[]

Dacia jogger'a kabariyorum

2019 fiesta var. Arabayi seviyorum ama şimdi köpek var bir labrador, eh 2-3 seneye çocuk da olacak. Şu an köpekle full+full gidiyoruz zaten tatilde.
Araba bakıyordum bagajli falan derken dacia jogger çıktı piyasaya.
Arabaya tamamen hasta kaldım. Bagaj hacmi vs tam istediğim.

Fikri olan var mi? Daha tam piyasaya düşmedi tabi martta yollarda göreceğiz gibi
Ama fiyat + bagaj + genel özellikler de iyi. Planim zaten köpek için özel kafed alıp arabanin arkasina koymak, onun için de daha güvenli. Dış hatlarını da beğendim ben.

Zaten Avrupa'dayim ne sehir içi ne otoyolda hiz yapmam, yapamam (hiz siniri otoyolda 130) haliyle motor da sorun olmaz.

Su an full+full hali 19bin euro. Başka önerisi olan ya da negatif yön diyebilecek var mi?

 
Avrupa’da ikinci el fiyatları ne alemde bilmiyorum ama ben olsam bunun yerine birkaç yaşında station, doğru düzgün (bütçe varsa premiumlar, o kadar vermek istemiyorsanız ford, vw grubu gibi), özellikle de güvenli bir araç bakardım.

Hızlı bir aramayla şöyle bir örnek buldum mesela;
tinyurl.com

Bunlar varken dacia alınmaz.
  • orient blue  (24.01.22 15:42:06) 
[]

Cansız şeylere çok sinirlenmek

Başlık açık oldu mu bilemiyorum ama normalde hiç sinirli olmayan biriyim.
Yani eşim, ailem, iş yeri vs hiçbir sekilde sorunum yok.
Ama cansiz bir şey oldu mu iş başka.
Geçen la vache qui rit açıyorum bir kirmizi serit açıldı ikincisi ortada kaldı yemin ediyorum peyniri yumruklamak istedim. Böyle beyne doğru sinir yükleniyor.

Ya da misal bilgisayar takildi is yaparken. bilgisayari böyle paramparca etmek istedim vallaha masaya yumruk vurdum sinirden. Hani bir kontrol mekanizmasi var o olmasa laptopu yere carpip rahatlayacakmisim gibi.

Ya da misal market torbasini katlayıp bir yere koyuyorum. Düşüyor, koyuyorum düşüyor. En son torbayi tekmeleyip yerde bıraktım.

Var mi başka böyle ya? Eşim alıştı artık gülüyor geçiyor. Zaten insana karşı olan bir olay değil tabi de krem peynir adamı sinirli yapar mi ya :/

 
digerleriyle bagi nedir bilmiyorum ama "wrap rage" diye bir sey var: en.wikipedia.org


  • robokot  (20.01.22 00:25:22) 
Abi yanlış anlama ama bunun "cansız şeylere karşı" diye bi durum yok belli ki öfke kontrolün yok, bunu başka bi insana yansıtmamanın nedeni denk gelmemesidir belki de bilemeyiz ya da canlılara gösteremediğin öfkeni bu şekilde açığa çıkarıyorsun.


  • Zaman Tamircisi  (20.01.22 00:25:54 ~ 00:27:41) 
Günlük normal dozda, canlılara karşı duyduğun siniri bastırıyor olabilir misin? Hani şu kimseyle tartışmayan, hep ılımlı tipler vardır ya...

Eğer öyleyse biriken sinirini duygusu olmayan, yıpranmayacak üzülmeyecek ya da sana diş göstermeyecek şeyler üzerinden çıkarıyor olabilirsin.
  • Bruce  (20.01.22 00:26:32) 
@zaman tamircisi 30 yaşında ve kavga etmemis, siddetle alakasi olmamis bir insan olarak hiç denk gelmemesi zor değil mi?
Bu arada öfke kontrolüm olmasa o krem peyniri dayak manyağı ettiydim :(

@bruce abi sirkette bile hiçbir olayda sinirlenmeyen, sakin duran adam olarak taniniyorum. Yani sessiz sakin bir adam degilim ama insanlarla iliskilerimde sakin biriyim.
  • logisticsmanager  (20.01.22 00:30:43) 
Belki öfke kontrolu değil de beklemek, kesintiye uğramak ile ilgili bir problemdir. Tez canlılıgin bir biçimi ya da. Yani kendimden biliyorum biraz da, benzer şeylere ben de inanılmaz sinirleniyorum bazen kendim bile şaşırıyorum. Pek sakın biri de sayılmam ama cazgır da değilimdir. Orada bastırılan bir öfke falan yok yani eminim ama böyle durumlarda yeri geliyor cildircak düzeye geldiğim oluyor. Çözümünü ben de bilmiyorum ama. Belki de çözüme gerek yoktur.


  • encokbenisevinnolur  (20.01.22 01:58:01) 
Bir dönem Çanakkale' de kısa bir süreç için eşyalı ev tutmak zorunda kalmıştım. O kadar gürültülü bir buzdolabı vardı ki evde; bir gece kalkıp saldırdım bir miktar boğuştuk :m

Amcamın da zamanında halamlardan dinlediğim müthiş bir anısı var. Bağ evinde testiyle tulumbadan su çekmiş eve doğru yürüyor. Testi kırılıyor, amcam başına oturup yarım saat sövüyor :v


Gerçek bir öfke problemi söz konusu değilse bence çok takılınmamalı.
  • lüzumsuz adam  (20.01.22 09:25:48) 
bana da çok sık oluyor abi de ben bu kadar yükselmiyorum. "cansız nesnelerin bana garezi var" olarak kabul ediyorum, daha baştan 1-0 geride olduğumu kabul edince işim ters bile gitse (ki gidiyor, pantolonun kemer tokası yanından geçtiğin kapı koluna nasıl takılır yani durup dururken, özel bir çekim falan olmalı aralarında. tek örnek değil tabii, murphy yasalarını her gün tecrübe ediyorum) "hah bak gördün mü, ben biliyorum başıma geleceği" diyerek geçiyor veya bazen keyfim yerindeyse gülüyorum bile.


  • gkhncnzdgn  (20.01.22 12:02:40 ~ 12:02:53) 
Kökeninde başka bir şey olma ihtimali yüksek ama bunu bizim buradan yorumlamamız, hatta sizin kendi kendinize ortaya çıkarmanız mümkün değil. Mantıksız olduğunu bile bile neden cansız nesnelere sinirlenesiniz? Farkında olmadığınız bir çocukluk travmanız olabilir, herhangi bir şekilde tetiklendiğinde oradan çıkıyor olabilir mesela. Kökenine inmek için terapist yardımı almalısınız.


  • gmzo  (20.01.22 12:09:17 ~ 12:10:01) 
sabırla alakalı bir şey
herkes işlerin ters gitmesine sinirlenir ama daha olgun tepkiler vermek gerekir özellikle eşyalar için çünkü etkileşim yok, değişen bir şey yok kızsan da sevsen de

ben de trafikte saçma şeyler yapanlara saydırmaya çok başladım
ama hayatımda sıfır küfür

bunun alışkanlığa dönüşmesinden korktuğum, insan ilişkilerinde anlık küfürler etmemek için azaltmaya daha sakin olmaya çalışıyorum
  • bir soru sorcam  (20.01.22 12:28:04) 
[]

Deneyimli yazilimciya hangi ülke?

Kuzeni yurtdışına getirme planımız var.
Aklina gelen ülkele (daha yeni basliyoruz ne yapariz ederiz konuşmaya);
Danimarka, Belçika, İngiltere, Hollanda ve Portekiz (random girismis, güzel vatanimiz fransa yok :(

Kariyer olarak; 10 yıldır Türkiye'de yabancı bir yazılım firmasında software architect ve development technical lead.
Çok anlamıyorum ama bir sürü yazilim ve web dili biliyor işte.
En son londra facebooktan teklif aldıydi ama çocuk var o dönem ailevi sıkıntı vardi gitmedi.
Simdi ülkenin hali dert oldu , esiyle de ayrildi iste tek çocuğunu görmesi lazim.
O yüzden tek gidecek. 37-38 yaşında bir birey

Özelikle yazilimcilar, böyle bir kişiye ve Türkiye zaten iyi kazanan bir kisiye ülke tavsiyeniz olur mu?
Çalıştığı yer sen yurtdışına git gene bize çalış falan da demişti ama zor iş o.

 
faang teklif almis tecrubeli biri her yerde calisir hangi ulkeye gitmek istedigine karar versin sadece. yani ise gore ulke degil de ulkeye gore is secebilir bence.


  • robokot  (19.01.22 22:21:41 ~ 22:22:00) 
Portekiz sacma, onun haricinde yukaridaki herhangi bir ulkeye gidebilir. Ulke degil is secmeli, neticede bahsedilen Hollanda ile Belcika arasinda falan onceden secim yapacak kadar bir fark yok.


  • hot potato  (19.01.22 22:28:59) 
bence hayat tarzına bağlı, deli doluysa sosyalse eğlenceyi seviyorsa ilk tercih ingiltere ve tabii ki londra. sosyalliğin de eğlencenin de dibine vurur. ikinci tercih hollanda / amsterdam.

yok para yapıcam sessiz sakin bi hayat arayışındayım çok sosyalleşmesem de olur diyosa danimarka ve belçika.

portekiz saçma +1.

kişisel : %60 londra , %40 amsterdam şuan. londrayı öne geçiren unsur multikültürelliği, ing'nin daha sosyal bi devlet olması, ve tabii ki ana dili ingilizce.

hollanda daha stabil, daha güvenli.
  • garavel  (19.01.22 22:38:46) 
Kişi öyle sosyal değil. Türkiye genel hayati spor, ev, çocuk. Hobileri falan var ama hiçbir zaman kopayim, egleneyim olmadi.

Çocuk için de iyi bir gelecek mantığı ile düşünüyor. Şimdi olmasa da ileride yanina gelir vs.

O yüzden sakin yer, düzgün kariyer vs eglenmekten daha önemli.
  • logisticsmanager  (19.01.22 22:42:02) 
Bence bi US şirketi bulup Portekiz'e gitsin. Remote çalışan yazılımcılar için oturum iznini kolaylaştıran kanunlar çıkardılar yeni, gelirin varsa rahat gidebiliyorsun.

Niye Portekiz? Çünkü havası ve yemekleri güzel, insanları da sosyal (1 portekizli tanıyorum toplamda, ama bi kaç ispanyol arkadaşım var, onlar iyiydi baya:). Bu yaştan sonra Hollanda'ya gidip, evde kendi başına otururken yağmurlu havada ekmek arası peynir kemirmenin bi anlamı yok.

Edit: üstteki cevabı mesajı gönderdikten sonra gördüm. Sosyal biri değilsen çok bi anlamı yok tabi.
  • plutongezegendegilmi  (19.01.22 22:44:57 ~ 22:46:21) 
Bu deneyime bence de nerede isterse orada yaşar +1
Gelecek fikri (çocuklar) + refah vs hem en optimumu hem en ideali danimarka tabiiki, sonra ingiltere.
Lig alçaltacaksa sırasıyla belçika ve hollanda diyorum.

Portekiz, ispanya falan yaşamak için dünyanın en güzel yerleri, insanın ömrü uzar. Ama çocuk var :/ ayrıca yaşamaya değil bir süre daha “çalışmaya” gidecek. Yani UK’den sterlin maaş alıp portekizde yaşama seçeneği bile çocukları düşününce anlamını yitiriyor.
  • rewlack  (19.01.22 22:47:01) 
Yaşamak açısından yazıyorum Belçika’da sıkılabilir. Danimarka gibi Kuzey ülkelerinin kültürlerine hemen alışması zor olabilir. İngiltere ve Amsterdam dil açısından çok avantajlı, evde zaman geçirse bile illa sosyalleşecek. Hollanda’da herkes İngilizce konuşuyor. Mümkünse 3 günlük kısa geziler yapabilir bu ülkelere


  • kaset  (19.01.22 23:24:42) 
Hollanda’da vergi avantajı da var. Ve bir sure çalışıp mavi kartını aldıktan sonra istediği yere yerleşebiliyor kafasına göre.


  • kaptankedi  (19.01.22 23:42:52) 
Hollanda ve vergi avantaji diyorum. Yani kaptankedi +1


  • kuehles blondes  (20.01.22 00:24:40) 
[]

Witcher ikinci sezonu sevmeyenler var mi? (Spoiler)

Ya kitapları okumuş ve oyunları oynamış biri olarak ilk sezon sonrası beni kaybetti gibi dizi.
Kitaptan uyarlama değil kitabı yeniden yazmak olmuş. Hikayenin yüzde 90'i kitapta yok bir de o kadar çok şey değişti ki kitabı takip edemeyeceği yerler var artik ya da etse de eksik olacak.

Begenmememi sağlayan olaylar;
- dizide herkes küfür ediyor. Çok da saçma şekilde. Yani witcher hikayesi ile uyusmuyor.
- dizide zaman diye bir olay yok. Herkes her yere isinlaniyor. Cirinin pesindeki eleman kaer morhen'e nasıl geldi, ciri son bölümde iki adam ölmürmus dolasirken yennefer ve geralt at ile nasıl son saniyede geldiler vs.
- vesemir dizideki en dandik karakter olarak yazılmış. Ağzından düzgün mantıklı bir kelime çıkmadi bile.
- slow motion kavga sahnesi lol.
- son bölümde yennefer geralt'in arkasindan "geralt" diye 2-3 kere bağırıp beni dinle diyor. Cintra'dan geliyorlar, bir iki haftalik at sürüş mesafesi napti yennefer iki hafta arkasından geralt diye mi bagirdi?
- yennefer cahir'in infaz sahnesinde etrafi yıkıp kaçıyor ama arkasından gelen yok. O kadar mage o kadar kral sıfır güvenlik, arkasından gelen sıfır.
- geralt yaratik avlamak için ciri'yi tuzak olarak kullanıyor.

Neyse, benim gibi baska düşünenler var mı merak ettim.

Misal şu an keşke hbo falan yapsaymis diyorum. Çünkü ilk sezonunda beni diziye çeken her şey gitmiş yerine saçma sapan bir şey gelmiş.

Bu arada kitap okumayip oyun oynamayip izleyen begenebilir bence.

 
Çok irdeliyorsun. İzle geç. Keyif almaya bak ayrıntı arayıp hata bulmaya çalışmak yerine. Oyunu oynadım.


  • Amory Lorch  (08.01.22 01:29:24) 
@amory lorch;ilk sezondan keyif aldım ikincisinden almadım. Bana göre kötü yazılmış bir dizi. Size göre olmayabilir, siz keyif aldiysaniz ne güzel.


  • logisticsmanager  (08.01.22 01:36:31) 
@logisticsmanager Game of Thrones'un 5 kitabını okudum. Hep ayrıntı ile doldurdum kafamı. Kitabıma uygun değil bu sahneler yav diyerek diziden soğudum.

Yıllaaaar sonra öğrendim ki cehalet mutlulukmuş. Kitap kitapda, oyun oyunda kalınca güzel. Dizisini ise bambaşka bir şeymiş gibi izliyorum.
  • Amory Lorch  (08.01.22 01:40:30) 
Oyunlari oynadim kismen(1 kismen 2 ve kismen 3)

Hikaye neymis diye videolar izledim.

1. Sezon gayeeet keyifliydi.
2. Sezon çöp kalitesinin bir tik ustundeydi. Mantik hatalarini gectim produksiyonda da bi pokluk var.
  • floydian  (08.01.22 01:53:05) 
@amory; yani belki anlasamiyoruz ya da soruda tam anlatamadim ama ben sezonu "kitaptan çok ayrilmislar" diye kötü bulmadım. Kitaptan ayrılma konusunda kötü bulma sebebim çok ayrilmislar ve bazı önemli karakterleri dandik yapmislar. Misal yennefer büyüsünü falan kaybetmiyor gözlerini kaybediyor, savaşı kazandiran yennefer değil vengefoltz, öldü sanılan mage yennefer değil triss falan filan bunlar kitaptan ayrılma ama o kadar da önemli değil denilip gecilebilir. Ama misam emyhr daha ilk dakikadan "ciri benim kizim" dedi. Ya da eskel şimdiden oldu. Yennefer ciri'yi kendi gücünü geri almak için kurban etmeyi düşünecek biri, geralt ciri'yi yem olarak kullanacak biri, vesemir ciri'yi witcher mutasyonuna sokacak biri oldu.

Ama benim asıl sorunum ellerinde çok iyi bir hikaye olmasına rağmen komple bastan olmayan bir hikaye yazmalari ve bunun da vasat olması. Yani eşimle konustum ki ne kitap okudu ne oyun oynadi, ilk sezonu iki kere izledim ama bunu izlemem dedi.

@floydian; ben son 4-5 bölümden zevk alamadim, baştakiler daha iyiydi ama genel sezon benim için çok yavandi. Bundan çok daha kalitelisinin olabileceginden eminim.
  • logisticsmanager  (08.01.22 02:14:42) 
Ben ikinci sezonun daha iyi (derli toplu) olduğunu düşünüyorum. İlk sezon standart izleyici için zaman vb. açılardan çok karışıktı. İkinci sezon daha herkese göre tasarlanmış. (Aslında haklısın işte oyunu kitabı bilmeyen rasgele insana göre tasarlanmış o yüzden detaysız, aptalca gelebilir size. Ama karakterleri hiç bilmeyen hatta ilk sezonu izlemeyen birine ikinci sezonu aç, keyifle izler. Tam netflix eğlencesi kafası işte)


  • nhk ni youkosu  (08.01.22 13:21:49) 
Kitapları okumadım, oyunu da oynamadım. İlk sezon akmıştı. İkinci sezonun sonunu zor getirdim. İkinci sezon ilk bölüm ve son bölüm hariç sıfır heyecan gibiydi.


  • baal  (08.01.22 13:24:36) 
3. Oyunu oynadım. Kitapların iki tanesini okuyabildim. Oyun kadar iyi değildi bence.
İlk sezonu sevmiştim. İkinci sezonu daha çok sevdim. Wheels of timedan daha güzel kotarilmis bir iş.

  • unalub  (09.01.22 00:39:45) 
[]

Yeni lastik çıkan ses

Arabaya yeni lastik taktırdım 1 hafta oldu. O sırada uzun yol yaptım ama dün giderken cam açıktı ses var; sanki böyle ses çıkaran oyuncaklar olurdu el çırpma sesi gibi öyle bir ses var giderken. Böyle taş değmesi mi desem garip ses çözemedim.
Normal olup olmadığını anlamadım.
Fikri olan var mı?
Lastikler Continental allseasoncontact.

 
Frekansiyel bi ses mi? Öyleyse taş sıkışmış olabilir olukların arasına.


  • himmet dayi  (27.12.21 19:13:35) 
Himmetdayı+1 bir de eğer ses belli bir hızı gecince titreme ile birlikte ise balans ayarı. Ama büyük olasılık yeni ve derin dişlere sıkışan taş parçası


  • primetime  (27.12.21 19:53:30) 
Bazı lastikler deseninden dolayı çok ses çıkarıyor, eğer yeni taktığınız lastik kış lastiği ise kesinlikle desen sesidir.


  • John Bloor  (28.12.21 10:36:00) 
[]

Elektrikli araç sorusu

Şimdi her yerde ev pohpohlamasi var. Ev alin ev alin, benzin fiyatlari ucacak diye. Bizim arac sarj cihazlarinin direktörü de toplantida sonraki arabaniz ev olsun goygoyu yapiyor da İsviçre'de yaşıyor yer gok sarj istasyonu, zaten direktör. Onun demesi normal.

Iyi guzel de bu sarj isini ne yapacagiz.
Evde sarj desen apartmanda zor çünkü komple yatirim lazim ya da apartmanin direkt buna uyumlu sekilde yapilmasi lazim ama eminim o apartman fiyatlari da temiz 50 bin euro ekstradir. Kendi bütcemde ev sarj yerine sahip ev bulmam gelecek 5 yilda imkansiz gibi.

Buna ek olarak hosuma giden arabanin elektrik versiyonunun +15-20 bin euro olmasi var. (Su açıklama misal;
www.greencarreports.com)


Eh arac sarj sistemi de 5 dk değil yani e napicaz sürekli sarj peşinde mi kosacagiz?

Bugün herkes ev alsa Türkiye'yi geçtim Avrupa'daki altyapi bile yetmez.

O zaman gelecek 1-2 senede araba alacak birinin evinde sarj cihazi yoksa ice almasi ya da en kötü hibrit almasi daha mantikli diyebilir miyiz?

 
Elektrik konusundaki amaç nedir? Küresel ısınma falansa onu geçin. Sorunun çözümüne katkınız çok çok az olacak. Hibrit daha mantıklı olur.


  • dissendium  (06.12.21 15:30:30 ~ 15:48:40) 
istanbulda bir sitede oturuyorum, bizde irili ufaklı birkaç tane elektrikli araç istasyonu var. ev sahipleri kapalı otoparka kendisi hat çektirip kendileri taktırmışlar, o şekilde kullanıyorlar. keza ofiste ve sık sık gittiğim avm'de de elektrikli araç sistemi mevcut. eğer şehir dışına çıkmıyorsan istanbul gibi bi şehirde bile mantıklı olmaya başladı yani, zira gündüz gezip akşam geri şarja takıyorsun sonuçta hızlı ya da yavaş çok fark etmiyor.

ama genel olarak herkes için henüz uygun değil çünkü özellikle şehir dışına çıkacaksan biraz zorluk oluyor gerçekten. bence hala biraz daha yolu var bu işin, ben de alacak olsam 2. araç olarak alırdım.
  • roket adam  (06.12.21 15:36:40) 
Türkiye şartlarında alınabilmesi için ülke olarak elektrik dağıtımına yatırım yapılması lazım.

Ev tipi elektrik ile evdeki otoparka bir şarj modülü yerleştirip aracını şarj edebilirsin. Ama tüm gece sürer. Ayrıca evine alıp koyacağın şarj modülü de ucuz değil. O yatırımı da otoparka yapman lazım araba aldığında. Zaten apartmanında kapalı otopark yoksa ya da sabit park yerin yoksa ev tipi şarj modülü alman da işe yaramaz.

Ayrıca şehirler arası seyahat edebilmek için hızlı şarj modülü bulman, yolda mola verip şarj etmen lazım. Bazı Benzinliklerde birer tane var. Bunların sayılarını arttıramıyorlar çünkü benzinliğe gelen elektrik altyapısı 1,2 tane hızlı şarj modülünden fazlasını kaldırmaz. Aracı 1 saatte şarj edebilmen için ülke olarak altyapının ona göre değiştirilmesi lazım falan.

Bu nedenlerle türkiyede elektrikli araç alıp kullanmanın 10 senesi var.

Temiz elnerji kullanan ülkeler iklim endişesi ile kümül değişikliklere ve yatırımlara gidebiliyor. Ama bizde öyle bi durum görmüyorum ben.
  • zimbirik  (06.12.21 15:41:50) 
çevreye zararım dokunmasın diye alacaksanız; elektrikli araçlar o kadar da çevreci olmayabilir.

biraz araştırırsanız, üretiminden ekonomik ömrünü tamamlayıp hurdaya çıkana dek geçen süreçte bir tesla aracın toplam karbon salınımı, mitsubishi benzinli küçük araçtan daha fazla olduğunu göreceksiniz. hele bir de az kilometre yapıyorsanız daha da fena durumlar.

eğer aracınız varsa, herhangi bir yeni araç almayıp mevcut aracınızı kullanmaya devam etmeniz çok daha çevreci bir tutum olabilir.

sorunuza gelecek olursak; evet, türkiye için mild-hybrid araç kullanmak çok daha mantıklı olacaktır. eğer ikametinizde sabit park alanınız varsa plug-in hybrid düşünebilirsiniz. oraya şarj ünitesi kurup, geceleri şarj edersiniz.
  • kaptankedi  (06.12.21 15:55:17) 
@zimbirik; direkt bu sektörde çalışıyorum. Tek sattigimiz bu değil ama elektrik dagitimindan stoklamasina arac sarj cihazina hepsi bizde var. Bir projede bir apartmanın bu sistem ile yapılması 250 bin euro falan demislerdi çünkü komple degismesi lazim. Bir de dediginiz gibi 20 tane sarj cihazi da koysan gelen elektrik sinirli olacağı için ya hepsine cok az elektrik gidecek ya da belli kismi çalışacak vs. Ki ben Fransa'nın 600-700 bin kişilik sehirlerinden birindeyim ve cok seyrek goruyorum sarj noktasi. Ikeada var ama tesla supercharger.

@roket adam; eminim paris'te de rahattir ama işte büyük sehirde olmayan kisi icin zor. Cok ciddi yatirim lazim ki daha araclarin cok pahali olmasi da var.

Anladığım kendi apartmaninda bu sistem olmayan ve ülke altyapisi da buna net sahip olmayan birinin gidip 15-20 bin euro ekstra vermesi anlamsiz.
Ben en kötü hybrid devam.
  • logisticsmanager  (06.12.21 15:56:32) 
Evet zaten AC ile kedi osuruğu kadar şarj oluyor. Yani aracın 400km menzili olsa dahi 3 gün üst üste 100km yol yapmak zorunda kalırsan, 4. Gün yolda kalmanız olası. O yüzden DC şart ama DC şarj da ucuz değil. Bence de hibrit araçlar olmasa bile plug-in hibrit araçlar popüler olacak.


  • malheiros  (06.12.21 16:48:49) 
Yanda 1 tane benzinli aracin yoksa elektrik arac sacmalik.

Gezdin gezdin eve geldin gece aniden arac lazim oldu ne yapacaksin.

Telefonu her yerde 30dk icinde sarj edebildigin halde, senede 1-2 kere powerbank tasiman gerekiyor cunku ters bir anda sarjin %10 kalmis olabiliyor.
  • divit  (06.12.21 16:55:21) 
elektrikli araçların yaygınlaşması konusundaki en büyük darboğaz bu zaten.

şu an istanbuldaki araçların %10'u elektrikli olsa ve genel olarak bu araçların çoğu akşam 8 sabah 7 arası şarj edilse. şehrin elektrik şebekesi çöküyor. bu araçların yaklaşık batarya kapasitesi 50-60kw - kayıpları vs eklersek daha da artıyor.

bu araçları 4 saat (bu bile yavaş) içinde şarj etmeye kalkınca bir aracın şebekeye olan yükü 20kw ve üzeri

şehiriçi elektrik sistemleri bir ev için yaklaşık 10-12kw (bunu da sürekli çekemeyeceği için) toplamda 10 daire için 100-120kw değil. 30-40kw toplam güce göre hesaplanıyor.

