her şeyi geçtim, " Yaşamsal organların içine saplanan kılıcın onu kesinlikle öldürmesi beklenirken" bu nedir yahu? adam resmen deney faresi, ölse doktorlar hea ölebiliyomuş amk mi diyecek?

şu dünya üzerinde gördüğüm en hasta şeylerden biri oldu bu.

adamın kanı normalden çok daha hızlı pıhtılaşıyor gibi. soktukları şeyleri de organ boşluklarına denk getiriyorlardır.

bir sürü anomali var. kafasinin yarisini kaybedip yasamini sürdürmüs adam var. elbet vardir mantikli aciklamasi.

muhtemelen, dokularindaki bir sorundur. kesilmelerde degil ama saplamalarda vs dokular parcalanmak yerine, esneyip aralanarak aciklik olusuyor ve sonrasinda kapanarak hayatta kalmasini sagliyor olabilir. öyle aniden iyilesmesine vs pek imkan vermiyorum ben.

uzman falan degilim, tamamen sallamasyon.

victorinox.

Gerber'in sitesinde bu tarz şeyler var, hatta aliexpress gibi bi sitede daha çok gerber ürünü var, bi bakın isterseniz,yardımcı olacağını düşünüyorum.

5000 dolara da var. bir aralik belirtmemissin.

genellikle kisa cakilar komple kücülür. mesela opineli ele alalim. no 7 ile ufak anahralik versiyonu arasinda oran farki yoktur, direkt zoom out yapmissin gibi yapilir. ancak bu da dayanikliligini degistirir. günlük isler icin ideal olsa da ne bileyim, sopanin ucuna takip mizrak yapamazsin, bir yere atsan kirilir, darbe emmez. bu yüzden et kalinligi fazla, ufak bicaklar vardir, knuckle grip icerirler, genelde saplari paracordla sarilir, ufak bicaklardir.

bunlara bakabilirsin.

fiyat araligi vermediginden ben sana anahtar kelime veriyorum. EDC knives, everyday carry, her gün tasiyabilecegin kadar ufak cakilar / bicaklardir. redditte bunun üzerine sub bile var yanilmiyorsam, ordan bütcene göre iyi seyler bulabilirsin ama genellikle bunlari satin alman zor olur. harici olarak outdoor ve avcilik ürünleri satan yerlerde nispeten kaliteli ürünleri kolayca bulabilirsin.


edit:

•www.reddit.com
•www.reddit.com

baslamak icin güzel basliklar.

edit 2: öyle bir yazim hatasi yapmisim ki ingilizce bilip bilmedigimi sorguladim. düzelttim.

emin olmamakla birlikte, ihtimal dahilinde diyebilirim. eski telefonumda saate bakmak için menüyü açsam son görülme saatim güncelleniyordu. yeni telefonda denemedim.

eski telefonumda bildirim geldiginde, ekranda belirdiginde, telefon uyanmis sayildigindan eger manuel olarak kapamadiysam, whatsppte son görülmem güncelleniyordu. marshmallowdan evvelki official android idi samsungun yayinladigi.

simdiki telefonumda öyle bir sorun yok, bu seger oxygenos mi ne kullaniyorum.

ama, her durumda, genellikle karsi tarafin mesajini görüyor ama amaaan sonra yanit yazarim diyorum. simdi yazarsam hemen cevap gelir, konusma baslar diye kaciyorum. her defasinda da telefonumu kullanmayi beceremiyorum, güncelleme gelmis, mesaj gelince uyandi sanip okundu diyor ama aslinda ben görmemis oluyorum, bildirim göstermedi bana vs diyorum.

hatta bir defasinda utanmadan bozuk telefonumu cikartip bozuk demistim, oysa ki yeni telefona geceli birkac hafta oluyor, sadece görmezden geliyordum.

insanlarin suratlarina mesgulum diyince, sanki onlarla konusmuyormusum, onlari önemsemiyorum ifadesi olusuyor. geyik yapamayacagim abi simdi diyince, arkadasliktan red yiyorum resmen. ben de böyle bir sürü sey sikiyorum, o da olabilir durum.

hic sorgulamadim kim ne zaman okudu yanit yazdi diye. acilse ararim, degilse zaten hemen yanit yazmamasi dokunmaz.

sorudan saptim da bir baska ihtimale parmak basmak istedim, belki durum bu olmasa bile.

Whatsappla ilgili bir şey yapıyorsa olabilir. Yapmıyorsa, ekran sürekli açık kalsın sçeneğini işaretlemiştir ve ekran açıkken de whatsappı açık bırakmıştır. BAşka türlü olacağına ihtimal veremiyorum. Ben de facebooku açık bırakıyoırdum çünkü habire şarj alıyor, şarj azalsın diye.

sidesync programı ile telefonu bilgsayara baglarsanız , whatsup programınız da 7/24 online kalabilirsiniz.

•ikimizden biri digerinin haksiz oldugunu düsünüyorsa cekinmeden söyler. ancak kirici degil, yapici bir sekilde. eger haksizken dahi tartismaya devam ediyorsa genellikle cani baska bir seye sikkindir ve sinirini alakasiz bir seyden cikariyordur. konusmakta yarar var.

•eger tanidigim ya da asiri samimi olmadigim biriyle tartisiyorsa, haksiz olsa dahi (duruma bagli tabi ama genellersek), olabildigine demagoji yapar, tuhaf baglantilar cikartir, ya da karsi tarafi manipüle ederek savunurdum. en kötü durumda da ortamdan kacmanin yolunu bulurdum. tartisiyorsa bir sebebi vardir elbet. orda taraf olup daha da ezmenin ne geregi var? ama sonrasinda haksizsa yüzüne de vururdum. vururum da.

psikologlar bunu daha iyi yorumlar ama mesela ben buyurken annem boyleydi, her tartismada beni elestirirdi. hakli oldugim durumlarda bile haksizsin demese bile neden tepki gosteriyosun/neden fevrisin derdi. sonra anladim ki aslinda annem kendine oldukca guvensiz bi insan,aile icinde hic desteklenmemis hep geri planda kalmis. bilincaltinda disariya tepki koymayarak kabul gorme gudusu var. yani sevgilinizin size ozel garezi yoksa kendine guveninde bi problem olabilir.

ama haksizken de destek bekliyor olabilirsiniz, bu ihtimali gozardi etmemek lazim

Benimki yapardi bunu. Kendisine kirildigimi soyledim birdaha yapmadi. Bence konusun.

Sayısı önemli degıl yani sırtında bir sırt cantası olsa elinde laptop diger elinde valiz. Yalnız valiz 8 kiloyu geçmesin tartabiliyor bazıları, bazıları umursamıyor.

onu anlayan yok zaten.

ben bagaj kosullarina uyan tek cantamla sirada bekliyorum, kontrol etme geregi duyuyorlar. bir baska kiz, tika basa dolu (ölcüleri asiyordu muhtemelen), bir adet gene dolu plaj cantasi ve (abartmiyorum) 5 yasinda bir cocuk boyunda oyuncak ayiyla sorunsuz gecebiliyor. (kiz cocuk degil, 20-25 arasi bir sey)

en güvenli cözüm yol üstündeyse sormak, degilse arayip sormak. mesela cizim cantasi ve tripod cantalari ölcüleri tutmasa da alinabiliyormus kabine, bunu arayip sormadan ögrenmenin yolu yoktu.

genellikle kanera cantalari, laptop cantalari, askidaki takimlar, (lanet etsem de) kadinlarin ikinci cantalari (bavul haricinde, omza astiklari cantalar) sorunsuz gecer, sorgulanmaz.

Ben her seferinde el/sirt cantasi + laptop cantasi (icini valiz gibi dolduruyorum hatta kiyafetle) aliyorum yanima, 5 yildir bi sorun yasamadim.

15 kg kabin bagajı
8 kg el bagajı + laptop ya da sırt çantası vs..

bu şekilde hiçbir sorun çıkmıyor

koparmak? ben de oynamayi seviyorum cekistiriyorum da koparmak cok zor, hadi yapsan da acitir, niye yapasin?

mesela tirnak yiyenler icin özel ojeler var, aci bir tada sahipmis, böyle böyle engelliyor, farkindalik yaratiyorlarmis. sende de ayni durum, cekerek yarattigin aci aslinda, ama buna ragmen devam ediyorsan ilginc.

cözmenin ilk adimi farkindalik yaratman. kolayca farkeder hale gelip kendini durdurman gerek.

Geçmiş olsun
www.e-psikiyatri.com

(bkz: hill climb racing)
eylencelik araba yarışımsı

Yeni sardım Boom dots, hareket eden cismi vurma oyunu.

•tabletop racing
•revolt

subway surfers gibi oyunlar da refleksle bile oynanabiliyor, pek düşündürtmüyor. bi bak derim

(git: cebeindir.net)

ben garam oynuyorum. çok basit dört işlem (hatta sadece toplama ve çarpma) oyunu. 1-2 oynadıktan sonra otomatiğe bağlamış hale geliyorsun zaten.

Piano tiles. Çok uzun süre oynama.

Aynen! Yeme öyle şeyleri. Ben en sonunda vegan oldum. Daha da iğrenç şeyler söyleyeyim. Artık insanlar ölünce hemen çürümüyorlar! Koruyucu katkı maddeleri artık vücüdumuzda da var. Toprakta uzun süre geçirdikten sonra ölüler çürüyormuş!

bende yok. sosisi kokusu yüzünden pek sevmem, ona rağmen bi tavaya atıp kızarmaya başladığı andan itibaren canımın içi olur. bebeyim. salam saçmasapan bi ürün bence, o yüzden tercih etmiyorum. tadını sevsem onu da yerim. sucuk bahsini ise hiç açmayalım. peptik ülserim var, üst üste iki gün baharat yesem midemin kanadığını hissediyorum ama beni sucuktan ve turşudan vazgeçirebilen olmadı. olmayacak da. SUCUK FTW. "oğlum saçmalama, seni sevenleri düşün" demeyin. sucuk > herkes

var tabiki. salam sucuk sosis yemeyeli yıllar oldu. taze sıkılmış olsa bile meyve suyu içmem. şekeri çikolatayı çok azalttım. yumurtayı sadece free range alıyorum. sütü sadece günlük süt. yoğurdumu kendim yapıyorum. sadece zeytinyağı ve tereyağ kullanıyorum. tereyağını da kayınvalidem yapıyor o da doğal yani.

bu mantikla hicbir sey yememek gerekiyor.

organik tarimla ugrasan tanidiklarim oldu, bahceden koparilan bir sey ile markette buldugum bir sey arasindaki farklari farketmek zor degil. her türlü tonlarca katki maddesi tüketiyor, dogal bir sey neredeyse tüketmiyoruz.

sekerli herhangi bir seyde seker kalmadi zaten artik, iceceklerin cogunda ne oldugu mechul. islenmis yag ve islenmis et, zaten apayri bir konu.

savasmiyorum ben artik. makul ve iyi olduguna inandiklarimi yiyorum, ama eger dogalina inersem acliktan ölürüm.

kesinlikle hak veriyorum, fakat fabrikasyon olmayan ürünlere yanaşmadan ne kadar uzun yaşayabiliriz ki.?

Ben zeytinyağı ve tereyağı konusunda takintiliyim. Eve kesinlikle margarin sokmuyorum. Salam sosis zaten et yemediğim için yemem. Fast foodlarda kırk yılda bir balık burger yerdim, ondan da midem bulandı. Yıllardır o zincirlerden patates kızartması bile yemem.

Süt ve yoğurt konusuna çözüm bulamadım bir tek.

geçen ay cafede yediğim ayvalık tostunda zehirlendim artık yemiyorum daha önce de zehirlenmiştim sosisten. bana ders oldu.

Ya benimkinkn saglikla ilgisi yok. Bilmeyenler vardir belki, doktorum. Yani oncesinde de biliyodum ne saglikli ne degil. Niye bilmem ama tiksindim bi anda. Takinti gibi

Dun mesela pizza soyledik salamli olandan 1 dilim yedim onu da cikarmamak icin zor tuttum kendimi :/

Gecen ay ispanya'daydik. Chorizo falan yerdim onceden simdi ne chorizo ne jamon, yiyemedim. Gebeyken bile jamon yemis kadinim ben :p

Sucuklu yumurtayi sevmeyi ozledim!

kola da içiyorum
salam sucuk sosis de yiyorum oldukça sık.

bilmiyorum yani her besine böyle bakarsanız evde üretip yetiştirmedikçe bence hiçbir şey yiyemezsiniz. bana fazla geliyor bunlar. bahsedilmeyen kim bilir nelerin içinde ne vardır ne şekilde yapılıyordur? sosisi salamı kesince halloluyor mu acaba?

yok. çöp versinler, eti çiğ versinler yerim tiksinmem. yiyecekleri aldığım yerlere dikkat ediyorum. param yoksa da ucuzuna, adisine kaçmıyorum, almıyorum. çünkü ona bakarsan ne meyve ne sebze yememen lazım. her şeyde bir şey var.

he bir de ekstradan tavuk çok severdim ben. tavuk döner olsun tavuk yemeği olsun tavuklu herhangi bişi farketmeden yerdim. ama şimdi bi tiksinti geldi. geçen yedim tüm gece sanki çıkartacakmışım gibi geldi. midem almıyor artık tavuğu.

Okurken duyuruyu ben yazdim sandim bir an. Ben hic et yiyemiyorum ki onceden hapur hupur tuketirdim simdi markette gordugumde bile midem bulaniyor. Bundan 7-8 yil evvel tavuktan tiksinmistim bir arkadasim saolsun sonra aramiz duzelmisti ne oldu bilmiyorum yine yemiyorum.Isin garibi canim da istemiyor.Sakatat hic yemem istesemde yiyemem annem yaparken bile kacardim evden. Bir de ekmegin icine dayanamam agzima kucucuk gelse ogurmeye baslarim cocuklugumdan beri boyle hele islaksa falan kesin kusarim iyyy tuylerim diken diken oldu suan.

sucuk dısında yemem. hele piliç salam derseniz kusarım direkt. ama sucuk baska guzel... sucuk can....

