bu şekilde yaşayan tanıdığım var ama mecburiyetten (eşinin işine yakın yerde oturabilmek için) yoksa kesinlikle normal değil.

işten 17.00'de çıkıyorum, 17.40'da evdeyim. iş avrupa, ev anadolu yakasında.

evet genellikle boyle yasaniyor istanbulda. yollarda harcanan saati en aza indirebilmek icin genelde de ise yakin ev tutuluyor. ama tabi her is dali icin gecerli degil bu durum. yazin hadi neyse aksam yurusuyus falan yapabiliyorsun biraz ama kisin daha da cekilmez oluyor. ha bir de su an okullar kapali ve bir cok insan yazliklara cekildiginden dolayi daha bos istanbul sen bir de kisin gor. kari gectim azicik yagmur yagsa trafik felc oluyor. karda 20 dakikalik yolu 3 saatte gittigimi bilirim.
ama her seye ragmen guzel bence bu sehir. seviyorum yine de.
hosgeldin bu arada :)

evden 8.30 da çıkıyorum mesai 9da başlıyor. akşamları da iş yoğunluğuna göre 17.30-18:00 arası çalışıyorum. ev-iş arası 15-20dakika. ev 4.levent iş maslakta. metroyla 2 durakta ordayım. şanslı kesimdenim yani. ama arkadaşım var başakşehirde oturuyor. 6da evden çıkıyor. kabus gibi. 3 saat üsrmüyor tabi. o erken geliyor işe erken çıkmak için.

yok artık, bire bir aynı duyuruyu açacaktım. tek fark, benimkinin 35 günlük bir zorunlu staj olması ve henüz 2. günümü tamamlamış olmam. daha şimdiden günleri sayıyorum. yol büyük işkence. 3 vesait yapıyorum, indikten sonra da 20 dk daha işkence gibi bir yol yürüyorum. üniversite hayatım o kadar rahat geçiyordu ki bu tempo beni 2 günde ambale etti. yaptığım işi sevmemem de cabası. sanırım asıl canımı sıkan o. eğer sen de işine benim gibi soğuk değilsen yolu çok dert etme bence. en azından böyle bir iyi taraf yakalamaya çalış.

Benimde böyleydi uzun süre çareyi akşam sporda trafiği atlatıp arabayla gidip gelmekte buldum. Masraflı ama yapıcak bişey yok.

maksimum 10 dk yürüyorum, hop okuldayım. çalışıyorum, çalışıyorum, çalışıyorum; kaçta çıkarsam çıkayım, maksimum 10 dk yürüyorum, hop evdeyim. ama bu aşamaya gelene kadar çok çektim.

kursları var. eğer hevesin ve ilgin varsa sıfırdan bile başlasan yaparsın. yok parası iyi bu işlerin sevmiyorum ama bakayım diyorsan hiç bulaşma.

Evet aynı durumda aldım. Gerisi ezber zaten

2 olması lazım

Ne sebeple vermis ki , veliye cocugun durumunu soyler gibi
Akbankla calisman sart degil, bigiler ortak havuzda butun bankalar erisebiliyor da bu bilgilerin ifsa edilmesini hangi dangalak yapmis gercekten ilginc
Akbank genek merkeze sikayet ederek basla sonra dava ac

boşuna uğraşma, benzeri bir durum da bi sonuç çıkmadı. döverek rahatlayabilirsin.

Söylediklerinde yanlış var hiçbir banka diğer bir bankadaki borcu bilemez.Müşternin hangi banka lartları var bilemez.Müşternin hesabı yoksa nerede çalıştığnı bilemez.Onu geçtim kendi elindeki bilgileri vermesi sonu olacağı için hiçbir kimse bunu gözr alamaz

adamın götünden kan alırlar kan.diğer bankalardaki bilgilere bir banka müdürü oradaki müdür arkadaşları yoluyla çok rahat bir şeklide erişebilir.Bu durumda o akbank müdürüne bir şey olmaz ama bilgilerinin oldugu bankada senin bilgilerini sorgulayan gişenin ya da müşteri temsilcisinin başı ağrıyıbilir.Gerçi o da müdürüne söylediyse ona da bi şey olmaz.bilgi sahibi banka müdürü veya bilgiyi akbank müdürüne veren her kimse veya bunu ispatlayabilirseniz (dava açtığınızda bilgilere bakanın sicili gözükür) ordan da kamera kayıtları ve telefon dökümleri ile iş çözülebilir.

Akbank teftiş kurulu na şikayet et. En azından kınama alır

Öncelikle tüm iş tecrübelerini ve üniversite bilgilerini eksiksiz olarak profilinde bulundur. İş tecrübelerinin altında yaptığın çalışmalarla ilgili çok uzun olmayan açıklamalar olsun. Kullandığın teknolojileri, yazılımları muhakkak belirt. Özet kısmında da birkaç cümle ile geçmiş kariyerini anlat.

Özellikle işinle ilgili anahtar kelimeler önemli; mesela yazılımcı isen java, .net vb. tasarımcı isen photoshop vb. gibi çünkü bu gibi anahtar kelimelerle arama yapılıyor. Bu gibi anahtar kelimeleri üstteki özet kısmında belirtmeni öneririm.

Duzgun (ne asiri detayli ne de bombos) bir profil olusturduktan sonra iki durum var:

Proaktif: Jobs sayfasindan istediginiz kriterlere gore arama yapip basvurabilirsiniz.
Reaktif: Yapilan aramalarda cikiyorsaniz isci arayanlar size ulasabilir.

Iyi sanslar.

yapılan aramalarda çıkmak için hiç trick mevcut mu?

trick işinle ilgili anahtar kelimeleri sağda solda geçirmek. ya daha önceki iş bilgilerinde yada about kısmında vs.

Valla Türkiye'de herşey olur.Ama normalde sen şu kadar süre düşüneceğim diyip onlar da tamam bekliyoruz derlerse seni o kadar süre beklerler.

biraz düşünebilir miyim diye süre istemekten bir sorun doğmaması lâzım.

sen kimsin ki? diyen firmada çalışmayın zaten. (birden fazla firma seçeneğiniz olduğu için). seçeneğiniz yoksa da süre istemezsiniz zaten. iki zaten oldu, idare edin...

şu an başka firmalarla görüşmelerim var diyip zaman isteyebilirsin. belli bir süre konuşup kararlaştırabilirsiniz.

innerbliss ile aynı fikirdeyim. Eğer buna ters tepki gösterirlerse doğal seleksiyon olmuş olur ve zaten o firmaya hiç gitmemen gerektiğini anlamış olursun.

düşünmek istediğinizi söyleyin ancak ne zaman cevap vereceğinizi de mutlaka iletin.
* biraz düşünmek istiyorum. bir mahsuru yoksa size x günü dönebileceğim. (asap)

ya sonuçta o firma için sende tek alternatif değilsin diye düşünüyorum. kurumsal bir yerse en azından 2 kişi vardır. 2-3 günlük bir süreyi kabul ederler ama fazlası zor.

düşüş devam edecek deniyor.
altın bulmak da zor bu ara bu arada.
yaza yükselir nasılsa diye çok alan oldu 2-3 aydır ama bu sefer yükselmeyecek gibi.
belli de olmaz tabi, siz bana bakmayın.

düşüş amerikan merkez bankası kaynaklı bizimle ilgisi yok.

düşüp düşmeyeceğini bilen yok açıkçası ama yukarı çıkmasını sağlayabilecek nedenlerle düşmesini sağlayabilecek nedenleri düşünürsen yükselmesi daha zor duruyor. en iyi bu seviyelerde yatay kalabilir gibi.

annem ve teyzemler alfred hitchcock birds izleyemiyor

Şeytan diye bir film vardı ya kafasını döndüren. İmkan yok izleyemem.

1408.

orjinal dilinde rec.

