boşluğu tanımla..

şöyle düşün, atom çekirdeği portakal kadar olsaydı, elektronlar birkaç yüz metre ilerisinde dönüyor olacaktı. aradaki mesafe komple boşluk. bak hava falan değil, bildiğin boşluk.. tüm bu boşluklar bildiğin dünyayı, maddeleri evreni oluşturuyor.

bir spekülasyon mudur yoksa bir teorinin temel kabulü müdür bilmem ama büyük patlamada tek patlayan madde enerji karışımı değil, bunların yayılacağı doku da ayrıca genişliyor diyorlar. ha o noktada boşluk yanında hiçlik gibi bir kavram da koyuyorlar iş bir çeşit aksiyom bulamacına dönüşüyor.

öyle düşünürsek, çökmekte olan bir yıldız tam da karadeliğe dönüşmeden önce aşırı bi yoğunlupa ulaşır. boşlukları o kadar azalır ki, koca bir yıldız yumruk kadar bi hacme sıkışmış gibi düşünebiliriz. gerisi kendi içine göçmüş ve yavaş yavaş karadeliğe doğru yol alan bir kütle gibi. bu da boşlukların neredeyse yok olması demek oluyor.

abi boşluk ne? tanım şart.
boşluksuzluk derken tanımladığımız planck uzunluğu kadar yakın duran o "madde" olarak tanımladığımız "şeyler" mi? karadelikteki gibi hani?
yoksa evrenin harekete imkan veren çok küçük mesafelerinin hiç olmadığı, tek bir noktada bütün kütleye sığımamız mı?
başlıktaki sorudaki virgülün konumu bana ikincisi diyor.

evrende boşluk kavramı var mıdır ?
en temelde boşluğu, içerisinde madde veya yük olmayan durum diye tanımlarlar fakat bu son derece yanlış bir söylemdir. fiziksel açıdan en ideal ortam boşluk olarak değildir, fizikteki ideal ortam vakum ortamıdır.
diğer yandan boşluğun evrende hiç var olmadığını görmek istiyorsanız "Quantum Fluctuation" durumunu araştırarak görebilirsiniz.
Ayrıca uzayda cisimlerden veya yüklerden sonsuz mesafe uzakta ne tarz etkileşimler olduğunu görmek isterseniz Maxwell denklemlerinin alan dönüşümlerini göz önüne alarak (yani temel olarak cisimsel objelerden kurtulmak ve geometrik olarak boyut azaltıp dalgalanmalar sayesinde alana yayılmak) baktığınızda aslında hiçbir zaman boşluk elde edemeyeceğinizi de görürsünüz.

Eğer bu işe ciddi ciddi kafa yormak isterseniz biraz gravitasyon (genel görelilik) ve birazda kuantum gravitasyon (nicem olarak kütle çekimi) konularını araştırmanızda fayda var.

O virgülle beraber benim demek istediğim boşluk,
maddenin haricindeki alan/çevre .

Evrenin içerisinde boşluk veya boş olan herhangi bir yer, alan veya hacim malesef yoktur. çok ufak veya çok yüksek derecede etkileşim illaki bir şekilde vardır. (etkileşimden kastım, gravistasyonel, elektromanyetik, zayıf veya kuvvetli etkileşim yani 4 temel etkişelim türü). Evet kimi az bilgili arkadaşlar çıkıp atom içerisinde çekirdek ve elektron arasındaki mesafe inanılmaz derece büyük ve boş diyebilirler fakat elektronun hareket veya yörüngesi lisede öğretilen gibi çizgisel şekilde değil de çekirdek etrafında bir bulut oluşturacak şekildedir ve herhangi bir anda herhangi bir yerde bulunabilir (Heisenberg Belirsizlik İlkesi).

Maddenin olmadığı yerde de bir çeşit dalgalanma mevcut (Anti-madde denilen durum söz konusu). Evet biraz karışık ve ilk başta anlamsız bir durum gibi duruyor fakat araştırmak gerekiyor "Quantum Fluctuation" ı araştırdığında göreceksin zaten. Yani demem o ki evrenin hiçbir yerinde boş kavramı malesef yok.

Gerçekten kimi kavram tanımlarını bilmesemde güzel açıklamalar okudum burada .

Marangoz .

yapımarket yok mu? koçtaş falan

kirtasiyelerde ucurtma yapmak icin mutlaka bulunur.

seviyorum. mantar ve tavukla da çok yakıştırıyorum, yemek yaparken kullanıyorum da. son derece karakteristik bir tadı var bence, tuz kullanmadan onu kullanıyorum hatta bazen.

Seviyorum. Bir çok faydası malum .tadı da öyle kaşık dolusu yenmese de güzel bence ( taneler halinde).  

Ben sevmiyorum hatta nefret ediyorum seninle aynı fikre sahibim ama çok yararlıymış, öksürüğe, zayıflamaya birebirmiş bi de görüntüsü güzelmiş. Hep üstlerini ayıklayıp öyle yiyorum el mahkum, susam gibi bir şey varken neden çörek otu yani bence de çok saçma.

Beyaz peynirle güzel oluyor, bazen ayrana falan da koyuyorum.

Çörek otu, genelde üzerine yumurta sarısı sürülen poğaça, açma vb.. şeylerde kullanılır..

Niye?

Yumurta sarısının mide bulandırıcı kokusunu bastırsın diye.. mantıklı ;)

Çok severim ben de ama abartmadan kullanmak lazim

iltifat et

üstüyseniz alın karşınıza konuşun güzel bir dille, ya da sizin üstünüze aktarın durumu o konuşsun "alış bu duruma" gibilerden. konuşarak çözmek en güzeli iş yeri sorunlarını

kime göre üstüsün?

Şefe ve insan kaynakları müdürüne göre, ancak aynı insan kaynakları ufak bir uyanıklıkla onu da benle beraber uzman statüsünde göstermiş. Yanıma yardımcı adı altında alındı maalesef

ne olursa olsun önce konuşma ,anlayışlı olmaya davet . aradaki diğer şeylere fazla değinmeyeceğim . son olarak ise ,üstlerinizden ona uyarı ya da kınama (veya daha ötesi) almasına sebep olabilecek yetkiniz dahilindeki çeşitli sorumlulukları yükleyebilirsiniz .yani iş/görev dahilinde öyle şeyler olsun ki yapmadığında üstler ona rücu etsin . işi ona verdikten hemen sonraki ilk düşünceniz 'isterse yapmasın' olsun .

zaman herşeyin ilacıdır, sana saygı duymasını istiyorsan alt-üst ilişkisini sindirmesini beklemelisin. zamanla sana verilen sorumlulukları gördükçe kabullenecek.

bu deneyiminin ardından ''bir ipte iki cambaz oynamaz''ı tecrube edeceksin. suyun akışına bırak yürümeyecek zaten, ogrenebildigin kadar bir seyler ogrenmeye bak bu deneyimden.

www.youtube.com
24:00 dan sonrasını dinlerim bazen . iyeoka devreye giriyor

dini duygularının sözlük yüzünden körelmesinden şikayetçiysen çok özür dileyerek söylüyorum ama kendini çöpe at :) aklın mantığın var ona göre düşünüp karar veriyorsun. bunun sözlükle ne ilgisi var? sözlük en fazla senin çevrende gördüğünden farklı fikirleri tanımana sebep olan bir aracı işlevini yerine getiriyor. gerisinde sorumluluk sende. ayrıca bir sürü inanan da var ekşi sözlükte. onları da örnek alabilirsin.

zor zamanlarda metanet veren şey din değil, içindeki inanç idi.

seni dinden uzaklaştıran sadece sözlük değil. teknoloji çağındayız. artık dünyanın varoluşu, evrim gibi konulara ulaşmak çok kolay. bu bilgilerin hepsi evimize kadar geliyor.

bizden bir kuşak öncesinin bu imkanı yoktu. biz ise 10 sene önce inanırken, gelişen teknoloji ile aklımıza daha çok yatan daha gerçekçi bilgilere inanmaya başladık. ama ilk aklımıza sokulanlar yüzünden kendimizle çatıştıkıyoruz.bence bu konuda ara kuşağız, bizden sonraki kuşakta inanç kalmayacağını düşünüyorum.

metanet verdigi gerçeği diğer çok daha gerçeğin üstünü örtemiyor. eğer inanmakla huzur duyuyorsan hayata daha anlamlı bakıyorsan radikal olmadığın sürece dindar olmanda bir agnostik olarak hiç bir sakınca yok daha çok yararı var bence.

