığım var.
sinan ateş olayının ilk zamanlarında bahçeliyi eleştirip, yeniden refahçı olmuştu.
sonra ne olduysa yine döndü bahçeli ve rte fanı oldu. neden diye de soramıyorum.

bir başkası, akpli, rte günde 4 saat uyuyor, bizim için tüm dünya ile savaşıyor, o başımızdan giderse ne yaparız yıkılır bu ülke diyor. adaları işgal ettirdi diyorum. ya ilerde fazlasıyla geri alacağız diyor. Suriler diyorum, onlar ümmet, kardeş diyor.
0
vizivozo
(09.04.23)
(1)

Kuyruğu kesik kediler

tulumba
Selamlar,Ne oluyor bu hayvanlara? Normalde sokakta kuyruğu kesik kedi görme ihtimalimiz binde birken şu an 3 adımda bir kuyruğu kesik ya da ayağı sakat kedi görüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir? Birbirleriyle mi boğuşup ayaklarını sakatlıyor diye düşünüyoruz ama peki kuyruğu nasıl koparacaklar? Sizin
Selamlar,

Ne oluyor bu hayvanlara? Normalde sokakta kuyruğu kesik kedi görme ihtimalimiz binde birken şu an 3 adımda bir kuyruğu kesik ya da ayağı sakat kedi görüyoruz. Bunun sebebi ne olabilir? Birbirleriyle mi boğuşup ayaklarını sakatlıyor diye düşünüyoruz ama peki kuyruğu nasıl koparacaklar?

Sizin çevrenizde de yakın zamanda bu durum arttı mı? Yoksa hep var mıydı bu durum?
0
tulumba
(08.04.23)
Denk gelmedim ama nerede okudum, hatırlamıyorum, büyücülerin işiymiş. Birine büyü yaptırmak isteyen kişiler tarafından yapılıyormuş. Instagram'da çok görüyorum böyle büyücü hesapları. Türkiye'deki insanların acımasızlığını da dikkate alınca neden doğru olmasın diyorum.
0
dissendium
(08.04.23)
(7)

İsim tavsiyesi

bugisme
Tarih-bilim-sanat-doğa temalı; uzun zamandır biriktirdiğim çok kişinin bilmediği olay-fotoğraf-eser veya ilginç bilgileri paylaşacağım instagtam hesabı için yaratıcı yerli-yabancı isim önerilerinizi almak isterim.Türkçe mi isim koysam mesela "meraklıolmag" gibi;Yoksa ingilizce "longlivecuriosity" gi
Tarih-bilim-sanat-doğa temalı; uzun zamandır biriktirdiğim çok kişinin bilmediği olay-fotoğraf-eser veya ilginç bilgileri paylaşacağım instagtam hesabı için yaratıcı yerli-yabancı isim önerilerinizi almak isterim.

Türkçe mi isim koysam mesela "meraklıolmag" gibi;
Yoksa ingilizce "longlivecuriosity" gibi mi?

Daha catchy isim lazım gibi.
0
bugisme
(07.04.23)
Bulduğunuz isimler çok kötü. İlginç bilgiler, enteresan bilgiler gibi basit ve içerik hakkında bilgi veren isimler daha çok dikkat çeker.
0
dissendium
(07.04.23)
@dissendium +1923
0
nawar
(07.04.23)
"enteresan şeyler" tam olarak senin hadiseyi tanımlıyor ve bence güzel.
0
alperz
(07.04.23)
duydunuzmu, biliyormuydunuz, hatırlıyormusunuz gibi
0
gece abisi
(07.04.23)
YazıYorum
GörüYorum
gibi bir şeyler de olabilir.
0
etna
(07.04.23)
Bahsettiğin konuların içerikleri senin zihninde epey şekillenmiştir. Sana hangi kelimeleri çağrıştırıyorsa yaz buraya, beraber seçelim.

Bence Türkçe olsun. İngilizce olunca daha özgün olmayacak. Zaten etiket filan da kullanılıyor, asıl Türkçe olursa daha belirgin ve özgün olur.
0
muhayyer divan
(08.04.23)
Mesela çoğunlukla genel kültürü ve az bilinenleri çalıştırıyor bana göre. "Az bilinen genel kültür" gibi bir başlık olabilir. Mesela "bilginin_az_bilinenleri" olabilir. Uydurdum şimdi. Ama gaz olsun diye yazıyorum.
0
muhayyer divan
(08.04.23)
(7)

Evcil hayvanın ölümü

dissendium
Balkonda bir kedi doğmuştu. Annesi yok. Kaç gün şırıngayla besledim. Ama öldü. Çok üzüldüm. Alışmıştım. Gözleri bile kapalıydı. Kalkıp yürüyeceği zamanı, hatta balık vereceğim zamanı hayal etmiştim ama olmadı. Daha da üzüldüğüm şey her şeyin fotoğrafını çekerken onun fotoğrafını çekmedim. Bir fotoğr
Balkonda bir kedi doğmuştu. Annesi yok. Kaç gün şırıngayla besledim. Ama öldü. Çok üzüldüm. Alışmıştım. Gözleri bile kapalıydı. Kalkıp yürüyeceği zamanı, hatta balık vereceğim zamanı hayal etmiştim ama olmadı. Daha da üzüldüğüm şey her şeyin fotoğrafını çekerken onun fotoğrafını çekmedim. Bir fotoğrafı bile yok. Öleceğini fark ettiğimde son kez bakıp sevmiştim. Ben bile bir haftada bu kadar üzüldüysem yıllarca kedi köpek besleyenler nasıl hissediyor acaba? Siz baktığınız hayvan ölünce nasıl hissetmiştiniz? Şu an açıkçası bu konuda yalnız olmadığımı duymaya ihtiyacım var.
0
dissendium
(07.04.23)
Benim kedi yakın bi tarihte öldü ama ben hiç üzülmüyorum zira ben barınağa gidip köpek sahiplenecektim benim kediyi görüp onu sahiplendim ama bayağı yaşlı ve sefil bir kediydi, yani barınakta kalsa muhtemelen 1 sene ya yaşardı ya yaşamazdı, benim yanımda 4 sene yaşadı ikimiz de mutlu olduk, o da hayatının son dönemini mutlu geçirdi diye tahmin ediyorum. İkimiz de mutlu olduk yani.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(07.04.23)
bir köpeğimi, bir kedimi kaybettim.. acıları geçmiyor, ama hep güzel hatırlıyorsunuz.. siz ona bir kaç gün de olsa iyi baktınız. bunu düşünün. annesiz ölmemesi mucizeydi zaten o kadar küçük yavrunun.