23 numara

stephen king'in yazdığı "thinner". 96 yapımı. aklıma gelince bile bi gerildim şu an.

requiem for a dream,shutter island

Masters of horror 1. sezon 2. bölüm. Yok usta hiç bana göre değil.

the descent
white noise
jacob's ladder
martyrs

the fourth kind

requiem for a dream +1. bak flasbackler belirdi yine pis.

gremlinler haeralde. çocukken pis tırsmıştım da

cikarsin ama bence cikmayin akm nim catisinda korkuluk olmadigindan tehlikeli olabilir

dün akm ye çıkılmıyordu. çökmek üzereymiş neredeyse. bir kişi düşmüş yoğun bakımdaymış. insanlar nolur çıkmayın diyordu kapıda.

fotograg cekmek istiyorum acikcasi yani bi kaç dk lik. ama tabi riske girmek istemiyorum bi yandan.

abi adam gözümün önünde düştü . bence çıkma.

daha önce burada sordular ama cevabını tam hatırlamıyorum. meydandan bakınca binanın solundanmıymış ne merdivenler varmış galiba.

meydandan bakınca sol taraftan, otoparkın ordan çıkılıyor.

gözünü seveyim çıkma. salı günü celal kırmaz adlı vatandaş gözümün önünde düştü 5. kattan. hi. bir güvenlik önlemi yok ufacık bir harekette çok saakat orası.

artık çıkmaya izin verilmiyor.

küçük kardeşi ntv

ntv gezi parkı'ndaki olaylara hiç yer vermedi. hiç ama. binlerce insan sokaktayken onlar belgesel yayınladılar. insanlar da delirdi. ntv'nin sahibi ile garanti bankası'nın sahibi aynı kişi. dolayısıyla insanlar protestoyu oraya yönlendirdiler. garanti bankası zaten insanların dolduğu bir kurumdu. zırt pırt para kesmesi falan. patladı halk. çok da iyi oldu.

Borsa yeterince primlenmişti, ülkede malum olan ekonomik krizin bahanesi de çıktı hükümet için, borsa 60 binlere kadar geri çekilir net söylüyorum, şu an borsada kalmak çok akıl karı değil, hele bazı holdinglerin de başbakan tarafından hedef gösterildiği göz önüne alınırsa...

başka bir şey yok

minibüste olması lazım. akşam çıkışta oluyor ama gidişte de vardır herhalde

metroyla zeytınburnu'na gelıp metro önünden minibüse binebilirsiniz. birçoğu salonun önünden geçiyor. dönüşte de aynı yolu ızleyebılırsınız.

"O da Allah'ın yarattığı bir mahluk" cümlesinde gizli sorunun yanıtı

din zaten insanı diğer canlılardan ayırıyor. seni meleklere benzereterek yarattık diyor mesela.

sen napıyorsun atla köpekle maymunla eş tutmaya kalkıyorsun. bence burdan doğuyor.

Antropolojik açıdan bakarsak (bkz: homosantrizm )

galiba bizde olan ruh hayvanlarda olmadığından.

evrim , dinlerdeki adem havva mitiyle çelişir. semavi kitaplarda belirtilen dünyanın yaşıyla çelişir. bilimsel olarak ortaya konan gerçekler, kutsal kitaplarda yazanları yanlışlar çoğu zaman. bu yüzden evrim, bilim küfürdür, günahtır.

çok fazla bilgim yok ama bankacı arkadaşlar hep hazine iyidir iyidir gibi şeylerden bahsediyor.

hazine evet ama herkesi almıyorlar o birime

hazime uluslararası bankacılık proje finansman alternatif dağıtım kanalları (şubesiz b. diyede gecenilir) özel bankacılık kurumsal bankacılık ödeme sistemleri

türkçede yabancı kelimeler okunduğu gibi yazılır ya ondan herhalde.

"31. dedirten grubu duzenlemesi: "rusça, yunanca, arapça, japonca gibi latin yazı sistemi kullanmayan dillerdeki özel isimler (ve özel isim olarak sınıflandırılabilecek yerleşik kavramlar ve terimleşmiş sözcükler), türkçenin ses özelliklerine uygun olarak okunduğu gibi yazılır: çaykovski, vasabi, hiroşima, salman rüştü gibi.

bu tür adların geçtiği kaynaklarda o adın ingilizce veya başka bir latin yazı sistemi kullanan dilde yazılışı ne kadar yaygın olursa olsun o adın kökenine bakmak, latin yazı sistemi kökenli değil ise türkçe okunduğu gibi yazmak gerekir."

(bkz: #1152590)

Bütün yabancı kelimeler/isimler öyle yazılmıyor. Latin alfabesi olmayan dillerdeki kelimeler öyle açılıyor. Çünkü sözlük de Türkçe gibi latin alfabesini destekliyor. Böyle dillerde de bazı harfler var ki Türkçe'de karşılığı yok.

Mesela sen "Novak Djokovic" demişsin ama onun kendi dilinde aslı "Novak Đoković" şeklinde. Soyadın ilk ve son harfleri "D" ve "c"ye benzese de öyle değil. Türkçe'de de o harfler yok. O yüzden okunduğu gibi, sadece latin harflerle yazıyoruz.

10 trilyon lira basarsa piyasada 10 trilyon lira olur, ve ürünler zamlanır. çünkü piyasada çok para vardır, herkeste para vardır, paranın değeri düşer ve ürünlerin belli değerleri olmalıdır.

1 milyon lira basılır, piyasada az para vardır, ürünlerin fiyatları düşer. çünkü az para vardır ve para kıymetlidir. (önceki örneğe göre) çünkü paranın değeri karşılığı belli miktar ürün alınabilmelidir.

paranın değerliliği meselesi de altın ve petrol'den çok etkilenir. altın ve petrol rezervi bulunur, para değerlenir. fos çıkar, para değer kaybeder.

sinirsiz para basmanin sonucu enflasyon'dur.
(bkz: enflasyon)

eksiduyu.ru

orada da aktarılmış abd ye 1 milyon dalır borç var kur 2 tl

devlet 2 milyon tl bastı (1 m dalır a istinaden)

adam diyor ki hoop kur 10 tl oldu (NEDEN)

O zaman devlet para bastığını söylemiycek basıcak toplam 2 milyon tl basımı yapınca diycek al kardeş paranı benden uzak ol yok şimdi biri çıkıp dicek ki dolara çevirirken kur değişiyo zaten de nasıl alla devlette heralde başbakan döviz bürosuna gidi bozdurmuyo amk :D şasıp kalıyorum

piyasada 100 tane çikolata olsa ve fiyatı da 1 tl olsun. cebinde 100 lira varken 1 çikolata alsan sen. merkez bankası para bastıktan sonra herkesin cebinde para bol olacağı için parası çok olan çikolataya sahip olmak isteyecek, çünkü çikolata toplamda 100 tane var, fazla parası olan çikolatayı alacak(bir nevi açık arttırma) talep artacağı için satıcılar da en yüksek fiyat verene satacak(kar malsimizasyonu) ve fiyatlar artacak. Bol olan şey değersizleşir kıt olan ise değerlenir. yani herkesin cebinde fazla para varsa, üretimde sınırsız artırılamayacağı için artan talep bir süreden sonra fiyatları artırır.

sınırsız para bassın. ürünler zamlanmasın. memura işçiye öğrenciye herkese para dağıtsın devlet. o zaman kim çalışacak. manavdan meyve alabilecek misin? madem manavın parası var neden manavlık yapsın. mercedese binen manav mı olur?

karşılıksız para basarsa herkesin cebinde çok para olur. bu çok parayla insanların talebi artar. talebi artan bi malın fiyatı artar. yani enflasyon. amerika'nın bastığı para amerikayı etkilemiyo çünkü dünya çapında kullanılabilen, değişimi kolay yapılabilen para. paranın büyük çoğunluğu dünya piyasasında dönüyor. amerika'daki talebi arttıracak kadar amerikaya dönmüyor..

