JÖLE
Ö
L
E

gecen benim soruma bu sekilde akrostiş yapan birinden etkilendim. öte yandan gerçekten yigit bulut'un cok zeki bi adam olduguna inanıyorum, mutlaka bi 2. planı var gibi geliyor ama fazla film izlemekten de olabilir bu:/ ciddi ciddi 2000lerin basında cok begenerek takip ettigim biriydi, nerden nereye

halk bu,muhalefet bu,.ne beklediğine bağlı.

ya akp taraftarliginda falan degilim ama üstteki argo kelimeler, nedeniyle sürekli aşagilamalar nedeniyle adamlar hala iktidarda artık anla(yın). gecen yazdim yine yazayim. suriyeden gelen türkmen biriyle konusuyordum, dediği: (akp için) kansız, silahsız sadece secimle iktidarı devraldilar..
bir de mevcut iktidarın tutumu buna sebep :) hayırlısı artık.
daha iyisi olana kadar en iyisi bu diyelim.

ya gene mağdur ettik kusura bakmasınlar da elle tutulur sözü dinlenir biri var mı diye bakıyorum yani :(

akp'ni temeldeki bug i bu zaten. Magdur olmaktan ozne olma konumuna gecemiyorlar. Normalde maddi sermayenin oldugu yerde kulturel sermaye de gelisime aciktir.Entelektuel bi birikim olur. Iktidar bunlarla kendini mesrulastirir vs. ama basta da dedigim gibi tek yaptiklari surekli magduru oynamak ve bu capsiz tiplerle kendi onay mekanizmalarini olusturmak. Geriye kalacak kulturel sermayeleri yok cunku sistematik olarak kotu bile olmayacak kadar vizyonsuz ve cahiller

Nagihan Alçı. Gördüğüm en entel Akp'li bu.

cevap veren arkadaşların aşırı bilgisiz ve kültürsüz insanlar olduklarını düşündüm. karşı taraf hakkında hiçbir şey okumadan tamamen sallamışlar, tek amaç aşağılamak. akp'de entelektüeller tabii ki var. bunlar entelektüel ama demokrat olmak zorunda değiller. tavırları da çelişkili ve bize ters görünebilir. ama yine de entelektüel oldukları söylenebilir. ayrıca akp'nin her yaptığını da onaylıyor değiller. ilk aklıma gelenler:

hayrettin karaman
yusuf kaplan
rasim özdenören


bu cenahta çok okumak, sorgulamak, yabancı dil bilmek, yabancılarla samimi olmak pek hoş karşılanmıyor, biraz tabu gibi. zaten fakir halk kitlelerinden geldiklerinden fırsat da bulamamışlar. ondan dolayı islami kesimde biraz yabancı dil öğrenmiş, sosyal bilimler okuması yapmış, dışa açılmayı başarmış insanlara da aydın deyip geçiyorlar. onlardan bir sürü var. yabancı ülkelerde doktora yapıp türkiye'de ahkam kesen de bolca adam var yani. biraz araştırırsanız buluyorsunuz.

not: yakından takip ederim ama pek hoşlandığım insanlar değiller. anlamak için okuyorum. okudum ama bir halt da bulamadım onu da söyleyeyim.

Eski kayseri belediye başkanı şimdi şehircilik bakanı mehmet özhaseki adam gerçek anlamda çok iyi işlerin adamı

rise from the ashes :)

reoccur da olur bence.

reappear olabilir sanki

bunların hepsini aynı sözcükle ifade edebileceğini sanmıyorum.

@celeron 300a
tabi ki haklisin.
ama verilecek cevapların da çok olma ihtimalini düşünerek içerisinden en uygununu seçebilmek için manayı geniş tutmak zorundaydım.

phoenix

Recurrent

özellikle olumlu anlamda olanı varsa bile bilmiyor ya da hatırlamıyorum ama ara ara görülen ancak özellikle belirli bir periyodu olmayan durumlar için intermittent, sporadic, occasional, recurrent gibi kelimeler var.

hem ara ara olan, hem başka zamanda başka şekilde görünen, hem olumlu için aklıma toptan bir kelime gelmiyor. belki vicissitudinous sıfat olarak olur ama olumluluk bunda zorunlu değil ve dönüşerek değişim nitelenen şeyin doğasında olan ve beklenen bir şey.

fiil olarak kullanacaksan reappear olur, reoccur olmaz yalnız recur olur.

soru üzerine not: reoccur aslında reappear gibi ama recur reoccur'den ve reappear'dan biraz daha uygun, çünkü tekar eden bir şeyden bahsediyor oluyorsunuz, edebilecek bir şeyden değil. nüans var.

oeh

bence yerinde bir tanim degil.
Kaldi ki terside mümkün.
Sosyoloji 90'larda berlin duvarının neden ve nasıl yapildigini araştırırken, psikoloji o duvara darbeyi indirmeyen kişilerle de ilgilenir.

tanimla ilgisi olmasa da berlin duvarinin yikilmasina iliskin olarak bildigim (gercekte) o duvari yikmaya calisanlarin ve ardindan tirmananlarin aslen ajan oldugu yönünde.

Olmadı :(

3 hayırla uğurluyoruz.

olmamış
sosyoloji o duvara ilk darbeyi indiren kişiyle de ilgilenir.

metafor olmamış. yani olabilirdi ama eksiklik var bir yerde.

Bu adama bayılıyorum, bence iyi bir gazeteci, bu videodaki söylediklerine sonuna dek katılıyorum.

bu bulteni bastan sona izledim, hatta sozluge de yazdım. bu konuda cok dogru bi tutum sergiledi. ama 1 ya da 2 haber sonra cb danısmanlarından birinin haberi ustune baskanlık da oturulur tartısılır dedi.
bence overrated bi isim, gaz alıyor, arada cok haklı şeyler söyluyor evet ama ben bu adama güvenemiyorum.

Gecen haberlerde izledim bunu. ailesine düşkün bir muhalif :)
Her şeyi üzerine alındı.
İyi bir gazeteci falan degil. Bu zamanda meşhur olmanin yolu gidişatın tersine hareket etmektir. o da bunu uyguluyor.
Bütün partilere eşit oranda bir eleştiri sergileyemiyor.

daha önce de yine benzer bir olayda benzer söyler söylemişti. politikacı abiler lafın nereye gideceğini kimi üzeceğini düşünmenden saçmalamakta oldukça mahirler.
doğurma/doğrumamamızın derdine düşen büyüklerimiz canlarımızı korumayı pek umursamıyor...

portakalı beğeniyorum kısıtlı özgürlük alanında elinden geleni yapıyor. zaten havuzdan, yandaştan izlenecek bir şey yok denk gelirsem onu izlerim.

@galandar kostumu tartışılamaz deseydi objektif olmazdı ki. tek taraflı bir bakış açısı olurdu. elbette tartışılır demesi daha doğru bir yaklaşım.

@1adam chp'yi de, mhp'yi de, hdp'yi de ve hatta akp'yi de eleştiriyor. daha nasıl eşit oranda yaklaşım sergileyecek ki?

2004 2005 metro tv hitlerinden
youtu.be

aynı müzik dosyasını 3 farklı isimde kaydet ve birleştir 12 dk lık tek dosya olsun onu da 9 dk olarak kes ve göm.

Müzik dosyalarini birleştirirken geçişli olmasina dikkat et.(crossfade efekti)

harnup pekmezi

ırnap

kadınlar daha zayıf, daha özgüvensiz, daha duygusal, daha bağımlı. bu da "sığınacak dal" gereksinimini artırıyor. "tanrı" kavramı kadınlar için ideal bir sığınacak dal. sonsuz kudretli, sonsuz merhametli, sonsuz iyilik sever, sonsuz affedici, sonsuz bilge, vs.

Evrimsel psikolojiyi kullanarak götümden şöyle bir tez sallıyorum:

Kadınların erkeklere göre empatisi, duyguları ve iletişim kurma becerileri daha üstün olacak şekilde evrimleşmiştir.Bunun en büyük sebebi kadınların bebeklerini anlamak, onlarla empati kurmak zorunda olmasıdır.Hatta deneylerle kanıtlanmış ki annelere kendi bebeklerinin dışkılarının kokusu daha az iğrenç gelmekteymiş, bu da bebeklerine olan psikolojik bağlılığın biyolojilerine de yansıdığına bir kanıt bence.

Dinlere gelelim. Dinler de aynı insanlar gibi evrim geçirmişlerdir.Önce avcı-toplayıcı zamanlarda ateşe tapmışlardır. Ateş bebeklerini yırtıcılara karşı korumuş, onları ısıtmıştır. Yemeklerini pişirmiştir.

Tarım toplumuyla beraber yine bereket tanrıları ortaya çıkmıştır. Bu tanrıların kullarına verdiği ekinler yine annelerin bebeklerinin karnını doyurmuş, onlara hayat vermiştir.

Bu açıdan düşünüldüğünde kadınlar kendinden önce bebekleri için dine daha bağımlı hale gelmiş olabilirler. İnandıkları şeyler elbette gerçek değil ama onlara manevi destek sağlayacak yapılar olmuştur.

Şimdi diyeceksiniz ki ee 4 büyük din ne olacak, kadınlar hep aşağılanıp erkek egemen olmuş vs?

4 büyük din çıkalı 2000-3000 yıl olmamışken insanlık tarihinin %99'u avcı toplayıcı olarak geçmiştir. Buradan hangisinin insan psikolojisinde ve biyolojisinde daha büyük etkiyi bırakacağı çıkarılabilir. Ayrıca buz çağını da atlamamak gerek bu dönemde ama yazı çok uzayacak.

Dinleyenlere teşekkürler.

@utkumon; içgüdüsel olması konusunda haklısın sanırım. bana da baba figürü, koruyucu, kollayıcı erkek tanrı olduğu için böyleymiş gibi geliyor. çünkü büyük dinlerin kullandığı dile bakarsak, bu bariz söylenmese bile, tanrı ya da allah erkek. erkek olduğuna dair çok güçlü vurgular var kutsal metinlerde.

tanrının karşı cins olmasının bir etkisi var bence. mesele bir şey iddia edeyim eğer tanrı başından beri kadın olarak vurgulansaydı bence bu sefer tam tersi olacak ve kadınlardan çok erkekler inanacaktı. bence burada bir çeşit ters kutuplar durumu var.

mesela avrupa ya da amerika'da devriye gezen polislerin biri kadın biri erkek olur çoğunlukla. bunun sebebi ise müdahale edecekleri, konuşacakları (fiziksel müdahaleden bahsetniyorum) kişi erkekse kadın polis konuşuyor, kadınsa da erkek polis. bunun sebebi insanların karşı cinse karşı daha yumuşak başlı olması, karşı cinsi dinlemeye daha eğilimli olması. yani birbirlerine nazı daha çok geçiyor gibi bir durum var.

burada da buna benzer bir durum var sanki.

not: bunların hiçbiri zayıflık belirtisi değil bu arada. en azından benim fikrimce değil. karşı cinse olan eğilimle, toleransla alakalı içgüdüsel bir durum bence.

