Hizli yazdim mobilden, yazidaki hatalari duzeltemedim :)

Genellemen hatali. Biz konusmayi cok severiz. Change engiri bord, change the level ...

susmak ya da içine atmak çözüm değil. karşındakinin seni dinlemesi için konuyu aktarış şeklini geliştirmelisin.

kadınlar bir konuyu giriş, gelişme, sonuç şeklinde aktarıp bitirmek istemedikleri zaman erkekleri bunaltmaya başlıyorlar.

www.youtube.com

www.youtube.com

durumunu net anlıyorum.
erkekler gerçekten konuşunca sıkılabiliyorlar. elbette genelleme yapmak hata olur ama anladınız işte.
ben bir gün onların gözüyle baktım olaya. misal, bir söz söylemişim, alındı mı diye bakmışım, garipsemiş gibi durumu. oturup anlatmaya çalıştım diyelim. ne söylemek istediğimi, onun yanlış anlayabileceği yerleri falan. baktım karşıdaki sıkıldı. çünkü sonucu görüyor sadece. net cümlelerle ilerliyor hayatta. "bir şey dedi. canım sıkıldı. şimdi de beni ikna edinceye kadar susmayacak" düşündüğü şey buydu. daha sonra başka bir konuda "pardon, öyle demek istemedim tabi" deyip kapattım konuyu. baktım ki, hakikaten mutlu adam. iş büyümedi diye huzurlu.

erkeklerin olayı ele alış şekli daha net. samimi bir erkek arkadaşım yakında bana "eşimin söylediği durum hoşuma gitmedi ama şimdi söylesem yok şu sebepten, yok ben onları şurdan tanıyorum, diye başlayacak konuşmaya. laf etmedim bu yüzden. ama canım sıkıldı" dedi mesela. baktım, gerçekten uzamasından nefret ediyor. yine aynı arkadaş bir yemek davetine gitmedi. evde olacaktı davet. neden, dedim. "muhabbetler kasıyor" dedi. "-ay bu et de iyi pişmedi ama - yok çok iyi pişmiş, deli misin -ne bileyim, tuzu az mı sanki? -hayır canım mükemmel olmuş -tatlıyı bakalım beğenecek misiniz -senin tatlıların güzel oluyor, bu da müthiş olmuştur -ay gerçekten mi -bayıldım yaa" söyle muhabbetler olacak ve sıkılacağım dedi. samimi erkek arkadaşlarımın birkaç tanesi hariç, hepsi yemek yer, teşekkür eder, kalkarlar. sonunu bildikleri, gidişatı tahmin ettikleri konuşmalar saçma duruyor.

ben de tavrımı değiştirdim. bir şey demediğimde içime dert olmuyor artık. zamanla alışıyorsun. hatta, giydiğim kıyafeti nasıl bulduğunu anlatırken pantolonun dikişine kadar irdeleyen kız arkadaşlara artık ben de pek katlanamıyorum :) bu bir alışkanlık meselesi. birkaç defa az konuş, içinde kalacak, kendi kendini yiyeceksin, ama sonra unutacaksın, alışacaksın. bu az konuşma durumu hayatını genel olarak da sadeleştiriyor. sorun mu oldu? konuşmayıver. her şey konuşarak halledilir diye bir şey yok. annenle-babanla konuşmadan attığınız durumlar olmadı mı hiç?

bunun dışında, eskiden beri irdelemekten hoşlanmadım. insanları tanımaya ve hamleleri önceden bilmeye yönelik bir savunma sistemi gibi gelir bana bu durum. artı, söylediğim her cümleyi de savunamam. arkadaşıma kızdıysam, gelip "bir daha yapmam, sen de şunu yapma" demesi yeterli. yok sen şöyle dedin, ben böyle hissettim, şu kelime ağırdı falan, bana ters geliyor. küfür olmadığı sürece, kızgınmış işte, boşver. emin ol hafifleyeceksin. ayrıntıları görmemeyi ve her şeyi yargılayıp/irdeleyip kılı kırk yaran görüntüden kurtulmayı seveceksin.

bu arada yazarken uzun yazdım ama gerçek hayatta sahiden de çok konuşmuyorum. zamanım olunca yazmayı seviyorum sadece :)

bence genellemenizde dogruluk payi var. sizin gibi kadinlar var, susan erkekler de var. olayi susanlar acisindan dinleyin:
illa her sey konusulacak, her sey desilecek, her sey bir sonuca baglanacak? nedir bu gerginlik, huzursuzluk? neden biraz daha rahat olamiyoruz?
a) bir sorun yasanmis, kavga edilmis ya da tartisilmis mesela, sonra konuyu degistiriyoruz, devam ediyoruz. ufak seyler icin gunlerce kusulmez elbette. sonra kadinlar bu meseleyi konusmak istiyor. dunyanin en gereksiz aktivitesi. baska sey konus, guzel bir sey paylas, iliskiyi (kapsami ne olursa olsun) ileriye gotur. hayat akip gidiyor. neden "su oldu, bu oldu, sunu dedik, bunu yaptik" - ile zaman gecirelim?
b) bir konuyu konusmak istemiyorum, cunku diyecegim her seyi soyledim. diyelim ki fikir ayriligi var. olabilir. o konuyu tekrar neden gundeme getiriyorsunuz? farkli ne duymayi bekliyorsunuz? bazi seyleri zamana birakmak guzel. insan bazi seyleri zamanla ozumser, bazi fikirler, duygular zamanla gelisir, olgunlasir. zaman icinde insanlar bir birine evrilir, ya da uzaklasir. hicbir sonuc kotu degil. kimse salt konusarak baska biri olmaz.

susarak öğrenilir nasıl öğrenilecek?

genellikle ikisine de atılan kahve miktarı aynı. etkileri yaklaşık aynı olacaktır diye düşünüyorum. uyku açmak için ise ekşi elma yemenizi veya naneli sakız çiğnemenizi öneriyorum. Bende işe yarıyorlar

elma.

filtre kahveyle cola karışımı ya da vodka redbull

Abi sana uzman önerisi yapacağım.bahsettiğin şey mümkün değil.uykunu normal uyu,uykusuz bir şekilde ve aşırı yüklenmeyle normalden daha az öğrenebilirsin.rutinini bozma.tam uyu,daha fazla verim alırsın.

Yeşilçay.

Ben sinav donemleri kahveyle enerji icecegini karıştırıyorum. Ama bu kalp krizi yatirim tavsiyesi gibi oldu.. senin icin filtre kahve diyorum.

Elma cok etkiliymis diye duymsutum ben. Denemedim ama.

Uykusuz kalarak dikkatini vermiş şekilde çalışamazsın. Çalışılan bilgi üstüne belirli saat uyumanın o bilgiyi öğrenmenin en önemli noktalarından biri olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Pomodoro tekniğini araştır, emin ol faydasını göreceksin. Böylece hem verimli çalışmış hem de vücuduna zararlı şeyler sokmamış olacaksın.

Türk kahvesi filtre kahveye göre daha iyi uyku açıyor, denenmiştir. Konsantre olayına gelince hiç bi doğal yol uyumak dışında konsantreyi artırmıyor, bu da denenmiştir. İlaçlarla mümkün ama sonra çökertiyor onun için hiç bulaşma.

Yok ilaç kullanacak kadar ciddi bir durum yok ama uyursam da asla yetiştiremem çünkü zaten çalışmak için çok kısıtlı vaktim var :/
elma, kahve ve pomodoro yu deneyeceğim o zaman, teşekkürler

normalden 1 saat daha erken yatıp sabaha karşı 4-5 gibi kalkın daha verimli olacaktır.

Ben de mate cayini oneririm. Uyku uyumamanin yarattigi negatif etkileri azaltiyor

Sunu unutma : uykundan caldigin her saniyeyi, ilerde bedenin catir catir geri alir.

enerji içeceği

(bkz: sümer kolçak)

Teşekkürler, kafama takılmıştı gerçekten.

Daha once bunu hic duymamistim. Inceledim gercekten ilgincmis. Ancak hicbir videosu kalmamis.

bir porsiyon içindir o.

3.85 yagx 9 =34.65 cal
0.26 carbx 4= 1.04 cal
5.03 protx4= 20.12 cal

Topla 56 cal yapar.
Kucuk porsiyon 100 gr icin.
Linki incele
www.icerir.com

bazılarımız evet.
bazılarımız hayır.

@kamile +1

Belki de dunya baska gezegenlerin cehennemi dir ...

Bu sorunun cevabini son nefesini vermeden ogrenemezsinnnn

mecidiyeköy'de yaşıyorsan olabilir.
1.bp.blogspot.com

ülkenin genel durumuna bakarsan kesinlikle evet.

Oyle olsa bilmen de lazimdi. Cehennem bilincsizlik degil aksine tam bir bilincle, farkindalikla yasadigin, yasamak zorunda oldugun yerdir.
Ayrica belki ona gelmeden evvel yapip ettiginin de sana gosterilmis olmasi lazim. Var mi oyle bir sey?

Şekerin glikoza-fruktoza parçalanıp glikojenlerde depolanması en iyi ihtimalle 24 saat sürer, senin 15 dakika önce yediğin Nutella sadece kan şekerini yükseltir ama bunu "enerji" olarak kabul edebilir miyiz çok emin değilim zira bu işlem asıl enerji kaynağı olan ATP sentezini gerçekleştirmiyor, belki bir tür uyarıcı diyebiliriz ama evet antrenmandan 15-20 dakika önce yersen antrenmanda etkisini görürsün fakat aynı hızda kan şekerini düşürüp olumsuz bir rebound etkisi de yaşayabilirsin.

Hicbir ise yaramaz. Enerjini alir.

Şeker istiyorsanız meyve / kuru meyve yeterli

Buzdolabinda acik tabakta 1 ay bile beklese yerim.yedim de.

Paketin üstünde yazmıyor mu "açıldıktan sonra şu kadar günde tüketilmeli" diye. Ne yazıyorsa ona göre hareket edin bence.

@halitkin paketi atmistim o yuzden

bütçe söylersen daha net bilgi alabilirsin.

ben olsam 0.9 motor benzinli clio, 1.2 fiesta falan bakarım.
daha düşük bütçe için eski model ve sorunsuz için honda jazz bakardım.

