organ nakli için vasiyette bulun yeter daha ne yapacaksın? daha iyisi, kadavra ol, kessinler biçsinler tıp öğrencileri. binlerce canı kurtarmaya vesile olursun.

organlarımın tamamını bağışladım zaten dediğin şekilde 5 yıl önce.

Bence internetten araştırmayın, en yakınınızdaki kızılay'a gidin ya da telefon açın. Böylece öğrenmiş olursunuz. Zaten ilk başta ilik almıyorlar hemen, test için birazcık kan alıyorlar. Mesela bazı ilaçlarınız engeldir ama 30 gün kullanmazsanız alırlar falan, uygun ilik durumunda sağlığınıza zararlı değilse ilaçları kesersiniz 30 gün, verirsiniz. Tabii bunlar varsayım, bu yüzden bunları sormak için İstanbuldaysanız Cerrahpaşa, Çapa ya da Kızılayın kan bankalarına sorun.

giantspiders.com

şunlar anadolu tarantulası da. asyamaris'in duyurusunu böler gibi oldu ama. duyuruda yılanlardan anlayan varsa benim de danışacaklarım var bu arada:))

ben biraz araştırdım da türkiye'deki yılanları yeşil olanına rastlayamadım. deiklerine uyan bir tür buldum ama o da ilk olarak 2011'de kamboçya,vietnam taraflarında görülmüş.

şöyle bir şey
www.google.com.tr

türünü, cinsini, adını sanını bilmem fakat, google'a yeşil yılan yazıp görsellerden karşına gelenler kadar açık yeşil olmasa da koyu yeşil bir çok yılan gördüm.(benekli falan değil, düz koyu yeşil) akdeniz bölgesinde sahilden 5km uzaklıkta, sulak olmayan bir tepede birkaç kez denk geldi ama gördüklerimden en büyüğünün boyu 1 metre bile değildi. hepsi de otların arasında serin bir yerde kıvrılmış şekilde duruyordu.

örümcek mevzusuna ben hiç dahil olamıyorum. ileri derecede fobim var. yazılanlardan bile çıldırdım. ama teşekkürler bilgiler için. :)linkteki yılana benziyordu ama o kadar kalın ve devasa bir şey görsem herhalde yılandan çok korkmuyor olsam da kaçardım yine. :) bu arada bu dediğim de 1 metre bile yoktur zaten. en fazla dedim yaklaşık boyutu verebilmek için.

geçenlerde haberlere konu olan bir kanadalı vardı, kazadan sonra anadilini unutup norveç dilini ana dili gibi konuşmaya başlamış ve hatta norveçte kaldığı 5 yıl boyunca birlikte mutlu olduğu eski kız arkadaşına bile dönmüştü. haberden aklımda kalan en önemli ayrıntı adamın bilinçaltının adamı en mutlu olduğu zamana yönlerdirmek istemesi olduğu teşhisine varmış. biliyorum çok alakasız ama belki alakalı da olabilir diye yazdım hehe.

@in search we trust hocam benim en mutlu olduğum dönem ilk okul dönemim olabilir mi acaba :))

bakın mesela şu olabilir mi acaba kısmını yazarken acayip takılıyorum siliyorum , birleştiriyorum ve ayırıyorum .

herkes hayatinda belirli donemlerde belirli seylere takabiliyor ve bazi insanlar lan ben niye buna taktim acaba baska bi olay mi bunu tetikledi diye de dusunebiliyor senin gibi, ama bence iki olayin birbiriyle alakasi yok. Dolandirilma olayina uzulmen normal bir takinti - kisa surecegini umarak- kalkip bi de bu takintidan da baska bi takinti dogurursan isler senin icin pek iyi gitmez soylim. Kendine hakim ol ve sacma sapan dusunceleri aklindan cikar.

Noktalama işaretlerine dair birkaç hata da var. :) Bildiğim kadarıyla beyin hasar almazsa böyle bir durum söz konusu olmuyor. Bu bahsettiğiniz şey anksiyete bozukluğu, dikkat dağınıklığı gibi rahatsızlıklarda da olabiliyor. Yaşadığınız durumun psikolojik etkileri olarak yoğun ve günlük yaşamınızı etkileyecek ölçüde panik, endişe, stres altındasınız gibi görünüyor. Aynı zamanda bu olayın nasıl başınıza geldiğini bir türlü kabullenemiyor ve kendinizi ciddi bir hata yapmış olarak görüyor olabilirsiniz. Bunun tekrarlanabileceğine ve tekrarlanırsa ne yapacağınıza dair panik, endişe ve korku hali de var gibi. Başınızdan geçen olay sonrasında özgüven problemi yaşadığınızı kesin olarak söyleyebilirim. Tüm bunların yoğun dikkat dağınıklığına sebep olabileceği de son derece olası bir durum. Bunun için ilaç tedavileri de, terapiler de mümkün. Bana kalırsa, terapiyle halledebilirsiniz. Psikoloğa görünün.

-de -da yı ben hala çozemedim ki.dogma buyume turkıyeli olaraktan.

Ev arkadasim daha 1 hafta once bir siteden basvuru yapip 3 basvurusundan da arandi ve birini secip 5 gun sonra ise basladi. Yalniz siteyi hatirlayamadim. Kariyer.net'e benzer bir sey. Kendisi de uyuyor su an. Sehir Izmir bizde de. Sabah sorarim bana bir sekilde mesajla hatirlatirsaniz.

izmir çok zor bir şehir ya. kariyer.net uzerinden bana uygun binlerce ilan var ama nasıl oluyorsa hiç birinden geri dönüş olmuyor. bunalımın ortasındayım resmen. mesaj atacagim size tesekkurler.

Sektor nedir? Izmirde aktif is arayan biri olarak sana uygun bir sey denk gelirse yonlendirebilirim.

üniversite mezunuyum ve özgeçmişim dop dolu ve tecrübeliyim, başarısız olduğum bir iş ve kötü referansım hiç yok. garip geliyor böyle büyük şehirde böyle en donanımlı halinle işsiz kalmak.

iş hayatında hangi ülkede olursanız olun karakter de çok önemli değil mi? bunu öğrenmiş olmanız lazım. "yalakalık yapmadım" diye değil bence değerinizi iş yerinize kanıtlayamadığınız için oluyor bunlar. atara atar, gidere gider yapın bundan sonra. patronlara ise sizin en üstünüz ile aranız iyi olsun, arasında kalan sizden bir iki üste atar serbest. alttakileri zaten sallamayın. hümanizm iş dışında işe yarıyor.

ben özetle şunu öğrendim; ego, aşağılık kompleksidir. özgüven ise karakterin olgusudur. emin ol ki yalaka olsaydım şu an orada devam edecektim ama mutlu olmayacaktım. böle de mutsuzum. patron şirketleri hep mi böyle ?

kardeşim ben tamamen senden başka bir sektördeyim. ama eşim normal bir işte çalışıyor 3 yıldır tüm olaylarını olmasa da bana anlattığı kadarıyla görüyorum, duyuyorum. ne zaman alttan aldı ezmeye çalıştılar, ne zaman atar gider yaptı değere bindi.

ama şu altın kural başta da sonda da çok iyi çalıştı ki halen elinden gelenin en iyisini yapıyor. atar gider derken seni üzenler için söylüyorum bunu. sen işini iyi yaptığını düşünüyor, ve istatistik olarak ortada olan bir gerçek varsa kendini katiyen ezdirme. ego'nu yap. senden yaşlı olsun olmasın. saygı göster, abartma. bırak patronu, kurumsal şirketlerde bile böyle.

patron şirketi aile şirketi vs hep böyle. yine de düğünden hemen sonra işten çıkarılmandan iyidir mevcuttaki durum. 5 aya toplarsın. kurumlara gidip ben iş arıyorum demek pek yaygın bir durum değil, yadırganabilir. arkadaş çevrene yönel. tanıdıklara haber sal. ortamı yokla. ben iki hafta önce asılmak için facebookta eklediğim meslektaşım olan bi kıza iş arıyorum, aklının köşesinde bulunsun diye mesaj attım bugün :) belli mi olur? o da haberdar etti bile mesela birkaç yerden. meğer burnumun dibinde iş imkanı varmış. tanıdıklar önemli.

İnternet üzerinden alımlarda geçerli o sitede görünen indirimler ama ürünün olduğu bir mağazaya gidecek olursanız ve kasada ödemeyi internetten alıyormuş gibi yapmak istediğinizi belirtirseniz ürünü indirimli ve internetteki fiyatına alabilirsiniz. Ben kredi kartı ile aldığım için nakit olarak alımlarda geçerli mi bilmiyorum..

En son Creative kulaklik aldim. Internette %20 indirimdeydi. Magazada indirimde degildi. Internettekiler ayri oluyor. Bildigim kadariyla kredi ve bankamatik kartlari oluyor.

maalesef benimde bildiğim vatan comp. özellikle yüzde 30 indirimleri daha çok internette yapıyor. bunun dışında mağaza indirimlerini takip etmeniz gerek. mağaza mağaza fiyatlandırma başka çünkü. özellikle yeni açılan şubeleri takip etmeniz gerek. üstüne birde mağazalarda stok sıkıntısı var.

sd kart yerine oturmamistir banada olmuştu çıkart birdaha tak.

Ben desire 500 kullaniyorum ve uygulamalarim sd kartta. Ayarlar-Uygulamalar bolumunden yapiyorsaniz ve olmuyorsa evet karti cikarip takin. Ama Whatsapp, Viber gibi bir iki tabe direk telefonla ilgili uygulamalari sd'ye tasiyamiyoruz. Onlar dahili hafizada kaliyor ama cok alan kaplamiyor zaten onlar bildiginiz uzere.

Bu arada hafiza kartiniz Class 10 mu bilmiyorum ama eger oyle degilse Class 10'a gecin derim.

Thomas Brezina'nın kitaplarına bakın. Çok büyük ihtimalle onun Dört Kafadarlar serilerindendir.

sağol usta, şimdi bakıyorum o yazarın tüm kitaplarına. bi sitede 220 tane falan var. adını görürsem onlardan biriyse hatırlarım (işallah :D )
adı da sihirli ..... olabilir.

ki baktım kitaapların ismine, maalesef yoktu galiba aralarıda.

Enid blyton kitaplarindan olabilir mi?

Hatta enid b, afacan besler. Kuzenli dediniz diye.

Kepce Adasi'nin Esrari miydi, oyle bir kitap vardim cok olmasa da konuyu benzettim. Bir inceleyin, belki.

eyvallah elmai kurabiye ve asmayaris bakıcam o yazarlar ve kitaplara ..

Bana direkt hangi konuda tez yapmak istiyorsun diye sordular. Sonra da hangi hocayla çalışmak istedigimi. Kendi okulumdu bu arada. Ama muzikolojide nasıl olur bilmem. Fazla yuksek lisans ogrencisi yoksa zorlayacaklarini zannetmiyorum. Bir doktora degil.

