Giriş
(1)

Yüksek Lisans Affı gelirse sadece terk ettiğimiz bölüme mi devam edebilirz?

lodlest23
Arkadaşlar merhaba.Ben 5 sene boyunca kaydolduğum yüksek lisans bölümünün tez aşamasınızı çeşitli nedenlerden dolayı tamamlayamadım. Eğer ileride yüksek lisans affı gelirse sadece atıldığım bölümdemi yl yapmaya devam edebilirim, başka bölümlerde yl yapmak istesem tekrar ALES sınavına ve mülakata mı
Arkadaşlar merhaba.

Ben 5 sene boyunca kaydolduğum yüksek lisans bölümünün tez aşamasınızı çeşitli nedenlerden dolayı tamamlayamadım.

Eğer ileride yüksek lisans affı gelirse sadece atıldığım bölümdemi yl yapmaya devam edebilirim, başka bölümlerde yl yapmak istesem tekrar ALES sınavına ve mülakata mı girmem gerekiyor acaba?
0
lodlest23
(30.10.23)
Aaynı bölüm olur. Tezden devam ettirirler.
0
roe
(30.10.23)
(7)

bu yaştan sonra iş bulabilir miyim?

nothing in my way
bazı nedenlerden dolayı üniversiteye geç başladım ve 27 yaşında mezun oldum. 3 yıldır işsizim. uludağ üniversitesi-işletme bölümü mezunuyum. zaman zaman iş aradım ama doğru düzgün iş bulamadığım için bir yere girip de çalışmadım. artık ümidimi kaybetmiş durumdayım, sağlıklı düşünemiyorum. alanım olm
bazı nedenlerden dolayı üniversiteye geç başladım ve 27 yaşında mezun oldum. 3 yıldır işsizim. uludağ üniversitesi-işletme bölümü mezunuyum. zaman zaman iş aradım ama doğru düzgün iş bulamadığım için bir yere girip de çalışmadım. artık ümidimi kaybetmiş durumdayım, sağlıklı düşünemiyorum. alanım olmayan yerlere başvuruyorum, hem de başlangıç seviyesi işler olmasına rağmen olmuyor. bu sefer de mülakatlarda 3 yıl boyunca ne yaptın diye soruyorlar, "kendimi geliştirdim ehe öhö" bir şeyler uyduruyorum ama işverenin umrunda değil. mülakatı bitirmek için bahane arıyorlar resmen. ne bahane uydurabilirim onu da bilmiyorum. 30 yaşında tecrübesiz olunca işveren tarafından dede olarak görülüyorum sanırım:) gerçekten zor bir durum. bu yaştan sonra da üniversiteye girip başka bölüm okumak da ne kadar doğrudur hiç bilmiyorum. açıkçası bunları yazarken utanıyorum ama olaylar böyle gelişti maalesef. bu yaştan sonra sıfırdan başlamak mümkün müdür? biraz uzun oldu kusura bakmayın.
0
nothing in my way
(29.10.23)
Ümitsizlik insanın en büyük düşmanıdır !!

Her şeyden önce iş görüşmelerinde , kendine güveneceksin ki , işlerinde sana güvensin, çalışmadığın zamanlar için kendi işimi kurdum vb tarzında şeyler söyleyebilirsin, iş görüşmesi insanın bir anlamda kendini pazarlamasıdır, bunu gerek verdiğin cevaplarla , gerekse duruşun ve beden dili ile yapacaksın.

Kpss bir seçenektir +1

Bunun haricinde piyasada talebin çok olduğu yeni iş alanlarında kurslarla vb. gibi kendini geliştirebilirsin, bu yeni bir nish te olabilir.
0
Rao
(29.10.23)
İlk sigortali işe girdiğimde 26 yaşındaydım, 1 yıl çalıştım sonra işsiz kaldım sonra tekrar iş buldum. Bunda utanacak hicbir şey yok. Sizi bu buhrandan sadece KPSS kurtarır. Bu yaştan sonra iş bulunur, ama özel sektör istikrarlı değil.
0
sanguine
(29.10.23)
bir tanidigimiz es durumundan dolayi kucuk bir ilceye tasindi. o kucuk ilcede calisacagi bir is yoktu. asgari ucretin altina sigortasiz calismayi bile kabul edecek raddeye gelmisti en son. ama yine is bulamadi. soz verdiler, tutmadilar vs

dugunde takilan altinlarla bir is kurdu. ama istemeye istemeye. babasinin evini ipotek edip para buldu

pandeminin ortasiydi. delirdin mi filan demistim.

su an 6-7 calisani var. cok mutlu

bazen patron aramak degil de, patron olmaya calismak gerektigine inaniyorum

2 yil 4 yil yeni bi okul okuyacak kadar zamaniniz varsa; is kuracak kadar zamaninizda vardir bence

cok az sermaye gerektiren onlarca is, dijital firsat var

bence bi dusunulebilinir
0
foster
(29.10.23)
çok zor, bence kendi işini kurmanın yolunu ara. şaka da yapmıyorum.
hatta belki size düşük bir meslek gibi gelecek ama değil; tesisat, elektrikçilik vs. gibi hızlıca öğrenilebilecek işlere odaklanabilirsiniz.

ümtisizliğe kapılınacak bir durum yok. sadece rotanız ıdoğru seçin. 30 yaşında 0 tecrübeli birinin beyaz yaka olarak devam etmesi mümkün değil.

dünyadaki tek meslek de beyaz yakalılık değil.
kendi işiinzi açmayı, birkaç zanaat öğrenmeyi falan deneyin.
0
tchuck
(29.10.23)
29 yaşına kadar hiç çalışmadım diyebilirim. Çıkmadık candan umut kesilmez. Ben de uzun bir süre iş bakmayı bile bırakmıştım.
0
auroraaurora
(30.10.23)
Tanıdık yoksa bulamazsın. Bulsan da ağır işleri kitlerler. Çevreye haber salın, bir yerlerden tanıdık, ağabey falan bulmaya bakın. İş bulanlar böyle buluyor.

Baktın olmuyor emlakçılık ya da bir şeyler satabileceğin bir dükkan açmayı dene. Diğer türlü ömür boyu kölelik yaparsın.

Türkiye'de insanlar üniversite bedava diye illa okul okuyayım kafasında işsiz kalıyor. Diplomalı işsizlik her yerde var. Sanayide kaynakçılık yapan adamın 2-3 evi oluyor.

Bir de bence iş bulacağım diye hiç istemediğin veya geleceği olmayan bir yola girme. Kira ödemeyeceğin, yaşam masraflarını çıkaramayacağın bir işe girme. Çalışırken aileye muhtaç kalmak çok sıkıntılı olur
0
roe
(30.10.23)
ilk ciddi isime 27 yasinda girdim, 6 ay full time is aradim ilk gelen teklifi okumadan imzayi attim yolladim, maasa bile bakmadan attim imzayi. Sonrasi sana kalmis. Isteseydim ilk calismaya basladigim is yerinden emekli olabilirdim ama 3-4 senede bir is degistirerek devam ediyorum. Olay aslinda %90 network, antenleri acik tutup mumkun oldugunca fazla ise yarar insanla tanismaya bakacaksin.

o yuzden tavsiyem:

1- Okul isinin pesini birak, vakit kaybi.
2- Ne is olursa olsun basla. 6 ay gecti begenmedin diyelim, is aramaya devam edersin. Ama bir yandan calisiyor olmak hem maddi hem de ruhsal olarak buyuk avantaj.
0
cooperr
(30.10.23)
(16)

Kendinizden kac yas buyuk/kucukle cikarsiniz?

lapaz
+-7'ye dogru gidiyorum ama biraz da heyecanliyim
+-7'ye dogru gidiyorum ama biraz da heyecanliyim
0
lapaz
(26.10.23)
Max 10 yaş küçük
0
olaylar olaylar
(26.10.23)
+7 olur. yaştan ziyade karakter en önemli şey.
0
babemsi
(27.10.23)
Küçükle no. +10
0
Amaranta ursula
(27.10.23)
21-28 ile 30-37 arasında büyük fark var. Yaşlar yükseldikçe pek problem değil.

edit: fakat yaşa takılıp kendini engellemeye değmez. Kendin deneyimle.
0
nhk ni youkosu
(27.10.23)
+/- 4 dışında düşünemedim ben hiç.
0
ananiyimioguz
(27.10.23)
30 yaşında bir erkek olarak böyle keskin rakamlarım yok ama ideal şartlarda min 25+ birisiyle olmak isterim ancak 23 yaşında biri çıkıp 25'liklerden daha da olgun gelebilir. ama 23'ten küçüğü ciddi ilişkide olmaz gibi ya çok çocuk hissettirir yani o seviye. şimdilik -7 gibi o yüzden ama 35 olduğumda da 25+'ya okey olurum gene o yüzden değişiyor - kısmı. + kısmı sabit ama 2 ya da 3 civarında kalır 4'e çıkması zor.
0
pietro crespi
(27.10.23)
alt legal sınır belli. üst sınır ise vucuda bağlı. vucut sağlamsa limit yok.
0
roe
(27.10.23)
39 yaşında bir erkek olarak ciddi bir ilişki için en fazla 30 yaş. benden büyük veya yakın yaşlarda biriyle olmaz.

ciddi bir şey yoksa 18-45
0
tabudeviren
(27.10.23)
Aradaki farka takılmam, 27-40 arasında olması yeterli.
0
Bruce
(27.10.23)
-2 / +3
0
akhenaten
(27.10.23)
+12, -10 deneyimlerim oldu. Yaşa takılan biri değilim ama 27-28 yaş üstü olması iyidir, ergenlik bitmiş oluyor en azından.
0
astrid
(27.10.23)
+- 20
0
Bir cebinde das kapital
(27.10.23)
4 yaş küçük için daha neler derken 7 yaş küçükte buldum kendimi. İlgin varsa kapılıp gidiyorsun,yaş filan hikaye oluyor.
0
asteriks
(27.10.23)
kendimden kücükle olmaz, +10 a kadar olabilir, yas aldikca arada cok fark olmasini istemem. k.
0
Ley
(27.10.23)
benden 8 yaş büyük biriyle 3 sene takıldım. benden 3 yaş küçüğüne 1 hafta dayanamadım.
0
nolmus yani
(27.10.23)
40 yaşındayım ve 26 yaşındaki sevgilimle müthiş bir uyum içersindeydik. Abuk subuk bir sebepten bitsede yaş olayına çokta takılmamak gerektiğini düşünüyorum.
0
thesomberlain
(28.10.23)
(5)

İtalyanca Özel Ders - Genel Tavsiyeleriniz

lonelily
Selam herkese, hızlı ve etkili bir şekilde İtalyanca öğrenmek istiyorum bu yüzden özel derse ihtiyacım var, Firenze dışında hatta bu tarz kurumlar dışında önerebileceğiniz kişi var mıdır online özel ders veren? Araştırıyorum ancak düşündüğüme uyan birini bulamadım. Biraz italya görmüş hatta italyan
Selam herkese, hızlı ve etkili bir şekilde İtalyanca öğrenmek istiyorum bu yüzden özel derse ihtiyacım var, Firenze dışında hatta bu tarz kurumlar dışında önerebileceğiniz kişi var mıdır online özel ders veren? Araştırıyorum ancak düşündüğüme uyan birini bulamadım.
Biraz italya görmüş hatta italyan biri olursa çok daha iyi olur. Sipariş gibi oldu ama cevap verecek olursa çok teşekkür ediyorum. Ek olarak kendi kendine italyanca öğrenen biri varsa burada nasıl bir yol izlediniz bahsedebilir misiniz? Ben deniyorum ama pek iyi bir öğrenci değilim aylardır A2 bile olamadım.
0
lonelily
(24.10.23)
Italki ve Preply sitelerinde freelance ders veren bir hoca bulabilirsiniz.
0
havadakarada
(25.10.23)
Ders yerine film veya tv programı daha yararlı. En az 2000 saat dile maruz kalman lazım. 2000 saat ders alman imkansız. Türkiye'de ingilizce biliyorum diyenlerin %90'ı başka ülkede konuşulan ingilizceyi anlayamaz.

Kendini yeni konuşmayı öğrenecek bir çocuk gibi düşün. Nasıl ki 2 yaş civarında akıcı konuşma oluyorsa 2 yıl bir dili iyi öğrenmek için gereken maruziyet süresi
0
roe
(25.10.23)
Raffi Demiryan'ın eğitimleri oluyor online veya derslikte: www.instagram.com
0
rare
(25.10.23)
Hocam alakasiz olabilir ama yakin diller oldugu icin konusayim ben isoanyolca ogreniyorum eger dediklerimi yaparsan ben intermediate orta seviyeye gelebildim.

A1 a2 seviyesine gittim. istanbuldaki en iyi kursa gittim arada a2.1 a2.2 a2.3 bile koymuslar ama bunlara gitmedim.
Kurstan memnun kalmadim önlerinde mufredat var hoca ordan takip ediyor sinifta kalabalik surekli soru sormasi sikinti neyse ben biraktim bu kursu.

arastirma yaptim youtve google vs ve amazondan en iyi gramer ve benzeri kitaplari siparis verdim. Oturdum kendi basima tum kitabin hersey olmasada cogu yapisini ogrendim bu arada ingilizce bilmek sart yoksada turkce kaynak var ama ne kadar iyi bilemem.

Kelime cok calistim. Bazi yerlerde derlerki kelime dilin yuzde yirmisidir falan abi kulliyen yalan bence en az yuzde ellisidir. Kelime bildikce konusmam cok acilmaya basladi.ne kadar kelime bilirsen konusurken o kadar takilmadan ve bi olayi rahat anlatabilirsin. Zaten gramer kitabinda cumle kurmayi gorursun. Geriye kelime kaliyor.

Sonra italki ye uye oldum aslinda bundan once cok kotu baska mecra tecrubemde oldu suanda en profesyonel buldugum italki.

Hemen hoca arattim ama kardesim hoca aratmasi onemli ben sana taktigi vereyim. butceni en dusuge getir 200tldenden basla kafadan ornegin.
Hocanin konustugu dillere gel "ana dil" secenegine bas (yani hocanin anadili italyanca) sonra ingilizceyi sec (bu cok onemli seviyen dusuk derdini anlatamicsksin bu yuzden sorulari yari ingilizce yari italyanca sorarsin dersi anlarsin)
Bolge olarak bilmiyorum ispanyolca gibimi mesela ispanyolcada meksika en buyuk nufuslu ve ucuz bi ulke bu bolgeyi secersen maddi manevi cok karli oluyor butun dizi filmler cogunlukla meksika aksani ve tarzi bide ucuz hocalar. Bilmiosan es geç

Simdi herseyi yaptin hocalar cikti kimi seciceksin. Hocanin yaninda puan ve kac kisiye egitim vermis var. Eger bi adam 4.5 yildiz ve ustu mesela 5000 kisiye/adet egitim vermis demek oluyorki adamin egitimi iyi sikinti yok. Onun profilini incele videosunu izle (videolari bazen 5 8 sene eski olabiliyor)

Adami begendin fiyati net gornek istiyorsan ders satin al booking diyr yer var yada randevu haritasi oradan satin alir gibi ilerleyip yuzde yuz ucreti gorebilirsin. Haritadan ne zaman adam bossa yesil gozukur.

Simdilik bu kadar hocam
0
Zetnikov
(26.10.23)
Soylemeyi unuttum paran varsa ozel ders almak cok daha mantikli yoksa benim gibi iyisinden kitapsr alicaksin ve youtube kanal kovaliyacaksin.

Udemy de kullandim ama abi anlamayinca soru sormasi sikinti
0
Zetnikov
(26.10.23)
(11)

Yurtdışında tutunabilmek

filipis
Aslında biraz uzun olacak ama özet bir şekilde geçersek, inşaat mühliği bitirdim fakat severek bitirdiğim meslekten çalışma koşullarının kötü ve tatilsiz olması nedeniyle soğudum. Birkaç sene o psikolojik bunalımdan dolayı bahaneler üretip çalışmadım. Açıkçası yapamadım, çalışmaya yeltendiğim her za
Aslında biraz uzun olacak ama özet bir şekilde geçersek, inşaat mühliği bitirdim fakat severek bitirdiğim meslekten çalışma koşullarının kötü ve tatilsiz olması nedeniyle soğudum. Birkaç sene o psikolojik bunalımdan dolayı bahaneler üretip çalışmadım. Açıkçası yapamadım, çalışmaya yeltendiğim her zaman o kötü koşulları hatırlamam beni hep durdurdu. Fakat bir işe girdim ve bu sefer de görmediğim mobbingi gördüm ve iş yavaşlatılmasına gidildiği için toplu olarak çıkartıldık. Askere gittim geldim yine çalışma korkusu aldı beni.

Sonunda ülkeden kaçma yolu aradım. Yazılıma yöneldim işte aradığım meslek dedim, hatta 2-3 iş teklifi aldım ama neyime güvendim bilmiyorum ama işleri beğenmeyip benim alanım değil(it ve hazır kütüphane uygulamaları) deyip reddettim. Çok yerden son aşamada red yediğim de oldu fakat hazır para suyunu çekmeye başlayınca bir plan yapmam gerekiyordu.

Çalıştığım zamandan kalma para ile irlandaya master için gidip yerleşme planı yaptım. Bunun için yine şansımı yazılımdan yana kullanacağım.

Bir de ülkede basit işlerde kolayca iş bulmak adına berberlik kursu vs ile berberlikte kendimi geliştirdim.
Ve inşaat müh diplomamı da başka bir seçenek olarak yanıma alacağım.

İrlanda vizesi için sigorta ve biraz daha para gerektiği için tekrar işe girdim burası da bunca tecrübeden sonra çok tecrübesiz bir firmayla çalışmak işleri aksatıyor. Yani yine işten soğumak için bir bahane.

Neyse konuya gelirsek 2 üni diploması ve berberlik itemleriyle irlandada tutunmak ve master a yüksek meblağlar yatırmak o ülkenin vatandaşı olmak noktasında sizce doğru mu ilerliyorum?

İnş müh tecrübem 6-7 sene
Yazılım tecrübem yok
İngilizcem b1
0
filipis
(22.10.23)
Biraz eleştirel ve sert olacak belki ama senin durumundaki biri başka ülkede daha kötü olabilir.

Farklı ülke iyidir romantizmi kesinlikle yanlış. Eğer çinliler hintliler gibi çok kalabalık ülkelerden değilsen, asyalılar gibi çok fazla çalışmıyorsan şartlar sana iyi gelmez.

İş bularak gitmiyorsan veya çok garanti bir plan yoksa geri dönersin. İnternette Almanya'ya gidenlerin paylaşımlarına bakma. Giden kadar dönen de var. Tek göz odada laf anlatamayacağın insanlarla paylaşımlı evlerde yaşayarak çürür gidersin.

Tutunanların çoğunun kendi işi var. Kebap dükkanı, mobilya dükkanı, restoran vb. Masterla gidenler saatlik işlerde 3-5 sene çalışıp sonra dönüyorlar.
0
roe
(22.10.23)
Turkiye'deki berberlik sertifikasi Irlanda'da gecerli mi arastirin, bildigim kadariyla sertifikayi Irlanda'da bile almis olsaniz bir kac senelik bir ciraklik doneminden gecmeden berber olamiyorsunuz. Ek olarak berber olmak icin degil ama berberlik yapmak icin cok iyi Ingilizceniz olmasi lazim (akademik degil sokak Ingilizcesi). ayni Turkiye'deki gibi mac muhabbeti (hurling, rugby vb) yapip musteriye uyum saglamaniz lazim. Onun yerine baristalik gibi islerde daha kolay is bulabilirsiniz, daha az zorlayici olur.

Ancak yazdiklarinizdan anladigim kadariyla biraz hassas bir yapiniz var, Turkiye'de depresyona girdiyseniz yurt disinda ekstra zorluklarla birlikte daha mutsuz olabilirsiniz gibi geldi.
0
sertac akin
(22.10.23)
Hocam kusura bakmayın, ama sizin kendinize gelmeniz lazım. Siz hangi mesleğe geçseniz, hangi işi bulursanız bulun bir bahane bulup çıkarsınız gibi. Sizin olayınız bi şeye ulaşmaya çalışmak ve ulaştığınız şeyi beğenmemek üzerine kurulu gibi.

İt alanında iş bulmuşsunuz yine çalışmamışsınız. Deneyimsiz olduğunuz halde kabul aldığınız işlere gitmemişsiniz. Şimdide yüksek lisans yapıp tekrar sektöre girmeye niyetleniyorsunuz. Bence boşa niyetlenmeyin. Sizin probleminiz deneyimsizlik değil. Sizin probleminiz istikrarsızlık ve çalışmak istememeniz.

A ya da b ülkesine de gitseniz siz bu alanlarda çalışmamanın bir yolunu bulursunuz. O yüzden bence boşa bu kadar masraf yapıp gitmeyin.

Eğer bu huyundan vazgeçebilirsen yurtdışında yaşayanların hep kendi işi olduğu bilgisi doğru değil. Her sene bulunduğum yere 1000 beyaz yakalı türk geliyor istatistiklere göre. Bunlardan 50 tanesi geri dönüyor maksimum. Ama türkiyede olunca bu geri dönen 50 kişinin muhabbeti daha çok yapılıyor haliyle. Yurt dışına giden beyaz yakalıların tutunamadığı algısı yalnızca türkiyedekilerde var. Ve yanlış bi algı.

Çalışmak isteyene her yerde iş ve çok güzel fırsatlar var.
İyi şanslar.
0
zimbirik
(22.10.23)
Zimbirik +1
Öyle bir algı var ki 100 kişi gidiyor 50 kişi dönüyor. Bir diğer komik algı da Avrupalıların da amerikaya kaçmaya çalıştığı ama kimse Amerika'dan Avrupa'ya göçenleri yazmıyor.

Ben Türkiye'de çalışkan, kafasi calisan adamlarin kesin gelmesi taraftariyim çünkü is hayati ve yasalari, gelir düzeyi vs hepsi daha iyi. Ulkedeki niş beyaz yakalardan olmayacaksaniz (hani aylik 100-200 kazanan ve bunun çok basit gibi anlatildigi beyaz yakalar) tabiki daha iyi.

Ama ben duyuruda falan Türkiye'de yapamayan, is bulamayan vs kisilerin gelmesi konusunda supheciyim. Avrupa öyle bir yer değil. Avrupa'da bedava ekmek yok. Burada başarılı olan kimi gorduysem caliskan, kendi ülkesinde de iyi ama artik oralari cekmek istemeyen kişiler.

Eğer Avrupa'ya gelip iyi calisacak hatta kendinizi daha fazla göstermek için herkesten fazla efor gosterecek, entegre olmaya ugrasacaksaniz deneyin.
Ama ben de sizde o profili net göremedim. O yüzden deneyin diyemedim.
Kolay gelsin.
0
logisticsmanager
(22.10.23)
Berber olarak tutunursunuz ama konut sıkıntısı var diye biliyorum.Facebook gruplarinda danışın.
0
Kahvedesu
(22.10.23)
Dürüst olayım, bir şekilde gelirseniz berber olarak burada ( uk için ) iddialı konuşacağım ama 1 gün bile işsiz kalmazsınız. Sürekli bir berber arayışı var, kötü olanı ayda £2200-2600 arası net alıyor, iyi olanı ( çok yakın çocukluk arkadaşım ) central london'da bahşişler ile beraber NET £4200-4300 kazanıyor. Bu parayı burda doktor almıyor, öğretmen maaşı net 2500-2700 arası.

Meslek zor mu ? Zor. İlk başlarda baya zorlanır mısın ? Evet. Eğer çelik gibi iraden varsa, 2 sene dişimi sıkar berberliğimi iyice ilerletirim diyorsan Türkiye'de hayalini kuramayacağın paralar kazanırsın. Konut sıkıntısı ise, çoğu berber kalacak yerini veriyor. Önemli olan : 1- gelebilmek, 2- çok sağlam psikloji ve irade.

Bol şans.
0
garavel
(22.10.23)
@roe
farklı ülke romantizmi şuradan geliyor hocam; türkiyenin parasının dolara yakın olduğu zamanda bile avrupadaki alım gücü türkiyeden yüksekti. Özetle alacağım para türkiyeden iyidir. İkincisi iş olanağı ve çalışma koşulları hala rekabetçi olsa da inşaat veya bilgisayar mühendislerine göre çok daha iyi. Bunu kabul etmek zorundayız.

Kırılgan olduğum doğru ama şu ülkede en kötü koşullarda çalışan genelde iyi bir kariyer altındaki inşaat mühendisleridir. Çevrenizdekilere sorun, bir kalfadan farklı çalışmıyor. Çoğu haftanın 7 günü çalışıyor ve her iş süreklilik, zamansızlık ve mobbing üzerine kurulu. Yerleşik hayatınız yok, proje bazlı çalışıyorsunuz, maaşları koşullara göre düşük vs. Ya adam ofis elemanına oturarak çalışıyor diye diğerlerinden daha düşük ücret veriyor, sahadaki kişiler ofise pek uğramasın diye klima taktırmayan var böyle patron cehaletinin olduğu bir sektör. Benim yanlış noktam aslında yanlış meslek tercihi. Başta yazılım okumuş olsaydım şu an iyi konumda olurdum diye düşünüyorum. Bu arada gidenlerin çoğu zaten maaşlı çalıyor. Kalanlarda çok olursa istatistiksel olarak kalanların çoğu maaşlı olmuş oluyor.

@sertac akin
İrlanda sertifika istemiyor dedi oradaki berber. Şu an almadım ama ustalık sertifikası için sınava gireceğim, alırım sıkıntı olmaz. İngilterede sertifika isteniyor ama yeterli bildiğim kadarıyla(kuzenimin berberi ingiltereye göçtü oradan biliyorum)

@zimbirik
Benim olayım şu, evet tespit doğru ve comfortzone a düşen bir insanım. Ama çalışmak istemediğim doğru değil. İşsizliği utanç verici bulsam da mental sağlığım için insani şartlarda ve idealize ettiğim bir alanda çalışmak istiyorum. Çalışmak isteğim olmasa yurtdışı için neden bu kadar para harcama olayına girip sırf onun için aylarca berberlik kursuna gideyim? Üstelik hiç çalışmamış değilim, 6-7 senelik tecrübem var 12 sene içerisinde. Sadece insani koşullarda çalışmak istiyorum ve aksi halde yapmıyorum.
0
🌸filipis
(22.10.23)
okuduklarından anladığım kadarıyla biraz konformist bir yapınız var. özgüven eksikliği de olabilir, bilmiyorum ama bu safe zone'ı kırmadan yurtdışında tutunmak zor. ben yurtdışına taşındıktan sonra kendi alanımda düzenli bir iş bulamayıp sıfırdan yazılım öğrenmeye başladım ve totalde bir senede yazılım öğrenip iş buldum. bir sene boyunca gecemi gündüzümü bu işe ayırdım, yeri geldi sinir krizleri geçirdim. ama bana iş görüşmelerinde uzaya roket fırlatıcaz, yazılımını sen yapacaksın deseler kabul ederdim, öyle bir motivasyon ve gazım vardı. zaten ilk sözleşme teklif eden şirkete de balıklama atladım. sizse geçmek istediğiniz alanda 3 teklif alıp reddetmişsiniz. bakış açısı farkını umarım anlatabilmişimdir.

burada tanıdığım birçok beyaz yakalı kendi alanında iş bulamayıp belki bir, belki iki sene boyunca düşük profilli işlerde çalıştı. temizlik yapanından tut sahne ekipmanı hamallığına kadar envai çeşit iş yapan var. sabahtan akşama mesai yapıp gece minijob yapanlar var. ve bunu göçmen psikolojisiyle, yeri geldiğinde ikinci sınıf insan muamelesi görerek dişlerini sıkıp yapıyorlar. siz kendi ülkenizde mühendis olarak çalışırken bu denli zorlandıysanız mecbur kaldığınızda bu işleri yapabilir misiniz, ondan da emin değilim. bence plan yapmadan önce buna ne kadar hazırsınız, bir b hatta c planınız var mı, bir süre zorluk çekmeye ne kadar katlanabilirsiniz, o konuyu düşünün derim. bu kırılganlıkla sanki erken pes edip dönermişsiniz gibi geldi.
0
sir gawain
(22.10.23)
Benim tavsiyem iyi araştırın. İnternetteki bilgi kirliliğine dayalı olarak hareket etmeyin. Yurtdışında saatlik işlerde para kazanmak çok zor. Sana bir saatlik para veriliyorsa o bir saatte makina gibi olman gerekiyor. İşten çıkarmalar çok fazla.

Alım gücü olayı ise bir ilüzyon. Almanya'dan video atanlar Almanya'da tek odada yaşadıklarını videoda söylemiyorlar.

Kısacası çok para için ülke değiştirmek mantıklı değil. Değişiklik, macera, siyasi ortamdan kaçış gibi dertler varsa düşünülebilir.
0
roe
(22.10.23)
@dissendium
Aslında irlanda seçeneği bu yüzden. Eğer kanunlar değişmezse şu an critical skill jobs listesinden bir mühendis ve yazılımcı olarak faydalanıp 2 sene çalışabilirsem süresiz oturum ve çalışma alıyorum. Vatandaşlık alamasam bile ilk aşamada ihtiyacım bu.

@logic avrupaya gelme isteğim bu yüzden zaten. Türkiyedeki bir inşaat mühendisi zaten 2. Sınıf mülteci gibi çalışıyor. Hedef için buna razı olurum ama hayat biçiminin böyle olmasını hele kendi ülkemde kabullenemedim. Hele ki bazıları torpil yaptırıp rahat çalışırken. Benim sorunum türkiyedeki adaletsiz çalışma sistemi

@kahvedesu evet var ve göze alarak gidiyorum.

@garavel
Hocam kuzey irlandaya değil irlanda cumh geleceğim. Uk ya gelemem şu aşamada, hedeflerimin detaylarını karşılamıyor. Açıkçası berber olarak tutunmak gibi bir amacım yok ama hayat ne getirir bilemem. Söylediğiniz yüksek rakamları ancak çok yetenekli adamlar kazanabilir diye düşünüyorum. Şu an ben o aşamada değilim ama zor olmasına rağmen o adamlar yapıyorsa ben de yaparım. Sadece zaman lazım. O konuda özgüvenim çok yüksektir.

@sir
Özgüven eksikliğim yok aslında ama min yaşamak bile olsa komformist yapım var doğru ama sonucunun ger dönüşünü gördüğüm sürece dirayetli çalışabilecek yapıya sahibim. Sonuç odaklı olduğum için yansımasını göremezsem kendimi geri çekiyorum.

Aslında ingilizcemi geliştirdiğimde iyi şartlarda (türkiyeden) mühendislik/berberlik her yerde iş bulabileceğimi düşündüğüm için göçmek istiyorum. Türkiyedeki cahil ve değer vermeyen patron kitlesinden, parası var diye kölesi olarak gören insanlardan nefret ettim.
İyi koşullarda çalışmayan inşaat mühendislerinin mental sağlığı iyi değil bana kalırsa
0
🌸filipis
(22.10.23)
Merhaba, size İrlanda’dan yazıyorum, buraya staj için geldim normalde kendi işim var. Türklerle konuştuğumda genel olarak gördüğüm ilk geldiklerinde sürünüyorlar bir süre. Tek göz odada yaşamak, tanımadığın insanlarla yaşamak kolay değiş, üstelik irlanda çok pahalı. İş bulmanız imkansız değil ama girdikten sonra yaşam standartlarınız türkiuedekindne daha iyi olmayacaktır, en azından 2-3 sene. Sonrasında neden olmasın. Bence sürünmeyi göze alıyorsanız güzel bir tecrübe, ama benim gördüğüm sürünme işini bi yaştan sonra yapmak zor, motivasyondan emin olmak lazıma
0
damba
(23.10.23)
(12)

Sabahları sevmeyen var mı?

playing star again
Ben hayatımın önemli kısmını çoğunuz gibi sabah kalkıp okula gitmekle geçirdim. Mecburen erkenden kalkar yarı uyur yarı uyanık okula giderdim. Üniversitede falan sabah ders yoksa pek erken kalkmazdım veya uyansam da yatakta bir iki saat debelenirdim, sabahları ne yapılır bilemezdim. Hiçbir zaman sab
Ben hayatımın önemli kısmını çoğunuz gibi sabah kalkıp okula gitmekle geçirdim. Mecburen erkenden kalkar yarı uyur yarı uyanık okula giderdim. Üniversitede falan sabah ders yoksa pek erken kalkmazdım veya uyansam da yatakta bir iki saat debelenirdim, sabahları ne yapılır bilemezdim. Hiçbir zaman sabah kalkıp ders çalışan biri olmadım mesela, genelde gece çalışırdım herkes uyurken.

Sonraki dönemlerde mecburiyet yoksa pek erken kalkmadım. Sabah erken kalkmak beni huzursuz ediyor sanki. Mesela pandemide bir ara çalışma düzenim 20.00-00.00 arası idi. Gündüz saat 12 gibi kalkar evde kitap mitap okurdum. Toplantı falan varsa öğleden sonra onlara girerdim, ıvır zıvır işim varsa onları hallederdim ama aktif çalışmaya saat 20.00'de başlardım. Hatta bir ara ramazan da denk geldi ve aktif çalışma düzenim gece 12.00-04.00 oldu. Gece sessizliği daha verimli çalışmamı sağlıyor sanırım. Sabahları çok fazla dikkat dağıtıcı şey var sanki ve yataktan çıkıp hayata başlamak zor geliyor açıkcası.

Neyse şu an yine belli dönemler dışında erken kalkma zorunluluğum yok çoğunlukla. Kalksam da sabahları kös kös duruyorum ne yapacağımı bilemeden. Sabahın köründe pc açıp iş başına geçmem çok zor verimli şekilde. Hadi hazırlanıp gideyim ofise erkenden bitireyim işleri diyorum ama tatsız tutsuz sası sası geliyor o vakit ve yoğun bir anksiyete basıyor. Bir de sanki sabahları kafam çalışmıyor gibi geliyor. Bu durumu daha gençken sürdürmek kolaydı ama şu an o kadar kolay değil. Tabi bir de normal insanların çalışma düzeni 09.00-17.00 olduğu için hayata adapte olmak, insan içine karışmak, partnerle saatleri denkleştirmek zorlaşıyor.

Ey 09.00-17.00 çalışıp kafanızı yormanız gereken işler yapanlar (biraz da özdisiplin gerektiren işler yapanlar özellikle), siz sabah normal çalışabiliyor musunuz? Hani kağıt kürek vs işler yine yapılıyor sabahları da analiz sentez, yaratıcılık, çözüm gerektiren şeyler sanki patlıyor gibi.. çözüm de istemiyorum aslında ama sadece merak ettim benzer şeyler hissedenler var mı diye.
0
playing star again
(19.10.23)
11'e kadar beynim çalışmıyor benim, hele ki az uyuduysam ve hava kötüyse iş konusunda kimseyi yanıma yaklaştırmıyorum.
Öğle yemeğini yiyip sigara kahve yapıp öyle girişirim kafa yormalı işlere.

