giyilir ama çabuk kirlenir çamur vs ise yerler

Giyilir

Giyilir bence.koyu renk çizmelerle çok güzel oluyor.

botun, çizmen vs. paçasını koruyorsa giyilir; çok da güzel olur

Giyilir. Ama metrobüsüyn yoğun saatleri gibi durumlarda sıkıntı olacaktır.

renkten dolayı soğuk hava daha çok hissedilebileceginden giyilmez.

yanlışsin. hakli da olsan bu dille bir yere gelemezsin. muhalefette halkin dilinden konusmadigi, onlari duymadığı icin gelemiyor iktidara.

göt etmek basit de, göt etmenin herhangi bir getirisi olmuyor ki; kendi kendini göt edenleri bile mevcut.

su an tam olarak o durumdayim.

aileye yansima durumu yok, borc kisiseldir. faiz isleyip duruyor sanirim en fazla tr deki banka hesabima bloke koyarlar, orda da cok fazla bir sey yok zaten. baska ne gibi bir yaptirimi olabilir bilmiyorum

aile kefalet imzalamıyor mu? senet yani.

@benmari usulu Ailenin haberi bile yok ki , kaldı ki ne imzası.

bir kaç taksit ödemeyince vergi dairesine geçiyor. vergi borcunuz oluyor. yıllarca faiz yiyor kendi kendine... yıllar içinde faize af gelebiliyor anaparayı istiyorlar sadece vs.

açıkçası ben olsam erteleyebildiğim kadar ertelerdim. bir ihtimal belki tamamen kaldırırlar, en kötü ihtimalle yıllar sonra faizinden vazgeçerler (af) geriye anapara kalır. o zamanki enflasyon oranından dolayı o para çerez gibi kalır zaten. en kötüsü bu olur. iyi ihtimalle de tamamen kaldırırlar borç meselesini. bekletin...

p.s: paşa paşa ödeyen bir vatandaş:)

ana parayı kaldırmazlar, sadece faizleri silinir. kaldırılır diye hayal kurmayın. türkiye'ye kesinlikle dönmeyeceksiniz ödemeyin fakat döndüğünüz anda vergi borcu olacağından dolayı çok sıkıntı çekersiniz. aileye yansımaz fakat sizin üzerinize ev, araba cart curt varsa onlara el konabilir. bu tabii en kötü ihtimal.

devlet kurumları farkli farklida olsa birine ödeme yapmak istediginde baska yerdeki kalan borcunun öncelikle ödenmesini isteyebilirler. sistemler birbirine bağlı yani. o nedenle topuklarini boşa yorma istersen.

zaman aşımı olmalı 5 sene diye hatırlıyorum. bi araştırsana. borç falan kalmıyor olmalı.

10 sene sonra da olsa borc duruyor. Aileden senet imzalayan olmadiysa birsey olmaz. Tek sikinti yarin birgün vatandasliktan cikmak isterseniz mümkün olmaz.

Zaman aşımıymış borcun silinmesiymiş falan öyle dünyalar yok. Türkiye'deki hesaplarınıza e-haciz konur, borcu ödemeden hiçbir bankadaki hesabınızdan para çekemezsiniz. Pasaport işlerinde de sıkıntı yaratırlar belki ama sanmıyorum. Başka da bir şey olmaz.

sen dili kullanıldığında insanlar savunmaya geçecektir. eleştiriye açığım diyen her birey bunu gerçekten öyle olduğu için söylemez. ben dilini, önce aileye sonra topluma yaymak gerek. bu grup oluşsa dahi size olumlu bir getirisi olacağını garantileyemez.

Zaten arkadas gruplarımın hepsi öyle. Ama her insan bunu kaldırabilir diye birşey Yok.

Ben öyleyim kimsenin hosuna gitmiyo bazen en yakın arkadaslarım bi seyler sorup sen dogru söylersin falan diyolar ama onlar da genel olarak cok da haz etmiyorlar bu özelliğimden.

üstteki yorumlara ek olarak, bazı şeyleri bilmemek/duymamak lazım.

Teorik olarak güzel de pratikte imkansıza yakın . Bazı insanlarda çekememezlik hazımsızlık oluyor kendilerini sürekli karşılarındaki ile kıyaslıyorlar üstelik bunu kabul etmiyorlar ve bu yüzden karşılarındaki insana asılsız eleştiri yapıyorlar buna hayranlık deniyor. Grupta bu durum göze batar evet ama grup bence 3 kişiyi geçmemeli. Az adam olsun has adam olsun. Adam derken insanı kastediyorum.

valla ben böyle bir arkadaşım. ama www.youtube.com

insanlar bundan hoşlanmıyor galiba.

Yapma.

Ailen de dahil insanlardan gaddarsın lafını duymak hoş olmuyor.

Anlattığın gibi bi grubumuz vardı, oturup kalkma, diksiyon, kıyafet vs. kendimize çeki düzen vermemize yardımcı oldu.

Ancak ciddi ciddi konuşunca insan doğası gereği karşındaki savunmaya geçiyor. Ama işi gırgıra vurunca şaka yollu laf sokunca o savunma mekanizması daha az devreye giriyor.

Bu arada biz 18 yıllık arkadaşız.

Evlen&işe gir zaten bu ortamlarda alakalı/alakasız bir sürü insan çıkıp dış görünüşün ve kişiliğin hakkında "ama bak iyiliğin için" diyerek yorum yapacak. Bazen onu da demeyecek direkt ego savaşı üstünden yürüyüp vuracak.
Böyle bir gruba ihtiyaç duyacak kadar korumalı bir ortamda yaşıyorsanız kıymetini bilin bence. Zaten az çok herkes kendini biliyor, bir de elalemden laf işitmenin lüzumu yok.

gelin hepinize tek tek sayayım. sövebilirim de... ben hepinizi çok seviyorum. ister misiniz?

Harika olur. Ama boyle arkadasliklar yok, boyle bir samimiyet yok.
Dogruyu soyleyeni de dokuz koyden kovarlar. Her zaman her yerde boyledir. Samimiyet doesn't work.

(bkz: saga noren)

Olmaz. Bana karşı herkes yapmacık bir kibarlık içinde olsun mümkünse. Patavatsızlığı kaldırabilecek biri değilim. Kötü yönüm varsa da bunu bana söylemesin (ki büyük ihtimalle ben o kötü özelliğimin farkındayımdır zaten), benimle ilgili beğenmediği bir husus varsa direkt muhabbeti kessin.

Eleştiriden de dobralıktan da hoşlanan biri değilim. i.hizliresim.com

Black Mirror s3e1 izlesin gerçeklik arkadaşlığını destekleyenler.
Ütopik ama eğlenceli olurdu.

Yapıcı bir doğruculukla söyleyecekse güzel ama 'Lafımı soktum ve moralini bozarak kaçtım' tarzı yıkıcı gerçekliğe sahipse güzel değil bence. Bir de gerçeklikle patavatsızlık arasında ince bir çizgi de var.

Birkaç sene önce halama gitmiştik ve çok özene bezene yemek yapmıştı ama yemeğe kuşburnu koyuyorum diye bütün topak topak karabiberleri atmış. Sonuçta yemek çok acı olmadı da, tadı biraz kayık oldu. Hani, o yemeğe 'Ne güzel olmuş, ohhh' diye yalan söylemesini beklemem kimsenin ama kadının o kadar uğraştığı yemeye bir akrabamın 'Çok iğrenç olmuş, leş gibi olmuş' demesi de gerçekçilik değil, başka bir şey bence. Hoş olmayan başka bir şey; patavatsızlık olabilir, düşüncesizlik olabilir. 'Tamam, pek güzel olmamış da bu da böyle olsun artık, ne yapalım. Ellerine sağlık' demek varken, kadın senin gözünün içine bakarken, sonucu değiştiremeyecekken birini üzmenin hiçbir anlamı ve gereği yok. Öyle bir durumda arkamdan konuşulmayacaksa, yüzüme yalan söylenmesini tercih ederim. Eğer boş umut peşinde koşuyorsam veya üzülmem sonucu değiştirecekse, hayatımı kendi elimle batırıyorsam ve doğrunun söylenmesi bir şeyleri değiştirecekse, saçmalıyorsam tabii ki acı acı vursun yüzüme.

Bir de acı bir gerçeği söyleyince, onu sindirdiğin anda o arkadaşın yanında olmak gerek. Örneğin, sınavdan kalacak bir kişiye 'Sen bu sınavdan kalırsın' demek %3-5 olan geçme olasılığını da moralini bozarak engellemek ve potansiyelini kullanmasını engellemek demek. Ya da kısa boylu ve basketbolcu olmak isteyen birine 'Sen basketbolcu olamazsın' demek, basketbolcu olmasa bile moralini bozarak sevdiği hobisini elinden almak demek. Birisi söylemişti 'Kanada'da kendi ülkesinin yasadışı göçmenini ihbar eden iki ülke vatandaşları var: Yunanistan ve Türkiye' diye, gerçekten kültürümüzde gerçeklik ile birini al aşağı etme arasındaki ince çizgiyi geçmek bol bol var. 'Hayatta yapamaz'lar, ciddiye almamalar kültürün parçası ve genelde gerçeklik adı altında 'Ben senin iyiliğin için söylüyorum' kisvesinde bu var bol bol. Tabii ki bu kısa boylu arkadaşımıza 'Çalışırsan basketbolcu olabilirsin' diyerek boş umut peşinde geçirmesine neden olmamak gerek ama aynı zamanda insanı hobisinden de etmemek gerek. 'Sen basketbolcu olamazsın' deyip gitmek yıkıcı bir gerçeklik; eğer gerçekten arkadaşsan bunun peşinden ya bir alternatif önerilir ya da bu sorunu nasıl çözeceği söylenebilir. 'İstatistikler şunu şunu gösteriyor; 1.60 boyunda şu var basketbolcu olan. Bu asla olamayacağın anlamına gelmez ama gerçekten zor, bu eforu göstermeye şu şu zorluklara rağmen hazır olup olmadığını bir düşün. Çalışırsan basketbolcu olamasan bile bir takımın koçu olabilirsin" deyip bir yandan işin zorluklarını ve neden olamayacağını göstermesi ve yapabiliyorsa alternatif önermesi, o da olmazsa moral bozuyorsa bunun önemli ve gerekli bir nedeninin olması önemli. Karşımızdakini 'He anam he' diyerek aptal yerine koymaya ve içinde bulunduğu yalanla vakit geçirmesine izin vermemek ne kadar önemliyse, motivasyonunu yıkıyorsak bunun bir nedeni olması da önemli. 'Kendi kafanda kurduğun bir gerçekle yaşıyorsun, kendine gel' deyip tokatlamak var, insanın potansiyeline çelme takmak var.

İnsanın yıkıcı gerçekliğe ihtiyacı olduğu anlar veya dönemler de oluyor, ara ara moral bozulmasına ihtiyaç var ki hayatımıza devam edip başka seçenekleri keşfedelim ama bunun arkadaşlığın en önemli tabanına tek başına ve yıkıcı şekilde oturması güzel değil bence.

erkekler arasındaki ilişki temelde böyle zaten.
eğer bir duyuru leydisi değilseniz, arkadaşlarınızda sorun var demektir.

yapsak böyle bir buluşma gelecek kimler olur? ama o kadar eleştiriye açık olmalı ki böyle bir buluşmada olanlar sanki 3. bir göz ile ortamdalarmışçasına izlemeleri gerekir.
İlk tanışmadan itibaren rahat ve yalansız ne olduğunu ortaya koymaktan kimler korkmaz acaba?

@aychovsky +1

gerçeklik kisvesi altında sadece yıkıcı konuşan kişiler dürüst değil, acımasız, engelleyici ve kırıcı.

dürüstlüğün her zaman sınırları vardır. bir insanın dürüst olabilmesi için ilk önce kendine dürüst olması gerekir ve kimse kendine %100 dürüst olamaz. kimse başkasına da %100 dürüst davranamaz, insan doğasına aykırı bu. ama dürüstlük, gerçeklik yüksek dozlarda iyidir ve her zaman yapıcıdır.

yüksek dozda gerçek olabildiğim ve onun bana gerçek olabildiği bir arkadaşım var. böyle bir arkadaşlığın olması için iki tarafında birbirinin düşüncesine, fikirlerine değer vermesi gerekiyor öncelikle. yoldan geçen, hayatı boyunca az ve yüzeysel düşünmüş adamın gerçekliğine ben gerçeklik demem, o bana dürüst yaklaştığını söylese de onun hakkımdaki fikirlerini yanlış bulurum. çünkü basit bir yerden bakar kendine göre dürüsttür ama bu gerçeklik değildir. bu arkadaşlıkta iki tarafın da gerçek olması gerekiyor. çünkü gerçek davranılmadığını düşünen bir kişi uzun vadede gerçek davranamaz. en önemlisi bu arkadaşlıkta iki tarafın da birbirini sevmesi ve değer vermesi gerekli. çünkü önemsediğin kişinin daha iyi olmasını istersin, onun yaşadıklarını daha çok özümsersin. onun daha iyi olması için ona gerçek davranırsın, onun iyiliği için.

İlki.

Bence ilki

ilki kulağa daha hoş geliyor

ilki

ilkidaha iyi. ikincisinde hafiften bir anlatim buzukluğu var sanirim.

ilki yahu. ikincisi bence çok yanlış geliyor kulağa. hiç duymadım öyle bi şey.

vay anam vay, samimiyet ha.

''birçoğumuzun tekrar ettiğimiz'' diye bir türkçe yok.

açıga almalar, görevden ihrac edilmeler söz konusu oldugunda kendi capinda muhalefet eden, sanal ortamda yaramazlik yapan bazı devlet memurlarinin yeni aldiklari evin taksidini isten cikarilirsam nasil öderim bunu korkusuyla facebook ve tweetlerde yeni temiz bir sayfa acip klavyedeki ascii karakterle daha dikkatli dokunmalari. belki ciçek, böcek sonbaharda dökülen yaprak fotolarina daha ayri bir agirlik vermeleri vs vs.

Nissen funduplikasyonunu yapan Dr. Nissen ve Einstein'ın aynı tarihte Almanya'dan kaçmaları ve sonraki yıllarda tekrar karşılaşmaları Nissen'in Einstein'ı ameliyat etmesi ve Einstein'nın 7 yıl daha yaşamasını sağladığını öğrendim.

mümkün . gecen sadece duyuru olarak actigim icin silinmis. bu program lazim sana . iso dosyalarini dogrudan windows sunucularından indirir :
windows10turkiye.net

çok iyiymiş bütün windowslar da var. teşekkürler

Ben olsam cok olgun bir sekilde fotograflara bakmamasi konusunda uyardigimi, guvenmekle hata ettigimi soyler ve gorusmeyi keserdim. Her gun gormek zorunda olmaniz yakin olmanizi gerektirmez sonucta. Dovmeye falan da gerek yok bana kalirsa.

