Giriş
(10)

masraflar-tüketim kazanılan parayla orantılı mı artıyor?

Techsavvy
yetmiyor olayı herkeste var evet. fakat sizce psikolojik ve doğal olarak daha kaliteli ya da pahalı seyler mi tuketmeye baslıyoruz kazancımız arttıkca ?Çocukluktan mesela, casio yeterdi. en kral saatti (hala oyle olabilir) simdi gelsin seiko gelsin corum gelsin tagheuer vs vs vs.. Anlatabiliyor muyu
yetmiyor olayı herkeste var evet. fakat sizce psikolojik ve doğal olarak daha kaliteli ya da pahalı seyler mi tuketmeye baslıyoruz kazancımız arttıkca ?


Çocukluktan mesela, casio yeterdi. en kral saatti (hala oyle olabilir) simdi gelsin seiko gelsin corum gelsin tagheuer vs vs vs..

Anlatabiliyor muyum?
0
Techsavvy
(23.05.20)
bunu gecen gun erkek arkadasim ile konustuk; ben de benzer sekilde dusunuyorum. Gelir duzeyimiz arttikca standartlarimiz da degisiyor ki kapitalizmin temel yapi taslarindan biridir bu aslinda. Bundan 8-9 yil once universite ogrenciligimin ilk yillarinda hayatimda olmayan ve eksikligini hissetmedigim bircok sey su anda benim icin temel ihtiyacmis gibi onemli; olmamasini/ulasamamayi dusunemiyorum bile. Gelir arttikca tuketim de dogru orantili olarak artiyor zira bircok sey daha ulasilabilir oluyor ve insan adaptasyonu cok guclu olan canlilardan biri. Kapitalist sistem de bundan besleniyor zaten. degisen cevre, is ortami vs de baska bir acisi bu olayin. Bir de kendini zorunlu hissetme durumu var; 'herkeste varsa bende de olmali' diye dusunebiliyoruz bazen.

Ha bu donguyu kirabilen var midir? elbette vardir ama cok az sayidadir. Cogumuz hayatimizin bir yerinde mutlaka bu donguye surukleniyoruz farkinda olarak ya da olmadan.
0
fraise
(23.05.20)
Haklısınız. Bizim evdeki temel dürtü şu oluyor genelde ''bu parayı kazanmak için çok uğraşıyorum neden kalitelisine harcamayayım''.

Oysa 5-6 yıl önce işimiz battığında aylarca kızarmış ekmek-yağ ve lor üçlüsü ile geçmişti, şimdi en hafif et,balık harcamamız binlerce lira. Yetmeme ile alakalı sorun olmuyor genelde , daha iyisini hak ettiğimize inanıyoruz sanırım.
0
synax
(23.05.20)
Bence olay paran yokken idare etmek.

Çok iyi maddi durumum yokken şirinevlerde, berbat bir sokakta, berbat bir evde yaşıyordum. Kurşunlanmalar, sokak kavgaları, gürültü falan her şey vardı. ama param anca onu karşılıyordu. işime de uzaktı ama bütçeme göre harcıyordum.


o zaman da hobilerim olmasını istiyordum ama hayatımı sürdürebilmek için mecburen yapmam gerekn masraflar dışında çok az param kalıyordu.

ayda 1 defa ziyafet olarak 2 kutu bira 1 cips almak benim için lükstü.

o zaman işte 4. biraya param yetmiyor gibi bir durumum vardı.


şu an ekonomik durumum çok daha iyi. çok daha iyi, sessiz, güzel bir mahallede yaşıyorum. bütçem artınca ödeyebileceğim kira da arttı çünkü.

ayda 1 defa ziyafet yapayım dediğimde artık antrikot falan alıp yanına da güzel bir şarap açıyorum.

hobilerime para harcayabiliyorum. özel ders alıyorum vs.

artık içimde tutmuyorum yani o aslında ulaşmak isteyip de ulaşamadığım şeyleri.

ama yine de yapmak isteyip de yapamadığım şeyler var. misal teraslı bir evde yaşamak isterdim. ama şu an için maddi durumum yetmez.

eskiden 4. biranın yetmediği para şimdi biraz daha konforlu bir ev için yetmez oldu.

o eve taşınacak maddi gücüm olduğunda, terasından denizi gören bir eve param yetmiyor olacak muhtemelen :))

hep bir adım ötesi daha var hayatta. ona yetişmek mümkün olmadığında her zaman bir şeylere para yetmiyor diyeceğiz bence.
0
levpontryagin
(23.05.20)
öyle olur tabii de önemli olan oranı. yani kazanç arttıkça aynı oranda harcama arttırmak demek işsiz kalma durumunda totolara gelmek demek. çoğu kişi özel sektör çalışanı o yüzden her zaman kenarda birikim olmalı bence. kimisi o fakir zihniyetten kurtulamayıp bütün parayı kenara koyup asla harcamıyor gidiyor ev alıyor iyi güzel ama sonra yetmiyor 2. evi alıyor falan.

bi diğer örnek bi tanıdığım, çok iyi para kazanıyor ama harcadığı paranın da haddi hesabı yok yaşı olmuş 35-40 2 ay çalışamasa açlıktan ölür büyük ihtimalle. çocukken makarnayla ekmek yerdi.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(23.05.20)
Her gelir düzeyinin standartları farklı. Gelir düzeyi artan insanlar da o standartlara isteyerek ya da istemeyerek ayak uyduruyor. Dahası gelir düzeyi arttıkça, tüketim sahası çok daha geniş. Bu sebeple ayda 30 bin kazanan kişinin paraya duyduğu ihtiyaç, 3 bin kazanandan daha çok olabiliyor.
0
alfred
(23.05.20)
burda önemli olan artan harcamanın gerçekte ne kadar yaşam kaliteni arttırdığı.
hatta bazı harcamaların yaşam kalitesini düşürmesi.
atıyorum benim param olsa adam tutar kendi organik gıdamı ürettiririm, bu yaşam kalitemi arttırır ama bir telefona 15 bin vermem çünkü teknik açıdan ihtiyacım yok.
0
aslindasorunumpsikolojik
(24.05.20)
ben bu duruma ters taraftan bakıyorum. para ne için kazanılıyor, harcamak için. kariyerdi, sosyal statüydü derken çok para kazanacağımız işlere yöneliyoruz. o kazandığımız parayı ya yiyeceğim ya da biriktireceğim. yatırım için hepsini biriktiremiyoruz, üzerine kredi çekip, faiz ödeyerek ve senelerimizi maddi olarak ipotek ederek hesapta "yatırım" yapmış oluyoruz. ev almak, araba almak da tüketim çılgınlığına dahil.

milyoner olana kalana her zaman her şeyin daha iyisini/faydalısını bulabilirsin. casio sana yeterdi ama o zamanlar tag hauer alamayacağın için yeterdi. ona bakarsan casio'dan daha ucuz, sokakta satılan 50 liralık saat de aynı işi görüyor; niye casio'yu baz alıyorsun? çünkü senin kazancına ve standardına göre casio "yeterli". senin 10 katın alan insan için casio sokakta satılan saatle aynı seviyede.

ihtiyacı olmayanı almak ayrı bir problem ama bunu yapmak için maddi seviyeyi yükseltmeye gerek yok. asgari ücret kazanan ve parası bir şeyler almaya yeten biri de ihtiyacı dışında şeyler alabiliyor. harcadığı para daha az ama neticede boşa tüketim yapıyor.

her zaman daha iyisi için çalış felsefesine çok uzağım ama parayı bir araç olarak gördüğüm için ne kadar çok para kazanırsam o kadar daha iyi harcarım; bunun sorunlu bir denklem olduğunu düşünmüyorum. yukarıda dediğim gibi, gereksiz satın almanın sebebi çok para kazanmak değil, kişinin kendi yaklaşımıyla ilgilidir.

şunu kabul ediyorum, daha çok para kazanan daha yüksek oranda ihtiyacı olmayan şeyleri almaya meyilli oluyor. ama bunu yapabilecek olmanın insan verdiği ekonomik özgürlük önceden bu özgürlüğe sahip olmayan insan için bir kişisel tatmin sağlıyor. psikolojik açıdan bakınca bu tatmin duygusuna insanın ihtiyacı var. sadece, dengeyi kaçırdığında satın aldıkların kadar saygı duymaya başlıyorsun kendine.
0
Bruce
(24.05.20)
Bunun en iyi örneğini bir iş arkadaşımda gördüm. Kendisi x liraya çalışıyordu, eşi çalışmıyordu. Sonra eşi x liraya başladı, aynı ay içinde kendisi 3x liraya başladı. Bunlar olduktan 2 ay sonra evlerinin 3-4 katı kirası olan bir eve taşındılar. Yani para arttıkça standartlar artıyor.
0
mg3929
(24.05.20)
e yani. tabii ki dogru orantili artar. gayet normal. he ama asgari ucretle calisip iphone 10 alan varken, 20 bin maasi olan biri de iphone 10 kullaniyor olabilir. yani urune gore de degisiyor. veya adamin kullandigi araba 5 bin lirayken de 10 bin lirayken de aynidir.
0
baldur2
(24.05.20)
artiyor. cunku "ulan birgun para olursa kesin yapistiracam" diye alamadigin ve listesini yaptigin tonla sey var. eline para gectikce aklina liste geliyor tabii.

bu liste tukenene kadar devam ediyor herhalde.

"efendim adam milyoner ama 20 senelik volvo ile geziyor" simdi o adam ya hastalik derecesinde cimri, ya da zaten her arabaya binmis inmis, araba isini kafasinda bitirmis adam parayi baska yerlere harciyor, tekne aliyor, ucak aliyor vs.

iphone gibi urunler ise insanin kendini zengin hissetmesinin en kolay yolu bence. milyon dolarlari olan adamda da ondan var, ay sonunu zor getiren dar gelirlide de.
0
cooperr
(24.05.20)
(5)

ne yapmalıyım?

bez çanta
karantinaya gireli yaklaşık üç ay oluyor. erkek arkadaşımla bu süredir görüşmedik ve süreç bizi bayağı yordu. son zamanlarda beni o kadar kırdı ki, hiç konuşmasak daha az üzülüyorum. bugün fark ettim, beni sevdiğini söylese de bunu hissetmiyorum artık. onu tekrar görmek istiyorum çünkü nasıl güzel v
karantinaya gireli yaklaşık üç ay oluyor. erkek arkadaşımla bu süredir görüşmedik ve süreç bizi bayağı yordu. son zamanlarda beni o kadar kırdı ki, hiç konuşmasak daha az üzülüyorum. bugün fark ettim, beni sevdiğini söylese de bunu hissetmiyorum artık. onu tekrar görmek istiyorum çünkü nasıl güzel ve huzurlu hissettiğimi unuttum. belki görünce iyi gelir, bilmiyorum. yine de çok zorlanıyorum. kendimi açıklamak ve onun söylecekelerini dinleyerek gönlümü rahatlatmak istiyorum, bir şey anlatmaya çalıştığımda ansızın savunmaya geçiyor ve derdimi anlatamamışken onu sakinleştirmeye çalışıyor buluyorum kendimi. gerçekten yoruldum. bir karar verelim ve sonrasında üzülelim istemiyorum. açıkçası üzülecek başta ama sonrasında umursayacak mı ondan da emin değilim.
keşke kalpsiz ya da umursamaz olsaydım ben de, daha rahat olurdu belki bir şeyler.
ne yapmam gerekiyor ? bir süre hiç görüşmeyelim mi ?
0
bez çanta
(23.05.20)
Tekrar buluşabilene dek konuşmayın. Bu sürede daha mı mutlu olacaksınız yoksa özleşecek misiniz anlarsınız. Sonra iki senaryoda da geçerli olacak şekilde buluşup ne hissettiğinize bakarsınız. Şu süreçte ilişki yürütmek, hele ki hiç buluşmadan, gayet zor. Şimdiden peşin fikre varmak doğru değil ama süreç sizi üzüyorsa iletişim kurmayın ki daha fazla üzmeyin birbirinizi.
0
Bruce
(23.05.20)
Su anda bir cok ilişkide sıkıntılar var. Benimki de dahil. Ustelik biz zaten uzak mesafeydik ama haftada bir gorusuyorduk. Simdi 3 aya yakin gorusemedik. Ozlem mi insani hircinlastiriyor, o insana duyulan ihtiyac mi isleri zorlaştırıyor bilmiyorum ama bu surecte karar vermek eger baska sebepler yoksa saglikli olmaz. Bir sure gorusmeyince kafami toparlarim diyorsaniz gorusmeyin.
0
sanguine mcqaer
(23.05.20)
Kesinlikle sizi uzen, rahatsiz eden bir seyi surdurmeyin, iletisimi kesin. Ama burda etken covid mi ancak bir sure yuz yuze gorusunce anlam verilebilir. O sansi da o zaman verirsiniz. Hem covid hem sevgili stresi combo sizi hasta eder
0
gunes123
(23.05.20)
bu süreçte pek çok insan bunu yaşıyor, yalnız değilsiniz. Sizi yoruyorsa konuşmayın, mesajına cevap vermek istemiyorsanız vermeyin, gerginliğini hissediyorsanız "neyse ben yattıyorum" falan diyip geçiştirin gitsin. zaten karantinadayız, kimse kimseyi alttan almak ve idare etmek zorunda değil bence. "idare ediverdiğiniz" durumlar günün sonunda sizi daha çok üzebilir.
0
bfm
(24.05.20)
insanların psikolojisi iyi değil. sizinki de değil muhtemelen, onunki de. bunu hesaba katın. özlem de insanı sinirlendirir, hırçınlaştırır. haricinde belki corona ile gelen ekonomik kaygılar, eve hapsolma hissi vs vs bir çok sebep mevcut. ilişkinize güveniyorsan, ciddi bir hata yapmadıysa, karar almak için görüşmeyi bekle bence. sonra pişman olma. hem ilişkiniz yüz yüze görüşmeden tek kalemde bitecek kadar değersiz mi onu da düşün.

kimse kimseye katlanmak zorunda değil ama tahammül olmadan da ilişkiler yürümez.
0
rayde
(24.05.20)
(13)

filtre kahve - ölçü

xiii
bir kupa (200 ml) için yaklaşık 16 gram kahve (3 yemek kaşığı) denmiş ama bana sanki çok gibi geldi. siz nasıl yapıyorsunuz?not:v60
bir kupa (200 ml) için yaklaşık 16 gram kahve (3 yemek kaşığı) denmiş ama bana sanki çok gibi geldi.

siz nasıl yapıyorsunuz?

not:v60
0
xiii
(23.05.20)
16 çok yahu. 8-10gr'Lık ölçü oluyor normalde. Bende 10gr'lık var, 300ml'Lik kupa için üstü biraz doluca 10gr (yani 13 falandır) yapıyorum. (chemex spor)
0
nhk ni youkosu
(23.05.20)
1 tatli kasigi filtre kahve. Ama ben cok yogun sevmiyorum tadini, ondan olabilir.
0
chitosan
(23.05.20)
v60'ta ben 350 ml için 16-20 gr kullanıyorum kahvesine göre, 16 çok 200 için. 10-12 deneyebilirsin.

edit: v60 ile chemex, french ya da makinenin oranları aynı değil. demlenme şekillerine göre az ya da çok olabiliyor.
0
Bruce
(23.05.20)
3 yemek kaşığı çok fazla yahu. kendime gelmek istediğimde yaparım ancak böyle bir şeyi. onda da en fazla 2 yemek kaşığı olmuştur.

her gün 1,5 yemek kaşığı kadar yapıyorum. yoğun tat seviyorsan, kendine göre arttır tabi ki.
0
ekşi duyuru sever
(23.05.20)
valla frenchte 350ml için 21 gr atılır buna göre senin 12 gr atman lazım. ama yemek kaşığı ölçeği kesinlikle doğruyu yansıtmıyor.
0
beyaz power ranger
(23.05.20)
kahve ölçü kaşıkları var. sabah kahvaltıda içeceğim 1.5 bardak kahve için 12gr (1.5 ölçü) koyup yapıyorum.
0
malheiros
(23.05.20)
v60 için 250 ml suya 15 gr kahve kullanıyoruz biz.
0
kobuzchu kiz
(23.05.20)
2 tatli kasigi atiyorum ben 1 kupaya french presste.
0
sanguine mcqaer
(23.05.20)
Benim idealim 1 kupaya 12-13 gram gibi. 2 kupa yaparsam 22-24 gibi. Ama daha fazla olcaksa kupa başına 10gr .
0
solenkol
(23.05.20)
3 yemek kasigi 16dan fazla eder 3 tatli kasigidir o. Ayrica zevkler degisir ama 16 gram 200 ml kahve icin hic de fena olmayan bir oran ben de boyle iciyorum.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(23.05.20)
V60 için genelde 1.15 oranı kullanılır.
Yani 1 gram kahveye 15 gram su.

200/15 = 13 gram gibi kahve kullanmak gerek.

Yalnız 13 gram drip yöntemi için çok az bir miktar.
300ml'lik bardağınız varsa direkt 20 gram kahveyle demleme yaparsanız çok daha güzel demlenir kahve.
0
anatomik
(23.05.20)
kahve demleme oranı 1:15'tir. 200 ml suya 13 gram kahve idealdir.
0
we are floating in space
(23.05.20)
@sanguine +1

3 yemek kaşığı kahveyi suyla ziyan etme, soğan kavur üstüne dök yemek olur en azından.
0
bohr atom modeli
(23.05.20)
(5)

Site icinde kavga

bahtiyar
Guvenlikli bir sitede oturuyorum. Site olunca malum cocuk da cok. Butik bir site 4 bloklu. Aileler cocuklari evde tutamadigi icin site icerisine saliyor. Cocugum olmadigi icin bir sey diyemem ama tasvip de etmiyorum. Kimse de ses cikarmiyordu. 4.katta oturan ve 3 cocuk sahibi bir adam var. Bu cocukl
Guvenlikli bir sitede oturuyorum. Site olunca malum cocuk da cok. Butik bir site 4 bloklu. Aileler cocuklari evde tutamadigi icin site icerisine saliyor. Cocugum olmadigi icin bir sey diyemem ama tasvip de etmiyorum. Kimse de ses cikarmiyordu. 4.katta oturan ve 3 cocuk sahibi bir adam var. Bu cocuklarini kisitli disari saliyor. Zaten uslu cocuklari. Dun aksam 9da sitede hala cocuklar oynarken artik evinize girin diye kizdi cocuklara. Cocuklar bazen 11e kadar disarda. Devamini anlamadigim sekilde bir kavga cikti.

Disaridaki cocuklarin anneleri bagiriyor balkondan. Sen benim cocuguma kufur edemezsin. Uzerine cakmak atamazsin falan diye adama yuklendiler. Anladigim kadariyla adam cakmak atmis ama cocuklarin uzerine degil. Onlarin dikkatini cekmek icin bos bi yere. Ama kufur falan duymadim ben. Adam da artik cocuklarinizi alin kac kere soyliycem sen once cocuklarina kural ogret falan diye kavga kiyamet koptu. Anneler kufur edemezsin cakmak atamazsin diye ciglik cigliga bagirdi.

Adam iceri girdi. Kadinin teki hizini alamayip asagi indi in asagiya erkeksen in serefsiz adi falan diye sitenin asagisinda bagirmaya basladi. Benim bile sinirlerim zipladi. Sen benim cocuguma kufur edemezsin sen erkek misin gibi seyler soyleyip durdu surekli. Adam da cikmadi tabi. Bana kalirsa adam hakli. Adam da diyor ki benim de cocuklarim asagi inmek istiyor ama ben birakmiyorum. Diger cocuklari gorunce ben neden inemiyorum falan diyor. Ama cocugu olanlar diyo ki adam haksiz oyle bi sey yapamaz. Benim cocuguma yapsa ben de kiyameti koparirim. Cocuklari evde tutmak zormus. Siteyi cocuk var diye tutmuslar falan. Bi sey diyemiyorum tabii.
Sorum size: sizce kim hakli?
0
bahtiyar
(23.05.20)
Beyefendi haklı. Çocuklar site içerisinde olduğu halde dışarıda bulunmamalılar. Siz neden bir vatandaş olarak polise durumu bildirmediniz? Polis gelip siteyi uyarıyor. O zaman sitede oturan her birey insin site bahçesinde takılsın. Yetişkin bireyler biraz daha dikkat etse bile çocuklar her yere değip birbirine dokunabiliyor. düşüyor kalkıyor. Bu da ayrıca bir risk.

Ve bir evde yaşayan çocuklara ,dışarıda car car bağıran çocuklar varken, dışarıya çıkmaması gerektiğini, ona kendisi için iyi olanın bu olduğunu anlatmak çok zordur. Beyefendi oldukça haklı. Aileler başından atmak için çocukları her zaman bir fırsat kolluyor. Kural, düzen tanıma uyma gibi bi huyları yok, sonra toplum /gençler ne hale geldi oluyor. Sebebi böyle duyarsız,kuralsız, ilgisiz anne-babalar.
0
kucukne
(23.05.20)
Yasakçı zihniyette biri değilim ama çakmakçı abinin argümanını haklı buldum, çocukları "onları dışarıda ben niye çıkamıyorum" dediğinde düştüğü durum haksızlık. Uyarma üslubu da önemlidir, orasını sen de çok net bilemediğin için bişey diyemeyeceğim ama çakmakçı abiyi davasında haklı görüyorum. Yine de çakmak atmayaymış iyiymiş.
0
Bruce
(23.05.20)
insanın tahammül sınırı olur. sokakta sürekli gürültü çıkaran esnafı kaç kere uyarıp, bir pazar akşamı saat 9'da hilti ile beton kırmaya başladığında kendimi kaybettiğimi dün gibi hatırlıyorum. eğer ki yanımda ailem olmasa sonuç ne olurdu bilemiyorum. Adamın gerçekten haklı ve mağdur olduğunu düşünüyorum.
İnsanlar azgın, çocuğunu dışarı salması zaten hata, birde yetmiyor, anneyim çocuğuma küfür edemezsin diye haykırıyor. o aşamaya gelene kadar neler oldu kim bilir.
@kucukne katılmakla birlikte polisin böyle konularda pasif olduğuna şahidim. sokağa çıkma kısıtlaması olduğu akşamlardan birinde, evimizin karşısındaki esnafın tabelasını söküp sokakta serserilik eden gençleri ihbar etiğimde, tek bir kişi gelmedi. Yukarıda bahsettiğim hilti ile beton kıran esnafı şikayet ettiğimde zabıtayı arayın diyerek telefonu suratıma kapattılar. Zabıta bizim sorumluluğumuzda değil diyerek o da telefonu kapattı. haklı olsanız dahi adaletsiz bir ülkede yaşadığımız için kendimizi kolayca kaybedebiliyoruz. allah sabır versin.
0
cliquot
(23.05.20)
eğer orası gerçekten siteyse bir kural olmalıydı.

mesela bizim sitede saat 22'den sonra çocukların dışarıda oynaması yasaktı. oyun alanları falan da 22'de kapatılır ışıkları da şalter vasıtasıyla kapatılırdı. güvenlik de bunu denetlerdi.

böylece sakinlerin birbirine girmesini de önlemiş olurduk.

butik site dediğin yerin kuralları olur ve bunlar uygulanır. kusura bakmayın sizinki butik site değil butik evler topluluğu herhalde.
0
ozdek
(23.05.20)
Adam haklıyken az haklı konuma düşmüş. Karşı taraf tamamen haksız. Yerinizde olsam polisi ben de aramazdım. Hayat memat meselesinde defalarca aradığımda gelmeyen adamlardan hiçbir beklentim kalmadı. Gelseler bile şu kişinin ihbarıyla geldik bile diyebiliyorlar. Neme lazım.
0
le jeune turc
(23.05.20)
(9)

Evden calismanin ofisin yerini alacağına inanıyor musunuz?

logisticsmanager
Sirket olarak haftada en az 1 gun evden çalısiyorduk onceden corona donemi komple ev tabi. Bu sirada %100 efektif olunduğunu soyleyemem.Gecen alisma surecine giris icin ufak bir grup ofisteydik vallaha ne guzeldi ya, aklina bir sey geldi mi tak soruyon ne chat ne webex...Ben tedarik zincirinin kompl
Sirket olarak haftada en az 1 gun evden çalısiyorduk onceden corona donemi komple ev tabi. Bu sirada %100 efektif olunduğunu soyleyemem.
Gecen alisma surecine giris icin ufak bir grup ofisteydik vallaha ne guzeldi ya, aklina bir sey geldi mi tak soruyon ne chat ne webex...
Ben tedarik zincirinin komple evden calismaya gececegini sanmiyorum, gecebilir ama gecmenin daha iyi oldugunu düşünmüyorum.
Misal simdi bizde ticaret uzmani var, isinin uzmani altinda calisan veya üstü yok direkt raporladigi haliyle evden çalışsa da bir farki yok.
Bana bagli 3 çalışan var, benim bagimli oldugum iki müdür var, gün içinde planlamada 3 farklı kisi ile konusuyorum.
Bu gunluk iletisimi saglamak icin surekli chatte patir patir yazmak ya da en ufak olay icin bile webex yapmak lazim.

Bunlari tabi organizasyon vs olarak söylüyorum yoksa gunde 2 saat yolda harcaniyorsa, günlük iletişim cok da yoksa (uretim planlamacilik yaptim benimle alakalı bütün kisiler farkli ulkelerdeydi haliyle ofiste olmanin cok da onemi yok)
0
logisticsmanager
(23.05.20)
IT ekibinde çalışıyorum. 17 kişilik bir grubumuz var proje bazında. her sabah 9.30'da scrum yapıyoruz teams üzerinden. herkes dün ne yaptığını, bugün ne yapacağını anlatıyor. Bu iş takibini yaptığımız uygulamamızda var. o yüzden iş kaçmıyor ya da zaman ötelemesi olmuyor.

evden çalışmak bana çok yararlı geldi. istediğim şekilde istediğim pozisyonda çalışabiliyorum. bana bağlı çalışanlarla teams üzerinden bağlı kalmak gerekiyor ama çok sorun edecek bir durum olmuyor. Günüm daha verimli geçiyor. ama patronlar çalışanları gözünün önünde görmek isteyeceği için türkiyede bir kaç kurumsal yer hariç diğer patron şirketleri için evden çalışma hayal bana kalırsa.
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(23.05.20)
yaklaşık 2 aydır evden çalışıyorum ve verimim inanılmaz arttı.
tek sıkıntım çalışma mekanı. ofis sandalyesi masası vs gayet güzel şeylermiş. evde bunlar yok. o problem oluyor.

onun dışında bilgi işlem olarak çok güzel bir setup hazırladıklarından dolayı rahat çalışıyoruz. özel konuşma kulaklığımıza kadar pandemi öncesi elimizde hazırdı ve bunu ne zaman kullanırım acaba diye düşünüyordum. herkesin dokunmatik ve tablet gibi kullanılabilen laptopları da var. tek ihtiyacımız internet o da evde var.

açıkçası başka çare olmadığından herkes çok iyi adapte oldu ve eskiden yapamadığımız toplantıları bile tam katılımla yapıyoruz. toplantı verimleri de kesinlikle arttı.

biz bunun mümkün olmadığını düşünüyorduk.

ama hala çalışıyormuş gibi yapanları yönetmek ve verimli çalışın demek problem. biz bunu kendi ekibimizde iş bazlı yönetimle aştık. mesaiyle kasmıyoruz iş çıksın yeter.
0
ozdek
(23.05.20)
IT sektöründe çalışıyorum ben de. Global bir firmadayım.

Şirket dedi ki yeni dünya bu, uyumlu olanlarla devam edeceğiz, uyum sağlayamayanlar gidecek minvalinde bir açıklama yaptı. Herkes eskisinden daha fazla çalışıyor şu anda ve genel olarak insanlar hallerinden memnunlar.

Ben bu durumun zorunlu haller dışında kalıcı hale geleceğini düşünüyorum, zira ofis kirası ve masrafı cidden ciddi maliyet kalemleri. Herkes evden çalışma ortamını da hazırladı denebilir.
0
roket adam
(23.05.20)
It sektorunde duyduklarim hep bu yönde ama tedarik zincirinde duyduklarim da tersi yönde genelde. Ki bizdeki IT departmani zaten günlük birbiriyle iletisimi olmazdı çünkü isleri alakasizdi ama bizde sürekli iletisim var çünkü sürekli sikinti var surekli operasyonel olay var (gemi ertelendi, fabrika kapatildi, ucak ertelendi, talep tahminleri düştü vs vs sürekli 10-15 kisiyi etkileyen olaylar yaşanıyor)
0
🌸logisticsmanager
(23.05.20)
yakın zamanda inanmıyorum. yapay zeka ve robotların daha aktif rol üstlenmesiyle olabilecek bir şey. her yerde tutsa bile türkiye'de tutmaz bu sistem :)
0
ergenpezeveng
(23.05.20)
Ülkenin en büyük kurumlarından birinde IT.