ayrıca çok duyarlı birisiniz, siz kedisiz olmamalısınız. tavsiyem hemen bir kedi sahiplenin. her bakımdan çok iyi gelecektir.
0
artci sarsinti
(07.04.23)
off benim hassas noktam. iki köpeğim var biri 12 diğeri 14 yaşında. yaşlılık hastalıkları başladı, daha yavaş ve keyifsizler. her hastalıklarında gözlerim doluyor lan nolacak şimdi diye. kesinlikle çok üzülücem 10 küsür yıldır benimleler. hatta üç sene kadar önce biz de iki haftalık bir kediyi yaşatmaya çalışmıştık. bağışıklığı güçlü olmadığından tahminen virüs sebebiyle öldü. o kadar ağladık ki, eşim senelerdir pek saygıdeğer toplumsal normlar sebebiyle hiç ağlamamış insan, o bile çok ağladı. ki biz bu kediye sadece 3 hafta kadar bakmıştık.
0
pide
(07.04.23)
kuzenimin golden köpeğiyle büyümüştüm. ölüm haberini almanyadaydım ağlamaktan bi hal oldum desem yeridir. 2 yıl önce kedimiz eklendi aileye. aynı adı koydum. ben köpek insanıyım. lan kedim ölürse gebberim ben!?
0
KidLazer
(07.04.23)
Evcil hayvanının ölümüne kahrolmayan yoktur. Ama en çok da "ölmesin" diye tüm çabanızı sarfettiğiniz zaman kaybedince çok üzülüyorsunuz sanırım. Beyaz benek hastalığına yakalanınca ölmesin diye 1 hafta boyunca kendimi paraladığım balıklar için bile o kadar üzüldüm ki ölünce. Bir daha almadım hatta o denli üzülünce. Elinizden geleni yaptığınıza eminim fazla yıpratmayın kendinizi.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(07.04.23)
Bahçeye gömdüm. Artık güvende olduğu için içim rahatladı. Fotoğrafını da buldum. Teşekkür ederim hepinize.
0
🌸dissendium
(07.04.23)
2 kedimi kaybettim, ikisini de 3 aylıkken almıştım ve ikisi de 1 yaş civarında öldü. Birisi elime doğru desem yeridir hatta, ikisi de sokak kedisi.
Ölenler dışında 2 kedim daha var, onlar 8 yaşında.
Her iki ölen kedimde de son ana kadar, son çareye kadar her şey denendi ama ikisinde de genetik problemler olduğu için hiçbir şey işe yaramadı malesef.
İkisini de çok zor atlattım, ilkinde 1 hafta ağlayarak dolandım ortada. Şİmdi evdeki 8 yaşındakilerin gözünün içine bakıyorum iyiler mi, sıkıntıları var mı diye. Çok zor bir durum, düşüncesi bile gözlerimin yine dolmasına sebep oluyor.
0
gallienus
(07.04.23)
(9)

Kedim mal mi?

floydian
Bir suru sey denedim. Neye su koyarsam koyayim suyu hep yere dokuyor. Kap komple bosalinca da gidip kabin dibindeki 3 damla suyu veya yerdeki sulari yaliyor.Tekrar su doldurmazsam 1 2 saat icinde kabina sert sert vurmaya basliyor. Dolduruyorum gidip kana kana ictikten sonra tekrar dokuyor.4 yildir b
Bir suru sey denedim. Neye su koyarsam koyayim suyu hep yere dokuyor. Kap komple bosalinca da gidip kabin dibindeki 3 damla suyu veya yerdeki sulari yaliyor.

Tekrar su doldurmazsam 1 2 saat icinde kabina sert sert vurmaya basliyor. Dolduruyorum gidip kana kana ictikten sonra tekrar dokuyor.

4 yildir bende, 4 yildir boyle.

Elektrikli cesme aldim onu baya uzun sure duzgun kullandi ama onun da hassas noktasini kesfetti artik onu da kullanamiyorum.

Napcam ben?
0
floydian
(06.04.23)
Yere döküyor derken, su kabını mı deviriyor yoksa patisiyle suya vura vura saçıp mı bitiriyor?
Eğer kabı devirip dökmüyorsa yere sabitlenebilen bir su kabı alsanız belki çözüm olabilir gibi geldi.
0
gallienus
(06.04.23)
Mal değil de o da böyle bi kedi, her kedinin garip garip huyları olur, kim bilir bu olayı o nohut beyninde nasıl kodladı da sürekli yapacak şekilde refleks haline getirdi allah bilir, 4 sene geçmiş yani bir de yapacak bir şey yok çoktan alışmış olman gerekirdi.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.04.23)
Tamamen atıyorum kabın modeli ve yüksekliği vs azalan suyu içmesini zor kılıyor olabilir mi
0
photo85
(06.04.23)
evin farklı yerlerine farklı büyüklüklerde su kabı koyun.
belki beğenir.
0
vizivozo
(07.04.23)
deviremeyeceği şekilde yere sabitlemek mümkünse ancak öyle olur yani pek bir çözümü yok gibi. yalnız şunu söylemek istedim, eğer su tüketimi çoksa, sürekli su sesi duyunca su kaynağına koşup içiyorsa böbreklerinde sorun olma ihtimali yüksek, bir baktır. günlük normal su tüketimi bellidir kedinin.
0
tiny penny
(07.04.23)
sevdiği kabı buluncaya kadar kap değiştirmeye devam, ayrıca içinde temiz taze su olmadığındada yapıyorlar.
bizimkide yapıyordu çözümü geniş yemek tabağında buldum
0
eja
(07.04.23)
Kedinizi sevin. Ölürse üzülürsünüz. İnsanların bile anlamsız bir sürü davranışı var. Kedinin niye olmasın. Mal değil, vardır kafasında bir şey.
0
dissendium
(07.04.23)
aslında kediler mal değil sadece insanlarda mallık olarak gördüğümüz şeylerin birçoğu kedilerin rutin davranışları. kedi karakteri böyle bir şey yani.
0
makarnavodka
(07.04.23)
davranislari boyle +1 garip huylari var.

benim kedi de saydam seylerden icmiyo, oyle dokup yerden iciyor. suyu dururken dusakabine gidip yalaniyo falan. degisik yani. bazen de kizdirmak icin yapiyorlar diye dusunuyorum. haha.
0
kobretti
(07.04.23)
(5)

Bir iş girişimi projesi, nasıl ilerlemeli?

Unde bach canim
Bursada inegöl ilçesi mobilya üretiminde lider konumda ve kız arkadaşım bir cezayirli avukat. Ben buradayım, kendisi cezayirde. Cezayire mobilyalar genellikle buradan gider ama arap tüccarların gelip buradan mal alıp kar koyup işi bağlamasıyla. Bendeki türkçe, ingilizce ve kız arkadaşımdaki ingilizc
Bursada inegöl ilçesi mobilya üretiminde lider konumda ve kız arkadaşım bir cezayirli avukat. Ben buradayım, kendisi cezayirde. Cezayire mobilyalar genellikle buradan gider ama arap tüccarların gelip buradan mal alıp kar koyup işi bağlamasıyla. Bendeki türkçe, ingilizce ve kız arkadaşımdaki ingilizce arapça ile bir iş bağlama olayına girmek istedim. Burada çevrem var, her türlü uygun mal bağlarım ama kız arkadaşım nasıl orada satış pazarlama olayına girecek bilemiyorum. İşte sormak istediğim tam da bu. Nasıl bu iletişimi kuracak? Bizim bir tüccar gibi malı satın alıp orada dağıtma şansımız yok. İki firmayı anlaştırarak komisyon koyarak ulaştırmayı düşünüyorum. Bir nevi amazon global işi gibi. Kız arkadaşım avukat olduğu için ticaret hukukunu vs biliyor, akrabalarının restaurantında yöneticilik yaptığı için müşteri ilişkileri de iyidir.
Ayrıntılı olarak bir yol planı fikriniz var mıdır? Siz olsanız bu şartlar altında nasıl bir yol izlerdiniz? Mesela başta profesyonel bir site ve mail işe email atmakla başlamak geldi aklıma ama yüzyüze daha mı mantıklı(cezair tarafı için).

