tamir işleri.
Edit:Uçak bakım mühendisiyim. Tabi Türkiye'de öyle bir kadro yok uçak teknisyeni olarak geçiyorum.

esnaf. inşaat malzemeleri, yalıtım ağırlıklı.

Sosyal medya danışmanlığı yapıyorum. İşsizim şu anda ama.

serbest muhasebeci mali müşavirim.

işsizin önde gideni, bayrak taşıyanıyım.

ek: işsizlerimizi iş sahibi yapın bari :(

bilet satıyorum ben

aa, benim babam da smmm kibritsuyu abi.

Öğretmen

ekşi duyuruda modum :))
şu anda işsizim.

ne ogretmeni mesela? alala, arkadaslar agzinizdan kerpetenle laf aliyoz la :D

ev kızıyım.

bir de bol bol kitap okuyorum.

Psikoloğum. Kendi danışmanlık merkezim var.

bilgisayarcılık.

edit: tc kimlik no öğrenmek, renkli çıktı almak, ssk hizmet dökümü almak, kartuş dolumu, format, mp3 cd.

hacı bu duyuruyu silme bari de, sonra buradaki birine işimiz düşer filan :)

bu arada işsizim ben de.

üst kurul uzmanı. hangi kurul olduğunu söylemem.

İnşaat mühendisiyim, aynı zamanda da araştırma görevlisiyim.

Özel bir hava yolu şirketinde çalışıyorum.Uçaklarımız var bizim.

Ne diye sorma sakın, çok allengirli.

Orman mühendisiyim

Orman Genel Müdürlüğünde orman işletme şefiyim.

işe alım uzmanıyım ;)

Otomasyon ama araba değil

işsizim diyip geçmeyin arkadaşlar ayrıca.
yapabileceklerinizi yapmak istediklerinizi de ekleyin lütfen

Zaman geçiriyorum aslında :)

(Ne kadar tüm dünyaya yetecek kadar masa örtüsü tasarlasamda amaç akşam olsada gitsem =)

Mali Müşavirim

italya'da italya - turkiye arasi ticaret (kullanilmis insaat, is, sanayi, tarim makinalari alim satimi) ve aracilik, organizasyon isleri.

peyzaj mimarıyım.

finansal analistim -bilanço analizi fln

SM Mali Müşavir.

evet, evet, öyle.

yalnız iş sormuşsun. biz de işsiz olduğumuz için öyle yazdık.

meslek sormamışsın :)

Elektrik mühendisiyim.satış müdürü olarak çalışıyorum.

Test Muhendisi.

grafik tasarimciyim.

iddaa ekinde yazıyorum. işim gücüm maç izlemek, italyan spor medyasını takip etmek, hamsik'in keyfi yerinde miymiş, immobile gol atar mıymış onu tahmin etmek. bunun dışında part-time öğrencilik yapıyorum. kısfmetse italyan dili ve edebiyatçısı ya da pilot falan olcam ilerde de. veya böyle devam ederim bilmiyorum. yaş 19, önüm açık. yakışıklı kızlar eklesin.

özel sektörde çalışıyorum. şaka şaka.
perakende sektöründe yöneticiyim

Kuyumculuk sektöründe üretim, ihracat ve pırlanta işiyle uğraşıyorum.

işaatçıyım.

bina yapıyoruz.

osb bünyesinde scada/otomasyon v.b proje işleri yapıyorum.

satın alma sorumlusuyum.

makina yüksek mühendisiyim, proje müh yapıorm

öğretmen

bir dijital ajansta sanat yönetmeniyim.

restoranda calisiyorum, bulasik,servis, kasa, mutfak hepsini yapiyorum. bir de master yapiyorum.

bioinformatikciyim, cesitli organizmalarin genlerini inceliyorum.

öğrencilik bitecek, stajyer elektrik elektronik müh.. Ek iş olarak yalnızım kız arıyorum.

satış müdürüyüm yazılım ihraç ediyorum.

öğrenciyim. arasıra otelde barmenlik yapıyorum.

bazen de ing-türkçe çevirilerle uğraşıyorum.

KABİN memuru, uçuş görevlisi falan filanım.

raylı sistemler-tren yapıyoruz,

Ogrenciyim, belki cerrah olurum belki hoca olurum belki bırakıp uzaklara yerlesirim.

Yani herkes abidik gubidik hallerde..

lojistik.

operasyon sorumlusu.

network uzmanı

yurtdışı satış sorumlusuyum. satış dediğime bakma, A'dan z'ye her iş bizde. hemen hemen her ülkede birçok satış noktası olan bir perakende firmasında (tekstil) ihracat departmanında çalışıyorum. 8 farklı ülkeden sorumluyum.

sağlam veri tabanı oluyor gerçekten, lütfen silmeyin bunu!
ben alt yazı ve dublaj çevirmeniyim.

Yalnız benden başka da ev kızı yokmuş :)

korkmayın ev erkeği de yazabilirsiniz. Namuslu bir iş sonuçta :) Bütün mahalleye karşı alnımız ak

elektrik mühendisi çıkışlı yazılımcı.

makine müh.
satış, proje, saha işleri.

Öğrenciyim. tekstil atölyem var. eticaret işi yapıyorum. söyleyince zenginmişim gibi oluyu ama bej kuruj yok abi.

İngilizce öğretmeni.

Ressamım

Çevre mühendisiyim. Şuan işsizim iş aramanın dibine vuruyorum

Ne sagciyim ne solcu futbolcuyum futbolcu!

Ogrenciyim

veritabanında yerimi alayım ben de: video editörüm. aslında kurgudur, color correction'dır, compositing'dir her biri elimden gelir evelallah.

Ooo, herkeşler burdaymış :)
Akademisyenim ben, optimizasyon bizim işimiz.

Ekmekciyim :) bildiğin somun ekmek

İşsiz orman mühendisiyim.

programcıyım. web/masaüstü

çok uluslu bir şirkette üst düzey yönetici, finans.

dedem babam ben 3. nesil mimarım çocuğumu da mimar yapacağım sanırım <3

sözde biyomedikalciyim ama ofiste her türlü işi yapıyorum. yöneticilik, teknik servis ve çay kahve yapma dahil.

öyle bir bakıyorum hayata.

Ihracat/Ithalat Uzmanıyım. Dış Ticaret.

agrega uzmanıyım:) böyle diyince daha bir cafcaflı oluyor. kırma-eleme tesisleri projeleri ve dizaynı üzerine çalışıyorum.

yalnız ben dahil herkesin çok sıkıcı işleri varmış.

bir tek kuyumculukla uğraşan arkadaş ve bir de ressam var değişik.

en çok sövdüğünüz iss lerin birinde teknik proje yöneticisiyim :)

Sermaye piyasalarında çalışıyorum diyebilirim . Uluslararası bir finans/medya/yazılım firmasında iş analisti/eğitmen/satışçı benzeri bir rol.

matematik öğretmeniyim

network mühendisiyim.

dünyanın bir bölümündeki internet servis sağlayıcıların core networklerinde bulunan routerları çalıştığım firma üreriyor.(üzerinden binlerce kullanıcı trafiğinin geçtiği cihazlar) biz de bu ürünlerin teknik desteğini veriyoruz. ülkeler arasında türkiye de var. yani internetiniz kesildiğinde (türk telekom, avea, turkcell, superonline, uydunet vs) ben ve çalışma arkadaşlarım sorunu çözüyoruz.

avukatım ben. yüksek lisans yapıyorum. öykücü, romancı olmak istiyorum. çiçekçi açma düşüncem de var.

salağım ben.ders çalışmıyorum.

acemi network mühendisiyim. nocda çalışıyorum.

pazarlama ve halkla ilişkiler uzmanıyım,. ayrıntı ver dersen 3 yıldır ben anlamadım, patronlarım hiç anlamadı idare edip gidiyoruz. (:

dokümantasyoncuyum

Mali denetçiyim.

baliciyim. zaman zaman tiner.

oyun şirketinde çalışıyorum. satın alma, insan kaynakları -20 kişiyiz toplamda o yüzden basit bi iş- evrak belge yönetimi yapıyorum.

ama aslında dış ticaret uzmanı bi iktisat son sınıf öğrencisiyim.

Pazarlama bitirdim işletme ( lisans tamamlama) devam ediyorum. Evde mal mal oturuyorum.Bu gidişle mağazacılık sektörüne gireceğim. Okuduk da neye okuduk yani..

Halkla İlişkilerciyim. Kurumsal reklam yazmaya da başladım bu sıra.

uzman psikoloğum, kendi yerimde işimi icra ediyorum.

Atım

Hipodromda koşuyorum

bence siz vahşi doğada doğal seleksiyon sonucu elenenlerden birisiniz :)metrobüse binerken malesef ama malesef kendinizi korumak için güç harcamak zorundasınız. lütfen çok medeni olun moduna bürünürseniz, böyle zararlı siz çıkıyorsunuz.
kalabalığın olduğu her yerde, kendini koruma amaçlı biraz güç harcamak mecburidir. yoksa ezilir, ölürsünüz.

izdiham tehlikelidir, bu durumda metrobüs de tehlikelidir.

Normalde elimde bu kadar yük olmasa, o kadar sıkıntı da olmuyor. Bazen denk gelirse arkadaki itilmeyi akıntı gibi kullanıp sörf yapar gibi doğrudan koltuğa gittiğim de oluyor. Ama bazen böyle yüklerim oluyor eve gelirken ve o zaman çok sıkıntı yaşıyorum. Ağıla sokulan davarlar gibi araca girmekten bıktım.

insanlık onurunun bittiği yerde metrobüs başlar.

omza yapacak bişey yok. bir kaç gün ağrıyabilir.
metrobüse de yapacak bişey yok. çakal olman lazım.
kendine de yapacak fazla bişey yok. kilo alman, yer kaplaman lazım.

tamamını okuyamadım, durumum yoktu o yüzden 1. soruya cevap veremeyeceğim.

2-) metrobüs bir toplu taşıma aracıdır doğru fakat insanlar için değil. metrobüs kullanıp da kendini insan gibi halletmek için herhalde çok ama çok ağır işlerde, çok ama çok uzun mesai ile çok ama çok az maaş alıp, gün boyu hakaret işiten biri olmanız gerekiyor en azından. medeniyet teğet bile geçmiyor bizi toplu taşıma konusunda. yapabileceğin bireysel bir şey yok.

3-) boy-kilo vermen lazım ne yapman gerektiğini anlatmam için. eğer yeterince küçüksen aralardan sızarak yerine yerleş. eğer uzun boylu ve yapılıysan yara yara ilerle. ikisi de değilse metrobüs teyzelerini izle. onlar sana örnek olacaktır ne yapman konusnuda.


metrobüs ile ilgili 3 önemli kural.

- metrobüse binmeden önce nereye oturacağına, orası olmazsa 2. tercih nereye oturacağına karar ver
- metrobüse bindiğin anda asla tereddüt etme. önceden planladığın 2 yere binemeyecek gibiysen en yakın boş yere otur.
- (maalesef) metrobüste kendinden başka kimseyi düşünmezler. yaş-cinsiyet-ırk-boy fark etmez. o yüzden buna ayak uydurmaya çalış. (ki bu da toplu taşıma konusunda asla ilerleyemeyeceğiz demek oluyor)

biraz oyalansanız , işten 1 saat geç çıkın, bir yerlerde dolaşın. başka yolu yok maalesef

1. omzuna bilemedim geçmiş olsun. umarım morarma ezilme yoktur.
2.istediğini yaz hayvan hep hayvan birşey değişmez aynı sorunu sabahları bende yaşıyorum ama allahtan benim durak mesafem kısa 4 durak gidiyorum o yüzden hiç oturmak için çabalamıyorum kapının agzında bekliyorum (cantam olsada) ayaklarımın arasına alıyorum o şekilde bekliyorum ortalara ilerlesende inecegin zaman daha cok zor oluyor.

sonuç olarak metrobüs resmen yaşam savaşı haline geldi. mümkün oldugu kadar servisi kullanman en güzeli.

İşten saat 20:30'da çıktım zaten. Bu iş çıkışı saati değil. 21:30-22:00 arası Cevizlibağ'dan giden. Servisi kaçırdığım için ona bindim.

Ya neden duyuru'nun genel profili, şekil için söylemiyorum hakikaten böyle naif ve tutunamayan insanlardan oluşuyor arkadaş. Ki soruyu soran arkadaş gerçekten de tutunamamış ve birkaç kere yere kapaklanmış. O yüzden tanımımın edebi yanı bile yok.

cevaplara gelelim:
1. muscoril falan işte, yapacak bir şey yok.
2. orospu evladı olacaksınız, otoban faresi gibi süzülüp geçeceksiniz. "yok ben onu yapamam:(" diyorsanız böyle devam.
3. ikinci sorunun cevabındaki insan olarak bu sorunu çözebilirsiniz. insana, insan gibi davranılır, metrobüs kuyruğunda harp hukuku(aka martial law) geçerlidir. hiç acımayınız.

not: istanbullu olmayan ve toplamda en fazla 30 kere metrobüse binmiş birisiyim. hatta bir anımı da anlatayım. bir keresinde sıranın en önündeydim. vallahi de billahi de en önündeydim. metrobüs isa peygamber gibi kafasında hareyle geldi ve fıpssssssss diye kapısını önüme açtı. o esnada az önce belirttiğim gibi martial law geçerli olduğunu bildiğimden hemen bir yere oturmaya kalkıştım. fakat şöyle bir hata yapmıştım. bir metrobüste ilk defa bu kadar fazla boş yer gördüğümden ötürü büyülenmiştim ve zihnimi en uygununu seçmek gibi saçma bir şeye yöneltmiştim. bu bahsettiklerim bu ara 12 mikrosaniyede oluyor. tabii benim bu düşünce döngüm esnasında dayı hemen çöreklenip "aile var oturamazsın" dedi, karşı tarafta girdiğim mekanlar çoktan kapılmıştı bile. ve ben, beynimin o algoritma karmaşasında ayakta kaldım :(

Metrobuse bir kac kez bindim hepsi oglen saatleriydi.super icat dedim.arabayi atakoye birakiyorum.hop zincirlikuyu.ordan taksi.islem tamam.gelgelelim bir gun saat 5 e gelirken caglayana gitmem gerekti.baktim trafik kipkirmizi.ayni sistem atladim metrobuse.o super.trafik dururken vardim 15 dakikada isimi hallettim.dedim kalabalik olur taksiye bineyim gene baktim kipkirmizi.gittim metrobuse.

