ya bunu çarpıtan yandaş orospu çocuklarının paçavralarından, çöp kanallarından haber dinleyip gaza gelmeyin arkadaş ya... neresini savunmuş özgür gündem'in? terörist olsun olmasın herkese "terörist" diyerek içeri atan hükümete tepki gösteriyor iyi de yapıyor.
yarın öbür gün yürüyüş yapıp aleyhlerinde yazı yazdığınızda terörist diye içeri atılacaksınız, o zaman görürüm ılık götünüzü.
içerdeyken de kılışlaroğlu bisi niye savunmuyo ösge ya diye ağlarsınız

ayrıca, fırsattan istifade baş veren köpekler inlerine dönsün
(bkz: geldi yine örgütünü siktiğim)

hele bi otur soluklan yiğenim ne demiş de savunmuş ?

Bugün sen de Özgür Gündem'i savunmalısın. Gazeteciliği, sadece haber yayınladığı, dayanışma eylemi yaptığı için tutuklananları savunmalısın. Savunmazsan yarın kapına "oruç yiyor" diye gelecek linç ekibinden şikayet etmeye hakkın olmaz.

Kılıçdaroğlu bunu biliyor. Dokunulmazlık oylamasında bir felakete imza atsa da, vizyonsuzluğuna sürüyle örnek verilebilecek de olsa genel anlamda olgun bir siyaset yürütüyor.

Sırf partisindeki yamyam İttihatçıları baskıladığı için bile takdir edilesi. Kıymetini bilin yahu azıcık.

Not: Şahsen Gündem okumayı tercih etmem. Yayın çizgisini yanlış bulangillerdenim ama bu sırf kendisini dağıttığı için kontgerilla tarafından kurşunlanan insanlarla yan yana durmayacağım anlamına gelmiyor elbette.

Press filmini izleyip orda geçen isimleri ve dönemi bir araştırın.

Hukuk herkese lazım. Demokrasi herkese lazım. Kk da bunun için savunuyor.

yaklaşık doğru.

bence çok aman aman değil.

dağıtım bedeli, trt payı, sayaç okuma bilmemnesi, kılı yünü tüyü hariç doğru.

bir liralık elektrik için yaklaşık 1 liralık da vergi ödediğimizi düşünerek pek doğru değil.

fırın turboysa kokularının karışmaması lazım. öyle derler yani.

eski tip bir fırınsa kebaba bi şey olmaz da çörekler kötü kokar bence :(

ikisini de aluminyum folyoya sar yapıştır gitsin. bişey olmaz.

p.s. fan açık olsun.

çörekleri yemekten sonra aynı kişiler yiyecekse anlamazlar bile. damaklarında kalan tat sanarlar.

tabi ki alma.
ford focus al buna beş çeker

citroen in alınabilecek modelleri ds serileri gerisi yalan.
genel olarak fransız araçları zaten 5 para etmez.
vw, ford, hatta fiat bile bakabilirsin. egea vs gibi şeylere...

alinir bence.

e-hdi motor mcp şanzıman alacaksan bunun bi üst modeli olan DS4 e bak derim bende bir süredir araştırıyorum. Mcp şanzımanların ilk iki vites geçişinde yığılma olduğu şeklinde bir söylenti var almadan önce bi test sürüşü yap veya bir gün aynı modelden kiralayıp performansa bak bence. Yakıt, konfor olarak iyidir C4 ler

alınır. gayet güzel araba, mis gibi de binilir.

yalnız araba 80.000'de. bu arkadaşların baskı balatası 80.000 civarında, triger seti de 100.000 civarında değişiyor. bunlar da arabanın en pahalı parçaları.

bu araba modelinde bulabileceğin en dolu arabalardan, özellikli, ekonomik ve güçlü (110bg.) euro 5 olmasına, temiz kullanılmış olmasına özen gösterin, bakımlarına dikkat edin.

p.s. sürücü koltuğundan bildiriyorum, yığılma yok. 3 yılda 90 bin km yaptım, bi yığılma görmedim.

ne kadar doğru bilmiyorum ama ben de otomaitik bakıyorum bana hep benzinli al abi diyorlar. bilemiyorum. ayrıca bütçe nedir?

@enkolaykullaniciadi bütçe 50bin, bilemedin 51bin

Herkesin huyu suyu bir değil. Bunun seninle alakası yoktur bence. Takma böyle şeyleri bence :)

Kapıya bakıyor vaziyetteyse sorun yok. "Kapı açılsın çıkacağım" pozisyonu o. Asansör içinde yüz yüze bakmak daima gerginliktir. Vücutlar birbirine baksa da yere ya da havaya bakacaksın zaten, takılmaya gerek yok. Bir de "Buna doğru bakarsam ondan ilgilendiğimi zannetmesin" düşüncesinde de olabilir.

aynada kendine bakıyordur

ben de genelde sırtımı ortaya dönüp duruyorum, çünkü çoğu zaman hiç iletişime geçmek istemiyorum. duvara bakan bir duruş iletişime kapalı olduğumu, insanlık adına da olsa o an selam alıp vermek istemediğimi anlatıyor bence evrensel olarak. asansöre ilk ben binmişsem tripli değil normal, yakşamlar der duvarıma dönerim.

durum başka türlüyse, seni görünce kıçını dönüyorsa kötü kokuyor olabilir misin acaba? ya da insanı utandıracak derecede aşırı yakışıklı :(

@evde liyakat kalmamis, övünmek gibi olmasın ama evden parfümsüz çıkmam. bu arada parfüme de güveniyorum, acqua di gio tavsiye ederim :). şaka bir yana. öbürü için yorum yaparsam egoist dersiniz. aldım ben mesajı.

ayna varsa aynaya bakıyodur. ben de yapıyorum aynalı asansörlerde arada. art niyet yoktur yani.

asansör fantazisi olup kendini tutmaya çalışıyor da olabilir. sen birşey yapma, o zamanla açılır.

arkadaşlar aynaya arkası dönük duran/ yani asansörün çıkış kapısına doğru duran benim. kız da kapıya dönük duruyor. yani bana tamamen arkası dönük. o da çıkışa doğru. matematik sorusu gibi oldu :D aynaya bakamaz çünkü o da aynaya sırtı dönük duruyor.

eskiden ben de yapardım. (cins: erkek)

yine kapıya dönük bindiğim bir gün arkamdaki kadından kibarca ama ağır bir ayar yedim. sadece bizim ülkede yapılan ve garipsenmeyen bir kıroluk oldugunu anlayınca yapmayı derhal kestim. gelişmiş ülkelerde filan yapınca oraya sıçmışsın gibi negatif bir algısı var.

@507 rica etsem paylaşabilir misin? m.ettim :)

4. maddede diyor ki arkanı dön. yani herkes kapıya bakıyor. sendeki olayda da kız arkasını dönmüyor mu?

www.thegloss.com

ikiniz de kapıya bakacak şekilde durmuyor musunuz yani? bana normal geldi...

valla brada, tam kelimeleri hatırlamıyorum ama "asansörde insanların yüzyüze dönük durması medeniyetin kuralıdır. hele de bir hanıma arkanı dönmen çok ayıp" minvalinde bir şeyler dedi. ben de biraz düşündüm ve sadece kezbanlara onlarla ilgilenmediğimi ilan edebilmek için arkamı dönük durmanın saçma olduğunu kavradım. sadece yüzünü çevirmiş olmuyorsun; "sen anca dötüme bakarsın" anlamına geliyor az biraz ilerlemiş ülkelerde. türkiyede yap istiyorsan nasılsa kroluk artık genelgeçer norm. yurtdışında yapma.

bu ne lan. bu ne kasıntılık. bir günaydın demek zor olmamalı.
ulan deprem olsa aynı binada göçeceksiniz.
ne mal ne ergen davranışlar bunlar ya.

ben olsam laf sokardım bir sabah.

benim de bildigim yogun bakimdan ucret alinmiyor ozel hastanede. Babami kaybetmeden once ozel hastanede yatiyordu, yogun bakima alacaklardi ve yogun bakim devlet guvencesi altinda demislerdi. saglik bakanliginin hatti var orayi arayip kesin bilgi alin

Adam yolma yöntemi bu maalesef sık görülüyor özellikle de yabancılara karşı. Sezeryan sonrası küveze (böyle mi yazılıyor emin değilim) alınıyor zaten genelde ama fiyatlar uçuk olmuş. İsterseler sorumluluğu üstlendiğini belirten bir belge imzalayarak çıkartabilirler. Biraz da bebeğin durumu ile alakalı. Sonra nakil işini düşünebilirler vs. ya da pazarlık bir şey kassınlar; 1500 lira günlük nedir yahu?

Ambulans ile devlet hastanesine ya da guvenilir bir ozel hastaneye nakil etsinler.

Hangi hastane bunu yapan? Cok metak ettim.

birkaç özel hastaneden fiyat aldım ama aynı fiyatı verdiler, ortalama 1500-2000 lira günlük yoğun bakım ücreti.

devlet hastaneleri ücretsizmiş ama onlar da yerimiz yok dediler, bilmiyorum ne derece doğru.

bu arada doktor bebeğin gayet sağlıklı olduğunu fakat enfeksiyon kapıp kapmadıklarından emin olmak için bir hafta yoğun bakımda gözlem altında tuttuklarını söylemiş, ben çok büyük ihtimalle hastadan para koparmak için yaptıklarını düşünüyorum.

enfeksiyon şüphesi nedeniyle 1 hafta tutulmaz yoğun bakımda bebek. solunum sıkıntısı var mı yok mu diye bakılır bir gece, o geceyi rahat geçirmişse güzel emmişse şekeri düşmemişse anne yanına verilir, orada da 24 saati sıkıntısız geçirirse anneyle beraber taburcu edilir. yoluyorlar resmen.

ayrıca yoğun bakımlar sigortanız var ise ücretsizdir. mesela sigortanız var ama yoğun bakımda değil normal serviste yatmanız gerekiyor, onu sigorta karşılamaz tamamen. ama yasa gereği yoğun bakımlar her zaman ücretsiz olur sigortanız var ise. sigorta yoksa hele de yabancı uyruklu iseniz böyle yolarlar ne yazık ki :/ geçmiş olsun. sağlık bakanlığını arayın veya arayacağınızı söyleyerek üstlerine gidin biraz. tabi tehdit veya şiddet gösterme manasında değil bu üste gitme olayı. özel hastanelerde ne gibi salaklıklar döndüğünü bildiğim için azcık bi üste gitme olayıyla geri çekileceklerdir gibime geliyor. hele de küçük bir hastane diyorsunuz.

devlete sevk ettirebilirsiniz ama yer ayarlamanız lazım. devletler tıka basa dolu olur boş yer olsa bile kendi bünyelerinde doğan bebeklere saklarlar o yeri, dışarıdan alım çok zor eğer sağlam tanıdık yoksa.

şimdi doktor ve finans departmanı ile kendim görüştüm.

bebek anne karnında kakasını yuttuğu için enfeksiyon kapmış, şuan solunum cihazına bağlı. bir hafta boyunca antibiyotik ile enfeksiyonu temizlemeye çalışacaklarmış.

ödeme içinde biraz gözlerini korkuttum o da şöyle, bu parayı ödemezsek ne olur işleyiş nasıl deyince siz ne kadar ödeyebilirsinize geldi konu. resmen pazarlık yaptık. ilk üç gün için 1250, sonraki günler için 1100'e anlaştık. gene çok ama piyasa böyle olduğu için boyun eğiliyor mecburen.

Acil hastalar sosyal güvencesi olsun olmasın tedavi edilmek durumundadır. Acil durumu geçince de ilgili sağlık kuruluşuna yönlendirilirler. Eğer bebek doğar doğmaz yoğun bakıma alındı ise bu acil bir durum olduğunu gösterir. Eğer acil değil de önlem olarak almışlarsa ödeyecek durumunuz olmadığını belirtip bir devlet hastahanesine sevkedilmesini talep edin. Senet falan önerirlerse de reddedin. Acilse ücretsiz tedavi etsinler, değilse uygun bir devlet hastahanesine sevk etsinler.