Bu arada bence saatle değil uyandıktan sonra geçen süreyle ilgisi var. 5te kalksan 9'da verimli çalışırsın bence.
0
Bruce
(20.10.23)
hocam tam olarak ben de böyleyim, sabah güneşinin açısını duvara yansıyan rengini bile sevmiyorum, sarısı bile çiğ geliyor bana yani bu kadar sevmeyen yoktur :)

uykumu alsam da kafam henüz açılmış olmuyor güne başlayamıyorum

bazıları da sabahı daha çok seviyor enerjik oluyor zihinleri açılmış oluyor onları da anlıyorum
0
freebird5406_2
(20.10.23)
Tam tersini dusunuyorum.
Kafa patlatma gerektiren isleri sabah erken yapiyorum. Sabah 8 den oglene kadar beynimi patlatacak isteri yapiyorum. Cok da verim aliyorum.
Oglersn sonra kagit kurekler ve 5 gibi bitiris.
Sonrasi sosyallesme, oyun, yemek vs.

Ama ben universitede de boyleydim. Yani iki tip insan var bu konuda ertesi gune yetistirmesi konu varsa gece uyumayip calisanlar ve gece uyuyup erken kalkip calisanlar.

Ben 2. Gruba giriyordum. Suanda da ben ogleden sonra kafa batlatacak bie isi cok zor yapiyorum. Hele de 7 den 8 den sonra asla yapamam.

Ama bu hayat duzeninde uzun suredir bulunmanin verdigi sartlanmislikta var biraz. Yani belki bu sartlanmisligi asabilsek ben aksam daha verimli olurum sen sabah daha verimli olursun. Ama arrik tercihler oturdu.
0
zimbirik
(20.10.23)
Ben de tam tersi durumdayım. Tatillerde bile 5:45-6:00 civarı uyanırım. Şu sıralar günler kısaldı diye 6:30'u buluyor, o saatten sonra yatak batıyor bana.

Uyandığımda da hiçbir problem yaşamam, uyanmam için nadiren alarm gerekir. En verimli olduğum zamansa öğle yemeğine kadarki zaman. Yemekten sonra gün geçmez.
0
akhenaten
(20.10.23)
Çok klişe iki sınıf var işte baykuşlar ve tavuklar diye. Bu sınıflandırmanın bilimselliği ne kadar var tartışılır ama olayı basitleştirmek için etkili bir yöntem. Siz baykuşsunuz, ben de öyleyim. Lisede, üniversitedeyken yaz tatillerinde sabah 6 gibi uyuyup öğlen 2 gibi uyanırdım ve hayatımda en keyif aldığım dönemdi. Sabah gün doğarken uyumanın keyfine bayılıyordum.

Üniversite bitip tus çalıştığım dönem pandemiye denk geldi ve zorunluya gitmediğim için evdeydim. Gece 10'da çalışmaya başlayıp sabah 6'ya kadar ufak molalarla çalışıyordum ve en etkili çalışabildiğim dönem oydu günlük 6-7 saat ortalamalarla. Normal şartlarda 4 saati geçemiyordum pek (tus'a günde 10 saat ortalamayla çalışan insanlar oluyor yani çok abartı değil benimki :D )

Şimdi çalışırken de sabah kalkmaktan NEFRET ediyorum. Çalıştığım bölüm gereği öyle çok erken kalkmama gerek yok. 8'de kalkıp 9 gibi işte olsam yeter. O 8'de kalkmak bile bana zulüm geliyor. 5 tane alarmla anca uyanabiliyorum, uyansam da yataktan çıkmaya üşeniyorum tekrar uyuyakalıyorum falan dsjds zaten öğle arasına kadar da ayılamıyorum düzgün. Ama geceleri de en verimli olduğum zamanlar oluyor.

Burada sabah erken işini halledip verimli çalışan arkadaşlar da yorum yapmış. Onlar da tavuk grubunda işte (hakaret olarak tavuk demiyorum ki çok özeniyorum da kendilerine, günümüz dünyası daha çok onlara uygun şekilde dizayn edilmiş durumda). Sabah erken kalkıp güne başlamaktan keyif alan, gece 11'den sonra önemli bi şey olmaz diyip kafasını vurup yatan insanlar var ve bu hayattan maksimum verim alabiliyorlar gibi geliyor bana :D

Şu an yaptığım işte bu dönemde spesifik olarak beynimi kullanmam gereken pek işim yok ama olduğu dönemler sabahları bir şekilde kendimi zorlayarak yapabiliyorum ama yine de çok keyifli olmuyor tabii ki :D
0
nundu
(20.10.23)
Herkese teşekkürler.

@nundu ben de büyük oranda böyleyim. Sabah iş varsa uyanırım, hatta önemli bir iş varsa kaygıdan kendiliğimden uyanırım ama sabahları salgılanan kortizol seviyesinden mi bilmiyorum ama aşırı mutsuz kaygılı uyanıyorum. Ve direkt kafam dağılsın diye bişiler dinlemeye (bu ara fatih altaylı mesela xd) başlıyorum hazırlanırken.


Mesela bugün 09.30 gibi uyandım ama hala yataktayım. İşler de var aslında ama kalksam kafamı toplayamayacağımı biliyorum az çok, tabi motivasyonsuzluk da var biraz inkar etmeyeyim.

Yine öğleden sonraya ve akşama kaldı bizim işler...


Bu arada bu tavuk ve baykuş olayının biyolojik temeli vardı diye hatırlıyorum. Sirkadyen ritmi farklı oluyordu sanırım baykuş diye tabir edilen bizim gibilerin.
0
🌸playing star again
(20.10.23)
Sabahları seven var mı?
Var gerçi biliyorum birkaç tanesini ama çoğunluk sabah erken kalkmaktan şikayetçi.
0
SiyamkedisiZorro
(20.10.23)
Başlıpa cevap Acun Ilıcalı var benim bildiğim en son bu minvalde açıklamalarına denk geldim.
0
AlsterWasser
(20.10.23)
Ben sizin gibiydim, tüm öğrencilik hayatım geceleri ders çalışarak, geceleri proje hazırlayarak, geceleri yazı yazarak geçti. Neredeyse on yıldır çalıştığım sektörde de (bir yıl dışında) sürekli uzaktan çalıştığım için, toplantı koordinasyon vs derdim de olmadığı için sabah kalk, kahve iç, bi şeyler izle, oyalan, sonra bir ara otur işe başla... şeklinde çalışıyordum.

Son birkaç aydır çoğu sabah en geç 6'da (en erken 4.30'da) uyanıyorum, baktım ki uykumu almışım ve kafam da çalışıyor gibi, kalkıyorum. O saatte kalkınca da "e çalışayım bari" diye bilgisayarı açıp işin başına oturuyorum. İşim rutin değil, her an kafamın çalışması gerekiyor ve sabahın karanlığı da bana gece herkes yattıktan sonra karanlıkta çalışmakla aynı hissi veriyor. Bazen sabah 10'da o gün yapmam gereken bütün iş bitmiş oluyor, eşim mesaisini bitirene kadar ayaklarımı uzatıp dizi izliyorum. 39 yaşımdan bildiriyorum: sabah erken kalkıp çalışabilmek aslında şahane bir şeymiş.
0
kobuzchu kiz
(20.10.23)
sabah erken kalkmaktan nefret ediyorum. sırf bu yüzden, iş hayatımı buna göre kurgulamak için senelerce farklı girişimlerde bulundum. tam rayına girdi, artık erken kalkmamı gerektiren bir durum yok diyordum ki, bir bebeğimiz oldu. sanırım yine aynı kısır döngüye geri döneceğim gibi duruyor :/
0
silent enigma
(21.10.23)
Bol kahve ve bol şekerli birşey yersem sıkıntı olmuyor. Sabah kahvaltısıyla sorunum var. Yumurta, peynir sevmiyorum.
0
roe
(22.10.23)
sabahları apar topar kalkıp işe veya okula giden birinin sabahtan nefret etmesi çok doğaldır. ama sabah keyifli bir yere gitmek, veya evde rahat rahat kahvaltı edip bir şeyler içmek bambaşka. bence geceleri de eğer yalnızsanız ve yapacak bir şeyiniz yoksa daha kötü, sabahın koşuşturması vs. derken çabuk geçiyor ama geceleri depresif mod, yalnızlık daha kötü etkiliyor.
0
babemsi
(23.10.23)
(9)

Vatandaş olmak ile oturum almak farkli seyler mi anlamadim

Zetnikov
Mesela tr vatandasisin ayrica suriye vatandasisin. Hollandaya gidince orada yasamak icin sadece oturum mu aliyorsun?Bu cinli yada koreliler sanirim basla ulke vatandasi olamiyorlardi onlar gidip mesela abd den oturum mu aliyorlar sadece
Mesela tr vatandasisin ayrica suriye vatandasisin. Hollandaya gidince orada yasamak icin sadece oturum mu aliyorsun?

Bu cinli yada koreliler sanirim basla ulke vatandasi olamiyorlardi onlar gidip mesela abd den oturum mu aliyorlar sadece
0
Zetnikov
(19.10.23)
Ülkeden ülkeye değişir. oturum almak, çalışma izni, vatandaşlık kısmen bağlantılı olsa da aynı değil. Turist vizesiyle gidip yaşarsın ama çalışamazsın. Düzgün bir ülke önüne gelene çalışma izni vermez. O ülkeye vergi ödeyen kendi vatandaşı iş bulamaz veya ev bulamaz sonra. Örneği Türkiye.

1.5 milyar nufusu olan Hindistan'da adam tutamazsın aksi durumda. Sütlü kahve renginde yeni bir ırk türer.
0
roe
(19.10.23)
genelde farkli seyler.

oturum almak sadece ulkede bulunabilmek demek, duruma gore gecici vizeler bile oturum sayilabilir. ogrenci vizesi vs ulkede ogrenci olarak bulunabilme izni var demek.

calisma izni ulkede calisabilmek demek, yani sizi ise alacak olan isverenlerin yabancisiniz diye baska sureclerle ugrasmasina gerek olmamasi demek. ulkeler genelde bol keseden calisma izni vermez, cogu zaman topu sirketlere atar ki onlar ugrassin. calisma izniniz varsa ulkede buluabilir ve calisabilirsiniz, ancak cogu zaman calisma izniniz sadece calistiginiz sirekte baglidir, is degistirme konusu sikintilidir vs.

vatandas olmaniz durumunda herhangi bir kisit yoktur, istediginiz gibi oturur, calisirsiniz, ek olarak tum secimlerde oy verme hakkiniz olur. bazi ulkelerde yeterince uzun sure oturumunuz olduysa vatandas olmasaniz bile belediyte secimlerinde oy kullanma hakkiniz olur.
0
taurina
(19.10.23)
süresiz oturum sana sadece o ülkede oturma izni verir. vatandaslik ise ülkenin vatandaslarina tanidigi tüm haklardan yararlanmani saglar. örnegin oy kullanabilirsin, örnegin pandemide abd ve bazi ülkelerin yaptigi gibi sadece vatandaslara verilen maddi yardimlari alabilirsin, ya da yurt disinda basina bir is geldi diyelim, ülke seni korumak icin devreye girer. süresiz oturumda ölsen de kalsan da ülkenin umurunda degilsin, sana sadece ikamet izni verir.

almancilar yillarca iki ülkeden de emekli maasi alabilmek icin cifte vatandas oldu, daha sonra almanya cifte vatandasligi kaldirdi. simdi yine geri getirmesi gündemde. cifte vatandaslik hakki ülkeden ülkeke degisiyor. iki ülkenin de buna izin vermesi gerekiyor.
0
sir gawain
(20.10.23)
ayri legal statu bunlar. vatandas olunca oy kullanabiliyorsun, pasaport alabiliyorsun. vatandasliktan kovma proseduru komplike. oturum izni gecici veya kalici olabilir ama yine de tum haklarin yok. iptali daha kolay.

dedigin gibi her ulke cifte vatandasliga izin vermiyor. bazi ulkelerde bir sikinti yok, istersen 6-7 tane vatandaslik toplarsin.
0
hot potato
(20.10.23)
romanya sürekli oturum iznine (romen kadınla evlenmediğin müddetçe) sahip bir türk schengen ülkelerine giremez, schengen vizesi yoksa. fakat bir romen vatandaşı kimlikle schengen ülkelerine girebilir. öte yandan çalışma izni sayesinde oturum alıyorsan romanya'da, 5 seneyi doldurana kadar her sene oturum iznini yenilemek zorundasın. 8 sene kalırsan vatandaşlık hakkın doğuyor ama o da çok zor. öte yandan romanya çifte vatandaşlığa izin veriyor.
0
rain when i die
(20.10.23)
oturum - vizesiz giris, calisma izni, diger bazi sosyal haklar (egitim/saglik/emeklilik gibi) . Kaybedilebilen bir hak, her sene belli bir sure (min. 6 ay) oturum aldigin ulkede bulunman lazim genelde, yoksa kaybedersin. Pasaport yok, oy kullanma sansi yok.

vatandaslik - oturum + pasaport + oy kullanma hakki. Pasaportu aldiktan sonra ulkede surekli kalma zorunlulugun yok, pasaportu senden geri alamazlar.

cok oturum sahibi olmak bircok ulke acisindan sikinti degil, ama coklu vatandaslik problem olabiliyor. Mesela Almanya kabul etmiyor, birini sec diyor.
0
cooperr
(20.10.23)
tabii ki oturum ayrı, sınırsız oturum ayrı, vatandaşlık ayrı şeyler.

oturum normalde süreli oluyor, ve hangi sebeple oturum aldığına bağlı olarak o sebebin de devam etmesi gerekiyor oturumun geçerli olması için.

sınırsız oturumda artık bir şarta bağlı olmadan, o ülkede yaşadığın müddetçe oturum iznin oluyor. ama mesela almanyada eğer uzun süreli terkedersen ülkeyi (6 ay vs.) sınırsız oturumun da iptal edilebiliyor.

vatandaşlık da son adım artık, o ülkenin pasaportunu alıyorsun.

Çinliler eğer isterlerse başka ülke vatandaşı olabilirler tabii, ama Çin vatandaşlıklarından vazgeçmek zorundalar. Çin kabul etmiyor çifte vatandaşlık. Koreyi bilmiyorum.
0
king lizard
(20.10.23)
Oturum dedigin 90 gun siniri olmayan bi vize gibi. Ulkenin belirdigi sure icin veriliyor. mesela 2 yil.
Kalici ofurum bu vizenin daha uzun sureler olani. Izni kaybetmek icin kriterler falan oluyo ama zor. O ulkeye gitmek ve calismak icin hep iznin var yani.

Vatandaslik, bildigimiz vatandaslik iste. O ulkenin pasaportunu aliyosun. Faydalarindan yararlaniyorsun.
0
zimbirik
(20.10.23)
oturumun varsa bir kavgaya karışsan bile duruma göre seni postalayabilirler. hatta 6 ay ülkeye uğramazsan oturumunu iptal edebilirler, ülkeye bir daha giremezsin vs vs.

vatandaşsan böyle kaygıların olmaz.
0
bohr atom modeli
(20.10.23)
(11)

yurt disina tasinan tasinana mi?

chihirovekohaku
Son aylarda düzenli olarak arkadas, akraba ya da cevremden insanlarin yurt disina tasindigi haberini aliyorum. Birkac yil icinde tasinmaya niyetlenenler de cabasi. Bu gidisle birkac yil icinde akraba ve arkadaslarimin büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi görünüyor. Sizde durumlar nasil? B
Son aylarda düzenli olarak arkadas, akraba ya da cevremden insanlarin yurt disina tasindigi haberini aliyorum. Birkac yil icinde tasinmaya niyetlenenler de cabasi.
Bu gidisle birkac yil icinde akraba ve arkadaslarimin büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi görünüyor.

Sizde durumlar nasil?
Böyle bir artis gözlemliyor musunuz cevrenizde?
0
chihirovekohaku
(19.10.23)
6 kişilik arkadaş grubuyuz.
Okulda okurken hiçbirimiz dusunmezdik bile.
Şu an 4 kişi 4 farklı ülkede yaşıyor iki kişi de Türkiye'de kendi işini yapanlar.
Ben giderken bizim okuldan yurtdışında yasayanlara baktım, çok azdi. Şimdi bakıyorum bir sürü kişi gitmiş.
0
logisticsmanager
(19.10.23)
bolumden bir whatsapp grubumuz vardi gecen baktim, herkesin numarasinin basina farkli ulke kodu gelmis.

okulun eski ciktilarina bakinca oran olarak bence bir artis var.
0
gule gule
(19.10.23)
Benim çevremde de çok ama bence isviçre dışında avrupa'da yaşanmaz. Bir arkadaşım almanya'ya gitti, burada mühendisti, orada da aynı işi yapıyor, alım gücü açısından fark yok. İstanbul'un düzgün bir yerinde rezidansta kalıyordu şimdi berlin'de 1 göz odada. İlk başlarda muhasır medeniyetler seviyesi diyerek kendini avutuyordu şimdi sövüyor. muhtemelen dönecek. Irkçılık fazla ve kazançlar aman aman iyi değil. Şansım olursa ABD, tercihen california/new york veya isviçre'ye giderim yoksa Türkiye'de kalırım.
0
Erestor
(19.10.23)
Artık pek görmüyorum. Bazı dönemsel kolaylıklar varken bunlardan yararlananlar oldu. Artık oldukça zor. Giden Almanya'ya gidiyor. Orada türlü racism ve Türk gettolaşmasına maruz kalıyorlar. Almanya gibi elini kolunu sallayanın gittiği yerde gettolaşma kaçınılmazdır. Bu kişiler ne kültürel uyum sağlayabiliyorlar ne de dil öğrenebiliyorlar. Statülü işi olmayanların derin bir yalnızlık yaşama durumları da oluyor.

Almanya'da Türk olmak = Türkiye'de suriyeli olmak. Bu denklemi bozabilmek için ultra zengin olman gerekir.
0
roe
(19.10.23)
arti$ var kesinlikle ama ben cikanlarin, ozellikle "daha cok para" umuduyla cikanlarin 3-4 sene icinde geri donecegini dusunuyorum.
0
cooperr
(19.10.23)
"büyük cogunlugu avrupa'ya yerlesmis olacak gibi"

kalıcı oturma iznini almadan bunu söylemek zor. Ben de şimdilik 1 yıllığına İngilteredeyim belki beni de böyle görüyorlardır ama kalıcı oturum olmadığı sürece her şey boş.(ülkeler git gide sağcılaşıyor, bir yandan insana ihtiyaçları var bir yandan yabancılar göze batıyor, ben önümüzdeki yılların zorlu geçeceğini düşünüyorum) Erken giden her türlü şanslı tabii. Şu an gidilen ülkeler de çeşitli problemlerle boğuşuyor ve o problemler giderek artacak gibi.

14-28 Mayıs seçimi milattı, herkes ümidini kaybetti işine bakıyor artık.
0
nhk ni youkosu
(19.10.23)
Benim çevremde son 6 yıldır giden gidene...instagram'ımda akrabalarım dışında kalan sıra arkadaşlarım sürekli avrupa'dan paylaşım yapıyor
0
cccbehzatccc
(19.10.23)
bende de giden gidene. lisanstan arkadaşlar, yüksek lisanstan arkadaşlar, liseden arkadaşlar, diğer bölümlerden arkadaşlar. fakat kalıcı olmak zor bence. kalıcı oturum alana kadar her zaman topun ağzındasın. şimdiki aklım olsa üniversite lisansı bile avrupada okurdum.
0
rain when i die
(19.10.23)
Benim etrafımda da giden 5 6 aile oldu, biri amerika'dan geri döndü, diğeri almanya'da ancak sırf oğlu için orada kaldığını söylüyor mutlu değil. Biri 3 yıldır Hollanda'da onların keyfi yerinde gibi. Ablamlarda Ocak ayında gidiyor. Böyle bakınca gitmek iyi mi kötü mü halen karar vermiş değilim.
0
mirty
(19.10.23)
Evet, giden gidene. Tanıştığım kişilerden de duyuyorum.
0
Kahvedesu
(20.10.23)
Hic bir gocmen grup duzenini bozup akin akin geri donmez. Bu sadece Turkler icin degil gecerli evrensel bir kuraldir.Nasil ki evlilikte ilk X yil icinde bosanmazsaniz sonrakis enelerde bosanma ihtimali dusuyorsa ayni sey ulkeler arasi göcte de gecerli.Ilk 3-5 senede donmezse gidenlerin cogu kalici olacaklar gittikleri yerde
0
turkuaz
(23.10.23)
(7)

Bu telefonlardan hangisi seçilmeli sizce?

roe
Iphone 15 plusGoogle pixel 8S23 veya +Sizce hangisi?
Iphone 15 plus
Google pixel 8
S23 veya +

Sizce hangisi?
0
roe
(19.10.23)
iphone +1
0
pccopath
(19.10.23)
Pixel hiç kullanamadım Türkiye'de resmi satış olmadığı için ama yılların Samsungcusu olarak s23 serisi baya iyi duruyor bence. iPhone sevmediğim için onunla ilgili bi yorum yapamam pek ama alan bi iki arkadaşım oldu yılların apple kullanıcıları, beklediklerini pek bulamadılar. Bu seri biraz ara sürüm gibi olmuş dediler ama bilemiyorum tabii.

Pixel'i denemek isterdim googleın kendi telefonu olmasından dolayı en uyumlu android deniyordu zamanında ama şu an samsung da baya sıkıntısız bir tecrübe yaşatıyor.

Karar sizin android/ios tercihinizde yatıyor tabii
0
nundu
(19.10.23)
düz iphone alınmaz bence 60 hz ekran can sıkıcı.
0
Erestor
(19.10.23)
Düz iphone'da 60 hz dışında bataryada ciddi sorun. Plus bu yönden en iyisi.
0
🌸roe
(19.10.23)
ios sevmem. samsung'un android versiyonlari da bana hep cig ve ucuz gelmistir. favorim net pixel
0
hot potato
(19.10.23)
fiyatları aynı olsa veya önemsiz olsa iphone 15 plus (çünkü macbook, ipad vs. de kullanıyorum)

fiyat önemli olduğu için S23 aldım memnunum. Tabii ilerideki satış fiyatı önemli dersen bu sefer iphone'a verilen ek para makul görünebilir.

Pixel serisi Android'in en düzgün cihazları galiba, sıkı şekilde Google fanıysan alabiliyorsan neden olmasın. (eskiden bunlar düz androiddi hala öyle mi bilmiyorum, mesela Samsung'un kendi arayüzüne eklediği özellikler kısayollar bunlarda olmuyordu. O kimi için tercih sebebi kimine de özellik eksilmiş gibi geliyor)
0
nhk ni youkosu
(19.10.23)
S22 ultra aldım ben. Kameraları s23 ultra ile aynı. Şarj işini de çözmüş samsung güncelleme ile.
0
karacigerim vur kadehlere
(19.10.23)
(4)

milan bergamo airport - duomo - sim card

ted
1-Milan Bergamo havalimanında sim kartı almak mümkün mü? Mümkün değilse duomo çevresinde alabileceğim yerler var mı? Hangisini ödersiniz? Hangi saatlerde kapanıyor bu yerler? 2-duomo'ya gitmek için en mantıklı ulaşım şekli ne? Flixbus vs. İnternetten bilet almasak orada alsak olur mu?
1-Milan Bergamo havalimanında sim kartı almak mümkün mü? Mümkün değilse duomo çevresinde alabileceğim yerler var mı? Hangisini ödersiniz?
Hangi saatlerde kapanıyor bu yerler?

2-duomo'ya gitmek için en mantıklı ulaşım şekli ne? Flixbus vs. İnternetten bilet almasak orada alsak olur mu?
0
ted
(19.10.23)
Havalimanında her zaman sim kart satan yerler olur. Havalimanındakiler 7-24 açık olur diye düşünüyorum en azından romada ve venediktekiler öyleydi. Duomo için metro gidiyor yakınına kadar diye biliyorum.
0
why do we fall sir
(19.10.23)
Havalimanında olmaz olsa da pahalı olabilir. Taksiye binerseniz yakında alabileceğim yer var mı diye sorun.
0
roe
(19.10.23)
Sorumu güncelledim, duomo'ya gitmeme gerek yokmuş. Şimdi terra
vision vs. ile şehir merkezine gitmeyi düşündüm. Buraya gitme amacım tessy makinelerinden kart almak. Bu bölgedeyken hemen sim kart da almak istiyorum. buraya yakın wind vs. var sanırım. Onu önerir misiniz ve plan uyun mu?
0
🌸ted
(19.10.23)
Iliad, very mobile, fastweb veya ho operatorlerine bakabilirsiniz en uygunlari onlar. Iliad'in bazi yerlerde otomati oluyor, veya supermarketlerde bulunabiliyor. Sim ucretiyle 15€ civarina 100 gb internet veriyor cogu. Duomo civarinda bazilarinin dukkani var, bazilari rasgele telekom dukkanlarinda oluyor. Herhangi birini maps'e yazin ve kendinize en yakin olanina gidin bence. Sehir icinde hepsinin 4G baglantisi olur.

TIM, vodafone ve wind'in kendi hatlari daha pahali. Oburleri zaten bunlarin altyapisini kullaniyor.


Alternatif de imkan varsa e-sim bakabilirsiniz.
0
mirafiori
(19.10.23)
(2)

Güreşe başlamak için 40 yaş çok mu?

kukuleta
Uzun yıllar düzensiz olmakla birlikte fitness yaptım ama artık bana anlamsız geliyor.Çocukluk dönemlerinde bir sülale geleneği olarak aile bir araya gelince kuzenlerle çok güreştirildik :)Ergenlik dönemlerimde de ince yapılı olmama rağmen deviremediğim pek az kişi oluyordu.Yani çocukluktan bir yatkı
Uzun yıllar düzensiz olmakla birlikte fitness yaptım ama artık bana anlamsız geliyor.

Çocukluk dönemlerinde bir sülale geleneği olarak aile bir araya gelince kuzenlerle çok güreştirildik :)

Ergenlik dönemlerimde de ince yapılı olmama rağmen deviremediğim pek az kişi oluyordu.

Yani çocukluktan bir yatkınlık var.

Kiloma göre de genel kuvvetim yüksek. Bunu birçok farklı kişiden duymuştum, özellikle bel, bilek vb epey kuvvetli 82 kg 183 cm birine göre.

Şimdi yaş alınca da eski merak yeniden canlandı ama 40 yaş çok mu, idmanları çok ağır gelir mi bilemedim.

Eğitim almak için vaktim de müsait ama pek güreş kursuna da rastlamadım Kadıköy taraflarında.

Var mıdır beni yönlendirebilecek birileri.
0
kukuleta
(18.10.23)
Değil de fizik ideal değil gibi. 183 lük güreşçi 130 kg oluyor.
0
roe
(18.10.23)
Böyle bir duyuruyu ben açacaktım ama iç sesim "saçmala olm cevap belli" dediği için açmamıştım. Ben de tanıdık güreş hocası da var, aynı spor salonuna gidiyoruz, ama adama konuyu açamadım bile. Gel bakalım mindere deyip belimi 45 derece bükerse öyle kalmaktan korkuyorum. Çaktırmadan adamı izliyorum, bi şeyler kapmaya çalışıyorum. Ağırlık çalışmıyor daha çok yerde çapraz mekik, plankta dağ tırmanma falan tarzı şeyler yapıyor.
0
gece abisi
(19.10.23)
(7)

Annemle Babamı dolandırmışlar

algoritma uzmani
Cumartesi günü annemle babam masa almaya gitmişler Konya Mobilyacılar sitesine. (İkisi de +65)Adamın biri gereksiz aşırı lüks bir masa takımı satmış. Sandalyeler için 30 bin TL kredi kartından çekim yapıp, 10 Euroluk senet imzalatıp vermiş masayı. Masa gereksiz şekilde büyük. Muhtemelen masa için fa
Cumartesi günü annemle babam masa almaya gitmişler Konya Mobilyacılar sitesine. (İkisi de +65)

Adamın biri gereksiz aşırı lüks bir masa takımı satmış. Sandalyeler için 30 bin TL kredi kartından çekim yapıp, 10 Euroluk senet imzalatıp vermiş masayı. Masa gereksiz şekilde büyük. Muhtemelen masa için fatura kesmemiş. Babama 10 bin Euronun 60 bin tl olduğunu söylemiş. Babam da ha evet demiş doğru. KAfası gidiyor artık babamın. Aşırı dalgın.

Masayı iade etmek için aradığımda bunlar avangart ürün iade edemezsiniz dedi. Yıpranır onların boyası çok pahalı falan diye bir sürü edebiyat yaptı. Fatura yok, muhtemelen iade hakkımız da yok. Babam emekli maaşıyla yaşayan bir insan. Annem masa alalım misafirlerim gelecek diye tutturmuş. Şu an mahvolmuş durumdalar. Ortada imzalanmış bir senet var. Masa için fatura var mı yok mu emin değilim. Benim bu işi halletmem lazım. Nasıl yaparız?
0
algoritma uzmani
(15.10.23)
Avukat tutun, burdan yada netten elde ettiginiz bilgilerle birşey elde edemezsiniz.

Durum anladığım kadarıyla karşılıklı uzlaşı ile ticaret olmuş. Bunun adı dolandırıcılık degil, güveni kötüye kullamma olur.

Tabi ürünün faturası muhasebesi hatta pos cihazından çekilen rakamın kdv si bile incelenmesi gerekir.

Elbette iade olmaz ürün nette alınmadıysa,

Açıkçası mobilyanın kıymeti vs tam bilinmiyor.

Avukatınız bir kaç yönden bu mobilyacıları sıkıştırabilir bankaya charback başvurusu da dahil. Avukatınız gerekli belgeleri inceledikten sonra yasal surece karar verecektir.
0
Fritz-X
(15.10.23)
Masa Takımına 60 bin TL denilmiş. 30 bin sandalyelere verilmiş (Kredi kartı ile sandalyelere ödeme yapılmış orada sorun yok). geri kalan 30 bin için senet imzalamışlar 10 bin euro'luk :) Masa gerçekten de pahalı bir masa. Ama babam 30 bin TL diye düşünerek imza atmış. Adam hatta Facebook'ta şu şekilde paylaşım yapmış. Bu arada Fatura da yok.
0
🌸algoritma uzmani
(15.10.23)
Tecrübeli bir avukata danışın. Zaman kaybetmeden hızlı davranın.
0
roe
(15.10.23)
Avukat +1
Buna ek olarak benim bildiğim Türkiye'de döviz ile çek olmuyordu, o konuda arastirilmali. O yüzden kesin avukat.
0
logisticsmanager
(15.10.23)
Adamı dolandırıcı olarak niteleyip, verdiğin linkle adamı ifşa ediyorsun. 'Ticari itibar' gerekçesiyle sen dava konusu olmak istemiyorsan o linki kaldır bence.
0
Mirket
(15.10.23)
10 bin eurluk senet ne la şaka mı?

Adamı öperler.

Eğer istersen sözlümte başlığını açayım, gerçi başlık açma yetkileri de değişti. Bilmem açabilir miyim ama denerim. Detayları, adresine numarasına vs kadar iletirsen eğer açabilirim.
0
bunikkullanimdabaskabitanesectim
(15.10.23)
dükkna gidip kararlı bir şekilde çeki düzelttirin
mobilya sitesinin yönetimine de başvurabilirsiniz
yerleşik bir dükkan ise böyle bir olaydan dönerler
0
bir soru sorcam
(16.10.23)
(5)

Şişkinlik vermeyen yemekler

tchuck
yediğim çoğu şeyde, kısa sürede uykum geliyor ve ağırlık çöküyor.yediklerim yanlıştır diye düşünüyorum.şişkinlik yapmayna, uyku getirmeyen gıdalar nelerdir? neler yemek neleri çıkarmak gerekiyor listeden?yani yine yiyeyim doyayım, gerekirse yine kaloriyi de çok almış olayım farketmez. tek beklentim
yediğim çoğu şeyde, kısa sürede uykum geliyor ve ağırlık çöküyor.

yediklerim yanlıştır diye düşünüyorum.
şişkinlik yapmayna, uyku getirmeyen gıdalar nelerdir? neler yemek neleri çıkarmak gerekiyor listeden?

yani yine yiyeyim doyayım, gerekirse yine kaloriyi de çok almış olayım farketmez. tek beklentim yemek bana ağırlık çöktürmesin.

böyle listeler var mıdır?
0
tchuck
(15.10.23)
"Eğer, tüketilen besinler yüksek oranda karbonhidrat içeriyorsa vücutta aşırı insülin salınımı gerçekleşebilir. Bu artış, uykudan sorumlu hormon olan seratonin hormonunu da tetikler. Böylece, yemekten sonra halk arasında "ağırlık çökmesi" denilen uyku hali ortaya çıkar."

gibi bir durum varmış.
peki mesela, ben ayşekadın fasulye yaptım diyelim. zeytinyağlı vs. bu da karbonhidrad kategorisine giriyor mu?

yoksa; örneğin ketojenik diyetlerde lifli gıdalardan alınan karbonhidratları, karbonhidrat olarak görmüyorduk. onları eliyorduk. bunda da böyle bir durum var mı?

sırf et balık yumurta yemek iç baydırır çünkü bi noktada.
yeşil sebze, yeşil salata ne bileyim bu kinoali falan salatalar falan gömsek, yine ağırlık yaratır mı?
0
🌸tchuck
(15.10.23)
www.acibadem.com.tr

tüm sebzeler ve tahıllar karbonhidrat içeriyor ama önemli olan bunun kana karışma hızı.
0
orpheus
(15.10.23)
tchuck baydırır demişsin de alışınca sorun olmuyor. karbonhidrat tüketmeyi bırakınca bağımlılıktan kurtuluyorsun yoksunluk hissetmiyorsun. çoğu insanın açlık sandığı his aslında karbonhidrat yoksunluğu. yeterli kaloriyi aldığın aslında aç olmadığın halde yeniden yeme dürtüsü oluyor karbonhidrat ile beslenince.

ben 3. yılımdayım carnivore diet'de ^^ şişkinlik filan yok mesela böyle beslenirken. kırmızı et tavuk yumurta filan yiyorum sadece. yaklaşık 3 yıldır 1 yudum bitkisel besin geçmedi boğazımdan.

yapabilirsen sorunlarının en etkili çözümü olur ama dışarıda yemeyi veya hazır yemek sipariş etmeyi unutman lazım direkt.
0
konetsu
(16.10.23)
Buharda pişmiş sebze deneyebilirsin. Konetsu'nun dediği diyet full kolestrol. Canan Karatay hiçbir bilimsel veriye dayanmadan savunmuştu bunu. Et = kolestrol = kalp krizi. Bu kadar net.
0
roe
(16.10.23)
www.youtube.com

kolesterol=kalp krizi yanlış.
kolesterol+karbonhidrat=kalp krizi doğru.

carb tüketmediğin sürece kolesterolün bir zararı/tehlikesi vs. yok.
0
konetsu
(16.10.23)
(17)

İşine önem göstermek enayilik midir?

skr1292
Kiminle konuşsam aldığın para kadar çalış, çok çalışıyormuş gibi görün ama keyfine bak, ufacık bir şey yapsan bile bağıra bağıra anlat vs vs diyorlar.bana saçma geliyor bu. ben ise her zaman elinden geleni yap abi aldığın para düşük olsa bile sen çalış sonra hakkını ara, işten ayrılacaksan da arkand
Kiminle konuşsam aldığın para kadar çalış, çok çalışıyormuş gibi görün ama keyfine bak, ufacık bir şey yapsan bile bağıra bağıra anlat vs vs diyorlar.

bana saçma geliyor bu. ben ise her zaman elinden geleni yap abi aldığın para düşük olsa bile sen çalış sonra hakkını ara, işten ayrılacaksan da arkandan çalışmadı demesinler kafasında olan biriyim.

hangisi doğru sizce.
0
skr1292
(15.10.23)
Çalışmak yıpratıyor insanı.
0
roe
(15.10.23)
sana verilen para=deger. az sevilip hayvan gibi fedakarlik yapmak gibi bi sey enayilik mi sana kalmis cunku callsarak fazla tatmin oluyo olabilirsin. benim icin kesinlikle enayilik. hakkindan az para almanin anlami=birilerinin havadan cebini doldurmak yani baskasi zengo olsun diye daha iyi calisiyosun sonra da yorulacaksin
0
mess
(15.10.23)
Senin düşüncen doğru.
Atatürk'ten geliyor;
Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır.
Emeğinin karşılığını alamadığını düşünüyorsan ya zam istersin ya da ayrılırsın işinden.
Görevi iyi yapmak başka olay, bunun maddi değeri bambaşka bir olay. Herkes bu ikisini aynı gördüğü için tembel, hasut, geri kalmış bir toplum olduk.
0
etna
(15.10.23)
Uluslararası şirketlerde çalışmayı hedef edinin. Özellikle Amerikan, Alman, Japon.