Bndan sonrasini abartmayacagim.boyum 186 kilom 100 bildiginiz hayvanim. caglayan duraginda tecavuze ugradim,hirpalandim bi yerde tekmelenip uzerime tukurmediler.bir kac kez insan gibi binme gayretim oldu.mumkun degil.antreman yok.binemezsin.cangil kosullari bunyede yok.zar zor bir bankta yer buldum ve beklemeye basladim.ne de olsa bitecek dedim.bir kac sigara icip sakinledim.ha gayret diye kalkacam belimde bir agirlik hissettim.ananskym.kafami zor cevirdim.efes ficilari vardirya hani ahsaptan dekor.onun iki tanesi buyuklugunde bir got sirtimda.bank bildigin tek sira.yer ihtiyaci duymamis abla direk gelip sirtima oturdu.kimilda bile demedi..coktu karabasan gibi.altindan zor siyirdim kendimi.o kadar yil spor,kavga dovus bosa yeni dogmus kedi yavrusu gib kaldim orada.dedim skrm gideyim merdivene yoneldim.ilk basamakta dizim bosaldi.aglayacam acisindan.seneler sonra yeniden olacagi tuttu ve merdiveni cikamiyorum.tam 2 saat bekledim.sonunda durak bosaldi.bi sekilde bindim metrobuse.bir durak sonra bir adam geldi yanima parfum diye detan sikmis.ogurecem kokudan dedim sabret.gidiyorum bir tane duzayak cikilabilen durak ariyorum.yok.indim atakoyde gene asansoru soruyorum sakat degilsin diyor.oturdum gene birleri gelip beni alsin diye.

Su yasima geldim,bunca badire atlattim hayatimda boyle bir cima gormedim.ar namus kalmadi bende.gidip aldigim evragida dusurmusum.

Kisaca sen uzunesegin altta kalani olmusun ben bu halimle mountain gibi adamken tyrion lannister muamelesi gordum.

Bir agri kesici kas gevsetici al.
Yazi falan fayda etmez
Sok tabancasi al yanasana yapistir.

azmettim okudum. tek derdin bu olsun dostum. tek sıkıntın bu olsun.

ben bağırıyorum. hayvanlar bok mu var gibilerinden ya da beni ittirip oturanları alkışlıyorum. bunu yapan kadınlar kendilerine dokunsan ayy taciz ediyo diyecek kendileri belimi omzumu tutup binmek için her türlü tacizi yapıyorlar.Beni ittiren koltuğu kapmaya çalışan çantasıyla blok koyanlara inat kalkıyorum gel otur "mutlu musun şimdi" diyip alkışlayıp yerin dibine sokuyorum zaten bir durak sonra iniyorlar. ben oturarak gidebilmek için 3-4 metrobüs bekliyorum vee karşıdan gelip önüme geçenlere küfür ediyorum. hayvanlara hayvanlıklarını yüzlerine vurarak hayvanca yaklaşıyorum. tavsiye edilir. az cazgır ol bacım

Dark side'a geçeceksin.

Ben genelde oturmamayı tercih ediyorum. Birilerine omzu koyup dizi geçirip oturmak içimden gelmiyor. Burnumun dikine gidip pencere kenarındaki sırt dayama kısmına sırtımı yapıştırıyorum. Hem kapıya yakınsın, hem gerektiğinde ağırlığını dayayabileceğin bir yer oluyor.

Bir keresinde iş görüşmesinde bugün ne başardınız diye sordular. Hiç düşünmeden buraya metrobüste oturarak geldim dedim. Etkisi oldu mu bilmiyorum ama kabul ettiler, ben gitmedim.

bir tvit okumuştum; metrobüste hayatta kalanları çiftleştirirsek süper bir nesil oluştururuz gibisinden bir şeydi. siz çiftleşemeyeceksiniz belli ki :p

ben bir yerden sonra vücudumu salıyorum. enerji kullanımını olabildiğince azaltıyorum çünkü sıkışıklıktan vücudum başkaları tarafından taşınıyor. bilincimi kaybediyorum nadiren. doğayla savaşamazsınız, doğaya uymaya bakmak gerek.

omzunuz da ağrıyacak birkaç gün muhtemelen.

Metrobusle ovunuyolar bide deli oluyorum bu kadar berbat bi proje olamaz neyse bu farkli konuda baska caren yokmu otobusler dolassada daha rahat oluyo inan uskudardan mertere giderken metrobuse binmiyorum motorla besiktas irdan tramvay varsa otobus tramvay vapur kullan

kamp cantami yükledim. esek gibi agir, 90 litre. biraksam kaplumbaga gibi düserim biri cevirmeden de kalkamam. oturdugum yer avcilar, gidecegim yer fatih eminönü. ve tek bir ulasim hatti var beni yetistirebilecek. metrobüs, tramvay.

hayal etmesi zor degil lise 2 falanim, cüsse saglam 70 üstü. 183 boy. cantayla zaten 2 metreyi tamamliyorum. bir de üstüne üstlük tepesinde mat bagli. önünden gectigim günes nereye gitti diyor. cantayla yardiriyorum, 2 km kadar mesafeyi yardirdim evden, 10 dk civarinda metrobüs duraklarindayim, bir nese, merdivenleri ikiser ikiser ciktim indim. elde de 30 litrelik baska sirt cantasi var. ama hava güzel. sonra metrobüs sirasina girdim. kapi önünde siralar olusmus, cenazede böyle saf tutmaz, omuz omuza durmaz hiyarlar. degersin ay terbiyesiz der, terli terli iyk der, der de der. ama orda isler baska. gerekirse seni terinde bogar gözler kararli.
bir geldi iki gitti ilk durak elbet ilk siraya dusucekti sira. ben yerimi biliyorum kapi önümde acilacak, kac senedir avcilarliyim elbet bilecegim. kapi acildi baktim adim atiyorum, ilerleyemiyorum, sagimdan solumdan biri de gecemiyor ben varim diye, e ben niye gidemiyorum? saga baktim, cantanin dönmesiyle turnikedeki bosluktan vijt diye kayan cocuklar gibi bir amca gecti aradan. soluma baktim kim tutuyo lan diye, pit türbanli bir kadin söylene söylene gecti. ulan en önce ben varim, ben gecmeden kimse gecemeyecek, herifler birakmiyor arkamdan. neyse bindim binmesine, ayakta kalmak bir yana dik duracak yer yok. cevizlibagdan sonra topkapi yaparken bir yerde trafikle birlestigi yer vardi, orda ani fren yapti tramvay. nefret ederim her frende saga sola savrulanlardan, tutunacaksan bütünleseceksin aracla. saglam durana yaslanip ondan faydalanmayacaksin. fren oldu, yukari tutunuyordum, nefes alirim en azindan diye, öne savrulmak üzereydim, uygun ayak pozisyonu aldim ve tadam, yerimdeyim, ama ayaklarim yere degmiyor. niye? solumdaki 4 tane 25 30 yaslarinda adam tren olmus en uctaki bana tutunuyor. biraksam ucucagiz. kollar öldü bu arada. iyi kötü incegim duraga geldim, inemedim, en az 3 kisi telef etmisimdir o yolda. inenler inmeden binilirse ben nasil inecegim?

o günden sonra insanca davranmadim yolda. asla vurmadim, asla itmedim, ama iten olursa ayakta giderim ama gecirmem, adilik yaparsa umrumda degil kacirip kacirmadigim, sabit tepismeden itismeden gecerse yanimdan iyi, gecmezse yol boyu ensesindeyim. bazen tutundugun yere sirtini dayayip keyif catanlar oluyor. elim var altinda eziyor herif, cat, boruyu kavrayip kemiklerimin ucunu geciriyorum bögrüne. nefes alacak yer birakmadi mi? tutundugum dirsek bögrüne saplanacaktir, kendi nefesimi soluyayim en azindan, hakkim.

cok mu vahsice geldi? günün birinde sen de 75 lik bir amcanin bastonuyla celme takmasina tanik olur ve düserken amcanin hihi diye kikirdedigini duyarsan sen de insanliktan cikarsin. bir defasinda metrobüste kizin birini elleyen herife (kiz rahatsiz ama ses cikartamiyor) napiyorsun sen diye cikisan herife bicak cekildigini ve metrobüsteki yolcularin tacizci ve bicak ceken herifi degil, olayi görüp cikismaya calisan adama vurmalari insani insanliktan cikariyor. en önemli yetismeniz gereken mevzulara binemeyecegi belli araclara girmeye calisip sonra kapilarin kapanmasina engel olan insanlar, duragi kacirdim diyip acil cikisi calistiran ve 30 dklik araci kitleyen elemanlar, ben yer tuttum arkadasima diyip ayni cazgirlikta kadinla sac basa girenler, eli mahrem yerinizde olan ve eli tutup cektiginizde siritip ne oldu rahatsiz mi oldun kardesss diyen amcalar (erkek kadin anlamadan)...

hicbir yerde bulamazsiniz bunlari. hicbir sekilde de oluru normali falan yok. metrobüs sucks. neyse iyi dert döktüm. devam etmek istemiyorum acikcasi. dirsek ve tutunla yerlerini sikica tutarak kendinize alan yaratin, cantami indiremem kirilacak esya var, yerler islak yagmurluysa, yerde bosluk mu var gibi yanitlarla cantayi indirmeyip arkayi da saglama alin, ineceginiz durak haricinde kapi civarlarinda takilmayin. erken gidin gec dönün ama birazcik havadar bir metrobüs bekleyin. kapilarin yerini bilin ama yandan giren dallamalari engellemek icin önce uzanip kapiyi tutun sonra binin ki aradan gecmesinler. uyanik olun, hayatta kalmaya calisin. welcome to the jungle.




1-ovala kaslar dogrultusunda. kas gevsetici vs alma. sicak ya da soguk kompres biri iyi gider ama hangisi bilemedim simdi.
2-pankart falan hikaye az sonra birkac animi anlatacagim.
3.o da hikayeden sen ne cikaracaksin ona bagli.

Neden delirmiyoruz, nasıl delirmiyoruz acaba? Ya da deliliklerin sınırları mı normal gelmeye başladı?

Yılda bir, bir düşme ile gerçekleştirdiğim senelik "Metrobüs çarpığı olma" şenliğinin, bu seneki en şok edici yanı koskocaman bir adamın üstümden birdirbir oynaması oldu. Dedelerin bastonla adam dövmesi, aralardan sığışan insanlar, insanlara tutunan insanlar. Birincilik ödülünü ise, kendim şahit olduğum ve geçen seneki çarpılmamın nedeni "Yağmurda metrobüsle kaldırım arasına düşerek sıkışan kadının üstünden atlayanlar" topluluğuna veriyorum.

Sıkı durun; metrobüs üzerinden felsefe yapacağım. Metrobüs üzerinden savaş, harp, vahşi doğa oluyorsa; pekala felsefe de olabilir.

Eğer bir şeyi değiştirmek istiyorsam, benimle başlamalı; umut olmasa bile benden başlamlı. Kendim bile yeterince iğrençleşmişim bence; stratejiler, kapı yeri belirlemeler, dalga ile birlikte hareket etmeler; bu ne ya? Okudukça başkalarını unutuyorum, kendi yaptıklarımdan utanç duyuyorum ben. Başkalarının ne yaptığı o kadar da önemli değil, sonuçta en fazla düşüyorum, yaralanıyorum, rezil oluyorum, vb. (ölmem herhalde) Başkalarını kontrol edemem ama kendi yaptığımdan sorumluyum; ben böyle olmamalıyım, yoksa kendime saygı duymam. İyi bir insan olmayabilirim ama tutarlı olmalıyım, yaptığım genel bir doğru olmayabilir ama benim için doğru buysa, bunu yapmalıyım. Bu bana güzel bir gerçek hayat sınavı oldu. "Yok artık, çıkara çıkara bu dersi mi çıkardın", "Salak, biz sana tam tersini anlatmaya çalışıyorduk" ya da "Oha, bu noktaya nasıl geldi" dediğinizi biliyorum; ciddi ciddi kendimden tiksindim, omzum üstünden atlayan adama, onun büyüyerek dönüştüğü kişiye ve hiç bir zaman sahip olamayacağı özfarkındalığa çok ama çok üzüldüm ve şu an tek aklımdaki bu oldu bir şekilde. Affetmedim ama çok üzüldüm.

