Bir tane helyum balonu ve darbeye dagabikli ekşin kamera ile GPS modülü al. Gökyüzüne sal hepsini . Balon patlayınca kamerayı GPS ten bulup görüntüleri incele. Gayet yuvarlak bir atmosferimkz var, dünyanjn şekline gelince patetes gibi ama düz değil

düz dünya işi bana etkili bir propaganda ile insanlara her şeyi inandırabiliriz, olayının bir sosyal deneyi gibi geliyor, birileri fena eğleniyor :) Bu tip deneylerin sonuçları daha kapsamlı işlerde (yeni bir din, akım, siyasi görüş) kullanılabilir. İnsan inanmak istedikten sonra onu her şeye inandırabilirsiniz.

Dünya düz olsaydı geceler bu kadar karanlık ve yalnız olmazdı :(

photos.app.goo.gl

mühendisim. bu işten para kazanıyorum, bunu her duyuşumda çıldırmamak için kendimi parçalıyorum nerdeyse. bu bir doktora "hocam sizce biz gerçekten nefes alıyor muyuz gibi bir soru sormakla eşdeğer".

hayatımı kazandığım olayda ki bütün matematiksel hesaplamalar dünyanın jeoiti referans alınarak yapılıyor.

Nereden bakıldığına bağlı bence. Düz bir araziden bakarsan düz, uzaydan bakarsan yuvarlaktır.

etkili bir propoganda +1.

uçaktan dünyaya baktığınızda bile yuvarlak olduğunu anlayabilirsiniz. mükemmel bir küreden bahsetmiyoruz tabii ki, ancak düz değil.

uçuş rotalarını incele. mesela istanbul'dan kalkan uçak niye grönland üzerinden yolu uzatıp kavisli bir rotayı takip ederek new york'a insin ki... yahut gece - gündüz farkı gibi gibi.

bir inanç meselesi değil bu. ortada somut bir gerçek var. insanların gerçekle ilişkisini koparmak ve bundan menfaat elde etmek için ciddi ciddi mesai harcayanların eseri bunca lakırdı.

ya akıl var mantık var düz olsa güneş nasıl batsın? dünyaya çarpar

bana soylenenlere/ogretilenlere gore evet yuvarlak. ama gozlerimle gormus degilim. evet belgesellerde ve nasa'daki goruntulerden yuvarlak gorunuyor. hatta youtube'da canli 7/24 yayinlanan youtu.be kanalda yuvarlak gorunuyor anamiz dunya.

duz diyen arkadaslari birebir dinlemek isterim, neden boyle dusunuyorlar, kanitlari nedir. merak ettim acikcasi, bi arastirayim.

gerçekten düz olduğunu düşünen biri varsa eğer ben de çok dinlemek çok isterim böyle düşünmesinin sebeplerini. var mı aramızda böyle biri acaba?

uçaklar japonyadan ny'a kutuplar üzerinden uçuyor.
weekendblitz.0g2y9hcyenagyt19l.maxcdn-edge.com

demek ki geoit şeklinde. düz olsa dümdüz uçması lazımdı.

dünyanın düz olduğunu düşünmek için son derece aptal olmak şart. ben fizikçiyim, kimse kusura bakmasın.

kanıtlardan bazıları, fuko sarkacı, güneş ışınlarının düşüş açıları, gemiler ve ufuk çizgisi, yıldız varyasyonları (kuzeyden görünen yıldızların güneyden görünmemesi), yükseldikçe ufuk genişlemesi, zaman dilimlerinin varlığı, uzaydan çekilen birsürü görüntü.

ama en belirgin kanıtı yerçekiminin sürekli yere doğru olması. eğer dünya düz olsa idi, uçlara gittikçe yerçekimi bizi geri doğru çekmeye başlardı.

uzayda akışkan temelli herhangi bir nesnenin düz olamamasının sebebi, minimum potansiyel enerji prensibi.

insanın aptallığında bir sınır görmüyor, düz dünyacılara şaşırmıyorum.

Gelmis gecmis en genis capli trolleme operasyonu bu. Millet de mal gibi atlayip tartismaya giriyor flatearth'culerle saka gibi:)

Avukat/noter aracılığıyla malını istediğine bırakabilmen gerekiyor diye biliyorum.

Mahkeme bozabilir evet ama bu genelde yaşlılıkta yazılan ve bariz hak yenen durumlar için geçerli olmalı, mesela baba erkek çocuklarına miras bırakıp kız çocuklarına bırakırsa gibi durumlar için olmalı.

Evet geri kalanında Avukat/Noter aracılığı ile yapılıyor, öldükten sonra mahkemede Vasiyet açıklanıyor olmalı.

tapuları eşinie ve annenize ölmeden devredin.
sağlık heyeti onaylı akıl sağlığı yerindedir belgesi alıp eşinize ve annenize aslını verin.
ayrıca bu mülkleri kendi isteğinizle verdiğinize dair noterde yazı imzalayııp yine anne ve eşinize verin.
bütün muhtemel mahkeme yollarını kapatın.

/Them bones
Benim bildiğim çocuk yoksa baba bir anne ayrı kardeşler de mirasçı oluyor. Üvey dediysem tam üvey değiller baba bir anne ayrı kardeşler bunlar.

mallari esinizin/annenizin uzerine gecirin. yasal olarak 5 yil sonra tamamen ona devrediliyor. bu sekilde sizin olumunu halinde maliniz olmadigi icin kimse hak talep edemiyor. ama bu 5 yilda olurseniz uvey kardesler mal kacirma sebebiyle dava aciip yasal mirasci olabilir.

esiniz olurse onu ailesi mirasa payci olabilir.
annenize devredilen kisim icin de annenizin ailesi mirasci olabilir.

Ben bu devir işleriyle hiç uğraşmadan tek vasiyetle çözebilir miyim meseleyi bunu soruyorum işte.

abooo cevaplara bak, yalan yanlış bilgiler.

ölüm durumunda miras üst soy/alt soy ve eş arasında paylaştırılır. bunlar yoksa kardeşe gider. senin durumunda eşin ve annen mirastan %50-50 pay alırlar. kardeşlerin mirastan pay alamaz. onlar sağ olmaz ise kardeşlere gider.

vasiyet yazmana gerek yok. devre de gerek yok. (allah gecinden versin) öldüğünde mirasın annene ve eşine gidecek.

bi nevi kampanya gibi düşünülebilir sanki bilemedim.

parçaları diğer sitelerle karşılaştır. bazen itopya kampanya yapıyor. ben de yaklaşık 5000 tl lik sistemi 3750 civarına verdiklerine şahit olmuştum. link yok mu?

aslinda bircok parametre rol oynuyor olabilir.

- toplama aldiginiz bilgisayarla beraber urun kutulari da size gonderilecek mi?
- tek tek garantili parcalar ve toplama bilgisayarin garantisi arasinda fark olabilir.
- teshir urunu tarzi veya eski nesil malzemeler kullanilarak bilgisayar toplanmis olabilir.
- bilgisayar dolar kuru dusukken toplanmis olabilir.
- toplama bilgisayarda kasa ve psu bundle seklindeyse, ayrica oem olarak muhtemelen satilmiyordur. sizin buldugunuz psu'nun ayni olduguna emin misiniz?
- tabi bunlar 1000 tl fark yaratir mi orasi supheli ama... sormak lazim. mail falan atmayi deneyin en iyisi.

linki de vereyim:

www.itopya.com

Outlet ürün, iade alınmış ürün, kutusu zarar görmüş ürünü toplayıp gönderiyor olabilirler. Kampanya da olabilir gerçi.

Bir de fatura işi var. Ürünlerin tek tek faturasını gönderdiklerini düşünmüyorum. Muhtemelen tek fatura kesiliyordur kasaya. Belki parçaların bağğğzıları baaağğzı gray market yollarıyla ülkeye sokulmuştur anlarsın ya.

Kahire'de yasadigim zamanlarda siklikla mango yemis birisi olarak diyebilirim ki kisiden kisiye gore degisir bu tercih. Kimi sert kimi yumusak sever. Ama kendi adima soylecek olursam kesinlikle sert mango yumasak mangodan cok daha lezzetli oluyor.

asiri sert degilse iki turlu de guzel bence. yumusadikca daha sekerli geliyor. ama asiri sert olursa ham gibi oluyor.

Olgunlaşınca kabuğundan kolayca ayrılacak kıvama gelince iyi oluyor bence.

Disk olarak göreceği için sorun olmaz diye düşünüyorum.
biri boot diğeri 2.disk olacaktır.

Mantıken öyle fakat olmaz diyenler var nette okuduğum kadarıyla. Deneyen varsa laptopta sata ssd m2 ssd bir arada çalışır derse biri alacağım. Boş yere ssd almayayım şimdi ucuz değil m2'ler.

Mesela Merkel neden şımarmiyor? Demek ki olabiliyormuş.

kulak çekerek. denetimle, uyarıyla. bu da bilinçli toplumla olur. hata yapıyorsa uyarırsın, düzelmezse daha ciddi yaptırım uygularsın. en küçük bir zamda ayağa kalkan toplumları örnek gösterebiliriz, bak nasıl güzel laflarını dinletiyorlar.
bir de bizim toplumda genel olarak "politikacıların hepsi aynı, hiç biri gerçek lider değil" görüşü var. bu da bizim elimizde. toplum seçtiği insana bir hedef de kazandırmalı, ne istediği tam olarak anlatmalı.

(bkz: kuvvetler ayrılığı)
Sistemi direkt olarak demokratik, özgür, çağdaş ülkelerdeki gibi tesis edersen, örnek alırsan sorun falan kalmaz. Amerika'yı bir daha keşfetmeye gerek yok.

denetime tabi tutarak.

@bos checks and balance'ı yapacak adamlar dengesizse ne yapabilirsin ki? Bence hukuk tamamen yapay zekaya bırakılmalı

tam anlamıyla müridin uçurması olayı.

imam osurursa cemaat sıçar diye bir laf vardır ya hani, imam kimdir? imam siyasetçi diye düşünülür ama imam halktır. halk gevşek oldukça cemaat, yani siyasetçi de "oooh nasıl olsa ardını soran yok" deyip sapıtıyor. halk oy verdiği adamı baş tacı yapmasa, hangi parti, hangi siyasetçi olursa olsun, onu mutlak bir doğru olarak kabul etmeyip "şşş, oy verirken verdik iki sene oldu benim maaş yerinde sayıyor, ne iş?" diyebilse bu işler olmayacak.

almanya'da enflasyon %3 yükselse halk hemen homur homur homurdanır. ingiltere'de birazcık fazla mülteci geldi diye halk hemen bu ülkenin hali ne olacak diye düşünmeye başladı. libya'da bile kaddafi'nin son zamanlarında halk şikayet etmeye başlamadı mı para yetmiyor diyerek?

hak hukuk teknolojiden önce herkes kendi cebindeki parayı düşünse, bakınız en kolayı, cebine girenle cebinden çıkan paraya bakacak ve beğenmemişse sokağa çıkacak. eğer şunu yapacak zihniyette insan olsaydı bugün belki yine aynı partiler başta olurdu ama yamuk iş yapmaya cesaret edemezlerdi. halk gevşek.

mahallemize park yapın demek için belediyenin önünde toplanamaz. park park... çocuk parkı. terörle, fetöyle, ekonomiyle dinsizlikle dindarlıkla falan alakası yok. bak şurada boş bir arsa var oraya park yapın. sağcısı solcusu birleşip de park isteyemez belediyeden bu halk.

biz ihaleden, yozlaşmadan, rüşvetten, hukuktan, nizamdan falan bahsediyoruz.
hukuku tınlayan kaç kişi var ülkemizde? yüzde kaç? hukuka inanan arkadaşlarınıza sorun bakalım anayasa'yı okumuşlar mı bir kere. neyi savunduklarının farkındalar mı? veya hangi maddenin nasıl olması gerektiğine dair kendi fikirleri var mı? arkadaşlarınıza sorun gerçekten. ben sordum, haberleri yok anayasa'dan falan. annem babam sabah akşam konuşurlar bir kanun okumuş değiller. ellerinde akıllı telefon var, koca gün facebook'ta komik video izlerler, mevzuat.gov.tr'ye bir kere girmemişlerdir.

zaten adamlar senelerden beri sağcı solcu, dinci dinsiz, kürt türk ayırmış ayırmış, şimdi bir tarafa bir yalan söylüyor öbür tarafa başka bir yalan söylüyor her kesim kendi yalanına inanıyor, oturuyor.