şu anda eşantiyon olarak 300 dairelik sitede 3 araç şarj etmek, koca avm içinde 5 tane şarj istasyonu kurmak kolay. gün gelip o siteye 50 araçlık istasyon, o avmye 100 araçlık istasyon kurmak gerekince işler karışacak.

sadece altyapı sorunu da değil bu, zaten elektrik talebi her gün artıyor bu defa hiç yetmemeye başlayacak.
  • orpheus  (06.12.21 16:58:16 ~ 16:59:21) 
@orpheus; zaten sıkıntı da orada. Biz su an bu yatirimi yaptik (apartmanlari vs böyle dönüşüm yapıp baştan aşağı yenileyip ev sürecine hatta enerji depolamaya hazırlamak) ama pahali haliyle herkes alamaz.

Mantıken kendi evinde/apartmaninda aksam takamayacak biri için pek anlami kalmıyor.

Belli ki hybrid şimdilik devam. Zaten kafamda hep bir adet benzinli araba hep bulundurmak vardi gerekirse ikinci araba elektrik yapilir.
  • logisticsmanager  (06.12.21 17:59:45) 
benim bildiğim örneğin bmw elektrik araçlar için şarj istasyonunu beraberinde veriyor. montajını kendileri mi yapıyor bilmiyorum ama. herkesin park yeri belliyse sadece montaja para veriyorsunuz. cihazın kendisi 1000 dolardan satılıyor şu an. bmw'den ekip gelip keşif yapıp bağlıyormuş.


  • false pretension  (06.12.21 18:07:11) 
Şehir içinde çok uzak olmayan mesafelerde küçük işleri görmek, ya da her gün işe gidip geliniyorsa Honda E gibi araçlar mantıklı olabilir bu arada.

honda.com.tr ya da hatta Citroen Ami? :)
  • kaptankedi  (06.12.21 18:20:32 ~ 18:21:09) 
10 kişilik bir aparmanda 5 kişi 5kw ile şarj olan araçları akşam yemekten önce eve gelip prize taksa apartman'ın tüketimide düşünüldüğünde apartman şalterlerini kaldıramazlar kavga çıkar.

Herkesin elektrik araç kullanabilmesi için şehir içindeki tüm elektrik altyapısının min 2 kat daha fazla güce göre yeniden hazırlanması gerek ki batarya teknolojisinin gelişmesine paralel olarak anlık çekilen elektriğin bir kaç kat artabileceği için alt yapının çok daha fazla güce göre tekrar kurulması gerek
Bunun içinde 20 milyon hanenin ve dağıtım sisteminin en baştan projelendirilmesi, yapılması tabi en başta bu elektriği sağlayabilecek tesislerin inşa edilmesi gerek.

Elektrik araç iyidir hoştur ama ülke olarak milyonlarca elektrik araç kullanacağım dersen çok çok çok ciddi paralar harcaman gerek. Gelişmiş ülkeler bu dönüşümü daha hızlı tamamlayabilir ama bizim gibi gelişmemiş ülkeler için kısa sürede harcanabilecek paralar değil.
  • srjkvon  (06.12.21 18:54:37) 
Her gün işe gidip gelmek, çoluğu çocuğu okula bırakmak için kullanılacaksa bence hybrid tercih edilebilir ama fiyatlar uçmuş.

Yaşadığım yerde orta donanımlı hybrid Yaris olmuş 24k, Jazz 26k, Corolla 30k. Bu fiyata birkaç opsiyon, kış lastiği, koruma filmi cart curt ücreti dahil değil.

30k'ya Corolla mı olur lan deyip üzerine 5-6k daha ekleyip MX-5 almaya karar verdim. Zaten tek yaşıyorum ve evden çalışıyorum. Benim gibi biri için yeterince pratik.
  • yürümeyin  (06.12.21 19:25:54 ~ 19:27:30) 
@yurumeyin; tedarik zincirinde olan sikintilar her şeyi pahalalastirdi. Biz misal yüzde 15-20 arasi zam yaptık bütün ürün gruplarina.

Zaten şimdi ihtiyacim yok ama bir iki seneye çocuk dedik, köpek var. Haliyle arabayı büyütmem lazım. O sirada da hangi teknoloji sorusu ortaya çıktı.

Su an çoğu araba fiyatlari saçmalık. 2022 sonu öncesi pek düzelme beklemiyorum.
  • logisticsmanager  (06.12.21 19:31:04) 
@logisticsmanager Finlandiya'da fiyatları arttıran emisyon vergisi. En azından üreticilerin web sitelerindeki fiyat listelerinde fazla bir artış yok ama bekleme listesi kabarık. İkinci el fiyatları acayip arttı ama.

Acil ihtiyacım olmadığı için ben de şimdilik beklemedeyim.
  • yürümeyin  (06.12.21 19:42:27) 
bir de şunu da eklemek lazım, pil dediğin olay kısıtlı ömrü olan bir şey. şu an mesela şikayetvar'da bir sürü yaris hybrid pil sorunu diye şikayet var, garanti süresinden sonra aletin pili bitmiş, hibrit fonksiyonu çalışmadığı için sıkıntı yaşıyorlar. bence onu da hesaba katmak lazım, pil maliyeti arabanın yarısı çünkü.

ha mesela fiyatı daha az olsa kesinlikle sırf istanbulda kullanmalık bir citroen ami gibi bir cihaz alırdım yani ancak vereceğim max rakam 50 bin tl.
  • roket adam  (06.12.21 23:06:21 ~ 23:11:01) 
@roket adam; ami burada zaten 7bin euro mu ne. Ama daha bir kere gördüm. Burada onu almanin mantığı heralde cocuklara vermek içindir. Misal benim müdür cocuklarina bu tarz bir olay almıştı ehliyet istemeyen. Bu da 14 yaş itibaren kullanıliyormus, mantıklı çocuklar toplu tasima vs kafayi takacagina.

Benim bildiğim hybrid pillerde 5 yıl garanti var. 5 yıl mi kullanmislar?
Biraz araştırdım, sorun yasayan var ama o kadar da yok gibi. Hatta ingiltere'de 10 yil garanti vermisler misal. Bu arada fiyat nasıl yarisi, baktım şimdi camry için misal 4 bin euro mu ne demişler. Yaris de 2 bin falan olsun.
  • logisticsmanager  (06.12.21 23:41:57) 
Türkiye’de sektörün içinden biri olarak durumu aktarmaya çalışayım. Elektrikli araç sahipleri ya günlük mesafeleri kısa işenir gel yapan gelir düzeyi orta sayılabilecek kişiler ya da yükse gelir düzeyinde 2 3 4. Aracını elektrikli alan kişiler. Bir de tek aracı olup elektrikli araç dünyasını içselleştirmiş ve hayatını buna göre organize esen kişiler kullanıyor elektrikli araçlar.
Şarj konusunda en ideali bir adet evde garajda, diğeri iş yerinde ve ayrıca araçta mobil şarj cihazı bulundurup bulduğun prize yapışmak.
Şarj cihazı kurulumları garajı olan sitelerden bireysel olarak kendi evinin elektrik sayacağından enerji alınarak kurulumlar var, site yönetiminin sakinlerin talebiyle ödeme sistemli olarak genel kullanım için kurdurduğu şeklinde olabiliyor. Enerjisa ve zorlu enerji gibi firmalar şarj istasyonları ve enerji dağıtımda da oldukları için sayaç abonelikleri vb tabi kolaylaştırıyor işleri.
Uzun mesafede istanbul izmir ve istanbul Ankara rahatlıkla yapılabilir ZES ve EŞARJ sayesinde. Otobanlarda hızlı şarjlar mevcut.
Yeni gelec K yasayla şarj istasyonları teşvik edilecek ve sayılar da çha da artacak.
Şarj içim gerekli elektrik enerjisi konusunda da akıllı şarj yönetimi, dağıtık enerji, yerinde yenilenebilir üretim ve tüketim, enerji depolama gibi yeniliklerle uzun bir sürece yayarak aşılabileceğini düşünüyorum.
Bataryalar konusunda şimdilik bir sıkıntı görünmüyor. Verimliliği azalan bataryaların da enerji depolamada kullanımına gidiliyor.
  • syabk  (07.12.21 01:13:54) 
[]

Yüksek tekrar deadlift hakkında

Şimdi 5/3/1 krypteia yapıyorum, ikinci programa geçtim.
Ilk programda hic sorun olmadi. 5 tekrar deadlift hiçbir zaman sorun olmuyor.
6*5 tekrar deadlift sonrası 5*10 tekrar var ikinci programda.
Bu noktada zorlanıyorum. 6-7 sonrası formu tutsam bile 10a gelemiyorum, alt bel kismi zorlanıyor. Omurga düz olduğundan eminim. Bir de super set olarak aralarda ya incline db press ya da incline bench db row yapıyorum.

10 tekrarlinin 3. Seti sonrasi belim baya zorlanıyor. Üstüne 5. Set sonrasi sol bacak rectus femerisde (galiba, sol ust, orta) de yorgunluk/ağrı yapti.

Su an ustunden 4 saat gecti, belim ve sol bacağım yorgun ama öyle bir acı falan yok.
Yalnız geçen hafta yaptığımda bu olunca sabah erector spinaeler agrili kalktim bir iki gün surdu geçmesi (yüksek tekrar deadliftin ilk haftası)

Deadlifti eccentric kisminda da kontrollu yapıyorum. Yani bari yere birakmiyorum. Ek olarak touch and go degil reset yapıyorum.

Ne diyorsunuz? Sizce nerede sıkıntı olabilir? Acaba kgyu bir 5 kg azaltsam olur mu? Yoksa normal alisinca gecer mi?

Max deadliftim 180-190 civari, 10 tekrari 120 ile yapiyorum.

 
[]

Döviz ile anlaşma yasak değil miydi?

Beşiktaş'in şu sponsorluğu nasıl döviz ile olmuş?
www.kap.org.tr

Sirketler Türkiye'de ama anlaşma döviz. Türkiye'de lirasını koruma sebebiyle döviz ile kira bile olmazken bu nasıl olmuş anlamadım. Ki başka sponsorluklarda da görmedim (misal bjk'nin göğüs sponsorluğu lira ile)

 
yalnız kira yasak diğer sözleşmeler serbest


  • paintov  (18.11.21 22:44:52) 
@paintov; değil.
www.resmigazete.gov.tr

"Türkiye’de yerleşik kişiler; yurt dışında ifa edilecekler dışında kalan, kendi aralarında akdedecekleri, iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

(4) Türkiye’de yerleşik kişiler; kendi aralarında akdedecekleri, aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

a) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,

b) İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

c) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

ç) Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarında akdedecekleri, Türkiye’de başlayıp yurt dışında sonlanan ve yurt dışında başlayıp Türkiye’de sonlanan elektronik haberleşme ile ilgili hizmet sözleşmeleri."
  • logisticsmanager  (18.11.21 22:46:34) 
Yürürlükte olan tebliğ o değil. 1 ay sonra tekrar değişiklik yapıldı.

www.resmigazete.gov.tr
  • himmet dayi  (18.11.21 23:18:46) 
okudum ancak bu bir "tebliğ". kanunun serbest bıraktığı bir hususu tebliğle yasaklayamazlar. benim kanaatim o yönde. tebliğ yayınlandığı günden bu güne dövizle yapılan onlarca sözleşme gördüm


  • paintov  (18.11.21 23:22:51) 
konuya balıklama dalayım. resmi gazeteden bakarak mevzuat tararsanız güncel olanı bulamayarak hata yapma olasılığınız yükselir.

mevzuat.gov.tr adresinde bütün değişikliklerle takip edebilirsiniz. kaldı ki 32 sayılı karar ve bunun tebliğleri defalarca değişikliğe uğradı. doğru resmi gazeteyi bulmanız zaman alır. aşağıda tebliğin son halini ve değişiklikleri bulabilirsiniz.

www.mevzuat.gov.tr

@paintov tebliğler ile yasaklanabilir. 32 sayılı kararın 1.maddesinde şu yazar:

Bu Karar'a ve bu Karar'ın uygulanması amacıyla Bakanlıkça yayımlanacak tebliğlere muhalefet 1567 sayılı Kanun'la ek ve tadillerine muhalefet sayılır.

kanunda da benzer ifadeler var.
  • posthuman  (19.11.21 11:10:47) 
@posthuman

tebliğin yaptırımı gene tebliğde. 1567 sayılı kanunda düzenlenseydi olabilirdi. o zaman özel kanun genel kanun ayrımı yapılırdı.
  • paintov  (19.11.21 11:36:02) 
32 sayılı "karar" bu. bir de tebliğler ve tebliğde değişiklik yapan tebliğler var. karman çorman bir süreç bu tpkk.

www.tcmb.gov.tr
  • posthuman  (19.11.21 11:39:20 ~ 11:45:58) 
[]

bu micromanagement midir?

uzun oldu simdiden uyari.
simdi yil sonu degerlendirmelerinde uc calisandan birisi iyi niyetli micromanagement yaptigimi soylemis. bunu kendisiyle bir kac kere daha konustuk yil icinde, bazilarini ona anlattim bazilarinda da boyle birsey oldugu konusunda anlasamadik.

ornekler;
bazi mailleri onun yerine atiyorum==> normal calisanlar 4-5 arasi kapatiyor. biz mudurler genelde 6-7 oncesi kapatmiyoruz (ben hatta gece bile yaziyorum bazen eger gun icinde bir sebepten erken kapattiysam) birkac kere yarin ya da bir iki gun icinde konteyner ile yollanacak urunu hava kargo yapalim dedi mudur, calisanlar ciktiktan sonra. ben de maili direkt tedarikciye attim, bu calisan da cc'de. cunku belki de konteyner ile yollanmak icin limana yollandi bile, bilemiyorum.
ona gore benim ertesi sabahi bekleyip ona soyleyip onun atmasi lazim ama bu bana direkt sacmalik geliyor. tedarik zincirindeyiz, zaten asya ile aramizda saatler var.
birkac kere de benim cevap vermem gereken bir seye direkt cevap verdim ama ona gore benim ona soylemem, onun da tedarikciye yazmasi lazimmis.

gecen de gece mail atmama takildi, stresleniyormus ben gece mail atinca ama arkadas gece kimseye is yapin demiyorum, aksam erken kapattiysam gece maillera yetisiyorum yatmadan. daha bir kere acil bir sey yazmadim gece ama tek bu calisan streslenmis gece mail atinca.


haftada bir gun herkesin ve kendimin portfolyosunu acip garip bir sey var mi diye bakiyorum. misal gecmis donemde kalmis bir siparis, fazla/az kabul yapilmis siparis, haftalar once acilmis ama hala tedarikci onayi girilmemis siparis vs vs. bunun sebebi de benim n+1 ve n+2 ayni dosyayi kendi analizleri icin kullaniyor ve onlar boyle seyleri bulunca bana soruyorlar, sonucta bana da haftada bir gun kontrol et dediler. kimseye kendi portfolyosu icin "bu niye boyle, su niye boyle" sormuyorum (varsa da cok nadir olur, bir sorum vardir). genelde attigim email "fyi su siparis 3 hafta oncesinin onay tarihine ait ama hala yola cikmamis" diyorum. siparis listesinde 10 kusur bin sira var, insan arada gormeyebiliyor o kadar bilgi icinde (ben de gormuyorum bazen, excel tablosu sonucta) diger iki calisan "tesekkur ederim bakayim" diyor, bu calisan ise "ona ben normalde yarin bakacaktim" diyor.
bu noktada esim calisanin onun isini duzgun yapmadigini dusundugumu soyledi ama ben kendisine zaten bunu kac kere acikladim, herkesin portfolyosuna bakiyorum, herkese sadece bilgi maili atiyorum vs diye.

bana calisanin bu dedigi abarti geldi. cunku bir adet calisanimi micromanagement yapmak zorunda kaldim (sirket tarafindan zorunlu, kotu performans sonrasi), her emailinde cc'de olmak zorundaydim, cogu mailini yollamadan bana soruyordu falan. o noktayi birakali 1 sene oldu ama hala bana bir email atmadan soruyor, teams uzerinden ariyor bunu yapacagim ne dersin ya da belli raporlama yaparken bana da diyor bak sonuc x buldum, sence dogru mu falan diye.
ben de cok ciddi micromanagement olan yerlerde calistim hem fransa'da hem turkiye'de, birinde resmen mudur her sabah onaylanan siparislerimize tek tek bakardi, sorardi neden bu acildi vs diye. ayda bir de yanina oturtup tek tek portfolyomuza bakardi, safety stock levellerimiza, stok levellarina falan bakardi. aciklama isterdi cogu sey icin.

neyse yani bunlari gordukce ben harbiden micromanagement gormekte zorlaniyorum ki malesef sirkette de biraz bu kultur var; yani benim kendi mudurlerim operasyona katiliyor cogu zaman, e onlar bana gelip "su raporu hazirlarken x'in portfolyosunda sunu gordum, bir bakar misin x ile neden boyle" diyince ben de x ile beraber bakmak durumunda kaliyorum. gun gelir de mudurlerimin yerine gecersem bu sistemi belki degistiririm de yani birazcik da isleyis bu su an, ben junior manager olarak bunu yikacak da degilim.

siz ne diyorsunuz? junior olarak kendimi gelistirmek istiyorum ve bu tarz seylere acigim ki baska bir kac onerisi de oldu onlari mantikli buldum ama bu management olayinda ortayi bulamiyoruz bu calisanla.

 
Valla iş beklemez. Önünüze düşen acil gördüğünüz bir şeyi yapıp takibi için elemanınızı cc'ye koymanız bana micromanagement gibi gelmedi. Haftalık genel bir bakış bana işin içinde bir yönetici olduğunuzu gösteriyor, bir tür güvenlik ağı (safety net) işlemidir bu.
Bana kendi yöneticilerinin micro management yaptığı şikayetiyle gelen kişilere baktığımda bir kısmının hakikaten düşük performanslı ve takibe muhtaç kişiler olduğunu görüyorum. Örnek; diyor ki her yaptığım işe burnunu sokuyor, kendisi okumadan duyuru çıkamıyorum. Hakikaten micro management bu, ama yine bakıyorum bu arkadaşın daha önce çıktığı duyurularda bin türlü yazım yanlışı, dilbilgisi hatası var (üstelik Türkçe yazılmış metinler bunlar). Kurumsal format kullanılmamış, bir tanesinde eski format kulanılmış. E ne yapacak yönetici? Ya "kusura bakma" deyip baştan bir şans vermeden yollarını ayıracak, ya da bir süre böyle gidecek.
Ancak şöyle de bir durum var tabii; çalışan kendi işlerine detaylı bakıldığını düşündüğü an panik yapabilir ve bu daha fazla hata yapmasına sebep olabilir. Bunu da yaşadım. Bir değer analizi yapmak gerekecek böyle bir durumda.
Rutin yaptığınız kontrolleri çalışanlarınıza öncesinde haber verin, "ben her hafta salı günü bir önceki haftanın listesi üzerinden geçip üzerinden geçilmesi gerekenleri sizlerle paylaşıyorum. Bunlarla ilgili bana dönmenizi bekliyorum / beklemiyorum" diye. Aynı şekilde akşam atılan emailler için de geçerli bu. Gün içinde bazen o kadar yoğun oluyorum ki bana gelen emaillere ancak mesai saatinden sonra bakabiliyorum. İsterseniz elektronik olarak email gönderimini ertesi gün sabah saatine ayarlayabiliyorsunuz. Bunu bir düşünün derim.
  • SiyamkedisiZorro  (12.11.21 08:10:10) 
Öncelikle konuyu sizin tarafınızdan dinliyoruz, siz micromanagement yaptığınızı düşünmüyorsunuz ve haliyle yazdığınız örnekler de bunu destekler nitelikte. Karşı tarafın belki farklı örnekleri vardır. Sağlıklı olanı kendisiyle konuşmak.

1 - Eğer bir iş, bir kişiye delege edildiyse ve özellikle de 3. parti iletişimini bu kişi yürütüyorsa araya girilmemeli diye düşünüyorum. İşinizi, sektörünüzü derinlemesine bilmiyorum ancak ben işten çıktıktan sonra müdürüm normalde benim yaptığım işlere devam ederse iki şey hissederim
a) Bir şeyleri eksik yapıyorum
b) Çalışmam gerekenden az çalışıyorum

2 - Pozisyon gereği bir şeyleri kontrol etmeniz gerekebilir, bu çok doğal. Mail atmanız da bu kişiyi rahatsız ediyorsa farklı bir sisteme geçebilirsiniz. Mesela o Excel sayfasında bir kaç ekstra kolon olur; orada en son aksiyonun ne olduğu, bir sonraki aksiyonun ne zaman kimin tarafından alınacağı vb. belirtilir. Hatta basit bir formülle o tarih geçtiğinde ilgili satırın farklı renkte gözükmesi vb. sağlanır. Ya da başka bir çözüm olarak mail atılmaz da her hafta kısa bir statü toplantısı yapılır, herkes sorun yaşadığı, bekleyen vb. siparişlerini anlatı; herkes bilir, çözüm üretir vb. Böylece siz bir şeyleri dikte etmemiş olursunuz

3 - Gece mail atma olayı da aslında ilk konuya bağlanıyor. Bence bu konuda çalışan haklı. Bir kişiye mesai saatleri dışında; gece, haftasonu, resmi tatillerde vb. mail atıyorsanız o ister istemez karşı tarafta sıkıntı yaratıyor. Özellikle de yoğun çalışılıyorsa insanların akşamları ya da haftasonunda iş düşünmeden hayatlarını yaşamak istemeleri normal. Bu noktada konu yine aynı noktaya geliyor: "Müdürüm bu saatte çalışıyor; ben evdeyim, ya yapmam gereken şeyleri yapmadım ya da çalışmam gerekenden az çalışıyorum"; bunun çok da bir çözümü yok sanırım. Eğer mesai saatleri dışında gönderdiğiniz mailler her halukarda iş gününde dikkate alınacaksa, göndermeyin, yazdıysanız bile taslak olarak kalsın. Ama o mailin o saatte gitmesi gerekiyorsa, normalde o maili göndermesi gereken insan da siz değilseniz, şirket kültürünün ya da yapısının değişmesi lazım.
  • salihdt  (12.11.21 08:11:07) 
salihdt +1
lojistik sektöründe hiç çalışmadım, önceliklerini bilmiyorum ama gece 22:30'da bir e-mail görmek beni irrite ediyor her türlü.
o saatte çalışmak zorundaymışım hissi yaratır.
cumartesi gece 3'te mail atan bir yöneticim olmuştu mesela. aciliyeti olmayan bir konu için. garip buluyorum.
kendim geç saatte mail atarken de "delay delivery" yapıyorum.
ama sizde işler durma noktasına geliyordur o mail atılmazsa, o zaman bu durumu önceden söylersiniz çalışanlarınıza, hem beklentileri yönetmiş olursunuz, hem de iş aksamaz, micromanagement hissi de yaratmaz.

diğer konunun da dozu önemli bence. ben micromanagement'tan her işin içinde son kararı vermeyi isteyip ille bu olacak diye direten yöneticiyi anlarım, bazı konularda tam bilgisi olmasa bile işler tam istediği şekilde yapılsın isteyen. bi de üstüne yakın tarihli desdline'lar verip "do it do it!!" yaparsa tadından yenmez.

ps. tarzanca için özür. mobildeyim hızlı yazdım
  • dreamnesiac  (12.11.21 09:58:41) 
Çalışan haklı.

En başta eleman "micromanagement yaptığını düşünüyorum" dediğinde "hayır yapmıyorum" diye itiraz edip bunu ispatlamaya / açıklamaya falan çalışman tartışmayı baştan kaybettiriyor. Yönetici yönettiği kişilerle münakaşaya girmez, sorunu anlayıp çözer. Çünkü bu durumdan rahatsız olan karşıdaki zaten, sen değilsin, defansif pozisyona girmek yapabileceğin en kötü şey. Hem sorunu çözmüyorsun, hem de ekibin saygısını kaybediyorsun.

Doğrusu @salihdt'nin de dediği gibi elemanın şikayetçi olduğu noktalarda alternatif üretmek. İşte excel'de tablo aç, maili istiyorsan yine at ama elemana sabah iletilsin vs. "Biz neler neler gördük, şımarık bunlar" tutumu tatsız ve iyi bir yönetici olmanı engeller.

Bir ek nokta da "şirket kültürü bu, yapcak bişey yok" olayı hatalı. Şu dandik linkedin postları gibi olacak ama "yönetici/lider" muhabbeti yani, kendisi inisiyatif alamayıp üstü ne diyorsa onu uygulayacak insanların yönetici olmaması lazım, düz memuriyet bu. Ben böyle birinin altına çalışmak istemezdim, kendim de şu an bunun tam tersi yönde yöneticilik yapmaya çalışıyorum. Çünkü sorun çözmeyecek, yeni bir şeyler yapmayacak, kendi başıma karar vermeyeceksem ne yöneticiliği yapıyorum ki?

