İşeme ve boşalma kısa bir süre sonra çözüm olmadıysa hemen acile gitmelisin.

Hemen bi doktora git. Bi arkadaşımda da vardı. İlaçlar bi iki güne ağrıyı azalttı hemen.

taşa mı oturdun, bisiklete mi bindin ?

varikosel olmuşsunuz geçmiş olsun

bir üroloji doktoruna görünün ultrason sonrasında ne kadar önemli bir durum var anlaşılır.

dün doktora gitttim..

öncelikle menıde sarımtırk bır hava sag topta tarıfı ımkansız bır acı vrdı...

doktor iltihap dedi...ve orşit heralde bunun adı..

4 tane iğne verdi
etol fort agrı kesıcı verdı..amahala agrı var :( tedavı surecı devam edıyor..

bunlardan da önemlisi sabah akşam yumurtalıkları 30 dk buza koyuyorum...buz ılactan ıgneden daha önemlı dedı vallaha...ama böyle bir acı da yok yani..

blueballs geldi benim aklıma ama bilemiyorum.

blue ballsta olabilir.

olmaz. benim umudum yok.

olmaaaz, mis gibi yabancı diziler izliyorum. sonra tv'yi bir açıyorum, deniz yıldızı. hay allaam..

eskide kaldı o diziler, çemberimde gül oya, şaşıfelek çıkmazı filan.

oyunculuklar da berbat, teknoloji de berbat.
her sahneden en az 10 saniye manalı bakışma var, dizi mi izliyoruz pandomim gösterisi mi belli değil.
aynı şeyi gavurlar 40 dakikada anlatıyorken bizimkiler 100 dakikada anlatıyorlar.
onlar 2 kere 5'er dakikalık reklam arası verirken bizimkiler 20 kere 25 dakikalık reklamlar veriyorlar.
falan filan.
ama hala annelerimiz babalarımız izliyorlar ne yapacaksın?

dizi izleyicisi kitleden iki adet numune var elimde (annem ve halam). kendilerince bir kalite düzeyleri yok değil. seçici davranıyorlar. son zamanlarda peydah olan ağalı holdingli bir iki diziye hiç bulaşmadılar bile. tutmayıp iptal edilen dizilerin de çok olduğu söyleniyor. buna göre kitlenin genel bir memnuniyetinden de söz edemeyiz. e peki kardeşim, bu sektördekiler gerizekalı mı? bu kadar sündürülmüş konuların üzerine tekrar tekrar dizi yapmanın mantığı nedir?

annem ve kızkardeşim de hasta bu dizilere.

Anneme prison break ve breaking bad izlettirdim, altyazı konusu sıkıntı oldu ama kadın benim bitirdiğim süreden önce iki diziyi de bitirdi.

Bir potansiyel var izleyicide ama işte azıcık sıkıntılı bir süreç...

sektördekiler geri zekalı. düzgün insanlar çalışsa, efendi gibi çekim yapsalar falan belki izleyiciye de katkıları olucak. sektöre el atılması lazım komple.

internette biraz araştırma yaptım. birisi sesini duyduğu kuşları göremeyince sürekli arıycak demiş. dinletmiycem o yüzden :/

Ne güzel insansın sen ya.

açıkçası ben de güzelliğine övgü için buraya yazıyorum. çok güzel insansın.

:)

der iz noğ ek
bilmiyorum ama;
bunu yapmazsam gözüme uyku girmezdi:(git: galeri12.uludagsozluk.com )

akıllı telefondaki basit görsel düzenleme uygulamalarında bile var. poster düzenleme efekti ver diyosun. photoshop'taki filtrelerle de olur.

@snape
akıllı telefonda ki hangı görsel düzenleme uygulamalarında var? lütfen daha spesifik olalım. teşekkürler

ya mesela lg'de galerideki fotoğrafı düzenle dediğinde çıkıyo bu saydığım opsiyonlar, ayrı uygulama bile gerekmiyo.

Picsart or pxlr

master tanıtım günlerinde konuşmuştum ben epey. sağolsun vakit ayırdı. derslerin içeriğini, öğrencilerin çalışmalarını falan gösterdi böyle şeyler yapıyoruz diye. mülakatta şunlar şunlar konuşulur diye tüyo verdi. başvuruya kadar şöyle bir iki paper yazarsan faydalı olur diye detaylarıyla anlattı. bunları gerçi adam çok süper olduğu için ben sormadan anlattı ama hepsi faydası olucak şeylerdi.

gerçi ben sonra oraya başvurmadım, tarihini kaçırmıştım. başka yere gittim. sdflkjsda.

yüksek lisansa kabul o kadar büyük bir olay değil. bir de adam sizi tanıyacak, referanslı gideceksiniz, hiç risk görmüyorum.

ben de bazen görürüm. normal geldi. ama yasını hala sürdürmemeye çalış.

Ben de babamı kaybedeli 8 sene oldu hala rüyamda görüyorum, oluyor yani böyle şeyler. Umarım olmaya da devam eder.

Ben de görmeye devam etmek istiyorum bir yandan, çünkü çok özledim. Ama sonrasında kendime gelemiyorum, acısı içime oturuyor.

dini anlamdan yorumlarsak sizden dua istiyor.psikolojik yorumum ise şudur,belirttiğiniz gibi kendisini çok özlemişsini bu yüzden bilinçaltınızda ve rüyalarınıza giriyor.

Eski sevgilim oleli 13 yil oldu hala ara sira gorurum,mutlu olurum.niye endiselendin ki?

Endişelenmek değil de, normalin dışına çıkma korkusu diyelim.

Vefat edeli cok uzun bir zaman olmamis,belkide ilk en yakin kaybindi.gayet normal yani.

2001' de öldü. Hala rüyamda görüyorum Babannemi

benim babaannem de öleli 10 sene oldu, hala rüyamda görürüm ara ara. babaanneme çok düşkün biriydim. 11 ay henüz daha çok erken. ben ilk bir sene aklıma geldikçe ağlıyordum. kendine zaman tanı.

"Her istediğini yapan anne olmama" durumuna kendinizi çok kaptırmayın, böyle net çizgiler kötü. Sonuçta tablet istemiyo, oyuncak istemiyo. Keman kursuna devam etmek istiyo ve anlaşılan yeteneği de var.

kendi kendine pratik yapacağına dair söz alın, durumu açıklayın. bunun son şansı olduğunu güzelce izah edin ve bir şans daha verin.

Müzik diyorsun, sanat diyorsun, yetenek var diyorsun, hocası takdir ediyor diyorsun. 8 yaşındaki çocuk çalışıp çalışmaması gerektiğini nereden bilecek? hele ki çalışmasına gerek kalmadan konser verebiliyorsa! Oyuncak değil, cips kola değil yahu ders bu tabi ki gönder çocuğu devam etsin. 2 senede virtüöz olmayacak tabi ama bu yaşlarda eğitim alması bütün sinir sisteminin ona göre gelişmesini sağlayacak ve ileride sonradan başlayan yaşıtları tek tek sesleri, konumları matematiksel ezberlemeye çalışırken senin oğlan vücudunun bir uzvuymuş gibi hareket edecek.

özet: devam etsin, dersleri bile assa 2,3 sene devam etsin sonra sorumluluğu alır zaten.

istesin de keman dersine gitmek istesin, şımarıklık yapsın da sanat için yapsın, meblağ olarak sarsmıyor madem kesin gönderin bence

çocuk keman kursuna gitmek için ağlıyor ve siz ona tepki mi gösteriyorsunuz?

lütfen bunu yapmayın. güzel sanatlar öğrencısıyım sunu soyleyım çalısmak elbet onemlı ama istemek daha onemlı yeteneklıymıs zaten zamanla bir bağ kuracak hemen çalısmasını beklemeyın. 'sekiz' yasında bir çocuktan bahsediyoruz o pc oyunu oynamak, gezmek dolaşmak yerine keman çalmak istiyor kim 8 yasında ıster kı? aglar tutturur ozellıkle 1 yıl zaten yaptıgı bırseye.

her istediğini yapma olayı değil bu. gönderin sanattan zarar gelmez.

Ben ona güvenip, babannesinin " derslerine mani olur, çalgıcı mı yapacaksınız çocuğu ayol" vıdı vıdılarına rağmen yollamıştım valla :)

Neyse bir şans daha verelim. Çok istediğine kanaat getirdim.

gitmek istiyorsa ve maddi açıdan sizi zorlamıyorsa gönderin. yeteneğini "her istediğini yapan annelerden olmamak" için heba etmeyin.

Paran varsa ne kasıyorsun allasen? Sanki oyun konsolu istemiş de oynamamış gibi?

8 yasindan beri caliyorum. Keman dunyanin en zor enstrumanidir. Babam dukkandayken telefon acardi eve keman calistin mi bugun diye. Aksam hadi getir kemani dinleyelim derdi. Babama ozel hazirlanirdim. Herkes begenir ama babama hala begendiremedim. Keman calan her enstrumani rahatlikla kavrayabilir. Cok avantajlidir. Size tavsiyem babamın yaptigidir. Hic bir çocuk piyano ve gitar varken keman sevmez. Çevremden de biliyorum. Misafirler geldi mi konser verdirtin. Kurs konserleri çok motive edicidir

ya ne manyak anneler var, çocuk ağlıyor, hocası takdir ediyor sen parayı düşünüyorsun.

Arkadasimin kardeşi ilkokuldan sonra konservatuvar sinavini kazandı. Keman bölümünde eğitime cok da severek başladı. Ancak sonralari, Özellikle erginlik döneminde çok krizler yasandi. Komsular bile kapiya gelip "hic calmiyor/calismiyorsun sesini duymuyoruz" diyorlardı.
Anne perişan oldu bu saatten sonra normal okula da adapte olamaz, bu şekilde konservatuvar yuksek eğitimini de kazanamaz, diye..
Yaramaz kizimiz once universite duzeyinde egitime hak kazandi,badariyla mezun oldu.simdi bir senfoni orkestrasında baskeman.

Kisacasi yaşi küçük, ilgisinin kolayca dagilmasi normal. Sadece kendisine birakmadan, sıkmadan ve bogmadan siz de takip edin calismalarini. Teşvik edin. Komsu konserleri güzel fikirmis :)

hele ki butcenizi cok da zorlamiycak bir seyse mutlaka mutlaka yollayin. annem kucukken beni de kardesimi de zorla piyanoya yolladi, sevene kadar da zorladi. sonucta da cok sevdim, simdi iyi ki yollamis diyorum. hayatimdaki en guzel, en keyif verici seylerden biri. muzik aleti calabilme becerisi ve hayatinda muzik olmasi insana cok fazla sey katiyor emin olun. ilerde size tesekkur eder.

ustelik cok da yetenekliymis. keman hic calismadan kavramasi cok zor bir alet. derslere yollayin, evde de aksamlari pratik yapmasi icin zorlayin. o yasta cocugun biraz iteklemeye ihtiyac duymasi normal, ama yetenegini cope atmayin kesinlikle.

yahu her istediğini yapmak mı bu? çocuk bi şeyi öğrenip geliştirmek istiyo. oyun konsolu ya da ipad istemiyo. gönderin tabii ki. son cümlene çok kızdım ya. bence son cümledeki gibi bi anne olmamak daha iyi. gerçekten çok sinirlendim. neyse. gönderin çocuğu. ne güzel yetenekliymiş.

Yahu çocuk tablet dememiş, bilmemne oyunu dememiş, keman demiş ya. Ne kadar değerli bir şeyin içine giriyor daha bu yaşta bunun nasıl farkında olmazsınız? Tabii ki söz konusu sanat olduğu zaman her istediğini yapacaksınız maddi durum elverişliyse. Deneye deneye bulacak neyi sevdiğini. Belki yarın der ki ben keman sevmedim piyano denemek istiyorum, ya da gitar, ya da yüzme, ya da basketbol... Ki şu an istikrarlı görünüyor gayet.

@justinial; parayı düşündüğümden değil, çalışıp verim alamayacaksa gitmesin diye düşündüm sadece. Çalışmadan, emek vermeden ortaya bir şey konulamaz bence. Ama bir şeylerin farkına da varsın, önüne konan imkanın değerini bilsin. Beni annem dantel örüp satarak okuttu.

