ben öyle durumlarda ağrının, en azından biraz, geçmesini bekliyordum. kuflex diye bir kas gevşetici hap vardı, akşamları yatmadan ondan alıyordum. bir doktora ya da eczacıya danışmadan ilaç almayın tabii.

zamanla gecer. cok cok kotu degilse git.

Eger sadece oturup kalkma gibi durumda agri varsa gidip kosu bandinda yuruyus yapabilirsin, kas gruplarina yuklenme sakatlanirsin yoksa agridan hareketi duzgun yapamazsin cunku. 2-3 gune gecer. Spor oncesi dinamik sonrasi statik esneme yapacaksin youtubedan arastir. Spor oncesi sade kahve kas agrisini azaltmada bir miktar etkili. Eger yetersiz protein aliyorsan kas toparlanmasi icin whey de kullanabilirsin. Ama bu asamadan sonra zamanla gececek bekleyeceksin.

ilk günlerde ara vermeyin. hatta hiç ara vermeyin spor disiplin işi. zaten en geç yarına geçer.

yahu inanmayin söyle seylere. yok bioenerji diye bir sey arkadasim.

bu olay gercekten var diyelim hadi o kadar matah adam olsa hic bir devlet(gizli servis etc.) o adami acikta birakmaz, sana bana para karsiligi bakmaz.

anekdotal kanıt kanıt değildir. bilimsel yöntem 101, ders 1, konu 1.

Hoff eksisozluk her s,ke kulp takma teami yetişmiş. Bilim nedir diye sormadik

var elbette. transformerslar tarafından kullanılıyor. türkiye'dekilerin çoğu decepticon, yani şarlatan. ama iskitler'deki optimus prime hocaefendi bu işi hakkını vererek yapan, az sayıdaki transformerlardan bir tanesi.



şaka lan şaka, ne biyoenerjisi. yok öyle bir şey. sdflkjsdlfkjsd.

"Ben inanıyorum aslında"

o zaman vardır.

Eski çalıştığım firmada mimar bir ablamızın afedersin tuvalete çıkmada sıkıntısı varmış, abartmış olmayım haftada 1-2 defa ancak çıkabiliyormuş ve hep bir şişkinle geziyormuş. kadın bursada bir bioenerji uzmanına gitti ve düzeldi. normalde ben de pek inanmam ancak bu gittiği kadın sonuç verdi. öyle diğer şarlatanlar gibi de çok para istemiyordu. seası 50 tl den 1 haftada çözüyorum diyordu. daha sonra kayseride bir adamı aradım büyük ihtimalle şarlatanlardan seasnı 500 tl dedi ehh ebenin şantı dedim yani.

art arkadasim, istedigine inan, para kaptir güzelce, ama olmayan bir seyi sirf senin keyfin olsun diye de "var arkadasim biyoenerji coh güzel aslinda" seklinde yazamayiz.

denge bilekligi bu biyoenerji filan diye basladi satisa, al oku bak, biyo enerji , fal gibi sarlatan aldatmacasidir, aksini iddia eden varsa buyursun.

bu arada bioenergy tam olarak şu oluyor;
en.wikipedia.org

boyle bi şey var yani. ama mucize diye bi şey var mı; yok.

Böyle bir şey var evet ama bunun yerine bir reiki masterden reiki alsan hem kendin hem de çevrendekiler için daha faydalı. istediğin zaman hem kendine hem çevrendekiler reiki verebilirsin

inanirsan etkili

kale'de washington var. bir de müzenin yanında çengelhan var. ikisi de güzel bence.

Fige Restaurant www.fige.com.tr
Göksu Lokantasi - Nenehatun www.goksulokantalari.com

Fige'nin mekan daha güzel tabi ki..

Konya yolunda Hacıbaba, Batıkentte Halimbey Sofrası.

La Gioia, JW Mariott.

trilye vardı gop'ta. ankara'nın en iyi balık lokantası deniliyordu.

omrunu tamamlamis o. anakart arizasi gibi duruyor. sanirim pilsiz calisiyor, guc girisinde de ariza olabilir. pil ile alakasi olmaz onu belirteyim. pil bitmis olsa surekli f1 f2 ekrani gelir.

benim bürodaki bilgisayarda da vardı benzer bir sorun.

windows 8.1 için konuşuyorum: start tuşuna sağ tıklayıp Olay Görüntüleyicisi'ne girin. Orada karşısınıza gelen ekranda Hata sekmesinin solundaki + işaretine tıklayarak o sekmeyi açın. Çıkan hatalardan en yakında gerçekleşeninin üzerine çift tıklayın. Hangi tarih ve saatlerde ortaya çıktığı görülür o zaman. Hatanın hangisi olduğundan emin olduktan sonra internetten bir çözüm arayın. Bendeki hata Kernel-41(63) gibi bir şeydi sanırım. Sizdeki de aynısı olabilir.

Eğer sorun öyleyse (ki bende öyleydi) nice sürücü güncellemeleri işe yaramadı. Bürodaki teknik eleman yeni bilgisayar getirdi. Eski bilgisayarın harddiskini söküp yenisine taktık. O günden beri sorun çözüldü. Benim tahminimce eski bilgisayarda güç ünitesi ile ilgili donanımsal bir sorun vardı.

masaüstü ekranı gelemeden cat diye restart oluyorsa mavi ekran veriyordur muhtemelen. donanım arızası gibi geldi bana da. bir anda güç kesiyorsa.

www.banggood.com

burdakinebenzer bir debug kart alıyorsun ve mini pci soketinden wireles modülünü çıkarıp bunu takıyorsun.orda çıkan kodlara göre hareket ediyorsun.muhtemelen faydası olacaktır.
laptop debug kart diye aratınca değişik model kartlar çıkıyor.seninlaptopa uygun olan bir tanesi işinigörürbence.

tamire vermiştim, besleme arızası var 110 lira masraf çıkar dediler.

uygun mudur sizce?

cihazın fiyatına orantıla tamir fiyatını. değiyorsa yaptır. azıcıkta pazarlık yapmaya çalış.

DNS kullanıyorsan o yüzden olabilir.

Ping ile internet hızının bir alakası yok. Ping o ip adresine senin isteğin ile bu isteğe gelen cevabın ulaşım süresi. Sen hızlı bir şekilde ulaşabilirsin ama internet üzerinde kullandığın diğer trafik başka sebeplerle yavaş olabilir. Ayrıca ping atarak yaptığın iletişim için 14kbps internete bile ihtiyacın yok. Ama diğer işlemler yüksek trafik istiyor.

Chrome'da ZenMate kurulu ama açık değil. Başkaca bir DNS de kullanmıyorum. Ofisteki diğer bilgisayarlarda da bir yavaşlık var.

speedtest.net e bir bak. internet hizin normalken siteler yavas yukleniyorsa sorun servis saglayicindan kaynaklaniyor olabilir.

öyleyse @idexo'nun dediği gibi download iyi olabilir ama upload sorunlu olabilir.

söylendiği gibi bant genişliği ile ping süresi arasında bir bağ yok. ayrıca dns ile de alakası yok çünkü ping atarken doğrudan ip adresine atıyorsunuz. dns kullanmıyorsunuz o an.

speedtest sayfası açılmıyor, öyle diyeyim. o kadar yavaş

kusura bakmasınlar ama diğer mesleklerin salaklığı. bir insanın can güvencesinin olmadığı yerde, hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam etmesini saçma buluyorum.

çalışan biri can güvenliğini tehlikede görürse işten çekilme hakkına sahiptir. Elini kolunu sallayan hastanelere giriyor. Adamın cebinde silah varsa bile giriyor. Düşün bakalım senin işyerine de öyle girebildiklerini ve burnunun dibine gelebildiklerini.

sırf bir doktor öldürüldü diye değil grev yapma sebepleri.
şimdiye kadar öldürülenler ve bu olaylara karşı herhangi bir tedbir alınmaması.
bilmiyorum ne kadar ceza alıyorlar ama katilllerin -sanıyorum ki- çok da bir ceza almaması.
hepsini geçtim, doktor öldürmenin, öldürebilmenin -doktor ya da başka meslekten farketmez aslında- bir insanı haksız nedenlerle öldürebilmenin bir çoğumuz tarafından kanıksanması.
fitrat diyip geçmemiz.

Grevle çözümlenecek bir şey değil bu .diğer hastaların ne suçu var ?
Olaylara ayri ayrı bakılırsa bazen doktor, bazen hasta, hasta yakını hatalıdır.tabi bu hiç bir zaman birisinin ölümünü,yaralanmasını veya darp edilmesini haklı çıkarmaz.

doktorlar kendilerini ust insan olarak gormeyi biraktiklari zaman, halka ustten bakmayi biraktiklari zaman bu grevler bitecek.

mesleki egolari yuzunden surekli siddet goruyorlar. sonra da is birakip ben oynamiyorum diyorlar. ozeti bu.

Hiç saçma değil. Grev yapmak için daha iyi bir neden düşünemiyorum.

Diyelim doktor haksız, kendini üst insan olarak görüyor vb. Birisi kendisini üst insan olarak görse bile bu sana onu öldürme hakkını vermez. Bir terbiyesizliği varsa, görevini aksattıysa, sağlık müdahalesini yapmadıysa ya da hatalı yaptıysa gidersin hastaneye şikayet edersin. Bağırıp çağırıp rezil de edebilirsin. Bir gazeteciye ulaşıp durumun haber yapılmasını da sağlayabilirsin. Davalık bir durum varsa da davanı açarsın.

Adam öldürmek nedir yahu? Bırakın doktoru düşman görmeyi, öldürenin hiç mi suçu yok? Aklı başında adam öldürür mü? Saçmalamayın ya.

Maden işçisi öldürülünce üzülüp doktor öldürülünce üzülmemek nasıl bir ikiyüzlülük böyle?

Ne güzel düşünceleriniz var sizin ya, yok üstten bakıyorlarmış, yok egolarından ölüyorlar, yok biri öldü diye ne bu eylemmiş.

Bu insanlar ilk defa sokağa çıkıp eylem yapmıyorlar, Ersin öldüğünde, Melike öldüğünde ve niceleri vurulduğunda da eylem yaptılar. Bu insanlar KADINA ŞİDDET için de eylemdeydiler.