Bunu yaptırabilir misiniz ya da yasa izin veriyor mu bilmiyorum ama mantıken ve bildiğim kadarı ile durum böyle. Bir proje dolayısı ile özel hastahane tasarlayan ve başhekimle her konuda sohbet eden bir mimar olarak ben size işin iç yüzünü kendisinden naklen anlatayım.

"Sevgili mimarbaşı, bize mümkün olan en fazla yenidoğan yoğun bakımı ve en az yetişkin yoğun bakımı koyun. Çünkü SGK yoğun bakım için yenidoğana da, yetişkine de aynı ödeneği veriyor. E biz de yetişkine 20cc ise ilaç sonuçta bebeğe 5cc veriyoruz. Yani 4 bebekte bir ilaç kar ediyoruz. Masraflar %25 azalmışken gelen para aynı kalıyor. O yüzden bebekleri yoğun bakıma almak çok karlı.

Mesela başka bir durum da şu var. Diyelim ki abartayım adamın kafası koptu trafik kazasında, biz yine o adamı ex olmasına rağmen bir yoğun bakıma alırız. Gerekirse doktor içeride telefonu ile oynar 20 dakika. 20 dakika sonra da çıkar 'kaybettik' der. Böylece hem yine yoğun bakım parası alırız, hem de ölse dahi ilgi isteyen hasta yakınlarının tepkisini azaltırız.

Ya da mesela laboratuar testi yapılacak. Oraya şeker testi, kan testi, gaita analizi yazarsan bunları herkes bilir; zaten o sebeple de ucuzdur bu testler. Ama blabla alt batın blablası (hatırlayamadım) yazarsın 300 lira dersin, e hasta da bilmiyor gerekli mi gereksiz mi, sorgu sualsiz öder."

Yani demem o ki özel hastahaneler kan emici vampirler ve ticarethaneden başka bir şey değiller. Kendilerine bu dediğim şekilde acil ise ücretsiz tedavi etmek zorunda olduklarını, değilse de ilgili hastahaneye nakil etmek zorunda olduklarını hatırlatın. Bir de muhakkak yapılan işlemleri de listeleyen ayrıntılı hesap dökümü, fiş vs. alacağınızı ve bunu il sağlık müdürlüğünde çalışan bir tanıdığınıza inceleteceğinizi söyleyin, vermek zorundalar. Fiyatlar bakın nasıl düşüyor bir anda.

paraya tamam dediyseniz ve orda devam edecekseniz fatura istediğinizi belirtin. faturada alınan ücretin yenidoğan yoğun bakımı için alındığının belirtilmesini isteyin. bunu sağlık bakanlığındaki ilgili birimlere soracağınızı söyleyin. eğer usülsüz bir işlem varsa ya önce çamura yatıp ücretin yenidoğan yoğun bakımı için alındığına dair bir belge veremeyeceklerini söyleyeceklerdir ya da ücrette yine indirim yapacaklardır veya ücret almayacaklardır.

@yemrem;

az önce 3 günlük ödeme yaptık, 3 gün sonra tekrar 4 günlük ödeme yapacağız. önce parayı veriyoruz sonra bebek yoğun bakımda kalıyor yani.

bu 3 günlük ödeme için detaylı fatura istedim ama faturayı çıkarken vereceklerini söylediler. şimdi vermeleri için ısrar ettim işe yaramadı.

halbuki ödemeyi peşin yaptık, böyle bir hakları var mı?

bilgi almak için 184'ü aradım ancak anne-babanın adı-soyadı, geçici kimlik numarası almışlar mı almamışlar mı, pasaport kayıtları yapılmış mı, hastane ismi, bu çiftin uyruğu gibi bilgiler istediklerinden ve ben de bilmediğimden cevap vermediler. bu bilgileri verince kayıt oluşturuyorlarmış ve çok kısa sürede ilgili birim geri dönüp bilgi veriyormuş. bu gibi bilgileri bilen biri arayabilirse en azından daha sağlıklı bilgi alabilirsiniz.

ayrıca birimlerinde yabancı dil bilen biri yokmuş. arkadaşlarınız türkçe bilmiyorsa yardımcı olun lütfen.

fizy nin kullanım bedeli var
ayrıca fizy kullanırken harcadığın internet var.
ücretsiz olan internet kısmı

Ilk ay ucretsiz sonrasi 6.99

Internet kotadan dusmuyor.

Nasıl ki mühendisler eğitim alıp iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olabiliyorsa bu kişiler de gerekli eğitimleri alıp bu alanda uzman olmuşlar. Basitçe sürücü kursu gibi bir kurs kurmuşlar. Buradan öğrenciler sayesinde para kazanıyorlar. Ayrıca şirketler için toplu eğitimleri de vardır diye düşünüyorum. Yeni yeni ortaya çıkan şeylerin ileride değerleneceğini görmek gibi bir şey bu.

Büyük büyük yerlere danışmanlık veriyorlar. Tam yasal dayanağını bilmiyorum ama kendi danışmanı olan yerlerin bile bazı konularda dışarıdan danışmanlık alması gereken durumlar oluyor. Yani para akıyor...

bunun sınavlarından birinde turkiye birincisi olan bi cocukla tanısmıstım. cok ciddi calısıyorlarmıs ve baya zormus sınav.
bi de hammaddesi zaten pahalı olan işkollarına calısıyorlar, regulasyonlar yeni yetişmiş adam yok vs.

Büyük yerlerden tanıdık kişiler bu firmaların arka planındadır. Eski erkek arkadaşım home office çalışıp danışmanlık yapar, paranın anasını ağlatırdı. Ama büyük firmalardan tanıdıkları vardı.

tmgd eğitimi vererek zaten iyi miktarda bir gelir elde ediyorlar. bunun haricinde söylenenler gibi büyük firmalara danışmanlık hizmeti veriliyor. tmgd çok ciddi bir konu. birleşmiş milletlerin denetiminde olan bir yasa. bu sebeple ipler çok sıkı tutulmak zorunda. şirketlerin yasal sorumluluğunu bu gibi firmalar üstleniyor. haliyle danışman olarak da gayet iyi bir gelir elde etmiş oluyorlar. özellikle bu sene ve sonrasında yükümlülüklerin sınırlarının aşağıya çekilmesi ve ihtiyacın artması bekleniyor. geleceğin mesleği dedikleri o "gelecek" geldi sayılır bu alan için.

sınavı da 3,5 saat, test ve kitaplar açık olmasına rağmen ciddi anlamda çok zor. o yüzden öğrenim alanınız el veriyorsa bu tip bir danışmanlığa girişmek ve başarılı olduktan sonra meslek olarak yapmak gibi bir tavsiye vereyim ve gideyim. saygılar.

@desdenova, su arkadaş yok öyle bir şey demiş:


eksisozluk.com

bu tmgd olayı kolpaymis, adamlar "devlet bizi istihdam etsin" diye Facebook grubu bile kurmuslar. 3 aylık çalışma onrasi da belge alinabiliyormus.

m.facebook.com


sorudaki amcamlara gelirsek, bence bunlar sağlam firmalari kafalamislar ve bunun sayesinde deli para kazanabiliyorlar.

Bunlar düşündüğün kadar para kazanmaz. Anca kendilerini geçindirir. 5-10 yıla kendileri gibi 1000 tane firma türeyince de batar giderler.

@scars dont fade ben şahit olduklarım çerçevesinde yorumlayabiliyorum şimdilik. henüz yeni bir yönetmelik ve dediğim gibi birleşmiş milletler denetiminde. sistem oturana kadar elbette baştan savmalıklar olacak ama sonrası için yine aynı gevşeklik olursa o zaman birçok insanın başı ağrıyacak. göreceğiz hep birlikte.

kesinlikle katılıyorum sonuna kadar haklısın. bugünlerde kendimi antik yunanistanda gibi hissediyorum desme yeridir. bu bizimle ilgili bir durum değil her şey kendiliğinden oldu. osmanlı döneminde insanların zihninin arkaplanında hep aynı aynı şey vardı. insanı bağlayan buydu. bugün insanın kıyafetinden tutta konuşma tarzından oturmasından kalkmasından her yönüyle bir tabakalaşma var. bunu okuduğum okulda dahi net görüyorum. bu iyimi kötümü bence iyi bir şey. insanlar kendilerini birileriyle iletişim kurmaya daha açık hissediyor. ben bahçelievlerde dolaşırken birilerine bişey sorduğumda nezaketle yanıtlanmayı beklerim bu mümkün olmayabiliyor farz edelim yeşiköydeyim birine yol sordum onun ne şekilde bana yardım edeceğini bilirim. bu o ilçedeki tüm mekanlar, insanlar, sosyal veya ticari alanlar için geçerli. kimse kimseyi hor görmediği ve birbirine saygılı olduğu sürece bu tabakalaşmanın bir zararı olmaz. yalnız her sınıftan insan diğer sınıftakilerle daha samimi olabilmek için çaba göstermelidir. misal benim o ilçedeki insanların iletişim tarzıyla yakınlık kuramam tamamen bana ait bir sorun. bu dediklerimin herkes için geçerli olduğunu düşünüyorum. sınıflaşma kaçınılmaz mesele bu sınıflaşmada barışı ne kadar koruyabildiğimiz. mesele yere tüküreni, gecenin bi vakti bağıra bağıra konuşanı, arabasındaki saçma müziği son ses açıp tüm huzuru bozarcasına civarda dolaşanı vs. gördüğünde ne kadar sakin kalabildiğim, müsama gösterebildiğin.

@douglas sanki cok iyimser yaklasmıssın. karsıyı cok bilmem ama yesilkoy daha elit bi yer sanırım, daha varoş gorunumlu biri gittiginde aynı şekilde kabul gormez ordaki sosyal ortamda. bence tabakalar arası tahammul ve iletişim fena acılıyor.

Ankara'dan bildiriyorum, bazı semtler arası iletişim cok azaliyor. Herkes kendi gibi olanların civarına doğru kayıyor. Ve bu ayrım gitgide keskinleşiyor. Bildiğin laik semtler ve şeriatçı semtler ayrışıyor.

O derece...

Youreads çok güzel gelsene...

''Ay bi sn küfrü silmemişiz! :(('' demişler.

bunda bir tuhaflık göremiyorum, bu şekilde tek tuşla hesap kapatılma yapılıp, comment girilen yerlerde böyle durumlar oluşabilir.
geçmiş olsun.

şunu de söyleyeyim adeta bir işid manifestosu olan şu entryi eksisozluk.com şikayet ettiğimde o entryi silmeyip benim 'hakaret içermeyen' eski entryleri silmeye mesai harcamışlar.

hll spr dwm kanzuk.

değilim

Değilim

kendime baktığımda kişisel olarak ve yaşantıma bakarsam mutluyum ama ülkenin genel durumuna baktığımda ise endişeliyim ve dolayısıyla mutsuzum.

Dedem kanser
Annem kanser
Aile içi bir sürü sorun.
Ben hayata mahkum ve risk hastası.
Başa gelen onca onca olaydan sonra,

Yaşıyoruz. Çok şükür. Mutluyum. Üzgün olsam neye fayda ey gagarin? sen de ölüp gitmedin mi? Yok o yuri miydi?

Beeeenn

Kendi hayatımla ilgili genel olarak bir sorunum yok, mutluyum çok şükür ama ülkenin çoğu bu sekilde değil maalesef. Çevreden ben de etkileniyorum ister istemez.

Olduğu kadar be nagihan.

Ben mutluyum.

Kendimi dincilerin olduğu her yerden izole ettim. Tatile giderken bile oy oranlarına bakıp yer seçiyorum gayet mutluyum. Resmen laikland kurdum kendime gayet güzel.

ben çok memnunum:))

Ben mutluyum, haber izlemiyorum, mağara hayatı çok güzel arkadaşlar.

buzlu badem ve ters çevrilmiş sandelye 4 kişilik. yani o derece artık.
o kadar berbat tarifi yok.bir takım değişiklik şart.