Para içinde yüzen bir aile de değiliz ki. Rasyonel olmakta fayda var. Etrafımda görüyorum, "ayy benim çocuğum dahii" sendromu yaşayan anneleri. Neyse ki ciddi olduğumu anladı. En azından evde günde 15 dakika pratik yapmaya gayret gösterirse devam edecek. Teklif var ısrar yok. Çabalamadan hiç bir şey olmuyor hayatta.

sanat konusunda çocuğu hiç bir zaman sıkıştırmayın. tekrarla değil istekle olacak bir şey onunkisi, canı istediğinde kendi çalar-döktürür. hocası bunu demişse eğer gerçekten yardımcı olun, belki virtüöz olamaz ilerde-bankacı olur ama annem yüzünden keman içimde kaldı demez. şu an yapmak istediklerime taş koyduğu için babama düşmanım, bu duruma düşmeyin.

Belki de pek fazla calismasina gerek yoktur? Yapmayacak olsa kursa devam etmek istemezdi. Yerinizde olsam gonderirdim kursa.

okurken inanamadım resmen. hocası yetenekli diyor ama siz sırf her istediğini yapan anne olmamak için göndermeyeyim diyorsunuz. şu an 20'li yaşlarındayım ve ailemin beni ben küçükken bir kursa göndermiş olmasını çok isterdim. sonuç olarak şu an bir hobisi, tutkusu olmayan düz bir insanım. çocuğunuzun bir tutkusu var ve buna ket vurmak istiyorsunuz. gerçekten inanamadım. yine evde pratik yapmayabilir ama onu kurstan almanızı gerektirecek tek şey istememesi olmalı. bu kadar gestapo olmayın.

beşiktaş iskeleye bağlayın.. kadıköy vapurunun hemen yanına ama araya mesafe bırakın nolur noolmaz..

küçüksu belki? uygun fiyata diye biliyorum. sarıyer de olabilir.

Kesin bilenler yazsın lütfen. İhtimalleri biz de kafadan düşünebiliyoruz ama bilgi yok.

balikci barinaklarina bakacaksin. avrupa yakasinda kucuk cekmece golune bakabilirsin

küçük çekmece uzak gibi, bu bebek sahile bağlasak nolur? herkes yat bırakmış oraya ama 1-2 sandal da vardı ufak. güvenlik falan yok geceleri, kamuya açık mı?

kamuya açık olmayabilir. park eder gibi bi abonelik, ücret sistemi filan var sanırım. istinye tarafının bebek'e göre daha uygun fiyatlı olduğunu duymuştum.

eskiden gezi parkı'nın girişindeki yerde oluyodu. sanırım bi ara trt'nin oraya bir yere taşındı. şimdi ben de bilmiyorum aslında ya.

"Yılda bir kez yapılan Festival, bu yıl 17 Eylül - 7 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilecektir."

www.kulturkentivakfi.org

odakulenin arkasindaki otoparkta oluyor normalde

kurban bayramını da içine alacak şekilde ayarlanacaktı diye biliyorum.
14 eylüle kadar da üsküdarda sahaflar.

Genelde Pera müzesi civarinda oluyor o etkinlikler(Galatasaray'ı geçiyorsun, Tünel'e doğru inerken sağa sapıyorsun vsvs ) fakat tam tarihini bilemiyorum.

üsküdar sahilde var bir tane.

harici disk kutusu alın o hard diski komple sökün. bir veri arayacağınız zaman usb den bağlayıp flash disk gibi kullanabiliyorsunuz.

bilgisayar laptop olduğu için şimdi kendim de tam sökemiyorum ya :/

1TB'lık bir external drive'ım var. Eski bilgisayarlarımın yedekleri hep oradadır. Kopyalar bir şey lazım oluncaya kadar unuturum. Bu dolunca zaten 4-6TB drivelar ucuzlamış olacak. Onlardan alacağım.

ben iz kalmasından korktuğum her şeye bepanthen sürüyorum. :/

işe yarıyor mu?

bepanthene çok iyi gelir, bi de yeni keşfim sudocrem 2 günde alerji izlerimi %60 geçirdi. bi de yine test ettiğim kantaron yağı var ki o da acayip mucizevi bi şey.

batticon yaranın mikrop kapmasını önler fakat iyileşmeyi geciktirir bunu da göz önünde bulundur.

yaa batticon dokuyu tarumar ediyor elbet. yara mikrop kapmasın da geç iyileşsin tamam. ama epitel mepitel orada dokular gelişse, asıl lazım olan o. bana verilenler antibiyotikler, antiseptikler. kafam karıştı. zaten sağlam darbe almışım, çok düşününce ağrı yapıyor.
bi de bephanten çakarım bunun üstüne bi de kakao yağı özlü vazelin. ne varsa sürüyorum.

Yara kuruduysa dermatix al. Ben ameliyat izimde onu kullandım.

alındaki yanığı madecassol ile iz kalmadan geçirmiştim.

burada bahsedilen ilaçların hepsi yarayı tedavi eden ilaçlar. yara izleri ile çok alakaları yok.

teramisin veya fucidin mikrop kapmasın diye günde 2 kez sürülebilir doktorun önerdiyse. batikon ile ise sadece pansuman yapılır, o da yaraya bağlı gerek olmayabilir de.

yara izi bambaşka bir durum. onun için contractubex gibi ilaçlar var ancak ilaçlar hem biraz tuzlu, hem de 3-6 ay arası düzenli kullanım gerektiriyor. bir plastik cerrahi uzmanına danışmanı tavsiye ederim.

kantaron yağı iz bırakmıyor ama sürmekte geç kalmışsın. eşim labda deney yaparkan yüzüne erimiş plastik sıçramıştı çok kötü yanmıştı. kurumasına izin vermeden sürekli kantaron yağı sürdü hiç iz kalmadı.

lcha +1

yara kabuk baglasin dussun, ardindan dermatix ya da contrectubex al. ikisini cok duenli ve uzun sure kullanman gerekecek (birkac ay gunde 2-3 defa)

ha kantaron yagi da olur

yumurta akı sür

contractubex jel gunde bir defa kullanin

ales'te mantık mı arıyorsun? çok naifsin :) sagfdh

eşit ağırlıkçı oluyorsun sen yanlış bilmiyorsam, sayısalcılarla aynılarını çözmen lazım. söz 1, say 1 ve say 2.

Oncelikle ales sinavi diyerek anlatim bozuklugu yapmiyorsun :)

cok zorlayici bir sinav degil. Hic calismasan bile, biraz kafani calistirip bircok soruyu cozebilirsin. Esit agirlikci oluyorsun yine sistemi vs. Degistirmedilerse. Devilred'in dedigi gibi; say 1, say 2 ve soz 1 i cozuyorsun. Dedigim gibi, cok zorlayici bir sinav degil bana gore.

ne çözmen gerekiyor? hukuk testleri mi çözeceksin. akademisyen olacak adam matematik bilecek. sosyolog da olsan bu böyle. beğenmiyorsan GRE'ye gir.

Yalnız ALES'te trigonometri falan yok. Gözün korkmasın diye söylüyorum.

naaptın ya ne trigonometrisi? ayrıca geometrisi kolaydır, yaparsın. tek sorun hızlı çözmen gerekiyor soruları ve bildiğin kolay sorular ama elin alışık değilse yavaş çözüyorsun, o sorun.

benim kuzenim güzel sanatlardan mezun, doktora için girmişti, söz 1, söz 2, say 1 çözmesi gerekiyor onların, ki öyle süper zeka bir kız da değil, ayrıca meslek lisesinde okuduğu için doğru düzgün hiç matematik görmedi, bildiğin 70 aldın sınavdan hiç çalışmadan hem de. o alıyorsa herkes alır -say 2 için aynı şeyi diyemiyorum tabi ama biraz test çözersen alırsın yüksek puan-

not: gsf mezunlarına bir şey demiyorum, benim kuzenim özel bir durum.

2013 ün sorularını çözmeye başladım, 4 işlem demişsiniz de, bilmemkaç elemanlı kümeninen çok 2 elemanlı alt kümeleri sayısı, analitik düzlemde iki nokta arasındaki mesafe, OBEB OKEK, şu x+y nin kübü nün karesinin açılımı, çemberin çevresi, dairenin alanı, üçgenin iç açılarının özellikleri, her türlü soru çözdüm sabahtan beri.
dediğim gibi beni kızdıran, yüksek lisans eğitimi almaya layık olan öğrencileri belirlemekse amaç, ben üniversite eğitimi almadan önce çok daha yüksek puan alırdım bu sınavdan. çok şükür matematik bilgim biraz paslanmış da olsa formülleri az buçuk hatırlıyorum da. şu 4 senedir aldığım eğitimin hiç bir anlamı yok yüksek lisans yapabilmem için?

aliceciğim hangi ülkede yaşadığını hatırlamanı tavsiye ederim. neyimiz gerçekliğe uygun ki bu olsun?

yani üniversitede akademik çalışma yapmak isteyen birinin ales düzeyindeki matematik sorularını bi zahmet çözebilmesi gerektiğini düşünüyorum ben. :/

@snape: haklısın da, alice de diyor ki, yani bunlara ne gerek var? ben mi yanlış anladım belki de o da olabilir.

ve devilred'in de dediği gibi, mantıksız bir sınav bu. o matematik sorularını çözebildiğini göstermek akademisyen/alanında uzman vs. vs. artık ne amaçla yapıyorsanız yüksek lisans/doktora, bunu göstermiyor ki? insanlar lisansta edebiyat okuyor, çözdüğü türkçe sorularının düzeyi öss mode: on -ben öss'ye girdim en son onu biliyorum ona atfen 0_o - ya da kuantum mekaniği okumuş, akademisyen olucam diye obeb okek çözüyor, halbuki o insanın lisansta öğrendikleri ile ilgili bir sınav yapsalar daha iyi olmaz mı?

gerçi bir yandan da sınav sistemine de bir şey diyemiyorum, üniversiteden üniversiteye müfredatlar öyle bir değişebiliyor, bazı hocalar o kadar iyi bazıları ise o kadar kötü ki, belki de bir fırsat eşitliği sağlayabilmek için böyle bir sınav gereklidir? ama gene de mantıksız ve saçma bir sınav, ama eğitim sistemi "olmayan" bir yerde yaşıyoruz, haliyle böyle şeylerin olması doğal -bana da bu cümleyi kurdurttular ya, yuf olsun bu sisteme! >:( -

lisansta öğrendiklerini zaten not ortalaman ile gösteriyorsun. sonuçta yüksek lisans puanı hesaplanırken sadece ALES puanı etkili olmuyor. mülakat da yapıyor hocalar, orada da bölümüne dair bir şeyler soruyorlar. ayrıca benim üniversitemde (İTÜ) yüksek lisans yaptığım bölüme başvururken hocalar bölümle ilgili ekstradan sınav da yaptı. tüm 4 yılda işlediğimiz hemen hemen her dersten en az bir soru vardı. bence lisansa dair bu kadar sınama yeterli. genel matematik ve türkçe bilgisini de ölçen bir sınav gerekiyor. bu yüzden ALES çok da saçma gelmiyor bana.

Belirtmeden geçemeyeceğim: ALES sınavı anlatım bozukluğu içerir :) saygılar.

@eskiden: tamam da genel matematik ve türkçe bilgisine ne gerek var diyoruz işte, o sorun? madem lisans ortalaman bildiklerini gösteriyor, mülakatla da bunu teyit ediyorlar, kaç yaşına gelmiş insanlara bu sınav saçma değil mi? saçma. bu sebeple yapıyorlarsa inanılmaz saçma. ama eşitliği de anca bu şekilde sağlayabiliyorlarsa saçma değil ne yazık ki. o da türkiye'nin eğitim sisteminin ayıbı.

edit: ben de yükseğimi itü'de yaptım, bana hiçbir şey sormadılar misal. bölümden bölüme değişebiliyor bu durum sanırım.

