benim de babam yıllardır şeker hastası ve belli aralıklarla gözlerini kontrol ettirmesi gerektiğini biliyorum ondan. göz diplerinde birikme mi oluyormuş, o tarz bir şey diyordu.

sizin bahsettiğiniz tarzda bir şey hiç duymadım, görmedim. bizimki gözlük takmıyor, o yüzden de olabilir tabii ki ama bi göz doktoruna görünmesinde fayda var gibi babanızın.

telaşlandırmak istemem ama şeker hastalığında gözler çok risklidir. gözlerin o durumda olması normal. gözü besleyen kan damarları genelde yıpranıyor zamanla. bu da gözde kanamalar yapabilir. göz de görme kaybı olabilir.
şekerine dikkat etmeye çalışın.

Babanizin sekeri cok yukseldiginde hiperglisemi miyopu yuzunden gozluk derecesi gecici olarak artmistir. Sekeri normale inince de gozluk derecesi azalmistir. Doktor degilim, yorumum.

annem şekerden sağ gözünü tamamen kaybetti. göz damarları kurumuş. yapılacak hiçbir şey yok. ama sizinki biraz değişik geldi. şekere dikkat! hep kontrol altında olması gerekiyor şeker hastalarının. geçmiş olsun.

@naksidil size de çok geçmiş olsun, çok üzüldüm :(

ben de 22 yaşındayım, optik sinir hipoplazisi var gözümde. doktorların ilk sorusu annen şeker hastası mı olmuştu. o yüzden dikkat etmek ve kontrol altında tutmak lazım sürekli.

saymakla ilgili bir problem yok, ekstradan basılacak pusulalar vb. senaryolarla ilgili problem var. insanlar bunu anlamıyor.

@datnet
Abi ekstradan pusula basmak nedir? YSK ile öyle aleni hile yapılacak olsaydı oyların sayılması beklenmezdi bile. Yani ben şu anda muhalefetin de akp nin de kafayı yediğini düşünüyorum artık:) akp müşahitler fetöcüydü diyor djdkdk CHP liler yeni pusula basılacak diyor djd
Bence problem geçersiz oylar. Geçersiz oylar eğitimsiz taraftan çoğunlukla Akp ye giden oylar. Bunların geçerli olması CHP ye seçimi kaybettirir. Bu da risk.. yoksa CHP geçerli oyların sayılmasına bile karşıysa zaten seçimi aslında kaybetmişlerdir

1) bu şekilde keyfi, yeniden sayım zaten hukuki değil.

2) mühürsüz oyları geçerli sayan adam bunlar, çaktırmadan çuvalı açıp oynayabilirler.
zaten sayım bu kadar uzun sürmez 4 gün falan birşeyler çevirmek istedikleri açık.

Tamamen hukuksuz ve daha önce uygulaması olmayan bir biçimde yapılıyor çünkü. Yeniden sayımlar AK Partinin ucu ucuna ve bir çok şaibe ile kazandığı yerlerde yapılmıyor nedense
Oy sayımı sandıklar açıldığında tüm halka açık bir şekilde yapılır, gidip izleyebilirsin. Şimdi gidip bakabilir misin ne oluyor ne dönüyor diye ?
Geçersiz oyları kapalı kapılar ardında tekrar saymak nedir?

sayıma karşı değil ancak tekrar sayılması için gerekçe lazım keyfi tekrar sayalım diye bir olay yok.Himmet ağa gibi her gün baştan sayalım o zaman.

www.eksiduyuru.com

chp sayıma karşı değil usülü konusunda kaygılar var, bugün yine bir duyuruda güzelce açıklayanlar oldu linki yukarıda

artan pusulaları akp'ye geçirmesinler diye karşılar.

datnet çok haklı.

geçmiş seçimlerde çuval çuval mühür basılmış oy pusulaları çöpte, otobanda, sağda solda bulundu ve muhalefet partisi çok oy kaybetti.

ayrıca şu an olduğu gibi 3 pusula 5 pusula çıkmadı.

bildiğin çuvallar dolusu, kamyonlar dolusu çıkmıştı. eski haberleri gazeteleri karıştır muhakkak denk gelirsin.

Halbuki Yalova örneği var mis gibi. Yalova'da önce AKP öndeydi; sayım bittiğinde CHP ile oyları bayağı yakındı. Sonra Muharrem İnce ve Vefa Salman itiraz etti ve yeniden sayım yapıldı ve belediyeyi Vefa Salman, CHP aldı. Kimse de gık çıkarmadı, itiraz etmedi.

prizmatik +1 öyle iç rahat etsin diye sayım yapılmaz abi. bu işin kuralı kanunu var. çocuk musunuz nesiniz anlamıyorum ki. zaten ne oluyorsa bu kanun/nizam tanımaz keyfilikten oluyor ülkede.

yeniden sayım işine girilirse aralara ekstra oy pusulaları konulup hile yapılabilinir. geçen seçimde mühürsüz oylar sayıldı.

bursa da sınırda. chp tekrar sayılsın diye dilekçe verdi ama nedense kabul edilmedi. çocuk musunuz hakkaten diyen arkadaşa katılmadan edemiyorum, referandumda neler gördük ya unuttunuz mu o videoları? şubatta mühürsüz oy geçersizdir diye kendileri genelge yayınlayıp seçim günü bunu yalanlayan başka genelge yayınladı bu adamlar. cidden bunlardan dürüst iş mi bekliyorsunuz?

Yolsuzlukların delilleri, izleri silinene kadar zaman kazanıyorlar. Belgeleri falanları temizliyorlar hatta tabloları bile götürüyorlar belediye binasından.

2014 yalova örneği verilmiş, ancak güzel bir bilgisizlik örneği olmuş.
2014 yalova'da akp adayı 1 oy farkla kazandı.
chp itiraz etti, yeniden sayıldı, chp adayı 124 oy farkla kazandı.
sonra akp itiraz etti. seçimler yeniden yapıldı.
chp kazandı.

yarışın ortasında kural değiştiren hakemlere niye güvenmiyorsunuz diye sorgulamak baya baya güzel.

aga siz bu adamlardan ne bekliyorsunuz ne beklemiyorsunuz bilmem ama kendi çıkarları uğruna yapmayacakları şey yok. bunu görmemek için kör olmak lazım.

ayrıca şu yapılanlara dur diyecek bir kurum yok ya şu ülkede, insanın sinirden kendini kesesi geliyor.

Yeniden sayim surecindeki yaptiklari herşey icin karsilar. Su ana kadar yaptiklari bile yeterince hukuksuz ve ahlaksizca. Onlara guvenmemiz icin 1 tek sebep gösterin. Para sayma makinalari geliyor aklima. Her turkun evinde olan.

1. Başkanlık devrinin sekteye uğraması uzaması.
2. Geçerli chp oylarının geçersizleştirip (oy pusulası sokmasalar dahi bu daha kolay) chp geçersizleri kendine geçerli yapmış diye provoke edip bir taşla iki kuş.
3. Chpye olan seçilmişlik hissini dejenere ederek halkta şaibeli bir başkan imajı yaratması
4. Akpnin biz maduruz edebiyatını halka enjekte etmesi
5. Emin olmamakla birlikte belediyedeki yolsuzluk belge ve datalarının karartılma aşaması (gerçi bu durumun pek bir telafisi yok. Para çokomel eğrisi gibi sağlaması yapılabilir her türlü)
Nedenlerini ortaya çıkardığı için karşı.

doktor tavsiye mi etti? yoksa reçete mi etti, yani tedavi mi uygulayacak?
tablet olarak alınan tırnak mantarı ilaçlarının karaciğere etkisi oluyor bildiğim kadarıyla, o yüzden tedavi uygularken sürekli karaciğer değerlerine bakıyor doktorlar, bu tür tedavilerde sürekli sizden testler isteyebiliyorlar sanırım kan değerlerinizi kontrol etmek için. tedaviden korkuyorsanız doktorunuzla bu yönde bilgi almak üzere konuşabilirsiniz. kendi başınıza ya da buradan okuyacaklarınızla karar vermeyin bence.

doktor reçete etti, o kısmı düzelttim. reçete ederken karaciğer fonksiyonlarıma baktı ve bir sorun görmedi. ancak yine de diyabet olduğum için çekiniyorum, zaten diyabette tırnak mantarı yaygınmış, şimdi kurtulsam bile tekrar nüksedecektir, acaba devedikeni ile beraber alsam zararı asgariye indirir mi diye düşündüm.

Bunun kremini kullanmaktayım.
Ara vermeden kullanırsanız, etkisini çok net görebilirsiniz.

Tırnak mantarı kremle pek geçmez. İlerleyebilen bir şey bu. Tekrar olursa mecbur tekrar tedavi olursunuz yoksa çok rahatsız edici deforme tırnaklarınız olacak yüksek olasılıkla.

satıcı sağlam, yorumlar güzel ama yarı fiyatı olması şüpheli biraz.

bi de bu ürün karaciğere mi iyi geliyo? yorumlarda öle yazmışlar. alkole bağlı karaciğer yağlanması için kullanılır mı?

evet deve dikeni karaciğere iyi gelir deniyor ve karaciğer yağlanmasında da kullanılıyor. tabii bu bilgiyi bazı medikal çevreler reddediyor, bazıları kabul ediyor ama genel olarak olumlu görüş var.

www.webmd.com

www.webmd.com

benim merak ettiğim solgar'ın 100 lira civarına sattığı bu ürünü 62 liraya almak anormal mi, seçimden sonra fiyatı artar diye de çekiniyorum.

Eczacı arkadaşımdan internet üstünden satılanların yarısı sahtedir, alma uyarısını aldığımdan beri internetten bu tarz ürünleri almıyorum hiç. Biotin kullanıp da zerre kadar işe yaramadığını fark edip sorunca almıştım bu cevabı.

Bilakis altin almak icin iyi bir zaman. Ancak risk sizindir diyeyim :)

Para lazimsa uygun zaman. Son 1 yillik grafige bakabilirsin.

- oncesinde 10-12 saat uyumuş olun
- bol bol kafein alın
- mumkunse 15-20 dk'de olsa aralarda kestirin

Modiwake

protein içeren besinler tüketin.

Ben birkaç gün önce yaklaşık 60 saati gördüm, en son eve döndüğüm otobüste ayakta ve kolumun üstünde uyuyakalmışım, bir virajda dusuyordum az daha ve biri tutmuş, uyanmamisim.

Sürekli ya da çoğunlukla ayakta olacaksan olur, normalde 8 saatten fazla uyuyorsan işin daha zor. Uykusuzluğa ne kadar toleransin vardır ya da aliskinsindir bu da önemli.

G+ kapanmadı mı ya, share linki var yukarda da. Takıla takıla buna mu takıldın dersen haklısın :)

prntscr.com

şu uyumsuzluk göze çok kötü geliyor.

Kitapyurdu gibi her kitabın altına bir yorum bölümü eklemeniz iyi olmuş. Bir de, kitapların iç sayfası bölümünü ekleyin bence. Başarılar.

Güzel bir fikir vereyim dedim ama bu tarz konularda kafam hiç çalışmaz ki...

Belki siteden alışveriş yapanların siteye geri dönüşlerini gösteren bir kısım yapabilirsiniz. Bu da sitenizin güvenirliğini ve sitenizden alışveriş yapmada karar verilmesini sağlayabilir(Alışveriş sonrası kişinin mailine 'Lütfen bizi değerlendirin' tarzı bir mail atılabilir vs vs)

bir kitap sitesi olarak kime hitap ettiğinizi seçmemişsiniz. yani bir hedef kitleniz yok, öyle bulduğunuzu ekliyorsunuz gibi bir izlenim var.

önce hedeflediğiniz bir kesim olsun, sonra o kesimin beklentilerine göre yeniden içeriklere göz atın. böyle karma karışık bir site olmuş.

tasarım açısından güzel bence, belirli bir hedef kitlesine de gerek yok. dinci kitapları da, dinsiz kitapları da satabilirsiniz. sitenin geliştiricileri SEO işinde uzmansa google üstünden olumlu dönüşler alırsınız. uzman değilse kendinize bir digital marketer tutmanızı öneririm.

bu arada siteyi nasır tasarladınız, bootstrap falan kullandınız mı? kullanmadıysanız siteyi flexible yapmak zor olmadı mı?

sayfayi acmadi

kitap alacagim yeri secerken fiyatina, ucretsiz kargo icin minimum alisveris miktarina bakiyorum. enpara anlasmasi etkili oluyor. baska kisilerin yorumlari etkili oluyor. kitapyurdu'ndan cok olumlu bahsedildigi icin alisveris yapmistim. paketleme onemli. kideganin paketinden edgar allen poe afisi cikmisti. pazarlama hilesi tabi. ama sempati besledim. ufak ayrac hediyeleri falan guzel olabilir. musteri hizmetleri onemli bir de. kidega sicti batirdi o konuda.

siteyi acamadigim icin asil halini bilemiyorum ama gordugum logo ve isim tarim kitaplari sattiginizi dusundurtuyor.

Enpara

yok bence fakirlik değil de insanın içi rahat etmiyor, bu dönemde 5 kuruş bile olsa vadesiz hesapta bırakmak rahatsızlık veriyor.

iş bankasında kısa vadeli yatırım fonu da alabilirsin. teb de olur, enpara da.

