Deprem türleri saydığınız gibi, strike-slip bir deprem türü değil bir fay hareketinin adı, yanlış arama yapmışsınız. Bunun türkçesi de doğrultulu-atımlı fay.

Türkiye'de gerçekleşen depremler tektonik depremlerdir, bunlar levha hareketleri sonucu gerçekleşir. Akademik makaleden ziyade jeoloji ders notları arayın, daha anlaşılır ve derli toplu olur, çünkü bunlar temel kavramlar terminoloji derslerinde bulabilirsiniz en açıklayıcı şekilde.

Bir tane örnek;

www.google.com.tr

Çoook teşekkür ediyorum. Bir ek sorum olacak. Buradan sorayım belki birilerinin işine yarar.

Bu fay hareketleri üç deprem türünde de görülüyor değil mi? Volkanik bir depremde fay hareketi doğrultulu-atımlı olabilir değil mi? Çöküntü depremde de aynı fay hareketleri söz konusu değil mi?

Merhaba, ben de uzman değilim açıkçası, son olaylardan sonra sizin gibi okumaya başladım. Strike-slip faylarda volkanik hareketin görüldüğü dağlara örnek olarak imternette Filipinler'deki Iriga Dağı ve ABD'deki St. Helens dağı örnek olarak verilmiş. Bunlara daha detaylı bakabilirsiniz belki.

Çöküntü depremleri ise adı üstünde yer altındaki insan veya insandışı sebeplerle oluşan boşlukların çökmesiyle oluşan küçük depremlerden ibaret, dolayısıyla bir fay etkinliği olmuyor.

Merhaba,

Tabii yapılabilir. Benzeri değil, birebir aynısını yapıyor resim bölümündekiler. Boya kalınlığı vs konusunda da tabii ki canvas baskıdan çok daha mükemmel oluyor.

Eşim üniversitede hoca. İsterseniz iletişime geçin benimle, sizi öğrencilerinden birine yönlendireyim. Ama tabii canvas baskıdan daha pahalı olur çünkü bu birisinin yaptığı reprodüksiyon ama gerçek resim olacak.

Önerim mouse'u tamamen iptal edip bütün her şeyi table ile kullanmanız.

2000'li yılların ortasından beri tablet kullanırım ama hissiyatını sevmediğim için normal mouse ya da trackpad yerine ikame ettirmedim. Çizim için kullanırken hala çok rahat etmem fakat bu kalem-kağıt hissini tam alamadığımdandır.

Alışkanlığı kırmak için sürekli kullanın.

Ekrana bakıp aşağıya çizmek kimi insanların çok canını sıkıyor, kalibre olmak bende çok zaman almadı fakat grafik mezunu hala kullanamayan arkadaşlarım var. Söylemesi dile kolay fakat katiyen alşamıyorsanız ve dijital elzemse en basic ipad ve apple pen çok fena işinizi görecektir, sürekli yanınızda olması da ayrı bi artı.

Çevremdeki pek çok profesyonel wacom falan bırakıp ipad'a geçtiler ciddi ciddi.

*Çizim konusunda hevesli fakat teknik olarak yetkin biri değilim, öylesine çizmek ps kullanmak ve ders anlatmak için epeydir grafik tablet kullanıyorum.

30 dakika uzun bir süreymiş. Büyük ihtimal birkaç tane hazır senaryoları var ve sizin performansınız konunun değişkeni olacak.

Doğaçlama en büyük silahınız olacak. Rol yaptığınızı unutmadan aman rezil ediyorum diye kendinizi kısıtlamadan akışına bırakmaya çalışın. Bu konularda insan kendisinin en büyük düşmanı oluyor, abarttım mı, salak gibi mi gözüküyorum, doğal mıyım, değil miyim, vs...

Başarılar.

En önemli şey gerilmemek olsa gerek. Herkes için böyle midir bilemem ama dogaclamanin önemli olacağı bir şeyde ayrıntılı hazırlık da gerilimi artırır gibi geliyor bana.

Eczacıbaşı ile aynı süreli şekilde bir mülakata girmiştim. Dümdüz senaryo veriyorlar karşına da yine role girmiş bir HR personelini oturtuyorlar. Reyals’ın dediği gibi doğaçlama önemli, sıkıştığım noktada senaryo dışı reddedilemeyecek bir yola saptırmıştım konuyu xd

Bana göre en genel haliyle gözlem veya edinilmiş olsun, eldeki veriler dahilinde yaptığı çıkarımların isabetli ve ufuk açıcı olması. Farklı bir bakış getirebilmesi.

Tabii ki en mükemmel tanım bu değil ama buranın sohbet ortamı haline dayanarak lafı açsın diye belirteyim istedim.

bana göre zeki adam, birden çok sefer yapılan bir işte çoğunlukta az emek sarfedip diğerlerinden iyi/eşit sonuç elde edebilen adamdır. bunu düzenli yapabiliyorsa zeki arada yapabiliyorsa yeteneği var demek bence. çoğu yetenekli insan başarı elde edemiyor o yüzden yetenekli = zeki diyemem

çıkarım ve analiz +1
farklı durumlar arasında benzerlikleri belirleyip bağlantı kurması ve üzerine fikir üretebilmesi, düşünce ya da eylem açısından yenilik veya farklılık yaratması olarak açıklayabilirim.

haricinde; ince mizah anlayışı, katmanlı espriler zeka belirtisidir.

bunlar sosyal zeka ile ilişkili şeyler tabii ama sosyal zekanın matematik zekadan daha kıymetli bir şey olduğunu düşündüğüm için bunlara bakıyorum ben.

