Tv box alarak tv'ni smart tv yapabilirsin.



www.hepsiburada.com

tivibu gibi iptv ler de işinizi görür. akıllı tv olması şart değil. hdmi girişi olması yeterli.

edit: bir üstteki önerilen tivibuya 10 basar.

site gibi bir yere taşındıysanız uydu kablosunda sadece digitürk sinyali olabilir.

bir bel küreği, bir el çapası, yeterrince hortum ve ne ekeceksen onun tohumu/fidesi. bundan sonrası ne ekeceğine göre değişir.

önce otlar yolunacak, sonra ekim yapılacak alan bellenecek. toprak alt üst edilecek yani ki hava alsın. sonra uygun ekim sırası ve sulama sırası belirlenecek. devamında ekim ve sulaması yapılır.

otları çapayla falan yokedebilir miyim? alt üst edince toprağı ölürler sanıyorum zaten? belki gübre falan olur?

peki ankara ikliminde kış aylarında ne yetişir?

otları kökten sökmeden yokedemezsin. ters çevirirsin yine çıkar

O otlar ayrik otuysa baya ugrasman gerekecek. Ayrik otu istilacidir. Cok zor temizlenir. Sagdan soldan yine gelir. Surekli temizlenmesi lazim. Koku coook gucludur ve birbirine zincirlisekilde buyur. Capa makas kurek eldiven gerekir.
Ankarada kisin acik havada bir sey yetosrbilecegini sanmiyorum. Kisin hava eksilere dusuyor ve don oluyor.yazin gunes goren bir yer ise domates oneriririm. Tohumu ayastan aliniz

Otlar kökünden sökülecek, bunun için en kolay yöntem toprağın üst katmanını sıyırıp almak.

Sonra güzel iyisinden toprak alacaksın bir güzel dökeceksin.

Sonra fidan ekeceksen fidan, çiçek ekeceksen çiçek, Bush yapacaksan artık onun bitkisini alacaksın. Onlara yer açacaksın.

Mesela 3 metre arayla 3 fidan ektin, 40 cm çapında daireyi çiz elinle toprağa oraya hiçbir şey ekme. Çim tohumu al, kalan alana çim tohumu ek. Bu iş biraz maharet gerektirir yoksa üstünde yürüyecek kadar sert ama çim çıkacak yetişecek kadar yumuşak bir yüzey elde etmen lazım. Sonra çimler halı gibi olacak 1 2 ay içinde.

Sana öneri domates biber falan yetiştirmek için direkt girme toprağa. Saksı al. Büyük kereste saksılar var onlarda yetiştir daha rahat edersin.

En önemli alet edevatlar.
1. Bahçe eldiveni şart nasır kıymık zart zurt ağlatır.
2. Bel küreği.
3. Tırmık.
4. Adını tam bilmiyorum pençe gibi bir alet var onla toprağı zaman zaman havalandıracaksın.
5. Hortum
6. Sepet buna istenmeyen boku püsürü atıp çöpe götürmek için kullanırsın.
7. El arabası veya tekerlekli bir şeyler. Taşımak için alet olursa bel ağrısı yaşamazsın.

5 tl dis yikama.
Ic dis 25tl(yalayarak temizliyorlar bu paraya)

iç dış 25 lira

a şıkkı ile b şıkkı arasında kararsızım.

Köpük ve tazyikli su otomatına 1 er liradan 2 lira.
İç temizliğini de evimin önünde kendim hallediyorum.
Total olarak yaklaşık 1-2 saat arası ve 2 liraya mal oluyor.

2 ay önce 90 tl'ye almışlardı o dediğin temizlemeden. ama tanıdıktı sürekli gittiğim yer.keriz olmasanda normalin biraz üstü olmuş.

dış 5 tl
iç dış 25 tl.

sirke gazyağlı yıkama falan sahibinin ruh haline göre 50-70 tl.

motor hariç 25/50 arası

Biraz fazla sanki. İşini hakkıyla yapan yer mi? Oto şampuanı olarak ne kullandı? Çift kova ile mi yıkandı? Sonrasında hızlı cila uyguladı mı? Motor temizleme için hangi marka sprey kullandı? Bir sürü soruya göre net bir şey söyleyebilirim.

İç dış yıkamaya en son 20 papel vermiştim. Uzun zamandır araç yikatmiyorum ama...
Kuaför olayı ayrı bir şey sanırım.
Bir de bir şey yaptiracaginiz zaman ne kadar diye mutlaka sorun bu soruyu iş bittikten sonraya bırakırsanız kazık atıyor ibneler mecbur kalıyorsunuz odemeye. İlk önce sorun düşünsünler ki bu adam kıl ve paraya takık makul bir şeyler söylesinler çok gelirse başka yere bakacam fazla dediniz deyin. Kaybetmezsiniz.

Benzincide 5 TL verip makineye yıkatıyorum.

Bir de akaryakıt aldıktan sonra bedava yıkamalar oluyor, bazen de onlardan yararlanıyorum.

20-25 TL verip yıkattığım da oluyor ama nadir.

büyük ihtimal avm araç yıkama dolandırıcılarına yakalandınız, şunu yapıcaz, bunları yapıcaz derler, normal iç dış yıkarlar 200 tlye

normal hocam bence, bu temizlik malzemelerin çoğu ithal gayet pahalı ürünler. sizin içinize sinmişse burdaa yazanları dikkate almayın bile. motor temizleme döşeme koltuk yıkama vs vs bunlar fiyatı arttıran şeyler.

iç dış 25-30 lira veriyorum ama senin dediğin olay kuaföre giriyor. kuaför olarak 200 lira verdiysen çok iyi vermişsin. ankara için 250 300'e kuaför temizliği yapılıyor. sende ek olarak motor temizliği de var.

iç dış motor temizleme piyasada 600 tl iyi markalarda. ben 350ye yaptırdım. 200e yapam ortalama altı yapar. motoru öyle herkese yıkatmıcan. adam motora su tuttu sanayiden çıkamıoz.

benzincide 2tl veriyorum, iç dış olursa 30

iç dış 25.

geçen sene koltuğa süt döküldüğünde 75 lira ödemiştim. 200 biraz kerizlik olmuş. can sağlığı.

iş - dış 15 tl

bosch, philips, rowenta vs. hepa filtre hepa filtreymiş. makinenin markası farketmiyormuş.

Philips maraton

mieleden memnunuz 4 yil oldu.

rowenta aldım ama diğerlerinden pek farklı değil. mielle iyi diye çok duyum aldım.

www.akakce.com

şundan var bizde,2 yıldır kullanıyoruz, memnunuz.

kimse dysona yanaşamaz ama mielle yanaşır.

yeni olan fiesta

İkisi de 80.000 kmde

clio neresinden bakarsan bak üstün fiestaya karşı.

clio

Fiesta visne curugu al ama.

O renk yoksa clio.

fiesta. 80 binden sora dizele dikkat etcen.

o kadar para verip lpg ile uğraşmak istemem şahsen. 1.5 dci şahane motor. clio.

clio. kolay satarsın, az yakar çok kaçar :)

firsta.....

clio nun sanzimani fiestaninkine gore kay be kat daha iyi, motor olarak da clio daha iyi her turlu clio

yakıt ve sorunsuzluk açısından kesin clio

Daha cok sehir ici mi disi mi kullanilacak?
Yilda kac km yapilacak?

Ayni fiesta lpgsiz arkadasimda vardi. Tartismasiz sinifindaki en iyi araba. Sanzimani edc den bi tik eski nesil ama sorunsuz.

Clionun o motoru ve sanzimani harici hic bir + si yok.

Bunun yaninda dizelle benzin hemen hemen ayni fiyat. Lpg hala uzun vadede en fiyat/performansi olan yakit. Bunu kimse inkar edemez. Dizel alip coook uzun yollar yapicaksan avantaj

clio da 80 bin ağır bakım zamanıdır. triger seti falan değişecek 1000 lira civarında masrafı olabilir. Ama başka sorun yoksa direk clio al derim. dci motor az yakar, parçası, ustası bolca bulunur. Ama tip olarak fiestayı daha çok beğeniyorum.

8 derim
Olm bu maaş söyleme olayı nasıl böyle abartılı anlatılıyor anlamıyorum. İstersen 100k al ve 200 de banane? Sanki herkes kapıda yüksek maaş alan adamı yolmayı falan bekliyor tripler tripler

bize yazdığın gibi "maaş 5 bin ama yemekle primle vs ile 7 bini buluyor" derim.

maaşlı çalışmıyorum ama bence maaş eline geçendir. yemek yol prim de eline geçen para sayılır bence. yani 7bindir senin maaşın. içinde şu bu var diye dersin soru detaylanırsa, daha da merak edip sorarsa net 5bin dersin.

7 bini buluyor derim

Ozel sektorde yilda eline gecen paranin ortalamasi soylenir.

Doktor veya ogretmensen 2500 denir :D doner falan katilmaz.

Ben cift haneli diyorum gerisini sormuyorlar

Şükür der geçerim. Söylemem

Son 12 yada nakit olarak eline geçen rakamın ortalaması söylenir. Ancak ben genellikle o gruptaki maaşın bir ortalamasını söylüyorum. Sivrilmek genelde zararlı oluyor böyle arkadaşlıklara.

maaşı söylerim. madem maaş sorulmuş. ektrasısını sorarsa sonra onu da söylerim.

5 + ek imkânlar var de.

sorudaki ortam için; "normalde 5 ama yol yemek prim fln. 7 oluyor" derim.

bu hariç tüm ortamlar için "çok şükür 3-5 bişeyler alıyoruz" derim.

Maaş sadece maaştır.

Masadakilerin ortalamasına göre değişir. Ortalama düşükse düşük olanı söyleyin, yüksekse yüksek olanı söyleyin.

emekliliğe aktarılacak maaşı.

"Net maaşım 5 bin ama ek ödemelerle falan 7 bini buluyor" gibi bir şey derim.

Eline ortalama geçen garanti nakit parayı söylersin, artı yıllık -varsa- şu kadar prim dersin.

Filmlerin yerini dizi aldi. Bununla ilgili bircok hipotez var: modern yasamda kimsenim 2 saat film icin zaman ayiramamasi, odaklanma suresinin dusmesi... gibi oneriler var.

Yalnız değilsin. Görsellik uçuyor oyunculuk ve senaryo yerlerde her daim. Çarpıcılık da yok.

Çok uzun zamandır izlediğim iki iyi film var.

Biri Bohemian Rhapsody. Quenn hayranı olduğum için çok beğendim. Diğeri Arrival. Vasatın üstünde bir film.