Kaliteli olduğuna inandığım firmalarınkini ve de ev yapımı sucuğu yerim. Ama salam ve sosis saçma geliyor. Hayvanda o renkte et yok arkadaş, mümkün mü öyle bişeyin kimyasal olmadan olması?

şöyle bir takıntısı olan biliyorum gıda mühendisi ve çevre mühendisi 2 kuzenim var, gıdacı zaten içinde olayların da çevreci olan da fabrika denetimine gittiğinden biliyor kısaca paketli hiçbir şey almamak lazım, almayın diyorlar bize, çocuklar öyle bir tiksinmiş ki, dışarıdan yemek yiyemez haldeler. çevreci olan zaten güzel yemek yapardı, bi yerden sonra evlendi hatun yapsın diye :P bilmiyorlar mıydı biliyorlardı ama demek görünce daha farklı. seninki de DSÖ deyince daha farklı olmuş :) bilip yapmadığımız pek çok şey gibi bu da galiba. (doktorun dediğini yap, yaptığını yapma)

benimki pek tiksinmek de değil (ne bulsam yerim aslında) bazı şeyleri zaten hiç yiyemedim (hazır yoğurt mesela ben 32 yaşındayım daha 2 kase yememişimdir) bazılarını da yaş ilerledikçe yiyemiyorum. fast food burger filan zaten ömrümde yemedim, pizza da pek yemem, konyalıyım etli ekmek hepsini döver bence. damak tadı meselesi. daha bi böyle geleneksel bir yanım var benim. fakat çocukken kolaydı meyve suyuydu içerdim, gofret neyim yerdim mesela şimdi şekeri hem çok tatlı geliyor hem bir tuhaf geliyor ve tüketemiyorum çikolatayı kilo kilo yerdim, artık çok az yiyorum. ürünlerdeki değişiklikten mi bendeki değişiklikten mi bilmiyorum. kola içsem kusacak gibi oluyorum.

ama bak hala pattes kızartıyorum ve sucuklu yumurta yapıyorum bakalım bunlar nereye kadar gidecek.

ben genelde çiğ tüketiyorum sucuğu. bir ikincisi hangisi daha yağlı ve yumuşaksa onu yiyorum. daha ziyade kasaba yaptırıyorum sucuğu.

açıkçası içindeki katkı maddeleriyle hiçbir sıkıntım yok. tadını güzel yapıyorsa konulabilir bana göre. 30 yaşımdayım, bıraksalar çiğ et yiyeceğim; böyle şeyleri asla takıntı yapmam. mevzu bahis et olunca gözüm dönüyor.

organik ürünleri sevmiyorum ben. endüstriyel olayı her zaman daha cazip geliyor. şu ana kadar en ufak bir etkisini de görmedim. hamd olsun bünye sağlam demek ki.

care pastirma:)
salam sosis zaten cok sevmem, sucuk severim ama nadir yerim, iyi markadan yerim. bir de simdi burgerlere bacon yerine koyduklari kuru ey var ya, onu seviyorum ama o da nitratla islem goruyor galiba. ayni sekilde japon mutfaginda nitratla isleme cok yapiyorlar.
tembel bir insan oldugumdan cok iyi yemek yapmama ragmen disaridan daha cok yiyorum ama hep guvenilir yerlerden yemeye calisiyorum. cunku butun icerik beni kuskuya dusuruyor.
misal bu pazar yine brunch a gittik, bir kere o pazar brunchlarinda hep salam dahil ediyorlar ya, onu koymayin diyorum, onun yerine tae biseyler istiyorum, salatalik, domates vs gibi. fakat benim birsey secmem hep sorun oluyor. cunku yumurtali birsey istesem, acaba yumurta organik mi? bitkisel yem ile mi beslendi? serbest dolasan tavuklarin yumurtalari mi? sonra sucuk varsa menude acaba hangi marka? ekmek varsa hangi ekmek? mayasi ne? unu ne? yani sorularin hepsi birbirini kovaliyor, caydan kahveye tuzdan bibere sonsuz sayida soru sorabilirim garsona fakat elime ne gececek? bir kere turkiye'de hizmet sektorunun cogunlugu yalan soyluyor, kac kere sahit oldum. onun disinda hersey iyi marka olsa bile hazirlanma kosullari guvenilir degil, zira turkiye'de yemek sektorunde calisanlar icin zorunlu egitim yok, yemek hazirlama ve saklama konusunda bilimsel bilgi mevcut degil. bu da bir yana ahlak mevcut degil. restoran iyi olsa bile, garsonun birazonce yere dusmus ekmegi iceri geri gitmeye usendiginden tekrar ekmek sepetine atmayacagina ben guvenemiyorum.
valla iste yazdikca ortaya cikiyor, fakat yiyorum disarida, bir yandan bunlari dusunuyor, bir yandan da tembellikten dolayi hep disarida yiyor hem de eve soyluyorum.

%100 değil ama büyük oranda yememeye çalışıyorum. Yemeğimi kendim yapıyorum. Arada kahvaltıda sucuk kaçamağı oluyor ama o da yılda 3-4 defa falandır. (Gerçi şimdi sen deyince deli chorizo istedim) Fast food alışkanlığım yok yıllardır. Olabildiğince organik almaya çalışıyorum. Kolam yok, hatta ayran ve sudan başka haftada bir salep içiyorsam o.

baştan söyleyeyim, 59 kiloyum.
salam, sucuk sosis yedim eskiden şimdi yemiyorum, belki güvenilir sucuk bulursam yerim.
(lokasyon ve para anlamında) imkânım olmasına rağmen bu güne kadar hiç hamburger, çiğ köfte, bardakta süt mısır, pizza, midye, sokak pilavı yemedim.
kola da içmiyorum 6 yıl olmuş, arada fanta [kola değil bu meyveli gazoz :)], maden suyu...
yapılışını görsem lahmacunu da bırakabilirim.

Salam ve sosis yemeyeli epey oluyor. Orvital dışında tavuk yemiyorum. Ürünlerin paketlerini inceliyorum, glikoz şurubu varsa kesinlikle almıyorum. Zincir burgercilerden kesinlikle yiyecek almam, ille de yiyeceksem Nusret Burger tarzı yerleri tercih ederim. Bir de m&m'i bıraktım bağımlılık yapıyor :)

Salam, sosis oldum olasi sevme!. Sucuk severim, onu da kaliteli marka almaya calisiyorum, nadir tuketiyorum.

Amerikan fastfood yemeyeli yillar oldu. Fast food yiyeceksem doner yiyorum. Hamburger istersem, iyi bir hamburgercide yemeyi tercih ediyorum.

Hazir meyve suyu icmiyorum, kola da cok nadir tuketiyorum.

Mdfye vida acmayi önermem, vida yolu icin ahsap asla düzgün bir materyal degildir. (Bu ölcülerde)

Tripodunun markasina bak, ölcüleri bul. Standart kameralar 1/4 inch kullanir, ona uygun nut ya da screw alip, mdfye yuva acip, epoxy veya baska metotlarla sabitlemek en temiz cözüm.

Ancak saglamlik kismi biraz sikintili. Öncden düsünmen gerek. 20 cmde rüzgar ya da baska darbe alacak mi, titresecek mi, bu durumlarda epoxy yetmez, daha saglam olmasi gerekir.

Ek olarak hot shoe adaptörü diye arat. Ordan da güzel islenmis parcalar bulursun. Örnegin www.bhphotovideo.com

Ben daha evvel bunlardan alip diskler icin yuva acip epoxylemistim, benim kullanim amacima uygundu.

Ama yaptigin sey büyüdükce yetmez, hatta tripodun kafasini kirabilirsin. Yapmadan evvel nereye dogru bükülme, tork vs olur, döner mi, kirilir mi bir düsünürsen oralari saglamlastir

@aynadakiyabanci

Stüdyo ortamında tripod üstünde duracak. O yüzden sağlamlık çok ön planda değil. Ben de 1\4 inch nut kullanmayı düşünüyordum. hatta epoxy yerine sıcak silikon kullanacaktım fakat 3-5 nalbur hırdavatçı dolaştım bulamadım. Koçtaş'ta falan bulabilir miyim? aksi taktirde sirkeci yolları görünecek.

metrik degil de amerikan tipi inch isi oldugundan bulmak konusunda aci cekmistim ben. internetten siparis ettim, cok daha ucuza geldi.

ancak fotograf makinesi ve aksesuarlari satan yerlerde benzer seylere denk gelmen gerek. lisede pasajlarda gördügümden eminim su flas adaptöründen.

Yazmış olma ihtimali mevcut. Kadınlar hassastır kendi telefon numarasını verme konusunda.

bi mesaj at, muhabbeti uzatmaya calis bakalim. o da muhabbete dahil olursa anlarsin yazip yazmadigini.

1. bluteooth varken neden telefon numarası versin ki? çok özel bir bilgi çünkü.
demek ki yazıyor.
2. "şimdi blueetooth'u aç da, fotoğrafları seç de, sonra karşı telefonun da bluetooth'unu aç, sonra görünürlüğü aç, üffff. en iyisi whatsapp'tan pratik şekilde atayım." diye anlık düşünmüş de olabilir. demek ki kız kolay yolu tercih etmiş, hepsi bu.

dilediğiniz olasılığı seçin.


ekleme: teknolojik imkan(sızlık)lar dahilinde gerçekleşmiş olay.

ben yazma sezemedim bu olayda

sanmıyorum.

@meb, iphone'u vardı bluetooth işi olmadı o yüzden. kuzen de aynısını demişti ama ben de niye uğraşsın, neticede it kopuk değilim telefonunu verse sapıklık yapacağımı düşünmemiştir dedim. o yüzden de mesaj atmayacağım zaten, ilgim de yok, sadece kuzenimin göt olması için desteğe ihtiyacım var heheh.

yazmamış.

kız nezaketen çektiği fotoğrafları senin akıllı telefonun ve whatsappın olduğu için atmış.

her boka yazıyor demeyin artık ya

Nope. Erkek ya da kiz, cok daha fazlasinin anlamsiz oldugu zamanlar gördüm. Sahsen, ben de ayni seyi yapardim.

Bu arada biri android biri ios ise bluetoothtan aktarmak imkansiza yakin. Is icin kullandigim numarayi da acimam verirken. Erkegim ama, nazik olmak veya görevli oldugu müsterisiyle ilgilenmekten baska bir sey degil bence.

"Bence"

kitap fuarına gittim jose dayıyı görmek için gittim ama konferansa geç kaldım imzayı bekliyorum. bir bayana sordum bir bilgisi var mı yok mu diye? bana vip odada dinlendiğini söyledi orayı sana göstereyim dedi yolda yürürken konferansında onu yakından gördüğünün ve resim ile videosunu çektiği söyledi. istersem bana yollayabileceğini söyledi kabul ettim. numarayı verdim sonra yanından ayrıldım. bana yolladı. inan bana asılıyor mu diye hiç düşünmedim.
kısacası; ben de diyorum ki ne alaka amuğagoyim!

geçmiş olsun.

hayır.

bence yazmamış. sağlık sektöründeyim. çeşitli sebeplerle bende hastalarıma telefon numaramı veriyorum.

Hastanın kalbini alayım da hastaneden çıkınca kontrole yine bana gelsin diye düşünmüş ama hasta yakını salça olabilir diyecek kadar ince düşünmemiş. Onu pişman etmeyin.

hayır.

baban tatlı bir insansa eğer onun hatrına oğluna güvenmiş işte.

yazdığına karar verirseniz dahi bi şey yazmayın. insanlar böyle böyle pişman oluyor numarasını birine vermerye.

kelime oyunu yapıcam. yazdıysa gene yazar!

yazmamış. ya ben de bir şey sandım.

yazmamış olm. nereden atacak bloetooth ile mi atacaktı fotoğrafları?

senin kuzene acilen bi baktırın. kar yağarken güneş falan çarpmış aklına bişi olmuş.

Yani sanmıyorum kuzeniniz özellikle bi göz süzmedir, ne bileyim bakış atmadır falan yakalamışsa peşine bu olay geldiyse belki dicem ama yani ortada foto var gönderecek mecbur bastırıp posta yoluyla atacak hali yok mecbur numaranız istenecek eskisi gibi çekinmiyor zaten numara vermeye. Bide bi kız bilgisayar mühendisi falan değilse bluetoothu aç atayım demez pek.

yazmaca yok. eğer daha sonra mesaj atarsa iş değişir ama sadece foto attıysa yazma denemez.

Gece gece iyi guldurdun, ne yazmasi Allahaskina, kiz fotolari atmis iste. Ama sen kizi begendiysen yuru iste whatsapp tan :)

babanın akıllı telefonu varsa yazmış.

Çok düşük ihtimal.

yazmamış. özel hastanelerde müşteri memnun olsun diye her türlü ilgileniyorlar.

yazma ihtimali yok. bence rahatsiz etme kizcagizi pisman edersin numarasii verdiginie

yazmamış. fotoğrafları bir şekilde göndermesi gerekiyordu, o an aklına whatsapp gelmiş doğal olarak.

arkadaş ülkemizdeki bu açlık nedir valla ya. selam verse yazmış, gülümser ise yazmış.

bence çok çok düşük ihtimal, aşırı kezban olması lazım. Normalde bu tür ortamlarda bu şekilde ilgilenmeleri oldukça normal. durumu suistimal etmeye hiç gerek yok.

yazma ihtimali bence düşük ama sıfır değil.

kuzen hikaye yazmış :)

win10 içinde gömülü olan windows defender yeterli bana göre. ama yok illa başka bi tane olsun dersen ben kaspersky öneririm.

