Udemy'den kurs bakabilirsiniz.

www.udemy.com

Selamlar,

FI sistemini çok uzun bir zamandır kullanıyorum, açıkçası muhasebeciler için öyle ahım şahım öğrenilecek bir şeyi yok, stajyerlerime bile 1 haftada kısa kısa göstererek anlatıyorum.. yazar arkadaşın verdiği link gibi yerlerden göz aşinalığın olur. Kullandıkça basit olduğunu anlayacaksın. Tonlarca yer olsa bile muhasebeciler ve finansçılar belli yerleri kullanırlar, gözünde büyütme yani..hee ben bütçe kısmına da baktığım için evet tonlarca şeyi kullanıyorum ama muhasebeci için için rahat olsun :)

bol şans.

ben de sql kursu alıyorum ilgini çekerse buyur;

github.com

3 ders oldu başlayalı ama istersen katırlabilirsin sanırım video'ların kayıtları oluyor.

Veriyle oynayacaksan ogrenmene gerek yok.
Zaten is hayati disinda ogrenemezsin.

en güzel spor kardiyodur. hızlı tempo yürüyüş veyahut hafif tempo koşu gibisi yoktur, en sağlıklı kilo verme biçimidir.

eğer sadece kilo vereceğim diyorsanız açık alanda kardiyo yapmanızı tavsiye ederim, açık alan yoksa yürüyüş bandlarında açık alanda alacağınız verimi alamazsınız. özellikle koşu bandında koşuyu önermiyorum, hızlı tempo yürüyüş yapmanız iyi olur, sabit bantlar olduğu için diz eklemlerine zarar verecektir.

yineliyorum, kas yapayım güzel görüneyim derdiniz yoksa sadece kardiyo etkili bir kilo verme biçimidir.

edit: 10 senelik fitness yapıp korona dan ötürü 2 senedir uzak kalan biri :)

@st curse
Teşekkür ederim yanıtınız için. Evet amacım ilk etapta kilo vermek. Haklısınız en güzeli açık havada yapılan spor ama 3 aylık üye oldum ve üyeliğin yanmasını istemiyorum.
İlk günler alışma sürecinde 20'şer dk tempolu yürüyüş+bisiklet ve eliptik yapıyordum. Bu şekilde devam edeceğim sanırım

Kas calistirmadan yapılacak her program eksiktir.
Kardiyo en sağlıklı kilo verme biçimi de degildir. Böyle bir bilimsel arastirma sonucu yoktur. Kilo verme biçimi diye birşey de yok zaten, o sadece kalori acigi yaratmak ile alakali. Günde 3bin kalori kosup 4bin kalori yemek yerseniz kilo alirsiniz.

Kardiyonun da güç calismanin da yararlari vardir. Bir insan sadece agirlik çalışıyor ama merdiven cikarken zorlanıyorsa sikinti vardir.
Bir insan bilmem kac km kosuyor ama 10 tane net barfiks cekemiyorsa da sorun vardir.

Guc antrenmani ya da kaslari calistirmak (resistance training diyelim) güzel görünmek icin yapilmaz, o bodybuildingtir.

Bir insan ne kardiyo ne kas calistirmadan yattigi yerden kilo verebilir (kalori acigi yaratmak).

Kısacası kardiyosuz da kilo kaybi olur. Kalorinizi azaltirsaniz yattiginiz yerden de kilo kaybi olur.
Cok acayip bir kilo fazlaniz yoksa sarkma olacagini sanmıyorum. Öyle 10-20 kg verdim her yerim sarkiyor durumu görmedim hic.

@logisticsmanager
Teşekkür ederim, diyetle destekliyorum, kalori takibi yapıyorum. Son 3 yılda aldığım yaklaşık 20 kg fazlam var. Sadece diyetle kilo veremiyorum, hipotiroid tedavisi görüyorum ve bu süreci hızlandırmaya çalışıyorum.

yanlış sırayla izlemişsin 456123 doğrusu

ama madem 123 izledin şimdi 456 izle

bu yine mantıklı sıra 465 123 izledim ben :) dvd yi gece gece çoçukken yanlış takınca

Sonra da 7-8-9 u mu izleyecegiz o zaman :)

Tesekkurler.

789 zaman kaybı. bir ara flim var o iyiydi

link yok
iki ayrı izleme sırası var. 4-5-6-1-2-3 (filimlerin çekilme tarihine göre.
1-2-3-4-5-6 bu da sw evrenindeki kronlojik akışa göre
ilk 4-5-6 seyredildiğinde kafada sonuçlanmamış bir sürü hikaye dolaşır. bunların cevapları da ilk üç filmdedir.
normal sıra ile seyredildiğinde o hikayeler olmaz ama o eksikliği düzenli bir olay örgüsü kapatır.

1-2-3-4-5-6-7-8-9 şeklinde izlemelisiniz.

4-5-6 bizim jenarasyona özel bir durumdu. episode 1 çıktığında 7 yaşında bile olsan ondan başlamalısın. daha mantıklı oluyor. nitekim ben de kızıma böyle izlettirdim ve gerçekten episode 9 da dahil olmak üzere sonraki çıkan tüm filmleri sinemada beraber izledik.

tüm evrene benim kadar hakim ve kim nereden geliyor çok iyi bir şekilde biliyor. kafası karışmadı bir kere.

Eskiden en güzeli
4-5-6-1-2-3-4-5-6 sırasıydı.

Şimdi çekim sırası değil de hikâye sırasıyla izlemek isterseniz şöyle bir öneri var:

Episode IV: A New Hope (1977)
Rogue One (2016)
Episode V: The Empire Strikes Back (1980)
Episode I: The Phantom Menace (1999)
Episode II: Attack of the Clones (2002)
Episode III: Revenge of the Sith (2005)
Solo (2018)
Episode VI: Return of the Jedi (1983)
Optional: The Mandalorian (2019)
Episode VII: The Force Awakens (2015)
Episode VIII: The Last Jedi (2017)
Episode IX: The Rise of Skywalker (2019)

Ekmek ve şekeri bırakın görün nasıl bir tabak yemekle nasıl doyduğunuzu. Biraz klasik oldu ama öyle. Ben de ekmeksiz nasıl yerim diye karşı çıkardım ama yoğurt kendiliğinden ekmeği bıraktırdı. Sadece kahvaltıda azıcık bir parça ekmek yerim. Akşamları yemek sadece, kolaylaştırmak için yanına yoğurt koyarım. Ekmeğe ihtiyaç duymuyorum akşamları.
Çayıma 2 şeker de atıyorum ama abur cubur çok çok az yiyiyorum. Her gün çikolata yerdim mesela ama artık o aburcurların tadı kötü geliyo.

Sabah kahvaltı yapmıyorum, öğlen az yiyorum, akşam yiyebildiğim kadar, gece sınırsız.
Bu beslenme düzenini değiştiremiyorum, spor yapıyorum,
Kilom normal..

Sigara+Alkol de eklenince bu düzenle 40'ı göremeyeceğim..

Ben o yüzden ne yapacağım kısmını atladım, koyverdim..

benim de güzel bir arkadaşımın yaklaşık o kadar var. ama hepsini tanıyor, tanımadığı kişilerin isteklerini siliyor hemen. sebebini güzelliğe bağlıyorum. mesela aynı okuldayız, beni atıyorum okuldan 10 kişi takip ediyorsa onu 30 kişi takip ediyor haliyle. orta okul, lise, üniversite vs derken haliyle fazla oluyor. bir de akrabaları falan çok var ondan. olabiliyor yani.

lise arkadaşı, akrabası, üniversite arkadaşı, iş arkadaşı olan ve sosyal medyayı kullanan herhangi birinin 300 -400 takipçisi olması doğal. Aradaki 100 kişi de mağaza, marka, magazin ve troll hesaplar olsun.

473 takipçim var ve yakışıklı değilim. Gigi hadid fotosu beğeniyorum, fan sayfaları takip ediyor. Asap Rocky'nin fotosunu beğeniyorum, fan sayfaları ya da ünlü olamamış soundcloud rapçileri takip ediyor. Profil açık ya, çat çat ediyorlar herhalde. Neyse, epey bi karşı cins var ama muhabbetim yok foto koyduğumda beğeniyorlar işte sağolsunlar :D. Ama bu karşı cins nereden geldi bu kadar inan bi fikrim yok. Liseden arkadaşlar, mahalleden arkadaşlar, üniden elemanlar, takıldığın arkadaşının arkadaşı ekliyor, arkadaşın sevgilisi karısı marısı, akrabalar falan. Yeni tanıştığın kişi ekliyor zaten hemen varsa instagram. Öyle öyle birikiyor. Foto atıyorsan, aktifsen, çevren varsa bence normal yani.

Kimseyi eklemiyorum, birisi eklerse ekliyorum, genellikle amatör fotoğrafçıların underground fotoğraflarına ve film sayfalarındaki -az bilinen- repliklere bakıyorum, tüm hobim bu.. 100 takipçi sayısına 2 yılda ulaştım, pek arkadaş canlısı bir adam değilim, kendi halimde takılıyorum..

Ancak eklemek istesem ekleyeceğim 200'e yakın kişi vardır sanırım, lise-üniversite-eski iş arkadaşları, mevcut iş arkadaşları vs..

Bu da demek oluyor ki bu 200'e yakın kişi ne benim umurumda, ne de ben onların umurundayım.

Takipçi sayısı için kasan arkadaşlara selam olsun :)

Normal. Kendimi çok nadir paylaşırım. Arada manzara fotoğrafı atıyorum 1600 civarında takipçim var. Ama genelde sadece kendi fotoğraflarını paylaşan ortalama bir insanı 400 500 kişi kadar takip ediyor.

Benim binin üzerinde var.

Yarısından fazlası çevrem. Bir kısmı spam. Bir kısmı da sanıyorum baristalık dönemimden ve bisikletçilik zamanlarımdan kalma, paylaştığım içeriği seven takipçiler. Hashtaglerle geldiler.

Normal yani.

Vala kendimi ve hayatımı paylaşıyorum, takipci sayım 700 küsür. Tanımadığım hiç kimse de yok, profilim de gizli. Bir tane bile bikini veya döt fotom da yok hatta genelde absürt saçma komikli fotolarım. Face arkadaşım da yaklaşık 1400. Bence hayatı yaşama şeklinize bağlı.

bırak istedikleri gibi yaşasınlar.
senin derdin ne?
beraber mutsuzlar demek ki?!!

valla iki uçlu boklu değnek bir de böylesini görsünler he bakarsın aradan yıllaaaar geçer belki sen birleştirirsin bir araya gelsinler diye öyle düşün

Bırak ayrılsınlar su akar yolunu bulur.

"Geberip gidecekler" dediğin insanlar neden bu kadar umrunda ki?

Aileniz için üzüldüm, sizin gibi bir evlatları oldukları içinse daha çok üzgünüm.

ayrılıklarına kızgın olduğu için gebrip gidecekler gibi bir laf kullanmış bence. hemen saldırmamak lazım.
yapabileceğin bir şey yok 56 yaşında insanlara şunu yap bunu yap diyemezsin. saygı duymaktan başka çare yok. kendi hayatına odaklan.

kabaca 20 yıl daha yaşayacaklar. 20 yıl birbirlerine tahammül sınırlarını zorlamaktansa ayrı ayrı kendi keyiflerine bakarak veya başka 'hayat arkadaşları' ile daha mutlu olurlar belki. size düşen durumu kabullenip ikisine de destek olmak. kötümser olmayın. herkesin mutluluğu totalde herkes için en iyisi.

bu durumu ben de yaşadım, ama engel oldum.. çok olaylar oldu buna eski kafa ufak tekef şiddet senaryoları da dahil.. herkes bana karşı çıksa da engel oldum, çünkü içlerini biliyorum.. şu an ikisi de 60 ların da evde dizi izliyorlar :)

Boş Ev. neredeyse hiç konuşma yok, bence uyuklatıcı değil ama sen muhtemelen uyursun :D

haber kanalı aç.
çocukken haber kanalı açıkken kanepede uyumak kadar keyiflisi yoktu.

