Doktor değilim. Benim de gebeligim adetime 10 gun kala ısrarla istediğim betahcg değerinin 8 çıkması ile başlamıştı.

O sırada 39 derece ateş ve 65 crp değeriyle (max.5 olmasi gereken) hastaneye yatirilmistim. Hiçbir seyim yokmuş bruselladan salmonellaya kadsr aradilar. sanırım vücut bebeğe tepki vermiş.

Baslangicinda Bana da sinuzit demiş antibiyotik vermişlerdi. O zaman arastirdigimda gebeligin bu dönemindeki ilaç sigara alkol kullanımının olumsuz etkilemediğini okumuştum.
Gebeligin bu kadar erken safhasında pek cok kadın farketmeyip bu tip kimyasallara maruz kalıyormuş.

Tebrik ederim :)

benim de arkadasim hamile oldugunu bilmediginden gebeligin ilk 10 gunu falan galiba baya baya sigara icmis, belki alkol de kullanmistir, fakat cocuk 2 yasinda turp gibin masallah, anne de 30- 35 falan yasindaydi yani ona ragmen hicbir sorun olmadi.

www.gebelik.org

www.gebelik.org
www.gebelik.org

öncelikle hayırlı olsun.

sie önerim, gebelik boyunca bu tip soruları telefonla sorup tatmin edici cevaplar alabileceğiniz bir kadın doğum doktoru bulmanız. buradan gelecek cevaplarla yetinmemenizi öneririm. eğer ankara'da ikamet ediyorsanız yeşillendirin, eşimin doktorunu önereyim size.

Geçmiş olsun ve hayırlı olsun. B hcg değerinin kontrolü gerekli öncelikle. Gebeliğin gidişatının kesinleşmesi adına bir kan testi daha yaptırmanızı tavsiye ederim.

Eşinizin kullandığı ilaçları yazarsanız daha sağlıklı cevaplar verebiliriz; ancak tahmini söylüyorum. Kullandıkları metpamid, flagyl, diafuryl üçlüsü olabilir.
Bunlar gebelik kategorisi b olan ilaçlardır ve sorun yaratma ihtimalleri çok azdır. Ancak flagyl i kullanıyorsa da bırakmasını tavsiye ederim, ilk trimester/3 aylık dönemde olmasa daha iyi :)

sade
içmem
ankarada 13-15 falandı galiba

az sebzeli, az baharatlı
bira veya sade
tanıdık bi seyyar, 10tl

Fajita
Ayran
Sarıhan Gusto

1- sade hic yemedim.
2- ayran -aciyi alir-
3- yedigim en iyi yer kadikoy'deki mercan. 8 liraydi galiba.

sade, bol baharatlı
ice tea şeftali veya ayran
zonguldak gazipaşa seyyarları 10 - 15 tl

sade bol acı baharat.
hiçbişisiz.
istanbul'da eskiden bostancı üçel'de yerdik de tırto olmuş, ben de bilmiyorum iyi bi yer uzun zamandır.
edit: mercan yazılmış orası da iyiydi ama yemeyeli çok oldu yine.

bahaneyle bir derdimi dile getirmek istiyorum, ne zaman normal kokorecin adı İZMİR KOKOREÇ adıyla ekstra adam ütmek oldu ya. eskiden kokoreç normal olur içine sebze katacak varsa kattırır ve aşağılanırdı kardeşim. ne zaman bu işler buraya geldi, şampiyon alemin en baba kokoreççisi oldu. acıktım ya, herkese afiyet olsun.

sade
ayran
izmir - narlıdere /10

Domatesli
Ayran
Midyeci Ahmet (Beşiktaş) - 10 tl

1-sebzeli
2-ayran
3-çengelköy paşa kokoreç 10 lira falan

1- duruma göre değişir, hafif domates+baharat iyidir genelde.
2- coca cola 330ml kutu

1- kokorec sacına bakarım. yağı cazırdıyorsa sade ve az acılı yerim. eğer az yağlıysa kurumuş olma ihtimaline karşı 2-3 dilim domates dilimi koydurturum.

2-yanında az acılı şalgam veya ayran veya turşu suyu.

3-denizli'de en son 7 liraydı sanırım.

ilk defa gittiğim bir yerse önce çeyrek alır denerim. beğenirsem ikinci çeyreği isterim.

1) sade. domatesten normalde nefret ederim zaten, kokoreçin içinde olunca fakir hissettiriyor. param kokoreçe yetmiyormuş da domates eklettirmişim gibi. sevmiyom. eğreti duruyor bence.

2) ayran çok güzel gider. kokoreçin kendisi zaten ağır ve acı olduğu için, günde 3 litre meşrubat tüketmeme rağmen kokoreçin yanına kola falan içemiyorum. güzel olmuyor. keyiften ziyade eziyet, mücadele oluyor yemek. ayran veya acısız şalgam nefis gider.

3) öyle yemek kültürüm, "x dediğin y'de yenir" türü serseriliklerim yoktur. gördüğüm yerde gömerim. favori bi mekanım da yok açıkçası.

bol Kekik ve bol domates
içmem
kadıköy 8 lira

Sade
Ayran
15 falan @aoc

1)tabiki sade
2)şalgam veya ayran, o anki duruma göre
3)izmir çamdibi(bornova) kokoreç'in beşiğidir zaten. asım ustada 13, kartal kokoreç'te 10. ben kartal kokoreç'inkini daha çok beğeniyorum.

1)sade
2)icmiyorum
7-10 lira

sebzeli baharatlı
açık ayran
bostancı üçel

1- sebzeli
2- hava aydınlıksa acılı şalgam, karanlıksa filtresiz bira.
3- ankara, profesör kokoreç, 11 liretto.

sabah sabah canım çekti lan!

sade
ayran
pikolet

sade
bira
yenidoğan kokreççisi (izmir)
(birayla beraber 16 lira, normaide 9 lira)

Sade, ayran, Balıkesir'de artık bulunmayan seyyarlardan.

1) Sade, bol baharatlı.
2) Ayran
3) Altındağ Tiyatrosu önündeki Kokoreçci Nihat Kaptan, 10-12 liraydı sanırım.

1) Sade (Bol kimyon&kekik, makul ölçüde pul biber)
2) Ayran
3) Ankara: Eski Rembetiko'nun tam karşısında arabasıyla duran dayı. Yıllardır orada, çok güzel kokoreç yapıyor. Alternatif olarak: Gençlik Caddesi'ndeki Pikolet.

ankete katılım için teşekkürler...

plastiğin dayanıklılığı ve kaplaması önemli.

350 dereceye kadar sıkıntısız dayanan plastikler var. hakkaten plastik var plastik var.

Ortada bilgi kirliligi var. Yanilmiyorsam saglikli olmalari icin BFA Free diye avaz avaz bagirdilar ama son tahlilde bunun da ise yaramadigi ortaya cikti. Plastik hic guvenli degil. Ne olursa olsun plastik isi ile birlestiginde kanser yapici butun yapilar icerisindekilere karisiyor. Yemekse yemek, suysa su (ozellikle gunes isigi altinda kalan petleri icmeyin), meyve suyuysa meyve suyu vs.

1- ısı değil sıcaklık
2- buharlı pişiren düdüklü tencereler var. Bildigin çelik.

son fiyatını bilmiyorum ama ben geçen sene aldığımda bile 1.600-1.700 civarıydı sony xperia z2. şarjı ilk başlarda 3 gün gidiyor. düzgün kullanırsanız da 2.5 gün filan... acayip iyi yani. hiç donma tutulma filan da yapmadı. çok memnunum şahsen. büyük derseniz kardeşim de z3 compact kullanıyor bu ikisine bi bakın derim. fiyat performans muazzam. yani yenilemem gerekirse z5'le devam ederim diye düşünüyorum o derece memnunum.

xiaomi mi5. hatta mi4 un 4gli olanini alsaniz bile uzuuun sure goturur. garantili mi4ler vardi piyasada

sony xperia z5.

suya toza dayanıklı, 4k ekran hayvan gibi pil ve kamera var. 2000'e çok rahat bulursun.

yeni cikti ama iOS dusunursen:

iPhone SE 16 GB versiyonu 2000 lira imis. Telefonun iPhone 6S'ten farklari, 4.7" yerine 4" ekrani var, 3D touch yok ama sarj omru daha uzun (diyorlardi en azindan test etmedim).

ayni modelin amerika fiyati pasaport kaydi haric 1250 lira civarinda tabi ama imkanin yoksa yapacak bir sey yok.

önce ulaşamadığına bok atıp, ekonomik durum elverince de bok attığı kesime kapak atıyorlar evet. sorduğun soruları sadece negatif kelimeler ile cevaplayabilirim. ikiyüzlülük, karaktersizlik, sonradan görmelik, subjektiflik..
aynı durum bursa'da nilüfer bölgesine kapak atma suretiyle yapılmakta.

@want2die: çoğunun oturduğu beyuskent Meclis'e altındağ'dan daha yakın değil.

Ankara Büyükşehir Belediyesi o ilçelere hizmet vermiyor mu?

dindar, elit, sosyete, modern ve akapeli olacam derken böyle oluyorlar.
ayrıca angara belediyesi buralara çalışmıyor.

@animalman: seçim zamanı hiç öyle demiyorlar ama. yok keçiören'de şunu yaptık, yok pursaklar'ı tebessüm şehri yaptık. yok çankaya bok içnde. o zaman neden tebessüm şehri pursaklar'da ya da şelaleli keçiören'de, ödüllü hamamönünde oturmuyor bu insanlar da bok içinde çankaya'da oturuyor?

Bazi kurumsal sirketler title ile birliklikte calisani icin grade sistemi bulunduruyor. Boyleyece her sef yada uzman bir olmuyor. Title atlatmadan grade atlatarak calisanini motive edebiliyor. Yukarida yaptiginiz karsilastirmayi yapamayin diyede bu sistemin varligini bilgilendirmesine ragmen kisilerin grade degerlerini gizli tutuyor. Hukuki olarak bilmiyuorum ama boyle bir sey var mi onu ogrenebilirsiniz.

hayır. sadece bunu öne sürerek tazminata hak kazanamazsınız. bunun dayanaktan yoksun olduğu, veya anayasanın 5. maddesinde sayılan gerekçelerden birine dayandığını kanıtlamak zorundasınız.İşverenin eşit davranma borcu, ücretlerin eşit olması demek değildir.

Derdinizin dermanı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 2014/20115 E., 2015/32580 K.

yani biraz komik olacak ama rte'nin avupa ülkelerindeki terör saldırıları sonrasında yaptığı açıklamadan bir kuple aşağıdaki videoda yer alıyor. "sizin ne biçim istihbarat biriminiz var ya" diye hesap soruyordu avrupalı hükümetlerden. bu söyledikleri kendisi için geçerli değil sanırım; çünkü o bir dünya lideri ahahajahshqhkk

www.youtube.com

@vapurlarfalan iyi tespit.
olay tam olmasa da kısmen böyle.
özellikle ankarada yasanan olaylar, en azindan hükümete bir uyarı, insanlara da emniyette olmadikları hissini vermek.
secimle bir şey elde edemeyenler, böyle bombalamalardan medet umuyor ama nafile.

Yoo, mit müsteşarı ile emniyet müdürü bile değişmemeli.

Olm manyak mısınız, biz güvenlik icin en az bir milyon (1.000.000) insanı istihdam eden bir ülkeyiz. Tabi ki işini yapmayı beceremeyenler gitmeli.

@want2die

alacagın cesur kararlar olur karşındaki seni siklemiyorsa yine cesur kararlar alırsın sen kürtsen eğer devlet halka rağmen değil halkın hissiyatıyla karar alır. Türkiye devletinin büyüklüğü dfe burdan gelir.

son derece haklısın. hükümet gitsin diye ülkenin başına felaket gelmesini isteyenler, sevinenler bile var.

Sorumlular, ihmali olanlar varsa tabii ki istifa etmeli. Ancak Türkiye'de ne sorumluları çıkarabilecek, ne de istifa ettirecek bir ortam, gelenek yok.

Bence esas sıkıntı : ilk bomba patladı. Tüm önlemleri aldık dediler. 2. bomba patladı??? Biz bu konuda yeterince hızlı adım atamıyoruz. Fransa'da bir bomba patladı, hemen hızlıca adımları attılar. Bir süre sonra kanun değişiklikleri bile yapıp geçirdiler. Biz de 30 sene olmuş hala karambol. Kimse ne olduğunu bilmiyor. pyd'yi bir ankara'da ağırlıyorlar bir terörist diyorlar. pkk tü kaka, kankaları mecliste milletvekili??? çok acayip bir tablo var...