Konuya yorum yapmaya gelmedim, sadece bahsettiğin şeyin stockholm sendromu ile alakası yok.

Kadınların Allah belasını versin, bok gibi insanlar, deyip konuyu kapatın bence. Paragraf paragraf tex yazmaya gerek yok.

çevremde böyle bir şey gözlemlemedim ben. aksine erkekler daha bağnaz olur gibi geliyor. çünkü malum dinleri ortada, inandıkları peygamberin yaptıkları belli. inanmak isteyen adamın işine geliyordur.

kadınım, inanmıyorum.

zamaninda, yasadışı örgütlere üye olan kadinlarda örgüte bağlilik bir erkeğe göre daha fazla olabiliyor diye bir bilgi edinmistim. din konusunda bir şey diyemeyecegim.
ayrica dediginin stockholm sendromuyla ilgisi yok.

neden stockholm sendromu dediğime açıklık getireyim: bu ''captivated'' denilen durum var bildiğim kadarıyla. büyülenmek anlamına geliyor ama bedenin değil de ruhun ve/veya zihnin esir alınması anlamında da kullanılıyor. dinlerin de benzer bir şey yaptığını düşündüğüm için öyle dedim. hatta dinler belli ölçülerde bedenin kontrolünü de alıyorlar. ritüeller, oruç vb. buna esir alınma denir mi? bence bir anlamda evet. sonuçta bu ritülleri hayatınız boyunca takip ederek belli, fasit bir döngünün içine giriyorsunuz.

Benim dikkatimi ceken sey de astrolojiye inananlarin cogunun (bana sorarsaniz %80'i falan) kadin olmasi.
Sebebini sorarsan daha duygusal olmalarina bagliyorum ben. Erkeklere kiyasla materyalizmden daha uzaklar, bu da soyut dunyalarla iyi gecinmelerini sagliyor olabilir.

kadınlara olan kurallar daha katı bı de o yuzden

Evet.

mesela neler?

çok güzel sedeflerim var benim :)

"We are the cursed ones." diye de ekleyeyim.

Annemde boyun duzlesmesi var. Ne geciyor ne de duzgun yasatiyor.

romatolojik ve nörolojik hastalıklar var. konjenital defektler var

Bazı insanlara hastalık değil de adeta - ders - niteliginde gerekli bu hastaliklar. bu yönüyle kimilerine ibret olurlar.

Bazılarini da manevi açıdan imtihan edicidir bu hastaliklar.

kimse psikolojik rahatsızlıklardan bahsetmemiş. bunlar da zor.

alerjiler dahil edebilir

Zorundayız.

tedavisi bulunana kadar evet.

bugün tedavisi olmayan birçok hastalığın tedavi edilebilir hale gelmesi çok uzun sürmez diye düşünüyorum.

www.ted.com

(bkz: crispr)

Benim de dizimde iki tane doğuştan problem var. Biri sadece ameliyatla geçerken diğer sorun ameliyat olmama izin vermiyor. Ağrı kesiciler de geçirmiyor. Pilatesle yogayla idare etmeye çalışıyorum işte

Hiv

Evet. Tıpta tam şifayla sonuçlanan hastalıklar enfeksiyonlar dışında az zaten. Sadece kontrol altına alıyorsun.

bazı hastalıkların tedavisi tıpta yok. yani teşhis koyuluyor ve prosedürde tedavisi yok.

bazen tedavinin olmamasının asıl nedeni teşhisin koyulamıyor olması. bu gibi durumlarda ise alternatif tıp ve metafizik, spiritüel alana yöneliyor insanlar. buralardan tedavi bulduğunu iddia eden insanlar var. bu insanların bazılarının gerçekten iyileştiğine ben inanıyorum.

tıp çözüm bulamadığı bir konuda metafiziğe veya alternatif tıbba neden laf atar, bunlar saçmalık der anlamıyorum. senin sınırların geride kalmış, bir şey söyleyemiyorsun, çözüm sunamıyorsun bari sesini çıkarma çünkü buna hakkın yok.

romatolojik hastalıklar.

maalesef, özellikle otoimmün hastalıklar hep birbiriyle baglantılı ama çare yok henüz. ornegin bende hashimoto tiroiditi, vitiligo, seboreik dermatit var. vitiligo mesela hashimato'dan dolayı oluyormus. bence hepsi baglantılı, ya genetik bi bozukluk ya bi varyasyon; ama drogba bile çare degil henüz.

Tedavisi var diyen çıkacaktır ama migren. İnsanı öldürmüyorda güldürmüyorda. Hayat kaliteni ciddi alt üst ediyor özellikle şiddetli ataklarda.

Evet zorundayız, 2001 yılında teşhis kondu ve hala çekiyorum.

cerrahi mudahaleler ve enfeksiyonlar harici tipta tedavisi olan hastalik neredeyse yok +1.

Liveleak.com a gir.
Iceland ya da iceland sky araması yap.
(mobilden bakamadim fazla)

@1adam, liveleak.com da tarattim ama bulamadim.

Lg x120 netbookta vardı bu. ekran kartı ayarlarina göz atmak gerekli bu özelligin adı için.

kalabalıklar. bi ermenistan da yoklar amk. arjantine bile gitmiş fakirler.

onlar konuşuyor, biz bağırıyoruz.
bu konuda haklıyız ama başarıyı onlar hak ediyor.
biz hala düşünmüyoruz yine bağırmaya başladı bizimkisi.

Adamlar hristiyan, gelişmiş çoğu ulke de hristiyan, magduruz ayagina hemen kabul goruyorlar. Sen oraya gitmeye calissan, 7 kusagini incelerler.

Kirtler de ayni mantikla avrupa'da yayildilar. Adam tuekiye'de yasiyor, t.c. Bizi magdur etti diyor ve avrupa'ya gocebiliyor.

almanya'da bu yasanın çıkmasında ermeni lobisinin etkisi devede kulaktır ancak. başka amaçlar aramak lazım bu konuda. yasanın çıkması için nerdeyse kıçını yırtan türkiye asıllı cem özdemir'i ele alalım. adam 2001 yılında "meclis tarih yazmamalı" diye makale yazıyor. bugün canlabaşla yasanın geçmesi için çalışıyor.

politika. politika. politika.

bu işin temelinde pakraduniler olmalı.

sermaye, tarihsel yakınlıklar, emperyalist çıkarlar vs.vs.

**
ama denildiği gibi bunun diasporayla falan pek alakası yok. daha çok ortadoğudaki durumla alakalı. o ypg bayrakları falan fuzuli değil.

Seyduna'ya katiliyorum. Bagirip cagirmaktan baska birsey yapmis oldugumuz yok. Sen istedigin kadar bagir, avrupali esek gibi aniran adami dinlemek istemiyor. Efendice derdini anlatana bakiyor.
Soyle dusun: karsinda ermeni soykirimi yoktur diye bagiran bi adam, ki zaten avrupali'ya turkum dersen maras dondurmacisi soytari gibi bir goruntu geliyor gozunun onune. diger tarafta daha efendi oldugunu dusundugu ermeniler. Onlari dinliyorlar.
Din kardesi demisler de; katolikler ve ortodokslar ne zamandan beri kardes oldular?

- Yurt disinda yasayan kalabalik bir diaspora toplulugu var
- Cok organizeler
- Birlik halinde hareket ediyorlar, topluluk icinde fikir ayriliklari olsa da Türkler kadar farkli fikirde düsünmüyorlar
- Bilincliler
- Ermenistan toplumunun en önemli ülküsü bütün dünyada bunu soykirim olarak kabul ettirmek. Türkiye gibi herkes ayri telden calmiyor
- Ermenistanin ekonomik olarak cikar yolunun Türkiyeyi tazminata mahkum etmek oldugu görüsü hakim, bu nedenle ermeni politikacilarin sarsilmaz bir destegi var

Bunlarin yaninda dini etkenler cok kücük ve etkisiz kaliyor, ekonomik, siyasi ve lobicilik konusunda güclü iseniz dinden bagimsiz olarak güclüsünüzdür. kaldi ki ermenilerin kuzey avrupa, bati avrupa, ve amerikan toplumuna göre önemli bir mezhep farkliligi var. Isi sadece müslümanliga ve hristiyanliga yormak büyük bir tembellige yol aciyor "Hepsi hristiyan, baska ne olacakti ki" denilip geciliyor. Diger hersey göz ardi ediliyor.

Almanyadaki durum ise daha cok politik. Türkiye giderek yanlizlasiyor, ülkenin dis politikasina ceki düzen vermesi lazim.

öncelikle o ırkçılığı bi indir.

öyle i.ler çok var trafikte, otobanda 120 ile giderken dibe girip yol isteyen falan. s.tiri cekiceksin hacı, yani el hareketinle de anlıcak ne dediğini.

Ama bu olayı ''suriyeli şunu yaptı'' olayına indirgemen hosuma gitmedi. ayılar her yerde. ırk tanımıyor.

Anonymice ++

o begenmediginiz suriyeliler de trafik para cezasi vs. ödüyor. (evet gözümle gördüm, görüyorum)

ırkçılık da trafik magandalığı gibi bir ilkellik, bir rezilliktir. böyle yapa yapa haklıyken haksız konumuna düşüyorsunuz. ayrıca şu ev sahibi, tuvalet, havlu vb. metaforlar da konuyla son derece alakasız ve anlamsız.

uslu duracaklar +1

misafirliğe gelen adam tuvaletinin orta yerine sıçıyor, havlularını kirletiyor, gidip buzdolabını didik didik ediyor, etrafı pisletiyor.

naparsın? kovarsın.

bunlar da misafir, edebiyle adabıyla ve buraya sığıntı olmanın verdiği ezilmişlikle davranmazlarsa defolsunlar. ırkçılık falan değil bu. onlar savaşta, tamam. onların savaşı bizim de hayatımızı niye etkileyecekmiş?

suriyeli 1 kişi savaştan etkilenmesin diye, 50 tane türkiye vatandaşının huzuru mu bozulacak?

Suriyeli Araplar da diğer Araplardan farksız. Bunların zengini de aynı fakiri de, medeniyetten zerrece nasiplenmemişer. Bizim kendi özkaynak ayılarımız yetmiyormuş gibi bir de bunlar çıktı amk. İndirip dövmemekle hata yapmışsınız.

kulaklık ve hoperlör. ikisi de mi?

@glamdr1ng evet ikisi de.

realtek degil de lenovonun sitesindeki driverlari yenileseniz? w10 gecenlerde kendi kendine güncelleme yaparken benim wifi sürücüsünü ucurdu. intel yerine baska bir sey kurmus ne hikmetse. mallik yapabiliyor.