Akbank Artı para, paranız kaç lira olursa olsun (1000 TL üstü sanırım) süre sınırı olmadan faiz veriyor.

Akbank günlük faiz veriyor

4. Zannımca doları 5.50'nin altında bir daha görürsek kaçırılmamalı.
5. Vadesizlerden alınmıyor. Bir yıla kadar vadelerde stopaj %20'ye, bir yıldan uzun vadelerde %18'e yükseltildi.

Alış-satış farkı ise değişken. Beş bandını aştıktan sonra arayı iyice açtılar, ben de fark en az hangi platformda olur diye meraklıyım.

şu an mesai saati dışında diye o kadar fark var. pazartesi sabahı bak o kura.

1. 5.78 piyasa fiyatıdır, al sat fiyatı değil. makas eklenmemiştir.

2. haklısın ama bu vakitte piyasanın kapalı olduğunu unutma ve işlemlerini haftaiçi mesai saatlerinde (9.00-17.45 arası genelde) yap. makas farkı en fazla 5 kuruş olur ekstrem bir durum yoksa.

3. en mantıklısı bankadan döviz hesabı açarak yapılandır. döviz bürosunda genelde makas farkı çoktur ve pratik değildir.

4. bu senin tercihine kalmış. yarın 5.60 olmayacağının da 6 olmayacağının da garantisi yok. ancak işlem yapacaksan parçalı işlem yap. yani sende 100k var ise atıyorum 15k, 20k kademeli al tek seferde almak yerine ve bir parça tl mutlaka bulundur alttan almaya karşın. zaten pazartesiyi beklemekten başka çare yok.

5. vadeli olması lazım

2) şu an Türkiye piyasası kapalı. Alış-satış arasındaki makas bu yüzden fazla. Pazartesi sabahı fark azalır.

piyasa kapalı olduğu için makas açık
mesai saatlerinde dahada düşüyor makss

modern

Modern ama yüksek teknoloji toplumu değil.

yunanistan'a gitmedim, lakin ingiltere'deki yunanlilarla konusmalarimdan anladigim ve gordugum (onlarin itiraflari), muhafazakar (milliyetci) kitle oldukca guclu. atina'da orman yangini ciktiginda, bunlarin papazlarinin bir kismi, dinsiz cipras'in yuzunden cikti, tanri bir size ofkeli vs diye propaganda yapiyormus. modernizmleri bu kadar.

Turkiyeye gore bayagi modern, bati avrupaya gore hafif muhafazakar.

turkcell'in geleceği yazan kadınlar isimli bir çalışması var, kodlama öğretiyor çok temel seviyede. ona bir göz atabilirsin. onun dışında youtube ve udemy gibi sitelerde yine bu konuda detaylı videolar mevcut. google'ın da böyle bir şeyi vardı sanırım. sertifika falan veriyordu online eğitimden sonra. cv'nde işe yarar o muhtemelen. kursa gitmektense evde internet üzerinden çok daha hızlı ve verimli şekilde halledebilirsin bence.

sertifikalı eğitimlere para harcamanızı tavsiye etmem (parasız varsa ve önem veriyorsanız alın). işverenler sertifikaya pek dikkat etmezler. en güzeli bilgisayar mühendisliği diploması olur aslında, o olmazsa udemy, lynda, pluralsight gibi websitelerinden gerekli eğitimi aldıktan sonra ilgili konuda bir proje geliştirmek ve onu referans olarak sunmak olacaktır bence. yaşınızı dert etmeyin, 55 yaşında bile programlama öğrenen var.

kolay olmayacaktır, sabır dilerim

öncelikle neyi öğrenmek isteyeceğiniz ile ilgili karar vermenizi öneririm. Eğer kodlama öğrenecekseniz hangi dili öğreneceksiniz ona karar verip, temel şeyler için internetteki tonla kaynağa başvurun. Temel seviyede bilgi edindikten sonra kursa gidebilirsiniz.

Fiziksel kurs için Mecidiyeköy'de C ve sistem programcıları derneği var onun kurslarına bakabilirsiniz. Bu dernek yazılımcılığa gönül vermiş kişilerin kurduğu ve işlettiği bir yer. Bilge adam falan kesinlikle uzak durun sertifika alacağım diye tonla para aktarmayın. Bu süreçte sabırla ve sebatla çalışırsanız mutlaka başarırsınız. Kolay değil ama kesinlikle zor da değil.

temmuz ağustos arası 1 aylık sürede koca merkez bankasının rezervi 16 milyar dolar eridi. buna rağmen ağustosta 7'leri gördü dolar. o tarihten bugüne de tekrar rezervlerini 84 milyardan 100 milyara çıkardı. bu 5 milyar devede kulak kalıyor aslında. hep de doları baskılamak için kullanılmıyor aslında. geçenlerde bir haber vardı hazine'ye 20 milyar tl'lik avans verdi diye. bu bile olabilir sonuçta.

teşekkürler usd/try kurunun günlük işlem hacmi nedir, aşağı yukarı bir rakam var mı ya da bakabileceğimiz bir portal?

ben tl mi bozup 1 milyar dolar alacak olsaydım, kur ne kadar yükselirdi, 1-2 kuruş etki eder miydi?

bir de hazine'ye 20 milyar tl'lik avans aktarılması olayı ocak başında idi, 2.5 ay sonra bunun için rezervlerini satmış olabilir mi MB?

finansdan çok anlamam ama döviz ateşliyken mb müdahale edince bir 10 kuruş falan düşüyordu, sonra kaldığı yerden devam ediyordu diye hatırlıyorum. tek başına bir etkisi olmaz da, çorbaya tuz katkısı oluyordur, şu an her kanaldan piyasaya para sokup seçime kadar piyasayı rahatlatıyorlar işte.

1 milyar dolar satın alırsanız 1-2 kuruştan daha fazla etki eder.

Hazineye avans aktarılması olayı bambaşka bir konu. Hazine her sene merkez bankasından kar payını alır. Bu sene onu biraz erken aldı, döviz rezervi ile pek alakası yok.

o mb'nın kasasında bulunan net değil brüt rezervdir. yani bu ne demek? örneğin ben ülkeye dolar getirdim ve bankaya yatırdım. bu doların bi kısmı mb'nın kasasına gidiyo zorunlu karşılık olarak. brüt döviz rezervlerinin yükselmesinde ki asıl sebep insanların sürekli dolar alıyo olmalarından. yoksa öyle mb'nın harika adımlar atıp ülkeye dolar çekmesi filan söz konusu değil.

50-60 tl max. birkaç aylık olabilir mi acaba faturan? ilk okuma-son okuma sayaç bilgisiyle karşılaştır bakalım doğru mu? detay istersen özelden mukavele numaranı at bana.

50-60 geliyor, 3 kişiyiz. istanbul. sizinkinde bir sıkıntı var gibi.

175 tl geldi bu ay. 3 kişi.

Metreküp hesabına bakmak lazım.2 kişiyiz,3 aydır 11 metreküp tüketiyoruz,60₺ geliyor.Yılbaşından önce yine aynı ilçede,farklı mahallede,yine 2 kişi 13 metrelüp tüketiyorduk,120₺ civarı geliyordu.Enteresan bi durum var.

2 kişi 30₺ İstanbul. Çok ilginç.

faturada yazan m3 ile sayacınızdaki m3'ü kıyaslayın.

1.Evdeki butun musluklari kapa
2. Bak bakalim sayac donuyorsa
kacak var

Tek kişi, yaz aylarında 18 tl
kış aylarında 15 tl(3 m3)

eğer akp yenilgiyi hazmedemeyip belediyelere kayyum atarsa ve siyasi kargaşa çıkarsa tl değer kaybeder.

kişisel fikrim şu an ciddi bir alım fırsatı var, seçim yaklaştıkça gerilim tırmanacak ve sonuçlar ne olursa olsun dolar yükselmeye ciddi oranda devam edecek.

sonuçlar iktidar lehine olursa ortaya atılacak şaibe iddiaları vs gerilimi tırmandıracak. muhalefet lehine olursa kayyumlar vs yine gerilim artacak. güven azalacak ve her türlü tl usd karşısında değer kaybedecek bence.

eğer istanbul, ankara ve belli birkaç şehri de akp alırsa dolar ilk anda yüksek ihtimal düşer. nasıl ki 24 haziranda seçim hemen sonuçlanınca düştü, aynısı olur.

ama sonrası için, aman koru bizi yarabbi diyesi geliyor insanın.

alım fırsatı açısından soruyorsanız dediğim etmenler önemli. her iki şehirde de yakın sonuçlar olur, hile iddiaları ayyuka çıkar vs vs bir şeyler olursa tam tersi sonuç da çıkabilir.

Bence dolar tırmanacak önce. Nisan sonu gibi IMF gelecek diyerekten frenlenecek, görüşmeler sırasında da fiyatlandırılacak. Sonuç olarak önce yükselir, sonra bir noktadan itibaren kırılır. Kırılma 7 tl gibi olur bence. Ekonomist değilim Türk vatandaşıyım.

belediye ve muhtar secimi ile benjamin franklin arasinda fazla bir iliski gormuyorum. yani sonucta ulke yonetimi el degistirmiyor ki.

yani bence dusse de ufak bir dusus olur, sonra yine eski tas eski hamam devam. yapisal reform diye bir kavram varmis, onu yaparlarsa dusecekmis dolar. oyle diyor ekonomistler.

Buyuk sehirleri akp alacagi on kabuluyle boyle soyluyorum zaten.
Surpriz degisiklik olacagini dusunmuyorum secimlerde, istanbul'u %100 (99 degil 100) Ankara'yi buyuk ihtimalle alacaklar diyorum.

Hocam bi 10 sene falan geriden geliyorsun galiba, ekşi sözlük zaten yıllardır bu tip bilgileri veriyor adli makamlara. Ha zaten vermek zorunda orası ayrı mesele. Diğer yazdıklarına ben de katıyorum da güvenle yazamamak falan bunlar zaten yıllardır olan şeyler.

malesef 21. yy internetinde yasalara karşı anonimlik sözkonusu değil... (bkz: 1984)

sozluk ticari bir kurum. her sartta emniyete bilgilerin verilir.

Muhalif diye bahsettiğin adamlar cezalandırılmayı fazlasıyla hak etti. Anonim kimliğin arkasına saklanıp suçu ve suçluyu övdüler. Eleştiri değil bu SUÇ! Umarım hakkında gereken yapılır.

adabınla eleştiri yaparsan birşey olmaz. 1999'dan beri yazarların bilgileri adli bir durumda paylaşılıyor. yeni birşey değil.

insanlara hakarete varan entryler girersen kapında polisi görmen sürpriz olmaz.

"akp'nin tavri daha da sertleşecektir seçimden sonra" buna anca kargalar güler. 24 hazirandan sonrası için bunu deseydin bir nevi hak verirdim. yerel seçimler bu, çok da anlam yüklememek lazım.

3 yıl önce başka bir sözlükte yazdığım entryden dolayı dava açılmıştı. Dava 2 yıl sürdü, sürdü dediğim de habire ileri tarihe attılar falan, en son 5 yıl takip kararı çıktı.
O sözlük bilgilerimi verdiyse ekşi de verir. Ekşi'nin bi torpili yok yasalar önünde yani.
O yüzden zaten yıllardır olan bir durum bu, devletin nazarında suç işlemişsen her türlü alırlar bilgilerini.

Adamlarin tutuklanmasi zaten yanlis demedim ama ayni seyi yapan Hristiyanlari veya Alevileri oldurelim diyenler hakkinda neden islem yapilmiyor dedim. Bunun sebebi objektif olmayan bir yargi sistemi dedim ve asil amacin sucluyu oveni cezalandirmak olmadigini belirttim. Lafi nerenle dinliyorsun merak ettim.

1 eksisozluk adli makamlar isteyince bilgileri vermek zorunda.
2 turkiye'de hukuk diye birşey kalmadı. Bir kesim istediği hakareti açıklamayı yapıyor birşey olmuyor. Karşı taraftan en ufak sivri bir çıkış hemen cezalandırılıyor.
3 sucu olsa bile tutuksuz yargılanmalı, sucu sabit görülürse cezasını çekmeliydi. Böyle ev basıp tutuklamak adil değil.

herkese +1 demekle beraber
@false pretension, bu seçimden sonra uzunca bir süre seçim yok, kafaları rahat olacak halkı sallamak zorunda olmayacaklar.

nasıl bu kadar saf olabiliyorsunuz anlamıyorum. hala da aleviler de aleviler.

açıklayayım; adamlar toplumun çoğunluğunun huzurunu kaçıracak şeyler yazıp söylediler. siyasi partisi ne olursa olsun, bir iyi partiliyi de, akpliyi de, chpliyi de, mhpliyi de, saadetçiyi de; yani kendi kimliğini müslüman olarak tanımlayan HERKESİ rahatsız edecek şeyler yazdılar.

alevilere yazılanlar ise bu kadar büyük bir topluluğu etkilemiyor. insanlar kendi kimlikleriyle bağdaştırmıyorlar. böyle olunca da rahatsız olup harekete geçmiyorlar. keza kürtlere, lazlara, suriyelilere karşı yazılanlar da aynı mantık. bu kadar büyük bir çoğunluğu rahatsız ettiği için dikkat çektiler. yoksa sözlükte herkese karşı işlenen bir nefret suçu var. ülkenin çoğunluğu hristiyan olsaydı, hristiyanlara yönelik yazılanlar büyük tepki çekecekken müslümanlara karşı yazılanlar az dikkat çekecekti, kınayıp geçecekti insanlar. anlaşıldı mı?

ayrıca ekşisözlük kimsenin babasının hayrına çalışmıyor. vermeyiz bilgilerini mi diyeceklerdi? nasıl bu kadar hayalperest olabiliyorsunuz? sizi umursuyor mu sanki? hayır. burada, duyuruda yazdığın şeyler de tırmalayabilir. türkiye'de yaşıyorsan türkiye'deki hukuka tabisin.

