10 gün garanti demek garanti bitmiş demek, dışarda yaptır geç.

garanti bitecekse gerek yok yarı fiyatına yaparsın dışarda. google yorumlardan puanı yüksek ve tercih edilen bir yer seç ya da çevrenden tavsiye al.

ocakta fiat fiorioya sadece yağ ve yağ filtresi bakımı serviste 9500 çıktı. 12 bin normal. garanti bittiyse bosch car servise gidebilirsin.

Böyle bilinmez. Hangi marka model? Renault ve peugeot arasında fark var sonuçta. Bakımda neler yapılacak? Çok fazla değişken var. Sadece filtreler ve yağsa çok fazla.

Glamdr1ng +1
Misal Peugeot puretech motorsa ben garantiyi bozmam çünkü normalde Peugeot bunların motor garantilerini 8 yıl yaptı galiba.
Bunu bozarsan ve motor elde kalırsa Peugeot üstlenmez sorumluluk.
Renault'ysa zaten Türkiye'de üretilen bir ürün, dışarıda düzgün usta bulmak da kolay.

@glandr1ng reno clio. Ya servisi arayinca 7 8 kalem bisey saydi. Boyle arabaya bakmadan fazladan biseylerin degisimini ekledi gibi hissettim. Musteri temsilcisi bi kadindi konustugum cunku usta degil. Ne diyosunuz bu hususta simdi? Disarida yaptirmak daha mantikli sanirim. Arabada herhangi bi sorun yok.

@logisticsmanager. Reno. 3 yil.

Abi renault clio belki de hiçbir şekilde resmi servisle ugrasilmamasi gereken top 3 arabadan. Clio asla ugrasmazdim servisle. Misal hybrid astral falan desen daha kompleks vs derdim de clio kesinlikle dışarıdaki düzgün bir servis yeterli olur.
Türkiye'de bir de açıkçası resmi servis kaliteleri de çok iyi değil.

makina boşken mi yapıyor dolu iken mi ?

dolu iken yaptı. boşken denemedik.

Notalar alt telde boyle gidiyor (parantez bos tel ya da cift sedefli olanlar) >
(La) - Si - Do#3 - (Re) - Mi - Fa#3 - (Sol) - La - Si - Do - Re

@deklia olmeka peki karar ses "la" batı müziği "la"sı mı yoksa türk halk müziği "la"sı mı ?

Nota yerlerinin adlarina gore yazdim, asil akorda gore degil. Su an si bemol’e akordlu saz.

Orta tel de boyle gidiyor bu arada:
(re) - mi - fa#3 - (sol) - la - sib2 - (do) - re - mi - fa - sol

burgan

eurobond ya da yurtdışı hisse. döviz faizleri yerlerde sürünüyor.

3bin dolar güzel bir miktar. euroband ya da yurtdışı bono u2güzel getiri bilir. yazılımcı mısınız?

Türkiye cds'lerinin yükselmesiyle eurobond faizleri yüzde 9lara çıktı. Devletin temerrüde düşmeyeceğine güveniyorsanız eurobond alabilirsiniz.

duyurunuzu görünce sıfır olarak egea geldi aklıma.

dizel otomatikleri bile sizin yazdığınız tutarın tavanında.

ikinci el seçenekleriniz daha çok olabilir. ama güven sorununuz için maalesef bende kimseye güvenemiyorum.

Bütün kriter fiyat ve otomatik olması mı? Bu filtreye onlarca araç, yüzlerce ilan giriyor. Biraz daraltmalısınız.

- HB, sedan, SW...
- Dizel, benzin, hibrit...
- Sıfır olmayacaksa yaş ve kilometre

En azından bunlar lazım. Tabi bir de öneri gelince "dayımgilde var, konforu kötü" veya "arkadaşım alma dedi" gibi şeyler yazıp kafanızdaki modeller için teyit almaya çalışmayacağınızı umuyorum.

Sıfır araç bulabileceğinizi sanmıyorum ama madem siz de bizim gibi 3 kişilik bir ailesiniz, birkaç yaşında Honda Jazz bakın, kafanız rahat eder.

o fiyata alabileceğin otomatik araçlar dacialar. belki suzukiler. stepway otomatikler bile 564binden başlıyor. istediğiniz bantta otomatik 0 araç yok.

geçen sene sonu bayiden sıfır araç almış biri olarak şu noktaya dikkat çekicem. bayide araç bulamıyosanız çok da üzülmeyin. bayiden alırken şöyle bir handikap var. aracı almadan önce komple bir kontrole sokamıyosun. sadece gözle kontrol edebiliyosun. zaten teslim tutanakları da bir an önce imzalatılmak üzere bi köşede bekliyor.

mevzu şöyle; ben aracı teslim alırken kendim göz kararı şöyle bi orasına burasına bakarken 1. arabanın boyasında dalgalanmalar 2. arka kapının sağındaki direği üzerinde aynı yönde çiziklere (fırça çiziği gibi) denk geldim. İkisini de doğru düzgün izah edemediler. İlkine araçlar buraya boyasız geliyor burada boyanıyor, işçilik kalitesi dediler. İkincisine de kılcal çizikler bunlar, yok hemen bi pasta atalım gibi şeyler söylediler.. Aracı dolaşırken oradaki şahıs yıkatırken fırça değil sünger kullanın filan demişti. Yani muhtemelen boya zaten tırt, ikinci mevzu ile ilgili de arabayı kendileri yıkarken fırça ile çizdiler muhtemelen. Amma velakin o dönem araba alma sürecinde bu durumlardan tamamen bezdiğim için üzerine gidemedim mevzunun. lanet olsun dedim aldım. Ha şu anda da aklıma gelmiyor açıkçası boyası moyası. Ama sinir bozucu bi süreçti. Arabayı bi zaman satınca alacak sahış ekspere götürürse muhtemelen bi katakulli döndüyse ortaya çıkacak. Bilemiyorum..

Velhasıl şöyle yapılabilir. Ben araba aradığım dönemde bi sürü de çok düşük kmli ve şahıstan araba ilanına denk geldim. Gördüğüm tablodan çıkarımım son 1-2 senede biçok insan bayiden denk gelirse alıp bi kenara araba koymuş (bi tane alıp satıp milyarder olacak ya) Almış atmış kenara. Jelatini bile sökmemiş. Garajda durmuş belli. Benim o dönem vaktim olmadı buna ama şöyle yapılabilir. Dediğim şekilde araçlar bulunur. Fiyatı bayiye yakın yazanlar aranır. Konuşma tavrından sadece alıp kenara atan bi tip mi bakılır (yağlama süsleme yapmayacak, ya da çakal çakal konuşma yapmayacak) düzgün bi tipse ekspere sokmak teklif edilir. her yeri bi güzel kontrol ettirilir. Bi tur atılır ses var mı yok mu diye. İçe sinerse alınır. Böylece belki de tamamen güvenli şekilde araba almak mümkün olmuş olur.

aynı dert bende var. sorunun cevabı olmayacak muhtemelen ama resmi bir yerde çalışmıyorsan eşofmana yönelmeni tavsiye ederim. ben öyle giyinmeye başladım. eşofman derken adidas nike vs değil. h&m tarzı yerlerde gündelik sırıtmayan yerlerdeki ürünler. altına bot çekiyorum gayet güzel duruyor.

birader beline göre alacaksın bacağını ve paçasını terzide daralttıracaksın bu kadar.

o kadar zamanınız varsa çok küçük miktar parayı borsayı takip ederek değerlendirebilirsiniz. internet üzerinden amazon,e tsy, wayfair gibi yerlerde ürün satabilirsiniz (bu çok detaylı ve emek isteyen bir iş ama karı iyi)
ilginiz çeken, hobiniz olan bir konuda kendinizi geliştirmek için eğitimler alıp sonra paraya çevirecek yöntemler arayabilirsiniz.

keşke sendeki imkan bende olsaydı. teknik analiz, trade psikolojisi ve risk yönetimi üzerine bol bol kaynak okurdum. zamansızlıktan bölük pörçük ilerleyebiliyorum ya da ileride okunacaklar diye kenara not alıyorum.

Price action öğrenip borsada işlem yapmak

Freelancer sitelerinde işler yapılabilir belki bir konuda uzmanlığını varsa.

kamu kurumunda mı çalışıyorsunuz?

Hem kripto projelerinde node kurulumu, testnet gibi işler aynı zamanda sta+1
Şuan vakitsizlikten yapamıyorum çok güzel fırsatlar olduğunu bildiğim halde.

kalmadı, saldık hep

bu kadar degil ama ben kapali yerlerde maske takiyorum hala ve ellerimi de sık sık kolonyaliyorum (bunu corona incesinde de yapardim ama bu yeni degil)

hala sürekli maske takıyorum.
anneyide kapalı alana sokmuyorum, olabildiğince az kişi geliyor eve o da cam pencere açık şekilde.

corona geçirdikten sonra bir tık tedbirleri gevşettim diye bilirim ama yine de kapalı alan ve toplu taşımada maske takıyorum.

burda asıl amaç kendini korumak , millete bakıp herkes saldı kimse maske takmıyor diye bahaneler üretmemek lazım.

kaldı, 2 kere geçirmeme rağmen hala korunmaya çalışıyorum, sinemaya bile gitmedim başladığından beri

kapalı ortamda tabiki maske(n95) takıyorum. bir süre önce markete falan girmiyordum ama artık giriyorum.

kapalı ortama gireceksem takıyorum maskemi. isteyen içinden gülsün etsin umrumda değil.

otobüs market gibi kalabalık yerlerde ailecek maske takılıyoruz. mümkün mertebe dikkat ediyoruz.

