Taktik falan kasmadan girip iyi puan alabiliyorsa bir nebze ölçer bence. Okuduğunu anladığını, grammer kelime vs bildiğini gösterir.

Ingilizcesi iyi olan biri kesinlikle iyi bir puan alir. Ama iyi puan alan herkesin ingilizcesi iyidir diyemeyiz.

eskisi kadar taktik yok ama denilenlere katılıyorum ingilizcesi iyi olan birisi iyi puan alabilir ama iyi puan alan birisi ingilizceye hakim denemez malum konuşma dinleme yazma konuları dilin olmazsa olmazları.

müşteri hizmetlerini arayıp iadesini talep ediyorsunuz. eğer yanaşmazlarsa kartı kapatmak istiyorum diye blörf yapıyorsunuz. onlarda geri ödemesini veya bonus puan olarak iade ediyorlar.

@catch Bankayı arayıp itiraz ettim. İade etmediler parayı. Kartı iptal ettim. Paranın yarısını vermeyi teklif ettiler. Sonuç : Kart iptal. Para onlarda.

artık kart ücreti olmayan kartlar ayrı şekilde. kart ücreti ödemek istemiyorsanız arayıp ben aidatı olmayan kartınızdan istiyorum demeniz gerekiyor.

bu şekilde yasal hale getirildi o seçeneği seçmeyenler kart aidatı ödeyeceğini kabul etmiş sayılıyor.

örn garanti aidatsız kartı : www.bonus.com.tr

Aynısı geçen yıl başıma geldi. Hakem heyeti reddetti başvurumu.

Evet alabiliyorlar. Zaten imzaladığınız sözleşmede de bu belirtiliyor. Benim garibime giden insanların kart aidatı olduğunu bile bile kartı almaları ve aidat alındığında da bunu sorun etmeleri. Şahsen kredi kartı olarak kart aidatı almayan bir banka kullanıyorum, kesinlikle kart aidatı ödemem.

Bu arada iptal etme tehditi sonucu kart aidatı iptal edilebiliyor veya aidat karşılığı kadar puan yüklenebiliyor. Tabii bile bile aidatlı kart alıp iptal etme blöfüyle puan kazanma çabası etik olarak ne kadar doğru bilemem.

garanti miles&smiles kullanıyorum.

aidatsız kart diye bir olay var her bankada. avantajı az ama aidatsız kredi kartı. bu varken aidatlı kart alıp aidatına şikayet etmek bence de etik değil.

benden aidat alıyorlar, diyorum bunu vermesek olmuyor mu, tamam size bir uçak bileti verelim diyorlar. mil olarak kartıma yüklüyorlar.

aidatlı olduğunu bilerek aldığım bir dönem değildi benimki, eski müşteriyim ama yine de her sene kullanmaya devam etmem aidatına razı olduğum anlamına gelir.

benimki de etik mi bilemedim şimdi...

evet alabiliyorlar.öncesinde aidatsiz kart seçeneği yoktu.artık aidatsiz kredi kartları mevcut.ödemek istemiyorsanız onlara geçeceksiniz ya da ödeyeceksiniz.

@bir ileti paylastim

benim yaptığım etik değilmiş. Bir de siz deneyin şansınızı. Etik Heyeti karar versin.

Yillik kart aidati alabiliyorlar. Kaldirilan ise vadesiz hesaplardan alinan hesap isletim ucreti.

garanti bankasından 20 yıl falan aldım hem de gold karttı daha üste çıkarmayı teklif ettiklerinde kalsın demiş adamım.

en son 9 ay taahhütlü olarak ücreti iptal ettiler 9 ay sonra da ben kartı kapattırdım. böylece 20 yıllık macera son bulmuş oldu. pişman değilim. her sene aramak zorunda kalmak zoruma gidiyordu.

etik kurulunu buraya beklerim.

cv'de yaptığın projeler ile kısmında link de vererek bir bilgilendirme yapabilirsin.

Eger trde evlenilirse yapilacaklar: Ilk olarak evlilik nedeniyle bulgariatana bir seferlik giris vizesi alinacak. Onunla bulgaristana birlikte gidip evlilik saydirilacak (tr den bazi belgeler gerekiyor, sicil kaydi, formul b ve nufus kayit ornegi gibi bunlar apostilli alinip bulgarcaya cevrilecek). d tipi vize basvuru evraklari toplanacak (bankaya 12 asgari ucret yatirildigina dair belge, sicil kaydi, nufus kayit ornegi, evliligin gercek olduguna dair noterden beyanname, kira sozlesmesi vb). Bu evraklarla tr ye donup belgelerin fotokopisiyle d tipi vizeye basvurulacak. Ciktiktan sonra d tipi vize ile giris yapip d tipi vizeye basvuru belgelerinin orijinalleriyle oturma iznine basvurulacak. 10 gun sonrasina mulakat. Mulakattan odeyecegin paraya bagli olarak 3/15/30 gun sonrasina 1 yillik oturum alinacak. Cocuk varsa 3 sene boyunca oturum iznini yenilemek gerekiyor yoksa 5 sene. Sonrasina kalici oturuma basvurulabiliyir. Kalici oturum aldiktan 5 sene sonra da vatandasliga. Vatandas olursan pasaport da alirsin, yoksa yok. Oturum izni varken esinle avrupayi vizesiz gezebilirsin ama yalniz gidemezsin.

Cek in dediklerini öğrenmek için avukata -vizeciye en kötü 100 euro kaptırırsın,öyle sağlam bilgi vermiş.bravo.

Ek olarak vatandaşlık için bulgarca bilme şartı var, sınava sokuyorlar.

FO maaşları 30 bin liraya yakın şu anda. Uğraşmaya değer mi diye soruyorsanız uğraşmaya değmez.

olunur.

THY nin yetiştirilmek üzere aldığı pilot adayları, eğitimini tamamladıktan sonra f/o olarak başlıyor ve eğitim ücreti maaşlarından kesildikten sonra net kalan 30-35 bin lira arası.

Eğer daha iyi bir alternatifin yoksa uğraşmaya tabii ki değer.

30 yas bu is icin cok geç değil ancak karakter olarak laf yeme laf kaldirma ozelliklerinizin olmasi lazım
Deger mi dersen hayati zor oyle tatil falan degil yorucu ama kazancı gömüp ileride yerim dersen olabilir(bunu söyleyip yapan göremedim)

hafta sonu netflix'de "sully" filmini izledim. Tom Hanks Hudson nehrine zorunlu iniş yapan pilotu canlandırıyor. Ben kaptan pilot olma gerilimini kaldıramazdım.

yapan var cok yakin arkdasim, 30 unda thk de pilotluk egitimine basladi-32 egitim bitti tip aldi, 34 unde ozel bir havayolunda fo olarak basladi 37 sinde thy ye fo gecti, 40 inda kaptan pilot oldu.

bu is maas icin yapilmaz, gercekten istenirse yapilir demisdi bana. ki kendisi ilk fo lugunda oyle cok bi para almiyordu, simdi baya iyi tabi

finansal açıdan bakmak saçma. uçmak, pilot olmak hayalin olmalı. yoksa eğitimler, sınavlar sana zulüm gelir. öyle dişini sıkıp mezun olduktan sonra bir daha yapmayacağın tarzı bir üniversite bölümü de değil. mesela birisini biliyorum, yükseklik korkusu varmış ama pilot olmak istiyor. psikolojik sınavdan nasıl geçerim diye onu kasıyordu. böyle saçma şeylerle gelinip pilot olunmaz. her gün binlerce insanın hayatından sorumlu olacaksın. bu işi severek yapman gerek. uğraşılmaya değer mi diye sorarsan hiç başlama.

uçmak, pilot olmak hayali ne abi ben de bunu anlayamıyorum. neden pilotluk kutsal "ancak seversen yaparsın" yüceliğinde görülüyor gerçekten anlam veremiyorum. bu bir meslek değil mi ? finansal getiri götürüsüne, zorluğuna bakarsın, hayat tarzına uyacak mı, böyle bir hayatı istiyor musunu ele alır ona göre kararını verirsin. pros vs cons yani.

yoksa şu söylenenler bana tekerlek icat edildileli çok olmamışken "kars-erzurum arası otobüs şöförü olunur mu beyler?" sorusuna, otobüs şöförlüğü tutkun olmalı yoksa yapılacak iş değil demek gibi geliyor. kutsal olan, farklı olan nedir bu meslekte gemi kaptanlığından, uzun yol nakliye ya da yolcu şöförlüğünden ben de onu çözemedim. "good evening leydis and centılmen dear children" mi?

81'li arkadaşım 1 sene önce kazandı THY sınavını eğitimde şu anda

Otobus soforlugunden farki olmayan bir meslek olsaydi otobus soforu maasi odenirdi pilota.

Ugrasmaya deger mi diye bir soru yok. Kendiniz karar vereceksiniz buna.

@stavro prensip olarak otobüs şöforü örneğini verdim. yapılan iş temelde aynı diye

ayrıca daha fazla para alıyor olmasının sebebi otobüse kıyasla daha pahalı ulaşım aracı olması (uçak vs otobüs satın alım fiyatı), daha yüksek teknolojiye sahip olması, daha az sayıda olması ve kaza yaşandığında ölüm riskinin daha yüksek olması gibi 'önemsiz' detaylar olmasın ?

gemi kaptanlığıyla kıyaslamak ister miydin mesela bir de ?

Kapalı çarşıda bir tur atıp en uygun fiyatı vereni belirlemek ve orada satmak.

150k lık altın için kapalıçarşıya gidilir. 1 saatinizi alır içeride turlamak. altınların adedini ve tarihini (yeni/eski) söyleyip teklif alın. en uygununa bozdurun.

not: böyle sorular gelince ne güzel oluyor yav. geçen biri 1 tane çeyreği bozdurmak için kapalıçarşıya mı gitsem diye soruyordu... 1 lira fark eder en fazla sfdasf

edit: altınları yanınıza almayın, bir gün önce gidip pazarlığı yapın, ertesi gün için anlaşın. yanında 150k lık altınla kapalıçarşıda dolaşılmaz.

rakam yuksek mutlaka 2-3 farkli yerden fiyat alin. yakin bir zamanda bir arkadasim 60.000 civari altin bozdurdu bu sekilde; 3.500 civari fark vardi en yuksek fiyat verilen yerde

İzmir'deyim. muadili yer tam yok ama belki kemeraltı falan olabilir.

banka altın alımları çok mu anlamsız oluyor.

Birisi fiyat aldktan 1 gün sonra bozdur demiş. Son derece hatalı bir önerme. Altın fiyatları anlık olarak değişiyor. Aynı gün içerisinde en minimum zaman diliminde fiyat alıp fiyatları karşılaştırarak bozdurman fiyat analizi için çok daha sağlıklı olur.

Bugün sorup ertesi gün götürmek olmaz +1

Saatlik bile fark ediyor bazen, gidip gezmenize de gerek yok. Telefonda arayıp fiyat alın, kim daha iyi veriyorsa direkt oraya gidersiniz.

Ortalama 332 çeyrek yapıyor bugünün kuruyla, tanesinde 2 lira fark etmesi bile zor haberiniz olsun.

Kemeraltında başdurak camisinin orada kuyumcular var. Orada sıradan girip sorabilirsiniz.
Reklam olarak anlaşılmasın ama hacılar kuyumculuk dürüst birisi. Yıllardır oradan alırız. İsterseniz gidip sorun.

swift degil havale olur, swift masrafi yok.

@brkylmz +1

Cepteteb’de ucretsiz

log 7 / log 6 kati

kaynak richter

Şiddet mi büyüklük mü

bu görsel sana yardımcı olacaktır.

www.humbarahane.comölçeğine-göre-farklı-büyüklüklerdeki-depremlerin-açığa-çıkardıkları-enerjiyi-gösteren-modeller1.jpg

@sparkle kiddle log7/log6 = 1.09 oluyor. Bu doğru değil.