@pasp bence lisansı bitirenlerin matematik ve türkçe bilgileri tekrar sınanmalı. insanlar da söylemiş, akademisyen olacak kişinin kendi anadilini en iyi şekilde bilmesi, artı olarak basit matematiksel işlemleri yapabilmesi lazım. obeb okek, küp kare açılımları filan da basit matematiğe girer. x+y'nin karesinin açılımını yapamayan bir profesör düşünemiyorum, alanı felsefe de olsa bunu yapabilmeli, kendi ana dilinde "ALES sınavı" şeklinde bir anlatım bozukluğu yapmamalı mesela. kuantum fiziği okumuş adam matemarik kısmını gözü kapalı çözebilir ama belki Türkçe kurallarını çok iyi hatırlamıyordur. ona da oturup çalışacak, de'yi da'yı ayrı yazmayan doçentin makale yazdığını da düşünemiyorum aynı şekilde. bence gerekli bir sınav. sonuçta GRE de aynısının laciverti. sadece Türkiye'de yapılan bir uygulama değil bu. bence Türkiye'de yapılan en mantıklı sınavlardan biri hatta.

dipnot: ALES'den çok yüksek aldığım için sınavı övüyor filan değilim, gayet kötü bir puan aldım, ALES'e lanet olsun hatta o derece. ama objektif bakarsam yukarıdaki dediklerim çıkıyor ortaya.

türkçe makale mi yazılıyor da de'yi da'yı ayırmasına bakacağız doçentin? insanların ilgi alanlarında olmayan ve dahi kullanmadıkları şeyleri unutmaları çok normal. bunun üzerinden tespit yapmaya çabalamak, zorlamakla eşdeğer bence.

lisansüstü eğitim için ales, gereksiz bir sınav olmaktan öte gidemiyor gözümde. senin isteğini, azmini, çalışmanı, başarını belirleyecek şey ales değildir. böyle düşünen de büyük hatadadır.

@delivered Türkçe makale yazılması gerekiyor. bir dilde ne kadar çok bilimsel çalışma yapılırsa, o dil o kadar çok bilim dili olmaya yaklaşır. Türkçe makale yazanlar zorluğunu bilirler o terimleri çevirmenin. ama sen çevirmezsen ben çevirmezsem aynen dediğin gibi Türkçe makale yazılmaz. Bu da bir profesörün da'yı bitişik yazmasını haklı göstermez.
insanların ilgi alanları dışındaki şeyleri unutmaları normal olabilir, unutuyorsa ve ilgi alanına sokmuyorsa akademisyen de olmasın bir zahmet. bilim birçok disiplinle bir arada olmayı gerektirir.
"ne gerek var şimdi küp kare açılımını yeniden öğrenmeye yeeaa, insanlar unutabilir gayet yane" bakış açısı olan insanlar ALES'e de girmesin, yüksek lisans da yapmasın. askerlik tecili için yüksek yapılan bir ülkede yaşıyoruz gerçi. doğrudur. kasmaya ne gerek var.

@eskiden sizofrendim simdi iyiyiz

nickimi düzgün okumanı tavsiye ederim ilk başta, olmadı kopyala-yapıştır yapmayı deneyebilirdin. hani malum, teknoloji çağındayız, iki tıka bakardı. her neyse.

insanların neyi akıllarında tutup neyi tutmayacaklarına karar vermek sana düşmez. kendine uygunu seçebilecek kapasite var çoğumuzda bence. o yapmasın, bu yapmasın, bi tek sen yap, öyle mi? şu sınavı bile savunabilenler var ya, şaşıyorum.

@delivelet agashdga yani küp açılımını unutabilir insanlar, ne gereği vardır onun sınavını yapmanın filan, ama senin nickini düzgün yazmalılar kesinlikle.
açıkçası ne senin nickin, ne benim ne düşündüğüm hiç önemli değil. bu sınav yapılıyor, buna benzer sınavlar dünya çapında yapılıyor. gerekli ki yapılıyor. bi sen akıllısın ve sen fark ettin gereksiz olduğunu.
neyse kişisel olarak gelip burada laf yarıştırmanın anlamı yok. biri yukarıda çok net bi şekilde açıklamış aslında, "beğenmiyorsan GRE'ye gir."

@eskiden: o zaman kusura bakma bi' ben mükemmelim demek ki şu netteki hızlı yazımlarım dışında en az hatalı olacak şekilde anadilimde yazabiliyorum. matematik için de aynı şey geçerli, yani bir insan anadilini düzgün konuşmayı, yazmayı, kısacası "kullanmayı" zaten unutmamalı, bu bir. ayrıca, bir insan dört işlemi nasıl unutur yahu?! para üstü alırken bile toplama çıkarma yapıyorsun, iki işlem daha ekle dört yapar, onla çarp, kırk yapar!

ben de işte diyorum ki, kaç yaşına gelmiş, belli bir konuma gelmiş insanlara bu sınav yapılmamalı. gre de aynı mantıkla yapılıyorsa bu da saçma. ama dediğim gibi: İNSANLARIN YÜKSEK LİSANS/DOKTORA PROGRAMINA BAŞVURURKEN, FIRSAT EŞİTLİĞİNE SAHİP OLMALARI İÇİN YAPILMASI GEREKEN MİNİMUM ÖZELLİKLERE SAHİP SINAV BUYSA, MECBUREN BU YAPILIYORDUR, ÇÜNKÜ HER ÜNİVERSİTENİN MÜFREDATI AYNI DEĞİL.

bu da bunu 3. söylemem sanırım. daha fazla nasıl anlatabilirim bilmiyorum? sınav saçma. bu kadar basit. ama müfredat farklılıklarından dolayı bilim sınavı yapılamıyorsa, sadece bu dandik, saçma, insanları gerizekalı yerine koyan, haksız sınav yapılarak mülakat öncesi sıralamalarda insanlara fırsat eşitliği sağlanabilecekse, böyle oluyor demek ki anca. gre için de şöyle bir farklılık var yalnız: sınav İNGİLİZCE, bilmem farkında mısınız ama -diğer arkadaşı da dahil ettim-, aslında anadili ingilizce olan insanlar haricindekiler için, bir nevi "akademik anlamda ne kadar ingilizce biliyorsun?" diye sorma sınavı bu. ales gibi olsa ne yazar olmasa ne yazar? robert koleji de zamanında böyle bir sınav yapmıştı, abitur'un ingilizce olanı gibi düşünün, gre'yi bilmediğim için yorum yapamıyorum, ama adamlar harbi zorlamıştı. hem ingilizce okuma-anlama-yazma-dilbilgisi olarak, hem de "sen ilkokul-ortaokulda neler öğrendin?" şeklinde sorularla sınav yapmışlardı. yani adam hem ingilizceni hem de okulda neler öğrendiğini ölçüyor. anadolu lisesi sınavlarının ingilizcesi gibi düşün ya da. gre de böyleyse, mantıklı. ama ales değil, çünkü ales'in konuları maksimum lise 1 -en azından benim hatırladığım müfredata göre öyle, biz lise 2'de trigonometri, lise sonda da güya limit-türev-integral görüyorduk. yani lisans yapmış bir insan, ki benim meslek lisesinde okuyan kuzenim bile lise 1'de az biraz matematik, türkçe gördü ve 70 aldı- bunları zaten bilir ama bunlardan da sınav olmamalıdır yahu! resmen hakaret ya! ha bir ben mi zekiyim? hayır değilim, benim gibi bir sürü insan var ales'ten yakınan, "bizi salak yerine koyuyorlar?" diyen. ama 4.ye de diyor olduğum gibi EŞİTLİK SAĞLAMAK İÇİN BU GEREKİYORSA, BUNU YAPARLAR. AMA BU TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN AYIBIDIR. bu kadar. beğenmiyorsak hagaden de gre'ye girelim ki zaten gre sonucum olsa iki dakka kalmam şu ülkede, o kadar sevdiğim vatanımı ve insanlarımı saçma salak sınavlarla mala çevirdiler. başka ülkelerdeki gibi oturmuş eğitim sistemi ve müfredatı hala yok, zaten müfredatı tüm ülke imam olsun diye değiştirip duruyorlar, öyp'yi bile ilahiyat fakülteleri haybeyeden dolsun, diğer bölümlere de bizim elemanları yerleştiririz bir şekilde, diye başlattılar, zaten bu ülkeden bundan sonra bilim insanı da çıkmaz, bilim de çıkmaz! hatta sizin de gre paralarınızı ben vereyim, çekip gidelim şu ülkeden yahu! ben iki lokma bursa -ki lisans mezunu arkadaşlarım neredeyse dört katım para kazanıyor- günlerce laboratuarda yatıp kalkıp deney yaparken, yüksek lisansa ya da doktoraya geçmek için salak yerine konduğum bir sınava girmek istemiyorum. benim herhangi bir bilgimi ölçmüyor bu sınav. benim yüksek lisansta yazdığım iki makale olmasına rağmen ve uluslarası dergilerde yayınlanıp atıf bile almasına rağmen, ben hala havuz problemi niye çözeyim yahu?! termodinamik problemi çözen insanım ben ya! kendi konumla ilgili teorik difüzyon hesapları yapıp yayınlatmış bir insanım, bunu da övünmek için demiyorum, yaptığım iş bu çünkü. bunun için yaşıyorum ben. sonra da kalkmış kurumun teki "kardeş sen o kadar ter akıttın bi tarafından, bi de seni üç saat ortaokul bilgilerine tabi tutalım!" diyor! ayrıca, makaleler türkçe de yazılabilir, ingilizce de, ama kendi anadilimi düzgün kullanıp kullanamadığımı görmek için bu kadar basit bir sınava tabi tutuluyorsam, 1.sınavı yapanlar hakikaten beni salak zannediyor 2. zaten bu kadar salak zannediliyorsam, o zaman burada işim ne?!

sınavı da övdüğünü düşünmüyorum, bu kadar dandik bir şeyi övebilecek bir insan düşünemiyorum zira. neresinden tutsan elinde kalan bir saçmalık. ve dediğim gibi, bunu da 5.ye diyorum sanırım, SINAVIN GEREKLİLİĞİ İLE İLGİLİ DEĞİL, SAÇMALIĞI İLE İLGİLİ KONUŞUYORUM: EĞER BU SINAV, ÜNİVERSİTE MÜFREDATLARI FARKLI OLDUĞU İÇİN, FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLAMAK ADINA YAPILIYORSA, BU EĞİTİM SİSTEMİ KÖTÜDÜR! daha da ne şekilde ifade edebilirim bilmiyorum, zira sayısalcı olarak türkçem bu kadarına yetiyor.

@alice: sen bana bakma, sınavına biraz test çöz gir. ne yazık ki bu böyle bir düzen, yapacak bir şey yok. aslında var da burada anlatılacak şeyler değildir muhtemelen. kolay gelsin ne diyeyim? :(

@pasp sen başka bir şeyden yakınıyorsun. bu basit sınavın küfür gibi olduğunu söylüyorsun. yazını baştan sona okudum, haklısın da. daha nitelikli bir sınav yapılabilir. fakat burada benim itiraz ettiğim "ne sınavı yeav" modunda olanlara. oha ya oturup ebob ekok mu çalışcam şimdi?! şeklinde bu lise 1 sınavının onları gereksiz(!) bilgileri tekrar çalışmaya itmesi yüzünden şikayetçi olanlara. sen diyorsun ki daha nitelikli bir sınav yapılabilir, evet eyvallah katılıyorum. ama adam diyor ki "ben matematik bilmek zorunda değilim, felsefeci olcam ben". işte buna yumruğu indiririm arkadaş. o kadarcık matematiği de bil bi zahmet yav diyorum. yoksa söylediklerinde kelimesi kelimesine haklısın.

@eskiden: işte ben de diyorum ki o kadarcık matematik ya da türkçe unutulmaz bence. yani unutan varsa da o da sistemin ayıbıdır, haliyle bu sınav da sistemin ayıbıdır. o yüzden ben "ne çalışcam yeaa" diyen insana kızamam şu noktada. kızılmasını ya da "git gre'ye gir." denilmesini de haklı göremiyorum o yüzden. ama hepimizin de ne yazık ki ortak birleştiği şu nokta gibi: sistem böyle. :(

ALES SINAVI dediğin için girme arkadaşım. Türkçe'den kaldın. Otur 0!

assasin's creed relevations a saygı kuşağı kapsamında galata kulesinden atlardım.

ama bir şey olmayacak ha. sakatlanma falan.

ben de galata'dan atlardım ama hedefi yüksek tutup karaköyün dışına çıkmak isterdim. yaparsan tarihe geçtin demektir, süper olay.

iü'nün beyazıt kampüsünde itfaiye kulesi var, beyazıt kulesi, oradan atlardım.

dolmabahçe'deki saat kulesinden denize atlarım. çok yüksek olmadı mı? :(

Boğaziçi köprüsünden atlardım trafik tıkanırdı sözlükte küfür ederlerdi hahaha.

"yarın öğretmen olduğunda her gün aynı çift yırtık ayakkabıyla gelen öğrencin olursa, onun yüzüne bakabilecek misin? yüzün kızarmayacak mı?" bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum. 30+ çift ayakkabım var, utandım ben.