İyi ya böyle, bir sıkıntı yok.

değilim

mutlu olunacak bi şey olsa mutlu olurduk. (bkz: komik olsa gülerdik)

kafamdaki sesleri duymadığımda çok mutluyum. "içimde bi yerde mutlu bir çocuk var." fakat bi sürü şeytan da var aklımın içinde.

ya beyle burnumu sevdiğim hatunun boynuna gömebilseydim daha mutlu olurdum.
sırf bunun için evlenirim valla.

1 saat önce mutluydum. az önce Avea ya geçiş yaptım ve yüklediğim ilk 50 tl 5 mb internet ile harcandı. meğer paketsiz kullanımda 1TL/100kb tarifesi varmış. çok koydu.

www.google.com.tr
Hergun en az bir kere bu sayfaya bakacak kadar mutlu bir haldeyim:((

Yes, çok şükür :3 ülkeyi karıştırmayaydın iyidi gerçi..

@goddard, diyorum kimdi bu? bu cevabınla açık ettin kendini :F

değilim

Omrumde ilk defa intihar esigine geldim. Hayata baglayan tek bie sey var. o olmasaydi bu aksam haberlerde izlerdiniz. Allahim aklima mukayyed olsun.

Mutlu olmak mumkun mu?

@manuel, yine mi deşifre oldum ya. o kadar da kamufle etmiştim kendimi..

ben de memnunum. bir sürü sıkıntım var ama yan dişlerimden biri öne çıkık. ister istemez komiklik oluyor.

Değilim. Ülkeyi napayım saçlarım döküldü.

memnunum

bence insanlar migreni olanlar ve olmayanlar diye ayrılıyor. Mutlu olanlar migreni olmayanlar :(

şiddete meyyalim vallahi dertten

www.youtube.com

Mutluyum memnunum ^.^

mutlu deilim xd

@goddard, kafayı boyuna gömme sevdan nedenile daha çok açık olursun sen :/

iyi yea, çok da şey değil.

Göbeği açık tişörtleri seviyorum bence güzel. Fit olana da çok yakışıyor. Şalvar konusunda model görmem lazım tam bi şey diyemeyeceğim.

Göbeği güzelse hoş tabi. Şalvar pantollar çok kezban işi.

Bir erkek olarak hem çok estetik hem de çok tahrik edici buluyorum. Tabi giyen kişinin iyi bir fiziğe sahip olması koşuluyla.

Şalvar ise bir o kadar kötü. Allah'tan eskisi gibi sık rastlanmıyor sokaklarda artık.

Göbeği açık olanlar güzel bi göbekle gayet seksiyy. Eğilip öpesi geliyor insanın. Piercing ile de süslenebilir.
Geniş pantolon yani şalvar normal ya da altı şeklinde değerlendirilebilir. Pek göze hitap ettiği söylenemez. Ama fazlası değil.

Edit: Pomç pomç pomç.

Erkek olarak cok sekis buluyorum. Yakisiyor. Salvar gibi pantolonlarin yok olmasini diliyorum.

90'larda seviyordum, şimdilik henüz gözüm alışmadı. Estetiktir, o ayrı da, şimdilik komik geliyor. 4-5 seneye ancak alışıyor benim gözüm modaya. Metrobüste bir kadını dediği gibi "O eciş bücüş şeylere gözüm alışana kadar 5 yıl geçiyor. Sonra da modası geçiyor zaten". Yine de yakışana yakışıyor.

ya sokakta çok fazla görüyorum ve o açık kısımda görünen şey yağlı bir göbek olduğu zaman güzel görünmüyor. ama sıfır yağlı bir karnın varsa ve hatta göbek piercingin falan varsa seksi olabilir.

göbeği açık tişörtler güzel güzel

www.giyimvemoda.com
şu pantolonlardan ortadaki güzelken en soldaki kötü. modeline göre değişebiliyor.

Fikren ikisi de çok güzel ama tabi kadına göre değişir

Aychovsky, ahaahah benim annem de geçen gün konuşurken'90'larda kalmadı mı o moda?' dedi. Bustiyer kadar olanlarına benim de gözüm hala alışmadı ama hafif kısa olanlar çok da kötü değil sanki.

Rayde, ortadakinin modeli güzel, kumaşı kötü mesela bence.

göbeği ortada bırakan tişörtü estetik bulmuyorum.
şalvar desen şehir hayatında çok sikko duran bir giysi, köy yerinde çok güzel hele de çiçekli olanları.
at

bende bıraktığı izlenim lise sonu-üniversite başı gençliği giysisi. giyeni ciddiye almam manasında değil de, hafiften hovarda bi imajı var sanırım. estetik olarak çok hoşuma gitmiyor, seksi de bulmuyorum.

Estetik olarak uygun bedene sahip kişilerde gayet güzsl duruyor.

Hafif göbek açık iyi güzel. Şalvar ----> Princess jasmine vignette4.wikia.nocookie.net :D

bu salvar hate e katilmiyorum. guzel oluyor. hele poposu guzelse bole bingil bingil oynamasi hos duruyor. o ara gelip sapadank diye vuracan popoya ama medeni insanlariz o yuzden hos degil.

Giyen arkadaş fitse ben çok beğeniyorum.

şalvar pantullar çok rüküş bu arada.

Göbeği açık ✔
Şalvar X

göbeği açık kullanıyorum, seviyorum:)

şalvar tarzı hiç kullanmadım ama bayağı rahat görünüyor, deneyebilirim:)

şalvarı rahat diye giyeceksen giy, insanlar ne düşünüyor diye endişeleniyorsan zaten giyme. göbeği açık tişörtler için de aynısı geçerli.

chicha +1

Benim icin dusuk bel>crop top

Crop top'a alisamadim hala

göbeği açık kıyafetleri beğenmiyorum, şalvar konusunda mesafeliyim. rahat görünüyor. erkek tarafıyım.

@ekaterina asfsgagga

ben nötr m bu konuda.

şalvarın içine don giymesen de oluyor :D :D

çok yakışmasına rağmen sapık turnusolu bi giysi olduğunu düşünüyorum. o pis bakışlar hemen beliriyor. ama insan kendine yakışanı giymeli tabi.

Estetik değil, ucuz ve bayağı görünüyor. Geniş pantalonların bazıları güzel, bazıları çirkin.

La noix, ben de düşük bel sevemedim bir türlü ya :( hiç rahat gelmiyor.

Nic, yok burdaki fikirlere göre alacagim ya da almayacağım demedim. Insanlae ne düşünüyorlar diye merak ettim :)

Yaşların küçük olduğunu düşünüyorum ben de nedense.
Evde sürekli giydiğim bir şey, çok sıcak çünkü. Dışarıda denemedim, çıplakmışım hissi gelecektir muhtemelen. Fonksyonel de değil. Kolları kaldırsan, sütyeni sergiliyorsun.

Şalvarı sevmiyorum. Etnik yogacı şalvarı da sevmiyorum.

Ben asıl t-shirtlerin içe toplanıp yüksek belli pantolonların meme ucuna kadar çekilmesine alışamadım. Ağzım açık bakıyorum bir süre, ve çok gülmem geliyor.

ben kadınların bir sonraki evrede nerelerini açacağını merak ediyorum sadece. Göğüs dekoltesi halledildi, göbek açıldı ya sonrası?

herkes gibi göbek güzelse kısmına katılıyorum, ama bi tık yağ varsa bile(göbekli demiyorum bakın, onlar zaten bulaşmasın) çirkin oluyo.
şalvar dediğinde modeline göre çok değişiyo ama yine güzel vücut, uzun bacak falan gerekiyor diye düşünüyorum. kısacası ikisinin de ortak özelliği götü göbeği salmış kadınların giymemesi gereken kıyafetler oluşu.

Göbek öpmeyi ve yalamayı sevdiğim için göbeği açık t shirtleri estetik buluyorum

Göbekle pantolon arasındaki açık büyükse çok itici duruyor.

ikisini de cok seviyorum. minyon ve balık etlimsi bir görünümüm oldugundan ikisini de kendime yakıstıramıyorum, giymiyorum :( çünkü ikisi de ' fit' bir vücut istiyor bence...... göbeği açık tişörtler adeta içimde yara......

göbeği açık tshrtler göbeğiniz yoksa güzeldir bunu bilin ona göre alsın kim alacaksa.
bunun bir de tayt versiyonu var.

Mini şort ve yuvarlak çerçeve gözlük ile birlikte kızılay dağıtmıyor muydu onları? Fit bir vücutta güzel durabilir, durdu da. (Ebu leheb?)

Şalvar, tayt, tulum falan... Neden giyiyorsunuz bunları? % 1 falan anca güzel oluyor. O da sadece güzel vücut değil, giyilen şeyin de tipine bağlı.

Göbegi hafif acik, ya da yari acik, fit insana cok güzel. Seksi de bence.

Salvar, tulum, bilimum benzer sey, nope, no fucking way. i.giphy.com

Modayi hicbir zaman anlamadim, bir kadinda sevdigim ve sevmedigim seyler hicbir zaman modayla alakali olmadi. Erkegim, göz zevkime göre konusuyorum.

insan neyle rahat ediyorsa onu giysin felsefesinden hareketle göbeği açık tişörtleri manasız buluyorum, ayrıca gerçekten şu ana kadar 100 göbeği açık kız gördüysem sadece 2 tanesi giydiğini yakıştırmıştı.

şalvar ise aşırı tatlış bi' şey bence, çok seviyorum. çok kısa boylu ve tombiş değilse giyen kişi bence istisnasız yakışıyor. bi' kere rahat ya. raaaahat. keşke işe gidip gelirken de giyebilsem.

karnı dümdüz bir hatun giydiyse öpesim geliyor, yağlar pörtlemişse pek de estetik bir görüntü olmuyor.

tam olarak aynı model mi emin değilim ancak benzer görünüşte yine takım kampanyasıyla alınan bi modemi kullandım bi dönem. oldukça zayıf çekiyordu. şehrin merkezinde edge ile boğuşuyordum. tavsiyem bikaç lira daha verip başka bir modele bakmanız. apn ayarlarını en kötü manuel'e alıp yaparsınız sorun olmaz. tabi cihazda sim kilidi yoksa.

sağlamsa bi sorun olmaz. dener sağlam değilse iade edersin.

prizde kısa devre vardır. başka bir prize takıp tekrar deneyiniz.

buzdolabı kısa devre yaptırıyor olabilir. bence buzdolabında bir sorun var gibi.anlayan birisi baksın derim.

evet farkli prizleri denedim sorun buzdolabinda

buzdolabında kısa devre vardır. çağırın bir elektrik ustası baksın.

kisa devre olduguna eminiz artik. sorun regulator ya da kompressor. buraya kadar ilerleyebildik.

turkiyede ne yazık ki buzdolabi tamiri konusunda çok sayılı insan var. Direkt malzeme değişikliği isterler. Zaten bir süre sonra attırması da kompresörün çalışmaya başlamasında sorun olduğunu gösteriyor.

Teknik servisi çağırıp bir fiyat alın bakalım.

Evinizde kaçak akım rölesi varsa atan sigorta değil kaçak akım rölesi de olabilir, emin misiniz sigorta olduğuna ?

Eğer sigortaysa da kompresor motorundan şaseye kaçağa kadar her şey olabilir.

kaçak akımı attırıyor olmasın? sigorta kutusunda bulunan genişçe sigorta biçimli alet.
taktıktan bir süre sonra attırıyor dediğinize göre muhtemelen kompresör çalışmaya başlıyor, gazı basmak istiyor ancak basamıyor. sıkıştırıyor ve aşırı akım çekiyor olabilir (?)