Iki aylık bebeğimiz olduğu için eşimle ben mümkün olduğu kadar korunmaya çalışıyoruz.

sürekli el yıkama kaldı bir tek onun dışında hayır

Kac gün? Hepsi bir günse yok. Böyle gezilmez o sehirler. Minnacik Verona'da bile keyifle 2 gün gecirilir.

En az 20 günlük gezi rotasi bu. Cok kisa kaliniyorsa bu yerlerde, insan neyi nerede gördügünü unutur: Sifir ani, üc fotograf, sürekli yol yorgunlugu...

Toplam 7 gece.

7 gün ideal. Lübyana, Garda, Aix En provence zaten çok fazla zaman harcanacak yerler değil. Gittiği yerleri de düşünürsek arkadaşının, değer gibi duruyoru.

7 gece çok kısa. Okuyunca yoruldum. Sürekli koşturmaca ve görmüş olmak için görme gezisi bu. En az 15 gün olsaydı iyi olurdu.

Hangi sehirlerde konaklanacak?

Normalde 7 gun bu rota icin sirf meydanlarda foto cekilip donmek icin anca yeter.

Hele gece yolculuk sabah geziyse hic gitmeye gerek yok.

Şehir seçimleri ve rota iyi ama 7 gün çok kısa. Herkes +1

Fiyat uygun, zaten gidiş geliş uçak yüksek sezonda 250 Euro’dan asagi yok

aynı durumda 5-6 ay çalıştım bir sorun yaşamadım. sonrasında firma türkiyede şirket kurdu sorun çözüldü.

vergi kısmını halletmek için şahıs şirketi kurup ilgili şirkete düzenli fatura kesmeniz gerekiyor. şahıs şirketi kurduktan sonra aylık cüzi bir miktara da muhasebeciyle anlaşabilirsiniz.

Resmi hali: Şahıs şirketi kurup fatura keserek.
Esnetilmiş hali: sizin yerinize fatura kesecek birisni bularak.
Riskli hali: para hesabınıza yatsın, yurtdışından gelen paraya belki birşey demezler, zaten sürekli değil diye durumu geçiştirerek.
Fazla iyimser hali: şirketin kurulması kesin ve kısa sonra kurulacaksa, sizin kuruluş tarihine kadar olan bütün ödemelerinizi güzel bir faiz ile işe başladığıızda prim olarak alarak. (Bunu hayatta yapmazdım sanırım.)
İnovatif hali: ilk aylarda paranızı kirpto para olarak alarak.

Zira bu dediğiniz başka bir seçenek olan gider pusulası ile halledilmesi zor bir durum. Zaten karşıda da gider pusulasını kesebilecek bir şirket de yok.

vergiden muaf yıllık kazanç sınırı olması lazım. 22bin civarıydı sanırım. birkaç ay çalışacağını düşünürsek ve senelik banka hesabına bu şekilde giren miktar bunu aşmaz ise şahıs şirketi filan kurmaya gerek yok. ama sigorta nasıl olur bilemiyorum. gss olacak ancak bir miktar gelir girişi de var. yine vergiden muaf kazançlarda sigorta nasıl ödenir diye araştırılmalı.

aksi halde evet şahıs şirketi, fatura kesme ve muhasebeci tutarak vergi beyanı ve ödemeleri. şirket kurulursa sigorta da kendi ödediğin bağkur.

Kimsenin çocuğu çıkmıyor, baş karakteri filmin başında opera salonundan kurtaran maskeli asker olduğu çıkıyor

Kadının çocuğu çıkıyor.

peki opera salonunda kurtaran eleman ya o. onun geri geri hareket etmesi gerekmiyo muydu? kurşun ters e hareket ediyo orada kurtarırken ama eleman düz koşuyo.

kadının çocuğu evet.

Kadının çocuğu olduğu konusu sadece bir fan teorisi, neden olmayacağına dair şurada detay var(son madde).
www.google.com

Ben şuan 20yaş üstü bir binada oturuyorum ama binaya ve bölgeye güveniyorum. Sen de mesela fay hatları üzerindeysen çıkma derim eski binaya, zemine ve eve göre karar ver.

deprem yönetmeliği 99 depreminden sonra değişti. mesela yapının depreme dayanımı konusunda en önemli etmenlerden biri olan nervürlü demir kullanımı veya mininum beton sınıfı gibi olan hususlar bu tarihten sonra zorunlu kılındı. bu tarihten önceki binalar da bu zorunluluklar olmadan yapıldı. isteyen düz demir kullandı ki çoğu da böyledir. yani işin aslı budur buna göre karar verin. öyle yapılırken başında durmuşlar, buranın zemini sağlam, yok bizim binaya bişey olmazlarla olmaz yani bu iş.

illa ki eski binaya çıkılacaksa, "en azından" deprem risk haritasına göre düşük riskli olan bölgeden seçilebilir. eski binalar arasında çok katlı bazı binalara güvenilebilir. yüksek katlı yapılar genelde perde beton sistemi ile yapılırlar ama yine de temeli nasıldır bilemezsiniz. kötünün iyisi bu şekilde bulunabilir.

ancak yine de gerekirse ufak bir ev ama 99 dan sonra yapılmış olması gözetilmeli.

semtine göre değişir
nişantaşında ölünmez (fay tehlikesi yok)
avcılarda ölünür.

Nişantaşının zemini avcılar a göre iyi diye bişey olmayacağını zannetmeyin
Sırt sırta yapılmış o binaların çoğu birbirine hasar verecek. Merak eden "binalarda çekiçleme (hammering/ pounding damages) hasarları" diye aratabilir. Ayrıca malzeme kalitesi yerlerde olan eski binalarda korozyona bağlı bozulmalar da fazladır.

Eski eve çıkmaya mecbur kalırsan nişantaşı avcılara göre iyidir evet ama göktürk de nişantaşına göre iyidir. Yani kuzeyden bakmaya çalış. Az katlı ve kat yükseklikleri aynı olan (yani giriş katı dükkan falan olmayan) yanındaki bina ile balkon seviyeleri hizalı olan binalara bakmaya çalış.

Depremlerde yan bina çökerken diğer yandaki binanın ayakta kaldığı örnekler varken, "buranın zemini sağlam" geyiği yapmak abesle iştigaldir.

Zeminin sağlam olmasının binanın yıkılıp yıkılmamasıyla alakası yoktur, bölge deprem bölgesiyse zemininiz sallanacaktır. Zemininiz kayalık (sağlam) ise toprak yarılıp binanın yan yatmaz belki, ama illa ki sallanacaktır.

Binaları yıkan bu sallantıdır (rezonans mıydı), yoksa uygun teknikle bataklığa bina yapsak yıkılmaz. Ama binayı çürük yaparsak kayalık alanda bile olsa sallantıda yıkılır.

Bu güne kadar bir çok binayı yıkıp kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yaptım, hepsi de 90'lı yıllarda yapılmış görece genç binalardı, çalıştığım bölge İstanbul'un eski semtlerine göre daha genç semtler.

90'lı yıllarda yapılan binalar bile kağıt gibi yıkılırken ve tamamı yıkımdan önce testlerde çürük çıkarken, 70'li 80'li yıllarda yapılan binalara "buranın zemini sağlam" diye güvenmek çok saçma.

Eski binalar deprem olmadan kendi kendine yıkılmaya başladı, bir kaç örneği mevcut. Önümüzdeki yıllarda da maalesef çokça örneği olacak.

Hatta yıktığım binalardan birini mal sahibi zamanında kendisi için yapmıştı, zamanın kalfa/müteahhitlerinden. Kendi oturacağı için malzemenin iyisini kullanmış, çimentoyu bol demiri sık kullanmış.

Binadan numune için karot alınırken, betonun içinin ve demirin çürük halini gördüğünde şaşkınlığının fotoğrafını çekmek lazımdı.

binanın yeni ya da eski olması önemli ama asıl etken zemin.illa yeni bina değil de sağlam zemin diye çabalamak daha doğru olur.
1940 yapımı, sağlam zeminde malzemesinden çalınmamış bir bina (salak komşular müteaahite verdiler) çürük zeminde yapılmış, demirinden çimentosundan tırtıklanmış binadan kesinlikle daha iyidir.

evet elemelisiniz.
nişantaşında tarihi taş evlerden birine ya da nebilim galatada doğan apartmanına falan taşınmayacaksanız ki onlarda da deprem değilse bile tesisat vs problem yaratır sürekli.

evet, yeni bina; 0-15 yaş için çabalamalısınız.

evet, istanbulda eski binalar depremde öldürür. o evlerde depreme yakalanıp şans eseri ölmeseniz bile sizin enkaza, sokağınıza vs ulaşamaz ekipler(ekipler, hangi ekipler?) depremden sonra.

bişey olmaz diyenler ya 99 depremini yaşamamıştır, ya dümdüz akılsızdır ya da kendini kandırıyordur aksi mümkün değil.

sevgiler.

youtube'dan tutorial-eğitici videolar izleyebilirsin
udemy.com'da da kurslar var.
olabildiğince çok bilgi toplamak ve pratik yapmak gerek.
bol şans,uzun zamandır öğrenmeye başlamayı planlayan ama hala harekete geçemeyen bir dost...

