konaklarda bi sokağa park edip üst geçitten havalimanına geçebilirsiniz belki.

konaklar iyi çözüm, üniversitenin d kapısına çıkan yol üzerinde herhangi bir yere çekebilirsiniz, üst geçit de var hem rahatça ulaşırsınız havalimanına.

benim zamanimda shell vardi hala var mi bilmem. arkasindaki sokaga birakiverin. orada kose basinda bakkal da var.

Boot sırası diye bir olay var. 2 disk Boot sırasında değilse açılmayabilir.

hiçbir sıkıntı olmaz aynen devam. ben daha 1 hafta önce yaptım bunu defalarca.

Farklı modellerde bile yapabilirsiniz, en kötü ses ve ekran sürücülerini tekrar yüklemek gerekir, bir de belki windows uyarı verir lisans yok diye.

Sizde hiç bir sorun olmaz, bi ihtimal anakart değiştiği için windows lisans sorabilir, kırıksa zaten sıkıntı olmaz.

windows 7 de olmaz
8 de bilmiyorum
10 da olur ama calısır
bir tek boot sırası kacarsa onu ayarlaman gerek

B plani yoksa bu piyasada işten çıkmayın. Bu tarz insanlara katlanmak gerçekten zor ama kendinizi onlara da açın. Bir sene tecrübe edinmek için gayet güzel bir süre. Bence bütün iş için sadece bir kişiye yüklenmek haksızlık. Burada işten ziyade insanlarla iletişim kurup aksayan tarafları onlara aktarmak ve birşeye hakim olduğunuzu göstermek daha iyi olur. İletişim kurarsanız düzelme şansı var. Sonuçta beş yaşında çocuk değilsiniz. Ama karşıdaki insanların tavrı çocukça. B planınız olduğunda yeni ortamlara girmeyi deneyebilirsiniz.

evet, yapılan şey mobbing. anlattığına göre, senin kadar çalışan ve kendini geliştirmeye çalışan bir elemana böyle davranamazlar. kaldı ki çalışmayana da böyle davranamazlar. bir uyarırlar-iki uyarırlar, beğenmiyorlarsa kovarlar. ne demek çalışanı germek.

diğer yandan, aslında sonunda kendileri kaybeder. dediğin gibi ayrılır başka iş bulursun ve onlar halihazırda yetiştirdikleri ve iş öğrettikleri elemanı kaybetmiş olurlar. bu şirketler için aslında büyük bir kayıp. yeni bir iş bulana kadar burayı kendin için bir basamak, biraz zorlu bir basamak olarak görmeye çalış. bilmediğin birçok şey olması normal. bu şirkettekilerin tavrının hevesini kırmasına izin verme. (yeni mezun hevesi diye bir şey var, ve bu heves genellikle bir süre sonra geçiyor :)) her şeyi öğren. onlar için değil, kendin için öğren. öğrendiğini ve çalıştığını da bir yandan üstlerinin gözüne sok. belki de yeterince göstermiyorsun ne kadar çalıştığını. gece aklına bir şey mi takıldı, hemen o saatte mail at. en ufak sorun olduğunda sor. bizde yeni girenlere derler ki, "ilk 2 yıl her şeyi sorabilirsiniz. sormanız iş için ne kadar hevesli olduğunuzu gösterir. ama 2 yıldan sonra her şeyi sormaya devam ederseniz 'bu da bir şeyi öğrenemedi' deriz."

bu arada, ben şahsen bu gece mail atma işini asla yapmıyorum çünkü şirkette zaten çalıştığım ve işimi yaptığım biliniyor. gece çalışmış ve mail hazırlamış olsam bile sabah gönderiyorum. çünkü "mesai sonrası bile çalışan eleman" etiketi üzerime yapışsın istemiyorum. bir de, millet üstlerinin gözüne girmek için yapıyor ama bana kalırsa biraz yapmacık hareketler. beni zaten bilen bilyor. ama sen yap. sizinkiler bundan anlayacak bence ve kafan daha rahat edecek.

burada çalıştığın ve sorumluluk aldığın bir proje varsa onu bitirmeden işten ayrılmaman iyi olur. kimseyle ters düşme, sonraki işinde onların referansını soracaklar. son olarak, iş dünyası zaten böyle acımasız patronlar ve müdürlerle dolu, çok da canını sıkma burası niye böyle diye. ya da çok canını sık, çünkü her yer böyle :')

Zor durum ama ben mobing olarak değerlendirmedim. Arada kendiniz söylüyorsunuz işin temposuna ayak uyduramadığınızı. Söylenmeleri normal, sizin gerilmeniz de. İşi öğrenebileceğiniz yerdesiniz. Ben burada açık iletişimle çözülmeyecek bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Buradaki işi bıraksanız başka yerde de benzerini yaşayabileceğiniz bir durumdasınız. Yapacak işiniz var ve dahası bundan hem siz hem de şirket para kazanabiliyor. Bırakmayıp mücadele ederseniz daha güçlü çıkarsınız.
Bir toplantı talep edin, aslında mümkünse mesai saati sonrası. İş konuşmak gibi değil de dert paylaşmak gibi (aslında bunu yönetici tarafının yapmasını beklerdim, o da ayrı). Samimi olarak işi sevdiğinizi, ama yaşadığınız zorlukları anlatın. Aklınızda bir çözüm planı olsun, bunu aktarın ve yardım isteyin. Bakalım onlar nasıl yaklaşacak. Aranızı bozmanız gereken bir durum değil bu. İş hayatının gayet normal stresi.

mobbing değil çalışma hayatının gerçeği.
onlar kovana yada daha bir iş bulana kadar devam.

insaat isi kadar berbat is bi denizcilikte var. gerisini bilmiyorum.
bu isler boyle yuruyor. sallamayin pek. benim size tavsiyem. bir yandan is bakin kendinize. ha yeni gittiginiz isyerinin de bundan farkli olacagini hic sanmam.

is bakinin ve sizi rahatlatacak olan nokta su, siz zaten memnun degilsiniz. isten de cikmayi dusunuyorsunuz cok cok onlar sizle yollarini ayirmayi dusunurler ki bunu siz yapacaktiniz, onlar yapmis olacak. yani isi yetistiriyorum ya da yetistiremedim isten cikaracaklar diye gerilmeyin.
bitmeyen isin anasini boslamak saaparmis. bizim sektorun kurtaricisi bu cumle.
sikmayin caninizi. zaten memnun degilsiniz isten cikacaktiniz. eger isler en kotu konuma gelirse siz degil onlar cikartir.
sizin istediginiz sey, onlarin en kotu senaryosu.
sizin istediginiz sey, en kotu senaryo olur mu olmaz. o zaman sikmayin caninizi. is iste bulunur. devam ediniz.
yasim 32. 30'dan fazla santiyeyi anahtar teslim bitirdim hicbirisi de yapsat degil okul hastane baraj viyaduk vs. hayatim boyunca da hicbir firmaya basvuruda bulunmadim. beni calisirken goren diger firmalar cagirdi. hepsine de proje bitsin gelirim dedim. bunu dedigim icin ayrildigim firmalar da yeni projelere cagiriyorlar. ya taseron gordu ya anafirma gordu ya yanmahalledeki firma gordu. calismaya devam edin efendim. iyi bir is buldugunuzda da ayrilirsiniz.

o noktadan başlayan ayrı bir polyline çizip daha sonra ikisini join komutu ile birleştirebilirsiniz.

@someone yok hocam öyle bi hamle istemiyorum. eğer öyle yaparsam her hamlede ma.pro. yapıp her line'nın rengini ve kalınlığını benzetmem lazım. çok vakit alır.

ext ya fillet da olmaz. çünkü 3-4 hamle köşe döneceğim.

hocam çizimi bitirince layiso ile ilgili layerları görünür hale getirip tek seferde hepsini ma ile aynı formata getirebilirsiniz. sonra join ile birleştirebilirsiniz.

İyi diyemesem de temel seviyede klasik gitar çalmayı biliyorum. Bence müzik dinlemek daha zevkli. Çünkü şarkılarda birden fazla enstrüman duymak mümkün. Ama gitar çalarken sadece gitar sesi duyuyorsunuz. Şu şarkıyı dinleyesim geldi cümlesindeki şarkıda belki klarnet bile var. O klarnet sesi hem kendi başına hem de diğer enstrümanlarla birlikte şarkıya bir katkı sağlıyor, şarkının ruhunu oluşturuyor. Sadece bir enstrümanla o ruhu yakalamak zor bana göre. Ama enstrüman çalmanın farklı bir zevki var.

iyi çalanlar için her ikisi de zevklidir bence ama yeni öğrenen için öğrenmesi zulüm olduğundan dinlemek daha zevklidir. bir süre sonra sıkılıp enstrümanı bırakıyor çoğu insan bu sebepten bence.

parça bittikten sonra güzel tabi.

mesela ben bir klasik müzik parçasını 1 ayda falan bitirebiliyorum. o bir ay eziyet.

bir aydan sonrası keyif, zevk.

2 hafta çalma yine başa dönersin yani eziyet.

Dinlemenin ve çalmanın zevki farklı ikisi de zevkli

Zevk almak için çok iyi çalmak gerekmiyor kendine koyduğun hedefe ulaştıysan tatmin ediyor

@freebird5406_2 bahsettiğim şey çalarken melodiyi duyabilmek ile alakalıydı aslında. tabi ki çalıyor olmak da zevklidir ama asıl müziği duyup ondan zevk alınıyor mu?

Konservatuar okudum. Klasik kemençe çalıyorum biraz. Diyebilirim ki enstrüman çalmak zevkten çok gerilim sebebi benim için. Çünkü benim sazım birçok enstrümandan çok daha gerilim verici yapıda bir saz. Telleri tırnakla iterek çalınıyor ve ses sahası çok küçük, üstelik hafif hafif çalınamıyor yapısı gereği, bağırgan bir saz, en ufak bir hata yapmak çok çok kolayken bunun bir de kocaman bir sesle kendiliğinden ilan olunması cidden çok geriyor. Ama ezberden ve sevdiğiniz/kafadar diğer sazlarla beraber çaldığınızda muazzam bir mutluluk oluyor evet. Yine de onun içinde o gerilim oluyor. O yay vıyklaması her an olabilir.