Tez aşamasında bir master öğrencisiyim ancak bölümlerimizin alakası olmadığı için eğer isterseniz detaylı olarak mülakat sırasında dikkat etmeniz gerekenleri anlatabilirim ancak. Bunu sadece yüksek lisans mülakatımdan geçtiğim için değil, iletişim fakültesi mezunu olduğumdan sunum ve toplantı teknikleri, kişilerarası iletişim, beden dili gibi iletişim derslerini sıkça aldığım için ve almakta olduğum için de biliyorum. O yüzden dedim.

marmara güzel sanatlarda sinema tv mülakatına girmiştim.

orada direk daha önce ne yaptın dediler. bir kaç proje filan gösterdim bitirme projesi olsun, ödül alan sosyal sorumluluk projesi olsun, kişisel projeler olsun adamlar yüzüne bakmadı. somut bir şey yok mu dediler yani bir kısa film olsun belgesel olsun vs. yok dedim. o zaman nah girersin dediler. tabi nah değil de kibarca söylediler. "biz sizi kabul edersek diğerlerine haksızlık etmiş oluruz." dediler.

sonra istanbul üniversitesinde başvurdum. hiçbir şey sormadan "tebrikler halit bey kazandınız" dediler. iyimiş dedim. sonra dediler ki "sizden başka başvuran yok 4 kişi daha bulun öyle kaydınızı yapalım." dediler. şaka gibi amk.

sonra beykente gittim. orada önce yazılı mülakat yaptılar. sonra sözlüye aldılar. sevdiğim yönetmenleri filmleri filan sordular işte. yalandan tabi. özel olduğu için şak diye kabul edildim.

yalnız şunu fark ettim. torpil çok dönüyor bu işlerde.

bir de mülakatta kendini iyi ifade etmen gerek. yds, üds, ales puanı çok yüksek olsa bile mülakatta bocalarsan kabul etmeyebiliyorlar. özellikle marmarada gördüm bunu. deli puan yapan bir kaç kişi girememişti.

doktor felan değilimde bence her hastalığın psikolojiyle bi bağlantısı olabiliyor ama inanmassan çok takma inana olur diye düşünüyorum enerji meselesi...

benim ailemde çoğu kişide var. genetik olarak geçiyor, annende babanda varsa senin de hayatın düzenli değilse,spor yapmıyorsan,sağlıksız besleniyorsan sana da geçiyor. bunun dışında psikolojik olarak da etkisi var, hayatın düzenliyse ama çok kötü dönemler geçiriyorsan o da tetikleyebiliyor.

Üzülünce vücut stres altına giriyor. Stres altında ise vücut hormon salınımları değişiyor. Bu hormonlar da şekeri etkileyebiliyor. Sonuç:kişiden kişiye değişir ama genelde doğrudur.

Saçma değil, doğru. Bende yok ama baba tarafımın babam da dahil tamamı şeker hastası. En yakın örneği babam. Açlık ve üzüntü, stres direk etkiliyor. Hatta açlık sinir yapıyor şeker hastalarında.

annem diyabet hastası ve ne zaman sıkıntı yaşasa komaya girmese de hastanelik oluyor. en az on gün öylece yatıyor. aşırı sevinç ve üzüntüyle pozitif ilişkisi var bu hastalığın. vücudun stres ve sevinçli durumlarda salgıladıkları bu hormon adrenalin, seratonin vs) insülin hormonu değerlerini hemen etkiliyor.

Mobil site azizligine ugradigimdan ekledigim fotograflar cikmamis. Pembe likrali pamuklu kumas uzerinde beyaz boyali mermi izleri var. Kurumus, sanki kazinsa cikacak gibi ama tabi ki onu da denedim.

fotolar çıktı. bence kuru temizlemeye sorun bi.

eğer iddia edildiği gibi paintball toplarındaki boyadan içeriyorsa o boyalı mermiler, paintball sitelerinde yazdığına göre boya kıyafete bulaştıktan sonra 1 hafta içerisinde yıkanırsa çıkıyormuş. yıkanmazsa ne olur yazmamışlar ama.

sentetik tiner geçirir muhtemelen. şirket boyahanesinde benim de üzerime o tip bir boya gelmişti, usta öyle dedi =)

Fotograflari ben goremiyormusum o halde. @kedili madam: olayin sabahinda yikadim ama cikmadi. Polisin kullandigi boyali mermiyle paintball mermisi ayni mi emin degilim ama.

islak temizleme yerleri var. hemen her lekeyi cikariyorlar. gotur istersen, en fazla 10 tl odersin. cok seviyormussun, bosa gitmesin pantolonun.

rengi cok tatliymis nereden aldin? (ben de istedim)

Kuru temizlemeye goturdum az once. Deneyeceklermis. Duvar boyasi degilse belki cikarmis. Bu arada pantolonu sayet Izmir'i biliyorsan, Bornova'da Kucukpark'ta Universite 2'den metroya cikan sokakta Change Butik var, oradan almistim. :) islak temizleme dedigin nasil bir sey? Izmir'de bulur muyum ki?

Istanbul'dayim :( tuh.

Burada bir suru yerde gordum ben islak temizleme. Artik kuru temizleme yapan pek cok yer islak temizleme de yapiyor. Girip sorarak sansini deneyebilirsin bence. Buyuk iyi bir yer mutlaka vardir Izmir'de.

Halkla iliskiler, kurumsal iletisim ve insan kaynaklari direk lisans ve yuksek lisans egitimi aldigim/almakta oldugum alanlar oldugu icin bu is egitime gitmeden olmaz diyeyim... Gorunurde kolay isler gorunuyor ama inanin degil. Gerek bireysel gerekse orgutsel performans acisindan tatmin edici olmaz online sertifika. Isi yaparken cok zorlanirsiniz. Bu mesleklerde buzdaginin gorunmeyen kismi devasa ve malesef Turkiye sektorlerinde bunu bilmiyor buyuk cogunluk.

kursa da git tabii ama 5510, 4857 sayılı kanunları hatim et. bunun yanında gideceğin yerde sana iş olarak yüklenebileceğini düşünerek 6331 sayılı kanunun da okumanı tavsiye ederim. bunun dışında elinle bordro yapmayı (ücret hesaplama) ve mesai hesaplamayı, kıdem, ihbar tazminatı hesaplamayı öğren.

ben ikcıyım, özlük bilmiyorum. kendini bununla sınırlamana gerek yok. sertifika eğitim, tecrübe bunlar önemli şeyler. ama İK bir çok alt dala ayrılır. önce alt dalını seçip ona yoğunlaşıp onun eğitimini almanı tavsiye ederim.
özlük istersen mutlaka eğitim şart ama.

bi yerden elime geçti az önce bi tane dask poliçesi.

alianz'dan yaptırmışlar. poliçe bedeli 157 tl yazıyo. ama neye göre bilmiyorum

m2'ye, bulunduğun ile ve yapı tarzına göre değişiyor fiyatlar ama yaklaşık 150-200 TL civarındadır ortalama bir ev için.

Banka şubeleri, internet bankacılığı, sigorta acenteleri kanallarıyla yaptırabilirsin.

Standarttır, sadece evin konumuna bağlı olarak fiyat değişir (deprem bölgesi riskine göre) DASK diye geçer ve tüm sigorta acenteleri yapar. Biz Bayrampaşa bölgesinde bir daire için bu senenin başında 90TL'ye yaptırmıştık diye hatırlıyorum.

biz aralik ayinda evi alirken bir kismi nakit, bir kismi kredi ile aldigimizdan is bankasi ile calistik ve saniyorum is bankasi yardimci olmustu o konuda. bankalardan da bir sekilde olabiliyor diye biliyorum.

sigorta firmasında çalışıyorum., adres m2 bilgileri falan gerekiyor. istersen yardımcı olabilirim

İş bankası ya da Halk Bank derim ben. Diğer abudik bankalar gibi bir mesaj atıp kredi atmak yerine seni biraz zorlayabilirler. Belge filan işleri için ama faiz oranları daha insancıl diğer bankalara göre.

Bir de ne yap ne et TEB'e bulaşma.

enuygun.com'dan bakabilirsin, karşılaştırma imkanı oluyor bankaları. odeabank iyiydi diye hatırlıyorum.

kredi alırken size zorla verecekleri kredi kartını, iptal ettirme çabalarınızı hesap işletim ücretleri, ekstra ekstra ücretler vs. bunları hesabedin. 2-3 e bakmayıp zaten çalıştığınız bir banka ile çalışın derim.

az once de bir duyuruda belirttim, biz is bankasi'ni sectik ve kesinlikle oneririm. islemlerde cok kolaylik saglaniyor, faiz oranlari da cok dusuk, ekstra ucretler az. is bankasi ile calismanizi oneriyorum ben, ev alirken tecrube etmis biri olarak.

bulasmayacaginiz bankalara ben de siddetle finansbank'i ekleyeyim bu arada. ne kredisini alin, ne kartini, hesabini. hic bulasnayin finans'a sakin.

iş bankasından dosya masrafsız 1000 TL faizli 10 aylık kredi aldım. Garantinin aq! diyorum afedersiniz..

Öğrenciyseniz (lisans, yüksek lisans fark etmiyor) yükseltmiyorlar. Değilseniz, yeni bir yasa çıktı geçenlerde sanıyorum. O yasaya göre, maaşa endeksli olarak limit arttırılacaktı sadece. Hatta "1000TL maaşı olana, 1000TL limit" şeklinde örnek verilmişti haberde.

garanti adisi bana da yapmamıştı.
anlam veremiyorum ben de...

düzenli ödeme yapıyorsanız arttırmamaları gayet normal. çünkü siz onlar için ideal bir müşteri değilsiniz...ideal müşteri; bankaya borçlanan müşteridir. çünkü bolca faiz öder :)
üniversite döneminde aldığım "işte üniversiteli" kredi kartımın limiti, hiç bir zaman düzenli ödememe yapmamama rağmen 350'den 4000'e kadar kademe kademe arttı. ve bu artışlar olurken hiçbir talebim olmadı, kendi kafalarına göre arttırdılar.

Bunun tam tersi de gecerli. 2-3 ay borcunuzdan daha fazla yatirin. O zaman arttirirlar limiti. Bankalarin tum yapilan islemlerde degisen puan sistemleri var. Duzenli ayni sekilde borcu kapatiyorsaniz oradan puaniniz artmaz ama fazla para yatirmak, normal hesabinizda surekli hareketlilik olmasi filan bunlar puani arttirir.

biraz geçiktir faiz öde gelecek ay yükseltirler

geciktirmeyle hiçbir ilgisi yok sakın geciktirme. sicilin bozulur sadece. babamdan biliyorum acayip bir limiti var şu an ve hiç geciktirmemiştir.

kendi talebinle de arttırabilirler, talep ettin mi?

maaş hesabının bulunduğu banka mı? kredi falan kullandığın bir banka mı? bunlar da artı puan verir.

