cevabın soru içerisinde gizli esasında...

Ergenlerin heveslerinden dolayı bu hale düşüyor çoğu zaman.

ben taşak geçmedim. şiirseverim. bunu daha önce de çok tartışmışlığım var burada. cidden bir şiir yazdım paylaştım. yorumlar taşak geçmiştir orasını bilemem.

belli bir şiiri beğenmemek, şiir sevmiyorum demek değildir

çok nadir şiir beğeniyorum. herkesin yazma çabası da şiiri basitleştiriyor. önyargılı yaklaşıyorum. hatta yaklaşmamayı tercih ediyorum.

şiiri beğemek beğenmemek değil yani her ortamda şiir seviyorum denildiğinde ki buna çok sağlam şairlerin ismini de ekleseniz hemen birileri mani tadında bir dalga malzamesi üretiyor belki biraz kompleks olduğu içindir malum anlamak için uğraşı isteyen şeyleri bırak ya o entel dantel işler diye atıyoruz bir kenara

birde kimi bunu sever

kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularinda..

kimi bunu

Elinde bir mavi umut.
Dolanır kendi ovasında.
Dolanır Bir göz. Bir yürek.
Varmak daha ne kadar uzakta.

ben de dalga geçmedim. kötü olduğu için dengi olduğu şiirden bahsettim.
şiir de severim. kötü şiir yazılınca hiç hoş olmuyor.

belki şu biraz açıklayıcı olur digamma.wordpress.com

şiir kişisel bir şeymiş gibi görünüyor. ama hayal gücü yeteri kadar güçlü kişiler anlayabilir çoğu şiiri şairin gözünden. tembellik ya da idrak edememek diyelim. kolaya kaçmak ya da.. bunun yanında ezbere beğenip, ezbere beğenmeyenler de var tabi ki..

bu tarz şeylerle sözlükte de burada da çok rastladım ben de eleştirdim. konuşacak çok şey var ama alkollüyüm belki sonra.. iyi geceler :)

bu arada o duyuru sahibi ve duyuruyu yorumlayanları suçlama gibi bir durum yok ben şiirin genel antipatikliğinden bahsetmek istedim sadece
ve @Demet link için teşekkür ettim.

ben dalga gectim, hatta dalga degil; tassak.

bir de siir sevmemek ne ara cool oldu, en son sevmek oyleydi?

genel sevileni dışlamak alternatif cool yaftasını getirir mesela ıyk ıssız adam mı derseniz cool olursunuz veya sezen aksu çok rerörö demekte aynı şekilde cool olmayı getirir bonus olarak şiirde de durum bu

ama şimdi gerçekten ıyyk ıssız adam ya :)
(cool olma çabası yoktur)

ve evet öyle bir şey var şiir sevmiyorum ben hede hödö.. prim de yapıyor böyle insanlar ama bunun 1500 tane sebebi olabilir. şiirden ne anladığına da bağlı kişinin. aşağılamak için söylemiyorum ama hayatında sadece ahmet selçuk ilkan okumuş adam tabi ki şiir sevmiyorum der ve böylelikle prim yapacağına da inanır.

bir de diğer uç var; "turgut uyar, ece ayhan seviyorum ben" diyenler de (samimi olanları kasdetmiyorum) yine bir coolluk çabasında sanırım, onlar da "hiç anlaşılmayanı anlıyorum ben, öyle derin bir insanım" demek istiyorlar kimi zaman... neyse cidden uzun mevzu.

tekrar söyleyeyim sanırım olayı anlamayanlar var.
şiirle dalga geçiliyor çünkü kötü şiir çok komik oluyor yazan adına bir utanç oluyor o yüzden.
kimse cool olmaya çalışmıyor. sadece kötü şiir çöplük olduğu için insanlar beğenilerini belirtiyorlar.

cemal süreya severim ama behçet necatigil'den tiksinirim.

bir şairi sevip sevmemek üzerinden kafayı yormaya gerek yok. (bkz: occam'ın usturası)
bazen daha basit veriler ve daha basit sonuçlar var oluyor.
burada da sevilmediği zaman ekşi duyuru'da havalı görünme gayretinde kimsenin olduğunu sanmıyorum.

elbette ıssız adam ıyk da sanırım tüketim toplumunda her şey gibi bunları da tüketiyoruz mesela bir filmde dizide bir şiir kullanılıyor yahu 40 yıllık şiir atıyorum babam çocukken okumuş bana çook etkilenmişim vs fakat popüler oldumu 2-3 ay herkes prim yapıyor sonra hemen ıyk olayına geçiyor oysa şiir aynı şiir.
çok absürd olacak ama halil sezai içinde aynı şey oldu sözlüğe bakınca geçmişten günümüze görülüyor bu beğenmeden ıyk a geçiş noktası
yani kısaca biz toplumun yargılarına göre mi beğenilerimizi oluşturuyoruz artık? kötü bir şey bu ve biraz da acizlik değil mi?

eklenti: @sanal hayvan mevzu kötü şiirle dalga geçmek veya o başlık değil genel olarak şiir türüne duyulan antipati yoksa tabiki kötü şiir çoook kötü oluyor hemfikiriz onda.

abi nazım hikmet 14ünde başlamış yazmaya ya. sen şimdi gidip de insanların yazdıkları ile dalga geçersen afedersin ama ben senin ta... neyse, o çok bilmişlik taslamaktan oluyor. kendi bi' cacık yapamayanaların halt etmesi.

bu nazım hikmet'in 14'ünde yazdığı şiirlerin bok gibi olduğu gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki...

bu da insanların yazdıklarını kötülemenin bir nazım hikmet daha yetişmesini engellediği gerçeğini değiştirmiyor ne yazık ki.

bi bok yapamıyorsunuz, bari az da olsa bunun için çabalayanlara, yapamasa da çabalayanlara köstek olmayın. insanlar bir yerden sonra zaten ya kendileri vazgeçecek ya da düzelteceklerdir üsluplarını.

bütün eleştirmenlere böyle söylemek gerekiyor öyleyse "sen sus bakalım, bir bok yapamıyorsun bari yapana köstek olma" evet mükemmel bir yaklaşım, takdir ettim.

hemen klişe cevap çakayım yeni türküden hareketli şarkılar, zaten tüm şarkıları biliiyor hızlı olanlardan
mesela aşk yeniden www.youtube.com eheh

bir de dümen'den geçmiş olsun

siya siyabend'ten bombos.

sunu dinlemek istedim hepbikac kisilik bi ekip lazim.sokak müzisyeni degil ama müzisyenleri oluyo.

www.youtube.com

şaşkın

salında gel meydan kız görsün aman...

sokak müzisyeni ne caliyo bu arada?

cello?
violin?
darbuka?
klarnet?
obua?
kuyruklu piyano?

fethullah icin 1'e 2,13 diyorum.

gercekten tüm evreni yaratmaya ve sonra da yok etmeye gücü yeten bir tanrı varsa, bu tanrı ezeli ve ebedi ise ve yerlerde ve göklerde olan hersey ondan soruluyorsa, sizin, hocanizin ve diger prostatli imamlarin spor toto oynar gibi tahminlerde bulunmaniz, o tanrının cok gücüne gidiyor emin olun. ben o tanrının yerinde olsam, hancock benzeri onun kafasinı bunun kicina, bunun kafasini onun kıçına sokardim. inandiginiz degerlere layik olmaya calisin biraz.

ben yazarken henüz nawres bahisleri açmamıştı. ona yönelik degil söylediklerim üstüne alinmasin.

seni kurtaracak şey mehdinin kim olduğu veya olacağı değil. seni ilgilendirmez allahtan başkada kimse bilemez. adnan ve çelakıl sağolsun milletin kafasını allak bullak etti. bu saçmalıklarla kimsenin derdi imanını kurtarmak değil.

Mehdi diye bir sey yok.

mehdi hasan sabbah'tı, onun da imanını gevrettiler

fetullah değil, hoca da ne din hocası ne cemaatten biri. sikkkofield'i takip ettiğinden şüpheleniyorum ama. genelde onun yazılarına paralel olarak anlatıyor.

son mehdi hasan mezarcıydı onuda yalan etti reha muhtar.

rte diyen olacak diye ben diyeyim dedim ki mehdi yok gençler maalesef olsan kur'an az buçuk bahsederdi bu kadar önemli bir şahıstan bence.

ahmedinejad diyesim var

bildiğim kadarıyla kendi kendine geliyor o zımbırtı..beta aşamasında herhalde tüm kullanıcılarda çıkacaktır zamanla...

sayfayı ctrl+mwheel le bir uzaklaştırmayı deneyin sığmadığından gitmiş olabilir.biliyorum saçma ama oluyor bazen.

kendin online olmadan göremezsin diye biliyorum...

hoşuna gitmiş, flört ediyor işte. bunu algılayamaman hayra alamet değil yalnız.

erkeğim.

hoşuna gitmiş orası kesin de, ötesini bilemem. elbette hoşuna gider, ama hoşuna gitmesi senden hoşlandığı anlamına gelmez. bilirim de bilirim bunu bilirim. şunu söyleyeyim, seviyorsan git konuş panpa. valla bak. ötesi yalan. konuş ne olacaksa olsun. ya da olumlu sinyaller aldım diyosan bastır biraz, ne bileyim, bu belirsizlik seni bitirir. kaybedeceğin hiçbir şey yok. emin ol yok

terp +1000

bunu anlamaman hayra alamet değil

ama bir odunluk örneği gösterip "tamam öyle olsun." gibi bir şey demedim. istediği şeyi yapmışım onu kursuna bırakana kadar. teşekkür ettim duyuru insanları. değişik bir şey diyen de varsa buyursun.

ya niye kızsın kız güzelsin dedin diye
aynısını pek çok kız yapmıştır maksat "nayır nalan sen gerçekten de güzelsin"i bir daha duymak

hoşuna gitmiş evet. kaptır gitsin

@niye ama,

hocam yavşama kapasitesi baya yüksek bir arkadaşım var da, kızın teki çok fena fırça kaymıştı buna sen nasıl bir yavşaksın utanmıyor musun böyle konuşmaya falan diye. korktum bir an. ama istediğini yapmışım sorun yok. :)

friendzone olcan. rony abim dediydi dersin.

buyur rony abi ? anlamadım da. :D

hehe, ben de bi kız olarak, "dunyanın en guzel arkadasına" cumlesının "arkadasına" bolumu ıcın "yalan soluyosun" dedıgını dusundum. "sen benı arkadas olarak gormuyosunkıı, yalan soluyosun" demek ıstedıgını çıkarıyorum. tabii siz bilmeden ne espiriler yapıyoruz biz böyle bazen ama tamamen kız mantıgı yanı ılgılenme benle. ehe.

@fenerliyim ama feneri delgado,

oha çok teşekkür ederim bunu kullanabilirim ! :) harikasın duyurunun gücü işte ya.

benim aklıma fenerliyim ama feneri delgado'nun dediği geldi. hatta yerinde olsam hangi kısmı diye sorardım. e oyun bu işte, iki kişi oynanıyor.

rony abin diyor ki;

kıza açıldığın zaman alacağın cevap şu, ben seni arkadaş olarak görüyorum, seni bir dost olarak çok seviyorum, seni kaybetmek de istemiyorum falan filan... bence ayağını denk al, çok sevdiğim arkadaşımsın, kankamsın bu laflar tehlikeli. yazacaksan açık açık yaz kıza, sevdiğini belli et...

ben de arkadaş kısmı için söylediğini düşündüm bir dişi olarak, sen cevap olarak ne dedin acaba? bence bir daha arkadaş lafı etme.

bu arada nedir bu ikide bir açıl nolcaksa olsun falan filan, bu işler böyle olmaz lönk diye söylersen lönk diye oturursun yerine. flört dönemi hoştur, güzeldir. yavaş ve emin adımlarla ilerle :)

@Demet,

beni anlayan ilk insansın. :) dillere pelesenk olmuş seviyorsan git konuş abi diye.

al sana fırsat panpa. yalan söyledim ama güzel olduğunu söylerken değil de. oradan ver ayarı. yürü bolm

lönk diye söyleyip lönk diye oturan adam benim. sakin ve usulüne göre hareket etmekte yarar var diye düsünüyorum.