ön bilgi: konservatuvar mezunuyum ama enstrüman mezunu değilim.

işin teknik kısmını yiyip bitirdikten sonra ancak duyguların ön plana geçebildiğini ve o bahsettiğiniz zevkin geldiğini düşünüyorum.

piyano çalıyorum. ne kadar ama ne kadar iyi çalışırsam çalışayım bir parçayı, gerçek piyanist tekniğim olmadığı için şarkının içine giremiyorum çünkü şarkıya hissi vermemi sağlayan bazı öğeler tekniğin içinde saklı. (dinleyenlerin çok güzel çalmışsın demesi bir kriter değil bence)

misal: parmak numaralarını doğru bağlayamadığın bir parçada istediğin duyguyu da veremezsin misal. ya da tuşen çok çok iyi değilse, nüansları iyi yapamıyorsan, pedal kullanımın çok iyi değilse bu karşılaştırmayı yapmak zor.

kendi adıma cevabım: o parçayı profesyonel birinden dinlediğimdeki kadar haz almıyorum. haz aldığım kısım, onu çıkarabilmek ve çalabilmek. (profesyonellerin hepsi bu tadı veriyor demiyorum... kimileri çok mekanik çalıyor. tuşesi, nüansları vs. çok önemli)

bence bu sorunun gerçek muhatabı, profesyonel enstrümanistler. burada da kaç tane vardır onlardan bilmiyorum.

ayrıca "şekil-zemin ilişkisi" konusu da bu konuyla bağlantılı okunması/araştırılması gereken bir konu diye düşündüm formasyon dönemi konularım aklıma gelince.

keman mezunu ve opera bale keman sanatcisi sözlükçü jeanluc mesela bu soruyu cevaplarsa okumayı çok isterim.


ek: şunun karıştırılmasını istemem cevabımla. bir enstrüman öğrenmek çok güzel ve çok haz veren bir şey başlı başına. ama soruyu farklı açıdan değerlendirdim.

Enstrüman çalmak şarkı söylemek gibi bişey, sevdiğin bir parçayı icra etmek elbet keyif veriyor. Ancak enstrümanın ne olduğu da önemli verdiği keyif için. Komple şarkıyı hissettirecek enstrümanları çalmanın verdiği keyif ayrı, mesela gitar. Tabii tek enstrüman asla yetmez, yanına en kötü şarkıyı söylemek lazım. Çalıp söylemek ise bambaşka bir yetenek.

Benim sesim kötü olduğu için ben grup içinde çalmayı seviyorum. Hep beraber icra edilen bir şarkı beni enstrüman çalma keyfine en yaklaştıran şey. Bunu her zaman yapamadığın için genelde bir şarkı açıp ona eşlik ederek tatmin ediyorum Bu kısmı.

Ama olay hiçbir zaman dinlerken çaldığın zevki almak değil bence. Tabii çok iyi bir çalgıcı isen iş değişir.

Bir de enstrüman çalıp kendi besteni yapma kısmı var ki en özgür hissettireni o. Ama orada da besten elle tutulur değilse biraz şevkin kırılıyor. Partisyonlar besteleyip asla bir "şarkıya" dönüştüremediğim çok olmuştur.

Enstrüman öğrenme aşamasındayken çalmak veya bir şarkıyı çıkartmaya çalışırken çalmak eziyet bence.

Zevkli tarafı; çektiğin acılar ve gösterdiğin sabır sonunda ortaya çıkan ürünü görmek/dinlemek.

Ama diyelim ki bir parçayı çıkarmak için uğraşmıyorsun, zaten bildiğin bir şeyi çalacaksın; tabii ki o müziğin içinde olmak ve bir yandan söylemek insana huzur veriyor, rahatlıyorum, kafamı boşaltıyorum, yeri geliyor stres atıyorum.

Bunu ancak deneyerek anlayabilirsin. Bir gün saksafon dene.

kendi basina degil de birileri ile beraberken daha zevk aliyorsun ya da konserde iken kesip insanlarin sana eslik edisi alkislamasi konserden sonra yanina gelmesi ne bileyim alakasiz bir yerde bi avmde aaa siz x degil misiniz demesi. bunlar hos seyler. zamanla yasayanlar iyice unlu olanlara bunlar basit geliyordur da ilk zamanlar hos oluyor.
ama bi sikintisi var. bir yerden sonra muzigi dinlemeyi kaciriyorsun. yanlis akor basacak mi ne basti. is muzikten cikiyor. muzige kapilamiyorsun. artik baslakalarinin hatalari direkt kulaginda bitiyor.
ya bir de buna en gec 15'te falan baslamak lazim 20'den 25 sonra enstrumani ele almak da afedersiniz biraz komik.

la traviata arkadaşımın dürtmesiyle gördüğüm konunuza, naçizane ben de bir kaç satır ekliyorum.. bilen bilir, bilmeyen az sonra öğrenecek; profesyonel müzisyenim (keman, orkestra şefi, besteci, aranjör) en baştaki "profesyonel" tabiri kendimi kastığım için değil, hayatımı bununla idame ettirdiğim veya daha çok hayatımı buna adadıdığım gibi bir anlamın karşılığındandır..

öncelikle şunu belirtmek isterim, müzisyenlik, belirli bir seviye bir enstrumanı icra etmeyi, ettirmeyi gerektirir. sahil gitarcılarına müzisyen denmeyişinin sebebi budur. enstrumanı hobi amaçlı çalıyorsanız ne güzel, devam edin lütfen. ama o enstrumanı çalıyor olun, ötesini bırakın biz yapalım..
çalmak ile dinlemek arasındaki haz farkına gelince, dinlerken zaten her enstruman ayrı parti biçiminde dinleyebiliyoruz. ama daha çok bu yapabilmekten öte, bir meslek hastalığı. tek tek duyuyoruz ve irdeliyoruz. sizin komple ses frekansları bütünü olarak algıladığınız şeyi, biz döküm döküm her frekans, her nota, her enstruman, her enstrumanın ayrı tınısı, her enstrumanın ayrı müzik cümlesi, akorları, kontrpuanları vb. layer layer irdeliyor, dinliyoruz. dolayısıyla biz müzisyenlerin de sıradan dinleyiciye kıyasla aldığımız haz da farklı..

bazı arkadaşlar şundan bahsetmiş; tek başına şarkısı çalınabilinen bir enstrumanı çaldığımda keyif alıyorum ama aynı anda şarkı söyleyince daha zevkli oluyor.. o iş öyle değil tabi.. istersen kilise orguyla çık karşıma, kemanda 3 nota ile senin anlattığından katbekat şey ifade edebilirim.. yani olay çok nota, polifonizm değil. öyle ki gerçek müzisyen, kendi enstrumanını çalarken, önce dinleyen müzisyendir.

bir başka arkadaşa ithafen, enstruman çalarken diğer ensturmanları duymuyorsan zaten çalmamalısın. müzik enstrumanı icra etmek, dinlemeyi gerektirir. dinlemelisin ki kendini ona göre ayarlayabilir, ona göre çalabilirsin. uyum bu şekilde oluşmaya başlar.

şimdi gelelim asıl konuya. elbette dinlerken de çalarken de aldığımız hazlar birbirinden farklı.. ama çalarken daha öznel olduğumuzdan, çaldığımız o yüzlerce yıllık eseri bile, bizden önce milyonlarca kez konserlerde çalınmış, binlerce kez albümlere kaydedilmiş, yüzlerce kez dinlenilmiş, herkesin ezbere her notasını bildiği eseri bile çalarken kendimizden bir şeyler katmayı düşünerek çalarız. zaten olması gereken de budur. müzisyenlikle operatörlük arasındaki fark gibi diyebiliriz. hatta samimiyetle şunu söyleyeyim. bazen teknik sebeplerden (sakatlık, lojistik sıkıntılar, seyahatler vb.) enstrumanımızdan uzak kaldığımız bazı zamanlarda, ya da en basidinden enstrumanımız yanımızda yokken karşımızda enstrumanımızı çalan birini gördüğümüz bir performansı izliyorsak, ve eğer o sahne iyiyse (hatta kötüyse de bile, başka nedenlerden ötürü...), parmak uçlarımız kaşınır. orada ben olsaydım keşke, ben çalsaydım'lar başlar.. o anı kıskanırız. o enerjiyi. sahnedeki meslekdaşımızın sonsuzluk denilen o kara boşluğa yolladığı notalarını kıskanırız tek tek, frekans frekans... bazen de sizi tanırlar ve sahneye çağırırlar, o enerjiyi paylaşmak için... zaten enstruman çalarken alınan haz dediğin şeyin büyük bir yüzdesi yine insandan, dinleyiciden geçen enerjidir esasında.. evet sevdiğin ensturmanı çalıyor olmaktan ve eğer iyiysen iyi olmaktan dolayı bir mutluluk vardır içinde. keza sevdiğin bir melodiyi tınlatıyor olmanın da getirdiği haz... jeneratör hesabı sürekli ürettiğin bir haz üretirsin enstrumanından ses çıkartırken. ama o ses frekansları, seyirciye saniyenin bilmem kaçta kaçı (bildiğin ses hızı işte) ulaştığında seyircinin enerjisi değişiverir. en somurtkanının kafasına soru işaretini bırakırsın, en gevezesi bi anda susuverir... aşık olanı daha aşık, bekar olan kadını kendine aşık edersin bazen.. o yüzden bu haz durumu bi farklıdır. anlatılmaz yaşanır dicem ama..

kelimeler anca böyle dökebildim..
sürçi lisan ettiysem affola, kalın sağlıcakla..

soruya mantıklı bir cevabım yok ama çok iyi betilemişsin. sabah sabah güldürdün.

bence veterinere bir danış. muhtemelen bir derdi yoktur ama küçük olduğundan seçici olmayabilir. bir de karınca falan bulup yerse o sıkıntı oluşturur.

bu hic normal degil. yedigini gordunuz mu. yani disleri kasinir agziyla oyun yapar sonra atar. ama yedi diyorsaniz o sikinti.
uzmana gidin bi yerde bi sikinti var.

Yani parçalayıp bırakmıyor baya hapır hupur yiyor. Veteriner dikkat edin çekiştirin yemesin diyip geçiyor ben de anlamadım. Arkadaşlarımın köpekleri mamalarını bile seçerek yiyor bizimki en son duvar yalıyordu. Cidden anlam veremiyorum.

Benim arkadaşımın bernese cinsi bir köpeği var. Bu anlattıklarınızdan fazlası var eksiği yok. Sabah sabah çok güldüm anlatış tarzınıza.
O bir de şey yapardı, bizim elimizdeki yemekten otlanır otlanır; ne zaman bizim yemeğimiz biter, gider kendi mamasını yer. Yemediği tek şey çiğ karides. Onu da koklattım içeri kaçtı hahahha
Veteriner ona da bir şey dememiş. “Alın ağzından” demiş. Yahu hayvan pizzanın üstündeki rokayı çalmaya çalışıyor, ağzından alın mı kalmış.

eğitebilirsiniz, öyle ki köpeğin önüne en sevdiği yemeği koyuyorlar, sahibi al komutu vermeden yerinden bile kıpırdamıyor hayvan, ağzına koyduğu tavuğu geri çıkaran köpek var. ya da köpeğe kendi yemeğinden uzatıp küçük ısır diyor, hayvan kibarca minicik ısırıyor, bırakıyor. bunların hepsi mümkün, bence bu şekilde nasıl eğitebileceğinize bakmalısınız.
çünkü çok tehlikeli, bir gün sindiremeyeceği ya da zehirleneceği bir şey yer büyük sıkıntı olur

Icinde bir labrador var herhalde. Her yiyecek kopekler icin guvenli degil. Mesela cig sogan, mesela kahve ya da kakao... Bunlari buyuk oranda (vucut agirligina gore) yerse, veterinerlik olur, hatta gec fark edilirse cok tehlikeli...

