Diger memurlari bilmiyorum ama polislerin de oyleymis.

Israr ettim şef kendi edevletine girdi gösterdi. Cidden asgariden yatıyor.

Şaka mı bu.

niye suç olsun ki? memur maaşından vergi kesintisi yok ki.

Emekliligi etkiliyor sanirim. Asgari ucretle calisan kisiyle ayni emekli ikramiyesi ve maasi aliyorlar.

@floydian ileride emekli olduğum zaman maaşım asgari ücretten hesaplanmayacak mı?

benim bildiğim memurlarda öyle olmuyor. kademeler dereceler vs onlar ile hesaplanıyor. araştırmak lazım tabii memur olmadığım için emin değilim.

cok sasirdim. suc degil miymis yani?!
hadi ozel sektorde ses cikaramiyoruz da devlete girmissin sonucta hakkini savun her turlu. ben olsam bi avukata danisirdim. bal gibi de suc

Mutemet ile görüştünüz mü? Hesabınıza yatan tüm para maaş değildir. Aile yardımı, doğu tazminatı, çocuk yardımı vb. kalemler maaş gibi görünmüyor olabilir. Maaş yetkilisi mutemet doğru açıklamayı yapabilir diye düşünüyorum. hata varsa da düzeltilir.

@rosencruz şef gösterdi dediğine göre 2008 sonrası böyleymiş. Direkt 5004 lira olarak görünüyor. Özelde primleri bile orada gösteriyorlardı. Bana geçen tüm lakam görünmek zorunda değil mi

657 lerde var sanirim bu durum, emekliligi etkiler muhtemele ben kamuda işciyim brüt maaştan gosteriliyor

Çünkü ayın 15'inde senin hesabına yatan paranın içinde yan ödeme, ek ödeme, kıdem tazminatı, özel hizmet tazminatı, çocuk/aile yardımı, makam tazminatı, tayin bedeli, fazla çalışma ücreti gibi birçok ödeme var. Bunları çıkınca net maaşın asgari ücret kadar kalıyor. Herhangi bir usulsüzlük ya da yanlışlık yok yani.

memurun maaşı tam anlamıyla aldığı kadar olmuyor. devletin belirlediği tazminatlar yan gelirler kademe primleri vs. var. o şekilde maaşın oluşuyor. bunun hem pozitif hem negatif etkileri var:

emekliliğine maaşına etki eder evet.
yalnız o yıl aldığın maaşı da daha fazla almanı sağlıyor. gelir vergisinde üst dilime girmiyorsun normalde girmen gerekirken. böylelikle maaşın düşmeden yıl boyunca alabiliyorsun. özel sektörde memurun aldığı brüt maaşı alan herkes sene sonuna maaşı yarılanmış bir şekilde gidiyor.

hareketli masaüstü arkaplanı oluyor. benim mevcut arka planım öyle şu anda mesela. gif formatında mı bilmiyorum ama. wallpaper engine'de var bu tip görseller. oraya nasıl yaptıklarını araştırırsan illa ki bir şey bulursun.

wallpaper engine size yardımcı olacaktır.

belki ekonomiktir, buarada tabi ki organizatorler onemli. demek ki iyi bir organizatorle baglanti kurmus. arastirmadan aklima ilk gelenler bunlar

1- ekonomik
2- kuvvetli/girisken network

Külünü dusurmeyen adam degil mi o? Youtube ilk meshur oldugunda 7/24 onun klibini oneriyordu milyon kere ben bile izlemisimdir.

Geçen bunu sorguladık arkadaşlarla, vardığımız sonuç adının çok pazarlanabilir cool gelen bir isim olması.

Basıyolar postere, görenler hmm gidelim diyor. Bıktım çünkü bu kadar ilan görmekten evet.

sigaraları şarkısı viral oldu türkiyede çünkü. bizim müzik zevkimize, hafiften de arabesk kültürümüze hem şarkı ile hem klip ile uyuyordu.

bu tip şeyler olur yer yer. bizim dizilerin güney amerikada moda olması gibi. kültürel kodlar uyuyor bazı yerlerde yürünüyor.

benzer durum anathema'da da vardır mesela. tamam anathemayı seven başka ülkeler de var ama türkiye'de hiç ingiliz bir grubun erişemediği popülerliğe ulaşmıştır. ingilizler bile bizim kadar dinlememiştir muhtemelen.

not: anathema hayranı.

birebir aynısından bende de vardı 1-2 hafta önce. covidi geçireli çok olmadığı için ondan şüphelenmedim pek. ilk bir kaç gün halsizlik, burun akıntısı, öksürük..şu anda geçme evresinde ama hala ufak ufak öksürük var. sadece takip için yazmak istedim.

kolaydır. ücretsizdir.

anladığım kadarıyla acemi sürücüsünüz. o yüzden ilk katı direkt atlayın. oralar doludur çünkü. hatta çok acemiyseniz 2yi de atlayın. direkt üçe inin. bomboş geniş geniş parkedersiniz. -4'e de inebilirsiniz ama orası plaza'daki şirketlere ayrılmış bir çoğu. üzerinde tabela olmayan bir yere parkederseniz orası da olabilir. hepsinde asansör var zaten. üst tarafa ulaşımda ekstra bir çabaya ihtiyaç duymazsınız.

en son ucretsizdi. ama kolay degil cok karisik
ilk kati atlayin +1
arabayi park ettikten sonra avm'ye hangi kapi merdiven asansorden girdiginizi aklinizda tutun. donerken ayni kapi asansorden gidersiniz yoksa arabayi bulmaniz zor olabilir.

bana şarap o etkiyi yapıyor. 2 kadeh atıyorum ama fazlası değil. kafa güzellik evresine geçince içmeye devam edesim geliyor.

Valla bende 3 bira uyku getiriyor. Gerçi beni baz almayın. Newbie ve Rookie arasındayım.

bira

kirmizi sarap

O zamanlar hızlı bir liseliyim. Bi kız vardi. Hayatımda ilk kez şarap içiyorum diyememiştim kıza :) bir, bir buçuk şişe içtik beraber. Uykudan eve gidememiş parkta yatmıştım birkaç saat şarapçı gibi.

50+50 kredide 2 dosya vs ücreti ödersin. 2si içinde ödeme planı alıp kendi bütçene göre değerlendir

enflasyon bu şekilde giderse tabi ki 2 adet 36 ay öne geçecektir. dosya masrafı falan çerez parası kalır 1 yıllık sürede paranın değer kaybı karşısında. ne kadar uzun vade tl borcu, o kadar iyi.

tam teknik detayını uzatmayayım ve hatta çok da bilmiyorum ama temelde şu'dur:

memuriyete girdiğinde derece ve kademene göre bir ek gösterge tutarın oluyor. rakamlar aklımda değil sallıyorum 1500 ek gösterge ile başlıyorsun. sonra yılların arttıkça bu rakam artıyor. bu rakam nedir dersen o ay aldığın maaştan tut, emekli maaşına kadar her şeyi etkiliyor. rakam yükseldikçe maaşın da yükseliyor. her memur türü farklı bir derece kademeden işe başlar. atıyorum mühendisler 8 derece 1 kademeden başlar, öğretmenler 9 derece 1 kademeden, yanılmıyorsam düz memurlar da 9 derece 1 kademeden. her 3 kademede bir derece düşerek ilerler. her kademe de 1 yıla denk gelir. yani memuriyetin 3. senesinde 9 derece 1 kademeden başlayan bir öğretmen 8 derece 1 kademe olur. 3 sene sonra 7 derece bir kademe falan filan. daha küçük daha deneyimli demek oluyor...

3600 ek gösterge ise şu teknik memurlar (mühendisler vb.) , yönetici kademesindeki bazı memurlar, müfettişler vs. yanlış hatırlamıyorsam 3. dereceye yükseldiklerinde bu göstergeye ulaşıyorlar (10 senelik memuriyete falan denk geliyor aşağı yukarı bu) ve bu gösterge üzerinden emekli oluyorlar.


düz memurlar ise emekliliğine kadar bu göstergeye ulaşamıyorlar çünkü daha düşük kademeden başlıyorlar.

bu talep de şu, biz maksimum 2600 (rakamı salladım yine) ek göstergeye kadar çıkıyoruz emekli olduğumuzda, bizi de mühendisler ile aynı duruma getirin 3600 olalım. maaşlarımız artsın, emekli maaşlarımız iyileşsin vs.

aynı şekilde daha yüksek ek göstergeler de var bu arada ama bir üst seviye memur gibi düşün. ne bileyim müsteşarın ek göstergesi 5600 falandır (yine tamamen salladım)

hükümetler de verdim, veriyorum vereceğim diye bunca zaman oyaladı milleti. bundan sonra olur mu onu da bilmiyorum. verirse bu sefer de mühendisler falan ayağa kalkacak e o zaman bizi de bilmem nereye yükseltin diye daha o safhaya gelmedik. (mühendisler odasının bu alanda çalışmaları mevcut hali hazırda )

kısacası bu gösterge miktarı artarsa maaşlar artacak, özellikle emekli maaşları artacak falan vs. bu da bütçeye ekstra bir yük getirecek.


çok bilmem mevzuları ama bildiğim kadarıyla buna benzer bir şey.

dedeler hariç kimseyi ilgilendiren bir şey değil.

güncel kasalarda var.

benim 2 önceki arabam 2012 puntoydu. dolu paketti ama adını falan hatırlamıyorum o kadar. vardı isofix.

Benim 2011 grandede yok,multiair loungeda vardır muhtemelen.Ama yine de bakıp emin olmak lazım.Fiat türkiye , tahtakale esnafı gibi parti parti araba sokmuş türkiyeye.Birinde olan diğerinde olmayabiliyor.

var.

oto.net(105)/bilgi

evet varmış :)

teşekkürler herkese

öğrenmişsiniz ama bilgi olarak yazayım. isofix denen şey öyle multi bir teknoloji değil. arka koltuğun kıç koyma ve sırt dayama yerinin arasında, çocuk koltuğunu koyacağınız yerin bir tane sağında, bir tane solunda bulunan iki adet demirden sabit halka.

yani elinizi koltuğun arasına sokup orada demirden halka gibi bir şey var mı diye yoklayarak bulabilirsiniz. isofix'li çocuk koltuğunun arkasındaki mahmuzlar bu halkalara lak diye kilitleniyor, bütün olayı bu.

Son dakikalarda aşırı düştüğünü okumuştum buradan bir duyurudan, hava alanında bekleyip uçuşa az süre kalan uçaklardan çok uyguna bilet aldığını yazmıştı.

Makul bir süreye kadar ve koltuk sayısı azsa pahalı olur, ama uçağın kalkmasına çok kısa süre varsa boş gideceğine ucuza verelim demeleri de mantıklı.

artmaz her zaman. uçaktaki yoğunluğa bağlı biraz. hatta nerede gördüğümü hatırlamıyorum ama en ucuz bilet zamanı iki hafta önceki perşembeydi galiba istatistiksel olarak.

hayır genelde düşüyor asıl böyle aşırı popüler tarihler değilse. bunu deneyini yaptım. 1 ay sonraya bilet almaktansa 1-2 hafta hatta bazen 2-3 gün önce almak bile ucuz oluyor.

Degisiyor. Gecen hafta arkadaslar kibris'a bilet aldi. 1 ay once 2000 olan bilet 1500'e dusmustu. Avrupa'ya baktim simdi 8000 olan bilet 12000 olmus.

Piyango oynamak daha akla yatkın
Yani hiç bilinmeyen veriler ışığında bambaşka kişilerin elinde olan bir olay al geç düşünme

Tamamen sans. Temmuz ayi icin bilet aldim £134 pounda Easyjetten 3 hafta once, asiri populer bir yer o fiyata sukredersin o mevsimde bu derece gec bir rezervasyona, benim bilet easyjette £169 pounda cikmis simdi. Ama gel gor ki Wizzair de ucuslara baslamis o bolgeye £35'a bilet satiyor simdi, moralim bozuldu resmen. Bu tarz durumlar da olabiliyor yani. Ya da ayni firma ek sefer koyabiliyor, talep var cunku. Ama su da var, ucustan gec rezervasyon yapip ucuza kotardin sansa diyelim bu sefer otelden golu yiyebilirsin:) Mantik olarak once ucus rezervlenir, sonra otel cunku. Ha bu sefer diyebilirsin ya otelde de bos yerler kalirsa, fiyatlar duserse. Ama benim yaz icin gittigim yerlerde iyi bir otelde bos yer imkansiz peak sezonda.

ustası mıdır bilmem ama var tanıdığım. gayet yeterli seviyede kullanıyor.

Kucukluk kadar olmaz ama ogrenirsin.
Bisikletin bir zorlugu yok, surmeyi bilenler ogretmeyi bilmiyor.

Ben 10 yasinda gunumun 12 saati falan bisikletle geciyordu, benim kadar ustasi olman icin o kadar saati doldurman lazim o da yetiskin halinde imkansiz zaten.

23-24 yasimdayken ogrendim.

Bir iki sene sonra da tura ciktim. Danimarka ve Isvec´i turladim.