Bu arada işin türkiye kısmı için satıcılar araplara çok yüksek fiyat çekiyorlar. Biz bir türk olarak bu fiyatı kendi lehimize çevirebiliriz diye düşünüyorum. Diğer tüccarların aksine daha ucuza verdiğimizde tercih nedeni olurken, aradaki fiyat farkı da bize kalır gibi.
0
Unde bach canim
(06.04.23)
Tek göndermek uğraştırıcı olabilir. Müşteri alacağı şeyi görmek ister. Orada büyük bir depo kiralayıp çok sayıda ürün gönderip ülke içinde göndermek daha kolay olabilir ama zor iş. Mobilya işi için ekip kurmak gerekli olabilir. Onları indirecek, depoda saklayacak, müşteriye gönderecek, gerekirse montaj desteği verecek. İade durumu sıkıntılı. Mobilya hassas ürün. Ben olsam bu işe girmezdim ya da işi öğrenmek, süreci öğrenmek için küçük şeylerle başlardım. Ne bileyim, sadece sandalye gibi ya da telefon gibi. Satış pazarlamayı yapamaz zaten. Bu çevre işi. Arabayla sürekli müşterileri gezmesi gerekiyor.
0
dissendium
(06.04.23)
girişimciliğinizden dolayı tebrik ederim öncelikle. umarım istediğiniz şekilde olur.
fakat mobilya işi zor iştir.maliyetli işlerdir, müşterisinin nazı da çok olur...
websitesi kurup, orada yüzyüze görüşmeyle hemen olacağını sanmam.
tecrübe ve network gerektirir. belki kız arkadaşınız biraz bu tarafta birileriyle birlikte çalışarak tecrübe edinmeli, işin tricklerini öğrenmeli...
eminim ki komisyoncular deli para kazanıyordur ve iştah kabartıyordur. ama sistemlerini kurmuşlardır. ben olsam kız arkadaşım aracılığıyla, orada toptan yapanlara ulaşır, iş bağlamalarına vesile olurum..
yoksa onun stoklanması, nakliyesi vs vs zarar da ettirebilir. olay sadece dil bilmekte değil bence. farklı bir sektör olsaydı, yorumum daha farklı olurdu. bol şans :)
0
gadlemler
(06.04.23)
Siz aslında oradaki mobilyacılara buradan ürün tedarik etmek istiyorsunuz diye anladım perakende değil yani.

Genelde bu tarz ilişkiler fuarlarda kurulur. Mobilya fuarlarını takip edin, zaten her ülkeden insan gelir tedarikçi aramak için kendine.

Ya da oradaki fuarlara gidebilirsiniz. Onun dışında adamlara tek tek ulaşmak zor.

Fuar şu anlamda da önemli, fuara gelen adam zaten kendine ürün ve tedarikçi bakıyordur sizi dinlemeye daha açık olur.
0
anten
(06.04.23)
önce orada bir firma kurup ürünleri yarı mamul olarak gönderip kendiniz ithal edip orada millileştirmek iyi olabilir, ufak bir atölye yeterli olabilir bunun için. b2b satış için piyasadaki mobilyacılarla görüşüp talep toplayıp ona göre imalat mantıklı ya da sizin ürünleri satmak isteyebilecek firmalar bulmak lazım. Cezayir'de çoğu iş ihale usulüyle olur, baosem üzerinden mobilya ihalelerine bakıp onlara teklif verebilirsiniz, bunun için de cezayir firması olmanızda yarar var %25 gibi bir fiyat avantajı olur genelde ihalelerde hem de sadece uluslararası değil yerli ihalelere de girebilirsiniz. Bejaia tarafındaki otellere, tüm devlet dairelerine, batna tarafına, askeriyeye de iş yapabilirsiniz. mobilya pek anladığım bir iş değil, sanayi ürünleri olsa daha faydalı olabilirdim.
0
tiny penny
(06.04.23)
ilave bir tavsiye ile geldim; musaviredanisin.ticaret.gov.tr şuradan bir üyelik açıp Algiers'deki müşavire danışın, cevaba göre bir toplantı isteyin vs. oradan parayı nasıl çıkaracağınız mühim ama kendi şirketinizi kurarsanız daha kolay olur, onun da bir takım detayları var, uzun hikaye. Yani zor bir pazardır ama güzel bir pazardır, para vardır dolayısıyla güzeldir.
0
tiny penny
(06.04.23)
(12)

cv‘ye fotoğraf ekleme

sir gawain
hakkında ne düşünüyorsunuz? özellikle avrupa genelinde soruyorum. dezavantaj mıdır avantaj mıdır?
hakkında ne düşünüyorsunuz? özellikle avrupa genelinde soruyorum. dezavantaj mıdır avantaj mıdır?
0
sir gawain
(06.04.23)
Önceden ekliyordum ama artık eklemiyorum. Beğenen yaptıklarıma bakıp beğensin. İş görüşmesine iyi bir imajla gidersen olumlu olma ihtimali artıyor.
0
dissendium
(06.04.23)
TR'de güzel bir kızsan avantaj. Görece elit bir gruba dahilim (bir lisansa sahip insanların ortak mail grubu) buraya bir arkadaşımın cvsini gönderdim. sarışın mavi gözlü çok güzel bir kız. fotoğrafta da parlamış. kızı arayanların ardı arkası kesilmedi. ülkenin gerisi daha beterdir. erkekler için de avantajdır büyük ihtimal. Yurtdışına cv gönderdiğimde fotoğraf koymuyorum. fotoğrafsız daha fazla yerin oluyor, daha profesyonel duruyor aslında.
0
gabe h coud
(06.04.23)
Ben cv'imde fotoğraf kullanmıyorum. Bu talebi de normal bulmuyorum.
0
Amaranta ursula
(06.04.23)
Ben ekliyorum hala, eklemeyince gizliyormuşum gibi hissediyorum. Mümkün olduğu kadar bilgi paylaşmaya, açık olmaya ve merak uyandırmaya çalışıyorum açıkçası. Hatta görüşmeleri de mutlaka kamera açık yapıyorum.
0
roket adam
(06.04.23)
Ulkeye gore degisiyor Avrupa'da. Hangi ulkeye basvuru yapiliyorsa ona gore duzenlemek gerekiyor cv'yi. Ingiltere'de uyruk, yas, cinsiyet vs de yazilmaz mesela. Ama tum ulkelerin gelecegi yer bu olacak gibi geliyor bana zaman woke'luk zamani. Turkiye'de foto olmali bence. Bizim o seviyeye gelebilmemiz icin 40 firin ekmek yememiz lazim. Evli misin, bekar misin, evlilik dusunuyor musun, cocuk dusunuyor musun falan soruluyor hala bizim mulakatlarda:)
0
freedonia
(06.04.23)
Almanya için ekleyin dediler (orada yaşayan çalışan arkadaşlar) ve eşim eklenmiş cv'siyle bir sürü görüşme yaptı yani olumsuz karşılanmadı.