15yıl hiçbir şekilde bozulma belirtisi göstermeyen far gördüm.

-20 küsür yılmış, 15 değil.
-Toz fardı.

bozulur. üstteki arkadaşa katılmıyorum çaktırmadan mutasyon geçirmiştir o. maksimum 3 sene olması lazım ömrünün.

annemin far setini kullanıyorum ben, mat simsiz ve renkleri çok hoş diye, 2 yıl önce tesadüfen buldum. 2 yıldır da kullanıyorum, gözlerim düşmedi, hala yerine duruyolar.

seti annem 18 yaşında almış, şu an ben 18 yaşındayım, hesap et.

ruby rose makyaj seti 1988 model. babacım evlenince anacığıma almış. görsel aradın fekat bulamadım kırmızı kutusu var. şu an ben kullanıyorum. düşün

Kremsi far bozulabilir ama toz farın bozulduğunu görmedim. İyi saklamak gerekiyor.

annemin bekarlığında aldığı far hala duruyor, kullanılıyor arada.
ama çok sağlıksız.

Aslında kutunun arkasında böyle kapağı açılmış yuvarlak kutu gibi bir simge vardır. Onun yanında 12m, 18m, 36m gibi şeyler yazar. İşte o, makyaj ürününün açıldıktan sonra kaç ay dayanabileceğini belirtir. Pek tabii ki birçok şeyde olduğu gibi ideal olan kullanım süresidir. Alerji yapmıyorsa, tortulanma yoksa kullanmaya devam edilir. Hep tüketim toplumunun oyunları bunlar :)

nemlenip sürülemeyecek hale gelmedikçe bir sorun olmuyor

zma (çinko,magnezyum,b6 içerir) ile 4-5 saat uyku bana yetiyor. gün içinde de dinç oluyorum.

B12 önermişti bana doktor. ama uzun süre kullanılmaması gerekiyormuş. benexol'dü sanırım.

Evet.

çok fena evet

sevişene kadar evet. :D

maleseff evetttt

evet :l

evet'ti. artık hayır

evet. Hatta mesajları/yazışmaları dönüp dönüp tekrardan okuyorum bazen çok kafaya taktıysam. Konuşmada kullanılan kelimeler cümleler uçuşuyo kafamda gece yatmadan önce. Ama bu durumu önemsediğim insanlarda yaşıyorum.

bir hesaplama oluyor kafada ama pek takmam.

ben direk soruyorm 'şunu şunu demiştin ne ayak ?' diye. köşeye sıkıştırma yöntemidir, cevap veremiyorsa yalan söylediğini anlarsın. ;)

sen olayı hiç anlamamışsın :) behzat ç. nin özelliği sosyal mesaj falan değil, onu başka diziler de yapıyor zaman zaman. ha o da var ama asıl meselesi samimiyet. diyaloglar, karakterlerin konuşma tarzı, birbirleriyle ilişkileri vs.

bu sezon bok gibi oldu ve gittikçe de oluyor orası ayrı.

la adamların dialogları çok taşak bi kere. konuyu monuyu siktir et :)
düzenli izlemiyorum ama denk gelirsem takılıyorum. kafa dağıtmalık.

ilk sezonu çok iyidi ama 2. sezon izlemeye başlayanlar eleştirilerinde haklılar.. netten izlenecek bir sürü film varken ben de daha fazla vakit harcamıyorum behzat ç'ye.. son 4 bölümdür izlemeyi bıraktım

ilk sezon prodüksiyon yoktu gerçekten, ikinci sezon ise prodüksiyon açısından toparlandı özellikle görüntü yönetmenliği açısından. ben 2. sezonu da seviyorum, ama 1. sezonun hikayeleri oldukça iyiydi. bunun dışında behzat da ekibi de kahraman değil anti-kahramanlar hep, alışıldık değil bu tip samimi, fakat %100 iyi adam olmayanlar. öte yandan oyunculuklar ara ve figüranlarda sıçık ötesi durumda, ama prodüksiyonların beleşe yakına kaçmaları yüzünden yan rollerde de ucuza kaçıyorlar.

müzik kullanımı ilk sezon nispeten iyiydi ikinci sezona göre.

ama kv ve arka sokaklar'la bu diziyi benzetebilmek zor, özellikle yaratılmış karakterler bu iki diziye çok uzaklar. keza senaryo da.

bi numarası yok bence de. ilk sezon da baktım ama fikrim değişmedi hiç. bu kadar "erkek" dizilerden hoşlanmıyorum zaten. üzgünüm.

ana karakterler arası diyaloglar ve ilk sezonun ana hikayesi yani behzat-sule-ercument üçgeni çok iyiydi.. sırf bunlar için izledim.. cinayetler için falan izleyen yoktur zaten bu diziyi..

ben de ilk çıktığında izlemiştim. konu böyle cinayet falan olunca hoşuma gitmişti başta ama aradığım zekayı göremedim. yani bi house'a bak bi behzat ç.'ye. bu kadar sevilip savunulmasının sebebi karakterlerin samimi olması diye düşünüyorum onun dışında bi olayı yok bu dizinin. yalnız değilsin :)

partizan+1

bir de ben hiç anlamam görüntü falan filan ama diziyi el kameralarıyla çekiyorlar belki bununla ilgili bir sorun olabilir...

bence sinematografik açıdan fecaattır diyemeyiz. Neticede bir dizi bu, ne kadar sürede çekildiği ve ne kadar bütçesi olduğu belli. kaldı ki türkiye standartlarında fena değil bence.

yani amerikan dizileri ile karşılaştırmak bence anlamsız. bütçeler inanılmaz farkediyor.

figuran oyuncuların kötülüğü de buna bağlanabilir. parasal işler neticede...

senaryo ise ilk sezon oldukça sağlamdı. Türkiye'de herhangi bir polisiye dizi ile karşılaştırmak bile abes olur senaryo kalitesi açısından. Kaldı ki ABD menşeili dizilerle de rahatlıkla aşık atar senaryosu. ikinci sezon içinse daha erken yorum yapmak için belki. Ama ilk 2 bölümden sonra toparladılar bence.

samimiyet denen şey bir kriter midir; bilemiyorum. neticede bu coğrafyanın gündelik hayatına dair bildik şeyleri görünce insanlar kendilerini değerli hissediyor belki de; ya da örneğin Ankara'yı görünce Ankara'da yaşayanlar mutlu oluyor. yaşadığın kentin dolaşımda olduğunu görmek ve aidiyet duyguları mevzusu.

dizinin erkekliği konusu... işte orası bence karışık biraz. behzat ç. tartışmasının boyunu aşar. dizide erkek bir dil mi var? yoksa var olan gerçekliği/erkekliği mi anlatıyor? bence üzerine düşünülmesi gereken bir şey. erkek dilli bu dizi diye kestirip atamıyorum. öte yandan anti-kahramanın adaleti şiddetle geliyor bir yandan da. ama aslında hakikat de bu. emrah serbes bir röportajında; neden bu yönünü ele alıyoruz demiş. mesela bu adam kariyerist bir adam değil; biraz da ona bakalım. mesela kariyerizm de erkeklikle alakalı teorik açıdan. dediğim gibi tartışmalı bir konu bence.

senaryodan bahsettik ya; replikler cidden kaliteli mizah barındırıyor çoğu zaman. net bir şekilde iyi bir gözlem yeteneğine dayalı. mizah çoğu zaman bu değil midir?

uzattım belki; ama behzat ç. bir ticari iş en nihayetinde. fanı olmanın bir alemi yok. ama öte yandan da iyi bir ticari iş kanımca. kurtlar vadisi, arka sokaklar ile karşılaştırılması bile abes.

al işte "dünya tarihinin en iyi dizilerinden biri" yazmış biri yine asdafad www.eksisozluk.com

insanlar mal işte hacı siktir eyle

akli denge bozukluğu denilen şeyin tamamen gerçek ve gerçek dışı ayrımını yapma yetisinin yok olması olduğundan kişinin kendi kendine iyileştiğine karar vermesi şansı yoktur. hastaya göre televizyondan kendisine seslenilmesi veya odaya girdiği kapıyı 2 defa kapatıp açmazsa çocuklarına cinlerin zarar vereceği tamamen normal şeylerdir.

demek istediğim, bir gün akıl hastanesine kapatılırsam biliyorum ki ben ne düşünürsem düşüneyim ne kadar normal olduğumu düşünsem de bunu ispat etmemin bir yolu yok. kendimi akışına bırakırım.

Hmm.. Öyleyse bu durumda sorgulamamız gereken şey normallik olurdu herhalde.. Ki zaten normallik kelime norm kelimesinde türemiş bir sözcük. Norm da bu durumda çoğunluğun sahip olduğu, gösterdiği davranış ve özellikler oluyordur..

evet. normal dediğimiz şey tamamen çoğunluk yönelimidir. mesela bir yakını öldüğünde çoğunluk insanlar depresyona girer fakat intihar benzeri kendine zarar verme eğiliminde bulunmazlar. bulunanlar anormal olarak nitelendirilir. psikiyatri kontrolüne alınırlar. aslında örnek tam oturmadı ama anlatabildim sanırım.

Açıkcası benim demek istediğim o değildi. Farzedin ki siz bir hastahaneye gittiniz, psikoloji dışında bir rahatsızlığınızdan dolayı tedavi gördünüz. Sonra psikolojik rahatsızlığı olan biriyle sizi karıştırdılar ve sizi götürdüler. Aslında hiçbir rahatsızlığınız yok, sadece bir karışıklık ve hata sonucu alıkonuldunuz. Bu koşullar altında ne olurdu ? Sorumu bu şekilde değerlendirin.

Derdini anlatinca senin normal oldugunu anlarlar zaten. Sonra yana yana asil hastayi ararlar :))

Hah, şimdi işin içinden o karıştırılan hasta kısmını çıkarın ve farklı bir yanlış anlama sonucu sizi aldıklarını düşünün. O zaman ne olurdu ?

benim de öyle bir fobim var. düşünsene birini ziyarete gidiyorsun kazara kapatıyorlar seni de.. istediğin kadar yırtın "ben deli değilim" diye. herhalde agresif davrandıkça iğneyi çakar uyuturlar, sakin kalsan yine olmaz. aman allahım kabus gibi, çok korkuyorum.

uzun yazmaya üşeniyorum şimdi ama söyleyebilirim ki psikiyatri klinikleri hayalinizdeki ve filmlerdeki gibi değiller. büyük çoğunluk olarak sokaktaki insanlardan farklı değiller.
psikoz hastaları ise dediğim gibi yaşadıklarının normal olduğunu düşünürler ve gizlemezler. yani demek istediğim hastalıkları bellidir. eğer sizi oraya kapatmışlarsa vardır bir sıkıntı ama siz anlayamıyorsunuzdur. zorlamayın:)

@fayfirm

Sizin son yazınızın bir üstünde @Demet birşeyler yazmış. O senaryo üzerinden giderek sonucun ne olacağını söyler misiniz ? Hastalığının farkında olmayan birinin tedavi edilmesinden değil, hasta sanılan sağlıklı birinin tedavi edilmesinden bahsediyorum.