Ha mesela ben de çalışanın yazdığı her kodu satır satır inceleyip, gerektiği yerde düzeltmesi için yazıyorum ona. Bu mesela micromanagement değil, eğitim bu aşamada. Ama 6 ay sonra hala aynı şeyi yapıyor olursam micromanagement olur. Senin çalışan da şirkette yeniyse ya da junior'sa falan dersin "bi süre böyle, sonra tabi böyle olmayacak" diye.
  • plutongezegendegilmi  (12.11.21 10:16:42) 
micromanagement konusu hassas bir konu. basit bir şekilde "şunu yapınca micromanagement olur" gibisinden özetlemek mümkün değil çünkü uzun aylar yıllar boyunca biriken bir hadise. hem de iki tarafı da dinlemek lazım.

kaldı ki bazı konularda, bazı işyerlerinde micromanagement yapılması gerekebiliyor. micromanagement'ın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. sadece bazı durumlarda daha verimsiz olduğunu ve uzun dönemde çalışanın gelişimini engellediğini söylemek mümkün. eğer çalışan gelişiminin engellendiğini düşünüyorsa, kendini daha özgür hissedeceği başka bir işyerinde iş bakabilir. tabii bir yandan da hatayı kendinde de araması gerekiyor. mesela ben şahsen detayları fazla aktarmayan, sonuç odaklı raporlar-yazılar hazırlayan birisiyim, patron da bu sebeple daha fazla muhatap oluyor benimle. şirket dışı yazışmalarımda (özellikle üst seviye) genelde cc'de kimse olmaz, böyle olunca da, patron pek hakim olamıyor ayrıntılara. ama öte yandan sürekli her mail'ine cc'de tüm şirketi koyan, tüm yazılarında bol bol ayrıntı ekleyen birisi, patronla daha az muhatap oluyor.
  • co2s2  (12.11.21 12:12:15) 
gece mail atmakla ilgili kısmın micromanagement olduğuna katılmıyorum. herkesin verimli olduğu saatler farklı, eğer gece cevap verme yükümlülüğü yoksa o zaman istediğin kadar mail atabilirsin. adamın uykusu tutmamıştır iş yapası tutmuştur mail atar ne var bunda yani.

ama diğer kısımlarda senin adamların yapması gereken işi sen yapıyormuşsun gibi geldi. bu hoş değil. evet iş hızlı çözülüyor belki ama doğru değil. işi birine teslim ettiysen o yapacak. aciliyeti varsa mesaiye o kalacak. sürekli çalışanlarının eksiklerini kovalayan bir yönetici profilinin mm olmasa bile doğru olduğunu düşünmüyorum. yönetici dediğin yöneticilik yapar, sen o işine odaklan. haftada bir gün denetleme yapmakta sorun yok ama onun da adını koy, net bir şekilde denetliyorum de. ama bir daha çalışanının atması gereken maili sen atma, iş gecikse bile bu çalışan üstünde stres oluşturur, aşırı saçma ve türk işi bir hareket yani. "bak sen uyuyorsun ama ben yöneticin olarak senin işini de yapıyorum ve çalışıyorum" gibi bi mesaj veriyor bence ve aşırı amatörce.
  • roket adam  (12.11.21 18:48:03) 
@roket adam malesef o mesaiye kal falan dediklerin bu ülkede yapilamaz. Haftada 37 saat calisan calisana "aksam 6da toplanti var" dersen kabul etmez. O zaman daha ciddi olay cikar. Ki dedigim gibi ortada bir is yok, bir anda ortaya cikan bir şey.
Yoneticiyle aksam taleplere bakarken ciddi stok sorunu olacağını gördük, tedarikci yarin yola mal cikaracagim demis ama konteyner ile. Bizim bunu kacirma sansimiz yok ve cin ile aramızda 7 saat var. Belki sabah ise başladığimiz zaman fabrikadan yollanmis bile olacak. Haliyle böyle saçma sapan bir riski alacak degiliz. Calisan da aksam 4-4.30 sonrasi calismak zorunda değil. Ki Türk isi diyorsun ama zaten "hemen su maili atip yarin yola cikacak ürünleri hava kargo yapalim" diyen müdür Fransız :)
Bir de benim kendi müdürlerim birşey gördükleri zaman çalışanın sabah gelmesini beklemeden, acilse, direkt email atıyorlar çünkü tedarikci zaten ic tedarikci hepimiz ayni firmanin calisaniyiz, en sonunda ceomuz ayni. Haliyle arada temsil sorunu da yok. Tedarik zincirindeyiz ve böyle "ya o maili ben atmalıydim" gibi şeyleri oldukça saçma buluyorum. Bazen iki saat deadline oluyor.

Aynisini benim müdürüm icin de zamaninda bana dedi kiz. Zamaninda bir konu için o müdüre sorarmis, müdür ona cevaplarmis o da ic tedarikciye soylermis. Simdi covid dönemi bu sorudan o kadar cok geldi ki zaman kazanmak için müdür direkt tedarikciye cevapları. Kıza göre bu kötü ama bir bakima kendisini cevaplayamayacagi ve her hafta önümüze gelen bir soruda zaman kazaniyoruz.
Bilmiyorum kendi açımdan böyle şeyleri hic umursamadigim için de olabilir.
  • logisticsmanager  (12.11.21 21:23:43) 
[]

Canon lens; sıfır mi ikinci el mi?

Selamlar
Şimdi malum tedarik zinciri yüzünden lens fiyatlari kafayı yedi.
Esim yemek bloguna sahip ve fotograf çekimi icin en güzel lens buymus;
Canon EF 100mm f2.8 L Macro IS USM

Ben bayadir fiyatlara bakiyorum ama düşmüyor yani. En düşük iste 950 euro.
Şimdi ikinci ellere bakmaya basladim.
Bir adet Almanya'da buldum, kutusuz satiyor ama 1 yil "limited" garanti demis, ne demekse. 600 euro kutusuz hali.
Bir de simdi benim eve 1 saat mesafede buldum. 650 euro, kutulu, satin alma faturali. Gelip test edip satin alin diyor.

Kısacası sıfırı ile ikinci eli arasinda 300 euro oynuyor.
Ne yapsam? Ikinci eli (ya bu Almanya'dan olan ya da bana yakin olan, gidip bakabilecegimiz) daha mi mantikli? Ya da fiyat düşmesini, en azından black friday falan mi beklesek? Ama onda da sanmıyorum nedense :/ düşse düşse 50 euro daha düşsün.

 
çok düşeceğini sanmam.

İyi kullanıldıysa, camda çatlak veya mantar/nem vs. yoksa, autofocus ve lensin üzerindeki odak halkası vb. şeyler düzgün çalışıyorsa ikinci el alınabilir bence. Türkiye'de ben satan kişinin profiline bakarım yani mesela ben her şeyimi manfrotto çantada bölmeler içinde tutuyorum, iyi lensleri kılıfla vs. böyle dikkat eden biri gibi görünüyorsa alınır. İlanda bile rasgele bir yere koymuş çok tozlu garip ortamlarda kullanılmış gibi duruyorsa çekinebilirdim.

o limited garanti veren ikinci el dükkanı falandır herhalde. Diğeri lensi kullanan gerçek insan tahminen.
  • nhk ni youkosu  (06.10.21 12:50:42 ~ 12:51:30) 
Lenste çizik yoksa, içine toz kaçmamışsa, netlik halkası otomatikte ve manuelde takılmadan hareket ediyorsa, diyafram yaprakları sorunsuz hareket ediyor gibi gözüküyorsa alınır. Denemeden almam ben olsam.

Kendi kameranızla gidin, yukarıda saydıklarıma dikkat edin, içinize sinerse alın.
  • kobuzchu kiz  (06.10.21 12:52:39) 
Yani bazi ikinci el dükkanlar var, misal 780 euro ama sallıyorum 30 ay garanti demiş. Tabi şöyle birşey var ki eşim sadece evde kullandığı için neden garanti ihtiyaç olsun bilemiyorum çok.

Peki sizce sıfırı 950 civarı olan bir ürün için ikinci el (dediğine göre çok az kullanim. Fotolar güzel gözüküyor. Kutusu da var. Zaten 3-4 tane daha Canon ürün satiyor. Tahminim fotoğrafa başlayıp bırakan biri) 650 euro uygun mudur? Bundan 3 sene önce sıfırı bu fiyatmis vay yalan dünya :/
  • logisticsmanager  (06.10.21 13:02:39) 
Alınır ama görerek alınır.
Sadece evde kullanacaksanız ve profesyonel değilseniz neden prime lens alıyorsunuz ki? Daha uygun fiyata farklı lensler alabilirsiniz…

  • her giriste sifresini unutan adam  (06.10.21 13:06:42) 
@her giriste; esim yemek blogu yapiyor, is olarak yani. Su an gelir getirmese de aylık bir 10bin tiklamaya ulasti. Elinde uzaktan foto çekmek icin lens var ama yakin cekemiyor.
Şu an bizde;
-eos 6d mark II
-ef 50mm 1.4 usm lens
-manfrotto 290 tripod var.

Bu lens de herkesin yazdığı lens. Bütün yemek bloglari vs bunu öneriyor.
  • logisticsmanager  (06.10.21 13:11:00) 
Yemek fotoğrafları için makro lens daha mantıklı, fikir doğru. fakat 100mm lens açı itibariyle biraz dar olacak, bazı kadrajları uzaktan çekmeniz gerekecek. gerçi Canon'un daha geniş açılı bir makrosu yok bildiğim kadarıyla, varsa da çiçek böcek çekilen 2.5x büyütme oranına sahip modeller vardır, o da L serisinden değildir tahminim. 100mm 2.8L iyidir.

lens ikinci el alınır mı konusuna gelince, lens asıl sıfır alınmaz. gerçekten ikinci elinden ucuza alabildiğim 2 lens dışında bugüne kadar hiç sıfır lens almadım. belki 15-20 farklı lens almışımdır, o ikisi dışında hepsi ikinci eldi. fotoğrafa heves edip lens alan ama kullanmadan satan çok kişi oluyor. bir kere kronik sorunlu bazı marka modeller dışında lenste garantilik bir işiniz çok çok nadir olur, o yüzden lens alırken en ideal fırsatlar yurt dışından alınmış, garantisiz ama hiç kullanılmamış veya içerden proje vs bazlı alınmış ama birkaç defa kullanılmış lensler oluyor. ön ve arka optikleri inceleyin ama sadece karşıdan bakarak değil, ışık yansımalarına tutup açılı da bakarak inceleyin, mikronluk çizikler varsa açılı bakarken fark edilir. iç elementleri inceleyin, toz tanesi vs var mı bakın. diyafram f11-f16 gibi değerlerdeyken diyafram bıçaklarına bakın yağlanma olmasın. fokus halkasını kontrol edin, akıcı dönüyor mu, atlama yapıyor mu diye. bir de yine en kısık diyafram değerlerine (f16 gibi) alıp mavi gökyüzünün fotoğrafını çekin. optiklerde leke falan varsa kısık diyaframda düz planda fark edilir. bu incelemeleri sorunsuz atlattıysa, kozmetik olarak da iyi görünüyorsa bunu almak yerine sıfır alırsanız fazladan 3000-4000 TL'nizi çöpe atarsınız.
  • phoarbix  (06.10.21 13:51:24 ~ 13:52:33) 
tamron yada sigma gibi kaliteli yan sanayilere de bakmani oneririm, fiyat cok fark edebiliyor. ikinci el lens gayet alinabilir birsey, pazarlik et mutlaka.


  • cooperr  (06.10.21 14:24:55) 
@cooperr; hanimin kafayi o konuda zorlayamam. Bütün bloglar bunu kullanıyor kimseden tamron/sigma duymadi haliyle zor.

@phoarbix; peki sizce bir 50-60 euro fazla verip garanti içeren/en azından sıkıntıda geri iade edebilecegimiz birşey olmasi mantikli mi olur? Ebayde buldugum; 1 sene garanti ve 30 gün içinde iade diyor. Tek farki orjinal kutusu yok, hiçbir problemi yok sadece lens takilma yerinde takilip cikarmaktan cizikler var diyor. Yakinimdaki 50 euro daha pahalı, garanti/iade yok. Cok az kullanildi diyor ama esim oraya gidip denerken sorunu fark edemezsem falan diye endise ediyor. Bir magaza falan olsa neyse :/
  • logisticsmanager  (06.10.21 14:41:43) 
50 euroyu iade edilebilir opsiyon için vermek mantıklı olabilir. kutusu olması şart değil, maksat lens temiz olsun. bayonet kısmında çizikler olabilir onlar önemsiz, görüntüye etkisi yok, kozmetik kusur bile sayılmaz çünkü o kısımları görmeyeceksiniz bile.

ikisi de ikinci el olan üründeki 50-60 euroluk farklar kabul edilebilir. zaten ikinci el alarak 350 euro civarı kar ediyorsunuz, önemli olan da o kısmı. zaten temiz, sorunsuz, garantili üründe ideal oran sıfırının 2/3’üdür, bunun üstü riskine ve nakit ödemeye değmeyecek seviyeye girmeye başlar. bence alabilirsiniz.
  • phoarbix  (06.10.21 19:46:37) 
Ebay'den aldim, 600 euroya. Satan kisi kendi tamir edip satiyormus, bütün ilanları kamera/lens, bir de 4 bin tane yorumu var. 1 sene birşey olursa nakliyeyi onun ödediği ve tamirini kendi yaptığı bir garanti veriyor.


  • logisticsmanager  (06.10.21 20:20:36) 
[]

Kış lastiği önerisi

Lastik alacağım, Fransa'da dağlarla çevrili bir sehirdeyim. Sehirde gecen sene 19 gün kar yağmış. Ki bir ara baya kötü durumda kaldık.
Şimdi kopek de var, kesin bir yerlere gideriz yani ki o zaman kış lastiği zorunlu (şehir içinde zorunlu değil).

195/55 r16 87v/h alacağım.

Gördüklerim;
Bridgestone blizzak lm005 420euro
Continental winter contact ts 860 423 euro
Goodyear ultragrip 9+. 370 euro

Tavsiyeniz?

 
Continental TS 860 kullandım. Çok başarılı bir lastik.


  • pispinti  (04.10.21 17:32:15) 
kış lastiğinde nokian en iyisi bence.


  • KUCO  (04.10.21 17:38:43) 
@kuco açıkçası okuduğum incelemelerde daha nokian tavsiye eden görmedim. Hangi modeli? Çünkü bir sürü modeli var her markanin.


  • logisticsmanager  (04.10.21 17:39:50) 
tyrereviews'in web sitesinde bir sürü kullanıcı deneyimini paylaşabiliyor. aynı ölçüleri, hatta belki kullandığınız aracın aynısını kullananların lastikler hakkındaki yorumunu okuyabilirsiniz.
www.tyrereviews.com

  • gkhncnzdgn  (04.10.21 18:14:02) 
@tyrereviews'dan geliyorum zaten. Oraya bakilirsa ts 860 alip gecerim :)


  • logisticsmanager  (04.10.21 18:15:42) 
www.lastikcim.com.tr

Bridgestone'un yağmur ve yakıt değerleri çok daha iyi.
  • do you remember me  (04.10.21 20:37:54) 
Diğer tüm lastiklerden iyi olan tek bir lastik yok zaten. Conti, Michelin, Bridgestone, Goodyear, Pirelli gibi markaların çok satan kışlık lastiklerinin hepsi memnun eder. Nokian'ın iyi olduğunu ben de duymuştum ama en iyisi olarak değil. Fiyatına göre iyi lastik diye duydum. Ben Continental'i öneriyorum. Spesifik bir model önermeyeceğim. Zaten modeller arasındaki fark biri daha ekonomik, biri daha sessiz vb. gibi minör değişiklikler. Siz hangi kategoride iyisini istiyorsanız ona göre seçim yapabilirsiniz. Benim için sessiz olması ekonomik olmasından daha önemli örneğin.

WinterContact TS 850-860-870. Bunlardan biri olabilir.
  • himmet dayi  (04.10.21 20:38:15 ~ 20:38:36) 
En iyi kis lastigi nokian, bir set hakkapeliitta isini gorur.
Olmazsa michelin x-ice iyidir.
Blizzaklar da ise yarar.
  • cooperr  (04.10.21 20:47:18) 
nokian


  • turbo sadık  (04.10.21 21:48:56) 
[]

İzmir'de nerede doğuş mistik chai bulurum?

Yurtdışında türk marketten alıyorduk ama bayadir yok. Hazır Türkiye'deyken 4-5 tane alayım dedim.
Az önce migros ve Carrefour balçova gezdim bulamadim. Bunu yakin zamanda gören var mi?
Göztepe yakasinda olursa iyi olur.


 
Migroslarda oluyor, baska migroslara da bakin


  • balpolen  (21.09.21 15:00:00) 
macrocenter?


  • veritaslibertas  (21.09.21 15:01:47) 
@balcova macro center ve migros baktim yok. Bir kaç ufak migros gezdim yok :/
Doğuş çay zaten baya az var...

  • logisticsmanager  (21.09.21 15:05:08) 
[]

Ailem 1.5-2 yıl sonra tekrar sigaraya başladı

Babam 2-2.5 sene önce kalp krizi gecirdi. Sonra annemle beraber sigarayi bıraktılar.
Şimdi tatile geliyorum pandemide tekrar basladiklarini soylediler o kadar zaman bıraktıktan sonra.
Öyle günde 2-3 tane de değil, babam bir paket iciyormus.

Gerizekali misiniz demek istedim, çünkü birakmalari icin cok ugrastim ve aklı başında bir insanin zarari her yere yazılan bir şeye tekrar baslamasini çözemiyorum.
Simdi bir yanim ne haliniz varsa görün demek istiyor, 56 yaşında insanlar. Bu saatten sonra sunu içmenin zarari artık direkt görülecek.
Haftasonu yanlarindayim nasil konuşayim bilemedim.
Baya üzduler beni, hayal kırıklığına uğradım.

Yanlarinda da değilim, ileride içmiyoruz diyip içseler de bilemem.

Buraya yazmamin sebebi ne onu da bilmiyorum.
Kanser bekliyolar herhalde bırakmak için, başka açıklaması olamaz. Ucuz da değil, emekli insanlar. Ne para olarak ne sağlık olarak hiçbir mantığı yok.

Var mı böyle uğraşan içinizde? Başarıya ulaşan var mi? Biz de ulaştık diyorduk ama gördük geri döndük işte.

 
babam 3 ameliyat geçirdi, 2 kere kanser atlattı şu an ayakta zor duruyor ama bırakmadı da sigarayı. ben başaramadım. umarım siz başarırsınız. sigara insanı mahvediyor. yakınları da mahvediyor uğraşan siz oluyorsunuz.


  • jelly bear  (07.09.21 00:57:57) 
eşim iki kere bıraktı. birinde 5 yıl içmedi, sonra askerde başlayıp 3 yıl içip tekrar bıraktı. 2 yıl içmedi, pandeminin ortalarında günde bi tane keyif sigarası sadece diye başlayıp şimdi neredeyse bir paket içiyor.
son bir haftası kaldı, ihtarı verdim ya sigara içecek ya da pazartesi adliyedeyiz. bakalım hayırlısı...

  • halanne  (07.09.21 09:14:54) 
Babam kalp krizi geçirdi, ağır koah'ı var. Bu hastalıklar ilk çıktığında sigarayı bırakması için teşvik etmeye başladım, hem annemi hem babamı. 3 defa anjiyo oldu, 2 kere stent takıldı. Doktoru stentle fayda görmeyen nadir hasta grubundan olduğunu, 1-2 seneye bypassa gideceğini söyledi, eğer o arada ölümcül bir kriz geçirmezse. Öksürmekten ciğerleri çıkar, yine de bırakmaz. En son 4 ay önce bypass oldu, kemikleri ayrılmasın diye korkusundan 1 ay içmedi ama ilk fırsatta tekrar başladı. Bu süreçte benim sigarayı bırakma yolunda teşviklerim baskıya kızmaya dönüştü. Ama hepsi nafile. Adam sigarayı,sigara sebepli bir ölüm ihtimaline rağmen çok seviyor. Artık ben de vazgeçtim. Kendi hayatı,kendi kararı. Ben ne dersem diyeyim içecek ve ben kendimi yıprattığımla kalacağım. Sadece sigara konusunda değil,sağlığı ile ilgili her konuda ihmalkar. Bazıları böyle oluyor. İnşallah siz başarılı olursunuz.


  • curukturpkokusu  (07.09.21 09:36:57) 
Yeşilay DANIŞMANLIK Merkezi ücretsiz destek sağlıyor ve çok minnoşlar


  • kırmızıayakkabılıgargamel  (07.09.21 12:00:22) 
Benim babam da bırakmadı. Siroz oldu. Nakil oldu. Mide kanaması geçirdi. Covid bile oldu. Sigarayı bırakmadı. Bırakmıyorlar.


  • duma duma dum  (07.09.21 13:56:50) 
onlar istemeden tekrar bırakmalarına imkan yok gibi. Belki ajitasyon yapabilirsiniz. sizi bu durumun ne kadar üzdüğünü, hastalanmalarından, ölmelerinden n kadar korktuğunuzu falan anlatabilirsiniz.

Sağlıklı yaşamla alakalı başka alternatifler hayatlarına sokarsanız sigaradan uzaklaşabilirler.
  • zimbirik  (07.09.21 14:07:30) 
benim annem de yeniden başladı bir yıl aradan sonra. dedem bile 20 yıl aradan sonra yeniden başladı 85 yaşında falan. zaten öleceğim yakında bırakın diyor. hiç ölecekmiş gibi de değil aslında.


  • bohr atom modeli  (07.09.21 21:28:49) 
[]

Avrupa'dan Türkiye'ye gelişlerde süreç nasıl oluyor?

Haftaya Fransa'dan Türkiye'ye geliyorum. Iki doz moderna asim var temmuzda yapıldı. Telefonda covid appinde qr kodlu asi var.
Süreç nasil isliyor gelirken? Nerede bu kodu gösterecegiz? Bu yurtdışı qr kodları ile girişte herhangi bir sorun var mi?



 
register.health.gov.tr


  • kuehles blondes  (05.09.21 23:03:22) 
[]

Islam defin süreci çok travmatik değil mi?

Bundan 4 yıl önce babannemi kaybettik. Üniversite döneminde kuzenimi de defnetmistik ki o da cok travmatikti ama bunun kadar değil heralde. Ya zamanla unuttum ya da babannem kadar yakin olmadigim icin.

Cenaze başında bekledim, taşıdık falan. Ağlamadım. Ama babannemi mezara koyarlarken o beyazlara sarili bedeninin seklini görebildiğim için dagildim gittim. Hala hatirladigimda kötü olurum, gözlerim dolar.

Esim yabanci, o da oradaydı. Defin sureciniz cok travmatik bu nasıl iş dedi. Millet aglamiyor esim deli gibi agliyor babannemi 4-5 kere görmüş kisi.

Düşününce hakli gibi geliyor. Sanki tabut içinde olsa falan bu kadar etkilenmezdim gibi.

Ne diyorsunuz? Yani bana beyazlara sarıli bir bedeni gormektense tabutu gömmek daha az travma yaratan bir olay olurmus gibi geliyor.

 
dinin olayı o ama, "topraktan geldik toprağa gidiyoruz ve herkes bunu yaşayacak" mesajı veriliyor orada.

Hristiyanlar tabutla gömüyor ama onlarda da törende kapağı açık yani insanı göreceğin şekilde oluyor sanırım, eğer filmlerdeki gibiyse. O da korkunç bence.
  • nhk ni youkosu  (04.09.21 22:55:48) 
Tahtaları düzgün çakmak için vücutları biraz köşeye itelemek gerekiyor mezarın içinde. Ben hem babamın hem de dedemin cenazesinde mezara inip yukarıdan cenazeleri alıp mezarın içine yatırıp biraz köşeye doğru itelemişyim, havalar biraz soğuyunca ilk aklıma gelen vücutların soğukluğu olur aradan kaç yıl geçti hala böyle, bence de travmatik.


  • Zaman Tamircisi  (04.09.21 22:56:53) 
Ölümü hayattan ayırdığımız mümkün olduğunca bu konudan kaçındığımız için artık travmatik geliyor halbuki hayatın bir parçası

Bu programda ölümü konuşuyorlar
youtu.be
  • freebird5406_2  (04.09.21 22:58:43 ~ 22:59:47) 
Bence ölümle ilgili tüm süreçler travmatik…
Hristiyanların tabuta koyup süsleyip sergileme olayı da bana çok korkunç geliyor.
Bedenin toprakla buluşması fikri aslında güzel gibi, çünkü çıplak ayakla toprağa basınca da iyi hissettiriyor. Ama çukura atılmasındaki görüntü çok kötü, katılıyorum…
Bu süreci iyi yapacak hiçbir şey yok sanırım.
  • megalomaniac  (04.09.21 22:58:46) 
gerçekten kötü. ölüyü görmek tutmak taşımak falan.

bu arada kadınlar tabutla gömülüyo diye biliyodum ama öyle değil miymiş?
  • jelly bear  (04.09.21 22:59:29) 
bence de türkiye'deki işleyiş baya travmatik. özellikle çocuğa falan da gösteriyorlar etkisinden çıkması baya yıllar alıyor.

ölü halini bence mahremiyet sayıp göstermemek lazım. o hali ile kimse hatırlanmak istemez. hristiyanlıkda ölüyü hazırlayanlar var adamlar usta normal insan gibi hazırlıyorlar. bizde öyle değil.
  • duyurukullanıcısı  (04.09.21 22:59:40) 
ben de acı bir şekilde intihar eden ilkokul arkadaşımın cenazesine gitmiştim. sadece uzakta durabildim, tabutu görmek bile istemedim. defnin travmatik olduğu konusunda haklısınız.


  • epleindebisous  (04.09.21 23:01:22) 
ölüm fikrinden korktuğumuz için öyle geliyor. islam'in amacı bize sürekli ölümü hatırlatıp dünyayı o şekilde yaşamak. o yüzden cenazelere katılımı da teşvik eder islam.


  • nuisance  (04.09.21 23:31:54) 
travmatik falan değil bence. tabutla gömülen cenazelerde de cenaze evinde önce open casket tören yapıyorlar mesela sizce o daha travmatik değil mi? tabutun içinde ölmüş ama giydirip makyaj yapılmış cenazeyi görüyorsun ve saatlerce konuşma dinliyorsun falan...

yeni nesil veya gençler diyelim, yakınlarının definlerinde falan da daha dirayetliler. artık neden bilmiyorum ama gittiğim cenazelerde, babasını toprağa veren gençler görüyorum, hepsi dimdikler. konuştuğum yaşlılar da aynı yorumları yapıyorlar. olayı travmatik hale dönüştüren bence cenaze evinde bağırıp çağıranlar, sinir krizi geçirenler. ölümü kabullenince hepsi normal geliyor.
  • malheiros  (04.09.21 23:34:20 ~ 23:34:52) 
Son derece travmatik.
Bir de cenaze yıkanırken su dökmeye çağırırlar.
Ben giremedim. Anneannemi hep yaşadığı gibi anımsamayı tercih ettim.
  • pro9it9is9  (04.09.21 23:35:53) 
defin sürecimiz bence daha travmatik değil, daha doğaya uygun ve insanı sürece dahil ediyor, ki dahil olmalıyız bence.

temizleyip yıkayıp sardıktan sonra toprağa karışacak şekilde gömüyoruz ölülerimizi.
makyaj yapıp üç bin dolarlık tabutla insan gömmek çok suni bir şey.

