kuyumcunun sahte parası anlamaması gibi bir olasılık düşünemiyorum o nedenle bence bilinçli. geri almazsa gözünü korkut şikayet etmeye gidiyorum de. elden çıkarma işine girme bence ahlaksızlık bi yana başın derde girmesin. 200 lira herkesin kontrol ederek aldığı bir banknot sahteliği kolay anlaşılır.

geri almaz. baskasindan almissindir der. o kesin. ihbar edebilirsin ama. simdi birine versen alma ihtimali yuksek ama ona da yazik. once bi yasal yollardan dene. git soyle boyle boyle diye. kabul etmezse polise haber ver.

Polise gitmekle tehdit etsem etkili olur mu?
Nasil bir prosedur izlenir?
Caydirici midir?

şimdi papaz kaçtıda papaz sizde kalmış olabilir bunu kabulleniyorsanız gidip söyleyin. Eğer geri almazlarsa polise gidip şikayette bulunun. belki birşey çıkmaz ama bu olayı rutine bağlamışlarsa birden fazla şikayette poli kıllanabilir.

50 liraya satın alırım.

edit: ciddiyim.

parayı geri almasını istediğinizi, aksi takdirde savcılığa suç duyurusunda bulunacağınızı, kamera kayıtlarından (kuyumcunun ve çevre dükkan/atmlerin) bunun tespitinin yapılabileceğini söyleyin.

elinizden çıkarmak isteseniz bunu bile bile yapacağınız için ahlaklı bir davranış olmaz kanaatindeyim.

Polis ne dedi? gerçii silmişsiniz son cevabı.

ver polise... piç de çok vardır onlardan hani birisi buna ittirse vermez para çok döner bunlarda toplu almıştır piyasaya veriyodur..

polis geldi evet.
Az daha suclu diye ben kelepcelenip goturulecektim.

Kuyumcunun bulundugu pasajin icinde 45 dakika polisi bekledim.
Diger esnaf tarafindan hakarete ugradim.
45 dakika boyunca herif cayini icip siritti.
Polis gelince yapacagimiz bisey yok deyip gitti.
Sanki ben para eksperiymisim gibi hemen o anda farkedip polisi arayacakmisim. Uzerinden zaman gecince degistirmis olabilirmismisim.

Parasinda degilim.
Herifin yavsakligi karsisinda sinirimden yollarda aglaya aglaya geri dondum eve.

Parayi da yirtip attim.

(bkz: 24)

the americans baya iyi. homeland'a göre çok daha kaliteli hem de. hatta şöyle diyim homeland the americans'ın yanında arka sokaklar gibi kalıyor.

5 bölümdür homeland izleyicisiyim. 9 sezon 24'ün ardından homeland'e başladım aynı ayarda diye (başlamamda duyuru kullanıcılarının rolü büyük, tabi senin de) ama yanından geçemez 24'ün. zaten aynı sürükleyicilikte olmasını bekleyemezdim tabi ama demem o ki 24'te nefes almayı unuttuğun zamanlar oluyor. öylesine bi sürükleyicilik var her bölümde. ha burdan "homeland dizi mi yea" falan demiyorum "eh" tadında gidiyor şu an. bırakmayı falan da düşünmüyorum. sadece 24'e nazaran ağır ilerleyen bir dizi olduğunu söyleyebilirim.

lionel andres hocam haklısınız. o nefes kesici bölümler her sezonda 2 tane falan oluyor.

doktor bana "yağsız yemeye çalış, patates, muz ye" demişti.

eğer amipli dizanteri kaptıysanız filan doktorsuz geçmez, antibiyotikle bile hemen geçmiyor zira.

augmentin antibiyotik diye kullanmaya kalkmayın, ishal etkenine göre doktor antibiyotik yazacak, o etkisiz kalabilir.

patates haşlaması yiyin,geçmezse 3 günden uzun süren ishaller tehlikeli ve maalesef doktor şarttır, geçmiş olsun.

çay kaşığı kadar toz kahvenin üstüne limon sıkıp ye. sabaha bir şey kalmaz...
hastalık ağır bir hastalıksa doktora gitmelisin...

motilium da vermiş bulantn var. bulantı + ishal hayra alamet değildir. bağırsakların ya da miden mikrop kapmış olabilir. muz yeme imkanın varsa bol bol muz ya da elma. fakat; en etkili muz.

bulabilirseniz (bkz: imodium)

su yerine ORS için, emilimi daha hızlıdır. 1 litre suya 6 tatlı kaşığı şeker yarım tatlı kaşığı tuz.

reflor kullan alıp eczaneden. bu yazdığın ilaçların biri ağrı kesici diğeri antibiyotik diğeri mide bulantısı için.

elma, muz, patates ye.
bol bol su iç.

zamanla geçer. ishalde doktorun yapacağı bişi pek yok zaten.

çözüm ishalin sebebine başlı olarak değişir. enfeksiyona bağlıysa antibiyotik kullanman gerekir. ilacın yan etkisi olarak ishal olmuş da olabilirsin o zaman çözüm değişir.

buscopan ağrı kesici
augmentin antibiyotik
motilium barsak hareketliliğini azaltır(dolayısıyla ishali önler)

bu 3 değişik ilacı kullanırsan ishalin muhtemelen geçer. ama ishalin sebebini bulup ona göre tedavi etsen fazla ilaç kullanmamış olurdun.
bu arada bol su içmelisin çünkü ishal çok su kaybettirir, kaybettiğin sıvıyı yerine koyman gerekir.

dostum hemen dediğimi yapacaksan sorunun 2 saate geçmezse gelip sana lavman yapmayı borç bilirim.

1 tatlı kaşığı kuru kahve üstüne limon dökip yut, zor olacaktır ama yapacaksın.

sonra da ağzına limon tuzu at 3-4 parça ve sakın bitirmeden atma.

bunları yaptıktan 2 saat sonra nurtopu gibi kalın bokun olacak.

organik: içinde karbon olan
karbonu eklemeyi başarman lazım

inorganikten değil ama karbon bazlı yaşamı oluşturan bileşiklerden kompleks organik yapılar (amino asitler) elde edildi, sanırım hatırladığınız (bkz: miller urey deneyi)
en.wikipedia.org

kardeş niye laf attın ortaya anlayamadım :D

organik kelimesinin bir üsür tanımı var.
tr.wikipedia.org
karbon bazlı olduğu düşünecek olursak doğada bir sürü organifikasyon rekasiyonu oluyor zaten
bir tanesi de tiroid bezimizde dışardan aldığımız inorganik iyotu thyroglobuline bağlamak. en.wikipedia.org

ekşisözlükten öğrendiğim çok güzel bir kaynak var. bu kaynak cumhurbaşbakanımızın da sık sık kullandığı bir kaynak.

(bkz: kaynak götüm )

doktor değilim. hastanede yatmasına rağmen iyileşmiyor, kusma ve ishal başlıyor. iyi görünmüyor bu konularda ise tek doktora asla güvenmemek lazım başka doktor araştırın ve ona götürün.

balgam atmaya başladığı için kusuyordur. ishali de büyük ihtimal antibiyotikten. bizim çocukta da olmuştu. normal. bronşit 10 günde iyileşir...

gotic +1
bizim iki canavara da aynısı oldu, evde atlattılar. Önce bronşiyolit oldular kusmalı falan, sonra tam topladılar derken ishal oldular. İshal antibiyotikten olduğunu sanmıyorum ama, bu sene dolaşan virüs gider ayak ishal de yapıyor sanki gibi bir his oluşturdu bende.

yaşı çok küçük değilse ve kontrol altında ise bence çok endişelenmeyin

2 yaşına girecek ve hastanede tutuluyor. bilmiyorum ister istemez endişeleniyor. kusarken filan acı çektiğini düşününce üzülüyorum.

Akla ilk önce Yunanistan'daki seçimler gelse de Avrupa Merkez Bankasi, Maastricht antlasmasinda öngörülmeyen bir takim dolaplar çeviriyor açikça ve devam edecegini açikliyor. Mali piyasalarin (bkz: ahmet piyasalar) pek hosuna gitmiyor bunlar.

Ek. Ben genel gidisattan söz ediyorum. Genel gidisat düsüs yönünde. Gün içinde çikar biraz, sonra düser, bu hareketler önemli degil.

AMB QE'ye başlıyor. para saçacak euro bollaşacak, euro değer kaybedecek vs vs

konuyla ilgili bir değerlendirme için,
ekonomiteknoloji.blogspot.com.tr

yorgunluk / alışkanlık

başka bir cevabı olduğunu düşünmüyorum. askerden sonra 21:30 -22:00 gibi uykum gelirdi. sabahta 7:30'da ayakta olurdum. bir süre böyle devam etti. yetişkin insan saatlerine bir süre sonra geri dönebildim.

Uyku testi yaptirirsan sebebini ogrenebilirsin. Bir arkadas 750tl'ye yaptirmisti, nefes ile ilgili bir sorunu oldugu ortaya cikti, uykusu normal kalitede olmadigi icin 10 saat yatiyor ama 6 saat uyuyormus mesela aslinda.

Aslinda isin icinde askerlikte var 4 ay oldu doneli fakat askerde cok da erken uyumuyordum

@delifaruk daha önce hiç duymadığım mantıklı bir şey söyledi. :) duyuruyu açan arkadaşa teşekkür ediyorum.

ek olarak başka etkenlerde olabilir. stres veya fazla düşünme gibi gibi. bir de fazla uykuya alışınca bünye daha çok istiyor olabilir. bir dönem 14 saat uyuduğum zamanlar oluyordu. gene uykulu oluyordum. gerçekten aşırı yorgun hissediyorsan @delifurak'un dediğini yaptırabilirsin.

Evet uyku testini deneyecegim tesekkurler

aşırı yorgunluk yoksa ama aşırı şeker tüketimi varsa (bkz: insülin direnci)

islamdan gelen bir şey sanırım.

kırgızistan'da geçirdiğim zaman içerisinde bir çok kez at eti yeme şansım oldu. et biraz sert ama kötü değil tadı. üstelik inekten daha zor yetiştiriliyor ve daha pahalı. genellikle eti yağsız olduğu için pişirince de kuru oluyor.

sen ev alsan ama kartondan olduğunu öğrensen ne hissedersin?
insanların dana eti yediğini sanarken at ya da eşek eti yemesi doğru değil. Ayrıca kaçak kesim olduğu için hijyenik olarak problemlidir

Türkiye'de at eti genelde bakımsızlıktan( bkz: fayton) hastalanıp ölen atların leşleri boşa gitmesin diye dana eti diye satıldığı için böyle bir algı oluştu bence.

Türkiyede galiba emekli olanlarını kesip yediriyorlar, yani lezzetli falan olsa dahi dandik olanını yediriyorlar ama @thracian'ın dediği gibi bazı ülkelerde dana'dan daha değerli yani yanlışlık at eti isteyip dana yedirebilirler orada, dana isteyip at yedirmezler.
Niye kötü sorusunun cevabı din, kültür ve alışkanlıklar bence, dana neden iyi mesela?

insanların az çok iletişim kurabildiği hayvanları yemekle alakalı çekinceleri olabilir. bir atla kurabileceğin ilişki de bir danayla kurabileceğinden iyidir diye düşünüyorum. mesela objektif baktığımda at yemekte bir sakınca göremesem de bazen üzülüyorum, nidin yii çik titliliiir falan diyorum. uzak doğuda köpek yenmesine yaklaştığım gibi yaklaşıyorum. bu mantıklı bir sonu da yok, insan olmayan her türlü hayvanı yiyebilecek miyiz yani, e her hayvanı yiyemiyorsak dananın ne suçu var onu niye yiyoruz, kendi içimde bunu çözemediğimden, yememeyi tercih edebilirim.

aramaya inan:
www.eksiduyuru.com

şaka şaka. ister inan ister inanma. sor, forum olsun. herkes fikir beyan etsin.

Yemek kültürü coğrafyadan coğrafyaya, diğer tüm tabularda olduğu gibi yenilen yemeğin cinsi de kültürden kültüre değişiyor. At eti yemenin kötü bir yanı yok, at eti yiyen bir toplumda yaşıyor olsaydık yerdik. İnek eti ne kadar mikrop bakteri taşıyorsa, at da o kadar taşıyordur. Sağlık yönünden bir problem yok yani.