1. Muscoril krem + Kuilil hap
2,3. Metrobüse binme. Ben de senin tam aksi cephendeyim, sığmam mümkün değil. Metrobüse bir kaç kez binsem kesin birine dalacağımdan kullanmıyorum. Ne yap et, uzak dur.

aychovsky, anliyorum, bir noktada etik bir soruyla kalmak zaten olasi. ancak benim o noktayi gecmemis anlatayim. lisedeyim o dönem, bakirköy sadi konuga gittim sabahtan, bir derdim vardi kan tahlili gerektirmisti sadece öglene kadar alim yapiyorlardi. ancak öglene okulda olmam gerekiyordu, cok yakinda önemli bir sinav vardi, onun icin gitmem o derse girip sözlüye girmem gerekiyordu. neyse.

sabah 8,30 kapidaydim. girdim kanimi verdim ama sirada cok bekledigimden acilen okula yetismem gerekiyordu. 5 tüp kadar alip o ha neye kullanicaklar dedirttikten sonra ciktim bahcelievler duragi olsa gerek, üst gecite ciktim, sirtimda canta en az 10 kilo. sözlük var hayvan kadar. kostura kostura bindim. sansa da oturdum ama oturmamla kapidan +90 bir amca binmesi bir oldu. amcaya yazik da su icmemis kahvalti etmemis kan vermisim ama nerde biri cikip da yer versin. bir sürü insan söylendi falan, genclerde ahlak kalmamis (ne alaka) saygi kalmamis, dedim hastaneden geliyorum, baskasi versin bu sefer. neyse 2 durak falan sürekli cik ciklar biri de cikip yerini vermedi adama kalktim yerimi verdim. tutunamiyorum bir elde mont var, ben okul gömlegiyleyim, dirsegi kirmis pamugu tutmaya calisiyorum. elbette devlet hastanesinde yara bandi lüks. düsünüp de alamamisim yanima bir tane. söylenen kadin (oturuyordu bu arada) bir yandan pis pis bakis atiyor falan. ani fren yapti metrobüs, can havliyle tutundum igneli kolla, o kol aniden acilip kasinca yaklasim 1 metreye kadar kanin fistirdigini ve uctugunu gördüm, oturan kadini kanla boyamis oldum. hemen dengeyi saglayip, bola pamukla baski yapip dirsegi gene katladim, hala yer vermemeleri bir de iyyk falan demeleri, kadinin üstümü basimi mahvettin diye bagirip cagirmasi, üstüne el kol yapmasi. incegim durak geldi sansa, gecmis olsun dedim kadina inmeden, hastaneden mi geliyorsunuz?

agzini acti girdap gibi, böyle filmlerde falan adoket atmadan önce güc toplanir ya eller arasinda, öyle toparlandigini gördüm kelimelerin kadinin agzinda. kapi acildi, suratimda hayvani bir siritis, eyvallah der gibi ciktim indim. kadin bisiler diyordu ama dönüp bakmadim.

bu da böyle bir animdir. metrobüste varsa bir iki düzgün insan senin gibi, kalani hiyardir. yas 15 ise genctir yorulmaz sikilmaz. yer verdirtirler, elin kolun sakat bakmazlar. eger gücü kuvveti yerinde bir kadin cadalozluk yapip yer isterse buyrun teyze derim, egosuyla kicinin rahati arasinda secim yapamaz, yüksek sesle bir dahaki durakta incek misiniz, neyse o zaman derim o ikilemdeyken. sonra bagirip kaldiramaz. sürekli yerime göz diken olursa cama bakarim, incekmis gibi sanar yaklasirlar, o demorilize anini seyrederim zevkle. en son gördügüm bomba nete düsmüs metrobüsteki kadinin yanina "erkek" oturtmamak icin adami itip tartismasiydi. böyle bir ortam metrobüs.

ilk kuruldugu günden gecen seneye kadar sürekli bindim, her zaman yer verir, yardim eder, ayaktaki adamin esyasini bacaklarimin altina koymasina falan da izin verirdim. ne oldu ki kanli gömlekle okula gittim, o gün benim icin türkiyede metrobüs ve bilimum toplu tasima hatlarinda herkese nezaket etmeyecegime karar verdigim gün oldu. gene sempatik yasli teyzeler amcalar kirar bu inadimi, bazen bir bayana falan yer veririm, iyi günümdür. kalaninda gözünün yasina bakmam artik. cekerim kulakligi, itmem, vurmam, ama iteni görürsem acimam, düseni kaldirir düsürene basarim, o ayakta oldugu ben oturdugum icin rahatsiz etmeye calisan, omzumla ciftlasmeye calisana acimam, tutunmak yerine bana tutunana acimam, her defasinda binerken agir agir ilerlerim, ben öndeysem otururum, ama baska kapidan girenler coktan kaptigi icin arkadan ittiren itler oturmaz, keyifle seyrederim. efendi gibi olan duraklar var, siz de insan gibi davraniyorsunuz, avcilar bunlardan biri degil, insan insanligindan utaniyor, uyum sagliyor.

beni siz delirttiniz, evet evet siz, diyor bir yakarisimi daha burda sonlandiriyorum.

optimistsin sanirim biraz :)

carpilma ihtimalini hic goze almamissin

benzeri başıma geldi,sigorta attı baya bir parlama oldu o yüzden duvar delerken priz hizalarını buvat hatlarının hizalarını iyi gözlemlemek iyi tahmin etmek gerekiyor.
çarpılabilirsinde tabi.

Nasıl olduğını hala anlayamasam da, donatı demirine denk gelip parmaklarını kıran adamı gördüm. Kabloya denk gelirsen büyük ihtimal matkabın malzemesi plastik olduğu için çarpılmazsın ama sağlam tesisat masrafı çıkartırsın.

priz ve ışık açma kapama düğmelerinden yukarı doğru plastik boruların içerisinde ilerler. kapıların üst hizaları ile tavan arasında yatay hareket etmiş olabilirler. bi de duvarlarda beyaz yuvarlak kapaklar vardır, onlara doğru ilerleyecek kablolar. bu noktalara bakarak çıkarım yapılabilir. delerken önce plastik boru gelirse anlarsınız zaten. ama dediğim yollardan uzak durursanız sıkıntı olmaz. demire denk gelmesi için kolonu deliyor olmanız lazım. kolonu delmek eve zarar verir, yıkılmasına sebep olmaz ama depreme dayanıklılığını azaltır..

Binanız eskiyse ve zemin kattaysanız çok şey olabilir, vakti zamanında bir elektrikçide çalışırken böyle birşey başımdan geçmişti. Zemin kattaki bir evde tadilat, değişiklikler yaparken zeminin 10cm kadar üstünde bir delik delerken matkap arkadaşın elinde patladı, binanın ana elektrik hattı buradan geçiyormuş, tüm binanın komple elektriği gitti, yer altından gelen kabloyu TEK'i arayarak tamir ettirmiştik, bir cana mal olabilirdi, çok güçlü bir parlama ve patlama olmuştu.

basond'un dediği gibi priz hizalarını gözetip ona göre delik delersen birşey olmaz. Eğer bunu çok takıyorsan duvardan geçen elektrik kablolarını gösteren cihazlar var.

konunun uzmanı burada,ev içinde delersen direkt sigorta atar,deldiğin yeri hafiften kırıp,kılavuz ile direkt hatta çekebilirsin veya klemensle ekte yapabilirsin.

Deldiğin hat binanın ana hattı ise trafodan sigorta atar bunun içinde tek-sedaş'ı araman gerekir.

deleceğin yerde yakında bir buat,sigorta kutusu varsa kapağını aç bak,borular ne tarafa doğru gitmiş diye ,genelde en kısa mesafeden çapraz olarak gider oda içinde, koridorlar da kirişin ile duvarın birleştiği yere yakın geçer gelir.anahtar ve prizler için buattan direkt inebilir.

çapraz gitmez.

gidip j'adore'u bul ve oh la la beatrice ye.

galatasaray lisesinin hemen sağında ara cafe var, oraya gidip meksika usülü sıcak çikolata iç.

ya da dolaşasın varsa aşağı doğru dümdüz yürü, tünelden aşağı devam et, galata kulesinden geçerek karaköye in. güzel rotadır.

hazzopulo geçidinde demleme adaçayı iç.
"limonu bol olsun" de.

malmazele ilk söylediğine katılmıyorum, ikinci söylediğine katılıyorum. sıcak çikolatayı git memleketinde iç.
tünelden aşağı doğru in, galata karaköy ve eminönüne git. istanbula gelip kapalıçarşı sultanahmet görmeden dönme. hatta gülhane parkında çay iç hava kararmadan.

karaköye inmişken vapura bin kadıköy yap gel . Max 1 saat

bahçeşehir üniversitesinin yanında var.

alkım kitabevinin devamındada var benzinin yanında ama aksam 12 de kapatıyor hosaflar

Bahcesehir univdeki isimi gordu, tesekkurler :)

bu hayatta ne yapmak istediğimi biliyorumdan ziyade şu anki koşullar içinde (/bugün geldiğim noktada) ne (yapmak) istediğimi biliyorum diyorum.
bu dediklerimin bir kısmı ütopik, bir kısmı genel, bir kısmı da yeterince çalışılırsa yapılabilecek hedefler.

23, k

Sizi adam edecek işin değil, adam edeceğiniz işi kovalayın. Çevrenizdeki evlilik hikayelerine aldanmayın, önce kendiniz mutlu olmalısınız.

her başladığım işi, yüksek lisansı vs 1-2 ay sonra sıkılıp bırakıp başka alanlara nasıl geçebileceğimi düşünüyorum. evlenme ve çocuk şenlikleri de uzak keza.
25 - kadın.

Ben de benzer bir durum yaşıyorum. Hatta seninkinden kat ve kat ağırını.
İlişki veya evlilik kesinlikle göze alamayacağım sorumluluklar. Asla bulaşmam. Bulaşanlara da hiç imrenmiyorum şu an.
Onun dışında bi kararsızlık durumu var. Okulu 7 senede kötü bir ortalamayla bitirecek olmak zaten yeterince koyuyor.nefret ettiğim bu okulun peşinden düzgün bir bölüm okuyayım diye kendimi motive ediyorum.
Tıp falan kazanırsam özgüvenim geri gelir galiba. Bilemiyorum ki. :(

Hayatımın gittiği yöne tam olarak hakim degilim ama bence güzel tarafı bu.

Belkide türkiyede yaşamanın en iyi tarafı, sürekli yeni iş alanlarının olduğu dinamik bir toplumuz.

size önerim kenara işsiz kalırsanız 4-5 idare edeceğiniz parayı koyup çekinmeden hoşlandığınız işi yapmaya çalışın.

biliyorum.

21,e

20lerin ortasi evlenmek icin cok erken bence. bosverin cevrenizdekilerin yaptiklarini.

"sistemin kölesi olmayın"

@sour onu ben de istiyorum.

Teşekkür ederim herkese, en azından yalnız olmadığımı net biçimde anladım. :)

ben bilmiyorum üstelik 30'u devirdim, böyle de yaşanıyor sıkıntı yok :)
sağlık sorunun olmasın kendine bak da onun dışında ne yapılacaksa yapılır. benim için öyle en azından her ne yapmak istersem yaparım/yaptım yeter ki sağlığım ve keyfim olsun gerisi hikaye. hem sene 2014 beklenen ömür 70+ sene daha 50 yıl yaşayacaksın :)
huzursuz oluyorum ara ara çünkü çok baskı görüyorum ama bi şekilde başa çıkıyorum onu da öğrendim sanırım, öğrenirsin sen de.
evlilik-ilişki>>hiç imrenme, gerçekten mutlu olacağına inandığın biri varsa durma koş, mücadele et vs. ama aman da tren kaçıyor diye bişey yapma b.mbok bi yere çıkıyor emin ol. ilişki ötesinde sağlam arkadaşların olsun, onları ihmal etme.
planlarına, hayatına hakim olmak %100 yapabileceğin bişey değil ama elinden geldiğince ol, iş değiştirmek istiyorsan değiştir, değiştirdim mis gibi de oldu.
ay ne çok öğüt verdim, ciddiye almayabilirsin tabi ki :)

Benim de durum aynı değil ama bazı ortak yönleri var. Ben ne yapmak istediğimi iş açısından biliyorum ve onu yapıyorum da. Ama hayat açısından bakarsan durum biraz değişik. Ne istediğimi tam olarak biliyorum, tanımlayabiliyorum, hayalini kurabiliyorum ama istediğimin ciddi ciddi imkansıza yakın olduğunu ve hayatım boyunca gerçekleşme olasılığının hemen hemen hiçe yakın olduğunu da biliyorum. Buna rağmen pes ettin mi dersen, zaten savaşmıyordum. Ara sıra üzüyor, bir o kadar da umurumda olmuyor. Bir şeyleri kendim için zorla oldurmayı sevmem. Her şey insanlar için olduğuna göre, her şey aynı zamanda benim ve hepimiz içindir de. Belki karşıma başka bilmediğim bir şey çıkacak. Rüzgar arkadan efil efil esiyor, ben de balonla keşfe çıktım, bakalım neler çıkacak diye. Arada beğendiğim yerler olunca duruyorum, seyredip devam ediyorum.

özeliklte tr de ekonominin durumu seçimlerde en büyük etken.
son seçimle de gördük. ekonomi iyiyse ya da iyi olduğu anlatılıyor söyleniyorsa biz hırsız uğursuz demez veririz oyumuzu.

geçmiş dönemlerde seçim kampanyaları hep ekonomik başarısızlıklar üzerine kuruluydu ve halkın büyük çoğunluğu bir de bunu deneyelim şeklindeydi.

www.wsj.com.tr

Şikago Üniversitesi'nde konuya ilişkin çalışmalar yapan Ali Akarca, 1950-2011 yılları arasındaki seçim verilerini inceleyerek yaptığı analizinde ekonomik gelişmelerin iktidarların oylarında ana belirleyici olduğu sonucuna varıyor. Akarca'ya göre iktidarların oylarını taraf tutma, stratejik oy verme, iktidar yıpranması, iktidar avantajı, ekonomik performans ve taraf değiştirmeden oluşan 6 değişken belirliyor. Bunlar arasında ekonomi "pivot" rol oynuyor. Akarca'nın 6 değişkeni kullanarak oluşturduğu modeli, son yerel seçimlerde AKP'nin yüzde 45 oy alacağını tahmin etmişti.