öncelikle artık tam bir leb-i derya haline gelen internetteki içeriği kullanmanı tavsiye ederim. neredeyse tüm teknikler için bir sürü içerik bulmak mümkün artık.

bir üstteki arkadaşında da dediği gibi bunun bir üst seviyesi ise ufak miktarlar ödeyerek complete kursları udemy gibi yerlerden satın alıp bitirmek.

ev stüdyosu için mutlaka bir ses arayüzü. m-audio m-track 2 (fast track kesinlikle değil) gibi veya o fiyat bandındaki başka markalar. ancak daha ucuzuna kesinlikle kaçılmamalı. ikincil olarak mutlaka yine başlangıç orta seviye arası stüdyo monitorler. behringer olabilir. "monitor kulaklık" başlangıçta basit bişeyler tercih edilebilir. stüdyo monitorler ilk etapta iş görecektir. composing için yine m-audio nun üzerinde ufak bir mixer, pad, knoblar olan mümkünse 3 oktav civarında bir midi klavyesi tercih edilebilir. (oxygen mesela) .

başlangıç için bunlar yeterli olur. internetten kurslar izler, bu tarz bir başlangıç orta arası ekipmanla bişeyler çıkartır, kendinde ışık olduğunu görürsen ondan sonra çok popüler olmasa da sektör de aktif çalışan prodüktörlerin açacağı bir kursa katılmanı öneririm sonrasında. eğer profesyonel yapmak istiyosan bir yerlere gelmek istiyorsan tecrübeli insanlarla aynı ortam illa ki bulunman lazım. ha sen sadece kendi kendini eğitir ve dikkat çekici bir çalışmayı sosyal medya platformunda patlatır ve ilgi uyandırırsan onlar bulur zaten seni. çağımızda bu da mümkün :)

Evde maske ve eldivenle dolaşın sürekli aksi kabul edilemez

Teşekkür ederim bu arada corona pozitif değilim ama yarın bir olursam diye merak ettim. Nasıl davranmam gerekiyor diye. Maske eldiven takalım ama sonuçta benim temas ettiğim her yere temas ediyor, sonra doğası gereği yalanıyor.

diffarent ağır billur geçmiş.

1-2 tespit dışında kedi-köpeğe bulaştığına dair bir veri yok.

takdir edersiniz ki evde eldiven maske ile dolaşmanın mantıklı bir yanı yok.

Elimizde ki en güçlü koz virüse yakalanmamak.

Billur geçtiğini sanmıyorum, aynı evde yaşamak zorunda kalan covid hastaları da, hasta olmayanlara bulaşırmamak için eldiven ve maske takıp farklı odalarda takılıyorlar. İşte benim merak ettiğim de bu, kedilere gerçekten nasıl bulaşıyor ya da nasıl bulaşmıyor? Hiç yok mu ya kedi besleyen?

abicim/ablacım, kedi-köpek besleyen hayvana nasıl bulaşıp bulaştığını bilemez. açın internetten araştırın.

www.cdc.gov

kediyi başka odaya kapatın. mümkün olduğunca temastan kaçının başka yolu yok.

biz kedimize bulaştırmamak için evde maske ve elvidenle oturuyoruz açıkçası.

Teşekkür ederim. Pozitif bir durumda başka odaya almak en iyisi olacak.

Belirsizlik çok geçmiş olsun size. :( Allah şifa versin.

Allah hepimize "akıl" ihsan eylesin..

İroni mi yaptınız?

şimdi, sevgili holdenphoebe. iyi niyetinize dair hiçbir şüphem yok. öncelikle bunu belirteyim. lakin, mevzu bahis canlı bir kedi değil mi? kedi. kedi bu. kediye oraya basma oraya dokunma diyebilir misiniz? hayır. peki siz öte yandan eve girdiğiniz zaman bilinçsiz bir şekilde ayakkabınızın altına dokunuyor musunuz? hayır. ayakkabınızın altını yalıyor musunuz? hayır. çünkü siz bir insansınız. bilinçli varlıklarsınız. velhasıl kediniz isteseniz de istemeseniz de ne kadar önlem alsanız da almasanız da oraya buraya dokunacak, patisini yalayacak, tabiatı gereği ki milyon bakterinin mevcut olduğu yerlere de icap ettiğinde dili dokunur bu hayvancağızların, doğası neyi söylüyorsa onu yapacak bu yavrucaklar. bişey de olmayacak. çünkü; an itibariyle 270 bin civarında insan öldü bu meretten ama bu vahim tabloya karşılık dramatik sayılarda, hatta dile getirilecek bir sayıda bile kedi, köpek hayvan ölümü yok.. o yüzden şu suni hayvanseverliğinizi bi kenara bırakıp kendinize dair önlemleri yerine getirmekten başka bir şey yapmayın sevgili ileri duyarlı arkadaşlarım.

biraz büyümek iyi bir başlangıç olabilir. herhangi bir insan ile samimiyet dereceniz yok ise kendisi yokken sebep ne olursa olsun bir eşyasına dakikalarca bakmayın zaten. birisi sizin saçınıza bir dakika baksa "saçımda bir şey mi var?" demez misiniz? hareketlerinizden rahatsız olmayacak insanlar edinin, kimseyi de rahatsız etmeyin.

sparkle kiddle +1. Çizgi film karakteri tavrını profesyonel hayatın dışında tutmayı deneyin.

çok afedersin de ben de öyle masama bakınan birisi olsun istemem. gayet de bir şey var, o masa kişisel alan, tabi ki iş ortamında kişisel alan da bir yere kadar ama özellikle kimseler yokken milletin masasına, eşyasına öyle bakılmaz. Bana yapılsa ben de sinirlenir tepki gösteririm ben de o masada elalemin bordrolarını tutuyorum mesela, her ne kadar ters çevirip koysam da rahatsız edici bir durum.

of çok kötü bir durum. kendimi senin yerine koydum ve bayağı utandım. bence herkes odadayken arkadaşlar günlerdir yanlış anlaşılmış olmak beni rahatsız ediyor aslında olay bundan ibaretti diye bir konuşma yap. bir daha da öyle denyoluklar yapma.

İçeri girdiğimde selobanta bakıyordu. Ne başlık ama :)

Uzak durmalısınız. yenisiniz orada ve yeniler dikkat çeker

ya bu yeni nesil çok tral la laa modunda be abicim. tırt mı desek ya da. bahsettiğin ve yapmaman gereken ve senin hiç mi hiç haberinin olamadığı bu durumlara görgü kuralları diyoruz. tedirgin etmeyeceksin insanları senin o hayat negzel yeaa modunu kabullenmek zorunda değil hiç kimse. hayat böyle değil.

Ufak bir hirsizlik olayi olursa direk yol verirler sana

Cilt kuruluğundan olabilir. Özellikle sıcak su bu kuruluğu tetikliyor. Benim de duş sonrası bacaklarım kaşınıyordu. Daha ılık ve içeriğinde bol nemlendirici olan duş jellerini deneyin

çok kolonya veya dezenfektan kullanmış olabilir misiniz? alerji gibi duruyor

tozdan olabilir. iyice temizleyin evi. kıyafetten olabilir, pamuk harici rahatsız edebilir. deterjan ve yumuşatıcı kalıyor olabilir. yiyip içtiğiniz bir şeye alerjiniz olabilir. çok sebebi var.

Alerji değildir eminim, her gün farklı şeyler yiyorum.
Toz olduğunu da sanmıyorum, kıyafetleri yüksek derecede yıkadım devam ediyor.
Dezenfektan ya da kolonya kullanmıyorum ki karnımın ortasına kolonya sürecek halim yok.
Sıcak su demişken kaynar değil tabii, hafif ılık su.

Ciğerler iflas değil mi?

devamında "corona olabilir mi" yazmış mısın korkusuyla açtım soruyu ne yalan söyliyim. KAFAYI YEDİK KAFAYI!

duşta ve duş çıkışı kaşınma bana da oluyor ara ara, neden bilmiyorum. sabun kullanırken daha çok oluyordu, duş jeline geçtiğimden beri olmadı sanırım. cildin kurumasıyla ilgisini yukarıda neysene söyleyince benim de aklıma yattı. batma gibi bir kaşıntıdan mı bahsediyorsun peki? bana öyle oluyordu, ince ince bişey atıyor aynı anda farklı yerlerde gibi.

Su altında iğne batar gibi kaşıntı normalde bayağı kasiniyor birkaç yerim birden.
Cildim kuru değil, kuruluktan olsa kaşıyınca anlarım

Bu sıkıntıyı ben de ağır bir şekilde bir hafta yaşamıştım. Kafam kaşınıyordu, orası bitiyor bacağım kaşınıyordu, kaşınan yerler kızarıyordu. Bir anda bitiyordu. Sonra tekrar başlıyordu. Aile hekimine gittim, bir sürü şey sordu cildimle alakalı ve daha son zamanlarda kullandığım krem, sabun vs. alakalı. Kendi sabununu kullan vs. demişti. Psikolojik dedi. Bu arada randevuya girmeden kaşıntım bitmişti sanırım gerçekten psikolojikti. Zaman zaman hala özellikle elimin üstü kızarıp kaşınıyor zaten.

Ciğerlerim iflas mıdır diye sormuşsunuz. Ben aile hekimine gittiğimde böyle bir soru yöneltmedi. Bu olaydan 1,5 sonra akciğer röntgeni çektirdim tertemizdi. Tabi kişiye göre değişir.

karaciğer yetmezliğinde bilirubin ciltte birikince kaşıntı oluyor. veya safra kesesi, yolu vs tıkanmıştır, taş vardır, pankreas tümörü (alkolü çok seviyor)
vardır, olmazmı olurr yaaaaa, oluryaa, ateş bacayı sarar da

alkol gerçekten fazlaysa karaciğeri ele almış, şiş kebap yapıyor olabilirsiniz

gözündeki beyazlık, sarımsı ise doğru doktora, gerçi sağ kaburga altında ağrı, hassasiyet filanda olur da olması gerekmiyor, belirti vermeyebilir

Iki aydir falan oluyosa polenden olabilir, bende kasinti olarak cikiyo polen alerjisi

duşal.