ölünün taşınması, yıkanması, gömülmesi gibi herkesin ayrı ayrı işin bir ucundan tutması gibi şeyler hem insanı ölümle yüzleştiriyor hem de sevdiğin insanı bir şekilde uğurlama şansı veriyor.
yani insanın kendi ölüsünü kendi gömmesi insani ve olması gereken bir şey bence.
ben annemi yıkadıktan sonra çok rahatlamıştım mesela.

travmatik olan şey ölüm zaten, yani ölüm travmatik bir şey.
ama hayatın bir parçası.
bizim defin sürecimiz bununla yüzleştirdiği için daha gerçekçi.
  • blatta hiberna  (04.09.21 23:39:59 ~ 05.09.21 11:33:39) 
Yüksek lisans tez konumdu. Aşırı travmatik olduğunu düşünüyorum. Gereksiz ritüeller dizisi, hem ölene hem yaşayana işkence. Şimdi tam olarak adı neydi unuttum. bedenimizi bi kapsülün içine yerleştiriyorlar ve bir ağaç oluyor. Yeni bir teknolojiymiş. Haberi okuyunca öyle gömülmek istedim. Dilerim nasip olur.


  • Corpsebridee  (04.09.21 23:40:55) 
Bir kişiye veda etmek için yapılıyor o törenler, eğer kişiye veda edilmezse asıl o zaman durum daha travmatik ve sağlıklı bir kopuş olmadan gerçekleşiyor. Bu tüm kültürlerde gereklidir, bir cenaze töreni, bir veda…Mezarı olmayan, törensiz ölen insanlara bir bakın, aileleri hala yas tutarlar sürecini sonlandıramadıkları için. Odisse’de bile vardı sanırım.

Onun dışında, İslamiyette mi yoksa hangi kurallarda bilmiyorum ama medrese usülü ders alırken bi medrese hocasından, İslam’da kadının cenaze defin işlemlerinde bulunmaması gerektiğini söylemişti. Çoğu kadın da bulunmaz orada, dayanılması güç bir durum ve ağlar, cinnet vs geçirirse defin sırasında ölüyü rahatsız etmesin diye.
  • kırmızıayakkabılıgargamel  (04.09.21 23:46:58) 
Kaynaklarda mezarın şekline kadar geçer bu tür mevzular.

i.hizliresim.com
  • Erva  (04.09.21 23:59:43) 
seyi atlamissin abi, en yakinlarin gasilhanede ölüyü son kez yikanirken gormesi ve hatta bazen yikama islemini bizzat yapmasi olayi var.

inancsiz biri oldugum icin kremasyon en tatlisi gibi geliyor bana. yak beni ver kullerimi sevenlere, belki savursunlar bir yerlere ooh... oldukten sonra umrumda degil gerci de. bence kalanlar icin guzel bir katharsis olur.
  • robokot  (05.09.21 00:41:18 ~ 01:14:27) 
ölümün travmatik olmayan bir hali yok ki. bence yabancıların açık tabut töreni çok daha korkutucu ve travmatik mesela, ona hiç gelemezdim. ya da yakma olayları falan. bizimki yine en azından biraz daha insani gibi geliyor, sadece bazı saçma detaylar var (yemek dağıtma gibi), ama genel olarak bence kötünün iyisi.


  • roket adam  (05.09.21 00:50:15) 
olumu travmatik yapan sey sonrasinin mechullugu ve bilinmezligi. butun semavi dinlerde benzer olmakla beraber ozellikle islam'da asil hayatin olumden sonrasi oldugu vurgulanir ve olumun unutulmasi istenmez. islam'a gore olum aslinda bir son degil, inananlar icin guzel bir baslangictir. eger olumu ve defni bu sekilde idrak edebilirsen surec travmatik degil. birisini otogardan yada havaalanindan ugurlamak gibi.

dedemi ortaokulda babaannemi lisede kaybettim. ikisinde de hem gasilhanedeydim, hem de mezarlikta. olayi tamamen idrak etmeme ragmen acikcasi cok bir uzuntu hissetmedim. hatta sonrasinda ben neden aglamadim diye dusunup uzulmustum ama simdi bununla da barisigim.
  • crucio  (05.09.21 08:05:35) 
Sen bi de Budistleri gör
Nepalde kaldım ve birkaç cenaze törenine katıldım. Yakılmak suretiyle...

  • fempusay  (05.09.21 08:56:43) 
Kişinin öldüğünü kabullenebilmek için önemli bir işlevi olduğuna inanıyorum o ritüellerin.


  • michael_knight  (05.09.21 08:58:56) 
Benim yurtdışındaki ilk işim mezarcılıktı. Sanırım biraz kıyas yapabilirim bu konuda.

Evvela yurtdışında cenazelerin defin işlemi çok geç oluyor. Şahıs ölmüş, üstünden 30 40 gün geçmiş, anca seremoni yapılıyor ve o sırada artık kaybına bir nebze alışılmış oluyor. İnsanlar feryat figan etmiyor.

Yine cenaze töreni bizde çok travmatik dediğiniz gibi. Okunan Kuran dua neyse hepsi böyle bir insanı dehşete düşürür şekilde oluyor. Helallik sormak dahil. Yabancıların cenazesi çok steril, çok daha formal, çok daha sakin bir ortam. İnsanı germiyor.

Gömü kısmı ayrı bir cinnet sebebi zaten. Tabutla gömmemekten tut, cenaze sahiplerinin ağlaya ağlaya kürekle toprak atması. Bu yok yabancılarda. Makineyle veya görevliler tarafından tabut 2,5 metre(~6 feet) düzgün kazılmış ve etrafı halıyla çevrilerek maskelenmiş mezara düz biçimde indirilir. Gömülme işlemi insanlar gittikten sonra gerçekleşir.

Bizde ayrıca mezarlar çok sığ derin değil ve üstü tepe şeklinde oluyor veya etrafı mermerle kapatıyoruz vs. Adamlarda mezar taşı var, mezar taşının başında varsa çiçek ekmek için ufak bir alan var. Kalan her yer mezarlığın kalanı ile eşit seviyede dümdüz halı gibi çim.

Bizde mezarlığa girince tırsarsın. Yabancıların mezarlığı park gibidir. İnsan huzur bulur gidince dehşete kapılmaz.

Bir başka husus da genç ölüm azlığı. Bizde 50 55 60 tık gidiyor. Adamlarda mezar taşlarını sıradan oku en genci 85 yaşında ölmüş. Artık vakti gelmiş ölümün, öyle kalp krizi tak götürmemiş. Haliyle bu da ayrı bir travma sebebi kalanlara.

Ben bu konuda baya kafa yormuş birisiyim. Artık mezarcı değilim kendi işimi yapıyorum ama bu olaylardan sonra karar verdim yurtdışında yapacağım ölürsem cenazemi. Aileyi travmaya sokmaya gerek yok. Gerçekten Türkiye'de cenaze ve yakının ölümü insana bir ömür kapatamayacağı bir yara açıyor. Çok cenazede bulundum Türkiye'de, özellikle şehit cenazesine çok katıldım. Olacak iş değil. Bu işi böyle yapmanın kimseye hiçbir faydası yok.
  • bana kedicik derdi  (05.09.21 09:42:06) 
Babamı o toprağa gömdüğüm günden beri ölü, ölüm, mezar, mezarlık, hiçbiri benim için ürkütücü, korkutucu veya travma sebebi değil. hatta artık işim de ölülerle ilgili. bana ilginç gelen şey ise şu anda kanlı canlı işinde gücünde olan, hayal ve planları olan adamın 24 saat içinde toprağa gömülmüş olması. bu kadar kısa olmasına alışamıyorum.


  • işimdeyim gücümdeyim  (05.09.21 10:02:49) 
Bu soru bana en sevdiğim dizilerden biri olan Six Feet Under'ı hatırlattı, bir gün Nate, ölüsünü toprağa gömen ve başında bağıra çağıra ağlayan birilerini izliyordu uzaktan ve kendi düzenledikleri soğuk törenlere göre, ölüme ve insan doğasına çok daha uygun buluyordu bu ritüeli.

Bence de travmatik olan ölümün ta kendisi, bu şekilde toprakla bütünleşmek bana da daha doğal geliyor, süslü tabutlar ve makyajlardan. Sonuçta ne şekilde olursa olsun cenazelerde ölümle bir şekilde yüzleşiliyor ve kabullenişin başlangıcı oluyor. Toprağa dönmek, doğa ile bütünleşmek biraz döngünün sonu gibi, huzur verici bir tarafı da var.

Bir de bazen cenazelerde en çok ağlayanlar en uzak kişiler hatta ölen kişiyi hiç tanımayanlar olabiliyor.
  •   (05.09.21 13:23:08) 
[]

Oyun oynamayı zaman kaybı olarak görmeye başlamak

Yılların oyuncusu olarak son bir kaç yıldır artık oyun oynarken ya da oynadıktan sonra kendimi kötü hissediyorum. Son bir kaç aydır bu zirve yaptı.

Misal noel tatiline 1 hafta 10 gün aile ziyareti yapınca orada oynarken rahatım, kendime ödül gibi oluyor. O zaman harbiden yarın yokmuş gibi oyun oynayabiliyorum. Sonuçta ne yarın is var ne yapmam gereken birşey. Ne iş ne Fransızca çalışmak hiçbiri umrumda olmuyor.

Ama şu an kafamda işle ilgili birkaç şey var, onun dışında sene sonunda Fransız vatandaşlığı icin dil sınavına girme planim var haliyle biraz fransizca bakmam lazim. Bir de kitap okumayi azaltmistim çok.

Bunlari düşününce sanki zaman, hayat akarken ben saatlerce bir oyun oynayıp çok da birşey ogrenmiyor/hayatima değer katamiyorum gibi geliyor. (Öyle online, fps falan da oynamıyorum. Factorio, divinity 2, fallout new vegas falan)

Zaten sirf haftasonlari oynuyorum ve onla da haftasonumu öldürüyorum gibi geliyor. Esim de oynadığı icin aile içinde bir sorunu yok (o hatta oyun podcastleri falan dinliyor)
Bu hafta sonu hiç oyun oynamadım ve iyiyim. Chris hadfield'in romanini okuyorum ve ne gece geç yattim ne sabah geç kalktim. Saat daha 3, bolca zaman var.

Doğru yolda mıyız? Napsak harbiden şu işi ayda yılda bir gibi mi düşünsek? Olması gereken bu mu? (Herkes aynı olamaz tabiki, işi oyun olan ya da sabit bir hayatı olup düşünmesi gereken şeyler olmayan kişiler çok da güzel oynayabilir)

Galiba hayattaki stres ve kafamda olan düşünceler arttikca oyuna harcadığım her dakika gözüme batıyor.

 
ben de birkaç yıl önce aynı fikre kapıldım ve oyun oynamayı bıraktım. zevk almıyorum artık. sarmıyor yani.


  • roket adam  (22.08.21 16:28:12) 
Günde 10 saatimi oyuna harcayan bir insandım. Hayatımı heba ettim desem yeridir. 33 yaşındayım, evliyim, çocuğum var, güzel bir işim var. Haftada bir veya iki kere girerim bir el lol oynarım. Arada girer diablo oynarım. Bazen arkadaşlar age of'a counter'a çağırır. Sonuç olarak oyuna ayırdığı vakit güzel eğlenceli ama bir eşim ve bir çocuğum var. İş saatlerinden arta kalan zamanı onlara ayırmak onlarla ilgilenip vakit geçirmek çok daha değerli.

Oyun saatlerine sınır koy haftada bir iki saat idealdir. görüştüğün kişi sayısını arttir, daha sosyal aktivitelere yönel.
  • burty  (22.08.21 16:31:01) 
Şöyle düşün oyuna harcayacağın saatleri Fransızca öğrenmeye ayırsaydın. Şimdi Fransızca biliyor olurdun.


  • komando kani var bende  (22.08.21 17:09:14) 
Katılmıyorum. Oyun bağımlılığı bir gerçek ama abartılmadığı sürece sinemadan televizyondan çok bir farkı yok. Hatta kitaplara daha yakın buluyorum.

Sosyal yanı var, çok küçük de olsa kültürel yanı var ama en önemlisi stres atıyorsunuz eğleniyorsunuz.

Son model oyun bilgisayarım, xbox, quest 2 vs. hepsinde günlük oyun oynarım. Ama işime de gidiyorum, 2 yabancı dil var 3.yü de öğreniyorum, piyano tenis kursuna da gidiyorum sosyal hayatım da var. Yani hayatımı yemiyor.

Eğlenmiyorsanız bırakın, ama uzanıp müzik dinlemekle ya da instagramda feed scroll etmekle aynı derecede zaman kaybı bence.
  • aguen  (22.08.21 17:59:31) 
Oyun bira gercek hayattan kacis. Ben stresli olunca daha cok oynarim.

Ama asil sorun yeni oyunlar.

10 yil onceki oyunlarla bugunkuler cok farkli. Eskiden bi film gibi hikaye izlerdik. Simdi tamamen sizi baglamak ve para harcatmak ustune her sey. Bu da eski oyunculara tat vermiyor
  • anten  (22.08.21 19:29:28) 
geçenlerde ben de gençliğimi mi verdim diyordum ama aslında kesinlikle aguen + 1, kültür tüketimidir. yine tüketimdir tabii ama şeydir yani evet dizi makulse oyun niçin olmasın. tabii nitelikli iyi oyunlardan söz ediyorum. kitap gibidir doğru.


  • snape i başından beri tanırım  (22.08.21 22:13:48) 
Video oyunları ödül mekanizmalarıyla, kitap ya da dizilere değil, sosyal medyaya daha yakın. Konu üzerine okumak isterseniz anahtar kelime "dopamin".
Haliniz benim oyunlardan bıktığım zamanlardaki halime benziyor. Bence ara verin ve rahatlamak için başka şeylere yönelin.
Ayrıca, nicki logisticsmanager olan birinin Factorio oynaması... Ek iş olarak mı yapıyorsunuz?:D
  • ganbatte  (22.08.21 23:46:26) 
Çok büyük bir endüstri olduğu için abartıldıkça abartılıyor. Twitch tayfa başta olmak üzere o kadar çok ekmek yiyeni var ki uyananların sesi çok kısık kalıyor. Arkadaşım F1 simülatörü için 20k harcadı mesela. Kardeşim oyuncu sandalyesi istiyor vs. Sanki herkesin evinde bir konsol olması gerekiyormuş gibi bir hava yaratıldı özellikle son birkaç senede.Vakit kaybından başka bir şey değil. Üstelik bende stres almak yerine stres yapıyor. Fark etmeden berbat bir postürde saatler geçirmek de cabası. Ortaokulda ve lisede çok oyun oynayıp geleceğimle de oynamıştım. Elit bir üniversiteye gidebilecekken Gazi’ye gidince yaptığım hatayı anladım. Arkadaşlarla ayda yılda pes atmak falan neyse de diğer türlü cidden vakit kaybı. Bacanak PS4 Pro verdi bir kez PES oynayıp kapattım. Napıyorum ben yav diye irkildim oyun sıradında djsjsj Yorumum aşırı taraflı ama nefretimi kusmama vesile olduğunuz için teşekkürler.


  • le jeune turc  (22.08.21 23:54:25) 
oyundan oyuna değişir bence. Wow ya da LoL gibi bağımlılık riski yüksek, anlık tatmin yaratıp kedine çeken ve sonuçta asla bitmeyecek döngüye sokan oyunlar bence insana pek bir şey katmıyor ve zaman kaybı denebilir. Sosyal medyaya da benzetilebilir bu açıdan

Ama bi Assassin's Creed serisi, Witcher, Arkham serisi vs belli bi sonu olan, en büyüğünde bile max 100 saatte bitirebileceğin oyunlar hem kültürel katkısı var hem de gerçekten farklı bir dünyaya kaçış olduğu için kitap okuma deneyimine daha yakın olduğunu düşünüyorum. Ki gerçekten sanatsal olan indie oyunlara falan değenmedim onlar ayrı bir boyut.

Keyif alıyor ve saatini kontrol edebiliyorsan sıkıntı yok bence. Yani o sürede dil öğrenebilirsin tabii ama hiç mi kendine zaman ayırmıyorsun ki? Sosyal medyaya ayırdığın zaman, kitap okuduğun zaman, dizi izlediğin zaman vs hepsi kendine ayırdığın zamandır ve beynini boşaltmana yarar. Gerekli olan bunları düzene sokmak.
  • nundu  (22.08.21 23:58:30) 
Cevap vereyim;
- Fransızca zaten biliyorum ki sinavlari da gecerim ama bir ay oturup yazma ve gramer bakmam lazım. Iş hayatında kullandığım şeyler teams falan ama sınavda elle yazi yazdiracaklar falan aliskin değilim. Ama tabiki oyuna harcadığım zamanla cok cok daha iyi Fransızca yapabilirdim.

-genellikle hayatim ile ilgili konu olmus; sabah 7:15 uyanip 8:30'a kadar esneme, köpeğimle oynama/uzanma, kitap okuma, kahve icme hazirlanma ve 8:30'da ise gitmek icin cikmak. Normalden 6 gibi evdeyim, 6-7 arasi köpeği disari çıkartıyorum. 7.30 gibi spora gidiyorum, 9a dogru evdeyim. Yemek yedim falan derken 10'da bosum. Genelde 10-11 arasi boş vaktim var, 11'de köpeği bir 20 dk daha çıkarıyorum. Sonrasi klasik yatmaya gecme.
Olay aslında son 1 aydir haftasonlari resmen güne 5-6 saat bilgisayar basindaydim. Bu hafta sonu bir müzeye gittik falan vallaha ne güzel geldi. Üstüne kutu oyunu oynadik aktivite oldu. Ki oyun yerine baya kitap okudum ve kendimi kötü hissetmedim. Yani aslında cok calisan biriyim haliyle genelde haftaici spora görmediğim günler 2-3 saat dışında günde 1 saat boşluğum var. Haliyle haftasonuna kalıyor dil öğrenme, kitap okuma, gezme vs.

-oyunlar bana göre sanat. Hepsi değil ama bazilari. Misal divinity 2 roman gibi yani. Zaten yeni oyun takip eden biri degilim cok. Oynadığım en yeni oyun death stranding. Onun dışında strateji vs cok oynuyorum. Online "knight online hayat offline" dediğim yillardan beri oynamam :/

-@ganbette; ya ben galiba üretim manyagiyim :) gecen de production line oyununu aldim otomobil fabrikasi kurmak için. Bir dönem de transportation tycoon oynardım. Ruhuma işlemiş fabrika, lojistik =d


Bu haftasonum heralde son aylardaki en güzeliydi. Ya ütü bile yaptım haftalar sonra =d

Anladığım oyunu çok oynamak ne kadar benim gibi haftasonu oynansa bile kötü. Bence ara verip nadasa birakmak lazim. Ben bir 2 ay sonra tekrar gelirim oyuna.
  • logisticsmanager  (23.08.21 02:30:24) 
kafa dağıtmak için 1-2 saat oynayıp çıkamıyor musun? o 1-2 saatlik oyunun verdiği kafa dağıtma/haz hissini başka ne verir ki?


  • floydian  (23.08.21 03:12:22) 
@floydian; vallaha fallout new vegas ya da divinity 2 oturunca insanın oynadıkça oynayasi geliyor :/ bilmiyorum 1 saat oyun oynayip kapatmayi en son lgs'ye hazırlanirken yaptim =d


  • logisticsmanager  (23.08.21 08:47:01) 
Üniversite sonuna doğru bende de bu tarz bir his oluştu. Baya bir uzaklaştım oyunlarla. Yine de uzun zaman sonra oynamadıysam canım çekiyor. O hafta bütün hevesimi alıyor, eğleniyor ve bırakıyorum. Lol, Forza, COD Warzone, Middle Earth Shadow of War falan oynuyorum ama hepsinde de oluyor bir süre sonra sanki boşa zaman öldürüyormuşum hissi.

Telefonumdan bütün oyunları sildim falan. Sonra dedim ki ulan sanki oyun oynamadığın zamanları çok mu dolu geçiriyorsun? Yoo sosyal medyada falan takılıyorum boş boş. O yüzden böyle düşünüp tekrar yüklüyorum. Bir süre sonra baştakı hisler tekrar oluşuyor yine siliyorum. Böyle saçma bir kısır döngüye girdim.

Mesela bazı kitapların da insana bir şey kattığını düşünmüyorum, okumuyorum. Muhakkak hepsi katar ama saçma sapan hikayeler zaman kaybı gibi geliyor. Böyle daha teknik, tarihi, psikolojik şeyler anlamlı geliyor.

Ben de sürekli şuna harcadığım zamanda dil çalışırdım, sektörümle ilgili şu alanı öğrenirdim falan diyorum. Ama benim beyin şöyle alışmış; yumurta kapıya gelince elle tutulur bir şeyler yapıyor :)
  • ananiyimioguz  (23.08.21 09:26:28 ~ 09:27:29) 
hahah ben de en son divinity 2 bitirdim. o tarz güzel sanatlı hikayeli oyun bitirince şey de oluyor mesela, bir süre artık kısa süreli basit oyunlar dışında oyun aramıyorum. ancak sindiriyorum. ama mesela divinity'yi bitirirken de artık keyiften değil bitsin diye hırs yaptığımdan son questler için sağlıksız biçimde saatler geçirdim yani. kesip atmalı mı diyosun? üzdü.


  • snape i başından beri tanırım  (25.08.21 12:28:02) 
[]

Uçakta baklava taşımak vs yurtdışına baklava siparişi

Eylül'de Türkiye'ye geleceğim ama eşim ailesinin yaninda olacak o dönem.
Iki seçenek var: ben Türkiye'deyken Türkiye'den Fransa'ya baklava sipariş etmek- 60-70 euro civari diyor bir kilo baklava

Ya da ben dönerken bir kilo karışık alip gelecegim

Ne tavsiye edersiniz?

 
Ucakta baklava tasimak her yil birden fazla kez yaptigimiz bir eylem, alirken yurt disina gotureceginizi soylediginiz zaman daha saglam paketleme yapiyorlar. Kabine yaniniza alabilirsiniz. Fransa'ya kargolatmak pek makul gelmedi, ustelik fazla pahali. En kral baklava, 175 lira ulkede su an.


  • bosver nicki  (22.08.21 01:13:48) 
duyuru nick uyumsuzlugunda son nokta uahsduashda.

yaninda gotur. vakumlu paketle bir sey olmaz.
  • baldur2  (22.08.21 04:45:48) 
fransa'ya baklava siparisinda gumruk gecise izin vermiyor diye biliyorum.

surda fiyatlar uygun ama not olarak oyle de yazmislar. www.elmacipazarigulluoglu.com
  • do you remember me  (22.08.21 10:19:25) 
1,5 kilo götür 3 tane yarın kiloluk pakette


  • bir soru sorcam  (22.08.21 12:02:51) 
her sene defalarca baklava götürüyorum yanımda.
karaköy güllüoğlu "uçak ile götüreceğim" diyince vakumluyor en son.
BAvulda bile gider vakumlu hali.
  • Corc  (22.08.21 12:52:10) 
Vakum bağ olayını bilmiyordum, kafama takılan kısım oydu aslında :) teşekkürler herkese.


  • logisticsmanager  (22.08.21 13:25:15) 
[]

Ölümü sizi etkileyecek ünlüler

Açıkçası hayatimda ilk defa yaşıyorum ama bu hafta komedyen sean lock kanser sebebiyle vefat etti.
Vallaha öküz gibi üzüldüm, izlerken gözlerim doluyor o kadar.
Yıllarca güldürdü bizi.
Sonra düşündüm, kendisi gibi kimler var beni cok etkileyecek diye;

Bob mortimer- öldüğünde herhalde yas ilan edeceğim. Imzalı kitabını bekliyorum Eylül'de.

Bill burr- abd'ye gider mezarına çiçek bırakırım. Yıllardır haftada iki gün dinliyorum. Çocuğu olacağı haberinde eşimle deli gibi mutlu olmuştuk. Heralde arkadaşlarımdan daha çok duydum sesini (haftada 2-2.5 saat)

Norm macdonald-bill burr ile aynı şekilde. Her yaptığı isi yalayip yuttuk, kitabini okuduk. Podcastini dinledik.

Mr sark - youtuber, pek bilen olmayabilir ama YouTube oyun kisminin resmen dedelerinden. Çocuklarının olmasından büyümelerine herşeyi takip ettik. Yıllarca çok güldürdü.

Buna ek bir kaç kişi daha var kesin uzulecegim (seananners, hutch, aplfisher youtubedan tanıdığım kişiler. Hagi, Bülent. Üstüne bir de Timothy olyphant ve conan O'Brien diyelim).

Sizde kimler var böyle?

 
ferhan şensoy


  • freebird5406_2  (20.08.21 21:49:14) 
Benim tek atımlık barutum Barış Manço'ymuş. Bir daha kimse için üzülemedim...


  • 1bir1bir1  (20.08.21 21:51:12) 
Malumunuz.

Bir hayli rahatlıycam :)
  • lüzumsuz adam  (20.08.21 21:51:51) 
valla malum kisi benim de ilk aklima gelen oldu. ulke sartlari baska birini dusunmeye bile izin vermiyor -_-


  • in vino veritas  (20.08.21 22:02:19) 
Metin Akpınar’a çok üzülürüm.
Gary Oldman çocukluk aşkım olduğundan çok zor atlatırım.
Böyle düşününce aklıma gelmiyor geçenlerde Bob Odenkirk hastaneye kaldırılınca çok fazla üzülmüştüm mesela öncesinde böyle bir soru gelse aklıma asla gelmezdi çok seviyormuşum meğer farkında olmadan.
  • mutekebbir  (20.08.21 22:05:51) 
Sagopa Kajmer’e çok üzülürüm ömrü uzun olsun.


  • heathen  (20.08.21 22:08:12) 
selda bagcan


  • ala09  (20.08.21 22:13:14) 
metin akpınar


  • quickprop  (20.08.21 22:14:51) 
Etkilemek denir mi bilmiyorum ama aşağıdaki kişiler vefat ederse vay be, geldik gidiyoruz derim.

Tarkan

Cem Yılmaz

Erdal Beşikçioğlu

Harry, Ron, Hermione

Yakın yaşta olduğum kişiler daha çok etkiler.
  • dissendium  (20.08.21 22:16:48) 
fatih erkoç, erol evgin...