Günün yarısında yatıyorum, oyun oynuyorum, dizi izliyorum, kitap okuyorum vs. ama öte yandan daha çok iş yapıyorum kalan vakitte. Çok çok verimli o yüzden geçilir diye düşünüyorum ki yukarılardan benzer yorumlar aldık.

Eksisi ne ama, hayatımda 17:32'den geç binayı terk etmemiş ben, geçtiğimiz hafta bir kez 21:30'a kadar çalıştım önemli bir şey olduğundan. Devam ettirirlerse kalplerini kırarım sanırım.
0
aguen
(23.05.20)
yerini almaz ama benim işimin evden de rahatlıkla yapılabildiği kendime kanıtlanmış oldu bu sürede; ben pek işlevsel olacağını sanmıyordum. muhtemelen haftada 1 home office talep edeceğim.

anlık hızlı reaksiyon gösterilmesi gereken takım işlerinde yaşıyoruz en büyük handikapı. ofisteyken hop sen şunu yap, pişt şu nasıl olucak diye paylaşım yapabiliyordun. şimdi arıyorsun o anda başka biriyle görüşüyor, o dönünce sen başkasıyla görüşüyor oluyorsun; bu açıdan yavaşlatıyor.

bir de günümüz insanının en önemli sosyalleşme alanlarından biri iş ortamı. bu sebeple bundan tamamen ayrılmak sosyal açıdan olumsuz etkiler birçok insanı diye düşünüyorum.
0
Bruce
(23.05.20)
uzaktan calisma her sektor icin uygun degil. bu surecte goruldugu gibi IT sektorunde uzaktan calismanin negatif degil tam aksine hem sirket hem calisanlar icin pozitif etkisi var. Zaten Twitter ve FB bu surecten sonra da surekli olarak uzaktan calisma imkani sunacaklarini belirttiler. Bizim sirket de benzer sekilde calismalar yapiyor yakinda bizimkiler de duyurur. arkadaslarimdan duydugum kadariyla onlarin sirketleri de benzer sekilde uzaktan calismayi surekli yapmayi degerlendiriyorlar.

diger sektorlerde bu kadar yaygin bir sekilde olacagini dusunmuyorum acikcasi.
0
crucio
(23.05.20)
2,5 aydır evdeyim. Evden çalışıyorum. Arkadaşlarımın çoğu gitmek zorunda kaldı ben gidemedim. Gidemeyenler evden işi takip etmeye çalıştı ancak bir sistem yok. Tamam epostalara ulaşabiliyoruz. Zoom hesabı alındı. Bir çok işi yapabiliyorum ama kendi imkanlarımla.

Evdeki internetim hızlı, bu benim avantajım. Cep telefonumdaki 1500 dk bitiyor bir ay içinde. Bu benim maliyetim. Bilgisayar verilmedi bana, evdeki 7 yıllık bilgisayara SSD taktım, kendi paramla aldım. Office programlarına bağımlıyız. Anadolu üniversitesi AÖF kaydım var, ücretsiz office indirme hakkını buldum. Altyapı sağlanmadı bana, ben oluşturdum. İş kaybetme korkusundan elbette.

İşyerine yaklaşık 1 yıldır buluta geçilmesi yönünde baskı yapıyorum. Çünkü bir kaç deneme yapıp çok faydasını gördük. Ancak maliyetinden kaçıyorlar.

E sen bana bilgisayar verme, internet bağlama, telefon verme, yazılım verme, ben kendim uğraşayım. Böyle evden çalışma olmaz.

Birde evden çalışma kavramı suistimale dönüyor. Saat Gün kavramı kalmadı. Sürekli telefonda panik halinde iş isteniyor. Saatlerce video konferans yapıyorum. Özel hayat kalmadı. Odamda masa sandalyem yok. Koltuk var, bilgisayar altlığı ile çözüyorum.

Evden çalışma sürecine hazır olmadığımızı düşünüyorum. Fazlasıyla hemde. Sadece ben değil, diğer firmalar içinde aynı yorumu yaparım. Donanım ithal onu anladık ancak yazılım maliyetinin düşmesi gerekli. Acil olarak hemde. Ancak o zaman talebi hızlanabilir.
0
cliquot
(23.05.20)
(17)

Ne sıklıkla paketli abur cubur yersiniz/içersiniz?

KUCO
soru başlıkta.
soru başlıkta.
0
KUCO
(22.05.20)
hergün.
0
candide
(22.05.20)
sadece yeni bir ürün çıktığında denemek için alıyorum. ama önceden brian fantana gibiydim.
0
MtKrt
(22.05.20)
Eskiden wuhuu. Şimdi ayda 1 belki 1 paket cips. Hem sağlığına hem de bütçene dost.
0
medre
(22.05.20)
şu an kola içiyorum
0
yuvarlanantencereninkapagi
(22.05.20)
Neredeyse her gün, genel olarak son 10 yıldaki saglikli beslenme, çiya tohumunu yemece, şekere eroin muamelesi yapmaca populer akimindan uzagim zaten. (Kilom normal)
0
pofudukayi
(22.05.20)
Yurtdisina ilk geldigimde denemek icin cok tüketiyordum, tukete tükete ogrendim artik. Son 1 yil falan heralde ayda 1 tane anca; o da genelde pringles yeni tadi geldiyse, hindistan cevizli yeni ürün gorduysem, başka ülkelerden gelen yeni seyler varsa ya da barilla kurabiyelerinin yenisi geldiyse.
0
logisticsmanager
(22.05.20)
Uzun zamandır yemiyorum. Eskiden cipsi çok fazla tüketirdim ama bir yıldır onu da yemiyorum. Gazlı içecekleri ancak dışardaysam içiyorum eve almıyorum. Ayda yılda bir canım bir şey çekerse alıyorum ama. Genel olarak tüketmiyorum.
0
ruhen hastayim ben
(22.05.20)
eskiden her gündü. sonrasında işlenmiş şekeri ve diğer abur cuburları bıraktım, 1 yıl olmuştu. ama bu karantina döneminde sürekli evde olduğumuz için tekrar başladım. her gün yiyorum. tek eğlencemiz yemek sdfjk...
0
noxell
(22.05.20)
1 ay öncesine kadar her gündü. Hatta gun icinde abur cuburla beslendigim cok oluyodu. Kilo alinca bıraktım 1 aydir sifir paketli urun.
0
hindistan cevizi
(22.05.20)
karataydan beri bıraktım
ambalajları okumak yeterli oluyor almamak için
0
bir soru sorcam
(22.05.20)
tuhaf bir şekilde @tolkien +1
0
giovanne
(22.05.20)
salgın öncesi neredeyse hiç yemezdim dur bira cips keyfi yapayım diye cips alıp öyle haftalarca durduğu olurdu hatta ama şu an durum çok kötü neredeyse her gün yiyorum çer çöp bi şeyler.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(22.05.20)
askerde yemiştim en son, kantinde en sağlıklı ürünler paketli ürünlerdi. aylar geçti üstünden, ama çikolata alıyorum ayda bir. o abur cubur sayılıyorsa bilemem.
0
aziz dostum jack
(22.05.20)
Çocukluğumdan beri çubuk kraker favorimdir. Aklıma geldikçe sık sık yerim.
0
bitchesaintshit
(22.05.20)
karantina öncesi ayda bir belki yiyordum, şu an ise her gün jelibon, cips, kola...
0
no ne na hayır
(23.05.20)
Içecek hiç almam. Bisküvi ayda 1 falan belki, o da cayin yaninda canim isterse.cips ne zaman aldım hatırlamam bile, hiç canım da çekmez. Çikolata o da ayda 1-2 dir.
0
brnbrs
(23.05.20)
normalde sıfır, çok nadir iş yerinde çikolata. yiyecek doğru düzgün abur cubur yok ki piyasada; canım çekmiyor hiçbirini ki tatlı sever bir insanım. karantina başında 2-3 hafta "dur lan madem evdeyiz biraz junk yiyeyim ben de" dedim ama sonra baktım ucu kaçıyor ipin, bıraktım. canın çekmese de ağız alışkanlığı löp löp gmüyorsun. son 2-3 haftadır yemiyordum hiç, bugün bayram hatırına haribo çekirdek cips kolay aldım, film izleyip gömücem hepsini <3
0
Bruce
(23.05.20)
(5)

Bu köy neden bu kadar düzenli duruyor?

Unde bach canim
Askeriye gibi sürekli otlar biçilip duruyor mu? Özellikle çimlendirilmiş peyzaj çalışmasıyla bu hale getirilmiş gibi, aslında hiç doğal durmuyor. Karşı dağlardaki çim alanlar bile biçilmiş gibi duruyor. Böyle yerler görünce aklıma direkt zengn evlerin bahçelerine yapılmış peyzajlar geliyor.Yoksa gör
Askeriye gibi sürekli otlar biçilip duruyor mu? Özellikle çimlendirilmiş peyzaj çalışmasıyla bu hale getirilmiş gibi, aslında hiç doğal durmuyor. Karşı dağlardaki çim alanlar bile biçilmiş gibi duruyor. Böyle yerler görünce aklıma direkt zengn evlerin bahçelerine yapılmış peyzajlar geliyor.
Yoksa görüntü kalitesizliğinden ben mi abartıyorum?
mobile.twitter.com
0
Unde bach canim
(22.05.20)
Karadeniz bölgemizde de vardır öyle alanlar. Yabani çimde biçme olayı yok. Hayvanların otlamaları yetiyor.
0
Mirket
(22.05.20)
yabani çimde biçme diye bir olay var, o otlar kesilip hayvanlara veriliyor. herkes serbest hayvancılık yapmıyor artık, yine de hayvanlara verilecek otların kesilmesi lazım.
0
Bruce
(22.05.20)
Uzaktan bizim köydü de öyle görünüyor tamamen bakış açısı uzaklığı ya da.
0
yeliz adeley
(22.05.20)
Uzaktan bizim köy evinin bahçesi de hazır çim gibi duruyor ama yakına gittiğinde oturamıyorsun bile çimlere
0
cilekli krep
(22.05.20)
Çöp yok. Rastgele toprağı eşelenip bırakılmış çıplak alanlar yok. Çimenlerden önce benim dikkatimi bu çekiyor :)
0
wish i could find a way to disappear
(23.05.20)
(8)

Gece yatakta aklınıza utanç verici anılarınız geliyor mu?

ya ben lan neyse
normalde de geliyordur ama gece x5 falan oluyor mu?
normalde de geliyordur ama gece x5 falan oluyor mu?
0
ya ben lan neyse
(22.05.20)
yaptıklarımdan pişman değilim, akılım hala yapmadıklarımda. Gelmiyor.
0
hayaletimsi
(22.05.20)
Utanç verici anı yaşadığım günün akşamı hariç hiç gelmedi, normalde de gece de.
0
Bruce
(22.05.20)
Yok. Çünk değiştiremeyeceğim şeyleri tekrar tekrar düşünüp kendime eziyet etmek istemiyorum artık.
0
superfluid
(22.05.20)
Salgından dolayı sosyallik azalınca sık sık gelmeye başladı. Hatta bazen yaptığım yanlışlar aklıma geliyor kendi kendime üzülüyorum. Yanlış dediğim de beş yıl önce olan bir şey mesela. Yeniden sosyalleşince geçer umarım.
0
bayc
(22.05.20)
arada bir geliyor. üzerinde çok düşünmem gelince de.
0
sanguine mcqaer
(22.05.20)
gün içinde de geliyor bazen
0
freebird5406_2
(22.05.20)
eskiden sürekli aklıma gelirdi ve tekrar tekrar utanırdım. artık olmuyor
0
yuvarlanantencereninkapagi
(23.05.20)
geliyor. bazen hiç bazen aşırı.
0
callosum
(23.05.20)
(2)

Seyahat izin belgesi red/onay kaç günde gelir?

hayaletimsi
Dün başvurdum işlem sürecinde gözüküyor. Ayın 27si için başvurmuştum. Araya bayram giriyor. Cevap gelir mi?
Dün başvurdum işlem sürecinde gözüküyor. Ayın 27si için başvurmuştum. Araya bayram giriyor. Cevap gelir mi?
0
hayaletimsi
(22.05.20)
Ben babama 2 kere başvurdum ikisinde de 1 saat içinde geldi onay.
0
Bruce
(22.05.20)
bilgi: bugün onaylandı.
0
🌸hayaletimsi
(23.05.20)
(6)

Bayramı yalnız geçirecekler

hafifmesrepgay
Neler yapacaksınız 4 gün boyunca? Var mı önerileriniz ?
Neler yapacaksınız 4 gün boyunca? Var mı önerileriniz ?
0
hafifmesrepgay
(22.05.20)
Sevdiklerimle sabah Whatsapp'tan bayramlaşıp,sonra üç tane kitaplık almıştım onları kuracağım. Kitaplarımı düzenleyeceğim. Balkona çıkarım sonra herhalde
0
çılgındünya
(22.05.20)
Evdeyim. Şu sürekli ''bayram oldu, yalnız ne yapacağım'', ''cumhuriyet'in ilanı geldi, özel ne yapsam'', ''sevgililer günü geldi ama ben yalnızım'', ''yaz geldi, tüm tatili evde geçireceğim ve bu çok korkunç'' diyenleri pek anlamıyorum. Evdeyim işte, illa özel bir şey yapmaya gerek yok.
0
minik pattis
(22.05.20)
2 aydır tek başıma evde olduğum için..
0
fezagezgini
(22.05.20)
hayatımın en güzel yılbaşı, dvdciden yılbaşı temalı 3 tane film alıp saat 20:00'den 02:00'lere kadar takıldığım tek kişilik kyk yurdu bilgisayar odasındaydı. filmlerden biri tom hanks'indi.

netflix'ten devam yani. vikings'te, spoiler__>> gemilerin karadan yürütüldüğü bölümdeyim. bakalım, ragnar'ın abisi şok olcak büyük ihtimalle.
0
onemoremile
(22.05.20)
zaten 2 ayı yalnız geçirmiyor muyuz ya? hafta sonları 2 aydır ne yapıyorsan onu yapıcam. ilk defa bir bayramı aile ve akrabalarım olmadan geçireceğim için heyecanlıyım ama keşke bunu evde tıkılı kalarak yapmak zorunda olmasaydım diyorum.
0
Bruce
(22.05.20)
Çalışcam. 4 gün az bile gelcek ama yetişir umarım.
0
superfluid
(22.05.20)
(9)

Game of thrones finalini neden beğenmediniz

Fusha
Kitaba uymadığı için mi yoksa başka bir sebebi mi var?Final olarak son bölümü de alabilirsiniz son sezonu da. Hatta son iki sezonda da kabuldür :)
Kitaba uymadığı için mi yoksa başka bir sebebi mi var?

Final olarak son bölümü de alabilirsiniz son sezonu da. Hatta son iki sezonda da kabuldür :)
0
Fusha
(21.05.20)
neredeyse her açıdan çok kötüydü ama en fenası senaryoydu. kurgusu da berbattı stajyere kurgulattırmışlar gibiydi. evet arkadaşlar sahne 1-2-3-4-5 savaş sekansı için kura çekiyoruz diye kurgulanmış gibiydi.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(21.05.20)
evet diğer sezonlara göre zayıftı ama ben yine de milletin ağladığı gibi olduğunu düşünmüyorum. ve hatta herkesin ortak bi şekilde papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamasini da sürü psikolojisine bağlıyorum. nasil ekşi de ikinci entry nin fikri neyse bütün başlık o çizgide ilerliyor, bence aynı hesap. gayet hoştu.
0
mehmed resad
(21.05.20)
@mehmed Reşad, ben de genel yorumlara bakınca beklentimi çok düşük tutmuştum son iki sezon için. Belki de bu yüzden beklediğim kadar kötü değildi. Genel olarak beğendim ben.
0
🌸Fusha
(21.05.20)
İlk sızan halini nerede bulabiliriz hocam?
0
🌸Fusha
(21.05.20)
İlk sızan hali doğru değildi muhtemelen. Bu işin piri redditteki freefolks subredditidir. O ilk sızan konu orada hiç konuşulmadı bile. Fake bi mevzuydu o diye düşünüyorum eğer aynı hikayeden bahsediyosak. Çünkü ben spoiler seven ve senaryo sızsa da diziyi izlemeden önce okusam diye bekleyen biriyim ve o aradaki iki sene boyunca senaryo sızdı mı diye takip ediyodum :D
0
nundu
(21.05.20)
Çünkü Dany’nin bir anda delirmesi ve tüm şehri yakması için bir arka plan dizide gösterilmedi. Jamie’nin karakter gelişimini hiç edip Cersei’nin yanına gitmesi çok saçmaydı. Ejderhaların öldürülme şekli de kötüydü. Tyrion’un son iki sezonda bir hiç olmaya başlaması, akılcı konuşamaması (çünkü kitaplar bitmişti ve senaristler karakteri geliştiremedi). Ak gezenlerle olan savaşın bir bölümde saçma bir şekilde sonlanması. Ak gezenlerin amacı neydi? Bran’in özelliklerinin hiçbir işe yaramaması. Jon’un saçma bir karaktere dönmesi ve aslının hiç edilmesi. Bunun gibi birçok şey. Dizi kitaplar bitince çuvalladı, akılcı ve yaratıcı bir senaryo yazamadıkae. Aslında hbo ile martin, dizinin 10-11 sezon çekilmesinden yanayken senaristler kabul etmeyip diziyi hemen bitirdiler. Kitaplara göre gitseydiler belki her şey daha farklı olurdu.
0
cemallamec
(21.05.20)
got hayranı falan değilimdir, her bölüm çıkınca anında izliyor da değildim; o yüzden gayet objektif yaklaşabilrim; bok gibi bir final sezonu olduğu için beğenmedik. beklentiyi düşük tutsan da bok gibi yani defalarca açıklandı bunlar, bigboned nick'li yazarın -ki tam bir got fetişidir- gayet mantıklı eleştirileri bulunuyor dizi başlığında, oradan okursan neden bok gibi olduğunu anlarsın. senaryodaki bariz tutarsızlıklar, karakter gelişimlerinin alakasız neticelenmesi, 4 sezon boyunca x dediklerine y demeye çalışıp sonra sıçtıklarını anlayınca bir da x demeye çalışıp z olarak bitirmeleri falan; bariz sıçışlar bunlar. yoksa ben kafa dağıtmalık izliyordum öyle kitaba uymuş falan çok umrumda da değildi ama beni bile rahatsız etti son 2 sezon. beceriksizlik ya da yeteneksizlikten değil, yanlış hamleler yüzünden. yoksa adamların kapasitesi buymuş, ellerinden geleni yapmışlar dersin ama yok, bunlar resmen aldıkları mantıksız kararlarla sabote etmişler diziyi. dediğim yazarın entry'lerini oku anlarsın insanları.
0
Bruce
(21.05.20)
Oyuncular diziden bıkmış olabilir mi? Kit Harrington denen herif bir röportajda şikayetçi resmen. Başka roller oynayamiyim falan deyü
0
🌸Fusha
(21.05.20)
Kitap bitmeden uyarlamayı bitirmek gibi bir saçmalığa kalkıştıkları için. İlk 3 kitapla gayet paralelken dizi, 4 ve 5 ile bir o kadar batırdı maalesef.
0
lüzumsuz adam
(21.05.20)
(4)

teknosa mediamark vs açık mı avm'lerde

duyurukullanıcısı
elektronik kablo vs almam lazım kargo ile 10 güne anca geliyor açık mı oralar?
elektronik kablo vs almam lazım kargo ile 10 güne anca geliyor açık mı oralar?
0
duyurukullanıcısı
(21.05.20)
acik olan yerler var, en garantisi avm yerine cadde uzerindeki magazalara gitmek
0
tahtakafa
(21.05.20)
mediamarkt avmlerde açık değil ama teknosayı bilmiyorum.
0
matilda
(21.05.20)
Cevahir avm açık teknosa da açıktır herhalde diyip aradım ama mağazalarımız kapalı dedi telesekreter. Yakın olanların numaralarını bulup aramak lazım, ben de yapıcam aynısını muhtemelen.
0
Bruce
(21.05.20)
Açık olan avmlerde çoğu mağaza kapalı. Elektronik zncir mağazalar 1 Haziran'da açılacak.

Evkur'lara bakabilirsiniz.
0
efreet sultan
(21.05.20)
(2)

kayıt için kafaüstü kulaklık tavsiyesi

freakme
amatör ev kayıtlarım için monitör / referans kulaklığı olarak kullanabileceğim uygun fiyatlı bir kafaüstü ve kablolu kulaklık alıyorum. 500 lira altı için bir tavsiye verebilir misiniz?
amatör ev kayıtlarım için monitör / referans kulaklığı olarak kullanabileceğim uygun fiyatlı bir kafaüstü ve kablolu kulaklık alıyorum. 500 lira altı için bir tavsiye verebilir misiniz?
0
freakme
(21.05.20)
www.hepsiburada.com ben 260'a almıştım bunu maşallahı var memnunum 4 senedir kullanıyorum.
0
madurumdamadurum
(21.05.20)
audio technica m20x o bütçedeki en iyi tercih olur. alternatif akg k72. sony'nin meşhur bir modeli vardı onu unuttum ama eskidi baya, piyasada bulabilir misin bilemiyorum.
0
Bruce
(21.05.20)
(9)

Pasta tarifi

Gamzeofficier
Merhabalar,Bayramın ilk günü eşimin doğum günü. Yasak olduğu için pasta alacak yer olmayacaktır. Pasta yapmayı düşünüyorum. Ancak tatlı yapmak konusunda pek tecrübem yok. Bana pasta ve süsleme önerilerinizi göndermenizi rica ederim. Özellikle süsleme için yardımlarını bekliyorum. Yapmadığım için pek
Merhabalar,

Bayramın ilk günü eşimin doğum günü. Yasak olduğu için pasta alacak yer olmayacaktır. Pasta yapmayı düşünüyorum. Ancak tatlı yapmak konusunda pek tecrübem yok. Bana pasta ve süsleme önerilerinizi göndermenizi rica ederim. Özellikle süsleme için yardımlarını bekliyorum. Yapmadığım için pek bişey hayal edemiyorum açıkçası. Önerdiğiniz tariflerde, sayfalarda net bilgi bulunursa işimkolaylaşır. Kaç derecede kaç dakika kalır kek diye kestiremiyorum.

Şimdiden teşekkür ederim.
0
Gamzeofficier
(20.05.20)
bayramda pastane ve tatlıcılar açık olacakmış.Ama sizin yapmanız daha büyük bir jest olur tabii ki.
0
wendyangelamoiradarling
(20.05.20)
Basit pandispanya yapın. Arasına pastacı kreması.
Süsleme önerisi istiyorsunuz. El beceriniz varsa Migros'larda hazır şeker hamurları var, o hamurlardan eşinizin hobisine uygun şeyler yapabilirsiniz.
Benim el becerim yoktur. O yüzden kızımın doğum günü pastasının üzerini lego ile süslemiştim (öncesinde yıkadım tabii). Aslında siz de eşinizin hobisi ya da hoşlandığı şeylerin mini figürlerini alıp pastanın üzerini süsleyebilirsiniz.
0
SiyamkedisiZorro
(20.05.20)
pandispanya arası bol taze çilek ve krema, üstünü de çilekle döşeyebilirsiniz, tam sırası. Şu tarz mesela www.lezzet.com.tr (tarifi uygulamadım)

Borcamda olur derseniz tiramisu çok güzel olur tabii. Biraz altta harf şeklinde pasta sorusu var, eşinizin adı basit bir harfle başlıyorsa onu da deneyebilirsiniz.
0
whoosie
(20.05.20)
@SiyamkedisiZorro Pandispanya yapabileceğimi düşünüyorum ama şeker hamuru ile çalışamam sanırım. Benim de hiç el becerim yoktur.
0
🌸Gamzeofficier
(20.05.20)
@whoosie gönderdiğiniz görsel oldukça güzel bir fikir. Harf pastayı ben de düşünmüştüm güzel görünüyor da düz pasta bile yapmadığım için harf daha zor olur diye düşünüyorum.
0
🌸Gamzeofficier
(20.05.20)
Şeker hamurunu boşverin, güzel bir kremayla süslemek daha güzel. (Süsleme kreması için en kolayı biraz katı bir krem şanti çırpmak olur, spatulayla düzleyerek ve varsa sıkma uçlarıyla şekil verirsiniz.) Bulutağacı'nın pasta süslemelerini baya seviyorum ben, fikir almak için siz de bir bakın isterseniz, bir de güzel pandispanya tarifi var, onu ekliyorum:
bulutagaci.blogspot.com
0
kobuzchu kiz
(20.05.20)
@kobuzchu kiz - Çok güzel görünüyor. Teşekkür ederim.
0
🌸Gamzeofficier
(20.05.20)
etrafına rulokat ile duvar örülebilir ekstradan.
0
eksisozlugebirdahageldimbunickisectim
(20.05.20)
ganajjsız pasta olmaz, olursa da ona pasta denmez. tecrübesiz biri için uğraştırıcı olabilir ama eşini ağğdeta pastaneden alınmış bir pasta ile mutlu etmek istiyorsan pastanda ganaj kullanmalısın. ganaj trick'leri için sözlükteki başlığa bakabilirsin.
(bkz: ganahce)
0
Bruce
(20.05.20)
(7)

kasa toplamak

duyurukullanıcısı
render için laptop yerine kasa toplamaya karar verdim.marka bir sistem mi?toplama bir sistem mi?yoksa her parçasını başka yerden tedarik edip bir sistem toplamak mı daha mantıklı olur?marka sistemin avantajı garanti ve soğutma sorunlarının olmaması ama daha pahalı yani düşük sistem.hazır toplanmış s
render için laptop yerine kasa toplamaya karar verdim.

marka bir sistem mi?
toplama bir sistem mi?

yoksa her parçasını başka yerden tedarik edip bir sistem toplamak mı daha mantıklı olur?

marka sistemin avantajı garanti ve soğutma sorunlarının olmaması ama daha pahalı yani düşük sistem.

hazır toplanmış sistemlerde özellikler daha yüksek ama firmanın elde kalan parçalardan mı yaptığını bilmiyorsun.

kendim toplasam sadece parça garantisi ile uğraşırım birde vida, macun vs vs çeşitli aparatları bu ortamda elde etmek zor cidden.

nasıl düşünmek gerekiyor?

ekran kartı önemli benim için.
0
duyurukullanıcısı
(19.05.20)
bazı sitelerde parçaları siz seçiyorsunuz, isterseniz montaj hizmeti de veriyorlar galiba. o tarz bir şey düşünebilirsiniz.
0
fezagezgini
(19.05.20)
ben teknobiyotikten 2 kere hazır sistem aldım, sorun yaşamadım. hazır sistemler daha ucuza satılıyor, aynı bileşenleri toplama sihirbazından seçince daha pahalıya geliyor. sana bileşenlerin garanti belgelerini ve içinden çıkan aksesuarlarını gönderiyorlar zaten; elde kalan parçadan yapmak gibi bir riske bilinen markalar girmez. kaldı ki biraz uğraşsan bileşenler daha önce kullanılmış mı sıfır mı yazılımsal olarak anlayabilirsin.
0
Bruce
(19.05.20)
kayseri'de kurulmuş ve orta mahalle düz sokakta faaliyet gösteren ışık bilgisayar ve internet kafe gibi bir yerden almıyorsanız bu yazdıklarınızla ilgili biraz fazla hayıflanıyorsunuz.

tüm parçalar orjinal kullanılır ve sizin için kutusundan çıkarılır ve montajlanır. öyle elde kalan falan parça aman aman diyeyim.

hiç güvenmiyorsanız vatan'ın oem bölümüne gidin gözünüzün önünde toplasınlar. fiyatları da çok anormal değildir piyasaya göre.
0
ozdek
(19.05.20)
2 yıl önce inventus'tan aldım, toplattım. Ekran kartı ve ssd'yi ayrıca alıp kendim taktım. (gpu'yu amazon amerikadan getirttim, kargo vergi dahil daha ucuza gelmişti)

marka sistemde soğutma iyi demişsin de, o pek öyle değil ya. Sen git düzgün bi Noctua tower soğutucu al, i7 8700k'yı gayet soğutuyor mesela. Sıvı soğutmaya falan da gerek yok. (ha zaten sıvı kadar para veriyorsun o ayrı)

anakart + işlemci + power supply + kasa'Yı tek yerden alsan onlar toplar. Gerisini istersen kendin de takarsın.
0
nhk ni youkosu
(19.05.20)
teknobiyotik'in sitesinden bir kasa beğendim güvenilir mi bilmiyorum.

gerçi hepsiburada ve n11 hesaplarında yorumlar iyi ama sozlukte kotu.
0
🌸duyurukullanıcısı
(19.05.20)
ryzen alıyosun. x570 çipsetli anakart alıyosun. kendine çok iyi bakıyosun. öpüyosun.
0
alperz
(20.05.20)
parça önerisi haricinde soruya gelecek olursak: ben n11'den falan filan toparlayarak geçen ay bilgisayar yaptım kendime. hemen her şeyi farklı yerden aldım. ram n11'den işlemci hepsiburada'dan falansal.

parçaları belirle. hangisi nerede ucuzsa al. benim gibi mini itx kasa yapmıyorsan zaten bilgisayar toplamak iki vida sıkmaktan ibaret. vidalar falan hepsi parçalarla geliyor. bir tornavida bir masa yeterli.

macun mx-4 al geç. canavar gibi. soğutucuyu da arctic alırsan yanında geliyor zaten.
0
alperz
(20.05.20)
(7)

Küresel ısınmayla ilgilinen arkadaşlara soru

noluyo yaa
Ben şimdi en iyi ihtimalle 80 sene sonra ölecek biri olarak bunu neden umursamalıyım?Okuyorum, tamam efektleri şu bu, tamam nedenleri de bunlar bunlar. Çözüm için de X,Y,Z yapmamız gerek. Hepsini anladım, çok güzel.Ama bir kaynak da çıkıp senin hayatında şu değişecek demiyor (deniz kenarında oturan
Ben şimdi en iyi ihtimalle 80 sene sonra ölecek biri olarak bunu neden umursamalıyım?

