hep canım ister ama asla almam. sıfır yani.

Bu aksam gelirken aldim,cok fena cok,cilekler kremalar.alirim haftada bir,

Basina spoiler yazsaydin gece milletin canini cektirip gunaha girmeyelim.

canım istedikçe alırım, sıklığını bilemiyeceğim.

anamın evinde kola bile içmiyoruz ama kendi evimde kendimi şımartmak için alırım arada pastaneye yolum düşerse.

Ayda 2-3.
Annem ve yeğenlerim seviyo, ben de seviyorum.

Almadım hiç öyle.

kutlama ve dogum günlerinde alinmaz, dogum günü kutlamiyoruz da, eskiden random zamanlarda alinirdi.

oldukca uzun süredir hic alinmiyor.

Cheese cake alıyorum ben . A101 de cok güzel cis kek ler var

geçende yapmaya calıstım evde başaramadım rezil oldu. gittim ufacık bişi aldım. ondan önce kim bilir kaç ay öncesiydi. harbi ya pasta o kadar güzel bişi iken neden az yeniyor vay anasnı güzel tespit.

@buffy, bim'imkinden güzel mi? bim'imki kötü de bence.

Annemle beraber 2-3 haftada bir yapıyoruz. Anne kız etkinliği gibi. Orta boyutlarda yapar süsler yarısını komşulara dağıtırız yarısını da biz yeriz.

kutlama harici hiç almayız.

Eve kutlama varken de pasta almıyoruz ki. Çok uzun zamandır yaş pasta görmedim.

çok sık olmamakla beraber alırım hatta mum alıp üflerim.

Bimden pasta keki ve süt baska bi yerden dr ötker krem santi ile fakir pastami yapiyorum ben. Yani eve pasta almiyorum.

biminkini yemedim ama a101 den limonlu ve frambuazlı aldım, limonlu baya güzel, frambuazluyu henüz yemedim. tavsiye ederim limonluyu :)

Evi kiraladiginiz tarihle (sozlesme tarihi ile) ayni tarihi tasiyorsa gecersiz oluyor taahhutname. Kira sozlesmesinden sonraki bir tarihi tasimak zorunda.

Açıga imza attiysaniz sonucuna katlanirsiniz. Tahliye taahhutnamesi konusunda da aciga imza durumunda ayni sekilde gorus bildiren yargitay kararlari vardi.

Evde 1 sene doldurmak gibi bir sart yok yani onemli olan hangi tarihi taahhut ettiginiz. Su tarihte cikarim deyip imzaladiysaniz o tarihte cikin diyebilir.

üstteki cevabın ilk kısmı doğru, aynı tarihi taşıyorsa tahliye taahhütnamesi geçersizdir.

ikinci kısmı yanlış çünkü aksini söyleyen yargıtay kararları da var. tarihsiz bir belgeye imza atmışsanız, yani ne zaman tahliye edeceğiniz belirtilmemiş ise olayın mahkemeye taşınmasıyla karbon incelemesi yaptırtabilirsiniz. karbon incelemesinde sonradan atılan tarih ile önceden atılan imzanın farklı tarihlerde yazılmış olduğu ispatlanacaktır ve yine tahliye taahhütnamesi geçersiz olacaktır.

şahidi varsa mobbing'ı kanıtlasın. haklı fesihte tüm tazminatları allır.

Bildigim kadariyla hayati boyunca calistigi tum sureleri arka arkaya birlestirin ve eger toplam 15 yil calisma suresini tamamladiysa hicbir sebep gostermeksizin istifa etme ve kidem tazminati ne kadar ise alma hakkina sahiptir. Bunun icin SGK burolarindan birine gidip hizmet dokumu almasi ve bu dokum ile ihtarname seklinde tazminatini talep etmesi gerekiyor diye biliyorum. Hukukcu degilim ama isverenim, yine de meslegi hukuk olan birisine sorun lutfen. Bol sans.

8 yıllık tazminat maksimum 30 küsür bin olur.
onun hesaplanmasında bir tavan ücret var.

Maaşı isterse 50.000 TL olsun, kovulursa 4.092,53 TL * 8 TL kıdem alacak.

1. teyzenin sgk primleri tam yatırılıyor mu?
2. teyzenin fazla çalışma veya ubgt ücretleri tam olarak ödeniyor mu?
3. teyzen o hükümden faydalanamaz, teyzen zaten emekli.
4. mobbing olayına girmek büyük sıkıntı, ispatlaması çok zor ve hala içtihatlarda ve mahkemelerde tutarsızlıklar var. mobbinge güvenerek işten çıkmayı avukat olarak tavsiye etmiyoruz.

(bkz: nafaka artırım davası)

Camurlugu degistirebilirsin.

mtblerde böyle olur çamurluk. yalnız bu kadar kalkık olmadan da kullanabilirsiniz.
www.bizevdeyokuz.com
böyle uslu durmaz ama, biraz kalkık olması lazım. mtb için kullanışlı olmaz, çamur vs toplar yoksa.

camurluk degisir de bu bisiklet sehir ici kullanim icin pek uygun olmayabilir

%95 kızgınlık, tam zamanı.

Kedinin yaşı 8 ayı geçtiyse kızgınlık dönemi bittikten sonra kısırlaştırın evet. Dönem içinde operasyon yapmayı pek tavsiye etmiyor veterinerler.

1 yaşını doldurdu, 14aylık suan. ne yapmamiz lazim bu durumda, kızgınlık donemi ne kadar sürer?

Tamam tam vakti, hatta biraz geç bile kalmışsınız. 2 haftaya kadar sürmesi normal kızgınlığın ama 1 haftada falan da bitebilir. Bu süreçte bence vakit kaybetmeden veterinerinizle görüşüp bir gün ayarlayın, biter bitmez operasyon yapılsın.

sana kalkan bir şey var bak üst tarafta :)
senin için sıkılmış. git toprağa bas :)

yol var sana 2 tane, birisi belirsiz ama diğerinin ucu açık. genel olarak için temiz, sıkıntı görünmüyor. ayrıca falın da genel hatlarıyla görünmüyor, kroki gibi tepeden çekme yandan çek .)

Yaaa teşekkürler bi dahakine düzgünce çekerim artık.

i.hizliresim.com
Bu varmış bi de. \o/

yüreğin kabarmış. bir de çok yakınında ama kendini belli etmeyen biri sana horozlanacak dikkat et. bişi yapamaz ama eşit çıkmışsınız.

belalından kurtul.

bir gelenin var, uzak bir yerlerden. ama sana pek uğurlu gelmeyecek bu kişi, bazı problemleri de beraberinde getirecek. genel anlamda çok mutlu değilsin ya da mutsuzluk kapında ama sana destek olan birisi var hayatında gerçek anlamda. biraz karışık bir dönem var önünde ama her şey güzel olacak eninde sonunda.

www.tuketicikosesi.org


Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik gereğince; tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın tamiri için gereken azami sürenin aşılması halinde, tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesini veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir. Satıcı, tüketicinin bu taleplerini reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludurlar.

yönetmelikte azami süreyi göremedim?

tuketici.gtb.gov.tr

20 iş günü içerisinde o. Hafta sonları ve resmi tatiller 20 günlük süreye dahil değildir.

yanlış kanuna bakıyorsunuz. sizin dayandığınız belge garanti belgesi olduğu için garanti belgesi yönetmeliği, ve bu yönetmeliğin uygulanması için GARANTİ BELGESİ UYGULAMA ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK mevcut. bu yönetmeliğe bakarsanız aşağıda 8. bölümde belirtilmiş 20 iş günü olarak.

ilgili link;
www.beo.org.tr

egzama olabilir?

Bencede egzama gibi gözüküyor sampuanlamalisin

Egzama olsa tıraş bile olamazsın, o bambaşka bir şey. Dediğin hadise bende de oluyor kimi zaman. Özellikle adam gibi durulanmazsa banyo sonrası kepek tarzı olabiliyor. Sinekkaydı tıraş sonrası ise sıkıntı yok. Bol su ile yıka sabahları.

ör

sıfıra yakın kesip bi cilt bakımı yap peeling tarzı sonra duşta vucud kremleri var onlardan kullan nemsizlik olabilir cildinde yoksa sakalların ters düz çıktığı için batıyordur ve sakalınla çok oynuyorsanda tahriş edebilir. bunlarlada geçmezse cildiyeye gitmende fayda var

sakal nemli kalıyor ve deri kabarıyordur. sakalı iyi kurutman gerek.

Özellikle çeneye yakın kısımda sakallar sert olduğu için tam kurulanmıyor ise, nemli kaldığı için oluyor.

(bkz: Atopik Dermatit)

Saçta da benzer bir durum varsa seboreik dermatit olabilir.

@cekilmis gayfe + @kartallar yuksek ucar

genelde yüzümü yıkadıktan sonra kurulamıyorum, nemli kalıyor. o zaman bu yüzden. ama hala tam sebebini anlamış değilim. ilginç.

ekmek ufağı

aynı sıkıntı bende de var, aktara gittim böyle böyle dedim bana 2 tane yağ verdi, bunları karıştır sakalının aralarına iyice yedir dedi. dediğini yaptığımda 1 hafta boyu dökülme olmuyor ama tekrar başlıyor. şuan kepekli hatta yine. yağların ismini hatırlamaya çalıştım ama hatırlayamadım, kekik yağı mıydı susam yağı mıydı neydi.

Gözümde canlandıramadım. Apartmanı girişinde mi yaşıyorsun? Nasıl oluyorsa her gelen sizin kapıyı çalıyor?

apartman yeni sayılır. zilleri de yeni taktılar. o yüzden sürekli yanlış basılıyordu. zilde adım da olmayınca. buranın insanı umursamıyor öyle. nasılsa açarlar diye basıyor rastgele. her gün en az 1 kere basılıyordu.

girişte değilim. en altın bir üstü.

zile isim değil ama kapı numaranı yazabilirsin. o da etkili olabilir. mallık için çalan yine çalmaya devam eder ama sipariş vs gibi şeyleri eleyebilirsin böylece.

bizim apartmanda bazı dairelerde var çocuk uyuyor zili çalmayın diye uyarı yazısı. sen de öyle bir şey yap.

teknikekip +1

kapıya assan sorun olmaz ama neden sürekli senin zilini/kapını çalıyorlar?

+1 loveinaflipbook

ben adımı değil daire numarasını yazdım zile.

zilin ustune "bebek uyuyor, zil calmayin-gurultu yapmayin" diye bir sticker yapistirirsaniz bir cozum olabilir.

Ayakkabilari iceri alarak baslayabilirsin ise

çocuk uyuyor zile basmayın diye bizim binanın yarısında yazı var zillerde. ya çok doğurgan bir binayız yada kimse ziline basılsın istemiyor :)

Bir akrabam kapiya bir mantar pano asmisti. Bebek uyuyor olabilir o yuzden kapiyi calmayin not yazin diye ibare asmisti. Not yazmak icinde kalem kagit sa asmisti panoya.

dedikodu yapabilirler imalı imalı bakışlar bıyık altından gülmeler falan laf da atan olabilir belki bunları takmam diyorsan yap.

Ben oturdugum tum evlerdeki evin icindeki zil kutusunu sokuyorum. Ya millet gelip kapiya vuruyor ya da 7/24 asagidan zile basiyor. Hicbiri sikimde olmuyor. Tavsiye ederim. :)

bir bahanesi olmalı, lütfen kapıyı çalmayın bebek uyuyor yaz

bazalıdan yana sıkıntı yok. bazalı yatak değilde yatağın kendi mobilyası önemli.

Mesaj attim. umarım size gelmiştir :) haber verirseniz sevinirim.

Biz mobilyayı iderden aldık. Japon baza herhangi bir ses gıcırtı vs olmadı hiç. Çok gıcık olurum gıcırdayan yatağa.

bazalı yataktan değil mobilyanın dandikliğndendir
sağlam yataklarda gıcırtı olmuyor

bazalı +1
bizimki ses çıkarmıyor. ayrıca ıvır zıvır her şeyi de bi güzel koyabiliyorsun

baza candır büyük bir evde yaşamıycaksanız hayati bir şey hatta.

bazalı bizimkide, ses sorunumuz yok:)

Haci eleman sizi kazikliyo mumkunse oradan alisveris yapmayin.bazali yatak niye ses yapsin.ayrica kisa bir sure sonra ses yapmayandan daha cok ekstra hacim sunan yataklara ihtiyaciniz olacak

bizim baza yok, altı kapalı yatakları koltukları hiç sevmediğim için düşünmedim ama baza olmadığı halde fena gıcırdıyo, ilk fırsatta değiştirmek istiyorum.

bazalı yatak ses fln yapmıyor. esas ses yapan karyola,sakın bulaşma. bazadan da şaşma.

Bazali yatak al kesinlikle. Ses yaptigini da sanmiyorum adam sacmalamis. Benim bekarkenki yatagim bazaliydi hic ses olmuyordu ki cok kipirdanan bir insanim. Ayrica guzel yatak ortuleri kullanmak, carsaf gecirirken kolaylik istiyorsan baza almalisin. Benim simdiki yatagima ne deniyor bilmiyorum mobilyadan bir cerceve icinde yayli yatak var ve hic kullanisli degil.

yalnız eleman 'yeni evli çiftler için bazalı yatağı tavsiye etmiyoruz, ses yapıyor' dese ne diyon birader sen derdim. çok densizce olmuş. bazalı yatak gıcırdıyor de geç yeni evli bilmem ne diye ne söylüyosun terbiyesiz.

ben de niye duyar kastıysam bu kadar.

Bazali yataktan gicirti gelmez, standart esnaf kotulemesi işte. Sen asıl yatak başına dikkat et, gecmelilerden alma, mumkunse vidali olsun.

cevaplar için teşekkür ederim arkadaşlar. satıcıdan değil de genel kullanıcılardan bir durum bildirisi almak daha iyi oldu.. tek derdimiz bu olsun diyelim :)

konuşucaksın ev sahibi ile biraz halden anlıyorsa zaten sıkıntı yaşamazsın
ama illa kontrata uyacağım diyorsa riski alacaksın.

ev sahibi yok aslında, inşaat şirketi mal sahibi dolayısıyla sadece emlakçı var görüşebileceğim.

1- kalmazsın. 15 gün önceden bildirmen yeterli.
2- depozitonu alabilirsin.

sözleşmedeki hüküm geçersiz. açık kanun hükmü var.
MADDE 347- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır.

bildirim için de yine borçlar kanunu şekil şartı getirmiş.
MADDE 348- Konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.

en sağlamı notere giderek şu tarihte sözleşme sona ereceğinden evden çıkacağım diye ihtar çekmek (sözleşmenin sona ermesinden 15 gün önce en az).

hayir (herhangi bir aldatma yoksa tabii)

değildir.

Bana göre hayır, yaşadığımız kültüre göre evet.

bunu genel bir yargıya bağlamak çok zor, aynı ailede aynı nesilde olup iki ayrı cevap verecek insan vardır. halkımızı ve kültürümüzü baz aldığın için böyle dedim. yoksa bana göre hayır. ama bana göre süt onlara göre çikolata yani ahlak meselesi.