"AKP'nin oylarının bir önceki seçimlere göre yaklaşık yüzde 5 düşeceğini öngörmüştüm" diyen Akarca, ekonomik performansın son birkaç yılda gerilemesinin bu düşüşte etkili olduğunu söyledi. Akarca'ya göre ekonomide ise büyüme ve enflasyon verileri öne çıkıyor. Akarca, "Ancak büyüme daha etkili. Bu etki enflasyona göre en az 6-7 kat daha fazla. Büyüme yüzde 1 düşerse bu iktidarın oylarının yüzde 0,80'nini götürüyor. Enflasyondaki yüzde 1 artış ise oyların yalnızca yüzde 0,12 azaltıyor. Bu değerlendirme yapılırken elbette seçmen bir önceki seneye göre bunu yapıyor. Bu nedenle hükümetler seçim ekonomisine gidiyor. Ancak Türkiye'de AKP'nin oy oranı çok yüksek olduğu için bu yola başvurmuyor." diye konuştu.

Türkiye ekonomisinin yüzde 8,5 büyüdüğü 2011 genel seçimlerinde AKP, yüzde 50 oy almıştı. İlerleyen yıllarda hız kesen Türkiye 2012'de yüzde 2,2, 2013'de ise yüzde 4 büyüdü. 2011'de yüzde 10 seviyelerinde olan enflasyon Şubat 2014 itibariyle yüzde 7,89 düzeyinde bulunuyor.

Akarca'ya göre ekonomi 2011'deki kadar iyi olsaydı, AKP'nin oylar 3,4 puan daha fazla olacaktı. Yolsuzluk iddialarının etkisinin çok az olmasını da değerlendiren Akarca, "Tüm dünyada yolsuzluk iddialarının etkili olması için inandırıcı olması gerekir. Bu açıdan, iddia edenlerin tarafsız, temiz ve inandırıcı olması beklenir. Son iddialar ve ortaya çıkış şekli seçmeni tatmin etmemiş görünüyor" diye konuştu.

Bahçeşehir Üniversitesinde Seyfettin Gürsel de ekonomik performansın seçimler üzerinde ana belirleyici etken olduğu konusunda hem fikir. Gürsel, "Seçim sonuçları seçmenlerin yolsuzluklara duyarlı olmadığını gösteriyor. Başbakan bu iddiaların kendisine karşı bir darbe girişimi olduğu konusunda tabanını ikna etmiş. Tüm bunlardan, ekonomik istikrarın karar almada baskın çıktığını söyleyebiliriz" dedi.

Konsensüs Araştırma Şirketinden Murat Sarı ise seçim sonuçlarından bir sürpriz olmadığını ve belediye hizmetlerinden, ekonomik performanstan memnun olan kitlelerin AKP'yi seçmeye devam ettiğini kaydetti.

Ulusalcı ve kemalistlerin yeni bahanesi de bu oldu şimdi.
Daha 3 gün önce ekonomi çok kötü diyenler, şimdi ekonomi iyi olduğu için millet oyunu Akp'ye verdi diyor. Ama sonunda ekonominin ne kadar sağlam ve iyi durumda olduğunu onlarda anladı.
Bu oyların(30 Mart Seçimleri) ekonomi ile uzaktan yakından ilgisi yok! 1 puan dahi etki etmemiştir.
Peki, nedir bu oyların sebebi?
Millet “Gezi olaylarındaki ve 17 Aralık operasyonundaki” kirli tezgahı fark etti. Bu ülkeyi yıllardır yöneten, bu milletin kanını emen tiplerin perde arkasındaki kirli oyunlarını, gerçek yüzlerini gördü.
5 ay önce cemaate küfreden tiplerin, şimdi bunlarla kanka olmasının sebeplerini anladı.
Menderes’e Özal’ a yapılanın aynısının Usta’ya yaptırmayacağının cevaplarını verdi bu millet.

Ulusalcıların iftiralarına inanan insanlar dahi; “Ne olursa olsun, bu adamı yedirmeyeceğiz!” diyor. Son olarak, devletin en üst düzey yetkililerini ortam dinlemesinin yayarak, vatana ihanet eden bu alçakların inine girilmesi için Usta’ya yetkiyi verdi millet.

Bu gerçeği kabullenmek zorunda herkes. Sandık dışı yollara başvurulduğu her dönem millet cevabını sandıktı verdi, verecek. Ama bundan önce o yollar başarılı oluyordu ve sandığın aslında pek te önemi olmuyordu, ta ki Usta’ya kadar.

Ekonomi ile alakası yok. Yine aynı olurdu.

Bu oy, varlık sebebi olarak akpyi gören, akpsiz bir gelecek düşünemeyen, akpye oy vermemenin dinsizliğe oy vermek olduğunu düşünen yığınların oranıdır.

Bilinçsiz, okumayan, fakir tutulan bir halkın demokrasiyle imtihanıdır bu, ve malesef başarısız olunmuştur.

@ ne nicki be ya yeter gerçekten. adam ekonomi sorusu soruyor sen her yerde akp propagandası yapıyorsun cidden yeter. anladık durmak yok yola devam hadi bakalım, ha bi de akp propagandanı benim sağlık sistemi ile ilgili duyurum altına yapmayı unutmuşsun. gelip akp süper sağlık sistemi harika demen lazımdı.

@maden suyu 2. soruyu makro ekonomi dersinde tartıştık. evet ekonomik etkenlerin kişiler üzerinde oldukça etkili. seçim dönemlerinde yayılma etkisi olabiliyor konjonktürel dalgalanmalar çerçevesinde.

1.soruna gelirsek türkiyenin ekonomisi zaten iyi değil ve dışa bağımlı. bu durumun elbette bir patlama noktası olacak. her şey güllük gülistanlıkmış gibi yapılıyor. bu durumun üzeri örtülemediği zaman, halk artık bu durumu doğrudan hisseder olduğu zaman akpnin de oyu düşer sanıyorum. ama yok yok düşmez ya akp bu. her türlü yalanı söyler inandırır milleti.

@ne nicki be,

kardeşim propaganda yapılacak yer değil burası. "akp seçmeni kömürcü" gibi bir şey yok. "akp seçmeni" bile yok. "türk halkı ekonomiye bakar" bu var. bak anlatayım tekrar, cevaplarından anladığım kadarıyla biraz gerizekalı gibisin de. sorun değil herkes ilk okumada anlamayabilir anlatmak görevimiz.

"TÜRK HALKI ekonomiye bakar"

TÜRK HALKI

akp seçmeni değil bak, TÜRK HALKI.

ve önce okumayı öğren,

"ekonomi iyiyse ya da iyi olduğu anlatılıyor söyleniyorsa biz hırsız uğursuz demez veririz oyumuzu."

tekrar kopyalayayım, ne olur ne olmaz.

"ekonomi iyiyse ya da İYİ OLDUĞU ANLATILIYOR SÖYLENİYORSA"

bak anlatılıyor, söyleniyorsa diyor. ekonominin bok gibi olduğunu ikimiz de biliyoruz, biz bizeyiz dürüstçe söyle işte. ama 1 saat rte dinlesem ben bile "ulan oldu mu acep" diyorum. sonra babamın maaşı ile kaç kilo kıyma alabileceğimizi hesaplayıp normal hayatıma dönüyorum.




büyük bir boşluk attım fark edilsin, tamamen cevap yazdığım anlaşılmasın diye. asıl soruya gelelim.

bence alamazdı, yine birinci olurdu ama alamazdı.

ben vermem. şu anda bana zıt olan bdp ve akp var sadece. ılımlı bir insanım, apolitiğim. kim uygunsa ona veririm. bu da evrensel küme - {bdp, akp} ediyor. ekonomi cidden anlattıkları gibi olsun, yine vermem. paradan önemli şeyler var benim için.

solcular sağcılara, sağcılar da solculara vermez. genelde %5-10 arası bir alışveriş olabilir ama genelleme yaparsak vermezler.

1- alamazdı. örnek 2009 yerel seçimleri.

1) Net bir biçimde alırdı, objektif olmak lazım. Büyümenin yavaşlaması, işsizliğin artması gibi durumlarda halkın düşüncesi "daha öncekiler daha mı iyiydi" oluyor. 2001 gibi çok ağır bir kriz yaşamadığımız sürece almaya devam edecekler ki Allah korusun öyle bir kriz ortamında zaten bir başka alternatif çıkacaktır geçmişte gördüğümüz gibi bence.

2) Bunun da gerçekleştiğini net bir biçimde görüyoruz aslında, herkesin etrafında örnekler vardır bu konuyla ilgili.

yuvallak.

eller oval ayaklar duz

1) küt duz mu demek, duz kesiyorum ben, tirnagimin yapisi oyle yani yuvarlak yakismiyor

(Hep yuvarlaklara ozeniyorum ama :()

beşgen, altıgen şeklinde.. törpüye ihtiyacım var sanırım.. :p

Kut gibi kesiyorum ama cok kut degil, kenarlar cok hafif yuvarlatilmis.

Kac yasima geldim hala tirnak yiyorum ben, :(

Yuvarlak. Yapisindan ötürü

www.smerete.com

2-3 arası bi forma getiriyorum ben.

yuvarlak

Bas ve isaret parnaklari yuvarlak, orta-yuzuk ve serce parnaklarim duz-kut sekilde kesiyorum. Oyle.

Yiyorum, lanet olsun ki.

beyazlar gidene kadar.

oval oldukları için oval oluyor. özellikle oval kesmiyorum.

aslında sağlıklı olan küt kesmek. zamanında lise sağlık bilgisi dersinde öğrenmiştim :) ama uzayınca çirkin oluyor, yuvarlak kesiyorum.

Yuvarlakımsı. Çünkü öylesi güzel.
Kut çirkin hani düz oluyor ya özellikle yapıyorlar onu çirkin o.

oval kesiyorum.

valla makas nasıl keserse öyle kesiyorum

doğaçlama, yiyorum.

Yuvarlak.. Öyle alıştım nedeni yok, sağlıklı olduğunu bilmiyordum, neden sağlıklıymış acaba ne iyiliği varmış? Bilen beni de bu konuda aydınlatırsa sevinirim..
Ek olarak kütün görünümü sevmiyorum..
Ama ayaklarda uğraşmam öyle ufak zaten küt küt gidiyor..

galleria ucretsiz. capacity arkada otelin orada.

bakırköy merkezde yok bildiğim kadarıyla. onun dışında sahilde galleria , ataköy'de a plus ve incirli tarafında marmara forum.

Town center var merkezde. 3 saat 5 tl galiba

capacity carousel falan ne kadar çok pahalı mı onlar?

carusel den migrostan su alıyordu arkadaş o zaman ücretsiz oluyordu.2 sene önceydi ama şimdi nasıl bilmiyorum.

Carouselden alışveriş yapınca ücretsiz.sanırım 30 tl lik alışveriş içindi bu.

Galleria'ya git. Onun dışında kızılay askerlik şubesi vs olduğu yerde ara sokakta otopark var. Orası ucuzdur.

Birebir rakip şirkette aynı pozisyon degilse evet.

genelde sorarlar. söylememeye çalış. zorlarlarsa da fazladan söyle ki sana da ona göre versinler. şahsen ben öyle yaptım %100 çalıştı.

bi gız aldıydık işe. bi kaç ay soğna, eski işyerinde bu gızın bordrosunu hazırlayan kişi, benim kanka çıktı.

gız bize yalan söylemiş meğer şu kadar alıyorum diye.

patronnara dedim, bu gıza önemli bi görev verdiniz ama kandırıkçı.

duymaza yattılar, çünkü gız çok güzeldi.

etik? iş dünyası?

söyle diyen arkadaşlara sorum var, fazla söyledinde işe girdikten sonra adam/kadın senin sigortan da ne kadar yattığını gördükten sonra yalancı durumuna düşmedin mi?

Valla türkiyenin yüzde 90 ı asgari ucretten yatıyor gözüktüğü için salla sallayabildiğince. isbat edemezler.

@anoymice'e katılıyorum misal benim maaş iki parça yatıyor biri şirket hesabından maaş ödemesi(tabiki asgari ücret tutarı) kalanı ay ortasında departman şefinin şahsi hesabından... Bordro asgariden demeye gerek yok...

enpara.com

Hangi vadede?

Cemaate bas. Asyabanka yani

1) ahlaki.

2)degil. carpilan kopek degil inek olsa diye sorsan ahlaki olabilirdi

3)ahlaki

4)ahlaki degil


1. sorunun evrensel bana gore.sevisicez diye devletten izin almak ahlakla baglantili gelmiyor

2. soru biraz karisik. yerel bir ahlak var bance. normalde yenmeyen bir hayvan oldugu icin ahlaki degil. daha dogrusu igrenc geliyor.

3. biraz celiskili bayrak onemli bir konu ama kimse gormuyorsa yapilabilir.

4. buna ahlaki diyen insan degil zaten.

hepsi ahlaki, "kendisini kötü hissetmedi" kısımlarından dolayı.
bu konuda bişy denmeseydi o zaman durumlar tartışılabilirdi belki, aksi zaten aşırı ahlakçı bi yaklaşım oluyo.

Ahlaki mi demek biraz garip bir soru, çünkü ahlak normaları kişiden kişiye değişebilen şeyler. eğer soru "Sizin ahlak normlarınıza uygun mu?"