  • istanbul gecesi  (20.08.21 22:17:22) 
louis ck'e aşırı üzülürüm, en sevdiğim ünlü kişidir sanırım
tori amos da aşırı üzer yaşıyorken bile şarkıları ağır geliyorken, ölürse ağlamadan dinleyemem artık
son olarak da bo burnham, yapacağı o kadar şey var ki, şimdi ona bir şey olsa, beni en çok o etkiler.
  • kendi dugunune gitmeyen kamber  (20.08.21 22:20:56) 
fatih terim


  • fff02561  (20.08.21 22:21:06) 
Okan Bayülgen

Umarım yüz yaşına kadar yaşar.
  • suicides underground  (20.08.21 22:36:56) 
Müslüm Gürses, Ferdi Özbeğen, Attila İlhan ve yakın zamanda da Turgay Yıldız'ın ölümü beni çok etkiledi.
Michael Jackson'ın ölümü de hala hüzünlendirir.
Şimdi Ataol Behramoğlu'nun kaybının beni oldukça üzeceğini düşünüyorum.
  • pro9it9is9  (20.08.21 22:53:00) 
Bruce dickinson


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (20.08.21 22:56:15) 
nick cave
tom waits
ismet özel
cenk taner
  • mermize  (20.08.21 22:57:40) 
till lindemann


  • alevli deniz sortu  (20.08.21 23:00:37) 
Şener şen


Ben İbrahim Erkal’ın ölümüne çok üzülmüştüm. Allah rahmet eylesin. Bir de Kemal Sunal’a.
  • Hallegadola  (20.08.21 23:01:46) 
Ahmet Sonuç


  • izmitcan  (20.08.21 23:06:07) 
yazdığın isimlerin hiçbirini tanımıyorum :(
kimse yok. aa öldü mü derim en fazla.

  • deartheodosia  (20.08.21 23:16:42) 
Ugur Dundar
Ilber Ortayli
Aysenur Arslan
  • neverletyougodown  (20.08.21 23:31:07) 
Robin Williams'ın ölümünde çok sarsıldım. Hatta ölmeden iki sene önce entry yazmışlığım var ölümüne en çok üzüleceğim ünlüdür diye. Hala atlatamadım açıkçası, aklıma geldikçe içime oturur.

Sanırım onun kadar üzüleceğim başkası kalmadı. Belki ricky gervais olabilir
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (20.08.21 23:36:22) 
nick cave +1
şener şen +1
david lynch
martin scorcese
  • lesmiserables  (21.08.21 00:17:27) 
Neil Gaiman
David Tennant
Gary Oldman +1
Metin Tekin (çocukluk aşkı kategorisinden)
Ali, Feyyaz, Sergen
Bon Jovi
Ian McKellen ve Patrick Stewart

Ben üzülüyorum ya, Ursula Le Guin ölünce çöktüm, en son Naya Rivera'ya çok üzüldüm, Chadwick Boseman, Van Halen falan. Öff.
  • kobuzchu kiz  (21.08.21 00:55:48) 
Benim için Celal Şengör kesinlikle. Çok üzülürüm, yeri doldurulamayacak büyük bir jeolog.. Ayrıca televizyonda bişeye bişey diyen-diyebilen ender kişilerden.


  • feel the blanks  (21.08.21 01:32:18) 
kim ki duk’un ölmesini hâlâ anlamlandıramıyorum, durduk yere aklıma geliyor.

yine birçok yönetmen ve oyuncunun ölmesi beni çok etkiliyor.

larry david’in ölmesi beni çok üzer.
  • my name is ferdinand  (21.08.21 02:21:04 ~ 02:27:43) 
Vedat milor'a hayli üzülürüm, çok uzun zamandır hayatımın bir noktasında olan, yazılarını kitaplarını okuduğum, bir noktada kerteriz aldığım biri olarak yok olmuş olma düşüncesi beni üzer.

Amy winehouse da üzmüştü, lisede daha çok ünlü değilken keşfettiğim biri olarak gençliğimin önemli bir parçası haline gelince kaybı sanki o yıllar eksilmiş gibi hissettirmişti. Trajik ölümü de buna etki etti tabii...

Benzer şekilde rhcp ve radiohead etkisi vardır hayatımda, özellikle flea ve thom yorke yokluğu etkileyecek insanlar.

Eva green keza, azıcık kişiliğini de bildiğim biri olarak yok olmasının eksikliğini hissedeceğim biri.
Tarantino'ya da üzülürüm.
  • Bruce  (21.08.21 02:24:01) 
hugh jackman
leonardo di caprio
nicole kidman
bryan cranston
eddie vedder
naomi watts

tarkan
alex de souza
  • bugisme  (21.08.21 02:32:04) 
Ne zaman robin williams'ın o sıcak gülümsemesini, rahmetlinin o gorilden hallice kıllı ellerini görsem gögsüme öküz oturuyor. Öyle gitmemeliydi...

Larry david'i çok severim ama yaş aldığı için çok çok arkasından bir fatiha okurum. Ama özlerim muhtemelen.

Umut Sarıkaya hiç ölmesin isterim mesela. Beni perişan eder...

Bir de Ahmet Kaya vardı...
  • yadigar  (21.08.21 02:37:31 ~ 10:45:48) 
Jeremy Clarkson
Richard Hammond
James May
Michael Jordan
Sir Alex Ferguson
  • heritage  (21.08.21 10:01:06) 
Edip Akbayram


  • hepbiarayisicinde  (21.08.21 12:35:41) 
Haluk Levent


  • dadasalon  (21.08.21 13:13:16) 
[]

S sport Türkiye vpn ile izlemek mümkün mü?

Vpn windscribe.




 
Opera tarayıcısının vpn i ile yurtdışından izleyebilmiştim.


  • karsiyakaliyiz  (12.08.21 20:41:38) 
[]

Köpeğin beni eşimden çok sevmesi

Selamlar
Şimdi bizim bir adet boradorumuz var (border collie+labrador).

Şöyle ki eleman beni eşimden cok seviyor. Eşim emir verdiğinde ben ortamdaysam bana bakiyor, esim severken falan ben hareket edersem beni takip ediyor, sürekli etrafimda/masamin altinda falan takiliyor.
Tabi eşimi en çok üzen esil 1 haftalik tatilden dönünce sanki markete gitmiş gibi tepki vermişti. Ben 1.5 saat spora gidiyorum dönünce sanki 1 aydir görmüyor gibi davraniyor.

Bu normal mi? Bu çözülebilir birşey mi?

Bu arada esim onu daha fazla dışarı çıkarıyor olsa da ben daha katiyim (misal yemeğini agzinin tam altina koyup beklemesini söylerim, suyunu doldurana kadar yemesine izin vermem ya da kapidan/asansorden/merdivenden kafasina göre cikarsa hemen geri döndürüp doğru yapana kadar tekrarlatirim vs) ama buna ek olarak ben kendisinden hiç korkmadim barinaktan alsak da. Ama esimin ilk köpeği olduğundan korkuyordu ilk başta; patilerini silerken, head halter vs takarken. Belki diyorum ondan mi oldu.

 
Aynı şey değil belki ama bizim kedi de böyle. Ona sevgi mi denir bilemiyorum ama beni daha çok seviyor, daha çok ilgi gösteriyor. Oyun arkadaşı benim. Çünkü eşime kıyasla daha çok vakit geçiriyorum onunla, herhalde o yüzden. Ama ben yokken eşime de aynı ilgiyi gösteriyor mesela.

Kuzende de poodle var, o da çok net biçimde kuzene bağlı. Eşi köpekle yalnızken gayet samimiler, komut dinliyor vesaire ama karı koca birlikteyken sizdeki gibi komutları hep kuzenden alıyor, eşi bir şey söylerse önce kuzene bakıyor falan. Sanırım doğaları böyle.

Ne yapılabilir derseniz iki kişiye tamamen eşit davranacağını sanmıyorum ama samimiyeti artırmak için daha çok vakit geçirilebilir, oyun oynanabilir belki.
  • orient blue  (11.08.21 12:42:23) 
köpekler, kediler öyle olur normaldir. örneğin bizim köpek hepimizden laf dinler ancak hep abimin odasında oturur, orada yatar, onu en çok beklerdi. halbuki annem ona sürekli peynir, et, tavuk yedirirdi abim hiç bunları vermezdi :) kedi de ben evdeysem benim yanımda yatar mutlaka.


  • bronz böcek  (11.08.21 12:47:00) 
Alfa erkek varken surudeki disiyi dinlemesi garip olurdu :)

Ozellikle boyle labrador cinsi gorev kopekleri lider haric kimseyi takmaz.
  • divit  (11.08.21 12:56:34) 
Normal. Cozemezsiniz. Kopek ikinizi de ayni ciddiyetle "eslik" edecegi insan yerine koyabilirdi, ama koymamis. Degistirmek mumkun degil.

Kopekler kendilerini oryante edecek insanlari bulup, bunu sonrasinda pek degistirmiyorlar. Benim kopegim de oyle. Ben posta kutusunu kontrol etmeye gidip gelince bile heyacanlanip cosuyor.

Onu tatillerde ve ara sira biraktigimiz bir cift var, onlarla tanistigi ilk gun gitti hemen adamin sandalyesinin altinda uyudu. 10 gün onlarda kaldi, kadin asla kopegimi tek basina disariya cikartamamis mesela, tasmasini hep adama goturmus, kapidan cikmak istememis. Bu secimi ilk günlerden yapip, kafada bitiriyorlar kisacasi.
  • buf-e kür  (11.08.21 13:04:08 ~ 13:05:54) 
Köpekler sürü hayvanlarıdır. ailelerini sürü olarak görürler. sizi sürünün Alfası lideri olarak benimsemiş. eşiniz ve varsa çocuklarımız ise sürünün diğer üyesi/üyeleri. bu saatten sonra değişebilmesi pek mümkün değil.


  • wendyangelamoiradarling  (11.08.21 13:44:39) 
sizi lider olarak bellemiş, bunda yanlış bir şey yok. eşinizi yanlış ya da eksik yaptığı bir şey yok.


  • not sure if serious  (11.08.21 13:59:51) 
Ben de esinizin durumundaydim, bir kere bir haftalik bir tatilden donmustuk, kopegimiz bana soyle bir merhaba deyip, erkek arkadasima cilgincasina sevgi gosterip ustune atlamisti, biraz moral bozucu oluyo itiraf edeyim. Normalde benden uzak kaldiginda bana da sevgi gösterirdi ama ikimizden birden ayri kalinca onu tercih etmisti ve genel olarak erkeklere daha cok ilgi gosteriyordu kadinlara gore, bu da sanirim daha once belirtildigi gibi lider olarak seçme durumu ile ilgili.


  •   (11.08.21 15:53:43) 
[]

Köpeğim ağlayarak uyanıyor

Ne olduğunu anlamadık. İlk başta ses çıkardı salondan ağlama tarzi gittik baktik. Sonra 15 dk sonra tekrar yapti. Ikisinde de ses cikardiktan sonra normal gözüküyordu ama koltukta yatarken yatağına gecti ikisinde de.

Sonra bizim odaya geldi. Yerde yatıyor gene bi 5-10 dk yatiyor tam uykuya dalacagiz gene bir anda aglar sekilde basladi hareket etmeye, bu sefer tam o haldeyken yakaladik böyle havliyor ama normal havlama degil, hareket ediyor vs. Sonra durdu.

Disari cikarttim acaba ishal vs artık birşeyi mi var diye ama yok rahatca disari cikti. Simdi misal ayakta bir sikintisi olmadan oturuyor.

Sabah veterineri arayacagiz ama gece gece dertlendik.

 
uyuyorsa ruya / kabus goruyordur, kedi kopek hepsi yapiyor. birden ve sık olması ilginc ama.


  • robokot  (09.08.21 04:44:24 ~ 04:44:33) 
Su ana kadar 3. Kez oldu. Misal su an yatiyor ama uyumuyor. Normal sakince yatiyor. Aglama yok sizlanma yok. Uyumadi daha başında bekliyorum. Sağına soluna dokunuyorum ama rahatsiz eden bir nokta yok.


  • logisticsmanager  (09.08.21 05:04:10) 
Evet şimdi yaklaşık 30dk yattiktan sonra bir anda gene kalkti. Gene biraz ses cikardi. Gene kalkti yatagina gitti. Orada bir sağa bir sola döndü. şimdi normal gene.


  • logisticsmanager  (09.08.21 05:46:42) 
Sıcaklarda çok kabus görüyor tatlışkolar. Ondan olabilir.


  • wild honey suckle  (09.08.21 08:48:11) 
Yok bir sıkıntısı var kesin. Uyumuyorken de iki kere oldu. Havliyor, alt bölgesini yerde tutuyor bir saga bir sola dönüyor. Iste ilk defa 6'dan 8e kadar bacağımın üstünde uyudu az önce bir 10 saniye kadar tekrar agladi simdi gene normal. 19 dakika sonra veterineri arayacagiz bakalim.


  • logisticsmanager  (09.08.21 09:11:40) 
bir yerine ağrı giriyor olabilir, sancısı olabilir.

alt bölgeyi yerde tutuyor dediğiniz için aklıma sıcak hava + klima (varsa tabii) ikilisi sonucu idrar yolu enfeksiyonu, sistit tarzı bir şey geldi.

ishal değil demişsiniz ama çiş yapmasında bir sıkıntı var mı?
  • blatta hiberna  (09.08.21 09:50:25 ~ 09:50:47) 
Üzüldüm sabah sabah bir gelişme olursa yazar mısınız ?


  • fıytfıyt  (09.08.21 11:01:16) 
Köpeğim reaktif olduğu icin video yolladım veterinere videolari baktığında acil durum olmadigini tahminen gaz sebebi ile böyle bir sorun yasadigini söyledi (iki gündür çok ot yiyordu, dun aksam da kakasi böyle bir parca halinde ishale yakin gibi yumusak çıkmıştı). Bloat olabilir mi diye korkmustuk ama olsa su ana kadar ölürdü zaten dedi nefes alamazdi, bizimkisi az önce ayaktaydi benle beraber disari cikacak sanip atladi falan. Ki sancilari da 15-20 saniyeden 5-6 saniyeye düştü. Sabah 6dan 8e kadar bacagimin üstünde yatti bol bol gaz cikardi onun etkisi diyoruz.
Neyse bugün gene devam ederse yarina randevu verecek veteriner. Birşey olursa zaten gece artik sos veteriner yapacagiz.

Ne zormus vallaha hanimla 2 saat uyuduk endiseden, bebek gibi basindaydik sabah 3ten beri.
  • logisticsmanager  (09.08.21 12:08:32) 
sabah akşam iki ercefuryl'le toparlanır hemen.
veterineriniz bir şey vermedi mi?

klimanız varsa direkt yere değil, tavana ya da karşıya üfleyecek şekilde ayarlayın, bir de yıkanıyor ya da denize falan giriyorsa ıslak bırakmayın.
üşüttü bir şekilde demek ki.

geçmiş olsun.
  • blatta hiberna  (09.08.21 12:33:23) 
@blatta ilac değil de doğal destekleyici haplardan verdi. Ismi ultradiar, aciklamasi;
"Yaban mersini tozu, keçiboynuzu, montmorillonit ve aktif kömürün kombinasyonu, gazları, sıvıları ve toksinleri büyük bir emme ve emme gücüne sahiptir. Ayrıca bağırsak mukozasını kaplayan bir film oluşmasını sağlar. Laktik ferment hidrolizatı ve bira mayası, yerel doğal savunmaları uyarır ve bağırsak florasını güçlendirmeye yardımcı olarak fırsatçı bakterilerin etkisini azaltmaya yardımcı olur."

Yok bizimkisi reaktif olduğu için mama ile beraber ödül de çok veriyoruz (tavuk sosis, peynir, dana ciğerinden ödül vs). Tahminen midesi bozuldu. Son günlerde islandi ama her islandigi zaman iyice kuruladim eve geldiginde. Klima zaten yok.
  • logisticsmanager  (09.08.21 12:55:46) 
[]

Yurtdışına expat gidince çalışma saati ve tatil nasıl oluyor?

Şimdi ben Fransa'dayim, cok mobil bir firma ve sürekli millet saga sola gidebiliyor (misal benim direktör 3-4 sene cin'de calismis direktör olmadan)

Simdi Fransa'da normalde 35 saat çalışılıyor ama yönetici olanlarda saat yok kontratta. Ama en kötü 36 gün izin var.

Ne biletim böyle çin, tayvan vs gibi ülkelere gidince bir kaç yıl nasıl oluyor bu haklar? Çünkü ben yöneticiyim ama 35 gün tatilim var. Evet kariyer icin giderim ama gidip 20 gün tatil yapacaksam biraz saçma duruyor. Misal Türkiye'deki fabrikaya falan gelsem hayatta gelmem daha az tatil hakkina falan (daha az maaşa da gelmem ama o önemsiz büyük ihtimal şu noktada)

Böyle giden var mi?

 
kontratin fransada mi kalacak? yoksa cin vs tayvana gidince local kontrata mi gireceksin? sorunun cevabi buna bagli. Misal bazi almanlar sartlari daha iyi oldugu icin ingiliz kontratina gecmiyor, kendi ulkesindeki kontrata bagli olup, uk`de calisiyorlar. (sirket ici mobilityden bahsediyorum), yani bunlari negotiate edebilirsin. (hem hangi ulkenin kontratina bagli olacagini, hem de lokale gececeksen oranin sartlarini.)


  • camussar  (01.08.21 23:05:46) 
Camussar doğru yazmış, bizde de kontratına bağlı. Lokal ofis bordrosuna geçersen o lokal ofisin olduğu ülkenin şartlarına göre yaşıyorsun, genelde 1-2-3-5 yıl kalması beklenenleri lokal ofis bordrosuna geçiriyorlar. Gezici olacaksan dubai moskova vs gibi bi yere bordronu alıp, oradaki kanunlara göre yapıyorlar. Eğer böyle bir ihtimal varsa zaten bu detay geri kalan her şey için de çok önemli.


  • roket adam  (01.08.21 23:24:51) 
camussar ve roket adam çok doğru şeylere değinmişler ama bir ek yapayım. expat olarak, "geçici" süreler için de olsa lokal firmaların bordrosuna geçirilirseniz, ana iş yerinizde sahip olduğunuz hakları içeren bir kontrat yapabiliyorlar. yani biraz esneklik gösterebiliyorlar.

kaldı ki belli bir seviyenin üzerindeki çalışanlar (genel olarak yöneticiler diyelim), aynı ülkede bambaşka bir işe bile başlasalar, mevcut şirketlerindeki mevcut haklarıyla başlayacak şekilde bile pazarlık yapabiliyorlar. illa ülkenin kanunları ile kısıtlı değilsiniz. mesela "Türkiye'de ilk sene izin hakkı yoktur, sonraki senelerde de şu kadar çalışan, EN AZ şu kadar izin hakkına sahiptir." şeklindedir mevzuat. ama bu şirketin ilk sene izin veremeyeceği anlamına gelmez. gayet de verebilir. diğer seneler için de aynı şekilde minimum sürenin üzerinde izin verilebilir.
  • co2s2  (02.08.21 16:53:17) 
Yukarıdakilerin tamamına katılıyorum, co2s2'ye kısa bir ek de ben yapayım.

Mevcut kontratındaki şartlar gideceğin ülkenin yasal alt sınırının altında olur ise uygulanamaz/ uygulanması sıkıntı yaratır. Bir ülkede çalışma izni ile çalıştığınız zaman, paranızın hangi ülkeden geldiğine bakılmaksızın, o ülkenin çalışma hukukuna ve yine varsa çalıştığınız ülkedeki asgari haklara ve özel şartlara göre davranılması gerekecektir.(Mesela AB içerisindeki dolaşım nedeni ile ortaya çıkan özel durumlar.) Bunun dışında kalan, yani yasal sınırların üstündeki rakamlar, sizin şirket ile anlaşmanıza bağlıdır.
Siz zaten avantajlı bir pozisyon ve ülkede olduğunuz için sizin durumunuzda beklenti avantajlarınızı korumak olacaktır. Ama sizin durumunuzun ters yönünde hareket edecek bir arkadaş olursa da hazır konu açılmışken bu da not edilmiş olsun.
  • yeninesiltupcu  (02.08.21 17:12:23 ~ 17:14:12) 
[]

Yabanciya daire için şehir tavsiyesi

Selamlar
Is arkadasim Türkiye hastası müslüman bir kadin, emekliliği için Türkiye'de bir daire arıyor.

Isteği ; en az 90m2, max 60bin euro, deniz vs birşey görmesini istiyor ve eski içinin renovasyonu vs uğraşmak istemiyor.

Istanbul dedi ama bana göre İstanbul hem pahalı hem de çok da emeklilik yeri değil. Buna ek deprem riski oldukça fazla.

Kişi Fransız, ingilizce ve Fransızca konuşuyor. Gelirse eşiyle, çocuklarıyla gelecek. Her sene Türkiye'ye geliyor, Türkiye bilgisi genel olarak İstanbul/kapadokya/antaly/bodrum ibaret.

Haliyle yabanci birinin yasayabilecegi ve Fransa'dan max iki uçak ile gelebileceği bir yer olmalı.

 
Türkiye hastalığı değildir muhtemelen İstanbul hastalığıdır. Türkiye'nin müslümanlar için en cazip yeri zaten tarihi yarımada odaklı oluyor. Bir de parası olanlar için Nişantaşı :)

Deniz görmesini isitiyorsa ve bütçe 60 bin euro ise tabii merkezi yerlerde işi zor. Büyükçekmece taraflarında olabilir bir ihtimal. Hem orası tatil kasabası gibi bir ilçe hem de aslında İstanbul.
  • himmet dayi  (23.07.21 13:01:44) 
Yabancı istanbul dışında idare edemez. Artık tarihi yarımadanın da bir numarası kalmadı suriyeli afgan dolu. Çok istiyorsa feneryolu-bostancı minibüs yolunun tercihen altıda yani sahil tarafında olmazsa da minibüs yolu ile e5 arasında alsın. 60bin euroya buralarda çok ev alabileceğini de sanmıyorum, bi 40k euro daha koyarsa ya da sabit döviz emeklilik geliriyle kredi çekerim vs derse buralarda 100k euroya oturulabilir evler bulunur.


  • mg3929  (23.07.21 13:25:06) 
İstanbula yakınlık önemliyse Bursa Mudanya’ya baksın. Feribotla iki saate Eminönü, sabiha gökçenden de iki saate evinde olur. Deniz görür. İstanbul’da yaşamaktan daha iyidir.


  • Depik  (23.07.21 13:28:03) 
Bence halıcıoğlu ideal. Haliç manzaralı…


  • neysene  (23.07.21 13:44:19) 
Alanya-gazipaşa arası bunun için çok uygun


  • duptıs  (23.07.21 15:40:08) 
istanbul'da o paraya o evi bulamaz. Cok kuzeyde hala yerlesimin oturmadigi dandik yerlerde bulabilir orada da rahat edemez.

Ya da pendik,kartal,tuzla tarafini zorlamasi lazim. Orada da o paraya zor ama deneyebilir.

Deniz gorsun 600bin tl olsun ve yabanci insan rahat etsin deyince kesisim noktasi baska sehir oluyor.
  • divit  (23.07.21 16:06:22) 
Balıkesir - ayvalık - altınoluk vs taraflarına bakarım ben olsam, 60 bin euro para değil çünkü.


  • roket adam  (23.07.21 16:23:57) 
Peki acaba bana x paraya surada olur diyebilir misiniz?
Çünkü kişinin parası var. Yasadigimiz yerde 3-4 tane dairesi falan var. Çok mantıklı birşey olursa bence 100bine falan çıkabilir.

  • logisticsmanager  (23.07.21 16:33:02) 
muglanin ilceleri olabilir, ingiliz populasyonun yüksek oldugu yerler. ama bodrum merkez icin falan az. fethiye calis belki olabilir. dalamanda havalani var zaten.
miktar az. yoksa göcek falan tam emekli yeri

  • durgunfoton  (23.07.21 16:48:14 ~ 16:49:29) 
[]

Ucus öncesi 3 ay gecerliligi olan pasaportu yeniletmeli mi?

Eylül ortasi Türkiye'ye geleceğim. Pasaportun 12 aralıkda gecerliligi doluyor. Kısacası 3 aydan az kaliyor.
Oturma iznim var Fransa'da. Sizce pasaportu yenileteyim mi yoksa bir sıkıntı olmaz mi?



 
tr'ye gidince yenilet. cunku tr'de 2-3 günde pasaport sende olur. y. disinda randevu ayri sorun, basilip gelmesi ayri sorun.


  • helenart  (19.07.21 12:25:46) 
Yenilet


  • noluyo yaa  (19.07.21 13:40:41) 
[]

Köpeğe başka ne komut öğreteyim?

Mart basindan beri köpeğimiz var. Su an İngilizce olarak;
Otur, yat, bekle, birak(leave it; yediği seyi, baktigi şeyi vs), birak (drop; agzindaki topu) getir, koş, dur, bırak/dur(off; yemek veriyorum bitti ama hala bakıyor off diyorum anliyor, oyun oynarken off diyince oyunu bırakıyor vs), hadi (ya bunu Türkçe öğrettim agiz aliskanligi sebebiyle, eve gelince yere öyle bir pozisyonda yat ki patilerini sileyim demek bu), halter (kafasini head haltera gecirmek), gel, heel (Türkçesi ne bilemedim, solumda yürüyüp bana bakmasi icin), benimle (with me; neredeysen kos, soluma gel ve otur bana bak), lets go (bunu yürürken hadi yon degistirirken falan kullanıyorum), sag/sol pati (patisini vermesi icin)

Baska ne ogreteyim hareket ya da komut olarak? Hızlı öğreniyor zaten burnunun üstün ödül koyup beklemesini saglamam 2-3 deneme aldi, bacaklarimin arasindan geçmesini sağlamam 2 deneme. Ne verdiysek aliyor çocuk borador(border collie, labrador) haliyle eğitime, öğrenmeye aç.

Bunlarin bir de fransizcalarini öğretebilirim misal.

 
labradorlar koklayıp bir şeyleri bulma konusunda da iyiler zaten doğal olarak. border collie de çoban köpeği zaten.

komuttan ziyade geniş alanlara bir şeyler saklayın salın sonra bulmak için saatlerce koşsun getirince ödül verin :D
  • passion rules the game  (16.07.21 18:54:26) 
@passion malesef anskiyete sorunu var su an için cok fazla kendi basina salamiyorum, ilac+conditioning. Yani belki denerim biraz seyrek saat denk getirirsem. Evde yapiyorum bunu ofelia'nin önerisi sonrasi; evde baya mutlu oluyor manyak gibi kokluyor zaten ve buluyor.