@kartallar yüksek uçar "pkk tü kaka, kankaları mecliste milletvekili???" demisin ama meclise girmeleri için oy verenler zaten hükümet istifa etsin diyen solcular. onların hiç mi kabahati yok?

@vapurlarfalan muhtar mısın? hergün duyurunun siyası nabsını tutuyorsun. çok fark edildin, sorular arası zamanı biraz aç da nickin unutulsun.

@dafuq, bence suçlular ama onları hdp'nin kucağına atan da hükümet. Hükümet, hdp, oy veren, hepsi suçlu...

10bin liralık arabalar genelde çok yakar, yaşlı arabalar olduğu için çok masraf çıkartır hakir görmem ama mantıklı bir hamle değil. toplu taşıma candır.

Hakir görülecek bir şey değil ama arabadan hiç anlamayan bir şey olduğunda şu bozuldu gidip yaptırayım diyecemeyecek birisi için pek mantıklı değil. Hem masraflı olur hem yolda kalır.

tt

Bende toplu taşıma kullanmayan araç sahibi olmayı bir üst sınıf olarak gören ve eline her 10 bin lira geçen herkesin araba almasını ve trafikten şikayet etmesini hakir görüyorum. Bireysel araçlanmaya karşıyım.

Sanki toplu tasima cok iyiymis gibi, hakir gormeler falan, 3 vesait ile 2,5 saatte mi gitsin araba ile max 1 saatlik yolu trafik dahil. Hamile esini, yeni dogmus bebegini, yasli annesini otobuse minibuse mi bindirsin. Sanki almanyada yasiyor gibi cevap verenler var ya.

tr.wikipedia.org

@ilkdefa tam fakir edebiyatı yapmışsın.

Tuplu arac ve sigorta yaptirmazsin, parcasi falan ucuz bir arac, sigorta icin birini ayarla kaza yaparsan form doldururken arayacaksin iki snyede sigorta yapip resmini atacak. Miss. Her turlu isini gorebilirsin, piknige gidebilirsin.

15 binlik arabaya biniyorum kafam rahat. sigortasına geçen sene 350 lira ödedim. kasko falan yaptırmıyorum. ancak arada toplu ulaşım da kullanıyorum. kapında lazım olduğunda iş görecek bir araç olması büyük avantaj.

eski bir arabam var. toplu taşımadan ucuza geliyor lpg ile.

Ilkdefa'yi sakin dinleme oncelikle.

Oyle kaza yapip sigortayi 2 dk yaptirayim diye bir olay yok. Sigorta sirketide gerizekali degil mi?

Şahsen evin kapısında iki araba varken ikisini de kullanmıyoruz. Kredisi bitse de satsak diye bakıyoruz. Fakat ankara metrosu bazı duraklara girmediği için 1 aydır falan kullanmak zorunda kaldım, resmen zulüm!

Arabaları satıp lazım olduğunda günlük / haftalık kiralamak hem daha ucuz, hem daha zahmetsiz. Kısa ihtiyaçlar için taksi siye bişey var, süper.

Etrafımda milyonları olup araba kullanmayan adamlar var. @ilkdefa gibi bir kafa yaşamaktansa çok daha mantıklı bence...

motosiklet al.

motosiklet +1

milletin ne kadar gönlü zenginmişte haberimiz yokmuş. imkanın varsa evde bi araba olacak arkadaş. en ufak iş için niye saatlerce trafik çekeyim ki. yada bi havaalanına gidip gelmeye taksiye otobüse bi dünya para domalayım ki. görende sanır ki newyorkda yaşıyoruz her yere metro var. arabam olmasına rağmen işe otobüsle gidiyorum. ama arabanın varlığı herzaman için avantajdır.

@kuzey li: soruya cevap ver tatava yapma.
@pinman: 100% calisiyor, denendi.
@babaligi: dedigimde bu toplu tasimalar duzgun degil, belki ankarada daha az karsilasiyorsundur ama istanbul daha sikintili. Araba kiralamak icin bile bir yere gitmen lazim. Iskence.acil durumlarda, taksimiz yok 10 dk ya gelecek diyip saat bekledigim oluyordu. Hatta su istanbulda kar kiyamet oldugu gun, aracimla 1 saat yol yaptim geldim, millet arabasini cikarmayip taksiye guvendi, hepsi sirkette mahsur kaldi, taksi yok.isim vardi ben birakamadim onlari. Duraktan falan telefon acan yok. En son taksi duragini bastilar. Taa orta kadar yuruduler. Bir suru yuzgoz oldular. Acil durumda ortada kalma riski yuksek. Ambulans gelmeyebilir..

Bir arabanin yillik maliyeti ile max 20 gun arac kiralarsin. Gerisi ekstra cebinden cikiyor. Kendi arabanin ayrica guvencesi var. araba bir yatirim araci kesinlikle degil, o yuzden kredi ile alinmasi zarar doguran bir eylem. Tarla ev alacak olsan degerlenmesi vs.. krediyi, faiz farkini cikarabilir, arabada mumkun degil. Zaten o yuzden insanlar aza kanaat edip dusuk model ucuz arabalarla baslayip zamanla yukseltiyor.

Gercek hayat boyle bir sey, nasihat dinlemeyen tecrube ile ogrenir.

motosikletim olmasa motor alirdim 10bine. istanbul'da araba delilik gibi geliyor. toplu tasima da oyle. toplu tasimaya ulasana kadar yuru bir dunya, sikis tepis bin, ayakta kal, iki saatte gideme, basin donsun, mikrop yuvasi zaten, sapigi hirsizi ayri, nereye baksan mutsuz suratlar. icimi kurutuyor otobus bu sehirde. araba duruma gore lazim birsey. ama gene de imkaniniz varsa motosiklet+1500

dostum bir arabanın maliyeti yıllık 5-10 bin arasında. bu rakama vergisi, muayenesi, yıpranması, lastiği, onarımı, yağ değişimi, ıvırı zıvırı dahil. günlük aracı ben 100 liraya rahat kiralıyorum. kaba bir hesapla haftada bir gün ediyor.

senin yakınında değildir, taksi yoktur, korsan taksi de yoktur, bilemiyorum. ama parası olan herkes araba kullanmak zorunda değil, ben onu söylüyorum. diğer türlüsü çok daha rahat. ama imkan yoksa seçme şansı azalıyor tabi.

satış fiyatına göre elbette.

Kdv satış fiyatı üzerinden hesaplanır. Müşteri 66 liraya alacaksa siz %8 eklenmiş halini 66 liradan hesaplayacaksanız 61,11 lira civarında bir kdvsiz fiyat çıkar, bunun üzerine %8 kdv ekler 66 liraya satarsınız. Sizin elinize geçen rakam 61,11 civarı bir rakam olur.

66 lira üzerine kdv ekleyip satacağım diyorsanız da bildiğimiz klasik yüzde hesabı: (66 * 108) / 100.

66x1,08=71.28-66=5,28 (devlete)

Peki misal 66 tl+kdv=71.28 tl yapıyor ya ben tam olarak bu fiyattan mı satabilirim? Yuvarlayıp 72 tl yapamaz mıyım mesela küsuratlı satmak istemiyorsam ? O zaman 66 tlyi mi ayarlamam gerek.

yuvarladığın fiyat üzerinden %8 kdv verirsin, olur biter.

satmak istediğin rakam/1,08 yaparsan sana kdv hariç olan rakamı verir.
arada ki fark kdv dir.
örnek: 72 tl satmak istediğin rakam
72/1,08 = 66,66
66,66 + kdv = 72 tl
kaç paraya satarsan kdv ona göre değişir.
kafana göre bir ayarlama yapamazsın.
rakamı düz yapmak için iskonto uygulayabilirsin.

jamswety'in yaptığı hesap yanlış. İç yüzde hesabı olacaktı.

ödeme sistemleri olarka payu ve iyizico olabilir.

Genelde ptt kapıda ödeme kullanıyor sizin gibi firmalar.

Opencart kur hem bedava hem türkçe ve bir çok yardımcı kaynak var bir sorunla karşılaşırsan.

Paypal ile ödeme alabilirsin kolayca site üzerinden. Google da bunla da ilgili bir sürü tartışma konuları bulabilirsin. 700-1000 liran cebinde kalır ilk etapta. İşlerin açılırsa ilerde diğer profesyonel sistemleri düşün derim.

Paypalla ilgili ekşisözlükte çok sıkıntı okudum. Gerçi çoğu kur sistemiyle alakalı, benim yurt dışına şimdilik işim yok. Peki bu durup dururken hesaba bloke koymalar, para kesmeler falan sıkıntı yaşanır mı?

kendi siteni kur, sanal pos al. sonra da instagramdan falan kendi sitene link ver

Telefon yerine hıyar yollamazsan paypal ile sorun yasamazsın. Yıllardır yogun bi şekilde kullanıyorum paypalı bir sıkıntı olmaz. Tl odeme alacagın için kur gibi bir durumda yok, sadece yuzde 4 civarı bir para kesiyor.

sıcak yatağımdan kalkıp cevap yazıyorum he onda göre

-Asıl problemim ödeme sistemiyle. Şimdi instagram ve facebookta satış hesabı açtığımda ödeme nasıl olur? Sadece havale ve kapıda ödemeyle mi? Yoksa kredi kartı için sanal pos alıp bir seçenek olarak koyabiliyor muyuz?
---------------------- Ödemeyi banka havalesi ile alabilirsin yada fatura kesebilen bir şirket sahibi isen kargo ile anlaşıp kapıda ödeme ile gönderebilsin. Kapıda ödeme tutarları faturadaki mal bedeline istinaden yapılır, öyle üstüne 100 lira yazıp göndermece yok!-----------------


-Gittigidiyor vs gibi sitelerden sanal market açarsam sanal pos uygulamasını onlar otomatik getiriyorlar mı yoksa ayrıca benim almam mı gerekiyor?
----------------------------Gittigidiyor, sahibinden vs.'de müşteri şirkete ödeme yapar sana değil, haliyle ödeme kısmı onları ilgilendirir. Gittigidiyorda 100 liralık mal satarsın, gittidiyor içinden %10 komisyonunu keser, kalanı sana verir. Sen müşteriye 100 liralık fatura keser malı sevk edersin---------------------


-Henüz kendi internet sitemi açmadım. Sonuçta bu 700-1000 tl gibi bir fiyata halloluyor ilk etapta facebook, instagram ve gittigidiyorda açaym dedim. Doğru mu düşünmüşüm yoksa bunlarla beraber hemen kendi sitemi de yapmalı mıyım?
-------------------------soru saçma. ne iş yapacağın ile ilgili, instagramdaki sikim butiklerle - bir eticaret sitesi bir olamaz. site açarsın, bunun yanı sıra bu siteyi instagram, twitter, facebook gibi sosyal medya ile promote edersin. teknik ve etik olarak instadan fiyat vermez ürünü push edersin.-------------------------

-Kendi sitemi yapmak istersem doğal olarak internet sitesi yapan bir firmayla anlaşmak gerek. Bu konuda f/p oranı iyi bir site biliyor musunuz? (ben kolaymağaza.com u buldum duyurudaki aramalarımda. bilen yaptıran var mı?)
---------------------Üstteki bir arkadaşın dediği gibi, 50$'a güzel bir tema satın alıp Opencart kullanabilirsin. bir sürü destek veren insanlar var. ucuz yollu çözülür. buradaki sorun ödeme kanalıdır. Kredi kartı için PAYU, İyzico, HemenÖde gibi sistemlerle çalışabilirsin yada bir banka ile anlaşıp bankanın sanal posunu alabilirsin. AMa tabi o zaman sadece o bankaya taksit yapabilirsin, karlılığık iyi ise PAYU güzel bir çözüm ve sistem. Müşteriden parayı toplar, anlaşmana göre komisyonunu keser ve cuma günü sana verir. Üstelik 8 karta taksit yapar ve taksitleri sana yansıtmaz sana tüm parayı verir, müşteriyi bankaya borçlandırır.-----------------------


öpüyorum.