@freedonia, İngiltere cv'leri öyle fakat iş başvurularında websitelerinde "bu bilgiler göz önünde bulundurulmayacak ama zorunlu" diye ırk, din, cinsiyet vb. bir sürü detay soruyorlar. Başka hiçbir ülkenin iş başvurusunda white'ın alt dallarını görüp seçmemiştim veya din vs. :D İngiltere niye öyle ya?
0
nhk ni youkosu
(06.04.23)
@nhk ni youkosu web sitelerinin din, irk sordugundan haberim yok raslamadim fazla ilana basvurmuyorum gerci. Ama bu tarz din, irk, etnisite sorma olayi daha cok veri toplamak icindir. Atiyorum Ingiltere'de issizlik yardimina, kira yardimina vs basvurusun ya da herhangi bir anket doldurursun, formda sana bu tarz sorular sorar ama cevaplamak zorunda degilsin diye de belirtir. Doldurulmasi zorunlu degildir bu sorular. Din, irk konusmak tabu olmus firsat bu firsat bari boyle formlarda soralim da veri olsun elimizde diye yapiyorlar ama ben hic zorunlu doldurulmasi gerekli diye rastlamadim. Nufus sayimi vardi 2 sene once, sadece belki orda doldurun diye zorunlu tutmus olabilirler.
0
freedonia
(06.04.23)
avrupa'da pek sıcak bakılmaz.
0
tiny penny
(06.04.23)
anladım. Mesela baktım şimdi what we collect kısmında: "Your date of birth, sex, ethnicity, disability status and sexual orientation, which
we use for equalities monitoring purposes." diyor. Adımlar arasında var (Equalities) ve required :D Belki düz şirketler toplamıyordur ama benim baktığım yerlerde hep çıktı şu an rasgele ilan bulup başvuru kısmına girdim yine var. İş alanına göre çok değişiyor belki de.

Şu an detayına bakmadım ama eski ilanlarda "seçimlerimizi etkilemeyecek ama kurum için eşitliği ileride görmek için bakıyoruz" gibi bişey diyordu. Ama ileride baktıklarında X cinsiyet veya ırk azsa yeni kişiyi oradan seçmeyeceklerinin garantisi var mı bilmiyorum.
0
nhk ni youkosu
(06.04.23)
@nhk ni youkosu ha su da var, devlet politika olarak kamu sektoru, ordu, polis teskilati, saglik calisanlari, itfaiye icindeki BAME denilen black, asian minority vs azinliklarin sayisini arttirmaya calisiyor. Diversity target falan koyuyor. Keza ayni sekilde kadin oraninin artmasi, LGBT, engelli istihdamini da tesvik ediyor. Bazi ozel buyuk sirketler de ayni sekilde. Iste biz boyle cok kulturlu, herkesi kucaklayan bir isvereniz, ozguruz, ilericiyiz vs demek icin. Azinlik olmak avantaj bile oluyor yerine gore hatta. Belki o yuzden de soruyor olabilir bu gtarz sorulari. Cunku ara sira bunlarin bagimsiz kurumlar tarafindan denetleme raporlari basina yansiyor, yok su kurum institutionally racist, orduda kadin sayisi az, msygonism cok fazla, sunlar temsil edilmiyor vs diye agir elestirirler aliyor bu kurumlar, bunlar da azinlik istihdamini arttirmaya calisiyor bir nevi bununla ilgili durumlar da olabilir zorunlu olarak doldurun diyordur belki basvuru sirasinda bu gibi nedenlerden dolayi
0
freedonia
(06.04.23)
Asistanim olacak. Basvurulara bizzat bakiyorum, cv degerlendiriyorum o yuzden. Nelere dikkat ettigimi dusundum de ilk gun yapilan basvurulara direkt olumsuz baktim, demek ki kurumu hic arastirmamislar diye dusundurduler. Maks 2 sayfa cv, 1 sayfa cover letter demistik, bunlara dikkat etmeyenlerin de ustunu cizdim direkt, ya okumuyor ya okudugunu anlamiyor demek ki diye dusundurduler. Cv'de acik adres, fotograf vs olmaz, kisinin niteliklerinden bagimsiz degerlendirilmesine sebep hicbir sey olmaz, olmamasi lazim. He ama bunu bilmeyenler cok bu ulkede, o yuzden fotograf var diye elemedim de soyle bi cv'lerine baktim. fotograf ekleyenlerde cv nasil duzenlenir pek bi bilgi yok gibi, daginik, uzun, alakasiz cv'ler... o yuzden olumsuz intiba birakiyor bende. Benim cv'mde de fotograf vb. gereksiz/alakasiz kisisel seyler yok. Kisa, net, "to the point" olmali, bunun icin fotografa gerek yok.
0
unidentified floating object
(06.04.23)
ulkeye gore degisir CV.

benim ise eleman alirken "araban var mi?" diye sormam bile yasak, birak fotografi..
0
cooperr
(06.04.23)
(2)

Trendyol’dan gozluk alinir mi?

rahmi pinkfloydoglu
Rayban gozluk alayim dedim saticisi atasun olan 2000 tl, iade imkani yok degisim imkani var. Digerinin de saticisi trendyol ama gozde optik guvencesinde diyor. Onun fiyati da 1300 tl. Gozlukler ayni model. Trendyolun sattigi cakma olabilir mi?
Rayban gozluk alayim dedim saticisi atasun olan 2000 tl, iade imkani yok degisim imkani var. Digerinin de saticisi trendyol ama gozde optik guvencesinde diyor. Onun fiyati da 1300 tl. Gozlukler ayni model. Trendyolun sattigi cakma olabilir mi?
0
rahmi pinkfloydoglu
(06.04.23)
%90 sahte.
0
nuisance
(06.04.23)
Ben almazdım. Şüpheli. Atasun'dan almıştım. Mağazada bazen indirim oluyormuş. Acelen yoksa bekle. Mağazadakilere yakın zamanda indirim olacak mı de.
0
dissendium
(06.04.23)
(9)

okulu dondurmak?