5 galiba ne gerek var be o kadae ayakkabiya

Vay be. Bundan hoslanan elemanin mesaj atmasi sana nasil kapak oluyormus, bunu cozemedim.

terlik sayılıyo mu? :(

bir çift var benim, 2.5 yıldır giyiyorum. sonunda annem "wtf dude" dedi,, içi parçalanınca kendisi yeni bir tane almaya karar verdi. ama ne zaman bilmiyorum. ilgilenmiyorum. memnunum ben bu ayakkabıdan.

e alsın arkadaş sana ne? onun için saçma olan ama senin bütçe ayırdığın şeyler yok mu hiç?

berk olayı çok iticiymiş yalnız. sanırım ona çok sinirlendin sen ayakkabı olayının gerginliğini atamadın.

cevap olarak: 20 civarı.

bilmiyorum benim 20-30 yok -ama çok almışlığım var bütün ayakkabılarım kayboldu mesela bi ev taşıma hikayesinde :)
bu muhabbette soru hakketen kaç çift ayakkabımız olduğu mu? Allah size kolaylık versin.

Tüketim toplumu işte. Az bile demişsin. Ayrıca orospuluk ne alaka. Millet zevkinden orospu olmuyor.

Hesapliyorum==> 9-10 topuklu + 2 cizme + 1 bot + 1 tiger + 1 converse = 14-15 cift ayakkabim varmis. 1 tane de spor bi sey alicam bakalim yakin zamanda. 16 olur.

3 çift günlük
3 çift resmi/klasik ayakkabı
1 çift spor ayakkabısı
1 çift halı saha
1 çift bot
1 çift sadece bakkala giderken falan giydiğim eski ayakkabıyı da sayarsak

toplam 10.

Kac cift oldugunu inanin bilmiyorum, bazen 2-3 cift annemlerde unutup gittigimde 'aaa bu da mi varmis?' dedigim oluyor ama söylediğinizi düşününce ben de utandim sahsen. Oyle alışveriş manyağı da degilim ama nasil bu kadar birikmiş bilmiyorum.

Berk olayi da söylediği gibi cok abesmis. Ben olsam ben de iyi o zaman berke git derdim. O nasil tepki oyle yahu?

20 çift ayakkabı bir kadın için fazla değildir bu arada,3 çizme 3 keten ayakkabı 3 topuklu 3 sandalet 3 babet 3 bot zaten 20 etti, erkek gözüyle değerlendirmeyin.

bot, 2 yürüyüş, 1 halısaha, 1 basket, 2 klasik tarzda. klasik olanlar babamdan hacıladım lazım oldu diyerekten normalde öyle ayakkabım yok. 5 diyebiliriz yani.

ancak olay hakkında yorum yapmak istemiyorum, sadece merak ettim. ondan hoşlanan tip var, hoşlandığı belli, kafasına göre mesaj atabiliyor ve sevgilin sevindi?

bence bir kez daha düşün.

berk olayı saçmaymış ama eleştirinizi çok haklı bulduğumu söyleyemem. seksen9'a katılıyorum bu açıdan.

benim 25 falandır herhalde, annemle birlikte giyiyorum, bunlardan 10 tanesini falan 8 9 yıldır giyiyorum.

canımızın bir şeyi istemesi ya da çok beğenmemiz her zaman ihtiyacımız olduğu anlamına gelmez.

benim için de fazla tüketim israf fakat bunu sevdiğim birine açıklarken kullandığım kelimeleri seçerken özen gösteririm, daha uzlaşmacı kelimeler kullanmaya çalışırım

sadece iki çift.
bunların bir tanesi spor tarzda, diğeri ise bot.

6-7 çift falan. param olsa daha da çok olur beğendiğimi gördüğüm gibi alırım.
şimdi mesele ayakkabı meselesi değil esasen, biri teknoloji manyağıdır senede bi telefon değiştirir biri de ayakkabı. imkanı varsa alır. o kadar alakasız şeylere çarçur ediyoruz ki parayı. ama etmesek de kazan ama istediğini alıp kendini kısa süreli de olsa mutlu hissedemedikten sonra ne anlamı var. imkanları zorluyorsa orada bi sıkıntı var demektir. ihtiyacı olmadığı şeyler için borca girmek gibi mesela.

berk olayına bişey diyemicemm mevzuyu anlayamadım orda.

2 cift spor ayakkabi
2 " bot
1 " terlik

erkeğim. üç çift ayakkabım var. bir de yılda üç kere falan giydiğim botlarım var. eşimin 40 çift falan vardır. hastalık bu, kendisi de kabul ediyor.

2 bot
1 sandalet
2 topuklu
1 bootie
2 spor
1 Babet
1 günlük
Bunlari sık giyiyorum. Birkaç tane daha var ama onları nadiren giydiğim için saymadim. Ayağıma uyan, vurmayan nadir ayakkabı olduğu için bulduğumda alırım. Nasılsa bir gün ihtiyacım olacak ama o zaman bulamayacağım.

30+ var sanirim. Hatta evde ayni ayak numarasinda 4 disiyiz, 100+ ayakkabi var. Seviyoruz; aliyoruz.

5 tane var 3 tanesini giyiyorum. Oh Berk mesaj attı tavrı terbiyesizlik. Onun dışında haksızsın, senin paranı harcamıyorsa istediğini alabilir. Hele yırtık ayakkabılı öğrenci ajitasyonu çok gereksiz, bir sürü aç insan da var o zaman bir dilim ekmekle doyurun karnınızı hiç zevkine bir şeyler yemeyin.

1 çift eski, acil kısa mesafe kullanımlık, çorapsız arkasını ezerek giydiğim var terlik gibi...
1 çift spor salonunda kullanmalık ve bir çift günlük kullanmalık adidas koşu ayakkabılarım var üst/orta seviye.
toplam aktif kullandıklarım sadece bu üçü. kışlık da bir çift botum var.
kenarda neredeyse hiç kullanmadığım 3 çift daha var ama biri hediye zaten, 2 kere giydim 2 yılda.

senin abarttığın seviyede bir sorun değil yinede.

Yaptığı yanlış, bence bu tarihi not et +28 gün koy ve karşına çıkan tarihlerde olabildiğince sabırlı davran.
5-6 çift ayakkabım var, erkeğim.

Bak o kadar sakin sakin yazdım o yüzden geçmedi sinirim, sevgilisi olan kıza yazan o berk g... neyse sakinim, baktın olmuyor zorlama koy tekmeyi.

hala elim ayağım titriyor amk

birader ayakkabıyı siktir et bu kıza tekmeyi vur. ne demek kapak olsun filan. her kavgada hoşlanan insanlara sevinecekse takar boynuzu. ayriyetten bu kız bildiğin açgözlü. yapma etme

Çizmelerde sayılırsa 50 den fazla

sen cimrisin
kız da patavatsız.
ayrılın.

annem emekli ilkokul öğretmeni, oturup saymadım ama hayatı boyunca hep 4-5 çift ayakkabısı oldu sanırım. benzer şekilde kardeşim (erkek) öğretmen, onun da farklı durumlarda giymek için 4-5 ayakkabısı var sanırım.
ben evden çıkmayan bir çevirmenim, 2-3 yılda bir siyah bir gore-tex benzeri bir şey alıp her yerde giyiyorum, bana yetiyor.
buna karşın 5 yaşındaki yeğenimin ayakkabı ve terlik sayısı hepimizi katlar.
kadınların farklı durumlar için giyecekleri ayakkabılar düşünüldüğünde 4-5 çiftin altına düşmesi pek mümkün değil. ortalama 10-15 çiftin de normal olduğunu düşünüyorum. kendi sevgilim olsa 20 çifte kadar homurdanmam sanırım, ama sonrasında biraz homurdanabilirim. hadi ayakkabıları geçtim, o kadar ayakkabıyı nereye koyacağız:)
neyse çok zorlarsa kedim yer zaten ayakkabıları:)

Ben erkeğim. 13 çift ayakkabım var. Genel olarak benim değil ama çoğu insanın ayakkabı tutkusu var. Gerçekten çok ihtiyacı da olmasa alması bu tutku neticesinde normal. Ona çok karışmayın cidden abartılı birşey yapmadığı sürece. Ki bunun 2-3 katını gördüm bazı arkadaşlarımda. Zengin falan da değiller. Ama engel olamıyorlar işte.
Bunun yanı sıra kız arkadaşın görgüsüz ve patavatsız bu anlattıklarından çıkardığım kadarıyla. Ben ailemden böyle gördüm ve aha çocuk mesaj attı demesi bunlara işaret. Bence sırf bu tutumunu ileride sorun edeceksin.

1 tane spor ayakkabı.
1 tane de krampon.

1 tane de eski bir ayakkabı var, bebelerle minyatür kale maç yaparken giyiyorum.

kız arkadaşın çok iğrenç bi insanmış. "al işte kapak olsun" nidaları falan. ağzına kürekle vur ve terk et.

ayakkabı bilmiyorum, saymadım. ayağım küçük olduğu için ben de bulabildikçe mutlaka alıyorum ama zaten çok nadir buluyorum.

ayrıl.

4

sandalet, spor, ciddi, biraz ciddi.

bana gayet yetiyor.

giyebildiğim 2.
eskiyen yıpranan 2.

sana helal olsun çok güzel anlatmışsın kıza olayı.biz ailemizden böyle gördük lazım olmasada alırız mantığı çok saçma bence. sen o kızla anlaşamayacan abi ayrılın siz.

15 civarı. Ayakkabıyı dert etmezdim ben. Sonuçta herkesin lüks sayılabilecek harcamaları olur.

Mesaj konusunda da direkt saçmalamış. Sinirlendiğinden demiştir büyük ihtimalle ama yine de saçmalamış.

1 bot- 2 spor ayakkabı, 1 converse

4 çift ayakkabım var her an yetiyor.

Mülksüzler

kablelvuku +1

ursule le guin kitapları olabilir.
huxley kitapları olabilir.

şu an mülksüzleri okuyorum kesinlikle aradığın kitap.

Benim de aklıma Mülksüzler geldi okurken.

(bkz: brave new world)
(bkz: the giver)

ikisi de harika kitaplardır.

(bkz: lord of the flies)

william morris - gelecekten anılar

Ne guzel bir suru kitap oneren biri vardi az once. Cevabini niye sildi ki acaba?

Onun önerdiklerinden aklımda hatvan çiftliği ve ütopya kalmış. Bir de demir okceyi oku

Katharine Burdekin - Swastika Geceleri

Margaret Atwood'un kitapları, Damızlık Kızın Öyküsü mesela.

Kazuo İşiguro - Beni asla Bırakma

China Mieville kitapları

A.L. Mccann - Subtopia

hangi bölümü bitirdin

asıl sıkıntı da bölümde ya. interdisipliner bi alan. bazı üniversitelerde science, bazılarında art diye geçiyo. bizim web sitesinin ingilizcesi ise çalışmıyo şu an. bunu "degree on ..." diye bölümü yazarak belirtsem de olur mu?

şimdi master şeyi için de kafam karıştı. sos.bil.ens.'e bağlı bölümü nasıl belirtiyim? bazı yerlerde m.a var bazılarında msc. var. öff :/

(maalesef) düzenli değil ama sık almaya çalışıyorum:

"sabitfikir."

temrin okuyordum bi ara. ama takip işlerinde çok başarılı olamıyorum.
bir de fanzin ama, beyaz manto geliyor onu seviyor gibiyim.

Notos'un her sayısını alıyorum. Ot'un bir sayısını aldım, sonraki sayılarına da belki alırım diye göz attım ama beni tatmin etmedi. Kitap-lık ve Varlık'ın o ayki sayısının içeriği ilgimi çekiyorsa alıyorum. Bu arad Istanbul Art News'un (Adı İngilizce ama içerik Türkçe) Edebiyat eki müstakil bir edebiyat dergisi değil ama tavsiye ederim. Gerçekten çok çok iyi. Bir de Granta'nın Türkiye edisyonunu çıkaracaklardı. Tek sayı çıktı, yarıda kaldı. Dedikodular doğruysa yeniden çıkacakmış. O zamana kadar şimdilik İngilizcesiyle idare ediyoruz.

edit: Eskilerden Hayalet Gemi, Adam Öykü, Eşik Cini okurdum. Kapandılar tek tek.

yok.

ot

Eskiden Picus'u okurdum, kapandığından beri bir şey almadım. Bir iki kere Notos'a denk geldim.

her ay ot'u takip ediyorum ama bayabiliyor bazen. fazla ucuz (üslup olarak) veya aynı klişeleri kullanarak her ay belli bir formülle yazan yazarlar da var.

ancak genel olarak seviyorum yine de, birkaç iyi yazarı için takibe değer.