Dini açıdan bakacak olursak eğer İslami geleneğe göre at eti yemekte bir sorun yok fakat at savaş döneminde olsun sosyal hayatta olsun oldukça faydalı bir hayvan olduğu için yenilerek tüketilmesi hoş görülmemektedir, daha çok iş gücünden faydalanma yoluna gidilmiştir.

kontrol mekanizması yok çünkü. kaçak iş yapıyorlar. hasta mı sakat mı ne olduğu belli değil hayvanın. yurtdışında at olduğunu bilerek at da yedim, domuz da yedim ama türkiye'de haberim olmadan at eti yedirilse ve bu durumu öğrensem olay çıkarırım.

tamamen hocalara bağlı bişey. at eti yenir diyen de var ama binek olarak kullanıldığı için yemeseniz daha iyi diyolar. direk haram diye geçen bi yer görmedim.

Valla benim alerjim var ondan kotu bence yani.

At eti protein açısından en zengin ettir normalde. Ancak Türk kültürü ile atların tarihten gelen çok sıkı bir bağı vardır. Yani at yemek ile aileden birini yemek arasında bir fark yoktu kültürel olarak. Ha hala at binip kılıç mı kuşanıyoruz? Hayır. Ama atalarımızdan bize böyle aktarılmış işte. Bazı insanlar da günah falan zannediyor. Gerçi sokak ortasında kafam kadar taşla domuz taşlayan toplum günah zannetse nolur, zannetmese nolur.

benim bildiğim kadarıyla dinle ilgili değil, at eti karıştırdı diye ceza alanlar, at eti sattığı için almıyorlar bildiğim kadarıyla. yenilecek hayvan, ona göre yetiştirilmesi gerekiyor ve bunu biz yapmıyoruz. yukarıda yer yer yazılmış, bizde yaşlanan/hastalanan at kesilerek yemeğe katılıyor. ee o sağlıklı değil tabi.
yoksa at eti pek çok ülkede yemek için yetiştirilen ve yenen bir şey

birincisi, dana eti yemek isterken sana başka bir şey servis edilmesi, hizmeti alan açısından kabul edilemez

ikincisi o at yemek üzere besi edilmediyse ve bakımları yapılmadıysa yenmesi sağlık açısından sakıncalıdır.

üçüncüsü de insanın tüketeceği et kaynağının görünüşü ve kendine yakınlığı ile kurduğu bağ var. batı dünyasında köpek eti düşünülemez bir şeyken uzak doğu buna daha ılımlı bakıyor. iki yüzlü davranışımız diyelim buna da kısaca.

bu var: www.hepsiburada.com
süpermarket kategorisinden tamamla 50 lirayı bir şeyler ekleyip, kargo ücreti de ödemezsin hiç bir ürüne...

ben iki tane selpak aldım 32li ücretsiz geldi www.hepsiburada.com
tek başıma yaşıyorum zaten, artık mezun olana kadar gider herhalde :D

soruyu sorduktan sonra teker teker marketlere bakmaya başladım

www.mopashipermarket.com

haftaiçi 24.90'dı komili'nin fiyatı ama ocak fırsatlarında görünüyor. böyleyse alırım valla :D

@spagetti bence komiliyi bi dene solo'dan daha iyi :P

dediğim gibi, iki tane 32'li selpak aldım ^^ solo uygun fiyatlı diye yazdım şuan.
20,25 liraya almıştım kampanyayla ben de selpakları zaten...

f/p bilmiyorum da komili kalite olarak en iyisi.

Sokta komili suan indirimde

salatalık pazarda daha ucuzdur ben bugün 4 tl'ye aldım (izmir). markettekilerden çok daha taze oluyor.

@spank zaten pazardan bahsediyorum :/ istanbul pahali sehir ://

Mac icin populer strateji oyunlari: www.macworld.co.uk

uzaya merakınız varsa (bkz: kerbal space program)

İzmir soğuk, izmir hüzünlü.. Şehrin güzelliği hüznünde yatar.

İzmir'e yıllardır düzenli olarak gidip gelen ve son birkaç yılını öğrenci olarak İzmir'de geçiren biri olarak değerlendireyim,

Çocukluğum İzmir'in bir güneyinde, küçükşehirde geçti.
Küçük şehrin ucuzluğuna, ulaşım kolaylığına, basitliğine çok alışmıştım.
İlk başta beni vuranlar kira, gürültü ve bazı saatler yaşanan trafik çilesi vurdu.
Ama İstanbul ve Ankara'ya göre kıyaslarsak fiyatlar ve ulaşım konusunda oralar kadar sıkıntılı olmadığını görüyorum. Hatta şu an memnunum, çünkü bir yere ne zaman varacağımı hemen hemen net biliyorum ve pek değişmiyor.

İzmir'de gidecek sayısız mekan yok, ama normal biri için yeteri kadar var. Çevre ilçeleri de çok güzel. Çok sevdiğim köfrezi de önemli bir değer.

Diyecek çok şey var aslında. Bir de İzmir'e oluşacak bakış açısının en önemli etmeni oturulan yer ile iş/okul arasıdır. İşine en fazla yarım saatte giden, kordona 20 dakikada inen, otogara havaalanına ulaşımı kolay olan biri şehri çok daha fazla sevecektir.

İnsanları da genel olarak iyi. Nüfusu bol yerde özellikle Türkiye gibi bir yer olunca kötülük de bol olur ama İzmir'de keyfim yerinde bu konuda. Bazı bölgeler vardır ki oralara normal şartlarda pek uğranmaz, türlü insan doğal olarak bol olur.

Ben İzmir'in hafiften üvey semti Buca'da yaşıyorum. Kıyı semtlerden gelince fark anlaşılıyor. İnsanlar biraz daha mutsuz, bir an önce para kazanmak için kurulmuş her türlü plansız kalitesiz dükkan, ticaret yeri, üst üste evler. Ama durum İstanbul'dan vahim değil. Doğduğumdan beri kuzey güney doğrultusunda bölünmüş caddeler içinde sitede büyüyünce bu tür yerler çok garip geliyor bana, tuhaf hissediyorum.

Doğa olarak çok güzel yer ama yatırım eksikliği de göze çarpıyor zaman zaman. Çok çok güzel şeyler yapılabilirdi. Şu haliyle de güzel işlediğini düşünüyorum. "Boku çıkmış" bir hali yok yani. Sevilesi şehir. Kıyılara ve metroya yakınsanız keyfini daha çok çıkarabilirsiniz.

evet yazın lütfen
duyuruyu takipteyim ben de
bi de bu aralar istanbul 'daki 35 plaka mı arttı nedir yau her yer de 35 görüyorum :)

nereye yaşayacağınıza ve işinize bağlı.
genel olarak herhangi bir şehirden farkı yok (istanbul hariç). zorlukları ve kolaylıkları var.ne açıdan değerlendirme istediğini yazsan daha güzel olurdu.
ben urla/gülbahçe köyünde yaşıyorum.burası sessiz sakin bir yer.denizi temiz.havası güzel.doğası güzel.

Bana göre İstanbula göre imkanları çok kısıtlı, gezebileceğin yerler çok kısıtlı. İstanbul gibi çok farklı kültürden insanlar yok. Belli kanıksanmış fikirler hakim çoğu kişide. Eğer alsancak gibi daha merkezi yerlerde yaşanacaksa güzel olabilir ama beni tatmin etmiyor yine de. Ve bu birazda sana bağlı. İstanbul Ankara gibi şehirlerde yaşamadıysan küçük şehirlerde büyümüş biriysen pekala mutlu edecektir seni.

yeni taşındım. çok mutluyum. karşıyakayı çok sevdim.

Ağustos'ta Istanbul'dan İzmir'e taşındık, gayet mutluyuz. Kalabalık değil, bir yerden bir yere gitmek kolay. Son 4 hafta hariç geldiğimden beri bisiklete binebilidim. Çarşı pazar daha ucuz, ürünler daha kaliteli

yerini buradan görürsünüz. parselsorgu.tkgm.gov.tr
üzerinde şerh varsa tapudan öğrenebilirsiniz.
imar durumu için belediyeden sorarsınız.

arsanın bulunduğu adada hiç başka yapı var mı?

varsa ruhsatlı mı?

yok her taraf boş arsa ise önce belediyeden imar durumu ile ilgili bilgi alın.

söz ile sağlıklı bilgi alamaz ya da kesin bir kanıya varamaz iseniz resmi imar durumu başvurusu yapın, 300-400 paranız gider 10 gün filan sürer ama en garanti yol budur.

bir belediye sınırında değil ise diğer arkadaşların tavsiyelerini dinleyin.

istanbul da ise elimdeki ilçe haritalarda dwg olarak bile olabilir. yardımcı olabilirim.

arsa il özel idaresi alanında. az önce il özel idare ile konuştum. verilen bilgiler şöyle;

arsa askeri alan değil ancak askeri güvenlik bölgesi içinde olabilir dediler. (benim mıntıka dediğim) eğer böyleyse yapı yapılamaz diyorlar. bunu öğrenebilmenin iki yolu varmış;

1. ben çanakkale'de olduğum için Çorlu'da bulunan milli savunma bakanlığının emlak daire başkanlığı'na başvurmalıymışım. en kesin bilgi buradan olurmuş.

2. arsanın kütük defterine bakmak gerekirmiş. kütük defterinde milli savunma bakanlığının şerhi varsa bina yapılamazmış. yoksa büyük ihtimalle yoktur diyor. ama bu yöntem kesin mi değil mi emin değilim.

bu bilgiler ışığında eklemek istediğiniz her türlü bilgiye açığım.

Yeni bilgilerle tekrar geldim.

@want2die çok teşekkürler.

durum şu;

arsa imarsız zaten. yatırım için düşünüyoıruz. tapu kütüğünde "yabancıya satılamaz" şerhi var. bu da 2. dereceden askeri güvenlik bölgesi olduğunu düşündürüyor. 2. dereceden askeri güvenlik bölgelerine "yapı yapılamaz" şerhi de düşülebiliyormuş. şimdilik bu yok.

ilerde bu şerh gelir mi? yoksa imar çıkarsa yapı izni çıkar mı onu düşünüyorum. bir bilgi daha; çanakkale boğaz köprüsünü de içine alan 1/100000 lik plan vardı geçenlerde çıkan. o plana göre de bölge yerleşim alanı değil, askeri bbölge içinde kalıyor.

ne dersiniz?

yazarların kendisiyle dalga geçmelerini affettiğini söylüyor. Gözyaşı ise, onlar öldürüldüğü için üzüldüğünü gösteriyor

Yani hz muhammed yaşasaydı o da katliamı protesto ederdi demek istiyor galiba.

eksisozluk.com

karikatürünü çizdiğimiz adam, bu yaptığınız işe üzülür, o da ben şarl'ım derdi. buna mukabil yapılanlar bağışlandı diyor.

yalnız @protector'un aksine, bağışlanan şey çizilen karikatür, bağışlayan da muhammed diye algılamadım ben.

kafadaki iki top + burun bir tek bana mı fallik obje olarak göründü?

13a, 13f benim vazgeçilmezim. Tam bilmiyorum iki pencerenin orta direğine de denk gelebilirsin. Pencerelerin de gösterildiği bir oturma planı yok bildiğim kadarıyla.

cevap veriyorum:
www.seatguru.com

Dün 6fde oturdum, tam ortalayan bir penceresi var. arkamda oturana da baktım bi vesileyle, onunki de öyleydi. Bence sorun olmaz.