Robert Redford'un filmini öneririm. All Is Lost.

8 1/2

Paris Texas

zeki demirkurbuz kış uykusu,

50 kere falan esnemişimdir sinemadayım diye uyumadım. güzel film o ayrı..

atv büyük bir adımla palu ailesinin özetini iki bölümlük film halinde yayınladı

onu izle

Yokuş yoksa o yol fazla değil.

Ben salona gideceğim zaman iş çıkışında yemek yiyip eve öyle gidiyorum. Salona da 10’da gidiyorum. Hem tenha oluyo hem de yemeği sindirmeye başlamış oluyorum. Çok rahatsız etmiyo. Onun dışında direkt eve gelip karbonhidrat tozu içtikten 45-60 dk sonra gittiğim de oluyo ama bu sefer salon kalabalık oluyo.

Yemek yiyip 10’da gittiğimde spor sonrasında içiyorum tozu. Hızlıca karbonhidrat ve protein almış oluyorum. En sevdiğim bu aslında.

Sen de iş çıkışı yemek, 10’a doğru spor, dönüşte toz sarmalında devam edebilirsin. Hatta tozu yanına alıp soyunma odasında içersin.

En büyük motivasyon bence engel. Kolu olmayan, göremeyen, bacağı olmayan insanlara engelli diyolar ya. Bunlara sahip olan birçok insan da engelli bence. Kolunun olması 50 kilo yük taşıyabileceğin, bacağının olması 1 metre zıplayabileceğin, 100 metreyi 15 saniyede (iyi biri kaç sn'de koşar bilmiyorum, salladım) koşabileceğin anlamına gelmiyo. Bunları yapamıyosan da bence “engellisin” yapmak için çaba göstereceksin.

Neden kapasitenin altında bi yaşam süresin mahmut? Neden kavgada tek yumrukta bi adamı devirebilecekken kız gibi 10 tane yumruk atıp kaşını bile açamayasın? Neden yolda araba çarpmak üzere olan bi çocuğu çeviklikle koşup yerinden kaldırıp geri kaçamayasın? Neden 30 yaşındayken 70 yaşındaki dedeler gibi kambur gezesin? Neden 40 dakika dikiş makinesi gibi sevişemeyesin? Neden cam balkonu kapatırken üst kilit yerine oturmadığında ayak uçlarında yükselerek kolunu uzatıp kilidi yerine oturtamayasın?

Potansiyelini değerlendir. Bence yapabileceği iyi bi şeyi yapmalı insan. 15 dk yol bahane. Yemek de çözülür. Utanma olayı da yalan dolan. Alışırsın. En olmadı tak kulaklığı, yere bakarak gez salonda. Çözümü basit şeyler bunlar.

ayağım kırık hocam, 1.5 ay oldu, spora dönmek için can atıyorum, ama ayak hareketi çalışamayacağım uzun bir süre mesela, ama yine de gideceğim, neden? kendimi iyi hissetmek için, oysa ki bacak en sevdiğim gündü..

kendini iyi hissetmek istiyorsan, düzgün nefes almak istiyorsan git ustam, iki bacağı, kolu olmayan kişiler bile bu sporu yapıyor, git kendine gel,

yemek işini de tavuk gibi hızlı hazırlanan bir yiyecek olduğu sürece kafana takma :)

kocaman bir postere hangi aralıklarla spor yapacağını yaz, salona asılacak güzel görünümlü mesela, ne spor yaptığını hangi hareketleri kaç tekrar yaptığını bu posterdeki aralıklara bölmelere yaz ve yapabiliyorsan her spor yaptığında fotonu çek. fotonu yapıştır. bu posteri tamamlamak için güzel görünmesini sağlamak için spora düzenli devam etmen gerekecek ve kendini görmeni sağlicak eğleneli olacak. düşünsene birsürü foto yaptığın hareketler ve gelişimin gözler önünde. onu doldurmak heycan verir.

bunu alternatif senaryolara adapte edebilirsin. instagramda paylaşmak gibi..

Bu tarz bahaneler kendimize uydurduğumuz içi boş şeyler bence. Sabah 6:30ta uyanıp akşam 6da işten çıkıyorum. İş çıkışı direkt salona geldiğimde saat 7buçuk falan oluyor. Tüm günün stresini sporla atıyorum. Eve gittiğimde de saat 10a yakın oluyor ama her seferinde şunu söylüyorum kendime yaşam tarzımı düzeltme ve belli bir hedefe kavuşmak için hayatımdan bolca vakit harcamalıyım. Bedavaya hiçbir şey olmuyor. Yata yata anca karpuz büyür. Toplayın çantanızı salona doğru başlayın bence yürümeye

anlayamazsınız...

eğer şüpheli bir talep olursa vallahi 155'i arayun.

emin olamazsın maalesef. ve evet, sahte polis çok ffazla.

Ya zaten bu kimlik isteme işi Amerika'da falan söker. Bizde polisten kimlik göstermesini istersen en iyi ihtimal copu yersin. "Götürürler merkeze..." diye başlayan tekerleme boşuna icat olunmadı. Bir de bakmışsın TV'de adın "terörist" olarak okunmuş bile.

Sicil numarasını öğrenip onu check edebilirsen emin olabilirsin, yoksa olamazsın.

Polisin kimlik gösterdiği nerde görülmüş

tek takıldığımdan mütevellit sivil bir polisin bana kimlik gösterdiğini görmedim, polisi geçtim gece bekçisi bile kimlik göstermiyor, polisin kimlik gösterdiğini söyleyen arkadaşlar çok pollyanna..

sabah 5,45 te otopark çıkışında çevirdi polisler, hiç sormadım biri çıkardı 5 metreden kimliğini gösterdi, zaten bir göremiyorum iki görsem ne olacak diye düşünmedim değil paşa paşa verdim kimliği, sivillerdi hiç anlam veremedim

ben kaç sefer bana kimlik soran polise kimlik sordum hepsinde de laf etmeden açıp gösterdiler.
istanbul'da muhtelif semtlerde erçekleşmiştir. ytd.

ek: hatta birinde adamlar ekip arabasının önünde, resmi kıyafetlerle gbt yaparken sırf kıllık olsun diye sormuştum yine göstermişti.

Öyle takılıyorum. Kedicik de tatlıymış.

Mutsuz, neşesiz, cansız ve kırgın...
Neyin mutlu edeceğini bile bilmiyorum. Yaşıyoruz öyle işte.

Tşk.

Diğer cevabı görünce sorunun içeriğini anladım. Kedi mi vardı? Soru bize değil miydi? :(

Ekleme: Mobil görünümden çıktım. Valla kedi çok tatlıymış.

yaaaa tatlis agzini doverim onun. adi ne oldu bu arada?

Çok güzelsiniz :)

Kedi cok seker, adi ne?

Degismissin yahu. 3 sene kadar once farkliydin. O evlat da biraz buyuyunce daha tatli olur.

Yaşlandım :)

Ben bile 30 oldum normaldir:)

O kadar da değişmedim aslında yahu, makyaj yok, ondan öyle gelmiştir size :P

Kedinin adı Mini oldu.

bok gibi.. Bir kıza takıldım, onca kız varken bu kız beni aldı götürdü ve bu kız ile aramda çok ciddi engeller var, aşk imkansızı mı seviyor du :/

bu arada kediniz ve siz çok hoşsunuz, bitmesin böyle iyi insanlar..

kedi uyku ilacı almış gibi uyuyor sevimliymiş.
değişmişsin yada değişik çıkmışsın +1
şebnem ferah olarak hatırlıyorum seni.

Nasılız dersen yorgunuz yoldan geldik.

mutsuz ama umutluyum ;)
--
"her şey çok güzel olacak"...

www.youtube.com

Yaa ben de böyle boynuma ilişip uyuyacak bir yavrucak istiyorum <3
Ben eskiden görmemiştim ondan değişme olayına bir yorum yapamıycam ama naçizane bir öneride bulunmak isterim, kaşlarınızın ucu aşağı doğru çok fazla devam ediyor bence biraz kısaltabilirsiniz böyle sanki sert bir hava katmış gibi geldi :)

Kediyi rahat bırak.

minikken patileri kocaman oluyor; cok sevimli. nasilim: kedi isirmayi ozluyorum.

çok tatliş :)

Bu duyuru neden kendini imha etmedi :/ Ve nereden nereye be..

Cok iyi degilim bir suredir.

İyi biri değilim +1 ancak özellikle kötülük yapıyor da değilim.

YEZZZ

Hayır

Değilim.

evet oyleyim. hic kimse iyi degildir, iyiyim diyene de gidim inanmiyorum.

ama iyi olmak onemli degildir; asil onemli olan kotu olusunu minimum duzeyde tutabilmektir.

Bazen evet. Salt iyiyim ya da salt kötüyüm diyemem.

media.tenor.com

www.youtube.com

I am, man. Yes, I am...

Edit: çünkü; my mother was a witch, she was burned alive...

Yok değilim, ama bu aralar çeşitli sebeplerden sandığım kadar da iyi bir insan olmadığımı düşünmeye başladım.

Değilim. Çok iyi bir insanım.

İmkân yok imkan olsa anasını ağlatacağım dünyanın (:

değilim asla

kimseye zararım dokunmaz. iyi adamım.

iyiyim.

%60 iyi, %40 kötüyüm.

Yoo iyi bi insanim bence. Temiz kalpli iyi niyetli oldugumu dusunurum hep.

Süper bir insanım bence

Oldukça iyi biriyim.

değilim. kötü alışkanlıklarım ve kötü huylarım var ama kötü biri değilim.

bazen...

Kime gore neye gore? Delirtir bu sorular insani.

@yuzir : kendine göre.

yeterince degil.

Fazlası ile kötü bir insanım.

Nein.

Cevremdekilere gore baya iyiyim ya. Arkamdan kotu diyeceklerini hic sanmiyorum ki degilim zaten.

Neden olmasın

Neden olsun ya da olmasin demiyorum, nasil oluyor diyorum?

Olunabiliyor. Olan çok fazla kişi var. sen de şahit olmuşsundur kendi örneğin dışındakilere

elindeki hazır materyali stokta tutacağına değerlendirmiş.

Evlenilebilecek biri çıkmıştır karşısına ve evlenmeye karar vermiştir. Ben evliliğin aşkla çok ilgili olduğunu düşünmüyorum. Kafasındaki belirli şartları sağlayan birini bulunca direkt evlenmeye karar vermiştir.

Asktan nasil vazgecebiliyor bu insanlar boyle, ve hemen yeri dolabiliyor.
Hakkaten anlayamiyorum?
Ben bana zulmeden adami atlatamadim, adam deli divane asigim derken nasil iki gun sonra renk degistiriyor?
Hoslanmak demiyorum.

Hepimiz aynı geceyi yaşıyoruz ama karanlığımız farklı.

valla fiber romantik akımları bu davranışlar ile birlikte bitiriyorsunuz, :) ne bekliyordun.. insanlar acı çeke çeke duygusuz bir hayvana dönüştü.. merak etme sen de dönüşürsün..

İnsan boşluktayken birine kafayı takıp ona çok aşık olduğunu sanabiliyor. Belki size karşı hisleri de öyleydi.

Konuyla ilgili Camus'den bir alıntı: "Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu."

Ya da şu an evleniyor olduğu kadına aşık değildir, sadece "evlenilir bu kadınla" demiştir. Herkes aşık olup evlenmiyor ki.