"bu çocuk çok zeki" gibi tanımlamaları sağa sola savuran insanlar yüzünden anlamı kayboldu zeka kelimesinin. şu devirde çok farklı tip insanlara zeki damgası yapıştırılıyor. güzel, çok ama boş konuşanlara da zeki denildiğini duydum, sessiz sakin takılıp başarılı işler yapan çok çalışken insanlara da. karmaşık yani. fazla subjektif. objektif bir tanımı ya da ölçütü yok. iq testi bile doğru ölçüt değil. en temizi bu kelimeye fazla anlam yüklememek artık. çok çalışkan olmayı övelim bence onun yerine.

Herkeson zeki anlayisi farkli, gercekte teknik olarak neye zeka deniyor bilmiyirum ben açıksasi ama ben sahsen sayisal zeka sshibi olana zeki diyorum.
Iyi espri yapana zeki diyorlar bir de toplumda.

Kendime gelince, egenlik yıllarımda etrafımdakiler hep zeki oldugumu soylerdi, bana sorarsan ben de kendimini ortalamadan iyi durumda gorurdum evet genel olarak.
Simdiki yaslarim icin gerizekaliyim diyebilirim direkt.

bence zeka, kişinin yeni bir şeyi algılama - çözme hızıdır. örneğin yıllarca çamaşır makinesi tamiri yapmış bir kişi, genel olarak önüne gelen makinedeki arızayı çok hızlı bulabilir ve tamir edebilir. bu tecrübedir. bunun için zekasının çok önemi yoktur. ama aynı tecrübeye sahip iki çamaşır makinesi tamircisine tamir etmeleri için buzdolabı verdiğinizde, hangisi daha hızlı adapte olup problemi çözüyorsa, işte o daha zekidir.

bu şekilde bakınca ben zeki bir insanım. genelde de etrafımdakilerin çoğundan daha zekiyim.

Yanlış bilgi vermiş olmayayım ama Havaist'ler ana yerlerinden dolunca kalkıyor. En azından Avrupa yakası için böyle. Hatta geçen gün bir rezalet başlığı vardı. Arkadaş önceden x saate bilet almış ve 10 dakika önce gitmiş ama çoktan kalkmış o araç dolduğu için yaklaşık 15-20 dakika önce.

Ara duraklı sistemi bilmiyorum ama.

Direkt istediğinizi yaratacak bir uygulama bulmak zor olsa gerek. En iyi çözüm birine yaptırmak. İsterseniz bana mesaj atın ne olması istediğinize dair ben de size hazır bir çözüm olur mu olmaz mı diye bir fikir vereyim.

buradan cevap gelmezse google yorumlarına bakın derim.

@orijinal nick bulamadim, oradaki yorumları önüne gelen yapıyor, o yüzden çok güvenemiyorum. buradaki insanların tecrübelerine daha önem veriyorum ama teşekkür ederim fikir için.

Evet, ne yazık ki çok kötü.

En fazla birkaç bira içsin. Rakı için başka mekanları tercih etsin. Yakında Akın Balık ve Karaköy Lokantası mevcut rakı için.

Doğru tespit, uzak durun.

gorundugu gibiler, hizmet kotu cidden. hamdi var orda manzarasi da guzel, eger turistse fiyatlar da cok komaz.

kötü. arap turist işi oldu. illa o tarafa gidilecekse, turyol iskelesinin yanında salaş ama güzel mekanlar var. özellikle akşam güzel oluyor.

Akın balık +1

Ortamı oralardan daha nezih olmakla beraber akın balık da silkelemeyi seven bir mekan. Son yıllarda çok rağbet görmesinin sonucu olarak da hizmet kalitesi çok düştü. Ben üç ay önce son kez gittim ve bir daha gitmem dedim. İlla o taraflarda olmak zorunda değilseniz sarıyer taraflarında daha keyifli mekanlar var.

para derdin yoksa kotu bi yer degil. manzara ve hizmet iyi. para derdinden kastim biraz turist fiyati cekiyolar.

rakı-balık olarak değil ama nardis jazz club var. çok nezih bir ortam, ilgilenirsen oraya da gidebilirsin ama rakı içmeyi düşündüğün için derdine çare olmaz sanırım(:

E tabii ciddi fark olur. Hele bir de scooterdan geçiş yapıyorsunuz. Abs olmalı.

sigarayı bırakmak istiyosan içmeyi bırak, nikotin bandıyla sigara içmeyi ertelersin anca. (2012 yılında bıraktım).

bi ara kullanmistim sonra tekrar başladım. ondan sonra bandsiz bıraktım daha rahat oldu

@nahtoderfahrung, cevabınız sorduklarıma pek yanıt olmadı ama katkınız için teşekkürler.