Düzenli değil ama sık: sabitfikir.

notos okuyorum, düzenli değil gördükçe.

roman kahramanları dergisini düzenli olarak alıyorum.

notos ve kitap-lık dergilerini kapak konusuna göre alıyorum. ki bazen içindeki yazılar kapak konusu ile alakalı bile olmuyor. yazık oluyor verilen paraya.

Ot'a tam anlamıyla edebiyat dergisi denemez yalnız. Ama sayıyorsanız takip ediyorum.
Onun dışında varlık ve kitap-lık.
Turkish studies'i internet üzerinden sık sık takip ediyorum, ilgimi çeken makaleleri indiriyorum

lifebuoy. dandik sıvı sabunları ele alınca böyle hemen akıp gidiyor. bunu alınca böyle bir katılık tokluk var. yani kalıp sabunun birebir sıvı hali bence. diğerleri sulandırılmış gibi geliyor. kokusu da güzel. tüm marketlerde var.

yani sabununu denemedim aslında ama chakra'ya bakabilirsin.

eskiden sistemdeki aciklar sayesinde bakilabiliyordu ama simdi kendisinden itu ve sis sifrelerini almadan ogrenemezsin.. 3. sinif yaziyorsa en az 75 kredi vermistir ama 110'dan az kredi vermistir.. bolumler genelde 150 civari krediye sahip, dersleri de 3'er kredilik dusunebilirsin yaklasik olarak.. eger istersen kac kredi lazim, dersleri neler ogrenebilirsin sis.itu.edu.tr'de ders planlari kismindan..

irregularsa ve bolumu bi donemin dersini diger donem acmiyorsa (bkz: bilgisayar muhendisligi) en az bi donem kafadan uzuyor haberin olsun..

çalışırsa 2015 güzde mezun olur.

109 kredi de vermiş olabilir 75 de. Ki bu ikisi arası neredeyse 2 dönemlik ders yükü oluyor. 155 kredide mezun olunuyor genelde. Bi' de İTÜ'nün sistemi biraz garip. 2 döneme okulu bitirebilir. Kaldığı derslere, aldığı derslere, önşartlı derslere ve daha pek çok kritere bağlı.
Ayrıca notlarını öğrenemezsiniz.

kendisine sorun. söylemiyosa da öğrenmeye çalışmayın aa.

- Transkript için notere ihtiyacınız yok.
- Okulun aslı gibidir kaşesi basmasının faydalı olacağına inanmıyorum. Ama bazı yerler kabul edebilir bunu, sormak lazım.

noter onayı 21 tl olması lazım

Yeminli tercumanlar noter isini de yapiyor. Ama bir sayfa 60-70'e yapiyorlar. Apostil de kaymakamliklarda yapiliyor, ya bedava ya da cok ucuzdu o, hatirlamiyorum.

yurtiçindeki üniversiteler aslı gibidir şekliyle kabul ediyo. transkripti de okulda çoğaltmayıp istediğin sayıda veriyorlar zaten. mühürlü, onaylı oluyo kendisi.

1- Okuldan aslı gibidir alıdıysan direk apostile git yaparlar ücret ödemeden işini halledersin (yaptım ordan biliyorum).Yalnız okulun vurduğu kaşedeki ismi apostil dairesinde sistemden kontrol ediyorlar, kaşe isme falan gelirse üzerini falan kapatırsa, imzalayanın adına okuyamazsa sanan sorar oraya dikkat et, bende öyle olmuştu da.. - ki öğrenci işleri müdürüdür muhtemelen zaten imzalayan da. Sonra "dan" diye vuruyor apostili zaten. Sorun olmaz.

2-Aldığın transkript zaten orjinal ıslak imzalı olacağı için (eğer onunda fotokopisini kullanmayacaksan tabi..)apostile gerek kalmıyor.

@qazaqwsx,
önce tercüme ettirip, sonra o tercüme edilen ingilizce diplomayı okula aslı gibidir yaptırıp en son apostil mi vurduracağım. böyle mi?

Ha benim diplomam ingilizceydi zaten dolayısıyla bir çeviri yaptırmamıştım okuldan direk aslı gibidirli fotokopilerini alıp apostile götürmüştüm.

Eğer seninki çeviri gerekitiriyor ise çeviri yapılıp okula götürdüğünde aslı gibidir vuruyorlar mı bilemiyorum. O konuda bir bilgim yok ne yazık ki..Ama aslı gibidiri aldığın sürece, apostilde sorun çıkmaz. Ben de çıkmamıştı en azından bunu söylebilirim.

Ama çeviri yaptırdığında sonra o iş notere de kalabilir. Okula bir sor istersen. Yardımcı olamadım tam kusura bakma.

Ama apostilli bir belge, yurtdışında orjinal kadar geçerli olur, üniversitelerde sorun olmaz, zaten istedikleri şey ya orjinal ıslak imzalı belgeler ya da apostilli fotokopileri.

kot görünümlü tayt pantolonlar. çok raad.

@snape i başından beri tanırım: cevabınız için teşekkür ederim ama erkek için demeyi unutmuşum, şimdi ekledim :)

dockers'ın ütü gerektirmeyen pantolonları mevcut.

dockerstaki ütü gerektirmeyen pantolonları dikkatli kullanmak gerekiyor. düşük sıcaklıkta yıkanacak, makinede bekletilmeyecek, biter bitmez çıkarılıp asılacak vs.

saat

kabalcı'da şöyle ciltli miltli kocaman entel kitaplar oluyo. işte sinemadır, mimarlıktır. onlardan böyle bi seri bi bi şey. niye kimse bana bunları almayı akıl etmiyo diye düşünmüşlüğüm vardır asldfkjsd.

karışık çikolata, makaron, trüf sepeti.

uğraştığım hobiyle ilgili kocaamaan bir set. mesela fimolu olabilir ahşaplı boyalı şeyler falan ilgiliyse kişi.

ukulele

hala bonsai diyen yok, takipteyim.

Saat tercihi çok kişisel bi şey, zevklerinden emin olacak kadar yakın değilseniz almayın bence.
Eğer bu tarz şeylere ilgisi varsa, Mutfak Sanatları Akademisi'nin haftasonları yarım günlük yemek kursları oluyor pastacılık, çikolata, makarna falan temalı. Ya da şarap tadım günleri, yağlı boya atölyesi gibi... Keyif alacağını düşündüğünüz bi etkinlik hediye edebilirsiniz.

dersleri nasıl denk getireceksin? benim mastır yaptığım okulda bütün mastır sınavlarını aynı saate koymuşlardı. ister istemez birini seçmen gerekiyordu.

benim bildiğim aynı enstitü dışında eş zamanlı yüksek lisans serbest, aynı enstitü bünyesinde değil.

Hmm onu bir sorayım ben o zaman.

Var. Ben hem sosyolojiye hem felsefeye kayıtlıtdım, ikisi de sosyal bilimlere bağlıydı. Lisansları da aynı fakülteye bağlıydı, fen edebiyata.
İkisine birden kayıt yaptırıyorsun. Bizim okulda iki farklı öğrenci nosu vererek kayıt yapıyorlar. Yani iki kişiymişsin gibi oluyor, birinin dersleri, birindeki başarın diğerini etkilemiyor.

Odalarda olmuyor.

otellerin odadan ayrı kasaları oluyo ama küçük. öğretmenevini bilmiyorum ama emanet bırakmak falan istediğini söylersen çözerler belki.

kim napsın senin lattobunu çalınsa kimin çaldığı belli olur. öğretmenevine gelen adam hırsızlık mı yapacak.

Öğretmen evlerinde kimin girip çıktığı belli olmuyor pek. Tek başına yatıp sabah iki kişi uyanabiliyorsun. Kesnington kilitlerinden almanı öneririm.

hahahah. çok komikmiş. sana çok imreniyo arkadaşın ama aynı zamanda gizli bir evil. facebook'ta restricted listesine falan al. benim de böyle arkadaşlarım oldu, küçük şeylerle başlayıp hainliğe çeviriyolar bunu. bi kişilik bozukluğu bence ama hangisi bilemiycem. gece yatarken kapıyı kilitle bence.

biraz daha ekliyim. uyarmanı ya da konuşmanı tavsiye etmem. benim, anılarımı bile kendi anısıymış gibi anlatan arkadaşım olmuştu. kendi fikri olduğunu filan söyler uyarsan yani. inanılmaz olaylar bunlar. aynı cinstenseniz sevgiline filan da ilgi duyucaktır aynı ortamı paylaşıyosanız. bi değişik yani. benim bu bahsettiğim eleman, sevgilimin bilmesini istemediğim bi şeyi onun da görebileceği şekilde genele vurarak yazmıştı mesela. sonra soğuycaksın sen bu arkadaşından, seni suçlıycak falan. o yüzden bence sosyal medya hesaplarını bi süre kapalı tutup sonra açarken silmen, engellemen makul olur. sorarsa da yeni hesap açmıştım falan, bi şey uydurursun.

"olum ne çalıyon lan benim yazılarımı, özgün ol biraz, ibne :D" de gitsin.

bu çalıntılardan bi caps hazırlayıp (üstte seninki, altta onunki, hangi tarihte yazılmış falan) facebook'unda duvarına ya da paylaşımların altına göndererek ifşalı kamuoyu bilgilendirmesi de yapabilirsin. ama reaksiyon ne olur bilemem. asflkjsdşfsad. çok tuhaf olaylar bunlar ya.

kanka bari referans göster, telif hakkı diye bişey var diye falan yorum bırak bir iki kere, belki anlar da o kadar kafaya takacak bir olay değil gibi geldi bana

paltar yuyan masin

dediğini yazdım hocam. hafif şaka yollu, anlar umarım. abartıyor olabilirim ama yıllardır bu durum böyle

iletilerimi çalanlar ... diye durum yaz. onu da çalarsa engelle gitsin :d

Bence önce bunu neden bu kadar dert ettiğini sorgulamalısın.
Ardından da bir karar alıp uygulamalısın.
Tabi ki ya hoş göreceksin ya uyaracaksın ya onu arkadaşlıktan çıkaracaksın ya da kısasa kısas sen de onun yaptığının benzerini yapıp fark etmesini umacaksın.

Ben olsam herhalde yazdıklarının altına aynı fikirde olduğumuza ve beni desteklediğini gördüğüme sevindim. Paylaştığımın aynısını yazmışsın vs vs gibi şeyler yazardım sürekli herhalde.

Seçim size ait.. Zaten seçimler hep bize ait.. Mesele seçtikten sonra başımıza gelenleri kabullenebilmekte..

ya ben tarihi yarımada'yı hiç beğenmem ve turistimi gezdiresim gelmez ama tabii önemli falan. daha önce gelmediyse gezersiniz tabii.

2.gün - madem tarihi gezintiden başladınız, bu arada ilk gün süleymaniye'yi atlamışsınız. ordan devam edin. gerçi çoğu yıkıldı ordaki eski evlerin. süleymaniye'den sonra zeyrek'e gidin bakın. ay benim zamanımda yıllarca kapalıydı orası restorasyon falan, bakarsınız önceden açık olup olmadığına. şehzadebaşı tarafında valens su kemeri filan da var, imç falan. oradan dolmuşlar geçiyodu, dönüşte onlara biner taksim'e gidersiniz. çünkü biraz şey yerler, çok şey yerler diil yani anlatabiliyo muyum. ama kapalıçarşı'ya giden ona da gider yani. neden gitmesin sonuçta.

3. gün - sabah moda'da kahvaltı. küçük bi moda, bahariye turu. caddebostan sahil belki ama napıcaksınız ki sahilde, bilemiyorum. akşama doğru beşiktaş'a geçersiniz. ıhlamur kasrı falan ya da dolmabahçe'nin çay bahçesi'nde biraz oturabilirsiniz. veya kabataş-fındıklı tarafına yürüyün. mimar sinan'ın o tarafta rıhtımda çaycılar var. çay için. çay. gündüz zaman kalırsa istanbul modern'e de gidebilirsiniz, hemen tophane tarafında o da. akşam da beşiktaş'a dönüp takılın işte, var güzel yerler.

3. gün - umm. adalardan birine gidin. bisikletiydi, pikniğiydi, varsa güzel plajıydı derken akşam da yine orda rakı balık yaparsınız. yalnız son vapur saatlerine bakın da mahsur kalmayın orda.

4. gün - ortaköy, kuruçeşme, arnavutköy, bebek. bu güzergahta dinlene dinlene gezin. bebek camisi'ni, parkını falan görsün. haftasonuna denk getirmeyin yalnız bunu, ortaköy turist kaynıyo yoksa.

alternatif gün: sarıyer tarafları, emirgan korusu falan.
alternatif gün: üsküdar'daki korulardan biri olabilir. üsküdar'da başka napılır bilmiyorum.