Bir allahın kulu da dememiş ki uyuz olabilir. Çare metrin solüsyon hocam.

eksisozluk.com

@karmaşıklık
Yüzünüzün yağlı olması vücudunuzun diğer yerlerinin de yağlı olacağı anlamına gelmiyor eğer buysa kıyasınız.
Ayrıca kaşırken anlayabileceğiniz bir şey değil. Bana da söylemeseler aklıma gelecek son şeydi.

kartında başka harcama yoksa gitmeden önce 300 lira yatır limitin 1100 olur zaten. varsa da ona göre hesaplayıp limitini aç işte.

@hadsafhada o şekilde yani para yatırarak limit artırılıyor mu?

kendin cevaplamışsın zaten sorunu. internetten sadece araç ücretini çekiyor evet. o yüzden ödeme yaptıktan sonra tekrar o parayı koy kredi kartına limitin eski haline gelir. provizyonu ofiste alıyorlar.

Bastan talep etmediyse vermeyebilirsin. Cok gicik etmediyse ver dosyalari bir daha ondan is alma, engelle gec.

Bizden müşteriler her zaman istiyor. İstemeseler dahi teslim ediyorum.
Kurgu-montaj

diyelim ki çalışmada herhangi bir siteden satın aldığınız bir imajı kullandınız. bu imajı satın alırken kullanım hakkı (hangi ölçütlerde belirtilmişse) size aittir. siz çalışma dosyanızı müşteriye verirseniz ve o müşteriniz verdiğiniz çalışma dosyasından sizin o satın aldığınız imajı çekerek başka işlerde kullanırsa siz haksız kullanıma yol açmış olursunuz. siz hödüğün birine denk gelmişsiniz, bunlardan maalesef bu ülkede milyonlarca var. ona yukarıda anlattığım örneği söyleyin. sizin ve birçok kişinin bu şekilde çalıştığını, bunun haricinde çalışanların profesyonel olmadığını ve bu çalışma şeklinden aşka bir biçimde yardımcı olamayacağınız konusunda diretin.

ben üç boyutlu render çalışmalarında bile her zaman orjinal dosyaları ister ve arşivlerim. 3-5 sene sonra ne olacağını bilemem. seni aradığımda bulacak mıyım bilemem bile. ama çalışma dosyası elimde olursa aynı çalışmayı bir şekilde yeni kişilerle kayıpsız olarak çalışırım. mümkünse önce sana ulaşırım tabi. sen yan çizmiyorsan senle de devam ederim. amaaa piyasada böyle güveneceğin çok az adam var. o yüzden işveren bence haklı.

o dosya benim de başka bir işime yaramaz zaten. ne onu açacak programım ne de onu kulanacak bilgim var. tek istediğim şirketimin gelecekte kötü bir durumda kalmadan işi çözdürebilme ihtimalimin sıfırlanmaması.

baştan belirtilmediyse çalışma dosyalarını teslim etmem. baştan belirtilirse + ücret belirleyerek ödenmesi halinde teslim ederim.

ben bir video için anlaşıyor ve ona göre fiyat veriyorum, mesai harcıyorum ve bir video için ücret alıyorum. benden aldığı çalışma dosyalarını düzenliyor ve 20 video yapıyor veya template editletir gibi 3 kuruşa yeni videolar yaptırıyor. o nedenle çalışma dosyasını isteyenlerden bende emeğimin karşılığını istiyorum.
freelance çalışan biri olarak maalesef bu konuda çok iyi niyetli düşünemiyorum.

@ozdek, 3-5 sene (!) sonra eğer o projene hala devam etmeyi düşünüyosan ve ilk çalıştığın kişilere ulaşamıyosan baştan yaptıracaksın arkadaşım. bu kadar basit. aptal saptal kişisel düşüncelerin empoze ettirilmeye çalışılmasının manası yok.

bak bir daha söylüyorum baştan yaptıracaksın. paşa paşa vereceksin ücretini yaptıracaksın baştan. dandik dandik üç kuruşluk şirketler açıp da güya ya tabi ki de verecekler dosyaları yeaa diye "işveren" triplerine girmesin kimse.

1) 6 aya kadar çalışma sürelerinde 2 hafta ihbar süresi var, doğru biliyorsunuz.
2) insan kaynakları müdürü bunu derse şüphe olurdu ama iş yeri müdürü belki bilmeyebilir.

1) doğrudur. iş yeri müdürü (iş yeri müdürü ne oluyosa) yanlış biliyor.
2) iş kanununu doğru bilen yerler de çok matah değil bu ülkede, sana ödeyecekleri maaşa bak derim.

Türkiyede airbnb'leri polis basıyor bir süredir, haksız vergi vs yüzünden. Bir aylığına mühürlüyorlar evleri.

@sopiro

Yok, olay avrupa yakasinda olup anadolu yakasinda olmamasi. Bildiginiz anlamda hic yok (veya bizim uygulamada cikmiyor). diger uluslararasi otel uygulamalarinda da anadolu yakasinda eksiklik yasiyoruz.

Ben denedim şimdi çıkıyor, sizinle alakalı olsa gerek.

Sizinle alakali olsa gerek +1

sizinle alakalı ol sagerek. ulama mode on +1

sizinle alakalı olsa gerek +1

Bizde de x, w, q yok. Birden fazla harf ile ifade ediyoruz, onlar da öyle.

evet ses demek istedim

aslında birçok dilde birçok ses yok. mesela arapça'da kh arası bir ses var. halit ismi böyle söyleniyor sanırım. ama bir direkt halit demişiz. ya da ingilizce de şıva denilen ea arası bir ses var. bir bunu genelde e olarak okuyoruz. bizde de o ses yok. normalde black kelimesi "blek" diye değil "blæk" şeklinde okunması gerekir. aslında var olduğunu düşündüğümüz sesler de birebir olmayabiliyor.

@nick bulamadım, tamam da neden olmadığı soruluyor. seninki maç sonu röportajda, önce 1-0 öne geçtik sonra kalemizde golü gördük şeklinde maçı anlatan teknik direktör misali olmuş :)

www.kitapyurdu.com

bu kitabı okursan belki sorularına bir cevap bulabilirsin.

ihtiyaç duymamışlar?

belki de dil-diş-damak-gırtlak vs vs yani konuşmaya yarayan organların gelişimleri ile alakalı bir durumdur. çevresel de olabilir, mesela atıyorum o bölgenin insanları kum fırtınalarına çok maruz kalıyordur da ağızlarını çok açmaları gereken sesleri çok kullanmıyorlardır vs vs şu anda tamamen sallıyorum. gerçi çevresellik de konuşma organlarını etkilemiş olabilir. ha belki genetik olarak organları belli bir şekilde geliştiği için belli bir bölgenin insanlarının, bu durum gelişmiştir. belki bir mutasyon gerçekleşmiştir. bunu ben de fark etmiştim zamanında ama üzerine düşünme ihtiyacı duymamışım, resmen rezillik XD

@mikahakkinen: kitap için teşekkürler :)

ıhtiyaç duymamışlar +1

biz bir ses çıkarıyoruz diye afrikalı kabilenin de aynı sesi çıkarmasını beklememiz saçma

yüzlerce dil var. hepsi aynı seslerden oluşsa yüzlerce dil olmaz zaten

kalkıp elimi yüzümü yıkıyorum, merdivenlerden aşağı inip kantinden bişeyler yiyip tekrar yukarı çıkıyorum. bazen dışarıda bi hava alıp geliyorum. işim varmış gibi dolaşıyorum.

ya da ofisten birine gidip bişeyler soruyorum. konuşurken uykum açılıyor.

Öğle arası çıkıp arabada uyurdum 40 dk falan evvelden. Çok güzel gelirdi o uyku bana. Çok da zinde uyanırdım. Gündüz şekerlemesini hep sevmişimdir.

Çalıştığım ilk iş yerlerinden birinde de içeride uzanmak için bir bölüm vardı. Patron ve patroniçe, karı koca ikisi de mimar, "çocuklar uykunuz gelirse çekinmeden dinlenin mutlaka" demişti. O koltukta hiç uyumadım.

Birisyle konuşmak. yoksa sarpa sarıyor

Sprey limon kolonyaları var. Masaüstünde bulunsun. Ele alna biraz da burun deliklerine sür kokla mütemadiyen.

uyuyorum. hatta bir keresinde öğle yemeğinin ağırlığı da çökmüş, bi uyumuşum, akşam mesai bitiminde uyandırdılar hadi gidiyoruz eve diye. çok tatlı bi uykuydu.

ben çay içip yanında da tatlı bir şeyler yiyorum.Bir de öğle arasında yemekten sonra 30 dk falan kestiriyorum.

Çıkıp biraz uzaklaşıp AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA diye bağırıp dönmüşlüğüm var. Başta eğlenceli ve işe yarıyor ama iki üç defadan sonra o da anlamsız oldu.

Ben de direk uyuyorum valla. Önünü alamıyorum, uyku tren gibi üstümden geçiyor.

tuvalete gidip klozete oturup bes dakika kapiyorum gozumu

espresso

başlıkta yazanları google'da arattığınızda bir sürü sonuç çıkıyor

Girilir. Ayrica soguk denize girmeyle zatürre olunmaz.