Bu arada flash bellegi bilgisayara taktiginizda da ozellikler kismindaki o tarih degismis olabilir. Sonucta aktiflestigi tarihi gosteriyordur diye dusunuyorum. Yani bakmamis olma ihtimali de var. Bu konuda daha net bilgi verebilecek arkadaslar daha cok yardimci olurlar umarim

Dövecek bir durum yok demek ki güvendiğin kadar iyi bir arkadaş değilmiş tercihlerin yanlış. Durumu anlat daha fazla muhattap olmak istemiyorum de bitir muhabbeti. İnsan olun biraz, insani ilişkiler kurun.

@yalnızlıktan;

benim o gün belleğe attığım dosyanın tarihi 8 eylül. yani o tarihten itibaren flash bellek onda. 22 eylülde de erişilmiş fotolara.

ben 25 eylülde geri almıştım. şimdi başka bir şeye bakarken keşfettim.

Bu durumda en en en masum ihtimal, flash bellekleri karistirip yanlislikla senin unuttugunu takmasi, aa bu degildi deyip cikarmasi falan... ama sanmiyorum. bakmis gibi gorunuyor evet ama lutfen siddete basvurmayin. Onun davranisindan cok da farkli olmazdi bu bence.

kesin olarak bir sey diyemezsin bu konuda. yine de arkadasin icin konu netlik kazanana kadar bir hüsnü zan etmen gerekiyor.
bazen windowsta kesin bilgi vermez. cok kere denk geldim. mesela, boyutunu tam olarak bildigim klasor ya da dosyanin özelliklerine baktigimda hatali bilgiler cikiyor. yine olusturulma degistirilme tarihlerinde buyuk farklar oluyor (1990lara kadar uzaniyor bu tarihler)

Antivirüs taraması yaptıysa bilgisayar doğal olarak o dosyalara erişilmiş gibi gösterebiliyor. O yüzden kalbini bozma hemen derim.

File Created: This is the date the file was “created” on the volume. This does not change when working normally with a file, e.g. opening, closing, saving, or modifying the file.

File Accessed: This is the date the file was last accessed. An access can be a move, an open, or any other simple access. It can also be tripped by Anti-virus scanners, or Windows system processes. Therefore caution has to be used when stating a “file was last accessed by user XXX” if there is only the “File Access” date in NTFS to work from.

File Modified: This date as shown by Windows there has been a change to the file itself. E.g a notepad document is has more date added to it, would trip the date it was modified.

Kimsenin hayati beni ilgilendirmez, normalde bir arkadasim usb unutsa acmam merak da etmem ama biri bana sakin bakma onemli ozel dese seytan durter bakarim. Agir tahrik var birsey demesen bakmazdi, merak ettirmissin. Ayrica acemi +1 onemli ve ozel fotolarin usb de ne isi var.

kışkırtmak gibi olmasın da umalım ki sadece bakmış kopyalamamış olsun.

fotolar ne kadar özel bilmem ama sana da ders olsun.

bende de özel fotolar var. winrar olarak kayıtlı. winrar adları mesela "ex odevler". klasör tercihlerinde gizli olduğu için gözükmüyor. gözükürse çıkarmak istediğinde parola korumalı. winrar dosyaları gösterme özelliğiyle şifrelenmiş durumda. winrardan çıkan klasör ve klasörün içeriği de ayrıca gizli olarak filtrelenmiş durumda.

özetle "özel" dosya böyle olmalı. ben bu winrarları bir usbyi kopyalar winrar üreticisine bile teslim ederim. açabilirse bakması helaldir.

yüzüne vur, ilişkiyi kes. yüzüne vur derken mevzuyu yüzüne vur, herifin yüzüne fiziksel olarak değil.

evet bakmış çok büyük ihtimal. diğer fotolarda tarih değişikliği yok onlarda varsa başka açıklaması yok. dedikleri gibi çok özelse düzgünce saklayacaktın fotoğrafları. bilgisayarına kopyalamış bile olabilir. yaptıysa burda sende de suç var, özel fotoğraflarını korumasız bırakmışsın. yüzüne çarp, yakın arkadaş olma.

Yahu adamın burada ne suçu var? En yakın arkadaşımdı diyor, hala ama merak ettirmişsin, ama adamı dürtmüşsün diyor millet. Bakma demek niye yeterli olmuyor bir insanın bakmaması için, benim kafam buna basmıyor.

Git sor açık açık.

Yahu yakın arkadaşın değil mi? Özel fotoğraf dediğin ne kadar özel fotoğraf olabilir ki neticede? Ailem ve eş diyorsun. 18+ olabileceğini tahmin dahi etmiyorum. Sen muhtemelen "mahrem fotoğraflarım var ailemle, eşimle" demeseydin merak edip bakmayacaktı bile. Aslında zarfı sen atmışsın bir nevi. 18+ değilse ve dediğin gibi yakın arkadaşsa "olm ben sana bakma dememiş miydim?" dersin, olur biter.

Suradaki bazi cevaplara bakiyorim da "o da mini etek giymeseydi, o saatte sokakta ne isi var" diyen zihniyet buraya dolusmus diyorum.

Bu ulkede hirsizin hic sucu yok lan. Ne guzel memleket.

olabilir.

hayvansever birine bu yakişir mesela:
i.hizliresim.com

ben veriyorum saati 1000 dolar. çevrenizde en karizma imza sizin olacak.

@kurnaz: nick seçimi zor olmamıştır diye düşünüyorum.

@teritori

olmadı, böyle krizleri fırsata çevirdim.

biraz daha korkutucu olmalı. toplumda borç vermeme hastalığı var ve bu hastalıktan uyandırmak için (bazılarını) korkutmak gerekiyor bazen.

olmuş. korkutucu olmalı diyen arkadaşlar işlerini öyle halletmeyi seçiyor olabilir. korkutmak için ne diyeceksiniz? döveriz skeriz mi yazacaksın? tabii ki hayır. üslübuna ve kanuna uygun şekilde yazman gerekiyor.

gereken her şey yazılmış, yasal yollara başvurulacağı belirtilmiş. olmuş işte.

Ben göremiyorum.

"taktirde" mi yaziyor, ben mi yanlis gordum?

Kaçmam diyor yani.

Yalandan da olsa bunları söylemezsen üzerinden iç savaş çıkartmak istediğin %5'lik kemik kitleni bile elinde tutamazsın.

Hava cıva. Politik taktikler.

öldürülmesi durumuna hazırlık yapıyordur.

bu aralar çok tehdit altında, zaten son 7 8 senedir, güvenliksiz gezemiyor ama son 3 4 senedir çok büyük tehdit altında.

vakti geldi.

Bağırsak kanseri

başkomutansa ölümden (tabiki) bahsedecektir ama korkusundan değil. türkiye gibi her an gündemi degisebilen bir kritik cografyada korkuyla bu kadar yıl iktidarda kalinmasi, bazı sıradışı kararların alinması pek mümkün degil.
internette atıp tutmaktan öte gidin o çomar dediklerinizin arasina karışın konuşun bunları. istemesenizde ufkunuzu acacaktır bazı ayrıntılar.
atilan bir önceki adimlar bir sonraki adima yön veriyor. biraz analiz yapın.

Çok normal adamların türkiye ile ciddi ticareti var. Hem ithalatta hem ihracatta önemli türkiye. Bunun yanında belkide 5 milyon türk var, tr de olan her şey direkt etkiliyor adamları.

Bu haberlerin büyük çoğunluğu modern olan türkiyenin garip biçimde bu yoldan geriye doğru gitmesi.

Bu arada adamlar bir bir çekiyorlar yatırımları, varolan milyarlarca dolarlık yatırımları var.

kendi ülkelerinde doğru düzgün haber yok.

kendi ulkelerinde de haber var ancak bir anda binlerce kisinin gorevden alinmasi, iki ay sonra 10.000 kisinin daha gorevden alinmasi, binlerce yargicin gorevden alinmasi bu ulkeler icin inanilmaz haberler. avusturya'da da bunlar surekli haber oluyor, insanlar olan biteni algilayamiyor. ayrica turkiye'de yurtdisina iliskin dogru duzgun haber yok ancak yurtdisinda orta ve ustu gelir seviyesindeki bir cok insan diger ulkeleri gayet guzel takip de ediyor kendi capinda analiz de ediyor. turkiye'de cok bilgiliyiz, amerikalilar cok salak, almanlar cok bilmem ne diye goygoyu sadece kendi kendimize yapiyoruz.

Türkiye almanlar icin bir tatil ülkesiydi. özellikle gencler arasinda istanbul cok popülerdi. alman arkadaslar hep istanbulu sorarlardi, cok canli bir sehirmis, harika yemekler varmis gibi sorular geliyordu. antalya malum zaten. bazen de önyargilarla karisik sorular gelir biz de önyargilari degistirmeye calisridik.

Suriyedeki karisikliklar, türkiyenin giderek "anti-demokratiklesme" yolunda oldugu düsüncesi, israil ve yahudilerle ilgili sert cikislar, baskilanan toplum ve bunun sonucunda gezi olaylarinin cikmasi düsüncesi türkiye hakkinda alginin degismesine neden oldu. bir taraftanda suriye ve göcmen krizi nedeniyle degisimin almanyaya dogrudan etki etmesi ve türkiyenin tehtid tutumu almanyada algiyi cok yönlendirdi. ayrica sultanahmet de terör saldirisi sonucunda ölen almanlar, atatürk havalimani patlamasi ile olaylar bir sekilde almanyaya da ucu dokundu. bir de "fetö" terörü nedeniyle algi daha da oynandi, bilindigi gibi bu grubun abd ve avrupada güclü lobi ve basin gücü var ve türkiyedeki her türlü anti demokratik uygulama bunlarin ekmegine yag sürüyor ve bunu kullaniyorlar, basina etki ediyorlar.

artik güzel vatanimiza yönelik bazen basinin, bazen irkci kafalarin yarattigi, bazen de bati toplumununun hastaligi kücük görmeden gelen insanlarin kafalarindaki önyargilari düzeltmeyi biraktik. cünkü söyleyecek cevabimiz kalmadi, neresinden tutsak elimizde kaliyor. orta yas üstü insanlarda degismez ön yargilar vardi ama gencler türkleri ve türkiyemizi seven kitle vardi, artik o da yok.

almanyada gündem simdi can dündar, bununla beraber yine en büyük gündem suriye dolayisi ile türkiyenin suriye politikasi da önemli. artik her haber bülteninde ilk haberiz ama maalesef kötü yönde.

peki almanyanin gündeminde ne var, klasik ekonmi gündeminin disinda gecen radyoda bir habere rasladim. yerel yönetimler karar almis, bazi insanlar sokaklarda korkunc maske takip insanlari, özellikle cocuklari korkutuyorlarmis, bu maske takip korkutmayi yasaklamislar. yani yerel gündem ile dünya(türkiye) gündemleri arasindaki ne kadar büyük ucurum var.

bir de n. hablemitoğlunun, turkiyedeki alman vakiflari ve bergama dosyasi adli kitabini okursan ufkun biraz daha acilir. türkiyeyi sevmezler ama türkiyesiz de yapamazlar.

Alman şirketinde çalıştığım için Almanya ile çok içli dışlıyız. Muhattap olduğumuz kişiler Almanya'nın şef-müdür düzeyindeki adamları.Bunlar geçmişte sadece tatil için Belek, EMinönü vs. gelirlerdi ve Türkiye hakkında çok olumlu yorumları vardı.Hatta birkaç defa gelenleri bile biliyorum geçmişte,hepsi art niyetsiz normal insanlar.Bunların tamamı son 2 senedir Türkiye'ye tatil için gelmeyi kesti.
Alman basınında sistematik olarak Erdoğana yönelik muhalefet pompalanıyor son 2-3 senedir. Patlayan bombaları çok yakından takip ediyorlar.Anlayamadıkalrı en önemli konu da Türk halkı'nın nasıl Erdoğan gibi birini sürekli seçtiği.

@Turkuaz in karsilasitigi benzer soru yani "türk halki niye erdogani destekliyor" sorusu bana da cok geliyor. Artik filmlesmis ve hikayelesmis, yani artik günlük hayattaki etkisini kaybetmis, daha cok onlara masal gibi gelen kendi öz tarihlerinden örnekler verince ve benzerlikleri görünce cok sasiriyorlar. bircogunun dedigi "toplumlar niye tekrar tekrar ayni hatalara düsüyor" oluyor. almanlar genel olarak milliyetci bir toplum bunun yaninda bircogu özü sözü bir dürüst insanlar. peki alman devletinin manupilasyon yapan derin devleti var mi? elbette var ve cok masum degil. belki abd nin uydusunda belki de eknomik amaclar güdüyor. bu nedenle toplumdaki bireylerle devletleri ayirmak lazim, bireyler ne kadar düzgün isler yapsa da devletler masum olmayabiliyor. zaten almanyada da olan, türkiyede de olan hersey devletlerin kendi hatalarina temsil ettikleri toplumlari ortak etme cabasi, yani alacaklari üzücü kararlar icin halki ikna etmek, bu belki savas, belki zulüm, belki de silah satisi. almanya da silahtan cok para kazanan bir ülke sonucta, halka gösterilen ise sadece sattiklari arabalar.

hayır .

yeni bir fetiş aracı edindik artık :)

ben bi şey okumuştum da bunun bilimsel dayanağı vardı, başkalarından gelse tiksineceğimiz kokular kendi vücudumuzdan çıkınca sevebiliyormuşuz. bulabilirsem link atarım.

video imiş: www.youtube.com

olsa da söylemem ashjsgdsajk (bkz: zevk alınan ufak sapıklıklar)

çok az şeyden midem bulanır şu hayatta, bu duyuru ve içeriği de bunlardan biri.

hayır, kendimden bile nefret ediyorum öyle bir şey hissedersem. kaldı ki karşı taraftan da soğuyorum bu hallerde.

ter.

