7 yasinda. Kursta. Bu sira gidemedim.

10-11.
ikisi de değil. kendi çabamla.
evet, giderim.

14 yaşımda kayalık ve direkt 5 metre derinlikli yerde kısa mesafeli yüzüşlerle kendim girerek öğrendim. Palet kullanarak geliştirdim. Her sene tatilden tatile

Doğduğumdan beri yüzüyorum.

küçükken kursa gönderdi annem, babam. hoca bizi havuza atıyordu, fobi oldu öğrenemedim. denize hemen hemen her yıl gidiyoruz fakat ben ayağıma bişeyler dolandığında huylanıyorum ve girmek istemiyorum.

16-17 sanirim. Bogulma tehlikesi atlatinca, hemen ogrendim. :) Enistem ogretti. Denize her yaz haftasonlari, uygun oldugumuz haftaicleri dahil paso gideriz. Cennet mahallesinde rol kapma potansiyelim yukseliyo her yaz. :(((

26
kursta öğrendim, yoksa da öğrenebileceğim yoktu zaten.

3 yaşımda kendim öğrendim havuzda

kendimi bildim bileli sudayım yaşı kaç bilmiyorum

13 yaşında, kendi çabamla. son 3 senedir her yıl gidiyorum. onun öncesinde 3-4 yılda bi giderdim. denizi sevmem.

Ben de hic hatirlamayanlardanim. Bildim bileli yuzuyorum. Yuzme bilmeyen insanlar da oldugunu ogrenince cok sasirmistim:)

16 17 yaşında denizin ortasında deniz bisikletinden itmişlerdi beni suya. Sonra basıp gitmişlerdi arkalarından kıyıya dek yüzmüştüm. O yaşa dek boyumu geçen suya girmemiştim.

20 yaşında kursta öğrendim. denizi çok sevmem uzun zamandır da yüzmüyorum. belki unutmuşumdur. :)

7 yaşında kursta

8 yaşında, denizde, kendi kendime, her sene gideriz.

babam tarafından. hatırlamıyorum ama 5-6 olabilir.

Denize 40 dk mesafede oturmama rağmen denize ömrüm boyunca girmek için 2 kere gitmişimdir. Onlar da çocukken kollukla günübirlik şeklindeydi o yüzden galiba öğrenemedim kimse de hadi kursa yazdıralım dememiş yahu, şimdi yat gezileri vs olunca arkadaşlara başım ağrıyor, totom ağrıyor, kulağım ağrıyor gelmicem demek zorunda kalıyoruz. Herkesin yüzme bildiğini bilmiyordum :D meğer azınlık olan bizmişiz şu sıralar onu anladım.

4-5 yasinda yaz okulunda tam olarak ogrenmis olsam da oncesinde kollukla vs yuzdurmuslerdi bol bol.

7 yaşında başladım 10 yaşına kadar olimpiyat evinde yüzdüm. Sonra salaklığımdan bıraktım bir daha da gitmedim keşke devam etseymişim.

6 yaşımda öğrendim. anne ve babam havuzda göstererek öğretti, atılmadım bi yere. denize her sene giderim evet.

Kendimi bildim bileli biliyordum. 8-9 Yaşlarındayken 1 sene bir kulüpte yüzdüm.

Her sene bir hafta giderdim, şimdi dalış yapıyorum okulun topluluğu ile senede 4-5 kez bir gece konaklamalı dalışa gidiyorum.

6 yaşlarında köyde, gölde ve çayda kendi cabalarimla öğrendim ...

@for day to break yalnız değilsin :))

10 yaşımda.

biraz teyzemin çabalarıyla, biraz da havuzda gördüğüm yaşıtlarımın taktik vermesiyle :) belli bir yaşa kadar her sene giderdim denize. artık öyle olamıyor pek. (şu anki yaş 29)

7-8 yaşımda, kolluk ile. denize her sene giderim. haftada bir kez havuza da gitmeye çalışıyorum.

tam yaş hatırlamıyorum, ama küçüktüm. babam öğretti.

www.nadirkitap.com

@high kargoyu da koy yirmi küsür oluyo sıfırı idefixte yirmi yedi zaten:/

çok güzel bir kitap, zor okunuyor. ancak okuduktan sonra işte edebiyat bu diyorsun. parasını kat kat çıkartır.

bir kütüphaneden almayı dene bence.

idefix'ten sanki vahiyle geliyo.neyse oradaki sahaf ismini yaz google'a yakın ise direk gider alırsın onu da mı ben söyleyeyim.

www.facebook.com böyle bir yer var. burayı deneyebilirsin.

ya da e-kitap olarak okuyabilirsin.

@high bu ne celal elbette yazdım sahafı fakat yazmıyo hatta: eksisozluk.com

ve evet internete üç kitap alıyosun kargo bedava oluyor. alla alla!

@mea maxima e kitap okuyum en mantıklısı sağ ol:)

Okuması zor bir kitap, biraz uzun ve Salman Rushdie'nin metaforlarıyla birlikte yer yer sıkıntıya sokacak kadar ağır. Kitap size bir hikaye sunuyor ama aynı zamanda hikayeye paralel bir şekilde Hindistan tarihiyle ilgili bir kesit de sunuyor. Hindistan tarihine özel bir merakınız varsa çok beğenirsiniz; aksi durumda beğenirsiniz.

koşma bence spor salonuna yazıl

Kardiyoyla birlikte daha cok küçülürsünüz, o nedenle kardiyoyu tamamen kesmemekle birlikte ağrılık çalışmalarına ve protein ağırlıklı beslenmeye yönelin.

Yani koşuncq daha çok kilo kaybederim öyle mi?

kilo alıp vermenin koşmakla ilgisi yok. günlük kalori ihtiyacınızın altında kalori ile beslenirseniz kilo verir, üzerinde beslenirseniz de kilo alırsınız. koşu yapmak fazladan kalori harcattığı için bunu telafi edebilmek adına daha iyi beslenmelisiniz.

Deparlı koşular yapıp kalori alımını da yeterince arttırırsan kilo alırsın. Ağırlık daha hızlı sonuç verir.

çok zayıflatmaz merak etme koştuğun hız da önemli olmakla beraber 3 kmde ancak 300 kalori falan yakarsın diye tahmin ediyorum bu da fazla etkilemez hem ne güzel sigaradan sonra forma girmiş olursun nefesin açılır yağ varsa yağ da yakarsın ama üstüne ağırlık çalışmaları da yap ki kas kütlen artsın

çakmak ve kibritin çabuk tükeneceğini ya da ıslanacağını öngörerek çakmak taşı.
ip/misina
bıçak
kap
mat

bıçak
çakmak
ip
temiz su

1 çakı
images.knifecenter.com
biraz ip
çakmak
dinamolu el feneri
av tüfeği

küçük ocaklar oluyor, onlardan kesinlikle
bıçak, ip, çakmak, kibrit, çakmak gazı
ağrı kesici, antibiyotik, sargı bezi, yara bandı, pudra, vitamin
enerjisi yüksek konserve yiyecekler,
su

ingilizce biliyorsanız kesinlikle öneririm: www.reddit.com
imgur.com

silah
işaret fişeği
zippo (benzini, pamuğu, fitili, taşı yedekte olacak)
ip
pusula
bıçak
iğne iplik
termal içlik

doğada sürekli kalınacaksa yukarıdaki bir çok şeyin kullanımı gereksiz.

mutlaka türek olması gerekiyor, av fişekleri de almak gerekir.
dinamolu el feneri kesinlikle gerekiyor.
balta
çakmak taşı
bıçak
uyku için tulum, mat vs.
tava( demir )
mini tencere
göllerde balık tutmak için misina

Söylenen alet edavatlarla birlikte, az tüketimle uzun süre tok kalmak için maksimum miktarda kurutulmuş et.

(bkz: bug out bag)

bu çok değişir çölde hayatta kalman için gereken ekipman ile kutuplardaki birbirinden çok farklıdır. ayrıca hayatta kalma stratejin nedir buna göre de değişir.

benim ekipmanlarım arasında navigasyon ve iletişim için telsizlerim en önemliler. çünkü lokasyon bilinirse ve iletişim kurulursa hayatta kalmak için uğraşmaya gerek bile olmaz 2-3 saat içinde kurtarılırsın.

bunlar dışında ufak bir kamp baltası, su dezenfekte tabletleri, magnezyum çubuğu, bivak torbası, harita, saat ve sağlam bir yağmurluk iş görür.

Hiç yok.

Etin faydasi var, aynen devam

kırmızı et yüksek kolesterol oranına sahip. ailenizde kalıtsal kolesterol rahatsızlığı da varsa değerlerde yükselme ihtimali var.

pişirme yönteminiz sağlıklıysa hiçbir şey olmaz.

Endüstriyel et tüketiminin tek zararı hayvanlara oluyor sanırım.

yok.

(bkz: bence hamburger sağlıklı çünkü içinde et var)

hayvan katliamı, katilleri zenginleştirmek ve kanser. evet kanser olduğunda sebebini hatırlarsın. böyle ete abanan kim varsa kanser oldu bizzat gözümle gördüm. istisnasız.

Pismis abi. Antrikot aliyoruz tavada yapiyoruz. Onerin varsa dinlerim =)

Eti yiyen de ölücek yemeyen de. O yüzden yukarıda kanser manser yazanlara aldırma. Afiyet olsun kardeşim.

Kolesterol tavan yapar

çok coşarsa gut hastalığı olabiliyorsun sanki?

oha. her gün et yenmez hem de 250 gram. yani yenir de kırmızı yenmez. kaynak: bence.

dinleme başkalarını, bir şey olmaz.

kanser olursun diyen var lan ahahaha, bir şey olmaz kardeşim bizim doğamızda var. götür etleri. hayvan katliamı? tüm etçil hayvanlar katliamcı o zaman.

edit: para nasıl yetiştiriyorsun lan?

Hayvansal proteinlerle ilgili yapılan bir araştırma vardı, protein ihtiyacını karşıladığın kaynağın belli bir oranı hayvansal kaynaklardan geliyorsa kanser riski ciddi oranda artıyor.

Vegan-vejeteryan değilim, gerektiğ kadarını tüket elbette. Ama her gün bu kadar almak, ağır çalışan bir sporcu için bile çok da sağlıklı değil üstte yazdığım sebeplerden ötürü. Biraz daha bitkisel beslenmeye çalış.