Senin asktan anladigin baskadir, adaminki baskadir, bana sorsan ask bence kisa sureli ve gecici bir sey. Asigim oluyorum bitiyorum diyenlere de inanmiyorum genelde, gercekci gelmiyor bana mesela. Olur yani, neden olmasin +1

her insan için aşk eşit değildir evlenme sebebi. hatta bu kadar çarpık insanın yaşadığı bir ortamda aşk gibi başka bir çarpıklık işin içine dahil olunca hepten sapkın ilişkiler yaşanabiliyor. ben aşık olduğum değil 20-30 yıl uyumlu yaşayabileceğim insanla evlenicem mesela.
örneğin başkasıyla evlenmiş olması hala sana aşık olmadığını göstermez, içini rahatlatma ihtimali varsa diye söyleyeyim.

Çok düşünme ve anlamaya çalışma bence. Kendi hayatına odaklan

cok yakin arkadasim var ayni bahsettigin gibi biri. yillarca ayni kizin pesinde kostu, yapmadigi kalmadi kizi ikna edebilmek icin, duygusal olarak kimseyi hayatina sokmadi hatta ama olmadi. sonra bir gun bi anda bir baskasiyla tanisti ve 10 gun icinde evlenmeye karar verdiler. tanismalarindan 6 ay sonra evlenmis olacaklar. arkadasim cok mutlu, nisanlisi da oyle. olabiliyor yani. bir yerden sonra pesinde kosmaktan yorulup nasilsa elde edemiycem dusuncesine kapiliyor insanlar galiba. o sirada karsilarina cikan ilk kisiyle evlenebiliyorlar da bazen hatta.

Ablacım 27 yaşı geçmiş erkeklerde şöyle oluyor;
- geçmişten tanıdığın kızları tara
- evlilik kriterlerini ne kadar sağlıyor kıyasla
- oransal olarak yüksek ise görüşmek iste
- kız istemedi -> salla
- görüştün ama naz yapıyor, aşk oyunları oynuyor ->salla
- aklı başında evlilik odaklı aile kurmaya istekli -> söz nişan düğün

aşk dediği hoşlantı falandır. kimse aşkından karalar bağlayıp kara treni beklemiyor.

Ben onun gibisine bir daha denk gelemeyecegimi dusundum ama ona asik olmadan evlenirsem hem ona hem kendime haksizlik etmis olurum diye dusundum.
Onun kotu ya da iyi biri olmasiyla alakali olmuyor malesef,kisiligi hayranlik uyandiracak kadar iyi bircok konuda. Ama yaninda eski sevgilerime hissettigim seyi hissedemiyorsam neden evleneyim dedim.
Insanin birseyleri yeniden hissedebilmesi icin desarjolmasi gerektigini eskilerin tozunu uzerinden atmasi gerektigini dusunuyorum. Bunun suresi 1.5 ay olabilri mi?
Hala ayni noktadayim evet...

Bazı insanlar çivi çiviyi söker zihniyetinde, bazıları için ise zaman alan şeyler bunlar. İlki o, ikincisi sen. Yapınız farklı.

Kiminin çöpü, kiminin serveti

hayatınızda olmayan birisinin kendi hayatında ne yaptığı sizi bu kadar ilgilendirmemeli.
ve ömür boyunca 1 kişiye aşık olacağız diye bir kural yok.
demek ki sizin dışınızda da aşık olabileceği kadınlar varmış, aşık olmuş ve evleniyor.
ayrıca size emek veren, insanı sadece aklınızın bir köşesine koymanız onun sizi ömür boyu beklemesini de gerektirmiyor.

devilred +1

Sana asik olmamis cunku seni tanimiyor bile. Elini bile tutmamis, opusmemissiniz bile. Sen de bunlara izin verip seni tanimasini istememissin.

Yani sen onun hayatinda hic olmadin.

Bu yaptiklari neydi peki? Sarki bestelemeler falan?

Bunlar demo’dur. Bak ben boyleyim, seni tanimama izin ver devami da gelecek mesajlaridir. Ikna yontemleridir, kendini tanitmadir. Obur turlu herkes odun gibi birbirine gidip “merhaba ben x, sevgili olalim” derdi.

Senden hoslanmis, ac kapiyi gireyim demis. Sen acmamissin. Yaptiklarini, ugrastiklarini cok da sahsi algilama yani.

Allah mutlu mesut etsin ikisini diyelim artik napalim :)

Seni de tabi

"Insanin birseyleri yeniden hissedebilmesi icin desarjolmasi gerektigini eskilerin tozunu uzerinden atmasi gerektigini dusunuyorum. Bunun suresi 1.5 ay olabilri mi?"

Bence de olamaz. Ben yapamam, yapan insanların da yeterince sevmediğini, yalnız kalmamak için birini bulduğunu düşünüyorum.

Benim de başıma böyle bir şey gelmişti. Kendisinin 8 yıllık sevgilisi uzatmalı olmaya dayanamayıp iki ay içinde başkasıyla nişanlandı, evlendi. Bana da bu olaya üzüntüsünden hasta olduğunu falan söylemişti, sonra bana yazmaya başladı cevap alamayınca ailesinin bulduğu bir kızla nişanlandı, kısa bir süre içinde de evlendi.

Herkes dengini bulur umarım.

bence burada sorun şu : bizler karşımızdaki insanı elde etmek için duygularımızı biraz abartarak aktarıyoruz. yani sana tabi ki aşık falan olduğu yok. öyle düşündüğün kadar yoğun değil yani sana karşı hisleri.

tabi erkeklerin bu tavrı takınmak zorunda hissetmesinin sebebi de yalnızca kadınlar.

ÇOOK teşekkür ederim.. Gerçekten unutmuştum.. :)

Genel olarak düşüncem, keyif :) Keyif alıyorum ötesini bilmem..

Geri dönelim tabii ya, ben özledim o heyecanı, Bülend özveren ‘in sunumunu.
Bu kadar sene uzak kalacağımızı bile tahmin etmiyordum, en fazla 2-3 sene sürer sandım.

Muharrem gelse de geri dönsek, yoksa yine zor:(

biz yarışmayınca hiçbir heyecanı olmuyor. izleyesim de gelmiyor ne yazık ki. desinler ki katılırız ama bir şartla senin çıkman lazım sahneye valla çıkar kart sesim içe dönük karakterimle döktürürüm.

Ciddi anlamda yok. Ben yine de katkıda bulunmak istiyorum gelecekte.

kesin yok.

Babamin degil de annemim var.

ya tabii ki uzun vadede güveniyor, istiyor, sen yardırsan da borcumuz harcımız bitse rahat yaşasak diyor ama ben 23 yaşında hala hazırlık okuduğum ve kendisi maddi olarak nispeten iyi durumda olduğundan pek bir beklentisi de yok açıkçası. yani benim para kazanmamı, para göndermemi beklemiyor. 51 yaşında olmasına rağmen yakın zamanda emekli olacak zaten. öküz gibi emekli maaşı var, kendisi de çalışmaya devam ediyor zaten. ben becerebilirsem yurtdışında yüksek lisans yapmak istiyorum, o yüzden önümüzdeki 6 sene daha "50 kuruş ver tırrek" diyen taraf ben olacağım gibi duruyor.

annem öyle değil ama. "tamamen bağımsız olup iyi bir iş sahibi olman benim için yeter ama para da göndersen iyi olur" diyor jsfksl

Kesinlikle yok ve hatta ondan daha fazla kazanmama rağmen beni her türlü destekliyor maddi, istemesem dahi. Bizimkiler hep veren taraf ve aile gibisi yok.

Ortası bir şey. Sorumluluk aldığımı(zı) gösteren bir şey bekliyor sadece. "Baba, faturaları bu ay ben ödeyeyim." gibi. Onun dışında sürekli parayı biriktirmemizi, kenarda durmasını, geleceğimiz için harcanmasını söylüyor.

kendi için hiç beklentisi yok, tek beklentisi kendi durumumun iyi olup, yardım etmeyecek olsam da edebilecek olmam.

Yok, isterse de bir ev değil tabii ki, ama hem annem için hem babam için hiç çekinmeden alırım, düşünmem..

yok.

hiçbir şekilde yok. bi nevi gururuna yediremiyor. 30 küsür oldum hala bu böyle.

babalar soylemez ama oyle bir beklenti icinde olurlar mi, bilemem. benimkisi benim s*ktirip gitmemi hayatimi kurtarmami istiyor. evet bunu belirtiyor kendisi.

ilerde maddi durumum elverirse, kendisine istemese bile zorla maddi anlamda destek olurum. bu ev olur, araba olur.. farketmez benim icin.

Yok.

Hiç bir şekilde yok.

bana kalırsa genel olarak ebeveynlerin maddi durumları iyi değilse ama çocukların durumu iyiyse her ebeveyn beklenti içine girer direkt söylemese de.

örneğin eviniz arabanız her şeyiniz var ve anne babanız kirada oturuyorsa sizin ev alacak durumunuz da varsa beklentiye girerler ama söylemez hiç biri kolay kolay.

yok. ne zaman buyuk bir harcama yapacak olsam hala "dur oglum bende de var su kadarini ben vereyim" der. evli barkli adamim.

Hayatıma bir kuruş katkı yapmadı ama borcum var diye arayıp ağlıyor. Parayı falan geçtim adamın sofrasından bir lokma yememişim.
50.000lik borcu var onu ödemem için ağlıyor.
Annem ise tam tersi kadın her şeyimi ödeyebilse öder kazık kadarım hala kıyamıyor.

iliğimi kemiğimi sömürdü şerefsiz

Simit çay :( üşengeç ve uykudüşkünü biri olduğumçün kahvaltı yapamıyom ben çalıştığım kurum önünde miss gibi simit satan bi abi var o sağ olsun karnımızı doyuruyoz

∆ Yulaf Ezmesi + chia + süt/su + avokado/muz/hurma + tarçın

∆ yumurta + yeşillik (roka genelde)+ zeytin

∆ yeşil çay/filtre kahve

eğer geç uyanıyorsam kaymak+bal+zeytin+peynir+üşenmezsem gidip tahinli çörek veya börek falan alıyorum. üşenirsem öteki dörtlü.

erken uyanıp çıkmam gerekiyorsa poğaça alıyorum. eskiden sık şu an nadiren nesquik yiyip çıkıyorum ama nesquik yiyince çabuk acıkıyorum. öğleni bulmuyor acıkmam

eğer annem veya ablalarımdan biri evdeyse ne hazırlarsa :)

Peynir, yeşil ve siyah zeytin, yumurta, bal, ceviz, 3 dilim buğday ekmeği, 1 bardak şekeriz çay.

haftaici: yulaf ezmesi + chia + kuru meyve + yogurt
haftasonlari: peynir, zeytin, ev receli, sahanda yumurta, bal-kaymak, simit

genelde boyle.

peynir zeytin domates salatalık yumurta tere roka

kahvalti yapmiyorum ve bence cok gereksiz bir ogun tavsiye ederim. “nerden cikti be kavalti en onemli ogundur” dicekleri soyle alayim
youtu.be

Sadece muz, yarım saat sonra kahve.

benim kahvaltım genelde çay, mideyi yumuşatıp öğle yemeğine hazır hale getiriyorum, sabah direk bi şeyler yediğimde ağır geliyor.

ama sabahtan beyine enerji gerektiği durumlarda-sınav vb.- bi simit oluyor çayın yanında.

Porridge

143 gram salatalık
19 gram avokado
23 gram mis krem peynir
1 dilim uno fırından tam çavdarlı ekmek
33 gram (2 dilim) namet hindi füme
2 haşlanmış yumurta

hepsini ekmeğin üzerine dayayıp yiyorum.
diyetteyim :/

genellikle yapamasam da benim için kahvaltı:

beyaz peynir
kaşar
siyah zeytin
çavdar ekmek
salatalık ve domates(mevsimlik bonus)

genelde kahvaltı yapmıyorum ama olurda üşenmezsem ve malzemem varsa kolaydan zora sıram şöyle;

-kabak çekirdeği içi + ay çekirdeği içi (çok güzel tok tutuyor ve yemesi inanılmaz kolay. araba kullanırken çok rahat. on numara zaman tasarrufu sağlıyor)

-keçi sütü + yulaf ezmesi (tok tutuyor. kabak çekirdeği + ay çekirdeği kadar olmasa da hazırlaması yemesi kolay)

-keçi yoğurdu + çavdar ezmesi ( çavdar ezmesi henüz hiç almadığım için 3.sırada. belki yarın birgün 2.sıraya yükselir :D)

kıssadan hisse dediğim gibi ya yemiyorum ya da yukarıda saydığım şekilde pratik+doyurucu+besleyici şeyler tercih ediyorum.

geriye kalan her şey handikap. normal kahvaltı kısa sürede acıktırıyor ama bunlar neredeyse akşama kadar götürüyor :)

yapmamaya calisiyorum, yapiyorsam muhakkak 2 yumurta yiyorum. peynir zeytin domates salatalık. ve bolca roka vs.