@mistreated,cevap icin tesekkürler, kendime cöpe atma konusunda seninle ayni fikiri paylastigimi pek söyleyemem, simdi internet kullanirken cogu kez sözlükte dolasiyorum, baska dolastigim yer yok yani twitter vs kullanmiyorum. yazdigim gibi de neredeyse 10 senedir sözlükte hem okuyorum hem de yaziyorum, evet belki de öyle ileri zekali bir insan olmayabilirim din hakkinda bir cok öne sürülen ve mantik cervevisinde uymayan seyleri ilk defa sözlükte okudum ögrendim, belki daha önce bu konulara bu kadar ayri pencereden bakmayacaktim, aklima bile gelmeyecekti mesela din deki bazi konulara soru isareti ile bakmak. cevrem zaten tamamen muhafakazar dindar kisiler ile dolu burada sivrilen bir ben sayilirim. mesela etrafimda bende tahsil olarak daha yüksek konumlara gelmis ama sözlükten haberi bile olmayan (yurt disindayim) bir sürü insan var bu insanlarda hala saf din inacinin sabit oldugunu göruyorum. yani ben yillardir bazi düsüncelere sözlük sayesinde kavustum ama bu sözlügün adini bile bilmeyen insanlar konumlarini hala koruyorlar. umarim anlatabilmisimdir.

@titraprap evet editledim

ekşide görmesen belki düşünmeyecektin ama,
hacı sen kafayı işletmeye başlamışsın. artık dönüşün yok.
en iyi ihtimalle deist ya da agnostik,
sonra da ateist olursun.
bu işler böyledir.

biraz konfor bölgenizden ayrılmakla ilgili bu. sadece din değil başka konularda da inanış ve düşüncelerinizi sınayan savlarla karşılaşıp bu rahatsızlığı hissedebilirsiniz. ayrıca sorgulamanın bugüne kadar huzur verdiği görülmemiştir :) önemli olan sorgulayıcı (ya da yeni fikirlere açık) yapınızı kabullenerek bunu bir artı değer olarak görmeniz. herhalde size hem dindar olup hem de açık fikirli olunamaz dersem itiraz edersiniz. bu ikisini birleştirebilmek daha zorlu ama uzun vadede sizin için daha tatmin edici olacaktır. bu süreci inançtan uzaklaşmak yerine doğru inanca ulaşmak olarak görürseniz elbette kolaylaşacaktır.

açılın dindar geldi :p. sözlükte cok takılınca oluyor o, cok karsılasılan bi noktaya parmak basmıssın. mevzu şu, islam cok carpıtıldı. biraz derine inersen goreceksin, muhammed peygamberi isa peygamber gibi tanrılastırma hatasına gidiyorlar, yok alemlerin rabbi, allah onun için kainatı yarattı falan. uydurma hadisler, dinci kesimden sacma sapan olaylar. bi suru sacmalık.. dogal olarak da düşünen vicdanlı insanların kanına dokunuyor bu, sorgulamaya baslıyorlar ama sorgulama sırasında bence cogu şöyle populer bi hataya kapılıyor(gercekten sorgulayıp o sonuca ulasanları tenzih ederim) evet bu dinde bi sürü celiski var, o zaman din yalan allah yok. he bi de daha abartıp evrim var , kainatın nasıl olustugu ortaya cıktı yaratıcı yok deniyor. bunların hiç biri bi yaratıcı olduguna ters kanıt degil. ve bence insanın icindeki inanma güdüsü ve adalet duygusu acısından insan inanmanın özlemini ve konforunu arıyor. bu bile enteresan bi nokta, nerden gelmiş bu hisler.
bence imanı ve aklı birbirine kırdırmamak lazım, inanç bi duygudur, o içinde varsa onu hisseder ve her baktıgın şeyde kanıtını gorursun. ama o duygu köreldiginde de akıl uzaklasmak icin 1001 yol bulur kendine. ha iman edince kafanda soru işaretleri olmuyor mu, tabi ki oluyor. bu da en dogal şey, ve belki de sınavımız bu.

bi de insan dogasındaki vahset, zor kosullar altında hayvana donusmemiz gibi mevzular var. dinin mesajına bakarsak vicdana uymayan bişey goremezsin. hz.muhammed kendi cıkarı peşinde olsa, onca sıkıntı ceker de uydura uydura yoksulu, yetimi koruyun doyurun, malın fazlasını verin demezdi herhalde. haşa onu uydurmus olsa bile bu mesajın dinlenmeye değer oldugunu gösterir bence. akla uymayan şeyler de belki bizim su anki bilgimiz ve aklımızla algılayamayacagımız şeyler diye dusunup inkar etmemek lazım.

gerçek dine ulasmak için, yasar nuri öztürk, ihsan eliacık, edip yuksel, caner taslaman gibi insanları dinlemeye calısıyorum. direk ruhuma sesleniyorlar.

2005 ten bu yana ayrica aklına takılan dini konuları da uygun kaynaklardan araştırsaydın belki bunları yazmayacaktın.

@bonaparte

bu insanlardan farklılaşmış olmanın doğrudan yine sözlükle ilgisi yok. sözlük sana bir kapı açmış. oradaki insanlar başka kaynaklardan öğrendiklerini ya da kitabı okurken akıllarına yatmayanları sözlükle paylaşmışlar sen de oradan okumuşsun. emin ol onların içinde de senin gibi dindar ortamlarda yaşayan insanlar vardı fakat kendi yollarını buldular. senin çevrendeki insanların dindar olması, eğitimli de olsalar duruşlarını değiştirmemeleri bir şey fark etmez. sen ayrı bir insansın, onlar ayrı insanlar. eğer diyorsan ki dinle ilgili düşüncelerimin değişmesi benim çevremle etkileşimimi bozuyor, o zaman senin için mantıklı olan neyse onu yap. çevrendekiler gibi ol, düşündüğün gibi ol ya da çevrendekileri de kendi düşüncene çevirmeye çalış. bir de eğitimli olmak demek insanın her açıdan aydınlanmış olması demek değil. ne doktorlar var iki kitap sayfası açmamıştır, genel kültürü yerlerde gezer ama milyonlar kazanır. ne mühendisler vardır iki kelimeyi bir araya getiremez ama güzel proje yapar, matematiği aşmıştır. artık da vinci, newton döneminde yaşamıyoruz. bir insanın bir konuda uzmanlaşması onu bilge bir insan yapmıyor. değişik alanlara açık olmak, farklı konularda okumalar yapmak insanların değişik yönlerini geliştiriyor. senin çevrendeki insanlar muhtemelen kendi durumlarını bozma düşüncesinde olmamışlardır, rahatlarını bozmamışlardır. belki hiç denk gelmemişlerdir bile ateist birine ya da din karşıtı düşüncelere. ama sen gelmişsin. bu insanların ekşiyi bilip bilmemesinin seninle doğrudan bir ilintisi yok ki. sen sensin, onlar da onlar. kendinle ilgili kararı verecek kişi de sensin.

@art
bir yaratıcının varlığına öyle şartlanmışsınız ki, ateistlerden tanrının olmadığına dair kanıt istiyorsunuz. oysa birşeyin var olduğunu iddia eden, dolayısıyla ispat etmesi gereken sizsiniz.

örnek verelim: ben güneşin merkezinde ejderha var desem. inanır mısın? benden ispat istersin. sen olmadığını ispat et demezsin. ya olmadığını ispat edemiyoruz o zaman güneşin merkezinde ejderha olduguna inanalım demezsin.


yaşar + edip + ihsan = güzel adamlar, kendi iclerinde tutarlılar.
caner : şarltn, laf ebesi.

@titiraprap, ben kanıt falan istemedim bi yanlıs anlasılma olmus. inanclıdan ateiste giden yolu az cok simule etmeye calıstım. ve duygular üstünden ilerledim. kişisel olarak aklım bir yaratıcıyı dogruluyor ama insanlarla asla bunun ustunden tartısmam, çünkü su gunku akıl ve bilgimiz yeterli olmayabilir. üstte de belirttigim gibi ben bunun bi duygu meselesi olduguna inanıyorum. yoksa bilimsel kanıt istesen, 2 acıdan da bisürü şey bulunabilir.

ayrıca caner'e de srltndan cok ateist trollu denebilir bence :)

çare? çare sarıgül.

@titiraprap, bence bu üslubunla ateistler hakkında kötü yargı olusturuyorsun. ben tam da bu baglamda bi tartısmaya mahal vermemek icin gayet goreceli cumleler kurdum. sense muhtezi ifadenle konuyu carpıtıp, sacma bi kapısmaya cekmek istiyorsun ama ben oraya gelmiyorum güzel kardeşim. hayırlı işler

namaz zor geliyor he mi? ramazan da yazlarda şu sıralar tabii..