İlişkiden kasıt nedir? Önemli olan o. "Kültürümüz"ü oluşturan unsurların en önemlisi din, dinen uygun olmayan şeyler kültürümüzde de uygun görülmüyor. Dolayısıyla dinen haram olan kültür olarak da ahlaksızlıktır. Cevabım evet

islam + türk kültürüne göre evet.

ama yoğun islam+türk+muhafazakar kültürle yoğrulmuş ailem bile kız arkadaşımın olmasını istiyor. (e tabi evlenmelik istiyorlar ama).
e hatun olduğu zaman eve getireceğimi biliyorlar. e eve gelmişken seviş dönmesin diyemiyorlar. annem diyor ama illa ki dönecek yani.

liseden üniversiteye kız olmasın diye baskı yaptılar, şimdi üniversitedeki kız kardeşime erkek arkadaşına izin var.

devir cidden değişti.

halkımıza göre evet. kültürümüz türk-islam kültürü olduğuna göre, o da evet.

Bireylerin rızası dahilindeki hiçbir ilişki ahlaksızlık değildir.

halkımıza ve kültürümüze koyayım.
kesinlikle hayır.

Türkiyenin %30-40 arası seküler; 60-70% arası muhafazakardır.

Bu iki grup çoğunlukla otobüs durakları avm vs dışında aynı yerlerde bulunmaz ve birbirlerini pek sevmez.

Seküler grup için ahlaksızlık olmadığı gibi erken yaşta evlilik pek teşvik edilmez. Aldatma olmadığı sürece evlilik öncesi seks son derece sıradandır hatta yapmadığında şüpheyle karşılanır.

Muhafazakar grup için içerisinde seks olmayan evlilik amaçlı beraberlik normaldir. Artık über muhafazakarlar bile 1 yıl civarı bu tarz bir flört dönemi yaşayıp öyle evleniyorlar. Tek bir dinamik yok yani.

aldatma yoksa hayır.

halkimizi, kulturumuzu baz aliyorsun, iyi, guzel de...

imgur.com

Bizim halkımız bu konuda biraz orospu çocuğu karakterlidir. Misal Konya'ya gittiğinde şehir dışında villalardan oluşan bazı yerler görürsün. Burası zengin evli mutaassıp namazında niyazındaki Konyalıların sevgilileri için satın aldıkları evlerdir. Haftasonlarını genelde burada geçirirler. Sonra da seni beni lanetlerler.

hayır tabii ki ama halkımızı ve kültürü baz olarak alıyorsan evlilik dışı ilişki (cinsel ya da duygusal) ahlaksızlıktır, çocuk gelin, erkek çocukları geneleve götürmek, dul ya da boşanmış kadınlara kötü gözle bakmak, kadınları taciz etmek ya da tecavüz etmek, 45 kişi erkek çocuklara tecavüz etmek, zihinsel engellilere taciz-tecavüz, ensest vs. suç ya da ahlaksızlık değildir ama 18 yaşından büyük bireylerin kendi istekleriyle yaşadıkları cinsel ya da duygusal ilişki, el ele tutuşmak öpüşmek dahi ahlaksızoğlu ahlaksızlıktır.

Hayır

evet

Her evlilik dahilindeki ilişki ahlaklı olmadığı gibi, her evlilik dışı ilişki de ahlaksızlık olmaz. Evlilikler ve ilişkiler çeşit çeşit, içeriğine bakmak lazım. Matematik değil ki bu. İlişkilerin ahlaki yönü tartışılacaksa sorgulanması gereken şey evlilik değil, sevgi olmalı. Mesela sevgisiz evlilikler ahlaki mi?

halķımızı ve kültürümüzü baz alarak soruyosan evet.

bana göre hayır.

Türkiye'de zenginseniz her şey mübah.

ortadaki cam kilit butonu. arkada çocuklar fln olursa onlar için. aktifken camlar açılmaz. sadece siz açıp kapatabilirsiniz.

ilk fotodaki düğmeye basarsan arkadaki camlar açılmaz yada kapanamaz.
l sol, r sağ. istediğin tarafa çevirip joystick gibi oyna.

Ek soruya cevap: genelde o tuşlar iki kademeli olur. İlk kademede bası bırakırsan duracaktır. 2 kademe basarsan, yani gidebildiği kadar aşağı basarsan, bıraksan da cam tamamen açılacaktır.

@himmet dayı evet öyle oluyordu. Artık olmuyor. Uzun uzun basmam gerekiyor. Galiba motorunda sorun var. Ya da ben bir şeye mi bastım dedim (aradaki tuş gibi) ama o değilmiş tabi.

cama birsey sıkışıp geri indiyse kalibrasyon yapmak gerekiyor.
benim aracım farklı marka ama internetten bulduğum;

''camlar tamamen kapalı iken cam tuşunu 10 sn yukarı doğru (kapatma yönüne) tutacaksın
birde camlar tamamen açık iken cam tuşunu 10 sn aşağı doğru ( açma yönüne) tutacaksın kalibrasyon sağlanmış oluyor.''

facebook üzerinden milyon adet sayfa var 2. el ekipmanlara dair.

Ben satiyom. 60d + 50mm 1.8 lens bi de makro tüpü falan gibi ufak tefek şeyler var yaninda.

sahibinden.com

canon için şuraya bak: www.canonturk.com

sahibinden'e bak.

bir de şu gruba göz at derim: www.facebook.com

proje bazlı bir işe giriyor olmayasın?
deneme süresi niyetine öyle bir düşünceleri olmuş, pek normal değil çünkü normal sözleşmede de 2 aylık deneme süresi oluyor. bu durumun kafana takıldığın ik'ya sor, kaçamak cevapsa bir problem olduğunu anlarsın zaten.

Belirli süreli sözleşmeler 4857 sayılı İş Kanunu Madde 11’de;

• Belirli süreli işlerde
• Belli bir işin tamamlanması
• Belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir”

bu şartlar yoksa, sözleşme adı ne olursa olsun zaten belirsiz sürelidir.

ayrıca kanun diyor ki; “Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.”

elimden 1000 tane işçilik alacağı dosyası geçmiştir, daha hiç belirsiz süreli iş akdi yapanı görmedim:) hatta kendim de avukat olarak bağlı bulunduğum ofisle belirli süreli iş akdi yaptım.

pull & bear ya bilmiyom ki bi kere daha değiştirdim ürünü yine defolu çıktı

abi imkanı yok o işin ya bütün ürünleri defolu adamların orda çalışan arkadaşa denk geldim alma burdakilerin hepsi defolu dedi

ne yazık ki fatura olmadan kabul etmezler. hakem heyetinde de hak iddia edemezsiniz. o size verilen kredi kartı slibinin tüketici açısından hukuki niteliği yok.

buldum faturayı bir aile faciası daha önlendi.....

3 gun

anladım yani çarşamba testleri yaptırsak, cuma sonuçları alırız öyle değil mi?

@duyurulması gerektigi kadar,

yani sonucunu beklemeden başvurabiliyor muyuz?

biz kanları verip başvuruyu yapmıştık. sonra sorun çıkarsa biz sizi ararız demişlerdi. aramadılar. raporu bize vermediler, ama kan verdiğimiz belli olduğundan bi sıkıntı olmamıştı.

tamamdır bir soru daha sorayım öyleyse:

ben ikametgahı kadıköye aldırıcam bu işlemler için. hemen işlenir değil mi ikametgahım? 1 hafta bekle 10 gün bekle gibi bir durum olmaz?

aile hekimim de hemen yen iadresime göre tanımlanmış olur mu yoksa esksine mi gitmem gerekir?

ikametgahı hemen taşıyabiliyorsun sıkıntı olmuyor, aile hekimini bilmiyorum. hayırlı olsun :)

Aile hekimi degisimi ikametten bagimsiz, onun icin ayrica basvurmak lazim

nereye başvuruluyor aile hekimi değişikliği için,

arkadaşlar bürokrasinin içinde boğuluyorum :(

Aile hekimi basvurusu basli basina ayri bi konu. Bence eski aile hekiminize gidin, tahlilleri verin, sonra degistirin. Hatta maddi durumunuz iyiyse belediyelerin anlasmali tip merkezleri oluyor evlilik raporu veren. Kadikoy icin de rana bese'ydi galiba. Memura sorun

Degistirmek de iki sekilde oluyor
1. Istediginiz aile hekimine gidip "ben sizin hastaniz olmak istiyorum" diyorsunuz. Nufusu 4binden azsa ustunuze atliyor. 4binden coksa kovuyor
2. Kadikoy toplum sagligi merkezine gidip "ben burda oturuyorum, aile hekimimi degistirmek istiyorum" diye dilekce veriyorsunuz, adresinize en yakin nufusu 4binden az bi aile hekimine atiyorlar sizi

1-2 gun suruyor bu islemler.

of ya nie bu kadr zormuş bu işler.

belediyenin anlaşmalı yerleri ne kadar alır ki 50-100se verelim gitsin

sağlık raporu sonucunu beklememiştik biz de, doktor bu sizin çocuklarınız için önemli bir şey, sizinle bi alaakası yok. o yüzden sağlık testi yapıldı gibisinden bir evrak imzalayıp verdi, onunla müracaat ettik.

benim sizin kadar şiddetli olmuyor ve MR sonrası teşhis konuldu bende. sağolsun devlet hastanesi olmasına rağmen doktor 20 dakika boyu anlattı neyi nasıl yapmam gerektiğini. uyku düzeni, yemek düzeni, sigara düzeni bile etkiler dedi. asker hastalığıdır bu düzeni bozarsan ağrı gelir. bozmazsan da gelir ama az olur dedi. gerçekten de öyle. ağrı arttığı zaman ağrı kesicilere abanıyorum, arvales en büyük destekçim. ağrı coştuğu zaman da maxalt kullanmam lazım ama maxalt aşırı pahalı geliyor bana o yüzden ölüyorum ağrısı olmadıkça kullanmıyorum.

yani tedavisi olmasa bile kontrol etme imkanınız var.

Şu dönemde emzirdiğim için ilaç da alamıyorum ama vücut bir zaman sonra ağrı kesiciye de tolerans gösterebiliyormuş. İşim gereği asker düzeninden çok uzağım.

uzmanı değilim ama çekeni olduğumdan birkaç şey yazabilirim.
@trajikomix'in dediği gibi asker gibi yaşamak gerekiyor.
uyku düzeni mesela, pazar günleri bile en geç 8'de uyanırım.
çok gürültülü, ışıklı, stresli ortamlardan uzak dururum.
kahve hergün içerim ama sayısı bellidir.
özetle doktorun söyleyecekleri yanında herşey denge ve düzene bağlı.
allah yardımcınız olsun.

öncelikle nöroloji ile görüşmekte fayda var ama genellikle migren teşhisinde ilk yaptıkları şey antidepresan yazmak oluyor maalesef. istisnasını hiç yaşamadım. ben sadece ataklarım arttığında başka bir şey olmadığından emin olmak için kontrole gidiyorum. antidepresan kullanmıyorum baş ağrısı için.

sadece mens döneminizde tutuyorsa migreniniz, o ayrı bir çeşidi, çoğu kadın yaşar bunu.

birde şunlar var daha önce yazdığım, işinize yarar diye umuyorum;

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

geçmiş olsun.

ptt.

ekstra kargo ücreti ödemediyseniz ( ekstra derken 10 dolar filan değil, 50-60 dolar olur genelde) ptt ile gelir. ekstra ücret öderseniz dhl ile filan da yolluyorlar.

hayır sen tevziden açacaksın, sistem otomatik atayacak.

mahkemeyi sen seçmiyorsun sistem kendisi atıyor. tevziye dilekçeni verip parayı yatırdıktan sonra mahkemesi belli oluyor.

Tuketici harctan muaf degil mi, hangi para yatiriliyor?

hakem heyeti ücretsiz, mahkeme paralı.
www.kazanci.com
burdan hesaplayabilirsiniz ne kadar yatıracağınızı.

Dostlar, dilekçeye filanca mahkeme diye yazacam ondan soruyorum. O zaman hitap kısmına ne diyeceğiz? İzmir tüketici mahkemelerine... numarasız mı olacak?

izmir (..) tüketici mahkemesi'ne şeklinde yazabilirsin.
sonraki dilekçelerde noktaları doldurursun hangi mahkemeye tevzi olmuşsa

Tamam Teşekkürler. Örnek dilekçelere baktım da numarasız yazmışlar. Çok önemi yok galiba.

şimdi kardeşim sen kimsin o evde necisin ev kimin bi bunları açıkla

basond+1

kiracı mısın necisin? sadece ev gezdirmediğin için mi değiştirmiş?

"kapımın kilidi" dediğime göre ev sahibiyim ben. boş olan evimi satmak istiyorum, emlakçı gelmiş benden izin almadan camlara kendi reklamını yapıştırmış bir de kilidi değiştirmiş, sahibinden.com'a ilan koymuş şerefsiz.

aranızda hiç bir anlaşma yoksa polise gidin. evinizi gasp etmiş.

oha nasıl bir emlakçı polise şikayet et, sonuçta izinsiz mülküne girmiş.

ben sizi kiracı olarak düşünmüştüm, genelde kiracılara uygulanır bu yöntem.

direk karakola gidip şikayette bulunun.
MADDE 116 - Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

konut dokunulmazlığını ihlal suçu işlenmiş.

valla dünden beri sinirden elim ayağım titriyor. ben kilidi bu emlakçının değiştirdiğini nasıl kanıtlıycam peki? "ben değiştirmedim" derse?

kardeşim ev senin ve aranızda yazılı bir anlaşma yoksa resmen evinizi gasp etmiş.
durumu anlatın savcılığa şikayette bulunun

edit:yüksek ihtimalle inkar edecektir. sende kilidi değiştir sağlam bişey taktır adamın ilanlarını da sök.hatta sahibinden e de mesaj at ilanını silsinler diye. tabi gerekli evraklarıda mesajına ekle ev sahibibenim vs şeklinde

İlan yapıştırmış ya, o yeterli kanıt olur beence.

Abi bu emlakçılar odası genel kurulunda karar mı alınmış acaba? " beyler bu sene o sene. Bu sene taksicileri orospu çocukluğunda geçiyoruz. Yeter artık" diye.

Vay arkadaş, ben bile oturduğum yerde gerildim.

Sahibinden.com ilanının ekran görüntülerini al. İlan verenin bilgilerinin de ekran görüntüsünü al. Binanın dışından ilanların bir kaç fotoğrafını alıp bunlarla beraber şikayet et.

@peace.on adamın anahtarı değiştirdiğini kanıtlayamazsın belki ama izinsiz girdiğini kanıtlayabilirsin sonuçta senin iznin olmadan içeri ilan asmış, bu girdiğine kanıt.

sen bu adama hiç anahtar falan verdin mi?
bu emlakçı senin evi nerden bulmuş? sen hiç ona müşterilerine gösterebilirsin dedin mi?
sözleşme tarzı bişi yaptınız mı ya da sözlü bi anlaşma?

kilidi değiştirmek için anahtar gerekmiyor mu?