Surekli kullaniyorum günlük hayatta da. Ustasi degilim elbette, bence kücük yastan ogrenenler cok daha iyi sürüyor.

Sürekli sürecekseniz, dogru bir training programiniz olsun. Ben ust bacak kaslarimi yeterince guclendirmedigim ve dizlere yuklendigim icin, o büyük turda dizlerimi sakatladim. Sonrasinda da bisiklet kullanmaya ve sehirler arasi yol yapmaya (günlük 35-40 km gibi) devam ettim. Yillarca kronik agrim oldu ve gecen hafta da dizimden ameliyat oldum.

Abi şöyle düşün, ben 7-8 yaşlarında öğrendim bisiklet sürmeyi çocukluk günlerimde de sürekli kullandım, bununla birlikte mesela son 20 yılda bir kere bile bisiklete binmedim ama çocukluk günlerimde beyin-motor hafızasına kodlanan bu bilgi ve kazanılan yeteneği sen yetişkinliğinde kazandığında ne kadar pratik yaparsan yap o seviyede kazanamazsın zira benim bilgilerim son 20 yıldır hep orada hiç kaybolmadan duruyor, sonrasında hiç kullanmasam da sana göre neredeyse 30 yıllık bi tecrübe avantajım var, bisiklet sürmenin de kazanılan başka yeteneklere göre böyle bir avantajı var 20 seneden sonra bugün kullansam 20 sene önce kullandığım gibi kullanabilirim nöronlarım kaslarım yine aynı şekilde çalışır aynı refleksleri gösteririm bu acayip süper bir şey. Yani sen de elbette çok iyi bisiklet sürebilirsin ama çocuklukta öğrenilen kadar olamaz. Ben de mesela araba kullanmasını 30 yaşında öğrendim, ömrümün sonuna kadar pratik yapsam 17-18 yaşında öğrenmiş biri kadar usta olamam, öyle düşün; ne kadar erken o kadar iyi :)

bisikleti sonradan ogrenmek ile cocukken ogrenmek arasinda cok bir fark yok bence.

Cocukken ben bisiklet ogrendigim zamanlari hatirliyorum, oyle bir saniyede ogrenmedim, 4 tekerlekli bisikletim vardi ilk, onun iki tekerini sokup, 2 tekerlekli yapinca dengede durmakta cok zorlaniyordum ilk zamanlar, pedal cevirmeden sadece kendimi ayaklarimi yere koyarak itiyordum o sekilde biraz dengede durmayi ogrendim, sonra yavas yavas pedal cevirerek sadece duz gittim, oyle oyle ayni bir yetiskinin ogrendigi gibi ogrendim yani.

demem o ki, yetiskin-cocuk diye cok ayirmaya gerek yok, bu bir process, bunu cocukkende yapabilirsiniz, yetiskinkende.

Mesela 28 yasima dek hic motorsiklet surmemistim, baya buyuk motorlu racing motorsikleti tek basima hic kimsenin yardimi olmadan, vitesli bir de, 28 yasimda 1 gunde ogrendim, 2. haftamda artik otobanda suruyordum, pratik yaptikca beyin ayni seyi tekrar etme konusunda hizlaniyor, bunun cocuklukla falan pek ilgili oldugunu sanmiyorum, gercekten dogru olsaydi ust mesajdaki arkadasin soyledigi, insanlara araba kullanmayi 7 yasinda ogretmeleri gerekirdi 18 yerine.

Araba kullanmayı öğrenmekten kastınız ralli yapmak olmadığı gibi, bisiklet kullanmayı öğrenmekten kastınız akrobasi yapmak değilse hangi yaşta öğrendiğinizin bir önemi yok.

Ulaşım, gezi amacıyla bisiklet sürmek çok ustalık becerisi isteyen bir durum değil. Öğrenin, hiçbir eksiklik hissetmrzsiniz.

öğrenmekten kastınız bisikletin üstünde devrilmeden ilerleyebilmek mi, yoksa cayır cayır kullanabilmek mi?

araba kullanmak, yüzmek, bisiklete binmek. bunlar omurilikten yapılan işlerdir. yaparken düşünmezsiniz, yani düşünmemeniz gerekir, kendiliğinden olur.

araba kullanırsınız, ama kullanırken devir yükselince vites büyütmem lazım, şimdi frene basıp yavaşlayınca vites küçültüp dönerken tekrar gaz vermem lazım falan diye düşüne düşüne yapıyorsanız siz araba kullanmıyorsunuz, sadece sürüyorsunuz. araba kullanmaktan kasıt ralli yapmak değil zaten, düşünmeden, beynini kullanmadan, omurilikten sürmek. omurilikten kullanan kişi fren yerine gaza basmaz mesela. basıyorsa bile 0,5 saniye içinde yanlış yaptığını fark edip toparlar. araba elinin kolunun parçası gibi olmuştur zira. panik anında düşünmeye gerek duymaz. ustalık budur, ralli yapmak değil.

yüzmek keza, şimdi kulacımı atayım, ayağımı aynı anda çırpayım, bu kolumu çekerken öbür kolumu uzatayım diyorsanız o yüzmek değil, su üzerinde hareket edebilmek. suyun üzerinde durmak için hebele hübele elleri kolları oynatıyorsanız, yüzmek değil, suda durmak bile yoruyorsa onun adı yüzmek değil, boğulmadan durabilmek. yüzme bilen kişi suyun üstünde sakince durabilir. durmak için çaba sarf etmez.

bisiklet de aynısı. ben de çocukluğumda öğrenemedim. üniversitedeyken bisiklet ile düşmeden ilerlemeyi öğrendim. hala da üstüne binip düşmeden ilerleyebiliyorum ama bisiklet kullanmayı öğrendiğim söylenemez. çünkü düşüne düşüne gidiyorum. şimdi gidonu kırayım, ama devrilmemek için frene mi basmalıyım, evet fren yapayım ama aynı anda pedalı çevirmeyeyim, freni bırakınca çevireyim vsvs. böyle olmaz. bu bisiklet kullanmak değil, düşmeden ilerlemek sadece. giderken çaba sarf etmemek gerekiyor. siz yürürken sol adımımı atayım, sonra onun üstüne basıp güç alırken sağ adımımı ileri atıp gücü ona vereyim diye düşünüyor musunuz? kendi kendine oluyor.

böyle bisiklet kullanılmaz ki. 1-2 km bisiklet sürünce insanın kolları ağrır mı? yorulursun bacakların ağrır ama benim gidonu kasmaktan kollarım ağrıyor. ne yaptıysam, ne kadar uğraştıysam da omurilikten yapamadım bu işi. ha düşmeden gidiyorum ama eziyet oluyor, keyifle süremiyorum. çocukken kullananlar bu işi omuriliğe bağlayıp düşünmeden kullanıyor.

çok çalışırsanız yetişkinlikte de o mertebeye ulaşabilirsiniz. ya da ayakta durmayı öğrenir öğrenmez omuriliğe bağlayan varsa onun da istisna olduğunu düşünüyorum.

arkadaşım 40 yaşında öğrendi. öğrenicem dedi ve öğrendi bi kaç günde

yarışlara katılıp madalya peşinde koşmayacaksanız çocukken öğrenip bu bilgelik mertebesine ulaşan, biz evrenin sahiplerinden* bir farkınız olmaz :))

tolstoy'un bisikleti

Her yaşta öğrenilir +1

20 yaşında öğrendim. 49 yaşındayım düzenli şekilde istanbul trafiğinde yol bisikleti kullanıyorum.

Cevapların çocuğuna katılmıyorum. Bisiklete binmek kompleks bir şey değil ki çocukluğundaki gibi öğrenemeyesin. Pedallara basınca hareket ediyor ve dengede duruyor. Tüm mevzu bu. Küçükken cesaret edemez insan belki o yüzden gözünde büyür. Hani ufak bir ipi koparıp kaçmayan yetişkin fil muhabbeti biraz. Küçükken kaçamadığı için kaçamayacağını sanıyor.

25 yaşındayım, 2-3 sene önce öğrendim. Tek başınıza değil de birisi yardımcı olursa daha kolay olur.

Önce birisi bisikleti tutacak, siz de ayaklarınızı havaya kaldıracaksınız sadece. Dengenin ilk aşaması.
Sonra pedallara dokunmadan kendi kendinizi yerden iterek çok kısa mesafe süreceksiniz. Yani ayakları yerden destek alıp ileriye doğru iteceksiniz kendinizi, birkaç metre ilerleyeceksiniz. Bu da dengenin bir sonraki aşaması.
Üçüncü adımda normal şekilde pedallara basarak sürmeye başlayacaksınız. Kısa kısa ilerleyeceksiniz ama zamanla mesafe artacak ve öğrenmiş olacaksınız.

Bu şekilde 22-23 yaşındayken 10-15 dakika içinde öğrendim.

Yetişkinlere bisiklet sürme eğitimi veren sonra da onlarla deneyim sürüşleri yapan gruplar var. Onları bir araştırın, insanların kaç taşında öğrenip sonra neler yaptıklarına inanamayacaksınız.

Abi en iyi mobilya sorusunu dogru kisiye sorarsan bir koltuga 50bin dolar verebilirsin. Ne aradigina ve daha da onemlisi butcene bagli

Aslında yurdum firmaları merak ettiğim( enza doğtaş Algemo iatikbal falan)

enza home. bir de ikea'nın üst segment ürünleri.

entry yazanlar hep sorun yaşayanlar da ondan. bir insanın mobilyasından memnun olduğu için entry yazma olasılığı düşüktür sorun yaşayana göre. ben bi koltuk aldım çok rahat, zamanında da geldi oley yazmazsın yani. sadece mobilya özelinde değil genel olarak tüm markalarda benzer şeyler vardır. bi iphone falan başlığında farklıdır. onlar da işte hava atma mevzusu işte ergenlik malum zor.

cevaba gelirsek. yatak odasındaki takım doğtaş benim. iyi çıktı.
salondaki takımı bayrampaşa'da kendi üretim yapan bir mobilyacıda görmüştük. evin ölçülerine göre düzenlettirdik rengini değiştirdik falan. onda da sıkıntı yok.
enzanın şık ürünleri vardı. kaliteli de görünüyordu. ama pahalıydı.
7 yıllık ve birer taşınma da gördü bunlar bu arada.

eğer para sorun değilse marka yerine üretim yapanlardan almayı tercih ederdim ben. bayrampaşa'da var mesela mobilyacılar bunu yapan. eskici mi ne vardı avrupa yakası esenyurt tarafında, orada da vardı üreticiler. hem kafanıza göre rengini ölçüsünü falan da ayarlarsınız. üstelik öyle çok pahalı fiyat da çekmiyorlar(mevcut fiyatlara göre tabi ki) mobilyacılar çarşısına falan gidin yani bulunduğunuz yerde.

Yerli olarak Enne veya Casa en kaliteli olanlar ama fiyatlar ucuyor tabi dogtasa enzaya gore

Enne ve casa yı duymamıştım bir bakayım. Teşekkürler

seyler.eksisozluk.com

kendi xbox hesabına

1) 6 aylık gold live hediye et
2) 1'i bi daha yap

sonra 1 aylık ultimate al 12 aylık gold live üyeliği direkt ultimate passe dönüşecek. aynısını dün yaptım

Mutlaka var. Cok farkeder.

Wetransfer.com 'dan direkt yollasin hepsini.

ortalama 1770 x 1180 (ve daha büyük) gibi olursa 15*10'a 300dpi basılabilir. Fakat çözünürlük harici de whatsapp sıkıştırması kötü. Orijinalini alın tabii.

10-15 cm'de çözünürlük çok da problem değil ama whatsapp'ın fotoğraf sıkıştırması hakikaten dandik. resmin içine sıçıyor resmen sıkıştırırken.

Prag’ı bilmiyorum ama 3 gün Budapeşte bana az gelmişti. Beklediğimden daha cok gezip görecek yer çıkmıştı. Kendimi de iyi hissettiğim bir şehir olmustu.

pragda 4 günlük bir şey yok. ufacık bir yer zaten. hatta 2 gün bile diyebilirim. ben olsam 5-2 yapardım :)

Budapeşte 4,prag 2. Prag'a gitmişken dresden de eklenebilir.

3 gun prag + 3 gun budapeste + 1 gun karlovary

iki şehre de gitmiş birisi olarak
3 Prag + 3 Budapeşte yeterli olur. Ekstra 1 gün nerede geçirmek isterseniz orayı seçebilirsiniz. Ben olsam Budapeşte seçerdim.

Budapeşte' yi görmedim ama Prag mümkün olduğu kadar fazla, çok hoşuma gitmişti benim. 4 gün yetmedi diyebilirim.

Prag güzel evet ama hakikaten ufak bir yer. 3 gün yeterli olacaktır.

monitör dahil mi bilemedim ama eğer değilse o fiyata toplarsınız zaten. hatta 3060ti lı bir kasa bile toplarsınız.

eth'ın PoW PoS olayından sonra ekran kartlarında ikinci ellerinde büyük oranda düşüş gelecektir. aceleniz yoksa bekleyin derim.