@art

(böyle birşey islam felsefesine bile ters, islam der ki allah varlığını ispat etmez, etseydi herkes görürdü, imana ve imtihana gerek kalmazdı.)

Bende işler tam tersi ilerledi o noolacak? Okumayı biz madem iyi gitmiyor rahatsız Oluyorsan. Sorgulama mekanizman değişmiş yapacak bir şey yok.

senin dini duyguların zaten hiç parlak olmamış, gelmiş boku sözlüğe atıyorsun :)
demek iki satır kitap okusan din düşmanı olacaksın :)

alnında ne yazılmışsa o. böyle olacakmış böyle olmuş. eskilerin de dediği gibi olacağı varmış.

sözlük bahane aluminyum. ben yazın kuran kursuna gittiğimde anlamıştım atayiz olacağımı. 3-5 ay cami civarında takılırsan sıkıntıları görüyorsun. olm adamlar sakalı şerifi görmek için birbirini eziyor lan! daha iddia ettiği gibi putperestliği yıkamayan bir dine neden inanayım?

ikamet etmekte olduğunuz ilçedeki kaymakamlığa bağlı tüketici hakem heyetine başvurun

polis'e başvurun. nitelikli dolandırıcılık isnadıyla suç duyurusunda bulunun. adliye'de yardımcı olacak bir avukat muhakkak bulunur.

bir de "hukuki sürecin devam ettiğini" de mi söylüyorlar ? nerde arıyorlar bu hukuku ? :)

Kredi kartıyla almanıza rağmen bu kadar sürünmeniz yanlış, hiç kimsenin mi bilgisi yok ters ibraz hakkında da o kadar uğraştınız?

Şu anda mümkün müdür bilmem ama bu sorunu ters ibraz çok kolay çözermiş, bankayla bir görüşün belki bu kadar zaman geçmesine rağmen işlem yapılabiliyordur.

suriyelilerin vatandaşlığa geçtiğini sanmıyorum. böyle bir şey olsa muhalif basında büyük olay kopardı. hükümet bu insanları vatandaşlığa alma politikası gütmüyor. ne mülteci ne vatandaş, misafir diyorlar. mülteci statüsü bile vermek istemiyorlar o derece, ne oy kullanması. ikameti bile belli olmayan bir sürü insan nasıl oy kullansın? isyan çıkar ülkede, sandıkta boğazlarlar adamları.

not: beni göt edecek bilgi dolu linki, cevabı verene şükran duyarım.

arkadaşlar antakya da içleride olduğumdan ve bildiğimden yazıyorum .ilk gelmeye başladıklarından bu yana ,genel anlamda akın akın türk vatandaşlığına geçme olayı ,durumu yok . varsa da en bilineni evliliklerde oluyor .
şunu da siz sormadan ben cevaplayayım. vatadaş olup oy kullanacak olsalar "tereddütsüz" akp ye oy vereceklerinden emin olabilirsiniz .

arap arkadaşlardan bildiğim kadarıyla telaffuz farklılıkları arap ülkelerinde bölgelerinde de var . bildiğim tümüyle öyle değil zaten . yine héyati (aynen böyle okunur) (hayatım , canım manasındadır )
yine bu heyaa olarak duyduğun başka manası olan bir kelime de olabilir.
arapça çok geniş ,kadına farklı erkeğe farklı hitap edilir .yazarken başka ,konuşurken (yazarken aynı anlama gelse de ) başka kelimeler kullanılarak iletişim sağlanır .

hacı ben telaffuz farklılığını sormuyorum. o arap şöyle telaffuz eder bu arap böyle telaffuz eder. yeniden güncelleyeyim, yaygın resmi ortak arapçada o harf sonda olduğunda okunmuyor. heyati'de sonda t var mı, yok. arapça klavye olsa gösterecektim, gösteremiyorum. hani bu bildiğimiz t değil de sonda yazılan h harfinin üzerinde iki nokta şeklinde olan t'den bahsediyorum. arap alfabesini okuyup yazabiliyorum sıkıntım yok o konuda, az çok bilerek soruyorum soruyu.

merak ettigim bir konuydu bu, cevaplari takip edecegim. ben bu olayi tsm eserleri soylenirken yapilan sonlardaki yutmaya benzetmistim. kiyamet denildiginde bitis cok keskin ve sert oluyor ama kiyameh diyince daha yumusak ve kolay soyleniyor. dil de kolaya kacan kivrak bir yapi oldugundan olabilir yani.

cevabı öğrendim, te merbuta imiş.

kelime sonunda üstünde iki nokta olan güzel he, arapça'da dişillik te'si diye geçiyor, aslında o cinsiyet ifade eden bir kalıp, kelimenin doğal bir parçası değil, genellikle sadece ''e'' sesi ile biten dişil kelimelerde yazıda gösteriliyor. o yüzden okumuyodur araplar.

örneğin hatice kelimesinin yazılışında da o ifade var ama, yazmasına rağmen biz de okumuyoruz.

not: arapçadan anlamam, osmanlıca, farsçadan anlarım ama benim bilgi kırıntılı yorumum bu. arapça bilen birileri varsa açıklık getirirler gerçi.

not 2: ben yazana kadar olay çözülmüş.

yarın, bir kaç suriyeli hoca tanıyorum onlara soracağım .

ayşe'nin sonunda da o te'den var

o -at -et sesi bahsedilen şeyin çoğulu, daha doğrusu tamamını kapsayan bir şeyin ifadesi anlamını da veriyor. tamirat, tamir faaliyetinin ihtiva ettiği her şeyi ifade ediyor mesela. hayat, hayy olanın ihtiva ettiği her şey; gibi.

bana söylenen : kelime sonunda duruş olduğundan (onların deyimiyle "vakıf" ) o harf okunmuyor .

yalnız direksiyona giriyorsun. motor ilkyardım sınavları yok. gene kursa gitmen falan lazım ama.
zorlaşma olayını bilmem.

Tanidik bi kurs bulup kurs ucretini veriyorsun. Kursa gitmene gerek kalmiyor onlar hallediyor her seyi. Sen de sinava gidip geciyorsun. Emniyetten ehliyeti aliyorsun.

b ile ilgisi yok .kendi başına özelliği olan sadece motoru kullanmaya dayalı bir sınav .önceside öğrenip sınava girersen daha iyi olur. ilerleye zamanda gerekliliği artacaksa şimdiden al . ama alayım bir gün lazım olur diyorsan da sana kalmış bir şey sonuçta . ben ufak bir kazadan sonra almaktan vaz geçtim .

Tanıdık bir kurs bulmasanız da isotun dedikleri oluyor. Ben hiç ehliyet yokken a2 almıştım. Tek seferde tam puanla geçtim. Eğer arabayı ve bisikleti sorunsuz kullanabiliyorsanız motosikleti çok rahat kullanırsınız. Bisikletle iki teker dengesine, arabayla debriyaj-gaz ikilisine alışmış oluyorsunuz çünkü. Platformdan geçeceksiniz sınav esnasında. Gözünüzde büyütmeyin onu, yoksa düşersiniz.

ben b'nin ehliyenini cikartmadan a2'ye basvurmustum. tek 1 tane test sinava ve direksiyona girmistim. Kimse testi dememis, kalkti mi?

vaktin de varsa şimdiden al. b vardı a2 aldım kasım ayı gibi. test sınavına girmiyorsun, sadece sürüş. gidip bir gün 2-3 saatlik sınıf eğitimi ardından haftasonları ikişer günden 3-4 hafta falan sürüş eğitimi almıştım. pratik yapma imkanım olmadığı için hem de güvenli sürüş konularından bahsedileceğinden ben tam katılım sağladım. sınavı geçtin mi gerisi b'den farklı değil işte bir emniyete başvururken sınıf ekletme kısmını seçiyorsun o kadar.

motorun elektrik gücünü bildirirseniz net cevap verilebilir.
150mt uzun bir mesafe, gerilim düşümü gibi etkenleri de hesaba katmak gerek.
Diğer taraftan komşunun prizine takıp çalıştırabileceğiniz küçük basit bir motorsa,
bauhouse tarzı yapı marketler günlük jeneratör kiraya veriyorlar, fiyatları 50-100tl civarı. Her koşulda daha ekonomik olur

elektrik kablosunu da kiralamayı düşünün? değerlendirilebilir. yani mevcut bir inşaat firması ya da büyük çalışan elektrikçi varsa belki jeneratörden ucuza gelir.

elektrik varsa hiç düşünmeden bağlatın
3 beygirlk bir dalgıç pompa için en az 9 Kva jeneratör almanız gerekir,

Dün akşam arkadaşın açtığı iş yeri için bunu konuşuyorduk. O da elektrik kablosu gerektiğini ama mesafe nedeniyle kablo fiyatinin 1000 tl yi bulabileceğinden bahis etti.
Dediğiniz kablo ise 2x4 Antigron Kablo .

thermo rheumon işinize yarar. hiç yoktan kokusuz. eskiden bayer üretiyordu şimdi başka bi firma yanlış değilsem. ama yararı var yani

bide ortalama kac kere sürdükten sonra gecer agrı

Bir şey alma, dinlen biraz.

bir süre ağır şeyleri kaldırma, yere eğilme falan. voltaren jel-hap var kas gevşetici.

belim ağrıyor ben gay miyim okudum

ben gay kas ağrısı için dir, bir şey alma şimdilik yukarıda dedikleri gibi yat uzan bnir şey kaldırma kendine gelsin.