Yanıtlarım pek yeterli olmayacak çünkü 2 gün kullandım.

Ağır içiciyim, ilk gün kendimi zorladım. Nikotin sakızı ile kombinledim ve sigaraya dokunmadım. İkinci gün bu kombine devam ettim ama dayanamayıp bantı çıkardım ve sigara içmeye devam ettim.

Yoksunluk krizinde nikotin sakızı öneriliyor patlama hissi ile beraber krizi atlatabilmek için.

Sgk konusunda bilgim yok ama sanmıyorum. Sigara Bırakma Poliklinikleri var onlarla görüşebilirsiniz.

Sigarayı bu tarz destekler olmadan bırakmak en etkili yöntem gibi gözüküyor.

Bu arada İngiltere’den tier 2 için 1 aylık giriş süreli vizem var. Eşimin de benden dolayı dependant olarak İngiltere vizesi var ama daha giriş yapmadık oraya. Bu vize ile Yunanistan’a girebilir miyiz yahu?

Yahu kusura bakmayın editleyemiyorum. Tier 2’nin aktif hale gelmesi için 25 temmuz-24 ağustos arası İngiltere’ye giriş yapmamız lazım, 1 aylık dediğim o. Giriş yaptıktan sonra 5 senelik çalışma vizesine dönüşüyor. Biz o girişi yapmadan önce Yunanistan’a gitmek istiyoruz.

60+20 euro adam başı
12 yaş küçük çocuk beleş.
ingiltere vizeniz olmayacak oturum ve çalışma izniniz olacak. onunla şengen bölgesine giriş yapamazsınız.
yunan vizesini almaya çalışın buradan daha zor oluyor.

Soruya cevap değil ama mortgage ile ev alan iki tanıdığım var. Detayları bilmemekle birlikte gayet yapılabilir bir şey, hatta ben de yapmayı düşünüyorum. Eğer orada çalışıp pound kazanıyorsanız yapması Türkiye’den daha kolay gibi geliyor.

tam emin degilim ama hollanda'daki sistem ile benzerdir muhtemelen. minimum 10 yil maks. 30-40 yila kadar mortgage alabiliyorsun. cift olarak yillik brut kazancinizin maksimum 5.5 katina kadar mortgage cekebiliyorsunuz. pesinat olarak elin degerinin %5'ini odemek yeterli. sizin durumunuzda eger ikinizin beraber yillik brut kazanci 60000pound ise 15000pound pesinat odeyerek 300000poundluk ev alabilirsiniz. odeme duzeni vs bankadan bankaya degisir. hollanda'da ulkede en az 6ay ikamet ettikten sonra mortgage kullanabiliyorsunuz.

ayrica: lmgtfy.com

@reyals ve @crucio bilgiler için çok teşekkür ederim. google aramamı yapmıştım ama birinci elden bilgi alma şansım var mı diye buraya sormak istemiştim.

bir sorum daha var eğer bilginiz varsa cevaplarsanız sevinirim. oraya gittikten sonra ilk birkaç yıl 60bin pound sınırına ulaşabileceğimizi zannetmiyorum açıkçası. ikimiz birlikte belki 40bin olur. bahsedilen mortgage sistemi ile 5.5 katın üzerine çıkamamak bankadan bankaya değişiyor mu yoksa fixed bir olay mı bu? oraya gittiğimde kira ödemek yerine mortgage ödemeyi tercih ederim eğer şansım varsa. o açıdan soruyorum.

Yazdıklarınız içinde yanlış bir bilgi yok ama burada atladığınız nokta alabileceğiniz mortgage kredisi üst limiti.

Yani 300bin'lik ev için 3-5bin ön ödeme yapayım derseniz, 295bin çekmeniz gerekecek. Ancak bu krediyi banka size vermek için yıllık gelirinize bakacak. UK için yıllık gelirinizi girince maksimum ne kadar kredi çekebileceğinizi gösteren bir sürü site var ama bu İrlanda için yıllık gelirinizin 3.5 katı.

İngiltere'de de benzerdir diye tahmin ediyorum. Hızlıca bir baktım, yıllık geliriniz 65bin ise £211,300 - £293,000 aralığında kredi çekebiliyorsunuz.

Ancak unutmayın ki eğer yıllık gelirinizin yettiği üst limitte kredi çekerseniz en yüksek faiz oranından geri ödeme yapıyorsunuz.

ingiltere'de ev gayet alinabilir bir sey, ozellikle bizim gibi essek misali calismaya alismis insanlar icin.

1. ilk bilmen gereken sey (bence) evin degerinin %10unu nakit olarak verebilmek. bu olmadan da oluyor ama sartlar zorlasiyor ve haliyle ne kadar artirirsan o kadar kolaylasiyor.

2. annual gross maasinin 5 kati mortgage alabiliyorsun. yani yillik maasin £60.000 ise £300.000 (+ %10 nakitin).

3. gocmenlere ilk yilinda mortgage veren tek bir banka var HALIFAX. Ilk yilinda sana kredi vererek risk aldiklari icin faiz oranlari yuksek oluyor.