@sta, hayır ben evin camına kendi numaramı yazıp "satılık" diye kağıt asmıştım. anahtarı da aşağıdaki nalbura verdim görmek isteyen çıkıp baksın diye.

bu şerefsiz emlakçı da gelmiş evle ilgilenen biri gibi anahtarı nalburdan alıp içeri girmiş benim ilanı indirmiş kendi kocaman reklamını asmış. sonra da kilidi değiştirmiş. nalbur'a sordum sen mi dedin diye, o da yok dedi. kilidi değiştirdiğinden haberi yok onun da.

ne zamandır uğramıyordum eve geçen tesadüfen gittik baktık anahtar açmıyor kapıyı. eve geldim baktım sahibinden.com'da ilan var.

giriyo orospu çocukları nerden nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama aynısı ananemin kiralık evinin başına geldi. içeri girip ilan asmışlar. kilidi değiştirmemişler bir tek ama nası girmiş hiçbir fikrim yok. yöneticiden, kapıcıdan vs mi buluyorlar anlamıyorum. asalak gibiler. biz o zaman uğraşmamıştık ama senin kilit de değişmiş yuh, git polise

o zaman yuh yani abartmış. arayıp çağır müşteri gibi sonra da hesap sor bence

polisi çağır tutanak tuttur, savcılığa uç duyurusunda bulun gelsin sonra yalvarsın.
nalburu da şahit göster, hatta kamera kaydı da vardır onda.

bunlara yüz verdikçe azdılar, ilan assa neyse de kilit değiştirmek nedir lan.

evi görmek istiyormuş gibi ara evin orada buluşma iste, o arada polisi ara hırsız var diye, geldiğinde de şikayetçi ol

binada kamera varsa onları da incelettir.

yuh ya , polis sart
polis anlaşın kendi aranızda dersede günlük kira karşılıgı anlaş , sömür adamı yoksa mahkemeye verecem de.

Direkt gasp. Takın gopro'yu. Arayın adamı, evi gezmek istediğinizi söyleyin. Açsın size göstersin. O sırada ulen ben bu evin sahibiyim, utanmıyor musun değiştirmeye diyin. Biraz hır gür çıkacaktır. Sonra verin görüntüleri polise. (Gerçi burada da izinsiz kayıt durumu devreye girer mi bilemedim. Ama uğraştırıp, onu huzursuz etmeniz bile güzel olur)

imparatorolmayikolaymisandin +1
lütfen adamın dediğini yap ya, bu tarz adamların hesabı bu dünyada görülmeli.

şef nedir son durum @peace.on

iş tanımına binaen, yerine getirmen gereken sorumlulukları yerine getirmediğini ispat ederse kovabilir, uyarılardan sonra.

yazılı, sözlü, benim haklarım?

daha önce kovulan var mı bu şekilde, damdan düşen:))

bildiğim kadarıyla, kurallar uyan bir şirkette performanstan dolayı işten atılma şöyle oluyor:

-önce performans notunu kötü verip sana bir gelişim planı yapıyorlar. (yani diyor ki, performansın kötü, bunu iyileştirmek için bi plan yapmamız lazım.)

-sonra şayet seni kovmaya niyetli ise, genelde 6 ay sonra bu gelişim planı üstünden sana yine geribildirim veriyorlar ve gelişim planı da işe yaramadı deyip bir düşük not daha veriyor.

-sonra da artık özgürce kovabiliyor.

lakin bu genelde böyle işlemiyor. şayet bu kurallara göre değil de, "perfprmansın iyi değil" diyerek seni gönderirse dava açarsın ve rahatlıkla kazanırsın. örnekler mevcut.

senden önce kovulan biri varsa onunla konuş.
bu konuda senin patronunu en iyi taniyan onunla yillardir calisan degil, isten çıkarilan kisidir.

sadece bu soruya göre konusacak olursak gerçeklesmesi mümkün senaryolar dile getirmiş olacağız.
ayrica, onun senin hakkini korudugunu gördüysen, düşünüyorsan bu zaman zarfi içinde, kovma olasiligi çok daha az olur.

türkiye burası. elbette ki vardır damdan düşer gibi kovulan da. hakkını aramayı bilmek lazım o zaman. süreç whatyougetiswhatyoudid in dediği gibi işlemeli.

şifahen söylemesi yeterli olmaz, öncelikle yazılı olarak size bildirimde bulunması lazım "satışlarınız düşüyor, 3 hafta içerisinde şu kadar satışta bulunun diye". daha sonra sizin ifadenizin alınması gerekiyor, "böyle böyle satışın düşmüş, neden?" diye. siz de bunları gerekçeli olarak anlatırsanız, çünkü ekonomik sıkıntılar, euro/dolar'ın yükselmesi vs, bu durumda yine kovamaz.

işyeri dara düştü satış yapamıyoruz diye de kovamaz. ultima ratio (feshin son çare olması ilkesi) olarak aratırsanız internette gerekli bilgileri bulabilirsiniz.

tüm bunlara rağmen kovarsa ve ankaradaysanız hukuk büromuza bekleriz :)

yatın kalkın bu ılımlı kapitalizme dua edin beyaz ve mavi yakalılar olarak. sizi işe alan patron, paranızı veren patron, sonra doğru düzgün çalışmadığınız için sizi işten çıkarmak için bi ton prosedür izlemek zorunda kalan yine patron. yazık böyle sisteme.

daha geçen hafta, "kendinden beklenenleri yerine getirmediği" için bir arkadaşımız çıkarıldı. gayet oluyor, çok damdan düşer gibi olmuş olduğunu da sanmıyorum. sonuçta bir beklenti var çalışandan. ilk anlaşma anında çalışan çok önemsemediyse bu beklentileri, damdan düşer gibi gelebilir o zaman.

@victum patronlara duacıyız allah razı olsun.

@vitcum
görüyorum ki aramızda işverenler var:) victum haklı bir yerde, sonuçta belli bir işin yapılması için para ödeniyor ama şöyle de bir durum var ki işçi diye köle muamelesi yapılmaması gerekir ancak uygulamada herkese köle muamelesi yapılıyor.

@victum patron eğer kendi yapacaksa bize verdiği işleri, buyursun yapsın böyle bir şeye de mecbur kalmasın? :)
kendi işinizi yapıyorsunuz sanırım.

istifa et abi begenmiyorsan.
bir maas koparicam diye kovdurmaya calisiyorsan ayip yani kendi vaktini de insanların vaktini de bosa harcamis oluyorsun bu sekilde.

@victum olayı abartmaya, olduğundan daha yüce göstermeye de gerek yok. patron keyfinden ya da sevap olsun diye almıyor kimseyi işe, kendi kazanacağı parayı sağlasın diye, o işleri yapsın diye alıyor. parayı da aynı sebepten veriyor, sonuçta patron her zaman daha fazla kazanır (az kazanıyorsa patronluğu bilmiyordur ya da salaktır). tüm prosedürleri de kendi çıkarları için yapar işverenler, devlet bu şekilde istemiş. yoksa kapitalizm işverene yarar, çalışana değil. işverenler kendilerini tanrı gibi görmesin, komik oluyor gerçekten. altında çalışan kimse olmazsa işverek hiçten farksız maalesef.

sebep göstermek zorunda değil, tazminatını verip çıkartabilir diye biliyorum.

www.muhasebetr.com

arkadaşlar benim işveren olmam önemli değil. objektif de baksam parayı veren düdüğü çalmalı diye düşünüyorum. patron kendine para kazandırmayan işçiyi neden tutsun ki, göndermek ister. gönderirken de bu kadar prosedürle uğraşmamalı, yararlı olmayan işçiyi direk çıkarmalı(kıdem tazminatını vererek). o yüzden lütfen işimizi düzgün yapalım, kimse kimseyi üzmesin:)

Işler kötü diye çıkaramıyor mu, maaş vermek için götünü mü elletcek patron

yargıtay 9.hukuk dairesinin performans ile ilgili 10 Aralık 2015 tarihli kararı: ''Performans, en basit tanımıyla verimliliğin ölçülmesidir. İşçinin iş sürecinde harcadığı ve işin üretimine kattığı emeğin ka­litesi ve düzeyi, işçinin performansını oluşturur. Birim zamanda işçinin harcadığı emeğin sonucu olan üretimin düzeyi ise işçinin verimliliğini gösterir. Başka bir anlatımla performans, iş sürecinde yer alan eme­ğin bir boyutu, verimlilik ise birim zamanda harcanan emeğin sonucudur. Buna göre performansı yüksek olan işçinin verimlilik düzeyinin de yüksek olması beklenir.

İşçinin performans ve verimlilik sonuçlarının geçerli bir nedene dayanak olabilmesi için objektif ölçütlerin belirlenmesi zorunludur. Performans ve verimlilik standartları işyerine özgü olmalıdır. Objektiflik ölçütü o işyerinde aynı işi yapanların aynı kurallara bağlı olması şeklinde uygulanmalıdır. Performans ve verimlilik standartları gerçekçi ve makul olmalıdır. Performans ve verimlilik sonuçlarına dayalı geçerli bir nedenin varlığı için süreklilik gösteren düşük veya düşme eğilimli sonuçlar olmalıdır. Koşullara göre değişen, süreklilik göstermeyen sonuçlar geçerli neden için yeterli kabul edilmeyebilir. Ayrıca performans ve verimliliğin yükseltilmesine dönük hedeflere ulaşılamaması tek başına geçerli neden olmamalıdır. İşçinin kapasitesi yüksek hedefler için yeterli ise ancak işçi bu hedefler için gereken gayreti göstermiyorsa geçerli neden söz konusu olabilir.

Diğer taraftan, performans değerlendirilmesinde objektif olabilmek ve geçerli nedeni kabul edebilmek için, performans değerlendirme kriterleri önceden saptanmalı, işçiye tebliğ edilmeli, işin gerektirdiği bilgi, beceri, deneyim gibi yetkinlikler, işyerine uygun davranışlar ve çalışandan gerçekleştirmesi beklenen iş ve kişisel gelişim hedeflerinde bu kriterler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla, çalışanın niteliği, davranışları ve sonuçta ulaştığı hedef önemli olmaktadır. Bu kriterler çalışanın görev tanımına, verimine, işverenin kurumsal ilkelerine, uyulması gereken işyeri kurallarına uygun olarak objektif ve somut olarak ortaya konmalı ve buna yönelik performans değerlendirme formları hazırlanmalıdır. İşyerine özgü çalışanların performansının değerlendirileceği, Performans Değerlendirme Sistemi geliştirilmeli ve uygulanmalıdır

İşçinin, deneme süresi de belirli (ki bu en az altı ay olmalı)bekleme süresi içinde saptanan mesleki özelliklerine dayanarak, bu süreden sonra performans ve verim düşüklüğü nedeniyle iş sözleşmesi feshedilirse bu geçerli neden olarak kabul edilemez. Yani bu süre içinde işçinin çalışma standartları ve mesleki özellikleri daha sonraki performans ve verimlilik ölçümü bakımından işverenin kabul ettiği sınırlar olarak dikkate alınır. Ancak bu sınırların altına düşülmesi ve bunun süreklilik göstermesi halinde geçerli neden doğabilir. İşveren, bu sınırların üstünde bir performans ve verimlilik beklentisinde haklı olduğunu ileri sürüyorsa, bu beklentiyi doğrulayacak eğitim ve iş koşullarının iyileştirilmesi gibi performans artırıcı olanakları sağladığını da kanıtlamalıdır.''

dolmakalem kültürü olan birisiyse hediye alacağın kişi, alacağın kalemin ucu altın olsa iyi olur.

o linki koymasan önereceğim ürün o olurdu. herkes övgüyle bahsediyor çünkü. ben de yakın zamanda kendime almayı planlıyorum:)

detayları olmadan soruya cevap vermek pek mümkün değil. ben şuraya copy-paste yapayımsiz kendi durumunuza göre süreyi ve muhtemel uzatılma süresini de hesaplayın isterseniz.

1. Normal Suçlarda

Gözaltı süresi, CMK’nun 91. maddesinin 1. fıkrasında, ‘Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz’. Aynı maddenin 3. fıkrasında, ‘Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhal tebliğ edilir’ şeklinde düzenlenmiştir.

2. Terör Suçlarında

Terör suçlarıyla ilgili olarak CMK’nun 251. maddesinin 5. fıkrasına göre, 91. maddenin 1. fıkrasındaki yirmi dört saatlik gözaltı süresi kırk sekiz saate çıkarılmıştır. Eğer terör suçunun şüphelisi, olağanüstü hal bölgesinde yakalanmışsa, 91. maddenin 3. fıkrasında dört gün olarak belirlenen uzatma süresi yedi güne çıkarılmıştır.

Hocam bi durum degil de bi soru görmüştüm bugun aynen bu şekildeydi. Anayasamıza göre tutuklanan ya da yakalanan kişiler en geç ne kadar süre içerisinde hakim karşısına çıkarılmalı.
Sorunun cevabına 48 saat demiş ama geçen senenin sorusu. Geçen sene iç güvenlik yasasi cmk değişiklikleri baya tartısılmıstı o yğzden güncellenmiştir diye düşündüm.
Şimdi bu haliyle sorunun cevabı 24 mü olur. 2015te 48 den 24 e mi değiltirilmiştir

öncelikle soru yanlış:) anayasada tutuklulukla ilgili bir ibare yok, ceza muhakemesi kanununda geçer bu süre.

yukarıda arkadaş belirtmiş, terör suçlarında değiştirildi süre. onun harici hala 24 saat. en fazla da 96 saat sürebilir 3 kez uzatılmayı da sayarsak.

Yani cmk olarak sorulsaydı normal durumlar için 24+12 olmalıydı degil mi

peki bu nasıldır sizce?

urun.n11.com

delonghi servis kalitesi olarak pek önerilmiyor. servis bulma imkanının çok kısıtlı olduğuna dair çok yorum okudum.

bende bu var. gayet güzel.
urun.n11.com

shutter sayısı

kendi sıralamam için
1- fiziksel kusuru var mı yok mu?
2- fiziksel kusur yoksa garantisi/faturası var mı yok mu? faturası yoksa töbe almam. çalıntı olabilir çünkü.
3- garantisi ve faturası da var, ürün ne kadar kullanılmış buna bakarım. fotoğraf makinesi için shutter sayısı, play station için kolların durumu, laptop için klavyedenin mouse pad'in durumu vs.
4- ilk 3 madde tamamsa alırım. biri bile eksik olursa almam.

Öncelikle faturalı olmalı tabi. Lakin insanımız kendini bildiği için 2. elden kaçar genelde. Bence teknolojide 2. ele yönelme.

Slr makine alacaktık bir arkadaşa. Shutter sayısıyla oynanıyormuş önlemler olsa da uğraşınca düşük gösterilebiliyormuş. Her şeyini inceledik ettik ekranındaki sorunu zor fark edip iade etmiştik. Satıcı farkında ama anlamaz belki diye kaktırıyor.

Özetle alt model alırım ama sıfır alırım. Otomobil dışında 2. el bir şey alacağımı düşünmüyorum bu ülkede.

bende daha once hiç 2. el bişi almadım zaten fiyatlarıda aman aman farklı değil, değmez gibi geliyor.

kırtasiyelerde filan oluyor, klasik bir şey zaten kira sözleşmesi.

örnek: www.etonet.org.tr/etonet/download/Sozlesmeler/kirakontrati.doc

Haklarınızı korumak için kira kontratında yazan maddelere ihtiyacınız yok aslında. Birincisi zam oranı; yasa ne diyorsa o geçerlidir, isterse %15000 zam yapılır yazsın, fark etmez. Bunun dışında evin demirbaşları ve boya durumu belirtilir ki bunu siz de bakıp yanlış bir şey yoksa onaylarsınız. Sözleşmede kiranın yatacağı banka hesabı belirtilmeli, bu hesap dışında para transferi yapmazsınız. Ayrıca depozito ve ilk kira bedelinin de bu banka hesabına transfer edildiği belirtilsin, elden depozito/kira vermeyin. Yasa zaten kiracıdan yanadır, yasada belirtilen bir şeyin aksi kira kontratında yazsa bile sizi bağlamaz. Hayırlı olsun.