Fazla da film izleyen biri değilim ama şu Superman v Batman, Avengers 1255, Spiderman Ultrasuper 12, Galaksinin koruyucuları bilmem kaç gibi başı sonu belli olan filmlerden acayip gına geldi. Orijinal senaryo neredeyse hiç yok uzun zamandır.

@traveller

o hipotezi kim ortaya atmışsa ağır saçmalamış.

Marvel denen çöp firma sektoru rahat birakana kadar boyle gidecek bu.

son zamanlar degil son 4-5 yildir iyi film yok (Arrival haric), zaten iyi film formulu buldular herkes onun benzerlerini uyguluyor, odullu iyi film denen seyler magdur gay, azinlik, gocmen uzerine; ozgunluk diye bir sey kalmadi

the lobster'ı beğendim. 2015 yılında vizyona girmiş.

tastedive.com buradan beğendiğin filmleri yazıp, ona benzeyen filmleri bulabilirsin. tabi the guilty gibi çok yeni olmayacak.

ben de aksiyon fantastik marvel benzeri çöp filmlerden sıkılarak araya araya kuzey avrupa filmlerini keşfettim. tavsiye ediyorum.

anaakım sinema işin "sanat" boyutundan uzaklaşıp gişe boyutuna odaklandığından beri iyi filmler bağımsız ya da alternatif yönetmenlerden çıkıyor. koskoca amerikan film endüstrisi bile kendi bağımsız film endüstrisini oluşturmaya başladı. evet bu da bir ironi ama boku çıkana kadar faydalanabiliriz bu durumdan.

yorgos lanthimos son yılların en önemli yönetmenlerinden bir tanesi. kynodontas gibi bir başyapıttan sonra amerikan bağımsız film endüstrisine "kapak atmak" için tarzını değiştirdi. yukarıda da bahsi geçen lobster filmi bu yönetmenin sinemaya temel bakışını yunan yeni dalgasından çıkartıp bağımsız amerikana dönüştürmesinin en net örneklerinden biri. film güzel, anlatmak istedikleri var ve bunu ünlü oyuncularla anlatmayı başarıyor. ama aynı yönetmenin amerika'ya açılmadan önce çektiği kynodontas ile yan yana koyunca işin "endüstri" boyutunu daha iyi anlıyorsun. yine de, dediğim gibi, lobster blockbuster filmlerin yanında bir "sanat eseri" kalıyor.

son zamanlardan iyi filmler izlemek istiyorsan filmekimi ve istanbul uluslararası bağımsız filmler festivalinin 5-6 yıllık seçkilerinden en çok beğenilen filmleri izleyebilirsin. nerede ve nasıl arayacağını bildikten sonra zorlanmazsın zira -ve bilakis- bağımsız filmler daha yaygınlaşmaya ve daha çeşitlenmeye başladı.

artık piyasa filmleri çekildiği için iyi film yapan pek kalmadı. iyiler de karınlarını doyurmak zorunda. bayağıdır iyi film izlemedim.

bir iki diziye sardım. güzel şeyler çıkıyor. deneyin.

www.imdb.com

izlemediyseniz tavsiye ederim.

nasıl film sevdiğinize bağlı.
gaspar noe, nuri bilge ceylan, micheal haneke, jean-luc godard, andrei zvyagintsev, asghar farhadi gibi yönetmenler yakın zamanda gayet sağlam filmler yaptılar.

Benim hala izlemediğim onlarca film olduğu içn ben zorlanmıyorum film bulmakta.

En güncel the ballad of buster scruggs öneririm

tadı çok kötü bişey. ödlü ödlü.

6-7 sene önce 3 liraya alıp kedilere vermiştim :)

Olm ben öğrenciyken ciğer diye bunu bilirdim la. Kediye yedirmezdim kendim yerdim hayvan bağırırdı dibimde.

Beş para etmez bi şey çünkü. Tavuk, ciğeri beş para etmez bir hayvandır demiyorum. Yanlış anlaşılmak istemem. Tavukları severim.

ciğer eskiden beri hep çok ucuz, ben severim mesela derin yağda kızartır yerdim eskiden. bayağı sağlam kızartırdım ama, öteki türlü yemek yapsan bi acayip oluyor, esnaf lokantalarının bir numaralı yiyeceğidir, ciğer sote olarak verirler.

yanlız temizlemesi çok zordur, bir de süper marketlerden almak yerine tavuk satan kasaplardan almak gerekir.

eğer temizleyemezsen kanlı kanlı yersin.

öte yandan ciğer ve yürek beraber satılır, yüreği hiç sevmem mesela, onu da kesip içindeki kan pıhtılarını temizlemen lazım.

ayrıca benim köpeği senelerce tavuk ciğeri ile beslemiştim, son derece sağlıklı ve yaşlılıktan öldü.

onada mı zam gelmiş. 3-4 liraydı en son aldığımda. daha ucuzdu yani. temizlemesi çok uğraştırıcıdır ama tadına bayılırım. kedim de bayılır. karar verdim yarın ciğer yapcam :)

Hep ucuzdu fiyatı. Aslında tadı da fena değildir. Şahsen severim.
Neden ucuz kısmına gelince ? İki teorim var.
Birincisi, tavuk etine talep çok, tavuk ciğerine talep az. Ciğer üretmeyeyim, sadece et üreteyim gibi bir seçenekleri de yok. Ellerinde kalıp bozulacağına piyasaya ucuz ucuz sürüyorlar.
İkincisi, tavuğa kimyasalı dayıyorlar, gdo’lu yemler, ilaçlar vb. düşününce kimyasalın en çok birikeceği organ karaciğer. yani çok sağlıklı bir besin kaynağı olduğunu düşünmüyorum.

babam doktoralı veteriner, şunca yaşıma kadar bana almamamı tavsiye ettiği nadir şeylerdendir tavuk ciğer.

cunku yenilmesi sikinti bir yiyecek, tavuklardaki yemlerden, ondan bundan aldiklari tum kimyasallar cigerde birikiyor, koy tavugu bulursaniz sorun yok ama endüstriyel tavuk komple sikinti.

Dava açarsın. Ama zorla getirme gibi bir durumda gelmeme durumu var pek tabi.

normal kişiye nasıl açıyorsan öyle açıyorsun davanı. ceza ise savcılık hallediyor zaten. hukuk davası ise tebligat fln yine mahkeme hallediyor ama pek masraflı oluyor.

trafikcezalari.web.tr

ayrıca trafiğe değil notere gideceksin. artık trafik bakmıyor ruhsat işine noter bakıyor.

@trajıkomix yeni alınca noter veriyor da bu işlem emniyetteymiş.

Son brüt ücret üzerinden.

Dostum kafam biraz orada karıştı zaten :d son denilen bir önceki ay alınan mı yoksa çıkarıldığın ay olan mı.

1500 olan hocam.

1500 olan hatta işe iade davası açan kazansan iki yıl sürer dava iki yıl sonraki brutu alirsin

tazminattan kastınız kıdem ise GİYDİRİLMİŞ brüt maaş üzerinden hesaplama yapılır.

yani
brüt kıdem tazminatı= çalışılan yıl (kıstelyevm usulü ile) x (brüt+yol+yemek+sosyal yardım vs.)
net kıdem tazminatı= brüt kıdem tazminatı - damga vergisi

borçlarınız, alacaklarınız ve hesap bakiyeleriniz mirasçılarınıza kalır. krediyi hayat sigortası kapatır.

hepsi mirasçılarınıza bildirilir. borcunuz alacağınızdan çoksa genelde mirasın reddi yoluna başvurulur.

Banka ölümünüzü öğrendiği an hesaplarınıza bloke koyar bekler, sigortalı kredi borcunuz varsa sigortadan karşılanır. Mirasçılarınızın başvurusu halinde mirasçılık belgesi, ölüm belgesi ve intikal vergisinin ödendi belgesine istinaden mirasçılarınıza ödeme yapar.

Not: Bankanın mirasçılarınıza haber verme yükümlülüğü yok, mirasçılarınız başvurursa ödeme alırlar. Kimse başvurmazsa 10 sene sonra TMSF'ye (Yatırım hesabı ise YTM'ye) devrolur.

Toyota bozulmaz. Toyota al.

megane. expert değilim.

Avensis nazli satiliyor ama araba gibi araba Megane yaninda.

Focus da bakabilirsiniz. Kalastir biraz ama keyiflidir.

Megane yerine Corollaya da yonelebilirsiniz. Acele etmeyin bence.

Bu arada 29 bine kedi goz dedikleri 2000 model corolla terra aldim ben. 1.6 vvti. O kadar petrolhead gecinirdim. İlk defa toyotayi bunla tanidim. Neler kaybetmisim dedim. Bundan aldigim tadi ne ust sinif be lüks sayılabilecek iyi arabalardab alamadim. Garip bir sürüş hissi var. Ucan hali tabirine yakin.

310 bin kmde aldim. Motor hala sifir gibi. 220 kadran var. Soluksuz kadran dayiyor. Cok acayip arabalarmis. Toyotayi tanimiyormusum. İyi ki tanidim.

Fransız arabası alırsan 2. El sanayi ile dost olmaya bak şimdiden.

Toyota motoru sağlamdır ve konforlu bir arabadır. fakat; ikinci eli zayıftır hemen elden çıkaramazsın birde çok yakar yedek parçası da pahalıdır.

megane ise konforlu değildir. plastik aksamı berbattır motorun sesini içeriye verir. fakat; yedek parçasını her yerde bulursun, az yakar çabuk satılır ikinci elde.

206bin çok megane al.

yüksek km'li araç sahibiyim. aracın km'sine değil markasına bak. eski kasa fransız araçları yüksek kilometrede sanayiden çıkmıyor. üstelik yaptırdığın zaman ustası sana garanti de vermiyor. japon araçlarında hem sanayiyle az uğraşırsın, hem de yaptırdığın zaman ustası tamam bu bozulmaz artık diye garanti verebilir.

parça maliyeti olarak da reno daha ucuzdur. daha çok satan aracın parçası daha ucuzdur. avensis konusunda parça zorluğu çekebilirsin.

ben olsam bu iki karşılaştırma arasında avensisi seçerim. 70bin km öyle çok bir fark değil. reno 60 70bin km'de olsa o zaman reno derdim.

Avensisin motoru daha buyuk ayrica. Buyuk motor daha az yorulur. Zateb toyota yururu efsane

Megane 137bin km de kalması pek olası değil.Kmyi muhakkak sorgula arabanın yıprabmasına filan bak bir bilene göster

az km yeni olan araç
bu ikisi arasında megane

Alinir, benimki oyle mesela.