Hep basariya ulasmis, ondan devam ediyor. Klicker ile "birak" komutunu ogretin. Biraktigi seyin training mamasindan daha lezzetli ve cekici olmamasi gerekiyor. Mesela biber sapini birakirsa yer fistigi ezmeli bir cookie alacak karsiliginda.

Bu "birak" onemli. Cunku oraya buraya fare zehri atan, ekmegin icine civi koyan deli cok. Ozellikle sokakta asla bir seyi yutmasina izin vermeyin. Parmagi takin agzina, sallayin kafasini, cikartsin. Benimki de aliyor, dislerini kitlemesine izin vermeden cikarttiriyorum. Simdiye kadar hep basariya ulasti diye training ile egitilemez diye dusunmeyin. Benim kopegim de bir gece masanin uzerinde biraktigimiz 1 kg, evet 1 kg Alman ekmegini gommustu. Sinirlenip yedigi cuzdan sayisi 4. Canta acip caliyordu hem de. Ama ogrendi.

Masa uzerine de yaklastirmayin, kafasini fazlaca yaklastirdiginda sert ve acik bir dille "hayir" deyin, yemek calmasin. Yemegin sadece mama kabindan geldigi anlayisini oturtmaya calisin. 5 aylik kopek cok kolay egitilir.

hayır diyoruz, vermiyoruz, ağlıyor sonra küsüyor. havlamıyor da direkt ağlayıp yastıkların arasına girip küsüyor. hayatımda gördüğüm en komik şey cidden.
kendi mamasını 2 saniyede falan yiyor sonra mama kabını dişliyor. oyuncaklarının gözlerini oydu yemeye çalışırken aldık. sokakta çeke çeke yemesin diye durmaktan bir hal olduk üzülüyoruz da acıyodur canı diye.
insanlar mama vermediğimizi düşünüyor mahallede adımız köpek düşmanına çıkacak.
bir de şey var, kendini insan sanıyor olabilir. karantina köpeği olduğu için hep bizle zaman geçirdi. yemeklerden sonra ağzını falan sildiriyor. garip bir tip.
bekle komutunu biliyor ama biz bakmazken işte halı yiyeyim, jalepeno kaçırıp basur olayım şeklinde çalışıyor kafası.
toksik şeyleri zaten olabildiğince uzak tutuyoruz ama işte düşen maydanoz yaprağını da salya akıtarak yemezsin be kardeşim ya.
kahve kokluyor içmek istiyor, viski kokluyor yalamak istiyor. yani koklayıp tiksindiği hiçbir şey yok.
bir ara sağı solu kemiriyor rahatsız olsun diye sirke sıkmıştık, müptelası oldu pezevenk. şişeyi görse çalıp içecek.

Hahaha, hocam benim de terrier'im var, o da öyleydi.

Hem ben biraz eğittim hem de büyüdü, ama yine de taze fasulye, mandalina, biber, ayçekirdeği vs. ne versem yer. Tek kriteri benim yiyip yememem, benim yediğim bir şeyse yiyo yani, hardallı sirkeli marul salatası yiyen köpek ilk defa gördüm.

Neyse, çözüm yemek konusunda eğitmek. Hala küçük o açıdan şanslısınız, büyüyünce eğitimsiz köpeğin ağzından yemek almak daha zor. Ben yemeğini belli saatlerde ve belli yerlerde, belli kaplarda yemeye alıştırdım. Onun haricinde bir şeyi yemeye kalktığında da kızdım. Bi süre sonra eğer o saat/kap içerisinde değilse ya da ben vermiyorsam yememesi gerektiğini anlayıp bıraktı. Hala yere falan bişey düşünce arasıra bi şansını deniyor tabi ama göz göze geliyoruz, üzülüp bırakıyor :D

ozel mama kaplari var yavas yemeleri icin. icleri bolmeli oluyor, o aralardan almaya calisirken daha yavas yiyor boylece

köpek sahibi değilim ama kuzenimde alman çoban köpeği var ve iyi bir eğitimle izinsiz hiçbirşeyi yemiyor şuan. mesela bekle komutundan sonra burnunun üstüne ödül maması koyunca ye diyene kadar bekliyor veya hayır diyince duruyor, çık dışarı diyince mutfakdan çıkıyor. bunları öğrenmezse başetmeye imkan yok çünkü büyük bir köpek ve çok güçlü. her elimizdekine hamle yaparsa işimiz var yani. dışardayken de acımamak lazım, sürünün liderinin sen olduğunu anlaması lazım sen yürüyorsan o da yürümeli sertçe çekmekten korkmayın yani. bir de çocuk gibiler küsünce sizin barışmak için ona ödül verdiğinizi, sevdiğinizi görünce hemen küsme numarasını öğreniyorlar. bu tarz çakallıklara prim vermemek lazım. eğitim gerçekten büyük fark yaratıyormuş onu gördüm. misal yaklaşık aynı tarihte diğer kuzenim malta teriyeri aldı. ufacık beyaz acayip tatlı birşey. bir yılın sonunda ben bunu eğitemiyorum, heryere işiyor, heryeri kemiriyor diye başkasına sahiplendirdi. alman kurdu olan kuzenimse iyi eğitti ve aşk yaşıyorlar halen. profesyonellerden de destek alın hazır daha yavruyken çözülsün bu sorunlar sonra çok rahat edersiniz.

hehe ayni bizim ufakligin kucukluk donemlerini betimlemissiniz. daha yavruyken o da cok hizli yiyip iciyordu sonra arada oksurup bogulacak gibi olunca kendisi ogrendi yavas yemeyi. ayrica yavas yeme kaplari da bayagi ise yariyormus ama ben denemedim.

bir de egittim. mesela ben onay vermeden kesinlikle yemek yemiyor. bunu egitmek biraz zaman aldi ama yere tane tane mamalar birakip her seferinde size baktiktan sonra aferin derseniz, bakmadan yemeye kalkarsa hizlica alirsaniz, bir sure sonunda guzel ogreniyorlar. dolayisiyla yere bir sey dustugunde direkt atlamiyor artik. atlayip ilgisini cekse bile cik cik metoduyla(birak komutu) uzaklasiyor hemen.

kisacasi biraz buyumesi ve beraberinde de egitilmesi gerekiyor ama tabii her ihtimale karsi bir veteriner faydali olur.

USB portunu degistirin, mumkunse USB 2.0 portuna takin. USB 3 portlari kablosu cihazlarin sinyalini etkileyebiliyor.

@haldamir teşekkürler, ama anakart 3.0 usb girişi olmayan bir kart. Acaba diyip daha önce değişmiştim portları, dur bir de arakdan öne alayım.

pilleri kontrol ettiniz mi? aynı sorunu yaşayıp en son pilleri sıfırlayınca canavar gibi olmuştu.

farenin pilini değiştirdiniz mi?

Pilleri de denemiştim, yazmayı unutmuşum. Teşekkürler.

bazen frekanslar karisiyor. ya da uzak kalip okumayabiliyor. bunun icin en temiz yolu bir yerden kablolu bulun ve deneyin.
gerisi sende mudur.

Kasa masanın hemen altında aslında, mouse ile alıcı arasında ancak 1,5-2 metre vardır. Yanlız bugün arkadan alıp öne taktım alıcıyı, o saatten beri henüz sıkıntı olmadı.

Ya alıcı mesafesi yaklaştı diye, ya da usb girişi değişti diye.

Bakalım ne olacak, teşekkürler herkese.

bence kadınların kafaları kulakları elleri ve ayakları kendi boylarına oranla erkeklerden daha büyük.

böyle bir genelleme yokki?
bilimsel kaynak var mı?

Büyük dememişsin büyür demişsin. Yani sanki belli bir yaştan sonra kadınların kafa büyümesi durmasına rağmen erkeklerin kafa büyümesi bir süre daha devam ediyor diyorsun? doğru mu anladık?

Kadinlarin bedensel gelisimi ile erkeklerinki bir degil.

Nadiren de olsa iri elli, iri kafali kizlara denk geliyorum ama onlar da içine Conan kaçmis kizlar oluyor zaten.

daha fazla ekmek tükettikleri için.

alçı kalıplara erimiş demir bile döküldüğüne göre, sizin odun ateşine hayli hayli dayanır diye düşünüyorum.

zarar gelir tabi ama çatladığında yıkılacak bişey yoksa bişey olmaz. yani alçıya mekanik yük gelmesin.

Alçı içerisine çelik tel ya da fiber parçaları karıştırmayı düşünüyorum

Aman alçı yük taşımayacak.

abi durun o oyle olmayabilir.
mesela bizde alcipanlar degisik degisik.
duz alcipan var mesela
suya dayanikli alcipan var
yangina dayanikli alcipan var.
yesil kirmizi var ya onlar hep ozelligine gore.
biraz tehlikeli benim aklima pek yatmadi. net bilgi edinmeden ihtimal uzerine bu ise kalkisma derim.

+1

+1

1.olanı ekşi duyuru kraliçesi/kralı ilan edelim mi?

+1

beni de yazın.

+1 yasak değil mi?

+1 hiç iddiam yok ama. tamamen hobi amaçlı. :)

+1

+1

+1

+1

Ben de ilk eslesmede elenirim ama olsun.

Ben her vakit musaitim.

kullanıcı adım: ahm11 (ahm1 kullanılıyordu)

+1 diyorum zamanına göre:)

Zaman olayı rakiplerin kendi aralarındaki müsaitlik durumuna göre de şekillenebilir bence

+1

+1
lichess kullanıcı : gstktp

Kim düşündüyse çok iyi yapmış, teşekkürler. İddiasızca geliyorum.

Niye kimse turnuva linki üzerinden turnuvaya katılmıyor? Hani 5 kişiyiz burada sayı daha fazla

Şifre istiyor

duyuru2020chess şifre bu arkadaşlar

Ben de varım. 4 gün sonra görüşürüz yeeeey

+1 bir aksilik olmazsa katılacağım, linke katıldım. ilk turda elenirim muhtemelen ama olsun :)

+1 Ben de varım

+1

+1

17 kişi olmuşuz bile :) MÜKEMMEL
Katılım gösteren herkese sonsuz teşekkürler. Güzel eğlenceli bir mücadele olacak.

Bu arada ödül sklasını genişletelim olaya biraz renk daha katalım mı ne dersiniz?

Turnuvayı kazanana gelen talep üzerine "King/Queen" ünvanı vereceğiz. (@kaptan maydanoz'un önerisi)

Bunun yanında da bazı katagorilerde ünvan dağıtabiliriz. Eğlenceli önerilere açığız :)
- En hızlı maç kazanana(mat ile) "Duyurunun En Hızlı ve Öfkelisi"
- En hızlı maç kaybedene(mat ile) "Duyurunun Fedaisi"
- Turnuva boyunca hiç maç kazanamayana "Duyurunun Piyonu"
vb ünvanlar gibi.