Ama bütçe önemli.

Saglikli bir tavsiye icin butceyi bilmek lazim.
Bu mesafe icin dizel mantikli olmaz. B segmenti kucuk hacimli benzinli araclar tercih edebilirsiniz.

1.0 Otomatik yaris olabilir, jazz olabilir.

30 bin TLmax verebilirim.

www.sahibinden.com
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

Ümraniye, Çekmeköy vb gibi nispeten depremden uzak bölgelerin popüleritesi artacak uzunca bir zaman.

Şileden alirsin.

Malesef :(

Şuna benzettim youtu.be

Ilginiz icin tesekkur ederim :(

böyle üflemeli bir çalgı ile mi solosu? biraz daha ayrıntı verir misin?

Synth, elektronik bir sound. Hayatimda bulamadigim bi bu muzik kaldi. Populer oldugu zamanlarda sanirim lorena mc caneth (dogru mu yazdim) modaydi.. radyolarda "yeha noha" caliniyordu

Doksanların en popüler enstrümantal parçası kitaro Silk road'di herhalde. Çalmayan radyo yoktu. O degilse hangisi bu bahsettiğiniz muzik ben de merak ettim.

Piyanodan caliniyordu yanlış hatırlamıyorsam dinlediğim ses.

kimse bulamaz bunu çok kötü ıslık çalmışın. ne olduğunu anlamak mümkün değil, hatta şarkının sahibi gelse bu benim şarkım diyemez.

Bu ne kardeş nota nota üflemişsin bir şey anlaşılmıyor

Bak raist, dostum sen gercekten cok zeki birisin. Oyle boyle degil bir muzik kulagim var ama pes yani...nasil buldun ? Necisin ?

feridun abi sen misin

Eline saglik. Yalniz bu techno degil, trance da degil. Techno costurur, kipir kipir yapar. 3 yasindaki oglum bile dayanmaz ziplar. 40 derece atesin bile olsa agrini unutursun. Tribal desem, giris gelisme yok. Melodi ve bpm dusuk. En az 140 bpm beklerim: dinle :
youtu.be

gün içinde dinleyeceğim. önceki yorumda bahsedilen şekilde techno değilse ama kızarım :D

@tunaaktunaktun aslında melodic techno/techno tüm parçalar ki senin attiğin örnek parça hiç techno değil direk Trance:)

@disardayim yorumlari bekliyorum:)

ütü varsa ütü üstünde tencereyle olur. yoksa tost makinası akar.

küçük tüp 20 lira.
bu kadar uğraşacağına git bir tüp al.

bu iş için ütü candır herzaman.

fırın tepsinde tavuklu iç pilavı şeklinde yapıyorduk ama hatırlayamadım. tavuklu tarifi, tavuksuz denemek lazım ama sonucu bilemem.

Ütü demeye gelmiştim ama söylenmiş

Kettleda su kaynat. Kapakli tencereye dok. Pirinc ekle. Kapagi kapat. 40 dk bekle. Suyu suz. Pirinc sertse suz ve suyu yenile basa don.son kusim Tereyag tuz ekle ye.bana sonucu yaz. Bu arada bu surecte tencere kettlein uzerinde olsun. Kettle calissin.alttan isi verir. Sob olara Utunle de gomlegini utule.

www.nefisyemektarifleri.com

@tunaktunaktun senin yolu deniyorum şu an :) ketıl alttan hep ısı verdiği için olur muhtemelen

Aklina gelmistir, dogrudan havaalanina git ...

Zenginin biri trafikte kalmayi hic sevmezmis... ya da hava ambulansi...

Yarım saat önce buralarda da uçuyordu, ciddi yakınlık altındaki polis yazısı görünür şekilde.
Buralar: Maltepe

Hava karardıktan sonra olan helikopter uçuşlarının %90ı emniyet uçuşu. Ankarada her akşam uçuyorlar. Olur öyle çok da şey yapma

yks girip kaydolacaksan evet kaçırdın. daha önceden önlisans veya lisasn mezuniyetin varsa herhangi bi alanda ikinci üni olarak kaydolabilrsin devam ediyor

Kayityaptimcok sukur

Zicarken dikkat et.

En az %50sini eritir. Sorun olmaz.

Canım sıkkın, az hikaye yazmak istiyem. Not, aşağıdakiler gayet olabilecek şeyler, yanlış değiller.



Erimezse;
- kılçık, mide duvarında bir yere takılıyor.
- o bölgede hasar oluşuyor, bakteriler kolayca alt katmanlara giriyor.
- ülser gelişiyor, kılçık orda durdukça ülser derinleşiyor.
- derinleşen ülser, mideyi deliyor, karın boşluğuna mide içeriği sızıyor.
- sızan sıvı sistemik enfeksiyona neden oluyor,
- sonuç; sepsis, septik şoktan ölüm


Veya, bünye sağlıklıysa ülser gelişmez, kılçığın üzeri doku ile kapatılır, yıllar sonra o bölgede kanser gelişir, sonra akciğere metastaz, sonrası ölüm.

Veya kılçık yemek borusunda kaldı, yemek borusu kalbe komşu, kılçık zamanla yemek borusubdan çıkıp kalbe gidiyor, hop galp duruyor vs vs



Kısaca, etçil memeli hayvanların nerdeyse hepsi kemik, kıkırdak, kılçık vs yiyor, bizde etçil olmasak ta hepçiliz, sindirebiliyoruz.

Tatlış bir hareket olur bence. Açıkçası lahmacun yollansa benim hoşuma giderdi ya, sen onun yerine minik çikolataların olduğu bir kutu yollayabilirsin.

bence kendin bi kutu hazirlasan icine marketten (kahve dunyasi filan da olur) guzel cikolata kek kraker kuruyemis vs. minik minik cay ve/veya kahve paketleri koyup gonderebilirsin. yani ben oyle bi kutu alsam hosuma giderdi. kahve onemli :)

Gecmiste araniz bozulmus birinden bisey beklemeyin. Evet aci konustum. Tecrube de ...

Bi hamburgere huzur icinde çözdük olayi :))
Hamburger hastasiydi bu onu hatırladım, hem kendime hem ona hamburger söyledim, onunki benimkinden 10 dakika gec gidecek şekilde. Kendiminki geldiğinde fotosunu attim bu off cok kötüsün felan, 5 dakika sonra hamburgerci is yerinin kapısına dayandiginda kaptim pointleri.


@tunak, evet haklısın o gerçekliğin farkındayım bu yüzden hayalperest yaklaşmıyorum, merak ettiğim bir kaç şey var bu sebeple kişisel alanımda kalmasını istiyorum.

Bölünebilen bir tabletse hiç sorun olmaz.

Draje olmamali.

Prospektüsünde şöyle yazıyor:

"TEGRETOL’ü yemek ile birlikte ya da yemekten sonra alabilirsiniz. Tabletleri bir bardak su ile yutunuz. Gerekirse tabletler, çizgisinden kırılarak yarıya bölünebilir.

Sizinkinde de yazıp yazmadığına bakın.

Bir tanıdığıma doktor o ilacı buçuklu dozda yazmıştı. Öğlenleri yarım tablet al gibi. Bir şey olmaz merak etmeyin.

davanın taraflarının tamamına tebliğ edilmeden hakim karar veremez. kaldı ki sadece dava dilekçesinin tebliği yeterli değil. gerekçeli kararın da tebliğ edilmesi lazım.ayrıca hakim sizin istediğiniz parseklden değil başka parselden de yol verebilir. en kestirmesi olması yetmez. diğer parsellerden en az zarar görecek olması gibi baz kriterler de mevcut.tebligat için icrada uyguladığımız mernis adresine tebligat kanunu 21 ve 21/2 maddeleri uyarınca tebliğ edilmesini hakimden talep edebilirsiniz. veya ilan yolu ile tebligat yolunu talep edin. diğer bilgileri mesajla bana atarsanız kişinin tc ve adresine ulaşabilirim.

Yanitiniz icin cok tesekkur ederim. Ilgilendiniz, zaman ayirdiniz. 2016 dan beri davam suruyor. Bilirkisi arazide inceleme yapti ve en uygun, en kisa ve az maliyetli olarak, bu dedigim yolu secti ve diger 7 alternatifi eledi. Hakim de bu karara uydu. Son durusmada hakim, ilgili kisileri davaya dahil et dedi. Ben de taputa gittim. 6 kisinin tckn sini verdi. Ama birinin tcknsi yok sadece adi ve baba adi var dedi ?? Şilede boyle cumhuriyetten kalma yerler var sanirim. 6 kisiye teblig gitti. Son kadina haliyle gidemedi teblig.

tsh ve vitaminlerinize baktırın derim.

B12 TSH demir spor vs haricinde

b12 +1

ayrıca spor. orta tempoda yürüyüş sahi olsa işe yarıyor. insan hem yorgunum bir de spor yaparsam hiç halim kalmaz diye düşünüyor ancak spor yapınca mucizevi bir şekilde kendinizi daha dinç hissetmeye başlıyorsunuz

bisikletiniz varsa akşamları yemekten sonra ortalama 1 saat turlayın..
ilk zamanlar yorucu gibi görünse de zamanla alışıyorsunuz..

haftada 4 gün pedallıyorum.. her tur 50kmyi buluyor, bu da 2 saatimi alıyor!

Asiri masturbasyon da kronik yorgunluk yapar. Dikkat !

Fetiş olabilir tahmini olarak fakat benim gördüğüm evli olanlar için bu bir zorunluluk.

Zorunluluk dediğin şey ne anlamadım ?

Dul olsa ok de evli ise mide bulandirici.

flort etmek (evli ya da bekar) saglikli bir insan oldugunuzun gostergesidir.

flort etmek etmek neden ahlaksizlik ya da fetis olsun? flort'un ne oldugunu bildiginize emin misiniz?

en.wikipedia.org

Öncelikle evliliğin tek eşliligin insan doğasına aykırı olduğunu düşünüyorum bu yüzden evliyken flörtün ahlaki bir sorundan ziyade bir tür zorunluluk olarak görüyorum. İki taraf için de

Evli, nişanlı, sözlü veya birbirlerine gönül bağı konusunda mutabık olmuş iki insandan birinin (erkek ya da kadın farketmeksizin) gözünün dışarı kaymış olması ve bu durumda olan bir canlıya ilgi duyulması en hafif tabiri ile ahlaksızlıktır diyorum.