Über fişini masraf olarak gösteremiyor şirketler.

Careem'de benzer bir durumda fis almak istemistim verememislerdi. Uber icin de sıkıntı olur muhtemelen.

fatura kesebiliyorlar. seyahat bittiginde tutara gore doldurup veriyorlar.
2 defa istedim 2'sinde de sikinti cikmadi. gerci 2.sinde adam doldurmayi bilmiyordu ama beraber hallettik

ben mail ciktisi veriyorum sorun olmuyor.

araç eşleşir eşleşmez telefon açın, fiş kesebiliyorsanız gelin deyin. yoksa iptal etsin gelmesin

Odemeyi yaptiktan sonra seyahat bilgisini (rota, tutar, saat/tarih) iceren bir mail geliyor. O mailin ciktisini masraf olarak kabul eden sirketler var

KDV' den indirilmediği için yolculuğa dair evrak yeterli olur.. Ancak muhasebeci kıl ise fatura isteyebilir, UBER fatura kesiyor.

zaten muhtemelen kkeg yapacaktır muhasebeniz o yüzden mail çıktısı da iş görür belgesize atarlar en kötü

Sağlık

mezuniyet. ama olmayacak ühühüh

Bu yil tursu yapimini tutturmak istiyorum

aşk ile iş arasında kararsızım.

mezun olayım artık, 8 yıl oldu.

85 kg'den 75'e inmek.

Sevgilimin mezun olması Ve evlilik hazırlıklarına başlayabilmemiz :(

Aşk, para

2016 ve 2017 gibi olmaması.

Bir de sağlığımı korursam bu bana yeter.

iki ay önce özgürlük derdim. şimdi sağlık :(

tek istediğim sayamayacağım kadar para. kominizim falan yalanmış :)

Başarı.

Pankreas kanseri

daha başarılı (bilgi, ekonomik, özel hayat) bir yıl geçirmek

karlmarx huzuru artı değerde bulmuş görünüyor :D

Huzur, huzur, huzur istiyorum şu sıra.

Sonsuz aşkı istiyorum.

Sağlık.

İs.

Sağlık, çocuk..

İş.

Çekmezler.

çekerler, sonuç hemen çıkıyor. doktor bunun hiç aciliyeti yok derse bilemem tabi

Bi karar verin da??

acilde mr var, ama senin durumun acil değil ise doktor çekmeyi gerek görmeyebilir. hafta içi poliklinipe gidin diyebilir. düşsen kafanı çarpsan kussan fln çekiyorlar yani. senin hiçi vaktim yok durumunla çekmezler yani

acil MR ihtiyacin olup olmadigini doktor bilir anca, gerekirse cektirir, gerekirse ameliyata bile girersin apar topar. ama gerekmesi lazim. onu da o bilir, bilmesi icin de gormesi lazim.

gecmis olsun :/

Beyin kanaması tarzı bir şey ile şuursuz şekilde gidersen hemen çekiyorlar ve sonucu anında değerlendiriyorlar. Ancak bu şekilde hayati önem taşıyan durumlarda çekerler. Yoksa röntgen ve tomografi ile sonucu belirlerler..

kesin bilgi, çekilmez.

Kesin bilgisi olamaz bunun. Doktorun aciliyet kararına bağlı.

Mr denilen şey bir çok şeye çekiliyor. Meme, boyun kol, bacak gibi. Ortalama 30 dk süren bir şey. Poliklinikten gidersen bazı hastanelerde 2-3 hafta sonrasına randevu aldığın bir şey. Bir üniversite hastanesindede 24 saat çekim yapılan bir tetkik mesela bu. Poliklinik hastasına 2-3 hafta sonrasına randevu verilip akşam 9-10'da randevuna gidip MR çektiriyosun. Aciliyet söz konusuysa büyük hastanelerde çekerler. Doktor karar verir. Acilse randevuluyu bekletirler, yine de senin MR'ını seni çekerler.

Not: Hastane yazılımı üreten firma çalışanıyım.

özel hastanede çekerler gün içinde. onun haricinde devlet doktorunun mr yazması fıtık için bilemedim.

Mr çekmezler, tomografiye yönlendirirler. Hatta beyin kanaması vs şüphesi için de, difuz MR adı verilen, daha üstünkörü bir şey çekiyorlar.

Açılın ben hastane çalışanıyım. Çekerler kardeşim çekerler böbrek bile naklederler gecesi gündüzü olmaz bu işin.

MR’a gelince su konu doğru MR sadece hasta talebi ile çekilmez kıyma almıyoruz kasaptan. Gece ilgili acil yada brans hekimi talep yapmalı. Buraya kadar doğru. Ama sadece MR çekinmek değil olay. MR çekilir radyoloji hekimi görüntüler raporu yazar. Mr talebi yapan hekim ilgili yoruma göre tanı tedavi sürecini yürütür. Şimdi gece mr çekilir ama durumun aciliyeti yoksa hiç bir radyoloji hekimi gece onu yorumlayıp rapor yazmaz. Acil hekimi de mr görüntüsünü izleyerek tanı ve tedavi riskine girmez bundan dolayı Hastaya yarın polikliniğe gel derler. Yani mesele sadece mr çekilmek değil.

Sen kendini iyi hissetmiyorsan acile git kendini Türk hekimlerine emanet et mr’ı sorun etme onlar seni doğru yönlendirecektir.

Geçmiş olsun.

acil hemşiresine sordum şu an, bu sebepten çekmezler, acil olması lazım, beyin kanaması şüphesi fln varsa çekiyoruz dedi.

doktorun insiyatifinde + 1 ama bu sebepten çekmeme olasılıkları yüksek.

geçmiş olsun.

@agluna'nın yazdığı doğru. Acilde difüzyon mr çekeriz. Onu da beyin ile alakalı patolojileri ayırt etmek için çekeriz. Bu iş doktorun inisiyatifinde değildir. Doktor bunun dışında mr isterse hayırdır sen derler. Çünkü devlet hastaneye bu dediğim dışındaki mr'ın parasını ödemez.
Eğer hastanın servise yatışı yapıldıysa servisten doktorun istemini yaptığı her türlü mr'ı çektirebilirsiniz.

Yazdıklarım devlet ve üniversite hastaneleri içindir. Özelde parasını verdiğiniz her işlemi yaptırırsınız.

Not:Acilde doktorluk yaptım.

halısahada maç yaparken bir arkadaşımız feci şekilde düştüğünde acilde mr çektiler ama 2015 yılında yaşadığım bir hadisede randevu verip öyle çektirmemi istediler,durumuna göre değişebilir.

nispi olarak ucuz ve yüksek kalori verebilecek proteini de iyi olan mamüller:

yumurta, fıstık ezmesi, narenciye ve mercimek, ay çekirdeği, beyaz peynir, yulaf.

bunları içeren yemek tarifleri veya yoğurtla karıştırarak üretilen atıştırmalıklar iyidir.

Evde 2 konserve ton balığı 2 yumurta, bir de öğlen ya da akşam tavuklu yemek yersen proteini tamamlarsın. Pilav makarna karbonhidrat için yeterli olacak zaten..

Vallahi kullanmadigim kalmadi hic fark etmiyor.elektrikli dis fircasi ve dis ipi kullan yeter.
Gelmis gecmis en favori dis macunum glister. Amwayin. Muthis

Colgate Optic White kullanıyorum.

evet cok duydum bende glister'i amway'in ama icerigindeki "Propylparaben" olmasi cok kotu :(

Gratis'te icerigi dogal olanlar var onlara bir bak. Bir tanesi sparkling white mi neydi hatta...

"Safia" ben kullanıyorum gayet memnunum

safia baktim simdi "Methylisothiazolinone" varmis risk grubunda gorunuyor, tesekkurler

Curaprox ya da curaseptler nasildir

curaprox'da Sodium fluoride biraz sorun olusturuyormus, curasept in icerigine ulasamadim

Parodontaxa da bakabilir misin zararliysa kullanmyalum

clınomyn

aktif icerik olarak splatt markalarda nispeten daha az zararsiz, florursuz cesitler mevcut.

Paradontax benim bildiğim en doğal macun, ve ciddi farkını gördüm. İçeriğinde bilmediğimiz bişey varsa öğrenmek isterim tabii.

splat - organic aloe vera. oldukça doğal ve güzel bir içeriği var.

Paradontax.

Diş etimde kanamalar oluyordu, diş eti temizliği, diş taşı temizliğinin akabinde doktorum bunu önerdi, kanamalar gitti. Ayrıca hafif tuzlu olduğundan ya da ben öyle hissediyorum diş etlerini besliyor. Bir de bunu kullanınca diğer macunları kullanamıyorsun :)

Merhaba,

4 Levent civarı (Çeliktepe, Kanyon'un arkası vb) genellikle en uygun bölge. Genellikle Levent'te çalışanların tercihi. Metroya yakın, yürüyebilirsiniz ya da dolmuş var.

İşyerinizin servisi varsa Seyrantepe ya da Kağıthane tarafı da olabilir çok yakın olmamakla birlikte.

Onun dışında Levent ve civarı (Etiler, Gayrettepe) bölgelerinde kiralar genelde belirttiğiniz tutarın üzerinde, ancak belki iyi bir aramayla küçük bir daire bulunabilir--bir ihtimal.

Kolay gelsin.

PS. Aynı duyuruyu yanlışlıkla 2 kez açmışsınız sanıyorum.

@st curse'ün yazdığına ithafen: 4 Levent/Çeliktepe civarını ben de "elit" olarak örnek vermedim, belirttiği gibi ancak fiyat kriterini sağladığı ve yakınlıktan ötürü baz alınabilir.
İstanbul'da elitliği fiyatlamaya çalışınca fiyat eğrisi artı sonsuza gidiyor malumunuz :)

-----------------------------------

@housedaki topal doktor @rocka rolla

Napalım, İstanbul'daki konut istihdamını mı çözelim tik için? :)

Burdaki önerilerin tamamı kapsamlı ve doğru, belirtilen tutarda Etiler'de belki -2'de karanlık ve "nezih" bir daire bulunabilir-- belki :)

Maalesef olan durum bu, çoğumuzun yaşadığı.

PS. Hisar tarafına da bakabilirsiniz belki, daha çok öğrenci ağırlıklı olduğu için belki bir nebze uygun olabilir, ancak evler genelde çok eski.

Elit olarak size önerebileceğim yer Gayrettepe. Ancak o tutara ev bulabilir misiniz bilemiyorum.. Çeliktepe, Gültepe de ancak o fiyata ev bulursunuz ancak elit bir mekan olarak değil :)

Nezih bir mekan arıyorsanız minimum 2500-3000'ni gözden çıkarmalısınız.

Bu bütçe ile benim tavsiyem de emniyetevler, çeliktepe, gültepe(kanyonun arkası dedikleri yer) civarı. Ben emniyetevlerde 1 yıl oturdum. Bir şey olmadı hani. Sokak boğaziçi-itü öğrencileri ağırlıklıydı.

Seyrantepe, çeliktepe ve sanayi mahallesinden daha nezih ama ulaşım bu tik daha zor

Güzel bir yemek hazırlayıp yemekle birlikte şarap veya hafif içimli bir bira.