  • logisticsmanager  (16.07.21 18:55:57) 
sizden başkasının elinden bir şey yememeyi ya da en azından sokakta bulduğu ve/veya ona verilen şeyleri yememeyi öğretebilirsiniz.
bu komut değil tabii ama bir şekilde öğretmeniz iyi olur.

  • blatta hiberna  (16.07.21 18:58:28) 
şu durum için komutunuz yoksa diye yazayım. benimkiler ağaçların etrafından geçerken bazen aralarından dolanıyorlar, yani kayış dolanıyor, ya tasmayı ağaç gövdesinden geçirip almam gerekiyor ya da köpeğin geri geri çıkması gerekiyor. "bu tarafa" komutuyla geri çıkıyor benimki.


  • pide  (16.07.21 19:02:29) 
[]

Avrupa'da Türkiye'ye arabayla tatile gelenlerin deneyimleri

Selamlar
Simdi bu sene olmasa da belki seneye vs arabayla Türkiye'ye gelir miyim acaba gibi düşüncelerim var. Şimdi köpek de var, dedim onu da getiririz falan yoksa evde köpek bakicisi ile birakicaz ucakla gelicez.

Fransa'dan gelecegim. 2900 km diyor.

Nasildir, yapilir mi? Dertleri nelerdir vs merak ediyorum.

 
yurt dışı tecrübem olmadı. ama türkiye içinde 800-900 km araba kullandım. toplam 3-4 mola verdim. gideceğim yere vardıktan sonra aşırı yorulmamıştım ama üzerimde bir ağırlık vardı. eğer full araba kullanırız 2 şoförüz biri uyur diğeri sürer derseniz belki kulağa mantıklı gelebilir ama 2900 km yine de çok yorucu olur emin olun. köpeğiniz de varmış, sanırım 2-3 saatte 1 mola vermek zorunda kalacaksınız. dikkat dağınıklığı, sıcak, bilmediğiniz yollar vs. işin içine girince riskli olabilir. tavsiyem yolu 2'ye bölün. 1500 km bir gün 1500 km bir gün gelin. arada 1 şehirde uyuyun, duş alın vücudunuz bi kendine gelsin.


  • golgi aygıtı  (30.06.21 12:41:06 ~ 12:42:49) 
youtube'da sıla yolu diye aratırsanız, yapılıp kayda geçirilmiş bir çok yolculuk karşınıza çıkıyor. Bir fikir edinmenizi sağlayacaktır.


  • hayaletimsi  (30.06.21 12:43:40) 
Yani aslinda fikir ediniyorum da 1.5 saat koyanlar var, arkaya ölürüm Türkiyem müziğini dayayip. Sikinti nedir nasil gecer vs yapmis varsa sormak isterim. Yoksa youtubeda video olduğunu biliyorum evet.


  • logisticsmanager  (30.06.21 13:33:30) 
köpeği bilmem ama ben 5 kez yaptım bu yolculuğu araçla. çok eğlenceli ancak bazı tarihlerde yola çıkıldığında gümrüklerde 10-15 saat bekleme gibi durumlar olabiliyor. özellikle almanya'da okulların tatil edildiği dönemler yollarda yoğunluğa yol açıyor. gerçi korona nedeniyle o kadar olmaz herhalde bu sene. hızlı gitmeyi tavsiye etmem birkaç yerde konaklama yapmanızı tavsiye ederim. rotaya bağlı olarak fikir verebilirim. ben hep yunanistan üzerinden gelmiştim.


  • burya  (30.06.21 13:38:40) 
o yolu yapmadim, ama mutlaka bi gun yapicam. gozume italya'dan yunanistan'a feribotla gecilen rotayi kestirdim. sinir kontrolu sadece TR'ye girerken olmus oluyo. yani road trip kafasi icin yapilir ancak, diger turlu hakkaten cok uzun yol (ki bi de daha pahaliya oluyo).

benim gozumu korkutan TR'ye gitmesi degil, de donus yolu. uzun yolculuklarda (1500km +) eve donus yolu beni cok bayiyo.
  • lamartin  (30.06.21 21:02:24 ~ 21:02:35) 
Avrupa guzergahi degil ama rekorum arabayla 3 gunde 3650km, uzun yolu cok severim beni pek etkilemiyor. Cikmadan arabaya saglam bakim lazim, dandik araclarla olmaz ben olsam arac 10 yasinin ustunde ise bulasmam, yas arttikca risk buyuyor. Yanina yedek benzin, alet edevat almak lazim, yedek lastigin havasini kontrol ettir vs.

otelleri onceden ayarlamadim, yoruldugum yerde ilk buldugum otele girdim yattim. elektronik esyalar icin ayri canta yapmistim onlari odaya yanima aldim arabaya girerlerse gitmesin diye. Full yuklu arabayla yola cikmistim, butun koltuklarin ustu esya doluydu.

Kopek ile nasil olur bilmiyorum..
  • cooperr  (30.06.21 21:11:25) 
[]

spora donus; 5-3-1 ya da gecis sureci icin LP

selamlar
gecen sene marttan eylule kadar covid sebebiyle spora gidemedik. eylulde donunce butun hareketleri yaklasik yuzde 15 dusurmustum (cok uzun zamandir 5-3-1 yapiyorum, sage sagolsun baslatmisti yillar once, bagimlilik oldu).

martta 1rm;
squat 205
bench 131
deadlift 222
shoulder press 86

Eylul;
squat 186
bench 124
deadlift 201
shoulder 83 demisim

eh simdi eyluldeki 1 aylik antrenmani saymazsak 13 aydir haftada 4 gun sinav-barfiks-20kg agirlik bandi ve bir adet 8kg kettlebell ile calismayi kenara atarsak elime dumbel ve barbell degmedi.

ne yapsak?
Ilk aklima gelen wendler'in hastalik sonrasi verdigi program;
www.jimwendler.com
bunu 2 cycle devam et demisler.

reddit'te bu kadar aradan sonra linear progression programlari oneriliyor, ne dersiniz? misal gzclp ya da greyskull lp

vucudum baya ham halde o kesin, bu kilolar hayatta kalkmaz, bir daha kapanma olmazsa anca yil sonuna belki geri donebilirim.

 
Ben son bıraktığım ağırlıkların % 20 aşağısı ile aynı hareketlerden başladım.programi değiştirmedim yani, çok iyi çünkü. İlk hafta zorlandım sonra alıştim. Şimdi dördüncü haftaya giriyorum.


  • ozgurluk savascisi  (20.06.21 15:35:35) 
Kendine eski ağırlıklarına dönmek için en az 3-4 aylık LP bir program ayarla. Sonra değiştirirsin gelişim durursa.


  • arnold schwarzeneger  (21.06.21 14:28:03) 
Benzer bi durumdayım. Hep ağırlık yapardım da ben ilk 1-2 ay sadece HIIT yapıp sonra da PHAT yapmayı planlıyorum.


  • noluyo yaa  (21.06.21 15:18:23) 
[]

Yemek blogu için lens önerisi

Selamlar
Esimin blogu icin lens bakıyoruz. Canon 5d mark II var. Bir de ufak canon lens var adini hatirlayamadim.
Biz şu an şuna bakıyoruz ama fiyat geçen seneye göre euro olarak bile cok artmis;
canon ef 100mm f2.8 l macro is usm

Bunun gibi onerebileceginiz, mümkünse daha ucuz lens var mi?
Yakin cekim yapabilmesi önemli.
Yoksa en sonunda bunu alacağız. Genelde cekim tripod ile yapiyor.

 
Yemek bloglarının kullandığı en önemli lens 50mm. 100mm lens ile ev içerisinde fotoğraf çekmekte inanılmaz zorlanırsınız, odak mesafesi bile ciddi problem yaşatır. 50mm lens fiyat açısından da her markada (Canon dahil) bulabileceğiniz en uygun fiyatlı lens olur.50 mm'niz varsa daha ara bir lens öneririm (Sigma 85 vs gibi) ama kesinlikle 100mm değil...


  • silverleaf  (08.06.21 08:11:35) 
bizdeki lens 50'mmymis ama tripod üstüne koyup yakin cekmeye calisinca olmuyor tabi.
Reflex EF 50mm f/1,4 USM

bu 100 mm baya önerilmis bilemedim simdi, ben de anlamıyorum. Esime sordum evet malesef çok yükseğe çıkıp çekmem gerekecek ama herkes bunu oneriyor dedi.
Gene 85 vs icin öneriniz var mi?
Bu arada makinayi da yanlis yazmisim 6d mark ii'ymis.
Bize yakin çekim yapmamizi saglayacak bir lens lazim.
  • logisticsmanager  (08.06.21 12:45:48) 
[]

True crime dizi ve belgesel önerileri

Selamlar
True detective, mind hunters vs severek izlemiş, son zamanlarda YouTube'da gerçek hayattaki sorgular ve kriminal psikoloji ile alakalı seyler vs izleyen biri olarak önerilerinize açığım.
True crime ve Buna ek olarak kriminal psikolojiye giriyorsa cok güzel olur.


 
true detective izlemedim ama anlattıklarına göre şunları önerebilrim
fargo, twin peaks (2 sezon maalsef sadece), wire,dexter

  • ShadowOfMoon  (29.05.21 23:56:38) 
the sinner özellikle ilk iki sezon.


  • black holes in the sky  (30.05.21 01:02:19) 
manhunt: unabomber


  • duyulmasi gerektigi kadar  (30.05.21 04:41:25) 
[]

Rahatlatan TV programları

Rahatlatan, drama, gerilim vs olmayan izleyip kafayı dağıtmalık, stresi atmalik neler var?

Misal izlediklerim;
Mortimer & whitehouse gone fishing
Office
Parks and recreation

Bir de az önce queer eye izledim, oldukça eğlendim. O da fena değilmiş.

Bunun gibi dizi ya da herhangi program önerilerinize açığım.

 
Ne kadar ilginizi çeker bilmiyorum ama RuPaul's Drag Race. Tam bir beyni resetleme serisi.

Yine Netflix'te kafa dağıtmalık yarışmaları çok seviyorum ben: Nailed It!, Sugar Rush, Skin Wars, İngiliz naifliğiyle yarışan insanların yarışmaları The Big Flower Fight, Next in Fashion ve Blown Away.

Dizilerden de izlemediyseniz Gilmore Girls, yenilerden Brooklyn 99, The Good Place.
  • kobuzchu kiz  (24.05.21 23:55:06 ~ 23:58:21) 
Sokak Lezzetleri belgeseli
The Great British Bake Off
Emlak Avcıları
Kumsalda Kelepir Avı (Ada almalı bir tane vardı ismini bulamadım)
Büyük Tasarımlar
  • kaset  (25.05.21 01:03:55) 
[]

Sizce veteriner yanlış mi davrandi?

Geçenlerde iki aydir bizle olan barinaktan aldığımız kopegimizin ikinci defa götürdük. Ilkinde kadin vardi ve kisirlastirma dikislerini almisti, sifir problem geçti (bir iki dis gosterdi alinirken ama olur).

Yalnız ikincide gecici veteriner vardi, 190 boyunda böyle ruhsuz görünüşlü adam. Kopek zaten veterineri kac kere iyi sey icin gördü ki cok rahat olsun. Hayvan adsmi görünce havlamaya başladı, korku halinde. Dediği ilk şey;
"Bu reaksiyonu üstünde calismaniz lazim". Adamin merhaba, x beyden sonra dediği ilk şey. Hayvan kac aydir bizle falan yok yani.

Sonra iceride hayvani kendisine isitacak hiçbir sey yapmadi. Hayvana ilk dokunusu muayene icindi. Hayvan iyice tirsar haldeydi yani.

Bana göre; cok yanlis bir davranis gibi geldi. Heyecanli, korkan köpeği veteriner kisinin yatistirmasi mantikli değil mi? Vallah askerlikte doktor nasılsa ahanda ayni muamele vardi. Hatta askerde daha sevecenini gördüm.

Yoksa bana mi böyle geliyor ve adamin hali normal mi? Yani Türkiye'de de gittim veterinere. Veteriner köpeğimle kedimle hep bir konusurdu sonra baslardi falan. Hatta biraz ödül verirdi alissin diye.

Bilmiyorum ama onun yüzünden de olabilir; uzun boylum erkeklere falan reaktif halde biraz.

 
öyle düşünme veterinerin işi rehabilitasyon değil. orada muaynesini yapıp aşısı, iğnesi işini bitirip gidecek. her köpeğe, kediye kendimi sevdireyim aman biraz alışsın dersen günde bir hasta bakman lazım. kedi,köpekte muayne esnasında zor kullanmaya mecbur kalınıyor.ama hayvan çok sakindir veteriner acımasız davranır tabi bu saçma.


  • orpheus  (03.05.21 22:22:35 ~ 22:23:26) 
Haklısın fazla önyargılı davranmış. Hekim değiştirmek en doğrusu olur.


  • 1bir1bir1  (03.05.21 22:24:43) 
@orpheus zor kullanmadi hic ya. Hayvan denilenleri yapti ama resmen adamdan korktu yani. Agresif havlama da degil odadan kacmaya calisma falandi hali.
Gecen basket oynayanlara havladi, birine ödül verdim. Susunca uzaktan atti yavas yavas yanina geldi. 1 dk sonra elinden mama yiyordu.
Bilmiyorum belki de normal veterinerden sonra garip geldi bana. Ki bir daha yedek veteriner var dediklerinde zaten kabul etmeyecegiz.
  • logisticsmanager  (03.05.21 22:26:56) 
Köpekler karşılarındaki kişinin yaklaşımındaki değişiklikleri çok çabuk farkedebiliyor, oturup uğraşılması gereken bir durum değil.. O anda köpeği sakinleştirmek ilerdeki muayeneler için de güven sağlar ki bir veterinerin hastasına bunu elinden geldiğince sağlaması lazım. Haklısınız.


  • not dark yet  (03.05.21 23:48:02 ~ 23:49:53) 
[]

Köpek eğitimi konusunda yardım

Merhabalar
Iki aydır kırma labrador sahibiyiz, barınaktan aldık.
Ilk başta böyle değildi ama son 4 haftadır falan acayip bir biçimde apartmandaki insanlara havlama, bisiklet/araba havlama, üzerine gitme ve en kötüsü çocuklara havlama üzerine gitme/atlama var.
Yerlisi olmadığımız şehirde olduğumuz için çocuğu olan tanidigimiz falan yok haliyle gidip çocuklarla yakinlastiramiyoruz.
Az önce otururken iki çocuk arkadan yaklaştı (1.5 m falan anca kalmış) fark ettim derken tabi kontrolden çıktı. Hadi orada çok yakındı ama sonrasında 7-8m ötede koşan çocuğa da aynısını yaptı.

Haftaya cuma egitmene soracağım ki onla da bunlar olmuyor heralde hiç çocuk vs denk gelmiyor bilmiyorum. Ama o zamana kadar ne yapabilirim diye meraktayim.
Esimle beraber psikolojik olarak biraz çoktuk ki su an benim kararim biraz kafamizin rahatlamasi icin agizlik takmak çünkü yüzde yüz emin degilim cocuklara olacak tepkisinden.

 
biraz abartıyorsunuz bence.
tasmayla dolaştırın ve çocuklara yaklaştırmayın.
mecbur musunuz çocuklarla yakınlaştırmaya?

size alıştıktan sonra eski travmaları ortaya çıkıyor olabilir.
geçmişinde kötü bir deneyimi varsa, normal.
eğitmene bahsedin, ne yapabileceğinizi söyler.
ama psikolojik olarak çöküp hayvana ağızlık takmaya falan gerek yok.
daha kötü etkilenir.
olabildiğince kısa tasmayla dolaştırın, sevmek isteyen olursa da izin vermeyin, bu kadar basit.
  • blatta hiberna  (24.04.21 20:30:25) 
Tasmayla dolastiriyoruz zaten.
Cocuklara yaklastirmiyoruz ama 7-8 metrede kosan cocuga atlayip havlamaya başlayınca hem kontrol etmesi zor hem de parkta sıkıntı oluyor insanlar bakiyor ediyor. Böyle 13 sene mi yasayacagiz sürekli 8-10 metrede kosan çocuk mu var diye?

Apartmanda çocuk denk geldiginde de aynisini yapıyor, ya asansor beklerken apartman kapısından biri girse havliyor, hirliyor.

Kısacası köpek bisiklet, araba, çocuk, insan; hepsine havliyor ve atliyor. Haliyle yürümek etmek psikolojik olarak yorucu oluyor çünkü sürekli acaba o köşeden biri çıkar mi yok o cocuklar bir anda bize kosar mi vs halindeyiz.

Ağızlık takarsak en azından bir olay olsa da isiramayacagindan eminiz.
  • logisticsmanager  (24.04.21 20:49:13) 
hayvan zaten şu anda eğitim alıyormuş.
üstelik daha iki ay olmuş sahipleneli.
bunlar olacak, yani bu kadar şeyden bu kadar strese girecek bir şey yok.
zamanla düzelecek, biraz soğukkanlı olun.
siz strese girerseniz zaten hayvan daha çok strese girer.

parkta dolaştırmayın.
yani normalde de çocuklara yaklaştırmayın zaten.
özellikle de gençken.
ağızlık takmayı kafanıza koymuşsunuz, tam olarak neyi sorduğunuzu anlamadım.
yani istiyorsanız takın ama hayvanı daha da strese sokmuş olacaksınız, onu söyleyeyim.
bu kadar gerginliğe gerek yok.
insanlar bakıyorsa da bakıyor, burada önemli olan köpeğin psikolojik sağlığı.
bugün bakar, yarın yanından geçerken sevmek ister.
insanlara ne?
sonuçta serbest dolaştırmıyorsunuz, kimse bir şey yapamaz.
siz sakin olacaksınız ki, o da sizinle birlikte sakin olmayı öğrenecek.
dolaştırırken bol bol konuşun.
evde de sürekli konuşun.

bu olaydan dolayı evde psikolojinizi falan bozmayın.
siz ne kadar sevgi dolu olursanız, o da o kadar sevgi dolu olur.
sakin olmayı sizden öğrenecek en başta zaten.
ama sürekli gergin olur, sürekli endişe duyar ve ona karşı bu gerginliğinizi hissettirirseniz hayvan rahatlayamaz, kendini güvende hissedemez.

sokaklarda kendini daha güvenli hissetmesi için sabah erken, gece geç saatlerde uzun yürüyüşler yapabilirsiniz mesela.
yani bu süreçte daha tenha saatlerde dışarı çıkartmaya çalışabilirsiniz.
sizinle de daha çok zaman geçireceği için bağı kuvvetlenir.
dışarıya çıktığında hiç havlamaya hırlamaya gerek olmadan döndükçe (etrafta az insan ve insan trafiği olduğu için) dışarı çıkarken daha az gerilir o da zamanla.
bir yandan eğitim de aldığı için iyice düzelir bir süre sonra.
  • blatta hiberna  (24.04.21 21:35:49 ~ 21:42:39) 
kirmalar nedense daha sert oluyor ve anlasilmasi zor hareketler yapiyorlar bir gun oyle bir gun boyle.
kopegim koruma icguduleri epey kuvvetlenmis gibi. yani yerini ve sahibini sahipleniyor alfa olarak siz varken onunuze gecip siz komut vermeden hamlede bulunmasi iyi bir egitim gormemesi ile alakali. ve bu genlerinde var. bekci kopegi de alsaniz ayni seyler olacakti. ilk hafta yuvaya yabancidir ses etmez orada yatar orada beslenirse orasini ve sahibi kabullenir. korumak kollamak icin elinden geleni yapar.
benim tecrubem su yonde. agizliga devam daha cok sosyal olmaya devam. her yanlis hareketinde onu uyarmali ve duzeltmelisiniz.

sunu da asla unutmayin kopek kopektir. ne buyutun ne ufaltin.
  • turbo sadık  (25.04.21 02:13:44) 
sizi zayıf gördüğü için korumaya çalışıyor. o yüzden agresif tavırlar sergiliyor. havladıktan sonra onu seviyorsanız davranışı da pekiştiriyorsunuz demektir. iyi bir eğitmenle çalışmanız lazım, yoksa eziyet olur size.


  • jangbogo  (25.04.21 05:32:18) 
Ileride kaynak olur; hayvanin günlük egzersizini artırdık (su an günde 40-45 dk toplam kosuyor). Reaktifligi yüzde 70 azaldi. Hala erkeklere ve özellikle baktigi kopege dokunan erkek kisilere havliyor.
Tasmada zincir tasmaya geçtik ve kitlendigi zaman leave it diyoruz, dinlemezse uyariyoruz. Üçüncü gun sonunda leave it dedigimiz zaman bakiyor hatta demeden dönüp bize bakmaya basladi. Arabalara olan reaksiyonu yok gibi birşey. Kısacası icindeki enerji patlamasini kontrol altina almak ve nerede ne yapmamasi gerektigini daha net olarak anlatinca düzeldi. Daha is var, her köpek ayni değil ama bizimkisi böyle düzeliyor gibi.

  • logisticsmanager  (03.05.21 22:20:01) 
[]

Lufthansa vs pegasus

Selamlar
Temmuzda Türkiye'ye gelecektim ama şimdi belki Eylül'de gelmek daha mantıklı olur dedim, hani aşı falan olursak belki daha rahat oluruz diye. Burada da sormuştum soruyu zaten, genelde yaz sonuna otele önerisi vardi.
Bilet alacagim; Lufthansa ve pegasus ayni fiyat.
Bileti değiştirme/erteleme gibi olasiliklari göz önüne alirsak, hangisini seçmek lazim? Ikisi de otelenebilir (aradaki farkı verirsen) ama bu ertelemede cakallik yapiyorlarsa falan (yazmayan maliyetler vs) ona göre digerini seçeyim.

 
geliş lufthansa dönüş pegasus yap


  • jamswety  (21.04.21 17:22:04) 
Lufthansa ve Pegasus'un aynı cümlede kullanılması bile Lufthansa'ya hakarettir. Lufthansa son yıllarda 'En iyi hava yolu şirketleri' sıralamasında Avrupa kategorisinde hep birinci sırada. Türk Hava yolları'nın 3 yıldız alabildiği bir puanlama sisteminde Lufthansa 5 yıldız alan bir hava yolu şirketi (maks. 5 zaten)


  • himmet dayi  (21.04.21 17:22:34) 
ugrasma pegasus filan al gec L'den


  • sweetoffice  (21.04.21 17:47:31) 
Soru dışı olacak ama çok da eylülün sonlarına bırakmamak lazım. malum, bizim ülke tatil zamanı açılıp sezon bitince kapanan bir ülke.


  • biravekahve  (21.04.21 18:38:36) 
[]

Keten gömlek markasi (avrupa)

Selamlar
Şimdi yaz için birşeyler alicam, Avrupa'da (özelikle Fransa) olan markalardan bilgisi olan varsa paylasabilirse sevinirim.
Slim kalıp, düzgün keten gömlek. Ise falan giyerim (haftada birgün iste)

Banana republic'de baya indirim var ama kalite durumu nasil bilemedim. Ondan sonra muji diye bir markadan da bahsediyorlar ama regular kesim, uzerimde salas duran ketenden nefret ediyorum o yüzden slim arıyorum.
Fiyat olarak da 60 euro kadar cikarim herhalde cok degerse.

 
Massimo Dutti varsa güzel gömlekleri


  • Take it away honey  (13.04.21 16:29:53) 
keten var mi bilmiyorum da jules'un gomleklerini bayagi guzel. www.jules.com


  • lamartin  (14.04.21 11:52:33) 
Jules'da var ama harbiden iyi mi jules ya :/ ucuz baya çünkü


  • logisticsmanager  (14.04.21 15:10:08) 
[]

Temmuz ayında Türkiye'ye gelinir mi?

Iki sene oldu aileyi, arkadaşları görmeyeli. Temmuz ayında iki hafta gelelim diyoruz, lufthansa ile güzel bulduk.
Temmuzda sizce en azından geçen yaz gibi olur mu? Bana artık yazin da insanları tutamazlar gene geçen yaz oldugu sekilde olur gibi geliyor. Zaten çok gezmeye değil de aileyi görmeye geliyoruz (Avrupa'dan). Bir de yemek yemeye, üzerime iskender kebap, copsis, baklava atilsin istiyorum :/



 
ben olsam riske girmezdim. evet ozlem fazla olmus olabilir ama turkiye su an icin cok riskli. boyle devam ederse tr ucuslarini da askiya alabilir avrupa.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (09.04.21 12:04:38) 
dün abd'deki komşularla konuştum. onlar da aşı olmuş gelmek istiyorlar ama gelmemeniz daha hayırlı olur dedim. yaşları da 70'in üstünde.

bu arada karaköy güllüoğlu yurtdışına baklava yolluyor :)
  • sutlu nescafe  (09.04.21 12:12:40 ~ 12:13:05) 
Agustosta gidiyoruz biz. Gecen yazdan daha rahat olur bana kalirsa, su anda bile insanlarin umrunda degil.

Ailenin buyukleri asi oldu, biz de gitmeden olacagiz buyuk ihtimalle. Iki taraf da asili olunca cok bir risk kalmiyor ortada aslinda.

Baklava olarak da gaziantep elmacipazari gulluoglu da yurtdisina gonderiyor. Karakoy gulluoglundan birkac gomlek daha iyi. Ingiltereye kilosu 30 pounda geliyor, sizin oralara da benzerdir herhalde, deger kesinlikle
  • fakyoras  (09.04.21 13:16:47 ~ 13:36:32) 
ben olsam gelmem


  • in vino veritas  (09.04.21 13:28:01) 
Avrupa'daki vaka sayılarının da düşük olmadığı varsayılırsa (özellikle Fransa, İtalya gibi yerlerde), yaza kadar vaka sayıları Türkiye'de biraz düşer, anne babanız ve siz de gelmeden önce asilanirsaniz, geldiğinizde de gezmek yerine aileyle vakit geçirmeyi tercih ederseniz bence gelinebilir. En azından biz ailecek öyle yapacağız.


  • fraise  (09.04.21 13:37:44) 
Aşı olmadığınız sürece kesinlikle gelmeyin. Her şey olabilir bu saatten sonra.