Not : Valla size derdimi anlatmaya çalışmak ruh sağlığımın yerinde olduğunu kanıtlamaktan da zor :D

sonuç basit olur. yapılacak bir kaç vizit sonrasında doktorlar bu adamı niye getirdiniz buraya derler, çıkartırlar:)

one flew over the coocus nest mı ne onu izle

Dostlar,

Vakti zamanında soruyu sormuştum, bugün de "Pat Deneyi" denen bir psikoloji deneyiyle karşılaştım ve tam olarak benim düşündüğüm doğrultuda olduğunu gördüm. Fikrinizi merak ediyorum, konuya hakimiyeti daha fazla olanlarınızın görüşleri nelerdir ?

eksisozluk.com

(bkz: majestik)

(bkz: tellibağ)

fiyat performanstan anladığım en düşük fiyata en yüksek alkol oranı olduğu için 12 liraya 1 litrelik altıntepe diyorum. yanına da 1 litrelik skol alırsınız cila niyetine mis.

tellibağ iyidir. 9 tl idi en son.

@sanal hayvan
hmm sanırım başlığım biraz yanlış olmuş. Aslında demek istediğim alacağım şarabın, verdiğim ücretin hakkını ziyadesiyle vermesiydi.20-30 liralık bir bütçe belirteyim o zaman.

Antik iyidir, ama bazen fiyatı 28'e çıkıyor. Bazen indirim oluyor 20'ye düşüyor.
İndirimde yakalarsan affetme.

Tera -Boğazkere Öküzgözü-, bu şarap da iyidir. Fiyatı belki Antik'den biraz daha pahalı olabilir. Ama o da indirime girdiğinde 24 liraya falan alabilirsin.

cumartesi eskiden iyiydi ama şimdi şurup gibi olmuş.

kavaklıdere yakut derim ben, mis. hem ekşi ya da acı da değildir, ben iki kadehte çarpılıyorum seni bilmem. fiyatı 25-28 gibi bişeydi en son.

beyzade vardı sanırım.

sorduğun sorudan hiç bir şey anlamadım

11. sınıf öğrencisinden çok ciddi bir analiz beklediklerini sanmıyorum. programı izlemedim ama eğitim sistemiyle ilgili sorunlara değinebilirsin, derste gördüğünüz şeylere bağlamaya çalış bir de...

msg at sor

sordum da buradan fikirleri merak ettim.

anlatımdaki dualizm den eyyorlamıstır.

ikincisi genelde bu şekilde yorumlanır diye biliyorum. ama birincisini deizme nasıl bağlamış, pes.

deizmin kaba anlamını kullanmış sonrasındaysa doğal sonuç çıkmış. tasavvufla islam bi kere tanrı anlayışında baştan ayrışır. muhtemelen bunu baz alarak deizme bağlamış mevzuyu.
bana seni gerek seni bir vahdet-i vücut çağrısıdır. tasavvufi açıdan entry bana doğru geldi.

dişlerini düzenli fırçalayıp dişlerini tekrar kirletmeyecek şeyler kullanacaksın. bir iki haftada beyazlamaz dişlerin. dişciye gitme beyazlatmak için dişi kesiyolar falan azıcık güzel görüncekler sonra daha çabuk çürüyüp başına büyük işler açar öle bir mucize yok.

o dış pastaları da dişin minesini çiziyormuş diyolla

diş hekiminize ofis ya da home beyazlatma sistemlerini sorunuz.

3 gün arayla 2 seans ofis beyazlatmayla epey açılır, sonrasında da evde düşük konsantrasyonda jel önerilir. toplamda 10 gün sürer.

içinden geliyosa niye abes olsun panpa. destekçinim.

türünün son çalışan örneği misin kaç modelsin?
var mı bi eşin?
açık adres veririm o derce.

bilmem anlatabildim mi?

bence gayet güzel olur neden abes olsun.. ben de ara sıra düşünmüyor değilim aynı şehirde olmamıza rağmen :)

sevgilin mal değilse hiç mi hiç abes olmaz!

yapmıştım zamanında. hala saklıyormuş.

ayrıldık. yaz ama.

sonradan utanacaksın

biz yazmistik :) hatta ustune parfum bile sikmistik

sırf o mektubun üzerindeki kokudan dolayı olmayacak bir kıza evet dediğimi bilirim. hey gidi günler hey :)

bu türkçeyle zor.

güzel bence.
bizim bir de kendi mühürlerimiz var, o da güzel bir şey. mektup beklemenin heyecanı ve belirsizliğinin yeri başka.

başkasının eline geçebileceğini göz önünde bulundur. ( elden vermeyeceksen)

liseli ergen değilseniz komik ve aptalca olur. gereksiz abartılı romantizm, tiksinirim.

harika olur süper olur. aay ne güzel <3. siz kalp koymayınız ama mektubunuza :P

entry yazdırttın bana: www.eksisozluk.com

yok ya ben şu an yazıyordum ara verdim. çok eğlenceli oluyor. ara ara yazmak lazımmış. her şey gidecek o kağıt parçaları elbet kalacak diyorum inceden inceden.

bir erkeğe her türlü abes gelir bu zamanda.
bir kıza her türlü romantik gelir. Özentiliğimi affedin ama "bitches love letters", böyle cuk oturuyor hehe.

bence abes değil, cıvıklığa kaçmazsan güzel olur, bir kaç gün önce yazıp postaladım ben mesela..

yaz, güzel olur. hatta vakit bulursan bana da yaz :) ama byl yzma ltfn

Dev bir kedi !

:))) soruya cevap veremiyciim ama şunu söylemesem de çatlarım: sayın hocamın 4 mevsim bronz teni beni benden alıyo, nedir bu ya nasıl birşey

vardır bir ajansı illa midem bulanıyor bunları görünce. daha yazacağım gg olmasın.

güzelim kıza bok gibi makyaj yapmışlar yazık. ben yabancı diye hatırlıyorum bunu süheyla'yı kendi uydurmuş olmasın hoca.

bana garip gelmiyor hatta severim de ama bazen etrafındakilerden garip bakışlar alabiliyorsun.

not: erkeğim.

her mekanda yapılmıyor tabii o iş.

bende bazen yaparım. tek başıma içip uzun uzun oturur düşünürüm. yanında başını ağrıtan biri yok. kimseyi dinlemek veya anlatmak derdi yok. bence garip değil. aksine mekanda iyiyse gayet güzel. rahatlatıcı.

Nerede yaşadığına ve cinsiyetine göre değişir.

İstanbul'da yaşıyosan ve kadınsan bi çok yerde garip gözle bakıyolar ay bu aranmaya gelmiş gibi, ancak yurtdışında yaşıyosan özellikle Londra gibi bi yerde çok keyifli bence bazen tek başına bi puba gidip falan takılmak, bence hiç bi şekilde de garip değil ama bi zaman sonra sıkabiliyo da seni, özellikle çok uzun süre hep yalnız takılmışssan

içkisine göre değişir..

hatun kişi olmam sebebiyle yurt içi ve yurt dışında tatbik ettiğim kadarı ilen 15 dk içerisinde neden sizi bekletiyorlar diye yaklaşan eril kişiler sebebiyle yapamıyorum öyle fantaziler.

bazen cok mutlu oldugumda ,bazen de cok stressli oldugumda yapabiliyorum,keyifli birsey gayet.bazen cok degisik muhabbetler olabiliyor,cevresilye ilgilenmek istemeyenler icin de sorun degil,iki ters cevap verince ya da tek geldim diyip yüzünüzü cevirince zaten kimse ilgilenmiyo.

gayet güzel ve normal bir olay hacı.

hep yapıyorum. kitap okursanız ya da en azından okurmuş gibi yaparsanız kimse rahatsız etmez. yerine de bağlı tabi.

ben de yapıyorum da, en fazla 2 bira içme süresi, sonra sıkılıyorum..

vay be barda kitap okuyanlar da varmış.

neyse ben de yapamam hacım. içki içtikçe insanın muhabbet etmesi lazım birileriyle. olmuyo yani.

ışık varsa okunur niye okunmasın

2003 yılları falandı, arkadaş çevresiyle gittiğimiz bi' yer vardı taksim' de, sora o gruptaki herkese rest çektim bi' olaydan dolayı, sonra o bara yalnız başıma iki sene gittim , haftada 3-4 akşam.
millet artık beni garson falan sanıyodu bi' ara.

öyle birden uykunu 3 saat azaltırsan tabi yorulursun. sadece aptallar 8 saat uyur kitabında bir metod vardı. adam hergün 15'er dakka azaltıp bikaç ayda 5 saate indiriyordu. ayrıca pharmaton al. çok faydasını görürüsün.

spor yaparsan daha dinç hissedersin. o vücut ağrıları da ortadan kalkar.

edit: çok uyuyunca da o ağrılar oluyor.

Ben benzer bir soruya şu cevabı yazmıştım geçenlerde:

Cevapları eleştirmek istemiyorum ama genellikle subjektif şeyler söylenmiş. Bir bilgi yanlışını düzeltmek isterim yalnız, vücudun uyku ihtiyacını karşılayabilmek için 4-5 saatlik uyku fizyolojik olarak yeterlidir. Yani vücudunu iflas falan ettirmez.

Uyku süresini azaltırken sağlığından ödün vermemek ve enerjik kalabilmek için için uyku kaliteni yükseltmen gerekir. Bu konuda basit ve güzel bir yazı:

healthysleep.med.harvard.edu

Uyku süresini azaltmanın doğrudan bir yöntemi yok. Alışkanlık edinilmesi ya da ihtiyaç duyulması gerekiyor. Burada bir iki ipucu var gerçi:


health-potion.blogspot.com

Günde 6 saatten fazla uyumak insana zararlı diye biliyorum ama şimdi bilimsel dayanak bulmadan sallamayayım :)

Sonsöz niyetine: Sabah olduğunda odaya ışık girsin. En önemli meselelerden biri bu.

Şimdi senin sorduklarına gelelim:

-Yorgunluk normaldir. Bir haftaya kalmaz geçer.
-Vücut ağrıları uykusuzluğun bir semptomu değil bildiğim kadarıyla. Ne duydum ne gördüm ama benim cehaletim de olabilir bu. Yine de sık rastlanan bir şey olmadığı kesin. Ben uyku sürenin azalmasıyla ilgisi olmadığını düşünüyorum.
-İlaç milaç, bitkisel destek vesaire hiçbir şey kullanma. Kullanamazsın da zaten, zira yok öyle bir şey :) . Yorgunluk hissettiğin o öğle saatlerinde bir Türk kahvesi çakabilirsin ama tabii.
-7 saatten 6 saate inmeyle vücudun bu kadar reaksiyon vermesi normal değil. Kendini çok mu şartladın acaba? Kafanı takma fazla uyku süresine. Yukarıda söylediğim üzere insana 4-5 saat yeter. Alışmak da en fazla birkaç gün alır senin durumunda. Biraz rahatla bakalım şimdilik :) Ağrıların bir hafta sonra hala devam ediyorsa o zaman tekrar başlık açarsın :)

Edit: c/p yapınca linkler pörtlemiş. Düzeltildi.

Çok fazlı uykuyu araştırmanını öneririm. Deneyen görmedim, şahsen hiç denemedim de, ama Nikola Tesla, Leonardo Da vinci (Da vinci uykusu diyenler de oluyor) gibi önemli insanların uyguladığı bir teknik olduğu söyleniyor. 4 saatte bir 20 dklık uykular halinde uyunuyor. Günde 3 saat kadar uyuyorsunuz ve daima dinç kalıyorsunuz, yalnız ilk alışma süreci -sanırsam 20-30 gün kadar falandı- oldukça zormuş diyorlar. Tabi tamamen kulaktan dolma olduğunu söylemeliyim. Yani hiç deneme ya da gözlemle fırsatım olmadı, yazın denemeyi düşünüyorum biraz.