Metal yorgunlugu olmaz lastik kisimlari sertlesip sikinti cikartmaya baslar. Bakimi iyi yapildiysa silikon yag falan suruluyorsa o da olmaz.

km'sinin düşürülme ihtimali aklıma gelir, çekinirim.

işleyen demir ışıldar diye düşünürüm. yıllık 8-15 bin arası km yapmış araçlar daha mantıklı geliyor.

Pas ve korozyon önemli. Metal yorgunluğu stres altında olur. Yattığı yerde olmaz çok fazla.

Kendi az kullanıp çok yatırdığım arabamdan biliyorum sık sık benzin filtresi tıkanırdı, tortu dolardı. Sunroofun su gideri tıkanırdı, ön cam dibindeki su gideri falan hep tıkanırdı tozdan, bunları temizlemek ciddi zordur herkes tek başına yapamaz üstelik.

Garaj arabası kavramı da biraz bu nedenle var. Dış etmenlere kapatıyorsun aracı az km yaparsan bir de yepyeni kalıyor.

Vakti zamanında anneme bir araba almıştık. Araç 2014 model ve sıfır olarak alındı. Tam 3 yıl biz de kaldı. Inanmayacaksiniz ama satarken 3.750 km de idi. Valide hanım korktu sürmedi, götürdük otoparka koyduk. Arada aklıma gelince ben gidip çalıştırdım, yıkattım vs. Biz de kaldığı süre boyunca yetkili servisine götürüp yıllık bakımını yaptırdım. Servistekiler inanamıyordu. Cidden tertemiz bir arabaydı. En sonunda arabaya acıdım ve ilana koyup sattım. Satın alan kişi 2 farklı yere expertize götürdü, inanamadı bu kadar temiz olmasına. Sıfır kokusu hala duruyordu. Bir gün de satıldı zaten araç.

Yani işin özü, böyle araçlar var. Kimi alıyor bir heves ama kullanmıyor. Dikkatlice incelenip almak gerekir.

Alınmaz. Ben 2006 tata aldım. Aldığımda sadece 130.000 deydi araba. Şuan sürekli onun arızaları ile uğraşıyorum.

km düşük olunca fiyatı köklüyorlar, o yüzden bir anlamı kalmıyor. yaş ve teknoloji de önemli, varsın o kadar düşük km olmasın.

km düşürülmüş diye düşünürüm.

www.hepsiburada.com

bunun gibi döküm tavan olursa kolaylıkla yaparsın.

var :( hiç öyle olmuyor ama :'( yanıyor, görüşünün alakası olmuyor. tadı da kötü oluyor.

bunlar nasıl marine edilmiştir?

bunları tavada değil ızgarada yapıyorlar.

ben de döküm ızgara kullanıyorum ama böyle olmuyor. :/

Döküm tavada olur ama yüksek sıcaklık olacak baya, elini yaklaştırınca 7 saniye anca tutabileceksin, Max.24 saat marinasyon, Marine işi teferruatlı kişiye göre değişiyor ama tuz kullanma, tuzu tavaya atmadan önce kullan, karabiber falan da kullanacaksan tane karabiberi taze çek öyle kullan, Son olarak eti kurutma.

Tavuk göğüs eti kupkuru olur. Boşver onu. Kemiksiz kalça eti al. Izgara tava diye de geçer. Evdeki tüm baharatlardan ikişer çay kaşığını bir kaba koy, zeytinyağı, sirke, bal, ketçap, mayonez, hardal dök, karıştır bir Marine yap. Tavuklara yedir, tavaya koy pişir. Çok daha lezzetli. Bak ağzım sulandı.

kimse söylememiş cevabı. bu tavukları önce haşlıyorlar. haşlanmış tavuğu ızgaraya veya kızgın döküm tavaya atınca böyle oluyor.

tiss.gtb.gov.tr

buradan şikayet edebilirsiniz.

siemens ya da bosch.

7 sene once aldigim lg buzdolabini hala kullaniyorum, hicbir ariza da yasamadim.

Siemens kullanıyorum. Gayet memnunum. Miele de düşünülebilir

samsung da lgde beyaz eşya sektörüne sonradan girdi. siemens bosch miele ariston vs daha iyidir.

Bence Bosch bu işin ağa babasıdır. Ama hem ben hem de ablam Bosch marka buzdolabıyla sorunlar yaşadık. Kartı falan yanıyor. Garanti süresi bitmediyse hemen gelip hallediyorlar gerçi ama garantisi bittikten sonra sıkıntı. Yedek parçası pahalı...

bosch. 3. yılımız, tık etmedi daha.

Arcelik beko ama en ust segment modellerinden.

alt ve orta segmentte profilo bosch ve siemens le aynıdır. orta segment bsh bakıyorsan profilo öneririm. üst segmentte profilo yoktur zaten.

kaliteli birşeyler olsun diyorsan liebherr bakabilirsin ama bütçeni aşar. miele den falan çok daha iyidir ürünleri.

ben yeni eve şunu düşüyorum. www.hepsiburada.com

zamanın varsa donanımhaber forumlarına da bi bak. forum.donanimhaber.com

samsung ve lg eğer küçük şeehirde oturuyorsan problem. servis sıkıntısı yaşarsın.

Arçelik-beko +1

Beyaz eşyanın servis imkanı önemli. Hepsi aynı işi yapıyo bunların. Aradaki fark yok denecek kadar az.

Samsung aldık, çok memnunuz. Zaten hem Samsung hem LG 10 yıl motor garantisi veriyor. Bosch alıp da memnun kalan, Türkiye'de 7 hadi bilemedin 8 kişi falan vardır.

Lg'yi bilemem ama kesinlikle Samsung değil, 4 yılda aldığımız dolap bozuldu, hem garanti konusunda, hem de servis işleyişiyle ilgili çok sorun yaşadık, şu anda dolap için ya 2500 tl tamir parası ödememiz ya da dolabı çöpe atmamız gerekiyor. Bozukluk biraz da şans işi, her markada karşılaşılabilir ama servis ve müşteri hizmetleri problem çözme değil problem yaratma üzerine tasarlanmış gibi.

12.000 km/yıl.

3 ocakta aldım. Şu anda 33400

30000

2500-3000 km.

Hafta sonlari keyif icin kullaniyorum, genelde sehir disinda gezmeye gidiyorum.

Is guc varken 5bini gormuyor, issizken 20binlere gidiyor.

20bin. yarısı şehir içi yarısı şehir dışı.

10 bin-15 bin arası

hergun marsa basarim. ortalama 25.000km

12bin km. Hafta içi kardeşim işe gidip geliyor, haftasonu ben geziyorum arabayla.

30000 Hergün ve haftasonu

Hafta içi hergün işe git-gel 10bin yıkda.
Daha da dizel araba almam:))

11 yaşında, bir kez şehir dışına çıktım. 89 bin km’de.

22.000, haftada 3-4 gun.

20.000

12 15 bin arası. kmnin çoğu şehirler arası.yaklaşık 4 bini şehiriçi.

10.000
8500 şehir dışı boş beleş gezmeler.

Şehirlerarası yolculuklara göre 30.000-40.000km arası değişiyor.

Her gün iş ev arası, hafta sonu sağa sola gitmeler derken günlük 80-100km ortalama.

15.000. eşim işe gidiyor, çocuğu kreşe bırakıyoruz ve haftasonuna geziyoruz.

işimle evim uzak.mesaiye gidiyorum. arada hafta sonu gezmesi ve yılda 4-5 kere uzun yol.
yılda 30.000

Sadece haftaiçi okula giderken 15 bin ben yapıyorum. Gerisi değişiyor iki araba olduğu için.

Her gün. 30.000 ila 35.000

Şehir içi ve dışı ortalama 20 bin km.

Motorum var ama özendim ben de yazayım.

10.000 km/yıl.

yaşça büyükse abi, akransa dostum. hocam falan da olur çok kasacak bi şey yok bence.

naisil yok ya binbir türlü hitap şekli oluyor.

geçen beremi yere düşürdüm arkamdan "reis" diye çağırdılar.

+1

geçen, bana da dükkanda "kral bizimle ilgilenebilir misin?" dediler.
ahahah. bi an kendimi game of thrones'da ki gibi mutlak bir monarşide gibi hissettim.
gerçi, öylesi bir durumda ben kral değil; kralın danışmanı olurdum muhtemelen ya neyse, konuyu dağıtmayayım... :)
evet, gerçekten de çok fazla hitap şekli var.
ben şahsen yaşı benden küçüklere "can" diye sesleniyorum.

Afedersin
Afedersiniz

En kolayı bu bence.

gayet yeterli hitap biçimleri var ama tribe giren bizleriz.

Ya ben lan neyse +1
Beyefendi demek neden garip ki?

hahaha, isyanına saygı duydum karşim:) evet ülkecek ergenliğimizi geçemedik daha, bir çok etmen var stabil rahat olmamızı engelleyen, o yüzden küçük ayrıntılarda bile arada kalıyoruz. doğru.

Ben dişi birey olarak "pardon" diyorum ama erkek bireylerde neyi nası diyeceğinin sorun olması, farklı anlamlara mahal vermesi filan.. hakikaten her halt bi stres sebebi. herhalde küçük meseleleri atlatamamış ülkelerde böyle bi gerilim oluyodur. o bana yan baktı diye kavga çıkaranlarda filan işte.

beyefendi harika bir hitap şekli.
ayrıca ortama veya samimiyete göre, senin de örneklerini verdiğin gibi birçok hitap seçeneğimizin olması da bence saçma bir kültüe değil, zengin bir dile işaret.

zengin bir dil değil. lackalik bence. hepsinin başka orjinal anlamları var çünkü. yoksa her dilde aynısını yapabilirsin.

beyfendi denince oluşacak algı büyük oranda ses tonuna bağlı. kelimenin kendisiyle ilgili bir problem yok

Pardon, diyorum.

birader'de de dayılık var biraz.

beyefendi en güzeli, hiç de öyle nonoş gibi durmuyor bence. benden küçüklere kardeş diyorum ben, kıroca değil ama sıcakkanlı şekilde. benden büyüklere de amca yada abi diyorum.

Ben reis diyorum. Bana gore herkes reis. Simitci kahveci gazozcu alayi reis. Sevdigim bi adamsa reyiz diyorum.

Belki de çok az bir rakor sıkması ile geçecek bir çözüm, tam olarak nereden akıttığını fotoğraflasan nokta atışı çözüm sunarız.

Aynisi gecen ay basima geldi.viesman kombi. Yalniz biz su akittigini fark etmemistik. Su atigini hortumla gidere vermisler.evde olmadigimiz bir ay 300 lira su faturasi gelince farkettik. Su basinc ibresi 1.5i gostermeli. Sizinki muhtemelen 3 u gosteriyor. Fazla suyu surekli atiyor. Esanjor denilen bir parca degisti 900 lira odedik.
Iyi bir markaysa sorun olmaz demisti kombici. Yetkili servis 70 liraya tespit ediyor sorunu.