Evli kadınlara mesajlardan "Seni şeytan", "entrilerinde çok ilginç" diye yürüyüp sonra pas vermeyince de kezban diyip engeli basan insanlar var.

Bu baya fetiş gibi. Kibarca söylemek gerekirse ahlaksızlık. Şeref yoksunluğu.

Teknik olarak bir sıkıntı olmaz, elini sürttüğünde rahatsız etmiyorsa yeterli. Vernik/cila tutar hiç sıkıntı olmaz.

Olur, tutar da çirkin olur. Dokununca çok rahatsız eder.

Zimpara vernik, bidaa ince zimpara vernik = kaymak.

Anksiyite var mı?

20 li yaslarda yogun vardi.Sonra ilac ve yasa bagli olarak azaldi. Kalintisi var.

Eğer tur içeriğinde çok sayıda "ek tur" varsa fiyat biraz fazla. Sizi alakası bir yerde bırakıp o tura katılanları beklemenizi sağlayabilirler veya sadece şehir merkezlerini kısaca tanıtıp tüm günü size bırakabilirler eğer dediğim gibiyse. Eğer ek tur sayısı azsa yani tur içeriğinde çok sayıda ek ücret istenmeyen tur varsa fiyat ideal.

Ben olsam roma ya da napoli’ye gider,
Araba kiralar, kendim gezerim ki öyle de yaptım..
Tavsiye ederim..
Çok yapan ve bloglarına yazanlar da var..
Açıp okuyabilirsiniz rotalarını ve tecrübelerini..

Cok Tesekkurler,
@Sys coyg; sayende tur sirketinin
cok sayida parali ek turu oldugunu ogrendim.tekrar sagol
@2 tostos turan : airbnb ile ev mi kiraliym. Guvenilir olur mu ?
Blog onerin var mi ? Sagolasin

Hocam ağustos başından 14üne kadar avrupa'daydık biz de, bunun 7 günü roma'dan trenle pisa, oradan trenle floransa, oradan da venedik'i içeren bir gezi yaptık ailecek. Ailede 60 yaşındaki anne ve babam da vardi. Bize kelle başı maliyeti 500 avro'yu geçmedi italya'nin. Bunun icinde oteller(genelde kahvalti dahil konumu iyi hosteller), uçak biletleri(pegasus), yemekler, müzeler, venedik'te gondol, ulaşım giderleri vs. de var aklına ne gelirse yaptık biz vatikan dahil. Vaktiniz varsa oturup rota ve plan olusturabilirsiniz. Haa tur da rahatlik sağlar ama insan kendi uğraşınca daha çok sey öğreniyor. Ayrica italya'da araç kiralama veya baska bir ulaşım tavsiye etmem, park edecek yer, cezalar, vergiler sıkıntılı. Roma'da zaten hicbir seye ihtiyacınız yok yer her yürüme mesafesi, yürüyerek her yeri gesersiniz. Pisa da öyle zaten 2 saatte geziliyor, Floransa da. Venedik için ise Mestre'de kalırsınız, 10 dakika otobüs ile. Hatta gün ici sınırsız deniz otobüsü 20 avro ve sahiden muhteşem bir deneyim. Yorulursaniz da bisiklet kiralayın italya'da ya da scooter.

35 ve sonrası.

Yerine göre senin yaşta bile diyorlar ama...gerçi erkeklerde kadınlardaki kadar baskı yok bu alanda. Ben şahsen 40'ı bulduktan sonra işin ucunu bıraktım ama bunu söylediğimde "erkek her yaşta evlenebilir" türü laflar olabiliyor. Kadın olunca "evde kalmış" sayılıyorsun maalesef 20'lerin sonlarında bile.

41

38

Yok oyle bir yas poponuzdan yas uydurmayin.

Dmax son 2 cumlesi +1

Sırıtma 30'da hafiften başlıyor. Tahminen 40'ta garip görülür bu durum. Ama bu durum kişiden kişiye çok değişken. Kimisi gözde bekar kimisi müzmin bekar. Yani varlıklı,kültürlü bir aileden gelen eli yüzü düzgün birine kimse böyle bir baskı yapmaz. Başgöz etmeye çalışırlar elbet. Ama kadınlardaki versiyonu gibi değil.

35te hadi ama, 45 te noluyo,50 de artik incir fazla olmus hafif acilasmistir.

34ten itibaren dikkat cekiyor bekarsan.

Kadinlar genelde daha erken yasta evlendigi icin belli yasi gecmis kadinin evlenmemis olmasi erkege kiyasla daha dikkat cekiyor.

Bulunduğun yere göre değişiyor. Mesela benim çevremde bana hala evlenmedi mi, yaşıtların 2 çocuğu var deniliyor. Yaşım da 24 bu arada.

Erkeklerde oyle bir yas olmamakla birlikte iyi bi isin yoksa ve gorunuste (bu hal-tavir olur, dis goruntu olur) iyi degilsen 35 sonrasi bu da "yazik evlenemedi" diye bakilabilir. ama tam tersiysen istersen 55 ol, bu da kimseleri begenmedi olursun. Ustte birinin dedigi gibi gozde bekar olur adin.
Genel olarak bu kadinlara ozgu bi durum ama ulkemizde. Kadin olunca 25te canlar calar, 35te evde kaldi galiba olur, 40 sonrasi ölüsün zaten bu zihniyetin gozunde :)

@Flipsflops çok doğru.

iş güç varsa gelirde fena değilse ortama göre değişir bu. 30a yaklaştığım şu günlerde çevremde bahsettiğim gibi olup bekar kalan arkadaşım pek kalmadı öyle olunca işyerinde çok göze batıyorum. işyerinde hödük dolu kamu kurumuysa, benim gibi artık ilişkileri bile azaltıyorsun kafa ütülemesinler diye. toplumda ortalama bakarsan 34-35 sonrası zor bence.

tapudan telefonunuza gelen resmi mesajla belirtilen parayı cebe atabileceklerini mi düşünüyorsunuz? :)

yaptığınız işleme göre tutar bu kadardır.
tapu müdürlüğünü arayıp öğrenebilirsin durumu.

valla evet dusunuyorum, bence hersey mumkun. Tesekkurler oneri icin. Bir tapu mudurlugunu arayayim.

yok emin ol yapamazlar.

Ahahah güldüm mümkün değil öyle bir şey :d işlem nedir? bazı işlemlerde taşınmaz başına maktu harç kesiyor, yetki talepli işlemlerde 2 kat fazla harç çıkıyor vs.

Dostum işlem sonunda makbuz alıyorsun...Nasıl katakulli yapabilirler...

Tamam arkadaslar kabullendim, ok, bir dalavere yok hepiniz oyle yazdiginiza gore:)

Tapu Kadastro Genel Mudurlugu'nun sitesinde (git: www.tkgm.gov.tr )2019 icin fiyat cetveli var ve orda 128 TL diyor. Ondan supheye dusmustum ama tapuya gidince anlarim aradaki farkin sebebini. Tesekkur ederim cevaplariniz icin, rahatladim.

Yalniz tam 4 kati.

yılmaz özdil yazım tarzından dolayı tebrik ederim seni.

sonuçta sağlık için oluşmuş bir durum. harcasanız nolur ki? yanlış bir tutum var eşinizden size karşı. tabii kendi maaşını da harçlık gibi sizden almayı kendine yediremeyip bunu bahane etmiş de olabilir

Kablelvuku su uzgun animda bile, ilk cumlenle beni 5 dakika guldurdun. Guzel insan :)

Daralmıştır koşturmaktan. Biraz para harcasın kendine gelir.

Yapacak bir sey yok, isteyebilir, hakkidir. O da biraz bunalmis olabilir.
Eger babaniz icin ozellikle kosturmus ise, bunu tam gonulden yapmamis, bu yuzden cani sikilmis olabilir.

Esinizin suphelerini konusmadi iseniz, mutlaka acik acik konusun. Seffaf olun. Anlayacaktir sizi mutlaka. Kisinin baskalarina guveni bazen de ozguveni ile orantilidir. Esiniz kendini guvensiz, mutsuz hissetmis olabilir, bu yuzden bir zayiflik gostermis olabilir. Destek olun, sevgiyle kalin.

7 yıllık evlilikte bu durumu eşinize değil bize soruyor olmanız bence sıkıntının en büyüğü.

Harcamalamarı babanız değil siz yapsanız ne olacak ki? Hadi diyelim bu konuşuldu hayır dediniz ama yine de şüpheler var? O zaman eşlerin birbirine güveni nerde?

Özetle: Size yapılan hoş değil ama bunu mutlaka eşinizle konuşun. Bu iş sadece maaş kartı mevzusu değil bence altta daha ciddi sıkıntılar mevcut. Belki bu fırsatla onlar da ortaya çıkar da konuşulur.

ilk olarak evlilikte kartlar bence açık oynanmalı.açıkça sorun senin bunu yapmakta ki amacın ne diye. ama kavga eder gibi değil.

ikincisi o da koskoca insan çalışıyor, ter döküyor, para kazanıyor. sizden harçlık almak gücüne gidiyor olabilir. mesela bir şey alacaktır, parası çıkışmamıştır o an için. şalter atmıştır.

ortak harcamalarınız var ise belirli oranda paylaşın işte elektriği sen öde, kirayı ben ödeyeyim, krediyi sen öde şeklinde. herkes kendi sorumluluk alanına göre ödemeleri yapsın, geri kalan parayı da kendisi idare ettirsin.

maaş durumu 2şer birim olsa tek elde toplanmasını anlarım da bir taraf diğer taraftan 4 kat fazla maaş alıyorsa neden tek elde toplansın ki. şu halde sen 8bin alıyorsan eşin 2 bin alıyor, cep harçlığı gibi bişey. ben olsam vermezdim maaş kartımı, ne münasebet.

ha asıl konuda ise bu süreçte harcamaları siz de yapabilirdiniz, gayet insanı bişey. buna takılması ayıp olmuş. ama aile ilişkilerini bilmiyoruz, belki eşinize çektirdiler, belki düğün zamanı burnundan getirdiler, belki fırsatını bulunca sömürmek gibi bi anlayışları var... sana melek gelen eşine melek gelmiyor olabilir. bunu da bahane ederek maaş kartını istemiş olabilir.