Onun haricin de 6 saate indirmeyi yavaş yavaş azaltarak uygulayabilirsin. Yalnız uyku hakkında bir şey gözlemlediysem o da ilk önce kalkma işini düzene sokman gerektiğidir. Yani şu saatte uyuyup şu kadar saat sonra kalkayım olmuyor. Onun yerine uykun gelince uyuyup 6-7-8 -artık hangisindeysen- o kadar saat sonra kalkman gerekiyor zira eğer belli bir dönem -okul zamanı falan- çalar saatle uyandıysan belki farkına varmışsındır her gün aynı saate kurarsın saatini ve uzun bir süre sonra artık saat çalmadan 1-2 dk önce uyanmaya başlarsın. Çünkü vücut o saate alışır.

Ginseng içeren preparatlar yardımcı olabilir. (bkz: pharmaton)

hayatiniz facebook olmus yahu. her internet sitesinde arkadas yazisi altinda facebook gormekten gina geldi. 30 yasinda adam boyle bir haraket yapmaz. yaparsa ya akil hastasidir ya da akli cocuk kalmistir. 20 22 yasinda ise bu davranislar yas icin normal ve anormal.

benim onun izmire geleceğini bildiğimi bilmiyor :) ama ben çakal davrandım anladım.

sonra bana neden cevap vermiyor evini arayacağım agzıma geleni sayacağım

bu arada telefonu açan o değildi

gelince seninle görüşmekten vazgeçmiş, o yüzden cevap vermiyor olabilir

sıkıntı süpriz yapması falan değil zaten benim için gelmiyor arkadaşının doğum gününe gelecek.
gelmişken bana da uğrayacak falan

dünden beri bana neden cevap vermiyor soru buuu???

düşündüğün gibi iyi bir arkadaşınsa er geç cevap verir zaten. telaş yapmaya gerek yok.

Tekrar mesaj attım ben ama yine cevap yok valla kırıldım bu davranışına. Çözemedim. Mutsuz oldum boyu devrilsin. :((

Ben hic birsey anlamadım bu davranıştan yahu

eleman erkekse ve sen onun hevesini piç etmişsen umurunda olmaz bu saatten sonra. kafasına eserse açar telefonu.

Yahu ben birsey yapmadım ki :0 Facebook tan ogrendim kendisi söylemedi sadece bana onun yapabileceği en büyük supriz buraya gelmesi bunu tahmin ettiysem benim ne sucum var canım aaa
Zaten çok sinir oldum geldiginde ararsa gitmem yanına. Bu kadar basit.
Kaç yıllık arkadasız onun umurunda degilse benim hic değil.

buraya mı geliyorsun derken, isteksiz, ilgisiz böyle baygın bir ses tonu ile mi söylediniz. görüşmek istemiyormuşsunuz gibi algılamış olabilir. ya da "amaaan buraya mı geliyorsun" gibi hissettirmiş olabilirsiniz. vazgeçmiş görüşmekten belli ki. mesaj atın bence. mutlaka okur. açıklayın. böyle böyle mi algıladın bilmiyorum ama kırıcı olduysam afedersin falan diyin. bence böyle.

Ofiste unutmuş telefonu saçmalama oyle sey mı olur sakin ol diyerek mesaj atmış cevap vermedim kırıldım bı kere

7 yıldır görüşmüyoruz neden aman bosver havalarında buraya mı geliyorsun diyeyim :)))

İnsanların verdiği yanlış kararlar sonucu oluşan durumlar, insanın asıl yapmak istediği değildir. O kişinin iyi ya da kötü olduğunu belli etmez. Yanlış karar sonuçta.

Böyle bir şey anladım. Ne kadar doğru bilmem.

kötü bir çeviri gibi sanki

Güzel hızlı giden bir araba aldın, araba saatte 300 km basıyor, sen tuttun trafiğe açık bir yolda ulan basayım bakalım 300 km hıza çıkıyor mu bu alet gerçekten dedin ve kaza yaptın, Bu araba kaza yapıyor hatalı diyemezsin, hata sende o yolda o hıza çıkmamalıydın, gibi.

melisa derler ama ben kokusuna bile katlanamadım. bütün pencereleri açtım üç gün gitmedi koku.

@the wooden

nefes alamıyor değilim. burnum tıkalı, burnum uzun süredir tıkalı ve son birkaç haftadır ağzımdan nefes almak uykumda beni rahatsız ediyor. uykum da her geçen gün daha da hafifleşiyor. derin bir uyku uyursam ağzımdan nefes almayı da umusamıyor olacağım böylelikle hayatım düzelecek.

burun damlası diyeceğim, duyuruda az önce iki tane bağımlı çıktı, korkuyorum önermeye

(bkz: papatya çayı)

Burun icin benzedrex, uyku icin 6-10 mg melatonin. Bitkisel Super Snooze diye bir meret vardi, eger bulabilirsen, bildigin knockout ediyordu:)

www.uzmantv.com

Ayrica kardesim sinuziti nuksettigi zamanlarda, mentol kristalleri alip bir yerlerden, sicak suya atip buharini burnuna cekiyordu. Soyledigine gore tikanikliga burun spreylerinden daha iyi geliyormus. Burun spreylerini maksimum 3-4 gun kullanabiliyorsun zira.

sarı kantaron + melisa

not: sarı kantaron ayrıca depresif durumlara da iyi geliyor.

tam sarı kantaron içerken gördüm başlığı. doğadan relax var sarı kantaronlu. iki poşet içiyorum mışıl mışıl uyuyorum. markette satılan çayın bu kadar uyuşturucu etkisi göstermesine hayret etmiyor değilim. 3 taneye cümle kuramayacak kıvama gelinebilir herhalde. sevgiler.

iyi bir arkadaş mümkünse yırtık olanından :)

atarax etkisiz eleman diye biliyorum, yine de doktora sormadan yapmayın etmeyin

internet'ten hatun kaldırıp sevişmek,çok yararlı.

ilaçtan ziyade davranışçı yöntemler denenmelidir.

arkadaşların da dediği gibi yırtık bir arkadaş en iyisidir.

İlaç tedavisini kesinlikle tavsiye etmem. Zihninde başlamış olan bu olayı ancak zihnini kendi iradeni kontrol ederek tedavi edebilirsin bence. Zira daha önce doktor bana paxil, dideral kullandırmıştı, ardından prozac`a geçtim ve sonunda bir halt olmadığının farkına varınca -tamamen ilaçların etkisiyle mallaşıp salakça şeyler hissetmem sinirimi bozmuştu- birden bıraktım hepsini. 1 Aydır kullanmıyorum ve neredeyse bu hastalık bitti sayılır, hoşlandığım bir kızla rahatlıkla konuşabiliyorum, hatta tanımadığım biriyle çok rahat tanışıyorum, tanışırken rol bile yapabiliyorum. Yırtık bir arkadaşın yoksa -ki benim tüm arkadaşlarım sessiz sakin tiplerdi, asosyaldiler- yırtığın kendisi sen ol. Öncelikle düşünceni değiştirmelisin, rezil olmaktan korkmamalısın ya da dibe vurmaktan -ki dibe vurmak kulağa karizma geliyor :D- çekinmemelisin. Özgüvenini geliştirecek şeyler yapmalısın, yani güvenebileceğin şeyler. İlk onlara güvenirsin, ardından sıra kendine güvenmeye gelir. Mesela spor yaparak iyi bir vücut elde edersen bu kendini daha iyi hissettirecektir. Ya da kendine, yüzüne bakım yaparsan düzenli olarak kendinle ilgilenirsen zamanla daha kendine güvenli hale gelirsin. İnsanları anlamaya çalışırsan ve insanlara dair ayrıntıların farkına varırsan, kendi düşüncelerini ifade ederek daha da kendine güvenirsin ki emin ol ifade ettiğin sağlam düşünceler diğer insanlar için seni etkileyici kılacaktır. Temiz giyindikten sonra yürüyüşe çık, şöyle ağır ağır -kendimden biliyorum sosyal fobisi olan insanların bazıları hızlı hızlı yürüyerek hemen eve gitmek isterler, bazıları ise hızlı yürüyerek dikkat çekmemek isterler- yürüyerek kalabalık bir meydana git, keyfine çıkara çıkara yürü, ara sıra bir yerlere otur. Oturduğun yerde birilerinin olması seni rahatsız etmesin, bir arkadaş grubu varsa ve karşı cinsinse onlardan nazikçe izin isteyebilirsin. Bu arada kesinlikle dikkat çekmekten korkma, mesela ben deri ceket giymeye tırsardım. Çünkü biraz dikkat çekiyordu, insanlar sana bakıyordu -yakıştığından veya başka bir sebeple- ama 2-3 gün rahatsız edici bakışlara dayanarak giymeye devam ettim ve sonunda ne oldu biliyor musun ? İnsanlar yine aynı şekilde bakmaya devam ettiler :D Ancak bundan artık rahatsız olmuyordum, bilakis hoşuma bile gidiyordu. Öyle işte kendi tecrübelerimden birkaç öneri vermek istedim, bu hastalığın ne illet bir şey olduğunu yaşayanlar çok iyi bilir çünki.

oha bulunmaz bişey sandım :) istanbuldaysan bütün gümüşçülerde vardır herhalde, gerçi modası da geçti belli olmaz, hımm halep pasajına bak ve envai çeşit pasajlara...

eminönünde incik boncuk satan yerlerde de bulabilirsiniz

biraz dikkatli yürürsen yolda bile bulabilirsin bu yüzükten

o değil de oje sürmüş adam eli mi bu o nasıl bilek, nasıl bir el.

bu arada örneğin, www.mortaki.com , prenses bujiteride de vardı bi ara ama epeydir gitmiyorum bak istersen.

her yerde varmış anladığım kadarıyla. bujiterilere dalsam bulurum 1 tane thanks dostlar :D

ortaokulda liv tyler'ın makyajsız halini gördükten sonra güzelliğe olan inancımı yitirdim be. makyajsız da güzel olan kadın ünlü tanımıyorum.

yakışıklı adam dersen, son zamanlarda "vay piç" dediğim şu var: goo.gl

henry cavill

sawyer abimizi yakışıklı bulmaktayım. dizireplikleri.com

bu arada benim saçlarım bu beyinkinin biraz daha güzel versiyonu. duyurudaki hem içi hem dışı güzel hanımlara selam etmek boynumuzun borcu.