Vermezler öyle 1.5 - 2 milyon euro yatırım ve 6-7 kişi istihdam falan olmazsa. Tam rakamları bilmiyorum ama zenginlik sınırında öyle diyim.

Anlamadığın işi yaparsan her yerde batarsın ayrıca. Hele hele bilmediğin ülkede hiç yapamazsın. Vergi mevzuatı farklı, yasakları farklı, işleyişi farklı.

Dükkan devralıp götüren var ama bak. Sıfırdan açılmamış, sahibi bıktım len diyor satıyor sana, sen de yürütüyorsun. O da çok para ama.

Teşekkürler.

Şimdi mesela 2500 euro kirayla Almanya'da bir dükkan buldum. burada iş açmak istiyorum (muhtemelen yemek dükkanı falan) desem vize verirler mi ve bu fikir ne kadar mantıklı olur?

daha önce almanya'da yaşadınız mı? oranın yasal mevzuatini, nasil bina kiralayacaginizi, nasil vergi ödeyeceginizi, gittiginiz devlet dairesinde işlerin yürüdügünü biliyor musunuz? muhtemelen hayır.

burada benzer bir iş, yemek işi mesela, yapip başarılı olmus bir projeniz var mi? malzeme nereden alir, işler nasil döner, personel nasil idare edilir biliyor musunuz? muhtemelen hayir.

almanyada bu işi yapmak istediginiz yerde bir açık var mı? varsa niye var? elalemin bir akıllısı siz misiniz? orada böyle bir iş yapmaya kalkmis ve başarili ya da başarisiz olmus, özellikle de başarisiz insanlarla konusup deneyimlerini dinlediniz mi?

muhtemelen hayir.

eger almanyada bir iş kurmaya kalkacaksaniz ve bilmiyorsaniz, orada yaşayan insanlar danismanlik hizmeti veriyor. en azindan sizi onlara yönlendirelim, size yol yordam göstersinler, evrak işlerinde yardimci olsunlar. ama projeleriniz arasinda hem bilgisayar tamir dükkanı hem giyim dükkanı hem de yemek işi varsa, işiniz cok zor.

teşekkürler mesaj için. hiç tecrübem yok, almanya'da da yaşamadım ve kuralları bilmiyorum. bilgisayar tamir dükkanı, giyim dükkanı ve yemek işini deme sebebim bilgisayar tamiri hariç hepsinde sıfır bilgim olmasından ama hepsine gördüğüm kadarıyla talep olmasından (özellikle dönerciler, pizzacılar, publar).

bazı işlerimde yardımcı olabilecek bir akrabam var ve tarzanca bir almancam var.

sizce böyle bir işe girmem gereksiz riskli mi olur ve tercih edeceksem hangi sektörü önerirsiniz tecrübesiz birine, muhtemelen işleri bilen birini ortak edinmek mantıklı olacaktır? bir de dükkan kiralamak istiyorum desem çalışma vizesi verirler mi almanya'da, zaten çalışma vizesi vermezlerse uğraşmanın anlamı yok?

vermezle cunku is kurma amaciyla calisma ve oturum izni almak istediginizde kurdugunuz is icin belli bir rakam sermaye yatirmaniz gerekiyor (en son hatirladigim 100.000 euro dan az degildi) ve ondan daha da zoru o is yerinde en az 5 kisi calistirmaniz gerekkiyor. 5 kisinin de aylik size masrafi en az 20.000 euro olacaktir. Buna ek olarak mutlaka almanyada danisman firma, muhasebeci gibi diger kisilerle calismaniz lazim, cunku bu surec sadece parasini verip izin almak seklinde degil donerci bile kursaniz is plani hazirlamak, her bir calisan icin calisma dairesine basvurmak gibi uzun ve detayli prosedurler iceriyor. bu surecte o is alaninda gecmis tecrubenize de bakacaklardir.

tum bu iseri bir kenara birakirsak almanyada is yapmak gercekten zor cunku almanyada bizim turkiyedeki gibi esnaf kulturu yok. ornegin bilgisayar tamircisi acacaksinz, ama almanlar genelde bilgisayar tamircisine gitmez, cunku bilgisayarlarini genelde saturn, mediamarkt gibi buyuk magaz zincirlerinden garanti kapsaminda almislardir, bu kapsamdan ciksa bile yine aldiklarim magazanin servisinde yaptirirlar. yine de olmazsa elden cikarir, yenisini alirlar, cunku yenisi genelde tamir masrafindna daha ucuz. o yuzden almanyada bilgisayar tamircisi dukkani bulmak guc, olanlar da birkac tane kendi tanidik cevresine is yapan anca kendini cevirne dukkanlar. Bunun disinda donerci gibi dukkan acmak mantikli olabilir ama o da zor ,cunku dukkan acilacak her kose basi zaten almanyada ikamet eden turkler tarafindan kapatilmis, onlar arasinda yer bulmak zor. ancak biri iflas eder de onun dukkani devralirsin, ama biri iflas ettiyse orada zaten is olmuyordur da ondan iflas etmistir. Almanyad isci calistirmak da zor, 1400 euro issizlik parasi verilen yerde en az 2000 euro net vereceksin de birini calistirabilesin. o da yaklasik 4000 euro burut para cikamasi demektir senin kasandan. Onda bile memnun edemezin calisanini, ancak ogrenci gibi gecici iscileri calistirirsin, ama onlarda da birkac ayda bir isci degisir, kimseye guvenemezsin.

Peki almanyada ne is yapilir? eger mevcut bir uzmanligin var ise her turlu is yaparsin. ornegin su tesisatcisi isen is yaparsin. cunku bu isleri almanlar yaptiginca yuksek iscilik aliyor. ornegin eve bir tesisatci cagirsan sirf iscilik icin saati 50 euro aliyorlar. sen isciligi ucuz tutarsin her turlu rekabet edersin. ya da bahcevansindir. cimen, cicek bakimi nasil olur bilirsin saati 30 euroya her sekilde kapisirlar seni. yani isciligin, emegin, uzmanligin oldugu her turlu is almanyada kazandirir. ama bunun icinde belli bir seviyede almanca gerekir. Ornegin berlinde herkes yana yakila, tamirci, bahcevan, cocuk bakicisi, temizlikci ariyor.

@emrahday

çok teşekkürler detaylı anlatım için. iş kurma fikrinden vazgeçtim. gidersem uzman olarak giderim, peki bahçıvan olmak istesem almanya'da bunun üstüne eğitim/kurs vs alıp mı iş aramalıyım? yoksa türkiye'de eğitim alıp orada çalışabilir miyim?

simdi ben almanyada bahcevan olacam dersen onune ilk cikacak engel calisma izni olur. cunku calisma izni almak icin temelde iki seye bakarlar, almanya veya avrupa birligi icinde bahcevana ihtiyac var mi? senin bahcevanlik deneyimin var mi?
ihtiyac var o acik, ama senin de bu konuda deneyimin veya egitimin olmali ki sana calisma izni verilsin. Tabi calisma izni verilmesi icin de bir is bulman gerekir, bunun icin bahcevan calistiran bir yere basvurman ve onlarin da seni kabul etmesi gerekir. sozlesme imzaladiktan sonra da bu sirketin sana calisma izni almak icin ugrasmasi gerekir. Ancak ve ancak gercekten ugrasmaya deger kisiler icin ugrasir sirketler cunku birkac ay suren bircok yazisma gereken bir surectir yurt disindan bir isci getirmek sirketler icin.

Tum bu nedenlerden dolayi almanyada calismak isteyen bir kisi once uzmanligi ve deneyimi hangi konuda ona bakmali ve o konuda is aramali. hicbir deneyimi olmadigi konuda calisma izni almasi zor. daha sonra uzmanligi alaninda almanyada is bulmali ve sozlesme imzalamali. imzalanan sozlesme ile konsolosluga oturma izni icin basvurmali. tabi oturma izni almak icin alman yabancilar dairesi o kisinin calisma izni alip alabmayacagini degerlendirmek icin calisma dairesine belgeleri gonderecektir. calisma dairesi sozlesme imzalanan sirkete "bu adami niye cok istiyorsun, almanyada bulamadin mi? hadi almanyada bulamadin tum avrupa birliginde de mi yoktu bu adamin ozelliklerinde biri?" diye sorar. sirket de makul bir cevap vermeli bu duruma "ornegin ben turkce diline hakim bahcevan ariyorum" der. o zaman almanyada ve tum avrupa birliginde turkce konusan issiz bir bahcevan yok ise calisma dairesi calisma iznini onaylar, dolayisi ile de yabancilar dairesi de oturma iznini verir.

yani kendi isini kurmak zaten cok masrafli ve proseduru yuksek, diger taraftan da bir yerde calismak o kadar olmasa da yine de buyuk proseduru olan bir surec. O nedenle isci acigi olan her is alani da calisma izni almak icin yeterli olmayabiliyor, cunku almanyada bahcevan, musluk tamiricisi acigi olsa da ornegin polonyada ikamet eden sertifikali, deneyimli ama issiz bahcevan tercih edilecektir. cunku polonyalilar da almanyada calisma derdinde.

Peki calisma izni alan nasil aliyor? daha yuksek egitim gerektiren yazilim, elektrik, elektronik, makina muhendisligi ya da doktorluk gibi meslegi olanlar. o da olmazsa yine yuksek ogrenim gerektiren diger alanlarda iyi egitim alip daha sonra buyuk sirketlerde deneyim sahibi olanlar sadece almanya veya avrupa birligi degil tum dunyada bulmasi zor kisiler oldugu icin rahtlikla is bulduklari surece calisma izni aliyorlar. ama ornegin döner kesme ustalari , bu meslegi nerdeyse sadece turkler yapsa bile alamiyor cunku almaynaya bircok turk döner kesme ustasi issiz ve issizlik maasi aliyor.

bu yolda sana tavsiyem bilgisayar tamiri konusunda iyi isen turkiyede buyuk bir alman firmasinda o alanda ise gir. birkac yil deneyim kazan, bir taraftan da almanca ogren bu sayede almanyaya expat olarak kendini atma ihtimalin var. bu yol sana uzun ise almanyaya egitim icin gel ya da evlen de gel. bunun disindaki yollar cok zor cunku almanya sadece turkiye degil hindistan, cin, nijerya degil ispanya, italya gibi ulkelerden de cok fazla goc aliyor ve o ulkede savas yok ise alacaklari isci konusunda cok seciciler.

emrahday cok güzel anlatmis ama şunu da eklemek lazim. almanyada her işin bir meslek okulu var, kuaför olmak icin garson olmak icin tesisatci olmak icin o kursa gidip belgeni alman gerekiyor, yoksa ben geldim bahcivanlik yapacagim deyince o iş öyle olmuyor. en başta devlet, sonra sendikalar tepene biner ki bence cok haklilar. ha gecici işci olarak kayit disi olarak o işi yaparsin ama ancak hayatta kalacak kadar bir para kazanirsin ve calisma iznin olmadigi icin sürekli kaçak olarak yaşarsın. üniversite bitirdi iseniz, kendi alaninizda bir yüksek lisans programına kaydolun. teknik fakültelerin yüksek lisans bölümlerinde genelde okulda bir proje yürüyor olur, ona katilir biraz para bile kazanirsiniz. orada iken bakarsiniz nasil bir iş yapabiliyorsunuz.

ama yine de iş ve orada yaşamak icin en kestirme el becerisi gerektiren işler oluyor ki onlar da bulgarlar, ukraynalilar ve polonyalilar ile rekabet icinde olmaniz gerekecek.

ikinize de çok çok teşekkürler. @emrahday adeta danışmanlık hizmeti vermişsiniz :) anlaşılan uzmanlık gerektiren meslek de bana göre değil. bilgisayar tamirinde de ancak çok basit işleri yapabiliyorum.