Evde degilim eve gidince atarim fotoyu

kombi fazla suyu atıyor. koruma amaçlı yani. basınç ayarına bakın. tahliyeden su atın basınç fazlaysa. kombinin altındaki musluğu da kontrol edin, iyice sıkın. az açık olsa bile az az su katıyorsa kombiyi o da olabilir.

Doldurma musluğu sisteme su basıyo olabilir. Sıkı kapat. Arıza ondan değilse eşanjörden de olabilir. Eşanjör delinir, temiz su tesisatından ısıtma tesisatına su girişi olur. Bu da fazla suyun emniyet ventilinden akmasına sebep olur.

eğer vekalet verirken icra takibini özellikle belirtirseniz ve ödeme yapılır da icra takibi başlatamazsanız, yine asusun kusurundan dolayı vekalet çıkarttığınızı öne sürerek hakem heyetine başvurabilirsiniz noter masrafı için. ödeme olursa takip açılamaz, açılsa da ödeme defi ile şikayet edilir. (ilamlı icra olacağından itiraz olmaz şikayet olur.)

hakem heyeti kararında ürünün iadesi ile paranın başvurucuya ödenmesine şeklinde karar verilmediyse hem laptop'u kendinizde tutup hem de paranızı geri alabilirdiniz.

mahkeme kararıydı bu ama bilemedim tabi.

yok

Yok.

Kastettiğiniz gibi sürekli bir aksesuar olarak yok ama kol saatimi eve girdiğim anda çıkarıp banyoda bir aksesuar kutusuna koyarım. Sabah işe gidene kadar orada kalır. Yani normal zamanda da saate bakmak istiyorsam telefona, veya kalkıp banyodaki kol saatime bakarım.

Var.
Ikea'nın beyaz dijital saatinden var aynanın önünde.

Genelde işe geç kalan biri olduğum için yüzümü yıkarken veya dişlerimi fırçalarken işe ne kadar geç kaldığımı görmem gerekiyor.

Yok, bence de garipmiş.

var.

Var.

ben de garipsedim

Bizim evde hiçbir odada saat yok. Herkesin kol saati ya da telefonu var, duvar saatine gerek duymuyoruz

yok

Önceden dijital saat vardı diş fırçalarken dakika tutuyordum. Şimdi şarjlı diş fırçası aldım her bir dakikada müzik çalıyor, saate gerek kalmadı.

yok

Yok ama olsa iyi olurdu. Almak hic aklima gelmedi.

Var bir tane ufak dijital ışıklı saat.

tablo var bizde ama saat yok. tık tık ses yapıyo diye evde saat bulundurmuyoruz resmen.

evde yok

yok. az zaman gecirilen yere saat koymanin bir mantigi yok diye dusunmus olmali insanoglu.

telefon,pc dışında evde saat yok.

evin hiçbir yerinde saat yok. tek saat dsmart kutusunda var.
ama banyoda olmasını garipsemedim ben. sabah işe giderken hazırlanan insanlar için önemli bir detay olabilir.

var. hazırlanırken banyoda çok zaman geçirdiğimden geç kalmamak için ne kadar acele etmem gerektiğini anlamak amacıyla sürekli saate bakıyorum.

yok ama almayı düşünmüştüm geçenlerde uygun bir şey bulursam.

Nasıl olmaz?
Kesinlikle var. Sabah hazırlanırken çok kritik oluyor o saat.

ben de mühendis bir abimizin evinde görmüştüm, şaşırıp şakalaşmıştık hatta.

çok yoğun çalıştığı bir dönemde, anlamsız bir saatte, sabah 5 filan gibi kalkıp lab.'a gitmiş, anlamamış da çok erken gittiğini. o günden beri banyoda lavabonun üstünde saat var demişti.

Bize henüz öyle bir bilgi gelmedi.

Tam tersi yönünde başlıklar açılmıştı.

türkiye versiyonunu bilmem ama kanun size böyle bir hak tanıyor. internetten aldığınız ürünü 14 gün içerisinde iade edip paranızı alabilirsiniz.

sanırm amaerikan versiyonunda paketi açtıktan sonra ürünü iade edebiliyorsunuz ama türkiyede sadece paketi açmadan iade yapilabiliyor.

az önce iade koşullarına baktım tr için, paket açtıktan sonra iade kabul etmiyorlar. bir farkı yok hepsiburadadan.

Cayma hakkının kullanılamayacağı ürünlerden biri değilse 14 gün içinde cayma hakkınızı kullanabilirsiniz. Başka hiçbir sebep sunmanıza gerek yok. Ürünü kullanmış olmanız da bir şey ifade etmez. Bu sizin yasal hakkınız. Hatta ürünü yasal kullanım şartlarına uygun olarak kullansanız ve bozulsa bile cayma hakkınızı kullanma hakkınız bulunmaya devam eder. Yeter ki duvardan duvara vurup parçalayıp iade etmeye çalışmayın.

Google'a cayma hakkının kullanılamayacağı ürünler yazarsanız sizinki bunlardan biri mi bakabilirsiniz. Genelde bir kere kullanılınca bir daha kullanılamayan şeyler cayma hakkı dışında tutuluyor.

www.amazon.com.tr

bu sayfada;

Her ürünü aldığınız koşullarda iade etmeniz gerektiğini lütfen göz önünde bulundurun. Diğer bir deyişle yeni ürünlerin yeni, kullanılmamış ve eksiksiz olarak iade edilmesi gerekmektedir. Kullanılmış ürünlerde fazladan kullanma veya hasar belirtisi olmamalıdır.

ifadesi var. yoruma açık gibi geldi ifadeler. teoride sizin dediğiniz gibi amerikan versiyonundan farksız olmalı ama türkiyede sıkıntı çıkaracakalrmış gibi hissediyorum

salon doğtaş'tan, çalışma odamdaki üçlüyü de seray'dan.

Eğer bütçen fazla ise Masko , değil ise Avcılardaki Pelikan alışveriş merkezi sonrasında sağlı sollu birsürü mobilya mağzası var.Çok daha uygun fiyatlı.
Ben Avcılar'dan almıştım tavisye ederim.

kadıköyde iki mobilyacı vardı. gittik, istediğimiz türde mobilyaları anlattık, ölçülerini verdik, kumaşlarını seçtik, yaptırdık. ucuza da geldi.

Moda life. Sonra bütün salonu değiştirdik, ama yemek masasını o kadar sevdik ki, o bizimle kaldı.

oturma ve salon grubunun tamamı enzadan aldık. yatak bazası da enzadan. hepsinden çok memnunum.

Koltuk takımı enza home
Yemek masası+ tv ünitesi ider

Maskoya gidin, bütün mobilyacıları bir arada bulursunuz. Ben öyle yaptım.

Modoko'ya gitmiştik. Orada Kelebek Mobilya'dan aldık hepsini. Diğer markaların da yerleri var. Diğer yakada da Masko'ya bakabilirsiniz.

salon oturma odası ve yatak odasını dogtastan aldım.

eli sıkı insanlar daha başarılıdır. tasarrufun cinsiyetle ennnn ufak bir ilgisi yok. hadi eskiden olsa kadın ev ekonomisini bilen, alışverişi yapandır, tasarrufa yatkındır derdik ama günümüz için bu da geçerli değil.

Kadinlar daha basarili, toplum baskisiyla devamli aldiklari kiyafetleri saymazsan dogru duzgun para harcadiklari yok.
Ki o kiyafetler de genelde cok ucuzlar. Tonla oje falan aliyorlar onlar da cok ucuz.

200bin verip Golf alan kac kadin taniyorsun, hepsi erkek.
Bizim cinsimiz biraz salak bu konuda. Biriktirip toplu gomuyoruz

ben daha başarılıyım ama cinsiyet olarak ayrım yapamam.

cinsiyeti yok bunun. bizde hanım daha tasarruflu mesela.

-sevgilisi/esi olmayan erkek daha tasarruflu
-sevgilisi/esi olan kadin daha tasarruflu

bence de genetik ve cevre direkt etkili bunda, cinsiyetten cok bagimsiz. bir de ilgi alanlarinin ne oldugu da onemli, pahali bir hobin varsa daha zorlanabilirsin. fakat onun disinda kucukten insan belli oluyor. misal ben kendimi bildim bileli tutumluyumdur, bu benim cebimden cikan para falan da degil, kaldigim otelden tut, calistigim isyerine kadar genel olarak kaynaklari efektif kullanma, birseyi mumkun oldugunca uzun kullanayim, kullandigim seylere geri donusumsuz hasar vermeyeyim, omrunu kisaltmayayim vs gibi bir mantikla yasiyorum. boyle yasayan diger insanlar erkek de olabiliyor kadin da, hic belli olmuyor.

alkol testine gerek yok. ama tutanak tutmadan nasil kaskodan yaptirmayi dusunuyorsunuz?

Yani biz anlaşmalı tutanak tuttuk karşıyla ama polis ayrı bir tutanak tutmadı

yaptırmana gerek yok. anlaşmalı tutanak daha iyi olmuş, polis tuttuğunda ceza çıkıyor haksız tarafa birde. anlaşmalı tutanağı kasko firmanıza bildirerek işlemleri başlatabilirsiniz.

Eğer polis tutanağa alkolsüz diye belirtmemişse, Sürücüler için yaptırılması gerekli arkadaşlar.

Kaskonun ödeme esnasında soracağı soru şu ;

Alkol raporunuz nerede ?
Diyeceksiniz ki, alkolsüzdüm, ben kullanmam.
O da diyecek ki nerede rapor ?

Sonrasında da ödeme işlemlerinde sıkıntı yaşanacak.

Bu yüzden gereklidir.

Iki tarafında trafik sigortası ve ehliyeti varsa, yaralanma yoksa, veya taraflardan biri, diğerinde alkol oldugunu iddia etmiyorsa sadece aranızda kaza tespit tutanağı yetiyor. Bilgileri doğru doldurun. Birbirinizin ruhsat ve ehliyet fotokopilerini veya görüntülerini alin yeter.

bunlar aliexpresste hep en çok satanlar listesinde. orada arama yapıp çok satılanlardan almak mantıklı.

PlayStation

android boxlar var. işinizi görebilir.

www.youtube.com

Chromecast

mi box +1, o fiyata en çok olanağı sunan çözüm denebilir.

telefonunuzdan kontrol etmek isterseniz chromecast yeterli, ancak uygulamarı yükleyip kumandayla yapayım derseniz de mi box alın, her ikisine de sahibim, ikincisinin yetenekleri daha fazla diskten film oynatabilirsiniz

chromecast +1. fiyat/performans olarak en basarili urun.

www.hepsiburada.com
Arkadaşım bundan aldı baya memnun.