-gut
-kolesterol
-kanser
her şeyin çoğu zarar.

ayrıca yüksek protein diyetiyle beslenenler erken ölmeye %75, kanser olmaya 4 kat daha yatkın. ahahaha, hepimiz öleceğiz yarasın demeden önce açıp bakmak lazım. www.cell.com(14)00062-X

Hass*ktir biraz yusufladim. Sebze meyve tuketmiyorum zaten. Sabahlari da peynir yumurta yiyorum. Aksam da et. Sag olun arkadaslar. Haftada 2-3 e indirmeye calisacagim.

kanser yaptığına dair araştırma var diyenler bi zahmet kaynak versinler. yok öyle bir şey götünüzden element uydurmayın.

her gün et yemenin bi zararı olmaz. ama kalori hesabı yaparak ye. bi de etin yağlı kısımlarından da ye, kuru kuru et yeme sadece. yanında biraz da sebze ve ot yersen zaten taş devri diyeti olacak seninkisi.

yüksek proteinli beslenmenin sağlıklı insanlarda kansere ve başka hastalıklara yol açtığı ile ilgili sağlam, kanıtlanmış ve uzmanların üzerinde uzlaştığı hiç bir çalışma yoktur. insan evrimsel olarak et yemeye yatkındır, binlerce yıl neredeyse sadece et yiyerek beslenmiştir. bugün milyonlarca insan paleo besleniyor, bol bol et ve yeşillik yiyor, bu insanlar arasında tespit edilen bir sağlık bozukluğu yok et tüketimine bağlı olarak. ayrıca bugün paleo olmasa da et ağırlıklı beslenen bir çok toplum var. mesela tayland, adamlar görebileceğin her türlü böceği kızartıp, haşlayıp, fırınlayıp yiyorlar. pilavı pirinç yerine karıncayla yapıyorlar, o derece. sadece etle beslenen toplumlar da var, inuitler mesela sadece balık, fok, kutup ayısı, geyik vs. yerler. balıkları da çiğ yerler hatta. gayet sağlıklılar.

chriskresser.com
www.google.com

Muazzam götten sallamalar oldugu icin olaya müdehale etme geregi duydum.

Etin kanser yaptigini ileri sürenler ispatlanmis belgeleriyle gelsinler bir zahmet?

Kirmizi et icerisinde bulunan yag bizim icin inanilmaz yararli. (bkz: canan karatay)

Insan ne etcil ne de otculdur, omnivor yani hepcildir.

Sadede islenmis et icin kanser yapibilecegi, ürüne ve icinde kullanilan malzemelere göre söylenebilir.

Muazzam götten sallamacılara ve götlerinden element uyduranlara destek olarak gelsin o zaman:

consumption of red meat for 120 g per day might increase the risk of lung cancer by 35%, and consumption of processed meat for 50 g per day might increase the risk of lung cancer by 20%.

www.ncbi.nlm.nih.gov

www.ncbi.nlm.nih.gov

www.ncbi.nlm.nih.gov

www.ncbi.nlm.nih.gov

www.nejm.org

Red Meat Intake and Risk of Breast Cancer Among Premenopausal Women

archpedi.jamanetwork.com

By using a noninvasive technique in healthy individuals, we have shown the genotoxicity of endogenous NOC formed in the intestine after red meat consumption in humans. The link we have shown here amongst red meat, the endogenous formation of NOC, and the resulting promutagenic adduct in cells exfoliated from the colonic mucosa offers a mechanism underlying the association between red meat consumption and colorectal cancer.

cancerres.aacrjournals.org

Heterocyclic aromatic amines and polycyclic aromatichydrocarbons are mutagens that are formed during high-temperature cooking of red meat and,in some lesser amounts, white meat and fish.' Well-done meat contains 10 times the concentration of heterocyclicaromatic amines than rare meat prepared by the same cooking method. These amines are mutagenic in bacterial assays and have produced colon tumors in laboratory animals.

www.ncbi.nlm.nih.gov

bunnar kesmezse, haber edin, 20 tane daha yabıştırıyım.

Et tüketimi ve kanser ilişkisi daha çok işlenmiş(salam, sosis vs.) etler ve aşırı pişirme(yakma) sonucu ortaya çıkıyor. Gut hastalığının asıl faili de fruktozdur. Karbonhidrattan kaç.

Vücut günlük 2500 mg. kolesterolü kendiliğinden üretiyor zaten, kolesterol problemi gibi bir şey yok yani. Ayrıca her gün ortalama 2 bin kalori şeker tüketen insanların kırmızı et kanser yapar demesi biraz saflık oluyor, öyle bir problem de yok. Her gün 10 kilo kırmızı et yemezseniz gut da olmazsınız. Hayvan katliamı falan da değil; doğanın dengesi bu. Dinozorlar çağında yaşasaydık onlar da bizi yerdi ekolojik sistem bu şekilde yürüyor, gereksiz romantizme gerek yok. Hayvan katliamı diye diye karbonhidrata yüklenmekten iyice salaklaştı bu insanlar. En kaliteli protein kırmızı ettedir lakin olumsuz yanı sindiriminin zor olmasıdır. Vücudu biraz yoruyor. Ben haftada iki defa kırmızı et yiyorum; kalan günlerde tavuk hindi ve balık tüketiyorum. Bu tür çeşitliliği öneririm size de.

@compadrito

destek olmak icin cikmis oldugun bu yolda, sorumu bir daha okumani saglik veririm.

Tekrar edersek, kirmizi etin kanser yaptigini, yapabilecegi riskleri anlatan arastirma yazilarindan ziyade, kirmizi etin basli basina kanser yapma özelligini kanitlayan belgelerle gelinebilirse, soruma olumlu ya da olumsuz yönde cevap alabilecegim.

@apiko

yazdıklarınız ve uslûbunuzdan, pek bilgili biri olmadığınız anlaşılıyor. apikoğlu'nun vârisi filan mısınız? bu ateşli kırmızı et savunuculuğunuzun sebebi nedir?

size cevap yazmaya üşeniyorum.

Atesli bir et savunuculugu yapmiyorum, sadece iddia edilen bir seyin kanitlarini görmek istiyorum. Tam anlamadan cevap verdigin bir soru karisinda, simdi de tikanip üsendigini ve beni hic tanimadan kendince savunma güdüsü ile cikarimlarda bulunuyorsun.

Evet simdi tekrar basa dönersek, etin kanser yaptigini iddia edenlerden, kanser riskini arttiriciligi disinda, basli basina kanser yaptigini baska iddia eden var ise, paylasacaklari bilgilerle aydinlanmak isterim.

apiko

kanserin ne olduğunu ve nasıl ortaya çıktığını, correlation ve causality arasındaki farkları, tıbbın ne olduğunu ve ne olmadığını anlatmam lâzım size. çok uzun konu. çünkü söylediklerime, gene bilgisiz argümanlarla karşı çıkacaksınız. üşenmemin sebebi o. söyleyeceklerimin özeti şu: 'dedem 50 sene sigara içti ve akciğer kanseri olmadı, felç geçirdi de öldü. hmmm, öyleyse sigara akciğer kanserine sebep olmuyor. bunu iddia edenler gülünç duruma düşüyolar.' ya da 'ben istanbul'dan ankara'ya arabamla 3 saat 15 dakikada geldim. hiç de bişey olmadı. sürat felakettir diyenler fena halde yanılıyorlar'

sizin söylediğiniz bunlar.

siz doya doya kırmızı et yemeye devam edin. ben o makaleleri zazazaraeta okur belki diye arayıp buldum zaten. hoca olmasını umuyor ve bekliyorum o çocuğun.

her gün yenmemeli.

@apiko fen bilimlerinin herhangi bir dalı ile bir ilişkiniz, bilginiz var mi yoksa işinizi korumaya mi çalışıyorsunuz?

Sigara dumanı, asbest bilinen kanserojenlerdendir. Hepsinin araştırmalarında da kanser riskini arttırabilir, bizim grubumuzda bu oran bu kadardır der. Et yiyen kanser olur demiyoruz, buradan et ile asbesti mi karsilastiriyorsun diye gelmeyin. Yeterli ve dengeli beslenmek gerekiyor; ancak bu konuda bu kadar çok araştırma yapılmışken bir durup düşünmek yerine direkt karşı çıkmanız çıkarcı ve art niyetli gozukuyor. Fizyolojik mekanizmaları da araştırmalarda var. Şu onermeniz "sigara içen ölmüş içmeyen ölmemiş mi?"den öteye gitmiyor.

İşlenmiş et ve işlenmemiş et de dikkat ederseniz ayrı ayrı degerlendirilmis. Etin önemli ve değerli bir besin grubu olduğu yadsinamaz ancak her şeyi kararında tüketmek gerek. Bilimde her an her şey değişebilir. Bildiğiniz hiçbir şeye körü körüne baglanmayin.

Edit: Biz kimiz? Sağlıkçılarız. Bütün hocaların/araştırmacıların mail adresleri üniversitelerin sitelerinde açıkça yazıyor. İnanmayan bu ilkokul düzeyindeki belgeleri kendilerine mail atıp hocam ne düşünüyorsunuz diye sorabilir. Ne etmiş.

doğal beslenen hayvanın nalını bile yiyebilirsiniz - prof. dr. kenan demirkol

@compadrito

yazdiklarindan "kanser riskini olustuma" ve direk kanser yapma" arasindaki kalin farki algilayamadigini ya da bilincli olarak görmezden geldigini zannediyorum.

tekrarlarsak:
birileri kirmizi et kanser yapar demis. ben de soruyorum; saf halde, islenmemis kirmizi etin, uygun sartlarda pisirilmesinden sonra kanser yaptigini tespit eden bilimsel bir rapor var mi?

fakat ne yazik ki, benim mahlasimdan cikarimlar yaparak konuyu daha ne kadar saptiririm diye epeyce ugrasiyorsun, hatta isi tibbin ne olduguna, benim hic bir sey bilmedigime dahi getiriyorsun.

"bu baslik altinda kirmizi etin kanser yaptigini gözüyle gördüklerini iddia edenlerin yazilari var." Sen kalkmissin bana, hic tanimadigin birine, hem bilgisiz diye itham ediyorsun, hem de litaratür noksanligi ile iki ayri kök diline mensup kelimeyi kendince benzestirip, kanser, tib, apikoglu kelimeleri arasinda kendi kendine argümanlar olusturuyorsun.

benim yazilarimin neresinde cok et yiyin, bir sey olmaz yaziyor da, benim sorumu alip, olayi et yiyin bir sey olmaz dedigime getirdin?

bir seyler anlatmaya üseniyor musun onu bilmem ama, beni anlamadigini, neyi isaret ettigimi göremedigini veya görmek istemedigini görüyorum.

"apikoglu, sana tib anlatmam lazim" tandansli zeka fakiri düsüncelerin beni ilgilendirmiyor. her söz sahibinindir.

benim yazdiklarimin disinda, hayaller kurup; "bu böyle yazdiysa, böyle düsünüyordur." gibi varsayimlarini lütfen kendine sakla.

herifin biri kalkmis, gözümle görüyorum kanser yapiyor, tanidiklarim kirimizi et yiye yiye kanser olup öldüklerini gördüm diyor. bunu hic kimse görmüyor, bir seylerin farkindaligini yasadigini zanneden mezbelelik saksagan da meydana cikip bu adamlarin tellalligini yapiyor.

ben soruma istedigim cevabi aldim.

haklısın.

tamamen uydurarak yanıtlıyorum.

evrimsel olarak insan avcı-toplayıcı olduğu zamanlarda gerek avlanırken gerekse bir iş yaparken kas gücü harcıyordu. sürekli fiziksel efor ve daha çok protein ağırlıklı beslenme erkekleri zaten sağlıklı hale getiriyordu. şimdi ise çoğu zaman oturduğumuz için vücut yağlı bir hale geliyor ve çirkin gözüküyor.

sonuç olarak götümden sallarsam insan vücudunun yeni yaşam tarzına alışamaması en çok erkekleri etkilemektedir. eskiye göre hareket oranı ciddi bir şekilde azalmıştır ve yavaş yavaş genetik olarakta farklılaşma olabilmektedir.

diyetle meme büyütmek zor olur bence. Ya da uzun bacaklara sahip olmak.

kadınlarda büyük oranda doğuştan oluyor çekici bir vücut. Tabii ki sonradan müdahaleler de etkili ama büyük bir kısım doğuştan.

ve evet, erkeğin daha çok uğraşması gerekiyor.