Aygit yöneticisinden ses aygitini devre disi birak tekrar aktif et.

malesef dediklerinizin hepsini yaptım olmuyor ya. sanırım son çare format atacağım:(

aygıt yöneticisine gir. en üstte bilgisayarınızın isminin yazdığı yere sağa tıklayıp, donanım değişikliklerini tara deyin. sonra yeniden başlatın.

ayrıca direk format atmayın, youtube falan iyice bakın.

youtu.be

Adamsın çokkk teşekkürler :))

Trt de hafta içi sabah haberlerinde çalardı..

Galiba, işte o dönemin insanıyım ben, ya bakınıyorum da şarkının adı tam olarak nedir, Gillian Noris'inmi Irısh Dance olarak gecıyor ama, mp3'ünü arıyorum da

Ohh ya işte aradığım cevap buydu, çok teşekkürler danscı ile ilgilenmiyorum muzıktı bana lazım olan, çoook teşekkürler arkadaş ;)

Fakir bir insan değil kendisi. İyi eğitim görmüş, IV. Murat'ın himayesine girmiş, Enderun'dan yetişme biri. Gezdiği yerler de Osmanlı toprakları olunca pek para sorunu olmamıştır. Bir nevi saray gezgini, raportörü gibi görebilirsin. Bir de bunların dışında anlattıklarına referans kendisi zira kendisi abartmayı çok seven bir kişiliktir. 1000 diyorsa sen 1 al. :)

www.turkiyat.hacettepe.edu.tr

Work and travel a katilmis olabilir.

Acı'L s.o.s

ACIYOR

Çıkışını düşünen kahraman olamaz.

benim onerim secilirse bir sise isterim

herkes bu aciyi tadacak
ACI'kınca iyi gider
gozunuzun yasina bakmaz...

sofralarin bas t'ACI

Aciniz acımızdır

bence kuru kafa koyun. acı yazın bi de. yeterli olur bizim milleti kandırmak için :D

Fikir vermesi açısından heinz ketçap'ın seriously hot ibaresi baya başarılı bence.

HAYAT KADAR ACI

hiç bu kadar acıtmamıştı.

acınız acımızdır.

Benimle yanmak ister misin?
:(

Barutla yaklaşmayın

Hiçbir acı bu kadar lezzetli olmamıştı.

hem bir canlıyı özgürlüğünden alıkoydukları hem de çocuğa hiçbir zarar vermediği halde öldürdükleri için. umarım bu vesileyle hayvanat bahçesi zulmü son bulur.

bundan bi-iki hafta önce adamin biri intihar amacli bi aslan kafesine atlamisti. orda iki aslani vurup öldürmüslerdi, o niye olay olmadi ben onu anlamiyorum.

burada çocuk var çünkü. aslanlı olayda ise intihar var. ondan bu kadar büyümedi. olay bir de amerikada oldu tabi onun da etkisi büyük. aslanlı olan salak bir ülkedeydi diye hatırlıyorum.

ben o an ki şartlarda vurulmasını mantıklı buluyorum. insanoğlu eleştirmeyi sever. o goril çocuğu öldürseydi neden vurulmadı olacaktı çünkü. goril vurulunca neden vuruldu oluyor maalesef. gereksiz duyar kasmaktan başka bir şey değil.

o hayvan haklari savunuculugunu iyi bilenler,bir gorilin yaninda 3-5 dk bulunup selfie paylasimi yapsinlar o zaman.
öyle bir hayvan tek eliyle kafatasi parçalayabilir.

Gorilin yanında selfie ne alaka yahu? Hayvanın bölgesine girmeyeceksin, çocuğuna da sahip çıkacaksın, bu kadar basit. Zaten tehlikede olan bir türden bahsediyoruz. İnsan nüfusu da ortada. Asıl gereksiz duyar kasanlar çocuğa üzülenlerdir kanımca. İnsandan bol ne var lan bu gezegende? Ayrıca goril gayet de sakin duruyormuş. Ha şimdi refleks olarak yine gelip "senin çocuğuna olsa..." gibi saçma cümleler kuranlar olacaktır ama benim çocuğum gidip de gorilin yanına kendisini atmaz herhalde amk. Çocuğun babasının da sabıkalı olduğu söyleniyor bu arada. Sonuçta çocuğuna da sahip çıkamaması pek tesadüf değildir kanımca.

çünkü olaydaki sorumluluk gorile değil, aileye ait.
ayrıca hayvanat bahçesinin bu tarz durumlarda öldürmesi değil, bayıltması gerekir.
ayrıca hayvanat bahçelerini açık tutan da, oraya giden de geri zekalıdır. geri zekalılar yüzünden bir goril ölmüş oldu kısacası.

Gorili vurmanin dogru bir karar olup olmadigini sormadim, olayin neden bu kadar buyudugunu sordum ama yukaridaki cevap uzerine sunu soyleyeyim:
Sorumluluk aileye ait olabilir, o taamen ayri konu. Oyle ya da boyle cocugu gorilin yaninda olume terk edemezsin. Cocuk herhangi bir nedenle gorilin yanina dustuyse bunun sorumlusun kim olgunun bir onemi yoktur, o noktadan sonra onemli olan cocugun tehlike oldugudur. Aninda bayiltma olanagi vardi da bile bile yapmadilar mi bilmem, bildigim bir sey varsa o da mudahale etmek zorunda olundugu.

aninda bayiltma sistemi olmadigi, bayiltma islemi zaman aldigi icin öldürüldü hayvan.

@pilav
Bildigimden degil ama ben de oyle dusundum. Aninda bayiltabilen bir sistem yok galiba diye.

şimdi bunu araştırdım ben de biraz. uyuşturucunun etki etmesi 10 dakikayı bulabiliyormuş. bu yüzden vurmuşlar. hayvanat bahçesinin bu tarz durumlara karşı hayvanı da insanları da koruyacak önlemlerinin olması gerekiyor. o çocuk oraya o kadar kolay düşememeli mesela. düştüyse de silahtan önce başka bir çözümü olmalı.

ama dönüp dolaşıp şuna geliyoruz:

"Humans imprison gorilla. Human enters gorilla prison. Gorilla gets shot dead for being near human. Humanity is a disease."

twitter.com

bazı hayvanseverler mevzuyu iki tarafın da yaşam hakkı eşit, biz neden gorili öldürüyoruz noktasına vardırdılar. biri ne zaman ne yapacağı belli olmayan aşırı güçlü bir hayvan öteki savunmasız pozisyonda bir insan yavrusu. böyle bi riske girilir mi yahu.

"...olayin neden bu kadar buyudugunu sordum"

Beğenmediğin cevabımda yazmışım zaten. Nesli tehlikede olan bir türden bahsediyoruz. Ayrıca iki farklı tarafı var konunun. Bir tarafta, nesli tehlikede olan bir hayvanın o anda saldırgan olmamasına karşın tamamen doğal içgüdüsünden ötürü öldürülmesi, diğeriyse ailenin kabahati yüzünden alana düşen savunmasız bir çocuğu kurtarmak. Böyle bir ikilemin olduğu konu hakkında insanların tartışması doğal.

arkadaşlar durumun hayvanseverlikle, insanseverlikle alakası yok. hemen olayı farklı yönlere çekmeyin. her ''aklı başında insan'' o gorilin o şartlar altında vurulmasının doğru olduğunu kabul eder. olay o gorilin vurulması ya da çocuğun girmesi, korunması değil.

bakın yukarıda da @nathanieltroy yaptığı paylaşım durumu özetliyor. ne kadar o hayvanın o anda öldürülmesi doğru olursa olsun, yine o hayvanın HİÇBİR SUÇU YOKTU. olay bu.

insanlar tarafından doğasından kopartıldı, insanlar tarafından demir kafeste sergilendi ve yine insanlar tarafında insanlara tehdit oluşturduğu için öldürüldü.

haksızlığı görebiliyor musunuz? hani burada bak tekrar ediyorum, öldürülmesi değik olay. en başta o hayvanın doğasından kopartılıp insanları eğlendirmesi için kafeslenmemesi gerekiyordu.

zaten hassas olan bir durumda bu yaşanan olayda durumun nasıl ironik ve vahim olduğunu göz önüne koydu.

@soso
sana hitaben degildi yukarida yazdigim. Ilk cevabini begenmeme nedenim ise biraz sacmalamis olman.

www.raymond.cc

www.wizards.de

Havaalanları geliyor ilk olarak aklıma.

hatayın ilçe ve köyleri olabilir. (buradayim çünkü) Hatta esnaf bile bütün mal ve esyalarini dükkani kapatacagi vakit içeriye almaz. üstünü bir örtüyle kapatır, sabaha da öylece geri toplar.

Tekirdağ veya Edirne.

çanakkale'nin biga ilçesine bağlı 1-2 köyde gördüm bu durumu. kapılar sonuna kadar açıktı. yol soracaktık. içeride kimse yoktu. ünye'nin bir kaç köyünde de gördüm. bunlara ekleyebileceğim 3-5 ilçe daha var. sanırım köylerde normal olabilecek bir durum. fakat şehirlerde zor gibi.

edirne +1 hala böyle

Anamur. 10 senedir kapı kilitlemişliğimiz yok. Yolu kötü diye kimse gelmiyi.

köylerin normali bu aslında. eskiden tarım canlıyken yazları başka şehirlerden işçiler(kendi deyimiyle marabalar/ırgatlar) gelirmiş bir tek o dönem kapıları kitlerlermiş. onun haricinde biz de şimdi yazları gittiğimizde gece de dündüzde kapıları kitlemeyiz

Samsunun koyleri genelde böyle de şehire inince millet sapitiyor .

Marmaris/Bozburun

Jandarma komutanı bizzat dostum olur. Anlatmıştı ne kadar güvenilir olduğunu...

İstanbul-Sarıyer'de biz kapımızı kitlemiyoruz. Tabii en güvenli yer değil ama sanırım bizim mahalleye has değişik bir güven var. Bazen gece anahtarı kapının üzerinde unuttuğumuz oluyor. Evden çıkarken de sadece çekeriz, hiç kitleme alışkanlığımız yok.
Aslında ortam kötü, artık kitlemeye başlayalım diyorum ama alışkanlık olmadığı için unutuyorum.
15 senedir başımıza bir şey gelmedi, bundan sonra da gelmese bari.

34 senedir istanbuldayım . Bunun 25 senesi beylerbeyinde geçti . Bu zamana kadar hiç görmedim ne çevremde ne de yasadığım gezdiğim yerlerde. Ama çanakkale de görmüştüm 15 sene önce . Arabaları bile kilitlemiyorlardı o zamanlar . Hatta ilk gittiğimizde arabamızı kilitlediğimizde 'burası istanbul değil korkmayın ' demişlerdi . Ama çanakkale de şimdi öyle değil tabi

bizim köyedeki evde giriş kapsından(avlu) oda kapısına kilit yok komşularında aynı şekilde köy zaten yol üstü bir yer olmadığından geçerken uğrayacak yabancıda yok.

ctrl + p. yazdır kısayolu

yazdırmaya korumalı dosya demek ki. koruma kırabilen programlar vardı ama hepsi tüm dosyaları başarılı şekilde kıramıyorlar. birkaçını aratıp deneyin isterseniz.

düz yazıysa pdf to doc çeviricilerie ( internette var) çevirip yazdırabilirsiniz.

foxit ile aç bakalım.

bir dene istersen :
www.pdfunlock.com

Bende o kilitli pdf leri çözen program var. Çözüm bulamadıysan denerim.

hiçbiri olmazsa sayfa sayfa screenshot alıp yazdırın

corele falan at, sayfa sayfa düşüyor. sonra yazdır, editle, ne istersen yap.

her zaman çalışmayabilir.

evet

o tip şeyleri duyup dinden ödenecek "objektiflikte" insanların çoğu zaten daha önceden başka şeyleri görüp döndüğü için pek yaygın değildir bu tip dönüşler. geri kalanlar ise "dinle ne alakası var adam saçmalamış" diyip kendince uygun olduğu şekilde yaşıyor dinini.

