arşivim var favori duyurularımı kaydettiğim ne şans ki 2015 den bişey yok

www.eksiduyuru.com

Aynadakiyabancı +1

Doğrudan bu geldi.

bu da 2015 imis.

www.eksiduyuru.com

istatistikler yüzünden farketmistim, ne garip adamlarsiniz, 41586 kez görülmüs.

normal.

çok geç kalmışsın.

uçuşa 45 dk kala kapanıyor sanırım

Yurt içi uçuşlarda bile 30 dk geç bir süre. Normal maalesef.

Normal. Bilette en az su kadar evvel gelin dedikleri bir süre var, eger ondan daha erken kapandiysa itiraz et. Ama yine de görevlilerin acil durum modunda sana kolaylik sunmamasi ilginc. 30 dk kala pasaporttan surdan burdan yildirim gibi gecirilip ucaga yetismis arkadasim var. Almanya ucusu, thy, 5 sene evvel.

Normal. Bayaa geç kalmışsın.

normal yurtdısı ucuslarında süre min 1 saat. biz jfk'de gerizekalı metro yuzunden 57 dk kala gitmiştik, karsımızda muhattap da vardı ama biyerine takmadı. isterseniz thy'nin aksam ucusunda 11bin dolara businessta yer var demişti, tsk gecercesine.

hele ki aklınızda bulunsun, lyon'da pgs gibi gunde 1-2 ucus yapan bi firmada cok daha dikkatli davranmak lazım.

bagajin yoksa ben anlamiyorum bu işi tam. ilgili biri aciklasa iyi olur hatta ogrenmis oluruz.
ben 30 dakikadan daha az zaman varken yetistigim bir ucaga binebilmistim. bagajim da vardi. sebebini bilmiyorum.

hangi işletim sistemi

Gecenlerde bnezer bir sey sordum, windowsta (w10 icin sormustum) programlarin cogunlugunun registrye otomatik yerlestirildigini, bunu düzenlemenin yolu oldugu ancak bilmeyenlerin kalkismamasi, yoksa cogu programin kafayi yiyecegini özetlediler bana.

Hepsi bir yana, bu sekilde ssdnin hizli olmasinin avantajini da pek kullanmamis oluyorsun.

@hitchcock icin edit: su an birkac 3d cizim programi (autodesk inventor ve libraryleri vs), matlab, sadece fonksiyonel driver ve programlar (pdf reader, office, flux vs gibi, hafta icinde bir defa kullanmadigim programi kaldiriyorum) steam, birkac oyun var. cidden baska hicbir sey yok, 274 gb dolu su an 500lük ssd'de. bir oyun minimum 8 gb, matlab 10 gb eklentilerle, inventor 22 tutuyor her seyiyle. bence 120ye sigilamamasi gayet normal.

7.enpedi.com

Pardon bu win7 için ve çok problemler yaşanıyormuş galiba.

Çoğu program nereye kurulacağını sorar, sormayanların genelde kurulumun ilk adımlarında hızlı kurulum özel kurulum seçenekleri vardır, özel kurulumla devam ederseniz ayarlayabilirsiniz çok yüksek ihtimal.

işletim sistemi win10

olabildiğince üstü kapalı şekilde anlattım. kuralları ihlal etmek istemem.

Kendine punisher rolu biçmişsin. Normalde karşısında duramayacağın ve fikrini değiştiremeyeceğin insanları afedersin s.kerek aşağılamak ve kendini üstün hissetmek hosuna gidiyor. Seksin bir aşağılama aracı olmadığını bir kağıda yaz cebine koy. Gun içinde çıkarır bakarsın.

Evrimsel sürecinde var, zitliklarin birbirini cekmesi. Gen havuzunu genisletip, hayatta kalma ve irkin adaptasyonunu saglamaya yönelik. O yüzden her taraf kara kuru adamlarla doluyken sari sacli, mavi gözlü kadin cekici geliyor, ya da yabancilarda anlamsiz gögüs kili sevdasi bu sekilde olusabiliyor.

Ama dis görünümde belli bir standardin var, altina düsmeden zirtlik diye baktigin seyler hep yasayis ya da mentalite farkindansa kafanda var, muhtemelen cocukluk, aile ile alakali. Dominantlik vs diye de gidebilir tabi, degistirmeye calisir miydin vs gibi sorularla analiz etmek gerek seni de, degmez. Benim de benzer kafada bir arkadasim vardi, o cok daha fena haldeydi tabi. Punishment tarzi, cinsel iliski arzuluyordu. Mesela onunla sürekli ters giden kizi, ne kadar bitchy davranirsa kiz ona, o kadar daha cok arzuluyordu. Acayip wicked twisted mevzular bunlar, kurcalamaktan memnun olmazsin genelde.

wizard kardeş aşağılama aracı falan nereden çıktı nasıl okuyosunuz yazılanları siz? :D bi de karşında duramayacağın insanları falan demiş ahahahaghhaas. demek istediğim gerçek hayatta ezik biri olmanın, laf söyleyememenin sonucu falan değil bu, onu ima eden bir şey de yok soruda ve anlatılanlarda.

kaldı ki kendime biçtiğim rolle ilgili de bi şey yazmamışım. hemen punisher, üstün hissetme falan yazmışsın. nereden biliyorsun? ön yargılı ve at gözlüklüsün. keyword'leri bulup hemen sok bi kalıbın içine, paketle ve servis et. süper.

ayrıca ister dominasyondan, aşağılamaktan vs. hoşlan isterse tam tersinden kime ne? çok yaygın ve normal şeyler bunlar. beğen ya da beğenme insanlar seksi gerçekten de dominasyon/domine edilme, üstün hissetme/hissetirilme, aşağılama/aşağılanma aracı olarak görüyor ve bunda anormal bir şey yok. o gag ball'lar, pofuduk kelepçeler falan yok satıyor ve bu işin ayrı bir piyasası var. bundan bile mevzuyu çakmak lazım aslında.

Sormuşsun cevap vermişiz gardaş, belki benim de olayları kıçından anlamak hoşuma gidiyor. Al sana fantazi.

çırılçıplak soyun, soğuk zemine yat birkaç dakika. üzerine espresso ya da kahve iç.

ağrı kesici, bol su, kısa da olsa bir süre uyku.
kesin reçete bu. başka hiçbir şey işe yaramaz.

bol su + kafein

Sabaha ayaılırsın. Uyu.

çikolata? özellikle eti karam gurme

açar uykuyu

Ac karnina bolca viski iyiydi de o ikram edilen jäger olmadi ya.

Soguk dus, ekmek kemirme, bol su ile idare ettim. Kafein bulamadim ama tesekkürler tavsiyeler icin.

Alka Seltzer

Sakin ol ya, rahatsiz olsa esprisiz bir sekilde dile getirirdi.

Senin ondan hoslandigini artik biliyor hayirli olsun.

Bilsin zaten de sarılmayı abarttım gibi geldi işte.

Bence olumlu mesaj göndermiş.

Var, ben. Evde hayvancıklarımla geçireceğim yılbaşını. Dışarı çağıranlara planım var diyip yalan söyledim çıkmamak için. Asosyallikte yeni bir levela geçiş yapmış oldum. Gayet memnunum evde oturmaktan. Ama tabi yanımda bi sevgilim olaydı da onla oturaydım keşke, daha iyi olurdu.

Mutlu seneler.

i.hizliresim.com

Kedimle basbasa yemek yiyom sayilir mi?

Mutlu yillar. Umarim istedigin gibi bir yil geçirirsim.

Annem ve Babam ile birlikteyim ben de ancak her zamanki akşamlardan bir farkımız yok. Ben kucağımda bilgisayar, babam TV'de, annem PC'de. Canım konuşmak istemiyor.
Böyle yazınca kendimi ergen gibi hissettim :) Neyse özel bir akşam değil. Sorun yok ;)
Diğer yandan hayat senin isteklerin, hayallerin ve hedeflerinden ibaret. Nasıl yaşamak istiyorsan yeni yılda öyle yaşa. Mutlu ol. @rayde kedini çok sevdim. @buff @rayde ve @raydeninkedisi mutlu yıllar sizlere...

sağolun kardeşlerim teşekkür ederim.

ben. eşim çalışıyor, 2'den sonra gelicek. ben de film izledim, bişeyler yedim. kuş var iki tane onlarla oynadım. artık iyice mayıştım, uyumasam mı uyusam mı diye takılıyorum.

hepimize güzellikler getirsin :)

i.imgur.com

tek degilsin.

yalnız değilsin, kedim ve ben birlikteyiz, halbusi sokakta sürtmeyi planlıyordum ki ben :(

Ben dışarı çıkacaktım ama baktım hava buz, hiç atraksiyona gerek yok dedim. sonra saat 7 gibi uykum geldi, bildiğin vurdum kafayı yattım. sonra annem aradı, oğlum 2016'ya uyuyarak girme diye, 23:30'dan beri de ayaktayım.

Valla kafam rahat hacı, arkadaşlar 40 kere aradılar şuradayız buyur gel diye ama içimden de gelmedi.

Akvaryumum, bilgisayarım ve ben. Güzel bir üçlüyüz.

yapacağınız en mantıklı hareket 3d modelleyip 3d yazıcı ile basmak olur

Siketler var, ama tek ürün bazinda inanilmaz pahali olur kaliplar. Genellikle mold yapiliyor, negatif kalip olusturuluyor. Yüzey kalitesi, kabarcik olmamasi, eritilmis maddenin hangi basincla dökülecegi, sogurken büzüsmemesi ve catlamamasi icin firinlama, injektion noktalarinin ve jointlerin islenmesi, madde secimi, tolerans gibi zibilyon faktöre göre size fiyat sunuyorlar. Arge icin anlasip, ürünü yollarsaniz, size belli bir bedel karsiliginda danismanlik sunabiliyorlar. Ama bir iki tane yaptiracaksaniz hic bulasmayin, seri üretim haricinde hicbir benzer üretim ucuz degil. 3d model iyi hos ama onda da genellikle merdiven seklinde oluyor tabakalardan dolayi. Akiskan bir görüntü ya da saglam hava kabarciksiz bir yapi elde etmek zor, o makineleri her yerde bulamazsiniz. Lazer sinterleme gibi cözüm aramaniz lazim ki plastik icin mümkün mü bilmiyorum bile.

Bir de rhino diyorlar macun gibi sekillendirmek icin ama inventorda dahi cok hos parcalar yapabildigime göre, bilen biri cogu programda benzer parcalari yapabilir diye düsünüyorum.

Announcementta cikistan bir yil icinde claim yapildigi takdirde daima hakkin var denmisti, yoksa üzerler. Beklemenin cok manasi yok elbet gecilecekse.

Kutusu açılmadan bozuk olduğu anlaşılamayacak bi ürünü almak zorundalar. Ancak çok zaman geçmeden olması lazım aksi halde müşteri hatası mı değil mi bilemezler. Biraz kavga edilirse iade alırlar

Kutusu açılmış bir ürünü sen almak ister miydin? Adamlar aynı ürünü başkasına satacak sonuçta.

Bununla birlikte dediğinde haklısın, bu durumlarda teknolojik ürün garantiye gönderiliyor ve uzun da sürse değiştiriliyor olmalı. Çalışmıyor diye iade almamalari normal.

global bir sacmalik degil, su anda bulundugum ulkede buyuk marketlere bu isime yaramadi, begenmedi diyip gidersen degistiriyorlar. bu sekilde islerini goren arkadaslarim var. tabii ki suistimal soz konusu burada.

cihaz çalışmıyorsa eğer, alamayız diye bir olay yok ama ha deyince de iade kabul etmezler. önce bir servise yollayıp arıza neden diye bakarlar. ayıplı ürün ise seve seve alırlar, en fazla tüketici mahkemesi karar verene kadar beklersin..

Açıkçası donanımhaber ölücülerini görüyorsan firmalar gayet normal davranıyor.

Kutusu açılmış ürün iade alınmaz (mağazadan alma) çünkü kullanılmıştır, siz nasıl ki başka zaman bana kullanılmış ürün satmışlar diye şikayet edebiliyorsunuz, firma bunu en başta engellemek istiyor.

Arızalı ürünlerde ise ürün çeşidine göre değişiyor davranış genelde, garanti belgesinde genelde açıkça yazar, şu anda sanırım ilk 30 günde yaşanan arıza için distribütör arızalı derse iade hakkınız var, geri kalan kurallar için belgeyi okuyabilirsiniz.