Her 800 aynı değil direk uçak ismi ver kesin bilgi vereyim

seatguru +1 ama thy ile uçuyorsanız son dakikada uçak değiştirdikleri çok sık oluyor

Her 737 800 aynı değil. Bazılarının dizilimi farklı, o yüzden bir garantisi yok bunun.

birkaç nakliyeciye sorun, adam zaten mal taşıyacaktır izmir'den ankara'ya, sizin eşyalar da çok yer kaplamaz zaten, taşır öyle asıl malların yanında. kargonun yarı fiyatına falan götürür diye düşünüyorum.

www.nakliyecilersitesi.net 'ten ilan cikin.

daha buyuk bir is icin gidip, arabasinda bos yer olanlar oluyor cogunlukla. ben o sekilde gonderebilmistim.

armut.com parça eşya teklifi alın

nakliyecilersitesi.net iş gördü. çok teşekkür ederim.

şurup müshiller var onlardan alabilirsiniz durum eğer acilse.
acil olmayan durumlarda ise kefir, elma ve kayısı işe yarayabiliyor.

kaç yaşında/aylık?

zeytinyağını denediniz mi?

4 yasinda.
Kayisi verdim simdi.

Zeytinyagi icireyim mi? Kac damla?

Gecmis olsun kiyamam :( Melisali bitki caylari var. Icinde sinameki de oluyor. Rahatlatir bence.. aa ya da armut varsa yiyip uzerine su icsin.

yok içirmek bi işe yaramaz şimdi. zeytinyağını pamuk, ince kumaş parçası gibi bir şeyle popoya sürün.
ananem gazete kağıdından bir parça kesip külah gibi yapardı bebekler için. zeytinyağına batırıp birazını anüse sokardı.

varsa alaturka tuvalete otursun. yoksa siz tutun alaturkaya oturur pozisyonda. eskiden çocukları çişe tutarlardı öyle belki biliyorsunuzdur.
kakayı yaparken siz de elinizle dışarıdan anüsün az üzerine masaj gibi yapın. anlatabildim mi bilmiyorum. kakanın çıkışına elinizle yön verin itekleyin.

öncesinde çocukta ceket filan varsa çıkarın, sıcak kakayı getirmez. biraz serinlesin hatta hafif üşüsün. tuvalete oturmadan önce birkaç kez çömelip yerden bir şey alma hareketi yapsın, eğilip kalksın.

edit: dizlerini de ovun otururken. dikkati başka noktaya kaydırmasının dışında işlevi var mi bilmiyorumgerçi de ananemin yöntemi bu da.

kaç gündür çıkamadı tuvalete? bu da önemli bence. eğer uzun olduysa zorlana zorlana anal fissur vb şeyler başına gelebilir yavrunuzun.

Not: doktor değilim, aynı dertten muzdarip olmuştum zamanında.

Bir de sirt ustu yatirip bacaklarini bukup karnina yaklastirin. 10-15 kez yapin. Bagirsaklarini hareketlendirir.

Ilk kez oluyor.

Dun gece ve bu sabah zorlandi kaka yaparken afedersiniz.

Suratima bakip ikinirken gozunden yas geldi melegimin.

Sari sacli prensesim sicamadi resmen yaa. :)

dediklerimi yapın, yavrucak rahatlasın hemen.
ben bir keresinde elimle çekmek zorunda kalmıştım. çok zorlatmayın baktınız zorlanıyor elinizle yardım edin. tırnaklarınız uzunsa anüsü çizebilir, eldiven filan giyin isterseniz. eldiven yoksa tırnakları kesmek iyi olur. bir de yara olmasın miniğin poposu.

gliserin kansuk fitil kullanabilirsiniz.

Bir sefere mahsus griserin fitik kullanılabilir. Popoya zeytinyağı sürülebilir. Asıl önemli olan kabız olmaması bol su içmesine ve lifli gıdalar tüketmesine dikkat edin. Sabah akşam 1tatlı kaşığı zeytinyağı içirebilirsiniz. Bağırsak çalıştıran bitki çaylarını ve ilaçları bu yaşta kullanmak uygun geğildir. Eğer düzelmezse bir uzmandan fikir almakta fayda var. Geçmiş olsun

doktora gidin, büyük ihtimalle duphalac vericek. belki lavman da yapar.
lifli gıdalara ağırlık verin ve bol su içirin.

Yaşi itibari ile sakin poposunu ellemeyin ve bir şey surmeyin.
Su andan sonra yedireceginiz şeyler yeni kakayi yumuşak yapar, bagirsaktaki mevcuttu çözmek gerekir. O yüzden duphalac gibi gaita yumusatici bir enzim kullanin. Bagirsaklar alismasin, sürekli kullanmayin.
Rahatladiktan sonra hergun ogunune calistirici bir besin ekleyin. Armut, kayisi, erik , brokoli gibi.
hippin %100 erik püresi var, çok rahatlatır. Ya da marketten Peyman kuru erik alip kendiniz püre yapin.

Lütfen poposunu ellemeyin, yine söylemek istedim.
Çok geçmiş olsun.

sage fouineur, çoçukcağız belki de o tarihten bu yana ishal bile olmuştur, biraz geç kalmışsınız sanki.

hiç sormayın, sonradan fark ettim tarihi. telefondan girdiğim bir zamandı, o başlığa nasıl denk geldim; telefonda, ileri sayfa tuşuna basmıştım belki.

tarihi, yolladıktan sonra fark ettim.
ama popoya bir şey sokuşturma konusunu görünce, bilgi olarak eksi duyuruda da bulunması adına silmedim cevabımı.
beslenme tavsiyeleri de vardı, o yüzden kalsın dedim.
ileride arşivden araştırmak isteyenler olabilir belki..

tarafsizdan kastim, islam dusmani bir yazarin cikip kitabini bana onermeyin ya da yahudilik dusmani birini onermeyin anlaminda dedim. biri muhammed peygamber degil yalanciydi der, digeri tum israilogullari olsun der.. iste bunlari demeyen birinin kitabini bakiyorum.

e iyi de muhammed'in peygamber olması konusunda birinin tarafsız olmasını nasıl bekleyebiliyorsunuz ki? bir müslüman için peygamberdir, müslüman olmayan için peygamber değildir. peygamber değildir diyen biri için de muhammed'in kendisinin peygamber olduğunu söylemesinin ne anlama geldiğini biliyorsunuz herhalde. siz tarafsız değil, müslümanların inançları doğultusunda bir kitap arıyorsunuz.

edit: islami bakış açısından derseniz müslüman bir ecnebi var. matin lings. onun hz. muhammed'in hayatı kitabı var. bunun dışında en tarafsız kaynak bilimsel kitaplar yani dinler tarihi kitaplarıdır. onlar da pek sizin istediğiniz gibi bir müslümanın inançlarını tatmin etmez. onun için de en kapsamlısı mircea eliade'dir.

çok fazla peygamber var. peygamberlerin tanımları da değişiyor. kimisi için filozoflar da peygamber, kimisi için musa, isa muhammed; nuh, ishak yakup vs. ancak ben de takipteyim duyuruyu, umarım tataminkar bir cevap gelir.

peygamber kavramını inisiye olarak alırsanız; büyük inisiyeler
www.kitapyurdu.com

hz muhammed hakkında kitap için bir hocama sormuştum, tarafsız bulmak pek mümkün değil. iki tarafı da okuyup değerlendirmek en ideal. şuralara bakabilirsin.

ibrahim sarıcam - peygamber'in hayatı
sol yayınlarından adını hatırlayamadığım kitaplar da var.
fransız bir yazarın beğendiği bir makalesi olduğunu söylemişti. islam ansiklopesinin muhammed maddesindeki bibliography.sine bakabilirsin.

"Religion in the Ancient Mediterranean World" torrentlardan ısrarla isteyiniz

M.Asım Köksal adlı yazarın eserinden okuyabilirsiniz.

otobüsler filan değiştiği için tam bilemiycem ama havaalanından metroyla alsancak, konak buralara gidebilirsin. oradan da inciraltı'na giden otobüsler var ama numaralarını bilmiyorum.

doğal yaşam parkı'na gidin. baya güzel.

1. Havaalanından Eshot'un 202 numaralı Cumhuriyet Meydanı - Havaalanı otobüsüne binip Üçkuyular Pazaryeri'nde inin. Oradan Fahrettin Altay Aktarma Merkezine gideceksiniz. Oradan 486 numaralı F-Altay-İnciraltı otobüsüne binip İnciraltı'na gidebilirsiniz.

2. İnciraltı'ndan 311 numaralı otobüsle F.Altay Aktarma Merkezine gidersiniz. Oradan 10 numaralı F.ALTAY - KONAK otobüsüne binip Asansör durağında inersiniz.

3. Yürüme mesafesinde. Ya da yine Konak yönüne giden otobüslere binebilirsiniz.

4. Konak'tan Metroya binin. Halkapınar istasyonunda inip İZBAN'a geçiş yapın. İzban ile ALİAĞA yönüne binip BAYRAKLI durağında ineceksiniz.

**** SASALI DOĞAL YAŞAM PARKI: Bayraklı'dan İzban'a binip ÇİĞLİ durağında inin. Oradan 751 numaralı otobüsle gidebilirsiniz. Ya da Karşıyaka İskele'den 755 numaralı otobüsle gidebilirsiniz. Bu sayede Karşıyaka'yı, Çarşıyı görme fırsatınız olur.

İyi gezmeler.

doğal yaşam parkı olayını bir süre erteleyin, çok soğuk şu anda. izmir'in içinden 2 -3 derece daha soğuk oralar

1- 202 nolu otobüs (Sumhuriyet Meydanı - Havalimanı)ten Fahrettin Altay (Üçkuyular) aktarma Merkezinde inip, Aktarma Merkezinden 311 (F. Altay Aktarma - İnciraltı) nolu otobüs veya cadde üstünden inciraltı dolmuşlarıyla İnciraltına gidebilirsiniz (otobüsle giderseniz aktarma var).
2- Dolmuş veya 311 ile F.Altay Aktarma. Aktarma Merkezinde, yan taraftan Konak yönüne giden herhangi bir otobüse (12-169-554 vs) binip, Asansör durağında inebilirsiniz.
3- Yürünebilir ya da indiğiniz duraktan geçecek herhangi bir otobüs konağa götürür.
4- Otobüs vardır büyük ihtimal yakından geçen yoksa da muhitine göre, Konak'tan Metro^yla inip Halkapınar'da inerek falan gidilebilir, hatta Stadtum Sanay, Bölge falan bile olabiliyor ya da Halkapınar'da inip İzban bağlantısı denenebilir, muhite göre çok değişiyor.
5- Ben daha gitmedim, kuş cennetiyken gitmiştim eh işteydi :)

Tuzsuz sarı leblebi ye. Onun dışında süt ve süt ürünleri tüketme, maden suyu da geçirmez. Belki bir parça ekmek olabilir ama tuzsuz sarı leblebi bu işin piridir. Geçmiş olsun.

düzenli spor yapıyor musunuz ya da fiziksel kuvvet gerektiren bir işte çalışıyor musunuz?
Eğer öyleyse 100% çözüm diyebilirim
eksisozluk.com

bakliyat böceğine benziyor.

Oturup insan gibi konuşmayı denedin mi?

Of bizde de vardı bu top kafalı böcek. Kaynağını bulup atacaksın. Böceği de tenhada gördüğün yerde alıp pencereden atacaksın. Ben bireysel mücadeleyle köklerini kuruttum. Kolay gelsin.

Böceklenen bir bakliyatınız olmuş belli ki. Onu bul, fırlat at.Bunları da tek tek gönder, yok olacaklar.

Susam böceği derdim ben bunlara.. Nalet böcek!

miskete benziyor. yani biz küçükken misket böceği derdik. dokununca yuvarlanırdı hemen.

Evde gecko besle o bütün işi senin yerine halleder

geckonun boku nolcek?

aynen o. eskiden dedem buğday satardı onun içinden çıktığını görmüştüm. bir şeyle dokununca top gibi oluyor falan. bakliyatları kontrol et. direkt onu yok et. o tür şeyleri de sıcak ortamda tutmamaya çalış.

tespih böceği o.
tr.wikipedia.org

kaynagi buldum arkadaslar, herkese tesekkurler.

nutella kavanozundaki tarhananın içine çöreklenmişler. işin ilginci o kapalı kapaktan dışarı çıkıp içeri nasıl girmişler bilemedim.

i.imgur.com

Hiç bir maaş para veya maddiyat insanın psikolojik sağlığından önemli değildir varsın az olsun kafan rahat olsun. Psikoloji yapboz değil toparlamak kolay değil ve hiç bi zaman eskisi gibi olmaz

otur konuş adamla. çöz problemini.

konustum, " kasıt yok, ben herkes mutlu olsun isterim tabi" filan diyor sonra maytap geçer gibi bir gün sonra başka hareket yapıyor.