Sert yerde uyu .

Muscoril krem + Kuilil tablet al. Belini sar ve uyu.

Olur mu ya ? Bu ne ? Kayit yapılırken hisse senedi mi veriliyor karşılığında ?

bagdat caddesinde die belkı o fiyatlar

2009 da 5-6 bin civarı derhaneler vardı. 15 bin çok evet ama olabiliyor işte

Butik dershanelerin pek çoğu normalde olandan yüksek ücret istiyor. Lokasyon, sağladıkları imkanlar, ders saatleri, kazandırma/minimum net garantisi, gereken şartlar sağlanamazsa para iadesi gibi pek çok faktör fiyatları etkiler. Ebeveynler de butik dershanelere "bir kere verelim parayı, seneleri gitmesin bir seferde kazansın" diyerek harcama bütçesi oluşturur, o yüzden abartılı bulmadım günümüz şartları açısından.

Buradaki biraz abartılı olmuş tabii, ancak içeride hoca, müdür yardımcısı gibi hatırlı kişileri tanıyorsanız yarıya bile inebilir bu. Normal vatandaş gibi giderseniz de "kusura bakmayın, indiremeyiz" diyeceklerini hiç sanmıyorum, hele ki şu krizin geldi gelecek gibi olup bir türlü gelemediği dönemde, işletmelerin hepsi diken üzerinde.

Seneye gitmesi için erkek kardeşimi yazdırdık, 15 bin lira. Yalnız seneye su an gittiği okuldan ayrılıp ona devam edicek, bi nevi kolej gibi
Benim zamanımda dershaneler ise çok çok 4bindi

eşimin çalıştığı dershane 2 sene önce 25-30bin alıyordu öğrencilerden.
buraları tercih eden profile koymayan paralar bunlar.

3 sene önce gaziantep'te butik bir dersane 10bindi, kontenjanı da doldurmuştu. adam bağdat caddesinde dersane açmış 15bin az bile bu mantıkla :)

formatlaman lazım. bunlar genellikle fat32 formatındalar.format atarak dosya sistemini ntfs yapman lazım (tabii apple ile işin yoksa. apple ntfs den hiç hazzetmiyor(

Sahte flash belleklerden olabilir.Değilse,
Başka usb portuna takın tekrar deneyin.
Olmadiysa winrar ile 1gblik partlara ayırın tek tek atın.

doğru cevap tururo'nun dediği.formatlamak lazım.

sebebi de fat32'nin 4gb'tan büyük dosyaları okuyamamasıdır. o yüzden ntfs kullanıyoruz.

fat32 tek dosya boyutu max 4gb olduğu için, ntfs veya ext4 yapın

sporcu değilim .ama eskiden beri bildiğim eli yumruk yaparken baş parmağın aldığı şekil çok önemli derler.dediğin üzere sonrasında sakatlanma olabiliyor.

www.piriform.com

Tableti pek kullanamıyor.

sırf internete girmek için bence çok bile
cevabım i3 gayet de alınır.

O fiyata daha iyisini bulur musun biraz araştırman mağazalara gitmen gerekebilir.

bence ne yaparsanız yapın i5'den küçük almayın.

bizde bir tane i3, 8gb ram var. win 7 64 ve ubuntu kurulu, SSD yok ama upgrade etmeyi düşünmüyoruz. sanırım sata 3 desteklemiyordu.

pek yavaş değil.

bu bilgisayar üzerinde photoshopla ya da video editle uğraşmadığımız için sorun yok.

core i3, i5 ve i7'nin en kötüsü gibi gözükse de her sene ihtiyaçlara göre yenilenen bir işlemci diye biliyorum. zira burdaki de i3 4030. baştaki 4 rakamı, zaten haswell olduğu anlamına geliyor. şu an daha yeni yeni 5. nesil çıktı.

www.sahibinden.com

bır arkadaşta bu bilgisayarın i7 lisi var, dota 2 oynuyor ve memnun. ilanları bir karıştır istersen.

10 sene önceki bi pentium işlemciyle bu dediklerini rahatça yapabiliyorum. i3 hayli hayli yeter.

Bence de i3 yeter ama 1500 liraya kadar çıkabilecekseniz kesinlikle i5'li alın bilgisayarı, benim işyerindeki bilgisayarım:

www.bimeks.com.tr

gayet memnunum. bence tek eksiği ram'in 4GB olması. Ancak ekstra RAM slotuna 70-80 lira gibi bir fiyata bir 4 daha takıp 8'e yükseltebiliyorsunuz. Ben bu bilgisayarda CATIA, NX gibi çok ciddi kaynak ihtiyacı olan programlar kullanıyorum.

Ben sirf net dizi muzik film icin celeron aldim 6 ay once. Isimi goruyor. 4 gb rami var.

İ3 oldukça yeterli .

Eğer Facebook'daki işlemci canavarı oyunlardan falan oynamayacaksa yeter.

Özellikle farmville tarzı hareketli/animasyonlu oyunlarda tırt bir işlemciyle adamı kanser edersin.

(Yaşlılar böyle oyunlara falan merak saldığı için dedim)

Bu arada i3'ün bazı modelleri i5'in çoğu modelinden daha performanslı çalışır. i5 görünce hemen i3'den iyidir mantığıyla atlamayın.

www.cpubenchmark.net

Buradan modele göre puanlarla aşağı yukarı karşılaştırabilirsin.

Bende bu konfigürasyona yakın bir laptop vardı, sıkıntı hissediyordum, harddiski SSD ile değştirince asıl suçlu ortaya çıktı. Alet şu anda çok daha iyi. Tabi bu arada belirtmekte yarar var, ben de öyle oyun falan oynamıyorum ama aynı anda da bir sürü uygulama falan çalışırken sorun çıkarmıyor. Yani bence i3 + SSD, i5 + Standart HDD den daha iyi bir ortalama performans sergiler. Dolayısıyla aradaki fiyat farkını SSD'ye harcamak daha mantıklı.

Dosyaların formatını değiştirip tekrar deneyin.
ya da
Office yi onarım yapın.

vaio mu o ? benimki de veriyodu harddiski degistirdim.

Win32k.sys dosyasını (farklı versiyon olacak mesela 2.30.010 gibi dosya bilgisinde yazar) hangi işletim sistemi kullanıyorsanız ,aynı isletim sistemini kullanan bir arkadasinizdan isteyin ve bu sys dosyasının klasörüne girip değiştirmeyi deneyin. dll dosyalarinda bazen işe yariyor ama sys için ne olur emin değilim. Dosya değişmiyor ise güvenli kipte açin sistemi tekrar deneyin.her ihtimale karşı eski sys dosyasınin bir yedeğini alin. Telefondayim ancak bu kadar yazabildim.

yolculuğun sonuna doğru :
www.youtube.com

www.youtube.com

şarkı iyiymiş . öneri için modumda değilim ama üzgünüm :)

(bkz: lean on): www.youtube.com
(bkz: body and the sun): www.youtube.com
(bkz: unutmuşum): www.youtube.com
(bkz: ba bing): www.youtube.com

www.youtube.com

crazy penis - betcha

iki saattir replayde

naber.la

üstte apaçiye kaçmayan arabada dinlenilesi bir playlist çalıyor

www.youtube.com (DJ Snake & AlunaGeorge - You Know You Like It)

(bkz: #51195875)

www.youtube.com

dediğin gibi kurban eti ise satılmasının imkanı yok .hayvanın derisi de dahil hiç bir şeyi satılamaz. öyle ki .kurbanı kesen kişiye ücreti yerine o etten de verilemez. kısacası ticarete konu olamaz. et yiyemeyen birisi bundan elde edeceği parayı ne kadar rahat yiyecek merak ediyorum doğrusu .

madem arkadaşı, bedavaya versin.

benim arkadaşım bana böyle bir şey teklif etse, onunla arkadaşlığımı gözden geçiririm.