Bu ozelliklerinizle hem rahat eder, hem de başarılı olur ve para kazanırsınız.
0
alfired
(15.10.23)
Enayilik falan değil. Haklısın burada.
Az çok bir işyerinde gerçekten kişinin yaşadığı bazı haksızlıklar sebebiyle işine karşı gereken önemi vermemesini, motivasyonsuzluğunu anlarım. Bu ayrı konu.
Diğer yandan normal koşullarda gevşeklik, tembellik ve kişinin kendi rahatlığına verdiği önemden dolayı iş yapmamazlığı ise artık bir tür hobi ve cidden bulaşıcı bir nitelik taşıyor.

Buna benzer şeyler yaşadım. Çoğu insanımız ucuz yollu, az emek vererek, az iş yaparak çok kazanma derdinde.
Verilen para kadar çalış.. demeden az evvel işssizken, ne iş olsa yapıyorduk oysa.

Ürün aldığımızda "f/p" değerine dikkat ederiz. Çalışma hayatında ise kazanma ölçütümüz:

az iş / prim+ikramiye+fazla mesai+iş yerinden zimmete geçirilenler+ bizden biraz fazla kazanan arkadaşı aylarca kıskanmak+kredi kartları borcumu banka silse de rahatlasam arzusu+iş arkadaşından alınan borcu bilerek unutmak+ işe geç gelmek+ işten erken gitmek+ hastane gibi acil işlerimiz bitse bile keyfi olarak dışarıda fazladan bir kaç saat daha geçirip iş yerine öyle gitmek+ silsilenin üstü ile yakınlığı tamamen iş adına değil de kişisel menfaat için kullanmak, şirin görünerek onlardan takdir beklemek

abartı gelecek ama gerçek bunlar.

evinde yatağından kalkmadan, sadece dışarıdaki hayatında bir kadro işgal ettiği için aylık maaşını atm'de hazır bekleyenlerin olduğunu düşünmemek elde değil.
0
diyecevaplandı
(15.10.23)
İşini düzgün yapmak insanın kendine saygısıdır bence.
Paran azdır çoktur onlar başka konu. Ya iş değiştir ya zam iste. Ama param az diye düzgün iş yapmamak ahlaksızlık.
0
Gradient_tabanlı_mor
(15.10.23)
Düzgün yapmak kendine saygıdır.

Parası azdır çoktur kalitelidir değildir o ayrı mevzu.

Genel yargı ise çalışmanın yıpratmasından kaynaklı.
0
baldan kaymak
(15.10.23)
işine önem göstermek en az tabirle iyi ahlak göstergesidir, hakkınızı alamadığınızı düşünüyorsanız gidin kendinizi anlatıp konuşun, hakkınızı isteyin.

Eğer alamıyorsanız, arkadaşların dediği gibi çalışana değer veren firmalarda ki çalışanlarına şirket hissesi veren firmalar bile var, bu firmalara girmeyi deneyin, oda olmadıysa imkanınız var ise yurtdışında olabilir.

ülkemizde maalesef bir çok şey kokuşmuş durumda, iş yerinde yalakalar, ispiyoncular, yalayıcılar daha çok maaş alıyor.


Ayrıca bir seçenek olarak işini iyi yapan insanların kendi işlerini kurduklarında başarılı olma ihtimalleri de yüksektir, ancak tabiki tek başına yeterli değil.
0
Rao
(15.10.23)
enayilik değildir.
enayilik olarka gören tüm arkadaşlarım şuan benimle aynı yaşta ve sürünüyorlar. ben belki geçmişimde daha fazla çalıştım ama şuan çok daha rahat bir pozisyondayım ve geleceğim daha parlak.
0
tchuck
(15.10.23)
Onların söylemek istediği "kendini kullandırtma, herkesin işini yüklenmene sebep olacak şekilde öne çıkma, ortalığın düzenini olumlu yönde bile olsa bozma çünkü zaten hepimiz kullanılıyoruz (enflasyon sürekli maaşlarımızı yiyor) bir de sen kendini gereksiz yorma, bizi de töhmet altında bırakma".

Seni de kendilerini de korumaya çalışıyorlar, bunu bizzat kardeşim yaşadı oradan biliyorum. Bir departmanın 1 haftada yapacağı işi kardeşim yarım günde bitiriyordu, ona çok fazla yük yüklediler, yaptıkça da kötü davranıp sürdüler. Gerek yok evet.

Yoksa işine saygı göstermek iyi çalışmak en doğru şey. Dengeleri bozmadan yapmak lazım. Bazen her insan senin yeteneğinde de olmayabiliyor, çoğunluk orta seviyede olabiliyor sen sırıtabiliyorsun... denge gözetmek en doğrusu.
0
muhayyer divan
(15.10.23)
Benim anlamadığım bazı şeyler var.

İş yerinde yaptığınız bir şeyi anlatmak ve aldığınız para kadar çalışmak ne açıdan işe özen göstermemekle ilgili ki?

İşe özen göstermek işi vaktinde ve doğru şekilde bitirmekle görünür olan bir durum. Bu saydıklarınız işi belirlenen sürede ve doğru olarak bitirmenin önünde engel değil.

"Çok çalışıyormuş gibi görün ama keyfine bak" kısmı da yanlış ifade edilmiş bence.

İşten kaytarmak ayrı bir konu ve uygunsuz. Ancak mesele hızsa işinizi hasta, sağlıklı, mutlu, üzgün her çeşit ruh halinde sürdürebileceğiniz bir tempoda yapmazsanız enerjik bir dönemde yaşadığınız parlamanın sonuçlarını, enerjik olmadığınız bir dönemde çekersiniz.

Sizin sağlığınızı kimse düşünmez @skr1292 yarın ölseniz iş yerinde yaratacağı şaşkınlıktan sonra kimsenin umrunda olmazsınız. Hal böyleyken hayatta daha önemli şeyler var.
0
akhenaten
(15.10.23)
yeteneğinin ve çalışmanın karşılığını verecek iş yeri bulabilmekle ilgili bu
mevcut işte yeni bir şeyler öğrenmiyorsan, yaptığın az iş de yeterliyse zaten çatışma yok
ama ilerleme de olmaz
0
bir soru sorcam
(15.10.23)
Türkiye'de çalışırken böyle yorumlar duydum ama şimdi düşününce ne kadar saçma olduğunu görüyorum.

Aslinda olay doğru yerde çalışmak. Doğru yerde calisinca olay win-win oluyor. Misal şu an çalıştığım yerde durum aynen böyle haliyle isimin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama ben buraya isimin en iyisini yaparak geldim, paramin karsiligini yaparak değil.

Örnek verirsem ilk satin alma yapiyordum ve Fransa'da memur işi gibi; sabah 9 aksam 5 bitti, iki saat öğle arası. Ama ben fazlasını yaptim, daha fazlasini öğrenmek istedim. Şirket bunu gördü ve sonrası iyi bir kariyer gelişimi.
Ama cevremdekileri dinlesem heralde hala satin almaci ya da iste key user takilip dururdum.

Bu arada iki adet yüz bin+ kisinin olduğu sirkette calistim. Ikisinde de isinizi ne kadar iyi yaptiginiz kadar bunun ne kadar görüldüğü de önemli dendi. Bu sebepten benim müdürlerim yaptığım işleri üst yönetime sunarken benim yaptığımı söylerlerdi, ben de böyle bir eğitim aldığım için bir calisanim bir şey yaparsa kesinlikle onun yaptığını söylerim hatta ben bile yapmış olsam işi beraber yaptık derim misal.

Kısacası sizin yapmaniz gereken karakterinizi dandik is yerleri için degistirmemek. Siz işini düzgün yapan biriyseniz işini düzgün yapana doğru parayi veren yerde calismalisiniz. Dediğiniz doğru ama buradaki tek sıkıntı karsiligini vermeyince ayrilmamak. Bunu yapan çok insan olduğu için boyle konusuluyor ama karşılığını alamadığı zaman başka yere geçse çoğu kişi böyle sıkıntı olmaz
0
logisticsmanager
(15.10.23)
Verdiğin ekstra emeğin karşılığını alıyorsan tabii ki enayilik değil.

Herhangi bir kariyer hırsı olmayan, severek yaptığı mesleğine devam eden biriyken içinde bulunduğum kurumun çalışana değer veren yapısı sayesinde çok çalıştım çünkü karşılığını alacağımı biliyordum. Ondan önceki şirketim ise öyle değildi ayrıldım.
Kadirşinas şirketteki başarım karşılık buldu, sonraki iş seçimlerimi de benzer yaptım ve 32 yaşında direktör oldum.
Doğru organizasyona doğru yatırım yaparsan emeğinin karşılığını alıyorsun, buna inandığın yerde çok çalışmanın bir zararı yok.

İşsizlik çok, rekabet çok ve herkesin arasından sıyrılmak için işini en iyi biçimde yapman lazım. Evet bunu göstermen de lazım ama bu yalakalık yapmak anlamına gelmiyor.
En çıkmaz durumda başka şirketlerle görüşüp pazardaki ağırlığını ölçerek bundan daha fazlasını yapabilir miyim, benim değerimi anlayacaklar mı diye bakıp düzenli iş görüşmeleri yaparak bi sonraki seviyeye atlayabilirsin.
0
Bruce
(15.10.23)
benim gördüğüm herkes kaç paralıksa onun karşılığını alıyor. o sızlanıp duranların çapı aslında o kadar. eğer yerini beğenmiyorsan ve ağaç değilsen yerini değiştirirsin. eğer yerini değiştirmiyorsan veya bunun için gerekli çabayı sarf etmiyorsan aslında orada olmak senin de işine geliyor bi şekilde. benim gördüklerim sızlanıp duruyorlar ama durumlarını iyileştirmek için bulundukları şirket içinde hiç bir reaksiyon göstermiyorlar, şirket dışı fırsatlar için de kollarını kıpırdatmıyorlar. böylelerine söylenecek tek şey var. sürünün ....
0
krmzbvl
(15.10.23)
hangisinin dogru oldugu sana ve senin hayatta ne gerceklestirmek istedigine bagli.

memur zihniyetli adam cok calisiyormus gibi gorun keyfine bak, ne kadar az calisirsan senin icin kardir der.

yirtici piyasa adami ise bu tazr hesaplara girmez, isin sonunda yapacagi paraya bakar. bazi aylar cok calisirsin bazi tohumlar dikersin, hemen meyvasini yiyemezsin ama ilerde donusu buyuk olur.
0
cooperr
(15.10.23)
Artık bazı mesleklerde çok çalışmak bir zorunluluk. Eğer senin gibi çok eleman varsa, yaptığın işi yapabilecek çok adam varsa o zaman çok çalışmak zorundasın.

Başarılı bir cerrah günde 1 ameliyat yapar. Onda da bir sürü naz yapar. Hastayı azarlar, çevreyi azarlar. Kimse ona ses edemez. Böyle bir konumda değilsen sıradan bir beyaz yaka için çalışma koşullarını eleştirme hakkı yok gibi.
0
roe
(15.10.23)
(11)

ayakkabı stoğunuz var mı kaç tane var?

baldan kaymak
bi ben mi hiç giyinmediğim ayakkabılara sahibim merak ettim sevdiğim modelleri aldım ama fırsat gelmedi henüz sb.
bi ben mi hiç giyinmediğim ayakkabılara sahibim merak ettim sevdiğim modelleri aldım ama fırsat gelmedi henüz sb.
0
baldan kaymak
(05.10.23)
Benim bi an boş bulunup aldığım, ama sonra yıllarca hiç giymediğim bi sürü ayakkabım var. Boş boş yer kaplıyorlar dolapta. Belki bi 20 tane vardır.

Edit: aynısı tişört, pantolon, gömlek vs. bilumum tekstil ürünleri için de geçerli. Alışveriş yapmayı sevmediğim için bunalıp, ilk elime geleni alıp çıkıyorum dükkandan, sonra kullanmıyorum, kalıyorlar öyle.
0
plutongezegendegilmi
(05.10.23)
0
0
playing star again
(06.10.23)
1 botum var. Diğer ayakkabım öldü. Kışı botla geçireceğim. Yani 0.
0
Bir cebinde das kapital
(06.10.23)
stogum 0. Normal kullandigim sandalet/yazlik/kislik seklinde ayakkabilarim var.
0
hot potato
(06.10.23)
copculuk denince de ben. sadece kendi aldigim ve giymeyeceklerimin yaninda es dostun giymedigi verdigi ayakkabi, canta coplugum var. eviniz kucukse stres kaynagi disinda bi vasfi yok
0
mess
(06.10.23)
Bot ve spor ayakkabım var. Bir tane de terlik.
0
allah yazdiysa bozsun
(06.10.23)
hiç giymediğim ayakkabılarım yok, stok gibi tutmuyorum yani. ama yazlık kışlık yedeklerim hep var. hepsi yıllar içinde alınmış bazıları daha az giyilmiş bazıları daha çok giyilmiş ama sağlam şeyler oldukları için tutuyorum, atmıyorum, illa ki lazım oluyorlar. sizinki gibi güzel diye alıp kenarda beklettiğim yok. ama bu şekilde ayakkabı alan insanlar tanıyorum, siz tek değilsiniz :)

bende tekstil ürünleri var bu şekilde. severek alınmış ama yeri gelmeyip bir türlü giyilememiş elbiseler falan özellikle.
0
nimberjack
(06.10.23)
1-2 tane ayakkabim olur genelde. Bot falan sevmiyorum. Yaz kis farketmeksizin spor ayakkabi giyerim. 2 tane gayet yeterli.
0
roe
(06.10.23)
Hayatım boyunca yaz için bir çift, kış için bir çift olmak üzere iki çift spor ayakkabı ve çok yağmurlu günlerde giymek için bot şeklinde 3 çift ayakkabıdan fazlasına sahip olmadım açıkçası. Durmadan ayakkabı alan insanlar da bana tuhaf geliyor. Hadi duruma göre bi tane resmi davetlerde giymelik ayakkabı gibi daha ekstralar da alınabilir ama mesela tişört değiştirir gibi işe giderken farklı farklı ayakkabılar giyenler garip geliyor. He yargılamıyorum tabii bu da bir keyif yani sadece benlik değil.

Kışlık ayakkabım biraz eskidi, havalar iyice soğumadan bir çift almayı düşünüyorum. Onun dışında belki seneye de bir yazlık alırım. Botum daha idare eder.
0
nundu
(06.10.23)
cevap yazan arkadaşlar erkek sanırım, kadınım ayakkabı stoğum var, hiç giymediğim spor ayakkabılarım, klasik ayakkabılarım, sandaletim vs.. vardır. beğendikçe alırım, bazı markalarda sürekli giydiğim modeller var, yeni renkleri çıkınca onları alırım nasıl olsa bir gün giyerim.
0
benaslinda
(06.10.23)
uzun zamandır yeni ayakkabı almıyorum diyebilirim ancak buna rağmen kullanmaya başladığım 6-7 çift spor ayakkabım, minimum 10 civarı sandaletim, 3-4 tane mevsimlik daha resmi ayakkabım, 7-8 farklı botum var. bunlar dışında da yıllar önce alıp sıfır durumda bekleyen 2-3 bot, 1-2 sandaletim ve 2 çift de converse im duruyor günün birinde giyerim diye. bunlara rağmen ben genelde 1-2 ayakkabıya takılıyorum haftalarca saedce onları giyiyorum. onlar giyilmeyecek duruma gelince diğerine geçiyorum genellikle. benim yaptığım aslında stok değil de yeni aldıklarımı benimseyip sevmem uzun sürüyor.
0
hypathia
(06.10.23)
(18)

Ev arkadaşının sevgilisi

Mossy
Ara sıra gelip kalıyor diyelim, bazen 2 3 haftada bir gün bazen de daha sık gelip birkaç gün boyunca kalıyor. Kaldığı süreçte odadan sadece tuvalete gitmek için çıkıyor, onun dışında su almaya bile çıkmıyor. Yemeği odada yiyorlar vb. Evde siz varken duş falan almıyor. Bu kişinin varlığından rahatsız
Ara sıra gelip kalıyor diyelim, bazen 2 3 haftada bir gün bazen de daha sık gelip birkaç gün boyunca kalıyor. Kaldığı süreçte odadan sadece tuvalete gitmek için çıkıyor, onun dışında su almaya bile çıkmıyor. Yemeği odada yiyorlar vb. Evde siz varken duş falan almıyor. Bu kişinin varlığından rahatsız olur musunuz?
0
Mossy
(05.10.23)
olurum, evde yabancı biri olunca nefes almasa bile insan kendi evi rahatlığında hareket edemiyor
0
freebird5406_2
(05.10.23)
birisinin bana dis kapinin mandali muamelesi yaptigi her yerde rahatsiz olurum. belli bir yastan sonra eger finansal olarak mumkunse yalniz yasamak en sagliklisi.
0
cooperr
(05.10.23)
Yani bu olabildiğince rahatsızlık vermeme çabası iyi niyetini gösterir ama uzun süre kalması can sıkıcı olabilirdi.2-3 hafta uzun bi süre
0
olaylar olaylar
(05.10.23)
"Ev arkadaşıyla" yaşadığım yerde bu kadarından rahatsız olmam.

Evde gayet rahat hareket etmeye başlarsa rahatsız olurum. Rahat hareket derken, örneğin gürültü patırtı artarsa ya da ortak alanları sanki evde yerleşik biriymiş gibi kullanmaya başlarsa rahatsız olurum.
0
akhenaten
(05.10.23)
akhenaten +1

belli ki size saygılı, iyi niyetli şekilde minimum miktarda rahatsızlık vermeye çalışıyor.
ortak alanlarda hiç zararı yok. ev arkadaşınızın odasına da müdahale etmeye girer dahası.
0
patronaj1
(05.10.23)
@olaylar olaylar 2-3 hafta kalmıyor, bazen 2 3 haftada bir gün geliyor, bazen haftada 2 3 gün geliyor belli olmuyor.
0
🌸Mossy
(05.10.23)
Rahatsız olmam, zaten rahatsız etmemek için baya özen gösteriyorlar gibi. Senin mutfağı banyoyu bir yeri kullanmanı kısıtlayacak veya rahatsız hissettirecek davranışı varsa o zaman rahatsız olunur.
0
nhk ni youkosu
(05.10.23)
Olmam herhalde.

Ama ben duş alacağım zamanı ona göre belirliyorsam olurum. Absurd bir durum.

Kadın olsaydım kesin rahatsız olurdum.
0
baldan kaymak
(05.10.23)
en azından benim tecrübeme göre ev arkadaşlığıyla ilgili bütün meselelerde kuralları baştan nasıl koyarsanız öyle devam ediyor. siz bir kere tamam gelsin dediğiniz anda olay buna dönüyor. ben olurdum, eve iki kişi çıktım sonuç olarak haftada 2-3 gün üçüncü kişiyi görmek istemem ama bir kere tamam demişsiniz. yine de sizi olabildiğince rahatsız etmemeye çalışıyormuş. yine de evde ev arkadaşınız varken bile istediğiniz her şeyi yapamayabiliyorsunuz -en basitinden sesli bir şekilde müzik açıp dans etmek gibi- üçüncü bir kişi olunca da aynı rahatsızlığı hissetmeniz normal, hissediyorsanız.
0
black holes in the sky
(05.10.23)
Para varsa bu rezillik çekilmez. Ev arkadaşlığı zaten kötü bir şey üzerine sevgilisi geliyor.
0
ruhen hastayim ben
(05.10.23)
Bu anlattigindan rahatsiz olup ev arkadasini yollarsan yerine gelen eskisini cok aratir o kadar soyliyeyim.
0
hot potato
(05.10.23)
Ruhen hasta biraz abartmıyor musun sen de :d
0
🌸Mossy
(05.10.23)
Ev arkadaşının eklentisi gibi olduğu için rahatsız olmazdım, tam tersi ben ev arkadaşımın her arkadaşıyla konuşmak zorunda değilim sonuçta.
0
sanguine
(05.10.23)
yarın öbür gün senin sevgilin geldiğinde sen de aynı haklara sahip olacaksın. %80 öğrenci evinde de bu işler böyle ilerler. bir dönem sevgilisi olur ilk aylarda gelir kalır vs. yani geliyor 10 gün gitmiyor desen, içiyo ses çıkarıyo desen anlarım ama şu durumda senin kendi çekingenliğin dışında seni rahatsız edeceği bir olay yaşanmıyor.
0
orpheus
(05.10.23)
Sen erkeksin ve ev arkadaşının kız arkadaşı iki seks arası senle de muhabbet etsin mi istiyorsun, boşta bekar arkadaşı vardır belki? Böyle bi rahatsızlık mı? Yoksa sen kızsın ve evde bir adam var yiyeceğime içeceğime ilaç katıp bana tecavüz eder mi diye mi rahatsızlık?
0
sifir
(05.10.23)
Ev içinde fazla dolaşmayarak, göze görünmeyerek gösterdikleri saygının aynısını cinsel aktivitelerinin ses sınırları konusunda da gösteriyorlarsa eğer gayet tolere edilebilir bir şey. Rahatsız olacağımı sanmıyorum.
0
beyfendi
(05.10.23)
Benim eski ev arkadaşımın sevgilisi de böyle geliyordu, haftada en az 3 gün gibi, duş da alıyordu hahahaha. Ben de kendim odaya kapanmıştım evde. Yemekleri falan da dışarıda yiyip geliyordum çünkü ikimiz de çalışıyorduk ve ben geldiğimde ev arkadaşım mutfakta ikisine yemek yapıyor oluyordu (mutfağımız çok küçüktü). O zaman çok takmayıp idare ediyordum ama şimdi yalnız yaşıyorum ve geri dönüp düşününce ne saçma işmiş diyorum.
0
peki madem
(06.10.23)
Valla beni rahatsız eder. Sevgilisi olan birlikte ev tutabilir. Hem sevgilisiyle yaşar hem de kirayı bölüşür.
0
roe
(07.10.23)
(11)

34 yaşında Sıfırdan başlayıp iyi bir yazılımcı olmak

proustun bir aski
Mümkün mü ? Bir şeyler üretmek istiyorum artık , yazılıma ilgi duyuyorum yurtdışına çıkma ihtimalini de göz önünde bulundurarak yazılım öğrenmek istiyorum , yapabileceğime inanıyorum , yapabilirim di mi ? C ve sistem programcıları derneğinden online kurs satın aldım , 14 ekimde başlıyor , hem korkuy
Mümkün mü ? Bir şeyler üretmek istiyorum artık , yazılıma ilgi duyuyorum yurtdışına çıkma ihtimalini de göz önünde bulundurarak yazılım öğrenmek istiyorum , yapabileceğime inanıyorum , yapabilirim di mi ? C ve sistem programcıları derneğinden online kurs satın aldım , 14 ekimde başlıyor , hem korkuyorum hem heyecanlıyım , benim gibi olan var mıdır acaba ?
Edit : hali hazırda karadağ’da oturum iznimiz ve taşınma planımız olduğu için yurtdışı ihtimali dedim
İngilizcem de c1 seviyesinde
0
proustun bir aski
(05.10.23)
Fırıncı, tır şöförü, pide-pizza-döner ustası falan olsan daha rahat yurtdışına çıkarsın. Uzaktan iş başvurusu yaparak kabul alan çok çok azdır.
0
roe
(05.10.23)
bu işin üniversitesini bitirip lisans sahibi olanlar varken neden bir dernekten eğitim alanları tercih etsin işveren? çok anladığım bir konu değil, sesli düşündüm sadece. bu anlamda daha gerçekçi hedefler koymak lazım bence. yurt dışı falan da çok kolay iş değil. bilgisayar mühendisi arkadaşlarım var yurtdışına çıktılar ama çok iyi üniversitelerden lisans ve yüksek lisans düzeyinde mezunlar... anadilleri gibi ingilizce konuşuyorlar ve iş tecrübeleri var. siz bunlarla yarışabilecek misiniz? ya da birkaç kurs bitirip yazılımcı olarak türkiyede veya dünyada iş bulmak bu kadar kolay mı? sadece sesli düşünme dediğim gibi.
0
motosiklet burclu adam
(05.10.23)
mümkün mü? her şey mümkün.

ama 34 yaşında yazılıma sıfırdan başlayıp yurtdışına çıkabilme ihtimalin 1000'de 1. belki daha bile düşük, belki de hiç yok.

34 yaşında bir junior'ın iş bulması ayrı mesele.

tuzun kuruysa dene, tuzun kuru değilse hayatını bomboş bir riske atmış olursun. tüm mal varlığını iddaa'ya vurmak gibi bir şey.
0
tchuck
(05.10.23)
abi sabah sozluk okuyayim dedim 4 ayda yazilimci olmak vs. falan yine lagima dondurmusler ortami. yok yazmayi ogrenirsin siir yazamazsin yok compileri var yok rtosler bilmem ne havada ucusuyor. kimse senden ucak ucurmani beklemeyecek.

ben iyi hocalarla bilg. muh. okumus biri olarak 6 ayda bal gibi yazilimci olur diyorum, gunde 12-15 saat muhabbeti gercek tabi. hatta universiteden mezun olani da tokatlarsin. universitenin kattigi nedir 3-5 basic algoritma, matematik-fizik(ki cogu bilgi yok su an), biraz da bilgisayarin elektronigi.

kisacasi 6 ay hayatsiz sekilde kendini odaklarsan olur, olan sey de iyi yazilimci adayi gibi bir sey. bu iyi kavrami bana gore 10,000 saat meselesiyle basliyor.

ama asil mevzu tchuck'in dedigi yerde basliyor, is bulma mevzusu. eger iceriden adamin varsa hic durma basla sonrasini zaten getirirsin calistikca.
0
gule gule
(05.10.23)
Öğrenmeniz azminize ve kapasitenize göre mümkün.

Ancak gelgelelim sıkıntı iş bulmada. Junior pozisyonlar için 34 yaş bir engel yaratabilir.
0
nuevo
(05.10.23)
yapilan en buyuk yanlislardan biri yazilim ogrenmenin ulasilabilecek bir hedef olarak dusunulmesi. yazilim ogrenmek bir surectir, ulasilan bir hedef degildir. yani "tamam simdi yazilimi ogrendim" dediginiz bir an olmuyor hicbir zaman. dil ogreniyorsunuz, mimarileri, frameworkleri, kutuphaneleri, sistem design vs. derken hicbir zaman sonuna ulasamadiginiz ama kat ettiginiz bir yol oluyor bu yazilim isi.

simdi bu acidan bakinca da herkes ayni yoldaysa ve "bu kisi ogrenmis, bu kisi ogrenememis" dediginiz bir ayrim yoksa ne olacak? olan su, bu yolda en fazla mesafe gitmis kisiler is bulacak, yurt disina cikmakta avantajli olacak. o nedenle sizin rakibiniz diger yazilimcilar. her is yeri kendisine basvuran yazilimcilar arasinda en iyiyi ise aliyorlar. bu yola girin ama ekstra caba ile onune gecmek durumunda oldugunuz bircok iyi yazilimci oldugunu unutmayin. bu is piyasadaki yazilimci havuzunda en iyilerden olup one gecme isi.
0
emrahday
(05.10.23)
"34 yaşında Sıfırdan başlayıp iyi bir yazılımcı olmak" başlıklı soruya yazdığınız cevap, moderasyon tarafından aşağıda belirtilen gerekçe ile silinmiş. Lütfen www.eksiduyuru.com adresinde yer alan Ekşi Duyuru kurallarını gözden geçirin.

Gerekçe: Soruya cevap değil. ("Teşekkür ederim", iki kişi arası diyalog, vs.)
Moderatör Notu: NULL

Detay:
Silinen Cevap: milyonda bir olabilir.
her alanda olabilir böyle istisna kişiler.
fakat siz gelip burada bu soruyu sorduğunuzda göre %99 olmaz.

hele hele "iyi bir yazılımcı" olup yurtdışından iş teklifi almak imkansız.

Başlık: 34 yaşında Sıfırdan başlayıp iyi bir yazılımcı olmak (git: 1568326)
Soru: Mümkün mü ? Bir şeyler üretmek istiyorum artık , yazılıma ilgi duyuyorum yurtdışına çıkma ihtimalini de göz önünde bulundurarak yazılım öğrenmek istiyorum , yapabileceğime inanıyorum , yapabilirim di mi ? C ve sistem programcıları derneğinden online kurs satın aldım , 14 ekimde başlıyor , hem korkuyorum hem heyecanlıyım , benim gibi olan var mıdır acaba ?
Edit : hali hazırda karadağ’da oturum iznimiz ve taşınma planımız olduğu için yurtdışı ihtimali dedim
İngilizcem de c1 seviyesinde
0
nuisance
(05.10.23)
Yorumları okumadım, mümkün, 32 yaşında almanca öğretmeni yaptı. almanca bildiği için ve almanyaya gitmek için. 2 yıldır mercedese iş yapan bir yazılım firmasında düşük maaşa başladı, şuan iyi gidiyor.
0
cccbehzatccc
(05.10.23)
ne kursu aldınız bilmiyorum ama c dili başlangıç için uygun bir dil değil.
0
parka
(05.10.23)
mümkün, C ve sistem prog. derneği kursları çok kalitelidir. doğru seçim.
ama bir kurs ile bu iş olamaz. bence başlangıç için C hatalı bir seçim değil. C bilen adam devamında her türlü yüksek seviyeli dile geçiş yapabilir. derleyicilerin çalışma mantığını bilir.

mumkün derken çok ciddi disiplin ve çaba gerektirecek buna da hazır olmalısın. günde min 4 saat mümkünse haftasonu bile ara vermeden üniversite sınavına hazırlanır gibi soru çözmelisin.

hezır hisettiğin ilk anda da bir proje geliştirmeye başlamalısın. üniversite-lians diploması falan bunlar etikettir. 3 sene sonra çatır çatır iş yapabilir duruma geldiğinde kimse sana diploma sormaz. diploma junior developer içindir.

ne olur ilk bir - iki işinde işe girmekte zorlanırsın. fazla detaya bakmayıp seni ileriye taşıyacak bir pozisyonukabu edip sabredeceksin.

yani bu yazılımcı olma serüvenin 3-4 yıl sürecektir.
0
orpheus
(05.10.23)
@emrahday +1, yazılımcılık, misal pidecilik gibi bi kere öğrenip sonra ekmeğini yiyebileceğin bişey değil. Ben 15 yıldır kod yazıyorum, hala her gün oturup kitap okuyorum, blog okuyorum, podcast takip ediyorum vs. Ki bu günlük mesaide dökümantasyon falan okumaya, yeni teknolojiler denemeye ek olarak yaptığım bişey.

Açıkçası ben yazılımcılığın, f/p mesleği olMAdığını düşünüyorum. Ben sevdiğimden yapıyorum bu işi, para kazanmak istiyor olsaydım müteahhit falan olurdum. Ha "iyi" para kazanıyorum ama bu efora göre kötü bence. Şu an saat 23:30, editörü biraz önce kapattım.

@gule gule'ye katılmıyorum. Daha doğrusu şöyle, herkes "yazılımcı" olabilir, ama herkes yazılımcı olamaz. Bu farkın "doğuştan" geldiğini düşünüyorum (zeka/ilgi/yetenek vs.), o yüzden sorunuzun cevabını denemeden bilmek zor. Hocanız ben olsam "senden olur veya olmaz" diyebilirdim, şu an da bana bağlı çalışan bazı junior developer'ları başka alanlara yönlendirdiğim oluyor. Ama görmeden ne diyelim :)

Ayrıca piyasada giriş seviye, basit işler yapan ve sonsuza kadar o basamakta takılı kalıp, çok da iyi para kazanamayan (misal EU piyasasında aylık 2-3k € / net) gibi milyon tane adam var. Garson da olsan zaten o parayı kazanırsın, o zaman bu kadar uğraşmanın ne anlamı var? TR'de de o katman yeni yeni oluşmaya başladı, asgari ücretin bi tık üstüne çalışan yazılımcılar diye. O katman kalıcı olacak, çünkü işi / şirketleri / piyasayı da buna göre kurguluyorlar veya işler o yöne doğru evriliyor zaten. E durum buysa daha az efor gerektiren milyon tane meslek var? "6 ayda" herkesin olabileceği yazılımcı tipi bu işte. Eğer bu sizin için yeterliyse "olunur", ama f/p işi değil dediğim gibi.
0
plutongezegendegilmi
(05.10.23)
(5)

Yeni ameliyat olan ve yüreyemeyen birine nasıl iğne yaptırılır?

mikahakkinen
Yeni ön çapraz bağ ameliyatı oldum. Ağrım çok dikloren iğne olmam lazım ama değnekle arabaya gidip hastaneye gitmek çok zorluyor. Sağlık bakanlığının eve gelip iğne yapma hizmeti var mı?
Yeni ön çapraz bağ ameliyatı oldum. Ağrım çok dikloren iğne olmam lazım ama değnekle arabaya gidip hastaneye gitmek çok zorluyor. Sağlık bakanlığının eve gelip iğne yapma hizmeti var mı?
0
mikahakkinen
(30.09.23)
eve hemşire çağırılıyor serum iğne için, hiç tanıdığınız yoksa eczaneyi arayıp bir sorabilirsiniz belki yardımcı olurlar
0
eja
(30.09.23)
eve saglik memuru cagirabilirsin. receten varsa kolay is
0
roe
(30.09.23)
Reçetem var nereyi aramam lazım?
0
🌸mikahakkinen
(30.09.23)
Google'a mahallenizle birlikte aradığınız şeyi yazın (bahçelievler sağlık memuru, bahçelievler hemşire vs), illa çıkar.

Eskiden mahallede iğneciler olurdu, çocukken yediğimiz penisilinleri penadurları eve gelen necati amca yapardı mesela.
0
kibritsuyu
(30.09.23)
Özel sağlık kabinleri var google haritadan yakindakileri bulabilirsiniz.