@dahinnotha sade saçla olsaydı... :)

edit: garip garip nickler alıyorsunuz, @'den sonrasını yazarken canımız çıkıyor yahu :)

Brad Pitt. (Bizi ayıran nehir'deki hali. ah ahhhh :)

fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net

ryan gosling

@onix: 200.000$ hazır mı? www.facebook.com

Jim Caviezel, nasıl foto koyacağımı bilemedim.

tekrarlayan ne neden ameliyat oldunuz neden kullanıyorsunuz damlayı?

burun tıkanıklığım var. ameliyatı onun için oldum ama yine tıkanıklık tekrarladı.

burun damlasını fazla kullandığınız için kullanmadığınız zamanlarda tıkanıklık hissi veriyor. bu yüzden ilacın prospektüsünde uyarı bile yazar. bence bırakın bir süre sıkıntı çekersiniz ama sonra düzelir.

benim de 1 yılı geçti aynı bağımlılık, ameliyat falan da olmadım ama haftada bir kaç gece burnum tıkanıyor, iliadin de bir nevi lavabo aç mübarek, her yere yanımda gezdiriyorum. bana da bi çare :-/

valla dediğim gibi, bırakmaktan başka çare yok, yoksa gittikçe kötü olur onsuz nefes alamazsınız. burun tıkanıklığı mevsimsel mi acaba? benim de eskiden kışın hep burnum tıkanırdı ama sadece geceleri kullanırdım. bir de sinüzitten olabiliyor, böyle bir şey varsa tedavi olun.

iliadinin kullanım süresi 3-5 gündür.siz napıyorsunuz alla sen?kalp ritmini bile arttırır.bi an önce bırak.5 günden sonra burun dokularının şişmesine neden olur.nefes darlığı yapar.arkadaş yavaşça o iliadini yere bırak.şaşırdım anasını satayım.5 yıldır iliadin kullanıyorum ne demek.

tamam bırakayımda alternatifi yok mu bunun? aylarca burnum tıkalımı gezicem.

sinus rinse

buğu diye bişey var ama onu sadece evde kullanabilirsiniz, böyle kaynar suya damlatıyorsunuz buharını soluyorsunuz burundan. çok keskin, kullanmaya yürek ister

www.olbas.co.uk
şu ürünü türkiyede bul olmadı yurtdısından sipariş et bir tanıdık varsa getirt.

kaynar suya 5-6 damla at.
her seferinde de bana karma yolla =)

şu olabilir mi? (git: )www.youtube.com biraz ipucu verseydin, hangi tür falan?

Lena Mayer - Satellite ?

des'ree - life
www.youtube.com

dedesinin askeri cenaze törenini yayınlayan arkadaşım var. o kişi belki töreni göstermek istedi ama bence de samimiyetsiz.

Gösterişe dayalı, koftiden hareketler. Haklisin salakca ve malca. Sen abatmiyorsun. Herkes 'en'leri yasama telaşında ya hep bundan oluyor.

ultra salakça

hele bir de facebooktan taziye mesajları yazan var duvara, diyecek birşey bulamıyorum. doğumgünü kutlamak neyse de, bu olmuyor...

taziye olayı kabul edilebilir saçma , ama taziyeden 2dk sonra ekiki diye bişeyler yazmak saçmalık ötesi.

ölen kişinin facebook hesabını anıtsal'a çevirtmek için yardım bölümünden yararlanabilirsiniz. ölen bir arkadaşımın hesabı uzun süre açık kalmış, duvarlar saçma sapan şeylerle dolmuştu. araştırdım öğrendim. meğerse facebook'un böyle bir olayı varmış. kişinin öldüğünü söyleyip birkaç detay daha verirseniz hesap anıtsala çevriliyor.

şuradan bir yerlere varılabilir sanırım, işlemi yapmak biraz uzun sürüyor ama kesinlikle ilgileniyorlar: www.facebook.com (sanırım önce giriş yapmanız gerek) ben aile dışından kategorisinde olmama rağmen hemen geri dönüş yapıp hesabı da anıtlaştırdılar. yalnız postları engelledi mi bilmiyorum. hesabında ekli olmayanlara artık görünmediğini biliyorum. eğer aileden biri talep ederse hesap komple kapatılabiliyor.

facebook'un insan ilişkilerini çoğu zaman sikip attığını kafalarını ekrandan kaldırabildikleri zaman farkedecekler. eyyorlamam budur. msn dönemi iyiydi.

yahu ne denebilir ki bu tip insanlara? ulan ölüm bu baska birseye benzer mi hic? ölümü bile sirf sikko adamlardan/hatunlardan begeni alabilmek icin facebook gibi sikindirik bi ortamda reklam yapabiliyor ya bu insanlar. ne diyeyim ki? bide "resmimi begenir misin xd" diyen tipler var ki aman yani. allah uzak eylesin!

benden sonra tufan..

ben oda arkadasima tembihledim kütüphaneden ödünc aldigim kitaplari(100-200 dolarlik kitaplar var) satip fakir doyursun diye.

kesin o pornoları silmeyi unuttuğun gün ölücen panpa. çok gülücez arkandan.

hiç birimiz porno gibi pis, lanet bişey izlemedi. o kadar temiziz ki.

hiç ölecekmişim gibi yaşamıyorum ve önlemim falan yok. zaten birçok sefer ölümden döndüm.

ama bu duyurudan sonra aklıma karpuz kabuğu düşürdün.

hannon le +1243515135

toplumun %10unun izlediği türden pornolar izliyorum. ölünce ortaya çıksın ne olacak yani. öldükten sonra bile toplumun ne düşüneceğini düşünüyorsak işimiz var.

Öldükten sonra bu tarz seylerin önemsiz oldugunu düşünüyorum. İnsanların bizi iyi hatırlaması ve hoşlanmadıkları gerçeklerle karşılaştıklarında bize olan saygı ve sevgilerinin azalacağı korkusuyla bu tarz düşüncelere onceden dalmıştım.ve bir arkadasıma görülmesini istemediğim ve sakladığım seylerin olduğu yeri söyleyip, oldugum gibi onları imha etmesini söylemiştim. Aynı sekilde onunkileride ben yapacaktım. Daha sonra PTT de ki kişisel kasalar falan isimizi görür diye düşünmüştük. Uygunlar vs. Fakat sonradan, belki de yaş aldikca saklamaya çalıştığımız her seyin insana dair olduğunun ve yadırganmayacak, aksine yakınlarımızın 'daha da taniyabilirmisim' ya da 'daha çok vakit gecirebilirmisim' tarzında ki ölümler ardından söylenen yakınmalar dısında etkisinin olmayacağının farkına vardım. Daha önce saklama ihtiyacı duydugum her şey artık göz önünde. İyi olarak animsanmak adına eşyalarımızın, yarım bıraktıklarımızın yerine halı hazırda davranışlarımızın veya kisilere/hayata kattıklarımızın üzerine düşünmek daha doğru olacak sanırım. Konuyu dağıttım mı bilemiyorum, ama dagittiysam bunlarda ölüm sonrası kaygılarımıza dipnot olsun.

oha lan yeminle aklıma geldi ve bazı çok özel şeyleri şimdiden bir paket yapıp günahımı omuzlayacak yakın bi pampama miras bırakacam hehe :P gerisi ona kalmış.

valla benim öyle pis şeylerim yok.:)) ama bişeyler yazarken ya da yazdıklarımı okurken (bu devirde hala kağıt-kalem kullananlardanım) ulan ben ölsem bunları bulup okusalar ne düşünürler dediğim oluyor sık sık. dur ya ben bi vasiyet yazayım madem

kendi yaptığım bişi diil ama nette okuduğum bi haber vardı böyle. ufak bi kız işte hastalanmış sonunda da ölmüş. aylar sonra bile evin dört köşesinden kızın ufak notları çıkmış, cdlere, kitaplara her yere bişiler yazıp koymuş, öldükten sonra bulurlar okurlar diye.

eskiden düşünürdüm. sürekli bu sebepten temiz olurdum, günlüğüme ölsem bile okumayın yazmıştım. tabi eskiden dediğim orta okuldayken. arada şey aklıma geliyor ama. hani münevver karabulut öldüğünde kızın günlüğünde yazanlar gazetelere falan dökülmüştü ya. kendi başıma geldiğini düşününce bir garip oluyorum.

organ bağış kartım olmasına rağmen son karar ailede olduğu için aileme ve bir kaç arkadaşıma defalarca söyledim organlarımı bağışlamalarını. bunun dışında köşede bi miktar param ve anısı olan eşyalarım var onları benim için çok kıymetli biri var ona verilmesini söyledim. bunun dışında kalan sosyal medya şifrelerine koyayım.

nazım hikmet mayakovski den etkilenmiş derler. onun stili de öyle merdiven dedikleri biçimdedir. bildiğim kadarıyla rus şairlerin bulduğu bir yazım şekli. bulanın mayakovski olup olmadığından emin değilim ama.

niçini yok o da öyle bir tarz.

bence vardır bir nedeni, bazı şairlerde farklı olma çabası, bazı şairlerde de sıradanlığın dışına çıkma, kalıplarla sınırlandırılmama gibi düşünceler var. özgürlüğün yansıması olarak görüyorlar. attila ilhan da bir başkaldırı olarak bu tarzda yazıyor sanırım. herhalde daha özgürlükçü bir düşüncenin getirisi.

e yani "tarz" işte diğerlerinden farklı kılma amaçlı tabiki. bizdeki yenilikçi şairler gibi düşün. onlar da biraz yazımda şekilciliğe önem vermiş diyelim. misal o kesme işaretleri okunurken kendi istedikleri şekilde vurgu olsun diye. nazım'ın sesli şiirlerini dinlersen daha iyi anlarsın.

şekil olsun diye değil tabi, evet vurgu :)

hasan sabbah için: wladımır bartol' un alamut'u
selahattin eyyübi için: thorvald steen'in tozkoparan'ı
hitler için: kavgam
ömer hayyam için de birazcık: semerkant olabilir.

ilk etapta gördüğüm bunlar oldu. roman formatında hepsi.

aha bak, deniz-yusuf-hüseyin için de: dar ağacında üç fidan-nihat behram var.

ömer hayyam, hasan sabbah, nizam-ül mülk üçlüsü için amin maalouf-semerkant

ayrıca alamut+1

yavuz sultan selim ve fatih sultan mehmet için okay tiryakioğlu'nun kitapları hoşuma gitmişti.. ama yok ben bütün osmanlı padişahlarının hayatını merak ediyorum diyorsan, reşad ekrem koçu'nun "osmanlı padişahları" isimli kitabının eski baskısını bulmanı tavsiye ederim sahaflardan...

Arşive çok yüklenmemekle başlayabilirsin.

bi 50 kilo ver.

abi özgüvenin varsa tek yapman gereken asosyallikten sosyalliğe geçmen. 126 kilo olman falan onları takma sana kilo ve boy olarak hatta saç olarak da yakın can arkadaşımın gayet güzel bi kız arkadaşı var. sağa sola takıl ufak ufak girizgahı yap

bu işin bir matematiği olsa yarın kitap yazar zengin olurdu insanlar. Ama "the key" nedir dersen kendine saygını arttır. nasıl olur misal; işini iyi yaparak, 176 boy için 126 kiloya kemiğim biraz kalın demeyerek... acı yoksa kazanç da yok bilader... sorry:( egonu sağlam tutarsan, kızlar seni bulur merag etme...

abi kilonun on katı maaş ile olmaz o iş. ya çoookk iyi getirili iş bulacaksın yada kilo vereceksin.

benim arkadaşın arkadaşı var 150 kilo falan sevgilisi de gayet ortalama üstü. ama adamda para bok. senin bir aylık maaşın varya onu haftasonu hergece sadece bara bırakıyor. o yüzden kiloyu ver haci. utangaçlığı at üstünden gerisi gelir zaten :)

zaten artık kafaya koydum. daha önce de kilo verme girişimlerim oldu. 3-5 kilo verince dayanamayıp yarıda kesiyordum. şimdi düzenli bi rejime başlıycam. Para biriktirince de saç ektirmeyi düşünüyorum.

@diyojenimtırak
haklısın. bazen kafaya takmayayım diyorum ama bu görüntü ile kimsenin dikkatini çekemiyorum galiba. Gözükmeyecek gibi bi yaratık da değilim ama :)

kusura bakma yazdıklarını okudum bir cacık olmaz senden, 31 e devam.

anime izlemek kadar güzel bir şey yok, bak sevgilin olunca izlettirmez bu kadar anime falan sana haberin olsun:P biraz ölü toprağını at üzerinden dostum sosyal olmaya çalış eminim ki bir sürü arkadaşın vardır üniversiteden ortamlara girmelisin sanal alemden de bir şey kovalama bence yüz yüze olsun mümkünse her şey. hee bir de spora başla be dostum yani kilolu olmak hiç sorun değil ama senin de sağlığına zararlı spor yaptıkca güvenin arkatack kilo verdikçe kendini daha huzurlu daha sosyal bir halde bulacaksın. tavsiye edeceğin seriler olursa da izleriz:P sağlıcakla.