Amazon her türlü aliyor, gerekce sormadan, warehouse tadinda ikinci el ya da refurbished pazari da var, orda gayet uygun seyler bulunabiliyor.

Ama genel olarak cogu yerde gecerli bu kural. Özellikle türkiyede bu kuralin uygulanmamasini beklemek aptallik. Donanimhaber sicak firsatlarda 10 dk gecir, ben satici olsam, türklere kapali ürün degistirmesi de yapmam. Bilmiyorum kendi irkina olunca hala irkci oluyor musun ama milletce namimiz yürüyor, amazonda oldukca cok feedback ve sikayet birakildi son birkac aydir. Saticilarin bir kismi bu istatistikler sonucunda türkiyeye farkli gözle bakacak, demedi demeyin.

Yani ideali elbette üreticinin almasi, bakar sorunlu ise düzeltir, yok sorunsuz ise ambalajlar geri gönderir. Kendi icinde ikinci el satisi sunan yerler ayni amazon gibi calisabilir. Harici olanlarin böyle bir seyden kacmalari cok normal. Ama her satici farkli. Gecen bir ürün almak icin internetten baktik yabanci arkadasla. Anlamamis pek, bir hafta sonra paket geldi, ürün icinde. Ödedin mi diyorum, yoo diyor, aldin mi diyorum, yoo almadim diyor. Sonraki günlerde posta geldi, ürünü iade edeceksek kargo bedeli bizde bir de ürünün fiyatinin düsecegi, farki bizim ödememiz gerektigi yaziyor. Ödemezsek de bir hafta icinde faiz binecek islem yapilacakmis. Ödedik tabi. Zorla ürün satti adamlar, geri göndersek -70% zarardayiz. Nasil is ben de anlamadim. Alisveris yaparken sormuyorsan, hele de online ise, tüketici haksiz durumda. Okumadim etmedim bilmiyordum faydasiz.

Özetle, hayir evrensel degil ama mantikli.

almanya'dayım. gerek amazon olsun gerek başka şirketler olsun kutusunu açtığım birçok ürünü sırf beğenmedim veya boyu (elbiseler için) uygun değil diyerekten geri gönderdim. en ufak bir sıkıntı olmadı. senin açtığın kutuyu satmayacak ki başkasına onların ayrı prosedürü vardır, o ürünü tekrar paketleyip yeniden kutularlar..

@acemi: amazon müşteri hizmetlerine değer verdiği için mi zarar ediyordu sence?

@acemi: amazon veya hepsiburada kendi ürünlerini satmıyor sonuçta. iade alınan ürün, şirkete geri verilir. onlar da bu ürünü yeniden paketleyip satar.

Adamlar aynı ürünü başkasına satmayacak. Vatan gibi şerrrrefsiz yerler yapıyor onu. Bu yüzden bu kadar kolay iade alıyorlar.

İade alınan büyük ihtimal arızalıdır, arızalı olsun ya da olmasın geri gönderilir. Kapatılıp başkasına satılmaz.

knowyourmeme.com

Nope, spodermandan evvel dolanla basladi ki cizimler 4chan diyor. @glamdr1ngnin linkinden dolan comicse bak, ilk bildigim bu cünkü bu tarz meme comics tadinda.

zaten dolanla başladığı yazıyor hocam linkte de :/

ipod touch'ı bilmem. bana da manasız geliyor orası ayrı. ama apple, ipod classic'in üretimini durdurduğundan beri nefret ediyorum kendisinden. şu an elimde olan 60 gb'lık versiyonu bozulur diye ödüm patlıyor.

Müzik ihtiyacini gsm destegi olmayan bir cihazla gidermek isteyen kesim icin su an en ideal cihazlardan biri. Daha ucuz alternatiflerinde ses kalitesi cok iyi degil, pahali alternatifleri de bütce düsmani. O yüzden ipod touch gayet seviliyor kim demis sevilmiyor diye?

Ama @windowsgüvenlikduvarinin dedigi dogru, ipod shuffle, touch ve classic haricindeki jenerasyonlari kaldirip classici ayakta tutmalari gerekirdi. Su an ipodlar boy boy, shuffle, shufflein ekranlisi, bir büyügü, daha büyügü (ki kendisi touch) oluyor. Classic efsaneydi, iconikti, performasi sarji saglamligi tartisilmazdi. Ancak simdi telefonunla her halti yapiyorsun. Müzik oyun ofis. Media playerlara talep yok o kadar. O yüzdendir sevilmiyor vs bakis acisi. Ama bence fp olarak cok saglam alettir. Zaten burada bakarsan ayrica müzik playera sahip olanlarin cogunlugu ipod t 4g kullaniyor. Kalanlarda ise sansa agirlikta.

Sevilmiyor vs diyemem kullanimi yogunken.

Ama bu sekilde ayri cihaz kullanimi azaldi. Ondan sana öyle gelmistir.

cdn.macrumors.com

Ben de var çok da seviyorum ama. Gps yok diye bazen yerlere çarpasım geliyor. Spor için en ideal boyuta sahip cihaz ama gps yok. Ne kadar yol yaptığımızı göremiyoruz.

Ayrıca jeilybreak yapmazsan whatsapp da yok.

Peçeteyi ıslat etrafına sar pencerenin dışında beklesin 1saat aklıma gelen bu..
Peçete meselesini bi yerde okumuştum yoksa dışarı koysan da olur..

Ya da bardaklara böl öyle dışarı koy. Çabucak soğur

viski oda sıcaklığında içilir zaten.
gerçi jim beam bourbon ama, yine de buzsuz da içilmez diye bir şey yok.

buzsuz sorun degil, aksine buzla sulanmasindansa böylesi daha hos da, pek bir ilik geldi. Pecete pencere gayet temiz oldu, bardaklari da koydum pencere kenarina. Mis. Yarim sise bitti bitecek, kalaninda yazim hatalarim cogalabilir.

whiskey demişken diyeyim dedim; içtiğin bardağın şeklini değiştir internetten aratınca bulacaksındır. geniş ağızlı bi bardaktan içmekle dar ağızlı ve takriben burnunu dışarıda tutan bardaktan içmek arasında çok fark vardır.

Evlilikten evvel birlikte yasadiniz mi? Evlenince ne degisiyor? Evli degilim ama biryerlere varabiliriz böyle böyle konusarak galiba.

''Olur da bir gün bir sebepten tekrar yalnız kalırsam sevgilim bile olsun istemiyorum. ''

Bu çok ağır bir cümle ya, ne yaşadınız bu noktaya gelecek kadar? Üzüldüm açıkçası.

bizde sorun çıktığında istisnasız eşimin ailesinden dolayı çıkıyor, hiç aksi bir şey olmadı şimdiye kadar. hiç konuşarak çözüme ulaştırabildiğimiz bir konu da olamadı bu hususta, biz de üzerine konuşmayı kestik. eşimle başka hiç bir problemim yok çok şükür, yalnızca bizi maddi yönden sömürmeye alışmış bir ailesi olduğu için çözümsüz bir kavgamız var. oluruna bırakıp gamsız olmayı seçtim. ben de para biriktirmeye uğraşmıyorum artık gideceği yer belli olduğu için. kazandığım parayı kendim yiyorum.

kavgaların %90'ı incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. yok annen bunu dedi, yok düğünde şöyle yaptılar, kardeşin bunu dedi.

oturup sıkıntılarınızı karşılıklı birer kağıda yazın. sebepleri nedir tespit etmeye çalışın. aileler sıkıntı yapıyorsa, biraz uzağa taşınmak ve az görüşmek sıkıntıyı azaltır. Bu sıkıntıları çözüp öyle bir deneyin bakalım...

madem sorun tartışmayla ilgili o zaman onu düzelteceksiniz. sevgi emek ister, öyle kuru kuruya biz birbirimizi seviyoruzla ilişki yürümez.

tartışmak evliliğin olmazsa olmazı gibi bişey. aslında evlilik için olumlu da aynı zamanda. ama vırt zırt, olur olmaz şeyler için tartışıyorsanız altında yatan nedenleri araştırın.
bi şekilde başladınız alışkanlık oldu değiştirmeye yeltenmediniz mi acaba?
bir ihtimal de cinsel yaşamınızla ilgili sıkıntılarınız olabilir. genellikle olur olmaz tartışmaların altından başka bi konu çıkar ve o konu evliliklerde genellikle cinsel yaşamla ilgili olur. o konuyu da masaya yatırın bi.
(birbirinizin gözlerinin içine bakın. gözler canlı/ ışıl ışılsa sorun o konuda değildir.)

eski duyurularına baktım şimdi. bu sene başından beri evliliğinle ilgili sorgulama durumundasın. o zaman duyurunu görmemişim şimdi iki sorunu da birleştireceğim.

"Eskiyi çok Özler hale geldim, ailemi, arkadaşlarımı, grup görüşmelerinin aranan insanı Olmayı. Ama hepsi geride kaldı. Ben de kaybediyorum kendimi, ama beynim kabullenmiyor bir türlü."

kendini kaybediyor olmak konusu önemli. evlilikte hem erkekler hem kadınlar aynı hatayı yapıyorlar. sen sen olmaktan vazgeçmemelisin. evliliğin ikiniz için de geçerli olan kısmı birbirinize karşı sorumluluklarınız. bu kendinizden vazgeçmek değil ki. siz birbirinizi nasıl sevdiniz, yeni halinizle sevmediniz eski halinizle sevdiniz. değişim olacak bu normal, her insan süreç içinde değişiyor, değişmeli de zaten. yani değişim sizin kendi iradenizle, seçimlerinizle evli olmasanız da olacak olan değişim olmalı.
eşim ailemle mesafeli demişsin. kendince haklı nedenleri vardır yoktur bilemem. bu seni mutsuz ediyorsa eşinle bu konuyu konuşmanız lazım. bu durumun seni mutsuz ettiğini onun da bilmesi lazım. mutsuzluklarınızı içinizde yaşamayın, eşlerinizle paylaşın. çözümler üretin. o senin hangi nedenle mutsuz olduğunu bilmezse kendini düzeltme/ değiştirme şansı da olamaz.

eski arkadaşlarından uzaklaşman konusu:
karşı cinsle yakın arkadaşlıklar çoğu evlilik/ilişki için risk unsurudur, bu bir gerçek.
"sana güveniyorum ama etrafa güvenmiyorum" denir mesela. evet, çok örnekler var böyle yuva bozan 3. kişilerle ilgili. bence kazın ayağı öyle değil, zira bunu yapan iki kişi.
eşlierin birbirine şunu diyebilmesi lazım: "etraf kötü ama sana güveniyorum". eşinin senin için cümleyi bu şekilde kurması gerektiğini/ kurabileceğini düşünüyorsan eşinle bu konuda konuşmalısın. arkadaşlık çevren senin kendini iyi hissetmeni sağlıyor, kendini gerçekleştirdiğin alanlardan biri. öyleyse vazgeçmek yerine gerekli ayarlamaları yapıp ilerlemek gerekiyor ki mutsuz olma. sen mutlu değilsen eşin de mutlu olamaz, aynı şey ikiniz için de geçerli.

her yazında eşinle sorunun olmadığını, birbirinizi sevdiğinizi yazmışsın. ne güzel.
her evliliğin kendine özgü dinamikleri var, dinamiklerinizi birlikte oluşturun. sen empati kurup onu mutlu etme yoluna gidiyorsun, belki o yöne bakamadı o anda ya da bakamıyor. sessiz kalmakla eşinin hata yapmasına izin vermiş oluyorsun.
konuşun siz. birbirinize kendinizi ifade edin, birlikte çözümler arayın. bazen hatalı çözümler üreteceksiniz, onları düzelteceksiniz, bazen çözüm kendiliğinden gelecek... evlilik ilerledikçe daha çok kendiliğinden gelecek.

tek yapmanız gereken; "ben kalarak biz olabilmek". evliliğin sırrı, anahtarı, püf noktası, herbişeyi bu.