Yasal çerçevelerde
-açığını bul onunla korkut
-sıkıştır köşeye gözünü korkut
-odunla döv

ölü taklidi yap, onu önemsemediğini görsün
departman değiştiremiyorsan tek yapabileceğin bu
kendini çok kötü hissediyorsun psikolojik destek al
mobbing çok ciddi bir olay. gününün yarısını bu adamla aynı ortamda geçiriyorsun. o yüzden psikolojik destek önemli.

ingilizceniz varsa forumlara bakin sizin gibi milyonlarca insan var, onlari dinleyin paylasin. yoksa turkce forum acin lutfen. cok ciddi gicik bir durum.
ilk google sonucu
www.psychologytoday.com

İş ne? özelde misin devlette mi?

Mobbing, gerçekten insanın psikolojisini altüst eden bir durum ve bir strateji belirleyip o yolda ilerlemek veya kısa yoldan o işten vazgeçmek gerekiyor. Çünkü eğer İK'nın veya üst amirlerin mobbing'e uğrayan tarafa tam desteği yoksa, uzlaşmak v.b. insancıl çözümler işe yaramıyor. Mobbing kasıtlı yapılan bir şey ve çoğunlukla işinde başarılı olan kişilere, kapasitesiz yöneticiler/çalışanlar tarafından yapılıyor. Amaç sizi yıldırmak ve belki de her hakkınızdan (tazminat v.b.) vazgeçerek istifa etmenizi sağlamak. Dolayısıyla yukarıda da söylediğim gibi önünüzde iki seçenek var;

1. Vazgeçip işin peşini bırakmak (yani istifa etmek),
2. Vazgeçmeyip savaşmak.

1. yolu seçerseniz zaten herşey çok açık. Eğer durum elverirse çalıştığınız süre içerisinde iş arayışına girersiniz ve şansınız yaver giderse istifa etmeden önce başka bir yerle anlaşmış olursunuz ki bu en ideal ve şahane olanı tabi. Yok işler yaver gitmezse, istifa ettikten sonra kafanızı dinlersiniz bir süre ve toparlanıp tekrar 4 elle sarılırsınız.

2. yolun içinde savaşmak olduğu için tabiki yol zorlu, dikenli ve çetrefilli. Mutlaka kan, ter ve gözyaşı da var. 2 seçenek düşünülebilir burada da;

a. Size mobbing uygulandığını kanıtlayacak e-mail v.b. yazılı kanıtları toplamak ve (varsa) görgü tanıklarını belirlemek. Durum bir şekilde yargı yoluna giderse tüm bunlar delil olarak kullanılabilir. Yargı yolu da, sizi işten çıkarırlarsa işe iade davası açma şeklinde olur. Bunun için tek şart işyerinizdeki çalışan sayısının 30 kişiden fazla olmasıdır. Mobbing kaynaklı manevi tazminat davası da açabilirsiniz ki bunun emsali de var (git: www.bianet.org ).

b. Bu yol zor ama belki bir ihtimali olabilir. İş Kanunu "Madde 24: İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı"na göre sözleşmenizi feshetmeniz ve tüm haklarınızı alarak işten ayrılmanız. Bir avukat yardımcı olabilir bu noktada.

Zor bir süreçten geçiyorsunuz gerçekten çok iyi anlıyorum. Bol şans ve sabır diliyorum. İlk aklıma gelenleri çok genel olarak yazmaya çalıştım ve biraz da uzun oldu sanırım. Atladığım noktaları ve detayları çok daha iyi anlatan kaynaklar var internette çünkü artık mobbing çok yaygın ve insanlar da daha bilinçli.

Ben de kısa zaman önceye kadar bu yaşadıklarını yaşıyordum. bir süre sonra tüm hayatım iş sorunlarımı anlatmakla geçiyordu eşe dosta.. sonra insanları ve işimi değiştiremeyeceğimi anladım ve kendime kurallar koydum, eskiye göre daha mutluyum. Bunlar neydi dersen, ilk önce işte olanı işte bıraktım, insanlara anlatmak yerine arkadaşlarımla daha kaliteli zaman geçirecek konular buldum. İş yerindeki arkadaşlarınla yaşadığın problemleri büyütme, onlara gıcık olduğun an hemen aklından çıkaracak bir iş bul sevdiğin bir şarkı dinle, karikatür oku.. sadece sana verilen işi müdüre temiz teslim et, çalışma tarzında kuralların net olsun ki üstüne laf söyleyemesinler. Unutma iş sadece belli yeteneklerini kullanman için ve para kazanmak için var, senin hayatının hepsini kapsamıyor. Umarım yardımcı olmuşumdur.

100 tl fena değil sanki, ben s4 miniyi 100e yaptırdım. araya bir silikon çekiyorlar, o olmazsa dokunmatik baya bi sapıtıyor.

Peki adamin kullandığı malzeme telefonu bozar mi? Yani cin mali cam kullansa atıyorum dokunmatigi sapitir zor basma filan olur mu? Yoksa sadece camdir alt tarafı hepsi aynidie mi?

Gece gündüz FS oynayıp bir Boeing 737'yi uçurabilecek insanlar varmış. mış mış mış...

bence en azından diğer insanların önüne geçersin diye düşünüyorum (hani şöyle düşün 10 parmak klavye kullanıyorum işe alımda faydası olurmu) tarzı bi soru sormuş gibi düşün tabiki artısı olacak ama illakide uçak uçuracak kadar öğrenirsin diyemeyiz bence...

hiç değilse bir aşinalık olur diye düşünüyorum.
yanisi evet, olur.

kesinlikle olur, ben bir ara takılmıştım ve abd'ye gittiğimde hoca ile cessna kiralayıp uçmşutum. hoca ilk kez kullandığıma inanmadı. boeing ya da airbuss daha kompleks tabi. b737nin motor çalıştırma prosedürü bile kastırır ama faydası mutlaka olur, özellikle add on daha gerçekçi uçaklarla

sadece uçağı tanımak ve prosedürleri öğrenmek için büyük yardımı dokunur
ama gerçek uçak uçurmak farklı bir olay.

uçaktaki göt hissi hiç bir simülatörde yoktur ama faydalıdır havacılığı öğrenirsiniz

imkanın varsa üç beş lira daha ver sızma kullan. sonuçta fabrikada işlemden geçiyor riviera. kızartma için kullan onu.

değildir, hatta piyasada satılan "sızma"lar bile değildir, riviera suyunun suyunun suyudur, onun içine 10% sızma koyup sızma diye satıldığını piyasadaki insanlar bilir.


prina yağı diye aratın, piyasada satılan yağların bir kısmı prinadan saflaştırılmış yağdır.

modem değiştirmeden fibere geçtiğini söyleyen müşteri temsilcisinin buradan kulaklarını çınlatıyorum. altyapı iyileştirilmiştir o kadar. turuncu kablo fiber olduğu doğru ama büyük ihtimal turkcell superonline hattıdır o.

Maalesef superonline'nin sitesinde de yok yaziyor.

Modem değişmeden fiber'e geçemeyeceğiniz doğrudur. Fiber internet ethernet kablosu ile eve getiriliyor. Telefon modem üzerinden çalışıyor. ADSL'de ise tam tersi, telefon hattı ile geliyor internet. Bu nedenle evinizdeki kablolar değişmeden fibere geçemezsiniz zaten.

fiber için büyük bir kutu takılıyor. kızıltoprakta bir apartmanda gördüm o kutuyu. kutu uoksa fiber de yoktur.

Apartmani bilmiyorum da sokagin sonuna bir kutu konmustu

Uydunet olabilir o kutu.

www.borsagundem.com şunun gibi birşey benim dediğim kutu.

ttnet superonline farklı firmalar. ttnet hipernet denen bir hizmet veriyor, evde vdsl, back end fiber.

şu anki bilimsel mantığımıza göre: deneysel olup olmadığını bilmiyoruz.

ileride belki yeni teknolojik gelişmelerle ya da yeni bir kaç buluşla bunun deneysel olup olmadığı, ya da sonsuz evrenler teorisinin (10 boyutlu evren teorisidir umarım bahsettiğin) gerçek olup olmadığı belli olabilir.

ama şu anki durumda deneysel değildir.

neyi sorduğumu ben de bilmiyorum :) aşağıdaki linkte geçiyor sonsuz evrenler teorisi isterseniz bakabilirsiniz, eğer sizin dediğiniz şeyden bahsediliyorsa video da koskoca bir fizik profesörü yanlış bilgi veriyor.

www.youtube.com

şu an fizik teorilerinden çıkartılan sürüyle yorumdan biridir sadece. yanlışlanamaz çıkabilir. o durumda da müddeinin elinde patlar. yani cihan hocanın elinde patlar.
tartışmanın o anında, cihan hocanın ıstırabını ve verdiği tepkilerin taslamanı başından savmaya (beyhude) çabalamasından ibaret olduğunu görmüşsünüzdür umarım.

caner taslaman ile tartışmalarındaki haklıyı ya da haksızı aramıyorum. sadece fizikten gram anlamayan biri olarak sordum soruyu.

oradaki kalkıp giden fizikçinin yanlış olduğu ve doğru olduğu noktalar var. şu an için sonsuz evren teorisi ile ilgili elde bir takım algoritma ve hesaplamalar dışında kesin bir bilgi yok. kanıt yok. kanıtı olmayan şeyi zaten deneyleyemeyiz. bu kuantum fiziğinden tutun sicim teorisine kadar bir çok alan "teorik fizik" alanına girer. buralar biraz pusludur ve kesin olarak doğru konular içeremez. hocanın bahsettiği şeyler evet, fizik konusudur. ama bence o bu konuların gerçek olup olmadığı ile ilgili değil, programın genel gidişatını beğenmediği için çıkıp gitti. yani bilgisini iki dakikada yalanladılar diye bişey yok.

değildir.

teorik ve düşünce deneyi diyoruz. deneysel değil ama.

deneysel değil. tamamen hipotetik durumda.

bahsi geçen programda olan şey de şu. fizikçi orada açık veriyor. caner taslaman da üstüne gidip o açıktan yardırıyor.

peki bir fizikçi daha doğrusu fizik profesörü nasıl böyle bir hata yapar? dili sürçü ve sonrasında tükürdüğünü yalamak istemedi mi yoksa başka bir şey mi ?

sinirlendi kardeşim. şurada izah etmeye çalıştım teveccüh edersen:
eksisozluk.com

bir konuda otorite olunca söyledikleriniz genelde doğrudan kabul görür. bu da başka meslekten kişilerle konuşurken sözcüklerinizi çok ehemmiyetle seçmemenize yol açar. buradaki hoca da aynı şekilde otorite benim diye rehavetten açık veriyor. ama caner taslaman hatayı görüyor ve üstüne gidiyor. hoca da hatasının farkında olduğu için cevap veremeden programı terkediyor. haklı olsa zaten sakin sakin anlatır. burada tükürdüğünü yalamak istemiyor.

olay tamamen retorikte.

ayrıca bazı hardcore bilim adamları bilim felsefesinden bihaber olabiliyor. adam çok iyi biliyor ama bildiklerinin neyi ifade ettiğini göremiyor mesela. (bahsi geçen hocanın durumunun bu olduğunu iddia etmiyorum)

bahsi geçen çok sayıda evren olması ise cevap evet, şuraya yazdım eksisozluk.com
sonsuz sayıda evren olması ise bence mantıksal ya da felsefi bir tartışma. sonsuz sayıda yıldız var diyebiliyor muyuz?
bilimsel olabilmesi için yanlışlanabilir ya da test edilebilir olması gerekiyor, sonsuzluğu nasıl ispat ederiz?

