ne hakkında konuştuğunu bilen doktor görmeli dupilumab anti il4 vb. tanı için spirometri ve negatif ise metakolin bronşiyal provakasyon.

fazla içince ya da açken içince kahve çarpıntı ve anksiyete yapabilir.
bir arkadaşa doktor ham kakaoyu önermişti.
ben de bazen alternatif olarak 1 tatlı kaşığı ham kakao ve 1 bardak suyu cezvede kaynatıp içiyorum. köpüğü de oluyor hem, tadı da müthiş.
ama ham kakao olacak, aktarlarda var.

bendede tam tersi 1 lt filtre kahve içeyim anksiyetem çosmaz çay iki bardak içeyim anksyitem artar.

psikolojik olarak kodlannmış düşünce olabilir kahve içtim bu olacak gibi.

tüm kafein ve uyarıcılardan uzak durulmalı. kafein, enerji sadece semptomları şiddetlendirecektir.

Bende bunlar degil ama cok fazla gaz yaptigi icin, her gun kahve icmeye basladiktan 10 gun sonra kahveyi birakmak zorunda kalmistim.

decaf denedin mi?
ben dogustan kalp hastasiyim ama kahve tutkunuyum. sadece icmek degil evde bi kac bin $$$$ makinalar, kursu dersi vb. Haftada 2-3 normal kahve icerim sanirim 10-15 arasi decaf. hic rahatsiz etmez.

sunumum vb oldugu gunler icmem normal kahveleride. evde, pazar gunu vb.

Ayni sebeplerden 6 aydir kahve tuketmiyorum. Cok gec farkettim sebebinin kahve oldugunu, bariz rahatladim sonrasinda.

Günde 1 litre kahve içiyordum son dönemde, panik ataklarım sık olmaya başladı iyice, günde 1 fincana düşürdüm,. sabahları papatya çayı falan içiyorum artık.
Sürekli alkol kahve sigara derken bağırsak florası mahvoluyor. Bayramda doğada kalıp komple detox yapicam ve her alışkanlığı bırakacağım.

"kalbimin attığını hissetmiyorum"

bu benzetmeyi panik atağa benzettim. ben de benzerlerini yaşadım senelerce. kalp atımı yada nabıza sürekli bakma takıntısı gelişirse daha da kötüye gidebilir.

en kısa sürede psikaytriste ve kardiyologa görünün derim.

panik bozukluk görünüyor anksiyete tarafında vücudu da tehlikede olduğunu varsayarak kanı en çok ihtiyaç duyulan yere sızdırır dolayısıyla kulakları ince olduğundan kanın aniden başına taşıdığı tüm ısıyı hissedecektir.

Babanın ögrettigi telkin çok kullanılıyor ve ilginç bi şekilde sakinlemeye yardım ediyor. Bana da panik atak gibi geldi. Ben de bi defa yurtdışında alışveriş yapıyorken birden geldi, benzer bi durum yaşadım. Oturttulr su içemiyorum, kısmi felç yaşıyo gibiydim. Elimi kolumu oynatamıyordum, konuşamıyordum. Ambulansla acile göturduler, sakinleştirici igne vurdular duzeldi. Şimdi öyle bi şeyin gelcegini hissettigim zaman senin uyguladıgın telkini kendi kendime uyguluyorum, olylar buyumeden duruluyor :)

panik atak gibi, olecegini dusundu gibi oldu sanirim? herkes hayatinda bir kere panik atak gecirebiliyor, bu korkulacak bir sey degil ama daha fazla olursa doktora gidebilirsiniz.

iyi ki siz bir yontem biliyordunuz, esinizi ana cekmissiniz ve iyi oldugunu hatirlatmissiniz. panik atakta benzer yollarda hastaya burada oldugunu, iyi oldugunu, derince nefes almasini saglayip kendisine getirdigimiz oluyor.

eger cok stresliyse esiniz, doktora gidip bi anksiyete ilaci yazdirirsaniz daha kolay yazar tezini belki bu arada, farki siz de gorursunuz.

gecmis olsun, tez isi kolay degil, Allah yardimciniz olsun.

Bana panik atak dışında histerionik konversiyon gibi de geldi. Eşinizde ciddi bir psikolojik rahatsızlık baş gösterebilir. Bir uzmana danışmakta fayda var

balgat veni vidi'de tolga hoca çok iyidir.

venividigoz.com

Şehir hastanesinde Emine Akçay var. Hakikatten işinin ehli birisi. Sorun şu ki bu hocaya randevu bulmak hem neredeyse imkânsız hem de kadın hastane içerisinde iki üç farklı poliklinikte olabiliyor. Misalen mhrs de randevu var gözüküp randevu alıyorsunuz. Şehir Hastanesi'ne gidince hocanın yerine asistanları bakabiliyor ya da o gün hastanenin başka iç polikliniğinde olabiliyor gibi. Ankara Şehir Hastanesini arayıp Genel Hastane içerisi göz polikliniği randevu iç sekreterliğine bağlanmak istiyorum derseniz santralin bağlayacağı iç sekreterlik bankosunda çalışanlar Emine hocanın hangi tarihlerde kendisinin muayene ettiğini size söylerler. Çok geçmiş olsun.

Hastaneye gidip alabilirsiniz.

Ben 2007'de olduğum ameliyat için epikriz raporunu Acıbadem'e gidip almıştım iki yıl önce, sorunsuz direkt verdiler.

@deveyidiken çok teşekkür ederim

benim yaptigim tum saglik ocaklarinda kan testi yapiliyordu. hala daha da yapiyorlar.

yapılıyor ama vitaminlere bakılmıyor. vitaminle de çok alakalı oluyor durumunuz. o yüzden bence hastaneye gidip yaptırmak en iyisi. bakılmışken bütün değerlere bakılsın.

Ben 8. gün test vermiştim tekrar ve negatif çıkmıştı. Başka bir hastaneyi deneyin olmazsa. Geçmiş olsun.

