Mesela yani muhtemelen konserlerinin top 1 parçasıdır.
Farazi ile olanları çok çalmıyor daha çok da Poet ile olanları söylüyor.

@arbre - teşekkürler hocam. bu şarkıları biliyorum, çok da seviyorum. ancak bunlar hayalet ıslığı'ndan. o albüm farazi'yle. şimdi anladığım kadarıyla aralarında işin telif boyutunu da içerir bir küslük mevcut. o yüzden farazi ile olan şarkılarını şu anda çalar mı emin olamadım.

XSLT'yi not defteriyle açarsan düzenleniyor. Az çok kod yazmayı bilen birine ver düzenler

Basit bir şeyse ben yardımcı olayım.

teşekkürler cevaplar için.

çok basit bir şey değil, o yüzden gönderemiyorum :)

wysiwyg tarzı html düzenleyici bir çözüm var mıdır diye bakıyordum; ancak sanırım o kadar basit değil bunu düzenlemek. burada da notlu dursun aradığıma en yakın şey olarak şunu bulabildim: xsltransform.net

docs.logo.com.tr

www.e-tasari.com

ilk soruya cevabı kendim buldum: kargo ücreti dahil değilmiş ticaret.gov.tr

edit: hay şom ağzıma... (eksisozluk.com)

deri almazdım.

@sutlu nescafe aynen. belirtmeyi unutmuşum. deri düşünmüyorum. nubuk bir ihtimal. ama esas tercihim keten vb. kumaş.

hocam çok emin olmamakla birlikte benim bildiğim kadarıyla pey akçesi daha ziyade kapora tarzı bir şey oluyor. verilen hisselerin tam olarak neyi compensate ettiği önemli diye düşünüyorum. eğer eski hissedarlara yeni şirkette herhangi bir görev-maaşlı iş verilmemiş de onun yerine hisse senedi formatında bir ödeme yapmış ise tazminat denebilir belki; ama dediğim gibi çok az eminim.

Çevirinin gidişatına bakayım biraz.

Hisse değişimi.

Sanatçıların eserlerini alabilirsiniz. Örneğin: www.carredartistesistanbul.com (Lokasyon: goo.gl)

Çerçevecilere bakabilirsiniz. İyi muhitlerde güzel replika yağlı boya tablolar olabiliyor.

yanıtlar için teşekkür ederim. ben istediğimi tam anlatamamışım mobilden yazdığım için. esasen aklımda bazı klasik tablolar var ve onların baskısını yaptırmak istiyorum. kanvasa dijital baskı dışında bir çözüm oluyor mu diye merak etmiştim.

Öncelikle eşinin biraz daha rahat etmesi için şöyle bişey al www.hepsiburada.com En azından biraz rahat eder kendine zaman ayırır. Eşine alacağın hediye için biraz düşünmem lazım. Gün içinde mesajı güncellerim.

Kitap okumayı seviyorsa kindle. Emzirirken vs okuyabilir.

Masaj. Masaja gonder rahatlasin ve eve gelince biraz dinlensin kadincagiz

Anne kimliğinden bağımsız. Kadın olduğu için bir hediye olsun.
Daha iyi hissettirir.

Cocuga tum gun sen bak. En buyuk hediye

bütçe 1000 TL civarındaysa ve apple telefonu varsa: airpods. emzirirken vs. müzik dinlemek için ideal. hayatı çok kolaylaştırıyor.
bütçe 1000 TL'nin epey üzerindeyse: ipad. çizgi roman, kitap vs. okuması keyifli oluyor.
bütçe daha aşağıdaysa: masaj, yargıcı'dan şal vs. bu arada eşime hediye almaya gittim, yargıcı'da %70 indirim varmış. ürünlerin fiyatı bayağı düşmüş.

bi kac saat cocuga bakip, esinize bi guzellik bakim ya da masaj hediye edebilirsiniz ya da bi arkadasiyla gorusebilmesi biraz alisverise cikmasi ya da sinemaya vs gitmesi icin zaman yaratabilirsiniz.

Ben bütün gün çocuğa bakıyorum. Onu da sinemaya gönderiyorum. Veya gezmeye. Onu alışveriş merkezinde kredi kartıyla bırakıp çocuğa ben bakınca da dinlenmiş hissediyor kendini.

daha önce bel fıtığın var mıydı?

dik tabure yani alışık olunmayan oturma şekli ve diz altında uyuşukluk aklıma bir ihtimal de olsa bel fıtığı olasılığını getirdi.

eğer fıtığım var onun için gidicem dersen beyin cerrahisi bakıyor, öte yandan ortapedist ve beyin cerrahları yürüyüşünü inceleyerek bel fıtığı olabilir diye kuşkulanıp mr rontgen isteyebiliyolar.

yani net olarak ayak uyuşması için nereye gidilir bilemedim ama belki bi faydası olur.

@killerbee: cevap için çok teşekkürler. herhangi bir fıtık problemim olmamıştı daha önce. o yüzden emin değilim; ama ortopediste bir gözükebilirim yazdıklarınız doğrultusunda.

hayır, kendin rahatlıkla yapabilirsin. türkpatent web sitesinden sorunsuz halledersin.

yaparken hata yaparsan ileride bedelini büyük ödersin, markan çeşitli işleri kapsamıyor olabilir ve başkaları senin yaptığın hataları değerlendirerek markanı çatır çatır tescilleyip kullanabilir.

itiraz gelirse kendini savunman çok kolay değil, ama marka tescil başvurunu kendin yapıp itiraz durumunda ayrıca yardım alabilirsin.

tchuck nickli arkadaş kendi markası için tescil işlemlerini kendisi yapmıştı. illa ofisle çalışmanıza gerek yok. savunma gerektiren bir durum olursa, baktınız yapamıyorsunuz o zaman bi danışmanla görüşürsünüz.

1) ofisle çalışmak şart değil; ancak kendiniz yapacaksanız süreci iyi bir şekilde anlamanızda fayda var. özellikle de yapmak istediğiniz işi iyi seçip, hangi sınıfta alacağınıza dikkat edin. her şeye dikkat ettiğiniz takdirde kendiniz tescil ettirebilirsiniz. bir de belirlediğiniz tebligat adresine dikkat edin. türkpatent'ten gelen tebligatların zamanında alınıp, cevap verilmesi çok önemli.
2) itiraz konusunu da aslında kendiniz yapabilirsiniz, özellikle de dilekçe yazma nosyonuna sahipseniz. itirazların çoğunluğu 6/1 dediğimiz "önceki tarihli bir markaya benzerlik" sebebiyle geliyor. markaların neden benzer olmadığını güzel bir şekilde açıklarsanız başarılı olabilirsiniz. ancak bu konuda danışmanlık almanızı öneririm; zira marka vekilleri türkpatent'in bu tarz itirazlarda nelere dikkat ettiğini çok daha iyi biliyorlar.

valla anne babaya izletmelik, yoğun dramlı, çok güzel film: the saint of fort washington (yabancı film de yazdığınız için önerdim).

bunun dışında dar alanda kısa paslaşmalar, tabutta rövaşeta olabilir. benim son dönemlerde izlediğim en iyi türk filmi "işe yarar bir şey" idi, onun arkasından "ahlat ağacı" gelir. ama işe yarar bir şey'in dvd'sini bulmak çok zor.

kelebeğin rüyası

www.imdb.com

(bkz: Dar Alanda Kısa Paslaşmalar)
(bkz: Laleli'de Bir Azize)
(bkz: Gemide) -bu biraz tehlikeli :D -

Özellikle dar alanda kısa paslaşmalar'ı sevecektir baban

(bkz: Limonata)

agora

www.imdb.com

Limonata
Almanya Willkommen in Deutschland.

"Aile Arasında" yeni dönem Türk filmleri arasında önerebilirim. Kalitesi tartışılır elbet ama "Mandıra Filozofu" tarzı adını hatırlayamadığım başroldeki kişinin çektiği filmleri de severler muhtemelen. 2010 sonrası için ilk aklıma gelenlerden biri "Uzun Hikaye" tam aile ile izlenecek türden film.

Türk filmi - Güle Güle
Yabancı - Les Invasions Barbares

sonbahar
(bikaç açık sahne sadece)

unutmuşum:

filler ve çimen

limonata eğlenceli gibi görünse de, fazla uzatılmış ve yavan bitirilmiş. izlenebilir ama sabırsız babalar için eliniz >> tuşunda olsun :D

Tabi ki amerika

Hesap yapmayı öğretirdim.

35 bin dolar dört yılda 140 bin dolar eder. Bu da kur sorunu olmasa dahi 750 biin lira gerektirir.

iş kurup çocuğa sıfırdan o işi öğretmek, emin olun ona en iyi üniversiteden daha fazla fayda sağlayacaktır. önce iş öğrensin. zaman içerisinde hangi üniversitenin hangi bölümüne gitmek isteyeceğine olgunlaştığında kendisi karar versin. böylesi daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.

Abd'de üniversite okunmaz. Amerikalılar bile Avrupa'da bir yolunu bulup oturum alıp üni okumaya çalışıyor çünkü bedava.

hocam bu biraz mercedes vs skoda benzeri bir karşılaştırma olmamış mı?

ben yurtdışında tahsil görmedim ama bana göre nşa'da amerika'da kazanacağı vizyon ve karşılaşacağı fırsatlar ile bir ev parasını kıyaslayamayız.

600 bin lirayla amerika'da okunmaz yazan tik almamis ama en mantikli cevabi veren de o. basit bir mantikla o para dort yili isaglikli bir sekilde cikarmasina yetmez. avrupada okumak daha mantikli.