Richter ölçeğine göre 7 yi aslında 10^(1.5*7) gibi düşünebilirsin. 6 yı da 10^(1.5*6) olarak. Yani biri diğerinin 10^10.5 / 10^9 = 10^1.5 = 31.6 katı oluyor.

9 kat fark var.

earthquake.usgs.gov

10 kat daha büyük, 31.622 kat daha güçlü diyor.

Tam zamanlı Dr. öğr. üyeleri 6000 gibi alıyor.
Öğretim görevlisi 4500-5000 arası alır. Yarı zamanlısı da 3000-3500 gibi alır herhalde.

istanbul'da doçent 7-8 binden aşağı almaz. prof da 9-10 alır. ankara'da bin-iki bin daha az alırlar.

yarı zamanlı öğretim görevlilerine verdikleri dersin kredisi başına olacak şekilde hesaplama yapılabiliyor. cek'in söylediği gibi gerisi üç aşağı beş yukarı.

tamamen ne tuttururlarsa veya okulda tanıdık/referans olmasıyla alakalı.

devlet üniversitesi olsaydı bir rakam söylenebilirdi ancak bu gözler 1000 liraya çalışan prof da gördü, 7-8 bin liraya çalışan arş. gör. de.

bizde benzer bir şey olmuştu, arkadaş muadilini alıp geçtiğini göstermişti.

kesin bilgi, yayabiliriz ama 1) bu 10 sene öncesinin bilgisi, 2) okullar farklı olacağından işleyiş de farklı olabilir, 3) okullar farklı olmasa bile mevzuat değişmiş olabilir.

fakülte sekreterliğine bir sorun.

Öğrenciler okula girdiği yıldski müfredattan sorumludur. Sonraki değişimler öğrencinin alacağı dersleri etkilemez.

cek +1
sekreterlige gidip sildireceksin. benim bu sekilde bir dersi sildirmisligim var seneleeer once..son sene onume bir matematik dersi daha cikartmislardi.

valla ben 3. sınıftayken bize de bi ders eklenmişti. 8 dersten fazla dersi kalmış olan herkesi etkiliyodu. hatta fazladan 1 staj eklenen bölümler bile vardı.

+enflasyon

Şöyle:
6 aylık enflasyonlar %4 ün altında cıkarsa 4+4
Üstünde çıkarsa enflasyon oranları neyse o.

Örneğin 6 aylık enflasyonlar %3 ve %10 gelirse, ilk 6 ay için %4, ikinci 6 ay için %10 olacak. Yani minimum 4 garanti, ama enflasyon zaten 4 un üstü çıkacağı için enflasyon oranı kadar diye düşünebilirsin.

elemelerden son 32 turuna kadar aynı ülkenin iki takımı eşleşemiyor.
ancak son 16 turu ve sonrasında eşleşebiliyor.

Son 16 ya iki türk takımı kalmış olsun: A takımı ve B takımı. Diğer takımlar da D1, ..., D14 olarak isimlendirilsin.
A takımının rakibi 1/15 ihtimalle B takımı olacak, 14/15 ihtimalle Dlerden birisi. Demek ki iki türk takımının son 16da birbiriyle karşılaşma ihtimali 1/15.

elbette doları tl'ye çevirmediğin sürece zararda değilsin, ama yurt içinde tl ile alışveriş yapacaksan o doları bozdurman gerekecek.

dolar 6 lira iken 6000 tl ile türkiye'de kaç tane at alabiliyorsun.
dolar 2 lira iken 2000 tl paran var artık, türkiye'de kaç tane at alabiliyorsun.

"6 tl'den alınan dolar şimdi 7.20 tl olmalı ki denk olsun." sözü de muhtemelen "dolara değil de vadeliye yatırsalardı bu sürede %20 faiz kazanmış olacaklardı" anlamı taşıyor.

Doların faiz üzerinden getirisini de hesaba katarak 1000 dolarınız türk lirası olsaydı faiziyle beraber sallama değer olarak diyelim ki Türk lirası olarak 1100 dolar olsun. Bunu kastetmiş olabilir.

millet dolar kullanmıyor çünkü. doları tl'ye çevirip harcadıkları için zararda oluyorlar.

Haksizsin.
Dolarin 7yi gecmesiyle gelen zamlar dolarin 5.50 ye dusmesiyle geri alindi mi, hayir.
Enflasyon dustu mu, hayir.

Sen dolar alırken tl'de faizde tutanlar kar etti mi, evet.

Bu surecte birim tl nin alim gücü enflasyon etkisiyle dustu mu, evet.

Zararda misin, evet.net

@aziz: dolar 6 lira iken 6000 tl ile 1 at alıyorsam
dolar 2 lira iken 2000 tl ile yine 1 at alabilmem lazım çünkü tl değerlenmiş oluyor?

@stavro: tldekiler benden çok faiz getirisi aldıysa ben neden zararda olayım? sadece onlardan az kar etmiş oluyorum bu durumda.

@bonanza

enflasyonun 0 olduğu bir ülkede yaşıyor olsak bu dediğin doğru olabilir ama @stavro'nun bahsettiği şey ortaya çıkıyor, tl bazında paran azalırken aynı zamanda enflasyon'dan dolayı da alım gücü düşüyor.

@candide: hocam dolar/tl 6'dan 2'ye düştüğünde yine zarar etmiş olmamam lazım çünkü bu defa elimde satın alma gücü artmış bir tl olacak. psikolojik etkileri hariç tutuyorum. stavronun dediği gibi dolar artınca gelen zamlar aksi durum olduğunda geri alınmıyor.

1 yıllık enflasyon %16 ise referans değer budur. Yani geçen sene bugün 100 liraya alabildiğin sepeti bu sene 116 liraya alabiliyorsun. Demek ki TL güçlenmemiş, aksine değer kaybetmiş.

Bu referansa göre 1 yıllık ortalamada TL faizlerin %16 nın birkaç puan üzerinde olduğunu düşünürsek, TL faize yatırmak az da olsa kazandırdı diyebiliriz.

Geçen sene bu zamanlarda dolar 7 lira iken 100 liranla 14.28 dolar aldığını düşünelim. Şimdi elinde hala 14.28 doların var (dolar faize yatırmadığını varsayıyorum, hoş yatırsan da çok az artardı). Geçen senenin 100 lirasına alınan sepeti bugün almak istesen 116 liraya ihtiyacın var, ama senin 14.28 dolarını bozarsan (1$ = 5.5TL dersek) 78.54TL ediyor. O sepeti alamıyorsun. Demek ki enflasyon oranı referansına göre bayağı zarar ettin.

Aylık maaşın 6000 tl olsun. Dolar 6 tl ilken gittin 1000 dolar aldın.

O ara telefonun bozuldu gittin 1000 dolara iphone aldın. Annen baban da dedi ki bize de iPhone al. Ama sen dedin ki bende para bitti:((( alamadın.


Paralel Evrende doları almadın. Bekledin. Dolar 2 tl oldu gittin yine maaşını dolara gömdün. 3000 dolar aldın. O ara telefonun bozuldu gittin 1000 dolara iPhone aldın. Annen baban bize de al dedi gittin onlara da aldın.

Bence yanlis bir dusunce degil. Zaten bu yuzden endiseli zamanlarda dolar guvenli liman olarak goruluyor. Tek sorunu etrafinda dolar degil tl kullanilmasi. Bu durum, seni etrafina gore gorece fakirlestirebilir. Soyle ki dolar/tl o kadar duserken dxy artiyorsa bu tl'nin ozel olarak arttigini gosterir. Tl'deki insanlar ozel bir sekilde zenginlesirken sen o kadar da zenginlesmeyeceksin. Fakat nihayetinde dolar ekonomisi ile tl ekonomisinin ozgul agirliklarinin karsilastirmasina bagli bu. Dolayisiyla yanlis bir dusunce olarak gormuyorum.

halka bağlı. ned stark'ın kellesi koparken alkışlayan halk için ölür müsün? her şey karşılıklı. ayrıca burada intihar gibi üçüncü bir yol daha var, ne haliniz varsa görün seçeneği.

İkinciyi seçerdim. Sebebi Dostoyevski'den gelsin:

"Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: "Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta ayakta durmam da gerekse o şekilde yaşamak, şu anda yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir. Yaşamak, her şeye rağmen yaşamak..."

tam raskolnikov'un düşündüklerini yazacaktım @ruhen hastayım ben yazmış :)

www.youtube.com

Sorumluluklarına bağlı, ayrıca savaş sebeplerine bağlı. Yönetimsel mallıklar yüzünden bir savaş çıkarsa kılımı kıpırdatmam, eşimi çocuğumu alır kaçar giderim. Bulunduğumuz konum itibariyle kaçınılmaz bir savaş olursa eşimi çocuğumu güvenceye alır savaşırım.

Isinde yukselir de maasin artarsa neden olmasin ki?

Benim değişti

insan ilişkilerinin matematiği olmadığı için bunun cevabı evet de hayır da olabilir.

Başta sizde antipik olan ya da sizi görünmez kılan şeyler değişirse değişebilir neden olmasın?

Tanıştığınız zaman fazla gergin/laçka/kaba/nazik... Vb görünmüş olabilirsiniz. Ama o ana özgü bir şeydir, süreklilik arzetmiyordur. Bunun farkına varmak ilgisini çekebilir misal. Ya da o zamanlardaki ruh hali ile şimdiki farklı olabilir. O zaman gözüne görünmezken şimdi dikkatini çekebilirsiniz. Hani derler ya; tanıdıkça sever belki?

kadın olduğu için sorunun cevabı çok net, değişir. yani illa sana karşı olan düşünceleri değişir diyemesek de, değişesi varsa değişir diyebileceğimiz cinsiyet ekseriyetle kadınlardır.

gidersin, doğum dedikleri doğum operasyonu oluyor yalnızca.

ama eğer evliysen doğum da eklet bence, ne olur ne olmaz.

Sigortalarda genelde bekleme suresi oluyor (12 ay gibi). Bu sure boyunca hamilelik olmadigi takdirde dogumu da karsiliyorlar, genelik suresindeki muayeneleri de. Ama o bekleme suresi gecmeden hamile kalirsa, hamilr kaldiktan sonraki kontrolleri karsilamiyorlar diye biliyorum (birkac gun once sigortacimdan aldigim bilgi). Hamile kalana kadar muayenelerde ise bekleme suresi sorun olmaz.

Ben gebelik teminatim olmadigi icin tum gebelik kontrollerimi katilimsiz odemistim gebeligimin basinda.
Sonra isyerim sigorta yaparken bekleme suresi okmadan gebelik teminati da ekletmis. Hem gebelik takibinde hem dogumda kullandim.
Teklif verdikleri policeyi iyice inceleyin derim sozlu gorusmedense.

değil. yapılan tüm testlerde 20.7 nin çok altı olduğunu söylerken ekstra bir testte buna yakın bir sonuç çıkması kanıtı zayıflatır.

mesele kanıtı zayıflatması değil, şıkların hepsi kanıtı zayıflatıyor zaten. mesele en çok zayıflatanı bulmak.

tamam işte en çok zayıflatan şık o. sadece a şıkkı zayıflatmaktan öte geçersiz kılıyor.

b ve c şıklarındaki olaylardan ötürü ülkede ergenekon-balyoz davaları düştü kardeşim. nasıl zayıfltmıyor bunlar argümanı?

demek ki senin mantık işleyişine uygun değil bu hukuk işleri, kendini fazla yıpratma kardeşim.

b ve c sikki goreceli seyler, neden zayiflatiyor hic anlamadim expert witness'i? istedigin kadar expert witness tarafli de, tarafli oldugunu gosterecek elle tutulur kanitin yoksa kimse sallamaz.
a sikkinin konuyla alakasi yok bence, icindeki bir maddenin degistirilmesi o kanitin etkisini azaltmaz, baska bir sey ortaya koyar.
dolayisiyla d sikki olmasi gereken sik.

expert diyo ki ben x bombasını 10 kere denedim 20.7 den küçük çıktı.


a şıkkı diyo ki ama y bombası 25 çıkıyo.

expert güneş gözlüklerini takıp banane aq diyo.

b ve c şıklarına da ben bilmem hakim bilir diye yargıca bakıyo.

d şıkkında ise jüri üyelerinin kafasında bi soru işareti oluşuyor. ulan adam bize 10 denemenin 10unda da şöyledir dediydi. bak 11. denemede farklı çıkmış. yürü git lan diyolar. başka expert çağırıyorlar.

e şıkkında ise, expert: hakim bey ne gerek var ya 100 denemeye falan, bu işin uzmanı benim diyor.

bu denemenin 10 mu 100 mü olacağına karar veren bir bomba yüksek üst kurulu olmadığından cevap 11. denemenin expertin dediği aralığın dışında çıkması.

lisans sonrası 2 yıl
yüksek lisans sonrası 1 yıl.

yüksek lisans sonrası hakkınızı kullanmaz iseniz doktora sonrası 1 yıl kullanabilirsiniz

Ben hiç eğitim sonrası tecil kullanmadım. Yani lisans sonrası hemen yl, yl sonrası hemen dr'ye kayıt oldum.