Düşük yağ oranı ve nispeten kaslı bir vücut kadında da oldukça güzeldir, üstelik böyle bir vücuda sahip olmak erkek için çok daha basittir. Kadınların yağ oranını düşürüp kas inşa etmeleri çok zordur.

Fit olmak != zayıf olmak. Kadınların da spor yapması lazım bence. Erkek 6x spor 2x diyetle seksi vücuda kavuşabilir diye varsayarsak, kadın için tam tersi diyebilirim.

mankenler filan hep spor yapiyorlar, sirf diyetle olacak is degil.

Kötü beslenme, vakitsizlik, iş stresi, sehir hayati ve modern guda endüstrisi erkeklerin dikkat etmedikleri takdirde erkenden göbek salmalarina ve cokmelerine sebep oluyor. Birde erkek kisminin karşı cins tarafindan beğenilme sebebinin sadece fizik değil iş, araba karakter zeka bilgi vb diğer kaynaklardanda mümkün olması bu konuya cok dikkat etmemelerinin bir sebebi.

Kadinlarsa ise durum farkli begenilmelerinin en onemli ve öncelikli koşulunun fiziksel durum ve dış görünüş olmasi erkekler kadar bigam ve umursamaz olmalarını engeliyor. Ki buna rağmen turkiyede kadinlarda obezite oldukça yüksek

Haksizsin. Cekici vucut zayif celimsiz degil. Spor yapmadiginda vicik vicik duruyor ya da cok siska. Genetigin etkisi buyuk evet ama spor yapanla yapmayan da bariz ayirt ediliyor.

haksizsin:

diyetle cozulemeyecekler:

-uzun bacaklar
-yuvarlak kalcalar
-yuvarlak, guzel sekilli gogusler
-genis omuzlar
-ince kollar
-sekilli bacaklar
-ince bel (evet, ince bel bile genetik, nice zayif kizlar ortada odun gibi bellerle geziyor)
-selulitsiz vucut
-uzun, zarif boyun


falan filan,

yoksa sonradan olmuyor maalesef

Kadınlarda da "skinny fat" diye bir kavram olsa da büyük oranda haklısın. Bunda erkeklerdeki nefes alsın yeterciliğin de etkisi var. Fiziksel çekicilikte daha bir çok etken olsa da şişman olmamak en önemli kriterlerden kadın için.

hormonlarla ilgili bişy olabilir, uzun süre sürekli kullandığı bir ilacın yan etkisi olabilir.. çözülür çözülmesine de bunlara da bir bakmak lazım.

Önce bir hormon testi yaptır kendine, ondan sonra elbette spor ve diyetle çözersin.

Zaten muhtemelen doktor yönlendirir seni.

Halam aynı tipten. hormmonlarda sorun yoktu, rejime girdi. Önce üstü iyice inceldi. Üst 36, alt 40-42 beden oldu. Sonra alt kısmı 38 oldu. Yürüdü bol bol. Her gün iki saat yürüyüş yaptı.

Çikolata ve benzeri karb. kaynaklarını tüketmesin sorun çözülür. O bölgeler östrojen kaynaklı yağ depolamaya daha müsaittir.

ahah ayni ben, belim cok ince, ust bedenim 34, alt beden 36-38. 50 kiloyum. zayifim aslinda ama basenlerim genis, bacaklarim kalin.
etek/pantolon ve ceket takim hic alamam mesela, ancak mix and match olursa. aldiklarimin beli mutlaka 2 beden daraltilir. cizmelerin fermuarlari kapanmaz. altim ayri ustum ayri insan gibi.

pilatese gittim mesela belim 32 oldu nerdeyse, basen ve bacaklar anca 36'ya dustu. artik bel hareketlerini falan yapmamaya basladim. sirf bacak calisiyodum.

squat, lunge, pilates bacak hareketleri, yuruyus, kosu vs gbi hareketlere agirlik vermek lazim sanirim. bi de bol su, yagsiz ve karbonhidratsiz beslenme.

Östrojenik vücut tipi. Genel düşük karb yağ yakımı mantığının üstüne bir de anti-estrojenik gıdalara yönelebilir. Keten tohumu, brokoli, bol bol lif vs.

Ekmek yemeyip reçel yemek mantıksız zaten.

Protein ve yağı arttıracaksın. Yumurta, peynir, zeytin, yeşillik ve kuruyemiş ile gayet güzel kahvaltı yapılır.

2 seneye yakın kahvaltıda ekmek yemiyorum. tabi arada dışarıda yediğim zaman bazen kaçırıyorum ama o da çok az. reçel zaten yememen lazım. 2 yumurta(omlet,menemen olabilir) salatalık, domates, tam yağlı peynir, 15-20 zeytin yiyorum ben. yanına 2 bardak süt içiyorum. 5-6 saat de acıkmıyorum

yumurta, peynir, zeytin zaten fix. mümkünse yeşillik, tatlı olarak da kuruyemiş yiyorum.

lakin, reçel bal pekmez vs şeyleri de yemek gerekmiyor mu? pahalı ve bol şekerli olduğu için zzten masama koymuyorum ama az miktarda da olsa yemek gerekir sanıyordum. yemesek bir şey kaçırmış olmuyor muyuz?

peynir zeytin domates yumurta. Yumurta haşlanmış veya tereyağında pişmiş olabilir. Domatesin ve zeytinin üstüne zeytinyağı dökerseniz daha da sağlıklı olur. Bununla birlikte kahvaltıda illa reçel yiyecekseniz sağlıklı bir sabah kahvaltısı yapma derdine düşmeyin, salam sucuk sosis ne varsa yiyin ekmekle.

sebzeli omlet, domates, peynir, çay. oyş.

Şekere az veya çok miktarda ihtiyacın yok.

beyaz ekmek yeme tabi ki. tam tahıllı ekmek ye bir dilim, yanına minik bir domates veya 2-3 cherry domates. hani şu minik salatalıklar var bildin mi, bir tane onlardan. doğrayabilirsin. yumurta iyidir, haşlanmış olarak yiyebilirsin, ben yemem ama tok tuttuğunu da söylüyorlar. sabahları ilk aldığın şeker vücuduna zarar vermez, 3 çay kaşığı kadar reçel yemende bir sakınca yok. zeytin, aman zeytine dikkat. yağ deposu. 3 siyah, 3 yeşil zeytin yiyebilirsin. peyniri yarım yağlı yemeye çalış. ben 1 küçük kase nesfit, ardından bu dediklerimden azar azar yiyorum her sabah. gayet sağlıklı. meyve sıkacağın varsa havuç ve elmayı içine atıp bir güzel meyve suyu da içebilirsin.

Ekmek yeme, ekmek yersen ölürsün, ekmek yenir mi ? Yahu ne kadar ekmek yiyorsunuz anlamıyorum, bir oturuşta iki ekmek mi yiyorsunuz ? Tamam fazlası zararlıdır muhakkak ama, 1-2 dilim ekmeğin nasıl bir zararı olur anlayamıyorum. Ben yalnızken 1 haftada 1 ekmeği ancak bitirebiliyorum, bitmiyor bile bazen. Tam buğday ekmeği ya da çavdar ekmeği alıyorum, klasik kahvaltılıkların yanına, domates, peynir, yumurta, salatalık. Mis gibi kahvaltı işte.

Tahıl ürünleri insan vücudunun sindirimine uygun değildir, ekmek ve tahıl ürünleri tüketmek bu nedenle yanlıştır. 8 milyonluk insanlık tarihi boyunca son 15 bin yıldır tahıl ürünleriyle besleniyoruz ve bu nedenle şeker hastası obez kalp damar hastası kanser oluyoruz. O nedenle ekmek ve diğer tahıl ürünlerini tüketmemek gerekiyor. Kaldı ki 1 liraya aldığınız ekmekler genelde 3 liraya satılan ekmeklerin artıklarıyla yapılıyor, bunu da gözardı etmemeniz gerekiyor. Hülasa ekmek zarardır. Her türlü tahıl ürünü zarardır bunun azı çoğu yok.

Beyaz ekmek ile tam tahıllı ekmek arasında ahım şahım bir fark yok. Zeytinden alacağın yağ ise gayet faydalıdır. Güne şekerle başlamanın da herhangi bir artısı yok.

Ayrıca ekmeğin "azının" da sana katacağı bir şey yok. Sadece insülini tetikleyip "carb craving" yaşamana ve sürekli tahıl tüketme ihtiyacıyla yaşamana sebep olur. En temel alerjenlerden biri olan gluteni de gereksiz yere azar azar alman anlamsız.

Yağa değil karbonhidrata temkinli yaklaşın.

aslında merak ettiğim bir diğer konu da ekmek.

son bir kaç yıldır özellikle, aman ekmek çok kötü aman ekmek yemeyin, aman ekmek baş düşmanımız oldu gibi haberler çıkmaya başladı. anadolu hala insanlar "sofra hazır, yemeğe gel" demezler "ekmek hazır, ekmek yediniz mi" falan derler öğünler için. o kadar ekmek yerken şimdi neden ekmek düşman oldu?

peynir yumurta tamam da, yumurtalar fabrikada üretilmiş gibi. ve sarısı bildiğin siyaha yakın renkte oluyor. ben mi biraz fazla takıntılıyım bu marketten aldığım şeylerin sağlıklı olmasına karşı, yoksa harbiden de bu besinlerin lezzetinden ve sağlığından şüphe etmekte hakkımız var mı?

edit: ben bunu yazarken zaten cevap verilmiş, teşekkürler.

Tavuk ürünlerinden kıllanmakta haklısın. Köy yumurtası bulunabilir ama çok pahalı ve onlar da çok temiz değil. Bu konuda yapacak çok bir şey yok.

Anadolu insanı ekmekle karın doyuruyordu çünkü ekmek ucuz. Kıtlık yaşayan insana et ye diyemezsin. Ayrıca beden gücüyle çalışanların insülin hassasiyeti daha yüksek olduğu için karbonhidrattan alacakları zarar da daha azdır.

Tahılı diyetinden çıkarmakla hiçbir şey kaybetmezsin. Ama bir çok sağlık ve fiziksel performans katkısı sağlarsın.

bozulmaz fakat içerisindeki bazı yağ asitlerinin bağları kırılacağı için yapısında bulunan ozelliklerini kaybedebilir.
misal çok faydalıyken faydalı olur...

ama tabi bagaj çok sıcaksa kızartma yaparken olduğu kadar büyük bir kayıp olmaz. yani diyorum ki yiyin bişi olmaz.

Bir şey olmaz.

Sıcak ortam zeytinyağının bir numaralı düşmanıdır. 2 günde illa ki bozulma olacaktır aromasında.

Bu sıcaklar da tabii ki, direk çöpe at.