Avrupa da uni okuturdum
Hem daha ucuz kalan parayla da 30 undan sonra sirket kurmasina izin verirdim. Once yapmak isterse bana cok detayli bir is planingetirmeli sektoru iyi arastirmis olmali

eğer 600.000 TL'yi tuiton'ın büyük kısmını ödemek için kullanıp, kalan kısmı + yaşam masrafları için garsonluk filan yapabilecekse mutlaka gitsin abd'de okusun. ama oralara gidip 600.000 TL'yi bok ederse dönüş biletini de almam, kusura bakmasın.

1- Çocuğun bir ilgi alanı, yeteneği var mı?
2- Hangi bölümde okuyor?
3- İlgi duyduğu alanda iyi eğitim alabileceği ABD dışında başka bir seçenek düşünülüyor
mu?
4- Başka bir ülkede yaşayabilir mi? Aile desteğine ihtiyaç duyar mı?
5- Eğitimi bittikten sonra Türkiye'ye dönmesi mi planlanıyor yoksa orada mı devam edecek?
6- Çocuk ne istiyor?

cocugum icin harcayacagim 600bin lirasi oldugunu soylemez, kendi basarisi ile yurtdisina cikmasini saglardim. hazira dag dayanmaz. hayati boyunca ona 600bin tl verecek birisini bulamayacagi icin kisitli imkanlar ile basarili olmayi ogrenmesi lazim. mezun oldugu zaman kendi isini kurmak istiyorsa 600bin tl'ye ona sermaye olarak verirdim, yada maasli calismaya karar verirse ona ev alirdim.

Almanya'da üniversite okuması için çabalardım

kalan parayı eline verirseniz düzgün değerlendirmeyebilir.

ben olsam türkiye'de pilotluk kursuna yollardım. direkt nokta atışı. hem mesleği olur, hem ciddi bir kazancı.

Avrupa'da okuturdum.
Ama yasi gelene kadar da ilgi alanlarini kesfetmesi icin yönlendirir. Sanat, spor gibi alanlarda da yetenekli olmasini saglardim. Üniversiteyi okuyunca allame olunmuyor bir anda. Hem belki zamani gelene kadar kendisi calisip kazanip iyi üniversitelerde burslu olarak okuyacak.
Insanin birseyleri kendisinin basarmasinin verdigi keyif baska hicbir seyde yok.

100 biniyle Amerika'dan vatandaşlık kazanması için eş ayarlar, 300 le bir ev alır kalanını faize koyardım.

Amerika'da istiyorsa garson olsun,çöpçü olsun.. fark yapmaz. buradan her halukarda daha iyi olur.

karar kendisinin. ister okur, ister okumaz. ben karismam. zorlamam, yonledirmem. birine benzemesini de istemem. kendisi olsun, hayatini kendisi gibi yasasin.

parayi kendisine veririm. istedigi yere yatirimini yapsin. ister egitime yatirir, isterse is kurar, isterse gider sanat okulu okur. bana ne? batarsa da ben babasi olarak yaninda olacagim.

türkiye'de okutup eline para verme konusunu hiç düşünmem.

ancak; 2 yıl türkiye'de 2 yıl yurt dışında öğrenim görebileceği programlar var, maliyeti de tamamen amerikada okutmaktan ucuza geliyor, böyle bir yol seçip kalan parayla da avrupa'da master'a gönderebilirdim.

ama çocuğun ilgisi ve yetenekleri çok önemli burada. erkek ise ingiltere'ye gönderebilirim mesela, kız ise tercih etmem ingiltere'yi. yazılım konusunda ilgili ve yetenekli ise amerikaya yollarım. sanatla ilgili ise avrupadan başka bir ülke tercihi yaparım.

vs. vs.

çocuğunuz ile ilgili biraz daha fazla demografik ve ilgi/yetenek odaklı bilgi verebilirseniz daha nokta atışı yanıtlar bulabilirsiniz.

Okuyacak çocuk, eğitim için asgari şartları sağlamak koşuluyla (defterini kitabını temin etmek vs) bir kuruş parasız da okur. Okumayacak çocuğu da abd ye avrupaya nereye gönderirsen gönder okumaz, okusa da bişeye yaramaz. Işığı görürsem vizyon için yurtdışı dönemlik programlara gönderebilirim ama üniversite için zikrettiğiniz tutar insan eğitimi için aşırı yüksek. Eğitimi küçümsemiyorum. Ama yaratacağı fark bu paraları yapmaz. Çocuğun isteklerine, yetenek ve eğilimine de bağlı olarak eldeki imkanlar nispetince bir yön çizilir.

2 tane ev birakirdim.
Zaten muhendis olup 30 sene calissa 2 tane evi zor alir.

Avrupa hatta UK'e gönderirdim tabii potansiyel varsa. Potansiyel yoksa TR de okusun MBA e gönderirim derdim.

eger parayi egitimine harcayacaksan ilk once mezun olunca cocugun kac para kazanacagina bak. hele cocugun kapasitesi ust seviye degilse, yurtdisini salla derim. ucuz bir okula gonder, parayi emlaga yatir cocugun en azindan ilerde dikili agaci olsun.

yok eger kapasite yuksek ise, yurtdisi konusunda israrci isen tip ya da hukuk diyorum. senede $35.000'e halledemezsin buyuk ihtimal ama mezun olunca buyuk yirtar.

valla i5 işlemci olmasa monster derdim de, dell>msi>monster diyeceğim.

bilgisayar alırkenki sıralamam şu şekilde:

- işlemci modeli/versiyonu (en idealini intel'in en güncel işlemcisi olarak kabul ediyorum)
- ekran kartı marka/model
- ssd durumu (normal HDD destekli olmakla birlikte en az 256 GB ssd)

sonrasında da herhangi bir önem sırası olmamakla birlikte şunlara bakıyorum:

- klavye tuşlarının dizilimi, rahatlığı
- usb portlarının türleri, sayısı
- notebookreview gibi sitelerden ısınma durumu, ekrandaki piksel sayısı, ekran kalitesi vb. gibi diğer detaylar.

Performans değil parça kalitesi, servis hizmeti falan arıyorsan yanlış serilere bakıyorsun. Business serisi laptoplar bu aradığın kriterlere daha uygundur. Performans değil verimlilik esaslı işlemciler kullanırlar, batarya süresi çok yüksektir, fan sessizdir, kasa kalitesi yüksektir genellikle alüminyumdur vs.

tavsiye edebileceğiniz bir model var mı? @bos gezenin bos ustası

macbook pro al

harvey nichols mag lounge, sky vue, tunalının üst taraflarında bi kaç mekan daha vardı da unuttum şimdi..

botanica cafe tunalı. rez şart. küçük odadan yer ayırtın :)

cafe des cafes olabilir belki tunalı’da. semt söylerseniz daha iyi olur.

Attendo vino

ücretsiz ilan 1 ay süresi bitince anasının ebesinin numarasınla bir daha ilan veriyor ücretsiz olsun diye. onda böyle.

Kariyer.net'te de var. Genel başvurular hariç aylardır açık ilanlar var ve binlerce başvuru yapılmış. Böyle bir şey galiba.

tahminim:

normalden çok daha ucuz ürünü satışa çıkarıyor. arayan kişiye "valla teklif geliyor, kapora yatırırsanız size ayırayım" diyor. kaporayı alınca da vın turizm.

eğer aradığınızda açmıyorsa, zaten birisini söğüşlemiştir belki de. onun dışında da bir senaryo aklıma gelmedi.

söylemesi çok zor, ik’cılara güven olmaz.

bu işlerde pişmiş biri olarak tavsiyem: görüşmeyi unut ve hiçbir şey olmamiş gibi başvuru yapmaya devam et.
2 gorusme daha olsa bile bu boyle.
Teklif sunulmadikca her sey çöp.

Hele hele ik'cinin gülüşü, departman müdürünün omzuna dokunması, genel müdürün "bu işi oldu bil :)" gibi ifadelerinden mana çıkarmaya saķın çalışma.

benimde aynı böyle çok iyi geçti sonra başkasını aldık diye mail geldi torpilli bir adam varsa ne kadar iyi olursan ol mutlaka senin önüne geçer

yukarıda söylemişler hiç bu görüşme yaşanmamış gibi başvuru yapmaya devam et +1

firmayı bilmiyorum ama çok kurumsal firmalar haricinde bu işler ik'cılarda bitmiyor maalesef.

bu işlerde bir miktar bulunmuş birisi olarak, ik'cıların en mantıklı adayı seçtiğini; ancak şirket yetkililerinin saçma sapan kişileri aldığını çok gördüm.

bu olaya özel olarak da, arkadaşlara katılıyorum. başvuru yapmaya devam.

1- evet, zorundasınız.
2- genel kurul istediği gibi aidat belirleyebilir. çoğunluk olması yeterli.

1) aidat ev sahibinin sorumluluğudur esasen. ancak genel uygulama, kira süresi boyunca kiracının ödemesi yönündedir. dolayısıyla bu süreçte aidat, kıdem tazminatını ödemek için apartman genelinde yükseltiliyorsa ödemek zorundasınız. aidat yükseltmek için yönetim kurulu çoğunluğu lazım. usule uygun toplanılıp karar alınmadıysa ödemek zorunda değilsiniz. usule uygun toplanıldıysa bile dava açıp, kararın iptalini talep edebilirsiniz diye biliyorum.

bizim apartmanda kıdem tazminatı için aidata ek olarak para toplandı. ev sahipleri ödedi. ayrı bir para toplanıyorsa onu ev sahibiniz ödemelidir.

