2008 krizinde Amerika'da batan bankalar, nerde yanlış yaptılar vs benim bayağı ilgimi çeker şahsen

verimliliğe bak bence. şube/personel başına en karlı banka gibi

yada en fazla şube atm yada pos cihazı olan

kredi kartlarına da bakabilrisn

en riskli fondur heralde.

Altın dipte, eğer 1-2 senelik düşünüyorsan tavsiye edilebilir. Edilmeyebilir de...

en fazla bir senelik düşünüyorum tabi bu askerliğin nasıl çıkacağına göre de değişir kısa dönem mi uzun dönem mi belli değil henüz.

wacc diyorsanız, bkz: www.investopedia.com

yok sadece paranın maliyeti diyorsanız direkt olarak (bkz: faiz)

tam anlatmak istediğim mesela firmalar bir ürün alıp satarken üzerine koydukları rakamı neye göre belirliyorlar. yani %5 koyuyor mesela bu paranın atıl kalsa o dönemde getireceği para ?

fırsat maliyeti mi acaba? return of investment falan da olabilir dediğin şey. ama "üzerine koydukları rakam" dediğin şey piyasada belirlenir en nihayetinde. malın fiyatını piyasanın durumu belirler yani.

dediğin şey sanırım paranın zaman değeri

valla iki şey var. sen sanırım işletme için maliyetinde bahsediyorsun. @idearch ın yöntemi doğru.

firmanın sermayesi 100 bin tl ise .. misal 50 bin ortaklar koydu 50 bin bankadan aldın. ortakların maliyetini mevduata yatırsalardı ne kadar alırlardı atıyorum brüt %8 . bankadan şirkete brüt %12 ile borç vermiş olsa bu 100 bin in malieti kabaca %10 dur.

ama paranın maliyeti derken fırsat maliyeti diyorsan işte o da yukardaki %8 risksiz faize göre karşılaştıracak firma yaptığı yatırımı.

çok uzun yazmışsın ama 1 e cevap olarak boğaziçinde finans müh., bilgi de sayısal finans ve özyeğinde yine finans müh. var.

yurtiçinde bunlar var.

Bankaların MT programları genel olarak genel müdürlük ve şube pazarlama kadrolarına eleman yetiştirir. Teftiş için ayrı bir süreç vardır, sınavı eğitimi farklıdır. IT Audit için öyle bir program duymadım zaten. IT müfettişleri de genellikle teftiş kadrosu içinden çıkıyor, bilgisayar bilen, yatkın elemanları oraya alıyorlar. Soracağın özel bişey varsa özelden de sorabilirsin bu arada.

Audit ile Management alakasiz biraz. IT Audit olmak icin MT cok faydali olmayabilir networking disinda.

IT audit ile MT farkli zaten.

büyük bankaların ki iyi gerisini salla. iş garanti ak yapı kredi. bu 4 ü.

yalnız hangi bölümde çalışacağın baştan belli olmaz .

tavsiyem proje finansman, hazine, uluslararası bankacılık,risk yönetimi , crm , alternatif dağıtım kanallları birimlerinden birini seçmen.

it genelde garanti teknoloji techsoft (iş bank) gibi ayrı şirketlerde olur.

it audit ayrı bir bölüm değil garantide müfettişlik sınavlarına girmen gerek diye biliyorum.

@spy of soul,

basvuru linkleri farkli ama dedigin gibi olabilir tabi.

www.garanti.com.tr? Bilgi sistemleri denetci yardimcisi
www.garanti.com.tr? mufettis yardimcisi

endüstri mühendisi ?

İstatistik

bu olabilir.

bapok mu ona benzer bir kitabı vardı onu okuyuver

sifirdan mutfak haricinde ve tadilat lazim degilse 3-5 bin € ya güzel kurulabilir. minimal ölcüde güzellik bu ve calisan oldugunuzu varsayiyorum yoksa ögrenci icin 700-800€ ya da güzel ev dösenebilir.

evet evet çalışacağım,sadece ev eşyası almam gerekecek.
izninizle bulmuşken bir soru daha sorayım: ev arkadaşı durumları nasıl orada? gidince ortak eve çıkabilecek birilerini bulur muyum yoksa çok mu zor?

Buradan ev ve ev/oda arkadasi bulabilirsiniz:

www.immobilienscout24.de

Ev kurma da bi kac bin euro'ya halledersiniz eger tadilat boya vs yoksa. IKEA evinizin her seyi :)

ev arkadasi bulunabilir, wggesucht diye bir site var orayada ilan verilebilir.

ama calisiyor olursaniz ev arkadasi almamaniz daha rahat olacaktir bence. ama burasi kisiliginize bagli tabiiki.

gidince zaten belli zaman icinde cikacaktir biseyler cevreniz gelistikce.

cok hayati esyalari alip geri kalani kijiji'den zamanla ikinci el olarak halledersen baya ucuza gelir. Bakma sen bu ikici el bir Turkiye'de gelismemis. Acele etmezsen aklina gelen herseyi ikinci el bulabiliyorsun.

hergün vox'ta "mieten, kaufen, wohnen" izliyorum. elemanlar 650 euro'ya süper daireler tutuyor. hem de eşyalı. eşyalar da buradaki gibi fii tarihinden kalma veya "suyu çıkarılmış" eşyalar değil. bence eşyalı evlere bak. mobilya belki hoşuna gitmez ama fırın, buzdolabı, ocak, mikrodalga vs. çok işine yarar.

ev arkadasi burda arayabilirsin: www.wg-gesucht.de
bazi sehirlerde ev bulmak zor. hatta cv'yle basvuruyorsun, ev sahipleri mulakat yapiyor. ona gore sehirdeki durumu ogrenip, onceden ayarlamakta fayda var.

bir arkadaştan duydum bunu ama o illerde böyle uzun vadeli mortgage tarzı eşya satan bir şirket varmış. 100 euro civarı aylık . yalnız siparişleri parça parça ve alakasız zamanlarda (buldukça ) getiriyorlarmış. adını sorarım arkadaşıma ama illa bilen vardır.

bir gün koltuklar geliyor mesela ertesi gün tv , sonra 1 ay içinde hepsi gelmiş oluyor. depolama fln yapmıyorlar.

metrobüsle zincirlikuyu
zincirlikuyudan dolmuşlarla gidersin sor dolmuşlara

metrobüsle zincirli kuyu oradan metro 4.levent.

edit: dolmuş daha mantıklı.

1,5 sene gittim bu yolu ya.

allah kolaylık versin düzenli gideceksen :)

bunlar asset backed security yani Varlığa Dayalı Menkul Kıymet. 4 çeşit varmış bunlardan biri gayerimenkullere yatırım yapan. ama en çok kullanılanı gerçek bir ticari amaca dayanan bir borcu satın alan(yani diyelimki kuveytturk bir sanayi şirketine 10 milyon dolar borç verdi. 6 ayda bir de bunun faizini "sana göre çikolata bana göre kar payı" topluyor.

işte bu sukuk yaratılırken toplanan fonla bu borç baştan satın alınıyor, bu yukardaki kar payıyla discount ediliyor (klasik bono fiyatlaması) ve o borç satın alınıyor. sonra şirket 6 ayda bir borcu ödedikçe o para yatırımcılara geliyor.

yada ara ödeme hiç olmuyor sen baştan düşük alıp nominal fiyatı alıyorsun.


www.tkbb.org.tr

@spy of soul: cevabınız için çok teşekkür ederim. cevabınızı tekrar okuyup iyice anlamaya çalışacağım ama şu anda anladığım kadarıyla gayrimenkule ortak olup onun kira gelirine de ortak olma durumu yok, işler biraz daha karışıkmış

rica ederim.

. bir örnek veriyim. mesela garanti bankası 2012 de 100 bin kişiye araba kredisi verdi. 100 milyon dolar diyelim toplam verdiği para.

garanti işte bu krediyi "Varlığa Dayalı Menkul Kıymet" yapar genelde. yani bunu paketler ve bir bonoya çevirir. buna rating şirketleri bir not verir ve bu bono isteyen yatırımcılara atıyorum 95 milyon dolara satılır. ortalama vade 2 sene desek işte 2 sene toplamda 100 milyon dolar edecek bir bonoyu yatırımcı bugün 95 e almış olur. garanti de eline geçen bu 95 milyon dolarla 100 bin kişiye daha araba kredisi kullandırır :)


amerikadaki 2008 mortgage krizide bu uygulamanın bir benzeriydi. sukukta bu temel mantığa dayanır. yani bir finansal borcu bir varlığa çevirip satmak.

tabi sukuk olayında islami bazı soslar var. yani borcun gerçek bir ticari ilişkiden doğmasını istiyorlar, ara ödeme değil iskontolu bono isterler gibi.

gayrimenkule dayalı sukukjların daha az olmasının sebebi her 1 milyar dolarlık sulul çıkarmak için gayrimenkul alıp kiralamaya kalksanız ev fiyatları uçar heralde

hiçbir önerinin güvenilirliği olmaz ki? ha gdip te parayı artniyetle kullanmazlar. zaten sizin risk alma isteğinize göre şekillenir. birimi nedir bilemedim şimdi. dışarıdan kuruluşlardan da destek alıyorlardır.