gezegenim
hukuk fak 4. sınıfım. ilk dönem erasmus yaptım okul 1 dönem uzadı. şimdi bahar dönemini dondurup fransa'ya geri gitmeyi düşünüyorum. geri dönünce 4. sınıfı okumayı istiyorum. dondurduğum 1 dönemlik süreçte hobilerime yönelmeyi ve fransızcamı geliştirmeyi düşünüyorum ki planım normalde 1 sene erasmus
hukuk fak 4. sınıfım. ilk dönem erasmus yaptım okul 1 dönem uzadı. şimdi bahar dönemini dondurup fransa'ya geri gitmeyi düşünüyorum. geri dönünce 4. sınıfı okumayı istiyorum. dondurduğum 1 dönemlik süreçte hobilerime yönelmeyi ve fransızcamı geliştirmeyi düşünüyorum ki planım normalde 1 sene erasmus yapmaktı ama teknik nedenlerden dolayı sadece 1 dönem yapabildim. sizce (hukuk okuyanlar yazsın) bu karar mantıklı mı olur? tavsiyelere açığım çok kararsızım. burada yazılanlara göre hareket edecek değilim elbette fakat bir fikir olur diye yazıyorum.
0
gezegenim
(06.04.23)
Hukuk gibi zirilyon mezunu olan bir bölümü uzatmanın hiç mantığı yok. İşsizlik riskini biraz daha arttırırsın o kadar.
0
OrangeYellow
(06.04.23)
"dondurduğum 1 dönemlik süreçte hobilerime yönelmeyi ve fransızcamı geliştirmeyi düşünüyorum" para nereden gelecek? aile yardim ediyorsa bu surecte git.
Ben olsam yuksek lisansa falan giderdim sanirim.
0
hot potato
(06.04.23)
millet hukuk fakiltesini yaya yaya 6-7 senede bitiriyor ben olsam kesinlikle yurtdışına giderdim zaman kaybı değil.
0
alp9900
(06.04.23)
Okulu en kısa sürede bitir, para kazanmaya başla. Öğrencilik rüya gibi bir şey. Bir de yerine göre mutlaka Fransızca bilmek işe yarar, gereklidir ama günümüzde Türkiye'de çok aranan, tercih edilen, bilmeyeni dövdükleri bir dil değil. Bunun yerine ABD'ye İngilizcemi geliştirmek için gideyim mi desen git derdim.
0
dissendium
(06.04.23)
Hocam geçtim uzatmayı mümkünse daha önce bitirip yoluna bak. Mezuniyetten sonra alanınla ilgili kendini geliştir.
0
giovanne
(06.04.23)
Fransizcani öyle bir senede gelistiremezsin zaten. Bosuna para harcamis olursun.
0
Yourcousinmarvinberry
(06.04.23)
erasmus a git, ilerde istesen de sahip olamazsın bu günlere...
döviz daha da artacak, vize işleri daha zorlaşacak ve çalışırken izin alamayacakson ve yetişkinliğin sorumluluk dünyasına adım atmış olacaksın.

tecrübelerime güven ve git dude :)
0
gadlemler
(06.04.23)
hukukcuyum. erasmus'ta uzattim, donunce bitirdim. okuldan sonra ne yapmak istiyorsunuz? onerim okulu bitirip fransaya gitmek ya da imkan varsa okulu bitirip yurtdisinda yuksek lisans vs. yapmak olur. fakulteyi boyle bir sey icin uzatmanin bir anlami yok. bir an once calismaya baslayin diye demiyorum ama onunuze bir imkan ciksa yurtdisinda ya da yurticinde hep ayakbagi olacak. okulu uzatmak istemenizin nedeni ne?
0
kassiopeia
(06.04.23)
okulu uzatmak isteme nedenim hem okulun online oluşu ve psikolojik olarak artık dayanamıyor olmam (zoom'a vs). hem 1 yıl fransa'da kendimi yaşamaya mental olarak hazırlayıp, okulu 1 yıl yakıp gitmiştim ama olmadı ve bir anda kendimi okula devam ederken buldum ve o da online oldu. diğer bir neden ise mezuniyetimin yarım yamalak oldu bitti şekilde olacağını hissediyor olmam zira bu dönem mezuniyete katılsam da daha okuyacağım 1 dönem olacak.
0
🌸gezegenim
(06.04.23)
(7)

tazminat ödememek için zam yapmamak?

Trafalgar
çalışılan şirket, kişiyi işten çıkarmıyor ama zam da çok az yapıyor. kişi de az maaş aldığı için işten kendi çıkıyor ve tazminat alamıyor. böyle bir durum oluyor mu/olabilir mi?
çalışılan şirket, kişiyi işten çıkarmıyor ama zam da çok az yapıyor. kişi de az maaş aldığı için işten kendi çıkıyor ve tazminat alamıyor. böyle bir durum oluyor mu/olabilir mi?
0
Trafalgar
(06.04.23)
Çok oluyor benim bildiğim.
0
dissendium
(06.04.23)
Evet tabiki oluyor.
0
logisticsmanager
(06.04.23)
yildirma politikasi, oluyor
0
ala09
(06.04.23)
Çok sık oluyor evet.
0
drako
(06.04.23)
Performans düşüklüğüne dair bir kanıt olay yoksa, düşük zammın yıldırma amaçlı yapıldığına dair kanıtlar varsa mahkemeler genelde çalışandan yana oluyor.
0
denizgonen
(06.04.23)
Olma mi yaaa, kucuk firmalarin rutinidir bu cakallik.
0
brkylmz
(06.04.23)
büyük firmalarda da var. diyorlar ki bu pozisyonun bandı bu. sen bandın üstüne gelmişsin. alacağın zamla bandı aşamazsın, terfi etmen lazım. bu global şirketlerde 10 senedir aynı pozisyonda olan ve çok minik zamlar alanlar var. bant ne zaman güncellenirse, onların da maaşı artabiliyor.
0
gabe h coud
(06.04.23)
(19)

tıp fakültesi doktora

hknty
doktorlar arasında şöyle bir geyik var. tıp fakültesinden mezun olmak doktoraya denk falan diyorlar. bence saçmalık da nereden çıktı bu? 6 yıl okumaya dayanarak mı söylüyorlar? sonuçta doktora eğitiminin amacı lisanstan farklı. süreden bağımsız olarak bir lisans eğitimini doktora ile denek tutmak sa
doktorlar arasında şöyle bir geyik var. tıp fakültesinden mezun olmak doktoraya denk falan diyorlar. bence saçmalık da nereden çıktı bu? 6 yıl okumaya dayanarak mı söylüyorlar?

sonuçta doktora eğitiminin amacı lisanstan farklı. süreden bağımsız olarak bir lisans eğitimini doktora ile denek tutmak saçma.
0
hknty
(05.04.23)
İkisinin de adı doktora, ama birisi (md) "profesyonel" (yani mesleki yeterlilik olan) doktora, diğeri (phd) "öğretmen" anlamına gelen doktora. Aslında farklı şeyler.