öğrenciyken yükselttiler bende, 2000 mi 2500 mü ne yaptılar, daha da artırmak için aradılar da yok dedim. aylık alışverişim 600 lira falandı maksimum. resmi gelirim yoktu (kayıt dışı çalışıyordum) iş bankası.

otomatik limit artırma talimatı vermen gerekiyor, belirli aralıklarla artıyor o zaman limitin. ya da limit artırımı için başvuracaksın, internet şubesinden bir günde onay/red çıkıyor.

benim limit 5000 di kendim yükseltin dedim 10.000 yaptılar geçenlerde kendi kendine 13.000 olmuş düzenli öderim bende.

aktif ileti diye bir firma getiriyor genelde kredi kartlarını. belki onun sitesinden falan öğrenebilirsin.

böyle durumlarda mesaj veya mail atıyorlar. atmamışlarsa zaten asıl onda sıkıntı var.

bekle onlar peşine düşerler senin

aktif ileti ise gecmis olsun. kesinlikle cok basarisiz bir sirket.

olabilir ama o da yüz karartici suca girip 6 ay askerlik yapma hakkinizin elinden alinmasi, yani 15 ay askerlik yapmaniza neden olabilir.

emin degilim tam olarak neler bunun icine giriyo ama bi ihtimal gibi dedim.

niye mezuniyetini saydirmak istemiyorsun. askere gitmek istiyorum de gidersin. tecilini kaldirtacaksin

Açıköğretim'e sınavsız kaydolmak için bir kere en az 4 yıllık bir üniversiteyi kazanmış olman yeterli. Eğer vaktin varsa yeni kayıt dönemine dek, bu yolu deneyebilirsin.

hemen sınava girip bir bölüm daha yaz hocam.
edit: tabi sormadık ama, vaktin varsa. zaten vaktin varsa yüksek lisans basvurusu falan da yaparsın.

açıköğretim'e sınavsız giriş yapmak istiyorsan askerlik görevini yapmış olman gerekir. yani açıköğretim tavsiyesi işe yaramaz. yüksek lisansa kasmalısın. okulunun, senin itirazına cevap vereceğini sanmıyorum.

Tecili varsa Açıköğretim için askerlik şartı diye bir şey yok. Arkadaşım aynen bu şekilde yaptı ve hala gitmedi, tecili devam ettirildi... ALES'e girmediyse yüksek lisansa zaten başvuramayacak.

@asyamaris mezun olup ikinci üniversite olarak Açıköğretim'de okumak istenirse, askerliğin tamamlanmış olması gerekiyor. kendim yaptım, ordan biliyorum. senin mantığınla o zaman herkes sürekli açıköğretim okur, yıllarca askere gitmez.

Son iki senedir yurtdisindaydim genelde, acikcasi yoklama kagidi bile gelmedi geldiyse de elime gecmedi. Uniden sonra tecilde ettirmedim. E az 1 sene daha yapmamam gerekiyor ama yuksek lisans falan kasamam malesef. Acikogretim olmuyor bildigim kadariyla...

Kedilerden nefret ederdim. Köpekleri acayip severdim. Bi gece kedilerden bi tanesi benim kafam iyiyken kapımda miyavladı. İçeri aldım ve o günden sonra o kaybolana dek hiç ayrılmadık. Onunla birlikte kedilere hayranlık ve büyük bi sevgi besledim. Bilgisayarda masaüstü resimlerimi arada bi kedi resmi bile yapıyorum, o derece.

Erkek.

Ben de 3 köpekli bir evde büyüdüm ve köpekleri çok seviyordum, kedilerden de pek hoşlanmıyordum. Eve kedi getirmek isteyen babama hep karşı çıktım, çünkü tek gördüğüm kedi kaçan, kıslayan sokak kedileriydi. 3 yıl önce falan bir arkadaşımın yanında 2 hafta kadar kadım ve kedisine aşık oldum diyebilirim, hiç tahmin ettiğim gibi değildi kediyle yaşamak. zaten o gün bugündür de hem babamların evinde en sonunda bir kedileri oldu hem de benim.

Valla bir tane bakmıştım gençken, buyuyunce siniroldum. Kibirli kustah bir hayvan. Simdi kediden de kopekten de nefret ediyorum. En iyisi papagan.

Ben hiç sevmem mesela,çok itici hayvanlar bana gore.

çünkü geceleri koynuma alıp seviyorum böyle ihhiiiiiii götünü yerim onların çok tatlı o yüzden seviyorum

Kedisine göre degisir bence, aptal aptal bacagima sürünürse hic sevmem mesela, miyaklayip duruyosa falan. Hatta ben sadece yavru halini severim. Onun disinda köpek tercihimdir

kendi başına buyruk. özgür ruhlu "köpek gibi" olmadığı için seviyorum.

şuan iki kedim var ve bugune kadar kaç tane kedim oldu sayısını bilmem. Kediler çok komik bana göre, karizma görünmeye çalışırken en şaşkoloz ifade bu dingillerde.

allah sanki köpekleri müsvedde olarak yaratmış da sonra onun eksiklerini tamamlayıp kediyi yapmış gibi gelir bana hep. kedileri neden sevdiğimi bilmiyorum çünkü kendimi bildim bileli seviyorum, deli gibi saldırıya da uğramış olsam filan bu fikrim hiç değişmedi. gerçekten düzgün, güçlü karakterli bi kedi bilge gibi bişi esasen, ondan öğrenecek çok şeyim var.

her kızın kedi sevmesi mümkün değil ben sevmiyorum. ha gördüğümde yine oynaşmıyor muyum, ya da arkadaşımın kedisiyle oyunlar oynamıyor muyum, yapıyorum bunları. ama kedi olduğu için değil, bizden ilgi bekleyen canlılar oldukları için. fare gelip de benden ilgi beklercesine kafasını sürtse bacaklarıma, onunla da oynarım.

aga evde var bitane. böyle kedi değilde insan gibi. ne sevdiriyo ne ele avuca geliyo. ama seviyoruz evcek. böyle bi ihtiyacı olunca geliyo miyavlıya, noldu la diyip kalkıyosun. sonra gidiyo işte işi lazım olan yere, istediğini yaptırıyo. vay arkadaş deyip şaşırıyoruz. bu yüzden we love cat.

genel olarak hayvanları çok seven (böcek familyasıyla aram kötüdür, o ayrı) ve kedi sahibi olan bir insanım. özellikle kedi manyaklığım yok, hayvanları seviyorum ama bunun kadın olmamla da ilgisi yok. insanın içinden gelen şey. insanları genel olarak seviyor musun mesela? öyle bir şey.
ayrıca kediler saçma sapan zırvalandığı gibi duyguları olmayan, söz dinlemeyen hayvanlar değil. 4 yaşındaki kedim söylediklerimi anlıyorsa, beni arkadaşlarımdan misafirlerimden kıskanabiliyorsa, geceleri yanıma gelip boynuma sarılarak uyuyabiliyorsa, biz yemek yemeye başlayınca o da bizimle birlikte kendi mamasını yemeye başlıyorsa, 1-2 gün görmediğinde eve gelince bana yerlerde yuvarlanarak "seni çok özledim" diyebiliyorsa, annemi kendi annesi sanıp bazen onun ilgisine özellikle ihtiyaç duyuyorsa, sebepsiz yere kafasına bir öpücük kondurdum diye minicik patileriyle elimi tutup avuçlarımı yalıyorsa, biz evde yokken canı sıkılıyor ve asla uyanmadan uyuyorsa, korktuğunda başını göğsüme gömüyorsa, onunla konuştuğumu veya ona kızdığımı anlayabiliyorsa, beni kapılarda karşılayabiliyorsa, birinden korktuğunda sadece bizim dibimize gelip saklanıyorsa, sevmediği birinden kucağımıza kurulup ona tıslayarak bize de sarılarak bizi korumaya çalışıyorsa kimse bana duygusuz ve başına buyruk diyemez onun için.
kedileri hiç sevmezdi annem 4 yıl öncesine dek. 5 haftalık, avcum kadardı geldiğinde yavrum. şimdi sanki annemin 3. çocuğu. benim zaten canımın parçası. bu kafayı anlayabilmek çok farklı bir olay, içinde yoksa anlaman imkansız.

ki dayımın köpeklerine, en yakın arkadaşımın köpeğine aşık olan ve köpekleri de çok seven bir insanım. tavşanım varken onu da öyle severdim, kaplumbağalarımı da, muhabbet kuşlarımı ve hatta balıklarımı da.

Yalnızlığını paylaşabildiğin tek canlı kedidir.

kedi tekmelerim köpek severim. aynen kopek +1

kediler kendilerini sevdirmekte başarılı.benim annem kediden korkan, yemek yerken masaya gelince ayaklarını altına toplayıp pist diye kedi kovalayan bir kadındı, ben kedi aldığımda eve nasıl yaşıyacam ben bu evde diye ağladı, kediyi 1 ay odadan çıkarmadı, kedi ise yavaş yavaş şirinliklerle, ayağına dolanmakla, karşısına geçip göbeğini açıp masum masum yatmakla, daha ilk günden tuvalet terbiyesi saatlerce yalanıp temizlenmesi, annem eve gelince seslenerek ona koşmasıyla falan kendini sevdirdi. bunu da cidden yavaş yavaş ama belki de içgüdüsel bir bilinçle yaptı, hani bu kadına kendimi beğendirmem şart, diğeri zaten beni seviyor bu da sevsin der gibi.gelir benim kucağımda mırlar arada anneme bakardı, zamanla annem gelip ben severken sırtına falan dokunmaya başladı kedinin, minnacık kalp atışlarıyla, traktör gibi purrlamasıyla büyüledi kadını.
şimdi annem her sabah kalkıp akşamdan kalan tavuk balık et artıklarını sitenin kedilerine veriyor, sitedeki müdavim kedilere isim takmış durumda, 2-3 sene önce abim de kedi aldı, sırf benim kedimle aramdaki bağı kıskandığı için, otomobil tamircisi, futbol izleyip bira içen, öküz gibi adam evde kucağında kedisiyle oturuyor. kediyle bağıra miyavlıya maç izliyor. kediye takımın atkısını sarıyor. kedisi de kendi gibi hafif pis, göbekli, gebeş bir şey oldu, bence bu dünyada herkese göre bir kedi var ve kediler, hani hep derler ya eve hapsediyorsunuz falan, aksine insanların evine hayatına girmek, kendilerini sevdirmek, baktırmak isteyen onlar.
ben genel olarak hayvanları seviyorum bu arada, bir insanın sadece kedileri sevip diğer hayvanlara ölsün pis yaratıklar diyeceğini de sanmıyorum. aklı başında bir insan, hiç bir kötü niyet taşımayan, düşünce ve davranış yapıları küçük bir çocuğu andıran bu hayvanları neden durup dururken sevmiyor olsun ki?

önceden kedi sever, köpek sevmezdim. gecenin bir yarısı izmirde sokakta kalmışken, moralim de bozukken bir köpek benimle sabaha kadar sokakta oturdu, nereye gidersem yanımda geldi. beraber alsancaktan üçkuyulara kadar yürüdük. bunları karşılık beklemeden yaptı. sonra köpeklere bakış açım değişti. bunun gibi bir kaç olay daha yaşadım.

yıllarca kedi beslemiştim ama köpekleri tanıdıktan sonra anladım ki ben boşuna kapris, trip çekmişim. kedileri sevmem küçük hesapçı ve uyanıklar.

karakter sahibi hayvan. gel deyince gelmez git deyince gitmez kafasına göre takılır. kedileri sevmemin en temel sebebi bu
diğerleri:
bakımı en kolay hayvan. mamasını ver kumunu değiştir başka derdin yok.
diğer bütün kediler gibi çok karizmatik bir havyan. basit bir yürüyüşünü izlemek bile modunu havanı değiştirebilir, ki oyununa, sırnaşmasına girmiyorum bile bak.
en gergin en yorgun en çaresiz halinde bile kucağına oturup gurrr laması yeter, her şeyi unutursun. stress paratoneri bir hayvan.
hatta hızımı alamadım kediler bu dünya üzerindeki en güzel formdaki canlılardır. sadece izlemek için bile edinebilirim. yazıkki evde alerjili var
:(

"Havaalanı’ndan Halkapınar Aktarma İstasyonu’na 1.55 TL’lik ücret karşılığında sadece 27 dakikada ulaşılabiliyor. 90 dakika uygulaması nedeniyle buradan yapılacak ikinci binişlerden ise ücret alınmıyor."

yazıyor şu sitede www.izmirde.biz
başka yerde de 25-30 dakika denmiş.