@abdurrahman +1
ev sahipleri kiracıları suistimal ettikleri için kanun çok koruyucu bir durumda kiracıları. hal böyle olunca nasıl bir sözleşme yaparsanız yapın sizin kurtaracak hüküm var kanunda. ev sahibi ekstra yük (bahçedeki ağaçları sular mısın benim için gibi) yükleyemez diye hüküm var.

yalnız evi boyalı badanalı teslim aldım, evde şunlar şunlar var gibi maddeler varsa onlara dikkat edin. kontrol yükümlülüğünüz var çünkü. kalorifer eksik olur boyası badanası olmaz bunları yazdırın sözleşmeye.

6 ) Sandviç tokalaşma: Kişi bir eliyle tokalaşırken diğer eliyle de karşı tarafın elinin üstünü kapatır yani karşı tarafın elini iki eli arasına alarak tokalaşır. Samimiyet belirten bir tokalaşma şeklidir. Tam bir siyasetçi tokalaşmasıdır ve özellikle politikacılar tarafından kullanılmaktadır. Bu tokalaşma şeklinde bazen karşı taraf kolunuzu veya omzunu da tutabilir yani bir eliyle sizin elinizle tokalaşırken diğer eliyle de sizin dirseğinizi veya omzunu tutar ve böylece size üstünlük sağlar. Eğer karşındaki kişinin üstünlüğünü kabul etmiyorsan onun bu üstünlük gösterisine karşılık olarak senin de onun tutuğu yerin daha yukarısından( karşındaki kişi senin dirseğinden tut duysa eğer sende onun omuz undan tutabilirsin) tutman ve senin üstünlüğünü kabul etmiyorum mesajını vermen gerekmektedir. Böylelikle karşı tarafın üstünlüğünü kabul etmediğini belirtebilirsiniz.

kaynak:
www.bilgiustam.com

Tek elle tokalaşma biraz daha resmi oluyor.
Arada bende kullanıyorum çok sevdiğim bir arkadaşım ya da samimi hissettiğim birisi olunca o şekilde tokalaştığım oluyor.
Dini bir anlamı var mı bilmiyorum. Benim için sadece samimiyet içeriyor.

ben sevdiğim arkadaşlarımla öyle tokalaşırım.

Hasan celal güzel öpmesinin bir alti samimiyet oluyor. www.youtube.com

badem tokalasmasi diye de tabir edlir...

Dini bir anlamı vardır, mukabelelerde her iki taraf da iki elle birbirinin elini tutar (tokalaşma diyemeyeceğim) salavat getirir ve yüze sürer.

Ama bir taraf tek el uzatmışsa:
1) Samimiyet belirtir
2) İşte bunlar hep NLP; bkz. trajikomik+1

sünnettir

araç kiralama firmaları buna benzer hamleleri çok oluyor benzer bir örneği ben yaşadım kaza yaptığım karşı taraf aracı tamir olana kadar yerine verilen kiralık araç parasını bizden tahsil etti

1- poliçeye bakmanız lazım. çoğu kaskoda bile araç değer kaybı klozu bulunmaz, trafik sigortasında olacağını da zannetmiyorum o yüzden. yine de bakmak lazım poliçenize.

2- hayır olmaz.

3- ödememek için itiraz etmeniz lazım. size gönderilen tebliğde yazan icra dairesine giderek itiraz edebilirsiniz. başka ilde ise bulunduğunuz yerdeki nöbetçi icra dairesine giderek itirazınızı size tebliğ gönderen icra memurluğuna göndertebilirsiniz.

4- çok basittir. icra müdürlüğü, dosya no, alacaklı, borçlu bilgileri + borca neden itiraz ettiğiniz -burası önemli, niye itiraz ettiğinizi açık açık yazın- + tüm alacaklara ve fer'ilerine itiraz ediyorum diye belirtin mutlaka. kimliğiniz yanınızda olsun, fotokopi ve kimlik aslı gerekir

5- neye dayanarak takip açmışlar? öncesinde dava açılmış olması lazım çünkü, araç bedel düşüm davası olarak. bu dava ile ilgili size hiç tebligat gelmedi mi?

Benzer durum başıma geldi karşı taraf değer kaybı davası açtı ve 2 yılın sonunda 13.000 tl kazandı. zararımın tamamını trafik sigortası karşıladı. Sizinde trafik sigortanız karşılar.

1. si parantez içinde yazdığınız kısımda isteyeceğiniz şey ecrimisil tazminatıdır.

2. si satış işlemleri mahkemede yapılmaz. mahkeme satışa karar verir, mezat salonlarında satış yapılır. gelen kişiler kimi salona sokmamış onu anlamadım. kaldı ki eşşek gibi mübaşir var orda, ona niye söylememişler?

3. sü size yanlış aktarılan olay aslında mezat salonunda, yani açık arttırmanın satılacağı yerde geçiyorsa, orda da eşşek kadar elinde silahla bekleyen polis var. satış yapcak memura da söyleyebilirsiniz böyle böyle oluyor diye.

özet: satış nerde yapılacaksa orada zaten polis var, polis olmasa da satış yapacak insana durumu söyleyin, bu adam böyle böyle geleni korkutuyor deyin, gerekirse ihale ertelenir tekrar ihale için zaman kaybı olmaz.

son olarak da avukatınızı değiştirin :)

@trajikomix

Cevabın için teşekkür ederim. Olayı şu anda iş yerimden yazdığım için çok açıklayamadım sanırım, Pardon. Biraz daha detaylandırmaya çalışayım.

parantez içinde yazdığım konuyu hiç karıştırmadan es geçebiliriz. O ayrı bir dava konusu sanırım.

2. olarak satışın tam olarak nerede gerçekleştiğini bilmiyorum. O ortamda bulunmadım. Annemde gitmedi. Avukat ilgileniyor. Olay dediğiniz gibi mezat salonunda geçiyordur büyük ihtimalle.

Gelen kişiler değil, davayı kaybeden şahıs gelen kişilerin önünü kesip satış falan yok evi ben aldım diyerek gelen alıcıları geri yollamış. Aynı ortamda polis var mı bilmiyorum.

Davayı takip eden avukat başka bir kişiydi. Konunun detaylarını tam bilmiyorum neden, nasıl oldu hakkında tam bilgi sahibi değilim. Annem davayı açtığında duruşmalara giren ve davayı kazanan avukat başkaydı ve davanın görüldüğü adliyeden uzak bir yerden gidip geliyordu. Sanırım Davanın görüldüğü ya da satışın gerçekleşeceği mekana (mezat salonu) yakın bir arkadaşına devretmiş. Bu davayı kaybeden arkadaşta dediğim gibi namlı bir tip. Ne *ok yiyeceği belli olmaz. Yeni avukat kadın, korkmuş ve bir avukat arkadaşıyla birlikte (2 avukat) ortama gitmişler. İkiside elemandan korkmuşlar ve müdahale etmemişler.
Eleman dengesiz, ortamı her an Adana adliyesine çevirme potansiyeli olan bir tip. Bu yüzden aynı ortamda yüz göz olmadan avukat aracılığı ile çözme yolu tercih ediliyor. Yurtdışında yaşadığı ülkeden sınır dışı edilmiş bir adam. öyle bir tip yani. bu nedenle en az şekilde yüz göz olup bu işin çözülmesi gerekiyor. Aksi takdirde ya o birini ya da biri onu yer. Annem babam zaten emekli ayrıca defalarca avukat tutabilecek maddi güce sahip değiller. Bu nedenle avukatı değiştirebilme şansı pek ihtimaller arasında görünmüyor.

Yani anladığım şu anlattıklarınızdan. O ortamda yani koca adliye için söz etmiyorum. direkt olarak satışın gerçekleşeceği salonda Polis mevcut mudur? Ya da satışın gerçekleşeceği gün ve ya öncesinden karakola ya da savcılığa bu şahıs satışı engelliyor tarzında bir dilekçe ile başvurmak gerekir mi?

Satışlar her adliyede mezat salonunda olmaz ve hep de Polis Mübaşir olmaz. Avukatın değiştirilmesini gerektirir bir durum görmedim ben.gerekebilir de tabi. Ama zaten olayı tam bilmeyen bir kişinin dilinden duyup hemen avukatlara laf etmek pek hoş değil. Cevap veren arkadaş için söylüyorum. Siz avukatınızdan gerekli açıklamayı yapmasını isteyiniz bence.
Anladığım kadarıyla anneniz mirasçılardan bir tanesi. İzalei şunu davasında evin satılarak paylaştırılmasına karar verildi. Bu satış da onun satışı. Doğru mu anlamışım bilmiyorum.
Elemanın satışa gelmesini önleyemezsiniz ancak satışı yapan icra müdürünü uyarırsanız o gerekli önlemleri alacaktır. Satış gününden önce satışı yapacak icra müdürüne durumu açıklayın bence.
Gayrimenkulü satın alacak kişi de adamı çıkarmak için müdahalenin Men i davası açacak. Ya da satışı yapamazsanız tüm mirasçılar beraber müdahalenin meni davası da açabilirsiniz. Ve de ayrıca oturduğu zaman için kira gibi bir şey istiyorsanız ecrimisil de talep edebilirsiniz. Avukatınıza bunları sorunuz.
Geçmiş olsun.

Açık açık dosya numarası ve mahkeme yeri yazılmış. Nasıl gerekçesiz olabilir ki?

Bakırköy 7. sulh ceza hakimliği
Dosya No: 2015/1607

UYAP'ta yetkisi olan tüm avukatlar bu karara bakabilir.

Böyle bir durumda sözlüğün sallayacağını sanmıyorum.

kararı görsen gülersin, içerik/gerekçe denen bir şey olmuyor genelde. davacının talebi üzerine şunun şunun silinmesine-kaldırılmasına karar verilmiştir yazar.

kararı taraflar görebilir uyap üzerinden. eksisozluk vekili ve davacı vekili yani. herkes göremez.

gerekçesiz mahkeme kararı olmaz. sulh ceza dediğiniz yer bir mahkeme değil zaten, değişen yasayla birlikte hakimlik. dilekçe yazarken sulh hukuk mahkemesine deriz ama sulh cezayı ilgilendiriyorsa olay sulh ceza hakimliğine deriz. farklı şeyler yani. karar dediğiniz olay gerekçeli olur her zaman. yalnızca yargılamanın yoğun olduğu durumlarda mahkeme o anlık duruşmada kısa kararı açıklar, gerekçeli karar daha sonra yazılır. dediğim gibi sulh cezada verilen kararda yalnızca davacının isteminin kabulüne şeklinde olur, öyle uzuun uzun gerekçe yazılmaz.

hatta haksız bir tutuklama olur, biz 10 sayfa açıklarız bak tutuklama haksız, bu adamın çoluğu çocuğu var çıkarın bunu diye. mahkeme sadece "tutuklamaya itirazın reddine, şüphelinin tutukluluğunun devamına..." der.

iş listesi var anlık güncellenen. yeni bir iş düştüğünde, dilekçedir temyiz dilekçesidir müzekkeredir iş listesine düşüyor, ordan çıktısı alınıp dosyasına atılıyor.

"anlık güncellenen" işte beklediğim cevap :) teşekkür ederim :)

evet gelen evrak gibi bir olayları var, oradan işlem yapıyor kalem elemanları.

peki neden uyaptan yollamakta fayda var? ankaradaki bir avukat olarak yazıyorum bunları;
1- bizde önbüro yok. mesela iş mahkemesine bir dilekçe verdiğinizde o dilekçenin ne zaman dosyasına gireceğini allah bilir.
2- trafiği ve uzaklığı göze alıp 1 dilekçe için adliyeye gidip gelmek en az 1 saat vakit kaybı. bunun yerine uyaptan yollamak 1 dakika sürüyor.
3- başka illerdeki mahkemelere için muhabere yoluyla dilekçenin yollanması lazım, uyapta böyle bir olay yok, masrafsız dilekçe ekleyebiliyorsunuz dosyanıza.
4- uyaba atılan dilekçeniz için havale derdiniz yok, dilekçeyi hangi gün saat kaçta yolladığınız tartışmasız olarak taraflarca ve hakimce görülebilir.
5- ofis içerisinde de masrafınız olmaz. 20 sayfalık dilekçeyi 3 nüsha halinde çıkarmak var, hiç çıktı almadan tamamen sanal ortamda kullanmak var. kağıt-kartuş israfını engelliyor yani.
6- en önemlisi uyaptan evrak yollayacaksanız sizin için kanunda belirtilen "sürenin son günü mesai bitimi" ifadesi saat 5 değildir, 23.59'dur. yani ekstra süre kazandırır. dilekçeni yaz ofiste, akşam eve gidince yattığın yerden yolla mesela.

şimdilik aklıma gelenler bu kadar. uyap iyidir, uyap candır ama çalışmayan uyap kanser etkisi yaratır. son gün dilekçesinin uyapın çalışmadığı bir zamanda gönderilmeye çalışması insanda neşet ertaş etkisi uyandırır hatta.

zaten bürodaki elemanların işi ne zaman açtığı değil, o işin iş listesine ne zaman düştüğü önemli. iş listesine düştüğü saniyeden itibaren mahkemenin sorumluluğundadır açıp dilekçeyi dosyaya koymaz veya atıyorum gününü geçirirse çalışanın sorumluluğundadır göndereni bağlamaz.

başka bir mahkeme aracılığı ile göndereceksen onaylarının yapıldığından emin ol yalnız.

uyap'ın "nimetlerinden" ben de faydalanıyorum, haklısınız, bir sürü şeyi çok kolaylaştırdı. hiç itirazım yok :) ama işte bir çalışmayınca ömür kısaltıyor. bir de, önbüro tamam iyi görünüyor ama, bilemiyorum, adliyenin yüzünü iyice soğutan zincirin halklarından biri o da. mesela kartal'da artık kalemlerin bulunduğu koridora bile kimlik okutarak giriyoruz. vatandaş hiç giremiyor, yani ancak biri ona kapıyı açarsa girebiliyor. tabii öyle olunca da, kalemlerin havası oldu mu 1500 :) zaten artık adliyelerin her biri avm gibi tövbe estağfurullah :) sevmiyorum plaza ortamlarını. bana sultanahmet adliyesini geri verin sdhahda çünkü yaş 31 değil 78 benim. neyse.

teminat kararına itiraz edicem de, ondan telaşlandım. tüm bilgiler için çok teşekkür ederim :)

mesai başlangıcından bitimine kadar o listeye bakıyoruz e-imzalı olarak iş gönderin de yapalım diye. dakika bekletmeden yaparız o işleri, merak etmeyin siz :)

benim uyaptan gönderdiğim dilekçeler, talepler genelde ertesi gün dosyasına girmiş oluyorlar. ancak kalemin yoğunluğuna bağlı da değişebiliyor. geçende temyiz dilekçesi gönderdim 1 hafta bekleyen işlemlerde kaldı. sonra merak ettim aradım. memur tek başına kalmış kalemde. tayinler izinler vs olunca işleme alamamış. hele istanbul adliyesi icra daireleri uyaptan gelen talepler konusunda çok yetersiz. bir de tüketici mahkemeleri çok geç onaya alıyor. çok acil ve önemli ise uyaptan gönderdikten sonra kalemi arayıp rica edin bence.

bir katip olarak, uyaptan gönderin yapılır merak etmeyin diyip geri çekiliyorum. (:

@advocatusdiaboli,

cezada da oluyor tabi. evrakın mahkeme ekranına düştüğü tarih dakika saniyesi belli. oradan çıktı alınıp üstüne havale basılıyor kalemce. iş listesine düştüğü anda mahekemenin zimmetindedir o evrak. eski usul alışkanlıklar devam ediyor işte, biraz uyap'a güvensizlik biraz çalışanlara güvensizlik. oysa ki negzel bir şey.