Bana da yapmadılar, özel hastaneye gitmek durumunda kaldım. 28 gün detayını bilmiyorum ama covid pozitifsen sonra bir daha test yapmıyorlar.

ocak ayinda covid oldum, 7. gunde hala pozitif cikmistim semptomum kalmadigi halde. olabiliyor.

istanbul bayrampaşa devlet hastanesinde izolasyon sonrası yeniden test yaptırmıştı babam. nisan'ın ilk haftasıydı sanırım, o günden bugüne değiştiyse bilemem.

sadece devlet hastanesinde sgk karşılıyor randevu bulabilirseniz

Devlet hastanelerinde Sgk karşılar. Özel hastanelerde fark ödersiniz.

Bir de tedaviniz sonrası Türkçe dersi de almak isterseniz Halk Eğitim’lerde ücretsiz o da.

fiziksel özelliklerine (olumlu ya da olumsuz) takıntılı derecede düşkün olanları nedense anlayamıyorum. bana çok gereksizmiş gibi geliyor. bak sevgili konusunda bence şanslısın. hiç takmıyormuş kafasına. ne güzel. sen de takma bence. esasen bizi biz yapan karakterimiz,kültürümüz,olaylara ve insanlara bakışımız değil mi? şimdi olmasa bir süre sonra böyle olacaktı zaten.

ustteki yorumu salla oncelikle. takintili duskunlukle alakasi yok gayet rahatsiz olunabilir bir sey. doktor saglik acisindan bi durum olmadigi icin mi kovmus acaba? estetikle halledilebilir bence cildiye yerine estetisyen (?) plastik cerrahi doktoruyla gorusun. caresi olmayan bi sey olmasi imkansiz. imkaniniz varsa yaptirin bence baya fark eder

@demirr, birbirinin kopyası gibi insanların türemesini biz de eleştiriyoruz fakat bariz derecede ortalamanın dışında bir estetik bozukluk ile çok barışamıyorum.

Barışsam bile.. göz çok odak noktası ve yorgun, halsiz, dalgın, yaşlı gösteriyor.

O yüzden bir çözüm arıyorum.

@aydonno, böyle gerdirme olaylarını falan sormuştum kaşın sonundaki düşüklüğü kaldırma, ışık dolgusu vs. ama daha yaşın geç ne gerek var böyle şeylere.. zaten gersem içeriden ip çekmem lazım senin kasların güçlü ve genç olduğu için koparır hiç bulaşma bu yaşta falan dedi gönderdi geri :/

Göz çevrende sabun kulanıyor musun? Bir dönem kullanmıştım, ciddi şekilde yıprattığını fark edince fazla ilerlemeden bıraktım.

Hayır bir şey kullanmıyorum, normal yıkıyorum.

Sadece gün içinde çok bastırarak kaşıdığımı fark ettim. Onu azaltmaya çalışıyorum. Fazla elimi götürmezsem düzelir diye bekliyorum ama çok bir değişiklik olmuyor. Yine de düşününce, yıllarca hep öyle yapmışım. O yüzden olabilir mi?

Aydın - Muğla taraflarında doktor tavsiyesi olan var mı? veya İstanbul.

istanbul'dan huseyin guner, ilker bilgiç.
izmir'den şeyda atabay.

baska estetikciye git. cildiyelik bir durum degil bence, ameliyatla biraz deri kesip alacaklar muhtemelen. instagramda falan cok ornegi var.

bir de cok asiri bir degisim hedefleme, yoksa hayal kirikligi olur. neticede yuzunun genel bir sekli var.

Duyusal akademi

Duyusal Akademi'nin Ataşehir'de MeFirST şubesi var

Fibromiyaljinin fizik tedavi değil bağırsak florasıyla doğrudan ilişkili olduğunu biliyorum. Yani kasları çalıştırmak, hareketsiz yaşam tarzından uzaklaşmak anlamında gerekli ve önemli ama fibromiyaljiyi oluşturan şey daha çok beslenmedeki yanlışlıkların voltran oluşturup beynin kafasını kızdırması. Vücutta çok çeşitli yanlış gıdaların birleşmesi ile yangı oluşuyor ve bu durum hem kaslara hem eklemlere yerleşiyor, ağrı yapıyor.

Beyaz un veya piyasada paketli olarak bulunan unlar diyelim, çünkü hakiki ve genetiği değiştirilmemiş unlar da var onlar çok daha az zararlı oluyor, genel geçer unlarla yapılmış gıdaları çok azaltmak, ayrıca sofra şekeri, glikoz şurubu fruktoz şurubu gibi yapay şekerlerden yapılmış yiyecek ve içecekleri de en az unlular kadar azaltmak gerekiyor. Sadece bu ikisi bile fibromiyaljiyi çok çok azaltabiliyor.

Bence başlangıç olatak %50 düşürüp zamanla (mesela 2'şer haftada bir) daha da azaltarak, bedeninizin izin verdiği miktara (bu bende 10'da 1 gibi bir şey mesela) ulaşıncaya kadar azaltmaya devam etmek, beslenme alışkanlığı olarak yerleştirmek gerekiyor. Çünkü gerçekten artık unlar un değil şekerler şeker değil yani...

Bir de stres yükünü azaltmak gerekiyor. Vücutta stres hormonları belli bir seviyenin üstüne çıktığında ve o seviyede normalden fazla kaldığında vücut problem çıkarıyor "yapma bana bunu işim gücüm var" diye. Bunun için de 2 önemli bedensel çalışma işi çözüyor:

1. Muhakkak geceleri uyumak, melatonini olabildiğince bedenin kullanabilmesini sağlamak. Bunun için saat 23.00'de tam karanlık bir odada uykuya dalmış olmak gerekiyor. Bedenin ihtiyacı kadar (mesela 7 saat ise 6 değil 7 saat) uyumak. Bu, insanı kafadan her türlü stres depresyon hatta iştah probleminden kurtaran bir şey, yaşadım biliyorum.