4. iyi bir mortage plani almak icin 3,5 yil burada yasamis/para kazanmis olmak avantaj sagliyor.

5. ev alma sureci cok uzun surebilen bir sey. bugun bi ev begenirsin, mortgage, broker, landlord derken 7-8 sonra ancak eve girebilirsin. ev peynir ekmek gibi satilmadigi icin zaten insanlar anlayisli bu sureler icin.

6. ingiltere'de ilk evini alacak kisiler icin HELP TO BUY diye bir sistem var. Bu temelde daha az mortgage almani ve devlete borclanmani sagliyor (detaylar surada www.helptobuy.gov.uk).

7. ev alirken dikkat etmek gereken turkce tabiri ile 'toprak sahibi' durumu var (bu yuzden bazi evlerin fiyatini cok ucuz gorebilirsin) bazi evler topragi ile birlikte satiliyor, bazi evler satiliyor topragini kiraliyorsun (freehold/leasehold).

baska sorun olursa yanitlarim

memnunum, gerçekten fark ediyor.

Ben de çok memnunum. Almadan önce mekanik temizlik konusunda sıkıntı yaşayabileceğimi ifade etmişlerdi fakat sonuçta bu da bir fırça ve iyi kullanırsan kendinden dönen bir başlığı var.Usüle uygun fırçalarsan diğerinden daha iyi bile.

Performans olarak çok memnunum ancak 4. yılda bozuldu ve yenisini aldım.
Ucuz modellerinden almanızı öneririm. Hepsi aynı şeyi yapıyor sonuçta.
Dişçiye gittiğimde de dişlerimin durumunu gayet iyi buldu.

2006-2007 gibi denedim. aldiktan sonra cop oldu.

Hiç sorun yaşamadım. Çok memnunum

Ben de çok memnunum.

4 yıldır kullandığım model bozuldu, manuel fırçaya geçeyim dedim yapamadım. çok farklıymış. yani oldukça memnunum.

15 gün önce şunu aldım
www.hepsiburada.com
çok memnunum

10 yılı aşkındır kullanıyorum. Birkaç model değiştirdim. Bütçenize uygunsa piyasadaki en üst modeli almanızı öneririm. Teknolojisi değişyor çünkü. Son modeller sadece dönmüyor, tık tık vurma hareketi de yapıyor dişe. Manuel fırçadan çok daha başarılıdır. Ancak... Fark etmeden dişetlerine bastırırsanız dişeti çekilmesi yapma riski var. Siz hareket ettirmeyeceksiniz elinizi, o kendi kendine dönecek.
Qxy-jet de kullanıyorum ben, bunu sevip düzenli kullanırsanız onu da öneririm. Ağızlarda bahar ferahlığı... ^_^

memnunum. bunla fircalamak daha keyifli oldugu icin duzenli dis fircalama aliskanligi olustu. ama dis hekimi ablam dis etlerinde zamanla cekilme yaratacagi icin tavsiye etmiyor.

Memnunum. Pahalı olanların gerekli olduğunu düşünmüyorum.

çok iyi ben kullanıyorum 5-6 aydır

çok kaliteli bir marka almazsan yüzde 90 bayat tohum olacağı için çıkmayacak.
millet çinden kilo ile alıp kafasına göre marka basıp satıyor, ulan bi dünya şey ektim çoğu çıkmadı, çıkanlar da alakasız şeyler çıktı :) mesela beyaz papatya tohumundan kasımpatı, mor mine çiçeğinden alien gibi yabani bişey çıktı :)

zaten yerli tohum diye bişey kalmadı, tohum olayını geç,vilmorin marka olanlar güzel onlar da yabancı zaten 20 lira paketi.

illa alıcam dersen n11 de ekodoğa mağazasındaki tohumlar güzel, sıkıntısız yüzde 90 95 oranında çimleniyor. öten yandan bu adamlar da salak, herşeye ücretsiz kargo koydukları için 20 çeşit ürün alsan 20 defa kargo parasını ücretsiz kargo dedikleri için ürünlere yansıtıyor. öyle olunca da 3 liralık tohum sana 12 lira olarak geliyor eee 20 çeşit aldığını da düşünürsen. harbiden salaklar, mesaj attım anlamadılar, o kadar salaklar yani.

Eğer derin bir bilgin yoksa tohumu geç. Kadının olayı zaten tohum, kalitesiz bir şey alma ihtimalin çok yüksek. Eğer iyisinden alabileceksen olur ama.

Hediye kavramını birkaç başlığa ayırabiliriz.

İşlevsel Hediyeler,
Bireysel Hediyeler,
Absürt Hediyeler

Şimdilik bu üç başlıktan ilerleyelim. Bu üç başlığın iki çarpanı vardır, karşı tarafın ihtiyaç ve istek durumu ve hediye veren kişinin kendini ifade etme durumu.