2000'lerde zirve yapan, incir çekirdeğinden girişimcilik icat etmeye çalışan bu köylü kurnazı jenerasyonu hala anlayamıyorum.

çocuk okuyormuş alın gitsin işte.

çocuk bağışlanan kimse oluyor evet, istediğini yapabilir, gönlünüz rahat olsun.

kurban eti satılmaz

öyle iş olmaz. kurban etinin olayı ihtiyaç sahiplerine dağıtılması zaten, kesenin yemesinden çok. satın almayın.

kardeş bana verebilirsiniz. ziyan olmasın

bir yurda bagislasin dedim, kendi arkadasi degil onun ev arkadasiymis. kredi karti filan yatirmis parasiz kalmis. Öf bilemedim ya

ulan bu ne şark kurnazlığıdır.

vatandaş kurban etini, nakite çevirmeye çalışıyor, hiç kredi kartı yatırdım parasız kaldım dramatizasyonuna girmesin, lanet olası, küçük köylü kurnazı, pislik:)

hocam bunu arnavut şevket'ten başkası bilemez

kuş besleyen bir arkadaş söyledi .yerel adı civildirik diğer ismi diken kuşu .dişisi ötmezmiş.
i.imgur.com

belirli bir süre sonra otomatik onay veriyor site. o süre zarfını sana itiraz etmen için tanıyor. sen ne itiraz ediyor ne de onay veriyorsan o zaman parayı satıcıya veriyorlar.

kargo alırken attigin imza, ayrica kotu niyetli niye oluyoruz ?

onay vermeniz için gereken 3 iş günü gibi bir süre var, bu süre içerisinde ürünü aldıktan sonra bir iki gün kullanma şansınız da oluyor ama siz vermezseniz o süre içerisinde onayı, sistem sizin yerinize otomatik onay veriyor.

bir sıkıntı çıkarsa da üründe veya kargoda, bu süreden önce hem satıcı hem site ile konuşup bildirmeniz lazım, para satıcıya geçerse çok geç olabilir.

get sisteminden bahsediyorsun sanırım.
bir süre sonra otomatik onaylanıyor. ürünü beğenmediysen geri gönderip kargo bilgilerini girmen lazım.

www.sahibinden.com

aslında ben bir ürün almak değil de satmak istiyorum. o halde dolandırılma riski bu şekilde en az seviyede oluyor değil mi? Kısacası, gönül rahatlığıyla ürün satabilir miyim?

tabii ki daha güvenli. yalnız komisyon ödersin..

iki aylık gelmiş olabilir mi ?

Ankara ise normal, İstanbul falan da böyle pahalı galiba. Ben tek kişi Ankara'da her gün duş almak ve haftada 3-4 çamaşır yıkamak dışında su kullanmıyorum, 30 liradan aşağı gelmiyor.

Antalya'da 3 kişilik ailem benimle hemen hemen aynı faturayı veriyor. Atıyorum ben 4 metreküp harcamışsam onlar 15 metreküp harcamış oluyor, ne hikmetse aynı parayı veriyoruz! İ.Melih sağ olsun.

yok maalesef. hep 1 aylık.

* sızıntı vardır (sifon, musluk vs)
* birkaç aylık toplam geliyodur
* (düşük bi ihtimal ama) başka bir daireninkiyle sizin su saatiniz birliktedir, 2 fatura bir taneye yansıtılıyodur.
* anneniz veya sevgiliniz ya da ev arkadaşınızın annesi veya sevgilisi eve geldiğinde birçok kez çamaşır makinesini çalıştırıyodur, elde bulaşık yıkanıyodur falan.

başka ihtimal gelmedi aklıma :)

iski su birim fiyatı 3.83tl(m3) 3 m3 kullanmışım 17tl fatura gelmiş, evde aktif bi tüketim yoktu ama daha onceleri 30 u geçtigi pek olmuyodu 2 kişi.

oturduğunuz binanın meskeni var mı ? şayet yoksa şantiye suyu fln kullanıyor olabilrsiniz.

sfion su kaçırıyor başımıza geldi anlaşılmıyor. şantiye suyu olabilir. çok fazla

Bugün saat ile ev arasında bi kaçak olduğunu tespit ettik. Gel de uğraş şimdi.

başka yolu da olabilir .aklıma gelen bu hizmeti veren site ya da uygun programlarla bütün pdf'leri birleştirip (merge) oluşan dosyayı yazıcıya gönderirken yazdırma ayarlarından yazdırılacak sayfaları 1,3,5,7... diye belirtmek olabilir.ikinci sayfalar yazdırılacaksa 2,4,6,8..
----
i.imgur.com

abbyy pdf transformers +'ı malum ortamlardan (warez-bb org vs) indirip kurun, pdf'leri birleştirin. sonrasını arkadaş yazmış.

Şöyle çözdüm arkadaşlar. Yazıcı özelliklerinde sadece tek sayfaları yazdır var. Onu seçince tüm dosyaları birleştirmeme gerek kalmadan sağ tıkla yazdır dedim sadece 1. sayfaları yazdı hepsinin

sağ yukarıda ARA var süper.

ben şu duyuruda verilen cevabı favorilerime kaydetmişim. güzel bir program gibi görünüyor, bir dene istersen, ve ücretsiz.

www.eksiduyuru.com

camstudio.org

bandicam

malum ortamlara gireceksen fraps. paralı normalde. kaydettikten sonra mp4'e çevirmek gerekiyor ama.

50 tl den 5 parçaya böl .5 farklı yere uğra .
özellikle kahvehaneler ,cafeler ...

Bankaya gidip hesabına yatırmak istediğini söylersen makinasında sayıp hesabına yatırırlar. Oradan da rahatça çekersin.

Aynı şubeden yaptırmazsan bu işlemi ücret alıyorlar mı emin değilim. O yüzden şube yakınsa yapman daha iyi.

yakınlarda dolmuşların ilk/son durağı varsa onlar da alır belki

Bim

mahalledeki ekmek fırınları

Ben benzin alıyorum

Aynı tipteki 10 adeti üstüste koyup bantlayın. Bantlarken hiç açılmayacakmış gibi bantlamayın ama dağılmasınlar yeter. Bankaya gidip rica ederseniz yardımcı olurlar.

adobe reader'ın en yeni sürümünü kullanmayı dene bir de.

A.Sumatra adlı programı deneyin.
B.Pdf repair diye arama yapın.
C.Bir yerden indirdiyseniz tekrar indirin.

Telefondayım düzenleyemedim .
D. Diğer belge formatlarına (doc gibi) çeviri yapın.
Mesela nette online pdf to text ya da pdf to doc(x) arama yapıp uygun bir site bulabilirsiniz.

www.mediahuman.com

Peggo.co

www.onlinevideoconverter.com

kendini önemseyerek de iyi bir insan olabilirsin.

önce can sonra canan.

Evet hata ediyorsun, bence alakasız insanlara iyilik yapabilirsin, kimseye kötü bir şey yapmayarak da iyilik edebilirsin, ama ilgili kişilere özellikle iyilik yapmamalısın, çünkü çoğunlukla anlamıyorlar, anlayan da kıymet bilmiyor filan, en iyisi yapabiliyorsan aynen dediğin gibi yalnızca kendini düşünmek,

belki de o kadar iyi biri değilsindir. a'ya çok iyi b'ye az iyi oluyorsan b gönül koyar. kendini önemse herkese eşit hak geçsin.

Yolu doğru olanın yükü ağır olur .başkalarının yaptığı kötülüğü unutmalısın.
Unutamaman ,zaten kendini önemsediğini de gösterir .

Su hayatta bencil olacaksin bunu bilir bunu soylerim. Iyilik yap denize at falan gec abicim bunlari. (Omru iyiliklerle gecmis birinin tavsiyesi)

iyi biri olmak değil de kötü biri olmamak önemli, o yüzden en azından uç kişiler hariç tanıdıklara pek iyilikte bulunulmamalı, yabancılara da işte kötülük etmemeli. uç kişiler burda tamamen uç, tamamen sadakatinden emin olunan kişiler ya da sadakatin önemli olmadığı kişiler olabilir.

onun dışında yakın kişilere iyilik yapmak onları zalimleştirir. insanlar iyilik yapanları kullanmayı marifet sayıyor artık.kimseye zarar vermeden, olabildiğin kadar kötü olmak en iyisi.