Kapsersky i uzun bir süre kullandım. Şu an imac kullandığım için ihtiyaç duymuyorum ama sağlam programdı. Bir yanlışını görmedim hiç.

inanilmaz hafif, sistemi hic kasmadi, gördügüm en kisa scan sürelerine sahip.

webroot.

.sat atarsan hepsi açabilmeli sanıyorum. ama yinede emin değilim.

@suwat, peki gene de üzerinde calisilabilir mi olacak, yoksa sadece acilabilir mi olacak? calisabilsinler istiyorum, ama bende sayili program var, digerlerinde acilip acilmayacagini teyit edemiyorum :/

.sat da kısıtlama yok çalışabilirler ama senin durumdan çok emin değilim. bizim solidciler bana .sat olarak yolluyolardı bende maxle materyal + render falan çalışlıyodum. bence bi dene çözüm olabilir.

yatirim ve mulk konulari dogru ancak 70bin euro degil.
yanlis hatirlamiyorsam ispanya icin 500bin euro idi.
yatirim icin de gecerli, sirket kurarsaniz yada hisse alirsaniz bakanliga basvuruyorsunuz, degerlendirme yapiyorlar. soyledigim sey yine bir avrupa ulkesi icin gecerliydi ancak ulkeyi hatirlamiyorum. rakam yazmiyordu bunun icin, ancak 50-100 bin euro icin vereceklerini sanmam.

kaynak veremiyorum, ancak hizli bir aramayla bir cok kaynaga ulasabilirsin.
www.google.com

ilk cikan sonuclardan;
www.forbes.com

mal mülk değil ama bulgaristan vatandaşı birisiyle evlendiğin zaman orada oturmana gerek kalmadan oturma izni veriyorlar ve artık schengen için vize almana gerek kalmıyor.

@ekyil
70bin euro verdiğim örnek letonya veya litvanya için geçerliydi yanlış hatırlamıyorsam. diğer ülkelerde meblağ daha yüksek evet.

mülkün miktari, gecerliligi biraz sikintili.

ama yatirim olayi cogu yerde gercek ve gecerli. sen git, oraya fabrika ac, is gücü olustur, seni desteklemek, islerini kolaylastirmak adina yapiliyor evet.

Tamamen gerçek, paran varsa ve şartlara uyuyorsan aşağı yukarı dünyanın her ülkesine taşınıp iş kurabiliyorsun. Para bu, istihdam, iş dediğin zaman kapılar ardına kadar açılır. Her ülkeninki değişik tabi, kimisi iş kurmanı isterken kimisi sadece mülk aldığın zaman hem oturma hem çalışma izni veriyor.

www.bbc.com

Büyük ihtimalle hepsine ihtiyacın yok ama ben yazayım, belki birinin işine yarar gelecekte.

Makedonya'da 10bin euro sermayeli iş kurarsan ve Makedon vatandaşlarına istihdam sağlarsan çalışma ve oturma izni veriyor. Bir arkadaşım orada yaşıyor şuan. Makedonya AB adayı, büyük ihtimalle yakında girer. O zaman da bütün avrupa'da çalışma ve oturma izni olacak mesela, çok güzel bir şey.

Üstte de görebileceğin gibi Malta ve Kıbrıs'ta bir miktar yatırım yaparsan çok hızlı şekilde vatandaşlık veriyor.

ABD'de 500bin dolar veya 1 milyon dolara iş kurup 10 ABD vatandaşına iş imkanı sağlarsan önce çalışma ve oturma izni, 5 yıl sonra da vatandaşlık veriyor.

Portekiz ve İspanya'nınkiler "golden visa" diye geçiyordu ama rakamlar yüksekmiş.

Kanada'da da ABD'dekine benzer bir program var, daha az paraya oluyor.

dikkat edilmesi gereken bir sey daha, normalde 5 yil calisirsan bazi ulkelerde vatandaslik icin hak kazaniyorsun. ancak mal mulk alip da oturma izni alirsan, calisma iznine sahip olmuyorsun. yani firmanin senin adina calisma izni cikartmasi gerekiyor.

kar suyu, normal sudan ince olduğundan.

İnce olduğuna katılmıyorum. Benim fikrim kar parçalarının ayakkabı üzerine yapışması ve sürekli bir şekilde ayakkabı'nın duran suya maruz kalması. Yağmur mesela çarpıp düşüyor yani ayakkabı üzerinde devamlı basınç yapmıyor. Ben de hep ayakkabıyı leğen içine koyunca acaba belli bir süre sonra geçirir mi bu ayakkabının kalitesini belirtir mi diye düşünürüm.

ilk defa duyuyorum. su geçirmiyorsa kar suyunu da geçirmemesi lazım.

Kar suyu ince, daha akışkandır

Bence ayağın terliyordur.

@peggy -1

@tukenmez adam +1

simdi su gecirmez ürünler, bu sifati su hic gecirmediklerinden haketmez. belli bir basinc altinda, belli bir süre su gecirmediginden hak ederler bu sekilde lanse etme hakkini.

mesela kol saatlerinde 5 atm yazsa da bu aslinda sicak su altinda, dusta vs 2-3 bar demektir, ellerini yikarken cikartmaman demektir, ama suya dalar o basinca kadar inersen sadece 5 dk su gecirmemesi anlamina gelir. sonrasinda ici nemlenir, bugulanir ya da su alir. ancak bu kriterleri saglamasi gögsünü gere gere sugecirmez yazmasina izin verir.

simdi waterproof cogu ürün, sealed dikis kullanmaz, bu söyle olur. ipler özeldir, waxlanir vs. islanmamasi istenir. dikislerin üstü genelde örtülü olur ki su almasin, ama hava alabilsin. goretex gibi kumaslar islendikten sonra islemden gecerki iplerin gectigi delikler ufalsin, sikilassin. su gecirmez yazsa da aslinda cogu "sicrama su gecirmez". su gecirmez, plastik kaplama cantam var mesela, onun üzerinde bile sadece kisa dalislarda su gecirmez yazar, bir seyi suyun icinde tutarsan o kumas su gecirir.

kar suyu ise, dikisler üzerinde kalir, dikisler tarafindan yavasca emilir. islanmasindan ya da su gelip akmasindan bahsetmiyorum, suyun sürekli orda tutulmasi gibidir kar. caya küp sekeri degdirdiginde küp seker nasil emiyorsa kumas da dikisler de emer suyu. kar gecirmez yapmak icin, dikisler genellikle icten mühürlenir. dikisin arka kismina baska bir kumas vs yerlestirilir ki ayagin temasi mümkün olmasin dikisle.

ama öyleyse neden her botu snowproof almayalim? hem suyu da gecirmez ki o zaman?

gene yanlis. kar ayakkabilari cogunlukla hava almaz, ayagi terletir. alplerde giyersen hava zaten nispeten kurudur, soguktan dolayi. o yüzden dert olmaz, asil önemli olan ayagin islanmamasidir.

ama sehir ortaminda kapali alana girdigin an hamama döner ayaklarin, kendi teriyle üsütür, bakteri olusturur, pis kokar. o yüzden ayakkabi dedigin nefes almalidir.

bu yüzden iyi ayakkabi, yerine göre dogru secilmis ayakkabidir. bahar hikeina, babetle gelmenin farki yoktur bence sehir hayatinda kar gecirmez, bilek üstü bot giymenin.

Cevaplar için herkese, özellikle de aynadakiyabanci'ya çok teşekkürler :)

tiklememişsin ama söylediğim şey doğruydu:)

@aynadakiyabancı, verdiğin bilgiler doğru, ben de bir dalış eğitmeniyim, ancak bu botları dalışta kullanmadığımız için basınç konusundan bahsetmek gereksiz. şehirdeki kar-yağmur durumu o kadar komplike değil.

ben istanbul veya genel olarak türkiye koşullarından bahsediyorum.

istanbul koşullarında (ya da yılın 6 ayı kar altında kalan bir yerde yaşamıyorsan) yağan azıcık karda ayakların ıslanıyorsa bu ayakkabının dandikliğine işaret eder.

3 outdoor markansının su geçirmez botunu kullandım şimdiye kadar, hiçbirinin karda su geçirdiğini görmedim. benzer şekilde kullananlardan da duymadım.
(dağda kış faaliyetlerinde daha farklı, koflach tarzı botlar kullanıyoruz misal, ve de yoğun hareket olduğu için bahsedilen şekilde ayak terleyebiliyor, bu farklı bir durum)

tabii ki ayakkabı eskidikçe suya dayanıklılık zaman içinde azalır ve su almaya başlar. ya da su geçirmiyor diye ayakkabıyı bir kova su içinde tutarsan aynı şekilde su almaya başlar. bu da farklı bir durum.

sonuç olarak, normal şartlar altında, bu "waterproof" diye satın aldığın ayakkabı iki cm karda su geçiriyorsa dandik ayakkabı almışsın demektir. geçirmemesi gerekir.

@peggynin genellemesine karsi ciktim, ama son dediklerine katilmiyor degilim. konuyu dagitmak pahasina da olsa birkac sey daha diyeyim.

•ayaklarim tarakli oldugundan ya da kalin coraplarla kisin giyildiginden ayagima göre azicik daha büyük numaralar almam gerekiyor. öyle olunca her yürüyüste, özellikle yokus asagi, ayakkabilarin dikisleri esniyor. bu da su gecirmezligin kaybolmasi demek. o yüzden saticilar ayakkabilarin dinlendirilmesini, düzgün bakilmasini önerirler.

•birkac defa su gecirmezligine karsi cikarak ürün geri yolladigim oldu. bir defasinda dikislerde hata oldugu söylendiginden ürün degisimi önerildi. bir digerinde ise, kullanici hatasi denilerek reddedildim. nedeni suydu, üretici bu tarz sikayetlerde mikroskop altina yatiriyor ayakkabiyi. dikis yerlerindeki ipliklerde deformasyon görülmüs. bunun nedeni de benim o dönemki cahilligimle kamp atesi civarinda takilmis olmam imis. atesle temasi olmasa bile o sicaklikla yapistirici malzemede esnemeler olmus, ipliklerin uclari eriyip yapismis. yani goretex gibi ayakkabilarin sugecirmez kalmasini saglamak cok zor.

•ama gene de @peggynin dedigi gibi, eger bir ayakkabi su gecirmez ise, kisa süreli karla da mücadele edebilmeli. en eski botum 6 yillik, aylarca giydigim oldu, kamp ates gördü. hala su ve kar gecirmez bir saat kadar karda gezsem. su an bulundugum yer -13, kar degil buz yagiyor, bilege kadar kar. 8 cift ayakkabimdan spor ayakkabilarim dahi 20 dk karda yürüsem islanmaz, beni gecirmeye yeter. eger o kadar kisa sürelerden veya istanbul gibi yerlerden bahsediyorsak, evet, su gecirmez bot kar suyunu da hemen cekmemeli.

•son olarak, ister profesyonel olun, ister ayakkabinin tanesine 1000 lira sayin. -30 derecede 8 saat disarida kaldiginizda, sizinle islanmak arasindaki tek sey, goretex, texapore vs gibi teknolojik kumaslar degil, posettir. cogu asker veya outdoorcu gene de corap disina poset giyip giyer ayakkabisini, nefes almayip terleyecegini bilse de. not düseyim istedim.

Ayakkabıyı süngerle bir güzel vazelinliyorsun, kenar dikişlerinin de nasibini aldığından emin olmak için kenarlarda ve dikişlerde bir diş fırçaşı ile ikinci bir kat da atıyorsun. ardından kısa bir fön makinesi işlemi ile vazelini özümsemesini sağlıyorsun.

Hayırlı olsun, ne normal su ne de kar suyunu geçirmeyen canavar gibi bir ayakkabın oldu. 4 yıllık ısparta deneyimi ile sabittir.

Notlar: Açık renk ayakkabılara uygulama, koyulaşır. Nubuk ve süet ayakkabılarda sakın deneme. Sadece siyah veya koyu kahve renginde kullan, onlarda atış serbest. Yoğun kar gören ve soğuk iklimlerde 3 - 4 ay dayanır. Sonra yenileme ister. Daha uzun kullanım için önce parafin sonra vazelin aksiyonu var ama işçilik ister.

sorun saçma değil. kalori hesabı telefonda bile yapılıyor, bir takım temel bilgiler baz alınarak.

bileklik olarak 'fitbir charge hr' önerebilirim. bilekten kalp atışını ölçüyor sürekli. kalori hesabınında kalp atışlarını da dikkate alıyor. o yüzden herhalde biraz daha doğru veriler veriyordur diye düşünüyorum. ben kullanıyorum yaklaşık bir yıldır, burada bayağı da tavsiyede bulunmuşluğum var. ancak malzeme kalitesi maalesef çok iyi değil, kayışta aşınmalar filan oluyor ve bildiğim kadarıyla kayış değişimi şu an için pek mümkün değil.

@puc

öncelikle teşekkürler. "kalori hesabı telefonda bile yapılıyor" demişsiniz ama telefonda yenilenleri manuel olarak girmek gerekiyor doğal olarak. benim bahsettiğim durum otomatik olarak hiç veri girmeksizin alınan kaloriyi hesaplaması.

aynı şeyden bahsediyorsak sorun yok zaten. tavsiye için de teşekkürler, araştıracağım.

Alinan kaloriyi hesaplayabilecek bir alet benim bildigim yok. Su veya yag icip icmedigimi nasil algilayacak? Kilomdan boyumdan günlük aktivitemden günlük almam gereken kalori seklinde bir yorum yapabilir, ne aldigini söyleyemez manuel veri girilmedikce. Sprite mi sade soda mi iciyorum bunu algilayacak söyleyecek buna göre hesap yapacak bir alet yok bildigim.

Alman gereken kaloridir o.

Uzman degilim, ama teknoloji bir günde de öyle sicrama yapmaz saniyorum.