Bildiğin ayak kokusu ya kimyasal filan değil:) off süper bişi bu:d

bana olmadı öyle bir şey ama çok imkansız gelmedi. bira, ekmek mayası, yoğurt peynir gibi şeylerin kokusunun zaman zaman çekici gelmesi ile aynı sebepten olabilir. bir çok insan iyi bakterilerce mayalanmış / fermente olmuş şeylere içgüdüsel bir ilgi duyuyor, bunları yeyip içmenin kendi mikro faunasını düzenlemeye yardımcı olabileceğini hissettiğinden. ayağınızda üreyen bakterilerin özel bir karışımı sizde böyle bir etki bırakmış olabilir. kaliteli bi peynir alıp yiyin :)

düşüncesi bile iğrenç

kendimi bildim bileli ağır ayak fetişistiyim ama kokusunu sevmem. yani kokusuna bayılan adam da var mesela ama ben sevmiyorum, kendi ayağımın kokusunu da sevmem. kokuyosa yıkarım eşşoleşşeği. olmaz öyle şey. ayıb.

Cmd ye gir. Chkdsk sürücüadı/ r yaz

easeus data recovery free iyidir.

free video flip and rotate - gezginler

www.gezginler.net

Freemake Video Converter'da video yönünü değiştirme olması lazım. Ücretsiz yazılım.

vplayer yapıyor bunu
www.youtube.com

movie maker

video yönünü değiştirmek değil de videoyu yatay çekilmiş gibi yapmak sizin aradığınız şey sanırım. bu mümkün değil ne yazık ki. ancak dikey videonun ortasından bir kısım croplanır yatay olarak ama o zaman da küçücük bir görüntü elde etmiş olursunuz.

En sinir olduğum insan tipidir dik video çeken.

Sanki telefondan başka yerde izlenmeyecek o video.

Hocam ya croplanacak ya da ni kopyası arkada flu olacak.

Premiere öneririm

The packers and movers in Bhiwadi are equipped with the tools and expertise to make your transition as smooth as possible. Their services cater to a variety of needs, including packing, loading, moving, unloading, and arranging your items at your new place, providing a hassle-free moving experience.
www.rehousingpackers.in

aradigin özellikte 300tl civarlarinda bir sey bulabilirsin.

Türk kızı

poşetlerin üzerindeki martmart yazısı wall-mart gibi büyük şirketlerin başka ülkelerdeki çocuk işçileri sömürüsüne bir atıf, bu gibi yerlerden alıp tükettiğimiz her ucuz ürünün asıl maliyeti başka çocukların düşük refah seviyeleri, hayatı ve nesneleşmeleri

google da wall mart child labour/violations yazınca konuyla ilgili birçok link çıkıyor, bağlantısı olabilir

sevgilisinden ayrildiktan sonra ensesine şaplak yemişe dönen bir kızın ne yapacagini bilmemesini anlatiyor

Öğrenci evi

Valla anında "nerde çokluk orada bokluk" geldi aklıma.

güya modern toplumdan nefret eden, aklınca kendini özel/bilinçli sanan bir hipster görüyorum.

belki tam istedigin gibi degil ama az önce gezinirken rastladim: www.sahibinden.com

kombi arizalandi, tamirci gelecek ?
Su borusu patlamis alt komsu aradi, tesisatci alip eve gitmem gerekiyor?

Banka şubesine yetişmem gerekiyor kapanmadan.
Noterde vekalet vermem gerekiyormuş bugün bitmeden.

yalana ne gerek? durum zaruri ise git: erkenden çıkmam lazım, diye konuş.
(üsluba dikkat et sadece.)

Hayatında hiç olmayan birinin acilen hastaneye kaldırıldığını söyle. Mesela abin yoksa, abimi yoğun bakıma kaldırmışlar de :d

ailevi bir durum var deyip çık

diş hekimine gidecem deme. O iş görüşmesine gidiyorum demekmiş.

ailevi bir durum +1.

ölen birine öldü de yani öleni bi daha öldürmek mantıklı

boza.

istanbul'da bir semt adı. let the linç begin!

www.youtube.com

Zor bulunan bisey...

sadece bi semt adı

Kişinin hayatına gelişimine katkısında tek karşılığı sevgi olan insanları arayıp sormayı kesmemek

Sadece bir kadın adı...

her şeye rağmen, hala mektup yazıp pttye gidebilmek.

Kişinin, kendisine bir şekilde katkı sağlamış olan bir başkasına minnettarlık hissi duyması ve bu hissi her daim diri tutarak gereken koşullarda o katkının karşılığını vermesidir.

zamanında ali şen tarafından fenerbahçe başkanlığı için önerilip, başkanlık seçimlerinde aziz yıldırım'a bir oy farkla kaybetmiş küçük soyadlı iş adamının ismidir.

çok sıkıntılı durum. ben de asla bu işlerin içinden çıkamam. ve çok utanırım bir şey de diyemem, içim içi yer :)
neyse sonuç olarak söyleme bence şimdilik bir şey. ayıp gibi. yakın arkadaşınmış zaten. birkaç hafta sonra filan ne oldu bizim sele filan diye bir laf atarsın. şakayla karışık filan.

bence de şimdi söyleme. yakın arkadaşınsa zaten halledecektir, üzerine yatmaz diye düşünüyorum. birkaç haftaya ses çıkmazsa da şaka yollu belki söylenebilir.

"Yarik seleyle cok rahatsiz oluyo biliyosun, sen siparisi verdin di mi? Ne zaman gelcekmis?" filan de.

Insanlardaki bu rahatlik beni olduruyor. Yakin arkadasimin malina zarar verdim diye daha da panikle, geri vermeden alirdim yeni seleyi.
Saka gibi bence.

kendi keyfini düşünen, zarar verdigi esyanin sahibini de düşünmeli. hatta gecmiste 5,10 tl borç verdigin ama geri ödemeyen birileri varsa onlardan da bunu iste. sana hakkini iade etmeyen sözünü tutmayan, gercek anlamda bir arkadaslik zaten yapamaz. ayıbı bu işlerin. (ancak fakirse, durumu yoksa bunlar göz ardı edilebilir.)

Elemanın para sıkıntısı yok, muhtemelen aklından çıktı da böyle de olmuyor işte :/

seleyi sen al, ona 100 lira borç vermiş olursun. borcunu da mutlaka al. eğer ödemiyorsa o ilişki çarpık olur. seni sıkıntıya sokmak istemiyorum ama uzun veya kısa bana net bi tarih ver de. onu darlamak istemiyorsan gözünde paragöz konuma düşmek istemiyorsan çok sıkıysanız borcu hatırlatırken ona arada yemek ısmarlayabilirsin. istersen ona 500 liralık hediye al. ama bağış ayrı borç ayrı. burada meblağ değil problem, senin malına 30 liralık zarar da verse onu yerine getirsin, yoksa bu hem onun için karakter sorunu olur hem de senin bundan sonra başka bir arkadaşına bişey verirken tedirgin olmana yol açar. çoğu insan paranın üstüne yatıyo, değeri de yattığı para kadar oluyo.

mesele genel olarak böyle.

ama detayını siz belirleyin. tamamen selesiz getirseydi, yeni aldığın seleyi çaldırsaydı filan belki dediklerim geçerliydi. ama selenin kullanım süresi, tamirin miktarı vs arkadaşının sana maddi olarak verdiği zarar, külfet onları artık sen düşün. belki daha az bi miktardır.

ne zaman maaş aldığını biliyorsan o tarihten üç gün sonra hatırlat. örneğin 1'inde alıyorsa 4'ü uygun

"Yakın arkadaşım ama 100 liralık bir şey için darlamak istemiyorum, ben de şu an öyle bir masrafa girecek pozisyonda değilim, bisiklet bok gibi gözüküyor öyle kullanmak içimden bile gelmiyor..."

şunu yaz arkadaşına.

At kestanesi ozlu kremler iyi geliyor.

at kestanesi içerikli krem+1
yurt dışından finalgon krem almıştı arkadaş işe yarıyor
biride tayland dan bir krem getirdi mavi bişey çok etkili
bunun yanında kolejen içerikli haplar var eklem sıvılarına destek oluyor diz dirsek bilek eklem sıvılarına yardımcı oluyor.
Amerikada marketlerde falan satılıyor.

Yapıştır bengayı voltareni nimesi

(at kestanesi diyen var oha.)

bunun icin kuru cinar agaci yaprağinı kaynatip içenler var.

egzersiz egzersiz ve fizyoterapist.

jelle kremle ağrıyı baskılayıp zedelenmeyi arttırırsınız. sonra daha çok ağrınız oluurrrr

glucosamine

11 akoru senin en iyi dostundur. elini korkak alıştırma yapıştır gitsin.

ben dinlerim.

Çapkın olmak bazen iyidir. Yeteneklerin körelmez. Sen bir kızla ciddi düşündüğünde hiç olmadığın biri gibi davranabilirsin. Sonra bir bakmışsın kız seni terk etmiş, kontrolcü davrandığın için ilişkilerin tadı tuzu kalmamış. Ciddi ilişki diye bir şey yok. Sevdiğin insanı bul ve onunla evlen. Marketten kola mı alıyorsun...

standarttır, 30 u geçmeye baslayinca insan artik yola gelip eli ayagi düzgün biri ister. oysa ne ekiyorsak onu biçeceğimizi de düsünmek lazım.

biri çıkar,sevip evlenmek isterseniz evlenirsiniz ya da hayatı paylaşacak kadar cok seveceğiniz biri olmaz,devam edersiniz.
hayatın okul,askerlik,iş,evlilik gibi saçma sıralamasına takılmak kadar saçma bir şey yok.

ne arıyorsan o karşına çıkar bence. yani huzurlu bir hayat istiyorsan ona yönelirsin otomatik olarak. seni mutlu edecek olanın bu olduğuna karar verirsin. karar vermekle alakalı. sen karar verdiysen kayıp olup olmadığına kimse bir şey diyemez. ama şunu söyleyebilirim ki bunlar ve gençlik bir gün bitecek ve eğer dert edecek biriysen yalnız kaldığında üzüleceksin.

böyle düşünme, ciddi-çapkınlık falan diye. evlilik yaşadıkça vardığın ya da varmadığın bir yer. olucağı varsa olur.

o kızlar var diye gerçekten hoşlandığın/hoşlanabileceğin birilerini reddediyor musun? yani var olan bir ciddi ilişki potansiyelinden mi bahsediyoruz yoksa öyle birileri yok mu? Yoksa konuşmanın anlamı yok, karşına böyle kızlar çıkıyor ve yaşıyorsun işte.

kayıp değil kazanç. Sen bunları yaşadığın için arkana bakmadan evlenebilirsin ama mesela ben hala "gençliğimi yaşayamadım dur birkaç ciddiyetsiz ilişki daha yaşayayım sonra evlilik düşünürüm" diye diye hayatımı garipleştireceğim belki.

içinden geleni yapman lazım bence.
eğer ciddi ilişkiye hazır değilsen, hazır değilsindir.
ölene kadar ya da 35'ine, 40'ına, 50'ne kadar böyle de devam edebilirsin.
herhangi bir mecburiyet olamaz bu konularda.
olmamalı daha doğrusu.

"kayıp" diye düşünerek yaşarsan, 20 yıl sonra geriye dönüp baktığında, "istediğim gibi yaşayamamışım" dersin.
önemli olan ne istediğin.
neyi ne zaman istiyorsan onu yaşa.
bazı erkek 25'inde evlenmek ister ve evlenir, bazı erkekler bir kere ciddi ilişki yaşayamadan ölür.
asıl mesele mutlu olup olmadıkları.
kendini bu konularda bir kalıp içine sokarsan mutlu olamazsın.

böyle bir karar vermek zorunda bile değilsin.
karşına biri çıkar, bir hafta takılırsın, karşına başka biri çıkar, bir bakmışsın dört yıldır birliktesin.
bu işler böyle, çok kasma derim ben.

bu söylediklerim kadınlar için de geçerli tabii.

ikinci el ise, eğer airbag patlak satıldı ve söylenmediyse büyük bir cezası var diye biliyorum

ayrıca bu konuda da avukatla görüşülebilir.

geçmiş olsun.

tüm araçlarda kaportaya yerleştirilmiş airbag sensörleri olur. çarpışma bu sensörlerin bulunduğu noktalara denk geldiği takdirde airbagler açılır.

sizin aracın önden aldığı bir darbe yok muhtelemelen bu sebepten açılmamıştır.

edit: önden darbe almamış araç fotoğrafta açıkça gözüküyor. ön kaput aracın takla atması sonucu açılmış. ön tarafından içeriye doğru katlanma, eğilme vs. yok. ilk darbe aldığı yer airbag için önemli bir faktör.

yaşadığınız durumun benzer örneklerini internette bulabilirsiniz.

Emniyet kemeri takılı olmayınca hava yastıkları açılmıyor. Ayrıca hava yastıkları şokeyim takılımıydı koltuk altı ya da torpido gözünde soketleri oluyor.
Bir de bildiğim Hava yastıklarının açılabilmesi için emniyet kemerinin ivme ile kilitlenmesi ve de arabanın darbe alması gerekiyor belli bir şiddetin üzerinde . Cepten girdiğim için resimleri göremiyorum. Dava açtığınızda olayın haklılık noktasındaki raporu bilirkişi yazacaktır. Konu Hakkı'da teknik bilgiye sahip birilerine danışmanız daha isabetli olur.

Olmaz. Hava yastıkları aracın aldığı darbenin büyüklüğüne, yönüne göre açılmak ve araç içindekileri korumak için dizayn edilmiştir.
Bu doğrultuda da sensörler ona göre konumlandırılmıştır.
Dolayısıyla aslında çok büyük gözüken ve havayastığı nasıl açmadı dediğimiz kazalar araç üreticilerinin testlerini yaptıkları ve havayastığı açmanın kullanıcı sağlığı açısından olumlu bir fayda sunmayacağı durumlar arasındaki kazalardır.
Geçmiş olsun.

Biri kapatmış olmasın? Açma/Kapatma vardı bunlarda.

Bir de emniyet kemeri takılı olmaması durumunda airbag çalışmaz bilgisi doğru bir bilgi değil.

Bildiğim kadarıyla airbagler SRP ve SRS olmak üzere ikiye ayrılıyor; biri emniyet kemeriyle bağımısz olarak çalışıyor, diğeri ise emniyet kemeri takılı değilse çalışmıyor. Daha ayrıntılı bilgi için başka bir siteden alıntı yaptım.

------------------------------

SRP Airbag Nedir ?

SRP : System for Restraint and Protection

Yani "Sınırlama ve Koruma Sistemi". Airbag (Havayastığı) 'in bir diğer ismi. Bu "SRP" adı ilk nesil havayastıklarında kullanılmıştır. Daha sonra "SRP 2" adında ikinci nesil ortaya çıkmıştır. Bu 2 ismi arka arkaya kullanan firmalardan biri "Renault" dur. Bu iki nesil arasında çok büyük farklar yoktur. Sadece havayastıklarını kontrol eden sistemlerde ufak yapısal değişiklikler vardır. Çalışma prensipleri aynıdır.