+1

+1

+1

+1
Kizarmis ciger ve şişlenmek isteyenler siraya girsin.

yetisirsem gelirim

Guzel turnuvaydi, tesekkurler. Bir sonrakinde gorusmek uzere.

oraletim nerde???

selamlaaar. burayı hortlatıyorum.

kafe/park vs açılmışken sakin bir yerde ya da kamp sandalyesinde şişli civarında falan satranç oynayabilir, birlikte varyant vs çalışabiliriz ilgilenen olursa.

Süper bir teklif gelmiş, görüyor ve arttırıyorum;
Aynısını İzmir Bostanlı sahilde ve/veya bildiğim güzel kafelerde yapmayı da ben öneriyorum.
patronaj1'i de ayrıca tebrik ediyorum.

kafeye gelmem ama online bir turnuva olursa bir tur daha alırım ifadenizi.

tekrar olur mu? Ben de katılmak isterim.

turnuva +1
izmir buluşması için net bir şey diyemesemde o da olabilir.

öncelikle beton ise zor delinir. ama 13cm dediğine göre büyük ihtimal tuğla vb. duvardır. adaptör almak istemiyorsan ve elinde uzun bir uç varsa şöyle yap: ilk önce deleceğin yerden uzun uçla duvarı komple del ve bir kılavuz aç. sonra 5cm -ki o zaman 6-7 deler- önden, 5cm de arkadan del ve temizle.

13 ise orasi 10 tugla orulmustur gerisi siva seramik bok pusur. gerek yok panch benzeri bir seye

uzun bi tane sds plus beton delici alin gitsin. uzunlari var. 18'lik. 20'lik de var da onlar her yerde yok. 18'likle birkac yerden deliverin. 18*200mm ya da 18*180 ya da 20*200 o da olmadi 16*18 fark etmez iste.

ilk linkteki üçüncü resimde
"countersunk screws can better catch threads" demiş, yalan olduğunu söylemeye geldim. somun başlı vidalara sonsuz güç uygulayabiliyorsun daha sıkı kavrıyor, alyan anahtara nisbetle.

@maltheiros'un dediği bana çok mantıklı geldi. Buna daha yakınım.

@turbo sadık; bana bahsini ettiğiniz ucu google'dan gönderebilir misiniz, çünkü tam anlayamadım neden bahsedildiğiniz.

bu arada duvar tuğla örülü ve duvarın bir tarafı normal alçıpan, diğer tarafı seramik, seramiğe zarar vermeyecek bir çözümün peşindeyim. bu uçlar seramiğe zarar vermez değil mi doğru uygulandığında.

bunda duvarlar için uygun değildir diye yazmış zaten bu işinizi görmez sizin gibi. tuğla ise bulabildiğiniz en kalın uzun uçla 2 3 delik açarak genişletip halledersiniz

www.nalburcuk.com

şöyle bir beton ucu yeterli olur, 13cm delik kablo için çok fazla. bu beton ucuyla kablo sığmazsa matkabı aşağı yukarı hamle yaparak deliği genişletebilirsiniz.

Derinliği 70 mm olan bir uç aldım, malheiros'un dediği gibi çift taraftan delerek açmaya çalışacağım. Deliğin çapı 13 cm değil, yaklaşık 7 cm. İçinden su boruları geçeceği için mecbur en az 5-6 cm çapında olmak zorunda.

Tesisatı çekme işini siz yapacaksanız yukarıdaki arkadaşlar yöntemi önermiş.

Ama tesisatçı girecekse kendiniz uğraşmayın. Adam hilti ile gelip 2 dakikada deler.

Bayağı zor oldu ama @maltheiros'un yöntemiyle hallettim kendim, teşekkürler.

Tütün, tütü diye kısaltılabilir.

Sansa ya da Tarçın.

Bal

Toni

Aslan

toprak, topiş

Muz, Köri, Hardal

Azman

friedrich

nebukadnezar

çamur

orhan

sasha

mila

teyzemin vardı rahmetli kedisi portakal :,)

Kimyon

aziz

kedi

Lazanya (söylemesi yorucu tabii, olmaz sanırım)

Ural

Osman

Hüsmen (benim favorim)
Saruman

Ekşi duyuru, ekşi şeyler

reddit :)

eksi chat
donanim arsivi
sci-news.com
youtube
quantumtechhd
hornbach

boardgamearena

face+twi+insta+ekşi yok bende de. gün içinde baktıklarım:
youtube (özellikle kexp, tiny concert gibi kanallar)
1000kitap, goodreads
amazon.com.tr
ekşi duyuru

Quora. Nası bir algoritması varsa artık müthiş alakalı şeyler çıkarıyor karşıma. Redditte ilgi çekecek şeyler bulmakta zorlanıyorum.

twitter, reddit, hackernews, linkedin, ekşi, paticik. özellikle twitter çok vaktimi alıyor çok kişi takip ediyorum.

evet işletim sistemidir.

Başkan 232 GB disk, tam olarak 232 GB görünmez. Sistem filan değil kendisi o kadar.

sistemle alakasi yok. normal bu.
32 gb'lik usb de 32 gb olmaz mesela 30 gb falan olur.

biraz daha trajik oldu şimdi. aldığım ssd kutusunun üstünde 250 GB yazıyor, neden 209 gb'a düştüm ben:(

250'nin 232 görünmesi normal. 232'den 209'a düşüş işletim sistemi dosyalarıdır.

Dosya sildiyseniz geri dönüşüm kutusundaki dosyalar, Windows'un geri yükleme noktası bilgileri, sanal bellek dosyası vs.

hocam muhtemelen birkaç gün sonra bakarsanız 190'a bile düşmüş olabilir. buna bilimde harddiskleri ufak hınzırlıkları deniyor.

Win 10 bildiğim kadarıyla güncelleme falan derken kendi kendine şişer.
Win7 sp1 kullanın derim ve güncellemeleri de kapatın.

www.google.com

reostalı (parlaklık ayarlı) değil di mi? çoğu led reostalı sistemde ya doğru düzgün çalışmaz ya da çok çabuk arızalanır.

yuvada sıkıntı olabilir. led ordaki yuvaya tam oturmuyor olabilir. iyice sıkmayı dene yada yuvayı değiştir.

Duy bozuktur, temassızlık vardır.

ben bugun yasadigim olaydan sonra elektrik islerine kafa yormayi biraktim.

3*2.5 kablonun hepsi sira ile elektrik var mi diye kontrol edeyim dedim. sariyi saltere tuttum saridan elektrik aldim
kahverengini tuttum kahveden de aldim
maviyi tuttum maviden de aldim
sikinti yok gibiydi ama gene calismadi
sariyi saltere soktum. kahveden elektrik aldim. sariyi soktum maviden de elektrik aldim.
dedim herhalde kablo iceriden bir yerden kirildi.
kestim ortadan kablolari ayni islemi tekrarlarim yine aynisi. diger yariya baktim o da aynisi. onu da ikiye boldum yine aynisi.
vallahi urktum korktum. biraktim. insaati yatir ustune falan yaptik herhalde

bazi lambalar watt ayarina gore olur. gun isigi ya da beyaz olmasina gore degil. sorun ona uygun ampul almanizda. ama dedigim gibi her sey mumkun ben bunu gordum.

Geçen gün aynısını yaşadım sanırım tasarruflu ampullerin tasarımında sorun var. Duyun dibindeki teli kontrol kalemi ile biraz yukarı kaldırınca olsu. Temassızlık var.

Duyun bağlantılarında sorun olabilir, nötr olması gereken hat topraklamaya değiyo ya da direkt topraklama bağlanmış olabilir.

Flamanlı ampüller voltaj az da olsa yanabiliyor çoğu zaman, tam güç de olmasa da. Sizin ki de böyle bir sorun olabilir, led ampül içinde elektronik devre var, gerekli voltaj tamamlanmayınca devre çalışmıyordur. Ama flaman kara düzen, ne gelirse o kadar ışık verir.

@turbo sadık; elektrik sadece kontrol kalemiyle kontrol edilip geçilecek bir konu değil aslında. Ölçü altiyle fazların voltajları, nötr, toprak ayrı ayrı ölçülmeli, tespit edilmeli.

Senin konunda o tesisatta bir yerler de bir motor y da br trafovs vardır, elektrik bir yerde bir direnç oluşturup diğer uclarda da enerji görmeni sağlıyor olabilir.

Ölçü aleti şart, kontrol kalemi sadece çarpılıp çarpılmayacağımızı bilmek için kullanılmalı.

Görmek lazım. güzele her şey yakışır (kadın erkek) ama değilsen dediklerinin hepsi olabilir.
Ben kırmızı pantolon giysem pavyondan çıkmış gibi olurum, arkadaşım giyince oonje güzel olmuş oluyor:)

evet iliklik katar

hipster falan olmazsin emekli apartman yoneticisi albay olursun. yas genc senin. sokma icine ileride gomlek t shirt sokabilirsin ama.

giy dene bir ayna karşısında. güzel oldu haa aslında hissi oluyorsa devam et bence. son 10 yıldır herkes birbirinin aynısı gibi giyiniyor ki asıl hoş olmayan durum bu bence. farklılık iyidir.

Biraz tişörtün doğasına aykırı bir tarz ama yapılabilir yani neden olmasın. Farklılıkları törpülememek lazım. Tucked in tshirt diye aratırsan giyen bir çok kimse görürsün.

kemerli mi kemersiz mi daha iyi durur?
gobek yok boy da uzun bu arada.

Zaten cevap sorunda saklı. Kendin bile olmayacağını biliyorsun. Yapmayın böyle şeyler tarz olayım derken komik oluyorsunuz. Sadece polo yaka tişört pantolonun içine sokulabilir(kemerli) ki bu tarz da pek genç işi değil.

düz beyaz tişörtü açık renk pantolonun içine sokanlar var. Altına spor ayakkabı giymeyince bence iyi oluyor. Yani olur bence.

Ben giyim olarak Rocky'i seviyorum. O da giyiyor senin dediğin bazen. İnstagram'da da erkek tarz sayfalarında hep beyaz tişört giyiyorlar haberin olsun. başka renk görmedim.

Mesela rocky'den örnek:

cdn.shopify.com

Bence kemerli olursa iyi durur ama kemerine de bağlı, dümdüz bir kemerse olur. Diğer türlüsü kıro olur. şöyle bir kemer ve burada da üstündekini içine sokmuş mesela bence bayağı hoş duruyor. www.pullandbear.com

Düz renk oversize gömlekler de hoş oluyor.

Örnekler;
www.instagram.com
www.instagram.com
www.instagram.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com
tr.pinterest.com

Edit: Dar pantolon olmamalı ama altına, hatta dar pantolon hiçbir zaman olmamalı bence :puke:

"french tuck" diye bir stil var, ona da bir bakın. google'da aratınca görsellerden anlarsınız. bu pantolon içine gömlek tişört tıkıştırma işi doğru kumaş, doğru kıyafet komboları yakalanmadan yapıldığında tam olmayabiliyor, tipsiz durabiliyor. dümdüz full tuck'ı ayarlamak biraz daha zor oluyor. asimetrik tıkıştırmalar daha rahat olabiliyor. deneyerek sizde iyi duranına bir bakmanız lazım.