45 dk civarı sürer doğrudur ancak pazar günleri izban seferleri her zaman ki kadar sık değil, web sayfalarından kontrol etmekte fayda var. bir de iç hatlarda ki tadilattan dolayı dış hatlara yaklaşık 15 dk yürümek gerekiyor.

Teşekkür ederim.

halkapınar- havaalanı yaklaşık 25 dakika tutuyor.

25-30 dakika arası. 15 dakikada gaziemir'e gidiyor zaten.

Gaziemir optimumda kocaman bi flormar var. Her serisi var ojelerinin. Kesin bu tür renkler de vardır. Yine optimumda golden rose ve pastelin tüm ojeleri var. Ben de mint rengi arıyorum. Hatta yarın gidicem yine bakarım bi bu renge de ;)

mavala'da olabilir. www.chez-delaney.com

@buzbebek: pastel'e bakmayı unutmuştum iyi oldu hatırlattığın, teşekkürler :) flormar pretty serisinde var gibi ama emin olamadım siteden, bakabilirsen sevinirim :)

@merena: o biraz daha fazla belirgin mavi kalıyor gibi.

sephora'ya baktın mı? bir de optimumdaki park bravoda inglot var sanırım orda da olabilir.

bi oje rengi bu kadar dert olmamalı yahu:o al beyazı maviyi siyahı kendin yap karıştırarak. benim tüm ojelerim bu şekilde karışım renklerde, istediğim her renk her tona sahibim:)

mayaa+1, en kötü ihtimalle kendin yaparsın, çok basit bi renk zaten. sadece atıyorum 60 snde kuruyan ojeyle, normal ojeyi karıştırma o kadar.

maya arti bir.
chanel'inki cok guzel ayrica.

sally hansen'ı biliyorum demişsin orda dorian grey miydi dediğin renk?

renk algım bozuldu. yarın kartelaya bakayım o renge.

flormar'ın vardı bu renk ama kodunu hatırlamıyorum,buz mavisi dediğin değil.
bi de şimdi ojelerimi karıstırırken gördüm- goldenlady 414 varmış aynı renk.

sitesinden cok belli olmuyor da renkler kısmından bakabilirsin.
www.goldenlady.com.tr

forum'daki park bravoda da inglot var ve ayrıca mac alsancak'ta da var.

rize de mısır unu ve tereyağıyla yapılan bir yemek var adı papa bazı yerlerde de papager deniyor, ege tarafında da kaçamak deniyor. ama aynı şey mi bilmiyorum.

tr.wikipedia.org(yemek)

egeliyim ben de, kaçamak diye bir yemek var doğru. aynısıysa yöre olarak geniş olsa gerek o zaman papa.

papacık ben küçükken yediğimiz bişi vardı, şimdi hatırlamıyorum ama ona diyorlardı. içine ekmek doğranıyordu... belki de karıştırıyorum ismini de.

paparaymış pardon karıştırmışım.

Kumrim Kumrim Gu Gu Gu ...neredaydın?
-Komşida.
-Ne Yedın?
-Papacık.
-Ne Kırdın?
-Çanacık.
-Kim Dövdi?
-Anacık.
-Kim Sevdı?
-Babacık.

www.fotokritik.com

***


-nerdeydin
-komşida
-ne yedin
-papacık
-ne kırdın
-çanacık
-kim düvdü
-anacık
-kim üpdü
-babacık

efendinizm.blogspot.com

@compadrito: tamam tekerleme bu biliyorum da, ben papacık nasıl bir yemek ve bildiğimiz bir şey mi onu merak ediyorum.

papara kelimesi, Yunancadan Turkceye gecmis bir kelime olduguna gore, papacik kelimesi paparaya benzedigine gore, ayrica Rumeli (Rum-eli) dizisinde gecen, yore tekerlemesi olduguna gore, belki papara kastediliyordur.

çanak, çanacık olabildiyse, papara da papacık olabilir.


Cocuk dili oldugu icin sadece "mama" anlamina da gelebiliyor olabilir. Yani genel bir tabir olabilir.

pek sanmıyorum. bende de 4-5 senedir kolinerjik ürtiker var sadece bir kutu hap kullanmıştım, işe yaramayacağını anladığımda bıraktım öyle.

bir hap daha atmaktan ziyade yine antihistaminik bir kremle ve ya anestolle destekliyorum ben. bir kaç saat içinde geçecek bir şey için o kadar ağır bir ilacı defalarca almaya gerek yok. artık içinde ne varsa 1 tanesi bile benim çok pis uykumu getiriyor, malformasyon geçirtiyor.

hap genelde alerjik astım, alerjik rinit ve gözlerde sulanma/kaşıntı falan bunlara iyi geliyor. onlar için kullandığımda yetiyor ama deri için çok faydasını görmedim ben. fenistil alıyor kaşıntıyı, kızarıklığı.

ben de öyleyim. hassas bünye yüzünden benimki. alerjik.

akşam 9'dan sonra genelde evde mi oluyorsun? bende de aynı durum var, doktora gittim, ev tozuna alerjim olduğu ortaya çıktı. alerji testi yaptır istersen.

Sigara , ciğerleri üşûtme

enfeksiyon, alerji, reflü en temel sebepleri.

aynen bu şekilde başladı benim hastalığım. esas en çok öksürük krizi gece, sabaha karşı oluyordu. bunlar zaman geçtikçe nefes alamamaya kadar gitti. solunum testi ve ciğer filmleri temiz çıktı. ancak, ayrıntılı bir araştırmayla alerjik astım ve alerjik rinit tanıları koyuldu. astım krizleri de geçiriyordum, hatta şu an yeni bir tedavi için testlerim yapılıyor ve ilaçlarım kesildiği için hala geçiriyorum. muhtemelen bir süre sonra balgam atmaya da başlayacaksın. geniz akıntın da oluşabilir. doktora mutlaka git, benim gibi sadece alerjin varken gitmeyerek astım olma sonra... ama bu şikayetlerde bende ilk etapta araştırdıkları enfeksiyon, o çıkmayınca mide rahatsızlığı, o da çıkmayınca trakeit olmuştu ve en sonunda astım.
aklında bulunsun reflü de aynı şikayete sebep olabiliyor. göğüs hastalıklarına ve gastroenterolojiye görün derim.

Yeşil pasaport sahipleri vize almadan AB ülkelerine (İngiltere hariç) giriş yapabilirler. Sadece 3 ay içinde giriş-çıkış yapmaları gerekir.

ingiltere ve yunanistan hariç shengen bölgesine vizesiz girip çıkabiliyorlar.
nasıl bulamadıysanız..

atarımı da yaparım evet :p

Yunanistan da shengen bölgesinde..Birleşik Krallık(yani kuzey irlanda,galler,ingiltere ve iskoçya) hariç avrupann heryerine gidebilirsiniz yeşil pasaport ile.. Kısacası Shengen vizesine basvurmanız gerekmiyor..

ingiltere dışında vizesiz gidilebiliyor. babam almanya gibi vize konusunda kıl bir ülkeye vizesiz gitti yeşil pasaportla, sen düşün gerisini. AB ülkelerine gidersin rahatlıkla.

bence buradaki önemli nokta "18 yaşından küçük olması"
aile iznine tabii olabilir, siz yinede araştırın derim.
hani 20 yaşında yeşil pasaportu olsa gelir, ama 18 yaşından küçükmüş.

ıy abi kaç ayaklı baksana ya hiç bir bilgim yok ama yenmez bence

hakkaten ne o ya?yenilecek bişeyse yiyecek misin yani onu :)

"denizden babam çıksa yerim"

at gitsin denize ya.her bulduğunuzu yemek zorunda değilsiniz.doyurucu bişeye de benzemiyo zaten :)

deniz çıyanı olabilir varmış öyle bişi baktım şimdi

-tehlikelilermiş de, aman dikkat...

Deniz kurdu bu, yenmez ama baliklar icin yem olarak kullanilirmis

Bence o sizi yiyebilir.

alien

kesin ve doğru bilgi olarak, deniz çıyanı o. sakın yemeye kalkma, ölürsün yüksek ihtimalle. zehirlidir, dokunma bile mümkünse. kendisiyle denizin içinde çok kez karşılaşmışlığımız var. dalarken bile karşıma çıksa kulaçlara kuvvet kaçarım. çok sıkıntılı bir deniz canlısı. mümkünse öldür hatta.

geri denize attık.

rare pearls! rare pearls! çiçek kokuları var baymayan, baharatlı olmayan hem taze hem sıcak bir koku.

gayet hafif rahatsız etmicek bi koku yaz aylarında kullanıyorum ben de, pur blanca avon un.

gittigidiyor'da elinde kalmış olanlar satıyorlar kaldırılmış avon ürünlerini. bir bakılabilir bence.

Astımınız varsa wish of love'ı tavsiye etmem, çok keskin bir kokusu var. Bir de gül seviyorsanız avon'un değil ama zara'nın mağazalarında çok hoş bir parfümü var rose adında, denk gelirseniz bir bakın derim.