tmm da para satmıyoruz ki elimizzde bir sürü para olsa ve satmaya çalışsak anlıycam şimdi olay şuna geliyo bence Devlet ve veya sermayeciler sadece kendilerinde para olsun istiyolar vatandaşta para olmasın istiyorlar o yuzden sistem buna gidiyor ancak amerika olayı aşmış nasıl we are %99 yani para %1 de o yuzden sınırsız para basıyorlar ama basılan paranın yine %1 e geri dönmesini sağlıyorlar örnek iphone 5 parça maliyeti 129 dolar satış fiy 649 dolar 500 dolar %1 e transfer üretim var teknoloji üretimi arge var adamlar dağıttıkları parayı o şekilde geri topluyo bizdekiler geri toplayamayınca madem kimsede olmasın o zmn para diyorlar bence

ogalan para ile urunlerin degeri artacak. kısmını kimse açıklayamıyor

Mercedese binen manav zaten var dostum memurların çoğu mercedese binebilecek kapasitede maaş alıyorlar sadece zekaları çok ileri değil adam 750 tl maaş ile 5 çocuk bakıyo adam memur 3 lira maaşı var eşi memur 3 lira 6 lira bizim memur geçinemiyor. D: bu nasıl çelişki aylık 1000 tl taksitle mercedes var 1500 tl taksitle ağaoğlundan ev var

karşılıksız para basarsa herkesin cebinde çok para olur. bu çok parayla insanların talebi artar. talebi artan bi malın fiyatı artar. yani enflasyon.

BU FENA DEĞİL ANLADIM GİBİ DEMEKKİ SEN BİRAZ DAHA AÇSAN HOCAM ÇÖZÜCEZ MUHABBETİ

aslında güzel soru, pek çok iktisat öğrencisi bile para basmak enflasyona neden olurdan daha fazlasını bilmez.

eskiden para dediğin şey altın sikkeydi, yani değerli bir şeydi. şimdi ise bir kağıt parçası. insanlık o kağıt parçasını değiş tokuş aracısı olarak kullanıyor. yasalar o kağıt parçasını basma işini merkez bankalarına vermiş. şimdi senin sorunu bir parça değiştireyim; "merkez bankası bu kağıt parçasını basmakla yükümlü olan kurum, neden daha çok basıp insanlara dağıtmıyor? ne de olsa o kağıt parçasının satın alabilme özelliği var. daha çok bassın, insanlar daha çok alışveriş yapsın, herkes zengin olsun."

şimdi cevaplayayım. 2 açıdan bakacağım olaya. bir makro ekonomik olarak, ikincisi bakkal mantığıyla.

1) "devlet bu parayı dağıtsın herkes zengin olsun." nasıl dağıtacak? gökdelenlerin tepesinden para saçacak değil, diyelim ki memur maaşlarına %100 zam yapsın, ülkedeki 6 milyon memur 2 katı maaş alsın, iki katı zenginleşsin. Keşke öyle olsa dostum, keşke... şimdi, dedim ya para dediğin şey aslında özel bir kağıt parçası. devlet, memurunun 1 aylık çalışmasını satın alıyor ve karşılığında ona maaş adında kağıt veriyor. o kağıtlar değerli çünkü piyasada azlar. %100 zamın ardından piyasadaki kağıtlar artacak ve piyasada artan her şeye olduğu gibi o kağıtların değeri azalacak. eskiden üzerinde 200 TL yazan kağıtlar artık yeni fiyatlarla 200 TL'lik alışveriş yapamayacak. piyasadaki kağıt ne kadar artarsa kağıdın alışveriş gücü o derece azalacak. yani eskiden 1 TL'ye ekmek alıyorsan şimdi yanına 1 TL daha koyarak 2 TL'ye ekmek alabileceksin çünkü para değersizleştiğinden 1 TL eski gücünü koruyamayacak. buradaki mekanizmanın temelinde her şeyin zamlanması değil, eski paranın eski değerinde olmayışı, zamlanma ya da enflasyon bunun sonucu.

2) para olayı hakikatten karışırıyor, biz onun yerine deniz kabuğu kullanalım. diyelim ki biz para değil de deniz kabuğu kullanıyoruz. bakkal amcamız 1 deniz kabuğu karşılığında 1 ekmek versin. o da ekmek karşılığı aldığı 1 deniz kabuğu ile başka bir şeyler alabilsin. yani ekonomide çarklar dönsün. düşün ki bir gün kumsala deli bir dalga gelsin ve kumsala milyonlarca deniz kabuğu bıraksın. şimdi düşün, bakkal artık elinde her 1 deniz kabuğu olana 1 ekmek verir mi?

Sezerciğin bir sıpası vardı(sıpa kıt kaynak)

bir tane sıpaya en çok parayı veren alıyordu hani. Ekonminin işleyişide buna benziyor sadece birbimizin tekliflerini önemsemiyoruz. Ederi 250 liraya satmayı düşünürken 50 bin liraya satıyordu...

Bir başka açıdan bakalım olaya.(kendi halinde dış ticaretin olmadığı bir ülke düşün)
Ülkede herşey takas ile dönüyor. sen ekmek veriyorsun, çiftçi sana un veriyor, unu satıyorsun kalem alıyorsun... Bir süre sonra herkes ihtiyacını olanı bulmakta zorlanıyor, kalem karşılığı un veren kişi 1 km ilerde bunun için hergün o kadar yol gitmek mantıksız geliyor ve ortak bir takas ürünü olan para kullanılsın deniliyor. Ülkedeki o andaki üretim miktarı sabit.(100 kalem 1000 kg un vs...) bu saatten sonra parayı istediğin kadar arttır artan parayı öğütüp un yapamayacaklarına göre mecbur fiyat artacak.

TMMDA turkiyede durum bu değil ki milyonlarca araba üretiyor bursa adana merso otobus basıyor ist bilmem ne sakrya toyota bizde habire dışardan para geliyo ÜRETİM VAR

@netadam bak olay şu şekilde çalışır. Merkez Bankası para basacağı zaman bunun bir karşılığı olmak zorunda. Kasasına ya altın koyar, yada döviz. Şimdi arkadaşların da dediği gibi, rastgele bastı parayı. Herkesin cebinde milyonlar var. Hadi bi araba satın alayım diyeceksin. Ama piyasada, ekonomide sen yalnız değilsin. Senin gibi milyonlarca insan olacak ve onlar da araba almak isteyecek. Bu sefer araba üreticisi herkesin talebini karşılayamayacak ilk etapta. Bu sefer daha fazla para vereceksin o araba için. Bunu göze alacaksın yani. Dolayısıyla arabanın fiyatı artacak. Çünkü daha önce de dediğim gibi yalnız değilsin. Senin verdiğin kararı başkaları da verecek. Senin hatan, sadece senin gelirinin yükseleceğini sanman.

Ekonomide 2 kavram vardır. nominal ve reel. Nominal dediğimiz şey, kağıt üzerinde yazan değerdir. Reel dediğimiz şeyse bir şeyle mukayese edilmiş değerdir. Önemli olan, adından da anlaşılacağı gibi reel olandır. bi de şöyle düşün. Sana 100.000 TL senetle borcum olsun. Senetin üstündeki nominal değer 100.000 TL. Herkesin eline para geçti diyelim. Bu sefer bollaşan şeyin değeri "reel" olarak azalacağından o borcumun değeri de nispeten azalacak. Yani çat diye koyabilicem o parayı. Yani elime para geçmeden önceki değeri ile geçtikten sonraki değeri aynı olmayacak. Bu da nominal-reel ayrımıdır işte.

@bilmemkacincinick Mb'nın bastığı paranın karşılığının olması gerekmez. Ekonominin durumuna göre para basar veya çeker. Bahsettiğiniz durum 1945'lere kadardı.Altın karşılığı para basılıyordu fakat kıt olan altın yeterli artmadığı için bu sistemden vazgeçildi dolara endekslenmek istendi daha sonradan da bundan da vazgeçip her ekonomi kendi siyasi politikasına göre basmaya karar verdi.