2. Gündelik hayata temiz havada yapılan yürüyüşler veya sporlar eklemek. Hareketlilik. Eğer hareketiniz hiç yoksa ev işleriyle bile başlamanız mümkün. Merdiven kullanmak bile bişeydir. Ama inatla hayata yerleştirebilmek önemli, o kasların çalışmasına ve endorfin salgılatmalarına beynin ve kasların çok ihtiyacı var. Özellikle yaşlılığın en az hasarla yaşanması için.

Çok geçmiş olsun... (doktor değilim fibromiyalji hastasıyım sadece).

teşekkür ederim zaman ayırıp böyle detaylı bir cevap verdiğiniz için. ben halihazırda kendi vücut ağırlığımla senelerdir spor yapan, hatta bundan önceki yaz yüzlerce kilometreyi haftada yürüyecek kondisyonda biriydim. ancak "içine atmak", birtakım duygusal hafif düzeyli travmaların akümülasyonu, yanlış postür ve saatlerce oturmak halihazırda hassas olan sırt ve boyun bölgemde çok fazla tetik noktalar oluşturdu. yaklaşık dört aydır günlük ağrılarla cebelleşiyorum ancak son iki haftadır durumum daha da ağırlaştı. o yüzden şu ağrıyı daha çekilebilir bir noktaya getirmek için bilgili bir şifacı arayışındayım. diyetin çok büyük önemi olduğunu görüyorum, ancak hayatıma yayacağım, deneme-yanılma yoluyla kendim için uygun durumu bulmaya çalışacağım bir süreç. memnun kaldığınız bir doktor fizyoterapist kontağı var mıdır sizde? size de çok geçmiş olsun.

2018'den beri cebellesiyorum diyebilirim, 4-5 mr cektirdim, birsuru kan testi falan birsey bulamadilar.

Bu surec icinde fizyoterapi, kayropraktik terapi, lazer, $ok, dry needle, sise cektirme, vs ne varsa denedim hic bir ise yaramadi.

Benim daha cok sol kalcami ve sirtimi (kol arkasi) etkiliyor. Sol kalcaya kortizon yaptilar o da bir ise yaramadi, hatta daha da kotulestim.

Benzer tanilari olan bir arkaasi Cymbalta diye bir antidepresana baslattilar, oldukca memnun kaldi. Bana da doktor ayni ilaci onerdi.

Gluten diyeti iyi gelebilir diye ben de duydum.

Bakacaz..

fibromiyaljim ya da kronik ağrılarım yok ama belki birilerine yardımcı olur diye paylaşmak istedim.

fibromiyaljiye direkt olarak bilinçaltından bakıldığındaki nedeni "durmak ve/veya dinlenmek istemek"tir.
yani bilinçaltınızda aslında durmak ve dinlenmek istersiniz, bunu talep edersiniz ama bilinçüstünde hayat devam eder ve tabii ki durmazsınız.
beyniniz de der ki, "durmak istedin, ben de sana engel çıkartarak durmanı sağlıyorum ve seni dinlendiriyorum."

psikolojik açıdan incelemek isterseniz hastalığınızın başladığı dönemi, yaptığınız işi, üstlendiğiniz sorumlulukları, hastalığın başladığı dönemde veya hemen öncesinde hayatınızda ne olduğunu biraz düşünün.

bunun temelinde birçok şeyde olduğu gibi değersizlik duygusu yatar çünkü dinlenmek ve durmak istediğiniz halde kendinizi sürekli hırpalamak kendini hor kullanmak demektir ve içsel anlamda özdeğersizliği sembolize eder.

eğer iyice derinlere gidebilirseniz bu yorulma ve çalışma sürecinin neyle başladığını, bu sayede kimlerin sorumluluğunu yerine getirdiğinizi, kimden takdir görmek için kendinizi hor kullanmak pahasına ve durmak istediğiniz halde durmadan çalıştırdığınızı düşünebilirsiniz.
yüzde 99 çocukluğunuzla ilgilidir.
ya bir anı ya bir duygu ya bir olay ya bir travma ya da şahit olunan bir şeyle ilgisi vardır.

örnek olarak açıklamak gerekirse, babanız "işleyen demir ışıldar" diyordur ve sizi sadece çalışkanlığınızı, çalışarak başardıklarınızı övüyordur.
babanızdan takdir görmek için bilinçaltınızda istemediğiniz hâlde deli gibi çalışırsınız.

anneniz çalışkan arkadaşınızı övüp sizi sürekli çalışkan olmamakla suçluyordur.
veya sadece çalışarak bir şeyler elde edeceğinize kodlanmışsınızdır çünkü babanızın sabahlara kadar çalıştığına şahit olursunuz ve "ev böyle geçindirilir" ya da "çalışmak bu demektir" algısı size kazınır.

veya bir kadın olarak kocanızın sorumsuz olduğunu düşünerek ya da bir şekilde evde daha ağır olan yükü siz taşıyorsunuzdur çünkü ya küçüklüğünüzde sorumluluk kavramını yanlış öğrenmişsinizdir ya da ailenizde de bunun benzeri ya da tam aksi bir model vardır.

kendi hayatınızı ve geçmişinizi bu tarz açılrdan biraz deşmenizi öneririm.

bilinçaltı tamamen kendini korumaya, güvende hissetmeye programlıdır ve düz mantıkla çalışır.
yani durmak istersen durdurur ve bunu ne şekilde yaptığını önemsemez.
kendini korumak için durması gerektiğine inanıyorsa bedeni hasta eder.

böylece çevreden gelen "çalışmıyorsun, yapmıyorsun, etmiyorsun" kınamalarına, uyarılarına ve şikâyetlerine karşı da ağrınızı olması bir mazeret yerine geçer.
yani durmak için geçerli bir nedeniniz olur.
kendinize karşı bile.