1. Uygun. Zarar verdikleri kimse yok, üstüne de keyif almışlar. (Ben bunu arkadaş diye okudum, kardeşmişler - aslında en zoru buymuş) Kardeş olarak görünce bir an refleks olarak bacaklarımı kapadım ama kendileri bilirler. Cersei ile Jamie Lannister izleyen insanlarız. Kuzen evliliklerini de desteklemiyorum, ama onlar kötü hissetmemişse varsın hissetmesinler.

2. Kısmen uygun. Köpek bir ev köpeği mi, sokak köpeği mi? Ev köpeği ise sahiplerine götürmeleri benim açımdan ahlaki. Sokak köpeği ise uygun. İnek, vb. yi de benzer şekilde yiyorum; kesin lahmacun diye kedi, döner diye de martı yemişimdir. Afiyet olsun.

3. Benim değil, kişinin bakışına göre ahlaki veya değil. Kişi "Bayrağı bayrak yapan bayrak imalatçılarıdır, vatan uğruna kan dökülen varsa utanmalıdır" görüşünde ise buyursun istediğini yapsın. Eğer "Çırpınırdı Karadeniz, bakıp Türk'ün bayrağına"ya yakın bir görüşte ise kendisi ile çeliştiğinden ahlaki diyemem.

4. En zorlandığım bu oldu. Sonra kendimi tavuk yerine koydum. Öldükten sonra bir tarafıma pamuk tıkansa ne, 350 kişi tecavüz etse ne, tıp fakültesine kadavra olsam ne, 7 parçaya bölüp her parçamı ayrı bir göle atsalar ne? Tavuğu murdar etmiş,tavuk canlı olsaydı kesinlikle ahlaksızlık derdim. Şu anda arada kalmış durumdayım. Bu adamı evimin erkeği yapmam ama hapse attıracak veya sabah programlarında teyzeler tarafından yüzüne tükürttürecek kadar da kınamam ama çok acırım. "Kimbilir, kaç yıldır sevişemedi de tavuk düzecek hale geldi. Zaten normal hayatında kapalı kola şişesine atılmış Mentos gibi yaşıyordur" derim.

1- çocuk yoksa ortada ve taraflar gerçekten yönlendirilmeden, kendi iradeleri ile bunu yapıyorlarsa, keyif almaktan bağımsız, kendi tercihleri olduğu için ahlaki. toplum ahlakına dahil olmadıgı halde (bir yazı okumuştum zamanında, insanın da tıpkı diğer hayvanlar gibi kendi akrabaları ve çekirdek ailesi arasında çiftleşmesinin doğası gereği normal olduğu, bu sebeple birbirini tanımayan ve farklı ailelerde büyüyen aynı anne baba veya tek ebeveyinin aynı oldugu kardeslerın birbirine karşı cinsel çekim duyduğundan bahsediliyordu. sadece işin ahlaki boyutu sebebiyle küçüklülten beri bu tarafımızı farkında olmadan bastırdığımızdan)
2- mide bulandırıcı ama tavşan veya kaplumbağanın tadına bakıp begendıler deseydın de mıde bulandırıcı olacaktı benım ıcın. arada kaldım ama sankı ahlaki, normalde kültürde yenmiyor olması ve mutfakta yer almaması ahlaksız oldugu anlamı tasımıyor. herkesin aynı hayvanlara aynı saygıyı gostermesını bekleyemezsın.
3- ahlakı, çünkü bez parcası. ülkesine duydugu deger ile altı ustu bir kumas veya kagıt parcasının üzerine resmedilen bayrak bir degıl bence. bu kadar caresız olmamalıyız diye dusunuyorum. bu kadar büyük bir duyguyu, bu denlı basıt seylerde yasatmamalıyız.
4- değil. net. çünkü ölü bir canlının bedenini kendi hazları için kullanıyor. ölü olması durumu değiştirmez.

1) değil. uyuşturucudan da keyif aldığımı hissediyorum ama kullanmıyorum. her şeyin başını haz olarak alırsak, sonunda haz yüzünden görmeyi beceremediğimiz şeylerle karşılaşabiliriz. benim anlayışıma göre ters, zararlı bir durum.

2) sorun yok. dünyada her şey birbirini yiyor. tavuk yerine köpek de yiyebiliriz pekala. ben yer miyim? yemem. daha "insansı" geliyo bana köpek, kesip yenilebilecek bir şey değil. ama ölen köpeği pişirip yediler diye de yaygara koparacak değilim, afiyet olsun.

3) ahlaki. vatan bizim için var. bizim varlığımız sayesinde var. kendi oluşturduğumuz şeyi tepemize koymayı aptalca buluyorum. vatan millet sevgisi eğitimle, insanlıkla, güzellikle olur. türk bayrağını göndere çekip ermeni öldürmekle değil. başka bir şey varken tabii gidip bayrakla temizlik yapılması hoş değil. ama başka materyal yoksa bayrağı bez olarak kullanırım ben, nerenin ya da kimin olduğu hiç fark etmez.

4) birinci soru için verdiğim cevap geçerli. keyif almak ve bir şeye zarar vermemiş olmak, eylemi makul saymak için yeterli değil benim için. bu, hesapta 1000 lira varken 20 lira harcayıp "bir şey olmaz, çok param var" demeye benziyor. devam edilirse, para bitecek. aynı şekilde, tamamen hazza ve zararsızlığa yönelik yaşamak da bir noktadan sonra gözü kör edip zarar vermeye, verilen zararları alınan haz yüzünden görememeye gidebilir.

fazla modern olmuşuz arkadaşlar, iki adım geriye gelelim lütfen.

1-değil. ahlaki diyenler neyin kafasini yasiyor ayrica bana da bulun ondan.
2-kopek olduyse yenebilir. ahlaki.
3-ahlaki. alti ustu kumas parcasi. abartmamak lazim.
4-degil. ölü hayvan sikiyor iste nesi ahlakli bunun.

cevaplardaki farklılıklardan da anlaşılacağı üzere kişisel ahlak kavramıyla alakalı cevaplar. bazıları için bayrak hayvandan daha önemli olabilir ve o insana göre 3 ahlaksız, 2 ve 4 ahlaklı olabilir. bir şekilde bir düzene oturtmak istiyorsak dafaiss'in dediği gibi kişinin nasıl hissettiğine indirgeyebiliriz.

tüm sorulara der meister+1 diyorum. benim fikirlerimi yazmış <3

1234 değil. öyle

bence de faiz daha mantıklı. eğer içinde yaşanılmayacaksa, yatırım için ev almak pek akıl karı değil.

Muhtemelen istanbulda bahsettiginiz ev. Istanbulda kira/ev fiyati rasyosu (adini simdi uydurdum rasyonun) cok sacma yerlerde. Fiyatlar cok yuksek cunku.

bu yakınlarda sadun aren'in 2 ekonomi kitabını okudum. kabaca anlatırsak olay şöyle gelişiyor. enflasyonun arttığı dönemlerde faizi artırıyorlar ki ekonomi küçülsün. bu dönemde insanlar ellerindeki paraları bankaya koymaya ve ellerinde para tutmamaya başlıyorlar. kira geliri (rant) elde etmek yerine faiz geliri elde etmek bu dönemde artar tabii ki faiz haddi arttığı için. ki bunu çoğu kişi yapacağı için kira gelirleri ve ev fiyatları da düşecektir bu yıl içinde (enflasyon varken kiranın artmamasını düşme kabul edebiliriz). ev iyi bir yatırım değil emlak balonu olan memleketlerde. 1 yıldır herkese evi sat vadeli dolara koy diyorum, amk doların 3 lirayı görmesini mi bekliyorsunuz harekete geçmek için.

belirttiginiz rakam net mi, vergi vs dustukten sonra emin degilim.

ayrica enflasyon diye bir sey var. reel getiriniz %2 civarinda olur.

birde bu oranlar bu degerlerde kalir mi o da var 2 ay ince 8 lerdeydi.

Sözlükte akilligelisim'le iletişim kur hocam. Buraların ilgilendiğin konuda en yetkin adamlarından biri

maalesef akilligelisim yazarligi birakmis

aracı kurumlara basvurman lazım.

Ama forex yapan yada ufak olanlara değil. Ak yAtırım deniz yapı kredı fınans ata garanti iş vs gibi olanlara.

Baslangıcta senı analist olarak degil junior olarak alırlar . 2000 tl civarıdır herhalde.

ingilizce için ilelts/toefl spk nın ileri düzey lisanslarnı almaya çalış.

bunlar varsa ufaktan cfa nedır nasıl alınır öğren

1) Opsiyonlara oynamak ülkemizde bireyler için çok yeni bu nedenle perakende altyapısı yok. bankayı arasan fiyat verir seve seve (ama işlem miktarı fazla düşük olamaz). veya internetteki opsiyon fiyatlama cihazlarına tahmini volatilite değeri girerek olası fiyatları bulabilirsin. ilerde şurada fiyatlar olacak işalla maşalla: borsaistanbul.com

2) Opsiyon denen nane 2 şekilde alınır - satılır:
a- organize borsalarda. bkz yukarıdaki madde son cümle (piyasa oluştuğu zaman tüm aracı kurumlar olanak sağlar)
b- bankalarla. bkz yukarıdaki 2. cümle

3) denizyatirim linkindeki ürünlerin opsiyon değil future olduğunu anlamayacak kadar bu işlerden uzaksan... biraz daha eğitim şart yoksa piyasası olsa bile aynı gün ütülürsün (: illa kasacam diyorsan o sayfada gördüğün future kontratları her aracı kurumdan alıp satabilirsin. borsa açıkken 15 dk gecikmeli verileri tv ekranı ve bu tarz web sitelerinden görebilirsin. canlı istiyorsan aracı kurumda hesap açıp onların sistemlerini aletine kurmalısın.

507+1

bir de bundan kac sene once en az 7-8 sene once denizbank ozel musterilerine (500.000 tl+ gibi) fiyat tahmin secenegi sunuyordu, belki hala sunuyordur. sana bir kac aralik veriyordu dar ve genis olmak uzere eger son o aralikta tahin edersen sana o zamanki kurdan kazancini oduyordu edemezsen zarar etmiyordun sadece kurdan kaybediyordun gibi bir sey vardi. yani tam olarak anlatamadim olayi hatta option deilde yabanci bir ismi vardi bunun. bu kar zarar isini de salliyor olabilirim belki 507 aydinlatir bu olayi ama sanirim musteri lehine isleyen birseydi genelde, o zaman ne vob vardi ne bir sey.

turkiye'de boyle bir sey yok diyorsunuz yani?

simdi dostlar ben spekulatif amacla degil isime gelirse hakikaten kullanmak amacli almak istiyorum. (bence olmasi gereken de bu, finansal piyasalardan pek hoslanmiyorum) yani utulme filan olayim yok.

kur riskini nasil yonetiyoruz bireysel olarak bana bir deyin hele? hsbc'ye forward rate ver dedim bireyselle forward yapmiyoruz dedi.

hedge yapma amaçlı türev ürüne gireceksen.. önce ne vadede, ne kadarlık bir riskin olduğunu ve bu riski %100 oranında mı yoksa daha az mı kapatmak istediğini, kapama olayının lineer mi yoksa dijital bir sonuç vermesini mi istediğini ve son olarak da yüzde kaçlık bir maliyete razı olduğunu bilmeli ve iletmelisin. riskimi kapatacam diye önüne ilk gelen ürüne hop diye atlayamazsın:

1. forward: yüksek tutarlı bir riski kesin bir vadeye sabitleyerek kapatır. bankalarla yapılır. bireylere işlem yapılmaması diye bir dangozluk olamaz lakin "tutarım 12 bin amerikan eurosu" dediysen sallamak için demiş olabilirler. en babacan banka bile 250 binden aşağısına tezgah açmaz.

2. future: miktarın azsa ve riskini gün be gün arttır azalt yaparak kurcalamak istiyorsan en güzel ürün bu. 1.000 euro veya dolar katları şeklinde işlem yapabilirsin. vob'da piyasası güzel olan, kaldıraçlı bir üründür.

3. opsiyon: yukarıdaki maddeleri sindirmeden buna hiç girme. TR'de opsiyonla daha çok spekülasyon yapılır. hedge yapman için biraz komplike bir risk değerleme sistemin olmalı.

4. mbbfs'nin bahsettiği tarz daha da "exotic" pek çok fx ürünü mevcut. cfd'ler, opsiyon komboları, varant'lar vb... ama çoğu speküle etmeye yarar. hedge etme amacı güden erkişi genelde ilk 2 maddeyi, kastıracaksa da 3. maddeyi yapar.

Kafanda bir maliyet oluşması acısından 1 milyon dolarlık bir işlem de opsiyon için ödeyecpin miktar 30 bin dolar civarıdır. (Opsiyon primi)

Bu rakam son deli haraketlerden önceydi. Şimdi oynaklık ( volatilite) arttıgı için maliyette artmıstır.

Eger kafanda rakamlar varsa yaz ortalma bir maliyet hesaplayım sana,

Opsşyon tarihi, miktar ve strike ı vermen lazım.

girmedim ama cfa istanbul var tr de. Onların kurdugu bir chatroom var reutersda. sınavı almak isteyenler soru sorabiliyor İstersen oraya katılmanı saglayabilirim

Allah yok, din yalan.

emsal oranda haramdır.

Bu ne ya ciddi mi? :D

kar eder yatırdıgın parayla.

gunluk 9 dan filan merkez bankasından faiz alıyor

Tabi 9/365

bakara 275-279 ayetlere bi bak. mealleri karşılaştır, tefsirlere bak vb. haram diyen var mekruh diyen var caiz diyen var. ama şu bi gerçek ki paranı kullanıyolar. konudaki hüküm de açık bakara 275-279'da bana kalırsa.

senin paranı kullanıp kar eder de, günahı vebali bankanın boynuna olur. için rahat olsun.