vatandaş kendi kafasını yaşıyor. bir kesimd emokrasi hülyalarına dalmış, bir kesim aynı 70'lerdeki gibi kendini devletin koruyucusu olarak gören gizli bir örgüt kafasında, üniversitede hiçbir vasfı olmayan fakülte başkanlığı seçiminde dört dönen kazmalar memleketin madenlerinin özelleştirilmesi konusunda ses çıkarmıyor.

halk sokağa çıkıp bir slogan atacak ki yargıtay'dan, aym'den duyulsun. eskiden siyasi krizler, bunalımlar zamanında halk ordunun darbe yapmasını beklerdi. tamam şimdi darbe yapılsın istemeyelim ama kendimiz ses çıkaralım. illa hükümeti devirmek amacıyla değil, asgari ücreti yükselt demek için, ötv'yi düşür demek için, fabrika istiyoruz demek için, lösev'in hastanesine ruhsat ver demek için...
tamam iktidar senin olsun ama bana hakkımı ver. bunu yapacak kaç kişi var halk içinde? bunu düşünebilecek?

cumhur itifakı kazansa da kazanmasa da yerine gelecek iktidar da sapık. kimisi terörist, kimisi ihale çılgını, kimisi yolsuz, hırsız, bir tane düzgün siyasetçi var mı? düzgün siyasetçi yok çünkü meydan boş. dün arkadaşla konuşuyordum işsizlik kötü bari siyasete atılalım dedim, biz yapamayız dedi. yapamayız. ben gururuma yediremem gerçekten de. yalan dolanla yaşamayı ben kendime yediremem ama siyasetçiler yapabiliyor. sebebi de iyi siyasetçi olmalarından değil, kötü siyasetçi olsalar bile kimsenin gözüne batmamasından. bizim meselemiz bu. darbe dönemlerinde bile beklenmeyecek derecede kaliteli anayasa maddeleri yazılmıştır.

hepimiz güya vatan seviyoruz. uzaktan seviyoruz.

çok dolmuşum iyi oldu boşaldım

@john daha demokratik ve daha şeffaf günler elbette gelecek ama biz pek göremeyeceğiz. Demişsin de 60 yıldır böyle bu ülke. Hukukçulardan çözüm beklemek de saçma. Hukuk iktidarın fahişesidir lafı da boşa edilmemiş o nedenke adalet işleri yapay zeka ile sağlanmalı.

Valla bunun cozumu yok bence.
Ben okulda konseye girdim kulup baskani falan oldum.
Bi sure sonra butun denetimleri gececek hale geldim, ogreniyorsun cunku. at kosturdum. Istedigim butceyi aldim istedigimi engelledim.

Hatta sonraki secimi de sabote edip yeni elemani sectirmedim.

Sonra kendime bakip noluyor lan demistim.
Demokrasi sacma bisey herkes istedigi gibi manipule edebiliyor.

Merkel ornegi verilmis, merkel yuzyildir nasil iktidarda kalmis ondan daha iyi biri hic gelmemis mi?
Kesin gelmistir ama kadin isi bildigi icin ezip gecmistir.

Bence 2 :D
Ama ustlerinizin hosuna gitmez muhtemelen.

Alınabiliyorsa patentini almak veya makale olarak yayınlamak.

Yok öyle bir şey değilse sunum şeklinde birden fazla üstün olan kişilere anlatmak. Altına imzalarını tarihlerini atarak belge halinde tutmak.

Yarın bigün yea ben yaptım derse diye birisi tarihi kanıtlı biçimde belgelendirmek.

Ben olsam böyle yaparım.

4, hatta zaman ayirabilirsen ve iki ise donusmeyecekse bulduğun yöntemle de yaparsın ve sadece kendin görürsün, senin için de bireysel bir deneme ve geliştirme alanı açılır.

Sonra gidişata göre diğer seçenekleri yine dusunursun, başka bir projede falan olur tabi artık o.

durumun detayli aciklamasini e-mail vasitasi ile ustlerinize, onlarin ustlerine ve ar&ge ekibi vs varsa onlarin ilgili birimlerini cc'leyerek yollamak. boylece fikri ilk sizin buldugunuzunu yazili belgelemis oluyorsunuz ve hiyerasik duzende herkesi haberdar etmis oluyorsunuz.

3.
Mumkunse kendi buldugun yontemle ve geleneksel yontemle aynı anda yapip (yapilabilen bir seyse) sonra sonucu bir sekilde 2'deki gibi açıklamak.

Finlandiya, singapur, Guney Kore gibi birkac ulkede ogretmen alimlari doktorluktan daha zor ve maaslari daha yuksek olabiliyor, okudugumuz makalelerden biliyorum. Daha detaylik bilgi icin OECD raporlarina bakabilirsin.

Finlandiya'da öğretmen maaşı doktor maaşından yüksek falan değil. 3000-4000 euro civarı öğretmen maaşı. Doktorların ise kazandığı paranın ucu yok.

almanya için evet tıp en yüksek.

Dendigi gibi almanya'da genelde universiteye ve sehre gore degisse de profili en iyi ogrenciler genelde tip tercih ediyor ve bir kismi da buna ragmen yerlesemiyor. Hollanda'da da durum boyle. Ayrica her iki ulke icin de egitimi yarida birakma orani yine bu ogrenciler icinde yuksek oluyor. Tip egitimi zor ve gercekten sabir isteyen bir surec. Turkiye'deki egitimi de gayet takdir ederler burada (almanya ve hollanda), buraya goc eden ve turkiye'de egitim almis saglik calisanlari da genelde memnun olurlar. Maaslari tatmin edici ama geceleri gunduzleri uzmanlik alana kadar pek olmuyor. Sonrasinda da calistigi bolum, hastane, sehir ve projeye gore gercekten kimi zaman 48 saat eve gitmediklerini goruyorum.

Freedos bir sisteme kendiniz Windows kurarsınız.
Ubuntu kullanmak zorunda değilsiniz kısacası.

işletim sistemini almamak ürünün fiyatına etki ediyorsa almayın. sonrasında uygun şekilde lisans satın alabilir ya da linux tabanlı bir işletim sistemi kullanaiblirsiniz.
burada önemli olan sizin bilgisayarı kullanım amacınız.
alıştığınız bazı yazılımların linux karşılığı olmayabilir.

Teşekkür ederim. Oyun için kullanacağım daha çok. Ama ilerleyen zamanlarda mixing-mastering ve autocad tarzı programlarla kullanabilecek şekilde bir sistem topladım. @John Bloor un dediği gibi pttavm'de 30 liraya windows oem varmış. şimdilik öyle yapayım, oyun oynamak için sorun olacağını sanmıyorum.

Oyun oyanaycaksanız linux size gelmez, Win10 Education var, öğrencilere ücretsiz veriliyor bir şekilde anahtarını temin edebilirseniz ne âlâ, buradan bile yardımcı olabilecek çıkar. OEM anahtar kullanılan Windows'lar bir süre sonra tekrar anahtar isteyebiliyor

Windows'a para vermeye ne gerek var? Beleş de kullanırsın. 20 liraya key satan kaynıyor çok takıyorsan.

ebay'den çok ucuza windows key alabilirsiniz. korsan kullanılmasını önermem güvenlik güncellemeleri önemli.

Gerek var aslında. Hangi oyun nasıl 20 saat sürer imkansız.

Arma 3 mesela, fifa 19 da saatlerdir yüklemeden çeyreğine bile gelmedi. Ram 16gb, işlemci AMD 8350 4ghz, radeon r9 200 3072mb

İnternet hızı alakalı olabilir mi?
Nereden, nasıl yüklediğini söylemediğin için kafalar karışık.

Yok yok İnternetle ilgili bir yükleme değil normal oyunun setupından yüklüyorum. Ramlerde bir sorun var gibime geliyor ama görünürde bir sorun yok anlamadım valla

En önemli parça harddisk yüklenme hızı konusunda onu yazmamışsın. Ben 10 senelik laptop hard diskine 40 gb'lık gta 5'i yükledim 1 saat ya sürmüştür ya sürmemiştir setupın kurulumu.
W10 eğer ssd yoksa kağnı gibi çalışır ancak bir setup 20 saat süremez. İndirme ile karıştırıyor olmayasın?

Yani windows 10 yükleyince zaten bütün driverler otomatik yüklendi sanırım ekstra bir şey mi yapmam gerekiyor acaba?

Ssdye kurdum zaten. Yok download falan değil bahsettiğim.

Muhtemelen setup dosyasında bir problem vardır kuramıyordur. Yükleme hızı doğrudan hard disk ile alakalıdır, bir harddisk yazma okuma testi yapmayı dene sistem boşta iken. Eğer değerler olması gerekenden düşük çıkarsa sorunun harddisktedir. Değilse ki bence olamaz, sorunun başkadır. Ram falan değil problemin. Yazılımsal %99

Win10 cok yavas zaten. Sil gitsin copluk resmen

AMD catalyst control centerı yükledim sorun çözüldü gibi install süreleri normale döndü gibi ama ne alaka anlamadım.

görev yöneticisinden disk kullanımına bak.

ooshutup windows 10 ve destroy windows 10 spying programlarını kullan.

Sorsan herkes super diyor da ciddi performans sorunu var win10'un. Stabil de degil. Igrenc bir os.

Yani o dediğim şeyi yükleyince sorun çözüldü gibi ama yine de pek memnun değilim bir şeyleri, bir donanımın sürücüsü vs eksik gibi geliyor kontrol ediyorum bir şekilde eksik yok diyor windows

Tipten kayıp etmişsin demek ki.

Kimliğin sahteyse şak diye söyleyemezsin sorulan soruları kimliğinle ilgili. Memleket, ana baba adı vs sorarlar.

o cevap verirken verdiğin tepkilere bakıyor herhangi bir strese giriyor musun rahat mısın? Bana da geçen saçma sapan sorular sordular araba ne kadar yakıyordan çadır sığıyormu bunun içine kampa gidiyormusun nerede oturuyorsun sonra bir iki soru sonra tekrar nerede oturuyorsun garip bir sorgu şekli. Kendimden şüphe etmeye başlamıştım sonlara doğru.

kimisi gerçekten meraktan soruyor (soyad tanıdık geliyor), kimisi ise şüphelendiyse çaktırmadan darlıyor.

Birka, sebepten soruyor;
Birincisi, kontrol esnasında seninle kontak kurmak için. Polis bunu yapmazsa insanlar güvenlik kontrollerinden daha fazla rahatsız oluyor.
İkincisi, doğrulama için. O kimlik sahte olabilir, çalıntı olabilir vb. Senin kimliğin değilse, üzerinde yazmayan bir şey sorar ki, doğrulama yapsın. Malum, yeni kimliklerde fotoğraflar berbat...
Üçüncüsü, tepki meselesi. Yazılmış, +1 diyorum.
Bir de genel olarak riskli gördükleri bölgelerden isen, özel dikkat gösteriyorlar. Bu bu ara pek olmuyor, dijital şeylerden ötürü...

Ağırlık çalışmak, oyun oynamak

Dusunce bicimini degistirmeyi goze almakla baslayabilirsiniz.

kitaplarımı karıştırıyorum herhade. rahatlama değil de daha çok sorunları unutturuyor gibi gibi.

Gamsız arkadaşlarımla takılıyorum. Makara yapıyoruz.

Meditasyon

Gevsemenin en iyi yolu daha da gerilmektir. Ciddiyim.

meditasyon.

koş. özellikle sahilde olsun. mis gibi pambık gibi oluyorsun.

Ufak bi tatil. Zamanım olsa şimdi ne de güzel olurdu Yunanistan falan. Memleket de olurdu bak. Bi rakı şalgam falan. Kafaya reset.

Guzel muziklerden olusan bi playlist + su kenari. Denizse daha iyi ama gol de olur.

spor

oyun, sauna

müzik dinlemek, şarkı söylemek ve hiçbir şeyi takmamayı öğrenmek. Ben böyle mutlu oluyorum. Yoksa günlük hayat stresi insanı en az 10 yıl yaşlandırıyor. Bir de abartmadan gamsız olmayı denemek gerek.

Bir de manyakça gelecek ama işteysem kendimi işe verir yahut evdeysem dersle ilgili herhangi bir şeylere bakarım. Eğer düşündükçe üzüleceğim bir şey varsa kesinlikle bunları denerim. Kafamı meşgul etmek beni o durumdan soyutluyor.