İlk aşamada, piyasanın hacmini koklamak adına gittigidiyor, n11 gibi siteler üzerinden satış yapmanı tavsiye ederim. instagram'a falan da bu sitelerdeki mağazanın linkini verirsin. eğer bu siteler üzerinden satış yaparsan sahip olman gereken tek şey fatura kesebilmek. ödeme vs gibi işler tamamen o siteler tarafından yürütülüyor. eğer sonradan işi büyütmeye karar verirsen kendi siteni açarsın.

bu arada, bir şey sormak istiyorum. fatura olayını nasıl hallettiniz acaba? bir ara bende internet üzerinden bir şeyler satmak istediğimde "şahıs şirketi" kurmam gerektiği söylendi. çok teferruatlı ve masraflı olduğu için vazgeçmiştim. bir tanıdığın üzerinden mi keseceksiniz faturaları?

bu arada, bir şey sormak istiyorum. fatura olayını nasıl hallettiniz acaba? bir ara bende internet üzerinden bir şeyler satmak istediğimde "şahıs şirketi" kurmam gerektiği söylendi. çok teferruatlı ve masraflı olduğu için vazgeçmiştim. bir tanıdığın üzerinden mi keseceksiniz faturaları?

ha kuruyorum dese, 1 gün içerisinde hallolur masrafıda taş çatlasın 500 lira. basit işler

okurken çalışsın. ailenin sırtına binmekten başka bir alternatif geliştirin. burs bulsun vs. ama o bölümü okusun mutlaka.

söyle yahu, yazıktır çocuğa.

Söyle söyle. Annen baban "o rakam için çekinme" diyebilir. Zaten parası varsa öyle der. Yoksa da bilmeleri iyi olur durumu, belki başka bir çıkış yoku bulurlar.

mutlu olmayacağı bir şey yapmasın, sonradan pişman olursa geri kalan hayatı boyunca sıkıntı ve pişmanlık çekebilir.

söylesin, gerekirse birlikte söyleyin. konuşmaktan bişey olmaz. ayrıca çalışırsa biraz gelir elde eder, en azından masrafların bir kısmını karşılar.

Ailenin durumuna göre söyle. Eğer taşınmayı, vb. kaldırabilecek durumdaysanız, söylenebilir ve ona göre plan yapılabilir. Ailenin hiç durumu yoksa, isteğini çok büyük sıkıntılarla gerçekleştirebilecek gibiyse, çok üzülürler "Çocuğumuzu istediği okulda okutamıyoruz" diye, vicdan azabı çekerler hayat boyu, kardeşin de sevmediği iş için ailesini suçlar.

Okurken çalışmak bir çözüm ama her bölüm için işlemiyor. Eğer dediğiniz kalitede bir bölümse, dönemler boyunca gurk tavuk gibi oturup çalışması da gelebilir ama örneğin yazın bir yerlerde çalışabilir.

uy yazik ya soyle bence de. ama senin soyledigin anlasilmasin. annenler agzindan laf almis gibi ayarla. ya da anlasilsin ya, sonucta onun mutlulugu icin.

ben de boyleydim, aman yuk olmiyim filan ama neticede zorluklara katlanmak icin karsinda koca bir hayat var. 4 yil daha destek gormek kotu bir sey degil. ileride telafi eder.

Durumu sıkıntida olan bir aile değiliz aslında. Sadece iki kira ki bizim şimdi odedigimize göre 3 kira ve biraz masraf olacak. Annemler de haliyle eskisine göre bir tık sikisacaklar ama altından kalkamayacaklari bir şey değil bence. Kaldı ki onunla beraber taşınırlar hiç sorun olmaz ama düzenlerini bozmak istemiyorum diyor.

oturup konuşmalarını sağla, "emin misin, gerçekten istediğin bu mu?" diye başlasınlar belki açılır çocuk, üzülmesin ileride. istemediği bir bölüm okursa üzülür.

Kardeşini ikna et sonra söyle. Yük olmak istemezsen çalıştıktan sonra ödersin önündeki hayatı düşün falan de. Millet ne zorluklarla okuyo istediği yerde, oluyo yani böyle şeyler. İçim ürperiyorun dediği gibi çalışır vs. O işler bi şekilde halloluyor. Lisede insan bu meblağları gözünde büyütebiliyor ama para bi şekilde bulunur senin de dediğin gibi.

söyle tabiki de. çocuğun geleceği söz konusu

söyle, cocuk gerçekten istiyorsa istedigi bolumu okusun. bu gözler ne iyi universitelerde bolumlerde sırf sevmedigi icin tutunamayanları gördü.

Söyle

içeride otopark var ama tren saatlerinde dolu oluyor. geldiği zaman içeri girip arkadaşını alır yola devam edersin.

hipodrom tarafi oluyor sanirim (sihhiye yonunun tersi) oradan gelirken tren garina gelmeden hemen once yol kenarinda 5-6 araclik kisa sureli park olanagi var kurallara uygun olmasa da 10 dk falan bisey olmuyor.

goo.gl buradan baslayarak ilerideki gri clio'nun oralara kadar konuluyor hep

link için teşekkürler :)

Uzun süre beklemeniz gerekirse karşısında otopark var. Kalabalık değilse Ankara Arena otoparkı da kullanılabiliyor. Hipodrom tarafından geliyorsanız jedi'nin dediği yeri kullanıyorum ben hep.

birisini alacaksanız otopark görevlilerine rica edin yardımcı olurlar. dikkat edin değnekçi demiyorum. yıllardır gider gelirim. iyi insanlardır. bir kere yanlış trene gelmişiz. adam paramızı bile iade etmişti.

hocam sicak, mafya ve az nufusa varim diyorsan dusun derim. yoksa boyle garip sessiz bir yer sicilya. tabi kisiye gore.

italyan mafyası kapatmıştır çoktan

ya yok be hocam o işler o kadar basit değil. aynısını bosna falan da yapıyor. sorun şu ki o evi orjinal halinde restorasyon etmen gerekiyor. bunun içinde gidip arşivden evin yapım planını falan bulman gerekiyor ki o da varsa. yoksa zaten kalıyorsun.

hadi buldun diyelim. türkiyedeki gibi ahmet ustayı çağırayım yok. mimarlar mühendisler geliyor. çizimler hesaplamalar oluyor bir ton. mesela o ev taş. bilmem nereden çıkma şu tonda krem renk taş kullanılmış. hala çalışan bir yerse aynı taşı alıyorsun. değilse örnek alıp uygunluğunu onaylatıyorsun falan filan.

yani aslında sen tarihi eser satın alıyorsun ve o evleri restore etmek o kadar zor ki kolay olsa devlet yapar satar yada italyan halkı yapar.

Tamam da nası bulurum bilgilerini? Bi fizibilite yapaydık iyiydi...

Haberlerin zaten turkce kaynagina ulasamazsiniz cunku yok. Ingilizce aratmaliydiniz.Burada biraz detay verilmis,

www.telegraph.co.uk

burasi da ilgili kurum gibi sanirim,

www.thesicilianvillacompany.com

üzerinde kaçlık var şu anda halojen falan mı

ya minnnnacık tırnak kadar bişi. kaç olduğunu bilmiyorum

aslında taktığım piller bitik olabilir ya. ondan mı az verdi acaba. ama ben yinede o minnacık şeylerin fotodaki gibi ışık vereceğini sanmıyorum

fotosunu koy yorum yapalım kardeşim
pilli olduğunu şimdi senden öğrendim ben

altında bi yerlerde özellikleri yazar. oranın fotoğrafını atarsanız daha iyi olur. ve evet, genelde içerik resimlerdeki ambalajlardaki gibi olmaz.

i.hizliresim.com ampul bu. içerik ambalajlardaki gibi olmaz ama bu arkadaş muhtemelen default gelen ampulü taktı da çekti bu fotoğrafı ondan karşılaştırdım yani.

ampulü tepe kısmnda lm değeri yazar. yani örneğin 100w 150lm yazar. sana lümen değeri iki katı olan bir ampul lazım. tabi önce pilleri yenilemelisin.

Ben bekarım ama şunu diyebilirim. kadin ve erkek biraz akıllarini kullanabililerse bir birilerinin doktoru da olabilirler.
evlilik degildir insani yaşlandiran. manevi eksiklik, maddi yoğunluk, geçim icin her seyi para odaklı görmek ve bunun icin harcanan insanüstü çaba (kanaatsizlik) vb. bir çok neden insanı yaşlandırır.
Bekarlık, kısa vadede insanı genç tutan bir unsur olarak görülse de uzun vadede toplumu yaşlandırır.

bence böyle değil. insanlar zaman geçtiği için yaşlanıyor, evlilikle alakası yok.
ama bu dediğim normal insanlar için. bazıları böyle çok hanım hanımcık oluyor ay artık ben evliyim hareketlerime dikkat ediyim daha ağırbaşlı olayım diyorlar. onlar zaten kategori dışı

Cicim ayları ve cicim olmayan aylar diye ayırıyorum o kısmı. Cicim aylarında birlikte çok yemek yeniyor, iki taraf da aşkını en iyi şekilde beslemek istiyor ve birlikte kilo alıyorlar, sonra "Amanın, ne olduk biz" deyip dikkat etmeye başlıyorlar. Bir "yeni evli kilosu" oluyor. İlk başta özene bezene, heyecanla, görkemle kurulan sofralar sonradan "Bu akşam ne yiyeceğiz"e, "Akşama ne var"a dönmeye başlıyor.

Cicim ayı kısmı geçtiğinde de (ya da bir 5-10 yıl devrildiğinde) değişim biraz evliliğe bağlı. Eğer çiftler çok da uyumlu değilse, birbirlerinin ömründen yemeye başlıyorlar. Bir taraf daha baskın, diğer taraf daha çekingen olabiliyor ya da bir taraf kendini yırtarken diğer taraf umursamaz olabiliyor, sakin kalabiliyor. Ezilen veya yırtınan taraf daha çabuk yaşlanıp hastalanıyor, erken ölüyor. Bu bazen psikolojik şiddet gören kadın tarafı bazen dırdır altında sinen erkek tarafı olabiliyor. Zaten onlar da erken yaşlarda kanserden, kalpten gidiyorlar. Buna kendimce "yasal yollardan eşinin katili olma" diyorum. Bir taraf neşeli ve genç görünüyor ve diğer taraf sessiz ve çökmüşse, orada bir yasal katillik olduğuna inanıyorum. Neyseki boşanma oranlarının artmasıyla, artık bu çiftlerin sayısı azaldı, millet birbirine katlanmak zorunda kalmıyor. Annelerimizin, babalarımızın neslinde daha yaygın bu evlilikler. Bazen huzursuz evin içinde iki taraf da birbirini yiyerek, genetik yapılarının ve zamanlarının ötesinde erken yaşlanabiliyorlar.

Çiftler uyumluysa, birbirlerine ömür katıyorlar. İki taraf da neşeli ve genç kalabiliyor. Genç çiftlerde daha çok görüyorum bunlardan. Biraz daha uzun süre genç görünümlü olabiliyorlar.

Doğumla anneler birkaç yaş yaşlanıyorlar genelde. Çocuk bakmanın getirdiği sorumluluk ve yorgunluk yüze oturuyor ama daha sonra toparlanabiliyorlar kendilerine bakmak isterlerse.

sta güzel açıklamış, en temel bilgi konusunda kendini geliştirmelisin öncelikle, mesela yıllar geçtikçe buruşuyoruz, göbeğimiz çıkabiliyor, eskisi kadar çevik olmuyoruz vs.

1990'da bisikletini vermedi diye komşu çocuğunu dövdükten sonra kapıdaki hanımeli çiçeğinden bal yiyen çocukken şimdi 31 yaşında girecek hafiften göbekli ama eskisinden daha yakışıklı bir adamım, evlenmek üzereyim, ama hepimizin sonunda gasilhane, pamuk ve toprak trio'su var, fazla şey yapmamak lazım.

evliliğin sorumluluk ve ilişki yükü ağır olduğu için yol açtığı stres ve gerektirdiği fizikî eforun muhakkak bir amortisman bedeli vardır. lâkin yalnızlığın, ailesizliğin zamanla yani yaş ilerledikçe hem fiziksel hem ruhsal tahribatının daha fazla olacağını kanaatindeyim. ilaveten genetik ve yaşama tarzının bu konuda başat aktörlerden olduğunu unutmamak lazım.

bir kere nasil her insan bir degilse her evlilik de bir degil. ben hayatimdaki en dogru kararlardan biri olarak hayat arkadasi secimimi goruyorum, yani bu kadar denk gelir bu soru ama daha bu sabah nasil bu insan beni kendimden iyi tanir diye dusunuyordum cunku ben bile ne istedigime, neye ihtiyacim olduguna emin degilken senin ihtiyacini hissedip yapan bir insan evladi var hayatinda, insan baska ne ister? yani bu bahsettigim olay da kendi kanimdan olan aile bireylerinin bile ayni onguruyu gosterememesi bence olayi ozetliyor. bence olay dogru insanlarin birbirini bulmasinda bitiyor, dogru insanla bu yola girildiginde zor olan hicbirsey yok, hayat eskisinden daha kolay, daha huzurlu, daha heyecanli. hem beraber gulebildiginiz, hem hep opmek istediginiz, hem derdinizi tasanizi paylastiginiz bir insan var yani yani basinizda, bu durum sizi nasil yaslandirabilir ki? zaten istatiksel olarak evlilik omur uzatiyor, ben sadece kendi deneyimimle bu bilgiyi pekistiriyorum. hayatlarindaki her kararlari soru isareti olan insanlar icin tabiiki evlilik karari verdigi kisi ve bu kuruma dair deneyimi de soru isaretleriyle doludur. boyle vakalarin kurban rolune kanmayiniz, bazi insanlar sadece zeki degil ve zaten urememeliler, henuz boyle bir sistem olmadigi icin dusunmeden evlenip, mutsuz bir hayat surup, baskalarini da dertleriyle mutsuz edip onlara yuk olup, bir de ustune kendi kotu evliliginin urunu hilkat garibesi cocuklar yetistiriyorlar.

evlilik standart bi surec degil, siz ve evlendiginiz kisi nasilsa, evlilik de oyle oluyor. evlendikten sonra dunyayi gezen de var, dizi manyagi olan da...