Cevaplar için teşekkürler. Neden bazıları şaşırdı bu soruya anlam veremedim.

artılarına eksilerine bakınca eksileri daha fazla görünüyor. bankaya para yatırmak harama yakın mekruh oluyor... banka senin paranı kullanıyor. fakat büyük meblağlı paraları da evde kasada kutuda saklamanın da mahzurları oluyor... insan iki arada bir derede kalıyor...

TRT270923T11 i alman lszım vadesine yaklasık 10 yıl var.

bir arkadas sohbetinde duydugumu iletiyim.

genel olarak amerika ingiltere fransa gibi ulkelerden gelenlere karsi baya saygi varmis orada. yada iyi bir title ile gitmeniz gerekiyormus. yoksa ordaki expat grubunun arasina girmek o kadar da kolay degil dediler.

sonraki dönem?

2-3 gun gec katılanlar oluyor surekli. ne kadar bır sure ?

En basitinden rapor alırsın

@mpyd maalesef dönem başvurumu yaptım. Bu dönem gitmem lazım.

@spy of soul 2-3 gün yetebilir ama cezası olduğu söyleniyor. Askere ceza yiyerek başlamak kötü bir deneyim olacaktır. Ne gibi bir rapor geçerli olur? Herhangi bir hastane raporunu dikkate alırlar mı?

sımdı sen yl mezunu oldun mu olmadın mı?cunku duyuruya savunma yazmıssın,yl mezunu olmadan askere nasıl gıdıyorsun kı, hala ogrencı gozukmen gerekır.ayrıca savunmaya gırmeden nasıl mezun oluyorsun? eger kı mezunsan cıltleme tez teslım ıslemlerı oyle uzun sure alan ısler degıl zaten. bu arada hangı donemde gıtmen gerekıyor? ege kı donemınde gıtmezsen kacak olursun.bu ısı en ıyısı subeyle konus sen.

@anti silence YL'de 4. senemi doldurduğum içni artık tecil edemiyorum. O yüzden tecil etmeden Şubat celbinde gitmek üzere başvurdum. Tez savunmamı da Ocak sonunda yapıyor olacağım. Çok büyük ihtimalle teslim olmam gereken süre içerisinde mavi cilt işlemlerini falan yetiştiremeyeceğim. Bir hafta geç gidebilseydim süper olurdu.

bakaya kalmazsin. asker kacagi olursun. o da hic hos birsey degil. askere gitmen gerekenden gercekten gittigin sureye kadar rapor alabilirsin. rapor disinda baska bir sansin yok bildigim kadariyla. askerdeyken kpss, yds gibi sinavlara girmek icin izin alabiliyorsun. tez savunmasi icin de izin alabilirsin sanirim. ama bu 1 hafta vs olmaz sanirim 1 max 2 gun izin alabilirsin. biraz da komutanina bagli ama acemilik de biraz zor gibi. benim duyduklarim hep uzmanlik zamaninda izin almislar.

@crucio teşekkürler. herhangi bir hastaneden alacağım rapor işe yarayacak mıdır?

Alacağın rapor geçerli olmaz, arkadaşım teslim olmadan 2 gün önce motor kazası yaptı bacağına 20 dikiş atıldı vs. Gümüşsuyundan askerlik yapılabilir belgesi verdiler.

Normal hastanelerin belgeleri geçerli değil, askeri hastane olması gerekiyor ayrıca.

1 2 gün geç gitmen problem olmaz ben yeni acemilikten geldim bizde 1 eleman 2 gün sonra geldi komutan sebep sordu ailesel vs dedi komutanda uzatmadı ama eleman çoğu konuda sıkıntı yaşadı mesela koğuşta yer olmadığı için son 10 kişi prefabrik odalarda kalıyordu vs. tek zorluğu bu olur yani.

Eğer gitmezsen kaçak durumunda gözükürsün.

Gidip izin alma gibi bi şansın yok gibi bişi, sınav olsaydı elinde belge olurdu vs en azından biraz daha kolay olurdu.

Acele etmekten başka çaren yok gibi.

aga gıtmezsen kacak olursun.ceza olayı nedır onu bılemem.ama sen en ıyısı subeye gıt derdını soyle onlar sana olumlu ya da olumsuz bırsey belırtılır.en guvenlı yol bu.

teşekkürler arkadaşlar

İnternette markı euroya çevirince 25k civarında çıkıyor ama kağıt paranın değeri altın üzerinden hesaplandığı için o zamanın altın fiyatı üzerinden karşılaştırma yapmak çok abes olmaz sanırım. Sizi dolandırdığı dönemde 50k mark ile ne kadar altın alınıyorsa onun bugünkü karşılığını isteyin.

200 yılı bu ay ve günde dolar mark paritesi 1.9

yani 50 bin mark 95 bin dolar ediyor.

altına bakarsak;

200 yılında 50 bin mark ile 2.825 gram altın alabiliyordun.

bugün 2.825 gram altın yaklaşık 230 bin tl yapıyor.

birbirlerine yakın rakamlar.

dolar olarak hesaplarsanız yaklaşık 210 bin tl, altın olarak hesaplarsanız 230 bin tl alacaklısınız.

paranızın şimdiki değerini bulmak için altın ve dolar baz aldık, birde faiz hesaplamanız yersiz olur.

alman merkez bankasi bundesbank in resmi rate 1 EUR = 1.95583 MArk

bu oran 1999 yilina ait. yani size o anki borcu 25565 EURO

demekki size o tarihte odeseydi asagi yukari bu miktari odemesi gerekiyordu.

Isin icine o para bugun kac para ederdi meselesi girince biraz karisik. finans ta genel kabul bana gore ikinize de kar/zarar olusturmayacak faiz oraniyla degerlendirildigini varsaymak.

altinla vs baska bir seyle karsilastirmak hatali bence. altin in spekulatif hareketli iki taraftan birine haksiz kazanc saglayabilir.

burda genel kabul risksiz faiz oranini almak yani EURO ya odenen mevduat faizini. parayi o tarihte alip bir bankaya yatirsaniz kac para alirdiniz faiz olarak.

tabi burada EURO ya dahil 27 ulke var hangisinin faizi sorusu geliyor. Burda almanya yada atiyorum ispanyayi secerseniz arada faiz olarak belki 2 kat fark olusabilir.

o yuzden bence en adil yol Avrupa bolgesi enflasyon oraniyla 2000 yilindaki EURO nun degerini bugune tasimak.

2000 yilinda alacagin paranin degeri o gun neyse bugun de o olacak.

Ben mevduata yatirsaydim daha fazla kazanirdim diyiceksin muhtemelen ama su anda almanyada 1 yillik mevduat faizleri enflasyonun altinda. yani mevduata yatiran paran aslinda deger kaybediyor.

neyse sonucta tam dgru bir sey yok ama 2000 yili basi ve bu yilbasi arasindaki avrupa bolgesi geneli enflasyonu kullanarak 2000 yilindaki 25565 euronun bugunku degeri 33829 Euro. yani kuru 2,96 gibi alirsan 100 bin tl civari.


fxtop.com


altin 2000 yili basinda 285 USD mis bugun 1200 dolar. 4 kat fark var. o tarihte altin alip hic bozdurmayaktim ben bana o kadar para ver derseniz bence dogru olmaz.

Mondaq

favorim harvard business review. turkcesi cikti gecenlerde. orjinali de var kitapcilarda ama baya pahali.

sonra biliyorsundur zaten
bloomberg, the economist , reuters vs

ben de dinlerim. bekleniyorsunuz danismanlar.
yas 23.

Sapci degilim ama olmama ramak kalmisti bazi sebeplerden dolayi vazgectim danisman olan arkadaslarimdan gozlemlediklerim su sekilde.

junior olarak basliyorsunuz bir danismanlik sirketinde saglam calistiran yerlerde cabuk kaparsiniz isi ve projelere tek giderseniz o kadar cabuk bagimsizliginizi kazanabilirsiniz maddiyat anlaminda. bir modul uzerinde gelistiriyorsunuz kendinizi yada yazilimciysaniz abap'a da kayabilirsiniz..giriste 2000 tl gibi bir ucret olur muhtemelen.. 2-3 yil sonra 4000 ve uzerini gorursunuz. proje bazli calistiklari icin yurtici yurtdisi bolca seyahat yaparsiniz.

Vaybe bu iş 5 sene önce saati 200 euro kazandıran deli bir iş değil miydi ne zaman böyle normalleşti ?

Cidden acayip ucuk paralar kazanılıyordu bir aralar

750 - 1.000 TL düşünebilirsin.

çok değişken bir şey bu kasko poliçe fiyatı.

araç tipi, yaşı.
sürücü tipi, yaşı.
ehliyet yaşı, yaşanılan il.

daha uzar gider bu liste.

Arabasına göre değişir maalesef. Alacağın marka, model, tahmini yaşı, senin yaşın, işin hepsi etkiler. O yüzden yüksek yaz düşük gelirse bahtına. 2bin olarak hesapla derim.

1000 Tl'den aşağı olmaz.

selam,

40 bin TL'lik sıfır araç için bana çıkan kasko bedeli 872 TL. er kişiyim, 10 yıllık ehliyetim var. Ancak iyi araştırmak lazım, her firma ayrı telden çalıyor.

53.000 tl değerinde sıfır araç için kasko tutarı 1600 tl çıktı. şirket adına kayıtlı ankara plakalı araçtır.

çok değişkendir.

örnek 42bin tlye satılan clk200-2004model aracın kaskosu için 4900 TL istiyorlar.

yasin 27 den azsa ve ilk arabansa 1500 civari cikar.

ama makul deger 800 ile 1200 arasi

sıfır araca 86 doğumlu biri olarak 1100 tl verdim, axa sigortaya.

YIllık değişimi, çalışan sayısını bile biliyorum, başka türlü zam istemek için argümanın olmaz.

ben biliyorum.

Halka açık olduğu için biliyorum:)

Önemli olan ciro değil kardır kardeşim. Bizim şirketin geliri 5 milyon lira, gideri 6 milyon mesela.

çok utanıyorum beyler bayanlar,

bugün muhabbet esnasında birisi sordu, bilmiyorum dedim.

satışta olduğum için biliyorum. bakımdayken bilmiyordum mesela.

teklifte çalışırken biliyorum derdim ama şimdi şantiyedeyim. biraz uzak kaldım.

biliyorum, giderine gelirine kadar ayrıntısıyla hem de. kısmen mecburiyet ama.

11 milyar dolar . Bilinmeyecek gibi değil

Biliyorum ben. İşim gereği ihtiyacım oluyor bazen. Muhasebeden bu tür verileri almak için erişimim var, istediğimde ayrıntılı bilançoları döküyorlar önüme.

Normalde bilmezsin ama. Roketin söylediği gibi zam argümanı oluşturur bu tür bilgiler. O yüzden işverenler bu bilgilerin paylaşılmasından çok hazzetmezler.

bakıp da sinirimi ne bozacağım. biliyorum da bilmiyorum.
ama önümüzdeki beş sene ne kadar kar edeceğini biliyorum bu daha iyi bir gösterge bana göre. benim maaşım o karın 100 binde biri bile değil ona üzülüyorum arada. o yüzden cehalet mutluluktur takmayın böyle şeyleri kafaya.

Satış departmanında çalışmama bağlı mı bilmem ama hem çalıştığım grubun cirosunu, hem benim grubun dünyadaki cirosunu hem de çalıştığım şirketin tüm gruplarının Tr. cirosunu biliyorum.

Gecen ceyrek (Q3) 15 milyar dolar.

ilk aklıma gelen: merkez bankasından teşvik primi alıyor mesela ihracat yapıyor diye ama aslında hayali ihracat yapıyor.

ilk bakista yok tabi direkt baglanti. ama bu olay halkbank ustunden oldugu icin ve abd yi kizdirdigi icin bu is abd ve yabancilarin turkiyeye olan guvenini azaltti.

faizleri arttirdi , kuru yukseltti.

ülkeye illegal yollarla girmiş 1 kuruş bile, hak hukuk sistemin bozulması demektir.

bu ülkenin ekmeğini yeyip ihanet eden, bir gün ekmeği yediği yerden kurşunu yer.

ben bu adamı bu olaylar çıkmadan önce de sevmezdim. ismini sadece birkaç senedir duyduğumuz 84 doğumlu bir insanın özel uçaklar, yalılar, şunlar bunlar alması benim gözüme başından beri batıyordu. Alacaksan al, gizli al, haber edilmesin. Bu ülkede daha bu ay soğuktan ölen çocuklar oldu. Nasıl bir vicdandır bu? Ayrıca sadece birkaç senelik bir iş adamının bu kadar malvarlığının olması da bilemiyorum, matematiksel olarak benim zihnime hiç yatmadı.

İlk bakışta da gayet direkt var. Eğer bir izin verilecekse ve bunun karşılığında para alınacaksa, bu parayı devlet almalı, hayattaki tek özelliği birinin oğlu olmak olan tipler değil. O para bizim cebimiz yerine bakanın oğlunun cebine gidiyor, dolayısıyla bizim de hakkımız yenmiş oluyor. Ha kanun gereği izin de verilmemesi gerek zaten.

ben de senin gibi düşünüyorum

İdris naim şahin 4 oldu

idris naim şahin ile 4 kişi oldu evet.

yahu ne istifası?

hala 2 kişi.

muammer ve zafer denen kravatlar, hala milletvekili.

kimleristifaetti.com

yıldırım demirören eklendi :D
son dakika: istifa etmedim demiş.

İdris Naim attı 4 oldu

borçları al abd'nin istediğini yapma. devirmekten beter ederler adamı.