2) kurul istediği gibi aidat belirler. ama kurul kararı çok fahiş bir aidat belirlediyse (ki 100 tl çok fahiş değil sanırım) bu karar iptal edilebilir.

yaptırımı şu: kat malikleri kurulu'nda alınan kararları mahkeme yolu ile iptal edilebilir.

giderlerin çok olduğunu ya da iletildiğini düşünüyorsanız yönetim giderlerini inceleyerek karar verebilirsiniz. yönetici kat maliklerine karşı sorumludur.

ortak giderlere karşı kat maliki sorumludur. ancak genel geçer kural, demirbaş hariç giderlerin kiracının ödemesi şeklindedir.

kapıcının kıdem tazminatı için genelde her sene aidat dışında ek para toplanır ve muhafaza edilir ki, kiracılar değiştiğinde yeni bir kiracı kapıcının eski tüm kdem tazminatına karşı sorumlu olmasın.

Şimdiye kadar verilen cevapların tamamını, en azından büyük bir kısmını unutmalısınız sanıyorum.

1. siz kapıcının tazminatını ödemek zorunda değilsiniz. sonuçta bundan 5 yıl önce siz yoktunuz ve yarın çıkabilirsiniz. olağanüstü bir gider olduğu için malikin sorumluluğu söz konusu burada.

2. ağırlıklı olarak kat mülkiyeti üzerine çalışan bir avukat olarak oturduğum apartmanda birçok şey kanuna uygun yapılmıyor. tabii bu durum beni rahatsız etmiyor, çünkü eski yöneticilere de şimdiki yöneticiye de güveniyorum. küçük apartmanlarda bu durum bence çok normal. sonuçta yüzlerce muhatap söz konusu değil ve çoğunlukla gönüllülük esasına dayalı. yöneticiye aidat farklılığı olmamasının nedenini sorabilirsiniz. bu çok işkillenilmesi gereken bir şey değil. eski kapıcı ucuza çalışıyordur, yeni gelen eleman daha fazla istemiştir; giderler artmıştır; para biriktiriliyordur vs.

kat mülkiyeti kanunu madde 20 malikle birlikte sizin de sorumluğunuzu düzenler. nasıl demirbaşın kiracıya ödetilmesi mantıklı değilse, apartmanın temizlik parasının malike ödetilmesi de o kadar mantıklı değil.

onun dışında genel kurulda belirlenen aidat miktarının iptali için dava açılabileceği doğru. ama belirttiğim gibi birçok işleminiz zaten kitaba uygun değildir, o yüzden mahkemeye başvurmaktansa doğrudan yöneticiyle görüşerek durumu halletmeniz daha kolay ve güzel olabilir.

yine sormak istediğiniz bir şey olursa yardımcı olabilirim.

absurt ve gercek durum komedisi sevdigini varsayarak curb your enthusiasm oneriyorum.

izlemediyseniz parks and recreation. sanirim the office'in yapimcilarindan birinin dizisi. ilk sezonu biraz zor geciyor karakterlere alisana kadar.

bunun yaninda cicis olmayan married with children, 30 rock gibi diziler var.

brooklyn nine-nine de bence guzel bir dizi ama sanirim hizli konusma konusunda problem yaratabilir.

ingiliz komedisine bir gareziniz yoksa peep show olabilir.

community de tam aynı olmasa da güzeldir. absürddür

michael schur'un bir parçası olduğu meşhur dört dizi (the office haricindekiler):
- brooklyn nine-nine (hızlı konuşma belki ama çok güzel dizi)
- parks and recreation (3. sezona kadar dayanmak gerekiyor. sonra açılıyor.)
- the good place (başından sonuna muhteşem)

onun dışında it crowd ve elbette it's always sunny in philadelphia. özellikle ofansiflik isteniyorsa kesinlikle sunny.

edit: silicon valley ve veep. bunları unuttuğuma inanamıyorum.

it crowd ve brooklyn nine nine demeye gelmistim, demis olanlara +1 diyeyim bari.

Veep.

peep show

brooklyn 99 demeye geldim ben de.

Bi de tam o tarz olmasa da 20 dakikalık ve çok güzel dizi olarak scrubs önerebilirim.

Son olarak da Bojack Horseman 25 dakika civarında ve çok kaliteli dizi. Onu da izleyebilirsin

Seinfeld

silicon valley

parks and recreation

scrubs seviyorum ben ya, ama the office'in yeri dolmaz

arkadaşınızın sattığı ürünün adı marka ve patent kurumu tarafından tescilli mi? cins isimler, ayırt edici niteliği olmadığı için tescil edilemez, sakız üretip, markasını sakız yapamazsınız mesela, kelimenin ayırt edici başka özelliği varsa bilemem. arkadaşınız fikrî haklar, marka konusunda uzman bir avukatla görüşsün.

uu tam benlik konu :)

şimdi adam muhtemelen gitmiş tescil almış. şimdi de tescilli marka hakkını kullanıyor. buraya kadar bir sıkıntı yok.

bu noktadan sonra ihtimaller:

1) adamın markasını lisans karşılığı kullanmak (yıllık ücret vs.)
2) adamın markasının hükümsüzlüğü için dava açmak. eğer hakikaten ürünün adıysa ya da ürünü tanımlıyorsa o dava büyük ihtimal kazanılır. ortada marka kalmaz (karar kesinleşince).
3) instagram'a itiraz etmek. instagram'ın fikri mülkiyet departmanı biraz... nasıl desem. "özel". o yüzden ilgili markanın tanımlayıcı olduğu gerekçesiyle yapacağınız itirazı tam anlamayabilirler veya kabul etmeyebilirler. garantici davranıp "biz tescilli marka hakkını koruruz valla yapacak bi şey yok" diyebilirler.
4) hiçbir şey yapmazsınız. instagram sayfanız kapanır. normal satışınıza ve reklamlarınıza devam edersiniz (instagram haricinde). adam sonra size marka hakkına tecavüz davası açabilir. bu davada da ilgili ibarenin tanımlayıcı olduğunu belirtirsiniz. ama sonuçta tescilli bir marka mevcut. nasıl değerlendirilir bilmiyorum. elimde buna ilişkin bir dava var ama henüz daha çok başlarda. o yüzden bu konuda net bir şey diyemiyorum.

proplanden memnun değilim, bitince şunu düşünüyorum kullananlar aşırı memnun oldugunu söylüyor hem de en fazla 4-5 gün önce üretilmiş oluoyr.

www.temizmama.com

Ben kolaymama’dan alıyorum.
Kedim alerji olduğu için hills’in ideal balance mamasından alıyorum, bazen de n&d tahılsızlardan.

Hiçbir Türk markasını kullanmıyorum, hiçbir şekilde güvenmiyorum.
Tek bir yerden almıyorum sürekli, indirim olan sitelerden alıyorum. Tabi önce siteyi internetten biraz araştırıyorum. Eğer güvenirsem alıyorum. Ama zooplus iyidir, kolaymama iyidir. Petburada kazıkçının üçkağıtçının önde gideni.
Güzel indirim yakalarsam N&D, yok değilse Advance alıyorum. Sürekli tek mama kullanmak istemediğim için paket bitince farklı bir marka alıyorum.

internetten fiyatları sürekli takip edip tek seferde nokta atışı ile 10 kg N&D alıyorum. 8-9 ay kafam rahat ediyor.

kolaymama'dan purina proplan sterilised alıyoruz. proplanın köpeği resmen. purina one'a da bayılıyor.

www.maximama.com.tr den alıyoruz.

gittigidiyor'dan başarılı ve güvenilir gördüğüm satıcılardan kapalı paket olmasına ve son tüketim tarihine dikkat ederek Brit somonlu alıyorum. fiyatları uygun gerçekten. öncesinde proplan ve advance alıyordum aynı şekilde. fakat kedimdeki idiyopatik sistit (flutd) problemine çözüm ararken brit'in içerisindeki zerdeçal, iğde ve probiyotiğin faydası olabileceğini düşünüp denedik. brite geçtiğimiz günden bu yana stres kaynaklı yaşadığımız sorunlar tekrarlamadı. takviye olarak verdiğim tabletleri de azalttık. şu an mutluyuz. ayrıca 7-8 kg gibi seçeneği olan mama tercih etmek hesaplı oldu. hem profesyonel seri mama kullanıyoruz hem 15 kg gibi fazla miktar alıp bayatlatmıyoruz. kedilerde idrar yolu problemleri çok sık karşılaşılıyor diye vurgulamak istedim. umarım faydalı olur.

Bir ya da iki kedim olsaydı n&d alırdım. Ama 5 kedi olduğu için mecbur temizmamadan bonacibo... yalnız ne alırsanız alın tavuklu almayın, kedilerin çoğunda mantar ve egzama yapıyor tavuklu mamalar, riske girmeye değmez

n11

iyi ki uygun fiyatlı mama demişim :,)))))))

kolaymama / matisse kısırlaştırılmış somonlu.

benim de tavsiyem tavuk vs. yerine balıklı mama alın. kedilerin tüyleri ışıl ışıl oluyo, yüzlerine can geliyor.

www.hemenalkullan.com siteyi bilmem, daha önce hiç kullanmadım, internette aratınca karşıma çıkan ilk yer.

o dediğiniz bardaklar Türkiye’de yok maalesef ama karton olanları var. 16 oz karton bardak diye aratırsanız daha kolay bulabilirsiniz.

nerdesiniz bilmiyorum ama bir 5-6 sene once metro grossmarketlerde vardi. hatta kirmizi olanlardan bazi videolardaki meshur bardak.