Ben size bir alıntı yapayım SAĞLIK EMEKÇİLERİ SENDİKASINDAN. Son dönemdeki şiddet haberleri

• Denizli Servergazi Devlet Hastanesi acil serviste sağlık çalışanları ve güvenlik görevlileri hasta yakınları tarafından darp edilmiştir.
• Bitlis Tatvan Doğumevi’nde Nurhat Şimşek şiddete uğradı.
• İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi’nde polis eşliğinde getirilen psikotik bir hastaya müdahale esnasında, biri ciddi şekilde üç güvenlik görevlisi bıçaklanarak yaralanmış ve diğer acil servis ekip üyeleri de ciddi bir tehlike atlatmıştır.
• Iğdır Tuzluca İlçe Devlet Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Serpil Paşayiğit Şuataman sendikamız Iğdır temsilcisi Hemşire Hidayet Akay’ı önce tehdit etmiş, ardından yakınları ve hastane güvenlik görevlilerine dövdürterek açıkça suç işlemiştir.
• Manisa Merkez Efendi Devlet Hastanesi Moris Şinasi Çocuk Bölümü Acil servisinde ve Celal Bayar Üniversitesi Hafsa Sultan Hastanesi‘nde meslektaşlarımız hasta yakınlarının şiddetine maruz kaldılar.
• Siirt Şirvan Entegre Devlet Hastanesi Dr. İbrahim BAKMAZ hasta yakınları tarafından şiddete uğradı.
• İstanbul Okmeydanı Ağız ve Diş Hastalıkları Hastanesi’nde çalışmakta olan Diş Hekimi Sibel Evans bir hasta tarafından darp edilerek parmağı kırılmış ve arkadaşımıza 10 günlük iş göremez raporu verilmiştir.
• İstanbul Şişli Şubemize bağlı bir hastanede 2 sağlık çalışanı şiddete uğradı.
• Diyarbakır Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan güvenlik personeli darp edildi.
• Mersin Devlet Hastanesi Acil Servisinde çalışan hemşire Aygün ALDEMİR hasta yakınları tarafından şiddete uğradı.

Bu insanlar, yoksulluğa, yolsuzluğa, işçi cinayetlerine, savaşa değil, SAĞLIĞA BÜTÇE İSTİYORUZ. diye bas bas bağırdı. Neden mi? Bir araştır neden olduğunu. Sana daha iyi bir hizmet verebilmek için. Çok mu memnun sanıyorsun sağlık çalışanlarını, her gün ölüm riskiyle yaşamak nasıl bir şey biliyor musun sen?

Hiç açıp baktınız mı bu hemşirelerin istediklerine?!

Arkadaşım bu insanlar sürekli şiddete maruz kalıyorlar, bu insanların çalışma şartları cidden ağır, bu insanlar angaryasız çalışma istiyorlar.

Şu sitelere bir göz gezdirin bence ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

www.ses.org.tr
www.ttb.org.tr

doktorlar size ne yapti yaw, az guzel guzel konusun.
begenmiyorsaniz gitmezsiniz, yada oturur pasa pasa onlar gibi siz de yillarca okursunuz.
grev yaparlar tabi, haklari sonuna kadar.

Burada hala doktorun egosu yüzünden dayak yediğini sananlar var gerçekten çok komik.

Daha geçen gün duyuruyuda adamın teki ''randevum var doktor yerinde yok'' diye çıldırıyordu, tipik dayak senaryolarına çok güzel bir örnek bu. Halbuki o doktor denilen adam, profesöründen , doçentine kadar ''hiyerarşik'' biz düzende koşturuyor, hocası toplantı kitlese , ''hastamın randevusu var'' diye çıkıp gidemiyor, ya da acil bir duruma koşturuyor, kendisinden sorumlu olan öğrencilere bakıyor ancak sığ görüşlü türk halkı da hiç şaşırılmayacak düzeyde ''keyif yapıyordur'' kesin deyip durumu sorgulamadan adama dalıyor.

Ha hastanın ne suçu var? Beklemek zorunda mı ? Değil, ama sistem boktansa hasta ve doktor ne yapsın. Dolasıyla sistemin tüm bokluklarını doktorlar çekiyor, dayağı da onlar yiyor, sığ görüşlü insanların kargo eve gelmedi deyip, sekretere dalması gibi bir olay bu.

Grev de hiçbir meslekte gereksiz değildir, acil servisteki doktorlar da zaten çalışmaya devam eder bu durumda.

Bence doktor kendini ust insan olarak goruyor. Gormelidir de. Cunku oyle.

Eylemleri de hakli, once can.

saçma diyenin de aptal düşüncelerle reva görenlerin de aynı şeylere maruz kalmasını isteyeceğim de anasına babasına yazık. o yüzden kendilerine sadece biraz akıl fikir diliyorum.

burası bir de sözde okumuş kesim. bazıları için eşşeklik forever tabi. lan ne olur 24 saat acilde oturun da bir gözlem yapın. doktorun ağzına sıçılıyor hemşerim üstten bakacak hali mi kalıyor?

şunu da okursunuz belki:

eksisozluk.com

uu tam benlik soru.

1) ticaret unvanına tecavüz durumunu gidermek için haksız rekabet davası açılır. haksız rekabet, yeni türk ticaret kanunu'nun (6102) 54. maddesinde ve devam maddelerinde düzenlenmiştir. 56. ve 62. maddelerde aradığınız sonuçlara ulaşabilirsiniz. bu sonuçlar, elbette, kendiliğinden doğmaz. ticaret unvanı tecavüze uğrayan kişi dava açtığında, davanın haklı bulunması sonucu, davayı açanın talepleri doğrultusunda, bu sonuçlar doğabilir.

2) Ticaret unvanı - > kanald yayın basın asdasqwe a.ş.
marka - > Kanal D
işletme adı - > işletme adı resmi bir şey değildir. o şirketin veya markasının halk arasında bilinen adı olarak düşünebilirsiniz. dolayısıyla sizin verdiğiniz örnekte işletme adı kanal d de olabilir, doğan yayın holding de olabilir, doğan yayıncılık da olabilir.

markaların tescil vs. işlemlerini Türk Patent Enstitüsü yürütür. ticaret unvanları ise ticaret sicil müdürlüğü tarafından yürütülür.


markaları www.tpe.gov.tr adresinden sol taraftaki "marka araştırma" kısmına girerek aratabilirsiniz.
ticaret unvanlarını ise www.ticaretsicil.gov.tr adresine üye olarak aratabilirsiniz.

Starbucks'a git al. Bodom marka satılıyor ve Bodom en iyi markalardan.

ben Korkmaz'ın (bildiğimiz tencere tava satan) press'ini almıştım kendi mağazalarından (tencerede kampanya vardı o sırada bu da araya kaynadı)
2 boyu var sanırsam büyüğünü aldım ben, memnunum, çelik kısmının da camının da kaliteli olduğunu düşünüyorum

Korkmaz'da güzel french pressler var. Kaliteli malzeme ve Starbucks'tan üç beş kuruş daha ucuz.

korkmaz + 1. kapağın demlenen kahveyi döktüğün yerine denk gelen yerinde süzgeci var. kaçan kahve tanelerini yakalıyor. kahve dünyasında da benzeri var ama süzgeç yok.

www.korkmaz.com.tr

Ağırlık Korkmaz'da gibi, çok teşekkürler :)

marka çok önemli değil camı ve filtre kısmı kaliteli olsun yeter. camı çok ince beherglas camı gibi olan ucuzları var onları tavsiye etmem.

starbucks ta satılan bodum markalı ile korkmaz birbiren çok benziyor ve kalite olarak da eşit seviyedeler.

hazır değirmen ve çekirdek konusu açılmışken şu bkzleri vereyim.
(bkz: delonghi kg79)

(bkz: e-gurme)
(bkz: urban coffee)
(bkz: kahve fabrikası)
(bkz: barista sepeti)
(bkz: kahhve.com)

kahveni de buralardan çekirdek olarak alıp değirmen ile kendin çekebilirsin.

Starbucks'taki Bodum :) Bodum alın. Sızdırmaz, paslanmaz, iyidir.

@duyulmasi gerektigi kadar, onun için Tchibo demişlerdi, fazla üzerine düşmedim o sebepten :)

korkmaz mükemmel ötesi. en ucuz french pressleri de denedim, bodum'u da denedim. korkmaz'ın french press'i kadar iyisini görmedim.

french press'te kahve yapmaya alıştıktan sonra sonra kahve öğütme makinesi almanızı da öneririm tabii.

yeni açılan malazgirt bulvarı mı ne var ya. odtü'nün içinden geçen yol. işte o yol direkt vişneliğin yanından geçiyor. google maps güncellenmemiş sanırım ama yandex haritalar'da gözüküyor.

harita.yandex.com.tr

Arabamız yok. Çok yürür müyüz? Önünden geçen dolmuş-otobüs biliyor musunuz?

arabanız yok ise o yönden yürümeniz çok zor. geçilecek pek bir yer yok, ama chp nin oraya doğru inip sonra eskişehir yolunun altından güney'e ODTÜ'ye doğru devam edin, soldaki ilk yoldan 100. yılın içine girin ve evrensel kolejinin oradan sağa dönün.

Ya da sora sora devam edin.

Ama dediğim gibi pek yayanın yürüyebileceği bir yol değil. Yolu atlamanız gerecek. Taksiye binmenizi öneriririm.

Ve hayır o yönden vişnelik tarafına giden bir toplu taşıma yok. Milli kütüphanenin oraya kadar dolmuş ya da otobüs ile inip, sonra da 100. yıl dolmuşlarına binebilirsiniz.

@cursor, armada'nın önünden de geçiyormuş galiba bu dolmuşlar. doğru mu? peki bu yüzüncü yıl dolmuşu vişneliğe kaç dakika mesafede bırakır bizi ?

2 dk :D

ama 2 kişi falansanız zaten 2 kez dolmuş 8 tl para vereceksiniz. taksi de daha fazla tutmaz hem de sizi 30dk yoldan kurtarır.

armadadan yüzüncü yıl dolmuşlarına binip pazar yerinde inerseniz 5 dkda yürüyerek vişneliğe varabilirsiniz. vay canına, mezun olduktan sonra ilk kez ankarayla ilgili bir yol tarifi verdim, duygulandım :)

Yok biz Cepa'ya metroyla gitmeyi düşünüyoduk zaten, Armada'da ineriz. Dolmuş daha uygun :) Teşekkür ederim.

Tunalı veya Ümitköy tarafları nasıl?

özen var... eski-yeni karşısı...

tavukçu var. orada da dayılar var ama maç izlemiyorlar. güzel dayılar onlar.

@storax ümitköy tarafları da olur.

köfte.

yarım kilo kıyma, bir baş soğan, bayat ekmek, tuz, baharat.

maliyet: 15 lira.
süre: yoğurma ve pişirme dahil 20 dakika.

bonus: yanına iki de pattiz kızarttın mıydı mis.

balik al, firinda ya da migrosta pisittir.

Ton balikli salata yapabilirsin, doyurucu oluyor.

Su cevirme piliclerden alabilirsin yine.

Firina patates ve tavuk surebilirsin.

Osmaniyedeysen bize gel aksama lahana sarmasi var.

dün ilk defa evde gavurdağı salata yaptım, efsane oldu. yanına ondan yapabilirsin.

www.youtube.com

Dünkü menüm:

Bulgur pilavı: bulgur ne kadar bilmiyorum

200gr bonfile 15tl

biraz daha kıstas ver, sebze yemeği mi, et yemeği mi, et ise kırmızı mı, beyaz mı?.. eğer tek başınaysan 30 lira bi öğünlük yemek için hiç de fena bi rakam değil, tercihe göre içki bile alırsın o paraya yemeğin yanına..

eğer fırının varsa, tavuk baget al, knorrun hazır tavuk poşetli karışımından al, içine patates, havuç, tatlı soğan da doğra irice, mis gibi yemek.
eğer hazır şeyler sağlıksız falan savunucularındansan bu yazımı dikkate alma.
ama ben yapıyorum çok güzel oluyor.

sağolun fikirler için.

mantarlı et sote yapmaya karar verdim.