Bu bilgiden emin miyiz @kablelvuku? Zira ASAL kanununa vs. de baktım, böyle biri bare görememiştim.

Eğer öyle ise ben öğrenci herhangi bir okula kayıtlı olmadan tecil hiç kullanmadım, eğitim sürem boyunca olağan tecillerim oldu; o halde ben bu dediğiniz haktan yararlanabileceğim.

Zaten doktora mezuniyetim sonrasında 6-7 aya ihtiyacım var. Akabinde askere gideceğim.

zamanında bu konuyu en ince ayrıntısına kadar araştırmıştım.

Doktora sonrası tecil hakkı falan yok. Mezuniyetin sonrası okulun mezuniyetini askerlik şubesine bildiriyor ve ilk celp dönemine tabi oluyorsun.

Tecil için alternatifler şu şekilde:
- Eğer akademisyen olursanız ve rektörünüz bilimsel faaliyetleriniz açısından askerliğinizin ertelenmesini isterse, askerlik şubesine bir yazı yazarak 35 yaşına kadar erteletebiliyor (her sene yenilenmeli)
- yurtdışına postdoc vs. giderseniz bu süre boyunca askerliğiniz tecil olur, 3 sene sonunda dövizli hakkınız olur.
- Sağlıkla ilgili sıkıntılı bir durumunuz varsa (aşırı kilo gibi) bu durumda 1 senelik tecil alırsınız ve sonraki sene de düzelmezse çürüğe çıkma durumunuz oluşabilir.
- Eğer bir spor branşında milli takımdaysanız ya da süper lig/1. lig futbol takımlarından birinin oyuncusuysanız askerliğiniz 35 yaşına kadar tecil olur.

Bunların dışında bir tecil imkanı yok. Ben şubat ayında mezun oldum, üniversitem mezuniyetimi mayısta askerlik şubesine bildirdi, 1 temmuzda bakaya kağıdı yazılıp adresime postalandı.

yüksek lisansta hakkımı kullanmamıştım. yüksek lisansla hiçbir ilgili yok. bakaya kalırsınız, otellerde kalamazsınız, trafik çevirmelerinde gbtnize bakarken askerlik kaçağı sorgulamaya basarlarsa size bir kağıt imzalatıp sonraki celp dönemine alırlar.

açık öğretim bölümleri

marmara hukuk

Bildiğim kadarıyla bu üniversiteye göre değişiyor. X bölümü için y üniversitesinde devam zorunluluğu aranır, z'de ise aranmayabilir.

@yemrem marmara hukuk düşünüyorum. ancak diplomanın yurtdışında pek para edeceğini düşünmüyorum.

bölümden bölüme, hatta hocadan hocaya bile değişiyor.
istanbul iktisatta devam zorunluluğu yok. 2 tane hocaya denk geldim ben yoklama alıp, takip eden.

iü psikoloji mezunuyum. genelde devam zorunluluğu yok. ama son sene ik dersi ve klinik okumalar dersinde hoca yoklama aldı. adli psikolojide, çocuk ergen suçluluğunda, nitel araştırmada falan yoktu. hatta ben çocuk ergen suçluluğu dersine bir kez bile girmedim ama geçtim. yani bizim bölümü kazanabiliyorsanız %85-90 devam zorunluluğu yok. psikanalitik derslerinin neredeyse tamamında zorunluluk görmedim. ama istatistikte derse gitmeyince olmuyor. ya çok iyi not tutan birinden not alacaksınız ya da gideceksiniz. seçerseniz ben size istatistik word halindeki notlarımı atarım :D

bu arada bizim bölüm öyle kafa patlatmalık bi bölüm değil. ezberle geç. ben böyle bitirdim. bu yüzden okulumu pek sevemedim ama zaten başıma bela olmasın diyorsanız bizim bölüm fena değildir. bizimkinden daha iyisi iibf ve aöf dir diyebilirim.

Nba, nfl, Amerikan futbolu ve normal futbol.

İnanılmaz paralar dönüyor çünkü. Hem oyuncular için hem bahisler için.

Spor sayarsan çok net at yarışı. Zira bahis harici herhangi bir amacı olmayan bir yarış. Onun dışında az sporcu ile oynanan oyunlar: boks, tekvando, judo vs. dövüş sporları.

at yarışı bence de

Profesyonel takım oyunlarının şikeleri daha çok gündeme gelse de, bireysel sporlarda şike daha çok dönüyordur.

hangi üniversite olduğuna bağlı değişir. yönetmelikteki kayıt dondurma bölümünü dikkatlice okumak gerekiyor. bazı üniversiteler sağlık, tutuklanma, gözaltı doğal afet haricinde kayıt dondurmaya izin vermiyor.

İhtimal vermiyorum.

Eğer dediğiniz doğruysa sistematik bir hata vardır ve onbinler mağdur olmuştur. Bu durumda çok fazla itiraz olur ve tekrar yerleştirme olmasına kadar gidebilir. Ancak sistematik bir hata yoksa (siz tercihlerinizi kaydetmeyi unuttuysanız ve kontrol ettiğinizi zannediyorsanız) bu durumda sadece siz itiraz etmiş olursunuz ki bundan da bir şey çıkmaz.

Hiç istemediğin bi yeri mi tercih ettin yani?

@cek Tercihlerimi değiştirdiğimden ve kontrol ettiğimden eminim.
@Delay Fuze aile zoruyla yazdığım yer geldi diyelim.

Geçmiş olsun

kontrol ettiğinden sadece senin emin olmanın kimseye bir faydası yok maalesef. tercih işlemlerini kesinleştirdikten sonra tercih listesini gösteren ve doğrulama kodu bulunan bir ekran çıkıyordu eskiden ais’te, hala öyledir muhtemelen. o ekranın çıktısı ya da ekran görüntüsü falan varsa itiraz edilebilir. diğer türlü -yukarıda da söylendiği gibi sistematik bir hata yoksa- kuru kuru yapılacak itirazdan bir şey çıkmayacaktır.

@nrmnm maalesef ekran görüntüsü yok.seneye kaldık anlaşılan

başkasının müdahalesi imkansız.şifremi bilmiyorlar.bilseler de yapamazlar

imkansız bence de.. zamanında itiraz etseydin derler, herkese gün vs verdiler itiraz için.. cok geç.

Neden şansını denemiyorsun? Denemezsen üzülmez misin sonra itiraz etseydim keşke diye ?

imessage aktivasyonu için yurtdışı bir numaraya (sanırım ingiltere numarası) arka planda sms gönderiliyor. bu smsin ücreti de operatörünüze göre 1 TL demek ki.

ben bir telefonda gönderemedim ama imessage'ı açtı yine de bir süre sonra ama aklım almadı. açmamalıydı sanki ya da mesaj aradan gitti. gönderememe sebebim yurtdışına mesaj atamıyor oluşuydu hattın göndermeye çalışınca hop abicim ne oluyor diye mesaj geliyordu. (ensarcell şirket hattıydı)

benzinle mazotla taşınan her sey artacak bir kere. ama yakit malin tum maliyeti olmadigi icin bir miktar artacak.

ithal olan her sey artacak tabii ki.

benzin/mazot ve dolayısıyla taşımacılık, ya da taşımacılığı içeren ürünler (damacana su bile buna dahil)
tüm meyve sebze (zira tarladaki 10 kuruşluk domatesi kamyona (dolar) yükleyip mazot (dolar) harcayarak 3. köprüden (dolar) geçip pazara gelecek)
kartuş/toner dolayısı ile tüm yazılı ürünler
her türlü et (hayvan yemleri dolar)

Markete girip de gördüğün çoğu şey, yeşil mercimek de dahil, dolarla ithal ediliyor, yani her şeye yansır, yeşil mercimek sanırım Kanada'dan geliyordu.

Elektrik, doğalgaz artacağı için ülkede üretilen her şey de artar.

artmayacak bir şey düşünemiyorum.

umumi tuvalet fiyatları veya internet cafe saat fiyatları sabit kalabilir.
belki onlar da artar.

Her şeyin fiyatı artmak zorunda, zira dolarla gelen ürünler yüksek seyreden enflasyonun daha da yükselmesine sebep olacaktır. Umumi tuvalet işleten adam da geçinmek için fiyatları artırmak zorunda kalacaktır.

Umumi tuvalet üstünden enflasyon hesabı falan yapacaksak necaset yiyelim hep beraber. Manyak mısınız abicim siz?

Enerji harcamadan ne üretebilirsin? Nothing.

Hıyarı Adana'dan kamyonla getiriyorlar İstanbul'a. Kamyon su yakmıyor. Buğdayı traktörle, biçerdöverle, değirmenle işlemeden un yapabilir misin? Fırında pişirmeden ekmek olur mu?

Enerji üretmiyor Türkiye. Enerjiyi doğalgaz olarak yurtdışından ithal ediyor. Döviz artınca enerji giderini de karşılamak için daha çok para harcayacaksın. Ekmek pahalandı.

Kış kapıda doğalgazla ısınan milyonları görecem ben.

Otobüsle, arabayla, trenle vs işe gidiyorsun, yol parası arttı.

Elektronikten bahsetmeye gerek bile yok. Hiç Vestel falan demeyin.

En dandik elektrikli eşyayı bile enerji tüketerek üretiyorsun bu 1.
En ufak elektronik devreyi bile Çin'den getirip takıyorsun alete bu 2.

Kusra bakmayın avuçladınız. Benim maaşım yurtdışında yaşıyorum bir günde sabahtan akşama 2500 tl arttı. E ben böyle yoktan zenginleşiyor muyum sanıyorsunuz?

Bu böyle giderse açlık kıtlıktır sonu. Karanlığa gömülür Türkiye, lambayı yakacak elektrik bile kalmaz. Bkz: Venezuela.

Et, buğday, yağ,
Unutmayın ki saman dahi ithal edebilen bir ülkeyiz, bunun sebebi ise yetersiz tarımsal üretimin tarım ürünlerinin fiyatını artırması, yani az saman varsa talep fazla oluyor ve bu sebeple artıyor, bunun için de saman ithal ediliyor, buğday da benzer, ithal edilince fiyat rekabeti oluyor, çiftçi daha ucuza satıyor.
Fiyat rekabeti olmayacağı için, çiftçinin maliyeti artacağı için buna göre bunlar da zam yiyecek. Yani her şey etkilenecek.

Bu arada çiftçilere acımayın, bugün miras bölünmesi yaşayıp küçük kalan çiftçiler dışındaki düzgün miktarda tarla işleyip para kazanamayacak çiftçi yoktur, gayet güzel para kazanılır, ama bizim çiftçimiz çiftçilik falan yapmıyor aslında, yapmayı bilmiyor ya da, bugün gerçekten çiftçilik yapan adam kazanır gerçekten güzel para kazanır, yani emeğinin karşılığını alır.
Ama bizde ne oluyor? Sosyal devlet sömürgeciliği, 500kg/dekar verim alabileceği yerden 200 kg verim alıyor, desteklerle de geçiniyor, safi zarar, ucuz krediyi de çekiyor (sadece bu krediyi vadeliye bağlasa azımsanmayacak kazanç elde eder).