Diyet adı altında alkol parası birikimi yapıyorum. Haftada bir gün işe 4-5 saat geç gidiyorum, işte o gün yarın. Bugünde içiyorum.

101 oynuyorum:(

Youtube'un dibinde challange videoları izliyorum, bir de pubg gameplay videoları izlemek rahatlatıyor.

yürüyüş, bilmediğin ve hoşuna gidebilecek şarkılar dinleyerek. yeni cafeler keşfe çık ve aıkıntılarını oralarda oturup yazmaya çalış. zihnin kategorize etsin diye.
oyum oyna ve kendini en yakın hissettiğin arkadaşlarınla vakit geçir, onlara yatıya git, evde çok vakit geçirme.
bir de aklına geldikçe ya havle vela kuvvete illa billahül aliylelaziym de :)

akşamları da bi kadeh bi şey iç.
yürüdüğün yerler bilmediğin mahalleleler ya da deniz kenarı ya da orman içi olsun

Meditasyon

Ağırlık antrenmanı

Kimsenin seks dememiş olması çok şaşırtıcı değil mi?

troll cevap değil gerçekten; seks.

yoga, keyifli arkadaş buluşmaları, çeşitli hobilerime zaman ayırmak gibi gibi.

alkol veya sigara gibi bir bağımlılığa gerek yok rahatlamak için. bütün içsel kaynaklara sahipsiniz.

Bence bilakis cildi yorar.emekli askerlere burakratlara bakin sarkmis bir cilt hep.

tahriş ediyor.

Kendimden biliyorum. Sürekli traş olduğun bölgede sivilce çıkmaz kolay kolay çünkü sürekli temizliyorsun o bölgeyi, yüzeysel kir ve cilt yağlanması olmuyor.

Gelecekte göreceğiz sarkar mı yaşlanır mı falan.

Ben okumuştum her gün yaparsan haftada bir gün ara verirsen cilde faydası varmış diri ve saglıklı gösteriomuş

Neither nor yaparsın bunu.
We celebrate neither a nor b nor c...

we don't celebrate a, b, c or d.

bunu neither'lı yaparsan komik olur.

@sir gawain +1

Ek olarak "we don't celebrate a, b, c, or even d" diyerek "d"ye vurgu yapabilirsiniz.

we don't celebrate a,b,c,d
we don't observe a,b,c,d

Ekran kartını besleyebildiği sürece işlemcinin hızının çok bir önemi yok. Gtx 750ti varsa elinde gidip de i7 9900K da alsan hiçbir işe yaramaz.

Oyunlarda ekran kartını %100 kullanımda tutabilecek işlemci gerekiyor. İşlemci %100 kullanımda iken ekran kartın %80'lerde takıldıysa darboğaz yapıyordur. Güncel pentium işlemciler bile orta sınıf rtx'leri veya rx580'i falan besleyebiliyor. O nedenle uçmaya gerek yok.

Yani işlemci vardır oyun oynarken %40 çalışır işlemci vardır %80 çalışır ama ikisi de fps olarak aynı değerleri verirler. Ram MHz ve ekran kartı etkiliyor fps'i.

Oyun da önemli burada. Bayağı oyun genelde 4 çekirdek kullanıp yüksek işlemci hızından da oldukça nasipleniyor. Battlefield gibi oyunlar hem işlemci hızını hem de çekirdek sayısını da seviyor.

Ayrıca oyun için masa üstü pc almanı değil, toplamanı tavsiye ederim. Ekran kartının mininum grx 1070 olduğu bir sistem topla.

Nesile gelince ne kadar eski nesil olduğu önemli. 1 eski nesil ile şimdiki nesil arasında çok da bir fark yok söz konusu intel ise. (Çekirdek ve ht sayılarını aynı alıyorum) fakat söz konusu amd ise daha çok fark bulunmakta.

doc olarak tutup, yaptiginiz degisiklikleri pdf olarak kaydetmek en kolayi sanirim. nitro pro kullanabilirsiniz pdf editlemek icin.

Doc olarak tut, göndereceğin yerlere pdf olarak gönder. Sendeki cv Word dosyası olmalı(doc docx artık neyse)

aslını doc olarak tutup bir yere yollayacakken pdf yollamak en iyisi olur. veya europass'ın sitesini kullanabilirsiniz.

genelde doc olarak tutarım ama doc u bulamadığımda pdf i word e çevirip düzenlemeyi yapıp yeniden pdf haline getiriyorum

doc'tan pdf'ye nasil cevirecegim? direkt pdf olarak kaydet mi diyeyim yoksa bir yazilim vs kullaniyor musunuz bunun icin

pdf olarak kaydet diyebilirsin.

cv dosyasını doc olarak tutarım. siz de öyle yapın.

direkt pdf olarak kaydet diyebilirsiniz.

arkadaslarin dedigi gibi master cv hep .docx olarak kayitli dursun

pdf olarak kaydetmek icin save as (farkli kaydet) diyerek kutudan pdf secmen yeterli.

ruslar ve araplar besliyor videolarda görüyorum demek ki olabiliyor.

yestiskin bir aslan ac olmasa da gergin oldugunda bile saldirir. ama bir ejderhayi bile yavruyken alip buyutursen saldirmaz.

benim okuduğum 4 veya 5. nesil evcil olması gerekiyormuş aslanın
birde küçükken özel bir önem vermek gerekiyormuş kokulara alışması için.
www.youtube.com

Tehlikeli olur. Hiç hayvanat bahçesinde falan gördün mü bilmiyorum ama aslan dediğin hayvanın kolu(dişi üstelik) Roberto Carlos'un bacağından daha kaslı. Hayvan tek şaplak ile bir insanı ağır yaralayacak güce sahip.

Evde kediyle oynarken bazen bir anda ısırabiliyor, cırmık atabiliyor. Düşün koynuna girip mırlayan hayvan böyle birden kafa gidip dalabilirken, aslan ne yapmaz.

Yukarda biri demiş Ruslar ve Araplar diye. Dünya'nın en spastik iki toplumu bunlar zaten. Rusların ve Arapların internetteki videolarını izle anlarsın ne kadar gerizekalı olduklarını ve ne kadar bok yoluna saçma sapan ölüp gittiklerini.

Ev kedisi bile saldiriyor, gucu yetmediginden geri duruyor. Aslan niye saldirmasin.

John Rendall ve arkadaşı beslemişti. Hatta ünlü bir videosu var. Doğaya bıraktıklarından 1 yıl sonra ziyarete gidiyorlardı ve hayvan deli gibi mutlu olup atlıyordu adamların üstüne.

İnsan "Evet, beslenir ki bu." demek istiyor ama orantısız gücü ve refleksif durumları es geçmemek lazım.

Aslan gerçekten tek pençe darbesiyle insanı öldürebilecek ya da ağır yaralayabilecek kuvvette bir hayvan. Pençeleri çok büyük ve tırnakları çok keskin. Sen bilmeden yanlış bir şey yaparsın, bir tane kapatır, geçmiş olsun. Köpeğin kuyruğuna bastığın zaman hayvanın kesik kesik havlayıp büzüştüğü, kaçtığı gibi tepki vermez yani aslan. Vahşi hayvan. Ne yaparsan yap.

evde leopar besleyen arkadaşım vardı. şaka yapmıyorum. kendisi rus idi.

@bos gezenin +1

Onun yerine bilgisayara bağlan uzaktan, modem arayüzüne ulaşırsın zaten. Teamviewer mıydı o mavi sembollü program. Onunla modem arayüzünden olması lazım kapatıp açma.

Modem için teamviewer a ihtiyaç yok, modemin ayarlarından dışarıdan erişimi açarsanız ve ip yi biliyorsanız erişirsiniz.
Ayrıca daha ucuz olan zaman ayarlı priz alıp 6 saatte bir kapan açıl şeklinde de prigramlasaniz olur.

teşekkürler. ama modem bozuldugunda modeme ulaşmam her halukarda imkansiz olmayacak mı? teamweaer yada modem ipsi işe yaramayabilir o durumlarda.

modemin bozulmasını daha detaylı anlatırsanız ona göre yardımcı olalım, mesela benimkisi wifidan bozuluyodu wifi çalışmıyodu kablolu çalışıyodu sadece. arayüze girilmiyordu ssh ile restart attırıyodum uzaktan.

onun gibi seyler. wifi bozulmasi, ttnetin garip halleri yuzunden netin yavaslamasi. reset atinca yeni ip ile internet hızlanıyor

tabi su anda bir sıkıntı yok ama ben kriz durumlarini bertaraf etmek istiyorum. mesela tatilde olursam gibi.

xiaomi'nin cepten ulaşılan akıllı prizleri var ama modem patlayınca ona da ulaşamazsınız.

süzme kurur yoksa en güzeli suda beklesin ısıt öyle sosla.

ha suda çok beklerse hamur olur mu orasını bilemiyorum.

sosu ısınmayacak bir sos ise yoğurt vs gibi süzdükten sonra eklemen en mantıklısı. ısınabilecek bir şeyse sosla sonra ısıtırsın.

Suzup birakirsaniz kuruyabilir, sosunu ekleyip birakin bence. 1.5 saate cok da sogumaz isitir yersiniz.

suyun içinde beklerse hamur olur ya.

Suyun içinde beklesin diyen kaç yaşında merak ettim :D

Sosunu dök üstüne streç folyoyu çek dolaba koy. Mikrodalgada ısıtırsan taze gibi olur.

çok erken yapmışsın :/ sonradan soslu ısıtsan tencereye yapışır sosu dünden kalmış makarna gibi tuhaf olur

suda bekletsen o kadar sürede makarnalar çok gevşeyebilir hamur gibi olabilir

bence süzüp çok az zeytinyağı ile karıştır, birbirlerine yapışmasınlar, servis etmeye yakın sosu üzerine ekle

Az suda bekletesen hamur olmaz belki

Bence şimdi normal pişir, tencerede dursun. 1.5 saatte tam ideal yenecek sıcaklığa gelir. Soğuk makarna>sıcak makarna

Yahu soğuk suda bekletirse neresi hamur olacak? Bence haşlayıp süzdükten sonra yaplarsan belki yapılmaz ya da süzdükten sonra karıştır soğuyana kdr yapışmaz böylece. Ya da sosuyla pişirip oda sıcaklığında beklet

Camsa bişe olmaz ama lastikli kapaklıysa(resim eklediysen görünmüyor mobilde) temizlememe ihtimali var köşeleri.

Güç kaynaginda sikinti olabilir

Güç kaynağına giren elektrik fişini çek.
5 saniye bekle, tekrar tak ve dene.

bugün yeni displayport kablosu aldım HDMI dan ona geçmiştim. Displayport kablosunu çıkartınca PC açıldı. Şimdi HDMI kablosunu taktım ama görüntü yok. Ekran Kartım mı cortladı aceba ? nasıl çözülür ayar oldum aq

@teknikekip denedim olmamıştı. DP kablosunu çıkartınca kendiliğinden açıldı alet. Ama şimdi de monitöre görüntü aktarmıyor. Kasa çalışıyor.

HDMI da Displayport da bağlasam monitör sinyal yok diyor.

fişi çek, açma kapama düğmesine 2-3 kere bas. sonra fişi takıp açmayı dene.

Onboard portuna tak hdmi kablosunu. Görüntü almaya çalış. Görüntü aldığında ekran kartının sürücülerini yüklemeyi dene tekrar. Bir de yerinden oynamış olabilir ekran kartı, pci-e portuna bastır iyice kartı çıktıysa yerinden diye.

Herşeyi denedim. Zaten şöyle bi sorun var. Dp kablosunun taktığım anda power a basınca güç gelmiyor. Onu çekince geliyor. Sanırım kablo bi parçayı yaktı. Her girişi denetim görüntü gelmiyor. Klavye mouse da çalışmıyor.

Anakart beep diye sinyal veriyor mu? Sinyal sayısı arızayı söyler çünkü.

Yok hocam sinyal falan hiç. Yani baya normal çalışıyor gibi pc. Ama mouse ve klavyeye güç gitmemesi de enteresan. Sadece ekran kartıyla alakalı olsa onlar çalışır görüntü aktarılmaz derim ama o da değil. Anlayamadım

Hata varsa sinyal vermesi lazım yaw. Anakartta buzzer takılı mı bir bak bakalım. Buzzer şöyle bir parçadır.
goo.gl

Asus anakart ise hata neredeyse kırmızı led yakar. Ona da bir bak bakalım.