Metro +1

www.tedarikyerim.com

stokta yok görünüyor ancak aramayı genişletmek ve bütçeyi öğrenmek açısından faydalı olabilir diye bırakıyorum.

bir de bu var ancak stok ve fiyat bilgisi yazılmamış.

www.filcup.com

www.hepsiburada.com

metro +17
eminönü tarafında da illa ki vardır

metroda vardı ama renkli değil, şeffaf.

tecrübeye dayanmıyor ama göz kararı diyebilirim ki 150 gram et kalır. çok iyi et sıyrılır, ziyan edilmezse max. 200 gram.

en az 500-600 gr. tavuk kemigi hafiftir.

bende merak ettim.

@starborn okadar az olacağını sanmıyorum. Bir de benim eklediğim fotoğraf bütün but mu deniyor ne ondan. Sadece ufak parça olanlardan değil (baget deniyor galiba?). Yani bunda baya et var aslında

ekran kartı driverını güncelledin mi dün rtx güncellemesi geldi.

laptopsa prize takmama ihtimalin var mı?

@KendineAteist: Dün herhangi bir güncelleme yapmadım ama bu sorunu 2-3 haftadır yaşıyorum. İlk zamanlarda aklıma gelmişti ama driver güncel gözüküyordu. Eve gidince bu bahsettiğin güncellemeyi de yapacağım. Ama aynı driver içinde crackli oyunda sıkıntı yaşamazken, orijinal oyunda sıkıntı yaşamam dolayısıyla sorun driver kaynaklı olmayabilir diye düşündüm. Yine de driver güncellemesi yapacağım. Teşekkürler.

@Lycoxin: Hayır. Oyun oynarken laptop hep prizde. Laptop kucağımdayken dizi filan izlerken fps düşmesi oluyor ama. O da ilginç.

bence düz masada çalış. laptop nefes alamazsa fandan vs fps düşebilir. ben soğutucu fan kullanıyorum bazen 3 5 fps artıyor..

@Lycoxin: Cooler Master soğutucu var. Mütemadiyen çalışıyor. Bazen USB'ye takmayı unutuyorum ama bilgisayar bu süreçte ısınmıyor bile. Kaldı ki oyunun ayar kısmında GPU'nun ne kadarını kullandığına baktığımda, yarı kapasitede kullandığını gösteriyor.

Güncelleme:

Ekran kartı sürücüsünü güncelledim. Sorun çözülmedi. "Eeeh sıçarım böyle işe madem 39 FPS alcam bari grafikler düzgün olsun." diyerek ayarları fulledim. FPS 59'a sabitlendi. Bu nasıl iş ben anlamadım.

huzur ve sükunu bozma olabilir

Banka değilde eğer takibe düştüyse avukat arıyor yakınlarını. O yüzden bir kılıf uydurulmuştur buna.

malesef burası amerika değil. kanuni bir hak mevcut olsa bile bankanın avukat ordusu ve hukuki gücü ile bu şekilde bir savaşa girmek mantıklı görünmüyor.

en son perdede banka bizim ilgimiz yok bilmemne hukuk bürosundaki stajyerin suçu, onu da işten attık der sıyrılır.

TCK Madde 239 gereği suçtur. Ama bu olayda bu maddeye gidilmeyecek. Çünkü bu genel kanundur. Bankacılık kanununda bunun için özel bir kanun var.

Bankacılık kanunu 73. maddesinin 3. fıkrası sebebiyle bankacılık kanununun 159. maddesine gideceğiz. Bu madde de şöyle:

Sırların açıklanması
Bu Kanunun 73 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen yükümlülüğe uymayanlar için bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin günden ikibin güne kadar adli para cezası hükmolunur. Banka ve müşterilere ait sırları açıklayan üçüncü kişiler hakkında da aynı cezalar uygulanır.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen kimseler sırları kendileri ya da başkaları için yarar sağlamak amacıyla açıklamış olursa verilecek cezalar altıda bir oranında artırılır. Ayrıca, fiilin önemine göre sorumluların bu Kanun kapsamına giren kuruluşlarda görev yapmaları, iki yıldan aşağı olmamak üzere geçici veya sürekli olarak yasaklanır.

sizden ricam, şu “avukatlar ordusu” tabirini bırakın. avukat ordusu ne demek? adliye önünde taraf vekilleri dövüşerek mi uyuşmazlık çözüyor? çok sayıda avukat, due dilligence gibi takım eforu gerektiren ve günlerce süren işlerde bir fark yaratır.

bu tarz olaylarda hiç takılmayın o işe. adamların yaptığı yanlış ve terbiyesizce. en önemlisi kanuna aykırı. kanıtınız varsa direkt savcılığa şikayet edin. sonra da barosuna şikayet dilekçesi yazın. allahın oğlu gelse kurtaramaz.

Enpara
Cepteteb
Garanti Öne

Alternatiflerini açıp deneyebilirsiniz.

booking'in istediği kart bilgileri sanırım teyit amaçlı. genellikle ödemeyi otelde yapacaksınız deniliyor. o yüzden 3d secure mesajı gelmiyor olabilir mi?

booking mail order yoluyla alıyor parayı,mail orderda 3d secure olmaz. önce provizyona düşer, daha sonra ödeme tamamen işletmeye aktarılır. bu şekilde harcama itirazı yapmak mümkün oluyor ayrıca.

Mali müşavir değilim; ama soruyu pek anlayamadım. O yüzden biraz açıklık gelsin diye yazıyorum:

Home office avukatlıktan kastınız nedir? Bir avukatın ofisini evi olarak gösterip, oradan çalışması ise bunu engelleyen bir durum yok. Normal bir ofis açmışsınız gibi bildirimde bulunacaksınız. Vergi memurları gelip bakacaklar evinizde oluşturduğunuz çalışma ortamı makul bir ölçüde mi, bir hukuk bürosu olacak şartlara sahip mi diye (soru buysa, evet mali müşavir biraz daha detaylı bilgi verebilir.)

Ancak ben 5 günlüğüne İstanbul'a gelip, işleri beraber yürütme kısmını tam anlamadım. Hangi işi? Bu konuyu açarsanız biraz daha net cevaplar gelebilir (belki ben de cevap verebilirim).

29 yaşın altındaysanız 3 yıllık vergi muafiyeti ve 1 yıllık prim muafiyetinden yararlanabiliyorsunuz, bilginiz olsun.

valla ben erkeğim ve kısa saçlıyım; ama benim de saçım dalgalı ve kabarma problemi oluyor. egos'un kırmızı killi waxı çok ideal bu durumla ilgili. onun daha iyisi de osis'in killi waxı (o da kırmızı ambalajlı).

eşimin saçları uzun ve kıvırcığa daha yakın. o daha yumuşak, krem formunda waxları (taft ultimate gibi) seviyor kullanması gerektiğinde. killi waxlar iz bırakıyormuş.

Muvekkil oradan pek bulmaz ama gizleyenlerin amacini hic anlamiyorum. Ulasilabilir olmak onemlidir avukatlikta. Adresi veya hic degilse sabit telefonu olmayanlari daha ciddiyetsiz buluyorum.

Güvenlik nedeni ile alenen paylaşmıyorum. Her türlü manyak sizi hedef haline getirebilir. Telefon başka bi konu.

artıları: önemli durumlarda (duruşma ertelenmesi, sulh teklifleri vs) karşı tarafın avukatı rahatça ulaşabiliyor.

eksileri: baro seçimlerinde telefon folloş oluyor.

eksileri her türlü ağır basıyor ama bir kere numaramı vermiş olduğum için artık silsem de bir şey fark etmez diyerek silmiyorum. müvekkil filan gelmez oradan ama

-müvekkil oradan bulmaz.
-artısı duruşma, kalemde yapılacak iş, karşı vekille haberleşmeyi kolaylaştırıyor.
-eksisi bir kere herhangi biriyle tanışsanız size erişebilmesinin çok kolay olması. özel hayat içinde bu kadar kolay erişilebilir olmak hoş değil.

@her girişte şifresini.. +1

kedi iran kedisi gibi aşırı tüylü bi cinsse küçük boy işinizi zorlaştırabilir. bendekiler boy boy sokak kedisi, o yüzden sorun yaşamadım ufak boyla.

tüyleri normal tekir boyutunda/yoğunluğundaysa small boy yetiyor. aşırı tüylü kediler için farklı modelleri var. bizim evdeki kısa tüylü, o yüzden bize yetiyor.

i.hizliresim.com

Kedimiz bu. Uyar galiba small?

henee tipsiz. uyar.

alamiyon kasa bu, belliki senin ankartta veya başka biyerde kaçak var.

çok yaşamaz bu alet.

götür bi elektronikçiye hassas ölçüm aletiyle ölçsün.

dışı plastik değil mi? yada anti statik maddeden değil mi?
neresinden elektriklenme oluyor? kasada pek statik elektrik birikmemesi lazım yoksa devreler falan yanar dokunma ile.
bence sıkıntı büyük gibi.

sorulara cevaben:

dışı plastik değil. killerbee'nin yazdığı gibi alüminyum. elektriklenme genelde laptopun aşağı kısmından (yazarken bileklerimizin üzerinde durduğu kısımdan) oluyor; ama ekranın çerçevesine dokunduğumda da oldu bir kere.

üründe topraklama sıkıntısı var yüksek ihtimal kasa ile şarj kablosu aracılığı ile topraklı prizin toprağından nötrleme yapması lazım ya siz topraklı priz kullanmıyorsunuz yada fişten çekince şarjda kullanırken oluyor.

Her türlü sıkıntı ben kartlardan birisinin yandığını falan düşünüyorum.
çözüm topraklı priz kullanmak ve kasa ile donanımın jumperlamaların doğru çalıştığından emin olmak. Bunun için ölçüm şart. elektrikçi +1 diyorum.

boyadıktan sonra ters çevirip ütülemeniz lazım.