2 kişiyiz.

30 lira fena bi rakam değil diyorsunuz ama markete gidince ufak sepet hemen otuz lira tutuyor :)

çılbır bol sarımsaklı

e o ufak sepetteki malzemelerle de çok güzel yemek yapabilirsin? :)

bi de ben tek kişi için demiştim öyle ama iki kişi için de 30 lira gayet yeter, sadece içki kısmında birazcık problem olabilir, ki o da aşılamayacak bi problem olmaz.

hazır döner al marketten ısıt ye yoğurtla mis

kahvaltı yap geç yaw negereği var yemek memek, olmadı menemen yap kolay hem

www.devri-alem.com

ben bunun üzerine kıymalı salçalı sos da döküyorum. şahane oluyor. patatesleri ayırmadan dilimlemek için alttan bir kürdan/çöp şiş gibi bir şey saplayın.

çalıştığın yerden bir çalışma belgesi gibi bir şey alıp, konsolosluğa onaylatsan?

Onlari yapabiliyorum. O kisimda sikinti yok. Sorun bu islemi online olarak yapabilmenin mumkun olup olmadigini bilmemem.

yanlış meslek değil, yanlış ofis seçmişsiniz. kurtulun ordan bir an önce.
ben de avukatım, çevremde çok nadir duyuyorum artık böyle sömürü düzeni ile stajyer çalıştıranlar. hele ki ingilizceniz de varmış, ne işiniz var orda Allah aşkına?
hangi şehir bu arada?

avukat değilim
memleketin çivisinin çıktığını düşünüyorum, yapmayın -yeni mezun- arkadaşlar, efendi olun, iş yapın, kendini geliştirin ama ezdirmeyin.
bu işin kuralını bilmiyorum tam ama zaten 2 hafta olmuş olsun olsun 1 ayınız yanmış olsun başka bir yer bulun.

avukatlık büroları şerefsizliğin, itliğin sık görüldüğü yerler. stajyerlere iğrenç davranma konusunda çalıştığın yer bir istisna değil.hatta bir çok avukat bu durumu "yaşanması gerekli burun sürtülmesi" olarak tanımlıyor ve doğrudan uygulayıcısı olmasalar bile meşrulaştırıyorlar. ha bu demek değil ki her girdiğin yer böyle olacak veya berbat bir meslek hayatın olacak ileride.

kendin söylemişsin zaten, kimse 6 aydan uzun kalmamış diye. Eh, nedeni gayet belli gibi.

Bana sorarsan yaşadığın şey normal değil ve ben yerinde olsam sağlam bir intikam alırdım(alman gereken maaşın 10 katı kadar bir maddi hasar uygundur) . ama insani koşlullarda staj ayarlamak çok kolay değil o sektörde, bilgin olsun.

Avukatlıkla ilgili bilgim yok. Ama üniversite bitirmiş az çok mürekkep yalamış biri olarak kendinizi böyle insanlara ezdirmeyin bence. Para kazanmak zorunda olup fazla seçeneği olmayan insanlar bir çok şeye katlanırlar hayatta. Size maaş bile vermiyolarmış ki. Kafanız attığında vurun kapıyı çıkın.

ben de şu an avukatlık stajımı yapmaktayım. 2-3 yer değiştirdim sana önerim kaç kurtul oradan. stajyersin diye hem para vermeyip hem de böyle kullanmaları hiç hoş değil. git uygun bir dille neden daha fazla çalışmak istemediğini ve para vermeden neler yaptırdıklarını yüzlerine vur.

senin gibi çok arkadaşım var hepsi de bu büro bilinen bir büro diye girmişlerdir ama hukuk mezunu olarak sudan çıkmış balık gibiyiz zaten sana yardımcı olacak avukat bulman daha önemli.

Yeni mezun arkadaslarimdan bildiğim kadarıyla artik bu tarz somuruler cok cok az. Iki avukatin kurduğu kucuk bir hukuk bürosunda çalışıyorsanız hala eski kafali olabilirler.

Maas almama kismi da baya ilgincmis. staj donemlerinde az cok bir maas aliyor artik herkes.

'Iyi bir universiteden mezunum, ingilizcem de' iyi diyorsunuz; bence bir an once yeni bir yer bulup oradan ayrilin.

Oncelikle avukatlik mesleginin degerini yine biz avukatlar dusuruyoruz. Meslektasini bu kadar hor goren baska hicbir meslek grubu bulamazsin.
Stajim boyunca ve ogrenciligimde de calistigim yillarda ben pek havaliydim. Meslek ogrenmek amaci ile orada bulundugumu bir ucret almadigimi ve meslek ogrenmenin disinda asla kendimi ucuz is gucu olarak kullandirtmayacagimi ve gorevimin cay servisi ya da sahsi fatura odemesi olmadigini ukala bi tavirla belli ederdim ve ortam uygun degilse mesleki saygi yoksa da cikardim. Sansim iyi gitti hep meslek ustadlarimdan bilgi aldigim yerlerde bulundum. Ama is hayati oyle ki bi gun yeri geldi ofiste herkes izinli patron anahtari teslim etti sabah ofis benimmis gibi ofisi actim telefon baktim gelen kurucu avukatimiza kahve dahi yaptim. Yasli bi adamcagizdi zaten. Ancak ofis beni ogrenci stajyerleri olarak cok benimsemisti. Hep ogreniyordum ve vaktim ders calismakla geciyordu. Tum durusmalara ben de gidiyordum. O gunku tum dosyalari okutuyorlardi. Bu yuzden hic gocunmadim. Eger boyle bi atmosferdeyseniz orasi artik aile ortamidir fedakarlik yapilir.
Gelelim icra kismina. Icra hukuku bi avukatin ogrenmesi tek basina kalinca kendi kendine yapabilmesi gereken onemli bi istir. Evet angaryasi coktur ama bu da ogrenilmelidir. Bu yonuyle tecrube edinmeye calisin derim.
ancak su da gercek ki sizin bulundugunuz ortam pek de gelisiminize katki saglayacak gibi gorunmuyor.
Gec olmadan mesleki degerinizin artacagi bir ofis bulun. Zira ogrendigim herseyi ogrenciyken calistigim ofiste ogrenerek meslege baslamistim.

İstanbul merkezli ve genelde yurtdışı bağlantılı toplasan 20 büro dışında, genel olarak karşılaşacağın ortam bu avukatlık sektöründe. İcra işim yok diyen büro, eğer yukarıda söylediğim sayılı bürolardan değilse yalan söylüyordur. İcra işi olmasa, Türkiye şartlarında işyapan büroların çoğu masraflarını bile çıkartamaz.

Eğer ortamdan memnun değilsen, bir şekilde yukarıda söylediğim bürolara geçmeye çalış. Ama onların da çoğu bu dönemde zaten stajyerlerini almışlardır. Eğer isim yapmış bir büro değilse, çalışma koşulları biraz daha iyi bir büroya geçmeye çalış. Orada deneyim kazan, bu arada yurtdışı üniversitelerde yüksek lisansı kovala. Türkiye'de avukatlık sektörü, çalışan devri daiminin en fazla olduğu sektörlerden birisidir. Sen çıkarsan, yerine yenisini bulması bir kaç gün bile sürmez. O yüzden bu sömürü ortamına çok müsait bir sektör.

stajyerler işçi satatüsünde olmadığından avukatlık büroları da stajyere cep harçlığı veriyor evet. bu her büroda böyle. o harçlık 1000 lira da olabilir, 500 lira da ve hatta 2000 lira da... bu tamamen çalıştığın büroya bağlı. sadece yemek veren veya onu dahi vermeyen bürolar da var, "buradaki kazancın öğrendiklerin olacak" diye bir görüş öne sürerek... :)

150 kadar icra dosyasını düzenlemek için 1 hafta yeterli bir süre aslında. sonuçta icra dosyalarında ne yapılmış, ne yapılmamış buna bakıp not alacaksın. zor değil bunu yapmak.

icra dairesi dolaşman da gayet normal. 1 hafta bunları halletikten sonra yine araştırma yapmaya dönersin. ufak ufak dilekçe de yazdırırlar belki, eğer sen de böyle bir isteğin olduğunu söylersen.

ihtarname çekilecek bir durum olursa onu da yaz mesela, tecrübe olsun.

yaparsın yani icraları. gözünde büyütme. 1 haftayı öyle geçir ve sonrasına bak bakalım. sana, sana pek bir şey katmayacağını düşündüğün işler verilmeye devam edilirse o zaman stajını devam ettirmek için yeni bir büro arayışına girersin.

hali hazırda değişiklik yapabileceğin bir büro varsa ve bu icralarla uğraşmayaym diyorsan 1 hafta beklemene de gerek yok tabi ki ama orada da illa ki hoşuna gitmeyen bir iş verilecek. neticede stajyerlere avukatların vaktini çalan işler verilir.

diğer konuda tavsiyem: kendi bardağını götür evden. masanda dursun. kullandıkça kendin yıkar yine masana koyarsın.

temizlikçiye söyleme kendin sil, yerler ayak izi olmuş demelerine filan da takılma boşver. "he" de geç. kusur arıyorlar belli ki.

sigara molaları konusunda bir şey diyemeyeceğim. gerçekten çok çıkıyor olabilirsin.

cumartesi çalışması can sıkıcıymış ama baştan tamam demişsin herhalde bu konuya, o yüzden yapacak bir şey yok.

stajda öğrendiklerin sana yeni kapılar açacak diye düşün ve sana bir şey öğretecek her fırsatı değerlendirmeye bak. şartların daha iyi olduğu, daha komplekssiz insanların çalıştığı bürolara geçersin ileride. baktın olmuyor kendi büronu açarsın.

valla benzer yollardan geçtim. benim ilk staj yaptığım yerde bana şahane davranıyorlardı. şehir ortalamasının çok üzerinde bir stajyer harçlığı alıyordum. haftada bir gün ekstra tatilim vardı (baro eğitim merkezinde staj dersi olduğu için). daha bir sürü avantaj da mevcuttu. ama en nihayetinde büroda bir bilgisayarım yoktu ve dilekçe yazamıyordum. sırf bu sebepten ayrıldım ve stajın ikinci altı aylık kısmını başka büroda tamamladım. iyi ki de yapmışım. dilekçe yazmayı stajı tamamladığım büroda öğrendim.

icra öğrenmek gerekli ama gideceğiniz büroların neredeyse hepsinde icra dosyası olacaktır. icra bir yere kaçmıyor, bir şekilde öğrenilir. zaten atla deve bir şey değil (istisnalar haricinde). önemli olan, kendinize güveninizin sarsılmayacağı bir büro bulmanız. stajyersiniz, şu an bunu yapmak için en doğru zaman.

başka sorunuz olursa buradan sorun lütfen, stajyer avukatlık hakikaten pis bir süreç.