2. Gun erkenden bogaz turu uzun olanindan. Sonbilmra bebek tarabya emirgan. Bogazi seyre dalin. Tarabyada bi balik yenebilir.

3. Gun dolmabahce sarayi, deniz muzesi. Ihlamur kasri, yildiz parki. Aksam yemegi nisantasinda yenebilir.

4. Gun
Moda sahil, bagdat caddesi. Oralari pek bilmiyorum.ama eminim yapacak cok sey.vardir.

Olmadi 4. Gun buyukadaya gidin.

mecidiyeköy--- metrobüs , metro . otobüs

yada iş gereği fabrika gibi üretim yerlerinde çalışacaksan metrobüs hattının geçtiği yerleri tercih edebilirsin ki daha hesaplı olacaktır kiralar

beşiktaş.

Kadıköy.

kendim de yaşadım, kadıköy diyeceğim. metrobüs? 10 dakika. gitmediği yer yok. otobüs durağı 10 dakika. direkt olarak gitmese de, başka otobüs duraklarına götürüyor. karşıya geçeceğim dersen rıhtım 10-15 dakika mesafede taş çatlasa. süper.

gerçi benim mantığımla venezuela da tüm semtlere yakın oluyor, sonuçta uçağa binip geliyorsun... direkt mecidiyeköy'e götürmüyor ama mecidiyeköy otobüslerinin kalktığı yere getiriyor.

ama kadıköy iyi ya o açıdan, cidden. rıhtıma yakın bir yerde olursan avrupa'ya geçiş çok kolay. hem rıhtıma hem metrobüse yakın olmak gibi bir şansın var. geç saatlerde işte yok otobüs kalmadı, metro seferi bitti, motor yok gibi problemler yaşanmaz. nefis. hem kendisi hem ulaşımı güzel. canısı.

beşiktaş, kadiköy, üsküdar, karaköy

Kadıköy. Ulaşım, ortamı, insanı güzel.

ayrıca beşiktaş çarşı civarı çok iyidir.. taksime, iskeleye yakındır..5 dk yürürsün kabataştan tramvaya binersin..

merkezidir oturan tipler kimseye karışan insanlar değiller.. her saat ulaşım mümkün rahat edilir..

ona bakarsanız beylikdüzü de metrobüse 10 dakika. 10 dakika bile değil. Kıstas toplu taşımaya yakınlık olmamalı. Civar ilçelere yakınlık olmalı. Haritayı aç, tam ortadaki ilçeyi seç aga.

eğer taksim gece hayatına çok düşkün değilsen kadiköy merkezli düşünebilirsin.
bi kere düz bir yakadan bahsediyoruz. yürüyerek veya bisikletle gidemeyeceğin lokasyon yok gibi.
canın deniz çektiği zaman kadiköy rıhtımdan, modadan pendiğe kadar her yer deniz. ve e5 tarafında bile otursan yürüyerek 30 dakikada varırsın en yakın denize.

metrosu var, min. caddesi var, bağdatı var, sahil yolu var. bisiklet yolu var.

harbiyede 20 sene oturmuş biri olarak. kadiköy candır, tavsiyedir...

yenikapı civaro tabiki,kadıköyden olimpiyat stadına kaç dakikada gelirsin,oysa yenikapıdan olimpiyata da,kartal a 45 dk da varabilirsin,

üsküdar ya da beşiktaş

eğer bu işler içinse mac al. fiyatı biraz aşar da dersen,

www.n11.com

bunu alabilirsin.

No. Masaüstü al. Laptop büyük hamallık. Performansı düşük, çabuk ısınır falan. Mac alıcaksan ayrı ama masaüstü al bence evde kullanmaya.

masaüstü tavsiyesi var mı peki?

Adam performans istemiyor ki. Internet muzik film falan. Yani masaustune gerek yok. O yuzden laptop mantikli senin icin.

Mid2012 macbook pro veya macbook air bazen vatan'da dalan 1900-2000 e dusuyor. Takip et, al.

sadece müzik dinlemeye ve yazı yazmaya neden mac öneriyorsunuz?
2000 tl harcamaya gerek yok. 900-1000 tllik laptop al. en ekonomik ve mantıklı çözüm bu olur. (giriş segmentinde masaüstleri daha pahalı oluyor)

ha dersen ki normal laptop istemiyorum 1500 tlye kaliteli güzel ultrabooklar var.

neden 2000 tl verip mac veya masaüstü alman gerekiğini anlamış değilim. bütçen 2000 tld diye tamamını harcaman gerekmiyor.

www.hizlial.com

Bu bile senin tüm ihtiyaçlarını görür. 200 tl verip ssd alırsan, tüm işlemlerini çok hızlı yaparsın

macbook air yada ultrabook modellerine bakardim ben hazir oyle bir butcen varken. hafif olur istedigin yere de tasirsin, isine de layikiyla gorur

ağva falan.

listelist.com

madem amaç araba yolculuğu sahil yolundan şile , ağva, kandıra güzergahını izleyip oradan da kerpe, kefken şeklinde gidebilirsiniz. Kerpe'de yazlığım var o yüzden buradayım ben yazları. amaç doğa gezisi falansa kesinlikle buralara gelin.Yalnız çok trafik var buralarda herkes istanbul'dan kocaeli tarafına kaçıyor sanırım. Nereye gidecekseniz gidin aman yollara dikkat edin, marmara'nın sahil yolları çok kötü çünkü lokasyon farketmeksizin zonguldak'tan anadolu yakasına kadar her yeri gezdim çok fazla kaza oluyor yollarda.

su içiyor mu?

su zaten aldim alali ictigini görmedim . sürekli gözlem altında tutmak gerek galiba ama az once normal pislemis bi tane

hala veterinere götürmediğin için ölme ihtimali çok yüksek evet.

vitaform diye bi ilaç var, veterinere sorup ondan al. suyuna çok az ekliyosun. içmiyosa damlalıkla verirsin dikkatli bi şekilde. vitaminsiz, mineralsiz kalmış olabilir, bünyesi zayıf düşmüştür.

hala veteriner derken? olay daha yeni cereyan etti. bu resmi az once cektim
i.imgur.com kırmızıdaki 3 onceki yaptiklari. sarıyı 2 yi de yeni yapti. haşlanmış patates ya da @sheisguilty dedigi gibi biraz bebek mamasi versem mi

@freekara yok maalesef geçmek bilmiyo sanki daha fazla yanıyo gece yanılıp gözümü ovuşturursam yanarım :(

Zeytinyagi surdun mu? Yaniga iyi gelip acisini keser cunku. Belki bunda da işe yarar.

talcid sür eline tabii ki. ya da rennie, gaviscon falan. mide ilacı yani.

@snape
O dediklerin yok maalesef

@mandalina
Dur deniyeyim ama sanmıyorum sanırım geçmicek gibi

yoğurt var mı? yoğurdun içinde beklet biraz parmakları. Buzlu yoğurt falan

pandora kitabevi'ne bakabilirsin istiklal caddesi'nde, büyükparmakkapı sokak'ta.

dr'larda da kismen varlar. ayrica akmarda her zaman bulabilirsin.

pandora yeterli gelecektir ama belki robinson crusoe'da da bulabilirsin aradığını. yine istiklal'de.

demiroren'de virgin var. orada da cok yabanci kitap var.

Kadikoy'deki sahaflara bak.

robinson crusoe var ya, onlar isteyince getirtiyorlar da.

remzi kitabevlerinde de oluyor.

hayatımda çözdüğüm ilk x ve y denklemi olur bu :)

Y sonuna kadar!

X daha çekici gelir ama Y ile birlikte olurdum. insanlar üzülmesin değilmi.

Kızın üzerine düşmekten sıkılmazsan, zor gelmezse X.

Kişisel seçim; Y.

Çözüm uzun vade kısa vade.

kısa vade takılırım diyorsan X. Zira ilgisiz olan kız uzun vade de daha çok hoşlandığı, kendisini daha çok çeken birine kaptırır gönlünü, sen sadece ara dönem doldurucusu olursun. Büyük ihtimal kıza bağlanmış olduğun için şutlanarak yollanmak büyük duygusal veya moral zararlarıyla sonuçlanır.


Y ise eğer eğlenebiliyorsan, (illa eller havaya, ortamlar kopsun modunda olmak şart değil) kafa uyumu varsa, ve en önemlisi kız beğeniliyorsa senin tarafından (fiziki+duygusal) uzun vade de çok daha kârlı bir ilişki olur, sevgi artar, sağlam temelli bir ilişki olur.

Ben olsam Y'yi tercih ederim. Zira X sağlam ayakkabı değil gibi.

şimdi birbirimizi kandırmayalım. x her daim çekici gelecek, y ile olur da ayrılırsan tıpış tıpış gene x e gidecen. kaldı ki bundan 1 ay sonra y sıkacak seni. gene x e gidecen.

insan olmak böyle bişi.

neden birini seçmen gibi bir olayın var bilmiyorum ama anladığım kadarıyla ortada aşk yok. e o zaman?

ikisi de iyi. bence ikisine de biraz zaman ver daha iyi tanımak için, baktın biriyle kötü gidiyo diğerini seçersin.

Y

Y+

x seni şutlayınca y ye döneceksin ama o da başkasını bulmuş olacak.

X in hic mi oluru yok?

Peki bu X i elde edememislik bir sure sonra inada biner mi?

eğer hangisi diye bir soru oluşuyorsa ikisi de değildir zaten aradığınız.

ama "öylesine" takılacaksanız ve sürünmeyi seviyorsanız X, sürümeyi seviyorsanız Y.

y.

daha güzel olanı seç.

Bir X olarak sonuna kadar Y diyorum. Hocam ne X senle ne de sen Xle mutlu olursun benden söylemesi.

iyi de soruyu soran x. o yuzden bence doğru tercih y olacak. lütfen denklemci arkadaşa ilet.

yaş 25 altı ise x
25 üstü ise y

eğer güzellik dereceleri birbirlerine yakın ise hiç düşünmeden Y. götü kalkıkları sevmem zinhar. bu arada şanslı piçsin xdxd.

duygusal ihtiyaçları karşılamak için y'nin duygularıyla oynanır, x ile birlikte olmaya çalışılır. kural bu.

al gitsin. tamamı doğru bilgi olsa dahi yöntemi yanlış bir kitap. (ki çoğu çarpıtma)

kafasını kullanan insan er geç doğru olana erişir.
kullanmayana da hangi kitapla takviye yapsan fayda sağlamaz.
bence alıp imha etmen bişeyi değiştirmez o yüzden, sinirini geçirir sadece.

Al onu al al al.

Kütüphanede duran çocuklara söyleyin. Nedir bu, kaldırın, çoluğun çocuğun beynini zehirleyecek diye. Siz de kendiniz başka kitap alıverin.

Kütüphanede duran arkadaşla konuşmayı deneyim ama ilgilenmedi hiç.

Eee, yarın bir günde başka biri kendisine göre yanlış olan bir başka kitabı kaldırmaya karar verirse ne olacak?

@Efre: Ben de işin orasındayım ama Harun Yahya'nın kitabı veya yapmaya çalıştığı şey bana göre yanlış değil, direkt yalan. O kısmı ne yapacağız?

Yahu neyin tartışması? Bunu tartışmaya açmayıp gündem bile yapmadan alıp götürmen gerekiyordu kitabı. Gezi Parkı mücadelesi meslek insanlarının bilimsel, akademik argümanlarla karşı çıkması ile başladı. Öyle saçma sapan kitaplar direnişin ruhuna aykırı. Fikir yazısı veya değerli makalelerden falan oluşmuyor. Ne bileyim Adam Smith falan olsaydı mesela yok ya alma derdim, sevmesem de. Çocuklara Serdar Ortaç dinletmemek gibi bir şey bu yani.

sana göre yalan olabilir, farketmez.

Naziler gibi "yalan kitapları" yakmak atmak çözüm değil, ki o zaman onların "genetik üstünlük" teorisi ABD dahil çoğu ülkede üzücü bir gerçek olarak kabul ediliyordu.


Yapacağınız şey kendi fikrinizi mantıklı ve deneysel yoldan açıklayan bir kitap bulup yanına koymak.

yoksa herkes kendince yalan olan bir şeyi atmaya kalksa ohoo.

ki o kitapları okuyanda yok boşa dert ediyorsun

Bence hala "sana göre" kısmında hatalısın. Elbette çoğu durumda o geçerli ama bu adamın bu kitabı "bana göre yanlış" değil. Neyse...