üstelik sürekli ağrı çektiğiniz için de size ihtimam gösterilir, ki buradan da beslendiğiniz bir kanal oluşabilir.
zaten hastalık bilinci aslında çocuk bilincidir.
temelde her hastalığın altında "beni görün, beni anlayın" düşüncesi yatar ve buna ihtiyaç duyulan çeşitli zamanlarda ve şekillerde hastalık aracılığıyla çocukluğumuza döneriz.
nezlede de, kanserde de, egzamada da dolaylı olarak böyledir.

psikolojik çözümlemeler yapmak hastalıkların bazen bir kısmının, bazen de tamamının çözülmesini sağladığı için belki biraz düşünmek iyi gelebilir diye düşündüm.
umarım bir an önce sağlığınıza kavuşursunuz.

herkese geçmiş olsun.

ben bu hafta negatif döndüm. 10-15 gün arası döner minimum benim çevremde daha erken dönen olmadı

3 aşılı ve 32 yaşında biri olarak ben de ilk kez 2 ay kadar önce geçirdim. İlk gece ateş, titreme yaptı sadece. Diğer günler rahat geçti. Atlattıktan sonra da göğüs ağrısı ve nefes darlığı kaldı bi 15-20 gün kadar. İyi beslenerek ve takviyelerle de atlattım o süreci. Tat, koku bende kaybolmamıştı. Bünye ile alakalı biraz nasıl geçireceğiniz. Ateş ve titremeye Parol çok iyi geliyor. Bol sıvı tüketsin. Geçmiş olsun.

şekeri dışarı atmaya çalışırken şişlik bileğinizdeki bir siniri de sıkıştırabilir ama endokrin sistemi etkiller ve vasküler komplikasyonları vardır. yüksek sodyum ise tuzlu yiyecekleri hafifletin ve böbrek fonksiyonlarına bakılmalı.

Abi en basitinden morali yüksek tutmak kortizol gibi stres hormonlarının daha az salgılanmasına neden olur, kortizolun fazlası başışıklık sisteminin zayıflamasına neden oluyor. Kortizolün timüse etkileri şeklinde araştırabilirsin bu konuyu ama kabaca strese maruz kalınca bu timüs küçülüyor, küçülen timüs de T hücrelerinin üretimini yavaşlatıyor. T hücreleri de bağışıklıktan sorumlu hücreler.

Baktım şimdi, hastanede randevu yok.

Ben askerlik muayenesi olduğunu söyleyince direkt gişeden vermişlerdi. Erken gidin. Belirli sayıda boş randevu olabiliyor.

Ben de randevusuz gitmiştim. Askerlik muayenesi yapan doktora yönlendirmişlerdi direkt. Yanlış hatırlamıyorsam aile hekimi bir kağıt vermişti. Muayeneyi yapan doktor, gözünde şu şu varmış doğru mu diye sordu. Sonra da genel bir kaç soru sordu ve bitti muayene.

Miyop olan askerlik yapamıyor sanki:) milletin başına iş açmaktan başka işe yaramazlar. Benim zihinsel engelli asker arkadaşım vardı, tavuk kümesine nöbetçi yapmıştı komutan. Mecbur randevusuz gideceksiniz, ya da başka başka hastanelere bakacaksınız.

abi ne sorun olacak? spora gitmemek için bahaneyi burda arıyorsun gibi geldi... kalp, eklem vs. sıkıntı varsa ona göre bi program yapılır olur biter

Valla on numara olur, insanlar verdiğin 14 kilo için şöyle derler: 20 kilo vermiş görüniyorsun!!! Çünkü sıkılaşacaksınız :)

Diyet kilo kaybettirir spor vücudunu güzelleştirir, buradan yola çık.

diger arkadaşlara katılmakla beraber tek bir uyarı yapıcam, iştahın açılabilir :) ona göre diyetisteninle listeni revize edin bence.

Ek olarak spor salonunun kapisinda girince otomatik Usain Bolt gibi antrenman yapmaya baslamayacaksin zaten. Kilo vermeni sekteye ugratacak yogunlukta calisma yapma riskin cok dusuk.

daha bilgili arkadaşlar illa ki vardır ama sarkmaması için yürüyüş yerine agırlık kaldırımı daha mantıklı geliyor.

tebrik ederim.

Agirlik calismadan kilo vermen zaten en basindan yanlis bence. Hemen spor salonuna kos. Bol bol agirlik calismasi ve yuruyus

her türlü yapın. hiç bir zararı olmaz. ama spor salonu meselesi biraz gereksiz. çıkın evinizin etrafında 1 saat hızlı tempo yürüyün.

bu yaş aralığı için çok bilmiyorum ama çevremdeki yaşlılarda alzheimer değil de farklı nedenlerden (kılcar damar tıkanıklığı, inme gibi) demans çıktı. alzheimer olması şart değil o yüzden. unutkanlık belirtileri için nörolojiye gitmek gerekiyor bildiğim kadarıyla.

Merhabalar, klinik psikolojide master yapıyorum ve dedem bu hastalıktan muzdaripti. Anneniz alzheimer için çok genç görülmüş olabilir, yaşı genç çünkü, belki belirti verdi ama doktor ilaçlara başlamak istemedi çünkü bu ilaçlar hastalığı tedavi etmiyor ne yazık ki, sadece ilerlemesini yavaşlatıyor, bunun yanında çok fazla yan etkisi var ve vücuda zarar da veriyor. Doktorun bu yüzden ilaçlara başlamamış olabileceğini TAHMİN EDİYORUM, kesinlikle uzman olmadığım için bilemem.

Doktor neyden şüphelendi, nasıl depresyon tedavisi verdi bilmşyorum.