SRS Airbag Nedir ?

SRS : Supplementary Restraint System

Yani "İlave Sınırlama Sistemi". Bu da havayastığının diğer isimlerinden biridir. Bu ismin kullanılmasının "asıl" sebebi, sürücülere "Havayastığı, emniyet kemerine ek olarak geliştirilmiş bir güvenlik donanımıdır" kelimesini sürekli olarak hatırlatmaktır. Çünkü hepimizin bildiği gibi (özellikle Türk zekası bu konuda ileri seviyededir) havayastığı olan araçlarda bazı "akıllı" kullanıcılar, sırf havayastığı uyarı ışığı sönsün, rahatsız etmesin diyerek, emniyet kemerini takmakta ancak emniyet kemeri kendi üzerinden değil, koltuk üzerinden geçmektedir (!) yani sürücü emniyet kemeri takılmış koltuğa oturmaktadır (!)

Alıntıdır.

Ayrıca,
Araç park halinde iken ve siz içinde yokken belirli bir hızla sizin aracınıza çarpıldığında hava yastıkları gereksiz yere şişecek bir ciddi masraflar açacaktır.Örneğin bir araçta 3 hava yastığı şişse 5.000 tlden aşağı masraf cıkmayacaktır..
2-Emniyet kemeri takılı olmadığı durumda hava yastığı ciddi hasarlar verebilecektir.Boyun kırılması vb.

Emniyet kemeri takılı olmadığında hava yastığı açılırsa,
youtu.be

Emniyet kemeri takılı olmasa da airbag açılır.

Şoför koltuğunda airbag kapatalım gibi bir buton olmaz (Sadece yan koltukta olur)

Dava açabilirsin, fakat aracın önden darbe aldığı ispatlanmalı ve bilirkişi raporu tutulmalı.

Geçmiş olsun bu arada.

pek ilgisi yok ama bir zamanlar tv de haber olmustu benzeri bir olay. yurtdisindaki bir kazada arac (yanilmiyorsam ) 40 km. altinda bir hizda hareket halindeyken hava yastiklari acilmis ve o yüksek basinc sebebiyle surücünün ölümüne sebep olmustu. oysa üretici firma tarafindan hava yastiklarinin acilmasi 40+ km/s ye ayarlanmisti. acilan davada arac firmasi kusurlu bulunup tazminat ödenmesine karar verilmisti.

terbiyesizlik mi bilmiyorum ama belki geldiler bulamadılar sizi gibi bir durum olmuştur. bence sinirlenmeye gerek yok.yaptırın bir an önce. yaptırmazsanız ve zarar devam ederse eve ve eşyalara verilen zararı ödemekle yükümlü olursunuz.

o. çocukluğu başka bişi diil

@dahili meddah, indim baktim acikcasi tavanı hafif nemli, temiz su muhtemelen temiz gorunuyordu. Yere su akmiyodu. Oyle büyük zarari yok. Tabi yaptirmakla yukumluyuz de hem haberimiz yok hem polisle muhatap olduk yani ilginc geldi.

evet onlar yanlış. tebiyesizlik diyorsun ama sen de komşulugun temiz bir tarafini birakmadın ki.

bir sakinlesin once, inin asagi, komsu boyle boyle, anam hasta, haberin var miydi bundan? de ki yok, zabitaya gitmeden once iki dakika bizi bulup insan gibi soyleyemez miydin deyin. utansin.

evde kaç gün yoktunuz, kaç kere gelmiş olabilirler kapıya mesela?
söylemek için kapıyı çalmış bulamamışlar, bilerek açmadığınızı bile düşünmüş olabilirler; not bıraksalar olurmuş, anlayışlı davranmamışlar ama terbiyesizlik denmeyebilir. mesela o kişi buraya yazsaydı duyuru olarak, sana sövecektik "terbiyesiz suçunu bile bile açmıyor kapıyı" diye, aradan "belki evde değillerdir" diyen çıkacaktı, onun dediğini çok dikkate almayacaktık o kızgınlıkla.

hiçbi boka koşmayan zabıta da nasıl hemen aksiyon almış, hayret ettim. belgeyi iyi incele belki kendileri yazmıştır falan. hem daha önce böyle bir şey duymadım(olmadığını göstermez tabii), hem de öyle çot diye yasal işlem denmesi tuhafıma gitti, süre de kısa zaten.

edit: polisle muhatap olduk cevabını görmemiştim yazarken.

Gelip bulamamıştır. Eğer kavgalı değilsem, ben gelip evde bulamayınca kapıya bir sıkıştırırdım. İnsanlar birbirleri ile muhatap olmak istemiyor da olabilir ama hemen resmi yollar hoş değil.

@baba jo, ev bir gun boştu bu arada sadece. Biz yokken ananem kalmisti ona soyleyebilirlerdi. Belki calmadilar bile kapimizi bilemedim.

öncelikle geçmiş olsun. yapılan saygısızlık bence ama konuşmanın bir faydası olacağını düşünmüyorum. en güzeli yaptırın bir an önce. olanları düşünmeyin, ite bulaşacağına çalıyı dolaş demişler.

1 gün boşsa ve hatta boş bile değildiyse evet, söylemeden yaptırmaları hiç hoş olmamış. gidip söyleyin "kapımızı çalsaydınız haberimiz olurdu, siz de polise gitme derdiyle uğraşmak zorunda kalmazdınız" diye.

ayıp tabii ki. bir hafta boyunca evde olmasanız hadi neyse. 5-6 çocuk topla zıplat evet. hatta kendin de ses yap. müstahak böylesine.

aynısı bizim başımıza geldi

bi gün kapı çalındı, annemde bende evdeydik şans eseri, yani bu evi pek kullamıyoruz ben genelde denizde oluyorum yılda ortalama 1 ay kalıyorum, annem de istanbulda zaten.

neyse ben de evdeyim malum şort atlet durumu, annemi ittirmek suretiyle eve dalan bi kadın, kadın alt katımız da oturuyor, arkadaşın annesi sonra arkadaşla da kestim muhabbeti.

yaa su akıtıyo falan filan deyip paldırs diye banyoya girmiş bakmış

10 katlı apartman, bizden kaynaklı mı belli değil? bizim banyo tavanı da nem yapmıştı üstelik.

yaptırayım diye düşündüm. sonra dedim ki niye yaptırıyom ulan? bizden kaynaklı olduğu bile belli değil, derken 3 5 defa yaptırın diye söylediler. evde yokuz, e arkadaş su vanası da kapalı.

yine ben kırdırır komple yaptırırdım da kaç zamandır bu çirkeflik yüzünden yaptırmadım. sesleri de kesildi

hani bu kadar feryat figan olunca koştuk baktık,aynen sizin dediğiniz gibi alt katın tavanında(atık su borullarının geçtiği hava boşluğu bölümde) çizgi çizgi ıslaklık olmuş

geçmiş zamanlar da birisi evini komple su bastırtmıştı 2 kat üstümüzde üstelik, bizim salon malon heryerden şıpır şıpır sular akmıştı, kazadır olur deyip geçmiştik.

neymiş efendim işte tavan boyası kötü oluyormuş. s*ktirsin gitsin, insan gibi söyleselerdi eyvallah

ha bunun öncesinde de bu manyak kadın, ben evdeyken 2 kere su vanasını kapatmış alla alla tuvalete giriyom su akmıyo rezilliğe bak, ne haber vermek ne bişey

bide model olarak, apartman kapısı kapanmadığı zaman, sürekli kameralardan izliyor girişi, hemen koşup pencereyi açıp kapıyı kapatırmısınız diye herkeze söylüyor. yani az çok fikrin olmuştur. selam sabahı kestim. benden it gibi korkuyolar apartmanda, geçmişte olan bi olay ve yanlış anlaşılmadan.

Valla net terbiyesizlik. Gürültü yapıyorlar diye polise şikayet et ara ara...

eğer aranızda başka bir olay vs olmadıysa bence de ayıp etmişler. zabıta ne la :D
ulaşamıyorsam başka komşulara sorarım. illaki bi bilgi edinirim yani. sanırım

benim de başıma gelmişti benzeri bir durum.

@jimcik in dediği gibi yap bence. in bi sor, güzelce ama öyle kızgınca değil. hastanedeydik biz de, haberiniz yoktur tabii sizinde. annem ameliyat oldu da falan de bakalım bi tepkilerini ölç. haberleri varsa zaten o insanlardan hayır gelmez. hiç muhatap olma tmm hoşcakalın de evine çık. ve hemen ilk iş tamir etttir. haberleri yoksa, ki ben olmadıgını düşünüyorum, yine güzelce durumu izah et.

ust komsum sen miydin?
ehehehe aynısının tersi bana oldu.
ust komsudan rutubet geliyor.
herife telefon actim (evde durmuyor) bir kac ay salladi, sonunda geldi ya azıcık sızıntıymış nolcak dedi (tavan ve duvar gidik). hala da yaptırmadı. zabitaya sikayet edip. sonrada mahkemeye vericem serefsizi. sonucta pisman oldum. keske en basindan yasal yollara baslasyadim.
sonuc: belki adamin da basina benzer bisey geldi onceden.

kusura bakma da komşunun açısından bakmamış kimse. kimbilir evde kaç gün yoktunuz ve aşağı katta neler olmuştur. aynı vaziyet anneme de geldi. kimseye ulaşamadık evde. güç bela ev sahibini bulduk. bulana kadar duvarla ıslandı. adama dedik yaptır diye ha bugün yptırcam ha yarın yaptırcam deren oldu sana 2 ay. annemin duvarlar hortum tutulmuş gibi oldu. elektrik fişlerine falan geldiğini görünce anneme dedim git zabıtaya. hemen yaptırdı adam... kendinize göre konuşuyorsunuz. bir de komşu açısından bakın. eğer benim evim eşyalarım ıslandıysa uğraşamam direk veririm savcılığa ya da zabıtaya...

@supermatik, sizinki hic ciddiye almamis :d yaptırırım tanidiginiz usta var mi vs der be insan en azindan.

@gotic, 10 gun olmus kapimizi calali guya. Kapicidan numaramizi alip da ulasabilirdi. Bilmedigim seyi nasil yaptirayim yav.

@rayde onun yaptığı şey ayıp ama günümüz için düşünüyorum. komşunun manyağı var psikopatı var söylediğine göre kadın sorunlu. demek ki korkuyor bir şeylerden kadın...

git şikayet et a.k çocuğu derdim yasal işlemi bekleyin yaptırani sikmm derdim böyle komşuya..

elimizde veri eksik yahu. hele bi durun. komsu hakkaten bekledi, sizi bulamadi vs olabilir. belki resmi olarak kendini garantiye aldiriyodur soyleki size ulasamadi, size ulasamadikca evi daha da hasar gormeye devam etti. size daha ulasamayacagini dusunerek olayi netlestirmek istemistir. ben bu adami bu tarihte sikayet ettim, sorunum bu, bundan sonra olusan hasar hep bu arakdas yuzunden demeye calismistir.

not: bu teori sana hicbir yolla ulasamadigini varsayarak yazilmistir.

ama yok, kapici vardi, ona demedi, numarasi vardi aramadi. yineticiye soylemedi falan bunlar hep ayip seyler. bizde boyle seyler kapici araciligiyla oluyor. sorunu olan soyluyor gorevliye, o da diger daireye iletiyor. evde yoksa kapici ulasiyor vs

Komşunun yaptığı yanlış. Sizin yaptırmamanız da yanlış olur ve 2 yanlış bir doğru etmez.

Bence bu tip insanlarla hiç uğraşmanıza değecek bir durum yok. Yaptırın efendilik sizde kalsın. Yaptığı terbiyesizlik de onun yanına.

terbiyesizlik değil de hıyarlık etmiş ama yapacak bişi yok. çok problem de değil aslında, hatta biraz daha iyi birde böyle bakın, kapınıza dayanıp pire için yorgan yakan manyaklar gibi çıngar çıkartabilirdi, gitmiş yasal yollara baş vurmuş ki bunda bir problem yok bence.

Yalnız yarın zabıtayı arayıp yaptırdığınız işlemi nasıl ispatlayacağınızı öğrenin, zira yarın öbür gün bakın şikayet ettiğim halde yaptırmadı diyebilir (kabahat sizden kaynaklı olmayabilir hatta) ustaya verdiğiniz paranın faturasını/fişini mutlaka alın, yine aldığınız malzemelerin vs. faturasını da adınıza kestirin ve mutlaka saklayın. lazım olduğunda ahanda faturalar, yaptığım gürültüden dolayı şahitler vs. dersiniz.

Yanlış anlama ama gerginliğinin en büyük olası nedeni olarak bunun üzerinde durduğun için 'Evet, sevişmediğin için olmuş' dememiz gerekiyor gibi geldi ve gerçekten de öyle olmuş olabilir ama bu bir olasılık. Tavşan mıyım bilmiyorum ama bende de libido birikimi gerginlik, sıkıntı, bunaltı yapıyor. Dolayısıyla, neden olmasın? Freudien ekoldekiler gerginlik yaratan sıkışmış libidinal enerjiden kurtulmak için, şaka değil, gerçekten spor öneriyorlar ama normal 'Spor salonuna gittim bugün'ün ötesinde, yoğun ter attıran, ağır sporları öneriyorlar. Yani, atıyorum, kardiyo yapacaksan ölçüsü dil dışarı çıkana kadar gibi. Hani, hastayken mikrobu terleyerek atarsın ya, bunu da 'Terle at ve rahatla' diyorlar.

Bunun dışında, kimbilir belki burada senin de bizim de aklımıza gelmeyecek nedenler olabilir. Monoton hayat seni sıkmış olabilir, fazla kiloların yaptığı bunaltı olabilir (fazla kilo kişide bunaltı yapabilir gerçekten ağırlık taşıyormuş gibi), başka herhangi bir şey de olabilir. Gün içinde nelerin neden rahatsız ettiği gözden geçirilebilir belki. Bu konuda psikolojik yardım alınabilir, eğer çok fazla bunalındıysa.

Gerginliğinin sebebini bastırıyor olabilirsin ama sevişme insanı rahatlatan ve mutlu eden bir aktivite. En azından ilişkiye girmeden sadece sevişmeyi deneyebilirsin. Ya da gerginliğini yok edecek başka eylemlere katılmanı öneririm. Çeşitli kurslara filan. Ya da arkadaşlarla toplaşıp eğlenmeye bak.