Degerli yorumlariniz icin tesekkurler. Zaman ayirdiniz.
Şöyle ki, her ne kadar maaslar bende toplansa da, esimin cebinde 50 bin TL limitli ekkart var. Hicbir harcamasina karismam. Ki zaten cok nadir pek bir harcama da yapmaz. Bizimkilerin, evlendigimde maddi olarak baya bir destekleri olmustu. 1 milyon lira kadar.
Hicbir zaman 1 lira bile onlar icin harcamama goz yummazlar. Neticede kararim, kullansin maasini mutlu olacaksa olsun.
Konusma konusu ise, olay bende gurur yapti, bu konuyu hic konusmayacagim bile. Insanlara, esine dostuna bile guvenme +1

En başta olması gereken bir şeyi evlendikten 7 yıl sonra yapmışsınız. Neden kadının maaş kartı sizde ki?

Almayı nasıl yedirdiysen, vermeyi de öyle yedirmelisin kendine. şaka tabi; yani özetle bu yenilecek bir şey değil.
Bir akışın sonucu. bu sonuc üzerinden değerlendirme yapmamalısın. "kartını neden aldın" demek yerine, bu Sonuca getiren etmenleri hanımla konuş sor bakalım derdi ne imiş.

"Bu surecte, esinizin harcamalari babaniz değil siz yapiyorsunuz diye supheleri var."
bütün sorunun kaynağı bu.
çok merak ediyorsa girsin hesap hareketlerine baksın.
güvensizlik mi diyeyim, şüpheleniyorsa neden bunu konuşmuyor mu diyeyim, bilemedim.

ilişkilerdeki bu samimiyetsizlik ve devamında gelen dışlayıcı davranış şekli bana göre en büyük sorundur.

ne yapacağım ilişkimizin genel durumuna göre değişir.

peynir, zeytin, salatalık, domates, biber her gün sabit.
ton balığı, sucuku yumurta, kıymalı yumurta, haşlanmış yumurta, tavuk ciğeri değişiyor.

Tavada biraz tereyağıyla pişen çırpılmış yumurta favorim. Aynı tavada bazen közlenmiş mantar ya da kızarmış hindi füme de yapıyorum, hem lezzetli oluyor hem besleyici. Bazen avocado toast yapıyorum o çırpılmış yumurta ve süzme peynirle. Kahvaltı yaptığım günlerin neredeyse hepsinde domates salatalık,çırpılmış yumurta ve süzme peynir yiyorum yani bir şekilde. Mantar, hindi füme, avokado opsiyonel. Bazen kayısı-rafadan arası haşlanmış yumurta yapıyorum. Nadiren de yulaf lapası yapıyorum sütle pişirip, sıcak sıcak üzerine çok az fıstık ezmesi koyup yemek harika oluyor ama bence yumurtalı kahvaltı kadar tok tutmuyor.

Sporcu değilim ama düzgün beslendiğim dönemlerde kahvaltı yaparsam böyle oluyor.

Onyargisiz dene: kahvaltiyi es gec.

kiymali yumurta
sucuklu yumurta
patatesli yumurta
menemen
lor peynirli yumurta olarak yiyorum evdeysem.
diger turlu haslanmisa devam.

kahvalti rtmiyorum. buyuk kolaylik.

Kahve. Yanına da bazen bi tık süt.

Kahvaltı gerçekten yapmam gerekiyorsa (belli bir süre yemek falan yiyemeyeceksem yani), genelde peynir domates ve tam tahıllı ekmek veya direkt yulaf ezmesi.

şimdi ödeme yaptım, kesinti olmadı ama maaş hesabım olduğu içindir.

Eft için sizden ücret alınmasını alıp, 2 cümle içinde kamu bankası Halkbank'ın satışına bağlayabilmeniz beni hayretlere düşürdü gerçekten.
Eft ücretinin neden alındığının cevabını kendiniz vermişsiniz zaten. Maaş müşterisi olduğunuz dönem almamışlar, şimdi almışlar. Ki zaten bankalar artık acımıyor, çatır çatır alıyor aktarım ücretlerini.

Aynı limitte vermezler büyük ihtimalle. Aylık gelirinizi sorar, ona göre verirler. Durumunuza göre de kademeli yükseltirler.

@cay koy geliyorum, 3 yildir hatta agustos ayi da olmus 3.5 yildir. sirketim bu banka ile calismadi. 3.5 yildir baska banka ile calisiyoruz calisiuyorum, 3.5 yil kesilmedi, simdi kesildi mi demeliyim. ki oyle gosteriyor ilginc sekilde. bankayi aradim temmuz ayindan itibaren herkes kesiyoruz politikamiz bu yonde degisti dedi. ( cogu musteri temsilcisi pek hakim degil cok guvenilmez zaten de) kendi helvasini kavuran zombi'den kesmemisler.

neyse yapacak bir sey yok. tesekkur ederim.

Benden de ilk kez geçen ay kestiler daha önce uzun bir süre ücretsiz kullanmıştım.

kuveyttürk'ü 10 senedir kullanıyorum.
kredi kartınıda kullanıyorum.
bir kere bile hesap,eft,havale,kart kullanım ücreti ödemedim.

@aslindapsikolojiksorun iyiymis bak. kullanilabilir. sirket hesabi degilsiniz di mi.

Normal olan EFT ücretinin kesilmesidir zaten. Muafiyet durumları olabiliyor maaş müşterisi olma gibi, bunun dışında herkesten kesilir. Hatta maaş müşterisi olup firma anlaşması olmayanlardan da kesilebilir sözleşmeye bağlı.

Bunun dışında son zamanlarda EFT havale ücreti almayan birkaç banka da türedi. Enpara, ing e turuncu, kuveyttürk gibi

Ucuz kredi vermeye basladi ya, ucretten carpiyor

faiz isliyor, kredi notu kotu etkileniyor, o yuzden en azindan asgarisini odemenizi tavsiye ederim.

Aylık borcun tamamını ödemediğiniz sürece kalan borca faiz işler ve kredi puanınız düşer. Asgarisini ödesen de kalan borca faiz işler.

Kredi puanın düşer. Kredi alman zorlaşır. Güvensizlik.

Asgari ödemek en doğrusu.

gecikma 91 günü bulunca, artik batiksin.

Deneme yanılmayla kendisi tecrübe eder. Sen canını sıkma kardeşim.

Bizimki de enteresan bir bitki cayiyla solugu acilde almisti. Birak bitkiyi, bit desen kaciyor.

geçenlerde gittiğim kbb uzmanı, vazomotor rinit teşhisiyle, diğer ilaçların yanı sıra, 1 litre suya bir kaşık tuz ve 1 kaşık sirke karıştırıp gün boyu bunla burnumu temizlememi söyledi. demek ki sirkenin zararı yok da, yarı yarıya su-sirke oranının zararlı etkileri veya onun hastalığına sirkenin etkisini bilemiyorum tabi.

Sirke antimikrobiyal ve bazi alerjilere iyi geliyor. Enfeksiyonlarda onerilebiliyor. Ama sadece grip icin burun acmak istiyorsa tuzlu su yapsın. Yine de abartmadan kullanmak gerekir herhalde.

yarı yarıya sirkeli su ve 3-4 fıstan hiçbir şey olmaz.
tuz ve karbonat da eklesin.

Kaiypla kapattir. Yeniden bastir karti.

iş yerine yollatmak en mantıklısı o halde teşekkürler.

bunun kesin cevabını sigorta sözleşmesi verir. tümünü okuyun.

Hiçbir hakkınız yok, ayrıca sigorta da karşılamayabilir: Evinizin projelerini, iskanını falan iyi inceleyin. Çatı arası olarak görünen yerler, iskanda da o şekilde bırakılmış ise sigortaya da boşa para vermiş olursunuz.

Kentsel dönüşüm denen ucube işin sonuçları bunlar. Benzer bir evimiz var İstanbul'da. Çatı dubleks. Bizim çatı aktımadı, ama yazın feci sıcak olduğu için izolasyon yaptırmak zorunda kaldık. Sizin apartman gibi aynen yönetim yok. Kendi cebimizden apartmanın çatısını yaptırdık. Ayrıca kendimiz de yaptırmalıyız ki, yarın diğer kat malikleri gelip "çatınıza para verdik, gelip terasınızda mangal yapacağız" deme lüksleri olmasın. Olur olur. Yani siz Ev + Apartmanın çatısı olarak evi alacaksınız. Tüm masrafları sizin üzerinize olacak. Çatıya anten koymak isteyen olursa mesela, siz izin vermeden koyamayacaklar falan.

Ucube ucube işler anasını satıyım ya...

Halk sigorta odemedi. gmy sine kadar yazdim. Yok. Full sigorta.

tapu fotokopisi var. kat mülkiyeti alınmış. mesken dubleks yazıyor. bu olumlu sanırım @malheiros

Sigorta ani ve beklenmedik durumları karşılar. İzolasyon eksikliğine bağlıysa bazı poliçeler kısmen, limitli karşılar. Sizinki önceden başlayıp uzun bir dönem aktıysa karşılamaz.

Gel buraya, detaylı anlatıyorum:

www.tsb.org.tr

Yangın sigortası genel şartları bunlar. Burayı iyi oku. Yangın sigortası bunu kapsar.

Aşağıya in. Dahili su klozuna. Madde 2’yi oku. Çatıdan bina içine akıntı teminat dahilinde. Ama çatı apartman ortak alanı olduğundan (kat mülkiyeti kanununa göre) senin konutunun sigortası, çatıdaki hasarı karşılamaz. Karşılayamaz. Sen sorumlu değilsin yani. Ha, fırtınadan çatı uçar, çatı yanar; işte o zaman çatı yenilenirken senin poliçen senin payına düşen miktarı karşılar. Arsa payı veya 1/toplam daire sayısı oranında.

Konut poliçelerinde iki ana teminat olur.
1- yangın-bina
2- yangın-eşya

Bina teminatı senin konutunun binaya dahil kıymetlerini temin eder. Parke, duvarlar, duvar boyası, kapı vs

Eşya teminatı ise adı üstünde, eşyalarını yangın genel şartlarındaki klozlara göre teminat altına alır.