@aynadakiyabanci

bana da çok mantıklı gelmedi zaten ama iddiası bu yönde. şu şekilde bir açıklama var mesela hakkında ama bilgim olan bir konu olmadığından doğru ya da yanlış diyemiyorum;

"FLOW teknolojisi, basınç, ivme ve empedans sensörlerinden gelen verileri özel bir algoritma ile bir araya getiriyor. Basınç sensörü, kan akışını ve kalp ritmini ölçerken empedans sensörü, dokudaki sıvı seviyesini , ivme sensörü ise vücut hareketleriyle aktiviteleri ölçüyor. Tüm sensör verilerini birlikte değerlendirmeyi başaran FLOW, sonuç olarak kullanıcıya alınan-yakılan kaloriyi, kalp ritmini, stres seviyesini, sıvı tüketim seviyesini ve uyku seviyesini sunabiliyor."

Bence her türlü bol keseden sallanmis.

Empedans sensörü degil bioempedans sensörü diye geciyor, o da derinin elektriksel iletkenligini ölcüyor. Dokudaki sivi seviyesini ise bunun üzerinden salliyor. Derisi yagli biri ile kuru biri arasinda degiskenlik gösterecegi gibi, egzersiz ya da sicak ortam sonucunda terlenirse bu seviye artacak, aslinda su kaybin artiyorken senin yeterince su aldigini söyleyecek. Bunu kalp ritmiyle eslestiriyor, dengeliyor diyelim, hadi öyle diyelim, kabul edip gecelim.

Ivme sensörü vucut hareketlerini ölcer ancak plank gibi statik hareketleri algilamaz. Genellikle kalp atisinin yükselmesini egzersize baglar fitness bilekliklerinin son modelleri. Ama o durumda da dogruluk sasar. Sinavdasin tiril tiril terliyorsun ya da panik yaptin kizla konusurken. 30 dk kosmussun gibi gösterebilir. Gene mükemmel dogruluk yok. Ama diyelim ki basardilar bunu da.

Kalp atisi ve nabiz basincla ölcülmüyor benim bildigim. photoplethysmography Diye bir sey var, yesil isik aacan kaynaklara göre, konumlandirildigi yerdeki kan akisini ölcmeye yönelik. Mükemmel degil ama cogu seyden daha verimli elektriksel ölcüm yapan cihazlar var plaka ile, onlar daha da feci. Ama diyelim, hadi diyelim, basinc sensörüyle ölctüler.

Uyku seviyesini ölcmek konusu zaten yalan da, hareket ediyorsan bazi uyku fazlarinda olamiyorsun, gene bir derece dogruluk payi var, onu da yaptilar diyelim, oturup dizi mi izliyorsun, uyuyorsun da ondan mi hareketsizsin anliyor kaydediyor diyelim.

Stres seviyesini de ölcüyor diyelim, renk degistiren yüzükler vardi eskiden, stres seviyeni kisiligi veriyor diye kanilir alinirdi. Oysa farkli sicakliklara farkli tepki verirdi. 10 dk disarda kalirsan karamsar, kötümser, stresli cikardi. Buna ragmen millete bunun alakasiz oldugunu anlatamazdin, onun gibi bunu da cözdüler diyelim, strese karsi her bünye farkli tepki verse de hadi bunu da optimize ettiler diyelim.

Alinan kaloriyi hesaplamak icin zibilyon uygulama var, tek tek suyunu atistirmaligini elmani giriyorsun sa buna ragmen gercekci olmuyor. Bunu nasil asacaklar? Yemek yedigini algilayabilir mi? Belki, ama hareket eksenlerini de karsilastirmali, cok kasar, hadi diyelim tamam. Ne yedigini nasil bakacak? Optik desen imkansiz, yemegi taraip icinde ne oldugunu söyleyecek bir sey olsa, laboratuarlar kalkar, herkes basimiza gida müfettisi kesilire, evde csicilik oynayabilirdik. Benim kafam almiyor, özür dilerim bu atik gercek olduysa, ama ben mümkün degil diyorum. Almasi gerekeni söylüyor diye ekliyoum.

yalan...

domates salçasını denesene bir de. ondan da aynı tadı alacak mısın bakalım

@safepassage almiyorum

balık tadı mı emin değilim ama domates olmayan ve ağızda pas gibi kalan bi tat aldığım için uzun zamandır yemiyorum :(

hayir.

kafada sikinti. bazen tat algin degisebiliyor, yakinlarda kaza su bu yasandi mi?

ilginc bir durum ben de yesil cay da balik tadi/kokusu aliyorum ama beni cok rahatsiz etmiyor.

@aynadakiyabanci hayir. alinan tat farkli sekillerde tanimlanacak sekilde de olsa bu durumu baskalarindan da duydum. örnegin freya da pasa benzetmis tadi.

kışın oluyor bu. özellikle salatalık leş gibi. ayrıca bir çok kişiden de aynı şikayeti duydum .

@mavicorap yesil cayda öyle bir tat var evet, o sanirim dogal tadi

yılın bu zamanlarında oluyor öyle tuhaf bi tat.

Az önce, soguktan korumak icin domatese soguk sularda yasayan balik geni eklendigini yazan bir makale gördüm


www.public.iastate.edu

For example, a gene from a cold-water fish was introduced into strains of strawberries and citrus to induce frost resistance,

o değil geçen markette portakal gibi limon vardı. turuncu ve tadı hafiften portakldı resmnmen

@malefi
mayerler sarı ya da yeşil oluyor. bu bildiğin top gibi turuncu

arkadaş her meyve sebzeyi zamanında yersen o kokuları almazsın. biz küçükken yazın geldiğini pazardaki domates, salatalık kokularından anlardık. şimdi sürekli domates var pazarda.
almayın lan kışın yaz sebzesi 10 sene sonra evrim geçircez

teşekkür ederim tanrım, yalnız değilmişim
ısrarla kış mevsiminde yediğim domatesin tadında balık vb bir tat aldığımı söylerdim lakin ısrarla aileden kimse benim hamilelere özgü koku ve tat alma hassasiyetimi anlayamazdı demek ki benim gibi bunu fark eden birileri var

Cok kasiyo bu derdim, sonra gulup gecerdim "ne insanalr var" diye.
Ama bunlar disinda muhabbet iyiyse neden samimi olunmasin ki? 2 lafa karar mi verilir?

ayy baygın konuşan adamlardansın yani.
mantık arayan.

rahat ol biraz.
en azından böyle konuşamıyorsan sırıt sen bilirsin.

Aynen. Mantıklı konuşan baygın bir beyim.

yabancilarla guzel anlasirsin saniyorum.

bence sorun degil. fakli tarzdaki insanlara benzemek sorunda degilsin. sadece kendi tarzindaki insanlari bulmakta zorluk yasayabilirsin, o kadar.

Okurken gözümün önüne Sheldon Cooper geldi ama bu seviyede olmadığını tahmin ediyorum.

Bana bir sorun ya da aşılması gereken bir durummuş gibi gelmedi. Olumsuz bir etkisi olmazdı bende.

ben cogu durumda madde madde konusuyorum, karisik konusuyorum, uzun olabiliyor bazen, düsüncelerim karisik, onlari siraya sokmaya kalkarsam yenileriyle ugrasamiyorum. o yüzden ben konusunca insanlar bir duruyor, algilamaya anlamaya calisiyor. acikli, ama beni taniyanlar biliyor, arkadas cevrem yadirgamiyor, alistilar. eger ben bu adamlarin yaninda rahat olup kendim olamayacak, onlar gibi konusmak icin kasacaksam o zaman samimiyetimden süphe edilmeli.

ama simdi bir konu daha var, temas ve beden dili. göz temasi kurmaktan nefret ediyor gibiyim, daha en basta hangi göze odaklanacagim sorusu var. ten temasindan nefret ediyorum, sevgilim haric kimse dokunmasin. omuz atmalar, el sakalari, flörtöz ya da bir sey isteyen kizin kola dokunmasi, hicbirinden haz etmiyorum. bundan seneler evvel barda bir kizi kalabalikta yönlendirmek icin, belinden tutmustum, orda da yanlis anlasilmistim. iyi degilim bu mevzularda, o yüzden tokalasmak haricinde pek bir uzak duruyorum temastan.

ben böyle samimiyim. aksini yapip sicakkanli gibi durursam o zaman yakinlarim bir derdin mi var, iyi misin der.

Seninki gevşekliğin karşıtı olan bir durum değil. Cool'luk veya "farklı espri anlayışı" hiç değil.

"Moruk naptın" "hacı nasıl gidiyo" tarzı cümleleri hayatım boyunca kurmadım ben de. Gevşek hatta yavşak diye tabir edilebilecek aksiyonlardan da hep kaçındım. Ama yine de çevremdeki insanların %90'ı beni "sıcak kanlı" olarak tanımlar.

Önemli nokta şu; bu durumu kendini kasarak ve "öyle olmalıyım" diyerek mi yapıyorsun yoksa doğal halin bu mu? Sen buysan anormal bir şey yok fakat böyle olabilmek için az da olsa kendini zorluyorsan yapma derim.

bozulmaz. ben yurtdışında cok kez peynir vs getirdim hiçbir sorun olmadı.

bu mevsimde bir şey olmaz. yazın bozulurdu.

sicakligi tutacak bir sekilde sarar ya da balik vs aldiginda ici alüminium kaplama verilen posetlere sararsan bir sey olmaz.

ülkelerin çoğu et ve süt ürünü götürülmesini kabul etmiyor. folyoya sararsanız x-ray'de o kaşar kapkara çıkar içi gözükmez ve o bavulu %90 açtırırlar. o kadar uğraştıkları için de o peyniri size attırırlar. o yüzden koy bavula geç. ayrıca uçakların kargo bölümü inanılmaz soğuk oluyor. milletin köpeği donarak ölüyor sizin kaşarınız bozulmaz.

bozulmaz, bazı peynircilerde vakum makinası oluyor, ben çeşit çeşit peynirden vakumlatıp götürüyordum almanyaya 3-4 ay yiyordum.

ağustosta hollandadan gouda peyniri getirdim valizde hiçbişey olmadı. üstelik o peynir türkiyeye gelene kadar benle birlkte 3 farklı ülke daha gezdi :)

zenmate

zenmate daha cok üzebilir. mesela zenmate romanya gösterdiginde o kadar cok türk girdiginden, teklamlar, sitelerin otomatikman gelen seyleri hep türkce oluyor.

diyeceksiniz ki bu seninle alakali, hayir, sistem benim degil, usb linux aciyorum, her sey almanca ya da ingilizce, yabanci ülkedeyim, türkce hicbir seyim yok, gene de zenmate romanyaya baglanayim türkce görüyorum cogu seyi.

ayrica zenmatein cogu sagladigi ipler cogu sitede banli. mesela neredeyse hepsi 4chande cp nedeniyle banlanmis durumda. zenmate vs yöntemler üzebilir söyleyeyim simdiden.

tr.wikipedia.org/wiki/Uygulama_programlama_arayüzü

tamam nedir aga?

uygulama yapmaya yarıyor, uygulamaya giren üyelerin hesabından tweet atmana, dm atmana, başkalarına takip etmene olanak sağlıyor

twitter icin 3. parti uygulama gelistirebilirsin. twitterdan veri alip veri gonderebilirsin.

Aga google diye bir şey çıktı, arada kullan istersen:

koddit.com

@alt4y bugün twitteri kesfediyor galiba. önce fenomenler, simdi bunlar.

kendi yazdigin uygulamaya veri cagirmaya yariyor. mesela google calendardan bilgi cagiracaksin, yaptigin takvimdeki son güncel halini kendi uygulamanda cagiracaksin. kullanilabilir mesela.

Bu olay Türkiye öncesinde yurt dışında da vardı. Amerika'da 2000'lerin başında bazı kablo internet hizmeti veren firmalar torrent yüzünden bu kotayı getirdiler. Ama bundan 15 sene önce bile 50-60 gb gibi komik rakamlar değildi.

Bizde de adsl hizmeti ilk çıktığında kullanıcıların verilen hızı tamamen tüketeceği öngörülmedi. Telekom örneğin 1 mbit kapasiteyi 5 kişiye sattı, yani risk alıp overselling yaptı (bütün telekom firmaları yapar). Ama o 5 kişi 1 mbiti sömürmeye başlayınca kapasitesi sattığını karşılayamadı ve kapasitesini artırmak yerine kota koyma yoluna gitti.

Sonrasında da nasılsa kota koydum diyerek bu saçmalığın üzerini örtmek için hızları kat kat artırıp bunu abartılı pazarlama olayına gitti.

Yasadışı bir şey yok, her şey yasal şu anda. Çünkü firmalar tamamen kotasız ürünler de satıyorlar, buna parası yeten alıyor. Adil kullanım kotalı ürünleri de satarken detaylarını söylüyorlar, siz de imzalayıp kabul ediyorsunuz zaten.

fiberin olduğu bir ortamda, akk denen eşyin "altyapı yetersizliğine" bağlanması inanılmaz komik.

fiberin içinden gemi bile geçirirsin ne altyapı yetersizliği?

ha bana pek koymuyor, 50mbps turkcell fiber var. 150gb ktoası var, 10tl de gece tarifesi açtırdım. kotayı zaten 2 senedir hiç geçemedim. (hatta 10tl lik gece tarifesi bile gereksiz ama insan kapatamıyor yine de)

ama 25 50gb lık kotalar insanlık suçu.

Alt yapı denilen şey sadece evin temelinden servis sağlayıcının merkezine giden fiber veya bakır kablo değil. Adamlar yurt dışı çıkışlarında dünyanın kiralama bedellerini ödüyorlar. Dünyanın her yerine fiber kabloyu biz döşemiyoruz. Yurt içindeki alt yapıdan bahsediliyorsa da fiber denilen şey daha yeni yeni yaygınlaşıyor. Adsl ilk çıktığında çoğu bölgede bakır kablo (adsl için gerekli olan) alt yapısı bile yoktu.