Aile hekimleri de haftanin bazı günlerini yatak hastalarını ziyarete ayırıyorlar. Hepsi yapıyor mu bilmiyorum. Aile sağlık merkezini arayıp bi sorun.
0
beetlejuice
(30.09.23)
(4)

Motivasyon mektubu (yurtdışı master için)

filipis
Ben birkaç üniye master için başvurucam ama danışman mektupta niye o okul ve bölüm cevabını yaz dedi. Halbuki ben uzaktaki üniyi nereden bileceğim niş konularda. Bölüm de lisansta aldığım dersler ve diğer ünilerdeki gibi spesifik bir alan değilo yüzden tercih ediyorum bunu desem hakaret olur. Niş bö
Ben birkaç üniye master için başvurucam ama danışman mektupta niye o okul ve bölüm cevabını yaz dedi. Halbuki ben uzaktaki üniyi nereden bileceğim niş konularda. Bölüm de lisansta aldığım dersler ve diğer ünilerdeki gibi spesifik bir alan değilo yüzden tercih ediyorum bunu desem hakaret olur. Niş bölümmüş gibi anlatsam ders içeriği ortada, yalan olur. Amaç o bölümü bitirip o ülkede kolay iş bulabilmek. Üni o ülkenin en iyilerinden biri bu arada. Bir de bi dersi ve yan dersleri alanımı kapsıyor ama ders içeriklerinin %20 si anca eder.

Bu şartlar altında neden sorusuna nasıl cevaplar verebilirim? Bu bölüme kabul almam lazım çünkü alternatif üni be böyle bölüm bulamadım maalesef.
0
filipis
(29.09.23)
Internette birçok örnek var. Kendine göre bir çıkarım yap onlardan. Master'da genelde yüklü para ödendiği için kabul almak zor olmaz. Cash flow olarak görülüyor.
0
roe
(29.09.23)
Siz konuyu yazın okulu biraz tanıtın chatgpt onu güzelce anlatır.
0
enteg
(29.09.23)
%20 bike olsa yazın o dersleri. Yüzde yirmi denemenizde gerek yok. Verdiğiniz dersler arasında çok öğrenmek istediğim konular var örneğin.... neden o konulara ilgili olduğunuzu, o konulara daha ilerde phd filan yapmayı düşündüğünüz, o konulara şimdiye kadar yaptığınız bir şey, küçücük de olsa bahsedin
0
bir varmis bir yokmus
(29.09.23)
oo ülkenin en iyilerinden olması da bir motivasyon işte. hayat hikayesiyle başlayıp karakterini falan anlatıp oraya bağlayabilirsin.
0
bohr atom modeli
(29.09.23)
(10)

mesleği sevememek, işsizlik, depresyon ve birçok şey

ne desem bilemedim ki
merhaba,yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs.
merhaba,

yazım biraz uzun olabilir, kusura bakmayın. bunları insanlarla konuşamıyorum ve yalnız hissettiğim bir dönemdeyim, o yüzden içimde ne varsa dökmüş olabilirim.

31 yaşındayım, neredeyse 6 senedir avukatım ve bir süredir aktif olarak avukatlık yapmıyorum. (evden dilekçe, sözleşme, ihtarname vs. yazıyorum/revize ediyorum iş geldikçe)

açıkçası hayatımın hiçbir döneminde avukat olmak gibi bir dileğim olmadı. mesleğin prestijli görülmesi, büyük paralar kazanabilme ihtimali gibi hususlar hiç ilgimi çekmedi, öyle bir arayışı olan bir insan olmadım hiçbir zaman.

sınava girdiğim vakit de puanım ytü iktisat'a tutuyordu. bizimkilerin de iktisat okuyup "hiçbir şey" olmamamı engellemek için zamanında gösterdikleri o zamanki ağır psikolojik baskıya yenik düştüğüm için, saçma sapan bir vakıf üniversitesine gitmemek şartıyla hukuk okumayı kabul ettim. (zengin çocuğu falan değilim. eğitim eşitsizliği ile ilgili eleştiriniz varsa bana yöneltmeyin lütfen.)

okurken çok da zevk almadım (çeşitli sebepleri var) ama mesleğin kendisine duyduğum saygıdan ötürü etik kaygılarım ve iş disiplinim oldu. ancak piyasadaki -kısmen- haklı önyargılardan ötürü de hiçbir zaman potansiyelimi karşılayacak bir iş bulamadım. nerede profesyonel davranmayan, müvekkili nasıl kandırırız kafasında hareket eden adam var, onların yanında çalışmak durumunda kaldım. özellikle son çalıştığım yerde de son ofisi tek başıma çekip çevirecek seviyeye gelmeme rağmen maaşım da doğru düzgün yatmayınca ve izne de çıkamayınca istifa etmek durumunda kaldım. açıkçası meslekten de soğumuştum çıkarken.

aslen niyetim birkaç ay tatil yapıp bir iş bulmaktı ama sonrasında kayınpederimin kanseri ağırlaştı, onunla uğraşmak durumunda kaldık, ölümünden sonra da evden iş yapabildiğimi görünce bir süre de böyle devam ettim ama artık iş gelmiyor ve evde oturmak beni gerçekten depresyona soktu. doğru düzgün yemek yemiyorum, uyuyamıyorum, bazı günler koltuktan saatlerce kalkmadığım oluyor. sosyalliğim ise kalan 2-3 arkadaşımla arada sırada görüşmekten ibaret. eskiden her şeye rağmen hayatı sevebiliyordum fakat bunca şeyi devam ettirmek için hayatımda bir anlam bulamıyorum.

bir yerde çalışmayalı 2 sene oluyor, açıkçası yaşım geçtiği için (kurumsallar genelde 30 yaş altı alıyor) ve aktif çalışma sürem, benim kıdemime sahip insanlara göre az kaldığı için tekrardan bir yere girme ihtimalim yok gibi bir şey benim gözümde. zaten eskiden çalıştığım yerde iken iş arardım zaman zaman, bir tane iş görüşmemde açık açık "bir sene sonra hamileyim diye gideceksen gelme" demişlerdi, şimdi ne derler hiç düşünemiyorum. serbest çalışacak bir çevrem de yok, kaldı ki muhasebeciye, bağ-kur'a ya da sanal ofise vereceğimiz bir para da yok. onu da geçtim, özgüvenim de yerlerde artık.

o yüzden bu deftere kapalı gözüyle bakıyorum. hiç çalışmayıp, ömrümün sonuna kadar ev hanımı olmak fikri de rahatsız ediyor beni, hem maddi hem de manevi olarak. herkesin genç insanları çalıştırdığı bir piyasada sıfırdan nasıl başlayabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok ve bu beni karamsarlığa sürüklüyor.

yakın bir arkadaşım, yapacak başka bir işin yoksa bir tiktok ya da instagram sayfası açıp hobilerini (kültür sanattır, kozmetiğidir, video oyunudur vs.) gelir kaynağı haline getirmeye çalışabilirsin diye bir tavsiye vermişti.

lisenin son dönemlerinde ve üniversitede iken bazı bloglara müzik, edebiyat vs. yazıları yazardım, bir dönem de bir internet radyosunda program yapıyordum ama bunlara elimi sürmeyeli o kadar uzun zaman oldu ve sosyal medya o kadar farklı noktalara gitti ki, hızına yetişemezmişim gibi hissediyorum. hani gelir kaynağı olmasa bile bana iyi gelir mi diye düşünüyorum ama ruh halim şu an psikoloji kitapları okumaktan başka bir şeye izin vermiyor. (onu da hayatımdaki anlamsızlığa nasıl çözüm bulurum diye yapıyorum.)

bir tarafım da bunca senenin emeğini tamamen çöpe atmak istemiyor. hukukçu sıfatıyla çalışmayacağım fakat hukuk bilgimi kısmen de olsa kullanabileceğim, yaşa da takılmadan sıfırdan başlayabileceğim bir iş var mıdır diye düşünüyorum ama aklıma hiçbir şey gelmiyor.

yukarıda yazdıklarıma dönüp bakınca aslında sorunun kümülatif bir sorun olduğunu görüyorum, bunca soruna sadece bir şeyin çözüm olmayacağının da farkındayım fakat hayatımı sürdürebilmem için ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmediğim bir noktadayım ve her türlü tavsiyeye açığım.

buraya kadar okuduysanız, bu yazıya vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim.
0
ne desem bilemedim ki
(26.09.23)
1. Kpss çalışın.

2. Mali müşavirliği, gümrük müşavirliğini araştırın. Yasaları takip etmek önemli bu işlerde.

3. İngilizce biliyorsanız çeviri yapabilirsiniz.

4. Kadınmışsınız. Sınava hazırlanıp güzel bir bölüm okuyabilirsiniz. Okul öncesi öğretmenliği gibi.

5. İcra müdürlüğü sınavına girebiliyorsanız girin.

6. Polis olabilirsiniz. Kadın ve avukat polis iyi yerlere gelebilir.

31 yaş bu kadar umutsuz olmak için çok küçük bir yaş.
0
dissendium
(26.09.23)
issizlik ve gorunurde bir perspektif'in olmamasi kadar insani yipratan bir sey yok.

fikir olarak kendi sektorumden onerebilirim: sivil toplum orgutlerinde calisabilirsin.

Sivil toplum orgutlerinde uni egitiminden bagimsiz olarak insanlarla icice calismani gerektirecek pek cok pozisyon var: dosya calisani, saha calisani, destek birimleri vs. Bunlari cogu icin illa sosyal bilimler mezunu olmana gerek yok. avukat oldugun icin hukuki metinleri anliyor olabilmen bile diger adaylarin bir adim onune gecmen demek. Yasin oldukca genc, ben buna takmazdim. kadin olman avantaj; cok fazla erkek siddeti magduru kadin ve cocuk var. genelde bu insanlarla kadinlarin ilgilenmesi tercih ediliyor.

bu kurumlarda direkt avukat ilanlari da oluyor ki, maaslari da diger departmanlara gore yuksektir. ama girmesi daha mi zordur bilemedim.

genelde iyi ingilizce bilmek gerekiyor, ama sart kosmayan kurumlar da var.
gaziantep, kilis, sanliurfa gibi sehirlerde is olanaklari istanbul, ankara, izmir'e gore cok daha fazla. bir kac sene tecrube sonrasi uc buyuk sehire gelmek mumkun (ki direkt bu buyuk sehirlerden de baslanabilir).

bu tarz kurumlarda kar amaci gudulmedigi icin "baskasina para kazandiriyorum" duygusu daha az, mesleki tatmin duygusu oldukca fazladir.

uluslararasi kurumlar'da calisma ortami cok ama cok iyidir, maaslar da guzeldir. Kurum kuculdukce biraz sikintilar baslar ama yine de genel olarak ozel sektorlerden iyi oldugunu dusunuyorum.

Ilanlara gelbasla'dan bakabilirsin. kendine dogru isi bulman bir kac ayi alabilir.

biraz hizli yazdim. umarim anlasilabilir olmustur
0
lamartin
(26.09.23)
burada iki sorun var gibi.
1- evde olmak
2- bugüne kadarki iş tecrübelerinin olumsuz sonuçlanması

evde olmak meslekten ve çalışma durumundan bağımsız bir problem. 2+ senedir remote çalışıyorum, ev boğuyor. ofisten çalışmanın, hava değişikliğinin, oradaki insanlarla üç beş laflamanın ruha ne kadar iyi geldiğini bunların yokluğunda anladım. o yüzden bu konuyu meslekten bağımsız değerlendirmeli. sonuçta evde oturmak ruha kötü geliyor, evet.

yeni mezunların tecrübesi olmadığı için iş bulamadığı dünyada siz x yıl tecrübem var, yaşıma göre az diyorsunuz. avukat iş piyasası bu konuda diğer beyaz yaka işlerden nasıl farklılaşıyor bilmiyorum ama bu sorun görünmedi bana. 2 senede hem kendi müvekkilleriniz olmuş ve çalışmışsınız, hem de bağlı çalışmamak için sağlık gibi kritik bir sebebiniz varmış. iş görüşmesinde gap-year söz konusu olduğunda bunun hangi sebeple olduğu önemli. altını geçerli sebeplerle doldurabilirseniz, bunun iletişimini de sağlıklı yaparsanız birlikte çalışmak isteyebileceğiniz kalitede insanlar bunu zaten anlayışla karşılar.

bir de, sizi mutsuz eden avukatlığın kendisinden ziyade çalıştığınız yerler ve insanlar olmuş sanki. o yüzden ben sizin yerinizde olsam memuriyet vs. düşünmem, doğru iş yerini/insanları aramaya devam ederim, mesleğimden vazgeçmem.
bu esnada da yüksek lisans yapabilir ve/veya kendinizi hukukun gelecek vaat eden ve çok talep gören bir alanında geliştirebilirsiniz.
0
gloomy
(26.09.23)
Hukuk fakültesinin pratikte işe yarayacak verdiği bir skill yok. Hukuk fakültesine nedense gereksiz bir anlam yüklendi.

Neyi seviyorsan o alana yönelik bir beceri elde etmeye bak. Zamanında iktisat yazsan çok fazla seçeneğin olurdu. Hiçbir şey yapmamak olmaz. Maddi imkan nedir, motivasyon nedir, kimsin nesin bilmeden şunu yap demek de yanlış. Genel öneri olarak sevdiğin şeyler için çabala derim ben
0
roe
(26.09.23)
hakim-savcılık?
etik ve ahlak olarak sorun yaşatmaz
0
bir soru sorcam
(27.09.23)
Mesleginizi sevmemenizden bagimsiz olarak paraya ve iyi para kazanan ve sizin gozunuzde varlikli olan insanlarla ilgili inanclarinizi gozden gecirmenizi tavsiye ederim, ben karsiniza enteresan isverenlerin cikmasinin baska bir nedeni var.

Hayati siyah beyaz gormek psikolojik olarak zor durumda oldugunuzun en buyuk gostergesi bence, imkaniniz varsa yardim alin. 'Baska bir sey yapmak' icin siyah beyaz gormeyi birakabilmek bunun icin de once depresyonu tedavi etmek lazim
0
songforsomeone
(27.09.23)
31 yaş daha yolun o kadar başı ki; umutsuzluğa kapılmanız için hiçbir sebep yok. Ama isterseniz bir doktora görünün, D mi B mi olur bilmem bir vitaminlerinize baksın ve iç disiplin konularını bir araştırın.
İş konuları kısmını dissendium çok güzel yazmış, bunlara uyum yöneticiliğini, ihracat kontrol yöneticiliğini ve kişisel veriler konusunu da ekleyeyim ben. Sadece diplomanız bile bir sürü sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmanız için işe yarar, oradan çevre edinir sonra başka alanlara kayarsınız. Sadece ataleti atın üzerinizden.
0
SiyamkedisiZorro
(27.09.23)
Ben de uzun süredir bırakmayı düşünüyorum. Ama sizin gibi cesaret edemiyorum. Halen çalışmaya devam ediyorum.

Önerebileceğim maalesef hukuk mezunu için KPSS. Başka da alternatifimiz yok..
0
drako
(27.09.23)
yaşınız bu kadar umutsuzluğun sebebi olacak bir yaş değil, daha çok gençsiniz.

yüksek lisans ve doktorayı sevdiğiniz bir alanda yaparak akademi düşünebilirsiniz veya sevdiğiniz bir bölümü okumayı düşünebilirsiniz.

4 yıl sonra bunları yapsanız da yapmasanız da 35 yaşında olacaksınız.

ben de sevmediğim bir bölümü okumaya zorlanıp daha sonra tekrar başka bir bölüm okudum. yaptığım için de çok memnunum. yaş 35
0
glore
(05.10.23)
ben sizin iktisat okumuş halinizim.Yas da aynı .2 üni bitirdim. okuduğum 2 bölümle de alakalı bir işe giremedim hep farklı işler. yani bu yasta sabit bir mesleğim yok. bir süredir yazılım öğreniyorum ama onda da junior olarak işe girmek şu anki piyasada cok zor.boşa giden yıllara mı ,geleceğin belirsizliğine mi ,arkadasların hepsinin düzenini kurup hayatını yasıyorken senin elinde hiçbir şey olmamasına mı üzüleyim bilemiyorum.inanılmaz bir iç sıkıntısı her gün boğuşuyorum
0
mr deadman
(18.10.23)
(6)

Yedek subay yapmak mantıklı mı çıkma oranı

optimistbakunin
Selam. Askerliği 1 yıl maaşlı yapmak 6 ay yapmaktan mantıklı degil mi? Ama şartları var. Mesela tıplar disciler oncelikliymiş. Iibfli sosyal bilim alanındakilerin yedek subay yapma ihtimali nedir? güncel ne kadar aliyorlar ocaktan sonra ne kadar olacaktir
Selam. Askerliği 1 yıl maaşlı yapmak 6 ay yapmaktan mantıklı degil mi? Ama şartları var. Mesela tıplar disciler oncelikliymiş. Iibfli sosyal bilim alanındakilerin yedek subay yapma ihtimali nedir? güncel ne kadar aliyorlar ocaktan sonra ne kadar olacaktir
0
optimistbakunin
(24.09.23)
Mantık açısından bakmak doğru olmaz. Askerlik zor iş. Bana göre en kısa sürede bitirmek mantıklı. Şansımın çok yüksek olduğu bir bölüm bitirdim (makine mühendisliği) ve 6 ay yaptım. İnsanı yıpratan bir şey. Çok zayıflamıştım. Bir de ben iyi bir yerde askerlik yaptım. Terör görmedim. Her hafta sonu çarşı iznine çıkıp her şeye ulaşabildiğim bir yerdi. Kötü bir yer olsaydı daha zor olacaktı. Bu konuda en kötüyü düşün. Asteğmenlikte yer değiştirme de var. Bir yılda iki yer görürsün.
0
dissendium
(24.09.23)
Askerlik zor iş +1.

Emin ol aldığın paradan fazla giderin olacak. Normalde kola içmiyosan askerde 2-3 tane içeceksin. Arada tost, patates falan derken her türlü para gidecek.
0
roe
(25.09.23)
Ben çalıştığım iş yerinden uzak kalmak için yedek subay yaptım 1 sene kafa dinledim. Sağlıkçı olduğum için hastanedeydim, tek sıkıntı erzincan gibi sıkıcı bir şehirde sıkılmaktı. Olaya bakış açın önemli öncelik para mı? Süre mi?
0
mikahakkinen
(25.09.23)
Ben de bu ikilemi yaşamıştım, asker arkadaşlarımın %90'ını sevmem. Şimdi düşününce 6 ay o çileyi çekeceğime, 1 sene asteğmen olup kendi halimde takılmayı %100 tercih ederdim. Başvursam da gelmese bu kadar acımazdım, ama başvuru da yapmamıştım.

Askerlik zor, ama askerliğin zorluğu çok büyük oranda oradaki tiplerden kaynaklı oluyor. Asteğmen olmak askerliğin zorluğunu ciddi anlamda düşüren bir şey. Hele de bizimkiler gibi Kıbrıs'ta tek başına karakol komutanı olarak görev yaparsanız zorluk bir yana kolay bile oluyor.
0
akhenaten
(25.09.23)
onlar meslekci olarak yapiyor, meslekci yapmak nispeten rahat ben de ogretmen olarak yapmistim. ama muharip sinif yd subayligi zor bence. hem acemi egitimi daha uzun hem de sonrasinda muharip birlikte gorev aliyorsunuz.
0
bay b
(25.09.23)
Peki giderleriniz ne kadardi? Geliri tatmin edici miydi? Kalacak yer neresi oluyor bir de muhtemelen gunumuzde nere olursa olsun kira her yerde cok
0
🌸optimistbakunin
(25.09.23)
(3)

iphone 15 vs iphone 15 pro

ilgeru
iphone 11 kullanıyorum uzun süredir. Çıktığında 15 almak istiyorum. Ancak pro mu normal mi ona karar veremedim. Benim için öncelik; telefonu 11'deki gibi en az 3-4 yıl kullanabilmek, influencer değilim ama iyi fotoğraf çekmek (profesyonel olmasına gerek yok) ve şarj. 15 pro kağıt üzerinden elbette d
iphone 11 kullanıyorum uzun süredir. Çıktığında 15 almak istiyorum. Ancak pro mu normal mi ona karar veremedim. Benim için öncelik; telefonu 11'deki gibi en az 3-4 yıl kullanabilmek, influencer değilim ama iyi fotoğraf çekmek (profesyonel olmasına gerek yok) ve şarj. 15 pro kağıt üzerinden elbette daha iyi ama 15k fazla vermeye değecek kadar iyi mi? Bütçem 15 almaya yetiyor 15 pro için bi tık zorlamam gerekiyor. Değer mi?
0
ilgeru
(23.09.23)
halihazırda pro yani 120hz ekrana sahip bir modelini kullanıyor olsaydınız 15 pro alın derdim ama düz 15 alsanız 11'den sonra sizi gayet tatmin eder.

fakat 14 pro ya da 13 pro ile düz 15'in fiyatları birbirine yakınsa pro'lardan birini alırdım ben olsam.
0
orient blue
(23.09.23)
youtu.be

15 plus şu an pil açısından en iyi iphone gibi duruyor. O kadar büyük ekranı ister misiniz o ayrı tabii.

Kamera açısından bence pro modeller değer ama o özellikleri kullanmıyorsunuz zaten(11de yok) kullanır mısınız o da belli değil.
0
nhk ni youkosu
(23.09.23)
15 ekran boyutu çok iyi. Dezavantalı pil kapasitesi mükkemmel değil. Telefonal gün içinde fazla uğraşmıyorsan 15 al.
0
roe
(23.09.23)
(3)

Wp hakkımda kısmına google scholar profil linkini bırakmak?

Amaranta ursula
Biraz şey değil mi? Garip. Bi bana mı tuhaf geldi acaba. Ne gereği vardı. Kafamda deli sorular.
Biraz şey değil mi? Garip. Bi bana mı tuhaf geldi acaba. Ne gereği vardı. Kafamda deli sorular.
0
Amaranta ursula
(22.09.23)
Akademik personelim, bana da tuhaf geldi.
0
drmuhendis
(22.09.23)
yazık kafasına dedim.
0
gule gule
(22.09.23)
cinsel organ koyan bile var.
0
roe
(22.09.23)
(2)

Bu durum neden olabilir? Hangi branştan hekime görünmeliyim?

yadigar
Beş dakika bile aynı pozisyonda oturursam, kalkıp yürümeye başlayınca vücudum tutuluyor. İlk birkaç adım topallıyorum. Bir dakikada falan açılıyorum.Son aylarda her tarafım hareket edince kütürdüyor. Diyelim yatakta sağdan sola döndüm, kollarımdan bacaklarımdan, göğsümden sırtımdan çat çat çıtırdama
Beş dakika bile aynı pozisyonda oturursam, kalkıp yürümeye başlayınca vücudum tutuluyor. İlk birkaç adım topallıyorum. Bir dakikada falan açılıyorum.

Son aylarda her tarafım hareket edince kütürdüyor. Diyelim yatakta sağdan sola döndüm, kollarımdan bacaklarımdan, göğsümden sırtımdan çat çat çıtırdama sesleri geliyor.

Sol uyluğum şiş değil ama şiş gibi hissediyorum. Diz çökünce ağrıyor yerine sığmıyor gibi bir hisle. Dar bir çoraba sıkışan ayak misali...

Arabada direksiyondayken sağ kolumla arka koltuğa uzanınca böğrüme, yan taraf kaburgalarımım alt tarafına inanılmaz bir kramp giriyor. Aynı kramp eğer pisuvarda depoyu sonuna kadar boşaltırsam, o anda giriyor aynı yere.

Kalsiyum, B12, potasyum, magnezyum, fosfor, sodyum, demir, ast, alt, kreatinin, üre, vs. Bircok şey normal çıktı. Azıcik d vitamini eksikligi var.

Bir tahlilde kalsiyum normal ancak fosfor çok yüksek çıkmıştı. Hiperfosfatemiden şüphelendik. Sonra tekrardan parathormon, kalsiyum ve fosfor ölçtük normal çıktı.

Ne olabilir bu dert? Hangi doktora gideyim?
0
yadigar
(20.09.23)
dahiliye -> romatoloji
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(20.09.23)
Romatolojiye git.
0
roe
(20.09.23)
(2)

felsefe yüksek lisans tezi yazıyoruz

iddaaci
merhaba, felsefe yüksek lisans tezi yazıyorum ama kararsız kaldım. Rawls'ın adalet teorisine başladım ama ileride akademide yer edinmek için hukuk felsefesi "iş yapmaz" düşüncesine kapıldım.Etik çalışayım diyorum. Kant'tan yürüyeyim diyorum. O da milyar kez tartışılmış konular. Yine kararsızlık devr
merhaba, felsefe yüksek lisans tezi yazıyorum ama kararsız kaldım. Rawls'ın adalet teorisine başladım ama ileride akademide yer edinmek için hukuk felsefesi "iş yapmaz" düşüncesine kapıldım.

Etik çalışayım diyorum. Kant'tan yürüyeyim diyorum. O da milyar kez tartışılmış konular. Yine kararsızlık devreye giriyor.

Sizce ne yapmalı? Etik üzerine kafa yoruyorum.
0
iddaaci
(18.09.23)
En temizi danışmanla konuşmak. Size en iyi desteği hangi konuda sunabilir. Danışmanın uzmanlık alanından konu seçmek en temizidir.
0
roe
(19.09.23)
"O da milyar kez tartışılmış konular" demişsiniz de yapacağınız yüksek lisans tezi en nihayetinde ayrıca felsefe alanında. Yani çok da bu konuda kendinize yüklenmeyin.

Yapmanız gereken doğru bir danışmanla ilginizi çeken ve devamını getirebileceğiniz bir alandan bir şeyler yapmak başka bir şey değil.

Çok özgün ve çığır açan bir şeyler beklerseniz ya da sırf yatırım diye başka alanlara kayarsanız patlarsınız.
0
Lubb
(19.09.23)
(3)

Yurtdışı yüksek lisans için boşuna mı çalışıyorum?

akatreil
Gelecek yıl yapılacak olan Jean Monnet için sınava hazırlanıyorum. Ielts için kursa gidiyorum. İlgili fasıl için okumalar vs yapıyorum şimdiden. Havaya girdim tam.Ama benim lisans ortalamam 2.35 :/Kimisi "kazanırsan bursla gideceksin zaten, ilk 100deki üniversiteleri secmezsin olur biter" diyor. Ama
Gelecek yıl yapılacak olan Jean Monnet için sınava hazırlanıyorum. Ielts için kursa gidiyorum. İlgili fasıl için okumalar vs yapıyorum şimdiden. Havaya girdim tam.

Ama benim lisans ortalamam 2.35 :/

Kimisi "kazanırsan bursla gideceksin zaten, ilk 100deki üniversiteleri secmezsin olur biter" diyor. Ama bursu kazanmadan önce en az 2 okuldan kabul de almam gerekiyor.

Ne diyorsunuz? Hiç mi şansım yok?
0
akatreil
(13.09.23)
neden olmasın şansın? ben yaptım, 2.49 ortalamayla :) kabul de alınır jm sınavı da kazanılır. çalışmaya devam.
0
bussuru1
(13.09.23)
Boşuna çalışma diye bir şey olmaz. Ama beklentilerini bulamama durumu olabilir. Masterın pek getirisi olmaz. Sorman gereken soru değer mi değmez mi? Çünkü yurtdışında zor bir hayatın olacak. 3 kişi paylaşımlı evde kalacaksın, bursu yettirmek için minimum standartlarda yaşayacaksın.

Açıkçası master için kasacağına tır şöförü olmak için uğraşsan çok daha mantıklı. Yurtdışındaki öğrenciler zor durumdalar gerçekten. Çoğu kişi bilmez ama Türkiye'de asistan maaşı amerika asistan maaşıyla dolar bazında çok farklı değil gibi.
0
roe
(13.09.23)
2.37 ile jm kazandım ve ilk 100de bir okuldan kabul aldım. ümitsizliğe kapılmayınız.
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(02.12.24)
(8)

almanya neden bu kadar kötüleniyor?

nothing in my way
almanya'ya hiç gitmedim ama özellikle son zamanlarda aşırı bir kötüleme var. sözlükte ve sağda solda bolca görüyorum. neden bu kadar kötülüyor insanlar? nesi kötü almanya'nın?
almanya'ya hiç gitmedim ama özellikle son zamanlarda aşırı bir kötüleme var. sözlükte ve sağda solda bolca görüyorum. neden bu kadar kötülüyor insanlar? nesi kötü almanya'nın?
0
nothing in my way
(09.09.23)
Kultur meselesi. Turk kulturuyle buyuduysen ters geliyor alisamiyorsun. Bi hintli arkadas vardi eski sirkette. Ingilterede yasiyor. Diyor ki bana bi gun, ya gecen trene bindim telefonun sarji yok benim bilette de prizli koltuga oturamiyosun. Tren bombos o yuzden gittim prizli koltuga oturdum sarj icin ve ceza yedim. Bundan dertleniyor mesela bana. Bense icimden, e ne guzel valla mis gibi kuralları işletiyorlar diyorum. Benzer sebep diye anlattim.
0
floydian
(09.09.23)
- cok buyuk beklentiyle almanyaya yerlesiyorlar. almanyaya yerlesince bir anda turkiyede ulasamadiklari arabalara ve evlere ulasacaklarini zannediyorlar. bu nedenle de hayal kirikligina ugruyorlar. bunun en buyuk nedenlerinden biri de bir ara populer olan araba fiyatlari, market fiyatlari videolari. elinde nakit yoksa o fiyatlara kimse yeni gelen birine kredi vermiyor, kredi icin de kalici oturum gerekiyor. kalici oturum da 5 yil yasayinca anca alinabiliyor.

- yeni bir yere yerlesmenin dogurdugu problemlerle almanyayanin yerlesik problemlerini karistirmalari. dunyanin neresine giderseniz gidin buyuk ihtimalle ilk yil bircok burokratik isle ugrasacaksiniz, ev bulmak zor olacak, bankadan hesap acmak da zor olacak. bu kadar cok isin icinde de bircok sorun cikacaktir.

- turkiyede ust tabakadan kendini hissedip, iyi semtlerde yasayip, gerektigi yerde kendini daha ust gosterebilcek diksiyona, ozguvene sahip konumdan bir anda siradan bir vatandas konumuna dusmek. hatta ikinci sinif vatandas konumunda olmak. konusurken kendini ifade edememek. kimse kendini saygin hissederken aslinda siradan olmak istemez.

- turkiyedeki hizmeti baska yerde bulamamak. ornegin pazar gunu niye tum dukkanlar kapali diye sikayet etmek. ya da apartmanlarda kapici olmadigi icin ekmegini kendin almak, copunu kendin dokmek. aldigin mobilyanin montajini kendin yapmak, kucuk tamir islerini kendin yapmak zorunda kalmak. turkiyde bircok kisi icin siradisi bir durum bu. kapici yok cunku almanyada kimseyi karin tokluguna istedigin ise kosturamazsin, ya da pazar her yer kapali cunku pazar gunu magazada calismak zorunda olan kisinin de cocuklari ile hafta sonu zaman gecirmeye hakki var.

- irkcilik. turkiyede sokakta giyimi, tavri, konusmasi farkli kisi gorunce yolunu degistiren kisiyken bir anda sokta gorulunce bazilarinin yolunun degistirdigi kisi olmak.

- ucuz isci olmak. almanyaya yerlesen bircok kisi ustun basarilari, ustun yetenekleri nedeniyle yerlesmiyor. bir cogu siradan yeteneklere sahip ve sadece daha ucuza calistigi icin tercih ediliyor. o nedenle bircok kisi ayni niteliklere sahip bir almana gore daha az kazaniyor. bu haksizlik da bir sure sonra hem maddi olarak zorluyor hem de rahatsiz ediyor. ama belli zaman sonra cogunluk hakketigi maas seviyesine geliyor. genelde yerlsildikten sonra ilk 5 yil biraz haksizlik oluyor.

almanya her anlamiyla super bir ulke degil, bircok sacma problemi var, insani samimi degil. ama yasam olarak dunya da yasanilacak en iyi ulkelerden biri. farkli bir ulkeye yerlesince biraz da rahat bozulacak elbette. cok kotu tecrubeler yasamis insanlar da var. o yuzden dengeli bir beklenti, fazla gaza gelmemek onemli.
0
emrahday
(09.09.23)
Cok fazla Türk var. Bu başlıca bir sorun. Kendi ülkende kalsan en azından küçük denizin büyük balığı olursun. Hem Türk'e maruz kalmak hem alman tarafından ezilmek gibi durumlar olabilir.

Ayrıca Almanya'daki Türklerin itibarı oldukça kötü. Türk deyince akla gelenler; kebapçı, ucuz iş gücü, barmaid gibi gibi.
0
roe
(09.09.23)
insanlar yurtdisini kafasinda fazla buyutuyor da ondan. teknoloji ilerledikce avrupanin dogusuyla batisi arasindaki makas bayagi kapandi. TR'de sonucta bir afganistan degil.

ayrica, bizim toplum "gocmenlige" alisik bir toplum degil.

yurtdisinda mutlu mu olmak istiyorsun?
1- beklentilerini dusuk tutacaksin
2- "gocmenligi" sindireceksin. adini da degistirsen, sacini sariya boyayip LGBTQ dernegine uye de olsan, oranin yerlisiyle de evlensen, coluk cocuk torun torba sahibi de olsan orali degilsin, bunu kabullenmen lazim.
0
cooperr
(09.09.23)
almanya'yi kötüleyen bir ben varim bir de TR cennet diyen almanci dayilar var saniyordum :D. Aslinda sosyal medyada Türkiye ya da Türkler daha cok kötüleniyor, bilemiyorum.

iyi bir kariyeri olan (egitimi, kültür, para vs) biri icin Almanya'nin refah seviyesi disinda bir olayi yok ama Türkiye'de ki almanya imaji cennetle esdeger gibi birsey.
En kibar haliyle Türklere karsi bir ön yargi var, ama bu önyargiyi balkanlardan gelenlere, afrikadan gelenlere karsi görmedim, ister düsük profil bir is olsun ister yüksek. Onlara karsi yoktur demiyorum ama Türklere karsi görünen veya görünmeyen bir tavir var, bu da insani bezdiriyor.
Örnek; Ben ayni isi yaptigim almandan daha iyiyim. o sürekli olarak uyduruk isler icin bile övülür, ben ödül aldim kimse bana tebrikler bile demedi.
Ben bunu Tr'de ki arkadaslarima söyledigimde,-abartiyorsun ne var, almanyadasin daha ne istiyorsun, falan diyorlar ama burada calisinca artik baska dertlerin oluyor.