(56 yaş, kadın, 35 yıllık evlilik)

nişanlıyım, birlikte yaşıyoruz.
saçma sapan dediğiniz şeyler nedir? tartışmaların kaynağını bulmak gerekiyor önce.
boğulduğunuzu hissediyorsanız bunu eşinize makul şekilde söyleyin. arada kendi başınıza zaman geçirmek istediğinizi anlatın. yapmaktan keyif aldığınız bişeyler yapın yalnız başınıza. her ne olursa.
evlilik bir yaşam biçimi değil, biriyle hayatı paylaşmanız tamamen değişmesini gerektirmez. belli sorumluluklar dışında siz yine siz olmalısınız.
evde ayrı bir oda var mı, varsa orayı güzelce hobi odası gibi döşeyin. her ikinizin de sevdiği şeyler alın. tv, oyun konsolu, okuma koltuğu gibi. burası özel alanınız olsun, herkese yalnızlık biraz lazımdır.

burda terapist moduna girip "sevgi emek ister" falan filan gibi anlamsız, olgusal karşılığı olmayan ahlaki önermelerle zırvalayan insanları lütfen ciddiye almayın. onlar daha sizin zihninizde ne olup bitiyor, farkında bile değiller. hiçbir fikirleri yok.

evlilik, bağlılık, bazı insanlara göre değildir. zihni özgür olduğunda mutlu olan, şüpheci, kısıtlamalara katlanamayan insanlar oluyor bunlar. siz de belli ki onlardan birisiniz. bundan emin olmak için birkaç sene daha eziyete katlanmaya gerek yok. zaten farkındasınızdır. farkına varmanız gereken esas şey, dünyaya bir kez geldiğimiz ve gün geçtikçe ölüme yaklaşıyor olduğumuz. hal böyleyken insanın kasıtlı zamanını istemediği şeyleri yaparak, özverilerle geçirmesi kadar saçma bir şey olamaz. kabul görmüş ahlaki normlara göre sizi robotik tekrarlamalarla yargılamaya çalışan ve "yuva yıkıcı" olarak yaftalayanlardan uzak durun. burda daha önemli bir yıkım söz konusu: bir insanın aklı ve ruhu.

kısıtlı*

ayrılmak ya da devam etmek senin tercihin. ömründen ömür gidiyorsa, dediğin kadar ağır geliyorsa evlilik, çocuğunuz da yoksa neden kendine bu işkenceyi yapıyorsun o zaman.

sorun çıktığında, ki genellikle çıkıyor, eşime uyuyorum. zaten sorun çıkartan taraf farklı bir şeyleri önererek genellikle ben olduğum için vazgeçtiğimde ortada bir şey de kalmıyor.

diğer sen böyle dedin/şöyle yaptın durumları da herkeste oluyordur, çok ince düşünmemek gerek.

3 yıllık evliyim ben de, sevgimiz ve refahımız gittikçe artıyor. Zaten iyi başladı, artık ilk başlarda az da olsa var olan kavgalar rahatsızlıklar da bitti. Ikimiz de evden çalışıyoruz, 24 saat beraberiz hem haftaiçi hem haftasonu. Çoğu insan için kabus olacak bir kavram bu. Hatta kuşadası'na taşınalım pasa tatil modunda gezelim planları yapıyoruz.

ama bu "doğru kişiyi bulmak" ile alakalı olduğu kadar "uyumlu insan olmak"la da alakalı. Ben şu anki eşimden çok daha gıcık birisiyle de geçinebilecek kadar uyumluyum. Eşim ise özgür kadın modundaydı benden önce. Kendi gibi birisiyle evlense 1 ay dayanamazdı. Ben onu da uyumlu hale getirdim. Evde resmen hiç kavga tartışma çıkmaz oldu, tüm işler ve eğlenceler ortak hale geldi.

eğer siz ilk yıllarda birbirinize uyum sağlamak yerine üstünlük kurmaya çalıştıysanız, ki kavga dediğin şey üstünlük kurmaya çalışmaktır, ve durumunuz iyiye gitmiyorsa, daha toparlanmaz. En az bir tarafın mülayim olması, diğer tarafın da bundan faydalanacak değil bunu takdir edecek kadar zeki olması lazım.

yani bir sonraki ilişkinde üstünlük taslamaya çalışma. Ben mülayim taraf olarak hatunu istediğim her şeye alıştırdım. Evlenmeden önce nasıl yaşıyorsam yine öyle yaşıyorum. Uyku düzeni bile bana uydu onun, ve çok mutlu. Annesinin yanına gittiğinde bile beni özleyip erkenden geliyor geri.

bu aşamaya gelmek için birçok kavgayı es geçtik zamanında. Kızdığın konular unutuluyor, kızgınlıklar hatırlanıyor. Ters bir şey yaparsa ama kavga cıkarmazsan ileride sen de o da hatırlamazsınız. İçine atıp biriktir demiyorum, birkaç saat sessizce küsüp kendi kızgınlığını yenmekten bahsediyorum.

@fleur du ma'ın yaptığı gibi "onu dinleme beni dinle" diyecek değilim.

şu noktayı açıklamam gerekti:
"eski duyurularını okudum" dediğim bölümden önceki yazdıklarım eski duyurularını okumadan önce yazdıklarımdı. onları bilerek silmedim.

gönül işleri soruları cevaplaması en zor sorular. kişileri hiç tanımadan, onların hayata bakışlarını, beklentilerini, geçmişten gelen izlerini bilmeden, ilişkinin dinamiklerini bilmeden cevaplıyoruz. soruyu soranın durumu açık ve doğru anlatmasıyla cevapların sağlıklı olma olasılığı artıyor.
ben bu tür soruları cevaplamanın cevaplayana sorumluluk yüklediğini düşünüyorum. cevabım belki hiç sana veya duruma uygun da olmayabilir bir yerlerden bir şeyler yakalamış ve kendi deneyimlerimi katarak önerilerde bulunmuş olabilirim. benim deneyimlerimin senin için geçerli olmama olasılığı da var..
kısaca, bu ndenle bu tür sorular cevaplamaktan kaçındığım sorular oluyor.

@fleur du mal, sevgi emek ister. diğer her şey gibi.
iason cape "evlilik bana göre değil " diyebilecek biri. öyle olsaydı baştan bu kararı vermezdi değil mi? biraz dikkatli bakarsan konu hakkında sıkıntılarını yazdığı duyurularını görürsün, kapanda gibiyim diyor. çözüm arıyor, çözüm arayışının hepsinde eşini sevdiğini, sıkıntısının olmadığını yazıyor. evliliğinde ters giden şeylerden rahatsız olmakla evliliğin o kişiye göre olmamasını ayırabilmek lazım.

diğer her konuda olduğu gibi sevgi de emek ister. birinin zihninde ne olup olmadığını anlayabilmek de emek ister.
(bir insanı zırvalamakla itham edebilmek için ne gerektiğini ben yazmayayım, burayı okuyanların takdirine bırakayım)

"evlilik, bağlılık, bazı insanlara göre değildir. zihni özgür olduğunda mutlu olan, şüpheci, kısıtlamalara katlanamayan insanlar oluyor bunlar. siz de belli ki onlardan birisiniz." demişsin.
ben senin gibi düşünüyor olsaydım (bu konuda haklı da olabilirsin) düşüncemi şöyle ifade ederdim, "siz de belki onlardan birisiniz"
çünkü düşünce başlığına yazdığın gibi bazı düşüncelerin sistemleşme aşaması aldığımız iletilerin yargı belirtmesi ile yakından ilintilidir.
nacizane.

evlilik ve aile teraspistine gidin acilinden. bazen tek başına aşamazsınız problemleri. yardımla çözersiniz. en azından karar verirsiniz tamam mı devam mı diye. hayatı zindan etmeyin birbirinize.

@hayat aklini konusacak bir filozof uret

ilk yazdığınız cevabın tamamını okumamıştım. üslubumun kusuruna bakmayın lütfen. biraz heyecan, umursamazlık ve toyluk kaynaklı olarak zaman zaman kaba bir üsluba kayabiliyorum. eğer yazdığınız doğruysa benden 36 yaş büyüksünüz, o yüzden susuyorum. sizin de beni ciddiye almanıza gerek yok bu durumda.

seni ciddiye alıyorum fleur du mal. öyle olmasaydı cevap yazmazdım:)
yaşım hakkında yazdığım doğru, yaşım nedeniyle ayrı muamele istemem ama :)

yazımı sonuna kadar okumadığını tahmin etmiştim. baştaki yazıyı öyle bıraklmakla ben de yanlış anlaşılmayı göze almış oldum bi yandan. yazı uzamasın diye mi düşündüm ne düşündüysem o anda "işte fazla bilgi olmayınca böyle yazmıştım, sonra şunları yazdım" filan gibi açıklamalar da getirmedim.

üslupla ilgili orson abiyi anıp kaçayım ben;

"ı know what is to be young" :)

çok klişe belki ama,
sevginiz var ise (ki var anladığım kadarıyla)
saygınızı henüz yitirmediyseniz
ve birbirinizin güvenini sarsacak ağır bir şey yapmadıysanız her ilişki kurtulur bence.

birlikte baş başa bi tatile mi gitseniz?
ve bi de terapist öneririm...

eminim çok sık duymuşsundur bunu, evlilik denge meselesi. gerçi hayatta pek çok şey denge meselesi. sorunsuz evlilik yoktur. biraz da bu insanın tabiatında var, kimisinin hayatı özgür ve dolu dolu yaşamak istiyor, kimisi de az insan öz insan. bu biraz huy-karakter meselesi. bence şunu yap, problemleri büyütmeden tek tek çözebilmenin yoluna git. evlilik yürümüyor ya diyip, hemen bitirebilinecek kadar kolay olmamalı.

Dün gece bu yazıyı yazdım. Epey bekledim cevap gelir diye. Ama gelmedi yattım uyudum ben de. Şimdi tekrar kontrol ettim. Mesajları görünce çok şaşırdım.

Hepinize tek tek çok teşekkür ederim. İlginizden ötürü çok duygulandım. Aklımda kaldığı kadarıyla bazı şeyleri cevaplamak istiyorum.

Sabit bir mesaim yok. Ara ara şehir ve ülke dışına çıkma durumlarım oluyor ama kısa süreli kalıyorum. Şu zamana kadar maksimum 1 hafta olmuştur. Onun dışında kalan Zaman'larda da eşime yeterinden bile çok Zaman ayırıyorum. İsteklerine saygı duyuyorum. Ve birlikte olduğumuz zamanları kaliteli geçirmeye çalışıyorum.

Tatil konusuna gelince eşimle sürekli tatile çıkıyoruz. Şimdi de yılbaşı için yine yurtdışına çıkacağız. Baş başa kalma konusunda sıkıntı yok.

Tartışmalar esnasında çok fevri davranıyor. 10 puanlık bir tartışmada 100 puanlık tepki veriyor. Kendisinin verdiği aşırı tepkiler beni çok yaralıyor. O kadar yaralıyor ki tepki dahi veremiyorum. En son tartışmamızda terapiste gitmeyi teklif ettim ama hiç oralı olmadı. Sakinleşince de geldi özür diledi.

İkimiz de bu evlilik olayının başlangıcında çok uğraştık. Farklı ülkelerden süreci yönettik. Onun ailesine karşı en ufak bir saygısızlığım olmadı. Beni kendi öz çocukları gibi severler.

Bir yanım diyor ki yeter artık kurtul bu durumdan. Diğer yanım da bu yuvayı zor kurduk kolay dağıtmayalım. Bir de Türk tipi ilişki yaşıyoruz. Ayrılmak istediğimde olayda ne yaşandığına bakılmaksızın her 2 aile de beni suçlayacak. Şu an sırf içimde yaşadığım bu sıkıntılar yüzünden çocuk yapmak istemiyorum. Eşim dahil soranlara maddi şeyleri sebep gösteriyorum. Ondan dolayı da üstümde inanılmaz baskı var.