çıkaranın annesine mahsus selam ediyorum.

sırf bu nedenden dolayı hızdan kıstım, akk'ye abandım. uydunet 25 mbit, 250 gb akk kullanıyorum. ultra memnunum.

herhangi bir dizinin sadece bir bölümünün boyutu 4.3 gb'lardayken, 1080i olduğunda 5.6 gb'lardayken 25 ya da 50 gb. kota nedir?

donanımhaber'de yıllardır uğraşıyorlar bu konu hakkında, hala sonuç yok. başlığını bulamicam şimdi

almanya'da şu an itibariyle güncel olarak bazı tarifelerde var. yani türkiye tek değil.

altyapı yetersizligi derken, ülkenın komple internet cıkıs bandwith değişimi grafigini arayıp bulun. intranet kullanırken sorun degil.

internetle ilgili sadece bu değil ki..

şuanda bir apartmanı bırak bir sokağa, muhite tek bir modemle düzgün internet sağlamak mümkün ancak tek tek üye olup para bayılmak varken neden yanaşsın bunlara tleekom şirketleri değil mi?

tüketicinin bilinçlenmesi lazım o da tüm insalığa bir aydınlanma gelmeden mümkün değil gibi.

diyelim ki mahmut bir isp.

mahmut serefsiz.

mahmut diyor ki, zamaninda overselling yaptim, kapasitemin üstünde sattim. hala da öyle aslinda cogu yerde. bandwith zorlanmasin diye uploadi kistim, bu zamana kadar götürdüm. simdi bazi hiyarlar, torrente doymamis, akkyi kaldiralim istiyor.

eger akkyi kaldirmam icin baski yaparlarda, bende yasal icerigi korumak bahanesiyle yasa cikartir, mevcut yasalardaki dpi üzerinden insanlari denetlemenin önünü acarim diyor.

yani mahmut, eger akk kalkarsa, bu sizlanip aglayanlarin neredeyse hepsinin torrent, porno, yayin hakki alinmamis iceriklerle doldurdugunu biliyor kotalarini. elbet aralarinda steamden oyun, netflixten streaming yaparak bitiren vardir diyor ama kalani yakar, mevcut sistemle daha uzun süre giderim diyor.

mahmut senin icin geliyor.

mahmut serefsiz.

pesin edit:bireysel düsüncem, akk kalkarsa isplerin kullanicilari denetleyip legal olmayan seyler icin yaptirima gidecegi. almanyada sogu isp p2p baglantisina izin vermiyor, banliyor ya da kesiyor. torrent takibi yapip para cezasi kesip yasal yaptirim uyguluyor.

akk kaldirilirsa buna döneriz gibi bir his var icimde.

aksi bilen varsa beni de aydinlatsin. bir de dürüst olun ya, kaciniz legal olarak doldurdugundan sikayetci bu kotalari? dizi film torrent haricinde, ne yapip da asiyorsunuz cidden?

facebooku diger sosyal medyalardan ayiran temel özellik zaten bu. bu olmazsa herhangi bir baska siteden farki kalmiyor ki?

ha ama suraya bir bak:
www.facebook.com

facebook purity denen bir eklenti var, onda filtreleyebiliyorsunuz. istemedğiniz kişileri tanıdıklar / acquaintances listesine koyarsanız bir nebze faydası oluyor sanki

Xbox one aldım.

ps3 derdim, ps3'üm var diye diyorum. oyunları, aksesuarları vs herşeyi oturmuş, fiyatlar uygun, ayrıca playstation exclusive oyunları bambaşka, hiçbir konsolde bu kadar güzel oyun yok bence.

şahsen ben ps3'e doyma kıvamına yaklaştığım için gözüm yavaş yavaş ps4'e kaymaya başladı ama yine de daha fazla oyun gelmesi ve fiyatların biraz daha uygun olmasını bekliyorum. şu anda hala alma zamanı değil bence ps4'ü.

2 ay önce 3'ü satıp 4 aldım gayet memnunum. cd oyun peşinde değilsen psn store'da indirimleri takip edip 19tl'den başlayan fiyatlarla oyun alabilirsin

Tam tersi bence ps3 yillar once hatta sanirim 8 yil once cikan bir konsol olarak hala 500 tl civarina satiliyorsa bence baya pahali. 4 cok daha iyi bir alternatif bana kalirsa.

lanet olasi exclusive last of us bana günün birinde ps4 aldiracak, remastered ve dlcleri ile oynayayim diye. ps3ün simdiki fiyatina düstügünde alip kenara koyacagim, sirf bu oyun icin.

ps3 de gayet mantikli bir secim olabilir ancak fatboy vs degil, son seridekilerden alirsan. fat baya agliyor uzun süre calisinca. isinip kafayi yemeceler vs.

sanmıyorum bir şey olacağını ama tabi ki dersin hocasına gidip durumu anlatmak en mantıklısı.

benim su ana kadar okudugum lise ve universitede sinav sirasinda, sinav sonrasinda ve hatta sinav kontrolünde (ne yapmis ne etmisim diye gidip bakmak istersen dahi= fotograf cekmek yasak. cogunda yaninda kagit kalem götürüp not almak da yasakti. okulunun yönetmeligini bul, orda da muhtemelen yasaktir. görevli istiyorsa kopyadan yazar, yok aksini kanitlarim dersen yönetmelige uymadigindan sikayet yazar, her türlü sinirsiz hakki var.

gidip anlatabilirsin. ama ne diyeceksin? salladim salladim sorulari almak icin girmistim sinava mi diyeceksin? bosa yakin versen iyi hos, eksigim vardi sonra tekrarlamak icin vs aldim dersin de simdi? gülerler.

ama muhtemelen bisi olmaz. olmamasi gerektiginden degil, kimse ugrasmak istemediginden.

kesinlikle hocaya durumu anlat. hatta o makul gözlemciyi de yanında götürebilirsen güzel olur.

keşke bu ve benzeri ibişleri kaçırıp kırbaçlayacak a takımı gibi bir yapı olsa da parasını verip arkamıza yaslansak.

Benim bildiğim tutanak tutulması için somut kanıtta olması gerekiyor. Eğer öyle bir durum olsa telefonuna el koyarlardı(geçici süreliğine).

Büyük ihtimal bir şey olmaz.

Kopya cekmeaen.bile sinav kagidinin fotografini cekmen yasak ama kimse ugrasmak istemedigimden bisi olmaz. Ayrica idealist dedigin kisi isini dogru yapmaya calisiyor burada hatali kisi sensin.

aynadakiyabancı+1
hocanın inisiyatifine kalmışsın.
amacın kötü olmayabilir ama yaptığın yanlış. kimse senin onu ne amaçla çektiğini ve kullanacağını bilemez. üzgünüm ama gözetmen burada doğru davranmış.

dersin hocası gıcık değilse geri döner bir şey çıkmaz. benzeri başıma geldi. sınav sırasında sınav bitince oyalanmak için kapalı telefonla oynuyordum. Normalde bozuk, zor çalışan açma tuşu o anda nasıl olduysa çalışıverdi ve telefon açıldı. Çok katı olan kurallar neticesinde telefonuma el konuldu. Hocayla görüşmek durumunda kaldım. Ama durum saçma olduğu için konu kapandı.

ama yaptığın her türlü suç. seni yakmak isterse yakar. şu an ben de asistanım. benim gözetmenliğini yaptığım sınavda olsa bu durum resmi olarak yakmam ama kan alırım azcık... (bana yapılanın benzerini yaparım. aklım başıma gelmişti) hatta yapmışlığım da var. Garibimin rengi atmıştı..(eminin o kişi de bir daha yapmamıştır).

neyse sadede gelelim, şahsen resmi olarak bir şey olmaz diye düşünüyorum. Hocayla da konuş. durumu açık açık anlat. sınavının kötü geçtiğini bütünlemede de soru tiplerine çalışmak ya da daha doğru hazırlanmak için soruları not almak yerine fotoğrafını çektiğini söyle. Sen dürüstlüğünden ödün verme, bence karşılığını bulursun (Umarım iyi bir hocadır).

kopya muamelesi görürsen sınavın iptal edilir, disiplin kuruluna sevk edilirsin, 6 ay uzaklaştırma alırsın ve okuldaki tüm sosyal faaliyetlerden men edilirsin. Genelde kopyanın cezası budur. Farklı ünilerde farklı uygulamalar olabilir. Müfredat ve yönetmeliğe bakın.

arkadaş da idealist değil. görevini yapıyor.

Ortada bi sacmalik yok bence. Fotograf cekmek yasak. Bu kadar. Ama kopyaları bile yeri geldiğinde umursamadiklari icin bu meseleden basin agrimaz.

Boyle yapmak yerine, sinavdan sonra hocayla tatli tatli konusup kagidina bakmak istedigini, yapamadigin sorulari almak istedigini soylesen daha hos olabilirdi. Ayni sorulari kullanmayacaksa zaten sıkıntı olmazdi. Cozerek anlatan hocalar bile var. Sen kurnazlik yapmaya kalkmissin.

bugune kadar en az 10 tutanak tutmuş biri olarak cevap vereyim.
birinci alternatif, gözetmen tutanağı hocaya verir, hoca işlem yapmaz.
ikinci alternatif, gözetmen tutanağı hocaya verir, hoca öğrenci işlerine verir.üçüncü alternatif gözetmen hocayı atlayıp (sıkar biraz) doğrudan öğrenci işlerine verir.

tutanak öğrenci işlerine gelince, üst yazıyla dekanlığa gider, dekanlık bir hocayı soruşturmacı olarak atar. soruşturmacı hoca gözetmenleri ve sizi dinler. sonuca karar verir.

eğer iş buraya kadar uzarsa en fazla uyarı alırsınız bence. her halukarda şimdiden gidip hocayla konuşun.

(yukarıdaki cevapları okumadım, benzerleri varsa pardon)

hoca ile konuş başka da bişey yapma.
çok kızarsa hocam düşüncesizlik ettim özür dilerim de çık.


bişey olacağı yok biraz ego kurbanı seni seçmiş üst benim ne demek telefon gazına gelmiş hocan.

Note serisinden devam et, paran hangisine yeterse. Note dışında Samsung'dan uzak dur.

note2den 6plus'a geçtim. samsungda ya note'la devam et yada iphone

Note 5 diyorsun zaten. Bütçeyi biraz aşıyor ama kampanya, puan falan kovala biraz, denk getirirsin.

yamanayim da autocad dosyalarini neyde aciyorsun yahu?

ipt acan android uygulamasi var mi? step ya da dwg acsa da olur mesela.

@aynadakiyabanci autocad'in kendi uygulaması var.
google play'de. dwg'leri açıyor gayet güzel.

her klasörün yolunu bi notepad belgesine kopyalasan, o belge üzerinde adreslerine tıklayıp açsan nispeten kolaylaştırmış olursun diye düşünüyorum. ya da klasör üzerine sağ tıklayıp masaüstüne kısayol oluştur diyebilirsin. daha kolayı da vardır belki, bilen biri yardımcı olur birazdan.

startup'a ekleyebilirsiniz, bilgisayar her acildiginda otomatik olarak acilmasini istediginiz program dosya vs icin.

www.techsupportalert.com

masaüstü sağ tık > yeni > metin belgesi

içine
%SystemRoot%\explorer.exe "klasör yolu (örn: C:\Yeni klasör)"
%SystemRoot%\explorer.exe " C:\Yeni klasör2"
%SystemRoot%\explorer.exe "C:\Yeni klasör3"
%SystemRoot%\explorer.exe "C:\Yeni klasör4"

kaydet, dosya uzantısını (.txt kısmını) .bat olarak değiştir

Cevaplarınız için teşekkürler.

Aradığım cevabı @aperture science yanıtladı. Çok yaşa.

bu arada es zamanli görmen degil de es zamanli acik olmasi gerekiyorsa clover yükleyip tabler arasinda sikintisiz islem yaparsin.

ejie.me

Tropikal meyve de yemeyeceksin bu mantikla, sana göre mevsimi hic bir zaman olmayacak.

Seralarda ya da ithal edilen ülkelerde cogu uygun sart olusturuluyor, fiyati degisken, kalitesi cok fene degil mevsimi olmasa da. Ha köyde tarladan toplamiyorsan zaten o mevsiminin güzelligini bulamiyoesun manav ürünlerinde. Canakkale domatesini döneminde bulup yersen ne ala. Yok hep manavdan ayni tip domates aliyorum dersen ne mevsim yedigin cok da mühim degil zaten.

Ne bulursam alıp yiyorum ben. Senin dediğin olay, tarımın henüz gelişmediği dönemlere ait. Yani adamlar eylül ayında salatalık yetiştirememişler, haliyle yiyememişler. Şimdi yetişiyor, neden yemeyelim. Evet o ayda yetiştiği gibi lezzetli olmayabilir ama o daha farklı bir konu. O kadar da sefa pezevengi olacak değilim.

Tropikal ürün örnekleri saçma olmuş adam yetiştirildiği bölgede ürün normal Zamanında mı yetişmiş diyor. Atıyorum yaz ayında yetişmesi gereken ürünü sen ithal eder kışın yersin. Önemli olan yazın yetişmesi gereken domates kış ikliminde yetişmesin.

Soruya gelince evet mevsime göre yerim. Kışın domates hem pahalı hem lezzetsiz. Gıda aş belgeselinde normal şartlarında yetişmeyen sebze için gerçek değil imgesel deniyor. Sen domates yediğini sanıyorsun.

domates kesinlikle kisin yemem. cilek de oyle.

Tekrar hasta olabilirsin ama bu spor yaptığın için olmaz.

Spor bittiği gibi soğumadan duş al ve kurulan.

@angelus arti bir. Spor yapip bedenin yorulup zayifladiginda hasta olmana ihtimal vermiyorum. Korunamayip kendine bakamadigindan hasta olursun.

yapma. portakal suyu iç, o da sağlık.

Netflix Türkiye ile ilgili herhangi bir senkronizasyon yapmadı; sadece küresel engelleri kaldırdı o kadar. Yani Türkçe içerik yok şimdilik. Sonradan olur belki.