staj dönemim biteli daha iki ay oldu ve baro cok sacma bir şekilde sem derslerimi yaklasık 6 haftaya yaydı ve 11-16 arası ders vardı. o arada calıstığım ofis bana yol verdi doğal olarak. çalışamadım o ara. kurum icrasında topuklularla canım cıkıyordu. babete sarmıstım artık. 3 tane büroda calıstım toplam beş altı aylık deneyimim var ama gerçekten aynı bürolardan mı geçtik merak ediyorum. Duruşma deneyimim yok mesela, elime kimse al su dilekçeyi yaz da demedi. kendi kendime dosya okuyup cat pat dilekçe yazmaya calıstım. sözleşmeleri inceledim. bir iki panele katıldım vesaire. stajyerlikte bir şeyleri kendi kendine öğreneceksin diyorlardı. ama icrada sürünmekten, kartaldan gebze adliyesine, oradan eminönüne ticaret odasına, oradan yanlış ticaret odasıymış kadıköy ticaret e gittiğimi biliyorum. bu yüzden bir büroda 2 aydan fazla barınamadım. gerçekten yanında calısacağın avukat seni bu meslekten ya soğutuyor ya da aksini yapıyor. Benim de şimdi mesela avukat arkadaşlara ihtiyacım var. Cünkü her şeyi öğrenemiyorsun. Mesleği stajda öğrenmek gerçtekten cok zor, cok cok cok iyi bir yer veya tanıdık olmadıkça! Benim sağlık problemim de oldu öyle böyle ruhsat geldi. Şimdi cok parasında değlim adam gibi mesleki dayanısmanın olduğu bir ofis arıyorum, eşek değiliz öğretildikten sonra 1 ayda her şeyi de kapar insan. Gerçekten okulu özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. sözlük bana iyi meslektaş bul lan allahsız.

LG G3'te kafada geliyor öyle bir widget. Google Play'de Shortcut Dial adında bir uygulama var. İşini görebilir.

Galaxy serisinde de rehberi açıp kısayol atayabiliyorsun. dediğin gibi 1x1'lik alan kaplıyor.

play.google.com

olabilir belki. ben de samsung kullanıyorum, hiç dışarıdan widget aramam gerekmedi. o yüzden yukarıdaki linktekine de garanti veremiyorum.

telefonun markası modelini yazarsanız daha iyi olur.

nexus 4 te var.

Cihaz S4 mini. Gâyet varmış. Ben malmışım. :)

heart to heart, anlattıklarınızdan zihnimde beliren. veya cotton hearts, nasıl?

bence benimseyin işinizi. içinizden gelsin ismi. çocuğunuzun ismini başkasına koydurur muydunuz?

air

cornsweet illusion teorisinden dolayı cornsweet. aslında ikiniz de cana yakınsınız ama dışardan bakıldığında bu özelliğinizi farklı farklı yansıtıyorsunuz.
belki? :)

"elderly moments" geldi ilk aklıma, ama içten hissedecek kişiler sizsiniz. bol şans.

gruba kişiliklerden falan isim vermek nedir dostum, hangi çağdayız. "birkaç iyi adam" tadında yaklaşmışsın olaya. illa sizi yansıtması, karakterlerinizi anlatması, süper bir mesajı olması falan gerekmiyor, ikinizin ortak bir noktası ya da ortak yaşadığınız herhangi bir olaya dair bir kelime, uyduruk da olsa anlamını sizin bildiğiniz herhangi bir şey olabilir. ona karar verecek kişi de sizsiniz. ben olsam başkalarından öneri rica etmek yerine arkadaşımla bugüne kadar neler yaşamışım, ortak yönlerimiz, sevdiğimiz şeyler neler, konuştuğumuz konular neler, bizim için önemli olan anlarda (grubu kurmaya karar verdiğiniz an, ilk kez stüdyoya gittiğiniz an, tanıştığınız an vs.) o anları hatırlanır kılan başka neler vardı, onlara bakarım. bu sayede kasıntı değil, daha ilginç, daha çarpıcı isimler çıkartırsınız, insanlarda merak uyandırırsınız.

wayward son da güzel olurmuş gibi

aşağıda bir arkadaş alfred bester - kaplan kaplan'ı arıyordu. onu görünce aklıma geldi. çok güzel kitaptır. onun dışında elbette otostopçunun galaksi rehberi.

aylin balboa - belki bir gün uçarız

paul watson - ayağa oyna pohnpei
timur vermes - o geri döndü

H. P. Lovecraft (tüm eserleri)

ranged iyi işliyor skyrim'de. uzak mesafeden iş görecek bir şeylerin olsun derim. ister bow ister magic.

ama oyundaki hiç bir silah, hiç bir skill, kombinasyon 2 handed'ı kapıp koşan bir ayının tehdit ediciliğine yaklaşamıyor.

micro management seviyorsan oyunlarda armory'e de yüklenebilirsin iikincil veya üçüncül seçim olarak. hemen hiç bir loot yüksek seviye skillerle yapılan zırhların yerini tutmuyor/tutamıyor. onun dışında iyi yaptığın işi çok iyi yapabildiğin sürece oyuna adapte olursun, ciddi bir zorluk yaşamazsın. hepsinin ayrı keyfi var.

bir de ben skyrim mod'larını çok geç keşfetmiştim. keşke oyunun başından yüklemiş olsaydıum dediğim çok şey olmuştu. uzunca bir zaman ayırmaya değer mod araştırmak için. örneğin bir deadly dragons mod'u vardı ki oyunu gerçekten yeni bir seviyeye taşıdı. o ejderhalar neler yapabiliyormuş öyle.

oyunu önce büyücü/savaşçı şeklinde oynadım. bir elde destruction büyüsü, diğer elde kılıç, balta vs. daha sonra dual wield denilen türden oynadım (iki elde iki silah) ve sneak olayına yüklendim. tahminimce en güçlü skill set şöyle olacaktır: sneak/one handed/destruction/light armor. bunlara archery'i de ekleyebilirsiniz, o durumda alchemy de öneririm. düzgün poisonlar yapınca, karşıdaki düşmanı çok kolay öldürebiliyorsunuz.

enchantment ve smithing bambaşka olaylar. ben oyun oynarken bir masanın başında durup, bu yeteneklerimi gelişterecek sabırda bir insan değilim. oyunun normal akışında gelişecek yetenekler istiyorum. o yüzden yukarıdakileri önerdim. sabrınız varsa enchantment ve smithing kasın. o zaman bambaşka diyarlara geçiyorsunuz.

trafiğe bağlı, 1 saati de bulabilir. ortalama 45 dk filan diyelim.

iş için geliyorsanız ve belko'dan aldığınız fişi şirkete sunacaksanız size verilen fişin üzerindeki tarihe dikkat edin. eski tarihli fişleri iteliyorlar bazen.

ogrenir. ne ogrenmek istedigine bagli gerci. bol bol referans edilen kitaplar var, onlar yardimci olur.

hangi dil odagin? var mi aklinda once sundan mi baslasam diye? eger sadece mobil uygulama varsa aklinda:
python (isinma turu ve opsiyonel olarak) > c (programlamanin temel ilkelerini ogrenmek icin) > java/object-c (ana andorid ve ios program gelistirme dilleri)

ögrenirsin, herkes sifirdan ögreniyor. ilk kriter ingilizce. khanacademy, coursera bu isin temelini ögrenmek icin cok iyi kaynak ama bunlar iyi bir temel vermek istedikleri icin cok yavas gelisiyor hersey. üretmek zaman aliyor. Kendine bictigin zamana bagli.

Bir yerden kurs alirsan da söyle bir durum var, iyi bir kurs ise isin mantigini da ögretir ama bircok kurs kisa zamanda birsey ürettigini hissettrirmek icin hizli bir sekilde copy/paste kod yazdiriyor, neyi neden yaptigini bilmesende birsey ortaya cikartabiliyorsun.

En iyi ögrenme yöntemi ise kendinle alakali, kimi kitaptan iyi ögreniyor, kimi deneyerek. En iyisi mümkün oldugunca hepsini denemek, internetten video ile, kitaplari karistirarak, bir taraftan kücük uygulamalar gelistirerek. Önce Java (Android icin) veya Objective C (iOS icin) ögren, bununla birlikte Yazilim mühendisligi metodolojileri, Algoritmalar, Design Pattern ler, Frameworkler, dil kütüphaneleri ve gelistirme araclari (IDE, versiyonlama sistemleri vs.) ögrenmen gerekecek.

baslangic icin bu kitaplari tavsiye ederim:
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.de
www.amazon.com

İngilizcen varsa, yeteri kadar üstüne düşersen pek tabii ki aklındaki projeleri gerçekleştirebilecek kadar yazılım bilgisine erişebilirsin. Yazılım hususunda ne yazık ki kaynak bakımından dilimiz hala yetersiz, o yüzden ingilizce bilgisi bir zorunluluk halini alıyor.

Eğitime para vermek yerine internet üzerinden epey bir verim elde edebilirsin. Tavsiyem Youtube üzerinden C derslerine bakman olacaktır. Türkçe olarak hazırlanmış video listeleri başlangıç olarak sana yeterli bilgiyi verecek ve mantığını kavratacaktır.

Bunun dışında Codecademy, Codemonkey gibi oyunla programlama öğreten siteler var, oralara da bakabilirsin. Bu başlangıç bilgileriyle programlamaya oldukça güzel bir giriş yapmış olacaksın.

Daha da ilerlemeden önce elindeki verilerle bir takım algoritmalar kurmanı tavsiye ederim. Çeşitli sorunlar oluşturup(örneğin, 1-100 arası asal sayıların toplamını veren program), bu sorunları çözmek adına algoritma kur. Algoritmalarla içli dışlı olmalısın, algoritma kurma becerisi bir yazılımcı için her şeydir.

Sürekli olarak algoritma kurma ile uğraşırken eş zamanlı olarak üzerine yönelmek istediğin proje için çalışmalara başlayabilirsin. iOS üzerine çalışmak istiyorsan Objective-C veya yeni çıkmış ve ileride bu sistem üzerinde mutlak hakimiyeti kuracak olan Swift; Android sistemi içinse Java öğrenmelisin.

cevaplar için çok çok teşekkürler.

algoritma demişsiniz (haklı olarak). bu konuda kendimi nasıl geliştirebilirim?

arada coursera'da cikiyor algoritma dersleri. yarari vardir epey.

ama programlamanin temeli olmadan algoritma bisey ifade eder mi ki?
belki matematiginiz kuvvetliyse eder.

gerçekten sıfırsanız oop'un mantığını anlamak için şuradan başlayın
www.playcodemonkey.com

bence türkçe bir algoritma kitabı alıp başlamalısınız.Daha sonra hangi dili seçersiniz ne yaparsınız o size kalmış.Kitaptan sonra malum illegal p2p paylaşım alanlarında algorithm yazıp arayın baya video dersleri var gigabytelarca.İngilizceniz yeterliyse bu da iş görür

Ben gamepadle cod oynamadan önce baya zor gibi gözüktü ama elimin alışması 15 dk sürmedi sonrasındada gayet rahat oynadım

benim de önceliğim mouse ve klavyedir ancak hem battlefield 4'ü hem de COD:AW'yi ps4'te DS4 ile oynuyorum, epeyde alıştım. Tabiki mouse ve klavyedeki kadar hızlı tepki veremiyorsunuz ama karşınızdakilerde gamepad ile oynadığı için sıkıntı olmuyor.