@babilbalığı, istisnalar değiştirmiyor geneli. çoğu kişi gözlemlediğim kadarıyla eski yaşantısına devam edemiyor. Para varsa başka olabilir tabi ama bu da istisna olur. Velhasıl evlenildiğinde hayata eklenti o kadar fazla oluyor olmalı ki hiçbir seye vakit kalmıyor olsun. bekarlık sultanlıktır lafı bundan mı çıktı ki?

evliyim bence gerçekten öyle. hem yıllar hem artan sorumluluklar insanları maddi manevi yıpratıyor malesef. çevremdeki 10 çiftten 9 u öyle. yaşlanmayanlar istisna.

Bilmiyorum. Ben gördüğümu, başımdan geçeni söylüyorum. Evlenmeden önce neysen evlendikten sonra da osun. Her gün evde oturup dizi ezberlemek de, eşinle gezip tozmak da senin elinde. Bizim öyle fazla bi kazancımız yok, bebek de var. Ama bunların hiçbiri sinemaya tiyatroya operaya haftasonu gezmeye de yazın hunharca tatil yapmaya da (erkek tarafı olarak) arkadaşlarla akşam içmesine de engel değil.

Çevremde iki türlü yaşayan da var. Evlilik bir karşı cins, bir de ev demek. Gerisi opsiyonel.

hormonlaaar...

Bazı filmleri 10+ kere izlemişliğim var.

affetmem:) sevdigim filmse eğer.

özel çaba harcayıp, indirip dvdsini alıp falan oturup başına izlemem.1-2 filmde yapmışımdır bunu ancak.tvde falan denk gelirse izlerim çok sevdiğim bir filmse.

izleyemem, 1 yıl önce severek dinlediğim şarkıları bile şimdi dinleyemem.

torrenten indirip izler misin yani.

30 kere izlediğim de var: gladiator
20 kere izlediğim: kingdom of heaven
10 kere izlediğim: 300
bilimum 2. dünya savaşı filmlerini 2şer 3er izlemişimdir.

izliyorum keyif de alıyorum.
star wars ve the lord of the rings serilerini en az 10ar kez izlemişimdir.

Er Ryan'ı kurtarmak filmini izledim dün. 3. kez oldu toplamda.

İzlerim süper de olur.

2nci izledigimde daha cok zevk aldigim filmler var

İzlerim. Meşhur Seri filmleri, favori filmlerimi ve amaçsız aksiyon dolu filmleri tekrar izlemekten keyif alıyorum. Senin olay diziler için geçerli bende. Galactica yı tekrar izlemek istiyorum ama iyi hatırlıyorum. Biraz daha unutayım ondan sonra izlerim :)

Normalde tek başıma izlemem; ama sevdiğim birinin izlemesini istiyorsam aynı heyecanla o'nunla birlikte izleyebilirim.

allah'ım çildiriciim.

film değil de ben bazı dizileri birden fazla izledim. oz, sopranos, band of brothers, lost vs vs. şimdi 24'ü izliyorum tekrar.

Bende de ayni durum var. Gecen gun force awakensi tekrar izleyim dedim, sikildim kapattim.

hatırlıyor olmak tadını bozmuyor bazı şeylerin. birden çok izlediğim filmler var, ondan çok izlediğim de var.

back to the future serisini en az 5 kere izlemişimdir.

sultan, tosun paşa, züğürt ağa...

normalde izleyemiyorum ama matrixi, lotru seri halinde yeniden indirip kombo izlediğim oluyor. kaymak gibi akıyorlar.

Ben filmi izler izlemez hafızadan siliyorum. Daha önce izlediğimi 1 saat sonra hatırladığım film var. Dolayısıyla izlerim.

aynı diziyi 4 kere (breaking bad), aynı bölümü en az 10 kere (the it crowd - italian for beginners) izlemişliğim var. dolayısıyla aynı şey film için de geçerli tabii, leviafan'ı düzenli olarak açıp izlerim. nasıl desem, filmi de izlemiyorum aslında. öyle mal mal bakıyorum. atmosferi hoşuma gidiyor. filminde değilim.

buna karşılık çok ilginçtir ki yeni film izleyeceğim zaman oturup onu tek seferde bitiremem, o kadar sıkılganım. o film iki parçada izlenir ama ondan sonra da beğenilmişse 20 kere daha izlenir. değişik.

izliyorum, keşkem benim de hafızam sen gibi olsaydı da kare kare hatırlayabilseydim. ama nedense yine izleyip yine zevk alıyorum. misal the man from earth ü açar açar izlerim. arşiv de olunca fena olmuyor :)

Izleyebiliyorum. Cunku yasadigim seylere gore vs filmlerden alabilecegim sey degisebiliyor donem donem.

Simdiye kadar cok filmi iki kere izlemedim ama. Pride & Prejudice(3) , Before Midnight, Closer filmlerini iki kere izledim sadece sanirim.

Bazı filmleri izleyebiliyorum.

LOTR serisinin her filmini en az 10 kere izlemişimdir abartısız. Yine olsa izlerim.

V for vendetta, leon, fight club, pulp fiction gibi senaryosu ve oyunculukları güçlü, aksiyonlu, kült filmleri 3-4 kere izlemişimdir. Ama bunları artık belki tv'de çıkarsa falan izlerim, bi daha kendim açıp izlemem.

Romantik/ durağan senaryolu/ sabun köpüğü filmleri çok beğensem bile ikinci kez izleyemiyorum. Before sunrise'ı ilk izlediğimde çok sevmiştim, bi daha izliym dedim resmen baygınlık geçirip kapattım.

Bi de yeşilçam filmlerini tekrar tekrar izleyebiliyorum. Hababam sınıfına hala deli gibi gülen bir insanım. Zambiya cumhurbaşkanı Mehmet Ali Kıleydir. Kıley.

Ben izlerim.
Normalde hafızası oldukça güçlü biriyimdir. Ama konu filmler olunca geçen yıl izlediğim filmin bile çoğunu hatırlamam. Pek üstüne düşerek izlemiyorum sanırım filmleri.

İzleyebiliyorum.

ama ayıp yaaaaaa

aynı filmi gün içersinde 2 kere izlediğim olmuştur

Ben olmuşum film, dönüp dönüp aynı haltları yiyorum, hayatımda bir şey eksik.

online istersen iyi birini tanıyorum, yeşillendir.

yetenek kurslarını araştırıp hocalarıyla görüşerek özel ders isteyebilirsiniz.

Nasıl korunduğunuza göre değişir. Kondomsa zaten yumurtlama döneminde bırakırsanız yüksek ihtimal kalabilir. Doğum kontrol kullanıyorsanız bıraktıktan sonra 1-2 gün içinde adet görülür, sonrasında yine hamile kalma ihtimali mevcut. Ella ile tek seferlik bir korunma olmuşsa %98 olmaz fakat olan da gördüm.

1 ay sonra hamile kalmıştım

20 gün sonra.
kondom.

15 yil hapla korundum.6 ay sonra hamile kaldigimi öğrendim. Yaş 34.

bilgisayar açtırmayacak tablet olmaz, olsa olsa ultrabook falan olur.
tabletle bilgisayarı aynı kefeye koymayalım lütfen.

bilgisayarı ne için kullanıyorsun?

aynı maksatla samsung tab a aldım, bir bt klavye ile 3 aydır bilgisayar açmıyorum. mümkünse kalemli tablet seç; not alırken falan acayip işe yarıyor.

@sta İş için. İşim dışındaki ıvır zıvır için kullanmak istemiyorum artık

sta galiba kullandığın programları sormuş; ben sana tablette iyi çalışanlardan bildiklerimi yazayım.

word-excel
outlook-email uyg.
google drive
onedrive
spotify
play books
skype, cisco meeting,

bunları (afedersin) hayvan gibi kullanıyorum, tek sıkıntı klavyenin pilinin ayda bir falan bitmesi. saat 12ye geliyor, şarj %80. spesifik bir uygulama varsa yaz deneyeyim, ya da yeşillendir teamviewer ile kendin dene.

Bulabilirsen sm-p900 - 12,2 galaxy note bulmaya çalış. çok başarılı. bende mevcut şuan, a4 boyutlarında ve her işimi rahatlıkla yapabiliyorum. 32 gb hafıza olması da ayrı bir güzelliği.

senelerce kullanmak istiyorsan ipad al

(Allah celle celaluhu korusun) sağı solu patlatacağız baştan haberiniz olsun, manasında.
11 eylül de ikiz kulelerde çalisanlarin işe gitmemesi aklima geldi bir an...
dost, müttefik hareketler (!)

İstihbarat almışlardır. Onların vatandaşları kıymetli malum...

müslümanlar müslümanlık yapacak şeklinde duyum almışlardır büyük olasılıkla.

no christ

+1
ağzına sağlık

inceden bunlar bize demokrasi mi getirecek diye tırsmıyor değilim ha.

bence %100 suriye'ye gireceğiz. zaten 2011 senesinden beri yığınak yapılıyor, obama da erdovan tırsak o olmayaydı şimdiye şam'da beyzbol oynuyoduk demişti. reza meza derken iyice kıstırıp ikna ettiler herhalde...

sözlükte güzelce açıklandı bu. tabiki amerika türkiye'yi bombalamayacak:)
eksisozluk.com

100 ışık yılı olsun aramızda.
biz onun yüz ışık yılı öncesini geliyoruz.
10 ışık yılı yaklaşırsak 90 ışık yılı uzaklıkta oluruz.
biz onu 90 ışık yılı öncesini görürüz.
güneş le aramızda 8 ışık dakikası var.
biz onu 8 dakika önceki halini görüyoruz.
güneş yok olsa sekiz dakika sonra fark ederiz.
hatta o sekiz dakika içinde sanki güneş varmış gibi yörüngede kalmaya devam ederiz çünkü kütle çekimi de ışık hızının geçemez.

yıldıza yaklaştıkça aramızdaki mesafe kısaldığı için daha yeni halini görmeye başlayacaağız zaten.

aramızdaki mesafe x olsun ve;

aramızda x ışık yılı varken x yıl önce çıkan ışık bize ulaşıyor,
aramızda y ışık yılı varken y yıl önce çıkan ışık bize ulaşıyor.
aramızda 0 mesafe varken, 0 yıl önce çıkan ışık bize ulaşıyor. dolayısıyla güncel halini görmüş oluyoruz. (ör. güneş)

sorun, oradan gönderdiğin gönderdiğin bilginin x yıl sonra dünyaya ulaşması olabilir mi?

nasalnem. yarına editlenebilir, editlenmemişse senindir.

ben de nasonem diyeceğim ama üstteki ile aynı şey olabilir.

www.morhipo.com

www.arcelik.com.tr
mükemmel bişi. akşamdan kuruyosun uyanmadan çayını demliyor.

urun.gittigidiyor.com

"mahkeme kararlarına uymamak, saygı da duymamak" gibi bir lüksümüz var mı, bunu sorabilirsin.

hukuk bilim midir, sor 90 dakika konuşur zaten :)

söyleşi yapacağınız kişiye sorun. Onun bahsetmek istediği şeyler de olabilir.

kayyum atamalarının hukuki niteliğini sor.

Hukukçu demişsiniz de tam olarak neci bu şahıs? Avukat mı, yargıç mı, savcı mı, akademisyen mi? Uzmanlık alanı nedir? Kitap mitap yazmış biri mi. Bunları bilmek gerek. Bir de bu söyleşinin başlığı ne? Yani her meslekten birini çağırıyorsunuz da bu da onlardan biri mi, yoksa özel olarak bu zatı çağırmanızın başka bir sebebi mi var?

meslegin dezavantajlari neler?

açılacak olan bölge adliye mahkemelerininin işleyişi nasıl olacak hangi dosyalar gidecek gelecek vs bunları sorabilirsiniz.