mutluluk; tüm hayatıma yayılmış şekilde değil de, anlık oluyor bende. tıpkı diğer duygularım gibi...
hayatı çan eğrisine benzetiyorum, benim için en büyük çan eğrisi kendi yaşamım. başlangıç, sürekli bir gelişme durumu zirveyi görme sonra bitiş(mutlak son). ve birçok küçük çan eğrileri var hayatımda: ailemle ilişkilerim, manevi seviyem, aşkım, dostlarımla ilişkilerim, eğitimim, çalıştığım şirkette ki pozisyonum, şirketimin gelişimi vs tüm saydıklarım benim için bir çan eğrisi. hepsi bir şekilde başladı ya da başlayacak, gelişecek, zirveye çıkacak ve bir gün bitecek.
hayata bu açıdan baktığımda ve değerlendirdiğimde her şey olası geliyor, mutlu olsam da çok uzun sürmüyor, üzülsem de uzun sürmüyor, şaşırsam da uzun sürmüyor etkisi.
Benim için zamanımı çok iyi değerlendirmem esas. Her uyandığım günü, gecesi yatağa yattığımda tatmin olacağım kadar dolu dolu geçirmeyi amaçlıyorum.
Velhasıl kelam, mutlu musunuz sorusuna stabil olarak cevap vereyim ben.

vedatchilipeppers, aynısını ben de yaşadım kardeş, yaşadığım şok, hüzün ve "ulan ben ne kemiriyorum böyle" hissini çok iyi tarif etmişsin. meğersem bi de yumuşatmak gerekiyormuş onları ben öyle acı acı yemiştim ühü :(

ben şu an mutlu değilim çünkü ilişkisi dengesiz olmayan shoujo anime bulamıyorum çıldırmak üzereyim. hep kızı itip kakan, kızın da çevresinde tırım tırım dolaştığı çöp şeyler kalmış izlemediğim, halbuki ben hyouka'daki, ne bileyim natsume youjinchou'daki naifliği arıyorum.
koduğumun japonları.

mutluyum diyemem ama huzurluyum. bu yetiyor. hatta şanslı hissediyorum.

mutluyum, anam babam kardeşim geliyo bugün gurbet ellerden.

eh işte idare eder; ama ülkenin durumu çok boktan herkes mutsuz umutsuz yazık.

dün de biri sordu lan bunu. niye hatırlatıp duruyorsunuz mutsuzluğumu olum.

mutsuzum. tek bir nedeni var. yalnızlık... sevgili olarak yalnızlıktan bile bahsetmiyorum. arkadaşsızlık :(

degilim ya pek. su an icin bir problem yok aslinda ama uzun vadeli canim sikiliyor. kredi bitti daha birinci siniftayim amk. saglik desen bitti gitti camis gibi yiyoz yatiyoz. kalksam "niye kalktim lan simdi" deyip geri yatiyom. normalde cok mutlu olmam lazim yani ki su an iyiyim zaten ama dedigim gibi huzursuzum. uzun vadede olacaklar ve buna karsilik dumen kirmayi bir turlu becerememem canimi sikiyor. vizyon var fuzyon yok be kardsm.....

3 yıl sonra terkedilen bir birey olarak mutlu değilim

değiliz.

mutluyum çünkü stoacı hayat sürüyor sayılırım. daha tam girmeden mutluluğa kavuştuysam ileride tanrısal mutluluğa ulaşırım büyük ihtimal. tek etken stoacılık değil gerçi. inanılmaz yoğunum ve kendimi geliştirmeye adadım kendimi. eskisi gibi kendimden kaçmaya çalışmıyorum yalnızlık ile mutlu olmayı öğrendim. mutluluğumu dış etkenlere bağlamamaya çalışıyorum.

eskiden genel olarak mutsuzdum arada mutlu oluyordum şimdi ise genel olarak mutluyum arada mutsuzum.

çok mutluyum ,çünkü sevdiğim insanlar yakınımda ve havalar güzel.

senin bulunduğun bölgedeki alt yapıya göre değişkenlik gösterir bu. o yüzden burda kim ne yazarsa yazsın senin bağlantın aynı çıkmaya bilir.

dsmart genel anlamda iyi. ama tv kısmından memnun kalanı görmedim. ben dsmart kullanıyorum genel anlamda internetten memnunum. akk yok mesela yani var da düşürmüyo benim hızı adamlar :)

dsmart interneti iyi, yani ttnet bağlatsam nasıl olacaksa öyle. müşteri hizmetlerini sor bence internetten ziyade, bu altyapıyla ilgili bir olay çünkü. müşteri hizmetleri olarak da hiç sıkıntı çıkmadı şimdiye kadar.

tv olayında da hiç sıkıntı çıkması işin ilginci. bi türksat uygusu değiştirme döneminde dert olmuştu, onu da yine müşteri hizmetleriyle hallettik.

böyle dedim ya 2 güne kesin bi sıkıntı çıkar:)

Ben dsmart kullaniyorum, 50 gb akk olmasina ragmen 120-130'larda dusuruyorlar hizi. O yuzden memnunum ben.

superonlineda da turkcell tv var.
çok memnunum.
hem internetten hem tvden.

g4 şu anda 1500 lira bence kaçırma bütçe elveriyorsa

g3 var, fiyata göre memnunum. eşimin iphone'una gözüm kaymıyor değil.

eşimin kardeşi ilk çıktığında almıştı. halen çatır çatır kullanıyor en ufak derdi yok.

memnunum. alınır

ısınma problemi oluyor diyolar, 16 GB için mi geçerli bu? 32 GB'da bu problemi yaşayan var mı?

oyun oynayınca ısınıyor
onun dışında sıkıntısı yok
3 gb ramlisini al almışken

sözlüğe kalsa olumlu yorum yok nerdeyse, herkes sallamış.

ama ben ve çevremde kullananlar gayet memnun.

Töre yasası vardı 1990'larda, hatırlar mısın? Avrupa Birliği ile müzakereler başlasın diye yasa bir miktar değişti ama tam oturmadı. Bir de ataerkil bir toplumuz, erkek çocuklarına bile tecavüz eden sapıklar varken cahil halk hala tecavüzcülerin kadınlar tarafından tahrik edildiğini düşünüyor - bu insan grubu da oy veren insanlar. NE YAZIK Kİ TÜRKİYE'DE TECAVÜZ NE OLURSA OLSUN HAKSIZDIR diyen / diyebilecek kişiler azınlıkta.

hapiste kalmayı mümkün mertebe azaltmaya çalışıyorlar, erteleme-hükmün açıklanmasının geri bırakılması-seçenek yaptırımları gibi düzenlemeler bunu gösterir nitelikte. niye? hapiste kalan her bireyin yemek-barınma-korunma giderleri devletin sırtına biniyor. devlet mümkün mertebe bu yükten kurtulmak istiyor. sincan kapalı da yer yoktu geçen yıllarda, herkesi hapse at at, hapishaneler bunu kaldıracak güce sahip değil. bunun yanında devletin de bunu karşılaması mümkün değil. devletin hapse atmayalım da ne bok yerlerse yesinler mantığından çok psikolojik destek vermesi lazım bu insanlara. bu da ne yazık ki uygulanmıyor.

erkek egemen sistem diye bir olay yok, var diyen insanlar çok fazla yargılama süreciyle haşır neşir olmadan dışardan atıp tutan insanlar.

www.kararara.com

mesela bu olayda hakim yasa aykırı olarak beraat vermiş. kadın kendisi söylüyor suç uydurduğunu. yaptığı şey suç tck'ya göre. ama hakim kararı ortada.

demem o ki verilen kararlarla ilgili oturup bi kararı okumak lazım, hakim bunu bunu yapmış demek biraz havada kalıyor. işin içinde olan birisi olarak, kadına karşı şiddette elinden gelen her şeyi yapan birisi olarak söylüyorum bunları.

Aslında cok uçuk bir durum kayirma vs olmadigi surece o indirimlerin cogunlukla kanuni dayanagi oluyor.durusmada goruyorsun mesela adamin kendi òz cocuguna 4,5 aylikken cinsel saldirida bulundugu ve su an 5 yasinda olan bu cocuga cinsel saldirinin devam edildigi iddia ediliyor.gorunce miden bulaniyor adam orada ölsün istiyorsun ama beraat ediyor.delil yok cunku.adli tip raporu tecavuz yok diyor.aklinda ya gercekten dogruysa bu cocuk bunu gercekten yasadiysa sorusu dönüp duruyor ama yapacak bir sey yok.suçu kanitlanana kadar masum işte.hakimin burada kanunu uygulamaktan baska yapacak bir seyi yok.ben kararlardan ziyade bu raporlara guvenmiyorum aslinda.

Bir de olaylarin cogu gorundugu gibi olmayabiliyor.resit olmayanla cinsel iliski davalarinin cogunlugu riza ile gerceklesip kadinin sonradan aile baskisi bekaret korkusu ya da ofke intikam gibi nedenlerle iftira atmasi seklinde ortaya cikiyor.(16 17 yasinda gercekten tecavuze ugrayan kisileri bir kenara birakiyorum)
Onun disinda o cinsel saldiri sucunun çat diye 20 yilla cezalandirildigini da gorunce insanin ici rahatliyor.20 yil az bir ceza degil aslinda.ama indirim nedeni vs yok aksine arttirilarak 20 yili buluyor.indirim yapildigi kadar arttirim da yapiliyor yani.
Hakimler cogunlukla kanunu uyguluyor ve olaylar cogunlukla bizim okudugumuz duydugumuz gibi olmayabiliyor.sorun kanundaki ceza miktarlari vs olabilir tabi ki o tartisilir.

sayın trajikomix verdiğiniz örneği anlıyorum. haklısınız ama örneğin tekil bir örnek olması onda da kararı veren hakimin de kadın olması erkek egemen bir hukuku göstermiyor mu bize sizce de?

sayın aquarium yani iftira atılma olasılığına karşı alınacak önlemler olur da cezayı ona göre vermemek ne kadar etik peki?
adli tıp kurumu ile ilgili çekincelerinizde haklı olabilirsiniz, o konuya hakim değilim ama bildiğim her durumda tecavüze uğramıştır/uğramamıştır gibi direkt bir rapor vermenin kolay olmadığı.
artı bugün bize sunulan örneklerde adli tıptan zarar görmüştür raporlu kişiler de var yanılmıyorsam sanığın beraat ettiği
bir de caydırıcı ceza kısmı var. bu mahkemelerin sonunda genelde beraat oluyor, caydırma cezası veriyorlar mı? ben mi bilmiyorum?

kadının iftira atması gibi tekil örnekler, ya da cezaevlerinin doluluğu bana biraz vicdan rahatlatma ve sorunu görmek istememek gerekiyor öncelikle.

avukat hülya gülbahar'ın röportajlarını okuyabilirsin bu konuda. suç sabit ve kanıtlanmış iken bile saygınlık indirimi gibi indirimler görebiliyoruz. feminist örgütler eril zihniyete bağlıyorlar bunu ki, erkeğin kayırıldığı bu durumu başka türlü açıklamak da pek mümkün görülmüyor.

"haksız tahrik" indirimlerine bakarsan katil koca, sevgililerin (çoğunluğu yakın kişiler) dediklerine dayandırılarak bu indirimler veriliyor, neler yaşadığından haberimiz yok. bunu bilen erkekler de, örnek bir davada google'a nasıl indirim alırım yazıp ona göre savunma yapıyor. eskiden töre cinayetlerinde aile kararı olduğu varsayılmaksızın öldüren küçük kardeş vs ceza alırdı hatırlıyorsanız.

yalnızca kadınlara değil, çocuklara, yoksullara vb. farklı kimliklere yargıda değil, sağlıkta günlük yaşamda yapılan ayrımcılıklarla karşı karşıyayız. devletin vatandaş için çalışmadığı, kemikleşmiş bir düzeni sürdürdüğü eril ve tek tip olduğu durumda birçok alanda kayırılan kesimler mevcut.

www.bbc.com

www.evrensel.net

ek olarak çocuklara yönelik istismar davalarında adli tıp raporlarının dikkate alınmadığı, çocukların bu süreçte mağdur olduğunu da dikkate almak lazım.

Enerjiyi daha verimli kullanmak adına düşük ayarda sürekli açık olması gerektiği söyleniyor. Hiç bu şekilde denemedim sürekli evde olmadığım için ama gayet mantıklı geliyor kulağa. Çünkü ev bi an önce ısınsın diye kapalı kombiyi bi anda yüksek ayarda açınca, ay sonunda gerçekten fena giriyor.

Peteklerden değil, direkt kombiden açıp kapatacaksınız. Hangi odada hangi peteklerin ısnmasını istiyorsanız onları açıp, diğerlerini kapatın. Atıyorum bizim banyodakiler kapalı mesela, gerek yok ısınmasına. O ayarlamayı yaptıktan sonra petekle işiniz kalmıyor, direkt kombiden aç-kapat yapıyorsunuz.

Basınç 1 ile 2 arasında olmalı tam. Dijitalse 1,5'e ayarlarsınız, analogsa ibre tam 1 ile 2 arasına gelecek şekilde ayarlayın.

Basınç aralığı üzerinde yeşil olarak gösterilir. Bizim kullandıklarımızın hepsinin ortak noktası 1,5tu tümevarım yapabiliriz sanırım.

Peteklerden aç kapa yapma sürekli, eğer bir oda fazla ısınıyorsa onu biraz kıs oynama. Hiç kullanmadığın odalar varsa oraları da kapatabilirsin/kısabilirsin.

Kombiden yapacaksın sıcaklık ayarını. Tasarruf olarak, hiç kapanmadan yanması ama bazen kısıp bazen açman daha tasarruflu. Gece ve dışarı çıkınca kıs, eve gelince aç tarzında. Ama bizim ailede doğalgaz korkusu olduğu için biz gece kapatıyoruz.

hava düzenli olarak soğuk gidiyorsa minimumda çalıştırmakta fayda var, sıfırdan ısıtmaktan çok daha az enerji harcayan bir hal, fakat arada soğuk günler oluyor arada yakılmıyorsa yakmayıp kazakla idare etmekte fayda var.
petekleri açıp kapamanın çok esprisi yok çünkü borularda gene su var ısınan

Aydinlandim su an.peki kac derecede calistiriyorsunuz genelde?

düşük ayarda sürekli açık tut. üşürsen arttır. bu şekilde kullandık. 200 lirayı bir kez geçtik geçemn sene. ev eski ama yalıtımı yeni. bir de kombi yoğuşmalı. 35-40 civarı şu an istanbul için.

Bazı kombilerde su bazılarda oda derecesi yazar. Su derecesi yazdığını varsayıyorum, Rutinin 40 olsun bi önce, sonra zamanla kendi idealini bulursun. 35-40 arası gezinenler çok mesela. Ama biz 50-60, hatta en soğuk zamanlarda 70te yakardık. (Şimdiki kombide oda derecesiyle ayarlanıyo bilmiyorum o yüzden. 5 kademe var su sıcaklığı için de) Tabi bizim bu kadar yüksek yakmamızda gece kapatmamızın etkisi büyük.

70te yakiyormusuz biz :D ve hic kapatmadik 24 saat acikti. petekleri kapatip aciyorduk sadece ev sahibi oyle soyledi.simdi 35e dusurduk ama petekler cok ılık.isinmaz ki boyle :/

Aynen amk evi soğutur üstüne o petekler. İnternette herkes 35-40 yazınca ben de gaza geldim öyle dedim. 50den aşağı yakan fenerli olsun. Isınmıyor lan ev öbür türlü. Üstüne bir de ben odamda elektrikli radyatör yakıyorum.