Okuyorum, tamam efektleri şu bu, tamam nedenleri de bunlar bunlar. Çözüm için de X,Y,Z yapmamız gerek. Hepsini anladım, çok güzel.

Ama bir kaynak da çıkıp senin hayatında şu değişecek demiyor (deniz kenarında oturan insanlar hariç) veya ben bulamadım.

Şimdi ben benim hayatımda 10,20,30, 60 senede bir şeyler yaparsak neler olacağını ve yapmazsak neler olacağını gösteren bir kaynak bulamaz mıyım?
0
noluyo yaa
(19.05.20)
iki farklı düşünceden bahsediyorsun sanırım, ben öleceğim o yüzden sonuçlarına ben niye dikkat edeyim ki diyorsun. sonra da senin hayatına olacak etkisinden bahsediyorsun. ilkinin cevabı ayrı, ikincisi ayrı.

ilkinin cevabı: bunu umursamalısın çünkü sorumlusu sensin; kullandığın araba, deodorant, elektrik, kırmızı et bunların hepsi küresel ısınmayı hızlandıracak üretim düzeninden geçip önüne gelen şeyler. umumi tuvalete girip duvara işememe sebebin neyse bu da o olmalı.

ikincinin cevabı: küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliklerinin yol açtığı sel baskınları, toplu yangınlar yaşadığın bölgeyi etkileyebilir. deniz seviyesinin yükselmesi tek sonuç değil yani. bunun haricinde beslenme ve sağlık üzerinde de etkileri bulunuyor.

zibilyon tane kaynak var google'da, en salağa anlatanından tut en bilimsel makalesine.
health2016.globalchange.gov
www.healthaffairs.org
www.nationalgeographic.com
www.globalchange.gov
climate.nasa.gov
0
Bruce
(19.05.20)
çünkü sen olmayacaksın ama çocukların olacak, torunların olacak.
insanlık devam ediyor sonuçta. bizim şu an geldiğimiz nokta da 1800'lü yıllarda sanayi devrimini başlatanlar.
ayrıca sence mayıs ayının ortasında 43 derece olması ile şu an sen iklim değişikliğinden etkilenmediğini mi sanıyorsun? antalyada her sene hortum ve sel olurken onlar bugün etkilenmiyor mu? avustralya 3 ay boyunca cayır cayır yandı, onlar da 80 sene sonra mı etkilenecekler?
0
halanne
(19.05.20)
@Bruce, nelerin yol açtığının farkındayım. Ama neden ben sorumluyum? Benim yaptığım şeyler beni veya çevremdekileri nasıl etkileyecek?

İkincisine verdiğin cevap içinse hiçbir kaynak bugün biz GHG'leri tamamen kessek bunların olmayacağını söylemiyor. Şimdi benim bugün yaptığım hareketin etkisini ben 50 yıl sonra mı göreceğim, yoksa seneye bitip gidecek mi? Etkisini 50 sene sonra göreceksem ben ne yapayım bu işi?

@halanne, çocuk torun vs istemiyorum. İnsanlığın illa devam etmesi gerektiğini de düşünmüyorum. Ben öldükten sonra isterse kıyamet kopsun insanlık bitsin, bana ne.

Ayrıca şu an etkisini hissetmiyorum demiyorum, ben bugün bir şey yaparsam bu etki yarın olmayacak mı diye soruyorum. Eğer benim davranışımı değiştirmem bana bir şey kazandırmayacaksa ve ben hala bunları yaşayacaksam neden davranışımı değiştireyim?
0
🌸noluyo yaa
(19.05.20)
e diyorum ya, umumi tuvaletin duvarına işeyip çıksan bi daha o tuvalete girmeyeceksin, senden sonra kim uğraşıyorsa uğraşsın. neden yapmıyorsun bunu onu düşün, küresel ısınma konusuna da aynı sebeple yaklaş diyorum.

insanlar bencil olmayı seçebilir, kimse seni küresel ısınmayı önemsemen için zorlayamaz. ortada bir bilinç ve sorumluluk meselesi var, bu sorumluluğu almak istemiyorsan istemiyorsundur; ne duymak istiyorsun ki bizden?
"dikkat edersem olumlu etkisini ben göreceksem ederim, ama yok olumlu etkisi ben öldükten sonrakilere fayda sağlayacaksa bana ne" diyorsan biz ne diyebiliriz ki.
0
Bruce
(19.05.20)
@Bruce, umumi tuvalet sorusunun cevabı basit. Çünkü hepimiz öyle yaparsak bu davranıştan hepimiz etkileneceğiz. Hepimiz temiz tuvalete girmek istediğimiz için birbirimizle cooperative game'de ceza korkusuyla dengeye geliyoruz ve çoğumuz bunu yapmıyoruz. Ama küresel ısınma da bu cooperative game yok (veya var mı yok mu anlamaya çalışıyorum diyelim). Eğer benim davranışım beni etkilemiyorsa, ben cezalandırılmıyorsam veya ödüllendirilmiyorsam kendim için en rahat olanını yaparım. Havuç sopa olayı. www.sciencedirect.com

Duymak istediğim benim yaşam tarzımın beni etkileyip etkilemeyeceği. Ben (veya genel olarak biz) davranışımı değiştirirsem ciddi anlamda 10-20 sene içinde bir değişim yaşayacak mıyız, yoksa önceki nesillerin yedikleri nanelerden mi etkileneceğiz hala?
0
🌸noluyo yaa
(19.05.20)
"Eğer benim davranışımı değiştirmem bana bir şey kazandırmayacaksa ve ben hala bunları yaşayacaksam neden davranışımı değiştireyim?"

Birey olarak ya kendinizi dünyanın merkezine yerleştirirsiniz ve doğayı size hizmet eden bir "uşak" olarak görürsünüz, ya da kendinizin gelip geçici olduğunuzu ve hem başka insanların (şimdiki veya gelecek nesil farketmez) hem de böceklerden bitkilere farklı canlıların da bu dünyada sizinle eşit hakları olduğunu düşünürsünüz. İnsan olarak tüm canlılarla aynı doğayı paylaşıyoruz. Davranışlarımız tek bir penguenin veya hiç tanımadığımız bir insanın bile canını yakıyorsa bu sorumsuzluk ve haksızlıktır. Şimdiki veya gelecek zaman farketmez.
0
fotrsapka
(19.05.20)
@fotrsapka, bu sizin düşünceniz. Ben öldükten sonra ne olduğu benim umurumda değil. Ayrıca hak dediğiniz şey tamamen uydurduğumuz bir şey, henüz var olmayan bir şeyin hakkı falan yok.

Ayrıca diyelim var, ben neden başkası üreyecek diye hayatımı değiştiriyorum? Onlar neden üremeyi bırakmıyor?
0
🌸noluyo yaa
(20.05.20)
(4)

Gezi Hesapları ve Blogları

put it in your appropriate place
Takip ettiğiniz geziler hakkında bilgi, ipucu veren gezi hesapları ve blogları var mı? instagram, Twitter, Youtube vb. fark etmez. Kaliteli, gerektiğinde başvuracağım site aramaktayım.İngilizce de olabilir.
Takip ettiğiniz geziler hakkında bilgi, ipucu veren gezi hesapları ve blogları var mı? instagram, Twitter, Youtube vb. fark etmez. Kaliteli, gerektiğinde başvuracağım site aramaktayım.

İngilizce de olabilir.
0
put it in your appropriate place
(19.05.20)
dunyayigezmek.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Bir de Dostluk Karavanı vardı ama artık hiçbir şekilde ulaşılamıyor bölümlere TRT teliften dolayı engelliyor.
0
but that was just a dream
(19.05.20)
mutlu yillar sana
(19.05.20)
oitheblog.com
bayılıyom bu kızlara, hem eğlenceli hem de isabetli önerileri var. samimiyetsiz tourist trap şeyler yapmıyorlar, yapıyorlarsa da öyle olduğunu söylüyorlar.
0
Bruce
(19.05.20)
yırtık pantolon
0
m orak
(19.05.20)
(10)

Avrupa'da deniz kıyısı nereye gitsek

logisticsmanager
Selamlar,Simdi malum tatil zamani, tahminim avrupa haziran ortasi ab icinde sinirlari acar. Türkiye'ye gelecektim de o is yalan gibi, hem sinirlar açılacak mi belirsiz hem de ikinci dalga falan derken ülkeye dönmek riskli gibi.Simdi benim aklimda iki secenek var;Eger uygun oldugunu dusunursem ucakla
Selamlar,
Simdi malum tatil zamani, tahminim avrupa haziran ortasi ab icinde sinirlari acar. Türkiye'ye gelecektim de o is yalan gibi, hem sinirlar açılacak mi belirsiz hem de ikinci dalga falan derken ülkeye dönmek riskli gibi.

Simdi benim aklimda iki secenek var;
Eger uygun oldugunu dusunursem ucakla
Olmadi arabayla


Istedigim tarzda yerler bir nevi midilli gibi istiyorum, cok kalabalık olmayan sahil yeri. Yunanistan uzak kalacak araba dersem, aklimda ispanya ve İtalya var. Bu iki ülkede bana önerisi olan var mi?
Italya'da ozellikle Cagliari bölgesine baktim, tarihi ve deniz kismiyla ideal gibi duruyor.
Aklimda soyle 9-10 gun var
0
logisticsmanager
(18.05.20)
Hirvatistan iyi olur, hem adasi da var bir suru.
0
kuehles blondes
(18.05.20)
@kuehles blondes katiliyorum ama daha fransiz vatandaşı olmadigimdan ve hirvatistan Schengen bolgesi olmadigi icin...
0
🌸logisticsmanager
(18.05.20)
Ben de ayni seyi arastiriyordum, ofistekilerden gelen genel yorum Hirvatistan seklindeydi.

Italya demissiniz, Sardunya Adasi'na gitmistim orayi pek onermem.
0
crown
(18.05.20)
guney fransa da olabilir bana kalirsa.kalabalik durumunu bilemeyecegim.
0
fakyoras
(18.05.20)
(bkz: fuerteventura)
0
Bruce
(18.05.20)
Yeme icme islerini seviyorsan san sebastian- on numero yer - tabi ne durumdalar en ufak bi fikrim yok - ne zaman normallesme baslar vs.
0
euteamo
(18.05.20)
@crown sicilya adası dusunuyordum.

@fakyoras cogunlukla kalabalik ama pahalı da :) yani çok spesifik yer bulmak lazim orada.

@eauteamo aklimda ama ben akdenize bakan tarafda yer bakiyordum, san sebastian diger tarafa bakiyor. Ama yeme icme konusunda haklısın.

@bruce güzel bir seçenek gibi.
0
🌸logisticsmanager
(18.05.20)
@logistics manager
Oturma izni yetiyor. Ab vatandasligina gerek yok.
0
kuehles blondes
(18.05.20)
Costa Brava'ya bakabilirsiniz, harika koyları, gezmek için güzel köy ve kasabaları var, kültürlenmek için de Figueres'te Dali Müzesine gidebilir, Girona'nın sokaklarını gezebilirsiniz. Yemekler, şaraplar, insanlar güzel. Iki sene önce gitmiştik, keşke tekrar gidebilsem :(
0
gmzo
(18.05.20)
İspanya san Sebastian
Fransa da ise Biarritz (Capbreton) yada Narbonne Perpignan belki ilginizi çekebilir
0
retarder
(19.05.20)
(7)

İş bulma, işe alma süreçleri hk gelin toplaşıp kafa yoralım.

erty_ksk
Bu ülkede bir çok yanlış giden şey gibi işe alım iş arama ve bulma süreçlerinin de hatalı yönetildiğini, savsaklandığını ve gerekli değerlendirmelerin yapılmadığını dahası işsiz kalınan sürelerin çokluğu sebebi ile beyaz/mavi yaka herkesin mağdur edildiğini düşünüyorum. Tüm bunların önüne geçebilece
Bu ülkede bir çok yanlış giden şey gibi işe alım iş arama ve bulma süreçlerinin de hatalı yönetildiğini, savsaklandığını ve gerekli değerlendirmelerin yapılmadığını dahası işsiz kalınan sürelerin çokluğu sebebi ile beyaz/mavi yaka herkesin mağdur edildiğini düşünüyorum.

Tüm bunların önüne geçebileceğimiz, iş arayanların kendilerini daha net ifade edebildiği, şirketlerin bu süreçleri minimuma indirgediği bir yapı tasarlayabilir miyiz?

Bu sürece dahil olmak isteyen benim de fikrim/katkım olabilir diyen ya da ben merak ediyorum görmek istiyorum ne yaptığınızı veyahut ben ik'cıyım ben size şirketler içindeki işleyişi anlatabilirim diyen varsa bir grup olup bunu birlikte yapabiliriz.

Yeni bir yapı kurabilirsek işe alım sürecini hızlandırıp daha çok insana iş imkanı sunabilirsek değer yaratabiliriz. Başaramamamız halinde bir farkındalık yaratsak bile kafi.

Duyuru Ailesine güveniyorum, Hadi gelin birlikte bu konuda bir şeyler üretmeye çabalayalım.


Aramıza katılmak istemeyenlerden de bir ricamız var :)
Aşağıdaki 3 soruya kısaca cevap verebilirseniz müthiş bir destek sağlamış olursunuz.


Son iş arama deneyiminizi dikkate alarak;

1- İş arama döneminizde kaç şirkete başvuru yaptınız kaçı dönüş yaptı (yaklaşık rakamlar vermenizi kariyer.net vb sitelerden yaptığınız başvuruların da sayılmasını rica ederim.)

2- Kaç şirketle 2 ve daha fazla kez görüşme fırsatınız oldu,

3-İşe girene kadar geçirdiğiniz işsizlik süresi ne kadardır.

------

Kendim için cevap vermem gerekirse örnek olması açısından,

1- 30 başvuru / 10 dönüş
2- 3 şirket
3- 2,5 ay


Katılımınız için teşekkürler.
0
erty_ksk
(18.05.20)
sözlükte insan kaynakları başlığına yazdığım bir şey vardı. bir okuyun..

2004'de yazmışım.. 2 tane olacak..

böyle bir yapı kuramazsınız hayalleri bırakalım.

soruya cevap olarak da tek cevabım olacak.

sanırım 2 sene oldu/olacak ülkemde hala işsizim.

ayrıca içinde bulunduğumuz zamanın da ne yazık ki farkında olmak lazım. pandemi var. şu an bir iş teklifi bile alabiliyorsanız kendinizi çok şanslı sayın.

bu işlere normalleşme bittikten sonra bakmak lazım şu an evde yatıp güç toplama zamanı.

iş arayarak kendi sağlığınızı tehlikeye atmayın çünkü iş yok piyasada.. ilan görüyorsanız da yalan hepsi. herkes işini koruma derdinde ki buna ik'cılar da dahil o yüzden yalan yere ilan vermeye hatta görüşmeye devam ediyorlar.
0
ozdek
(18.05.20)
1-) 45, 3 (sektörümdekü bütün firmalar toplam 45 adet )
2-) 0
3-) 2 yıl

bu iş için çözümüm ik sektörünü ateşe verip ortadan kaldırmak ve işe alım departmanlarını işin içindeki insanların vakit ayırıp yönetmesi. bir tane iq'su 10 üzerinde ik'cıya denk gelmedim, memur gibi ezberlemişler kağıtların fotokopilerini çekmişler şu sınava girin, bu belgeyi doldurun, şunu yapın ee? adam işe 10 takla atttırabilecek kabiliyette ama bu beceriksizler yüzünden kendini gösteremeden eleniyor.
0
nahtoderfahrung
(18.05.20)
katılmak isterdim ama ne yazık ki ben 4 yıldır iş hayatında çalışan ve sadece tek bir şirket sektör görmüş biri olarak (çok yanılıyor olabilirim bu durumda) çok umutsuzum bu ülkedeki iş hayatının işleyişi ve ahlaklılığı ile ilgili. elbette buna iş arama süreci de dahil. böyle bir yapı kurmak için insanları değiştirmek gerekiyor her şeyden önce ki bu pek mümkün gözükmüyor mevcut durumda.

bu arada genelleme sevmiyorum ama ikcıların %99u ne yazık ki yaptığı işi asla bilmeden yapan boş insanlar.

1/ net hatırlamamakla birlikte 5,6 başvuru /3 geri dönüş
2/2 şirket
3/ 3,4 ay
ben doğru bir örnek değilim ama şansıma kısa zamanda aslında benim için çok yanlış bir sektör ve şirkette olsa iş buldum ve çok zorlu dönemlerden geçtim. 4. yılımdayım ve ayrılmayı planlıyorum.
0
tuborg yesili
(18.05.20)
önce sorulara cevap vereyim:
işe gireli 10 sene bitecek eylül'de. işe başlayana kadar bir tek şu an çalıştığım yer dönmüştü (yeni mezundum), sadece burayla 2 kere görüştüm. başvurduklarımı saymadım :) işe başladıktan sonra arayan firmalar oldu ama görüşmeyi kabul etmedim. burada deneyim kazandıktan sonra rakiplerden isteyenler oldu, onları da reddettim. mezun olduktan 1-1,5 ay sonra şimdi çalıştığım yerle anlaştık, ondan sona 3-4 haftaya işe başladım. sene 2010.

bir süre ekip arkadaşı arayışımız oldu, yani iş arayandan çok işveren konumundayım son zamanlarda. destek vermek isterim.

biz bir kişi seçecektik, ama gerçekten görüşmeye gelenler yeni mezun pırıl pırıl çocuklardı, elediğimiz için üzülüyorum.
0
pati
(18.05.20)
1- 100 dem fazla
2- 1
3- 8 ay
0
mekaniker
(18.05.20)
1-Sayisiz basvuru
2- cok fazla donus ve cok sacma gorusmeler
3- 4 ay
0
passive aggressive
(18.05.20)
1-10 tane falan yapmışımdır, 3'ü döndü.
2-1 tanesiyle 2 kere görüştüm diğerlerinin mülakatına gitmedim.
3-iş hayatına girdikten sonra hiç işsiz kalmadım, iş işte aranır. yukarıdaki iş arama sürecim sırasında şimdiki işimde çalışıyordum, iş aradığımı öğrendikleri için zam yaptılar ve kariyer imkanı sundular, gitmekten vazgeçtim. hala 2 kere görüştüğüm şirketin teklif ettiği kadar almıyorum ama farklı artıları için kabul ettim kalmayı.

öyle bir yapı kuramazsın cümlesine +1 vermeden geçemedim.
0
Bruce
(18.05.20)
(5)

Aradığımız her Türkçe kitabı e-kitap halinde bulabilir miyiz?

tül perde
sb. Ve hangi model e-kitap okuyucuyu önerirsiniz?
sb.

Ve hangi model e-kitap okuyucuyu önerirsiniz?
0
tül perde
(17.05.20)
hayır. meritokrasi ve hattusa araştırın ne bulunuyor ne bulunmuyor bir fikriniz olsun.

kindle paperwhite serisi.
0
ozdek
(17.05.20)
elbette bulamazsınız.
0
pearson
(17.05.20)
Beleşini bırak, ücretli e-kitap halini bile bulamayabiliyorsun. Sürekli son çıkan Türkçe kitapları okuyorum diyorsan tatmin etmeyebilir.
0
Bruce
(17.05.20)
türkiye'de e-kitabın durumu ile ilgili 2018'e ait röportaj(lar)
journo.com.tr


son 2 yılda pek bir şey değişmedi. cosmicstring'in dediği gibi pdf olanlar da bir işe yaramıyor pek.
0
savidan
(17.05.20)
Duyurud bir yazarın tavsiyesiyke obo Clara aldım ve çok memnunum. Can Yayınları, YKY ve Kırmızıkedinin çoğu kitabı ekitap olarak satılıyor. Kitap indirilen sitelerde, kitapları tarattıkları için yazım hatası olabiliyor.

E-kitap okuyucular pahalı olduğu için sektör yakın zamanda buna yönelmeyecek gibi.
0
kaset
(18.05.20)
(10)

no country for old men

yetkili birine benzeyen abi
filmi dün izledim. zamanında bu kadar oscar almasına şaşırdım.daha derinlikli, felsefi, toplumsal sorunlara değinen bir film sanıyordum.uyuşturucu kaçakçılığı ekseninde gelişen bir mafya filmi çıktı. sıradan bir kovalama hikayesi.sözlük'teki yorumları da okudum. benim kaçırdığım bişey mi var, oyuncu
filmi dün izledim. zamanında bu kadar oscar almasına şaşırdım.
daha derinlikli, felsefi, toplumsal sorunlara değinen bir film sanıyordum.
uyuşturucu kaçakçılığı ekseninde gelişen bir mafya filmi çıktı. sıradan bir kovalama hikayesi.
sözlük'teki yorumları da okudum. benim kaçırdığım bişey mi var, oyunculukların iyi olması dışında?
0
yetkili birine benzeyen abi
(17.05.20)
"Uyuşturucu kaçakçılığı ekseninde gelişen bir mafya filmi" yorumu, filmin en üst/yüzeysel katmanı. Filmin neden çok iyi olduğunun uzun uzadıya bir yorumu yapılabilir ama eminim internette zaten vardır. İyice araştır derim.
0
fobfilm
(17.05.20)
Aynen ben de senin gibi düşünüyorum. İzlemeden önce adından herhalde derinlikli mesajlar filan vardır diye düşünüyordum alakası yokmuş. Ya da ben göremedim. Tekniğine bir şey diyemem o konu çok hakim olduğum bir alan değil ama bence 4 Oscar da alacak kadar iyi değil valla. Nedense aklımda elinde tüple dolaşan psikopat bir Javier bırakmaktan öteye gidemedi. Zevk meselesi tabi bir de, seveni de çok. Önce kitabı yutup sonra filmi çok beğenen de var. Değişik.
0
Amaranta ursula
(17.05.20)
Ben de sana katılıyorum gram etki bırakmayan balon bi film
0
garavel
(17.05.20)
Bu filmde gay ilişki yok muydu? Yanlış mı hatırlıyorum ? O yüzden oscar aldı gibi kalmış aklımda
0
oldumusimdi
(17.05.20)
Amerikanın toplumsal sorunu, felsefesi sosyolojisi avrupa'dan hayli farklı; hele ki bunların sinemaya aktarılış şekli çok daha farklı. Senin filmde görmek için aradığın tarz sanırım Avrupa sineması tarzı. "sanat filmi" dediğimiz, derinlikli ve anlatmak istediği şeyler olan filmler yani. ABD alternatif sinemasında ise işler daha farklı yürüyor.

No country for old men'in değindiği toplumsal sorunlar, vermek istediği mesaj bizim bildiğimiz sorunlar değil. Veriş şekli de bizim anlayış şeklimiz gibi değil. Teksas'ta yaşıyor olsaydık daha vurucu gelecekti film bize muhtemelen. Abd-meksika-göçmenlik-uyuşturucu-bireyselcilik-yoksulluk-kanunsuzluk keywordleri üzerinden bir sonuca varmışsındır zaten diye düşünüyorum. Fazlası da yok zaten ama fazlasını amaçlamıyor zaten film.

ABD bağımsız sineması da dahil olmak üzere, çekilen "kaliteli" filmlerin ekseni bildiğimiz sanat filmi işlerinden farklı. İyi ya da kötü diyemem ama farklı. Bana da çok hitap etmez mesela, son yıllarda izlediğim en güzel film olan captain fantastic bile sinemaya sanat açısından bakınca "ortalama üstü" bir film gibi geliyor. Kaldı ki captain fantastic normal bir abd filmine göre çok fazla göstere göstere toplumsal, politik ve felsefi anlatım kaygısı güdüyor. Ama alıştığımız "sanat filmi" kompleksliğinde değil.

Bence bunun sebebi izlenebilirlik kaygısı. Anlamak için beyin patlattığımız caché toplumsal mesajını verirken izlenmesi zor bir hal alıyor. ABD sineması bundan kaçıyor ya da ülkedeki film kültürü farklı işliyor diyelim; her yönetmen bunu ne maksatla yapıyor bilemeyiz. Ama hakim yaklaşım, bir şeyler anlatma derdi olan filmlerin anlatımını daha bireysel yaklaşım ve tecrübe üzerinden, karakter duygusunu ve temposunu yansıtmak üzerine kurması. Tarzı avrupa sinemasına daha yakın diyebileceğimiz denis villenueve bile incendies ile geldiği noktadan blockbuster olacak dune çekmeye evrildi. Sicario taş gibi "derdi olan" bir filmdir ama bunu tempoyla yapar, silahla yapar, fbi-kartel çatışması gibi beylik temalar üzerinden yapar ki izlenebilsin. Öte yandan karakter gelişimi ya da anlatımı öyle kuvvetlidir ki filmin içine girersin.

Avrupa sineması ise seni bile isteye filmin içinden çıkarır, helikoptere bindirir, günlük hayatında görmediğin bir açıdan, tepeden baktırır. Her şeyi daha bütün görürsün ama bakacak çok şey vardır, nereye bakacağını bilmiyorsan dağılır gidersin. İzlemesi daha zordur ama alışan ya da bilen için daha doyurucudur.
0
Bruce
(17.05.20)
bir filmin güzel olması, ödül alması vb. izleyicinin beğenisine göre belirlenmiyor. jüri üyeleri "abi ne film yapmışlar be" demiyorlar yani. tamamen teknik konular ele alınarak (ve tabii seyir keyfi de göz önünde bulundurularak) değerlendirme yapılıyor.

no country for old men ile ilgili incelemeler fazlasıyla var internette. bu filmde önemli olan senaryo. filmi kavrayabilmek için en başta coen kardeşlerin yüzyıllardır gelen klasik kahraman anlatısını nasıl bozduğunu bilmek gerek. aldığı oscarları hak eden bir film kanımca. ha ben olsaydım there will be blood filmine verirdim hepsini, orası ayrı.

edit: ayrıca, tek kriterler senaryo ve oyunculuk da değil. bunların dışında görsel efekt, ışık, montaj, ses kurgusu, oyuncu yönetimi vb. pek çok kriter var. sinemayı sinema yapan her şey hesaba katılıyor yani.
0
lesmiserables
(17.05.20)
Javier Bardem'in oyunculuğu çok üst seviyeydi.
0
kanlakarisikyagmur
(17.05.20)
aynı yıl gösterime giren "there will be blood" her yönüyle bu filmden daha iyiydi ama akademideki moruklar böyle bir seçim yaptı işte.
0
ben de hayal kurmak istiyorum
(17.05.20)
Mükemmel bir film bence. Acayip bir gerilimi var. Klasik sinema anlayışından biraz farklı bir kafada. Beğenmeyenler bu yüzden beğenmiyor olabilir.
0
juninho77
(17.05.20)
@fobfilm senin yorumun ne? ben internetteki yorumları değil, buradaki insanların yorumlarını önemsiyorum.

@bruce çok güzel özetlemişsin. burada aslında derdim avrupa sineması veya sanat filmleriyle kıyaslamak değildi.
filmde bir derinlik, bir mesaj göremedim. yani onu en iyi film yapan ne, bunu anlayamadım.
sadece oscar da değil, avrupa'da da birçok festivalden ödülle dönmüş.
o yılın adaylarına baktım, there will be blood gibi kült bir film var. kesinlikle bu filmden açık ara önde bir film. hikayesiyle, alt metinleriyle, göndermeleriyle...