İşler çok karışık anlayacağınız. Bir kedinin ip yumağına saplandım. Bakalım iplerimi kim çözecek

erkekler kendilerini daha zor ifade ediyorlar. sizin de bu ruh haliniz, bu kapana kısılmışlık hissi biraz bu yüzden sanırım. zehrinizi akıtmıyorsunuz.
daha net ve daha kesin olmalısınız. eşinize açık açık sizi üzdüğünü, tepkilerinden rahatsız olduğunuzu söyleyin. kendisini düzeltmesi gerekiyor. sizi kaybetme riski olduğunu hissettirin. tek taraflı dinledik ama anlattığınız kadarıyla eşiniz evliliğin birinci kuralını ihlal ediyor, yani düzgün iletişim kurmuyor. kırıp döküp özür dilemekle evlilik yürümez.
kendinizi çözümsüzlüğe mahkum etmeyin. eğer bütün hikaye buysa sorun sizde değil. eşinizle konuşun, ültimatomu verin ve artık bundan sonra o endişe etsin, çözüm arasın. tek başınıza yaşamıyorsunuz bu evliliği, karşı taraftan kaynaklı sıkıntıları çözmeniz de zaten imkansız.
eşiniz durumun vahametinin farkında olmayabilir, kendisini ciddiyetle uyarın ve sözünüzün ardında durun. sizi tekrar kırarsa sert şekilde duvarı çekin. kendine gelmesi gerekiyor. bu süreçte de kendinizi asla üzmeyin ve yıpratmayın. evliliği ayakta tutan tek başına sevgi değildir, eş dost aile hiç değildir. evlilik sevgi, saygı, güven, sosyal çevre ve statü, maddi ve manevi her şey ile bir bütündür. olmuyorsa da olmuyor demektir, ucunda ölüm yok.
kolay gelsin.

veterinere götürüldü mü? ishal ve kusma ic parazit olabilir? bir bilen yorum yazsin, uzman degilim. ama götürmekten zarar gelmez diye düsünüyorum.

zayıf, ishal ve kusuyor. kedide her türlü hastalık olabilir. mutlaka veteriner görmeli. bait bir iç parazit de olabilir ölümcül bir hastalık da. iç parazit hapı verilmedi sanırıam. kedi iç parazitler nedeniyle bu halde olabilir. (yüksek ihtimal) bol su verin, sıcak tutun. kediyi mutlaka veterinere götürün. sakın bırakmayın o halde kalırsa ölür. basit bir hapla geçen iç parazit bu halde sıvı ve besin kaybıyla ölüme sebep verebilir.

Çok emin olmamakla birlikte gençlik hastalığı olabilir. En basit belirtileri ishal ve kusma ama tabii ki insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da birçok şeyin belirtisi olabilir. Çok basit bir şey çıkacak olsa bile veterinere götürmek lazım. En azından gençlik hastalığıysa önceden teşhis edilip ilerlemesi önlenebilir.

Edit: kedim iç parazit yüzünden bu belirtileri göstermişti geç kalsaydık, serum bağlanması gecikseydi ölebilirdi. Köpeğim de gençlik hastalığından bu belirtileri göstermişti. Sokakta bulduğumda uyuzdu o yüzden aşıları yapılamadı ve geç kaldık kaybettik.

Bir edit daha: İstanbul'daysanız Kadıköy'de hayvan hastanesi var. Orada iyi bakılır.

lütfen hemen bir veterinere götürün. belediye veterinerleri bildiğim kadarıyla parasız bakıyorlar.

giderken lastik eldiven, bandaj, vs bir tanesini götürürseniz çok memnun olurlar.

diş döktü şimdi de. internette araştırınca diş dökerken iştahsızlık yaşadığı yazıyor. ishal ve kusma olayını anlamadık. sadece kombiyi fulleyip şırıngayla bol bol su verdik.
çarşamba günü götüreceğiz veterinere.

çok yediği için olabilir.

kombiyi yüksek yakmanıza gerek yok. yanına sıcak havluya sarılmış su torbası, pet şişe vb. bir şey koysanız yeter. iştahsızlıktan daha önemlisi kusma ve ishal. çarşambaya kadar en azından ad mama alın ya da haşlanmış pirinç içine minik parçacıklı haşlanmış tavuk göğsü ekleyerek verin. ishalini bira geçirebilir.

pirinç lapasını ev arkadaşımın teyzesi de söylemiş :) kekik suyu da iyi gelir demiş hatta da güvenememiştim.

bitkiler, baharatlar çok tehlikeli olabilir. belki insanda işe yarıyordur kekik suyu ama kediler başka. siz lapa verin, yemek istemezse az tavuk suyu ve tavuk eti ile lapayı püre haline getirip eczaneden 1 tl'ye alacağınız mama şırıngasına doldurup ağızdan yavaş yavaş besleyin. bol bol su verin. çiş yapıyor mu? ishal karın ağrısı da yapar. hafifçe karın masajı yapabilirsiniz.

ya küçücük yavru bu kadar zaman dayanabilir mi o kadar kusmaya yemek yememeye :(

keşke en azından bir veterinere telefon edip bilgi alsaydınız... bazı petshop'larda da bilenler oluyor, oralardan da bilgi alabilirsiniz.. (bizim oradaki -çeliktepe girişi-petshop sahibi çok bilgili mesela)

nasıl oldu son durumu? :(

ya linç edileceksin ya da görmezden gelineceksin, üzgünüm. çünkü gerek bu site üzerinde gerekse de internette bunlar çok yazılıp söylendi ama ben kabaca sorduğun sorulara cevap vereceğim..

kartallarla ilgili çok fazla teori var, kimse gerçek anlamıyla neden öyle olduğunu bilmiyor. Kartallar kendi iradeleri ve gururları olan varlıklar. Hani elflerin sırtına gelişigüzel niye binemiyorlarsa kartallara da binemiyorlar. Kabaca böyle tarif edebilirim.

Yine çok ayrıntıya girmeyeceğim ancak bir teoriye göre Gandalf kartalların kralıyla anlaşıyor ama yolunda gitmeyen şeyler ve Gandalf'ın zamansız ölümü nedeniyle kartal işi yatıyor. Sonra kardeşlik dağılıyor, herkes bir tarafa gidiyor zaten.

Bilbo zamanında güvenlerini kazanmıştı, bir hobbit yüzük taşıyıcılığı için ideal bir adaydı. Tabi Smeagol konusu var ama o ayrı. Neyse Frodo haricinde geriye kalan herkes yüzüğün etkisine kolay girebilecek kişilerdi.

gandalf güce karsi koyamayacagini düsünüyordu yanilmiyorsam. frodo gibi, saf biri ancak gücün cazibesine kapilmadan görevi tamamlayabilirdi. bunu masadaki konusmada ve gandalfin yüzüge uzanip aniden kendini durdurmasinda görebiliriz saniyorum.

yamuluyor da olabilirim.

@airin dedigi sey teorisi, gandalfin secret plani oldukca mantikli. ancak kitapta bir yerde sadece safligin ve iyiligin kartallarca tasindigina dair bir seyler hatirliyorum.

bu arada: www.reddit.com

aq tolkien bunu dusunememis, gerizekaliydi herhalde.

sen izlememişsin dostum. götünle izlemişsin. gandalf zaten bu yüzüğü biz taşıyamayız bizle çok güçlü hale gelebilir ve bizi kötü yola sevkedebilir diyordu. ayrıca sauronun gözüne yakalanma riski çok yüksek. onun üzerine kimin taşıması gerektiği konusu hasıl oldu. zaten gandalf en iyi adayın bir hobbit olabileceğini biliyordu ancak bu ağır görevi talep etmek istemedi.

Hobbitlerin diğer canlılara göre iradesi biraz daha yüksek ve yüzüğün cazibesine daha geç kapılıyorlar.
Kartallarla o kadar kolay gidemezlerdi hava gücü sauronda da var, Nazguller o kartalları yolda yakalarlardı.

yahu eğleniyoruz. yorumluyoruz sonra siliyoruz.

bu kadar takılmaya gerek var mı?

İnsan bazen görülmek ister ama bu onun özgüvensiz, karakteri sorunlu yahut kötü biri olduğu anlamına gelmez.
Burada kendi içinde eğlenen kapalı bir grubuz ve bazen birbirimizi görüp eğleniyoruz. Büyütülecek bir şey değil, herhangi bir çıkarım yapılacak bir şey de değil.

komik cikilan fotograf falan paylasilsa eglenilir gulunur. ama herkes en guzel ciktigi fotografi paylasmaya calisiyor.

gercekten, altta baska nedenler olmasin?

bence kimseye bir zararı yok.

Altta başka neden olsa nolur ki? Dünyanın en normal şeyi, interneti hayatın her saniyesinde kullanıyoruz, iş beğenmeye beğendirmeye gelince mi sıkıntı var?

Ben çok seviyorum ifşaları, hep olsun. İnsanların yüzlerini görmek mutlu ediyor beni.

@bohr takılmış gibi durmuyor pek @yatagants, gayet basit bir soru sormuş cevabını merak ettiği. ekmeğinin peşinde koşan da var, attention whore da var, eğlence / geyik için yapan da, yatagants'ın yaptığını söylediği gibi.

bohr'un kastettiğine katılıyorum bu arada, ki ayıp bir şey değil, özgüvensizlik vs. değil. bu kadar savunmaya geçmek gereksiz maksat eğlence ise.

hem zeki hem yakışıklı hem entelektüel hem atletik olunabileceğini göstermek için yapıyorum ben şahsen.

Bu ifşaların tek kötü yanı (bana göre) bazı kedini bilmezlerin ego tatmini yapması (hayır ifşa yapanları demiyorum) karşısındaki insanı bilip bilmeden yargılayıp, dalga geçenlerden bahediyorum.

Evet başıma geldi ondan yazıyorum saklayacak değilim :) Ha ifşalar güzeldir yine de karşında kim var görmüş oluyorsun,seviyorum ben de :) Ama bir daha yapmam ben bi kez gaza geldim yaptım kırıldı tüm özgüvenim. Neyse. İyidir iyi yani.. :)

Bilmiyorum ben hiç yapmadım.
@kargn entellektüel ve zeki olduğun fotoğraftan anlaşılabiliyor mu? İlgincmis :)

ego kasmak için

eşi dostu görüyoruz, ulan o da mi buradaymis diyoruz. ifşalarda kaç kişiyi "anam lan bu da tanidik" diye mimledigimizi duysan şaşarsın.

bir de tabii, akilli insan kendi yaptiklari ile, aptal insan başkalarının ne yaptiklari ile meşgul olur.

guzel bir sozmus. baskalarinin fotograflarina bakip "acaba bu tanidik mi, su da mi tanidik yoksa" diye tek tek bakmak baskalarinin yaptigiyla mesgul olmak mesela oyle degil mi?

ya da fotograf paylasip "acaba ne yorum gelecek :))" diye bir beklenti icine girmek.

ekşi duyuru forum değildir, eksi sözlük bilmem ne değildir, sonra instagram'a benze, foruma benze, bilmemneye benze. ekşi sözlük bunlar değildir, ne zaman değildir, seni eğlendirmiyorsa.

duyurunun amacı eğlence ise kuşlar niye uçuruluyor?

eğlence için yapıyorlar, ego tatmini için yapanı da vardır, özgüvensizlik yüzünden yapanı da vardır... ama bunun için öyle çok uygun ortam var ki. bir de buradaki kuralları güldürüye çeviriyor bu olay.

christmas gecesi imgur'da acayip ifsa döndü ki, ben de imgurian olarak passif bir katilim gerceklestirdim. sunu anladim ki, kizlar ilgiye ac. attention whore de, daddy issue de, parental approval de, freud ve purosu de, her ne dersen de.

ben acayip sorguluyorum mesela nasil eksigonewild olmaz.

tamamen disaridan ilgiye, onaya ihtiyac duyma meselesi. özetle bu. ama bunun nedenlerine inersek hepsini ayri ayri incelememiz gerekir.

öte yandan, nonsexual bir bicimde de eglendirici bence. roast tarzi yorumlarla beni benden aliyorsunuz. ha ama duyurunun da f.ckbuddy arama sitesi haline dönmesine yol acacaksa, yapmayin o zaman. degmez.

son olarak,
i.imgur.com

Yan cebe koydurmak için.

özgüven eksikliği.. (yabtı)

Sadece google earth ciktilariyla, yön oku, yollar vs olmadan, sadece orman ici patikalarin belirsiz görüntüsüyle, ölceksiz haritayla yaklasik kaybolmadan 8 saat yürüyüp karadeniz ormanlarinda yolumu bulmus biriyim. Sadece pusulam vardi. Patikalar genellikle anlasilmaz idi. Iyiyim diyebilirim bu konuda.