Bir de bizimle, beklentilerimizle ilgili birsey, arada cok büyük kültür farki var (Kültür farkindan kastim egitim seviyesi degil), youtube'ta ac Türkiye'de erasmus yapmis ögrencileri izle; Tr söyle iyi böyle iyi, misafirperverlik vs. ama burada bir arkadaslik falan yok. kendi aralarinda bile benim gördügüm kadariyla yok, ev sahibime bir tek abisi geliyor o da kirismas'ta falan.
Ya da burada benden nefret eden bir alman var ama beni her gördügünde Hiii yapar, siz disaridan görseniz aramiz cok iyi sanirsiniz.
Buna benzer sekilde Türk arkadaslarda, almanlarla aralari iyi saniyor ama bir yere davet ettiklerinde gelen kimse yok. hayal kirikligi.
buna benzer sekilde, grill parti yaptilar, biz ve cinliler bir sürü sey almisiz, bu almanlar 1 tabak birsey getirdi ve hepsi yanindakiyle konustu, ben bu ortami hala yadirgiyorum, ögreniyorum ve kendime kiziyorum almanlari besledim diye. Kusum aydinla ayni görüsteyim bu konuda :D
sosyal ortam burada problemli ve bu yüzden ben hala aramin iyi oldugu alman arkadaslara nasil davranacagimi kestiremiyorum. bana kahve almis, problem yapar belki sonra diye parasini vermek istedim mesela, Tr'de aklima gelmez. Türkiye'yi ziyaret etmis olanlar cok iyi davranir.
0
Coma
(09.09.23)
Almanlarin tüm yazilmis negatifliklerine +1, yani ailen varsa, irkcilikla karsilasmiyorsa bir bariz bir kötülügü yok.

Birde, Türkiye'den ilk gelenlerle simdi gelenler arasinda cok büyük bir fark yok, ilk gelenlerin üniversite görmüsleri. Almanya'da arkadas olunabilecek, akli basinda Türk bulmak cok zor.
Hatayli arap alevisi bir arkadas var, ona tavuk aldim, alirkende o kebap yemez diye yanimdakine aciklama yaptim ve o günden beri o yanimdaki arkadas onunla iliskisini kesti, ama yasadigi yer almanya :)

Ailesinde okuyan tek kisi olup, ailesi tarafindan pohpohlanan ama aslinda baba parasiyla yüksek lisansa gelmis ve kalmis, sonradan görme cok var. bunlar cokta sikayet ederler cünkü burada hava atacaklari kimse yok, islerinde iyi degiller, kendi durumlarini bilmektense almanya'yi kötülerler.
0
Ley
(09.09.23)
Kim kötülüyor? Mis gibi memleket.
Ama bizim memleketin beyaz yakalıları için almanya travmatik olabiliyor.
Her memleketin iyi yanları, kötü yanları var.

Almanya'nın da Türkiye'ye kıyasla iyi yanları var.
Türkiye'nin de Almanya'ya kıyasla iyi yanları var.

Memleketleri böyle kabul etmek lazım.

Almanya'ya gidenlerin büyük umutlarla yola çıkıp, hayal kırıklığına uğramasının 2 ana nedeni var.

1-Kültürel
2-Ekonomik

Kültürel nedenler:
-Yeni dönemde almanya'ya gidenler Türkiye'nin iyi eğitimli kesimi. Bu kesimin şöyle bir problemi var: Fazla naiflik.

-Şöyle özetleyelim seküler kesim sanıyor ki Türkiye'de dışlanıyorlar, o yüzden Avrupalılar da Türkiye'deki seküler kesime yardım etmek istiyor zannediyorlar. Adam sanıyor ki "merhaba ben seküler bir hayatı benimsemiş, avrupa değerlerini benimsediğine inanan bir Türk genciyim" deyince Almanlar "ooooooo hoşgeldiniz, biz de size üzülüyorduk, burada hak ettiğiniz değeri göreceksiniz" diyecek. İlk şoku burada yaşıyorlar. Çünkü Avrupalının umrunda değil senin ülkenle ilgili komplekslerin. Almanlar için de 60 yıldır kafasında oturttuğu Türksün işte.

-Türkiye'de modernleşme, avrupa kültürü, seküler hayat tarzı vb gibi konular çok yanlış yorumlandığı için biraz da aşağılık kompleksi var. Kendini Almanlara beğendirme gibi bir çabaya dönüşüyor bu. Hatta bunla ilgili yabancı bir sitede bir meme bile vardı tam olarak durumu özetliyor. İşte japona diyorlar siz şöylesiniz böylesiniz, sizi sevmiyoruz. Japon diyor ki banane... Çinli'ye diyorlar, Rusa diyorlar, Araplara diyorlar, Latin amerikalılara diyorlar, Balkanlara diyorlar... Hepsi diyor ki "senin ne düşündüğün umrumda değil benim kültürüm bu ben böyleyim." Sonra Türk'e diyorlar, daha adam sözünü bitirmeden Türk başlıyor "Türkiye seküler ve laik bir ülke, biz kadınlara ilk seçme hakkını veren ülkeyiz, biz ortadoğuda değiliz, biz arap değiliz, biz afrikalı değiliz" diye uzun bir tirat atıyor. Ee şimdi Almanya'da böyle bir kafada yaşarsan yorulursun:)

-Bir diğer kültürel konu, o deminki naiflikle alakalı işte. Gidenlerin çoğu "bıktım bu ülkeden" psikolojisiyle gidiyor. Çünkü kendi hayatındaki sıkıntıların ülkeden kaynaklandığını düşünüyor. İnsanları cahil buluyor, kendini çalıştığı ortamın üzerinde yetenekli görüyor, yaşadığı toplumdan şikayet ediyor vs.
Ama gidince görüyor ki Alman'ın da cahili var,bağnazı var, muhafazakarı var, sinsisi var, fanatik dincisi var, fanatik milliyetçisi var, serserisi var vs.

-Kent diye bir şiir var. ÖZetle diyor ki nereye gidersen git, kendini oraya götürdüğün zaman her yer aynıdır. Bu kafa yapısıyla Almanya'da da mutlu olamıyorlar.

-Yukarda da güzel yazmışlar. Şimdi sen Türkiye'de suriyeli görünce yolunu değiştiriyorsun karşı kaldırıma geçiyorsun. Almanya'ya gidince de seni görünce yolunu değiştiren insanlar oluyor. Sen istediğin kadar "ben iyi eğitimliyim, sekülerim, bira içiyorum" diye kendini parçala. Göçmensin adamın gözünde. Sonuçta suriyeli'nin de iyi eğitimlisi, modern fikirlisi var. ama umursamıyoruz mesela bunu. Almanya'da da böyle. Bu da ağır geliyor.

-Berlin falan kozmopolitmiş gibi yapmaya çalışsa da, almanlar son derece kapalı bir toplum aslında. Bir ABD değiller yani. Göçmenleri hala hazmedebilmiş değiller. Köln, Berlin falan ok. Ama mesela gidin dresden'e neler yaşıyorsunuz bakalım. İş ortamında bile bazen üstü kapalı bir önyargı hissedilir her zaman.

Şimdi bir de ekonomik sebepleri yazalım:
-Yaklaşık 60 yıldır aynı hikayeyi dinliyoruz. Almanya'ya gidip aşırı refaha kavuşan Türkler.

-O yüzden Türkiye'de herkes için Almanya bir ütopyadır. Dünyanın en mucizevi memleketidir. Meksikalı, Kübalı, Arjantinli için ABD ne anlama geliyorsa, bizim için de Almanya o.

-Ama Almanya'ya gidip hayatı değişenler kimlerdi 60 yıldır? Köyünden çıkmamış adamlar. Türkiye'de çok düşük ücretlerle çalışan fabrika işçileri. Türkiye'de asgari ücretle çalışan vasıfsız elemanlar vs... Bu adamlar Türkiye'de en fazla şehirlerin dış mahallelerinde zar zor bir ev sahibi olabilecekken, Almanya'da 20-30 yılın sonunda mal mülk edinip, bmw'lere binmeye başlayınca bir almanya büyüsü yayıldı.

-Eğitimli adam için durum böyle değil işte. Yani Türkiye'de garsonluk yapan bir adam, Almanya'da garsonluk yapmaya gidince hayat standartı katlanıyor. Ama türkiye'de iyi bir şirkette çok iyi kazanan kalifiye bir çalışan, bir de üst düzey olduğunu var sayalım, Almanya'ya gittiğinde çok efsanevi bir sıçrama yaşamayabilir. Hatta Türkiye'ye göre şartları biraz daha geri düşen de var gidip.

-Türkiye'de gelirin iyiyse, eğitimin iyiyse yaşadığın ayrıcalıklı hayatı almanya'da bulamazsın. Bir de çevren varsa... Şöyle örnek vereyim, eski işyerimde direktörüm global anlamda çok başarılıydı. Avrupa ofislerinden birinin başına geçmesi için teklifler gitti. Hatta Türkiye'de o kadar iyiydi ki İtalya'yı ofisini falan da buna bağladılar. Şu an istese çok iyi şartlarla istediği ülkeye ve region hub'a gidebilir. Network içinde de tutuluyor baya. Ama asla gitmiyor.

-Çünkü buradaki ayrıcalıklar orada yok onun için. Mesela basitten başlayalım. Şirket altına 6 milyonluk şirket aracı veriyor şoförüyle. Almanya'da böyle bir şey çok zor:) Şoförünü günlük işi için de kullandırtıyor. Alışverişini yaptırıyor, çocuğunu okuldan aldırtıyor vs. Bunları almanya'da yapamazsın. İş yerinde elini kaldırıyor yemeği geliyor masasına. Türkiye'de çalışma koşulları malum. Haftasonu mesaiye kalcaksınız diyor, kimse itiraz edemiyor tabii ki. Ee başarısı biraz da buradan geliyor. Hadi almanya'ya gitsin bakalım. Hangi şirkette böyle takılabilir? İşi geçelim. Çevresi geniş. İstediği restoranda bir telefonla yer ayırtıyor, bir mekanın kapısından çevrilmek gibi bir şey literatüründe yok. Mesela almanya'ya gitmiştik beraber, bizi bir restorana almadılar doluyuz diye. Burada en sağlam özel hastanelerin üst düzey yöneticilerini tanıdığı için her zaman en iyi koşullarda tedavi alabileceğinden emin. gibi gibi... Böyle çok insan var. Bunlar gidince tabii orada mutsuz oluyor bu ayrıcalıklar olmayınca. Bunun daha bürokrasisi var vs.

-Orta sınıf her yerde orta sınıf. Almanya'da belki biraz daha rahattır ama neticede orda da orta sınıf. Belki türkiye'ye göre daha kolay mal mülk ediniyorsun. Ama Almanya'ya göre yine zorlanarak ediniyorsun. Bir de vatandaş olmadığın sürece almanya'nın ayrıcalıklarından tam yararlanamıyorsun sonuçta. Ev alcaksın? sana kim kredi verir sadece çalışma iznin var. Evet 2020 model mercedes 20000 euro. Ama 20.000 euro nakitin yoksa nasıl alacaksın? Kredi de yok diyelim. Berlin'de 2 kişilik bir ailenin yaşam gideri 2-4bin euro bandını bulabilir. Sen şimdi aylık 3-4 bin euro kazanıp dişini sıkıp 20 ay para biriktireceğin gerçeğini görünce anlıyorsun orta sınıf olduğunu. Bu da mutsuz ediyor yine.

-Yanlış anlaşılmasın, almanya kötülemek için değil bunlar. aksine doğru beklentiyle giden için mis gibi memleket. Ama türkiye'deki beyaz yaka şımarıklığıyla 2 ayda bmw 7.50 alcam, buradakinden daha fazla saygı görcem, yeteneğimi siz anlamadınız almanlar anlar gibi saçma hayallerle gidenler mutsuz oluyor.
0
anten
(09.09.23)
Anadolulu gurbetci almancinin cocugundan 10-0 geride baslamak hele Almanya'da koyuyor insana buyuk ihtimal.
0
speedy
(09.09.23)
(8)

256 gb notebook için yeterli olur mu?

angina pektoris
Office dışında program yüklenmeyecek Windows 11 işletim sistemine sahip bir bilgisayar için 256 gb depolama alanı yeterli olur mu?
Office dışında program yüklenmeyecek Windows 11 işletim sistemine sahip bir bilgisayar için 256 gb depolama alanı yeterli olur mu?
0
angina pektoris
(09.09.23)
hayır.
0
rakicandir
(09.09.23)
Kullanima gore degisir. Benim bilgisayar 128GB ama simdi baktim sadece 70GB'sini kullaniyorum.

Surekli ve hizli internetim var, her servisi cloud ustunden kullaniyorum. Office bile yuklu degil, Google Docs isimi fazlasiyla goruyor.
0
sertac akin
(09.09.23)
Win 10 (ltsb ) ile daha da yeterli olur.sistemin kendi kendine güncelleme yapması engellenirse, gereksiz dosyalar arada bir silinirse sorun olmaz.
0
diyecevaplandı
(09.09.23)
Ofis programlarını kullanıyorum bana fazlasıyla yetiyor 256 gb. 3 yıl olacak neredeyse 129 gb boş yer gözüküyor şu an. Oyun kurmak istediğimde epey sorun olmuştu (100 gb falandı oyun) onun dışında yerden şikayet etmedim. Eskisi gibi film müzik depolanmıyor zaten yeterli olur bence.
0
signore
(09.09.23)
Fiyatı çok etkilemeyecekse 512 al. Madem sıfır alıyorsun 512 olsun kafa rahat olsun.
0
roe
(09.09.23)
bence yeter. simdi ben de baktim 130/256 kullaniyormusum. kac gb oldugunu bile bilmiyordum. bilgisayarda ufak tefek dosya harici tutmam. harici diskler var eski fotograflar vb icin.

ama tabii kisiye gore degisir. video edit filan yapan birine muhtemelen yetmez.
0
supergirl
(09.09.23)
128gb ile 8 sene idare ettim, bu sene 256gb'a gectim.
Office disinda birsey yuklu degil, internette gezinmek icin kullaniyorum. Sikinti yok.
0
cooperr
(09.09.23)
o bilgisayara fotoğraflarımı yükleyeyim diye düşündüğünüz zaman (ki ben hiç fotoğraf çeken birisi değilim) keşke 512 alsaydım diyeceksiniz.
0
rakicandir
(11.09.23)
(2)

tamamı yenilmeyen ürünlerin besin değeri

ted
örnek üzerinden sorayım. şimdi diyelim kabuklu antep fıstığı'nın paketinin üzerinde 100 gram 600 kalori yazıyor olsun. kabuklu haliyle mi 600 kalori olmuş oluyor yoksa kabuksuz 100 gramı mı 600 kalori demiş oluyorlar? veya örneğin ton balığı konserveleri, örneğin paketin üzerindeki besin değerine ya
örnek üzerinden sorayım. şimdi diyelim kabuklu antep fıstığı'nın paketinin üzerinde 100 gram 600 kalori yazıyor olsun. kabuklu haliyle mi 600 kalori olmuş oluyor yoksa kabuksuz 100 gramı mı 600 kalori demiş oluyorlar? veya örneğin ton balığı konserveleri, örneğin paketin üzerindeki besin değerine yağ da dahil mi?
??
0
ted
(07.09.23)
içindeki yağ miktarını da yazıyorlar. o yüzden dahildir. her üründe böyle. yağ, protein vb miktarları tek tek yazıyor
0
roe
(08.09.23)
güzel soru.

ton balığı gibi tamamı yenebilir ürünün kalorisine yağı dahildir. yenilebilir ürünün 100 gramı üzerinden. zira ton balığı aynı olduğu halde yağsız (light) olanının kalorisi çok daha düşük.

ama tamamı yenmeyen ürünlerde nasıldır ben de bilemedim. kast edilenin yenilebilen kısım olduğunu düşünüyorum.

marketten aldığımız 100 gram zeytinin yarısı çekirdek. o 100 gramlık poşet mi 300 kalori, yoksa çekirdekleri ayıklanmış zeytinin mi 100 gramı 300 kalori? bence ayıklanmışınki 300 kalori.

karpuz mesela. yarısı kabuk. yenen kırmızı kısmından ölçülüyordur, kabuk hariç.
0
kibritsuyu
(08.09.23)
(16)

Avrupa'da kalifiye olarak çalışmak saçma mı?

hold the door
Bir akrabam bilgisayar mühendisi, 5 sene tecrübeli, odtü mezunu, 2-3 sene savunma sanayide çalışmış geçen sene de almanya'ya gitmiş net maaşı 3500 euroymuş. Eleman burada da 7x asgari ücret alıyormuş (savunma sanayi değil) zaten. Böyle birinin avrupa'ya gitmesi saçma değil mi? Kendisi ile çok konuşm
Bir akrabam bilgisayar mühendisi, 5 sene tecrübeli, odtü mezunu, 2-3 sene savunma sanayide çalışmış geçen sene de almanya'ya gitmiş net maaşı 3500 euroymuş. Eleman burada da 7x asgari ücret alıyormuş (savunma sanayi değil) zaten. Böyle birinin avrupa'ya gitmesi saçma değil mi? Kendisi ile çok konuşmadım babası çok memnun değil diyordu.

Ben de aynı ayar bir okulda bilgisayar mühendisliği okuyorum, bizim okuldan 2014'te mezun biriyle konuştum, top 20'de bir yerde master yapmış, new york'ta adı bilindik bir yerde senior machine learning engineer. 400 bin dolar brüt maaş alıyor. Yani iki profil arasında uçuk farklar yok ama kazançları uçuk.

İsviçre ve abd'de bu tarz maaşlar olabiliyormuş sadece. avrupa'daki faang'ta bile maaşlar aman aman iyi değilmiş.

Ben abd veya isviçre'ye gitmek istiyorum ama orada da çalışmak çok zormuş. Burada abd'de çalışan mühendisler var. Nasıl yapabiliriz o işi?

master yapmak paralıymış ona o kadar para bulamam. phd'yi de kafa kaldırmaz. Ama master yapmayı spesifikleşmek adına kendi okulumda olsa düşünüyorum. veya almanya'nın önde gelen üniversitelerinden birinde yapsam abd veya isviçre'ye geçebilir miyim?

not: hazırlığı geçemedin ne abd'si demeyin lütfen, bugün ielts itirazım olumlu sonuçlandı bölüme geçiyorum. bi dal h.o alırım :)
0
hold the door
(07.09.23)
Naçizane önerim herkesin hikayesi ve şansı farklı. İngiltere haricinde kıta Avrupasında sosyal devlet anlayışı insanın yaşam kalitesini yükseltir. Bunu ABD'de bulamazsınız. Öte yandan Avrupa size diline hakim olsanız da yabancı olduğunuzu hissettirir, ABD'de herkes göçmen. Siz önünüze bakın, okulunuzu iyi notlarla bitirin, yabancı dilinizi geliştirin, mümkünse bir sene yurtdışında okuyun ondan sonra gelecek tekliflere göre karar verirsiniz.
0
SiyamkedisiZorro
(07.09.23)
Avrupa'da faang'da calisiyorum, dediginiz seyler tek kriteriniz maas ise gecerli. Buradan ABD'ye giden bazi tanidiklarim maaslari artmis olsa da geri donmeyi dusunuyorlar, calisma sartlari ABD'de cok farkli. Zaten o parayi vermeseler calistiracak insan bulamazlar, imkani olan herkes Avrupa'ya gelir. Ozetle parayla huzur satin alamazsiniz :)

Bu arada Isvicre ozelinde, orada calisan arkadaslarimdan bildigim yurt disi tatili bile luks diyorlar cunku giderler cok fazla. Cilginca para kazaniyorlar ama ayni sekilde harciyorlar da.

Sirf para kazanma odakliysaniz Singapur ve Dubai'ye de bakabilirsiniz, 5-10 sene calisip para biriktirip sonra Avrupa'ya gecip ev alan insanlar cok o sekilde.
0
sertac akin
(07.09.23)
Bu kulaktan dolma bilgilerle hareket etmemek gerek. İsviçre için Türkiye'den başvuru yapan birinin işe alınma ihtimali çok çok düşük mesela. Çünkü ülkede 'işe başvuru yapanlardan önce isviçre vatandaşları, sonra avrupa birliği vatandaşları ve isviçre'de ikamet eden avrupa birliği vatandaşları, sonra isviçre'de ikamet eden üçüncü ülkelerin vatandaşları en son üçüncü ülkelerden başvuruları yapan kişilerin işe alınabilmesi' mümkün. Siz Türkiye'den başvuru yapan biri olarak en son gruptasınız, şirketin kanıtlarla sizden başka aynı işi yapabilecek başka kimse olmadığını açıklaması gerek. haliyle bu ihtimal de çok düşük oluyor.

Türkiye'den isviçre'ye çalışmaya gidenlerin geneli ya gerçekten çok top grupta olan, özel işler yapan insanlar ya da şirket içi transferle geçiş yapmış kişiler. Bunun için de belirli bir şirkete girmiş olmanız, kendinizi kanıtlamış olmanız ve o şirketin isviçre ofisinin olması gerekiyor mesela.

Ayrıca her ülkenin alım gücü, insanların hayattan beklentileri vs çok farklı. İyi ölçüp tartmak gerek. Hollanda bence Türkiye'den giden biri için daha avantajlı şu sıralar.

Yine isviçre için alım gücü oldukça yüksek ama giderler de fazla. Yurtdışı tatili lüks olması pek inandırıcı gelmedi bana zira garson olarak çalışanlar bile senede bir de olsa yurtdışı tatili yabailiyor ama pahalı mı? evet çok pahali bir ülke. Gelir de ona eşit seviyede.
0
fraise
(07.09.23)
kuzey amerika'da denk getirirsen $400k seviyesi hayal degil, oyle ucup kacan bir cv'ye de ihtiyacin yok. o seviyede kazanan birkac arkadasim var, master falan da yok elemanlarda. dikkat edilmesi gereken ortada bir bit yenigi olmamasi. bazi yerlerde fazla para vermelerinin nedeni seni o sehre cekmek cunku etrafta bisey yok..

avrupa'da bildigim kadariyla $400k seviyesi maaslar pek mumkun degil. isvicre'de zaten kolay kolay calisma izni vermiyor.

yurtdisinda yasayan biri olarak 3500 avro/ 7k asgari maas versusunu ben hala TR alir diyorum cunku 3500 avro dise dokunur bir para degil. yurtdisina cikacaksan parasal olarak rahat olman lazim. o da benim icin ayda net $10k seviyesinden basliyor.
0
cooperr
(07.09.23)
tek amaç para ise tabii ki abd, dubai, singapur filan daha çok para veren yerler. ama almanya'daki iş yaşam dengesini ve huzuru yakalamak zor olabilir.
0
king lizard
(07.09.23)
abd'ye gitmek kolay degil. ya ofis ici transfer yaparsin, ya da okul icin gelirsin. baska yolu yok. oyle abd'deki islere basvurup is teklifi almak gibi bir olay yok.

ayrica arada ucurum var. abd istedigi kadar cok calistirsin, 2 kati mi calistiriyor? hayir, ama maaslar en az 2 kati ve sektorune gore 4-5 katina kadar cikabiliyor.

almanya'daki master'in abd'ye bir faydasi olmaz. abd'de yapman lazim cunku calisma izni ile geliyor ogrenci vizesi, ancak oyle ise alirlar.
0
antikadimag
(07.09.23)
3500 aylik/net alaninda uzman, savunma sanayi tecrubesi olan bir bilgisayar muhendisi icin az. bundan 10 sene once iyi bir maasti, ama su anda "high qualified" diye tanimlanabilecek biri icin az. ayrica soz konusu kisi bekar ise maasi evlilere gore daha az olacaktir, vergi kesintisi nedeniyle.

bu maaslara calisanlar yok mu? elbette var. cunku bu kisilerin amaci kalici oturum veya vatandaslik alincaya kadar idare etmek olabilir. bunlari aldiginda daha guclu maas pazarligina oturabilir.

ya da bazilari is-yasam dengesi icin almanyayi tercih ediyor olabilir, ornegin 30 is gunu senelik izin gayet iyi bir imkan olabilir.

evli ve cocuklu olanlarda cocuklarinin gelecegi, ucretsiz egitim, cocuklari icin alman vatandasligi bir hedef olabilir.

abd ozellikle yazilimcilar icin cok daha iyi imkanlar sunuyor, ama herkes yeni ulke,tekrardan calisma izni prosedurleri gibi konulara o an hazir olmayabiliyor. ya da evli ve cocuklu olanlar icin maasin yaninda isten kuvulmamma guvencesi on planda olabiliyor.

ayrica abd icin 400 bin yillik/brut maas herkes almiyor, bu ortalama ustu bir maas. ayni sekilde almanya icin 3500 aylik/net maas da herkes almiyor, bu ortalama alti bir maas bu nitelikte biri icin. o nedenle iki ornekten, bir ortalama ustu maas ile bir ortalama arti maas uzerinden genelleme yapmak biraz yaniltabilir.
0
emrahday
(07.09.23)
AB'de (ab dedim ama almanya) ulaşacağın max maaş 90K ondan sonrası daha yüksek pozisyonlar ancak bu pozisyonlara çalıştım geldim olmuyor kolay değil. Gidebiliyosan amerikaya gidiceksin tutunacaksın para orda. 34 te geldik buraya artık yarı enerji kalmış bize abd gelmez. Sakin sıkıcı hayat, araçla bütün avrupa geziliyor, şarap peynir italya ispanya, Amerika başka bir dünya, ne güzel kafiyeli yazdım sana
0
abi bi dizi buldum on numara
(07.09.23)
ben özellikle doktorlarin almanya tercihini sacma buluyorum.
3000-3500 doktora ögrencisi maasi. alim gücü yüksek oldugu icin yetiyor ama iyi bir para degil.
iki ülke arasinda farklar var, bana göre amerika is odakli ama almanya'da insanlar hayat odakli.
0
Coma
(07.09.23)
ABD de hem gelir vergisi hem de ürünlerde vergi var. Millet öğle arası yapmadan çalışıyor. Yemek molası yok. Frozen food tan obezite oranı %40 Lara yakın. Ortam fazlasıyla hardcore.
0
roe
(07.09.23)
daha bölüme başlamamışsın bu kafa ösym kafası açıkcası. abd mi avrupa mı da açıkcası sadece maaşa bakarak değerlendiremezsin. tercihlerde sadece buna bakarsan büyük oranda mutsuz olursun. örneğin odtü'den mezun olup kendine kıyas olarak asgari ücretten ne kadar kazanıyorum diyen birinin vizyonu yoktur.

bence okul sürecince yurtdışı tecrübesi edinmeye çalış. yolunu daha kolay bulursun.
0
blackkmamba
(07.09.23)
Dünyadaki en saçma şey kaç asgarî ücret aldığını hesaplamaktir. Bunu trilyon kere söyledim sözlükte. Paranin değerini kaç asgarî ücret olduğu ile hesaplayamazsin.
Senin mantığına göre 3 asgari ücret 2 asgarî ücreti geçmeli ama geçmiyor iste. Bunu da Avrupa'da yasamayan uzaktan bilemez çünkü sığ bakış açıları.

Arkadaşın az alıyor. 5 sene denetimli adam hele almanya gibi maaslari Fransa'dan fazla olan ülkede benle aynı parayı alıyor ki ben yazılımcı değilim. Tabiki düşük maaş alıyor.

Bu arada Avrupa'da yaşamanın tek olayi para değil. Bunu da bakış açısı sadece para olan birine anlatmak zor maalesef. Eğer bakış aciniz paraysa dubai, singapur, abd iyi seçenekler. Denildiği gibi İşvicre almaz.

Bu arada 400 bin dolar adamin cvsi ile bahsettiğin kisinin cvsi hic de aynı durmuyor. Biri 9 yildir mezun tahminen o kadar deneyimi var ve top 20 master demissin. Diğeri 5 yıl deneyimli. Nasıl aynı cv?

Bu arada Türkiye'de 7 asgari üstü alan arkadaşım var ama Avrupa'ya gidecek çünkü ülkeden bıkmış halde. Biz de benzer sebeplerden gittik. Yani giden insanlarin tek olayi para değil.
7 asgari ücret sana türk halkindan, siyasetinden fanus içinde uzaklaşmak için yeterli değil.
Hatta ben sunu diyeyim; bugün ortalama gelirim 3500, Türkiye'ye 6-7bin eurodan aşağı gelmem, onda bile 2 sene falan anca gelirim. Bana ve benim gibi insanlara asıl Türkiye'ye gelmek için iki katı falan para ödenmesi lazım ki orayı çekelim.

Neyse daha mezun olmana var, milyon tane fikrin olur. Benim arkadaş singapur'da falan çalışmıştı hatta is öğrenmek için.
0
logisticsmanager
(07.09.23)
bence gayet güzel soru sormuş arkadaş yaşına göre, güzel de cevaplar gelmiş.

"olay sadece para değile" farklı bir açısı daha ekleyeyim;
türkiyede dahi örneğin 10 asgari ücret yerine 6-7 asgari ücret alayım ama sorumluluğum, mesai saatlerim daha az, kafam rahat olsun diyebilirsin. diyen insanlar var.

şahsen çalıştığım şirkette yönetici olmak istemeyen profesyonelleri biliyorum, yönetici olsa %30 daha fazla olacak ama stresi belki x2.
kısaca her şey daha fazla kazanmak değil.
0
nuisance
(07.09.23)
Almanya'da bir ABD sirketinde calisiyorum.En buyuk korkum ABD'ye merkez ofise cagirmalari. Her seyden once ABD'de maaslar daha yuksek dogru.Universiteden yeni mezun, yazilimci ve competitive bir karakter icin ABD dogru adrestir katilirim.Hele de FAANG'da isbasi yapabiliyorsa kariyer ve para anlaminda onu Avrupa'ya gore cok daha aciktir.Maaslar esdeger pozisyonlarda X2-X3 olabilir o da dogrudur ama belli bir yastan sonra- ki 35-40 'li yaslardan bahsediyorum Avrupa'nin baska guzel oncelikleri oluyor bunlari birakmak istemiyorsunuz.Anlatmasi zor ama Avrupa yasamak icin daha keyifli bir yer.Almanya'da yasayan biri icin tum Avrupa elinin altinda ama ABD in the middle of nowhere gibi hissettiriyor bana.Sanki dislileri calisip sizi ezecek gibi geliyor.

Avrupa : Daha keyifli yasam, is &ozel hayat dengesi,Cocuklar icin okul olanaklari, Arkadas cevresinden kopmama yada daha az kopma, Yerel halkin daha soguk olmasi ama buna ragmen sizin gibi Turkiyeden gelme beyaz yakalarin daha cok olmasi,Yabanci dil ile ilgili engeller
ABD: Yuksek maas &kariyer, irkcilik olmamasi, Avrupaya mesafe ve saat farki yuzunden Avrupa&Turkiye'deki cevrenizden kopmak, Ingilizcenin avantaji

Ben Otuzlu yaslarin sonunda tercihimi ALmanyadan yana yaptim ancak 25 yasinda ODTU mezunu bekar bir bilgisayar muhendisi olsam ABD'yi denerdim
0
turkuaz
(07.09.23)
aynı şeyleri yaşayıp türkiyeye geri döndüm şu an londra'dan. aşırı saçma oralara gidip o şekilde yaşamak. eskidenmiş o işler. ya da hiç bir şeyin olmayacak türkiyede o zaman gidersin anlarım. şimdi zaten global işler yapıyoruz. türkiye'de de iyi kazanıyorsan gidip kalmanın çok büyük bir anlamı yok bence. git bir süre çalış, tecrübe kazan, dön en mantıklısı gibi.
0
mhmtt
(08.09.23)
Bu sorunun cevabı beklentiye göre değişir.
Öncelikle eğitim, kariyer ve para kazanma becerisi bambaşka konular.
Avrupa'ya giden insanlar genelde yanlış beklentilerle gidiyor.

Türkiye'de asgari ücretten hallice kazanacak bir mavi yakalı ya da zanaatkar için Avrupa muhteşem. Ama beyaz yakalı için maddi olarak çok efsane farklılıklar olmaz çoğu zaman.

Denklem basit, Türkiye'de kazancınız düştükçe, elinizde bir mesleğiniz olduğu sürece Avrupa'nın size yaşatacağı sıçrama büyüyor. Ama özellikle Türkiye'de iyi kazanan ve iyi standartlarda yaşayan insanlar için Avrupa maddi olarak o kadar avantajlı değil. Orta ya da üst seviye çalışanlar arasında Avrupa'dan teklif alıp, "türkiye'de daha iyi şartlarım" diye reddeden de çok insan var.

Avrupa, özellikle kuzey avrupa "para kazanmak" için tercih edilebilecek yerler değil beyaz yakalı için. Ama refah standartını korumak için tercih ediliyor. Kuzey Avrupa sana para değil, standartlaşmış bir refah sunuyor. Çünkü Türkiye'de iyi kazanan kalifiye bir adam da olsan 6 ay işsiz kalsan sefil oluyorsun.

Kuzey Avrupa'da sana bu güvenceyi sunuyor. İşsiz de kalsan, genel müdür de olsan yaşayacağın hayat standartı arasında uçurum yok. Elbette kolay değil Avrupa da ama çalışma şartları vb daha insani. Genel olarak avrupa'daki mantık herkese asgari bir refah sunmak üzerine. O yüzden yazılımcı, finanscı, tesisatçı, terzi, oto tamirci fark etmez bunlar kazanç olarak birbirine yakın olabiliyor. O yüzden almanya'da bir boya ustası da, mühendis de paris'te haftasonu gezisi yapabiliyor.

Yani beklentiniz bu yöndeyse, Avrupa'ya gidin. Almanya'da bir yüksek lisansın tabii ki AB sınırlarında iş bulma şansınızı artıracağı aşikar.

Ama önceliğiniz para ise durum başka. Zaten para kazanmak isteyen insan maaş kovalamaz. Kendi işini kurup büyük kazançlar elde edebileceği yerler arar.

Ama biz maaş özelinde bakalım. Avrupa'yı zaten anlattık yukarda.
Avrupa'da bir iş bulduğunuzda sizi genelde standart çalışan olarak istihdam ederler. Expat gibi değilsiniz yani orda tam.
Mesela global bir şirketin berlin ofisinde iş bulduğunuzda size standart bir almana sunulan maaş ve imkanlar verilir. Fazlası değil.

Ama aynı şirketin dubai ofisinde ya da singapur ofisinde iş bulduğunuzda size cazip bir "expat" paketi sunulur. Mesela almanya'dakinden daha yüksek bir maaş, pozisyona göre acayip yan haklar (ev kirasının ödenmesi, çocukların okul parasının ödenmesi, full+full sağlık sigortası, yılda birkaç kez ülkene gidip gelmek için uçak biletleri, araba vs.). Çünkü Almanya'da çalışmak isteyen binlerce insan bulabilir her şirket. ama dubai'ye gönderecek ya da orada kalmak isteyecek kalifiye adam bulmakta zorlanıyor. Bu durumda orada çalışanlara böyle paketler sunuyor. Mesela kuzenim polonya'da yaşıyor. Çalıştıkları şirkete bir italyan gelmiş. Böyle bir expat paketiyle. Adamın polonya'yı seçme sebebi, şirketin çocuklar için özel okul ücretini ödemesi. İtalya'da bu imkan sunulmadığı için adam daha az insanın tercih ettiği polonya'ya gidiyor orada iyi bir özel okulda çocuklarını ücretsiz okutmak için.

Türkiye'deki kalifiye bir insan için BAE (Dubai), Singapur, Hong Kong, Kore, Doğu Avrupa (polonya, macaristan, romanya, ukrayna vb), Kuzey Afrika, Asya-Pasifik, Türki Cumhuriyetler gibi yerler çok daha büyük kazanç fırsatları sunuyor. Bir de Türkiye'den bir insanın avrupa'da iş bulması kolay değil. İnanılmaz bir cv ya da çok ihtiyaç duyulan spesifik bir özellik lazım. Ama bu ülkelerde bulabiliyor. Bu ülkelerde global bir şirkette bir süre geçirdikten sonra o şirketin avrupa ofislerine sıçramak daha kolay.