@lesmiserables tabii ki izleyenin keyfine göre vermiyorlar. ama dediğin kategorilerin hepsi oscar'larda ayrı bir kategori.
ben de oyunculuğu, yönetmenliği vs. bunun dışında tutuyorum zaten.
bir filmin best motion picture seçilmesi için iyi de bir hikayesi veya senaryosu olmalı galiba diye düşünüyorum.
sinemayı sinema yapan her şey hesaba katılsaydı there will be blood alırdı herhalde :)
0
🌸yetkili birine benzeyen abi
(17.05.20)
(7)

Bu hangi zaman

yeliz adeley
Biraz önce burada da yazıldığını gördüm genelde konuşulduğuna şahit oluyorumYapıyor olacağım Ekliyor olacağımGeniş zaman 3. Tekil artı gelecek zaman birinci tekilBu neyin kafası. Yeni bi şey değil mi bu önceden yoktu.
Biraz önce burada da yazıldığını gördüm genelde konuşulduğuna şahit oluyorum

Yapıyor olacağım


Ekliyor olacağım

Geniş zaman 3. Tekil artı gelecek zaman birinci tekil

Bu neyin kafası. Yeni bi şey değil mi bu önceden yoktu.
0
yeliz adeley
(17.05.20)
Kurumsal dilde sıkça kullanılır
0
Kahir ekseriyet
(17.05.20)
ingilizce'deki "will be verb+ing" kalibinin turkce'ye uyarlamasi. plaza dili ve yanlis bir kullanim.
0
in vino veritas
(17.05.20)
Bu plaza dili ve nefret ediyorum bundan.
0
bradshaw
(17.05.20)
Türkçe'de yanlış bir kullanım ancak "plaza dilinde" bir fonksiyonu var; en azından benim kullanım niyetim şu.

Ben bunu özellikle dış müşteriyle konuşurken, ekstra kibarlık göstermem herkeen durumlarda kullanıyorum. Yapmam gereken bir rapor var diyelim, bugüne istiyorlar ancak yetiştiremem. Bunu yarın yapacağımı
"Ayşe hanım merhaba;

Bahsetmiş olduğunuz raporla bugünkü iş yoğunluğum sebebiyle ilgilenmem ne yazık ki mümkün değil. Yarın gün içerisinde size göndereceğim"

Buradaki "göndereceğim" dil bilgisi açısından doğru yapı ancak bana "baştan savma" ve "kibar olmayan" bir izlenim kazandırıyor gibi geliyor.
Onun yerine
"yarın gün içerisinde size gönderiyor olacağım" diyince hem daha kibar ve mahcup bir dil kullanmış oluyorum hem de "bu görevi bitirmenin sizin için önemini anlıyorum ve bunun sorumluluğunu sahiplendim, yarın ne kadar yoğun olursam olayım gün içerisinde bir zaman yaratıp göndereceğim" anlamını vermiş oluyorum.

Herkes bu şekilde kullanıyor mu bilmem ama benim için bir fonksiyonu var bu yapının. Ha, çok mu önemli? Tabii ki değil ama ben mail adabı işine biraz fazla takık olduğum için böyle nüanslara dikkat etmeyi seviyorum.

Daha genel bakacak olursam, eğer benim kullandığım şekli dile bir fonksiyon katıyorsa ve dili yozlaştırmıyorsa(yabancı kelime yok mesela) bence bu "bozukluk" dili geliştiren bir şeydir. Neticede dilin zenginliği fonksiyon çokluğundan ileri gelir. Filoloji okumuş biri ve dilin kullanımı ve yazım-imla konularına gerekli hassasiyeti gösterdiğini düşünen biri olarak bu konuya yaklaşımım böyle. Ama tabii bu ayrı bir başlığın konusu. Niye bunu açıklamak zorunda hissettim? Çünkü plaza dili kullanmaktan kaçınan biriyim normalde, ama bu durum özelinde söyleyeceklerim vardı. Bana bu şansı verdiğiniz için hepinize teşekkür ederim.

Saygılarımla,
Bruce
0
Bruce
(17.05.20)
@bruce

Sana o kullanımın öyle bi hissiyat yarattığını söylemişsin ama bana hiç o duyguları vermedi. Yarın göndereceğim ile Yarın gönderiyor olacağım arasındaki fark ikincisinin tiksinç olması bana göre. Mahcubiyeti farklı şekilde ifade etmek lazım diye düşünüyorum. Saygılarımla.
0
Kahir ekseriyet
(18.05.20)
@in vino +1

onbeş yıldan fazlası vardır, eski epostaları çıkarıp gösterebilirim. gençlikte ben de kullandım bir kaç kez yalan yok. o zaman da iticiydi, şimdi de öyle ama azalarak bitmediğine göre bir kitlesi var ve yer edindi yapacak b'şey yok.
0
engelbert humperdinck
(18.05.20)
bruce -1


yarın gün içerisinde göndereceğim yerine (ki bence bir falsosu yok), yarın tarafınıza ileteceğim belki bir alternatif olabilir. sizin dediğiniz hissiyatı ben de alamadım.

ben daha çok facebook gibi platformlarda alışveriş,ev arkadaşı gibi gönderilerde, "dm kutuma bakıyor olacağım" kullanımını görüyorum. beni rahatsız etse de bruce'un kullanımından bir tık daha kabul edilebilir geliyor.
0
fezagezgini
(18.05.20)
(10)

insanlar benle konuşmayı neden kesiyor

bez çanta
kötü niyetli değilim, kimsenin kalbini kırmamaya çalışır ve nazik davranmaya özen gösteririm. prensip olarak herkesin alanlarına saygı duyuyorum. anlayamadığım şey, çevremde bazı insanların benle iletişimlerini net bir şekilde aniden sonlandırmaları. bahsettiklerim dünyanın en iyi arkadaşları olmasa
kötü niyetli değilim, kimsenin kalbini kırmamaya çalışır ve nazik davranmaya özen gösteririm. prensip olarak herkesin alanlarına saygı duyuyorum. anlayamadığım şey, çevremde bazı insanların benle iletişimlerini net bir şekilde aniden sonlandırmaları. bahsettiklerim dünyanın en iyi arkadaşları olmasalar da, bu durum zaman zaman aklıma gelince üzülüyorum ve anlam veremiyorum.

neden böyle oluyor? farkında olmadan kırıcı mı davrandım diye çok düşünsem de yanıt bulamıyorum. belki de buna üzülmemem gerek fakat arada aklıma takılıyor işte.

size de böyle şeyler olur mu? nasıl hissedersiniz?
0
bez çanta
(17.05.20)
Sorun sizde olmayabilir. İnsanlar belirli bir yaştan sonra tanıştıkları kişilerle çok yakın olamıyorlar, sık iletişim kurmuyorlar. İş değişimi, il değişimi, evlenme, depresyon vb de aradaki bağları zayıflatıp koparabiliyor.
Kimse açıkça "bundan sonra görüşmeyelim" demedikçe iletişimi net bir şekilde sonlandırmış olmaz.
Değer verdiğiniz insanlar arayıp sormasa da siz arada hal hatır sorun.
0
ganbatte
(17.05.20)
eğlenceli değilsindir.
0
mutlu yillar sana
(17.05.20)
Sorun sizde değil bence çünkü benimde başıma geliyor ve genelde beni sarmayan insanlarla bende konuşmuyorum onlar da çok konuşmuyor benim konuşmamamın sebebi paylaşabileceğim bişeyin olmaması ve onların da benim yaptığım başardığım yada konuşmak istediğim alanlarda yetkin ve bilgili olmamaları bu sebepten muhabbet dönmüyor en basidi çevremde oyun oynayan biri bile yok yani girer eğlenir muhabbet edersin öyle bile yok yani ..
0
madurumdamadurum
(17.05.20)
Senden elektrik almıyorlar, sohbetin çekici gelmiyor yada yaptığın konuştuğun şeyler insanları senden uzaklaştırıyor. Ofis de biri vardı erkek erkeğe ne konuşursak kadınlara yalakalık olsun diye anlatıyor tabi böyle olunca kimse onunla öğlen yemeğe aksam iş çıkışı yada hafta sonu etkinliklere çağırmıyor neden? Kimse sözlesmedi dislamadi ama arkadaşlık yapmak istemiyor.

Bir değil bir çok iş okul sosyal çevreniniz de durum böyleyse sorun sizde kendinizi kandırmayın. Samimi olun gerekirse samimi insanlardan nerde hata yaptığınızı yada onlara ters gelen şeyleri izah etmesini isteyin.

Örneğin iş çevresi; bir kaç kişi var, katiyen yardımcı olmak gibi dertleri yok, ben herkese seve seve yardımcı olurum nazım herkese geçer, onlar bana kiyak gecer bazen , bazende ben onlara hep samimiyet yardımcı olma bunlar sosyalleşme ile geliyor ve iş okul yaşamı dışına taşıyor.


Tavsiyem dışardan birinin tavsiyesi sizi tanıyan. Bıçak sırtı gibi bütün çevren senden kaçamaz.
0
Fritz-X
(17.05.20)
bir arkadaşım vardı. ortak arkadaşlarımız çok. hemcinsim. hastalandı, hastaneye ziyaretine gittim. doğumgününde sürpriz olsun diye işyerine hediye yolladım. bir dönem beraber çalışmıştık. arkadaş ortamlarında muhabbet fena olmuyordu.
neyse, bir gün beraber akşam cafede oturduk. aya bayılazaam, hiç konuşacak şey bulamadık. durup durup "ee nası gidiyor yaa" falan dedik, tanıdığımız insanlar hakkında konuştuk ve kimse kalmadı. bunaldık.
ama ortak arkadaşlarımız olduğunda gayet iyi gidiyordu muhabbet. ikimiz yalnız olduğumuzda konu bulamadık.

o gun anladım durumu. samimi arkadaş olmak için çok nedenimiz vardı ama sarmadı muhabbetimiz. neden hâlâ bilmiyorum.

bunun yanında, samimi arkadaş olmak, yani başına bir şey geldiğinde anlatmak için o kişiyi aramak isteme seviyesine gelmek zor. işyerinde selamlaştığım, odama geldiğinde kahve ısmarladığım çok kişi var. ama iş arkadaşı olup da sonradan samimi olduğum kişi çok azdır. iş, kurs, sosyal ortamlar falan, hepsinden 1-2 kişi anca dost oluyor.

birçok kişiye telefon numaranı vermişsindir, bazılarıyla konuşmuşsundur, ama konuşmayı ilerletmek için apayrı bir sinerji gerekiyor. aşk gibi bu, arkadaşlık da nedensiz şeylere bağlı. ne insanlarla karşılaşırsın, şartlar uygundur, ama aşık olamazsın, o hesap.
hayat, insanları eleyerek, birilerini daha ön plana koyarak devam ediyor. ama senin unuttuğun insanlar kötü demek değil. birileri seni aramayı unutuyorsa bu da seni kötü kılmıyor. uyuşmamak. tam nedeni bu. seni arama ihtiyacı hissetmemelerinin sebebi belki de yok. bu sebepsizlik varsa, samimi olamazsın zaten.

bütün bunların yanında, şu an bile kapısını çalıp içeri girebileceğim samimiyette olduğum kişileri düşünüyorum da, mesela en samimi dostlarımdan biri ile, tesadüfen tanıştık. iş için sadece bir imzası gerekiyordu, gittim, ayak üstü konuştuk. birden ısındık. kardeşim gibidir. neden onunla bu kadar samimi olduk? ortak noktalarımız mı çoktu? hayır. hayatlarımız birbirine çok benzemiyor bile. ama bunun da mantıklı bir sebebi yok.

hasılı, hayat ilerliyor ve birileri geride kalıyor, birileri seninle yanyana gidiyor.
0
lovemyself
(17.05.20)
yavaş yavaş soğutuyorlar kısa cevapla vs. diyorsan o zaman seninle arkadaşlık yapmaktan artık zevk almıyorlar denebilir.
ya da; aniden sonlandırmak derken, bişey diyorsun cevap vermiyorlar mı? o zaman senden "kaçmaları" için bir sebepleri olmalı, bunu sadece ilgi çekici olmamakla açıklayamayız bence.

insanlarla sohbeti kesmek için kırıcı olmalarına gerek yok. aksine, özellikle sohbet etmekten keyif alınanlar haricindekilerle sohbet edilmemesi normal olan bence. senin sohbetinden, arkadaşlığından keyif almıyorlar muhtemelen. ya da kendinle ilgili fark edemediğin bir "garipliğin" olabilir, bunu o konuşmayı kesenlere sorabilirsen daha gerçek cevaplar alırsın muhtemelen.

ben o sohbeti kesen tarafta oluyorum genelde, birileriyle düzenli bir arkadaşlık ilişkisi yürütmek kolay bişey değil bence. yürütebildiğim arkadaşlarımla olan iletişim şeklim ise 1 ay konuşmayıp konuşacak bir şey olunca konuşmak ya da buluşmak üzerine. bazıları ise sürekli konuşmak istiyor, o tiplerle çok arkadaş olamıyorum. var öyle bir tane mesela, onun en yakın arkadaşı benim ve konuşmayı paylaşmayı çok seven bir tip; çoğu zaman darlanıyorum. çok sevdiğim bir insan olmasa senin başına gelen gibi pat diye kesmiştim iletişimi. onun da bana bir zararı kötülü yok, aksine yardımseverdir ve vakit geçirmeyi de severim. ama her zaman ya da her şartta değil. sen de böyleysen ve seni de "çekmek" istemiyorlarsa ve bunu yüzüne söylemek istemiyorlarsa pat diye kesiyor olabilirler görüşmeyi.

bana da oluyor bu tabii. hatta biri vardı duyurudan, güzel sohbet ediyorduk. bir gün mesajıma cevap vermedi, ben de üstelemedim. sonra o da bi daha yazmadı. 1,5 sene falan konuşmadık bi daha. sonra geçenlerde yine mesaj attı buradan, yine sohbet ettik kaldığımız yerden -ki gayet keyifliydi, özlemişim konuşmayı demişti- 3-5 gün konuştuk, sonra yine cevap atmadı. ben mesela empati yapabiliyorum o insanla, benimle ilgili ya da kendiyle ilgili olması fark etmiyor, canı konuşmak istemiyor demek ki diyorum.

hatta bana şey oluyor, bazen bu cevap vermeme durumu geçici oluyor, sonra konuşmak istiyorsun; bakıyorsun 10 gün olmuş. utanıyor insan bir daha yazmaya, böyle kopup giden ama aslında konuşsak iyi olurdu dediğim arkadaşlarım da var. bunun çok kibarca bir hareket olmadığını biliyorum ama yeri geliyor kimseyle konuşmak istemiyorsun, yeri geliyor o insan sana resmen "batıyor".
0
Bruce
(17.05.20)
ganbatte +1 birebir katiliyorum. Genelde diyalogu kesen tarafim.
0
tunaktunaktun
(17.05.20)
Buraya yazmadığın ek bişiler olabilir mi?

Mesela fazla pasif misin? Fazla mı kontrolcüsün? Belki de biraz kıskançık hissediyordur karşı taraf. Durduk yere insanlar iletişimi kesmez yoksa :)
0
superfluid
(17.05.20)
superfluid, çevreden cevreye değişiyor yukarda bir arkadaşın bahsettiği gibi. bu durumla daha çok karşılaştığım grup dinamiklerine göre biraz mesafeli kalıyorum ve beklentileri aksi yönde anlaşılan. çözebildiğim kadarıyla durum bu :)
0
🌸bez çanta
(17.05.20)
@bez çanta o zaman etrafındaki insanları bi gözden geçir, çok çıkarcı bi kesim gibi gözüküyor öyleyse :) Her zaman doğru insanlar etrafımızda olmuyor maalesef. Bazen de bizim kalkıp gidip arayıp bulmamız gerekiyor, bilmiyorum o çabada mısın ama :)
0
superfluid
(17.05.20)
(3)

alkollü bir kokteyl?

bohr atom modeli
bir filmde gördüm, şampanya bardağının içine yumurta kırıp üstüne şampanyayı döküp içiyor. internette bulamadım ama var mı böyle bir şey acaba?
bir filmde gördüm, şampanya bardağının içine yumurta kırıp üstüne şampanyayı döküp içiyor. internette bulamadım ama var mı böyle bir şey acaba?
0
bohr atom modeli
(16.05.20)
www.chowhound.com
www.absolutdrinks.com
bunlardan birinde bulursun gibi duruyor.
0
Bruce
(16.05.20)
Egg nogg var ama viski ile uapiliyor. Ama her turlu igrenc ikisi de

www.google.com
0
exlibris
(16.05.20)
Royal gin fizz bence.

Yumurta akı zaten birçok kokteylde kullanılıyor. Kokteyl barlarda menünün yarısında vardır belki.
0
buf-e kür
(16.05.20)
(14)

anneniz babaniz nasil evlenmis ve simdiki durumlari

bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
birbirleriyle sevgili olduktan sonra mi, gorucu usulu tanisip bir iki gorusmeden sonra mi, uzaktan akrabalik iliskileriyle kucuk yerlerde hemen birbirleriyle evlendirilmeleri ile mi? nasil evlenmisler ve sizce evlilik nasil gidiyor / gitti? geriye donup baktiklarinda birbirlerini bir hata olarak gor
birbirleriyle sevgili olduktan sonra mi, gorucu usulu tanisip bir iki gorusmeden sonra mi, uzaktan akrabalik iliskileriyle kucuk yerlerde hemen birbirleriyle evlendirilmeleri ile mi? nasil evlenmisler ve sizce evlilik nasil gidiyor / gitti? geriye donup baktiklarinda birbirlerini bir hata olarak goruyorlar midir? ya da belli etmeseler de birbirleriyle olmadan yapamazlar mi? ya da cok guzel bir iliskileri mi var? evet, buyrun sohbete.
0
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene
(15.05.20)
sevgililermis 4 yil nisanlilik sonrasi da evlenmisler. hep didisirler ama oyle kavga gurultu gibi degil sitcom tadinda genelde :) gecenlerde annem bi keresinde 1 haftaligina anneannemin yanina gitmis babam evde tek kalmis. annemi arayip ne zaman geliyosun artik kör oldum eve dön filan diyormus :) ask sevgi biter mi bilmem de galiba bitmiyor :)
0
in vino veritas
(15.05.20)
Bizimkiler uzaktan akrabalık ilişkileri ile küçük yerde görücü usulü evlenmişler. Evlilikleri de normal bir evlilik. Ayrılığı boşanmayı ikisi de düşünmez istemez. Didişmeler oluyor tabi ama birbirleri olmadan yapamazlar sanırım.
0
Amaranta ursula
(15.05.20)
Annemin tarafı dönemine göre oldukça ileri görüşlü insanlarmış. Bütün kardeşler kendi istedikleri sevgilileri ile evlenmiş. Ama gel gör ki bütün kardeşler ayrı bir fiyasko eş seçiminde. Boşananlar neyse de, evli kalanlar da mutlu değiller. Annemse boşananlar arasında. Çok samimi söylemek istiyorum kadın tam bir hata bombası aşk hayatında. Kendi de kabul ediyor. Bence güzel bir evlilik hayatı görücülüğe de aşka da bağlı değil, kişilere bağlı.
0
kedili bisiler
(15.05.20)
babamın kuzeni annemin karşı komşuyla evleniyor. babam gidip gelirken görüyor annemi istiyor. annem çok güzel bir kadın babam ortalama bi tip, annemin çok talibi olduğu için kötü kalkıkmış biraz kimseye yüz vermiyormuş, babası da dedem için "babasını tanırım iyi adamdır" diyip babamla evlenmesini istemiş. babam o zamanlar(78) istiklalde takım elbiseyle dolaşan tayfadan, çevresi falan da geniş, sevilen sayılan bir insan; annemin gözünü boyamış evlenmişler. sonra istanbul'dan memlekete dönmüşler annem şaşırmış üzülmüş, sonra evinin kadını olmuş.

babamı annemden başka kimse çekemezdi muhtemelen, çok zor bir adam. anama üzülüyorum keşke başkasıyla evlenseydi de daha rahat bir hayatı olsaydı diye. ama annem bunu hissettirecek hiçbir şey yapmadı bunca sene, babama bağırdığını bile hatırlamam; hep alttan almış. tanıdığım en iyi kalpli, kaprissiz, iyiliksever insan. babam da annemi çok sever ve değerini bilir ve her fırsatta söyler. ama mizacı bozuk işte, istemeden yormuş kadını. arada hatunov falan diye takılıyor gelmiş kaç yaşına. biz slav kadın şakası yapsak çükümüzden asar tavana.
0
Bruce
(16.05.20)
Dayımla babam arkadaşımız, babam annemi bir düğünde dayımın yanında görmüş, dayima "Kızkardeşine talibim" demiş. Annem de o sıralar aşk acısı çekiyormuş, babam yakışıklı adam, "İyi bari bu olsun" demiş. Evlilikleri baştan aşağı fail bana göre ama yıllar içinde kendilerine has disfonksiyonel bir iletişim şekli geliştirdiler. Sürekli kavga gürültü, hir gür olur, birbirlerinden sürekli sikayet ederler ama babamın daha iyi bir şansı olabilecegini düşünsem de annemin kimseyle çok büyük bir huzur, mutluluk yasayabilecegini düşünmüyorum. Yani bence bu hikayede yanan babam olmuş, tabii biz çocuklarindan sonra.
0
epistemic_regress
(16.05.20)
Arkadasmis*
0
epistemic_regress
(16.05.20)
annemin işyeri arkadaşı babamın üniversiteden arkadaşıymış. bunların arasını yapıyor ve annemin başını yakıyor :) annemin hiç sevgilisi olmamış, anneannem sürekli evlen başıma kaldın diyormuş (yaş 24-25). o da eytere beaa diyip hızlı bir flörtün ardından babamla evlenmiş bi sene içinde. babamı evlendikten sonra tanımış. ben 6 aylıkken boşanmaya çalışmış, sonra babam vazgeçirmiş. çok çekti babamdan, ama biz küçüğüz diye boşanmadı. anneannem de destek çıkmadı. en küçük kardeşim üniversitedeyken tekrar boşanma girişimi oldu, avukata gitti. babam tüm sülaleye ağlayıp telefon edip bi şekilde yine vazgeçirdi. sonrasında babam korkudan normalleşti sanırım, yaşlılığın da etkisi var. şimdi daha iyiler. en azından eskiye göre.
0
pide
(16.05.20)
Annem ve babam tanıştıklarında annem nişanlıymış. Babam askerden dönünce kendisine gösterilen hiçbir kızı beğenmemiş ama annemi görünce beğenmiş. Nasıl olmuş bilmiyorum ama annem nişanlısından “aptal aptal konuştuğu için” ayrılmış. Sonra babamla evlenmiş. Şu an 38 yıllık evliler. Babam bu süreçte annemi aldattı, kadının tüm potansiyelini sömürdü. İkisi bir araya gelip çok kötü ebeveynler oldular. Ama anne baba diye seviyoruz işte. Yaşlandıkça daha tonton oldular sadece.
0
ruhen hastayim ben
(16.05.20)
annem çok katı 2 erkek kardeş ve babasıyla büyüdüğünden. hiç erkeklerle muhabbeti olamazmış. zaten liseden sonra da okutmamışlar.

çok güzel bir kadın olduğundan sürekli istemeye gelirlermiş. erkek kardeşleri küfürler eşliğinde isteyenleri kovarlarmış :),

annemin, abilerinin dayaklarının ve babasının otoriterliğinin canına tak ettiği bir zamanda, alt komşusu olan babam, anneannemin de ayarlamasıyla dayımlar evde yokken. hızlıca annemi isteyivermiş. birkaç kez pastahanede buluşup limonata içtikten sonra evlenmişler. yani bir nevi evdeki boktan ortamdan kurtulmak için babama aşık olmasa bile evlenmeyi tercih etmiş.

sonrası boktan bir hayat, babam anneme yıllarca it gibi davrandı, 3 çocuk oldu, sürekli boşanmayı düşündü ama cebinde parası ve gidecek babası olmadığı için 18 sene evliliğin ardından ancak emekli olduktan sonra boşanabildi. boşandıktan sonra da yüzü gülmedi 1 emekli maaşıyla 3 çocuk okutmaya çalışıp eve peynir, zeytin alamadığını, beni fırınlara yollayıp bayat ekmek varmı diye sordurduğunu hatırlarım. inanılmaz utanırdım, bu yüzden de anneme çocuk aklımla çok kızardım

şimdi annem 60 yaşında, sağlığı yok, zor yürüyor, kıymet bilmeyen oğullarının kahrını çekiyor. ara ara gözleri yaşlı yakalıyorum. hayatının bittiğinden bahsediyor. hayat böyle işte ezip geçiyor.

babam yeniden evlendi. bu evlilikten bir tane engelli çocuğu doğdu. mutlu mu değil mi bilmiyorum.
0
egokalp
(16.05.20)
Yaşadıkları Şehrin iyi ailelerinin çocukları. Okuyup iş sahibi olup 30 gibi evlenmişler. Çok sakin be hatta asosyal bi yaşantıları var. Birbirlerine hala siz diye hitap ediyorlar. Kavga tartışma çok nadirdir. Uyumlu bir çift bence.
0
i ve been mistreated
(16.05.20)
babam annemi çok sevmiş.
annem o zamanlar başka birine aşık olduğu ve onunla çıktığı için babama yüz vermemiş önce.
sonra erkek arkadaşından ayrılmış, bakmış ki babam da peşinde pervane, iyi o zaman demiş.
babamın peşinde koşması ve çıkmaları falan filan dört yıl sürmüş, sonra babam askere gidip gelince evlenmişler.
hemen ben olmuşum, hatta temellerim nişanlılık dönemlerindeyken atılmış.
ben üç yaşındayken boşanmışlar.

babam çok sevmiş ama bence annem sevmemiş.
sonradan bunu kendisi de söyledi.
"babanı değil de, beni sevmesini sevdim." demişti.

babam hem annemi sevmeye devam ederek, hem ona düşman olup kin güderek mutsuz bir adam oldu, sonradan bir sürü kız arkadaşı oldu, 2 kere daha evlendi, bir kardeşim de oldu hatta.
şu anda tek başına yaşıyor, bir kız arkadaşı var, arada bir kendini toparlıyor ama alkol problemi var.
annem vefat edince biraz daha çöktü sanki son 2-3 yıldır.

annem babamdan boşandıktan 1,5 yıl sonra başkasıyla evlendi, 25 yıl evli kaldı, boşandı.
hiç mutlu olamadı.
annemin zaten babasıyla sorunları varmış, yani sevme ve sevilme dengesi sorunluydu.
ama babamın annemin hayatının en büyük hayal kırıklığı olduğunu düşünüyorum.
annem belki ben doğduğum için bu kadar sert düşünmedi hiçbir zaman.
sonrasındaki seçimlerini nasıl yanlış etkilediğini ancak 50'sinden sonra görebildi, onu da ne kadar net görebildi bilemiyorum.

ikisinin de kendi ailelerinden gelen sorunları vardı zaten, hem birbirleriyle, hem başkalarıyla ilişkilerinde başarısız oldular.
0
blatta hiberna
(16.05.20)
@blatta, babana üzüldüm. annen niye öyle yapmış:(

Bizimkiler arkadaşları aracılığıyla tanışmış. Ben üniversiteye gidene kadar hep kavgalıydılar. Senin akraban, benim akrabam diye hep tartışırlardı. Bir komşumuz gelip ayırırdı.Çok üzülürdüm. Aynı ev içinde babam annemle 8 ay konuşmadı.