Buzdolabı sigorta atması bir çok sorundan kaynaklanabilir. Yalnız en büyük sorun buzdolabı motor arızasıdır. Buyur burayı incele: www.servisdukkani.com ayrıca www.servisdukkani.com

evet gerçek. neden?

o işte şöyle bir ayrıntı var, her işyerinde devamlı olarak bir hekim bulunmayacak. işçi sayısı ve işin tehlikesine göre belli bir süre belirlenecek. atıyorum yasal olarak senin iş yerinde ayda toplam 5 saat hekim bulunacak, aynı hekim 10 saat başka yerde, 3 saat başka yerde. mekana, işçilerin şartlarına bakıp düzeltilmesi için uyaracak, düzeltildi mi kontrol edecek falan. muhtemelen bunların büyük kısmı kağıt üstünde kalacak zaten.

aylık 150-200 liraya doktoru ve iş güvenliği uzmanını gönderiyor gibi yapan yerler var, çok şeyyapma.

Normal bence. çoğu kişi bulamıyor maalesef.
fark yaratacak bir şey yapmalı görüşmede ki dikkat çekebilsin. bence gittiğinde çok aktif, girişken ve istekli gözükmeli. kendinden emin olmalı, kendini sadece alanı için değil her konuda geliştirdiğini, öğrenmeye açık olduğunu belli etmeli, söylemeli..

sonrası kısmet, deneyecek işte olana kadar.. kpss de deneyebilir devlet düşünüyorsa..

birçok büyük firma eleman çıkarıyor; gayet normal. aramayı bırakmasın, elbet bir yer çıkar.

bu arada cv'sini bir düzenlesin, güzel hazırlanmamış bir cv birçok kapıyı kapatabilir.

kısa vadede bir sonuç alması şansına kalmış. orta vadede ise yapabilecekleri var.

bir görüşmeye gittiğinde onun gibi onlarcası da görüşmeye gidiyor. kardeşinizin onlardan bi farkı olmalı ki diğerlerinin yerine onu tercih etsinler. bu ek bir yabancı dil veya sap gibi bir program bilgisi veya sosyal sorumluluk projelerinde görev almış olması veya yaptığı başka stajlar gibi şeyler olabilir.

bir yandan iş başvurularına devam etsin, öte yandan cv'sine yeni şeyler eklemeye baksın kardeşiniz.

bir iibf mezunu olarak içinizi karartmak istemem ama;

(bkz: #58229507)

yine de yılmayıp aramaya devam. bu sürede ek olarak sertifikalar, kurslar kendisi için artı olur.

umarım başarır.

piyasa şu an daralmakta, iş bulamayan bir sürü işsiz üniversiteli var.
tecrübe olmayınca işler daha da zorlaşıyor.
ik görüşmelerinde zaten olumsuz bir tavır takınmazlar ama işe de almazlar.
kendi alanında veya başka alanlarda kendini geliştireceğine inandığı sertifika programlarına yönelmek şu an için en mantıklısı gibi, bir yandan da iş aramaya devam eder.

bölümü maalesef aranan bir bölüm değil. yoksa piyasada eleman arayan firma çok. iyi kötü demeden bir işe girip tecrübe edinmesi de önemli.

herkesi üniversite mezunu yapıp hayaller kurdurursan böyle olur.

enayi değil de bankadan aldığı bi ton paranın bir kısmını senin mevduatını sigortalamak için kullanıyor gibi düşün. devletten başka güvencen mi var bankadaki paran için?

devlet vermiyor, vereceğini söylüyor. henüz verdiği kimse yok.

ben devleti azcık tanıdıysam, zırnık vermez. yok mühürlü onaylı noter tasdikli hesap cüzdanı olacaktı, o olacaktı bu olacaktı der vermez.

bunun için yaptığı kesintiler de yetkili bi abinin audisine lastik olur. demedi demeyin.

banka kurulurken onun bilmem kaç katı teminat veriyor
devlet onların teminatını bozdurup ödüyor zaten merak etme

ecevitten evvel bankalar hortumlanır insanlar mağdur olurdu
ecevit ve derviş banka kurmayı zorlaştıran yasaları çıkarttıklarından beri banka batmadı fark ettiysen, el değiştiriyor sadece bankalar artık.

senin 1000 lira verdiğin sigortacı da takla attırdığın araban için 50.000 lira para veriyor sana. enayi mi sigortacı?

arkadaşlar bu ülkede 1 adet banka batarsa bilin ki peşi sıra büütn bankalar da batar.

o zaman devletten ciklet parası bile alamazsınız.

bak burada devlet güvencesi var;

dask diye zorunlu bir deprem sigortası var; yaptırmazsan artık elektrik su vermiyorlar. van'da deprem olunca 4.700 sigortalı konuta 120 milyon lira ödemişler. yani ev başına 25.500 civarı bişey.

bir de çıkmış utanmadan açıklıyorlar... sen de diyorsun devlet benim paramı öder mi? paket mi yapayım burada mı yersin?

devlet görüp görebileceğiniz en güvenilir borçludur. yüzbinlerce adam çalıştırır (memur) maaşlarını bir gün geciktirmez. yüzbinlerce adam devlete borç verir (tahvil), vadesinde faiziyle tık diye alırsın. en bok dönemde bile ne yapar ne eder ödemeyi yapar. devletle hükümeti karıştırmayalım. devletin böyle bir taahhütü varsa vereceğim dediği gün gider alırsın paranı.

kaldı ki vermiştir de. liseliler bilmez, hatta üniversiteliler de bilmez. türkiye'de 1994 ekonomik krizinde epey bir banka batmıştır. o dönem devlet güvencesi 150 milyon liraydı. hatta bizim sattığımız bir evden dolayı bu bankada bulunan 750 milyon liralık mevduatımız da vardı. banka müdürünün tanıdık olması sayesinde kurtardık. müdür haberi alır almaz bizim hesabı anında 150 milyon x 5 şeklinde beş ayrı mevduata bölmüş, babamın, annemin, teyzemin vs adına yaparak tamamını kurtarmamızı sağlamıştı.

yalnız devletin bu güvencesi mevduatlar içindir. örneğin imar bankası yüksek faiz diyip parayı mevduata değil, başka ülkelerde offshore hesaplara yatırmıştı. illegal bir uygulama değil, ama bunun bir güvencesi yok. imar bankası batınca offshore hesaplara elbette devlet güvence vermedi, onlar battı.

@Corc

(bkz: kısmi rezerv bankacılığı)

en.wikipedia.org

(bkz: bank run)

@enkolaykullaniciadi

devlet enayi değil, güvence veriyor işte.

satış vaadi sözleşmesi imzalıyorsunuz. taksitleriniz bitip diğer şartları yerine getirirseniz (emlak vergisi, vb.) tapu size devrediliyor.

sana güvenmeyeceği ne var ki? tapu şirkette, sen şirkete para ödüyorsun.

birkaç kere sormuştum %75 peşin kalanı 60 ay sıfır faiz gibi bişi demişlerdi. sıfır faizli tüm ödeme planlarında paranın en az yarısını peşin istiyorlardı.

Dumankaya'nın başı dertte. Paralel mevzuları.

@want2die, peşin alırsanbedavaya veriyorlar burda.

Onlar faiz dahil bi diyat çıkarıp onu 60a bölüyor olabilirler.

Bildiğim kadarıyla hukuk önünde anne-baba olamamak gibi bir şey. Miraslarından yararlandıramıyorsun, seni ziyarete anne-baba kontenjanından gelemiyor çocukların vb.

Hah buldum:
`
Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesine göre 'annelik hakkından men' cezası yani velayet ve vesayet hakkının alınması şu durumlarda gerçekleşiyor:

"Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma

(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan,

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet halinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet halinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet halinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar."`

vesayet ile veraset ayrı şeyler; miras hakkı ile ilgisi yok.

vesayet, vasi olarak bir çocuğun kanuni temsilcisi olmak demektir. boşanma vb. durumlarında gündeme gelir.

Arsa al. Yeni açılan İzmir istanbul köprüsüne yollar yapılıyor. O yollar üzerinde konut imarlı ne bulursan al. Seneye 300 bine gözü kapalı satarsın

douchebag'den fikir al, borsaya bas. hatta tüyosu varsa biz de basalım :)

emlak olabilir

bence de douchebag e ver.

Zamanın kısa tarihi.

@babilbaligi onu okudum.

Allah' in adiyla oku. Dinimiz, amin.

ben seni bi okuyup üfleyim, nefesim kuvvetlidir. nice senin gibileri doğru yola getirdim. badelemem lazım.

okumak istiyorsan bitir elbette.

ben okumaya çalıştığımda yarım bıraktım. çünkü tüm kainatın yaratıcısı olduğu iddia edilen allahın ve onun son, evrensel, açık kitabı kuran gerçekte öyle bir kitap değil. içinde bol bol dedikodu ve abuk subuk şey var ve azımsanmayacak kadar şiddet içeriyor. ama sorsan her kelimenin 600. anlamı aslında bilim adamlarının yıllarca çözmek isteyip de çözemediği esrarengiz şeyleri açıklığa kavuşturuyor.

ya aslında değmez de, bu ülkedeki hakim dini bilmek için bi okumak en azından genel kültür açısından fena olmaz.

Büyük puntolarla yazili hali 600 sayfa falan, normal puntolarla yazılsa cok daha az sayfa surer. Oku.

sen zaten yanacaksın kasma boş yere.

spoiler verdim ama :/

ben askerdeyken okumuştum. "şüphesiz ki o her şeyi görür ve duyar. o'na inanmayanların sonu çok kötü olmuştur."

Neden okumayasın ki ?

Ben 1,5 kere okudum. Sonrasında da agnostik olmama yol açan sürecin başlarına girdim işte. Bir de aklıma geldi, bir söz vardı: Kuranı okuyup anlayan ateist, anlamayan ve okumayan müslüman olur diye.

Ülkede sorsan herkes müslüman ama en az %70'i kuranı okumamıştır. En az çeyreği ise kuranı okumanın günah olduğunu, baş ucundan indirilmemesi gerektiğini düşünüyordur.

Bana din üzerinden goygoy yapanlar, kafir diyenler falan genelde benden az biliyor. Yani okuyayım da müslümanlarla konuşurken onlara doğru-yanlış göstereyim kafasına girme. Onlar babaları ve kahvedeki amcalar ne dediyse onu doğru kabul ediyorlar. Dini gelenek olarak, gördükleri gibi uyguluyorlar.

@seksen9 "katil azrail çıkıyor" deseydin bir de.

oku

benim okuduğum en iyi bilim kurgu-fantastik kitap idi

Muhammed Esed mealini okuyabilirsin. Ya da bayraktar bayrakli. Ya da mustafa ozturk. Ya da .... Diye gider. Yani en az iki farkli meal oku. Ben 2-3 kez bitirdim sanırım.

@nawar yanacağını bilmesi ağır gelmiş olacak ki tik atmamış.

spoiler verenler uçurulsun kampanyası!

oku oku. ama zip li versiyon bulursan onu oku. tekrarları zip lemiş bi versiyon. zaman kazanırsın.

Güzel kitap. Öneririm. Ama okuyanların ciddi bir bölümü inancı sorgulamaya başlıyor. Güçlü bir inanç istiyorsan okuma.

oku, ben okudum deist oldum.

dinimizislam.com

bear grylls ile vahsi yasam

Man vs wild with bear grylls

bear grylls ile insan doğaya karşı

evet beynin muhafazakarlaşmış. 20 yaşın üstünde genç kadınların dans kıyafetleri giyip dans etmesi gayet normal.

istersen salsa şampiyonalarında kadınlar ne giyiyor aç izle. izmir sıcağında dans eden insanlar şalvar mı giysin?

@babilbaligi ya yerine göre giyinmek diye bir şey var.o salsa şampiyonası tabi ki öyle giyinecek. bu mezuniyet ne alaka yani? ve çoook ucuz duruyor kıyafetleri. hani asil de değil.

ortama uygun değil ya, ben birkaç genç kadının dans etmesi normalliğinde bakamadım açıkçası olaya. mezuniyette ne gerek var ki, ilkokul müsameresi mi bu. oraya insanların aileleri geliyor ve kıyafetler gerçekten şık değil, güzel olsa neyse . çok basit göstermiş kızları.

gayet saçma. anca bizim gibi ülkelerde görülür böyle mezuniyet töreni.

izmir sıcağında dans eden insan şalvar mı giyecek? Dans eden insan dans kıyafeti giyer, gayet normal.

dans etmeleri gereksiz diyorsanız kafanız güzelmiş, güle güle kullanın.