@rebelmummy ekonomide her zaman belli bir oranda enflasyon gerekmekte. yoksa resesyona girer ekonomi. senin bahsettiğin para basma eylemi bunun için. Fakat arkadaşın bahsettiği şey başka. Milyarları basabilmesi için karşılığını piyasadan çekmesi yani kasasına koyması gerekir. Kaldı ki tamamen senin dediğin yöntemle para basacak olsa MB, piyasaya süreceği parayı hesaplayabilmek için t-1 dönemini baz almak zorunda. fakat önemli olan şu andır. yani t dönemi.. ve etkilerini de t+1 döneminde izleyebilir.

Evet belki çok fazla araç üretiliyor ama bunların hepsi türkiye için değil ve bunun yanında bir çok şeyi tüketiyoruz.

Olayın aslı paranın basılmasında değil üretimde. Ekonomiyi tek tip olarak düşünelim parçadan bütüne gidelim. 10 araba üretiliyor ve piyasada 100 bin tl var.

100bin/10= Arabanın fiyatı 10bin tl.


MB para arzını arttırdı ve piyasadaki para miktarı 1 milyon tl oldu.

MB üretimi arttıramayacağı için yine 10 tane araba var.

1milyon/10= araba fiyatı oldu sana 100 bin.

MB'nın para arzını artırmak için bir çok yöntemi var piyasadan altın çekmek veya döviz çekmek bunlardan sadece birkaçı. Reeskont oranlarını arttırarak ya da özel kesim tahvil ve bonolarını satın alarak da bu işlemleri gerçekleştirebilir.

@rebelmummy olay farklı bi yere gidiyor. ona bakarsa zorunlu karşılık oranlarının arttırılması azaltılması da vardır. benim demeye çalıştığım, MB'nin bunlara karar verebilmek için zaman faktörünü hesaba katmak zorunda olması.

Her neyse.. umarım aydınlatabilmişizdir seni @netadam.. Unutma, çok olanın değeri azdır. Elmas'ı düşün.. Ne kadar azsa o kadar değerlidir...

bir soru sordun duyuru karıştı len.

lakin en güzel cevap @rebelmummy +1 (ilk cevabı-çikolata örneği)

Yani Amerikanın naıl para basıp ta bizim para basmadığımızı anlayamadım da.
Para basmada sıkıntı yok, parayı piyasaya sürmede sıkıntı var galiba her neyse.

Şimdi şöyle devletin para basıp piyasaya sürmesi

emeklilere %1000 zam
asgari ücret 750 den 10.000 tl ye
memur maaşı 2000 tl den 9 bin tl ye :) (memurların taa)
fln fln yapıldığın da

1.) herkes daha fazla çikolata daha fazla araba daha fazla ev almak isteyecek
2.)bu çikiletayı üreten fabrikanın işçileri 750 maaş alırken 10 bin alıyor olacak bu çikileta fiyatına yansır
aynı şekilde araba fiyatına yansır
aynı şekilde bütün üretim kalemlerine yansır

1.arz talep eğrisi
2.maliyet muhasebesi

yanlış anlamışsam uyarın arkadaşlar...

ya herkesin maaşını 100 bin TL yapsan da bir şey değişmez ki.. yaşın küçük herhalde bu ülkede paradan 6 sıfır atıldı hiçbir şeyin değeri değişmedi. maaşlara da bol sıfır eklesen bir şey değişmez. çünkü senin verdiğin 1800TL'nin USD değeri 1000 USD ise; para basıp maaşını 180000000000 TL yapsan da USD değeri 1000 olacak. Çünkü para basınca her şeyden önce devalüasyon olur. TL, tüm paralar karşısında değer kaybeder. Toplam paranın toplam değeri değişmeyeceğinden, devletin bastığı her para aslında halkın cebinden çıkar.

şunu okuyunca anlayacağını sanıyorum:
antik.eksisozluk.com

öncelikle herkez değil herkes.

amerika ve bizim para basma mekanizmamız aynı. ama ABD para bastığı zaman doların önemli bir kısmı ülke dışına çıkıyor. Türkiye'de bile ne kadar dolar hesabı ve fiziki dolar olduğunu benden daha iyi biliyorsundur.

ama biz tl bastığımız zaman TL ülke dışına fazla çıkamıyor. parayı da bir mal gibi düşünebilirsin. nasıl o seneki fındık rekoltesi yüksek olduğunda fındığın fiyatı düşüyorsa para miktarı artıncada paranın değeri düşüyor. paranın değerinin düşmesi ne demek.

alabildiği mal sepetinin azalması demek. yani geçen sene 100 tl 10 kg pirinç alırken bu sene 9 kg alabilir demek.

işte biz para basarsak o para sınırlarımızı aşamıyor ama Abd bastığı zaman o paranın önemli kısmını çin almanya japonya rusya suudi arabistan vs alıp kendi rezervlerine koyuyor. ülke içindeki para miktarı artmadığı için enflasyonda olmuyor.

ama dikkatini çekerim ABD de para basarak zenginleşmiyor. aksine borçları artıyor.

aslında önemli olan o paranın konvertible ( dünyanın her yerinden kullanılan euro ve dolar biraz da pound gibi yani) bir para olması.

ŞUAN Kİ EKONOMİK SİSTEM DE PARANIN KARŞILIĞI ZATEN BORÇ .
ESKİDEN OLDUĞU GİBİ ALTIN YA DA DÖVİZ DEĞİL.

faiz düşerken teorik olarak TL değerinin düşmesi gerekir zaten, değerlenmesi değil. yine de her zaman bire bir bi ilişki olması gerekmez farklı etkenler sebebiyle, faiz düşerken TL bazlı farklı yatırım araçlarına para girişi oluyor olabilir vs.

faiz düşüyor ama bir yandan da zorunlu karşılıkları artırarark piyasadan para çekiyor. aslında elinden geldiğince faiz indiriminin etkisini sınırlıyor.

o zamanki 35 dolarla bu zamanki 35 doların aynı mali değerde olduğunu düşünmüyorsunuzdur inşallah?

düşünmüyorum da bu denli deli bir fark olabilmesine inanamadım
bi de şuna baktım 1965'te 1 dolar 0.358 sterlin iken şimdi 0.66 sterlin ediyor fark 2 kat altında fark 35 dolar -1700 dolar 48 kat bunu anlamaya çalışıyorum.

o dönemde bretton woods systemi vardı.

Anlaşma ile 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak belirlenmiş ve ABD dış talep olduğunda doları bu parite'si üzerinden altına çevirmeyi kabul etmiştir.

yani abd her dolar banknot un karşılığında fiziki altın olduğunu garanti ediyordu.

yatırım hesabı açtırman lazım. o hesapla banka senin nezdinde takasbankta hesap açıcak. ( takasbank gerçek bir banka gibi değil sadece borsa da alıp/satacağın para ziraat tarafından bu bankaya aktarılacak.

Bildiğim kadarıyla altın ve gayrimenkul verir böyle bir karı

Deger kaybetmemesi yeterli ise hazine bonosu veya vadeli mevduat hesabi dusunulebilir. Verdikleri faiz zaten enflasyon ile bire bir gidiyor.

bono ama hazine bonosu yerine özel sektör bonoları. iş bankası garanti gibi banka bonoları yada koç sabancı vs gibi özel sektör bonoları. hem güvenli hemde hazine bonosunda +1 1,5 puan dah fazla getirir.

www.sec.gov

-Hisseler neyi gösterir?
Şirketin bir sermaye değeri ve hisse senedi sayısı vardır. Bu ikisini bölersen hisse değeri eline geçer.

-Neden değer kazanır?
Hisselerin mevcut sahipleri hisselerin değerini belirler. Birisi hissesini 1 liradan satıyorsa hisse senedi 1 liradır, başkası 10'a satıyorsa 10 liradır. Gözüken değer asgari olandır.

-Neye göre alınıp satılır?
Beklentilere göre alınıp satılır. Diğer yatırımlardan daha fazla yüzdeyle artacağı bekleniyorsa alınması beklenir, alınması beklenen bir şeyin de değerinin artması beklenir.

-Hisselerin değerinin artıyor olması neyi gösterir?
Birçok şeyi, ama ilk olarak hisse sahiplerinin gözünde hisslerinin ederinin arttığı diyebiliriz.