(spoiler) she is a cop diyolardı. yani kızın polis olmasına şaşırıyolardı.

departed'a gönderme. orada birbirlerine "are you cop" diye bağırıyolardı, bi önceki bölümde marshal -ted birbirine bağırıyodu.

karın kası yapmaya çalışıcaksın kilo almaktan ziyade. çok ye ve spor yap. kolesterol, kalp gibi sorunların yoksa tereyağlı falan şeyler ye, katı yağ ye.

önce kilo al, bol bol alırsan yan kısımlarda dolar. sonra eritmek istediğin yer için sadece istediğin yeri eritecek şekilde çalışmalar yapabilirsin.

Bölgesel yağ yakma yokmuş,yağ yakarsam ilk o bölge yanar:(

günlük kalori ihtiyacını hesapla, şuradan; www.bodybuilding.com bu kalorinin fazlasını al, zaten kilo alırsın. yalnız her hafta aynı şekilde alırsan kaloriyi vücut alışır, kilo almaz. bir hafta 3000 kalori, öteki hafta 3500 kalori, diğer hafta 2500 kalori böyle böyle vücudunu şaşırtman lazım.

ben araştırmalarda okuduklarımın yalancısıyım.

ben hiç duymadım görmedim. ne yalan söyliyim.

töbe de

seyreder.

bi kere denk geldim, 2 hafta rüyama girdi. olmaz olsun orgysi!!

hiç sanmıyorum.

hemde hd izler şerefsizler

Porno ne demek?

ay iğrenç o ne öyle.

errrkkek adam başkasını pornosunu izlemez ; kendi çeker sonra izler

bir bu iftira kalmıştı erkeklere atmadıkları.

asla.

uff spk spk knşmyn.

ne münasebet? terbiyesiz.

radikal ve taraf okuyorum, cnbce ve national geo izliyorum.

ya açıkçası erkek arkadaşlarım izleyemediklerini söylüyolar çünkü porno endüstrisi gerçekten cinsiyetçi ve hep anaerkil yaklaşımla çekilmiş görüntüler mevcut :((

Insan insani skier mi haci sen de.

Ben 3d izleyenini biliyorum. Filmdeki aksiyona göre ekrandan uzaklaşıp yakınlaşıyodu hatta...

evet, otomatik ödeme talimatı veriyorsun. ödeme merkezinde faturasını kartla ödeyen de gördüm.

bankaya talimat verirsen 1tl alıyor

otomatik ödeme talimatı ve tamamdır :)

ayrıca kart için cihazda oluyor genelde.

fatura ödeme noktaları oluyor. elektrik su doğalgaz ve türlü türlü faturaları ödüyorsun. kime nasıl çalışıyorlar bilmiyorum ama açmışlar bi dükkan, bi vezne, bi bilgisayar yetiyor.
orada kredi kartı kullanılabiliyor. şişli'de vardı bi tane, bi dönem kullanmıştım.

ziraat bankası atm'sinden abone no girerek yatırabiliyorsun.

online işlemlerde otomatik talimat vermeden de fatura ödenebiliyor. garanti bankası için konuşuyorum.

yarak gibi afedersin, askere gitmek için gün sayıyorum. 2 hafta kaldı. her saniye alehime işliyormuş gibi.

edit: senden naber?

seks potansiyeli oluşturuyorum kendime feysbuk çetten.

iddaa da sağlam maç var mı diye bakıyorum.

içiyorum buyur gel :)

acıktım, ne yesem diye düşünüyorum.

sik gibi bi hayatım var. iş+okul+nişanlılık+aile+arkadaşlık. lan bi tane olay doğru gitmez mi? lan 10 seneden fazladır aynı bok lan. hep mi emeğim boşa gider? hep mi karavana amına sokayım böyle kaderin.

4 gündür 10 saat uyudum, onu da 2ye bölüm hale uyudum. son 48 saatte 3 saat uyudum la.

kafa kalmadı yeminle. geçmişle olan hesaplarım bitmiyor. kafayı kırmak üzereyim.

çok basit bi örnek; 3 saat sonra 7 senedir veremediğim dersi veremiyorum çünkü taa lisedeki berbat anılarım aklıma geliyor. lan bi insanın hayatında hiç mi iyi anısı olmaz lan?

bıktım la.

eski sevgililerimi düşünüp üzülüyorum.

kabız olursun.*

benim günde bir kutu bitirdiğim oluyor. tavsiye etmiyorum tabii ki ama ölmedim şimdiye kadar pastil yüzünden.

bimde satılan waffle'lar var onlara sar sonra da iki hamlede bitir. :)

süt, mısır gevreği, bolca taze sevdiğin meyveler ve gıda takviyen.

@cevab veremedi
toz halinde citir citir agzima gelir waffle icinde

@my december
dun sabah tam senin dedigin sekilde denedim, hatta tadi direk gelmesin diye aksamdan dolaba koydum, yine acaip zor ictim yarim kaseyi

portakal aromasi koymuslar bi de, portakaldan da sogudum sayesinde. direk yutamam mi ben bunu? agiz kismina degmeden?

günlük ne kadar tüketmelisin ki çok mu? bala yoğurda kattın mı? şimdi bi tür meyve var, internetten sipariş edebiliyorsun. bunu kemoterapi görürken yemeklerin kokusundan tadından rahatsız olanlara tavsiye ediyorlar, biz de denedik beğendik. şimdi efenim bu meyvemizin olayı onu yedikten sonra yediğiniz herşeyin tadını değiştirmesidir. sanıyorum ki dilimizdeki tat alma hücrelerini kaplıyor ve sirke içsen bal tadında oluyor, algı kapılarını zorlayan inanılmaz bir durum. en.wikipedia.org

portakal aromalıysa portakal suyuna karıştırıp içsen?
çok mu saçma oldu?
bir an aklıma o geldi.
kokusunu almazsan zaten rahatsız olmazsın diye düşündüm.

ütopya mı olacak bilmem ama sen bunları cidden hap yapsana. bu kapsüller var ya hani. boşunu bulup onların, ince ince içlerini bu tozla doldurup, gramlarını ölçüp, iki yemek kaşığına denk gelen kadarını her gün içsen mesela.

asıl cevaba gelirsek annen kardeşime zamanında böyle bir tozu reçele, pekmeze karıştırıp veriyordu.

akşamdan mı koydun:) tadı tam olarak geçsin diye mi. eti sosta bekletmek gibi olmuş.

bi yemek kaşığının içine bi damla sıvı koy şurup gibi iç, iki kaşıkta kurtulursun.

blatta doğru diyor.

kokusunu alma hacı.

burnunu kapatıp ye/yut/iç. tahine karıştır. kıvamlı ama içilebilir bir şey olsun ne bileyim pekmez vs.

blendırdan geçirilebiliyo mu? elde yapılmış çilekli veya muzlu süt içine koyabilirsin, meyvelerle beraaber at makinaya. gerçek meyvenin aroması daha kuvvetlidir herhalde.

ya da şey yap blendırda bak, bal ve kakaolu süt yap, onun içine dök. bu sandviç tost satan büfelerdeki enerjili çikolatalı meyveli içecekler de olur. şu an onlardan canım çekti sana anlatayım derken.

boş kapsüllere doldur sonra çikolatayla kapla kapsülleri , yutarken sıkıntı yaşamazsın böylece. bonibon gibi bir şeyler yap yani.

kapsulleri dusundum de okadar kapsulu nerden bulucam bosu satilmaz ki bu meretlerin, ilac mi alicam kutu kutu??

blendirda cok meyveyle karistirmak da iyiymis orda kaybolabilir tadi aslinda.

belki kapsüllere buradan ulaşabilirsiniz ; www.prokapsul.com

urun.gittigidiyor.com

www.magaza24.com

kapsülle alma.
adam sana toz olarak verdiyse demek ki bağırsakta emilmeyecek bu meret.
kocaman adamlarsınız hala ay tadı çok kötü, aman yutamayacağım galiba. olmuyor ocaan olmuyor...

heee bu kapsuller midede cozulmuyor muu?? olmazmis ozaman.

@kayranin kedisi
yaa valla oyle boyle degil, yakin zamanda fena hastalik gecirdim, kusarken, verdikleri portakal suyu burnumdan cikiyordu, simdi portakalli sey gecmiyor bogazimdan. icmesem daha fazla kivraniyorum. bi sekilde mideme sokacam onu da iste bakalim...

kapsulle icme veya bir seyin icine koyma. toz olarak veriliyorsa toz olarak tuketilmelidir. en fazla siviyla karistirabilirsin.
burnu tikamak en iyi cozum. burundan nefes almayacaksin bir sure. hemen ictikten sonra da acmayacaksin burnu.

baktin olmuyor, doktorunuza danisin tekrardan.

adı ne ilacın?

Psyllium husk

ilac degil zaten, %90i liften olusan bisey.

e solgar'ın aynı isimle satılan kapsülleri var.
neredeyse tamamı lif.
neden toz halinde vermiş ki illa?
doktora bir sor, belki onu kullanmana tamam der.

sordum tamam bi sonrakini hap olarak aliriz dedi serefsiz, tabi once bu kovayi bitirmem lazim.
portakal suyuna azar azar katarak iciyorum, gunde 1 litre portakal suyu icer oldum.

vişne suyuyla dene, aroması daha keskin.

yapma ve hiç karışma. ve zaten bırak görsün onları.

Azcık bilgisayardan anlıyorsa ulan beni mi engelledi diye işgillenir, gider fake bi hesaptan bakar en azından öyle bir profil hala var mı diye.

Kendi engellediğini de bilemeyeceğinden "ulan beni engellemiş" diye iyice dellenebilir, ben ne yaptım da beni engelledi diye.

Senaryo tabi, benimki de laf!

Edit: Bana yapsanız delirirdim sinirden. Umut fakirin ekmeği çünkü, hele bu durumda. "ulan engellemesen yazacaktı belki, kızmıştır bana engelledim diye. Artık yazacağı varsa da yazmaz" diye size yıkardım tüm acımı.

yukarıda bahsedilen şeyleri yapmayacağını biliyorsan, bu işlerden pek anlamıyorsa yapabilirsin aslında. o iletileri görmesin diye değil de psikopatlık yapıp kendini üzeceği kanallardan biri kapanmış olacağı için. ne kadar az takip edebilirse o kadar iyi tabii bu durumlarda. adam bir şey yapmıyor olsaydı da yapılabilirdi bu.

etik değil ama mantıklı. çok saf bir şeyse, anlayıp daha çok üzülemeyecek kadar safsa yani yapabilirsin.

edit: ha ama şu var onları görüp kendi hayatı için yeni sayfa açmaya filan karar vermesini de engellemiş olursun. yani beklenmedik bir olumlu etkisi olacaksa o ihtimali baştan elersin.

bence kendi haline bırak, kendi görüp tiksinsin. nefreti aşkını bastırırsa daha kolay unutur, test edilip onaylanmıştır. ben de arkadaşımın hesabından onun feysbuk hesabına bakmaya devam ediyorum, tiksiniyorum ama bi sevgi kalmadı, sadece takıntılar-alışkanlıklar. onlar da zamanla geçiyor. siz sadece onun yanında olun, ona destek olun gerisine karışmayın. arkadaşlarım olmasa ben hala ağlıyor olurdum.

Onun hayatına karışmak yerine çekmesi muhtemel sıkıntılarda sonuna dek yanında yer almak daha iyi bir arkadaşlık örneği olur bence.

Acı çekmesi bugün için kötü bir durum tamam ama geleceği için güzel bir tecrübe olacaktır.

ne yoğunluğu hocam. öyle gözüküyoruz sadece dışarıdan.

onu biliyorum da napıyosunuz içerde karşim? bize de söyleyin.

ayni fikirdeyim seninle ve kendimce "ayak islerini yapiyorlar" seklinde bir yanit buldum. dosyalarin bir yerden bir yere online yada offline iletimi, e mail gonderimi, musterilerle muhattap olma, rapor hazirlama, konusulanlari kaydetme, basit hesaplar.........ustte gercek islerle mesgul olanlarin bunlara harcayacak vakti yok cunku. egitime de yaptiklarinda bir standard olsun herkes kendi kafasina gore hareket etmesin diye katiliyolardir.

hürriyet, milliyet falan galiba üniversite öğrencilerini işe alıyor başka açıklaması olamaz. gazetecilikten çok uzak internet sayfaları

Türk basınından bahsediyoruz, normal.

kesinlikle aptalca bir iş çıkartmışlar :)

Kanye West berbat şarkıları, bağış toplama çabaları ve berbat ödül gecesi performansları.... bu nasıl bir girizgah. hiç güleceğim yoktu.

kafam kadar gülşah da bir hürriyet.com.tr eseriydi. şaşırmamak lazım.

hehehe bu gözlükten takan sinir olduğum biri olduğu için salak demesi beni eğlendirdi.

sanırım benim gibi kötü insanlar hohoho diye gülsün diye yazmışlar. yanlış tabii. iyice suyu çıktı bu işlerin de yav.

birak gitsin ya. ne ugrasiyorsun ki? ben olsam dakika durmazdim. -er kisisiyim-
bir de ergen zihniyette oldugu apacik. kuzenine kizlarla fotografi gondermek nedir allasen. hemen terk et. baska birini bul.