Dediğim gibi bu kısım önceliğiniz para diye anlatıyorum. Bilgisayar mühendisliği okuyormuşsunuz. Muhtemelen en hızlı para kazanabileceğiniz alan yazılım olur. Bu alanda birincil önceliğiniz "para kazanmak" madem, kendi işinizi oluşturmak daha büyük ve önemli bir konu. Ne iş yapacağınızı ben söyleyemem bu basit bir web geliştirme ofisi de olabilir, bir oyun şirketi de olabilir, bir saas da olabilir... O zaman da mesela ilk tercih almanya, ingiltere gibi gelişmiş ülkeler mi olur? Mesela ankara anlaşmasıyla falan londra'ya, berlin'e giden çok oldu. Ama orada zaten bu ihtiyaçları karşılayan zibilyon tane şirket var. Onlarla nasıl rekabet edeceksin?

Kendi işini yapıp para kazanmak için, o sektörün henüz gelişmediği yere gidersin. GElişmiş ülkede "para kazanmak" daha zordur. Gelişmekte olan ülkede birçok sektörde boşluklar vardır, işinizi iyi yaptığınız sürece boşluğu kapatabilirsiniz. Hatta Türkiye'nin ucuz iş gücünü kullanıp Avrupa'ya pazarlayabilirsiniz vs... Bunlar da fırsat.

Amerika ve İsviçre çok ayrı caseler.
ABD kazancın da, kaybın da çok uçlarda olabileceği bir ülke.
Avrupa'ya benzemiyor. Daha çok Türkiye gibi.
O yüzden çalışma şartları daha sert, rekabet daha sert.
Ama kazancı ya da kazanç potansiyeli de ona göre.
ABD'de mesela teknoloji alanında doğru hamlelerle 6-7 haneli yıllık kazanmak gayet mümkün.
Tabii abd'de büyük batmak da olası.
0
anten
(08.09.23)
(9)

parfümü nasıl kullanıyorsunuz?

metematik
tenine sıkan var, elbiseye sıkan var, sadece boynuna sıkan var. siz nasıl kullanıyorsunuz? en sağlıklı ve doğru kullanım nasıl olmalı?
tenine sıkan var, elbiseye sıkan var, sadece boynuna sıkan var. siz nasıl kullanıyorsunuz? en sağlıklı ve doğru kullanım nasıl olmalı?
0
metematik
(05.09.23)
Üzerimde önemli bir kıyafet varsa temas ettirmemeye özen gösteriyorum...(daha önce gece elbiseme iz yapmıştı.) iki karış uzaktan özen gösteriyorum.
0
gadlemler
(05.09.23)
Sokacağım yere losyon suruyorum.
Sonra birer adet kulak arkasi, bir adet boyun bir adet bilegin ustu(alti degil).

Herkesin kendine göre biraz bu. Net bir bilimi yok, vücut yapisina, terlemeye falan değişir.

Elbiseye sikiliyor da çok tercih etmiyorum.
0
logisticsmanager
(05.09.23)
Deodorant koltuk altı, parfüm boyun ve kulağın arkasına doğru.
0
d max
(05.09.23)
Boynuma sıkıyorum, kıyafetime de geliyor zaten. Erkek.
0
prole
(05.09.23)
Doktorumun parfümlerin akciğer kanseri yaptıgını söylediginden beri boyun hizama değil de yogun solumamak için gögüs hizamdan aşagı sıkıyorum.
0
limonlu eksi
(05.09.23)
Erkeğim, 2 boyun, 2 bilek, 1 kıyafet. (eu de toilette)
0
kimlanbu
(05.09.23)
asla tenime degdirmem. kiyafetlerime sikarim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.09.23)
Parfüm giysiye sıkılan bir şey değil, tamamen parfümün doğasına aykırı bir şey bu. Parfüm bilek, dirsek içi ve boyun gibi vücut ısısının yüksek olduğu yerlere sıkılır buralardan vücut ısısıyla aromatik yağlar etrafa yayılır. 3 nota da ayrı bir zamanda ayrı kokular yayar.

Yani tercihen siz kumaşa da sıkabilirsiniz ama bu karton bardakta şarap içmek gibi bir şey olur. Ama karton bardağın şarabın tadına etkisi kumaşın parfüme etkisinden daha az. Isı parfümün kokusunu çok büyük oranda etkiliyor, ayrıca kaliteli ve pahalı parfümlerin esas para eden kısmı olan dip notalarının kokusu sadece teninizde işlevsel olan bir şey.
0
akhenaten
(05.09.23)
Parfüm kıyafete sıkılmaz. Herkesin teninde farklı bir kokuya dönüşür. Tene sıkılır o yüzden.
0
roe
(05.09.23)
(4)

Çoklu monitor kullanımı

roe
Laptopa 2 monitor takmak istiyorum. Bu iki monitorde farklı ekran görüntüleme işi nasıl oluyor? Ekstra bir alet ya da ayar lazım mı?
Laptopa 2 monitor takmak istiyorum. Bu iki monitorde farklı ekran görüntüleme işi nasıl oluyor? Ekstra bir alet ya da ayar lazım mı?
0
roe
(03.09.23)
Muhtemelen yalnızca 1 hdmi çıkışınız vardır 2. için varsa usb c'den (destekliyorsa) görüntü alma ihtimaliniz var. Yoksa usb 3.0 üzerinden çalışan mini ekran kartları var fiyatı tatsızdı ama en son (usb to hdmi dönüştürücü sanıyorlar da bildiğiniz ekran kartı aslında onlar)

fakat bilgisayarınız bu çözünürlüğü destekliyor mu kendi ekranı dahil 3 tane monitör sürmeyi ona bakmanız lazım.

windows kullanıyorsanız en son win+p ile görüntüleme konfigurasyonu değiştiriliyordu

mac'te ise system preferences/display altından halledersiniz
0
hedep
(03.09.23)
bilgisayarinizda ekran almak icin iki farkli port var mi?

Mac olmadigini varsayiyorum bilgisayarin. o halde muhtemelen hdmi veya display port vardir ekran cogaltmak icin. VGA portu varsa onunla da cogaltabilirsiniz.

usb-c varsa bile harici ekran icin olmayabilir. bende var mesela ama ekran destegi yok.

bilgisayarinizin teknik ozellikler sayfasinda bulabilirsiniz ekran icin hangi portlarin oldugunu.
0
supergirl
(03.09.23)
Hdmi var. Bir tanesini buraya takıyorum. Diğer için usb-c desteği lazım anladığım kadarıyla
0
🌸roe
(03.09.23)
Sizin bilgisayarınızda yapmaya çalıştığınız şeyin aynısını yapmaya çalışan bir arkadaş başarsız olmuş. Yani type c gen1 usb c portuna monitör bağlamaya çalışmış ve windows no demiş. %100 kesin sonuç veren bir data değil ama sanırım display port olarak kullanılamıyor c portunuz.
www.dell.com


Bu durumda gerçekten çok çok elzemse şu tip bir ürün işinizi görebilir n vidia ekran kartınız var düzgün çalışma ihtimali var.

www.amazon.com.tr

Fakat bu ürünü ben denemedim yalnızca bir benzerini kullanan yakınım vardı. Yorumlara bakacak olursak millet memnun gibi. Eğer 3. monitör için 1080p bir monitör/tv kullanacaksanız bu çalışabilir. Yüksek çözünürlük istiyorsanız 2. monitöre hdmi'den yüksek çözünürlüklü bir alet bağlarsınız.
0
hedep
(04.09.23)
(5)

Hayatımı nasıl kurtarabilirim? Fikir ve tecrübelerinizi paylaşın lütfen.

anaphylacticshock
Herkese merhaba,İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunuyum. Mesleğimle ilgili bir tecrübem yok maalesef. Şu ana kadar staj hariç hiç aktif gazetecilik yapmadım. Hatta aktif olarak hiç çalışmadım. Mezun olalı epey zaman oldu. (Kafamda mesleğimle ilgili, online olarak gerçekleştirmeyi düşündüğüm 1-2 pro
Herkese merhaba,

İletişim Fakültesi Gazetecilik mezunuyum. Mesleğimle ilgili bir tecrübem yok maalesef. Şu ana kadar staj hariç hiç aktif gazetecilik yapmadım. Hatta aktif olarak hiç çalışmadım. Mezun olalı epey zaman oldu. (Kafamda mesleğimle ilgili, online olarak gerçekleştirmeyi düşündüğüm 1-2 proje var ama net değil.)

Sadece üniversite okurken rektörlükte Dış İlişkiler Ofisi'nde akitli öğrenci olarak çalışmıştım.

Yabancı uyruklu öğrencilerden gelen dilekçeleri çevirip, dosyalara işleyip, cevaplandırırdık. Yabancı misafirleri karşılayıp refakat ederdik. Ama asıl işimiz Erasmus, Farabi vb programlarıyla 1-2 dönemliğine başka üniversitelere gidecek öğrencilerin evraklarını takip edip, dosyalarını düzenlemekti. Hibe vb hesaplarını yapmak, gerekli yerlere bildirmekti. Ben Erasmus birimindeydim.

Daha sonra kendim de Polonya'da 2 dönem Erasmus yaptım. Bir ara 7 günlüğüne falan Avrupa Birliği kapsamında düzenlenen bir proje ile Endonezya Bali adasına gittim.

Erasmus'a gitmeden önce dil seviyemin belirlenebilmesi için Oxford Online Placement testine girdim. Avrupa Dil Portfolyosu sıralamasına göre seviyem C1 çıktı. Epey zaman oldu ama sınava girsem şu anda da en azından B2 alırım gibi geliyor. IELTS sınavına girmeyi planlıyorum.

Benim diyeceğim şu ki, ben uzun zamandır boştayım, boşluktayım. Bildiğiniz paso evde yatıyorum. Üniversite biteli 6-7 yıl oldu ve ben hiç bir şey yapmadım. (Niye diye sormayın, net bir sebebi yok. Uzun süre anksiyete ilacı kullandım. Ama maalesef düzenli doktora gitmeden bilinçsizce bıraktım ve bırakma sürecinde kafam kaydı biraz. Aynı zamanda haşimato hastasıyım.)

Bu ilk üniversitem de değildi. Daha önce başka bir üniversiteyi de yarım bırakmıştım. Yani yaşım epeyce var. Hatta doğrudan söyleyeyim, 35 yaşındayım.

Okurken, rektörlükte çalışırken falan yani kısacası insan içindeyken ruhen daha iyidim. Gerçekleştirmeyi düşündüğüm hayallerim, projelerim falan vardı. Öz güvenim hiçbir zaman tavan olmasa da bu kadar düşük de değildi. Ufak ufak da olsa adım atıyordum, hareket ediyordum.

Ama uzun zamandır resmen oturduğum yerde çürüyorum. Hani ölmeden mezara girmek gibi bir tabir vardır ya, açıkçası biraz o haldeyim.

Neden bilmiyorum son zamanlarda, son 1-2 aydır kendimi biraz daha iyi hissediyorum. Aklıma, kalbime bir istek düştü. Kafamda gerçekleştirmeyi istediğim bir şey yer etti. Belki de biraz daha iyi hissedişim bu yüzden... Cesaretim olmasa da yeniden adım atmaya, hayata karışmaya dair isteğim arttı.

Gerçekten merak ettiğim, öğrenmeyi ve gelişmeyi istediğim bir konuda (Yaratıcı Yazarlık) yurtdışında 4-8 aylık PGCert denilen bir programa katılmak istiyorum.

Bu program 3 aşamalı bir program. Yani şöyle 3 şekli var. PGCert, PGDip ve MA (Master of Arts). İlk aşamayı yani PGCert kısmını basit bir kurs gibi düşünebilirsiniz. Seçtiğiniz alanda bilgi edinebileceğiniz, program sonunda programa katıldığınız üniversiteden sertifika alacağınız bir program. PGDip bildiğiniz tezsiz yüksek lisans gibi. MA ise bildiğiniz master.

PGCert programına katıldınız diyelim. Eğer alanı beğenirseniz ve alacağınız derslerde başarılı olursanız, okumaya devam edip PGDip programına ya da Master'a tamamlayabiliyorsunuz. Bu sistem birçok Avrupa ülkesinde var.

Ben bu programa katılmayı ve hatta sonra mastera tamamlamayı çok istiyorum ama artık çalışmam, bir şekilde ucundan kıyısından iş hayatına da katılmam gerekiyor.

Ben kendimi biliyorum. Şu anda öyle büyük ofis gibi bir ortamda, çok fazla hiyerarşik ilişkinin hakim olduğu, çok basit bir konuda bile konuşmadan önce 40 kere düşünülen, ölçülüp biçilen bir ortamda yapamam. Ki zaten bu tecrübesizlikle öyle, o tarz bir yerde iş de bulamam.

Benim şu anda ufak ufak minik adımlarla kendimi toplamam, kendime olan öz güvenimi yeniden kazanmam gerekiyor.

Baskılanmayacağım, yapacağım her hareketi 40 kere düşünmek zorunda kalmayacağım, samimi bir ortamda olmam lazım.

Bütün bu hayallerimi, planlarımı direkt yurtdışında gerçekleştirmek istiyorum. Daha fazla vakit kaybetmek, hayatımdan daha fazla çalmak istemiyorum. Ama açıkçası kafamda ne yapacağım, nerelere başvurabileceğim konusunda bir fikir de yok.

Son zamanlarda haberlerde Almanya'nın işçi alımı (üniversite mezunu, kalifiye eleman) başlattığından, vatandaşlık prosedürlerini falan basitleştirdiğinden bahsediliyor. Kalifiye denecek bir tecrübeye sahip değilim ama elimde hiç değilse bir üniversite diplomam ve iyi de bir İngilizce dil seviyem var.

Sizce öncelikle Almanya'da olmak üzere Avrupa'da nerelere başvurabilirim?

Bu eleman alımı Alman devleti kontrolünde özel firmalar adına bireysel başvurular ile mi yapılıyor yoksa devlet bütün başvuruları genel bir havuza alıp başvuran kişileri İşkur gibi bir firma aracılığı ile gerekli yerlere kendisi mi yönlendiriyor?

Almanya olsun çok isterim açıkçası. Hem eskiden beri sebepsizce bu ülkeye bir sempatim var hem de uzun zamandır Almanca öğrenmek istiyordum. Doğrudan yerinde bir dil kursuna gitmek çok iyi olur.

Yaratıcı Yazarlık üzerine PGCert programı, Almanca dil kursu ve iş. Bu üçü birden şu anda biraz fazla yoğun ve biraz olasılıksız bir plan gibi gelse de imkansız olduğunu düşünmüyorum.

Sizce ben ne yapabilirim? Nerelere başvurabilirim? Bu yaşımda, bu tecrübesizlikle ufak ufak adım atıp kendime gelebileceğim neler yapabilirim?

Yazı biraz fazla uzun oldu farkındayım ama nolur eğer fırsat bulur da okursanız fikirlerinizi ve tecrübelerinizi paylaşın benimle...

O kadar uzun zamandır kendimi ve hayatımı harcıyorum ki; yalnız olmadığımı, benim geçtiğim yollardan, benim kadar geç ve zorlu geçmiş ve her şeye rağmen BAŞARMIŞ birilerinin olduğunu bilmeye çok ihtiyacım var...
0
anaphylacticshock
(03.09.23)
Almanya'da hem sosyal açıdan hem de gelir açısından mutlu olmama ihtimalin yüksek. Almanya'ya çok gidilmesinin nedeni gitmenin kolay olması. Almanya'ya gittiğinde etrafın Türklerle çevrili olacak. Ne almanya ne de ingilizce öğrenebileceksin. Ek olarak sizin alanda yurtdışı hedefi ülkeden bağımsız olarak çok mantıklı değil.

Temel kural şu; Türkiye'de kötü olan başka yerde ya aynı olur ya da kötü olur. Türkiye'de iyi olan başka ülkede daha iyi olur.
0
roe
(03.09.23)
benzer hikayemiz var diyemem. cunku ben universiteyi hic bitirmedim. ama bu gibi duyurulara her zaman cevap veresim geliyor. cunku ben de issizlik, konu komsunun is yok mu is demesi, depresyon vb konulardan cekip ulkeden gittim yillar once.

33 yasindayken cagri merkezinde Turkce calismaya Yunanistan'a geldim. 2-3 sonra yukseldim biraz. su anda Ingilizce olarak baska bir pozisyondayim (bu pozisyonu TR'deyken bulmam mumkun degil, cunku kimse bu is icin bana sponsor olmazdi)

cagri merkezi kimsenin bayila bayila calistigi bir is degil ama TR'deki calisma sartlari kadar kotu degil hicbir sey. bircok isini gucunu birakip gelmis insanla tanistim bu meslekte.

Almanya'ya gitmek kolaydir zordur demeyecegim cunku bana da "yurtdisina gitmek zor, herkes istiyor" diyorlarken basvurup 2 haftada burdaydim.

lakin, Almanya pahali bir yer. ozellikle ev kiralari cosmus durumda. hani bir sekilde gitseniz bile cok buyuk ihtimalle baskalariyla ayni evde kalmaniz gerekecek. ha belki size iyi gelebilir bu bilmem, sahsenben yalniz yasamayi seviyorum.

yani eger yapbilirim diyorsaniz bakin: jobsteleperformance.com
0
supergirl
(03.09.23)
Şener Şen 'in bir filminde vardı, en iyi yaptığın şey ne diye soruyordu, o da içli köfte diyordu galiba. Filmi hatirlamissinizdir. Sizin de öyle en iyi yaptığınız bir şey var mı? Yemek demiyorum illa. Aklınızda olsun sadece.
0
bir varmis bir yokmus
(04.09.23)
İngilizcen iyiyse özellikle LinkedIn'den native-like English istenen işlere basvur. Remote ya da.hybrid olması ısınmana yardımcı olur. Eline biraz para geçince ve özgüvenin biraz yerine gelince "Ben kendim için ve diğerleri için napmak istiyorum, insanlara nasıl faydalı olurum?" diye düşünmeye başla. Kariyerini oraya yönlendir. Yaşa takılma, evde oturma.
0
sekizdokuzon
(04.09.23)
Öğrenciliği uzatarak önemli ve kompleks bir şeyler yapiyor hissiyle kendinizi oyalamak istiyor gibi gozukuyorsunuz. Çalışma hayatina neden atilmak istiyorsunuz? maddi olarak ihtiyaciniz yok gibi gozukuyor planlarinizdan. Hobilerimi paraya cevireyim hem de isin gücüm olsun diyorsaniz daha somut bir sanat ogrenip atolye vs acin bence beyaz yaka olup plazada çalışayim memur olup atanayim gibi bi kariyer cizecek gibi durmuyosunuz.
0
instant crush
(04.09.23)
(7)

Kindle kullanışlı bir cihaz mı?

roe
Artık kağıt olarak kitaptan tamamen kopmak istiyorum. Bu yüzden etkili bir okuma cihazı arıyorum. Kindle'ı nasıl değerlendirirsiniz?
Artık kağıt olarak kitaptan tamamen kopmak istiyorum. Bu yüzden etkili bir okuma cihazı arıyorum. Kindle'ı nasıl değerlendirirsiniz?
0
roe
(01.09.23)
Kendi formatında kitap bulduğunuz sürece okumak için harika bir cihaz bence
0
kisa
(01.09.23)
10/10, hayatimda kullandigim en iyi, kullanisli teknolojik alet.
0
gule gule
(01.09.23)
arti ozellikleri:
- pil suresi bir aydan fazla, bazen iki ay
- parlak isik altinda, guneste okunabilirlik ayni gercek kagit gibi. parlama, kararma olmuyor. cep telefonu, ipad guneste ekranda birsey gorulmuyor.
- kendi arka plan isigi oldugu icin karanlik ortamda ekstra bir isik kaynagina ihtiyac duymadan okunabiliyor
- kapasite olarak yuzden fazla kitap tasinabiliyor. fiziksel kitapla bu imkansiz
- kitapta onemli yerler isaretlenebiliyor, bu isaretli yerlere bilgisayardan erisilebiliyor.
- kitap satin almak cok kolay, birkac tusla. kargo bekledim vs olayi yok.

eksi yanlari:
- sadece desteklenen formatta kitaplari okumak uygun. pdf vs uygun olmuyor. o nedenle kitap satin almak icin en uygun yer amazon.
0
emrahday
(01.09.23)
gayet iş gören bir cihaz. ayrıca işin ahlaki boyutu tartışılır ama sadece güncel kitapları okumak gibi bir derdin yoksa kitap masrafını epey bir düşürüyor. internette tonla kitap indirebileceğin açık kütüphane vs. var. verdiğin parayı amorti ediyorsun.
0
sir gawain
(01.09.23)
Artık pdf açıyor diyorlar. Yeni versiyonlarında PDF sorunu var mı?
0
🌸roe
(01.09.23)
pdf okuyacağım derseniz kesinlikte büyük boyutlu olanlardan almanız gerekiyor, diğer formatlar için bir sıkıntı yok sizi gayet memnun edecektir
0
mrctrk
(01.09.23)
Son 1 yılda basıma gelen en güzel sey <3
Bendeki eski bir model olmasına rağmen calibre ile pdf atabiliyorum. Birkaç kücük yazılı dosya dısında Sorunsuz okudum, öneririm
0
rebecca
(01.09.23)
(17)

hesabı ödeyip fişi göstermek

emenius sleepus
bu aralar dateleştiğim biri var. daha ikinci kez buluştuk. çok da pahalı olmayan bir şeyler yedik. neyse sonra hesap masaya gelmiyormuş, gidip ödememiz gerekiyordu. ben de ben öderim dedim ama o yok ben ödeyeceğim yaptı. ben de çok üstelemedim bu sefer çünkü önceki buluşmamızda da ben ödemiştim. öde
bu aralar dateleştiğim biri var. daha ikinci kez buluştuk. çok da pahalı olmayan bir şeyler yedik. neyse sonra hesap masaya gelmiyormuş, gidip ödememiz gerekiyordu. ben de ben öderim dedim ama o yok ben ödeyeceğim yaptı. ben de çok üstelemedim bu sefer çünkü önceki buluşmamızda da ben ödemiştim. ödemeyi yaptı sonra geldi fişi bana verdi al diye. o an aklımdan hicbir şey geçmedi hatta bir saniyeliğine komik bile buldum, sonra unuttum gitti. ama eve gidince fişe baktım ve garibime gitmeye başladı.

şimdi bu kişi bu hareketi sizce öylesine mi yaptı? yoksa bunun altında anlam aramam gerekiyor mu? yani bak hesabı ödedim vurgusu mu yapmaya çalıştı sizce? ne yapardınız böyle bir durumda, bu kişiyle tekrar buluşur muydunuz?
0
emenius sleepus
(30.08.23)
bu kadar odedim bak demek istemis herhalde.
farkinda olmadan bile yaptiysa cok ayip bir sey. ben daha gorusmezdim.
0
Kittie
(30.08.23)
Kac paraydi ki hesap? 2000 lira geldiyse acisini paylasmak istemistir belki :)
0
brkylmz
(30.08.23)
Valla belki çoğu insan için ilk günlerde böyle şeyler yapılması ayıp geliyordur ama bence tam tersi ilk zamanlar para konusunda hassas olmak daha iyi. Neye ne kadar ödediğini bilmek isterdim ben de şahsen.

Belki hiçbir şey düşünmeden vermiştir, belki görün diye vermiştir, belki ödeyin diye ima etmiştir ya da belki tamamen gevezelik olsun diye yapmıştır o anı yaşayan sizsiniz sonuçta, siz bilirsiniz. Bu kişinin karakterine bağlı bu.
0
akhenaten
(30.08.23)
Cok sacma bence. Diger ozellikler mukemmel degilse ben muhtemelen date seviyesinde devam etmezdim. Hesabi bolusmek istiyorsa, fazla geldiyse falan acikca soylesin. Bu ne boyle ergen gibi.
0
hot potato
(30.08.23)
Cok saçma ve yanlış bi hareket. Eger diger her bakimdan gayet iyiyse, ben amacını sorar, ikna edici bir şey (gayri ihtiyari olmustur belki bilemiyorum) duymazsam iletişimi keserdim.
0
nic cage
(30.08.23)
İlginçmiş.
"Kesinlikle ayrılmalık" bir olay değil ancak sebebini ben de merak ettim.
0
etna
(30.08.23)
fişi mi verdi yoksa adisyonu mu?
yani üzerinde sadece tutarın yazdığı slip fiş kağıdı verdiyse çok saçma, bak ne kadar girdi der gibi olmuş. çok ayıp bir şey.
ama adisyonu verdiyse bir nebze anlaşılır. yine saçma olur gerçi ama belki fiyat tahmin ettiğinizden farklı gelmiştir, yemekte de bunun muhabbetini yaptıysanız belki göstermek istemiştir, bilemedim.
0
abelardo
(30.08.23)
Bana da gerçekten çok ilginç geldi. Aklıma gelen ise fiyatlar yüksekti hanımefendi buna serzeniş etmek istemiş olabilir gibi geliyor.
0
drako
(30.08.23)
@drako ben kadın tarafıyım, beyefendi yaptı bu hareketi bana.
0
🌸emenius sleepus
(30.08.23)
yani seni ödediğin hesap kadar bende ödedim ödeştik demek istemiş olabilir.
aklına ben daha çok ödedim sen daha çok ödedin gelmesin diye bişeyler düşünmüş olabilir
0
basond
(30.08.23)
Türkiye'de 2 kişilik hesap ödemek büyük masraf. O yüzden ödeyen kişiyi rahatsız etmiş olabilir. Dışarıda yemenin oldukça ucuz olduğu bir yabancı ülke şehrinde yaşıyorum. Buna rağmen herkes kuruş hesabı yapıyor.
0
roe
(30.08.23)
7 yıllık evlilik dahil ilişkim de eşim hiç hesap ödemedi. Boşandıktan sonra anladım ben nasıl salak yerine konduğumu. Siz konmayın. Önceki bıluşmada ben ödedim diyen sizsiniz ve buna rağmen bu muameleyle karşılaştınız. İnanılmaz.
0
andy kaufman
(31.08.23)
Yol yakınken ayrılırdım ben. Sevmiyorum bu tür hareketleri.

Date'e devam da edilebilir seviyorsam bi tabi ama buraya bir soru işareti koyardım ben.
0
baldan kaymak
(31.08.23)
nerden buluyorsunuz bu tipleri merak ediyorum.
ilk bulusmalarda yapilacak bir davranis degil bu, normalde de degil ama o artik sizin iliskinize bagli.
fisi alip ne yapacaksin ki?
fis hala duruyorsa parayi öde, yol ver. :D
0
durgunfoton
(31.08.23)
Valla ben ki ikili ilişkilerde paranın hep lafını yapmış birisiyimdir.

Yani bölüşelim, bu seferlik sen öde, bütçem kalmadı şu an vs vs. gibi.

Hesap kitap da çok yaparım. Ama karşımdaki insan zaten ona göre davranıyorsa lafını bile etmem. Veya hesap yapmayı gerektirmeyecek çoğunlukta cebimde para varsa yine etmem. Ama huydur hesap yapman gerekiyorsa karşıya da yansıtabilirsin yani erkek şöyle cömert olsun böyle cömert olsun deyip de asıl hesabı kendileri yapan kadınlardan da hiç haz etmiyorum. Kendisi de öyle olsun o zaman.

Neyse yine de öyle ödeyip de bunu göze soktuğumu hiç hatırlamıyorum. Eğer o amaçla yapılmış bir şey ise, ödeme daha iyidir yani bence bir kadının gözünde. Çok saçma geldi bana bile.

Ne amaçla olduğunu da anlamadım yani acaba hani üstündekileri eşine verirsin ya cüzdan kart falan onun gibi düşünüp mü uzattı veye çöp kutusu olarak görüp elinize mi tutuşturdu yani hasbelkader mi gelişti yoksa başka çirkin bir çaba mı var ben de anlayamadım valla.
0
ananiyimioguz
(31.08.23)
altinda bir sey aramak istemedim acikcasi, cunku sacma bir hareket olmus. acaba fis/fatura toplayan biri misiniz? bu nedenle yapmis olablir mi?
cok sacma cunku, boyle bir nedeni olmali.
0
65 derece
(31.08.23)
bence rezil bir şey. bazen sadece küçük bir hareket bir insanın yanlış olduğunu anlamak için yeterlidir bu da o türden bi hareket bence.
0
melodramaticfool
(02.09.23)
(9)

Konteyner da Yaşam

çınarım
Merhabalar,Bazı özel durumlardan dolayı uzunca bir süre şehre çok yakın ,iyi kötü ulaşımın olduğu, 21 metrekare 2 oda tuvaletten oluşan bir konteyner da yaşanır mı?Elektrik su mevcut,önünde bahçesi falan mevcuttur.Değerli fikirlerinizi beklerimzorlukları,olumlu yanları vs.
Merhabalar,

Bazı özel durumlardan dolayı uzunca bir süre şehre çok yakın ,iyi kötü ulaşımın olduğu, 21 metrekare 2 oda tuvaletten oluşan bir konteyner da yaşanır mı?Elektrik su mevcut,önünde bahçesi falan mevcuttur.

Değerli fikirlerinizi beklerim
zorlukları,olumlu yanları vs.
0
çınarım
(29.08.23)
İnsan çok ama çok dayanıklı bir varlık.herseye katlanabilir. Önemli olan bu süreci nasıl yöneteceğiniz. 6 sene önce başıma gelen bazı şeylerden dolayı beş parasız, en az 50 kişiye borçlu, depresyonda ve kalacak yeri olmayan biri durumunda bildim kendimi. Şuan 3 mağazam bir evim borsada güçlü bir portföyüm ve sıfır borcum var. Bu süreci kendini toparlamak şartları değiştirmek için değerlendirirken kafani dinlemek ve farketmedigin fırsatları çözümleri görmej için bir fırsat bile olur.
0
deer hunter
(29.08.23)
bir hedef varsa (para, kariyer, vs.) yaşanır. ben yaşardım. ama uzundan kasıt ne kadar uzun süre? yalnız mı olacaksın? yer neresi? bunlar da önemli.
0
sir gawain
(29.08.23)
ben yaşardım.
0
sizofren06
(29.08.23)
Kira da vermeyeceksem krallar gibi yaşarım. Pencerelere sineklik tak. Fare sokma içeri yeter
0
limonlu eksi
(29.08.23)
Konteyner ofiste çalışmış biri olarak gayet de yaşanır diyorum.
0
Amaranta ursula
(29.08.23)
internet ve kitap vakit geçirmek için önemli. Çoğumuz ilimizden telefonu düşürmüyoruz, bu yüzden internet kotasına dikkat. şehirde, kalabalık ortamda yaşamaya alışıksanız akşamları sıkıcı olabilir. Beyzbol sopası gibi bir şeyler lazım olabilir. Kışın ısınma meselesi önemli.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(29.08.23)
Hocam tabiki yasanir hatta ilerde bir tane de ben atmayi dusunuyorum bir yere konteyner kafa dinlemek icin.

Ikinci olarak birak konteyneri ben dagda yatmis adamim, birsey olsa kimsenin duyamayacagina, goremeyecegine imkan bile olmayan bir yerde, ve oyle bir uyurdum ki oyle bir uykuyu, rahatligi simdilerde bulmam imkansiz.

Tamamen senin kafanda nasil sekillendirdigin onemli durumu, bakis acin iyi olursa iyi yasarsin, senin elinde.
0
va
(29.08.23)
Isıtma var mı? Mutfak var mı? Bunlar varsa olabilir.
0
roe
(29.08.23)
Kliman varsa , mutfağın varsa gayette yazarsın. Antakyalı oldukca zengin bir yakınım var, evleri vardı, öyle ki balkonu bizim salon kadar falan. Bu yakınım şimdi bir konteyner da yasıyor. Ankarada hazır evi var , bırakıp gelmiyor. Alıştım ben bu konteynera diyor. Hatta şimdi sordum kendisine zorluklarını, klima sart diyor, kapı pencere sineklik olsun, tuvalet sürekli havalandırılmış, ısıklar falan LED olsun diğeri çok ısıtıyor diyor.
0
primetime
(29.08.23)
(10)

İett'de yer verme kavgası?

fakat
İETT otobüsunde oturmuş kitap okuyordum, 50li yaşlarda bir kadın geldi ve kibar bir dille hasta olduğunu söyleyip yer istedi, ben de 12 saat çalışmaya gittiğini söyledim ve yer vermedim, yanımdaki verdi oturdu oraya, ama bağırmaya hakaret etmeye şerefsiz falan demeye başladı. Ben de sakinliğimi koru
İETT otobüsunde oturmuş kitap okuyordum, 50li yaşlarda bir kadın geldi ve kibar bir dille hasta olduğunu söyleyip yer istedi, ben de 12 saat çalışmaya gittiğini söyledim ve yer vermedim, yanımdaki verdi oturdu oraya, ama bağırmaya hakaret etmeye şerefsiz falan demeye başladı. Ben de sakinliğimi korudum ama hepsine uygun dille karşılık verdim. Asla hakaret etmedim, ve yılların alışkanlığı güler yüzümu korudum. Sonunda da aynı durakta inecekmisiz, ben kalktım, ona da siz de inecektiniz geldik dedim, ister inerim ister inmem diye üstüme yürüdü ve çantayla vurmaya kalktı. Ben indim. O inmedi, otobüs ilerledikten sonra bağıra bağıra açtırdı kapıyı dışarda da üstüme yürüdü ve hakaretler yağdırdı. Açıkçası aslında çok komik. Görüntüleri olsa gülerdim. Ama bir yandan hakaret ve saldırı var, olay öğle saatlerinde oldu. Şikayetçi olayım mı bilemedim. Durak Pangaltı. Bir sonuç çıkarsa şikayetçi olacağım.
0
fakat
(25.08.23)
Niye geldik diyorsunuz. Anlamsız bir hareket. Güler yüz medeni insanlara gösterilir. Herkese gösterilmez. Şikâyet etmeyin. Ders alın.
0
dissendium
(25.08.23)
Haklı olan sizsiniz. Deniyor ya insanlar yaşlandıkça çocuklaşır diye. Yaşlılar da aynı çocuklar gibi benmerkezci olup çıkıyorlar. Anlayış yok, saygı yok. Sadece kendileri ve istekleri var. Sizin yapmamanız gereken tek şey inerken söylediğiniz şey olmuş. Buna gerek yoktu bence çünkü karşı taraf bundan anlamaz.

Şikayete gelince ben olsam uğraşmazdım. Ha sizin yerine uğraşacak insan vardır, o ayrı.
0
ruhen hastayim ben
(25.08.23)
Bunu varya bu coğrafya dışında hiçbir yerde göremezsin. Parasını verdiğin hiçbir haktan vazgeçmek zorunda değilsin.
0
roe
(25.08.23)
hastayim diyene ben de yer verirdim. +1 basimda oyle gidecek butun yol cekilmez.
ne diye geldik burasi diyorsunuz ki? +1 birakin nerde iniyorsa insin yani rengini belli etmis yolda.