-Spekülasyon olmaksızın değer kazanması şirketin başarılı olduğunu gösterir mi?
Hayır. Bunu çürütmek için birçok örnek verilebilir. Şirketin yönetilmesiyle hiç alakası olmayan şeyler de hisse senedi değerini artırabilir. Örneğin siyasi istikrar, ya da pozitif hava.

-Temettü dağıtmayan bir şirketin hissesi neden inip çıkar?
Neden inip çıkmasın ki, alakasız bir soru olmuş.

-Amaç tamamen ileride daha yükseğe satmak mıdır?
Yeterince toplarsan yönetim kuruluna girebilirsin =)

-Alırken neye göre hissenin artıp-azalacağını tahmin edebiliriz; kriterlerimiz nelerdir?
Çok fazla var, tabi araştırarak. En tabiisi bir şirketin beklentilerin üzerinde kâr edeceğini biliyorsan hisse senedinin artmasını bekleyebilirsin.

bir şirketin en önemli hedefi piyasa değerini artırmaktır. ne demek bu hisse fiyatı* dolaşımdaki hisse sayısı.

hisse değeri
aslında uzun vadede dağıtacağı temettülerin bugüne indirgenmesi hisse fiyatına eşit olmalıdır. ( büyüme oranı ve borçlanma faiziyle beraber.) gordon büyüme modeli diye geçer literatürde
www.investinganswers.com

temettü hariç haberler ve beklentiler alınıp satılır aslında. ( buy the rumor sell the fact)

yani bir şirket temettü dağıtmıyor olabilir. ama kar ediyorsa ve bu karı büyümek için kullanıyorsa bu pozitif birşeydir.

yada bir lisans yeni bir iş alanı bir birleşme ihtimali.

bunlar teori.

pratikte ise portföy kurduğunuzu ve 1 milyar dolarlık bir fon yönettiğinizi ve %85 oranında hisse koymak zorunda olduğunuzu düşünün.

bazı hisseleri kendi değerlerinden çok piyasa ya göre davranışlarına göre alırsınız. Beta denen bu değer piyasa geneline göre nasıl hareket ettiğini gösterir.

sizde portföynüze bazı riskli olan hisseleri bazı daha az risklim olanları alırsınız.

yani atıyorum çok karlı olmayan ama garanti gelir olan (atıyorum general electric vs) gibii bir hisse sırf bu ihtiyaçtan dolayı yüksek alıma uğrayıp fiyatı artabilir.

Alırken neye göre hissenin artıp-azalacağını tahmin edebiliriz; kriterlerimiz nelerdir?

bu sorunun iki cevabı var teknik analiz yada temel analiz. teknik analiz grafiklere bakıp tv de işte 10.10 direncini kırarsa 10,50 'ye gider fln diyen abiler kullanır.

onlara göre bir hisseyle ilgili her türlü haber, beklenti fiyatın içinde olduğundan sadece fiyatın geçmiş hareketine bakmak gelecekle ilgili tahmin için yeterlidir.

temel analiz ise şirket raporlarındaki beklentilere göre genelde yukardaki gordon modeliyle yapılır. önemli olan şirketin karını doğru tahmin etmektir.
daha uzun vadelidir.

bana sorarsan hisseyi alırken temel analize bakmalısın. büyüme beklentisi olan ortaklık yapısı sağlam olan ve piyasada likit olan tahtası spekülasyona açık olmayan hisselere bakmalısın.

sonra büyük türk aracı kurumların ve özellikle yabancı kurumların tavsiye ettiği hisseleri alabilirsin.

teknik analizi daha kısa vadeli hisseyi seçtikten sonra ne zamn alacağına karar vermek için ve kar/zarar hedeflerin için kullanmalısın.

yani hisseyi temel analizle seç, ama hangi seviyede alacağını hangi seviyede zararını kesip satacağını yada karını alacağını teknik analize göre belirle.

imkb
vob
altın borsası

vardı benim bildiğim. vob izmirdeydi mesela. hepsinin toplanması işleri kolaylaştırır.


www.sabah.com.tr

dediğin oldu zaten imkb borsa istanbul olunca. altın borsası vob (vadeli işlemler ve opsiiyon piyasasıydı) ve imkb vardı.

şimdi hepsi borsa istanbul oldu. ama entegrasyon süreci daha bitmedi 8 ağustosta teknik olarak tek borsa olacak.

ülkeye faydası bu borsa istanbul'un bir ksımı yabancılara satılacak. işlem hacimlerinin artmasını sağlayabilir. uzun vadede finans merkezi olma hayaline katkı yapar.

kısa vadede çok etkisi olmadı/maz.

ölü yada canlı olmak zorunda değil.

zaten kırmaya çalıştığı şey bu önyargı. siyah beyaz değil de arada gri tonlar yani ara durumlar var.

buradaki durum aslında kedinin durumu bir olasılıklar kümesinden ibaret. sen sonuca bakmak istediğin zaman o küme bir sonuca doğru çöküyor. sen sonucu görüyorsun.

mantık işte elektronun hem momentumunu hem yerini bilemezsin. bu iki değişkenden hangisi daha çok bilmeye çalışırsan diğerini bilme kesinliğin azalır. elektronun yerini sadece bir dalga denklemi olarak düşünebilirsin.

kedi metafor olduğu için gözlemci değil tabi ki gözlenen etkilenen.

çok derin bir bilgim yok ama gördüğüm kadarıyla fikrimi söyleyeyim; herkes onlar için çalışıyor. dediğin asyalılar vs. adama sorsan 10 milyon dolara bizle mi çalışırsın 5 milyon dolara amerika ile mi diye amerika'yı seçer. tüm dünya onları takip ediyor çünkü. haliyle en iyileri onlarda. dediğin araplar onlara değil de başkasına o kadar petrol satsa arap olamazlar. tüketim de hat safhada. ve dolar denen zımbırtı da en büyük etken.

çünkü parası konvertible. isterse para basar, borçlarını öder. petrol satışlarının altın üzerinden değil de dolar üzerinden yapılmasını neden istiyor sanıyorsun?

çin'e borcu var da, çin o borcu tahsil edip ülkesine gidemiyor çünkü enflasyon olur ülkesinde. amerika bunun yerine, "senin parayı ben işleteyim, sana faiz vereyim" diyor çin'e. çin kazandığı parayı ya amerikan bankalarında tutuyor ya da taşınmaz satın alıyor.

bu adamları zirvede tutan şey, kapitalizmin en güzel işlediği ülke olması.

nedeni ifade özgürlüğü ve bireysel özgürlüklerin korunması.

dünyanın tüm beyinleri buraya akıyor taaa 1900 lerin başından beri. özellikle osmanlının, rusyanın , çinin ve avrupanın yenı fırsat pesınde kosan kısılerının goclerı sayesınde abd bugunku halıne gelmıstır.

bunun cevabı iki dünya savaşında saklı. 2. dünya savaşı sırasında savaşa uzun süre girmeyen ABD o tarihte dünyadaki tüm sanayi üretiminin %50'sini üretir hale geldi.

bir önceki dönemin kuvvetli ülkeleri İngiltere, Almanya, Fransa , Rusya birbirlerini yıktılar.

asıl önemlisi, AVrupadaki özellikle yahudiler olmak üzere, en önemli bilim adamlarının çoğu ABD'ye göçtü.

Önce sanayi de öne geçtiler sonra bilim ve eğitimde.

son yıllarda nerdeyse bütün nobel ödüllerini abd alıyor. hem mali hem askeri olarak inanılmaz güçlüler.

ve artık enerji konusunda ortadoğuya daha az bağlı hale geliyorlar. kaya gazı ve kayadan çıkartılan petrol üretimi inanılmaz arttı.

çıkıp biraz hava al. mümkünse 5-10 dakika hızlı yürü.

akşam spora gidiyorum, kendime acımayacağım..

inci swf ve inci caps'te gezin biraz panpa.

bence tanımadığın güzel bir bayanla sohbet etme imkanı yaratabilirsen bir süre rahatlarsın

ne oldu ki?