övülmüş baya merak ettim bakayım bi dedim sanal kart ile üye oldum. iptal etmeyi unuturum falan kaçmasın boş yere diye.

türkiye için 5 tl'lik bile bir değeri yok gözümde.

popcorntime için servet ödesek azmış yani onu anladım :D

www.hurriyet.com.tr
yazılana gore ilerki zaman destek gelecekmiş

Türkiyeye altyazi saglamadan acilmlari komik bence. En azindan kullanicinin kendi altyazisini saglamasina izin vermeliydi. Yamulmuyorsam yok bu fonksiyon henüz olsa da uyumlu altyazi sikinti olabilir.

eksisozluk.com

altyazıyı geçtim yurtdışına sağlanan içerikleri bile göremiyoruz.

gereksizmiş o zaman ya, bi de pahalı zayen bayağa. popcorn time'a devam o zaman :D

yalnız o üyeler beleş 1 ay deneme için üye olanlardır.
yani kesin öyledir sanırsam heralde

1 tl limitli sanal kartı vererek üye oldum.

satarken dikkatli ol, elindeki avcundakileri de kaptırma :p

saniyorum ki bekar bir arkadassin.

buyur benim.

bana bilgisayarda zaman harcatmadan eve gidip yemek yerken esimle kizimla rahat rahat nasil izleteceksin soyle senin sattigini alalim.

aynı şey spotify için de geçerli, neden insanlar kullanıyor; neden hala spotify var, üstelik zarar ederken(şurada bi chart var bak: qz.com)

saçmalık dediğiniz şey üzerinde onlarca insan kullanıcı deneyimini en üst noktaya ulaştırmak üzerine çalışıyor. müşteri memnuniyeti yani. ki zaten öğrenci, dar gelirliler gibi bir pazara değil, üst seviye pazara hitap ediyorlar ilk başta. playstation ve apple tv bunun bir göstergesi. Örneğin hali hazırda 6-7 farklı arkadaşım Amerika VPN'ine sahip ve onun üzerinden Netflix üyesiydi.

mal dediğin insanlardan boş beleş sistemler para kazanıyor. bu zihniyetle devam ettiğin mühletçe ciddi para kazanma ihtiyacın devam edecek ve önüne imrenerek baktığın onlarca boş beleş farklı sistem çıkacak.

Bu arada aynı anda 4 farklı UHD yayına izin veriyor sistem, yani 40TL'yi 4 kişi bölüşebiliyor. Aylık 10 Lira 1 paket sigara parası.

Not: Henüz Netflix'e üye değilim ancak lokal anlamdaki eksiklikler giderilmeye başladığında izlemeyi planlıyorum. Ha bir de, emeğe saygı. Sadece tüketen insanlar olmak yerine üreten insanlar olmaya başladığımızda(sözüm meclisten dışarı, kimseyi doğrudan kast etmiyorum) emeğe verilmesi gereken saygının farkına varmaya başlayacağız.

mal dediğin netflix us'de %198 nerdeyse 2 katı hisseleri değerlenen bir firma, 1.ci geldi. amerika'da insanların tv izleme alışkanlığını değiştirdi.

appletv de ciddi hazırlanıyor. alibaba'nın kurucusu da "e-ticaret uğraştırıcı hacı. digital vod hizmet satmak iyi iş diyerek" sektöre sert bir şekilde girişe hazırlanıyor.
spotify'ın değeri de 8 ya da 10 milyar dolar oldu.

bu tür ürünleri türkiye'den nasıl çıkarırız diye sorgulamak yerine, "bunları hangi mallar kullanıyor" demek ayrı bir aptallık. bize özgü saf bir aptallık.

Ben de internet hızımız yeterli ise netflix saçmalığına geçeceğim. Tivibu, digiturk ve dsmart saçmalıklarından daha iyidir.

olum belki de bir kısmı netflix and chill yaşamak istiyorlar? üstüne gitme insanların bu kadar :)

tivo vardı zamanında, sex and the city'de miranda izliyordu bi dizi neydi adı?

google'lamadan ilk bulana ödül.

soruna cevap: couch potatolar seviyor işte böyle şeyleri. ekserisi götlü göbeklidir. zengin göbeği ama american supersize obez değil.

basit düşününce böyle oluyor işte. netflix'i sadece izleme programı olarak düşününce böyle oluyor. benim gibi çekirdekten bilgisayar işine giren ve teknik bir adamı bile spotify, apple tv, vpn vs. üyesi yapabildiklerine göre ben harbi malım. kafalara gel kafalara...

spotify farklı arkadaşlar. spotfiy, müzik sistemi ve 1 saat içinde 20 adet müzik dinleyebilirsiniz, bu da 20 adet müzik aramanız demektir.

diziyi ise 1 defa indirirsiniz, 13 bölüm 14-15 saat izlersiniz.
filmi 2 saat izlersiniz.

aynı şey değil. ben bekarım, kız arkadaşım var. vaktim = hiç yok. 50mbit fiberim var. film izlemek istiyoruz, yemeği hazırlarken indirme + altyazı bulma en fazla (o da 1080p ise) 7-8 dakika sürüyor. o sırada yemekleri hazırlamış olyuroz, yiyorum ve freelance in başına oturuyorum.

ntflix bu fiyatlara mallıktır.

netflix ayda 5-10tl arası olsa mallık değildir. 40tl ise mallıktır. tartışacak hiçbişi yok.

bu gerizekalılar apple tv falan da alıyorlardır di mi lan? ne kadar saçma ya gerizekalılar.

harbi sığsın.

edit: oğlum ne acayip insanlarsınız ya? adam demiş ki koy bakim önüne ingilizce vikipedi. aq bana sorsalar ingilizcen nası diye eh derim. üniversitede hazırlığı atladığım için daha bi unuttum hatta. ama yeri geldi mi ingilizce altyazıyla dizi film izliyorum. anlamını bilmediğim 5-10 kelime de olursa sırf öğrenmek için durdurup anlamına bakıyorum mesela?

alan adamların parası size niye battı ben anlayamadım

digitürk'ü iptal edip netflix'e geçeceğim ben de ki torrent kullanıcısıyım. torrent ile bile uğraşmadan ve daha önemlisi yasal yollardan film-dizileri güncel olarak takip etmek için 26 TL (40 değil!) hiçbir şey değil.

ingilizcesi olmayanlar için mallık olur tabi onda hem fikirim, zira türkçe altyazı veya dublaj seçeneği henüz yok. :)

Hiç kızmıyorum arkadaş içimdekileri yazmış. internette her bi bok bedava ama iş beleş e-kitap olunca çatır çatır indirmeyi biliyorlar. yanılmıyorsam netflix'te türkçe altyazı yok? sanki 6 okka taşaklı ingilizce bilen insanlar sözlükte barınıyorda hemen üye oluyorlar, koy bakim önlerine wikipedi'den ingilizce döküman kaç cümleyi simultane çevirebiliyorlar. starbucks'ın cam kenarında ben netflix üyesiyim, şu dizilere bakıyorum demekle durum kritiği yapıp arkadaş ortamında otorite sağlayacağını sananlar var. Netflix harbiden türkçe altyazılı içeriği hayvan gibi doldurup, üyelik ücretini spotify gibi tutarsa lafım yok fakat şuan üyelik almak hava atma aracından başka birşey değil.

Ooo, linc? Alirim bi dal.

Sig adamsiniz olm. Valla. Surda üreteni sanatciyi desteklemek diyen olur, isin legalliginden bahseden olur, ingilizce altyapisindan bahseden olur, icerik zenginliginden bahseden olur, arayüzü kullanici kolayligindan bahseden olur, stream kalitesinden bahseden olur, olur da olur.

Ama yoook, torrent varken spotify netflix kullanan mal. Ben de bulayim, kakalayalim ne bulursak bu heriflere. Harbiden diyorum, böyle sig mi düsünüyorsunuz?

Millete keriz diyen süperzeka. Senin gibiler genelde tutucu falan da olur. Hak yemek sadece ceptekini mi çalmak?

ilk bir ay deneme paketi veriyorlar, sırf sistemin nasıl olduğunu merak ettiğim için üye oldum. benden 8 bin tane düşün işte.

beğenirsem devam eder miyim? sanmıyorum. aşırı bir rahatlık getirmesi lazım mevcut duruma ki tercih edeyim kendisini. spotify hayatımı şenlendirdi mesela ama bundan o performansı beklemiyorum.

"Aylik 5-10 tl arasi olsa mallik degil fakat 40 tl malliktir."

Bu lafi demeseydin bir nebze yine tutarli olurdun. Yani "hic para verilmemeli" gorusunu savunuyor olsaydin.

Bu haliyle senin problemin dar gelirli olmanla alakali. 10 lirayla 40 lira arasindaki makasin senin icin ucurum olmasi biraz agresif yapmis seni.

Kullanicisi degilim sistemin.

@brkylmz vurdu gol oldu.

valla benim hayatıma artı katan şeylere gücüm yettiğince kullanırım. ama benim param yoksa kullanana keriz demem, mal demem, hali vakti yerinde, zevkine düşkün derim. dilimi tutarım.

hadi mallar ve kerizler yaşadı. enpara %50 indirim veriyor.
www.facebook.com
www.finansbank.enpara.com

dar gelirli olup olmamakla en ufak alakası yok durumun.

lahmacuna 50tl verip vermemek de dar gelirlilikle değil, mallıkla alakalı bir durum çünkü. bir şeyin ederi vardır. bir de ederinin fazlası vardır. ederinin fazlasını vermenin maddi kayıglarla ilgili bir durumu yoktur.

senelik 400 lira fark yaratacak bir sistem değil işin özeti bu. 400 lira veriyorsan ve zenginsen zengin bir malsındır. 400 lira verip dar gelirliysen dar gelirli bir malsın.

8 EUR çok değil ki ya, TL'nin değeri düşükse firma bu konuda ne yapabilir ki? Her ülkeye ayrı fiyattan mı satacak? Hayır tabi ki.

anlamsızca güldüm, cevabın bende değil.
hayrına up

Spor.

Önemli olan hayatta kalma icgüdüsü. Nefes almayi unutmak dur haci, ben bi kivrilip ölüyorum demekten farkli degil. Spor yap, gerginlige bagli kitlenmelerin azalir, bedenin daha düzgün tepkiler verir.

Bu ne lan, biraksan öleceksin.

farkettiginiz an, icinizden 7'ye kadar sayarak yavasca nefes alin, birakirken de 7'ye kadar sayin. ve diyaframdan alin en onemli kismi. diyafram kasi gelistirme egzersizlerine bakin. karina bastirip bir seyler yapiliyordu.

hacim oyle bisi yok. sen istesende nefes almayi unutamazsin. sen de kaygi bozuklugu olusmus nefesini gereksiz yere dinliyorsun. nefes olayi senin istemin disinda beyin sapi tarafindan kontrol edilir. Yani son kez soylersek nefes almayi unutamazsin o senden habersiz devam eder.ama istediginde kontrol edebilirsin. inanmiyorsan kafani bir kova suyun icine sok ve bekle olmadi agzini ve burnunu kapa ve bekle bak bakalim unutabiliyor musun?

Ha duzenli nefes icin nefes egzersizi yapman lazim. bunun icin nefes alirken karnini sisirerek 3 kadar yavas bir sekilde sayiyorsun (yaklasik 3 sn yani) nefesini 6 ya kadar sayarak yavas yavas veriyorsun, bu sirada nefes verirken kendine rahatla ve gevse diyebilirsin. gecmis olsun hic bisi olmaz turp gibisin.

çirkin bence. ad-soyad-doğum yılının son iki hanesi al derim.

noktalı denedin mi?

ali.karaca ya da karaca.ali gibi? rakam olması pek hoş olmuyor.

[email protected]
[email protected] filan denediniz mi? Öyle otuzbes filan ne biliyim.

şirket maili alsan nasıl olur? [email protected] gibi veya o araya istediğini yazabiliyorsun.

Rakamlj mailler bana resmiyetten cok uzak geliyor. Farkli bir sey tavsiye ederim. Atiyorum karacaa gibi. Yaraticiligimin zirvesinde degilim su an ama ad soyada gore kismi kisaltmali falan seylere yonel bence.

ad soyad tam kullanılmayacaksa ya da saçma sapan harf eklemeleriyle kullanılacaksa adres almaya hiç gerek yok benim gözümde de.

[email protected]

Şirket maili hariç dediklerinizi denedim. Şirket maili alamıyorum çünkü şirketim yok, bi de şirketi olmadan da alınabiliyo sanırım ama biraz pahalı diye duydum.. Teşekkür ederim herkese.

Devilred, biz mail atmayah mı gurban?

resmi yazışmalar için dedim bunu, normal yazışmalar için istersen dagdakicobanayazgozlebakankuzu diye al yani :)

çirkin.

soyadın ve adının ilk 2-3-4 harfini dene

alacaksan [email protected] falan al en olmadı

Eğer önemliyse yıllık 50 liraya falan domain ve hosting alıp kendi domaininden bir mail oluşturabilirsin. Mesela [email protected] gibi. Bunu da kullanım kolaylığı açısından gmaile yönlendirirsin, ayrıca gmaile gönderen adresi olarak da [email protected]'u tanıtırsın gayet güzel olur. En resmi ve en iyi böyle olur.

@outlook belki olur.

benim 5 harfli [email protected]'um var hehe

ismin mehmet yilmaz gibi bi şeyse normal tabi.

mevcut maillerinden birisine protonmail'den davetiye iste. 1 hafta içinde geliyor. o 1 hafta bir şekilde idare edersin zaten, sonrasında daha havalı bir mailin olur. protonmail davetiye usulüyle çalıştığı ve çok yeni olduğu için yüksek ihtimalle ad-soyad kombinasyonunuz henüz alınmamıştır.