Nörolojik ve psikiyatri bir arada değerlendirmeli belki, psikiyatri hastanelerine giderseniz devletin orada ücretsiz yapılmıyor mu? Erenköy; Bakırköy’den randevu bulmanızı tavsiye ederim.! Çok geçmiş olsun, acil şifalar dilerim.

Test istemese de doktor bu tanıyı koyabilir ayrıca, size semptomları soruyor, ilaç da iyi geliyorsa doğru teşhis olabilir. Bunun yanında alzheimer için depresyonda kullanılan ilaçlar da kullanılıyor. Sizin yerinizde olsam devlette tetkikleri yaptırırdım, detaylı. Sonra durumu size detaylı açıklayacak iyi bir profa gidin. 1 saat sürüyor onları muayeneleri. Sizinle ve annenizle konuşması size de annenize de iyi gelecektir hastalık ne olursa olsun. Kişi bilinmez olduğu için strese giriyor, anneyi geçtim; siz bakımverensenşz sizin için süreç daha belirsiz olunca, sizin de veriminizi düşürür. Doktor tavsiyesi vs istersenşz mesaj atarsanız yardımcı olurum.

test için nöropsikolog ve görüntüleme için nörolog ama nörolog veya psikiyatrist bu tür konsültasyonları görmez. geriatri bölümüne bakın.

Çok bilgim yok ama olanı paylaşayım. Unutkanlık yaşanılan travmalar sonucunda beynimizin verdiği bir tepki. Bu kötü bir olay yaşadığımızda unutkanlıpın artması iyi hissettiğimizde daha iyi olmasına sebep olur. Bu yüzden zaten depresyonu olan birinde alzhimer gelişebilir diye düşündüm. Birde bununla ilgili bir yazı okumuştum Hindistan cevizi veya yağı çok iyi geliyormuş. Birde ginko biloba. Birde hatırlamayı seçiyorum şeklinde olumlama yapmasını tavsiye ederim

78 yaşındaki babaannem akıl sağlığını kaybedince şizofren oldu diye düşünerek psikiyatriste götürmüştüm. Doktorun bana verdiği cevap, şizofreni öyle sonradan ortaya çıkan bir şey değil diyerek nörolojiye sevketmisti. Daha sonra beyin filmi çekildi ve beyinde küçülme olduğu ortaya çıktı. Zaten semptomlar da alzaymir işaretiymiş. Sonrasını ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Allah kimseye bu hastalığı vermesin.

Bol sıvı
Zencefil bal

C vitamini

bi corona testi de yaptırın gitmişken. annem aynı semptomlarla pozitif çıktı.

Pozitifmiş gibi davranın siz. Yarın testi tekrarlayın mümkünse. Ararlar sizi yarın, ona göre hareket edersiniz.

Yaşı kaç bilmiyorum ama, bol su içirin, katı meyve sıkacağı ile bilimum sağlıklı meyveler ile yapılan smoothie, varsa propolis ile destekleyin. Geçmiş olsun.

ertesi gün testi tekrarladık, yine negatif çıktı, bu sefer mesaj falan da gelmedi. çocuğun kulağı da ağrımaya başlayınca antibiyotiğe başladık, ateşi de geçti, kulağı da geçti, okula da gitti bugün.

ama okula da pozitif diye mesaj gitmiş. şimdi sanki pozitifmiş de o haliyle okula göndermiş gibi muamele görüyoruz.

hangi gerizekalının işi bu acaba? yani biz bunlarla uğraşmak zorunda mıyız ya?

2 gün önce aldım ben.

@duyurukullanıcısı, 3-4 eczaneden bu yanıtı verdiler, çok şaşırdım şimdi.

ben de geçen hafta acil doktorunun yazdığı (ismini hatırlamıyorum) bir kremi bulamamıştım. eczacı bu ilaçların toplatıldığını artık satılmadığını söyledi. acil doktorları bilmeyebilir dedi. volteren tavsiye etti onu aldım bende.

tiyokolşikosid içeren haricen kullanılan tüm preparatların ruhsatı askıya alındı ve geri çekme uygulandı. sebebi etkisiz olmaları. şu an ruhsat askısı var sadece yarın bir gün düşük ihtimal ama geri gelebilirler. ekim ayından beri yok bu ilaçlar.

@duyurukullanıcısı aldığınız neydi merak ettim

eczaneyi aradarım muscoflex'in bir ürünü toplatılmış benim aldığım musco değilmiş felden miş

Başınız sağolsun. Yas sürecinde uzmanlaşma alan çok fazla psikolog yok, yas süreciyle alakalı eğitim veren yerlere Mersin’de bi psikolog tavsiyesi isteyebilirsiniz ya da online da bir seçenek.

Olay tamamen fizik kanunu ve termodinamik yasaları ile ilgili yanlışım yoksa, yani vucut ısısının ortam ısısıyla alış verişiyle düşüyor sıcaklık.

Oda sıcaklığının kaç olduğu önemli, Erzurum'daki ısıtılmayan oda sıcaklığı ile Antalya'daki ısıtılmayan oda sıcaklığı bir değil.

Ama sanırım sizin soru, "birden düşer mi?" normal oda sıcaklıklarında birden düşmez fiziksel olarak.

saat guncellendi, sabah 10'da aciliyor artik. iki hafta oncesinden pazartesi gunu ararsaniz 15 gun sonraki sali gunune randevu acilir zannediyorum.

Sinus rinse (ya da muadili) baya iş görüyor. Uyumadan önce güzelce temizlersiniz sinüslerinizi. Kronik sinüzit ve geniz akıntısı yaşayan bir doktor olarak tavsiye edebilirim :d

Çok yoğun sinüzitler atlattım. Hepsinin çözümü antibiyotikti maalesef. Ben burun spreyi kullanmıştım. En azından akmasını tetikliyor. Doktor değilim.

Ben askere kadar hep sinüzit ile uğraştım. Hasta olmamak için bütün camları açıp uyuyordum.

