Cicim ayları ve cicim olmayan aylar diye ayırıyorum o kısmı. Cicim aylarında birlikte çok yemek yeniyor, iki taraf da aşkını en iyi şekilde beslemek istiyor ve birlikte kilo alıyorlar, sonra "Amanın, ne olduk biz" deyip dikkat etmeye başlıyorlar. Bir "yeni evli kilosu" oluyor. İlk başta özene bezene, heyecanla, görkemle kurulan sofralar sonradan "Bu akşam ne yiyeceğiz"e, "Akşama ne var"a dönmeye başlıyor.
Cicim ayı kısmı geçtiğinde de (ya da bir 5-10 yıl devrildiğinde) değişim biraz evliliğe bağlı. Eğer çiftler çok da uyumlu değilse, birbirlerinin ömründen yemeye başlıyorlar. Bir taraf daha baskın, diğer taraf daha çekingen olabiliyor ya da bir taraf kendini yırtarken diğer taraf umursamaz olabiliyor, sakin kalabiliyor. Ezilen veya yırtınan taraf daha çabuk yaşlanıp hastalanıyor, erken ölüyor. Bu bazen psikolojik şiddet gören kadın tarafı bazen dırdır altında sinen erkek tarafı olabiliyor. Zaten onlar da erken yaşlarda kanserden, kalpten gidiyorlar. Buna kendimce "yasal yollardan eşinin katili olma" diyorum. Bir taraf neşeli ve genç görünüyor ve diğer taraf sessiz ve çökmüşse, orada bir yasal katillik olduğuna inanıyorum. Neyseki boşanma oranlarının artmasıyla, artık bu çiftlerin sayısı azaldı, millet birbirine katlanmak zorunda kalmıyor. Annelerimizin, babalarımızın neslinde daha yaygın bu evlilikler. Bazen huzursuz evin içinde iki taraf da birbirini yiyerek, genetik yapılarının ve zamanlarının ötesinde erken yaşlanabiliyorlar.
Çiftler uyumluysa, birbirlerine ömür katıyorlar. İki taraf da neşeli ve genç kalabiliyor. Genç çiftlerde daha çok görüyorum bunlardan. Biraz daha uzun süre genç görünümlü olabiliyorlar.
Doğumla anneler birkaç yaş yaşlanıyorlar genelde. Çocuk bakmanın getirdiği sorumluluk ve yorgunluk yüze oturuyor ama daha sonra toparlanabiliyorlar kendilerine bakmak isterlerse.
0