@jimjim: rare pearls notalarına baktım. hafif ve taze görünüyor ama tam istediğim değil gibi sanki.
@my december: annemin parfümü pur blanca, evet o da ferah aslında.
@ok by: çektiğim ceremeyi anlayan biri daha var, ne güzel :) yani elimden gelse wink geri gelsin diye yoğun istek yaratmak için herkesi toplayacağım avon'a talepte bulunsun diye, öyle geri getiriyorlar parfümleri :) dediğin gibi çok fark yaratan inanılmaz bir parfümdü. herkes sorardı hangi parfüm olduğunu. magnetism'de wink'in notalarından var ama baharat da var onda, bence de çok benzer bi koku değil. andırıyor sadece. yurtdışındaki arkadaşlarım arıyor ama malesef heüz bulabilmiş değiller.
@girl in coma: evet gittigidiyor'da buldum perceive dew, direk alacağım. :)
@marikaki: gülden ziyade aslında marine&floral kategorisindeki parfümleri seviyorum. ya da çiçek ve meyve karışımı ama wink tarzında karışım olduğu sürece tabi :) gül ile frezya ve deniz suyu genelde orta ya da üst notalarda çok güzel oluyor. alt notalarda misk, amber ve sandalağacı mükemmel.

ben avon'dan little black dress'i beğeniyordum. bir de wish of love ama pembe görünen şişesini.

celebreyi begenirim ben, bakabilirsiniz guzel bir kokudur

avon temsilcisiyim yardımcı olabilirm

bazen 20'lik dişler batıp çıkabiliyormuş tekrardan ve bu ağrı veriyormuş. 22 yaşındayım, 16 yaşındayken çııkmıştı 20'lik dişlerim. bu araştırılırken doktorum söylemişti böyle olabileceğini. yine de başka bir şey olabilir tabi doktora gidin.

tam o bölge de görmediğiniz bir çürük olma ihtimali daha yüksek göründü bana ama, tabi diş eti çekilmesi, ona bağlı kök yüzeyinin açığa çıkması ve hassasiyet olabilir. ve fakat bastırınca ağrıyorsa ya travma nedeniyledir, yada kök ucunda enfeksiyon yapan bir çürük vardır. ameliyat nedeniyle çene kilitlenmesi yaşadıysanız, diş sıkma ağrıya neden olacak bir travma yaratmıştır, bir kaç gün içinde ağrı kendiliğinden geçer.

bir yere sürtünmüş falan olabilir mi?
ya da alerji yapabilecek bir şeyler yedi mi son zamanda?
çok fazla o bölgeyi yaladığı oldu mu?

pire damlası yapıyoruz ya, o bi yerine temas ederse yara veya tüy dökmesi yapabiliyor. daha önce olmasa da sonra olabilir. 3,5 yaşında kedim var. pire damlasını düzenli yapıyoruz. yaz aylarında bir defa aynı şekilde uyguladığımız halde ensede tüy döküldü, tahriş oldu çok hafif. pire damlası yaptıysan ve arka bacaklarına bir şekilde damla temas ettiyse ondan olabilir. kaşınıyor mu kendi kendine sürekli?

mama değiştirdiniz mi yakın zamanda? bazı tip mamalara alerjik reaksiyon gösteriyor olabilir kediniz.

mama değiştirme gibi bir durumumuz olamıyor çünkü yaş-kuru hazır mama yemiyor kedi. tavuk- ciğer filan yedirmek zorundayım hep. o bölgeyi sürekli yalıyor. nedenini hala bulamadım. bi kaç gün sonra veterinere götürdüğümde belli olucak artık

pek sanmıyorum. ama sarıp içince bi hoş oluyor.

uykuya dalmayı kolaylaştırsa da ekstra uyutmuyor. bitkiler o konuda biraz yalan. tamamen bitkisel olan passiflora'yı uykusuzluk problemi çekince doktorum vermişti, kafama diktiğimi bilirim, o bile bir işe yaramıyordu.

beklemek dediği, çalışıp çalışıp her sene kpss'ye girmek ve atanmayı beklemek.

hayı tabikide her sene sınava girdiler. ve diyelim ben gecen sene 80 aldım giremedim busene girdim sınawa 89 aldım he diyorum ki ben bu 89u kullancam. ama yok sayıları tam tersi yap o zaman diyorum ki gecen seneki puanımı kullancam bu senenin ki cok düşük.

her sene giriyorlar tabi ki, kuzenim 3. senesinde atandı. bu süre zarfında da her kpss'ye girdi.

ablam bugün 9. senesinde atandı. 9 sene sonunda muş'un bilmem ne ilçesinin bilmem ne köyüne atandı. 9 yıldır her yıl kpss'ye çalışmak, dershaneye gitmek falan. her defasında 76-78 aralığı puanlar aldı. bu yıl 79 ile atandı. yıllarca kendini bir meslek için hazırlıyosun ve mesleğini yapamıyosun. çok acı lan bildiğin gibi değil. ailecek salya sümüğüz. sevinçten.

valla böyle kaşınma gibi sıcaklık gibi bir acı falan oldu ama hala devam ediyorsa sabah bir gidin deldirdiğiniz yere sorun derim.

acır yani normal bence.

acı varsa bir baktırın derim, 2 kere deldirdim hiç ağrı hissetmedim.

bepanthen sürün, geçer.

cok normal hemde. krem sürsün yumusak tutsun orayı ama acı olacak bi süre yavaş yavaş geçicek

normaldir, benim bir hafta boyunca devam etmişti acısı. üzerine yatmasın pek.

normaldir. Mesela arkadaşım kulak kepçesinin üstünü deldirdi, 3-4 ay oldu hala acıyor. ama diğerleri acımıyor.
Bir arkadaşımın da kaşı acımıştı uzun bir süre.
Eğer geçmezse, bence çıkarın kapansın. Olmuyorsa zorlamayın

hacılar madem kulak deldirme mevzu, ben de bişey sorucam tee 6-7 sene evvel deldirmiştim şimdi baktım kapanmış bi da mı deldirmem lazım yoksa biraz oynarsam girer mi küpe?

iki kulagimda toplam 9 tane delik var. Kikirdak da delik. Biri bile acimamisti ne deldirirken, ne sonra. Enfeksiyon da olabilir normal bi agridan ziyade. Bence onu bi doktor gorsun sabah devam ederse. Siserse direk acile gidin.

ben sarı laleler dinliyorum. yeni sayılır.

yalnızlık ömür boyu olur. tam ortasındayım olur.

doom metal dinle aga iyi gidiyor.

saturnus, anathema falan iyidir.

saturnus-all alone
saturnus-rain wash me
saturnus-i long

anathema- rastgele aç bir tane

ha metal dinlemem diyorsan siktir et.

www.birbuyuk.com

Güzel radyodur , efkarlandırır.

haydar haydar-can gox

buzuki orhan-fırtına

zakkum anason

elçin bulut'un geçen gün arkadaşımla radyoda keşfettiğimiz bir şarkısı var. kendisini de bildiğimizden değil, onu da yeni keşfedip araştırdık. ah ege bizim ege diye bir şarkısı var adını tam bilemiyorum. hatta albüm yapmış. zülfü livaneli'nin vokalistliğini yapmış galiba. güzel şarkıydı, egeli rakıseverler olarak tavsiye ederiz yani...

Hüsnü Arkan - Hoşgeldin
Hamit Ündaş/Nazan Öncel - Ağlamaya Devam
Çiğdem Erken - Bir Kadeh Akşam Rakısı (soundcloud.com)
İncesaz - Çok Aşığın Var Diyorlar
Jülide Özçelik - Yalan Dünya (Neşet Ertaş Cover)
Nev - Efkarlı
Sıla - Gözlerine Teslimim
Müslüm Gürses - Nilüfer
Müslüm Gürses - Hayat Berbat
Yasmin Levi - La Alegria
Jahan Barbur - Neden
Jehan Barbur - Öylesine
Nilüfer - Haram Geceler
Ebru Gündeş - Bir Gün Aşklar Biter
Haluk Bilginer - Sende Başını Alıp Gitme Ne olur

----
Daha ağır dersen;

Yusuf Taşkın - Ağla Sevdam
Ahmet Kaya - Yakarım Geceleri (Ve daha bir sürü şarkısı)
Ulaş Özdemir - Bir Ay Doğar
İlkay Akkaya - Hadi Git
Kardeş Türküler - Ahirim Sensin
Suavi - Hasret Türküsü

----
Şimdilik aklıma gelenler kendi efkar listemden.

Onur Akin - Ne Olur Bir Sabah (fizy.com)
Onur Akin - Ey Hayat (fizy.com)
Niran Unsal - Kader Diye Diye (fizy.com)

Ulan canim raki cekti be.

baş parmagı çapraz aşağı ittirince becerebiliyorum

oluyor,
yorgun olduğumda oluyor daha çok bilimsel yaklaşıma buradan başlanabilir belki :)

krampla uyandığımı bilirim. çok lanet bi şey.

oluyor. hatta bazen butlarıma da kramp giriyor. yalnız bendeki sorun tamamen kullandığım astım hapından kaynaklı. eğer bir ilaç kullanıyorsan o krampların sebebi olabilir.

www.karl.com

Karl Lagerfeld

Link patlak.

ray ban olanı da mevcut... modelini bilmiyorum ama.

babam ve oğlum
dedemin insanları

Çınar Ağacı

www.imdb.com

(bkz: kosmos)

bir zamanlar anadolu'da

anlat istanbul

şöyle bir düşündüm ve kaybedenler kulubü diyebilirim.

çoğunluk
www.imdb.com

(bkz: hayat var)

(bkz: bornova bornova)

(bkz: vavien)

(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)

çoğunluk +1

başka dilde aşk
eve dönüş
kabadayı
mutluluk
prensesin uykusu
komedi dersen efeköy entelköy'e karşı

nar

ulak
gişe memuru
karanlıktakiler
vavien
eyyvah eyvah 1 ve 2

celal tan ve ailesinin aşırı acıklı hikayesi

çok mu pahalı parfüm? avon sonuçta? denenebilir bence. risk edilebilir.

@girl in a coma: yok pahalı bir parfüm değil, 53tl ama yine de kararsız kaldım. onun dışında şu an kullandığım parfüm de indirimde, riske atmayıp onu almak daha mantıklı geliyor çünkü diğeri trabzon'dan gönderilecek, ben izmir'de yaşıyorum.

@snowflake: ayrıntısına baktım ürünün. 7-8ml kadar kullanıldığını not etmiş en alta. böyle bir durumda almaktan zaten vazgeçtim. avon parfümlerinin çok az bir kısmı fazla dayanıklı oluyor. onlar da perceive, incandessence, pur blanca, soft musk ve celebre benim tecrübe ettiklerim. bunlar dayanıklıydı oldukça. ortaokul yıllarımdan beri avon ürünleri kullandığımdan artık bir çok ürünü hakkında fikrim var ama işte wink'i hiç bekletmeden kullanırdım çünkü özel günler için değil günlük kullanım için tercih ettiğim bir parfümdü. ama dediğin gibi o tütün kolonyası kıvamındaki iğrenç koku olmuştur, açıldıktan sonra zaten öyle oluyor diye biliyorum genelde.

@kavs-ı kuzen: avon üretimden kaldırdığı için yıllar önce, ne kadar ilgilenir onu bilemiyorum malesef.

parfümlerin açıldıktan sonra standart ömrü 3 senedir. ısı ve ışıktan uzak tutulduktan sonra açılmamış parfümün bozulması güç.

valla herkes sevmez ama, körili tavuk ve pilavın yanına geçtiğimiz günlerde arkadaşımda, sarımsaklı yoğurt eşliğinde karnabahar kızartması yapmıştık, çok güzel gitmişti. bahsettiğim arkadaşımın profesyonel olarak aşçılık deneyimleri vardır bu arada...

havuçlu tarator
sarımsaklı ekmek

bu ikili aynı anda da tüketilebiliyor

tariflerini yazmadım biliyorsundur diye ama özel tarif istersen yazarım

lahana salatası olabilir

cevizli sarımsaklı çiğ kereviz salatası.

yav biraz basit kaçacak belki ama. ayran alayından daha iyi gider.

tamamdır, karnabahar ve patates püresi yapmaya karar verdik. teşekkürler efendim :)

hem pilav hem püre olmaz ama neyyyse.

bankalarin twitter larina yaz,sözlüge sikayet seklinde yaz, mail at merkeze olumlu seyler olacaktir sonrasinda.

bana da farklı zamanlarda 2 defa noterden ihtarname geldi...gittim bankanın parasını ödedim ama ihtarnameleri ödemedim..şimdi normal şekilde kartımı kullanıyorum ama ilerd ne olur bakalım.inşallah faizle süsleyip bana geri göndermezler.

işte ihtarname ücretini de ekstreye eklemişler işin kötüsü o. mecbur ödedim.