Nasıl davranmak istiyorsan, nasıl hissediyorsan öyle davran. İyilik ve kötülük insanın içinde olan şeyler. Zorlayarak iyi olamazsın. Kendini kandırma.

Sen iyi de olsan karşındaki kötü bilecek
kendini düşün
onlar seni düşünmüyo sen kendini düşün

Yoo naif olmanın zarari yok ama içine atma.. O zaman sorun oluyor işte..

şunu kullanabilirsin hocam:
www.myfonts.com

benzeri :
www.dafont.com?

Harddisk .
Başka yere güvenme .

asıl harddiske güvenme. bir gün gümlerse kalırsın ortada. dropbox ileride kapanacak olsa bile sana verilerini indirme imkanı verir zaten.

ayrıca 50gb kullanım hakkın bitince dosyalarını filan silmiyor. sadece yeni dosya upload edemiyosun. var olan dosyalarına dokunmuyor.

:) cloud denilen ortamlar da ne kullanılıyor ? bulut mu ?

cloud tabi ki. kaybolması imkansız. jenefer lawrense ile fotoğrafların yoksa kim ne yapsın piknikte, düğünde çektiğin fotoğraflari :)

@cthulhu özelden yazamadım .
zaten gizli bir yanıda yok bu mesajın.
bu hizmeti sunan yedek zaten alacaktır. sadece evdeki kullanıcıya hizmet vermiyorlar . bunu kullanıcı da düşünebilir. ama benim güven derken maksadım bir verilerin korunması bir de gizliliğiydi.yine internet olmadığı zamanlarda veriler her zaman altında olur böylece. verilere ulaşım için şifreye ,siteye dayalı sorunlar ve internete bağlı olma gerekliliği ortadan kalkar.

yakında 120 GB fotografimi flickr'da depolamaya başladım. fakat sadece fotoğraf, video desteklemiyor. masaüstü uygulamasi ile cok rahat upload edebliyorsun. Bir diğer ücretli seçenek amazon cloud drive.

www.amazon.com

Amazon'u macos'ta denediğimde uygulamayı pek verimli bulmadım. Fakat flickr çok iyi. (bonus: 1000GB ücretsiz alan veriyor)

www.flickr.com

cloud mantılı. hdd'nin başına bin türlü şey gelebilir. bozulmasa bile çalınabilir bi yerde unutablirsin kaybolur vs. bi de illaki bi gün bozuluyor. ama dropbox ya da türevi sitelerde dosyalarına istediğin zaman ulaşırsın. oradaki dosyaları aynı zamanda hdd'de de saklarsan iki kat güvenlik sağlamış olursun. ben yapıyor muyum yapmıyorum, üşeniyorum cloud falan uğraşmaya ama yapsam böyle yapardım.

hdd'nin dezavantajlari
1. Düşmesi sonrası pert olması ve geri dönüşü imkansız hale gelmesi.
2. Zaman içersinde ömrünü doldurması.
3. 2. sebepten yedekte bir hdd olması ihtiyacı.
5. HDD çalınması. ben bi ara rüyada hırsız girdi eve zannedip HDD yatağa alıp uyuyo numarası yapiyordum.
4. Mac ortaminde en azindan fotograflari gruplayamıyorsun. 120 GB fotograf arsivime geriye donup nerdeyse bakmadığım farkettim flickr üzerine attıktan sonra. Yani fotograflari izlemek sorun olabiliyor. Ha harici bir app ile çözülebilir ama yinede default sorun.
5. Cloud'da kaybolma derdi 0 diyebilirim. Yedeği karsi taraf halletiğinde kayıp olması mümkün değil. Ha bir gün flickr kapanırsa mesela sana al bu arşivi indir diyecektir.

Bunlar dışında tavsiyem bir tanede hdd alıp orada da yedeklemen. Ben de halihazırda 2 tane hdd yedek birde flickr'da duruyor. Daha önce hdd yeyip fotograflarim uctugu icin bu sekilde tutuyorum.

eyvallah saolasın

biz bedelli denk gelsin diye uğraşıp erteleme planları yapıyoruz sen gitmeye çalışıyorsun.

birader benim bi mesleğim var ve ben onu istemesemde askerlik yüzünden yapamıyorum ve 1.5 yıldır yapmadığım için üstüne 1 senede askerlik 2.5 sene olacak kim alacak beni işe söylesene böyle engel olacagını bilsem daha eve kagıt gelmeden koştur koştur muayne olur muydum ?

Abi zayıflamadıktan sonra seni kim zorla askere alabilir ki? Yani, işine nasıl engel oluyor anlamadım?

Ya askere gitmeme adına forumlarda açılan konular, sorular ,çürük raporu almalar falan derken sürüden kaçamaklar , internet kaynıyor.taktir ettim, adam gitmeyi beklemiyor üstüne bir de bunun için çalışıyor. zamanın geçmesi için ,saat falan takma ,mühim de değilse kimseye saat kaç ? diye sorma. şafak kartı gibi şeyleri de boşver . ben öyle yaptım.
cevap : kasım olmalı

ben eriğe benzettim. uzman değilim.

Böğürtlen diyeceğim.emin değilim .

Bence şeftali veya kayısı gibi bir şey

Şeftali ve böğürtlen olmadığına eminim. Ama erik ve kayısı ihtimalini hiç düşünmemiştim. =)

şeftali
www.google.com.tr

kayısı
www.google.com.tr

vişne
www.google.com.tr

erik
www.google.com.tr

erikler olunca bi sepet istiyorum :F

Bana da öyle oluyor artık ''yav he he'' diyorum içimden , uzatmıyorum, karşımdaki insana bağlı tartışmaya girip girmemem. Bazısı boş yere enerji sarfiyatı çünkü, anlatsan da anlamaz.

bende öyleyim insanlarla tartışmaya hatta yüksek sesle konuşmaya bile gelemiyorum hemen oradan uzaklaşıyorum sanırım artık 'kafam gürültü götürmüyor' :D :D

Normal. Herkesin kendine yetecek derdi var zaten .

bana da öyle oluyor. hiç uzatmıyorum haklısın ya da yav he he diyip geçiyorum. uğraşamam, sıkılıyorum. uzasın istemiyorum, tartışma istemiyorum filan.

kimseye bişey ispat etmek zorunda olmadığımı anladığım zamandan beri tartışma başlayacağını anladığım anda susuyorum. ve kimseyle tartışmıyorum. içimden "o kadar cahilsin ki keşke ölsen" :) deyip geçiyorum.

"Sana ne" "Saman ye" döneminden böyleyim ben, o zamandan beri kafam kaldırmıyor. Yaşla da belki ilgisi vardır.

23 24'den sonra böyle oluyor evet. şahsına yönelik bir şey olmadığı sürece havadan sudan konularda "he he" deyip geçiyorsun. zaman kaybetmeye gerek yok xten konular üzerinde

Bende de öyle. Bir genişlik, takmamazlık. Big Lebowski durumu.

Ben liseden sonra biraktim, bana da aynisi oluyor. 10 seneyi askindir tartismalara girip bir seyler kanitlamaya calismiyorum pek. Girsem de ilerleme olmadigini farkettigim an stop ediyorum.

belki bir kaç kare aldım . bazı fotoğrafları sayfalardan makasla kesip aldığım oldu . senin için bir arama yapayım. bulursam bu mesajı düzenlerim .
------------------
soruna cevap için en uygun yer : level forumu

ben alıyordum, pc gamer vardı birde, pahalı olurdu o. hey gidi.

chip, pcnet fln da vardı. hatta cd oyun diye dergi vardı galiba, evet gerçi sen de yazmışsın.

demo cd ler olurdu, hepsini kurar denerdik

doksanların sonunda alırdık öyle şeyler :( disket verirlerdi.
cCc mechwarrior cCc

birkaç kere aldım

chip alırdım. pcnet alırdım. bende cd leri duruyor hala.

Düzenli olarak alıp, biriktirmişliğim var. Asıl kadro Oyungezer'i kurduğundan beri aynı işi Oyungezer için severek yapıyorum.

Ek bilgi olarak as kadronun ayrılmasıyla Level'da gözle görülür bir kalite düşüşü vardı("gözle görülür bir kalite düşüşü" hafif bile kaldı öyle bir düşüş). O yüzden sinirlenip tüm Level dergilerimi atmıştım ama güzel zamanlardı tabii.

level ve pro gamer alırdım. pro gamer elinde olan varsa kapak fotoğraflarını çekip paylaşsa ne güzel olur :/

hayır.

gameshow alırdım , hala eski sayıları açar okurum. muhammed dabiri mektubumu yayınladığında lisemde epey popüler olmuştum.