Mibox
alet akıyor resmen,çok memnunum.

hocam 37 ekran eski televizyonuna kablosuz bir çözüm olacağını sanmıyorum. eski tip scart destekli bir uydu alıcı da ona alınabilir ya da scart to lnb tarzı bir çevirici ile diğer çanağın sinyali lnb çoklayıcı ile ona da yollanabilir. o televizyonla kablosuz herhangi bir teknoloji zor yani.

mutfaktaki televizyon ile uydu cihazı arasında kablosuz bir bağlantı mümkün mü?

hayır.

evde fiber internet var. turkcell tv, ip tv vs..alsam, bunlar ile kablosuz bağlantı mümkün mü?

evet. iptv ile o tv'ye bağlantı yapabilirsin.
alternatif olarak eski usül;
www.hepsiburada.com

bir de çanaksız uydu alıcısı diye bir şeyler dolanıyor. bunlar kolpa haber mi?

bilmiyorum bunu, olacağını da sanmıyorum. küçük uydu alıcısı kaç kanal çekecek ki? linkini verdiğim antenle bile sayılı kanal alabilirsiniz.

Bir adet mini uydu cihazı alıp 37 ekrana scart ile takarsın, o uydu cihazı ile salondaki uydu cihazı arasında paralel anten kablosu çekersin. Salondaki uydu kapalıyken 37 de uydu izlersin.

Aynı anda çalışmıyorlar, evde birden fazla uydu anteni varsa o başka.

Bir de tv box lardan alıp internet ile kullanabilirsin. Ama bu smart tv box aletlerinde scart çıkışı var mı bakmak lazım.

iki antene gerek yok bir antenden gelen sinyal lnb çoklayıcı ile ikiye rahat bölünür ama 37 ekran tv için scart çıkışlı mini uydu alıcılardan şart.

Videosunu verdiğin çanaksız/antensiz uydu alıcısı olayı farklı, şimdi izledim.

Aslında çanaksız uydu alıcısı diyip bizi şaşırtıyorlar, önce fake sandım ama sanırım değil.

Fakat bu bir uydu alıcısı da değil, internet ile çalışan bir zımbırtı. Yani evde internet yoksa işe yaramaz, çanaksız uydu alıcısı demek o yüzden yanıltıcı.

Not : Şu da olabilir, yakın zamanda HD olarak karasal yayına geçeceğiz ülke olarak. Eskisi gibi uydu anteni olmadan karasal yayınları da ona uygun cihazlar ile ama yüksek kalitede alacağız.

Şimdilik test yayını yapıldığını yazmışlar sağda solda, bu adamlar da örnek verirken sadece TRT'yi gösteriyorlar. Belki de budur, aleti alırsın ve sadece TRT çeker :)

lg v30 hepsiburada 2700

snapdragon 835 işlemci
oled ekran
128 gb hafıza
4gb ram

kamerası da p20 lite dan kötü değildir bi p20 pro olmasa da

zamanında bu şekilde özellikler bakarak telefon alıyordum. lumia serisi olsun, lg g serisi olsun. sonra hepsi çöp oldu gitti. servisleri berbat, telefonlar berbat. artık özellikten ziyade markaya bakmaya başladım. şuan samsung kullanıyorum ve inanılmaz memnunum. bolca telefon değiştirmiş biri olarak önerim bu sadece. lg önerisini görünce çektiğim çileler aklıma geldi.

takip

parselsorgu.tkgm.gov.tr

ada parsel bilgilerinizi girince konum veriyor, konumu paylaşıp navigasyon ile gidebilirsiniz.

100 bin olmamış mıydı? iyi fiyat.

yine de ben almam. almadıkça daha ne indirimler gelecek bir bilseniz.

Ben almayacam ama baya etkili olmamış mi? Ikinci el dizel.otomatikleri 110 115 e ilanlarda.

sitesine girip fiyatlara baktım göremedim bu indirimi?
bayi bazında mı yapılıyor indirimler?

iyi fiyat.

100.000/1.603=62,3 Ay yani 5,2 yıllık asgari ücretli maaşı.

duyar kasmıyorum. sadece aklım almıyor. ben bu clio dizel otomatiği 5-6 ay kullandım. rezalet bir araç. bu rezaleti elde etmek için gereken fedakarlığı düşünüp şok oluyorum.

cazip mazip değil.

Sitesinde var. Ordan baktim.

zamlardan önce bakmıştık, 90bin civarıydı. sıfırsa çok iyi fiyat.

fiyatlar aşağıya doğru inmeye yeni başlamışken biraz daha beklesen sanki daha uyguna alabilirsin gibi geliyor. firmalar nasıl araç satacaklarını şaşırdıkları için saçma fiyatlar ortaya çıkacak bence. tabi para senin :)

oraya fiziki olarak giden bir şey yok. sen yoklamanı yaptırırsın, yoklama bilgilerin bağlı olduğun şubenin ekranına düşer, oradaki yoklama memuru sıkıntı yoksa onaylar. arayıp sorman da kontrol amaçlı, arayıp sorduğunda işler daha hızlı ilerlemeyecek yani.

başına böyle bir durum gelen türkiyede binlerce insan var şuan. usul böyle çünkü. :)

Eyvallah. Yine de bodrumu ara demese tribe girmeyecektim, malum 3 ündeki celpte belki vurur. Tribe girdim kendi kendime :)

teknoseyir.com

S8+ direkt hiç başka bişeye bulaşma

bu dediklerini aynı anda karşılayan; mate 10 pro. bende note 8 var, hanımda mate 10 pro var. ben günde 2 defa şarj ediyorum, o 2 günde 1 defa şarj ediyor telefonu. kamera konusundaki hayvansı farkı söylemiyorum bile.

Geçmiş olsun. Unutmaya çalışın.

sevme kardeşim çocuk falan, millet yanlış anlıyor.

Siz iyi niyetlisiniz fakat kötü niyetli biri çikolata verip sonrasında işler farklı gelişebilirdi. esnafın gözü açıklığını ve polisin çabukluğunu takdir ettim. Üstünüze alınmayan, onlar doğru olanı yapmış, ortalık sapık kaynıyor.

ne yazık ki çocuk kaçırmaları ve tecavüzleri bu noktaya getirdi toplumu. ben o parktaki çocuğun babası olsam kızarım niye tanımadığın birinden çikolata alıyosun diye. 30'uma merdiven dayadım, ben bile tanımadıklarımdan yiyecek vs. almıyorum. mantıklı mı sizce sizden almaları? yada siz olsanız alır mısınız tanımadığınız birinden yiyecek vs.? yada çocuğunuzun almasını ister misiniz?

asla bir çocuga çikolata vermem.
süt bile vermem, belki alerjisi var belki şeker hastası, belki ailesi yedirmiyor çok hassaslar bu konuda.
avrupada bunu yapsan başın belaya girerdi.

bizim ülkede alerji yüzünden bogulma riski olan çocukların aileleri böyle durumlar yüzünden cocuklarını eve kitlemek zorunda kalıp cok zorluk çekiyorlar.
bir daha asla yapmayın bunu.

onun dışında da tabi sizin açınızdan hiç hoş değil iyi niyetle davranmıssınız ama bu ülkede tacize ugrayan cocukları dusunup sevınmenız gerekır bu gıbı guvenlık onemlerıne.

Sıkma canını kardeşim. İnsan bilemiyo ki kim iyi niyetli kim kötü niyetli

Esnafı ve polisi tebrik etmek lazım. İşin taciz tecavüz hassasiyetini geçtim, benim çocuğumu seveceksen uzaktan sev kardeşim. Temas etme, çikolata, şeker falan verme. Ben kedime bilmediğim bi mama verildiği zaman bile geriliyorum.

Aynen hocam, ben de esnafa hak veriyorum. Sen her ne kadar iyi bir şey yapsan da insanlar bunu bilmiyor. Anlayışla yaklaşmak lazım.

haklılar. tanımadığınız çocuklara ikramda bulunmayın. mesafenizi koruyun. polis doğru olanı yapmış, o çikolatanın içinde ne olduğunu bilemez.

Tanımadığınız bir çocuğa çikolata veremezsiniz, tanıdığınıza bile vermeden anne babasının iznini almanız gerekir, belki alerjisi var, bir hastalığı var evet ama belki de ailesi çıkolata yemesine izin vermiyor ve siz düzenini bozuyorsunuz.

Çocuk da olsa o bir birey, nasıl sokaktan geçen bir yetişkine çikolata vermiyorsanız ona da vermeyeceksiniz. Çok basit.

bir genel görgü kuralı söyliyeyim.

yanında çocuk olmayan hiç kimse çocuk parkında oturmamalı ve oturamaz da zaten.

sen iyi niyetli olabilirsin ama bu kadar çok pedofili vakası var ki, saymakla bitmez.

ikinci olarak anası babası yanında olmayan hiç bir çocuğa dokunamazsın, bişey ikram edemezsin ve konuşamazsın.

nerden biliyorsun çocuğun diabet olmadığını ya da bazı şeylere alerjisi olmadığını? sordun mu anne babasına? izin istedin mi çukulata verebilirmiyim diye?

polis az bile yapmış. ben onların yerinde olsam direkt alırdım içeri.

bu senaryoda özlemini çektiğim tek şey eksik kalan esnaf dayağı olmuş.

insanların az da olsa bilinçlenmesi güzel olmuş.

Mal mal agresif yorumlayan arkadaşı hariç tutuyorum ve genel olarak söylenenlere katılıyorum.

Sen iyi niyetli olabilirsin ama etraf öyle değil.

Düşünsene, evinin karşısındaki parkta hiç tanımadığın birisi oturmuş, elinde kocaman bir oyuncak ve çocuklara şeker çikolata veriyor. Bi noluyo lan demez misin?

Bence esnaf da polis de doğru olanı yapmış. Esnaf burada kendileri sana saldırsaydı hatalı olurdu ama polise haber vermişler işte. Aferin esnaf.

bilincli esnaf, hizli polis. takdir ettim.

elinde pelus ayiyla cocuk parkinda cikolata dagitmak niye hocam :) noel baba misin sen :D

arkadaşlar vurmayın adam öldü

geçenlerde MIGROS'tan çıkarken elimdeki bisküvi paketini açıyordum ki karşıma ufak bi çocuk çıktı.. çocuk elimdeki pakete bakıyordu.. hemen arkasında da annesi vardı.. önce annesinden izin aldım sonra da ufaklığa bir tane bisküvi verdim.. sonra da kendi yoluma gittim.. bence en mantıklısı bu..

hiç tanımadığınız çocukların anne babası yakınlardaysa önce onlardan izin alın.. etrafta anne baba yoksa çocuklara birşey verirseniz orada kalmayın kendi yolunuza gidin..

bu da tedirgin bakışları rahatsız etmeyecektir..