Cross platform yapsınlar bf ve cod'u. Gamepadle nişan alana kadar mouse kullanan adam çoktan indirmiş olur bence.

eve bir arkadaşımız xbox 360 bıraktı. onu oynuyorum ara ara ama bir süre sonra sadece pes için kullanmaya başladım. saint's row, watch_dogs filan oynadım fayda etmedi. nişan alma olayı beni geriyor.

sonra geçen gün shadow of mordor aldım. ilk başta biraz gerildim; ama nişan alıp, konsolda oynamaya biraz alıştım. şimdi diğer oyunları da oynayabilirmişim gibi geliyor. seveceğiniz bir oyunla başlayıp alışmak mümkün gibi.

biz geçen tavuk bonfile diye geçen bir kısımdan yapmıştık. güzel de oldu. domatesli ve şehriyeliydi.

Göğüs kısmı olur tabii ki de, biraz yoğun olursa az su ekleyebilirsiniz. İçine şehriye, maydanoz ve karabiber atınca çok süper oluyor.

Gogus olur.

Ben göğüs etini başlayıp yapıyorum. Eti haşla, tencerede 2 yemek kaşığı unu zeytinyağında Kavur yavaşca soğuk su koy, karıştır, kaynamaya yakin tavuk suyunu tavuk etlerini ve 1 çay bardaği tel sehriyeyi kat, kaynsadiktan sonra bir kasede biraz yoğurt, kimin suyu ve bir yumurtanın sarisini iyice çırp ve yavaş yavaş çorbaya kat, sonrasında da karabiber ve nane ekle.

Tavuk suyu icin en iyisi butun tavuk aslinda ama az bir corba icin kalcali but da iyi oluyor. Patates, havuc, kereviz le haslayip, shrine, maydanoz, taze sogan ekleyince guzel oluyor. Limon karabiber sonrada

en besleyici ve zor olanı bütün tavuktan yapmaktır.
Bütün tavuğu parçalamak kolay değil ama lezzeti başka.
Çok zor dersen kemikli but tavsiye ederim

Tavuk suyunu tavuk suyu yapan şey, çorbaya suyunu veren sebzeler ve kemik suyudur. Dolayısıyla göğüs etini en fazla lezzet versin diye dahil edebilirsiniz ancak tek başına olmaz. En güzeli kalçalı but eti.

Güzel tavuk suyu için şöyle bir tavsiye vereyim;

Bir bütün soğanı doğramadan bütün halde kemikli but eti ile kaynatın. Temiz bir tülbentin içine birkaç büyük parça pırasa, birkaç parça havuç, bir iki parça kereviz sapı, birkaç paça maydanoz, birkaç karabiber çekirdeği yerleştirip ağzını bağlayın ve beraber kaynatın. 45 dakika haşlanan tavuğu tencereden çıkraıp küçük parçalara ayırın. soğanı, tülbenti falan çıkarıp atın.

Diyeceksiniz ki, ulen nerden bulucam ben kereviz sapı, maydanoz, pırasa bilmemne. Valla ben büyük marketlere girdiğimde bir iki maydonoz, kerevizin sapından bir dal falan kırıp cebe atıyorum.Yoksa sırf onun için kereviz mi alıcam. Pırasa olmasa da olur. Maksat tad versin.

tavuğu parçalara ayırıp, kemiklerini atıp tekrar tencereye ekledikten sonra şehriyeyi ilave edin, yaklaşık bir beş dakika sonra, bir limonu sıkıp içine yarım yumurta sarısını ilave edip biraz da tavuk suyundan ekleyerek iyice çırpın ayrı bir kapta. sonra bunu yavaş yavaş yedirerek çorbaya ekleyin.

Okuduğunuz kadar zor değil. Afiyet ossun.

teledünya üst paket + 10 mbps uydunet = 59 TL

memnun musunuz peki?

şahsen sağlıklarına duacıyım. iş yerinde turkcell superonline fiber var, 3 ayda bir kesin kopuyor. ama uydunet'in koptuğunu daha görmedim. akşamdan akşama tv izleyen bir aile olduğumuz için kanallarda yeterli geliyor. belgesel kanalları tatmin ediyor bizi.

en temel tarifede kablo tv+10 mbps internet; 45 tl civarı

memnunum.

Digiturk temel kanallar, belgesel kanalları ve HD: 17 TL
16 mbps Superonline: 49 TL

Uydunet binada yok, olsa ben de ona geçerim ama Digiturk'ü değiştirmem.

uydunet 25mbps kullanıyorum. aylık 65 tl miydi neydi. iğrenç. dandik modem vermişler, sürekli bağlantı kesiliyor. 3-4 kere servis geldi, sorun çözülmedi.

türksat uydunet tv+internet 55 tl
memnunuz

turksat hd paket+belgesel paketi+25mbs 50gb akk lı internet = 70 civarı

ttnet 8mbit 50gb akk olan paketi - 52 TL
digiturk taahhütsüz giriş+sporsever+belgesel+hd - 30 TL

en pahalı ben mi kullanıyorum şimdi ya?

d-smart+sınırsız internet 82 tl

mavi istiridye, yok en pahalı ben kullanıyorum şu aşamada. aylık 100 TL :O

edit: rentts, bira sisesi kapagi, mavi istiridye memnun musunuz peki?

8-10 aydır kullanıyorum.
çok memnunum açıkcası.

uyduneti seçersen sakın ola ki kendi modemlerinden alma derim. modem haricinde net hızından memnun sayılırım, ttnetten iyidir.

Pardon baya gec gordum ama evet ben gayet memnunum. ama tv konusunda sikinti var cok fazla kanal yok simdi bakiyorum ayni fiyata dsmart var ondaki kanal sayisi ve cesidi daha fazla, daha fazla hd kanal var en basitinden

ben de memnunum. akk 80-90 olsa tam olacak. hız konusunda da bir derdim yok. 8mbit yetiyor.
digiturkten de aynı şekilde memnunum. istediğim paketleri aldım severek izliyoruz.

North face var. Dagcilik konsepti uzerine urunler uretiyorlar ve botlarida saglam

north face iyidir ama fiyat olarak uygun bir şey arıyorsanız dockers botları da su geçirmiyor.

cat filan da iyi. ben 2-3 aydır kullanıyorum, henüz su geçirmedi, ama henüz karda veya yoğun yağmurda test edemedim.

harley'imi angara kışında hiç çıkarmadan giyiyorum. 5. kışa başlıyoruz.

Dr. Martens. Sıcak tutmuyor çok, ama su geçirmiyor ve dayanıklı. Ben üç senedir giyiyorum.

north face gibi tracking tarzı şeyler almak isterdim fakat ne yazık ki beyaz yakalı olduğumdan mümkün olduğunca smart casual bir şeye ihtiyacım var.

The north face, Columbia.

yds öneriyorum. hem yerli, hem sağlam, hem korumalı. kompozit olanlardan alırsanız ağır da değil.

paraya kıyıp oxs alırsan nereden baksan bir altı yıl giyebilirsin.

bol su, portakal suyu

nezleye direkt yemek iyi gelmez. sağlıklı beslenmeye her daim özen gösterirseniz metabolizmanız kuvvetlenir, daha az sıklıkta hasta olursunuz. şu aşamada özellikle hazır besin tüketmemeye, doğal besinlerle beslenmeye, c vitaminini doğal yollardan almaya, bol su tüketmeye ve bolca terlemeye bakın. gece üzerinize ekstradan atacağınız bir battaniye/yorgan daha çok terlemenize yardımcı olur. terletmek feci faydalı oluyor ancak kendinizi çarptırmamaya dikkat edin.

İlikli kemikli etle yapılacak haşlama türü şeyler iyi gelir de hastayken evde uğraşmak zor tabi.

Bol sıvı+limon falan sürekli tüket
Sonra bulabilirsen köy tarhanası :)

öneriler için çok teşekkürler. bir hususu belirtmek istiyorum: hastayım ve akşam yemek yapacağım. çünkü karnım aç ve çorbayla doymayacağım. yemek olarak ne yapsam iyi gelir?

Sebze haşlaması, brokoli, patates, havuç vs... Bunları limon, sirke, zeytinyağı ile karıştırıp yiyebilirsin. Sağlıklı ve lezzetli.

tavuk suyuna çorba hastalara iyi gelir. besleyici.

ayrıca yukarda bahsedilen haşlama da iyi gelir.

bol sıvıyı unutma. mideni yormayacak besleyici, içinde protein olan şeyler.

iyi. okurken herhangi bir aksaklığa rastlamamıştım. (ayrıntı)

Okuyalı 5-6 sene olduğundan varsa göze batan detayları hatırlamıyorum açıkçası ama okuduktan sonra en sevdiğim kitaplardan biri olduğuna göre can sıkıcı bir tarafı yoktu sanırım. Hatalar varsa da yeni baskılar da düzelmiştir. Dili de baya başarılıydı bana kalırsa, bu kadar sene sonra bile halen kitaptan ezbere bildiğim bir kaç cümle var.

valla ben bu turuncu kapaklı olan versiyonu çıkmadan önce almıştım. gayet güzeldi. sonrasında bu turuncu kapak mevzusunu çıkardılar işte "vay efendim kerouac bi oturuşta tek ruloya yazmış." filan diye. onu da okudum, bir boka benzemiyor. paragraf yok bir şey yok. belki onun da hastası vardır da ben hiç sevmemiştim.

edit: çeviriyi sormuşsunuz. ben turuncu kapağa olan tiksintimi dökmüşüm. çeviride herhangi bir sıkıntı hatırlamıyorum. güzeldi.

sürekli kullanacaksan hafif olmasına dikkat et. Burnunu göçertir.

kuğulu optik'i tavsiye ederim. inanılmaz ilgililer. ben gözlüğü alırken (2012 şubat) sgk anlaşması yoktu ama haziran gibi yapacağız diyorlardı. artık sgk anlaşmaları da vardır muhtemelen. gözlükle ilgili her türlü sorunda ücretsiz yardım ettiler bana.

yeri de kuğulu park'ın karşısında. daha doğrusu ceviz pastanesi'nin karşısında.

sırf "gelin damat salona girerken çalınıyordu" dediğin için tahminde bulunuyorum. zira 2014 yılında evlenenler sözleşmiş gibi bunu çalıyordu:

Indila - Derniére Danse (muhtelif remixleri var. onlar da olabilir. emin değilim)
www.youtube.com

maalesef. ama teşekkürler.

bu mu ?


youtu.be

@cekingen fil

büyüksün :) evet bu.

Adını da kayıt düşelim.

Glykeria - To tragoudi mou

şehir?