Bu dans olayı nedeniyle Fakülte Dekan Vekili Prof. Dr. Süleyman Başlar YÖK tarafından görevden alınmış.

epson l210. ya da l serisinin herhangi biri.

3-5'i hariç katılıyorum. adam gibi verilen görevi yapan ve saydığınız iğrençliklerle ilgisi olmayan oyuncular da var ama ciddi bir temizlik şart tabi. tüpçüden başlamak üzere...tek korkum bu sinyor terimin milli takımdan siktir edilirse geri galatasaraya gelmesi :(

Türkiye'den nefret ediyorum dolayısıyla içinde barındırdığı bütün boktan unsurlardan da.

peşinen söylüyorum beğenmiyorsan gitciler gelirse söverim ben de onu yapmaya çalışıyorum.

Benzer duyguları paylaşıyoruz.

Tamam dün oynadığımız futbol fena değildi de yumurtanın göte dayanması, ıslıklama, sosyal medya linci mi gerekiyordu akıllarının başlarına biraz olsun gelmesi için. He görürsünüz siz gazıyla milli maça mı çıkılır!?

Sen çık insan gibi oyna, buna rağmen iki maç peş peşe yenil, bir iki çatlak ses çıksa da bu millet bağrına basmayı da bilir sizi.

Fatih Terim'e ne desem gg, dün yine postunu kurtardı sanırım galibiyetle ama kamera adamı her gösterdiğinde tipini * diyorum, ağzımdan illa bi küfür çıkıyor yani. Başarılı bir teknik direktör olmadığını düşünüyorum, aldığı paranın onda birini hak etmediğini düşünüyorum, egosunu götüne sokacak birilerinin olmayışına üzülüyorum.

ben seviyorum. MİLLİ takım en nihayetinde, bizim takımımız. başarılı olmalarını istiyorum.

sevgi pıtırcıklarından daha fazla nefret ediyorum.

işini düzgün yapmayan herkesten nefret etmeye başlarsak, ülkede adam kalmaz. o yüzden normal karşılıyorum.

siz bana o paraları verin, topa dokunmam bile. o kadar söyleyim. direk fark yer elenir gelir sonsuz tatile çıkarım.

her konuda iyice medeniyet yoksunu garip bir ülke olduk. futbola da yansıması normal.

olum siz manyak mısınız? vatan haini diyor herif...abi allah aşkına o kadar malız ki kupanın 2. maçında kim olduğundan bağımsız şekilde söylüyorum bunu kaptanını yuhluyosun...ve yine o kadar malız ki tekbir getiriyosun 3. maçın ilk yarısında..2. yarısında türkiye sizinle gurur duyuyor...harbi misin?

allah aşkına sonuçta milli takım felan demeyin abi...biliyoruz bu takımda abdullah avcı, ersul yanal, şenol güneş gibi adamlara nasıl davranıldığını...

ayrıca bu en nihayetinde spor, ne bu böyle milli dava, savaş, ideoloji katıyosunuz zerre anlamıyorum...dün gece çek cumhuriyeti'nin yerinde biz olsak varya neler olurdu...o stat karışır, paris'te kavgalar çıkardı...

ben sporcunun zeki çevik ve ahlaksını severim...bittti net bu kadar...egolarından sıyrılacaksın, hamile karını dövmeyeceksin, kimseyi tehdit etmeyeceksin, playoff isviçre maçını hatırlatırım....biz oyuz çünkü...almayacaksın abi...bak ingiltere'de terry bi daha kadroya girebildi mi? portekiz de pepe 3 sene özür üstüne özür diledi, psikolojik yardımlar aldı....daha bir sürü olay sayarım size...

bizden bi yol olmaz kısaca...gazız, hava civayız..

ayrıca fatih terim'den nefret ediyorum.

şunu da söylemeden edemeyeceğim...youtube a bir yazın van persie röportaj diye...bir de dün gece burak'ın maç sonu basın toplantısına bakın...arada ki kültür gelişim ve insanlık farkını göreceksiniz...

"bana sordunuz mu abi, bir kere gelip abi, bana sordunuz mu abi." abi ne lan...abi ne...o kadar adam çıkıyor bir tane böyle bir şey duydunuz mu? haketmiyorlar buralarda olmayı..kimseyede sempatik felan gelmiyoruz...bunu bilin..

Keşke yenilse ydik diye çok söylüyorum. Maalesef artık terime tff başkanlığı yoluna kadar herşey açıldı

Ben de nefret ediyorum. Fatih terim, burak yılmaz ve arda turan ı mümkün olsa vatandaşlıktan çıkarırım. Maçlarda tekbir getirilmesine karşıyım.

ama kazanmalarını istiyorum, çünkü vatan haini hdp li ve onun ağabeyi chp li kitle üzülsün istiyorum.

kahve likörlü tiramisu..

içmek dışında biraz zor. tiramisu denmiş de koca bir tiramisuya konacak kahve likörü iki kapak bişey. bir litrelik likörü tiramisu ile bitirmek için 40 tane tiramisu yapmak lazım.

bence açılmamışsa eşe dosta hediye diye götürülebilir.

white russian +1 çok basit

@kibrit bana da hediye geldi, geldigi gun actii ikram ettik :( bu sekilde alan olur mu :p

bayramda gelen olursa ikram et gitsin.

white russian +5

İçmek dışında nasıl tüketelim sorusuna white russian yazan arkadaşlar deriden absorbe ediyor heralde.

Tiramisu +1

Devamı gelecek gibiyse müşteriyi ürkütme ama tek seferlikse tabii ki aşırıya kaçmadan alabileceğin en yüksek fiyatı iste.

Tek seferlik muhtemelen. Yani soyle bi durum, bu konuda uzman birilerini bulmalari zor gibi, benim icinse ortalama kolaylikta bir is. Ben araci firmadan alıyorum isi ama buyuk ihtimalle isi yaptiran devlet. Firmadan baska is gelse de pek onemli degil devaminin gelmesi benim icin.

paraya çok ihtiyacın yoksa asla ederinden aşağısına yapma. müşteri devamlılığı olsa bile bir sonrakinde daha fazla para vermeyecek. aksine hep daha ucuz olmasını bekleyecek.

kendinden eminsen fiyatını verip nedenini açıkla. daha uyguna veren insanların konuya hakim olamadıklarını ya da önemsemeden yaptıklarını söyleyebilirsin. x tl uyguna bulursunuz ama tekrar çevirtmek zorunda kalırsınız vs gibi pazarlığına güvenerek konuş.

emek gereken işlerde sürüm olmaz. emeğin neyse o kadar iste yani. o konuda donanımlı olmak da bir emektir.

ov aracı giriyorsa işin içine sıkıntı :/ işi almak için uygun fiyat vermelisin. bence onların aklındaki fiyatı sor önce.

çeviri piyasasını biliyorsanız eder fiyatı neyse o. çünkü müşteri ileride de aynı fiyattan bekleyecek +1.

uzmanlık gerektiriyorsa 13-15 normal. 2000 sayfa ise, 13 gibi düşün, çünkü yüklü iş. zorlarsa 11-12 gibi al, 10'a düşme. ben 8-9 civarına pek teknik olmayan uzmanlık gerektirmeyen çeviri veriyorum. ona göre yap hesabını.

Paranin o gunuku alim gucuyle,bugunku alim gucu ayni.babam golf icin 32000 marklik araba derdi.bugune cevir ve enflasyon farklarini ekle duz hesap 16000 euro .almanyada golf en fazla 20000 eurodur su anda.hatta turkiyede de baslangic paketi bu paradir.

birincisi, araç fiyatı 250.000 euro değil, 100 bin euro civarında. 120 bin euro civarında ötv'si, 35 bin euro civarında kdv'si var. ne ödediğimizi bilelim.

range rover yaklaşık 100 bin euro civarında, ama eskiden vergiler daha az olduğu için arabalar çok daha ucuzdu. sadece son 5 yılda %20'ye yakın ötv artışı oldu.

yani pahalanan araba değil, devletin aldığı pay.

p.s. abd fiyatları ile 2003 range rover 85,945 dolarres iken, 2015 range rover 85,945 dolarres. fiyat bire bir aynı.

kaynaklar;
2003 - www.caranddriver.com
2015 - www.caranddriver.com

@babilbaligi, fiyatlar cok oynamaz dogru ama senin verdigin ornek yanlis.

2003 modelin fiyatinin infosuna bakarsan 2016 fiyatini tekrar yazdiklarini gorursun. bire bir aynı olması absürt olurdu.

o zamanki fiyati $69,995 imiş.

www.rangerovers.net

bizdeki kadar olmasa da batıda'da enflasyon var. kriz yılları hariç yıllık %2-3 artış olur diye görmek lazım.

____

@sabor

TL cinsi fiyatlarda vergi icerigi zamanla arttı.

eskiden 20.000 usd fabrika fiyatı olan araca 10.000 usd vergi gelirken artık bu oran çok daha yüksek. o yüzden vergisiz net fiyatlara bakman lazım. oradaki oynama yıllık %2-3 olur.

@507: haklısın, mal gibi açıklamasına bakmadan yazmışım. 2003-2016 yılları arasında kümülatif enflasyon %30 civarında (us, usd) imiş. demek ki 2003'de 66 bin dolar demek 2016'da 91.000 dolar demek. buna göre enflasyon karşısında ucuzlamış bile diyebiliriz. artan özellik falan da cabası. vay arkadaş.

bu arada, tr fiyatları yurtdışı fiyatlarına paralel gitmiş, fakat vergiler delicesine arttığı için fiyatlar zıplamış. vay arkadaş, yediğimiz kazığa bak...

bu hesaplamaya göre asgari ücreti baz alırsak 2003'de 338tl bu gün 1300tl. para 4 kat enflasyon görmüş oluyor bu durumda o günün 69.000$'ına alınan arac bu gün 750.000tl fiyata eşit gibi birşey mi yani ?

neredeyse tek yolu ticaret. bu arkadaşlar genelde ticaret yapan bir aileden geliyorlar. babanın işine devam ediyorlar, babalara göre daha okumuş ve açık fikirli oldukları için eldeki sermayeyi bir piyasa açığı için kullanıyorlar. jackpot.

27 yaşında. Yakın bir akrabam. Emlak işine girdi. Kendi ofisini açtı. S.ke sürülecek aklı olmayan biri. Çenesi, karakteri ve tipi sayesinde işleri götürdü. Aylık dediğin kadar kazanmıyordur, hatta çoğu kişi dediğin rakamları kazanmıyor ama kazanç iyi olunca zamanla o paranın birkaç katını rahatça biriktirebiliyorsun.

mantıklı yatırım, mantıklı işler, piyasa açıkları, cesaret, herkesin gittiği yoldan gitmeme.

20 sene önce bugün moda olan işlere girenler parayı buldular. E-mail ile tatil satan adamlar şimdi 3-4 yüz çalışanı olan ceo'lara dönüştüler. Sermaye azsa, 20 sene sonra patlayacak işleri kovala. Mantıklı ol, uçma.

bir de işin sürdürülebilirliğini, parayı bulana kadar katlandığın maliyetleri falan iyi hesaplamak lazım.

Biz sitelerde parayı bulmuşuz o zaman. Yani şimdi 50-60k hatta sezonda +100k para girdiği oluyor dükkana aylık fakat bunun bir de gider tarafı var. Maddi olarak gider de mevcut manevi olarak size verdiği yorgunlukta. Ben 24 yaşındayım 2 yıldır ticaretin içinde yetişiyorum zor yani öyle dışardan göründüğü gibi değil.

Öncesinde öğrencilik zamanlarında yazları staj ve özel sektör tecrübelerim oldu emin ol daha rahat buraya göre.

çevre ile ilgili.

benim bildiğim, tanıdığım çok var.

Galiba çevre ile alakalı.