Hedef kitlene göre değişir.

pantolon kemersiz giyilmez zaten o yuzden kemerli mi kemersiz mi sorunu sormamissin sayiyoruz.

aradığınız şey @nimberjack'in de dediği gibi french tuck. (sayesinde adını öğrenmiş oldum)

evet resimlere bakarken french tuck'in guzel oldugunu gordum ben de.

avcilikla alakali hicbir sey almayin. spor adi altinda yapilan avcilik, zevkine hayvan oldurmek caniliktir. bir de odul
vermis gibi olmayin.

saat veya gomlek alabilirsiniz. sik bir cuzdan da olabilir. satranc takimi da olabilir.

guzel bir fener alin. sevecektir ;)

Madem öyle yapacaksınız adam çeki kırdırsın parayı size versin

%99 dolandırıcı

çeki kendi kırdırsın komisyon kadar indirim yap öyle sat. bu teklifi yap bakalım mesaja cevap gelecek mi :)

Ben olsam ben de girmezdim böyle bir riske, ne gerek var. Gitsin kırdırıp gelsin. Bilmediğim konulara girmem.

Ben soyle dusunurum. Araba piyasasi bu kadar revacta iken cek ile neden satayim. Nakitle gelen birine satmaya calisirim.

Cek senet isine girmem.

Ama tabii acil para ihtiyac meselesi, uzaktan davulun sesi dersen bir sey diyemem.

Girme. Orada şöyle bir risk var: Sen adamla gider çeki kırdırırsan (Bu arada çek de büyük ihtimalle hamilinedir veya 2-3 kere ciro edilmiştir) sonra çek ödenmezse, kırdırdığınız yer senin başına musalllat olur. Belki bunu da danışıklı yaparlar. Hem arabanı elinden alırlar, hem de sonra ne kadar koparırsak gibi düşünürler. Evet yasal olarak bir şey yapamaz, ama rahatsız ederler. Aklında olsun, öyle bir işe karışır da, o tiplere yakamdan düşsünler diye 1 kuruş dahi verirsen kurtulamazsın...

Çekle senetle sepetle araba satılmaz. Çeki tahsil etsin ya da kırdırsın parayı denkleştirsin öyle gelsin.
Böyle çek senet diyerek dolandırılan binlerce insan var.

Araç ya da herhangi birşey satarken kullandığım sihirli bir cümle var: Sadece nakit satılıktır. Sizin de kullanmanızı tavsiye ederim.

Çek işi sıkıntılı, muhtemelen yalan olacak o iş.
Gel senle anlaşalım çekin üstüne kaç para verecekse ben vereyim o parayı çek işini filan boşver. Hem uğraşmazsın savcılık filan hem benim işim görülür :)

çek, arsa teklif edenlerin hepsi dolandırıcı

iyi de nasil oluyor ki sahis ceki mi bu. fatura mi edeceksiniz nasil olacak. ceke fatura kesmen lazim.
neyse cek cuk islerine sakin girmeyin. dolandirici olmasa da girmeyin. dolandirici olsa da girmeyin.
benim babam da insaatciydi ben de insaatciyim bu cek islerinden oyle yildim ki yok hatir cekiydi yok ikiz cekti yok karsiliksiz cekti. vallahi yildim. bankanin kendisi bile kendi cekini taniyamayip neredeyse parayi tahsil ediyordu. sans eseri durdurdugumuzu biliyor.

velhasil. sakkin sakkin sakkin ha diyorum sizi nez ile basbasa birakiyorum. zaten onu bozman icin ya da kullanman icin cirolaman lazim. bir de cek odenmezse ben cekin parasininodersin hem de arabandan olursun. girme o ise.

Uzak dur. Araba gruplarında ara ara paylaşılır bu aldatmaca. Yaşadığı bu tür hadiseleri yazan çok kimse var.
En fazla tuzak olarak kullanılan yöntemlerden biridir.
Para bunu gözünle "gör " hesabına yatsın ondan sonra işlem yap.

kosarak kacin. Kendi kirdirsin ceki size parasini versin. Faktoring de kirdirsaniz fatura fln isteyecekler, oyle gidip kirdirdim olmuyor. Adam ben fatura ayarlarim derse de sonra odeme olmaz ise faktoring sizin basiniza musallat olur

Dolandırılmak üzeresiniz. Bir sonraki tür tamam eft yapalım dicekler. Sahte dekont size gösterecekler siz de o dekont bakıp aa göndermiş diyeceksiniz, hesabınıza para gelmeden imzayı atacaksınız parayı aldım diyip.

Hep okuduğumuz hikayeler. Unutun o satışı. Hesabınızda parayı görün yasal satışı verin. Bu kadar.

1- Dolandırıcıdır.

2- adam dolandırıldı. Çek adamin elinde patladı. Size çakmaya çalışıyor.

neden böyle bir risk alıyorsun ?

çekin karşılığı olmadığı durumda bir kağıt parçası (150 tl teminatı var) ötesinde
olmadığını bilmelisin.

bu güne kadar duyduğum tüm dolandırıcılıklarda bir çek hikayesi vardır.

Orijinaldir ama muhtemelen sezon ürünü değildir, parfümler bekledikçe tazeliğini yitiriyor.

@angelus üretim tarihi yazmıyor sanırım göremedim, nasıl anlayabiliriz?

Birde şöyle bir şey fark ettim, benim Rossmann’dan aldığım ile Watsons’da satılanın kutuları farklı. İkiside Edt.

hizliresim.com Bu Watsons’da satılan. Üstte eklediğim Rossmann.

Kutunun altında ya da şişede kabartma bir kod vardır, o kodun ilk iki rakamı onun son kullanma tarihi. Misal 21091833 gibi bir kod varsa, onun son kullanma tarihi 18 eylül 2021'dir. Öyle bir kabartma yoksa sahte olabilir.

Kutuda batch code yazar. Onu internetten sorgulayabilitsiniz.
Cosmetic batch checker, batch decoder diye aratabilirsiniz.

Free shopta 20€ 100ml'i fiyat konusunda içiniz rahat olsun normal fiyatlar

ben yillardir ck one ve be kullaniyorum alirsam da oradan aliyorum. hicbir sikinti gormedim simdiye kadwr.

mekap - policap, pontiac, pawne, comache, montreal, oslo modellerinin bot serileri.

www.spx.com.tr

www.sekercilergroup.com
ve irish setter

ürün skalası düşmüş ama bu model bence bir erkek için harika.

O bütçeye salomon, north face, jack wolfskin vb. markaların yeni çıkan modellerinden şaşma. Goretex olsun yeter. Zaten giydiğin an spor ayakkabı gibi olduğunu görüp harley'le geçen yıllarına yanacaksın.

Harley aynı motorunda olduğu gibi özellikle rahatsız olması için satılan bir kültür. Olayı bu.

Lowa

bende bundan var çok memnunum.
hatta beğenince indirimleri kovalayıp farklı renkten bir tane daha aldım.
www.sportive.com.tr

bir de şundan var, memnunum sadece ilkine göre model olarak biraz kaba.
www.sportive.com.tr

Goretex alırsanız su geçirmez
Vibram taban alırsanız buz, kar kaymaz
bu ikisinin birleştiği columbia, northface modelleri fazlasıyla işinizi görür

2000 lira bütçe ile düzgün bir bot bulamamış olmanız çok ilginç.

columbia - north face - merrell - jack wolfskin - salomon gibi markalara bakın.

hatta bir yandan da nike ve adidas'ın bazı botları var. onlar da gayet güzel.

ben 5 aydir ariyorum hala bulamadim. iki tane begendim ecco ya da timberland. ama onda da numara yok

ben olsam amarok alırdım.

tasarımını vs. sevdiğim için söylüyorum. teknik bilgim yok.

l200 diyorum.hilux zaten yan yatiyor bilinen bir gercek.
eskiden nissandi ama onun da kaza sonuclari.berbat.

benim nalbur arkadas var. onda amarok vardi v6. memnun kalmayip l200 aldi. ve memnun.

amarok uzun yolda iyi, l200 dağda bayırda iyi.

Herhani bir yerde kalan araç olduğunda L200 kurtarmaya gider. Aklınızda bulunsun.

eksiduyu.ru
eksiduyu.ru
eksiduyu.ru


bunun dışında herkes l200 diyor.

amarokta tok kapı sesi var. ama tarla bahçede sıkıntı olabilir yumuşak araç. ama daha konforlu bence. zaten kala herkes l200 diyor dağ bayır, tarla bahçe, yem çuvalı taşı vs için.

Bu 4 icinde l200 kalite ve dayaniklilik acisindan hepsini bayiltir.amarok sadece yakisikli,baska bir filmi yok.bir karis suda takilirsin.navaralarin eskileri cabuk dagildi,yenisine bu yuzden cok guvenmiyorum.ford yeni rangerla show yapti,cok guzel oldu ama eski tecrubeler navara ile ayni yonde.

Geyik testi son bir kac yilin yukselen degeri oldu.kesinlikle onemli bir konu ama bu senin,benim kullanimimda asiri anlamsiz,o kivrakligi duz bir surucunun yakalama imkani yok.hele ki bu araclarda imkansiz.senin onune bir engel ciktiginda yapacagin ilk hareket frene basip,engele vurmak olacak.direksiyonu o hizda kirdigin anda tekrar toplama sansin sifir.kirarsan muhtemelen sola ucarsin,iyi ihtimalle arac devrilir.sofor turkse direk vurur zaten,farklisi mumkun degil.geyik olur.araba pert olur.

Bende pek tutmam ama bunun agasi hala hilux.ben pesine l200 u koyarim.

Üzerine ağır silah takılıp hangisi kullanılıyorsa o!

Ranger'i niye pas geçmişsiniz ahali?

4*4 onemli. alacagim arac ile karda-camurda kalmak hos olmayacaktir. sadece eklemek istedim. onun disinda kisisel tetcihim l200 olurdu

guneste muneste catliyor icine pislik doluyor yosun bagliyor vs. hic tavsiye etmem. kalinligi da kar yukune gore vs degisir.

@turbo sadık: solid olanlarda da böyle mi? gerçi biraz pahalı ama. istanbul'dayız işte ne kadar kar yükü olacak.

Oluklu da olur neden olmasın ki? Yük hesabı açıklığa bağlı, levhaların vidalanacagi aşıkların arasındaki mesafeye göre değişir. Üretici firmaların sitelerinde aşık aralıklarına göre taşıma gücü verilir.

Not: kar yükünü hafife almayın. Nice koca koca hangarı pazar yerini göçertti kar. İstanbul'un kar yükü 75kg/m2 bu arada.

rab microlight alpine erkek kaz tüyü ceket

kaz tüyü montlar işinize yarar.bizdeki çok eski mango man'den alınmış bi şeydi kaçıncı senesi doldu bilmiyorum

kapiton mont bakin. kapiton sik ve kalsiklik katar. kendi tipi zaten spor.
aslinda bunlar icin barbaour'larin ici polarlilar bicilmis kaftan da herkeste var artik.
dedigim gibi kapitone desenlilerden arama yapin isiniz kolaylasir.