Feridun düzağaç dinliyorum ben. İlerleyen saatlerde de fotoğrafları açarım.

Valla, şu şekilde oluyor.
Ya meyhaneye, ya da bar a gidiyorum. Biramı içip çıkıyorum..
Evde isem şarap içiyorum.

Bunları yaparken geçmişi düşünüp duruyorum, müzik olarak da pop olmayan ve türkçe olan her şey makbul.. Genellikle 90' lar..

Hiç yapamadım. Evde olmuyor.
Bara gidince bir kadeh içiyorum. Sonra sıkıntıdan ölüp dirilip mekanı terkediyorum.
Tavsiyem, televizyon bilgisayar ekranı gibi mavi ışık yayan bir kaynağa bağlanmayın. Loş ışık olsun. Zaten alkol vücudunuzu yoracak. Kararını bulursunuz.

Başlangıç seviyesi için bile kötü bir program, program bile demek yanlış aslında.

birincisi badiciler gibi olmak kolay değil. programa gelince, ilk günden 45 dk kardio, ters mekik ve şınav ağır olmuş. nefesi kesilen biri için başlangıç olarak, artarak tempolu yürüyüş ve makinede bir kaç hareket yeterli olurdu.

amacın direncini yükseltmek ve bu vesileyle de şekle girmek ise "Thenx" isimli bir youtube sayfasını önerebilirim.
Oranın kurucusu calisthenics üzerine çalışıyor. Beginner hareketleri gayet faydalı olur diye düşünüyorum.

verilen programdaki koşu, bisiklet, eliptik bence gereğinden fazla. bari birini yap deselermiş. çok mu kilolusun?

Buradan program yazmak doğru olmaz ben antrenörüm öncelikle gidip sağlığınızla ilgili spor yapabilir raporu almalısınız, bana kalırsa her şeyden önemli bir sıkıntı çıkmaması adına.

Ardından şunu söylemem gerekiyor. Spor 1 ay 1 hafta 1 gün yapılıp bırakılacak bir şey değil öncelikle neden spor yaptığınıza karar vermelisiniz. Gerçekten bunu istiyorsanız başlayın yoksa 1 gün yap 5 gün yat şeklinde size zaman kaybından başka hiçbir şey kazandırmayacaktır.

Ardından vücut yağ oranınıza ve postür analizinize bakılmalı peki neden?
Yağ oranınız nasıl bir program ile spor yapacağınızın ön koşuludur. Ülkede 80 milyon insan varsa hepsine aynı program verilemez, kişisel olmalıdır. Postür analizi yaptırın dememin sebebi de şu: birçok insanın vücudunda kendisinin bile farketmediği sorunlar olabilir. Örneğin kalça kısalığından bahsedelim bu sadece kalçayı değil tüm vücudu etkiler o yüzden yanlış yapılan bir programla bunu daha da tetikleyebilirsiniz. Bu yüzden vücuttaki analiz iyi yapılmalı ki uzun vadede sorunlarla karşılaşılmasın, postürle ilgili sorunlar çözülüp daha sağlıklı olabilelim.

İyi bir hoca ile çalışın size en büyük tavsiyem bu olacak. “Bu spor salonu çok iyiymiş” diyerek salon seçmeyin hoca seçin, iyi spor salonu yoktur eğitimli ve bilimsel olarak sporu takip eden hoca vardır unutmayın.

Size burada program önermeyeceğim sebebinden zaten detaylı bir şekilde bahsettim. Nasıl her kalbim ağrıyor diyene şu ilacı kullanın diyemiyorsak detaylı bilgi istiyorsak spor yapmak isteyen herkese de kafamıza göre aynı programı yazamayız. Herkese aynı programı veren bir hoca varsa oradan koşarak uzaklaşın. Size son tavsiyem lütfen hızlı başlamayın. Bunu derken ne demek istiyorum? Koşabildiğiniz kadar koşun, yürüyebildiğiniz kadar yürüyün, kaldırabildiğiniz kadar ağırlık kaldırın. Zaten yeni başladığınız için ileri seviyede fitness yapan birine göre en ufak aktivite bile sizi maksimum seviyede geliştirecektir o yüzden lütfen egonuza yenilip büyük ağırlıkla çalışmayın içinizdeki spor aşkını öldürmeyin. Tekrar söylüyorum spor devamlılık ister ömür boyu yapacağınızı düşünürsek acele etmeye gerek yok, öncelikle ilk yapmanız gereken hareketlerin doğru yapılış şekilleriniz öğrenmeniz olacaktır.

Ayrıca editlemeye üşendim. Bölge bölge çalışma. Bir gün göğüs bir gün kol bir gün bacak vs olmasın çok ağır olur sen yeni başladın. “Full body” çalış. Yani tüm vücudu çalıştır

Stronglifts 5x5 programini arastirin, uygulamasi ucretsiz indirin, ustune 15-30 dk kosu ekleyin, 6 hafta icinde farki goreceksiniz.

tesekkurler.

Böyle bir program olmaz, olamaz..
Tavsiye eden kişiye de saygılarımı iletirim.

15 Dak. Bisiklet ile başlayıp, 15 dakika koşu ile bitirilmeli, başlangıta 15*3 mekik, bitişte koşu öncesi 15*3 alt mekik size yeter.. Aradaki boşlukta full body antremanlarla doldurulmalı.. Yoksa bu antremanı spor salonunda yapmanın hiçbir anlamı yok..

mekik olayını bi daha düşün bence. konuyla ilgili bir link te vereyim:
www.bbc.com

Cevaplar için teşekkürler.

@powerpufgirl, Spor salonu iyidir diye gitmedim, evime yakın olması tercihimdi. En yakın yere başladım diyebilirim. Sağlık raporu da aldım. Hocalardan da bir beklentim yok. Öyle kafalarına göre takılan tipler.

@a man alone, Açıkçası kilolu biri olduğumu düşünmüyorum. Boy 174, kilo 72.

@lanc, uygulamayı hemen indiriyorum.

Spor geçmişim yok değil, var ama baya geçmişte. Spor salonunda ilk defa spor yaptığım için aletler baya uzak geliyor bana. Evde ve dışarıda spor yapabileceğim ortam olmadığı için başladım. İyi kötü bir adım attım bence ve devam edeceğim. Sadece, belirttiğim sebeplerden ötürü yönlendirilmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum.

herkes bir seyler karalamis. ben de ekleme yapayim. efendim ilk isinma sureci olarak 15 dakikalik kosu veya yuzme vs. yapmak iyi olacaktir tabi sonrasinda da esneme hareketleri sart. bunun disinda program olarak verilecek en basit isler bile baslangic olarak yeterlidir. mesela ben bu sene programimi degistirip yari cross-fit yari body building olarak yapiyorum bu tabi belli bir surec ve kendini tanimayla ilgili. yazin bir ay boyunca,

1' sure icinde 50 sinav
1' dinlenme
1'dakika icinde 40 pull up
1' dinlenme
1'sure boyunca 60 mekik
1' ters mekik (maks tekrar)

bu da faydali ve sonra agirlikli hatta mekanigini ogreneceginiz basit setlere gecebilirsiniz. komik olan sudur ki millet deli gibi agirliga giriyor ama gel baba seninle 3' plank yapalim diyince aglamaya basliyorlar.

Merhaba. rütbeler kurallar vb vb.

çavusluk ameleliktir yannız onu solıyım.

Er ya da onbaşı olmaktan daha iyi değil midir?

57. alay sancağı nerede bulunmaktadır?
cumhuriyet ne zman ilan edildi
meclis ne zaman?
gibi genel kültür...

tekmil verme, askeri nezaket kuralları(ast-üst ilişkisi)... öncesinde
barfiks şinav, mekik ve koşu...
tabi bunları başınızdaki komutan ok siklemez, istediğini cavuş yapabilir de

kurmaylık verseler alma. sorumluluk yoksa dert de yok. milletle mi uğraşacaksın.

formalitedir. bana sordu bölük astsubayı olur musun diye ben de tamam dedim, çavuş olmuştm misal. ha avantajları vardı; 50 tl maaş, nöbet yoktu.

nöbetten düşüyorsun, tutmuyorsun. diye biliyorum. devriye görevlerin olur...

Çavuşu atışlarla kazanmıştım, ama tarihi bir hata idi.

Bizim KD ler bölükte otururken ben uzun dönemlere eğitim çavuşu olmuş dağda tatbikat için 2 aydan fazla eğitim, nöbete getir-götür, tatbikat vs işlerle uğraşmıştım..

Döndüğümde adamlar benimle iyi dalga geçmişti.. Sorumluluk zordur.. Tabi düştüğün yere göre.. Mesela biri birini vurur nöbette, sen de sorumlu isen geçmiş ola, biri yanlış yürür götürürken yetkili görür neden öyle yürürsün der, yani ha bire dert :)

Er olmak iyidir..

Sınav test ayrica sporda var

Çavuş olmak için acemi birliğinde çavuşluk diploması alman gerekiyor. Usta birliğine gidince komutanların inisiyatifine kalıyor seni çavuş yapmaları ama genelde yaparlar.

Kısa dönemler artık çavuş olmuyor galiba. Kısa dönemsen onbaşı olursun. Sınav yapar komutanlar. Yalnız öyle İstiklal marşı ne zaman kabul edildi gibi basit sorular sormaz bazı yerler. Acemilikte aldığın eğitimle alakalı sorular gelebilir. Muharebede yönünü nasıl bulursun vs gibi sorular.

Erbaş olmanın tek faydası nöbet tutmuyorsun. sadece nöbetçileri nöbet yerlerine götürürsün. Devriye atmak denir buna. Koğuş nöbetçisi yoksa sen de koğuş nöbeti tutarsın.

Sabahları içtimaya hazırlarsın bölüğü. And so it goes...

Er olmak en iyisi askerde.

The way back

bu kadar kolay olmamalıydı, gerçekten de sevdim filmi. teşekkürler :)

3-iron / boş ev.

Being there.

boş ev'i izledim, gerçekten de çok etkileyici bir film. güney kore sinemasını ayrı bir seviyorum.

being there - the way back cepte.

shutter island izlendi.

elde hala being there ve the way back var.

the man from earth

the man from earth izlendi ve aslında aradığım da tam olarak bu tür filmler.

The fall.

the fall de izlendi.

O kadar iddialı bir film gelmedi aklıma.

Eğer izlemediyseniz Deat Poets Society iyi gider.
Bir de, henüz 25 yaşını geçmediyseniz: The Perks of Being a Wallflower

o captain my captain:( izledim.

25'i geçeli epey bir oldu :)

Antonioni filmleri, özellikle La Notte, Zabriskie Point, Identificazione di una donna.

mr. nobody

Hayatının hangi yönünü değiştirmek istiyorsun bilmeden film önermek zor.
About Time diyeyim ben de.

Bergman filmleri..

Pastel de nata

Hatay usulü kabak tatlısı..

kerebiç

Daha modern tatlilar olabilir mi? Tatlı içecekte olabilir.

modern olarak algılamayabilirsiniz ama nevzine diyorum.

modern ise cannoli. güzel bir italyan tatlısı.

ya şimdi böyle çok agresif bir cevap olacak şimdiden özür dilerim ama bu nasıl bir soru?

yer yemez çok beğendiğimiz tatlıları mı sormaya çalışıyorsunuz?
ilk defa tadıp çok bayıldığımız...

herkes de tatlı tatlı cevaplamış, bir ben anlamadım sanırım soruyu (:

Creme Brulee

Kadayıflı muhallebi ve Antep katmeri <3 Batılı anlamda bir tatlı beğenim yok. Milföy krema filan meh -.-'

Bursada yedigim sut helvasi

kaymaklı sac arası.

gayet modern, adına dé la pistache petit paté avec créme derseniz modernlikten yenmez.

@neyleyim

Sanirim birine daha ilk tadimda "mmmhhhmmmm" dedirtecek bir tatli arayisinda kisi, bunu ifade etmeye calismis gibi geldi.