çevre mühendisliğinden mezunum ve masterı almanya'da yapabilirim o halde. ancak çevre mühendisliği ihtiyaç duyulan bir meslek değil pek. biraz web development ve digital marketing bilgim var ancak firmalar iş tecrübesi veya lisans diploması olmadan kabul etmiyorlar gördüğüm kadarıyla. türkiye'deki firmalar bile zorluk çıkarırken almanya'ya doğrudan gitmem mümkün olmayacaktır. ne var ki lisans ile alakasız bir bölüm olduğu için mastera beni kabul edeceklerini de sanmıyorum. almanya'da yazılım, digital marketing veya web dev üstüne bir kursa gitmemin orada iş bulmamda faydası olur mu, yoksa lisansa mı başvurmamı tavsiye edersiniz?

ikinci olarak da doğrudan çevre mühendisliği değil de kimya bölümü üstüne master yapsam iş bulma imkanlarım nedir? türkiye'de çevre müh ile alakalı iş tecrübem sıfır bu arada.

son olarak da almanya'da dil kursuna gitmem iş bulmama yardımcı olur mu? mesela dil kursuna gitmişken orada digital marketing veya web dev tarzında bir işe başvuruda bulunmak ve sonra çalışma vizesi almak gibi.

cevre muhendisligine belki turkiyede cok kiymet vermiyorlar ama ozellikle yenilenbilir enerji konusunda uzmanlasmis cevre muhendisi almanyada cok aranan bir meslek. bu konuda almanyada master bulur isen ve tamamlar isen master sonrasinda is bulman cok olasi. is buldugunda ise "calisma hakki" sahibi olursun. "calisma hakki" "calisma izni"nden farkli, cunku bu hakka sahip olunca calisma dairesi seni basvurunu reddetmesi gibi durum olmuyor. isini buluyorsun, basvuruyorsun ve calisma iznini aliyorsun. egitim suresince de almanca da ogrenirsin zaten. senin icin en iyi yol bu. buradan www.daad.de kendine uygun master programlari bulup sartlari da sagliyorsan basvurabilirsin. eski dogu alman sehirlerine basvurursan kabul alma ihtimalin daha cok olur.

dil kursu icin gelip is bulursan calisma izni alamiyorsun cunku dil kursu vizesinde acikca belirtiliyor, calisamaz diye. calisma izni basvurusu icin de tekrar turkiyeye donmek gerekiyor.

bazen oyle ilginc meslekler bir araya geliyor ki. ornegin blockchain (yani bitcoin arkasindaki teknoloji) ve cevre muhendisligi alaninda cevre kirliligi takibi. www.ekoenergy.org bu alanda almanyada son yillarda cok fazla start-up kuruldu ve dolayisi ile yeni ve calisana ac bir is kolu.

Bulunur niye bulunmasin.. ama bolumle ilgili tecrube olsa daha iyiymis tabi.
Bulmasi zor olur calisma izni muhabbetlerinden

peki iş verenler 33 yaşımda masterdan mezun olacak olsam demezler mi, ula bu adamı 33 yaşında niye alalım diye? ki oturma iznim bitmeden iş bulmam gerekliliği de işleri daha da zorlayacak gibi.

belki ancak yazılım tarzı bir bölümden mezun olsam giderim olabilir diye düşünüyorum. ancak bu çabaya değer mi ve avrupa'da yüksek için o kadar para vermeye değer mi bunda kararsızım. bazıları da diyor ki yazılım için mezun olmaya gerek yok, kendin de öğrenirsin. ayrıca çevrede lisans yaptıysam beni yazılım için mastera almazlar herhalde :D

Almanya'da bu yaşta mezun olan da çok Alman var. İş bulursun.
Belki istediğin firma/alanda olmaz, ama üniversite mezunu adam her türlü bulur.

arkadaşlar kararsız kaldım, peki hangi bölümde master yapabilirim sizce gidersem, kimya falan mı, ya da dijital pazarlama, işletme gibi kel alaka bir bölüm mü daha mantıklı?

Bachelor'dan farklı master yapma imkanın var (nicht-konsekutive Master) ama her üniversitenin farklı bölümleri ve şartları oluyor tabii bunun için, araştırman gerekiyor. Onun dışında Almanya'da ihtiyaç duyulan meslekler üzerine de direkt eğitim alabilirsin (Ausbildung) ama Almanca gerekiyor tabii. Ancak mesela eğitim alırken aynı zamanda çalışma imkanın da olabiliyor, ona da berufsbegleitende Ausbildung deniyor. 3 gün pratik, 2 gün teori şeklinde oluyor.

Tecrüben yoksa staj yaparsın, tecrübe kazanırsın. Mesele değil o.

Mülakatta olacaklara kendinizi hazırlayın derim. O işi alacak olanlar muhtemelen bellidir. Belki de sizsiniz.

yok. ben zaten geçememişim.

çok olumlu bekliyordum. tömer yaptı sınavı bir de ama neye göre puanlama yaptılar, muallak.

hele çeviri sınavına inanamıyorum. 100 beklerken 74 vermişler. ben senelerdir ekmeğimi çeviriden kazanıyorum. mot a mot hdfilmcehennemiizlesene.org tarzı çeviriler 90 filan almıştır sanıyorum.

öncelikle geçmiş olsun, bu tür pozisyonlara akp il/ilçe teşkilatı üyeliği bulunan kişileri alırlar diye tahmin ediyorum.

Hocam geçmiş olsun. İlan açılmadan alınacak kişiler zaten bellidir. Gerisi prosedürü uygulamak.

sözleşmeli kadro bu çok torpil oynayacağını sanmıyorum. Zaten sınava başvuran kişi sayısı da azdı. Maaşlar nasıl bilen var mı?

Listede benim bir arkadaşım var. Geçmesine şaşırdım gerçekten.

Kaybeden arkadaşlar üzülmesin,inşallah daha iyi yerlere gelirsiniz.

mülakata çağrılmadım diye "oyunbozanlık" vs. yapıyor değilim ama beklediğimin 179 derece zıttı bir sonuç oldu.

ve puanları kaldırmışlar.

sadece başarılı-başarısız yazıyor. neye göre? hangi kıstasa göre?

www.iletisim.gov.tr

telefom ettim. 100 kere aradım herhalde son 5 gündür.

kadın pişmiş pişmiş cevap verdi.

yoğunlarmış da, bilgisi yokmuş da.

sinir bozucu. umut kırıcı.

exit node değilsen takip edilmemesi lazım. ancak emin değilim

Türkiye'de seni bulabilecek bir devlet dairesi düşün. Düşünemedin dimi. Yok çünkü.

Biraz zor veya imkansız. Meşakkatli bir iş. "İmkansız" dememin sebebi, her TOR çıkış düğümü (exit node) ve röle (relay) sunucunun günlük kaydı (log) tutmaması. İki röle (relay) sunucunun ardından çıkış düğümü (exit node) ile işlem yapıyorsun. Basit bir mantık. Aklına takılan sorular varsa sorabilirsin.

160 ay değil di mi o.

taksitler enflasyona göre artacaksa hiç feasible değil.

bence fiyatlar daha da inebilir, neticede emlak balonu var, ama son karar sizindir.

1100 tl sabitse para değil

uzun vadede iyi ancak kısa vadede kötü yatırım. toki evleri genelde dağ başında oluyo muhitlerin gelişmesiyle birlikte evler normale dönebilir ancak örneğin kayaşehir gibi bi yerden bahsediyosak bence uzunca bi süre normal değerine pek geleceğini sanmıyorum.

yani oturacaksan sana o kadar taksiti müteahit yapmayacağı için uygun ama yatırım için alıyosan paranı biriktirmende fayda var diye düşünüyorum.

Yamulmuyorsam toki evleri borç bitmeden kiraya verilemiyordu. Dağbaşında oturacaksan mantıklı.

çok hakim değilim ancak bildiğim kadarıyla eczaneler değil depolar getirmiyor.
devlet euroyu 2.5 liradan hesaplıyor, ilaç aldığın yerden 6’dan alıyorsun. safi zarar, depolar iflas etmemek için getirmiyor.

sorun eczanelerde değil depolarda. ilaçları kendimiz üretmiyoruz ve firmalar kur farkı nedeniyle türkiye'ye girmek istemiyor. sonradan düzenleme yapıldı mı bilmiyorum ama bakanlık ithal ilaçlar için kuru bir ara 2,7 gibi komik bir fiyata sabitlemişti (daha doğrusu bu fiyata sabitlendikten sonra dolar 7'leri gördü ama bu fiyat sabit kaldı). öyle olunca firmalar ilacı türkiye'ye satmadı. bu bulunamayan ilaçlar zaten para verip alınan/alınabilecek ilaçlar değil. sgk karşılıyor ücretini fakat piyasada ilaç yok.

Geçen ay ilaç bakanlık ve ilaç firmaları arasında anlaşma yapılıp bir miktar zam geldi ama güncel duruma ne kadar yansır/yansıdı emin değilim. Üstteki yazılanlar +1

bildiğim kadarıyla %26 civarı zam yapıldı, ancak yine de deponun getirmediği ilaçlar var.

ehonomimiz çoh eyi ondan herhalde.

Devlet ilaç fiyatını Avrupa'dakı farklı ekonomik seviyedeki 5 ülkenin ortalaması ile hesaplıyor.

Diyelim ki bir ilacın fiyatının 5 ülkedeki ortalaması 10 Euro. Buraya kadar her şey güzel.

Ama sıkıntı bu Euro'yu TL'ye çevirirken çıkıyor çünkü devlet Merkez Bankası ya da serbest piyasa kurundan değil, kendi belirlediği kurdan bu çevrimi yapıyor.

2019 için bu kur %26 artışla 3.4 TL oldu. Halbuki Euro şu an 6.1 TL. Yani 61 TL olması gereken örnekteki ilaca devlet 34 TL ödüyor.

Devletin kurundan satış yapmak zorunda olan firmalar neredeyse yarı yarıya zarar ediyor. Dolayısıyla ilaç getirmiyorlar Türkiye'ye. İlaç depolarının yapabileceği pek bir şey yok, ilaç üreticisi firmalar depolara ilaç vermiyor (pek çok depo faaliyetlerini bu yüzden durdurmak zorunda kaldı).

Depo elinde ilaç olmayınca eczaneye veremiyor, eczane de hastaya veremiyor.

Bir üstteki yazıya ek olarak, devlet bir çok ilaçta, ilacın sgk kapsamında olması için, ek olarak %40’a varan iskontoyu zorunlu tutuyor. Yani aynı ilaç atıyorum almanyada 400 tl ise Türkiyede 100 tl oluyor.

Devlet Avrupalı ilaç üreticisine diyor ki, sen Almanya'daki fabrikanda EU kalitesinde, tüm standart maaliyetlerinle ilaç üretip bana gönder. Ama benim ilaç için verdiğim kur 1 Euro = 2.69 TL (güncel Euro kuru 6.1 TL hatırlatırım), ödemeni ona göre alırsın. Üretici neden bu şartlarda ilacını Türkiye'ye satsın ki ? Yani suçlu eczacı, depocu ya da üretici değil.

kaçırdıkları biliniyor zaten. binance değil donanım cüzdanda bile saklayabilir ki mantıklı olan o. "not your keys, not your bitcoin" derler.
kaynağı isteseler bulurlar, eğer merkezi borsa aracılığıyla çevirirse. elden değişim yaparsa falan bulamazlar tabi.

Resmi finansal aracılığı ile yapılabilecek bir olay değil pek. Kayıt olmak istediğinizde kimlik bilgilerinizi verdiğiniz, azıcık yüksek tutarlı işlem yapsanız "Hayırdır" diye soracak aracılar. Anonimlikten bahsetmek için süreç şu

a) Elimdeki nakde kimliğimi açık etmeden bitcoine çevirebilir miyim
b) Sahip olduğum bitcoini kimliğimi açık etmeden başka bir yere gönderebilir miyim
c) Bitcoinlerimi istediğim zaman anonim kalarak nakde çevirebilir miyim

Bunların olabilmesi için gayrı resmi bir network lazım, mevcut aracılarla ya imkansız ya da çok zor olur.

@salihdt

teşekkürler, gayrı resmi network ile neyi kastettiniz acaba?

aracılar para kaçakçılığı durumunu çakarsa yüklü bir cezası olacaktır. legal sorun oluşturmaması için yurt dışına para kaçıran kişinin kendisinin mi maliyeye müracaatta bulunması gerekir, x ülkesinden 30k usd getirdim, vergisi neyse vereyim falan diye? böyle durumda sorun olmaz herhalde?

bir de alakasız bir sorum var, yurt dışına para çıkarma limiti olan 10k usd yerine bir kişi 20k usdyi cash olarak götürse bunu fark etmeleri havaalanındaki cihazlarla veya banka hareketleri ile vs mümkün mü? para kaçırılan ülkede bankaya yatırılmayacağını varsayıyorum.

Çoğu ülke için o sınır "10.000 USD getirmeyin" şeklinde değil de, 10.000 USD üzeri getirdiyseniz bildirin şeklinde. Örneğin Amerika'ya giderken teknik olarak kamyon kamyon para götürebilirsiniz, tabi bunu sınırda deklare etmek ve bu kadar parayı nerden bulduğunuzu ve neden oraya götürdüğünüzü makul bir şekilde açıklamak kaydıyla. Yani konu vergi kaçırmanın dışında kara para aklamayı önlemek. Gidilen ülkeye göre ve paranın transfer nedenine göre süreç değişecektir. Gayrı resmi networkten kastım bu işi yasal olmayan yollardan yapan insanlar. Mesela görece basit ve eski bir yöntemi göçmen işçilerin yoğun çalıştığı yerlerde kullanılan "Hawala" diye bir sistemdir, Western Union vb. sistemlerin komisyonu çok olduğundan işçiler bunlarla uğraşmak istemez, maaşlarını aldıklarında gidip bu hawala aracılarından birine 1000 USD + 5 USD verirler, bu adam diğer ülkedeli ortağına haber verir ben şu şu kişiden 1000 USD aldım, onun babası gelip senden 1000 USD alacak diye ve böylelikle para transferi hem herhangi bir resmi kayıt bırakmadan hem de çok düşük komisyonla gerçekleşmiş olur.