Atina'da yasiyorum, yer verme gibi bir olayi bir kere bile gormedim. bilerek oturmuyorlar. yer versen de oturmuyorlar. cok acayip. (tabi otobusler cok asiri kalabalik olmuyor, olsa da basinda bekleyip pskikolojik baski yapan yok)
0
supergirl
(25.08.23)
bence sikayet edin, edin ki bir daha yapamasin. ha yine yapacaktir ama en azindan belki o kadar ugrasacagim diye dusunur, bir ihtimal de olsa yapmaz.

supergirl'un dedigi gibi avrupa genelinde yer verseniz bile oturmuyorlar, hatta bazen kiziyorum. insanlar bos yerlere otursa otobus bosalacak ama bildigin tiklim tikis olmasa da kalabalikta ayakta bekliyorlar.
0
Sour
(25.08.23)
kadının davranışının affedilir yani yok ama siz de yüzünüzde gülümseme ve 'geldik' demenizle sanki biraz pasif agresif yapmışsınız kendinizi. ben olsam olay sonrası uğraşmam, unuturum gider.

evet avrupa'da yer verme bu kadar yaygın değil. hatta insanlara yaşlı olduklarını ima ettiğiniz için hakaret olarak görenler, bozulanlar oluyor yaşadığım ülkede. yaşlıya neyse de sağlıklı orta yaşlı kadınlara bile sorgusuz sualsiz yer veriliyor türkiye'de. hiçbir zaman anlamadım.
0
sir gawain
(25.08.23)
benden kibar bir dille hasta oldugunu soyleyip yer isteyen bir bayana, 24 saat ayakta nobet tutacak bile olsam, kendi saglik sorunum yoksa yer veririm.

haksizsin bence, olmamis.
0
cooperr
(26.08.23)
Hasta falan değil ya, ayak yapıyor. Şikâyet edin. Gidip ifade vermek bile yeterince rahatsız eder onu. Bir daha böyle terbiyesizlikler yapmaz. Bir şey çıkar mı diye düşünmeye gerek yok. Bir şey çıkmasa bile biraz uğraşsın ki kamera kayıtları vardır bir şeyler çıkması lazım.
0
bhhs
(26.08.23)
gibi dizi senaryosu okur gibi oldum. hatta oradaki otobüsteki kavga sahnesine yakın absürtlükte bir olay. yani izlesem gülerdim demişsiniz ama buna kendinizi de katmışsınızdır zaten. aşağıdaki iki tarafın yaptığı garipliklerden sadece 1 tanesi bile olmasa olay kapanıp gidecek zaten. onlar şunlar:

* kibar dille hastayım deyip yer isteyen kadına yer vermemek.
* yana oturunca hakarete başlaması.
* sizin buna gülmeniz (evet onu daha çok germiş)
* bir şey yaşanmamış gibi inecektiniz geldik demeniz (laf sokma gibi algılamış)
* nerde ineceğimi sana mı soracam deyip çantayla vurma çabası.
* inmiyorum lan işte deyip devam etmesi asdfafafsa
* yok la yok dur incem deyip bir de orada bağırması.
* indikten sonra dayanamayıp bir daha size koşup saldırması.

yani ben bu kadar keskin duygu geçişlerini bir arada görmedim duymadım.
0
onemoremile
(26.08.23)
Hasta insan size sözlü ve fiziksel şiddet uygulayacak kondisyon nasıl bulmuş?

Önce kibar dille başlayıp sonra nasıl hemen çirefleşebilmiş? Kibarlıktan sahte imiş.

Hasta birine elbet yer vermek olması gereken ama bir kanıya varmadan; bu kişi gerçekten hasta mı yoksa suistimal mi var bundan emin olmak gerek.

"Sonunda da aynı durakta inecekmisiz, ben kalktım, ona da siz de inecektiniz geldik dedim"

sadece sizin bu sözlü temasınız biraz tahrikler ve de gereksiz. eğer bunu dememiş olsaydınız yüzde yüz haklısınız ama bunu söyledikten sonra haklılık oranının biraz düşüyor.

Sonuç olarak; adli mercilere aksettirmeyi gerektirmeyecek boş bir münakaşa.

10 da 8 siz 10 da 2 o haklı...
0
digits
(26.08.23)
(7)

S23 ultraya geçiş

Weeze3r
Selamlar, 14 pm kullanıyorum ve apple ekosistemindeyim. Saat, tablet ve laptop dahil. S23 ultra çok hoşuma gidiyor. Geçersem pişman olur muyum?
Selamlar, 14 pm kullanıyorum ve apple ekosistemindeyim. Saat, tablet ve laptop dahil. S23 ultra çok hoşuma gidiyor. Geçersem pişman olur muyum?
0
Weeze3r
(24.08.23)
ekosistemde olduğunuz için evet.
0
orient blue
(24.08.23)
Yani çok da gerek yok ben android ekosistemindeyim s23 ultra ağır ve büyük bir telefon, madem tablet laptop var yanımda küçük boyutlu telefon taşımak isterim, hocam seninki biraz heves :)
0
freebird5406_2
(24.08.23)
Olmazsın.
0
dissendium
(24.08.23)
Ben büyük apple haterıyım. Şirket politikalarına da ürünlerine de uyuzum genel olarak. Yılların samsung telefon kullanıcısıyım aynı zamanda ve kulaklığım ve saatim de samsung. Ama ben bile bu geçişi çok mantıklı bulmadım.

Mesela bilgisayarınız Windows olsa iphone/macbook arasındaki uyumu yaşayabilirdiniz arama gelince açma, bildirimleri görme hatta pc üstünden telefon ekranına bakıp kontrol etme vs var windows ve samsung arasında. Ama macbook olunca bunlar gidecek. Saat zaten samsung telefonla uyumlu değil diye biliyorum. Yani şu durumda ya total bi ekosistem değişimi gerekecek ya da verimsiz bir kullanım olacağı için Samsung'a geçtiğinize pişman olacaksınız.

S23 ultra çok iyi telefondur muhtemelen. Bende a72 gibi standart bir telefon var ondan bile memnunum yani baya 2 senedir. Ama sizin durumunuzda samsunga geçmek faydadan çok zarar getirir gibi. Ha çok param var ve ekosistem değiştiririm diyosanız denenebilir ama onun dışında ehh pek mantıklı değil.
0
nundu
(24.08.23)
Çok büyük telefon. Tablet gibi telefondan ziyade. Pişman olma ihtimalin çok yüksek.
0
roe
(24.08.23)
Bu kadar mı fark eder, gençleşirsiniz resmen. O ekosistemle olmaz ama.
0
baldan kaymak
(25.08.23)
Bence biraz daha böyle devam edin, S24 ultraya geçersiniz çıkınca
0
ananiyimioguz
(25.08.23)
(4)

geniz akintisindan kurtulmak

antikadimag
basaran var mi? azaltan, iyi gelen seyler nedir?
basaran var mi? azaltan, iyi gelen seyler nedir?
0
antikadimag
(24.08.23)
Sinüs temizliği, burun yıkama şeklinde youtube videoları izleyebilirsiniz. hem hastalık riskinizi azaltırsınız hem de geniz akıntısı derdiniz olmaz.

tabi ki konu ile ilgili olarak uzman bir doktor ile görüşmeniz daha iyi olacaktır. Alerjik bir durum da söz konusu olabilir ve sprey veya ilaç takviyesi de önerebilir.
0
janavarorion
(24.08.23)
Mucovit iyi geliyor.
0
roe
(24.08.23)
kesinlikle sorumluluk kabul etmiyorum, tıp tavsiyesi değildir: cırtatan otu
0
halanne
(24.08.23)
Uyku, özellikle az uyuyorsanız. Dr’ların yazdıgı bazı ilaçlar da cok yardımcı olur, ör: duact.
0
ayheytmayselfenvanttuday
(28.08.23)
(7)

Ipad macbook'un yerini tutar mı?

roe
12.9 inç pro ipad macbook'un yerini tutar mı? Sürekli taşıma durumundan ötürü Ipad almayı düşünüyorum. Arada 1kg civarı fark var.
12.9 inç pro ipad macbook'un yerini tutar mı? Sürekli taşıma durumundan ötürü Ipad almayı düşünüyorum. Arada 1kg civarı fark var.
0
roe
(22.08.23)
Ne için kullanacağınıza bağlı. Her ikisini de kullanıyorum birini alma şansım olsa Mac derdim.
0
perfectlysplendid
(22.08.23)
içerik üretmekten ziyade tüketmek amaçlı kullanım olacak. Kitap okuma, video izleme gibi.
0
🌸roe
(22.08.23)
İçerik tüketmekse amaç dediğiniz sebepten ötürü iPad daha iyi
Hatta Air bile yeter
0
mey17
(22.08.23)
hocam klavyeli kılıfla birlikte macbook'tan daha ağır oluyor.

bende 11" pro var, klavyesi ile birlikte. açıkçası kısmen bilgisayarın yerini tutuyor diyebilirim. Sadece yazılım işleri için laptopumu kullanıyorum. onun dışında iphone 14 pro olmasına rağmen ona bile bakmıyorum sürekli ipad'deyim.
0
Erestor
(22.08.23)
bilgisayarım yoksa içerik üretmeyecek olsam bile macbook derim.
0
gule gule
(22.08.23)
Tutar sandım, 1.5 senenin sonunda macbook da aldım. Tutmuyormuş.
0
invictae
(22.08.23)
iPad pro 11 ve Macbook Air var. Mac alınca belki alışkanlıklarım değişir sandım, hala ipad'de vakit geçiriyorum.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(23.08.23)
(7)

Deprem nedeniyle oturum ve çalışma izni veren ülkeler var mı?

japon balığı
Varsa hangi ülkeler? Aramızda başvurup başvurusu olumlu sonuclananlar varsa süreçlerini anlatabilir mi?Detaylı bilgiye nerede ulasabilecegimizi söylerseniz de çok makbule geçer. Teşekkürler.
Varsa hangi ülkeler? Aramızda başvurup başvurusu olumlu sonuclananlar varsa süreçlerini anlatabilir mi?
Detaylı bilgiye nerede ulasabilecegimizi söylerseniz de çok makbule geçer.
Teşekkürler.
0
japon balığı
(20.08.23)
Deprem kimsenin umrunda bile değil. Üstünden çok zaman geçti ayrıca. Bir daha ki depreme belki.
0
roe
(20.08.23)
Vize kolaylığı var deniliyordu da oturma izni, çalışma izni falan yok öyle şeyler.
Oho öyle olsa bütün Türkiye gitmisti.
0
logisticsmanager
(20.08.23)
Yanlış hatırlamıyorsam yurt dışında akrabası olan depremzedelerin depremin hemen sonrasında akrabalarının yanına gidebilmeleri için vize kolaylığıydı o.
0
peki madem
(20.08.23)
Böyle bir şey gördüm:
www.canada.ca
0
🌸japon balığı
(20.08.23)
hocam deprem vizesi ile gidip o ülkede iş bulur kalırım diyorsanız o işi unutun. Almanya üzerinden konuşuyorum, deprem vizesi C tipi schengen veriyor yani 6 ay dan az süreli. Bu sebeple herhangi bir şekilde vizenizi D tipine çeviremezsiniz, oturum alamazsınız.
0
glore
(20.08.23)
Anladığım kadarıyla siz şu kategori ile ilgileniyorsunuz:
"Syrian and Turkish nationals who applied for permanent residence outside of Canada"

Ancak gördüğünüz üzere orada diyor ki "Priority processing means we’ll review and process your application as quickly as possible." Yani anladığım kadarıyla Kanada göçmenlik sisteminde size ek bir puan kazandırmıyor. Anladığım kadarıyla mesela o dönemki çekilişte taban puanının üstünde kaldınız ve PR şansı çıktı, sizin başvurunuzu en önce inceleyecekler.
0
peki madem
(20.08.23)
Yolladiginizda "türk vatandaslarina oturma izni" diye bir olay yok.

"Syrian and Turkish temporary residents in Canada
Syrian and Turkish nationals who applied for permanent residence outside of Canada
Canadian citizens and permanent residents affected by the earthquakes in Syria and Türkiye"

Yani zaten oturma iznine basvurdunuz ama misal pasaport kayboldu depremde. Yardimci olacagiz demis.

Ama sizin hali hazirda bir olayiniz yoksa sizle alakasi yok.
0
logisticsmanager
(20.08.23)
(2)

Polonya'da eğitim?

Gucci
Polonya'da yaşamak, eğitim almak istiyorum ama kriterler nelerdir, yani özel okul kabulu alabilir miyim? Bölümle alakası olmasa da yazılım, ai, ml vb gibi iyi bir eğitim dalı düşünüyorum.Yaşım 33 küsür, öyle çok parlak bi iş hayatım olmadı malumunuz Türkiye şartlarında. Yani sgk dökümüne falan bakıl
Polonya'da yaşamak, eğitim almak istiyorum ama kriterler nelerdir, yani özel okul kabulu alabilir miyim? Bölümle alakası olmasa da yazılım, ai, ml vb gibi iyi bir eğitim dalı düşünüyorum.

Yaşım 33 küsür, öyle çok parlak bi iş hayatım olmadı malumunuz Türkiye şartlarında. Yani sgk dökümüne falan bakılıyor mu bilmiyorum. ingilizcem iyi ama şu an ielts vb bir dil puanım yok, bazı okullar istemiyormuş, gpa 2.60.

Direk lisans için gitmeyi de düşündüm ama 25 yaş istiyorlarmış.

Diyelim ki okuldan kabul aldık yukarıda saydıklarıma konsolosluk ne kadar dikkat eder. Yani bu buraya okumaya değil, AB için ne iş olsa yaparım düşüncesiyle geliyor derler mi. Asıl çalışma amacım gerçekten yazılım ve eğitimi de ona göre almak ve o alanda çalışmak istiyorum. Yüksek lisansın aranan bir meslek olması ne kadar olumlu etkiler sizce?


Polonya veya farklı bir ab için de (Karadağ, Malta) eğitim olsun, direk çalışma vizesi olsun, ev / iş yatırımı olsun önerileriniz varsa lütfen onları da belirtin.. Teşekkürler.
0
Gucci
(20.08.23)
Parayı verince girersin. Muhtemelen okul bitince de Türkiye'ye dönmek zorunda kalırsın. Avrupa'nın Erzurum'u gibi düşün. Biraz esmersen, saçın kılların falan siyahsa konuşmazlar seninle.
0
roe
(20.08.23)
Polonya avrupa'nın kalanına göre oldukça homojen bir ülke. Yani göçmen nüfusa çok alışık değiller. Okullara kayıt olmak kolay polonya için. bir haftada yüksek lisans kabulünüz tamamlanır. Sıkıntı vize almakta.

Son 3 yılda polonya türk öğrencilerin gözdesi oldu çünkü almanya ve benzeri ülkelere parası yetmiyor artık kimsenin.

Polonya da bu bir anda artan talep karşısında çok seçici davranıyor öğrenci vizesi konusunda.

Ülkede çok fazla özel üniversite var. Bazıları bizdeki tabela üniversiteleri gibi. Birçok türk de bunlara başvuruyor tam da sizin dediğiniz gibi ben oraya gideyim de sonra iş bulurum diye. Ama konsolosluk bunu yemiyor vizede. Hatta bir eğitim danışmanı birkaç üniversiteden gelen başvuruların çoğu vizede ret yiyor diye anlatmıştı.

Okullar bir akademik değerlendirme yapmıyor genelde. Ödemeyi alıyor, üniversite mezunu musun diye bir bakıyor sonra kaydını alıyor.

O yüzden başvurunuzun gerçekten bir yüksek lisans başvurusu olması lazım. Bir kere alanınızla alakalı olmalı. Yani atıyorum işletme, ekonomi bitirmiş adam yazılım yüksek lisansı yapacağım derse "ne alaka" derler. Ya da çok iyi niyet mektubu yazmanız lazım bunun işiniz için önemli olduğuna dair.

Normalde eğitim vizesi için sgk dökümü falan istenmiyor. Ama 33 yaşında bir başvurunun profesyonel kariyerini göstermesi vize için önemmli.

Konsolosluk eğitim başvurularını çok inceliyor. "Bu okumaya değil, okul bahanesiyle buraya yerleşmeye geliyor" algısını hissettiği anda ret diyor.

Adamların olayı şu, tamam gel eğitimini al, sonra ülkene geri dön. Bunu hissetmesi lazım vizede. Burada dönmenizi gerektirecek bir sebep sunmalısınız. Atıyorum şirketinizde yükselmek için yurtdışında yüksek lisans şartınızın olması bunu göstermeniz vs.

Çünkü son 2-3 yıl içinde yüksek lisans diye gidip dönerci olarak oraya yerleşen çok türk oldu adamlar da bunu istemiyor.

Mümkünse ciddi bir devlet üniversitesinden başvuru yapın. Bir eğitim danışmanıyla çok iyi bir başvuru hazırlayın. Öbür türlü büyük ihtimal okula kaydınız olduğu halde ret yemeniz yüksek ihtimal.

Bu arada ben 30 küsür yaşında lisans için vize alan örnekler duydum. Biraz da şans faktörü.

Polonya'da iş fırsatları ise sektöre göre değişiyor. Genelde köyden hallice derler ama büyük firmalar için şu anda eskiden Türkiye'nin olduğu pozisyonda. Bir dönem birçok şirket ucuz iş gücü sebebiyle Türkiye'yi tercih ederdi. Şimdi AB üyesi olduğu için, avrupa'ya yakın olduğu için genel merkezlerini buraya taşımaya başladı. Büyük şehirlerinde yazılım ve pazarlama konusunda çok ciddi iş fırsatı var. Polonyalı gençler de almanya'ya kaçtığından genç işgücü arıyorlar.

Eğer bütçeniz ve bilginiz varsa ticaret ve yatırım için daha uygun bir ülke. Çünkü AB üyesi olmasına rağmen birçok sektörde çok fazla açık var. Özellikle Türkiye'den uygun fiyatlı ürün alıp oraya satmayı düşünenler için fırsat büyük. Tekstil, mobilya, gıda vb sektörlerde potansiyel büyük.

Ama dediğim gibi bir göçmen olarak avrupa'nın kalanına göre uyum sağlamak daha zor. Özellikle fiziksel olarak göçmen olduğunuz belli oluyorsa, Lehçe konuşmuyorsanız zorlanmanız olası. İngilizce bilen insan sınırlı büyük şehirler dışında. 40 yaş üstü nüfus bile doğru düzgün ingilizce bilmiyor. Mesela almanya'da, belçika'da, hollanda'da ingilizce'yle yaşarsınız. burada varşova'nın merkezi dışında zorlanırsınız.

Sosyal olarak da iyi ve ılımlı insanları olmasına rağmen ciddi bir yabancı karşıtı hatta radikal sayılabilecek bir nüfus da var özellikle yaşı büyük olanlarda. Çok fazla işgal gördükleri için toplumsal hafızaları yabancı karşıtlığına evrilmiş. Birçok polonyalı için türk pasaportunuzun olması doğrudan "müslüman göçmen" sınıfına sokuyor onların gözünde sizi. Koyu katolik hatta bağnazlık seviyesinde katolik oldukları için fiziksel şiddete kadar varan durumlar yaşanabiliyor münferit olarak. bu arada adamlar herkese mesafeli. Özellikle din konusunda hassasiyetleri avrupa'ya göre daha yüksek. Bizdeki %99 müslüman ülke muhabbetinin benzerini birkaç sosyal medya postunda görmüştüm. "Burası %90'ı katolik bir ülke, göçmenler bunu unutmasın" gibisinden yazıyorlar:D Yani ortodokslara da mesafeliler. Yahudilere de. İngilizce konuşan birini gördükleri anda dönüp bakıyorlar. Mesela koşer ve helal et satışının yasaklanması konu oldu bir ara. Müslüman ve yahudi nüfus kolkola eylem yaptı ki çok kolay bir araya gelmezler bunlar.

Kolay bir ülke değil yani. Türkiye'de orta sınıf bir beyaz yakalı için yaşam şartları sadece bir miktar daha iyi sayılabilir.
0
anten
(21.08.23)
(2)

Memuriyetten istifa edip Dr. Öğretim Üyesi olmak riskli mi?

santimantal
İki sorum var.1. Devlet memuruyum ve doktoraya başlayacağım. Diyelim ki doktoramı bitirdim ve Dr. Öğr. Üyesi olarak atanma şansım oldu. Bu iş benim için memuriyet kadar garanti olur mu? Okuduğuma göre bu kadroya 1 ila 4 yıllığına atanma olabiliyormuş.2. Bir Dr. Öğr. Üyesi'nin ortalama ek ders ücreti
İki sorum var.
1. Devlet memuruyum ve doktoraya başlayacağım. Diyelim ki doktoramı bitirdim ve Dr. Öğr. Üyesi olarak atanma şansım oldu. Bu iş benim için memuriyet kadar garanti olur mu? Okuduğuma göre bu kadroya 1 ila 4 yıllığına atanma olabiliyormuş.

2. Bir Dr. Öğr. Üyesi'nin ortalama ek ders ücreti nedir? Belli bir iş yükü üzerinden örnek verebilirsiniz: Mesela X saat ek ders, lisanüstü öğrenci danımanlığı vb...
0
santimantal
(19.08.23)
devlet üniversitelerinin öğretim elemanları da devlet memuru statüsündedir ve 657'ye tabidir.

1. doçent olana kadar, tüm öğretim elemanları sözleşmeli statüdedir. yani belli periyotlarla üniversite ile olan iş sözleşmeleri yenilenir. sözleşmenin yenilenmesi için, araştırma görevlilerinin her yıl, dr. öğretim üyelerinin 2 yılda bir, belli kriterleri karşılayan belli sayıda yayın yapması zorunludur. bu kriterler üniversiteler tarafından belirlenir. bazı üniversiteler saçma sapan bir bildiri yapılmasını yeterli görürken bazıları birkaç indeksli dergi makalesi ve-veya kitap bölümü isteyebilir. doçent ve profesörler ise daimi statüdedir, sözleşme yenileme yoktur. hedefinizdeki üniversitenin atama yükseltme sayfasında, sözleşme yenileme kriterlerinin neler olduğu yazar. siz ben bu kriterleri karşılarım derseniz risk yoktur. (kriterleri karşılamadığı için sözleşmesi yenilenmeyen bazı hocalar, eğer etik ihlal yoksa ve o dönemde ders vermişlerse demek ki ihtiyaç varmış diye düşünülerek idari mahkemeye gidip geri dönüyorlar bu arada)

maaş karşılığı en az 10 (12 miydi yoksa) saat, lisans veya lisansüstü derse girmek zorunludur. bunun üstü her saat ek ders ücretidir. ikinci öğretim varsa, 1 ders saati 2 ile çarpılır (yani 3 saatlik bir ikinci öğretim dersi 6 ders saati verilmiş gibi sayılır) ve asgari 10 saatin üstündeki kısımdan 2 kat ek ders alınır. lisansüstü eğitim varsa, 10 saat ders saati aşıldığı takdirde ek ders ücreti alınır. tez danışmanlığı üzerinden ayrıca ücret alınır, tezsiz yüksek lisans varsa daha iyi ücret alınır (bu yüzden her üniversite tezsiz program açmaya başladı, çünkü çok öğrenci varsa nerdeyse bir maaş ekstra oluyor)

ek derslerin ortalamasını kimse veremez çünkü programa kayıtlı olan öğrenci sayısına birimin kadrolu hoca sayısına göre bir katsayı belirlenir ve o katsayı üzerinden ek ders ücreti hesaplanır. illa bana sayı verin diyorsanız, temmuz ayında 4 tezli yls öğrencisinin tez danışmanlığı=2236 tl
0
halanne
(19.08.23)
Doçent değilsen işsiz kalma riskin var. Ayrıca şehir değiştiremezsin. Tayin isteme diye bir olay yok.
0
roe
(19.08.23)
(11)

Ekonomi düzelir mi

dakota
Arkadaşlar ekonominin nanay olduğunu hepimiz biliyoruz. Her şey gitgide daha kötü oluyor. Sizce ekonomi nereye kadar kötü gidecek? Bu durum ne zaman durur veya düzelir. Bence düzelecek gibi değil! Ayrıca beklenen büyük İstanbul depremi de olursa ülke 30 yıl geriye gidecek. Bu süreçleri daha fazla ya
Arkadaşlar ekonominin nanay olduğunu hepimiz biliyoruz. Her şey gitgide daha kötü oluyor. Sizce ekonomi nereye kadar kötü gidecek? Bu durum ne zaman durur veya düzelir. Bence düzelecek gibi değil! Ayrıca beklenen büyük İstanbul depremi de olursa ülke 30 yıl geriye gidecek. Bu süreçleri daha fazla yaşamak istemiyorum. Psikolojim de kaldırmıyor artık. Avrupa veya başka ülkelerde iş aramaya başlasam diyorum. Bir tane hayatım var 32 yaşındayım hayatım daha fazla perişan olsun istemiyorum.
0
dakota
(17.08.23)
ekonomi düzeltirmek istenmiyor ki bu şekilde zengin daha zengin fakir daha fakir oluyor. amaç orta sınıfı yok etmek zaten.
0
sizofren06
(17.08.23)
Politik yönüne hiç girmeden şunu anlamak önemli, ekonomi bir sabah uyandığımızda düzelmiş olmayacak. Ekonomik süreçler çok ağır işleyen şeyler. Onun için bugün yarın düzelir diye bir umuda kapılmamalısınız. Şu anda içinde bulunduğumuz durum bu, bu durumda ne yapılabileceğine kafa yormak daha iyi.
0
akhenaten
(17.08.23)
tamamen rasyonel ve piyasa gerçekliğine dönülür ve tüm kadrolar buna göre hazırlansaydı (ki bu anca iyi bir ekibe sahip yeni bir iktidar ile olurdu), 2 sene içerisinde oldukça toparlanırdık. şu an yapılan iyi şeyler var ama çok çok az. bu şekilde gidersek 4-5 sene sonra işler bi düzelebilir.

ama 16 milyon emekli, kaçan yüzbinlerce genç sıkıntı. hem üreten bir toplum değiliz, hem deli gibi tüketme sevdamız var, hem de "genç" diye övündüğümüz nüfusu neredeyse 30'larda emekliliğe çekecez.

konu istemsizce politikaya geliyor, peşinen söyleyeyim chp olsa daha kötü olur. kk'nın eyt sevdası, yaşlılara 3-5 maaş, ev hanımlarına maaş gibi şeyleri rezil rüsva ederdi hepimizi. o yüzden siyasi değişiklik ile değil, irade değişimiyle anca düzelir bir çok şey
0
avatar is back
(17.08.23)
Güzel bir işiniz yoksa basın Almanya'ya gidin.
0
useless
(17.08.23)
adalet ve liyakat olmadığı sürece hiç bir şeyin düzeleceğini beklemek doğru olmaz bana göre.
Bu ekonomi politikalarıda yandaş ve zenginleri daha zengin etmek üzere kurgulanmış, ülke değiştirme yaş erken kolay ,yıllar geçtikte bunu göze almak dahada zorlaşır doğal olarak.
0
mrctrk
(17.08.23)
"Avrupa veya başka ülkelerde iş aramaya başlasam diyorum."

Abi bunun icin bizden onay almana gerek yok. Mental olarak buna hazir olanlar veya dunya vatandasi gorusu olanlar zaten cekip gittiler. Ote yandan bazi ulkelerde psikolojik ve kulturel olarak insanlar olduklara ortama cok bagimlilar, Turkiye de bunlardan biri.
0
hot potato
(17.08.23)
Bir arkadaş grubumuz var. Hepimiz ayni universite mezunuyuz. Bundan 7-8 sene once deseniz hadi len derdik ama su an 6 kisiden 4'u Avrupa'da yaşıyor. 2 kişi kaldi; ikisi de ticaret yapıyor.

Ve tek derdimiz ekonomi değil ki iki arkadaş yıllık eve giren 100binken gidiyor.

Kısacası gidebilecek gibiyseniz gidin. En kötü şey biraz döviz yapıp gelirsiniz yani.

Ekonomi eğer duzeltilmek istenirse bile uzun yillar alacak durumda.
0
logisticsmanager
(17.08.23)
Ne zaman düzgün oldu ki? Eskiden gider daha azdı. O yüzden refah yüksek gibi hissediliyordu.

Cevap; Düzelmez, düzelmeyecek.
0
roe
(18.08.23)
Dene şansını ama kolay değil. Düzeleceğini düşünmüyorum ama güzel hayatın varsa bırakmasıda kolay değil.
0
abi bi dizi buldum on numara
(18.08.23)
tek olay Avrupaya gitmek de değil. Orada da gençler geçmişe göre ekonomi çok kötü olduğu için ağlıyor.

Bize verilen eğitim, "üniversite"nin önemi vb.nin bu devirde çöp olduğunu kabul edip, ticaret veya el işi mesela tamirci, tesisatçı vb. olmanın tüm dünyada daha iyi olduğunu görmek lazım. "iş bulmak" gerçekten out artık.

Yani şunu diyorum, Türkiye zaten kötü ve düzelmeyecek dersek, ABD ve AB de şu anki halinden kötüye gidecek gibi.
0
nhk ni youkosu
(18.08.23)
Ülke ekonomisi ayrı, sizin ekonominiz ayrı konular aslında. "Nasıl olur?" diyeceksiniz. Maaşlı çalışanlar elbette ülke ekonomisine göbekten bağlı.

Ama derdiniz para kazanmaksa, kariyer falan değilse Türkiye para kazanmak için Avrupa'dan çok daha fazla fırsat sunan bir ülke. Daha doğrusu fırsatları doğru değerlendirmeyi başaran bir insan Türkiye'de daha kolay zenginleşir. Yakın zamanda Cihat Çiçek bir analiz paylaştı bununla alakalı. Türkiye'de Hollanda nüfusu kadar ultra zengin var diyor. Yaklaşık 18 milyon kişiden bahsediyor. Bu az bir sayı değil. Hani diyoruz ya kim alıyor bu lüks otomobilleri, evleri... işte bunlar alıyor. Bu insanlar kolaylıkla Avrupa'ya yerleşebilir ama gitmiyorlar. Türkiye'de geliri belli bir düzeyin üstünde olan insanların birçoğu avrupa'da, malta'da, karadağ'da, yunanistan'da vs mülk alıp oturum kartı ediniyor zaten seyahat edebilmek için. Zaten ortalama bir Avrupalıdan çok daha iyi şartlarda yaşıyor. Zaten Avrupa'da evi falan var oturum kartı var canı istediğinde gidiyor. yunanistan'da, karadağ'da, malta'da falan yazlığı olan kaç türk var bir araştırın. Bu adam niye gitsin ki avrupa'ya?

Orta sınıf beyaz yakalılar istiyor Avrupa'ya yerleşmeyi.
Çünkü Üniversite mezunu orta sınıf maaşla çalışmaya alışık. Bu ekonomik durum da onları çok sarsıyor. Ama Türkiye'nin bu ekonomik koşulları girişimciler için büyük fırsat sunuyor. İş gücü ucuz. Birçok sektörde regülasyonlar sıkı değil. Şirketler için vergi mevzuatı avrupa'ya göre daha rahat ve nüfus çok kalabalık.

Bu zengin sınıf işte böyle zenginleşiyor. Gördüğüm birkaç örnekle anlatayım:
Türkiye ucuz tekstil merkezi. Adam gidiyor merter'den topluyor malları. Gidiyor doğu avrupa ülkelerinde ve balkan ülkelerinde satıyor. 50 TL'ye aldığı malı 50 euro'ya satıyor. Ve bazı ülkelerle gümrük anlaşmaları var onu da avantajına kullanıyor. Senede milyon ciro yapıyor böyle. Sonra gidiyor portekiz'de, yunanistan'da, malta'da ev alıyor kendine. Golden Visa'yı cebine koyuyor. 6 ay burada işinin başında. Yaz gelince yunanistan'da, portekiz'de yazlığında...

Başka örnek: Adam tur acentası açıyor. İstanbul'daki bütün saç ekim merkezleri, estetik merkezlerini dolaşıyor. Bağlayabildiğini bağlıyor. Fiyat listelerini alıyor. Sonra ABD ve Ortadoğu'da ne kadar tur acentası varsa sağlık turizmi yapan onlarla görüşüyor. 3 tane vito kiralayıp şoför koyup insanları havaalanında karşılayıp, saç ektirip, 2 gün ağırlayıp komisyonlarla öyle bir zenginleşiyor ki ortalama bir avrupalı'nın yaşayamayacağı refahı sağlıyor kendine.

Bunların hiçbirini yapamayan köylü kadınlara el işi halı kilim yaptırıp, bir tane dijital marketing bilen adam alıp e-ticaret platformları üstünden tüm dünyaya ürün yolluyor. Arkadaşın eşi bildiğin dümdüz kare kesilmiş mermer blok satarak milyoner oldu. Hatta geçen sene evimi boyayan boya ustası, ankara anlaşmasıyla oraya da şirket açmış. Almanya'da falan da inşaat boya badana işleri yapıyormuş senelerdir.

Ve ülke batsa da çıksa da böyle insanlar maaşla çalışan insanlara kıyasla daha az etkilenir. Çünkü çoğunun zaten çok iyi gelir akışları var, başka ülkelerde yatırımları var evleri var vs.

Umarım anlatabilmişimdir. Yani siz kendiniz için endişeleniyorsanız ülke ekonomisini falan bırakın, yapabiliyorsanız kendinize uygun bir rota çizin. En kötü mesleğinizi kullanın.

Avrupa'ya iş bulup gitmek yazılımcılar için bile artık öyle hızlı olamıyor. Siz yine mesleğinize göre arayın, kısmet nerden gelir belli olmaz. Ama oraya harcadığınız enerinin bir kısmını da böyle bir plan için harcamayı düşünün.

Bunu neden söylüyorum:
Avrupa'ya "işçi" olarak gitmek Türkiye'de zaten durumu iyi olmayan insanlar için büyük bir hayat standartı yükselişi demek. Ama orta sınıf yaşayan, belli bir yaşı geçmiş insanlar için o kadar kolay bir süreç değil.

Bu durumdaki insanlar için ideal olan Avrupa'da yatırımcı imkanlarıyla yatırım yapıp oturum, vatandaşlık vb almak. Türkiye'deki fırsatları değerlendirip para kazanmak, o parayla istediği ülkeden oturum hakkı edinmek.