@sparkle kiddle: güvenilirlilikten kastımı anlatmaya çalışmıştım, sıradan vatandaşlara gönderdikleri bu portföy önerileri kendilerinin de yatırım yaptığı portföy mü, yoksa kendilerine ayrı bir portföy mü oluşturuyorlar

@aband0ned: şöyle diyelim o zaman: akyatırım, yapı kredi yatırım, garanti yatırım'ın bankada yatırım hesabı olanlara gönderdikleri öneriler kendilerinin portföyü mü

bankaların çıkardığı fonları yatırım şirketleri yönetir. işbankası fonunu işportföy yönetir. ama işyatırımda hisse senetleri önerilerini araştırma bölümü yapar. ikisinin temel farkı araştırma bölümü aslında satış odaklı analiz yapar. yani her analistin sorumlu olduğu bir kaç sektör vardır.

atıyorum bankacılığı analiz ediyorsa ve 10 banka varsa illaki bir kaç tanesine al birkaçına sat yada tut ratingi verebilir.yani aslında 2013 te bankacılık hiç bulaşılmaması gereken bir sektör bile olsa(öyle değil tabi) o analist illa bir kaç hisseye al demek zorundadır.

ama alım yönlü analiz yapan için böyle bir durum yoktur. bankacılığa güvenmiyorsa o sektörden hiç hisse aldırmayabilir.

ayrıca her fonun stratejisi farklı olduğundan hisse seçimleri de ona göredir. hani daha riskli olan (daha fazla hisse taşıyan; risk portföyü yüksek belirtilmiş) bir fona seçilecek hisseyle düşük risk/getiri bakışıyla yönetilen fona alınacak hisseler farklıdır.

araştırma tarafının yaptığı analizde bu tarz bir ayrım yapılmaz. anlist 10 hisse yi araştıryorsa en yüksek getiri beklediği 3 hisseye al kalanlara tut yada sat verebilir.

ama dediğim gibi fon yöneten için en yüksek getiri beklentisi yerine daha orta geitiri/risk profili olan hisseyi seçebilir.


sektörde buy side analiz sell side analiz diye ayrılır.


soruna gelirsek tabiki bazı hisseleri kullanırlar kendileri içinde. ama düzgün kurumlar ( büyük banka aracı kurumları) müşterisine farklı kendine farklı hisse aldırmaz. çünkü analistlerin ve kurumların performansı ölçülür sektörde. (bloomberg terminallerde ).

ayrıca bu analizler yurtdışınada gönderilir dediğim gibi bir üründür sonuçta.

farkedecek tek şey zamanlama olabilir. yani raporlarda al dedikleri zaman çoktan almış sat dedikleri zaman çoktan satmışlardır.

@spy of soul: verdiğiniz bu detaylı cevap için çok teşekkür ederim

bankalarda çalışanların hepsi finans, iktisat falan mezunu. dolayısıyla kendilerini üniversitede yetiştiriyorlar :)

@secilmis uye: evet haklısınız, alaylı borsa uzmanı olmak için diyelim o zaman

borsa kursu diye birşey hiç duymadım bu yüzden bir kaynak kitap edinmen lazım. ama hangisi bilmiyorum bir yazan çıkar belki. ya da internet üzerinden bulabilirsin. bence bir an önce çok küçük bir parayla 1000 tl ile mesela bir bankadan borsa hesabı açtırıp girin bu işe, anca öyle öğrenirsiniz. şirket haberlerini ve siyasi durumları iyi takip edin. ona göre hafif hafif al satlar yapın.

üniversite mezunuysan sınavsız açık öğretim hakkından faydalanıp iktisat okuyup bu alanda kendini geliştirebilirsin, elinde belgen bile olur.

Borsa'da başarılı olmak istiyorsan Teknik analiz olayını çözmelisin.

ali perşembe dostum, aradığın adam bu. kafam kadar kalın kitapları var, teknik analiz vb. gibi. oku onları ama eğer hiç bir bilgin yoksa bu konuda ağır gelebilir.

"her uzman borsada uzun vadeli usulüne uygun yatırım yapın diyor ama kimse bunun nasıl olacağından bahsetmiyor"

elcevap : kendileri de bilmiyorlar. aracı kurumların bültenlerini oku. hsbc iş yatıırm yapı kredi vs .günlük olarak.

(bkz: vob)

vadeli opsiyon borsasinda borsa yukselecek diye dusunuyorsan long, dusecegini dusunuyorsan short pozisyon alirsin.

tahminin gerceklesirse kazanirsin.

diyelimki vodafonun hisseleri şuan 10 TL sen gün sonunda ya da belirlenen vade süresinin sonunda bir tahmin belirliyorsun. diyorsun ki bu hisse gün sonunda yükselir 10,23 olur bu long ya da artar da denir. ya da diyosunki 9,98 olur buda short tur.

@seçilmiş üye

long olmak bir enstrümanda uzun pozisyonda yani taşıyor olmak demek. vodafone örneğinde hesabına almışsan long sun ama açığa sattıysan ( future/vob da short olduysan ya da put opsiyon aldıysan) shortsun.

düşerse para kazanırsın.

bekarlar partisi diye afişler görüyorum bazen dışarıda ama bambaska bir amaca hizmet ediyor gibi. hatta bi tanesi tekne turuydu.

hala gavurlar devam ettiriyor mu bilmiyorum ama artik sanki herkes online datinge dondu gibi geliyor bana...

valla böyle bir şey duydum ben , beyoğlu civarında bir yerlerde olduğunu. haberlere fln da çıkmıştı sanki araştırırsan çıkabilir google da.

şahıs bankadan kredi çekip sana olan borcunu kapatsın sonra taksit taksit bankaya ödesin. aksi halde 4 yıl boyunca 200 lira harçlık almış olursun.

50 ayda verecek demektir eğer her ay 200 verecekse, bu da 4 seneden fazla eder.
Faizi geçtim, paranın enflasyon karşısında değer kaybetmemesi için bile sana 4 sene sonra 14-15bin lira ödemesi gerekir.

Kimi bankalar 1000 TL altına vadeli hesap açmıyorlar. Yani 5. aydan sonra vadeli hesap açıp, aylık vadeyle her ay 200 TL ekleyebilirsin ama getirisi çok düşük olacaktır.

Şimdi alacağın 200 lira ile 4 sene sonra alacağın 200 lira arasında çok fark var. Paran değer kaybedeceğinden her yıl en azından %10 fazla iste. İlk yıl 200, 2. yıl 220, 3. yıl 240, 4. yıl 265 gibi. Yoksa zararın çok artar.

Ya da kredi çekip ödesin paranı, o senin için daha iyi olur.

valla bir şekilde takas yap o borcu. bankadan kredi alsın yada bir mobilya mağazasına fln gidin adam oraya taksitle borçlansın o miktarda sanada parayı peşin versin mağaza. bir 200 lira fln az versede kabul et.

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve eğer mümin iseniz geri kalan faizi terkedin!. Eğer bunu yapmazsanız Allah ve resulünden bir harp ilanını duymuş olun. Tövbe ederseniz, mallarınızın esasları/ana paralarınız sizindir; ne zulmeden olursunuz ne de zulme uğratılan.

Bakara Suresi : 278-279

Not: İman Eden Değilsen, Yazmadım say.

@ mauro eterna

Birinden alacağın var ve sana dedi ki ben bunu beş senede ödeyeyim. Kabul eder misin aynı miktarı ödemesini?

@mauro eterna, lan olm modern faiz öyle bişey değil lan çok yanlış anlamışın sen olayı :D ayrıca bana mesela sıfır faizle istediğin miktarda borç verebilirsin, senet avukat falan da yaparız, istediğin vadede öderim. aklında olsun.

@montana reyis, baba elemana söyle bi bankadan kredi alsın 10.000, sana versin direk, sonra kendisi bankaya ödesin. zor durumdayım falan de bişey uydur. 200 200 o taksitler bitene kadar senin para pul olur uçar gider

garantinin net birikim gibi bir hesabı vardı, onunla fena faiz almazsın hani.

@hope ender

Abi cehaletimi bağışla modern faiz nasıl birşey açıklarmısın?

@Tony Montana
Ben bu durumda olsam ve hiçbir şekilde paramı erkenden almayacaksam eğer, parayı Altın gramajı üzerinden değerlendirir ve ona göre tahsilatını yapardım şahsen? Mesela alacağın para atıyorum 500 Gr altına tekamül ediyorsa, aldıkça o günki Kurdan hesaplar, toplam gramajdan düşersin?

değil.

Alakası yok.

öyle olsaydı öyle olurdu ama değil diye düşünüyorum. fizik kuralları belli işte.

bi de bazen "insan niye ikide bir her anlayamadığı şey için olağanüstü neden uydurmak isteyecek kadar ezik" diye de düşünüyorum.

Cok yanlis yerde sordun soruyu.
Ama bence oyle. Mukemmel bi guzelligin parcasi olmaya calisiyoruz, aramizda bazi vicdani bozuklar ortaligi karistirmasa cok daha guzel olacak hersey.

böyle durumlarda hep askerliğimi hatırlıyorum. bi huucu eleman vardı bizim karakolda. geceleri devriyeye çıkmadan önce koğuşa yat verildikten sonra vakit geçirmek için tv izlerdik. genelde de nat geo wild açık olurdu (o kadar da entel bi karakolduk). bu abimiz tv izlerken sürekli ve sürekli ve mütemadiyen "bisss" diye başlayıp içinden devam ediyordu. arada coşup salavat getiriyordu falan. en çok da "şu allahın mucizesine bakın! mucize mucizee! mükkemmel bir olay" diyordu. genelde böyle zamanlarda ekranda bir kaplan götünü yaymış yatıyor, ya da yılan fare deliğinden av yakalamaya çalışıyor ya da ne bileyim bir maymun götünü kaşıyor gibi çok sıradan olaylar oluyordu...

sanırsam anlatabildim :)

pagan olmuşun haberin yok.

@miserated; gerçekten olağanüstü bir yerde yaşadığı için olabilir mi? bilim sana insan vücudunun mükemmeleyitinden bahsedebilir; ama nasıl oluyor cevabını veremez.

@kediebesi; zaten dinsizim.

@dk


"Mükemmel dizayn

Evrim karşıtlarının, sürekli olarak, canlıların mükemmel bir şekilde “dizayn” edildiklerini, bütün canlıların şaşmaz bir incelikle işlev gördüklerini kafalara yerleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Onlara göre bu mükemmelliğin tepe noktasında tabiî ki insan yer almaktadır. İnsan, ruhu ve düşünceleriyle tüm canlılardan daha üstündür, hatta diğer tüm canlılar ona hizmet için yaratılmışlardır.

Ancak durum hiç de evrim karşıtlarının ileri sürdüğü gibi değildir. Hemen her insanın bir (bazen de birkaç) organının yaşamının belli bir döneminde ya da tüm yaşamı boyunca yeterince işlev görmediğini, hastalandığını hepimiz biliriz. Bunu görmek için hastanelere gitmeye de gerek yoktur. Yani yaratılışçıların söylediğinin aksine, insan mükemmel tasarlanmış, şaşmaz hassaslıkla işleyen bir organizma değildir. Tüm canlılar gibi insan da hâlâ değişmenin sancılarını çekmektedir.