Ama ben web işlerinde 7 yıldır olan biri olarak sadece 3 kişi gördüm bu işten makale yazarlığı haricinde para kazanmaya çalışan.

Çevre ile ilgili. Herhangi bir açıklaması yok. O kadar çok örneği var ki...

"Oran" denen bir sey var.

Çevre ile ilgili. Benim de erkeklerden daha iyi oyum oynayan arkadaşlarim var.

Ne kadar sermayemiz var?

fuhuş, uyuşturucu, organcılık ve tabii ki de particilik.

yazılım sektörünü denerdim. tutan fikirler inanılmaz hızlarla değer kazanıyor

Call me escobar.de puta madre

ciddi bir sermaya yoksa ve ya 1milyon ya hiç ise; borsa.

1e2 iddaa temiz.

Uyuşturucu işi güzel getirir.

Yada ülkenin en zenginlerinden birinin yakinini paketlerdim. Suça meyilliyim elde degil :)

mobil uygulama ya da oyun. sağlam bir fikirle bir ayda paraya şara dememek mümkün.

ama o sağlam fikir bir türlü aklıma gelmedi. ):

Uyuşturucu işi daha da batırır.. Alırken tokatlanırsın satarken tokatlanırsın bir de üstüne bol bol var diye kullanır bağımlı olursun.. en temizi çevren varsa nezih bir ortam yaratıp holdem falan oynatmak.. Hedefine ulaşabilir misin bilmem ama güzel oyun olan gecelerde tax en kötü 10-15 k yazar..

ben hep derim; tarikat veya sendika.

hazine arazisi çevirir, güzel bir maket yapar daire satar kaçarım. 3 yıla kalmadan 1 milyon toplarsın, daha detaylı bilgi için jet fadıl abiye bakabilirsin.

ya da adı sanı duyulmadık bir köşede devremülk falan da olur. yalnız yerli araba olmaz, onu yemiyorlar artık.

www.hurriyet.com.tr

uzayı gözlemleme imkanı var. teleskop uydu vs. ama yerin altına kamera gönderip bakma imkanı yok. bence bundandır.

gökyüzüne yeryüzü ve okyanuslardan daha çok hakimiz, sansasyonelliğinin ve gözümüzün önünde olmasından ötürü sanırım. kapağı kapalı bir metal kutunun içinde olsaydık aşağıda ne var daha çok merak ederdik diye düşünüyorum.

depremin ne zaman olacağını bilmeye ihtiyacımız olmadığı için çok kasmıyoruz. adam gibi bina yapabildiğimiz, depremlerden hasarsız çıkabilecek teknolojiyi ürettiğimiz için çok da ilgilendirmiyor bizi ne zaman olacağı.

bu yüzden ekonomik değeri çok düşük bir bilgi. kimse de para yatırmak istemiyor.

sen depreme hazır olmayan niteliksiz bir ülkenin vatandaşı olabilirsin, bu senin sorunun. zaten bu tip ülkelerin araştırma yapması falan hikaye. gelişmiş ülkeler de sallamıyor.

mesela tokyo'da 7 şiddetinde bir depremden sonra insanların en büyük derdi doğalgaz kesildiği için soğuk suyla duş almak zorunda kalmak mertebesinde.

deprem öldürmez, aptallık öldürür.

nasıl ihtiyaç yok ya? japonların ebesi belleniyor depremlerden...

adamlar şiddetli depremlerden 0 ölü ile çıkabiliyorlar, sadece mallık eden 3-5 kişi yaralanıyor. ne ebesi...

bu arada fukushima depremin zamanını bilerek önleyebileceğiniz bir felaket değil, farkındasınız sanırım.

şöyle düşünün; bir ay sonra istanbul'da deprem olacağını kesin olarak söyleyecek teknolojimiz olsa ne bok yiyeceksiniz acaba? 15 milyon insanı, o kadar sanayiyi, veri merkezlerini, sağlık kurumlarını nereye taşıyacaksınız? milyonlarca binayı yıkıp yeniden yapabilecek misiniz? ne işinize yarayacak bu bilgi?

işte size kesin bilgi; büyük istanbul depremi geliyor. bütün kaçış alanlarına avm yapan aptal bir toplumun ne işine yarıyor bu bilgi?

Deprem hakkinda bir halt bilmiyoruz insanoglu olarak evet. Istanbul'da deprem olacak muhabbetlerinin dayanagi da istatistik. Oyle hava tahmini gibi bir sey degil yani. Deprem tahmini konusunda bir arpa boyu yol alinmis degil halen. Bilim deprem konusunda ilerleyebilmis degil. Tabii ilerleyemecegimiz anlamina gelmiyor bu.
Uzmanlar "Istanbul'da kesin deprem olacak" diyince bir takim jeolojik analizler yapilarak deprem olacagi kestrilebiliyor gibi algiliyor insanlar. Deprem konusunda hemen hemen bir b*k bilinmiyor deyim yerindeyse.

Bir sistemin acigini bulmaya calismak gibi bir sey bu da. Ise baslar baslamaz bir acik da bulabilirsin, yillarca hicbir sey bulamayabilirsin de. "Bu teknolojide hala nasil olmuyor?" diye sormak cok da anlamli degil aslinda.

Depremin ne zaman olacagini bilmeye ihtiyac yok degil, ihtiyac var. Hem de coook ihtiyacimiz var. Ne kadar depreme dayanikli yapilar yapilabiliyor olsa da.

klimayı açarsan (ac) yakıt tüketimin az bir miktar artabilir

onun harcadığı mazot bir yılda 50 lira falandır. sağlığa bir zararı olabilir mi bilmiyorum ama onlarca yıl hep o kullanıldı.

Hiçbir şey olmaz. Yakıt tüketimini falan artırmaz. Klimaya gore aslında daha sağlıklı.

camı açmayın zaten. bilhassa kalabalık yollar, otoban, trafikte camı açtığınızda çok fazla egzos solursunuz. bu yüzden sürekli klima ve havalandırma kullanılması tavsiye ediliyor.

ari im sokhak:
www.youtube.com

suo gan:
www.youtube.com

şu ikisi filmlerden. geleneksel değiller, ama ninni kıvamında;
the innocents filminin başından:
www.youtube.com

rosemary's baby'nin başındaki sözsüz ninni:
www.youtube.com

bunlar da modern ninni sayılabilir:
the cure - pirate ships
www.youtube.com

clinic - goodnight georgie
www.youtube.com

ek: ermeniceyi yabancı derleme arasına dahil etmişim. 2 hafta sonra da olsa utanarak bu eklemeyi yapmak istedim. yabancı derken türkçe harici olarak almıştım soruyu. cevabımı görmüş olan ermeni varsa özür dilerim.

@misterturist: çok güzelmiş bunlar, teşekkür ederim. son ikisi de gayet güzel bence.

youtu.be

Ninni diyorsan Brahms.

-g.co (bilmem ne kadar yabancı sayılır; azam ali'den bir albüm boyunca, from night to the edge of day.)

-youtu.be (reem kelani'den, galilean lullaby.)

-youtu.be (ninni niyetine; secret garden, song for a stormy night.)

2.5 yıldır iş yaptığımız müşterimiz, bu ayın 3'ünden beri mail atmadı.
En son "lan günde 18 arama mı olur? Sevgili çıkıcaz adamla!" diye dert yandığım bir ekip bu..

çevremde pek çok insan ramazan diye çalışmıyor. kendilerini hibernate moda almış durumdalar. oruçlusu oruçsuzu farketmiyor, bi tembellik söz konusu. bunlar arasında freelancer da var, maaşlı çalışan da, şirket sahibi de.

turizm sektöründeki sıkıntılar vurmuş mudur, pek tahmin etmiyorum, henüz etkisini göstermedi turizm dışı sektörlere.

Siteler de esnafız bizde 55 yıllık bir firma. 15 Mayıs - Ramazan arası çok yoğun bir dönem oldu, ramazandan sonra bir durgunluk geldi yaklaşık 15 gündür bir durgunluk var piyasada. Nisan ayı da aşağı yukarı böyleydi.

çevremde 7 tane taşı sıksa suyunu çıkarabilecek arkadaşım işsiz. hadi biri ikisi iş beğenmiyor desek 7'si de mi beğenmiyor? ki tanıdığım bildiğim adamlar. Bi tanesi beton fabrikasında mühendislik yapıyordu, 1500 lira alıyordu en son o çıkarıldı işten geçen ay. Durum hakikatten kötü.

Son 1 aydir neredeyse telefon calmiyor is icin hele ramazana girdigimizden beri tik yok millet imalathaneleri kapatip yariyo su ara tekstilde

İnşaat piyasasında sıkıntı var. Batanlar olacağı söyleniyor(büyüklerden). Alacak bırakmadan çalışmakta fayda var(mümkünse tabi : ( )

baboliler yerli yazılım firmasından bildiriyorum, yüzde 30'a yakın artış var satışlarda son 3 aydır falan.

Işlere yetişemiyorum. Daha bugün 15 günlük programımı doldurdum. Ama ödemeler nanay.

eş dost çevresinden bildiğim (ege bölgesi) kobilerde ciddi sıkıntı var, piyasada para dönmediğini söylüyor herkes. bayram programlarını iptal edenler var. klasik bayram öncesi para tutma muhabbetinden biraz farklı gibi bu sefer. kriz lafları yayıldı iyice.

Zaten yavaşlamıştı, ramazan girdiğinden beri iyice durdu. Tamam sezon sebebi ile işler rölantide oluyordu ama hiç olmazsa ödemeleri yapabiliyorduk. Su anda sadece dükkan açıp kapatıyoruz.

istanbul turizm bölgesinde bizim kaybımız gecen yıla göre %50 net. ki her yıl %10 üstüne koyan bir yer burası.

oteller %80-90 geride, 2014 martta gecelik 80 euro odemistim sultanahmet'te, şimdi git 50 liraya bulursun. otel sahipleri elektrik faturamızı ödeyelim yeter diyor.

her ay satışını gerceklestirip prim alan cocuk 2 aydır satısının yarısını yapamıyor ki ülker bu.
özellikle temizlik maddeleri zam yapmamak icin ürün gramajı düşürmeye başladı.

mızragın cuvala sığmayacagi gün yakın, tayyip ihaleyi ''gezicilere'' vermek için kaşımaya başlamadı boşuna.
krizle geldiler, krizle gidecekler anlaşılan.

www.mediamarkt.com.tr
Bu olabilir mesela

Excel dahil samsung tab a kullanıyorum gayet memnunum. Diger programları bilemiyciym

kendim master yapmıyorum, ama dolaylı tanışıklığım var;

1- yaptığınız iş alakalıysa alırlar.
2- derslere düzenli gitmemek sıkıntı olur,
3- yorucu bir bölümdür. master öğrencisinin ağzına sıçar. net.
4- birşeyler katar. eşşek gibi öğrenirsiniz, delice network yaparsınız. projesi bol hocaları falan var.

tüm borçlarımı ( taksit filan) bitirebilecek gücüm olmasına rağmen ekstre borcunu ödüyorum ben.

neden hepsini ödiyim ki? peyderpey öderim işte, enflasyon farkında 3-5 kuruş karda olurum :D

ödemem. paranın zaman değeri önemli. en sevdiğim şey peşin fiyatına taksitler.

vadesi geleni öderim, vadesi gelmeyeni ödemem.

Ekstre borcundan kalanı ödeyeceksin.

ben kredi kartı kullanımı konusunda takıntı derecesinde rahatsız oldugum için taksit dışında cok nadir kullanıyorum zaten. Onda da bazen sıkılıp 2-3 ayda bir komple kapatıyorum. Sonra yine bir şey alırsak (ki benim düzenli ucak bileti vs almam gerekiyor ) birkaç ay taksit ödeyip yine toplu kapatıyorum.

O biraz maddi düzen ile ilgili durum. 4500 lira senin için önemli bir paraysa, taksidi de rahat oduyorsan köşede tutabilirsin. Yok borcumü iki ay sonra ödeyebilir miyim, bilmiyorum parayi harcama ihtimalim de var diyorsan öde en azından kafan rahat olur.