Soğuğu ne kadar sevdiğinize, soğuğa ne kadar dayanabildiğinize bağlı. Ben de düşünmüştüm de deniz suyu sıcaklığının 23 derece olduğunu görünce vazgeçmiştim iki hafta önce.

Denizi temmuzda bile buz gibi olan bir bölge. Baya baya buzlanırsınız.

Çok soğuk olacağını düşünüyorum ben girmezdim.

soğuk olur, zatürre olunmaz ama herkes giremez. dayım mesela altınoluk'ta yaşıyor, yazın hiç girmiyor, sadece sonbaharda giriyor. en geç 29 ekim'de girmiştim galiba, o zamanlar acayip soğuktu, 10 dakika durup çıkmıştım. şimdi gene idare eder.

biz bildiğiniz hasta olduk. yüzerken eliniz ayağınız uyuşuyor. bünyeye göre değişiyordur gerçi.

bugün 32 dereceydi güneş yakıyordu bayağı. tam deniz havası vardı. su zaten hep soğuk buralarda. saat 4'e kadar gayet güzel girilir. 4'ten sonra bünyeye bağlı bu aylarda hasta olunabilir.

Buz buz :)

açıkçası yeni araçlarda bu raconu kesmek zor tamamen mekanik olabilir yazılımsal da olabilir.

yakıt ve yakıt sistemiyle ilgili de olabilir diye düşünüyorum.

Hararet müşürü sebeplerden biri haberiniz olsun. Biraz Dur kalk yaptıktan sonra mı gaz yemeyip stop ediyor? Akan trafikte sorun yok ama biraz sıkışınca trafik araba gaz yemeyip stop ediyor, sonra araba soğumadan çalışmıyor?

Evet hocam genelde trafik sıkışık olduğunda gaz yemeyip stop ediyor. Sonra soğumadan çalışmıyor. Sorun nedir?

(bkz: yakıt filtresi)

Kalitesiz yakıt almışsın sanki

Hararet müşürü doğru sıcaklığı ölçemiyor o yüzden arabanın o sıcaklıkta vermesi gereken yakıt karışımını yapamıyor. Benim kronik sorunumdu, servise falan gittim çözemediler.yabancı Forumlardan buldum. Kendim değiştirdim. Sorunum çözüldü, 10 kere yolda kalmıştım. Tabi bu ihtimallerden sadece 1 tanesi.

Peki sizin araçta hararet hatası vermişmiydi ekranda? Bende bir işaret vermedi

turbo arza vermesin dikkat et. turbo dizelse gaz yemiyorsa turbo sıkıntılı olabilir. bu sıkıntı büyük bir arıza olabilir.

aracı hiç periyodik bakıma sokmamışsın gibi emareler bunlar. motor boğuluyor gibi sanki.

Bende de boyle bir sorun olmustu. Benzin pompasi arizasi cikti.

dizel araçta benzerini yaşamıştım sorun mazot pompası idi. sizde de benzin pompası gibi.

sogumadan calissa idi o zaman benzinle alakali (filtre/pompa) bir sikinti var derdim ama "sogumadan calismiyor" dedigin icin sogutma sistemi ile alakali olmasi lazim. devirdaim pompasi, hararet musuru, yada baska bilmedigimiz bir sensor olabilir. bir bilgisayara baglamakta fayda var, belki bir ariza kodu verir, her ariza kodu isik yakmaz.

motor kulagini neden degistirdiler anlamasi zor, titriyor dedigin icin herhalde...

Hararet göstergesi normaldi, hararet lambası da yanmıyordu. Çıkartınca gördüm pas tutmuş. Dediğim gibi sebeplerden 1 tanesi. Aklınızda olsun.

Naptın arabayı?

Servise bıraktım perşembe günü halen dönüş yapmadılar, açıklama kısmına sorunların hepsini yazdım bakalim servisin aramasını bekliyorum

2 kere servise bıraktım çözemediler sorunu su an gene araba stop ettim yolda kaldım çekici bekliyorum

Gelibolu milestone otel

assos+1
benim gittiğim yerin denizi kum değil taşlıktı ama harika bir yerdi. belki kum olan yerlerde vardır.

bozcaada

Küçükkuyu oldukça ideal bir yer tatil için, aradığınız her şeyi bulabilirsiniz muhtemelen.

bozcaada kesinlikle.

assos +1

küçükkuyu +1

bu arada kum elzemse bir düzeltme yapayım. assos'taki plaj (kadırga plajı)kum değil. çakıl. assos'a nispeten yakın behramkale burnunun oralar kumsaldır. bir de alternatif olarak bozcaada sulubahçe plajını da öneririm. iki yerde de camping, konaklama alanları mevcut. assosla alakalı daha bilgi verebilirim hemen aşağımda sık gittiğim yer.

Eşcinsellik bir yönelimdir. Ensest de sapıklıktır. Geniş de bir konudur. Siz kendiniz araştırıp okursanız daha net cevaplar alabilirsiniz.

ensestin doğal olarak gerçekleştiğini bilemeyiz. insanlar bu gerçeklerle doğup istismarın farkına varmayabiliyorlar ve buna rıza deniyor. sonradan böyle bir istek fark ediliyorsa bile onun karşılıklı olması çok düşük bir ihtimal.

eşcinselliği normal kabül edenlerin en büyük argümanları şunlar.
1 - iki yetişkin var.
2- kendi rızalarıyla sevişiyorlar.
3- kimseye zararları yok.

e bunlar ensest ilişki için de geçerli. neden biri normal görürken diğerini sapıklık olarak görüyorsunuz? dayanağınız nedir? bu tutarsızlıktır. bunu soruyor ama olayı çarpıtıyorsunuz. ad hominem falan da değildir bu.

kendisini küçüklüğünden itibaren kadın olarak hisseden bir erkeği ele alalım. cinsel arzusunu karşılamak için tek seçeneği hemcinsi ile beraber olmak öyle değil mi? başka bir seçeneği var mı bu insanın? hayır.

bir de ensest arzusu olan bir bireyi ele alalım. kadın ya da erkek. peki en nihayetinde bir cinsel arzu olarak bakarsak, bu insanın cinsel ihtiyacını karşılaması için ensest ilişki dışında seçeneği bulunuyor mu? evet.

sanırım anlaşılmayacak bir nokta kalmadı.

ikisi farklı şeyler, eşcinselliği hoş görüyorum diye kardeşi ile beraber olan eşcinsel kişileri de normal karşılayacak değilim.

belirsizlik gayet güzel açıklamış, tabii birde işin gönül kısmı var cinsellikten ayrı olarak.

Soruya kaynak yapabilir miyim?

Escinselligin normal olduğunu, ensestin sapkınlık olduğunu soyleyenler; daha 50 yıl önce eşcinsellik hastalık kategorisindeydi, kotuydu, ama şu an kötü gözle bakılmıyor, normal görülüyor. Aynı şey 50 yıl sonra ensest için de olsa bu onu normal yapacak mi?

@belirsizlik ne kadar saçma sapan bir argüman. bir şey yanlışsa yanlıştır. alternatifinin olmaması on ahlaklı yapmaz. kafam güzel olsun istiyorum kokoin dışında alternatifim yok o zaman kokoin kullanmak iyidir demek gibi bir şey bu.

bu eleştirinin yapılmasının nedeni ahlakın dayanağı. eşcinselliği meşru göstermek için sunulan argümanlarla ensesti de meşru gösterebilirsiniz. ama birini meşru görürken birini meşru görmüyorsanız çelişiyorsunuzdur. bu anlatmak için bu örnek veriliyor.

çok yazdım yine yazıyorum
cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çok başka şeylerdir. bir araştırın derim, sorunuzun dayanağını çürütüyor.

@dont eat me, 50 sene sonra yaşıyor olursak tıpkı bu gün eşcinsel evliliklere karşı çıkan yaşlı, beklentisi olmayan insanlar gibi davranacağız, sonra biz de ölücez, bizim düşüncelerimiz/fikirlerimizde zamanla azalarak yok olacak.

ikisi farklı şeyler bro.

@black mamba tamam o zaman yaratıcına söyle de bundan böyle küçüklüğünden itibaren kendini karşı cins gibi hisseden insanlar yaratmasın. ha bir de bak çocuk sahibi olursun birgün bir bakarsın hemcinsine ilgi duyuyor çocuğun. o zaman ona da anlatırsın "meşru göstermeye çalışma yaptığın ahlaksızlık" diye tamam mı canım? kokoin diye yazan birine cevap veriyoruz ya neyse..

Erken odemede tutar duser, bankaya sorup onu ogrenin.

Degil. Erken oderse elinize 10 bin kalir min.

Oturup kalem kalem hesaplamak lazım. Ben de yüksek ihtimalle aynı şeyi yapmayı düşünürdüm.

e ya peki 36 ay boyunca kredinin yarısını maaştan öderken cebinizden çıkacak para? boş yere niye faiz ödeyesiniz? zaten uçmuş faizler.

Tl faiz ile kesinlikle mantikli degil erken kapatip faizden kurtulabilirsin ki ilgili faiz bankanin senin mevduatina verecegi faizden yuksektir, bankalar da bu sekilde kar eder. Ama ben ele gecen parayi dolar alicam, bitcoin alicam falan dersen o baska riskli ama karli olabilir.