Bu konuda birkaç örnek verelim. İnsanların hemen hepsinde üçüncü azı dişi (yirmilik diş) sorun yaratmaktadır. Bu dişler ya eğri çıkmakta ya da çıkıp işlev görmedikleri için çabucak çürümektedirler. Sonuçta neredeyse tüm insanların bu dişlerle başı derttedir. Sizce bu mükemmel bir “dizayn” mıdır? Bunun tek mantıklı açıklamasını evrim kuramı içerisinde bulabiliriz. Çünkü insanda çene boyutları gittikçe küçülmekte ve dolayısıyla dişler, küçülen çenede yer bulmakta güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Küçülmeden en fazla etkilenen dişler, diş kavsinde en arkada yer alan üçüncü azılardır.

Ayrıca ductus deferens’in ve nervus laryngeus recurrens’in onca yolu dolanması da mükemmellik yerine evrimsel bir kusuru göstermektedir."

evrimagaci.org

@agy3

bütün bunları söyledikten sonra bi de o son cümleyi söylediniz ya, hey yavrum hey

bu kusursuz düzen kesinlikle Pain senseinin ürünüdür. aksi takdirde böyle bir şeyin olmasına ihtimal dahi yoktu.


bu kusursuz düzen kensilikle zeusun ürünüdür aksi takdirde boyle birşey olamazdı.

bu kusursuz şey kesinlikle Allahın hikmeti oyksa böyle birşey olamazdı.
bu kusursuz düzen kesinlikle atalarımızın ruhunun dünyayı korudugunun işareti yoksa boyle bısey olamazdı.

bu kusursuz duzen kesınlıkle uzaylıların işi yoksa boyle bırsey olamazdı.

bu kusursuz duzen kesınlıkle bir ev hanımının işi yoksa boyle birşey olamazdı.

bu kusursuz duzen kesınlıkle bilgisayar programı aksı takdırde boyle bırsey olamazdı.

sana hediye olarak şu parçayı gönderiyorum.
www.youtube.com

Bazı yerlere güzel güzel, bazı yerlere bela gibi iner kar, bazı yerlere ise inmez, hatta güneş kavurur. Yağmur yağar, rahmet der kimisi, kimisinin ise evini su basar, sel götürür, çoluk çocuk boğulur, ekinler gider.

İşler yolundayken bunu tanrının varlığına bağlayan, işler yolundan çıktığında isyan edecek tanrı arayabilir, veya günah/cehennem korkusuyla acısını içine gömmeye çalışır.

Hiç mi akıldan geçmez, "ya bu işlerin tanrı vb ile alakası yoksa" diye? Bir tanrı olsa bile, bu kadar galaksi (yaklaşık 100.000.000.000) ve onlardan herhangi birinin (Samanyolu) yaklaşık 100.000.000.000 adet yıldız sisteminden herhangi birinin (güneş sistemi) bir gezegenindeki kar seviyesini ayarlamaktan veya birilerinin işini gücünü ayarlamaktan başka derdi olmaz mı? Bütün dünyanın toplam dertleri bile, bilinen evrendeki toplam olası derdin 1/10.000.000.000.000.000.000.000'u kadar sayılır.

Güzel birşey olur, hemen "allah var"
2 yaşında bebek hastalıkla boğuşarak acılar içinde ölür, o zaman isyan/sabır?
Oysa bunlarla bir tanrı neden ilgilensin ki?

Geçelim lütfen.

stephen hawking de diyor ki;

"we see the universe the way it is because we exist."

yani; evreni bu şekilde görüyoruz çünkü aksi olsaydı hiç varolmazdık. bu tip sorulara kuramsal fizikten yardım almaksızın ancak metafizik yanıtlar verilebilir. örn. m-kuramı doğruysa ve aslında ortada bütün olasılıkların mümkün olduğu sonsuz sayıda evren varsa bizim evrenimizin tek farkı içinde bunu akıl edebilen canlı varlıkların koşturmasıdır. yani bütün bu varoluş aslında varolmanın sebebi değil sonucudur.

van da depremzedelerin üstüne yağarken misal ;pek de o kadar hoş değildi sanki.

hisse senedi fiyatı ile özkaynakların çarpımı şirketin özdegerını verıyor. fazla satılırsa da sırketın ozdegerı hisse fiyatıyla birlikte artıyor, onun uzerınden bır pay alıyorlar dıye bılıyorum.

hisse alışverişi yapınca şirketin şöyle bi payı olur; şirket kendi hisselerinin belli kısmını belli zamanlarda piyasadan alır, piyasaya satar, bu şekilde kendisine de bir pay çıkartır.

devletler nasıl faiz oranlarıyla oynayıp dolaylı yoldan piyasayı ısıtıyor veya soğutuyorsa şirketler de kendi hisselerini alıp satarak değerleriyle oynarlar, ek gelir elde ederler.

valla düzgün bir şirketten bahsediyorsak bir faydası olmaz direkt.yani koç holding in hissesi alınıp satıldıkça mustafa koç un cebine para girmez. ama ne olur sonuçta bir hissedar olduğu için ,şirket 100 tl ederkern eğer 5 payı varsa 5 tl serveti varken 200 tl olursa şirket değeri onun hisseleri 10 tl eder.ama ufak şirketlerde pattronlar piyasayı ellerindeki hisseyle manipüle etmeye çalışabilirler. ama oda okadar kolay değil . metro turizmin başına gelenelre bakabilirsin.



şirket olarak bakarsan hisselerin değerinin artması "market capitalization" piyasa değeri denen şirketin değerini artırır. daha büyük ve güvenli bir şirket izlenimi yaratır. işlerin iyi gittiğini gösterir. bu da şirket sermaye piyaslarından borçlanmak istediğinde (yurtdışı bir bankadan borç yada bono çıkarmak isterse) pozitif etki yapar faizler düşer.

yada yabancı ortak bulmasını kolaylaştırır diğer pazarlarda yeni bağlantılar kurmasını sağlayabilir. daha fazla dikkate alınır.

hisseler ilk satıldğında şirketin kasasına satış miktarı kadar para girer.

bir şirketin borsada işlem görmesi ciddi bir iştir güven verir ve güçlü bir şirket olduğu düşünülür.

ileride hisseler çok yükselirse şirket sahip olduğu kalan hisseleri daha yüksek fiyatlardan satabilir.

hisseyi satmış olmasına rağmen hisse senedi sahiplerine bir kar payı ödenmez. o bakımdan avantajlı.

arz talep olabilir,emin değilim tahmin ettim

kapitalist sistem. paranın yoktan var edilip vardan yok edilmesi.

(bkz: Fun with Dick and Jane)

cevaplarınız için teşekkürler. cevaplarınız fiyatın değişmesindeki etkenler elbette ki ama bunların etkisi saniye başına fiyatın değişmesini etkiliyorsa bile ben tam anlayamıyorum. bir de şöyle bir durum var: mesela bizim borsanın yüzde 75'i yabancıların elinde, bu yabancı denilen adamlar da bildiğim kadarıyla büyük fonlar bunlar uzun vadeli yani en azından 1-2 sene kalıp ondan sonra satıyorlar hisseyi diye biliyorum en azından her saniye işlem yapmıyorlardır diye tahmin ediyorum risk almamak adına zaten onca hisse bir anda satılamaz. bu durumda da fiyatların neden saniye bazında değiştiğini anlamıyorum, bilmediğim-kaçırdığım nokta nedir?

şiket veya şirketler için o an olumlu bir bilgi geldiğini düşünelim. satıcı önceki duruma göre teklif ettiği fiyatı artırıyor. alıcı da önceki duruma göre ödeyebileceği satın alma teklifini yükseltebiliyor ve yeni bir fiyat oluşuyor. bu da sürekli bir dalgalanma yaratıyor.

eviniz var kiraya vereceksiniz, bir haber yayılıyor evin arkasından tren yolu geçecek. kimse tutmak istemez kirası/satış fiyatı düşer. hemen yanına alışveriş merkezi yapılacak diye haber çıkarsa değeri artar. ev aynı ev ama müşterilerin ödeyebilecekleri fiyat değişiyor. bunun gibi. borsada bu biraz daha sık oluyor.

bir de imkb'de fiyatın oluşma mekanizmasına bir göz atın.

tek bır neden var , arz ve talep..


kımısı elındekı kagıdı satmak ıstıyor en ıyı alıcıyı gozune kestırıp satıyor , kımısı ıse o kagıdı almak ıstıyor ve en ıyı alıcıdan alım yapmaya calısıyor..

olay cok basıt.. gerı kalan hersey arz ve talebe etkı eden seyler...

cevaplarınız için teşekkür ederim.

söylediklerinizden çıkardığım ve vardığım/kabul ettiğim nokta şu: demek ki bizde ve genel olarak tüm borsalarda yatırım yapan çok fazla kişi/kurum var, yani bir yerde şöyle diyorum: dünyadaki tüm borsalarda dünyadaki tüm borsacılar işlem yapıyor yani borsalarda işlem yapanlar hep aynı kişiler ve her yerdeler ve bunların sayısı çok fazla, en azından hepsi ya da büyük çoğunluğu türkiye'de çünkü yabancıların ağırlığı bu kadar fazla iken saniye bazında fiyat değişmesini böyle açıklayabiliyorum kendime, eğer bu şekildeyse bir mantığa oturmuş oluyor benim için.