Bir de anakart cpu modelini yaz bana. Çünkü Bios reset cmos reset falan atarsan alt versiyonda cpu desteklemiyorsa servislik olma diye bilmek gerekiyor.

speaker baplı değil öyle bir giriş de boşta yok hocam.
anakart asus prime h310m socket 8. nesil 1151
intel core i5 8400 2.4

anakartta da uyarı ışığı vs yanmıyor.

şuanda açıldı pc ama neden bilmiyorum. Hatun bi de ben deneyeyim dedi. bi bastı herşey normal gibi çalıştı.

hocam tam teknik açıklamasını yapamıyorum ama bir yerlerinde, artık kondansatörlerinde midir nedir, elektrik birikiyor, odan açılmıyor. çok başıma geldi. o elektriği bir şekilde deşarj edince açılıyor. fişi çek, düğmesine 2-3 kere bas sonra çalıştır dediğim de ondan. öyle yapınca boşalıyor elektrik. hatta power tuşuna ilk basmada fişi takılı olmadığı halde kasadaki ışıklar falan yanar gibi oluyor bir anlık.

o elektrik bir şekilde boşalmıştır, ondan da açılmıştır.

3M Peltor 3

Hocam sen tamam gürültüden rahatsız oluyorsun onda sana %100 hak veriyorum ama sanki Vertigo ya da o tarz bi durumun da var gibi? Baş dönmesi gibi hisleri çok yaşiyosun sanirim. Bi nöroloji doktoruna gitsen mi acaba?

baş dönme sorunum hiç yok, olmadı da. kulağımın içine bir şey sokmak rahatsız ediyor sadece. Üst kattakiler zıplayınca midem bulanıyor demiştim, onla karıştırdınız herhalde.

Olabilir evet ama ev sallaniyo falan dediniz ya, koca bina sallanmiyodur bence, öyle hissediyosunuzdur ondan da demiştim biraz

Yok, hocam eski bina. Çocuk annesiyle ve babasıyla koşuşturmaca oynadığı zaman sallanıyor. Laptopun kapağı sarsılıyor.

Sıklıkla atış yapan biri olarak zaten kesinlikle kulak için kullanmayın derim. Eğer sadece atış için alacaksanız 2. el bir ürün işinizi görür.

Synax, ben komşu gürültüsünden rahatsızım. Ona çare olmaz mı? Ne tavsiye edersiniz hocam?

Yahu o kulaklıklar senin rahatsız olmaman için değil. Kulağına zarar verecek sesleri absorbe edip zarar vermeyecek şekilde duy diye yapılıyor.

Gürültü engelleme özelliği olan müzik kulaklıklarında bir şeyler dinlersen duymazsın.

Benim işitme sorunum var. Müzik dinlersem daha da artıyor işitme kaybım. Hoş, usttekileri duymam tam sağır olunca ama şu an kulaklarıma ihtiyacım var.

Ben bunlar kulağı kapatıyor, ses gitmiyor diye düşünmüştüm.

Ben İsveç'te yaşadığım halde Hollanda'da iş bulsam giderim. Türkiye'de yaşasam amuda kalkar giderdim. Kontrat başta 1-2 yılı geçmez doğrudur. Aslında bu biraz da lehine bir durum çünkü kontrat yenilerken maaşında iyileştirme falan yaparlar.

isterdim.
ben de aynı süreçteyim. ama kabul ettim taşınmayı. sizden farklı olarak ben evli değilim ve hollandaya değil isviçre'ye yerleşeceğim.
insan bunları düşünüyor elbette, ama şöyle söyleyeyim, hollanda daha insancıl şartlar sunuyor orada yaşayanlara, kira desteği olsun, çocuk yardımı olsun vesaire, siz artık kendi ailenizi kurmuşsunuz, bir de amerika kadar uzak bir yere gitmiyorsunuz, eskisi kadar sık olmasa da ailenizi görebilirsiniz.
insan tabii ki duygusal açıdan yaklaşınca şüphe ediyor ama orada başarılı olabileceğinizi düşünüyorsanız, bir de çocuk da yoksa, denemenizde sakınca yok bence.
bir de yaşam koşullarına maaşınızın yeterli olup olmayacağını iyice hesaplayın, türkiyedeki hayatınızdan daha kötü şartlara gitmeyin. bunun için www.numbeo.com u kullanabilirsiniz.
umarım gidersiniz, sonuçta malesef bu ülkenin de ne olacağı muamma, iyi şanslar şimdiden.

anlaştığın yada anlaşacağın şirket eşine de çalışma izni çıkartıyor mu?
bi tanıdığım ispanya'ya yerleşirken eşine de çalışma izni çıkardı firması. çok büyük artı oldu eşine. gittikten 2-3 ay sonra iş buldu çalışma izni olduğu için. bence önemli bir kriter.

ayrıca sözlükte yurtdışına yerleşen bir sürü insan vardır. kafandakileri sor bence. en iyi onlar bilir. benim bildiğim biri var istersen dm den nickini paylaşayım.

Saniye düşünmezdim.

Hollanda dediğin üç saatlik uçak yolculuğu. Euro kazandığında biletler de hayli ucuz gelecek. İnsan gibi yaşamak istiyorsan doğru tercih Hollanda.

Hollanda dedigin 3 saat +1
Dogru duzgun bir isiniz varsa cook eskide kaldi artik avrupada yasayip senede bir ulkeye gelmek. Amerika kanada falan elbette uzak hala ve biletler pahali ama avrupa epey makul. Ilk tasindigim sene neredeyse iki aya bir gidiyordum tr'ye simdi yasadigim yerde hayatima alistim yilda 2ye dustu ama istersem neredeyse cuma aksam yemegine yetisip hafta sonunu gecirip donebilirim. Esiniz destekse mutlaka deneyin en kotu bir iki sene iyi bir deneyim olur geri donersiniz. Hangi sehir?

Tır yada forklift firması ise özelden ulaşabilirsiniz.

Yurtdisina gitmeden önce benim söyledigim ilk sey; benim burada burada hayatim var gidemem olmustu. Ama sonra dedim ki giderim birkac yil hem dil ögrenirim, hem tecrübe edinirim. Ülke burada nasilda bir yere kacmiyor. Uzun süreli bir tatil gibi düsündüm, dönüp dönmemeyi zaman gösterecekti.

5 sene oldu, bekledigimden zor oldu. Hayata yeni baslaya yeni cocuklar gibi oluyor insan, etrafa olanlara mal mal bakakaliyor bazen. Market alisverisi yapmak bile yepyeni bir sey oluyor, hicbir sey tanidik degil cünkü neredeyse!

Birkac senedir daha alistim ve giderek dönme fikrinden, ülkeden ve zihniyetinden uzaklasiyorum.

Bence gidin, denemek güzel.

1 yillik kontratta dedikleri gibi, gayet normal.

@kassiopeia Eindhoven şehrine gideceğiz.

@kanlakarışıkyagmur sektör otomotiv ile alakalı değil hocam.

Fikir beyan eden herkese teşekkürler.

abim de eşi de tr de yabancı çok çok büyük 2 firmada çok iyi işlerde çalışıyorlardı. malum tr istanbul derken hollandada iş bulup gittiler. 5 sy oldu gideli ve hayatımızdaki en doğru karar dediler.

ben de 6 ay önve eşimle amerükaya taşındım. abimler de biz de dört döndük gitsek mi gitmesek mi diye ama şimdi iyiki gelmişiz diyoruz. tereddüt etmeniz çok çok doğal, 1 ay uykum kaçmıştı benim:))

abime 3 yıl kontrat yaptılar, kontrat kısmında bastırabilirsiniz. 5 yıl aralıksız çalışırsanız vatandaşlığa başvuruyorsunuz

Merhaba,

Bu bahsettiginizi yillar once yaptim, bir gun olsun pisman olmadim Hollanda'ya tasindigima. Benim gibi bir suru Turk arkadas var buraya gocen, onlarin da pisman olduklarini gormedim, duymadim.

1 yillik kontrat standart Hollanda icin. Eger isvereniniz sizden memnun kalirsa 1 yil sonunda suresiz kontrat onerir, 1 yilin sonunda tekrar gecici kontrat onebilir fakat bunu 3. kez yapamaz kontrat kendiliginden suresiz hale gelir.

Insanin dogup buyudugu ulkeden goc etmesi kolay degil. Konfor alanindan cikmak herkesi tedirgin eden bir durum, gayet normal.

Buyuk ihtimalle kennismigrant olarak gideceksiniz, esiniz eger sizin vizeniz ile giderse orada is bulursa sizin hakkiniz olan %30 kuralindan yararlanamayacak. Tek dikkat edilmesi gereken konu bu.
Cocuk sahibi olmak icin de en son korkulacak ulke Hollanda. Bir suru arastirmaya gore dunyada cocuklarin en mutlu oldugu ulkelerden birisi. Egitim ucretsiz ve firsat esitligi sunuyor herkese. Suc orani dusuk, altyapi iyi durumda vs. vs.

5 yil sonra Turkiye mi Hollanda mi daha iyi olur diye dusunun, kararinizi ona gore verin.

Sokulur. Ben 12'ye sattım bir araba 3 sene önce dyno'ya soktular, altına baktılar öyle aldılar. Eminsen alacaksan bir şey yoksa fiyatta anlaştıysan sok 100-200 tl maksimum fiyatı zaten.

baktır hocam
motor omru
vs her sey cikar
anlayan biri ile git
alma derse alma
15000 tl lik araba 5000 tl masraf cıkarmasın sonra

asıl o sokulur. 15 liralık arabanın motoru 5 lira masraf çıkartacaksa da alır mısınız?
kimse yoğurdum ekşi demez, düzgün bir yere baktırın paranız çöpe gitmesin.

motor ömrü çıkmaz. o yüzde ile verilen değer halihazırdaki hp değerinin fabrika çıkışı hp değerine oranı. yani beygir kaybı belli oluyor orada.

ayrıca esas öyle arabada baktırılır. bir de anlamıyorsun...

yaklaşık 1 ay önce 206'mızı sattık, hangi modeli, değişeni vs. nedir bir bakayım. piyasasından gerçekten ucuz mu falan bir değerlendireyim. eğer ilan no ya da link varsa paslar mısın?

ekspertiz sadece kaporta ve şase mekaniklerine bakacak. motorundan anlaması derdini bilmesi pek mümkün değil. seçtiğin araçtan anlayan iyi bir usta bulup göstermen çok daha faydalı olacaktır. o paralara alınan arabalar genelde satılıp kurtulmak için ucuz rakamlara veriliyor. ayağımı yerden kessin diye alan kişi de epey masraf etmek zorunda kalıyor.

önerim şu sahibinden.com gibi bir sitede benzer yıl,km ve motor özellikleri ile fiyat sıralaması yaptığında en altta çıkan %10-20 ilan sorunlu araçlardır. sonra fiyat birden tek adımda artar ve fazla uçmadan ufak ufak devam eder işte bunlar biraz daha düzgün olan araçlardır.

Adam dolandirici galiba gozum tutmadi şutladım. Araca bakacam musait misin dedim gerek kalmadi biri kapora yatiriyor suan dedi. Kucucuk beyniyle beni carpacak :)

vatan bilgisayara falan gidin. bütçenizi söyleyin yardımcı olurlar, pc toplama için ayrı kısım var.

vatan pahalı hocma
istanbul da iseniz
bir tanıdıga yonlendireyim sizi
ya da bana mesaj atın
4000 tl ye kasa icin konusayim size fiyatları atayım

Itopya.com’da birbiriyle uyumlu parcalarla sistem yaoilabiliyor. Arayip yardim da isteyebilirsiniz

Vatan'dan almayin hem pahali hem de satilirken ikinci el durumuna dusen cihazlara garanti vermedikleri icin dezavantaj.