35-40la yetinen kim varsa da evinde milyon dolarlık yalıtım olduğunu düşünüyorum. Patladım lan sonunda.

Napalim simdi 40 50 civari yakip evden cikarken 30a mi dusurelim mesela ? 12 saat kadar evde olmuyoruz cunku.

30a düşürene kadar hiç açma abi, 30 demek soğuk demek çünkü. geçen sene 2 yöntemi de denedim, evde olduğun zaman yak, sonra kapat yöntemi ve sabit 40'da kalsın, üşüyünce arttır, yatmadan azalt yöntemi. kombiyi kapatınca iyi girmişti o ay, elektrik faturası da etkilendi sadece doğalgaz da değil. o yüzden şimdi sabit 40, üşüyünce 45, misafir gelince 50.

ankara için tabi bunlar, orda o kadar soğuk olmaz tabi :(

eğer mümkünse yapabileceğiniz en mantıklı şey bence tüm peteklere (banyoda falan havlupan varsa onlara gerek yok, onları olabilecek en kısık ayarda tutun ya da mekan çok soğuk olmuyorsa tümden kapatın) termostatik vana almak.

sonrasında kombiyi sabit bir sıcaklıkta sürekli açık tutun. termostatik vanaların her biri termometre gibi çalışır, ayarladığınız oda sıcaklığına ulaşıldığında kendi kendine peteği kapatır/açar/kısar.

eğer her bir peteğe vana taktırmak zor gelirse salona bir oda termostatı takın. bu termostat ortam sıcaklığı ayarlanan dereceye ulaştığında kablolu/kablosuz olarak kombiyi kapatır/açar. tabii kombinin bu termostatı destekliyor olması lazım.

annemlerde kablolu oda termostatı var, haliyle sadece bulunduğu odayı ölçerek kombiye komut veriyor ama evin geneli de ufak farklarla ayarlanan sıcaklığa ulaşıyor. bizde ise her petekte termostatik vana var, çok daha konforlu ve ekonomik.

oturduğunuz apartman ise, başka daireler ve ev sahipleri varsa çatının tamamen değişmesi tüm ev sahiplerini ilgilendiren bir durumdur. yeni bir yasa yönetmelik falan çıkmadıysa çatının değişimi ortak bir giderdi en son.

ihtarname çekin

MADDE 305- Kiralanan sonradan ayıplı duruma gelirse kiracı, kiraya verenden ayıpların giderilmesini veya kira bedelinden ayıpla orantılı bir indirim yapılmasını ya da zararının giderilmesini isteyebilir. Ancak, zararın giderilmesi istemi diğer seçimlik hakların kullanılmasını önlemez.
Önemli ayıp durumunda kiracının sözleşmeyi fesih hakkı saklıdır.

MADDE 306- Kiracı, kiraya verenden kiralanandaki ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilir; bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, ayıbı kiraya veren hesabına gidertebilir ve bundan doğan alacağını kira bedelinden indirebilir veya kiralananın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir.
Ayıbın, kiralananın öngörülen kullanıma elverişliliğini ortadan kaldırması ya da önemli ölçüde engellemesi ve verilen sürede giderilmemesi hâlinde kiracı, sözleşmeyi feshedebilir.
Kiraya veren, kiralanandaki ayıbı gidermek yerine, uygun bir süre içinde ayıpsız benzeriyle değiştirebilir.
Kiraya veren, kiracıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek, onun seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.

ayıbı bildirin ihtarname ile. yine yapmazsa kendiniz yapıp kiradan düşün.

bilim kurgu bilime uyucak diye bir olay yok. güzel mi güzel. cine 5 zamanında komşuda izlemiştim ben de aklım çıkmıştı o zaman ne güzelmiş laan diye.

ayrıca o dediğin olay her film için geçerli. şimdi yazsak en gereksiz lotr karakteri diye frodo diyen çıkar sam diyen çıkar gandalf diyen çıkar ki bence de en gereksizi o. subjektif bir olay sonuçta.

filmler de gayet güzel eğlenceli aq. daha ne bekliyorsun ki bir fantastik bilim kurgudan?

Uzay gemisiyle lazer atışı yapılıyor filmde, ışın kılıcı falan var. Mantık aramak gereksiz gibi.

bir fenomen haline gelmiş durumda, nedeni bu bence.

neyi abartalım kanka. ömer seyfettin diyet'i kaşağı'yı mı kemalettin tuğcu'yu mu abartalım..

kardeşim tüm seriyi arka arkaya izledim ama sevmeden iğrene iğrene izledim
kurgu yok oyunculuk yerlerde son film biraz elle tutulur gerisi çöp
katılıyorum

beni örnek verirsek ilk gittiğim sinema filmim star wars 1 dir. 1999 yılıydı sanırsam. küçüktüm etkilenmiştim haliyle. serinin diğer filmlerinede gittim bu arada eski seriyide izledim. bunun yanında küçüklüğüm star wars'ın pc oyunları ile geçti. müzikleri v.s çocukluğumu hatırlatır bana. en sevdiğim bi kaç film serilerinden biri oldu çıktı. filmdeki imge fazlalığı, karakter çokluğu, herkesin bi tarzı v.s var insan onlara kendisini kaptırıyor. herşeyin yanında hiç izlememiş biri bile olsa pek tabi 1. filmi en kötü film olsada son üçlemeden başlayıp 3. filmle birlikte vay be konuya bak diyebilicek bir konusuda var bana kalırsa. darth vaderin küçüklüğü, nasıl darth vader olduğu, diğer tarafa aşama aşama geçici v.s görsel efektler, ütopik mekanlar. darth vaderin nefes alış seside mi tüylerinizi ürpertmiyor yahu :)

ışın kılıcı var, usta-çırak ilişkisi var, force diye bi kavram var.. meclis seçilmiş kişiler özel eğitimler var, politik zam zam zumlar var.. sıfırdan char kasma var.. aşk var Natalie portman, liam neeason, Ewan McGregor falan var.. aslında herkes için hazmı kolay bir bilim kurgu filmi..

soundtrackler iyi..

www.youtube.com

hiçbir filmini baştan sona izlemedim ama 1977 yılına göre çok ileri çekim teknikleri kullandığından olabilir.

Ben bi tek 4. filmi izledim, ona da zor dayanmıştım. Mantık hatası falan dayanılır da kurgu çok boktandı resmen, nası bu kadar tutmuş anlamıyorum.

ben hepsini izledim. pek begenmedim ama 77 yilina gore ilk filmi gayet iyiydi bence. daha cok halka hitap ettigi icin fanboy potansiyeli fazlaydi. ben gunumuz genclerinin bu kadar sevmesini mantiksiz buluyorum acikcasi. o donemki gencligi anlarim da, simdi bu kadar ozenilmesinin bir mantigi yok gibi.

bunun yaninda muthis gorsellik 67'de cekilmis a space odyssey filminde de gorulebilir. ama bu film daha kapali bir film oldugu icin pek benimsenmemis. kapitalizm vs sanat iste. halka inersen daha cok begenilirsin.

tüm seriyi sırasıyla izlemiş biri olarak daha 1 saat önce konuştuk bu konuyu. gerçekten fazla abartılıyor bence. tamam o zamanın koşullarına göre ilk 3 film muazzam, serinin devamı da güzel bir biçimde aktarılmış ama matrix gibi farklı bakış açısı getiren bir şey yok ki. harry potter serisi neyse star wars serisi de odur benim için, bu kadar anlam yüklencek bir husus yok bence.

hiçbir filmini izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. o derece uzağım bilim-kurguya.

genel olarak insanların bilim-kurgu filmlerden nasıl zevk aldıklarını anlamıyorum. bu korku filmleri için de geçerli.

bilim kurgu değil ki star wars, fantezi. yüzüklerin efendisiyleb falan aynı klasmanda özünde.

gerçeklik/bilimsellik açısından bakmak abartacak olursak yüzüklerin efendisi tarihi açıdan gerçekçi değil demek gibi bir şey.

niye seviyonuz lan mal mısınız diye çemkirmeye de lüzum yok. seviyoz işte çok eğlenceli evren.

bu arada bir de not düşeyim, ilk filmleri 90'ların ortasında izlemediyseniz efektleri falan güncellenmiş -remastered- versiyonlarını izlemişsinizdir. yani o zamana göre muazzam muhabbeti de tam olarak doğru değil.

yeni kopyalarda 1983'te çekilen 6. filmin sonunda 2000 küsürde çekilen 3. filmde anakini oynayan hayden bilmemkim gözüküyo.

star wars bir dönemin gençliğinin film serisi. ne bileyim indiana jones gibi. öncekilerinki beam me up scotty'li star trek'ti. bugünküler ileride harry potter'dan bahsedecek.

kendi etrafında bir kültür yarattı. birisi leb diyince diğerinin leblebiyi anlaması çocukluğun paylaşılmış yanları nostalji vs bir sürü şey harekete geçiyor. yani kimisinin duygusal bağı var. ben iki bölüm hariç diğerlerini geç izledim sallamıyorum pek. ama anakin skywalker/darth vader'ın havası falan, o bende de kalmış mesela*. ama bunları konuştuğum ve ağaç dalını ışın kılıcı gibi salladığım arkadaşlarım yoktu.

biz daha ziyade aoi tsukinosuke taklidi yapıyorduk, kendimizi samurai sanarak dalları sivriltip kılıç diye oynuyorduk. off ya adamım. işte bir dönem de sıkinoskiyi bilir mesela. (öyle diyoduk biz)

Bence de overrated.
Ama orjinal karakterler yarattiklarindan olabilir bu kadar tutulmus olmasi. Ben fantastik sevmedigim icin isinamiyorum boyle filmlere. Ben de Batman'i cok severim mesela, cok orjinal ve havali bir karakter bana gore. (Batman fantastik falan degil, onu gecin bir sefer.) Benim Batman'da buldugum seyi baskalari Star Wars'ta buluyor olabilirler.

Böyle duyurulari görünce kusura bakmayın ama içimden direkt 'eksi sözlük hiçbir seyi beğenmene timi yine buralarda' diye geçiriyorum.

Film, kitap, müzik kişisel zevklere göre sevilir ya da sevilmez. Mesela ben eğlenerek izledim, siz sevmemissiniz olabilir. İnsanlar genel olarak seviyor. Bilim kurgu filmi değil zaten, dönemi için fantastik bir film.


Bence bu tür konuları çok takmayın; isteyen istediği filmi izlesin. Sevsin ya da sevmesin.

+8 fraise

kesinlikle overrated.

zamanında olmayan bir şeyi çok güzel yansıtmış. çoğumuz yoktuk ilk filmde. mantık hatası olarak ışın kılıcı saçma geliyor bi bana.

tamamen mantıklı bakarsak, hepsi sallama. ama güzel bir film.

film iyidir kötüdür tartışılır, çok müthiş bir "bilimkurgu" olmadığına katılıyorum fakat George Lucas manyak vizyoner bir adam ve sinema tarihini değiştirdi.

Star Wars'ın efektlerini yapabilmek için George Lucas'ın kurduğu ILM (industrial light and magic) ile görsel efekt tarihi değişti, şimdiki boktan senaryolu bol efektli filmlerin gelişmesinde/temelinde bile Lucas var.

Şu belgeseli izleyin derim, nelerle başlayıp nerelere geldiklerini anlatıyor Star Wars'tan Indiana Jones'lara, sonra Jurassic Park ve devamı: www.youtube.com

Ayrıca senaryo olarak da, Joseph Campbell'in The Hero with a Thousand Faces kitabını okuyup etkilenen Lucas, tarihin başından beri çoğu destanda, halk hikayesinde işlenen konular, karakterler(karakterin yolculuğu), işlenme stilleri gibi şeylerden ders alıp onlar gibi bi hikaye yaratmış. Bu da büyük ihtimalle bilinçsizce bi çekim yarattı, insanlara bilimkurgu olmasına rağmen tanıdık geldi.

teknik olarak da açıklanabilecek çok fazla şey var. Ama kalben "filmi sevmek" dersen, şimdi izleyip sevenlerinki biraz sürüye uymak bence. Babam sinemada izlemiş, o sever anlarım o yıllarda öyle bir film izlemek olay. Ki ben ilk The Matrix'i sinemada izlediğimde hayran olmuştum, hala da en sevdiğim film(ve üçleme)dir kendisi.

Mantık hatası çok ama güzel ve orjinal bir evren star Wars. Işın kılıcı olsun force olsun karizmatik şeyler. Her şey düz mantık yalansız olsaydı fikri "yalanın icadı" adlı filmde işleniyor. İzleyin dahiyane film.

fan gurubunun tüm karakterleri gereksiz bulması diye bir şey söz konusu değil. herkes gereksiz bulduğu birer karakteri yazmış. herkes tüm karakterleri sevmesi söz konusu değil ki
örneğin matrix, yüzüklerin efendisi vs efsane filmler. açalım 50 tane film hatası, kurgu hatası, saçma ve gereksiz karakter söyleyeyim. bu onları efsane olmaktan çıkarmaz
ilk star wars filmi 77 yılında gösterime girdi. 77 diyorum bakın neredeyse 40 sene önce. o gördüğünüz efektlerin hepsi film makarası üzerinde yapıldı.
oyunculukların kurgunun farklı gelmesi normal. 1940lardaki oyunculuklar bambaşkaydı, 60lardaki, 80lerdeki ve 2000lerdeki bambaşka. bundan 30 yıl sonra 90ların filmlerine bakıp insanlar ne garip oyunculukmuş diyebilir
70lerin sonunda 80lerin başında bu filmlerden şimdiki gibi 100lerce olmadığından kendi hayran kitlesini yarattı, bu hayran kitlesi sadık kaldı. ticari olarak da desteklediler bunu

hahah, ben de böyle düşünüyorum ama star wars tişörtü giyiyorum. star wars, lotr gibi konular popüler olduğu için kimse alakasız kalmak istemiyor işte.

sinema tarihine olan katkısının bugünün gençlerinin pek şeyinde olduğunu sanmıyorum.

Bak bir arkadaş sormuş neyi abartalım diye?

Bir şeyi sevmeyebilirsiniz, ilginizi çekmeyebilir, size hitap etmiyor olabilir ama tutup ta "-çok abartıyolar yeaaa, ne o öyle ışık mışık yeaaa, çizgi film gibi yeaaa" dersen ağzının ortasına tekmeyi yersin.

Bazı filmler kült olmuştur, sinema sektörüne ışık tutmuştur. Bugüne öncülük etmiştir. Sen kimsin ki "bence de overrated" diyebiliyorsun yahu.

Star wars, matrix, lotr bu sanat eserleri hem felsefik, hemde bilim kurgu alanında öncüdürler. Adam lotrdan etkilenmiş müzik alanında yeni bir oluşuma yer açmışlar. Şahane gruplar şahane eserler çıkmış. Ne bilim matrix'de ki felsefeyi anlamadıysan o sizin sorununuz.

Klasik hiç bir şeyi beğenmeme durumu sizinki, aynen sürü gibi.

He abartılı, he overrated.

Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor.

Çekim tekniği falan bunlar tabi bilindik şeyler öncü adamlar yahu. Şarlo nasıl kendince (büyük bir olay tabi) çekim teknikleri geliştirdiyse bu filmde öyle.

Adamın eleştiri tarzı şundan ibaret "ben bilim kurgu sevmem ki, korku da sevmiyorum" lan bu nasıl eleştiri.

Bir şey popüler oldu diye sevmek zorunda değil insanlar. Sevmeyebilirsin, sana hitap etmiyordur vs. ama benim düşünceme göre "eleştiri" yapabilmek için önce "bilmek" gereklidir.