ösym burs veriyor zannedersem onunla alakalı.

Siralamada one geciyorsun iste hele cok talep goren bolumlerde, kolay oldugu icin 80- 85 I herkes aliyor zaten, alesim dusuk diye yedeklerde kaldim ben mesela. Dusukten kastim: 86

89-90 arasında bir fark yok. ODTÜ'de bir iki bölüm ALES>90 demiş, başka da görmedim. TÜBİTAK bir zamanlar ALES'de ilk 7500'e girenleri dikkate alırım diyordu, o da 90'ın altında olmalı.

"Ortalama bir kişi 80-85 aralığında aldığı için siz 90'a yakın hatta fazla alıp fark yaratmalısınız" diye düşünüyor olabilirler. Başka aklıma bir şey gelmiyor.

80-85 olan baraj? maşallah... ege bizden 60 mı ne istiyor diye biliyorum. belki değişmiştir de en son böyleydi. onun bursla ilgili bir şeyi vardı sanırım. ayrıca bir arkadaşım sözelden girerek hiç matematik yapmadan resmen 81 aldı ve sadece sözelle nasıl olabildi bilmiyorum ama oldu.

ben 90.3 almıştım geçen sene. bu senede girdim öylesine, yine yaklaşık puan alıp süreyi uzatabilmek için. o puanla burs alabilir miyim? bu arada sınav sıralamada 1000 kişi filan anca farkeder 90-89-88 arası..bi de yüksek lisansta zaten ağırlıklı ortalamalar alındığı için 90-88 arasında fark çok az olmaz mı?

@asyamaris itü, odtü, boğaziçi gibi okullarda 80-85 filan gördüğümü hatırlıyorum. Onlarda maksimum zaten belirttiğim gibi.

akademik kadro doğru, asıl önemi orada. bugün hatta muğla üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan bir yakınım da bu yüzden girdi tekrar. 95 almam gerek falan diyordu.

@divit okullar %30 ales %40 lisans ort. %30mülakat-sınavla filan alıyor. hangi bölümmüş o ilginçmiş..

başvurularda liste açıklanırsa 90 üstü alan pek fazla insan olmadığı için dikkat çekici olabiliyor hissi yaratıyor. bir nevi psikolojik sınır.

Göz ışığa göre ayarlıyor birtakım şeyleri. Birini karartıp diğeriyle telefon gibi yoğun ışık veren bir objeye baktığınızda bir süre için ikisinin farklı görmesi çok normal. Doktora da rutin olarak kontrole gittiğinizden bahsediyorsunuz. Bence biraz evham yapıyorsunuz. Psikiyatrist veya psikolog yardımı almanızı öneriyorum. Sizi rahatlatacaktır. Hastalık hastası olursunuz böyle :)

göz muhabbeti herkeste olur. bir göz karanlıkta kalırken diğer göz güçlü bir ışık kaynağına uzun süre baktığı zaman gözlerin ikisinin arasını bulması uzun sürebiliyor, özellikle de geceleyin.

gerçeten bir beyin MRı uzaklıktasınız. normalde akıllı göz doktorunun sizi nörolojiye göndermesi gerekirdi

1 saat görmedi. 5 10 dk hatta 30 dk değil. zaten aydınlıkta da baktım orda da görmüyor. sol gözüm görmese anlıcam uyuştu falan da. sağ görmüyor. bir de bu ilk defa olan bişi değil. mesela sinemada ışıklar kararınca o merdivenler yerde sarı mavi falan ışıklar oluyor orda derinlik algısını kaybediyor sağ göz. o durumda genelde onu kapatıp yürüyorum. parlak yazıları, projektör ile yansıtılmış beyaz üzerine yazıları göremiyorum. astigmattan şüphelendim devlet+özel+tıp fakültesine gittim zerre astigmat çıkmadı. ve bu sadece sağ gözde. sol şahane görüyor.

hasta görmez, doktor da görmez: multipl skleroz

ezberdir bu tıpta. doktor makinelerle bakınca göremez, patoloji makine ile görülebilenin arkasındadır çünkü, doktor da göremez deyimi ordan gelir

ben tabi bu var demiyorum ama evet bir mr lazım, göz şakaya gelmez

anneannemin de beyninde iyi huylu tümör var. büyümüyor ancak ciddi anlamda değişim görüyoruz. elbette yaşının da etkisi var, 74 yaşında. ablası da alzheimer yıllardır. bu ikisinin arasında bir bağ var mı bilmiyorum ama, anneannemin ablası yani büyük teyzemin hastalığının ilk başlarını net biliyorum, benzer belirtiler vardı. ama dediğim gibi onların yaşlarından kaynaklı, şimdi böyle dedim diye kardeşin için endişelenme yani. ama belki bir bağ olabilir, çünkü anneannemin tetkiklerini yaptırırken doktor sormuştu ailemizde başka birinde tümör olup olmadığını, beyninden rahatsızlığı olan olup olmadığını falan. hatta şunu söyleyeyim, baba tarafımda da kuzenim 26 yaşında 8 yaşından beri epilepsi. bende de migren var, bir kere epilepsi nöbetine benzer bir nöbet geçirmiştim yıllar önce lisedeyken. epilepsi olmadığımı ama böyle bir nöbetin hastalığımdan ötürü normal olduğunu söylemişti, alakası nedir bilemeyeceğim, yine sormuşlardı ailede beyninden herhangi bir rahatsızlığı olan var mı diye. kuzenim epilepsi diyince de, benim migrenimle onun epilepsisi arasında bir bağlantı olabileceğini bile söylemişti. yani demek istediğim, olabiliyor ama kesin değil tabi. görmeyle ilgili bir şey demişsin, anneannemin tümörü araştırılırken atatürk eğitim ve araştırma hastanesi'ndeki doktorları görmesinde bir problem olup olmadığını sormuşlardı. gözlerini çok kırpıyor mu, ışık falan bişeyler de anneannemi öyle bir problemi yoktu kuvvetli bir belirti olsa da tümöründe, ama yine de bir baktır tedbir olsun.

doğa adlı markada glikoz şurubu yoktu sanırım.

eti lifalif kullandım, nestle nesfit kullandım, lifalif o kadar iyi değil ama nesfit iyi.

nestle'nin kurutulmuş meyveli olanı var, tadı da güzel, bununla kilo vereni de gördüm. çilek falan var kurutulmuş, baya güzel tadı da.

edit: benim dediğim de nesfit hatta. pembe ambalajlı olan.

arkadaşım müslilerin besin değeri yoktur. et yoğurt peynir ciğer yumurta yeşillik baklagiller kuruyemişler gibi gıdalar ye ama kontrollü ye. taş devri diyetini incele.
illa müsli cinsi bişi yapacaksan
ceviz - fındık - fıstık - kuru incir, kuru kayısı gibi ürünlere yoğurt koyup piyasada satılanların daha iyisi bişiler yapabilirsin.

Vitalis tabi ki. Şekersiz ve %40'ı meyveli. Yulaf oranı da gayet iyiydi. Hem lezzetli de. Bence piyasadakilerin en iyisi.

sayısal 1-2 ve sözel 1 yetişti ancak 2'den biraz boşum var. bi de sözeldeki mantıkları yapmadım.

1 soruda cevabı bulamadım, yani hiçbiri olmuyordu ilginç bir şekilde.
1 soruda da bariz olarak yüzde 50 yüzde 50'ydi cevaplar birini salladım.
say2'de son 15 soruya, söz 2'de ise son 20 soruya bakamadım. iyi geçti işaretlediklerim arasında.

yetişmemesi normal ya, yetişmesi imkansız bence bu sınavın. en az 200 dakika olmalıydı.

@baldur neden hem say2'yi hem söz2'yi çözmeye çalıştın ki?

@ekaterina onu ben de çözemedim. Sınava beraber girdiğim arkadaşım hangi bölümleri yapması gerektiğini bilememiş mesela. Hoş, Söz2'ye zaten yetişememiş o ayrı. ;)

olur da işten güçten vakit ayırıp yüksek yaparsam diye ilk defa girdim. dün öğrendim hangi bölümleri çözeceğimi filan. bir de uyarmışlardı dikkat et zaman yetişmiyor; boş bırak atla demişlerdi.

say1-söz1-say2 şeklinde yaptım ea için. 8 soru mu ne bırakmıştım en son çözerim diye; bitirip boşlara dönmeye başladığımda 50 dakika mı ne vardı. 15 dakika da o debelendiklerimi çözdüm. sonra kontrol filan ettim işte. bir an lan şu söz-2yi de çözsem mi filan diye geçirdim ama sonra vazgeçip kaydırma kontrolüyle filan oyalandım.

bilmiyorum çok bulmaca çözen matematiği de iyi olan bir adamım ondan kolay geldi herhalde. sözelde iki üç tane çift cevaplı soru vardı onları bilemeyeceğim bak.

@ekaterina yüksek lisans yapmak istediğim alanlara henüz karar vermediğim için ve dolayısıyla bu bölümlerin hangi puan türünü istediklerini bilmediğim için.

say 1-2 söz 1 yaptım bütün sorulara bakabildim. ne kadarı doğru bilemem ama hiç deneme çözmememe rağmen 20 dakika gibi bir zaman arttırabildim o konuda mutluyum en azından.

say 1 45 soru yaptım
say 2 43 soru yaptım
söz 1 50 soru yaptım.

sayısaldan o 88 sorudan çok sıkıntı çekmedim. boş bıraktım. sallamadım hiç. 80 net gelebilir gibi.

sözel 1den çelişkili sorular vardı. mantıklarıda yaptım. vakit şöyle yetişti. her soruyu gördüm. 138ini çözdüm geri kalan 12 de çözebilirdim ama vakit yetmedi.

1) cevap anahtarı ne zaman açıklanır?
2) sonuçlar ne zaman açıklanır?

ya yüksek, ya düşük. ortası gelmeyecek. yılların sözelcisi olarak, ki bu konuda derece de yapmış biri olarak, sözelde kesinlikle şıklar çok yakındı. böyle kesinlik olmaz. sözel sorularına sorunsuz diyen bir kişi gördüm bugün, ona da güldüm zaten yerlere yata yata. mantık sorularını hazırlayanın elleri kırılaymış... hele o dorukmuş, cananmış, dergi okumuşlarmış... onları cevaplayamadım bir tek sonuncuyu salladım. matematik konusunda ciddi anlamda kafası çalışmayan biri olduğum halde 16 tane çözebildim en azından. tabi ki süre yetmedi emin olmadığım sorulara dönüp bakmaya da, dergili mantık sorusuna kafa yormaya da... ama sözel 1 ve 2 o mantık sorusu dışında tamam. bir de yerse 16 sayısal 1.

ayrıca sende sorun yok yetişmiyor zaten genelde...

yetiştiremedim say-1 say-2 söz-1 çözdüm, o kadr yetimedi ki sınav süresi bitti dediklerinde hala soru çözüyordum hangisinden kaç boşum kaldı bakmayı unutup çıktım. ama say-1 2-1den toplam 20'ye yakın boş var söz-1'den de 7 falan heralde.