Ülke ekonomisine gelirsek, bir laf var "ülkeler markaları kadar kalkınır" diye. Buradan hesaplayın
0
anten
(18.08.23)
(4)

İnternetli Evi Kiralama

uzman pratisyen
Evimi kiralamak istiyorum. İnternet benim üstüme kalacak. Hukiki olarak girdiği sitelerden ve internette yaptığı işlemlerden etkilenmemek için kiracıya özel bir kullanıcı adı şifre vs. bir şey alabiliyor muyuz? Ya da bir sözleşme tutanak vs hazırlasak? Nasıl çözerim? Teşekkürler.
Evimi kiralamak istiyorum. İnternet benim üstüme kalacak. Hukiki olarak girdiği sitelerden ve internette yaptığı işlemlerden etkilenmemek için kiracıya özel bir kullanıcı adı şifre vs. bir şey alabiliyor muyuz? Ya da bir sözleşme tutanak vs hazırlasak? Nasıl çözerim? Teşekkürler.
0
uzman pratisyen
(16.08.23)
hocam tam cevap veremeyeceğim, ama her hangi bir suç durumunda polis önce sizi bir ifadeye davet edecektir her türlü bir baş ağrısı olur az da olsa. çünkü size kayıtlı abonelik.
0
subaqua
(16.08.23)
Hukuki olarak herşeyden siz sorumlu olursunuz. İnternet şifresi paylaşmak günümüzde tıraş bıçağı paylaşmak gibi bir olay.
0
roe
(16.08.23)
Hocam sana tavsiyem böyle işlerle uğraşma, cayma bedelini öde geç temizinden :)
0
bapyemir
(16.08.23)
dediğiniz durumda 5651 yasası devreye gidiyor. bu yasa kapsamında internet hizmeti verdiğiniz ağ özelinde bağlanan kişinin iç network'te hangi ip adresini aldığını, dış networkte hangi domain iplerine bağlandığını, kullandığı cihazların mac adreslerini günlük olarak kayıt altına almanız ve bu kayıtlarını imzalamanız gerekmektedir.

eğer bilgisayar ve networkten anlıyorsanız ve zamanınız da varsa bu iş için ücretsiz olan paketleri bir sistem üzerinde çalıştırıp kullanabilirsiniz. veya gerekli donanım ve yazılımları satın alarak hazır çözümleri kullanabilirsiniz. tabi bu çözümler genelde işletmeler düşünülerek oluşturulduğu için maaliyeti size fazla gelebilir.

bu şartları sağlamadığınız taktirde oluşacak bütün yasadışı durumlarda doğrudan siz sorumlu olacaksınız. şöyle bir durum da var yasaya uygun bir sistem hazırlasanız bile yine yaşanan illegal bir durumda önce siz çağırılırsınız sonrasında elinizdeki kayıtları sunmanız gerekir. yani yine de sizi uğraştıran şeyler olacaktır.
0
bravoteam
(16.08.23)
(3)

bu kadar akademik makale cidden nasıl yazılıyor?

avatar is back
hem yerli hem yabancılar için soruyorum.https://dusunbil.com/akademisyenler-kimsenin-okumadigi-makaleleri-neden-yaziyorlar/mesela şunu okudum, acayip istatistikler var. şaşırmadım açıkçası. ama bir makale açıyorum başından sonuna kadar yüzlerce referans verilmiş. 20 sayfa makale var, sonunda 120 kiş
hem yerli hem yabancılar için soruyorum.

dusunbil.com

mesela şunu okudum, acayip istatistikler var. şaşırmadım açıkçası.

ama bir makale açıyorum başından sonuna kadar yüzlerce referans verilmiş. 20 sayfa makale var, sonunda 120 kişiye referans listesi var. bir paragrafta 3 cümlede 6-7 kişiden alıntılar falan. bunlar cidden yapılıyor mu yahu? bana çok inandırıcı gelmemekle birlikte anlayamıyorum da.

yani basit bir makalenin bile ortaya çıkışı 1 seneyi görüyordur diye tahmin ediyorum. nedir bu işin gerçeği? yoksa cidden oturulup yüzlerce makale okunup analiz ediliyor mu?
0
avatar is back
(15.08.23)
ingilizce ve belirli bir kalitesi olan dergiler için ve yağmacı olmayan (para ile makale bastırılmayan) yayınlar için konuşursak evet cidden yapılıyor, yerliler kolpa demiyorum da kalitesi daha düşük.

Çünkü buna mesai harcayan insanlar var. Üniversiteler ve enstitüler var.
Akademisyenler ders dışında araştırma yapmak için maaş alıyor.
Yayınların büyük bir çoğunluğu da master doktora tezlerinden çıkıyor.
Yani hali hazırda o çalışmaların deneylerini yapacak (sosyal bilimler içinse araştırmasını) öğrenciler var. Kendi tezlerinden makale çıkıyor. Yüksek lisanstan 1 doktora tezinizden 3 makale çıkartabilirsiniz.

Bunlar her zaman tek ya da iki yazarlı olmuyor. 4-5-6 yazarlı makaleler var. birden fazla kişinin katkısı olan.
Kendi konunuzla ilgili benzer makaleleri analiz etmezseniz, yayınınıza olan güven azalır, ayrıca özgünlüğünüzü vurgulamak için de diğer makaleleri analiz edip siz literatüre ne kattınız diye de vurgulamanız lazım.
0
subaqua
(15.08.23)
Yazmak sorun değil, makaleyi yapacak imkan bulmak sorun. Türkiye'dekilerin çoğu kolpa. İnternet üzerinden topladığın veriyle bilimsel çalışma yapsan ne olur yapmasan ne olur. Bu şekilde yılda 100 tane bile yaparsın.
0
roe
(15.08.23)
Tamamen derginin tutumuyla alakalı, tam olarak bu sebepten zaten hakemli dergiler ve bunlar arasında dahi daha saygın dergiler bulunuyor. Bir bilimsel araştırma söz konusu olduğunda güvenilenilirlik önemli bir husus, bu da demek oluyor ki zaten güvenilmez olan bir o kadar da yayın var.

Sadece referans bulunması önemli değil, o referansların anlamlı şekilde alıntılanmış olması ve referansın gerçekten okuduğunuz makaledeki durumla ilişki içinde olması önemli. Bir makalenin ne kadar "gerçek" diyeceğim, gerçek olduğunu referanslarını ziyaret edip onları karıştırarak görebilirsiniz. Referans vermenin de amacı bu zaten. Okuduğunuz yerde şüpheli, şaşırtıcı, "hadi ya bu böyle oluyor muymuş" dediğiniz bir şeye rastlarsanız önce makalenin kendi içindeki bütünlüğünde o şeyin nasıl öyle olduğunu açıklayan bir şey olup olmadığına bakarsınız, eğer makale o şaşırtıcı şeyi bir ön doğru olarak kabul etmişse bu yere bir referans göstermiş olması gerekir, o halde referansına gidip oraya bakarsınız. Eğer referans gerçekten konuyla ilişkili ve bütünleyiciyse bu iyi. Eğer referans alakasız bir kaynaksa veya makale yazarı o referans kaynaktaki durumu yanlış anlamışsa bu kötü.

Doğrudan bir şey söylenemez yani, güvenmediğiniz ya da detaylarını merak ettiğiniz noktalarda kendiniz o referanslar üzerinden ilerlersiniz. Haliyle o aşamada makalenin ne kadar gerçek ne kadar kolpa olduğu da otomatik olarak ortaya çıkar.
0
akhenaten
(16.08.23)
(2)

Makarna sosu ısıtılır mı?

roe
makarna sosu ya da genel olarak italyan sosları ısıtılır mı?
makarna sosu ya da genel olarak italyan sosları ısıtılır mı?
0
roe
(13.08.23)
Üstünde yazmıyor mu? Bendekinde direkt mikrodalgada şöyle tavada böyle ısıtın diye yönerge var ama hepsi aynı mıdır bilmiyorum tabi
0
mezzosprite
(13.08.23)
yazmıyor
0
🌸roe
(13.08.23)
(5)

35 yaşımda hayata yeniden başlama

grinito
4 senelik vasat bir üniversitenin vasat bir bölümü mezunuyum.bunca yıl kendi işimi yaptım fakat çok bir birikim yapamadım.Bundan sonrası için bir yerde çalışmak için kendimi yazılım alanında geliştirmek istiyorum.Kurslara maddi olarak harcama yapabilirim.yazılım konusunda sıfırım.Sizce çok ütopik bi
4 senelik vasat bir üniversitenin vasat bir bölümü mezunuyum.bunca yıl kendi işimi yaptım fakat çok bir birikim yapamadım.Bundan sonrası için bir yerde çalışmak için kendimi yazılım alanında geliştirmek istiyorum.Kurslara maddi olarak harcama yapabilirim.yazılım konusunda sıfırım.Sizce çok ütopik bir hayal mi yoksa başarılabilir bir hedef mi?
0
grinito
(08.08.23)
sadece para kazanmak için değil keyif alarak yapabilirsen yazılımcılıkta hızlı ilerleyebilirsin ama çok vakit ayırmak gerek. Kurslara yazılmak yerine Udemy üzerinden 4-5 kurs ile sağlam bir temel oluşturup üzerine gereken teknolojileri öğrenebilirsin. Deneseydim olur muydu acaba dememek için denenebilir ama ilk işi bulmak çok zor ortalık junior kaynıyor ve kimse tecrübesiz almak istemiyor.
0
amusan
(08.08.23)
Neden yazılım? Herkes üniversite okudu diye okundu sonra mutsuz olundu. Yazılım falan popüler diye aynısını yapmak aynı sonucu verir. Hedef olarak başarırsın ama sonuç tatmin eder mi veya ne olur bilinmez.

Yazılım çok keyifli bir iş değil. Çalışan sayısı arttıkça gelir de düşüyor. Bir de yapay zeka olayı var.
0
roe
(08.08.23)
Başarılabilir bir hedef ama gerçekten istediğin şeyin yazılım olduğuna emin misin?
Parası için diyorsan mesela daha çok maaş alan meslekler de var.
Rahat çalışma ortamı desen stresli projeye denk gelince canından bezebilirsin, 25 yaşında genç biri tolere eder de sana uygun olur mu bilmiyorum.
Bir diğer sıkıntı en azından 3 sene çok yoğun çalışma yapmalısın gece gündüzlü. 38 yaşında bir grinito’nun buna motivasyonu var mı?

Eğer ki çocukluktan beri hayalimdi veya benim hobim bu alan diyorsan hiç durma öğrenmeye başla, yukarıda söylediklerimi unut. Ama en ufak tereddütün varsa boşver cidden verdiğin emeğe değmeyecek.
0
Gradient_tabanlı_mor
(08.08.23)
bir 5 sene önce bu dediğiniz yapılabilir bir hedefti ancak şu an pek yapılabilir bir hedef gibi gelmiyor. özellikle yazılım geçmişi yoksa, matematik geçmişi yoksa çok ama çok zor.

artık yazılım alanında fazla açık yok. bu 5 senede oldukça fazla iş gücü ortaya çıkmış durumda. sizin de kendinizi en azından yeni mezun bir bilgisayar mühendisi kıvamına getirebilmek için en az 1-2 senenizi vermeniz gerek. 35 yaşından sonra eğer bu alanda 0 iseniz bu motivasyonu nasıl sağlayacaksınız, nasıl geceli gündüzlü buna çalışacaksınız bilemiyorum. sadece işe girene kadarki çalışma da yetmiyor. junior seviyesinde olacağınız için yine sıkı çalışmaya devam etmelisiniz ki bir şeyler öğrenmeye devam etmeli ve meslekte ilerleyebilmelisiniz. üstelik siz iş bulana kadarki 1-2 senelik süreçte yazılım alanındaki junior olarak iş gücü katlanarak artmaya devam edecek. üstelik yapay zekalar bir junior'un yaptığı işin birçoğunu yapabilir durumdalar.

iki tane arkadaşım kendi mesleklerini bırakıp yazılım alanına yoğunlaşmak istediler 30'larında, kurslara da gittiler ancak yürütemediklerinden bırakıp eski işlerine geri döndüler. hedefinizi "yazılımcı" olarak koyduysanız bu söylediklerimle ile karşılaşacaksanız ne yazık ki. nispeten adapte olması daha kolay alanlara yönelebilirsiniz, testçi, iş analisti gibi alanlar da mevcut. yahut kendi işinize yakın başka meslek kollarına da bakabilirsiniz.
0
ilgeru
(08.08.23)
yazılım öğrenip kendi işinde kullanacaksan yardır hatta mutlaka öğrenmelisin.

kendi merakın veya ihtiyaçlarını karşılamak için öğren tabii ki, excelde hayvan gibi macro yazanlar var, hayran hayran bakıyorum adamlara, işine yarayacaksa öğren.
ne bileyim oyunları nasıl yapıyorlar diye merak ediyorsan otur öğren, kafanda bir fikir varsa otur öğren.

bir yerde çalışmak için öğreneceksen şunu düşünmen lazım, 1 sene vaktini ayırdın, öğrendin. 35 yaşındasın artık. senin kendinden beklentilerin de bu 1 yıl içinde değişecektir. 35 yaşında bir yerde çalışmaya başlayacaksın. çalıştığın ortamda kişilerin yaş ortalaması 26 gibi bişi olacak. oradaki stajyerin bile baya bir tecrübe eksiğin olacak. 26 yaşındaki adam, 35 yaşında kendisinin yarısı kadar bile tecrübesi olmayan birine ne kadar saygı duyar sence? ne kadar muhabbet eder, ne kadar vakit geçirir? etrafındaki herkes senden daha genç olacak, senden daha farklı hayat dertleri olacak, 4 senelik yeni mezun bir şey bilmiyor gibi gelebilir ancak onların bilgileri seninkinden fazla olacak. nasıl ayak uyduracaksın? konuştukları şeyi anlamıyor olacaksın.

kazanılan parayı hayal ediyorsan, o miktarlar senin için her zaman hayal olacak, 24 yaşında bilgisayarla büyümüş olan seni her zaman maddi olarak geçecek. senden daha küçük kişilerin senden daha fazla kazanmaları seni germeyecek mi? zaten en başta derdin para değilmiydi? gördüğün gibi yazılımcı olmak seni bu problemden kurtarmıyor.

senden daha küçük birinden emir almak nasıl olacak sence? senin performasını değerlendirmesi ve memnun olmadığını söylediğinde ne hissedeceksin?

yani yazılım öğrenebilirsin, öğrendiğin şeyle bir şeyler yapabilir, insanlara gösterebilir hatta kendi yaptığın şeylerden çok fazla para kazanabilirsin. ancak bir şirkette çalışmak bir hedef olmamalı bence.


söylemek istediğim şey seni mutsuz eden şeylerin çözümü yeni bir meslek değil. sen mutsuzluğunu çöz, yazılımı her halukarda öğren, amacın meslek değiştirmek olmasın sadece. ileride çocuğuna öğretirsin, sayıları, rakamları öğretirken bilgisayarı da öğretirsin, anılarınız olur ne güzel.
0
selam
(09.08.23)
(12)

dunya ne zaman sarpa sardi?

antikadimag
bir suredir bunu dusunuyorum. 90'li ve 00'li yillarda kultur anlaminda cok guzel bir donem yasandi. bazi insanlar bunu gecmis romantikligine yoruyor ama ben katilmiyorum.yani jurassic park, toy story, titanic, jumanji gibi (ornekler cogaltilabilir) epik filmler cekildi. sinema altin donemini yasadi.
bir suredir bunu dusunuyorum. 90'li ve 00'li yillarda kultur anlaminda cok guzel bir donem yasandi. bazi insanlar bunu gecmis romantikligine yoruyor ama ben katilmiyorum.

yani jurassic park, toy story, titanic, jumanji gibi (ornekler cogaltilabilir) epik filmler cekildi. sinema altin donemini yasadi. dunyanin her kosesindeki insanlar ayni hikayeleri takip etti. harry potter yazildi, lotr serisi cekildi, star wars'in prequel'i cekildi. bence inanilmaz uretken bir donemden gecildi. bugun insanlarin hala izledigi friends tam da bu donemlerin eseridir. avrupa yakasi gibi bir dizi vardi ana akimda mesela.

turk sinemasinda hala izledigim kaliteli filmler bile hep bu donemden. her sey cok guzel olacak, gora, hokkabaz, organize isler, pardon, vizontele, yahsi bati. cem yilmaz filmleri bile sarpa sardi adam ali baba ve 7 cuceler, ersan kuneri gibi seyler cekmeye basladi.

bugun geldigimiz noktada ise kaliteli uretkenligin dustugunu, ortalamaya hitap eden islerin onem kazandigini goruyoruz. sanki zamanin ruhu degisti ve bu yeni durumu hic begenmiyorum. nufus korkunc yukseldi, butun dunya onu alinamaz sekilde muhafazakarlasti. her ulkede diktatoryel tipler gemi aziya aldi.

son 10-15 yildir mesela sinemada marvel filmleri var. (sevenleri kusura bakmasin) veya gecmiste cekilen efsanevi filmlerin sequelleri veya remakeleri yapiliyor. uretim hizi dustu. jurassic park, star wars, lotr'un devami cekiliyor yeni bir seyler uretilecegine. gecen top gun maverick cekildi.

futboldaki cesitlilik messi-ronaldo rekabetine dondu. kuresel isinma ciddi bir sorun haline geldi, goc olaylari hiz kazandi. sosyal medyada cok etkilesim alan bayagi isler cok onem kazandi. salak taklidi yapan insanlar milyoner oldu. ozellikle sosyal medya denen ortam averaj insana bir ses verdi. can egrisine gore sayilari cok olan mediocre insanlar direksiyona gecti.

ozetlemek gerekirse ikinci dunya savasindan sonra ozellikle 60'larda baslayan cinsel devrim, ozgurluk, refah bir sekilde calkantili olarak 90'larda ve 2000'lerde pik yapti ve 2010-2012 gibi dususe gecti diye yorumluyorum. gittikce de problemlerin buyudugu, islerin krize dogru gittigi bir doneme girdik.

siz ne dusunuyorsunuz? sozluge yazacaktim da orada da abuk subuk basliklarin arasinda kaybolacak, once burayi denemek istedim.
0
antikadimag
(30.07.23)
hocam bence sen tarihi kişisel tarihine göre yorumluyorsun
0
freebird5406_2
(30.07.23)
Bu benim de kafamı meşgul eden bir konu. Sürekli kötüye gidiş var. Bir yerden sonra değişir güzelleşir diyorsun ama aksine daha da kötüye gidiyor.

Gelişen teknolojiyle birlikte alışkanlıklar değişti. Jumanjiler, evde tek başınalar tarzı filmlerin oluşabileceği insan ilişkileri barındıran bir dünya yok artık. Nufus artışı, iklim krizi falan derken de insanlar geçim derdine düştü. 90 larda tek maaşlı 2 çocuklu aile ev falan alıyordu. Yeni normal bu deyip ona göre yaşamak lazım.
0
roe
(30.07.23)
Kültür bazen yükselir bazen düşer. Bu hep böyle olmuş. Referansımız Rönesans ise bugün çöküş yaşıyoruz. Koca yapıların tavanına kusursuz biçimde çizilen resimler bugün yaratılmıyor. Onları yaratacak sanatçı yok, sanat anlayışı yok. Enstrüman kullanmadan elektronik seslerle yapılan müzikler sanat olarak görülüyor. Klasik müzik dinlemek elitlik olarak görülüyor. Hatta dalga konusu oluyor.

ABD'de kölelik vardı. Siyahiler ayrı lavabo kullanıyordu. Bugünkü konumları büyük ölçüde farklı. Biz savaş görmedik. Osmanlı'nın burnu savaştan çıkmadı.

Son 30 yıl insanlık tarihinde bir şey değil. Dünya aslında hep kötü bir yerdi. Mutlaka bir yerde kötülük vardı. Söylemek istediğin şeyi anlıyorum ama o zamanlar da aslında o kadar iyi değildi. Harry Potter'ı sinemada izlemiş insanım ama o zamanlar eğitim kötüydü. Akıllı telefon yoktu. Bilgiye ulaşım sınırlıydı.

Cem Yılmaz çağa ayak uydurmak zorunda kaldı. Çok iyi film olmadıkça kimse sinemaya gitmiyor. Netflix için dizi yapmak daha mantıklı gelmiş olabilir.

Bu konuda bir sürü şey söylenebilir ama hepsi aynı şeye çıkıyor.
0
dissendium
(30.07.23)
Freebird +1

Dünya hiçbir zaman böyle borsa gibi yükselip durmadı ki. Biraz tarantino falan bakarsaniz nasıl belli donemlerin filmlerinin kötü olduğundan, sinemada altin donemden falan bahseder. Bu hep böyledir.

Yani bence çok karamsar bakiyorsunuz. Evet küresel isinma vs sıkıntı. Ama "bundan sonra yokuş aşağı" gibi bir bakis acisina sahip değilim.

Bence o zamanlari su an yasamadiginiz için böyle diyorsunuz. Hatta geçen podcastte dinledim, komedyenler new york eskisi gibi olmaya başladı diyordu (güzel anlamda).

Neyse yani türk sinemasini bilemem de dünyada hala güzel isler falan var çok. Ha evet filmlerin bütçesinin artmasi ile firmalar risk almıyor da bu her zaman böyle gitmeyecek ki?
0
logisticsmanager
(30.07.23)
bence nüfus ile ilgili bunlar.
Nüfus katlandıkça zeka daha ortalama olmaya başladı ve eskiden yaratıcı insanlar üste çıkabiliyorken artık çıkamıyorlar. Oransal olarak yine aynı sayıda olabilir ama pasta hayvan gibi bölünüyor, pasta büyüyor mu emin değilim.(çok iyi işleri göremiyor olabiliriz veya hiç yapamıyor olabilirler)

Sinemadan örnek vermişsin, direkt George Lucas şöyle diyor, onlar sinemaya başlarken 60 sonu 70'lerde stüdyo yöneticileri okuldan çıkan gençler sinemayı biliyor biz pek bilmiyoruz diye bunlara güvenip istediklerini yapmalarına izin veriyormuş. 90'lar sonrası business daha önemli olmaya başlamış. Yine birkaç başka yapımcının röportajından şeyi dinlemiştim, eskiden orta seviye filmler yapılabilirken (90'lardan sevdiğin dram veya komedi filmlerini düşün) şimdi ya çok düşük bütçe korku filmi olup milyonlar kazandıracak, ya 200m dolarlık koca bütçe olacak ki insanları sinemaya çekebilsin. Orta sınıf sadece toplumsal olarak ölmüyor, orta düzey sanat da ölüyor.(çünkü kar ettirmiyor)

Bilgisayar oyunları da aynı şekilde. Remake'ler geliyor sürekli. Yeni bir şey üretip risk alacak para yok kimsede. İşin kötüsü bu olay tutuyor, bu eldeki ürünleri evirip çevirip tekrar satıp işleri yürütebiliyorlar.

Aslında fast food gibi, çok insanı beslemek için hızlı ve ucuz yemek yapman lazım. Kültür endüstrisinde de durum bu.
0
nhk ni youkosu
(30.07.23)
söylediklerinde bir hata yok, geçmiş romantizmi de yok. kendi içinde doğruları olan düşünceler. ancak genel bir perspektif ya da geniş bir açıyla bakmanız gerektiğini düşünüyorum. sinema için söylediklerine tamamen katılıyorum ama o çok sektörel bir durum. özellikle son 3-5 senedir neredeyse film dizi çıkmadı.

kalanlara gelecek olursak, dünyada refah inanılmaz derecede arttı. ulaşım-iletişim korkunç hızlı, hizmet ve servisler bugün en vasat insanın bile bir kaç asır öncenin insanına göre çok çok üst seviyelerde. hal böyle olunca da vasatlık da yanında geliyor. maalesef eski videolara veya fotoğraflara bakınca herkes o tarihte onu yaşıyor sanıyoruz. mesela fransa'da 1930'da sinemaya giden aile diye video paylaşılmış herkes çok şık ve herkes altında ülke nerden nereye geldi tüh diye feryat figan etmiş. o yıllarda avrupada dahi kırsalda geçim sıkıntıları vardı, ingiltere'de 1945-1950 arası karneyle un dağıtılıyordu falan. bırak 1940'ı, anadoluda çoğu yerlerde 1980'de bile açlık kıtlık yetersiz beslenme. başka biri çıkıp 50 yıl öncenin bodrum'u, istanbul'u diye foto paylaşmış sokaklar boş her yer geniş yeşil altına da herkes isyan etmiş "yazık ettiniz bu ülkenin insanına, yazık oldu geleceğine" denilmiş, ama sözde acındıkları ülke insanı tuvaleti lambası bile olmayan köylerinden kalkıp geldikleri için bugünler yaşanıyor, yani söylenen ve hayal edilen çelişkili durumlar.

sanat harici, kalan kısımlar da teknik bir problem yok. muazzam bir büyüme, üretme ve tüketme var. ekonomik aktivite maksimum karlılık ve hizmet ile devam ediyor. artık öyle bir zamana giriyoruz ki adamın cebinde dünyanın her yerini saniyelik takip edebileceği teknolojisi cebinde ama benzerini koluna takamadığı için dert ediniyor, yüzbinlerce yıllık insanlık tarihinin sadece son yıllarında erişebildiğimiz her an her sıcaklıktaki su ile duş alma keyfinin tadını çıkarmayı bırakıp masaj tazyikli duş başlığı peşinde koşuyor. bu kafayla bakmamalıyız. dünyadaki bir çok insanın dede ve neneleri doğdukları yerlerden 100 km dışına çıkmamışken şu an herkes her yere saatler içinde uçabiliyor. çok acayip çağdayız. ırkçılık olsun diye ülkeler ve insanlar hakkında konuşmak istemiyorum ama 100 sene önce köle olarak ormanlarda ya da fabrikalarda kullanılan insanların torunları bugün bir kaç aylık birikimleriyle dünyanın her yerine gidebiliyorlar, okul okuyup başardıkları durumlarda kendilerini köle yapan ülkenin yönetimine kadar çıkabiliyorlar.

ayrıca 1300-1700 arasındaki yüzlerce yıla ve o çağda 15-20 ülkenin tamamında ortaya çıkmış, sanat edebiyat eserlerine bakıp 2010-2020 arası ile kıyaslamak adil gelmiyor.

ha dünya bu şekilde gider mi? gidişat artık her insanın bir daha açlık, kıtlık çekmeyeceği, nispeten rahat edeceği bir yer olarak görünüyor ama artık erişilemez bir zengin sınıfının da oluşacağı gerçeği de var. harari gibi tarihçilerden tut, ekonomistlere kadar herkes bunu söylüyor.

son olarak ise nüfus ciddi bir düşüş trendine girdi, tüm dünyanın 2100 nüfus beklentilerine bakabilirsin. hatta şunu da ekleyeyim www.visualcapitalist.com elon musk'ın da dediği gibi dünyanın önündeki en büyük risk bu. 50-70 içinde aşırı modern otomasyonlaşıp robotlaşamazsak çok kötü ve yaşlı bir dünya olarak yok olacağız
0
avatar is back
(30.07.23)
2008
0
lapaz
(30.07.23)
Tabii ki Harambe öldürülünce
0
mirty
(30.07.23)
Güzel soru güzel yorumlar, bu biraz yaşla alakalı biz en fazla 90 ları gördük o sebeple 2010 sonrası çöpleşti derim ama 70 leri görenler 90 sonrası diyebilir.
0
basond
(30.07.23)
o kadar derin ve saatlerce sohbet edilebilecek bir konu ki. aklımdan geçenleri yazmaya çalışayım.

bu tip konularda çıkarımlar yapabilmek için tarih ve coğrafya konusunda çıkarımlar yapabilecek kadar da olsa bilgi sahibi olmak çok yerinde olur. bugün yaşadıklarımız ne ilk ne de son olaylar. şöyle çıkıp bir anadolu'da, batı ege'de turlayınca antik çağ ve helenistik dönemde nasıl bir medeniyet ve kültür seviyesinin olduğunu görebiliyoruz. ama tarihsel bilginin derinine inince bugün "antik" olarak nitelendiriğimiz o kentlerde elit kesim, halk, işçiler ve köleler var. o zenginliği de kültürü de herkes yaşayamıyor. ama her kentin bir tiyatrosu var neredeyse, kütüphanesi var, agorası var yolları var. ama o gelişme eğrisi nasıl oldu, neler bu gidişatı olumlu etkiledi ama sonra yıktı bunları bilmek gerek. kültür etkileşimle alakalı. ama etkileşimin farklı yolları var. ticaret bir etkileşim, göç bir etkileşim, savaş bir etkileşim. bu etkileşim ticaret ile olursa zenginlik oluşuyor ve o şehri yapıp, içerisine tiyatrosunu, kütüphanesini koyabiliyorsun. ama savaşla olursa yıkım oluyor. daha sonra orada yaşayan topluluğun sosyal, kültürel, ekonomik seviyesine göre orası tekrar şekilleniyor.

sinema konusuna gelip bahsi daha daraltırsak, bence bu konu tamamen bir marketing odaklı entertainment konusu. kültür aktarımı ve yeni pazarlar yaratma ve tüketimi körükleme üzerine kurulu bir sektör diyebiliriz bunun için. standart filmlerinden yüksek bütçeli kültlere kadar aslında hem kendi pazarını yaratan hem de farklı pazarları besleyen bir araç. bana kalırsa 2000'lerden sonra özellikle ABD kendisini üretim hub'ı olarak değil de beyin olarak konumladı ve dijital odaklı sektörlere yatırım yapıldı. bu noktada da artık ABD'nin sinema ile kültür aktarmaya ihtiyacı yok. bunu veri toplayarak dijital medya üzerinden 20. yüzyıl dinamiklerinden daha farklı yapıyor. topluma verilen de bu olduğu için toplum da buradaki yerini aldı ve burayı tüketmeye başladı. belki bu noktada biraz "veri" konusunun insanı geliştirmesi veya tekdüzeleştirmesi üzerine konuşmak veya tartışmak mantıklı olur.

toparlayacak olursam, yukarıdaki arkadaşın link olarak attığı grafiğe geleceğim. geçenlerde bu konuda düşünüyordum. şu anda yaşanan göç hareketinden dolayı veya başka sebepler de olabilir içinde yaşarken biz çok anlayamasak da da dünyada nüfus artış hızı yavaşlıyor. projeksiyonları ve tüm kurumsal dinamikleri "büyüme"ye göre şekillenmiş dünyada nüfusun azalmasına yönelik projeksiyonların daha iyi yapılması ve bunun gerçekten de iyi planlanması lazım. kıt kaynaklarla optimize ederek veya kaynak aktararak büyüme koşullarına alışmış bizlerin insan adedinin kıtlaşmasına yönelik bir senaryomuz yok. bu da demek oluyor ki; dünya daha otomatize bir hale gelecek. yaşantımız daha tektipleşecek. bence bu durum bu sonucu doğuracak. yapay zekanın size verdiği cevapların niteliğinden bunu anlayabilirsiniz. yapay zeka ile film yapabilirsiniz ama tarantinonun sizi ters köşe yaptığında veya aslında çok anlamlı olmayan bir diyalogu zevkle dinlemenin hazzını alamayabilirsiniz. yapay zekalı veya insan bedeni kadar kıvrak olamayan robotlarımız klozetin alt tarafında dar bir yerde konumlanan sifon musluğunu tamir edemeyecek mesela. bu da her türlü aracın, gerecin, tesisatın veya sistemin tektipleşmesi anlamına gelecek. ama belli bir zaman sonra bu duruma da alışacak insanlar ve bu gidişat da değişecek bir zaman sonra. o zaman tekrar "dünya sarpa mı sarıyor" diyecekler.
0
calmdown
(31.07.23)
freebird5406_2 +1

bence dünya hep böyleydi. hangi yıl yaşarsan yaşa "dünya sarpa sardı" dedirtecek bir tane şey bulursun. 5 bin yıl önce sümerlilerin bile yeni nesilden şikayet ettiğini biliyoruz mesela.

sadece anlık özgürlük olasılıkları beliriyor ufukta (örn. 1968 hareketleri, 1917 rusya devrimi) ama sonra o olasılık hep olumsuz biçimde kapanıyor.
0
ahm1
(31.07.23)
Oldukça kişisel bakmışsınız konuya. hatta 90'lardan verdiğiniz örnekler bile kişisel zevklerinizin yansıması.

Bu hisse kapılmanızın sebebi yaşlanıyor olmanız ve değişen dünyada geri kalmışlık hissi.

Emin olun 70'lerin, 80'lerin efsane filmlerini izleyen insanlar da 90'ların efektlere boğulmuş filmlerini görünce böyle diyordu. Pop kültür için imdb top 100 listesinin yarısı 70 yapımı ve öncesi filmlerden oluşuyor.

Bir defa 90'lar ve 2000'ler sinemanın altın çağı olmadı. Zaten sinemayı bölge bölge incelemek lazım. Sizin bahsettiğiniz örnekler hollywood sineması. Hollywood'un da altın çağı 1940'lardır.

Mesela fransızların, italyanların, ingilizlerin kendi sinema tarihlerinde altın çağ dedikleri dönem farklıdır. Türk sineması için bu 70'lerdir.

Sadece 2010'dan 2020'ye efsane statüsüne girebilecek onlarca film sayılabilir. Marvel gibi süperkahraman filmleri hep vardı yeni değil ki. 60'larda da 70'lerde de...

Gelelim futbola. Bugün messi ronaldo dışında futbolcu rekabeti yok demişsiniz. Bence tam tersi. Sadece Ballon d'or oylamalarına bakarak bile rekabetin nasıl arttığını görebilirsiniz. 90'larda brezilyalı ronaldo ballon d'or ödüllerinde en yakın rakibinin kat kat üstünde puan almış. Bugün messi bile aldığı son ödülü oylamada ucu ucuna aldı açın puanlara bakın. Endüstriyel futbol konusu başka ama o yeni değil zaten 90'larda başlayan bir trend.

Salak taklidi yapan insanlar milyoner oldu diyoruz ama bu da yeni değil ki:) 60'larda Marilyn Monroe saf sarışın rolüyle milyonlar kazandı.

Özetle her dönem böyleydi. Allah aşkına insanlığın ilk yazılı eserlerine bakın, daha yerleşik hayata yeni geçilmiş adam kitap yazmış kurduğu cümle şu "Gençlik çok dejenere oldu, nereye gidiyor".

Bir yere gitmiyor, biz yaşlanıyoruz.
0
anten
(31.07.23)
(6)

french press için nasıl kahve almalı?

roe
french press ve filtre kahve alacağım. Kahve herhangi bir tane alsam olur mu?
french press ve filtre kahve alacağım. Kahve herhangi bir tane alsam olur mu?
0
roe
(27.07.23)
alacaginiz kahvecide cekirdekten ogutturecekseniz french press icin derseniz oguturler. ya da french press icin ogutulmus paketlenmis hazir kahve satiyorlarsa ondan da alabilirsiniz. yalniz cok cok almayin bayatlamasin.
0
in vino veritas
(27.07.23)
Eğer marketlerden alacaksan paketlerin arkasında makine için mi french press için mi olduğu yazar veya gösterilir. ama kendin çektireceksen alacağın yere french press için alacağını söylersen ona uygun şekilde çekiyorlar.
0
ilgeru
(27.07.23)
starbucks kahveleri french press için uygun oluyor mu?
0
🌸roe
(27.07.23)
eger cok takintili degilseniz filtre kahve olani alabilirsiniz. starbucks'ta da vardir ama french press icin demek gerekir.
0
sanal uyku
(27.07.23)
Amazon’da satılan Julius Meinl’lar French press için uygun oluyor. Fakat aynı markanın kiloluk modelini almıştım, o daha ince öğütüldüğünden presste tortu bırakıyordu dibinde. Press için öğütülenlerin biraz daha iri olması lazım ki tel süzgüden geçemesin. Makinede zaten kağıt kullanıldığı için sıkıntı olmuyor.
0
phoarbix
(27.07.23)
Mehmet Efendi Brazilian Filtre Kahve
0
sadegazoz
(29.07.23)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.