Ben sonradan gelisen modern tatli kismini anlamadim :D modern tatli diyince bisey canlanmiyor gozumde ama cheesecake, cupcake filan herhalde. Macaron fena halde eski moda mesela. Belki populer tatli dmeek istemis de olabilir. Bilemedim.

(bkz: medovnik)

semifreddo

Şimdi Bilal'e nasıl anlatilır bilmiyorum. Büyüyünce anlarsiniz.

ya da kendimizi daha doğru ifade etmeyi öğrenmeye çalışabiliriz mesela, anlamayanda noksanlık aramaktansa (:

tikler de cevap vermeyenlere gelmiş.

cevap verelim: limonlu sorbe

ilk defa tattığımda beni en çok etkileyen tatlı, kaymaklı ve fındıklı vaziyetteki kabak tatlısıydı.

son zamanlarda tattığım çikolatalı mus var. şef bir arkadaşımız porto şarabı eşliğinde denetti, çoğiyi oldu. (bu senin modern tanımına uyuyor mu bilemedim, tarihçesi belki daha eskidir)

soru muğlak, ikisini de belirteyim dedim.

eti canga......

Kan şekerimin düşe yazdığı bir gün yediğimde beynim uçmuştu... belki o yüzden iyi gelmiştir.

Neyleyim soruda anlamayacak ne var, ilk defa yiyip beğendiğin bir tatliyi soruyorum. Modernlikten kastim da herkesin bildiği baklava, seker pare vs türü olmaması. Evet senin alginda problem var, hatta kendin de belirtmissin asabi olduğunu. Benim de senden kalir yanim yok. En iyisi sen daha iyi idrak edebildiğin sorulari oku.

peynir tatlısı

trileçe. ilk kez geçen sene yedim bayıldım değil belki ama sevdim yani :)

Çilekli magnolia

Modelini begenmedim ama lacoste iyidir ya. Tarzdir. Hostur.

O kadar para verilip Lacoste'den saat mı alınır? Hem de Quartz. Lacoste gitsin don falan satsın. Saat almak istiyorsanız işi saat üretmek olan markaları tercih etmenizi öneririm. 700 liraya Seiko ya da Orient'in saatlerine bakabilirsiniz.

Burada adı saatteki başarısıyla anılmayan bir markaya veriyorsun parayı.
Yani aslında saatten beklentine göre değişir. Ben saat tutkunu bi babayla büyüdüm. Swiss made olmayan bi saat almaktan bahsetsem evlatlıktan reddeder :)
Yine de mekanizma japonsa eğer seiko'yu tercih etsen daha iyi olur. İndirimde quartz seiko bulabileceğini tahmin ediyorum.
Şunu de ekleyeyim, saatte sadece görüntüye önem veriyorsan eğer, beğendiysen al. Çünkü esas olan keyifle takmaktır saati. Hep daha iyisi, pahalısı, prestijlisi çıkacaktır. Önemli olan senin içine sinmesi.

Benim düşüncem şu şekilde: Seiko'nun işi saat üretmek evet, e ama Seiko alsam ne olacak? Patek Philippe olsa neyse de ne kadar kalite farkı olabilir ki, Lacoste'un saatlerini işi saat olan bir firma üretiyor sonuçta. Belki de yanılıyorumdur bilmiyorum.

Mesela aynı fiyat aralığında şu saati buldum Seiko'nun, o da Quartz.

www.saatvesaat.com.tr

@dijalli,
Saat kullanan bir insan değilim normalde, ortaokulda Casio bir saatim vardı taktığım o kadar. :) Yani evet benim için asıl önemli olan görünüş, Lacoste da sevdiğim bir marka. Swiss made bir saat almak isterdim ama şu an baba parası yediğimden saate o kadar para harcayamam. :) Seiko'ları da inceledim ama tasarımları hoşuma gitmiyor.

amazon.de'de lacivert kadranlısını buldum saatin, 500 lira hem de.

www.amazon.de

Beyaz kadranlısı da bir Türk sitesinde 550'ye var, yani 690 lira vermeyeceğim alırsam da.

-----

Otomatik mekanizmalı saatleri de en ucuza Fossil satıyor, şu mesela.

www.saatvesaat.com.tr

Kalitesi hakkında bir yorumunuz varsa alabilirim. (Mekanizma Çin'miş.)

Hiçbir zaman isviçreli bi saat firmasını herhangi bir ülkenin markasıyla (ne kadar harika da olsa) karşılaştırmamayı öğrendim. Ama seiko bi saat firması ve hatta in house üretebiliyor o yüzden saat sektöründe swiss olmayan ama saygı duyulan bi markadır.
Quartz'ın dezavantajı o pilleri x yıl sonra bulamayabilecek olman esasen ve mekanik kadar el işi ve teknik gerektirmiyor olması.
Ama sen zaten 40 yıl kullanırım diye düşünmüyorsun sanırım. O yüzden beğendiğini almalısın bence.

tekstilciden saat alınmaz. saat markasından al, seiko iyidir. mekanik saatlere bak mesela.

bonkor banker miydi saatden anlayan ona bi bakmak lazım ekşide başlıklarda var yazıları

Paraya kıydım ve bunu aldım.

i.ytimg.com
static2.ethoswatches.com
cheap2buy.weebly.com

Tissot çok iyi tercih..
Lacoste neymiş..

tebrik ederim, iyi günlerde kullan.

Teşekkür ederim. :) Bugün geldi saat, bir fotoğraf da bileğimde ekleyeyim.

i.hizliresim.com

Öğle arasında kalabalık olacaktır, ben genellikle akşamları gidip oturuyorum ve gayet sakin oluyor.. Ancak iş saatlerinde ne olacağını bilemiyorum..

Soruya gelirsek gayet güzel ve enfes bir yer..

mezun olali tam 10 yil oldu hala almadim. babam mezun olali sanirim 30 yil oldu o da hala almadi, adam emekli oldu daha da almaz sanirim. zaten cikis belgesi her ise yariyor hem daha saklanilabilir boyutlarda. diplomayi almaya gitmek icin is yerinden alacagim izne kiyamiyorum o yuzden almadim hala.

1 yıl sonra gibi arşive kaldırıyorlar, sonrası bir şekilde alınır ama bir süresi yok en kötü tekrar basarlar.

Artık E-DEVLET diye bir şey olduğundan, mezuniyet belgesini oradan da alabiliyoruz..

babam 72de mezun olmuş. ben aynı okulda okurken gidip arşivden çıkarttırmıştım. o tarihten beri duruyormuş arşivde. ama bana vermediler, sadece orada gösterdiler.

biz de erikli kullanıyorduk ama bulunduğumuz lokasyona servisleri yok; o yüzden koru su güzeldi varsa eğer onu kullanabilirsiniz. bir de şimdi abant içiyoruz biz alıştık tadına. çok bi' fark etmiyor sanırım.

Ama saka gibi, bu jav su mu ne vardı onlar gibi markaların tadı bariz değişiyor, sanırım bu asidik bazik zımbırtı yüzünden çok da anlamıyorum ama.

Taşdelen

Bulabiliyorsanız abant. Enyuksek puanlı su secilmisti bi ara. Ben bimden 5 lt lik alip damacanayi dolduruyorum.

Bakkalda satılan ve her hafta ismi değişen bir su markasından içiyorum.. Şöyle küçük bardak şeklinde satılanlardan bir koli alıyorum..

Uğraşmak istesem Hayat Su alırdım..

Saka tabiki

Bulabilirseniz munzur +1

Edindim bir 26 da ben.

24 25 ve sonrasindna master doktora falan devam ediyorsaniz yine nadir de olsa bulunuyor. hele yurtdisinda ise istesende istemesende bulmak zorundasin sosyal olarak hayatta kalabilmek icin. is mevzusu ayri tabii..

iş yerinden çok güzel bir dostum oldu,
ayrıca iş yerinde bir arkadaşımın sayesinde katıldığım etkinlikler ile (birlikte gidilen konser, basketbol maçları, günübirlik geziler gibi) yine çok güzel insanlar tanıdım.
İş yerinde hepsiyle yollarımızı ayırdık ama whatsapp grubunda ülkeyi kurtarmaya, canımız sıkıldığında birbirimize destek olmaya aynı şehirde oldukça buluşmaya veya buluşmak için aynı şehirde olmaya dikkat ediyoruz.
kısa ve uzun vadeli çok güzel etkinlik planlarımız var.

ama,

bir kardeş kadar yakın (biri 26, diğeri 21 yıllık dostum) seviyesine kolay gelinmiyor azizim...

kafa dengi birinin olması gerçekten zor, ama imkansız değil. sadece okul hayatındaki gibi birbirini tanımak için çok vaktin veya sabrın/tahammülün yok o yüzden daha da zorlaşıyor her şey.

En yakın son dönem arkadaşlarım %80 iş arkadaşımdı; kendi işimden, part time ek iş yaptığım yerlerden. Bir kısmını lise ve üniversitedekilerden daha çok sevdim, daha yakınız şimdi. İş arkadaşları ile arkadaş olmayınca, günde 9-10 saatinin geçtiği yerdekilerle boş zamanda kakara kikiri yapamıyorsam iş işkence oluyor benim için. İşlerde maaştan önce aradığım kriter bu.

Bunun dışındaki son dönem arkadaşlarım da daha çok arkadaşlarımın arkadaşları falan oldu.

Abim 36 yaşında il değiştirdi, sıfırdan çevre yaptı kendine. O da arkadaşlarının arkadaşlarından yürüdü. Şimdiki sevgilisiyle de o şekilde tanıştı.

işyeri +1

ne varsa eski arkadaşlarda diyorum. çocukluk arkadaşları, okul hayatın boyunca...

ilkokuldan (neyse ki şu garabet "ilköğretim okulu" adını değiştirdiler. her okul, sınav adı sürekli değiştirilerek nesiller arasındaki bağlantılar koparılıyor. sbs-lys sonra teog, öss-öys sonra lgs-lys) üniversiteye.

sonrasında nadir bence.

28 yaşındayım çalıştığım yerden edindim. çoğu +30.

Ben edinemedim. Orta düzey arkadaşlıklar kurdum en fazla

Yapılabiliyor bu, sayıca çok fazla olmasa da iyi dostlar edinebiliyorsunuz.

Yaş 35+

dost kavramına bağlı bence. benim de işyerinden edindiğim 2-3 arkadaşım var böyle ama ha deyince şu an yanımda olamıyorlar. telefondan görüşmeye çalışıyoruz. sık görüşemesek de kaldığımız yerden devam edebiliyoruz ki bu önemli bence. bir de birbirimiz hakkında art niyetli olmuyoruz hiç. yanlış yapıyorsa da söylüyoruz. dediğim gibi farklı şehirlerdeyiz ama hala fikir alışverişimiz hayat paylaşımlarımız devam eder.

Benim şöyle oldu, 17 yıl önceden varlığını bildiğim fakat gıcık olduğum biriydi hem de hiç tanışmadan. 10 yıl önce de arkadaş ortamında tanıştık fakat yine uzaktık, öyle bikaç kereden sonra filmdi diziydi sanattı saçtı makyajdı muhabbet ilerledi gruptan ayrı da görüşmeye başladık, fakat ben özel hayat konusunda ketum olduğum için hiç oralara girmezdim. 4 yıl sonra-yaş 29 iken- benim dipte olduğum bir zaman arkadaş ortamında ben maskemi takmış takılır haldeyken bana dedi ki "senin gözlerinde bir hüzün var, diğer günlerdeki gibi değilsin, neyin var?" O sanırım ikimiz içinde bir kırılma anı oldu, o günden beri neredeyse herşeyimi bilir ve belki de o konuda en yakın arkadaşım dostum oldu. Maşallah diyeyim.