Oyun oynanacaksa ve sifir alinacaksa biraz kisacagiz malesef bazi seylerden.
Ekran kartina sistemin parasinin yarisini yatirin en az, zira oyun performansini en dogrudan etkileyen sey ekran karti.
6gb 1060 gibi bir seyler orta karar sayilabilir. Tek fanli olduguna bakmayin OC yapmadiginiz surece fazla isinmayacak zaten.
www.itopya.com

CPU icin kutulu fanli urun almak sacma, CPU hele hele carpan kilidi acik olmayan OC icin olmayan CPU lar icin biraz budget yapacagiz. Bu islemciden bir gidim daha iyi olan ryzen 5 1600 bile 1000 tl uzerinde yeni fiyati, ikinci el var mi bilemem bu sekilde. O yuzden bunu paylasiyorum ama bulursaniz Ryzen 5 1600 de olur yani.
www.epttavm.com

Anakart: Sifir alin bunu kutulu garantili.
i3 icin bu olabilir
www.itopya.com
Ryzen 5 1600 icin bu:
www.itopya.com

Fan icin ucmaya gerek yok eger fansiz CPU alirsaniz 30 40 liraya stock fan veya muadili bir sey alin. OC olmayacak cihaz isinmaz kolay kolay, biraz gurultu yaparsa da yapsin artik bu fiyatlara 1060 diziyoruz.

En ucuzundan micro ATX icin kasa alin. Anakartlar microATX cogu ITX matx birlikte cikariliyor kasalar. ATX towerlardan ucuza geliyor, ekran karti da rahat rahat sigar.

En ucuz 80 Bronze sertifikali PSU'yu alin 200 tl falan tutar.

Ram de ikinci el alin, bozulmaz ram kolay kolay. 250 ye 4GB iki adet taksaniz simdilik yeterli.

Hard disk olarak da alabileceginiz en ucuz SSD veya 7200 RPM HDD eger kapasite onemli

Ne oldu simdi:
Ekran karti 1710
Anakart 490
Islemci 800
Ram 250
PSU 200
Kasa 300
SSD 240

Toplam asagi yukari 4000 oldu.

vaktini ayırıp cevap yazan herkese çok teşekkür ederim. yarın yorumlarınızdan yola çıkarak, bir bilgisayar toparlayacağım. buraya da son halini atıp, vaktiniz olursa yine son bir görüşünüzü rica ederim.

@bos gezenin bos ustasi size ayrıca teşekkür ederim, gerçekten çok faydalı oldu.

@kingcyrax yine yarın müsait bir arada mesaj atacağım.

tekrar çok teşekkürler.

şuna bi' ssd aldın mı 250lik tamamdır.
www.itopya.com

Bize çok şey öğrettiler ama hiçbir şeyi çok çok iyi öğretmediler. Bölümle alakalı bir durumdu.

İyi dil öğretmediler bir de 1,5 düzine yıl okula gittim bir kelime ingilizce öğrenemedim.

özgüven ve hırs

anlatılan şeylerin havada kalması.

üniversitede hoca dersin günlük hayattaki karşılığından çok teorik kısmı anlatıyor. teorik kısma zaten kaynak kitaptan ulaşılması mümkün. ama hocanın mesleki hayatında karşılaştığı tecrübeleri bir kitapta bulamıyorsun.

hem pratik hem teorik bi bolumdeyim, ve egitim veren hocalarin pratik deneyimleri/bilgileri en az 10 yil geride. su an universiteden cikip da sektorde calismaya kalksalar hicbiri is bulamaz, yapamaz. bunlar bize ders veriyor. 2000'lerin basindaki cozum yontemlerini uyguluyoruz.
ders agirligini tum ogrencilerin anlayabilecegi seviyede tutmak icin innanilmaz basit seyleri koca bir donem boyunca isliyoruz. 1 tane 30dakikalik "how to use ..." videosunu izleyerek ayni bilgilere erisebilecekken bu 6 aya yayiliyor masallah.

Yöneticilik. Ekip nasıl yönetilir konusu.
Teknik açıdan yeterliydi, yöneticilik belki mühendislik eğitimi konusu değil, ama yeni mezun küçük tatlış mühendisler olarak iş hayatına atılan hemen hemen hepimiz bir şekilde ekip yönetiyoruz, ve bu konuda bir şey bilmeden başlıyoruz. 9 sene olacak, hala eksiğim var. Hala ekipteki en kafası çalışmayan insanı verimli kullanamıyorum mesela. İşe başladıktan 3-4 sene sonra aldırdıkları yönetim becerileri eğitimi hikaye.

para

ilk aklıma gelen, iyi bir hoca/mentor/ diyorum, ama dayatılmış gibi olanından değil,

tam anlatamadım ama ben anladım.

İyi bir eğitimde olması gereken her şey eksikti bence.

Derslerin aşağı yukarı %90ı bir şeyleri ezberleme üzerineydi. Çoğu zaman hayatın içinde olan, gün içinde duyup gördüğümüz şeylerle ilişkilendirilemeyecek cinsten anlatılırdı konular mesela. Tamamen teorik, tamamen hayal ürünüydü yani her şey, öyle olunca da kimsenin kafasında olan biteni anladığı, bir şeyleri öğrendiği fikri oluşmuyordu doğru düzgün. Belli bir kesim hariç kimse de derslere falan gitmedi o yüzden. Sınavdan bir hafta önce fotokopiciden notu alıp, üç kere okuyup geçtik dersleri saçma sapan.

Kullanım amacını bilmek lazım.

Spor için Nike her zaman mutlu etti beni.

Günlük kullanımda Fred Perry, Timberland ve Boxfresh pişman etti. Converse, Lacoste ve Camper'ın deri olmayan ayakkabılarını günlük kullanımda çok severim.

Model ayrımı yapmaksızın : premiata, sketchers, NB, camper, cat

skechers.

Ecco

Beta ve camper.

spor için ben de nike diyorum.

Outdoor için salomon

camper ben giyemedim.

giyebildiklerim: skechers, derimod, zanotti

derimod, puma.

New balance pişmanlıktır

Common projects, buttero, adidas

güzellik, rahatlık ve dayanıklılık üçlüsünün hepsinde zirvede oturmuş çay içen bir adidas var. asla üzmüyor

new balance asla pisman etmedi beni. favori markam.

klasik için hotiç fena değil orta diyebilirim

Sigorta mı attı kaçak akım rolesi mi? Atan şey üzerinde buton olan ise kaçak var demektir, fırının içine su falan dökülmüş olabili.

@goodz

hocam fırını odada taktım biraz önce problem olmadı ancak mutfaktaki prizlere çamaşır makinesi takınca bildiğin kıvılcım çıkıyor evin sigortasından. sadece mutfakta var bu durum diğer odalarda yok

uzman değilim ama evin sigortasında sorun var gibi duruyor, aksi halde kettle'ın sorunsuz çalışması ve fırının sorun çıkarması gerekirdi. daha fazla oynamadan bir elektrikçi çağırsanız iyi olur bence

Sigortada veya kablolamada sorun var. Yüksek akım çektiği zaman kablo kalitesizse veya sigortaya girdiği yerde incelme/temassızlık vs varsa atlama yapar ısınır. Isınınca da sigorta atar.

Dikkatli ol evi yakma ihtimalin var, elektrikçi çağır veya sigortayı değiştir öyle dene. Yalnız aynı amperde sigorta tak. Eğer gene alev atma, cızırtı, sigorta atması yaşarsan kablolamada problem var demektir. Takip yaparsın bulmak için.

sıgortayı degıstır.Sıgortadakı ve prızdekı kabloları baglantıları kontrol et.Gevsekse sık.

Evet aynen o ama nette yok bi türlü bulamadım.

anladığım kadarıyla duvarın içinden geçen telefon kablosundan bahsediyorsunuz. ethernet kablosu o delikten geçmez. telefon kablosuna ethernet kablosunu bağlayıp, diğer taraftan çekeceksiniz. telefon kablosu iptal olacak. denedim oldu.

powerline daha az uğraşlı bir çözüm olur.

şöyle bişey işini çözecektir kabloyla uğraşma derim.

www.hepsiburada.com

8 metre ethernet kablosu taktiydim zamaninda dandik bir bilgisayara, ya kablo tirtti, ya ethernet surucusu tirtti bilgisayarin bilmiyorum ama usb wifi dongle dan daha kotuye gitmisti ping degerleri.

Wireless sinyalini guclendirecek bir router daha cok is gorur.

@ayaklibalik valla dün kabloların geçtiği yerden ethernet denedim sokamadım bile. Sanırım o iş benlik değil, bir de mesafe uzak. Yani salon, mutfak, ve benm oda var. Nasıl doğru olanını yonlendiricem pek anlamadım açıkcası

@sarlatan valla evde var bundan. Fifa falan oynarken takılmıyor ama çok geriden geliyor. O yüzden akıcı bir oyun sağlamıyorum. Bide 100 mbs fiber var şu an yuzde 10 yada 20 si geliyor odama.

@bos gezenin bos ustası routeri nereye bağlıyorsun ? O işe hiç bulaşmadım. Açıkcası nasıl işlediğini bilmiyorum.

çok geriden geliyor derken neyi kastettiğini anlayamadım.

@şarlatan oldukça ağır. Misal tuşa basıyorsun, topa kaç saniye sonra vuruyor. Veya herhangi bişeyde hızının karşılığını vermiyor. İndirme hızı geçen 8 flansı değerlerini yansıtmıyor

Yurtdışına bağlı. Çok geniş olmamış mı yurtdışı? Almanya'da her şey var mesela hiçbir şeye ihtiyaç duymadım Türkiye'den. İsviçre'den gelen kuzenimden çikolata isterim ya da kahve getirir hep. Balkanlar'da durum daha fa farklı. Örnekler arttırılabilir yani sınırları biraz daraltmak lazım.

ben her turkiye ye gittigimde zeytin, kavurma, sucuk gibi burda ikamesi olmayan ya da varsa da kalitesi kotu olan urunleri getiriyorum. Onun disinda baklava, kahve ve cikolata da getiririm bu kismi zevkten kaynakli. ilk gruptakileri yasadigim ulkede bulsam getirmem.

Şu an bir ülke sınırı gelmedi açıkcası, genel olarak yurtdışındaki türkler neye ihtiyaç duyar sorusu üzerinden proje gelişiyor. genel olarak yiyecek ihtiyacı duyuyoruz evet. yiyecek dışında ev dekorasyon, tekstil, mobilya vb kategorilerinde nelere ihtiyaç duyulur sizce

Valla ben pek bir seyin yoklugunu cekmiyorum, kutba 300km otede yasiyorum ve kunefe bile var burda, bulunuyor yani. Mesele yokluk degil, mesele tazelik, soguk zincir, fiyat, kalite. Bunu da zaten kimse saglayamaz bu kosullarda. Parasini verince her sey geliyor elinin altina.

Cok alaturka bir tip olsaydim baklava derdim, sucuk falan allahi var alamanya ve yukarisinda. Kokorec, sirdan, salgam bulunmuyor haliyle, bunlar olabilir. Nargile kafe yok gene, izne tabi nitekim.

disk yönetiminden bak, belki 1gb fat 7 gb ext4 falan formatlanmıştır.

disk yönetiminde de 1 gb yazıyor çok can sıkıcı

pi 3+ ise usb den de boot edebiliyor , varsa usb ye yazdır iso yu.

Baslat-> Çalistir a diskpart yaz enterla
açilan konsol ekraninda list disk yaz entera bas diskler listelenecektir
ardindan hangi disk ile islem yapacaksan onu seçmen gerekiyor bilgisayarin hardiski disk 0 olur.
seçim islemi için select disk 1 yazip entera bas.
Ardindan clean yazip entera basara tüm diski silip ayrilmamis bölüm haline getirecek.
Sonra diski tekrar kullanilabilir bölüm haline getirmek için create partition primary yazip entera bas.
Son olarakta assign letter g: (istedigin harfi atayabilirsin) yazip entera basarak yeni bölüme harf atamis olursun.
format fs=ntfs(ntfs yerine fat32 de olabilir exfat da olabilir sana ne lazimsa) yazip entera basarak yeni olusturdugumuz bölüme format atabilirsin

Brusella, tuberküloz vs kapmanın dayanılmaz çekiciliği <3

Şaka maka en güzeli pastörize uzun ömürlü süt. Köy sütü bu çağda içilmez.

içilemiyor, kaynatmak gerek bakteri, hastalıklardan arınması ve kötü çiğ tadının kaybolması için. fabrikasyon olmadığı için doğal denebilir, en azından insanlar doğal diye düşünüp tüketiyor. Şahsen kaynamış ılımış sıcak sütü içmekten büyük keyif alıyorum, bir de sanırım market sütünden yoğurt yapılmıyor, bu da etken.

Köy sütünde bakteri var da çiftlik sütünde yok mu sanıyorsunuz? Pastörizasyon veya ısıl işlem yoksa hepsinde enfeksiyon riski var.