Maaşlar hariç her şey artacak, öyle diyelim.

nalburlarda aluminyum bant vardir (normalde aspirator borusu baglantilari icin kullanilir), bildigin aluminyum folyo ama bir tarafi yapiskan. ancak pencere boyutunda degil de koli bandi rulosunda satilirlar. parca parca isini gorurse o olur.

çok da yama gibi görünsün istemiyorum açıkçası. acaba şu tip bir şey işimi görür mü:
www.mykagitcim.com

Yakınlarda reklamcılar varsa onlardan folyo alabilirsin, evet linkteki de o zaten.

Ama bu kadar bütük bir alana yapıştırmak tecrübe ister, bir sürü hava kabarcığı ve hatta kırışıklık bırakacaksınız tecrübeniz yoksa.

Yatıramazsınız zaten sadece çekime izin veriyor.

deposit çıkmadığına göre sadece para çekebilirsin.
mcfly +1

arkadaşlar doğru cevabı zaten vermişler, ben de şunu ekleyeyim: bank of america'da bir hesap açarsanız onun atm kartıyla türkiyede teb atmlerinden paranızı dolar olarak masrafsız çekebilirsiniz. tek dikkat etmeniz gereken nokta hesap işletim ücreti ödememek için hesapta önceki ay ortalama 1500 dolar tutmanız gerekiyor.

60-70 bin cok da basarisz degil bence ya.Vardir bir sürü bolum.Veterinerlik guzel bak.

60-70 bin başarısız mı?

Salakça dursa da, İşletme gibi her disipline uyacak bir bölüm olabilir. Hem eşşek gibi zorlanmaz. Mühendislik kasarsa evet bişiler çıkar ama 7-8 senede çıkar gibi durmuyor mu sence de?
Bence, iyi okulların en düşük puanla öğrenci alan bölümleri ya da ortalama okulların işletme/iktisat/finans gibi her türlü gideri olan bölümleri. Üzerinde de 1 ya da 2 yabancı dil öğrenir, staj mtaj yaparsa yolu açılabilir.

@pgup

ukalalık etmek de istemiyorum da ailenin çürük elması oldu bu sıralamayla, o yüzden öyle bir durumda şu an.

@janis baby
doğru söylüyorsun ya bu kafayla mühendisliği 4-5 sende bitirmesi zor görünüyor onun yerine kolay bi okulda işletme + 1 sene dil okulu + 1 sene finans masterı falan daha iyi bi yatırım olabilir. çok sağ ol.

Kardeşlerim için ailece benzer tereddütlere düşmüştük. Çocuklar matematik sevmiyorlar, biyolojiye bayılıyorlar, kan,pislik görmekten çekinmiyorlar (aynı ben) biz de bu zevkleri doğrultusunda tercih zamanı veterinerliğe yöneldik, yönlendirdik. O puan segmenti için dersleri biraz ağır, tıp ile yarışmıyor konu derinliği ama genişliği fazla.

Öyle işletme üstüne şu bu işleri biraz ailenin 657 zihniyetine ters olduğu için vet. çok mükemmel gibi gelmişti.

60-70 bin tabikide başarısız. bizim zamanımızda 40 bine fen bilgisi öğretmenliği geliyordu ki onun da ataması yoktu. gerçi hala yok sanırım. sonra akp üniversite kontenjanlarında roketleme uyguladı da size 60-70 bin başarılı gelmeye başladı. onu geçtim, bu kontenjanlarla insanlar sınıflara sığamıyor. geçende bi' arkadaşımız kendi amfisinin videosunu paylaşmıştı burada, bırakın hocayı anlamayı, çıplak gözle adamı neredeyse seçemiyorsunuz bile. kaldı ki soru soracaksınız, tahtayı okuyacaksınız.
bizim hocalarımız derslerde yabancı üniversitelerde ekranlı eğitim var filan derdi onlara özenirdik, şimdi bizim üniversitelerde yakında öğrencileri spor salonlarına doldurup orada 2dk yalandan anlatıp geçecekler. sonra piyasa neden böyle kan ağlıyor, ağlar tabi. işsizliği azaltmak ve ekonomi kalkınsın diye her yere üniversite isimli beton binalar dikersen olacağı bu. ben okurken hukuk okuyan adam yekten zengin olurdu sonra asgari ücretle bize iş başvurur yaptıklarına şahit oldum.

yani; 60-70 bin başarısız. artık bölümden çok okulun ismi önem kazandı, okulun eski mezunları nerede ve birbirine ne kadar ilgi alaka duyuyorlar bunlar önemli. bir de ailenizin çürük elması buysa, yani geri kalanlar iyi bi' kariyer sahibiyse mühendislik yerine -ki bu çevre; işletme iktisat gibi her alana giren bir bölümü yabancı dille okumasını sağlayabilirseniz ona yoğunlaşın, sonra işi torpille verirsiniz orada da yükselir. bu tür iibf bölümleri her olayda hızlıca yönetici olabiliyorlar.

veya da paranız varsa bilkente gönderin, hem iyi ingilizce öğrenmiş olur hem de 5 yıl bol bol sevişir, sonra da ben bilkentliyim diye gezer işi yine ya torpille bulursunuz ya da sizin pzvnk sınıf arkadaşlarının babasının şirketinde işe başlar.

www.youtube.com

Dandik bir üniversitenin dandik bir bölümüne girsin bari de işsizliğin tek hanelere inmesi için bir destek de o olsun

@mete kudur sizin zamanınızda bu kadar insan sınava giriyor muydu?

60-70 binin başarı olup olmaması insanına göre değişir. Eğer sıralaması istediği yere tutuyorsa başarılıdır. Ama o sıralamadaki birisi hayvan gibi çalışırsa mutlaka yükseltir önemli olan çok çalışması.

60-70 bin başarılı değil. vasat, vasat altı bir sıralama. vasat ortalama demek bu arada. ha sonuçta 150 bin, 250 bin 500 bin, 650 binle alan yerler de var onlara göre başarılı diyebiliriz. bundan bi 10 yıl önce bile de 2,5 milyon kişi giriyordu sınava ve 10 bin-15 bin bile 'eehh işte' bir sıralamaydı. tek fark bu kadar fazla devlet ve vakıf üniversitesi, bölüm ve kontenjan yoktu. şimdi bu sıralamalara millet normalde okuyamayacağı bölümleri, okulları okuyor. o yüzden onlara başarılı bize başarısız geliyor. adam o sıralamaya hukuk kazandım diyor halbuki on sene önce önünden geçemezdi gibi gibi.

o sıralamaya anadoludaki üniv.lerde elektrik elektronik makina vs. gelebilir ama bence bu sıralamayla tedde çevre okuayacağına buralarda makina falan okusun bari ama.

yani anadoludaki üniv.lerde makina, inşaat vs. okusun. ya da bilkent-koç-sabancı vs. olmasa bile bi altındaki iyi özellerde ücretli makina elektronik vs. gibi mühendislikler

ya da para varsa bilkentte paralı işletme-iktisat. başka yerde okumasın işletme-iktisatı

60-70 bin başarısız değil öncelikle. Sınav sistemi ÖSS'ye göre çok değişti. Bilmem kaç yıl önce 30 tane fen bilimleri sorusu çözerek mühendis olunabiliyordu. Bunlar bu ülkede en bedavadan mühendislik kazanmış insanlar. 14 fizik, 13 kimya, 13 biyoloji sorusunu yapmak marifet değil. Bugün LYS-2'de 30 fizik, 30 kimya, 30 biyoloji sorusu var. 90 soru çözüp üniversiteye girmek nerede, 30 soru çözüp üniversiteye girmek nerede? Eskiden bir yıl sınava iyi hazırlanan biri rahatlıkla 40-50 bin yapabilirdi. Konular azdı. Bunun kontenjanla ilgisi yok. Sıralama sınav başarısıyla ilgili. Kontenjan artınca adamın sırası öne mi geliyor? Bu sınav sisteminde 60-70 bin kötü değil, tam tersine iyi bir sıralamadır. En iyi olmasa da iyi sayılabilecek üniversitelerde gayet güzel bölümler bulabilir. P.zevenk, çürük elma gibi laflara bir şey demiyorum. 18 yaşında bir adam bu şekilde yönlendirilmez. Siz başarılısınız diye o da başarılı olmak zorunda değil. Hangi mesleğe ilgiliyse onu okusun. Çevreyle makine arasında binlerce fark var. Böyle tercih yapılmaz. Şansınız varsa yan yana oturup üniversite derslerine bakın her bölüm için.

Sınava giren aday sayısıyla başarı sıralamasının ilişkisini açıklıycam şimdi. Mesela 10 sene önce atıyorum 1 milyon kişi girdi. Bunun 10 bin kişisi diyelim ki 90 net yaptı bunların sıralaması 40-50 bin arasında yaş vs. faktörlere göre sıralanacak. Bu sene 2 milyon kişi girdi desek 40 bin kişi 90 net yaptı bunların sıralaması 40-80 bin arasında olacak. 91 net yapan kişi 40 binden yüksek sıralamaya sahip olacak. Sayıları sallamasyon verdim umarım anlaşılmıştır. Yani sınava giren kişi sayısına göre sıralama değişti, eskiden hangi bölüm kaçla almış önemi yok.

öncelikle bazı arkadaşlar kendileri benzer sıralama elde ettikleri için burda başarısız sayısalcı yazından rahatsızlık duymuş olabilirler. tek bir sınav sonucu insanı başarılı ya da başarısız yapmaz. ama gerçekçi olmak gerekirse 60-70 binlik sıralama özellikle 2. defa giren biri için başarılı değil, en fazla ortalama bir sıralamadır. gerisi kendini kandırmak olur. zaten doğru düzgün bir yer gelmediği için bu duyuruyu açmış arkadaş.

60-70 bine özel üniversitede paralı tıp bile okuyamazsın. top okullarda özellikle mühendislikle ilgili hiç bi mühendislik olmaz. koç sabancı olmasa bile bi altındaki iyi özellerde burslu iş yapan mühendislikler olmaz. temel bilim de oku demeyeceğim.

mühendislik adına iş yapmıcak mühendislikler için anca taşradaki iyi mühendislikler de gelir yazabilirsin.
para varsa bazı iyi özellerde paralı iyi mühendislik veya bilkentte paralı işletme-iktisat yaz derim.

ikincisi 10 yıl önce sınava girenle bu yıl sınava girenler arasında milyonlar yok, en fazla birkaç bin kişidir. dolayısıyla 60-70 bin 10 yıl önce kötüyse, ve o zaman bu bölümleri bile yazamıyorsan bu sıralamaya, şimdi vasat yani ortalama bir sonuçtur. ve bu bölümleri kazanabilirsin. bu demek değil ki bu sıralamayı yapan başarısız biridir kardeşinizi tanımıyorum. sadece sınav sonucu başarılı değil, ortalamadır.

sıralama aynı kalsa da okul ve kontenjan yokken bu okullara ve bölümlere giremeyecek kişiler artık bu sıralamayla girebiliyorlar demek. her köşe başında tıp ve hukuk fakültesi, mühendislik ve iibf. sonra neden işsizlik var.

ikincisi 10 ya da 15 yıl önce sınava girmiş kişilere bedavadan mühendislik kazanmışlar demek aymazlıktır.
şimdi her şey çok daha kolay. bakıyorum da bizim zamanımızda okul yokmuş, bölüm yokmuş. sınava giren sayısı da fazlaymış az değil. ayrıca ben 10 yıl önce girmesem de 10 yıl önce de gayet her konu vardı.