Bere,boyunluk,eldiven ile uyuyordum.Bereyi gözümü kapatacak şekilde giyiyordun.

Sonra geçti bir daha olmadım.Temiz hava ile soğuktan koruma bana yetmişti.

sinupret tableti de deneyebilirsiniz, iyi geri dönüşler geliyor. günde 3 tablet.

6 ay kadar önce panik atak yaşadım. batma hissi yoktu, kollar ve bacaklarda hissizleşme derecesinde uyuşukluk, hiç durmayan aşırı kalp çarpıntısı, ölüm korkusu, göğüs kemiğinin orta en alt kısmında (kalbin hemen üstünde) baskı vb.

aile doktoru kalp krizinden şüphelendi, hastaneye gittim embolidir diye bir sürü test yaptılar, hiçbir şey çıkmadı. çok kötü, stresli hissettiğim bir zamandı. sabahtan akşama bir saniye bile dinmeyen kalp çarpıntısı doktor "bir şeyin yok, testlerde hiçbir şey görünmüyor" dedikten sonra anında geçti. yaş 31, e.

bunları telaş yapma diye anlatıyorum. büyük ihtimal panik atak gibi bir şeydir ama mutlaka doktora git. panik atak bile olsa kendi kendine kontrol edebileceğin bir şey değil. kalp krizi olsa daha farklı belirtileri de olur, anlarsın kriz geldiğini.

interkostal kaslarınız kasılıyor gibi. kostokondrit, angina veya gastro-özofajial reflüde olabilir görülmeli.

Elbette. Oldukça yaygın rastlanan bir durum maalesef.

Uykusuzlugunun sebebi ne? Ates mi? Oksuruk mu?

selam, göz bozukluğunuzun durumuna ve bc/dia ( (git: www.senoloptik.com ) ) değerlerine göre bir lens almanız gerekiyor. neredeyse her hastanedeki makineler bu değerleri ölçebiliyor. herhangi bir göz doktoruna gitmeniz yeterli olur, o size bilgi verir. "acuvue oasys" lensini kesinlikle öneririm.

Bana test yapılırken bir kaç farklı marka lens takılmıştı hepsinde bi 10-15 dk zaman geçirdim ve en rahatsız etmeyeni seçtim. Acuvue oasys idi benim seçtiğim lens de. Veni vidi göz iyidir. Astigmat da varsa eğer lens kalınlaşıyor ve rahatsız edebilitesi daha da yükseliyor bilginiz olsun.

Ps: gözlükspor.

Her doktor lens verme taraftarı olmuyor, en azından kens yazdığına emin olup öyle gldin.
Evet yazmayan doktora rastladım.

ben de acuvue oasys öneririm. bir ara biotrue ve zeiss denedim ama yerini tutmadı.

her diş hekiminde dışarıdan mikrodalga fırına benzeyen kutu gibi, kullanılan aletlerin sterilize edildiği bir cihaz var düzenli olarak onda temizleniyor

bir diş hekimi belirleyip arayıp sorabilirsin, bu konuda hassasiyetim var diye, açıklama yaparlar, çekilecek bir şey değil

Tükrük emicinin ucundaki plastik parça kullanıp atılıyor.

Eskilerde metal kullanılıyordu steril edilip.

Söylediğiniz parçalar tek kullanımlık artık. Kullanılıp atılıyor. Diğer yüzeyler dezenfektanla siliniyor.

Hiv virüsünün ortaya çıkması Dünya'da bu konuda bir devrimin gerçekleşmesine neden olmuştur.
Bu tip malzemenin hepsi ya tek kullanımlıktır ya da her kullanım sonrasında etüv cihazında dezenfekte edilmektedir.
Aynı hassasiyet ve aynı uygulamanın berber ve kuaförlerde de olması zorunludur ama, kullanmak bir yana etüv cihazı olmayan berber gördüm ben.
Yani asıl tehlike diş hekimlerinde değil berber ve kuaförlerde.

hatırladığım kadarıyla ma anksiyete belirtileri yaşadığınız durum ama madd ma tam bilemiyorum.

geçmiş olsun, parola devam, bol vitamin alın ve bol su için. aile hekiminize sorarak kanı sulandırmak için corasprine alabilirsiniz.
aşılar tamsa korkulacak bir durum olmaz, dinlenmeye, çabuk atlatmaya çalışın :)

artık kanıksandı arayan soran olmaması normal bir noktada.
+ olarak Çinko alabilirsiniz.

Aile hekimi kuzenim bize c vitamini ve çinko demişti. Yanında evde sambucol efervesan ve umca damla da vardı, onlardan da kullanın demişti. Artı bol su, bol sıvı.

Antidepresanlar sadece rahatsızlığınıza neden olan semptomları baskılıyor. İyileşmek için %70 siz çaba göstereceksiniz, %30 ilaç size yardım edecek. Ben rahatsızlığımla yaşamaya alıştım. İlaçların sıfır yan etkisi olsa belki üzerine gidip kullanmaya devam ederdim ama gerçekten hayatı çekilmez hale getiriyor. Özellikle hemen hemen tüm antidepresanların yaptığı cinsel isteksizlik. Bunun bilincinde olarak kullanın bence ilaçlarınızı. Ömrünüzün sonuna kadar ilaç içerek yaşayacak değilsiniz sonuçta.

maalesef o kadar haklısın ki ama bir süre kullanmam gerekiyor ve bu da merak ettiğim bi konuydu.

Çok yakın bir eczacı arkadaşımdan geliyor:

"Nibulen Tırnak Cilası Seti, ama bunlar pahalı 106tl. Durumuna göre tırnağın birkaç ay devam etmesi gerekebilir. Yazdırsa daha iyi olur."

Geçmiş olsun.

kullanıyorum. kullanım tavsiye bicimi ayagın hava alsın ve kuru olsun. çorap ayakkabı yerine terlik çorapsızlık tavsiyem.
3. haftaya geldim bir parmağı neredeyse tamamen düzeltti.