Buraya kadar tamam mıyız?

Şimdi gelelim çatı akıntısının sebeplerine, 1- yoğun yağış nedeniyle çatıdan akıntı olması. 2- izolasyon eksikliği nedeniyle çatı akıntısı olması

Linkteki genel şartları incelersen izolasyon eksikliği nedeniyle oluşan hasarların teminat dışı olduğunu göreceksin.

Ancak sigorta şirketleri poliçelere limitli izolasyon klozları ekleyerek bunu da teminat altına alır. Kiminde 500, kiminde 2 bin TL. Değişir. Kimi sadece yağmur ve kar suyunun dış cepheden, pencere-pervaz arasından girmesini karşılar, kimiyse derz aralarından giren suyu, terlemeyi, küflenmeyi vs birçok şeyi karşılar.

Bazı sigorta şirketleri var ki kendi kendine kabaran zemin seramiğini bile teminat dahilinde öder.

Ben bu işi iyi biliyorum gördüğün gibi. Danışmak istersen özelden sor. Anlamadığın yer illa ki olur.

“Full sigorta” diye de bi şey yoktur. Sigorta, sizin para ile ölçülebilen menfaatinizi belli kurallar dahilinde teminat altına alır. O kural ve şartları sağlamayan hasar sigorta teminatına girmez. Sigorta her hasarı her şekilde hiç kesinti yapmadan karşılayacaktır diye bi şey yoktur. Parasını verdiğiniz poliçeleri ve genel şart hükümlerini okuyunuz, okumayanlara okutunuz.

Saygılar, sevgiler.

1 derim

hesap makinesinde parantezden önce çarpma işareti koyarsan işlem sıralaması değişiyor. dolayısıyla işlem yapan makinenin de facto işlem sıralaması kuralına göre değişiyor.

öncelik *her zaman* parantezde. bunun tartışması yok, kural böyle. parantezin amacı zaten bu.

her hesap makinesi buna uygun davranmıyor olabilir.

16
ne ki bu?

şimdi gördüm
twitter ‘da tt olmuş.
böyle bir saçmalık görmedim......

1 diyenlerin matematik hocalarına selamlarımı iletiyorum.

Parantez, soldan saga, bolme carpma. 16

Soru hatalı. Bölme ve çarpma arasında işlem önceliğinden bahsetmek matematiksel olarak doğru değil. Zaten bir sayıyı atıyorum 2'ye bölmek demek, 1/2 ile çarpmak demek. Yani ben ifadeyi rasyonel sayı şeklinde yazsam, sonucu değiştirebiliyorum bu mantığa göre. Halbuki değişmemesi lazım.

Ek olarak soruyu google'a yazınca bile, google diyor ki, aha bak şu kısmı paranteze aldım. yani ben işlem önceliğini buraya verdim.

vah eğtim sistemime.

parantez içi işlem hepsinden önce gelir
odan sonra noktalı işlemler çizgili işlemlerden önce gelir (yani önce çarpma bölme işlemleri sonra toplama çıkarma işlemleri)
aynı tip işlemlerde soldan sağadoğru akar
16
Alman sisteminin gözünü seveyim.

Windowsguvenlikduvarı +1

Dediğin gibi soru anlatılmak istenen net değil. Bu yüzden 2 farklı sonuç çıkabiliyor.

Her ne kadar eğitim sistemimiz iyi olmasa da bu soru ile eğitim sistemi ya da matematik öğretmenlerini eleştirmek, kişilerin konulara bakış açısının ne kadar dar ya da tek doğru kendi bildikleri ifadeler doğru yaklaşım değil, diye düşünüyorum

Windowsguvenlikduvarı +1

Ek olarak matematik soldan sağa diye abuk terimler kullanmaz. Uzay geometrisi çalışıyorsun mesela, sağ mı diyeceksin? Bu nası iş? Yukarı falan da dersiniz siz şimdi.

İlkokulda böyle olması neyi değiştirir ki? O zaman okul hata yapıyor. Sorulması abuk. Sonra böyle oluyor işte. Öteki de çıkıp soldan sağa diye başkasına kızıyor.

matematik soldan sağa kullanmaz diyenler çok güzel sallıyorlar. adamlar bunun kurullarınu oluşturup taa 1900'lerde kuralı koymuşlar.

cevapta net olarak 16.

Cevap 1 diyenler şunu da çözebilir mi?

8/8*8/8*8

bunu bulduktan sonra da şunu:

8/64/64

@basond

tamam parantezin önünde 8/2 var, sadece 2 yok ki.

8/2'den 4 yapar 4(2+2) = yine 16

yanlışlıkla cevabımı sildim üstteki cevabım şu idi:

prantezin olayı önündeki sayı ile çarpımdır. x(y+z)=x.y+x.z dir bu harfler yerine sayı olması kuralı değitirmez. Birde matematik hocasına selam sölemişsiniz yapmayın etmeyin. Soru hatalı mı evet temiz bir soru değil ama bu kadar iddaalı konuşmayın

parantezle ilişikli tüm işlemleri bitirdikten sonra bölme işlemine geçiyorum. 8/8 yapıyor. Ben bu şekilde öğrendim bu şekilde çözdüm internette araştırdığınızda çeşitli matematik kurallarının olduğu sitelerde 16 da bulan var 1 bulan da var

yani benim bildiğim doğrudur diğerleri cahildir gibi tabirlere gerek yok.

www.youtube.com

Çarpma ve bölme aynı önceliktedir ve aynı öncelikli işlemlerde soldan sağa kuralı uygulanır.

@basond tabirlere gerek yok demişsiniz ama işlem önceliği denen bir kavram var matematikte. bu nedenle 16 bulanlar açıklamasıyla beraber benim dediğim doğru diyebilirler.

bence 4. çünkü sıralı gidilir diye biliyorum

@vhdl hesap makinesi: casio fx991es
sonuç= 16

windowsguvenlikduvari +1 yanıltma yapılıyor.

8/2(2+2) # (8/2)*(2+2)

soldan sağa falan olmaz mı :D
gidin orta 1 mat kitabı alın ya bu ne saçmalıktır.

sen görmedin ki nasıl anlatabiliyorsun , deseydin?

bence 3

Hala şair var mı ya hayatta olan

Bence de 3

Analamadığım bir nokta var, ilk sen mi gördün ve "aa kediye bak" dedin ?

Eğer öyleyse tahmin yürütmüştür kedinin çekmeceyi patisiyle açabildiğine.

psikolojideki adı ilgi orospuluğu

Öncelikle “-ki” birleşik.
Eğer görmediğinden eminseniz cevap 3 bence.

AHAHAHAHAHAHAAHAHAHAHA gerçekten iyi hikaye

direkt deseydin ya görmedin ki niye uyduruyorsun diye. ben böyle durumlarda insanları bozmaya bayılıyorum.

bence bir insanın bu kadar kısa sürede böyle bir hikaye uydurabilmesi için ciddi derecede hasta olması lazım. arkadaşının yoğun bir ilgi eksikliği olduğu aşikar. bu senin gördüğün muhtemelen çok ufak bir örnek. özel hayatında daha da uçuk kaçık bir sürü şey vardır büyük olasılıkla.

şair olması da psikolojik açıdan pek sağlıklı olmadığının bir başka göstergesi zaten.

p.s.: bayan değil kadın.

Her siir yazana sair denmiyor bence. Cook var boyle uydurmayı seven insanlar. Belli oluyor zaten sacmaladiklari ama oyle anlatiyorlar ki hayatlarini hep maceralarla dolu gibi gosterme cabasi. Psikolojideki adi histriyonik kisilik olabilir.

Sen de gul gec kafa yorma yahu,

Mikro dalga patlatır bence

Ben denemedim ama deneyenler komple yumurta batacak şekilde su dolu bi kaba koyup yarım çorba kaşığı tuz ekleyip yüksek ayarda 6-8 dk pişirmiş. Dener misin bilmem. Denersen buraya yaz ben de yapcam :D

Biz yurttayken (kettle'ın yasak olduğu zamanlar) küçük su ısıtma maşrabalarının içinde haşlardık. Ama yumurta çatlarsa kettle'ın içi yumurta sarısı ile dolar ve kokar ona göre.

bir bardak suyun içine kır mikrodalgada çılbır yap

Mikrodalgada su içinde oluyor bi de tepesini delersen kabuklu da pisirebilirsin

mikrodalgada fırının mahvolur sakın yapmaaa

Abini dinle ve Kucuk bi tup al.

kettle da 2 dk ısıt ve makineyi kapatıp 5-6 dk bekle bu yumurtanın kırılmasını önleyecek, ardından tekrar aç zevkine göre 7 yada 10 dk haşla.
mikrodalga da bi kaseye su koy ve az tuz ve çay kaşığı sirke ekle kaynat, içine yumurtayı kır 5 dk bekle ve mikro dalgaya tekrar koyup zevkine göre 1-2 dk haşla.

şoyle yapmayin da nasil yaparsaniz yapin
tr.sputniknews.com

haslanmis yumurta yeme, baska bir sey ye.

bir tup al. sonra haslanmis yumurta yersin.

Bu hastalarin %62 sinde hepatit b de varmis. Ayrica stressiz bir hayata kayin. Eksisozlukte de birkac deneyim anlatilmis okuyun.

severim.

belinde sorun olduğu için kaldıramıyorsundur belki

yaptığın hareketten ziyade neticeyi düşünmeye çalış.

hayatın kendisi de manasız, kendi manalarını yaratmazsan..

so, derdini seveyim git o halteri kaldır.

Tamam. Evde mi olsun paket mi istersin?

Bu işten zevk almıyorsan hiç yapma boşuna. Yüzmeye git, evde barifks şınav çalış ama salona gitme.
Spor salonuna gitsen birkaç haftaya sıkılıp bırakacaksın çünkü.
Bu sporda gelişim görmek ciddi emek, sabır ve disiplin istiyor.
Olur da 4-5 ay düzenli gider, iyi beslenir, güzel bir programla çalışırsan vücudundaki değişimi görürsün. Sonra yavaş yavaş bağımlılık haline gelir.

sana aşırı hak veriyorum bir kadın olarak.

vücut geliştirme o uüzden bence, sadece spor yap dinç kalabilmek için. o kaslar falan sanıldığı kadar çekici değik.

amelelik değil, zevkli.

kaslar mojiziku için çekici değilmiş o kadar, bence de o yüzden vücut geliştirmeyi bırak. spor dünyası şokta. salonlar birer birer kapanıyor. mojiziku için yapılan tüm kasların yakılmasına karar verildi. tüh.