Decathlon yelkenci montları var tavsiye ederim. Rüzgar yağmur hiç bir şey geçirmiyor ve görüntüsü de iyi. Tam fiyat performans ürünleri.

anavarza bal, internette 5 kilo alinca daha uyguna geliyor

Gerçek bal bu değil ya. Organik balin kilosu 200 TL filan ki gerçek organik bal bulmak bile zor. Market rafında satılan bişey değil bu.

Birkaç sene evvel gıda analiz laboratuvarında çalışan bir arkadaşım bu büyük marketlerde kesinlikle ballarda sahtekarlık olamayacağından, kontrollerin çok sıkı olduğundan bahsetmişti.

Ama Türkiye'de insan babasına bile güvenmiyor. Ne desem boş.

burada yazan bi eleman vardi. bal isiyle ugrasiyorlar. maya aricilik mi ne oyle bir sey. ben instagramdan takip ediyorum hosuma gidiyor ben de ariciyim ama satis yapmiyorum. o adamlar da guzel is ceviriyor gibi. bi ufak alip deneyin. hosunuza giderse denersiniz. en olmadi cok merak ediyorsaniz verirsini 260 tl bi laborstuvara dersiniz sunu bi didikle bakalim ne var.

iyi bal adami kaldirir kotusu adami yatirir.

www.instagram.com

Şu vatandaşları tanıyorum, ballarını da çok defalarca tükettim.

Toplu derken hazir kurulu sistem mi?

Sorunuza gelirsek, 5700xt 2060'dan iyi bir karttir, 2060 5600XT'nin ayarinda bir kart. Yalniz markasina dikkat etmenizi oneririm, Asus'lar epey isiniyor ozellikle TUF serisi. MSI felan orta seviye. Powercolor,XFX felan bi tik iyi diye biliyorum. Sapphire ise en iyisidir.

Eger 1440p 144hz oynamak istiyorsaniz zaten 2060 bugun bile yeterli olmaz. 5700XT ise su an icin iyi bir 1440p karti ama yeni serilerin cikmasi ile biraz golgelendi. Su an en ideal 1440p karti RTX 3070 gibi, tabi alabileceginizden degil ama dipnot duseyim iste.

@haldamir vallaha cok 1440p 144hz olsun diye kasacak degilim. Ekrani da iki sene sonra sonuçta gpu yenilersem falan ekrani da yenilememek icin iyi alirim diyordum.
5700xt powercolor marka.
2060lar da ya asus oluyor ya nvidia.

Powercolorun Red Devil modeli iyidir, digerleri de orta. Nvidia kartlarda ise Asus felan genelde iyidir, nedense Radeon kartlari kotu sadece.

Ben olsam 5700XT'li olani alirdim ama fiyatina bagli. Su an acayip bir kitlik var o yuzden fiyatlar basini alip gitmis. 5700XT'ler gecenlerde 350 euro civarina bulunurken, simdi hepsi 400lerde. Islemci de oyle, Ryzen 3600 5 hafta once 160 euro iken simdi en ucuzu 210.

Sormasi ayiptir ne kadar alacaginiz PC?

2060 ile 5700xt arasinda bana ekstra maliyet 50 euro olacak. O sebepten 5700xt bakiyorum. Gene 3500x ile 3600 arasinda da 50 euro falan var misal, ondan ryzen 3600 alicam.

878 euro civarı olacak kasa sadece, lojistik dahil+2 yil garanti.

msi rtx 2060 ventus modelini almayın, sıkıntılı bir model. ısınma ve latency problemi var kronik olarak ama banttan çıkan belirli bir ventus serisi mi sorunluydu yoksa tüm ventuslar mı kronik olarak sorunlu bilmiyorum açıkcası. 2060'da karar kılarsanız ve msi ventus uygun fiyatlı denk gelirse bunu aklınızda bulundurarak araştırın derim.

bende giga'nin rtx 2060 windforce 6 gb oc modeli var. memnunum. ama asus tuf serisi cidden fiyat performansta iyi. anakartinizla ekran kartiniz ayni marka olsun.

tanidik cagirdi da gittim. onemli olan da zaten isagi. birkac proje sonra kimse sana diploma sormuyor kac ve ne tip santiye bitirdigini soruyor.

olacaklari diyim. bir tanidigin yaninda kole gibi (turkiyede) calisacaksiniz, isagi olusacak ve o tanidiklarla yurtdisina gideceksiniz..ben ve tanidiklarim hep boyle oldu.tanimadigi kimseyi cart diye yurtdisinda ise almazlar.

3 sene yurtdısında calıstım inşaat mühendisi olarak
işlerimi de kariyer ve linkedinden buldum

yine bulmustum gecen ay amsterdamda bi iş.
ama cok daha iyi bi teklif geldi, vazgeçtim gitmekten

basvurabildiğin kadar yere basvur, sürekli kovala, firmaların ik adreslerini bul mail at, cv gönder, telefonla ara vs.

şunu da bil, bu ara baya kötü durumlar, bulamazsan şaşırma, kimse bulamıyor diye düşün.

tanıdık 0

nerede yaşıyorsunuz? bu bir monttan öte ceket gibi duruyor. en fazla rüzgardan korur. bu montla -10 altı bir şehirde kemiklerinize kadar donarsınız.

kolu ve bel kismi olmayip boyle siyah decathlonda var. ici polarli disi yagmurluklu.

www.decathlon.com.tr


www.decathlon.com.tr

bir suru var iste oradan kurcalayiverin.

fiyatlari bilmiyorum nasil, ancak bizim de lg tv'mizin sesi cok kotu oldugu icin gecen yil black friday indiriminde bose soundbar ve o bass seysinden aldik. bize fazlasiyla yetti, ancak salonumuz oldukca kucuk, belki etkisi vardir bilmiyorum. ancak biz oldukca memnunuz, arkaya sonra ekstra hoporlorlerden aliriz belki demistik hic ihtiyac duymadik. en sevdigim ozelligi de icinde alexa olmasi.

soundbar alsan daha iyi 5+1 alacaksan kablolarıyla uğraşacaksın bluetooth kısmı genelde sesi veren cihaz ile ses sisteminin alıcı merkezinde oluyor

5+1 degil. olmaz zaten destekleyecegini sanmiyorum.

home theater alin.

gec degil yabusdur. zevkli. onemli olan ne istedigin hangi alanda oldugun. bir de her makine kaldirmiyor. ben veri bilimi uzerine kafa yoruyorum. 16 gb'da asagisi kurtarmiyor. yas 32.

bence boyle buyuk bir kulfetin altina girmeden once kendin oturup baslangic seviyesinde birseyler izleyip uygula. belki yatkin degilsindir, cok sikici gelir vs.. sonra yana done kursu nasil iptal ederim diye cozum arama diye soyluyorum.

tabii ki gec degil ama buenosdias +1.

yani bunu soyledigim icin beni sevmeyeceksiniz muhtemelen ama yazilim herkes icin degil. yazilimin disaridan cok zevkli ve cazip gorundugunun farkindayim ama bu konu 200 saat ders alip artik hop yazilimci olacagim demek degil. eger zevk icin, hobi icin dusunuyorsaniz bir sey diyemem ama meslek olarak dusunuyorsaniz oncelikle kendinizi tartin. ben ve benim gibi binlerce insan cocukluktan, sevgi ve istekle girdi bu meslege ve ben bile burnout(turkcesini bilemedim) yasama esigindeyim.

Geç olmaz. İşin temelini ve kavramları bilmek çok önemli.
Sonrası sana kalmış.

b550 auros pro ac. oneririm benimki de o. ya da x570 lerden bi kart alin. size bagli butce nedir.pcle 4.0 baglantisi olsun kendinlikle.

bir de siyle bir durum var. islemci ile ayni gelen son nesil amd 2021 de soket degisecek yani aldiginiz anakarta 2023 model islemci takamazsiniz. haaa atiyorum 5 yil sonra. ryzen 9 5900x alirim. isimi gorur. cunku soketi de buna uygun em guclu son islemci bu olacak.

ki bu islemci sizi rahat 5 yil goturur ust seviyelerde. her isinizi gorur. dolarin ne olacagi da belli degil. siz yine b550 ya da x570 alin. onerim anakartiniz ile ayni marka ekrantina sahip olmaniz. fiyat performansta da asus cok iyidir. ozellikle tuf serisi.

Açıkcası ofis bilgisayarı için 5600x aşırı güçlü bile olur. O yüzden performans bakımından endişeniz olmasın.

Anakart olarak b550'ler gayet yeter, x570 gibi üst seviye anakarta ihtiyacınız yok. Anakart modeli olarak da bütçenizi söylerseniz öneride bulunmak daha kolay olur çünkü modeller oldukça geniş bir skalada. MSI b550 gaming plus ya da b550 a-pro gibi bir model işinizi görür.

Keza ekran kartı da bütçenize bağlı, oyun felan oynamayacak ise GTX 1050,1650 modellerinden birisi alınabilir.

Oyun kesinlikle oynanmayacak. Ancak uzun yıllar idare etsin istiyorum çünkü içine sql tabanlı programlar kurulacak. Bütçe konusunda çok sıkıntı yok.

O zaman önerim MSI B550 gaming plus olur. Eğer wifi da istiyorsanız, B550 gaming edge wifi daha iyi olur.

Ekran kartı da GTX 1650 sıkıntı çıkarmadan işinizi görür, bunda MSI, EVGA, ASUS gibi markalara bakabilirsiniz.

Güzel bir güç kaynağı almayı da ihmal etmeyin. En kötü ihtimalle Corsair CX450 alın, daha iyisi TX550, bunlar uzun yıllar çalışacaktır. Zaten sanırım birinin 5,diğerinin 7 yıl garantisi var. Ucuz güç kaynaklarına 3-4 yıldan fazla güvenmem, ne olacağı belli olmaz. Değerli bir sistem olacağa benziyor o yüzden güç kaynaklı bir hasar hoş olmaz.

Oyun oynamayacaksanız ekran kartı almanıza gerek yok bence, onboard işinizi görür

Sql deki veri boyutunuz onemli, belirttiginiz sure icinde ne kadar artacak. Rami yuksek tutmalisiniz.

Fatihdr +1 dedigi gibi ekran karti yerine rame arttirabilirsiniz.

Pingui

@yazdonumu, bal şurubu gibi bişey o, onu diyorsun sanırım. ballı talaş gibi biraz.

ikisini de tatmadım ya :( bu duyuru vesilesi ile ikisini de tadacagım sanırım.

çok net süt dilimi ya. pingui'deki çikolata bence kinder ürünü için ağır bir çikolata. oysa süt dilimi öyle mi. pamuk gibi.

@candide, nerede yaşıyorsun, yaşadığın yerde yok galiba, gönderelim birer kutu duyuruca?

Kesinlikle pingui bi kere aşırı ferah, süt dilimi bayıcı.

susatsa da pingui.