Köy sütünde en azından hayvan dışarda otlayabiliyor. Sütün kalitesi için önemli bir etken.

Bir diğer etken de hayvanın daha az hormon ve antibiyotik iğnesi alıyor olması köy sütünde. Tabi çiftçisine göre değişir. Entegre tesislerde bir ineğin o kadar yoğun stoklamada hastalık kapmaması imkansızdır, o nedenle de antibiyotik kullanımı çok fazladır. Üstelik kar marjını yükseltmek için hayvana steroidler ve sütü kesilmesin diye(aşırı stresten) bir dolu hormonlar enjekte edilir.

Son yıllarda artan jinekomastinin sebeplerinden biri de budur.

Pastörize köy süt veya bir başka deyişle AB standartlarında organik süt (düşük ısılı pastörizasyon) satın alabileceğiniz en iyi süttür. Ki bu bile iyi değildir aslında.

tadını seviyorum daha romantik.

Sütun beslenme için bir olayı yok ki zaten yağdan başka. Oradan alacağın proteinin alasını diğer besinlerden alırsın.

@doxanikee, iyot ve kalsiyumu unutma.

sutun ne kadar besleyici oldugu epeydir tartisilan bir durum. artik cocuklara bile icirmeyen insanlar var. bunu da bir arastirmak onemli. ben sadece kefir icin kullaniyorum ve sutten daha besleyici oldugunu dusunuyorum hem de bagisikligi arttiriyor.

Kalsiyum lazimsa brokoli, protein lazimsa mercimek, soya, baklagiller ve cok az pismis deniz mahsulleri vb

Oksidatif gidalar yuzunden vucudun kalsiyumu idrar yoluyla disari atar obur turlu.

Neden kalsiyum hapi kayniyor eczaneler saniyorsunuz? Millet kova kova peynir, sut, yogurt yiyor halbuki.

aynısını düşünüp almıyordum köy sütü. ama şu kısım saçma, her şeyin hazırından kaçmıyor muyuz? yani asırlardır atalarımız inekleri, keçileri sağıp içtiler, şimdi onların sütlerinin toplanıp, demir yığını bir makineye aktarılıp, bekletilmesi, içindeki maddelere etki etmez mi sence?
sağlıklı yaşama inanan bir tanıdığım demişti, pastörize işleminin ne kadar uzun ve sıkıntılı, sütü su kıvamında bırakan bir şey yapıyor diye. şimdi bakıp da o kısmın açıklamalarına teknik olarak girmeyeceğim.
ama ben topraktan çıkanı, içine koruyucu madde girmemiş olanı seviyorum. her sabah yediğin peynirin içindekilere bir bak. ne maddeler yazıyor, ne koruyucular. köy sütünü arttırıyor ve peyniri de hazır almıyorum ben artık. o kadar çok koruyucu vüducuna gireceğine, içeceğin süt sağılan kaptan sonra 15 kaba daha gireceğine, ilk elden olmasa da en yakın elden al.
kaynatınca ne protein kalıyor, ne besleyiciliği demişsin. pastörize ve kutulama işlemlerinin kaynatmadan daha az zararlı olduğunu düşünmüyorum.

hayat koruyucular, pastörizeler arasında devam eden bir şey değildi. son yirmi yıldır böyle ama olmamalı. yiyecek endüstirisinin tek amacı en ucuz ve en uzun süre dayan şekilde sana gıdayı işlemden geçirip, paketleyip vermek.
asla her şeyi bırakıp doğaya kaçalım demiyorum. ama yoğurdunuzu da hazır almayın, jelatin yemeyin. reçelinizi de bir zahmet yapın-yaptırın-yapandan alın.

Koyluler basiyor igneyi antibiyotigi hormonu.
Hem de veteriner bile cagirmiyorlar, yasli bi amca kendi alip yapiyor kafasina gore.

Zaten silaj misir yediriyor cogu, o misirin da ne oldugu nereden geldigi mechul. Ne kadar kuflu belli degil.

Ancak ikinci bir Atatürk çıkarsa kurtulur.

Ben bi gün dolar milyarderi olursam şöyle bi projem var. Abi istanbul'u devriye gezmeleri için 50 bin civarı yakın dövüş eğitimli adam işe alıcam, aikido, ju jit su, kung fu, systema, muay thai falan kara kuşaklı adamlar olacak bunlar. dolgun maaşlı. Sonra şehrin yetkili emniyet görevlilerine bol miktarda rüşvet vericem ve polislerin bu ekiplere dokunmamasını sağlıycam.

Akabinde bu adamlar sokaklarda gezip magandalık yapan herkesi şiddetle dövecek. Magandalığı magandalıkla bitirme projesi. Mesela gece 2'de millet uyurken caddede lüzumsuz kornaya bastın, bunu ekip gördü, gelip seni arabadan indirip, ağzını yüzünü kırıp hiçbir açıklama yapmadan olay yerinden ayrılacaklar. sonra da görüntüyü twitter'a koyup gece yarısı korna çalmanın cezası bu diye herkese ilan edecekler. Mesela sokakta yalnız yürüyen bir kıza laf atıp rahatsız ettin, mesela bir adama "ne bakıyon lan" dedin, trafikte magandalık yaptın; sonuç hep aynı olacak. Böyle böyle sokakları temizlemeyi ve şehri medenileştirmeyi planlıyorum. Nasıl?

Bir gemi düşün. Bütün sistemleri bozulmuş. Makineler çalışmıyor. Yakıt bitiyor. Gemi su alıyor, böyle giderse bu gemi yakında batacak ama yolcuların çoğunluğu kaptana taparcasına bağlı. Diğer gemiler bizi kıskanıyor diye böbürleniyorlar, tarihte bu gemi müthiş bir gemiydi yine süper gemi olacak diye övünüyorlar. Sen de bu gemide bir yolcusun. Yolculara makineler çalışmıyor, yakıt bitiyor, gemi su alıyor, gemi batıyor aklınızı başınıza toplayın diyorsun, sana gemi haini diyorlar. Kimse asla seni dinlemiyor.

Ne yaparsın? Gemiyle birlikte batar mısın, bir filika, bir can yeleği bulup suya atlar kendine hayatta kalacak başka bir gemi başka bir kara parçası mı ararsın?

@antrenamnda göz dolduran topçu: beğenmedim, şiddet şiddeti doğurur.

@p133mmx: Burası benim ülkem, gidicek başka bir yerim, başka bi' gemi yok.

yol yapmak. köprü. havalimanı. kek. yine yol yapmak.

liberal bir devlet sistemi kurmak isterdim.

kapatıp gidelim. en temizi. yada yapılan yolların üstüne yeni yollar yapalım.

bu kafayla daha çok ağlar sızlar, kaçacak ülke ararız

çare gerçekten üretmek

Beni tam yetkili ceo yapin ulkeye, hepinizi kurtaririm. Maas senelik 3,5 milyon euro. Ataturk falan gerek yok simdi diriltmeye yazik adama, tam yetki verin salin 5 sene icinde dolar 3 tl.

Yahu, biz kişisel özgürlükler, ifade hürriyeti felan gibi konulara kafa yorup memleketi kurtarmayı felan düşünüyoruz da... çoğunluk böyle şeyleri pek de önemsemiyormuş gibi geliyor bana. çoğunluk memnun gibi sanki hallerinden.

İkinci bir Atatürk çıkmasını beklersek daha çok bekleriz.
Halbuki muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcut değil miydi? Oturup bekleyelim eyvallah, belki bir Atatürk çıkar. Ha, bu değil ki ayaklanalım, şiddete başvuralım.

Ülkeyi kurtarmak ne kurtarıcı beklemekle olur, ne şiddetle sorunlar çözülür. En azından bundan eminim.

Kaynaklarımızı akıllıca kullanmalıyız . Tüketim çılgınlığı deil üretim çılgınlığı olmalı. Eğer kaynaklarımız azsa petrol zengini araplar gibi deil eskiden olduğu gibi kanaat etmeliyiz. Katma degeri yuksek ürünler gelistirmeliyiz. Sadece inşaata değil elektronigede önem vermeliyiz. Kendi arabamız kendi silahımızi ve kendi tohumumuz olmalı mutlaka .

aklıma su geldi (git:instela-static.info )

baştaki kişiye ya da yanlış kişilere neden oy veriliyor?

insanlar kendine yakın hissediyor da o yüzden. üniversite diploması olmayan bir adama da üniversite diploması olmayan insanlar elbette oy verecekler, kendileri gibi biri çünkü.

hırsız bir insana neden oy veriyor insanlar? çünkü kendileri de ona benzer şekillerde ahlaksız.

yıllarca kendime sordum: insanlar görmüyor mu bu ahlaksızlıkları iktidardaki. diye

sonra farkettim ki kendileri de öyle. oy verenler eğitimsiz ve ahlaksızsa elbette kendileri gibi olanlara oy verecek.

bu insanları özellikle eğitimsiz bırakarak eğitimsiz birileri getirildi başımıza.
---
eskiden çok kötü davranıyordum cahil kişilere, artık bireysel de olsa elimden geldiğimce insanları bilgilendirmeye çalışıyorum.

beni tadıdıkça eğitimin aslında onların da içten içe istediği şey olduğunu da farkediyorlar.
cümle kuramayan bir adamı dinlemek onlar için çok kolay ama bilimsel dilde ki konuşmayı bu adamlar anlayamıyor, bu durum onların suçu da değil.

tek yol eğitim. okumak. başka bir çaresi yok.

bu eğitimsizlik durumuna en büyük katkıyı da müslümanlık(!) yapmıştır.

yapısal reformlar yapısal reformlar ? neymiş ya bu yapısal reformlar.

14 kelime paragraf gibi olur. Sözün söylendiği dil hangisiyse o dilde yazdır. Atatürk söylemişse Türkçe yazdır yani.

Ayrıca yaşam felsefesi dövme yaptırmak çok yaygın. Her ne kadar kişinin felsefesi kendine özel de olsa herkes bilsin diye gözümüze sokmak için köprücük kemiklerini az mı dövdürdü gençlerimiz. Di mi ama.

bu arada sözü de yazayım ya onu niye yazmamışsam. utanacak bir şeyimiz yok sonuçta dövmesini yaptırırsam zaten herkes görecek :D

“I can accept failure, everyone fails at something. But I can’t accept not trying.”

Fatih terim sozlerine benziyor. Yakma kendini

söz michael jordan'ın. benim için önemi, söyleyenden ziyade benim hayatıma yön vermiş bir söz olması. o yüzden dediğim gibi sözle ilgili bir sıkıntım yok.

Dövmeye karşı değilim ama böyle zottirik lafları dövme yaptıranlar komiğime gidiyor. 10 sene sonra laaan ne kadar da malmışım falan demeyecek kadar malsan yaptır.

Sorry, not sorry.

boy uzunsa belki böyle yaptırabilirsin.

img-9gag-fun.9cache.com

bir şey yazdıracaksan kendi sözün olsun. kendi sözün yoksa da bi dur düşün neden yok diye.

Yaptırma bence, tırt durabilir çok uzun çünkü

yaptırmak istediğiniz dövmeyi başkalarının nasıl algılayacağının gerçekten hiçbir önemi yok.

bence kesinlikle yaptırın. ben olsam...

i can accept failure,
everyone fails at something,
but i can’t accept not trying.

...diye üç satır olarak yaptırırdım, üçgen formunda, noktalama aynen böyle, I'lar da küçük i ile.

yazı tipi için de dafont'tan faydalanabilirsiniz: www.dafont.com

edit: post edince üçüncü satır ikinciden kısa çıktı, ben olsam üstten alta genişleyecek şekilde ayarlatırdım.

En eskilerinde bile ampüllü sigorta var. Belli bir voltajın altına düşerse o ampül patlar psu çalışmaz hale gelir. Ama kolaydır değiştirmesi bulması. Yenilerinde sigorta da var sanırım ama emin değilim.

Microsd kart al, sd kart adaptöründe yazma koruma switchi olur. Onu da usb kart okuyucuya tak işte sana yazma korumalı usb bellek:)
goo.gl

ohoo ben 1 haftalık krema kullanıyorum daha ölmedim.

Bozulur da dene bir şey olmaz. Tadı bozulmuşsa bozulmuştur.

Iki günde bir şey olmaz. Bir hafta da olmuyor artık. Eskiden bozulurdu. Ne koyuyorlarsa içine.