  • roket adam  (09.04.21 15:28:00) 
Geleceğin yerde virüs yok mu? Var.
Ha orada kurallara uyumuşsun ha burada. Türkiyedeki virüs daha bulaşıcı değil nasıl olsa, vaka sayısı çok ama örneklemin küçük olacağı için(tüm ülkeyi gezmeyeceğini düşünerek) ayrıca riske girmiş olmayacaksın.

2 sene uzun bi süre, bu yaz gelmezsen öbür yaza kadar gelemezsin çünkü kışın sayılar artıyor, muhtemelen yazın sayılar biraz daha düşecektir. Ben olsam gelirdim.
  • Jux  (09.04.21 15:36:57) 
Bizim asi zor gibi, yaslar 28-26, hastalik vs yok, risk grubunda degiliz. Bilmiyorum. Babam oldu, annem de herhalde o zamana olur.

Kafam karisik vallaha buradan da herkes mantikli cevaplar vermis yani :/
  • logisticsmanager  (09.04.21 17:18:06) 
Ben Haziranda geliyorum.Ustelik uzaktan calisip uzun sure kalmayi planliyorum. Almanya asi isini beceremedi belki Turkiye'de asi sirasi gelir :)


  • turkuaz  (09.04.21 17:33:56) 
Benim de gitmem lazim 3 sene oldu gidemedim. A$i olduktan sonra gitmeyi dusunuyorum.


  • cooperr  (09.04.21 20:35:10) 
Sizle yaklasik olarak ayni durumdayim. Türkiye´ye gelmeyeli 1 seneyi gecti. En yakinlarimi gorsem yeter diyorum, ancak ortalik kiriliyor. Annem-babam asi oldular, simdi korona da oldular, yatak dosek yatiyorlar. Ben de asi oldum, yuksek risk grubundayim ve su an icin Türkiye´ye gitmeyi planlamiyorum.

Temmuz bana cok gercekci gelmiyor. Gecen yildan daha da kotu olacak bence. Gecen yil ciddiye alinan sokaga cikma yasagi, isleyen kati kurallar bu yil oyuncak oldu, kimsenin kurallari, yeni uygulamalari ciddiye aldigi ya da alacagi yok. Ayrica dondugumde uzun sure karantinada kalmak istemem, hele de yazin ortasinda... Donunce karantinada gercekten kalabilecek misiniz?

En güzeli Yunanistan kapilari acsin, ortada, guzel ve sakin bir adada bulusalim. Yoksa zor.

Asla su vakitte ucak bileti alip kendinizi ekstra strese sokmayin derim.
  • buf-e kür  (09.04.21 21:47:14 ~ 21:54:56) 
Çekya'da yaşayan ve sonbahara doğru bebekleri doğan arkadaşlarım iki kez gelip gittiler bebek doğduktan sonra. Şaşırmadım dersem yalan olur ama, sonuçta herkes kendi risk-yarar-zarar hesabını yapıp karar veriyor. Şu süreçte salmayıp tedbirli davrananlar olarak zaten psikolojimiz alt üst oldu artık. Tedbirli davranmaya devam ederek kendimize hareket alanı yaratabiliriz hatta yaratmalıyız diye düşünüyorum ben. Ama herkesin koşulları farklı tabii.


  • gmzo  (09.04.21 23:24:44) 
[]

Çalışanı uyarmam lazım, tavsiyeleri alayım

Bana göre dünyanın en saçma olayı için yarın çalışanımı uyarmam lazım.
Kisaca özetlersek; iki ekip var, planlama ve satın alma. Bu kisi benim ekibimde (satin alma) ama zamanında ise baslarken (1.5 sene once) planlama arasina oturmus, orada duruyor.
Simdi planlamaya iki kisi gelecek, biri uzun donem stajyer. Bu da benim yerimi almasinlar dedi. Ben bu gelecek iki kisiden birini unutunca sıkıntı olmaz dedim ama sonra iki kişi geldiğini öğrenince planlama müdürüne sordum, onla çözüm bulmaya calistik. Neyse, planlamadan biri 6-7 ay hamilelik iznine cikacak kisacasi 6-7 ay zaten yer var ki covid var, ofise gelip gelmeyeceği belirsiz. 2021 yili sonunda da biri emekli olacak, o iki kisiden biri onun yerinde olacak. Kısacası bir şekilde yer bulunur ki dediğim gibi muhabbetin başladığı yer kim nerede oturacak, dünyadaki en gerizekalica is bence. Iki yer arasinda 3 m var, manzara ayni yeşillige bakiyor, her şey aynı. Tek sorunu benim ekipteki diger elemanla anlasamiyorlar, ona yakin olmamak.

Bu bana chatten yazarken gidip planlama müdürüne de yazmis, demiski (Fransızca, bana sert gelmiyor da ona sert konusmus gibi geliyor alt üste olunca. Ben garibim kim sert konusuyor zor çözüyorum :/ ) gelecek kiza baska yer bulun, benim yerimi değiştirmeyin, neden beni zorluyorsunuz falan emir verir gibi konusmus.
Planlama müdürü de benim müdürü aramis ona anlatmis, sonra da beni aradi anlatti. Ardindan da benim calisana resmi mail atti.
Benim yarin kizi karsima alip;
-planlama müdürünün arkadaşı olmadigini ve düzgün sekilde konuşması gerektiğini
-sirket ona ne derse onu yapmak zorunda oldugunu (yerini değiştirmek misal) yapmak istemiyorsa da başka sirket arayabilecegini
-1.5 senede yarattığı 3. Sikinti oldugunu (örnek; sene sonu notlarinda planlama müdürünü arayıp "neden x kisiye düşük not verdin" diye sormak..."), Performansindan memnun oldugumuzu ama bu isleri bırakması gerektigini

Böyle güzel şekilde anlatmam lazım. Ilk müdürlük deneyimim, iyi kalpli insanlara yardim etmek isteyen biriyim ama ben bile biktim artık.
Kendisine öyle bir konusmak istiyorum ki artik cenesini kapatıp işini yapsın, sürekli ufak seylerle gelmesin ya da gelecekse dünyada her istedigi seyin onun istedigine göre olmayacağını ve sirkette bulunduğu pozisyonun ciddiyetini anlasın istiyorum.
Ya gene güzel güzel anlatmaya çalışacağım ya da pat pat söyleyip hadi isine devam diyip geçecegim. Ne diyorsunuz?

 
Şirketi ve yapıyı anlatacaksın, neyin doğru neyin yanlış değerlendirildiğini belirtecek ve nasıl davranmasını istediğini söyleyeceksin. Bu şekilde davranması hakkında neler hissettiğini soracaksın, bunu düzeltmek için neler yapacağını öğrenmek isteyeceksin. En son da senin dediklerinin yapılacağını anlatarak bitireceksin.


  • conta  (30.03.21 19:41:40) 
O kadar komik ki şimdi de resmi maile cevap atmış, kalıcı personelin yerini stajyer için mi degistireceksiniz vs demiş, en sonda da umuyorum müdürler olarak toplanıp başka bir yöntem bulursunuz yazmış.

Ben yarın neyi nasıl anlaticam böyle birine bilemiyorum. Güzel güzel anlatsam da okay diyecegini sanmıyorum ki o noktada isterse sendikaya benim masami değiştirecekler stajyer parcasi icin diye gitsin...
  • logisticsmanager  (30.03.21 19:47:16) 
hanım abla da hiyerarşi hakkında hiçbir şey bilmiyormuş.

1.'ci yanlışı en başta kendi biriminde bir yere oturmamak.
2.'ci yanlışı oturduğu yerin mülkiyetinin ona ait olduğunu sanması.
3.'cü yanlışı anlaşamadığı iş arkadaşıyla profesyonel iletişim sürdürememesi.
4.'cü yanlışı kafasına göre hiyerarşiyi delmek.
5.'ci yanlışı üslup ve emir kipi.

ben olsam lafımı kesmesine izin vermeden(bunu deneyecek birine benziyor) bu yanlışlarını tek tek sıralardım. ardından da "yöneticin benim. oturma düzenini ben yönetiyorum. masa değiştirmenin birim için daha verimli olduğuna karar verdim." deyip yoruma yer bırakmadan konuyu kapatırdım.
  • sinek kral  (30.03.21 20:09:35) 
@sinek kral; ben de böyle siralayacagim. Zaten bıktım milyon tane is var, düğün planlar gibi oturma yeri bakiyorum.


  • logisticsmanager  (30.03.21 20:17:29 ~ 23:08:04) 
Hocam selamlar,
1- Hocam böyle bir durum olduğunda yarını, gelecek haftayı beklememek en iyisi. Feedback sıcak yenen bir yemektir.
2- En başta, yer ile ilgili endişesini belirttiğinde sıkıntı olmaz dediğin için beklentiye girmiş ve şu an hayal kırıklığı yaşıyor, onun tarafından bunu da görmek gerekiyor.
3- Çalışma modelini iyi oturtmak gerekiyor, başka departman yöneticileri ile ilgili bir durum/sorun olduğunda, böyle durumları kriz çıkartmadan yönetecek yetkinliğe gelene kadar, önce kendi yöneticisiyle (seninle) iletişime geçmesi gerektiğini konuşmak gerekiyor.
4- Senin ekipteki diğer eleman ile "anlaşamıyor" olmalarını çözmek lazım. Birbirlerini sevmiyor olabilirler ancak işyerinde bulunmalarının sebebi iş, beraber iş yapabiliyor olmaları gerekiyor. Profesyonel olarak iletişim kurabilmeleri gerek. Bununla ilgili olarak ikisiyle de net bir şekilde konuşmak lazım. Zira, aynı ekibin üyeleri olarak, daha fazla etkileşime girmeleri gerektiğini var sayarak, aynı bölümde oturmaları daha mantıklı.
5- Şunu söylerken dikkat etmekte fayda var: ..."Performansindan memnun oldugumuzu"... İş arkadaşlarıyla ve yöneticileriyle profesyonel bir şekilde saygı çerçevesinde iletişim içinde olması da performansın bir ölçütü. Bunu da göz önünde bulundurmak lazım.
6- Konuşurken, sonrasında aleyhine kullanabileceği ifadelerden kaçınmakta fayda var.
  • efx  (30.03.21 20:38:35) 
iyi polis: herkesin yerinin 3 ayda bir değiştiği bir sisteme geçiyoruz, artık böyle.
kötü polis: kimin nerede oturacağına şirket karar verir.

  • roket adam  (30.03.21 20:48:13) 
@efx: ben zaten ona söyleyeceğim benimle de sıkıntı olduğunu. Ben ilk başta iki bilgiyi bilmiyordum; stajyerin uzun dönem kalacağı ve totalde yeni iki kişi olduğunu. Ben ikinci kişiyi unutmuşum, haliyle sıkıntı olmaz ya dedim. Ama sonra planlama müdürü ile konuşunca anladım. Ama hala aslında sorun olmayabilir çünkü coviddeyiz ofise gelmiyoruz + bir planlamaci temmuz-aralik hamilelik izninde, haliyle orada yer olacak + sene sonunda planlamaci emekli olursa zaten gene bir kişilik yer olacak. Ama konu buradan çok uzaklaştı artık ve aksine su duruma geldi; bugün planlamaya yeni kişiler gelse, orasi büyüse, gene ben burada oturacağım diyecek. Üstüne üstlük planlama müdürü bugüne kadar iyi yaklaşıyordu, bana bugün telefonda su saatten sonra nerede oturursa otursun umrumda değil ama benim departmanimda oturamaz diye konuştu. Bu hale getirmeseydi gene müdürler oturur konusurduk ama o kapi kapandi ona.

Benim alacağım ders var; ben o işe alinirken müdür değildim ama ileride ise birini alırsam yanıma oturtacagim ve kimseye bir daha "sikinti olmaz heralde ya" demeyecegim. Bunlar benim öğrendiklerim. Ama dedigim gibi konu buradan cok uzaklaştı artik, üst müdüre saygı gibi konulara geldik. Bu kadar saçma islerden buralara gelmesi de genç yaşta garip bir ders oldu bana. Müdürümle konustum, merak etme gelecek 10 yilda bunun gibi bir sürü saçma işle ugrasirsin dedi sagolsun :)

Bu arada anlasamadigi kisi; malesef o kişiyle ofiste anlasabilen bir ben varim. Eski çalışanlardan ve sıkıntı benden oncesinden başlıyor. Ha ama bu kiz 1.5 senedir burada ve bana göre, digerleriyle konusa konusa bu kişiye karsi önyargılı.
  • logisticsmanager  (30.03.21 21:51:56) 
Ee konuşunca nasıl gelişti olaylar?


  • conta  (31.03.21 19:50:59) 
[]

Tedarik zincirinde çalışanlar; nasılsınız?

Vallaha covidden beri nefes alamıyorum ben. Covid fabrika kapatır, açar, sonra covid DC'yi kapatır, covid tedarikçinin tedarikcisini kapatır. Covid sebebiyle lojistik krizi patlar. Suez boğazında gemi kalır, üstünde konteynerlar vardır. Çip üreticisinde hammadde sebebiyle üretim nanay olur, bütün ürün gruplari etkilenir. Hammaddeden dolayi fabrika 6 ay tedarik süresi verir falan.

Vallaha dün anneme biraz düzeldi, yavaşladı yogunluk dedim. Aha bugün geldik gene başa.

Şimdi viskimi icicem bu garip gün sonrasi.
Siz napıyorsunuz? Kafayi yediniz mi siz de son 1 senede?

 
Ben eve tıkılanlardanım ve hes koduna hayır diyorum.


  • 1bir1bir1  (24.03.21 21:56:49) 
[]

Pet sitting hakkında

Selamlar
Şimdi 1 aydır kırma labrador sahibiyiz. Eğitim falan aldiriyoruz, neyse.
Yazın bir iki hafta Türkiye'ye ziyaret plani var haliyle bir çözüm lazım.

Bizimkisi evde yalnız kalıp günde 2-3 kere birinin disari cikarmasini kaldiramaz bence. Kesinlikle bizim evde kalacak dog sitter bulmaliyiz. Köpek pansiyonuna da vermem çünkü orada kafese kapatacaklar vs içim el vermez.
Burada yabancilarin(expat, öğrenci vs) olduğu facebook grubu var. Orada sordum bilgisi olan var mi diye, 4-5 kisi yazdi, bir iki kisi hatta para almam ya nolcak falan kivaminda (biri italyan öğrenci biri amerikali bir anne 50li yaslarda. Para her türlü veririm, bedava is olmaz). Para kısmı önemli değil, önemli olan harbiden güvenecek birini bulmak.
Rover vs gibi uygulamalar var ama çok örnek gördüm yani o uygulamalarda çok güvenilir değil diye ve pet sittera verilecek para kadar da uygulamaya veriliyor, onun yerine pet sittera veririm diye düşünüyorum.

Siz ne dersiniz? Sizce böyle facebooktaki gruptaki kisilerle konusmak daha mi mantikli? Sonuçta facebookta ne yazdiklarini vs görüyorum. Bazıları referans da sunarim diyor.

Ne kadar Zor iş arkadas, zaten elemani birakmak koyuyor bir de tanımadığın insan daha da zor.
Aile/arkadaş yok, var olan da yüzlerce km ötede. Arabayla da gelemeyiz o kadar yolu iki hafta için.

 
aha dert ortagimi buldum :)

oncelikle sizin oralarda kopek otelleri nasil bilmiyorum ama burada(berlin) cok begendigimiz, tanidigimiz, sevdigimiz, guvenilir bir otel var. kopekleri kesinlikle kafese koymuyorlar. bir tane uyku odasi var. bir suru kopek yatagi var ve hepsi beraber uyuyor. kopek otelinin guzel yani da, kopekler icin cok fazla aktivite yapiyorlar ve kopegimiz cok guzel sosyallesti. biz 10 gun kadar birakmistik otele ve cok memnun kaldik. ancak kopeginizin duzenli bakima ihtiyaci varsa(duzenli taranmasi, kulak temizligi vs), tabii ki cok ugrasmiyorlar. yoksa, kesinlikle iyi bir kopek oteli.

ote yandan burada bir de pawshake var. neredesiniz bilmiyorum ama bir de pawshake'e bakin derim.

calistigim sirket dog-friendly oldugu icin neredeyse herkesin kopegi var ve insanlar kopegimi cok seviyor. birkac kisi de bakmak istemisti hatta. sirkette/calisma grubunda sorabilirsiniz.

onun disinda, biz munih'te bir kopek oteli/egitim merkezi bulduk. yazin turkiye'ye gidecegimizde oraya birakip hem iyi bir agility/ileri itaat egitimi hem de otel gibi kullanmayi dusunuyoruz. orasi bir de ormanda ve yaklasik 100 yildir ayni isi yapanlarin yeri oldugu icin icimiz rahat.

onerilerim bunlar. biraz zor ama yapacak bir sey yok. ben olsam facebook gibi amator yerlerden ziyade bu sitelere(pawshake gibi) ve otellere bakardim. ufak ihtimal ama berlin'deyseniz biz bakalim eheh :)
  • tannen  (24.03.21 11:46:22) 
@tannen hmm böyle bir otel bulursak olabilir gibi. Fransa'dayim ben ya. Ama var yani oteller falan sadece düzgünü bulmal lazım. Acaba götürüp deneyebiliyor muyuz nasıl davranacak vs diye bir bakayım buna.


  • logisticsmanager  (24.03.21 12:15:30 ~ 14:07:07) 
evet biz goturduk oncesinde. ortama isindi, kopeklerle oynadi filan. sonra da bir gece biraktik iyice alissin diye. ayrica her gun bize whatsapp'tan video da gonderdiler. iyisini bulursaniz, kopek oteli cok sahane bir sey.


  • tannen  (24.03.21 13:03:17) 
@tannen bir tane buldum, fena gözükmüyor (doğanın içinde zaten, eve de 5 km). Bir veteriner, barınak ve egitmene sorayım tanıyorlar mi diye. Açıkçası köpek oteli daha icime siniyor gibi. Sosyal de köpek, park da sürekli diğerleri ile oynuyor.


  • logisticsmanager  (24.03.21 14:00:08) 
[]

Windows 10 güncelleme sonrası excel donuyor

Selamlar
Iş yerinde windows 10 güncelleme geldi ama garip bir excel problemi başladı;
Bir tane dosyada hep yasiyorum ama baska kimse yaşamıyor; dosya tam ekran calisinca bir anda screen update duruyor. Misal filtreye bastigimda filtreyi görüyorum, filtreliyorum ama ekran ayni kaliyor. Menu tuslarina vs basinca gri menu cikiyor ancak. Dosyayı kaydedebiliyorum vs sikinti yok. Bu olay oldu mu bütün dosyalari etkiliyor.
Bu sebepten günlerdir dosyayi tam ekran yapmadan kullanıyorum ama unutup tam kullandigim zaman gene oluyor.
Anlamadım gitti. Başka kimsede de yok resmen.

 
Bizlerde de print yapınca mavi ekran veriyor. Şimdilik tek çözüm güncellemeyi geri almakta buldu IT


  • kablelvuku  (15.03.21 13:18:25) 
Bende de güncelleme sonrası kendi kendine sol tikliyor, sol tik takili kalıyor. Bu sorunun çözümü nedir ?


  • slndbbkdglm  (15.03.21 20:27:37) 
[]

Köpeği duşa sokmak

Selamlar,
3 haftadır 1.5 yaşında kırma labrador bir köpeğimiz var. Barinaktan aldik, gecmisini bilmiyoruz çünkü başıboş bulunmuş, devlet barınağında sahibi çıkar mi diye kalmis, çıkmayınca da böyle sahiplendirme barınağına gelmiş. Hâliyle hiç banyo yaptı mi ya da suyla alakalı sıkıntısı var mi bilmiyoruz.

Bildiğimiz banyo var evde malesef, italyan banyo vs olsa neyse.
Her şeyi denedim; ilk banyo kenarina gelmiyordu uzaktan ses cikariyor havluyordu.
Şimdi ödülle falan kenarina geldi duruyor, hatta iki patisi ile üstüne çıkti ama tamamen gelmiyor. Eşimle beraber icindeyiz vs ama yok olmuyor.
Fistik ezmesi sürün demişler, sürdük ama bakıyor, ses cikartiyor çıkıyor odadan uzaktan bakiyor falan.
Ne yapacagimizi bilemiyoruz açıkçası. Yani kötü durumda değil ama eninde sonunda yıkanması lazım yani.

 
bence 3 hafta başına ne geldiğini bilmediğiniz bir köpeği banyoya sokmak için erken. bazen köpeklerin kendilerini yeni yuvalarında güvende hissetmesi aylar alabiliyor. veterinere götürüp yıkatabilirsiniz, hem suya alışmış olur hem veteriner tavırlarından davranışlarından tecrübelerine dayanarak size tavsiye verebilir.


  • nlgyrn  (07.03.21 01:40:08) 
normalde suyu seven köpekler bile bu küvete girme konusuna direniyor ve korkuyorlar.
benimki de kanepenin arkasına saklanmaya çalışırdı bıcı bıcı diyince.

bence suyu sevdirmekle başlayın.
banyoyu normalde temizlemek için de yıkıyor olmanız lazım, yani bir temizlik öncesi küvetin yakınında, el duşunun uzandığı mesafede biraz suyla oynatabilir, öyle yıkayabilirsiniz.
yaz olsa, bahçede falan yıkamayı deneyin derdim.

en kötü ihtimalle veterinere götürün ama orada da korkabilir çünkü kucağa falan alınacak.
zaten veterinerden genel olarak hoşlanmıyorlar, ters de tepebilir.

bence madem küvetin yakınına geliyor, o zaman küvetin dışındayken yıkayın banyonun içinde.
illa köpük köpük yıkamasanız da, suyla tanıştırın bir şekilde yani.
  • blatta hiberna  (07.03.21 02:03:54) 
Oyuncaklarını küvette/duş kabininde yıkayın. İlgisini çekebilecek oyuncakları banyoya götürün. Yıkandığında zarar görmeyecek bir oyuncak olsun. Ya size özenecektir oyuncaklarını banyoya götürecektir ya da kendisi yıkanmak isteyecektir. Bu işi oyuna çevirirseniz daha kolay olur. Banyo fırçası vardır galiba. Onunla böyle banyoda değilken tarayın, fırçalayın. Küvetin sıradan bir yer olduğunu fark etmesi lazım, suda oyuncaklarıyla oynamaya başlayınca zaten yıkamaya kalksanız bir tepki vermeyecektir.


  • GoodMorningTeacher  (07.03.21 02:38:37) 
[]

Araba garantisini uzatayım mı?

Selamlar,
Soru basit; 2019 Aralık model ford fiestam var, 1.1 85 beygir.
Aralikta bitiyor garantisi. Diyorum ki gideyim bir 3-5 yil daha garanti yapayim.
Biraz arastirdim, 5 yil 695 euro civari.
Ne dersiniz? Gelecek 4-5 yil cocuk plani yok haliyle arabayi zaten degistirmem. Kredisi de 3.5 sene kaldı.
Mantıklı mi? Yoksa gereksiz mi kafama takıyorum, yetkili servise götürsem etsem boşuna ekstra garantiye para vermesem mi?

 
Eğer otomatikse ben olsam kesin yaptırırdım.


  • eloharp  (02.03.21 22:42:33) 
5 yıl 695 euro gayet düşük bir rakam, bence yapılabilir.


  • roket adam  (02.03.21 22:58:47) 
otomatikse kesin yaptırın +1


  • la lykia  (02.03.21 23:22:20) 
Manuel araba, otomatikten kaçınması gerektiğini bilerek almadim ford otomatik :)


  • logisticsmanager  (02.03.21 23:32:41) 
alınır.5 yıl uzun bir süre.ayrıca arabayı satmanız gerekirse de garantisinin devam ediyor olması ciddi avantaj sağlar.


  • since1907  (03.03.21 08:17:31) 
Arabanız bozulsa bile garanti işlemez. Kullanıcı hatası diyorlar. Paranız cebinizde kalsın. Yetkili servise zaten gitmeyin eş dost size bi usta tavsiye etsin.


  • luluki  (03.03.21 09:41:22) 
5 yılda arabaya hiçbi şey olmaz uzatmana gerek yok, para tuzağı


  • bir soru sorcam  (03.03.21 09:45:39) 
[]

Laptop önerisi

Selamlar,
Bir adet laptop alacağım, çok uçup kaçsın istemiyorum çünkü piyasa biraz düzelince falan bir de masaüstü alacağım.

Amaç; eşim Sims oynayacakmis bir sürü extensionla, bu oyun da çok optimize degil sikinti. Ben de oynarim da Zaman bulmam zor. Ama strateji özledim, bir age of, tropico falan atariz. Yeni stratejilere de bakarım. Bayadir switch/ps4 oynayip duruyoruz.

Onun dışında eşim blogu icin photoshopla alakalı da kullanacak.
Onun dışında da klasik şeyler işte. Evde kullanilacak, o yüzden taşınabilirlik vs önemsiz.
Lenovo y540lar var digerlerine göre ucuz. I5 9300h-1660ti-8gb ram-256 ssd 800 euro.
Bir tane de Almanya'da buldum, yaşadığım yerde yok bundan. Ryzen 7 4800h, 16gb, 512 ssd, 2060 6gb 1120 euro yani arada 300 euro fark var.

Ne dersiniz? Cok mu pahali, gereksiz mi olur? Tedarik sorununun bu sene cozulecegine inancim sifir o yüzden fiyatların oyle düşeceğini falan düşünmüyorum gelecek bir kac ay anca kampanya olursa falan.
Teşekkürler şimdiden.

 
İki bilgisayar arasında performans olarak çok fark var. Grafik işleme de yapılacaksa 300 euro'ya değer bence.

Neredeyse her parça iki kata kadar daha güçlü
  • lancelot du lac  (26.02.21 12:42:34) 
[]

Google websitesini indexlemiyor

Selamlar
Esimin bir websitesi var. Normalde günde 300 click falan alirdi ama bir anda 150-100-50-30 derken resmen 2-3'e düştü son 3-4 gunde.
Önceden googleda ilk cikan linkler su an googleda bile yok ne bizim yaptigimiz birşey yok.
Google search consolea bakinca bize ;
Url is not on google
Coundt fetch
Indexing not allowed vs diyor site ile alakali.
Request indexing de diyemiyoruz.

Bir fikri olan var mi?