Tirnak mantari ojeyle gecmez yillardir tonla oje cikardilar, sadece biraz geriletmeye yariyor.

Doktora gidicen sana ilac yazacak onun dozajini falan da ayarliyor(cunku sakat ilaclar, karacigeri bozuyor) onu icip ojeyi basarsan gecer.

Yani mutlaka doktora git.
Gerekirse yandaki sehre git.

Marka model onemli icerik acisindan kimi urunlerin iceriginde seker vs. oluor aromalar icin ama normal olarak yemegini ne zaman yiyorsa protein tozunu da o zaman icecek gida sonucta bunun disinda ayrica bir zarari olmaz urun temizse. Yogurt yiyebiliyorsa whey de icer.

Ancak kullanma sebebi acisindan Bu bayagi detaya girilmesi gereken konu yani niye diyeti protein bakimindan zenginlestirmek icin whey? Tavuk , yumrta , bakliyat varken? Diyelim ki tozdan daha memnunuz cesitli sebeplerden, Amac sadece gunluk protein ihtiyacini arttirmaksa niye Casein degil o zaman kana daha uzun surede karisacak, daha uzun sure tok tutacak?

Baska bir soru babaniz herhangi bir direnc idmani yapiyor mu? Makrolarini yazmamissiniz ama neden illa ayrica protein alma ihtiyaci oldugunu dusunuyorsunuz? Eger mesele kas kaybi daha az olsunsa idman yapmadiginiz surece katabolik haldeyken onun imkani yok. Idman yapsaniz da yok da o ayri. Protein Igf-1 tetikler ama buyutecek bir sey olmadigi icin(no pun intended) eger ihtiyac fazlasi aliniyorsa Igf-1 in surekli tetiklenmesi iyi degil hatta kotu sonuclar dogurur. Yine ayni sekilde basiyor sebzeyi otu ama bagirsak sagligi icin muazzam onemli o sebze ot dolayisiyla yasi itibariyle cok yalnis degil, bir de acaba bakliyati da sebze ot olarak goruyor olabilir misiniz? Ozetle elbetteki Yag ve protein miktari ve bunlarin cesitliligi cok onemli ve bununla ilgileniyor olmaniz cok guzel bir sey ama 65 yas a 30 yas muamelesi de yapmamak da gerekir. Yani her bilgi herkes icin dogru degil.

evet. makrolarina baktim 30 gram protein ya var ya yok. bakliyat haftada iki gun var. diger protein kaynaklarini artirmak konusunda ikna edemedim. ekmek kafali diyeyim sen anla.

yuruyus haric bir aktivitesi yok. tek amacim makro hesabindaki protein miktarini biraz artirmak. 60’tan sonra kas kaybinin onune gecemiyoruz evet. ama yangina bir kova da olsa su dokeyim dedim.

whey’in sebebi ucuz olmasi. scitec whey aldim. olcek basina 1,5 gram seker var. o da muhim degildir.

Protein tozlarının içinde çok çok çok fazla şeker var. Tadı kötü olduğu için basıyorlar şekeri içine. Sakın vermeyin. Sebzeden de protein alabilir pekala, mercimek, nohut gibi baklaların ağırlıkta olduğu yemekler yapabilirsiniz, yulaflı karışımlar hazırlayabilirsiniz, yarım yağlı süt, kefir vb. içirebilirsiniz.

Hazır ürün zaten her şekilde zararlı, içinde ne olduğunu bilmediğiniz şeyi vermeyin kısaca.

Protein tozunun içinde nasıl çok fazla şeker var? Yani bu ürünler ithal ürünler içinde ne olduğu açık açık yazıyor porsiyonunda 1,5-2 gram şeker olur, o da sütten gelen şeker, tat için de tatlandırıcı kullanılır onun da zararlı olduğuna dair hiçbir meta-araştırma yok. Kısaca hiçbir zararı olmaz, protein tozu hızlı sindirilir ama glisemik değerleri çok düşüktür şekeri de yükseltmez, bi zararı olmaz yani adamalar bu destek ürünleri kanser aids vs gibi bağışıklığı düşmüş hastalara veriyorlar.

mantheman protein tozu ile gainer’i karistiriyor sanirim. onlarda bol miktarda maltodekstrin bulunuyor cunku.

protein tozu verilirmi ya napıyorsun sen.çoğunun içinde sakarin türevi tatlandırcılar var şeker düzenini daha da mahvediyor.başına iş alma.

Şeker hastası için ilk tercih olmamalı açıkcası içerisinde tatlandırıcı, aroma verici maddeler var. (Özellikle bu maddeler yasaklı listenizde ise)
Piyasada fazla yok ama aromasız-tatlandırıcısız whey'lere bakabilirsin. Bir ara hardline üretiyordu hala satıştamı bilmiyorum.

tatlandirici olarak aldigim whey’de ace-k ve sukraloz var. bunlarin da diyabetle bir sorunu yok ogrendigim kadariyla.
yasakli liste falan yok. bam bam bam. tatli falan yemiyor o kadar. ekmegi cok sukur gunde iki dilime indirebildik.

Sesli mi okuyorsun kitabı? Sesinin çıkmadığı durumda kitabın boğazını ağrıtması fizik kanunları açısından pek mümkün değil çünkü.

Kitap tozlu olabilir mi?

Ses tellerinde sorun olabilir

Aile hekimi yazdığında muayene ücreti alınmıyor.
Sadece fark çıkarsa ödeniyor. Tamamen parayla almaktan daha kârlı.
İkinci ve üçüncü basamak hastanelerde yazılırsa muayene ücreti oluyor.

çalışansanız %80'ini SGK karşılar. ilaçların %20'sini+varsa muayene ücretlerini+reçete katılım payı+varsa ilaç farkını ödersiniz.