Yakın arkadaşlık diye bir şey yok.. Herkes yoluna gidiyor bir süre sonra..

yaş 31, k. edindim, özellikle iş arkadaşlarımdan aynı zamanda da eşimin çocukluk arkadaşları ve onların iş arkadaşları çok iyi dostlarım oldu.

ilk önce işsizim. bir düzenim yok. ama 24 yaşında da 25 yaşında da yakın arkadaşlıklar kurdum. yakın arkadaşlılar bitirdim. lise ve üniversitedeki arkadaşlıklar da kalıcı değil. yakın arkadaşlar ekşiden de oldu, ortak çevreden de.

31.
edinmedim. edinmeyi umuyorum.

üniversitede de genellikle çok kalıcı olmuyor ki... şansın varsa 3-4 kişiyle bağlantıyı koparmıyorsun sadece o. sonrasında iş arkadaşları oluyor, onların arkadaşları oluyor. iş güç sebebiyle şehir değiştirmediyseniz sosyal ortamınız korunuyor zaten.

işyerinde ya da kurslar aracılığıyla edindim.

25. son günlerde benzer şeyler geçiyordu aklımdan. Ben sorunu biraz kendimde, biraz iş ortamımda, biraz da arkadaşlarda buldum.

hoş deģil gerçekten.

Ne iş yeri, ne de okul. 25'imde kuzenimin kız arkadaşıyla tanıştım, 26'da avukatımla dava dışı görüşmeye başladık. İkisi de çok yakın dostum. Geçirilen zaman tabi önemli ama şart değil. Yine de babamın artık kardeş statüsünde gördüğü arkadaşlarının %90'ı lise ve üniversiteden. Belli olmuyor bu işler.

sen bu değilsin. bu kesin. ama işleri yoluna koyana kadar, toparlaman için bir fırsat bu.

tek kötü yanı koğuş, kulaklık takıp birşeyler dinleyebilirsin. küçük bir vantilatör alabilirsin kendine. biraz sıkarsan dişini daha iyi olacak her şey eminim.

şu koğuş olayını bilirim. ne kadar berbat bir şey olduğunu... ben de sırf bu yüzden gecelerimi uykusuz geçirirdim, dışarıda temiz havada volta atıp sigara içerek, düşünerek...

çok sıkarsa bırakabilirsin. acil, ölüm kalım meselesi br borç değilse, varsın iki katı sürede ödensin.

geçmiş olsun şimdiden.

Denetim çok sıkı, öyle beş katlı bina değil şehir kuruyorlar resmen. Olmuyormuş yani öyle yoksa sordum onu da tabi.

ben olsam dayanırdım, 3. gece diyorsun. 1 hafta-10 güne alışırsın. insanın alışamayacağı bir şey yok zaten. şimdi sana kabus gibi geliyor ama değişik bir deneyim olacak, anı biriktirecek hatta belki inanamayacaksın ama ileride gülerek hatırlayacaksın. 15 gün geçtiği halde baktın hala dayanamıyorsun, bırakıp dönersin ama sabret bakalım biraz, ne olacak gör. 3 ay dediğin nedir.

Şantiyede yatıp kalkmanız elzem mi? Şantiye dışında bi yerde kalamıyor musunuz?

Allah yardımcın olsun hocam.. Çabanı takdir ediyorum, bu da senin için bir sınav.. Her şey bir şekilde yoluna girecektir diye ümit ediyorum..

En fazla ev kiralarız kuzenimle ama o yanaşmaz. Tek başıma zaten param yetmez, pahalı buralar. Kalabileceğim en yakın yer içinse her sabah en az iki saat yolculuk etmem gerekir, değmez.

Sen bu değilsin, sen başkası da değilsin. Sen kaldığın yer değilsin ama bu hayatında sana çok tecrübe katacak bir durum.

Amerika'da her göçmenin bir hikayesi var mesela, herkesin tutunmak için çektiği bir ton çile. PG'nin CEO'suydu sanırım, Venezuella'dan ilk geldiğinde bir bodrum katında bir dolapta kardeşi ile kalmışlar. Gerçekten odanın dolabında. Şu yani.
st.hzcdn.com
Bir anda farelerle yaşamaya başlayanı, restoran mutfağında 7 kişi kalanı var. Bu söylediğim kişiler şimdi belini doğrultmuş kişiler. Hepsinin söylediği şu, 'Çileyi doldurmadan rahata ermek yok. Buna da no free lunch diyoruz'.

Borcun ne kadar önemli, büyük ya da küçük olduğunu bilemeyiz biz ama çok acil bir borç değilse, dışarıda çalış geç öde. 6-7 ay zamandan bile sayılmaz ki!

Üniversitede 6-7 yıl boyunca kendi odam hiç olmadı. Ya 3-4 kişi paylaştık yurt odasını ya da bir salonda diğer misafirlerle yattım ama değdi sonrasında. Bu tarz zorlamaların, arada bir ağlayacak hale gelmenin insana büyük tecrübe kattığını ve büyüttüğünü düşünüyorum. Alışkanlıklarımıza çakılan tokatlar, kendimizi tanıyamayacak kadar değiştirdiğimiz alışkanlıklar hayatımızdaki en önemli şeylerden biri, en büyük katkı bence. Hatta, bir 'Ferrari'sini satan bilge' derecesi göz açıcı şeyler bunlar ama daha önemli bir şey var, sağlığın. Eğer sağlığın bunu kaldırmıyorsa, neden kendini zorlayasın? Eğer borç acil değilse, neden kendini zorlayasın? Amacın tecrübe kazanmak, bu tarz kısa süreli zorlamaların herkes için gerekli olduğuna inanıyorum.

Hatta, geçen gün bir makalede Alzheimer'ı engelleme/geciktirmenin en önemli yolunun acı verecek derecede alışkanlıkları değiştirmek ve yeni alışkanlıklar kazanmak olduğunu söylüyordu. Hatta, en önemli özelliğini yapacağımız değişikliğin bize kesinlikle rahatsızlık vermesi, hayatımızda bizi rahat ettiren şeylerle alakasız olması ve hem çok çok zor hem de başarılabilir olması olarak nitelendiriyordu.

Bir de şantiyede çalıştığını söylüyorsun. Önemli olan iş güvenliği, ülkemizin iş güvenliği koşulları malum. Eğer bu iş bu konuda sakatsa, önemli olan canın. O da hiçbir tecrübeye değmez.

3 gün alışmak için kısa, ben olsam hava güzel ve gecenin çoğunu işleri izleyip sonra da odaya geçip kulaklıkla bişeyler izlerken uyumaya çalışırdım, koku varsa burnumun ucuna koku sürerdim=) arkadaşın da dediği gibi ilerde anı olacak şekilde geçirmeye çalışırdım günlerimi, sabrının sonunda 3 ay kazanımın olacak ve bu güzel bişey.

6-7 ayda öde borcunu. Tecrübe kazanmana gerek yok.

Çok zor biliyorum, ben de inşaatçıyım. Mevsim yaz olduğu için koğuşa sadece yatmak için gidersin dediğin gibi. Kış olsa paydos edip yemek yedikten sonra gidip ve daha fazla zaman geçirmek zorunda kalabilirdin.

Güvenliğin, sağlığın, yemek ve tuvalet-duş imkanları dediğin gibiyse kal. Ama inşaat işi zor. Kendini gün içinde motive edecek şeyler de bulabilmen gerekecek. Yoksa çekilmez...

@mslny yazınca hatırladım... askerdeyken uyumadan önce yastığa sıkmak için özel bir koku almıştım. burnumun ucuna denk gelecek şekilde... nasıl lanet bir koku vardı ortamda hayatım boyunca unutmam diyordum ki unutmuşum bak. zaman geçiyor, unutuyor insan. hatırlatan @msnly, sebep olan sen ve hayata teşekkürler :)

@runagain, ben de bir otobüs yolculuğunda böyle bişey yaşamış ve ancak o şekilde yola devam edebilmiştim, vesile olmak güzel, rica ederim=)

biraz daha dayansan geçer bence zamanla. bugün geri dönsen başka zaman mecburen ayrılmak zorunda kaldığında yine hissedeceksin kendini zorla kır o eksikliği derim ben.

Bi yola çıkmışsın geri adım atma. Yani tek sıkıntın maneviyatsa sık sık ziyaretlerine git olsun bitsin.

Bir sure sonra sikilirsin. Yemegini yedin mi, eve erken don, o arkadas kim gibi sorular olacak. Bir ay icinde bikarsin. Sik sik ziyaretlerine git.

geri dönme

Dön abi ne olacak. Anne baban sonuçta. Kaç yaşında olursan ol. Zorlandığın noktada maddi durumun uygunsa çıkarsın başka eve tekrar

onları sömürmediğin sürece dön bence. ben de her hafta annemin, abimin, ablamın evlerinde kalırım ama onlara sürekli destek olurum. kurban paramızı filan onlara veririz. yemek yaparım, bulaşıkları bırakmam hiç. bunları yapmazsam onlarınki de can dayanamazlar. sen de annene filan ev işlerinde yardımcı ol.

For day to break +0.75

Ev islerine 'yardimci olmak' degil zira ev isi ve yemek annenizin 'gorevi' degil.

Bu cercevede, asalak gibi yasamamak onemli olan, 60-70 yasina gelmis insanlarin hala size yemek yapmak, arkanizi toplamak ve bakim yukumlulugu olmadigini algilayabiliyorsaniz donun.
Sahsi fikrim biraz daha dayanin.

Evi kapatma ama dön, 1 ay opsiyon tani kendine. Kimseye de ben döndüm deme. 1 ay yaşayınca karar ver.

Dön tabii ki.. Ne olacak.. Hayatının en önemli varlıklarının yanına gitmek için bu soruları kafanızda yaratmanız bile çok gereksiz. Sıkmayın canınızı..

işi ibadete bağlamak isteyen insan her türlü bahaneyi bulur.

yapılması gereken ise kontrollü deney. ibadet ediyorum: böyle oldu. ibadet etmiyorum: böyle oldu. ibadet dışında bütün koşullar aynı kalarak fikir verebilir. kolay mı? değil bence.

bu kontrollü deney yapılmış olsa dahi ibadete bağlamak isteyen bir bahane bulur:

o zaman işlerim yolunda gitmiyordu çünkü: bu bir imtihan!

şimdi işlerim yolunda gitmiyor çünkü: ibadet etmiyorum!

Kim sana ibadet edince işlerin yolunda gidicek dedi ki? Böyle bir şey yok. Trafik kazasında bir insana yardım etmek için koşan gönüllü bir adamın üst geçitten geçerken boşluktan E5 gibi bir yere düşüp öldüğünü biliyorum. O yüzden iyilik, ibadet, temiz kalp, saflık her zaman kazanmıyor. Ben çok anlamam dinden falan ama peygamberler de çok çileler çekmiş asıl o zaman onların mükemmel hayatları olmalıydı?

Müslümanlık sana dünyada çektiğin zulmü cennete keyif olarak geri veriyor, yersen..

Gönülden inandığın sürece ben bir sorun görmüyorum. İslami şartları yerine getirmemek Müslüman olmadığın ve Allah'a olan bağlılığın zayıflığı anlamına gelmiyor. Bence bu mantık ile ibadet edeceksen de etme zaten.. Ki zaten belirli kesim bu tarz ile ibadet yapıyor maalesef.

@qazaqwsx, linke bakamadım. wiki kapalı. evet bu konuda da cahilim biraz ki nasıl erişeceğimi bilmiyorum.

@st curse, söylediğin konuda bir sıkıntım yok. evet o insanlarla aynı ortamda bulunmak istemiyorum. bugünlerde aklımdan geçiyor, gidersem vakit dışı gider, iki rekat namaz kılar çıkarım.
o mantık beni rahatsız ettiği için biraz da ibadetten kaçıyorum. ve günümüzün malumlarıyla aynı ortamı paylaşmama düşüncesiyle beraber.

ibadet etmenin mantığı öbür dünya için bence.. ibadet edince bu dünyada işlerin pek rast gitmeyebilir.. Dinde bu dünyanın değeri öbür dünyanın değerine göre sinek kanadı bile değilmiş..