O tamamen şubeliğini aldığınız kurumla aranızdaki anlaşmaya bağlı. Farklı farklı uygulamalar mevcut.

mesela yüzde elli mi on mu tahmini ne oluyor?

Tahmini diye bir şey yok işte. Kardan hiç yüzde almayan firma da var, %10 alan da var, 30 alan da var. Bunu bayisi olmak istediğiniz firmaya soracaksınız.

Tahmini birşey yok kimi kurum yüzde 3 alır aylık cirodan kimi yüzde 10 alır kimi aylık isim bedeli alır bu anlaşma yaptığın kuruma göre değişir

aylık 30.000 liralık ürünü franchise sistemi ile sattıysan zaten şöyle oluyor;

2500 lira kira ödüyorsun,
7500 lira 3 personele ödüyorsun (sgk, yol, yemek, vs dahil)
15.000 lira hammaddeye ödüyorsun
2000 lira kdv ödüyorsun
elektrik, su, internet, muhasebe, doğalgaz, falan filan çıktıktan sonra 2-3 bin lira bişey kalır, onu da paylaşırsınız artık.

o ciroyla o iş olmaz. hiçbir franchise günlük 1000 lira satış için şube açmaz.

iddaa bayilerini franchise kapsamında değerlendirirsen onlar aylık yaptıkları cironun %7 sini alıyorlar. eğer verdiğin kira falan fazlaysa eline bir şey kalmıyor.

yer kiraysa %10-15 yer seninse %20-25 diyerek giriş yapıyorum.

nasıl bu hesabı yaptın diye sorma. ben de bilmiyorum içimden bunları yazmak geldi.

ayrıca üstteki arkadaşlar yüzde yüz haklı. her firmanın toplam ciro üzerinden sana bıraktığı kâr oranı farklıdır. hatta firmadan firmaya olayını bırak aynı firma bile aydan aya farklı kâr bırakabilir aynı ciroya. kampanyalar gelir gider çünkü.

yakacağı benzine dikkat ederdim, yoksa garajdan çıkartamam :)

1- üstü kapanmıyor, baharda bile dondurur. yazın sıcak günleri hariç zevkli değil. ikinci araba değilse, ihtiyatlı olun.
2- yakıt tüketimi taksi parasından hallice olur.
3- parça, usta, vb. sıkıntı olur.

ama keyifli olur.

çok keyifli olur ama iyi benzin yer.

Ocağına incir ağacı dikme

bu tür araçlar alınırken eksileri bilerek alınır zaten alacak kişi yakıtınında farkındadır..

dikkat etmen kısım şasesindeki paslanma durumu hele ki İzmirde, birde face te falan ilgili grupları vardır bu tür az bulunan araçlar emin ol bilinir, az biraz bu gruplarda sorup soruşturursan araç hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsin

Aracın hangi ustaya götürüldüğünü öğrenip o ustanın işçiiliği hakkında bilgi sahibi ol derim.

Paran varsa zevk için özel günlerde geziceksen ne ala yok ihtiyacımı görür diyor isen yanlış yoldasın

hocam bu işin membağı gezenbilir forumlarıdır. orada birçok kullanıcısı var bu willys jeeplerin. en güzel ordan bilgi alırsın

saçmalama yahu. matematikle fiziği ayıramamak gibi bir şey. yada coğrafya ile tarihi... bunları nasıl ayırıyorsan onu da öyle ayırabilirsin.

birbirinden bağımsız değiller ama farklılar

fullmetal alchemist :P

şu soruya cevap vermek bile saçma, insan sormaya utanır.

biri yaşam bilimlerini içeren bütün, diğeri maddeyi inceliyor. bunların nesini, nasıl karıştırabiliyorsun lütfen açıkla.

hocam sen kimya mühendisi değil miydin, nasıl karıştırıyorsun? annenle babanı karıştırman gibi birşey bu.

biyo canlı demek değil mi yahu?

Birbirleriyle fazlasiyla iciceler ancak fizik de isin icinde mesela. Onun icin millet interdisipliner bilim diye bas bas bagiriyor, Turkiye'de durum farkli tabii. Nobel odullerine de bakarsak mesela, kimya odullerini biyolojik bilimlerden insanlarin almasi bunu kanitliyor. Hatta bu sene Aziz Sancar'in aldigi odulden sonra bayagi tartisma konusu oldu, kimyacilara neden vermiyorsunuz odulleri diye.

canlının içinde kimya olmadığını mı sanıyorsunuz panpalar? baktığım her yerde kimyasal tepkime görüyorum oysa ben.

çoğu bilim birbirini çoğu alanda destekliyor. moleküler biyoloji, organik kimya, nükleer fizik. bir bilim dalının içinde diğerinin çalışma alanlarının bulunması "ne farkı var" demene yetiyorsa lütfen temel bilimlerden, hatta mühendislikten uzak bir kariyer kovala.

söylediğin saçma çünkü matematikle biyolojiyi karıştırmadığını düşnüüyorum (umuyorum). şimdi aynısnı biyoloji ve kimya için yap.

Hepsi aslinda fizik der noktayi koyarim

Ben fizikte berbat otesiyim ama kimya ve biyoloji'de ezer gecerim. Bu da boyle bir paradokstur

@celeron 300a

tavrına dikkat etmeni rica ediyorum. ne yapacağımı, ne kovalayacağımı senden öğrenecek değilim.

kimya mühendisi isen ve biyolojiyle kimyayı ayıramıyorsan (lise öğrencisinden beklenen bir şey bu), "sizden öğrenecek değilim" kartı işe yaramıyor ı ıh.

biyoloji ve kimya birbirinden ayrı düşünülemez
tıpkı fizik ve matematik gibi ama bunları karıştırmak biraz anormal

dediğin şeyi çok iyi anlıyorum. bütün insanı bitirip de tekrar temel derslere baktığımda biyokimyanin aslında lise insan biyolojisi+ olduğunu anladim. ama sadece biyokimya yok. Ornegin bir hormon sentezi tepkime ile olur ama salinim ritmini belirleyen canlı organizmadir. Nasıl fizik kuralları çerçevesinde maddenin kendi özelliklerini de işin içine katilarak kimya disiplini olusmussa canlılık özellikleri ve organizasyonu da kimyasal olaylara eklenip biyoloji bilim olarak varlığıyla bizleri senlendirmistir. son olarak hepsi benim bebeklerim diyor emektarlarina selam gonderiyorum

haydaa şimdi durup düşününce "lan, yoksa?" dedim ben de. Fazla düşününce karışıyor galiba :D

ya canlılarla ilgili şeyler biyoloji desek hormonlar ne, kimyanın konusu mu? Maddelerle ilgili şeyler kimya desek vücudun maddeleri kullanması işlemesi falan n'oluyor?

bunu duyuru sahibinden ziyade "evet ya" diyenler için yazıyorım: @rodriguez mesela şöyle bakmak gerek olaya:
en.hfnl.ustc.edu.cn

"bakteriyi kaynar suya attım - öldü" - biyoloji
"bakteri kaynar suda neden ölü - bütün protein yapısı bozuldu" - biyoloji
"proteinler neden yüksek sıcaklıkta bozulur - böyle kocaman molekül, şurasını burasını tutan bağlar şeyoldu" buradan sonra mesela yavaştan kimya başlıyor. artık incelediğimiz şey canlı değil, kocaman bir molekül.

e bütün bu çalışmada deneyler yaptın, veri topladın, matematik ve istatistikten faydalandın... bunlar senin çalışmanda kullandığın araçlar, ama araştırdığın şey aslında hala bakteri haşlamak. gün bittiğinde bakterinin neden öldüğünü yaşam konusundan çıkıp moleküler detayda anlatabilecek hale gelmiş olduk.

haklısın. aradaki çizgiyi çekebilen yok gibi.

fizik mezunuyum, fizik kimya biyoloji matematikden hangisi nerede başlar nerede biter bilmiyorum. özellikle gelişen konularda ne hangisinin alanı anlamış değilim. anlayanı da görmedim...

biyolojinin bir kismini aciklamak icin kimya kullaniliyor diye dusunebiliriz bence. kimya biyolojinin alt kumesi gibi kendi aralarinda. ama kimyanin icinde biyoloji yok denebilir sanirim.

yani nasil fizigi aciklamak icin matematik de kullaniliyorsa, ya da edebiyatin bir kismini aciklamak icin felsefe ya da tarih kullaniliyorsa onun gibi.

ayni degiller mi sizce de kismini hafif trolluk olarak algilayarak cevap verdim. ciddi oldugunu dusunmuyorum.

edebiyat ile tarih de fazlasıyla birbirine benziyor ama karıştırmıyorum. nitekim ikisinin de inceleme alanı farklı. sen nasıl karıştırıyorsun, anlamış değilim.

Bence sikinyi biyoloji diye biyokimya calisman. Direkt biyoloji okusan ayrimi cok net gorursun.

Ama fizik>kimya>biyolojidir. Fizikle matematik benzer diyenler, esas fizikle kimya ve biyoloji benzerdir. Yanlis terim kullanmak istemiyorum ama bu uclu "gercek" dunyadan bahsederken matematik teoridir, degiskendir. 2+2 her zaman 4 yapmayabilir (binary falan filan 12 sene oldu son matematik dersimden bu yana).

Bence de kimya cikisli olduğun icin her seyde kimya goruyorsun ister istemez. Bence de temelde her sey molekuler baglar ve kimyasal tepkimelerden ibaret ama biyoloji mezunu oldugum icin bir şeyleri değerlendirirken ilk baktığım kimyasal iliskiler degil canlılarin sinifsal farkliliklari ya da bir etkinin o canlinin genelini nasil etkileyebilecegi oluyo. Lisans egitimi bakis acisini belirliyo o acidan.

Ben de kimya konusunda bilgilerin derinlestikce böyle olabilecegini düsünüyorum. Cünkü biyolojik olaylarin hepsi kimyasal düzeyde aciklanabilir. Canlilik haric.

@kucukharfler Canlilik zaten kimyasal sureclerle aciklanan bir sey.
@devilred Bu arada Leninger'i ilk okudugumda, ben de bu algiya kapilmistim. Yakin zamanda okumus olma ihtimalin var mi? :)

@evrim halkası

ahahaha lehninger, harper ve lippincott ortak çalışması bu :)

@evrim halkasi canliligin baslangici hakkinda cesitli görüsler mevcut ama kesinlik kazanmis bir görüs yok

@kucukharfler; baslangicindan bahsetmemissin yazarken de zaten baglangici acisindan baktigimizda da kimyasal yaklasimini icermeyen gorus dusundum, aklima gelmedi su an. Yasamin kokeni calismalarinin buyuk kismi kimyacilar tarafindan yapiliyor.

@devilred; Lehninger, bir cuval seker yaklasimi <3

Entropiyi rastgelelikten bağımsız bir şekilde değiştiren maddelere canlı denir. Biyoloji bundan sonrasına bakıyor. Ha ama bana kalırsa biyolojideki neredeyse her şey kimyanın alt dalı hali hazırda.

www.monsternotebook.com.tr

Belli özellikleri seçip fiyat karşılaştırması yapılınca anlaşılıyor. 4 yıldır da kullanıyorum. Taş. Marka etiketine 1.000 TL fark ödemek anlamsız. Müşteri hizmetleri de Türkiye standartlarının çok çok üzerinde.

dizüstünde en büyük handikap o kadar bileşenin sıkışık nizamda yerleştirilmesinden kaynaklı ısınma ile oluşan performans problemi. çift fanlı(gpu ve cpu fanları ayrılmış) msi modelleri incelenebilinir. aluminum kasalı PE60 iyi bir seçenek gibi.

asus ux30 serisi. yekpare aluminyum kasa, dayanıklılık hat safhada.

msi lara baktin mi?

4 bin tl param olsaydı alacağım bilgisayar şuydu;

Asus N551VW-CN007T
www.ebrarbilgisayar.com
---
6.Nesil Intel i7-6700HQ
8GB RAM
1TB 5400rpm + 128GB SSD
4GB GTX960M GDDR5

kaçırma N551VW-CN007T'yi.. çok araştırdım piyasayı, monster - msi falan bir donanımı iyi tutuyorsa diğerini kısıyor.. o 4 binlik önerim tam cuk oturmuş yani.. belki daha iyi öneri gelir tabi..

iş amacıyla yoğun işlem gücüne ihtiyaç duyuyorum. bu yüzden oyun bilgisayarı tercih ettim lenovo y510p aldım 2 senedir her işimi gördü. sanırım şu an güncellenmiş versiyonu var y5070 olması lazım. sadece oyun değil yarı profesyonel kurgu, fotoğraf işlleri vs için de ideal.

bütçe daha yüksek olsa gene lenovonun mobile workstation serisini tavsiye ederdim. 4000'e belki ikinci eli bulunabilir. w520 ve w530 serisi.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

sözlükten cursor'a ulaş.