Süt dilimi

sutdilimi.

edit. cok cok cok ozur dilerim.
benim begendigim sey ne sut dilimi ne pingui demin resmine baktim. benim sevdigim sey süt burgermiş süt dilimi degil.

pingui

Pingui

Pingui

Süt dilimi

süt dilimi

pingui

@Jux istanbulun ortasındayım da ne bileyim hiç bir tadayım demedim ya :/

Bazı sağlayıcılar buna izin veriyor.

www.google.com

yillar once aldigim bir mail adresi ile sozluge kayit oldum. sifresini de unuttum. sonra cok cok sonra. ayni mail adresini yeniden aldim sifirdan. sonra da sifre atadim. o mail adresi ile sozluge girdim.
bunu yapanca olumsuzlugun iksirini bulmus gibiydim. cok tuhaf gelmisti. demek ki 10 yil o maile girmeyince. kendisini sifirliyor mail. diye dusunuyorum. aksi nasil olacak.

böyle saatler genelde rolex oluyor. belki içlerinden model bakıp eşleştirmenize yarar

forum.saatforumu.com
burada sorarsan mutlaka cevap bulursun.

Patek Philippe, Nautilus serisi, celik kasa.

www.patek.com

eywallah sertac kardes.

Amerika'da $50.000'dan basliyor anladigim kadariyla, yakisir Fatih Altayli abimize.

Patek

Normal mi bilmiyorum ? Ama sokakta baktığım bazı yavru ve yetişkin kedilerde de ara sıra oluyor.
İnsan korkuyor ama çok ciddi bir değil gibi.

kediler kus gorunce falan yapar onu av ustunde iken yani. sikinti yok oynat ugurcum.

@turbo, aynen ben de gözlemledim onu, av sevinci, ilkel bir ritüel olsa gerek.

Sinek ya da kuş görmüştür. Çok tatlı oluyorlar o sesi çıkarırken.

Kekav sesi, bayılırım :)

kuş taklidi yapıyordur :) benim kedi de neredeyse her gün yapar. 6 yaşında.

daikin hitachi york mitsubishi her zamanki gibi
mitsubishi love ben :)
hangi tip istiyorsunuz onu diyin de. samsungtan da uzak durun.

salona alacağım için duvar tipi alacağım.

12000 BTu yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Ev çok soğuk ısıtmak ilk amacım.

daikin f/p olarak çok iyi
çok araştırdım (1 yıl kadar) daikin aldım.

@turbo sadık +1
arçelik ürünlerini öneririm. yıllardır sorunsuz kullanıyoruz.

klima almadan önce keşif ekibi isteyin. gelsinler. söyledikleri ölçüde alışverişinizi yapın. söylediklerini dinleyin. mesela tek bir odaya 18bin btu koyup tüm evi ısıtıp soğutamazsınız. kapılar, kirişler çok şeyi değiştiriyor. bunun gibi senaryolar var.
dış ünitenin nereye takılacağı çok önemli. baştan keşif ekibiyle belirleyin. koyacakları yer işinize gelmeyebilir.
birde alacaksanız kış mevsiminde alın. yazın gelmeleri haftalar sürebiliyor.

daikin'e f/p'si iyi diyen de ne bileyim??

daikin fiyat olarak yüksektir, ama canavar gibidir. vestel beko arçelik gibi markalar için f/b oranı yüksek diyebiliriz

merhaba teşekkürler.

ben zaten soğuıtmadan çok ısıtma için istiyorum. evim bahçe katı ve ev verimli ısınmıyor. yaklaşık 35-40m2'lik bir salonum var. 9000 - 12000 BTU yeterli olacaktır sanırım diye düşünüyorum.

Ben de alırken epey araştırmıştım, fiyat - performans olarak vestel önerdiler, gayet memnunum. Genel olarak arkadaşların yazdığına ek olarak bilinmeyen markalardan uzak durmanı öneririm, servis çağırdığında yaygın olması önemli diyorlar.

arçelik diyorum. türkiye'de LG ortaklığıyla üretim yapıyorlar. ürün çok iyi. faturayı da göçertmiyor. servisi de başarılı, fiyatı da uygun.

35-40 metrekare için, 12bin'den daha düşük olmaz bu arada. 3 kuruş tasarruf için sakın ola 9bine filan yönelmeyin.

son olarak, cevapları tikleseniz ne güzel olur. insanlar emek emek yazmış :)

Arçelik +1

mitsubishi fujitsu daikin
toshiba greee

ve diğerleri... vestele yanaşma.

Camlardan birine aspiratör taktırın, nemi dışarı atar.

1) buhar bariyeri neydi? buhar bariyeri emekti.
2) etkin bir havalandırma için hava akımı olmalı. tek pencere bir hava akımı yaratmaz. banyonun kapısı ile birlikte açık tutun. yetmiyorsa evin içinde bir başka pencereyi vasistaslı dahi olsa açarsanız havalanır.

aynı dertten bende çektim.
bizzat denedim. dışarda nem %50, evde %70 iken evdeki tüm pencereleri açtım.
içerisnin ve dışarsının neminin eşitlenmesi 6 saat sürdü.
pencere açmak evi havalandırmaz.
banyoya fan taklamlısınız.
ama 100'lük 130'luk falan az yetiyor, en az 150'lik fan takın.
ayrıca kaliteli nem sensörü alıp, banyodaki nemin salondaki nemle aynı seviyeye geldiğini görene kadar fanı çalıştırın.

nem çeken birşeylerin çoğu işe yaramıyor. alman malı nem çekici cihaz aldım 6000 tl'ye, onun bile gücü yetmedi.

tek çare en az 150'lik banyo fanı.

oluşmuş küfüde çamaşır suyu ile silince geçiyor ama nemi kontrol altına almazsanız yine oluşur.

ben kendim için sanayide özel bir cihaz yaptırcam. abd amazonda bile böyle bir cihaz bulamadım.
cihazın içinde 50 kg silika jel olacak.
fanla odanın havasını silika jel odasına vercem.
silikalar nemi tutunca silikaları resistansla ısıtıp çıkan suyu hortumla binanın dışına atacam.
en pratik ve güçlü nem alma cihazı böyle olmalı ama piyasada böyle bir cihaz bulamadım. bu mantıkla çalışan çok pahalı cihazlar var ama yurtdışında müzeler falan alıyor. fiyatları fantezi seviyede.

küf için spreyler var onlardan alın bi tane, sıkıyorsunuz yarım saat sonra küf yok oluyor çoğunlukla, kalanı da şöyle nemli bi bezle falan silin tamamdır. daha dün yaptım bizim banyodakini tertemiz oldu. bazen önüne geçilemiyor.

ayrıca küf tutmayan boyalar var aklınızda olsun.
www.googleadservices.com

fan ve boyayla sizin iş çözülür.

Küf için spreyler var (en azından yurtdışında ama kesin Türkiye'de de vardir).
Sikiyorsun, bekleyip su tutuyorsun geçiyor. Gecmiyorsa süngerle geciyon üstünden. O belli süre tutuyor, sonra gene geliyorlar. Çözüm var mi bilmiyorum ama banyomda direkt iki tane büyük disari acilan pencere var, havalandirma delikli. Gene çözüm degil ki o humidifer zimbirtilari denedim. Bir ise yaramadi.

bu isin en pratik yolu havalandirma. en basiti de bu. baglarsin anahtara
isik acildi mi o da calisir. bir de menfez koyarsin aspiratorun etrafina. sikinti olmaz.

nemtutucu bariyer ya da iyi izolasyon yoksa ve hava da almiyorsa boyle seyler normal..tavan icin eger isi bariyeri olusuyorsa nem astari surmek lazim.

bi dunya yontem var sikmayin caninizi. hallederiz. insaat isinde cozulmeyen is yok. bizimkiler bir defasinda kolonu yapmayi unutmuslardi kolonu. yok eksik :))) koca kolonu nasil. unuturlar.

siz once bi aspirator fan alin. ev sizinde mekanikciye verin baglasin gemici anemostadini. caksin emisi. firfirik firfirik ceker o.

havalandırma kısmını aslindasorunumpsikolojik anlatmış pek güzel

ben nem temizleme kısmında çay ağacı yağını su ile karıştırıp püskürtmenizi tavsiye ediyorum.

bodrum'daki evimde işe yaramıştı. bodrum adı gibi nem memleketi..

Daha iyi yardım almak için forum.donanimhaber.com ikinci el ya da donanım kısmına bakarak fiyat araştırması yapabilirsiniz. 8-10bin lira eder tahminim.

Acilse alıcı bulamazsan benden de 3200 işler

ben de 8 bin lira civarı diyorum.

edit: monitörü görmemişim, monitörle birlikte 10 bine yaklaşır heralde.


üstteki teklifleri 3400'e arttırıyorum :)

bende bunun yenisi kurdum su an bu makineyi sifirda kur desem 10.000-12.000. tutar.

parca parca urunleri satarsaniz monitor ve kasaniza talibim.
totalde en en en az 5000 liralik makine. kimse kimseyi duduklemesin simdi. ben 5000 oderim her sey dahil.

Burası donanım haber ölücülerini geçmiş :)

12-13000 eder hepsi.

4000 lira eft için iban alabilirim

King lizard, Turbo sadık ve encokbenisevinnolur nickli arkadaşlara özellikle teşekkürlerimi iletiyorum.

Açık arttırmada en son teklif 4000 geldi, yok mu arttıran?

4010 :)

7'den aşağı bırakmayı düşünme bile. ben olsam 9-10 bandına satardım. temiz bakıp, temiz kullandıysan dediğim aralığa sat. çok hırlapadıysan ve geçen sene de aldığın fiyatı da göz önünde bulundurup uyguna bırak birine

ölücülere bak sen ya aslkjdasd

monitör, ekran kartı ve işlemcinin toplamı bile en ölü fiyatta 4500 eder. işlemcinin sıfırı 3 kağat, monitör 2 buçuk, yarı yarıya desen 2.5 lira. ekran kartını da 2'ye satarsın yeni kartlar çok yüksek çıktı.

ihtiyacım olsaydı bu akşam 7 bin lirayı yollardım. 7'ye anında satarsın piyasada, kapışılır. 8-9'a da satabilirsin biraz pazarlarsan. bakma, 1 senelik bilgisayar parçalarını yarı yarıya hesaplamak bile yeterince ölücülük.

yardimci olacaksa 1 ay icinde kurdugum bilgisayarin fiyatini yazayim.

gigabyte rtx 2060 196 bit oc windforce 3000 tl
aorus pro ac b550 1900 tl
samsung evo plus 500 gb 900 tl
gskill 2*8 gb 3600 mhz cl 18 650 tl
ryzen 7 3700x 2700 tl
be quiet 700 w bronze 80+ 650 tl

abbas. mavidir de. kendisi. binince icimden hannon ninnoyiii hannon ninnoyii diyorum.

Eski aracımın adı Kenan.. Fena halde Kenan tipi var.