Seninle alakası yok, bence esnaf ve polis böyle bir Türkiye'de doğru olanı yapmışlar. Senin gibi iyi niyetli birisi yerine bir sapık da olabilirdi.

bence o esnafın yayına gidin. olayı anlatın, niye orda olduğunuzu falan. sonrasında mahallenin çocuklarına göz kulak oldukları için, bu konuda duyarlı davrandıkları için teşekkür edin onlara.

not: yazdıklarımda hiçbir ironi bulunmamaktadır

Yani yeteri kadar yorum yazılmış da, elinde hello kitty peluş oyuncağı ile parkta oturup çocuklara çikolata vermek... İyi cesaret. Dayak yemediğinize dua edin derim.

esnafı takdir ettim

kimlik sorgulaması yapıp uyarıp gitse polis daha iyi olurmuş ama polis aracına bindirip götürmek abartı olmuş hadi 2. kez yapsan neyse de ilkinde uyarı alman daha doğru olurdu.

türkiye gibi bir ülkede çocuklarla anne babalarının yanı harici selam sabahı kesmek gerekiyor. sadece tanıdığım komşuların çocuklarıyla arada konuşuyorum o bile yanlış şu dönemde maalesef tepkilerinde haklı insanlar ortalık sapık adi şerefsiz kaynıyor. hatta çocuk parkında atletle sürekli spor yapan bir adam var o geldi aklıma bir daha görürsem polis e şikayet edeceğim.

Siz iyi niyetli olabilirsiniz ama düşünsenize çocuk parkında yabancı bir adam, yanına kocaman peluş oyuncak almış, çocuklara çikolata dağıtıyor. Cidden "creepy" bir görüntü.
Yalnız çocukların yanlarında ebeveynleri yok muydu merak ettim.

Yaşadığınız gerçekten sinir bozucu ama o insanların tarafından bakmaya çalışın, sinir yapmayın ve hiçbir çocuğa ebeveyninden izin almadan ikramda bulunmayın.

kocaman oyuncak ayısı ile çikolata dağıtan kadın olsaydı durum creepy veya şüpheli olarak algılanmazdı. hatta sarışın güzel yüzlü bir turist erkek olsa da öyle algılanmazdı bence bizim memlekette. ama aile izni olmadan bi şey vermek yanlış bence de. ben de sürekli çanta taşıdığım için şeker falan alıp vereyim çocuklara veririm otobüste metroda diyorum. sonra tr'de yaşadığım aklıma geliyor vazgeçiyorum.

killerbee +1

Bir baba olarak soyluyorum, cocuguma tanimadigi, tanimadigim birinin cikolata, seker vs. vermesini gectim, konusmasini bile istemem. bu konu cok net. hele ki cocuk parki gibi ortalik bir yerde bunu yapiyorsun, cevredeki kimse seni tanimiyor yani bir "yabanci" durumundasin.

normal sartlarda esnafin seni cok saglam dovmesini beklerdim (dogru oldugu icin degil, genel davranis bu sekilde oldugu icin).

simdi o esnafin yanina gidip "hede hödö" yaparsan kuvvetle muhtemel dun yemedigin dayagi bugun misliyle yersin.

Esnafı da polisi de takdir ettim, olumlu anlamda beklenmedik bir son olmuş.

son olarak yanında çocuk olmadan çocuk parkında oturan kişileri(kadın erkek farketmeksizin) 155e ihbar edin diye bir sürü bildiri gördüm ana haber bültenlerinde.

Esnafı da polisi de takdir ettim. Doğru olanı yapmışlar.
Siz iyi niyetlisinizdir ama artık devir öyle değil. Birileri aynı yöntemle çocukları istismar etmeye çalışıyordur.

Böyle bir olaya 10 kez şahit olsam 10'unda da polisi arardım. Çevredekilerin davranışı da şerefsizlik değil, vatandaşlık bilincidir. Bunun yarısını yapsanız linç edilebileceğiniz mahalleler vardır.

Bu kadar uzak olmayın yaşadığınız toplumdan.

edit: arkadaşlar dün yatıp uyanınca sinirim geçti, birde başka bir şehirden hediye için gitmiştim şehre, yeşilpınar'ı falanda bilmiyorum, polis beni mahalle içinde bırakınca mecburen arkadaşı aradım süpriz bozuldu, o da sinirimi bozmuştu. arkadaşım vatan caddesinin üzerindeki ünlü bir caddede çalışıyordu, bana tarif etti oraya gittim buluştuk, ertesi sabah kendi şehrime döndüm. iri kıyım erkek olduğum için dövme cesareti göstermemiş olabilirler. ama birisi yalandan yere halkı galyana getirip durduk yere linç yiyebilirdim Allah korumuş. ben arkadaşa süpriz olayını aklımda canlandırıp hep o anı aklımda yaşadığımdan hiç aklıma gelmemişti çocuk kaçırma, taciz falan. ben zaten çocuklara çikolata verip, birisine aranızda karşı apartmanda oturan biri var mı falan diye sormuştum hepsi bu. ya çok sinir bi durumdu neyse kendi şehrimde, kendi evimdeyi şimdi.

2 kişi 1 olup dövün bu kadar mı zor

abi odanı değiştirmeyi taleb edersin.
olmazsa yurdu değiştirmeye gidersin.

avukatlık mevzu değil bu.

Adam haklı, benim odamdaki elemanın da gözü hassasmış ışığı kapatıyor haşırt diye açıyorum.
24ten sonra haksız duruma düşmeyeyim diye de ben açmıyorum o ayrı.

Ben yurt ortaminda birbirine saygili davranan kisilere daha hic rastlamadim acikcasi. Gece 24ten sonra da isigi sabaha kadar acan, telefonla bagira bagira konusan, koridorda yuksek sesle muhabbet eden birsuru insana rastladim. Senin istersen yeterlilik sinavin olsun kimse takmaz. Bu sebeple kutuphane dolup tasiyor zaten. Olmadi kulak tikaci kullan, cok mukemmel bii icat.

açılın avukatım.
hukuki yöntem; yurt müdürlüğüne yazılı başvuru yapın, bu şikayetlerinizi yazılı bildirin. bu sırada rahatsız edici davranışları kayıt edin ve delil toplayın. her rahatsız edici olaydan sonra tekrar dilekçe verin. bakın burası çok önemli, dilekçenizde işlem yapılmazsa "sayın cumhurbaşkanlığına iletilmek üzere cimerden de başvuru yapacağınızı" yazın. işlem yapılmamaya devam ederlerse elinizdeki somut delillerle birlikte cimere başvurun. aynı zamanda kredi yurtlar kurumuna da dilekçe verebilirsiniz. 1-2 ay içinde sorununuz çözülür.

benim bu tür durumlarda uyguladığım yöntem; dayak. ne yazık ki böyle. emin ol ingilterede de olsa bu böyle.

şuan hangi operatördesiniz?

Türk Telekom Prime 15GB tarifesi, 47TL. Hali hazırda Türk Telekom’lu olmama rağmen sırf bu kampanya için yeni hat aldım.

Tavsiye ederim.

Edit: Renkli Prime 15GB

turkcell

selfy sarı paket var 10gb internetli. numara taşımada 29 tl fiyatı var. ona geçebilirsiniz (faturasız) yetmezse ek paket alırsınız. veya prime tariflerine geçersiniz. en uygunu turk telekom.

Telekomun "sil süpür" diye bi uygulaması var mobil uygulamasinda, her perşembe günü yenileniyor. Bazen oradan günlük ya da haftalık ekstra İnternet falan kazandırıyor. Sorunuza tam cevap değil ama geçiş doneminde isinize yarayabilir. Haftada bir kez, yoğun Maç izleyeceğiniz günden bir gün once şansınızı denerseniz, belki denk getirebilirsiniz. (:
Ölme eşeğim ölme derseniz de haklısınız (:

vodafone red20 kullanıyorum. 20gb internet var. artı youtube ve instagram bedava. maçları instagramdan izliyorum. canlı yayınları youtubedan. şuanda da fazla internetim olduğu için telefonu modem olarak kullanıp duyuruya giriyorum.

böyle bir durumda uzak duruyorum ben. çünkü eminim arkamı döndüğüm an benim hakkımda da benzer şeyler söyleyecek.

Senin arkadan da konuşabilir
Ayrıca no bad vibes babe

Belki dedikodu yapmak için yapmiyordur da bu devrin insanlarıni daha iyi tanımaya başlamıştır.

Böyle bir arkadaşım vardı görüşmeyi kestim

bu tip insanlar insanın enerjisini sömürür, uzak kalmak bence en iyisi.

ABORT THE MISSION

GET ilani acman gerekiyor sanirim. bu sekilde olunca odeme sahibinden ustunden oluyor, gittigidiyor gibi. sahibinden de belli bir komisyon kesiyor. eger boyle yapacaksan fiyatin ustune komisyonu ekleyecegini soyle. yoksa %10-15 arasinda bir zararin olur

%9 olması lazım komisyonun.

oran ürüne göre değişiyor.
get ile aç arkadaşın dediği gibi
karşı taraf şu kargo ile gönder der ve ısrar ederse şüphelen.(malum sözlükte görmüşsündür olayları)
kargoya verirken foto falan çek, mesaj yöntemini kullan(telefondan falan da), dekontları sakla.
tavsiye eder miyim ben de bilmiyorum ülkede her şey risk valla.

bu yöntemle birisine bir şey satacaksam gittigidiyor üzerinden ilan açar satarım doğrusu. hem sistem daha güvenilir. gittigidiyor'un keseceği komisyonu da karşı taraf ödemeli tabi. 100 liraysa ve 5 lira gitti gidiyora gidecekse ürünü 105 liradan ilana koyarım.

çok sevdiğim bi hobim var.. sıkıldıkça onunla ilgileniyorum. bazen yemek yapıyorum abur cubur vs alıyorum. sonra bi şeyle uğraşınca falan geçiyor.

Ben epey zamandır netflix ve youtube üzerinden cinayet, suç, gizem türünde belgeseller izliyorum. Özellikle netflix'inkiler dizi şeklinde oldukları için epey zaman alıyor ve insanı oyalıyor. Bazı belgesellerde öyle garip olaylar dönüyor ki izleme evresi bitip boşa düştüğümde ulen bu izlediğim şeyin arka planı nedir, bu adam hakkaten suçlu mu falan diye düşünüp araştırma yapıyorum, başka şeyleri düşünmemi engelliyor bunlar.