İbadet ettiğinde de etmediğinde de imtihandasın. İmtihan hiç bitmiyor. Mesela alkol içmen de imtihan içmemen de.

Herkesin imtihanı ise farklı. Misal fakir fakirliğiyle imtihan olunuyor. Zengin ise zenginliğiyle. Bu yüzden Allah katındaki üstünlük yalnızca takva iledir.

İşlerin yolunda gittiğinde şükretmeyi hatırlamalısın -ki bu gerçekten diğer ihtimalden zor-
İşlerin yolunda gitmediğinde ise sabretmelisin.

nasip ise gelir yemenden nasip değilse düşer çenenden.

genel kaide; çalış, şükret, dua et.

allah çalışana verir. ibadet edene değil.
bakınız gavur yapmış abi diyoruz bir çok şey için

ama bu demek değil ki ibadet etmeyin.
inanıyorsanız tabiki ibadetinizi yapmanızı öneririm

@bana her yer cehennem Allah çalışana verir fakat bu dünyada olması şart değil.

7 milyar denek var önünde. İbadet edenler, dindarlar, ateistler... Sence?

her sey inancla alakali. ne alakaysa ibadet ettikten sonra insanin basina bir sey gelmeyecegi veya bir seyler yuzunden hayatini kaybedemez gibi aciklamalar olmus.

buna bagli olarak nasil oleceginizi bilseydiniz, bunu degistirebilir miydiniz ? insanlar kendi sacmaliklarinda yuzmeye devam ediyorlar.

alakası yok.
İbadetin karşılığı olarak ahiret gösterilmiştir. Dünya hayatı için bir vaat yok. İbadetin bu dünyada karşılığı huzur, rahatlama, olaylara bakış açısını değiştirme, manevi makamlar elde etmeden ileri gitmez.
ayrıca mü'min kişi için dünyada yaptıklarının cezası olarak dünyada imtihanların artması durumu da var diye biliyorum. ahirete cezanın kalmaması için dünyada zorluklar çeker. ibadetin de ödülü olarak ahirete kalması için dünyada ödülü verilmez.
yani ibadet eden bir müslüman için dünya daha zorlu olabilir de diyebiliriz.
( kesin emin değilim. ama kulaktan dolma bilgiler de değil bunlar:) )

İnanç mevzularını mantıkla açıklamaya çalışma. Adı üstünde inanç.

Duyuruyu okudum, aradaki cevapları okumadım.

İbadet demek "kulluk etmek" demektir. Namaz oruç zekat hac ve kelime-i şehadet beşlisini "eksiksiz yapınca" kulluk tamamlanmış olmuyor. Nasıl tamamlanır diye soran olsa, öncelikle yalan söylemicen, fal bakmıcan ve baktırmıcan, dedikodu etmicen, hiçbir insanın maddi ve manevi kul hakkını yemicen (kendin dahil), harama itibar etmicen, bağımlılıklardan ve aklı baskılayan şeylere yanaşmıcan, kalp kırmıcan, arabozuculuk bozgunculuk bölücülük etmicen, huzursuzluk gerilim çıkarmıcan, yıkıcı olmıcan, sorun insan olmıcan vs... derim.

Namaz, insana hem bedenen hem aklen hem ruhen pek çok şey katmalıdır, bu namazın kendisine değil insanın bilincine ait bir sorumluluktur. Yani aslında namaz bişey katmaz, biz alabildiğimizi alabildiğine alırız. Eğer biz namazda kendimiz için faydalar iyilikler güzellikler bulamıyorsak ve alamıyorsak o zaten namaz değildir, biz eksiğizdir ve yanlışızdır yani. Mevzu biziz, namazın kendisi değil.

Oruç da namazın aynısıdır. Alanları biraz daha farklı da olsa mantığında hiçbir fark yoktur. Orucu tutamayanlar olabilir, kazası veya ikamesi vardır, bunlar da oruca dahilken oruç denen ritüelin bütünüyle bir mantığı olduğunu düşünüp "büyük resmi" görmeye çalışmak gerek (aha da ifade buraya cuk oturdu). Sadeve oruç değil bütün ritüeller için geçerli bu.

Haccın zekatın ve kelime-i şehadetin de aynı mantığa ve farklı işleyişlere sahip olduğunu rahatlıkla söyleriz. Yani mesele ritüelleri canlandırdık canlandırmadık değil, biz bu ritüellerden neler anladık, neler aldık, kendimizde o ritüellerle düzeltip tamamlayacak ne eksiler yanlışlar bulduk, bulduk mu bulmadık mı... bunlar önemli.

Ve bunlar, yukarıda ilkin saydığım kulluk etme çeşitleri olmadan, ayrıca samimiyetle anlamaya çalışma ve üzerinde düşünme hiçbir işe yaramazlar. Anca robot gibi yatar kalkarsın, aç kalır yemek yersin, Kâbe'ye gidip gelmiş para saçmış olursun. Sebep sonuç ilişkisi kurmadan, içindeki faydaları ve iyilikleri görmeye çalışmadan hiçbir ritüelin anlamı da faydası da yoktur.

Yani...

Eğer bilinçli hareket etmediysen ve Kur'an'da ne dendiğini niye dendiğini samimiyetle sonuna kadar anlamaya çalışmadıysan, bu bilgileri hayata uygulamadıysan, gözlemlemediysen/okumadıysan, denemediysen... yani bir kez bile olsa gönül yıkıp üstüne rahat rahat namaz kıldıysan o senin kıldığın tiyatro olur namaz olmaz. Tiyatro olur, oruç olmaz. Stand up olur, hac olmaz zekat olmaz.

Din de zaten aha bu yazdıklarımın tamamı demek. Vicdan azabı çekilmesin, pişman olunmasın, zarar görülmesin, aksine olabildiğince faydalı ve yapıcı olunsun diye HATIRLATILMIŞ kurallar bütünü. Evet, ortaya konulmamış, hatırlatılmış, çünkü insan bunları bilinçaltında bilerek ve unutarak doğuyor. Çok büyük çoğunluk kendi iç dünyasını dinlemeyi ve anlamayı bilmediği için, Tanrı birer uyarıcı, hatırlatıcı, müjdeleyici/korkutucu gönderiyor. Kullanma kılavuzunu da eksik bırakmıyor. Ama biz o kılavuza ve uygulanmış örneğine bakmayıp bizle hiç alakası olmayan kültürlerde yetişmiş ve yalan söyleyip söylemediği bilinmeyen aktarıcılara daha çok inanıp bağlanınca işler alabildiğine değişiyor. Ritüelleri esas zannediyoruz, dini dış görünüşü halletmek biliyoruz, barışın tersine anlamsız bir ego savaşına giriyoruz. Niyetimiz kötü değilse de işimiz kötü, çünkü kul hakkı yiyoruz. Şimdi namazın ne anlamı kalır ki?

Toplumu hem teker teker hem de topluca bu kadar güzelliğe yönlendirip düzenleyen bir kurallar bütünü hakkıyla uygulandığında niçin işler yoluna girmesin? Şimdi mesele namaz mı oruç mu yoksa insanın önce kendini sonra evladını güzellik ve iyilik yönünde hakikaten eğitip kaliteyi artırması mı...

Yeterince anlatabildiğimi umuyorum.

Placebo etkisi denen bir şey var. Bir de adı ibadet olmasa bile yoga, ruhsal detoks vb. adına her ne derseniz deyin başka yöntemlerle de belli bir dinginlik seviyesine çıkmak bile yerine göre insana iyi gelebiliyor.

Valla dort dörtlük namaz kildigin oruc tuttugun icin hayatın yolunda gidecek diye bisey yok. Ben sadece allah emrettigi icin yapiyorum bunları. Mükafatını nerde verir bilemem. Bi de su var hayatinin yola girmesi senin çabalarına bagli tabi dua ibadet cok önemli ama gayrette gerekiyor.

İSRÂ-13: Ve Biz, her bir insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.

mecidiyekoy gulbahar gulbag yahut kustepe en olasi ve yakin secenekler. ama o fiyata zor sanki. metrobus isimi gorur diosan zaten beylikduzunde daha ucuza esyali 1+1 tonla var. trafik derdi yok ama 1saat surer yol.

Selamlar,
Gayrettepe de 2000 TL ye eşyalı ev bulabilirsin gibi. Evler 30 - 40 yıllık.. 55 m2 lik evler o fiyatlara gidiyor, bence bir araştır derim sahibinden ve hürriyet emlak'tan.

Yorumlar doğrudur, ancak fiyatlar en uygun fiyatlar değil..

Ben bu siteye fazlasıyla güveniyorum açıkçası otelde de mekanda da. Ve hem mekan hem otel yorumlarına bakarak kullandığım yerlerden gayet memnun kaldım.

Ben her tatilimde oraya bakarim. Kayseri'ye bile gideceksem TripAdvisor yorumlarini okurum.

yorumlar çok tutarlı.

bence mantiksiz degil. vestel kesinlikle kötü degil kalite olarak. bizim millet yerli markaya pek güvenmez, yabanci markayi sever.

vestelin kesinlikle samsung, lg gibi markalardan birim basina ariza oraninda farkli olacagini düsünmüyorum.

ek olarak vesteli bazi ciklamalarindan dolayi sevmesem dahi diger firmalarda farkli sekilde hareket etmiyorlar, sadece daha sessiz yapiyorlar bunu.

Vestelin çok f p tvleri vardı 1 2 sene önce. Mağazaya gidip panelleri inceleyin bence

Vestel almam kesinlikle. Kendi telefonları daha çok satsın diye ithal iphone samsung gibi markalara ekstra ÖTV eklensin diye açıklama yapan markaya para verilir mi allasen?

Ben lg kullanıyorum çok da memnunum. Curved oled tv. Muazzam görüntü veriyor.

Ben lg konusunda tereddütlüyüm mesela, telefonunu televizyonunu kullananların çabuk arıza yaşadığına şahit oldum. Firma Koreli, fiyat ve teknoloji de uygun ama iş üzün ömrüne geldiğinde bilemiyorum.

peki arçelik ve vestelin smart olayını bilen var mı?

Misal Lg'yi yukarda eleştirsem de webos kullanan bi modelini arkadaşım yeni aldı, gerçekten keyifli kullanması.

arçelik alınır, vestel'i bilmiyorum. zaten panel ithal geliyor, burada montajlıyorlar. kardeşim çalışmıştı bir dönem arçelik televizyonların montajında. fiyat avantajı varsa alınır. çevremde kullananlar da var, sıkıntı çıkardığını duymadım.

soft + 1
arçelik alınır vestel alınmaz diye düşünüyorum ben de.

Ben LG aldımda ne oldu? Annem yana yakıla aradı bir gün, televizyon çalışmıyor diye. Eve geldim baktım, anlamadım. Servisi aradık, 4 gün sonra geldi. Neler neler yaptı televizyon çalışmıyor. Sonra müsade istedi, televizyonu tamire götürmek için ertesi gün uğrayacağını söyledi ve gitti.
Derken ben daha dikkatli kurcaladığım fişin takılı olmadığını keşfettim. Meğer Annem temizliğini yaparken fişi prizden değil, panelden sökmüş, sonra bulduğu ilk boşluğa yerleştirmiş, nasılsa tam oturmuş. Hadi kadın anlamadı, ben de anlamadım, servis nasıl anlamaz? Çalışan televizyonu 4 gün izleyemedik, aman kurcalamayalım diye. Servisi bu kadar vasat...

Yerli markalar, özellikle Arçelik servisi başarılı, yazılımları da dünya markalarına yarışır kalitede, çekinmeyin alın.

Vestel kesinlikle alma urunleri son derece tırt..ama arcelik oneririm..ben kullaniyorum memnunum.

biz de arçelik kullanıyoruz hiç sıkıntı çıkarmadı.