Ben öderim. Kalan paramla bir yatırım yapmıyorum ki, bankada duracağına borcu kapatsın. Hatta sonra kartın limitini iyice de aşağı çekerim. Harcamalarımı nakit yapmayı seviyorum olabildiğince. "Paran varsa al, yoksa alma" insanıyım.

asgarisinden biraz fazlasını ödemeye devam ederim. asgari atıyorum 230 geldiyse 250 öder geçerim. zaten çok borcum olmuyor, faiz girse üj bej lira giriyor girmiyor.

Öderim , kart, kredi borcu gibi şeylere karşı takıntım var, elime geçince ödemezsem vade günü gelince elimde para olmuyor , faiz bereketi götürüyor gibime geliyor .

araba kullanmıyorum. bunun yerine metro ile takılıyorum. kafam acayip rahatladı.

tüm çoraplarım aynı renk aynı model

Çok az tüketiyorum. Nadiren alışveriş yaparım. Bir sene kullanmadığım bir şeyi "elbet bir gün işim düşer" diyerek evimde tutmam, başka bir kişiye veririm. Dolabım baya boş sayılır ama dolaptaki tüm sezonluk giysilerimi her daim giyerim. Öyle aylardır giymediğim şeyin dolapta işi yoktur. Ayrıca aldığım şeyin uzun yıllar boyunca işlevini sürdürüyor olması gerek. Gerçekten kaliteli olduğuna inandığım şeye bütçem yeterliyse para vermekten çekinmem. Mesela şu anki bilgisayarımı neredeyse 8 senedir kullanıyorum, daha da kullanırım gibi gözüküyor. Ayakkabı, pantolon...vs hepsi için geçerli bu. Ayrıca kredi kartı belasından da kurtuldum diyebilirim. Sadece internetten bir şey almam gerektiğinde kullanıyorum, daha sonra direkt kredi kartına hesabımdan para aktarıp o açığı kapatıyorum. Anlamam bu olaylardan ama bankaların en sevmediği müşteri tipi olabilirim. Ehliyetim var ama araba merakım hiç yok, sadece toplu taşıma kullanırım. Ancak şu an yurtdışında olduğum için sadece bisiklet kullanıyorum. Bir kerelik parasını ödedim ve şimdi ulaşıma hiç para harcamıyorum. Onun dışında, evde az eşya olması gerekiyor, yoksa hiçbir şekilde odaklanamıyorum. Ve tabii temizlik... Bulunduğum ortam temiz ve düzenli olmalı. Ha bunu her daim beceremiyorum tabii ve öyle bir durumda baya rahatsız oluyorum. Ayrıca haftanın sadece 2-3 günü et ürünleri yiyorum. Diğer 4-5 gün ufak bir salam dahi yemem. Lezzetli bir sebze yemeği yapıp yediğimde kendimi nedense çok iyi hissediyorum lan, acayip bir duygu. Başka ne kaldı söyleyebileceğim diye düşünüyorum da bulamıyorum.

Sayilir mi bilemedim ama birbirinin aynisi 15 cift corabim var. Yikadiktan sonra hic "bunlari eslestireyim de katlayayim bilmemne" derdi yok. Atiyorum cekmeceye, sonra iki tanesini alip giyiyorum her gun iste.

tüm çorap, iç çamaşırı +1

ayrıca evde sadelikten ve azlıktan yanayız. bir de bununla ilgili başka bir duyuru daha vardı. bir aratın isterseniz yardımcı olur belki.

Yemek yerine karpuz yiyorum bazen.
Ayni renk corap +1 hepsi siyah, lacivert ve kahverengi.

evimde kullanmadığım hiçbir şeyi tutmamaya çalışıyorum. mobilyasından en küçük kalemine kadar, işe yaramazsa direkt atıyorum/veriyorum gözünün yaşına bakmadan. son iki senede evin abartmıyorum yarısı falan gitti, ev boşaldıkça kafam rahatlıyor.

çok uzun zamandır elime geçen parayı sadece yiyeceğe, kitaba, keyif verici likit ve türevi şeylere ve meyhaneye yatırıyorum. mutluyum. (:

Bunu buraya yazarken harcadığın vakite yazık.

Hemen götür. 3 aylık sonuçta, kafatası daha esnektir. Film falan çeksinler.

bir şey olmamıştır ama siz yine de kontrol amaçlı götürün.

hemen götür. risk almaya değer mi?
bebeklerin kafatası henüz gelişmemiş olduğundan yumuşaktır.
yumuşak olduğu için yastık etkisi yapar.
ama yine yumuşak ve gelişmemiş olduğu için ciddi anlamda sert bir darbe direkt beyne etki eder. beyni çok sert darbelerden koruyabilecek sert bir kafatası yoktur.

Küçük çocuklar düşmeye karşı daha korunaklılar ama sonradan pişman olmaktansa, işi garantiye almakta fayda var.
Doktoru vardır zaten, hemen acil olarak götürün...

baş çarpmalarından sonra acilde doktor kusma olursa hemen geri getirin der. hemen acile götürün bebeğinizi. duyuruda ne işiniz var anlamış değilim.

gözüne ışık falan tutun, gözleri kayıyor mu bakın.
uyutmayın yine de.
eğer acile götürecekseniz de tomografi çektirtmeyin bence. yani kusma kafa çarpmasıyla alakalı değildir muhtemelen.

not: doktor değilim.

goturun hocam acile. ne olur ne olmaz.

Vay arkadaş ya, 3 aylık çocuk kafasını çarpmış meme verdim sakinleşti acile mi götürsem diyor. Yok götürme acile, kafasına çiğnenmiş ekmek içi bas bi şeyi kalmaz çocuğun.

ben doğduktan hemen sonra babam beni annemin kucağına ilk kez verirken bıngıldağı serum direğine geçirmiş bam diye, halihazırda hastanede olmamıza rağmen ehe ehe diyip geçmişler hemşireler falan. yani bence bebeğe bi şey olmaz, gerçi ben çok aşırı normal bi insan sayılmam ama o olayla bağlantı kurabilir miyiz bilmiyorum :(

sana çarptıysa bişey olmaz. yüksekten düşmeler riskli. yine de bi muayene edilsin. bt falan çekmek isterlerse izin verme, izle bebeğini

çarpmadan sonra kustuysa ihtiyaten bir götürün.

amerikada aynisi basimiza geldiginde 60cm'den asagiya dusmedigi surecte bir sey yapmiyoruz demislerdi.

arkadan yediği için hava yastığı açıldı demiş ama tamponda boya bile yok. sadece çamurluklarda boya var. ben tatmin olmadım. iyi bir ustan varsa göster.

Direksiyona kılıf takanlardan çok kıllanırım.

ayrıca uyarayım, japonların yedek parçası ve tamiri diğerlerini göre fazla yakıtı da 1 lt yüksektir. bir micra sahibi olarak söylüyorum. diğerlerine göre az problem çıkarır ama araç problemli ise çok çekersiniz.

Benide ikna edemedi. Heryer boyali değişen yok. Çok tuhaf bişeyler eksik açıklamada

eğer gözlerim beni yanıltmıyorsa, bagaj kapağı çekiçle düzeltilmiş. şase eğikliği yoksa alınır. varsa alınmaz.

oha 4 bin lira borç 11 bin olmaz.
gidin ona baktırın.
affı maffı indirimi olması lazım.
taksitlendirme falan yapıyorlar.
şirket adına olduğu için üstlenemez olması gerek.
seni bağlar o para.

VUK Madde 8 - Vergi kanunlariyle kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna mütaallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.

yani, sorunuzun cevabı hayır. borçlu sizsiniz. tabii babanız kendi malvarlığından size verip, siz de o parayla öderseniz, vergi idaresi hayır bu para senin paran değil kabul etmeyiz demez ama vergi idaresine karşı borçlu sizsiniz. babanız borçlu olamaz.

yalnız, istisna haller de varmış, kanunu iyice incelemenizi tavsiye ederim.

dış borç nakli, özel hukuk sözleşmeleri için geçerli.

Para borcunu kimin ödediği önemli değildir. Alacaklı parayı kabul etmek durumundadır o yüzden ödeyebilir diye düşünüyorum. Sözleşme yapmaya da gerek yok bence gidip ben şu şahsın borcunu ödeyeceğim desin.

Tahakkuk fişi ile ödeyebilir. Başkasının adına vergi ödemesi alındığını çok gördüm.

Üstlenemez ama ödeyebilir.

Öyle borç devri olmuyor, ama kim öderse ödesin sizden gider.

Kapanış sonrasın beyan da neyi bulunmadınız? İzleyen sene gelir vergisini mi vermeyi unuttunuz?

Bu borç ondan çıkmış olabilir. Geçicilerde %15 Gelir vergisinde ise %35'e kadar gider bundan dolayı bu arada fark olmuş olabilir.

@amarat

ben öğrenciydim peder bey üstüme şahıs şirketi kurdu 3111 tl ve 330 tl gibi 2-3 tane vergi borcu var damga vergisi kdv vs. bunların toplamı 5 bin lira civarında. yaklaşık 12 bin lira vergi ziyai cezası vs. çıkmış. sürekli 580 lira ceza yazmış vergi dairesi toplamda faizlerle 21 bin lira yapmış. elimde dökümanları mevcut bugün vergi dairesini aradım yaplandırız dediler bende yapılandırmaktan ziyade uzlaşma kurulana girmek vergimin bir kısmını affettirmek istiyorum. bahsi geçen dönemde öğrenci olduğm için bu beyan mevzularından hiç haberim yoktu avantaya ceza yedik.

ilk önce gidip vergi dairesiyle konuşun. her türlü indirim olayını kovalayın; eğer iyi bir memura denk gelirseniz şu tarihi bekleyin gibisinden bir şeyler söyleyebilir. ama ilk aşamada borcun tamamını ödemeyin bence. en son çare olarak düşünün borcun tamamını ödemeyi.

tc'mi verdim. birşey olmadı.

Burada (ya da baska bir dijital mecrada) gercekte olmadigim birisi gibi davranmadigim icin urkutucu degil.

haklisin. oyle oldugunu dusunerek bu hesabimi anonim gibi kullanmiyorum zaten, o yuzden urkmuyorum.

Benim cevremdeki kimse duyuru okumuyor. Ama burada çoğu insan neye benzediğimi biliyordur az çok. Yine de amansız stalkerlarim olduğunu düşünmüyorum. O kadar sansasyonel bir kişilik değilim diye dusunuyorum.

yok, ben anonim olmadığımın farkındayım. niyeti olan birisi şimdi kahvesini alıp geçmiş duyurularımı incelemeye başlasa, yarın sabah içtiğim suyu zehirleyebilir. gerçi "duyuru hafızası" konusunda herkes benim kadar manyak değil, o yüzden belki sandığım kadar dikkat çekmiyorumdur ama ben duyuru'da kendimle ilgili şeyleri paylaşırken ne yaptığımın farkındayım şahsen.

kaldı ki hep anlattığım şöyle efsanevi bir anım vardır: okuldaki daha ikinci haftamda mı ne bir duyurucu ders çıkışında gelip "der meister?" demişti de sarılıp öbüşmüştük, çok acayipti.

ben bu cevabı yazarken normalde tanıdıklarımın beni burada görmesini değil de, duyurudakilerin benim hakkımda çok şey öğrenmesini esas aldım. internet dışında tanıdığım insan sayısı bir elin parmaklarını zaten geçmiyor, onlar görse ne olur görmese ne olur.

ben ürküyorum, bi yanlısım oldugundan degil ama dışarda cizdigim profil daha farklı. arkadaslarıma ailevi ya da psikolojik sıkıntılarımdan bahsedemiyorum, burada ise cokca detay verdigim oluyor.

yoo anonim falan değilim, ben bayağı ifşa oldum. kafadan en az bi 5-6 kişi tanıyordur bence beni. hatta daha bile fazla. ben bunu kafaya çok takmıyorum ama, normal hayatta da aynı buradaki gibi bir insanım, kendimi farklı tanıtmaya çalışmıyorum.

yalnız bilhassa dini ve siyasi konularda yazarken cümlelerimi biraz daha filtreden geçirmem gerekiyor, bu üzücü :/

değiliz, ürkütücü. anonim kalmaya çalışarak yazıyorum duyuru ve cevaplarımı.