Erdoğan karşıtları Tayyip Erdoğan'ı Abd ve ya İsrail'le işbirlikçi olduğu için değil, sadece dinci olduğu için sevmiyorlar.

ABD'nin uşağı vs. türü yaftalar tamamen kara propaganda amaçlı yani.

akp kurmayları yolsuzluğa, pisliğe bulaşmadan, insanlarla kutuplaşmadan ülkeyi yönetse söylediğin mantıklı ama şu durumda bizi abd yerine akp sömürüyor. gerçi sömürülen kitle hiçbir zaman değişmez. belli aralıklarla sömürenler değişir. şu noktada chp gelse daha mı iyi olacak? alakası yok. bu sefer chp'nin adamları sömürmeye başlayacak. chp muhafazakar kesimle kutuplaşmaya başlayacak. bu ülkede bi' sikim değişmez. ülkede değil dünyada durum böyle. iktidarı, gücü eline geçen kontrolünü kaybedip kendisinden görmediklerini ezmeye başlar. fıtratını siktiğimin insanın fıtratında var.

zimbardo'nun deneyini incele. oradan tümevarım yap. insan doğası böyle. bu değişmeyecek. onun için samimiyetle ettiğim bir dua varsa o da şudur: "inşallah insanlık olarak en yakın zamanda meteor yağmurlarıyla dinozorların kaderini paylaşırız." bunca güzelliği hak etmeyecek kadar pislik varlıklarız. onun için en güzeli topluca buralardan siktir olup gitmemizi sağlayacak bir doğa olayı.

Hayat sihay ve beyaz değil.

Tayyip tabiki abd yanlısı ırakta abd yardım etmek isteyen de oydu bob un eşbaşkanıyım diyende.

Ama bir yandanda abd ue bölgesel bir güç olduğunu kabul ettirmeye çalışıyor hatta arkasından iş çevirmeye kalkıyor.

Yoksa geldikleri gibi giderler kafasında değil :)

1800 lira para geçiyo elime, ayın 2sinde paranın 1750 lirasını kira fatura kredi borcu kredi kartı borcuna veriyorum. 50 liramı cebime koyup bi ay boyunca kredi kartından yiyorum. yaş 30. hayırlısı olsun.

abi kusura bakma da 1300 lira maaş alıp 250sini telefona bağlıyorsan almayacaksın o telefonu yani.

Allah yardımcınız olsun hakkaten. 2500 sanırım istanbulda yalnız birinin alt sınırı. Sosyal birisi tabi kira vs birlikte.

tescillimarka +1

demeyeyim dedim de 1300 lira maaş alıp ayda 250 lira telefona vermek nedir ya ? tabi yetmez abi.

maaşımın 5te birini tek bir taksite vereceksem bu hayati bir şey olmalı. ev, zaruri ise araba falan. kusura bakma ama saçmalamışsın hocam. belki de bi ben böyle düşünüyorumdur, 50 liralık bir şeyi market otomatik 3 taksit yapınca bile taksit var diye sinirlenen biriyim. o borçtan kurtul.

Yetismiyo valla. Kıt kanaat.

aynı ben ama ben annemle kalıyorum, faydası var. sosyal hayat ve alkol sıfıra indiğinde 1 kaç aya cebin para görür

hepiniz 3bin lira maaş mı alıyosunuz? vay lan! al olm telefonu 250 lira dediğin nedir ödersin biter bakma bunlara sen.

kısacan ağa.İşini bilecen.Milletle sidik yarıştırmayacan.Başka yolu yok.

sigara? boğaz? alkol? süt içmek için inek alan bir insan mısınız? vb. konuları gözden geçiriniz.

hepimiz 3 bin lira maaş almıyoruz ama 1300 lira alıyorsan, 250 lira telefona yatırıyorsan ve ayın 15'inde maaş bitiyorsa o telefonu almanın ölümcül bir hata olduğunu anlamamız lazım. abi her şeyde en iyi olmak zorunda değiliz ki, ayda 200-300 lira elektronik komponent alışverişi yapıyordum ama cebimde samsung e1180 vardı. işini görsün yeter ya.

telefonu 4 ay taksitle mi aldın :D
1290 lira fazla değil ama yine de evli değilseniz ,ayın sonu gelmeyecek bir para da değil.
paranın yarısını çek 15 gün harca kalanını sonra çek tekrar o zaman .

Hacı 10, 12 yapsaydın taksidi. Bana da zar zor yetiyor.

abi 1290 tl maaş alan adam 250 tl taksitle gidip ayfon almasın bir zahmet ya. tahminim kıyafetlerini falan da zara'dan sezonda alıyorsun ve o sebeple maaşın yetmiyor.

o maaşla istanbuldaysanız ve zamana ayak uydurmaya çalışıyorsanız normal yetmemesi.

kredi kartı olayı bence en büyük yanılgı. diğer aya birikiyor ve limitiniz maaşınız altında değilse muhtemelen diğer ay borçlanıyorsunuz.

ben tek çekim olarak nakit harcıyorum. her ay ne aldım ne kaldı daha rahat takip ediyorum. bir şey alacaksam önce biriktirip ardından alıyorum. tabi araba, ev taksitleri istisna olur, kimse peşin almıyor.

1290 tl demişsin. fatura ve taksitleri çıkarınca geriye kalan parayı göz önüne alıp 1 ayı geçirmek gerekli. baktın hala yetişmiyor internet, telefon gibi sabit giderlerden feragat etmek gerekecek.

aç gez demiyorum ama önceliklendirme yapmak gerekli. bazı şeylerden mahrum kalacağız mecbur.

matriks tarzı programlardan anlık olarak butun ıslemlerı yapabılıyorsun.

ya çok paran olacak, hisselerdeki binde (ya da onbinde) bir değişikliklerden para kazanacaksın, ya da sağlam bir tüyon olacak, bir hisseye para bağlayıp bir veya iki sene sonra 2-3 katına satacaksın.
bu ikisinden birini yapmayacaksan hiç başlama derim. hoş, başlasanda 1 haftada hevesin geçer zaten.
onun haricinde bir finans kuruluşunda (borsa işlemi yapan herhangi bir aracı kurum, bankaların da var) hesap açtırıp oraya para aktarıp hisse senedi alacaksın ve gün boyu takip edeceksin işte.

Şimdi paranın yüzde 10 onunu ayır kenara.

Şimdi git normalde yapmayacagın bir şey yap şomart kendini.

Borsada zaten kaybedeceksin en az o kadar

eksisozluk.com

sozlukte akilli gelisim var onun entry lerini tavsiye ederim

sözlükçülere güvenme borsa konusunda, tek diyeceğim odur..

0 anliyorsan bi kar dagitan bi sirket sec her ay dusuk buldugun fiyattan 100 liralik alim yap baska bir seye karisma. Biriktir o hisseleri 5 sene sonra sat ve cik. Verdiginin yarisi kadar kazanma ihtimalin yuzde 75lerde.

*yatirim danismanligi degildir.

Matrıks ve foreks vat bunları veren. Parasını veren herkes gorebılır tabı . Bası aracı kurumlar ucretsiz veriyor bu programları

Sizi bilmem ama ben denizle ilgili seylere tutkum oldugu icin 3. Isi secerdim. 2 nin maasi daha iyi ama sizin de kuskunuz varmis. Ben 3 diyorum.

risk al, 2'ye gir. çabala. yorul. 1100'e 1500'e zor yaşarsın, şehir belirtmesen bile.

gise

satis baskisi yok
daha bir kere bile ise girmemis bir insanin yukselme kaygisi cekmesine hic gerek yok
liman + santiye, yerlesik hayata gecmeni geciktirir ve iklim kosullari uzer! soyle bi getirisi olabilir: ileride, issiz kalma riskin az olur... liman insaati satin almaciligi ile gise sorumlulugunu kafa kafaya carpistirdigimda, ilki daha spesifik ve daha uzmanca geliyo kulaga...

su an icinde bulundugum fiskoloci ile gise dedim...

1 değil.çünkü maaş zaten az.kasada eksik çıkınca maaşından kesiliyor.banka 5 te mesai bitirse de çıkış hayli gecikiyor.bazı özel durumlarda zaten bayağı bir gecikiyor.her gün bir dünya farklı insanla uğraşmak başlı başına yorucudur zaten.

2-3

3>2>1

1500 az gibi duruyor ama kira/yemek masrafın olmayacak gibi görünüyor orada. Ayrıca o iş bitince yeni bir işe geçebilirsiniz aynı firmada.
Yani aslında şunu sorun kendinize: iş hayatınızın ilk 10 yılını düşünelim, 10 yıl aynı yerde mi çalışarak daha huzurlu olursunuz 3 yıl bir yerde 2 yıl bir yerde 5 yıl bir yerde gibi mi?
Sıkılgan bi tip misinizdir?
Buna göre karar verin, bu fiyat skalası düşünüldüğünde paradan daha önemli yapınıza uygun işte çalışıyor olmanız.

şu anda kira-yol gibi masraflarınız varsa veya 1. ve2. işte olacaksa o zaman 3 derim. kirayı yolu yemeği çıkınca aynı para, inşaat-satın alma işlerinde çok şey öğrenilir ve yükselmek daha kolay bence.
bankada gişeden yükselmek çok mümkün olmuyor gördüğüm kadarıyla -tamamen gözlem- çoğu kez akşam 7ye kadar çalışıyorlar bazen haftasonu bile bankadalar. yükselmek için uzman yardımcılığı vb. ayrı sınavlar oluyor bankalarda yani gişeye girerseniz 3 sene o maaşla o gişeye talim edeceksiniz sanırsam. 1. bu nedenle çok kötü göründü bana.
2 ile 3 kapışabilir eviniz-ortamınız-arkadaş çevreniz vs varsa satış baskısına katlanırım katılım bankası müşteri portföyü badem bıyıklılar beni germez :) diyorsanız 2. yok iş öğreneyim limandı şantiyeydi bi göreyim daha gençken derseniz 3. tabi bekarsanız/kız arkadaş olayı yoksa.

Benim de aklımdan 3 numara geçiyor ancak izin ve şantiyede yaşama konusu biraz çevremden , ailemden fazla mı uzaklaşırım acaba ? kaygısı yaratıyor , 2 numara para nedeniyle aklımın ona kaymasına neden oluyor.1 numara da ise istikrar biraz cezbetti beni ancak maaşı büyük bir şehirde insanı zorlayacak gibi duruyor , bunlar da seçimde yaşadığım zorluğu daha iyi anlatabilmek için ek bilgi olsun.

banka değil.köklü banka hiç değil.bankaya ancak halk bankasında ve uzmanlık olursa olur ver.ya da küçük bankada.


gencadamsın bence liman inşaati iyi gözüküyor.hem çevre macera tarzı bişey olur.

Hommm
3=2> 1 diyorum siralamaya

Neden 1 degil; gise en amele en pis en kotu yerdir bi bankada. Olmedigin surece ihtimal dahi olmasin 1. Kasan acik verir dert
Ziraat gibi bi bankaysa yaslisi cifcisi ogrencisi ayri dert, merkez subeye dusersen allah butun gunahlarini affeder cektigin cileye karsilik. Kasalar 5 bucuk da kapanir 8 bucukda anca cikarsin. Ozel bankaysa cumartesi cagirir hic acimaz. Giseden kalkamazsin kicin nasir baglar. Olmedigin surece gec bunu gec.

2; portfoy yonetici asistani gibi bise sanirim. 3 yila yonetici uzun vadede ve ciddi bi tasakla yonetmen. Hmm olur. Ihtimaldir tabi. Giseden daha ele gelir daha adam gibi. Ama tabi satis baskisi, musteri nazi cazi. Kadinsan hic dusunme bu kisim kolay cozuluyor. Erkeksen soyle agzi laf yapan girisken bi cocuksan yine cozersin. Haricinde az kasar.

3; santiye bilmem ne diye kafa karistiriyor farkindayim ama sektor guzel.


Dikkat edersen maas konusmadim. Su asamada sen de dusunme.

1 iş bankası o belli :) gise olay zor yukselene kadar gobwgin cıkar. Ama 2-3 sene dayanırım bu maaşlara dersen uzman olabilirsin belki ondan sonrası iyidir.

3 ile 2 arasında bence 2. Cunku o bankalar cok buyuyyecek daha onu acık islami bankacılıgın.

ordaki herkes şakirt diye düşünme normal bsnkalardan para için geçen çok düzgün adamlar da var.

cevaplara bi daa baktim da, cecilia biliyo bu isi kaliba...

zaati benim fiskoloci yuzunden gise dediydim, sen gec o zaman giseyi...

teşekkür ederim , işler hakkındaki görüşlerimi biraz daha netleştirdiğiniz için.

mevduat -fon :)

enpara diyor ki 30bin lirana 92 günde 597lira eklerim.
risksiz.

göremiyorum. hayat kötü.

Calıştıgım şirketin londra ofisine nakil olmuş, bir yandan da mba yaparken.

1 ay sonra bile bir yerde göremiyorum. gerçekten çok belirsiz ya da ben çok gerçekçiyim. gitmek istediğim yer deniz kumundan.. oraya doğru fazla gidersem buraya dönmem coğrafya gereği..

evli mutlu çocuklu.

üç sene önce sorsaydın 15 sene sonraki yerimi bile söylerdim çok net bir şekilde ama şu an ben de 1 ay sonrasını dahi göremiyorum.

Ptt 1. lig

(bkz: #38801643)

cevabı entryde gizli.

memlekette istanbul'da kiralar uçtu amk.

yine bi sike tutunamamış, ortalıkta salak salak gezinirken...

borçlarımı bitirmiş, ege de arsa bakarken. umarım.