şu ana kadar yazdıklarımda yanlış bildiğim/yanlış yorumladığım ya da bilmediğimi anladığınız noktalar varsa bunları açıklarsanız çok sevinirim

işleri bu. 2 tür oyuncu var piyasada uzun vadeli ve kısa vadeli.
uzun vadeli olanları senin gibi düşünenler, borsanın uzun vadede şirketlerin performansı üzerine hareket ettiğini düşünen ve belki ayda belki 2-3 kere alış satış yapan.

kısa vadeli ise;
işi kurum adına günlük trade etmek olan yüzlerce insan var + bir o kadar da bağımsız spekülatör var. çok büyük paralarla işlem yapmıyorlar belki 50 bin 100 bin.
kaldıraç kullanırlar kredili işlem yaparlar.pozisyon taşımazlar, gün sonunda kapanırlar.
şirketin adı, değeri farketmez onlar için. eğer bir hareket varsa hissede
bir kademeye oynarlar. şirketle ilgili bir haber, olağandışı bir yüklü alım satım.

onlar borsayı 300 makineli bir kumar masası gibi görürler. ama aslında iş yaplacak büyük tahta maksimum 40 civarıdır.imkb 30 + bir kaç büyük şirket daha.

bütün gün en çok artan azalan hisselere bakarlar,haberleri yakalamaya çalışırlar. çoğu firmanın ne iş yaptığını bile bilmezler.

bir kısmı "tahta yapar". kağıttaki hacmin %30-40 ondadır fiyatla istediği gibi oynalar. hatta ufak tahtalarda dışardan gelen alımları bile sayabilirler.
bizim borsada günlük hacim 2 milyar tl civarıdır. misal noel de fln yabancı olmayınca bu 700 milyona kadar düşer. yerli hacmin çoğu yukarda bahsettiğim kaldıraçlı trade hacimdir.

neyse gördüğün gibi ekmek parasından ötürü işte o saniyelik değişimler. başta bir duyuruda yaznışım aynen koydum buraya;

bir tahta böyle gözükür;

t=0 anında
lot alış satış lot
100000 9.0 9.05 100000

5 saniye sonra

lot alış satış lot
100000 9.0 9.05 20000


gibi düşün 9.05 ten 10000 tane aldın tam kademe kalkerken. piyasayı izlemeye devam ediyorsun diyelimki

lot alış satış lot
25000 9.5 9.10 150000

baktın kademe düşecek 9.05 a geri veriyosun.

ama baktın;

lot alış satış lot

100000 9.10 9.15 20000


kademe çıkacak gibiyse arkana yaslan keyfine bak. değilse 9.10 dan satsan anında 0,05*10000=500 tl kazanç.

günde 4-5 kere böyle fırsat yakaladığını düşün ?

işte bu ve buna benzer stratejiler yüzden lanetli gibi sürekli ekranlara bakan binlerce insan çalışıyor bu sektörde.

Tam olarak sorunun cevabı olmasa da kıyaslama yapar ve fikir verir diye yazayım:
2007 yılında Foça Jandarma Komando okulunda Yedek Subay adayı olarak geçirdiğim 90 günlük eğitim sonunda verilen Kurs bitirme belgesinde "Kurs Maliyeti" olarak yazan tutar: 3874 TL. 5,5 sene önceki veri tabii bu. Ve normal bir askerden daha yüksek büyük ihtimalle. Komando eğitimde hem verilen gıdalar ordu standartların üstünde hem de kullanılan mühimmat vs. de dahil ediliyorsa -ki bundan emin değilim- eğer bu da normal bir askere göre çok daha fazla.

Osman Pamukoğlu'nun söylediği en maliyeti yüksek askerlik sistemi zorunlu askerlik sistemiymiş. Tam bedelini bilmemekle beraber giydiriyorsun, besliyorsun, falan filan. Şahsen ben 15 ay olmasa da belli bir süre zorunlu askerlik hizmetinin olması gerektiğini savunan birisiyim. Saygılar.

@bilmemkacincinick evet, hatta hatırladığım kadarıyla ''Tarih boyunca 13 farklı askere alma sistemi uygulanmıştır, en pahalısı şu an Türk ordusunun uyguladığıdır'' diyordu ama ne kadar işte...

bunu savunma bakanlığının bilgi edinme birimine sorabilirsiniz. bu verileri mutlaka takip ediyorlardır ve size ortalama olarak zorunlu askerlik hizmeti kapsamında askere alınan personelin kişi başına maaliyeti hakkında bir rakam verebilirler.

böyle bir tartışmayı profesyonel askerlik konuşulurken geçmişti diye hatırlıyorum, hani para ödesek şu kadar ama şuanda şukadara mal oluyor ucuza geliyor gibi bir rakam konuşulmuştu sanki. google'da baktım bulamadım

@bihaber olmazsa öyle yapacağım ama şimdilik daha kestirme yollardan bilgi edinmeye çalışıyorum. Mesela @transparent layer güzel bir bilgi verdi.

valla orduya maliyetini bilmem de hali hazırda çalışan; maaş+ artı kdv vs ile ayda en az 1000 tl devlete vergi ödeyen adamları 6 ay işlerinden almak da eklenmeli bu maliyete.

metrobüs 20 araba 50 motosiklet 12dk. motorla ulaşım: paha biçilemez.

valla saat kaçtan bahsettiğin çok öenmli. yani 8 den sonraysa deli trafik oluyor zaten. onu bir geçelim.

7.30 - 8 arası fena değil. alternetif yolları denemeni öneririm aslında yani e-5 ten mecidiyeköy girişi bazen aşırı trafik oluyor belki zincirlikuyuya gidip ordan geri dönebilirsin.yada alternatif bir yol illa vardır. bu kağıthane civarından fln profilonun oraya çıkan

birkaç sabah araştırmak çevrendekilere sormak lazımç

tanımıyorum.

muhabbeti iyi ama onun ve yanındaki mıy mıy kızın ses tonu kulak tırmalıyıcı. o sesle yapması gereken en son işlerden biri radyoculuktur heralde.

vasat bir stand-upçı, başarılı sayılabilecek bir radyocu.

bu mesut süre'nin kendisinin soracağı bir soru diye düşünüyorum :)
şaka bir yana iyi bir iş yapıyor, erkek konuklar ile bir arada olunca kesinlikle daha keyifli programlar çıkarıyor, samimi ve dinlemesi eğlenceli.
siz başka ne bekliyordunuz ki.

Adamda boy var..

valla bazen çok iyi oluyor muhabbet, ama bazen de öeeh dedirtiyor.

standa-up'ına gitmiştim, o gece iyiydi.
kitap çıkardılar 3 kişi. kendi bölümü ve ilker gümüşoluk'un yazdığı bölümler fena değildi.

Yok ben değilim Mesut Süre:) Ben düzenli bir rock fm dinleyicisiyim ve kendisini de severim insanların fikirlerini merak ettim sadece..

şahsen tanışmışlığım var. fena adam değil. çok kilo aldı ama o günden bugüne. (sabah problemi<rabarba)

fazıl mıdır o eleman olunca feci bayıyor program, genelde bütün bayan konuklarla öyle. onun haricinde çok eğleniyorum dinlerken.

birde müzikler hakkaten kötü, parçalar çıktığnda eksen e geçiyorum, ki zaten kendiside bende öyle yapıyorum demişti bir gün :)

yapamaz çok zor.

teorik olarak evet..pratikte imkansız

uzaktan uzaktan yapabilir çok çaktırmadan.

teorik olarak mümkün mü cidden ? sağlam kaynaklardan bir cevap mı ? :)

yapabılırsın de amacın ne yanı.mesela bızde mat.ogr.mezunu olan bır kız tezsız halkla ılıskıler yl sı yapmıstı.ya da endustrı muh. mezunu bır arkadsta sosoyolojıde yl yapmıstı.

öğretmen değil de mühendis olarak çalışmak için en kestirme yol gibi gözüküyor .

öyle bir dünya yok maalesef.

2 tane calculus dersi almak size inşaatta okutulan diğer dersledeki altyapıyı vermez.

inşaat müh değilim ama yüksek lisans (yl) işlerinden biraz anlarım.
Öncelikle böyle bir planınız varsa nereye girmek istiyorsanız mutlaka önceden gidip hocalarıyla görüşün.

eğer, bir şekilde, yl.a kabul ederlerse, öncelikle farklı bölümden geldiğiniz için bazı fark dersler verip öncelikle akademik denkliği sağlamanız gerekiyor, ondan sonra yüksek lisans derslerini tam anlamıyla almaya başlayabilirsiniz bu da işi biraz uzatacaktır.
Bunun haricinde malzeme mukavemet vb. dersler zorlayacaktır diye düşünüyorum,
bazı dersler de tam aksine kolay gelecektir, sonlu elemanlar analizi (sonlu elemanlarla beam, truss denklemlerini filan çözmek, displacement hesaplamak strüktür kurmak) vb.; bilmiyorum mat.öğr de bu numerik metotlar filan gösteriliyor mu?

inşaat mezunuyum kanımca çok zor. istediğiniz okullarıın master bitirmek için zorunlu olan derslerine bakın. diyelim structure dersi var, bunun için önce lisans seviyesindeki structure dersini alman gerekir onun için de mukavemet, mukavemet için de statik vs. sıfırdan lisans okuyup ders saydırsan daha temiz.

dövizci sanırım banka kazıkçı oluyor

ben bankada euro halinde para çekerken "hazır elinizdeyken çevirin ya liraya" dediğimde adam "kâra geçmek istiyosan dövizcide çevir abi" demişti. dövizciden çevirtiyorum ben de o günden beri.

bence kesinlikle dövizci.

bankadan bankaya, dovizciden dovizciye degisir.

garanti internet subesinin piyasa acikken verdigi rakam, kazikci doviz burosundan daha iyi oluyor bazen.

miktara göre değişir. 2-3 bin euro için kötü oran verir banka ama miktar 50 bin euro fln olursa yada 100 bin bankasına göre değişir o zaman daha iyi verir döviz bürosundan.

e çünkü gözümüzün üstünde kaşımız da var. anlatabildim mi? :D

yıllık hedeflerini tutturmak için özel kampanya yapıyor olabilirler.

(bkz: window dressing)

31 aralık bütçe dönemi. bütçe de kredileri yüksek göstermek işte yıldan yıla kredilerimiz %20 arttı vs diye pazarlama yapmak için.

hatta bu dönemden hatr gönül ilişkisi olan firmalara kredi aldırılır zorla, sonra 1 hafta sonra kapatır firma o krediyi.

2 inci tabi ki. p&g dan 2 ay sonra nereye kaçacak türkiyede daha iyi şirketler mi var.

ki ücret konusunda bu firmaların bir sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum.

Büyük ihtimalle 1.yi alırım..

1. yi alirlar kesin, önerilen maas da 3500 civari olur.