Biriken enerjini atman gerekiyor. Düzenli bir cinsel hayatı olmayanlara spor+meditasyon öneriliyor. Ama öyle iki yürüdüm al sana spor şeklinde değil de, cardiyo+gym ağırlıklı ve baya baya terletecek şekilde yapmanız lazım. Sonra zaten pamuk gibi olursunuz. Ardından sevgili de bulursunuz ama şuan için sırasıyla gidersek önceliği terletecek spora verin kendinizi aynada beğenin. Kendinizi beğenmeyince cinsel anlamda hoşlansanız da bşrine yaklaşamıyorsunuz muhtemelen.

Aychovksy i okumamıştım ama aynı şekilde cevap vermişiz

doğadan örnek vermek istemezdim ama sevişmeyip mutlu olan canlı ben tanımadım.
acil sevişmeniz gerekiyor. tavşan gibi dediğiniz arkadaşınız aslında gayet "insan gibi" birisi.

sıkıntının sebebi cinsellik, aşksızlık değil belki evlenmeyişindir. inancının geregi konusunda (cidden) seni tebrik etmek lazım . böyle nefsinin ilkel isteklerini inancinin agırlığıyla bastırabilen zor bulunur. zaten sorumluluk duygusu icermeyen birlikteliklerde öne çıkan tatmin hisleri icinde kisilerin bir birini kullanmasıdır. evet adeta esya gibi.. eskiyene , gözden düşene, aldatilana kadar..

sevişmek işe yarayabilir ama ruhsal anlamda da bir şeyler olması lazım, yoksa bi fuckbuddy olayı daha da kötü yapabilir seni.

Orgazm yetmezliği.

Acilen sevişmeniz lazım diyen arkadaşlara katılmıyorum. Duygusal anlamda tsrmin olmadığın sevişmeden sonra tiksinti oluşabilir bir bayan olarak yapmayın bunu

@bigbadabum

Her sevişen kadın orgazm olamıyor, her sevişen erkek orgazm edemiyor. O kadar abartmayın :)

Bunu bir psikologla konuşman lazım, biz senin hayatının dinamiklerini bilmediğimiz için nokta atışı bişey diyemeyiz, dersek yalan olur.

Sevişmemekten değil, beğenilmemekten kaynaklı huzursuzluk halinden. Sevişebildiği halde sinir küpü olan çok kadın var. Sevişince geçer diyenler bunu da açıklasın.

Biriniz bile mastürbasyon yap dememiş:) bakire olup haftada beş defa mastürbasyonla deli gibi orgazm olan çok kadın var. Yirmi yıllık evli olup hiç orgazm olamayanlara tezat. Hele ki biriyle telefonda seks yapıyorduk aylarca. Boşalmadan uyku bile uyuyamıyordu sağa sola çemkiriyordu.

Evlenilecek tipte bir kadın ol o zaman. Ya da toplum normlarını ya da mevcut ahlak anlayışını reddet, ona göre yaşa.

Seni duyurudan birine benzettim ama neyse. Spor yapma. Spor libidoyu daha da yükseltir. En basiti yeni insanlarla tanışmak ve evlilik niyetini belli etmek. Mastürbasyon da yapılabilir.

Spor yaparsan da pamuk gibi olmayacaksın. Kendini mesgul edecek seylerle ugrasabilirsin , aynı zamanda psikolojik danısmanlık alabilirsin.

@scars dont fade yazdigin :
yemek yemek, tuvalete gitmek ve hatta nefes almak... bunlara dikkat edersen hayati/yapması zorunlu fiillerdir. ama sadece cinsellik yaşamadığı için ölen, komaya giren birisi neredeyse yok gibidir.

@1adam, cinsellik yasamadigi icin sagligi bozulan yuzbinlerce insan vardir.

kadinlar icin (bkz: vajinismus)

erkekler icin delayed ejaculation / retarded erection - yasi kac olursa olsun, sertlesememe ya da bosalamama. en.wikipedia.org

yani, sevismiyorsan, sagligin bozuluyor. evlendiginde esini tatmin edemiyorsun ve eger esin cinsellige onem veren birisiyse de senden bosaniyor. sence onemsiz gibi mi?

bak sunlari da okuyun lutfen ama lutfen:

eksisozluk.com
eksisozluk.com

sunu bir dene bakalim: TweakNow RegCleaner. kayit defterinde temizlik yapar. sonra yeniden baslat sistemi

Malesef değişen birşey olmadı.

eksik driverin olabilir mi? onları kontrol eder misin?

bilgisayara bağlı depolama ünitesi bir tek harddisk mi? varsa dvd sürücüyü ve sanal sürücülerdeki (daemon tools vb ile kurulan) imajları da eject edin

hard diskinizde bad sector olabilir. hd tune derin tarama yaptırın.

Wİn 10 driverları kendi kuruyor sanırsam. Recovery yaptım ben sadece. Tek hard disk. Hiç bir klasörde sorun yok tek bilgisayarımda. Bad sectoru biri daha dedi şimdi onu deneyeceğim. Teşekkür ederim şimdiden.

merhaba
hocam sizin harddisk te bir sıkıntı var gibi
sen bi an once verilerini kaydet bir yere.
crystal disk info ile de bir kontrol et bakalım..

sana tavsiyem
120 ya da 240 gb lık bir ssd al sistemi onun uzerine kur
varolan harddiski de bir formatla - crystal disk info ile kontrol et. sonra onu da depo olarak kullan.
problem solved.

kalitesiz bir milletiz, dokusu böyle maalesef.

Is ahlaki eksik ne yazik ki.

emlakçı dünyanın her yerinde aynı.

aynısını almanyada da, avusturyada da yaşadım ev bakarken. emlakçılar üzerinden tek düşüncem var, emlakçıya güven olmaz.

diğerleri için bence sizinde hatanız var, tvyi evin önüne bıraktılarsa sokun bıçağı, sonra kabul etmiyorum odaya gelip kurulması lazımdı diyin. hee sizi eğer kurulumsuz sipariş ettiyseniz hukuken bırakıp giderler bu kadar. aramasına gerek yok. tamamen kargo sistemindeki anlaşmanıza bağlı.

bunların çoğunda genelde referanssız iş yapmamakla çözülecek şeyler.

ben çoğu zaman 3-5 fazla vereyim ama amazondan alayım, x şirketinden alayım, şuradan sipariş edeyim derim.

kısaca kalite üzerinden iş yapın. yoksa bu bahsettikleriniz dünyanın çoğu yerinde aynı aslında.

Kurnaz gayet kaliteli yerlerden alışveriş yaptık. Kurulum sözleşmemiz vardı, adamlarla telefonda tartıştık iade yaptık zaten ama ben bunları yaşamak zorunda değilim ki.

Birinde benim hatam olur, ikisinde olur. Hepsinde mi benim hatam var?

türkiye'de herkes birilerini çok afedersin düdüklemekle meşgul olduğundan normal bunlar. adamı düdüklüyolar mesela, o da diyor ki e ben de birini düdüklemeliyim bu işler böyle diyor, seni düdüklüyor. bu böyle kartopu gibi büyüyor, yayılıyor.

işini iyi düzgün yapan birini bulman imkansız, bence bu beklentiyle kendini yorma. herkes en kestirmesinden işini halledip gitmeye bakıyor, maalesef.

Evimize tadilat yaptırırken çok çekmiştik ustalardan. İşleri yarım bırakıp gidiyorlardı hep. Misal adam başka büyük bir inşaatta günlük iş buluyor, senin işini yarım bırakıp gidiyor. Diğer taraf bitince, artık 1 hafta, 10 gün sonra tekrar geliyor.
Her adımda başka sorun çıkar, bir de iş bitince başta söylediklerinden daha fazla para koparmaya çalışırlar. İşini düzgün yapan dürüst biri bulmak çok zor, herkes çakallık peşinde.
Rezalet yani. Kolay gelsin, bunlar hep deneyim işe. Kimseye güven olmuyor.

@fraise

açıkçası gereksiz sinir yapıyorsunuz bence. kavga edecek durum yok, direk bunu eve gelip kuracaksınız diyip telefon açıyorsunuz gelecekler, saatleri de onlar uyduracak siz değil. çözüm çok basit aslında.

3 hafta önce teslim edilmesi gereken ürün teslim edilmediyse o şirket boktandır, ben hayatta kabul etmem, 1 gün geçsin ararım, iptal ediyorum derim noterden yollarım gereken belgeyide, niye yapayım ki. ek olarak orada burada olan şirketten alış veriş yapmam ikeadır alacağım yer zaten bunlardan dolayı. hangi şirketti bu mobilyacı?

tesisatçılar için başkasını çağıracaksınız, hangisi önce gelirse.

sinir yapılcak bir durum yok, müşterinin peşinden koşsunlar, siz niye koşuyorsunuz anlamadım.

Ben eve usta sokmuyorum. Boya falan ne iş varsa kendim yapıyorum. Biraz yorucu oluyor ama başım ağrımıyor.
Mobilya gibi işlerde zamanında teslim eden firmaları seçiyorum, mümkünse ikeadan alıp eve kendim taşıyorum. Temizlikçi bizim eve giremez mesela.

Maalesef memleket esnafı böyle. Mümkün mertebe uzak durmaya çalış. Sayelerinde her işi yapmayı öğrendim zaman içinde.

bu arada emlakçı mesela, ben 1 sene olmadı eve taşınalı, ev bakarken ana avrat düz gidilecek avusturyalı bir emlakçıyla muhatap oldum. randevumuz var iken, randevuya gidince "ben verdim o evi yeaa" tarzında cevap verdi.

bende internette bu adamın anlaşmalı olduğu emlak şirketlerini buldum, tek tek o şirketlerin sahipleriyle görüştüm. kimisi klosterneuburgda kimisi 1. viyanadaydı.

neyse bir bir saydım bu adamlara çalışanlarının yaptıklarını. sinirlendim ama emlakçılar böyle. öyle kolay kolay birinin yüzüne yalancı diyemezsiniz, ben deme şansı elde ettim, sokak ortasında adamın da ağzına sıçtım. mutlu bir insan oldum ardından mesela.

konunun özeti : ücretini iş tamamlandiktan sonra verin canla başla çalişirlar o zaman. iş para da bitiyor. benzerlerini ben de az çok biliyorum.

ustalarla tavsiye üzerine çalışılır. bir tanıdık kendi evini yaptırmıştır ve bu yüzden size tavsiye eder.

rastgele birilerini çağırırsanız böyle şeyler olabilir.
ayrıca balkonu yarım boyamışlarsa paralarını eksik verin, evi yarım temizleyen kadına da öyle, hepsine de öyle.

bizim çevre referansla iş yaptırdığı için böyle sorunlar pek yaşanmıyor.

heh işte welcome to real world bende senin bulunduğun noktadan sonra reel anlamda değiştim. İş yapan insanlara karşı soğumaya başladım.

Hani bi söz var bizim akıllı insana değil dürüst insana ihtiyacımız var diye aynen öyle hepsi 40 takla atıyor çakallıkların ardı arkası kesilmez sonra daha seni tanımaz.

İşte insanlar güven satmaya başlıyor bu noktadan sonra düzen bunun üzerine kurulmaya başladı.

Bizde yalan binse elde birdir.

aslında dürüst olsalar hayat onlara daha kolay geçecek. mutlaka her konu için bir senaryo üretirler, her dalavereyi kılıfına uydurmaya çalışırlar. öyle çoklar ki Allahım. buna da ticaret ahlakı derler. yukarda dedikleri gibi sen de parayı hemen verme.

Yalansız iş halletmek beceri ve zeka gerektiriyor, biz de biraz tırtız da ondan.

mayamız bozuk bence ondan.

iş yaptırmak için 3 kuruş fazla verip şirketlerle çalışın ve sözleşme imzalayın.

çünkü genel olarak ahlaksızız.
sadece iş hayatında değil.
din (şekilcilik) çok, ahlak yok.

Yalanlar içinde büyüyoruz. Yalan söylemezsek kaybedeceğimizi düşünüyoruz. Özsaygı kavramından haberimiz bile yok.
Bireysel nedenlerin bir kısmısı bunlar.

Standartlaşmamış, kontrolsüz, vurguncu bi ticaret yapımız var. Ve fakir bi ülkeyiz. Bunlar da ekonomi ayağındaki nedenlerin bazıları.

Esnafın yaptığı işten kazancı tatminkar olsa, işi geciktirdiğinde veya tamamlamadığında işlevsel kontrol birimi olsa bu tür şeyleri çok fazla yaşamayız.
Bu nedenle büyük firmalara yönelmeye çalışıyoruz. Kazanması adının devamına bağlı, adını kirletmek istemez diyoruz. Satandart işleyişi var, kafasına göre takılmaz diyoruz.

Lisanslı çalışma şartı olmalı ve lisans iptal edilebilir olmalı. Her alanda ama. Finlandiyanın eğitim sistemi dillere destan oldu, büyük başarılar elde ediyorlar. Öğretmenlerini her sene kontrol eden ve geliştirme programları olan bir sistemleri var. Biz yerlerde sürünüyoruz. Oysa zaten iyi eğitemediğimiz öğretmenleri geliştirmeyi bırak kontrol etsek bile fark yaratabiliriz. Akıl sağlığı, ruhsal dengesi bozuk epeyce öğretmen biliyorum ben şahsen.
(Finlandiya değişim sürecine girdiğinde her yönden bizden berbat durumdaydı, ilgilenen Beyaz Zambaklar kitabından başlayabilir.)
Prof Dr Füsun Yarış'ı kanser sürecinde yaşadıkları, yaşadıklarına karşı tutumuyla tanımıştık. Başına gelenler sağlık sektörü ve çalışanları adına utanç vericiydi. Bizim için de korkutucu. Büyük olasılık biz de benzerlerini yaşıyoruz ama onun gibi farkında olamıyoruz.
Doktoruna (aynı zamanda arkadaşı) bir ilaca alerjisi olduğunu söylüyor, söylemenin yeterli olmayacağını düşünüp (yapıyı biliyor çünkü) kırmızı kalemle bir kağıda yazıp baş ucuna asıyor ve ameliyata girmeden önce o ilacın işlem kağıdında yazılı olduğunu görüp buna benim alerjim var deyip ilacı değiştirtiyor. Fark etmese ameliyat olamadan ölecek kadın.
O doktor, hemşire vs hepsi hâlâ görev başındadır muhtemelen.