Bakim diye bi olay yok.

çok önemli olduğunu düşündüğünüz resimleri ve belgeleri yedekleyin. bu google drive, onedrive gibi sitelerde sanal yedekleme de olabilir, harddiskte veya usb'de yedeklemekte. sonra ilgili resimleri ve belgeleri bilgisayardan silip götürün.

ayrıca bilgisayarcı ile önceden fiyatı konuşun ve indirim yapmasını söyleyin. malum genelde kazıklamaya çalışır türk esnafı.

Sokuyorsun bir yildiz tornavidayla, temizliyorsun sac kurutma makinasinin isitma kismini kapatarak balkonda, sonra kulak cubuguyla fanin aralarini temizliyorsun, sonra islak mendille termal macunlari silip yerine yenisini koyuyorsun, bu. Servis falan abi naptiniz ya? Basit isler bunlar.

Format atcen bide cok darlandiysa makina, format atmadan evvel bir usb bellege fotolari videolari gonderecen. Bu yani.

Ümraniye'de Selin Bilgisayar var, Exper'in servisi, bu işleri yaptırabilirsiniz, son derece güvenli bir yerdir.

bilgisayar ile ilgili yeterli bilginiz yoksa bir bilene yaptırın, zira statik elektrik ram ve hdd gibi parçalarda bozulmaya neden olabilir. ayrıca bazı laptoplarda hdd, ram ve fan gibi üniteler absürt yerlere yerleştirilmiş olabiliyor.

bepanten sürün, mikrop kapmasın diye de batikon sürün. rahatsız ediyorsa sargı beziyle kapatabilirsiniz bence.

Fito. Hızlandırır iyileşmeyi.

aloevera tavsiye ederim. tüm kesik ve sürtünmelerde anında acıyı alır. örneğin ayakları ertesi güne su toplayacağına ayakkabı giydirir şekilde rahatlatıyor. sürdüğün an bile farkediyorsun.

Zeki olmana gerek yok ama data science zordur. Dediğin gibi çok iyi matematik ve istatistik bilgisi gerekir. Web development dort işlem ise, data science diferansiyel denklemlerdir. Karşılaştırmak çok abes.

Web Development işine önceden girmiştim, ama Web Dev zor değildir denmesine rağmen onda bile zorlandım :D (hem de lynda ve pluralsight gibi kaliteli kursları almama ve exercise fileları yapmama rağmen) Herhalde Data Science'ı bıraksam veya sadece hobi olarak çalışsam iyi olacak. başlardaki descriptive istatistik zor değil ama inferential statistics ile işler zorlaşmaya başlıyor, algebra falan daha da zorlaştıracak heralde.

Bence Data Science ve türevleri halkın yüzde doksanının yapabileceği şey değil, kesin bir zeka ve dikkat gerektiriyor.

Dahası data science'ı iyicene anlasam bile diplomam olmadan iş bulabileceğimi sanmam, Web Dev'de bile iş yerleri genelde bil müh veya türevi diploma soruyor.

karşılaştırılacak şeyler değil. bir şeyin zorluğunu da ne kadar motivasyonun olduğunu belirliyor. önce bu soruya cevap vermelisin

Data science'ı biraz araç olarak görmek lazım. Data çok genel bi kavram olduğu için o datayı yorumlayabilecek sektör bilgisi de lazım.

herkes icin farklidir. data science soyutlama yetenegi daha iyi olan, matematik ve istatistik altyapisi olan biri icin daha kolaydir. full stack web gelistirme analitik dusunce ile parcalar arasi iliskiyi ve mimari yaklasimdan keyif alan kisiler icin kolaydir.

yani bir isin kolayligi insanin yetenegine, dusunce yapisina ve alt yapisina bagli olarak degisir.

Kanıt mı bilmem ama Nietzsche Ağladığında kitabının filminde vardı yanlış hatırlamıyorsam bu sahne. Irvin D Yalom kitapta yazmış mıydı hatırlamıyorum. Baya oldu okuyalı. Gerçi kitap kurgu ama..

Bir de Milan Kunderanın Varolmanın dayanılmaz hafifliğinde geçer bu olay.

ayrıca (bkz: a torinoi lo)

3 tane rivayet varmış o gün neler olduğu ile ilgili, yani kesin değil.

ama asıl ilginç olan Nietzche'nin Turin'de o sabah yaşananlardan sonra bir daha eskisi gibi davranmaması ve demansının kötüleşmesi olmuş bence. kısa süre sonra mental senatoryuma alınmış ve annesi ile ablasına bağımlı olarak yaşamış. 10 sene sonra ölümüne dek de bir daha konuşmamış.

kaynak: exploringyourmind.com

Kanıt konusunda hicbir bilgim yok fakat sence diye sorarsan ben gerçek olduğuna hic inanmiyorum. Dusuncem bu.

Suç ve Ceza'da da geçer bu olay.

@6 yasimdan beri metal dinliyorum; hayal dünyan için üzgünüm ama dostoyevski nietzsche'yi tanımadan ölmüştü

@isimsiz uye, "Hamamböcekleri yaklaşık olarak 250 milyon yıldır yaşadıkları halde hiçbir değişime uğramamışlardır."

Senin verdiğin cevaptan daha alakalı bi' cevap vereyim dedim.

niçe ve at metaforu çok fazla duydum. bir keresinde de bir düşüncesini geliştirirken, koşan atlardan bakarak düşünce sistematiğini oluşturmuş gibi bişi hatırlıyorum,

yoksa camus muydu acaba o?

@füt, felsefesini tetikleyen noktanın, taraflarını hatırlamadığım bir savaş esnasında askerlerin hırsını görmesi ve bunu 'güç istenci'ne bağlaması olduğunu hatırlıyorum ben de. bu sanırım, yamuluyor olabilirim ama kitaplarının birinde kendisinin belirttiği bir şeydi.

Sigorta mı attı kaçak akım rolesi mi? Atan şey üzerinde buton olan ise kaçak var demektir, fırının içine su falan dökülmüş olabili.

@goodz

hocam fırını odada taktım biraz önce problem olmadı ancak mutfaktaki prizlere çamaşır makinesi takınca bildiğin kıvılcım çıkıyor evin sigortasından. sadece mutfakta var bu durum diğer odalarda yok

uzman değilim ama evin sigortasında sorun var gibi duruyor, aksi halde kettle'ın sorunsuz çalışması ve fırının sorun çıkarması gerekirdi. daha fazla oynamadan bir elektrikçi çağırsanız iyi olur bence

Sigortada veya kablolamada sorun var. Yüksek akım çektiği zaman kablo kalitesizse veya sigortaya girdiği yerde incelme/temassızlık vs varsa atlama yapar ısınır. Isınınca da sigorta atar.

Dikkatli ol evi yakma ihtimalin var, elektrikçi çağır veya sigortayı değiştir öyle dene. Yalnız aynı amperde sigorta tak. Eğer gene alev atma, cızırtı, sigorta atması yaşarsan kablolamada problem var demektir. Takip yaparsın bulmak için.

sıgortayı degıstır.Sıgortadakı ve prızdekı kabloları baglantıları kontrol et.Gevsekse sık.

pc'den öğrenmek veya desteklemek isterseniz chess master programını tavsiye ederim. aynı zamanda lichess.org online maç yapmak ve sonradan maçları analiz etmek için iyidir. şu siteyi de taktikleri çalışmak için: www.ideachess.com

Yeni mi üyesiniz acaba buraya ?

yoo, 2010'da bile vardım

duyuruyu seviyorum ben, basit işlevsel ve çok kullanışlı. quora'ya baktım sarmadı.

e buradakileri tanıdım iyice 10 senedir, şimdi normal bir yanıt vermek var, kişileri bilerek vermek var, farklı oluyor haliyle.

quora tabi ki. ama türkiye'de quora'nın yardımının dokunamayacağı pek çok şey için ekşi duyuru.

fakat her geleni almaya başladı burası da. eski tarzı daha iyiydi, yardım ile üye olabilmek ya da sözlük yazarlarının üye olabilmesi vs. muhtemelen buranın da bozulması çok sürmeyecektir.

Eksiduyuru çok bozdu pfff

quora'da soru sorarak para kazanma da mevcut. işte o doğallığı bozar.

Quora. Eksiduyuru'ya ne zaman girsem depresif ayrılıyorum. İnsanların depresifliği cevaplarına da yansıyor.

compu'nun memleketten akrabası mısın ulen? :D bence de ed.

Quora’da genelde kimlik afişe olduğu için insanlar kasıyor.
burası daha rahat.

burasi daha sicak sanki. orada kendimi acikata kalmis hissediyorum, esiyor.

ancak, sordugun sorulara dolu dolu cevap veren yer quora oluyor, duyuru degil.

İki platformun tek ortak noktası soru cevap.

Kalite, içerik, konu çeşitliliği, altyapı, kullanım kolaylığı konularında uçurum var Quora ile burası arasında.

Quora'da astronot da var, fbi ajanı da. Alanları ile ilgili çok detaylı bilgiler paylaşabiliyorlar. Burada da her türden insan var ama dolu dolu cevap yazan (ben dahil) çok az. Ama burası bana da daha samimi geliyor ^^

Quora'ya şöyle bi girip cevapları okuyup çıkıyorum ama bütün gün bir sekmede duyuruyu açık bırakıyorum heheh

Quora professional opinion denen konsept icin cok uygun.

Teknik bir soru soruyorsun, mesela neden uzay araclari altin kullaniyor diyorsun. Cevabi bilmem ne universitesinde astronomi phd'si yapmis, bizzat projelere katilmis adamlar cevap yaziyor. Bu paha bicilmez bir sey.

Ote yandan Duyuru tabi ki cok daha anam babam usulu cok daha bizden ve cok daha hizli cozum alabilecegin bir yer.

Antalya'da otogardan havaalanina en rahat nasil giderim dediginde cort diye 2 dakikada cevabi alabilirsin.

Ikisi de kendi acisindan iyidir guzeldir ve evet sozluk boka sardikca buraya daha cok vakit ayirmaya basladim.

Uye degilim ama tabii ki quora.

Gir oradan rastgele bir soru sec buraya sor %90 cevap alamazsin, %9 yanlis cevap alirsin %1 benim iyi anima denk gelmistir dogru cevabi yazarim.

tabii ki quora..Breaking bad vs Arka sokaklar kadar fark var aralarında.

Bir sorup ogrenmek istiyorsam quora direkt.
Bir sey sormak-cevaplamak ile geyik yapmak vakit oldurmek arasi bir sey olarak da duyuru.
Yeri ayri ikisinin de.

Quora'da cok spesifik konuda merak ettiklerine cevap alabiliuorsun. Psikopatlik seviyesinde uzman adamlar cikiyor her konuda.
Ozellikle teknik konularda havada karada quora.

Duymamış olayım. Quora inanılmaz bir yer baba. "acaba elon musk gündelik hayatında nasıl biri?" diye soru soruyorlar. Karısı gelip cevaplıyor. Us cezaevleri televizyonda vs gördüğümüz gibi mi diyor bir adam izin günlerinde gelip mahkumlar cevaplıyor. Burası ne ki, osuruk. He seviyoruz o ayrı ama böyle bir kıyas mümkün değil yani.

yazmayı düşündüğüm her şeyi çok daha kısa bir şekilde bos gezenin bos ustasi özetlemiş. ekşi duyuru daha yerel, daha samimi ve bu durumun hem avantajları hem de dezavantajları var. duyuru'da gerçek anlamda bilgi ve tecrübe gerektiren soruların çoğu yanıtsız kalıyor, burası antin kuntin şeylerde daha etkili. öte yandan quora'da da buradaki "semt" havası yok. ben duyuru'dan yurtdışında yaşadığını bildiğim birine "oraya gelim mi havalar nasıl, çocuğunuz olim mi" diyebiliyorum mesela, quora'da öyle bir etkileşim olduğunu sanmıyorum.

ikisini de birbirinden ayırmıyorum pek o yüzden, kendince avantajları ve dezavantajları mevcut. kendi durumum nedeniyle duyuru'yu öne koyuyorum çünkü ben duygusal, iletişim kurmayı seven, insanların öykülerini ve tecrübelerini merak edip bunlara önem veren biriyim. bos gezenin bos ustasi'nın verdiği örnekteki gibi sorular için zaten kendim direkt araştırma yapıyorum. yani şahsen benim ilgimi "insan" unsuru çekiyor, o yüzden etkileşimin daha canlı olduğu duyuru veya reddit gibi ortamlar daha eğlenceli geliyor. öte yandan bilim insanı ya da nerd bir bey olsam, teknik konular çok ilgimi çekse duyuru'yu acayip faydasız ve saçma bi' yer olarak görür, nadiren buraya uğrardım; çünkü burada gerçekten o tarz sorulara cevap gelmiyor.

Burada da oyle phd'li prof falan insanlar vardi. Hala da var ama cevap vermiyorlar.