Ama simdi diyemiyorum ki haritaya bakip söyle yap böyle yap. Ama ben ne yapiyorum, anlatayim. Her daim yürüme hizimin yaklasik degerini biliyorum. Cosarsam 7-8, normal tempoyla 5-6 yürüyorum. Belli araliklarla haritada noktalar belirliyorum, bu noktalar arasindaki mesafeler ayni süreler icin yaklasik ayni mesafeler oluyor. Tepe cikiyorsam vs bilincindeyim, en son bulundugum noktadü üzerinden yaklasik hangi cap icinde yer aldigimi görebiliyorum. Haritaya saat basi degil, belirgin noktalarda bir bakiyorum, mesela kavsaklarda, ya da akarsu kenari gibi, degiskenlik gösteren yerlerde bakiyorum. Her daim, haritayi yolla ayni yönde tutmaya calisiyorum, sanki gosten bakiyormusum gibi. Böylece bulundugum noktaya adapte edip yer yön duygumu yitirmiyorum. Diger elemanlari dinlemiyorum, türk insani harita okuyamiyor. Yolda köylülere yol sorarsam mesela haritayi ters tutup yorum yapiyor. Haritayi benden baska kimsenin kontrol etmesine izin vermiyorum, yol sorduklarimin da yanilma payini unutmuyorum. Harita kodlarini, neyin ne demek oldugunu biliyorum. mevsimsel göletleri vs anlamayip sasirmiyorum.

Bütün bunlari yapamiyorsan, acik yolda kendini kaybediyorsan, gps cihazi almak ya da offline map kullanmak mantikli. Ancak arazide cekmemesi cok olasi. Gps dedigin bile uzun orman icinde cekmiyor. En kötüsü dümdüz ovalar, dümdüz yerler. Yer yön icin kistas alabilecegin yerlerin olmamasi. Sahilde yön bulmaktansa ormani yeglerim.

Survival skilldir, önemlidir bence. Gelistir. Ben mesela yer yön duygum olmayan, evin yolunu bulamayan adamdim, simdi google earth ciktisiyla dag dere asarim, kisa sürede gelisiyor duygun, icgudu en önemlisi ama. Kayboldum dediginde konum saptayabilmen en önemlisi aydica. Panik yaparsan bir yere varamazsin.

ben çoğu yere google maps sayesinde ulaşıyorum. google maps'te tarif edilen sokak isimleriyle, gerçekteki sokak isimlerini karşılaştıra karşılaştıra yürüyorum ve bir de bakıyorum ki aradığım yer tam karşımda.

bol pratik için geocaching tavsiye ederim :)

Yer yön duygum çok iyidir de Google Maps kullanmak için böyle yeteneklere gerek yok. Gitmek istediğin yeri girdikten sonra navigasyona bas, kulaklığını tak. Deneysel diyecek. Evet de. Sana sağa dön sola dön dediğinde dön. İstediğin yere götürür.

@aynadakiyabancı bırak dağı ovayı ormanı bugün gayrettepe de bile aradığım yeri bulamadım. tam tersi istikamete gidip iyice uzaklaştım aradığım yerden.

@mesglsn sanirm o şekilde de çok uzun sürüyor, birilerine sormaya başlıyorum

@koskoca hemen indiriyorum

@lim5 görseli anlayarak bulmak istedim ama başaramadım. zorda kalınca o şekilde deneyeceğim

Sana özgü bir şey. Ben bazen çıktı alıp öyle çıkıyordum yola. Öncelikle bulunduğun yeri iyi belirle, bildiğin yerleri referans al. Ayrıca bu biraz da beyinle ilgili bi mevzu, çok da zorlamamak lazım devreleri yakarsın, anasını arayan enik gibi kalırsın ortada.

- Öncelikle seyir halindeyken harita okumaya çalışmayın.
- Gideceğiniz yeri haritada belirleyin.
- En önemlisi kendi noktanızı iyi tespit edin.
- haritada gideceğiniz yönü belirleyin.
- Örneğin; deniz sağınızda ise, haritayı deniz sağa gelecek şekilde tutun. (kısaca harita yönü hep sabit kalsın siz harita etrafında dönün.
- kendinize checkpoint' ler belirleyin (ana kavşaklar, parklar, camiiler)
- Bol bol need for speed oynayın :)

Guldum, loginin önceki modeli ile su an xboxin sondan bir önceki (resimdeki) modeli var. Xbox ile daha rahat ediyorum tus diziliminden dolayi.

Xbox yada xbox one gamepad al

Bu alandaki en iyisi Philips Hue diye duymuştum. Kullananlar oldukça memnundu. Apple Store'da satılıyor: www.apple.com

İlk olarak tek ampül değil, Wi-Fi bağlantısını sağlayan köprüyü de alman gerekiyor.

Wifiye direkt baglamak istiyorsan aletini telefon vs kontrollü prizler var. Ha ama, illa isik rengiyle vs oynayacagim dersen, ucuz kumandali led stripelar var. Ama yok, illa telefon olacak vs diyorsan philips hueye geciceksin. Appledan almani önermem ek olarak. Daha ucuza gelir amazondan. Flux vs gibi cakmalarini da önermem, devre kontrolünü yapan pcb inanilmaz isiniyor diyorlardi. Bilemem. Alirsan da yanina yangin tüpü, yangin sensörü almayi unutma.

Öncelikle linkteki ürünü aga bağlayamazsın sadece bluetooth üzerinden çalışır + verimi azdır+sadece kendi uygulmasını destekler.

Smart light katagorinsinde 2 tane baba ürün vardır

Philps hue 200 usd 3 adet
Lifx 60usd 1 adet

eksisozluk.com

Hayir.

ne saçma düşünce. yat uyu.

Güzelsen iftiraya uğrama olasılığın yükselir. Çünkü elde etmek ister insanlar ve elde edemediklerinde bir kulp bulma eğilimindeler. Hemcinslerin de rahatsız olurlar çünkü sürünün alfasının ilgisinin sana kayacağını düşünürler ve bu da beraberinde kötücül olaylar gelişmesine neden olur. Ancak bu genelleme üretilemeyecek bir alan. Güzel çoğu insan hiçbir iftirayla yahut kötü duyguların ürettiği davranışla karşılaşmıyor.
Güzel kızlar ve erkekler çok fazla hem de şimdi gençliğini yaşayan nesil çok daha güzel. Seçkin birer genetik örnek gibiler. Nereye ve nasıl baktığınız önemli.

bence senin kendini ifşa zamanın gelmiş.
hem duyuruyu da gaza getirmiş olursun, bütün pazar eğlence çıkar.

nihayetinde ikisi de siliniyor artık?
nasılsa 1. sayfayı işgal ediyor kardeşimiz, en azından diğerleri de eğlenceye katılsın dedim:/

internet kuralı 32: bir kız güzelliğinden bahsediyorsa güzel değildir

git yat uyu.

Chat var asagida, connected to me linkleri veren gruplar var, eksi sözlük dertlesme hatti var, yabanci dil varsa sadece dertlesebilecegin binlerce site var, reddit var, duyuruda özel mesajdan dertlesen insanlar var.

Sorunlarin genellikle bencillik kokuyor, farkli bakis acilarindan uzak. Hediye almadi diye soru olmaz, ne yapabilirim düzeltmek icin diye olur. Ya da bunaltiyor muyum, rahatsiz ettiysem özür dilerim deme, dertlesmeye vakti olanlari chate cagir, ya da dertles, ama ayni konulari tekrar tekrar konusmak istemiyorlar genelde. Normal.

Bu saatte zaten yanit bekleme saat 3 olmus, saints row oynarken mola veriyorum araya. Krismis baska güzel. Kafa dagitmak istersen oyun öneririm.

bana ne senin derdinden? bunalmıyorum.
buram buram trol kokuyorsun.

ben iyi niyetli olduğunu düşünmek istiyorum hala. o yüzden tavsiyem flood yapmaman yönünde olacak. yenisin, içinde birikmiş birçok konu var ama burada anasayfayı işgal etmen pek hoş karşılanmaz. bugün yaptıklarını alışkanlık haline getiren biri vardı zamanında. bir yaptı, iki yaptı, sonunda uçuruldu.

edit: uçmasına da el birliğiyle neden olmuştuk. bununda altını çizeyim.

Boş yapma!

Tarihi eser olduğu için çivi bile çakamıyorsun. Restore etmen gerekiyor onda da bazı kriterler var. Apartman tipinde olmayanların da zemin alanı çok dar olduğundan her katta 1 oda varmış gibi. Bekara büyük gelir aile de tutmaz.Isınma sorunu da ayrı bir sorun tabi.

konumundan ötürü ahıra dönmüş evleri şekilci tayfa kiralayıp piyasayı canlı tutuyorlar. halbuki bu da bir hizmet, adam sana konaklama hizmeti sunuyor. ayıplı ürün neredeyse bazı evler. abi sen ne diyorsun bu banyonun mutfağın hali ne, ayıp burası müşteriye gösterilecek durumda diye sarsmak lazım ev sahiplerini. gerçi yaptırsalar kapıyı 3 binden açarlar.

Bir de söyle bir konu var, capa civarinda ufak ev tecrübelerine dayanarak da söylüyorum.

Evi yaksan, gelip oturani olur mantiginda olabiliyorlar genelde. O yüzden kimse dur surayi düzelteyim kafasinda degil.

Pek çoğu gasp malı olduğu için. önce varlık vergisi, sonra istanbul pogromuyla beyoğlunun gayrimüslim/gayritürk ahalisi ülkeden kaçırıldı. pek çoğu mallarını satamadan gittiği için sahipsiz kalan binalara kabadayı-mafya ya da gücü yeten, vakitlice kapan kim varsa o yerleşti.

valla dostoyevski'den basla bence. game of thrones falan bana biraz sey geliyor. sey.

Orhan Pamuk - Cevdet Bey ve Oğulları. Harikulade bir kitaptır.

harry potter serisi - ben yakin zamanda tekrar okumayi planliyorum mesela

otostopcunun galaksi rehberi - cok seviyorum ben bunu

murakami'nin kitaplari olabilir

neil gaiman kitaplari olabilir

Dune serisini oku.bu tavsiyeyi dinle. Yerlilerden de ihsan oktay anari dene. Puslu kıtalar atlasi ile başla. Seversen devam edersin.

aga alışmak istiyorsan ufak kitaplardan başla

örn: stefan zweig-satranç ya da palpalagi göğü delen adam. kısa sürükleyici kitaplar bunlar.

ardından trevnian şibumi. okudukça okursun.

azcık mısır'a ilgin varsa christian jacq ramses serisi...

polisiye hızlı ve akıcıdır genelde. Jean-Christophe Grangé'ın kitapları iyidir. olmadı (bkz: kelebek) var, akif pirinççiden felidae var.

var da var... biraz işin ucundan tutunca, azcık da zevk alınca merak etme gerisi koşarak geliyor..

ihsan oktay anar oku. sürükleyici doyurucu her şey var içinde

ben de aynı şeyden muzdaribim ya. kitap okuyamıyorum ancak bunun altında yatan sebep okumak istememem değil. anlatım dili çok etkiliyor beni. ben direkt anlatımları okuyabiliyorum. mesela dan brown bütün kitaplarını okudum ancak atlas shrugged'ın 200 sayfasınını bile bitiremedim. birşeyi tasvir ederken yarım sayfa boyunca "trenden inen kadın çeliğin ağır kokusunu genzinde hissederken tam arkasında kalan dağın getirdiği papatya kokusunu alabiliyordu" deyip ardından bi de bunun sadece tasvir olduğunu konuya hiçbir katkısı olmadığını öğrenince o kitabı yakasım geliyor. tamam tasvir güzel şey beyninde canlandırıyor ancak o anı ben kendi kafamda kurmak istiyorum sanırım. ama bu tür kitaplar bana bunu yapacak alan bırakmıyor.

pek kitap okumadığın göz önüne alınırsa bence seviye seviye ilerle, gidip de birden klasiklere girişirsen okumayı sittin sene sevemezsin; onun için gençlik, macera kitapları oku derim ben, ilk önce bir okuma alışkanlığı edinmeni sağlar; hem de okumaktan zevk alırısın; jules verne, muzaffer izgü, aziz nesin kitaplarını tavsiye edebilirim. Bu kitaplar hakikaten çok keyifli ve okumayı sevdirece kitaplardır. Daha sonra da harry potter ve açlık oyunları serileri ile devam edebilirsin, önümüzdeki 2 yıl bu kitaplarla haşır neşir olup yavaş yavaş klasiklere geçmen daha sağlam olur.