Örneklendirelim;

İşlevsel bir hediye, maddi değeri dikkate alınmaksızın hediye alınacak kişi tarafından sıklıkla kullanılabilecek hediyelerdir. Kişinin farkında olduğu veyahut farkında olmadığı bir ihtiyacı için işlerini kolaylaştıracak araçlar. Farkındalık durumu için hediyeyi "iyi" kılan değişken kişinin bunu kullanma yoğunluğudur. Farkında olmadığı bir ihtiyaç söz konusu ie hediyeyi "iyi" kılan şey, hediye edilecek kişinin başarılı bbir şekilde analiz edilip yorumlanması sonucu ihtiyacın ortaya çıkartılmasıdır. Burada asıl hediye kişiyi o farkındalığa getirmektir. Kullanım sıklığı ikinci sıradadır. Maddi değer önemsizdir.

Bireysel hediyeler, o kişi ile ilgili hediyelerdir. İşlevsel, değerli ya da kullanım sıklığı önemli değişkenler değillerdir. Kişinin başarılı bir analizi sonucu onu yansıtan, onu ifade eden, onu tamamlayan, "onunla" ilgili olan bir şeydir. Burada da kullanım sıklığı ve maddiyat sonraki değişkenlerdir.

Absürt hediyeler ise bu iki gruba girmeyen, taşıdığı amaç işlevsellik ya da farkındalık olmayıp herhangi bir hedef gözetmeyen hediyelerdir.

Ayrıca sizi ifade eden bbir grup da söz konusudur. Burada hediye verilen kişi analiz edilmez, hediyeyi alan kişi kendini hediye ile ifade etme yoluna gider.

Bence outdoor olayına girmeden bulunduğunuz ülkenin souvenir shop’ından bir hediye götürmek daha güzel olur.

kuksa bardak, el yapimi bicak

yoresel bir kumastan giysi. mesela turkiye'de olsaydiniz moyyatolye'den bir parca derdim. el dokumasi sal mesela.

Alkol kullanmyor, şarap olmaz.

İkisini de elde tutarak ilerlemeye çalış karar aşamasına gelene dek.

iki görüşmeyede gir. kararsız kalırsan yazı tura at. para havadayken gelmesini istemediğin hangisi ise o işi kabul etme.

Profesyonel düşünmenin gereği ikisi içinden en mantıklısını seçmeni gerektirir. Bu yüzden eleme.

N&D'nin tahılsız versiyonları var. Bulunuyor her yerde.

n&d kuzulu yaban mersinli tavsiye ederim.
yazın tavuk pek tavsiye etmem, ama tavuklu ve balıklı versiyonları da var.

Nd somonlu iyidir

acana'nın da tahılsızı var, orijene denk ama yüksek proteinli mamalar mantar veya egzama gibi sorunara yol açıyorlar, sürekli olarak kullanmamakta yarar var.

O kavramın adı bilingual. Öyle aratırsan bayağı sonuç elde edersin.


Yayınevi ya da kitaplar hakkında fikrim yok, örnek olması açısından yolluyorum;

www.dr.com.tr

Orta-uzun vadede balık yağı hapları, b12, d vitamini, Demir.

Açıkçası eksiğin ne ise onları alman lazım. O eksiklikleri de aile hekiminde kan vererek öğrenebilirsin, ücretsiz.

ww.acilekrandegisimi.com biz yapıyoruz yardımcı olabiliriz. Türkiyede İLK GÖZ ÖNÜNDE ekran değişimi yapan servisiz.

ahaha adamlar duyuru için üyelik almış. Valla bravo takdir ettim :D

eski iphone 6 telefonumu goturup memnun kalmistim. duzgun esnaf ve fiyatlari uygun. Gereken tamiratlari gozunun onunde yapiyor olmalari bence guzel

www.kadikoyiphone.com

@Acilekrandegisimi Ücret için mesaj attım dönmediniz.

Dogru. Hepsini tavuktan almak zorunda degilsin. Ton baligi, kofte, yumurta ...

Doğru anlamışsın.

Ayrıca proteini çeşitlendirmen de güzel olacaktır. Hepsini tek gıdadan ve tek öğünde değil de daha dengeli dağıtılmış şekilde almalı.

reyals +1 tek öğünde o kadar protein alamazsınız. antremandan 1.5 saat önce bir öğün tavuk antremandan hemen sonra bir öğün tavuk yiyebilirsiniz. geri kalan protein ihtiyacınızı diğer öğünlere yayabilirsiniz.

Tek öğünde o kadar protein alabilirsin.

“Bir öğünde alınan yaklaşık 60 gramlık proteinin tamamı sindirilebilir ve emilebilir. Yoğun olarak egzersiz yapıyor yada öğün sayınız az ise öğün başına maksimum 60 gram protein tüketebilirsiniz.”

Kaynak: www.google.com.tr

“Here’s the TL;DR version of this article:
Don’t worry about how much protein your body can absorb in a given meal, because there’s no evidence to show that there is such a maximum, and plenty of evidence to support the fact that your body can absorb whatever nutrients you give to it.
The biggest difference between large and small portions effectively comes down to how long it takes to digest the meal, and that’s it.
So you can safely file away this fear of eating too much protein in a single meal, and get back to the fundamentals of training and nutrition that actually matter to get results.“

Kaynak: caliberstrong.com

Nasıl yiyebiliyosan öyle ye kardeşim. Ben 90-30-30 yapmayan çalışıyorum genelde. Herkesin hayat düzeni, imkanları farklı. İster böl, istersen tek seferde ye. Önemli olan: yapmak.

et ürünlerinin pişirilince ortalama %20 fire verdiğini de hesaba katarsan 200 gram tavuk göğsünün daha da rahat yenebileceğini anlarsın.