Düzgün iş yapan insan da var, yapmayan da. İpleri elinden bırakmıycaksın. Her aşamada kontrol sende olacak. Ticarette en güzel kontrol aracı para ( Ve tabii bilgi. Bilgi her alnada tartışmasız kontrol aracı) Parayı iş bitimine ödiycen. Büyük çaplı işlerde bile avans verme taraftarı değilim. Malzeme alacak parası yoksa o işi yapmasın. İş ilerledikçe hakediş tarzı ödemeler yapılır.

Adam mobilyanı getirmedi mi, sipariş iptal diyeceksin. Televizyonu kapının önüne mi bıraktı, almadım diyeceksin.
Yalnız bu hakkaten ilginç olmuş, biri alıp gitse ne olacaktı acaba, verdik biz size mi diyeceklerdi. Bir tane daha getirsinler, akıllanırlar belki. İkinci geldiğinde birinciyi verirsin.
Tesisatçı bir saate geliyorum dedi, gelmedi başkasını çağır. Ona da söyleme, bırak gelsin geri dönsün.

Niye yaşamak zorundayım ki bunları diyorsun, çok haklısın ama olanı geri alamayız bari olacak olana engel olmaya çalışalım.

hayat aklini konusacak bir filozof uret yazınca aklıma düştü, geçenlerde doktor antibiyotik yazmasın diye daha önce kullandım dedim. aslında kendimi yalansız görmeme rağmen ne kadar abuk ve ciddi bir konu hakkında yalan söylemiş olduğumu farkettim ama bu doktora olan güvensizliğim yüzünden olan bi şey. denildiği gibi yalan toplumumuzun ruhuna işlemiş. sahtekarlıkla dürüstlüğü ayırt etmemiz güçleşmiş. yazık bize.

bunda medyanın da etkisi var. sağlığımız gibi çok önemli bir konu hakkında kimse net bilgiler vermiyor. herkes herkesi şarlatanlıkla suçluyor.

almanlar düşünüldüğünde nasıl herkesin aklına dakik, çalışkan olmaları geliyorsa türkler de böyle. içinde doğduğu toplumsal ahlak bireye yerleşiyor bence.

ahaha eşinle ilişkine zarar :D :D :D

çocuk istemiyorsan istemiyorsundur da istememe argümanların komik.

@la noix ya ilişkiden kastım normal ilişki hani kendini çocuğa adayıp kocayı unutmak filan. aslında istememe argumanlarını yaratmak zorunda kaldım biraz da bunlar aşılır şeyler de ben dümdüz istemiyorum ama biraz zorlayınca bunları sebep olarak gösterebiliyorum. içimi sıkıyo bana bağlı bi canlı fikri

senin gibi değilim. sen de kendini ikna için bir şeyler seçmişsin ama sesli söylemesen daha iyi :D istemiyorsan istemiyorsundur, boşver takma kimseyi de.

Çocuk delirtti kızı delirtti, karşımda sinirden ağlayacaktı, öyle huysuzdu ki resmen dünya üzerindeki bütün çocuklardan nefret ettim o an. İstememekte ne kadar da haklıymışım diye düşündüm.
5-10 dakika geçti kız geldi annesine sarıldı; anne bana dönüp dedi ki:
-İşte bunu yapınca hepsi geçiyor lütfen sen de doğur bu duyguyu yaşa.
Hassiktir ordan ya geçiyormuş, yalancı pislik.

35'i geçmedim ama 35'i geçip hala istemeyen bi yakınım var, o da yalan yani inanma.
Ben yaptım bu sıkıntıyı çekiyorum sen de çek diyorlar resmen başka dertleri yok.

Bu durumdan memnun olan mutlu olan vardır elbet onlara lafım yok, kimse üzerine alınmasın lütfen.

Ne kadar seksist bir bakis acisi var yahu.
Kendini cocuga adayip kocayi ihmal edecekmis filan.

Denge olmadan isler yurumez zaten. Elbette anne farkli ama koca-baba-partner ustune duseni yaparsa boyle sikintilar olmaz zaten.

Ha cocuk istemeyebilirsin, ben de istemiyorum. Dusunmuyorum. Ha dusunecek olsam vucudum bozulacak filan pek umrumda olmazdi zaten. Her seyin artisi ve eksisi var. su anki yasam tarzimda cocugun yeri yok, sempati de duymuyorum cocuklara, kendimi cocukla hayal bile edemiyorum. Misafirlikte bile bebek besigine filan bakmam bile.

Yani biri istemiyorsa istemiyodur, bunu seksist ve inanilmaz ataerkil argumanlarla desteklemeye gerek yok bence :)

yaa bende bu aralar bunu baya düşünüyorum. zor ve saçma gelmeye başladı. 1 tane hayatım var ve rahatça yaşamak istiyorum diye düşünmeye başladım. ama bir yandan da tam teslim olamamışım ki acaba yapmazsam çok şey kaçırır mıyım diye düşünüyorum. tabi bu düşüncelerle çocuk sahibi olursam iyi bir anne olabilir miyim ya ilgisiz sevgisiz bir anne olursam diye de düşünüyorum. böylelikle işin içinden çıkamıyorum :(

@kuehles blondes ama türk toplumunda hangi baba anne kadar çocuğuna bakıyor. tüm yük hep kadınlarda o yüzden ataerkil argümanlarım

çocuk yapmak mantıklı değil zaten dünya çok kötü bir yer bir sürü kötü olasılık var. Başına kötü bir şey gelmese bile yine bir mantığı yok ölecek ve sanki hiç doğmamış gibi olacak geri sonsuza kadar

@esinsin
Bu tamamen iliskinin dinamigiyle ve erkegin zihniyetiyle alakali.
Zihniyette vb uyusmazsam zaten yol veriyorum en basit bir flortlesmede bile.

Sonucta cocuk istememe kararini kendi mikrocevrenizde gorduklerinizle sekillendirmissiniz bence. Sonucta siz "turk toplumu" degilsiniz, sizin cocuk istemeniz ya da istememenizi diger insanlarin yaptigi ya da yapmadiklari sekillendirmemeli. Sonucta cocuguyla ilgilenmeyecek bir baba adayi yerine ilgili olabilecek olani secmek, olcmek sizin elinizde, toplumun degil.

Benim cevremde "cocuk yapsam da her gun gezdirsem, mamasini yedirsem, kafama filan firlatir eheh, kanguru gibi tasirim kizimi/oglumu" diyen erkek arkadaslarim var. buna ragmen "hmmh cevremdeki erkekler boyle o yuzden ben de dusuneyim" demiyorum. Sizin de oyle dememeniz lazim yani.

Umarim anlatabilmisimdir.

@Esinsin
yapıyorsun demedim yapanlar var. hani biraz da bu durum çocuğun anne babasina bakmayıp huzurevine bırakmasina benziyor. ben burada bir insan evladina bakmanin, yetistirmenin öneminden bahsediyorum sadece. ben acikcası yetiremeyeceksem çocuk istemem ama aslolan yetiştirmektir.

@kuehles blondes evet çok doğru ama ben hiç bir baba görmedim ki çocuguna annesi gibi baksın ilgilensin analar çekiyor hep yükü :) sanırım görene kadar da inanmayacağım.

Ya bunlar üzerine tartışılacak konular değil. Her iki tarafın argümanları da varsayım. 23 yaşında evlenmem diyordum. 25 de evlendim. He de geç.

Hayatta yapmak istediğim birçok sey varken su an çocuk yaparsam bunların hiçbirini yapamayacağını dusunuyorum. Toplum baskısı diye birşey var,ne kadar dayanabileceğim bilmiyorum.

@esinsin benim kocam var

öyle bir anlatmışsın ki sıkıntın babayla. yani babalık görevini layıkıyla yapacak birini bulsan anında doğuracaksın. bu da sıkıntının bebekle değil, erkekle olduğunu ortaya koyuyor.

@mutekebbir sana göre pis yalancı olabilir ama sonçta ebeveyn olmadan gerçekten yalan mı söylüyor yoksa gerçek mi söylüyor bilemezsin. senin mantık çerçevende olas değil demek gerçek olmadığı anlamına gelmiyor

+35 değilim ama şu biyolojik saat konusuna ben de katılmıyorum. Ben eskiden çocuklara bu kadar tepkili değildim, daha sabırlıydım. Tamam hiçbir zaman çocukları sevmedim ben, kabul. Ancak eskiden sevdiğim adamdan sırf merak için yaparım belki diye düşünüyordum. Yıllar içinde çocukları sevip, çocuk istemek şöyle dursun daha da tiksindim. Artık bir tanesinin bile sesini duymaya tahammülüm yok. Çok şirin bebeklere bile çok boş bir suratla bakıyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hatta düşündükçe anne babası için üzülüyorum. Şimdi bu mikrop kim bilir nasıl kusup s.çıyordur, nasıl zırlayıp uyutmuyordur diye düşünüyorum. Bence bu his kesinlikle yaş ile gelişecek bir şey değil. Bazıları "Herkes doğruyor geç kalmadan ben de doğurayım!!" telaşına giriyor ve bunu biyolojik saat sanıyor. Benim düşüncem bu en azından. 28/K

@la noix olabilir mi acaba ? belki ben sadece doğurup bıraksam herşeyini amaa herşeyini babası yapsa ben emzirmesem bile bak belki o zaman sırf sevdiğim adamı kaybetmemek için yaparım belki ama belki :) of yok ya yine de düşüncesi bile sıkıyor bana bağlı bir parçanın.

Bence de yapmayın çok isterseniz evlat edinin :) soranlara kısırım dersiniz. Ben de daha çok çocuktan değil de çocuğun geleceği dünyadan tiksiniyorum. Sisteme bi birey daha hizmet etmek istemiyorum. Geniş aile ve evlilik gibi kavramlar eskidenmiş. Devir partnerlik devri.

Ayni seyleri evlilik icin de soyluyorlar, "he" de gec.

Çocuk istememe sebeplerine bile karışır insanlar. Sebep beğendirmek zorundasın bi de.

Çocuk yapmayarak en doğrusunu yapıyorsun, sana saygı duymayan saygısız insanları boşver. Herkesin kendi hayatı ve kararı.

Tabii ki tercih senin. Ama bence dünyanın en güzel duygularından birini ıskalamış olursun. Evet insanların bu tür şahsi bir konuya müdahil olma biçimleri çoğu zaman rahatsız edicidir. Anne baba olmak öyle güzel bir duygudur ki bunu yaşayanlar, bunu tercih konusu yapanları, erteleyenleri v.s. yadırgayarak konuşurlar. Bunun, durumun ancak yaşanınca anlaşılan ve tarifi zor bir duygu olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Duyuruya verilen cevapları mini bir anket kabul edersek çoğu değerlendirmenin anne baba olmayanlara ait duyguları ifade ettiğini görürüz. @mersen'in yaşadığı süreç durumu çok güzel özetlemiş. Asıl soruyu şimdi izninizle ben giriyorum:Anne baba olup bu durumdan pişmanlık duyan var mı?

Ben de çocuk veya evlilik düşünmüyorum. İnsanların istememe sebebini sorması, sonrasında da sebep beğenmemesini sevmiyorum. Ayrıca ilginçtir ki herkes evlenip, çocuk yapıyor diye onu normal görüp yapanlar ile "herkes kendini köprüden atsa sen de mi atacaksın" diyenler çoğu zaman aynı kişiler.

Çocukların birçoğunu sevmiyorum. Etrafta koşup milleti rahatsız eden, kafa şişiren, (belki ailesi hariç) insanlara hayatı zehir eden çocukları ve onların giderek artan sayıda olduğunu gördükçe ve onların ailelerinin düştüğü hali görünce çocuk yapma isteği neden artsın ki? Tabii çocuk düşmanı değilim, sevdiğim birkaç küçük var. Bazen sokakta da böyle tatlı gelen, sevdiğim (uzaktan) çocuk oluyor inanılmaz az da olsa. Yine de her zaman en güzel çocuk, Bir tanıdığın çocuğu. Seveceksen seviyorsun, ağlayınca ya da altını kirletme şu bu falan sorun çıkınca anne-babasına bırakıyorsun çocuğu. Kafan rahat.

Evlilik özgürlüklerin önemli bir kısmını kısıtlayıp, hayatını iki kişiye göre planlayıp istediğin zaman istediğin şeyi yapamamak iken, çocuk sahibi olmak ise kalan özgürlükleri de bırakıp ufak tefek şeyler haricinde kendi hayatını bırakıp çocuğun için yaşamak olayına dönüyor. Benim ailem öyle çok fantastik yaşamları ya da planları olan insanlar değildi. Hani öyle arada canlarının çektiği gezmek, Dünya turu falan gibi şeyleri bile aslen çok istediklerini sanmıyorum. O yüzden onlar için normal belki ama belki de ben ve kardeşim olmasaydı daha çok gezebileceklerdi. Daha çok şey yapabileceklerdi.

Tabii asla evlenmem demiyorum, çevremdekiler evleniyor birer birer. En yakın arkadaşlarımı da bu yola kaybedince evlenirim ben de elbet. Asla çocuk yapmam da demiyorum elbet onu da yaparım istemiyorum dediğim evlilik olayına girersem.

Ks. Şimdi ikisini de istemiyorum bu konuda netim ama asla diyemiyorum çevre şartları yüzünden.

Ekleme: 28E

Çocuk yapmak istemiyorum ben de.

Şimdiye kadar gözlemlediğim kadarıyla, çocuk sahibi olanların hepsi değil tabii ki ama birçoğu: yaşlanınca bize bakar, soyum devam etsin, hormonlarım çocuk istiyor, yaşımız geçiyor, kocam bana bağlansın, kısır sanmasınlar vb amaçlarla çocuk yapıyor. Valla hiç "ben çocukları çok severim, o yüzden çocuk yapmak istiyorum" diyen görmedim etrafımda.

Evlilik sonrası çocuk default olarak geliyormuş gibi.. Bir arkadaşım evlendikten 3 sene sonra hamile kaldı ve bu 3 sene boyunca yok kısırmış, yok araları iyi değilmiş, bilmemneymiş gibi dedikodularla uğraştı bir de. Millet herkesi kendi gibi sanıyor. O yüzden hiç kulak asma.
Ben 29um ama anlıyorum seni, çünkü evleneli bir ay oldu ve annem bebek kıyafetleri almaya başladı:(

Istemiyorsan bence sıkıntı yok. Senin hayatın senin tercihlerin.

Burada yazdiklarinda sorun su; bilgiler dogru değil: Hiçbir babanın çocukla anne kadar ilgilenmeyecegi, cocuktan sonra eşe vakit ayrılamayacağı vb.