ütülediğim halde perte çıktı zaten...

aldığınız boya serigrafi boyası mıydı?

moda tasarım mezunuyum ben de ve serigrafi ile bir sürü baskı yaptım (direkt fırçayla boyama nasıl olur bilmiyorum bizim yaptığımız ince katman halinde baskılardı) ve senelerdir giyiyorum. en kaliteli dijital baskıdan bile daha dayanıklı oluyor serigrafi.

tek renk basmak daha kolay ama farklı renkler basılacaksa üst üste basılması lazım (diyelim 3 renkli bir ev çizimi var. önce pembe renkli binanın kendisi üstüne sarı renkli camlar ve kırmızı çatısı şeklinde 3 kere farklı basılmalı) biraz uğraştırıcı ama sonuç temiz ve güzel olur.

koskoca şişesi de 20 liraydı en son. şimdi 30 olsun ama çok rahat 30 40 tshirt boyar.

Kaç derece ile yıkadınız?
Pebeo nun kumaş boyası ile boyadığım tshir 4-5 senedir hala giyiliyor.

sorunuza tam cevap olmayabilir; ama kendimce bir alternatif önermek istedim.

koyu renkli tişörtler için çamaşır suyu kullanıyorum ben. gayet güzel sonuçlar aldım. hele ki stencil kesme yeteneğiniz varsa işiniz daha da kolay olur. "bleach t-shirt" diye aratırsanız örnekleri çıkıyor.

@starborn benim de aklıma gelmişti tişörtü çürütür diye düşünmüştüm. bu perte çıkan tişörtün soluk boyası üzerinde deneyeceğim. teşekkür ederim.

@fasulyek 30-40 derecede yıkadım.benim boyadığım boyanın şişesi şeffaftı. fiyatı yüzünden alternatifler arasına alıyorum teşekkür ederim.

@dedi ayca denemedim. böyle bir şeyin olduğundan bile yeni haberim oldu. ben sadece tişört üzerine yazı yazmak için kullanmıştım ve kullanacağım. kağıttan negatif baskı alıp içini oyuyorum. fırça yardımı ile boyuyorum. siyah tişört üzerine beyaz renk yazı gibi mesela. serigrafi boyası alıp fırça ile deneyeceğim. sanırım işimi görür. ayrıca serigrafi olayı çok ilgimi çekti. videolarını izleyip bir de o şekil çalışacağım. teşekkür ederim.

Merhaba
Yakın zamanda tişörte baskı/boya yapan biri olarak kendi deneyimimi yazayım.
Yazacağım yazinin kalibini reklamci bir arkadaşım çıkarttı. Bana kalan tek şey yapışkanı siyah tişörtüme yapıştırıp kırtasiyeden aldigim beyaz kumaş boyasını fırça ile harflerin boşluğuna boyamak oldu. Ben şu boyadan aldım:
encrypted-tbn0.gstatic.com
bir problem olmadı. Önceleri baskı çıkar diye elde yıkardım tişörtü ama sonra erinince makineye de attım bir şey olmadı. Yalnız boyayı sürdükten sonra 1 gun kuruması için balkona aldım. Ertesi gün tersinden ütüledim. Kolay gelsin size.
Edit boyayı da kırtasiyeden 3-5 liraya almıştım sanırım tam net hatırlamıyorum ama.

düzgün bir ustaya özel diktirirsen üzerine "tık" diye oturur.

"düzgün bir ustaya yaptırılan özel dikim" olayını ben bundan 2 sene önce filan sormuştum. tunalı'daki aynalı çarşı'nın üst katlarından birinde, işinde gayet iyi gözüken bir terzi vardı. o dönem fiyatı en uygun kumaşla 2500 TL filan demişti. şu anda tahminim 4000'den az değildir.

marka olarak ben beymen business'tan alıyordum. bir süredir aldığım takımlardan memnun kalmadım (ama almış oldum). bundan sonra alacağım takımlarda network ve damat'a bakmayı düşünüyorum.

perakende satan yerlerden (beymen business, kip, altınyıldız, sarar, kiğılı vs.) takım elbise alırken en önemli şey kumaş. ben mesela kilolu ve kalıplıyım. ama 1990'lardaymış gibi giyinmek de istemiyorum. o yüzden anladım ki takım elbise seçerken kumaşın "%88 Yün %8 Poliamid %4 Elastan" olması ideal. %88 yün olması ısı dengesini güzel kuruyor. yazın az terletiyor, kışın az üşütüyor. %8 poliamid ve %4 elastan çok önemli. kumaşın önemini çok iyi bilmezken %100 yün bir takım elbise almıştım. hakikaten jilet gibi duruyordu üzerimde; ama ayakkabı bağlamaya eğilince dizimin arkasından patladı. o yüzden az da olsa bir miktar elastan olması şart.

takım elbisenin çok güzel oturmasını istiyorsanız, mağaza sakinken gidin ve sabırlı bir şekilde oradaki müşteri temsilcisi ile konuşun. paça vs. ayarlarken iğne batırıyorlar ya. çoğu erkek takım elbisenin paçasını ayarlatıp, gidiyor. aynada sürekli kendinize bakın. baldırdan daraltmak lazım mı, dizin altından daraltmak lazım mı, ceketin kol boyu iyi mi, ceketin kolu çok mu geniş vs. bunların hepsine bakın. eğer tam olarak ne yapılması gerektiğini anlamıyorsanız, rahatsız olduğunuz şeyi açıkça size yardımcı olan personele söyleyin. aklınıza yatmadıysa almayın. kafanıza takılan her şeyi iğnelettirin ve terziye öyle gitsin. o zaman daha düzgün oluyor.

gömlek ise ayrı bir konu. üzerinize kalıp gibi oturan takım elbise olsa bile, en üst düğmesi açık, yanlardan sarkan bir gömlekle giyiyorsanız bir boka benzemiyor. gömlekte önemli şeyler elbette kalıp, kesim ve kumaştır. bunları yukarıda anlattığım gibi kendi kendinize seçebilirsiniz. aynı şekilde terzide düzenleme yaptırılabilir.

bunlar haricinde gömlekte dikkat edilecek üç ayrıntı: 1) en üst düğme 2) etek boyu 3) yaka tipi.
1) gömlek alırken mutlaka en üst düğmeyi ilikleme testi yapın. en üst düğmenin biraz uğraştırdıktan sonra iliklenebilmesi lazım. iliklendikten sonra hafif; ancak alışılabilir bir rahatsızlık verebilir. takım elbise giyen erkeklerin belki de %10'u filan bunu yapıyordur; ancak en üst düğmesi iliklenmiş ve üzerine düzgün bir kravat bağlanmış takım, her türlü kendisini fark ettirir. bütün event boyunca en üst düğmeyi ilikli tutmanıza gerek yok. ben örneğin düğüne gidiyorsam, mekana girip, tebrik sunduktan sonra yemek aşamasında filan en üst düğmeyi açıyorum. ya da toplantıya gireceksem ama sonrasında hemen eve gidemeyeceksem, toplantıdan sonra en üst düğmeyi açıp yolda öyle yürüyorum.
2) gömleğin, pantolonun içine sokulacak kısmına etek kısmı deniliyor. bu kısım mümkün mertebe uzun ve düzgün olmalı. maalesef her düz renk gömlek takım elbise gömleği olmuyor. o yüzden gömleği giyerken düzgün bir şekilde pantolonun içine sokun ve yanlardan taşma vs. yapıyor mu ona bakın.pantolon içine sokulmayacak türdeki gömlekleri pantolona sokmayı denediğinizde yanlardan saçma sapan şişlik oluyor.
3) yaka olayına çok hakim değilim ama bazı tercihlerim var mesela. adamgibigiyin.com - tr.depositphotos.com

benim yüzüm yuvarlak ve büyük olduğu için uzun-ince yakaları seviyorum. o yüzden straight ve (bulabilirsem) snap tab yaka tercih ederim. kendi surat yapınıza göre diğer tür yakaları da alabilirsiniz. ama işte üst düğmesi iliklenmeyen bir gömlek aldıysanız ve yakası da spread yaka ise kravat bağladığınızda saçma sapan bir görüntü oluyor.

Şubeden kaşeli imzalı alabilirsiniz hemen.

internet bankacılığından hesap hareketleri dökümünü alabilirsin. konsolosluklar kabul ediyor. ben öyle yaptım.

Ben Almanya vizem icin internetten aldigim ciktiyi verdim, kabul ettiler. Hem de iki sefer.
Bir sorun olmaz bence.

ben sorduğumda kendilerinin yolladığını söylemişlerdi. ek bir ücret karşılığında imzalı-kaşeli yolluyorlar adrese.

Subeler vermek zorunda. Net bilgi. Yok mok diyorlar ama kosgeb icin her ay aliyoruz.

çıktı ile vize almışlığım var.

E-maile dokum ve imza sirkulerini gonderiyorlar.

Bu ikisinin ciktisiyla basvurdum cok kere problem olmadi.

yaklaş yamacıma :) öncelikle bütçenden haber ver. Ama her makine her kamışa uymaz

Maket yem kombosu yap.alacagin yerle konus nerede avlaniyorsa oraya uygun olanlari versin,yaninada kaliteli igne serpistir,guzel olur.