Tahminen erken ödeyeceğiniz için 35 bin TL'ye tüm bakiyeyi kapatırsınız. 15 bin de kalır. Dediğiniz mantıklı değil çünkü 36 ay boyunca 50 bin TL anaparam kalacak diyorsunuz ama faiz ödüyorsunuz Bankaya gereksiz yere. Aylık 1.402 TL taksit ödemeyi göze alacaksınız madem. 35 bine krediyi kapatın. Siz yine Bankaya ödeyecekmiş gibi kenara 689 TL faizin üzerine koyacağınız 713 TL'yi bir kenara atın. Bu durumda kapama sonrası vade için 713*32 = 22.816 TL yapar. 15 bini 3 yıl vadeye koysanız tahmini getirisi ile birlikte faizin %20 bandında kalacağını düşünseniz 25-26 bin yapar. Aylık biriktirdiğinizin hesabına girmedim.

Diğer türlü yaparsanız ve yarın bir gün aylık taksidi ödemek (maaştan artırmak) sorun olursa ve eldeki ile kapatmaya çalışırsanız uzunca bir süre faiz ödediğiniz için zararlı çıkarsınız. Bu şekilde kontrol sizin elinizde olur. Döviz vs farklı yatırımlara da girebilirsiniz.

Herkese fikri için çok teşekkür ederim, sanırım borcu toptan kapatacağız ve geriye kalan parayı da faize koyacağız, her ay gelen faizi de çekip artık ne kadar olursa dolar alacağız.

değerlendirme yapılmış şu anda olumsuz, ileride olur da bir ihtiyaç olursa belki seni de ararız.

Olumlu olsa olumlu yazarlardı ikinci görüşme için arayacaklarını vs belirtirlerdi. :(

olumsuz geçmiş olsun. artık başka yerde sansınızı deneyeceksiniz.

başvurunuz olumsuz neticelendi demenin kibarcası oluyor işte böyle mesajlar.

meali: onunuzdeki maclara bakin..

Kabul etmemişer kardeşim. Ben bir işveren olarak sürekli böyle ilanlar veriyorum, eğer olur da çalıştırdığım mühendislerden biri çıkarsa diye ilanı sürekli güncel tutuyorum. Bu ilan sahibi de aynı şekilde düşünüyor olabir. Sen devam et. Kendine sıkıntı yaratma.

Ne dertler var diye düşündüm bi an. Tuvalete çöp atılmaz.

Asla çöpe atmam. Tuvaletin tıkandığını görmedim. Çöpe atmak saçma bence. Oldu olacak tuvaleti de çöpe yapalım madem.

Tuvalet kağıdı çok uzun alınıp tortop edilmediği sürece tuvalet tıkamaz, erir gider. Benim de başıma öyle bir şey gelmedi şimdiye kadar

tuvalet kağıdı kullanımı ile alakalı bu.

örnek olarak kimisi 20 santim kullanır atar bişey olmaz, kimisi 2 metre kullanır sıkışır ve tıkanır.

özellikle umumi tuvaletlerde daha önemli bu, 3 5 parça bişey yapmıyor olabilir ama miktar fazlalaştıkça sıkıntı çıkacağı kesin.

tuvalet kağıdı, kağıt havlu üreten bir fabrikada çalıştım geçmişte, her hafta istisnasız 3 4 defa tuvaletler tıkanırdı. gerçi onun da kolayını bulmuşlar kostik döküp açıyolardı, fabrikanın arıtma sistemi var diye ama yani tıkanıyor.

kağıt fabrikasının altını çizmemdeki sebep, sınırsız tuvalet kağıdı, kağıt havlu olmasıydı, yani nasıl desem neredeyse normal tuvalet kağıdı ve kağıt havluların 5 - 10 katı kalınlıkta olanlar üretiliyordu müşteriler için, stok fazlaları da tuvaletlere konuyordu tabi.

tuvalet kağıdının çöpe atılması kadar büyük bir pislik yok.
aşırı titiz, temizlik manyağı, elleri temizlik yapmaktan şişen biri değilim.
ama o tuvalet kağıdının kullanımı, çöp kutusuna atılması, kapağa ya da kutuya temas etmesi (çöp torbası olsa bile), onun orada beklemesi vb.
nereden baksan çok büyük hijyen problemi.

bizim ailede kullanılan tuvalet kağıdı her zaman tuvalete atılmıştır, kimsenin tuvaletinin tıkandığını duymadım.
kaldı ki artık tuvalet kağıtlarının çoğu eriyor.
bir kerede bir ruloyu tuvalete atmıyosanız neden tıkasın ki?

kendimi bildim bileli tuvalet kagidini tuvalete atar sifonu cekerim, bir kere bile tuvalet kagidindan tuvalet tikandigini gormedim. tuvalet kagidi ozellikle suda kolay cozunebilecek sekilde yapilir. o yuzden dandik tuvalet kagitlari islak gote degdiginde parcalanir gotune yapisir.

Eski tesisatlı bir evde zemin katta oturuyoruz ve üst katlardan tuvalet kağıdını çöpe değil klozete atanlar yüzünden neredeyse yılda bir kez klozetimiz tıkanıyor ve iğrenç bir durum oluyor. Tuvalet kağıdını kimse iki parça koparıp işini halletmiyor, koparan en az 4-5 parça koparıyor ve onu katlayarak kullanıyor. Sonuçta suda erimesi de zor oluyor.

Tuvalet kağıdının geleceği çöp kutusudur. Ayrıca klozet kapağı kapalı tutulmalıdır, bu alışkanlık da çoğu evde yok..

bi kadın olarak ben de hijyenik bulmuyorum eve gelen misafirin boklu tuvalet kağıdının çöp sepetinde olmasına, kağıdın hunharca deliler gibi sarıp sarıp sarıp öyle temizlenmiyorsanız erir gider yani kolum kadar zıçanlar tıkamadıysa yani. ama bazı eski tuvalet sistemleri tıkanabiliyor küçük borular vs nedenleriyle şimdiye kadar hiçbi evde başıma gelmedi.
ama çöp tenekesi de bulunduruyorum da çünkü tuvalet kağıdının orta kısmını atmaya, makyaj temizledim pamuk atmaya kulak pamukçuğunu atmak için

tuvalet kağıtlarını tuvalete atıyorum. tıkandığını çok hatırlarım ama hep başka şeylerden... mutfak rulosu falan tıkıyor.

tıkandı bi defa adam gelip 300 papele 3 dk'da açtı gitti.

gittikçe daha kolay erir bişey üretirler olur biter. azar azar kullanın atın bişey olmaz

cocuklarimizin gelecegi ... fdaghshagfas

tuvalete atilir, tikama falan cok zor ihtimal. uzeri pislik dolu bi kagit parcasinin banyodaki cop kovasinda yasamasi cok igrenc :/

Tuvalete çöp atmak garip geldiği için hep çöpe atarım.

bugüne kadar hep klozete attım, bir kere bile tıkandığına şahit olmadım.
boklu kağıtları çöpe atmak, bana hiç hijyenik gelmedi.

Tuvalete peçete atmam, peçeteyi kendimi bildim bileli çöp kutusuna atarım.

burda garip olan şey çöp kutusuna atılan kağıtların boklu olduğunun dile getirilişi. arkadaşlar kabasını kağıtla mı alıyorsunuz siz kıçınızı silerken? kağıt sadece ıslaklığı gidermek için kullanılan ve altınıza sıçmadıysanız üzerinde pislik olmaması gereken bir çöptür. yeri de çöp kovasıdır.

Kakalı kağıdınızı mümkünse çöpe atmayın iğrenç

"tuvalette ki" ve "sohPetine" misafir olmandan daha kötü bir durum değil inan.

affedersiniz de dışkılı kağıdı çöpe atanlar varsa yuh diyorum, tuvalet kağıdını tuvalete atar sifonu çekerim hiç tıkandığını görmedim, ancak 3 metre aynı anda atarsan rulonun göbeğini atarsan yada ıslak mendil gibi suda çözünemeyecek şeyler atarsan tabi tıkanır onları atma eşşek kardeşim derim.

Yav tuvalet kağıdının çöp kutusuna atılması niye sorun olmuş anlamadım. Kapaklı çöp kutuları var, kutunun içine poşeti geçiriyorsunuz, kağıdı da çöpe atıyosunuz. Boklu yüzeyi aşağıda oluyor ya da zaten kağıt katlanmış oluyor ve kapak açıldığında kimsenin bokunu görmüyorsunuz. Gayet temiz bir iş yani.

Ayrıca herkes yazmış ben tıkandığını görmdim diye ama tıkanıyor işte kaç yıldır yaşadığımız için biliyorum. Eski tesisatlı apartmanlarda falan tıkanması çok yüksek olasılık. Bu kadar insanın tuvalet kağıdını klozete atması biraz üzücü bence çöp kutusu varken.

Abi yanlış anlama lütfen ama gözden ziyade endişe bozukluğu yaşıyorsun gibi geldi. Muhtemelen tatlı bi obsesiflik durumu var. Gözü hallettikten sonra psikoloğa gitmeni de öneririm.

@takıl +1
önceki duyurularınızdan da anladığım kadarıyla psikolojik bir durum var belli ki. bir psikologa görünün.

@tabir: önceki duyurularımda ne var hacıt :). deli ettiniz la beni.