Fakat, pratikte ülkeler hangi eğitime "doktor" diyeceğine ve devamındaki akademik işlerde nasıl ilerleyeceklerine farklı farklı karar verebiliyorlar. Yani kaç yıl okuduğun değil de o ülkedeki düzenlemeyle alakalı bi konu o.
0
plutongezegendegilmi
(06.04.23)
doktoraya denk olduğunu söyleyeni hiç duymadım ama tıp fakülteleri yüksek lisans derecesiyle mezun verir. uzmanlık eğitimini tamamlamış hekimler ise doktora yapmış gibi oluyor. düz 6 yıllık eğitimin doktoraya denk olduğunu söyleyen kendi kendine gelin güvey oluyor demektir fakat söylediğim gibi şahsen hiç öyle birine şahit olmadım.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(06.04.23)
@kanatlı birçok doktordan duydum ben. bence yüksek lisans dereciyle sayılması da saçma. sonuçta lisans ve master bambaşka şeyler. belki memuriyette derece konusunda yüksek lisans yapmışla aynı sayılabilir. o da süre bakımından. yoksa bunlar aslında akademide nasıl bir noktada olduğunuzla alakalı.

ya da uzmanlığın da doktora sayılması saçma bence. sonuçta doktora akademik bir konu ve temelde literatüre katkı sağlamak amaçlanıyor. ancak uzmanlık eğitiminde akademisyen yetiştirmek amaçlanmıyor. en mantıklı yazı olarak şunu buldum.

haber.sol.org.tr

peki bu nerede sayılıyor? resmi olarak hangi bağlamda bir etkisi oluyor? söylenti dışında bir şey bulamadım.
0
🌸hknty
(06.04.23)
kuzey amerika'da pratisyen olman icin 4+4 okuman lazim. 4 sene lisans yapiyorsun, ustune 4 sene tip okuyorsun.

uzmanlik icin ustune ne 3-6 sene daha tirmalaman lazim diye biliyorum.

ozetle uzman doktor, en az bir doktorali kadar okumustur diyebiliriz. prastisyen hekim de master yapmis gibi oluyor..
0
cooperr
(06.04.23)
@cooper akademik unvanlar, eğitimler süreyle alakalı değil. bu yüzden "okumuş sayılır" konusu saçma bence. iş yükünün pek bir önemli yok. çünkü o zaman çap yapan biri de sayılabilir. bu konu çok dillendiriliyor. çıkış noktasını ya da gerçekliliğini merak ettim.

sözlükte de başlığı varmış

eksisozluk2023.com
0
🌸hknty
(06.04.23)
@hknty

konunun sureyle alakasi yok demissin de baya var aslinda..

on lisans - 2 sene
lisans 4 sene
tezli/tezsiz master 2 sene
doktora 4-5 sene

diye gidiyor..ben henuz 2 senede doktorayi halleden bir dahiye denk gelmedim, vardir herhalde ama milyonda birdir, ikidir.

yurtdisinda cift anadal yapsan, bitirdiginde bir tez yazip 1 senede master'i tamamlarsin, zira belirli krediyi asmis oluyorsun, cift anadaldaki derslerin bir kismini master'a saydirabilirsin. derslerin buhar oldugu yok, kayitlara geciyor.

bir de olayin ozgul agirlik kismi var..muhendislikte yazilan bir arastirma kagidi ile tibbi bir kagidin agirligi bir degil, onu ne yapacaz?
0
cooperr
(06.04.23)
"doktora akademik bir konu ve temelde literatüre katkı sağlamak amaçlanıyor"a cevaben, uzmanlık eğitimini tamamlayan doktorlar "tıpta uzmanlık tezi" yazıyor.

Hatta bir ara her vakadan bir yayın çıkıyor diye üniversitelerin yayın sayısını hesaplarken tıp fakültesini ayrı tutuyorlardı diye hatırlıyorum (ama kaynak bulamadım).

Bir şeyler buldum:
newtr.urapcenter.org tıp fakültesi olan/olmayan üniversiteler olarak ayırmış
0
kobuzchu kiz
(06.04.23)
@cooper süreyle nasıl bir alakası var akademinin? doktorayı 2 yılda bitirmekle nasıl bir alakası var?

"özgül ağırlık" konusu anlamsız. mühendislikle ilgili bir makalenin "özgül ağırlığının" tıpla ilgili bir makaleden daha düşük olduğunu söyleyemezsin. bilimler arasında bir hiyerarşi yoktur. bilim böyle bir şey değil. tarih mesela tıptan daha aşağıda değildir. bambaşka kulvarlar.

@kobuzchu master'da da tez yazılıyor. ancak master ve doktora bambaşka şeyler. tez yazılması doktoraya denk olduğunu göstermez.

memuriyet açısından, derece vs. açısından tıp mezunu master mezununa denk sayılabilir. çünkü aynı süreyi harcıyor ve daha yüksek memuriyet derecesi ile başlayabilri bir mühendise göre. ama onun dışında akademik olarak bambaşka dünyalar. merak ediyorum bu söylemin resmi bir karşlığı var mı? yok anladığım kadarıyla.
0
🌸hknty
(06.04.23)
eczacılar da yüksek lisans mezunu sayılıyor
5 senelik eğitim süresinden dolayı
0
bir soru sorcam
(06.04.23)
bu hangi bağlamda öyle? resmi bir karşılığı var mı? peki bu yüksek lisanslar neden var o zaman? eczacilik.yeditepe.edu.tr

varsa da bence saçma. çünkü dediğim gibi akademik eğitimler temelde süreyle alakalı değil. master bir alanda uzmanlaşmayı gerektiriyor lisans sonrası. mesela biri genel bir eczacılık eğitimi alır daha sonra yukarıdaki linkteki alanlardan birinde uzmanlaşır. bu master'dır.
0
🌸hknty
(06.04.23)
Tıpçıların egoları nedeniyle uydurdukları bir şey bana kalırsa. 6 yıl tıp bitiren birine doktora tezi yaz desen ne bilip de yazacak. 6 yılda o seviyeye gelmeleri mümkün değil. Doktora yapan kişi hem iki yıl yüksek lisans eğitimi alıyor, yüksek lisans tezi yazıyor. Sonra doktoraya kabul edilmek için sınavlara giriyor. Doktora 4 5 yıl sürüyor. Bir de doktora tezi var. Bu arada da makaleler yazılıyor. Sadece uzman doktor doktoraya eşit sayılabilir çünkü tıpta uzmanlıkta eğitim ve tez var.
0
dissendium
(06.04.23)
bana da öyle geldi. tutarlı bir şey bulamadım. sadece yüksek lisans sayılıyor sanırım. bir de akademide ilerlemek için o şekilde kullanılıyor galiba.
0
🌸hknty
(06.04.23)
sosyal bilimler değil söz konusu olan. pozitif bilimler ve mühendislikle de farklı. fizik, kimya, mühendislik gibi alanlarda da benzer bir durum. doktora ayrı bir süreç sonuçta.

tıp fakültesinin çok yayın çıkarması lisansı doktoraya denk saymayı sağlamaz ki. o yayınları lisans öğrencileri üretmiyor. doktora ve lisansın farkı akademide hangi noktada olduğun ile ilgili. temelde literatüre katkı mı sağlıyorsun yoksa literatürü öğreniyor musun bu önemli.