Ilk acildiginda sogukta araba nasil calisir diye bir soruya sibiryadan birisi cevap vermisti. Excel'de makro soruma 5 sayfa kod yazip gonderen herifler vardi. Staj isguc ivir zivir ayarlayanlar vardi.
Hatta bayagi cok doktor vardi, simdi 1 tanesi bile cevap vermez. Sitenin yarisi kodcu(sahibi dahil) 1 tane kod sorusu sorsan cevap gelmiyor.

quora daha gelişmiş, istediğin şeyin daha detaylı ve doğrusunu bulabiliyorsun, gerçek bilgi için quora ama hızlı, pratik, samimi bilgi için burası.

hindi tavuktan daha sağlıklı diye duydum ancak onun da eskisi kadar sağlıklı olduğunu da sanmam. organik tavuk yemek lazım tavuk yenecekse ama o da pahalı. hindiyi tavuğa tercih etmeni öneririm.

alternatif olarak kuru baklagiller veya bezelye proteini de tüketilebilir protein almak için.

Tavuk-antibiyotik-hormon vs konuları biraz ezbere yapılan söylemler gibi geliyor bana, misal kullanılıyor denilen hormon büyüme hormonu, büyüme hormonunun 12 mg tek kullanımlık enjeksiyon kaleminin fiyatı 500 lira, sence bu kadar maliyetli bir ilaç 10 liralık tavukta kullanılır mı kullanılmaz mı, önce bunu düşünmek lazım, yani kar-zarar oranına baktığında bu işte bir terslik olduğu apaçık ortada. İkincisi, antibiyotik sadece tavukta değil küçükbaş-büyükbaş her hayvanda kullanılıyor, kullanılmadığı zaman ölüyorlar çünkü.

Bununla birlikte bu büyüme hormonu denilen hormon tavuklarda kullanılmıyor fakat kurban bayramında doğu illerinden gelen büyükbaş hayvanların hepsinde kullanılıyor, adam 5 tonluk dana getirip satıyor, yani normalde herhangi bir ilaç kullanılmadan bir dananın 5 ton olmasına imkan var mı? Yok. Bunun dışında diğer büyükbaşlarda da yoğun olarak hormon kullanılıyor, o nedenle asıl risk tavuktan çok kırmızı ette. Tavuğu hindiyi her şekilde yiyebilirsin.

bitkisel proteinleri bir yana bırakırsak yeterli protein alımı için (netameli konu) çok fazla seçeneğin kalmıyor domuz ve av hayvanları gibi protein kaynaklarına da çeşitli sebeplerle ulaşamadığını varsayarsak. Bu durumda kırmızı etin ve balığın zaten pahalı olduğu ortamda tavuk ve hindi tüketmek kaçınılmaz bir hal alıyor ağırlık sporu ile uğraşanlar için.

Ayrıca hindinin ilaç tutmadığı ya da antibiyotik veya hormon verilmediği gibi bilgiler üfürme, bir dönem araştırmıştım hiç bir sağlam kaynağa ulaşamamıştım.

Banka kurmak için 300 milyon ödenmiş sermaye koymak sartini yerine getirmisler ve BDDK’dan izin alip sozlesme imzalamışlar. Sundukları sartlar iyiyse yatırılır. Bu tarz bankalarin kullanilmama sebebi guvenilmezligi degil de daha cok atmsi yok subesi ulasilabilir degil diyedir.

burgan bank ile iş bankasının güvenilirlik açısından hiçbir farkı yok.

teşekkürler cevaplar için

@hepbiarayisicinde

atm yönünden sıkıntı yok aslında, teb ve halkbank atmlerini kullanabiliyor burgan bank müşterileri. ancak bankanın web sitesi dizaynı ve mobil appi iyi durmuyor. ya backend'e de önem vermiyorlarsa diye düşündürttü. bir de müşteri sayısı en az bankalardan herhalde.

cok uzun yillardir kullaniyorum. hic sorun yasamadim.

Burgan bank ve iş bankası arasinda güvenilirlik acısından büyük fark vardir. Hatta yapi kredi, garanti, is bank, akbank,finans arasinda da bu guvenilirlik farkini görebilirsin. Kimisinde dolandiricilik işlemi gerçekleştiğinde tüm kanallardan çekebileceğin nakit miktarı farklıdır. Bankacılık uygulamaları arasında kimisi hıza kimisi güvenliğe önem verir. Yanlış yonlendirmemek yanlış bilgi vermemek gerekir.

Banka tabii ki. Fiziksel olarak bulundurma riskini almazdım ben. İnternet bankacılığı daha karlı ayrıca.

fiziksel altınlarına bakmak hoşuna gidiyorsa az bir miktar fiziksel altın bulundurabilirsin (bir iki adet cumhuriyet altını gibi) ancak büyük kısmını bankadan almanı tavsiye ederim. kar açısından banka iyidir, piyasa açık olduğunda al sat yapmalısın

vadeli altın hesapları da var ayrıca, hem altın fiyatının artışından hem de vadeden kazanırsın. kuveyt türk altın bankacılığında çok iyi, hesap işletim ücreti vs de yok. tavsiye ederim.

Oldun artık sen.

www.hurriyetaile.com

@xxxo böyle değil. herkes bana inanıyordu.

Ben de tanrıydım ve senin gibi bir peygamber görevlendirdiğimi hatırlamıyorum.

eheh. dikkat et de rüyada kalsın peygamberlik. aksi takdirde: şizofreni. :)

hiçbir anlamı yok yani. üzgünüm. :d

Icine azrail kacmis aman diyim evlerden uzak

Sen uykudan kalkma.

hayırlı olsun hocam ben de istifa ediyodum

o rüya değildi ki hocam, sen gerçekten peygamber oldun ;)

hocam ne oldu en son kurban adıyorduk tanrıya bir anda disconnect oldun

mucizen de kesin formatlanan hard disklerdeki verileri kurtarmak falandı di mi?

artık ilan edip kendi dinini kurmanın vakti geldi.

ergenlik yıllarım antalya'da turist kızı peşinde geçti (14-18 yaş) ve ingilizlerden imtinayla sakınırdık diğerlerine göre fazla sivilceli oldukları için. ciltleri bozuk olabilir sivilce izleri dolayısıyla

Irlandalilar da ayni sekilde. Fondotene ek olarak igrenc kas alimlari ve bir de spray ya da krem bronzlastiricilardan Birlesik Krallik ve Irlanda kizlarini taniyabilirsiniz.

Canları öyle istiyor olabilir.

çoğu ingiliz kızı çirkindir dostum, yanlış bilgi yaymayalım

@s0phiesw0rld İsveç'te falan oturuyorsunuz herhalde. Kilolu olmadıkları sürece on üzerinden 7dir ortalamaları. Londra'da zenci, hintli ya da ingiliz zannettiğiniz turist kızlar üzerinden bakıyorsunuz büyük ihtimal olaya.

Online Hesap Onayı Neden Gereklidir?

Hesap Ayarları menüsünde bulunan Kimlik Onayı sekmesinde yer alan kişisel bilgilerinizin eksiksiz ve doğru olarak doldurulması zorunludur. Bu durum kullanıcı işlem güvenliği ve banka işlemlerinin yapılabilmesi için bir güvenlik prosedürüdür.

Kişisel bilgileriniz şifrelenmiş olarak muhafaza edilir ve asla üçüncü şahıslarla paylaşılmaz. Hesabınızın onaylanması dışında başka hiçbir amaç için kullanılamaz.

teşekkürler, bunu yapmak zorunluluksa site içinde belirtmemeleri ilginç olmuş

yardım merkezi kısmında bir yerlerde var ama sanırım kimlike selfie çek gibi olaylar falan yoktu. tam hatırlamıyorum açıkçası, limit en az 500 tl olunca vazgeçmiştim :)

selfie çekme şartı yok, sadece kimlikle ilgili alanları dolduruyoruz onaylama için ve hemen onaylanıyor. minimum para yatırma şartı 100 lira diyor Paribu'da. tabi ben de acemiyim :)

Tüm dünya Mars'a yerleşir dünyada sadece Türkler kalırsa ben ihtimal veriyorum, onun dışında şimdilik mevcut değerini koruyabilmesi bile mucize olur.

yönetim değişirse olabilir.

altın madeni veya petrol rezervi bulursak tl değer kazanabilir.

TL ne zaman değer kazanmış da şimdi kazanacak? Uzun vadede her zaman döviz yükseliyor aç grafiklere bak 20 yıllık eğrilere.

@cliff lee burton

pollyanna sen misin?

Hayır. Ancak 5-10 yıl vadede ciddi bir değer artışı olabilir, bunun için gerekli adımlar da görünmüyor.

bunlar sorun değil asıl sorun kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri almaya çalışacaklar haliyle

Herkesi alt-gelir seviyesine sıkıştırıyor bence, türkiye gibi ülkelerde alt-gelir seviyesinde yaşamak ise pek yaşamak olmuyor bence. Yani kalifiye adam da aynı seviyede kalifiye olmayan da.

Krizin etkilerinin özel sektöre yansıtılması bence. Ülkede üretim yapan, iş yapan sermaye şimdi daha fazla bedel ödemek durumunda. Acır mıyım? Zerre acımam sermayeye, hükümetin kucağından inmedi yıllardır.

Sonucunda işsizlik artacak. Seçim yaklaşıyor, seçimlerde iş vaadiyle milletten oy dilenecekler. Bir sonraki seçime Allah kerim 1 yıldan uzun hafızası yok bu milletin nasıl olsa.

Geçtiğimiz yıllarda bazı işverenlerin asgari ücretten bankaya yatırdığı maaşın bir bölümünü elden geri aldığı ile ilgili haberler çıkmıştı. Benzer vakalar artabilir.
Ben ekonomist değilim; uzun veya kısa vadede etkileri ne olur bilemiyorum. Ama maaşını tam alanlar için bir rahatlama sağlayacaktır. Her şeye zam geldi, kemer sıkmakla bile geçinemeyecek insanlar.

Benim yasimin tuttugu 2 tane buyuk zam gordum. Birini erbakan yapti digeri de 2 sene once olan.

Sonucunda piyasa nerdeyse %100 zamlandi. 50 liraya yemek yer hale geldik su an. Simdi de oyle olacak piyasa %30 zamlanacak.

Asgariye zam yapmak bi ise yaramaz anca enflasyonu artirir.
Zaten artik okumak da buyuk salaklik oldu. Javaci tanidik var yeni basladi 3bin aliyor. Beyni patliyor cocugun.

Diplomayi yirtip gitse forklift ehliyeti alsa hem kafasi rahat calisir hem de daha cok is imkani var.

Asgari ücretin artması sadece işçiye ödenecek olan maaş maliyeti değil aynı zamanda işverenlerin devlete ödediği vergi maliyetini de arttırıyor bunun etkisi de toplu işten çıkartma, ekonomik daralma buna bağlı işsizlik oranındaki artış ve düşük maaşla çalışanların tercih edilmesi gibi rahatsız edici süreçler ortaya çıkacaktır, örneğin asgari ücretle çalışan bir Türk personel yerine maaşı, sigortayı kafaya takmayacak Suriyeli çalıştıran çok işyeri ortaya çıkacak, bunu yapmayan iş yerlerinin çoğu kepenk kapatmak zorunda kalacak.

asgari ücretin aslında artmadı, azaldı.

reel enflasyon %50 ve döviz kuru yüksek faizler sayesinde düşmüş haliyle bile 1 senede %40 artmış. asgari ücretliye yapılan zam %25. zaten asgari ücrete dolar bazında baktığımız zaman 1 senede 45-50 dolar azaldığını görüyoruz.

Arz-Talep dengesi açısından fiyatlar tekrar artacaktır.

Enflasyon yaratir, issizligi arttirir, en vasifsizlari isgucu piyasasi disina iter ve acikta birakir. Halka faydasi ne ben de bilmiyorum.

devletin vergi geliri düşecek. kayıt dışı artacak. işçinin-çalışanın iş sağlığı, güvencesi ve kalitesi düşecek. işveren veya patron maliyetleri düşürmek için her yolu deneyecek. zaruri yapılması gereken şeyler ceza gelene kadar yapılmayacak, daha düşük kalitede bir yemek firmasıyla anlaşacak, daha az yemek parası verecek, yılbaşı-bayram gibi günlerde hediye veriyorsa vermeyecek, daha az elektrik-doğalgaz-su kullancak, vs...

Adamlar 1000 sene önce arenalarda gladyatörlerin birbirlerini kesmelerini izliyordu ve bunun da insanlık adına bir faydası yoktu, demek ki insan doğasında böyle bir şey var, bunun için izleniyor. İzlenecek şeylerin şekli değişebiliyor ama sonuç aynı.

ülke ile ilgisi yok.
tüm dünyada böyle.
akdeniz insanı abartıyor tabi

eğitimsiz vasat kalabalığın hayattaki gerçek yenilmişliğinin acısını sahte zaferlerle çıkartması lazım. tribüncü denilen süprüntü tiplerin çoğu, kahvelerde izleyenler, eve uydu alıp izleyenlerin çoğu asgari ücretli.

(bkz: 78716684)

kitleleri uyutmanın en kolay yöntemlerinden biri çünkü.