Yenisine Deniz diyorum mavi diye ama emin değilim henüz.

yaralı aslan. birisi vurup kaçtıktan sora bu ismi koydum.

kırmızı şimşek

cenaze

oğlan

yorgun mermi

Çöttirik.

Yok. Eşyalara isim verme adetim yoktur.

Var. benimki adiyla geldi :D satin aldiktan sonra yeni plaka bir cikti: epey yaygin kullanilan bir erkek ismi :) oylece adiyla gelmis oldu, etrafimizdaki herkes o adiyla aniyor :D

arabalari baya severim ama o topa girmiyorum, makina sonucta duygusal bir bag kurmaya gerek yok.

olayi isim koymanin otesine tasiyanlar da var.
static.carthrottle.com

:)

Çocuk <3

aynı aracı uzun süre kullanınca "tosun" dediğim anlar oluyor.

Eski arabamdan kat ve kat iyi olmasına rağmen o bağı hala kuramadım. Verdiğim bir isim de yok.

külüstür. bu ara kendisinden kurtulmaya çalışıyorum.

eski arabamın adı arda idi <3 sonraki ci, şimdi de laci ya da maviş diyorum.

Björk - joga neden bilmiyorum

open.spotify.com

Glass Animals - Waterfalls Coming Out Your Mouth
www.youtube.com

Glass Animals - Your Love
www.youtube.com

Glass Animals - Take a Slice
www.youtube.com

Bu ara dönüp dönüp bunları dinliyorum. Şarkı sözü yazsam bunlar gibi yazardım. Tam benim kafadalar :D

www.youtube.com

Lorde-team

Eskiden de cok severdim gecen karsima cikti yine

tindersticks - johnny guitar

Oh no oh no oh no no no no

Adını bilmiyorum

erdal erzincan/yar senin derdinden.

Out of Existence · Emma Ruth Rundle · Thou

www.youtube.com

Öyle bir bilim yok. Psikolojik o

ilk yıl değil ilk gün demek istemiştir belki. aksi halde öyle bir şey yok sağlam sallamış.

ben de cok duyarim onu. alcinin sivanin betonun icindeki su henuz mevcut oldugunda nem yapip belki soguk tutuyor olabilir.

ilk defa duydum böyle birşey.
şehir efsanesidir.

Şehir efsanesi bence de, binanın ilk yılı normalden soğuk bir kışa denk geldiyse ancak söylenebilir böyle bir şey.

İnşaatçı olan @turbo sadık'ın yazdığını okuyunca bi "acaba lan" dedim kendimce ama sonra katılmadım bu düşünceye, sıva alçı vs tam kurumadan işlem yapamıyoruz zaten.

midye dolma, kokorec, doner durum, cig kofte, gozleme, kumpir, kofte ekmek vs hep street food. daha nasil bir cesit ariyorsun?

@crucio saydıklarının hangilerini sokakta yapıyorlar? burada dediklerini hep dükkanlarda yiyebiliyoruz.

En basit sokak yemeği simit. Bunun dışında hangi şehirdesin bilmiyorum ama köfte ekmek hiç mi görmedin sokakta? Kokoreç ya da? Midye zaten her köşe başında.

Zabıta kovalıyor.

belirli günlerde tr'de de panayır tarzı festivaller oluyor. mesela geçen ayın ortasından sonuna kadar sakarya'da mıhlama festivali adı altında bir karadeniz yemek panayırı vardı. zaman zaman yöresel panayırlar çok oluyor. covid festivaline döndü tabi orası ayrı.

Balik ekmekciler var mesela. Gayet sokakta yapiliyor ve yiyiliyor.

Seyyar satici olmayan ulkeler varken Turkiye icin sokak yemegi yok demek nasil bir kafa hakikaten.

Turkiye'de sokakta cay da satiyorlar, misir da, kofte de , balik da , kokorec de, lahmacun da, buzlu badem ve salatalik bile alabilecegin Yerler halen mevcut.

Daha nasil bir cesitlilik ariyorsun? Sahilde otururken termosla cay satan birini bulabilecegin kac ulke var?

buraya yazan herkes türkiyeyi istanbul'dan ibaret sanıyor galiba. kilis, maraş, antep, osmaniye'de ne midyesi, balığı, köftesi, lahmacunu, bademi olacak sokakta? dalga mı geçiyorsunuz anlamadım?

var abi her sehirde var. kiliste mesela bi gun baktim adam.sepetle.bir sey sey satiyor dedim bu ne. ikram ettiler lavas durum dusun. icine baharat taze sogan falan koymus icinde de dilimlenmis yumurta :) catir catir da satiyordu.
kerhane tatlisindan tut da pilav ustu nohutcuya kokoreccisine. bu ulkede var

amerika'da bir food truck kulturu var zaten basli basina bir olay, sifirdan pizza yapanlar var sokakta. tr amerika ile yarisamaz.

turkiye'de buyuk sehirleri baz alirsak sifirdan yapilan yemek olarak eskiden maclarda kofte ekmek satarlardi, kozde misir/kestane falan vardir, bir de deniz kiyisi olan sehirlerde balik ekmek olabilir. bir de pazarlarda gozlemeciler falan var.

Onun disinda simit, midye dolma, pilav ustu kuru falan gibi isler senin "street food" kavramina uymuyor anlasilan..

Abi sen zürich te mi yaşıyorsun?muhtemelen yaşadığın şehirden yeterince haberdar değilsin ya da steril bir hayat kurdun kendine ve sana nasıl gözüküyorsa öyle düşünüyorsun.

Her ne kadar zabıta nefes aldırmasa bile hala sokakta harika yemekler var.git bir gün sanayide takıl,akşamüstü bir kahvehanede takıl,şehrin sotelerinde,sapaklarında bir dolan onlarca sokak yemeği göreceksin.ben bulamıyorum diyorsan yaz şehri ben sana söyleyeyim nerede kim var diye,bunuda oraya gelmeden yurtdışından yapayım.bu adamları yemeksepetinde göremeyince bizim şehirde yok deme.sizin şehirde arabada kelle satan bir dayı var misal ama sen onu göremiyorsun.

istanbul un nesini seviyorsunuz diye duyurular oluyor ya seninde dediğin gibi sevdiğimiz yönlenden birisi bu.kendisi yerine gelmeden sırası oluşan seyyar ciğerci var misal.adamın gelme saati belli,o gelmeden çıraklar sıraya giriyor,adam geliyor,sıra bittiğinde ciğer bitmiş oluyor basıp gidiyor sonra.zamana ayak uyduranı var,adam harika kuplar hazırlıyor evinde,muhtemelen okb hastası bardaktaki katmanlar eşit aralıklarda,en kötü 20 çeşit kupla piyasaya çıkıyor.sanayide ejder meyveli kup satıyor adam

Kilis ve antepde sokakta kunefe yapiyorlar.

Cunku oralarda insanlar toplaniyor belli bi yere reklami yapiliyor belirli saat araliklari oluyor pazar yeri gibi. Bizim gibi fantezisini seven kisilerin ulasimini kolaylastiriyor.

Burada denk gelirsen yersin. Midyeci bi gun var bi gun yok. Onceki gun iyi satmis meger bugunu tatil etmis sen midiye istiyosun ama yok.

kültürle tabii ki alakalı ama 'street food' kavramının çerçevesini çizmemiz gerekir. TR'de binası olmayan işletmelerde köfte, dürüm, kokoreç, tatlı, kebap, hatta döner, midye vs aklına ne gelirse var zaten???

Biden zaten fiyatlanmıştı, tcmb başkanı da ilk defa değişmiyor o da büyük ölçüde fiyatlanmıştı, 9 olmaz bence. Ytd.

tabii ki artacak. faizleri de dusururler.
allah sonumuzu hayretsin. Zink diye 9 olmas da. 8.65'leri goruruz cok rahat faizleri indirince.

resmen bile bile lades yiyoruz. icim yaniyor :(

Biden'in tursusu cikti+1 Ama m.bankasi baskani olayi iyi olmadi bu zamanda, 8.70-8.80 bekliyorum (ytd yazalim uzmanligimiz yok sonucta)

10 olmazsa öpüp başınıza koyun.
Kesin 9'u gorecek.

8.57 civarı dolanır durur. 8.60 görür ama çıkmaz pek.

Biden dan yana bişey olmaz
MB başkanı değişikliği bir miktar kuru oynatmalı ama bu bilindiğinden önlemi alınmıştır bunu dengeliyorlardır, biz görmüyoruz diye düşünüyorum.

Faiz artırmayacakları için o gün yine bi dolar yükselmeye çalışacaktır onu da engelleyeceklerdir ama ondan da sonra ortada hiçbi şey yokken birden kur yine sıçrayıp gider diyorum.

Benim yorumlamam bu kadar

ben 1 gun 2018 agustos'undaki gibi 1 lira birden artacagini dusunuyorum ama hangi gun bilmiyorum, onumuzdeki 3-5 ay icerisinde olabilir.

Valla burasi Turkiye. Sen pyasayi ne kadar takip edersen et, Ekonomi bakani instagramdan'dan istifa edebilir, dolar dusebilir yani. Olmaz olmaz diye bir sey yok:)

%50 - %50 olmadığı belli. Ancak %50’ye yakın bir oran. Basit bir istatistik dersi almış kimselerin şaşırmayacağı bir konu yani. Dış etmenlerle bu oran arasındaki fark açılabilir elbet. Örneğin; savaşlar, kız çocuklarının aldırılması vs vs...

Eşitlik yok.

en.wikipedia.org

Kumarda neden her zaman kasanın kazandığını istatistikle açıklayan bir yazı okumuştum geçen. Ekşişeyler'deydi herhalde. 10 kere atılan yazı turada bir yüzün çok daha fazla gelmesi muhtemelken, tekrar yüzlere binlere çıkınca oran yüzde 50'ye yaklaşıyormuş hep. Cinsiyet dağılımıyla ne kadar alaka kurulabilir bu açıdan bilmiyorum ama aklıma yatıyor benim.

ben kendimi bildim bileli 51 kadinlar 49 erkekler seklinde bilgim. yani baydi bu bilgi. yanlislikla su icsem orucum bozulur mu muhabbeti gibi paso gazetelere duserdi. hatirlamiyor musunuz?

hatta devamini da diyeyim.kadinlarim sayisi artip erkeklerinki azalacak ancak kadinlar erkekliksizlikten yok olmayacak cunku kadinda xx var yani erkekte xy. kadindaki x'ten erkek olusturulacak vs vs. abidik gubidik seyler

kuru fasulye, bulgur pilavı

yok öyle bir yemek.

Yok

patates salatası

pide. arkadaslara selam ;)

döner, ıslak hamburger, kokoreç

Zeytinyağlı yaprak sarmasi

ton balık, mısır, kaşar, kekik ve mayonezli makarna.
iyice kızarmış salça ya da sucuklu yumurta. bildiğin sahanda yumurta işte.
közde patlıcan salatası.

bıkmadım, bıkacak gibi de değilim bunlardan.

Patates kizartmasi, Hollanda usulü. Cifte kizartilmis.

Menemen, lahmacun.