Ekran karti ve islemciyi unut. Kisaca daha hizli olmaz renderda. Kaldirdigi maksimum mhz ve kapasitede ram takabilirsin az bir sey farkedecektir Ha 1600mhz ha 3200 mhz arada 5 kat fiyat farki var ama renderda yapacagi farki belki pratikte farketmezsin. HDD renderda farketmez ancak laptopu kullanim rahatligi icin SSD gerekli olacaktir her halukarda.

ram haricinde birşey değiştiremezsin büyük ihtimalle. maksimum ram miktarını öğrenip onu alabilirsin. render'a katkısını bilemem.

guncelleme degil de harici bir ekran karti takarsaniz renderlar hizlanir.

@lifeframe ekran kartı zaten harici. Onboard değil

M. 2 ssd

öyle harici değil canım. böyle harici: cdn.mos.cms.futurecdn.net

Bunu o zaman bir şey yapmadan kullanalim biz :)

insanlar genel olarak baslarina bir bela gelir korkusuyla bu benzeri sorulara bile cevap vermeye korkuyor. fikirlerini ozgurce ifade etmek icin konusmaya ve yazmaya korkuyor. ben dahil.

turkiye'deki mevcut atmosferden endise duyuyorum. uzuluyorum. hepsi bu.

medyanın iktidar güdümünde olması, ana haber bültenlerinin komik videolarla dolu olması mide bulandırıcı ama abartmayın isterseniz? ciddi ciddi "kuzey kore'den ne farkımız kaldı" diye sormuyorsunuzdur umarım.

Kuzey Kore hakkında hiçbir şey bildiğini zannetmiyorum.

Escape from camp 14. Bu kitabı oku.

Kuzey Kore'den farkin halen serbest piyasa ekonomisine sahip olman, halen muhalif oldugunu beyan edebilmen, halen mulkiyet hakkina sahip olman, halen yurtdisina cikabilmen, halen turist kabul ediyor olman, halen seyahat hakkina sahip olman, halen internete sahip olman. Iran dersen evet haklisin, Iran'dan cok farkimiz kalmadi evet gidisat kotu evet tunelin ucu bombok bir yere cikiyor ama abartmayin bu kadar.

Hatta bu aralar ulkenin bu halde olmasinin sebebini biraz da muhalif insanlarin ve partilerin bu sacma abartmalarina baglamaya basliyorum. Cunku mesnetsiz iddialar karsidaki yanlisligin ana noktalarini ortmeye yardimci oluyor. Atese benzin dokmek sana fayda saglamaz icinde sen de varsin o ulkenin. Madem iktidar el degistirmiyor, iktidardakinin kafasini degistirmeye bakmak gerek.

Şu anda onlardan iyiyiz
Ama ilerde Pakistan'a benzer bişey olacağız.

Cumhurbaşkanı olacak tabi gazetelerde, yani ülke içindeki bircok şey onunla bağlantılı gelişiyor ya da değişiyor, illa ki bir rolü var, o açıdan tabii ki olacak diyorum, içinde olduğu bir şeyden bahsederken, onu es geçerek nasıl haber yapacaklar.

Yanlilik/tarafsızlık kısmını diyor isen (en son gazete okuyusumun üzerinden 10 yıl geçmiştir) ben gazeteler ve gazetecilerin hepsinin yalan söylediğini düşünüyorum, kimin adına söyledikleri benim için bir şeyi farkettirmiyor. Hatta abartayim, gazetesi ve gazetecisi olmayan bir ülke özgürlüğün simgesi olabilir ^^

Bizde internet biraz da olsa var, onlarda yok...

Gasteyi salla ya, o ozel tesebbus. Onceden de patronlarin elindeydi simdi de onlarin elinde. Sanki eski halleri cok duzgundu. otobus ureten unlu alman firma durduk yere yanip 41 kisiyi oldurdugunde ne yazmislar ac bak. Firma ceza almasin diye neler cevirdiler, ceza veren hakimi mardine surdurduler.

Gazete onemsiz ama internetin durumu kotu. viki kapali, butun *orno siteler kapali, vpn kovalamaktan cigerimiz soldu.

Hayir. Yabanci dilde kitap okurken durup durup sozluge bakmak onerilmez, bilmedigin kelime ve kaliplari kitapta anladigin sablondan cikartman beklenir. Yani %80 anliyorsan bir kitabi kalan anlamadigin kisimlari anladigin kisimlardan cikarim yaparak anlayip kelimenin tam anlamini tekrar edildikce ogrenmis olursun, en son care sozluge bakmak olmali. Tabi bu teknik kitaplar icin gecerli degil.

bos gezenin bos ustası +1

cümleyi anlamanız tamamıyla imkansızsa veya kelimenin anlamını bildiğiniz halde cümle yine de hiçbir şey ifade etmiyorsa sözlüğe bakın (bazen bazı kelimelerin hiç tahmin etmediğiniz anlamları olabiliyor). Gerekirse kelimeyi işaretleyin, okuma süresi bittiğinde hala kelimelerin anlamını çıkaramadıysanız o zaman bakın.

Yine de olmuyorsa kindle gibi bir uygulama kullanın. kelimenin üzerine tıkladığınızda karşınıza yine Ingilizce olarak anlamını çıkarabiliyor bu uygulamalar. kelimelerin anlamına da türkçe tercümesiyle değil mutlaka Ingilizce bir sözlükten bakın.

Bakma sözlüğe falan, devam et okumaya. Kitapları bitir böyle, anladığın kadarıyla. Bir süre sonra hepsini anlamaya başlayacaksın.

oncelikle ingilizce kitap okuma aliskanligi kazanmak icin konu olarak sizi sarabilecek cok da edebi olmayan romanlar okuyabilirsiniz, havaalani romanlari gibi. surukleyici olacagi icin de surekli eliniz kelime aramak icin sozluge gitmeyecek, zaten bir sure sonra kelimeye bakmadan da cumleyi anlamis olacaksiniz.

Tulum tuzlu olur. Tuzu az herhangi bir peyniri yer, beyaz peynir, kaşar vs.
Hazır köftelerin icinde baharat oluyor. Baharatsız olması gerek.

köfte yerine tavuk ciğeri alıp bol suyla haşlayıp içine bayat ekmek karıştırarak kedilere verebilirsin.

Kedilerin laktoz toleransı çok düşük, süt ve ürünleri iyi değil o yüzden. Köfte konusunda da hem baharat yememeleri gerekir hem de çiğ et iç parazite yol açabilir.

Bunlarla uğraşacağına kuru mama ya da yaş mama al ver, daha kolay.

Kediye cok fazla sut urunu vermek zararli. Evet severler ancak verilmesi iyi degildir. Sokak kedisine verilecek en uygun gida en ucuzundan kedi mamasi olur ki kedi mamasi zaten normal insan gidasindan kat kat ucuza gelir.

aslında evdeyim apartmanın içinde kedi var ona vermek için soruyorum. evde de öyle bir mama yok.

Biraz tuzsuz peynir biraz da su ile seyreltilmiş süt verin. Fazlası ishal yapar kediyi. Sonrası için de temizmama.com dan kedi maması alabilirsiniz en ucuzundan..

Tuzlu peyniri suda bekletip yıkayıp verebilirsiniz. Evde yumurta varsa haşlayıp verebilirsiniz. Daha doyurucu olur.

tulum denildiği gibi fazla tuzlu. bizimki kaşar yemiyor. beyaz peynir ve lor olabilir

Master of none

American housewife

Brooklyn 99
Scrubs

crashing
disenchantment

The Good Place. Netflix'te de var.

The IT Crowd

Brooklyn 99 +1

chuck

Plebs

The Booth at the End

Californication.

Married with Children.

Beğenmezsen yaz burdayım..

bazı televizyonlarda o özellik var. değil 8 metre yaklaşık 2-3 metrede sıkıntı yaşadım. 5-10 saniye geriden gelmeler, karelenme vs. modem/bilgisayar/tv aynı odadaydı bu arada.

Film izlerken cok sikinti yasamazsin bence sadece mause donuk donuk geliyor. Ama oyun oynayamazsin

smart tv alırsan pc yi bağlamana gerek yok

bazı belirli teknolojiler var, dlna, widi falan gibi. kullandığınız donanımın bununla uyumlu olması gerekiyor, mesela bilgisayarınızdaki kablosuz ağ kartının bu tür bir özelliğe uyumlu olması, televizyonunuzun da bunu desteklemesi gibi. genelde smart tv'lerde oluyor bu fonksiyon, ama emin olmamakla birlikte masaüstü bilgisayarlarda kullanılabilen kablosuz ağ kartlarının neredeyse hiçbirinin bu özelliği destekleyeceğini sanmıyorum.
ağ kartınızın çipseti ile televizyonunuzun özelliklerini araştırıp widi/dlna türü işlevleri destekleyip desteklemediğini bulmalısınız.

Chromecast ile yapıyorum bu dediğini. 3 saatlik filmde 2 defa takılma yaşadım ısındığı için. Sanırım Chromecast 4k falan alırsan sorunsuz izleyebilirsin. Mesafenin ev içinde pek önemi yok ayrıca. Aktarım fhd filmler için fazlasıyla hızlı olacak.

Bunun haricinde miracast yapabilirsin bazı destekleyen smarttv lere.

Az uyku subjektif bir kavram. Bana göre mesela 6 saat ideal uyku. Bunun altı az, üstü çok.

Şahsen hafta içi / hafta sonu ayırt etmeksizin günde 6 saat uyuyorum. Çoğu sabah alarmsız kalkarım. Önemli olan ritmi bulabilmek. Ritmi tutturduktan sonra (özellikle her gün aynı sürelerde uyuyup, mümkünse aynı saatte yatıp-kalkarak tabii) gününüzün daha enerjik ve dolu geçtiğini fark edeceksiniz.

Uykuya yedirdiğiniz sabahlara üzüleceksiniz.

erken uyumak çok önemli. insanların çoğunda melatonin hormonu gece 11-4 arası salgılanır. ışıktan uzak olmak ve uykuda olmak gerekiyor bu hormonu üretebilmemiz için ancak bir çok kişi bu saatlerde uyanık olduğu için etkisini göremiyor.

araya girerek sunu sormak istiyorum ben de. az uyuyan arkadaslar, hatta alarmsiz uyananlar sabah kacta uyaniyor mesela? kis aylarinda sabah 8de gunes daha yeni doguyor. e ise gitmek icin daha erkenden uyanmak gerekiyor. nasil zinde uyanabiliyorsunuz karanlikta? tatillerde alarmsiz kalkiyorum ve kisin 9 bucuktan once kalkamiyorum kacta yatarsam yatayim. yattigim saati de dusununce tam bi vakit israfi.

www.bbc.com Böyle bir haber okudum bugün. Bir süre sonra beynim yandı ama bir bakın isterseniz.

soruya cevabım yok ama askywalker'ın verdiği linkteki "uzman" gibi tiplere nefretimi kusmak istiyorum ben de müsaadenle. tutturmuşlar bir rem uykusu, döngüsü... yahu bunu çocuklar bile öğrendi zaten artık. insan ne kadar zamanda uykuya dalacağını kestiremiyor ki. makina mıyım ben yatağa girdiğim an gideyim? yeri geliyor 1.5 saat dönüyorum, yeri geliyor 12 dakikada dalıyorum. "6'da uyanacaksanız 1'de yatağa girin" ne demek? e girdim, 3'e kadar uyuyamadıysam ne yapacağım? uykuya dalmak üzereyken yeni alarm mı kurayım mesela, o zaman uykum kaçmayacak mı?

tamam önemli olan döngü tamamlamak da ben uykuya ne zaman dalacağımı kendim seçemiyorum. hele ki "15 dakika içinde dalsam iyi olur" baskısıyla hiç dalamam. keşke "tam uyku"ya geçtiğimiz anı hesaplayıp, buna göre döngünün bitiminde, uygun bir zamanda bizi ayağa dikecek türde alarmlar olsa. o zaman çok güzel olurdu.

o yapılana kadar bu uzmanlar "rem uykusu" geyiğini bıraksın bence.

Az uykuya alışmak gerekiyor. Düzenli olarak aynı saatte yatıp uyuyup aynı saatte uyanınca vücut alışıyor. Bu uyku miktarı da 6 saat civarı olunca öyle uyuşukluk kalmıyor.