@ktflk
şimdilik biraz hayal bu fikir :)

@ayiadam
ahh ahh loto mu çıksa acaba? o zaman kurtarırdık durumu belki :)

Hocam aşık olayım dediğin zaman aşık olunmuyor. Bence ilk olarak yapman gereken biraz daha sosyal olmak ve hoşlandığın bir kişi olduğu zaman (gerçekten hoşlandığın,şu anda yaptığın gibi değil.) acaba benimle bir daha konuşmaz mı? Her şey biter mi? Düşünmeden duygularını ifade edebilmek.

Aşk falan beni bağlamaz, Ne şekilde olursa olsun bir birliktelik diyorsan herkes potansiyel oluyor. Herkes derken bu senin tabuların, ahlaki prensiplerinle alakalı, bekar, evli, yaşlı, genç fark etmez de diyebilirsin. Yelpazeyi oluşturmak senin elinde, Yelpaze genişte olabilir darda…

Kilo olayına gelince o konuda da takılma, kilo vermek istiyorsan kendin için yap. Para konusuna da takılma, senin paran için seninle birlikte olacak kadından zaten hayır gelmez…

Bence bu konuda kendini zorlama, ortamını kur eğlenmene bak, bir gün zaten aşkın içine düşersin.

aşkı gözünde çok büyütmemekle devam edebilirsin

(bkz: p90)

ardından

(bkz: p90x)

180 gün sonra bana teşekkür edeceksin

@draconas
yorumun için teşekkür ederim.iyi geldi :)

@niye ama
tam manasıyla ne olduğunu bilmediğimiz için insan ne olduğunu merak ediyor.

@technicalte
araştıralım bakalım. teşekkürler bu arada :)

ilk senin yaşındayken aşık olmuştum ben de (aşık olmadan ilişki de bana göre değildi halkiyle ilk ilişkimdi)
çok gözümde büyütmüşüm bu olayı şimdi anlıyorum o nedenle diyorum ki abartma

klişe yorumlar da kabulüm demişin: hatırlar mısın bi zamanlar okul çantalarının üzerinde i want i can yazardı. bunu evin bi kaç köşesine büyük büyük yaz, her gördüğünde de ne düşündüğünü/hissettiğini kendine söyle..

Bir dönem seninle aynı hissiyatı paylaştığımı düşünerek yazıyorum. boyum 1.90 kilom 100-105 gibi 3-4 senedir böyle sabitim (boyum da sabit .d) üniye başladık fln olmuıyo bütün sınıf eşli pişti yaptı okeyde çifte döndü tık yok bende aga bir başladık 3.sınıfta öğrenci klübü derken başka yardımcısı falan oldum ortam şenlendi eğlenir gezer tozar olduk. bağlayacağım nokta şu ben hep şişmanımya ondan kızlar beni ne sevcek modundaydım hatta açıkğımdır biraz arkadaşlara diyodum böle böle şişmanım şu bu -yok mehmet şişman değilsin boyun uzun vs.vs. hacı bunları geç bende sende şişmanız bu çok açık zayıflamak hem yaşam standardını yükseltir hem rahat hareket edersin yatakta, işte, gece ve gündüz atrı (bende 100 un altına düştüm bayadır şükür.d) Canlı örnek ibret al, ama zayıfla 120 çok 176 ya hele çok çok. Benim taekwando hocam 110 kiloydu adam 2.03 boy vardı ama göbek fln yoktu adam aşırı kaslıydı görsen adamı 80-90 kilo dersin. spor yap gez eğlen mümkünse grupla yapılan etkinliklere takıl bir pazarım var evde yatayım dinleneyim deme (benim babam öle der hep ama o baba işte senin gibi dertleri yok 4 çocuğu 1 karısı bütün derdi tasası)

birde benim sigara içmem den başka derdi yok .

@mehdix
tavsiyelerin için teşekkürler. bende o moddaydım valla :) bir pazarım var niye çıkayım dışarı diyodum. bir kursa falan yazılayım bari o zaman. bişeyler önerebilir misin?

sağlığın için kilo ver, mutluluğun için saç ektir hiçbirşeyi bir kimse için yapma.

sevdicek olayı ise o iş öyle matematik hesabıyla olmuyor. koyver gitsin.

Abi kurs derken sap erkeklerle dolu bişey olmasın. İstanbuldaysan beraber gidelim :P benimde yok şuan kız arkadaşım daha böle sanatsal bişi olabilir ne bileyim bu konuda fikri olan buyursun.

edit: ekleme

üsteki arkadaş doğru söylemiş kendin için ben mesela saç ekimini gerçekten istiyomusun düşün derim ne gerek var benim hala oğlu ırsi (kendi tabiri babadan ötürü diyor) daha 22 yaşında saçları baya beyazlamış ama 1 şeyyaptığını bi daha şeyyapmıyo (söz gelimi) adam king bu konuda. olay sende bitiyo hatunlar yüzünden beyazladı saçlarım diyo hatta :D

@mehdix
istanbuldayım :)

edit: ekleme

valla saç ekimini kendim için istiyorum. resmen tipim kaydı gitti. ailede de kimsede yok gibi. bende ve abimde varsadece :( 3-4 senede saçlarım yavaş yavaş yok oldu. bu yüzden 3-4 senedir şapkasız dışarı çıkmaz oldum. belli aralıklarla şapka alır oldum. resmen psikolojim bozuldu :)

dışarı çık biraz

@demet
Önerilere bakacak olursam, bundan sonra eve girmemeyi düşünüyorum :)

biraz kilo verirsen ben düşünürüm :p

@Demet
Teşekkürler. Çok incesin :)

arşivciciğim şimdi bak kendimden örnek vereyim. bu söliceklerim net ortamında olanlar hep.
beni gören herkes çok güzelsin çok çekicisin dedi hep. bende dış görünüş olarak seçici olduğumu düşünürüm ama geçmişime bi baktığımda hiçte öyle dğeişmişim.
biri ile tanıştım nette. ilk önce adamın sesini duydum. fiziki özlliklerini anlatmıştı bnm için sorun değildi. ama adamın kendıne özgüveni vardı.buluştuk gunun bırınde. çok ıyı vakıt geçirdim onla. şişkoydu bana göre. hatta bizi uzaktan görenler hiç yakıştıramazdı.
ama ben egomu törpülemeyi bildim. önce onun sesine aşık olmuştum ve fikirlerine ve bana kendımı çok iyi hissettiriyordu. bana göre yakışıklı biri değildi. ama onun yanında mutluydum. iki kez buluştuk ıkıncısınde daha guzeldı beni gulmekten kırıp geçirdi. ama nette tanıştığın adamdan sevgilimi olur. ekti beni yalan söyledi bana. bende artık grüşmeyi kestim. ama dürüst olsaydı hala hayatımda olurdu.

@expressive
Teşekkürler. net ortamında pek sevgili aramıyorum zaten. dediğiniz gibi istenilen bi adayın çıkma ihtimali çok düşük. sizin dediklerinizden ve diğer yorunlardan çıkardığım sonuç itibari ile, kendime saygı ile beraber özgüvenimi geliştirmem gerekiyor. birde kızlar, bir erkekte en çok nelerden nefret ederler?

Maalesef Psikiyatr ücretleri öyle. Ben Antalya da 2 yil önce 150 tl veriyordum.

200 lira alıyorsa hakkını veriyordur ne demek? pahalı olan herşey iyi midir o zaman?

@imoojen

Maalesef devlet hastanelerinde yogunluktan dolayi fazla ilgilenemiyor doktorlar. En fazla 10 dk. sonra ilac yazip yolluyorlar. Ve ayrica psikolojik bir rahatsizlik söz konusu ise buna psikolog yardimci olamaz.
Bu pahali geliyor ama siz bir de Psikanalistlerin aldigi ücreti duysaniz heralde dilinizi yutarsiniz.

Tabi dogru, o zaman bir ip ucu vereyim.
Son kisi olarak randevu almak daha iyi. Yani ögleden sonraki mesainin son hastasi olmak.
Cünkü doktorlar son hastaya geldikleri zaman daha rahat oluyorlar. Arkada bekleyen de olmadigi icin kendi vakitlerinden feragat edebiliyorlar.

sirkenrobinson.com/skr/pdf/allourfutures.pdf
www.youtube.com/watch?v=FXqIqiIkIrY
on the purpose of education: www.thedailyriff.com
www.tumblr.com

naom chomsky'ye bak esas. hazine.

rousseau-emile (kitap)

diğerlerini bilmiyorum. bir de niye 20 sayfadan az?

madem öyle bourdieu'ye de bak.

kitap bulabilirim ben de rahatlıkla tabii. bir kompozisyonda referans olarak kullanılacağından tüm bir kitabı okuyup alıntı seçmektense, aynı şeyi makalede yapmak daha kolay.

anladım. aslında bu adamlar şart demesen şöyle birşey vardı pek de güzeldi...

(git: )kitaplar.ankara.edu.tr

cevaplayabilecek biri varsa helal olsun, ha bakkal duyuru kullanıcısı çıkarsa o ayrı. :)

Benim aklıma ilk gelen, adama 1 lira değil de yanlışlıkla 25 kuruş verdiğin. O da sana ironi yaparak "madem 25 kuruş verdin, al geri senin olsun bari" gibilerden dokundurmuş olabilir.

git o tekele sor bunu.

kafası güzeldi.

muhtemelen sen o baş ağrısıyla ilk önce 25 kuruşu verdin, ya da tezgaha bıraktın. sonra 1 lirayı verince adam 25 kuruşu geri verdi. ya da bir başkası bırakmış ve adam senin sanmış olabilir. ha bunları neremden uydurdum? genelde para üstünü almayı unuturum ve peşimden "al bunu lazım olur" diye bağırıp eğlenen çok büfeci, bakkalcı oldu.

edit: adama sorsaydın ya...
edit1: çok düşünme yine başın ağrıyacak

@only alcoholica

yok abi eminim cüzdanımda son 1 tl kalmıştı.

@demet @jameskeenan 1-2 gün içinde soracağım sanırım. rahmetli babaannem de böyle alakasız bir şeyi gece kafasına takar, sabaha kadar uyuyamazmış. ona çektim herhalde.

git sor sonra da duyuru ahalisine anlat merak ettik

--- Harun mode on ---

Bana kalırsa ilaçların parasını yanlıs hesapladı.daha sonra senden fazla almış olduğu parayı(25 krş) dolaylı yoldan sana geri verdi.

--- Harun mode off ---

cüzdanındaki son para olduğunu görmüş ve durumuna acımış olabilir.

bence başta ya ibnelik yaptı yada yanlış hesap sonra aklına gelince vicdanının sesini dinledi.

normalde hepsi 75 kuruş tutuyodu. ama ibnelik olsun diye direkt 1 lira dedi. günahını almıyim belkide yanlış hesap yaptı. sonra namuslu bir kişilik olmasından mütevellit hatasını telafi etmeye çalıştı

aldıkların kesmezse gel bi tane daha alabil diye?

bence herif psikopat. Sırf sen merak et, ekşi duyuru ya yaz, biz böyle merak edelim yamulalım diye yaptı.Yani evet sen 1 lira verdin ,herif yoktan yere 25 kuruş verdi sana.Hatta şu anda bu cevapları okuyup nnehehehhee mal ettim adamları diye eğleniyodur.

bugün git yine 4 tane ağrı kesici al. yine 1 tl ver.
bakalım...

o değil de, tekel bayii nasıl ilaç satıyor bu yasal değil, aksine suç.

aha o meşhur "her konuda hukuki bir durum arayan adam" da geldi. ben göreceğimi gördüm. terkediyorum bu başlığı...