99 tl para değil aslında ama fifa son yıllarda online kısmında pay to win benimsemiş durumda. bi arkadaşım oynuyor yok her hafta şu kadar maç oynanacak şöyle yapılacak diye batağa düştü resmen. offline oynamanın da bir zevki olmaz ama dediğim gibi 99 tl çok bir para değil.

alınır seviyorsanız da gamepass'e gelecek zaten. üyeliğiniz varsa oradan oynamayı düşünebilirsiniz. yoksa da ona vereceğiniz 100 lira ile 3 aylık üyelik alın başka oyunlar da oynarsınız yanında.

paintov +1

alınır da çok şey bekleme derim. yıllardır aynı oyunu yapıyorlar resmen. zaman zaman sıkıyor.

@syozkn +1

@paintov +2

haliyle @nothing in my way +1

Aslında offline oynanır ama bi boş vaktiniz oldu, bi 2 maç atayım şeklinde olur oynanır offline modu. İşte bi 30 - 45 dakikalık bir aranız var. İçinizde bir şey yapmak gelmiyor, bi 2 maç vakit geçsin şeklinde olur. Arkadaşlarınız varsa online oynanır, mutli olarak. İlla toplanmaya da gerek yok.

en güncel bilgiler benim gördüğüm bu kanalda bir inceleyin isterseniz.

www.youtube.com

8-10 bin tl x metrekare derseniz kabaca bulursunuz. tam fiyat vermek biraz zor çünkü malzeme piyasasındaki voltalite çok fazla şu ara.

eğer başlıyorsam metrekaresi 10 bin tl'yi bir tarafa ayırırdım yerinizde olsaydım.

Özet geçeyim, hiç bir hesap tutmayacak bilginiz olsun :)

Onlarca daire üretmiş, 8-10 daireli binalar yapmış bir müteahhit olarak ilk yaptığım müstakil evde hesabım iki kat şaşmıştı.

Müstakil evde maliyetler metre işi üzerinden çok zor tutuyor, bölge bölge, il il, ilçe ilçe çok fark ediyor maliyet.

Ha şu var, fiyat değil de ne kadar hangi malzemeden lazım olduğunu listeleyebilirsin. Onları da şu an ki piyasa fiyatıyla fiyatlandırırsın ama alım zamanları geldikçe fiyatlar çok oynayacaktır.

Geçenlerde bir yer alındı, sadece kombi ve işte dogalgaz tesisatı için, 85, 70 ve 60.

Yapılacak işler aynı.

buna göre maliyet aynı lokasyon için bile çok farkediyor.

Tahminim, ev-arsa-fabrika vb. bir tasinmazi ipotek altina alip kredi cekti ve bitcoine yatirdi. kredi odenemeyince banka hem ipoteklere hem de diger varliklara el koydu.

100 dolarla girip çok kazanıp sonra kazandığını kaybetseydi intihar olmazdı diye düşünüyorum.

genelde bu tip işlerde kredi işin içine giriyor. insanlar kredi çekiyor, bitcoin'e giriyor. sonra paralarını kaybediyorlar ve maalesef bu tip sonuçları oluyor.

parayı geri kazanmasının bir yolu kalmamasının tek yolu söylediğiniz gibi kaldıraçlı sistem. değilse havuzda paranız bitcoin olarak kalır. kaldıraçlı sistemde ise bir nevi sistemden borç para ile yatırım yaparsınız ve ana paranız kadar değer kaybettiğinizde sistemdeki tüm paranız biter.

atıyorum 100 dolar koydunuz. 10 kat kaldıraç ile girdiniz. toplamda 1000 dolarla yatırım yapmış gibi para kazanmaya başlarsınız. lakin 10 kat yatırım yaptığınız için bitcoin'de oluşacak %10'luk bir değer kaybı sizin ana paranızı sıfırlar ve tam anlamıyla sıfır bitcoin ile ortada kalırsınız. kısacası kazanç miktarını arttırıyorsunuz katlı girerek ama kaybetme olasılığınız da kaldıraç kullandığınız oranda artıyor. 100 kat kaldıraç kullanırsanız olası bir artışta olması gerekenden 100 kat fazla para kazanırsınız ama %1'lik bir değer kaybı sizin ana paranızı bitirdiğinden sıfırlanırsınız.

büyük para koymuş da olabilir, küçük parayı büyütüp kaybetmiş de olabilir.

şöyle de olabilir mesela büyükten girdi diyelim. sürekli yüksekten alıp düşükten sattıysa terste kaldıysa kaybetmiş olabilir.

ya da mesela 8 milyon koymuştur 4ünü kaybetmiştir bu da olabilir.

kaldıraçlı işlemlerle dediğin gibi 4 koyup hepsini sıfırlamış olabilir.

muhtemelen kaldıraçlı işlemlerde zamanında güzel kazandı akrabanız ama rüzgar terse dönünce bir iki işlemle hatta daha yüksek kaldıraçla saldırdı ama piyasa ile inatlaşmaya girmiş.

şu hodl ve artık buradan döner mevzusu küçük yatırımcının en büyük düşmanı. piyasanın yönü bariz ayı. trendi takip etmek yerine nedense hep ümit ettiğimiz yönde işlem açıyoruz inatla.

baştan doğru şekilde belirlenmiş bir stop noktası ve zarar miktarıyla pozisyondan çıkabilmeliyiz. siz siz olun teknik analiz vs. den önce muhakkak risk yönetimi üzerinde ciddi şekilde çalışma yapın.

3. ihtimal kimsenin aklina gelmemis. theodex gibi borsa sahibi paralari cukkalayip kacmis da olabilir.

öncelikle ressamın imzası değerli, renkler, teknik, fırça kullanımı.

sanırım eleştirel bir soru olmuş ama sizi anlıyorum ve katılıyorum.

belli bir akımda yapılmış ve o akıma bir şey katan bir eser olma ihtimalinin, ya da teknik bazı nedenlerin buna katkısı olma ihtimalinin varlığını bir kenara bırakırsak, eser sahibinin ünlü olması da tabloyu öne çıkarabiliyor. şimdi siz gidip madonna'dan imza alsanız onun attığı imzalı tişörtün atıyorum 5 bin dolara satılması bu imzanın dünyanın en güzel imzası olduğu anlamına gelmiyor.

ama madonna bir kere madonna olmuş işte. yapacak bir şey yok.

anladığımdan değil de dönemi de bilmek gerekiyor bunun için. tamamen atıyorum şu anda: yapıldığı dönem minyatür tarzı perspektif olmayan resimler çizilirken bu adam çıkmış böyle gerçekçi bir çizim yapmıştır. diğer ressamların yapmadığı bir şeyi yapıp yeni bir çizim şekli getirmiştir ülkeye. bu da onun ilk örneklerindendir. o nedenle değerli olabilir.

Biraz fikret mualla hayatı eserleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekiyor, youtubeda kısa ve orta uzunlukta güzel videolar var

Şurada bile renk ve boya seçimleri nedenleri vs bir sürü bilgi var
youtu.be

E buna rağmen anlamsız gelebilir, zevkine uymayabilir

Edgar Degas (Fransız empresyonist ressam) soyle demis:

Sanat, gördüğünüz şey değil, başkalarının görmesini sağladığınız şeydir.

Dönemsel bir akım, özetle antik çağdan bugüne geldiğimizde insanın sanat üzerinden ne atarmaya çalıştığına bakalım

Ama heykeltıraşlık üzerinden örnek vereyim, çünkü ressamlık daha sonraki dönemlerde gelişiyor

Arkaik dönemdeki (~600ler) sanat uğraşına bakarsanız insanların teknik olarak en gerçekçi görünüme ulaşmak için çabaladığını görürsünüz. Yeni sanarçılar hep daha gerçekçisini yapmaya çalışır. Google'dan new york kouros'u diye aratırsanız birçok vücut hattı kazımayla verilmiştir. Heykel dimdik durur şekildedir. Klasik döneme (~mö 400'ler) gelindiğinde artık sanatçılar teknik olarak anatomiyi oturtmuş ve eserlerine hareket kazandırma ihtiyacı gelişmiştir (çünkü mükemmel anatomiyi herkes veriyor, maharet değil artık) doryphoros diye bir örnek aratabilirsiniz.

Hellenistik dönemde (~Mö 200ler) artık heykellere duygu ve anıtsallık kazandırma amacı gelişmeye başlar lakoon grubu diye aratabilirsiniz. Birbiriyle ilişkili grup heykeller öne çıkar. Artık herkes bir heykeli mükemmel anatomi ve hareketle tasvir edebiliyordur önemli olan yetenek bu heykellerde duyduyu vermektir. Aynı zamanda mükemmel anatomi yer yer bilerek bozulmaya başlar, gerçekçilik ya da gerçeküstü bir görünüm vermek için estetik görünmeyen filozof heykelleri ya da aşırı gelişkin vücut hatları yapılır.

Sonrasında orta çağlar boyunca klasik dönemlerin bu üslupları çokça taklit edilir. Rönesans sanatçıları resimlerinde artık üç boyutluluk ve mekandaki ışığı yansıtma yeteneklerini öne çıkarmaya çalışır, ressamlık da gelişir.

Sonraki dönemlerde sanatçılar mükemmelleştirilen bu proposiyonları ve matematiksel unsurları sıkıcı bularak (çünkü artık çok alışıldık) ressamın izlenimine dayalı empresyonist teknikler geliştirirler (van gogh eserlerine bakabilirsiniz)

Her neyse, günümüzde seri şekilde 100lerce van gogh resmi üretebilirsiniz. Bunlar dünkü işler. Van gogh'u değerli yapan döneminde yarattığı farktır. Binlerce mükemmel görünen heykel yapabilirsiniz bunlar ancak klasik sanatın taklidi olabilir. İçerisinde yeni bir heyecan yoktur. Dahası günümüzde makinelerle harika heykeller yaratabilirsiniz insana dahi gerek yok.

Günümüzde sanatta istenen şey bir fikri üretmek. Örneğin andy warhol eserlerinde bu var, absğrt bir durumu gösteriyor size.

İnternet memelerinde olan da bu.

Bu fikirler soyuttur, sizin çıkardığınız anlama bağlıdır. Art deco ve art nouveau akımlarının çıkış noktası da buydu zamanında.

Yani bu tip sanatsal ürünlersen "zevk almak için" öncesinde geçmişteki sanatı görüp anlamış olmanız gerekiyor bir yerde.

Ha diğer taraftan bugünkü sanatın teknik olarak taklit edilebilir olması kara para aklama girişimleri için bir araç oluyor mu? Evet oluyor. Ancak bu başka bir tartışma, sanatın kendisiyle alakalı değil.

Siz de tek tip resimlerle yıllarca arka arkaya bakarsanız artık bıkıp daha önce şahit olmadığınız yeni bir şeyler görmek istersiniz.

Konu çok detaylı ancak takdir edersiniz ki birden fazla fakülte açacak kadar detaylandırmak mümkün. Bu yüzden sanat tarihi ve konservatuvar bölümleri var. Ancak ana hatlarıyla durum bu.

ben ptt turpex kullanıyorum. onlar da dhl kullanıyor yurtdışı için. fiyat işi boyutuna göre değişir ama hangisi ucuz hangisi pahalı. 3-4 güne gidiyor, takipli kargo. iyi paketlerseniz de sıkıntı olmaz.

zihnimin kivrimlarini dinlemediyseniz o olabilir.
podcast degil ama flu tv youtube kanalinda olmaz oyle sacma felsefe dinlenebilir.

ozgur mumcu-eray ozer

- zihnimin kıvrımları +1
- kaçık prens
- fularsız entellik

- açık radyo: çoğu program çok bilgilendirici

zihnimin kıvrımları demeye gelmiştim ++1

fularsız entellik +1
podcastia maceraları (otarz mı ekibi)
deniz göktaş'a ayıracak vaktim yok
olumlu dünya

open.spotify.com

yeni medya 451. gerçekten başarılı.

cenk erdem seviyorsan eski power fm kayıtlarını dinleyebilirsin

www.youtube.com

Burda olan burda kalır
Zafer Algöz ve Can Yılmaz geyik yapıyorlar. Ben çok severim.

Murderncoffee

deniz göktaş’a ayıracak vaktim yok ve anormal şartlar altında

efe aydal

Daha farkli tarz ve bazilarina antipatik gelebilir ama cok bolum var yolda akar merdivenalti terapi
Onun disinda sezyumun bugunde bugunu.
Bi de ozge ozeli cok seviyorum tatli kiz, onun iki tane podcasti var. Sendullar ve kayip esya bürosu

fularsız entellik
burda olan burda kalır

•Ortamlarda satılacak bilgi (kesinlikle bağımlısı olacaksın)

• Ayça ile Toni ile ev hali ( H.içi:09:00:11:00 arası karı koca sundukları bağımsız radyo pogramı RADYO KARAVAN sonuna kadar karavancı enişte ve Ayça başkanın müdavimiyiz) benden gençlere tavsiyem uygulamasını indirip hafta içi her sabah dinlemeniz.