şimdi teog diye bir sınav yapıyorlar 17 bin birinci çıkıyor. bizim zamanımızda iyi bir anadolu, fen lisesi kazanmak emek işiydi. şimdi herkes birinci, herkes anadolu lisesinde okuyor, herkes üniversite mezunu.

tek oturum 180 dkda gayet gayet zor sorularımız vardı, herkes full çekemezdi sınavda. sınav birincisinin bile yanlışları olurdu. 60-70 binle sınavı kazanamamış olurdun doğru düzgün tercih yapamazdın. şimdi makina falan seçebiliyorsun.

bence bilkent işletmeye gönderin bir şekilde bilkent muadillerine göre ucuz bir okul.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak böyle bir şey.

"ikincisi 10 yıl önce sınava girenle bu yıl sınava girenler arasında milyonlar yok, en fazla birkaç bin kişidir.

Bakalım öyle miymiş?

2007 ÖSS'ye giren kişi sayısı: 1.615.534

www.osym.gov.tr

2017 YGS'ye giren kişi sayısı: 2 milyon 265 bin 902

www.dogrutercih.com.tr

Aymazlık asıl buna denir. Aradaki fark kabaca 600 bin!

Birkaç bin nerede, 600 bin nerede? Yarım milyondan fazla insandan bahsediyoruz.

Benim sıralamam 60-70 bin değildi. Bu veriye nereden ulaşmış bazı arkadaşlar? Ben sıralamamı milletle karşılaştırıp başarısız denilince bundan rahatsızlık duyacak bir insan değilim çok şükür. Burada insanları yanlış yönlendiriyorsunuz kendi döneminizi dikkate alıp. Size bunu anlatmaya çalışıyoruz.

sayısalcı olup başarısız olmanızı üniversite giriş sınavındaki dereceniz belli etmez. ilk 20 bine girmenize rağmen iğrenç bir sayısalcı da olabilirsiniz. işinizden her türlü nefret ediyor da olabilirsiniz. iyi eğitim verdiğine emin olduğunuz bir tm bölümü bence işinizi görecektir. veya ne bileyim izmir ekonomi - izmir yaşar tarzı okulların endüstri mühendisliği veya endüstri sistemleri mühendisliği tarzı işletmeye daha yakın bölümleri de okunabilir.

ben kimsenin ismini vermedim genel konuştum üstüne alınan neden alındı bir fikrim yok.
dönemle alakası yok bu sıralama her dönemde ortalama bir sıralamadır, başarılı denemez.
dediğim gibi ücretli bile tıp okuyamaz, iyi okulların gözde ve gözde olmayan mühendisliklerini okuyamazsınız. anadolu'da ve özelde ücretli popüler mühendislikler olabilir. dokuz eylül, ege gibi okullarda popüler olmayan mühendislikler olabilir. hedefin bunlarsa başarılı sayılabilir. genel olarak değerlendirdim.

zaten duyuruyu açan arkadaş yazacak doğru düzgün yer bulamadığı için ne yazalım bu çocuğa biz demiş. seçenek çok olsa bu soruyu sormazdı.

evet birkaç bin kişi oluyor. öyle lanse ediliyor ki şimdi 10 milyon kişi giriyormuş, önceden 1 milyon kişi sanki. açılan yeni üniversite, yeni tıp, hukuk, mühendislik ve iibf bölümleri ve yüzde 200 artan kontenjanlara göre 600 bin kişi ne ki?

bakalım 10 sene önce 2007de kaç üniversite, bu üniversitelerde kaç bölüm, kaç kontenjan varmış. özellikle 2008-2009da kurulan çok sayıda hukuk ve tıp fakültesi, bunların 2şer kat kontenjan arttırımıyla 2007deki kontenjan farkları neymiş.

www.osym.gov.tr

dokuman.osym.gov.tr
okulların bölümlerin taban puanları belli. dediğin sıralamaya gelen yerler belli. buralar da pek gözde yerler değil. bunun aksini iddia etmek, kendini kandırmak.

edit: 30 fen sorusu sorulmuyor. 10 yıl önce 60 fen sorusu varmış. tek oturumda 90 tane soramamışlar. sonuçta 5-6 oturumda yapılmıyormuş sınavlar, insanların hayatı 180 dakikaya bağlıymış. bizim zamanımızda 45 fen bilimleri, 45 mat, 45 türkçe, 45 sosyaldi. 180 soru 180 dk

Cevap vermeyecektim ama bu kadar tutarsız cevapları görünce dayanamıyorum. Ben 30 soru kısmını LYS-2 için örnek verdim. ÖSS'deki Fen Bilimleri 1 testinin karşılığı, YGS'deki Fen Bilimleri testidir. ÖSS'deki Fen Bilimleri 1 testi 30 soru, YGS'deki Fen Bilimleri testi 40 soru. Eski sisteme göre fen bilimlerinden toplam 60 soru çözülüyordu (Fen Bilimleri 1 ve Fen Bilimleri 2 testleri). Bugünkü sistemde fen bilimlerinden 40 (YGS) + 90 (LYS) = 130 soru çözülüyor. Ne yapalım, tek oturumda bu kadar sorabiliyoruz demek bir bahane değil. Eskiden daha az soru çözülerek üniversiteye giriliyordu. Bunu anlamak çok zor değil. 130, 60'ın iki katından daha fazla. Üniversite kazanmak isteyen adamın daha çok çalışması gerekiyor artık. Hedefi olan adamın kontenjanlarla işi yok. İyi üniversitelerin sıralaması çok değişmez. ÖSS'nin 180 soru 180 dakika olması bir kıstas olamaz. YGS de 160 soru 160 dakika ona bakarsan. Bugün de insanların hayatı 160 dakikada belirleniyor. YGS'de patlayan adam LYS'de de bir şey yapamıyor. 45 matematik sorusu ne ki? Şu anda LYS-1'de 50 matematik ve 30 geometri olmak üzere 80 soru var. Eskiden sistemin daha zor olduğunu hala nasıl iddia ediyorsunuz anlamak mümkün değil.

Arada 600 bin fark var dedim. Hala birkaç bin kişilik fark var deniyor.

acaba yeni açılan o kadar üniversitenin, hem devlet hem özel, o kadar bölümün özellikle tıp ve hukuk ve özellikle tıp ve hukuk bölümlerinin ve bilumum bütün bölümlerin nerdeyse 2 katı artan kontenjanları hiç incelendi mi?

en baba okulların en baba bölümlerinin sıralamaları bile düştü. tamam top okul ve bölümlerin sıralaması düşse de genelde tercih edilirler, sıralama bellidir ama normalde devlette ve özelde tıp ve hukuk kazanamayacak öğrenci bu sayede doktor ve avukat olabiliyor. artan 2 katı kontenjanlar sayesinde insanlar sayısalda tıp ve eada hukuka yönelince mühendislik ve siyasal bilimlerin de puanı düştü en iyi okullarda.

bütün bunlara rağmen ee bi zahmet çalışsın 2 soru çözsün insanlar.

90 soru sorulunca sanki hepsini çözüyor adamlar ya da çözmek zorunda. şimdi alan kısıtlaması da kalktı. sayısalcı hukuk, siyasal seçebiliyor. aynı anda tıp ve hukuk yazabiliyor. eskiden böyle bir olay yok. şimdi mf ve tm diye 3-4 tane puan türüne ayırmışlar. adam seçeceği bölüme göre yapıyor. tıp seçecek birinin bütün fizik sorularını yapmasına gerek kalmıyor, biyolojiye ağırlık vermesi gerek. ay da mühendis biyolojiden ziyade fizik yapmalı gibi. bunlar hep avantaj.

eski sistemdeki gibi insanları 120-180 dkya mahkum etmektense birkaç oturumda yapmak çok daha avantajlı. adamlar sınava gire çıka psikolojik olarak avantaj elde ediyor. birinde aksilik yaşasa diğerinde yaşamıyor. şimdi teog ve üniversite sınavı sistemi öncekine göre çok avantajlı. zaten sınav kazanmak diye bir şey yok. belli okul ve bölümleri kazanmak diye bir şey var. yoksa şimdi adını soyadını yazıp versen yerleşirsin bir yere.

eskiden tıp hukuk gibi direkt meslek veren bölümlere ücretsiz girmek zordu, şimdi kontenjanlar artınca millet havadan girmeye başladı. bak 2007de odtü ulusların sıralaması 1700lerdeymiş, şimdi 11000lerde iyi okullarda bile nasıl düşmüş.

ayrıca ygsye 600 bin kişinin girmesi bir şey ifade etmez, lys asıl belirleyici aöf bile ygsden almayacakmış artık ki. o kadar kontenjan artışına 3 milyon kişi fazla girse anca.

Yerim onu ya, çocukcağız haklı. Ergenlerle baş etmek ve onlara bir şeyleri sevdirmek gerçekten çok zor; kolaylıklar diliyorum.

Yanlış bulduğu sisteme karşı çıkabilmesi ve söz hakkına sahip olabilmesi için iyi bir üniversitede okuması gerektiğini, iyi bir üniversite için de bu seneden itibaren sıkı bir şekilde çalışması gerektiğini ciddi şekilde anlatan motive konuşmaları yapmanız lazım. Ne şaka ne bağırma; alıp karşınıza çok ciddi bir şekilde konuşun ve bu konuşmayı tekrarlamak istemediğinizi söyleyin.

Yurt dışında bir üniversite fikri de motive edebilir yavrumuzu. Eğitim sistemini beğendiği bir okulda okuma ve istediği mesleği edinme düşüncesi onu gaza getirebilir. Hatta oturun, birlikte araştırın okulları ki somutlaşsın bir şeyler kafasında. Hedefler belirleyin.

biz insanoğlu olarak bugünlere hep ''uyum sağlayarak'' geldik. uyum sağlayamayanların soyu tükendi.

arabesk rap dinleyenlerle arkadaş olsun demiyorum. burdaki uyum, idare etmek anlamında. yaşadığımız sisteme uyum sağlamak, en azından anlayıp ona göre davranmak...

öncelikle çocuğun önüne bi hedef koymak gerekiyor, ne yapmak istiyor, ne olmak istiyor? sonra buna yönelik motive etmek gerekiyor, ''okulun saçma olduğunun ben de farkındayım ama bu hedefin için bu bu bu yollardan geçmen lazım'' demek gerekiyor.

biraz da normal ergen siniri var tabi, ben de ergen iken böyleydim sonra geçti.

temelde kardeşiniz çok haklı ama bu haklılığını çok akıllıca kullanıyor. öncelikle yazacaklarım için özür dilerim yanlış düşünmüş de olabilirim.

bence okula gitmek istemediği için dışarıdan bakıldığında onu haklı gösterecek gerekçeleri size sıralamış ki çok da bir şey diyemeyin. okula gitmemesinin altında saydıklarınızın dışında bir sebep yatıyor olma ihtimali çok yüksek. neden mi böyle düşünüyorum?

1. "arkadaşım yok" -> bilerek edinmiyor olabilir çünkü okuldaki bütün öğrenciler birebir aynı değil. istese arkadaş bulur.
2. "öğretmenler sıkıcı" -> en kötü okulda bile işini düzgün yapan, öğrencilerini anlayan öğretmenler var.
3. "dersler zor" -> bunun sebebi kardeşinizin muhtemelen derslerle hiç ilgilenmemesi.
.
.
. böyle böyle devam ediyor. dediğim gibi özünde bunlar haklı sebepler ama kardeşiniz sistemli bir şekilde uyum sağlamayı reddediyor. şöyle örnek vereyim kardeşinizin okula gitmek istememesini bir hastalık olarak değerlendirirsek söylediği şeyler sonuç aslında. asıl sebep değil. asıl sebep annenizin sert olması ve kardeşinizin buna tepki geliştirmek için okulu bahane etmesi olabilir. ya da okulun onun için bir basamak olduğunu görmeyi reddediyor olabilir.