Soğutmaktan çok bi yanlışlık var kardeşim bu işte dedirtiyor ve kendi kitaplarını okumaya ya da araştırmaya yönlendiriyor. Kitaplarda yazanları mantıklı bulanlar daha dindar mantıksız bulanlar ateist agnostik ıvır zıvır oluyor işte.

dine inandığım zamanlarda bu tarz şeyleri duymak beni çok ilgilendirmiyordu açıkçası. çünkü çevremdeki birçok kişi Müslüman ama bu tarz inanışlara sahip değiller. bunlar sadece belirli kesimlerin fikirleri ve Diyanet'in başındakiler ve görevlileri de o kesimden oluşuyor zaten. kişisel olarak onların ne salladığı beni ilgilendirmezdi açıkçası. ben sadece dinin kendisinde, kitabında gördüğüm yanlışlıklar üzerine dinden soğurdum, ki öyle oldu. Müslümanların ne yaptığından bana ne yani.

eğer köle edilip 50 dolara satılan kızları, terör örgütlerine mezzhep dolayısıyla gösterilen müsamaha ve desteği, okula giderken kafasından vurulan Malala'yı, milyon dolar kul hakkı yiyen yöneticileri, tecavüze sessiz kalan hükümetleri, cihat adı altında yürütülen terör ve katledilen binlerce kişiyi, taşlanarak öldürülen insanları bilip dinden soğumuyorsanız, hayır diyanetin verdiği fetvalar soğutmaz.

dinden değil müslümanlardan soğutuyorlar.
çoğu müslümana gıcığım hepsini kazığa oturturum ama islam gözümde aynı.

dinin bu derece istismar edilmesinden rahatsiz olup korka korka sorguladim, arastirdim. artik musluman degilim. gercekten eskisinden daha mutluyum. kaldi ki isid gibi bir orgut var. bence isid islamin ta kendisi.
su entryi okumanizi tavsiye ederim: eksisozluk.com

Yusuf İslam'in bir sözü var, "iyi ki islami müslümanlardan öğrenmemişim" diye.
Muslumandan öğrenilen bir din, tabiki soğutuyor.

Evet

müslümanlardan soğuttuğu gerçek ama tanrı'nın böyle bir din gönderdiğine inanmıyorum.
ayrıca ülkemizdeki müslümanlarda da ilginç bir algı var. insanlar ya müslüman oluyor ya da ateist oluyor. bu iki seçenek dayatılıyormuş gibi. açın bir incil okuyun, sonra gelin deyin ki bu çok saçma/sapık bir din. ama önce okuyun.

20 21 yaşıma kadar evet, öyleydi.

o yaşlardan sonra ise dini daha iyi özümsediğimi düşünüyorum. bu davranışlar, tam aksine, dine yaklaştırıyor beni.

onlar müslümansa diyorum, ben değilim! islam'ı kabul edden ve anlamaya çalışan, kısaca müslüman olmaya çalışan biriyim.
---

islamiyette 4 kapı vardır. şeriat*, tarikat, hakikat ve marifet. saçma sapan fetva verenler daha şeriatın ilk anlamını bile anlamamış oluyor. hakikat mertebesine ulaşmamış biri ise islamiyeti ne kadar anlayıp ne kadar yorumlayabilir de kendisini irşad makamında görüp fetva verebilir?

*şeriat: popüler kültürdeki siyasi anlamıyla, laik yönetimin zıttı anlamında kullanmıyorum bu sözcüğü. tasavvufta bir makamdır. dinin en satıhtaki ifadeleridir. idrak seviyesi artan insanlar satıhtan derine doğru inerler.

Bu tür sebeplerle "dinden soğudum yeaa" diyen kişi dine zaten ısınamamıştır, soğuyası vardır ve bahane arıyordur. İnsan neyi görmek isterse onu görür. Mesela bir insanı sevmek istersen, güzel birkaç şeyini bulur, diğer olumsuz taraflarına rağmen onu seversin. Nefret etmek istersen, birkaç çirkin şeyini bulur ondan nefret edersin. Bu durum, ne birinci kişinin sevgiyi ne de ikinci kişinin nefreti hakettiği anlamına gelir.

asla soğutmuyor. inancinda samimi birisi sağlam kaynaklardan bir şekilde öğrenir araştırır bilmedigi konuları. dinden çıkmak için bahaneye gerek yok ki zaten. kişi her hangi bir davranış, fiil sergilemese bile, dinden çıkmaya -niyet ettigi anda- bile dinden çıkar.

üstte belirtilen ilk maddenin tartismasini bile müslümanlar bu kadar yapmadı. başka noktalara çekildi karsıt görüşler tarafindan. şu an bile bu haliyle eksik kaliyor konu. konu tam aydinlatilamadı bu sebeple.
ikinci maddede belirtilen durumunun haram olduğu ortada. bunun sağı solu yok. Mesela bir erkeğin kardeş gibi gördüğü teyze kızının elini tutması haramdır. isterse çocukluk hayatları hep aynı evde olsa da bu değişmez. Allah celle celaluhun kanunlarını bir adet, o çok aydın sandigimiz beyinimizle sorgulayamayız.

evet soğutuyor. allaha inandığım halde dine inanmama aşamasına gelmek üzereyim. özellikle islamın insanların uydurmalarından ibaret olduğunu düşünmeye başladım.

Kadınlarla tokalaşmak islamda yasaktır zaten. Tüm hadis kitaplarında yazar tabi son baskılarından günümüz şartları göz önüne alınarak çıkarılmasıysa.

O huzurlu hissi eskisi kadar duyamıyorum, vecibeleri gerçekleştirecek o isteği bulamıyorum içimde. İnsanların durumu, herşeyin sanki daha kötüye gitmesi, geçinme sıkıntılarına bulanmış bir dünyalık peşinde koşma hali... Korkarım ben de soğumaya başlayanlardanım. :(

(Uzmanı degilim ama) tam anladıysam java da işin içinde görünüyor.

1adam bilmiyo java ile alakasi yok.

Javascript (bir kütüphane kullanın jquery gibi) ve php ve html. Phpye belki çok ihtiyacıniz olmayabilir ama o koca tabloyu bir dosyadan veya veritabanından okumak iyi olur

bunlar gibi birsey ariyorsun herhalde ,
www.guriddo.net (özellikle bunun searching/filtering kismini incelemeni öneririm.)

dhtmlx.com
mleibman.github.io
www.datatables.net

Bu tarz tablolara "datagrid" deniliyor. column üzerinden filtrelemeye ise "combo box quick filter" deniliyor.

PHP ile data olusturacaksin (muhtemelen json ya da xml formatinda), bunu dinamik ve statik olarak iki türlü olusturabilirsin, dinamik olursa performans daha iyi olur. ön tarafta da jQuery ve javascript ( java degil !!) ile kullanici etkilesimini yapacaksin. tabi tüm kodu kendin yazmak istemiyorsan bir jquery plug-in kullanmani tavsiye ederim, mesela bunun gibi www.guriddo.net

iPhone 3G'den beri şu şekilde yaptım:

3G-4-5-5S-6

valla bulamadım ama sözlükte iphone başlıkarından birisi bunun baya mantıklı bir şekilde açıklamıştı.

rakamları atıyorum:

2400'e LG aldım, 2 sene sonra 1200'e sattım, 1200/24 ay= ayda 50₺

3000'e iphone aldım, 1 sene sonra 2600'e sattım, 400/12 ay= ayda 33,33₺

gibi denklemler. böyle böyle örnekerle iphone'un ikinci eldde daha yavaş değer kaybettiğini göstererek bu şekilde yapılabilir demişti.

kendi güveni olanlarda marka takıntısı olmaz. mantıksız.

ben oyle yapmistim 1750'ye zamaninda 5s aldim 1 sene kullandim 1000 e sattim sonra 2300 e 6 aldim hala da onu kullaniyorum yani uygulanabilir ve mantikli bir olay.

şu an ikinci elde en az değer kaybeden telefon iphone. ilk çıktığından beri öyle.

yatırım aracı olarak kullanmak ne kadar mantıklı bilmem de alış/satışda en yüksek kar oranı getiren ürünlerin başında geliyor.

saçmalık.

en iyi ihtimallerle hesaplıyoruz.

2700 e iphone 6 alsan, bir sene sonra taş çatlasa 1500 e satarsın. hadi diyelim 2000 olsun 700 lira zarar. sonra yine iphone alacaksın 3000 lira, 1000 lira üstüne koyacaksın. 1700 lira zarar.

iphonelarda yapıp 1200 tl lik iyi markalı andoridlerde yapamöayacağın hiç bir şey yok.

iphone serisinden sadece 5'e sahibim. bataryası artık bitti günde 2 3 kez şarj istiyor. gidip çinden batarya sipariş edicem takıp bi 3 yıl daha kullanıcam. planım bu. zengin değilsen her sene yeni çıkan modele para vermek mallıktan başka bişe değil

Eski çalıştığım yerde bununla ciddi uğraşan tipler vardı. iPhone'ların değerinin ne zaman düşeceği az çok belli. Eğer Amerika'dan cihaz getirtme şansın varsa, eskisini yeni cihaz duyurulmadan (Keynote sunumundan) önce satıp bir iki ay android kullanıp, yenisi çıkınca yurt dışından getirerek zararını minimize edebilirsin.

almanyada gençler bile hala nokianın polifonik telefonlarından kullanıyor. şu her sene telefon alma manyaklığı bi bizde var.

tekila shot

ılık viski shot

Ot

. sevdigin senden yasça büyük birinin yaninda bulun nasihat, güzel söz dinle.
. karabaş otunu araştır

kesinlikle melisa çayı.

ama kaliteli bir tanesini bul. ve tek bir kupa demlik (kaynatmadan) demle. mis.

