anladım dediğinizi ama aslında tam olarak öyle demiyorum ben. demek istediğim şu:
bir partinin kendisini tanıtması için daha en başta yüzlerce milyon doları olursa, şehir şehir gezebilirse, ardan haysiyetten, yok efendim imf borçlarını sildirmekten, refahtan bahsederse beri yandan sen muhalefet partinle eşzamanda aynı etkide kampanya yapamazsan, hem diğer adamın yalan vaatlerini hem de bu işin nasıl çözüleceğini anlatamazsan, dil dökeceğin kişi de eğitimsizse, hata onun olsa da, bak altını çiziyorum, hata onun olsa da, beklenen o kişinin bu hatayı yapmasıdır.
ben sana diyorum ki, ister sevelim ister sevmeyelim, kendi haklarımızın gözetildiği insancıl bir yerde yaşamak, başkalarına zaman verecek şekilde rahatımızı bozmaktan geçiyor çünkü bunu bir sorun olarak bu şekilde dile getiren biziz. kilis'teki ölmeyip de kamplarda eğitilip istanbul'a oraya, buraya salınsa ne yapacaksın? orduda ücretli asker yetiştirilmeye başlanıyor işte, görüyoruz reklamlarda. ileride pek çok diktatoryada olduğu gibi, bu askerler gık dediğinde üzerine salınırsa ne yapacaksın? ben çok mu bayılıyorum sence şu muhabbeti yapmaya. ama el mecbur. yani bizi biz kadar kimse düşünmez. ben demiyorum ki kilis'te öldürülen vatandaş gider bunu da yapar ama bu potansiyeli çıkarmaya çalışıyorlar, (3 çocuk yapın ama okumayın falan, yani bana ücretli asker ve ucuz işçi ol, gibi bir şey sezinliyorum).
tabii ki halkın hatası çok. ama bundan başkası olamazdı. sonraki seçimlerde hata görüldüğünde 17 milyon yedek oy pusulası, dijital oy sayımı, parmak mührünü kaldırma, ölülerin oy vermesi, çöplerden çıkanlar, senin yıllardır yaşadığın apartmanda hiç varolmamış birinin ikametinin bu apartman olarak gözükmesi vs... türlü türlü dalavereyle de koltuğu kaptığında o halk istese de seni yerinden edemez ya neyse, o ayrı.
şimdi anketlerde oy miktarları yükseliyorsa işbirliği yapıp durdukları terör örgütlerine güya savaş açtıkları için. yalandan milliyetçi (ulusal bağımsızlıkçı) bir söylemle. evet, bu da ahmaklık ama acı gerçek şu ki şimdi bu söylemi samimiyetle yapması gereken partiler değiştirilmiş durumda. bir de bu var. yani iktidar partisi çözüm değil problem olduğu gibi ona alternatif bir şey yaratılmış değil. önceden alternatif olabilecek şeyler ise ele geçirilerek etkisizleşmiş halde.
hangi enayi iki kömür için onu tohumundan, hayvanından edecek bir partiye bir daha, bir daha oy verir? herkes mi yemleneceğini sanır? sanmıyorum. orada başka bir haltlar karıştırılıyor olmalı. ancak nihayetinde yaptıkları takiyye yine de etkili oluyor.
kısacası türkiye'nin yakın geçmişine baktığında bunun olmasına o kadar şaşırıyor musun? çünkü şaşırmıyorsan, o zaman bu halkın hatalarını tekrar etmesini bekliyordun, demektir. e bekliyorduysan ve durumdan hoşnutsuzsan, bu halk "ben değişmeliyim" demediğine göre, kabul et veya etme, o değişiklikteki pay "hoşnutsuz" olana ait olmak zorunda.
adam düşünsel olarak aynı miktarda aktivite yapabilecek hale geldiğinde, onun adında düşünenler olmasını kabul etmediğinde, yani ancak o adam özgür düşünebildiğinde bizler gibiler de özgür olacak.
ben bir mecburiyetten bahsediyorum.
*mühür demişim mürekkep
0