bu konu neden tartışmaya açılmasın? birileri çıkıp bizim lisans eğitimimiz doktoraya denk dersi bu sorgulanır. çünkü zaten tahmin ettiğim gibi altı dolu olmayan bir söylemmiş.
0
🌸hknty
(06.04.23)
yukarda sözlük başlığını bile paylaştım. ben de dün twitter'da 2 dr'dan duydum.

dar bakmıyorum. birçok dinamik farklı olabilir. belli kalıplara sıkışmak zorunda değil tabii ki. ancak birileri yaptığı işi 1'e 10 katarak anlatırsa haliyle sorgulanır. bunda yanlış bir şey yok. ayrıca burada eleştirdiğim farklı metodolojiler değil. lisansta henüz literatür öğrenilir ve doktora bambaşka bir dünya o anlamda.
0
🌸hknty
(06.04.23)
tıp mezunuyum. Tıp fakültesinden mezuniyet yüksek lisansa denktir. Şu ana kadar doktoraya denk diyen tek bir kişiyi bile duymadım. Uzmanlık ile karıştıyor olmayasınız? Uzmanlık da doktora değil tabii ama tez yazıldığı için denk sayılabilir. Zaten md phd olayı da farklı yani mesela hacettepe tıp fakültesinde md phd programı var fakülteyi bitirince doktora da yapmış olduğunuz. Ya da fakülte bittikten sonra doktora yapılabiliyor.

Ayrıca master denen şey illa akademik nosyonu olan bir durum değil doktora gibi. Mühendisler master yapıp yüksek mühendis olmuyor mu Türkiye'de? Tıp fakültesi mezuniyeti de 6 sene olması ve bu sürecin içinde teorik, pratik, akademik eğitimin olması sebebiyle master'a denk sayılıyor. Fakültede sadece hekim olmak öğretilmiyor, bilimsel araştırma metodları da öğretiliyor sonuçta. Master da çok farklı bir konu değil yani, fakülte sonrası daha spesifik bir konuda eğitim almak ve akademik eğitimi almak sonuçta
0
nundu
(06.04.23)
sözlükte bile konuşulmuş eksisozluk2023.com

mühendis, yüksek mühendis sayılıyor ancak standart müh. üzerine bir alanda uzmanlaşıyor. makina mühendisliği üzerine daha da ayrıntılı bir alana giriyor. adı üstünde uzmanlık. bilimsel araştırma metodları konusu lisans düzeyinde de verilen okullar, bölümler var. ama yine de hiçbiri yüksek lisans, doktora olma iddiasında olmadı.

uzun olması yoğunlukla alakalı. mesela hukuk da 5 yıla çıksın deniyordu. ya da bazı alanlar 3 yıla bile düşebilir. bir sıkıntı olmaz. temelde master ve doktorayı lisanstan ayıran şey içerik, yöntem, amaç. yoksa süre değil.
0
🌸hknty
(06.04.23)
verdiğiniz link muhtemelen klasik doktor düşmanı trollerin açtığı sonra da ilk entrysi silinen saçma bir başlık. Hiçbir doktorun fakülteden mezun olunca doktora yapmış oluyoruz diye düşündüğünü duymadım. En fazla fakülteye başlayalı iki ay olan ve tıp doktoru ile doktora arasındaki farkı bilmeyen heyecanlı gençler beelki böyle düşünebilir :)

Onun dışında yani neye itiraz ettiğinizi anlayamıyorum. Master öyle çok matah ya da kutsal bir olay değil ki "Fakülte eğitimiyle eş tutulamaz" diyesiniz.

Mesela tıp mezunu birinin master'a eş tutulmasına hangi anlamda karşısınız? Master'ın öyle çok afili avantajları da yok, doktoraya direkt başvurabiliyorsunuz yani sadece ek olarak. Onun dışında ne avantajı var ki? Master yapmayı kafanızda çok farklı bir yere koyuyorsunuz gibi geldi, çünkü çoğu insanın askerlikten kaçmak için ya da özel sektörde maaşı iyileşsin diye yaptığı, akademik olarak lisanstan çok da farkı olmayan bir eğitim master.
0
nundu
(06.04.23)
hayır başlığı açanlar troll değil. "doktor düşmanı" olduğunu da düşünmüyorum. dünkü twitter'daki tartışmadan da anladığım kadarıyla doktorlar en ufak eleştiri yapanı troll'lükle suçluyor, düşman olarak görüyor.

master olayı olmayan bir şey değil. master var, master var. iyi bir okulda yapılan mba kariyeri uçurabilir mesela.

asıl sorun aslı astarı olmayan bir konuda insanların kendi konumunu abartması. herhangi bir konuda biri kendini 3 5 gömlek yukardan satmaya çalışırsa ve işin aslının öyle olmadığını bilirseniz sorgularsınız. bunda yanlış bir şey yok.

buyur çıkış noktaları. bunlar dışında birçok kere duydum bu muhabbeti.

twitter.com
twitter.com
twitter.com
0
🌸hknty
(06.04.23)
iki tane x mesleği mensunu "biz allahız, peygamberiz" diye tivit atsa xler arasında böyle bir geyik var mı diyeceğiz? ya yaptıkları işin detaylarını bilmiyorlardır ya da her sosyal medyadaki her troll gibi bir yerleri kaşıyorlardır. akademik nosyon falan tartışılan ortamda kanıt olarak ilk entry'si silinip kaçılmış bir başlığı kanıt göstermek komik açıkçası. silinen entry'nin ekran görüntüsünü de aynı başlıkta paylaşmışlar. önce saçma sapan şeyler yazıp sonra da silip kaçmış birisi.

tıp eğitiminin hiçbir kısmında ayrıca bir doktora yapmadan phd ünvanı alınmıyor. yukarıda bahsedilen bütünleşik doktora programı bile 6 yılda vermiyor bu ünvanı. fakat uzman hekimler diğer şartlar da sağlandıktan sonra akademisyen olabiliyor. doktoraya denk olma muhabbetinin sebebi bu. sistem neden böyle diye sorabilirsiniz elbette, her şey gibi bu da tartışılabilir. benim esas söylemek istediğim doktorlar arasında 6 yıl okudum ve doktora yaptım diye ortak bir kanı yok, ki olamaz da zaten. çünkü bu yanlış bir bilgi.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(07.04.23)
(3)

Birkaç günlüğüne akçakoca'ya gidilir mi?