•Kalt’ın podcast’ı (süper ikili büyük goygoy dönüyor)

•Nasıl Olunur? (Nilay örnek çok iyi iş alanının en iyileri işin kompedanlarına nasıl olunur der ve ımm lar nemmmler tatlı tatlı dinler konuğu hakkında kendisinin bile unuttuğu detayları verir ,severiz kendisini

•Didik Didik Freud (fazla söze gerek yok ilgili ilgisiz herkeze tavsiyem Freud hakkında sanırım en detaylı Türkçe kaynak olabilir arada çaldıkları müzikler şahane)

•Biyografik Bilim (Aziz Sancar dan albert eınstein a ibni sina dan Tesla ya kendi ağrından biyografilerini dinliyorsun çok iyi çok

•Agah Aydın (muazzam bir psikiyatr sırf kendisi ile tanışabilmek için paraya kıyıp bir seansına gitmiştim :))


Zihnimin kıvrımları -Zafer algöz ve can Yılmaz ile burda olan burda kalır yazıldığı için tekrar yazmak istemedim ayrıca yazacağım daha fazla Podcast’ler var ilgilenirseniz devam ederim sevgiler

longosphere'e bakabilirsiniz.

güncel fiyatlarını bilmiyorum, bayramdaki fiyatlarını hiç bilmiyorum ama güzel mekan. hava da idare ederse tatil yapacağınız dönemde bir bakabilirsiniz. 2-3 saat civarı sürer araçla aşağı yukarı istanbuldan.

Abi o kadar mantiksiz ki aciklamaya bile useniyor insan.

Seneye o evin muhtemelen 2 milyon olacak onu kenara koy zaten.

Sen seneye yine faizden 14 alacaksin ama 1 kg bonfile belki bin tl olacak.
Sonraki sene faizin belki 15 olacak ama ete 2bin tl vericez.
En sonunda paran yok olacak.

enflasyon bu hızda giderse o 1 milyona yarın evin üçte birini ancak alırsın. elindeki 10 bin lira da bugünün 3 bin lirası gibi olur.

sonra elinde 1/3 evle kalırsın, hazır evden de olmuş olursun.

maaşın bi süre sonra 10 bini geçer. faiz sabit kalır 10 bin yetmemeye başlar. paran günden güne erir.

Abi sen hiç evinizi satıp faize yatırın diye bi tavsiye duydun mu bugüne kadar? Bence duymamışsındır ama ev al araba al bi şeyler al işte malın değerini korusun derler, bu sana bi fikir verebilir.

1.000.000TL bankada
14k*12= 168k bir yıl sonra kazandığın para

1 yıl sonunda
1.168.000TL olacak yani para

ama enflasyonun %100 olduğunu kabul edersek

bu paranın değeri
584.000 TL olacak.

yani mesela 1m tl'ye 100 altın alabiliyorken
1,168m tl'ye 50 altın alabileceksin
paran artmasına rağmen.

dolayısı ile enflasyondan daha fazla bir gelir elde etmen lazım.

Bankaya yatırarak değil de ticaret, al-sat yaparak geçinebilir hatta başarabilirsen kat be kat katlayabilirsin. Çakal bir tip değilsen hiç bulaşma ama.

Hiç uzatmadan, esnetmeden cevap vereyim, 3 yıl önce 7 bin TL'ye i9 işlemcili bir bilgisayar toplayabiliyordunuz (İşlemci+Anakart+Ram+SSD+Kasa+ PSU Hepsi dahil), bugün ise sadece i9 işlemcinin kendisi 9 bin TL, şimdi sen düşün bakalım geçinebilir misin geçinemez misin?

Bir milyon TL ile hiç çalışmamak mümkün mü?

Evet.

Faizin tamamını yiyerek değil. Kırsala geçersin, tarla alırsın. Hayvan alırsın. İşçi tutarsın, ekilir, biçilir, sana bir şey kalır, onunla yaşarsın. Belki üstüne bile koyarsın.

Turistik bir yerde yer alırsın. Kamp yeri olarak kiralarsın, şezlong atılır para alırsın. Çalışmak istemezsen birini tutarsın.

2010 yilinda is hayatina atildigimda hedefim 2M TL biriktirip 10-12 yilda emekli olmakti.

O donem yaptigim hesapta o parayi guvenli sayilabilecek (enflasyona yenilmeyen) yatirimlarda tutup, evlenmeden ve cocuk yapmadan kendime ait 1+1 evde tutumlu bir hayat surersem omrumun sonuna kadar yetecegini hesaplamistim. O sirada dolar 1.5TL idi.

Ordan hesapla.

Not: Milyon tane olay oldu, planlar hep darma duman oldu. Calismaya devam.

zaten kendin söylemişsin: "Şimdi ben yıllar önce bir ev aldım 200.000 TL ye ve o ev şu an 1.000.000 TL yapıyor."

bu ev şu an 1.000.000 TL yapıyorsa yıllar sonra 10.000.000 TL yapacak. ama faize koyduğun paranın anaparası sabit kalacak.

Eski örnekten düşün, 200bin e ev almasaydın, faize koysaydın o zamanda da faizi senin işini görürdü. Faizini yerdin, 10 sene sonra elinde ne olurdu? Yani şimdi? 200bin. ve artık o 200bin in faizi sana yetmiyor :) Ev almışsın, şu an elinde ne var? 1 milyon.

O yüzden illa çalışmadan ev bir şekilde para getirsin istiyorsan, ben ne yapardım söyleyeyim.

O evi kiraya versen ne kadar eder? diyelim ki 4bin.

3-4 bin liraya kiraya çıkardım yakınlarda. Kendi evimi de 4bin e değil de 2+1 olduğunu düşünürsek, 3 oda şeklinde airbnb üzerinden oda oda kiralardım 15-25k arası bir getirisi olur ayda. Tabii burada şehir ve konum önemli.

Onun dışında başka mantıklı bir şey gelmedi aklıma. Dursun ev, kira ödemeyin. Çalışmaya ve yükselmeye devam. Eve kira ödememek de lüks zaten şu zamanda.

faiz demek bedava para demek degil. faiz parani enflasyona karsi kismen koruma methodu. bir paranin faizini yemeye devam edersen bir sure sonra o para ayni kalsa bile degeri dusecektir. yani her sene o para en az enflasyon oraninda deger kaybedecektir. sadece 3 senelik deger kaybini dusununce bile ciddi bir kayip.

dostum şöyle örneklendireyim sana daha iyi anlarsın.

hani sen 200 bin liraya ev almıştın ya. muhtemelen kredi ile aldın. almasan da öyle aldın diyelim.

naptın başladın taksit ödemeye. 200 binini de kredi çektin diyelim o dönemin 300 bin olarak geri ödeyeceksin. 10 yıl ödeme desen ayda 2500 lira yapar.

ilk yıllar 2500 lira iyi para. ödemekte zorlanıyorsun çünkü maaşın zaten 3 bin lira.
aradan yıllar geçti sen 6 bin lira maaş alıyorsun. 2500 lira ödemek artık daha kolay çünkü paranın değeri düştü. 2500 lira ile yapabileceğin şeyler çok azaldı. önceden sen onunla ev geçindirebilirdin, araba alabilirdin vs. vs. şimdi faturalara anca yetiyor belki.


heh şimdi tersini düşün onun. bu sefer bankaya sen kredi veriyorsun. diyorsun ki bu para sende dursun, sen de bana aylık 14 bin lira para ver. bu para sana ilk etapta wooow gibi gelecek. 2. 3. yılda artık bugünün 2500 lirası gibi olacak. (o kadar bile sürmez bu enflasyonda ama kafanda rahat canlansın diye söylüyorum)

normal bir ülkede faiz enflasyona yakın olduğundan yine bir derece uzun sürer paranın erimesi. türkiyede ise ömrü 1-2 sene maksimum. paranın erimesinden kasıt paranın sayısal olarak erimesi değil. değerinin erimesi.

böyle gidersek 14000 lira dediğin para asgari ücret olacak zaten çok uzak olmayan bir gelecekte. kiralar da 4000 lira değil 10 bin 15 bin lira olacak.

atladığın durum çok yani kısacası. buradaki arkadaşlardan sert cevaplar verenler olmuş ama onlara kızma haklılar :) ülkenin son 2 yılını görüp de bu soruyu sorman abes olmuş.

Geçen bende benzeri bir soruyu sormuştum. Bir çok kişi sağ olsun detaylıca yazmıştı. Bakmak istersen diye link ekliyorum. www.eksiduyuru.com

Türkiyede yaşamasaydın evet mantıklıydı. ama zaten türkiyede yaşamasaydın bu kadar faiz de alamayacaktın. sakın! derim... hatta şöyle özetleyeyim, eğer 1milyonu 3-5 aydan fazla faizde tutar ve faizi de yersen o 1 milyon 5 ay sonra şu anki 1 mlyon alım gücünde olmayacaktır sayı olarak 1 milyon olsa bile.. kesinlikle yatırım yapmalısın bu kiraya verebileceğin 3-5000 getiren bir gayrimenkul olabilir, dövüz altın vb olabilir kur korumalı mevduat vb.. araştırmak gerek tüm bunları...

direkt gps’e yazarsanız sizi illa kuzey marmara otoyoluna sokuyor. çok hız yapmayacaksanız bu yola girmeniz gerekmeyebilir.

biz giderken genelde highway outlet yazıyoruz. tünel çıkışında ikinci veya üçüncü mola yeri burada bir mola veriyoruz öyle devam ediyoruz çünkü yolun yarısı gibi oluyor ve opet var. mola ihtiyacınıza göre değerlendirebilirsiniz.

anadolu yakasından 5-6 saat yetiyor bence yol için.

aracınızı TBMM içine alıp alamayacaklarını bir sorun ziyaretçi gideceğiniz kişinin danışmanlarına isterseniz. genel kurul olursa aracınızı alamayabilirler. yoksa “ayrancı kapalı otoparkı” sanırım en yakın otopark olur. ziyaretçi girişini de dikmen kapısından yaparsınız herhalde. arada düz caddede 20 dk yürüme mesafesi olur. dikmen caddesi üzerinde minibüsler oluyor, onlara binerseniz kapısında inersiniz.

yolun adını tam veremedim. iyi yolculuklar dilerim.

sakaryaya kadar yeni otoban gidiyor. para problem değilse oradan gidebilirsin. gece 3te gidersen değmez ama pek tem de boş olur zaten. nerden gidersen sakarya civarında zaten teme giriyorsun.

4 saat civarında gidiyorum ben genelde. sen yine 1 saat ekstra koy 110-120 gideceksen. bir de ne olur olmaz diye. gece 3 erken yani kısacası biraz.

highway mola için iyidir. hem yolun aşağı yukarı ortasıdır. hafiften sıkılmaya başladığında iyi mola olur.

Yolun ismini bilmiyorum ama ben de Highway Outlet’ten geçen yolu mantıklı, pratik ve konforlu buluyorum.

masak tek sefer olduğu için bir şey sormaz. sorarsa da söylersiniz böyle böyle diye açıklanamayacak bir şey değil. etrafımdakiler western union kullanıyor bu tip işler için ama detaylı hakim değilim.

@syozkn peki Western kanalından gerçekleşirse ödemeyi burada direkt dolar olarak alabiliyor muyum, yoksa buradaki Western acenteleri kendi kuruna göre tl'ye çevirip öyle mi ödeme yapıyor? Çünkü dolar>tl>dolar yapmak kur marjlarından dolayı beni zarara sokacaktır.

gecen sene bir arkadasa yurtdisindan parca parca toplam $15000 civari para yolladim, kimse elemani arayip sormadi.

mebla onemli, 3-5 bin dolar icin kimse ugrasmaz. ama tek seferde elinize $500k gececek ise ne olur bilmem.

masraf olarak her yollamada $50-60 kayip oluyor, wire masrafi. Hesabiniz tl ise hesaba tl olarak gecer, banka otomatik cevirir. Cevrilmesin diyorsaniz dolar hesabi acmaniz lazim diye biliyorum.

@cooperr hocam miktar olarak sizin yolladığınız miktarın bir tık fazlası olacak. O hâlde en iyisi dolar hesabı açıp oraya transfer ettirmek.

Online servisler ile yollayabilir. WorldRemit ya da Remitly ile yollarsa dolar olarak anlaşmalı banka ya da PTT'lerden dolar olarak elden alabilirsiniz, yollama masrafı ondan kesilir. 30 dolarlık hediye yollayabilirim. İlk transferler zaten ücretsiz oluyor.

iş bankasına direkt dolar hesabına western union ile alabilirsiniz. daha önce yaptım. karşı taraf ister online göndersin ister wu şubelerinden göndersin fark etmiyor. diğer bankaları bilemiyorum.

Wise. Dolar gönderir dolar alırsın. En az masrafla. Wise.

İtopya, Vatan gibi yerlerde hazırlanmış oem kasalar oluyor. Yazılan parçaları tek tek hesaplasanız çok daha yüksek çıkıyor, hazır sistemler anlamadığım şekilde ucuz.

Bence hazır oem sistem almak en mantıklısı, geçen sene çok araştırıp böyle karar almıştık.