@silah taciri: mesaj atacaktım ama mesaj arayüzünde bir sıkıntı var. mesajım gitmiyor. o yüzden buraya kopyalıyorum: "bütçe 200-250 TL hocam. dün ben de bir iki at çek yapayım dedim; baktım olta makinesi bayağı önemli bir şey. iyi bir olta makinesi alsak, kamışı da ona göre gitsin kendi alsın diyorum. ama bir yandan da adam güzel yem (maket balık) gelince çok mutlu oldu. ama onları seçmeyi hiç bilmiyorum."

@duptıs: internetten alacağım maalesef :/ ama diğer öneriler için teşekkürler. arkadaş işi gereği geziyor sürekli. olta seti yanında. bulduğu su birikintisine sallıyor :) sabit bir yer yok yani.

kiyafet de dusunbilirsiniz. yagmurluk, ruzgarlik, cizme tarsi seyler.

Bütçeniz ne ise onu alın. Yalnızca dediğiniz şeyler yapılacaksa piyasadaki en ucuz notebook da bu işleri rahat rahat yaparlar.

tablet al tablet.

bütçe?

valla bütçenizi filan belirtmeden biraz zor; ama şöyle bir tavsiye vereyim.

1) bizimkiler için de aynı soruyu düşünmüştük. sonra ipad aldık. çok rahat ettiler.
2) anne-baba için ucuz laptop bakarken atom işlemcili, celeron'lu filan saçma bilgisayarlar görüyorum. anne-baba zaten kullanmaz diye düşünmeyin, en azından i serisi (i3-i5-i7) bir işlemcisi ve 8 gb rami olsun.

Bütçe max 2k

Tablet +1

laptopla falan hiç uğraşmayın, o bütçeye işinizi rahat görecek bir ipad alırsınız.
derdi tasası yok, kullanımı kolay, ömrü nispeten uzun. iyi bir kılıf alırsanız film/dizi izlemek falan da kolay olur.

ipad'den şaşmayın bence. diğer tabletler sıkıntı yaratabiliyor özellikle güvenlik konusunda( anne baba tıkladığı reklamlar vs çok fazla dolduruyor tableti)

normal.
yavru kediler her şey gibi kendilerini temizlemeyi de öğrenirler.
yani şu anda tam bilemiyordur kendini temizlemeyi ya da bu gibi durumlarda ne yapması gerektiğini.
büyüdükçe kendiliğinden öğrenir, siz yine gördüğünüzde temizleyin ama yapılabilecek başka bir şey yok.

normal ama kafanıza takılıyorsa veterinerine bir sorun.

bizimkisini sahiplendiğimizde 5 aylıktı. böyle bir şey yapmadı ama kendini doğru düzgün temizlemeyi öğrenmesi 1-2 ayı buldu. o süre boyunca tüylerine yapışmış kumlarla, ilaç artıklarıyla filan geziyordu. ıslak mendille siliyorduk.

zamanla üzerine yapışan kakasından rahatsız olmayı öğrenir. zira kedilerine kakayı gömmesi, temiz&tertipli olmalarından değil, içgüdüsel olarak kokularını büyük yırtıcılardan saklamak istemelerindendir. üzerinde kakayla gezmesi içgüdülerine ters bir durum. dolayısıyla bir süre sonra vazgeçer diye düşünüyorum.

Benzer sorunu birkaç kez biz de yaşadım. Bizimkinin tüyleri uzun biraz. Veterinere götürüp sadece popo deliği civarını traş ettirdik. Bulaşma problemini büyük oranda çözdük.

big fourlarla görüşün. ernst and young / deloitte / pwc / kpmg

@oscar: hocam teşekkürler yanıtınız için. bu firmaların esas "big four" olduğu kısım mali denetim alanı; ama yönetim danışmanlığı hizmeti de veriyorlar. isim vermeyeyim, bir tanesi ile görüştüm. binbir naz sonrasında teklif alabildim ve o da oldukça astronomik bir rakamdı.

fiyatlar yüksektir tabi

ama paranıızı boşa da harcamayın. danışmanlık verir ama çöpe atsanız da bir şey değişmez. iyi seçmek lazım

örneğin en sonki seçimlerin hileli olduğu bal gibi ortadayken ve insanlar sokağa dökülmeye hazırken herkesi durdurdu. sokağa inilse bişeyler değişebilirdi.

Efendi bir adam dış görünüş olarak. Kahve ağzıyla konuşmuyor. Bizim millet sevmez böyle tane tane konuşan insanı. Bağırıp çağırması, meydan okuması, kitleleri coşturması gerekiyor muhalif görünmesi için. Ve hiç kusura bakmasın ama çok eskilerde kalmış bir siyasi propagandayı takip ediyor. AK Parti milletvekilleri seçim döneminde onlarca projeden bahsederken, Kılıçdaroğlu emekli maaşını artırmaktan bahsediyor. Emeklilerden önce ülkenin gençlerini etkilemek gerekiyor oy oranını artırmak için. Yıllardır herkesin dilinde olan vaatler söz konusu olduğu için kimse dinlemiyor bile.

@tolga asp, seninle ayni fikirdeyim.
Gercekten ben de yillardir anlayamiyorum.

iyi niyetli bir şekilde, kendi fikirlerimi açıklamaya çalışayım.

bir kere şunu önden belirteyim: "çok düzgün insan, bizim halkımız düzgün insanda anlamaz." geyiğine katılmıyorum. bu geyik doğru; ancak kendisinin kötü muhalefetini tek başına açıklayamaz. Yaptığı muhalefeti işlevsiz bulmamın sebebini şöyle özetleyebilirim: "İktidara ortak olmanın yolunun, iktidar partisinin muadili olmaktan geçtiğini sanması."

en çok aklımda kalan üç örnek:
1) iktidar, bariz bir şekilde gündem değiştirmek için "kız-erkek aynı evde kalamaz." dedikten sonra, "kızlı-erkekli evleri desteklemiyoruz." açıklaması. www.haberler.com

niye hacım? "kız-erkek aynı evde kalmaz." diyen adam zaten senin partine oy vermeyecek. verecekse de bu adamı kendi cenahına çekmenin yolu, bu tarz suni açıklamalar değil. bu uğurda, seküler, modern kitleyi de uzaklaştırıyorsun.

2) hdp konusunda gaza gelip, milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırması. bu işin sonunda akp'lilerin yargılanacağı gibi bir fanteziye kapılmayacağını düşünerek, dümdüz salaklıktı bu.

3) cumhurbaşkanlığı seçimindeki gerizekalılık. mhp ile olan ortaklık yerine, hdp ile rıza türmen üzerinde anlaşılsa, recep tayyip erdoğan belki yine cumhurbaşkanı seçilirdi; ancak bu kadar dramatik bir farkla kaybedilmezdi. o dönem ortaklığa gidilen mhp, şu an iktidar partisinin sağ kolu.

ben şahsen kemal kılıçdaroğlu'nun düzgün bir insan olduğunu düşünüyorum; ancak yaptığı muhalefet kesinlikle beş para etmez. günümüzdeki chp'nin bende uyandırdığı etki, her daim akp'nin gölgesi altında kalan, bütün politikasını akp'ye göre belirleyen ve onların izin verdiği alanda muhalefet yapabilen bir parti. yarın akp "şeriat hukuku uygulayacağız." dese, bizi filan satacağına inanıyorum chp'nin, "halk istiyorsa olur tabii; ama halka soralım." diye.

-------

belki herkese uymayacaktır; ama ben kendi politik görüşüm doğrultusunda chp'yi istediğini söyleyebilen, kaybedecek bir şeyi kalmamış bir parti olarak görmek isterdim. artık mhp-akp çizgisinden bir umut yok. ne yaparsan yap, ilk fırsatta "vatan haini chp" olarak yaftalanacaksın yine. dolayısıyla çık özgürce tutsak gazetecileri, vekillerin yanında dur. her bokta "ama devletimiz..." ayağına akp'ye yaranmaya çalışma.

Aynı türklerin kibar insanı ezme huyu gibi Kemal aganın düzgün ve tane tane konuşması "ulan bu böyle konuşuyo ama kesin bi ibnelik var" olarak algılanıyor malum kesim tarafından. Kemal Bey, youtube'dan aşina olduğumuz 90'ların parti yöneticileri gibi TV'de açık oturum yapmalık bir adam. mizacı böyle, tane tane konuşur, bağırıp çağırmaz vb. bizim insanımıza ise bu kibar duruşu, siyasetten anlamadığı ve hatta siyasi hiç bir bilgisi olmadığı gibi kah amariga'nın, kah pkk'nın uşaklığını yapıyor olduğu şeklinde dayatılıyor. bir de seçmen genel olarak çözüme bakıyor. "işsizliği çözmek için böyle böyle işler yapıcaz" deyince o yapacağı şeylerin işsizliği nasıl çözeceğinin bağlantısını kuramayacak kadar akıldan yoksun büyük bir seçmen kitlesi var. bu adamlar sadece "şurda dükkan açtık, 2 milyon kişi işe girdi, işsizlik tamamen bitti" -yi anlayabiliyor. kısacası muhalefet yapamıyor değil. yapıyor ama ortam müsait değil.

çapsız. etrafındakilerin kontrolünden çıkamıyor sanırım. kemikleşmiş yeyici tayfa istediği yöne çekiyor. muhalefet yapabilmek için önce muhalif düşünmek gerekir. mevcut sistem chp içindeki çıkar odaklarına yarıyorsa, bu kadro ile muhalefet yapamazlar.

siyaset beraberliğe oynayarak yapılmaz
siyaset efendilikle kazanılmaz
naiflik beyefendilik yapacaklarsa pul koleksiyonu derneğine gitsinler.