Geçenlerde bir yazı vardı mesela çocuk istemeyen bir kadın çocuk sahibi kadınların kocasıyla istese de sevişemediği gibi saçma sapan genellemeler yapmış.

Benim sıkıntım genelde böyle eksik ve yanlış bilgilerle kafada saçma bir şablon oturtanlar ile. Ister çocuk yap ister yapma ama benim (baba tarafı) hayatıma dair yalan yanlış genellemeler yapman asabımı bozuyor.

Biyolojik saat falan derken 35ten sonra çocuk sahibi olmak da mümkün. Hani eğer olur da fikrin değişirse senet yapmiyorsun sonuçta. O zaman bakarsın duruma.

35ini iyice geçip ebeveynlerinin hastalık-yaşlılık dönemleri nedeniyle "Ben yaşlanınca bana kim bakacak ne yapacağım" diye dertlenen de var, çocuksuz her yaz tatilini başka bir yerde mutlu-mesut geçiren de. Her insan farklı, kendini ve vereceğim tepkileri en iyi sen bilirsin.

35i geçmedim ama çocuk doğurma konusunda tereddütteyim. Benim açımdan 20lik diş ameliyatı gibi, o dişi çıkartma kapasiten varsa %90 o ameliyatı geçireceksin. Olumsuz düşüncelerim ve önyargılarım var, bunun en büyük sebebi de bol kadınlı ortamlarda çalışmak. Sosyal mecrada #evlatcandır diye fotoğraf paylaşmasa çocugunu sevdigini asla anlayamayacağın insanlarla aynı ortamı paylaş, her konuşmada çocuk doğurma/ona bakma/çocukla baglantılı anlatılan cinsel/evlilik sıkıntılarıyla ilgili problemleri dinle, sonra "Aaayyy ama çocuk muhteşem bişii, senden bir parça!!".

Sulfoxaflor'un dediği gibi belki de problem böyle insanların olduğu bi yerde çocuk sahibi olmak istemeyişimizdir. Düşük IQ'lu insanların bir sürü çocuk sahibi olduğunu gördükçe çıldırasım geliyor. Ki hepsi Enes Batur falan izliyor işte. Özgüven patlamalı saygısız bi nesil gelecek gibi bu ebeveynlerin elaleme hava atma tripleri yüzünden.

yıl ortası(temmuz) ve başında(ocak) mtv yatırıyorsun.
40.000 km de lastikleri değiştiriyorsun.
10.000 km bakımını yaptırıyorsun yağ, filtre vs.
sigortayı yeniletmeyi unutmuyorsun.
kazadan beladan uzak duruyorsun.

ocak mtv yatır
Temmuz mtv yatır
her 15 bin km'de bir servise git bakım yaptır
2 yıl sonra tüvtürk'e git muayene yaptır

Sigortadan sonra ruhsat çıkacak. Trafik tescile gidersin ya da adresine 15 gün içinde gönderirler.

Senede iki defa mtv ödeyeceksin. Biri Ocak ayının son gününe kadar, ikinci taksit Temmuz ayının son gününe kadar.

Sıfır araçsa muayene 3 sene sonra, 3 yaşından büyükse 2 senede bir tüvtürk yollarını aşındıracaksın.

Hayırlı olsun.

trafik cezasi vs söz konusu olursa ilk 15 gün icinde yatirirsan 4te 1ini ödemezsin. 1 aylik gecikme olursa tutar %5 artar. güle güle kullan.

araç sıfır mı? ikinci el mi?

- araç ilk tescil tarihinden itibaren (ruhsatta yazar) her iki yılda bir muayeneye girer. (eğer hususi ise) (ticari araçlar yılda bir)
- kaskosunu yaptır mutlaka sıfır ya da yüksek modelli ise.
- motorlu taşıtlar vergisini ve periyodik bakımı açıklamış arkadaşlar
- araban sıcakken yıkatma. özellikle disk frenlerin varsa zarar verir.
- eski model ise yağını, suyunu, hidroliklerini düzenli kontrol et. bir servisten yardım alabilirsin öğrenmek için.
- düzenli olarak lastik basınçlarını kontrol et. (benzinliklerde bulunur hepsi çalışmaz, kendine temiz düzenli çalışan bir benzinlik belirle)
- akıllı telefon kullanıyorsa kaza tespit tutanağı uygulamasını indir. talihsiz bir kaza yaşarsan onun üzerinden hızlıca işlem yaparsın.
- şehir içinde hız koridorları ve elektronik denetleme sistemleri vardır bunlara dikkat et kurallara uy ceza gelir.
- kırmızı ışıkta yaya geçidinin üzerinde beklersen ceza gelir.
- bir kavşaktan sola dönceksen en sağda bekleme ya da düz gideceksen en solda bekleme.

Sigorta ve kasko tam 1 sene gecerli.

Ocakta ve temmuzda mtv.

Arac marka modeline gore 10,15 veya 20 binde bir (renault grubu 20 bin mesela) bakimini yaptir.

40-50 bini gorunce lastik durumuna gore lasiklerimo degistir. Aracin yeniyse en az haftada 1 yag su kontrolu. Eskiyse her sabah kontrol.

Muayene son gecerlilik tarihi ruhsatta yazar. Son gununden itibaren en gec 1 ay icinde muayeneyi yaptiracaksin. Otomobilse 2 sene ticari ise 1 sene gecerli olur.

Kazasiz, belasiz, cezasiz surusler.

l'occitane güzel, l'occitane çoh iyi ama biraz pahalı. sen şeyap, bepanthene sür o da iş görüyor. bir de norveçli balıkçıların kullandığı krem vardı, neutregena, o da fena değil hem de ellerin yağlı gibi kalmıyor.

trend degil ama vazelin iyidir.

neutrogena nın yoğun bakım el kremini tavsiye ederim

Gunde bes kere ellerini alkolleyen biri olarak bu diyorum, goo.gl

Yani neutregena +1

neutrogena yetmiyor arkadaşlar ;_;

o zaman body shop kenevirli el kremi.
mucize o krem bence.

vazelin

excipial lipo
çok yıkamaktan haşat olmuş ellerim için dr önerisiydi.

Excipial lipo +1

Aslında bu elden ziyade vücut losyonu olmaya daha uygun ama benim ellerime çok iyi geldi.

Koca karı ilacı gibi olacak ama: bephanten ve kayısı yağı karışımı. Benim ellerimi bayağı rahatlatmıştı.

Benim elleri ancak bu kesiyor valla iki küçük çocuk ve bir de kedi baktığım için ellerim sürekli suyla ve dterjanla iştigal. Tırnaklara da sürülebiliyor.(bkz: )www.sanalmarket.com.tr

Oneririm, Nivea soft. Egzantrik seylere gerek yok, gayet iyi ve ucuz. Reklam kurbani olmayin.

unlocker dene

bu kez de onu indirecegim diye baska viruslere bulasmayalim?

bir şey olmaz. korkma.
,
kurarken adımları yavaş ve okuyup geç. bazı yazılımları kurmak isterse tikleri kaldır. uzun süredir kurulumunu yapmadım yeni versiyonlarda olabilir bu.

sağ tıklayıp sahipliğini alıp dener misin. sahipliğini al ya da take ownership olacak.

kız isteme olayının kendisi saçma da, bir aile büyüğü yoksa kendine sizi yakın görmüş, o yüzden çağırmış olabilir.

Fotoğraf bahane. Seni görünce stresi azalır.

banada saçma geldi.

sadece aileler arasında olan törenler için bana tuhaf geliyor
ama gördüğüm pek çok kişi, tam da bunu yapıyor. hatta sadece fotograf çekmeye gidiyor insanlar-arkadaş oluyor bu kişi. zira foto çok önemli hale geldi, olmazsa eksik kalmış oluyor, olsun isteniyor sanırım
yani garipsemeyin fotograf çekebiliyorsanız hele bir de profesyonel makine filan varsa arkadaşlarınız evlenirken sizi pek arar sorar olacak o da kesin :)

çok normal ki arkadaşların da gelmesi.

kız isteme 3-5 kişilik bir etkinlik olmuyor genelde. insanlar en yakın arkadaş ve arkadaşlarını çağırıyorlar.

bence buna sevinmelisin. demek ki seni gerçekten kendine yakın görüyor. böyle bir anında seni de yanında istemiş. ne güzel.

Ayrıca bazı akrabalar bok gibi fotoğraf çekiyor. Ben de fotoğraf işini az çok teknolojiden anlayan birine paslardım.

ahaha aynen yancı gibi olacaksın ama arkadaşın istemiş sonuçta pek absürt bi yanı da yok hani. seni görmek rahatlatacak belli ki arkadaşını manevi destek hesabı :)

Normal gayet bizde gittik istemeye. Stres azalır iz görülür foto çekersin hem.

saçma. kızı verdikleri an mı fotograf çekilmeye başlanacak. kızı vermemeleri de söz konusu.

Valla herhangi bir arkadaşım da çağırsa heyecan ve gurur duyardım. Fena geyiklik malzeme çıkar ordan. :D

istemelere arkadaşla gidiliyor veya kız arkadaşlarını çağırıyor böyle şeyler oluyor sık sık. sadece kızın bundan haberi olduğundan emin olun, bu kim yav veya niye geldi niye kalmasın.

hiç bir aile büyüğü takılmaz zaten hele kız tarafından hoşlarına gider aksine. herkes aşırı heyecanlı olacak ve sana sonra anlatacak baya şamatalı hikayeler kalacak.

yok değil,görev icabı ordasın, çocuğun mürvetini görmek istediğinden değil, kırma çek fotoğraflarını ne olur ki. hem niye kasıldın abi boşver ya. sana gel bizim kızın doğumuna gir videoya çek dememişler ki, demek ki hatıra kalsın istiyolar, güzel fotoğraflar olsun istiyolar, seni de sevmişler davet etmişler, hem tecrübedir bu, 3 5 vakit sonra başına gelince hea lan böyle oluyoduydu dersin.

kzı istemeye arkadaşla gitmek abestle iştigaldir net nokta.
kızın babası olsam çok pis laf sokardım.

Kız isteme artık nişan gibi bir şey oluyor, o yüzden kalabalık gidiliyor. Kızı da tanıyorsan kesin git zaten. Tanımıyorsan da arkadaşının hatrına git ne olacak, zaten kızın da arkadaşları olacaktır büyük ihtimal.

bence ufak bir noktayı atlıyorsun. sadece kız isteme değil yüzük de takılacak bence. böyle bir durumda hem fotoğraf çekimi normal hem de ailenin dışından birinin gelmesi de. mesala böyle zamanlarda gelinin en yakın arkadaşları da gelir.

normal bir durum kimse yadırgamıyor. benim gördüklerim böyleydi.

gayet normal ki ben de arkadaşımın gitmiştim. ayrıcs senin için dr güzel bir olay demek cidden arkadaşın değer veriyor sana

Benim en yakın arkadaşım, kızkardeşim dediğim insan beni istemeye de söz nişan nikah ve düğüne de çağırmadı. Bi de böylesi var yani. Bence çok saçma değil, sadece fotolarda herkes bulunsun kimse eksik kalmasın istiyolardır. Gidersen de mesfeli ol yani.

Bana saçma geldi.

Sacma.

Normal, iki kız arkadaşımın istenmesinde bulundum, biri en yakın arkadaşım sabahtan akşama yanındaydım. Öbürü yine çok yakın arkadaşlarımdan birisiydi, kahve, pasta, börek servisi için gitmiştim ki oğlan evi maşallah 30 kişi gelmişlerdi ancak yetiştik.

bi yakınımıza kız istemeye 5 araba ile geldiler. 30 kişi eve zor sığdı. var sen düşün.

Arkadaş istemişse gidilir ne var, kan bağından öte bağlar var. Kimseye hastane raporu gösterilmeyecek sonuçta.

bi yanlışlık var onda. ya sahte, ya çalıntı ya da baban fiyatı yanlış anlamış.

yalan
o telefon coptur ya da duzeltilemeyen sekilde bozuktur
duzeltilse yaptirip satarlar zaten

sahibindende kore malı diye sattıkları telefondur büyük ihtimal.

dışı g5'e benzeyen çin çakması. almayın

ğ5 tir o.

olması çok zor. en iyisi işi garantiye almak için demo sürüm tarzı bir şey hazırla. video ya da başka tür bir veri ise aslı ve önemli kısımları sende durur en azından.

onu evde yapamazsin diye biliyorum cunku sen de yazacaksin zaten.
safedisc var ama ona ozel yazıcı lazım
ki ne yaparsan yap kopyalanabilir o dvd

böyle bir şeyin zannedersem mümkün olmadığı film/müzik sektöründen belli olmuyor mu? şu an korsancılık en azından bayağı düşüş yaşamaz mıydı bu söylediğiniz şey mümkün olsaydı?

@1adam +1 kopyalanmasini umursamayacagin bir dvd yapabilirsin ya da elimde bak diye kendi bilgisayarinda acip gostereceksin/sunum yapacaksin.

sesi volüm olarak yükseltmiyor da böyle sanki daha bi canlı dolgun hale getiriyor o özellik. birçok eski araba teybinde falan da vardır.

Düşük volume ayarında karakterstiğini kaybeden sesi daha düzgün hale getirmeye yarar.

hocam bir nevi farklı frekanstaki tınıları size doğrusal bir açıda yani aynı frekansta dinletebilmek gibi bişey. benim nazarımda gereksiz bi işlev.

görsel olarak bir fotografın boyutunun düşürülmesine rağmen renk derinliğinin/ parlaklığıın korunması eğilimi diyebiriz sanırım. ben de bilmiyordum ama yukarıdaki açıklamalardan anladığım bu.

en.m.wikipedia.org

Delineron +1

düşük ve yüksek frekans uçlarındaki frekansların genliklerini artırıyor. insan kulağı bu uçları daha düşük duyuyor, loudness ayarı ile kulak ile duyduğun sesin frekans tepkimesi doğrusallaşıyor.

o kisi aslen nereli? bir cok yerin kürtçesi farklidir.