2. nin yurt disinda is tecrübesi yoksa p&g, unilever, gibi ya da cidden iyi bi okuldan degilse almazlar.

mckinsey dokunmaz bile 2. adaya.
p. morris aliyo 2. aday tarzindakileri.

birinciyi alırım. büyük ihtimalle yaptığı master ın iş ile alakası yoktur zaten. parasını verince herkes master yapıyor. birinci hem daha genç hem okulu daha iyi.

Bu şirketler için okulun adı bu kadar önemli mi yahu? İşlerine yarayacak bütün adamlar illa ÖSS derecesi yapmış mı olmalı yani?

Yada bas parayı Bilkent e gir burssuz ve okulun adıyla iş dünyasına bir adım önde başla.. Bu mudur?

@giderbey yok öyle değil. bilkent mezununun burslu burssuz olmasına göre çok değişiyor.

illa öss derecesi degil olay.

aldigi egitim kalitesi ve ögrenci kalitesi, vizyonu.

bogazici, bilkent, odtü, koc ve sabanci da egitim türkiyeye göre kalitelidir ama bundan daha önemlisi ortami ve ögrenci kalitesi daha yüksektir, vizyonludur ögrenciler.

koc un cogunlugu bilkentinde bazi bölümleri biraz daha tikky olsa da bilkentte bir sey basarmak istersen basarabilirsin, bunu marmarada yapamazsin. acik net.

ayrica ordan cikan adama güvenir sirketler, marmaradaki daha az bilinir, ne yapacagi kapali kutudur zira, bogazici kalitesinde adam da cikabilir sifir bilgili adamda. benim birebir böyle tanidigim iki adam var, marmara mezunu bos beles ve tam tersi durumda olan cidden bilgili ve zeki adam.

kiscasi ugrasmazlar 3-5 uni disindakilerle genelde.

ama fark yaratacak bi yan varsa elbette kapilari acik oluyo.

yok güzel kardeşim. aklı çalışan personellerle çalışan hiç bir firma boğaziçi, odtü, hacettepe, yıldız mezunu olmasını hatta ortalamasını asla birinci kriter alarak seçim yapmaz. kişilere, kişilerin eğitim ve iş yaşamında kendine neler kattıklarına, karakterlerine bakar. Şurada master yapmış, boğaziçinden 3.0 ortalama ile mezun olmuş falan bunlar bir yere kadar.. kafan çalışıyo mu? bana ne verebilirsin? bu güne kadar ki tecrübelerini, bilgini kullanabiliyor musun? önemli olan bu.

Bunu bu zamana kadar 100 den fazla kişiyle mülakat yapmış birisi olarak söylüyorum.

Mantıklı olan coder' ın söylediği gibi kesinlikle ama bu firmaların okul adına göre en baştan elediğini savunanlar var, ki bu da serebatan'ın dediği gibi diğerleriyle uğraşmadıkları anlamına gelir.

Vizyon konusunda da hemfikirim ama mülakata bile çağırmaya gerek duymamaları saçma olur, öyle yapıyorlarsa tabi..

bahsettiğin 2. profildeyim. fakat yurtdışı master'ı yok, askerlik yapılmadı, yaş daha genç. iki tane iyi yabancı dilim var

bahsettiğin 4 firmanın da iş görüşmelerine çağrıldım bazılarından teklif aldım ve birinde işe girdim.

öyle uğraşmazlar istanbul'la, hacettepe'yle diye bir olay yok ama bu dediğim tabi ki 22-23 yaşında bir adam için. iş deneyimi olmayan 27 yaşında bir adamla kimse uğraşmaz..

otobüs var. taksi de 5 lira yazmaz zaten

yürü gitsin o mesafeyi

otobüse bin.

www.ekodialog.com

bu herhangi bir otoriteye bağlı kalmadan çevirebildiğiniz para. yani mesela eskiden Türkiyede döviz almak yasakmış işte yurdışına gidenler özel izin alarak döviz alabilirmiş demekki o zmanlar tl convertible değil.

suriye de fln bazı yerlerde böyle mesela. havalimanına girerken belli miktarda o ülkenin yerel parasından alıyorsunuz izinle. ama hiç kimse o parayı sonra dolar a tl ye çevirmiyor yasak dönüşte. kalan parayı mecbur o üğlkede harcayacaksın.

bu tarz paralar convertible değil.

"cok daha"

far better bir kalip

tahmin ettiginden cok daha kismindaki cok gibi dusunebilirsin

way too şeklinde de gelebilir. hemen hemen aynıdır.

your english way too better than ....

bunlar hep ironi işte. ingilizcenin övüldüğü bir cümleyi anlamamak

- hayır yoktu
- o tup ıcındekı oksıjen bıterse sıctık , tetıkte olayım avul avul etrafı ızlemeyeyım dedım ama 1 dakka sonra unuttum , sagda solda cılgın atıyodum en son hatırladıgım ..
-yok
-bı yol kullanmadım , daldıktan sonra bısey kalmadı acayıp eglencelı ..
-anlık bı kaygı , sonucta bılmedıgın bır tup var ve ulkemızde ıhmalkarlık mıllı ozellıklerden bırı.. dalıs yaptıgın klup organizasyon vb yerın hatasından kaynaklı bok yoluna gıtmek ıstemedıgım ıcın boyle bı kaygı duymustum ama 1 dakka sonra gecıyo suyun altına gırınce..

-hayır.
-bunaltıcı ve karamsar geldi, basınç insana kendini sıkışmış gibi hissettiriyor. üstündeki 30 kilo tüp ve ekipmanı kontrol etmek, taşımak, her şeyi hesaplamak kasıyor.
-üşeniyorum sadece, uğraştığıma değmiyor gibi :) ilgimi çekmiyormuş yani.

1- hayır.
2- kaygım olmadı. keyifliydi. bol bol video çektim.
3- yok. ama göz sorunum olduğundan dikkatli olmam gerekiyor.
4- hiç
5- istekli olmak.

1. yoktu
2. olmadı
3. hayır olmuyor
4. kaygı olmadığından ihtiyaç duymadım.
5. dalmanın en temel prensipi sakin kalmak, onu yapamayan zaten bu sporla ilgilenmesin. ya başıma bir iş gelirse korkusuyla yaşanmaz, futbol maçında rakiple çarpışıp dilin boğazına kaçabilir, ya da basketbolda ribaunt alırken boyun üstü düşebilirsin yere. her sporun riski var, bunlara çok takılmamak gerek.

3- soğuk hava. en çok bundan kaygılanıyorum sanırım. yani bunu dalış öncesi ve sonrasında hastalanma riski diyebiliriz.

o karı nakit temettü de dağıtabilir hisse olarakta verebilir. ayrı gayrı olmaz bu işlerde. sonuçta 1 tane de hissen varsa 1milyon toplam hisse içinde sen şirtktin milyonda 1 ortağısın.
temüttüde;
eğer nakitse atıyorum 100 milyon tl kar etti. toplam 1 milyon adet hisse varsa piyasada o kar dağıtım tarihinden önce alanlar 1 hisse başına 100 tl alır.

hisse olarak verirse elindeki hisse sayısı o kadar artar.

benzerleriyle karşılaştırılabilir belki. yani aynı bölgedeki aynı gelir yapısına sahip örnek bir otel bulup işte kapasitelerine göre ayarlayıp tahmini bir değer bulunabilir.

Tabii ki Opel..
Kalitesi yeterli..

Öncelikle temiz bir ikinci el kesinlikle. ama yok illa ikisinden biri ise tabii ki corsa.

easytronik ve türevlerinden (her markada ismi farklı) sakınmanı önerrim. o teknoloji henüz olgunlaşmadı. ancak tam otomatiklerle kıyaslarken de yakıt sarfiyatı farkını göz önünde bulundur.

Opel dururken Fiat'ın esamesi okunur mu yahu :)

punto ne ya

Ne alırsan al, otomatikten uzak dur..

ben olsam ikisinide almazdım ama önceliğine göre değişir bu sorunun cevabı?
ucuz yedek parça, bakım ve işçilik için fiat, performans ve konfor için opel. (yakıt tüketimi de önemli ama ikisinide bilmiyorum)
bu arada "active select" olmayacaksa opel'in otomatiğinden uzak dur.

Opel.

Hocam opel'e lpg taktıramazsıız, genel olarak ecotech motorlar pek uyumlu değil lpg'ye. Eğer dizel düşünürseniz de zaten opel, fiat motoru kullanıyor.

Ben olsam ikisini de almazdım. Japon markalarına yönelirdim. Misal yeni auris gibi.

fiesta

Opel corsa aldik, tesekkurler

biz de öyle düşündük ama değilmiş. çetrefilli bişey ya balık özne olabilir gibi de geliyo kafamız karışık.

kokuyor, yüklem
ne kokuyor, hava (çok çok gizli özne)
neresi kokuyor: mutfak dolaylı tümleç
nasıl kokuyor: balık zarf tümleci

kokuyor yüklem.
kokan balık: özne
neresi mutfak: dolaylı tümleç.

mutfak: özne (ne?)
balık: zarf tümleci (nasıl?)
kokuyor: yüklem (ne yapıyor?)

mutfak: dolaylı tümleç
balık: özne
kokuyor: yüklem

"mutfakta balık kokuyor"dan bir farkı yok bu cümlenin.

balık kesinlikle özne değil. eğer öğretmen hoca vs balığın özne olduğunu iddia ediyorsa adresi ver gelelim.
imgim.com

baldur ve devilred e evet diyorum. ancak kokan balık hala orada olmayabilir o yüzden özne balık kokusu, yüklem var, nerede mutfakta. mutfakta balık kokusu var. cümlenin doğru hali bence.

kafamız daha çok karıştı şimdi ya. "mutfak özne değil" tezinin dayanağı şu, özne işi yapana denir, ama kokma işini mutfak değil balık yapıyo. gerçi bana pek ikna edici gelmedi bu, bence özne mutfak. kokan mutfak sonuçta.

cümlede anlatım bozukluğu var diyebilir miyiz o vakit?

anlatım bozukluğu yok.

mutfak: özne
kokuyor: yüklem.
balık: zarf tümleci.

bence mutfak özne.

sadece "mutfak kokuyor" deseydik misal, mutfak yine özne olmayacak mıydı? gizli özne mi var diyecektik cümlede. kokmak bir eylem. onu da mutfak yapıyor. ayrıca balık bir gün önce pişirilmiş ama hala kokusu kalmış olabilir. bu durumda gerçekte var olmayan bir nesneyi özne yapmış oluyoruz. saçma değil mi?

erör verdim.

bence bence denilmis de bencesi yok ki bunun.

kokuyor: yuklem
kokan ne?
mutfak: ozne
ne kokuyor?
balik: belirtisiz nesne

bu kadar. zarf tumleci falan denilmis ki eyvahlar olsun diyorum.