Karaciğer kaynaklı bir problem olur, hastaneye gitmekte fayda var.

kilo problemi için dahiliyeden çok kez test yaptırdım domuz gibiyim ya. yine de gidecem de doğal bi yöntem denemiş bilen varsa sirkeye tükür sırtına sür falan yine deneyebilirim.

benim de bu yil stresten cozutmustu sirtimdaki sivilceler, eskiden doktorun yazdigi clindoxyl diye bir akne ilaci vardi, ondan surdum surdum, gecti. Ama tabii bu demek degil ki gidin o ilaci alin. Cildiyeye gidin bir ila yazarlar size. En etkili cozum o :>

Seninkilerin turunu ve sebebini bilmemekle beraber deniz suyunun yani yuzmenin iyi gelecegini dusunuyorum.

deniz suyu ve aşırıya kaçmadan güneşlenme iyi geliyor. ben de doktora gittiğimde doktor ilaç vermişti. yine de cildiyeye gitmekte fayda var.

evlenince sekiz dokuzla falan degismiyor.

deniz, soguk dus, bir de bu sicaklarda yan donup yatin mesela. bunlar azaltir. ama gecicek gibi degilse cildiye +12

yardımcı tedavi olarak da mutlaka sırtınızı keseleyin banyoda.

en kalabalık olanı :) adını unuttum sahiden ama köşedeki ilk dükkan farkedersiniz.

hemen hepsinin fasulyesi aynı mutfaktan çıkıyor.

Tabii ki Erzincanlı Ali Baba. Sonra da kabak tatlısı yersiniz.

Ayni degiller. Erzincanli ali baba guzeldi. Hele sonlardaki menu 7tl falan olanlara girme guzel degiller.

kul hakkı yemeden günah işlemek zor illa kıyısından köşesinden birinin hakkına giriyorsun.

bagislanacaginin garantisi yok ki.

dikkat edilirse soruda kul hakkını tamamen ayrı tuttum, onu zaten allah kendisi affetmeyeceğini bildiriyor, hakkını yediğin kulla senin aranda bir konu.

Öncelikle ateist olduğumu söyleyeyim, sonra da bu konu hakkındaki düşüncelerimi belirteyim. İslam inancında Allah insanı yaratıyor, ona iyiyi kötüyü gösteriyor, ne yaparsa karşılığında ne alacağını anlatıyor ama bakıyor ki yarattığı insanoğlu tam bir göt. Ne yaptan anlıyor ne durdan. O zaman da "Bakın bunlar bunlar yanlış, yaparsan şöyle bir cezası var ama olur da pişman olup af dilersen affederim ben merak etme" deyip kendi itibarını koruma yoluna gidiyor. Yoksa insan haklı olarak "E sen beni böyle yarattın, şimdi niye cezalandırıyorsun" diye isyan edebilirdi. Al sana karışıklık. Bu şekilde hem karışıklık çıkmıyor hem de Allah itibarını korumuş oluyor. Alan razı satan razı.

günah kavramını nasıl algıladığımızla da alakalı sanırım bu biraz. günah işledikçe ilahi enerjiden mahrum kalıp o frekansta olamıyoruz. bu verilen süreyi iyi kullanamamak bir nevi gte gelmek olarak açıklanabilir sanırım. tövbeyse sizi allah'tan uzak tutan şeyleri enerji boyutunda silip taze bir başlangıç sağlıyor. o yüzden bin kere tövbe edilse de o kapı hep açık. yalnız tövbe etmeye etmeye böyle bir şeye gerek bile duymamaya başlıyor insan. yine de kime ne zaman neyin uğrayacağı belli olmuyor. kalbi temiz tutmak lazım :)

kul hakkı yemeden günah işleyemiyorsun demek istedim yani neredeyse hiç affedilmiyorsun demek istedim bende,

Şahsi fikirlerinde Allah ile senin aranda olan olaylar anca kul hakkı yemeden günah işlemene olanak sağlıyor Şirk koşma gibi, bunun dışında mutlaka bir yerinden başka bir insana zararın dokunuyor içki içsen sarhoş olup etrafı rahatsız etme sarhoş olup insanlarla kavga etme kaza yapma, yada sarhoş olmadan içki içip çoluk çocuğunun rızkını yeme yada ebeveynlerinin parasını yeme vb şeklinde bi ucundan kul hakkını yakalayabiliyorsun.

önemli olan günahın büyüklüğü değil günahta ısrarcı olmamak. ne bileyim her akşam porno izliyosun diyelim. sonra ya bu günah diyip bıraktığın an tövbe etmiş oluyon.

allah bağışlar mantığı vesvesedir -yani şeytan aldatmalarından biridir. nefsle vesvese birleşince mantık ve iman safdışı bırakılınca harama girmek kaçınılmaz tabi ki.
namazın faydası da budur ya zaten. her an allahı hatırlatmak. arada küçük günahlardan bile uzak tutmak.

bi de önemli olan günah/sevap<1 yapmak değil. allahın rızasını kazanmaya çalışmak. o senden razı olursa yeri gelir bazı günahlara girmeni külli iradesiyle engeller. ama niyetinde samimi olmalısın. sen yine de nefsine yenilsen bile pişman olduktan sonra sana bile unutturur.

bahsettiğim küçük günahlar tabi. kebairler tövbeyle falan sıfırlanacak şeyler değil. özellikle de belli bi bilince eriştikten sonra.

Herkes Allah-İslam demiş ama bir tane Müslüman da çıkıp bir ayet beyan etmemiş.
Şöyle bir ayet var, ilginç gelebilir.

Fatır/5
"Ey insanlar, Allah'ın verdiği söz gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın şeytan, sizi Allah'ın affına güvendirerek ayartmasın."

Bir de şöyle bir şey var; günah işlerken nasıl olsa bir tövbe eder hepsinden kurtulurum diye rahatsız olmayan bir insan zaten tam inançlı diyemeyiz zira gerçekten inanan insan islam dininde niyetin de önemli olduğunu bilir. Allah bize şah damarımızdan yakınsa ve buna gerçekten inanıyorsak tövbeye sırtımızı dayamak sadece kendimizi kandırmak olur. Temel'in fıkrasındaki gibi kamyonla arabaya çarpıp çarpıp en sonunda "Abi benim devam et" diyemiyoruz :))

baharat ye

Bana kalırsa teriniz hiç de düşündüğünüz gibi parfümle daha erkeksi bir şekilde kokmuyordur; kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş hesabı size öyle geliyordur. Muhtemelen leş gibi kokuyorsunuzdur ama daha da leş olayım derseniz duş almayın. O da yetmez diyorsanız çemen yiyin.

pastırma ye, daha pis kokmazsa ağzıma tükür.

angelus -1

belki kişisel bir şey ama bence de bazı ter kokuları parfümle maskülen bir koku yaratabiliyor. belki de fetişim var bilemedim şu an :(

çemen +1

çürük yumurtalı pastırma ve çemen

@angelus kardeş annem duş almadıkça yanıma yaklaşma diye bağırdı. demek ki pis kokuyorum ama asıl tiskindirmem gereken insan "bence güzel bir karışım olmuş deyip kokladı daha çok"

Ya ne yersem yiyeyim Hindu gibi Bangladeşli arkadaşlarım g gibi kokamıyorum. Genetik bir şey heralde. Onlar okuldayken baharatlı şeyler çok yiyordu baharat ve çemenli pastırma yiyeyim. Bira da içeceğim. Bakalım.

Çok aptalca göründüğünün farkındayım ama cidden çok gereksiz ve uzun sohbet eminim hiç biriniz dinlemek istemezsiniz. Sağ olun.

biz her şeyi dinlemek isteriz:)
anlat sen.

yapabiliyorsanız koltuk altınıza boşalın ve sonra peçeteyle silin.

Bu havada ter kokunuzdan tiksinmeyen biri ne yaparsanız yapın tiksinmez sizden, en iyisi direkt kendisinden hoşlanmadığınızı söyleyin de böyle biyolojik silah gibi dolaşmayın ortalıkta.

bi hatun var, bıyıkları var, ondan kurtulmak için diye tahmin ettim ben.

dinleriz biz.

bu arada koltuk altına boşalmak inanılmaz orijinalmiş, tıksırdım :D

sarımsak ve baharat. tam kombo oluyor.

Ben 3 haftadır hiç duş almadım pek dışarı çıkmadığımdam o yüzden daha ne kadar pis kokabilirim, tenimde ne gibi değişiklikler olur diye merak ediyorum. Aslında hep işsizlik işte, tatilden falan saçmalıyorum.

İkincisi kızın biri var, kız her konuda benden üstün. Hiç işim olmaz. Ona şakasına nasıl kokuyorum falan dedim o da "yoo bence güzel" falan diye yılıştı. Hani nereye kadar güzel diyecek onu merak ettim.

baharat

Bol soğan bol sarmısak bol baharat bol amelelik bol cinsel sekis bol spor duş yok aynı tişörtü 96 saat giyin non stop

oyle dusunursen yemek sepetinin kapanmasi lazim.

normal tabii ki, adamlarin isi o zaten. belli migroslarda sadece sanal market siparisleri icin istihdam ediliyorlar

Sırf temiz olsun diye fazla para verip Erikli damacana su alıyorum. Burada çalışan iki kişiye denk geldim, adamlar sanki küfür eder gibi suları bırakıyor. Arkadaşım ben de patronumdan yeri gelince fırça yiyorum ama işimi küfür eder gibi yapmıyor, severek yapıyorum. Kusura bakmasınlar ama o suyu getirmekle mükellefler. Bu iş istemiyorlarsa lütfen yapmasınlar.

bahsis ver 5-10 lira. o histen kurtulursun.

Sanal makette çalışan iki engelli tanıdım. Genelde hafif oranda engeli olanı çalıştırıyorlar diye bir söylenti duymuştum. Durumlar ne olursa olsun istihdam sonuçta. olmalı bence ama evin bir aylık toptan alışverişini böyle yapmak da yazık çalışanlara kaç kilo yük asansöre taşımak bile zor.

Şimdi bu şekilde düşünecek olursak; su siparişi de vermememiz gerekiyor, neticede 19 kiloluk damacanayı çıkarıyorlar bilmem kaç kat. Kargocular da var bu şekilde. Telefon faturası su faturası elektrik doğalgaz faturaları da kendiliğinden girmiyor posta kutularına, onları da birileri getiriyor bu ağustos sıcağında. Yapacak bir şey yok, onlar da kendi işlerini yapıyor ama illa vicdanınızı rahatlatmak istiyorsanız söylenildiği gibi bahşiş verebilirsiniz.

hayır. yani şöyle bir kabasını al. hangi tarihte hangi savaş oldu. kim hangi tarihte öldü. gerisini geç.

katar tabi ki de bölüm uzunluğu ve sayısını düşününce, zahmet/performans sıkıntı

Çalışırken yandan izliyorum diziyi, yeni yeni. Tarih öğrenimi almış biri olarak söylüyorum; dizi hiç de fenâ değil. Yani, altı-üstü dizi olduğunu bilerek izlersen, sorun yok. Tarihi çekmiyor adamlar, ellerinde senaryo var, onu çekiyorlar. Harem ilişkileri kesin değildir Osmanlı'da. Hangi şehzâdenin annesinin kim olduğu bile şaibeli kimi zaman. O sebepten harem ilişkileri üzerinde bir fikir sahibi olmak amaçlı izlenecek bir dizi değil. Fakat dizi olarak gayetle başarılı. Bi' de, Youtube'da kendi kanalı var. Haberin olsun.

Bunu bir tarih profesörüne falan sorarsanız sizi döver muhtemelen. Çünkü bu konuda çok sinirliler.

@grgn haklı. sana bilgi olarak hiçbir şey katmaz. izlerken de sinirden kendini şeyapasın gelir. sürekli bi entrikalar, kapı dinlemeler, padişahın devlet işlerinden çok karı-kız peşinde koştuğunu gösterirler. saçma sapan senaryosu ve iğrenç oyunculukları yetmezmiş gibi her bölüm hayatından 2 saat çalınsın istiyorsan izleyebilirsin tabi.