"st. john's wort" tabir edilen ünlü sarı kantaron otu (Hypericum perforatum) ekstraktının hafif ve orta şiddetli depresyonlarda uyku bozuklukları vb psikolojik mevzularda almanya'da en çok reçete edilen (%60) tedavi olduğu söyleniyor. solgar'da vardı bu. başka markalarda da var ucuzları, çayı da mevcut. ayrıca melisa +1

Haftasonları araba kirala; arabanın bakımıydı, sigortasıydı, parkıydı vb masraflarından daha ucuza gelir, hem her hafta farklı arabaya binersin.

soru uzun ama cevap kısa:
alma.
iş yerin bu kadar yakın ve sigorta vs. masraflar tavan yapmışken bir de trafik yoğunluğunu ekle, bir kez daha düşün.

arabaya ihtiyacın yok gibi duruyor.

bu durumda araba kiralamak bence de daha mantıklı.

Araba kiralamak ugrastirici bir olay oldugundan useniyorum Ben. Baktim hava guzel sabah atlayip igneadaya giderim vs modunda olcagimdan kiralama secenek degil.

Araba masraflı bir şey. Ama keyfiniz için hem ilk alımda hem de araba sahibi olduğunuz sürece bir miktar paradan feragat edebiliyorsanız bence alın. Arabada maksat keyifse kar/zarar hesabı yapmanın anlamı yok; çok yoğun kullanım yoksa araba her türlü zarar zaten :).

Otomatik alacaksanız tam otomatik Japon araçlarını öneririm.

senin olayın motor.

yoyo falan gibi servislerden araba kiralayın. kira+yakıt aylık 1000 liraya geldiği zaman araba alın.

2016 rakamıdır, günceldir.

Ondan daha basiti: silinince soru&cevaplar anonim olsun. Ama bu bir secenek olsun, isteyen yine tamamen silebilsin.

@fakyoras gayet mantıklı, ama duyuru yönetimi çalışmıyor:)

Soru silme ile aktif kullanım arasında bağlantı olsun. Yazdıklarının %20 sinden fazlasını silen aktif kullanıcı olamasın. Sadece okur olsun. Yazdıklarının tamamını silen yazan yine ailenler var.

zaten birileri mesajla isteyecek ise buna gerek yok ki. duyuru, adı üstünde herkese hitap ediyor. bir duyuru sahibi başliğı acmis olabilir ama bunu tamamen diger kullanicilara karşı, kendi mülkiyetine ya da zilyetligine alması oldukça anlamsız.
@fakyorasin görüşü bence daha olumlu.

silme rahatlığı olduğundan aklımıza takılan en saçma şeyleri bile sormuyor muyuz? eğer silemeyeceksen açtığım soru sayısı düşer. bazı önemli/kritik konuları sormaya da çekinebilirim.

afiyet olsun. hiçbir şey olmaz. keşke olsa da ben yesem.

Hiçbir şey olmaz ama ısıt bence bi.

bir şey olmaz, ısıt.

Lahmacun buzdolabına konmadan önce ne kadar süre dışarıda kaldı?

Birkaç saatten azsa bir şey olmaz. Ortam sıcaklığına da bağlı; ama ortalama 4 saatten fazla dışarıda kalmış herhangi bir ürünü buzdolabına koymak ve sonra yemek riskli.

Afiyet olsun.

kadın anam yapardı öyle. tek sorun bu saatlerde yemen olabilir.

Ben kullanırdım

çok konformist ve şımarıkça bir yaklaşım, top benim oynatmıyorum diyen puşt mahalle çocuğu tavrı.
cevap: kötü olurdu.

bence hoş olmazdı. bir cevabını beğenmedi diye seni de engelleyen çıkabilirdi mesela. soru gördün, cevap vermek istedin ama hop, yazamıyorsun. zamanla çoğu kişiyi duyuru'dan soğuturdu bence bu. beyle derlerdi: youtu.be

gereksiz olurdu, kullanmazdım.

Kullanmazdım.
Başkalarının bilgilerinden yararlanmak, fikirlerini almak için kullanıyoruz siteyi. Birilerinin cevap vermesini engellemek mantıksız olurdu bu durumda.

Soruyla doğrudan alakalı değil ama böyle sürekli aynı insanların takıldığı sitelerde kullanıcıların zamanla birbirini tanıması ve sevme/sevmeme durumlarının olması hoşuma gitmiyor. Objektif olmak zorlaşıyor.

Valla ben kullanırım. Hasmetizm, devil, bi de ayco yu engellerim direkt.

çokta iyi olmazdı. bazen o sevmedigin kisi, en dogru cevabi veren kisi de olabilir. o nedenle hakaret gibi sözler sarfedilmedigi sürece elestirilere de açık olmak lazım.

"en iyi"yi tanimlamak lazim. hepsi birbiriyle hemen hemen ayni ama arayuzleri farkli ve birbirlerini ufak tefek eksi ve artilarla alt ediyorlar kimi noktalarda. isiniz sadece ses kaydedip kesip bicmekse audacity en iyisi cunku arayuzu kolay ve bedava. aklinizda efektleme, muzik produksiyonu vb. seyler varsa windows icin: ableton live, fl studio, cubase. os x icin: logic pro. linux icin de: lmms diyorum.

audio record wizard.

logic pro iyidir.

hopeless +1.

Linuxla işim olmaz ama diğer iki platforma da işim düşer 2 ayrı program öğrenmeyeyim dersen adobe audition da hoşuna gidebilir.

asasdfds ciddi mi bu soru? "allah ile şeytan arasında tartışma"....

Allahla şeytan arasında böyle bir iddaa gibi durum yok ki. Herkes yoldan çıkarsa herkes cehenneme gider, cennet boş kalır.

Not: Cehenneme odun olarak kontenjandayım.

bi tek müslümanlar mı kurtaracak yani dünyayı soruya bak :) müslümanların 2 katı hristiyan var sen korkma sevgili kardeşim.
cevap: şeytan bu dünyanın egemenidir, onun kazanması gayet doğal.

Hikayenin sonu da belli ama. İyiler kazanıyor.

soru yanlış. galiba tam anlatamadın. Allah ın yarattiğı, Allah a karşı hiç şeyi kazanamaz. Kıyamete kadar mühlet verildi şeytana. Allah celle celaluhu zaten gelecekte olacaklar dahil her şeyi biliyor.

@1adam O Zaman İslamiyet tüm dünyaya mı yayılacak

Ay herseyi biliyor diyip sual edince bu bir imtihan dayanin demiyorlar mi bitiyorum. Olm boyle manyakca seylere mi inaniyonuz hakkaten. Gunah sevap yok, iyi kotu var. Bi anlayin gozunuzu seveyim. Ha seytan varsa da coktan kazandi zaten. Bi etrafina bak istersen.

sana çok iyi haberim var, supernatural'ın son bölümünü izle bütün cevaplar orada:

-------------------spoylırın allahı----------------------------


tanrı ile şeytan barışıyorlar, tanrı özür diliyor sonra sarılıp ağlıyorlar. dostluk kazanıyor yani, yaşasın fair play!

Once meleklerin secde mevzusuna dair aciklama ;

MELEKLER ADEM'E SECDE ETTİ....

SECDE;Boyun eğmek,isteyerek kabullenmektir.
MELEKE;Herhangi bir amaca ulaşmada, Allah'ın ve diğer canlıların kullandıkları her türlü araca (ilim,kol,el,resul,kitap,güç,araba,para vs vs..) Meleke,Melek denilir..
Bir insanın kendine ihtiyaç ihdas etmesi , onun ADEM olma vasfı ile olur...
Adem=ihtiyaçlı olmak demektir.
Yani susamak,acıkmak,üşümek,bir konuma gelmeyi istemek,barınmak istemek, ADEM konumunda olman demektir.. Bir ihtiyacını karşılamak için duyu organlarını kullanarak plan program yapman , strateji belirlemen senin "İNSAN" olma vasfınla olur..Bu konuyu , eğer hayatının ilk sırasına yerleştirir ve her şeyde,her fırsatta ÖN PLANA çıkarırsan , bu da “BEŞER” vasfınla olur.. İşte ; bir insanın kendisi için ihdas ettiği , bu ihtiyacının karşılanması esnasında ya da sürecinde , kendisine gerekli olan tüm materyaller yani MELEKELER , bu kişiye "SECDE" ettirilir (18/50 , 7/11 , 38/73 ve 15/30da)..Meleklerin Adem'e Secde Ettirilmesi bu anlamdadır ve hayatımızın her alanında günceldir..!
MİSAL verelim ; doktor olmak istiyorsun , çalış ol , bu hedefin için gerekli olan tüm melekeler sana SECDE ettirilir..Tuvalete gideceksin , buyur git , tuvalet senin için MELEKEdir , sana bu ihtiyacını karşılama noktasında secde eder , karşı çıkmaz..
Elini gözüne sokacaksın , yemek yiyeceksin, araba kullanacaksın, vs vs vs..
Bunları ve daha sayamadıklarımızın kişi tarafından yapılması esnasında bu iş için gerekli olan materyaller asla insana karşı çıkmaz , çünkü insanın ADEM olma vasfı gereği ona SECDE ettirilir..
Melekelerin secde ettiği Adem hep iyi şeyler mi yapar?. Tabii ki hayır. Bıçakla ekmek de kesilir, maalesef insan da öldürülür. Ancak melekelerin itiraz hakkı yoktur..

Seytan ( iblis ) mevzusuna dair;


İBLİYSte bir MELEKEdir ve dediğimiz gibi , bir kişi bir şey için kendine ihtiyaç ihdas ettiğinde yani ADEMleştiğinde devreye girmeye çalışır..Amaç , bu ademi oluşturan bu kişiye ihtiyacını giderirken , ona bunu NEHY işleterek yaptırtmaktır.
Eğer yaptırabilirse buna "İBLİYSin CİNNlenmesi" denilir ve bu durum 18/50de İbliys için kullanılan ''KANE MİNELCİNNİ'' deyimiyle yer bulur.

Maalesef bu deyimi çoğu ulema ''O CİNNlerdendi'' şeklinde çevirmişlerdir.Oysa bilinen manada CİNNler alemi diye bir alem yoktur.Burada İbliys için kullanılan ''o cinlerdendi'' deyimi YANLIŞTIR.
Doğru mana ; ''o cinlenir yani HAREKETLENİR yani AKTİF HALE GELİR'' şeklindedir ve 18/50`de ibliys bu şekliyle rabbin emrinden dışarı çıkar.Böyle oluncada ADEMleşmiş insana Allahın haramını yaptırır.

Halil ibrahim ÜLGÜ

tanrı; ''ben zaten biliyordum zaaa xD'' diyecek.

hani tün anlatılanlardan sonra en mantıklı senaryo bu :D

as mümin yahut mümin olmaya çalışan kardeşim.

öncelikle elini görüyor ve rest çekiyorum(şaka şaka poker falan anlamam hiç). yukarda giydirmişler baya da sormak istediğin anlaşılıyor bi şekil.

şeytan ortaya bi fikir atmış, Allah da ona müsade vermiş. şeytan Allah'a karşı bişey kazanmayacak ama bişeyler ispat edecek muhtemelen. benim itikadım şu yönde, bize verilen irade - insanoglunun tüm mücadelesinda olduğu gibi iyi ile kötünün savaşı. her türlü refah içinde de, savaş ortamında da, rahatta ya da rahatsız olsak da çıkan çatışmalar bize verilen iradeyle hangi seçimleri yaptığımıza bağlı. sorunun kümülatif cevabından çok sen/ben hepimiz kendi şeytanımızın (ahahah böyle diyince abilere bağladım) neleri ispat edebileceğine kafa yorarsak daha temiz olur.