Ben kitap okuyamiyorken babam bana tommiks nevada rangeri er tommiks cildini almisti, dakikalar icinde silip süpürmüstüm. Cizgiromana sarmani öneririm, ordan romana kayiyorsun zaten. Tommiksin altili cildi efsanedir ayrica.

tek tek hepinize sarılasım geldi. çok teşekkürler!

ben de birkaç tavsiyede bulunayım. orhan pamuk'un yeni hayat'ı oldukça sürükleyici ve güzel.
bukowski'nin factotum'u da sürükleyebilir seni. hem de kadınlar vs ye dair tavsiyeleri iyidir.

yolda çok vakit geçiriyorsan otobüs metro falan, e-book denemeni öneririm.

outlaws olabilir mi ? star wars oyunu değil ama gene o bahsettiğiniz iki logo vardı en başlarda.

western oyun bu arada. gerçi konu bir yerde gene uzaya bağlanıyordu.

maalesef bu değil.

lanet olsun hepsini sildim onerilerimin.

www.google.com.tr

sunlardan biri iste.

star wars: dark forces?

jedi knight ya da jedi academy olabilir.

hatta mysteries of the sith olabilir.

%90 mysteries of the sith :D bu değilse bile buna çok benziyor. gameplay, arayüz filan aynı

edit: şüpheye düşüren şu oyunu içi videolar ama onları oynun esnasında atlamış olmamız olası.

Muhtemelen dogrudur, korsan oyunlarin bir kismi daha az yer kaplamasi veya düzgün cracklenip dizinlenmedigi icin sceneler olmadan, gecis videolari olmadan gelirdi. Orjinalini bilmiyorken de sorgulamazdik sanirim. Ara sahnesi olmaksizin hitman bitirip ben hikayeyi anlamadim demisligim var. Meger neler donuyormus neler. Bense ortalikta kosturup duruyordum.

Konfeti?

streamer diye geciyor. Daha ucuz ve bulmasi kolay alternatifi silly string.

Streamer popper diye arat.

clapper, klaket ya da cekim tahtasi. ses ve goruntu senkronizasyonu icin ve montaj esnasinda ustundeki numaralardan dolayi kolaylik sagladigi icin kullaniliyor.

Clapper. Tak diye vuruyorsun baslangicta. Sesi kaydettikten sonra editörde aciyorsun, videoda claper hangi anda vurulduysa sesi oraya kaydiriyorsun. Bu noktadan sonra agiz, senkron kaybi yasamiyorsun. Özellikle birden cok kamera aktifse ya da profesyonel kayit aliniyorsa ses daima ayri bir cihazla alinir. Hele fps vs degisiyor ise cekimlerde sesi düzenleyip bir videonun sesini alip diger videoya gecirmek eziyete döner. Bu yüzden bu aleti, ses/görüntü icin bookmark gibi düsün. Üst üste bindirdiginde bu tek sesi, kalani düsünmek zorunda degilsin gibi.

@hopelessin dedikleri dogru, kisaca senkron kullanimini söyleyeyim dedim.

Pipi.

Bazen mantık bazen yürek. Yerine, zamanına, kisisine, durumuna göre değişir her şey.

Yürek baskın çıkıyor hep, keşke mantık olsa.

yerine, kişisine göre +1.

yüreğin götürdüğü yer mantıkla çakışma yaşarsa, mantığımı dinlerim.

mantik. yürek yolu gösterir, mantik karari verir. mantiginla yol alirsan mutlu, yüreginle karar verirsen huzurlu olmazsin.

Karşımdaki kim? Kimine gönlüm, kimine mantığım.

karşındaki kişi mantıklı hareket ediyorsa yürek. karşındakinin yüreğini hak ettiğine emin olucaksın ondan sonra yürek.

Mantık.

Çünkü mantığın acısı daha çabuk geçer.

her zaman birlikte çalışmalı bence bu.. içimin rahat edemeyeceği mantığı ne yapayım.. duruma göre yoğunlukları değişebilir ama birini dinlerken diğerini susturmamalı, diğerinin de fikri alınmalı.. :)

mantikli seyler genelde tatsiz olur. yemeklerden, kariyerden bir cok seyden pay bic. o yuzden cevabim kesinlikle yurek. ama soyle de sacma bir handikap var bazen yureke ragmen ayrilmak mantiklidir. ve bu ayrilik cooooook tatsizdir. gece gece eyyorladim resmen.

yürek dersen çok güzel anılarının yanında çok kötü pişmanlıkların da olabilir.
ama mantık dersen neyi kaybettiğini bilmediğin için ukdelerin olur.

bi açıdan ikisi de olmazsa olmaz gibi, yürek bahçeyse mantık duvar gibi.. başka bi açıdan ise aralarında bi orta yol mümkün değil aslında, illa birisi baskın çıkıyor sonunda. yürekte yaşarken mantıkta ölüyoruz sanki. ah benim de aklıma şu geldi:

"Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!"

onun için de delirmek lazım işte, o da göt ister. belki de doğru cevap göt.

Yürek.net
Az önce eski sevgilimle konuştum ve birdaha konuşmayacağız. Çok dostane oldu ama konuşmak doğru değil dedim ve muhtemelen son konuşma oldu. Zamanında mantığımı dinleyip ayrılmışım. Aklımı sikeyim yıllar sonra ağladım lan demin. Mutsuz olduktan sonra rahat olmuşsun ne yazar. Gönlünü dinle. Kim ne demiş o neymiş aaa bu etik değil vs tüküreyim öyle işe. Az önce eski sevgilimle konuşmam etik değildi ama konuşum. Biraz olsun rahatladım iyi ki konuşmuşum. Şimdi doğru olsun diye daha konuşmayalım dedim. Belki bu da yanlıştır ama yapıyoz işte aklı seçmişiz bi kere yüreğin arada bi sesi soluğu çıkıyor o yani

her zaman mantık. o sebeple hiç uzun süreli ilişkim olmadı. ilişki sürelerim kısalsa da kafam rahat oluyor.

@cahs
:/

evet öyle zaten. çok filmde var o abd hükümeti teröristlerle asla pazarlık yapmaz diye.

24 dizisinde de bolca bulunuyor bu olaylardan:)

iyi hos da, söyle düsün. bu parayi verdiler, serbest biraktilar, adamlar kacti, rehineler hayatta.

bunun üzerinden bir ay gecmeden okula silahli saldiri oldu, para istediler, catiya helikopter falan, ee, onu da verdiler.

bu andan sonra herkese verelim parayi rehineleri kurtaralim da, biz her para verdigimizde daha cok rehine durumu yasanmayacak mi bir önceki saldirganlarin basarisiyla gaza gelip hostage durumu yaratanlarca?

mantik bu, o yüzden filmlarde hükümet pazarlik yapmaz. ölen ölür, greater good.

çok iyi düşünülmüş bir propaganda sistemi. Sinema ile dünyayı etkileme sanatı. Rusları kötü insanlarlar olarak gösteriyorlardı, tamam propaganda ama S.S.C.B bakınca ne kadar çirkef olduklarını şu anda bile görebiliyor insan. Rusların karakteristiğinde (sibirya sürgünleri ve sayısız katliam ki halen günümüzde suriyede bile sürüyor) inatçılık, hoyratlık var. Amerikada ise tam aksine belli bir dereceye kadar şeffaflık, insanların haber alma özgürlüğünü engellememe (first amendment) ve soft power kullanma strtejisi var.

Geçmişe bakınca ne kadar akıllı davrandıklarını ve günümüze etkisini anlayabiliyorsun.


Bir de rusya'ya bak (Soviyet). Kendi halkını uluslararası iletişimden soyutlayarak yalanlar, çamur atmalar üzerine kurulu bir sistem. Herşey devlet eliyle sınırlandırılmış. Bir özgürlük söz konusu değil.


Şimdi geçmişe bakınca amerikalıların rus karşıtlarına göre çok daha büyük davrandıklarını görebilirsin.

edit: başka konuya kafam gitti amk. ruslarla kafayı bozdum da bugün.

bu arada 'gözdağı' değil 'taviz'.

sevdiğini bildiği halde almıyorsa sebebi para değildir emin ol.
iyi kötü ufak tefek mutlu edecek bir şey alınır mutlaka.
ama sebebi nedir bilmem tanıyan sensin.

hediyelerini reddettin mi hic? kirilmis ya da secimlerini begenmemissin, ya da cok yargiliyorsun, alacagi her seyin futursuzca yorumlanacagini düsünüyor.

dogumgünü kutlamayan bir insan olsam da, karsi taraf icin önemli ve benim icin degerliyse, hediye almamak biraz öküzlük.

"insanların bana hediye aldıkları pek olmamıştır bir kaç sene çevremdeki tüm kişilere ufak ya da büyük hediyeler alarak dönüşlerini bekledim. Yok, yok yok yine de..."

senin amacın zaten hediye almak değil, onlar sana hediye alsınlar diye almışın o hediyeleri. belki de çok derinde samimiyetsizliğin hissedildi ya da zaten senle yakın olan insanlar değilmiş ki onlar, niye hediye alıyosun ki sana hiç hediye vermeyecek insanlara?

kişisel nedenimi söyleyeyim fazla hediyeleşmemekle ilgili, öncelikle doğum günü vb. şeyler nedeniyle de olsa hiç kimseden hediye almış birisi değilim, bu ilk neden olabilir. ikincisi birisine hediye alabilmem için, daha doğrusu hediye vermenin anlamlı olabilmesi için o kişiyle çok yakın olmam gerek. o yakınlık yoksa zaten içten olmaz hediye verme olayı, yapmacık olur. zaten o kişiyi yakından tanımadığım için gerçekten nasıl bir hediyeden hoşlanacağını da bilemeyebilirim ya da çok özel olmaz vereceğim hediye. ha zaten hayatımdaki yakın bi insansa eğer, hediyeleşme olayı da bu kadar kasıntı bi şekilde algılanmaz "yok sen bana niye hediye almadın da, doğum günümü unuttun vs." bu insanla aramızdaki şey zaten özel ve değerlidir, başlı başına bir hediyedir vs.

tamam, gerçekten yakın olduğun insanla da hediyeleşirsin ama ben bazı insanların bu hediye konusuna bu kadar takılmalarını çevrelerinde gerçekten sevilip saygı gördükleri hiç kimsenin olmamasına bağlıyorum. çünkü şundan da eminim ki hediye verdiğin o insanlardan geri hediye alsaydın bile, bu seni yine tatmin etmeyecekti.

Duyuruda çeşit çeşit insan var, internet burası trolleri fazla umursamamak gerekli. Onun dışında işleri dengede tutmakta yarar var. Ne kimseye yük olmalıyız ne de kimsenin bizim üstümüze yük olmasına izin vermeliyiz.

Kimileri dışarıda harcanan her parayı israf olarak görür. Onlarla dışarıda görüşme. 3 lira da olsa dışarıda çay içmeyi sevmeyeceklerdir, kazandıkları para müktarından bağımsız olarak.

Bir de kadınları fazla tanımıyorlar. Her kadın şöyledir böyledir genellemesi fazla yapıyorlar. Zamanla öğrenecekler ya da erkekler hakkında genellemeleri olan bir kadınla (erkek dediğin kıskanmalı, erken dediğin güçlü olmalı...) evlenip hastalıklı aileler zincirine bir halka olarak eklenecekler.

ben hesap kavgasını sevmiyorum. randevu olmasa da bir kadınla bir yere gittiysem de hesabı ben öderim genelde. düzenli görüştüğüm yakın arkadaşlarımla farklı oluyor o ayrı.
ama kadın erkek ilişkisinden bağımsız da hesap kavgasından hoşlanmıyorum. karşımdaki benden önce davranıp hesabı ödemeye yeltendiyse de engel olmam. ben yeltendiysem ve laf eden olursa bir dahaki sefere de sen öde der geçerim.