Bu ilaçları reçeteyle üçer kutu almanız pek zor bildiğim kadarıyla. Hatta aynı reçetede iki tane ağrı kesici bile ödemiyor sgk diye biliyorum. Bir eczaneye sorun, kıdemli eczacı kalfası samimiyetle bu konuda aydınlatır

Babanızı hastaneye götürdüğünüzde ilgili bölüme talepte bulunursanız, sizin iş yerinize verilmek üzere; "x kişisi şu nedenle hastanede kalması gerekmiştir ve y kişi refakatçi olarak başında durmuştur" şeklinde yazı hazırlanıp verilir. Siz de bunu iş yerinize sunarsınız. Devler memurlarının refakatçi izni toplam 6 ay olabiliyor. Özel sektörde nasıl işliyor bilmiyorum. Geçmiş olsun.

O şekilde değil. Sağlık kuruluna giriyorsunuz. Babanızın ve sizin fotoğrafları, kimlik fotoları lazım. Babanızın tedavi gördüğü hastanenin sağlık kurulu olacak. Kurula babanızın doktoru hastalik teşhisini yazıyla bildirecek. Bu talep üzerine kurul karar verecek. 3+3 toplam 6 ay olabilir en fazla.

Soğuk kompres uygulayın, bende epey işe yaradı zamanında.

postinflamatuar hiperpigmentasyon veya eritem emin değilim belki ajanlar niasinamid, azelaik asit önerilebilir görülmeli.

bi arkadas sudocrem kullandi memnun kaldi.

hafızası az bir telefonum vardı, sıkça bazı uygulamaları kapatmak ve ön belleği temizlemek zorunda kalırdım. o zamandan beri dediğin alışkanlığı edindim. bence saçmalık yahut takıntı değil.

Bu bir takıntıya benziyor. Ama her takıntı ciddiye alınması gerekecek boyutta değildir.
Sanırım hayatınızın diğer alanlarını etkilediğinde, yaşamınızı normal yaşamanızı engellediğinde "hastalık" diyebiliriz adına.
Bende böyle bir takıntı yok ama başka şeyler vardır mutlaka.

Diyelim ki uygulamaları kapatmadan telefonu cebine koydun ve o an başka bir işle uğraşıyorsun. Aklın sürekli açık kalan bu uygulamalardaysa, bir an önce telefonu çıkarıp kapatmayı şiddetli şekilde hissediyorsan takıntı diyebiliriz sanırım.
Ama işine gücüne devam edebiliyorsan o zaman tercihtir, alışkanlıktır

Çok takılmayın :)

Ben de böyleyim. Hatta normalde aşırı düzenli biri değilimdir ama sanal ortamda inanılmaz takıntılıyım düzene. Galerimdeki fotoları düzenli olarak temizlerim, asla gereksiz dosya resim falan tutmam ki yer problemim de yok. Bilgisayarımda masaüstü simgeleri bir sütunu asla geçmez, her şey düzenli klasörlerdedir.

Hatta telefon rehberimde ihtiyaç duymadığım kimseyi tutmam düzenli olarak silerim rehberden insanları. Bununla ilgili bi duyuru da açmıştım hatta burdakiler de garipsemişti ileride işine yarar niye siliyosun diye dhdhd

bende de var. takıntı ya da kötü bir şey değil.

ağır bir takıntı bence. günde x dakikanız bu kontrolle ziyan oluyor.
bence çözmeniz gereken bir sorun.
ironi yapmıyorum.

takinti degil aliskanlik bence. isin bittikten sonra kapatiyorsun. cok fazla takintisi olan biri olarak soyluyorum

Bende isim hafızası fena değil de kelimelerle sorun yaşıyorum.

Bir ara çok takıntı haline getirmiştim bir şey anlatırken falan geriliyordum, takılıyordum falan. Sonra saldım daha iyi böyle.

Genel olarak hafızanda bir sıkıntı yoksa olağan hocam 20 sene önceki anımı tüm detaylarıyla hatırlıyorum aynı zamanda. Hafızanın farklı yerleri ve önem dereceleriyle alakalı hatırlayıp hatırlamamak.

Beslenmeyle ilgili olabilir, öncelikle oradan başlamak lazım. Kan değerlerinize baktırın. Demir eksikliği ve B12 vitamini eksikliği unutkanlığa yol açar mesela. Eğer burada bir sıkıntı yoksa nörolojiden bir randevu alın.

İlla ki bir hastalığa işaret etmek zorunda da değil, bazı insanların beyni böyle oluyor, yapacak birşey yok, daha fazla da ilerlemez, yaşamayı öğrenirsiniz bu şekilde.

alt dallara randevu almayı deneyin ama büyük ihtimalle sistem izin vermeyecek. önce düz ortopediye gidip, doktor gerekli görürse alt dallar için randevu alabilirsiniz diyecek.

diğer polikliniklerde de aynı durum var. örneğin nefroloji için önce dahiliyenin sevk etmesi gerekiyor.

özellikli bölümlere sevk olmadan gidemiyorsunuz, önce genel bir bölüme gidip ordan sevk almanız lazım

@inheritance @benaslinda tıbbi onkoloji, gastroenteroloji gibi değil uyarı vermiyor. bunlara sistemden randevu alınabiliyor. ortopedi randevularının içinde.

randevuları görebildiğinize göre alabilirsiniz. psikiyatride de var mesela; genel psikiyatri, anksiyete, depresyon vb. şeklinde.

Besin intoleransi olabilir. Once aile hekiminize giderseniz sizi yonlendirecektir

bakliyat gaz yapıyordur muhtemelen, bende gluten intolarnsı varmış mesela laktoz intolarsla beraber. ikisini kesince kalp atıslarım bile sakinliyor. diğer turlu anormal şişkin oluyorum çarpıtım vs oluyor.

aile hekimliğine gitmekte yarar var önce. dicetel yazar gönderir.