Bedenimi verdim, ruhum can çekişiyor.

En son yazdığın ürkütücüden ziyade alçakça.

Anonimim ben. Diğer hesap ifşa oldu.

Hiç bir şeyi umursamadığım gibi bunuda umursamıyorum.
Burasıda diğer sanal mekanlar gibi.kafaya takmaya bile değmez. takip etmek isteyen 7/24 izlesin farketmez :)

Buranin yarisi taniyor zaten beni. O yuzden kasmiyorum.

Yani buradakilere ifşa olmak pek önemli değil. Ama düşünsene sevgilin hesabını biliyor ve seni sürekli takip ediyor. Sen de gelip onunla ilgili sorunları burada anlatıyorsun. Ne bileyim kötü geliyor bana.

Burada nasılsam hayatın kalanında da oyum. O sebepten fevkalade rahatım. Buradan 4-5 kişiyle irtibatım oldu, tanıyan çıktı, birkaç kişiye de maalesef keleğim oldu, ama şükür anlayışlı insanlar.

ikinci hesaplar anonim olmak için var :D sözlük hesabımı o tür gizlice/anonim şekilde soracağım şeyler için kullandığım oldu.

dediğin şey de oldu, bir arkadaşım buradan mesaj atıp "sen şu kişi misin" demişti ve oydum :) cevap verdiğim şeylerden de bir şekilde bulunurum yani insan kendini ele veriyor. Sessizce takip eden bi açıdan ürkütücü, sevgilin olacak da onunla bir problemin olacak da sonra onu buraya soracaksın falan... ohoo olmaz o iş :P

aman ya hangi devirdeyiz herkesın her bilgisi internette kimse kimseyi stalklamıyor cunku ihtiyacı yok herkes için yüzlerce seçenek var büyük şehrin olayı bu.

elini sallasan insana carpıyor buradakı insanları merak etmek cok sacma bence

Bile isteye ifsa ettim kendimi, cok sikintim yok.

Onun disinda beraber oldugum biri cevaplarimi takip ediyormus, ona bahsetmedigim bir seyi sorunca sok olmustum. Benim bile yazdigimi hatirlamadigim bi cevap

Gerçek hayatta da açık biriyim, gizli sorum pek yok. Burada neysem dışarıda da oyum. Ondan biri öğrense umursamam. Kimsenin merak edeceği biri olduğumu da sanmıyorum. Buradakilerin çoğu gibi hasta hasta sorular sormadığımdan kafam da rahat zaten :)

ben çok gizli şeyler anlatıp sormuyorum ki burda. günlük ihtiyaçlar, pratik fikir alıp vermeler... beni tanıyıp da ses çıkarmayan birilerinin yazdıklarımı okuyup da "hmmm bak seeen, demek böyleymiş" diyebileceği bişey yok. bazen yakın geleceğim hakkında fikir verebilecek duyurular olabiliyor onları da siliyorum evet. ama tanıyan olursa ses çıkarsın yaa duyuru sohbeti de zevkli oluyo.tanıdığım da 1 veya 2 kişi var sadece.

Düşünmüyorum. Duyurudan kimliğimi bilen arkadaşlar var. Çevremde de vardır henüz görmesem de. Ürkütücü değil. Ben buyum.

Ya bi de şöyle bi şey var. Bu interaktif sözlüklerde bi yerden sonra insanlar birbirini az çok tanımaya basliyor. selami sabahı olmasa da birbirine aşina oluyorlar yıllar içinde. Ben mesela itusozluktede aynı nicki kullanıyordum, buradaki insanlar da soruyor haliyle "Sen o damdanakan misin?" diye. Oyum deyince bazen benim bile unuttuğum detaylarla geliyorlar, tabii ben şok. Herkesin hafızası benim gibi altı saniyede bir sifirlanmiyor. :) Bi de şimdi bunu söylersem başıma iş alabilirim aslında ama bi arkadaşımın sevgilisi burada kız hakkında kızı aslinda sevmediğine ama ayrılmadigina dair bi şeyler yazmıştı. Normalde hiç umrunda olmaz da kız çok üzülüyordu bu çocuk bana niye böyle garip davranıyor diye. Ben de dayanamadım duyurusunun linkini verdim. :/ O olaydan sonra ayrıldılar falan ama şimdi çok mutlular. Bunu okuyorsaniz selamlar, saygılar. O cibanin başı bendim. :/

hemen hemen cogu arkadasim nickimi biliyor, steam'de filan da ayni nickleyim. cok fazla sey yapmamak lazim anonimligi. normal hayatta soylediklerimi burada da soyledigim icin sikinti olmuyor.

anonim değiliz. gerçek kimliğimi buradan tanıştığım 3-4 kişi biliyor (biri kız arkadaşım). çok da özel şeyler paylaşmadığım için ürkütücü gelmiyor

benim hiçbir arkadaşım ne ekşi duyuru ne sözlüğü biliyor.

valla ben anonimim, sizi bilemem. yoksa siz buraya gerçek bilgilerinizi mi yazıyorsunuz? ısısısısıs....

bir de burada tanıdık görürsem söylemem, sonuçta söyleyince benim de anonimliğim bozulacak. ama yakın takibe alırım. öyle de takıntılı bi stalkerım.

Ben dedigin sekilde taniyan cikmasi seklindeyse daima anonimim. O kadar dengesiz yaziyorum ki ben kendi yanitlarima geldigimde bazen ben oldugumu farketmiyorum. Ov yea.

Kisilik botuklugunuz var gibi spontan bir dil kullaniyorsaniz, her yerde anonimsiniz. Yasasin dengesizlik kücüktür üc.

Ha ipden beni bulacak arastiracak sapigim varsa, helal olsun. Bana da ögretsin böyle trickleri. Ama gercek hayat öyle bir yer de degil simdi. media.giphy.com

çevremde kimse duyuru okumuyor. okusa kaç yazar ayrıca. onlara söyleyemeyeceğim neyi buraya yazıyor olabilirim ki. herkese aynı olun, kafanız rahat etsin.

insanlar burada yeri geliyor zirve yapıp buluşuyorlar zaten. :) yeri geliyor özele, facebook'a falan geçiyorlar. her şekilde fişlendiğimiz bir çağda bu kadar kasmayın, salın gitsin.

Çok anonim değil ama o kadar da ürkütmüyor. Bir kere "Seni bulur, yakarım" diyen o oldu, o zaman bir çekindim. Amacım burada tanınmamak değil, iki hayatımı ayırmak. Arkadaşlarıma söyleyemeyeceğim bir şey söylemiyorum burada ama tek çevrem de burası değil. Öğrencilerim ve hocalarım var; buraya da +18 şeyler yazıyorum. Onların öğrenci kulağına gitmesi hoş olmaz. Dedikodu büyür ve kulaktan kulağayla "aychovsky Hoca genelev işletiyormuş"a kadar gider. Önü alınmaz onun. O yüzden, onların aychovsky'yi bilmemeleri önemli; buradakilerin kim olduğunu bilmesi önemli değil.

Anonim olup olmamayı önemsemiyorum.

Anonimligi korumak cok zor, is arkadasim biliyor mesela. Cok uç sorulara cevap vermiyorum, gunluk hayatimda nasil cevap veriyorsam oyle cevap yaziyorum o yuzden urkutmuyor.

Buradan haberdar olan arkadaşlarım var ama takip etmiyorlar. Etseler de bir şey olmaz zaten. Normalde konuştuğum şeyleri, normalde konuştuğum tarzda yazıyorum. Yazılı olunca biraz daha ciddi gibi oluyorum gerçi. Neyse yeterince anonimim, evet ama çok da takıldığım, aman bozulmasın diye düşündüğüm bir şey değil anonimlik.

Anonim oldugumu düşünüyorum ve istiyorum. Aychovsky'yle hemen hemen ayni sebepler ama ben burdakilerin kim oldugunu bilmedigim için, is arkadasi ve öğrenci olabilir, cok detay vermemeye dikkat ediyorum. Verdigim ozel hayatla ilgili bilgiler zaten bilinmiyor, o yuzden rahatca konusabiliyorum. Erkek arakdasim da birilerine bir seyler sorup cevaplar aldigimi biliyor ama duyuru diye bir seyden haberi yok.

Buradan cok iyi anlastigim ve mesajlarla inanilmaz eglendigim birisiyle tanismak uzereydim. Sonra olmadi. Galiba anonimligin bozulmasina en yaklaştığım andi. Bir daha olacagini sanmam.

Anonim olduğumu düşünmüyorum, zaten beni tanıyan biri buradaki cevaplarımı-duyurularımı takip etse kim olduğumu kolaylıkla bulur. Çok da kasmıyorum anonim olmak için, pek umrumda değil.

''Burada söyleyip de gerçek hayatta söyleyemeyeceğim bir şey yok.'' +1
İki sene önce kendimi ifşa da ettim, 3 zirveye de gittim. Anonimlik gibi bir derdim yok. Özel olarak anonim olmaya da çalışmıyorum, olmamaya da.

anonimliğe neden ihtiyaç duyuluyor ki?

beni tanıyan insanların bana denk gelmesi zerre umurumda olmaz.

ekşi sözlük ve duyuruda en az 200 kişide telefon numaram var muhtemelen ( ama hangi hat meçhul )

100+ kişiyi yüz yüze görmüşümdür. bütün fotoğraflarımı da herkes gördü.

sorduğum sorular da bazılarının soramayacağı türden.

--

bunları çok umursamayın bence.

@Mermize ve @turkuaz'ın söylediği olayları kast ediyorum ben.

@disardayim maalesef senin söylediğinle de bir ilgisi yok.
Burada anonim takılmaya çalışanlar ve özel hayatlarını anlatanlar var. Sen bütün yaşantını paylaşmaktan çekinmiyorsun dediğin gibi, benim dediğim bu değil.

Elbetteki anonim değilsiniz.

Gerçek hayatta başınızı, ilişkilerinizi zora sokabilecek olayları burada paylaşmayın. Tek yol bu...

anonim değilim ben beni tanıyan benim tanıdığım bi çok kişi var burada adımı soyadımı hayatımı biliyorlar.
Sıkıntı değil bence.

beni kim niye bulsun? en fazla bulur gelir bi çayımı içer. kim niye ne yapsın bana?

tanıdığım insanlar burada yazdıklarımı bilebilir, ona göre yazıyorum.

mağazanın kesinlikle iade almıyorum deme hakkı yok.

bu saat beklentimi karşılamadı diyebilirsiniz.

eğer çok kasarlarsa saatin gramını ölçün, 1-2 gram farkeder, size haklı iade hakkı ortaya çıkarır.

Magaza iade alır, alirken de sizden faturayi ister. Fatura hesabina parayi iade eder siz de kalirsiniz. Cok israrin faydasi yok gibi.

Burada saat sevenler vardi bi koyun derim.

Çorum mu? (Corum )

Mağazanın iade kabul etmeme hakkı var, cayma hakkı sadece mesafeli sözleşmelerde geçerli çünkü. MAğaza sadece başka modellerle değişim yapabiliyor ya da üründe kusur varsa ancak o şekilde iade kabul ediyor. Evet zaten hediye olduğu için elimde fatura da yok bu sebeple bu konuda ısrar etmenin yersiz olduğu kanısındayım ben de. Corum değil, Tag Heuer saat.

modelini bir ver de bakalım belki alırız.

Saatin modeli bu:
www.tagheuer.com

Saatforum diye bir ışte vardı ordan satmayı deneyebilirsiniz

çok güzel görünüyor. böyle bir saat takılmaz mı yahu?

Bayan saatlerinin Tag Heuer gibi markalarda ikinci el biraz zor gider. Sahibinden.com ya da saat forumlarında bir şansını dene.