çaresi için haddim olmayarak bir kaç şey söyleyeceğim. kardeşinizin özellikle bu yaşlarda uyum sağlamayı öğrenmesi lazım. iş hayatında da istemediği süreçler yaşayacak. yine sabahın köründe kalkacak, patronundan tiksinecek, iş arkadaşlarını sevmeyecek vs. vs.
peki bununla nasıl baş edecek. bir amaç edinerek. okul hayat amacı değildir sadece bir basamaktır. kardeşinizin "bir şey olmayı" istemesi gerekiyor. bir meslek, bir uzmanlık alanı, bir kariyer... bütün bunlar için okul bir basamak. örneğin avukat olmak isteyen bir öğrenci o okulu bir şekilde bitirmesi gerektiğini biliyor ve ona göre uyum sağlıyor. yoksa hangimiz ya da kaçımız her gün büyük mutlulukla gittik okula?

üstteki cevaplara katılmakla birlikte, psikiyatr falan biraz ağır bir tercih değil mi? kardeşinin sorunu ergenlik, çok problemli dönemlerde belki psikolog ok olabilir ama psikiyatra da gerek yok gibi.

sorunun çözümü için @fragile ladye yakın bir şeyler söyleyeceğim. alıp karşınıza normal konuşmanız lazım. bak canım hayat bu şekil, bu ülkenin insanları da bu şekil. sana hayatta iki üç seçenek kalıyor diyeceksiniz, 1 bu liseyi deliler gibi kasarak okuyup bursunu mursunu alıp basıp yurt dışına gitmek, 2 bu lisenin altını üstüne getirerek okuyup boğaziçi gibi nefret etmeyeceği tarzda insanlar olan bir üniversiteye gitmek 3 lisede normal rahatlıkta olup hayatta iyi olduğu ve üniversite hayatının sıradan geçmesini kaldırabilecek bir ilgi alanı bulmak, mesela spor olabilir, dikiş olabilir, müzik olabilir. ilgi alanıyla hayatını kazanan çok insan var. bilgisayar oyunu seviyorsa twitch kanalı açsın, yok müzik seviyorsa çelloya başlasın şan dersi alsın, el becerisi iyiyse seramik gibi, serigrafi gibi bin tane el işi cinsi var. edebiyata merağı varsa yazsın mesela, diziye filme merağı varsa bu işi ciddiye alsın belki sinema televizyon okur?

ilkokula başladığı günden üniversiteden mezun olduğu güne kadar her erken kalktığı sabahta küfür etmiş, derslerde uyumuş biri olarak 14 yaşındaki halini çok iyi anlıyorum. ve ben öğretimi ve akademiyi seven bir insanım ona rağmen böyle geçti hayatım. her sabah işe giderken de aynı şekilde söyleniyorum. ama ne yaptım 25 yaşından sonra yapabileceğim ve yapmak istediğim bir el işi buldum, bundan sonraki hayatımda o yönde para kazanmak için de planlarımı ona göre yapıyorum.

Alıp karşıma konuştum,

Denemediğimiz hafta sonu kursu kalmadı
(Hepsinden 3 ayda sıkıldı)

Mesleki bir hedefi var,

İnsanlara karşı önyargılı ama aslında ırkçılığa, kişileri noksanlıkları yüzünden ezmeye vs karşı da biri. Buna rağmen sevemiyor okul arkadaşlarını.

Dersleri çok iyiydi 2 yıla kadar fakat şimdi ortalama bir öğrenci. Olsun, bu sıkıntı değil.

Anlıyor salak değil, haklı olduğumun farkında da ama dayanamıyorum, sıkılıyorum diyor.

Gerçekten kendine ait bir görüşü var ve bu görüş dışında geri kalan herkes gerizekalı.

-okula sabah kalkıp gidicem
-sonra işe de sabah kalkıp gidicem
-sonra hep bir şeyler alıp onların ödemesini yapmam gerekicek
-ben böyle hayat istemiyorum, ben böyle aptal insanlarla yaşamak istemiyorum

Ya çok zeki ya da çok tembel ve sorunlu biri :) ayırt edebilmem laZım işin özü

Çocuk esasen çok haklı tabii de neyse. Benim aklıma başka bir şey geldi. Sanki hasta olmayı göze almaz böyle bir şey yüzünden. Daha geçerli nedenleri olmalı. Asla korkutmak niyetinde değilim ama okulda tacize uğruyor olabilir veya kendisini çok rahatsız edecek bir şey yaşıyor ve size söyleyemiyor olabilir. Bence acilen bir psikologla görüşmekte fayda vad. Şu dönem malum çocukların başlarına gelenler, iyi gözlemleyin.

Muhtemelen gerçekten etrafındaki salaklıkların farkında olan bir çocuk. Yukarıda yazdığım da muhtemelen geçerli değil ama yine de aklınızda bulunsun.

-neden arkadaş edinemiyorsun?
+arabesk rap dibleyip hayvan gibi makyaj yaparak tek konuştukları konu erkekler olan insanlarla arkadaş olamam.
-bilgi ve zeka düzeyin o insanlarla aynı olduğu için onlarla aynı liseye gidiyorsun. daha elit konuları konuşan kişiler daha iyi liselerde okuyor. üniversite'de de aynı problemle karşılaşmak istemiyorsan okula gitmeli, çalışıp iyi bir bölüm kazanmalısın. yoksa çevrendeki tüm insanlar ömrün boyunca bu lisedeki insanlar gibi olacak.

Ahahah hepsini denedim yahu @cek valla bak yok ama ayrıca okulu da öyle çok kötü okul değil üstelik arkadaş olması gerektiğini onlardan bir şeyler öğrenebileceğini kendisini kaf dağlarında görmemeleri gerektiğini de diyorum olmuyor.

Taciz olayını sanmıyrum, her şeyini paylaşır benimle. Ayrıca açık açık sorup konuşuyorum da.

yasal bir zorunluluk olduğundan bahsedin bence. okula gitmek istemiyor olabilirsin ama zorunlu eğitim nedeniyle seni okula göndermek zorundayız yoksa ağır para ve hapis cezaları var vs diye biraz korkutun.

büyük ihtimalle okulda kardeşinize gıcıklık yapan bir grup var. size söylemeyi gururuna yediremediği bir sebepten onları karşısına almış ve sürekli tacizlerine maruz kalıyor olabilir. beni ortaokulda sürekli gelip durduk yere arkamdan hızlıca itip düşürmeye çalışan gerizekalı bir kız vardı mesela, diğerleri de sonradan geldiğim için dışlıyordu o yüzden okula gitmek istemiyordum. lisede de arkadaşlarının eski sevgilisiyle çıkmaya başladığım için bir sınıf sürekli karşıma çıkıp laf sokuyor, çelme takıyor saçma sapan şeyler yapıyordu vs. 10 seneden fazla geçti hala nefret ediyorum ortaokul ve liseyi düşününce.

Başka okul olayını es geçiyorum çünkü her canı sıkıldığında "okul değiştirebilirim" psikolojisine girsin istemiyorum.

Okuduğu okul zaten hedefindeki meslekle alakalı bir okul, bile isteye tercih etti. Onu da es geçiyoruz.

Okulda gıcıklık olabilen bir durum olduğunu sanmıyorum, olsa söyler. Kafa dengi kimse yokmuş.

Bunlar hep mazaret gibi.
Dışa dönük biri, çok rahat.
Aslında arkadaşı var "canım sıkılmasın diye arkadaşlık ediyorum" diyor.
O konuda şımarıklık yapıyor.

Ben istiyorum ki her istediğine anında ulaşamadan, emek vererek sahip olsun.

Yoksa okul değiştirmek dert değil.
İnsanlara karşı önyargısını kırabilse biraz ısınabilir.

O noktada sıkıştım ben.
Okulu gerçekten iyi bir okul.
Öğretmenler disiplin delisi değil,
Dersten çok karakteriniz önemli diyen bir öğretmenim olmadı benim ama onun var. Bunun büyük lüks olduğunu bile söyledim, anlıyor hak veriyor ama sıkıntı yapıyor!

Ben de haliyle deliriyorum :)

18 yaşıma gelince ayrı eve çıkacağım ergenliklerinde cevaplar alıyoruz :D

söylediği şeyler ergen bahaneleri ama okula gitmek istememesinin asıl sebebinin başka bir şey olduğunu düşünüyorum ben de. Kardeşiniz belki sosyalfobiktir sizin yanınızda ne olduğundan ziyade başkalarının yanında nasıl olduğuna bakın. Sosyalfobikse insanların arasında rezil olucam, aşağılayacaklar küçük düşücem diye insanların arasında aşırı kaygılıdır. Bunun neden kaynaklandığını tam bilmediği için ifade edemiyordur ve başka durumlara yansıtıyordur, yani herkes çok aptal gibi.

Ya da bullying dediğimiz akran zorbalığına maruz kalıyor olabilir hemcins ya da karşı cins tarafından fark etmez, bu yaşlarda görülebilir. Bunları araştırın. Özellikle bu konular üstünde çalışan çocuk ve ergen psikologuna gösterin, çözün bu konuyu mutlaka. Duruma göre okul değişikliği de iyi gelebilir, bazen frekanslar uymuyor cidden ama okul kavramından ziyade ortamla ilgili bir durum olduğunu düşünüyorum.

ya ilgiyle okudum öncelikle yazılanları ve cevapları. çok benzer bir dönemim oldu açıkçası ve bizde de anne dersler konusunda über katı, baba pamuk, bir de sizin gibi bir ablam vardı ama başka şehirde okuduğundan o kadar yanımda değildi. ama benim bu dönemim çok kısa sürdü bu arada.
anlatmadan önce şunu sormak istiyorum, okula gitmeyecekse ne yapmayı düşünüyormuş?

gidin bogazici'ni vs gezdirin cocuga. ya da yurtdısı imkanı varsa yazın öyle bişiyler yapın.
üniversite konusunda gazlayın biraz, daha kalıplardan bagımsız. ne istedigini bulabilecegi, isterse bol bol uzatabileceginden falan bahsedin. bunlar icin simdi dişini sıkması konusunda ikna olması lazım vs.

hahah, planını ben de merak ettim. kimsenin bu düzene bayıldığı yok ama yaşamak için maalesef uyum sağlamak zorunda en idealist insan bile. :)

Planı şöyle ki; çok iyi bir yazılımcı olup oyun vs haZırlayacakmış. Çok isterse yurtdışına imkanlar dahilinde gidebileceğini de biliyor.

Arada otopsi uzmanı olmak istiyorum ama çok yüksek puan diyor :) öncesinde veteriner olmak istiyordu.

Mesela gitar dersi almak istedi 2 ay gitti sıkıldı, resim dersi istedi 4 ay gitti sıkıldı, yüzmek istedi 2-3 ay gitti sıkıldı.