öncelikle bu konunun özgüven ve aklı başında olmakla hiç bi alakası yok.. bu konu ile ilgili söyleyebileceğim iki şey var. birincisi senden hiç hoşlanmamış olabilir. ikincisi ve en önemlisi ise tabiri caiz ize bu bir kız tavlama tekniğidir. seniz üzerine düşmüyor olması onu daha çekici gösteriyor sana. su anda onun sana çok farklı bi tip görünmesi gibi:)dikkat et tuzağa düşme:) ama düşmüşsün bile haberin olsun:)

alttaki arkadaş sende biraz daha geniş düşün yelpazeyi büyüt çevrene bi bak..türkiyede işler böyle yürüyor senin haberin yok galiba.. birazcık sosyal ol gözünü aç.. cinsiyet:erkek:)

hoşlanmamışta olabilir hoşlanmışta
ama kanaatimce sen aramışın dolayısıyla ben arayayım o erkek belki farklı duşunuyordur diye duşunme rahat ol arama aramadıgın için yok arasaydım başka olacaktı şeklince düşünme rahat ol ve arama. Sen aradıkça onun seni arama ihtimalini azalttıgını düşünüyorum bir süre arama araya zaman bırak o seni biraz duşünsün derim sen onu aradıkça o seni daha az düşünecegini tahmin ediyorum

not: Sadece fikir verme açısındadır soyledigim hiçbirşeyin doğrulugu yada yanlışlıgı konusunda garanti veremem

www.zaytung.com

ben kendi açımdan yemek yediğim, evimde ağırlayıp beraber golden virginia sardığım bir hatunu akşam taksiyle evine gönderdikten sonra 1 hafta boyunca aramadım. hep o beni aradı. hatta ben sevgili statüsünde olduğum hatunu bile nadiren ararım. yani endişelenecek bişey yok bana göre. bir diğer ihtimal de çocuğun senden etkilenmemiş olması ihtimalidir. işte bu ihtimal de çok kuvvetli maalesef.

oncelikle yanitlariniz icin tesekkurler. yani bir suredir benden hoslandigini hissediyordum, bi firsat oldu birlikte disari ciktik, 'iyi ki cikmisiz' vs muhabbetleri oldu, biraz uzak biri, etrafindaki insanlarla da hep mesafeli oldugunu gozlemliyorum, o da zaten aksini soylemiyor, tanidikca seversin diyor:))) o yuzden dedim keyifli bir sohbetti diye, daha cok iki tarafin da birbirini tanimasina yonelikti ancak sonrasinda birkac gun hic konusmadik, sonra ben aradim, gayet normal konustuk yani daha soguk oldugunu dusunmuyorum ancak o aramadigi surece ne kadar ben ararim onu bilmiyorum. sizin kendi basiniza gelse siz nasil davranirsiniz bunu merak ettim. tabii ko formulu yok bunun ama kimi ben asla aramam der, kimi hic sorun etmem 10 gun ararim der, kimi ilk basta ben ararim zaten sonra o da arar der vs vs. bu arada yanitlariniz altina cinsiyetlerinizi de belirtirseniz cok super olur:)

Ben de aynı dertten müzdaripim ama ben erkeğim. Kaç kere aradım, kaç kere mesaj attım. Hadi aramayı geçtim bir kez bile mesajıma cevap vermeye tenezzül etmedi. Sms'i yokmuş.

kendimden örnek vereyim. ben ne yazıkki kimsedyi arayıp soramıyorum mesela. sizin gibi durumlarım oldu. tanıştığım,çok hoşlandıgım kişiler oldu. fakat ertesi gün ve takip eden günlerde aramak istememe rağmen asla arayamadım.

sebebi ise kendini ağırdan satma,kaçan kovalanır gibi saçma sapan düşünceler değildi. ben arayamıyorum. bu kadar. ararsam acaba rahatsız olur mu diye düşünüyorum. acaba o da benden hoşlandı mı diye düşünüyorum. yoksa benden hiç hoşlanmadı mı,hoşlansa arardı heralde diye kendi kendime kafamda bin bir türlü şey kuruyorum. bütün bunları erkek olamam rağmen yapıyorum. ve genelde de önce karşı taraf arıyor,ben de bunun rahatlığıyla devamını getiriyorum.

yeni tanıştığım fakat birşey hissetmediğim bir bayanı ise çok rahat hemen arayabilirim. fakat hoşlandığım birisi için bunu yapamıyorum.

siz bir kere daha arayın. bu işlerde allahın hakkı üç değil ikidir. arayın veya msj atın. nabza göre devamı gelir.

"o sizi aramadan ne kadar daha onu ararsiniz bunu merak ediyorum. 'ha o aramis ha ben' modunda ne kadar devam edebilirsiniz karsinizdaki insan hic sizi aramadan?"

cevabım: hiç

ama siz bir kez başlamışsınız artık sonunu getirin bence, en azından bir-iki kez daha arayın yine de aramazsa boşverin

soL diye bir dergi vardı komunist bi arkadaş okuyodu

Evrensel Kültür var diye biliyorum. Kendim okuduğumdan değil bir arkadaş baya bi ilgiliydi dergiye o yüzden söylüyorum. Tam emin değilim.

@juusto soL diye bir internet sitesi var ama dergisini görmedim. Belki farklı bir isimdedir

@Harpp sanırım senin dediğinde Evrensel gazetesi. Evrensel Kültür diye de bir dergi görmedim ama bakıcam teşekkürler

Praksis. Express. Bir+bir.

Ayrica ustteki arkadaslarin dedigi dergiler de mevcut da sol'u her yerde bulamazsin.

yalnız "sol görüşlü adamlar"ın dergilerini arayıp sol'u bile bilmiyorsan benim saydıklarıma hiç bakma. zorlanırsın.

gazeteymiş, ama ayda bir çıkıyor her ne hikmetse, yani bildiğin dergi işte, buyur belki görmemişsindir

tr.wikipedia.org(gazete)

www.altust.org

www.turksolu.org TÜRK SOLU'da köklülerdendir.internetten takip edebilirsin.eski sayılarıda var.her sene tüyapta stand kuruyolar.

(bkz: birikim)
(bkz: yürüyüş)

sol görüşlü dergi olarak "komünist" var. Eski ismi "Sol" du. Baya iyidir. çok saglıklı bilgiler haberler ve makaleler içerir.çok zengin bir içeriye sahiptir. kesinlikle öneririm. Haftalık çıkmakta. İnternet sitesi ise haber.sol.org.tr dur. Fakat dergisini de okumanını öneririm. Dergiyi Nazım hikmet kültür evlerinde ve daha bir çok yerde bulabilirsin. kesinlikle öneririm. Yaşadıgın şehri söylersen alabilecegin noktalar hakkında da yardım ederim.
Edit 1:juusto nun dedigi derginin yeni ismi benim bahsettigim "komünist"
Edit 2:Harpp ın bahsettigi dergi daha çok sanat dergisi sayılıyor.
Edit 3: michael jackson un bahsettigi şey perinçek yanlısı yani işci partili ulusalcı bir site. uzak durmak lazım

Sol tkp'nin yayını, uzak durmak lazım :)

çanta tutan erkek candır.

bir erkek neden bir hatunun çantasını taşısın? Kadınlar, erkeklerin çantasını hobi olarak taşıyorlar mı?

İhtiyacı olduğunda elinden alınır vs. ama onun dışında bir anlamı yok. Çantayı alıp içini doldururken bana mı güveniyor?

yadırgamam ben. taşır, taşıyabilir. ama bana çok saçma geliyor. sonuçta o çanta dışarda kullanılabilsin, kola takılabilsin diye var. dışardayken bana verecekse almasın yanına. gerektiği zamanlarda alırım, onun haricinde taşımam ben, uyuz olurum. ama kızın çantasını taşımakta da bir gariplik yok bence, yadırgamamak lazım.

fazlasıyla normal ve centilmen bir davranıştır.

Ben taşıyorum gayet. O, çantayı bana verdiği için değil; kendim istediğim için taşıyorum. Omzuma falan da takıyorum bazen. Abartılacak bir şey değil.

ben yadırgamam şahsen kibarlık/centilmenlik örneği olarak da görebilirim. erkegim

bence de çok saçma ve bazen de çok itici göeünüyor. cinsiyet: kadın

görüntüye gelirsek, öyle omzuna asmaktan bahsetmiyorum yav. :) bileğine dolayıp kökünden tutanlar var ya. onlardan bahsediyorum.

ihtiyaç anı ya da ekstrem durumlar haricinde hayatta taşımam. Çanta almayı biliyorsa taşımasını bilecek. Ben çanta taşımak istesem kendi çantamı taşırım.

çok yorgun olunan ve çantanın ağır olduğu zamanlarda olabilir ama onun dışında hoş gelmiyor benim gözüme. keyfi nedenlerle taşıtmak zaten akıl kârı olmasa gerek

bence çok komik, salak ve arabesk görünüyorlar. iki dakika tutmaktan ta da hastalık durumundan bahsetmiyorum tabi. bir de şöyle bir şey var, kız muhtemelen dışarı çıkarken bir saat çantayı kıyafete uydurmaya çalışıyor, o onunla bu bununla uyumlu olsun diye.; sonra da adamın eline tutuşturuveriyor, e ne anladım ben o işten.

kadınım

bir keresinde çantanın kemeri kopmuştu, omzuna asamayacağı için bileğime dolayıp elimde taşımıştım. ama iki sene falan oldu. la yoksa beni mi gördün?

sorulması bile saçma.

@uyku,

yani ?

eşim öğretmendir ve bazen ayrıca evrak çantası modeli çanta taşımamak için büyük bir el çantasını alıp kitaplarını da içine doldurur. gün sonunda eve gitmemişsek, mesela bir avm'ye gitmişsek, yine de genellikle kendi taşır ama çok yorulduğunu beyan edip bana verir çantasını. ben de memnuniyetle taşırım. taşırken de omzuma asmam, elimde taşırım. normalde, o şekil ağır değilse. ben de taşımam, o da vermez zaten, yanında kadın çantası taşıyan erkekle gezmek istemez.

ayrıca evrak çantası modeli gibi içi kitap dolu çantası varsa söyletmem, omzuma asar o çantayı ben taşırım zaten. el çantasını da kendi taşır.

bu kadar yazara katıldığımı ayrıca belirtmeme gerek yok sanıyordum halbuki. taşınır yahu n'olacak, taşıdık, daha da taşırız.

kırk yılda bir gittiğim avmlerde gözüme batan nefretlik durumlardan biri. cidden çanta aksesuar değil mi yahu? kendin taşımayacaksan alma yanına, hele bir de pembeli membeli cafcaflı bişeyse nasıl sinir bozucu oluyor erkekte görmek bilemezsiniz.

ağız ve diş sağlığı merkezlerine git. anadolu yakasında isen; içerenköy'de ve kozyatağı carrefour'un arkasında birer tane var. ssk da geçiyor.

Avrupa yakasındayım..

istanbulsaglik.gov.tr listeden seçebilirsin o zaman.