@perturbation
sınavlar 2 hafta sonra açıklanır bence. genelde ösym'nin son yıllardaki sınavlarında 2 hafta gibi bir süre geçiyor.

sağol karşim.

sen hangi bölümlerde yapacaksın yüksek lisansı?

say 1-2 söz 1 çözdüm. 150 soru 130 dakikada bitti. 5 dakika çıkmak için bekledim. sayısal kolaydı da sözelde şıklar yakındı falan. sözelin mantık kısmı uzun sürdü biraz. genel olarak iyi geçti. en az 80 olur sanırım. hiç çalışmadım, deneme yapmadım. dün merak edip ne tip sorular sorduklarına baktım.

ales okuduğun bölümle direkt bağlantılı. mesela bölümüm gereği dört işlemle ve sayılarla alakasızım. matematik kullandığım bir olay yok. haliyle köreldim.

sayısal 1i birkaç boş bırakarak çözdüm.
sayısal 2de mantık sorularında çok vakit kaybettiğimi farkedince sözel1e geçtim. 10 15 soru da orda çözdüm derken sınav bitti.
yetişmedi.

valla öss'de ilk %8lik dilime girip de alesi yetiştirememek koyuyo insana.
yapanlar yok değil valla fen lisesinden arkadaşlarım çatır çatır çözüdüler. neden? çünkü mühendislik okudular. adamların hayatı bölme çarpma..

süper bir icat olduğuna diyecek bir lafım yok fakat patates düdüklüde haşlanmaz diye aklımda kalmış. çok çabuk ve etkili pişirmesi yamultur patatesi diye.

düdüklüde haşlamamak gerek mümkün olduğunca. yani haşlanır, haşlanmaz değil de; dediğin gibi olabiliyor. mümkünse normal tencerede haşla.

minifırın dediğin mikrodalgamı?

patates düdüklüde haşlanır,sorun yok ama yarım saat çok fazla.
15 maksimum 20 dakika yeterli.
sıcak suyu süzdükten sonra çeşmeden akan soğuk suya 1,2 dakika tut.
dolaba koyduğun tencerenin kapağını mutlaka kapat.
en fazla 3 gün içinde tüket.

normal tencerede de denedim. sonuç farklı değildi.
kapalı bir kapta tutmadım hiç buzdolabında, sorun o olabilir.
sıcak sudan çıkınca soğuk suyla yıkamak ne derece doğru emin olamadım ama deneyeceğim.

@05, miktodalga değil. normal minifırın. ızgarasına birkaç tane atayım.

fırında yapmak için genelde folyoya sarıp bir kaç yerinden çatalla patatese de geçecek denli deliniyor ama pişme süresini bilmiyorum. folyo sağlığa zararlı, folyo olmadan da yapılabilir. bu tip pişen patates püre olarak da güzel oluyor sade yemelikte..

mikrodalga olaydı çok güzel kumpir yapardın, buzdolabı poşetine koyup ama normal fırınlarda eriyo galiba buzdolabı poşeti

kabuklarını soymadan yapıyorsun değil mi? soyarak haşlarsan tarif ettiğin gibi oluyor.
ben hiç normal tencerede yapmam, hep düdüklüd yaparım. gayet de güzel olur.
bir de yarım saat çok hakkaten. patatesin büyüklüğüne göre, düdüğünü indirdikten sonra fıslamaya başladıktan sonra 10-15 dk yeterli.
pattisin kalitesi de önemli özellikle tadı için. bazısı acı acı olur mesela. sarı temiz gibi görünen patateslerden değil de tozlu gibi görünen, kahverengi patatesler var ya, onlardan al.

kısacası, normal tencerede, kabuklarını soymadan haşlamyı dene.
senin dediğin gibi bir şey hiç başıma gelmedi.

bir de patatesin haşlama suyuna 1 çorba kaşığı kadar sirke ekleyin. tadı şeker gibi oluyor.

www.youtube.com
yanda daha bi sürü video var fikir edinirsin.

Ablamı çağırıyorum o hallediyor ben de böyle ama abla yoksa çıkarma sırasına göre hatırladığım kadarıyla en dipte ayakkabı vs orta kat gömlek, pantalon vs en üstte montlar iç çamaşırlar ve çoraplarda ara boşluklara sıkıştırılmış halde oluyordu.

not: oha bunun da youtube videosunu yapmışlar, şu internet süper bir şey bazen lan :)

ceketi montu kapatmadan evvel en üste çok katlamadan, uzunlamasına yatır, ki kırışmasın. ayakkabıları da valizi dik tuttuğun zaman yukarıda kalacak, yani üzerine yük binmeyecek yere, içine gazete yumağı, vs sokup da koy. hatta deri ayakkabı falansa bence eline al. ezilince çirkin oluyo ya, sanki 1 sene eskimiş gibi oluyor. :/

trachemys scripta elegans'e ek olarak;

iç çamaşırlarını, çoraplarını rulo yapıp ayakkabının içine koyabilirsin. hem yerden tasarruf hem ayakkabılarının şekillerinin bozulmamasına yardımcı olur.

Buradan nasıl anlatabilirim bilemediğim için sana tek bir yöntem söyleyeyim; her şeyi koyduktan sonra üzerine oturarak kapa bavulu :) eh biraz da zıpla tabii.

iç çamaşırımı asla ayakkabı içine sokmamm..ıyy!

iç çamaşırları ve çoraplarını ayakkabıların içine koyma, olası bir hastalık kapma riskiyle karşı karşıya kalmak istemiyorsan. ayrıca hijyenik açıdan... mesela kıyafetleri çok katlamadan koyabilirsin, yani mesela tişört koyacaksın demi, en alta o tişörtü ser. kıyafetleri sererek koy. çok daha fazla kıyafet alıyor. montları falan en üste koy.ayakkabıları da hijyenik olması açısından poşet içinde elbette. valizin üst veya yan gözleri varsa ayakkabıları oralara sığdırabilirsin. ya da en üste koysan da olur bence.kıyafetlerin üstüne koymak istiyorsan hepsini sererek yerleştirdikten sonra araya büyükçe bir poşet koy üstlerini kapatacak şekilde. üstüne de ayakkabı falan filan.

bence en önemlisi gereksiz katlamalardan kaçın. ne kadar katlarsan o kadar yer kaybediyorsun unutma. tshirtler'in serilmesi buradan geliyor.

git tabi dalga mı geçiyorsun?

arkadaş ne acayipsiniz ya. şimdiye kadar durduğun hata, arı sokmasından ölen insanlar var. git!

geçen sefer de okumuştum.
bence artık gitmenin zamanı geldi.
geçmiş olsun.

vücudunun neye alerjisi olup olmadığını bilmediğin için bu saate kadar gitmemen gerçekten büyük bir hata. bu durumlar hafife alınmaz. hemen git.

birazdan ölür zaten la yol parası vermesin şimdi yalandan...

aman dili sokmasında

doktora gitmene gerek yok bana kalırsa. alerjide hemen reaksiyon gösterir. üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra değil. o kızarıklık, şişliğin inmeye başlamasının ve kaşıntının habercisi. korkmanı gerektircek bir durum yok. arı sokmalarında -bal arısı için söylüyorum- sokulan yer şişer, kaşınır sonra yavaş yavaş eski haline döner. istersen yine doktora git ama bir şey çıkmayacak.

tatlı tatlı kaşınıyo bir de, ama ben yine de yarın sabaha sağ çıkarsam doktora gideyim. :)

doktora gitmelisin. sadece alerjisi olanlarda sıkıntı çıkmıyor. alerjin olmasa da problem yaratabilir. zaten soktuğu yer çok sıkıntılı. zamanında boynumdan eşek arısı soktuğunda arıya hiç bir alerjim olmamasına rağmen nefes alamamıştım, geberiyordum az daha. hiç şakaya gelmez, gayet ciddiyim. hatta soktuğu yere (gözüne değil) pamuğa amonyak döküp sürersen iyi gelebilir. ama ihmal etmeden git doktora.

arkadaş yaşıyor mu acaba? ses seda çıkmadı, meraktayız.

ölmedim :) doktora da gitmedim. 6.gün tamamen geçti. kötü bir reaksiyon olaymış, yarım saatte götürürmüş zaten.

geçen pazar şöyle bişey farkettim: piknikteydik. ve üzerime gelen arıyı çığlıklarımla karşıladım. fobi dedikleri..

demiştim sana değil mi:)) arı olayında uzmanım artık:D

kesinlikle! :)

ülker gökkuşağı olabilir mi?

www.markaharitasi.com

tasvirde sıkıntı var zor anlaşılıyor yani cismini anlamadım bir kere kare değil ama ne ? :) epey kastım ama yok çıkmadı ikame olabilecek bir çikolata bul benece ya da anaannene sor hayattaysa.

ben bunu biliyoruuum
kucuk dikdortgen olarak kalmis aklimda. evet morumsu bi renk diye de hatirliyorum, o icinin beyazi inanilmazdiii

bayramlarda denk gelirdi eskiden.
anneme soracagim :)
edit: benim dedigim gokkusagi degil

biliyorum ben de. dediğin gibi hindistan cevizli falan değildi. hafif acımsı bir tadı vardı hatta.

dışındaki kabın siyah üzerine altın renkli olduğunu hatırlıyorum. kımıl kımıl ambalajın içinde bir de ince beyaz kağıt ambalajımsı bişey olurdu yamulmuyorsam. ismini hatırlayamayacağım şu anda ama bildim yani en azından:) tabi aynı çikolatadan bahsediyorsak.

içi pralin. çakma çikolata. mabel olabilir mi?
www.mabel.com.tr bi bak.

www.mabel.com.tr

marzipanlıdır acıysa. herhangi bir marzipanlı çikolata işini görür.

bende milaslıyım ve tarif ettiğin çikolatalardan bende ölümcül yedim. hey gidi günler hey... anneannem falan demişsin ayrıca kuzen sen misin?

lord olabilir, balin lord falan böyle bir şeyler hatırlıyor gibiyim çünkü. ülker gökkuşağı değil bahsettiğim, o da fena değildi de, bu dediğim değil. küçük dikdörtgen bir şeydi.raffaelo hiç değil, o baya uzak bahsettiğim çikolatadan. mabel değildi galiba da onu incelerken beyaz fildişi meyveli diye küçük dikdörtgen bir çikolata gördüm, "acaba" dedim o yüzden.
@canhavli: ben aslında marmarisliyim ama anneanne tarafım milaslı. dedem ve anneannem milas'ta oturuyorlar. kuzen değilizdir bence, şu an milas'tayım bir kaç günlüğüne gelmiştim ama buradaki kuzenlerimin ekşi hesabı yok diye biliyorum, yoktur yani :) yine de akraba çıkma olasılığımız yüksek, sülalemin bir yarısı da buralı çünkü :)

@divit
benim söz ettiğim lord çikolata imiş.
çok mutluyum :)

www.marketkeyfi.com

niye bilmiyorum, ben küçükken bunlar halk arasında "ecevit şekeri" diye anılırdı.