Şimdi hiç akraba yok, biz de uzaktayız. 60lı yaşlardan sonra liseli gibiler. Erotik muhabbetler falan. İlginç. Başlarına vurdu galiba.
0
banacevaplazım
(16.05.20)
@bana cevap lazım:

babam annemi sevmiş demek babam annemi mutlu etmiş demek değil ama.
elde edince, elde edinceye kadar yaşadıklarının intikamını almakla karışık, "artık benim dediğim olur" gibi bir kafada hareket edince, işler gitmesi gerektiği gibi gitmemiş tabii.
yani kin güden, intikamcı, hükmetme meraklısı bir karaktere sahip maalesef.
ne kendini, ne çocuklarını, ne başkasını mutlu edebiliyor.
o yüzden hayal kırıklığı diyorum zaten.
ama annem de yanlış yerde yanlış şeyi aramış tabii.
0
blatta hiberna
(16.05.20)
Annem hastanede çalışırken babamın arkadaşı ameliyat oluyor, ona geçmiş olsuna geldiklerinde annemle karşılaşıyorlar. sonra babam anneme sarmış, sürekli hastalık bahanesiyle gelip görüyormuş vs. sonunda annem de yüz verince 1 sene içinde evlenmişler (21-26)

Arada hırgür oluyor, ben bunun hayatlarına heyecan kattığını düşünüyorum artık. Çünkü birbirlerinden ayrı da yapamıyorlar ve her zaman birbirlerine kızdıkları zamanlarda bile çok sevgiyle bahsederler. "Baban şöyle böyle ama bakma iyi adam" "Annen de iyi kadındır" filan gibi.. Anneme hiç pişman oldu mu diye sordum birkez, "yine olsa yine babanla evlenirdim" dedi.
0
lcha
(16.05.20)
(5)

linkedin'de aramada görünme olayının aslı nedir?

proletarier aller lander vereinigt euch
2 aramada göründünüz arayanlar x firmasında şu ve bu pozisyonlarda çalışıyor diye bir veri sunuyor ya bize linkedin. bu arayanlar herhalde adımı soyadımı yazıp aratmıyordur nasıl oluyor bilen var mı?
2 aramada göründünüz arayanlar x firmasında şu ve bu pozisyonlarda çalışıyor diye bir veri sunuyor ya bize linkedin. bu arayanlar herhalde adımı soyadımı yazıp aratmıyordur nasıl oluyor bilen var mı?
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(15.05.20)
Üniversite adına, çalışılmış ve çalışılan şirket adına, şehre, ülkeye, herhangi bir kelimeye (örn. Photoshop, C++ vb) bir sürü arama kriteri var. Bu arama sonuçlarında profiliniz çıkarsa şu kadar aramada göründünüz diyor.
0
crown
(15.05.20)
prolet yazdığında çıkıyorsun ya, o hesap. halbuki "proleterya" kelimesini arayacak ama bitirmeden aramış, sen sonuçlarda görünmüşsün. yani direkt seni de aratmış olabilir, başka proletarier'i de olabilir. ya da meslekle, iş yeriyle ilgili bir arama yaptıysa da çıkabiliyorsun. çok değişkeni var yani ama insanların direkt seni aradığı anlamına gelmiyor.
0
Bruce
(15.05.20)
anaa sonuçlarda görünsem bile cart diye bana bildirim mi gönderiyor linkedin. vay anasını ne boş drama yaratma aracı ya. premium alalım diye kesin vay gödler.
0
🌸proletarier aller lander vereinigt euch
(15.05.20)
püü böyle işe. boşuna sevindik anlaşılan.
0
ekşi duyuru sever
(15.05.20)
ben beleş premium denemiştim 1 aylık. çok afedersiniz bir boka yaramıyor. ayda 180 lira verenin kafasına sıçayım. bir tek iş ilanlarında firmanın arama kriterlerine ne kadar uyuyorsun vs. gibi ekstra istatistikler işe yarıyor. gerisi işe yaramaz.
0
himmet dayi
(15.05.20)
(13)

Parazit'i izledim ve ödüle bogulmasina anlam veremedim (spoiler içerir)

epistemic_regress
Kendimden şüphe etmeye başladım açıkçası. Ben bayağı ağır bir sistem eleştirisi beklerken karakterler karikatür seviyesinde tutulmuş, olay örgüsü skecvari, zengin fakir kontrastıni Levent Kirca vermiş gibi. Komik evet, absurd komik ama bu alanda da en iyisi falan değil. Bu film etrafında oluşturulan
Kendimden şüphe etmeye başladım açıkçası. Ben bayağı ağır bir sistem eleştirisi beklerken karakterler karikatür seviyesinde tutulmuş, olay örgüsü skecvari, zengin fakir kontrastıni Levent Kirca vermiş gibi. Komik evet, absurd komik ama bu alanda da en iyisi falan değil. Bu film etrafında oluşturulan hype a anlam veremedim. Siz ne diyorsunuz?
0
epistemic_regress
(15.05.20)
ben de abartıldığını düşünüyorum. kötü film değil ama bu kadar sansasyon yaratacak bir film de değil bence kesinlikle.

edit: ben de aralıkta izlemiştim. rakiplerini de düşünmedim hiç, oskar odaklı bakmamıştım yani.
0
tepedeki psychedelic adam
(15.05.20)
Rakipleri de süper değildi bu sene. Onu da göz önünde bulundurmak lazım. Yalnız film iyi film. Rakipleri olan filmlerden Joker asıl overrated filmdir. The Irishman'e gelince artık kendini tekrar eden mafya filmlerinden biri malesef. Yoksa görüntü, oyunculuk, yönetmen falan iyi olsa da "beklenen" değildi.
0
prole
(15.05.20)
parazit filmi dünyaya idiokrasinin hakim olduğunun en yakın kanıtlarından biri. kontrast sadece bu kadar keskin olmamıştı.
0
kaufman
(15.05.20)
Bana göre de balon film. Dedim bu mu Oscar alan film. Şimdi diyecekler o kadar kişi oy vermiş Oscar'ı almış sen ne konuşuyorsun falan. Beğenmedim valla, sinemada izlemedim allahtan. Verdiğim paraya üzülürdüm.
0
allahkitapwesli
(15.05.20)
ben de cok bayilmadim. hakkinda bir sey okumamistim ama cok kisiden abi super film yaa filan duydum diye merak etmistim aslinda. ustune o kadar odullere bogulunca. ama beklentimin altinda kaldi. yani kotu film diyemem ama abartilacak kadar da biseyini goremedim. ha tabii yetkili mercii degilim sadece duz film izleyicisiyim.
0
in vino veritas
(15.05.20)
Hiç bilmediğimiz bir şeyi ilk defa anlatıyormuş gibi bir furya esti. Oysa hepsi bildiğimiz şeyler, anlattığı yeni hiçbir şey yok filmin. İnsanlar gözünü gerçeğe kapattıysa bu zamana dek demek. Başka açıklaması yok o Oscar ın.

Edit: Anlatmak istediğimi çok net anlattım, anlamayana da açıklamaya uğraşamam.
0
hatun
(15.05.20)
@der grund,

yo gayet idiokrasi. googlelayınız.

aynı zamanda parazit filminin seri imalat aksiyon filmlerinden bir farkı
yok dünyada nasıl pazarlandığını ve dağıtımını göz önünde bulundurursak,
film oscarı kazandı yahu, korece konuşuluyor diye bağımsız film tasnifinde
kalmaya devam edecek değil. 2019'un forrest gump'ı oldu film hala
sanki film kültürü olanların müdafaa edeceği bir film gibi orada durması
boş laf.
0
kaufman
(15.05.20)
Hakkında çok fazla okumadım, sadece her festivalde ödüle boguldugunu biliyorum. Die Hard dediğin şeyle bu filmin gerilimi korumak ve izleyiciyi içine çekmek anlamında pek bir farkı yok eğer anaakim sinemayla alternatif olanı bu şekilde ayiriyorsan. Karakter, olay gelişimi anlamında da die Hard in üstüne koyduğunu pek sanmıyorum açıkçası. Anaakim kötüdür, art house cicidir noktasını 22 yaşımda geçmiştim ben.
0
🌸epistemic_regress
(15.05.20)
katılıyorum çok ahım şahım bir film değil. galiba son dönemde çok boş filmler yapıldı bunların arasında sivrildi.
0
mikahakkinen
(15.05.20)
dünyadaki her filmin sevmeyen izleyicisi bulunur. film ne kadar çok kişi tarafından izlenirse o kadar çok fazla "abartılmış" diyen çıkar. çünkü hiçbir film istisnasız herkesin takdirini kazanamaz. bu film oscar da alıp adını duyurunca doğal olarak daha çok kişi izledi ve beğenmeyen insan sayısı standart bir sanat filmine göre arttı.

bahsettiğin durumun filmin iyi veya kötü olmasıyla ilgisi yok, senin beğenip beğenmemenle ilgisi var yani. oscar'ı cidden sallamıyorum da, cannes dahil ödül aldığı birçok festivalde sinema sanatının önem verilen jürileri tarafından seçildi. sanat özneldir ve ödül aldı diye yüceltmek saçmadık, gel gelelim kendini bu kadar jüriden daha yetkin bir sinemacı olarak görmüyorsan "bişey var demek ki bu filmde ama bana geçmedi demek ki, sağlık olsun beğenmek zorunda değilim neticede" demen gerekir diye düşünüyorum. mesela ben öyle yapıyorum, bir sürü ödül almış bir sürü filmi izleyip "bu muymuş" dedim. ama bu filmi kötü ya da abartılmış yapmak zorunda değil. parazit benim için geçen yılın bile en iyi filmi değil, ama bu durum filmi sevmeme ya da takdir etmeme engel değil.

bu filmin şansı oscar kazanması oldu, o yüzden bahsettiğin hype koptu. gerçi şans dememek lazım, cj grubun bu filmin pazarlanması için inanılmaz pr'ı mücadelesi oldu 2019'da. o yüzden işin sadece sanat sepet yönü de yok. ama ne olursa olsun, altın palmiye kazanmış bir filmin üstüne oscar kazanması neresinden bakarsan bak sinema tarihinin en sükseli filmlerinden biri yapar seni. çünkü ikisi yarışma birbirinin neredeyse zıttıdır, ikisini de tatmin etmek kocaman bir başarı.
0
Bruce
(15.05.20)
Takdir edecek bir neden arıyorum, "Cannes takı jüri beğendi cunku, onlardan daha iyi mi bileceksin?" bu nedenlerden biri değil.
0
🌸epistemic_regress
(15.05.20)
Ne bileyom Koreli sinemacıların dünya genelinde artan networku olur, belli başlı festivallerde filmlerini daha rahat göstermeye başlamışlardır, dünya seyircisi ingilizce film izlemekten sıkılmıştır, ekzotik taşlar arıyordur, vizyonda yeni Tarantinolar görmek istiyoruzdur ya da bir festivalde ödül alan filmin ünü diğer festivallerde de duyuluyordur, jüri çok objectif bakamiyordur vs vs. Ama "Cannes jurisinden daha mı iyi bilicez, çok begenmesek de vardır bı bildikleri diye saygı duymalıyız" ne derece doğru bir tavır bilemiyorum.
0
🌸epistemic_regress
(15.05.20)
Teknik anlamda her acidan cok iyi bir film. Konusu sarmadi demek istersen anlarim ama kotu film degild rakiplerine kiyasla en iyi filmi hak ettigini dusunuyorum.

edit: bi de şunu eklemek istiyorum. bazı filmler ilk izlendiğinde hiçbir şey ifade etmiyor bu ne ya diyorsun falan bunun sebebi biraz da sinema bilgisizliği ki hiçbirimiz sinema konusunda çok bilgili kişiler değiliz büyük ihtimalle. ancak bakıyorsun üstatların hepsi beğenmiş övgüler de övgüler falan o zaman sorup soruşturuyorum fikir alıyorum sinema konusunda benden çok daha bilgili kişilerden veya daha bilgili kişilerin yorumlarını okuyorum ve genelde tepkim şu oluyor "vay be hiç o açıdan düşünmemiştim". tabii ki sinema sanattır somut yorumlanacak bir şey değildir "bilgi" deyip durduğum için söylüyorum bunu da ama bir eseri de sağlıklı yorumlayabilmek için biraz tarihi, gelişimi ve teknikleri hakkında bilgi sahibi olmak gerek. en son once upon a time in hollywood filminde yaşamıştım bunu. ufuk genişletmek lazım o da ancak bir şeyleri daha detaylı öğrendikçe oluyor. o zaman işte hype'ın sebebini de anlayabilirsin filmi sevsen de sevmesen de.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(15.05.20)
(14)

Satış danışmanları hitap sorunu

Esinsin
Satış danışmanları size senli benli konuşunca tepki gösteriyor musunuz.? Atıyorum poşet istiyor musun dese mesela hayırdır senli benli konuşmak ne alaka gibi tepki veriyor musunuz ? Bugün böyle bir olay yaşandı da ben takmıyorum ama kasada kadın resmen olay çıkarttı. Acaba ben takmayarak yanlış bir
Satış danışmanları size senli benli konuşunca tepki gösteriyor musunuz.? Atıyorum poşet istiyor musun dese mesela hayırdır senli benli konuşmak ne alaka gibi tepki veriyor musunuz ? Bugün böyle bir olay yaşandı da ben takmıyorum ama kasada kadın resmen olay çıkarttı. Acaba ben takmayarak yanlış bir şey mi yapıyorum senli benli konuşunca aklınca beni aşağılamış mı oluyor ki ? Tanımadığı biriyle senli benli konuşması kendi nezaketsizliğidir benle alakası yoktur diye düşünürüm genelde. Siz böyle birşeyden kavgaya tutuşur musunuz mesela ?
0
Esinsin
(15.05.20)
dozunu abartmadiklari surece cok sallamayacaksin bu tur seyleri. ortadoguda yasiyorsun, katil olursun her seyi kafaya takarsan.
0
müptezel dostoyevski
(15.05.20)
@müptezel dostoyevski ben de böyle düşünüyorum orda kavga etmek daha enerji düşürücü bir şey bence zaten karşındaki senli benli konuşabiliyorsa kavgada da ağzı durmaz yani durduk yere gerilmeye gerek yok diye düşünürüm.
0
🌸Esinsin
(15.05.20)
Tanımadığı biriyle öyle konuşmak kendi nezaketsizliği, bunu dev olaya çevirip milletin vaktini alıp ruh halini bozmak da karşı kişinin nezakttsizliği. Arada boşvermek lazım uyuz olunsa da, sürekli gördüğün ve rahatsız olduğun atıyorum iş arkadaşı falan değilse.
0
whoosie
(15.05.20)
beni çoluk çocuk yerine koyup çoğunlukla senli benli konuşuyorlar. 30'umu geçtim, hala böyle. alıştım, sallamıyorum. kendi nezaketsizliği.
0
pati
(15.05.20)
ailem ve çok yakın arkadaşlarım hariç kim olursa olsun sinirim tepeme çıkıyor. çünkü bu saydıklarım dışında kimseye sen demem.
0
ya ben lan neyse
(15.05.20)
sen de haklısın bu örnekteki kadın da haklı.

çok büyütüp kafaya takmam ama bazen tersler ya da uyarırım. bu hiyerarşi meselesi değil nezaket ve iş ahlakı meselesi bence.

ayrıca herhangi bir konuda olay çıkarıp çirkeflik yapmak da ayrı tür bir nezaketsizlik olabilir. nasıl ikaz edileceği önemli.
0
jimjim
(15.05.20)
hayatımda bir daha görmeyeceğim bir insanın bana sen demesini önemsemem. yeryüzündeki herkes nezaketli olacak ya da işini doğru yapacak diye bir şey yok; hayatta yanlış giden her şeye tepki gösterenler erken yaşlanıp çöküyor, bi faydası yok yani.

sürekli muhatap olacağın biridir ya da seni anlık değil sürekli nezaketsizliğe maruz bırakacaktır; o zaman mantıklı tepki göstermek. ama örnekteki durumu önemseyen insan kendine yazık ediyor diye düşünürüm.
0
Bruce
(15.05.20)
müşteri senli benli konuşursa çalışanın da bu şekilde konuşma hakkı var. kimse kimseden üstün değil. kavgaya tutuşmam aksine hoşuma gider zira muhtemelen genç göründüğüm için bana sen diyordur.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(15.05.20)
Genelde sadece cümlenin gelişini "sen" olarak kurduysa abartmıyorum. Zaten eğitimleri vs. belli. Ben "siz" demeye devam ediyorum. Bazıları anlayıp dilini düzeltiyor. Laubalilik ilerlerse "hayırdır hanımefendi / beyefendi, ne zaman samimi olduk bu kadar" dediğim iki durum oldu. "Yani şey ben samimi olmak için diye eveleyip geveledi". Dediğim gibi bana sadece "sen" dedi diye takmam kimseye. Royal değiliz sonuçta. Ama laubalilik yaparsa bir çizgi çekmek gerekiyor.
0
SiyamkedisiZorro
(15.05.20)
Kendi nezaketsizliği.
Poşet ister misin ilk lafsa biraz fazka nezaketsiz olmuş. Bazen ürün bakarken, şu dene istersen falan şeklinde samimi olabiliyorlar da biraz daha yaşlılara yapılmasın yani bu da.

Bu arada şu sen siz olayı bizde güzel nezaket belirtisi ama böyle sorunlar ortaya çıkarıyor :(
İngilizce'de ve isveççede yok böyle şeyler pek. İsveç'te hocalara, patronlara, müdürlere bile vs adıyla hitap ediliyor.
Adam 60 yaşında bölüm başkanı adıyla hitap ediyorsun, sen siz zaten yok ama kimse de buna takılmıyor. Elbette nazik konuşma var, bu dillerde de. Gidip yo bro what's up demiyorsun. Neyse öyle
0
senolll
(15.05.20)
millet kafayı yemiş, tezgahtar sana sen dediği için pulların mı döküldü? siz dese boyun mu uzayacak? ama insanlar bu negatif enerjiden besleniyorlar. çünkü ne özel hayatlarında, ne iş hayatlarında yaptıkları ile saygı göremiyorlar, saygıyı hak edecek bir şey yapmıyorlar çünkü. sonrasında 3 kuruş mal aldıkları yerin tezgahtarına afra tafra yapıyorlar.

bir tanıdığımızın tanıdığı, bir araba alacakmış. alacağı araba belli. fiyatı belli. galeri de bunun evin altında mıymış, yan binada mıymış neymiş. bu da üşenmiş, ev haliyle çıkmış gitmiş galeriye. yalan olmasın jaguar alıyor. galeride kimse bunu ciddiye almamış. bu da temizlik yapan görevliyi çevirmiş, al bu parayı, şu arabanın kaporası demiş çıkmış. yarın dönmüş herkes buna bir ilgi alaka tabii. bu da demiş ki, ben bu arabayı alırım ama primini bu temizlikçiye vereceksiniz.
0
co2s2
(15.05.20)
Vallahi şöyle diyeyim. Doçentim. Bildiğin doçentliği aldım yani, Turkiye'de yaşamıyorym. Fakat cok spor giyinirim ve gerkemeyen bir şekilde mütevaziyim.Sıradan olmak isterim hep, kendi seçimim. Türkiye'de Markete gittiğimde kasiyer annenin çocuğuna "annecim" demesi gibi "şunlar indirimli, istiyor musun ablacım?" diyor. Hata arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Karşı komşuyla karşılaştık, muhtemelen benden 7,8 yaş kücük, bana diyor ki " a bu kim, sen benimle tanıştın mı bakayım? ? (0.o) Bende şu oluyor. Üniversite herkes Dr. diyor herkes, ya da isimle sesleniyor fakat o isimle sesleniş bile saygılı. Konuşmalarda o saygıyı ve mesafeyi görüyorsun. Ona alıştıktan sonra buradaki tavrı garipsiyorsun. Kavga falan elbette çıkarmam, garipsemekle kalıyorum bir tek. Bir de tabi statu simgesi şeylerla karşılaşınca gösterilen saygının tersini yaşıyorsan, kılıf kıyafetinden dolayı diyelim, küçümseniyorsan, o da kültürel davranışsal bir kalıp, yapılacak bir şey yok.
0
velvetmorning
(15.05.20)
ilk defa gittiğim bir market ise ve senli benli konuşursa bozulurum yalan yok ama tepki vermem ne diyecem ki ne gerek var diye düşünürüm zaten bin tane dert tasa var kafayı ona mı takarım. ama sürekli gittiğim bir markette kasiyere görüşürüz dediğimde iyi günler demesine yerine bana samimice görüşürüz demesi daha çok hoşuma gider. esasında seni insan yerine koymuş gibi olmuyor mu robot gibi aynı kelimeleri kullanacağına
0
carpenic
(15.05.20)
ben de kıyafet ayakkabı gibi mağazalara girdiğimde eğer peşime biri takılırsa ki genelde ayakkabıcılarda oluyor sürekli ya kardeşim ya abicim diyorlar ama tavır hep aynı hep mal yerine koymaya çalışıyorlar ben de sesimi çıkarmıyorum bilmiyor gibi dinliyorum falan iyi oluyor. satış danışmanlığı hizmet sektörünün dibi ülkenin de yarısı hizmet sektöründen para kazandığına göre pek eğitimli düzgün tipler olmalarını beklememek lazım.

yine de kavgaya falan tutuşmam tabii hatta bana kalırsa hizmet sektöründe hiç çalışmamış biri biraz eksiktir çünkü her gün muhatap olduğun sana hizmet eden insanların ne yaşadığını, olayların arka yüzünü hiç bilemezsin demek oluyor bu.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(15.05.20)
(7)

Aşık olma mekaniği

ya ben lan neyse
mümkünse bilimsel cevaplar arıyorum.hayatımda hiç karşı cinsle bir gönül ilişkim olmadı. (32e) sanırım kimseye de aşık olmadım. hiç ilgi duymadım yani o konulara. birkaç teklifi reddettim hepsi o kadar. tüm aşk serüvenim budur. aşk konusunda şu 3 konuyu merak ediyorum:1. ben aşık olmayı yıllardır il
mümkünse bilimsel cevaplar arıyorum.

hayatımda hiç karşı cinsle bir gönül ilişkim olmadı. (32e) sanırım kimseye de aşık olmadım. hiç ilgi duymadım yani o konulara. birkaç teklifi reddettim hepsi o kadar. tüm aşk serüvenim budur. aşk konusunda şu 3 konuyu merak ediyorum:

1. ben aşık olmayı yıllardır ilk görüşte olan bir şey sanıyordum. sanki herkesin bir ruh eşi var, onla karşılaşınca otomatik kilitleniliyor gibi. iki kişinin aynı anda birbirine aşık olması imkansıza yakınken bu kadar kişi nasıl "birbirine aşık" olarak geziyor ortalıkta? çiftlerden biri kendini şartlandırıyor mu? mantık evliliğinden falan bahsetmiyorum.

2. erkeklerde "aşık olunan kişiye karşı şehvet duyamama" diye bir olay vaki oluyor bazen değil mi? bu evrime aykırı değil mi? yani aşık olursun, şehvet duyarsın ve soyun ürer. acaba erkeklerdeki bu durumun sebebi nedir? yoksa bu anlattığım aşık olma hali aslında aşk falan değil midir? bu durumda olan arkadaşlarım olmuştu. bende de önceki yıllarda çok güzel bulduğum kadınlara karşı bu hiş oluşmuştu.

3. aşık olmanın nasıl bir kimyası var? insanı depresyona mı sürüklüyor yoksa psikiyatrik olarak bir bug durumu mu? depresyondan ziyade tam aksi aşırı mutluluğa mı sürüklüyor? burada da insanların neler hissettiğinden ziyade bilimsel-tıbbi bir cevap arıyorum.

dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
0
ya ben lan neyse
(14.05.20)
1. İlk görüşte olanı daha çok cinsel çekim bence, ilk görüşte aşık olduğunu iddia edenler de var tabii. Aşk karşıdakini tanıdıkça olan ve güçlenen bir şey.

2. O (yine bence) cinselliğe yaklaşımı sorunlu olan milletlere özgü bir şey. Nasıl ülkemizdeki kadınlar birsürü cinsel tabuyla büyüyorsa erkeklerde de aynı şey var. Seks kötü, seks ayıp olunca da "insan sevdiğini s.ker mi" çıkıyor ortaya.

3. pas.
0
kobuzchu kiz
(15.05.20)
bu soruların net cevabı olsaydı "aşık olmak" bu kadar abartılan bir şey olmazdı.

mesela birinci soru kişinin ne tarz bir sevgi ve ilgiye ihtiyaç duyduğu ile alakalı. aynı zamanda kendini ne kadar açtığı, neye zaafı olduğuyla da. ilk görüşte aşkın buna dönük zaafları olan insanların başına geldiğini söyleyebiliriz. ben insanlar hakkında kolay yargıya varmayan, herkese kolayca güvenemeyen biri olma zaafına sahibim(bak zaaf konusu bile ne kadar öznel, bazıları bunu zaaf değil kuvvet olarak görüyordur eminim). bu sebeple ilk görüşte aşık olmadım, sanmıyorum ki olayım.

ikinci sorunun cevabının aşkla uzaktan yakından alakası yok; tamamen ahlaki temele dayanıyor. bizde şehvet ayıp ve günah, aşk gibi pozitif bir duyguyu negatif nosyonlarla bağdaştırmamak için kendimizi kandırıyoruz. halbuki en iyi seks karşındakinin ruhunu da becerebildiğin zaman yaşanır. (hooop yine öznellik, bu söylediğime karşı çıkıp fikrini çatır çatır savunabilecek insanlar da çok var)

üçüncünün cevabına psikolojik olduğu kadar biyolojik cevap vermek de mümkün. feromon konusundan girip "aşk aslında insanın soyu devam ettirmek için gereken dna yapısını koku yoluyla seçen atalarımızdan kalan dürtünün medeniyetteki kılıfıdır" diye yorumlayabiliriz. öte yandan yukarıdaki zaaf konusunu, insanın sevgi ve ilgi ihtiyacını uhrevileştirerek dışa vurması olarak psikolojik açıdan da değerlendirebiliriz. yani burada da bir netlik yok.

aşk çok kişisel bir şey olduğu için bu kadar özel geliyor insanlara bence, hiçbir aşk tanımı bir diğerine benzemiyor. herkesin kendi aşkı var ve bu durum bir insana kendini en özel hissettiren şey. mesela bence aşk insanın kendini sevme ve sevdirmesinin en garanti yoludur. bu kendine haslığın en büyük kanıtı da şıpsevdi sakızlarıdır diyip konuyu kapatıyorum.
0
Bruce
(15.05.20)
1. ilk görüşte birbirine aşık olup da sevgili olan kişi sayısı az zaten. insanlar genelde dur şununla bir tanışayım deyip sevgili oluyorlar. yani ortads öyle büyük bir aşk olmuyor.

2. kadın olduğum için pas geçiyorum.

3. bu aslında kişiden kişiye değişiyor ama genel olarak dopamin, oksitosin vs değişimler oluyor, bağışıklık sisteminin güçlenmesinden tutun da kalp sağlığına kadar pek çok olumlu etkisi oluyor.
0
rose parks
(15.05.20)
aşk rasyonalizmle açıklanamaz.(lütfn bknz: rasyonalizm ve veya modernizm)
dolayısıyla bir mantığı ve "mekaniği" olamaz.

1.hayır, çünkü illa ilk görüşte olmak zorunda değil. ayrıca birden fazla ruh eşiniz de olabilir.
2.bu toplumsal cinsiyet ve muhafazakar toplumların demografisyle ilgili. bir çeşit baskıdan (yine rasyonalizme ve modernizme geliyoruz) ve kural, sınıflandırma aramaktan oluyor. aşkın her türlüsünün temelinde bilinç altında bazen cinsellikle bir bağ vardır. (bknz: freud veya freudu çok sevmeyenler için bknz: jung) buna anneye babaya maneviyata duyulan "aşk" da dahil.
3.kokainle aynı etkiyi yarattığına dair (beyindeki rezonansı) bir bilimsel çalışma var, sağda solda bulunabilir bi kaynak.bknz vermiyorum o yüzden :)
0
jimjim
(15.05.20)
Eski enerjim olsa uzun uzun yazardım ama kısaca şöyle. Aşk diye adlandırdığımız şey 3-4 yıllık bilemedin 5 yıllık ömrü olan bir duygu. Bunun nedeni ise soyumuzu devam ettirebilmek için yaptığımız yavrunun gereksinimlerini karşılamak için bize yeterli gelecek minimum yılın bu olması. Sanıldığı kadar romantik bir şey değil yani. Soyumuzun üremesi için evrimleşmiş bir duygu.
0
ruhen hastayim ben
(15.05.20)
Ben cevap veremem bu konulara fakat 303 filmi biraz cevap arıyor gibi. Aşkın ne kadarı kimyasal, bir ilişkiyi yürütmek için biraz kafaların da uyuşması gerekmez mi gibi tartışmalar var. Tavsiye ederim.
0
black holes in the sky
(15.05.20)
m.youtube.com Bu videoda kafanızdaki soruların bir çoğuna cevap bulabileceğinizi düşünüyorum. Biraz uzun ama izlemeye başlayınca su gibi geçecek. Ben Lacan’a yakın bir insan olarak Agah Bey’i ilk dinlediğimde bayılmıştım.

Kimseye aşık olmadım dediğiniz için de bu konuşmayı izlemenizi öneririm : m.youtube.com
Burada hem hiç aşık olmamak ne demek, hem aşk tanımı kişiden kişiye nasıl değişiyor onu anlatır.

İki konuşmasından birinde şehvet duygusundan da bahsediyor olması lazım. Bahsetmiyor ise kısaca üzerinden geçmiş olayım, toplumsal yapı ve ahlaki anlayışa geçmeden önce fallik dönemde başlar bu karmaşalar. 4 yaştan bahsediyorum. Daha ahlak kelimesini duymadığımız, toplumu algılayamadığımız bir dönem. Erkekler için karmaşık hatta. Siz erkek olduğunuz için o cinsiyetten örnek vereyim. Hem evdeki babanın hem de kendisinin aynı meme üzerinde hakkı vardır çünkü. Düne kadar kendisine ait olduğunu sandığı memenin başkasına ait olduğunu da bu dönemde fark eder. Bu dönem ile ilişkilidir gelecekteki aşk-şehvet ilişkileri.