Vatan bilgisayara gidip kendi bütçenize göre pc toplatabilirsiniz, @John Bloor'un ucuza hazır pc var olayına gelince, o pc'ler en düşük konfigürasyonlu, en dandik anakartlı en düşük cpu konfigürasyonlu sistemler oluyor genelde hatta aynı makinayı kendini toplasanız muhtemelen daha ucuza çıkarabilirsiniz.

Şöyle ki bugün bir amd işlemcili pc toplamak isterseniz birbirine benzeyen onlarca işlemci var ama ikisi de aynı işlem gücüne sahipken birisinin İşlemci ön belleği 4Mb iken tamamen aynı gibi görünen daha pahalı bir işlemcinin ön belleği 32Mb oluyor ikisi de 4Ghz ama birisinin ön belleği diğerinden düşük bu da fiyata yansıyor, Anakart örneği de verelim, siz anakartı kendiniz seçerseniz 2 adet M2 slotu olan 4 adet DDR4 yuvası bulunan upgrade edilebilir bir anakart seçecekken 250 TL daha ucuz 2 adet DDR4 slotu olan 1 tane M2 slotu olan anakartlı hazır sistemi alırsanız bundan 6 ay sonra dur şuna ram takviyesi yapayım derseniz aval aval bakarsınız anakarta çünkü ram takacak slot yoktur.

Hazır PC almak mantıklı görünse de aslında gelecekte size daha pahalıya patlayacaktır.

amaç az paraya öz iş yapmak ise kendiniz toplamalısınız. teknobiyotik, itopya, sinerji artık nerede ucuz ise.

vatan bilgisayar çoğunlukla bunlara göre pahalı olur.

yukarıda saydığım sitelerde satılan hazır toplanmış kasalar ise evet hepsini teker teker alsanız daha pahalıya gelir ama amaç ucuza aynı işi yapacak kasa toplamaksa genellikle pahalıya gelir. neden?

bu bilgisayarlarda donanımda genelde daha az satılan ürünler kullanılır ve kampanya yapılır. misal 1500 tl'lik bir kasanın içine koymuştur kasayı 700 w güç kaynağı koymuştur ve böyle toplama alırsanız sallıyorum 1000 tl ye geliyordur. lakin sizin ne 1500 tllik kasaya ne de içinde 700w lık güç kaynağına ihtiyacınız vardır. ledli cafcaflı cam panelli falan bir kasa olmasa da olur bizim işimiz yok derseniz 500 TL lik bir kasaya da aynı işi halledebilirsiniz.

keza aynı şey diğer parçalarda da var. msi'ın bilmem ne gaming 3070 ekran kartını koyar içine. yine piyasaya göre daha ucuza koymuştur ama sizin işi galax'ın 3070'i de çözecektir ve msi'ın %70 %80 fiyatına satılmaktadır zaten.

velhasıl böyle düşünüp kendiniz bir kasa toplarsınız, sonra onun fiyatını muadili hazır toplanmış kasalarla da kıyaslarsınız, hangisi size avantajlı geliyorsa onu satın alırsınız.

bu siteler güvenilirdir bu arada. bir sürü alışveriş yaptım, yapan arkadaşlarım da oldu bir yamuklarını görmedim.

nereden aldıysanız oradan girmeniz gerekmez esasen. istediğiniz yerden girebilirsiniz. ama havalimanındaki memura anlatabilmeniz ve onun bunu anlamak istemesi gerekiyor. istediğiniz kadar şengen alın sizi almazsa almaz çünkü adam. doğu bloğu ülkelerinde genelde bu işler rüşvetle döner. hiç bir şey için olmasa üç beş bir şey tırtıklar mıyız diye arıza çıkarabilir memur. ben olsam direkt italya'ya giderdim ama dediğim gibi kurallara aykırı bir durum veya imkansızlık yok. sadece şansını zorlamak olur yaptığınız.

Cevaplar için teşekkür ederim. En iyisi riske girmemek.

iyi de aktarmali ucusta romanyaya giris yapmayacaksiniz ki, havalimaninda bi kapidan digerine gideceksiniz bir sey olmaz.

muhtemelen sorun olmaz, sonucta roma biletiniz olacak. ama romanya'ya giris yapmis olacaksiniz ilk olarak, italyaya degil. bu da en fazla bir sonraki italya vizenizde problem cikartabilir ilk bize gelmemissiniz diye. bukres-roma arasinda damga olmayacak cunku, sadece turkiyeden romanyaya girmis ve italyadan cikmis goruneceksiniz.

çok güzel ve sürükleyici bir dizi kesinlikle izlemelisin.

sürükleyici. eksiği çok dizinin ama izlemeye değer. merak uyandırıyor yani.

12 ay tercih ederdim ben

benzeri durumdayım
24 aylık çekeceğim
aslında enflasyon bu sene bitecek olsa 12 aylık uygun, fakat enflasyon yine de yüksek seyredeceğinden 50k için 65k ödeseniz bile ucuza gelecek

Ben de enflasyon bu seviyedeyken

Ben de enflasyon bu seviyelerde gidecekse ne kadar uzun vade alırsam o kadar iyi gibi düşünüyorum 24 alıcam sanırım.

uzun vadeli borç tl borcu bizim gibi enflasyonist ülkelerde iyidir. 36 ayı varsa 36 ay al. soru şu:

faiz enflasyonun altında mı?
evet.
ne kadar altında?
çoooooooooooooook çoooook altında.
o halde ne kadar uzun vadeli faizli borç alırsam o kadar iyidir.

ekonomik olarak daha avantajlı olan budur. sizde ayrı özel bir durum vardır onu bbiz bilemeyiz tabi.

ilk defa akbank'lı olacaklara 7 bin tl faizsiz kredi var arkadaşım aldı. eğer daha önce akbank hesabın yoksa 7 yi ordan çek, gerisini bilmem. :)

* konut projesi

yapabileceğiniz tek şey projeyi yapan kişinin geçmişi. daha önce yapmış bitirmiş teslim etmiş mi? şirketin genel durumu nasıl vs.


bu tip şirketler ltd veya a.ş olduğu için battık biz hadi eyvallah dediğinde alacaklarınızı alabilmeniz için ancak temlik falan koydurabilirsiniz. o tip bir durumda da bir sürü insan mağdur olacağından sıra kalabalık olacak. olur da bir alacağı falan varsa (genelde olmaz) sıra size gelirse alacaksınız vs. alsanız bile ödediğiniz miktarın değeri düşecek vs. vs. adamın canını alacak haliniz yok sonuçta. yoksa yoktur. battıysa batmıştır.

ben girmezdim. şu ekonomik durumda 20 yıldır iş yaptığımız taşeronlar batıp bir anda kapı duvar olduğunu gördüm gözlerimle. elinizde sözleşme ile kalıyorsunuz. pek de bir şey yapamıyorsunuz açıkçası.

bir arkadaşım böyle bir projeye girdi. şirket yarısında battı çünkü başta anlaştıkları parayla bitmesi imkansız şu anda projenin. iş devri yapacaklar bu sefer de yeni gelen müteahhit bitirmek için haklı olarak ek para istiyor. atıyorum 100 bin lira borcu kalmış arkadaşımın, başka müteahhitlerle görüşüyorlar sen bitir biz sana ödeyelim diye. tabi ki adamlar mümkün değil 300'er bin tl daha verin bitirelim diyorlar. versek mi diye aralarında konuşuyor müstakbel ev sahipleri, bunu duyan eski müteahhit işi devretmiyorum bana verin 300 ben bitireyim diyor. haliyle ev sahipleri de adama güvenmiyor. adam devretmeyince iş yürüyemiyor. mahkemelik oluyorlar. öff anlatırken sıkıldım.


yok hocam kısacası bir çare. şirketler ayrı bir tüzel kişilik. bir şey olması durumunda üzerne mal falan da yoksa ki batan şirketin içi boşaltılır muhakkak önden ne yapabileceksiniz? ha sizin yüklenici yapar bitirir, bir sürü de yapan bitiren adam gibi teslim eden müteahhit var orası ayrı. bir aksilik olduğunda pek bir şey yapamayacağınızı bilin ona göre girin kısacası.

hazır konut varken niye risk alıyorsunuz?

2009 yıllarında yaptım bu işi. Hayatımda yaptığım en iyi yatırımlardan biriydi.

Ama o zaman İnşaat sektörü oldukça aktif ve yükselişte olan bir sektördü, Türkiye'nin ekonomik koşulları çok farklıydı vs. Projeyi teslim aldığım inşaat firması da bir sonraki projesini bitiremedi. Yani biraz da ucuz mu kurtulmuşum ne.

Ayrıca: proje derken kaç bloktan oluşuyor, yeri neresi bunlar da önemli. 4000 konutluk bir proje vs. olsa daha bi çekingen yaklaşırdım mesela.

arkası sağlamsa ve sizin de arkanız sağlamsa yapılabilir. ya da banka garantisi veriliyorsa o da olabilir. ancak arkanız sağlam değilse, bir kur riski olur, firma malzemeleri almadıysa - kısmen aldıysa nakit akışı bozulabilir, batabilir, şirketten veya sahibinden hiç bir şey alamama riskiniz var.

bu arada düşününce, 30bin tl'lik macbook'u onayladıklarına göre, bu aksesuarlar da ok olmalı. ama bir yandan da gerçekten "makbul" olanı bilmediğim için tuhaf gözükmek istemiyorum

macbook'u onayladılarsa apple aksesuarları da onaylarlar gibi düşünürdüm ben olsam. fiyat olarak magic keyboard ve magic trackpad sınıfındaki ürünler uygundur gibi geliyor.

şirket para kazanıyorsa halihazırda zaten hepsi gider olarak yazılacak. çok da kasma yani. sadece kulaklık alıyorsan gamer kulaklık olmasın veya müzik dinlemek için olduğu belli olan kulaklık olmasın bence yanlış görünmek istemiyorsan.

adam akıllı iş için kullanılan klavye. ne bileyim online görüşme üzerine tasarlanmış iyi bir kulaklık falan söyle .

kulaklik bose 700nc iste bence. noise cancelling ve handling cok iyi. klavye mouse da apple. sikinti yapacaklarini sanmiyorum.

zammı ertelediler sanıyorum temmuza.

bu değişir kurumuna göre. kampüsü olan dsi gibi kurumların yakıt ikmali için kampüs içine yakıt istasyonu kurduklarını gördüm ama onlar bile genelde ihale ile işletmesini özel bir firmaya veriyorlar. (atıyorum opet veriyor en iyi teklifi, opet oluyor)

kampüsü olmayan kurumlar ise yine ihale yoluyla özel firmalar ile anlaşıyor. ihaleyi petrol ofisi kazandı mesela. araç tanıma sistemi kuruluyor kurum araçlarına. onlar da dilediği zaman gidip herhangi bir petrol ofisi istasyonundan dolduruyorlar.

aslında yapılan özel firmaların yaptıklarından pek farklı değil kısacası.

Mesafe kısa olduğu ve motor ısınma süresi de hesaplanırsa bi çıtır daha fazla yakar sanki.

biraz daha net hesaplamak isterseniz, 10bin km bir bakım masrafını da km başına bölüp ekleyebilirsiniz. vergi sigorta muayene buraya gitmeseniz de sabit giderlerden ama bakım öne gelecek bu yolu her gün giderseniz.

Hesap kabaca dogru ama 6 l/100km oldugunu dogrulamak icin: muhtemelen arabanin kendi sayaci vardir, onu sifirlayip bir gun ise gidip geldikten sonra degeri okuyarak daha dogru degeri bulabilirsin.

depo doldurulur sayaç sıfırlanır,
3-5 gün aynı rutin devam ettirilir.
sonra depo tekrar doldurulur sayaca bakılır.
sayaçta gördüğünüz km de harcadığınız tutarı ödemiş olursunuz. bu sayede motorun sıcak soğuk, trafiğin açık sıkışık vb. olması gibi her pozisyonda yaptığınız ortalamasından gerçek yakıt tüketiminizi bulmuş olursunuz.
kullanıcıya göre, trafiğe göre hatta lastik hava basıncınıza göre bile bir çok faktör
yakıtı etkiler.

araç ilk çalıştırıldığında ısınması vs. derken normalden biraz daha fazla yakar. standart şehir içinde 6 litre yakıyorsa onun üstüne yarım veya 1 litre daha ekleyin. en temiz yöntem şudur esasen:

aracınızın deposunu fulleyin. 3-5 gün aracı iş ve ev harici hiç bir yola sürmeyin. atıyorum 5 kere git gel yaptınız. 5. günün sonunda depoyu tekrar fulleyin ve çıkan bedeli 5 e bölün.

sonrasında arkadaşların dediği gibi daha bunun bakım masrafları falan da var. amortismanı var.

telefonunuz android (belki iphoneda da vardır, bakmadım) ise fuelio uygulamasını indirin. her benzin aldığınızda depoyu doldurup kaç litre aldığını ve kilometre sayacını not edin. uygulama gerçek yakıt tüketiminizi hesaplıyor.

En güvenilir yöntem arkadaşların da söylediği gibi depoyu fulleyip kilometreyi sıfırladıktan sonra beş gün boyunca ev-iş haricinde aracı kullanmamak, beş gün sonunda tekrar depo fulleyip miktarı göstergedeki kilometreye bölmek. araç kılavuzu, araç göstergesi çoğu zaman isabetli hesap yapamıyor.