Level de zol sauza vardı, yazar. Üslubu baya iyiydi. Okuması zevkli oluyordu. Naptin acaba ? Oyungezer de fln var mı yine ?

alanlardan alıp okurdum; '90larda birkaç kere almışlığım vardı lakin.

Dedektif sanli miydi neydi onu tam surum.vermisti. bi de istanbul zindanlari mi, laleleri mi ne vardi.. Bikac tam surum daha vermisti. 97 sonu 98 basinda cd oyun aliyodum, en ucuz oydu.

half-life tanıtımı olan sayıyı hala saklıyorum =)
ama en çok cd oyun alırdım

chip alırdım ben :/ pc'im onboard ekran kartlıydı, oyun oynayamıyordum, öss'ye hazırlanıyordum :(

Level eski sayıları DVD'de toplama işine girdiydi 2013'de. O tarihe kadarki sayıların tümünün pdf'leri toplandıydı. Evde bir yerlerde var bende de. Bi bakın istersen malum ortamlara, illâ çıkar bi' yerlerden. En sağlam oradan ulaşırsın ne vermiş bu abiler, ne vermemiş.

poster falan verirdi galiba onlar için alırdım.

Simsiyah kömür dediğin onca yılda oluşmuş maden, insan o statüde mi acaba ?

@nucleon
sorun güzel ama şu fark var. kömür için yüzyıllar gerekirken , insan ise çok çok gençlik çağlarında belli bir kişilik kazanabiliyor. arada nitelik farkı var.

yalnız şunu da bilmen lazım;
simsiyah kömürle elmas arasındaki tek fark, içindeki karbonların diziliş şekli. yani içeriğini değiştirirsen elmas dahi olabilir bir kömür.

hahaha bu ne olm, emekli tarih ogretmenleri toplantisi mi yapiyosunuz

soruya cevap beklerken kendim cevap yazmak zorunda kalıyorum .neyse :)
@ etna benzetme yaptım sadece, böyle devam edersek allotroplar ,orbitaller devam eder gider.
@raydingoz genel manada benim dediğim zaten. hayatta istisnalar her zaman olacaktır . buradaki renkten kasıt kültürdeki olumsuz manası . görmeyen biri kendi dünyasının siyahlığını yaşıyorken,kömürün siyahlığının bunun yanında lafı edilmez.

"kötü insan vardır" demek zor. ahlaken tutarsız bir kişinin iyi bir bahçıvan olmasına mani yok.

Tik atmadigin cevaplar çok güzel ya, duyuruyu fav liyorum :)

Offf içimi karartınız yeminle!

buldum .birazda ben gerdim :)
i.imgur.com

bir 30 yıl mumkun değil :)

Yerini alabilecek bir kaynak yaratilmadikca - bulunmadikca veya giderler kisilmadikca zor. Su anda vergiler diger ulkelerle karsilastirilinca makul duzeyde.

bir yerde okumuştum .bu vergi meseleleri herkesin anlayamayacağı (kompleks yapıda) hazırlanır ve uygulanırmış .ayrıntılı bir yazıydı özeti bu .
soruya gelirsek, çok zor görünüyor.

this by design.

İmkansız.

Makul düzeyler derken aslında bizim problemimiz çok vergi vermek değil.
1-Vergiyi verme şeklimiz kötü: Devlet seni nerde yakalarsa kitliyor. Neredeyse tüccar gibi 50 kuruşluk kimliği 10 liraya satmalar, KDV ler ÖTV ler...
2-Verginin karşılığını görmüyorsun; Sosyal devlet gelişmemiş.

Bunlar çözülse bence ödediğin vergiler aynı olsa da bu kadar rahatsız olmazsın.

Edit: Çok "Savunmacı" yazmışım, açayım; devletin temel geliri hatta neredeyse tek geliri vergiler. Gelişmiş ülkelerde de vergi rejimleri çok sıkı, oranlar hiç de düşük değil. Ancak vergiler karşılığında görece çok daha sistemli ve düzgün bir devlet yapısı içerisinde geleceğe güvenle bakabilecek şekilde yaşıyorsun. Burada o yok, haliyle kendimizi kazıklanmış hissediyoruz.

"bizim problemimiz çok vergi vermek değil." denmiş. Burdan yürüyen var mı?

kurumlar ve gelir vergisi oranları ve kademeleri çok yüksek değil. ancak burada vergi toplama adaletsizliği var.

özel tüketim vergisi ve damga verisi denen saçmalıklar var. hayatı pahalılaştırıyor.

sosyal güvence pahalı ve karşılığı yok. bağ-kur primi brüt gelirin %33,5'u. yani gayet normal olarak 5-6 bin lira brüt kazansanız, adam sizden ayda 2000 lira istiyor. Bir de gelir vergisi ödeyin üstüne (~%28), kazancınızın %60'ı devletin. Vereceği emekli maaşı 1050 lira. Arada 1 ay ödemezseniz sağlık hizmeti yok. Süper bir sistem. Bitti mi, hayır. daha tüketim vergileri var. kdv ve ötv. bu tüketim vergileri az ülkede var, olanda da çok düşük oranlarda. bizde devletin asıl gelir kapılarından birisi.

düzelir mi? 30'u artırıroyum. 50 yılda. O da bu yolda yapısal önlemler alınacak, uygulanacak, millet hafif hafif bu sisteme alışacak falan da. bizde o yolda ilerleme de yok, tersine gidiyoruz.

why nations fail isimli bir eser var tam bunla alakalı. ordan ogrenebılrısın

defne yağı ile masaj (zamanında denedim .az önce nette de bilgilere baktım doğruluyor) veya banyoda boyuna belli bir süre sıcak su akmasını sağla (sabunlayarak ov).

Üşütmekten değil de ters hareketten olmuş heralde, o daha geç iyileşiyo bende çünkü.. Sıkı bi masaj lazım okaliptüs veya defne yağıyla

Çok teşekkürler arkadaşlar

Mecelle .ilginç ve değerli .

eksisozluk.com

sinbo. kendisi ucuz tamiri ucuz herbir şeyi ucuz. zaten tefal falan da eskisi gibi 10 sene dayanan ürün yapmıyor.

marka değilde fikir açısından şunu diyebilirim .
bir markanın en iyi olduğunu bilen bana kalırsa markanın kullanıcısı değil , arızası için gittiğimiz tamirci ,teknik servistir . çok zaman ürünü tamir için veririz ama hangisi iyi hangisi kötüdür diye sormayız . onlar hemen her ürüne ait arıza konusunda bilgi sahibidirler.
yıllar önce beyaz eşya fabrikasında çalışan bir arkadaşım şunu demişti (marka/isim vermeyeyim)
'önceden bu markalar iyiydi. ürünün sac kısmı kalın olurdu .şimdi ise sacları inceltip boyayı kalın yapıyorlar'
bir de işe şuradan başlanabilir :
eksisozluk.com

yani uzun süre kullanmışsınızdır,memnun kalmışsınızdır,bozulmamıştır,örneğin mutfak robotu sulandırmıyodur,elektrikli süpürgesi gerçekten sessizdir,ütüsü beyazlatmıyodur pantolonları falan gibi

Küçük ev aleti braun - elektrikli süpürge bosch.

geçmişinden kendisine miras kalan her türlü niteliği reddetme çabası. altında kompleks, modernleşmenin yanlış anlaşılması, aslıyla barışık olmamak ve aslını yeteri kadar iyi tanıyamamak vb. nedenler yatar.

Biraz genisce bir kavram gibi. Ilk olarak benim aklima yumurtadan cikip kabugunu begenmemek geliyor. Ornegin, ailesinden ve memleketinden utanmak.

Ikinci olarak da cigerdelen'in dedigi gibi, aslinda icinde olan bir ozelligi yokmus gibi gostermek.

Ayni kisinin "kendi gibi olmasi" gibi bir sey bu: Insanin kendi surekli degisiyor. Sabit bir kendi yok ki insanin. Ilk asama da bu tutarsizlik getiriyor, "Dun boyle diyordun, bugun ne diyorsun" gibi, tukurdugunu yalamak gibi. Bence bu kotu bir sey degil, insan surekli degistigi gibi iyi veya kotu kendini de gelistiriyor. Bu anlamda bilgi ve tecrubesi degistikce dun dedigini yalanlamasi kotu bir sey degil. Belki yeni bilgi ve tecrubelerle ayni noktaya tekrar donulur, onu da bilemeyiz.