Konuyla ilgili savaş cebeci’nin videosu: youtu.be

1 öğünle 2-3-6-9 öğün protein tüketenler arasında azot dengesi farkının bulunmadığı belirlenmiş.

Kendini tanımlarken buna işini dahil etme. Yaptığın iş senin hakkında çok fazla bilgi verse de bir yerde maaşlı çalışan olarak hayatını devam ettirmen senin tanımında yeri olmayan bir durum.

Bu tanımdan çıkınca geriye kalan şeylere bak ve geliştirebiliyorsan onları geliştir. Yeni değerler ekle kendine. İş bulmak nedir ki? Piyasa şartları düzelir iş akar her yerden. Ekonomik kriz olur iş kalmaz hiçbir yerde.

sonra.

Kahvaltı yapmadığım için önce.

önce. sabah ilk iş diş fırçalarım.

Kalkar kalma yuzumu yıkadiktan hemen sonra

Temiz agizla gune baslamak gibisi yok

Gece boyunca agizda bakteri biriktigi icin once fircalamak daha mantikli

Ek

Yumurta gibi kokan bir sey yesiysem kahvaltidan aonra da bir kez daha fircalarim

evden çıkmadan önce yani kahvaltıdan önce.

yüzümü yıkadıktan sonra

Sonra.

kahvaltıdan sonra

kahvaltıdan önce neden fırçalayayım ki hemen yemek yiyeceksem

ben ikisini de yapıyorum. sabah nefesi denen şey çok rahatsız ediyor öncelikle ondan dolayı nefes temizlemek amacıyla diş fırçalayıp gargara yapıyorum daha sonra da kahvaltı sonrası dişlerim üstünde tabaka var hissinden kurtulamıyorum eğer fırçalamazsam.

kalkar kalkmaz fırçalıyorum, kahvaltıdan sonra rahatsız hissediyorsam yine fırçalıyorum

İş günü hem öncesinde hem sonrasında fırçalıyorum çünkü evde kahvaltı yapmıyorum. Hafta sonu öncesinde fırçalama gereği duymuyorum genelde.

Sabah uyandığım gibi elimi yüzümü yıkar dişimi fırçalarım, kahvaltıdan sonra ağzımı çalkalarım

önce fırçalamak size kalmış fakat sonrasında muhakkak fırçalayın ki diş sağlığınız için bir şey yapmış olun.

genelde sonra fırçalıyorum, bazen kahvaltı yapmıyorum.

Sonra. Önce fırçalamanın hata olduğunu düşünüyorum. Çünkü sonra da fırçalamak gerekecek. Diş fırçalamanın amacı dişin arasına giren yemek kalıntılarını ve diş yüzeyinde kalan bakterileri çıkarmak. Zaten diş macunlarının üzerinde de günde 3 kereden fazla fırçalamamanız önerilir gibi ibareler bulunur. Ek olarak yatmadan hemen önce diş fırçalanırsa, sabah kalktığında diş fırçalamaya da gerek kalmaz. Macun zaten dişi ferah aromasından dolayı temizleyen bir şey değil. Hatta çoğu oldukça zararlı.

hem önce hem sonra

uyandıktan sonra da, kahvaltıdan sonra da fırçalıyorum.

önce suyla çalkalar kahvaltıdan sonra fırçalarım.

konunun uzmanı değilim ama benim kahvaltıdan önce fırçalamamın nedeni konu hakkında internette okuduklarımdı. tabii ki onların da güvenilirliğini ölçemem ama farklı kaynaklarda okudum aynı şeyi.

özetle şunu diyor: uyurken daha az tükürük salgıladığımız için plaklar daha hızlı oluşacak ortamı bulur. biz uyurken de ağzımızdaki bakteriler, efendime söyleyeyim itler serseriler ağzımızın içine etmeye devam ediyor. bu yüzden uyanır uyanmaz fırçalayınca ağza tekrar reset atmış, ağzımızı temizlemiş oluyoruz. ha sonra kahvaltı yapıyor, 1-2 öğün daha yiyor ve geceye kadar öyle devam ediyoruz ama gün içinde salgılar da daha aktif olduğu için sanırım nispeten etkili bir şekilde mücadele edebiliyorlar dıj güçlere karşı.

yatmadan önce bi' kere daha vuruyoruz fırçayı, hooop yine temiz. kendi adıma ben "yatmadan önce son iş, uyandıktan sonra ilk iş" yöntemini etkili buluyorum. faydasını gördüm. çok daha temiz, güzel, kokusuz, misler gibi hissettiriyor.

dediğim gibi hangisi doğrudur bilemem, sadece mantığını paylaşıyorum. "yedikten sonra fırçalayın" diyenlerin de kendince argümanları var elbette ama "yemeden önce fırçalamanın anlamı ne ki" de denmesin yani. gece boyunca lağıma dönüyor ağız, ben o pis haliyle ağzıma yemek sokma fikrinden tiksiniyorum mesela.