Muhteşem Yüzyıl'ın gerçek olaylarla uzaktan yakından bir ilgisi yok. Yani kurabileceğiniz en gerçekçi bağlantı; oradaki padişahın ismi de Süleyman, gerçekte yaşamış padişahın ismi de Süleyman o kadar. Onun dışında tarihin akışından tutun da giyilen kostümlere kadar hiçbir şey gerçekçi değil. Dizinin bir dönemini sırf Hürrem'in memelerini izleyerek geçirdik, sanırsın Osmanlı hareminde cariye değildi de Tudor Hanedanı'nın kraliçesiydi kadın. Onlarda bile böyle kostümler yoktu.

Direkt bişi diyemem ama 10 günden daha kısa dayanıyor ürünleri genelde bu yönden koruyucu maddelerin falan olmadığını düşünüyorum ve sağlıklıdır bence diyorum.

ekmeğin sağlıklısı mı olur , o unu o hale getirmek için onlarca işlem görüyor. Gerçek ekmek beyaz olmaz

ben eve sadece uno premium çok tahıllı sokuyorum. gayet memnunum.

Ekmek genel olarak sağlıklı değildir.

katkı maddesi çok var abi. içindekiler kısmı lisede yazdığımız kompozisyonlar gibi.

çavdar ekmeği tam bugday ekmegi bunlar bile zararlıymıs

sumer reyiz sağlıklı diyor ama bilemiyoruz

Anneme dört sene önce diyet ve egzersiz programı hazırlamıştım, bir senede 75 kilodan 58 kiloya indi. Dört senedir de aynı kiloda. Annem 52 yaşında bu arada.

105ten 85e düştüm yemeği azaltıp egzersiz yaparak.

Ben verdim. Hala da o kilolardayım.

fazla 10 kilom filan vardi, 6 kilo verdim. bayagi mesgulum ve hastalandim gecen hafta yoksa daha cok spor yapip daha iyi sonuclar alabilirdim aslinda. yapiliyor yani, yasam tarzi olarak saglikli beslenme ve sporu benimsedikten sonra cok dert edilecek bir sey yok.

(bkz: garantili zayıflama yöntemi/@compadrito)

Geçen gün bi teşekkür mesajı geldi bi sözlükçüden. 17 Kilo vermiş bu yöntemle ve hiç kasmadan.

Ben de verenlerdenim. Tez yazarken çılgın kilo aldım, sonra onları bir süre sonra teşıdım. Gerçi benimki hayvanlıktı, ekmek arası cips yiyordum. Bestami'nin Kemancısı gibi elimde somun ekmekle dolanıyordum. Her zaman yürüyüş yapıyordum da, elinde somun ekmekle dolanana yürüyüş ne yapsın. Diyetisyene gittim ama çılgınca bir şey yapmadım. Normal normal yemek yedim. Sadece abartılı şeyleri hak ederek yedim. Pasta havuzuna balıklama atlamadıktan, sarelle çeşmesine ağız dayamadıktan, cips yağlarını yüzüme sürmedikten sonra kilo alacağımı sanmıyorum. Gerçi hala veriyorum ben, sadece az az ve yavaş yavaş veriyorum. Bir 4-5 kilom kaldı eski hallerime.

Abim de aynı, o 4 yıldır koruyor.

yaklaşık 4 yıldır kötü beslenme ve sedanter bir hayatı kademeli olarak düzeltmeye çalışan birisi olarak hedeflediğim 15 kiloyu verdim ve baya zamandır bu kilolardayım. Bu süreç içerisinde kas kitlesinde de baya artış sağladım.

o bahsettiğin hızlı kilo alanlar genellemek ya da kapsamı daraltmak istemem ama çoğunlukla şok diyet uygulayanlar, tek yönlü beslenenler ve bu zaman içerisinde çok hızlı kilo verenler arasından çıkıyor genelde. hayat boyu sürdürülecek bir beslenme çizgisinde kademeli olarak sportif faaliyetlerin artırılması ile ilk başta son dönemde alınan kilolar hızlıca verilirken daha sonra uzun zaman yerleşmiş kilolar daha ağır verilmeye başlanıyor. Bu kilo verilmesi olayında elbette yağ-kas dengesini unutmamak lazım ve bu anlamda sağlıklı kilo almak da mümkün.

tüm bu bahsettiklerim biraz ortalama oldu, kişinin genetiği, spor geçmişi, beslenme alışkanlıkları, takım sporu ya da bireysel sportif faaliyetlere olan yatkınlık, ağırlık çalışmaları vs. etkili olmaktadır.

var. 8-9 yıl önce 25 kilo veren ve hala aynı kilosunu koruyan sevgili eşim basond.

30 kilo verdim. Cok abarttigim zamanlarda 7 kilosunu aldim sadece. Simdi onu normale donup o 7 kiloyu vermeye calisiyorum.

Hayatım boyunca hep aşırı olmasa da kiloluydum, 94'ken 16 kilo verdim, daha da 8 kilo falan vericem. kestiğim şeyleri (ekmek, dışarıdan çok yemek, aşırı abur cubur vs.) değiştirmediğim ve spora devam ettiğim sürece almam herhalde.

7 sınıfta bıngıl bıngıl bir çocukken bir yaz içinde bi deri bi kemik oldum ve yıllarca öyle devam ettim.

120 > 100. 2 aydır sabitim.

ama sabit kalmak istediğim bir şey değildi. yine de kaldım.

6 ayda falan 25-30 kilo civarı vermiştim şimdi her yerim çatlak

2 yıl gibi bir süreçte 101 kilodan 75'e düştüm.

Tamamen yeme alışkanlıklarını değiştirip, hayatına hareketlilik katmakla alakalı. Hiç eziyet gibi de gelmedi. Bir kere alışınca zaten yaşam düzenini tamamen adapte ediyorsun duruma, vücudun da eş zamanlı olarak senle birlikte çalışıyor böylece.

2 yıl belki bazılarına uzun bir süre gibi gelebilir 26 kg. için ama şöyle bir ek bilgi de vereyim: 6 ay kadar 85 kiloda sabitlenmiştim. Bu kısım da soruna cevap oluyor sanırım.

ben varım hem sigarayı bırakıp hem 10 kilo verdim

fotolarda degil de kaliteli aksiyon kameralarla cekilen bu tarz guzel videolarda bir urperme geliyor.

Ben bazen bunlari ruyamda kendi basima gelmis halde goruyorum.Cok pis korkuyom

bir şey olmuyor bana.

altıma bile sıçıyorum sen ne diyosun

adamın nasıl durduğunu değil , fotoğrafı çeken adamın pozisyon aklımı kurcaladı biraz. Tüy ürpermedi ama

aa benim de kaslı ve süzgün olduğum yıllara ait bi tane vardı böyle. Ariim de buliim ben onu. Ayrıca o yüksekten korkmamakla alakalı. Ben yüksekten korkmuyorum

@solem ben de yüksekten korkmuyorum. ama bunlara bakınca böyle çene arkamdan enseme doğru bi uyuşma geliyor:

cdn.listelist.com

Ben tür hareketlerin adrenalin bağımlılığından çok dalyaraklık nedeniyle yapıldığını düşünüyorum. Gördüğümde de küfredip geçiyorum. Çok saçma bir şey. Onun dışında bir şey hissetmiyorum.

Birsey olmuyor ama oraya gidip asagi baksam urperirim.

resme tahammül edebiliyorum ama videoları izlerken başım falan dönüyor, göz ucuyla bakabiliyorum.

www.youtube.com

bir de cilgin ruslar vardi. boyle insaat vinclerine tirmaniyorlar hic bir koruma onlemi olmadan. onlari izlerken eimin terledigine sahit oldum. www.youtube.com

taze geldi: www.youtube.com

yoo hiçbirşey hissetmiyorum

Sakince "oha amaç ne aq" deyip geçiyorum.

i.milliyet.com.tr
serbestce.com

böyle şeyler beni de ürpetmiyor değil.

sigarayı bırakmak
spor yapmak
yazı yazmak
yeni yerler görmek

egzersiz
kefir içmek
seyahat
kilo vermek

daha özgür ve özgün olmak gibi bir karar aldım,iyi ki aldım
bu arada süper soru,konuşulası

Sigara içmiyorum, spor yapıyorum, şeker tüketmiyorum, annemin kalbini kırmamaya çalışıyorum.

spor

+
farkında olmak
takmamak
az konuşmak
çok okumak
karanlıkta uyumak

Daha fazla kitap okumak. Kendimin daha fazla farkinda olmak.

Şan dersi almak(tı) :(
Şimdi ise bol bol yürümek
Yeni mekanlar keşfetmek

günlük yazmak(geçen yıl bugün nelerle uğraşıyormuşum?)

edit:arada tatile çıktığımda telefonu bilgisayarı hatta saati bile yanıma almamak.kendimi modern dünyadan soyutlamak.

İyi ki işimi yapıyorum, beslenme düzenimi düzelttim, kendi çapımda spor yapıyorum.

+
blog yazmak
liste(ler) yapmak

Birkaç aydır yoğurdu evde mayalıyorum taze sütten, süper kararmış.
Zumbaya başlamak. Kahkaha atarak da spor yapılırmış, mükemmel.
Nedense üzerimde kriptonit etkisi yapan insanlar var, onlara olan zaafımı köreltmeye çalışmak/hayır demek.
Biraz da razı olmaya/ olmuşu kabul etmeye çalışmak.

Gayet sıkıcı liste ama yakında trompeti de eklerim umarım ^^

iste o bendim +1
tatile çıkınca bazı günler telefonsuz dolaşmak gerçekten harika oluyor. Tatil yaptığını anlıyor insan.

-Gercekten onemli bir sey degilse hic bir seye sinirlenmemek. Sinirlensem de 2 3 saniye sonra bosvermem.
-Gereksiz seylere uzulmemek
-Insanlardan beklentilerimi azaltmak
-Herkes yazmis ama spor, kesinlikle spor.
-Verdigim yanlis kararlardan ders almak.
-Kendini kotu sartlara alistirmak, basit seylerin degerini bilmek. Gunese agaclara yagmura bulutlara bakip derin nefes alip oh diyen insanlari gerizekali gibi gormeyip onlardan biri olmak.

İyi ki sevişiyorum,iyi ki sağlıklı besleniyorum,iyi ki yüzüyorum:)

Pek yemek yememek; Boş bir midenin hissettirdikleri. Böyle sanki hislerin keskinleşiyor gibi. Her kokuyu daha iyi alıyorsun vs.
Ve kimsenin ne dediğine takmadan aklımdan ne geçerse anında parayı basıp satın almak, sonrasında aç kalcağımı bilsem bile. Bu beni mutlu eden birşey ve sonradan ''salak mısın buna o para verilir mi?'' laflarına maruz kalmayı artık takmıyorum. İnsanların düşüncelerini umursamamak bir nevi.

Insanların ne söylediğini hiç umursamamak

Su ara pek duzenli olmasa da iyi ki kosuyorum kendini fit hissetmek iyi oluyor. Iyi ki gunluk tutuyor-dum esksileri okuyunca baya iyi hissediyorum (artik blog yaziyorum). Ani biriktirmek guzel sey evet siz de yapin.