Hani var ya bir video "uzman mısın lan sen, bilir kişi misin?!" Kimsin sen? Kurgu kötü, çekim kötü, o ne öyle lazerli kılıç falan eeee?

Çok merak ediyorum böyle adamları neyi beğeniyorlar diye. Bence "godfather" serisi de ovarrated (allah çarpar tabi şaka). Fight Club'ta da adam yokmuş zaten herşey hayalmiş. 6 hissin sonunda meğerse adam ölüymüş...

İzlemeyin, sevmeyin. Bundan 100 yıl sonra da bu filmler konuşulacak, beğenilecek.

"Nefrete boyun eğme. O seni karanlığa götürür."

Ayrıca rüyanıza yoda girsin emi...

bunu satıyorlar çünkü. bir kıza satıyorsun, bir arkadaşa satıyorsun. 'auvv, darth maul ya... aslında ölmedi, biliyorsun değil mi?! bilmiyorum deme!..'ler.

şu var bir de:
galeri.uludagsozluk.com

seriyi tabii ki ben de izledim. beğendim de. ama abartı kere abartılıyor.

hala o dönemin oyunculuğu falan denmiş
açın daha eski filmlere bi bakın o dönemin western filmlerine bi bakın oyunculuklar nasıl o filmde bildiğin oyunculuk kötü kurgu sıfır.

"Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor."

bu ne alaksız cevap kurgu ile oyunculuk ile ekrandaki kafa boyutu ne alaka?

@basond ya en iyi kurgu oscar ı almış filme kurgu sıfır diyecek kadar cahilsin ya da kurgu ne demek hiçbir fikrin yok

@asbe evet kardeşim hiç bilgim yok
barrack obama nobel barış ödülünün sahibi

Hata bende her ödül alan filme katılmak zorundayım.

Tekrar ediyorum bence zerre kadar kurgu yok filmde millet neden sevdiğini şaşırmış.

medcezir'de herkes birbirine kayiyor. siz nasil bunu kabul ediyorsunuz ?

not: sozum onlara

star wars'ın tek kotu yanı Hayden Christensen

"Klasik hicbir seyi begenmeme durumu", "eksi sozluk hicbir seyi begenmeme timi" diye bir sey yok arkadaslar.
Vallahi yok bak.

Biz Star wars begenmeyen ortalama insanlar, Dunya'ya gelirken populer filmleri begenmeme yemini falan etmedik, Star wars'u ya da baska bir seyi begenmiyoruz, sebebi ise cok basit; "begenmiyor olmamiz". Bunu misyon edindigimiz falan yok biliyor musunuz? :) Seyleri hosumuza gitmedigi icin begenmiyoruz mesela.
Ha boyle bir olusum, bir lobi, loca falan varsa da ben bilmiyorum. Ben Star wars'u begenmeyen avaraj masum bir suru insandan biriyim sadece:)

sat kurtul

en kısa sürede satmaya bak, bir daha da peugeota bulaşma derim. senin değerde aynı modeller kaça gidiyor ona bak.17-18 e çıkarabilirsen elinden çıkar derim.

Spor arabaya lpg takarsan, arıza verir tabii :/

Eğer başka masrafı yoksa yaza kadar kullan. Yazın piyasası daha yüksek olur o modellerin, o zaman satarsın.

@acemi, yani sanayiden ustasına, yetkili servisten kaportacıya kime götürdüysem 150 bine kadar bu arabaların motoru kesin arıza cikartır dedi ki motor ışığı yanmaya başladı zaten. Sağlam bir sorun bekliyorum.

@bysb, Peugeot bir yana da hem eski model hem de otomatik viteste bu markaya hiç bulaşmamak lazımmış onu çoktan anladım. Benim arabadan 20-23 bin arası gidiyor ama dediğim gibi benimki kazalı:S 17 bine de içim yanacak verirsem.

@kaptan memo, ben hiç bir arabaya lpg taktırma taraftarı değilim hatta alırken de benzinli olması cazip gelmişti bana ama şartlar beni feci zorladı, böyle bir benzin yakmak yok koşa koşa taktırdım mecburen. Dediğim gibi motor arızasından korkmasam satmam da ben de çok kararsızım. Yaza kadar iyice elimde kalmasından korkuyorum.

piyasa çok düşük bu ara, yazı bekle. özellikle bayram zamanı 2-3 bin değer kazanıyor arabalar. acele edip zarar etme.

Cabrio'yu bahar aylarında iyi satarsın. Şimdi düşük fiyata gider.

@denizgönen, motor kapağını bile 1000 liradan açıyorlar ya, ürküyorum. Yoksa subap vs mesele değil ama dediğim gibi çok masraf yaptım giderek daha da fazla çıkıyor önünü alamıyorum. Diğer arabaları bilmem de Peugeot için 150 bin km çok be

değiştiren bir tanıdığım var, hiç de zor olmamış. herhangi bir engel, zorluk yokmuş ondan duyduğum kadarıyla yani.

ama işin kötüsü, yılların alışkanlığıyla biz ona hep doğum adıyla hitap ettik epey süre, işin sıkıntılı yanı o:)

yoo çok basit aslında. (bence çok saçma ama) sebep isteniyor sadece. mesela soy adın sap ise bana sap dediler demen lazım illa. bir de sana sap dediklerine şahit olan birisi lazım. gerisi mahkeme parası.

Adınızı seçebilmek kanunen hakkınız dolayısıyla bir dilekçe vererek mahkeme aracılığıyla kolaylıkla değiştirebiliyorsunuz. Üç dört kere değiştirenler bile var.

asliye hukuk mahkemesinde nüfus müdürlüğüne açacağınız bir dava ile kolayca halledebilirsiniz. googledan dilekçe örnekleri bulunabilir.

Vaysroy diye okunur. Ne demek istiyosan onu de, kasma. 1 paket sigara nihayetinde.

Vaysroy

doğrusu ne olursa olsun anadoluda yaygın söylenimi: viçeroy'dur. vaysroy dersen bakkal güler sana bizim burda

ne dersen de bakkal anlar zaten :) ne önemi var ne dediğinin. benim arkadaşın dükkanında viçera diye isteyeni duydum tak diye koydu önüne adam alışmış çünkü.

turkcede nasil okunuyorsa o sekilde oku :) yabanci isimleri turkce okunusuyla okumak cok tatli. yeni bi akim baslaticam

ben şimdi "visori nasıl okunur" diye okudum ya. üzülüyorum şu an.

viçenzo

vaysroy diye okunur ama bizim bakkallar için viseroy demen daha mantıklı.

Vİ SE ROY

ben Vikeroy diyorum.

vikeroy diyen gördüm en çok.

bence vaysroy denmiyorsa viceroy denmeli.

vaysroy deyince ha vikeroy demişti kız bi kere. hayır dedim vaysroy. ukelaya bak. en çok ben ukelayım ulen!

laki strayk demiştim bi kere de? ne dediy sen ona? dedi bana. doğrusu o dedim. yav tamam bilmemek ayıp değil de, iddialaşma iki tane dayı yanlıi okuyo diye.

vaysroy dediğimde anlamsızca bakıldı ilk zamanlar, o yüzden viceroy demeye başladım. hala da viceroy diyorum. toplumun seviyesine indim sırf sigara alabilmek için.

Viktori diye isteyenleri bilirim. Takıl kafana gore işte. Ne mahcubu,eglenceli bi durum bence

Sigarayı değiştir strese girme :)

zippo getirrim ben olsam. abd de 15-20 dolar, türkiye de 150 lira.

zippo gerçekten karlı ama satması iş, internette onunla uğraşmak zor gibi geliyor. ben alıp birine toptan satsam, o da istediği fiyattan satsa mesela o zaman güzel.

her türlü teknolojik ürün. özellikle iphone, ve ps4. internetten uğraşamam dersen biraz zor ama.

kozmetikte var böyle bir açık. bazı insanlar yurtdışından siparişle getirip burada satıyorlar. instagramda orjinaliburda diye bir hesap var mesela, ondan marka fikri edinebilirsin. bana da danışabilirsin kafana takılan bişi olursa, makyözüm çünkü az çok hakimim olaya. mesela plastik makyaj malzemesi türkiyede çok az. ben nye'ın satıldığı bir yer var, cs var ama yetmiyor.

kitaplik
koltuk
berjer
masa gibi ahsap, metal, cam detayli mobilyalar

kargo ile getireceksen gümrüğe takılır, vergi ödemek zorunda kalırsn bu ds sana kar bırakmaz

Herve leger intrigue vicit şampuanı

gümrüğe de takılmayacak getirdiklerim.

itirazdan bi cacık çıkmaz. buz gibi yapmışsın sürat. öpe öpe de ödeyeceksin :)

kaç kuruş ceza?

mahkeme ilk bir kaç cezayı iptal etmişti en başta ama o kararları da yargıtay bozdu hep. sonra yasal düzenlemesi de yapıldı yani dedikleri gibi ödeyeceksin..

@nrmnm bunla ilgili hangi yasal düzenleme yapıldı acaba? en son yargıtay kararları cezaların iptali yönündeydi çünkü. aşağıda ilgili yargıtay kararını paylaşıyorum.


YARGITAY İLÂMI
Daire: 7
Tarih : 08.07.2014
Esas No:2014/2954
Karar No:2014/14281
İlgili Maddeler:2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 51/2-b
İlgili Kavramlar: Uyarıcı levha olmadan radarla hız kontrolü yapılamaz.

7. Ceza Dairesi
Esas No : 2014/2954
Karar No: 2014/14281
Tebliğname No : K.Y.B.- 2013/406441

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 51/2-b maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı Fırat Aydın hakkında Alaşehir Trafik Denetleme Birim Amirliğinin 27/05/2013 tarihli ve GT- 525573 sayılı idari para cezası karar tutanağı ile uygulanan 343,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kabulü ile idari para cezası karar tutanağının iptaline dair Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesinin 05/07/2013 tarihli ve 2013/493 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2014 gün ve 2013/406441 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dosya incelendi:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talep yazısı şöyle d ir;
"2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 51/2-b maddesine aykırı davranmak eyleminden dolayı Fırat Aydın hakkında Alaşehir Trafik Denetleme Birim Amirliğinin 27/05/2013 tarihli ve GT-525573 sayılı idari para cezası karar tutanağı ile uygulanan 343,00 Türk lirası idari para cezasına yönelik başvurunun kabulü ile idari para cezası karar tutanağının iptaline dair Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesinin 05/07/2013 tarihli ve 2013/493 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesince, radar kontrolü yapılan yerde radar işaretinin bulunmadığı, gerekli yasal uyarılar usulüne uygun şekilde yapılmadan kesilen para cezalarının hukuki mesnedinin bulunmadığı gerekçesiyle muteriz hakkındaki idari para cezasının iptaline karar verilmiş ise de;
"2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun "Hız sınırlan" başlıklı 50. maddesinin 3 ve 4. fıkralarında yer alan, " (3) En çok ve en az hız sınırlarını gösteren işaret levhaları, gerekli görülen yerlere, ilgili kuruluşlarca konulur. (4) Bu Kanunla yetki verilen kuruluşlar tarafından yönetmelikte belirtilen hız sınırları yol ve trafik durumuna göre azaltılabilir veya çoğaltılabilir. Bu hallerde durum trafik işaretleri ile belirtilir ve uygun vasıtalarla duyurulur." şeklindeki ve aynı Kanun'un "Hız sınırlarına uyma" başlıklı 51. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında yer alan, "(1) Sürücüler, aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse yönetmelikte belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar. (2) (Değişik fıkra: 08/01/2003-4785 S.K./4. md.) Hız ölçen teknik cihaz veya çeşitli teknik usullerle yapılan tespit sonucu hız sınırlarını yüzde ondan yüzde otuza (otuz dahil) kadar aşan sürücülere 64 700 000 lira, yüzde otuzdan fazla aşan sürücülere 131 900 000 lira para cezası uygulanır." şeklindeki düzenlemeler ile yine bu Kanun'a dayanılarak çıkarılan Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Hız sınırlan" başlıklı 100. maddesinin 1. fıkrasında yer alan, "(Değişik madde:01.09.2010 - 27689 S.R.G. Yon./ll.mad)
Karayolları Trafik Kanununda ve bu Yönetmelikte yazılı kayıt ve şartlar dışında ve aksine bir işaret bulunmadıkça yol durumlarına göre römorksuz araç cinsleri için saatteki asgari ve azami
hız sınırları aşağıda gösterilmiştir." biçimindeki düzenleme ve aynı Yönetmeliğin "Hız sınırlarına uyma ve hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlama" başlıklı 101. maddesinin 1,2 ve 6. fıkralarında yer alan, "(1) Sürücüler aksine bir karar alınıp işaretlenmemişse bu Yönetmeliğin 100 üncü maddesinde belirtilen hız sınırlarını aşmamak zorundadırlar. (2) Araç sürülürken yapılan hız, radar ve benzeri teknik cihazlarla ölçülebileceği gibi kronometre veya değişik usullerle de ölçülerek tespit edilebilir. (6) Hız tahdidini belirleyen aksine bir işaret bulunmayan yerleşim birimleri içinden veya civarından geçen şehirdışı karayollarının bu kesimlerinde, can ve mal güvenliği açısından, karşıdan karşıya geçişler bir fiziki engelle yasaklanmış veya alt ve üst geçitlerle belirtenmiş ise ve hız yapmak yaya ve taşıt trafiği açısından bir engel teşkil etmiyorsa, taşıt sürücüleri yol ve trafik durumunu dikkate alarak yönetmeliğin kendilerine tayin etmiş olduğu azami hız sınırlan içerisinde seyredebilirler." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, ne 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda ne de Karayolları Trafik Yönetmeliği'nde radarla hız denetimi yapılacak yerlerde denetim yapıldığına dair ikaz levhası ve işaretleme bulundurulmasına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere aksine bir karar alınıp işaretleme yapılmadıkça sürücülerin yönetmelikle belirlenen hız sınırlarını aşmamak zorunda oldukları, somut olayda muterizin yerleşim yeri içerisinde otomobil araçlar için belirlenmiş olan 50 km/saat hız sınırını %10 dan daha fazla aşmak suretiyle 71 km/saat hızla gittiğinin radar cihazı ile tespit edilmiş olunması karşısında, itirazın reddi yerine, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesinin 05/07/2013 tarihli ve 2013/493 değişik iş sayılı kararının bozulmasının istenilmesi arz ve dosya birlikte takdim olunur."

I- Olay:
Alaşehir İlçesi Süleyman Demirel Caddesi üzerinde görevlilerce 27.05.2013 tarihinde radar aletiyle yapılan hız kontrolünde saat 14.54 de kabahatli Fırat Aydın'nın hız limitini aştığı tespit edilmiş ve hakkında aynı tarihte 525573 seri nolu tutanak ile 343.00 TL idari para cezası uygulanmıştır. Kabahatli Fırat bu idari para cezasının iptali için aynı gün Alaşehir Sulh Ceza Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Sulh Ceza Mahkemesince, yapılan inceleme sonucunda "Muteriz hakkında hız ihlali sebebiyle idari para cezası verildiği, ancak radar kontrolü yapılan yerde radar işaretinin bulunmadığı, gerekli yasal uyarılar usulüne uygun bir şekilde yapılmadan kesilen para cezalarının hukuki mesnedinin bulunmayacağı gözetilerek yapılan itirazın haklı olduğu kanaatine varılarak, usul ve yasaya aykırı idari yaptırım kararının 5326 sayılı yasanın 28/8- b fıkrası uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir." Şeklindeki gerekçeyle başvuru haklı bulunarak idari para cezası tutanağının iptaline karar verilmiştir. Bu karara karşı, Emniyet Genel Müdürlüğünün, mahkemenin gerekçesinin kanuna aykırı olduğuna ilişkin müracaatı üzerine kanun yararına bozma talebinde bulunulmuştur.