Seni iyi anliyorum. bir aralar bekar evindeyken arkadasin biri arada aklina eser saat aksam 22.00 dolaylarinda karnibahar kaynatirdi. bir odayi degil evi koku kaplardı. karnibaharı da severim oysa.
Su an icin çözümler, onun yemek yaptigi zaman senin evde olmaman, odayi degistirmen, arkadasinin daha farkli yemekler yapmasi gibi görünüyor.

Mutfakta pencere yok da aspiratör de mi yok? İmkanınız varsa aspiratör taktırın, yoksa yemek pişiren kıza böyle "kokutacaksan buyur bacım odaları değişelim" demekten başka çıkar yol yok. Aspiratörsüz penceresiz mutfak her türlü kokar, kaçışı yok.

Lipton ve doğuşun bergamotluları fena değil.
Bir de berki çaydan saymayın ya çamaşır suyu gibi bir şey.

lipton ama gerçek çayın yerini tutmuyor.

e) hiçbiri :(

doğadan ın çayları iyi. lipton bergamot ve doğu karadeniz'i de seviyorum ben.

bu arada doğuş kadar rezil bir çay yok. aman diyeyim.

obaçay iyiydi en son.

Büyülü bohça

Doğuş'un kullanıyoruz memnunuz.
Ayrıca beyaz çayın tadı çok hoşuma gidiyor.

doğadan ve lipton boyadan ibaret. çaycı bi müşterim reyondaki Çaykur'un suzme poşetlerini toplarken "en iyisi bu, demini biraz gec veriyo ama boya değil dem veriyo" dediydi. sallama çay içmiyorum ancak Çaykur'un süzen poşetini reyona koyduğum gibi talan ediyolarsa vardir bi bildikleri.

kesinlikle çaykur. daha iyisini görmedim.

Layalina

Ahmad tea

İstikrarı tek kişi sağlıyor. O kaldığı sürece istikrar olacak. Ancak bu istikrar bence doğru yönde değil orası ayrı. Başbakan kim olursa ülkede bir şeyin değişmeyeceğini biliyoruz. Ama C.başkanı değişirse ne olacağını bilmiyoruz.

Lan dolar ucmuş yuro ziplamış memlekete roketler düşüyor bir senede 500 şehit,... bu nası istikrar? Sağlıyor demişsin de...

İstikrar'ın sözcük anlamı karmaşası yaşıyoruz. İstikrar benim bildiğim gidişatın aynı olması demek. Türkiye'nin durumundan ben de memnun değilim. Ama gidişatı yani TDK'ye göre "aynı kararda, biçimde sürme" işini C.başkanı sağlıyor başbakan değil.

Kabul edelim, daha iyisi olana kadar en iyisi bu. idare edin, dert etmeyin :)

@1adam: hayır, dah kötüsü olana kadar en kötüsü bu. Bunu kabul edelim bence.

Master Of Puppets çok kadim bir şarkı. Adamlar 30 sene öncesinden bu güzel ve yalnız ülkeye gazel okumuşlar.

İstikrar falan, bırakın arkadaşlar... Ülkede 13 senedir içi boşaltılan çok şeyden biri de istikrar.

Bazı kişilere göre arasında bir fark olmadığını hatırlatayım. Başka kişilere göre de burada yapacağım ayrımda küçük değişmeler olur.

Ahlak temel bir ilkeye dayanır. Bu ilke herkese dayatılır, kimse bundan muaf değildir. Mesela 'öldürmeyeceksin' ya da 'bütün kadınlar kapanmalıdır'. Ancak etik kişinin kendi hayatıyla girdiği bir mücadele sonucunda şekillendirdiği ilkelerdir. Kişinin deneyimleriyle alakalıdır, kişinin kendini ve çevresini sürekli eleştirmesi ile şekillenir. Bir nevi sanat eseridir. İçeriğe ilişkin olarak, işte budur diye vereceğim her örnek, etiği ahlaka çekmeme neden olur. Ancak stoacıların gün içinde ne yaptılarına, neden o tepkiyi verdiklerine, daha iyi nasıl tepki verebileceklerine ilişkin yatmadan önceki meditasyonları (günlük şeklinde yazılan) etik bir sorgulamaya örnektir. Ya da Antik Yunan'da kişinin miras olarak bırakabileceği en büyük şey olan yaşadığı hayatı daha onurlu, daha iyi, daha güzel kılmak için kendini sorgulaması.

Zina yapan kadını taşlayarak öldurmek bazı kültütlerde ahlaka uygun, ama etik değil.

kadın sünneti ahlaki ama etik değil
erkek sünnetinin de yeri tartışılır

etik, ahlak bilimi ya ahlak felsefesi demektir. Etigin amaci ahlaksal davranis kurallarinin incelemek ve belirlenmek, ahlakin ozunun arastirilmaaktir.

bir firmada çalışırken, o firmanın yapısı gereği, içindeki çalışanlardan herhangi biriyle iş ilişkisi dışında gönül ilişkisi kurmak etik olmayabilir.

ya da ana sanayide çalışırken, aynı firmanın çalıştığı yan sanayiye geçmek de etik olmaz çoğunlukla ki bu sebeple firmalar arası teknik şartnamelerde, hiçbir çalışanımı x aş. işe alamaz şeklinde notlar bulunur. bu da etik bir durum.

ama mesela birine ağzına sıçayım demek ahlaksızlıktır. etik içinde değerlendiremezsin.

bana göre evli bir adama sarkmam etik değildir, ama ahlaksızlık diyemem mesela. gibi gibi gibi...

Etimolojik kokenleri farkli. Hatta o bile farkli olmayabilir.

Biraz da maziden gelsin:
www.eksiduyuru.com

Kpss sitelerine baktın mı hocam. Orda özet geçiyorlar.

site degil de yillar evvel milliyetin verdigi iki ciltlik illerimiz kitaplari, istenen seyi veriyor. güncel degil cok, ama bir sürü defa cocukken ödevlerimi kurtarmislardi. benzer konseptte basitlestirilmis seyler icin @tolganin dedigi gibi ders/ödev/okul temali seylere yönelmeni öneririm. kitaplar su an el altimda degil, olsa üsenmez gerekli yerleri ceker atardim.

bazi il belediyelerinin (ya da valilikte olabilir) şehir tanitm vcdleri oluyor. onlari bir ara istersen nette. ben de tunceli ve ağrı nın cdleri bulunuyor.

Ben de KPSS için istiyorum sitelerden de maalesef bulamadım

il yıllıkları

kpss için işine yarar mı emin değilim ama illerin sosyal kültürel özellikleri ile ilgili şeyler bulabileceğin bir site var: www.kulturportali.gov.tr

evet.
www.cumhuriyet.com.tr

hayir aileler camasirlarini asmis.

:) akp oyları %20 lere düştü değil mi bu haberle? cidden böyle habercilik mi olur? oradaki halktan, polisten ya da güvenlik uzmanlarından birisine de bununla ilgili soru sorulabilirdi. akpye giden oyların büyük büyük bir bölümünün o fakir halktan gittiğini biliyor bu kaynaklar.
yani şu marstaki kaya üzerinde bulunan insan fotoğrafı bile bundan çok daha gerçekçiydi.

Hangi habere inandın da oy vermekten vazgeçtin/vazgeçtiler??

Bissürü olay oluyor. Şehid cenezesi varken düğün var akpnin oyuna bişey olmuyor, sen hala bu gerçek değildir, Akp nin oyları düşsün diye yapılıyor diyorsun.

Sana delikanlı gibi soruyorum. Göreceğin hangi gerçek haberle akpye oy vermekten vazgeçersin? Hah işte ekseri akp seçmeni senin gibi düşünüyor.

Mis gibi haber değeri taşıyan durumun resmini çekip haber yapmışlar.

@ cahs
ben şimdi burada bir partinin fanatik bir seçmeni gibi mi davrandım? (bence hayır). cidden o brandalarin fakir insanlarin bir seyleri görmemesi için, boydan boya çekilmiş olmasını sadece güvenlik tedbiri olarak algilayamamak ne kadar zor olabilir ki? al bak o facebooktaki yorumlara. birisi, sülalece chp li olmalarina rağmen o bile inanmadigini belirtmiş.
ayrica sordugun soruya yukarida belirttiğim gibi haberi elestirmek için yorum yazdım. yine de ister istemez farkli manalara gelebiyor. önemli olan parti değil, amaç için gerekli olan -araçtır- . o nedenle isim vslere takılmayalım fazla.

sabahtan beri çarşaf ile güvenlik arasındaki bağı kurmaya çalışıyorum.

biraz beyni olan doğru mu yanlış mı anlar.

Emin degilim ama her sonbahar baslarinda, sonraki yılın modellerinin reklamlari oluyordu.

Önceden yeni yılın modelleri 1-2 ay önceden çıkıyordu, değiştirdiler. 2017 passat Ocak 2017de çıkacak.

Fabrika cikisi onemli. Fabrika cikisli arabalari tasiyoruz amerika'da. Soyle soyleyeyim 2015 temmuz-agustos'ta bile 2016 model araba tasiyorduk zaman zaman.

Fabrikadan çıktığı yıl model yılı. Dolayısıyla mümkün değil. Tasarım çok daha geriden geliyor.

"ardarda" değil yalnız, onun doğrusu "art arda" olmalı, yanlış yazmışsın bir daha olmasın :)

benim de matematik hocam tekabüle tekamül diyor arkasından konuşuyorum yüzüne demiyorum. keşke çevremdeki herkes dilimizi kusursuz bilse.

yapar... birisi sorarsa ya da bir konu hakkında tarışılıyorsa oo zaman düzeltirim. atıyorum konumuz cep telefonunun faydaları ya da zararları ise adam cep telefonlarının şarzı radyasyon yayıyormuş dese burada şarz kelimesine dokunmam radyasyon yok şu sebepten bla bla derim.

samimiyet varsa sorun yok tabi.
babete baget , montofona motifon diyenleri de ben düzelttim zor da olsa :)

Olur o kadar. Özeleştiri yapıp açık kapı bıraktığına gore o kadar da dunkof değilsin

Ben de duzeltmemek icin zor tutuyorum kendimi. Duzeltince hos karsilanmiyor cunku. Bazi beni bilen arkadaslarim var, onlari her seferinde duzeltiyorum, sorun olmuyor.
Isyerinde biri var "devasa" yerine "devasal" diyor surekli, duzeltmemek icin zor tutuyorum kendimi. Icimde kaynayarak patlayacak.

stavro + 1
Çok fena kulağımı tırmalıyor benim de ama insanların bazıları yeni bir şey öğrendiği için mutlu olurken, bazıları ters ters bakıyor. Ben de geçen gün eskaza'nın ezkaza olduğunu öğrendim, söyleyene de müteşekkirim ama sevmeyen olabiliyor.