Etmem.

sevgilimle ilk disari cikip para harcadigimiz dönem, ki ögrenciyiz hala, sürekli ben ödüyordum, özellikle restoran vs ise, ancak icten ice biliyordum ki, o da bu durumdan hosnut degildi, parami kabul etmemeyi isteyecek, kendi ödemek isteyecek, kullaniyor gibi gözükmemek ya da benim ekonomimi sarsmamak isteyecek, hatta bu ugurda bir yerlere oturup yemek yemekten kacinmaya baslayacakti.

bu yüzden belli etmeden, ufak seyleri ödemesine hep izin verdim. restoranda ben ödüyorsam, yolda misir veya su alinca ben ödeyeyim bu sefer dediginde ses etmedim, böylece hem onun gönlü oluyordu, hem de bu gereksiz para mevzusunu kapatiyorduk.

simdilerde para mevzusu hic acilmiyor, bazen ben bazen o ödüyor ev alisverisinde, udfak tefek seyler gene onda, disari cikmalar ya da jestler hala bende. konusup maddelesmedik, anlasmadik, otomatikman cözüldü. iki taraf da mantikli ise yoluna konuyor zaten.

ama senin dedigine gelirsek, sevgiden ziyade "potansiyel" gözüyle bakiliyorsa, sonrasinda da red yeniyorsa, yapilan her harcamaya bana ödetti kevase seklinde bakabilirler. bu ama senin yanlis yapmandan degil, (gidip de havyar söylemiyorsun degil mi?), onlarin sigligindandir. ben sevdigimle, ya da arkadasimla oturup vakit gecirmekten egleniyorsam, bütcemin elverdigi seviyede bir "acik hesap" vardir. bu hesabi suistimal etmedigi sürece ufak tefek seylerin önemi olmaz. benim düsüncem bu, cogunlugun hemfikir olacagini sanmiyorum.

Ya kızın tavrından az çok anlıyorsun durumu. Bazısı var, sanki oraya seninle gelme lütfunda bulunduğu için, sırf kadın olduğu için ben o hesabı ödemek zorundaymışım gibi tavırları oluyor. Hesap gelince hiç oralı olmaz, bakmaz bile falan. Senin durumunda arkandan böyle dememişlerdir diye düşünüyorum. Mesele paranın miktarı da değil çünkü, mesele ordaki prenses tavırları. Teşekkür etmeyen bile gördüm çünkü.

Hesabı ödeyip sonra da hesabı ödediğinin hesabını yapanlar genelde amsalak tipler. Bunlar çıktıkları kadından bir beklenti içinde olup akıllarınca geleceğe(!) yatırım yapıyorlar. İstedikleri olmadığında da seni zarar hanesine yazıyorlar işte. Adam gibi insanlar böyle şeylerin peşine düşmez.

Oderim ikinci bulusma olur olmaz dusunmeden. Ama karsi taraf ben odemek istiyorum dediginde samimiyetine inanirsam izin veririm odemesine.

Ancak ikinci bulusma olursa ayni kisiyle ve teklif bile etmezse hesap odemeyi o zaman arkasindan konusmasam kotu dusunmesem bile kafamda bir takim soru isaretleri olusur biraz gozlemlemeye baslarim ciddi sekilde.

Ben ilk buluşmada ödemekten nefret ederim, karşı tarafı test ve kibarlık amaçlı teklif ederim ama kabul ederse rahatsız olurum. Tanımıyorum etmiyorum sonuçta, bir yakınlığım yok bişey yok, niye o değil de ben ödüyorum ki? Birkaç buluşma olsa, samimi olsam neyse. Kişisel olarak eskortla çıkmış gibi hissediyorum, para verdik konu mankeni gibi yanımda durdu gibi.

Ha o insanın durumu olmadığını biliyorsam o apayrı tabii, o zaman ona ödetmem. Kötü bir şey de düşünmem.

Tek bir buluşma sonrasında içilen kahvenin parasına laf edecek erkek yoktur sanırım hı illa ki bazı yobaz cimriler bu küçük hesabı düşünebilir onları saymıyorum.ortalama bir erkek laf etmez.

O başlık düzenli bir ilişkide hesabı sürekli erkegin ödemesi, karşı tarafın hiç yeltenmemesi üzerinden gidiyor.bu tip profilde olan kızlara laf ediyorlar.

ben hesap ödemeyi severim, yeter ki olay kullanılmaya gitmesin.

bir kız arkadaşım vardı, hesabı ben ödeyince cidden üzülürdü. sonra orta yolu bulmuştuk. bir tanesi de vardı, hiç eli cebine gitmez. ona da ben daha fazla dayanamamıştım.

ödemek dert değil, 20-30 tl'de değilim yani. karşı tarafın davranışları önemli bu konuda.

onun haricinde eğer ilk kez dışarı çıktıysam bir kadınla, hesabı öderim, bundan da gocunmam yani. laf etmem. laf edilecek şey değil. benim derdim "erkek, hesabı öder" kafasında olanlarla.

elyaf yastıktan başkası için pek işe yaramıyor. hayal kırıklığı

Bimilyoncu. Yok mu ucuzluk pazarı, temızlık malzemesı, leğen satan yerler?

Eger vakumlu posetleri bi bavula doldurmayacaksaniz bir ise yaramiyor maalesef

valize eşya sığdırmak için lazım sadece tek seferlik ya öyle çok büyük bi beklentim yok

Çok işlevsel olmuyor ancak bir defasında eşyalarımın valize sığmaması üzerine çöp torbasına koyup elektrikli süpürge ile vakumlamıştım. Ve iki valiz yerine tek valize sığdırmayı başarmıştım. Yazayım dedim :)

Sosyete pazarlarında olur

bence gayet ise yariyorlar, tisörtleri elbette bir yerden sonra sikistirmaz ama yorgandi yastikti, neler sikistirip tasidim ben haddi hesabi yok.

marka vs önemli bu arada. 5 liraliklarla digerinin farki ne bilmem ama ucuzladikca,
1-emilim zorlasiyor, süpürge agzina uyanlari ideal,
2-yavas yavas hava kaciriyor, cektin, koydun kenara, bir hafta sürmez eski haline dönüyor ucuzlar. pahali adam gibi olanlar ise tas gibi, cektigin günkü gibi kalabiliyor.

ama pahali demek illa kaliteli demek degil, ama en ucuzuna yöneliyorken sen, bir degineyim dedim. fark var aralarinda.

beyler kalın ve kaliteli çöp torbasına koyup sıkıca koli bandıyla izole ettim ama pek verimli olmadı ya.

deney yapalim mi? git, süpürgenin agzini islak bir bezle temizle, tozlu kalmasin, sonra az önceki poseti ac, agiz kismina sok süpürgeyi, cevresinden bantla sikica, süpürge ceksin bir, ara ara cik posetin üstüne otur, süpürgenin gücü yetmezse. sonra süpürgenin agzindan asagidan bir yerden poseti sikistir, süpürge calisiyorken ordan cok saglamca bagla. cok saglamce. süpürgeyi cikar, birkac defa da dügüm at poset agzina.

gene bir seyler sikismis olacaktir da tek gibi cebellesmek zor olabilir, iki kisi böyle birseyler paketledigimiz oldu, yari yariya verimli diyebilirim.

bahçeliden 7ye almıştım

burda dursun. ankara'da moda carsisi alt katinda tanesi 5.5 liradan buldum

Ben seviyorum seni üzülme

sen sevgi değil hediye istiyorsun gibi?

arkadaş bir örnek üzerinden durumunu anlatmak istemiş. yani demek istiyor ki 'ben insanları düşünüp onlar için bir şey yapmaya çalışıyorum ama insanlar beni önemsemiyor'

kötü niyetli misiniz yoksa düz mü bilmiyorum. böyle bir açıklama yaptım, çünkü biliyorum ki bu şekilde saldıracak çok kişi var bu duyuruda.

soruya gelecek olursam; öncelikle değer verdiğin insanları gözden geçir. neden değer verdiğini ve karşılık bekleyip beklemediğini düşün. örneğin birine bir 'güzelliği' onun varlığının seni mutlu ettiği için mi yapıyorsun, yoksa sadece iyi biri olduğun ve insanları düşünmenin doğru olduğunu düşündüğün için mi? ben bu konularda çıkarcı bir yaklaşım sergilerim ve eğer hareketimin temelini ikincisi oluşturuyorsa ve üstüne üstlük karşımda ki kişi de bu değeri karşılamayan biriyse ilişkimi minimum düzeye çekerim. kim olduğu önemli değil, bunu en yakınımda ki insana bile yaptım.
gerisi zamanla geliyor.

Gidin cemkirin yüzlerine.

@air lafın bana mı yahu ben ciddi cevap verdim halbuki :) bazen insanların tanımadığı insanlardan bile olsa gelecek bir sevgi sözcüğüne ihtiyacı olabilir. Olmayadabilir. neyse trt1'de transformers var kaçırdım bak :D

Üstün süpersonik sezinleme gücüm senin trollük yaptığını söylüyor.
Sevgiline her şeyi anlatmalısın.

flood mu yapiyorsun anlamadim @cookieki.

diger soruna yaptigim yorum buna da gecerli.

ben seviyorum

nerde taşıdığına göre değişir.

Türkiyede

kesin bilgim yok da mantigim söyle diyor.

eline bira alip gezebiliyorsan bunun hukuki olarak farkinin olmamasi gerek. cep matarasinda viski tasidigim kamplar oldu, kimsenin bir sey dedigi de yok. amaaaaa, ramazan döneminde üstüm kanli ve elimde hastane posetiyle hastaneden okula giderken sandvic yerken, azarlanip yolum kesilmisti. oysa kimsenin cani cekmesin diye sakliyor, hizli hizli yiyordum. en az 5 sene evvel yasandi.

böyle bir ortamda cepten matara cikarir kafaya dikersem, herhalde kan cikartir bu kafa. önermem public ortamlarda, ama harici olarak yasal olmali.

Hukuki olarak soruyorum. Polis el koyabilir ya da beni alıkoyabilir mi taşıyorum diye?

Otoparkı merak ettim telefon açıp tebrik edeceğim

motor ne merak ettim?

aşağıda kat varsa otoparka boşta yokuş aşağı salarak girme imkanın var mıdır acaba? Sadece çıkarken açarsın gazı mesela.

burda verilmis cevaplar isine yaramadi mi hic? eksiduyu.ru

Motorunuz o kadar ses yapıyorsa muhtemelen yasadışı bir modifikasyon yapmışsınız. Bu durumda da hangi yüzle neyin hakkını talep edeceksiniz bilmiyorum. Otoparkı yazarsanız bir tebrik de ben iletmek isterim.

Çözüme yönelik mesajlar atılacağına "otoparkı tebrik edeceğim" şeklinde cevaplar atmak çok yardımcı oluyor benim sorularıma evet.
Bende soruyu götünden anlayanları tebrik ediyorum.

ulan ne garip memleket arkadaş. adam altı üstü 200lük motor kullanıyor, soba borusu da taksa egsoz yerine ses çıkmayacak. hemen linçe toplanmışsınız.

beyaz masayı ara ama bence de fazla umutlanma.

Otopark özel işletmeyse boşuna yorulma. Belediyenin ise beyaz masaya sorabilirsin belki.

ben de duke kullanıcısıyım. egzoz olmadan neyini dert etmişler cok merak ettim. umarım sonuç alırsınız.

Sorunu götümle anlamadım seindfeld, nasıl bir gerekçeyle adamın tapulu malını şikayet edeceksin ?

Otoparkçı adamlarla böyle bir hukuki mücadeleye girmeli misin ?

Madem motorunun çok ses yapmadığını iddia ediyorsun otopark sahibiyle bir daha konuş çözüm arıyorsan, şikayet etsen bir şey çözülmez diye düşünüyorum

Başka bir firmadan deneseniz. Büyük firmalarda sıkıntı çıkacağını zannetmiyorum.

gutefragede sor, bulamadim, ehliyetin gecerliligi var, ama yamulmuyorsam resmi islem olmadigi sürece, saticinin hizmet verenin müsteriyi reddetme hakki da var. ordan pek bir sey cikmaz diye düsünüyorum. baska yer deneyin.

Fİrma Europcar, bildiğim kadarıyla büyük olanlardan. Ben gidince bakıcam farklı yerlere de, biraz da hani öğrenmek istedim bu işin aslı nedir diye. Kanunen aslında yasak da bazı firmalar müsamaha mı gösteriyorlar yoksa tamamen legal mi?

adacin sitesinden okuduguma göre, yasal olarak hakkin var. ama satici senin tecrübene güvenmemis türk müsterileriyle yasadigi sorunlardan otomatikman bir bahaneyle reddetmis olabilir. iste o noktada, reddetme hakki var diye biliyorum. ona istersen tercüme edilmis, noterli kagitla git, koy önüne hukuk kitabini, ac göster, bu sefer de ben hizmet vermemeyi seciyorum dediginde diyebilecegin bir sey kalmiyor.

bilgim bu yönde, dogrulugundan cok emin degilim, belki arastiririm ama su an yapamam.

