Her sağlıklı birey çocuk sahibi olmalımı ki?Bir soruya yanıt arıyorum. Net bir yanıt olmasa da en azından fikirlerine ihtiyacım var insanların. Zaman itibariyle zaten 2 ya da 3 tane en fazla güvenebildiğimiz, bizi anlayan kişi var artık çevremizde.35 yaşında bekar bir erkeğim. Bir idealim ya da haya
Her sağlıklı birey çocuk sahibi olmalımı ki?
Bir soruya yanıt arıyorum. Net bir yanıt olmasa da en azından fikirlerine ihtiyacım var insanların. Zaman itibariyle zaten 2 ya da 3 tane en fazla güvenebildiğimiz, bizi anlayan kişi var artık çevremizde.
35 yaşında bekar bir erkeğim. Bir idealim ya da hayalim vardı diyelim bugüne kadar. Lakin 4 ay kadar önce birden bir aydınlanma mı diyelim ya da farkındalık seviyesinde artış mı ya da durum analizimi ne dersek işte. O türde bir şey yaşadım. 5.5 yıl çalıştığım işyerinden ayrılmıştım. Aylardan yazdı ve bende yazlığa aile yanına gittim. O esnada eşiyle beraber öğretmenlik yapan ablamın da yazlık da çocuğuyla beraber 3-5 ay tatil yapmak da olmasıyla yeğenle baya bi kaynaştık.
Ulan ne güzel şeymiş bu çocuk dedim, 1 ay kadar beraber vakit geçirince çocukla (1.5 yaşında) baya bi bağlandım kerataya. Tekrar iş görüşmesi için ayrıldım ailemden ve yaşadığım şehre döndüm. İşe girdim ve o aydınlanma anı oldu;
belki, belki de bu videonun etkisinde kaldım ha?
www.instagram.combilemiyorum :)
neyse nerede kaldık. "İşe girdim ve o aydınlanma anı oldu" demiştim demi :)
35 yaşındasın ne yapıyorsun sen? Bu yaşına kadar olmadıysa zaten istediğin hayat biçimi, artık kendine başka bir yol çizmelisin dedim. Ulan benim evlenmem lazım dedim. 2 gün kadar bunu düşündüm paso. Ben ne yapıyorum, ben ne yaptım, elime ne geçti?
Cevap: hiçbir şey geçmemişti. Edindiğim maddi birikimlerle bir evim vardı, bir de işim. Ama istediğim işi yapmıyordum. Her dakikasını artık bitsin diye saate bakarak beklediğim bir işte çalışıyordum. Ki çalıştığım iş dünyanın en zor 2. işi diye de bilirim senelerdir (call center elemanlığı) köye haber saldım. İzlediğim türk filmlerinden olsa gerek, ne yapabilirim bu evlilik konusunda deyu düşününce bu geldi aklıma :)
Evet aradım köydeki büyükleri, böyle böyle yaşım bu, evim var, işim var evlenmek istiyorum var mı çevrede iyi, güzel bir talip? Bakalım dedi görüştüğüm 2 teyzem de. 1 ay geçti haber çıkmadı. Ben aradım, "gülüm yaşı küçük kızların ama bakıyoruz bakalım" yanıtını aldım. Ee haliyle yaş 35 olunca zor oluyor tabi dedim içimden. Tamam teyze haber bekliyorum sizden dedim kapadım telefonu.
o esnada işyerinden bir kızla tanıştım, güzeller güzeli! (ya da bir dakika, benim için güzeller güzeli diyeyim. Çünkü ben aşık oldum. Sonradan arkadaşlarıma sorduğumda, orta güzellikte bir kız olduğunu yani onlara öyle geldiğini söylediler) kızla da bu durumu konuştuk. Ben böyle hızlı girince kız da birden ben bu çocuğu kaçırmayayım telaşına kapıldı sanırım, hemen o da evlilik çocuk muhabbetine girdi. Hızla gelişen olay sonucu evlenme de teklif ettim. Derken kız bir anda soğudu, 360 derece ters yöne gitti. Var böyle ilişkiler. Her şey iyi giderken (hatta yıllarca süren ilişkilerde bile) birden kadın tarafı buz gibi bir soğuklukla kesip atabiliyor bir anda her şeyi. Nedenini sordum, anlatmadı. Aşık olduğum için bende üzmek, onu sorgulamak, baskı yapmak istemedim. Bir gün anlatmak istersen dinlerim dedim. Daha hala bile ne düşündüğünü bilemiyorum ama önemli değil. O iyi olsun yeter. Görüşmüyoruz da sayılır zaten.
Call center’da 6 yıl çalışmak artık psikolojik ve bedensel olarak bazı zararlar verince işten ayrılmayı tekrar düşündüm. Zaten aşık olduğum kızı da hergün orada görünce ve onunla aynı şeylere gülüp, aynı şeylere eğlenemedikten sonra, diğer türlüsü acı vermeye başlamıştı. Başka bir çocuktan hoşlandığını gördüm. Eyvallah dedim içimden ama o da acı vermeye başlayınca 3 ay çalışıp oradan ayrıldım ve çağrı merkezi sektörüne bi daha dönmemek üzere o sayfayı kapattım.
Sonradan tekrar ablamın yanına gittim, yeğeni göreyim dedim. Beni görünce kerata sarıldı, hoş geldin dayı dedi öptü. Konuşmayı da sökmeye başlamıştı. Birkaç gün kaldım. Baktım ulan bu çocuğun bakımı ayrı bir dert. Ablama baktım. Okuldan eve geliyor sırf çocukla ilgileniyor. Çişiydi, üstünü değişmesiydi vb. bir gün çıktık enişte ben yeğen ve abla. Ablam orada dedi ki; herkes çocuk yapmak zorunda değil bence. Yani çocuk yetiştirmek ayrı bir hayat biçimi. Ya da bu minvalde bir şeyler anlattı. Bende şimdi tekrar yalnız yaşadığım evime döndüm. Dönerken tren yolculuğunu seçtim. 2 saat kadar sonra arkadan gelen çocuk sesine bir ana sesiyle uykulu halimden uyanır oldum. Çocuk aptal suptal şeyler konuşuyordu kendi kendine (ee çocuk haliyle) annesi de “ee sus be!” şeklinde tüm vagonu olmasa da vagonun yarısının duyacağı şekilde nefretini dile getirdi. Ula bir ablamı düşündüm bir de bu kadını. Ablam hayatta çocuğuna böyle bir nefretle bağırmaz. Demek ki böyleleri de varmış hmm. Sanırım ablam haklıydı dedim
ve baktım benim öyle pek çocuk ister bi halim yok. Yani olsa da olur olmasa da derler ya hani. O ayak işte.
Şimdi asıl mevzuya gelirsek, benim gibi düşünen birinin hayatında çocuk olmalı mı? Olmaz ise bunun 45’i var 55’i var. İlerki yıllarda ulan keşke zamanında çocuk yapaymışım tarzı bir depresyon durumu olur mu lan? Kafama takıldı yine 2 gündür. Kafa da deli sorular! Bir de iş işten geçtiği için şunu da belirteyim. Başta yazdığım, idealim olan meslek müzisyenlik di lan! Evet bir müzik grubunda gitaristlik yapıp geçimimi sağlamak, benim her saniyesinden zevk alarak yapacağım bir işti. Bu da ayrı bir hikaye :)