3 için de şunu ayırt etmek lazım. “Aşık olmak” değil vücuttaki kimyayı değiştiren. Aşık olduğunuz kişi size aşık ise farklı bir kimya peydah olur aşık olmazsa farklı. Bunun sebebi de “tamamlanma” hissidir. Tamamlanma hissediyorsanız eğer mutlu olursunuz elbette. İnsanın arayışı budur. Nihayete kavuşma hissini yaşarsınız. Ama eğer karşınızdaki insandan sizi tamamlayamayacağına veya kendisinin sizle tamamlanmayacağına dair bir beyan alırsanız eğer -bu sözlü olmak zorunda da değil- bu noktada hayal kırıklığı veya karşılıksız aşk denilen hissi tecrübe etmiş olursunuz. O da sizi mutsuz eder.
Siz hiç aşkı karşılıksız kalıp da bu konu ile alakalı yine de mutlu olan insan gördünüz mü? İnsanın kendi, doğal yaşamının kendisine verdiği mutluluktan bahsetmiyorum ama onu düşünmeyin. X’i seviyorum ama o beni sevmiyor, benim x’e olan aşkım bile beni mutlu etmeye yeter demez kimse. İnsanın doğası bu değil çünkü. Attığımız her adım tamamlanma için. İnsanlara karşı da, nesnelere karşı da bu böyle. Bilimsel yaklaşımın tamamı için de Lacan okuyunuz :) soruların cevapları orada.
0
irene
(15.05.20)
(5)

devrimciler(?) Atatürkçü mü?

x0x0
öncelikle tamamen bilmediğim için soruyorum.gerçek devrim yolunda gidenler( Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi), komunistler gibi düşüncedekiler 1)gerçek Atatürkçü mü?2)saygı duyarlar ama sallamazla-nötrdürler3) sevmezler?nedir durum? biraz da anlatırsanız sevinirim. iyi akşamlar.
öncelikle tamamen bilmediğim için soruyorum.

gerçek devrim yolunda gidenler( Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi), komunistler gibi düşüncedekiler

1)gerçek Atatürkçü mü?
2)saygı duyarlar ama sallamazla-nötrdürler
3) sevmezler?

nedir durum?

biraz da anlatırsanız sevinirim. iyi akşamlar.
0
x0x0
(14.05.20)
devrimcilik komünizm, kemalizm gibi akımlardan bağımsız bir politik yaklaşım. islami devrimciler de var, kızıl devrimciler de. devrimciliğe ideolojik açıdan tutarlı yaklaşan herkesin atatürk'ü takdir etmesi gerekir. ama atatürk'ün devrimcilik harici politik diğer tutumları kendi ideolojisine ne kadar yakınsa o kadar sever ya da görmezden gelirler devrimciliğini.
0
Bruce
(14.05.20)
'Gerçek devrim yolunda gidenler' diye yekpare bir topluluk yok, güncel durum hele hepten karışık. Ama ismi geçen devrimciler için söylersek siyasi hayatlarına atatürkçü - milli kurtuluscu olarak başlayıp marksist-leninist olarak tamamladılar. Standart orta sınıf ailelerden gelen pek cok devrimcinin geçtiği uğraklar bunlardır zaten.
0
temasettin
(14.05.20)
aslinda turk siyasetinde kemalizm ustunden bir kutuplasma seksen darbesi sonrasi yogunlasiyor. (Sag-sol yerine kemalist vs islamci) O yuzden darbeye kadar olan sag sol kavgasinda kemalizm ustunden yogun bir kavga yok. Ama yine de soruna cevap olacaksa sol cenahin ayristigi bir konu, uc opsiyonun da gecerli.
0
pofudukayi
(14.05.20)
bruce'un dediği gibi devrimcilik kelime itibariyle kökten ve hızlı değişimi savunan anlamında olduğu için çeşitli gruplar tarafından kullanılıyor.

asıl soruya gelecek olursak,

deniz gezmiş'in çocukluk yılları tam demokrat parti'nin iktidar olduğu ve adnan menderes'in idamıyla sonuçlanan 60 darbesine denk geliyor. ailesinin ve çevresindekilerin de etkisiyle çocukluk yıllarında demokrat parti karşıtı bir görüşle yetişiyor. can dündar'ın kitabında paylaşılan bir fotoğraf vardı, eliyle 6 ok işareti filan yapıyor tabii çocukluk ama çocuklukta nasıl bir ortamda büyüdüğünüz önemli.

en yakın arkadaşlarından birinin babası chp il başkanı haliyle onun yanına gidiyor geliyor vs. sonuç olarak bir atatürk sevgisi küçük yaştan beri var.

fakat atatürk sevgisi bir kemalistliğe dönüşmüş diyemeyiz, yolları gençlik yıllarında tip ile kesişiyor ve görüşleri de yavaş yavaş ortanın solundan daha sola kayıyor. tabii bunda 1960 sonrası sosyalist olma akımının ciddi bir etkisi olduğu bariz.

1 kasım 1968 yılında samsun'dan ankara'ya mustafa kemal yürüyüşünü tertipleyenler arasındaydı deniz gezmiş,

pbs.twimg.com

şimdi tüm bunları yapan birinden atatürk düşmanı olarak bahsetmek saçma olur, inandığı şey atatürk'ün bir devrimci olduğu ve yarım kalan tam bağımsız türkiye idealini kendilerinin gerçekleştireceğiydi.

ama olaya komünistler açısından bakacak olursak, türkiye komünist partisi lideri mustafa suphi'nin karadenizde infaz edilmesi olayı net değildir hala, kimi suçu enver paşa'ya atar, kimi emri atatürk'ün verdiğini söyler, kimisi ise lenin'i suçlar.
0
aziz dostum jack
(14.05.20)
Sosyalist devrimcileri kastediyorsan bu grup türkiyede görüş olarak ikiye ayrılıyor. Gelenekselciler ve yenilikçiler. Aynı fraksiyondan gelse de sonucu, gelenekselciler özünden ayrılmamaya bağlarken yenilikçiler oportunist yaklaşırlar.

Aslında her iki grup da atatürkün yaptığı devrimi destekler ama atatürkün sosyalizmi desteklememesi ve hatta zararlı görmesi ayrıca siyasal ve fiziksel karşı hamleler yapması nedeniyle sevmezler.

Seven kesim ise işte ismail saymaz gibi, doğu perinçek gibi ılımlı olanları. Gelenekselciler ise bunlara solcu ya da sosyalist demez zaten
0
Unde bach canim
(14.05.20)
(16)

En sevdiğiniz eşyanız nedir?

bugisme
kişisel veya ev eşyası?
kişisel veya ev eşyası?
0
bugisme
(14.05.20)
çok düşündüm de, her eşyamı eşit seviyorum galiba, seçemedim. hatırası olanları biraz daha çok seviyor olabilirim.
aslında duruma göre değişiyor. bazen yatağım oluyor, bazen ananemin aldığı yüzüğüm, bazen kadehlerim, özellikle kışın kombim...
0
pati
(14.05.20)
eşya sevme konsepti benlik değil pek ama sahip olduğum için mutlu olduğum el yapımı don kişot ve sanço panza heykelciklerim var, madrid'den almıştım.
0
Bruce
(14.05.20)
kulaklığım olabilir sanırım
0
Tam1Hi0n3
(14.05.20)
su şişelerimi ve saklama kaplarımı çok seviyorum.
0
Coma
(14.05.20)
kitaplık, lambader, mac, kindle
0
AlsterWasser
(14.05.20)
galiba telefonum :) dusundum baska bisey bulamadim :)
0
in vino veritas
(14.05.20)
Playstation 4
0
eazy
(14.05.20)
yangında kurtarmak isteyeceğim şeyler olarak düşündüm soruyu, liste uzun oldu.

ninemden kalan kurulup içine bozuk para atınca müzik çalan tahta bir kulübe şeklinde olan termometre.
üvey dedemin davul bagetleri, diğer iki dedemin plakları ve el radyosu .
annemin ördüğü battaniyeler ve işlediği goblenler.
annemle babamın evlenirken aldıkları dikdörtgen camlı büfe.
iki tablo.
normalde beyaz olan kısımları da kırmızı olan kırmızı deri converselerim.
bazı yüzüklerim.
yeni aldığım ajandam.
iki yıl önce aldığım bardaklarım.
0
blatta hiberna
(14.05.20)
ps4
0
alt4y
(14.05.20)
Telefonum
0
Sellim
(14.05.20)
Supurge
0
eja
(14.05.20)
Bilgisayarım.
0
hayirsiz
(14.05.20)
Hoperlörüm.

Marhall a parayı nasıl verdim bilmiyorum ama çok seviyorum.
0
tessera
(14.05.20)
kol saatim.
0
rose parks
(15.05.20)
telefonum. bozulunca yerini dolduracak benzer bir model olmadığı için üzülüyorum.
0
g7mor
(15.05.20)
Herkes ne kadar da romantik, dur bir kabalık yapayım;

Tabancam, aykırılık ya da espri olsun diye yazmadım. Düşününce en sevdiğim ve ilgilendiğim, üzerine düştüğüm eşyam tabancam.

İkincisi de laptopum olur, değerli bir laptop değil, hatta 7-8 senelik.
0
John Bloor
(15.05.20)
(7)

rezidans

black mamba
şu tarz rezidanslarda ses izolasyonu nasıldır? komşuların sesi geliyor mu? o kadar para veriliyorsa iyidir değil mi?https://cdn.eksisozluk.com/2020/5/14/0/0jv3uuxo.jpg
şu tarz rezidanslarda ses izolasyonu nasıldır? komşuların sesi geliyor mu? o kadar para veriliyorsa iyidir değil mi?

cdn.eksisozluk.com
0
black mamba
(14.05.20)
Böyle yerlerde aile yaşamaz pek. Ailenin olmadığı yerlerde çok gürültü olmaz.
0
indifferent
(14.05.20)
böyle çok bilinen, bu seviyedeki rezidanslarda ses sorunu pek yaşamazsın. trump'takinde kalmadım ama dengi olanlardan biliyorum, komşu gürültüsü problemine denk gelmedim. şöyle diyelim, ortalama büyüklükteki daireleri için kirası 10-15 ve üstü olanlarda denk gelmen çok zor.
0
Bruce
(14.05.20)
26 bin lira kira da ne bileyim. Muhtemelen ses yalitimimıst duEydedir. Bir de boyle yerlerde cocuklu aile pek yasamaz bence de
0
exlibris
(14.05.20)
Binasına göre değişiyor. Benim kaldığımda da boydan boya cam var, yalnızca cam iskelet üzerinden ses geliyor diyebilirim (yani yan komşu camı açıp kapatınca duyuyorum) ama onun dışında bir şey duymuyorum. Bu arada böyle yerlerde (geliri yüksek) aileler yaşıyor çünkü lüksü ve güvenliği çok daha üst seviyede oluyor genellikle 3-5 blokluk sitelere göre. Benim bildiğim bu tarz yerlerde yaşayanların çoğu expat genellikle.
0
roket adam
(14.05.20)
bu paraları ben de şirketler çalışanları için öder diye düşünüyorum.

@roket expat dedinde üst düzey yöneticlerdir değil mi? yani kalkıp müdür, mühendis için böyle evler kiralanamaz sanırım.

bu tarz bir evde ses sorunu olması garip geldi. yani komşunun sesini duyacağına villada oturması daha mantıklı sanki.
0
🌸black mamba
(14.05.20)
@black mamba, işin ehli expat mühendisler de kalıyor, beyaz yakalılar da. c level olanları uzun süre böyle yerlerde tutamazsın genelde; onlar genelde daha farklı konut yaklaşımdalar.

benim bildiklerimden sayayım; lg expat mühendislerini böyle rezidanslara yerleştiriyor. keza hyundai'nin asansör operasyonundaki üst düzey mühendisler, operasyon yöneticileri de. mars sinemalarını satın alan cj cgv grubun satın alma sürecinde onlarca çalışanı kaldı böyle rezidanslarda. keza marmarayı'ı yapan koreli şirketin marmaray operasyonun en tepedeki yöneticisi de, yavuz selim köprüsünün fransız ortaklarının denetleyicileri de.

bunların önemli kısmı minimum 6-12 ay kalan, bir kısmı 3-5 senedir aileleriyle bu tip yerlerde yaşayan insanlardı. bu açıdan roket adam +1
0
Bruce
(14.05.20)
Aynen Bruce güzel özetlemiş. Bir Trump tower olmasa da mesela örnek vereyim Türk Telekom Ümraniye operasyon merkezinde çalışan Huawei çalışanlarının bir kısmı o bölgedeki Antasya'da kalıyor, normale göre tabii ki daha pahalı ama olabilecek en yakın ve en güvenli yöntem. Sadece yönetici olarak düşünme, mesela yurtdışından 1 seneliğine resident mühendis gelmiş, adamı otelde tutacağına hemen orta halli bir rezidans tutup yerleştiriyorlar. Ataşehir bölgesinde çok var bu şekilde kalan (benim eski rus müdürüm varyap meridian'de 4+1'de yaşıyordu, dumankaya ikonda loftta yaşayanlar var, biraz daha paralısı ağaoğluna gidiyor falan filan)

Türkiyede henüz müstakil ev kültürü oturmadı, ve müstakil evler güvenlik açısından nispeten riskli bölgesine göre. O yüzden şirketler için olabilecek en temiz yöntem bu. Hem lüks hem güvenli hem de şekil yani.
0
roket adam
(15.05.20)
(5)

ikinci el enstrüman piyasasının kalbi nerede atıyor?

Bruce
seneler sonra elektro gitar ve amfi alacağım. eskiden forumlardan takip ederdik işi bilen insanlardan ederinde, iyi bakılmış parçalar bulurduk. şimdilerde nerede dönüyor bu iş? sahibinden ve letgo'dan bakıyorum ama nedense güven vermiyorlar. hele ki şu dönemde zırt pırt insanlarla buluşup deneme yap
seneler sonra elektro gitar ve amfi alacağım. eskiden forumlardan takip ederdik işi bilen insanlardan ederinde, iyi bakılmış parçalar bulurduk. şimdilerde nerede dönüyor bu iş? sahibinden ve letgo'dan bakıyorum ama nedense güven vermiyorlar. hele ki şu dönemde zırt pırt insanlarla buluşup deneme yapıp sonra beğenmemek, tekrar bakmak hiç sağlıklı değil. siz yakında yaptınız mı böyle bir alışveriş, napalım?
teşekkürler...
0
Bruce
(14.05.20)
valla dükkanlara düşersen işin zor çünkü sahibinden'de direkt satış yapan satıcılar bile hayvan gibi yüksek fiyatlar çekiyorlar ederinin çok üzerinde. hayırdır bu ne fiyat diye sorunca da "abey sıfırı şu kadar para istiyosan sıfır al" diyor ama bilmedikleri bir şey var sıfır piyasası bitti noktasına geldi.

neyse, ben beğendim gitarı 2. el olarak bulduysam almadan önce gidip sıfırını deniyorum(bulabiliyorsam tabii bir mağazada) bulamıyorsam da zaten nut width, scale, neck radius gibi bilgileri alıp aynı ölçülerde başka bir gitar buluyorum sıfırını deneyebileceğim gidip onu deniyorum klavye rahatlığını anlama açısından. ton ve işçilik kalitesi gibi detayları zaten incelemelerden bulabiliyoruz. geriye bir tek gitarın ne durumda olduğu kalıyor onu da çok dert etmiyorum çünkü büyük bir falsosu olmadığı sürece basit sorunlar oluyor "araç başında" pazarlık yapmana yarar bir şeyler bulursun illa ki.

elektronikler önemli zaten bir tek 2. elde bana kalırsa en çok oradan patlıyor gitarlar. onu da çözersin zaten.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(14.05.20)
Önceleri (6-7 sene önce) alternatif olarak garaj.com vardı enstrüman satışı ile ilgili. Şimdi baktım hala aktif.Buradan fiyat kıyaslaması yapabilrsiniz.

Şu dönemde zor ama tünele gidip müzik marketlerden beğendiğiniz merak ettiğiniz modelin sıfırını inceleyip fikir sahibi olabilirsiniz.İkinci elin kondüsyonunu kıyaslama açısından da iyi olur.
0
glavina
(14.05.20)
ben de uzun zamandır girişmedim bu tür işlere ama turkrock hala devam ediyor sanırım

turkrock.com
0
makbur
(14.05.20)
Aslında ne alacağım az çok belli, o yüzden klavyeyi manyetikleri denememe gerek yok pek. benim derdim adam ilana açıkça sorunu yazsın, gidince sürprizle karşılaşmayayım konusu. Varsa yoksa kozmetik sorunlar; haberi bile yok köprünün dağıldığından çünkü bilmiyor, öyle bi heves almış kullanmış hunharca bakım yapmadan. Soruyorsun teller değişti mi markası ne diye, ben menemen yapmayı bilmem ki diyen yeni gelin gibi ehihihi diyip sırıtıyor. 2. El alışveriş şanından bunlar, normal zamanlar olsa erinmem de hani ama şu durumda biraz konforlu alışveriş istiyorum. Fikirler için teşekkür ederim, bakacağım :)
0
🌸Bruce
(14.05.20)
bahsettiğiniz biraz da şans işi..

10-15 sene önce yakın arkadaşım bir heves gibson les paul studio almıştı. 6 ay sonra gitarın headstock bölümü kendi kendine kırıldı hatta şunun aynısı;

www.mylespaul.com

luthier'e götürdü tamire adam ne dese beğenirsin, burası daha önce de kırılmış:) aldığı herif nasıl yaptırmışsa artık hiçbir iz boya çizik vs yokmuş.

gözünüzü korkutmak için değil de, iyi anlayan kötü niyetliler de olabiliyor ve daha büyük sorunlara yol açabiliyorlar.

şansınız yaver gider umarım..
0
makbur
(15.05.20)
(7)

Kalp ameliyatı insanın karakterini değiştirirmi?

The Student
Böyle bi geyik vardı. Bunun doğruluk oranını merak ediyorum.
Böyle bi geyik vardı. Bunun doğruluk oranını merak ediyorum.
0
The Student
(13.05.20)
Çevremde kalp ameliyatı geçirenler oldu, bariz değişiklikler olmuştu
0
izmitcan
(13.05.20)
ölüme yakın olmak hayatı farklı değerlendirmeye yol açıyor. bazen ikinci bir şans olarak görülüyor. bazıları için hayat yeniden başlıyor.

düşün ölmek üzeresin ama en az bir 10 sene daha kazanıyorsun. kendine iyi bakarsan neden 20 sene olmasın. neden 30 olmasın? gibi.
0
ozdek
(13.05.20)
karakter değişimi sadece kalp ameliyatına ithafen değil. o geniş bir kavram bence.
tamam kıl dönmesi ameliyatı dahil değil ama ağır bir ameliyat geçirdiğinde işin stresi ve süreç insanı olgunlaştırıyor diye düşünüyorum.
başka birinden kan almak için bilimsel bir açıklamam yok ama orada da duygusal bir süreç giriyor devreye.
günümüzde tıptaki gelişmeler işleri daha kolay hale getirse bile operasyona giren kişi için can derdi hiç bir zaman bitmiyor.
5-6 saat diye girip 11saatte çıkan bir kalp ameliyatlıyım.
0
qxgviper
(13.05.20)
babam açık kalp kapakçık ameliyatı geçirdi, 65 yaşındaydı ve şeker ve tansiyon geçmişi sebebi ile doktor %40 masada kalma riski var demişti. sonrasında iyileşti ama o zamandan beri ölüm korkusuyla yaşıyor oldu, kendine daha fazla dikkat etmeye başladı. bundan sebep daha evhamlı bir karaktere sahip oldu diye düşünüyorum, yoksa öyle bambaşka bir insan haline gelmedi.
0
Bruce
(13.05.20)
Bence değiştirir. Teyzem panik atak hastası oldu. Geçen gün evdeki kedi aniden karşısına çıkınca bayılmış korkudan. İnşaat seslerine aşırı hassas mesela.
0
makarnacanavari
(13.05.20)
Hocam ciddi bir kalp ameliyatı sonrası aşırı derecede ilgisiz ve umursamaz oldu. Benim gördüğüm örneğe göre: evet, değiştirir.
0
prole
(13.05.20)
Babam anjio oldu. O sinirli adam gitmiş dünya tatlısı birisi gelmiş. Annemden daha iyi anlaşıyorum. Ki anjio basit birşey. Bilemiyorum artık. Onun değiştirdiğimi düşünmek istiyorum
0
mobydick
(14.05.20)
(10)

annemle babamı netflix ile tanıştırdım

pelovann
bayıldılar. her gün 1-2 film atıyorlar artık zorlanıyorum bunlara film arzında ahahahsha sizden şöyle güzel gerilim ve aksiyon dolu (daha çok korkuya kayan) film önerilerinizi istiyorum dostikeler. netflixte olması da şart değil aslında ama orda olursa da fena olmaz. tşkler şimdiden.
bayıldılar. her gün 1-2 film atıyorlar artık zorlanıyorum bunlara film arzında ahahahsha sizden şöyle güzel gerilim ve aksiyon dolu (daha çok korkuya kayan) film önerilerinizi istiyorum dostikeler. netflixte olması da şart değil aslında ama orda olursa da fena olmaz. tşkler şimdiden.
0
pelovann
(12.05.20)
Departed, korku yok ama
0
Rudy Baylor
(12.05.20)
orta yaş ve üzeri her anne babanın izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir gerilim filmi var gerald's game diye, onu izlesinler bence.
0
Bruce
(12.05.20)
Kur stremio yu keyfine bak.
0
paudi
(13.05.20)
gerald's game denmiş o zaman ben de get out diyeyim.

bu arada the shining ardından da doctor sleep izleyebilirler.(doctor sleep netflix'te yok ama)
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(13.05.20)
hush, don’t breathe, truth or dare. netflixte yok ama sıra gelirse the invisible man olabilir. bugün izledik gayet güzeldi.
0
pudra
(13.05.20)
film değil ama into the night dizisini beğenirler gibi geliyor. hem heyecanlı hem de Türk oyuncu var falan.
0
hushhush
(13.05.20)
Görünmeyen misafir. Korku yok ama
0
kablelvuku
(13.05.20)
Tepedeki ev dizisini önerin.
İspanyol filmleri de iyidir.
0
neymis
(13.05.20)
bloodride 10 bölümlük bir seri. gerilim korku türü severler bence.
0
tantunizade murat efendi
(14.05.20)
film yerine dizi de izletilebilir. ben de bizimkilere açtım geçenlerde la casa de papel'i. uzun süre sesleri çıkmadı asagfajf. sonraki bölüme geçmeyi de öğrettim. ohh mis^^
0
matrix
(17.05.20)
(17)

Bu açıklama niye bu kadar çok tepki almış? (Denizden virüs bulaşmaz)

nundu
https://eksisozluk.com/denizden-virus-bulasmaz--6515761Açıklamayı yapan hoca benim fakülteden hocam ve Türkiye çapında bir hoca olduğunu biliyorum. Yaptığı açıklamanın da yanlış olduğunu düşünmüyorum. Haberdeki dil biraz tıpdışı, onun da sebebi muhtemelen haberi yazan gazeteci kendi anladığı kadarın
eksisozluk.com

Açıklamayı yapan hoca benim fakülteden hocam ve Türkiye çapında bir hoca olduğunu biliyorum. Yaptığı açıklamanın da yanlış olduğunu düşünmüyorum. Haberdeki dil biraz tıpdışı, onun da sebebi muhtemelen haberi yazan gazeteci kendi anladığı kadarını yazdığı için(ya da hoca anlaşılsın diye çevirmiş de olabilir).

Hipertonik-İzotonik muhabbetine takılmışlar ama yani bu adam dandik bi hoca değil, makale sayısı falan gayet dolgun, eğitimi iyi bi adam. İlkokul düzeyi konuyu bilmiyor değildir. Muhtemelen gazeteci aracılığıyla gelirken anlam kayması olmuştur. Ki izotonik olmasıyla hipertonik olması arasında bir fark da yoktur açıkçası.

Su çok o yüzden bulaşmaz cümlesi de biraz tıp dışı olmuş (muhtemelen yine gazeteci aracılığıyla olduğu için) ama sonuçta yanlış değil. O kadar su kütlesi içinde virüsün bulaştırıcı düzeye gelmesi çok zor.

Sonuç olarak bu konuyla ilgili hocam niye linç edilmiş, bana saldırmışlar gibi hissediyorum çok severim bu hocayı dshsdhs
0
nundu
(12.05.20)
"...haziran ayında tatil planlarının yapılabileceğini söyledi."
0
archmage mahmut
(12.05.20)
@archmage mahmut
Yazlığına gidecek adam gidebilir yani ben buna da karşı değilim :D

Sağlıklı normalleşme olacak bu süreç sonunda. Bu adam Ege Tıp Enfeksiyon kliniğinde, günde kaç hasta geliyor, kaçı iyileşiyor hepsini görüyor ki Ege Türkiye'de en çok vaka olan ama ölüm oranları en düşük olan üniversite hastanelerinden biri. Yani adam olayın gidişatını, ne zaman düzeleceğini az çok görüyor. Haziran'da durum daha düzelmiş olacak muhtemelen eğer çok ekstrem bi durum olmazsa..
0
🌸nundu
(12.05.20)
linç edilmesinin sebebi corona ile ilgili felaket tellallığı yapmaması. bu işin cılkı çıktı artık, bir grup kıyamet senaryocusu ruh hastası birilerinin corona ile ilgili olumlu şeyler söylemesine trigger'lanıp sizin yüzünüzden virüsten kurtulamıycaz edebiyatı yapıyor. "böylö dörsönüz hörkös totilö çokor" dediklerini duyabiliyorum oradaki linççilerin. sapla samanı ayırma yetileri yok bu insanların, delüzyonel olmaya başladılar; bu süreci 2 sene boyunca karantinadan kalıp nefes almaktan başka hiçbir şey yapmadan atlatabileceğimizi sanıyorlar sanırım.

hocanı tanımam etmem, açıkçası detaylı okumadım bile açıklamasını ama doğrudur, babanın oğlu değil ki savunasın yok yere. ama bu durumdan bağımsız, gayet masum ve art niyet gütmeden "aslında şöyle yapmanın bulaşmaya etkisi yok" diyen kim varsa hepsine saldıran bir grup var; onlardan yola çıktım.
hocan abes bişey söylemişse çok pis r yaparım ama, baştan söyliyim.

edit: yine genel bir çıkarım yapıcam. bilim insanlarının görevi "millet şunu şunu yapar o yüzden şunu söylemiyim" değildir. gerçek, doğru neyse onu söyler. denizden corona buluşmayacak olması bir gerçekse bilim insanı "şimdi bunu söylersem denize gider insanlar, iyisi mi söylemiyim" dememelidir. bunu diyecek kişi devlettir, gerekirse bunu tahmin edip yasağını koyar. biz çok alışığız kişisel tercihlerimize karışan bilim insanlarına, o yüzden böyle bir algı yaşanmış sanırım, sanki haziran'da deniz tatili yapınız sorun yok demiş gibi.
0
Bruce
(12.05.20)
açıklamasının tamamını bilmiyorum ama bence de denize girmekle korona bulaşmaz. denize girince cinsel hastalık kapan oldu mu misal? aynı mantık.

ama haziran'da tatil planı yapmak sadece denize girmeyi kapsıyorsa süper olur. düşün koca bir sahil ve hepsi benim. sadece denize girip çıkacağım. virüs kapmayız böyle bir ortamda. ama tatil deyince ne anlıyorsunuz? özellikle beyaz yakalı tatili denilince durum sadece deniz değil. otel, havuz, yemek sıraları, uçak, otobüs, kalabalık plajlar ve havuz başları, otel kalabalıkları vs vs.

yani hocanı öpüyorum ama ilk gazeteci kapısını çaldığında ki muhtemelen telefonla falan aradığında heyecanlanıp böyle demeçler vermesin bence.beni de her gün arıyorlar londra'dan canlı bağlanıp durumu özetlesene diye işim var diyerek geri çeviriyorum.
0
ozdek
(12.05.20)
@ozdek

Bu süreçte baya sükse yaptı, instagram yayınlarıyla başlayıp, a haber, habertürk, cnn falan dolaşıyor. Tatil yapma ifadesinden kast ettiği otelli falansa evet sıkıntılı ama eğer yazlık tarzı daha bireyselse bence sıkıntı yok.
0
🌸nundu
(12.05.20)
Bu konudan bagimsiz olarak, sozluk ve sosyal medya kitlesinin ozellikle 2013 sonrasi toksik hale donustugunu goz onunda bulundurmak gerekiyor. Yani herhangi bir insan, herhangi bir demecinden dolayi tepki cekebilir, linc yiyebilir; cok da sey yapmamak lazim. Denyo bol maalesef
0
hehehe
(12.05.20)
hoca biraz genel anlatmış. bir de denizden geçen hastalıklar var galiba, bir kaç yazar bahsetmiş.

Tatil planlarının yapılabilecğeini söylemesi, kendisinin tatil planı yaptığını söylemesi pek uygun değil.