Sizi egosu yüksek biri yapmaz, dingil yapar. Ben genelde yanlış söylenen kelimenin doğru söylenişini ortaya atıyorum. Anlayan anlıyor. Örneğin MATLAB diye bir program var, biri MATLAB biliyor musun dediği zaman, evet METLEB biliyorum diyorum. O da böylece yanlış bildiğini fark ediyor.

Yakın arkadaşındır, takılırsın da; diğer türlü çok sıkıcı bir adam yapar seni.

iki sayfa oku.

papatya çayı varsa yardımı dokunur tekrar uyumana

Burada bir şeyler var gibi ama yeterli degil sanirim:
www.writingforums.org

Buna benzer olarak tasavvufta da nefsin mertebeleri vardır. ona bakabilirsin.

Jung onları biraz degistirip, shadow, self, persona yapiyor.

Lacan ise Freudyen kurama baya mantıklı bir ayar çekiyor.

Benim tavsiyem kuramları birbirlerine alternatif olarak görmek yerine hangi konuda kim ne demiş gibi bir hakimiyete erişmek adına okumalar yapmaktır. Çünkü kuramlar birbirlerinin alternatifi degildir.

Benzer konularda, rüştü ispatlanmış mevcut perspektifler neler düşünüyor, onları takip edenler neler düşünüyor, bu kuramlar aralarında nasıl konuşuyorlar, nasıl tartışmalar yürütülmüş, güncel tartışmalar nelerdir... Hakkıyla anlayabilmek için bu çeşit, istikrarlı bir takibi gerçekleştirmek gerekiyor.

Yoksa Freud un bir kitabını okuyup, idin, egonun, süperegonun, bilinçdışının mahiyetini anlamak nasıl akla uygun degilse, tek başına Freud da Freud u anlamak için yeterli olmayacaktır. Freud Jung la, Jung Freud la daha anlamlıdır. Otto Rank ı yanlarına koyuverdin miydi iş başka olur. Adler i var, Lacan ı var, Reich i var, var oğlu var.

Velhasıl, psikanaliz ya da degil alan farketmez, kuram ilgin varsa mevcut perspektifleri, geçmişte kalan ve güncel olan tartışmaları takip etmek gerekiyor.

Bunları yazmamın sebebi, kaynak kullanımı ekşisözlükle sınırlı aydınların döneminde ve memleketinde yaşıyor olmamız. Azıcık fikir sahibi olmanın herhangi bir konuda kanaat oluşturmak için yeterli görüldüğü bir zamanda, işi hakkıyla yapmanın değeri de, tadı da bir başka oluyor.

Siz kaynaklara dayalı düşünme alışkanlığıyla, karşılaştırmalı bir yöntemi uygulayarak okumalar yapıyor olabilirsiniz. Öyleyse lütfen üstünüze alınmayın. Bunları dile getirmek istedim. İyi günler.

tam da benim cevabını aradığım soru.

öyle bir göt kimde olsa ünlü olurdu. bu arada kasette kendini bafileyen ray j idi o yüzden de gündem oldu. oradan aldı yürüdü. sonra da reggie bush var futbolcu onun sevgilisi oldu. popisi daha da arttı.

Ray kim?
Buyuk popolu porno starlari var, o zaman onlar neden populer degil?
Ben hala anlamadi bu kadin nasil oldu unlu.

Edit: Sarkici soz yazariymis baktim.

ray j'nin yüzünden popüler oldu. bizde de manken gamze'nin kasedi çıkınca oğlan meşhur olmuştu ya. şimdi nerelerde bilinmiyor.

bu kadının babası zamanında amerikada baya gündem yaratmış bir davada (bkz: o. j. simpson) avukatlık falan yapınca ün kazanmış. buralardan bakın şimdi size götümü gösteriyorum, ne acayip değil mi noktasına nasıl gelindi bilmiyorum ama anladığım kadarıyla kardashian ismi bu dava muhabbetinde duyulmuş.

cukka sağlam, popo sağlam. ünlü olmak için gayet yeterli. bence kime dövdürdüğünün fazla önemi yok.

ismini vermek istemediğim rezil rüsva belediy4 başkanı gibi. Sevmeyenler laf atanlar sebebiyle de yükseldiler. habire dizilerde bu posttaki gibi ünlü değil ki tarzı lafları geçti, güya laf sokuyorlar.

Al şimdi 40 50 mily0mn takipçi, o işe yaramaz belediyebaşkanı gibi.

Burda bunları yazmam bile ünlerine ün katıyor sdfgb

Hülya avşar, burcu esmersoy türkiyede neden ünlüyse o da o yüzden ünlü işte. Hiçbir vasfı yok ama celebrity. Bu kadar basit.

@naber'e ek, üvey babası da kadın oldu bu arada.

@mavijojobatanecigi
Aradigim cevap buydu iste. Nasil unlu oldu sorusuna "kaset" diyor herkes. Kasetin yayilmasi icin de unlu olman lazim zaten:)
Parayla zorla unlu yapmis kendini anlasilan. Paris hilton gibi.

yillar, yillar önceydi 90larin sonu gibi sanirim. bir tv kanalinda, ülkemizde bazı ünlülerin aslinda olmak icin buna benzer kimlerle beraber olmalari gerektigi (isim falan vermiyor) vb. baska neler yapmalari gerektigini anlatiyordu. az cok hatirliyorum bunu.
tabi yasi 30u gecen biri olarak 90lar ile simdiki yayimlanan programlar arasinda çok çok farklar var. rtük bunda etkili sanirim. yani yayın filtreleme olayi simdi çok cok sıkı.

@manuel mandalina, babası geçen sene kadın oldu KK'nin popülaritesinin onla alakası yok. Hatta o adamın kadın olmasının bu kadar konuşulması bile Kim K'nin kendi popülaritesinden kaynaklı.

Kim, Paris hiltonun yancısıydı, sonra uzun yıllar 0 beden kadınlar tarafından parsellenmiş bayık amerikan popüler kültürüne dev poposuyla yeni bir soluk getirerek popülerleşti, seks kasedi, reality showu, marketingi falan derken ailecek yürüyüp gittiler.

kadın kasetten önce de ünlüydü
sağlam bi ailesi var. bronx'lu kenar dilberi muamelesi yapmışsın hatuna :P
tr'de ceylan çapa var misal yeni kuşakta, çok popüler, çünkü ailesi sağlam.
bir de gerek paris'te gerek kim'de kendini pazarlama yeteneği zirve yapmış. başkası yapsa ahlaksızlık olan şeyler onlar yapınca popülerlik sebebi. bu bakımdan hülya avşar gibiler.

yeminle 2 gundur bunu merak ediyordum, hatta dun google'da arattim kardashians diye. cahil diye dalga gecerler diye burada sormaya cekindim. iyi ki sordun ya. su an aydinlanma yasiyorum.asdasdasf

medya camasinda adin iyi veya kotu olarak cikmis, artik kimse bunu onemsemiyor. Onemli olan adinin duyulmasi. Birisinin roportajini da kabul edip, farkli konular hakkinda da konusabiliyorsan gerisi geliyor. Insanlar o ilk kotu imaji hemen unutuyor.

Insanlar ilk olarak TV'de hissizlesmeye baslasi. Simdi internet oyle bir hale geldi ki yasantimizin da icinde cinsel tercihler vs. falan kimseye garip gelmiyor. Yasayan zombiler olduk.

ray j'den sonra reggie bush ile şu fotoları acayip gündem olmuştu amerike'de collegecandy.files.wordpress.com

reci buş dediğim adam caner-asena gibi bişi türkiye şartlarında. alpay-cansel de olabilir :)

(bkz: stop making stupid people famous)

paris hilton un asistanlığını yaparken dikkat çekmiş daha sonra seks kasetiyle iyice ünlü olmuş. amerikan arsızlığıyla reality show da yapmışlar. paçozluklarıyla dikkat çeken eli yüzü düzgün 3 kız kardeşlerdi başta. kız kavgası vs izlemek iyi geliyor millete.
bir de annesi kris in efsana bir açıklaması var. annesi olarak seks kaseti olayına şok oldum ama manejeri olarak oo ne daha fazla iş yapacağız dedim.
bu kadın resmen kurt ve tüm kızlarına acaip yollar çizip popüler yapmış. kadın marka yönetmeyi biliyor. adamlar paçozlukla ünlü olup balmain kankası oldular. sosyal medya yzünden herkes bunlara yaltaklanır oldu.

belki cevap verilmiştir de okumadım.
babası o j simpson ın arkadaşı ve avukatlığını yapıyor. bu adam da amerikada çok ünlü bi futbolcu. bu aileyi kimse tanımazken ünlü oluyorlar bu davadan sonra
dizisi de var izlemek istersen;
(bkz: american crime story )

paris hilton'un dolabını falan düzenliyordu zamanında, riyalıti şov tarzı şeylerde paris bunu tersliyordu falan. öyle öyle televizyonda göründü bol bol, sonra seks kasedi varmış onu da şimdi gördüm. aile de değişik olunca alıp yürüdü ama akıllı çalıştı bence.

Mesele telefon degil. karsindaki kisinin senin yaninda olan kiymeti olabilir mi?

@1adam yok en sevdiğim arkadaşlarımda bile böyle oluyor, dediğim gibi yüz yüzeykense çenem durmaz ama telefonda konuşamıyorum olmuyo.

var, ben de nefret ediyorum, bildiğin rahatsız hissediyorum baya baya. muhtemelen 3 sene çağrı merkezinde çalışmamın katkısı olmuştur ama ondan önce de hiç hoşuma gitmiyordu. sohbet etmeyi severim ama telefonun o gecikmesinden ötürü sohbet de edilmiyor.

hıım. telefonun ayfon degil o zaman :)

aynı ben. tlf elimden dusmemesine ragmen bi de.

Genelde hep boyleyimdir, yalandan muhabbeti hic sevmiyorum.

bende senin gibiyim, arayan kişiyle buluştuğumsa saatlerce konuşurum ama telefon edince konuşamıyorum, sanki mimiklerim olmayınca kendimi yeterince iyi ifade edemiyormusum gibi hissediyorum ve bu şekilde konuşmak istemiyorum.

eğer uzaktaki biriyse ve yakında görüşemeyeceksem hiç konuşmak istemiyorum sesini duymak beni daha çok üzüyor. göremiyorsun, dokunamıyorsun, kuru kuru bir ses peh, hiç sevmem.

bir de konu bulucam diye kasılıyorum falan, hepten sıkıcı bir durum haline geliyor:)

olur öyle, ben de vatsaptan yazışmayı telden konuşmayı sevmiyorum. yüz yüze olmayan iletişimden haz etmiyorum

Var, öyle böyle değil

Ben de genelde öyleyimdir. Çoğu kişi yargılıyor bu durumu çevremde ama artık onları da umursamayı bıraktım. Sürekli whatsapp'tan bık bık ne muhabbeti edilebilir ki? Acil bir şey oldu mu, ara sor, o durumda da yazmaya gerek yok bence. Eğer resim, yazı vs. bir şey göndereceksen, eyvallah yolla whatsapp'tan ama onun dışında çok saçma geliyor.2 dakikalık konuyu konuşmak resmen 1 saat. Bir de birbirini yanlış anlıyorsun, al başına bela, tam bir zaman kaybı. Konuşmakta ona keza. Yüz yüze muhabbetin yerini hiç bir şey tutmuyor. Eğer konuştuğunuz kişi ile ayrı şehirlerde yaşıyorsanız bir şekilde katlanılıyor. Ama aynı şehirde, telefonda muhabbet etmek kadar saçma bir şey yok bence. Yalnız değilsin. Sinirlendim resmen.