@der meister jfkdks, hasta yatağında yüzümü güldürdün sağol valla.

Ağırlık çalışmasına yerden al yere bırak/indir kaldır şeklinde bakarsan amelelik gibi gelebilir, evet.

Onun yerine, her hareketi mükemmele yakın yapmaya özen gösterirken, her tekrarda dahi vücudunda yarattığı etkiyi hissetmeye çalışsan? Böyle diyince bi garip oldu evet, ama anlatmaya çalıştığım şey şu, ağırlık idmanı aslında kendinle savaştığın bir süreç. Vücuduna karşı acayip bi meydan okuma. Hele ağırlıkları artırdıkça mazoşistçe bir zevk aliyosun valla hehe. Kadın olarak diyorum bak bunu, ben de vücut geliştirmeyi bu kadar sevebileceğimi hiç düşünmezdim seneler evvel. Kilometrelerce yüzerdim falan. Maksat biraz güçleneyim diye bir başladım, şimdi bildiğin bağımlısıyım. İlk 3-4 ayı ciddi bir şekilde temel hareketleri ve etkilediği kasları, postürün nasıl olması gerektiği vb gibi noktaları halletmeye ayırdıktan sonra, emin ol aşırı zevk almaya başlayabilir, buna kendin bile şaşırabilirsin. Bakış açını değiştirip birazcık şans vermeye çalış, ha sonrasında da olmuyorsa olmuyordur herkes severek yapacak diye bir kaide yok.

herkesin aslında belli bir yağ kas oranına sahip olması gerekir. amelelik olarak düşünme. vücudunda belli bir kas oranı gereklidir ve iyidir. onun için uğraşıyorsun.

Bi zamanlar bana da öyle geliyodu. Ama değil. Bunun faydasını uzun dönemde görürsün, uzun dönemde zevk almaya başlarsın.

Sırt çalışıyosun mesela. Sırtında daha kas yok. O yüzden çalışırken kası hissetmen ve keyif alman çok zor. Ondan dolayı boş gelir. Ama zamanla kanatlar, göğüs, triceps oluştuğunda, latissimus dorsiyi, pec majörü çalıştırdığını net bir şekilde hissetmeye başladığında, üstelik hareketin mekaniğini sinir sistemine ezberletmiş olduğunda keyif almaya başlayacaksın.

Yoksa amelelik tabii. 22 delinin bi topun peşinden koşması gibi.

Kasların da çekici olmadığını söyleyenlere bakma.

Dolgun, kalkık kalçalar, dik göğüsler ne kadar çekici değilse kaslar da o kadar çekici değildir. Lol

Ağırlık antrenmanları bana göre her erkeğin yapmak zorunda olduğu antrenmanlardır. Zorunda. Bu sporun sana kattığı bedeni yeterliliği hiçbir şey veremez. Allahın bir lütfu bence. İyi ki var.

Eski California valisinin gencken soyledigi bi soz var pumping iron belgeselinde:
Hep agirlik basisimda, kaslara kan pompalar, bu penise kan pompalanmasi gibi orgazm hissi yaratir.

Haftada 2-3 gün compound hareketler yaparsanız hem minimum sürelik periyotlarla (haftada 2-3 saat) güçlenmiş olursunuz hem de kas iskelet sisteminizi geliştirerek ileriye dönük fıtık eklem rahatsızlıkları ihtimalini düşürmüş olursunuz.

Bunun dışında kas oranı belirli bir haddeden sonra vücuda ne yararlı ne de zararlı olduğu söylenemez. (Fiziksel bir iş yapmıyorsanız)
Sağlık için kolu 45-50 cm yapmak tamamen palavra. Sadece fiziksel tatmin, daha fazla güç isteği gibi kişisel arzulardan ibarettir.
Demem o ki dediğim şekilde çalışırsanız hem o hissi vermez hem de amacınıza ulaşırsınız.
Öte yandan sporların atası bence cimnastiktir :)

7:40

7 kalkış, 7.15 evden çıkış.

6.45 kalkis. 7.05 cikis. Beni de olduruyor inan. Bazilari 8 neyse..

06:03 alarm
06:55 çıkış

Erkek halimle bunu nasıl beceriyorum ben de bilmiyorum.

6:30da evden çıkıyorum. Milletin lütfedip 9'da zar zor işbaşı yapabildiği ortadoğu ülkeleri hariç gayet normal bir saat.

6:00 alarm , 6:50 çıkış , 8:30 işbaşı , 18:00 çıkış , 19:30 eve giriş , 00:00 yatış.

7:45

6:40 gibi.

6:10'da çıkmış oluyorum.

6.35

7:45’te çıkarsam çok rahat yetişiyorum, mesai öncesi hazırlık vs yapabiliyorum.

8’de çıkarsam da yine mesaiye 5-10 dk kala işte olabiliyorum.

Ama ben 8:15’te falan çıkıp 5-10 dk da geç kalıyorum. Sülalem rahat çünkü.

Mesai 9’da başlıyo.

08.15

730-740.

8'e 10 kala ya da 8de.

09.00 - 09.30 arası (geç gidiyorum tembelim)

5:25 kalk
6:07 evden çık
7:00 işbaşı

7:55'de çıkıyorum 8:25'de varıyorum, başlangıç 8:30

7:25 çıkış 7:55 şirkete varış

9:00 - 9:30 arasi evden cikiyorum. Ofis yuruyerek 10 dakika surmuyor.

8.40 ile 8.50 arası. geç kalıp 9u bulduğu oluyor. 1 saat sürüyo yolum.

8.15-8.45 arasi

8.30- 8.45 civari

7:05

7:10da kaalkıyorum 7:50de sevisteyim, 8:30 iş başı.

Rekor bende 5:45 ev iş 80 km.
4 vasita.

9.30'da çıkış. 10'da mesai başı.

İlkokuldan beri beş buçuklarda altılarda kalktım hep, nazar etmeyin döverin.

09:00'da uyanış, 10:00'da iş başı, 19:00'da mesai bitiyo

6.55 alarm 7.30 ilk otobüs 8 ikinci otobüs 8.20 iş yerindeyim.

8:45 evden çıkış, 10:00 iş başı.

7'de çıkanlara allah kolaylık versin ne diyim.

07:30

6.25 de çıkıyorum 7 de iş başlıyor:/

07:05.

7.05 kalk
7.25 cik
8.15 var
23.30 yat

8:50

7:30 kalkış

8:25 evden çıkış

8:30 mesai

9- 9.30 civarı bu aralar.

6:15 kalkış 6:30 en geç çıkış. 6:35te de servis alıyor. ev iş 50 km gidiş. istanbul.

fazla bir şey ummadım dolayısıyla buldum

Hic bisey ummadim, bulduklarim kar kaldi.umut yok aci var cok sukur.

insanların naif olduğunu düşünüyordum. kimse kimseye kötülük yapmaz gibi bir bilince sahiptim. bu tamamen yok olmadı. maalesef hala var ama bu durum beni diğer uca doğru sürüklüyor.

sabır
aşırılık
keşke
sade
engin
keskin
gri
canlı
denge

yukarıdak kavramları bazen arıyorum bazen buluyorum

çok şey umdum, hiçbir şey bulamadım.

hicbir sey ummadim. dolayisiyla bulunacak bir sey de yok.

Umduğunu kim bulmuş. Buna şükür..

Çok fazla şey umdum, hayal kırıklığı buldum çoğu zaman.
Beklentiyi kucuk tutmak lazimmis

34 yaşında olarak 5 yıldır aynı yerde bir fiil çalışıyorum iş ev ev iş modundayım düşük maaş alıyorum sevgilim yok olması için çabalasam artık kızların beklentileri arşa çıkmış çok fazla talep aldıklarından erişmek zor yani kısacası hayal kurmak bile zor artık

umdugum tek sey huzur oldu sanirim, bir de saglikli olmak. ikisi de yerinde, baska beklentim yok. umarim sonsuza kadar boyle gider.

Her zaman yanlış zamanda yanlış yerde oluğumu, coğrafyanın ise lanet bir kader olduğunu düşündüm. Altın yumurtlayan tavuk idim ama bir kümes bile bulamadım.

umdum bulamadım hala umuyorum. nankör olmayım bulduğum da oldu.

Kendi ayaklarının üzerinde durabilen birisi olmayı umuyordum şimdi her ay diş macunu gibi kişisel ihtiyaçlarım bitince ne yapacağım diye kara kara düşünüyorum. Birkaç arkadaşım olur diye düşünüyordum ama mağazaların smsleri dışında telefonum bile çalmıyor. Bir yerde hata yaptım elbette ama orayı kaçırınca ortalama bir hayat bile hayal oldu. Yani küçükken veya gençken umduğum gibi olmadı ama olsun hepimiz idare ediyoruz işte bir şekilde :)

bişey ummak, en büyük hataydı zaten.

En güzel cevap senin cevabın firemanjonny

Olabilir. Sasirma. Otel direkt emniyete bilgi verir. Arama kaydindan dolayi polis de otele gelir.

zamanında benı de otelde yakalamıslardı. oteller sakat.

Alırlar

Otelin haberi olmaz ama polis yada jandarmanin bilgisi olur. Gelir alirlar.

Ne kadar da çok yanlış bilgi.

Korkma eğer zorla getirme ise hiç birşey olmaz. Zorla getirme sisteme düşen bi olay değil

Yakalama müzekkeresi olsa idi evet otelden alırlardı.

Zorla getirme nedir : tebligat size tebliğ edildiği halde duruşmaya gelmediniz. O zaman adresinize polis yada jandarma vasıtasıyla gidilmesi gibi düşün. İşleyiş şöyle olur genelde müzekkere emniyette bekler duruşmadan 1-2 gün önce tel no varsa oradan polis arar yada adrese gelir ; hacı abi duruşman varmış gitmiyormuşsun, bu yaptığın çok ayıp, mahkeme gelmediğin için çok üzgün bu celseye mutlaka git der. Sende gidersin

Önemli not eğer davada sıfatın sanık ise ve yine gitmezsen yakalama kararı çıkar. O zaman otele giremezsin, kimlik kontrolunde alıp nöbetçi mahkemeye götürürler o yüzden bir daha ki celseye bi zahmet git.