şaka bir yana endişe bozukluğu olmasını mikrop kapmaya tercih ederim.

göz muayenelerinde gözü daha iyi görmek için bir damla damlatıyorlar merceği büyütüor.
ama sonrasında o göz bir süre bulanık görüyor. o damlayı herkese özel açmıyorlar elbette :)

benzer birşey bende söyliyeyim.
Tek gözümde alerji sorunu ile gittim. Doktor gözüme bir kağıt parçası ile o bahsett8gin damlaan damlatiyor hijyenik tek kullanımlık ambalajından çıkarıyor fln sonra aynısını diğer gözümde kullandı yani sağ gözümdeki enfeksiyonu sol gözüme değdirdi gibi oldu ama hiç bisey olmadi verdiği damlayida her iki gözde kullan demişti sanırım bir gözde olunca diğerinde otomatikman bulasiyor

iyi de o tüp kimsenin gözüne değmiyor ki????

göz damlasından hepatit kapan ilk insan olarak literatüre geçersiniz en kötü..

ben is arkadaslarima cesit cesit getiriyorum, ici fistikli disi hindistancevizli olan kapis kapis gidiyo, digerleri daha sonra yeniyo.

Güllü degil, güllülerden uzak durun.

Cifte kavrulmus bol fistikli, findikli olanlar yeniyor her turlu. Cok cok tatli olmayan, kaliteli lokumlardan goturun.

lokum da iyi bir seçim; ama en güzel tepkileri çikolatalı kestane şekerinde aldım. Arsızlık yapıp bir daha isteyenler, internetten sipariş veremez miyim diye soranlar

ben fıstıklı götürüyorum bayılıyolla

Çifte kavrulmuş fıstıklı +1 minik olanlardan. İncir dönerini de beğeniyorlar.

Çok teşekkürler fikirleriniz için. Fındıklı fıstıklı küçük lokumlardan alayım. Kestane şekerinin iyisini bulabilirsem ondan da ilave ederim.

Bu tarz sorulara ayni cevabi veriyorum. Yaninda bir paket pismaniye goturun, karsilastiginiz tepkiye inanamayacaksiniz :p Acayip sevildi ve buyukce bir kismi lokumu biliyor ama pismaniyeyi bilmiyor.

Dışı hindistan cevizli içi fıstıklı +1
Ayrıca pişmaniye +1
Pişmaniyeyi lokumdan daha çok sevenler oldu tanıdığım pamuklu şekere de benzediği için.

valla fiyatı biraz tuzludur ama şunu öneririm.
www.selamlique.com

terhis tarihine bile gerek yok. "ilisigi yoktur", "tecilli : tarih" bu iki secenekten birini yazman yeterli.

Hep 1 yil nerdeydin dedikleri icin ben ekledim ayrintisini.

"Askerlik Terhis Tarihi: Yıl - Yedek Sb." olarak yaz.

Normal lisanstan farkı herhangi bir sorun olduğunda resmi destek alma hakkının bulunmadığı ve tek anakartta kullanabileceğin bir lisans olması. O kadar.

OEM'den kastettiğin alış veriş sitelerinde ucuza satılan lisanlarsa, bunlar şirketler için sağlanan çok kullanıcılı lisanslar ve satıcının kaç kişiye sattığını bilmiyorsunuz. Teorik olarak korsan sayılıyor. Pratikte de aktivasyon yapabileceğinizin garantisi yok.

Eğer şuradaki forum girdisini referans alırsanız Microsoft bu durumu sallamıyor.
answers.microsoft.com Bu durumda ben alır kullanırım. Sonuçta 1000₺ küsür liralık lisansı 50₺'ye satıyorlar.

tabii zararlı, şeker var.

hem seker hem asit, gereksiz yere cop aliyorsun vucuduna, azaltarak bitir sigara gibi, hadi en kotu gunde bir tane yeter

o içtiğin maden suyu değildir. gazlı içecektir. üzerine bakıp anlayabilirsiniz.

sonuç olarak: zararlı

dikkat et fazla maden suyu böbrek taşı yapabilir.

Gazlı içeceklerde asit yoktur, gaz vardır. Gazı savunduğumdan değil de bunu asit olarak anmak doğru değil, bu sebeple yazdım.

Aromasız olanları tercih ederseniz daha iyi olur.

Hakaten tadı çok güzelmiş uludağ limonotadan daha iyi

sade içip içine limon sıksanız pek sorun olmaz da hazır limonlularda şeker var.

Sade içip limon sıksan bile her şeyin fazlası zarar. Maden suyunun fazlası da ödem artırabilir bazı bünyelerde. Çok abartmamak lazım.

limonlu ictigin icin sekerli ve zararli. onun disinda maden suyu icmenin bir zarari yok hatta sindirimi kolaylastigi icin faydali. son 3 yildir sadece soda(gazli su) iciyorum, bulundugum yerde de sudan daha yaygin bir sekilde gazli su tuketiliyor. bir zarari yok

soda ile gazlı su farklı şeyler olmakla birlikte bence tüketebilirsin.....
ben de 3’ün altına düşmem genelde.....

çok tehlikeli!
üç güne kadar mutasyon geçirip bir balığa dönebilirsin.
aman dikkat!

(Bkz: şeker hastalığı)

maden suyunun en fazla olması gereken miktarı 3 ancak ideali günde 2'dir. 3'ün altında kalırsanız bi zararı olmaz. günde 3 biraz risklidir. ancak bu dediğim aromasız olanlar için geçerli. limon aromalı hakkında fikrim yok. 3'ün üzerinde içildiğinde ise böbrek taşı yapma ihtimali var.

bizzat kendim günde 2-3 tane içen birisi olarak biraz abarttığım zamanlarda yani peşpeşe günlerde 3-4 e çıktığım zamanlarda açıkçası böbrek taşı belirtilerini yaşadım ancak bu belirtileri (kasığa bıçak saplanması gibi bir his, ya da kasıktan testis torbasına doğru bir ağrı) farkettiğim anda birkaç gün günde 1'e indirip o dönemlerde suya abanıyorum ve bu şekilde bu zamana kadar herhangi bir taş düşürme durumu yaşamadım neyse ki.

eyyorlamam bu kadar.

İki yıla yakın süredir kullanıyorum. Memnunum.

Bu süreçte Türk telekomdan turknete geçiş, üstüne taşınma neticesinde hat taşıma var. Bana gayet iyi hizmet verdiler. Hiç sıkıntı yaşamadım. İnternet bi kez bile kesilmedi

1 yil falan oldu hicbir sikayrtim yok gayet memnunum.

Nisan'dan beri memnunum, sabit IP'li olarak aktif bir biçimde kullanıyorum. Oldukça memnunum, hiç bi sıkıntı yaşamadım.

Turknet bir piyango. Denemekten zarar gelmez taahhüt yok sonuçta.

Peki turk.net abonelerine şunu sorayım. daha önce paket fiyatı 59,90 tl idi şuanda 64,99 tl. siz abone olurkenki fiyattan mı devam ediyorsunuz yoksa sizinkiler de 64,99 tl oldu mu?

Bne de turk.net kullanıyorum 2 yıldır. hiçbir sıkıntı yok. fiyat da 64,99 tl ye-daha geç de olsa-çıkartıldı.
aynı adreste ttnet 16 megabit hız verirken turk.nette 35 megabit hızım oldu üstelik.

64,99 oldu geçenlerde. Çok da önemli değil. Adamlar bana ttnet’in 24 mb’e kadar hız verdiği yerde 43’e kadar hız veriyodu. Şu anda altyapısı iyi olmayan bi yerdeyim. Taahhütlü diğer iss’leri kullansam hızım sabit kalacak. Turknette biliyorum ki altyapı değiştiğinde ne kadar yüksek verebiliyosa o kadar yüksek verecek. Ayrıca 2 yıldır akk’siz internet kullanıyorum. 5 liracık zam alt tarafı.

Bir ara kullandım sonra interneti kapatmak zorunda kaldım, türknet ile alakasız.

Şimdi insanların çoğunun anlamadığı bir şey var, işte turknet kötü ttnet iyi, yok ttnet kötü süperonline iyi. Herkes bir şey söylüyor, fakat bilinmeliki ADSL ve VDSL için tek bir altyapı var, o da türktelekoma ait.

Siz Türknet de alsanız, TTNET de alsanız ya da başka firmdan da hizmet alsanız kablo aynı kalite/hız aynı.

Herhangi bir arıza durumunda (evinizin dışındaki) arıazalara hangi firmanın müşterisi olursanız olun türk telekomun saha elemanları bakıyor.

Türknet'in tek eksisi direkt müşteri hizmetlerinin arayamıyor olmak. Fakat online başvuru yaptığınızda ilgilenilip geri dönüş mutlaka yapılıyor.

Diğer direkt ulaşılan müşteri hizmetlerini arıyorum da ne oluyor? Ezber kalıp "modemin yanında mısınız? Bi açıp kapatın, ışık geldi mi?" gibi salakça işlemler.

Lan sorun bende değil dışarıda kutuda hatta bir problem var buralar sağlam ama yok illa salak muamelesi yapacaklar (ki haklı olabilirler)

Diğer aboneliğimde taahhütüm bittiğinde Türknet'e geçerim büyük ihtimal.

www.hiztesti.com.tr

paket 100 mbit'e kadar VDSL2

aslında taahhütsüz diye birşey yok. bu tamamen bir pazarlama taktiği. başvuru ekranından rahatlıkla ulaşabileceğiniz sözleşme örneklerinde bunu açık şekilde görebilirsiniz. sözleşmede sadece her yerde standart olan 14 günlük cayma hakkı yazılı ve taahhütsüz olmasına dair bi ifade yer almıyor. bu olay aslında tamamen türknetin insiyatifinde. türknet dilerse bu 14 günün ardından sizi sözleşme içerisinde istediği gibi tutabilir, kendi istediği zaman aboneliğinize son verebilir ki abonelik iptali isteyip de iptali sürüncemeye girmiş ve fatura kesilmeye devam edilen kullanıcıların bi dünya şikayetleri mevcut internette.

pazarın önde gelen tüm internet sağlayıcılarına el konulsa yeridir. çünkü haksız kazancın haddi hesabı yok. kanuni boşlukları suistimal ediyorlar ve hiç biri denetlenmiyor! bizim ülkede internet sağlayıcılığı tamamen laçka bir hale getirilmiş durumda. e süpernline nın yönetim kuruluna bakarsanız anlarsınız misal niye böyle rahat olduklarını. kimbilir türknette de kimler vardır.. bu pasta nasıl bölüşülüyor acaba?..