Yapamiyor. Belgelerle geliyor olabilir, halk mal. Halka hitap edemiyor, turbinlere oynamayi bilmiyor. Politika budur, Kilishdaroglu da bunu yapamiyor. Halk mal ise belgelerle falan gelmen cok da bir sey degil. Tayip turk milletinin anladigi dilden konusuyor. Tayip iyi bir politikaci, kim ne derse desin. Adam isi biliyor.
Kilisdar politika bilmiyor. Etkin muhalefet icin oncelikle nefes alman sonra politika bilmen gerekir. Belge dedigin nedir ki..?

çünkü lafta kalıyor her şey. hosein'in dediği gibi, bir şey olacaksa te o zaman olacaktı ama insanları gaza getirmedi, sessiz kaldı. bu süreçten bayağı bir süre sonra insanları gaza getirmeye çalıştı ama iş işten geçmişti artık. bence kılıçdaroğlu da hükümetin adamı. chp'nin başkanlık seçimlerinden sonra başka bir açıklaması olamaz.

Çünkü partiye hdplileri, Kürtçuleri doldurdu. Ağzıyla kuş tutsa bana ne bundan sonra.

Hosein'e katılıyorum. o gece evde 3 kişi Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıkacak bir söze Ankara'ya gitmeye hazırdık. Ama korkaklık yaptı, böyle bir şeyin altına girmeye cesaret edemedi. Sahiden o gün bir şeyler değişebilirdi ama olmadı.

Kılıçdaroğlu bırak ülkenin anamuhalefetini emanet etmeyi, herhangi bir küçük şirketin bile liderliğini yapabilecek kapasitede, karizmada biri değil.Lider değil öncelikle.

Bizim gibi ülkelerde lider önemlidir.İnsanlarla iletişimde %90 vücut duruşunuzla,jest mimiklerinizle,tonlamanızla nasıl paketleyip söylediğinizdir.Kalan %10 ise ne söylediğinizdir. Kılıçdaroğlunun ilk %90'lık kısım için benim gözümde puanı 10 / 90 falandır.

Adam daha konuşurken nereyi vurgulayacağını nerede es vereceğini bilmiyor.Anamuhalefet liderliği için çok aşırı derecede düşük bir profil

mizacı ve yapısı siyasi liderliğe uygun bir kişi değil. zaten sana istemediğin herşeyi yüklüyorlar. muhalafet sol için biraz daha sert yapılmalı. öncelikle chpdeki ulusalcı eski kafalı çevreleri gönderip yerine genç bir lider ve genç parti yönetimi gelmeli.

kılıçdaroğlu su nerden geliyorsa oraya gidiyor. artık Türk siyaseti eskisi gibi olmaz. sakinlik bizim toplumumuzda eziklik olarak algılanıyor. bu sebepten yapamıyor.

chp'nin başına geçtiğinde bir rüzgar yakalamıştı aslında. ama partiye tam hakim değildi ve cesur değildi. yani aslında lider değildi! yine de bir şeyler olabilirdi, kaçtı o fırsat.

akp'nin yancısı durumuna çok düştüğü oldu, @starborn'un dediği gibi.

@hosein'in dediği gibi, çok açık usulsüzlükler varken sustu ve kabullendi. büyük hataydı. ama insanları sokağa dökse, iç savaşa varan olaylar yaşanabilirdi.

genel olarak söylendiği gibi, evet efendi, tane tane konuşan bir adam. bazen o da zorlayıp bağırıyor filan ama durmuyor üzerinde.

çoğunlukla akp'nin oluşturduğu gündemin peşinden gittiği doğru. ama kendi gündemini oluşturduğu da oldu. yanlışı, yarattığı gündemlerin hep bir atımlık olması, devamının gelmemesi.

@dissendium'un bahsettiği gibi emeklilere süper vaatlerde bulunuyor, emekliler oy vermiyor. ama gençlere de vaatte bulunuyor, gençler de koşmuyor chp'ye.

çok ciddi vaatleri oldu ama bu halkı inandıramıyor. samimi bulunmuyor bir defa.

hem "dersimli kemalim" deyip, hem de atatürkçü olunmaz!

hem hdplilerle (misal tanrıkulu) kolkola hem de atatürkçü o-lun-maz!

akp, bırak hdp'yi, pkk ile iş tuttuğu halde millet öyle de destekledi, böyle de destekledi. kıvır kıvır politikalara rağmen, öyle de böyle de oy alıyor.

çünkü bir de muhalefete vurmak kolay. yazarken bile, içeriye alınmayalım diye dikkatli seçiyorsak kelimeleri, kimse "ama muhalefet" diyemez. tek başına bu durumu açıklamaya yetmez bu kolaycılık.

zamanında bırakıp gitmesini bilmek büyük bir erdemdir. bunu bilmedi, bilmiyor ve korkarım ki bilmeyecek. bana göre en büyük hatası bu.

hocam muhtemelen özel bir konu, o yüzden paylaşamıyorsunuz; ancak en azından genel olarak hangi alanda yardıma ihtiyaç duyduğunuzu belirtmeniz faydalı olur. örneğin iş hukuku alanında mı, mirasla ilgili bir konuda mı, arsa ile ilgili bir konuda mı; hangi konuda?

çiviyle kırarsınız bence. ince uçlu matkapla delin sonra kalın uçluyla genişletin

toz olmaması ve taşın yumuşaması için su dökün üstüne

zeke + darbesiz. darbe mermerde sıkıntılı olabilir. darbesiz de delersiniz. biraz daha uzun sürer ama delinir. ucunuz iyi olmalı, çelik veya beton ucu iş görür.

cevaplar gayet ufuk açıcı, hepinize çok teşekkürler.

nalburdan bi elmas-mızrak uç sorayım, sonrasında tekrar bir deneyeyim.

mermer darbesiz delinir yav ne yaptınız daş mı bu ağalar... darbesiz, elmas uç, deliğe su takviyesi. belki 483573 kere delmişimdir.

kesme yağı da lazım bu arada, darbesiz kullanın. kolay gelsin.

fazla ısınmaya karşı su ile soğut bir yandan. mermer kalınsa bir elmas uç etmeyebilir. yedek uç bulundur.

serious sam serisi
unreal tournament serisi
saints row serisi

Doom indir heyecan arama. Rica ederim.

insurgency

One Finger Death Punch.

Çok darlanınca giriyorum 5-10 dk katliam yapıp çıkıyorum. Bir rahatlama geliyor. 2 liraya daha iyisi yok.

quake3 arena

Vanquish
Gears of War(Eğer Xbox varsa bütün seriyi oynayabilirsin ama pcde sadece 1 ve 4 var)
Shadow Warrior 1-2
Wolfenstein serisi(Özellikle yeni çıkan New Colossus)
Cs ye alternatif olarak Payday 2

ooo far cry senin ilacın hocam. 3'ten başla direkt.

büyük ihtimalle hayır ama riske değmez.

kaç gündür dolapta bekliyordu ki? hava zaten soğuk, bozulmamıştır bence.

@evde liyakat kalmamis 1 gün de dolapta bekledi.

Şunu duymuştum. Et bir kere çözüldü mü tekrar buzdolabına koymamalı tüketmeli. Araştırın isterseniz.

Elinizdeki direkt tüketilebilir mi ? Onu bilmiyorum

Kırmızı ete bir şey olması zor, iyice pişirin üzerine de
Kekik yanında kırmızı şarapla.

Kızarttım şimdi. Hafif de olsa o kötü koku hala var. Mis gibi kokması gerekiyordu. Sanırım vedalaşma anı geldi. Küçük parçalara bölüp sokağa koyayım mı, yoksa çöpe mi? Kedi köpeğe zarar vermeyelim.

direkt atın hocam. bu tarz durumlarda çoğu gıda maddesinin kokusunu bile alamıyorsunuz. kötü koku duyunca direkt atın.

Hayvanlara verebilirsin evet.

Bişey olmaz ya et bu et!!! Ye.

Hayvanlara da bişi olmasın diye çöpe attım. Hüzünlüyüm. Sinirliyim.

Para vermeden önce
free pdf editor apps diye arama yapmanı öneririm. Bazı uygulamalar ücretli olanları aratmayacak kadar iyi olabiliyor.

@1adam: hocam teşekkürler öneri için ama bulduğum çoğu bedava pdf editörün, paralı sürümü de var ve bedava sürümü kullanırken istediğim özelliklerin paralı versiyonda olduğunu söylüyorlar. open source mükemmel bir pdf editör olmadığı takdirde bedava program aramıyorum.

PDF'lerle çok haşır neşir olan bi insan değilim ama Foxit Reader var. pro versiyonu da var sanırım. bi bak istersen işini görebilir.

"Selda Bağcan aslında o kadar da iyi biri değil, solcu bile değil, hatta Abdulkadir Selvi'den bile daha aqepeli" münazaralarından çıktı.

çok şey kaçırmışım ya. o münazara nasıl çıktı ki? asbdhjskl

eksisozluk.com

geçtiğimiz günlerde selda bağcan'ın sabah'a verdiği röportajdan sonra twitterda bi kullanıcı bu hatırayı biraz daha detaylandırarak anlattı.

edit:

twit zincirini de buldum: twitter.com

makbuzu taratıp photoshop'ta üzerine layer'lar ekleyerek doldurabilirsin. sonra makbuzun olduğu layer'ı kaldırıp yazdırabilirsin.

aynı mevzuyu indesign'da da yapabilrisin muhtemelen daha rahat olur

Deneye deneye excel ile yapabilirsiniz, hücreleri büyütüp/küçültüp ya da birleştirip, o hücre içinde de yukarı/aşağı/sağa/sola/ortaya hatta girintili olarak bile yazabilirsiniz.