Güneş kremi, kafasına takmalık dev şapka?

Oha sapkayi unutmusum :/ sapka almam lazim!

• minik bir sağlık seti(termometre, sıyrık ve böcek sokmaları için bir iki şey, kullandığı vitamin, şurup vs.),
• oyuncakları(en sevdikleri ve kolay taşınabilecek olanları),
• yüzme için kolluk, can yeleği vs.
• banyosu ve temizliği için gereken malzemeler(tırnak makası, havlusu, bornozu, alt değiştirme örtüsü, ıslak mendil, pişik kremi, şampuan, bebe yağı vs.),
• mama tabağı, kaşığı, biberonu vs.
• kendi yastığı, örtüsü vs.
• diş çıkarıyorsa, çiğneme lastiği,
• odaya sermek için(üzerinde oynasın diye) pike gibi bir örtü.

aklıma gelenler bunlar, iyi tatiller.

Bir de ben olsam yavrunun kap kacağını deterjanla yıkamadım. Hani öyle çıkmayacak kadar yağlı olmuyorsa sıcak su yeterli. Say no to kimyasal madde.

otelde yere sermek icin buyuk bir bez gibi bisey alirdim, yerde takilmak isteyecektir temiz olsun en azindan

bebe simidi al. simide koy havuza at.

atesolcer ve calpol. pisik kremi.

Polatlıya istanbuldan hizli tren var uygunsa.

Aşti'nin onunden polatliya minibusler gidiyor. Baysal olmazsa 15 dakkada bir falan geciyorlar.

Onunla ilgilenmeni istiyor. Zamaninda sonsuza dek pesinden kosacagini sanmis ve yanildigini gorunce tutusmus olabilir.

Gormezden gelmeye devam etmeni ve kisa cevaplar vermeni oneririm. Azcik zamana birak bekle ve gor :)

"Peşinden koşmamı mı istiyor yoksa ego tatmini mi?"

İkisi de. Eğer sizden hoşlanmaya başladıysa da o adım atabilir, sizin adım atmanız için yaptığı hareketler çok gereksiz bu aşamada.

Olasılıklar:

1. Boşa çıktı, artık seni istiyor
2. Gösterdiğin ilgiyi çekince değerli oldun, artık sana tav
3. Daimi ilgi istiyor, sadece ego tatmini için. Gene siklemeyecek

Bu tarz kızlara karşı sıcak-soğuk davranmak en iyisidir. Bir süre pek ilgilenme. Sonra onun tavrına göre bi ara bişeyler sor bir bahane ile ama uzatmadan, sadece kendini hatırlat. Sonra bir şekilde muhabbet kur, bir hafta falan daimi yaz, ilgi göster. Bu sırada bişeyler gelişmiş olmazsa bir anda ilgiyi bıçak gibi kes ve aynı döngüyü devam ettir.

kasıtlı yapmamış olamaz mı? tek bir bakışa bu kadar anlam yükleyip gaza gelme derim.

Sen bir adım atma, yeter. Amacı önemsiz.

@babilbaligi
Sosyal medyadan sadece bir kere yazmıştım yani muhabbetimiz oluşmadı bile. Zaten daha sonra hesabını kapatmış.

@Abdurrahman
Ölse adım atacak bir tip değil. Utangaçlık ve özgüven düşüklüğü var diye tahmin ediyorum.

@long live rock n roll
Kızın yanında şu ana kadar hiç birisini görmedim. Muhabbeti olan yakın bir arkadaşım şu ara kimseyle takılmadığını söylüyor.

@peggy
Tabi öyle de olabilir bir beklentim yok. Adım atmayı zaten düşünmüyorum sadece yaptığı afedersiniz kaşarlıktan mı yoksa başka bir nedeni mi var onu merak ediyorum.

Birisi benimle de ilgilense, görünce bir bakarım. Bu illa sana ilgisi olduğunu göstermez.
Merhaba/merhaba devam et, bir süre sonra farklı sinyal alırsan yürürsün... Kız baktı diye çok anlam yüklememek lazım...

@kartallar yuksek ucar
Bakarsın dönersin okey ama ilgisini belli eden kişinin gözlerine kilitlenmek çok mantıksız bir hareket değil mi ? Zaten hiçbir beklentim yok ve bir adım daha atmayı da düşünmüyorum. Dediğim gibi adım atacak bir tip de değil.

Bence 5snlik bakismaya bu kadar anlam yükleme. Takılma ve harekete gecme +1

ihtimaller:

1- yedekteydin şimdi asıllardasın
2- kezban ilgi istiyor, ego tatmin ediyor

Yukardaki her şeye benden de bir +1

Olasılıklar ve ihtimaller +1

sgk da özel sigorta da karşılamaz.

burnumda eğrilik olduğu, filmi falan olmasına, uyku merkezinde test yaptırmış olmama, sigorta poliçesine özellikle dahil ettirmeme ve çağrı merkezinden "karşılarız" yanıtı almama rağmen özel sigorta dahi provizyon vermemişti. sgk zaten karşılamıyordu.

4-5 sene geçti, belki durum değişmiştir.

@babilbaligi geçmiş olsun. geçen bir arkadaşım "sağlık sorunu olduğu onaylanırsa sgk bir yere kadar karşılıyor" demişti ama özel için değil herhalde devlet hastanesi içindi sanırım.. umarım değişmiştir yoksa kötü olacak benim için.

Özel hastanedeki doktorun yorumu etkili olur. Zamanında niyetlenmiş ve vazgecmistim sonra. Doktor sinüzit veya başka bir sebep gostererek sgk yı dahil edebilir.

Ben ameliyat olurken dr hastane parasını sgk ya yüklemişti. Yani bize öle demişti. Dr u dışardan getirmiştik. Hem et alındı hem estetik oldum. Sadece ameliyatımı yapan dr a para verdik. Hastane parasını sgk dan almışlar. Siz dr la konulun size anlatır zaten

ilk başta şu rahatsız ediyor: başörtü değilde 30 yaş ve üzeri türbanlı kişilerin %95'inden fazlası akp'nin ilk 5-6 yılında bile türbanlı değildi.

Rahatsiz etmiyor. Ancak cocuklari basortulu gordugumde sinirlerim bozuluyor. Cocuk yahu.

rahatsız eden bir şeyler vardı evet. nötr olduğum zamanlar bir iki defa dışlandığım oldu,farkettiğimde de geç oldu. cehennemlik damgası yemek hoş olmuyor :) gerçi genellemelik bir durum değil ama rahatsız oldum, nötr idim o vakte dek. ondan sonra da hayatıma almadım öylesi kimseyi. bundan rahatsızlık duyan var mıdır bilemiyorum ama mecburen muhattap olduysam da bir an evvel kurtulmaya çalışıyorum.

ayrıca @kareem +1

@Kareem +1 tuhaf olanlarin da turbandan kaynaklandigini sanmiyorum. Cesit cesit insan var sonucta..

Herhangi bir rahatsizlik duymuyorum. He estetik olarak cok da gozume hos gozuken bir sey degil ama cirkin ayakkabi giyen ne ise bu da o benim için.

Bireysel olarak hiç ama hiç rahatsız etmiyor. Ama başörtülü insanların çoğunlukta oldukları yerde, ben azınlık kalmışsam ve ahlaklarını bozuyormuşum muamelesi yapıyorlarsa, düşman düşman bakıyorlarsa, bu rahatsız ediyor. Aslında başı açıklarla örtülüleri bir tutuyorum bu anlamda. Başı örtülü birini gördüğünde pis bir şey görmüş gibi bakan kadın da rahatsız ediyor, beni gördüğünde pislik görmüş gibi davranan da. Bazılarının bakışında öyle bir husumet oluyor ki sanki kadının kocasını elinden almışım veya nefret ettiği tüm kokuşmuşluğu temsil ediyormuşum gibi bir bakışla karşılaşabiliyorum. Bu da herkeste olan bir şey değil ama yine de yaz aylarında çok sık karşılaştığım, zaman zaman bunaldığım bir tutum. Aynı şekilde, onlara karşı da benzer bakışlar vardır. Kişiyle konuşmadan fikir sahibi olan insanlardan rahatsız oluyorum. Bireysel olarak görünüşteki herhangi bir şeyden veya siyasi simge olmasından rahatsız olmuyorum. Hepimizin siyasi simgeleri var; Cumhuriyet veya Sol gazetesi de siyasi simge, Che t-shirt'ü de. Buna ek olarak, bir kadın olarak da türban üzerinden birini yargılamanın da ayrımcı olduğuna inanıyorum. Çünkü bir görüşe uyuz olacaksan, aynı giyinen kişinin erkeğini ayırt etmek biraz daha zor (eğer cübbe giymemişse). Stilinden hafif belli etse bile, yazın onlar da t-shirt-kot giyiyor. Bu nedenle, giyim üzerinden yapılan ayrımda kadınların günah keçisi olduğunu düşünüyorum. Örneğin, eskiden türban yasağı nedeniyle üniversiteye o görüşteki kadın giremiyordu ama onun aynısının erkeği girebiliyordu. "Kadın olduğumuz için birbirimizi tutalım" demiyorum kesinikle de, nefrete karşı kalkan gibi kullanılmaya meyilli olduğuna inanıyorum. Herkesten eşit nefret edene lafım yok. Rahatsız olduğum kısım çift taraflı olarak sürüye mutlak aitlik, sürü dışına mutlak düşmanlık tutumları.

başörtüsü taktıkları halde; makyaj yapmaları, ayak bileğini gösteren pantolon giymeleri, vücut hatlarını belli eden kıyafetler giymeleri, pearsing-hızma vb. takmaları acayip rahatsız ediyor beni.

herşeyi allaha, kadere, yazgıya bağlıyorlar. ne bileyim yağmur yağıyor "ey güzel allahım" falan diye iç geçiriyor. iş yeri iflas mı edecek. "vardır bunda da bir hayır" falan diyor. lan adam dolandırıcılık yapmış işte ondan iflas edecek. onu görmüyor bile.

illa bir yerde düşünce çakışması yaşanıyor. mantıksızlıkları baya farkediliyor. bazı insanlar istisna tabii. ama çoğunluk bu şekilde.

Baş örtüsü şu an amacından çok sapmış durumda.

Baş örtüsü takınca insan bir anda 180 derece değişip, iyilik meleği olmuyor. Nasıl ki başı açık türlü türlü insan varsa, baş örtülü de türlü türlü insan var. Kişiyi tanıyıp, ona göre davranmak lazım.

Ancak burdakilerin bir çoğunun nefreti ideolojik geldi bana. Zaten ön yargılı yaklaştığınız, gerici dediğiniz bir insanı normal şekilde tanımanız mümkün değil. Ne yapsa size kötü gözükecektir.

merhaba. 10 dk önce atvde nihal hatipoglunun programı ümraniyede bi ilkokula canlı bağlandı, öğretmen türbanlı, tüm ufacık çocuklar "hayırlı cumalar hocam" diyerek sorularına başladılar. ben öyle bi öğretmen tarafından eğitilmedim herhangi bir çocuğunda eğitilmesini istemem.

islam referanslı terör ve lince daha meyilli olmaları, tecavüz karşısınd dahi sessiz kalabilen siyasi akımlara daha meyilli olmaları, şehir meydanlarında insanları canlı canlı yakan güruhlara daha yakın olmaları ihtimalleri sebebiyle tedirgin oluyorum. çarşaflı olmamaları (ve dolayısıyla ışid/el kaide/el nusra grubuna daha mesafeli olmaları) biraz içimi rahatlatır gibi oluyor. sonra insanlara yaptıkları aklıma geliyor ve korkuyorum.

belli etmemeye, tanımaya, bu düşüncelere olan mesafelerini anlamaya çalışıyorum. uzak izlenimi vermeleri beni biraz rahatlatıyor.

sadece türbanlı kadınlardan değil, benzer izlenim veren erkeklerden de korkuyorum.

hem türban takıp hem de makyaj yapmaları,vücüt hatlarını belli eden şeyler giydiklerinde çok pis küfür ediyorum. şuan türban takanların %80 nin samimi olduğunu düşünmüyorum.