** yanlissa istifa ederim.

Şimdi şöyle düşünelim; 'mutfakta balık kokuyor. olsaydı, 'balık mutfakta kokuyor.'dediğimizde anlam değişmez ama vurgu değişirdi. Fakat 'Balık mutfak kokuyor.' olmuyor. Mutfak,balık kokuyor. Burada mutfak özne. Kesinlikle öyle. Balık: ZARF çünkü kokunun nasıl olduğuna cevap. Kokuyor: fiil.

bunun başka alternatifi falan yok:

özne, b'siz nesne, yüklem.

duyuru'yu da karıştırdınız :) kokma işini kimin yaptığını bulabilsek ögeleri de çok rahat bulacağız da henüz ondan emin olamadık :)

kokan mutfak ama balık ne ayak ondan emin olamadım ben. çünkü nesnenin tanımı yüklemin yaptığı işten etkilenen öge değil mi, burda kokma eyleminden balık etkilenmiyo? balığın zarf tümleci olma ihtimali hiç mi yok?

ofiste sesli sesli güldüm yeminlen.

mutfak özne +1

ayrıca;

Kokuyor -Yüklem
Kokan ne? Mutfak-Özne (Kokma eyleminden etkilenen ne?)
Mutfak nasıl kokuyor? Balık (Zarf T.)

balık zarf tümleci olmalı ya çünkü nesne olsa hoca söylerdi bence. bu arada sınav da ertelendi belki sormaz ama öğrenmiş olduk iyi oldu çok teşekkürler herkese. :)

"mutfak"ın canlı olmaması, bir yer belirtmesi kafaları karıştırmış.

"ahmet ter kokuyor"

diyelim. kafanız karışıyorsa bunu ayırın. aynısı.

özne, belirtisiz nesne, yüklem cevabına +1 diyorum.

"balık mutfakta kokuyor"

deseydik, balık özne, mutfakta dolaylı tümleç, kokuyor yüklem olacaktı.

"mutfak leş gibi balık kokuyor" deseydik, "leş gibi" zarf tümleci olacaktı. gerisi aynı.

öğrenmiş olmadık mı ya ben olduk sanıyodum. :D özne, zarf tümleci, yüklem değil mi işte bana gayet mantıklı gelmişti bu?

aboo benim kafam şimdi yeniden karıştı. balık nesne yani kesin? o zaman bizim hoca gıcıklık olsun diye öyle değil dedi. :/

kibritsuyu'na katılıyorum.
ikna olmadıysanız çevirerek deneyin.
kitchen smells fish.

yeni örneğimiz geldi:
ayak balık kokuyor.
:)

bence mutfak ne kokuyor değil, nasıl kokuyor diye sormamız lazım. bu durumda mutfak özne, balık zarf tümleci, kokuyor yüklem.

tamam anladım şu an ya, zaten ilk düşündüğüm buydu da hoca yanlış diyince kafamız karıştı. çevirmek de güzel bi yöntemmiş. :)

hahah

kokmak geçişsiz fiil, nesne almaz. o yüzden balık nesne değil.

nesne alan fiil olsa o nesneyi belirtili nesne yapınca da biraz anlamlı gibi olması lazımdı. mesela elma yiyorum dediğiniz gibi elmayı yiyorum da diyebiliyorsunuz ama mutfak balığı kokuyor absürd.

@evergreen niye böyle yapıyosun yine şüpheye düştüm. :/ emin misin peki?

haaaaa. mantıklı o da. öyleyse balık zarf tümleci mi?

evet kokma işinin nasıl olduğunu belirtiyor, zarf tümleci.

nasıl kokuyor? balık kokuyor.

oldu mu? bence olmadı.

"balık" mutfağın nasıl koktuğunu değil, ne koktuğunu anlatıyor. leş gibi kokuyor, ekşi ekşi kokuyor, sası sası kokuyor, göt gibi kokuyor, mis gibi kokuyor falan olsa zarf tümleci olurdu. adı üstünde zarf. fiili niteleyen kelime. niteleme özelliği olmalı. "balık" bir nesnedir.

balık kokmakla balık gibi kokmak aynı şey.

tek tek sözcüklere değil sözcüğün anlamının cümlenin anlamı içindeki fonksiyonuna bakmak lazım. balık gibi deseydi de aynı anlama gelmiş olacaktı. harika kokuyor deseydi de mesela harika aynı işlevi üstlenmiş olacaktı anlamsal olarak. (açılın, ben dilbilimciyim!)

kafamı karıştırdınız. ama bence aynı değil.

"mutfak harika kokuyor" cümlesindeki "harika" ile, "mutfak kurabiye kokuyor" cümlesindeki "kurabiye" aynı şey değil. olmamalı. harika zarf tümleci o kesin de, kurabiye zarf tümlci olamaz. "kurabiye gibi" kokmakla "kurabiye kokmak" aynı gelmiyor bana. evet kokmak geçişsiz, nesne alamaz ama ter kokmak, "bir şey kokmak" şeklinde bir kullanım var. "ter gibi kokuyor" diyor muyuz, oluyor mu allasen?

o zaman abicim yukarılarda bir yerlerde yazılmış, aramaya üşendim.

"balık kokuyor" yüklem. nesne de değilse, bence zarf tümleci de değil, zira "balık" nasıl sorusunun cevabı değil, "balık kokmak" komple yüklem. başka türlü olmaz çünkü.

gizli özne anne burada. bunu bir anne söylemiştir kesinlikle.

az önce bi arkadaşıma sordum. aynı hoca onlara da bu işkenceyi yapıp sonra olayı anlatmış. bu cümle hala açıklığa kavuşturulamayan bi durumdaymış. balığın cümledeki görevi hakkında iki ayrı tez varmış ve türkçeciler (doğru kelime bu mu bilemedim ama cümle ögelerini düzenleyen adamlar işte) arasında hala tartışma konusuymuş. pazartesi hocayla bi de ben konuşcam ama bu gece rahat rahat uyuyabiliriz konu bizi aşıyo. :)

evet ben de internetten cümlenin ögeleriyle ilgili birkaç birbiriyle çelişen akademik makaleye ulaştım. bazıları belirlemede gramerin (eklerin, edatların vs) baz alınmasını bazıları anlamın ve işlevin baz alınmasını savunuyor ve işler epeyce karışmış durumda. Çok iyi bi Türkçe öğretmenim vardı yıllaar önce, Türkçe'nin grameri yapılmamış, netleştirilmemiş, daha üzerinde çok çalışılması gerekiyor der dururdu.


(@kibritsuyu - kalıplaşmış bir ifade / deyim filan olmayınca bunların hepsi yüklem deyip geçmek olmuyor tam.)

(@kanzavuri - boğaziçi sosyoloji için bastır!)

ara şng bank genel müdürlüğü ik yla görüşmek istediğini söyle. bağlasınlar

ikya mail at durumu

alla alla atla gir bir şubeye. oradan yardımcı olsunlar. şirket hattı ile iletişim bilgilerni alır sana verirler.

yan yatırılıp dilini yutması engellenmeli.

aynı case benim de başıma gelmişti. adamın cebinden onion çıktı koklattık geçti.

ya agzindan kopugumsu beyaz birsey geliyordu. ama tukuruktur o ya. br de galiba dilini veya agzinin icini isirdi cunku bir yanagi boyle icten kesilmis gibi icten kirmizi gorunuyordu.

videoyu buraya yuklerim isterseniz ? gerci karanlik adamin yattigi yer o yuzden pek birsey belli olmuyor adam gorunmuyor yani.

sadece kendisine zarar vermesini engelleseniz yeterli yani kafasını vurmasın boğulmasın o kadar. videoyu yayınlamayın çünkü adam bilinçli bir şekilde vermedi bu görüntüyü ve yarın arkadaşlarının görmesini istemeyebilir.

epilepsi bulaşıcı bir hastalık değildir korkmayın, sadece nöbet sırasında beyninde bir çeşit elektrik fırtınası oluştuğu için kontrol edemez kendini o kadar.

niye yayınlıyosun?

istediginiz her görüntüyü cekip yayinlayamazsiniz, hele insanlarin zayif anlarina dair görüntüleri yayinlamaniz en azindan bir ahlak sorunudur.

adam dolandirici olabilir, cok var öyleleri. kendine geldikten sonra para falan istiyorlar. ama gercek de olabilir. bu durumda, hava yolunun tikanmamasini saglamak ve kafasini oraya buraya carpmasini engellemekten başka yapilacak başka birsey yok. bir süre sonra kendilignden geciyor zaten. dilini kurtaracagim derken cene arasina sert malzeme, demir cubuk kaşık falan sokalim diyenlerin yüzüne tükürün. bir mendil ya da cantanın sapi gibi isirabilecegi ama ezemeyecegi bir madde ile cenenin kapanmasini engellemeye calisin.

yayınlama hakkın yok.

hayır niye haber yapar ki insan böyle bi şeyi? neden bunu youtube'da yayınlama ihtiyacı hissediyorsun? adam hasta belli ki, adama yardım etmek yerine videoya çekeyim, yutuba koyarım motivasyonunu nası edindin, enteresan.

muhtemelen bu günlerde otogarlarda bekleyen inzibatlar olur. yakalandığın taktirde ceza alabilirsin.

olmaz. çarşı izninizde gidebileceğiniz yerleri söylerler zaten, oraların dışında yakalanırsan ceza yersin.

garnizon sınırları dışına çıkmak yasak. zaten kagıtta imzalatacaklar sana cikip basına bişi gelirse sorumluluk bizde degildir diye. yolunu bulursan çık ama

benim askerlik yaptığım ilçede birşey olmadığı için iki haftada bir şehir değiştiriyordum. 50 km uzağa gidiyordum izinsiz. birşey de olmadı. eğer rahat bir yerde yaparsan askerliği problem olmaz ama temkinli ol. ha özel bir işin varsa izin alıp da gidebilirsin zaten.

olur ailen fln arabayla almaya gelirse daha kolay da olur.

adres gösterdiğin yerlere inzibatlar uğrayıp seni sorarlar, özellikle de bir oteli gösterdiysen. ola ki fake rezervasyon yaptırdın, cezası var. fakat hiç bir denetlemeye rastgelmeye de bilirsin, belli olmaz. abim gölcükten istanbul'a gelirdi haftanın 3-4 günü. askerlik mi yaptı, gezmeye mi gitti bilemiyorum.