Benim için küçük, GM için büyük bir olay..
zaten bu adama hiç kanım ısınmadı, kariyer.net'te takılmaya mı başlasam acaba..

işten ayrılmak istiyosan yeni iş bulana kadar devam et,ortada kalma.

nobel ödüllü yazar stiglitz: küreselleşme büyük hayal kırıklığı.

okur musun bilmem. tam olarak ne öğrenmek istiyorsun?

sana satırbaşlarını veriyim sen takıl

-tr deki büyük bankalar ve yabancı ortaklıkları

- tr bankalarının yurt dışı bankalardan aldıkları yabancı krediler

-swift sistemi , bankalar arası para gönderme alma

-offshore bankacılık, g. kıbrısta batan rus paraları , son dönemde wikileaks in açıkladğı isviçre bankalarındaki gizli hesap sahipleri vs...

test oluyor diye hatırlıyorum .iş inki yazılı oluyordu tamamen

neyse, zaten yanlışlıkla başvurmuştum. seneye hazırlanacaktım bu sınavlara da, bi arkadaşım başvur dedi diye başvurduk. inşallah tek girme hakkımız yoktur bunlara da, soruları görmüş oluruz en azından. seneye için antreman olur.

@douchenbag yok hocam mülakattan sonra tek hak oluyor.
yazılı sınav çift hak ya da daha fazla. daha fazla kısmını pek bilmiyorum işte

garanti bankası 2 farklı sınav koyar önünüze saat 10 öğlen 4 arası sürecektir. genelde itü maçka kampusu dolaylarında yaparlar sınavı. 1 ara verirler. sınavı kazanır, mülakattan elenirseniz hakkınız kalmaz. sınavı kazanamaz seneye gireyim derseniz 1 hakkınız kalır, this is it.

sonuna kadar bekle bence. çıkacak sanıyorum.

benim de araba alma planı var altına baglı :) haziranı bekliycem ben de. o kadar acil degil benim is. ins en karlı sekilde cıkarsın :)

ya ne zor işlermiş arkadaş, o zaman 22 nisan' a kadar beklemek mantıklısı yani?

çıkacak, emin ol

Bir keresinde elimdeki amerikan dolarlarini kanada dolarina cevirecektim. Tezgahtaki adam dedi:

-Kur biraz dusuk, hepsini cevirmek istiyor musun?
-Bilmem, yukselir mi ki sonra?
-Eger bilseydim bu tezgahta calismazdim, gidip milyonlar kazanirdim.

Yani boyle bir sey bu soru.

o kadar cok degiskeni bagli ki bunu bilsem burada cevap yazmazdim zaten. hani bu konuya cok kafa yoranlar, dunya piyasalarina falan hakim olanlar bile sadece ongorude bulunabiliyorlar. ben senin yerinde olsam beklerdim ama. altin uzun vadede hep kazandirmistir. senin vaden cok kisa ama yine de beklemek daha mantikli duruyor. he ama bekleyip de 550 lira olursa neden oyle oldu deme. olabilir.

yurt disinda cikacagin ulkenin kurlarina bak avrupaysa muhtemelen orada daha pahali altin orada bozdurabilirsin

Yav orada bozdurmayi hiç düşünmemiştim. Almanya ya gideceğim, acaba nasıldır durumlar orada

7. aya kadar yükselmez.

Amerika tarafinda ekonomik buyumenin enflasyonist baski yaratmadan yasanmasi ve 10 yillik getirelerdeki yukari yonlu beklentinin etkisiyle Goldman analistleri 3 aylik fiyat beklentsini 1615$dan 1530$a; 6 Aylik fiyat beklentisini 1600$dan 1490$a ve 12 aylik fiyat beklentisini 1550$dan 1390$ cekti.

2 Nisanda Societe Generale analistleride Amerika tarafinda toparlanmayla beraber parasal genisleme politikasinda geri cekilme olacagini belirterek Altin fiyatlarinda bir balonun olusmaya basladigina dikkat cekmisti. Benzer beklentilerin esliginde Altin yil basindan beri %5.3 deger kaybetti.

Goldman Avrupa bolgesindeki borc krizinin tekrarlayan problematik yapisi ve Amerika verilerinde son donemde yasanan kotulesme yuzunden Altinin 1550$ seviyesinin ustunde tutundugunu fakat Avrupa ve Amerika tarafinda yasanabilecek iyilesme sonrasinda asagi yonlu hareketin baslayabilecegine dikkat cekti. Enflasyonist baskininda yakin zamanda hissedilemiyecek olmasindan dolayida kisa surede sert bir yukari yonlu hareketin beklenmedigini belirtti.

galatasaray'a gelecek herhalde :)

turkiyede reklamlarda oynayan ve hala oynama potansiyeli olan biri için çok da garipsenmemesi lazım..

gs'ye koyduğu için bana sempatik geliyor.

her an galatasarayla oyuncu alıp verme ihtimali var, ondan. onlardan hamit'i aldık, drogba ve sneijder'in gelişinde ufak da olsa rol oynadı. ayrıca fatih terimle iyi arkadaşlar olduğunu herkes biliyor, kendisi de aşırı hareketlerin bunu zedeleyebileceğini biliyor. ileride gerektiğinde galatasaraydan real'e gidebilecek bir çok oyuncu mevcut muslera gibi, selçuk gibi, daha da ilerleyen zamanlarda semih kaya gibi. tüm bunlar ve kendisinin de efendi adam olması mütevazı tavrının sebepleri.

bence futbolcu transferiyle alakası yok, real madrid gibi bir kulüp basıp parayı istediğini alır hiçbir futbolcu da ben size gelmek istemiyorum falan diyemez. yok öyle bir dünya. ki zaten mourinho da real madrid'te daha çok kalmaz, inglitere'ye mutlaka geri döneceğini söyledi daha geçenlerde.

olay daha çok fatih terim'le aralarındaki bağ ile alakalı. enteresan bir şekilde maçlardan sonra öpüşüp sarılıyorlar. çok güçlü bir dostlukları olduğu muhakkak. ki zaten mourinho eski mourinho değil. yaşladıkça olgunlaştı, o antipatik tavıtlarını bıraktı. manchester maçlarından sonra bile manchester'ı öven açıklamalar yaptı, ''best team lost'' diye. bir röportajında kendisi için yıllar önce söylediği ''i am the special one'' lafını hatırlatıyorlar, ''o zamanlar gençtim egom çok yüksekti'' diyor gülerek, kendiyle dalga geçiyor bu açıklaması için.

velhasılı kelam, allah herkese mourinho-fatih terim gibi bir dostluk nasip etsin :)

sponsorluk.

en son gelişinde bir gayrimenkul projesi vardı demirörenle.

sonra bir türk markası onun sponsoru.

zulüm kelimesini kullananın ağzını yüzünü...

felan

özürlü

felan & falan felan feşmekan.

öldürürüm. bıçaklarım.

Candır

peyderpey, yekpare.
neyi kanıtlamaya çalışıyorlarsa.

sevdicek

Sorunsal

felan.

Felan,bebeğim,gülüm

farketmez

felan +1

Tatlım

sevdicek +1

sipesifik olarak pek bi kelime yok aslinda, kisiden kisiye, egreti durup durmamasina bagli.

keyif. "x'te y keyfi" "çok keyifli bir yemek" tarzı kullanımlarda.
sevdicek
cici
samimi olmayan kadınların birbirine tatlım, hayatım demeleri.