Ayrıca zinde olmak istiyorsan daha aktif olmak zorundasın. Gün içinde vücudunu kullanmazsan gece yattığında dinlenemezsin. Zaten dinlenme halindeyken yatağa girdiğin için hemen uyuyamazsın zaten.

Asker gibi yaşarsan asker gibi zinde olursun. Götündeki kasların odundan oyulmuş gibi sıkı olması lazım zinde olmak istiyorsan. Vücudunu daha çok kullan, yorul, 6 saat uyu, kalk, bu düzeni 1 ay devam ettir zinde olursun zaten.

Meditasyon yaparken alıştım. Ama kolay olmadı + birkac ay aldı. Şu an birkaç gün 2-3 saat uykuya, bı hafta 4-5 saat uykuya tav olabiliyorum.

Her gün aynı saatte kalkmaya çalış.

ben de çok merak ediyorum bunu, az uyku 3-4 günden sonra direk negatif feeedback veriyor

spor yaparak ve guzel beslenerek. hayatimda en az uyku ile yasadigim zamanlar sabahlari ve mesai cikisi 1-1.5 saat spor yaptigim zamanlardi. gunde 5-6 saat uyku ile son derece dinc kalabiliyordum.

Ikisi de idrarini sari yapmaktan baska bir ise yaramaz dostum. Keske bir hapla zinde olabilmek mumkun olsaydi. Uyku, zihin, kosy, gevseme, mutluluk ... var da var

Kişisel disiplin. Hapla zinde olunmaz. Az uyu, egzersiz yap, erken kalk, düzenli yaşa, zinde olursun.

Hiçbirisi. Böyle saçma sapan şeylere para vermeyin abi ya kaç kere attım genis kapsamlı makaleleri sayısını unuttum.

ikisininde hiç bir artısı yok yalan.

pharmaton daha iyi.

Sabah erken kaklip duşla gune başlayıp saglam bir kahvaltı yaptın mi zindeligin ilk adımlarını atmış oluyorsun.

pharmaton kolestrolü yükseltiyormuş.

Ikisi de işe yaramaz zinde olmak için. Spor yap, meditasyona basla, sağlıklı beslen, uykunu duzene sok veya uyarıcı hap kullan.

şimdi işe yaramaz demek tam doğru olmaz. yarayabilir de.

bunların ikisi de vitamin mineral desteği. öyle hapı alayım, enerji dolayım gibi bir özellikleri yok. öyle bir işe yaramaz evet.

ama b12 eksiğiniz vardır, ne bileyim vücutta vitamin ve mineral eksiğiniz vardır, enerjisizliğiniz, yorgunluğunuz falan bunlardan kaynaklıdır, depoları doldurunca normal olmanız gereken hale gelirsiniz. o zaman işe yarar.

yani eksi değerlerde olan vücudunuzu normal değerlere getirmede yardımcı olur. ama zaten normal değerdeyseniz de artıya çıkarmaz.

Valla arkadaşım supradyn kullanmaya başladı, gözle görülür bir enerji hatta kendisinde iştah azaltma gibi etkileri oldu. Pek memnun.

Volvo araclar yakıt kalitesine cok duyarlı, kötü yakıt denk gelmiş olabilir. Bir de subaplarda bir sıkıntı oldugu zaman da benzer sıkıntı yaratabiliyor. Bu subap işi başıma geldi, oldukca masraflı olabiliyor. Volvo s60 kullanıcısıyım.

+Baskı balata,
+Enjektörler,
+Maf sensörü (hava akış metre)
+dizel araçlarda partikül filtresi
ya da primetime arkadaşın bahsettiği kötü yakıt kaynaklı sorun da olabilir. İyi bir usta soruna ait olası seçeneklerini daha da düşürerek sorunu çözer. Bazen sorun hiç ummadık bir sensörden kaynaklı olabiliyor.

Enjektör gibi duruyor.

Bilgiler için teşekkürler. Hemen yakıt aldığım yeri değiştirecem. Sıkıntı geçmezse artık servis yolu görünüyor demektir.

Yokta ne yapalım. İşçilerimi eve mi göndereyim ? Atölyeyi kapatıp evde düşünüp duralım mı ? İktidarların kullandığı en önemli zafiyet bu zaten. Ne yapacaklar toplu olarak ülkeden mi kaçacaklar diye bakıyor olaya. Suyun 1 parmak üzerinde burnumuzdan nefes alarak mücadele ediyoruz, ayağımız yosuna deyse de bırakıp gidecek ülkem yok. Karaya ayak basana kadar mücadeleye devam. İstediğiniz cevaplar değil biliyorum ama hayattaki tek önderimin dediği gibi '' Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim''

benim zerre umudum yok. ne ekonomi ne de başka hiç bir şeyin düzeleceğini sanmıyorum. kafama da takmıyorum.

umut artık sadece bir erkek ismi :( şeklinde romantizm yapıyorum.

yakın vadede umudum yok, en büyük hayallerimden ve isteklerimden biri yurtdışına çıkmak. gelgelelim, benim bir tane vatanım var ve en azından lafta bile olsa hala laik ülkeyiz, cumhuriyetimiz var, okumuş etmiş insanımız var vs... yurtdışına gidenler sonsuza dek orada kalacak diye bir kaide yok. daha iyi bir yönetimle beyin göçünü kısmen de olsa geriye çevirmek mümkün olabilir.

rezil bir nesil yetişiyor, bu sadece hükümet değişikliğiyle düzelecek bir sorun değil ama ben ister istemez sürekli olarak "o kadar da kötü değiliz" diyorum. ki bence değiliz. türkiye'den en çok şikayet eden, sürekli gitme konusunda mızmızlanan insanlardan biriyim. yurtdışında sadece belarus ve ukrayna gördüm ama farklı ülkelerden arkadaşlarım var. neblim, bakınca cidden özellikle de kendi yaşadığım yer (ankara) için çok şikayet edemiyorum ben. zaten sığır gibi yaşayan bir öğrenciyim, standardım her halükarda düşük. 3-5 yıl acı çekeriz belki ama eğer bir şeyler düzelecekse yine düzlüğe çıkarız gibime geliyor.

kısaca hayatıma devam etmek için ümitli olmaktan başka bir şansım yok benim. kafama bomba düşmediği, kötü şartlarda bile olsa yaşadığım sürece de o umudu koruyacağım. emin ol şu an taş üstünde taşın kalmadığı suriye için bile umudu olan suriyeliler vardır.

şahsen her zaman daha iyisini isterim, eksikleri görmeye ve geliştirmeye çalışırım, "buna da şükür" deyip biat etmek istemem ama bunu yaparken olumlu tarafı görerek biraz sakinleşmek de gerekiyor. evet daha iyisi olabilir ve olsun, bunun için mücadele edelim ama hep bu zihniyetle yaşarsam ben üzüntüden geberip giderim. ben ömrümü almanı, polonyalıyı kıskanarak geçirmek istemiyorum. evet berlin'de bisiklet sürmeyi, leipzig'de HYPEZIG diye hap atmayı istiyorum ama olmuyorsa da olmaz yani, ankara'da olanla yetiniriz. bakıyorum ankara'ya... bisiklet sürülüyor mu? evet. hap var mı? evet. eh yani. idare ediyoz. ümidimiz neden olmasın? ümitsiz nasıl yaşayalım? ümit var. hep var.

benim var ama 2040'dan sonrası için, birkaç nesilden sonra daha dengeli bir toplum olacağımızı düşünüyorum.

umudum yok
değişim günün birinde olsa bile bizim görebileceğimizi düşünmüyorum
hiç karşılaşılmadık bir dönüştürülmüş; cahil ve ahlaksız bırakılmış, en kötüsü sevgisiz bırakılmış nesil geliyor akın akın.

soruna cevap ; bu ölümü gerçeğine rağmen onu unutup yaşayabilmek gibi. gündelik işlere dalıp idare eder gibi davranıyoruz.

ek:kısa/uzun vadede yurt dışına gitmeyi düşünüyorum. (daha önce ingilterede yaşayıp, geziden "umutlanıp", çevremin tüm itirazlarına rağmen hala bir umut olmalı diyerek tr'yeye dönmüş biriyim.)

Güzel günler geride kaldı Türkiye için. Ama her kriz, her çalkantı kendine yeni fırsatçılar doğurur.

Düşünsene Suriyeli bir orta direksin, bomboş fakir bir hayatın var birden iç savaş çıkıyor kendini Türkiye'ye atıyorsun, ordan Almanya derken hayatın iyi yönde değişiyor.

Veya bir ağır kriz öncesi iyi pozisyon alıyorsun elinde dövizle, sonra parasızlıktan kırılan piyasada gayrimenkul topluyorsun, şirket satın alıyorsun vs.

Veya yeni bir hükümet geliyor, despot bir popülizmle inşaata abanacağını öngörüyorsun, iki suyuna gidiyorsun bütün ihaleleri sana kalıyor.

Ülke dediğin nedir ki? Sen ben o biz siz onlar. Banane ondan, senden, sizden. Ben bana bakarım bize bakarım.

Bir de böyle düşün.

Bu gibi konulara umut,inanç,hayal şeklinde yaklaşmanın çok sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Bahsettiğiniz şeyler (ekonomi,refah,eğitim,adalet,liyakat) az çok ölçülebilen şeyler ve geçmiş dönemlere ve diğer ülkelere bakılarak gidişatın ne olacağı kolayca tahmin edilebilirler.

Konuların çoğunu hükümetle bağdaştırmışsınız. Aslında bu da bir noktada mantıksız. Bu hükümet eylemleriyle ve içinde barındırdığı insanlarla bu ülkenin bir yansıması. Bu adamlar ve onlara oy verenler başka yerden gelmediler. Bundan 20 yıl önce başka partilerde bulunuyorlardı veya başka partileri destekliyorlardı. Düşünce sistemleri pek değişmedi.

Türkiye'nin yakın geçmişindeki sürece bakalım. Hiçbir zaman bahsettiğiniz konularda ideal düzeylere ulaşılamadı. Hatta belli bir döngü tekrarlanıyor. Tek başına iktidarlar geliyor ve sonrasında 1.5-2 yılda bir seçimlerin yapıldığı siyasi istikrarsızlık dönemi başlıyor. Aynı döngünün bir kez daha tekrar etmesi muhtemel. Bunun sebebi siyasi sistem vb değil. Halk bunu istiyor.

Kimilerinin hayal ettiği veya umut ettiği radikal değişimler, büyük travmalar veya sorunlar sonrası yapılabiliyor. Nasıl bir insan kötü bir özelliğini değiştirmek için major bir sıkıntı yaşamadan harekete geçmiyorsa, ülkeler de böyle sorunlar yaşamadan değişmiyor.

Peki ne yapmalı? Birkaç seçenek var.
1- Yaşadığı ülkeyi tanımadan umut ederek bir şeylerin değişmesini beklemek. Sürekli hayal kırıklığına uğramak ve en sonunda kabullenmek.
2- Durumu kabullenip işine bakmak. Türkiye'deki eğitimli bireylerin çoğu bunu yapıyor zaten. Ben de bu gruba dahilim. Çözüm değil ama kafa rahat.
3- Yurtdışına gitmek. Kesin çözüm bu olsa gerek. İnşallah ben de bu gruba girerim bir gün.
4- Burada iyi şeyler yapmaya çalışıp, bir şeyleri değiştirmeye çalışmak. Evinin önünü süpürmek gibi biraz. İç huzuru sağlayabilir. Ama aynı 1 gibi hayal kırıklığına uğraması muhtemel.

Adım ölçer de nabız ölçer de yakın sonuçlar veriyor. Uygulamanın yanında cihazin gelismisligi de önemli.

Ancak telefon her zaman yanımızda olmuyor ve adım konusunda ciddi bir fark olabiliyor. Dun yoğundum ve telefonum tüm gün masamda durdu, ne öğlende yanima aldım ne de ofis içinde gezerken. Toplamda 5bin adım farketmis.

Miband2 yi kullanıyorum. Düşünüyorsanız tavsiye ederim

Mi Band 3 var bende. Nabız ve adım sayar gayet düzgün çalışıyor denedim hanım manuel olarak saate bakarak da ölçtü nabzımı doğru çıkıyor. Adım sayma konusunda da bir yamuğu olduğunu zannetmiyorum çünkü ben bandla yanımda benle yürüyen eşim telefonla sayınca benzer sonuçlar elde ediyoruz.

evvelce dark orbit oynardım. uzay gemileriyle savaş yapıyorsun.

Haxball

starblast