İyi de kardeşim o izlediğin video'da Cihan Saçlıoğlu kafasındaki şeyi anlatamadan Caner Taslaman isimli fizikçi olmayan dangoz lafını kesti, saygısızlık etti, konuşturmadı. Böyle şarlatanlara prim yaptırmayalım lütfen.

yaparsın. ekstrene tl olarak yansır.

Yaparsin sikinti olmaz.

döviz hesabın varsa hesabına o döviz biçimi ile yansır, yoksa banbkanın belirlediği döviz kurundan tl'ye çevirilrek tl olarak yansır. aradaki tek fark birinde bankanın normalden daha yüksek döviz kurları kullanarak üç kuruş beş kuruş daha fazla yansıtması senin tarafında.

kurdan güzel kitler banka haberin olsun. 2.90 dan falan hesap edebilir euroyu

zor durum, geçmiş olsun. bir süre sonra bu durum farkedilir hale gelir ve insanlar ellerini uzatmaktan vazgeçerler. farkedilmiyorsa siz bir şekilde farkettirin.

tedavi olmayı düşünebilirsin.

elini sargıya sar. elimde 2.derece yanık oldu de. 6 ay yırtarsın.

sevgilinizi tuz ruhuyla ovduktan sonra mı oral seks yapıyorsunuz?

mutlaka bir psikologa git

bence bu bir psikolojik sorun. kesinlikle yardım almayı deneyebilirsin.

değişmelisin.

acilen tedavi olman lazım

yanında kolonya taşı. tokalaştıktan sonra uygun bir an eline sür.

tokalaşmadan önce de eline sür, elim ıslak kusura bakmayın de.

ya da elim kremli, parmaklarımda eklem ağrısı var merhem kullanıyorum de.

herkese +1.
aşırı titizlik sizinkisi.

ıslak mendille gez. tokalaştıktan sonra silersin. onlar da anlar. biraz garip bir durum. Monk da böyle yapıyor.

empat +1 hem galip derviş de monk'tan görmüş. aynısını yapıyor.

bende bu problem yok ama hak veriyorum ya. kendisinin dedikleri dışında bazı insanlar lavabodan elini yıkamadan çıkıyor kusura bakmasınlar özellikle de erkekler. ayda yılda bi tokalaşırım öle ortam denk gelmez de, adam haksız değil ya psikiyatre git diyosunuz. topluma genel hijyen dersi verilmeli.

tesettür

haklısın, evet insanlar pis tamam ama bu durumun senin sosyal hayatını etkilemesine izin verme. bu duruma takıldıkça devamı gelir.
sakın yanlış anlama ama bu hijyen takıntısının sonu hiç iyi değil, bokunla oynarsın sonra. öyle derler.

Hafifçe başınızı eğip, "Pardon, ellerimde dermatit var, tokalaşamıyorum." Diyebilirsiniz.

^^ süper bahaneymiş not ettim

sen yine şükret, eskiden vantuzlu öpen yaşlı teyzeler vardı. bayramlar kabustu çocuklara :)

Devamli burnunu karistir yada dalgayla oyna. Ne biliim kulagini karistir vs... evet. Artik tokalasma sorunu ortadan kayboldu :)))

evet

Geçen sene sıfırlanmadı benim bakiye? Ayrıca sodexo'nun sitesinde yazan şey ne öyle? Emin misin?

sıfırlanacak dediler benimki de sıfırlanmadı geçen sene. ama riske atmaya değmez bence

Sodexo Twitter'dan cevap verdi, kanunen sıfırlanması gerekiyor diyor.

kanunen sıfırlanıyor ancak şöyle yapıyorlar. Onlar için iade faturası kesiyorlar. Sonra da şirket tekrar yeni fatura kesiyor sodexo'ya böylece yeniden yüklenmiş oluyor. Sizin açınızdan bir şey değişmiyor yani.

öğrenirsin tabi ki. ben bir ara youtube'dan çalışıyordum ama dersler başlayınca bırakmak zorunda kaldım.
şu linkleti kız iyiydi:
www.youtube.com

Ben B1 seviyesini bitirdim en son onun için otorite gibi konuşursam eğer ağzıma kürekle vurun. Ben yolun başında sayılırım ama bir iki şey söylemek istedim;

İlk öğrendiğim yabancı dil ingilizceydi. Sonra rusça kursuna gittim. Sonra İtalyanca, en son Almanca. İngilizce öğrenirken zorlandım çünkü direk türkçe düşünüp ingilizceye çeviriyordum.

Rusça öğrenirken zorlandım çünkü rusça zor. Yani günlük konuşmaları anlayacak kadar öğrenme kısmı elbette her dildeki gibi basit. Ama daha derin muhabbetleri yapmak çok zor. Dilin yapısı da ters zaten özel isimler bile gelen ekle birlikte çok farklı hallere giriyordu.

İtalyanca öğrenirken zorlanmadım çünkü önümde hem ingilizce'nin mantığı hem rusça'nın mantığı vardı. İtalyanca öğrenirken türkçe düşünmeden öğrendim.

Almanca öğrenirken en rahatıydım. Yapısal olarak rusça ile benzerlikleri var, kelime olarak ingilizce ile benzerlikleri var.


Şimdi bunu niye anlattım elbette artistlik yapmak için değil. Yukarıdaki dillerden bir çoğunu %90 unuttum zaten.

Eğer dil öğrenme sıralamamda ingilizceden sonra almanca, sonra italyanca sonra rusça olsaydı rusça'yı çok rahat öğrenecektim. Çünkü bir iki dilin yapısına aşinalık kazanınca artık türkçe düşünmeden öğrenmeye başlıyorsunuz diğer dilleri.

Siz de italyanca eğitimi aldığınıza göre ve ingilizce bildiğinize göre 3. yabancı diliniz almanca olacak. O zaman çok zorlanacağınızı sanmam.

Ne kadar öğrenebilirim konusu tabii kişinin potansiyeline bağlı tamamen. Ben 6 yıldır Almanya'da almanların içinde yaşayıp sipariş verecek kadar bile almanca öğrenemeyen doktoralı mühendis tanıdım. Aynı zamanda erasmusa gidip 1 yılda ana dili seviyesinde almanca konuşan öğrenci de tanıdım. Ne seviyeye geleceğinizi sizin potansiyeliniz ve azminiz belirler.

Bunun için deutsche welle'nin sitesinden yararlanabilirsiniz. Radio D diye bir radyo hikayesi vardı 2 sezondu sanırım. Muhteşem bir şey yeni başlayanlar için. Bunun gibi şeyleri hayatınızın doğal bir parçası yapmanız lazım. Yani ben bir iki ay çalışayım sonra bir iki ay ara vereyim derseniz olmuyor o iş. Ama kendinizi adarsanız inanılmaz yerlere gelebiliyorsunuz. Biraz ilerleyince almanca öğrenenler için yapılmış özel dizileri izlemeye başlarsınız. Oradan alman radyolarını dinlemeye geçersiniz, derken almanca sizin için normalleşir.

Ama almanca yapısal olarak çok farklı bir dil. der-die-das demişsiniz ama o bana kalırsa almanca'nın zorluğunu arttıran şeyler listesinde ilk 10'a giremez.


Bir de michael thomas diye biri var. Onun almanca setlerini çok övüyorlar. Ama gramer kurallarını öğretmeden konuşturuyor o amca. Onun derslerini malum yerlerden bulup mp3 olarak dinleyebilirsiniz.

(bkz: pimsleur) (bkz: rosetta stone)

2 senedir almanca öğreniyorum. 7 ay türkiyede kursa gittim. 6 ay almanyada kursa gittim. son 1 senedir almanyada yaşıyorum. akıcı konuşamıyorum, almanları ancak yüzde 60 anlayabiliyorum.

dil biraz yetenek işi ama almancayı kendim öğreneyim olayını bir kere geçin, imkansız. onun harici akıcı konuşabileyim istiyorsanız minimum 3 sene derim ben. 2 senesi de almanyada olsun mümkünse.

yalnız 1 yılda erasmusla ana dili seviyesinde almanca konuşan arkadaşlara saygılar. ben öyle biri tanımıyorum, almanca da öyle bir dil değil. c1'i olan onlarca arkadaşım var, hiçbiri henüz akıcı konuşamıyor.

edit: pescador sen miydin lan :d bakmadıydım nickine ama rammstein muhabbetinden anlamalıydım. rosetta stone ile başla, bir yandan kursa git. kursa gitmeden almanca öğrenmen çoooook zor. akıcı konuşma beklentin olmasın. burda doğup büyüyen insanlar hariç akıcı almanca konuşabilen tanıdığım yok.

Öncelikle ne kadar öğrenebileceğin sorusuna Mark Twain cevap versin: "Never knew before what eternity was made for. It is to give some of us a chance to learn German."

Gramerle boğuşmayı dil öğrenmek için kötü bir yöntem olarak görüyorum, dolayısıyla ben çocuk kitapları ve/veya kısa hikayeler okuyarak öğrenmeye çalışıyorum ki şu an ileri seviye kelime bilgim var lakin dilin yapısını çözemiyorum. Peki neden? Bir daha Mark Twain'e danışalım:

"A dog is "der Hund"; a woman is "die Frau"; a horse is "das Pferd"; now you put that dog in the genitive case, and is he the same dog he was before? No, sir; he is "des Hundes"; put him in the dative case and what is he? Why, he is "dem Hund." Now you snatch him into the accusative case and how is it with him? Why, he is "den Hunden." But suppose he happens to be twins and you have to pluralize him- what then? Why, they'll swat that twin dog around through the 4 cases until he'll think he's an entire international dog-show all in is own person. I don't like dogs, but I wouldn't treat a dog like that- I wouldn't even treat a borrowed dog that way. Well, it's just the same with a cat. They start her in at the nominative singular in good health and fair to look upon, and they sweat her through all the 4 cases and the 16 the's and when she limps out through the accusative plural you wouldn't recognize her for the same being. Yes, sir, once the German language gets hold of a cat, it's goodbye cat. That's about the amount of it."

Şurada iyi bir sözlük var (git: www.linguee.de), işine yarar.

Bir daha Mark Twain'e sözü bırakacağım:

"The Germans have an inhuman way of cutting up their verbs. Now a verb has a hard time enough of it in this world when it's all together. It's downright inhuman to split it up. But that's just what those Germans do. They take part of a verb and put it down here, like a stake, and they take the other part of it and put it away over yonder like another stake, and between these two limits they just shovel in German."

(git: www.merianschule-seligenstadt.de)
(git: www.bsu.edu)

Yukarıda bir örneğini verdiğim gibi Almanca hikayeleri İngilizce çevirisinden takip ederek okuyabilirsin. Ben gayet faydalı buluyorum bunu. Tabi en azından a1-a2 seviyesinde dil bilgin olsun.

he oturdugun yerden ogrenirsin almanca

son saniyede teklif veren uygulamalar var ama ebay şifreni üçüncü kişilere vermek istemiyorsan son 10 saniyede en yüksek teklifini girip işi şansa bırakacaksın artık.

JBidwatcher güzeldir

ebay'in esprisi o zaten. çekişmeli bir şeyin fiyatı son 30 saniyede belli olur. başında duracaksın işte.

burada her türlü bilgi var, açılış 2016 yılı başında olacak deniyor
wowturkey.com

Pek kokteyl içmem ama klasik Mojito en sevdiğim. Margarita da severim. Appletini de severim. Bir de Otto'da içtiğim Lynchburg Lemonade enfes idi. Jack Daniel's ile yapılıyor.

absent + cola + limon (mümkünse yeşil limon)

en kısa yoldan uçurur hem de çok pratik, az zahmetli. tadı da baya iyi

3 2 1 margarita on the rocks
3 ölçek limon şurubu, 2 ölçek tekila, 1 ölçek portakal likörü, shakerda çalkalayın ağzına kadar küp buz dolu bardaklara servis yapın.

moskova'da olur. Dubai'de olmaz diye biliyorum ama dubai vizesi zor değil.
Ben olsam Moskova'da donar, Dubai'den de hazzetmem diyerek biraz daha araştırırdım beyrut falan.