Yıllık 25 tl'ye domain adresi alıp kendi emailini yarat. Email forwarding hizmeti ile ek ücret olmadan gmail adresine yönlendir. Namecheap.com'da var bu hizmet.

benim email adresim mail@(ismim).com şeklinde. Kardeşimin de öyle. Çok eğlenceli.

ama en iyisi domain satın alıp yandex'e bağlamak.
domain.yandex.com

[email protected]

gibi kullanıyorum. çoğu yerde kodluyorum izmir samsun manisa

gibi.

kardeşimin maili de şöyle

[email protected]

dedim ona benim gibi yapalım yok dedi.

kolay gelsin

bence epey saçma.

domain al, 20 lira.

yandexe devret, beleş.

istedigin kadar @domain.com olarak mail açarsın.

Protonmail.ch adresine git, listeye gir. Hem cok güvenli ve temiz bir adres, hem de betada oldugundan her ad neredeyse su an bosta.

Johndoe adi bile yoktu gecen haftaya kadar sen düsün. Ilk alinanlardan biri bu.

Bu arada adim soyadimda okulumda iki tane, soyadimdan sinifimda 5 tane daha vardi. Sen düsün, isim soyad vs her sey alinmis. Sonuna 81 ili denedim eskiden, alinmis, böyle is mi olur. Noktali alirsan sikinti, noktayi unutup baskasina mail atarlar, gmailde noktali alamazsin da zaten.

Care protonmail

@mail.com uzantılı almayı denediniz mi?

plaka çok çirkin oluyor mail adreslerinde.

kimlik fotokopinizle nic.tr'ye başvurun adisoyadi.com.tr domain adresi alın. ben size mail için ücretsiz hosting sağlarım. böylece [email protected] vs. vs. istediğiniz kombinasyonda mail alabilirsiniz.

@hotmail.com.tr olarak deneyin bir de, belki alınmamıştır henüz

Mail.ru dan deneyin bir de.

@kahkaha.com vardı bi ara.

uydunet kullanıyorsan o da veriyordu sanırım mail.

[email protected] değilde

benimki şu şekil [email protected]

burak peksever kişisiyle alakam yoktur.

hotmail.it hotmail.fr ne bileyim başka ülke mailleri denedin mi? ben it'li olanı adım soyadım olarak kullanıyorum.

ilişkideki hedefi/beklentisi gibi bişi

otuzbirci 9gag weeb'lerinin çıkardığı bi şey. hani ilişkide zort zort osuruk yarışı yapacak kadar yakınlaşmak çok "sempatik" bi şey ya, ben de ilişkimde bu noktaya gelebilmek istiyorum diyolar. cekilmis gayfe'nin dediği gibi, ilişki hedefi/beklentisi olarak türkçeleştirilebilir.

senin de örnek verdiğin üzere bu relationship goals dedikleri şeylerin %90'ı, ilişkisi olan insanların zaten yaşadığı şeyler. genelde gerizekalılar yapıyor bunları. adamın "relationship goal"u sevgilisiyle yürümek falan işte.

Menage a trois işte.

@meister hazzetmesem de 9gagten cikma degil. Tumblr kökenli. Daha eriskin humor icin lutfen imgur.

Soruya cevap, ah ben de öyle olayim / iliskide ulasilmak istenen konum seklinde bir kullanimi var. Sarkilarda, instagram vs gibi popüler kültürün dibine vuruldugu yerlerde, buzzfeed vs gibi sosyal platformlara sokulmus, asiri kullanimi anlamsiz kalip. Bff goals diye baslayip rekt ve roast goals diye absürt 4chan örneklerine kadar gidiyor, cikis ama tumblrda milletin sevdigi dizilerdeki ana karakter/sevgili ikililerine özentilik yapmasiyla basladi. Gene snap ve twitterda bolca mevcut squad goals muhabbetiyle popülerlik kazandi.

Squad - arkadas grubu
Bff - en iyi arkadas
Roast - milletin ifsa yapip bana hakaret edin dedigi durum
Rekt - fail, lafi yemek, kaza gecirmek, parcalanmak ya da yaralanmak anlaminda kullaniliyor.

threesome??

@aynadakiyabanci, haklısın kökeni farklı olabilir, "çıkardığı" demem yanlış olmuş; ama ben 9gag dışında neredeyse hiç görmedim bunu. ordaki ilokullular bayılıyor bu tip post'lara.

(bkz: high fidelity)
(bkz: fight club)

funny games in alman versiyonu

The wolf of wall street

www.artandpopularculture.com

terim bu.

yanlış hatırlamıyosam angel-a'da da vardı

rec,
cloverfield

birdman

25.saat

up

autumn sonata

mr nobody

Buna -seyirciyle sahne arasında var olduğu kabul edilen- 4. duvarı aşmak deniyor.

www.backstage.com

whatculture.com

aynadakiyabanci'nın verdiği linkte daha detaylı liste de var zaten.

woody allen filmlerinden whatever works var.

James McAvoy bunu Filth'te biraz yapıyor. Özellikle cümlelerinin sonunda.

www.youtube.com şunu yap. arkaplanı turuncu yerine koyu gri yazılarıda beyaz yap.

blgisayarında flux olsun. uzun süreli ekrana bakarken bunu kullanmak önemli.

flux +1. kitap okumasan dahi flux +1

bir daha sür.

Yaliyorum.
El icinse paso el sikisiyorum baskalarinin vucut yagindan nemalaniyorum.

ilk yikamada sürülen her seyin gitmemesini istiyorsan parlak dudak, vicik vicik ellerle gezmen lazin @diffarensiyel. erkek isen bunu da istemezsin emin ol-

aslında kalmıyor. emilip deri altına çekiliyor. ama derinin üst kısmı kuruyabilir. aşağıdaki önerilerin hepsi mantıklı aslında. daha sık krem sürmek ( yağlı kremleri tercih edebilirsiniz eğer nemlilik hissinin çabuk kaybolmamasını istiyorsanız.) tükürükle dudakları ıslatmak.
yok ben kafayı yedim, kuruluğun k'sı olmayacak derseniz, pişik kremine yakın kremler öneririm.

türkiye'de yok ama weleda diye bir markanın skin food denen yeşil tüpte bir kremi var. bu işlerin kralı o benim gördüğüm hem de doğal yazıyor üstünde. çok pahalıydı ama.

bulunduğun yere göre değişiyor. eğer çok elektrik gidip gelen, akım değişimi olan bir yerde oturuyorsan alman mantıklı. stabil elektriği olan bir yer için gereksiz bence.

Verdiğin link hatalı sanırım.Koruma akıma karşı değil gerilim piklerine karşı olmalı.Surge protection

link hatali, bit.ly vsden kisaltip paylasabilirsin, mobilden ugrasmak zor oluyor. bu arada @turkuazin dedigi dogru. yillarca kullanmayip sorun olmaz dersin, bir gece yakinlarda trafo yanar, o gün tüm hassas aletlerin, televizyon, bilgisayar yanabilir. ben mesela ufak tefek seyler icin degil ama bilgisayarmis, akilli aletlermis, sarj cihazlariymis gibi seyleri hep korumali prizden kullaniyorum. dalgalanmalari ne kadar engellediginden emin degilim, ama peak yasarsan priz ilk bozulan kisim oluyor ve aletlerini koruyor. hatta brennenstuhl gibi markalar, 10000 euro gibi paralara kadar, eger priz basarisiz olursa geri ödeme yapmayi kabul ediyor. türkiye icin gecerli mi, ne kadar sözlerinde dururlar bilmiyorum, ek bilgi olarak söyleyeyim dedim,

evde küçük çocuk yoksa almana hiç gerek yok veyahut normal prizi çocuğun ulaşamayacağı bir yere de yerleştirebilirsin. akım dalgalanması diye bir şey yoktur eğer voltaj dalgalanması varsa regülatör almalısın.

www.mediamarkt.com.tr

@cevizli karpuz regülatör söz konusu geçici piklerde işe yaramaz.Regülatörler daha uzun süreli gerilim iniş çıkışlarını regüle etmede kullanılır.Konunun teorik boyutu karmaşık.Mesleğimle de ilgili olduğundan bu konuya bir hayli eğilmiştim.Transient piklere karşı voltaj regülatörü kullanmak şeklinde bir çözüm yok.

ya ürünü görmedim de görüntüsünden ve yazan "su tutmayan kaplamali kumas" ibaresinden anladigim, kumasin üzerine plastik katman atmislar. bu da hep ayni bölgelerden katlandikca kirisacak, bozulacak, dökülecek demek. ek olarak rahat da durmuyor ama sadece bu sekilde kullanilacaksa niye olmasin?

ha ben almazdim, is ne, ise git gelde yaninda bir sey oluyor mu, araba var mi, canta sürekli yaninda mi gezecek günboyu? sorular sorular.

koca koca abiler şirket ekonomisi yapıyoruz, akşam da şirkette spora kalalım diyoruz. ben de ikisini aynı çantada yapayım dedim, bunda notebook gözü de var ama senin de dediğin gibi kumaş hiç sağlam gelmedi, abi de çok onay veremedi.

trol olarak addedilen kişi birisine mesela özelden soru sorunca bunu anlamayacak mı? özelden soru soramayınca anlamayacak mı?

yetersiz yöntem. troller için duyuru eklentisi var chrome'da.

yok olmadigindan degil. gecen imgurda gördüm, alakasiz bir yerde bir user demis ki, bu linkleri kaldirin ben shadow banned idim, aylarca farketmeden paylasim yapip durdum dedi.

özelden sorsun, cevap verilmemesini cok süpheci karsilamaz bence. elbette gidip yeni sekmede bakabilir ama hangimiz acaba duyurularim baskasina görünür mü gibisinden düzenli bakiyoruz ki? farketmesi zaman alir.

net cözüm olsun diye degil, sadece eglenceli diye.

outlook kullanırsan delay delivery özelliği var.

bir de böyle bişey varmış,

code.google.com

böyle bir sey de mevcut.

www.boomeranggmail.com

ama sen sanirim ayni textin her gün atilmasini istiyorsun, onun icin ifttt öneririm, bir trigger sec, saati trigger olarak kullanabiliyorsan ordan ya da zapier uygulamasindan yapabilirsin saniyorum.

ben satıyorum şahsen. =D

tüm kartları biriktirip seri ile rozete dönüştürüp xp kazanıp lvl atlıyorsun ya da satıyorsun işte :D ben fazla düşenleri satıp gerisini tamamlamaya çalışıyorum şahsen hep :D

kaynak yapayim araya affet beni @qxgviper,

@orta büyüklükte bir ülkenin krali, ama o exp, o level olaylarinin ne yarari var? oyunlarda bonus mu veriyor? veriyorsa hangi oyunlarda?

sadece lokal co op veya senaryo oynayan bir oyuncu olarak daha bir zerre yardimini görmedim, boyuna satiyorum. bir de gecen red hering midir nedir bir arkadas zorla rozet aldirtti cabasiz diye, ama bir sey kazanmis gibi hissetmiyorum, nedir bunlarin olayi?

ya bu kartlar nerede ? bana steam envanterine bak diyor bakıyorum bişi yok

@aynadakiyabanci oyunlarda veriyor mu bilmiyorum da steam üzerinde hakların artıyor. mesela bugün 2 seviye atladım ben 5 + 5 arkadaş ekleme hakkı kazandım arkadaş listem için.

edit: bir de takas edebileceğin ya da kullanabilceğin steam öğeleri veriyor hediye olarak chat ifadeleri ya da arka planlar gibi.

@baris daima

i.hizliresim.com

eğer kart kazandıysan burada çıkması lazım. yoksa bi çıkış yap tekrar gir falan düzelir belki. bilemedim.

ben idle master kurarak butun kartlari topladim oyunlardaki
hepsini satiliga cikardim pazar ortalamasindan.
10tl gibi bi para birikti, onla da oyun aldim simdi.
daha da pazarda satilik kart dolu sanirim, para gelirse gelir gelmezse umrumda degil

www.ted.com

Muhtemelen boyutlarla alakali, boyutlar arasinda sikismisti. Hayal edemiyorsun diye kabul edemeyeceksin. Cünkü düz düsünüyorsun. Evrende muhtemelen ayni sekilde, baska bir boyutta yirtilarak olusuyor. Aksi durumlarla alakali düsünceler var, ester var deniyormus eskiden, uzayda bosluk degil göremedigimiz madde var diyoruz. Bir baskasi sicimler var diyor, yogunlugu az madde formatinda degil diyor. Ama genel olarak bir seyin olmamasini kabullenene kadar sen, her defasinda peki onun disinda ne var diye soracaksin, bu isin sonu bitmeyecek.

Bana göre en makul sey boyutlar arasi muhabbetler. Sicimden gir arastirabilirsin. Ama onun disinda karanlik madde vardi o kaybolunca evren büyümeye basladi gibi hayal edebilecegin, böyle kumdan kale deniz gibi modeller arama. Daha bir sürü boyut var diyoruz ne olduguna dair hicbir fikrimiz yok. Space time warp mesela, oysa bir üst boyutta herhangi bir canli icimizi disimizi ayni anda görecek. Muhtemelen gecmisimizi simdimizi ve gelecegimizi de. Hayal edebiliyor musun? Hayir. Ayni sekilde sen de hayal edip fiziki düsünmeyi birak.

s.hawking şöyle düşünüyor: eskiden bana "peki big bang'ten önce ne vardı?" diye soruyorlardı, şimdi ise uzayın genişlediği herkes tarafından bilinen bir gerçeğe dönüştü. artık insanlar uzayın dışında ne olduğunu, uzayın nereye genişlediğini merak etmeye başladılar. onlara verecek bir cevabım olmamasından rahatsız değilim, ama hiçlik kavramını anlayamamaları beni üzüyor.

affiniza siginarak, soyle bir seyi hatirlatti: youtu.be

sordugun soru suna benziyor: bizi tanri yarattiysa, tanri'yi kim yaratti? her zaman, bir seyin daha buyugunun daha guclusunun oldugu inanci.elimde hicbir kanit olmadan, sadece kaba etime dayanarak, evrenimizin sinirinda baska bir evrenin varligi ya da bizim evrenimizin bir yansimasi olabilir. belki de en buyuk hata, evreni-uzayi 3 boyutlu bir uzaya kisitlayarak yapiyoruz. evren kendi icerisinde genisliyor olamaz mi? evrenin sinirlarinin ne sekilde genisledigi hakkinda bilgisi olan var mi? ben fizikci degilim. yani evren, katmanlar halinde genisliyor olamaz.

cok siktim, musadenizi isteyim :)

çok klasik bir söylem var nehirdeki balık nehrin dışında olanları bilemez diyerek.
Bilmek yorum bile yapamıyoruz hiç demek aklımız almıyor. Ancak gerçek anlamda bilmek maalesef şu gün imkansız

www.eksiduyuru.com

@stevie: hocam sözlüktekiler de dahil.

eksisozluk.com

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

yani cok var aslinda da ufku ikiye katlayan, ssgnin tanimladigi özellikle logic temali entryler, android ve ios uygulamari tarzi basliklar hep ise yarar seyler icerir.