Evet denize girmek risk oluşturmaz ancak, otele gidip denize girmek ile yazlığında denize girmek aynı değil. Yazlığın olsa bile şezlong vs. kiralamaman lazım. sahile havlu atıp denize girip çıkıp geri gelmen lazım. hoca bunlardan hiç bahsetmemiş. denizde kalabalıktan kaçının dememiş. şezlong mesafeleri ayarlansın demiş de, o şezlonga önceden kim oturdu temizlendi mi, vs vs bir sürü risk var.

muhtemel nedeni bence böyle. ben linç etmem o ayrı.
0
fezagezgini
(12.05.20)
her şeyi mi gazeteci uydurdu? ben gazeteci olup bir doktorla röportaj yapsam öyle bir cümleyi bırak uydurmayı doğru mu yazıyorum diye 50 kere düşünürüm.
salgın geriliyor, haberler iyi dersiniz anlarım, felaket falan duymak istemiyorum.
ama "ben rezervasyonumu şimdiden yaptım" diye bu kaos ortamında turizm pazarlamacılığı yapan adamı ciddiye almam.
deniz suyu ile ilgili hatası da gülünç.
0
not dark yet
(12.05.20)
AVM'lerdeki merkezi iklimlendirme sistemi ile bulaşmayan virüsün denizden bulaşacağını iddia etmek çok gülünç. Corona ile ilgili artık hiç bir iddia, hiç bir önlem, hiç bir öngörü kesinlikle bilimsel ve mantıklı değil. Hiç bir inandırıcılığı kalmadı bu hikayenin. Ve yönetimler de zaten ikna edici olmaktan vazgeçtiler, gelişine sallıyorlar.
0
alex
(12.05.20)
Normalleşme süreci farkındasındır ki daha çok ekonomik. Şuan örneğin moda sahilde oturamayız ama avm ye gidebiliriz. Oysa sahilde tabi ki risk daha az. Turizm de büyük gelir kaynağı. bence tepki çekmesinin sebebi ekonomik kaygıların sağlığın önüne geçmesi ve bunu destekleyen bi açıklama yapmış olması.

Denizden virüs bulaşmasa bile bir sürü kişi aynı duşu kullanıyor ya da aynı şezlongu bu şekilde bulaşabilir sonuçta.
0
turkce konusan uzayli
(12.05.20)
Hocaysa hocalığını yapsın, akademik devam etsin. Birileri rica etti diye kendi çalışmalarına aykırı demeçler vermesin
Denizden bulaşır bulaşmaz meselesi de değil, o yaşta insan plajda/ şezlongta/ otellerde/kumda/ turistik yerlerde seyahat akınında... bulaş riski olduğunu bilmiyor mu?
Sanki tek problem denizdi çünkü!!
0
jimjim
(12.05.20)
Ekside bir kesimi ne kadar çok linç ederseniz o kadar çok fav alıyorsunuz galiba. Ne çöp bir yer! Onu eleştiren de daha üniversiteye girememiş ergenler işte, takmayın. Bilinçli yorum yapanları, eleştirenleri tenzih ediyorum.

Ben denize yakın bir yerde oturuyorum. Burada insanlar duşta, denizde tükürüyor. Bu durumda bana bulaşmayacak mı? Hocanız açıklama yaparken bu görgüsüzleri de dikkate aldı mı mesela?
0
geçerkenugradım
(12.05.20)
Cok sevdigin icin gormuyorsun fakat bildigin ismarlama habermis bu. Kim denizden coronavirus bulasir mi diye sorar ki? Ustelik Oytunun yaptiginin aynisini yapmis. Olur da havaalanlarinda, plajlarda, otellerde vaka patlamasi olursa, altyapisi zaten yetersiz tatil beldelerinde saglik sistemi tikanirsa kendisi bir sorumluluk alacak mi?
0
dunal
(12.05.20)
Ayrıntı vermemiş, sokaktaki adam da o kadarını bilir.
Otellere gitmeyin dememiş mesela. Diyemez de zaten.
0
pro9it9is9
(12.05.20)
Hayir, linkteki haberi okudum. Haberde yazdigina gore, sicaklarla hastalik yayilimin azalacagini, tatile gidilebilecegini, hatta kendisinin tatil planlarini olusturdugunu soylemis. Deniz sacmaligini saymiyorum bile.
0
dunal
(12.05.20)
Linçleri gördüğümde aynı tepkiyi verdim. Linç etmek için adam arıyorlar bugün de kısmet hocanızaymış.
0
valarmurgulis
(13.05.20)
Haber kaynagimiz ayni degil herhalde.
1. Oytun da ayni sekilde soyluyordu. Onun yaptigi neden yanlissa o yuzden.
2. Habere gore soyledikleri o. Ilk cevaptaki alintilamayi da atlamissin. Soylediklerinin hangi anlama varacagini, ne sekilde yansiyabilecegini bilebilecek kariyerde biri.
3. Enfeksiyon uzmani salgin ortaminda medyaya aciklama yapiyor. Ne gereksiz detayi?
4. Deniz suyu izotonik degil, bulasma sorusu anlamsiz ve denizden virus bulasmasi tatilden virus bulasmasi riskinde alakasiz bir nokta.
0
dunal
(14.05.20)
(9)

Berber meselesi

fobfilm
Uzun süredir traş olamadığım için mağara adamına döndüm, berberler açıldı ama yine de gitmeye cesaret edemiyorum. Siz saç traşı meselesini nasıl hallediyorsunuz, ne önerirsiniz?
Uzun süredir traş olamadığım için mağara adamına döndüm, berberler açıldı ama yine de gitmeye cesaret edemiyorum. Siz saç traşı meselesini nasıl hallediyorsunuz, ne önerirsiniz?
0
fobfilm
(12.05.20)
@brian ben sakallarımı makineyle kesiyorum ama saçlarımı kesebilmem mümkün değil, o yüzden bir berbere gitmek zorundayım. Kesimde fayda sağlayabilecek alabileceğim bir önlem var mıdır acaba?
0
🌸fobfilm
(12.05.20)
yeni makine aldım powertec diye. 2 güne kendimi hanıma teslim edeceğim yapacak bir şey yok.

televizyonda anlatılanlar acayip ütopik. yok bi müşteriden sonra berber 15 dakika dükkanı havalandıracakmış, yok iki kişi olmayacakmış, yok ustura kullanılmayacakmış vs vs bana uygulanması imkansız şeyler geliyor bir müddet eşek tıraşı ile gezeceğiz artık :(
0
joehigashi
(12.05.20)
ben 5-6 hafta önce evde kendim saçları 3 numaraya vurmuştum. daha 1-2 ay berbere gitmesem olur yani
0
dafuq
(12.05.20)
makineyi vurdum ben de 1 ay önce, bi daha uzadı hatta. yeterince uzun bir başlıkla makine kullanıp kesersen çok kötü olmuyor. zaten şöyle düşün, mağara adamı gibi kötü mü, kötü kesilmiş kötü mü; her halükarda berbere gitme riskinden iyidir.
0
Bruce
(12.05.20)
Powertec ben de aldım tıraş makinesi 2 hafta oldu bile kafayı 3 e vuralı. Babamın kafayı da vurduk 3 e. Her hafta da sakalı kesiyorum. Düşündüm de parasını çıkarmış bile ve gayet de memnunum makineden.
0
GiderGelemes
(12.05.20)
@fobilm

Tek yaşıyorum, makina alıp kesme işine girmek istemedim.

Berberden randevu aldım. vurduracağım saçı. orada da şöyle bir taktik izledim. (çok yaymayın kime dediysem şaşırdı iyi düşünmüşün dedi :D :D)

günün ilk saatine randevu aldım sabah 09:00'a. akşam 9 da kapattıkları için, ortamda aletlerde virüs olsa bile, 12 saatte riski mümkün olan en aza indireceğimi düşünüyorum. hemen başkasının ardından traş olmak yerine günün ilk traşını olmak daha iyi.

berber maske ile çalışıyordu. onun kendini çok iyi koruması lazım. teması en aza indirmek içinde traş öncesi saçı yıkayıp gideceğim, (benim berber traş öncesi saçı bi yıkıyor) traş sonrası da evde yıkayacağım saçı. gerçi şampuanda virüs ölür zaten ama psikolojik birazda. zaten çok yakınım berbere.

maske ile gideceğim ama orada nasıl olur bilmiyorum kulak üstü için çıkarmam gerekecek hertürlü + kendi havlunuzu götürebilirsiniz yıkama için.

edit: bence gidecekseniz berbere bir an önce gidin. her geçen gün berberin de pozitif olma riski artıyor.
0
fezagezgini
(12.05.20)
@fezazengini Bu mantıklıymış :)
0
🌸fobfilm
(12.05.20)
biz yasak kalkmadan önce babamın berberini bulduk. evimize gelip bizi tıraş etti. biraz tuzlu fiyat çekti ama iyi oldu. bence bulabilirsen böyle bir berber bul.
0
nothing in my way
(12.05.20)
berberler açıldıktan sonra kimse eve gelip traş etmez. belki hafta sonu. bu arada aletlerde aynı risk yine var, temiz olduğuna nasıl güveneecksiniz ? berber pozitif ise yine bir şey değişmiyor eve gelince.
0
fezagezgini
(12.05.20)
(8)

hiç konuşmamak yerine boş konuşmak

diffarentiationation
kişiyi daha sempatik yapar mı bu yaşınıza kadarki tecrübelerinize göre? çok değişken var ama genel olarak düşünün, samimi ortamları ele alalım sadece, sevgilinizle birlikteyken mesela konuşacak bir şey yokken boş konu atmak ortaya, alakasız şeylerden konuşmak gibi.
kişiyi daha sempatik yapar mı bu yaşınıza kadarki tecrübelerinize göre? çok değişken var ama genel olarak düşünün, samimi ortamları ele alalım sadece, sevgilinizle birlikteyken mesela konuşacak bir şey yokken boş konu atmak ortaya, alakasız şeylerden konuşmak gibi.
0
diffarentiationation
(12.05.20)
Genel olarak düşünüyorum, susmayı bilmeyen, her sessizlikte laf olsun diye boş konuşan insanlara acayip sinir oluyorum. Daha sempatik yapmıyor, aksine kalkıp ortamdan uzaklaşasım geliyor. Huzur içinde sessizce oturamayacağım insandan sevgili de olmaz zaten.

Edit: Çok acayip yahu. "insanlar genelde boş konuşan sevmem deseler dahi severler" diye cevap var. Niye birilerinin sizden farklı düşünebileceğine inanmıyorsunuz hiç anlamıyorum.
0
kobuzchu kiz
(12.05.20)
boş konuşacağına sussun daha iyi.
0
candide
(12.05.20)
herkese göre göreceli, benim gözlemime göre hiç konuşmamasından daha iyi olarak izlenim bırakıyor. insanların hareketleri ile fikirleri bir değil. burda boş konuşmasınlar diyen kişi hiç konuşmayan birisine asosyal damgası verip mesafe koyuyor genelde.
0
nahtoderfahrung
(12.05.20)
yapmaz, antipatik yapar.
0
hehehe
(12.05.20)
söyleyecek bir şeyin yoksa sus felsefesi söz alıp konuşma durumlarında etkili. birilerinin senden bir şeyler söylemeni beklediği durumlarda sessiz kalmanın negatif etki yarattığını bizzat deneyimledim. ben ki çok konuşan biriyimdir, cidden bazı noktalarda bir şey söylesem çok boş yapmış hissedicem, ki ara ara boş yaparım da zaten; susmayı tercih ettiğim zamanlarda ya durumdan keyif almayan ya da sessizlikle mesaj vermeye çalışan konumuna düştüm. benim gibi normalde çok konuşan ve çoğu boş konuşma olmayan insanların suskunluğu asaletinden olarak algılanmıyor ne yazık ki.

sevgili konusu ayrı, yanında boş konuşmaktan çekineceğim biriyle sevgili olmam. alakasız şeylerden konuşmak, saçmalamak karşımda konuşup etkilemek istediğim ama heyecandan ne konuşacağımı bilmediğim biri olduğunda girdiğim bir mod oluyor zaten. buna tahammül edemeyenler az değil tabii, o durumda sempati kalmıyor.

benim konuştuğum birinin benim gibi saçmalıklar yapması sempatik durur. öte yandan oturaklı ve sakin kadınlardan da ayrıca etkilendiğim doğrudur. o yüzden çok kişisel bişey bu diyip geçicem.
0
Bruce
(12.05.20)
Hiç konuşmamakta kötü. Asosyal, psikolojik olarak sorunlu gözüylede bakabilirler. Ayarı tutturmak önemli.
0
komando kani var bende
(12.05.20)
elbette ki en güzeli ayarı tutturmak ancak soruda iki uç var.
hiç konuşmamak yerine boş konuşmak daha faydalıdır.
hiç konuşmayan insan sorunlu ve sıkıcı görünür.
boş konuşan insan ise sadece boş konuşur.
insanlar genelde boş konuşan insan sevmem deseler dahi severler.
0
dafuq
(13.05.20)
ilişkide belli bir seviyeye gelinmemişse, sessizlik rahatsız edicidir bana göre.
en coşkulu, en sabahlara kadar konuşulan, en kıkırdanan dönemde neden sessizlik olsun?

bir de, boş konudan kasıt ne?
sürekli ekonomi, devlet politikası, felsefe ve sanat mı konuşuluyor?
geyiğe her zaman ihtiyaç vardır.
ilişkinin kendi jargonunu oluşturmasının yolunu açar.

bazen yan masadakiyle dalga da geçersin, salak salak espriler de yaparsın, tek gözünü şaşı yapmak gibi gereksiz becerilerini de sergilersin, arkadaşını da çekiştirirsin, olur yani neden olmasın?
şapşallık da sevimli bir şey olabiliyor belli ölçüler dahilinde.

beraber gülebilmek için boş konuşmak gerekiyor genelde.
ama sürekli böyle mi olmalı?
hayır, beraber susmak da güzeldir, ama dediğim gibi belli bir seviyeye gelinmemişse susmak gerginlik yaratır bence.
0
blatta hiberna
(13.05.20)
(6)

feminizm ve cinsiyetçilik

black holes in the sky
merhaba. benim aklıma bir türlü yatmayan bir şey var, bununla alakalı da hangi kaynaktan ne okuyabilirim pek bilmiyorum. Hem kendi düşüncelerinizi hem yazarların vs ne dediğini, olayın ne olduğunu anlatırsanız sevinirim.Mesela iş hayatında kadınlara bazı konularda erkeklerin sahip olmadığı hakların
merhaba. benim aklıma bir türlü yatmayan bir şey var, bununla alakalı da hangi kaynaktan ne okuyabilirim pek bilmiyorum. Hem kendi düşüncelerinizi hem yazarların vs ne dediğini, olayın ne olduğunu anlatırsanız sevinirim.

Mesela iş hayatında kadınlara bazı konularda erkeklerin sahip olmadığı hakların verilmesini, kadınların iş hayatına daha çok teşvik edilmesi yönünden ve biyolojik açıdan zaten olması gerekenin bu olduğunu düşündüğüm için anlıyorum. Bu konuda bir sorum yok. Ama mesela, bir erkek bir kadınla tartışırken vs. niye çevreden hep karşısındakinin kadın olduğuna ve ona göre konuşmasına dair uyarılar gelir? Şu açıdan anlamıyorum, kadın ve erkeğin sosyal açıdan eşit olmasını istiyorsak, kadın bunu niye sürekli kadın kimliğini öne sürerek yapmaya çalışıyor? Çok normal bir durumda bile ben bir kadınım uyarısını yapılması biraz bu eşitliği suistimal etmek olmuyor mu? İnsanlar birbiriyle tartışırken niye kadın erkek ayrımına varılıyor? Doğal olan zaten karşındakini cinsiyetinden öte bir birey olarak kabul edip ona göre usturuplu bir şekilde davranmak değil mi?

Bu konuda pek bir şey bilmiyorum gerçekten o yüzden farklı bakış aşklarına ihtiyacım var.
0
black holes in the sky
(10.05.20)
feminizmin zaten böyle bir talebi yok ki, ortamda kadınların olduğunu, ona göre davranılması gerektiğini hatırlatanlar yine erkekler, dilde ve fiziksel şiddet cinsiyetten bağımsız zaten olmamalı

mesela ben erkek arkadaşlarımla konuşurken de küfürlü tartışırım o yüzden kadınlarla tartışırken de böyle konuşabilirim demek de cinsiyet eşitliği değil
0
freebird5406_2
(10.05.20)
çünkü tartışmada sinirlenip küfür edebilecek ve karşıdakine şiddet uygulayabilecek taraf erkek oluyor. istisnalar var elbet ama tartışırken erkeğe küfredip döven kadın pek yok.

yani acı ama olay erkeklerin ince olmamaları aslında. şimdi çıkıp beni eleştirecekler ama arkadaşları ile normal sohbet esnasında bile her cümlenin sonuna aq koyuyorlar. o yüzden kavgada erkeklerin uyarılması gayet normal. zaten kaba saba tiplerin yaşadığı bir coğrafyadayız...
0
rose parks
(10.05.20)
Benim de kafama takılıyor bu konu. Ben SJW akımına bağlıyorum bu konuyu.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(10.05.20)
ben samimi olduğum kadınların yanında da küfür ederim erkeklerin yanında da; küfürlü konuşmamın cinsiyetle değil o kişiyle olan samimiyetimle alakası vardır. ama yanında küfür ediyorum diye kadına şiddet uygulayacak biri değilim. ben kadınım benim yanımda küfür edemezsin diye bir savunması olmuyor feministlerin. feminist öğretiyi benimsememiş ama "kadınla erkek eşit olmalı" fikrini savunan herhangi bir kadının "ben kadınım benim yanımda buna uygun davranmalısın" demesini neyi savunduğunun farkında olmayan bir tutarsız olarak yorumlarım.
0
Bruce
(10.05.20)
Ben de uyardım bir kere. İşyerinde bir erkek çalışan kendisiyle eşit seviyedeki bir kadın çalışanla tartışırken bağırıyor, elini kolunu sallayarak üzerine yürüyordu. Odadaki herkes de gayet keyifli izliyordu. Ben tartışmaya başladıklarında üst kattaydım, sesi duyup bakmaya gitmiştim. Hem görüntü/gürültü çok çirkindi, hem de az daha devam etseler erkek çalışanın başı yanacaktı.
Sakin sakin masanızda oturarak ve bağırmadan tartışabiliyorsanız kimle isterseniz tartışın.
0
ganbatte
(10.05.20)
feminizm zaten kadınlara fazladan hak verilmesi ya da kadına küfür edilmemesi değil.

kimsenin kimseden fazla hak talep ettiği yok zaten. ama eğer pozitif ayrımcılıktan falan bahsediyorsak, bir erkek olarak şu kadarını söyleyeyim, toplumda tüm yönetim mekanizmaları, fiziki güç, sosyal hayatta maddi açıdan üstünlük vb. durumlar erkeklerin lehineyken, şurda kadınların bu dezavantajlı durum içerisinde hepten yok olmaması için tanınan birkaç ufak şey mesele edilmemeli.

bazıları sanıyor ki, kadın erkek eşitliği savunulunca kadınlar için her şey güllük gülistanlık. yok abicim öyle bir şey. bugün dünyanın en büyük 1500 şirketinde bile yöneticilerin sadece %11'i kadın. anadolu'da hala kadınların sadece 'sikilmek' için var olduğunu düşünen, elindeki tüm sosyal ve fiziki gücü kadınların aleyhine kullanmak için götünü yırtan on milyonlarca cahil erkek sürüsü var.

ki, bazı şeyleri de gördükçe cidden güldüm. ben hayatımda bir kere olsun konuşurken 'ben kadınım' diyen birini görmedim. hadi desin, birileri uydurmuyor olsun, genelleme abicim. sen gece sokakta yürüsen, işe girsen haksızlığa uğrasan, hiçbir bok olmaz sana. ama bu insanlara olur. kadınların dünya genelinde, ki bak buna avrupa ve abd bile dahil, kadınların aynı pozisyondaki gelirleri erkeklerden daha düşük. var gel sen türkiye'nin halini düşün. o yüzden erkekler de biraz lütfeder de bu eşitlik sürecine katkı sağlamak isterse, ayrıştırıcı olmayı bıraksınlar.
0
mehmed resad
(10.05.20)
(8)

İşe alım yapan firma var mı?

ahm1
Merak ettim de şu siralar yeni birini alan/arayan firma var mi hic? Kurye vb. harici soruyorum. Onlar malum zaten, araniyor.
Merak ettim de şu siralar yeni birini alan/arayan firma var mi hic? Kurye vb. harici soruyorum. Onlar malum zaten, araniyor.
0
ahm1
(10.05.20)
Olmaz mı, biz varız mesela. Haziran ortasına kadar 100'e yakın alım yapmayı hedefliyoruz.

Sektör bilgisi vermeyeceğim ama bazı sektörlerin işi yoğunlaştı kuryeler gibi, oralar yapıyor alım. Aslında hepsi yapmıyor tabii de, planlamasını düzgün yapmış olanlar için bu kriz fırsata çevrilebiliyor. Hizmet hacmini arttırmak için de o hizmeti verecek insanları işe almayı göze alıyorlar.
0
Bruce
(10.05.20)
Aslinda "hizmet sektoru haric" diye sormak istiyorum. Daha cok merak ettigim beyaz yaka, masa basi calisilan isler icin alim yapanlar var mi?
0
🌸ahm1
(10.05.20)
bizde çok uzun süreli planlanmadığından beyaz yakalılarda %90 işe alım yok.

atıyorum şirket işe geleceksin demiştir o da istifa etmiştir. işi de önemlidir o yüzden yerine alım olabilir.

benim gördüğüm örneklerde insanlar maaşlarından gönüllü kesinti yaptırdılar. bir de üstüne ücretli izne çıkarıldılar. neyse ki devletimiz korona'yı alt etti hayat pazartesi normale dönüyor. (avm'ler açılıyor daha ne olsun)

işe alımların ortalama 6 ay öncesinden planlandığı bir ülkedeyim. mayıs başı itibariyle bir arkadaşa işbaşı yaptırdık çünkü 4 ay öncesinden anlaşılmıştı. şirket 1 nisan itibariyle bütün işe alımları durdurdu.
0
ozdek
(10.05.20)
Bizim şirket alım yapıyor 3-5 kişi ihtiyaç var. Eksik var diye bugün mesai yapıyorum mesela.

Sektör sosyal medya
0
NightBringer
(10.05.20)
Olay küresel. Eindhoven'da yaşayan arkadaşım bir firma ile anlaşmıştı tam o sırada pandemi ilan edildi çocuk sözleşmeyi imzalayacağı gün işe başlamasını iptal ettiler. Analiz mühendisi.
0
kanlakarisikyagmur
(10.05.20)
yazılım firmaları alım yapıyor hep. bilgisayar&yazılım mühendisi arayışı çok.
0
jelly bear
(10.05.20)
Üretim, yabancı firma.
Türkiye için açık olan ilanlar sadece üst kademe müdür, geri kalanlar kapatıldı şimdilik.
0
logisticsmanager
(10.05.20)
Sektöre bağlı tamamen. benim çalıştığım firma gıda firması ve üretim non-stop devam ediyor. beyaz yakalar evden çalışıyor ama fabrikada bulunması gereken mühendis ve üretimciler artı üretimde çalışan işçiler aynen devam. servislerin sayısı 2 katına çıkarıldı, yemekler özel ambalajda veriliyor, herkese maske eldiven, şirkete girerken herkesin ateşini ölçüyorla,r değişiklik bunlar. dezenfektan kullanımı ve ortam temizliği zaten üretimin hassas olmasından dolayı rutinde olan şeyler. örneğin bazı üretim bölümlerine girmeden önce duş almak zorunlu.

Soruna cevap olarak nisan ayı içinde 138 mavi yaka, 5 beyaz yaka işbaşı yaptı benim bildiğim. ayrıca şirket halen yeni alımlar için ilana çıkıyor.
0
zikardo
(10.05.20)
(7)

salça bozulmuş mu?

duyuru
kavanozun yan taraflarında kırmızıyla işaretlediğim gibi pütür pütür yerler var. yeşille işaretlediğim yerlerde de çok belli olmasa da daha koyu kırmızı görünen bölgeler var. ilk açtığınızda biraz sıvı yağ koyun diyordu onu yapmıştım ama. sonra biraz kullanınca salça kuru görünmeye başlamıştı gözüme
kavanozun yan taraflarında kırmızıyla işaretlediğim gibi pütür pütür yerler var. yeşille işaretlediğim yerlerde de çok belli olmasa da daha koyu kırmızı görünen bölgeler var. ilk açtığınızda biraz sıvı yağ koyun diyordu onu yapmıştım ama. sonra biraz kullanınca salça kuru görünmeye başlamıştı gözüme onunla mı alakalı acaba? kullanılabilir mi bu yemekte filan?

ibb.co
0
duyuru
(09.05.20)
Tertemiz. Kuflenmediyse kullanılır.
0
kisa
(09.05.20)
ev yapımı hakiki salça çabuk küfleniyor; ben küf kısmını atıp kullanıyorum valla, şu ana kadar başıma bişey gelmedi. bunda da o kısımlar haricinde kullanırdım ben olsam.
0
Bruce
(10.05.20)
küflü yerleri temizle ve salçayı kullan :) hiçbir şey olmaz.
0
theseachange
(10.05.20)
küflenmiş salça da kullanılır ya. küflü kısmı yemeyin kalandan devam.
0
bohr atom modeli
(10.05.20)
Ustunu duzeltip, ustune zeytinyağı katın. Bu şekilde o şeyler olusmuyor.
0
logisticsmanager
(10.05.20)
sağlıklı değil ama yenir
0
yuvarlanantencereninkapagi
(10.05.20)
Kuf yerinde agirdir diye bir soz var. Her besinde olmasa da salca icin gecerli kufu siyirin ve tuketin hicbir sey olmaz. Uzerine tuz dokun kuflenmeyi engeller veya yag da olur
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(10.05.20)
(6)

akıllı telefon alırken öneriler, hangisi?

mrsnpr
selamlar duyurunun teknolojik insanları. 1 ay kadar sonra tıp fakültesinden mezun olacağım yani mezuniyet sonrası 1-2 ay içinde de çalışmaya başlarım diye umuyorum. 1 hafta kadar önce samsung galaxy j5 marka telefonumu bir araba ezdi ve şuan tuşlu bir telefonla idare etmekteyim. maddi durumum bir ke
selamlar duyurunun teknolojik insanları. 1 ay kadar sonra tıp fakültesinden mezun olacağım yani mezuniyet sonrası 1-2 ay içinde de çalışmaya başlarım diye umuyorum. 1 hafta kadar önce samsung galaxy j5 marka telefonumu bir araba ezdi ve şuan tuşlu bir telefonla idare etmekteyim. maddi durumum bir kerede cebimden 2.800 lira çıkarıp cep telefonu alacak kadar iyi değil şuanda. ancak mezun olup iş garantim olduğunu da düşünürsek ihtiyaç kredisi çekip bunu şimdiden ödemeye başlamam problem olmaz.

telefon önerilerinize ve hatta kredi vs ödeme şekli/planı önerilerinize açığım.

Xiaomi Redmi Note 8 Pro 64gb 6.54 inç 2800tl ve
Huawei P30 Lite 64gb 6.15 2100tl inç önerildi bana yakınlarım tarafından.

öncesinde almayı düşündüğüm Xiaomi Redmi Note 8'i kullananların telefon görüşmeleri sonrası donma problemi yaşaması üzerine bu telefonu almaktan vazgeçtim. Pro'nun da boyutunun çok büyük olduğu ve kullanma zorluğu yaşayabileceğim konusunda bir uyarı aldım. huawei telefonun fiyatında bugünkü son kanunla değişmemiş ama diğerleri yaklaşık 400tl kadar yükselmiş :(

bu iki telefondan birini veya 2100-2800 tl aralığında başka bir telefonu önerebilirsiniz. amaç şu dönemde ihtiyacımı gidersin yaklaşık 2 yıl kadar bana sıkıntı yaşatmasın. şimdiden teşekkürler. :)
0
mrsnpr
(09.05.20)
Herkese aynı öneriyi yapıyorum.
Apple almayacaksaniz YouTube da teknoseyir kanalında her ay telefon önerileri yayınlanıyor her bütçe için. Onu izleyin 10 dakika derim.
0
kisa
(09.05.20)
Kisa +1
Teknoseyir'in f/p canavarı olarak önerdiği xiaomi mi 9t'yi kullanıyorum ben de, onu öneririm. 2500 civarına bulunuyor. O civara birkaç seçenek daha var, videoyu izle ve önerdiklerinden ihtiyacına göre olanı al.
0
Bruce
(09.05.20)
Arkadaslar yazmışlar. Xiaomi Mi9t, mi9lite, note8 pro. Realme xt, samsung a51. Geçen hafta ülkeye gelen xiaomi redmi note9s ve haftaya geleceğini düşündüğüm note9pro'yu da degerlendirmeye alın.
P30 lite'ı geçin işlemcisi eskidi. Zaten iyi değildi.