şöyle bir şey okumuştum yakın zamanda, fikir olması açısından koyuyorum bence gerekli şeyler var. igemooneobi.blogspot.com.tr
koreye giderken rusyada aktarma yapan bir gencin başına gelenler.

dubai nedir ya? çakma bir şehir orası. çölün üstüne dikmişler uzun uzun binaları, iki tane lüks otel, birkaç popüler restorant, birkaç avm başka da bir bok yoktur orda.

moskova'ya git. müzeleri gezersin, rus kültürünü tanırsın, yemeklerini tadarsın, tarihi yerlerini gezersin

@emirkulu2 hızlıca okumaya çalıştım gönderdiğin linktekini. onlar uzaktaki havaalanına indikleri için sıkıntı yaşamışlardır. benim de başıma aynısı ingiltere'de geldi. heatrow şehrin merkezinde mesela ben stansted'e inmiştim. indikten sonra otobüs, tren falan filan yoktu. sonra anladım ki şehirlerarası otobüsler benzeri otobüslere binip iki saat yol gitmiştim.

hlimanından trenle ulaşabileceğiniz yerleri gezebilirsiniz moskova'da yoksa trafiğe arabayla girmek büyük risk olur. Genelde garanti olsun diye uçuştan 4-5 önce hlimanına doğru yola çıkmak gerekiyor taksi kullanılacaksa.

Kulube hosgeldin,

Olayin gelisimi buyuk olasilikla soyle,sen bu evi alirken kredi kullandin ve kullandigin kredi rakami evin satisinda gosterdigin degerden fazla,devlette senin kredini %75 kabul edip bunu %100 e tamamladi,gosterdigin satisi rakamiyla arasinda farkin vergisini,faizini ve cezasini senden talep ediyor.ve bunu her zaman yapildigi gibi 5 yil dolmadan 1 ay evvel yapiyor ve itiraz hakkin kalmiyor,resmi rakamlar uzerinden yurudukleri icinde belgeli bir sekilde bu parayi tahsil ediyor.

Ben bu cezayi ilk uygulama basladiginda 4 gayrimenkul icin odedim ki o tarihlerde uygulamasi bu kadar net degildi,tapuya ne dersen o yaziliyordu,kredi yoktu ama devlet gecmise donuk istedi ve rakamlar avukata verecegim rakamlardan dusuk oldugu icin itiraz sansimda olmadigindan gidip odedim.o tarihten sonra yaptigim butun alim satimlarda belediye rayici veya kredi rakamindan gostererek bununla karsilasmadim.aracilik yapan arkadaslar bir an evvel komisyon almak adina alici ve saticinin yanmasina goz yumabiliyorlar.

Bildigim kadariyla bu cezayi odemek zorundasiniz.rakam buyukse bir vergi uzmani avukatla gorusmenizde fayda olabilir en azindan su anki af vs bunu kapsiyor mu ogrenilir.

Gecmis olsun

Ps.lutfen bu duyuruyu silmeyin bununla alakali burada cokca soru oluyor,arkadaslarla paylasiyoruz,duyuru durursa faydali olur.

satış tarihini kontrol et. satış tarihinden itibaren 5 yıl içinde tebliğ edilmezse zaman aşımına uğruyor olmalı. yamuluyorsam biri beni düzeltsin.

zaman aşımı dolmuşsa dava açman gerekiyor.

edit:cevabı başka sorular için silmiyorum ama "zaman aşımı hesabı bir sonraki yıldan yapılırmış" diye düzelteyim.

5 yil dolmadan 1 ay evvel cezayı çakmalarına ağzım açık kaldı.

Bu arada şurada zamanaşımının takip eden yıldan hesaplandığını söylüyor
www.hukuki.net

Amsterdam'dan Paris'e otobus yapmistim bir kere, otobus iyiydi. 7 saat surdu, gece yolculugu.

ams - bru - paris arası hızlı tren var
bru -dus arası da hızlı tren olması lazım.

Amsterdam-Brüksel, Brüksel-Paris arasını otobüs ile gidebilirsin. Tren fiyatları otobüsün 2 katı düzeyinde. Otobüsler güzel. Doğu Avrupa'dakilerden kat be kat iyi. Paris-Lüksemburg Lüksemburg-Düsseldorf için ise SNCF Ve Deutsche Bahn'ın sitelerine bakarsın. Paris, Brüksel ve Amsterdamda otobüslerin seni bıraktığı yerler Metro istasyonlarına yakın. Buralardan kalacağın yerlere metro ile geçersin. Brüksele 2 gün ayırdıysan 1 gününü kes Brugge'e ayır.

soru yanlış anlaşılmış, siz paket turlardan bahsediyorsunuz sanırım.
vasat bir tur şirketi ile gidiyorsanız otobüsler vasatın altı olur.
vasatın üstü bir tur şirketi ise otobüsler vasat olur.

yine de batı avrupada otobüs firmaları görece olarak daha iyi deniyor.
dediğim gibi, gittiğiniz tur şirketinin anlaştığı otobüs firmasına bağlı.

8 günlük bir balkan turuna katılmıştım. her gün başka bir ülke. her gün bavul aç bavul topla.
ama değiyor mu, değiyor tabii. bir ülkeden bir ülkeye otobüsle geçmek çok keyifli.
bir de bu tip çok ülkeli turlar için bavul içi düzenleyiciler çok faydalı. her ülkeye ayrı bir paket yapabilirsiniz. www.bloggang.com

Bulursanız "gara kuzu" yerli imalat ale bira

Efes özel seri

eksisozluk.com

Duzeltemedim mobilden gara guzu olacak

HeiNeken, amstel

Budweiser

Kesinlikle Weihenstephan. Vaynştefan diye okunur. Büyük marketlerde bulunabilir, tadı mükemmeldir. Tuborg falan hikaye.

guinness(ama fıçısını içeceksin)
duvel
leffe
budweiser
sonuncusu hafif bir biradır.

guinness diyecek insanı dövemeye gelmiştim ama kimse dememiş :)

33lük carlsberg iyidir, 50liğin tadı bozuk. miller'e kız birası diyeni de dövecektim, miller de gayet lezzetlidir. duvel, corona iyidir ama bahalı, ara ara corona içilebilir bu ucuz görece. malt'ın 25likleri çıkmış çok güzel valla, malt'a ve gold'a devam; ara ara da miller ve corona diyorum, mmaş yattığı gün de iki duvel içiniz.

edit: oo oo, yazarken demişler, şaka yapmıştım :))

normal biralar arasında içtiğim en iyisi efes malt benim.

Guinness'i lezzetli bulanlar için Fuller's Black Cab önerebilirim.

bomonti filtresiz

Corona.

westmalle tripel
karmeliet

Tabiki Carlsberg

Kozel var pek bi gozel

kriek

Türkiye'ye henüz gelmedi sanırım ama 1664 kronenbourg !

Outlook lazım sanırım. O emaşli kopyalayıp normal gmailden atabilirsin bireysel.

pek kullanışlı bir site değil, bu bir. manuel olarak e-posta gönermen daha sağlıklı. bir de oraya ilan verenler pek ilgilenmiyorlar ilanlarıyla, sıkıntı burada.

Direk altta yazan craigslist'in kendi mail adresine tıkladığımda outlook açılıyor zaten fakat ben outlook kullanmıyorum. Gmail'den attığım zaman gönderilecek adrese direk o mail adresi kopyalanıyor otomatik olarak fakat ben cevap alamayınca acaba bişeyi mi yanlış yapıyorum diye düşündüm. yirmisantim'in dediği gibi pek ilanıyla ilgilenen yok galiba. cevaplar için teşekkürler

cevap veren veriyor, mailler craiglist üzerinden dönüyor. gmail ya da outlook olmasında sıkıntı yok.

Dear Mr./Mrs. Bell

hocan haklı. soyadıyla hitap edeceksen önüne mr/mrs/ms gibi bir unvan getirmelisin. evliyse dear mrs. bell, değilse ya da medeni durumunu bilmiyorsan dear ms. bell demelisin.

Günlük yazımşmalar için "Hi Christina" yeterli. Emin ol yabancılar bu formata gayet alışık.

Formal bir şey yazıyorsan ancak Dear'lı kalıp kullanırsın, o da dear ünvan soyad şeklinde olur.

biraz resmi biraz samimi istiyorsan hello ms bell de mesela. (ya da mrs, evli ise)

2- eve geliyor.

kart kurallara göre ilk mil içeren uçuştan sonra geliyor bazı promosyon yani indirimli uçuşlar etki etmiyor ama çoğunlukla klasik kart bi boka yaramadığı için göndermiyorlar yani kart falan gelecek diye bekleme numaranı bi yerlere yaz o yeter.

yahu üyelik numarası alacağım bu ilçeler niye düzgün değil acil de meseleydi hay böyle işe ya.

merkez diye ilçe yok, merkez ilçenin bile bir adı vardır. kocaelinin merkezi izmit ilçesidir mesela.

ogrenir. ne ogrenmek istedigine bagli gerci. bol bol referans edilen kitaplar var, onlar yardimci olur.

hangi dil odagin? var mi aklinda once sundan mi baslasam diye? eger sadece mobil uygulama varsa aklinda:
python (isinma turu ve opsiyonel olarak) > c (programlamanin temel ilkelerini ogrenmek icin) > java/object-c (ana andorid ve ios program gelistirme dilleri)

ögrenirsin, herkes sifirdan ögreniyor. ilk kriter ingilizce. khanacademy, coursera bu isin temelini ögrenmek icin cok iyi kaynak ama bunlar iyi bir temel vermek istedikleri icin cok yavas gelisiyor hersey. üretmek zaman aliyor. Kendine bictigin zamana bagli.

Bir yerden kurs alirsan da söyle bir durum var, iyi bir kurs ise isin mantigini da ögretir ama bircok kurs kisa zamanda birsey ürettigini hissettrirmek icin hizli bir sekilde copy/paste kod yazdiriyor, neyi neden yaptigini bilmesende birsey ortaya cikartabiliyorsun.

En iyi ögrenme yöntemi ise kendinle alakali, kimi kitaptan iyi ögreniyor, kimi deneyerek. En iyisi mümkün oldugunca hepsini denemek, internetten video ile, kitaplari karistirarak, bir taraftan kücük uygulamalar gelistirerek. Önce Java (Android icin) veya Objective C (iOS icin) ögren, bununla birlikte Yazilim mühendisligi metodolojileri, Algoritmalar, Design Pattern ler, Frameworkler, dil kütüphaneleri ve gelistirme araclari (IDE, versiyonlama sistemleri vs.) ögrenmen gerekecek.

baslangic icin bu kitaplari tavsiye ederim:
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.de
www.amazon.com

İngilizcen varsa, yeteri kadar üstüne düşersen pek tabii ki aklındaki projeleri gerçekleştirebilecek kadar yazılım bilgisine erişebilirsin. Yazılım hususunda ne yazık ki kaynak bakımından dilimiz hala yetersiz, o yüzden ingilizce bilgisi bir zorunluluk halini alıyor.

Eğitime para vermek yerine internet üzerinden epey bir verim elde edebilirsin. Tavsiyem Youtube üzerinden C derslerine bakman olacaktır. Türkçe olarak hazırlanmış video listeleri başlangıç olarak sana yeterli bilgiyi verecek ve mantığını kavratacaktır.

Bunun dışında Codecademy, Codemonkey gibi oyunla programlama öğreten siteler var, oralara da bakabilirsin. Bu başlangıç bilgileriyle programlamaya oldukça güzel bir giriş yapmış olacaksın.

Daha da ilerlemeden önce elindeki verilerle bir takım algoritmalar kurmanı tavsiye ederim. Çeşitli sorunlar oluşturup(örneğin, 1-100 arası asal sayıların toplamını veren program), bu sorunları çözmek adına algoritma kur. Algoritmalarla içli dışlı olmalısın, algoritma kurma becerisi bir yazılımcı için her şeydir.