Aynı durumdayız. Mesaj yazmak zaten zulüm.

evet daha önce de internette benzeri bir soru vardı. kurnazlık olduğu ortada.

Daha evvel benim basimada geldi bir kac firmada o yuzden turk sitelerinde isim aratmiyorum.

hosting de domainde yerli firmalardan uzak durun diye yıllardır bağırıyorum. sesimi duyurabildiklerimi kurtardım

Ben who.is adresinden bakıyorum, tavsiye ederim.

her şey o bebeği kucağına aldığın an başlayacak... diyor klişeler, bence sorun yok.

kimse doğmamış çocuguna sevgi hissetmez zaten. kanı canlı bi dünyaya gelsin bi eline al, bi emzir falan... normal yani bi sıkıntı yok.

ya ama bazı hamileleri görüyorum baya baya sevgi hissediyorlar. benim alışveriş yapmak için bile hevesim yok daha hiçbir kıyafetini fln almadım. sadece bebek arabası aldık o kadar. o da daha sonra yürümekte zorlanırım diye geçen hafta aldık.

seni kadınlar kulubune alalım bence :)

doğunca değişir herşey.

kimsenin ne hissettiğini bilemeyiz. emin ol birçok kişi "yapmaya mecbur olduğu" için öyle. öyle görünmek zorunda. ha bu demek degil ki gerçekten heyecanlı vs olanlar yok, o da vardır elbette.

ama senin durumunda bir anormallik yok.

mümkün olduğunca normal doğumu tercih et..

Ben şeyi merak ettim şimdi, bu bebeğini doğduktan sonra öldüren veya terk eden anneler normal doğum yapmıyor mu? Kucaklarına almıyorlar mı?

Bence alakası yok doğumla. En azından denildiği kadar yok.

normal doğum kesinlikle düşünmüyorum

şu aşamada bol bol onu düşünmeye odaklanabilirsiniz, bebeğinizle nasıl bağ kuracağınızı, onunla neler yapmak istediğinizi, onun nasıl bir bebek/insan olacağını hayal edebilirsiniz, eşinizle planlarınızı daha çok konuşabilirsiniz. içinizdeki duygulara ulaşmak için bir günlük tutabilirsiniz, ileride güzel bir anı olur hem de. belki kaybetme korkusu, belki başka bir sıkıntı, belki duygularını çok açık yaşamayan bir karakteriniz olduğu için heyecanlanmıyorsunuzdur. annelik korkutucu bir şey bence, fedakarlık, sorumluluk isteyen, size muhtaç bir canlıya hayat vereceksiniz, insan belki de bunun ağırlığından bile donuklaşabilir. ama doğumun yaratacağı süreç, bebeği kucağınıza almak bir çok şeyi değiştirecektir bence. anne değilim, o yüzden çok beylik laflar gibi gelebilir ama. çocuğa dair duygusal yatırımlarınız olması, doğumdan sonraki anne-bebek bağını da etkileyen bir şey, o yüzden kendinizi diğerleriyle kıyaslamak ya da suçlamak yerine korkularınıza, heyecanlarınıza, umutlarınıza, hayallerinize, kısaca duygularınıza ulaşmaya çalışın.

ben inanmıyorum zaten "ana rahmine düştüğü an bir sevgi seli kapladı içimi" veya "o tekmeleri hissetmek var ya muazzam"cılara. klişeler bunlar. pamuk prenses masalları gibi 'öğretilmiş' 'olması gereken' 'normal' yanılsamaları. takma kafana. bebeğin doğduğunda kimseye benzemeyen sta isimli bir anne olacaksın, varsın hissettiklerin de tepkilerinde 'sta' gibi kimseciklere benzemesin.

allah sağlık versin
sevgiler

bi tanıdığım söylemişti, ne hamileyken ne doğduğunda hissetmiş. birkaç ay sonra sevmeye başlamış, ayırdına varmış falan.

benim de bir tanıdığım söylemişti. bebek tepki vermeye başlayınca, gülümseyince falan hissetmeye başlamış. bozmayın moralinizi. bakın siz de burada yazıyorsunuz ama etrafınıza söylüyo musunuz ben sevemedim bu bebeği diye. bu yüzden bir şey hissetmiyorum diyen anneleri duyuyoruz ama bu olmadığı anlamına gelmez.

www.5harfliler.com

bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum.

çok yakın arkadaşım bebek doğduktan aşağı yukarı 1 sene sonra onu kabullenebildiğini söylemişti. çocuk da sever sevgi dolu bir insandır da. çok şaşırmıştım o yüzden.

Bebeği kucağına alınca +1

desenden, tuval efekti olur ama photoshoptaki karsiliğini bilmiyorum.

befunnky

image/adjustments/hue saturation'dan colorize'ı seçip kahverengi filtre efekti yakalanabilir.

filter/texture/mosaic tiles ile üzerindeki desen olur gibi. tabi bu yöntemlerden bir tanesi. birçok yolu var bu havayı yakalamanın.

içini bilemem,ben de sevmem
neler oluyor bize.

bi o bide soner arıca, evlerden uzak.

Ben de dun zapping yaparken bi dizide gordum. Hep bi prens tavirlari, soguk soguk resmen usudum izlerken.

kendi öz yegenlerine sormak lazim bir de. cihangirde herhangi bir kafeye girip 10 tane ilhan şeşen ayarinda adamla disari cikabilirsiniz.

Ben eski şarkılarının birkaçini severdim ama şu son yağ reklamından sonra her gördüğümde gülesim geliyor.

sevmem kendisini

haha super tespit. dedigin bence adamin yuz hatlarindan ve yuzundeki hosnutsuz ifadeden kaynaklaniyorl.

Son günlerde bi İlhan Şeşen furyası sardı duyuruyu. Bana da sevimsiz değil de, böyle biraz 'azgin teke' gibi geliyor. Yani surekli sevisiyor gibi bi intiba bırakıyor bende. Bir o, bir de Ayşegül Aldinc.

ahahahaha spotify da inadına iki tane koymuş bu adamdan bu hafta listeye; biri grup hali, biri de kendi :(

dayının no frost özelliği var.
bende sevmiyorum.

Bi kere lisedeyken bizim oraya konsere gelmişti, ilhan şeşen kafa şişiren demiştik :(

Geçen tv de görüp aynı şeyi söyledim, ortamdakiler de hak verdi.

ilhan şeşen call of duty meselesi yüzünden bu adamı nerede görsem kahkaha atıyorum. kendisi pek sevimli birine benzemiyor, doğrudur ama ben deli gibi gülüyorum adını nerde duysam.

olay şu: bunun cephede olduğu bi klibi var. youtube'da ilhan şeşen call of duty olarak aratınca o video çıkıyo. yani öyle deli komik bi şey de değil ama ne bileyim ilhan şeşen ve call of duty'nin aynı arama kutusunda olması sjhfsajk çok absürt geliyo bana. hangi insan arama kutusuna ilhan şeşen call of duty yazar ya. sanki adam çocukken bizim yaptığımız gibi askercilik oynamak istemiş de yönetmene "TU TU TU SAĞA SOLA ATEŞ EDECEM, CEPHEDE OYNAYACAM" diyerek klip çekmiş gibi. çokoş.

valla içimden geçenleri yazmışsın. bana da böyle bi bi şey yani ama ne bilmiyorum halbuki bakınca noel babanın sakalsızı gibi ama var işte bişey.

uğraşacak derken?

Ayda bir normal bence. Hadi evlenelim

bekar bi erkek olarak her gün sevişmedikten sonra evlenmenin ne alemi var. Haftada 2-3 çok az geldi bana ama bilemiyorum evliler buraya bekleniyor.

2-3 normal bence.

valla 35-36 yaşlarından önce haftada 2-3 bayağı düşük, hatta evlilikte problemin olduğunu falan gösterebilir.

Esas soru neden sevişmek istemiyorsun? Türk kızları neden böyle ya...

beslenme programi gibi soru olmus. makinesi saglamsa adamin, kadin da ... bizlere bok yemek duser.

duyurucuların belli standardı yok ki. haftada ne kadar sevisilirse sevisilsin, bi isin doğru olarak yapilip yapilmadigi ayri bir konu.
evlilik salt bir sevişme alanı değil, birlikte yaşayabilme becerisidir.

2-3 az gibi geldi bana yeni evliler için. bilemedim bi de evlenince bakarız. bunun bi normali yok hayat temposuna bağlı olabilir.

seksin kalitesine bağlı. libidoya bağlı. hepsi 1 saatlik seks olmak zorunda değil. yeri gelecek hızlı bi sabah seksi atacaksın 10 dakika. yada karşılıklı hızlı bi oral seks. yeri gelecek romantik sevişeceksin uzun uzun. seks hayatının kötü olduğu bi evlilik yürümez. minkin değil

canın ne kadar istiyorsa normali odur.

biz mi belirleyeceğiz senin sevişme istatistiğini anacım :D

canın günde 10 kere ister, ayda 1 kere ister normali odur. sevişmeyen ölmüyo :D sevişen de

Yoo evlenmeden önce haftada en az 3 kere sevisecegine dair yemin ediyorsun,noter taaçıklıyor. Aksi ispat edilirse nafaka oduyorsun. Sakin evlenme, çok korkunç şeyler dönüyor.

Benim mi libidom çok yüksek sizin mi içiniz geçmiş? :/

Evli falan değilim ama bahsettiğin sayı bana az geldi.

Her gün seks yapmayacağım (hadi en az haftada 5 gün diyelim) kadınla evlenmem.net

libidoya bağlı. haftada 5-6 normaldir benim için.

haftada 2-3 iyidir bence de ya abartmaya gerek yok.

1 tane de evli adam yazmamış, aydınlanalım:D

Evliliği geçtim sevgililikte beraber yasarken bile ılk 1 2 aydan sonra sıklık azalıyor. Maksat haftada 2 3

Benim eski hatunla aynı evde yaşamayı düşünürken bunun hesabını yapıyorduk, şöyle olur böyle olur diye ama iş faaliyete gelince o kadar sık olmadı, düşündüğümüz kadar gerçekleşmedi yani o kadarını söyliyim.