Vİcdani retçilere gelip askerlik şubesine gideceğine dair tebligat vermesini istiyorlar. Benzeri olabilir. Polisin alabileveğini sanmıyorum.

Zorla getirme muzekkeresi duzenlenen kisi otelde kalabilirmis. Kesin bilgi. Durusmadaki mubasire sordum.

Tanıştıktan 7 ay sonra evlendik. 2 yıla yakın oldu evleneli.
ne diyeyim ki gayet mutluyuz başından beri, -muhtemelen- haftaya da bebeğimiz doğacak <3
Öf amma vck bir cevap oldu :) ama iyiyiz napayım
Edit:kelimeler

Var. 4-5 ayda evlenen de var. Senelerce sevgili olup evlenenlerden daha az kavga ediyolar, daha olgun daha mutlular.

6 diilse de 9. ayda evlenmek üzereyiz. 4-5 yıl geçirip evlenmek 'zorunda' hissedenlere göre daha güzel bi durum bence..

7 Ocak 2010 ilk tanismam, 24 nisan 2010 evlenmem. 9. Yil.
35 yillik bekarligin etkisi de vardi o zamanlar. Uzerime 10000 kat yuk bindi ama mutluyum.

Boşandıktan 2 ay sonra başkasıyla tanışıp 4 ay sonra evlenen arkadaşım var. İlk eşiyle yaklaşık 3 yıl sevgili olduktan sonra evlenmişti. Kavga gürültü hiç bitmedi. Şimdi ise gayet mutlu.

6 ayda evlenen başka bir arkadaşım da var. O da mutlu.

Çevremde bunlar gibi çok örnek var aslında. Uzun süren sevgililiklerden sonraki evlilikler daha "gürültülü" oluyor gözlemlediğim kadarıyla.

Gözlemlerine göre daha iyi oluyor

Var. Tamamen seks için. Başka açıklaması yok. Bunu hedefliyosan zaten mutlu olursun bi şekilde

2 tanidigim var biri 6 ay icinde evlenip 2,5 yil sonra bosandi.

digeri 6 ay icinde evlendi 1,5 seneyi gecti su an gayet mutlu ama zaman ne getirir bilinmez tabii herkes icin.

biz esimle tanistiktan 2 hafta sonra birlikte yasamaya basladik, yaklasik 2,5 yil birlikte yasadiktan sonra da evlendik. su an gayet mutluyuz.

Cok var valla.
6ayda evlenen de 3yilda evlenen de yakindan tanidiklarim ite kaka goturuyor evliligi cogu. Ama pek fazla yuzunu goremediklerim var, onlardan mutlu olanlar olabilir bilmiyorum.

Var yakın bir akrabam. İnternetten Alman bi çocukla tanıştı. Sadece bi defa yüz yüze görüştüler 6-8 ay içinde evlendi ve 2 senelik evli. Mutluluktan havalara uçuyor mu bilmem ama rahatı yerinde ki sesi soluğu çıkmıyor :D

bir yakınım kasımda tanıştı 21. gün evlenme teklifi aldı, geçen hafta evlendi.

yaşlar: k:31 e:34

bir arkadaşım 8 senelik sevgilisiyle evlenip 1 sene sonra boşandı. bir diğeri de6 senelik sevgilisiyle evlenip 2 sene sonra boşandı. gerisini siz düşünün artık :)

ee o zaman sevgililik kötü, muhafazakarlardaki gibi görücü usulü tarzı evlilikler iyi mi yani asjdjad.

benim var tanıdığım, 2 çocuk yapıp boşandılar. 6 ay gibi bir sürede evlenmişlerdi. kadın boşandıktan hemen sonra tekrar kısa sürede tanıştığı biriyle evlendi, erkek tarafı bekar.

çok büyük aşk hikayeleri yok bence kısa sürede evliliklerde. evlenmeye kararlı olunca kimi görürlerse tamam hadi diyorlar.

Valla biz galiba birinci ayın sonunda evlenmeye karar verdik. Kaynana izin verseydi paramız da olsaydı evlenirdik. Şu an ilişki 1.5 senesinde. bir ay sonra nikah var. Pişman da değilim bu karara. Biraz şans, biraz karşıdakini iyi analiz edebilme, biraz da kendinden emin olma olayı.

Mutluyuz, mutlu da oluruz. Sevgililik süresi ile evlilikte mutluluk arasında doğrudan bir korelasyon olduğunu zannetmiyorum. Olay kişi ve kişilerle ilgili.

var, haftanın 2 günü kavga etmekle meşguller.

geçenlerde bu hanım kız aile arasında bir sohbette kır düğünlerinin çok güzel olduğundan ama istanbul'da yer olmadığından bahsediyordu. kendisi düğününü bodrum kat bir düğün salonunda süs pasta keserek yaptı. dedim ki aslında harika yerler var da bizim bütçemiz yetmiyor. hayır ne alakası var bizim paramız vardı, ama istanbul'daki her yere baktık hepsi çok küçüktü. geniş yer bulamadık o yüzden salonda yaptık dedi.

evlilikleri hakkında fikir verebilir belki bu.

bence 6 ay gibi bir süre değil evlilik kararı almak için, brlikte gelecek planı yapmak için dahi çok erken.

ha her iki kişi de 30+'dır ve daha fazla zaman kaybetmek istemez ve yeterince olgun insanlardır. o zaman okey.

ben vardım. 8.5 sene sonra boşandık.

6. ayda evlenme kararı alıp 7. ayda evlenen var. Evleneli 1 ay oldu, boşanmak için uğraşıyor bir taraf.

reanarchy +1

6 ay birlikte geleceği düşünmek için bile çok erken. evlendikten sonra o kişiye mecbur kalınıyor artık, bana öyle geliyor.

Var. Mutlu olan da var 3. Ayında boşanma davası açan ve 1 yıldır boşanamayan da var.

Olay aslında sağlıklı ilişkide. Sağlıksız ilişkiler üzerine müthiş tecrübelerim sonrası uzun süre oturup sağlıklı ilişki nedir diye okudum araştırdım.

Nasıl oluyor iki kişinin birbirine deliler gibi aşık olması, 5000 yıldır tanışıyor olması bir ilişkiyi sürdürmeye yetmiyor.

Sağlıklı ilişkilerde süre doğrudan bir etken değil. Şöyle değil; önemli olan birbirini ne kadar tanıdığın, ne kadar süredir tanıdığın değil.

Eğer benim gibi etrafına yüz tane duvar ören, o duvarları hemen kaldırıp gerçek halini gösteremeyen biriyle ilişkin olsa 3 yılda falan anca tanırsın. Ya da şu günümüzde ilişkiyi satranç kaçına çevirip sürekli strateji kasan gerizekalılardan biriyle ilişkin olsa 6 ayda bir şey öğrenemezsin. Öğrendim sanırsın yanılırsın. Sonra evlenince de “aaa bu adam evlenmeden önce böyle değildi”. O adam öyleydi de sana strateji ayağına bambaşka birini gösterdi, çünkü gerçek halini görsen kaçacağını düşünüyordu.

Ama herkes böyle değil. Daha ilişkinin başında kartlarını açık oynayan insanlar var. Adam/kadın ilk buluşmadaki tavrını, karakterini, düşünceni 27. Evlilik yıldönümünde de birebir aynen sergiliyor. Bir değişiklik yok. O zaman da bu adamı/kadını 3 ayda zaten tanımış oluyorsun. 3. Ay ile 27. Yıl arasında zamanla her insanda olabilecek değişiklikler dışında bir sürpriz yaşamıyorsun. Dolayısıyla o ilk tanıştığın zamanki hali ile bir ömür geçirebileceğine inanıyorsan 3 ayda da evlensen 30 yok flörtten sonra da evlensen aynı şey.

Bazen de şöyle bir sorun olabiliyor. Birisi aşk yüzünden kör olup kötü özellikleri görmezden geliyor. Ya da zamanla değiştiririm ben onu diyor. Bu kendi topuklarına sıkmaktır bence. Karşındakini bir paket olarak kabul edip hiç değiştirmeden bir ömür yaşayabilir misin ona bakman lazım. Ya da sen kendinde değişiklik yapmak zorunda kalıcak mısın buna bakmak lazım.

Olayın benim tarafımdan temeli bu. Kişiler birbirlerini ne kadar doğal haliyle gösteriyor bu mühim olan.

Ama benim gibi hemen kendini açamayan mallar için böyle bir olasılık yok.

ablam ve eşinin tanışmaları ve evlenmeleri arasında 3 ay var. 6 senedir falan evliler.

Şişeyi sıcak suya koyup etiketin yapışkanının yumuşamasını sağlamayı denediniz mi?

saç kurutma makinesi tutarak

ipa bulabilirsen ipa'lı bezle. bulamazsan sıcak suda bekletip yumuşadıkça sert olmayan bir şeyle kazıyarak.

kibrit/çakmak vs yaklaştırıp yapışkanlı kısmın üzerine tutun. oradaki yapışkan maruz kaldığı sıcaklıktan dolayı eriyecek ve daha kolay çıkacaktır.

kibrit/çakmak şişeyi karartabiliyor dikkatli olmakta fayda var

Wd40 varsa sıkabilirsiniz. Olmadı aseton da işe yarar.

silgi. bildiğiniz kurşun kalem silme silgisi.

Ben suya tutup çıkarıyorum sonra bulaşık süngerinin tersi ve bulaşık teliyle su altında ovuyorum. İz falan kaldığı olmadı hiç.
Ovmamin sebebi de etiket çıksa da yapışkan kalıyor ellere yapışmasın diye.

fön makinesiyle üstünden geçince etiket direk geldi, kalan yapışkanı da sıcak suyla ovaladım çıktı.

yahu 10 dk sıcak suda kalınca kıl gibi kayar gider ne gerek var başka bir şeye?