Sürekli olarak algoritma kurma ile uğraşırken eş zamanlı olarak üzerine yönelmek istediğin proje için çalışmalara başlayabilirsin. iOS üzerine çalışmak istiyorsan Objective-C veya yeni çıkmış ve ileride bu sistem üzerinde mutlak hakimiyeti kuracak olan Swift; Android sistemi içinse Java öğrenmelisin.

cevaplar için çok çok teşekkürler.

algoritma demişsiniz (haklı olarak). bu konuda kendimi nasıl geliştirebilirim?

arada coursera'da cikiyor algoritma dersleri. yarari vardir epey.

ama programlamanin temeli olmadan algoritma bisey ifade eder mi ki?
belki matematiginiz kuvvetliyse eder.

gerçekten sıfırsanız oop'un mantığını anlamak için şuradan başlayın
www.playcodemonkey.com

bence türkçe bir algoritma kitabı alıp başlamalısınız.Daha sonra hangi dili seçersiniz ne yaparsınız o size kalmış.Kitaptan sonra malum illegal p2p paylaşım alanlarında algorithm yazıp arayın baya video dersleri var gigabytelarca.İngilizceniz yeterliyse bu da iş görür

hesap işletim ücreti yok
ayda bir kere tüm banka atmlerinden komisyonsuz para çekebiliyorsun.
eft/havale masrafı yok.
kart geliyor basılı evet.
ilgililer.
güzel kampanyaları oluyor her sene. geçen sene yemeksepeti vardı bu sene steam.
faiz falan ilgileniliyorsa otomatik ödeme talimatı verince +%1 veriyor.

çok güzel ve acayip ilgililer. geçenlerde gece 1'den sonra aramıştım mesai saatleri dışındaymış sizi arayalım mı dediler dedim arayın ertesi sabah 8.30'da aradılar. kesin olarak erken uyanmam gereken günler böyle yapmayı düşünmüyor değilim.

Cevaplarınıza teşekkürler.

@mr sherlock faiz düşünmüyorum, zaten hiçbir banka vadeli hesap için ücret istemiyor.

kredi olayı da süper, çat diye kredi veriyor sigorta ve dosya masrafı olmadan, erken kapatırsanız baya bi güzellik de yapıyor

ilk gelen kartın üzerinde isim yazmıyor. ancak daha sonradan kart istersen isimli gönderiyorlarmış.

ayda bir kere tüm banka atmlerinden komisyonsuz para çekme olayı yıl sonuna kadar yalnız, onu belirteyim.

how to get away with a murder

fargo. çıtır çerez gibi 7-8 bölüm zaten

Hannibal, Sherlock, Luther, Deadwood, In Treatment

person of interest

homeland

yatak odana girmediği sürece suçlu sizdiniz galiba, öyle bir şey hatırlıyorum.

yatağın başucunda bıçaklaman için bıçağı yatağında saklaman lazım, bu da aklıma planlı cinayeti getirir. :)

paket servis olmuyor, duruma göre ceza alma, az ceza alma, çok ceza alma, ceza almama olasılıkların var. mahkemeye çıkıp hayatının tehlikede olduğunu, öldürmesen öleceğini falan anlatıyorsun.

olayın kendi içindeki gelişimine bakılır.

öncelikle yatak odası yahut wc fark etmez. konut dokunulmazlığınızı ihlal eden bir şahısa müdahale etme hakkınız bulunur.

önemli olan o anda elinizde kullanabileceğiniz imkanlar, şahsın size karşı olan tutumu ve sair şartları değerlendirerek meşru müdafaa sınırını aşıp aşmadığınızdır.

şahıs elinde bıçakla uyandığınızı görünce size yönelmiş ise ve o anda kendinizi savunmak için bulabildiğiniz tek şey baş ucunuzdaki silahsa ve doğrudan kafasına olmayacak şekilde tek el ateş etmişseniz, sonrasında ambulansı arayıp gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamış olmanıza rağmen şahıs ölmüşse ceza almama olasılığınız kuvvetli.

ama adamın üstüne şarjörü boşaltıp, ben kendimi korudum diyemezsiniz mesela. tüm şartlar birlikte değerlendirilip bir karar verilir yani netice olarak.

japonyada pıçağın keskin tarafının üste ya da alta gelmesine göre cinayetin caniliğine karar veriyorlarmış diye okumuştum. üste doğruysa böyle, hafif de yardırmışsan "cinayet işlemeye fırsat kolluyormuşsun gibi" gibi bir intiba oluyormuş. en iyisi bacaklara sıkmak, diz altına bilhassa. bi de katil olmadan, gözdağı vermek istiyorsan, kendini savunmak istiyorsan, bacağın iç kısmına, kasık hizasına pıçak değdirme hacı. orada devasa bir damar var. kesilirse adamın bütün kanı iki dakikada akıyor. saniyeler içinde katil olabilirsin. amman diyim.

"yatağın başucunda bıçaklaman için bıçağı yatağında saklaman lazım, bu da aklıma planlı cinayeti getirir. :)"

belki yatağında meyve yiyodu pıçak da kalıverdi orda yani canım hemen kötü düşünmeyin

eğer durum meşru müdafaa sınırları içinde kalırsa ceza almazsınız. sınırı aşsanız bile o sıradaki heyecan, korku vs mazur görülebilir bir şey ise yine ceza almazsınız. eğer bunların hiçbirisine girmiyorsa da duruma göre kasten/taksirle adam öldürme/yaralamadan ceza alırsınız. kaç sene hapis verileceğini söylemek zor, hakimin alt veya üst sınırdan cezayı vermesi, indirim yapılması vs gibi etkenler var.

Ek olarak; ceza almayacak olsanız bile suçsuzluğunuz kanıtlanana kadar 5-6 ay yatarsınız içeride yine de.

oo iyiymiş hacı. çalışmayalım o vakit hırsızlık yapalım biz de. teşvik eden bissürü kanun var, baksana ev sahibini bile hapse sokuyo

polislerin şöyle bir tavsiyede bulunduğunu duydum: hırsızı kesinlikle darp etmeyin, balkondan aşağı atın. balkondan kaçarken düştü dersiniz!.
tavsiye değildir, tavsiyem 911i arayıp federalleri çağırmanızdır :)

@emirkulu: hırsızlık zaten suç olan bir eylemdir, yakalanırsa cezasını çeker. ama bir kişi hırsızlık yapıyor diye ev sahibi tarafından öldürülmeyi hak ediyor diye bir hukuk mantığı olamaz. o zaman herkes herkesi kafasına göre öldürmeye başlar.

@fengari Amerika'da insanlar kafasına göre birilerini mi öldürüyor? Orada arazine girdiği an kafasına sıkabiliyorsun bir kişinin. Demek ki oluyormuş öyle bir hukuk mantığı. Son derece güzel bir şey, hırsız girse evime tereddüt etmem göğsüne göğsüne boşaltırım şarjörü. (Türkiye'de değil tabii.)

fengari sokaktaki kapkaçla eve giren hırsızın farklı değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. haneye tecavüz var, motive'i herşey olabilir o hırsızın.

buyur mesela, www.bursadabugun.com adam hırsızlığa giriyor, küçük çocuğuma bişi yapma diyen kadına tecavüz edip gidiyor. bıçaklayan ev sahibi sadece mal korkusuyla saplamaz o bıçağı, fiziksel zarar görmemek için saplar.

@advocatus

Biliyorum hepsinin farklı olduklarını ama bu konuda çoğu bu şekilde düşünüyor. 50 eyalet var, 44'ünde varmış bu yasa. Yani genelleme yapabilirim.

www.thesurvivalistblog.net

South Park'ta her şeyi eleştiriyorlar, biz de Türkiye'de yasaları eleştiriyoruz ama hiçbir etkimiz yok. Orada da yok. Var sonuçta böyle bir yasa ve uygulanıyor. Daha geçenlerde yaşlı bir amcayı iki tane hırsız darp etti evinde, adam yerdeyken silahını aldı, erkek olan kaçtı, kadın olan ben hamileyim dedi ama ona rağmen öldürdü kadını.

Türkiye'de milletin birilerine tecavüz ettiği, adam öldürdüğü sonra bir gün bile yatmadığı, ama düşüncesini söyledi diye on beş sene ceza alan insanların olduğu dandik yasaları örnek olacağıma Amerika'yı alırım.

@advo

Attığım sitede zaten nasıl yorumlandığını yazmış, iki çeşidi var, biri Stand Your Ground laws, diğeri de Castle Doctrine laws.

Stand Your Ground Laws:

Stand-your-ground laws allow someone to use force in self-defense when there is reasonable belief of a threat, WITHOUT AN OBLIGATION TO RETREAT FIRST. Generally, these laws require the person to (1) have a legal right to be at the location and (2) not be engaged in an unlawful activity.

Castle Doctrine:

The Castle Doctrine is a common law doctrine that designates a person’s abode (or, in some states, any place legally occupied, such as a car or place of work) as a place in which the person has certain protections and immunities and allows such a person in certain circumstances, to attack an intruder instead of retreating. Typically, deadly force is considered justified homicide only in cases when the actor reasonably feared imminent peril of death or serious bodily harm to oneself or another. The doctrine is not a defined law that can be invoked, but is a set of principles which is incorporated in some form in the law of most states. FORTY-SIX STATES, including Connecticut, have incorporated the Castle Doctrine into law.

------------

Evet bunun gibi şeylerden bahsediyorum.

www.ntvmsnbc.com

Baksana 26 kişi 13 yaşındaki kıza tecavüz etmiş. Kızın rızası varmış, yersen. Bu mantığa da hastayım, 18 yaşının altındaki biri 18 yaşının üstündeki biriyle seks yapınca eğer ailesi şikayetçi olursa suç oluyor bildiğim kadarıyla Türkiye'de, ama 13 yaşındaki kızın rızası var(?) diye tamam o zaman yaaa oluyor.

evime hirsiz girdiginde karakola gitmistim ifade vermeye. orada bi adamla tanistim, adam hirsizi döve döve evden atmis, atarken de hirsiz merdivenden yuvarlanarak bacagini kirmis. Hirsiz davaci olup, hastane masraflarini ödemek zorunda kaldigin söylüyordu adam.

öyle kafana göre de vuramazsin, adami öldürmen icin hirsiz senin malina degil canina kastetmesi gerekiyor ve bunu ispatlaman lazim. Hele birde hirsizin üstünde bicak yada silah cikmazsa o zaman cok zor durumda kalir ev sahibi.

@advo

Salak duyuru ya, uzun uzun yazdım yollamadı gönderdiğim mesajı. Şimdi daha kısa olarak yazayım.

www.quora.com

En üstteki adam açıklamış durumu.

It turns out that in most states, there's no duty to run away instead of shoot if you're in your home, so that takes care of (3). (2) is also satisfied if there's a burglar in your home; it's definitely an urgent situation.

Yani o kişinin senin evinde olması vurmak için "yeterli bir sebep" (reasonable threat). Ayrıca 2 numaralı madde olan aciliyeti de kapsıyormuş bu. Çünkü evine gireceğinden haberin yok, yani önceden polise haber veremezsin, yani planlı bir cinayet olmaz bu.

1. maddede ise gerekliliği var. Karşı taraf silahlıysa çat diye indirebiliyorsun, kimse de bir şey diyemiyor. Eğer silahsız ise iki şekilde yorum yapılıyormuş, karşı tarafı vurmadan polise teslim edebilecek misin yoksa o senden daha güçlü ve elindeki silahı alıp sana monte edebilir mi? Eğer ilkiyse vurmuyorsun, elini kaldır deyip polisi arıyorsun, ikincisiyse vurabiliyorsun.

Özetle: Karşı taraf evine girdiyse ve silahlıysa kesinlikle indirebiliyorsun. Silahı yoksa biraz düşünmen gerek.