Hep böyle :)

ben sizin yerinizde olsam "ne halin varsa gör" temalı tehdit yolunu seçerdim ama ne kadar başarılı bir yöntem onu bilmiyorum :)

biraz açayım. sanki sizden gördüğü ilgi kardeşinizin hoşuna gidiyor gibi geldi bana. kendisi bunun böyle olduğunun farkında değil tabi. istiyor ki "ben x bi karar aldım ve bu tamamen benim hayatımla ilgili bir karar, kimse de karışamaz."

buradaki x "saçını mora boyatmak" ya da "dövme yaptırmak" gibi masum şeyler de olabilirdi. sizin talihsizliğinize "okula gitmemek" olmuş. (bisürü kursa gidip bırakması da bunun göstergesi. "bir karar alırım ve istersem de bu kararımdan vazgeçerim kime ne" demenin bir yolu bu.) yani demeye çalıştığım, burada da konu okula gitmek istememesi değil. kararını kabul ettirme çabası. ergenlik döneminde hep bir birey olma, herkesten farklı olma, kendi kararlarını alma modunda oluyor ya insan. siz onun üzerine düşerek ve "tatlım ama gitmezsen geleceğin iğrenç olur, hem neden istemiyorsun ki" cümleleriyle onu bu kararından vazgeçiremediyseniz bu bildiğin saf bir inata dönüşmüş. eminim o da biliyor liseye ve üniversiteye gitmezse ileriki hayatının bok gibi olacağını ama bu kadar süredir okula gitmemekte ısrar etmişken ve siz onu hep zorla okula göndermişken, şimdi bu kararından dönüp "taam ya düşündüm de siz haklıydınız. özür dilerim." demeyi gururuna yediremiyor. istiyor ki "okula gitmek" onun kararı olsun. sizin değil.

kendimden örnek vericem. o yaşlarda "ben bir şeyi istemiyorsam yapmam, kendi hayatımla ilgili neyin doğru olduğunu ben zaten biliyorum ve kimse de buna karışamaz" modundaydım ve inanın tatlı dille ya da zorla bana hiçbir şey yaptıramazlardı. berbat bir ergendim. nasıl çözdük derseniz, bilmiyorum cidden çok zor bir yıldı (13 yaş). her gün ama her gün evde bağırışlar kavgalar. sonra lisede (14 yaş) istanbulu kazanıp yatılı okumaya başladım. çok iyi geldi. inanılmaz sakinleştirdi. bunun en büyük sebebinin ailemden gelen "benim kızım büyümüş de tek başına yaşıyor, kendi kararlarını kendisi alıyor" yaklaşımı olduğunu düşünüyorum. kendi kendime dedim ki "heeh sonunda anladılar kendi hayatımla tek başıma başa çıkabileceğimi." ve onlara karşı çok daha ılımlı olmaya başladım. mesela annem "her ne istiyorsan yapabilirsin, ama bana her zaman ne yaptığını söyle. ben sana güveniyorum yanlış bir şey yapmazsın zaten" dedi beni liseye yollarken. ben de annemin güvenini sarsmamak için aptal bişi yapmak aklıma gelse de yapmadım. atıyorum sabaha kadar sahilde içki içebilirdim, yapan arkadaşlarım vardı. ama biliyordum ki yapmak da yapmamak da benim kararım. yani "içmek istiyorum ama annem izin vermez" değil "içmek istiyorum ama şimdi başıma bişi gelir ya boşver" diye içmedim. anlatabiliyor muyum?

kardeşinize gelecek olursam, o da "okula gitmek zorundayım çünkü herkes öyle diyor" düşüncesinde şu an ve bunu bir şekilde "okula gitmem lazım çünkü ileriki hayatımda yapmak istediğim şeyler için bu gerekli" ye dönüşmesi gerekiyor. ve bunu kendisi bulmalı, sizin söylemenizle olmaz. şimdi çok uç bir fikir belki ve bisürü insan bana katılmayabilir, ancak bence ailecek onunla konuşun ve canı nasıl isterse öyle yapabileceğini söyleyin. "madem bu kadar okumak istemiyorsan okuma. okuldan kaydını YARIN gidip aldıralım. zaten sen akıllı bir kızsın, kendi başına da istediğin şeyleri başaracağına ve güzel bir hayat kuracağına inanıyoruz." diyin. biraz tutuşabilir mesela bu cümleyi duyduktan sonra. yarın okuldan kaydının alınması ve bir daha hiç okula gidemeyecek olmak bence onun istediği şey değil. tepkisini ölçün böyle diyerek. bakalım ne diyor. bakarsınız "yok yeaa o kadar da değil" falan der. eğer soğukkanlılıkla "tamam alın kaydımı" dese de almayın tabi :) aldık dersiniz. bi süre gitmeyiversin okula. ama gitmediği zaman ne yapıyor, bu kararından pişman mı vs bunu gözlemleyin. çok emin olmamakla beraber şuna inanıyorum, zaten kendisi gelip "ben artık okula dönmek istiyorum" diyecektir.

bir psikoloğa gidip "durum böyle, biz neler yapabiliriz" diye sorabilirsiniz bir de. ama kardeşinizi götürmeyin bana kalırsa.

(bkz: kendini satmak)

belirtilmese de anlamı şudur.
kendini çaktırmadan ya da bilerek övüp, başkasını çaktırmadan ya da bariz kötülemek.

örnek:
patron: bu işi daha iyi yapın geçen seferkinden.
x kişisi: bakiyim şu işe... Hmmm.. bunu kim yaptıysa hiçö
bir şey bilmiyormuş, stajyere mi yaptırdınız bunu(yalan biliyor y kişisinin işi), şundan anlamıyor, bundan anlamıyor, ek olarak burası hatalı, şurası götüme benzemiş, ama bana yollayın, şurasını düzeltiyim, burasını şaha kaldırayım, hallederim bunu 3-4 saatte(10 dakkalık iş).

türkiye şartlarında bahsedilen kendini satmak bu.

Diğer deyişi de kendini pazarlamak,
Kurnaz'ın dediği gibi, kendini övmek, öne çıkarmak.

popüler olmanı, olumlu anlamda dikkat çekmeni sağlayacak yetenek, bilgi ve özelliklerinin reklamını yapmak. bu sayede iş hayatında, kadın/erkek etkileme olaylarında vs. vs. vs. başarılı olup yükselme potansiyeli olarak kastedilir, kullanılır, o bağlamda lafı geçer büyük oranda günlük hayatta bu deyim.

genelde özel uçak kiralıyorlarmış(özellikle büyük takımlar)

gs fb bjk ve ts tüm deplasmanlara özel uçak kiralayarak gidiyor. tarifeli uçak hiçbir şekilde kullanmıyorlar. zaman zaman diğer kulüpler de uçak kiralıyor ama hep değil. ama bu 4 takım yurtiçi, yurtdışı tüm deplasmanlara özel uçakla gidiyorlar. kesin bilgi.

kiraladığı bir uçak derken, türk hava yollarından charter olarak uçak kiralıyorlar. yani uçak thy'ye ait ama onlara özel sefer yapıyor.

Mersin İdmanyurdu'nu deplasmanda 1-0 yenen sarı-kırmızılı takımı havalimanında taraftarlar karşıladı Spor Toto Süper Lig'de deplasmanda Mersin İdmanyurdu'nu 1-0 yenen Galatasaray, THY'nin tarifeli uçağı ile İstanbul'a geldi.Galatasaray kafilesini, sarı-kırmızılı taraftarlar Atatürk Havalimanı'nda coşkuyla karşıladı.Elde edilen galibiyetten dolayı mutluluk yaşan taraftarlar, havalimanı çıkışında takımlarına tezahürat yaparak, destek verdi. Taraftarlar, futbolcularla hatıra fotoğrafları çekildi.


13 mayıs 2015 haberi

avrupa deplasmanlarindan galibiyetle donen turk takimlarinin videolarina bak youtube'dan, normal halka acik ucakla geliyorlar diye hatirliyorum millet de kameraya cekiyor

o uçaklarda kameraya çekenler takım kafilesiyle seyahat eden gazeteciler, malzemeciler vs. oluyor. halka açık uçakla gelmiyorlar.

Bildiğim kadarıyla taşınma işleri sırasında dolap çok hareket ettirildiğinden çalıştırmadan önce gazının oturması için bir süre bekleyin derler. Ancak sizde öyle bir durum yok sanırım. Sürükleyerek getir-götür işlemi yapılacağından gazın oturması diye bir durum olmaz diye düşünmekteyim.

fişi çektikten sonra diye bi kural yok taşındıktan sonra diye bi kural var o da yatay taşınma durumunda mutfagğın içinde süryerek götürceksen sıkıntı olmaz. yok yatırıp taşıcaksan evet bekle.

elektrik kesilse 10 dk sonra gelse de aynısı olmayacak mı? salla.

hayır değil

By muhabbeti kıroca da ahmet özkan AÖ yani initials olayı uzun zamandır kullanılan bir şey diye viliyorum. HRN değil tabi kastettiğim :)

@mistreated

baş harflerin kısaltmasından bahsetmiyorum.
direkt adının içindeki sesli harfleri çıkarıp sessiz harfleri bırakanlardan bahsediyorum.

İsim kısaltmayı önceden aramalarda bulunmamak için yapıyorlardı, şimdi o özellik geldi işlevselliği kalmadı tabi.

değil

by kıroca ama

tabii ki ikisi de kıroca.

Kıro Kürtçe'de "erkek çocuğu" demek, ama ne demek istediğinizi anladım, bence de görgüsüzlük.

Ad ve soyadın baş harflerinin kullanılması ise tabi ki normaldir ve pratikliktir.

"By" da çok fenaymış. Herhalde anlamını, kullanım yerini yanlış biliyorlar. İsimden/imzadan önce yazılan/yazılması uygun olan bir kelime diye düşünüyor olabilirler.

bence de kıroca.

beats by dapoet

oha benim bazi yerlerde kullandigim nickim bu sekilde kisaltma "cmylmz" gibi... kıro muyum lan ben simdi :(

adam nick demiyor, mail imzası diyor.

izin hakkı olmadığı halde izin kullanmış olabilir.

cek +1 avans da almış olabilir bi de. Büyük firmalarda hakkınız kalmaz gerekçesiz değildir kesinlikle.

izin hakkı olmadığı halde 1 gün izin aldı ancak bir sonraki hafta ekstra 1 gün fazladan çalıştı. avans da almadı gerçekten.

tek araba için pek mümkün olmayabilir. ancak araç filonuzun olduğu ve araçların günde 10 saat şehir içinde gezecek olduğu durumda bulunabilir diye düşünüyorum.

örnek: araba kiralama şirketleri'nin arabaları. arabayı kiralayan kişi yoğun olarak kullanıyor. dolayısı ile her gün yoğun kullanılıyor.

sadece diploma, transkript, birkaç fotokopileri, varsa dil belgesi ve nüfus cüzdanı gerekiyor. bir daha muayane olmak, boy kilo ölçümü falan yok.

not: çıkan yeri beğenmediğin için şimdi gitmesen bile eninde sonunda oraya gideceğini unutma. tekrardan kuraya girmiyorsun.

@cek teşekkür ederim, fazla uğraştırmayacaklarına sevindim.

edit:sadece 2 adet yüksek lisans diploma fotokopisi istediler, form doldurttular o kadar.

kart numarasına internetten eft ile gönderebilirsin.

enpara hesabi ac. eft icin ucret de odemezsin.

bankamatiklerin bir kısmı para üstü veriyor.
banka şubesinden para üstü veren bankamatikleri olup olmadığını öğrenebilirsin.

Nuvo'dan şimdi baktım, eft ile sadece iban ve hesap numarasına gönderebiliyorum. Enpara'da kredi kartı numarasına gönder diye bir seçenek mi var?

Bütün bankaların internet şubelerinde kredi kartı ödeme seçeneği vardır. Ödemeler/Kredi kartı, Kredi kartı/Başka banka kredi kartı ödeme, Eft/Kredi kartına gibi seçeneklerden biri olmalı.

var tek seferde tüm borcunu ödemek.

+ 1 neyehbe int şubesine gir başka banka kk borcu ödeme yap

@neyehbe sanırım dediğinizi arıyordum. teşekkürler çok iyi oldu.

iş saatinde gideceksen, servisleri var aslında onları kullansan daha rahat gidersin. diğer türlü biraz sıkıntılı. gebze harem dolmuşları ile gebze'ye kadar gitmen gerek. tavsiyem gebze harem dolmuşlarına tuzla'dan binmen. yoksa oraya kadar çok yavaş geliyorlar.
gebze'den de taksi ile gitmen gerek. 10-15 lira falan tutar sanırım. gebze'de taksiler biraz pahalı.