Ben müzik açıp boyama yapıyorum.

film izliyorum. her filmde bir karakter seçip onun rolüne bürünüyorum. bazen sırf salaklıklarına sinirlendiğim için bitiremediğim filmler oluyor. onları sakin kafayla daha sonra tekrar izliyorum. bir ara da puzzle yapıyordum ama o çok masraflı olunca bıraktım.

Müzik eşliğinde yürüyorum, film-belgesel izliyorum, puzzle yapıyorum.

spor

Felsefeye sariyorum ben. Derin dusunmek iyi geliyor bana.

Uzum yiyorum ve yaninda buzlu su iciyorum.
Blackmailled, tricked kategorilerinde mustehcen filmler izliyorum.
Kebap, izgara et falan yiyorum. Sinemaya gidip heyecanli bir film izleyip gaza geliyorum.

yuruyorum. tercihen mood yukselticek bi playlist esliginde

150 den başlıyor 200, 300 e bile duydum. devlete yaptırmazdım ben olsam malum hijyen :/

Devlette yaptırmıştım bedavaya gayet iyiydi. Bakırköy ağız ve dişe gitmiştim.

Ben de devlette yaptırmıştım

150 tl normal evet.
devlet hastanesi de mantıklı ama 15 gün sıra olur en az. gece 23 gibi f5 yapmaya başla randevu sitesini =)

hep devlette ve hep farklı hastanelerde yaptırdım, hiçbir sıkıntı yaşamadım şimdiye kadar. hatta son yaptırmamdan sonra sigarayı da bıraktım. şuan (maşallah) bembeyazlar.

ben severim silahları ama tüfekleri severim uzun namlulu olanları
tabancalardan pek haz etmem

Severim silahları, vardı bi silahım avuç içi kadar süper bişeydi. Bi gece rüya görmüştüm sonrasında silahı parçalayıp attım.

Trabzonlu arkadaşım var 3-4 tane silahı var. Tüfekleri vs var seviyor uğraşmayı onlarla...

Ben seviyorum ama asla almam. Atmışlığım var. Benim merakım sadece sevdiğim modellere netten bakmak

Şunlara baksana tam bir problem solver. Canlarım <3:
www.specshop.pl

image.sportsmansguide.com

3000 civarı atışı olan, pöh kursuna gidip bırakmış biri olarak sevmiyorum.
Evde tabanca olması, üstünde tabanca taşımak zaman zaman iyi hissettirse de aslında hiç iyi bir şey değil.

Silahım yokken kendime daha çok dikkat ediyorum. Silahım belimdeyken geçmişte en bok sokaklara girerdim korkusuzca, biri bakınca dik dik bakardım götün yiyorsa ne bakıyon diye gel diye düşünürdüm içimden. Boş yere başıma bela açmama sebep olabilirdi bu tip davranışlar.

Sinir krizi de ayrı bir şey. Kafama dayadığım oldu bir defa Diyarbakır'da çok baskı altında.

Atış yapmak başlarda zevkli tabi. Ama artık öyle bir noktaya geliyorsun ki profesyonel düzeyde zevki kalmıyor. Gidiyorsun kadro atışında mp5 oyuncak gibi zaten atıp geliyorsun. Bitse de gitsek diyorsun.

Hoşuma giden tek şey yeni silah alan hakim avukat savcı arkadaşlarının silahlarını denemek test etmek oluyor. Adamlarda para var sig, Glock vs alıyorlar deniyorsun falan hee iyiymiş diyorsun.

Boş işler.

Açık olmak gerekirse belinde silah varsa allaha bile gider yaparsın.

Durup dururken insanlara bile çatasın geliyor:)

Ağır prensipleri varsa ve bu prensipleri uyguluyorsa silahsız bir insan kadar zararlıdır.

1-) Silah her zaman doludur. Fabrikadan yeni çıkmışsa, hiç içine mermi sürülmediyse bile doludur. Bu prensip silahı temizlerken ve "şaka" yapmaya yeltenecekken daima hatırlanmalıdır.

2-) Belli başlı koşullar oluşmadan ateşli silah çekilmez. Bu, kişinin kendisinin veya bir başkasının canının/vücut bütünlüğünün ciddi tehlikede olması dışında bir şey değildir.

3-) Silah çekildiyse ateş edilir, ateş edilmeyecekse silah çekilmez. Sakin kafaylayken bu prensip bellenirse tabancanın ölümcül olduğu iyice bellenir ve 2. aşamadaki prensibin sınırları gerektiği ölçüde daraltılır.

4-) Ateş, hasmın kesin olarak öleceği ön kabulüyle edilir. Bilindiği üzere bacağına mermi saplanan birinin dahi kan kaybından ölme riski vardır. Bu prensip de kişinin elindekinin oyuncak olmadığını bellemesine yardımcıdır.

Maalesef ki Türkiye'de ateşli silah sahiplerinin pek az bir kısmı bu eğitime sahiptir.

silahım yok. günlük hayatta görsen belki ne kadar kibar, ne kadar sempatik, kedi gibi çocuk dersin. öte yandan silahlara çok büyük ilgim var. sadece silah değil tank, tüfek, nunçaku, kavga-dövüş vs.

ha hem maddi yetersizliklerden hem de tembellikten dolayı yer almıyorum ama ak-47 söküp takabilmek, düzenli olarak atış talimi yapabilmek, dağ-bayır tırmanıp "self defense militia" tarzı bir organizasyonda yer alabilmek vs. çok isterdim. türkiye'de olsa katılırdım hatta. iki haftada bir hafta sonları toplanılsa mesela iki günlüğüne ormanda. tank kullanmayı öğrensek, atış talimi yapsak, EL BONBESİ atsak vs.

silahım yok ama olsa da çekip vurmam birini. öyle bir şey geçmez aklımdan. öldürecek olsan başka şeyle de öldürürsün sonuçta. tartıştım ya da canım sıkıldı diye asla silahıma davranmazdım şahsen çünkü ters bir hamlede kaybedersen adam senin kafana sıkar. canım tehlikede olmadığı sürece silahı hiçbir şeye karıştırmam. "silahım var" düşüncesi tehlikeli. ona güvenmemek lazım.

Bende cok fena var knk. Kimseyi cekip vurmam ama silah severim cok fena. Nesini seviyorsun dersen seviyorum iste o namludan cikam gucu. Imkanim olsa makineli tufekle bos alanlara gidip yaylim atesi acardim:)

Silahi gectim tank top falan seviyorum ben komple. Ultra zengin olsam tank koleksiyonu yapardım. Hatta her turlu ucaksavar, roket, antitank, flak falan ne varsa toplardim koleksiyonuma.
Seviyorum yani. Kimseye zarar vermem, silahin kendisini seviyorum knk.
Yanımda silah tasimayi falan dusunmuyorum ama. Gtume mi sokacagim yanimda tasiyip ne yapayım. Kavga falan cikar insan kendini kaybeder falan hani o derece kendimi kaybetmem ama ne gerel var yani yaninda tasimaya.

Imkanim olsa agir makineli silah doldururdum garaji ama.

silahım olmasını isterim ama silahım olsa çok adam öldürürüm bundan eminim. Alamıyorum o sebeple

Silahların mühendisliğine bayılsam da sevdiğim söylenemez. Tüfekle bi tane bile fotoğraf çektirmedim mesela askerde. Ama periskop benzeri 3 ayaklı gözetleme dürbünüyle vardır.

Biraz ergen işi bence. Silah tehlikeli bi şey. Sadece vurduğu canlıya değil kullanana da zarar veriyo. Böyle bi şeye kişisel olarak sahip olmak aptalca.

Bi yandan da eğer üzerinde silah varsa hiç zarar almadan kurtulabileceğin tehlikeli durumlar oluyo. İşte orada silah hayat kurtarıyo ama silahın sahibinin nlyeti, neyi nerede nasıl kullanması gerektiğini bilip bilmediğini denetleyebilecek bir mekanizma yok. Keşke olsaydı.

Bence tabanca saçma sapan bi silah. Tahir elçi suikastinde önlerinde koşan saldırganı vuramayan polsileri görmüşsündür. Bu adamlar kötü nişancı olduğu için değil, tabancayla birini 10 metre uzaktan vurmak çok zor olduğu için vuramadılar adamı.

Tabancayla yaralama/öldürme olaylarının da çok yakın mesafeden ateş edilerek yapıldığını görüyoruz. Bu durumda tabancanın mantığı ne? Korku vermek. Yoksa zaten adamın dibine kadar giriyosun. Bıçakla da öldürebilirsin. Biraz daha fiziki mücadele gerektirir.

İnsana boş bir güven veriyo. Belinde silah var diye hiç olmadık olaylara girebiliyo bazı dangalaklar. Her türlü bela çekiyo yani.

Tamam deşarj ediyodur da bi gün arabasındaki tabanca yüzünden bataryasını değiştirebilirler arkadaşının. O hoş olmaz. Yedek batarya da alsın 3-4 tane.

Silahlara büyük ilgim var. youtube her zaman silah videosu izlerim ama cesaret edip alamadım. kendime hakim olamamaktan korkuyorum. araba da sopa taşırdım. bir keresinde sopa ile bir adamı dövmüştüm. silah olsaydı belki de vurmuştum adamı.

Bir de ates etmek ve vurmak hatiri sayilir bir haz veriyor. Bu da silahi sevdiren bir sey. Iyi aticiyimdir sahsen:) Tetige basar ve vururum. Sonra pis pis gulerim. Gece karanliginda kosan fareyi vurmuslugum var iddaa uzerine. (bunu da her yerde anlata anlata bkunu cikardim)

@perfektum hata bendeydi özür diledim ama önce bağırdı çağırdı alttan aldım ama bu sefer ana avrat küfür etti bende dayanamadım.

Aynı fikirdeyim, acayip bir ilkellik. Silah sevenlerde bir ürkeklik var gerçekten. Korkudan böyle şeylere sarılıyorlar hobi falan değil.

Ayrıca, bence bi insanı öldürebilmek bu kadar basit olmamalı. Bu yüzden tüfek icat oldu, mertlik bozuldu diyolar.

300 yıl önce adamı öldürürken fiziksel bi efor sarfederdin. Bıçak, kılıç vs kullanırken adamın dibine kadar giriyodun. Boğuşuyodun. Nefesini hissediyodun. Kanı üstüne sıçrıyodu. Şimdi kilometrelerce uzakta hayatında hiç görmediğin, iyi mi kötü mü bilmediğin birini birkaç saniyede çok basitçe öldürebiliyorsun. Böyle bi saçmalık olabilir mi?