İyi oldu bu tartışma, ben de sana anlatmak için araştırdım bazı bilmediğim şeyler öğrendim.

bi de hırsızın elinde hiçbi silah olmaması, ağır cisim olması, bıçak olması, silah olması gibi durumlara göre düşünmek lazım herhalde. orantılı bir cevap yoksa meşru müdafaa tek başına açıklayıcı olmayabilir. birçok koşulun dikkate alınması gerektiğinden ağır yaralama/öldürme x yıl denemez. alt ve üst sınırları arasında olacak da olayın gerçekleşme şekline bağlı.

eve girilmiş olması makul sebepse maşallah. özel mülke tecavüz olduğu için cinayete izin veriyordur onlar. "giren kişi öldürme niyetiyle girmiş ve buna dair bir girişimde bulunmuş" saymıyorlarsa. ulu mülkiyet nelere kadir.

advocatisdiaboli+1

bir şeyi atlıyorsunuz burada, zaten eğer bir meşru müdafaa söz konusu ise bu cezasızlık sebebidir. böyle durumda ceza almaz kişi, hırsızı öldürmüş olsa bile. meşru müdafaanın da şartları ve sınırları vardır, her somut olayda mahkeme bunu değerlendirir zaten.

amerika örneği ise eve gelen hırsızı öldürmeyi meşrulaştırmak için abes, amerikada bir çok eyalette idam cezası da var, onu da sokalım o zaman hukuk mantığının içine? "amerika yapıyor ise her şey çok şahanedir ve hukukidir" diye bir mantık olmaz. hukuk ve adalet kaygısı olan her hukuk sistemi o ülkenin koşullarına göre belirlenir ve uygulanır. o yüzden amerika ile türkiye hukuklarının karşılaştırmasını yapmak çok alakasız. buradaki hukuk sistemi zaten sana kendini savunmak için orantılı bir silah kullanmana müsaade ediyor böyle bir durumda. eğer adam sana saldırdıysa da yine kendini savunma hakkın var, o savunma sırasında öldürürsen de zaten meşru müdafaaya giriyor yaptığın şey. eğer ki sen bunun ötesine çıkıp, hırsızı etkisizleştirme şansın var iken adamı öldürmeyi seçersen de cezası var. çünkü hırsız da olsa hukuk sistemi nezdinde onun da hakları var.

hukuk biraz denge meselesidir aslında, özellikle de ceza hukuku. kimin hakkı hangi durum ve koşullarda üstündür, bunu araştırır ve buna göre kanun maddeleri yazılır.

geçmiş olsun, keşke belediyenin numarasını arasaydınız, ya da en kötü polisi.

nasıl bir yardım beklediğinizi anlamadım ama madem 5 kişisiniz çevirin bir kamyonet verin adam başı 20-30 götürsün buca'ya


edit: 10 saat geçmiş üzerinden. bari editleyin duyuruyu yav

Adıyaman Menzil'deki şeyh Abdulbaki Erol'dur büyük ihtimalle. Nakşibendi tarikatıdır esasında. Gavs da zamanın en alim, en mübarek kişisi anlamına gelir. Bir bakıma peygamberin günümüzdeki temsilcisi. Menzil tarikatındaki insanlar iyidir, hoştur, zararsızdır ancak bu yağmur yağsa bile ıslanmıyor gibi geyikleri de severler. Anlatılan efsanelerin alayı düzmece.

ben de ıslanmıyorum şemsiyeyle

Seyh ucmaz muritleri ucurur.

tarikatçının koftisi şeyhin uçmasıyla kaçmasıyla ilgilenir...
tarikatçının gerçeği ise ahlakına yediğine içtiğine bakar. şeyhinin dini kurallara uyup uymadığına bakar...
menzilciler muhammed raşid erol'dan sonra iyice bozdular...

Evet duydum, asil soru ne? Naksibendi olabilir o ama. Gavs tarikati yok yani. Gavs dediklerini o donem icin o tarikatin lideri gibi dusun.

Alayı müşrik diyen arkadaş kelimeyi şehadet getirip ettiği lafa tövbe etsin eğer Müslüman saymak istiyorsa kendini.

O müşrik diye tecrit ettiğin tarikatların içinde 1 -yazıyla bir- tane samimi Müslüman varsa -ki emin ol vardır- sen Müslümana kafir dediğin için kafir konumuna düşüyorsun.

Kendi kusurlarına bakmayıp, diğer Müslümanları dışlayan sectlerden ve düşünceler asıl çekinilmesi gerekenlerdir. Gözünle apaçık bir şey görmedikçe kafana göre yaftalayamazsın insanları, vebali var.

Bu bahsi geçen Gavs hazretleri Nakşibendi tarikatının başıdır ve seyit soyundan gelmektedir. Müslümanım diyenlerin sırf bu yüzden bile yeterli sebeptir ki biraz dikkatli konuşmalarını salık veriyorum kendi konumları açısından. Ben de onlara bağlı değilim, saygısızlık yapmıyorum. Bağlı olmamak saygısızlık yapmayı ve iftira atmayı gerektirmez. Yağmurda ıslanmama mevzularını bilemem. İnanmazsan inanma rumuzlu arkadaş çok güzel cümleler kurmuş o konuda ona katılıyorum.

ne tarikatı ya sene 2015 oldu neredeyse

uyuşturucu veya aşırı alkol alıyor mu? bazen tedavi maksatlı menzil'e götürürler. şeyh orada özel olarak konuşur bunlarla. belki de boşluğa düşmüştür. tutunacak bir şey arıyordur ama menzil'den zarar gelmez. yani pornosunu çekip tehdit etmezler merak etme.

m.youtube.com
abi en sonunda ben de acicam bir dergah kendime gelene bafi gidene bafi anasini satayim

abi, o kadar dağınık sorular ki bunlar. tek paragrafla özet geçmek imkansız.
bunlar öldü mü, bizim sapienslerle verimli döl verecek şekilde melezlendi mi belli değil.
akdenize geçmekten kastın nedir? insanın tarihi göçler tarihi. ne zamanki göç bu? bunu iddia eden kim? hangi kaynak? hangi bilimsel hakemli dergide yayınlanmış?
hayat, tarih, insanlık osmanlıdan hundan ibaret değil. hatta bunların soyundan gelenlerin günümüzdekilerin bilhassa sikinde bile değil fosiller.
fosilci ararsan anglosaksonlara bakacan. bu da 100 senelik falan paleontoloji biliminin sonucu. bundan 200 yıl önce hemen herkes dünyanın birkaç bin yıllık olduğunu düşünüyordu. ne fosili? önce bilim tarihi öğren.
buz devri varsa var, kastetmeye çalıştığın buzda hapsolan fosiller mi? nedir?

neandertalin devamı değiliz biz.

@sadakatsiz,

neandertallerin beyinsiz olduğuna dair pek bulgu yok. hatta bizden daha zeki olabilecekleri de söyleniyor.

yok olmalarının sebebi; soğuk iklimde yaşadıkları için geniş sürülere değil birkaç kişilik gruplara sahiplerdi. o şekilde yaşıyorlardı. haliyle karşılarında yüzlercce kişilik insan sürüleri görmeye başldıklarında direnemediler.

hatta neandertallerin beyin hacmi, insanlarınkinden daha büyüktü. dönemin homosapiensinden çok daha komplike aletler üretiyorlardı ve daha çok çeşit maddeyle çalışıyorlardı.

Ulen bi cevap yazmışsınız yarısını fırca kaymakla harcamışsınız , izlemiyorum belgesel kitapta okumuyorum gelcem buraya sorcam oldumu kardeşim :D

Biliyoruz insanlığın hun dan ibaret olmadığını aklıma ilk onlar geldi hani mesela mardinde bilmem kac bin yıllık yer altı şehri bulundu diyorlar ya sallıyorum tamamen bunu , e kardeşim oralarda kaç yüzyıldır insanlar yaşamıyormuydu, konyada izmirde biton şey bulunuyor burda da öyle bunları anlamaya da çılışıyorum o yüzden sorular dağınık geliyor

Neandertallerin beyin hacminin büyük olduğunu biliyorum bende hatta dönemin teknolojisiyle çok iyi aletler ürettiklerinide

bildiklerinin hepsi yalan yanlis seyler.

- neandertallerle insanlar ayni atadan gelme farkli turler. neandertal = insan diye bir sey soz konusu degil.
- akdenizi gecme diye bir sey soz konusu degil.
-hepsinin kalintisi var ve hemen hepsi de zaten bulunmus durumda.

bol bol kitap okuman, arastirma yapman lazim.
www.youtube.com

o zaman bazı temel bilgileri bombalıyorum.

fosilleşmek zor iş. her ortam fosilleşmeyi desteklemiyor. misal ortamda kireçtaşı varsa fosilleşmek son derece mümkün, buna rağmen bir türde fosilleşme ihtimali 1milyon bireyde bir birey diyorlar kabaca. ama fosilleşip 3 milyon yıl toprak altında kalıp sonra erozyonla ortaya çıkıp irikıyım bir hayvanın ayakları altında un ufak olmak son derece mümkün. bu yüzden kimdi hatırlamıyorum, galiba dawkinsti, şey der: "fosilleşmek şereftir"
ya da öyle bir şey.

konuyla ilgili kabaca fikir sahibi olmak için bile çok fazla okumak gerekiyor. mesela fossils for amateurs diye bir kitap var. okuyorsun. tamam kaptım diyorsun ama etrafta fosil alanı yok mk. bütün arazi çok genç, tortul yok. hepsi magmatik. benim kardeş jeolog. sordum nerde trilobit bulurum dedim. nah çekti. terbiyesiz inbe zaten çocukluğundan beri.

konyada mesela, bisikletçiye girdik bakınıyoruz. böyle yemyeşil tortul kayaçta desen desen kabuklular gördük. kardeş dedi bu nerden? dükkacının ocağı varmış. anlar mısın diyor bizimkine.
anlarız da işte ocağına gitsek kovalar. içerisi fosil kaynıyor ama lanet olası özel mülkiyet ve federal yasalar :(

bbc'de izlediğim bir belgesele göre neandertal insanın homo sapiens'ten daha az zeki olduğuna dair hiçbir bulgu yok. hatta yaşadıkları bölgelerde bulunan alet edevata göre kendilerini en az homo sapiens kadar geliştirdikleri keşfedilmiş. bu eşyaların karakterine bakıyor adamlar. mağara resimlerinden tut bir ton ipucunu değerlendiriyor ve neticede "homo sapiens daha saldırgan bir türdü" yorumu yapıyorlar.

düşünsene, bire bir aynı fiziksel özelliklere sahip iki kişi var ama birisi elinde bıçak tutuyor. bu iki kişi kavga etse elbette eli bıçaklı olanın hayatta kalma şansı daha fazladır. atalarının neandertal olduğunu iddia eden bilim adamları da var ama belli ki her karşılaşmada homo sapiens savaşçı özellikleri sebebiyle sayıca üstün kalmış. nihayetinde neandertalleri yok etmiş ve hakim tür olmuşlar.

belki de bugün dünyada bu kadar düşmanlık olmasının sebebi yeterince neandertal geni taşımıyor olmamızdır. neandertaller bizim mevcut göre teknolojik seviyemize göre çoook çok geride olabilir ama medeniyetin temelleri konusunda belki de bizim onların seviyesine ulaşmamız daha yüzlerce yıllar alacak. ne tuhaf lan.

(bkz: tüfek mikrop çelik)

rüzgardan dolayı olabilir. ya da kulak zarından kaynaklı bir sorundur.
kulaklık kullanmak iyidir.

evet, bisikletle dolaşıyorum genelde.

teyzem benzer bir şikayetle doktora gittiğinde kulak zarının delik olduğunu öğrenmişti. moralinizi bozmuş olmayayım, çok daha farklı bir şey de olabilir elbette ama geçici bir şey değilse bir kbb uzmanına görünmenizi tavsiye ederim.

aslında 3-4 sene önce gittim KBB uzmanına, olur öyle şeyler şapka tak falan deyip yollamıştı. Delik vs olaydı görürdü herhalde, di mi?

buradaki adımları deneyin
lifehacker.com

10 gun icinde OGS alirsan kacak gecis cezasi affoluyordu.

plakaya kayıtlı ogs/hgs varsa bişey olmaz bakiyeden düşer.

[email protected] adresine konuyu anlatan bir mail atın, düzeltiyorlar

Bana da aynısı olmuştu. 3-5 gün sonra yükleme yapmak için gittiğimde 10 tl yükledim, geçti gitti bitti.

444 11 17 yi anlat onlarda hemen hallederler

gösterdiğiniz ogs o plakaya kayıtlıysa hallolur. değilse sıkıntı olabilir