saçmalık, ilk gün iptal ettirdim.

saçmalık 3 kez çıktım

kesilen para bana çok koymuyor, 2 yıldır falan duruyor. üstüne beklentim yok. küçük bir birikim kanalı benim için.

hemen çıktım. bes bana uygun yöntem değil, kendim kenara para atabilsem kendim birikim yapabildiğim için.

bence dezavantajalrı,
-besden istediğin zaman çıkarsan kesintisi vs oluyor ana paranı anca alabiliyorsun.(tüm beslerde)
-zorunlu beste istediğiniz fon seçilemiyordu.

illa bes yapacaksam kendi isteğim ile yaparım değişik fonlara geçerim en azından.

çıktım

yaptılar çıktım. tekrar zorunlu yaptılar gene çıktım. Zaten maaşın yarısı vergi, ben istemeden benim adıma ne haddinize lan paramı kesip kullanmak.

Ayni gun cikilamiyordu ertesi gun ciktik. Sacmalik.

Topuk.

onlar yaptı ben çıktım. yine olsa yine çıkarım.

Çıktım , işsizlik maaşı fonunun başına neler geldiği malum.

2 yıl kaldıktan sonra çıktım. aslında birikim yapamayan biri olarak kenarda biraz param olsun istiyordum ama maaş yetmiyor artık o kesinti çok geliyordu

Şirket katkısı ve özel fon desteği olduğu için kaldım. 1 yılda 10 k birikmiş.

10yıl sonra biriken para muhtemelen kuş gibi kalacağı için kalmak mantıksız. 1 senede bile ne kadar eridiğini gördük.

sirketimin benim adima yaptigi ve benden kesinti olmadigi icin ellemedim oyle duruyor sembolik bi meblagda. zorunlu olanindan ertesi gun ciktim ama, zaten kendi yatirimimi kendim fazlasiyla yapiyorum. devlet bi de ona karismasin bi zahmet.

Bizde şirket de üzerine senin koyduğun kadar koyduğu için devam ediyorum (limit var tabii).

bes ten çıkma talebini vermeye üşendiğim için 2 yıla yakın süre bes te kaldım. sonra bir bakayım dedim, ne birikmiş, param ne olmuş diye. ama beste kaldığım süre boyunca döviz ve altın %50 den fazla artmışken, döviz ve altına dayalı fondaki besim eksiye düşmüştü. o sinirle aynı gün çıktım.

bes fonlarını kim nasıl yönetiyor aklım almıyor

tum fonlari yabanci teknoloji sirketi-yurt disi sirketler vb. farkli isimlerde gecen sirketlere yapistirin derim.Sirketiniz de sizin adiniza yatiriyorsa kesinlikle kalin aksi durumda teknik olarak kanitlanabilir bir avantaji yok sadece yatirim psikilojisi acisindan avantaji savunulabilir normalde biriktirmem her ay kesildigi icin kumbara gibi kenarda birikiyor vb.

Benim BES'im var.9. yilda. 10 yil dolunca cikmayi planliyorum.Devlet katkisi da savunulabilir arguman olarak ama unutmayin devlet katkisinin biriktigi fon enflasyon kadar kazandirmayi bir tarafa koyun zarar ediyor.

Kas calissin.
Bisiklete binsin.

kilo vermeye devam eder ise alt taraflar da eriyecek. birşey yapmasına gerek yok.

Kilo vermeye devam ederse alt taraf da eriyecektir.

Vücut çalışırsa üst tarafı gelişecek, alt tarafın uyumsuz görüntüsü ortadan kalkacaktır.

Vücut bölge seçmez, çok fazla değişkeni var.

Kilo vermeye devam edecek, bir yandan da spor yaparsa hem metabolizması hızlanır hem de kaslarını da şekillendirir.

Bölgesel yağ yakımı diye bişey yoktur demek o bölgeden başlamış kilo vermeye erimeye devam ederse zayıflamaya alt taraflarda eriyecektir.

Ne güzelmiş.

Yüksek kalitelisi var mı bilmem ama belli yeniden çizilebilir yüksek kalite olacak şekilde.

Van Gogh çok güzeldir, bende taa 2002-2003 civarında aldığım bir set var, sapasağlam duruyor arada kullanıyorum.

Bir de bu yüksek kalite sulu boyaların tek tek satılan renkleri de var, ben olsam 24'lü Van Gogh alırım, sonra babanız gerektikçe başka renklerden alıp destekleyebilir seti. (Ben tahtakalehobi.com'u kullanıyorum böyle şeyler için, tek tek renk seçip sulu boya alabilirsiniz oradan.)

Edit: istemediğiniz kadar renk ve yedek: www.tahtakalehobi.com

Size yanıt vermek için login oldum. Van gogh babanız için fazlasıyla yeterlidir. Öğrencilerden tutun profesyonellere kadar ihtiyaç gören bir seri.