anna sun
bayramda kalabalık olur mu bilemedim ama başka öneriniz varsa onu da yazabilirsiniz. kafa dinlemek, sahilde yürümek ve günbatımını seyretmek istiyorum.
bayramda kalabalık olur mu bilemedim ama başka öneriniz varsa onu da yazabilirsiniz. kafa dinlemek, sahilde yürümek ve günbatımını seyretmek istiyorum.
0
anna sun
(05.04.23)
Amaç Karadeniz'se Şile bile olabilir. Karasu olabilir, Kerpe olabilir. Daha yakın yerler İstanbul'a.
0
dissendium
(05.04.23)
Akçakoca bayramda kalabalık olur, mevsimi de düşününce denize giremezsin, başka da keyifli bir hali yok sahilin ve şehrin. Mecbur olmasam ben de gitmezdim.
0
Bruce
(05.04.23)
Akçakoca bence kafa dinlemelik sahilde yürüyüp gün batımını seyretmelik güzel bir yer. Ben bir bayramı orda geçirmistim 2019'du sanırsam, öyle çok kalabalık değildi.
Başka bir öneri olarak da Çanakkale ve Sinop diyorum.
0
Amaranta ursula
(05.04.23)
(3)

İşe ayın ikinci haftası girildiğinde maaşın ödenme metodu

kahver
selamlar.işe başlandı diyelim. bu da tarih olarak ayın 10'u. yani ay başı değil, ay başı 1 veya 4 kabul edilen bir şirket diyelim.bu şahsın alacağı maaş (asgari ücret veya üstü fark etmez) ödemesinde eksilme olur mu? hani 10 gün kesinti gibi. yoksa şirketin insiyatifinde mi, yoksa asgari ücret ise t
selamlar.

işe başlandı diyelim. bu da tarih olarak ayın 10'u. yani ay başı değil, ay başı 1 veya 4 kabul edilen bir şirket diyelim.

bu şahsın alacağı maaş (asgari ücret veya üstü fark etmez) ödemesinde eksilme olur mu? hani 10 gün kesinti gibi. yoksa şirketin insiyatifinde mi, yoksa asgari ücret ise tam almalı, üstünde ise kesilebilir mi?
merak ettim.
0
kahver
(04.04.23)
ilk ay çalıştığınız gün kadar maaş alırsınız (pro rata).sonra tam ay olarak yatar.
0
sttc
(04.04.23)
Çalıştığınız gün kadar yatıyor. Sonraki ay bir gün ücretsiz izin alırsanız bir gün eksik yatar.
0
dissendium
(04.04.23)
maasin kesildigi gun bellidir, ise giris tarihine gore olsa isin icinden cikamazlar. takvim ayi sonunda kesilir, odeme sonraki ayin 5'inde bile olsa.

maas/30*o takvim ayi icerisinde calisilan gun sayisi = alacaginiz para
0
supergirl
(05.04.23)
(7)

Yeni doğmuş kedi

dissendium
Balkonda hamile bir kedi vardı. Dün doğurdu. Anası olacak kedi kaçmış gitmiş. Kutuya koyup içeri aldık. Süt verdik. Ciyaklıyor. Evde kedi maması da var. Ne yapılır bu kediye? Toparlayana kadar en azından nasıl besleyebiliriz. Kediden anlayan arkadaşlardan tavsiye bekliyorum. Sağ olun.
Balkonda hamile bir kedi vardı. Dün doğurdu. Anası olacak kedi kaçmış gitmiş. Kutuya koyup içeri aldık. Süt verdik. Ciyaklıyor. Evde kedi maması da var. Ne yapılır bu kediye? Toparlayana kadar en azından nasıl besleyebiliriz. Kediden anlayan arkadaşlardan tavsiye bekliyorum. Sağ olun.
0
dissendium
(04.04.23)
ay yazık üzüldüm :( 1 günlük hem de. şu kadın bebek kedi çok baktı sasyfada bir şeyler bulabilirsiniz. yedirip içirmenin yanısıra tuvaleti için de bakan kişi zorluyordu bi pamuk parçasına cis yaptırıyolardı www.instagram.com
0
ala09
(04.04.23)
merhaba.

kedi sütü alın veterinerden, toz şeklinde oluyor yapıp biberonla içiriyorsunuz.
0
gezegenim
(04.04.23)
ayrıca annenin kaçtığına emin miyiz mama bulmaya gitmiş olabilir.
0
gezegenim
(04.04.23)
bana veterinerin ilk söylediği şey vücudunu sıcak tutun demek olmuştu. sabaha kadar aralıklarla kontrol edip sıcak su torbalarıyla yuvasını sıcak tuttuk. arada tuvaleti için karnına ufak masajlar yaptık, kedi bebek mamalarıyla besledik, böylelikle biz de iki günlük bebek kediyi hayatta tutmayı başarıp süt anne bulup yuvanlandırdık.

daha sağlıklı ve güncel bilgi için veterinerle görüşmeniz de size yardımcı olur.

sizin gibi düşünceli birine denk geldiği için kendi adıma mutluluk duydum. kolay gelsin, sağlıkla büyüsün güzel bebek.
0
elma
(04.04.23)
Süt vermeyin, direkt ishal olur ve vücudunda su tutamaz ölür
Yapacak şey şu:
1- Sıcak tutmak, mümkünse evde, yanlarına sıcak su, cam şişe ve çoraba geçirilmiş şekilde.
2- yemek sadece günde 3-4 sefer belki 5 kere. Zor iştir.(3 bebek büyüttüm deve gibi oldular.)
Şansınıza soğuk havalar bitti
Mama bu: www.hepsiburada.com
İçinden biberon seti çıkıyor. Biberon seti içeriğini her beslemeden sonra emzikler dahil kaynar suda yıkıyoruz. Bu önemli çünki anne sütü ememedikleri için bağışıklık seviyeleri yerlerde. O yüzden ekstra hastalık riski olmaması gerek. KArıştırma oranları vs onlar yazar zaten prospektüsde.
İşin diğer zor kısmı: ÖNEMLİ: mama yedikten sonra, tuvalet yaptırılması gerekiyor. Normalde anne yavrularının kıçını yalayıp ilgili sinirleri harekete geçiriyor. Yavru da kakasını yapıyor ama artık siz yaptıracaksınız. Her mamadan snra, yaklaşık 10-15 dk sonra ısıtılıp ılıtılmış sulu pamukla poposuna masaj yapılacak. hafif dokunarak. bir süre sonra kaka geliyor, gelmiyor diye dert etmeyin. Hafif dürterek masaj yaparak devam edin kaka gelir. gelmezse devam, o kaka gelecek :)
Olay bu kadar ama kolay değil. Bol şans. Hayırlısı olsun yavrular :)
0
Ruprect
(04.04.23)
Gece annesi gelmiş sanırım. Gözleri kapalı. Ağzını açmıyor bile. Umarım yaşar. Sağ olun tavsiyeleriniz için.
0
🌸dissendium
(04.04.23)
annesi emzirse daha iyi tabi yoksa kedi sütü.
anne emzirmiyorsa kedinin ağzına yüzüne biraz laktozsuz süt sürünce işe yarıyor genelde, emzirmeye başlıyor. laktozsuz süt ile az bir yumurta beyazı karıştırıp sürebilirsin.
evde bakacaksan zaten yazmışlar, tabi emzirecek anne de arayabilirsin, şans biraz, bazen ilan verince bulunuyor.
0
tiny penny
(05.04.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.