Kaynatarak çıkar. Koy kaynar suya

Wd40 + 1

bebe yağı ile temizleyebilirsin

Masaj yapmak ister en fazla:)

İnanma seni sevecek :)

Bura da interrail grubuna dönmüş, geçmiş olsun.

iyi yorumda bulunanların gay olup olmadığına bakabilirsin:S

1- gayler akillari fikirleri sekste olan, her önüne gelenle yatan, onlari taciz eden insanlar degiller. cogu senden benden düzgün tek eşli hayatlar yaşiyorlar.

2- homofobik degilim diyenlerin büyük kismi homofobik aslında. şunu düsün mesela, evinde kaldigin straight adam kiz arkadasi ile yanında oynaşsa, öpüşse, birbirlerine dokunsalar sacma sapan seyler düsünür müsün? ayni seyleri yanında bir gay cift yapsa o sacma sapan seyleri düsünür müsün?

3-escinsel erkekler (ve escinsel kadinlar elbette) tanıdıgım en keyifli, en içten, en düzgün insan grubu, simdiye kadar ulan ibneye bak, bana yamuk yapti dedigim tek bir gay olmadi. gönül rahatligi ile kalabilirsin.

Hayat bir macera :) konaklamaya +10 puan vermeyi unutma :) ahahaha dönüşte anlatırsın ne var ne yok.

git kal üstüne şarap filan acar muhabbet edersiniz. istemediğin noktada durursun :)

Gay olmak icin 101 adim.
Kitapta kendine yer bulabilecek bir madde.

Adam gay diye her önüne gelene yürüyecek gibi mi geldi? bir sıkıntı olmaz, rahat ol.

Bu gayler hepimizi ilk fırsatta sikecek korkusu nereden nasıl hasıl oluyor anlamıyorum.

Ben cs host iken Esenler'de gay çift ağırlamıştım, çok düzgün çok kibar insanlardı. Alman ve Avusturyalı olmalarına rağmen sıcakkanlılardı. Birlikte alkol de aldık, gezdik tozduk ne benim cinsel tercihimde bir değişiklik oldu ne de onlarınkinde.

yıllar yıllar önce washington dc'de couchsurfing kullanmıştım. hayatımda ilk kezdi ve kaldığım kişinin profilini de çok incelememiştim. bayağı sevecendi güzel muhabbet ettik falan. şarap ikram etti onları içtik. sonra yattık uyuduk sabah da çıktım gittim. aylar sonra profilini inceledim öyle, fark ettim ki eşcinselmiş. hiç anlamamıştım bile.

ek olarak avrupa, amerika veya avustralya'dan birçok eşcinselle tanıştım hepsi çok sevecen, arkadaş canlısı kişilerdi. yerinizde olsaydım endişelenmezdim.

bir kadın olarak erkek host'ta kaldım ama hiç böyle fikirler uyanmadı. Kezban dersiniz:)

Belli et, nolur nolmaz. Yururse tatsizlik olur, evinde kaliyorsun falan.
Ama benim kendi deneyimlerimden gozlemim, bu homoseksuel bireylerde muthis bir ozguven oluyor. Soyle ki, adam seni ikna edebilecegini dusunuyor straight oldugunu bile bile. Alayi boyle demiyorum ama cok var boylesi. Bu ikna edebilme ihtimaline inanma mekanizmasi nereden geliyor bilmiyorum, imkansiza inaniyrlar. TR icin konusuyorum. Yurtidisnda birebir diyalogum veya herhangi bir iletisimim olmadi gaylerle.

Ama en fazla yurur adam sana, tecavuz edecek degil:) Beni silkelemezsen seni vururum diyenini gormedim.


Klasik SJW triggerlanmasi. Adama giydirmeye baslamislar hemen homofobik diye.

teşekkürler yardımcı olanlara, couchsurfing tecrübem bile olmadığı için de güvenemedim iptal ettim hostel ayarladım.

homofobiksin diyenlere de bişey diyemiyorum, adam profilinde gelicek kişi isterse salondaki kanepede yatar isterse king size yatağımı paylaşabilirim yazmış, çıplak uyuyanlar diye bi gruba üye olmuş, ben karşı cinse yaklaşmak için böyle bişey yap(a)mam karakter olarak, bi kısmının özgüveninin yüksek olduğu doğru sanırım.

not: iptalden sonra bir kişi daha teklif etti yine gay sanırım (queer grubuna üye). tipimi seveyim.

apartman arasında kalıp kurda kuşa yem olmasın diye karnını kedi mamasıyla besledikten sonra sahile doğru götürün, minik kayıkhaneler oluyor ya örneğin bostancı'da var ne bileyim küçükyalı'da var suadiye'de var çaktırmadan salın çocukları oralara, bir şekilde yollarını buluyorlar oralarda.

Evet çatıdan düşüp uçamadıklarında sıkıntı oluyor. Bizim oralarda hep düşüyorlar yere. Etrafa kedi maması ve su koyuyoruz ama arabalar tarafından ezilmelerini önleyecek bir şey bulamadık biz de.

Bir hafta kadar once 3. kattaki evimin kapisina geldi bir tanesi. Kedi mamasi vb besledik, bir gece kalip gitti. Gecen gun ise giderken baska bir apartmanin kapisinda gordum, merdivenlerden cikiyordu bina kapisina dogru. Bu arada bu aralar sikca goruyorum yerde kedi gibi yuruyen martilari. Toplu olarak bir sey mi oldu acaba?

@msb martılar belli mevsimlerde yumurtlayan kuşlarsa şu aralar yavruların büyüyüp uçmaya başladığı dönem olabilir belki, ben de işyerimin yakınlarında da gördüm birkaç sefer.

Görünce karnını doyurup kolumuzun altına attığımız gibi sahile gidiyoruz demek ki. Bir soru daha sorayım, baya kuru mamayla mı besliyoruz?

Evet, tıkır kedi maması. Eğer yemezse kaynar suyla önden yumuşatıp öyle de verebilirsiniz.

Ekmek, sucuk, sosis hep yer.ucuz tavuk sosis 5 lira. Bu arada hassasiyetine hayran kaldim. Bize, dunyaya insan gerek. Sen de insan kalabilmissin. Tebrikler.

marti bebeleri her yerde su an. ben karsi catimdakinin buyumesini izliyorum her gun:)
arada catiya ekmek falan atiyorum:)
yolda gorursem, yoldan mumkun oldugunca uzaklastirmaya calisiyorum, arabalar durmuyor cunku:(

ama 1-2 yil once kozyatagi ataturk caddesinde ilerlerken onumuzdeki araba birden durdu. yolcu koltugundaki kisi indi ve diger seritteki arabalari durdurdu. ne oluyor derken bir baktik sofor, bir bebeyi yoldan uzaklastirmaya calisiyor. 3 serit yolda tum arabalar durmus, marti bebesini yoldan uzaklastiriyordu:) bu da bu konudaki nadir guzel bir animdir.

elon musk konuyla ilgili bir araştırmaya yatırım yapmıştı sanırım. büyük çaplı bir simülasyonda olma ihtimalimiz %50 demişlerdi.

www.space.com

Yok.

bugüne kadar bilimde karşılaştığımız sınırların simülasyon teorisini desteklediğini düşünmüyorum. 50-100 yıl sonraki bilim insanları bugünkü halimize kıçlarıyla gülecek. einstein'a kadar görelilikten haberimiz yoktu, daha 1955'te öldü.

"yok abie yeaa sim teorisi hikaye" demek de bana saçma geliyor ama benim görüşüm bu şekilde, bilim bir yerlere çarpar, o engeli aşar başka yere çarpar, böyle böyle ilerliyoruz.

Kafese konulmus civcivleriz.

Measurement problem araştırmanı tavsiye ederim. Kuantum cisimleri olasilik dalgasi halinde var oluyorlar. Sen gozlemleyince belli bir duruma çöküyorlar. Bilgisayar oyunlarında işlemci gücünden tasarruf için bakmadığın bölgeler oluşturulmaz. Sen gorüş alanını çevirdikçe önündeki bölgeler oluşur.

Bir simülasyonda olduğumuzu iddia etmiyorum ancak bu konuya ilişkin en önemli bilimsel tartışma konusu bu olabilir.

Oyleysende admin seni restart eder merak etme. Tester kaliriz ancak.

Var tabi ki neden olmasın. Simülasyon teorisini yıkacak bir şeyin olduğunu da düşünmüyorum açıkçası neyi keşfedersen keşfet yani simülasyonu oluşturan adamlar öyle yapmışlardır der geçersin gayet basit bir cevabı var sonuçta.

su an yurtdisinda yasiyor diye biliyorum ama emin degilim. eger duzcedeyse, aydinpinar koyu merkeze yurume mesafesinde. kendisinin daha detayli konumunu bilmiyorum ama.

Köyün yerini biliyorum da köyün içinde nerde acaba. Kahveye gidip sorsam da ne derler bilmiyorum. :)

Koy meydaninda 13. Havari benim diye bagirsaniz bence o sizi bulur.

Gecen tesaduf ugur mumcu ile olan trt tartismasini izledim.
Adamin bu hal gelmesi cook gizemli bir olay. Hayat cok ilginc. Gider gorursen izlenimlerini yaz buraya.

Yurtdısında bu aralar

eksisozluk.com

Buldum evi. :)

motor çok ısınır sağlıklı değil. duran pozisyondayken dizel araçlarda gaza fazla basılması da önerilmez. boş yola çık söylenen devir arasında gazla.

Olmaz hocam, rolantideyken bir suru sey standby konumunda olacak dpf rejenerasyonu icin yeterli degil. 2-3 dk zaten olmaz.

Bos bir yola cikip 3. Vites 3000-3500 devir arasi sabit hazla en az 15-20 ek ilerleyin. Araciniz dpf isigi yakan bir aracsa isik sonene kadar devam. İsrarla sonmuyorsa zaten dpf sokulup sivisi degisecek. Cok maliyetli is malesef.

Dizel arac satma nedeni.

bu kış bu zamlar, ek vergiler, soğukta oturup, tenceresi kaynamayan insanlar artsın da, millet nasıl sarılacağını şaşıracak chpye.

Valla millet istemiyorsa vermesin yakında ekmek bulamayacak. Daha dün elektriğe %15 zam geldi.