ıkea da çok var :) git bak hepsine otur tek tek al birini.

istanbuldayım.
ikea olabilir ama pahalı gibi sanki bide nakliye parası alıyorlarmıs ayrıca.

www.sahibinden.com

al böle bişi bitsin (öğrenciysen)

orada her yer paralı

yok malesef.

en yakınlarda vakıfbank'ın park yeri var.

imkansız.

tunalı'ya çıkıp, ara sokaklarda park yeri arayabilirsiniz; ancak çok yakın olmaz sanırım. tunus üzerindeki her park yeri ücretli.

kullandırmaları zor bir ihtimal ama emniyet müdürlüklerinde bu tarz tarayıcılar var, evrak arşiv şubelerinde. (yeni ismi belge yönetimi şube müdürlüğü)

androidde cam scanner diye bir app var, belgelerin fotografını cekıyorsunuz, pdf docx allah ne verdiyse direkt belge olusturuyor. bi deneyiniz. Normal scanner x 4 hızlı diyebiliriz.

yakınınızda ozalitçi varsa onlara bir sorun, uygun fiyattan tarayabilirler.

Bu arada, evrakları taşımamız mümkün değil. (Taşınılabilecek ağırlıktaki) Makineyi sırtlayıp büroya getirmek daha makul olacak.

o zaman şöyle bir öneride bulunayım. üstten beslemeli tarayıcılar oluyor. fiyatları biraz daha pahalıdır ama, bu işi 1 kere değilde devamıl yapacaksanız tercih edebilirsiniz.

Maalesef, tarayıcı da alamıyoruz. Hızlı doküman tarayıcılar 1500 TL'den başlıyor. Patron gelince sorarım; ama o parayı vereceğini zannetmem.

şehir neresi? bizim iş yerindeki fotokopi makinesi saniyede 1 sayfa tarıyor. çok da iyi bir alet değil. fotokopiciler belki kiralayabilir makinelerini.

şehir Ankara

kira değil de baskıcılara gidin. bizim sektörde ozalitçi derler. bulunduğun şehirde Google dan ara en uzak 10km. de vardır bir ozalitçi. en düşük maliyetle onlarda yaptırabilirsin. hem kendinde uğraşmamış olursun.

ozalitçiler büroya gelip tarama yapabilirler mi?

olivetti'nin tarayıcılı fotokopi makinaları var. yukardan yuvaya 150 kağıt koyup 30 dakikada arkalı önlü flaş belleğe pdf şeklinde atan arkadaşım var.
hepsi a 4 ebatındaysa kağıtların kolay...

Emanet bulmayı dene bi akşamda halledersiniz. Ama bence hiç uğraşma. Kağıt herzaman iyidir.

@starborn sanmıyorum makinaları taşınacak boyutlarda değil.

Bir tripod ya da başka bir şeyle kamerayı sabitliyorsunuz. Sağdan soldan ışık veriyorsunuz. Makineyi otomatik çekim, saniyede x çekim, kumanda tuşuna basınca gibi ayarlıyorsunuz. Evrağı koyup koyup kaldırıyorsunuz. www.youtube.com

takı olayına kadar iyi gidiyormuş da sonradan çirkinleşmiş sanki olay.

www.milliyet.com.tr

bu adamlar bunu zevk için yaptı sanıyon he mi?

Arkadaşına her gittiği düğünde takı takması gerekmediğini söylersen huzura erecektir.

Yapı meselesi, çoğu kişi gittiği düğünleri kendi geleceğine yatırım olarak görüyor. Düğün sahipleri de az değil, düğün kayıtları sonradan açılıp kim ne takmış inceleniyor, bokunu çıkarıp takı esnasında not tutanlar oluyor. Arkdaşının yaklaşımı şartlar göz önüne alındığında pek de mantıksız değil.

Şu konuda eleştirilebilir : düğünlere katılımın manevi yönü. Onu da "çok yakın arkdaşları" ayrı tuttuğu için görmezden gelebilirsin.

bazı insanlar öyle maalesef. bu işi ticari olarak düşünüyor. misal bi komşumuz anneme anlatmış oğlu evlendiğinde altın taktığı kişilerden 2 kişi altın değil de para takmış. kadın hırs yapmış bu durumu. telefon edip istemiş. birisi daha bi çocuğun daha var ona takarız demiş ama kadın şirretlik etmiş. ikisi de getirmiş sonra ama laf etmişler haliyle. ama kadının umru değildi. ne oldu sonra çocuklar 2.yılı dolduramadan ayrılıyor şimdi. ben beddua aldıklarını da düşünüyorum

Davet varsa hakli bir sebep yoksa icap edilir. Benim açından çeyrek takanla takmayan arasında fark yok ama davet edilip gelmeyenle gelen arasında fark çok.

Çok mantıklı. Sonuçta çok yakın arkadaşlarına gidiyormuş, onları ayrı tutuyormuş. Diğerlerine gitse mecburiyetten takı götürecek, karşılık beklemesi normal.

Ben dugunlerde takilanlarin cifte hediye oldugunu saniyordum cok yakin zamana kadar. Sonra ogrendim ki herkes karsilik bekliyormus ki cok cirkin bir adet bence. Takma eger karsilik bekliyorsan di mi?
belli ki arkadasin escinsel olsa da turk orf adetlerine bagli. Haliyle kendi icinde bir mantigi var. Ama dedigim gibi bence takiyi karsilik bekleyerek takmak cirkin. Kendisi de evlenebilir bu arada neden olmasin?

starnborn +√ 2

ben de sandım bi duruş bi tavır var.

arkadaşınız menfaatçiymiş o zaman.

o takılan altın, evlenen çifte maddi yardım için takılıyor. ha çift bunu bozdurur, anasına babasına verir, bankada yıllandırır, götüne sokar kimse bir şey diyemez. diğer şekilde siz 'yardım' değil, 'borç' vermiş olursunuz.

bu arada sakın kur farkını hesaplamayı unutmasın. bir ara küçük altın 180 tl idi, şimdi 150 tl. aradaki 30 tl' yi bir şekilde istesin taktıklarından.

kimse kusura bakmasın ama genç haklı!
düğünlerde gelin ve damadın takı için seremoni yapması durumu daha kötü. illa ayakta bekleyecekler.
eğer çift ile fotoğraf çektirmek istiyorsanız illa bir şey takmak zorundasınız gibi bir durum ortaya çıkıyor.
neyse düğün fikri zaten oldukça saçma. yapacak bir şey yok. iyi yapıyor...

borzoi iyiydi eskiden; ama şu sıralar nasıldır bilmiyorum. cin'e döndükten sonra votkayla pek aram kalmadı, o yüzden fiyatları tam bilemiyorum.

yol haritasını bilmem de tipinden iğrenmezseniz şırdan ve kırkkat yemeden dönmeyin. mekan olarak yüzevler kebapçısına da uğramadan geçmeyin.

Yüzevler'e gitmeyin.
Adnan Menderes Bulvarı'nda Kolcuoğlu iyidir.

Tipik kebapçı için birbirleriyle ters düşen Adanalılar olacağız ama hiç menderese felan gitmeyin. Zaten arabasız 4 kız için biraz risk menderes.

Havaalanından çıkın, alanın çıkışından dolmuş veya taksiye atlayın ( ki taksiler çok pahalı) çarşıya gidin. Oradan T.Özal a giden dolmuş / otobus (hiç zorlanmadan bulursunuz) e bınıp "-bizi ciğerci bedoda indirir misiniz ?" deyin. Artık bedoda ne yersenız yeyin ama bi lokma da benım ıcın yeyın be bacım :))

Bu arada kebaptan sonra miğdemiz bulanmaz felan dersenız kazım bufenen muzlu süt içmeden sakın ama sakın dönmeyın :)

yag camii'nin oralarda istah kebapcisi var. yuzevler, kolcuoglu, bedo ugrasmayin. istah kebapcisina gidin, bana tesekkur edeceksiniz.

adliyenin yakınında kebapçı şeyhmus var. gayet mükemmeldi.

gerçekten kebap yiyeceksen talat'ta veya bir taksi tutmadan gidemeyeceğiniz yer olan sanayi'de mobilyacılar sitesinin arasında kalmış olan bolkepçe'de kebap yiyin. geriye kalan tüm kebapçılar traş. sırf bunların yaptığı kebap için bile adana'ya gidilir.

(bkz: yeşil kapı)

taksiyle stada gidin. bulursunuz ordan. taksi aşırı pahalı ama.
bir de kazım büfe buraya yakın, muzlu süt <3

yüzevler->overrated
kolcuoğlu->pahalı
bedo->buraya gidip ciğer yiyin ya bence :( canım çekti
şeyhmus-> ortalama
talat-> öğrenci işi biraz, midemi bozuyor benim her seferinde

çay ısmarlarlar mı bilmiyorum, sürekli müşteri olursanız yaparlar herhalde.tunalı pasajının altında bir sahaf var bir tane de esatta adını hatırlayamadığım bir otelin yakınında adını hatırlayamadığım bir sahaf var kara kedi diyesim geliyor adına, çok yardımcı olamasamda aradığınız dükkan sahibi profili kızılaydaki sahaflarda pek yok bu 2si yakınca daha.

yani bir de çay ısmarlamasa da internet sitelerindeki fiyata kitap satan bir yer yok mu. dost gibi çeşidi bol olsun ama ucuz olsun. internetten almayı sevmiyorum. ama ankarada böyle bir yer de bulamadım.

varsa da malasef ben bilmiyorum, imge kitabevi var arka tarafında kafesiyle kızılayda ama dosttan bir farkı yok, tr.foursquare.com şöyle bir yer var ben gittiğimde çok ucuz gelmemişti fiyatlar ama çalışanlar oldukça içten sıcak insanlardı, he tunalı d&rda da kahve dünyasından istediğinizi alıp koltuklarına yayılıp bir kitabı istediğiniz kadar okuyup sonra aldığınız yere geri koyabilirsiniz çeşit açısından da dostla kapışır ama fiyat standart

birleşik kitabevi aradığınız kitapçı olmaya yakın.

Aylak Yaşam Kültür Evi
Konur 2 Sk. No:63/13 Kızılay...kesinlikle bir deneyin, derim...

ardıç cafe, konur sokak.

İlhan İlhan Kitabevi, Karanfil Sk.

kitapçı değil ama kitapçıların olduğu 2 pasaj söyleyebilirim:

1) kızılay'daki dost kitabevi'nin önünden merdivenle aşağı inerken sağ tarafınızda kalan bir pasaj var. ilk bakışta kpss kitapları satıyor gibi gözükür buradaki kitapçılar ama içeride sahaflık yapan dükkanlar da var.