Beklentisiz olmak
Kafama her şeyi takmamak
Yardım etmek
Gezmek
Eşimle vakit geçirmek

hisse senetlerinde ve kurda analiz yapmak, kısa-orta vadeli tahmin yapıp nokta atışı tutturmak, manipülasyon yapılan kağıtları bulup speklerin eline vermek. bkz mepet, artog. üniversitedeyken, yatırım dersinde dönem başında dönem sonu için yaptığım eur/usd çapraz kur tahminim 7 baz puan farkla tutmuştu, inanılmaz bir haz.

5-7-11k-maraton koşmak.

ingilizce öğrenmek. dünyanın dört bir yanından insanlarla tanışmamı paylaşım yapmamı sağladı. internet vs sayesinde daha fazla bilgi kaynağına ulaşmamı sağladı.ufkumu açtı. yabancı şarkıları anlayarak zevkle dinlemeye ve söylemeye başladım. filmleri dizileri orjinal dilinde izleyip çeviride kaybolan espirileri kaçırmamaya başladım. ileride edeceğim faydalarda sayabiliriz iş hayatında vs.

F klavyede iki barnaknan ama çok hızlı yazabiliyoken, bi çılgınlık yapıp, 10 barnak Q öğrenmek.

hayâtımın en doğru kararıymış!

İyi ki John Mayer dinliyorum tapılası bir insan.

Oha fena tespit değil. Yalnız ahmet kural da murat cemcir de zaman zaman kahkaha attırıyor, ama gerçekten de bir kartal- sezai- şerif amca vee büyük hilmi kadar değil ohaa mafya ile oğuzhanı unuttuk.

Hay sikim çok güzel dizi ya.

Emrah ibnesi dizinin senaristlerinden, kıyak geçiyor olabilir kendisine.

emrah'ın rollerini selçuk aydemir yazıyor, kendisi yazmıyor.

murat cemcir ve ahmet kural'ın nispeten az güldürmesi sahne çokluğundan ve olay örgüsünün onlar üzerinden anlatılmasından bence.

nedeni bulundukları durumdan veya tiplerinden muhabbet pek dönmeyeceğinden uğraşılmıyor olabilir. nerde tamirci ve nispeten düzgün tipler nerde tipsiz pompacı, garip ilişkileri olan mafya, seyrek dişli kötü adam.

Yapabildiğin kadar squat mesela

P90x var bende baya terletiyor ama 1 saatlik oluyor genelde.

ip atlamak ve merdiven inip çıkmak en ideali deniyor ev/apartman şartlarında.
ne kadar gürültü çıkarır bilemedim.

Youtubeda Jillian Michaels i aratın 30 days shred diye bir programı var.
Her gün 30 dk yapıyorsunuz 10'ar günlük 3 level. Bayan veya erkek olmak fark etmiyor, genel olarak toparlamak için ideal zaten ter damlıyor her yerinizden, p90x gibi ağır da değil(ama o kadar aşırı sonuçlar görmek istemediğinizi varsayıyorum zaten). Sabah bunu yapın akşam da vurun kendinizi sokağa 1 saat yürüyün. Her türlü toparlarsınız.
0 maliyet, evde yapılır.

kapı barfiksi

Öncelikle şu:

www.hepsiburada.com

Sonralıkla da bu:

www.bodyforumtr.com

Bir de bonus:

www.youtube.com

20 tekrardan 5 set burpee yapın.

eliptik bisiklet al. tam aradığın şey.

Hiit abi hiit. 5 dakkada ter aliyor siringayla

Ekmegi kes.mekik cek.mekik kilo vermen icin degil.derli toplu durursun.
Kilo vermen metabolizma hizina bağlı.6-7 verirsin bence.

ilk bi kaç ay hızlı verirsin.10 kilo kolay gider ama sonra duraklama donemi oluyo o zaman da detoks vs. yaparak, aldığın kalori miktarında oynamalar yaparak vermeye devam edersin.
akıllı telefonun varsa my fitness pal adında bi program vardı sanıyorum, onu indir bence.kalorilerini hesapla yediklerinin.

bilhassa yemeklerden önce buz gibi soğuk su iç, bunun metabolizmayı hızlandırdığı ve vücudun sıcaklığı dengelemek için kalori harcadığı söyleniyor.
şekersiz türk kahvesi günde bir miktar, yani bir ölçüsü yok bir fincan su bardağı gibi sen karar ver, metabolizmayı hızlandırır ve kalorisiz denebilcek kadar az kalorisi var.
Acı biber acı sos pul biber kat yediklerine, acı yemek de metabolizmayı hızlandırır.
Yoğurt-limon bir arada, ardarda yersen bu da metabolizma hızlandırıyo-muş, muş diyorum bir sebebi vardı da unuttum.
Metabolizma hızlanması demek daha fazla kalori yakman demek, hareket ederken de durduğun yerde de.
Su içmeyi ihmal etme. Meyvelerdekilerin dışında şeker ve şekerli şeylerden uzak dur. Bilhassa şeftali ve karpuz kavunun kalorisi oldukça azdır, zaten mevsimi de şimdi meyve olarak onlardan yiyebilirsin.
Yürüyüşün yanında vücudunun durumuna göre mekik şınav veya belli kas gruplarına yönelik bir spor programı yaparsan da fena olmaz, gerçi boyunu yazmamışsın belki olmasa da olurdur.

Öncelikle "Acil" diye bir durum yok. Zira bir insan 93 kiloya bir ayda çıkmadığı gibi birkaç ayda da o kilodan inemez. Her şey sırayla. Normalde, gerekli şartlar oluşturulursa bir ayda 3/4 kilo yağ yakılır. Bu yağ yakımı sizin mevcut kilonuza göre birkaç kilo artabilir.

Öncelikle, yürüyüşü haftanın her günü yapın. Neticede yürüyüş yapıyorsunuz, vücudunuz kaldırır. İlerleyen aşamalar da, kondisyon yükledikçe/kilo verdikçe uzun mesafeli düşük yoğunluklu koşular; daha sonra kısa süreli yüksek yoğunluklu koşulara geçiş yaparsınız.

Neleri yemediğinizi söylemişsiniz ama neler yediğinizi söylememişsiniz? Protein ağırlıklı beslenin, sebze tüketin, zeytinyağı tereyağı gibi yağlar kullanın, bol bol salata yiyin, işlenmemiş çiğ fındık badem tüketin, bol bol su için.

Yediğiniz ekmek miktarını ne kadar düşürdünüz? Günde 2 ekmek yiyorken bir ekmeğe de düşürmüş olabilirsiniz. Benim önerim hiç yemeyin ama illa yerim diyorsanız çavdar veya tam tahıllı ekmekten öğün başına bir dilim tüketin.

Sabahları limon suyu içmek yağ yakmanıza yardımcı olmaz detoks olur, toksin atarsınız vücudunuz temizlenir.

Önerileriniz içi çok teşekkür ederim,yeni şeyler ögrendim ve benim için şevklendirici oldu.

Benim düşüncem şu şekilde mesela normalde günde 5000 bin kalorilik yiyorum ve diyelimki 4000 bin kalorilikte spor yapıyorum.

Yedigimi 3000 kaloriye düşürüp sporuda 6000 bin kaloriye çıkarmak ve diger şeylerle desteklemek bunu.Bu şekilde ilk ay 4 kilo ikinci ayda 4 kilo verirsem yeterli olur benim için.

6 bin kalori yakabileceğiniz bir spor yok. Yani 24 saatin 20 saatini yüksek yoğunluklu antrenmanla geçirirseniz belki yakarsınız ama ölürsünüz. Daha açık olmak gerekirse: 40 dakika koştuğunuz zaman 350/400 kaloriyi ancak yakabiliyorsunuz, öyle düşünün. Ayrıca sizin nasıl bir fiziksel aktiviteniz var ki günde 5 bin kaloriyle besleniyorsunuz. Sizin bazal metabolizmanız olsa olsa en fazla 2 bin kalori harcıyordur, kafadan 3 bin kalori fazladan alıyorsunuz anladığım kadarıyla. Bu şartlarda 93 kiloda kalmanız mucize olmuş; 150/200 kilo falan olmanız lazımdı sizin. Benim her gün 2 saatim antrenmanla geçiyor, ben günlük 2600 kaloriyle besleniyorum.

Hocam kalori miktarlarını misal olarak verdim.Yani demek istedigim rutin olarak aldığımı kaloriyi düşürmek verdirgimide arttırmak.

rakamları zannedersem izafi olarak verdi arkadaş.
yani "yediğimi %40 azaltıp, sporu da 1.5 katına çıkararak ayda 4 kilo vermeyi hedefliyorum" gibi anladım ben.

şuradan yaklaşık hesaplamalar yapabilirsiniz goodyes:
www.health-calc.com
www.health-calc.com

Böyle misal vermeyin lütfen, düşüncesi bile kötü.

O zaman size şöyle bir öneride bulunayım: Normalde 2 bin kaloriyle besleniyorsanız bunu 1600 kaloriye düşürün, antrenman süresi aynı kalsın, karbonhidrat tüketmeyin mükemmel sonuç alırsınız. Zira sorun antrenman süresi değil, sorun beslenme şekli. Antrenmanı fazladan yarım saate çıkardığınızda yakacağınız kaloriyi, yiyeceğiniz 2 dilim ekmekle tekrar alırsınız.

yüzme de kardiyo. yani öyle kenarda camış gibi suya çimmek değil, ama kulvarda belli bir ritimle aralıksız yüzmek en risksiz ve bütün kasları, eklemleri rahatlatan ve güçlendiren bir kardiyo. sakatlanma ihtimalin yok. anca ıslak ayakla kayar düşersin falan öyle. :D

Ayak bileginizdeki sorun uzerine bastiginizda mi meydana geliyor? Pedal cevirmek ya da kürek cekmek size rahatsizk vermezse iyi olabilir. Eliptik bisiklette de fazla yük binmez ama yine de rahatsiz edebilir. Neyse yüzme en guzelidir tabi.

@karacigerim

aynen, üzerine basmadığımda hiçbir sorun yok. gerçi bastığımda da çok ağrı sızım yok ama doktor fazla yüklenmememi ve ağır sporlar yapmamamı söyledi.

Bazal metabolizmanızın 300 kalori eksiğiyle beslenir karbonhidrat alımını da minimum ölçüde (50 gr.) tutarsanız yağ yakımı sağlayabilirsiniz. Bileğinizdeki sorun düzelince de kardiyoya geçersiniz. Aksi durumda problem daha da büyür, iyileşme süreciniz uzar.

@angelus

peki bu süreçte yüzmeyeyim mi? (bileğimle ilgili bir soruna yol açmıyor yüzme)

Engel olmuyorsa yüzün tabii, neticede yüzme de kalp sistemini çalıştırır. Bununla birlikte beslenmenize de daha büyük önem gösterin.

Angelus' un dedigi gibi ilk asamada yuzmenin dışında(yuzmeyi zaten yapın her zaman yapin) fazla bilekleri zorlamayacak uzerine basmayacak egzersizlerle baslayin. Doktorunuz size egzersizler verdiyse yapin guclendirin hatta fizyoterapiye bile gonderebilir. Neyse bu arada yuzun bol bol. Bileginiz kuvvetlendikce bisiklet kürek daha iyilesince eliptik bisiklet ve ileriki asamalrda spin bike kullanabilirsiniz.