@bohr atom modeli, seviyorum ve güven harici diğer her konuda çok iyi anlaşıyoruz. :(

erkek kisiyim
bence sevgilin degil zaten bunlari yapiyosa.

1. striptiz barda erkegin ne isi var?
2. gitmesi sacmalik hele beraber oldugu kisi mutlu degilse daha bi sacmalik.
3. takip etmesi bile hata
4.aldatimis


kisacasi sizin is bence hic olmamis bile.

sevgilisi varken baska kadinlara bakicak, yanlisligin daniskasi.
hee su olabilir striptiz barlarin ya da cinselligin tema oldugu bi yere gidersiniz, beraber girer gezer eglenirsiniz bu farkli. mesela amsterdam gibi. ama onun disinda bi erkegin striptiz barlara filan gitmesi alenen sacmalik zaten.

hemcinsin olaran diyorum ki kaçkurtul! yoksa ya katil olursun ya kanser.
böyle iş mi olur. adam uçkurunun peşinde dilediğini yapıyor,
hem karnım doysun hem pastam dursun yok canım böyle şey!
defolsun gitsin striptiz bara sonra kuzenine hava atmak için trenden kız kaldırsın.

te allam ya!

er kişiyim
1)evet
2)kızarım, üzülürüm, hatta muhtemelen ilişkiyi bitiririm. zaten ben yeterince atletiğim ve yatakta iyiyim ne ihtiyaç duyuyorsa.
3)ben bi erkek olarak bir kaç tane suicide girl takip ediyorum dövme fetişistiyim bir şey demez sanırım kimse bana, dememeli de.
4) -
5) -

1- kiminle gideceğine bağlı. kötü arkadaşlarla çay içmeye gideceğine, iyi arkadaşlarla striptiz bara gitmesini tercih ederim.
3- kadının kişiliği sadece foto paylaşmaktan ibaretse, etmesi makul. ama sadece bundan ibaret olmayan insanlar da var.
4- kuzenine fotoğraf göndermese, hikayeye inanılabilirdi belki.
erkekim.

1) Evet eder
2) Beni sallamıyor demektir, biter
3) Evet eder
4) Bu aldatma, net. Zaten kuzenle paylaşılan resim aslında şöle demek için "abi bak bu kızı / kızları düttüm" ki bence de dütmüştür. Dütememişse kendi beceremediği içindir.
5) Sen bir şans vermişsin o da seni sallamamış. Bundan sonra vereceğin şanslar sadece "ben boynuzlu şapkayı seviyorum hayatım" demektir. Sizi sallamıyor, bulduğu her fırsatı değerlendiriyor. Mideniz kaldırırsa devam, ama bunun hastalığı var şusu var busu var. Bi tek geleceği yok ...

erkeğim. haklısın.

bu durumda kıskanmıyorsan midesiz olduğun sonucunu çıkarırım. nasıl bir ilişki o yahu? sevgilisi olan bir erkeğin striptiz barda ne işi var? onu geçtim kadınlarla ne işi olur? 4. sorunu yorumlamıyorum bile. erkeğim, ben yapsam bunu kendimden iğrenirdim. sen hala adamla berabersin, ilginç.

kadın oldugumu belirteyim önce,
aslında tüm bunlar yasanabilir ama reklam yapma konusu kişiliği ile ilgili sorunlar gösterdiği için çok kabul edilemez.
striptiz bara gitmesi beni rahatsız etmez. ben de gitmek isterim örneğin. sizi neden rahatsız ettiğini sorgulayın ve aldatmayla neden eşdeğer tuttuğunuzu.
3. konu da üstteki konuyla paralel.
o yüzden 4üncü konuya dönüyorum, geçmişte yaşanmış bişeylerden doğan bi güven probleminiz zaten var. örneğin bu kuzenle paylastıgı seyi sizin öğrenmemeniz gerekirdi ve daha özenli davranması gerekirmiş bu tip konularda. en azından sizin tüm bunları ilişkinizin dışında göreceğiniz algıya sahip olana dek.

sevgilim olduğu halde, Amsterdam ve Hamburg'da striptiz bara gittim. Striptiz barda neler yaşanır anlatayım, öğrenin.

herkesin görebileceği bir yerde on dk on beş dk'lık striptiz performansları olur tamamen profesyonelce, filmlerdeki gibi kadına sulanmalar filan olmaz, kadın tamamen soyunduğunda biter şov, çıplak halde devam etmez. bir şeyler içtiğin müddetçe izlersin kimse sana karışmaz.

lap dance yapan kızlar gelir yanına, onlara da içki ısmarlamanı isterler, belli bir tutar ödersen içeride (private) şovlarının olduğunu söylerler. kabul etmezsen kimse karışmadan içki içtiğin sürece izleyebilirsin striptiz şovu.

ben de böyle yaptım, bir bira (6 eur) ile 2 striptiz şov izledim, gelen kızlarla oturmadım, lap dance, private şov istemedim. böyle davranmışsa aldatmak değil bence, merak ettim, görmüş oldum, kimseyi kucağıma almadım, kimseyi aldatmadım.

1. Evet eder ama gitmek istiyorsa gitme demem. İçinden gitmek geliyorsa gitsin, benim keyfim kaçarsa da sonuçlarına katlansın.
2. Gitme demem bi defa en başta
3. Evet eder ama niye takip ediyosun da demem. Onunla ilgili fikrim değişir, davranışlarıma yansır, falan filan.
4. Aldatma değil. Kızdan hoşlandığından, ona sulandığından ya da birlikte olduklarından emin değilsen aldatma değil. Yurt dışında güzel bi kız görmüş, kuzenine hava atmış. Hepsi bu. Bu adam sağlam ayakkabı değil galiba diyebilirsin, eline fırsat geçse aldatır bu diyebilirsin ama aldattı deme. O kadar ucuz değil o olay :)
5. Sakin ol. Yakın zamanda benzer durumları ben de yaşadım, sevgilim bu anlattığın adam gibi bi kızdı. Gece 2'de 'arkadaşım' dediği bi çocukla başbaşa nargile içmeye gidip eve dörtte falan dönen bi tipti. Birbirimize uygun değiliz dedik ayrıldık. Sen kıskanıyorsan eğer, 'kıskanmamalı mıyım' diye sorma kendine. Kıskanıyorsan kıskanıyorsundur. Eğer o da kıskandığının farkındaysa, ve seni hayatında istiyorsa, ya davranışlarını sana göre ayarlar, sen rahatsız olacaksın diye striptiz bara gitmez mesela, ya da gider ve sonuçlarına katlanır. Canını sıkma. Kendine daha uygun birini bulursun.

bunları kıskanmanın tuhaf bir şey olduğunu ima eder gibi konuşmalar da yaptı mı? sanki sıkıntı yapılmaması gereken, her ilişkide olabilecek şeylermiş ve insanların sorun etmesi onların kezbanlığıymış gibi bir tutum sergiledi mi? genelde öyle yaparlar.

bence koşarak uzaklaş. kadınım, hepsi rahatsız edici ve sen haklısın. şu anda sevdiğin için ve mutlu zamanlarınız olduğu için sana zor geliyor ama kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki ayrılıp da aradan zaman geçmesini sağlarsan o ilişkinin aslında senin karakterinden ödün vermene sebep olan, seni baştan aşağı mutsuz eden bir şey olduğunu fark edeceksin. dik durmaya çalış, mümkünse tartışma çünkü bahsettiğin gibi bir adam ya karaktersizlik yapıp anlattığın gibi tutarsız özürler dileyecek ya da girişte söylediğim şeyleri yapacak. tartışmaya göre bunların çeşitlemelerini göreceksin ve konuşarak çözemeyeceksin yani. sadece seni daha çok yıpratır her şey. farklı insanlarmışsınız, bana göre makul olan taraf sensin. sizin ilişki sorunlarınız çözülebilir gibi değil artık. en azından benimki böyleydi.

1. striptiz bar merak amaçlı gidilip görülebilir, bu illa aldatmak sayılmaz, türkiye'de böyle şeyler yok. yurtdışında da sevgili olanlar bile gidiyor, ayrıca orada sadece bakıp çıktıysa bence o kadar bi sorun yok.
2. siz gitme dediğiniz halde gittiğini nasıl öğrendiniz?böyle bir şey vardı evet gittim mi dedi? yoksa yakaladınız mı?
3. böyle çok kişi mi takip ediyor yoksa sadece 1-2 tane mi? sosyal medyada böyle kendini teşhir edenler çok var siz bu durumu ona söylediğinizde nasıl davrandı?
4. ne zamandır çıkıyorsunuz? ve bunu yakaladıktan sonra bir daha bu tarz bir şey yaptı mı?
anladığım kadarı ile yurtdışında olunca sorun yaşıyorsunuz, türkiye'de olsa pek sorun olmayacaktı galiba.

er kişi niyetine
1-etmez.
2-gitmeni istemiyorum demem.kendi beyni var ve bedava.
3-butun erkek arkadaslarım takip ediyor bende ediyorum hobi bu.
4-asıl konu.erkek arkadasın avelin teki.senden baskasını kandıramamıs seninle takılıyor.hatta ne yaptıgının bilincinde bile değil evlenirde seninle ama yeni bi tık daha giderlisini buldumu aynen kor kapının onune.sana gelince bildiğimiz turk ayse fatmasısın
5-oglan fantezi diyarına kosmus sen nefes alamıyorsun.nedir bu ihtiras.

arkadaşım canım ciğerim sen duygularını at kalbinden beyninden de ona dair düşünceleri sil. ve çıkar hayatından. ben böyle yaşayamam. ya!

@serabetan-meriç
@gercekten mukemmel insan-nikiyle musemma
@fenerli delgado-sensin
@douchebag-douchebag,yapmaz oyle seyler.

boş zamanlarımda kadınım.

1- bana komik gelir

2- ben birlikte gitmemiz doğrultusunda teklif beklerim/yaparım. ille tek başına gidecekse işin içinde bir problem ararım ("mis gibi sevgilisiyle gitmek varken"). sonra kendisi arkadaşlarıyla birlikte gidebilir tekrar. ilk benimle gitsin. ama erkekler bu tarz şeylere heves ettiklerinde erkek erkeğe gitme eğiliminde olabiliyorlar. yani striptiz izlemeye gitmek değil sorun. zaten bir olayı da yok, ama birlikte gitmek varken gereksiz.

3- kadınına bağlı. sırf porno yıldızlarını takip ediyorsa komik olsun diye yapıyor da olabilir ama o komiklik bana uymayabilir. sascha grey'i takip ediyorsa direk ayrılabilirim mesela; çünkü o kadar çirkin bir şeyi beğenen ve izleyen adam beni sevmesin ve izlemesin.
basit görünümlü kadınları takip ediyorsa o ilişki hiç olmamış demektir, aradan sıvışırım.

4- o gece bir şeyler olmuş.
senin durumunda olsam, en minimal şekilde 'niyet' olarak aldatıldığıma inanırdım. hatta aldatılmış olmak bir yana, sevgilimin yaptığını kabul etmemesini büyük hakaret ve saygısızlık olarak anlayabilirdim. gerçekleri söylemeye değer görmediği bir şey miymişim ben? büyük terbiyesizlik ve nezaketsizlik. bana gerçekleri anlatmayan bir insanla işim olmaz.

senin sevgilin de cinsel olarak bastırıldığı bir ortamda yaşamış olabilir, ya da daha önce bu tarz şeyleri hiç görmediği için aç olabilir. aç olmak en fenasıdır. madem sordun, ben böyle bir insanla, bırak ilişki yaşamayı, tanıdık bile olamam. hiçbir konuda sonradan görmeleri sevmem. bu da başka türlü bir sonradan görmelik.