Bahçelievlere gittim burda çekemezler çapaya git dediler.Çapa da çok sonraya veriyor randevuyu okmeydanı da öyle.Şöyle iki ay içinde çektirebilsem çok iyi olacak.Özelde de en az 100-150ye çekiyorlar bir dişi.

ağz ve diş sağlığı merkezleri bildiğin mezbaha gbi ve randevu alman nerdeyse imkansız sadece online randevu alabliosun ve 1dk içinde tüm randevular doluyor. ayrıca randevudan önce "çene cerrahı" olan bi yer bulun benm gttiğimde çene cerrahı yoktu, olan yere gtmek zorunda kaldım 1 gün sora, neyse orda da çene cerrahının 3 aylık dönemi doluydu ve yeni randevu da vermiyolardı. kısacası ben çektremedim param olunca özelde çektircem. ayrıca dışarda 100-150 ye çektirmeniz imkansız. en az 250-300 kaat istiyolar çene cerrahları. normal dişçiler çekemiyor.

Evet haklısın randevu alabilmek bile oldukça zor.Üç ay sonra anca Bahçelievlerden randevu alabildim burada çekemeyiz biz çapaya git dediler.Birkaç ay sonraya verseler o da olur benim için ama bir yıl sonraya veriyorlar ya.Yarı gömülüler 100den başlıyor diye biliyorum tam gömülüler çok daha fazla tabi.Tam gömülüleri şuan için çektirmicem ama yarı gömülü olan iki dişimden kurtulmak istiyorum.Yok mu bir iki ay içine randevu veren bir yer?

okmeydanından online randevu alırken mesai dışı polikliniği mi ne öyle bir seçenek var, ben bir gün tesadüfen oradan randevu tutturmuştum ertesi güne. akşam saatine veriyor yalınız

Okmeydanı için ağız çene cerrahi'den almam gerekiyor sanırım.Orada da bir yıl sonraya veriyorlarmış işte.Sorun o bana en fazla iki ay içinde halledebileceğim bir yer lazım...

aynı yerden bahsediyoruz, bir sene falan diyorlar ama işte ben aldım ertesi güne. mesai dışı polikliniğini dene

evet onun için gitmiştim. ama hemen çekmediler, röntgen çekildi falan filan daha sonra çektirdim.

Peki siz de yirmi yaş dişi için mi gitmiştiniz? Hemen ertesi gün yirmi yaş dişiniz mi çekildi?

Ne zaman almıştınız randevuyu? Bir de ne kadar süre sonra çekildi dişiniz?

Randevu alınıyor da oraya gidildiğinde yirmi yaş dişini anca bir sene sonraya çekebiliriz diyorlarmış.Siz daha mı erkene çektirdiniz?

alla alla o nasıl bi saçmalıkmış öyle? bildiğim kadarıyla böyle bir durum yok, insanlar abartıyor olabilir.

peki o zaman baştan anlatayım, olaylar şöyle gelişti: benim yirmilik dişim uzun zamandır problemliydi. randevu alamazsın edemezsin dediler ama başta da söylediğim gibi tesadüfen o randevuyu tutturdum. sonra hastaneye gittim ertesi gün, zaten her halükarda önce röntgen çekiyorlar, dişinizde apse olması riskine karşı. benimkinde vardı, o yüzden antibiyotik verdiler, bir hafta sonrasına yeni bir randevu verdiler gitseydim çekeceklerdi. (yine akşam saatine randevu verdiler). ama ben biraz pimpirikliyim diş konusunda orada da daha önce kötü bir tecrübe yaşamıştım, o yüzden her zaman gittiğim, tanıdığım dişçiye gidip orada çektirdim. tekrar okmeydanına gitmedim. kısacası bir sene sonra değil, bir hafta sonra çekiyorlar en fazla.

bir de alın randevuyu, gidin öğrenin ne kaybedersiniz ki? bir sene sonra derlerse başka yere bakarsınız.

Bana çok uzak olduğu için eğer ki randevuyu bir yıl sonraya veriyorlarsa hiç gitmeyeyim boşuna diye sordum.İnşallah ben gittiğimde de bir hafta sonraya çekeriz derler bakalım yarın randevu almaya çalışacağım umarım tutturabilirim ben de.Yazarım buraya da teşekkürler bilgileriniz için..

Hay ben bu randevu sisteminin..Bir dakika sonra randevular doldu diyor!!!

gerçek hayatta bir şekilde tanıyorsan dursun derim. sanaldan tanıştıysan sil gitsin.

en temiz yöntem böyle arada kaldıkların için yeni bir grup oluşturup paylaşımlarından o grubu çıkartmak.

Ben o şekilde yapıyorum.

Artık f.book'un 'acquaintances' yani tanıdıklar diye bir listesi de var. Bu insanları o listeye ekleyebilir ve privacy ayarlarını da bu insanların neler görmesini istediğine göre düzenleyebilirsin.

sil gitsin. ben düzenli aralıklarla öyle temizlik yapıyorum

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

elif safak denilirse mahrem derim.

yabancilardan rahat okunabilen, okuma aliskanligi katabilecek en iyi isimler ve kitaplar sunlar;
macera tarzi:
adam fawer - empati
dan brown - da vinci sifresi
wladamir bartol - alamut

polisiye:
grange - siyah kan
agatha christie - on kucuk zenci, dogu ekspresinde cinayet...

fantastik aksiyon:
suzanne collins - aclik oyunlari

tarihi:
aamin maalouf - semerkant
steven pressfield - (bu biraz fantastik aslida) ates gecitleri

bilimkurgu:
ursula k. le guin - mulksuzler
joe haldemann - bitmeyen savas

turk edebiyatindan:
kemal tahir - kurt kanunu
ahmet umit - sis ve gece, bab-i esrar, kavim
sebahattin ali - kurk mantolu madonna (bu biraz agir kacabilir)
yasar kemal - dagin ote yuzu serisi (bunlar biraz agir kacabilir)
iskender pala - katre-i matem
peyami safa - yalniziz (o bebek acayip kitaptir)
zulfu livaneli - leyla'nin evi

ne tür kitaplar sevebileceğini bilmiyorum ama(zaten okuma kültürüm yok demişsin), ince memed(yaşar kemal), martin eden(jack london) benim kitap okumaya başladığım yıllarda okuduğum ilk kitaplardandı ve iyi bir başlangıç yapmışım diye düşünüyorum :) sen yine de konusu ilgini çekecek bir kitap oku ilk olarak, alışmak açısından iyidir.

Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna +1

Aylak Adam, Genç Werther'in Acıları, Beyaz Geceler. Bunlara da bakabilirsin.

hakkında hiçbir şey bilmediğin birine kitap tavsiye etmek çok zor biliyor musun?

nacizane onerim: genc werther'in acilarini okuma. ben genc yasta okumus ve okumaya kusmustum neredeyse. kitap kotu oldugundan degil bu soyledigim, okuyanlar biliyor sebebini. yine de okuma.

oğuz türkkan - gökşin kesinlikle oku harika !!

entrapmen+1 bence daha heyecanlı ve basit şeyler okumalısın başlangıç için, sürükleyici şeyler.. yaşar kemal'e taparım ama dili çok acayiptir, herkes sevmez, hele de okuma alışkanlığı olmayan biri betimlemelerine katlanamayabilir. sabahattin ali de ağır gelmesin? bilemedim.
nedense erkek olduğunu düşündüm.
ahmet ümit polisiye yazar, "sis ve gece" olabilir.
dan brown ve wladimir bartol+1
bir de tarihsel bişeyler istersen amin maalouf çok sürükleyicidir, herhangi bir kitabı olabilir bence...

ihsan oktay anar- puslu kıtalar atlası.

martin eden ı ben de başlarda okudum ama zor bitirdim. kişiye göre değişir gerçi. ben kızıl nehirler, kurtlar imparatorluğu, da vinci'nin şifresini öneririm başlangıç için.

adam fawer'ın olasılıksız kitabını almıştım birgün bir dnr'ın çok satanlar kısmından sırf kapağı hoşuma gitti diye, kıtap falanda okuyan bir insan değildim arkadşımı beklerken vakit öldürüyordum, kitabı 4 günde bitirdim, o günden beri haftada en az 3 gün kitap okurum, inanılmaz güzel bir başlangıç oldu benim için.

ben öğrenci olarak o netten indirdiğimiz form hariç hiç bir şeyi ingilizce vermedim. başka tanıdıklarım da var çalışan ve yine tamamen türkçe evraklarla başvuran. bence öyle yapmak mantıklı, çünkü ingilizce vermeye kalktığınızda tercümana çevirtmeniz gerekiyor ve bu da çok pahalı oluyor. yine de kesin konuşmayayım daha iyi bilenler vardır elbet.

ve evet konsolosluk hiç bilgi vermiyor, yardımcı olmuyor. ve yine evet o bilgi alabilirsiniz diye verdikleri telefon numarası ücretli hem de bayağı "ücretli"

suyu her gun degistirmen gerek, filtre kullanmiyorsan. o klasik bogulma hareketi gibi geldi bana.

@yakuza123 aldığım adam 5 günde 1 haftada bir değiştirsen yeter demişti, ondan esnek davrandım

suyu hergün değiştirirsen ölür gider hayvanlar. ben aylardır üç tane besliyorum öyle, 10 günden önce değiştirmedim suyunu hiç. değiştirdiğim anda bile yapıyorlar o hareketi suyla ilgisi yok. yem istiyorlar sanırım. ama aç olmayınca da yapıyorlar. hatta daha çok ben fanusa yaklaşınca yapıyorlar yem atacağımı sanıyorlar bence saflar biraz :)

havasızlıktan yapıyorlar. hava motoru alman gerek yada hergün suyunu yenilemen lazım,değiştirdiğin suyun sıcaklığıda bi öncekiyle aynı olsun ve dinlenmiş su olsun.

Balıkların bulunduğu odada sigara içiyorsan balıklar fokurdatma işini yapıyorlar gerçekten. Odayı havalandırman yeterli. Ben de ev sahibimin balıklarına 1 hafta bakmıştım. Su değiştirme açısından, her gün fanustan 1 bardak su alıp 1 bardak kaynatılmış su ekliyordum. Bir sabah 10'da bir de akşam 10'da balık sayısı kadar yem atıyordum. Ölmeden teslim ettim balıkları. Hatta ev sahibim balıkları geri aldığında "canlanmış sanki bunlar" dedi. İyi baktım demiyorum ama yaptıklarım sadece bunlardı.

butun suyu degistirirsen olurler evet, her gun suyun yaklasik yarisini ayni sicaklikta ve kaynatilip sogumaya birakilmis su ile degistirmelisin.

vay be benim balıklar 10 günlük suyla iyi yaşıyorlar desenize :) peki ben fanusa yaklaşınca niye yapıyorlar bunu o zaman? belki de suyu değiştir diye yalvarıyorlar ama ben anlamıyorum, belki de saf olan benim ha?

benimkiler de ben onlara bakınca veya yaklaşınca bu hareketi yapmaktan vazgeçiyorlar, utangaçlar sanırım biraz :D son olarak en fazla 3-4 güne bir suyun yarısını değiştirmek en doğrusu olacak sanırım.
teşekkür ederim:)

ögünlerine kırmızı et ekle derim tatlı istediğini bastırıyor. bi de canın aburcubur istediğinde sakız çigne çay iç falan

bitter çikolata dışında bi şey yememeye çalış.

ekranınıza aburcubur yemekte olan obezite sınırları dahilinde kişilerin olduğu bir fotoğrafı duvarkağıdı yapın.

yanınızda her an yiyebileceğiniz abur cubur olmasın. başlarda acı çekersiniz ama zamanla alışırsınız yokluğuna.

işte gidip satın alıyorum canım çekince durduramıyorum :((

sigaraya başla :)

bir ara kalori tablosuna göz gezdirmiştim. daha sonra bisküvilerin falan arkasındaki kalorilere baktığımda yuuuh demiştim. yani bir öğün yemek iki büskiviye eşit olduğunu görünce isteğim kaçmıştı. ama tabi kısa süreli oluyor bu önerim.