Çok daha mutlu ve huzurlu. Şu süreci bir şekilde atlatsam, gerisi rahat olacak.

burda, olduğum yerde görmek istemiyorum. şuan söyleyeceklerim bu kadar.

evli, mutlu, californiadaki bahçeli evinde köpekleriyle huzur içinde yaşıyor olarak.

masterımı tamamladığım ülkede güzel bi iş bulmuşum, türkiye'nin birbirinden saçma gündemlerinden ve istanbul'un keşmekeşinden uzak mutlu bi hayat sürüyorum. yine de beşiktaş'ı kadıköy'ü moda'yı özlüyorum ama çaktırmıyorum.

yalnız.

yarınki sunumu atlatayım da ne olursa olsun kafasındayım -mesela yarın 14.00'dan sonra hızla eve uçup uyumayı planlıyorum :D )

gönderemeden önceki son edit: yarın ciddi bir cevap yazacağım buna, belki kafamı toplamama da yardımcı olur.

Hangi banka olduguna göre degişir

Hotel russell

airbnb gibi bir siteden kalacak yer bakma secenegini dusunebilirsin. merkeze uzak olmayan, uygun fiyatli yer bulmak pek kolay degil. bu siteden tower bridge'e ve metroya yakin bir yerde otellere gore epey uygun bir yer bulmustuk.

Ibis vardi aldgate east istasyonunun orda fiyatina gore begenmistim ben. Yine de fiyat konusunda ust limit belirtmelisiniz.

Bankaların da böyle elemanları var. Özel bankacılık şubeleri var hatta.
Sana tavsiye veriyor, karar yine sana ait.

Banka dışında bu işi yapan profesyoneller de var.

haha. cakabo üstüne alınma ama iyi kahkaha attım. bankaya güvenmek = asla.

portföy yönetimi bununla ilgili miydi bilmiyorum ama bir bak bence.

Portföy yönetimi, evet.

portföy yönetimi, borsa, faiz vb. finansal yatırımlarla ilgili, reel sektörle ilgili değil diyebiliyorum.

Universitedeki hocalardan danismanlik yapmasini isteyebilirsin hepsinin belli ucretleri var ve ozellikle iktisat profesorleri iyi yapar bu isi.

Özel bankacılık değil bu.

direkt bu işle ugrasan bir sirket yoktur.

sektörü sen seçicen. Gıda sektörü misal ondan sonra danışmanlar var.

Birde bu melek yatırımcılara yönelik eğitimler vs var. Onlara hizmet veren danışmaniar vardır

Yatırım bankacılıgı degil bu. borsayla iligi o bölüm

değişimi yapabilenler yaşamaya devam ediyor. yapamayanlar geberip gidiyor, soyu kuruyor. bilinçli bir karar verme mekanizması yok. şuranın altını üstüne getir:

evrimagaci.org

burada doğal seleksiyon devreye girerek, en çok iş gören yapıya sahip canlı hayatta kalıyor, diğerleri eleniyor ve en çok iş gören canlı çoğaldıkça kendisindeki üstün yapıyı üst jenerasyona geçiriyor.

mesela göz, ya da daha kalın deri, ya da daha kısa vücut gibi. coğrafyaya uyum sağlayan her etmen daha çok hayatta kalır. bu yüzden canlılar eşleşirken en güçlüler en güzelleri kapar (doğal seleksiyonun parçası)

evrimagaci.org

tamam, doğal seleksiyon var. iyi ama benim bünyem "aga, hadi baş parmağımı uzatmalıyım, elimden ayırmalıyım" ya da "hacı artık çok fazla et tüketmiyorum, 20lik dişe gerek yok" diyerek nasıl engel olabiliyor ya da değişimi başlatabiliyor. benim anlamadığım kısım değişimin fiziksel olarak başlayıp bir sonrakijenerasyona değişimin genetik olarak aktarılabilmesi..

evrimagaci.org

tum samimiyetimle cevapliyorum etrafimiz cehalet ile cevrili. evrim bilimsel bir olgudur. eger yonunuz bilim ise su anki dunyada genel gorus boyledir, nettir. anlamadiginiz noktalar varsa konu uzerinde milyon insan calisma vermistir, dolayisiyla 'bu uydurmasyon' demeden once okuyup calismalari anlamaniz gerekir.
anlamadiginiz nokta icin 'genetik varyasyon' ve 'dogal secilim' terimlerine bakacaksiniz. kolay gelsin.

değişime kim karar veriyor ne demek? ''ay hadi değişeyim'' diye bir şey olabilir mi? doğa karar veriyor ona. çevreye uyum sağlama meselesi. hayatta kalma adına. seleksiyon, elenme üzerine bir değişim.

evrime önyargılı değilim. bu soruyu öğrenmek için sordum. çevre koşullarına göre değişim başlıyorsa bünye bunu kendine nasıl entegre edip bir sonraki jenerasyona aktarabiliyor. yani bunu genetik kodlarına nasıl işleyebiliyor. bunu öğrenmek istiyorum basit bir şekilde.

sana merak ettiğin konunun düşündüğün gibi olmadığı nasıl olduğunu anlayabilmen için de anahtar kelimeler verilmiş

(bkz: doğal seleksiyon) tabi bunu ekşisözlükten oku diye vermedim dikkat çeksin diye belirttim e hala soruyorsan

inci.sozlukspot.com

Arkadaşlar tersten yaklaşmışlar. Canlılar çevrelerine uyum sağlamak için değişmiyorlar. Memeliler için konuşmak gerekirse, eşeyli ürediğimiz için her çiftleşmede iki farklı dna kombine olup bir tane dna ortaya çıkarıyor. bu sayede çocuklarımız farklı farklı olabiliyor. bu farklı özelliklere sahip çocuklardan uzun yaşayan, çok çocuk sahibi olanlar gen havuzunda daha çok yer tutuyor, genlerini sonraki nesile aktarıyor. örneğin ekvatora yakın yaşayan insanlardan koyu tenli olanlar açık tenli olanlara göre daha az cilt kanseri olduğu için hayatta kalma oranı daha yüksek. oysa kuzeyde yaşayanlarda cildin şeffaf olması daha işe yarar bir durum. bunun ötesinde rastgele mutasyonlar, dna kopyalanmasında oluşan hatalar gibi başka etmenler de var.

Evrim adı üstünde teori, kanitlamaya çalışanlarla aksini iddia edenler var ama, böyle soyleyincede bu teoriyi geliştirmeye ömrünü vakfetmiş adamlara da haksızlık etmeyelim. Uydurmasyon mu valla Darwin duysa kemikleri sizlardi, o gemideki yolculuğu pek de iç açıcı olmamış, uydurmak için pek sebebi yokmuş yanii... Neyse COgitonunu özel sayısı var, darvin ve teorisi üzerine mutlaka bul, oku derim.

örnekle açıklayalım;
Şimdi güneşte bir patlama olsa ve daha zararlı ışınlar yaymaya başlasa ve beyaz tenlileri etkilerken siyahi arkadaşlara zarar vermese.

ben naparsam yapayım kendimi kurtaramam insanlık siyahi arkadaşlar üstünden yürümüş olur.

Ama birde esmerler ve açık siyahi arkadaşlar var. İşte belki onların bir kısmı hayatta kalabilir ve onlardan sonraki nesillerinde daha siyahi torunları yaşar beyaza yakın olanlar zamanla yokulur.

İşte bunlar hep darwin.

faiz - kar payı muhabbeti gibi, bunda da dershanelere etüt merkezi ya da okuma odası demeye başladılar. ayrıca şunu sorsaydın, fakir olup da ders dışı etkinliklere katılmayanları da ucuza okutuyorlar mıymış.

Bir tanesi taksim de mesela

güvencesi yok, parayı eğer yatıracaksan, stabil bir yatırım aracına değil de iddaaya kumara filan yatırırmışçasına yatırmak gerek benim şahsi görüşüm bu yönde.

kyha haklı.
bitcoin'in esas özelliği bence anonim ödeme yapmaya imkan sağlaması. ama oynak kur yüzünden kolay yoldan para kazanma olarak görüldüğü için insanlar yükleniyor, yakında patlayabilir dikkatli olmakta fayda var. para kazanmak o kadar kolay değil maalesef.
güvencesi yok da denmiş evet doğru, zaten en önemli risk de bu.

Bir yerlerde bir kara para aklama enstrümanı olabileceği yazılıyordu. O konu riskli olabilir hatta daha yeni BDDK bitcoini tanımadı falan sanırsam.

Enflasyon yok.dolar alırsın abd para basar degeri düser

Ama Matematiksel olarak cıkabilecek bitcoin sayısı 21 milyon civarında sınırlı.

Onun haricinde para gönderme almada bankaları vs devreden cıkarabilir.

Yada misal araba alıyorsun diyelim bitcoinle ödeme yapıcan para adamın hesabına gecicek ama sen ok lemeden kullanamayacak. Noteri avukatı cıkarıcak devreden vs

tek bir aciklamasi var: (bkz: lale çılgınlığı)

(anonimlik dertse, insanla beraber var olan superanonim bir alet var adi da altin. hem de hackerlar tarafindan 3.5 saniyede ic edilemiyor. onun fiyati neden bir milyon dolara cikmiyor tek dert buysa...)

bilgisayar mühendisliği okuyorum, nasipse bitince sanat tarihi okuyacağım keyfine..

O zaman okuyup çalışıyormuşum. Artık okumuyorum, bitirdim.
O zaman şu anda çalıştığım firmanın taşeronunda çalışıyordum ve bu firmada çalıştığımı hayal ediyor, özeniyordum. Çok şükür şimdi oradayım.
Nick o duyuruda ronaldo17.

salla sanat tarihini ben 2 seçmeli aldım bok gibi :D

iki yıl öncee.. kasım 2011. lise son oluyorum. yabancı dil bölümündeyim, deneme sınavlarında ilk 5'te çıkıyorum. hayatım filmler ve deneme sınavlarından ıbaret, calısmıyorum da. seneye ne olucak ne okıcam ve bıtınce ne olucak hıcbı fıkrım yok. başarılı oldugum bı bolumdeyım ve yürüyorum işte.

sonra ygs lys derken (tabi 2012 yılına gırdık o ara) 80'de 73 yaptım uzerınıze afıyet. alman dili istiyodum. istanbul üniversitesinde alman dili vardı ama sınava almancadan gırenlerı alıyodu sadece. ya hacettepe alman dili, ya da istanbul üni. rus diline giricektim.
istanbulu seçtim.
okulu 1. haftadan sonra bıraktım, çalışmaya başladım.
...

şu anda güzelce kendini idare edebilecek maaşa, eve, arkadaşlara, yemeklere sahip bir web programcısıyım. bölümü de değiştirdim, bilgisayar programcılıgı okuyorum.

fiuu cokzel hikayem var.

İki yıl önce genç bi öğrenciydim şimdi genç ve öğrenciyim

^adam doksanlı çıktı rıza baba :D ne güzel lan keşke ben de o yaşta olsam şimdi neler yapmazdım bak yapardım değil yapmazdım :D

2011'de yüksek lisans yapıp part time çalışıyordum.

aslında lisansım bilgisayar mühendisliği ve bu alanda master yapmak istiyordum. ama sonra iş analistliği üzerine yüksek lisans yapmaya karar verdim.

şimdi full time çalışıyorum. iş sistemleri analisti.

işletme okuyorum. bakalım ne olacağız. inşallah biz de diplomat oluruz peh:)

2011'den beri aynı dönemi tekrar ediyom, fantastik.

2 yıl önce unı den yenı mezun olmus delı gıbı iş arıyordum kıyıtırık bı bolum bıtırıdıgım için (elektronık) halıyle bulamamıs mado da garosnluk yapmaya baslamıs,haftanın 3 gunu de hobı olsun dıye çizim kurslarına gıdıyordum dershaneye (ben harıc herkes mımarlık ya ögrencısıydı yada mımardı)kursu bıtırdım mado dan istifa ettım,bı mımarlık buruosun da proje bolumunde işe basladım daha sonra kurs aldıgım dershanenın baska bır subesınde part tıme öğretmenlık yapmaya başladım :))
şimdi ise bı fabrıkada orta hallı yönetıcılık yapıyorum borsa öğrenıyorum iktisat son sınıfım (AÖF)sene ye londra veya manchester da risk yondetımı ve islamı bankacalık üzerıne yuksek lısans yapasım var
@ayiadam ayrıca nasıl dıplomat oldugunuda merak edıyorum D

iki yıl önce yazılım geliştirme uzmanıydım, ürün yöneticisi oldum ya

iki yıl sonra ne olur bilinmez

o soruyu yazdığım anı bile hatırlıyorum. vay be, iki yıl geçmiş...

bende durum aynı hala. okuyom. ama son sınıfım...

duyurunun orjinal sahibi gelmiş beyler dağılın.

^iki sene çabuk geçiyor valla. ben hiç anlamadım. şans eseri canım sıkıldı girdim biri cevap yazmış derken....

Simdi eski duyuruda ki cevabima baktim yaptigim isten nefret etme seviyesine geldigim halde askere gidene kadar eski isime devam ettim geldikten sonra plc&otomasyon uzerine calismaya basladim kafam rahat,huzurluyum.

2 sene once bir bankada uzman yardımcısıydım ve trader olmaya calısıyordum.
Gecen surede tam hayal ettiğim gibi olmasada bulaştım o işlere şimdi uluslarasaı bir şirkette bankalara trade yazılımları satıyorum/eğitim veriyorum.

Bundan sonraki planım sirketin londra ofisine kaymak orada 2-3 sene çalışıp mba msc gibi bir şey yapmak.