Bence güzergah metro kullanımı için ideal, araçla o trafiğe girmeyi tercih etmezdim yerinizde olsam.

Bu kadar kısa mesafede 6 litre ortalama imkansız. Aracın kendi ortalama yakıt tüketim göstergesi yoksa siz onu 8-9 litre gibi düşünün. Bir de işe gidiş geliş saatlerinde trafiğe takılıyorsanız 10 litreden aşağı imkansız.

aynı kmyi yapıyorum, benim aracım da dizel. bu kadar kısa mesafede gideceğim yere varana kadar motor ancak ısınmış oluyor.
benim yol bilgisayarı 8,4 lt gösteriyor ama daha fazla yakıyor bence.
en doğru hesap arkadaşların dediği gibi depoyu gırtlak doldurup kmyi sıfırlayıp 100 km sonra tekrar gırtlağa kadar doldurmak ve kaç lt aldığına bakmak.
6 lt mümkün değil diyorum ben de.

@inheritance,

bunu hesap makinesiyle de yapabiliriz zaten uygulama ne yapıyor anlamadım.

Bu arada araç ne kadar hafif olursa olsun bence 6lt o trafikte iddialı rakam. daha fazla yakar bence.

mesafemiz ve araç motor özelliklerimiz aynı gibi. benim de gidiş-geliş 9 km'yi buluyor. aracım 1.6 dizel 407. ortalamam 9 litrelerin üzerindeydi. havalar ısındıkça düşmeye başladı. şu anda 7,5 lt civarında. motorine bu gece 1,55 tl indirim geliyor. yarın gece de 2 tl indirim beklentisi var. toplu taşıma veya servis gibi bir imkanın varsa tabi ki onu tercih etmek daha mantıklı olacaktır. yakıtın yanı sıra hem aracın diğer işletim maliyetlerin, hem de trafikteki riskleri göz önüne bulundurmak lazım.

hayır hocam bu boş yolda bu kadar yakar. daha fazla yakarsın

sorunsuz güvenli bir araç istiyorsanız toyota.

Temiz bir toyota bul bas geç:)

Bence hyundai i20 de bakılır bu fiyata. Hatta 316 bin TL'ye su an 2021 model yetkili bayide satış fiyatı var.

2020 modelini falan da bulursunuz az kullanılmış.

Toyota +1

Fransız araçların özellikle elektronik aksamları çok dayanıksız maalesef. Toyota konforlu değildir belki ama sağlamlık konusunda çok çok iyi gerçekten.

clio 5 joy paket otomatiğe yeter. al satı ikisinden de daha kolay. citroen f/p aracı, yaris sıkıntısız bir araç ama çok tek düze.

b segmentte 3. aracım olacak. al sat olarak bakarsanız. polo clio. sağlamlık seçeneği varsa alman grubu. f/p clio. konforsa skoda fabia. 330 bandına kadar temizini bulabilirsiniz. ben 2021 clio aldım al satı kolay diye.

Sadece başlığı okudum ve cevap veriyorum; kesinlikle yaris. Alması kolay satması kolay, bilinen, bulunan, tanınan bir araç.

Edit: Duyuruyu da okudum, tekrar cevap veriyorum yine Yaris :)

toyota gerçekten farklı bir klasman. geçenlerde ağır kar yağdığında 1.8 hybrid corolla aracımda zerre sorun yaşamadım. koca koca cipler rampada göbek çatlatıyordu yanlarından geçerken. konforu malzemesi de gayet başarılı. öte yandan citroene elektronik aksamından ötürü pek güvenmiyorum çok sorun çıkardığını duyuyorum hep

aynı segmentteki fransız ve japon arabalarının olduğu bir karşılaştırmada koşulsuz şartsız japondur tercihim. hatta gördüğün gibi herkesin tercihi aynı.

Ben de herkesten farklı şekilde bakacağım;
Citroen motoru iyi. Yaris hangi motor bilmiyorum baktığınız. Yaris tabiki daha sağlam vs ama aralarinda ortalama 5 yıl fark var. Bu öyle kenara atilabilir bir fark değil. Araba 5 yil daha fazla kullanilmis, her şeyiyle daha eski.
Ekran yok demissiniz, haliyle android auto falan da yoktur. Ekransiz sıkar o araba.

Citroen bagaji daha büyük, ic ve dis dizayni çok daha güzel. Arabayi da sevmissiniz, bu da önemli.

Bana siz yaris alirsaniz sonra satmak isteyeceksiniz gibi geliyor. Arabadan bahsetme sebebiniz tamamen kalitesi. Bence yapmayin, citroeni alin. Arabayi 10 sene kullanmayacaksaniz cok ciddi sorun olmaz.

4 yıldır citroen kullanıyorum. hiç öyle elektroniktir - türlü türlü arıza çıkarır durumu olmadı. citroen markasının türkiyede yerleşmiş hatalı bir elektronik arıza algısı var. sebebi de 90'larda bir ucu şaseye bağlı lamba dışında elektriksel ölçme bilmeyen ustalardır. o yıllarda citroende muadillerine kıyasla çok elektronik donanım vardı ve murat131 ve toros dışında araç görmemiş ustalara aşırı karışık geliyordu. ne yapacağını bilemeyen ustalarda o kabloyu buraya sağa-sola kısa devre ettirerek düz yöntem arıza bulmaya çalışırken araçları daha beter ediyordu.

C3 veya yaris ikisi de B sınıfı güzel araçlar. citroen her zaman için parasına kıyasla daha yüksek donanım ve daha düşük işletme maliyeti sunar.

özet olarak hangi aracı iç hacim-konfor-iç tasarım olarak beğeniyorsan onu al. citroen arıza yapar, ocağın söner sözlerini de pek dikkate alma.

ikisi de aynı yaşta olsalar, Yaris.

arada çok yaş farkı olduğu için, C3.

abi yapmayın gözünüzü seveyim. nasıl yaris?

hepsi b segmenti ufak tefek araçlar. aralarında illa ki farklar var ama bu farklar 5 yıllık farkı kapatabilecek seviyede midir? değildir.

yeni araç al dostum. bir de citroen alıyorsanız mümkünse dolu paketlerinden birini alın ki iyice tadını çıkarın. fransız arabalarının malzeme kalitesi vs. muadillerine göre bir tık kötüdür ama doludur. sürerken keyif verir içi.

Gecen seneye ait hastane, eczane, egitim kirtasiye faturalarini bulup onlari isleyebilirsin hocam. Yuzde 10 ordan duser en azindan.

Toplamda bir kaybin yok aslinda hatta faiz cezasi yoksa kardasin.

Mayista sen atiyorum 10bin alacaktin ama sirket sifirdan baslattigi icin 15bin aldin, sonraki ay 13bin aldin boyle gitti.
O aylar arkadaslarin senden dusuk aldi.

Aradaki farki devlet geri istiyor.

Brutten nete, ya da netten nete gitseydin esas orada patliyorsun.
Parayi sirket yemis oluyor, ama devlet senden istiyor o durumda :)

ben de ödemiştim zamanında. tutturduğuna geçiriyorlar kafalarına estikçe. kimisine yıllarca hiç bir şey gelmez, kimisine de her sene gelir. aradan kura mı çekiyorlar nedir.

sağlık harcamaları, sağlık sigortası, çocuğunuz falan varsa ona yaptığınız benzer harcamaları düşebiliyordunuz.

kimin hatası işine gelince de normalde yeni şirkete geçtiğinizde orasının muhasebesine önceki şirketinizden aldığınız bordro dökümünü götürmeniz gerekiyor. götürmezseniz de istemesi gerekiyor sizden. ama dediğim gibi bu vergiler herkese çıkmadığından çıkarsa ödesin, çıkmazsa yanına kar kalsın niye peşinen ödeyelim kafası oluşuyor insanlarda. haksız da sayılmazlar.

far patlamıştır hocam. 50 liraya bi ampül alıp takacaklar.

Kontrol ettin mi yaniyor mu? Yanmiyorsa nasil cozecegin belli hocam.

Park lambası 5 liralık bir şey, belki de 3. Aracın tüm farlarını yakın ve kontrol edin, normal far ve uzunlar yanıyorsa park için acelesi yok.

Onları da far açma kolunu bir tık çevirerek kontrol edersiniz, ilk kademe park lambası kademesidir.

Önde ve arkada ikişer tane yanıyor olması lazım, çok aydınlık havada görmek zor olur. Gölge bir yer ya da akşam üstü gözlemleyin.

Hocam erinmeyip armut.com'dan bir hesap ac, oraya bu yazdiklarini yaz. Bir suru teklif gelir, en azindan piyasasini anlarsin 3 asagi 5 yukari.

Istanb fiyatlari farkli biraz, o yuzden yanlitici olabilir. Izmir'deki arkadaslar yanitlar.

3 4 ay önce Ankarada dediklerin 2000tl civarıydı. 3000 olmuştur diye düşünüyorum.

Eylül 2021de ankara'da 1500e taşıttık hazır kolilenmiş eşyaları depodan giriş kata. Genelde biz kolilersek şöyle siz kolilerseniz şöyle bulunduğunuz kat vs gibi şeyleri sorarak fiyat veriyorlar. Bence 3000 3500 tl falandır

arkadaşın dediği gibi bu piyasa en iyi armuttan çözülüyor. bütün nakliyecilerin armut hesabı var aşağı yukarı. gir özelliklerini yaz bir sürü fiyat gelir.

ekstradan evlerin hangi katta olduğu da baya önem arz eder fiyatlarda.

Mart başında taşındım. Ankara, aynı ilçe, yakın mesafe. 1. Kattan, sekizinci kata. Dolayısı ile ikinci eve asansör kuruldu. İlk evde de yük asansörü yoktu. Ev 2+1.

Doğançay 4000 TL fiyat verdi evi görüp. Doğançay profesyonel firma. Daha önce de kullanmıştım iş yeri için. Kırılan eşya vs olursa ödeme yapıyorlar. Kolileme vs her şey onlara ait. Sadece yeni evde elektrik gerektiren işleri ve yerleştirme işini yapmıyorlar.

Biz kardeşler nakliye gibi bi yer bulduk tanıdık. 2000 dediler ama tanıdık olduğu için 1700e düştü. Tanıdık olmasa güvenmezdim açıkçası ki bu adam bile Türkçe bilmeyen üç beş kişiyi toplayıp gelmişti. Daimi elemanları mı bilmiyorum. Ha eşyalarım zarar görmedi. Dolapları vs kurup beyaz eşya bağlantılarını yaptılar. Sadece taşıma bu tabi kolileme işini siz yapıyorsunuz. Ama dediğim gibi yani bu tip firmalar tamamen şans işi.

Güvenilir bir xyz nakliye firması bulamıyorsanız bence profesyonel firmalardan şaşmayın derim.

İlginç bir şekilde bize armuttan hiç teklif gelmedi.

sayılır mı bilmiyorum ama babam covid geçirdikten 15 gün sonra (karantina süresi dahil) katarakt ameliyatı oldu. lokal anestezi var onda da.

not: tıp fakültesi

arkadaşımın babası kalp damarlarıyla ilgili bir ameliyat olacaktı, ameliyat öncesi testte pozitif çıktı ertelediler. Bir buçuk hafta sonra gibi negatif çıkınca hemen ameliyat oldu. Tabii işlemin acilliğiyle de ilgili olabilir belki bilemiyorum ama öyle anestezi onay vermiyor olsa buna da vermezdi. (özelde oldu devlet farklı mıdır bilmiyorum)

eşimin anneannesi kalça kırığı ameliyatı için hastaneye yatış yapıldığında ameliyat olmadan önceki pcr testinde covid pozitif çıktı. devlet hastanesine covid tedavisi için nakil yapıldı, tedavisi bitip negatife dönünce de ameliyatı yapılmıştı. sanırım lokal anestezi ile yapılmıştı. herhangi bir problem yaşamadı.

çok iyi bir yer değil ama rezalet de değil. ulaşım metroya uzaklığınıza göre değişir. metroya yakınsanız ulaşımı iyi.

çok iyi bir yer değil dememin sebebi gülsuyu ile komşu olması. rezalet değil dememin sebebi ise gülsuyu olmaması.

gülsuyu biraz sakat yer. aileyi geçtim bekar olarak bile oturmak istemem.

tavsiyem oturulacaksa site daha iyi olur.
e5'e ne kadar yakın yer seçerseniz o kadar iyi. e5'ten uzaklaştıkça gülsuyuna daha çok benziyor.

diğer yandan dibinde ikea,piazza gibi avmler var bu avantaj. metro hattı var. araçla e5 ve tem'e ulaşım çok rahat. direkt bağlantı yoluna bağlantısı var.

uygun fiyatlı bulursanız alınabilir. biraz opsiyonunuz varsa da e5'in alt tarafından satın almanızı tavsiye ederim cevizli-kartal gibi. o taraf daha nezihtir. e5'in üstü genelde daha varoştur.

istanbul iyicene karıştı. kimin nerede ne ile oturduğun bilinmez durumda.
esenkent berbat değil. daha berbat yerler de var. gerçi bu zamanda çok iyi yerdir oturulur diyebileceğiz hiçbir semt site yok. 9 üzerinden 4/5 falan alır. cadde dediğin yer de bana göre 9 üzerinden 6 anca olur. 9 üzerinden 8 vereceğim yerler de kuzguncuk üsküdar. küçükyalı trenyolunun hemen üstü falan.