Bende çarşı iznimde ilçe değiştirmiştim hatta araç kullanırken jandarmanın yaptıgı çevirmeye bile yakalandım asker kağıdımı gösterdim bisey demediler bir sorun çıkarmadılar.

sana zaten askerlik yaptığın yerde garnizon sınırlarını söyleyecekler. ilçe değiştirmek garnizon dışına çıkmak anlamına gelmiyor ayrıca. ama il değiştirmek garnizon dışı oluyor. yapma demiyorum ama hobi olarak yap.

valla bizim şirketle aynı binada yerleri , akmerkezde . asansörde karşılaştığım, gördüğüm kadarıyla gayet iyi bir ortamı var. insanları birbirleriyle şakalaşırken muhabbet ederken görüyorum hep.

bilmem yardımcı oldu mu.

nispeten oldu ya, o da bişeydir, teşekkür ederim :)

vay be adamları nerelerden arıyorlar.

ben nazlı akman, soruyu alayım.

ben bilkent üni rektörü, soruyu alayım.

ben 2 sene okumuştum ama nazlı akman'dan ders almadım, sayılıyor mu?

@kayranın kedisi
teşekkürler mailime cevap verdi kendisi.

muhtemelen olur gibin.

o arabayla girerken geri çıkacaksın diye kayıt altına almıyorlar mı? alıyorlarsa mümkün değil. almıyorlarsa geri zekalılık oluyor zaten.

6 ay sonra o arabayı sınırdan çıkarmak zorundasın. çıkarmaz da arabanın akıbeti konusunda hesap veremezsen o arabadan alınan türkiye'deki vergiyi g.tünden alırlar.

edit: bazı çok pahalı modeller türkiye'de böyle tutulur 6 ayda bir sınırdan girdi-çıktı yapar araç sahibi. alman plakalı türkiye'de kullanılan full+full cinsinden bir audi a8 biliyorum. türkiye fiyatı yaklaşık 750bin. almanya fiyatı da neredeyse yarısından biraz azmış araç sahibinin verdiği bilgiye göre. aracın tüm vergi ve sigortalarını almanya'da ödüyormuş, yurtdışına çıkarılan araç olduğu için sigorta primleri de oldukça yüksekmiş.

son olarak dediğin farkedilirse kaçakçılık ve bilimum suçlardan hüküm giyersin.

girerken tc numaranla yurda giriş harcı vereceğin için o tarihten itibaren doğacak bütün ceza ve vergiler beyan ettiğin tc numarasına tebliğ edilecektir. yani o iş olmaz.

kalici olarak gelen arabadan ayni vergi trafige girmeden once aliniyor.

bir de getirme masrafini odemis olmakla kalirsin

hayallerini yıkmak istemem ama berbat bi fikir.

gürcistan'da yapılıyor.
almanyadan gelen ikinci el arabaların 3-5 bin dolar gibi komik rakamlara satıldığı bir yer gürcistan.
karşıya geçip arabanın iç aksamlarını sıfırdan dizen çok ama ...
muayenelerde her parçanın seri nosuna bakılıyor, onu ne yapacağız?

bunun yerine arabayı orda parçalayıp yedek parça olarak ülkeye soksan ?

tırların kamyonların boş yerlerine koyarsın vs.

yukarida soylenenlere ek olarak getirdigin parcalar ikinci el olacak. ikinci el yedek parcalar sanayide zaten ucuz. karli bir is de degil yani. hakkaten duydugum en mantiksiz fikirlerden biri. muhtemelen yakin zamanda arac kazasi vs yaptiniz yada araciniz arizalandi. yedek parcaya verdiginiz para icinize oturmus. soda icin gecer.

olmaz, çünkü onunla sadece 6 ay Türkiye sınırlarında bulunabiliyorsun. sadece giriş çıkış yapmanda yeterli oluyor. sonra gene girince hemen bir 6 ay daha kazanıyorsun bizim bir tanıdık 6 ayda bir bulgaristana gidip geliyordu :D sürekli burda kullanıyordu arabayıda

teşekkür ederim yorumlar için, ahahahah arabam falan bozulmadı bu arada, sıkıntı yok. zaten sigortasız aracın şöför koltuğuna oturmam prensip olarak, içine oturuyo çünkü insanın :) fikir bi araba videosu izlerken aklıma geldi.

ben geri çıkacaksın diye kayıt altına alındığını bilmiyordum mesela, o zaman atıyorum aracı getirtip 6 aydan uzun kaçak kalma olayı da yalan oluyor tamamen. hmm.

araba sokup çıkarma konusunda şahane bi fikrim daha var, onu ileriki günlerde paylaşacağım :)

Direkt bu olayı bilmiyorum ancak bu kadar zarar muhtemelen kaldıraçlı yatırım ürünlerinde olmuştur. Piyasaya gittikten ve işlem gördükten sonra değiştirilmesi mümkün de olmadığından yapacak bir şey de kalmıyor. Societe General'de de yaşanmıştı yakın zamanda.

32 yaşındaki İngiliz vatandaşı Adoboli hakkındaki suçlamalar, 2008 ve 2011 yılları arasındaki işlemleriyle ilgili.

adama 28 yaşında vermişler bu kadar para kaybedebileceği bir görevi.

açıkçası bu zarar hemen oluşmamıştır. yani belli limitleri vardır , bu limitleri aştığı zaman yaptığı işlemleri bir şekilde saklamayı başarmıştır bir zaman.

ve piyasanın çok ters gittiği bir zaman da , artık saklanamayacak kadar büyük olan bu olay ortaya çıkmıştır.

enpara.com
aylık %10 alırsın faiz.

tefeci olsan aylık %10 alamazsın.

altın alırsan bu aralar işini görebilir. dua bile edersin.

forex, emtia piyasası.

iş yatırım'ı arayın.

büyük şirtketlerin çıkardığı tahvilleri al. işbnkası akbank koç holding vs.

mevduat ve fonlardan fazla getirir

örnek ;

İş Yatırım tarafından ; Rönesans Holding’in, 75.000.000.-TL nominal değerli, fazla talep gelmesi durumunda 150.000.000.-TL’ye kadar arttırılabilecek, 3 yıl vadeli , ayda bir kupon ödemeli, 3 ayda bir değişken kuponlu tahvil ihracının, Kurul kaydını takiben 10-14 Aralık haftası içerisinde satılması planlanmaktadır.
Nitelikli yatırımcılara* satış yöntemi ile gerçekleştirilecek olan ihraçta, ek getiri oranları %3,25-%3,75 (325-375 bps) aralığında olacaktır. Nihai getiri, satış süresinin sonunda, yatırımcılardan gelen taleplere göre kesinleştirilecektir.


3 YIL VADELİ TAHVİL İHRACI ÖRNEK FİYATLAMA
Fiyatlama Yapılan Tarih 4 Aralık 2012
Gösterge Ortalama Yıllık Bileşik Faiz %5,78
Gösterge Faiz Oranı %5,63
Ek Getiri Oranı %3,25-%3,75 (325-375 bps)
Tahvil Basit Getirisi %8,88-%9,38
Tahvil Bileşik Getirisi %9,25-%9,79
Tahvilin Fiyat 1.-TL

o bulguru aratırlar. bir kademe daha fırlayıp tepe taklak olacak gibi..

her yılbaşı öncesi borsanın arttığına dair bir gözlemim var. imkb'den bakıp onaylamak mümkündür. (bakabilirseniz buraya da yazın)

Borsa acayip yükseldi bu ara. Ben bir süre daha böyle gideceğini düşünüyorum. En azından Cuma'ya kadar bekle. Cuma günleri de ekstra yükseliyor.

Sığ kağıtlarda kalırsanız borsa düştügünde o kadar etkilenmezsiniz.

bugün cnbce de ali ağoglu imkb / usd grafiğini gösterdi. 4.5 cent civarı olmadı 5 cent civarı bir geri çekilme bekleniyor. bence barutu azaldı.

benzer bir chart burada var
borsadanhisse.com

yukardaki arkadaşlar, televizyondaki o meşhur yorumcular, türkiye de o fonu aldığınız kurum yöneticileri dahil bunu kimse bilemez, bilmiyor.

62 binden beri çok yükseldi geyiği var, ama buralara geldi. arada bir fitch in not yükseltmesi geldi. şimdi faizler inanılmaz seviyelere düştü.

borsa değerlemelerinde faiz direkt yer aldığı için düşmesi borsaya daha gidecek pay bırakıyor olabilir.

birde bu yükselişteki ilginç olay aslında genelde bankaların önderliğinde bir yükseliş olması. genelde yatırım yapılan ufak şirketler ve sağlam sanayi şirketleri pek gitmedi.

neyse

"The objective is not to buy low and sell high, but to buy high and to sell higher. We can never know what price is "low." Nor can we know what price is "high." Always remember that sugar once fell from $1.25/lb to 2 cent/lb and seemed "cheap" many times along the way."

aile ekonomisini erkeğin idare ettiği aile çok.

bekar kadınların bir kısmı çeyiz düzmek
diğer bir kısmı da yemek-içmek-gezmek gibi aktiviteler sergileyip paraları buralara harcıyor
kadınlar genelde erkeklerden daha az kazanıyor (istatistikler öyle diyor en azından)para biriktiremiyor
evli olan idareyi eşine veriyor
bunun dışında kalan kadınlardan evet tanıdıklarım var borsayla ilgilenen

Tanidigim borsaci kadin sayisi erkek sayisindan daha fazla. Borsaci derken hobi olarak degil, profesyonel anlamda borsaci demek istiyorum. Tabi kolay yoldan koseyi donme umidiyle borsa ile ilgilenen erkekler var ama onlar fasulyeden sayiliyor.

papers.ssrn.com

swopec.hhs.se

valla hiç az değil aslında. imkb broker olarak çalışan bankalar aracı kurumlarda çalışan kadın sayısı en az % 40 larda.

altına ve çaputa yatırım yaptıkları içindir.