Aksine ne zaman şekerli bir sey yesem ustune mutlaka biseyler (tuzlu) biseyler gotururum cunku aciktiriyo

Sekerli sey aciktirir. Rast geldikleriniz garipmis. Biskuvi cikolata yemek deli gibi aciktirir beni.

(ama baklava yiyince ben de tikanip bi sure doygunluk hissederim)

şekerli şeyler kan şekerini yükselttiği için sanırım bir doygunluk hissi veriyor. öyle olmayadabilir ama tamamen kulaktan dolma bilgiler :))

içerisinde glikoz barındıran ürünler kısa süreliğine tokluk hissi yaratsa daha asla tok tutmaz.

pis şeker temiz şeker diye bir şey yok.

bütün şeker içeren yiyecekler kan şekerinizi hızla yükseltir, bu açlığınızı geçirir.

daha sonra yine hızlı bir şekilde şekerinizi düşürür. yani şekerli yiyecek yedikten sonra çabucak tekrar acıkırsınız.

kan şekerini çabuk yükseltmelerine göre yiyecekler düşük glisemik indeksli yiyecekler, yüksek glisemik indeksli yiyecekler olarak ayrılıyor.

blog.milliyet.com.tr

Hayatımda hiç duymadım böyle bir şey.

Şekerli şey acıktırır. Ve çikolatayla doyulur mu?

Bisküvi falan ayrı onlar olabilir de çikolata olmaz.

yalnız arada ben de rastlıyorum böyle insanlara işte öğleden sonra çikileta, şeker, pasta vb yemiştim akşam bişi yemicem filan diyorlar.

error veriyorum.

Şeker insülin salınımı nedeniyle kan şekerini aniden yükseltip aynı hızda tekrar düşürür. Birkaç dakikalık doygunluk hissetseniz de kısa sürede eskisinden daha çok ihtiyaç duyarsınız şekere. Bu his uyuşturucunun beyinde yarattığı hisle aynıdır.

Doymuyoruz. Kan şekerimiz yükseldiği için açlık duygumuz bir süre yatışıyor. Sonra tekrar açlık hissediyoruz. O akşam yemek yemem artık diyenlere de inanmayın hiç gözünüzle görmediğiniz sürece. Bunca senedir beslenmesinin temelleri çikolata ve dondurma üzerine kurulu bir insan olarak söylüyorum bunu. İt gibi acıkıyorlar, hiç şüpheniz olmasın. Yıl boyu rejime başlayan müzmin diyetçiler onlar. Size akşam yemem deyip, eve gidince iki lokma ondan üç lokma bundan atıştırıyorlar.

Acayip falan deyip böyle yargılamayın bizi :p 6 gün sadece ve sadece çikolata ve dondurma yiyerek yaşamış bir insanım. 6 günün sonunda "lan bi acayiplik var, niye benim canım yemek istemiyor" diye doktor olan bi arkadaşımı aradım. Çikolatayı dondurmayı kes, birkaç saate duvarları yiyecek kıvama gelirsin demişti. Olay yaz mevsiminde sabahtan akşama kadar klima karşısında sağımda dondurma, solumda çikolatayla yaşadığım döneme denk gelir.

izlemediysen aklıma gelen:
dirty harry serisi
batman serisi (nolan)

cruel intentions

Body Snatchers

Back to the Future tabii ki, o olmayınc aher şey eksik.

Sunrise olan Before Sunrise - Before Sunset - Before Midnight

Mariachi Üçlemesi: El Mariachi - Desperado - Once Upon A Time in Mexico

Blade
Terminator
Mad Max
Trois Coleurs: Blau - Blanc - Rouge

(bkz: evil dead)

aklıma gelenler:

maymunlar chennemi
blade
back to the future
indiana jones
alien

lethal weapon
the mummy
rocky

aşk filmlerinde böyle bir seri istersen

"before sunrise"
"before sunset"
"before midnight"

20 yıllık sürece yayılan bi film , diyaloglar falan çok hoşuma gitmişti benim , tavsiye ederim

Kill Bill.

Rambo

www.eksiduyuru.com

Hayret nasıl yazılmamış. Pirates of the Caribbean.

back to the future ve indiana jones serisi olabilir

bekle. durur. çok yağıyor koşsan da çok ıslanırsın. gir bi saçak altına belke

koş bence yaa yapıştır sol kulvardan. izmirde yanıyoruz biz kıymetini bilin :/

Gönül ister ki dinmesin ama birazdan diner.

kg var.

cıx olmaz bişi.

yoğurdun herhangi bir zararı olduğunu sanmıyorum, aksine iyidir

yarasın

ye

vücudundaki demiri bağlayabilir belki emin değilim yalnız . bi ara çok süt içiyordum kan değerlerine baktırdığımda vücutta demir kalmadığını öğrenmiştim

Yağlı olmasın, light olsun.

ev yapımı ya da en azından bildik, güvendiğiniz bir mandıranın yoğurdu ise daha şahane olur. marketlerde yoğurt diye jöle satılıyor malum.
light falan olmasın ayrıca.

benim günde yarım kilo yediğim oluyor sıkıntı yok devam.

süt ürünlerinin fazlası kansızlık yapar

Marketten aldığınız şey yoğurt değil. Yoğurt diye onu yiyorsanız çok yemeyin. Yoğurt dediğiniz buzdolabının dışına koyunca bozulur; bunları tezgahın üstüne bırakıp 1 ay dokunmayın hiçbir şey olmuyor, böyle yoğurt mu olur. Koruyucu kimyasallar yüzünden bozulmuyor bile.

The Fall aklıma geldi.

The Lord of The Rings.

walter mitty

doctor zhivago var, uzun ama akıcı bence gayet.

(bkz: life of pi)

captain america winter soldier, iron man serisi, spider man ve superman serisi.

the fall +1k

net.

Men's Health türü dergiler, "5 harekette çelik gibi kaslarınız olacak!!" türü vaatlerde bulunan; gerçeklerden uzak, insanları birbirinden saçma beklentiler içine sokan tuhaf yayınlardan başka bir şey değil. Bir de her şeyin sonunu sekse bağlıyorlar ki o konuya hiç girmiyorum bile.

monocle tabi ki

esquire falan nasıl? Ona da aynısının laciverti diyebiliriz sanırım.

Başlayın. Bir gün bir gündür.

Başla

Başla tabi

the americans

ben de son bir aydir izleyecek birseyler bulamamaktan kivraniyordum.

daha once izlediklerimden the sopranos, oz, breaking bad, fargo seven bir insanim.

dun gece boardwalk empire izledim ilk bolumu, aklim gitti, su an kiz arkadasimin tatilden donmesi icin bekliyorum devam etmek icin. normalde 40dakkadan uzun diziler sikarken 1 saat 20 dakka oldugunu gorunce sevinc cigligi attim, hem de 4 sezon cekilmis, nasi kacirdim bunu bilmiyorum, siz de bakabilirsiniz. yapimcilari arasinda martin scorsesse var bu arada.

24

Luther.

(bkz: criminal minds)

metro

macro

Kadıköy'de tekel bayileri bile satıyor artık.

çok merak ediyordum ben de metrogrosmarketten aldım bira değil pekmez gibi bişey çıktı bira değil yani bok gibi bişey

ben tek bölge çalışıyorum antrenmanım 2 saat sürüyor en az. eğer kaldırabileceğini düşünüyorsan gir ama bence erken daha

haftanın her günü veya 6 gün gidersen neden olmasın? diğer türlü haftada 3 gün gidersen aynı kas grubuna tekrar sıra gelmesi 2 haftayı buluyor. bu da gelişimi yavaşlatır haliyle.

Zaten öyle bir durumda 6 gün giderim. Kardiyoyu da rutine bağlamak istiyorum ben.

Gibson, buna kardiyo da dahil mi? Evetse, ne kadar süre yapıyorsun?

7 sene oldu spor yapalı. ben high intense kardiyo yapıyorum 20 dakika kadar

2 saat falan cok degilmi vucut gelistirmede. maksimum 45 dk yapilmasi lazim diye okumustum bir yerlerde.

20/25 dakikalık hiit egzersizi; aerobik solunumla enerji üretmenin yanı sıra anaerobik solunumla kaslarda oksijensiz enerji/ATP üretebildiği için aynı zamanda kas gelişimini de destekler. Kardiyoyu bu şekilde yaparsanız daha çok faydasını görürsünüz.

zetahead ahah naptın hocam.

45 dakikalık egzersiz valla yarım egzersizdir bana göre. eksik hissederim yani bitirirsem. tamam set aralarında yayık yayık oturun demiyorum ama acele acelede yapmayın. en az 1 saat götürsün atrenman

Ayiya bulasmamak

Ayıyla karşı karşıya gelirsen öncelikle ayı kaçar. Yavrusu varsa koruma içgüdüsüyle saldırabilir tabiki. Yokuş aşağı koşamazlar diye biliyorum. Ön ayakları kısa olduğu için. Ağaca falan çıkma olmaz tabi ki :) % 90 kaçar merak etmeyiniz.
Ayı saldırdımı bildiğin tekme tokat dalar bu arada.

Bugs bunny ölü taklidi yapıyordu. Vardır bir bildiği.

bir anda karşı karşıya gelirseniz tokatlar. uzaktaysa bulaşmayın. kendi çeker gider zaten

gözlerinin içine bakmayacan, tüm vahşi hayvanlar için geçerli bu.

Ayılar genelde insan varlığını öğrenmiş olduğu için ayıyla karşılaşınca, sakin bir şekilde konuşarak göz teması kurmadan geri çekilin diyorlar.

Ayı, insan görünce kaçar. Ha tabii siz ayı insan görünce kaçar bilgisine istinaden ayıya olmadık hareketler yaparsanız bu sefer sizi tehdit olarak algılayıp pençeler. O nedenle soğukkanlılığınızı kaybetmeden ayının geçip gitmesini beklemek en olması gereken hareket ama muhtemel korkuydu adrenalindi falan derken kaçarsınız ayı da sizi yakalayıp parçalar. Üzgünüm.

bir laf vardır, "ormanda bir iğne yere düştüğünde şahin görür, geyik duyar, ayı kokusunu alır".
ayı koku alınca damak zevkine kalmış. koşar yakalar yer. araziye çıkan jeolog, haritacı vs tayfası yüksek sesle türkü söyleyerek yürürler bu yüzden. ormanda sesini ne kadar duyurabilirsin, açık alanda korkutup kaçırmak başka, orman gibi av olmaya müsait yerlerde gafil avlanmak ihtimali başka tabii.

buzluğa at. kuruyunca kıtır kıtır soyarsın.

Ayakkabıyı buzluğa atmak yerine sakızın üstüne buz küpü koymak da aynı şekilde çözüm olacaktır.

senden önce ben- jojo moyes
çok ağlarsın okursan

Angela'nın Külleri

Sıdıka

yüzyıllık yalnızlık.

onun dünyasına girince kendi dünyandan çıkıyorsun. derdin tasan, bütün tanıdığın ettiklerin buendia ailesi oluyor. gülüyorsun, ağlıyorsun, seviniyorsun, kahroluyorsun, ümitleniyorsun...

Kafa yapın uygunsa Zaman Çarkı'na başla. Bildiğin içine çekiyor kitap. Dünya sikinde olmuyor.