II- Kanun Yararına Bozma Talebine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda ne de Karayolları Trafik Yönetmeliğinde radarla hız denetimi yapılacak yerlerde, bu denetimin yapıldığına dair ikaz levhası ve işaretleme bulundurulması konusunda herhangi bir hüküm yer almadığı halde "radar işaretinin bulunmadığı ve gerekli yasal uyarıların usulüne uygun yapılmadığı" gerekçesiyle "idari yaptırım kararının kaldırılması" yönündeki Mahkeme hükmünün kanuna aykırı olduğuna ilişkindir.

III- Hukuksal değerlendirme:
Anayasamızın 2'nci maddesi hükmüne göre "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." Anayasa Mahkemesinin yerleşmiş içtihatlarına göre (örneğin 27.03.1986-E:85/31-K:86/111, 08.11.1991-E:91/9-K:91/36 tarihli ve sayılı kararlar) "Hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, her alanda adaletli bir düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına hâkim kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen bir devlettir."
Kısaca, hukuk devleti "faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, vatandaşlarına hukukî güvenlik sağlayan devlet' demektir.
Hukuk devleti, hukuka bağlı olan devlet demek olduğuna göre, devletin üç erkinden biri olan yürütme organının da hukuk kurallarıyla bağlı bulunduğu kuşkusuzdur.
Yürütme organı bakımından, İdarî faaliyetlerinin belirliliği ve önceden bilinebildiği zorunludur. Hukuk devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin idare edilenler tarafından önceden tahmin edilebilir olması gerekir. İdari işlem ve eylemlerde idare bu yetkisini tüzük ve yönetmelik gibi genel kurallarla düzenlemek ve bu düzenlemelere uymak zorundadır. Buna "düzenli idare ilkesi" denir. Keza, yine İdarî faaliyetlerin belirliliği ilkesi nedeniyle idarenin, istikrar kazanmış uygulamalarından vazgeçmemesi gerekir.
Yine hukuk devleti ilkesi, devletin "kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, kamu sağlığını ve çevreyi, ekonomik düzeni, toplum barışını ve düzenini, genel ahlâka ilişkin kuralları ihlal eden eylemleri yani suç ve kabahatleri, ulusal ve evrensel hukuk çerçevesinde, ödetme görev ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak Devletin, esasen ve öncelikle bu kuralların ihlalini önleme görevi bulunduğunun kabulü gerekir. Başka bir deyişle, hukuk devletinin bir erki olan idarenin görevi, öncelikle bireylerin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırma yoluna gitmesi değil, kurallara uygun davranma düzeyini ve alışkanlığını geliştirmek olmalıdır. Bu husus "iyi idare ilkelerinin" de bir gereğidir. Keza idarenin (Yürütmenin) iyi idare ilkeleriyle bağlı olması da hukuk devletinin bir gereğidir. Nitekim ülkemizin de üyesi olduğu Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin 20 Haziran 2007 tarihli ve 999 sayılı Bakan Temsilcileri toplantısında, "İYİ İDARE KONUSUNDA ÜYE DEVLETLERE CM/REC(2007)7 SAYILI TAVSİYE KARARI' kabul edilmiştir.
Mezkûr Tavsiye Kararının "Açıklık İlkesi" başlıklı 10 uncu maddesinde;
"1 .İdare açıklık ilkesine uygun faaliyette bulunur.
2. İdare, karar ve işlemlerinden özel kişileri, resmi belgelerin yayınlanması da dâhil olabilecek şekilde uygun araçlarla haberdar eder.
3. Kişisel verilerin korumasına ilişkin kurallara uygun olarak resmi belgelere erişim hakkını tanır.
4. Açıklık ilkesi, yasayla korunmuş gizliliğe zarar veremez."
Hükmü bulunmaktadır.
Bu arada Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesi kararlarının hukuki niteliğini de izah etme gereği bulunmaktadır: Avrupa Konseyinin hukuksal etkinliği, sözleşmeler ve tavsiye kararları biçiminde ortaya çıkmaktadır. "Bakanlar Komitesi Tavsiye Kararı" Bakanlar Komitesinin, Avrupa Konseyi Statüsünün 15/b hükmüne dayanan, ulusal yasa koyuculara ve idarelere ölçü getiren, üye devletlerin hükümetlerine yönelik kararıdır.
Bağlayıcı olmamakla birlikte, kararların uzlaşma ile alınması ve Komite'nin hükümetleri "tavsiyeler doğrultusunda karar alıp almadıklarını bildirmeye" davet etmesi yöntemi tavsiyelerin dikkate alınmasını sağlamaktadır. Zaman zaman Danıştay, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiyelerini, kararlarında gerekçeyi desteklemek için kullanmaktadır. Örneğin, bir gazetecinin sarı basın kartı istemi idarece gerekçesiz bir işlemle reddedilmiştir. Danıştay, ret kararının gerekçeli olması zorunluluğunu kabul ederken diğer nedenlerle birlikte Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararına da atıf yapmıştır. (DİDDGK, E: 1995/769-K:1997/525,17.10.1997, DD, 95,1998, s.87). (Kaynak: Onur KARAHANOĞLULLARI, İdarenin Hukukla Kavranması: Yasallık ve İdari İşlemler, 2. Bası, Ankara 2012, Turhan Kitabevi, s.107,395)
Konumuza ilişkin iç hukuk düzenlemesi şöyledir:
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmüyle "Karayollarında trafik düzenini sağlamak ve denetlemek" görevi İçişleri Bakanlığına tevdi edilmiştir. Aynı Kanunun 33 üncü maddesi hükmüyle de İçişleri Bakanlığı "kanunla yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetleri; tüzük, yönetmelik, tebliğ,
genelge ve diğer idari metinlerle düzenlemek" ile görevli ve yetkili kılınmıştır.
İçişleri Bakanlığının bu "düzenleme görev ve yetkisi" dâhilinde, Trafik Denetimlerinde ve Trafik Kazalarında Alınacak Önlemlere İlişkin Yönerge hazırlanarak 31.10.2011 tarihli Bakan onayıyla yürürlüğe konulmuştur. ‘Trafik denetimlerinde; denetim öncesi, denetim anı ve sonrasında, trafik kazalarında ise; kaza mahalline intikal ve sonrasında yapılacak iş ve işlemlerin usul ve esasları ile trafiği yönetme ve düzenleme hareketlerini belirlemek" amacıyla çıkarılmıştır.
Yönergenin;
"Radarla hız denetiminde dikkat edilecek hususlar" başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde şu kurala yer verilmiştir,
"Sabit denetim yapılması durumunda radar aracı, karayolunun her iki yönünden kolayca görülebilecek ve trafiği tehlikeye düşürmeyecek şekilde konuşlandırılır."
‘Yol kullanıcılarının bilgilendirilmesi" başlıklı 47 nci maddesi aynen aşağıdaki şekildedir: "(1)Trafik kurallarına uyma düzeyini arttırmak, trafik güvenliğini sağlamak ve yol kullanıcılarını bilgilendirip, bilinçlendirmek amacıyla, denetimin karayolunun hangi kesimlerinde, hangi sürelerde yapılacağı ve hangi konularda yoğunlaştırılacağı ve bunlarla ilgili risk bilgileri, neden- sonuç ilişkileri ve denetim sonuçlarının açıklanmasında ulusal ve yerel medya ile diğer iletişim araçlarından azami ölçüde faydalanılır."
Görüldüğü gibi İçişleri Bakanlığı bu Yönerge hükmüyle 'trafik kurallarına uyma düzeyini arttırmak, trafik güvenliğini sağlamak ve yol kullanıcılarını bilgilendirip, bilinçlendirmek" amacıyla trafik denetimlerinin;
- Karayolunun hangi kesimlerinde ve hangi sürelerde yapılacağı,
- Hangi konularda yoğunlaştırılacağı,
Hususlarında ulusal ve yerel medya ile diğer iletişim araçlarından azami ölçüde faydalanılmasını öngörmüştür.
Böylece, İçişleri Bakanlığı tarafından tesis edilmiş olan bir düzenleyici idari işlemle "trafik denetimlerinin karayolunun hangi kesimlerinde, hangi sürelerde yapılacağı ve hangi konularda yoğunlaştırılacağı hususlarında ulusal ve yerel medya ile diğer iletişim araçlarından da azami ölçüde faydalanılmak suretiyle yol kullanıcılarının (özellikle sürücülerin) bilgilendirilmesine" ilişkin bir düzenleme ihdas ettiği görülmektedir.
Sözü edilen bu düzenlemelerin, Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin Bakan Temsilcileri toplantısında kabul ettiği yukarıda gün ve sayısı yazılı "iyi idare konusundaki" tavsiye kararının 10. maddesinin 1. ve 2. fıkra hükümlerine uygun bulunmaktadır.
Yönergenin 3152 sayılı Kanunun 29 uncu maddesi hükmüne göre İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşları olan ve mahsus kanunları uyarınca da bu Bakanlığın sevk ve idaresi altında bulunan genel kolluk kuvvetleri içinde yer alan trafik zabıtasını bağladığı da tartışmasızdır.

Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince:
Yönergenin 34/1-ç ve 47 nci maddesi hükümleri karşısında "radarla hız denetiminin karayolunun hangi kesiminde ve hangi sürelerde yapılacağı" hususunda yol kullanıcılarının bilgilendirilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu husus aynı zamanda Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin Bakan Temsilcileri tarafından kabul edilen tavsiye kararının iyi idare ilkelerinden olarak kabul edilen "açıklık ve uygun araçlarla haberdar etme" ilkelerinin de bir gereğidir.
Yönergenin 47 nci maddesi hükmüne göre, idare bu bilgilendirme faaliyetinde "ulusal ve yerel medya ile diğer iletişim araçlarından" azami ölçüde faydalanacaktır. İdarenin "yol kullanıcılarını her koşulda bilgilendirmek" ile yükümlü tutulduğu, bu amaçla "ulusal ve yerel medya ile diğer iletişim araçlarında da azami ölçüde yararlanma cihetine gidebileceği sonucuna varılması gerekmektedir. İdare öncelikle kendi mutat vasıta ve yöntemleriyle bilgilendirme yapacaktır. Zira "karayolundan yararlananlara, yol, trafik durumu ve yakın çevre ile ilgili gerekli bilgileri vermek, yasaklama ve kısıtlamaları bildirmek suretiyle trafik düzen ve güvenliğini sağlamak amacına yönelik olarak karayollarında uygulanacak trafik işaretlerinin, standart, anlam, nicelik ve nitelikleri ile diğer esaslar", 19.06.1985 tarihli ve 18789 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Trafik İşaretleri Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Dolayısıyla, Trafik Denetimlerinde ve Trafik Kazalarında Alınacak Önlemlere İlişkin Yönergenin 47 nci kapsamındaki bilgilendirmenin, bu Yönetmelikteki usul ve esaslara göre konulacak 'trafik işaret levhaları" ile yapılması gerekmektedir. Bu yöntem dışında gerekiyorsa medya ve diğer iletişim araçlarından da yararlanacaktır. Dolayısıyla, bahse konu Yönerge hükmü uyarınca, "radarla hız denetiminin karayolunun hangi kesiminde ve hangi sürelerde yapılacağı" konularında sürücülerin, her şeyden önce trafik işaret levhalarıyla bilgilendirilmesi zorunludur.
Öncelikle kişilerin can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla yapılması gereken trafik denetimlerini, yol kullanıcılarına ceza vermek amacıyla bilgilendirme yapmadan kural ihlali yapmasını beklemek, trafik kurallarının konuluş amacına uygun olmadığı gibi araç sürücülerine tuzak kurulması anlamına gelecektir ki bu durum, çağdaş hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz ve kabul edilemez.

IV- Sonuç ve karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği yerinde görülmediğinden REDDİNE 08.07.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.

Başkan M. MUTLU
Üye S.ÇİLESİZ
Üye M. ÖZTÜRK
Üye DR.B.KARAKAŞ
Üye K. TOSUN

2009'a kadar yurt dışından getirebiliyorduk. 2009'da yapılan düzenlemelerle önemli kısıtlamalar getirildi bireysel kullanım için bile.

Yasak. Dışarıdan gelecek yakının varsa atsın bavula.

Yasak ama bişekilde getirenler var. Tanıdık doktor vs varsa raporla alabilirsin. Suplementi bırak steroid getiren bile var. 1 e Alıp 3 e satıyorlar ama gümrükten nasıl geçiyor bilmiyorum

bireyler için yasak. lisanslı sporcular için serbest ama, yakınlarında karate kursu-spor salonu-yüzme havuzu gibi yerler varsa oralara gidip sorabilirsin lisanslı kimse var mı diye, varsa onun adına getirtebilirsin.

elden aldığın ücrete dair herhangi bir makbuz falan vardır muhtemelen. bunları 3-5 ay biriktirirsin.

her işin bir ederi var. mühendis adama asgari ücret veriyorum diyemez işveren. bunu sgk da biliyor. şikayet olur ise araştırma yaparlar. ikinci yöntem şahit gösterme bu adamın maaşı gerçekte budur derse bu da kabul görür. (bir arkadaşım şahit ile mahkeme kazandı)

benzer durum farklı sektörde olmuştu, işten çıkarılan kişi dava açarak kıdem tazminatının dediğiniz sebeple eksik hesaplandığını öne sürmüştü, işverenin üye olduğu meslek odasından o işin ücret seviyesi ile ilgili soruşturma yapılmış ve aldığı ücretin olağandan düşük olduğu ispat edilerek kıdem tazminatına esas ücretin işverenin gösterdiği rakam olmadığına hükmedilmişti.

@tedirginlik hücresi +1 mahkemeler bunu uyguluyor tespit için.

ayrıca kişi ispatlamak istiyorsa her ay elden aldığı miktarı direk hesabına yatırırsa bunu da öne sürebiliyor.

ben girdiğimde boyasızdı diyeceksiniz

ben girdiğimde boyasızdı diyeceksiniz

ben girdiğimde boyasızdı diyeceksiniz

ben girdiğimde boyasızdı diyeceksiniz

olay boyasız girip girmediği değil temiz olup olmadığı yani sen duvarlara resim falan yaptıysan bulduğun gibi bırakmalısın

ben girdiğimde boyasızdı diyeceksiniz

Hayır duvarlarda resim yok. Hatta kendi evimiz değil diye çivi çakmaya dahi imtina ettik.

Boyali vermedilerse boyasız vereceksin. Duvarlara ekstra bi zarar vermedigini dusunuyorum. Buldugun gibi birak yani.
Ayrica genelde depozito alma sorun oldugu icin kiracilar son ay kirasini odemeden ona sayip cikiyor. Simdi sana ot bok diyip depozitonu vermemek icin isi yokusa sürmese bari.

sen girdiğinde boyasız olduğu için boyasız olarak vereceksin. evi boyatmadan devralmam derse şu hükmü okursun;

MADDE 334- Kiracı kiralananı ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri vermekle yükümlüdür. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanma dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu değildir.

yani nasıl devraldıysam öyle devrediyorum, boyalı değildi ev, sözleşmede de boyalı yazmıyor zaten dersin.

Cevaplarınız için teşekkürler herkese.