 
@sertac akin update ettik simdi belki sıkıntı vardır diye ama hiç dokunmamistik önceden robots.txtye.


  • logisticsmanager  (25.02.21 14:49:10) 
Kopya icerik girisi vs mi olsu acaba? Sandbox'a atmis olmasin google?

(Google sandbox)
  • brkylmz  (25.02.21 15:00:20) 
@brkylmz yok yani kendi yemek tarifleri kopya icerik yok. Ki dedigim gibi googleda yok resmen websitesi. 1 hafta once 300 tik alan yer bugun 9 tik aliyor, indexlenme yok.


  • logisticsmanager  (25.02.21 19:12:59) 
Sitemap yukluyor musunuz seaech console'dan? (Yukleme kismi da mi kapali)


  • brkylmz  (25.02.21 21:50:48) 
[]

Köpek sahiplendik, köpek için ne alsak?

Geçen hafta barınaga gittik bir 40 dk dolastik kopekle, uyumlu olduk ve ok diyip rezerve ettik. Simdi bu hafta hayvanin ciplenmesi, kisirlastirmasi falan var, tahminen cumartesi bizle olur.
Kendisi 1 yaşında erkek bir kirma labrador. Ilk kopegimiz.
Simdi haliyle malzemeler almamiz lazim, benim aklima gelenler;
-mama ve su kabi
-arabanin arkasinda tasimak icin kullanilacak koltuk kilifi tarzda birsey (buldum böyle su gecirmez bir ürün, www.amazon.fr
-furminator ve normal firca
-tasma ve göğüs tasmasi (bunda nasıl alsam emin değilim, biraz fazla cekiyor genc de olduğu için. Hanimi biraz zorladi)
-yatacak yer (bunu da ne tip almam konusunda emin degilim, yikanmasi önemli gibi bence)
-mama (bir iki tane buldum, yüzde 70 et yüzde 30 sebze/meyve ürünleri ideal gibi. Içinde tahil ya da katki maddesi vs yok)
-oyuncak (bunu da ne alsak bilemedik, köpekle de gidip seçemeyecegimize göre sizin öneriniz var mi?)
-banyo icin ve disaridan geldiginde temizlemek icin havlular
-sampuan (bunu hassas ciltler icin olan doğal yaglarla yapilan versiyonlari var ondan alicam gibi ama sampuan sonrasi ek conditioner da kullanin diyolar)

Sorduğum sorulara ek olarak başka almam gereken bir şey var mı?

 
bir labrador kırması da bende var. tarak olarak tek ürün kullanıyorum ben, şundan: productimages.hepsiburada.net furminator hiç kullanmadım, ama bu yetiyor, ince uçlu kısmıyla tarıyorum.

boyun tasması kullanıyorum, benimki biraz ayı olduğundan çok çekiştiriyor. encrypted-tbn0.gstatic.com bunun özelliği çok çekince boğazda baskı yaratıyor, dizginlemesi kolay oluyor.

yatacak yer olarak minder diktirmiştim, piyasadaki köpek yataklarından daha uyguna gelmişti, öyle de araştırabilirsiniz.

fransa'daki mama markalarını bilmediğimden bi şey diyemiyorum, trde olsa imkanınız varsa acana alın derdim.

oyuncak biraz şans işi, benimki sadece kemireceği tarzda oyuncaklar seviyor, şunun gibi: www.amazon.com.tr ama ne sevdiğini anlayana kadar çok oyuncak denedik.

havlu için biz evdeki eski bi bornozu kullanıyoruz, yeni bi şey almaya gerek var mı bilemedim.

şampuandan sonra ek conditioner kullanmadım hiç, gerek de yok bence ya.

ek olarak evde tentürdiyot hazırda olsun. yağmurlu havalar için yağmurluk da iyidir, daha az üşür. tasma kayışı olarak uzayanlardan alın çok rahat edersiniz. bir de kıyafetleriniz için tüy toplayıcı rulo alın.
  • pide  (15.02.21 11:43:22 ~ 11:52:11) 
Hayırlı olsun:) oyuncak için veteriner önerisi halat tipi oyuncaklardan alın. Diş taşlarını yok etmede yardımcı oluyor.


  • suicides underground  (15.02.21 11:53:26) 
öncelikle starter pack olayını çok kapsamlı tutmayın.
acil ihtiyaçları alın ve gerisini yavaşça toparlarsınız. 1 yaşında diyorsunuz, büyüme daha bitmemiş.
-göğüs tasması çekiştirmeye teşvik eder köpeği. bunu şimdilik sallayın, öncelikle @pidenin ki gibi bir 7/24 takılı olacak tasma, bir tanede zincir boğma alın. gezilerinizde bunu kullanarak yanınızda yürümeyi ve çekiştirmemeyi oturtacaksınız.
- fırça tamamen size kalmış, 2tane almaya gerek yok 1 tane alın. laboşlar kısa tüylü olduğundan çok sorun yaşamazsınız zaten.
-yatak konusunda ben her yere taşıyabileceğim şeyleri tercih ediyorum. (yatak aldım 1 kere kullanmadı) bir kilim, polar battaniye, shaggy halı gibi. salonda yeri belli, yatak odasının girişine seriyorum yatağa çıkmıyor ve yerini biliyor gibi gibi gider bu olay.
-mama konusunda fazla kasmayın. 3-5 kilo küçük paket 1-2 marka deneyerek seveceğini bulacaksınız. çok enerjik köpekler değil labradorlar, sakın ha protein miktarı maksimum olan acana gibi mamalara yönelmeyin. ishalden kurtulamazsınız.
-oyuncak ısırma-çekiştirme için ip, bir tane de top işinizi fazlasıyla görür.
-aksine şampuan çok tavsiye edilmez. hatta köpeği gelişi güzel yıkamamalısınız dahi. kısırlaştırma falan filan zaten bir süre yıkayamayacaksınız, en kötü kontrolde falan gittiğinizde veterinerde yıkatırsınız.
  • qxgviper  (15.02.21 13:14:25) 
Yüzde yüz tahılsız mamalar yorucu. Az tahıllı bir şey alın.
Yüzde 70 protein oranı hayvan için çok fazla.

Evden bir havluyu köpeğe ayırabilirsiniz. Köpek ayakkabıları alırsanız her çıkış girişte el ayak silmeyle uğraşmazsınız. Biz siliyoru, uğraşıyoruz.

Ödül maması, kemik, halatlı oyuncak iyidir.

Masrafları çok abartmayın, heyecanınızı anlıyorum. Köpek yatağı gereksiz mesela. Nerede isterse orada yatacak çünkü.
  • jalapeno  (15.02.21 15:17:59) 
@jalapeno hocam ben de nerede isterse yatsin istemiyorum, özelikle yatakta :) ona calisacagiz iste.

Onun dışında harbiden bu mamaları öyle almayalim mi ya? Tahilsiz alin diyorlardi genelde redditte falan.

Yikama konusunda ayda 1 olarak gördüm.

Havlu konusunda biz de yeni eve tasindigimiz için ve bir kaç yıldır burada oldugumuz için bir sürü havlumuz yok haliyle lazim :)
  • logisticsmanager  (15.02.21 17:00:28) 
yıkamak için ayda bir sık bir süre. ben havalar kötüyken yıkamıyorum mesela, yazın pansiyona bırakacaksam onun dönüşünde yıkıyorum, bir de havalar ısınırken ve sonbaharda. sık yıkanması kokmasına neden oluyor derideki koruyucu tabakanın zarar görmesiyle alakalı olarak.

ben acanayı önerdim çünkü bizde tüy dökümünü en aza indirdi mucizevi bir şekilde. aldığım mamada tahıl vardı ama az da olsa. labradorlar enerjik köpeklerdir ayrıca, ishal durumunun yaşanmaması için mamayı önceki mamasıyla karıştırarak alıştırıyordum.
  • pide  (15.02.21 17:07:53) 
[]

Iphone'a gecmeli miyim?

Selamlar,
Simdi ben telefonu sadece normal telefon aktiviteleri, nadir fotograf, podcast, İnternet/youtube için kullanan biriyim. Bir de telefonu uzun süre kullanıyorum (note 2-5 sene, moto g4-3 sene, su an redmni note var onda 2 sene oldu), yok tipi eskidi su bu umrumda değil yani. Note 2 islemci kamera vs yandi, g4 sarj yeri gitti değiştirmeye 150 euro istediler. Bu redmi de iste kafayi yiyene kadar kullanirim diyordum.
Sirket simdi iPhone se 2020 verdi, ya ben mi yeni telefon diye etkilendim bilmiyorum da vallaha kendi telefonumdan daha rahatim (biraz da normal redmiye 140 Euro falan verdim bu iphone 350-400 euro). Her seyimi onda yapmaya basladim ama sirket telefonu diye de cok rahatca takilmiyorum tabi.

Bir kere ihtiyacim olabilecek her türlü app yüklü olmasi, baya stabil calismasi gibi seyler cok hosuma gitti ve su an acaba apple'a mi geçsem modundayim.

Yani bunun yerine android verseler ayni seviye bu kadar etkilenir miydim?
Su an benim kendi telefonu da iPhone yapma düşüncem var, belki se belki 11. Aslında ufak telefon da özlemişim resmen neymis bu telefonlar tuğla kadar ya. Bir de home tusunu da özlemişim :(

Napayim alayim mı iphone, geçeyim mi applea? Yoksa bu simdilik ilk zamanlarin illüzyonu, sonra telefon kafayi yiyince allah belani versin apple mi diyecegim?

 
Bunlar cicim ayları. Kanma. Birkaç aya kafayı yedirir sana iPhone


  • yarey  (31.01.21 06:28:18) 
Bence sirket telefonunuz oldugu surece onu kullanin, kendiniz yeni bisey almayin alisana kadar.

Ben zamaninda iphone 3 kullanip sonra androide gecip o gun bu gundur anrdoid kullaniyorum. Calistigim yer iphone xr verdi, telefonu kullanmak inanilmaz zor geliyor. Ama kendi telefonum (samsun s20) bozulunca tamamen sirket telefonuna transfer olmayi dusunuyorum. Alt tarafi bankacilik, muzik, fotograf, reddit icin kullaniyorum zaten, ikisi de ayni isi yapiyor.
  • taurina  (31.01.21 07:07:32) 
bence menü rahatlığı bakımında iOS işletim sistemi sistemi androide göre daha başarılı. bununla beraber sizi illa ki bir icloud ortamına zorlar. zaten o da alışınca bırakılması kolay bir şey değildir. tam yedekleme imkanı sunar. şifre hatırlama derdinden kurtarır (vs.). bak bunları android yapmaz demedim sadece icloud'a zorlama eğilimini ve sonucunu yazdım.

ben bu iki tip cihaza da çok uzun süredir teknik destek veren biri olarak iphone'u tercih ediyorum. zaten telefonu da öyle uçan kaçan işler için kullanmam. temelde telefon, mesaj, not ve e-posta için kullaniyorum. öyle kamerası über olsun. müzikte dolby ses versin gibi kıyaslamalar konusunda her iki cihazı da bilmem. fonksiyonellik olarak iphone tercih ederdim.
  • helenart  (31.01.21 07:25:14) 
iPhone 4s, 5s, 7, 10 kullandım bugüne kadar. Toplamda 9 yıldır iphone kullanıyorum. Henüz kafayı yemedim. Üstelik yoğun da kullanırım. Ara ara şirket telefonum Android olmuştu. Bence ios kadar rahat değil. Bir süre daha idare edip gerçekten begendiysen iphone 12 mini öneririm. Hem küçük telefon hem de uzun yıllar kullanırsın.


  • himmet dayi  (31.01.21 07:32:12) 
Android kullanırken değişiklik olsun diye iPhone aldım, ikinci günü tekrar sattım. Bana o kullanım kolaylığını ve özgürlüğü vermedi.


  • etna  (31.01.21 08:47:20) 
Bence geçmelisin ama geçmen gereken telefon iPhone 12 mini
İphone a geçersen belki tek sıkıntın batarya performansı olabilir ama saydığın kullanım tarzında çok sorun olmaz.

Bu “iOS a geçtim kullanamadım” adamları genelde android ile programlama, root vs gibi işlem yapanlar sanırım.

Şu an dediğim telefon nispeten pahalı gelebilir ama aldığında yaklaşık bi 10 sene (kullanım tarzına göre) kullanırsın gibi geliyor.
  • infernalcadre  (31.01.21 10:24:58) 
Yarey +1

Ayni seviyede android seni ayni belki daha fazla etkilerdi.

İphone yaptin telefonunu diyelim, bir hafta once tesisatciyi aramistin pazar aksami simdi tekrar araman gerekti ama kaydetmemissin numarasini. Neyse dedin gecmis aramalardan bakarim ama o da ne gecmis pazara kadar gitmiyor arama gecmisi??!?!??!! Cunku 100 aramaya kadar gecmisinde gosteriyor iphone. Bak tutuyor demiyorum cunku donumuzun rengini bile iyi kotu tahmin ediyordur ama bu cagri kayitlarini gostermiyor.

Daha bir suru sey sayarim ama bundan buyuk sacmalik yok bence
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (31.01.21 11:08:31) 
Bence senin hoşlandığın şey kullanım rahatlığı, tek elle her şeyi yapabilme, cebine atıp gidebilme

iphone se 2020 nin kasası güzel fakat infernalcadre+1

iphone 12 mini alsan tam senlik eğer iphone sevdiysen

Ben de androidciyim, kullanım şeklime göre androidde daha özgürüm
  • freebird5406_2  (31.01.21 11:10:26 ~ 11:11:42) 
Ben de senin gibi kullanıyorum telefonu, hatta youtube bile kullanmam, 5 yıldan az kullandığım iphone (3gs ve 6s) olmadı, hiç sorun yaşamadım. Şimdi de 12 aldım ama çok büyük, 12 mini alsan 6 yıl falan kullanırsın muhtemelen. Tek sorun face id olayı, dışarıda yüzde maske var, tanımıyor, maskeyi indirip öyle açmam gerekiyor kilidi. Parmak izi olayı, home tuşu falan iyiydi halbuki ya.


  • plutongezegendegilmi  (31.01.21 11:51:35) 
telefonları kafayı yiyene kadar kullanıyorsan dediğin süreler bence az. 2015 te aldığım iphone 6s hala ilk aldığım gibi. hiçbir sıkıntı yaşamıyorum. bence daha çook gider. ki bu telefon ne kamplar, ne soğuklar, sonra ani sıcaklar gördü. suya düştü. sudan sonra ses tuşu bozuldu, sonra kendi kendine düzeldi. tabi bu süreçte 2 kere ekran değiştirdim kırıldığı için -en son kasım ayında 180 tl verdim ekran değişimine. bir kere de pilini değiştirttim, şarj tutmuyordu. ama herhangi bir performans sorunu olmadı. dediğin gibi çok stabil çalışıyor.

diğer telefonları bilmem de, ben şahsen yıllardır sorun çıkarmamaması, bişey açarken donmaması ve sinir bozmaması yüzünden iphone’u seviyorum. zaten arama müzik dinleme youtube vs şeyleri her telefon yapıyor.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (31.01.21 12:02:34) 
paran varsa iPhone'a geç tabii. 2010'dan beri iPhone kullanıyorum, bi ara android kullandım şirket telefonu, o dönemin flagship bir cihazı olmasına rağmen çok pişman oldum. 12 mini'yi öneririm ben de.


  • roket adam  (31.01.21 14:37:11) 
proletarier aller lander vereinigt eucheksiduyuru.com kullanıcısı +1
tabii ki 150 euroluk android ile 400 euroluk iphonu kıyaslama. 400 euroya git bir oneplus falan al onu dene. xiaominin ara yüzü (ben de xioami kullansam da ) oneplusa göre falan çok hantal kalıyor gerçekten. ha küçük ekran seviyorsundur onu bilemem. ama onplus oppo vb. bir marka dene. aynı fiyat aralığında

  • papuayenigine02561  (31.01.21 15:32:59) 
5s boyutlarında olan 12 miniyi öneririm bende 5.4 inç ekranı var gayet de yeterli, ama ben olsam 12 pro falan alırdım tabi.

kesin geç bence bu arada, iphone harici pişmanlıktır yeni bir iphone'a geçerken çok çok kısa sürmesi herşeyin eksiksiz olması icloud güzelliği vs. ama dikkat bağımlı yapıyor..
  • garavel  (31.01.21 15:37:20) 
[]

Kedi ya da köpek almak

Selamlar,
Simdi artik resmi olarak yasadigimiz yerde en az 3-4 sene daha varız gibi(ki her şey normal gitse burada emekli bile olunur da neyse), sirketin bana baska bir ülkede vs teklifi olmazsa ileride (belli olmaz, başka ülke olanaklari cok fazla ve sürekli böyle degisimler olabiliyor).

Esim de ben de hayvan seven insanlariz, onun cocukken kedisi varmis 5-6 sene kadar ama o kadar. Benim de 2017 yilina kadar bir kedim bir köpeğim vardi ailemle yaşarken (babam genelde köpekle ilgilenirdi ben de kediyle), kedim ve köpeğim tabi vefat etti 1-2 sene arayla, sonrasında ben de yurtdisina tasindim.

Simdi de 3 yildir buradayiz, evimiz en azindan ev alana kadar (2-3 yil) ayni kalir, araba da var. Yani hayatımız oturdu.
Cocuk da 4-5 sene sonra diyoruz. Haliyle simdi de hayvan edinme konusunda ilgimiz oldu.
Ben cok yogun calisiyorum, su siralar evdeyim ama diğer türlü aksam 7-8 anca evde oluyorum. (Covid disi donemde)
Esim evden calisan biri, haliyle disari cikarmak sorun olmaz.
Parasal da sıkıntı yok. Yillik ortalama 500-600 euro diyorlar.
Tek sorun; tatil cok. Türkiye'ye temiz senede 3 hafta yazin geliyoruz/gelmek istiyoruz. Onun dışında noelde ailesinin yanina gidiyoruz, köpeği de yanımızda götürüruz, olabilecek ufak tatillerde de en kötü petsitter tutulur bir kaç gün de 3 hafta sanki cok uzun, hayvan icin zorlu gecermis gibi geliyor.
Onun dışında da aklima gelen bir zorluk yok.

Vallaha bir arkadaş kaldi köpeğiyle bizde, ne kadar özlediğimi fark ettim köpekle beraber uyurken ya da aksam disari cikartip gezdirirken falan.
Ek olarak kedi vs köpek olarak; isim geregi covid sonrasi seyahat vs etmem gerekebilir. Haliyle köpeğim olursa esimi evde yalniz biraktigimda kafam daha rahat olur da diyorum. Bu sebepten de ufak köpek yerine (poodleim vardi ama onlari zaten hayvan barinaginda bulmak zor, bulsak da çok küçük keratalar) biraz büyük (cok degil) olsun istiyorum.

Size sorum; bunun disinda göz onune almadigimiz bir zorluk var mi? Su an bir kopek buldum, siyah tatli bir amerikan bulldog, 5 yasinda, çok büyük değil tam orta kivam. Ama kedi de cok seviyoruz. Ikisi arasinda gidip geliyoruz (daha dogrusu ben esime söyledim ama ona kalsa yarin gider aliriz da karar mekanizmasi biraz bende, o sebepten bütün sikintilari önceden düşünüp tartmak istiyorum)
Sizce böyle tatil yapan eden birileri icin zor olur mu bu petsitter isleri? Deneyimi olan var mi?

Teşekkürler simdiden

 
Selamlar, tatil süreleriniz benim de gözümü korkuttu. Şimdi dönüp geriye bakıyorum da, hayatımın son 12 yılında -aileme bıraktığım zamanlar haricinde- herhalde hiçbir zaman köpeğimden 3 hafta ayrı kalmadım. Ben de sizin duyduğunuz bu endişeyi tekrar edebilirim. Belki kedinizi ya da köpeğinizi seyahatlere alıştırarak bu sorundan kurtulabilirsiniz. Kısa süreli olanları da yazdığınız gibi bir şekilde halledersiniz.
Bu arada Almanya'da yaşayan bir tanıdığım, haftada 5 gün öğlenleri 1 saatlik gezme işini ve evde olmadığı zamanlarda (tatiller gibi) günde 2 ya da 3 kere gezme ve evde köpeği ile vakit geçirme işini yapan bir petsitter (bu kelimeyi ilk defa duydum bu arada:) ) tuttu. Herhalde en az 2-3 yıldır bu sistemi sürdürüyor ve hem kendisi hem de köpeği bu durumdan oldukça memnunlar.

Kafamda beliren ikinci olumsuz yön, olur da ileride çocuk sahibi olursanız kediniz/köpeğiniz ile bebek ilişkisi nasıl olur, belki bunu da kafanızda bir tartmanız gerekebilir. Hiç böyle bir tecrübem olmadı ancak arkadaşım olan bir çift kedileri ile yeni doğan bebekleri arasında kendilerini endişe etmeye iten bazı sıkıntılar yüzünden üzülerek kedilerini annelerinde bırakmak zorunda kaldılar. Şimdi ise çocukları 2,5 yaşına geldi, onlar da yakın zamanda başka bir kedi sahiplendiler ve şimdi ikisi inanılmaz iyi anlaşıyorlar.

Bunlar sorunuza yönelik olumsuzluk içeren düşüncelerimdi. Öte yandan bir hayvan sahibi olmanız durumunda onun için ideal bir yuva kuracak gibi bir izlenim uyandırıyorsunuz :) şimdiden ailenizin yeni ferdi hayırlı olsun diyeyim :)
  • semyasa  (17.01.21 03:06:39) 
[]

Haftada 10 kere farklı ülke ve numaralardan aranıyorum

Eskiden Afrika'daki az duyulan ülkelerden caldirirlardi, onları öğrendik.
Yalniz son zamanlarda haftada 10 kere farkli ülke ve numarlardan (misal bu hafta Fransa, İngiltere, litvanya, bulgaristan, yunanistan, kongo'dan) aranıyorum, hepsi de arayip üstüne çince sesli mesaj birakiyor. Sesli mesajda da translate koydum; dhl siparisiniz var, 1e basin ogrenin diyor kısacası.
Kafayi yiyecegim, blokla blokla bitmiyor.
Bir bilgisi/çözümü olan var mi?

 
dhl'yi aradınız mı? bir sorun belki gerçektir :)


  • The_Lollok  (13.01.21 21:16:16) 
Hocam dhl böyle aramaz ki. Su ana kadar 20 ülkeden arandim belki, her hafta değişiyor. Belli ki bir dolandiricilik ama durduramiyorum...


  • logisticsmanager  (13.01.21 21:18:00) 
Konuyla bağlantılı olabileceğini düşündüğüm bir şey sormak isterim. Yakın zamanda acaba papara kartına başvurdunuz mu?


  • ahmetmehmetsenmisinahmet  (14.01.21 01:49:30) 
Hayır.


  • logisticsmanager  (14.01.21 13:22:13) 
[]

Seiko snke51k1 kayış kalınlık

Saat aldım, 18mm diye düşündüm çünkü düzgün bir veri bulamadim. Ama aldığım 18mm deri kayış ufak geldi resmen.
Bunun için net bilgi bulabilen var mi?



 
modelin adını aradığımda 10-15 tane sonuç sayfası çıktı, 20mm diye bağırıyor hepsi. kayış almadan önce baksaydınız keşke. elinizde olan bir model için cetvel, mezura ne varsa artık bizzat ölçmek de mümkündü.


  • ckorkmaz  (12.01.21 22:31:51 ~ 19.01.21 16:09:36) 
Baktim ve 18mm hallerini buldum ben de. 18mm yazinca da 20mm yazinca da cikiyor. Hatta aldigim yerde de "band 18mm" demisti.
www.amazon.com

Neyse, iade edip 20sini alicam artik, siz 20 bulduysaniz.
  • logisticsmanager  (12.01.21 22:52:06) 
[]

Banyo bataryası küf

Şimdi kiralık ev, ev 2017de yenilenmiş ikea tarafindan.
Yalniz banyo bataryasi düzgün takılmamış gibi (ikea'dan zaten tam bir is beklemezdim).
Sağdaki bataryada bu resimdeki boşluk yok.


Bu boşluktan belli zaman sonra kahverengimsi akinti oluyor.
Buna ne çözüm bulabilirim? Alet çantam vs var, açıp düzgün montaj vs yapamaz miyim?
Ya da o boşluğu doldursam çözülür mu?

 
Resimden hiçbir şey anlaşılmıyor. Bahsettiğin boşluğu sıcak veya soğuk silikonla doldurmak çözüm olabilir.


  • 1bir1bir1  (30.12.20 05:24:43) 
Küflenmeyen şeffaf kaliteli silikon ile doldurursan sorun olmaz.

Sakın bataryayı sökme, elinde kalabilir.
  • John Bloor  (30.12.20 10:52:36) 
[]

Türkiye'den Fransız yabanci lejyonuna katılan var mı?

Şimdi amazon'da belgesel izliyordum da her ülkeden var; İskoçya, amerika, rusya, asya'dan, afrika'dan, orta doğudan.
Çoğu da bir şeylerden kaçıyor. Misal Ukraynalı eleman tarih öğretmeni ama ayda 100 euro kazanıyorum orada diyip gelmiş. Suç işleyip yeni hayata baslamak isteyenler falan. Bana nedense Türkiye'deki bu yoksulluk ve bir çok gencin ne yapacagini bilmemesinden sanki çok türk gider gibi geldi.

Var mı böyle bir bilgi bulamadım ben internette.

 
  • sanat guresi  (28.12.20 23:56:42 ~ 23:58:38) 
Sağolun hocam ben nasıl bulamadiysam.
Yalnız ilk videodaki adamı galiba belgeselde gördüm ya, enteresan geldi şimdi.

  • logisticsmanager  (29.12.20 00:09:15) 
Seneler önce otobüste biriyle tanıştım. Adam dağ komando Tugay uzman erbaştı. Herif Amerikan ordusuna katılmaya çalışıyordu.
Yalan mi söyledi bilmiyorum. Ama anlattıkları çok mantikliydi.

  • ycaycayca  (29.12.20 11:52:53) 
Benim bir tanidigim var. Fransız lejyon u daveti gitti kendisine ama annesi sutumu helal etmem demiş bu yüzden gitmedim dedi. Bu arada sat eğitimi aldı. 1990 li yıllarda askerlik yaptı.


  • opitseri  (29.12.20 11:59:33) 
12345   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.