Ben artık rahatsız olmuyorum, alıştım. Makyaj yapmaları falan da koymuyor çünkü o makyajli süslü türbanlıların çoğu zaten dini değil, ideolojik sebepten ya da görüntüsü hoşuna gittiği için takiyor. İdeolojik sebebi biliyoduk zaten ama türbanlı görüntüden hoşlanan insanlar VARMIŞ EVET.

Yunanlı bir arkadaşım türbanlı bir kızla yaşadığı kaçamaktan bahsediyodu, "türbanlının nesini seksi buldun da yattın cizıs kırayst" deyince "çok tahrik edici" dedi valla. İsveçli bir arkadaşım da aylar boyu İstanbul metrosunda asılı olan Armine reklamındaki türbanlı kıza hastaydı baya. Seveni, alıcısı varmış yani.

Penguene benzeyen diğerlerinin canı cehenneme ama Seksi türbanlıları beğeniyorum <3 kabuklu fıstıklar çok ulaşılmaz görünüyor <3

Şaka maka zihniyet ters. Kadının kendini erkeğe göre konumlandırması rahatsız edici. Allah böyle istiyor fıtrat mıtrat diye kendini erkekten aşağı görmeyi kabullenmiş. Bizim özgür annelere ihtiyacımz var, fantastik korkuları olan annelerin yetiştirdiği çocuklar umarım yarın birer sevimli kahramana dönüşmez :(

Açıkcası 10-15 sene öncesine kadar umrumda bile değildi, sadece şu siyah şarşaf giyenlere kıl oluyordum. ama mevcut yönetim bunu gözümüze öyle bir sotku ki , sanki başlı başına bir problemmiş gibi algılandı. yoksa zaten kimsenin ne karıştığı vardı ne de seçici algısı. Devlet kurumlarında çalışmaları ve üniversiteye girişleri yasaktı.

açıkcası bunu haklı buluyordum. çünkü tüm öğrenciler standartken, kafasında türban olan biri laik bir hoca tarafından hor görülebilir veya muhafazakar bir hocatarafından kayırılabilir.

bu galatasaray lisesinde fenerbahçe formasıyla derse girmeye benzer.

türban siyasi bir simgedir ve türbanlılarla sosyal alışverişimi minimum seviyede tutmaya çalışıyorum.

Aman allahım ne cevaplar var gerçekten inanamadim :) kardeşim bu sene tamamen kendi istegi ile ortunme karari aldi. Turbandan kullanmiyor fakat daha kolay olduğu icin şal kullaniyor, olabiligince ve kendince modern vr temiz uyumlu giyinen biri.
Bense ablayim, başım açık tesettürlü degilim yani, insanlar ablasi acik kardeşi kapali diye şaşırıyorlar,anormal bir durum değil aslında. Siyasi görüşümüz ise akpnin yanindan bile gecmiyor, yukarıda yazili olanlara bakilsa demekki kardeşimi gorseniz akp yakalasi yobaz yaftası yapistiracak kiminiz . ki üzüldüğü en cok bu .kimi akp destekli derneklere üye insanlar bunu akpli sanıyormuş üniversitede, sinirleniyor falan .ki Kendisi akpden ve muhafazakar siyasetcilerden hic hazzetmez, cok siyasetten de anlamaz belki.
ama baski ile buyumediginden ve aile akpli olmadigindan klasik akpli kafasında değil. Kendisi tkp ye oy atmadi tamam ama akpye de oy atmadi .bu kadar dar düşünmekte haksizsiniz bence .

asıl onlar bizden rahatsız oluyormuş gibi davranıyorlar.

sulama imkanı varsa tarım?

bir kaç dönüm olsa paintball alanı kurulabilirdi hurda arabalar variller vs ile ama bu iş için fazla büyük :/ verimliyse su sorunu yoksa tarım olabilir... aslında at çiftliği falan da kurulabilir ama imar sorunu olur mu bilmiyorum

Çiftlik çok zevkli aslında, imar için sorun olmaz ama o kadar yatırım yok şu an. Arsa dümdüz ve verimli daha önceden bolca buğday yetiştirilmiş.

Nerede olduğu, çevresinde neler bulunduğu önemli bu durumda sanırım.

Konum uygunsa düğün salonu yapardım.

imara kapalı alana düğün salonu da dikilmez, evde dikikmez.
imara kapalı arsa tarladır.
tarlada da tarım ürünü yetiştirilir.
ya tarım ürünü yetiştireceksin, ya da imara açılmasını bekleyeceksin.

sport paketine bakiyoruz da 82000, cok fark var mi bu iki paket arasinda?

var. citröen c4 var. git bak; tam dolu dediğin astra'nın ne kadar boş olduğunu gör.

astranın yeni kasası mı peki?

suan bu fiyat araliginda dizel otomatik astra candir.

pro, bütçeyi sarsmayacaksa. kullanım amacına da bağlı tabi.

çok büyük gelmezse pro.

hayırlı olsun :)

o bebek oradan bir şekilde çıkacak :) doğanın düzeni böyle . kendini bu fikre alıştır ve yıllar geçtikçe unutacağın , umursamayacağın bir detay olarak kalacağını düşün. sakin ol ve sürecin tadını çıkar .

:)

@devilone cikacagini biliyorum dogumdan da korkmuyorum ama farkli bir haldeyim hani sabirsizlik mi diyeyim tedirginlik mi yuzunu gorsem rahatlayacagim hissi mi. Ah bi tarif edebilsem :)

ne güzel şeyler bunlar ya. hayırlı olsun

Hayırlısı olsun.
Aynı heyecanı Haziran ayında yaşadık.
Yarın çok daha farklı, çok daha mutlu bir insan olacaksınız ve duyuru'ya gelip bir şeyler yazacak zamanınız olmayacak.

Bugün özgürlüğün son günü ahbap... :)

hislerini yaz bi deftere, kağıda. içinden ne geliyosa, ne hissediyorsan yaz. hem biraz rahatlatır, hem de ileride birlikte okursunuz, güzel bi hatıra olabilir.

bizim için de öp ufaklığı.

güzel bir defter bul ve bebeğine mektuplar yaz. doğduğu günü, yaşadıklarınızı aanlat. sonra da yazmaya devam et.

hem insan içini dökünce rahatlıyor, hem de bebeğine paha biçilmez bir hediye vermiş olursun.

allah analı babalı büyütsün, bence bu kez son gece güzel bir uyuyun. zira önümüzdeki 1 ay boyunca her 2 saatte bir uyanıp bebeğinizi emzirmek zorunda kalacaksınız.

Hayırlı olsun :)

Allah bir avazda kurtarsın inşallah.

Hayirli olsun. Harika bir duyuru basligi :)

tersini dün sormuştum ben de www.eksiduyuru.com
androidde yazılımdan kaynaklı yavaşlamanın daha çabuk gerçekleştiğini söyleyebilirim. ben apple ürünü almayı düşünüyorum sırf bunun için.

android baştan bitmiş bişey bence. ipod 4 kullanıyorum 6 sene bitiyo sanırım. evet takılıyo artık. ilk 5 sene boyunca hiç kapanmadı bu alet. bir gün de dinlenmedi. son aylarda resetliyorum, sorunsuz devam. eskiden iki haftada bir şarj ediyordum. hala bir haftadan önce şarj istemiyor. şimdi bu ipoddu. iphoneda da 4 kullanıyorum yine çok eski bir telefon. şarjı artık sadece bir gün gidiyor. ama diyelim ki fikfik telde oynamadım iki gün de gider. takılmıyo akarı kokarı yok. android denilen şey 1 senenin sonunda istersen bi kere saate bile bakma ne şarj kalır ne bişey.

var ama zaruri degil. ideos x5 diye dandik bi android cin mali telefonu 3 sene kullandim. kasmaya takilmaya baslayinca root yapip guzel bi rom attim. ilk gunku gibi oldu. benden sonra yillarca aile bireyleri kullandi. ama tabi uygulamalarin buyumesiyle meydana gelecek kacinilmaz bi yavaslama olacaktir zamanla.

iphone 5s kullanıyorum hala yağ gibi akıyor. annem de 4s kullanıyor. onunki de yağ gibi akmasa da kullanılır durumda hala. bir ölme durumu yok yani.
android ise tam tersi, esas hemen ölen android.

@mula

elimdeki android telefon bir senelik. full mobil internet acikken bi gun icinde 5 saat ekran suresi aliyorum. wifi ile 6 saati geciyor.

farkli yorumlarin sebeplerinden biri de su, ios sadece apple urunlerinde kullaniliyor. firmanin amaci prensibi belli. ama android yuz tane marka tarafindan kullaniliyor. siz kalkip da musteriyi umursamayan samsung gibi bi markadan telefon alip stock halde kullanirsaniz hem yazilimsal hem donanimsal sikintilar yasarsiniz. kullanici odakli is yapan markadan alirsaniz tepe tepe ozgurce kullanirsiniz.

android tarafında stock rom kullanan cihazları tercih edersen os kaynaklı ömür durumu uzatırsın. google'ın kendi için ürettirdiği nexus modelleri başını ağrıtmaz. ios tarafına yeni geçtim ben 6s ile. göreceğiz bakalım ne kadar ömrü olacak.

zaten yazmış arkadaşlar, android bu konuda çok daha kötü. stock rom kullanırsan bu süreyi uzatırsın evet ama ios kadar olmaz, olmuyor.

stock kelimesini yanlis kullanmis olabilirim ben ilk mesajda. bahsettigim samsungu uzerinde gelen surumle ve icinde gelen gereksiz uygulamalarla kullanirsaniz sikinti olur, ama ham android kullanirsaniz akici ve stabil olur nexus cihazlar gibi. yine de takilirsa ozel hafif romlarla bu omru daha da uzatabilirsiniz.

samsung galaxy s3'üm var. hala taş gibi sorunsuz çaışıyor. aynı anda alınan iphone4s çöp olalı bir seneyi geçti.

ben iphone 5s aldığımda 6 ay zor kullanıdım, telefon çöpe gitti.

herkes android telefonlar daha çabuk çöp oluyor diyor, ama benim yaşadıklarım tam tersini söylüyor.

p.s. telefonun hiçbişeyini değiştirmedim. ne rom, ne root ne bişey. s3'ün şarjı hala tüm gün 3g açıkken idare ediyor.

herkesin tecrübesi farklı belki ama; galaxy s3 hala çalışıyor olsa da yazılım desteği biteli en az 1 sene olmuştur sanırım. 4s ios'un son güncellemesi 9.3'ü alabiliyor.

Telefonun son güncellemeyi alması önemli tabi ki ama güncellemenin donanımsal olarak desteklenmesi de önemli. Ram vs. Kastediyorum. Bende de s3 var 3 4 senelik. Cyanogenmod ile idare ediyorum. Çok da akıcı değil telefon. Bazen hatalar alıyorum. Bazı özellikleri stock romla beraber kalktı mesela. Eğer beklentim yüksek olsaydı 10 kez değiştirmiştim bu telefonu. Bence Androidin ömrü en fazla iki sene. Cabuk eskiyip ağırlaşıyor. Sürekli romdur, formattır, uğraşmak gerekiyor. Ios hakkında yorum yapamayacağım ama o kadar paraya da yazık bence.

dediğiniz tipteki kahve makinaları kahveyi nemlendirdiği için günde 1-2 kere kullanımda verimli olmuyor. eğer sürekli kahve demlemiyorsanız , değirmeni ayrı alın derim.

hanim bana sundan almisti
www.delonghi.com

arada kullaniyoruz. 500 lira falan vermisti.

araba çalışmıyorken hidrolik devrede olmaz ve bu tarz sesler bence normal. arabayı çalıştırdığınızda tam sağ ve tam sola çevirirken ses var mı önemli olan o. bir de ne olur ne olmaz hidrolik seviyesini kontrol edin.

Bakimda hidrolik yagina bi baktir. Pek onemli bisey gibi degil

Ama ses sanki ön tekerlerden geliyor gibi.
Hatta ben sesi ilk duyduğumda, teker patlak sandım

direksiyon pompası sorunu olabilir. direksiyon çevirirken uğultu yapar, sabitken çevirince motorun sesi zorlanıyor şeklinde çıkar.

direksiyon kutusu olabilir. Keçeler kirlenmiş veya yıpranmış olabilir. Direksiyon kutusu yağ kaçırıyor olabilir vs.

Word publisher powerpoint bilimum flowchart diagram imkani veren office ve mobil uygulamalar, mind map uygulamalari ve platformlari. Hepsinde mümküm, flowchart icin direkt uygulamalar var hatta google chromeda.