Marmarisliyim (18 sene hep burada yaşayan, üniversite için 4 yıldır İzmir'de yaşayan ve tatillerde memleketinde olan Marmaris yerlisi diyelim hatta). Bütçeni net şekilde ve isteklerini yazarsan ayrıntılı şekilde önerilerde bulunabilirim.

aa süper! öncelikle öğrenciyim, her şeyin en ucuzu diye söylim sen anla:)
ilk olarak hangi otobs şirketini tercih etmeliyim ucuzluk açısından?
Kaç saat? Marmarisi hiç bilmiyorum.O yüzden her şeye açığım.senin tavsiye edebileceğin en ucuz ve iyi bir plan ne olabilirdi? Bir de tabiki nerede kalmalıyım?:) Çok teşekkür ederim bu arada

apart tarzında istiyorsan önerebileceğim yerler var, otel diyorsan zaten bir sürü. yol otobüsle 3,5-4 saat arasında değişiyor. kamil koç rahat hat tavsiyemdir. genelde 3,5 saat-3 saat 45dk. gibi bir sürede ulaşıyor. anadolu da seferlere tekrar başladıysa 3 saatte gittiğimi bilirim geçen sene. kışın kalkmıştı seferler, kamil koç'ta da kış olduğundan rahat hat seferleri 2 taneydi. ama sezon açıldı artmıştır. pamukkale'yi önermem çünkü 4 saat 15 dakika sürüyor. yine de giden tüm otobüslerin teknobüs olmasından dolayı tercih edilebilir. anadolu starliner seferleri yapıyordu bu arada geçen sene. en son gittiğimde biletler daha uygundu, şubat'ta gittim en son. izmir-marmaris şu an 30-35 mi öyle bir şeydi. fiyatlar genelde aynı otobüslerde ama en uygunu anadoolu'ydu, en kaliteli de oydu eğer koydularsa yine sefer. apartta da kalabilirsin, temiz ve iyi apartlar var. narin'di galiba ismi, oraya arkadaşlarımı göndermiştim baya memnun kaldılar. temiz ve güzel bir aparttır. ismi yanlış hatırlamamışımdır inşallah diye umuyorum. bunun dışında kahvaltı ile birlikte gecelik 30tl olan oteller var mayıs ayında, 3 yıldızlı falan oluyor. teyzemlerin otelleri var ancak bunlar 4 ve 5 yıldızlı, bütçe açısından onları önermeyeyim. yine de istersen fiyatları sorabilirim kuzenime. bara gitmek istersen bar isimleri de önerebilirim, orada her bara gidilmez, areena'dan kesinlikle uzak dur, ünlüdür ama iğrençtir. barlarda fiyatlar izmir'e göre daha yüksek bu arada. onun hakkında da bilgi verebilirim. kesinlikle marmaris'te taksi kullanma, inanılmaz pahalı, türkiye'de taksi ücretlerinin en pahalı olduğu şehirlerden biri diyebilirim. tekne turuna gitmek istersen 15 ve 25tl arasında fiyatlar değişir, öğle yemeği dahildir bu turlara. koylarda denize girersin. denize merkezde değil içmeler'de girmeni öneririm. laguna'nın önü, martı otel plajı falan güzeldir. pamucak açıksa o da güzeldir, içmeler'de yine o. bu arada gitmişken içmeler'i de gör derim. ulaşım çok kolay, beldesi zaten, turuncu dolmuşlarla 10 dakikada falan gidersin. mesela yemek için balık istersen marina'da liman restoran var, marmaris'in en eski ve ünlü restoranlarındandır. uçuk değil fiyatları, yani öyleydi en son :)) bunun dışında burger king vesaire marmaris'te bol miktarda var. 2 adet mc donald's, 4 tane burger king, en son böyleydi :) bunun dışında civarda çok yemek seçeneğin var, uygun fiyatlılar da var. tarihi bir yer görmek istersen hemen merkezdeki marmaris kalesini gezebilirsin. kanuni sultan süleyman tarafından yaptırılmış, fotoğraf çekmek istiyorsan oradan güzel görüntüler elde edilebilir. rodos seferinde inşa edilmişti sanırım, denize karşıdır zaten. marina'da bir cafede bir akşam otur mesela. ali baba cafe benim ikinci evim gibidir. marina'da sorsan tarif ederler, orada ak saçlı ak sakallı ali baba'yı görürsün zaten veya eşi nilüfer ablayı. güzel yerdir. onun dışında escape güzeldir. tercihen gidebileceğin bir çok cafe orada var zaten. şahin tepesinde yemek fikri de güzel olabilir, marmaris ayaklarının altındadır ama fiyatları en son nasıldı hiç hatırlamıyorum ama en son gittiğimde ortalama fiyatlardı :) netsel marina'yı gezmekten başlayıp, marina, kordon, uzun yalı şeklinde upuzun bir yürüyüş yapmanı tavsiye ederim güneş batarken. merkez sahil şeridini göreceksin böylece. canlı müzik vb yerler istersen yine öneririm. barlar sokağı, çarşı, marina hep zaten dip dibe yerler; onları gezmekte ulaşım gibi bir sorun yok. ilgilendiğin aktiviteler varsa buna göre de yönlendirebilirim. otel ve apart konusunda da öğleden sonra daha ayrıntılı bilgiler verebilirim isimlerle birlikte.

Hacım bas git gökova körfezinde akyaka beldesine. Mugla marmaris yolu üzerinde.Orada aradıgın herseyi bulursun. Huzur, doğa tadında bi gece hayatı. Mis gibi denizi. Tavsiyem uygun olsun diyorsan, kamp alanı var. Oradan günlük çadır kirala, hem güzede bi deneyim olur hemde çok ucuza getirmiş olursun.Yemek olayınıda istedigin butceye ayarlayabilirsin orada. (Kamp denize sıfır + İçinde havuzda var). Tabii gece hayatı karı kız memcük popo dersen @asyamaris 10 numero anlatmış

bencede marmarise gidiceksen gökova akyakayı kesinlikle görmelisin. ayrıca cok uygun fiyata otel ve pansiyonlar var.

18 yaşından küçükse tam isim açıklanmıyor diye biliyorum.

tecavüz mağdurlarının da isimleri kendi rızaları bulunmadıkça açık olarak yazılmaz ya da ilk isim ve soyadın ilk harfi verilir.

iletişim hukukuna göre, gizlilik esaslarında 18 yaş sınırına bağlı olarak yalnızca baş harflerin kullanımı mutlaktır. kişi kendi ismini açıklarsa kendisine herhangi bir yaptırım uygulanmaz. hakkında tutuklama talebi çıkmış firari suçluların adı 18 yaş altında olsa da açıklanabilir. cem garipoğlu örneğinde olduğu gibi, kendisi hakkında yakalama emri vardı ve aranıyordu, firari bir zanlıydı. burada da önemli olan dava sonuçlanmadan önce "fail" değil "zanlı" ibaresini kullanmaktır. 18 yaşın üstünde olanlarda ise eğer mağdur kişi veya kişi yaşamıyorsa mağdurun ailesi isminin açıklanmasını istemediği takdirde yine aynı uygulama yapılabilir. 18 yaş üstünde de her şekilde serbestlik yok yani. bu kurallara uymayan yayın kuruluşlarına ise suçun içeriğine göre yaptırım uygulanır; bu genellikle para cezası şeklindedir ve ciddi bir suçtur. eğer hakkında yayın yasağı, tedbir kararı bulunan bir dava konusunda yayın yapılıyor veya isim açıklanıyorsa; çok daha ağır yaptırımlar uygulanır. para cezasının miktarı şu an aklımda değil, daha ayrıntısıyla merak ediyorsan kitaplarımdan yardım alarak ayrıntılı açıklayabilirim...

belediye birimleri bu konuda son derece güvenli ve hesaplı oluyor. kedimin aşılarını veterinere de, belediyeye de yaptırdık bugüne kadar (3 yaşında tekir). karma aşının fiyatı 35-40tl şeklinde. kuduzu en son ücretsiz yaptırmıştık. bazen belediyelerin veterinerlik birimleri kuduzu ücretsiz yapıyor. karma aşı da çok değil. bir de damlası var ama onun fiyatını hiç hatırlamıyorum. karnesine bakayım belki yazıyordur.

ne yazık ki yavru kedilerde ilk aşılarının ikişer kez yapılması gerekiyor. ilk seferinde biraz tuzlu olacak. ama ihmal etmeyin bu aşıları. hem sizin sağlığınız için hem de kedilerin sağlığı için gerekli o aşılar.


ev kedilerinizin sokak kedisi olduğuna inanmayabilirler :)) malum ev kedisi temizliğinden, kulağından, patisinden gayet anlaşılabilir :))

nun

özel isim olunca -nun (su'yun arkadaşı, su2nun arkadaşı)
cins isim olunca -yun (suyun kaldırma kuvveti, sunun kaldırma kuvveti)

Ayşe'yin demediğimize göre Ayşe'nin.

soruya bir de ben ekleme yapayım. boğaziçi'ye mi, boğaziçi'ne mi? üniversite olan mesela. gerçi her halükarda özel isim.

özel isim olduğundan sanıyırum -nun oluyor doğrusu. ancak -yin -yan -yon diye ek evet zaten yok zira oradaki "y" kaynaştırma ünsüzüdür...

etna +1

içindeki maddeler ne ağırlıklı? ona göre bi çözüm bulunur belki

bulaşık deterjanı yağ lekesinde etkili olur veya meyve suyu gibi lekelerde. trenchcoat kumaşıysa makinaya atma. bir de rengi falan nasıl temizleyeceğin madde de renk bırakabilir, sarartabilir. su geçirmez kumaşsa ters çevirip yıkarsan olur, 30'da ve kısa programda. ama trenchcoat kumaşıysa direk kuru temizlemeye ver.

Fucidin ve Madécassol, kumaş trenchcoat kumaşından daha ince, astarlı çabuk kuruyan rüzgarlık gibi bir şey, ilaçların içeriği, fucidin: sodyum fucidat, m adécassol: sikatrizan.

Renk koyu yeşil :/

renkte sıkıntı yok o zaman, elde yıkamayı denesen olur. trenchcoat makinaya atılır atılmasına da hepsi değil işte. ben sürekli kuru temizlemeye veriyorum, makinada yıkanmaz. o zaman şöyle olabilir onu makinaya atabilirsin ters çevirip astarı görünecek şekilde. ama renkli bir şeyler yıkayacaksan öyle at. 30'da yıka, kısa program daha iyi olur. bulaşık deterjanıyla zedelemeyecek şekilde hafif hafif çitileyebilirsen o zaman da geçer diye düşünüyorum o kumaş o tarz lekeleri pek tutmaz. krem, ekru, beyaz, bej gibi renklerde olsa sıkıntılı olurdu da. bulaşık deterjanı ve bir bez ileçok bastırmadan sil yıka. çıkmazsa renklilerle birlikte at makinaya. ütü gerektiriyorsa kuru temizleme hala ilk önerimdir ama :) makinada kırışacak çünkü iyice. ütü basarken baya bi dikkat etmek şart o kumaşa.