Bence degisimle aslini inkar etmek arasindaki nokta, bu davranista yapilan zorlamadan geliyor. Eger kisi dogal olarak bu sekilde davraniyorsa degismis denilebilir; eger kendilerini ve baskalarini kandirmak icin ugrasiyorsa, ve bu onun icinde-disinda birtakim sikintilar yasatiyor, kompleksler gelistiriyorsa, yuk getiriyorsa bu aslini inkar etmek olabilir.

Ornegin, ortama uyup milletin sevdiklerini zorla sevmeye calisan bir insan aslini ikna ediyordur. Ama "hmm, bu da iyiymis. Ben eski dinlediklerimi artik sevmiyorum, bunu sevdim, boyle kalsin" diyen bir insan degismistir. Ama gecmiste dinledigi muzikten utanip gecmisini korka korka saklayan bir insan da aslini inkar ediyordur.

Tabii bu kadar kabak gibi gorunmuyor boyle.

1- kendi isteği dışında hayati zorunluluktan dolayı bağlı olduğu yer,şahıs ,millet vs. tanımama durumu bana kalırsa .
2- kişinin belli durumlarda (çoğunlukla sosyal sebeplerle) işine gelmediği anlarda bunu başka şeklinde göstermesi/söylemesi .
mesela olumsuz özellikleriyle tanınmış ,meşhur olmuş bir toplumdan olan birisinin sui zan altınmama kalmamaya /kötülenmemeye dair yaptığı işler bütünü.
3- asıl olan ,senin değiştiremediğin gerçekler , hakikatlerdir .
ne kadar başka gezegenlere gitme arzusunda olsakta dünya ya bağlı kalma zorunluluğu asıl olandır. anne babaya bağlı bir fiilden dolayı dünya'ya gelmek ve onları öylece anne baba olarak bilmek,kabullenmek asıldır.
4- istediğin şekilde .yeterki niyetin o yönde olsun .
5- asıl inkar edildikten sonraki kayıplar: yakın çevre tarafından duyulan güvensizlik , yalanla itham edilme daha kolay bir hal alabiliyor . temel sağlam olmayınca üstüne bina yapma olasılığı güç bir hal alır böylece.
6- bu konuda elimizden hiç bir şeyin gelmemesi bir yere ait olma sonucunu doğuruyor .

1 ve 3 arasında kaldım

bunların arasından 1.

bi e boy bilgisi niye önemli, kadran büyüklüğü ile mi alaka kurdun acaba bilemedim.

Boya göre nasıl bir bag kurdun Frederick , kilo yazman lazımdı .

3 numara

www.aliexpress.com

1'deki saat tourbillon'lu. normalde tourbillonlu saat güzeldir ama fosil kaliteli bir sistem kullanmayacağı için 1'i alma derim. 2 ve 4 ü de eledik zaten.
ne yazikki 3 kalıyo geriye.

git saatçide bir kaç saat dene, beğendiklerinin çaplarını öğren. bileğine yakışan çapta saat modelleri arasından seçip yap.
benim bileğe 44-46 iyi gidiyo. mm cinsinden çap işte

ayrıca guess'in modellerine de bak. aradığın tarzda iş çıkar ordan.

vasiyet yaz

hepiniz topsunuz olm gibi mi?

:) haha yok hayır

başkalarına zarar verilmesi , başkalarının zarar görmesi söz konusu değilse yap bence .

zarar görmeyecek tabiki de

google ın "Inactive Account Manager" diye birşeyi var

işte atıyorum 5 ay boyunca sisteme girmessem şunlara şunlara şunu gönder gibi.

onu kullanabilirsin.

www.google.com

geleceğe dönüşte marti makflaya mektup atıyordu ya profesör.

Kaba etine dövmesini yaptır , umarım başkalarına şuan göstermiyorsundur ?

@Sir Anthony Hopkins yöntemi geçerli evet

@MiraTaurus gülmekten altıma sıçırttın :D +1

yurtdışında ölünce bütün ıvır zıvırlarla uğralşan online firmalar duydum ama türkiye'de en garanti yöntem bi kağıda bildiğin vasiyet olarak yazıp notere bırakmaktır.

better call saul

Inactive Account Manager şerefsizim benim aklıma gelmişti. yemin ederim bak. ulan ya bi fırsat daha kaçtı iyi mi. bi gün vurucam voleyi ama.

tam bir ajanda değil ama google keep çok temiz bir program. hatırlatma fonksiyonu da var, deneyin bence.

Yeni not defteri oluştur. içine
.log yaz ve alt satıra geç .bir şeyler yaz . yine alt satıra geç ,sıralı çizgiler (-----) yap. kaydet ve kapat . yeniden aç .farkı gör .

evernote candır.

türkçesi var mı bilmiyorum ama ben şunu kullanıyorum www.any.do

Asana tavsiyemdir.

(bkz: keynote nf)

code.google.com

Cebinde a7 ajanda ve yarım parmak kalem ile gezmiş, telefonuna 30dan fazla ajanda/takvim uygulaması kurmuş, organizer denemiş, normal boyutlarda bir ajanda almış çantasında taşımış biri olarak söylüyorum ki yok öyle bir dünya. Gerçekten yok. Olsaydı ayda 15 lira vermeye bile hazırdım. Ama yok. Google Keep kullanmaya başladım ben de en son.

Ama şey de var, ben yapılacaklar listesi ve o günkü randevularımı yazıyordum, randevular da haftada birkaç tane oluyordu olmuyordu. Eğer doktor ajandası gibi bir şey lazımsa karmaşık olmasına rağmen Samsung'unki iyiydi. Estetik değil sadece.

Bulursan buraya ekle bence, ciddi bir eksiklik var bu konuda.

Klip epey karışık ama hüzünlü bir havası var. Padişah kıyafeti gibi giysiler görünce de haliyle aklına genç osman geliyordur.

parçaları birleştirelim :
ana karakter 'genç' ve aşağı doğru düşmesi ölümle bağlantılı (genç yaşta ölmek)
ve bu harfler : i.imgur.com

kesin değildir. her zaman aksi idda edilebilir. :)

"bu bunu niye beğendi la şimdi, ne alaka?" sorusunu 1'den fazla sorduruyorsa sulanıyordur.

kişi beğenenle arkadaşsa sorun yok .ama arkadaş olmayanlara 'beğen'i neden gösteriyoruz ?

özelden yazar illaki

ben tanımadığım kadınların fotoğrafını da beğeniyorum ama asla mesaj atmam,atmadım da

bir de "sürekli beğeneyim belki o da benim gönderilerimi fotoğraflarımı beğenir"ciler var. evet o da var.

Aşağıdaki sorulara verilen cevaplara göre değişir:

1) bazı gönderilerin altında sadece onun beğenisi mi var?
2) art arda üç gönderiyi de beğendi mi?
3) durum paylaşımlarına sürekli seni destekleyen şeyler mi yazıyor?

Evet sayısı en az iki ise; ağır yazıyor.

Butun kezbanlar toplandik, toplandik, toplandik :)

3 diye düşündüm. 3.yü bitiremeyebilir.

7 dk da bir ince belli biter. bedava ise

ben üç kupadan fazla içebiliyorum ama ortalama sayılmam sanırım, biraz bağımlı olabilirim.

tiryakiyim :) üç kupa işte. ince belli ile neye denk gelir bilmiyorum, öyle içmiyorum çünkü hiç.

evet 3 gibi ortalama/insani ölçülerde .

@ykyt 7dk da bir bardak biter ayrı her 7 dkda bir bardak ayrı? Sonuç?

tiryaki 1 litre içer. içtim biliyorum

6-7 bardak cok rahat iciyorlar.

10 bardak içer en az

bir saat içinde rahat 6-7 tane içerim. tiryaki miyim bilmiyorum.

benim üst limit 4-5 bardak. o kadar da tiryaki değilmişim demek.

lisede kahvaltıda 10 dakkada 1 lt lik kavanoza doldurup bitiriyordum. yetmiyordu o zaman amk. şimdi 1 su bardağı içsem çarpıntı...

saatte 12 içilir ya, cuğara olacaksa yanında.

yorma gözünü. uzan biraz. sakın ovuşturma.

ve ışığa bakma.
Ama en iyi çözüm doktor.

kanamanın büyümemesi için 45 derecelik açıyla oturman lazım sürekli. ne aşırı dik, ne aşırı yatay. ciddiyim. bir arkadaşıma da böyle olmuştu yaklaşık 4 gün uyku süreleri hariç böyle kaldı.