üsküdar-harem
harem-gebze minibüsleri

cek +1

hepsini c işaretlersen bile 20 alırsın. şimdi 30 alıyorsan 1 haftalık çalışmanın hiçbir anlamı olmaz. üzgünüm.

git yarın bi kitapçıya yds çalışma kitabı al. en azından neyin ne olduğunu öğrenirsin de 5-10 soru oradan kazanırsın. 1 haftada kek bi şey yok. okuduğunu anlama ve kelime bilgisini ölçen bir sınav. okuduğundan anladığın kadar puan alırsın.

otopark parası 10 yetele dir

ayrıca trafik cezası da gelecek.

trafik cezasından haberim var

senin örneğinden başlayarak biraz kötü bir senaryo oluşturalım:

10 bin dolar ve 20 kaldıraçla girdin diyelim. 200 bin dolar yani. o ara dolar 2.8. sonra dolar 2.65'e kadar düştü sonra sürekli artarak 3 oldu. 2.65 e düşünce senin paran sıfırlanmış oldu (%5 düşüş 20 kaldıraçla seni %100 etkiledi). dolayısı ile 2.65'ten sonra 3 değil 5 bile olsa senin paran gitmiş oluyor.

ek bilgi: türkiyede forexte işlem yapanların %80i kaybediyor. kaldıraçlı forex kumardır. ayrıca olmayan bir parayla işlem yaptığını ve forex şirketi zarar ettiği takdirde fiziki olarak zaten var olmayan o parayı vermemek için elinden geleni yapacağını unutma.

özet: forex pişmanlıktır.

sorduğun soru aslında güzel.

Ama ilk kez forexe giriyorsan kastettiğin hareketlenmelerin olduğu dönemi veya anı kestirmen çok zor.

dOLARI Etkileyecek ekonomik verilerin açıklanma anında,ya da usd/"try" işlemi yaptıysan ilgili ülkede

çok büyük çaplı bir olayın olduğunu/olacağını senin daha önceden ya da en erken sürede öğrenebilmen lazım.

Bu olaylar mesela;

*önemli bir siyasi ya da ekonomik figürün hastaneye kaldırılması (merkez bankası başkanı gibi,ya da akp'nin ağır topları)

*Büyük şehirlerde terörist saldırı.

*beklenmedik bir sınır gerginliği

*genel seçim sonuçlarının açıklanması

gibi şeyler olabilir.


Sadece böyle olayları kovalayıp 2 haftada bir kaç kez ya da ayda 4-5 işlemi geçmeyen kişiler sürekli kazanabiliyor.

yoksa en baba analistin bile çok feci taklaya geldiğini gördüm ben.

özellikle olumlu gelmesi beklenen ekonomik verilerden önce diğer arkadaşların örnek verdiği "keriz silkeleme" olayı çok oluyor,onlara da dikkatli "zarar durdur" hamleleriyle önlem alabilirsin. 10k buhar olacağına 2k buhar olur ama sonraki sıçramadan zaten dediğin gibi çok yüksek para kazanırsın.


ben mesela forexe sadece 6 ay önce başladım,bir kaç keriz silkemeye yakalandım 600 dolarcığım oldu 300 dolar.

Seçimden önceki cuma tüm kalan parayla dolar aldım sadece 0.3 ya da 0.2 kaldıraçla.

8 Haziranda 2000$ görünüyordu bakiyede,aldım kaçtım.

biraz da şu son 20 gün biraz kaldırdık bir şeyler,koalisyonun kurulmicağı çok belli olunca.

forex çok zor bir şey değil,sadece takip etmen lazım ne oluyor ne bitiyor. ben öğrenci adamım ama senelik giderimi çıkardım,şimdi ellerimi ovuşturup 1 kasım seçimlerini bekliyorum.

Eğer çok acelen yoksa orta ve uzun vadede (6 ay 1 yıl)

usd/try den iyi paralar kaldırılır,ben bütçeme göre kazandığımı belirttim örnek olsun diye.

özetle:siyasi gelişmeler daha kestirilebilir sonuçlar veriyor.

bu arada ekşide şu başlığı bir oku.

Yüklü parayla forex yapanlar yüzbinler hatta milyonlar kaldırdı saddce 15 dakikada.


(bkz: 17 ağustos 2015 akp'nin yaptığı manipülasyon)

BU MESAJ BİR YATIRIM TAVSİYESİ DEĞİLDİR. MESAJIN OKUNMASI VE HERHANGİ BİR ENSTRÜMANA YATIRIM YAPILMASI DURUMUNDA SORUMLULUK KABUL ETMİYORUM.

bu ne demek oluyor? ben şimdi bu arkadaş dedi diye yatırım yaptım ve kaybettim. sorumlusu hayirsiz nickli arkadaştır diyip dava edip kazanıyor muyum noluyo yani?

tamam da bunun cezasını kim nasıl veriyor? şimdi ben dedim ki dolar yükselecek dolar alın. yani tavsiye verdim. beni kim şikayet ediyo nasıl oluyor bu iş?

maalesef yok. bu dönem başlayacak olan bir yüksek lisans programın kayıt olmalıydınız ama sanırım çok geç.

hayırlı tezkereler

www.mpi.gov.tr

kaç bilmişsin kontrol et işte şuradan.
www.millipiyango.gov.tr

www.millipiyango.gov.tr

ilk defa oynadığın belli. milli piyango değil bu. 6 numara çekiliyor sadece o numaralara göre kontrol ediyorsun elindeki bileti. sorgu olayına gerek yok yani.

çok yanlış anlamışım olayı ben evet. yardımcı olanlara teşekkürler.
not: hüsran :(

çift anadalda iki diploma da birbirinden bağımsız olarak verilir. yani birini okudu bitirdi tekrar üniversite sınavına girdi diğer okulu okudu bitirdi gibi olur. dolayısı ile birebir hukuk okuyanla aynı diploması olur.

Lisans okurken benim de önümde çift anadal yapma fırsatı vardı o zamanlar araştırmıştım ama sonrasında yan dal yapmaya karar verip yan dal yapmıştım. Hatırladığım kadarıyla yazacağım o yüzden. Ama çift adanal yapan yazarsa ona güven.

Bildiğim kadarıyla çift anadal yapınca direk olarak alman gereken diplomayı alıyorsun. O yüzden yukarda bahsettiğin sorunlar olacağını sanmıyorum. Ama benim okulumda ve fakültemde çift anadalı öyle her bölüme açmıyorlardı. Sonuçta yine ders yükün yoğun ve çok oluyor ama birebir aynı dersleri toplamda vermediğin bazı derslerden muaf olduğun durumlar oluyor. O yüzden mezun olduktan sonraki saygınlığınudirek ilgili bölümden öğrenmesini tavsiye ederim hukuk olduğu için. Ancak bir sorun olacağını sanmıyorum bildiğin diploma alacaktır fakülte açıp uygun gördüyse.

Çift anadalda her iki bölümün de diploması verilir.

Esas dalı nedir, onu merak ettim.

hukukla tipta cift anadal yapilmiyor sanirim.

Universitenin kultur univ. olma ihtimaline gore detaylandirabilirim yazdiklarimj.
Ben de cift anadal yapiyorum. Benim yaptigim bolumler birbirine cok yakin ve ayni kampusteler ama ders yukum cok agir. Hukukla cap yapanlar *bilg. muh.den bile cap yapan var* bana gore daha rahatlar. Onun disinda ileride ne yapmak istedigi de cok onemli.
Kiz arkadasina gelecek olursab eger hukuk diplomasini kullanmayacaksa gereksiz caba ve yorgunluk olur. Ama hukuktan devam edecekse ya da okudugu anadal ve hukukla birlikte bir alanda uzmanlasmak istiyorsa baya iyi olur.

formasyon aldıktan sonra kpss ile devlette almanca öğretmenliği derim. sonra özel ders vererek 5-10 bin lira arası toplam aylık gelire ulaşır gül gibi geçinirsin.

ben iş başvurusu yaparken sınav tarihini baz almıştım. çünkü asıl sınac tarihi üstünden 2 yıl geçerlilik sayıyorlar.

sınav tarihi gerekli, fakat yanlış görmüyorsam puanlar 4.5 gibi. iş başvurusu yaptığı yer bu not ile görüşmeye çağırmaz

ayrıca ielts'de hem general training, hem de academic var. başvurduğu okul academic sonuç istiyor olabilir

yds de sınava giriş tarihi baz alınıyordu değil mi? ielts de sınava kayıt tarihini baz almak, yds'de parayı yatırdığın tarihi baz almaya benzemez mi? o yüzden sınav tarihi olarak teste girdiğin tarih dikkate alınmaz mı? ben mi yanlış düşünüyorum ?

@sch

yds'de sınavın açıklandığı tarih baz alınır.

awardspace.com

Direk askere alma diye bi şey yok. Bakaya ise askerlik yapana kadar bakaya kalır, onu düzelttiremez. Bakaya değilse belge alır, bakaya kalacağı tarihi öğrenir.

kendisi 2014 haziran son yoklamasını yaptırması gerekiyordu. muhtemelen yoklama kaçağıdır. askerlik şubesine giderek son yoklamasını yaptıracak, cezası var ise ödeyecek ve 2 yıl tecilini alacak (2016 hazirana kadar). sonra durum belgesi ile yüksek lisans kaydını tamamlayacak.

bu konuda pek de bilgi sahibi olmamakla birlikte;
bence 2014 hazirandan değil de 2013 hazirandan başlar tecil süresi.
ikinci lisans nasıl askerlik süresini uzatmak için kabul edilmiyorsa çift anadal da kabul edilmez diye düşünüyorum.

işe yarayabilir not:
2015 temmuzda mezun oldum.
tecil işlemlerini ağustosta yaptırdım.
tecilin bittiği tarih ağustosa değil 2017 temmuz olarak tespit edildi.

sizin durumun sancılı kısmı da burada başlıyor.
tecilin bittiği tarih bence 2-3 ay öncesine denk geliyor. yüksek lisansa da henüz başlamamış. "yaa ama ben başlıycam abi sorun yok, sakin olun lütfen" demesi askeriyede sökmeyebilir.

bence bu durumu eşten dosttan duyurudan değil gerçekten bilen birisinden öğrenmeye çalışın ve ona göre hareket edin.

kaçak durumuna düşmemek için eylül 2017 ye kadar yurtdışında bir işe başlayıp konsolosluk vasıtası ile tecil yaptıracaksınız. 3x365 gün çalıştıktan sonra dövizli askerlik hakkınız olacak.

ben cümlemi yazip gideyim. 3 yila denk gelen is günü degil bu arada, 3 takvim yili calismis olmak yetiyor. türkiye'de gecirilen süreler düsülüyor bir de.

o kadar net bir ifade yazıyor ki valla ne desem bilemedim. okulu yarıda bırakırsan (kaydını sildirirsen) otomatik olarak tecilin bozulmuş oluyor. üniversite haber veriyor yani askerlik şubesine "bu yükümlüyü 3 yıl tecil etmiştik ama artık öğrenci değil, al hemen askere" diyor.

evet, kaydını sildirdiğim zaman askerlik tecilin de gidiyor. celp dönemine kadar başka bir yüksek lisansa kabul almazsan, askere gidiyorsun.

tıp hiçbir zaman geri planda olmadı ki. ayrıca tıp garanti meslek getirir, mühendislikte asla garanti yok.

evet. çünkü bir anadolu üniversitesinin bilgisayar/elektronik mühendisliğini bitirenler bile büyük ihtimal işsiz kalırken, sütçü imam tıp bitirenin işsiz kalma olasılığı yok.

kendi lisemin "kazananlar listesi"ne bakıyorum her sene 90 kişini 60'ı tıp 20 civarı mühendislik geri kalanlar diğer meslekler. ben mezun olurken durum buna benzerdi gene ama yarı yarıyaydı en azından. ekonomi bitik, mühendislerin çoğu işsiz veya düşük maaşlı... çocuklar da garanti meslek diye tıbba yöneliyor doğal olarak. ben de tıpçıyım, benim tercih nedenim idealim olmasıydı. şimdi soruyorsun ya karizmadan ya paradan bahsediyor çoğu. bu üzücü bir durum ve değişmeyecek de...

Konuyla kısmen alakasız olarak; Doktor arkadaşlarımın sevgilileri/nişanlıları/eşleri çok güzel.

Artık şekilcilik üstüne kurulu bi düzen olduğundan, güzel eşim olsun diyenler de tıp yazabiliyo :))

Evet ve ailesi zengin olan ortalama bi puan yapmış herkes Tıp yazıyor bizim komşunun çocuğu 90binle tıp kazandı geçen sene. 90bin ve tıp ?