En guvenlisi: fiesta. Acemi icin onemli unsur güvenlik. Zimba gibi yol tutuşu var. 1.4 tam otomatigi denk getirilmeli.

En sorunsuz: yaris. Sanzimanini pek bilmiyorum ama tork konvertorlu otomatigi (yani tam otomatik) varsa alinir.

En yakisiklisi i20 ama bu paralara bulunmaz otm. Alinacaksa cam tavanli alinmali cunku.

Clio'yu geciniz.

En hizli satılan: Corsa D. 1.4 tam otomatik olmak sartiyla. Easytronic asla almayin. Yari otomatik olan yani.

Size tam bir f/p araci soyleyeyim, yari otomatigi bile alınabilir sorun potansiyeline ragmen. Peugeot 208. Bir arastirin. Kullandim. Tavsiye edrrim.

Ancak benim onceligim fiesta, sonra da corsa olurdu.

İ10 gayet güzel bir araç.aon dönemin en çok satan a sınıfı aracı.

@alfist @menten

2013 MODEL OTOMATİK FORD FİESTA
İlan No: 638557727
www.sahibinden.com

Bu nasıl? Bu fiyata kacmaz gibi mi?

hocam o aradbadan kosarak uzaklas. tavan haric komple boyali ve neden boyali oldugu belli degil. aracin sasisi hasar gormus olabilir, hava yastigi acmis olabilir vs vs. kisacasi o arac alinmaz.

bu grupta en sıkıntısız yaristir. clio en az yakanıdır. fiesta kalastır, manevrası azdır. sıkıntısız bir corsa mutlu eder.

@pegi, galerilerden uzak durun. Oz babanız bike galericilik yapsa babanızdan bile almayin.

Ben 4-5 sene yaptim bu isi. Midem kaldirmadi.

En az yakanı clio olur. Yaris sıkıntısız olur. Fiesta bütün dünyada sürüş keyfiyle bilinen bir araçtır. İlk defa kalas diyeni duyuyorum valla. Çok pis yol tutar. Bu sınıfta da Polo'yla kapışabilecek tek araç odur. Ben olsam Fiesta alırdım. Bakım masrafları ve yakıt tüketimi Clio'dan fazladır ama daha tok bi arabadır.

sana ne almayacağını ve nedenlerini söyleyeyim. ona göre seçim yap. bu yüksek kilometreli otomobillerde sorun yaşamamanı sağlar.

otomatik alma
-----------------

easytronic dediğimiz sistem aslında manuel şanzımandır (f17 5 vites veya m20 6 vites şanzıman) ama bir robot senin yerine pıt pıt debriyaja basar. soruna açıktır. dikkatli kullanman gerekir (mesela d'yen r'ye alırken, mutlaka 1 saniye civarı boşa takman lazım). üstüne bir daha parça bulamazsın (inanmıyorsan sor bir yetkili bayiye sıfır parça var mı elinizde diye).

klasik otomatik şanzıman alma. alacağın arabanın şanzımanı düşük tork kaldıran bir sistem olacaktır. bu husus arabanın zaten b sınıfı dandik bir otomobil olduğu ile birleşince yokuş aşağı giderken titreme gibi sikko problemleri olacağı ve üreticinin bu problemi bilmesine rağmen çözmeyeceği anlamına gelir. çünkü o araba ucuzdur ve çözmeye de gerek yoktur.

şanzıman yağ boruları yıpranır, bir gün kopar, şanzıman yağ seviyesi de yanlış kontrol edilirse (aslında şanzıman sıcaklığı yüksekken kontrol edilmeli) şanzıman yağsız kalacağından içindeki her parçayı yakarsın. bu sefer de ülkeye 0 kilometre şanzıman sokmak her yiğidin harcı değil. şanzıman rektifiyecilerde yapılması gerek.

bak henüz edc, dsg gibi çift kavramalı şanzımanlara girmedim.


dizel partikül filtreli araç alma

--------------------------

dizel partikül filtresi genelde euro 5 ve üstü emisyon normlarına sahip otomobillerde oluyor. filtre tıkanır, basınç fark sensörü arızalanır, nox sensörlerinde yamukluk çıkar, araç kontak çevirdiği an mutlaka uzun yol gitmesi gerekir.

eğer euro 4 motorlu bir araba alırsan bu parçalarla uğraşmazsın. en kötü ihtimal turbo değiştirirsin.

aklıma geldi, devam ediyorum.

lpg'li otomobil alma, alacaksan da aşırı beslemeli motora sahip olmasın (turboya veya kompresöre), aşırı beslemeli olmayacaksa (yani atmosferik) hiç bir zaman euro 6 normuna sahip olmasın.

---------------

aşırı besleme ile lpg birleşince pistonlara yazık oluyor. motoru açıp rektifiye yaptırmak zorundasın. bunun dışında euro 6 atmosferik araçlar yakıt kalitesine ve mekanik ayar değişikliğine karşıçok hassaslar. zamanlama ayarları yakıt - emisyon - güç dengesini sağlamakla görevli. motorda minik bir şey değişince başta zamanlama kayış veya zinciri kasnakları olmak üzere, kam mili ayarlayıcısı gibi sistemler hasar görüyor.

start stoplu araba alma

-------------

alıyorsan da start stop özelliğini hiç kullanma. çünkü sistemin çalışmama şartları epey çok. üstüne bayiler start stop çalışmaması şikayetini onarabilecek kapasitede olmayabiliyorlar. "lan neden çalışmıyor?" diye kendine dert edersin, çözemezler, daha dert olur.

Tork konvertorlu klasik otomatik sanzimani alma diyen ilk kisiyle duyuruda karsilastim. Asil cift kavrama vs alinacak urun degil hala (zf disinda) . Hala en temizi kkasik otm sanzimandir.

Sorun cikarmasi icin tecavüz etmek lazim o sanzimana.

@rain onu alma, bunu alma iyi güzel de ne alacağız. Direkt marka model yıl şeklinde birkaç örnek paylaşabilir misin? Söylediklerini eleyince aklıma araba gelmiyor.

iyisi mi sen hiç araba filan alma.

@alfist işim gereği problemli arabalar ile ilgileniyorum.

@chicha bence alınabilecek en iyi otomobiller 2000 başlarında tasarlanmış ve 2000 ortasında makyaj görmüş c sınıfı araçlar. golf 5, astra h, focus 2 ve benzerleri. bunlar boyut olarak anormal değiller, parçaları da bulunuyor, sorun çkartma potansiyeli olan elektronik oyuncaklara sahip değiller.

fiesta net kalaştır, neyine şaşırıyorsunuz. arabanın manevrası sıkıntılı vs.
yol tutuşunda da polonun yanına yanaşamaz bile. herkes araçların sıkıntılarını söylüyor, onu alma bunu alma diye ancak her aracın kronik sıkıntıları mevcut.
eaystronic çok kötü bir şanzıman ancak tam otomatik özelliği olmadığı için arızası da çok pahalıya mal olmaz. f/p bakarsan burada temiz yaris 2. elde önde.

lpgli araç alma diyorsunuz benzin 6.50 dizel 6.20 nere almıyor ya? opel corsa 1.2 tüpte 18 kuruş yakıyor. adam f/p arıyor. gitsin o zaman sıfır b sınıf araca 100bin tl versin hiç sorun yaşamasın bu mu öneri? @rain ?

www.youtube.com

Polo'nun yol tutuşu bu işte.

Konfor derseniz tamam da, Polo Fiesta'dan daha iyi yol tutuyor demek, hele hele Fiesta Polo'nun yanına yaklaşamaz demek çok acayipmiş.

Ford'un ticari araçları bile herhangi bir markanın en iyi modellerinden iyi yol tutar.

Her markanın bir kimliği var. Ford=yol tutuş. Vw=Konfor. Toyota=Sorunsuzluk vs. vs.

hepinize çok teşekkür ederim cevap verdiğiniz için.ama bugün 38binde 2014 bi micrayla anlastık yarın satışı gerceklestircez muhtemelen, insalla doğru bi secim olmustur ^_^

@alfist istediğin kadar fordu övebilirsin ki bunu avrupa fordlar için söylüyorum, ford vwin yanına yanaşamaz bile. sen çok seviyor olabilirsin ancak iki araç arasında fiyat farkı varsa marka değeri ve kalite anlamında fark vardır. ki vw forda göre her anlamda üstün bir markadır. aynı grubun aynı segment aracı leonla golf bile yol tutuşu anlamında farklıdır. fordun yol tutuşu senin kriterlerine göre iyidir. bana göre iyi değildir. bunu savunmanın gereği yok.

ayrıca yolladığın videoda sürücü hatası var, ayrıca bu adam 150yle viraja giriyorda arabamı atıyor. valla kimse kendi malına kötü demiyor sen fordunla mutlu ol kardeşim :)