öncelikle ......
öncelikle belirteyim............

her entrynin, yazının başında var. aşırı rahatsız ediyor beni.

proses

yurdum insanı

oha lan ne kadar tahammülsüz adam varmış. noluyo arkadaş birisi sevmediğin bi kelimeyi söylüyo diye bu kadar hiddet. sevmediğin kelimeyi kullanmazsın olur biter.

sevdicek +1
net. +1
"x candır yaa"
canım daha da beteri cnm
abi, hacı, baba
hocam

ter (fiziksel anlamda tiksindiriyo. gözümde canlıyo böyle)
açık konuşmak gerekirse
cover, drive etmek gibi muhabbetin içine serpiştirilen ingilizce kelimeler

kanka. çok kıl oluyorum çok.

farkındalık

yarım mekik çekebilirsin.

yada şu büyük fitness toplarının üstünde.

aslında tam tersine karın kaslarını güçlendirmenin beline faydası vardır ancak önemli olan belin altında kesinlikle boşluk bırakmamaman. yani mekik çekerken minderle belin arasında hiç boşluk olmayacak karın kaslarını kullanarak kalkacaksın ve hep yere baskı yapacaksın. aynı zamanda beli rahatlatan hareketleri de deneyebilirsin, onları yaparken de kalça kasların hep sıkılı olacak.

(bkz: bel fıtığı/@compadrito)

olm lafları süsleyip püsleyip kafa şişirme.
direk sadede gel.

cevap: maddi olarak en değerli olan şey olabilir. bu da tabii ev ve iş yeri. (yangın, hırsızlık zart zurt için)

tercih dönemi +1

iş değişikliği (daha iyi bir iş bulma arasındaki süre), istediğin işi yapabilmek adına risk alabilmek. sanırım bu ara dönem içn bir sigortam olsaydı iyi olurdu. işsizlik maaşı gibi sanırım ama gönüllü .

yani bir kaç sene önce yaşadım böyle birşey. çalıştığım firmada başka bir bölüme geçmek istedim herş şey iyi giderken son anda iptal oldu. bende sinirlendim ve işten ayrıldım

o sırada araba kredisi ödüyordum ve y.lisansta vardı.

işten ayrıldım askere gitmek için , bir miktar tazminat aldım onun bir ksımını krediye verdim kalan bir kısmını ailem karşıladı.

askerden döndükten sonra 6 ay kadar eski maaşımın çok daha azına ama istediğim işe yakın bir iş yaparak çalıştım.

sonra ayrılıp ilk işimden yüksek bir maaşa istediğim işi yapmaya başladım.

Evet ben hatırlıyorum hatta oraya gidince bunlardan bir tanesini Lefkoşa'da görmüştüm, el sallamıştım. Ayrıca hiç komik değildiler bunlar ama yine de izlerdim. Bizim uydudan kıprıs kanalları gitti gideli göremiyorum kendilerini.

evet hatırlıyorum. aşırı derecede saçmaydı, izler izler gülerdik.

hahaha süper di o elamanlar. kamu spotu hariç normal reklamlarda da oynuyorlardı. hatta tüm reklamlarda o iki eleman oynardı.

osman alkaş ve erol refikoğlu.
www.nicosiaturkishmunicipaltheatre.com

tolgay tarıman da olabilir bu tayfada. kişi ve isimlerden eminim de reklamlarda oynayan hangi 2siydi sonradan bir soru işareti oldu kafamda :)

altın için tam zamanıymış şu an fiyat düşükmüş

dolar.

kesinlikle altın...

profesyonel olarak konuşuyorum,

altına bulaşma bu ara. bunu neticemden değil piyasadaki önemli kurumların beklentisi açısından söylüyorum.

dolar tarafında ana olay eur/usd . şu anda 1,28 düzeyinde. bu düştükçe bizdeki dolar/tl nin yükselmesi lazım.

ordaki taminlerde 1,85 1,87 düzeyinde en fazla. merkez bankası doların çok değer kaybetmesini de kazanmasını da istemiyor. 1,75 -1,85 bant aralığı var gibi.

o yüzden dolar'a da bulaşma.

yalan dolan.

hayır bitişik..

@kennym

anlam değişmiyor ama ?

de, da yerine 'dahi' kullan, anlam degisiyorsa bitisik yazilir, degismiyorsa zaten hic onun olmamistir, ayri yazilir.

de ayrı olunca cümlede anlam bütünlğü olmuyor ki
nerede kimde? brent petrolde manası var burada (yok mu yoksa, biz mi yanlış anlıyoruz?)

de ayrı olursa, ahmet de mehmet de hatta veli de yapıyor bu işleri manası gelir cümleye.

@spy of soul

nasıl değişmiyor anlam yav

"brent petrol dahi (bile) uzun pozisyonlarını..."

de bitişik. yazıda, Brand Patrol'ün ayrıca uzun pozisyonlarını artırdığından değil hedge fon ve yatırım fonlarının, Brent Petrol "üzerindeki" uzun pozisyonlarını arttırdığından bahsediyor.

buradaki -de bildiğimiz çekim eki. Daha tanımlayıcı olursak buradaki -de hâl ekinin bulunma hâli. Şöyle ki (kaynak: vikipedi),

Türkçede ismin beş hâli vardır: yalın hâl (eksiz), belirtme hâli (-i), yönelme hâli (-e), bulunma hâli (-de), ayrılma hâli (-den).
Buzdolabı bozulmuş. (yalın)
Şu defteri verir misin? (belirtme)
Üzümleri sepete koydum. (Yönelme)
Kalemliğim sende kalmış. (bulunma)
Evden geliyorum. (ayrılma)

Sonuç olarak, buradaki -de çekim eki olduğundan bitişik yazılmalıdır.

zevk alıyorlar bence. kafayı yemiş pazarlama elele

Onlar her defasında 50 liralıktan fazla alışveriş yapmamız ihtimalini seviyorlar.

50 barajını tutturamayıp 55 olur, 63 olur; her defasında üç beş kuruş daha fazla alışveriş yaparsın diye de düşünüyorlardır kanımca.

kartın bağımlılık yaratmasını istiyorlar

mert001 +1

merte katılıyorum 200 barajını çıkarmak kolay ama 50'lik yapınca 60 70 şunu da alayım diyorsun bir de farklı günlerde olunca illa ki başka ihtiyaçlar oluyor..
Sinekten yağ çıkarıyorlar yani kısaca :)

kart bağımlılığı. msla vatanda 12takiste 150lira diyor bir ürüne , ben tek çekim istiyorum diyorum o zaman daha pahalı diyor. taksite bağlamayı da çok seviyorlar. çünkü taksite bağlanınca o kartı iptal etme şansın yok parayı ödesen de.

he bir de en çok sevdikleri şey borç gününü kaçırman. geçirdikçe geçiriolar. parayı ordan kazanıolar zaten :)

birden çok kartı var genelde herkesin. böyle günlük harcamalarda ken kartlarını kullandırıp büyük alışverişlerinizdede onu kullamanızı sağlamak istiyorlar. cüzdanı açtığınız zaman o kart gelsin aklınıza diye.

Bir de su olabilir tek seferde 200bir sekilde denk getirebilirisin ama dort elliyi herkes tutturamayabilir

komisyon hem alırken hem satarken ödenir.

Başka ne tarz maliyetler var? sabit veya değişken?.. Bilen biri aydınlatırsa çok sevinirim. Aracı kurumların sitelerinde bile doğru düzgün yazmıyor hangi maliyetlerle karşılaşılacağı..

banka aracı kurumları yıllık hesap işletim ücreti gibi bir ücret alıyor bildiğim kadarıyla. saklama işlem ücreti gibi bir ad koymuşlar ona da.

eğer aracı kurumun banka aracı kurumuysa yatırım hesabından banka hesabına havale ücretsiz oluyor genelde. yok bağımsız aracı kurumsa takasbank'ın aldığı cüzi bir miktar var. eft ler için. yani yatırım hesabına para aktarırken ve çekerken.

ekstre ücreti yok bildiğim kadarıyla. mail olarak talep etmek lazım yine de. komisyon 1000'de 2 oluyor genelde bankalarda. aracı kurumlarda ise 10000'de 1'e kadar düşenler var komisyonları. komisyon harici ufak tefek bir vergi de oluyor. işlem hacminize bağlı olarak artıyor tabi bu vergi ve komisyonlar.