Turgevden ehliyetini beynelminel hale getirebilirsin. Ama ortalama 450tl gibi bir maliyet yaratıyor. Tabi adam bunu kabul eder mi orası var.

o kanun kısmını bana gösterebilir misin. Dediğim gibi aslında kiralamaktan ziyade kanunen gerçeği öğrenmek istiyorum hatta gösterip de sen yasak demişin ama bak yasak değil öğren bunu diyip çıkmak da. başka kiralayacak yer mi yok.

eyalet neresi? bir de oturma izni var mi, ilk girisin üzerinden 6 ay gecti mi yoksa sadece turistik amacla mi? kurallar yönetmelikler acayip karisik okudukca beynim durdu. fahrerlaubnisbehörde ile iletisime gecilirse en dogru yaniti aliriz gibime geliyor. yetkili biri olsam, keske.

bu uygulamalar şirketine ve hatta şubesine göre değişebiliyor. bence de uluslararası ehliyetle uğraşana kadar başka yerlerden kiralamayı deneyin.

yok tabiki çıkarmayacağım uluslararası ehliyet. Turistik amaçlı bulunacağım, sadece 2 günlüğüne kiralayacağım.

tam emin degilim ama avis'te bana benzer bir zorluk cikartmisti. sonra sixt'ten turk ehliyeti ile kiralamistim. baska bir firma deneyin.

2 way bluetooth receiver/transmitter alip audio jack ile kendi mevcut/istedigin kulakligi kullanabiliyormussun. ürün linki yok ama diy proje olarak bolca gördüm.

Dedigin gibi zor. Kulakta durmaz, en buyuk problem orada.

Belki boyle bisey?

www.urbanears.com

primusun ürününü hediye almistim, 6 saat kaynar kaldi, icemedim cayimi diye sikayet aldim. ben de denedim, yalitimi güzel, tek fail kismi bence komplike kapagi, yikamak icin sökmek gerekiyor (kahve iciyorsan, cay vs icin gerek duymazdim ben cünkü)

www.hepsiburada.com

Bütçeyi sormak bence önemli :)
Sen ne kadar verebilirsin ?
Ben contigolardan almıştım, oldukça güzeller ve yalıtımları şahane.

Septik biriysen ol tabii, ben olsam olurdum.

Acil'i arayıp dr a da sorabilirsin. ben 5 yıl diye biliyorum.

yani asiyi bilmeden zor ama ben pazartesi oldugumda 10 yilin üzerinde korudugunu ancak 10 yilda bir tekrarlandigini söylediler. 4lü karma bir asi oldum icinde tetanoz da mevcuttu.

olmazsa site:www.eksiduyuru.com "argadini" diye google aramasiyla argadini kelimesini iceren tüm sayfalara ulasabilirsin. hani dedigin gibi bir site yoksa, primitiv cözüm olarak kenarda dursun.

harddiski parçala

3-5 dll dosyası sil. bilgisayar açılmayadabilir. neleri sildiğine bağlı olarak.

www.instructables.com

bilgisayarın açılmasını sağlayacak dll dosyalarını windows açıkken silemezsin zaten.

o yüzden ubuntu gibi flash diskten çalışan bir işletim sistemi bulup veya yine flash disk üzerinden ms-dos açacak bir yöntem bulup o şekilde bilgisayarı açacaksın, o dosyaları öyle sileceksin.

regedite gir random bisiler degistir, aglatirsin. dll dosyalarini windows acikken silebiliyorsun ayrica. bilmiyorum hangisi ama gayet mümkün. bir de dban yap en agirindan, aski harddisk ise cok temiz bozulur. overclocked yapip biostan sicaklik kontrolünü kapatip yanmasini da bekleyebilirsin.

çalıştır -> regedit -> rastgele birkaç şeyi sil. sildikten sonra iflah olmaz zaten.

Evet başkasının bilgisayarına zarar vericem, mahvedicem onu, o var ya o bitti.
Yardım ettiğiniz için siz de suçlusunuz.

:)

duyuru yüzde 90 ikili iliskileri adam toplayip dövmek önerisiyle cözüyorken, sorgulanmamasi normal.

Ama size kiyak yapayim, hepinizi kurtarayim, verilen cevaplarin hepsi endüstriyel amacla data removal/wiping sorusu sanilarak cevaplanmistir, dememiz yeterli.

ben teknik bir soruya teknik bir cevap verdim. gerisi beni bağlamaz.

@ebonni eth atc -> chp izmir kadın kolları üyesi

" Ama ağda sorun olmayacak şekilde"

bunu açıkla, yardımcı olalım

Haxball(ciddiyim)

reddit.

interpals.net

conversationexchange sırf bu iş için açılmış bir site.
www.conversationexchange.com

pinterest

eksisozluk.com

buzzfeed
9gag

isitfullmoon.com

ekşi sözlük. süper bi site.

youtubeu düzgün kullanirsan orada devasa bir bilgi, eglence arsivi var. kimi takip edecegine bagli olarak inanilmaz faydali bir olusum. 9gag ergen, buzzfeed listelist vs gibi siteler inanilmaz popüler kültür kokuyor, imgur daha farkli bir ortam, daha da spesifik girer subredditlere hükmederim dersen reddit bir tik üstü.

dedigim sitelerden hicbiri cok taninmamis degil, ancak düzgün verimli kullananini görmedim pek. bense hergün oralarda moduma göre seyler bulabiliyorum.

www.stumbleupon.com

eksisozluk.com

ki ayni entry zaten inciden calinmis:

www.incisozluk.com.tr

copy paste sonrasi daha yazayim mi demek de cok yigit durmus.

sozlock.com

debelere girmi yakin zaman icinde. 11.11.15

edit: rica ederim.

@aynadakiyabanci Teşekkürler.

@aynadakiyabanci

inci ekşiden çalmış yalnız arada ki farkı kaçırıyorsun.
İnci sayfasında bizzat ekşiden çaldım diye yazıyor.

@gözü acik sevisen yahudi

simdi, eksisozlukteki entrynin tarihi su, debe oldugu tarih de ayni döneme denk geliyor.

prntscr.com

ancak, eksiden caldigini belirtse bile, incideki entry cok daha evvel girilmis.

prntscr.com

bu da demek oluyor ki, biri eksiden caldi, inciye yazdi, o zaman ekside cok daha evvel bu entry girilmisti, her iki durumda da eksi olarak verdigim, debeye girmis link, bir yerlerden araklama/repost.

@cyberpunk2077 - soruyu hic ettik ama kusrumuza bakma.

50 MBit'ten yaklaşık olarak 5.5 Megabayt/saniye hız almanız lazım. Neden 20 olması gerektiğini anlayamadım?

Kullandığınız cihazların da Wi-Fi hızını kontrol etmeniz gerekir. Bu cihazlar atıyorum max. 20MBit'e kadar destek veriyorsa, isterseniz 1000 MBit bağlantınız olsun 20'nin üzerine çıkmaz.

modemin de bu hizlari birden cok cihaza verebilecek seviyede olmasi gerek. harici olarak ne sikayetin olursa olsun, altyapi vs diyip gecistireceklerdir.

edit:diyordum ki benzer bir cevabi zaten diger soruna da vermisim.

wifi'ın b-g-n-ac gibi çeşitleri var, modemin ve bağlandığın cihazın destekleyip desteklememesine göre değişiyor o.

hatırladığım kadarıyla elimizdeki standart(eskice) cihazlar maksimum 20mbps hız alabiliyor. Wifi ac destekleyenler çok daha hızlı transfer edebiliyor.

ama daha iyi bilen biri yazsa iyi olur.

Ben de 50mbit fiber kullanıyorum wifi ile. Ortalama 5-6 mb/s arasında hızım. Herhangi bir yavaşlama, kesilme yaşamadım şimdiye kadar.


Makinemde 802.11ac kart var.

wireless da bende de aynı şey oluyor. bilgisayarda ki wireless programını güncelle demişlerdi bu sorunu yaşayınca da uğraşamadım. bir dene istersen.

rodriguez2 +1 aynı sorunu yaşadım, modem 20 mbps destekliyormuş ve bunu söylememişler, baya şikayetler sonucu en son yetkili birisi eee sizin modeminiz 50 mbps desteklemiyor ki dedi. buna bir bak.

kabloyu bağla öyle test yap. laptop ya da telefonundaki wi-fi bağdaştırıcının en azından 300mbit destekli 802.11n olması gerekiyor 50 mbiti tam olarak alabilmesi için. tabii modemin de aynı şekilde. modemle aradaki mesafede ciddi etken.

Süperinize modemi degıstirmem lazım onu anladım. WiFi hızı maalesef kötü

myaccount.google.com

prntscr.com

ek olarak youtubeda sacma sapan videolarin altina yorum yapacaksan ayri hesap acmak mantikli hareket. yoksa account.google.com üzerinden search history vs gibi fonksiyonlari kapatirsan, senin yaptigin yapacagin seyler bildirim gitmedigi sürece görünmez. muhtemelen su an biri kanalina tiklayinca ne seyretmissin, ne begenmissin görebiliyordur. ya da biraz isi bilen biri birkac yillik google search historyne ulasilabilecegini bilir.

müşteri hizmetlerini ara, modemin wifi hızından memnun değilim de yeni modem göndersinler. aynı durum bende de vardı yeni modem ile sorun çözüldü.

ama diğer makinalarda bişey yokki telefondan 20 mps cekiyor.

WLAN (802.11a/b/g/n/ac), Zwei-Kanal (2,4 GHz und 5 GHz), HT80 mit MIMO

imis ipadinin özellikleri. ag ayarlarina gir, wlan kismina bak, 802.11 modu diye bir bölüm var, ne yaziyor orda oku bir bakalim. degistirip tekrar denemekte de yarar var.

802.11 b/g karışık diyor. ŞimdiMüşteri hizmetlerini aradım kanal ayarlarını değiştirmiş 9 yapmış. Şimdilik 17mps yi buldum. Modemin hızından memnun değilim dedim. Bayide hangi modem varsa onu getirirler dedi. Bu nasıl bi r cevap anlamadım.

Sizce 50 mps lik bir hızda wifi hızı kaç olmalı ? adam bana en az 20 diyor ozaman benimki kötü?

diğer duyuruyu da gördüm. 802.11b maks 54 mbit destekler. o da işte senin aldığın gibi pratikte en fazla 17mbit olur.

sayilar degisiyorsa videoya cekmek disinda bir alternatif goremedim.

tam anlamadım muhtemelen ama, okuma işlemi anlık olur. sayılar çok basamaklı değil de 1-3 basamaklıysa dönüyor olması çok da sorun olmaz gibi geldi

ekranla birlikte sizi de döndürecek bir düzenek hazırlayın.

ekrani acip, baglanti noktalarina arduino baglayip, es zamanli olarak hangi anda ekranda ne gösteriliyor, ne aktif diye bakmak gecmisti aklimdan ama eski hesap makinelerindeki gibi araya plastik, esnek bir iletken yerlestirip bastirarak baglantiyi kurmuslar, araya kablo vs lehimleyemem, muhtemelen bu ugurda bozarim da.

daha acik olmak adina, videodakine cok benzer bir durumda oldugumu farz edelim.

www.youtube.com

slow motion video kaydedip sonradan okumak, veya dediğiniz gibi sabit kamera yerleştirip okumak. başka bir şey gelmedi aklıma.

dönen ekrandan veri okumaya çalışmak yerine, o veriyi okuyan cihazı değiştirmek ve veriyi stabil bir noktaya aktarmak daha mantıklı. mekanik düzenek ile geçici çözüm aramak hem gereksiz pahalı hem de güvenilir değil.

www.xeroxscanners.com

tarzi ürünlere bakman gerek eger ciltleri kesmek olasiliklar icindeyse.

nope

jailbreakle benzer bisi görmüstüm bayagi zaman evvel.

yoktur, apple izin vermiyor boyle bir ozellige, o yuzden store dan cikmaz.