2) burası gördüğüm kadarıyla kızılay'daki açık ara en iyi yer: kızılay'daki nüfus müdürlüğünü bulacaksınız. eski ssk'nın (şimdiki çankaya belediye binası) az ilerisinde bir sokakta. nüfus müdürlüğü'nün tam karşısındaki pasaja girin. üste çıkın, alta inin, bir sürü sahaf var. çay da ısmarlarlar herhalde, bize çok iyi davranmışlardı (sonra steinbeck külliyatını alıp çıktık nerdeyse. o ayrı.)

haggard tavsiye ederim. ayrıca güfte=sözler

www.youtube.com

Magick - Silver Loom and the Mirror Man. Şu ana kadar denk geldiğim Türk metal parçaları arasında en iyisidir.

www.youtube.com

lazerle istediğin deseni yaparsın. saati 20 tl filandır.

karartıların tekniğini bulsan bile bu kadar güzel kazıyabilecek misin mesela?

Elimin emeği, gözümün nuru olduktan sonra ne kadar kusursuz olduğunun önemi yok bence :)

@siklon, ciddi misin ya, lazeri nerden bulucam? :D

www.youtube.com

Kafadanbacakli, Allah senden razı olsun :D şu aleti bulup da bu işi becerebilirsem sen de benden bi ekmek tahtası kazandın :D çok teşekkürler.

havyaya (lehim yapmaya yarayan alet) benziyor videodaki alet. bu şekilde ararsan bulursun.

www.hobireyonu.com

aynen, lehime benzeyen bi alet.

canınızı yirim.

konuyla ilgili hiç bilgim yok; ama sistre gibi bir şey yapsanız, yani zımparalyıp, sonra da üstünü boyasanız olmaz mı öyle?

anladığım kadarıyla laminat parkeden bahsediyorsunuz. onlara zımpara cila boya olmaz.

laminet parke yere yapştırılmıyor ama ek yerlerinden birbirine yapıştırılıyor bildiğim kadarıyla. yani puzzle gibi söküp geri takmak pek mümkün değil gibi.

ilk alan ikinci alandan büyükse kenarlarından birer tane sökerek yapılabilir gibi.

döşenirken gördüm ama sökülürken görmedim.
nasıl sökülüyor ki ? sanki içiçe gçmiş gibiler. sağlam şekilde sökülebiliyorsa olabilir, ama bu seferde kenarlardan kesmek falan gerekecek. e işçilik yükselirse maliyet artar.
yenisi daha ucuza gelir sanki ?

bülbülderesi-yaprak sokak civarı da fena değil.

Ayrancı tabi ki. Yürüme mesafesi olarak Kurtuluş'tan çok da fazla değil sanırım orası. Ayrancı Kurtuluş tarafından daha sakin ve insanları daha düzgün bi yer.

ayrancı kesinlikle.

Ayranci tabi ki.

belirttiğin koşullarda her türlü ayrancı. kaldı ki ayrancı bana göre ankara'nın en güzel yerlerinden birisi.

ama öte yandan, her gün metroya binmek için kızılay'a gideceksen aşağı ayrancı biraz ters olabiliyor. gerçi şimşek sokak çok uzak bir sokak değil. 15-20 dakika yürüyerek kızılay'a ulaşabilirsin. ama otobüse bineyim dersen, şimşek sokağın oralardan sadece 427 geçiyor ve o da taa atakule'nin altına kadar gidip oradan dolanıp geliyor.

edit:

üçüncü bir ihtimal de şu: şimşek sokağın biraz daha yukarılarında isen, kuveyt caddesi ile güvenliğin kesiştiği noktaya yürüyüp, oradaki çiğköftecinin önünden otobüse binebilirsin. bu durumda otobüs doğrudan atatürk bulvarına çıkar, 5-10 dakika içinde de kızılay'a varır.

ayrancı kesinlikle

İkisi de Kızılay'a yürüme mesafesinde işte. Ama sakinlik ve insan kalite olarak Ayrancı daha iyidir.

www.odtumd.org.tr

odtü vişnelik gayet iyi. kokteyllerde bütün misafirlere yetecek kadar masa olmuyor yalnız. daha ziyade yorulanların oturacağı, geri kalanların ayakta takılacağı şekilde bir düzenleme oluyor.

masa olsun, herkes otursun derseniz banket menülere bakın. 56 TL'den başlıyor. yemekleri, pastaları, organizasyon anlayışları gayet iyi. ama fotoğrafçıları kötü.

800 W'lik bir cikisa sahip ampulu surekli yaktiginizi dusunun (evde bulunan eski tip ampullerin en yuksek watt lisi 100'du eskiden, unutmayin).

boyle bir projektor elbette ki butcenizi bayagi zorlar.

ek soru: bu lambaya, tasarruflu ampül filan takılır mı?

kabaca 60 lira gibi bir şey hesapladım günde 6 saatten 30 gün boyunca kullanılırsa eğer.

elektrigin birim fiyatını 42 kuruş olarak aldım. eğer son elektrik faturasina odedigin parayi harcanan kilowatt miktarina bolersen elektrik birim fiyatini bulursun.

ayda 144 kilowatt gibi bir harcama yapacak senin lamba. 144 ile o birim fiyati carpinca faturaya olan etkisini hesaplayabilirsin.

Dağ döver gibi geldi bana.

theo tokatlar. adam ölmüyor yahu.

gregor yener gibi.

edit: bi de diziyle karşılaştırmayın ha, normalde gregor 2 metre 56cm'lik bişi (dizideki elemandan 50cm daha uzun yani). en az theokoles kadar acı hissi yok çünkü her sabaha haşhaş sütü içerek uyanıyor

ek soru: dağ'ın oberyn'le dövüşürken çökmesinin sebebi safi mızrak yaraları mı yoksa işin içinde zehrin de etkisi var mı?

theo ağa teke tekte alır diyorum ben. dağ kardeşimiz hayvan gibi eyvallah ama theo hem onun hayvanlığına sahip hem de bence çok daha çevik. ama dağ her zaman temkinli dövüşüyor, açığını yakalamak zor olabilir. tek farklı theo galibiyetini öneriyorum.

aha normlde dağ ile oberyn arasındaki boy ve irilik farkı böyle bişi

queeniesixx.files.wordpress.com

Orso ikisini de tokatlar.

cdn.listelist.com

Atlet çok çirkin gözüküyor. Çok arabik bir alışkanlık. Biraz şekle dikat etmek gerekir, en iyisi hiçbir şey giymemek. Ben giymiyorum ve hiçbir esikliğini de yaşamıyorum

atlet giymek konusu var, biraz daha "cool" duruyor giymemek. Hiç amerikan filminde ana karakterin gömleğini, tshirt'ünü çıkartınca içinden kolsuz atlet çıktığını gördün mü? öyle işte.

Bir de atlet giyince gömleğin altından izinin gözükmesi kötü duruyor. Ama bunun için başka atlet tipleri var. kollu, veya yarım kollu gibi.

gömlek veya t-shırt içinden gozuken atlet gercekten cok itici bi goruntu.

kardesim atlet giymeyince de insan usuyor.

kisin hadi kollu beyaz fanila cok siritmiyor gomlekde ama, yazin atlet giymeyince terliyorsun ve ruzgar falan rahatsiz ediyor.

kisin bunu giynce goruntusu cok kotu olmuyor bence www.erdemcamasir.com.tr
ne giyelim.

@corneillus
bahsettiğim arabik yaklaşım bu işte. aman terim sırtımda soğumasın, aman ayaklarım hava alsın, aman bacaklarım çok yorulmasın tavırları yüzünden sokakta terlikle dolaşan, avm'nin ortasında yere oturan adamlar bu araplar. Çünkü biraz fazla yürüseler ya da terleri üstlerinde soğusa gebereceklerini düşünüyorlar.

İnsan biraz da estetiğe önem vermeli, dengeyi iyi kurmalı.

estetik kaygıların yoksa giy bize ne amk.
estetik kaygıları olmasına rağmen atlet giyen adam da bi aynaya baksın bi zahmet.

beyaz gömlek altına illa bir şey giymesi gerekmiyor nasıl bi koşullanmadır buy a.

kışın exlibris'in gönderdiğinin v yakalı olanından giyerim, yazın hiç bişey giymem.

böyle bir şey de varmış: img205.imageshack.us

ımhh en gıcık olduğum şey arkadaş. nedir şu atletin çektiği.

ya tamam hiçbirimiz hollywood aktörü değiliz. ama dünyanın en şekil karakteri olan harvey specter (gabriel macht) (suits dizisinden) milyarlık takımın altına beyaz tişört/fanila arası bir şey giyiyor, ne bileyim true detective'e bakıyorum rust cohle (matthew mcconaughey) zaten mütemadiyen atletle geziyor. bu iki adam da karakterlerinin gerektirdiği rol gereği giymiyorlar atleti. harvey specter'a bakıyorum, adam şehrin en büyük hukuk firmasının ortağı. her takım elbisesi binlerce dolar değerinde (ki dizinin adı suits zaten). adam altına yine de tişört vs giyiyor. öte yandan true detective'deki adam dünyanın en cool, en manyak karakterlerinden birisi. napıyor? atlet giyiyor. cinayetini yine çözüyor, ama atlet giyiyor. lousiana sıcağında hemi de.

gözünüzü seveyim, atleti fanilayı filan tutup da yok arapmış yok holywood starları giymiyormuş diye aşağılamayın. tutup da beyaz gömleğin içine dikişleri bağıran atlet görüntüsü hoş durmayabilir, eyvallah. ama daha az gözüken, dikişsiz atletler filan giyilebilir.

yukarıda bahsettiğim gibi, hiçbirimiz hollywood yıldızı değiliz. adamlar sette terleyince anında yeni takım getirirler; ama siz terlerseniz ismail türüt gibi dolaşırsınız.

valla ben yazın atleti teri emsin diyerek giyiyorum. yemişim iticiliğini.

Atleti birakali cok oldu h&m den ve decathlondan beyaz yarim kollu alıyorum gömlek te belli olmuyo koltuk alti teri sikintiydi bende o yuzden biraktim atlet giymeyi direk gömlek giyincede terleme üşüme sıkıntı oluyordu simdi çok rahatım.

millete hoş gözükücem diye şöyle saçma birşey yapma sakın.

havaların soğuduğu bugunler de istemsizce de olsa giyiliyor artık. itici mi? evet. ama yapacak da bi sey yok sanki..

eleştirileri salla da şunlara dikkat et sen
1. giyeceğin atlet vücuduna otursun, ama aşırı da sıkmasın, yani hafif sıksın vücudunu,
2. omuzu kapatan türleri ilk tercihin olsun (kısa kollu tercihi bana garip geliyor gömleğin altında, giyene lafım olmaz ama)
3. beyaz gömleğin altına beyaz harici atlet giyme, siyah-gri atletlerini siyah gibi koyu renk gömleklerin altına giy
NOT: atlet tercihin klasik giyiimde (takım elbise gibi) öncelikli tercihin olsun, sözgelimi kışlık spor gömleklerin altına giymeye gerek yok.

Askılı atlet kesinlikle giymem ve giymeyin de cidden çok çirkin duruyor. Beyaz gömlek seçerken kumaşı biraz kalın olsun, öyle aydınger kağıdı gibi şeffaf incecik kumaş almayın. Ben kışın bisiklet yaka, Kolsuz tshirt giyiyorum içine. Hem sıcak tutuyor, hem de kalın kumaş altından belli olmuyor. Olur da çıkarma durumu olursa (sürekli sevişirim :PPP ) gayet de güzel duruyor.