Neye dikkat ettiğimi bilmiyorum ama dostum demedim hiç. Senin hitap şeklin de çok yabancı değil. Kullanmışımdır. Gerçi onu erkek, kadın ayırt etmeden kullanıyorum. Kadına kanka ya da olm demiyorum tabii.

Bunun dışında bir de argo ve küfür içerikli hitaplar var. Onlar da var bol bol.

olm derim ya da isimlerini kullanırım. dostum kelimesi ağzımdan çıkmamıştır. :D

Bana olum falan denir genelde erkegim. Kanka falan kotu de kenks falan diyen var. Dostum arkadasim falan gibi hitaplar itici geliyor bana da.

kardeş


:D

genel olarak hiç bir hitap kullanmadan "lan" derim.
mesajlasirken filan "birader" derim.

e tabi bir de "yaprağım".

varsa takma isim, kanka falan demem. olm, lan zaten bunlar anlik soylenen kavramlar zaten.

yapragimmm ( uzaratarak soylemek farzdir.)

toraman..

topragim..

ingiliz arkadaslara: maytt, block, dude, boner, wanker, chap

Direkt ismiyle hitap ediyorum, farkli bir hitap sekli kullanmiyorum yakin arkadaslarimla konusurken.

kanka, dostum yapmacık geliyor demişsin. Sen beybi, yavrum dediğini söylüyorsun. kusura bakma ama senin kulandıkların bence daha yapay :)

ben abi, ve oğlum kulanıyorum çoğunlukla. Kanka kelimesini en son ilkokul 4. sınıfta kadir diye bi arkadaşıma kullanmıştım. sonra ağzıma almadım :)

beyza, sen misin?

erkek erkek, kiz erkek, kiz kiz aralarinda beybi, yavrum seklinde hitap kullaniyorlarsa yadirgiyorum, hatta kiniyorum. ismimle hitap et, erkegim, adim var, alismisim, niye yani? sevgilime bile cogunlukla ismiyle hitap ediyorum ki insanlara bir sekilde hitap etme zorunlulugu insanin yarattigi bir sey. her 20 kelimesinden birinin oglum ya da haci, kardes, dostum olmasi hitap degil, senin noktalaman gibi bir sey.

kanka diyene, aga diyene, karsim diyene, kardo diyene, haci, hacit, yavru, yavrum, beybi, bebisim, delikanli, oglum, olm, dostum, hocam(ki duyuruda cokca kullanimi mevcut), yoldas, p.c, yavs.k, g.t, g.telek... hepsine kilim. kullanirsam kesinlikle dalga gecme amaci güttügümden, bana kullanildiginda ciddiye almiyorum. dalga geciyoruz saniyorum.

kanka kadar çiğ, ergen ve itici bir laf daha yok bence. adını söyle gitsin.

kardo diyene dalasim gelir. sonradan medeniyet gormus tv agasinin cakallarinin aralarinda birbirlerine yavsakca hitap sekli gibi. arkadasin, telefoncuysa kardo diyebilirsin yani, o zaman sorun yok.

benim öyle bir alışkanlığım yok genelde isim kullanırım. en fazla abi (cinsiyet gözetmeksizin), belki genç ya da aramızda anlamı olan bir hitap şekli varsa (başkan, fındık).

İşyerinden (okul) olanlara isim ya da hoca veya isim+hoca.

Ağız alışkanlığından okul dışındaki erkeklere genelde gene hoca.

Klasik hitaplardan 3-4 hitap daha var ama asla kardo, kenks vs.Vs. Gevşek ve itici laflar kullanmam.

craigslist?

Böbrek.avi

Klasik yorumu yaptiktan sonra:
Ebay
Quoka
Facebook gruplari, özellikle bulundgun sehrin erasmus ve ögrenci gruplari. Tasinirken cok acele elden cikarmalsri gerektiginden yok pahasina veriyorlar, hatta genelde ücretsiz de gidiyor.

Baska var da, bunlar hayli hayli yetmeli.
Lg, aynadakiyabanci.

Bir de amazon, warehouse deals kismi, gebraucht ya da refurbished (generalüberholt) ürünleri var. Sattigi ürünün arkasinda en saglam durani bu dediklerim icinde. Kullanilmis da olsa 30 gün money back garantisi.

ebay normal ebay degil de ebay kleinanzeigen en pratigi. onun disinda facebook gruplari var, "sehir ismi" verschenkt (bunlar ucretsiz verilikler) ya da schwarzes brett "sehir ismi" gibi.

flohmarkt var. almanya'da bit pazarı konusu çok yaygın. herkes de böyle alışveriş yapar, çöpten eşya toplama (çöpü karıştırıp değil, çöp bölgesine bırakılan/atılan ürün) da yaygın. o yüzden internetten ziyade -hadi çöp olayına girme de- bu bit pazarı konusunu oradakilere sor, git derim ben. Türkiye'deki gibi "aa pis fakir" modu değil orda :D

www.ebay-kleinanzeigen.de

Bu arada çocuğun adı falan hiç geçmedi. Tüm konuşma bu kadar.

boş yere kafaya takmışın. muhabbet de öylesine geçmiş.

Bence hiçbir şekilde yorumlamamak lazım. Anlatmaya çalıştığı birşey olduğunuda sanmıyorum bu dediklerine göre.

Fazla anlam çıkarmaya çalışmışsın. Olumlu veya olumsuz bir anlam çıkartacak durum yok.

Pisman degilim gene olsa gene ayni seyleri yaparim demis. Su an birlikte mi? Degil. Gene ayni seyleri yasasa gene ayrilavak mi? Evet. Bir daha konu böyle acildiginda gecmisten dem burulup maziye kivrilirsa gelecege cevir konuyu. Ben gecmise degil, gelecegimi kimle gecirmek istedigimi düsünüyorum vsye cevir.

Sakin ol, seni icten paranoyak. Gelin güvey olmakla kalmamsi haci damat yenge hala topluca kendi icinde sülaleyi dizmissin.

Burası iyi ki var ya, içim rahatladı. Ne bileyim kafamda kurdum işte. İnsan sağlıklı düşünemiyor ki.

eski sevgilisi hayatında büyük bir yer kapladıysa muhabbetlerinde geçiyor olması normal.
Düşünceli bir insan bu isteğinin önüne geçmeye çalışır ayıp olmasın diye, düşüncesiz insan çalışmaz.
yani kızın kötü bir niyeti yoktur. sadece düşüncesiz biri bence.

Dusuncesizden ziyade birazcik saftiriklik var kendisinde. bazen bi lafi anlatana kadar bile daral geliyor.

Cahillik mutluluktur.

lim5 +1 çoğu kişi için. ben ise korunmadan asla, çok şükür o kadar çükümün esiri değilim.

Lim5++;

prerzervatif ile ilişkiye gireceğime girmiyorum bu kadar basit. Çünkü hiçbir zevk almıyorum. O sebeple seçici davranırsanız sıkıntı olmaz. Günden güne başkaları ile yatıyorsa insan farklı tabi. Dikkat etmesi lazım.

Son 10 yıldır sanırım kimse ile prezervatif ile bir cinsel ilişki yaşamadım ve bir kere olsun hiç bir sorunla karşılaşmadım.

Bunu öneriyorum demiyorum sadece olanı yazıyorum.

Evet çok cahilim.

bu kadar basit mi ya :D neyse hadi devam madem.

@ihanet anlıyorum ama çok riskli. neyse zaten biliyosun, ne denir:)

abi ben seks yapmiyom. hanimefendi bulsam vebaymis cuzzammis dinlemem intihar bombacisi gibi yururum.

prezervatif igrenc bi sey ya. yapis yapis, kokusu da mide bulandirici. allahtan seks hayatim falan yok yav olsa prezervatif kullanmak zorunda kalirdim. cok pis bi sey yahu.

Tanımadığım kimse ile ilişkiye girmiyorum

@gazoz

1- tanıdıklarına nasıl güveniyorsun?
2- onlar kendisine nasıl güveniyor? ya hasta olduğunun henüz farkına varmamışsa o da?

daha önce sorulmuştu "sağlık raporu istiyr musunuz? beraber test yaptırıyor musunuz diye" çok mantıklı aslında.

prezervatif ile gireceğime girmiyorum diyoruz da, diyelim çok güvendiğiniz tek eşli sadece önceki sevgilisiyle sevişmiş bir kişi var karşımızda. O "önceki kişi"nin geçmişini bilmiyoruz ki! Ki böyle ilk sevişmede sevgilisinden hastalık kapanlar var, özellikle hpv gibi şeyler -erkekte pek sorun olmuyor mesela- kıza geçiyor. Hastalığı geç hamilelik olayından da mı korkmuyorsunuz, birkaç arkadaşım "ertesin gün hapı kullanıyor ya" diyor. Ee abi kızın hormonlarını alt üst etmek istemiyorum ben şahsen, haksız mıyım?

erkeğim ve insanların buna dikkat etmemesi delirtiyor. Kadınlar da, erkek "korunmadan yapalım" derse pek karşı çıkamıyor galiba.

haklısın zaten. öyle ilaçlar ağzı kesiciye benzemez. kalıcı etkiler bile gösterebilir.

Ertesi gun hapi degidir o, ertesi gun hapi olsa duramazsin. Dogum kontrol hapi kullaniyordur kadin, hamilelik korkusu olmaz. Beraber olacaginiz insanlari duzgun secin, cinsel sagliga onem veren insanlar olsunlar.

Şans hacu elektronik alet gibi işte

Bu sorulari tekrar tekrar sormayin. Burda evrimsel süreci hizlandirmak icin seleksiyonu arttirmak icin kasiyor, internette asilarin etkisiz olduguna dair kampanya yapiyor, hastaliklara nane limon lneriyor, prezervatifle seksin zevk vermedigini, lastik gibi koktugunu söylüyoruz.

Siz de sorup sorup toplumsal farkindalik yaratip süreci zorlastiriyorsunuz. Biraz anlayis ama lütfen.

Bu arada cinsel hastaliklar, günahkarlari kandirmak icin uydurulmus bir yalan, süpheniz varsa bir bardak zeytinAgina greyfurt dograyip, bir gün dolapta bekletin icin, kesin cözüm.

Pesin edit: kinaye ile araniz yoksa ekleyeyim, bu bir saglik tavsiyesi degildir.

cunku cinsel hastaliklarin abartilmis palavralardan ibaret oldugunu dusunuyorum. oyle bir anlatiliyor ki sanki prezervatifsiz seks yapinca bir gun sonra aids olma ihtimalimiz yuzde 97.
herkes seks yapiyor aids oranina bakiyorsun bi afrikada var dunyada.

Allaha sığınıyorum. :')

Iste "prezervatif yapis yapis oyk ihrenc" diyenler yuzunden bati dunyasinda aids var :) 10 senedir basina bisey gelmemis ama yarinki iliskisinde gelmeyeceginin garantisi yok. Ustelik bisey olursa tamamen darwinizm (hani prezervatif yirtilmasi falan disinda). Neyse ki bazi cinsel yolla bulasan hastaliklar infertiliteye neden oluyor da bu mantalitenin sonraki nesle aktarilmasi bi nebze engelleniyor

Ust paragraftan da anlasilacagi uzere cevap prezervatif. Karsilikli test yaptirirsiniz ondan sonra korunmasiz takilirsiniz. Ha ama karsi tarafa da guvenmek yetmiyor bu durumda :)

işiniz şansa kalmış o kadar söyleyeyim. kadınlar genelde ilk sevgililerinden sonra acayip dağıtıyorlar. bunda da bekaretin bilinçaltı etkisi olduğunu düşünüyorum. nasıl olsa olan oldu artık deyip önüne gelenle olmasa bile beğendiği her adamı yatağa atıyorlar. kadın için çok kolay. yani bi kadın özgürce seks yapabiliyorsa rahatsa öyle az kişiyle yetinmiyor. hiç alakası olmaz o işlerle dediğiniz hatunlar neler neler yapıyor.

bu yüzden de prezervatifsiz ilişki sandığınızdan daha riskli.

abi ben girmiyorum 4 senedir, yeni teknolociler mi cıktı? noldu?

ilişkiye girmiyorum.

cahillik mutluluktur +1

güveniorum ne demek ya. hiç güvenmezdim (yaşadığım bi durum değil sorduğun, ayrı). partneri biliyorsun diyelim -nereden biliceksen?- onun önceki partnerinin partnerlerini nereden bilebilirsin ki yani. bana bu tür kişiler hep siğilli, değişik akıntılı (öğ) falan geliyor.

bence de cahillik mutluluktur. 1-2 arkadaş hastalıklara inanmadığını söylemiş. yahu bu inanç meselesi değil :) neyse tartışılsa bile sonuçsuz kalacaktır, sadece fikirlerinizi almak istemiştim.