şöyle diyim anadol yakasında e5 kenarında köpek horoz dovüşü yapılan ne kadar hurdacı ne bileyim dönüşüm arsası gecekondu alanı varsa şimdi büyük büyük binalar pahalı yerler oldu. eskiden oralardan yaya gidemezdik korkardık. bu dediğim çok da eski değil. akasya avm'nin oraları falan düşünün mesela?

insanlar şunu unutuyor. sen diyorsun ki akasyada arteverdede daha nezjih daha sakin, lakin unutulan bir şey var. 5 km ötesi hırsız yuvası. 15 yıl önce orası da öyleydi. senin arazıyi aldığın adamlar da öyle. e adama tonla para verdin satın aldın arsayı. ya da yapacağın siteden daire verdin. e noldu. dünya kadar para ver. daire al. bi de bak ki en kekosundan bi komşun varmış nasıl olur diye düşün?
meğerse arsa sahibiymiş :) veya gidip geldiğin kullandığın yollar...

Sitelere Google Maps'ten bakın, yorumlar oluyor. Onları okuyun mutlaka.

Esenkentin yan mahallesi Gülsuyu bana temizliğe gelen abla oturuyor duymadığım olay kalmadı. Asla ve katta oturulabilir bir yer değil. PKk yandaşları kaynıyor, bıçaklamalar olaylar, hırlısı hapcısı ne ararsan var. Gülsuyu metroya binerken sivil denizcilik lisesindeki kardeşimi subay sanıp hastanelik etmişlerdi zamanında.İstediği kadar site olsun, minibüse binme ihtimaliniz her daim var hayat bu.
Eski ev var 10 sene sonra kentse dönüşüme girer otururum deseniz ok ama şuan için uzak durun e5’in altına yönelin veya daha adliyeye doğru olan tarafa yada huzurevi metronun civarına bakın ama o 2 mahalleden uzak durun.

benim kriterlerim aksam ciktigimda korkmamak+ yolda yalniz kalinca issiz degil de sakin sifatini kullanabilmek. esenkent icin bunu soylemek zor ama ist sartlarinda butcem oraya yeterse yasanmaz da degil. surekli emanetle gezen gencler yok yane. alisveris acisindan ve e-5e yakinsa ulasim acisindan avantajli bir yer. istanbul biraz karisti mevzusuna da katiliyorum

net bilgim yok ama 11-12 k falandır tahminim.

antalya diye kafanızdaki "antalya" canlanmasın. tipik bir anadolu ilçesi. hatta kasabası ikisi de.

antalyanın en muhafazakar halkı buralarda yaşar. antalyalılar o yüzden sevmezler. kirayı falan bilmiyorum ama pahalı olacağını sanmıyorum, ulaşım zaten ufacık yerler ikisi de arabalık bir durum olmaz şehir içinde. şehirlerarası diyorsanız antalyaya 10 dakika falan gibi bir mesafesi yok. nispeten uzak ilçeler.

güzel ilçeler değil kısacası. ne insanı antalyadan bekleyeceğiniz şekilde aydındır ne coğrafyası vs. konyanın küçük bir ilçesine gittiğinizde kendinizi iyi hisseedbilirseniz burada da hissedersiniz.

he bu kadar gömdük ama antalyada sonuçta. ne bileyim haftasonu antalyaya gidilip takılınabilir. antalya aktif bir havalimanı olduğu için sağa sola ulaşım da iyidir. o açıdan iyi yani. yerelde bir şey beklemeyin ama. göt kadar yer ikisi de.

antalyanın doğu görevi diye geçmesi mantıklıymış yani :)

not: antalya denince akdeniz iklimi veya deniz kum plaj falan da gelmesin buralarda. ikisi de toros eteklerinde muhitlerdir. antalya kadar sıcak olmazlar, denizle alakaları yoktur, hatta kar falan yağar yani kışı serttir.

devlet hastaneleri en son belirti olmayan test kabul etmiyordu.

Test ücreti 250 tl özellerde.

Havalaanına biraz erken giderseniz orada da test oluyor (istanbul havalimanı için konuşuyorum=

yurtdışı pcr için semptoma gerek yok ama her kamu hastanesi yapmıyor. telefonla arayıp sorabilirsiniz çevrenizdekileri. fiyatı 170tl

hocam benim gördüğüm devlete hiç bulaşmayacaksın. ben bi kere o hatayı yaptım. düşman başına. covid değilseniz de covid olursunuz. (istanbul için konuşuyorum başka illerde nasıldır bilmem) 100 kişi falan vardı önümde. 100 tane covid olduğundan bir şekilde şüphelenen insanla aynı koridorda sıra bekliyoruz. oraya gerçekten 10 tane covidli girdiyse sayıyı 40-50'ye çıkarmışızdır eminim.

sıra gelecek gibi değildi , gittim özelde hemen 2 dk'da tık tık yaptırdım. 2 farklı hastanede yaptırdım şu ana kadar birisi 170 aldı diğeri 250 aldı. tarifesi mi var, her yere göre değişiyor mu bilmiyorum ama eğer çok önemli değilse bir seferlik 250 tl vermek, ver gitsin hiç bulaşma devlet hastanelerine.

aralik ayinda 170tl'ye yaptirmistim. aksam vakti gittigim icin pek sira vs yoktu.

250 lira üzeri olamaz yasal olarak.
devletten yaptırdığım testlerin üzerinde yurtdışına çıkış için kullanılamaz ibaresi vardı. ondan da emin olun devlet hastanelerinde yaptırmadan.

sen partiye vereceksin ittifaklar baraja göre birbirine eklenecek.

yani sormak istediğim şey şu aslında. cumhur ittifakı %45 oy aldı. bunun da %6'sı mhpnin. o durumda mhp milletvekili çıkaramıyor mu?

Eğer 2018'deki sistem korunursa;

2018'de pusula şöyleydi. Cumhur ittifakını örnek alalım.

Akp'ye oy verebilirsiniz
Mhp'ye oy verebilirsiniz

Ya da ikisinin yerine ortak ittifaka oy verebilirsiniz.

Türkiye genelinde hesaplanırken ittifak oyu hesaplanıp %10'u geçiyorsa ittifak içindeki tüm partiler barajı geçmiş sayılıyordu.

İl içinde de ittifak toplamlarına gore dağılıyor milletvekilleri. Sonra da ittifak içinde kendi aralarında dağılıyor

şöyle sorayım tam aydınlanması için:

baraj %7 oldu diyelim
mhp gitti %6 oy aldı
ittifak olarak da %45 oy aldı.

bu durumda mhp vekil çıkarabiliyor mu?

takip eden soru şu:
mhp %7 aldı
ittifak %45 oy aldı.

bu durumda mhp'nin milletvekili kendi aldığı oydan dolayı (ittifaktan bağımsız) artıyor mu?

İşte sistem değişir mi değişmez mi bilemiyoruz şu an. Çünkü baraj %7 olsun ama ittifak içinde barajı geçemeyenler mv çikaramasın gibi söylentiler vardı. Ama aynı sistemle baraj %7 oldu diyelim.

O zaman mhp milletvekili çıkarır. Takip eden soruda da artırabilir ama artıramayabilir de hatta azalta da bilir :) çünkü ülke genelindeki oy oranından ziyade her ildeki ayrı ayrı oy oranları önemli. %1 artış nereden olmuş nasıl yansımış mv dağılımlarına o önemli.

çorba oldu iyice :) örnek üzerinden gidelim. sistem hiç değişmese.

istanbulda 100 mv var diyelim
baraj da %10.
seçimlerde oy oranı şöyle oldu:

%50 millet %50 cumhur.
%41 akp %9 mhp aldı.

istanbul oylarında da %20 oy aldı mhp. %30 akp %50 de diğer partiler/ittifaklar.
mhp ne kadar milletvekili çıkarır?

ikinci senaryo
%50 millet %50 cumhur
%40 akp %10 mhp.
mhp yine istanbulda %20 oy aldı. %30 akp, %50 diğer partiler/ittifaklar.

mhp kaç mv çıkarır :)

Yukarida anlatildigi gibi %7 olayi su anda MHP icin bir sey ifade etmiyor ama MHP'nin istedigi zaman gemiyi terk edebilmek icin boyle bir numaraya girdigini dusunuyorum.

İki durumda da MHP'nin istanbul'dan aldığı mv sayısı değişmez. Çünkü il içinde hesaplanıyor bu oran. İldeki yüzde değişmediği için ikisinde de aynı milletvekili sayısını alır. Sayı isterseniz D'hondt sistemi kullanılıyor Türkiye'de seçimlerde. tr.wikipedia.org şuradaki örneğe göre hesaplanabilir tam sayıyı merak ederseniz.

cp2077 al
kena al.
gamepass üyesi değilsen hitman al.
gamepass üyesi değilsen a plague tale al.
immortal fenyx rysing al
metro exodus al
gamepass üyesi değilsen jedi fallen order al.

değeri 200 var mıdır bilmiyorum ama batman arkham serisi güzel. rdr2 zaten varsa aklıma başka bişey gelmiyor. gta v ya da belki assasins creed serisinden bişeyler olabilir.

Dying light

kena ve sifu koydum sepete. kalanını ben de bulamadım 200 lira etmesi için.

ihtiyaç kredisi faizler çook fazla. 24 ay taksit sınırı da var.

ben 300'e aldığım eve 210 kredi aldım.
bildiğim kadarıyla ekspertize itiraz edilebiliyor.
mantıksız tabii ki.

mantıksız değil, bankaları korumak için yapılmış bir düzenleme bu. mesela ev 500 bin lira, sen adama diyorsun ki abi ben 1 milyon kredi çekicem, 500'ü sana vericem kalan 500'ü de bana nakit ver diyorsun. aşırı düşük faizle 1 milyon kredinin geri aldığın 500'ünü de başka işlerde kullanıyorsun. bu da bankayı zarar ettiriyor. bunu düzeltmek üzere eksper sistemini getirdiler işte.

bi itiraz et derim, ama eksper o evin ederi 300 bin dediyse çok da yapacak bir şey olmayabilir. ben evi alırken üstünü ihtiyaç kredisi ile tamamlamıştım mesela.

Belediyede rayic bedeli dusuk gozukuyordur. Dolayisiyla yasal olarak konut kredisi o limitler dahilinde gosteriliyor.

evin bilmediğiniz bir sıkıntısı vardır. belediyedeki proje ile uygulamanın alakası yoktur, iskanı yoktur, iskan almasına imkan da yoktur vs. ekspertiz raporunu okudunuz mu? o kadar fiyat farkı anormal.

mümkün değil o fiyat etmez diyorsanız (istanbuldaysa etmez misal) itiraz edin, başka ekspertiz raporu alın.

son düzenleme ile fiyatın %90ına çıkıyor kredi.yani eksper 222 bin tl yazmış olmalı değerine ki size 200 bin lira kredi versinler bankadan

Dikkat dikkat, dolandırılıyor da olabilirsiniz!

Size gösterdikleri ev 800 bin piyasa değeri vardır, ama krediye başvurun diye verdikleri tpau başka bir daireye aittir.

Size tapuda baktığınız 800 bin liralık daireyi değil de daha ucuza başka bir daireyi verebilirler.

Bankaya kredi başvurusunda verdiğiniz tapudan ada parsel bilgisine bakın, kadastrodan o ada parselin "sizin baktığınız binaya" denk geldiğine emin olun.

Bina doğruysa daire numarasından emin olun.

Ortada bir dolandırıcılık yoksa yukarıdakiler +1

Hadi fiyatı balon olsun 800 bin, banka en kötü 500 bin kredi onaylamalı, eksper en az 500 bin eder demeli.

Sener Sen iyi bir ornek mi bilmiyorum zira pek dram da cekmiyor. Son 20 kusur senede 4 filmi var toplam. Isteseydi proje bulurdu veya kendisi on ayak olurdu.

Bence Cem Yılmaz bile 55-60 gibi dram filmleri yapmaya başlar yaşlanınca komedi yapmak çocuk işi gibi geliyor olabilir bizimkilere.

Sadece şahıs bazında değil de hayatın bir gerçeği olarak bakmak doğru olur diye düşünüyorum. Dikkat edilirse komedyen olarak tanımış ünlülerin ölümlerinde "bu kez güldürmedi" ifadesi haberlerde görünür. Ölüm öncesi yaşlılık ise hal gereği çoğu zaman dram/hüzün, hastalık içerebiliyor. Roller de bu ölçüde oluyor.