Ayarlayamama imkanı yok, ben yıllardır excel'de fatura kesiyorum.

Yapamazsanız atın örneğini ayarlayayım.

word ile template yapıver birkaç sefer uğraşırsın sonra doğrusunu bulursun

vallahi de excel'de yapamadığım şeyi word'de yaptım. photoshop aklıma geldi de işyeri bilgisayarımda lisans yok + crackli kullanmak istemiyorum + pratik değil. çok teşekkür ederim.

özel not: en çok John Bloor'un cevabını beğendim. daha hala gülüyorum :)

sürekli sabit, masa üstünde duracaksa bluetooth olmasının tek getirisi kablosuzluk olur ama şarj etme olayı da bir sorun bence. sürekli dinliyorsan 2 günde 1 şarj etmen gerekir, 2 günde 1 kablo ile, tak çıkarla uğraşmaktansa şöyle bişey işini görür. bluetooth olanların pilleri de eskiyecek zamanla falan filan...
www.hepsiburada.com

Erkek arkadaşıma d&r internet sitesinden Trust Urban Ziva aldım ışıklı mışıklı. Sesi iyi çıkartıyormuş gayet memnun ayrıca ucuz.

Jbl go isini rahat gorur

Fiyat performans canavarı istiyosan Jbl Go kullan, ben çok memnunum şahsen. Zaten işini görür. 350 tl vermeye gerek yok.

arkadaşlar cevaplar için çok teşekkürler. çoğu kişi şarj olayından bahsetmiş. bu benim de kafamda bir sıkıntıydı. hoparlörü sürekli güç kaynağına bağlı çalıştırmak istiyorum zira. bu yönden bir sıkıntı olur mu acaba?

Bu işlerden çok da anlamam ama bence de 350 TL vermenize gerek yok. Ben daha yeni bundan aldım ve gayet memnunum: www.tchibo.com.tr

sürekli güç kaynağına takılı çalıştırılan pillerin ömrü daha az oluyor, hele ki çok kaliteli bir şey olmazsa pilsiz çalışmaz hale gelir, hatta komple cihaz bile bozulabilir(pilin entegrasyonuna da bağlı).

@starborn, ben jbl go'yu haftada 1-2 şarj ediyorum en fazla. Rahat rahat götürüyo.

bluetooth almasan keşke, sonuçta sabit bir yerde duracak,

yanıtlar için çok teşekkürler. masamda çok fazla kablo var ve hoparlörü koysam kalabalık olacak. yanımdaki masada bi boşluk var oraya koyacağım. dolayısıyla kablosuz olması gerekiyor. jbl go biraz küçük olacak sanki. harman/kardon'un alengirli modelleri çok hoşuma gitse de sanırım mikado'nun jbl go'dan bi tık büyük bi modeli var onu alcam.

bi dönem concerta kullandım. bi numarası olmadığı için bıraktım.

Sorabilirsin

ato aşti'nin hemen arkasında, armada avm'nin ilerisinde. taksiye gerek olmadan yürüyerek de gidilecek mesafede.

o bölgede ucuz otel vs bulman zor. dediğin fiyatlara anca ulus'ta otel bulursun. onlar da ne oteli olduğu belirsiz.

tahminimce 15 TL'den fazla yazmaz.

ato, söğütözü'nde olduğu için ucuz otel bulabileceğinizi sanmıyorum. airbnb bakabilirsiniz; ancak onlar da balgat'ta veya emek'te filan olacaktır en yakın. eğer mümkünse kızılay civarına yerleşip, metroyla (ankaray) gidip gelmek daha mantıklı.

Tamam kizilay civarinda uygun otel biliyor musunuz? Ulus otelleri cok pis biliyorum.

45-70 tl baya düşük ücretler, o fiyata bulacağı otelde kesinlikle ama kesinlikle kapıyı kilitlemeni öneririm. hatta kendi nevresimini götür bence.

ato aştinin arkasında kalıyor dendiği gibi, 15 lira anca yazar. ayrıca aşti'nin önünde, eskişehir yolundan giden tüm minibüsler de oranın önünden geçer.

günlük kiralık evler de oluyor değerlendirilebilecek.
veya airbnb tarzı sitelerden de birini ayarlayabilirseniz bir bakın derim. yakın mesafelerden evinde arkadaş isteyebilecek birileri olabilir.

aşti'den ato'ya ulaşımı kolay sağlarsınız. Ankara taksisi pahalıdır ama mesafe çok yok. metro veya minibüs kullanabilirsiniz. minibüsle tam önünde inebilirsiniz. ümitköy bilkent vs yazan her türlü minibüs önünden geçer. mesafe zaten dediğimiz gibi uzak değil.

vize başvurusunu başka ülkelerden (örn. bulgaristan)yapmayı deneyebilirsin.

aynı durumdan muzdaribim. benim de mayıs'ta gitmem lazım en erken randevu tarihi eylül.

konsolosluğu aradım. "ds160 doldurduktan sonra parayı ödeyip randevunuzu alın. sonra da acil randevu talebinde bulunun" dediler. 620 TL'yi gözden çıkarıp bu riski almak isterseniz, böyle bir yol var.

Vize hızlandırması için başvurabilirsin.

saçlarını kaç senede uzattın

cok acidi mi?

ensest ilişki iddialarına ne diyeceksiniz sayın snow?

ayıldın mı dirildin mi?

you know nothing der bişi sormazdım.

dizi ve kitaptaki karakterini kıyaslar mısın, işleniş şeklinden hoşnut musun?

güncel bilgi seviyesinde olduğunu varsayıyorum:

benjen ile ilişkisini ve en son görüşmeleri hakkında ne hissettiği.

O güzelim kılıcı Sir Jorah'a verirken için acımadı mı? Ya adam kabul etseydi?

Ölümden öte köy var mı?
Khalesiyi sempatik buluyor musunuz?

buzda her ayakkabı kayar altında çiviler olmadığı sürece. ayakkabı zinciri diye aratın.

Ayakkabı-bot uzmanı değilim ama bu tür bir soruyu ayakkabı satış elemanlarına sorduğumda "buzda kaymayan-kaydırmayan bot yoktur" gibi cevap aldığımı hatırlıyorum, ama bence de illaki kaydırmayan vardır diye düşünüyorum günümüz koşullarında.

Bahsettiğiniz ayakkabı markalarını bilmemekle beraber, eğer alacağınız botlar buzlanma harici soğuk kış koşullarında giymek için ağırlığı gibi sebeplerle çok da elverişli değilse ayakkabı kar zinciri gibi bişey de alabilirsiniz www.tchibo.com.tr

Bu öneriyi Ankara'da buzlanmanın ortalama 3-4 haftayı geçmemesi açısından da değerlendirebilirsiniz.

Merrell MOAB FST ICE+ Thermo. youtube'da videolarina bakabilirsiniz. Hepsiburada da 608 TL su an.

kar patiği tek çözüm, yalnız dışarı çıkınca takmak gerekiyor, fayansı falan çiziyor.

buzda kaymayan bot yoktur diye bi şey yoktur. ankara'nın bu taş gibi buzunda kayabilir ancak bi sıradan cat veya harley botların buz pateni gibi kayışıyla örneğin tavsiye edilen merrel botunki farklı olur. ki zaten merkezi yerlerde öyle buzlanmalar pek olmuyor olursa da 1-2 günden fazla sürmüyor. pwnography'nin önerdiği bota baktım ben de cidden iyiymiş. kar zincirleri çok kullanışsız denedim oradan biliyorum. onu çıkartıyorsun sonra ve çamur oluyor ıslak oluyor falan büyük çile.

arkadaşlar, yanıtlarınız için teşekkürler. buzda kaymamayı garanti eden bir ürün olmayacağını biliyorum. ancak bu iş için üretilen kauçuk tabanların buzu daha iyi tuttuğu ya da arctic grip gibi teknolojilerin, zımparavari tabanlarıyla buza daha iyi tutunduğu açık. ayakkabı zinciri ve türevlerini biliyorum, bizim işimize yaramayacağı için "ayakkabı zinciri önerir misiniz?" diye bir soru sormadım.

kaydırma(ma) konusunda başarılı bildiğiniz botlar varsa onları önerebilirseniz sevinirim.

Ben harley davidsonlari giyiyorum, hic kaydirmiyor diyemem ama performansi oldukca iyi

sonradan okuyacaklar için not:

bu kapsamda üç ayakkabı denedik:

1) lowa innox: lowa nxt taban. vibram değil, kauçuğa benziyor. daha yumuşak klasik vibramlardan. ayağa çok rahat oturdu. fiyat pazarlıksız 600 TL (henüz pazarlığa girişmedik).

2) merrell moab fst ice+ thermo: vibram arctic grip taban var. bunun olayı da şu: zımparamsı bir yüzey var tabanda. youtube'a filan yazarsanız görürsünüz, buzda neredeyse hiç kaymıyor. bayağı iyi. eşim çirkin buldu. düşünme aşamasındayız.

3) north face snowstrike II ve back to berkeley redux: bunlarda ice pick taban var. tabanda krampon gibi bazı çıkıntılar var. tabanın geri kalanı kauçuk ama bu kısımlar başka bir malzemeden. sıcaklık 0 ve altındayken sertleşip krampon çivisi gibi bir hal alıyorlar. doğal olarak buza filan saplanıyor. sıcaklık biraz daha yüksekse yumuşayıp, yapışıyorlar. valla aklım çok ermedi ama değişik bi teknoloji gibi. eşim hiç rahat edemedi içinde. bunlardan da vazgeçtik. merrell ve lowa arasında kaldık. lowa olacak gibi.