"Duymuşke" ne lan ahahahahah böyle bir kelime yok kürtçede zaten. Kürtçeyi tam bilmeyenlerin türkilizce gibi kürtçe-türkçe birleşimi

duymuşke lafına gülen olmuş. cevaplayanların da belirttiği gibi kürtçe değişken olabiliyor. bazı yerlerde bu türkçe kelimeler tabirlere çok çok fazla giriyor. kürtçede duymak bıhist duy bıbhize filan ama böyle tabirlerde sevinç duymuşke sevinç duymuş dıke gibi kullanılıyor. plaza türkçesi gibi işte ya aslında sebep bu değil de neyse :), yoksa kürtçe karşılığı mesela şa dıbe, şa bıbe sevinç duymanın. bunun dışında bazı kelimelerin karşılığı zorlama oluyor, doğal değil oturgaçlı götürgeç gibi, böyle durumlarda yöresel varsa bi şey onu kullanmalı. kuzey tarafları farklı konuşurken güneydekiler farklı mesela bariz.

yazan arkadaşınkini revize edeyim, bıraye mın, xebata teyi -teze(nu)- bı xer bıbe, lı wanderan -tıkate xwe bıbe (xwera tıkatke)-, em -gışka(hemu)- lı turkiyeda tera -gurur duymuş dıkın (şa dıbın)-

Ya ben hiçbir şey anlamadım beyler :) son mesajda tireler parantez içi yazılar falan... şunu düzgünce yazında adama yazayım arkadaş diyarbakırlı çermikli ama zazaca değil kırmançi konuşuyor.

Kimse gibi olmayacak bence hayattayken krallar gibi yaşamaya devam edecek
Hasta vs olursa gene krallar gibi uğurlanacak
Öldükten sonra eeh boşver diyecekler

boşuna beklemeyin, en kötü kenan evren gibi olur sonu.

troll'ler için kapınızın önüne bir kap yemek de siz bırakmayın, beslemeyin işte şunları. boşa dememiş atalarımız don't feed the troll diye.

adnan menderes gibi olur. asılır anlamında demiyorum. birileri için efsane birileri için nefret edilen adam olmaya devam eder. fikirler çok da değişmez.

mutsuz, umutsuz ve şehitsiz bir günü geçmeyen bir halk, liderinin sonu gelse ne olur..!

demokrasileri gelişmediği toplumlarda baskıcı rejimler halk eliyle değişmez genellikle. güce tapılan, güçlü olanın gücünün gösterip diğerlerini ezdikçe daha fazla sempati topladığı, başkasına hakaret etmeyen, hır gür çıkarmayan kişilerin "liderlik vasfı yok" diye eleştirildiği bir siyasi arena varken hele hiç hiç öyle bir şey beklemiyorum.

kişisel tahminime göre tayyip'in sonunu suriye politikası getirecek. rusya ile aradaki zoraki yakınlaşma bir sebeple sona ererse (ki her şeyiyle rusya'ya muhtaç olan biziz bu yüzden erecek) türkiye/suriye sınırı diye bir sınır kalmaz ve o cehennemde tek başına kalır.

karşıtlarının onun devrilmesi ya da ölmesi için seçim, darbe, terör eylemleri, avrupaya abd ye şikayet, yurt içindeki çesitli gösteri ve protestolardan artık umudu iyiden iyiye kesmeye başlayıp artık neredeyse Allah celle celaluh'a dua etmeye baslayacaklarini düşünmeye başladım. gecenlerde bir programda konuşmacılardan biri: 40 yaş üstü akp karşıtlarında sinirli ve gergin bir hal bulunduğunu anlatıyordu. ne zaman siyasetten konu açılsa bu halleri ister istemez yüzlerinde beliriyor. bunu destekleyen bir örnegi söyleyeyim tanidigim akpli yaşı 50lerde olan bir kadın komşu (chpli o da 50yi geçkin) ziyaretine gidiyor. o zamanlarda secimler yaklasiyor tabi. konu kime oy verilecegi konusuldugunda ziyaretçi kadin akp dediginde ev sahibi basliyor sinirlenmeye , çıkışmaya :
- onlara oy verilir mi?, onlar şöyle böyle yaptı vs. gibisinden sıralamaya başlıyor
ciddi ciddi sunu arastirin bakın 1950 den sonra durum değişti. ne zamanki secimlerde gizli oy, açık sayım ilkesi geldi bu topraklarda o zaman halkin genelinin dedigi oldu. yani geriye bakıldiginda mesele sadece akp, chp vs. meselesi de değil aslında..
soruya gelince, erdoganin sonu nasıl olursa olsun bir sonraki kisi, erdoganı karşıtlarina aratır.

En kötü Kenan Evren gibi olur 100 yaşına kadar yaşar, bir şey olmaz.

Bu duyuruyu da @animalman gibi "hassasiyeti yüksek" birileri sağa sola şikayet etmiş olabilir. Cevaplara dikkat edin. Çünkü kendileri isimleri ima ile göze sokarak anlatıp, isimleri aleni yazanlara düşman olmayı iyi bilirler.

ülke kurucularına hakaret edip itlik yapmayın çocuklar.

Son gibi son olur...

Soru: tayyip erdoğanın sonu
sizce nasıl olur? hitler gibi mi, mussolini gibi mi, yoksa çavuşesku gibi mi?

1. cevap: Kimse gibi olmayacak bence hayattayken krallar gibi yaşamaya devam edecek
Hasta vs olursa gene krallar gibi uğurlanacak
Öldükten sonra eeh boşver diyecekler

2. Cevap: animalman'in saçma sapan "şişe şişe gebermez" haraketi. (bence hakaret) Sonra animalman şu soruyu sordu: "neden istediğinize istediğiniz hakareti etme hakkını kendinizde görüp de sevdiğiniz birine laf edildiğnde hopluyorsunuz? neden empati yapmayı beceremiyorsunuz? neden sizin gibi düşünmeyen herkese hayvan, troll, öküz vb hakaretleri sıralıyorsunuz? "

Sen gelene kadar kavga küfür yoktu şark kurnazı arkadaşım. Bi zeki sen varsın di mi? Saygısızsın bu bir. Karşındakini aptal yerine koyarken aptal yerine düşen sen olmuşsun bu 2. Soruna cevabı dön kendin ver bu 3. Ama hepsinden önce, fikirlerini birilerinin hassasiyetine dokunmayacak şekilde belirtemediğin müddetçe, ağlak mağdur triplerin ancak senin gibi düşünen insanlarda işe yarar. .

adam "karaciğeri şişe şişe gebermez muhtemelen" diyerek, hayırsız bir ölümün hak edilmiş olduğu imasında bulunmuş, kendi kendine bir karşılaştırmaya girmiş, hâlâ douchebag hakaret etmiş deniyor.

hakaret etse de hakkıdır, doğrudur, kendisine sonsuz katılıyorum.

aklı olan bir insanın şu ülkede atatürk'ten önce eleştireceği milyonlarca şey olur, ama tamam eleştirmek isteyen eleştirsin.
eleştirmekle haddini bilmemek aynı şeyler değil yalnız.

bir de bir laf edip, sonra "ama ben öyle demedim ki, ama ben, ama ben" diye bıdı bıdı yapmayın, delikanlı olun.

cevaba gelince; ölümünün sorudaki örneklerden birine benzeyeceğini sanmıyorum.

Muhtemelen yine para içinde yüzerken ölecek, o zaman anlayacak o kadar malı öbür dünyaya götüremeyeceğini. Son zamanlarında Türkiye'de yargılanmamak için ABD'ye kaçacak diye düşünüyorum.

Not: Ciddiye alınacak insan var, alınmayacak insan var, he de geç. Prim yaptırmayın vatan hainlerine. (Dikkat, ben de isim vermedim)

akboylar&terör seviciler el ele, hep beraber yeni türkiye!

"şişe şişe gebermek" eleştiri değil net bir şekilde hakarettir. ne amaçla söylendiği de gayet açık. ne hayvanadam'ın cevabına kadar ne de ondan sonra erdoğan'a herhangi bir hakaret yapılmış iken "ama siz de rte'ye hakaret ediyürsünüz" diye hayalgücü üzerinden çıkarımlarla ülkenin kurucusuna göz göre göre hakaret edecek cesarete sahipseniz gelen tepkilere de ağlamayacaksınız.

hayvanadam'ın yazdığını normal bulup silmeyen moderasyonu da sinan çetin'in oğlu ezsin arabayla.

cevap: bugüne kadar ölen tc cumhurbaşkanlarının hiç birinden farklı olmaz.

adnan menderes +1
tayyipin sonunu kendisine göre değil, halka bakıp görebilirsiniz. isterse savaş suçu ile yargılansın, isterse canlı yayında gangbang yapsın, halk başka bir gözle bakacak. tayyipin yanlış da olsa geri adım atmama huyu aynen halkta da tükürdüğünü yalamama şeklinde var. ben yanlış bilmişim demeyi yediremiyorlar kendilerine.

Ben sonu sandıkta olur diyenlerdenim. Bence kimsenin rakip olmayacağına iyice ikna oldugumuz zaman biri çıkar seçimde sandığa gider ve seçimi süpriz bir biçimde kazanır.

Sonra da simdi akp yalakası oman tipler "yoo biz hiç desteklemedik" der geçer.

hiçbiri gibi olmaz sonu.

unakıtan gibi olur mesela. görevden ayrıldığında gündemden düşmüştü unakıtan, o düşmez. tek fark bu olur. ama hesap sorulmadan.

yanıtlar için teşekkürler.
animalman'in ne yazdığını göremedim, silinmiş. gereksiz yere tartışma çıktıysa kusura bakmayın.

kendi soruma kendim yanıt vereyim. şıklara eklemek istemedim ama kenan evren gibi olacağını düşünüyorum ben de.

Bence bozulsa çaktırmadan edemezdi

kendisini biliyordur. öyle böyle, yasaklı masaklı konuşsa da aslında yaptığının farkındadır yani.

alınmaz, ama gereksiz olmuş.

bir kız evden kaçtıysa vardır nedenleri. ben ilk sorunu ailede ararım kızdan önce.

bilmemezlikten gel. zaten bir kastın yok. özür dilersen bu kez de o hadiseyi bildigin anlaşılır. güven duygusu olduğu sürece insanlar arası yanlış anlasilmalar, süphelenmeler kolay kolay yaşanmaz.

isten şut sen.

çok büyük ayıp değil ama ayıp. patavatsızlık yaptığınızı düşünüp olgun davranmayı tercih etmiş muhtemelen o da. eğer sizin hakkınızdaki görüşünü umursuyorsanız bence kusura bakmayın şakam biraz haddini aştı vs gibi bir şey söyleyebilirsiniz. bence kibar bir davranış olur.

bozulmuştur büyük kıza hak veriyor demiştir.

bi kızını kaçırmış, öbürünü de kaçırmak üzere. deme yöntemin değil de değindiğin nokta gayet iyi belki akıllanırlar.

Birden oldu oraya dokundurma yapma niyetim de yoktu. O büyük kız yok gibi bir şey zaten aklıma bile gelmez imada bulunmak.
Kaçıp giderdim derken de zaten kocaya kaçardım manasında dememiştim, çok sohbet ederiz oturup, evlilikle ilgili ne düşündüğümü de bilir, hatta bir süre sonra kendimi toparlayıp ayrı eve çıkmayı düşündüğümü de biliyor, hatta bizim ev var o zamana kadar kiracı bulmazsak sen gelirsin falan demişti.
Kaçmak derken ben bundan bahsetmiştim aslında.
Yersiz oldu evet ama of ya.
Konu kapandı zaten hemen, şimdi gidip hatırlatamam ki yeniden çok mahcup olurum nitekim oldum.

Olan olmuş. Alınmış olsa bile kasıtlı söylemediğini biliyordur. Kendini bir sorgular sadece. İçini rahat tut. Konuyu tekrar açma derim.

Hakaret etmemişsin bir şey yapmamışsın kendi düşünceni söylemişsin eğer karşı taraf (patronun) buna alınıyorsa eğer konuyu anlatmıcaktı ulu orta sonuçta bir insan bir düşünce demek herkesin fikri var. En azından sen yüzüne söylemişsin arkasından konuşmamışsın.

Gayet yerinde yorum yapmışsın. Bir şey olmaz.

Bence sana bileniyor

bence bunu açıkça konuşabilirsin.
bozulmuş mudur bilemem.
ama "aslında böyle demek istemedim/demek istediğim bu değildi" tarzı bir konuşma yapıp, kalbini kırmış olma ihtimaline karşı özür dileyebilirsin.

özür dilemesen bile kusura bakmayın dersin.
ama önemli olan açıkça konuşmak, içine dert olduğunu söylemek.
bu sohbeti ettiğin biriyle bu şekilde konuşabilirsin bence.

@blatta hiberna; Evet her konuyu rahat rahat konuşuruz ama bu mevzu bizim hiç konuşmadığımız bir mevzu. Dedim ya bildiğimi biliyorlar mı bundan bile emin değilim.
Kadın zaten çok konuşur her şeyi uzun uzun anlatır, ailesi, kendisi, komşularına kalana kadar her şeyi ince detayına kadar anlatır ama bu konu yok. Hiç bahsi geçmedi.
Bunu açan kişi ben olmak istemiyorum.

disk kalibini ya da cd görüntüsü olarak yazdır. veri/dosya olarak yazdirma. ya da suna bak öyle dene :
isoburn.org

yazdirma hızını düşük tut.

site açılmıyor

iso burner diye arat, free iso burner cikacak. onla halledersin

Recovery programlarıyla alabilirsin belki de, format atmadan önce sormalıydın bu soruyu.

format atmaman gerekirdi böyle bir durumda. recovery programlarının içinde en başarılısı:
Stellar Phoenix Photo Recovery

miniş bi programla windows şifre işini halledebilirdin. duruma göre buna bile gerek kalmayabilirdi. birçok program mevcut fazla kurcalamadan uygun programı bulup geri getirmen lazım.

live cd ya da live usb konusuna giriş yapman lazım.

bana duvar saati alinsin istemezdim. duvarima saat koymam muhtemelen. alan olursa bosa gider.

verilecek kisinin mesleğine, ilgi alani göre olabilir. kimyacı ise bu mesela: encrypted-tbn0.gstatic.com

matematikçi için :
www.google.com.tr

Her iki soruya da cevabım:
www.buldumbuldum.com

duvar saati almak neymiş ya yeni açılan emlakçıya verilen hediye gibi.
hediye olarak duvar saatini asla onaylamamakla beraber iç mekanizması görülebilenlerden olabilir.

Bana duvar saati alınsın istemezdim +1
Semsiyesiyle yelkovana asılı bir figürün oldugu var o güzel.

canan karatay şimdi tv de söyledi : kelle paça çorbası oldukça sağlıklı

Oralarda ev yemeği yapan güzel yerler var; keyfine göre ye bir şeyler ve çorba iç. Geçmiş olsun, git evine dinlen.

Bilgi olsun diye yazayım, helvetia'ya gidip bir yayla çorbası çaktım.