İçses: "Of amk, toplumunuza da, bireyinize de sokayım e mi? Dur neyse, şu Rand ne yapacak bi' bakayım da, sonra sokarım."

ve dağlar yankılandı.

posta kutusundaki mızıka - ali ural.
yazar seninle sohbet ediyor adeta.

katya'nın yazı.

Yüzyıllık yalnızlık +1
Gerçekten insan kendini unutuyor okurken.

Knut Hamsun - Sult (Açlık)

Empati yapmaktan karnınız acıkıyor.

Fantastik edebiyat sizi başka evrene götürebilir. Ursula Le Guin'in Yerdeniz serisi, Harry Potterlar, Tolkien, Game of Thrones olabilir mesela.

ayn rand - hayatın kaynağı diyorum...

www.beachbody.com

Dostum tabi faydası olur egzersiz programları da bulabilirsin her yerden ama karın için daha önemli olan şey beslenmedir. Bira içip ekmeğe pastaya devam edersen dünyanın en iyi antrenmanını yap işe yaramaz

Şekeri, ekmeği, rakıyı, birayı kesersen, doğru egzersizle elbette mümkün.

karbonhidratlardan uzak durup, proteinlere ağırlık verirsen ve biraz karın hareketleri yaparsan mümkündür.

Düşük (Max. 50 gr.) karbonhidrat + Kardiyo (Spor geçmişine göre HIIT)

listelemek yerine o şey hakkında rapor gibi, eleştiri yazıyorum. sadece adları içeren liste bir işe yaramaz. kendi sorumluluk bilincimi geliştirdim. filmin ya da kitabın bana öğrettiğini bulmak için yapıyorum. bu yazılar birikince de zaten elimde liste olmuş oluyor ama son zamanlarda hiç yapmadım. bir gün kitap yazacak olsam aynı kitapları okur, filmleri izler en baştan yaparım.

Kitaplar zaten kitaplığımda duruyor. Dolayısıyla listelenmiş sayılmaz mı? :)

Evet yapıyorum, özellikle filmlerin. Ama 2 yıldır yapmıyorum, bir şeyi erteledike ve biriktikçe çok severek yaptığın bir şey olsa bile bitiyor o iş.

Çünkü hatırası var. Beni belli bir zamana götürebiliyor o listede ard arda gördüğüm 2-3 film :)

Ben bu kitapları listeleme işini annemde gördüm. Kadın okuduğu kitapları Facebook'a yüklüyordu. Niye böyle bir şey yapıyorsun dedim, sana ne dedi. Sanırım işyerindeki hemcinslerine artislik yapıyor, bilemedim. Ben okuyup kitaplığa koyuyorum, liste yapmak hiç aklıma gelmemişti.

filmler için imdb, kitaplar için de goodreads.com'u kullanıyorum. neden yaptığıma gelirse bu tür şeylerin listesini tutmak güzel hissettiriyor. bir filme ya da kitaba kaç puan verdiğimi ya da ne eleştiri yazdığımı ileride okuyorum. sonra hala öyle düşünüyor muyum düşünmüyor muyum onu sorguluyorum. sonra da olan değişikliğin sebeplerini falan düşünüyorum, cevaplamaya çalışıyorum. bir nevi kendi kendimi sorguluyorum ya da kendi değişimimin kaydını tutuyorum.

filmler için imdb kullanıyorum, izlediklerim listesine ekliyorum. izleyeceğim filmler için de 2. bir liste yaptım oraya atıyorum.
ne kadar film izlediğimi görünce iyi hissediyorum, bir de oradan oraya oradan oraya yeni filmler yeni yönetmenler çıkıyor, bir nevi keşif için de kullanıyorum. bu güzel oluyor

filmleri listeliyorum, filimadami'nda
brsine 2-3 film onerecegim zaman hizlica bi bakiyorum listeye.
bi de motivasyon oluyor, baikyorum en son 1 ay once izlemisim film, oha aq diyorum hemen aciyorum bi film

Listeliyorum dört senedir. Filmleri hem not defterine yazıyorum hem IMDB Watchlist'e ekliyorum. Hem hoşuma gidiyor öyle görmek hem de her film insanın aklında kalmıyor. Mesela geçen bir film izledim, birkaç dakika sonra hatırladığım daha önce izlediğimi ama listemde yoktu, demek ki dört sene önce izlemişim. Bu gibi şeyleri engelliyor.

okuduklarımı goodreads'e eklemeye çalışıyorum. bazen review yazıyorum. farklı yorumlar okumak, kitapları incelemek, neyi ne zaman okumuşum görmek hoşuma gidiyor.

bi filmi izledikten sonra imdb üzerinden puan veririm. listelemek için yapmıyorum, hangilerini izleyip oy vermişim diye bir kere bile açıp bakmadım.

sanırım başka insanlara ulaştığı için yapıyorum.

filmleri imdb'den izlediklerim listesine ekliyorum, hoşuma gidiyor, daha önce izlemiş olduklarımı görebiliyorum

filmler için imdb üyeliğimi kullanıyorum uzun zamandır. orda verdiğim puana göre da duruyor. o listeye ihtiyacım olduğunda da rahatlıkla ulaşabiliyorum. hatta çook daha önce izlediğim bazı filmleri bile gelecekte izleyerek puanlayacağım.

kitaplar için, seçilmiş üye'nin dediği gibi kitaplıkta durunca listeleniyor. ancak ayrıyetten, her kitap için bi kitap ayracı kullanarak, o ayraca kitaptaki beni çok etkileyen sayfa ve satırları not alıyorum. bazen rastgele bi kitap seçip, not almış olduğum kısmı tekrar okumak keyifli oluyor.

evet listeliyorum. çünkü unutuyorum.
kısa bir özet - inceleme de yazıyorum hatta. kendimce bir puan da veriyorum.
böylece dönüp baktığımda bir fikrim oluyor nasıl bir film/kitapmış, bana neler hissettirmiş, baş karakteri kimmiş, kimin eseriymiş vs. vs.
bunu son 2 yıldır yapıyorum. daha öncesinde yapmadığım için çok pişmanım.
çünkü gerçekten unutuyorum.

aklıma akçaağaç şurubu (maple) geldi. buralarda 50-60 lira. ne güzel pancake, krep falan yapıyorum, alasım geliyor alamıyorum sırf saçma fiyatı yüzünden. sen de seviyorsan kendisini al birkaç tane.

Ben fıstıklı m&m's (burda en küçük paketi 4,5 tl) bi de jager (8$ 'dı, burda 90 tl) almıştım albertsonstan

Kafein tableti.

reese's peanut butter cups ve tortitos cips lime aromali (eksi oluryor bu benim favorim).

sour skittles

Wasabili leplepi

bu türün adı wayfarer, rayban tarafından üretilir ve 300'den aşağı bulmak zordur. indirim fln olursa öyle anca 300 civarı bulabilirsin. muadil marka ve ürünleri bilmiyorum.

gözlükçülerde mutlaka çok benzeri bulunur.

bunlardan (indirim de bulma şıkkını eliyorum) 150 tl'ye alırsan şaşı olursun :D birde karakteristik gözlükler bunlar. deneyip öyle al gözlüğü. herkese yakışmaz. ayrıca her gözlükte herkese yakışmaz o ayrı.

peki bu wayfarer türü gözlük, rayban harici başka firmalar tarafından üretiliyor mu? optiklerde bulabilir miyim yani?

Wayfarer ismiyle yasal olarak kimse üretemez de Pull and Bear tipi yerlerde benzer çerçevelere sahip gözlükler bulunabiliyor.

Bu tipte benzerlerini bulabilirsin. Zara, P&B, H&M falan gibi yerlere bir bak.
Wayferer'ların 350 den aşağı bulmak mümkün değil. En iyi ihtimalle 320 falan bulursun. Ayrıca wayferer'ın da onlarca çeşidi var.

boydan boya asfalt olmadı sadece rayların kenarlarına yaptılar. ama eski ağaçlı hali yok artık. asıl ona üzülmek lazım.

İstiklal caddesi ve taksim meydanı , 3.dünya ülkesi popüler caddesi olma yolunda ilerliyor. Taksim meydanı , kocaman bir inşaat alanının arım kalmış temel betonu gibi duruyor. Kültür başkentiyiz diyenler çıkıp taksim meydanın inşaat betonun üstünde kültür soğan yiyebilirler.

-3 adımda 1 dilenci suriyeliler
-Taşları içi su dolu basınca baçalarına kadar ıslandıran boşluklu istikal caddesi taş yol blokları
-Gezi parkının taksim meydanına bakan bayırımsı çimenlik alanını pinik yeri haline getiren atletle sofra kurup yemek yiyen göçmenler
-Ellerinde bally poşetleri ile gözleri dönümüş yüzlerce evsizsin o boş taksim beton yığının üstünde aralıklarla konumlanıp para istemeleri , vermeyenlere yaptığı harektler , polislerin sadece bu olanları izlemeleri.
-taksim meydan metro çıkışı önündeki biçimsiz boşlukta kalmış kaldırımlı yol düzeni ( yayalaştırma sonrası bu yol kaldırımla kapatıldı , fakat hala yol formunda )
-Olaylar nedeniyle gezi parkı konusunda polislerin o bölge içinde pasif davranmalarını fırsat bilen at hırsızlı insanların sen gezi parkında kafanı dinlemek için oturduğunda 5 dakikada bir '' çay istermisin '' diyip , o kısımı kendi bölgesi ilan etmesi , ayrıca bu kişilerin sadece çay satmadığı , bir çok uyuşturucu hap toz ve uçucuların bu kişiler tarafndan temin edildiği.

Bunlarım hepsi son 1 yılda oldu.
gerekçesi ;

-Görevleri hakkında bihaber belediye
-Görevine değil mesai saatine bakan polis memurları
-Maddi olanakları olmadığı halde , hatta evsiz olduğu halde ,Fare gibi üreyen bi seferde 5-6 çoçuk yapan doğulu ve suriyeli göçmenler.( iş bulma kaygıları da yok , ya hırsız ya dilenci olarak yetiştiriliyorlar)
[Doğudan göç edip burda edebiyle ekmeğine bakan , inşaatta alın teri döken doğulu kardeşlerim bu söylediklerimde kendilerini dışarıda tutsun ]
-Gezi olayları bahanesiyle devletin halktan intikam alması
-Çevre düzenleme ihalelerinin yetenekli firmalara vermek yerine , kendi ideolojisine yakın firmalara ihale rüşvetleri ile vermek.

Bunlardan sadece bazıları..

Burası kim ne derse desin bir 3.Dünya ülkesi. Yönetenler kadar , içinde yaşanlarda hatalı kusurlu. Zihniyet son 10 yıldır değil son 100 yıldır böyle...

Edit ; İmla düzeltmeleri


Taksimde yapılan en iyi şey , şişhane ve taksim arka sokaklarına ( genel ev bölgesi ) önceden normal halkı geçtim polis dahi giremiyordu Belirli bi saatten sonra o caddenin başında bile durmak tehlikeliyken günümüz taksiminde artık birçok ara sokağa veya önceden genel ev bölgesi olan yerlere gönül rahatlığı ile girilebiliyor. Belediyenin taktir ettiğim tek yapılaştırması bu

Öyle olmadı ama şu halinden de eser yok şimdi: www.istanbulyeditepe.com

Istanbul'a dair özlediğim nadir yerlerden biriydi, ona da gerek kalmamış demek ki.