Dağı taşı vurursun, teknolojisinden yararlanırsın ama insan öldürmek için bu tio silahların kullanılması insanlık suçu bence. Kim yaparsa yapsın.

Asker veya polis değilse ben sivil hayatta bellnde silah olab biriyle aynı ortamda bulunmamak için elimden geleni yaparım. Hele ki böyle sığır gibi dışarıdan belli olacak şekilde taşımıyolar mı... ayar oluyorum. Polis arkadaşım var, herif boynunda çantayla geziyo silah taşıdığı belli olmasın diye. Ondan bile rahatsız oluyorum. Dalgınlığına gelse de çantayı çıkarıp bi yere koysa, silahı alan lavuk birini vursa falan...

Evlerden ırak.

Mafya değilsen, asker-polis değilsen, tehlikeli veya kritik konumda bi insan değilsen silah taşımak bence büyük ahmaklık.

şuan askerdeyim. askerden önce silahı dünyanın en gereksiz şey olarak görürdüm. hatta silah tüccarları yüzünden dünyanın koca bir bok çuvalı olduğunu düşünürdüm. hala da öyle düşünüyorum gerçi ama konumuz bu değil.

askerde elime silah verdiklerinde ve kullandığımda (tabanca, mp5 ve ak47 kullandım) aldığım hazzı anlatamam. o barut kokusu ve heyecanı inanılmaz bir şey. yıllardır oyunlarda yaşadığım şeyleri gerçek hayatta tadımlamak.. çok pahalı bir spor olması nedeniyle askerden sonra muhtemelen bir daha silah elime almam. ama param olsa alırım çünkü gerçekten desarj ediyor insanı.

Benim av merakım vardır. Dolayısıyla silahlarla, daha çok av tüfekleriyle ilgilenirim az buçuk. Severim yani. 1 tanesi dededen kalma bayard, 3 tane av tüfeğim var.

Arabamda tabanca tüfek taşımadım taşımamda. Taşıyana da iyi gözle bakmam. Ya gerçekten adam vurma yaralama kapasitesi olan kriminal tiplerdir ya da ego tatmini yapan artistlerdir. Günümüzde çok komik rakamlara internetten herhangi birşey alır gibi tüfek alınabiliyor. Sonra biraz özgüven patlaması yaşayan terör estiriyor.

Çekilin ben uzmanıyım :)

Taşıma ruhsatlı tabancam var, yanımdan ayırmam. Ama asla lazım olmaması için de dua ederim, silahın insana ne zaman lazım olacağı belli olmaz. Belki de ömrün boyunca hiç lazım olmaz. Ama lazım olduğunda fiziksel gücünün yetmeyeceği bir durumda belinde bir kurtarıcının olduğunu bilmek güzel bir duygu.

Sanırım bir filmdi, çok güzel bir replik vardı, aşağı yukarı şöyle bir şeydi;

- Neden silah taşıyorsun, ne zaman lazım olacak ki?
+ Ne zaman lazım olacağını bilsem, silah taşımama gerek kalmaz.

Av tüfeklerim de var, ama hedef atıcılığı yaparım. Asla bir av hayvanı vurabileceğimi sanmam.

Kılıçları da çok severim mesela, ama yasal yoldan edinmek ve taşımak tabanca kadar zor. Yoksa alır sırtıma takarım herhalde :)

Bakın insanların silahlanma hakkını ellerinden almamalıyız, insanlardan kastım aklı başında düzgün vatandaşlar.

Yoksa zaten yavşak olanlar kimseye sormadan üç kuruşa silahlanıyor, e siz diyorsunuz ki;

"kolayca silahlanan bu yavşaklar karşısında sana engel olmak istiyorum düzgün vatandaş, sen silah alma. Çünkü öbürüne engel olamıyorum bari sana engel olayım"

Kişi kendinden de şüphe ediyorsa silahlanmasın zaten, yine aklı başında olan adam "lan ben sinirli adamım, silah taşıyamam, bu sorumluluğu alamam" der kendine.

Mesela @bos gezenin bos ustasi asla silahlanmaması gereken bir adam, çünkü silah taşıyan aklı başında adam beladan uzak durur, kavgaya karışmaz. Çünkü bilir ki sonu gelmeyen bir sürece girdiğinde kendini koruması için taşıdığı silah, boktan bir sebep yüzünden hayatını karartabilir.

Aklı başında her insanın üstünde taşımasa da evinde en az bir tüfek bir tabancası olmalı, ve hatta bunları kullanmayı 10 yaşından büyük çocuklarına ve kadınlara mutalaka öğretmeli.

Güvenlik ile ilgili eğitim vermeli, zaten çok basit olan 4 kuralı ezberletip uygulayınca da bir problem kalmaz.

"Silahları sevmiyorum ya, silah da neymiş" diyen arkadaşları Bosna Hersek'e alalım. Boşverin erkekleri, kadınlara sorun bakalım silahsızlanmak neymiş?

Burası Ortadoğu gençler, Danimarka, İsveç ya da İsviçre değil.

İsviçre demişken ;
www.gun-shots.net

Düşününce ben geriliyorum. Silah taşıyan biriyle bırak arkadaşlık yapmayı, yanına bile yaklaşmaya çekinirim.

evdeki karıncayı, güveyi, sineği, örümceği bile öldürmeden evin dışına atabilmek için elli takla atan ben, Türkiye şartlarında kendimi ve ailemi koruyabilmek için ciddi ciddi silahlanmayı düşünüyorum. dış kapıya yakın yere beyzbol sopası zulaladım.

kendimi güvende hissetmiyorum ve kim bana evham yapıyorsun veya bu konuda psikolojik olarak sıkıntıların var diyebilir?

bir insanın sinirlenip silahla birine zarar verebileceği durum sayısı silah taşımadığı için zarar göreceği durum sayısından kat kat fazladır. insanların birini öldürmektense dayak yemeyi göze alması lazım, sözde delikanlı türk insanının bunu kabul etmesi gerek. burası orta doğu olduğu için silah taşınmamalı zaten, silahı taşıyan da orta doğulu çünkü. kimse kendini übermensch sanmasın ya da "ben her zaman doğru kararı veririm" diye düşünmesin; eline güç geçen her insan o gücü elbet kullanacaktır. hadi sen kontrollüsün ben kontrollüyüm, rantın bu kadar yüksek olabileceği bir konuda kimin kullanmaya müsait olduğuna karar vermek asla toplumun yararı gözetilerek yapılmaz. bir başlandı mı o silah herkese verilir. şu anda da böyle aslında, bürokrasisini geçince hiç zor değil.

soruya cevap evet, belinde silah taşıyan birinin her an sinirlenince birini çekip vurma ihtimali vardır.

muhtara gidip sorabilirsin. evde bulamayınca muhtara bırakırlar.

E devletten cikmasi gerekmez mi eger bir dava icra vs olsa?

Doğrudan taraf olduğunuz bir şeyse çıkması gerekir. Ama ucundan bir şekilde ilginiz varsa çıkmaz.

Trafik cezası köprü geçiş ihlali vs. de olabilir.

Aracim yok. Uzerime evim vs. yok ailemle yasiyorum. Uzerime herhangi bir fatura vs yok. Davalik mahkemelik, sahitlik bir durumum da yok.

alıp okuyana kadar öğrenemeyebilirsin. çok alakasız bişey de çıkabilir, yarın git al bu kadar merak edeceğine, okursun öğrenirsin.

bin tane şey var, belki isim yanlışlığı oldu ,belki biyerde bi karışıklık olur okumadan almadan bilemezsin ki?

internetten alışveriş yapıyorsun satıcı hakkında maliye takip başlatıyor, satın alanların da ifadesini istiyor mesela. aklına gelen gelmeyen her şey olabilir. almadan bilemezsin+!

E-Devlette görünmesi zaman alabilir.Anlık yansımıyor.

tanık olabilirsin, idari para cezan olabilir, tc kimlik numaran girilmeden hakkında icra takibi başlatılmış olabilir (tc şart değil, tc olmadığında da e devletine düşmüyor). her şey olabilir. gidip muhtara sorman lazım.

Bu arada adamin uzerinde ptt uniforma falan birsey yokmus. Anneme sormasina ragmen hicbir bilgi de vermemis. Muhtarliga gitsin alsin gibi hicbirsey soylememis.
Yarin muhtarliga soracagiz ama aksam aksam kafama cok takildi.

yurtdisindan kargo istemis miydin? gumrukte taklan kargom icin gelmisti bana.

bu ara KYK kredileri için geliyor. Belki öyle bir şeydir. En güzeli internet vergi dairesine girip e-tebligat kaydı yaptırmak (eğer kaçmayı düşünmüyorsanız). Böylelikle cep telefonunuza ve mail adresinize e-mektup geliyor.

Hicbir sekilde hicbir borca girmedim, kredi almadim. Trafiklik bir olayim da yok cunku arabam yok. Yurtdisi kargom da yok. Bakalim yarin muhtaliktan birsey cikacak mi. Adam muhtarliga gitsin falan da dememis. Kagit da birakmamis. Evrakin bana ulasmasi icin birsey soylememis bile, hic basimiza gelmedi boyle bisey.

gayet yeterli. pazar sabahı balon yaparsınız, tam olur.

gayet yeter, altınızda araba varsa sorun olmaz

2 tam gün yeterli
pazar sabah balon +1

2 gün yeter ama çok aceleye gelmiş olur ıhlara vadisine vs gidemessiniz mesela

www.hikmetshouse.com adresindeki aktivitelerden tur rehberi kısmındaki haritaya bakın

kesinlikle degil, 3-4 gun gerekiyor, yeralti sehirlerini de gormek isterseniz bir de oto kiralama sart.

kesinlikle
TP-Link TL-WR840N
hiç başka marka model arama. 100 tl civarı.

www.tp-link.com

bundan kullanıyorum. yatak odasında çekmiyordu, bunun sayesinde çekiyor. normal modem ile bunun arası 10 adım fln ama. öyle 100 metre mesafe yok. arada çok kolon kapı vs. olduğu için çekmiyordu sanırım normal modem.

üstteki yorumu görünce baktım, benimkisi de 840 modeliymiş. linkini attığım bir üst modeli sanırım.

trajikomix'in önerdiği ürünü kullanıyorum. Çok memnundum. Modemi değiştirdim yalan oldu. Zor bağlanıyor, yavaşladı vb. Demem o ki, network işi biraz kullandığın farklı cihazlar arasındaki uyuma ve şansa bakıyor.

Okursun. Ankara Hukuk'un %70'i öyle okuyor zaten. Derse gelen yoktu doğru düzgün.