Şunun bisiklet yakalı olanı.

www.ogiyo.com

yaz aylarında çok sıcak havalarda atlet giymeden gömlek giyiyordum.
iş arkadaşlarımdan biri bana gelip "göğüs kılların ve meme ucun görünüyor, pek hoş değil" şeklinde eleştiride bulunmuştu. ne diyeceğimi şaşırdım.

ne istersen onu giy, kalıplaşmış düşünceleri geride bırak.

ben mesela giymemeyi tercih ediyorum. öte yandan atletsiz gömlek giyince gömleğin eteği sürekli dışarı fırlıyor. atlet gömleğin duruşunu, şeklini hizaya sokuyor.

uzun kollo atlet giymeyi de denedim ancak kalın geliyor ve fenalık basıyor. herhalde bisiklet yaka olmasından dolayı. V yaka da giyilmez!

sen giy evladım, üşütme bu soğuk kış günlerinde... zaten gömlek değil, ceket ve kravat dikkat çeker. onlara odaklan...

atlet giymezdim zaten de, fanila giymeyi bırakalı 13 sene oldu.

nası gereksiz, nası lüzumsuz bi alışkanlık bu fanila, atlet filan yav!

paran cebinde kalıyo, bir.
daha az giyecek tükettiğin için daha az üretimden dolayı, dünya kaynaklarını (pamuk, toprak) harcamamış oluyosun iki, çevreci.
o pamuğu yetiştirecez diye ne biçim tarım ilacı kullanılıyodur, ondan da kurtarıyosun çevreyi, 2A, çevreci.
o üretimden dolayı enerji harcanmasını önlüyosun, üç, çevreci.
senin için o fanilaları, atletleri mağazaya taşımıyolar. nakliyenin getirdiği egzost gazını azaltıyosun, dört, çevreci.
o fanilaları, atletleri yıkamak için sıcak su, elektrik yani enerji tüketmiyosun, beş, hem çevreci, hem paran cebinde kalıyo.
yeraltı sularını deterjanla daha az kirletiyosun, altı, çevreci.
daha az su tüketmiş oluyosun, su petrolden daha değerli bişey, yedi, hem çevreci, hem paran cebinde kalıyo.
fanila terini emiyo, o ter üstünde kuruyo sonra. o kuruma sırasında soğuk fanila seni daha çok üşütüyo, sekiz, daha az hasta olup, daha az ilaç tüketiyosun. işinden gücünden geri kalmadığın için, ekonomiye ve kendine daha az zarar veriyosun.

Arkadaş hatunsa, dolayısıyla eşi erkekse
www.youtube.com

Arkadaş erkekse
www.youtube.com

besame mucho

the hollies-the air that I breathe

www.billboard.com

you mean everything to me

www.youtube.com

budur: www.youtube.com

eric clapton - wonderful tonight, elbette.

oha duyuruya gelen ilk cevap buymuş zaten. saygılar.

demirören avm'nin içindeki media markt'da görmüştüm o dolaplardan. kasaların oradaydı yanlış hatırlamıyorsam.

bagaj.co

@sarap dumanı; harikasın, umarım vardır, hemen gidip bakıyorum
@pike; ikinci seçenek olarak da ona bakarım

balyoz sokak'ta chill out hostel var. gayet tatlı insanlar, bir şey diyeceklerini sanmıyorum. değerli bir şey bırakmayın yine de içinde.

atla taksiye 10 lira.

kızılay meydan'dan 160 no'lu otobüse binebilirsin. biraz dolaştırıp götürüyor; ama götürür.

acelen varsa veya ankara'ya yabancıysan taksiyle gitmen daha sağlıklı olabilir. bağlar caddesi, çankaya anadolu lisesi diyeceksin adama.

Modemin ışıkları ne alemde bağlantı kesildiğinde?
Uyduneti arayıp arıza kaydı bırakın. Madem bilgisayarlarda problem yok...

ışıklarda sıkıntı yok. normal bağlantı olduğunda yanan bütün ışıklar yanıyor.

uydunet'i arayıp arıza kaydı bırakalım diyoruz; ama evde yokuz işte. kendimiz halledebilir miyiz, onu araştırmaya çalışıyorum.

Cumartesi çalışıyorlar. Hatta haftaiçi geç saatlere kadar çalışıyorlar bildiğim.

hocam uydunette oluyor galiba, biz de yeni geçtik uydunete. ipadde çatır çatır giriorum ama laptop'ta kesiliyo girmiyo falan.

Modeme kabloyla bağlandığında da aynı şey oluyor mu? wireless driver ini güncellemeyi deneyebilirsin.

fiyatı boşverin. her türlü ikea'ya gidin. koçtaş insanı ruh hastası eder.

koçtaş fiyat açısından daha iyidir. ikea hem daha pahalı hem daha kalitesiz

Ürünleri ayırmak lazım bence. Mesela ahşap/sunta mobilyaları, duvar raflarını falan koçtaş'tan almak mantıklı çünkü daha ucuz ve kaliteli. İkea'da doğa dostu diye sıkıştırılmış kağıttan yapılma masalar falan satabiliyorlar bir yılda yamuluyor. Koltuk gibi şeyler hakkında bilgim yok. Masa lambası, saklama kutusu gibi şeyler ikea'dan almak mantıklı.

Döner sandalye gibi plastikten üretim şeyleri koçtaş da ikea da aynı yerden alıyor (çin'deki bir dağıtıcı). Bu yüzden bunları fiyat karşılaştırmasıyla almak mantıklı. Mesela markası ve marka kodu bire bir aynı bir patron koltuğu koçtaş ve ikea'da 350 lira civarındaydı ben bulunduğum yerde büro malzemesi satan bir yerde 250'ye buldum.

tek sorun fiyatsa, koçtaş daha ucuzdur

dolap alacaksanız koçtaşın olivia diye bi modeli var o çok güzel yav. ona bi bakın, yerim olsa alacam o derece beğendim.

ya bir sürü otel var. bayram filan da olmadığı için muhtemelen açıkta kalmazsınız; ancak rezervasyon yaptırsanız her türlü daha iyi olur.

yalnız, eğer şehiriçinde takılmak istiyorsanız tutup da çukurbağ yarımadasındaki otellere bakmayın.

@starborn

merkezde, aklında kalan güzel bir otel var mı?

bence orada son dakika ayarlamak daha güzel. yalnız eşinle filan gidiyorsan onu bir cafeye oturt. şöyle 1-2 saatte bulursun. bulduğun yerden emin olmadıysan 1 günlük rez. yaptırt.

ben geçen kurban bayramı'nda dalışa gitmiştim kaş'a ve bilgin otel'de kalmıştım. merkezde yer alıyor ve denize 2 dk yürüme mesafesinde. temiz ve düzgün bir oteldi.

sardunya otel iyidir. merkeze yakın. kendi plajı da var. Çok çok ucuz değildir yalnız, gecelik 200 TL filandır.

onun yanında gülşen pansiyon gördüm. ama nasıl bir yer, hiçbir fikrim yok.

bu oteller hastane yolu üzerinde diye geçer. merkeze oldukça yakındır.

Bence rezervazyon yapmaya gerek yok. Alın sırt çantalarınızı sabahtan orda olacak şekilde ayarlayın, otlleri gezip en sonda kafanıza yatan bir otele yerleşirsiniz.

kaç çok kötü ruslardan ve cırcır bööceklerinden bşka hiçbir şeyi yok denizede kötü

Burayı tavsiye ederim. Biz çok memnun kaldık.
www.sonneotel.com

Kas Hotel'de kaldim ben merkezde. Her yere yakin, fiyatlari uygundu.
Kendi plaji var ama odalar pek iyi degil.

5 kere iş değiştirdim. hepsinde kendi isteğimle yer ayrıldım. ilk 3 seferde yüksek lisans derslerini ve tezini bahane etmiştim. 4. de kendimi geliştiremediğimi, aynı işleri yapmaktan ötürü köreldiğimi hissettiğimi söylemiştim. 5. de ise verdikleri sözleri tutmadıkları için ayrıldığımı söylemiştim. bütün iş yerlerimde kalmamı istemişlerdi.

ben stajyerken iki kere ayrılmak istemiştim. başka bir yer bulduğum için değil, yaptığım işi sevmediğim ve verilen sözler tutulmadığı içindi. "ehehe sktrgit lan o zaman allaan stajyeri" gibi bir cevap beklerken, patron iki keresinde de "yahu dur napıyorsun. halledicez o işleri" tadında beni geri çevirmişti.

üçüncüsünde "yaptığımız işin etik olmadığını düşünüyorum, canım sıkılıyor." demiştim. suratı düştü, muhasebeye yönlendirdi beni.

askere gidip gelicem dedim, gelmedim geri aminüyüm.

@vfgerty gibi yaptım her seferinde. 4 kez kendim ayrıldım.
Profesyonel hayat şartlar daha iyi ve gidiyorum demiştim.
2 tanesinde de oldukça fazlaca ikna turları olmuştu ama artık geç kaldınız bunu yapmadan evvel şartlar değişebilmeli ve bu görülmeliydi demiştim. ki bu ikisinde de aslında en kısa zamanda ayrılabileceğimi de açık açık ima etmiştim.

3 kere istifa ettim. 3'ünde de önüme çıkan yeni fırsatı değerlendirmenin kariyerim için daha doğru olacağına inandığımı söyledim. aslında başka memnuniyetsizliklerim vardı ve bunları da bir şekilde çaktırmıştım.

hepsinde gitmemem, bir daha düşünmem teklif edildi. maaşımı arttırmak da sunuldu. o aşamaya geldikten sonra bir daha geri dönmenin doğru olmayacağını düşündüğüm için kabul etmedim pişman da değilim.

ha bir de iş hayatı çok garip. ayrıldığım bir yereki yöneticimi cidden dövmeyi kafama koymuştum :) arkadaşlar sağolsun telkin ettiler sonuçta politik bir konuşma yaparak saygı çerçevesinde ayrıldık. sonra o kişinin bir tanıdığı alakasız bir yerde karşıma çıktı. ondan dikkatli olmak lazım

bana reddemeyeceğim bir teklif yaptılar dedim :)

başka fotolar atıp onları dene bir de.

Fotoların çözünürlüğü fazla ise görüntüleyemeyebilir.

@sutlu nescafe, evet fotoların çözünürlüğü yüksek. bildiğim kadarıyla canon mark III veya benzeri bir makineyle çekildiler. ama bu fotoğrafları televizyonda görüntülemenin bir yolu yok mu? neticede 1080p video oynatabilen makine, bunları neden görüntüleyemiyor?

Kullanma kılavuzunda görüntülenebilecek maksimum çözünürlüğü yazar. Çözünürlüğü düşürmek tek çözüm şimdilik. Belki 4k televizyonlarda yüksek çönürlüklü fotolar görüntülenebilir. Niye göstermiyor konusunu bilemiyorum. Belki yazılımla çözülür ileride. Donanımsal ise gelecekteki modellere bakacağız artık :)