Uğur Meleke'nin bu tespiti efsane: eksisozluk.com

evet saçma sapan.. ama işte kınamamak lazım. oluyo öyle

tuttuğun takım bir şey başarınca sen kendin başarmışsın gibi hissediyorsun ve beynin de öyle algılayıp ona göre seni ödüllendiriyor. son dakika golüyle maç kazandıran -ve sana bu başarıyı getiren- futbolcuyu hep ayrı bir yerde görüyorsun yıllar sonra bile. bu yüzden forvetler hep daha çok sevilir.

en yıkık zamanlarında, moralin dipteyken bir önemli galibiyetle 2 gün mutlu olabiliyorsun. tuhaf mı tuhaf, ama o renkler sana hep heyecan veriyor. [bordo&mavi]

ben de anlamiyorum. insanlar ilginc varliklar. bu futbol durumunun psikolojik ve sosyolojik sebepleri vardir, bu boyutu bilmiyorum, ilgilenmiyorum da. dunya ve insanlik hakkinda futbol uzerinden yapilmis cok guzel tespitler vardir eminim. simdilik hicbirini bilmiyorum. tek bildigim sey bilmemek.

aklima su anda su soru geldi: porno izlemek ile futbol maci izlemek arasinda ne fark var?
farkliliklar uzerinde dusunmeyecegim. benzerliklere bakalim: ikisini de izlemek -kisiye gore degisir tabii- zevkli. ikisinde de heyecan var. ikisinde de insanlar eglenmek, guzel zaman gecirmek icin izliyor.

futbolun amaci ile pornonun amaci ayni. insanlari eglendirmek. bir problemi cozdukleri yok, insanligi ileri tasidiklari da yok. boyle bir amac tasimak zorunda degiller. her ikisinde de kimisi bagimlisi olur, kimisi daha dengeli takip eder. hepsi bu. bence.

Bu arada bu konu ile ilgili yapilan politik tespitlerin biri de budur: sektörde dönen yüksek meblağlar kitlenin bu sektörü izleme nedenlerinden birini oluşturuyor.

Tersi de geçerlidir: sırf para için futbol sevdalılarının delirdiği bazı kurallar belirlenebilir ve değiştirilebilir. Örneğin ofsayt olmasaydı gol o kadar değerli olmazdı ve belki maç 90 dakika takip edilmezdi. Ya da oyuncu değişikliği sayıları ve araya reklam girmesine yarayan çeşitli kurallar değişip durmazdi...

İnsanlık olarak en büyük sorunumuz kendi hoşlanmadığınız, ilgilenmediğimiz şeylere bok atmak. Kitap okumayan ve hiç ilgisini çekmeyen insanlar nasıl okuyanları aptal olarak görüyor ve zaman kaybı olarak görüyorsa aynı şeyi okuyan okumayana yapıyor. İnsanın herhangi bir zevki olabilir, pul biriktirebilir, saatlerce sosyal medyada gezebilir vs. Kimseye zararı olmadığı sürece ve sorumluluklarını aksatmadığı sürece dileyen dilediği her şeyi yapar. Herkes için anlamlı olmasına gerek yok

"Evine ekmek götürmeye çalışan asgari ücretliler olarak toplandık milyonlar kazanan futbolcuların morallerini yükseltmenin yollarını arıyoruz"

bu konu hakkındaki şu sözün de hakkını vermek lazım :)

twitter.com

@Tjms
Kitap okumak ile futbol oynamak ayni sey mi allah askina?

@ighe
Olimpiyat oyunlari da futbol kadar mantiksiz. Ancak ulkemizde malum futbol yuzunden fanatiklik yapiliyor, kavga ve kufur ediliyor.

@ssiradanbirigibi
Cok guzel bir ironi. :) futbol icin asgari ucretlilerin fanatiklik yapmasi ile siyasilere fanatiklik yapmak arasinda fark yok. Ikisi de tepedekilere tapmak

@Leonardo~Da~Vinci
Insan en azindan porno izleyince ve masturbasyon yapinca rahatlama duyuyor. Halbuki futbol (dunya kupasi vs icin zevkine izlenmiyorsa) stres yaratiyor

İhtarnameyle en erken ama bak en erken 2-3 aya çıkartabiliyorsun. Ama hemen çözülsün istiyorsan en iyisi kavga etmek. Bir daha kiraya verirken seçici olmaya çalışın. Gerekirse maaş bordrosu bile isteyeceksin.

Kavga etmek istemiyorum. Annem üst katta oturuyor. Ben de izmirde olmadığım için düzgün bir şekilde çözmek önemli. Kirayı odemezlerse ben de kiramı odeyemem ve izmire dönmek zorunda kalabilirim. Tam da maddi olarak sıkışık olduğumuz bir döneme denk geldi. Bu çıkmasını erkene çekmez mi?

Zor. Şubat lafına da pek inanmayın bu arada. Extreme bir örnek ama halamın kiracısı bu şekilde 13 ay oturdu. Onüç.

Bu kadar kolay mı bu? Yapacagimdan değil ama o zaman ben de ev sahibine kiramı odemeyim. Koştursun peşimden. Dağ başı mı burası?

Ev sahibinin o semtte oturacak başka mülkü yoksa çıkarılıyor sanırım. En kötü öyle olacak. ÖğrenciyiM. Kiramı odeyemezsem dönerim.

Ayrıca kirayi odememek, geç ödemek haklı fesih sebebi diye biliyorum.

emlakkulisi.com

Bakmamissan ilgili makalelere bakabilirsin. Kavga etme bence, sonu cinayete giden kavgalar olabilir. Ihtarname cekebilirsin kiracinin subat ayinda cikmamasina karsin. Diger taraftan kiracidan 100 degil 50 lira eksik vermesini isteyebilirsin.

edit: yani kiracı çıkana kadar 50 lira daha fazla versin ve bir orta yol bulunsun demek istedim

Annem üst katta oturuyor o yüzden de kavga etmek istemiyorum. 100 lira değil de 50 lira vermek derken tam anlamadım.

Çıkarmak için hakli gerekceler var. Bu kadar zor olmamalı. Ödemede ben izmire dönücem ya da sokakta kalıcam.

Ya arkadas kirasini adam akilli odeyenler salak galiba. Polise gidin sikayetci olun, tartistik, tehdit etti diyin. Yurtlardaki gibi kiracilara senet olmuyor mu?

Pek bilgim yok ama senet pek ise yaramıyor sanırım. Yani bir şey alınamıyor galiba. Ama kontrat bir sey ifade eder sanırım.

Peki tahliye nasıl oluyor? Çıkmıyorum derse ne olacak? Polis zoruyla mi çıkacak? İhtarlari zamanında çekince bile çok uzun sürer mi?

Kontrat var. Daha yeni girdiler ve ilk kirada sorun çıkardılar. İlk kirayi durumları yok diye 100 lira daha azına kabul etmiş bizimkiler ama Şubata kadar öyle ödemeyi düşünüyor sanırım. Bir de ilk kirayi da bir ay geç verdi. 3 defa vericem dedi erteledi bir şey demedik.

Yoksullarmış. Evde pek esya yokmuş. Alt sınıf bir semt zaten. O yüzden anlayışla yaklaşmaya çalışıyoruz ama ben de o kirayla kira ödüyorum. 10 tane evimiz var da kiraya veriyoruz gibi bir durum yok. Yani kira ödememesi demek benim sokakta kalmam demek ki öğrenciyim zaten.

Eğer kirayi ödememezlerse izmire dönmek zorunda kalıcam 2 3 ay içinde. Bu aralar birçok maddi sorun üstüste geldi. O yüzden sıkıntı. Bir de şu durum var. Yani bildiğim kadarıyla ev sahibinin semtte başka oturacak evi yoksa çıkmak zorunda. Ailemin yanında kalmayi düşünmüyorum. Yani ödemedigi takdirde o evde kalmak için izmire gidicem. O yüzden belki çıkması daha erken olur.

Kavga ederdim de yerim Yurdum belli. Ailemin başına dert açmak istemiyorum.

kavga etmeyin +1

niye baban sinir stres içine girsin, karşıdaki adam da sayko gibi geldi bana.

neyse kanunu kuralı, çekersin ihtarname, eksik yatırdığına dair, öderse öder, ödemezse çıkartırsın.

aynı soruyu ben de soracaktım

çalışırken youtube dan canlı bloomberg ht dinliyorum

dunya.com iyidir.

(bkz: takip edilesi ekonomistler)

Valla arada goz gezdirmek icin bloomberg ht'ye bakiyorum ama turkiye gazetesi olmasi nedeniyle bircok konuda hukumet tarafindan konulari ele aliyor. Zaten ekonomi ve finans haber kaynaklari genel itibariyle benim gozumde cop. Birsey bilmeyen insanlar ne olabilecegi konusunda tahminde bulunuyorlar, ahkam kesiyorlar.

Histerik biçimde ben gidecem edecem deme. Planlı programlı hareket et. 30 bin tl 3 ayda erir gider İngiltere'de. Kıbrıs'a git garsonluk yap bir İngiliz mekanında para kazan dil öğren hayatı öğren orda, biraz kafana reset atarsın.

Tamamen hata bir karar. Hayatta iş konusunda öğrendiğim en önemli şey bir işte niteliklerin o işi yapmaya yetmiyorsa vasatsındır. Mesela mesleğinde nitelikli değilsin, yükselemezsin, fiziki olarak ön plana çıkmış bir yanın yok, manken olamazsın, yetenekli bir sporcu değilsin, profesyonel ya da milli bir sporcu olamazsın vs vs. Önemli olan yer mekan değil. Mekan değiştirsen de karakterin değişmeyecek ve gittiğin o ülkede de aynı duruma düşeceksin.
Kelin merhemi olsa kendi başına sürerdi diyorum ve çözümün ne olduğunu bilmiyorum :) sadece düşüncen seni daha büyük yanlışa sürükleyecektir buna eminim. @xportant biraz acımasız vurmuş ama söylediklerinde haklı. Kendini eleştirebilirsen çözümü bulamasan bile daha az yanlış yaparsın

xportant ve neysene +1 diyorum.

En başta ingilizcem kötü diyorsun. Bu şekilde turdan bağımsız kendin yurtdışına çıkamazsın bile. Yurtdışına çıksan inan ki daha ağır bunalıma gireceksin. Senin gibi şikayet edenlerin çoğunluğu çalışmak istemiyor çünkü. Yurtdışında ne iş yaparsan yap senden en iyisini isteyecekler ve daha çok çalışacaksın.

Bu yurtdışı muhabbetini o kadar çok duyuyorum ki artık tiksindim gerçekten. Türkiye'de aldığın dandik eğitimle yurtdışında ne yapabileceksin. Hadi garsonluk tezgahtarlık falan yapacaksın diyelim sanıyor musun ki şartlar rahat olacak ve gittiğin ülkede çılgın atabileceksin. Daha Türkiye'de şehir değiştirmemiş insanlar yurtdışı deyince cidden gülüyorum.

xportant ve neysene'ye katılmadığım noktalar var

Ille büyük bir başarıyla diğer insanların içinden sıyrılmak mı gerek insanca yaşamak için? Şartlar konusuna gelince ben 18'imdeyken, hiçbir eğitimim yokken ve 0 (yazıyla sıfır) Almancam varken Almanya'da garsonluk yaptım. Emin olun şu an burdaki masa başı işimden çok daha rahattım hem kazanç hem iş yükü olarak. Eh, bahsettiğiniz rekabetin daha çetin olduğu yerlerde 18 yaşında dil bilmeyen (iyi derecede ingilizcem vardı) biri tutunuyorsa, ülkesinden bunalmış ve tebdili mekanda huzur arayan bir macerapereste de yer bulunur.

Yalnız şu var, 6 aylığına giderseniz vizeniz bittiği an kaçak duruma düşersiniz. Bu sebeple vize bitmeden bir iş bulup çalışma izninizi uzatmanız ya da evlenmeniz gerekir. Yani oldukça riskli. Tek birikiminiz bu 30 bin tl ise tek atımlık kurşununuz olur gidince. En azından denemiş olursunuz. Böyle Yeni Zelanda'ya yerleşmiş birini tanıyorum. Ama dediğim gibi riskli.

Yolunuz açık olsun.

ingilterede 12 günlük gezimde ben 22bin tl yedim.30 bin yetmez.ab de çalışma şartları çok zor. kayıtsız çalışman lazım ona da her iş veren yanaşmaz. amerika daha rahat gibi çalışma konusunda.

Basari sansin yuksek degil ama icimde kalmasin diyorsan denenebilir. Is bulamazsan tr'ye gelirsin. Eger tipin iyiyse yabanci bir hatun bulup evlenebilirsin.

Interrail gruplarında gördüm ben de, birisi "30 bin veriyorsunuz başka hiç bir şey ödemiyorsunuz" demiş ama pek inanamadım. Donanımhaberde birisi gitmiş, aylık masraflarını yazmıştı. Bulunca link atarım.

sevgili docdriver

hocam oncelikle kendine acımayı bırak
kendini degerlendir
iş olarak hangi konuda bilgilisin ( bak heveslisin demiyorum )
ingilizce yi daha da gelistir
bu yaz guneyde bir yerde calis ingilizce vs.
ondan sonra bak.

ingiltere'den yaziyorum
30bin tl burada en iyi kur ile £4400 yapiyor.
bulacagin en ucuz dil kursu 6 ay icin £2000
bulacagin en magara evde 6 ay 6 kisi ile paylasimli yasasan 6 ayda £2400
hergun en ucuz yemek olan meal desen ve gunde sadece 1 ogun yesen £540
bunun disinda telefon kullancagini, otobuse binecegini dusunuyorum.

sosyal hayatindan, aileden izole oldugunu yazmissin eger amaclarindan biri bunu gelistirmek artirmak ise sansin 0. iyi bi isin olmadigin surece kimse seninle arkadaslik etmez.

ingilizcenin kendi deyiminle ortalama oldugunu kabul ederek ilk gun is bulma sansin 0. seni ise almak yerine hic bir legal islem gerektirmeyen romanyali, polonyali ya da avrupa birliginde herhangi bir ulkeden birini almak is veren icin cok daha kolay ve onemli.

amacin kendini yurtdisina bi sekilde atmak ve dusuk butce ile yasamak ise, ankara anlasmasina temizlik sirketi kurma isi ile basvurabilirsin. basvuru ucretsiz, 6 ay kendini garantiye alacagin parayi hesabinda gostermen gerekiyor. buraya gelince en basit anlami ile kapicilik yapacaksin, saati 10£-12£ arasinda.

ha bir de en onemli soru bence, yurtdisinda yasama istegin astronomik boyutlarda ama hic yurtdisina ciktin mi?