Bir de belli rollerde tanınan ünlülerin ilerleyen zamanlarda önceki rollerine benzemeyen türde oyunculuk sergilemesi dikkat çekme amaçlı da olabilir.

ben kariyer hedefi olarak görüyorum biraz. güldürerek ünlü oldukları için kariyerlerinin son dönemlerinde ciddi rollerdeki oyunculuklarını da göstermek istiyorlar sinemada. bu tip sanatçılar büyük sanatçılar. paradan, puldan, izlenmekten çok kendilerini tatmin etmeleri gerekiyor kariyerleriyle. o yüzden farklı işlerle kendilerini kendilerine ispatlıyorlar bir nevi. gençliklerinde bu olmuyor çünkü parasal sıkıntıları oluyor henüz. o nedenle proje seçmek biraz daha lüks oluyor. genel olarak komedi rolleri geliyorsa onlar arasından seçmek durumunda kalıyor.

şener şen komedi yapmayı bırakmadı bu arada. tiyatro dalında hala yapıyor.

şener şen'in rol alacağı türde komedi filmi kalmadı piyasada bence. şu son 20 yılda zaten saygın bir oyuncunun saygınlığını koruyabileceği bir komedi filmi hatırlamıyorum ben. belki vizontele gibi bir iki istisna vardır. bu istisnalar kesinlikle cem yılmaz filmleri değil. şimdiki komedi filmleri sözlü şakalar üzerinden gidiyor. bir arabesk'e bakın mesela, amaç kör göze parmak güldürmek değil ama insanların gülmemesi imkansız olaylar yaşanıyor. daha tiyatral.

şu anki türk komedi sineması fast food gibi bir şey. stand up'ların sinemalaştırılmış halleri gibi.

Turkiyedeki komedi anlayisi biraz slapstick denen hale burundu, hep ayni film baska isimlerle cogu zaman ayni oyuncularla tekrar tekrar cekiliyor gibi. Kotu sive, cahillik, kufur kiyamet, aptalliktan komedi cikarma hali, basit bir erotizm bile olmayan cinsellik gondermeleri, luzumsuz luzumsuz isler. Ben de rustunu ispatlamis ve duayen kabul edilen bir isim olsaydim ben de o filmlerle ozdeslestirilmek istemezdim.
Yani demem o ki komediyi genre olarak kalitesiz bulmuyorlar bence, yapilan komedi kalitesiz.

Abi işte kötü falan ama adam cesaret ediyor deniyor oynuyor, ben 100 yaşındayım bana yakışmaz demiyor, bence bunda bi problem yok. Bununla birlikte evet genele çekilen günümüz komedileri biraz dandik ama artık birçok dijital platform var daha kaliteli işler yapan yapmak istedikten sonra buralarda da iyi işler yapılabilir sanki. Bu tür "ağır" yapımlar Şener Şen için konfor alanı oldu bence. Bunda Yavuz Turgul'un da etkisi var.

Iyi bir komedi yapmak kadar zor sey yok sinema dunyasinda. bence en zor tur. Senaryo, diyaloglar, diger oyuncular, yonetmen hepsinin iyi olmasi lazim. Sener Sen, Kemal Sunal, Adile Nasit, Aysen Gruda, Erdal Ozyagcilar vs gibi oyuncularla komedi yapmis, Ertem Egilmez gibi yonetmenlerle calismis. Habababam sinifi gibi bir komedi serisinde rol almis adam. Simdi komedi yapmak istese bu kalitede bir ekibin bir araya gelmesi mumkun degil. Zaten piyasadaki komedyenlerin cogu standupci. Oyuncu olarak komedi yapan genc oyuncular toplasan 5 kisiyi gecmez. Ne yapsa gecmiste yaptiklarinin altinda kalacak. Bence Sener Sen'in komediyle ozel olarak derdi yok. Hicbir projede yer almiyor. Baska ozel nedenleri de olmali.

Ben de konunun iyi senaryo ve/veya iyi karakter yazılamamasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum. Komedi alanında 55 ve üstü yaşındaki bir karakteri içeren Cinayet Süsü ve Aile Arasında dışında aklıma eli yüzü düzgün başka bir film gelmiyor. Bu filmlerde de o yaş aralığının en iyi komedi oyuncularından Uğur Yücel, Erdal Özyağcılar ve Cengiz Bozkurt oynadılar. Zaten +55 yaş komedi filmi karakterlerini Altan Erkekli, Cengiz Bozkurt ve Cezmi Baskın aralarında döne döne oynuyorlar.

Ayrıca Şener Şen, beyazperdede değil ama son oyunu Zengin Mutfağı'nda komedi öğelerine sahip bir karaktere can veriyor.

İlk önce Yahudi olamıyoruz zaten, yanlışım yoksa anneden geçen ırk kavramı Yahudilik. Musevi olunabilir ama Yahudi'lerin dinine mensup olmak için.

Mezhepler arası da geçişe kimse bir şey demez ya hu!

Bir alevi ben artık sünni mezheplere göre ibadet edeceğim derse seve seve kabul eder ve öğretir cemaatler.

Aynı şekilde bir sünni de ben artık Alevi öğretiye göre yaşayacağım dese ve cem evine gitse seve seve kabul ederler.

Ha başta bi kıllanır insanlar elbette ki, lan provakatör ya da ajan filan mı diye.

geçiliyor? hatta günlük ihtiyaca göre geçilmesi bile söz konusu. alevi mezhebi başka bir tarafa (bunu kendi fikrim olduğu için söylemiyorum durum tespiti yapıyorum) çünkü aleviliği mezhep olarak kabul etmeyen bir sürü insan var.

ama genel kabul görmüş mezheplerde durum farklı. hanefi olanlar mesela, kırsal alanlara gittiklerinde geçici olarak şafi mezhebine geçip, onun uygulamalarıyla hayatına devam edebiliyor. şehir hayatına döndüğünde tekrar kendi mezhebine dönüyor vs.

yoo istediğiniz mezhebe geçebilirsiniz gayet, bir sıkıntı olmuyor.
insanlar niye sık sık değiştirmiyorlar derseniz de dinle aynı sebep. aileden ne geldiyse kişi de onu devam ettirme eğiliminde oluyor. ailenin zıttında düşünen insanlar nadirdir zaten.

genel konuşuyorum;
sünni bir aileden, o çevreden gelen birisi "aleviler dinin kurallarına genel olarak uymuyorlar" diyor. hatta dinsiz olarak görüyor. niye aleviliğe geçsin ki?

aynı şekilde alevi bir aileden gelen de "sünniler de çok muhafazakar, yobazlık derecesinde" diyor. bu kadar kendini sıkmaya ne gerek var diyor. niye sünniliğe geçsin ki?

Tamam ikna oldum ben önyargılı girişmişim olaya haklısınız. Teşekkür ederim. Konuyla ilgili bilgisizliğimin bir nişanesi olarak duyuruyu da silmeyeyim ki herkes görsün :)

Bahsettiginiz seyi daha guzel sekilde aciklamaya calisayim:

Belli din ve mezheplere (+cemaatlere) gecme iradenizi belirtseniz bile o din/mezhep toplumunun sizi arasina kabul etmemesi.

Dunya uzerindeki din ve mezheplerin ciddi kismi yeni insanlari arasina katmaya calisan veya en azindan katilmasindan mutluluk duyan topluluklara sahip zaten. Mesele belli gruplara katilmak istemeniz durumunda kabul gormemeniz.

Musevilik gibi dinler ve Alevilik gibi mezhepler dini aidiyet disinda kulturel ve ailesel baglari da barindirirlar. Bunlara katilmak teknik olarak mumkun olsa da "gercekten onlardan olmadiginiz icin" kabul gormemeniz olasidir.

Aynen anlatmak istediğim daha çok buydu yani geçip geçmemek sorun değil anladığım kadarı ile ama kabul görmek aşamasında biraz problem var gibi ama bu da hepsinde değil sanırım daha kısıtlı topluluklar için böyle.

Bu arada Yahudi de olabilirsiniz. Musevi sözcüğü Türkçe'de olan bir şey. (belki bir de Arapça Farsça'da yeri vardır bilmiyorum) belki başka dillerde de Musevi gibi farklı adlandırmalar vardır ancak bu Musevi sözcüğünden bağımsız olur. Bu ayrım sadece Hristiyan demek yerine İsevi demek gibi (evet İsevi de gerçek bir sözcük) Örneğin İngilizce'de böyle bir ayrım yok.

Judaism dinine mensup olan kişiye Jew ya da Jewish denir. Bunun ırksal karşılığı ise Hebrew'dir ki bunun Türkçesi de İbrani.

Yahudi olmak istediğinizi beyan ettikten sonra bir oryantasyon, eğitim sürecinden geçersiniz. Sonuçta Beth Din sizi Yahudi olarak kabul eder ve biter. Ayrıca Dini bir kural olarak, sonradan Yahudi olmuş kişilerin eski aidiyetleri gündeme getirilmez, her zaman yahudiymişler gibi kabul edilir. Bunla ilgili açık bir pasaj vardı tevratta şimdi hatırlayamayacağım.

Kabul görmek biraz yaşla da alakalı. 30'lu yaşlardan sonra nasıl ki daha zor arkadaş ediniyorsunuz, bu da bundan bağımsız değil. Bir sosyal çevreye yerleşmek çekirdekten gerçekleşen bir olay daha çok. Neticede dinler kültürel şeyler, ben şu dindenim deyip kendinizi o dinden sayabilirsiniz, ancak bunun temelde ben evimin kralıyım demekten bir farkı yok.

Kabul gorme konusu o toplulugun dunyaya ve diger topluluklara bakis acisindan da cok etkilenir.

Mesela 90li yillarda Hans/Helga musluman oldu haberleri cok yaygindi ve ilgi cekiyordu.

O sirada toplum bati ile arasindaki teknolojik ucurumun icten ice farkinda oldugu icin bu tarz ufak ideolojik zaferlerle mutlu oluyordu. (Gerci dusununce hala oyle)

Bunun disinda bazi din/mezhep/cemaat/tarikatlar yayilmak icin buyuk efor harcarlar ve bunlarin amaci yayilmak oldugu icin yeni gelenleri iyi hissettirmek icin ellerinden geleni yaparlar.

Bazilarinin ise amaci kendi toplumlarinin kulturunu, ahlakini, duzenini ve toplumu uzerindeki gucunu korumaktir. Genelde defansta olan dinin takipcileri yeni gelenlere kuskuyla bakarlar.

Bir hatayı düzeltmek isterim, alevilik mezhep değildir.
Ne olduğunu açıklamak konusu bence öncelikle alevilerin görevidir, o yüzden kendi adıma şudur budur şeklinde bir tanımlama yapamam ancak mezhep olmadığı bilgisini düzeltmeliyim.

Onun haricinde belirtmek gerekirse mezhepler ya da inançlar arasında geçiş her zaman mümkündür.

Sünni ve alevilik özelinde bakarsak buradaki geçiş dediğiniz mevzu biraz karışık. Çünkü inanç farkı mevcut.

Örneğin kek yaptınız biri yoğurt kattı diğeri süt. Nihayetinde ikisi de kektir. Ancak biri kek diğeri börekse farklı şeyleri kıyaslıyoruz demektir. Alevilikle sünnilik arasında böyle bir durum vardır. (Ne biçim örnek verdiysem, acıktıysam demek)

Monster'lar f/p olarak güzel cihazlar. Kardeşim de sizin gibi mühendis, lazım oldu alalım dedik. Fan sorunu oluştu uçak gibi ses yapıyor. Her seferinde istanbul'a yolla vs. Düzelmedi. Sonra uyumlu fanı kendimiz söküp degistirdik. Bazı parçalarının kalite algisindan uzak olduğunu düşünüyorum. Yoksa donanımına diyecek laf yok.
Tavsiyem, msi veya asus gibi markaların benzer donanımlarını takip edip indirim kovalamak.

saydığınız programlar nedir nasıl çalışır çok bilmiyorum ama ekran kartını kullanan bir şey değilse ondan feragat edip işlemciyi arttırmak daha mantıklı iş kullanımı için. fm'yi standart ekran kartları da halleder sadece onu oynuyorsanız.

yok ekran kartı gerekiyor diyorsanız donanım olarak güzel makine. 11. nesil i5 her türlü işinizi görür. monster servis konusunda falan da iyi gördüğüm kadarıyla pek müşterisini geri çevirmiyor yardımcı oluyor.

monsterlar elime geldiğinde bir kaç temel sorun görüyorum ve bu hiç değişmiyor:

1- ekran kalitesi kötü. renkler canlı değil. msi,asus makinelerin yanına koyduğunuzda bariz bir renk kalitesi ve canlılık farkı oluyor.

2- özellikle ekran kartı fanları inanılmaz gürültülü çalışıyor. aynı arkadaşın tarif ettiği gibi uçak gibi çalışıyor makine.

3- ses kalitesi berbat. hani kötü falan da değil berbat. bunu kulaklık takarsınız sanıyorum o şekilde çözersiniz ama. dışarıya ses vereceğim dediğinizde eski mono hoparlörler gibi boğuk bir ses veriyor bu aletler.

kısacası içindeki ana donanımlar iyi ama dış malzeme, ses, monitör kısmı vasat bu aletlerin.

bu bilgiler genel olarak monster laptop deneyimlerimdir bu arada. bu laptopa özel bir değişiklik varsa onu bilmiyorum.