Bunlardan paket olarak fiyatı da göz önüne alındığında en iyisi note8 pro diyebilirim. Büyüklük evet başta sorun olabilir ama alışılıyor çünkü artik telefonlar daha da büyüyor. Amoled panel istiyorsanız -ki ne demek bu daha canlı renk gamı daha parlak ekran, her piksel kendini aydinlattığından ufak bir iki avantajı daha var bir de pili daha az tüketir- mi9t, mi9 lite, realme xt veya samsung a51 bakacaksınız. Islemci sizin için önemliyse mi9t, realme xt ve mi9lite sıralaması var. Mi9 lite'ın avantajı işlemcisi bir tık düşük versiyon olmasına karşın bence selfie kamerası. Mi9t de aşağıdan çıkıyor popup seklinde ve çözünürlüğü düşük mi9lite a gore. Bir de mi9t'de hafıza kartı destegi yok. Realme xt de tam ikisinin arasında. Yani bu 3 telefonun hangisini alırsanız alın pişman olmazsınız tabi yine de kullanıcı deneyimlerini okuyun. Realme de oppo'nun markası şu reklamlarında sıla'nın oynadığı. A51 ise samsung garantisi ve desteğinde iyi bir alet ama bu bahsettiklerimin gerisinde.

Bunun dışında geçen hafta ülkeye gelen xiaomi note9s 2799tlden giriş yaptı ama düşecek kanaatindeyim. Note9pro da 3bin küsürden gelir. Beklerseniz bunları da düşünün. Bir de realmenin yeni telefonu 6 pro var. 3200tl. Kamerasında 2x optik zum farkı bulunuyor bunların dışında.

Ekleyeyim note8pronun ips lcd ekranı takıntılı değilseniz amoledi aratmaz.
0
karacigerim vur kadehlere
(10.05.20)
Xiaomi Redmi Note 8 pro almıştım, 5 ay oldu. tavsiye ederim.
0
firez
(10.05.20)
Kesinlike türk YouTube kanallarını izlemeyin, bende sizinle aynı durumdaydım 2 ay öncesine kadar. Her biri aynı telefonlara aynı yorumları yapıyorlar çünkü telefonları ajanslar gönderiyor, kötü bişey söylemeleri imkansız. Yabancı youtuberları inceleyin derim. Ben Samsung a71 kullanıyorum oldukça memnunum
0
paramolacak
(10.05.20)
@paramolacak, bu dediğiniz teknoseyir için geçerli değil.
0
kisa
(10.05.20)
(8)

Arkadasin surekli darlamasi

bahtiyar
Bir arkadasim var ve cok iyi bir kiz kaybetmek istemedigim bir arkadasim. Ama soyle bir ozelligi var surekli bana internetten kiyafet fotosu yollayip bunu alman lazim bu sana cok yakisir diyor ama yolladigi kiyafetler cok demode ve asla benim tarzima uygun degil. Fazla seksi ve kadinsi seyler. Ben d
Bir arkadasim var ve cok iyi bir kiz kaybetmek istemedigim bir arkadasim.

Ama soyle bir ozelligi var surekli bana internetten kiyafet fotosu yollayip bunu alman lazim bu sana cok yakisir diyor ama yolladigi kiyafetler cok demode ve asla benim tarzima uygun degil. Fazla seksi ve kadinsi seyler. Ben de gayet basic giyinen bir insanim yani herkes bilir.

Sonra hem zaten pilatese baslaman lazim sana video yolluyorum simdi yarindan itibaren pilatese basliyosun diyip bir suru pilates videosu yolluyor ve ben gercekten pilatesten nefret ederim. Daha once birkac kez pilatese sans verdim ama yok hic benlik degil. Ona da soyledim zaten hic benlik bir spor degil diye ama o inatla bu konu hic konusulmamis gibi video yollamaya devam ediyor.

Benim yasadigim yere yakin rafting merkezi var surekli beni oraya goturmek icin zorluyor. 1-2 kere beraber yaptik ama ben hic keyif almadim. Zaten adrenalin sporlarini cok sevmem herkes bilir. Ama o inatla yapalim, hadi gidelim, bir sey olmaz, yapmamiz lazim, ikimize de iyi gelir.. vs deyip beni zorla oraya goturmek istiyor. Kendisi cok iyi yapiyor hakkini yiyemem sevmekte ve yapmak istemekte hakli olabilir. Ama gercekten benim sevdigim bir ortam degil.

Bana surekli erkekler soyle yapar kadinlar boyle yapar. İliskilerde kadinin ve erkegin rolu gibi kaliba dayali bir suru ogutlerde bulunuyor.

Oylesine bir erkek gosteriyorum “o sana nikah kiymaz” diyor agzim acik kaliyor. Benim oyle bir derdim yokki.

Sevgilimiz neden yok muhabbeti yapiyoruz bazen diyor ki “senin benim gibi namuslu kizlarin sansi yok” diyor. Simdi ne alaka namus?

Surekli guzel olmakla ilgili ogutlerde bulunuyor. Ama ben ona yuz kere benim guzel olmakla ilgili bir derdim yok diye soyledim. Buna ragmen o hala bana krem, dus jeli vs oneriyor.

En son Telefonda konusurken ayri dustugumuz bir konuda beni hic konusturmayarak kendi fikirlerini sunuyor. Ne zaman agzimi acsam konusmaya devam ediyor falan. Yani en sonunda tamam deyip konuyu kapattim ama konu kaldi oyle.

Gercekten cok iyi biri oldugunu dusunuyorum ama sizce neden boyle yapiyor? Onun da beni sevdigini dusunuyorum ama problem ne? Onu kaybetmek istemiyorum ama bu israrlari beni rahatsiz ediyor.
0
bahtiyar
(09.05.20)
Niye kaybetmek istemiyorsun ben onu anlamadım. Rahatsız edici sapık hareketi bunlar altındaki niyet ne olursa olsun, çıkar hayatından gitsin. Ne saçma şeymiş ya, bunlara katlanmanı gerektirecek nasıl bir pozisyonu olabilir ki hayatında. Ne söylesen değişmeyecek derecede bir ruh hastalığı bu, iyiliğini istemesi de değiştirmez bu durumu.
0
Bruce
(09.05.20)
Karakteri senden farklı tek problem bu gibi duruyor. Bazı tipler bütün aktivitelerini yakın bulduğu kişilerle yapmak zorunda gibi hissediyor. Bi de baskın karakterse böyle zorlamalar ona normal geliyordur. Bi süre sonra kendin soğuyacaksın bana kalırsa. Kesin aslan burcu ya bu :D
0
kedili bisiler
(09.05.20)
Arkadaşınız size aşırı şekilde anneniz, ablanız gibi davranıyor. Sizi istediği kalıba sokmaya, sizi değiştirmeye çalışıyor. Bunun sizim için kendi gözünden daha iyi olacağına karar vermiş. Olayın iyi yanı sizi iyi niyetle düşünüyor, belli ki kıskançlık yapmıyor. Kendi gözünde sizin yetersiz, yanlış yanlarınızı kendince iyileştirmeye çalışıyor. Sizinle olan arkadaşlığını kendisi yönetiyor.

Ama şöyle bir sorun var. Bu kişi sizi pek tanımıyor. Ne seversiniz, ne sevmezsiniz bilmiyor. Bence bu daha rahatsız edici.

Belki araya mesafe koyabilirseniz sizin için iyi olur. Ama kesinlikle zıtlaşıp, yaptıklarını yüzüne vurmayın. Ne olur ne olmaz cidden kötü yüzünü görüp, başınıza bela alabilirsiniz.
0
GoodMorningTeacher
(09.05.20)
Ben bu gibi durumlarda ayni davranisi yapiyorum. Ya azalarak bitiyor ya da kalıcı oluyorlar. Ama daha boyle davranipta iyi niyetli olan birisini gormedim.
0
durgunfoton
(09.05.20)
Sorun onda değil sizde. Bu kadar uyuşmadığınız, dünya görüşlerinizin farklı olduğu biriyle arkadaşlığı sürdürmeye çalışmak manasız. İyi bir insan olması doğru bir arkadaş/insan olduğu anlamına gelmez. Bu iletişime devam etmenizin sizde karşılık geldiği duyguyu bulmaya çalışmalısınız bence. Özgüven sorunu, yalnızlık, onaylanma ihtiyacı gibi gibi.
0
Phoebe
(09.05.20)
bana da arkadaşınız gayet hayat dolu ve çevresine pozitif enerji saçan biri gibi geldi. siz de bizim gibi içe kapanık sıkıcı birisiniz. keşke benim öyle bir arkadaşım olsaydı dedim, yeri gelecek seni kolundan tutup zincirlerinden kurtulmanı sağlayacak, yeri gelecek ısrarla seni o sıkıcı hayatından biraz olsun çıkartacak ve tabi yeri gelecek derdine karşılık beklemeden ortak olacak, bu sonuncuyu yapıyorsa bence bu arkadaşın kıymetini bilin.
0
bugisme
(09.05.20)
Bence kötü bir niyeti yok gibi. Saf olabilir. Siz daha iyi bilirsiniz. Bence bir süre gözlemleyin onu. O konuşursa sürekli soru sora bilirsiniz, niyetini az çok anlarsınız.
0
komando kani var bende
(09.05.20)
çok fazla kafaya takan hassas birisin sanırım. kızın bu söylediklerinde kafaya takacak bir şey yok. kafa dengi birisine benziyor hatta.
0
dafuq
(10.05.20)
(7)

Kurumsal şirketlerde ofislere dönüş tarihi

condom kurşunu
Mağazalardan bahsetmiyorum onların bir kısmı açıldı ya da ptesi açılıyor. Bankalar da keza öyle. Ofislerde hadi gelin artık diyen var mı? Yoksa bayrama kadar kapadınız mı home office’i?
Mağazalardan bahsetmiyorum onların bir kısmı açıldı ya da ptesi açılıyor. Bankalar da keza öyle. Ofislerde hadi gelin artık diyen var mı? Yoksa bayrama kadar kapadınız mı home office’i?
0
condom kurşunu
(09.05.20)
Biz de bayrama kadar evden calisiyoruz, donus nasil olacak kimse bilmiyor. Cok calismaktan acayip sikildim ama ofise de nasi donucem hic bilmiyorum
0
euteamo
(09.05.20)
Biz iki haftadır haftada 2 gün ofis 3 gün ev şeklinde devam ediyoruz. bazı bölümler sürekli ofiste, bazıları ise sürekli evde. operasyonel işlerle ilgisi çok olan geliyor işe.
0
himmet dayi
(09.05.20)
30 haziran'a kadar evdeyiz, sonrasına bakılacak. Bu gidişle döneriz gibi geliyor ama bizimkiler hassas bu konuda sağ olsunlar. bir de evden çalışma işini becerdiler o yüzden büyük bi değişiklik olmadı iş akışında. Muhtemelen haftanın belli günleri ofise gitme olarak başlarız ilk etapta. Hatta ben bundan sonra ayda 3-5 gün home office çalışalım talebinde bulunucam; gayet güzel yapılıyormuş.
0
Bruce
(09.05.20)
1 Haziran da başlıyoruz. 11 Marttan bu yana evden çalışıyorduk.
0
paramolacak
(09.05.20)
Benim çalıştığım şirket de şu an için Haziran'a kadar uzattı (Mart'ın ilk haftasından beri evdeyiz) ve dönüşümlü ofiste çalışma konuşuluyor ama ben Haziran'da da gitmeyi düşünmüyorum ofise.
0
an engineer
(09.05.20)
pazartesi başlayan arkadaşlar var istanbul'da. biz hala evden çalışıyoruz.
0
argent dawn
(09.05.20)
Mayısta kesin evdeyiz dendi. Haziranda duruma göre bakılacakmış.
0
inawen
(09.05.20)
(13)

bu yazki düğünü ne yapmalı?

galandar kostumu
agustos ayına gun almıstık biyerden, acık hava olacaktı. acıkcası pek dugun taraftarı degildim ama mustakbel eşimin ailesi takı olayına cok yatırım yaptıklarını ve bu fırsatı kacırmamamız gerektigini soylediler:pacıkcası simdi ne yapacagımı bilmez haldeyim, hiç bişey yapasım gelmiyor bu belirsizlikt
agustos ayına gun almıstık biyerden, acık hava olacaktı. acıkcası pek dugun taraftarı degildim ama mustakbel eşimin ailesi takı olayına cok yatırım yaptıklarını ve bu fırsatı kacırmamamız gerektigini soylediler:p

acıkcası simdi ne yapacagımı bilmez haldeyim, hiç bişey yapasım gelmiyor bu belirsizlikte. gelinlik vs hicbişey bakmadıgım gibi daha yeni yeni ev bakıyoruz, zaten birlikte yasıyoruz ama evi degiştirmemiz gerekiyor mucbir sebeplerden.

acaba biz de ibanlı davetiye mi yollasak:) ya da nikah yapıp, dugunu seneye mi ertelesek. fikirleri bekliyor, herkese saglıklı gunler diliyorum.
0
galandar kostumu
(09.05.20)
Düğüne kimse gitmez bence.
0
bahoho
(09.05.20)
takılar ne kadar gelecek ki? düğüne harcadığınız parayı karşılayıp, kar elde etmenizi sağlayacak kadar var mıdır?

ben olsam düğün falan yapmazdım. sade bir nikah yeterli olur. nikahta da takı toplayanlar vardır belki. ben takı alma taraftarı da değilim. sonra sen de millete takmak zorunda kalıyorsun, ben ona taktım o bana takmadı muhabbetleri oluyor saçma sapan. hiç sevmiyorum böyle şeyleri. bunun hesabını yapmam ben, uğraşamam.

bence paranızı düğüne harcamayın, güzel bir eve çıkıp güzel eşyalar alın. seneye de güzel bir tatil yaparsınız balayı niyetine. :))
0
batlegolas
(09.05.20)
ibanlı davetiye mi ahaha dilenci gibi :D :D. gelinlik vs bakacaksınız bir sürü hazırlık hep virüs riski. komple nikahı da seneye erteleyin. zaten birlikte yaşıyormuşsunuz.

düğüne giden sayısı da baya az olur. tokalaşmayacaksınız kimseyle, hep bir mesafe olması lazım. düğün düğün gibi de olmayabilir.

tabi temmuzda 0 vaka olursak o ayrı.
0
fezagezgini
(09.05.20)
Kimse düğüne gelmez ben sahsen gitmezdim arar taki vs ne takilacaksa hesabina yollardim ama aile buyukleri olunca onlar nasıl karşılar akrabalar nasil davranir bilemem

Dugun yapma sade bir nikah töreni yeterli bence de
0
basond
(09.05.20)
altın rezervi yüksek çekirdek akrabalarla yemek gibi ufak bişey, düğünü de sonraya.
0
wishmaythşngs
(09.05.20)
Düğüne kimse gelmez daha büyük zarar edersin. Düğün iptal. Kıy nikâhı gitsin.
0
luluki
(09.05.20)
Maskeli balo yapın :d
0
le jeune turc
(09.05.20)
Abim de sizinle benzer durumda. Biz iptal etmenin en mantıklısı olduğuna karar verdik. Hem katılım düşük olacaktır. Herkes bir arada olmayınca düğünün tadı kalmaz. Katılanların sağlık durumu riske girer. Bu gibi sebepler kararlarında etkili oldu. Takı konusuna gelirsek zaten takacak insan onu bir şekilde size ulaştırır. Yapacağınız masraf da size kalır
0
vernonj
(09.05.20)
Bence de erteleyin, zaten beraber yaşıyormuşsunuz. Seneye olmak zorunda değil hem, eylül bile kurtarabilir duruma göre.
0
Bruce
(09.05.20)
abim eylüldeki düğününü hazirana erteledi, ertelemek kötü bir fikir olmayabilir.
0
reavelyn
(09.05.20)
Biz bu sene kasım sonu aralık başı gibi düşünüyorduk; onu bile ikinci dalga muhabbetleri erteledik gelecek seneye ki böyle devam ederse gelecek sene de 15-20 kişiyle yemek filan yapıp gecistirecegiz sanırım.

Kimse gelmez, insanların gelmesini geçtim kendi annemi, babamı da riske atamam ben o kalabalık içinde.
0
fraise
(09.05.20)
Ben şahsım adına bu yıl olacak bir düğüne eş ve çocuğumu alıp katılmam.
0
oligomer
(09.05.20)
takiyi uzaktan bi sekilde iletip dugunlere katilmayi dusunmuyorum bende bu sene
0
foster
(09.05.20)
(6)

seyahat izin belgesi, birinci derece akraba?

Sir Anthony Hopkins
merhaba izmirdeyiz , köyde dayı vefat etmiş cenazesine gitmek için seyahat izin belgesinin gereksinimlerine bakıyorum birinci derece akrabaların vefatı diyor, dayı birinci derece akraba mı? gitsem valiliğe izin verirler mi?"Kendisi veya eşinin, vefat eden birinci derece yakınının cenazesine katılmak
merhaba izmirdeyiz , köyde dayı vefat etmiş cenazesine gitmek için seyahat izin belgesinin gereksinimlerine bakıyorum birinci derece akrabaların vefatı diyor,

dayı birinci derece akraba mı? gitsem valiliğe izin verirler mi?

"Kendisi veya eşinin, vefat eden birinci derece yakınının cenazesine katılmak için seyahat edecek olanlar, Ölüm nedeni COVİD 19 olanlar hariç olmak üzere cenaze nakil işlemine refakat edecekler (en fazla 4 kişiye),"
0
Sir Anthony Hopkins
(08.05.20)
Dayı, ikinci derece akraba.
Yinede dayının ölüm belgesini kullanarak (e devlet mecburi belge yüklemeni istiyor) e-devletten şansını bir dene.
0
etna
(08.05.20)
noterlikrehberi.net
olmuyor. yalnız kardeşler ikinci derece akraba kapsamındaymış. tuhaf geldi.
0
orijinal nick bulamadim
(08.05.20)
Seyahat belgesi için 10 gündür uğraşıyorum zar zor alabildik. 1.derece yakın anne baba çocuklar olarak geçiyor. Vefat izni için ise torunlara dâhi vermediklerini duydum.
0
Fritz-X
(08.05.20)
3. Derece akraba. Alamazsın uğraşma.
0
glamdr1ng
(08.05.20)
Toruna bile vermiyorlar +1
Kuzenim dedesinin cenazesine gidemiyordu. Sonra yol göstermişler kaymakamlıkta, izin alan kişi onu götürecek şoför için izin alabiliyormuş araba kullanmam diyip. Bu sayede gitti annesiyle beraber.

Ama gitmekle bitmiyor, 14 gün boyunca dönemediler karantinaya aldılar köyde. Her gün jandarma gelip kontrol etmiş. Bilmiyorum hala ve her yerde devam eden bir uygulama mı.
0
Bruce
(08.05.20)
Dayı 3.derece. kuzen 4 kardeş 2.
0
Topalordek
(08.05.20)
(9)

pringles salt and vinegar ı nasıl tüketiyorsunuz?

market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava
yanına ne yesem güzel gider?not: alkollü içecek tüketmiyorum.
yanına ne yesem güzel gider?

not: alkollü içecek tüketmiyorum.
0
market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava
(07.05.20)
o berbat tadı bastıracak bir sos şart. salt and vinegar yenir mi ya. örgh.
0
bohr atom modeli
(07.05.20)
Ben bir kere aldım, bir daha almadım. Neden ısrar ediyorsun ki? Kolayla bile yenmiyorsa soğanlıya geçiş yap bence.
0
prole
(07.05.20)
tadını çok sevsem de 4-5 taneden fazla yiyemiyorum aşırı ağır.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(07.05.20)
Ben yanında bir şey yiyip içmiyorum. Size sade soda öneririm.
0
heritage
(07.05.20)
kola. tabi yilda bir.
0
hot potato
(07.05.20)
çok keskin bi cips. suyla gider :D
0
theseachange
(07.05.20)
Pringles manyağı biriyim ama salt and vineger'ı beğenen varsa saygıyla eğiliyorum önünde. Hayatımda böyle çirkin bir şey yemedim :)
0
BuddyGuy
(07.05.20)
normalde asiditesi yüksek, meyve notaları bol olduğu için chianti ile tüket derdim ama madem alkol yok, vişne suyunu dene. mümkünse kaliteli, şeker basılmamış olanlardan. hatta şiveps tonik de koy biraz içine.
0
Bruce
(07.05.20)
dippas guzel gidiyor cipslerin yaninda. salt and vinegar ben yiyemedim agir kokusundan tadinin cok keskin oldugunu tahmun ediyorum. ama yogurtlu naneli dippas sos yaparsan belki yumusatir biraz keskin tadini.
0
in vino veritas
(07.05.20)
(5)

Köpeğim İç Çekiyor

ipmus90
Köpeğim sürekli iç çekiyor. Uzanırken uzaklara bakıp belli belirsiz yapardı. Şimdi uzanırken kendini iç çekerek atıyor yattığı yere. Küçücük bi malta terieri. Neden böyle ne yapsam mutlu olur. Keyiflensin diye kaç gündür sevdiği şeyleri veriyorum. Halen yatarken iç çekiyor.
Köpeğim sürekli iç çekiyor. Uzanırken uzaklara bakıp belli belirsiz yapardı. Şimdi uzanırken kendini iç çekerek atıyor yattığı yere. Küçücük bi malta terieri. Neden böyle ne yapsam mutlu olur. Keyiflensin diye kaç gündür sevdiği şeyleri veriyorum. Halen yatarken iç çekiyor.
0
ipmus90
(07.05.20)
ahahaha benim sipa da malta. o da ic ceker istedigini yapmazsak. bazen de sebepsiz yapar.
0
pide
(07.05.20)
al karşına delikanlı gibi oturt, "ya sen minnoş bi köpek ırkısın senin saçını tependen tokayla toplayıp yerlerde yuvarlanıp pembiş dilini çıkararak etrafa neşe saçman lazım ne bu negatiflik ne bu ölü toprağı azıcık kendine gel" de.
belki de sana söylemediği bir derdi sıkıntısı vardır, kendini yeterince minnoş hissetmiyordur.
0
Bruce
(07.05.20)
Ahah bunlara has bi özellik mi acaba ya? Benim de bi 12 sene önce falan malta terierim vardı. Sanki bizimle yaşamaktan mutsuzmuş gibi hep gidip balkondaki hortumun içine oturup uzaklara bakıp iç geçirirdi. Elinde sigara önünde rakısı eksikti bi yani :D Taşındığımız için o zamana geçtiğimiz ev uygun değildi ve verdik. Ondan sonra keyfi yerine geldi mi hanfendinin bilemiyorum :D
0
superfluid
(07.05.20)
Depresyon?

www.mnn.com
0
buf-e kür
(07.05.20)
dertlenmiş hayvan. rakıya götür.
0
papuayenigine02561
(07.05.20)
(10)

çok kararsız kaldım acil yardım lütfen, hangisini sipariş edeyim?

günaha davet
https://www.sneaksup.com.tr/adidas-nite-jogger-fw5335-001?gclid=EAIaIQobChMI-dDqoeyd6QIVypIYCh3LSAREEAkYGCABEgKW-vD_BwEhttps://www.sneaksup.com.tr/puma-rs-x%C2%B3-puzzle-371570-05
0
günaha davet
(06.05.20)
İlla bu ikisinden biri olacak, ölüm kalım meselesi, kesinlikle başka ayakkabı alamıyorum diyorsan 1
0
elorelia
(06.05.20)
adidas bence. ben beğendim yalnız ama ayakkabıya o kadar para vermezdim. yine de 1 bayağı hoşuma gitti.
0
matilda
(06.05.20)
kesin alcan mı ? 2. ayakkabı 1.den daha çirkin
0
izmitcan
(06.05.20)
sitede oturan basketbol seven kıvırcık ergen irisi isen 2.
Diger butun durumlar icin 1
0
neverletyougodown
(06.05.20)
1 çirkin olmayan ama güzel de olmayan bir ayakkabı.
2 çirkin bir ayakkabı.

2 çakma duruyor ayrıca. böyle amorf ayakkabılar bir tek balenciaga gibi piyasada adını duyurup özdeşleştirdiği markalarda çakma durmuyor. puma da yapsa adidas da yapsa böyle.
0
Bruce
(06.05.20)
ilki tabii ki.
0
candide
(06.05.20)
1
0
karayel
(06.05.20)
1
0
anarsika
(06.05.20)
under armour'a bakin isterseniz, ben 3 dkda gozume carpanlari gonderiyorum:

www.underarmour.com.tr

www.underarmour.com.tr

www.underarmour.com.tr
0
the end of time
(06.05.20)
1. Ayakkabi cok şık 2. Nin modasi bu sezon bitiyor. Adidas ilk linkteki ayakkabiyi artik klasik haline getirdi her sene az biraz degisiklikle ayni modeli üretiyor. Bikac sene rahat kullanirsin demode olmaz. Gunluk sehir hayati icin cok guzel ayakkabilar. Bakma sen dumduz tiplere.
0
hindistan cevizi
(06.05.20)
(12)

iş dışında bir uzmanlığınız var mı?

matilda
bunu akademik bir şey olarak sormuyorum yani okuduğunuz bölümle vs alakasız. mesela atıyorum biri marvel filmleri konusunda uzmandır, biri cep telefonları konusunda uzmandır her şeyi bilir. ya da şaraptan çok iyi anlar falan.yani sorduğum şey burada ilgi alanınız olup da o konuda zamanla uzmanlaşır
bunu akademik bir şey olarak sormuyorum yani okuduğunuz bölümle vs alakasız. mesela atıyorum biri marvel filmleri konusunda uzmandır, biri cep telefonları konusunda uzmandır her şeyi bilir. ya da şaraptan çok iyi anlar falan.
yani sorduğum şey burada ilgi alanınız olup da o konuda zamanla uzmanlaşır hale gelmeniz.
ben düşünüyorum da şu konuda uzmanım diyebileceğim bir şey yok.
sizin var mı?
0
matilda
(06.05.20)
Çok var da yazınca artizlik olacakmış gibi hissediyorum.
0
shangrilla
(06.05.20)
uzmanlığın bi tık altında fazlaca konu var bende.
0
kablelvuku
(06.05.20)
şarap ve rakı yapımı konusunda uzman sayılırım.
0
ankarakecisi
(06.05.20)
%50 tamirat
%90 cep telefonları
%100 pc oyunları
%80 resim/kara kalem manzara çizimi

İşimle alakaları %0

Bence tüm gününü sosyal medyada geçirmeyen, whatsapp gruplarında boş yapmayan herkesin en az 2-3 konuda oldukça bilgisi oluyor. İstemese de insan oluyor
0
avatar is back
(06.05.20)
@avatar is back, yani benim de %50 diyebileceğim şeyler var elbette ama ben %90 üstü denilebilecek şeyleri merak ediyorum. ben de mesela altyazı yazma konusunda, makale yazma konusunda falan gayet iyiyim ama %100 diyemiyorum.
0
🌸matilda
(06.05.20)
JACK OF ALL TRADES MASTER OF NONE!1
kendimi "uzmanı" olarak görebileceğim bir konu olsun isterdim ama ne kadar çok öğrenirsen o kadar daha az bildiğini fark ediyorsun; bu yüzden gerine gerine uzmanıyım diyemiyorum hiçbir şeyin.
0
Bruce
(06.05.20)
Isim icin mecbur olmayan ama meslege faydasi olan seyler var. Veri analizi, 3D printing vs.

Hic alakasi olmayan, sifirdan bilgisayar toplayabilirim mesela, kayinvalideye topladim bir kasa en son.
0
fortisvita
(06.05.20)
marangozluktan anlıyorum, uzman sayılırım.
0
The_Lollok
(06.05.20)
Çok hobim var ama uzmanlık olarak sıfır.
0
plutongezegendegilmi
(06.05.20)
Bisiklet ve parçaları konusu...
0
mahsus mahal
(06.05.20)
Bence yok. Ama olmasi yolunda kendimi paralamaktan zevk aldigim, beni heyecanlandiran bir ugrasim var.

Uzmanligi dunyanin en zor sinavlariyla "kanitlanan" bir alan sarap, o nedenle cikip kendime sarap uzmani demem buyuk ihtimalle omur boyunca nasip olmayacak.

Iyi bilirim dedigim alan var: Eski Misir mitolojisi. Cocuklugumdan beri neredeyse kesintisiz okuma yaptigim ve kendimi gelistirdigim bir alan.
0
buf-e kür
(06.05.20)
@hem sisko hem deli, mesela Master Sommelier sinavina davet edilip, sinavi geciyorsa pek ala kendisine sarap uzmani diyebilir bir insan.

"Uzmanlik" Zeus´un kadehinden sonsuzluk nektari icmek degil ki, "Anadolu´daki güller hakkinda uzman" sifati tasiyabilir biri ya da ilgimizi hic cekmeyen ve aklimiza hic gelmemis bir konuda uzman olabilir bir insan. Hic ulasilamayan bir kurum niye olsun ki uzmanlik? Her sey, tip, akademi ya da orduda oldugu gibi kademe kademe adlandiralacak diye bir kural yok.
0
buf-e kür
(06.05.20)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.