7 aynı Xp gibi

Bir süre sonra kasılıyor kafayı çiziyor

10 daha stabil gibi geldi bana

Son üç haftada gıcır gıcır bilgisayarımla 5-6 kez internette gezinirken mavi ekran yedim Windows 7 ile. Artık sürekli yine kapanır mı diye düşünüp paranoyak olmamak için Windows 10 kurduracağım bilgi işleme.

8.1 iyidir. Win 10 güncellemesine dayanamıyorum.

8.1 yukleyin. Ikisinin ortasi

1 senedir uzun süredir n11 den ucuza aldığım lisans çalışıyor, benden başka 3 arkadaşım daha aldı onların da çalışıyor hepsini geçtim şu an kaç lira civarında bilmiyorum ama 15 liraya almıştım ben ve 15 lira verdiğim lisans patlarsa umrumda olmaz gider yine ucuzundan alırım.

Windows 10.

windows95 yuklersen daha hizli oldugunu goreceksin. win10 iyidir,hizlidir, stabildir ve guvenlidir. win10 kullan.

Şu an 5.5 faiz veriyor görünüyor. Belli miktara kadar devlet güvencesinde oluyor paran.

peki acaba bir bankanin sağlık durumunu, batip batmamakta olduğunu nereden göreüp öğrenebiliriz acaba?

100 bin TL'ye kadar olan bütün mevduatınız TMSF güvencesi altında oluyor. Yani şu anki kurla konuşursak 18 bin dolar civarında para yatırırsanız banka batsa da kaçsa da devlet size parayı geri ödeyecektir. Ama devamında garanti yok.

Ayrıca o oran aylık değil, yıllık faiz oranı.

Mesaj attim

şunu da unutmamak lazım, banka batsa ve 100 bin liranızı alabilecek olsanız bile devlet size 100 bin liranızı ödeyene kadar para zaten yarı değerini kaybedecektir. yani sizin 3 sene sonra alacağınız 100 bin bugünün 50-60 bini olacaktır.

hocam o oranlar aylık değil, yıllık. aylık 6.5 türk lirasında bile yok. varsa da uzak durun, muhtemelen tefeci faizidir.

aylik faize yatiralim demek istemistir, cok bise vermez aylik max 10-15 euro arasi bi faiz getirir sanirim.

faize verebilirsin

Aynen vadeli doviz demek istemisler. Hic bi getirisi yok valla, Euro kendi basina degerleniyor zaten. Size getirecegi ufak bi kar icin banka kendisi parayi rehin aldigindan belli bi gun boyunca sizden cok kar ediyor.

darkrocq haklı.
%2-3’de olsa euro da yılda bir miktar erir.

@darkrocq paraya dokunamayacagi icin rehin. tanimi o yani ben uydurmuyorum. ayrica evet vadeyi istedigi zaman bozabilir, kendisi vadeden faydalanamaz ama banka kar yapmaya devam eder. baskalarinin cebine para koymayi secip kendin iyi bi kar etmemeyi seciyosan tabii senin secimin...

doların faizi daha fazla olduğundan dolara çevirip doları faize ver derdim ancak eur/usd paritesi düşük şu an (ayrıca çoğu bankada eur/dolar alıp satmak için makaslar uçuk).

euroya verilen faiz de yüzde 1 civarı olduğundan sana aylık 8 euro getirisi ancak olur.

zor bir karar. ancak euroda kalacaksan aylık faize ver. bir kahve parası çıkar.

tabi değerlenir. faiz diye bir şey var. bozdurmayacaksan ver faize değerlensin

İng e turuncu hesaba yatırmanı öneririm. Gecelik faiz veriyor.

@darkrocq bu benim her sekilde bank kazaniyor onermemi degistirmiyor. okumayi ogrenince anlarsin.

çubukları (strip) devlet bir miktara kadar karşılıyor (3 ayda 9 kutu falan, ki bu da günde 5 adet ediyor). iğneleri (lancet) ise karşılamıyor diye biliyorum, ancak onları 3-4 günde bir değiştirsen de sorun olmaz. her seferinde değiştirmek gereksiz.

sosyetik bi lokasyonda açarsan, seni şişirecek sosyetik ve ünlü arkadaşların varsa olur.

ne kadar aşçısın kaç michellen yıldızın var bilmiyorum ama türkiyenin en iyi şefleri bile maaşla biyerlerde çalışıyor, mekan açmıyor artık, açan da dürümcü falan açıyor.

yemekten anlayan kimse yok çünkü, millet cuppa cuppa kafasında.

kiralar cok yuksek, mekan acan arkadaslarim oldu ve alayi kira yuzunden batti. benim gordugum bu restaurant isinde iki tip isletme hayatta kalabiliyor.
1 - mulk sahibi olanlar
2 - baska sektorlerde parayi kirip restaurant'i ikinci/ucuncu sektor olarak gorenler. adamin yemege karsi hevesi var, bir de mekani digger sektordeki musterilerini agirlamak icin bir prestij meselesi olarak kullaniyor.

En iyisini pahalıya yapmak kârdan çok zarar getirir. Gözlemlediğim kadarıyla çok kazanan ve istikrar sahibi olan yeme-içme işyerlerinin ortak özellikleri; standardı ortalamanın üzerinde bir kalitede yemek sunmaları ve rekabetçi fiyat sunmaları (ne çok ucuz ne de çok pahalı) ve istikrarlı olmaları. 2-3 senede kapanan yerler de gördüm, 40 yıldır hiç değişmeyen ve aynı hizmeti ve kaliteyi sunan istikrarlı yerler de.

Ekonomik krizde tavsiye etmem. En azindan 2020 ortasina gelene kadar nakitte kal, ve o zaman ortam musait ise ve bunu karsilayacak maddi durumun varsa acilabilir. Ancak oyle bir ruh hali ve para bollugu icinde olmalisin ki batsan da uzulmemelisin cunku acilan mekanlarin buyuk kismi batiyor.

Millet lezzetliyi kaliteliyi değil instagram'da en çok izlenen/görüntüleneni yiyor. Malesef.

Tatlıcılardan çıkmayan biri olarak; Çok net söyleyeyim tatlının neler olduğuna bağlı kesinlikle.

Bahsettiğiniz b blokta görmüşsünüzdür kuyruk oluyor, neden, adam sütlaç ya da kek yapmıyor. Şu an aşırı trend olan san Sebastian cheesecake ve benzerlerinden bir tık farklı browni veriyor.

Benzer konsept, Kadıköy'de çikolata dünyası ve Asuman var. Ağırlıkla Çikolata ve çilekten oluşan çok basit 4-5 tatlı. Mualla, Asuman, Oya gibi isimler verilmiş tatlılara. Yer bulamıyorsunuz, o kadar kalabalık.

Yani: Trendleri yakalamak/ Lezzetli, her yerde olmayan farklı tatlı çeşitleri

Beşiktaş ve Moda da özellikle öğrencilerin takıldığı yerde bu tip şeyler çok iyi gidiyor. Lokasyon olarak öneririm.

İstanbul da bu tip tatlıyı yapan ilk 3 yer arasında olmak" derken, sektörü bilmeden, her yerde olan künefe yaparsanız tutmaz mesela. Düşündüğünüz tatlı çeşitleri ne çok merak ettim, tutar mı tutmaz mı ben söyliyim size tatlısever olarak:))

Organik balda mı yüzde kaç o da zararlı mı acaba

Bal büyük oranda hiçbir işe yaramayan fruktoz barındırıyor, ben ekmeği keseceğime balı keserdim böyle bir şey yapacak olsam. Enerjiye çevrilen karbonhidrat glikoz, enerji döngüsünde kullanılmayıp yağa dönüşen karbonhidrat fruktoz. Ha ama önemli olan kullanım miktarı tabii, şekeri kestim deyip bala yüklenmiyorsan ölmezsin.

Hayır günde bir bardağın içine bir şeker kaşığı bal koyuyorum. Ne bileyim işte öyle karışım yapmışlar. Bağışıklık güçlendirici.

Bi şey olmaz o kadardan.

gerçek bal al, saf bal, hiç bir zararı olmaz o şekilde kullanımda ayrıca balın da doğal şifasından yararlanırsın.

şekerden çok yeni sistemle üretilen şekerler zararlı. mısırdan , gdolu ürünlerden falan.

o kadar bal hiç bir şey yapmaz.

ama balı da kaynar suya atmamak lazım, ona da bir bak.

not: şireli ne demek?

Çok şekerli demek.

Abartmadigin muddetce sekerli gidalarin sagliga etkisi olacagini sanmam. Seker yemeyeceksen meyve de, bal da, tahilgiller de hatta sebze bile yememen lazim. Onun yerine biskuvi ve kek gibi yapay sekerli, trans yagli gidalari yeme.

Yok.

Nh6 ile mat olacak ve engelleme sansi yok

Şahın kaçabileceği bir yer yok. At h6 oynanırsa şah mat.

Beyaz at şah çekerse kaçabileceği yer yok.

Öyle diyorsunuz ama oyun sırası siyahta, siyah piyonu h6 sürerse yine de mat mı oluyor?

sıra siyahta oyun bırakıldığı anda. at h6 oynayamayacak yani aslında şu an çünkü sıra onda değil. siyah piyon h6'ya gelse at da onu yese şahın h7'ye gelme şansı var. yani 2 hamlesi daha var da sonrasını görüp bırakmış olabilir, ben göremedim.

Adam veziri son sütuna yerleştirdiğinde iş bitmişti zaten diğer adam taş azaltmak uğruna kısasa kısas taş verdi. Çok bile kastı.

-siyah şahın solundaki piyonu ileri sürer,
-beyaz muhtemelen atı ile piyonu yer ve şah çeker,
-siyah piyondan boşalan yere şahı çeker
-beyazın sonrasında hem şah çekip hem veziri koruyabileceği bi durum söz konusu değil. beyaz hangi hamleyi yaparsa yapsın siyah veziri alır ve iki kale + vezir ile üstünlük sağlar ki yüksek ihtimalle o durumda maçı alır.

siyah düşünüyor:
piyonu sürersem vezirle şah çeker (e6), şah f8 yapsam h6'daki piyonu yer, tekrar şah çeker, sıra bana gelir ama sürem de bitmiş olur, hep kısıtlı süre yüzünden, neyse sonraki maça bakalım.

arkadaşlar bu forumda da millet benden bile kötü satranç biliyormuş. :D
siyah h6 yaparsa beyaz Ne7 yapar ve kaleyi yer ve hem pozisyon üstünlüğünden hem de taş üstünlüğünden beyaz yener. sadece mata odaklanmamak lazım bu durumlarda.

herkes saçma sapan yorumlar yapmış. Nh6 zaten mat olur. siyah h6 ile sadece oyunu uzatmış olurdu. GM'ler arasında bu tür konumlarda terk etmek hem erdem hem de saygı göstergesidir. Carlsen Morozevich'in üst düzey bir GM olduğunu biliyor ve bu yüzden terk etmiş.

30.06.2018 tarihi itibariyle 7.2 milyar tl

teşekkürler, o parayı da iç edecekler anlaşılan.

temel olarak haziran'da ne yapılıyorsa yine yapılır. çok genel bir soru olduğu için genel cevap vermek lazım, o genel cevaplar da zibilyon tane gezi bloğunda var.
ben şunu öneririm.
oitheblog.com

görünce yazmadan edemedim, hasbelkader baktığın önerilerde roma'ya 2 gün yeterlidir diyen görürsen arkana bakmadan kaç. hani nehrin diğer tarafı 1 gün derler; kolezyum, palatino ve forum'u gezip bi de yanlışlıkla borghese ziyaret etmeyi düşünürsen planın alt üst olur. o yüzden vazgeçtim, modern medeniyetin temelinin atıldığı bu kadim şehri gezerken her önüne gelenin yazdığına itimat etme.

aralıkta daha güzel gezilir aslında. kendine güzel bir rota yap ve iyice gez. pizza forum'da pizza ye diyim ben de :)

bos dusunce balonu +1,

Cok fazla detayci degilsen 2, en fazla 3 gun.

Gidemedi.

Bu sene Şubat'ta gittim. Kalın giyin yeter. Bir de ayağında son derece rahat bir ayakkabı olsun. Ayaklarına çok iş düşecek. Özellikle konforlu bir ayakkabı almama rağmen her akşam otele döndüğümde ayaklarım sızlıyordu. Ben 3 gun gezdim ve bana yetti. Ancak detaylica bir gezi icin daha cok zamana ihtiyaç var.