Surumden kazaniyorlar, kar marjlari kozmetik isine girmedikleri surece dusuk. Ustelik devlet odemeleri geciktiriyor, yani eczane pesin alip bugun satsa devletten parasini aylar sonra aliyor. Lakin buyuk bir hastane karsisinda ise aylik cirosu 100binleri buldugu icin guzel kar ediyor.

Sigortali alinan ilacin parasini eczaneye devlet oduyor iste, a,a cok gec oduyor. Komisyon diye bir sey yok.

alırken kazanıyorlar. yani x ilacını alırken 10 tl ise depoda 100 tane alırlar 20 tanede depo bedava verir vs. yani o eczanenin hacmiyle ilgili.

çapa'dan mı gideceksiniz? öyleyse bence eminönüne oradan da otobüse binin. hem daha hızlı olur. malum taksim folloş durumda. hem eminönünden daha sık otobüs kalkar ve daha hızlı gidiliyor.

edit: santral için dedim. dolapdere miydi gideceğiniz yer onu anlayamadım.

taksimden servisi var. akm nin ordan.

çok daha basit bir şekilde kabataşa git tramwayla ordan bedava ring ler var ona bin götürsün seni bilgi üniversitesine

masraf 1000 tl civarı kasko+ 400 civarı trafik +200 bakım + 400 civarı vergi

2000 civarı olur yıllık masraf. fiesta için konuşuyorum.

yıllık masrafı yaklaşık 2000tl + arıza masrafları olur.
ilk araban olacaksa ve şehir içi kullanacaksan b sınıf hatchback araçlar ideal
hem bu araçların masrafları da nispeten az oluyor.

corsa-polo-fiesta-punto dörtlüsünden hoşuna gideni al

aracı alırken dikkat etmen gerekenlerise öncelikle önden kazalı-büyük kazalı-taklalı-pertten çıkma araç kesinlikle alma. şirketten çıkma veya kiralıktan çıkma araba alma. Arabanın geçmişini iyi araştır. Özellikle dizellerde kilometre düşürme olayı fazla. buna da dikkat et.

araba kapıda yatsa yine sana en az 1000 tl masrafı(sigortası şuyu buyu derken) olur.
o yaş grubunda ve 1.4 motor arabalar vergi yönünden falan avantajlıdır.
tavsiyem yaşlı araba alıyorsan benzin+lpg tercihin olsun hatta lpg yeni takılmış olursa daha iyi olur yani 1 yıllık falan. dizel araba bi motor yerse göçersin.
2001 kasalardan polo al kullan. ama kedigözü olan kasadan alma sakın.

E-fatura, e-defter uygulaması.

3 d yazıcı en büyük icat.

Adidas ve Nike datası biraz daha zor ulaşılabilir olur ama İSO ya da Forbes raporlarından Türkiye'deki büyük şirketlerin datalarına ulaşabilirsin.

edit : Ben Türkiye özelinde düşündüm nedense. Dünya çapında bu bilgilere ulaşmak kolay dendiği gibi.

Tam aksine Adidas ya da Nike in kendi sitesinden raporlara çok çok detaylı olarak ulaşabilirsin. Bilmeden sallamayalim.

savci hakli.

bilhassa buyuk firmalar 'annual report' basligi altinda paylasirlar senelik durumlarini. hisse sahipleri de takip eder iste, ne olmus neler donmus diye.

balık tutmayı öğretmeyi değil balık vermeyi tercih ederek :)

www.adidas-group.com

investors.nikeinc.com

yahoo finance

hepsi birbirinden farklı şeyler.

asset pricing daha basit modeller kullanır asıl olay bilanço üstünde değerleme yapmak ve kar rakamlarını cost of money gibi büyüme gibi değerleri doğru tahmin etmektir.

future/emtia piyasalarda trade mantığını ve fundementalları bilmen lazım o da tamamen farklı bir disiplin. burda haftalık açıklanan ve takip etmen gereken verileri , genel makro görünümü ama daha önemlisi trading.

opsiyonlar daha matematiksel. genel olarak fiyatlama modelleri zaten bulunmuş durumda. (black scholes,trinomial vs) mantıklarını çözmek istersen stokastik modelleme öğrenmen lazım. iktisat öğrencisini zorlayabilir genel anlamda.

açıkçası lisans okurken bir paper yayınlatacak düzeye gelmen çok zor. opsiyonlar da modelleme yapan adamlar zaten ya matematik doktorası yada fizik doktorası olan uçuk adamlar iktisatçı/ekonomist bile yok nerdeyse aralarında.

diğerlerindeki modeller daha kavramsal zaten, opsiyonlardaki gibi kesin sonuç vermek yerine yaklaşımlar üzerine kurulu.

tavsiyem istanbuldaysan iyi bir aracı kurumda staj yapman. özellikle bloomberg terminalini kurcalayabileceğin bir yer olması önemli.

açıkçası finans alanında genelde piyasa akademi dünyasının hep önünde gelir. algoritmik trade yapıları, opsiyon modellemeleri aklına ne geliyorsa en iyi bilgi her zaman piyasanın içindekilerdedir. çünkü akademi de o kadar iyi olan bir adam para kazanmak için hemen piyasaya dalar :)

ayrıca saydıklarının hepsini birden yapman zor. birine yoğunlaşman lazım. önerim iktisatçı olduğun için asset pricing daha uygun olur.

kitap oalrak kaynak fln istersen msg at bana.

bunu kimden ne zaman duyduğumu hiç hatırlamıyorum ama biri bana bir çeşit kanser tedavisi olduğunu ve türkiyede yapıldığı için sağlık turizmini patlattığını söyledi. hakikaten de topluluğun bir diğer özelliği yabancılardan oluşması benim gözlemlediğim kadarıyla.

oha. ben de gördüm bunlardan son zamanlarda çok. ben hep saç ekimi olduğunu düşünmüştüm.

saç ekimi tabi ki.

özyeğinde yeni başlayan bir program var orası da baya iyi. daha uygulamaya yönelik hatta yeni açılan imkb viop piyasasının risk yazılımını yaptılar.


bilgide de vardı ama son bir kaçyılda biraz kan kaybetti.

Lisans diplomasına gerek yok. İstediğin zaman başvurabilirsin. Kaynak olarak TSPAKB ders notları var internette bulursun. Onlardan soruyorlar zaten.

Merhaba öncelikle ilk girişinde ileri düzeyi almak çok zor, evet sitedeki kaynaklar yeterli ve çıkmış sorulara baksan işin oldukça kolaylaşır çünkü benzer yada aynı sorular çıkıyor ama ben ilk girişimde 8 modülün 4 ünü geçtim hepsini verebileni de görmedim zaten, o yüzden yeterli zamanın varsa hepsine çalış ama zamanın kısıtlıysa 4-5 modüle ağırlık ver...2. girişinde kalan dersleri bitir.

yukardaki yorumlara aynen katılıyorum. 8 ders var bunların üçü sözel hukuk muhasebe vs. bence bu 3 ünü ayır geri kalan finans derslerine kas. zaten faiz hesaplamayı borsanın işleyişini vs iyi kötü biliyorsan tspakb notlarının üstünden bir kere geç yeter sana.

ikinci sınavda kalan 3 ünü verirsin

Panamera iyi bir seçim olurdu, estetik açıdan ben zenginim diye bağırıyor

audi tt

ikinci el ferrari

İkinci el M6 alırdım ben. CLS de güzel ama M6 biraz daha genç işi. Denk getirebilirsen yine ikinci el bir RS5 de olabilir.

audi olsun çamurdan olsun,
a3 a4 a5 hangisi olsa coşturur.

evoque.

dostum tabi ki subaru. 209 000 TL sıfır fiyatı veya ikinci el çok el değmemiş bir şey bulabilirsen 100 000 TL civarına alırsın zaten. geri kalan bütçenin bir kısmıyla da kafana göre eklemeler yaparsın

c coupe..

2.bp.blogspot.com

7-8 kiloluk, full karbon, çift süspansiyonlu bisiklet.

at.

porsche boxster

ikinci el ferrari +1