Kuveyt Türk'te altına altın hesabı var. hem vade sonunda kar payını alıyorsun hem de hesabın altın cinsinden tutulduğu için altındaki yükseliş de sana kar getiriyor. uzun vadede altın kaybettirecek bir enstrüman değil zaten. benim önerim budur soruna cevap olmasa da

altının onsuna dayalı oluyor o fonlar. ama en az %51 olmak zorunda bu yüzden geri kalan 49'una repo tahvil bono falan alınabilir. getirisi dengeli olur biraz daha az riskli olduğundan getirisi de o oranda olur. ülkenin kredi notu düşmüşken bank of america da türkiye'ye yatırım yapacağını falan söylemişken İMKB30'a dayalı yatırım fonlarını önerebilirim kısa vadede. uzun vadede altının düşme ihtimali de mevcut güvenli olsa da...

hacı paraya bır ıkı yıl bakmam dıyosan , ımkb 30 fıonlarından bırını al.. yatırım yapılabılır sevıyeye gelmesı uzun vadede yukselısın devamını getırecektır.

turkıyenın buyume rakamları gelecek yıl ıcın % 5 ler fılan konusuluyor dolayısıyla 1 yıl ıcıerısınde bu fonlardan elde edecegın getırı vadelı 'den daha fazla olacaktır. ama aynı sekılde kayıp rıskı de ıcerır. benım beklnetım 104ooo rakamının gorulecegı kı bu bıle suanda %15 lık bır getırı gıbı gorunmekte en az..

altın konusu ıse , altın dolar/ons bazında fıyatlanan bıseydır. hsbc fonu da bundan olusuyor olabılır , detayını ıncelemek lazım . yatırım yapacak kısının bunları bılıyor olması lazım aksı takdırde sana dunyanın en ıyı tuyosu da gelse cacık olmaz ondan. ne zaman gırıp ne zaman cıkacagını bılmedıgın seyden para kazanamazsın.


neyse uzatmayayım , bosver sen fondu altındı fılan seylerını.. koy vadelıye kafan rahat olsun.. bıde su fınansbankın yenı cıkan zımbırtısına bak o %15 *20 arası verıyo dıyolar bakmadım detaylarını dun burda bıyerde denk gelmıstı bırı yazmıstı.

ayda o kadar kenara ayırabiliyorsan en iyisi mülk yatırımı yapman bence. hazır faizler düşme eğilimindeyken kredi çek ev al. 2 sene sonra baktın olmuyor evi satarson. borcu kapatırsın kalan senin olur. bir de ev de zaten en az vadeli kadar değer kazanır o arada.

www.isbank.com.tr
economist
bloomberg
business insider
bigpara
www.mahfiegilmez.com buralara bakın. en iyi detaylı internet erişimleri.
yorumculara gelince günlük gazete takibi sizi çok bilgilendirir. örnek verecek olursak: dünya gazetesi dünya ekonomisinin takibinde, şirketlerin bilançolarını ve kaynaklarını öğrenmede iyi bir iktisadi bilginiz var ise yararlıdır. milliyet gazetesi köşe yazarı güngör uras ne biliyorsa ne varsa onu yazıyor tabii bu benim düşüncemdir.
dergi olarak kapital'i öneririm. bunları gün gün takip ederseniz profesyonel anlamda siz de genel sorulara cevap verebilirsiniz.

yukardakilere ek olarak

günlük raporları takip edebilirsiniz

www.hsbc.com.tr

www.isteyatirim.com.tr

www.kocmenkul.com.tr


vs

dergiye ihtiyaç yok ki. bunlar yeter de artar

www.marketwatch.com
www.bloomberg.com
www.bloomberght.com

kap'a bakın bir de..

gunluk verısınden kastınız ne ?

acılıs kapanıs fıyatları mı hacım bılgısı mı ? kademe bılgılerı mı ?

eger sadece fıyat ıstıyorsanız ımkb de var bu bılgıler.. excelde verıyor raporlama motoru ..

ayrıca matriks kullanan bi tanıdıgın varsa ondan da ısteyebılırsın ..

benım uyelık kapandı , yoksa gonderırıdım sana son on yıllık verıyı. grafıklerle bırlıkte ..

piyasanet.hurriyet.com.tr

burdan bir şeyler bulunur.

imkb de o verilerin hepsi var.

www.imkb.gov.tr

yatırım bankalarının bloomberg tahmini 1759 dolar ons ta. 1800 civarı bekleyen bir çok büyük banka var. şu anda 1750 dolar civarındayız. ons bazında %2,5 civarı bir yukarı beklentisi var diyebiliriz max.

gram altın bazında konuşmak için kurunda ne olacağını bilmek lazım. en iyi tahmin yatay kalması olduğuna göre max yüz 2.5 civarı bir artış ama yatay kalması daha büyük ihtimal.

kisa vadede altin cok degismez. ozellikle su anda kisa vade icin altin yuksek bence. Son 5-6 aylik seyrine bakarsan 90 ile 103tl arasinda oynadi altin. Su anda da 100tl. yani en yuksek duzeylerine yakin. al-sat arasindaki kur farkini da hesaba katarsak 1-2 aylik bir sure icin almak mantikli degil bence. ama amerika suriyeye saldirir, avrupa batar vs bu durumda altin ucusa gecebilir, gecmeyedebilir.

enflasyon oranı hep aynı ise, (2010 ocak fiyatı) x (1+enflasyon oranı-örnekteki 0,10 mesela-)^ay sayısı=şimdiki fiyat.

yani tekrar tekrar çarpmaktansa, üssünü almak daha kolay oluyor, mantık aynı:)

tek tek hesaplayınca oluyor yani değil mi?

evet olur tabi.

tüfe kullanmak da şık olurdu, ama tecrübesiz ellerde çok tehlikeli bir silaha dönüşebilir o metot. aman diyim:)

tefeyi kullanıyoruz yani?

yok. Tüfe yıllık olduğu için, onun aylık karşılığını üstel çarpımla bulursun oradan yürürsün filan.. matematik olarak azcık karışık, ondan dolayı.

www3.tcmb.gov.tr

istanbul'u yeterince sikemediklerini düşündüklerinden dolayı. durmak yok kanırtmaya devam.

1/100 000 ölçekli çevre düzeni planında Kozyatağı-Ataşehir bölgesi üst düzey hizmetlerden finans hizmetlerinin merkezi olacağı kararı alındı, hızla strateji ve eylem planları geliştirilmeye başlandı. Ondan ötürü.

rant

liberal ekonominin gereğini yapıyorlar. neo-liberalizmde artık her şeyin bir merkezden idare edilmesi yerine pekçok ama alanında özelleşmiş merkezlere geçiş mecburi. yani her şeyin merkezi ankara olmayacak artık. turizm merkezi antalya yöresi, tarım bölgesi x bölgesi, kamu yönetimi y bölgesinden idare edilecek, finans da istanbulda olacak artık. dikkat edersen açık ekonomiye entegre olmuş ülkelerde durum böyle. bu işin teorik kısmı.

ha bu arada ankarayı yurtdışında kimse bilmiyor. ora ne la bebe diyorlar, üzüyorlar bizi. finans merkezinin, bilinirliği daha yüksek olan istanbula taşınması sıcak para akışını, ayrıca küçük ve orta ölçekteki yabancı menkul kıymet yatırımcılarının kararlarını etkileyecek psikolojik bir etmen (bkz. davranışsal finans).

bi de kamu bankalarının dışındaki bankalarının merkezleri, sigorta kurumlarının merkezleri, menkul kıymeet- altın borsası vs. hepsi istanbulda. zaten uygulamada finansın merkezi istanbul. uygulamaya resmiyet getirmiş olacaklar ayrıca.

istanbul, londra ve new york gibi finans merkezi olma yolunda hızla ilerliyor.

61. sırada istanbul dünya finans merkezleri arasında.

istanbul newyork ve londrayı finans merkezi olarak aynı cümle içinde kullanmak herhalde pendikspor barcelona ve real madrid gibi bir dünya kulübü olma yolunda hızla ilerliyor demekle aynı şey.

www.longfinance.net

@spy of soul, dünya çapında olmasa da regional olarak çok güçlü, ankara'dan daha güçlü en azından.

pendikspor dünya çapında 61. klüp olsa, gayet de dünya klubü olma yolunda hızla ilerliyor derim.

new york ve londra dünya çapında finans merkezi, istanbul'da bu yolda ilerliyor, bu cümlede bir gariplik yok.

illuminati ve dikili tas dunyada nerlerde var istanbulda o hesap zaten istanbul cok cok ozel bir sehir ve ben cumhuriyetin bu sehrin kiymetini bilmedigine inaniyorum.

istanbul binlerce yillik gecmisi olan degisik kavimlere ev sahipligi yapmis biryer finans merkezleri de genelde konumla degil verdigi mesajla unlenir

dün çamlıca camisi için tv'de karşıt fikir olmadığı için tartışma denemeyecek bir sohbet programı vardı. oradaki prof.lardan biri şöyle dedi; "çamlıca camisi, sanki sultanahmet'in yürüyerek karşıya geçip oraya konmuş bir ikiz kardeşi gibi olacak. bakanlar peki bu camiyi hangi padişah yaptırdı diye soracaklar" dedi. ve şunu da belirteyim ideolojik, politik her türlü yol paradan geçer. iktidar için parasal kaynaklara hakim olmanız gerekir. her şey de step by step ilerliyor, ne demişler; büyük düşün dostum.

belli olmaz. mevsimsellik kıstas değil. koca mevsim boyunca gün ışığı aynı seviyede mi kalıyor? o günün iklim koşulları, çekim saati bu soruların cevabını şekillendirir.

bence kullanmak faydalı olacaktır.

softbox değil ama difuser ve reflektör şart.

konsepti bilmiyorum ama mekan olarak adaları tavsiye ederim. aslında mekana çekimin konseptine göre karar vermek doğru olur.

santral istanbul