Aradığınız şey Microsoft Office Visio sanırım.

paint'le de yapılır bu.

akış diyagramı programları diye arama yap.

chrome da gliffy diye bir eklenti vardı onunla çok rahat yapabilirsiniz. bu iş için üretilmiş program.

visio +1

X mind

bu bahsettiğiniz visio ama arkadaşların dediği gibi başka programlarda bu işi yapabiliyor fakat siz bunu sadece sunum olarak projeksiyonda yansıtıp kullanacaksanız başka programlardan yararlanabilirsiniz ama yaptığınız çizimi bir başkasına gönderecekseniz, karşıdaki kişi bu çizimi açip görüntüleyebilmesi için visio dışında kullandığınız o programın bu kişide de yüklü olması gerekir aksi taktirde karşıdaki kişi bunu açamaz diye biliyorum.

diagram designer ile yapabilirsin gayet basit

x minds +1

şefkatli

acimasizdir elbette. bilimde duyguya yer olmaz.

bilim merak üzerine yapilir, duygu, din etc olmaz, merak ise insanin yapmamasi gereken seyleri yapmasina sebep olabilir.

en basitinden teknoloji konusunda darpa cok güzel özetliyor bunu. eger darpanin stickeri olsaydi intel gibi, kullanilan her teknolojik alette "darpa inside" yazardi.

bilim gerçektir
duygu yoktur.

bilim, sadece bilimdir. bilimi şefkatli ya da acımasız yapan, onu kullanan eldir.

+1 devilred

ne bilimi olduğuna göre değişir

Bilim senin yüzlerce yıl inandığın tüm yalanları 5 dakikada sikip atabilir, ya bunlar üzülür mü üzülmez mi alışırlar mı alışamazlar mı demez. Gerçek neyse onu verir. O nedenle acımasızdır. Acımasız olması da iyidir tabii.

bir beser olarak, bir kavrami sefkatli bulma ihtimalin zaten olanaksiz. sana acimasiz gelmesinin nedeni duygusal olmayisi. bilim acimasizdir evet. tipki dogadaki herhangi bir varlik gibi.

Gerçeği Nasıl gördüğüne bağlı

Acımasız.
Sana çare sunuyor gibidir ama o çareyi elde edebilmek için daha fazla şey kaybedersin.

zamana ve birikime bağlı olarak realist, sorunlara çözüm noktasında faydacıdır belki.

acımaız bir şefkat anlayışı vardır.

1450 tl güzel bir saat için ucuz bir fiyat. eğer beğendiyse alsın.

Kişisel düşüncemdir, kimseye de karışmam; ama maaşım ne olursa olsun 1450 TL vermem bir saate. Güzel aksesuardır falan tamam, ama 1450 TL. Ha ne kullanıyorsun dersen de Swatch'ın şu modelini kullanıyorum günlük hayatımda;

sasy420.com

Bir de düğünde takılan nispeten daha değerli iyi bir marka var. Muhtemelen 1450 TL'den pahalıdır, ama hediye işte. Ben olsam vermezdim o parayı... :)

bir gün param olursa aşağıdaki saati almak istiyorum. saate de para verilir diyenlerdenim.

almak istediğim saat: www.nomos-store.com

kullandığım saat: img-saatvesaat.mncdn.com (bunun kahverengi kayış, turuncu iç olarak düşünün)

Tabii ki verilir.

ben alırdım.

bence de verilebiliyorsa verilir. cünkü iyi bir saat yillarca kullanilir.
babamda bir citizen var ben kendimi bildim bileli, cocukken bileginden alip oynardim hatta. hala kullaniyor :) ki sonucta citizen`dan daha iyi markalar da var

1. verilmez, gerçekten pahalı.
2. ben 630 tl'ye aldım saat. alırken ilginç geldi, arkadaş önerisi üzerine aldım. ama markası haricinde hiçbir şeyi farklı gelmedi. insanlar da pek beğenmedi...
3. şimdi aliexpress'ten aldığım 30 tl'lik saati kullanıyorum, daha çok beğeni alıyorum.
4. ekonomik boykota dahil olmaya karar verdiğim için ayrıca almaman gerektiğini iddia ediyorum. terörü ekonomik boykotun ortadan kaldıracağına inanıyorum.

eğer çok beğendiysem ve hakikaten güzel saatse, benim maaşım saat fiyatı kadar bile olsa alırdım.

@siradisi Ekonomik boykot ne ya:) nasıl bağladın terör le:? Tebriks. Ben harcarım arkadaş yerim ekonomik boykotunu. Akp gidecek diye ödün mü vericem paramdan. Çok da tın. Bu adamlar ekonomi ile falan gitmez.

alınır.
Bizim boş milletimizin işi gücü dış görünüş, kendini beğendirmeye çalışma, övgü alma ve dış görüşüne göre karşısındakini değerlendirme olduğu için insanlarla iş işe çalışan kişilerin itibar kazanmak için iyi görünmesi de gerekiyor.

özet : alınır

güzelse her türlü.

kimse dememiş ama, ben olsam kenarda birikimim varsa alırım. o maaşla hiç birikimim yoksa almam, çünkü bu zaten her ay gereksiz harcama yaptığımı gösterir.

not: herkesin kötü günler için her halükarda kenarda bir miktar parası olması gerektiğini düşünüyorum. yani birikim dediğim ev peşinatı değil, birkaç bin.

seiko değilse almam

Hayir, almazdim. Kol saati denen seyin abarti oldugunu, fiyatlarinin da abartili oldugunu dusunuyorum. Koluna aksesuar olarak taktigin seyin asgari ucret kadar fiyati olmasi cok sacma bir sey. Saat fiyatlarinin siniri yok ama benim gozumde bir kol saati 1450tl bile etmez. Markasi, modeli, malzemesi, isciligi ne olursa olsun.
Kol saati denen seyin gunumuzde kullanim amaci saati gostermesi degil. Bu sacmalik yuzunden kol saati denen sacmalik haddinden fazla deger kazanmis durumda.
Kol saati overrated:)
Boyle soyleyince insanlar diyor ki "sen o saatte nasil malzeme kullanildigini, nasil bir iscilik oldugunu biliyor musun da boyle salliyorsun?". E arkadas zaten bir kol saatine oyle abartili malzeme kullanman ya da olaganustu iscilik harcamanmasi sacma. Bir kol saatinin ustune bu kadar dusulmemeli:)

Simdiki akilli saatlere verilen paranin ise gayet makul oldugunu dusunuyorum, hem fiyatlari abartili degil, hem de cok fonksiyoneller. Parani gosteris durtusunun bictigi bolan degere degil fonksiyonellige oduyorsun en azindan.

He bu kadar derine dalmayip, hosuna gittiyse ve dayanamiyorsan basar alirsin ama maasinin 1/4'unu vermek bence uygun degil normalde.

bir haberde çıkmıştı obama'nın rutin kullandığı saati 700 dolarmış diye. 700.000 dolarlık takan da var. tercih yani.

o saat para kazandıracaksa alırdım; görünüşün önemli olduğu bir işin varsa, böyle şeyler yapmak zorundaysam alırdım.

beğendiğim için, keyif için almam. o paraya ailecek bir hafta tatil yapıyorum lan ben :) ayrıca saat takmıyorum.

biri şiddet uyguluyor, diğeri de aldatıyor. evlenecekmişsin zaten yakın zamanda evlen kurtul bulaşma ne yaparlarsa yapsınlar.

bence aralarını yap düzgünce ayrılsınlar.
baban da kurtulmuş olur.
yoksa çok uzar o işler. iki tarafında başı ağrır. gidecek masraflar da cabası.

* babanı rahatlatacak yol: avukat masrafı yerine küçük bir tatil yapsın.

anlaşarak boşanma için en geçerli nedeni söylemişsin işte, biri aldatmış biri şiddet uygulamış. iki taraf da suçlu hatta biraz objektif yaklaşacak olursak baban daha suçlu. sonuçta annenin yaptığı şey babanın bireysel özgürlüklerine saldırıp ağzını kıramaz. tamamen kendi hayatıyla ilgili. ben olsam annemi rahatlatacak yöntem ararım hayat ne garip ya.

bakın, "en kötü uzlaşma, en iyi davadan evladır." diye bir söz vardır. 5 yıldır avukatım, taraf olduğum her dava bu sözü doğrular nitelikte.

çekişmeli boşanma demek 1.5, 2 sene civarında bir süre demek en başta (yani muhtemelen öyledir. aile hukuku çalışmıyorum, o konuyla ilgili bir tecrübem olmadı). bu süreç boyunca bilirkişi masrafları, tebligat masrafları, yargılama harçları vesair bir sürü masraf doğacak. avukatlık ücretini saymıyorum bile. yani bir tarafı süründürmek için dava açmak (eğer çok çok zengin bir insan değilseniz) mümkün değildir. bir davaya taraf olan herkes sürünür.

babanızın ruhen rahatlaması maalesef hukuki bir süreçten bağımsız. allah yardım etsin, gerçekten kötü bir durum; ama babanızın bunu anlaması lazım. gerekirse bir psikolojik destek alsın. hem parasal olarak daha ucuza gelir, hem de ruhen rahatlamasının işe yarar yollarından bir tanesidir. ruhen rahatlamaya kimin daha çok ihtiyacı var tartışmasına girmiyorum; zira babanızın da şiddet gösterdiği anlamına gelen bir ifadeniz var. bu onaylamadığım bir durum. dolayısıyla psikolojik destek, aynı zamanda rehabilite edici bir görev görebilir ve şiddet eğilimini köreltmesini sağlayabilir.

sorulara cevap:
1) maalesef yok. bir anda rahatlama diye bir şey yok. hayatına devam etmesi ve yaşadığı bu kötü deneyimi kademe kademe atlatması lazım. bu da, annenizle aynı çatı altında yaşarken çok zor. taraflardan bir tanesi ayrı bir yere taşınabilirse daha iyi olabilir.
2) avukata bulaşacaksanız minimum 4500 TL gözden çıkarmalısınız (taraf başına). en son bir boşanma davası alan arkadaşım (yeni büro açtı), avukatlık ücreti olarak 4500 TL istedi müvekkilinden. kaldı ki benim kendisine yolladığım bir işti. buna ek olarak yargılama masrafları filan da var, ondan bahsetmiyorum.
3) maddi durumları bilmediğim için tazminat/nafaka konusunda yorum yapamıyorum. o yüzden tarafların birbirinden nafaka/tazminat talebi olmadığını varsayarak devam edersek, anneniz kaybederse 3000 TL civarında yasal avukatlık ücreti + yargılama masraflarını öder. rakamdan çok emin değilim; çünkü normalde aile hukuku işi yapmıyorum. yasal vekalet ücreti nedir tam emin değilim.
4) bkz. ilk paragraflar. özetleyecek olursam şöyle:

- babanızın bu olayı atlatması için zamana ihtiyacı var. takdir edersiniz ki annenizi görmemesi lazım bu esnada. anneniz de aynı şekilde. özellikle de şiddet eğilimi olan bir insansa bir arada bulunmamaları daha doğru olacaktır.
- dava ise bunun tam tersi. 2-3 ayda bir duruşma olacak. annenizi görmese bile yaşadığı kötü tecrübeyi babanıza hatırlatacak bir olay dava. davanın da en az 1 yıl süreceği göz önünde bulundurulursa demek istediğim daha net anlaşılacaktır.
- parasal olarak da yıpratıcı bir süreç. bunu da hatırlatın. kendilerini anlaşmalı boşanmaya yönlendirmek için fiyatları şişirebilirsiniz. her türlü destek çıkarım :)

son olarak diyeceğim, olay çok can sıkıcı. faaliyet gösterdiğim bi alan değil; ancak herhangi bir ücret karşılığı olmaksızın elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım. yardıma ihtiyaç duyarsanız özelden mesaj atın lütfen.

allah sabır versin.

edit: altta haklı bir eleştiri gelmiş şiddet konusunda. bu yüzden ekleme yapmak istiyorum.

bu yazıyı, baba merkezli anlatıdan yola çıkarak yazdım. bir de baba, anneye hakikaten şiddet gösterdi mi yoksa iş avukatlık bir hal alırsa bu argüman olarak mı öne sürülecek kısmını tam anlayamadım. eğer ortada bir şiddet durumu söz konusuysa, yukarıdaki yazdıklarımın erkek şiddetini desteklermişim gibi algılanmasını istemem. yazının ilgili kısımlarına da bu doğrultuda eklemeler yaptım.

Annenin aldatmasından onu suçlu bulup, babanın annene uyguladığı şiddeti neredeyse sallamıyor olman çok enteresan. Tam bir erkek birliği oluşmuş evde belli ki, altta bazı yorum yazanlar da bu kafada.. Yazık.