Aynı zamanda Bursa’da Art Sanatsal diye bir firma var. Kadıköy’de yerleri var oradan biliyorum, merkezleri Bursa.

www.kamubulteni.com

her belediye yapardı eskiden, yasaklandı mı?

Mecidiyeköy'de kuruluyor sanırım, eve giderken görüyorum... diğer ilçeleri bilemedim.

kadıköy rıhtımda beşiktaş iskelesinin orada da var.

taksim meydanda çadır gördüm sabah. iftarda napıyorlar bilmiyorum.

pendik de var.

Belediyelerin en basit para indirme mekanizmalarındna bir tanesi. Devam etmez mi?

suadiye sahilde her akşam kuruluyor.

2500 verebilirim.

Cihazın durumuna göre talip olabilirim.

Sahibinden üzerinde 3500tl’ye gidiyor. Ne fazla ne eksik gitsin alanın da işi görülsün. Kutusu var. Şarj aleti yok. Ek olarak da kalemi var. İsteyenler bana yazsın lütfen teklifini.

keşke bu diyeti yapmak karbonhidrat, protein ve yağı ölçmek kadar basit olsaydı.

Cinsiyet ne, kilo ne, hiçbir bilgi yok. Nerden bilelim makro dengesi uygun mu

Verdiğin bilgilere göre yağdan 418 kcal, proteinden 206 kcal, karbonhidrattan 88 kcal almışsın. Toplamı 712 kcal ediyor.

Eğer hobbit değilsen aldığın kalori çok düşük. Boy, kilo, yaş, ölçülerine göre yaklaşık Bazal metabolizma hızını bulup kalori tüketimini o rakamın altına düşürmemelisin uzun süre boyunca. Aksi takdirde vücudun işleyişini bozacaksın, toparlaması da çok zor olacak.

Bunun harici protein tüketimin çok düşük. Bazal metabolizmanı bilmeden bile onu artırmalısın.

Bir de ketojenik diyeti neden uyguluyorsun, asıl soru bu. Ketojenik diyetin faydaları dışında kilonu korumak, azaltmak ya da artırmak mı istiyorsun? Diyetin anlamı sadece kilo vermek değildir, bundan dolayı da hedefini de belirtmen lazım.

Aynı zamanda ketojenik ile beraber 16 saat açlığınla Intermittent Fasting de uygulamış oluyorsun. Fakat ketojenik diyet evde pek başarılabilecek ya da kolay başarılabilecek bir beslenme şekli değil. Vücudun ketonlara yönelmesi zor, çıkması ise çok çok kolay. Doktor gözetiminde, yeterli kalori miktarı ve testlerle gözlemlenerek yapılmalı. Seninkine daha çok low carb diyelim ki araştırırken doğru kaynaklara ulaşabil.

Bir de tabii ki makroların kaliteli kaynaklardan olmalı. Senin 104,5 gram yağının çoğunluğu trans yağ ise hücrelerin trans yağı sağlıklı sayabileceğimiz yağlar gibi işleyemeyeceğinden ne onarıcı özelliğini kullanabilmiş olacak ne de vücudun bundan herhangi bir fayda sağlamış olacak.

Bu makrolarda yağı fazla alıp proteini az almış gibisin. Eğer diyet yapıcaksan yağı azaltıp karbonhidratı olabildiğince sıfırlamalısın.

annem, kardeşi ve eşi 2 yıldır uyguluyor; ben, kuzenim, eşi ve iki arkadaşım, 1.5 yıldır uyguluyoruz. Şu kadarını söyleyeyim; bu beslenme -ve yaşam - tarzını benimseyen tüm tanıdıklarımın yaşamları, beden sağlıkları ve ruh sağlıkları keto öncesi zamana göre fazlasıyla iyileşti. Özellikle annemin 45+ kiloyu istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde vermesi -doktor kontrollerini, tahlillerini kesinlikle aksatmadan yaparak- , çok daha rahat hareket etmesi, ve önceden düzenli kullandığı ilaçların hiçbirini kullanması açısından bu beslenme -belli bir noktada yaşam-tarzını önermemi sağlıyor.

ingilizceniz varsa Dr. Eric Berg'ün şu videosu ile başlangıç aşamasında bir fikriniz olabilir, bununla başlamanızı şiddetle öneriyorum:

youtu.be

Ketojenik diyet yüksek yağ bazlı bir beslenme biçimi olduğu için günlük kalorilerinizin çoğu yağlardan gelecek. Makro değerlerininizi %70 Yağ, %25 Protein, %5 Karbonhidrat olarak düşünebilirsiniz. Ketoya başladığınızda ne olursa olsun günlük net karbonhidrat oranın 20-25 gramı geçmemeli. Başladığınızda zorlayabilir, özellikle ekmek tüketmemek, simit yiyememek vs. ancak bedeniniz bir kez keto moduna geçince karbonhidrat pek aramamaya başladığınız için işiniz kolaylaşıyor. Keto demek başta biraz sabır ve daha çok kararlılık demek.

Kardeşim ve eşi Avustralya'da, keto'ya uygun ürünler bulmak konusunda daha şanslı oldukları için hemen uyum sağladılar -hindistan cevizi yağı-unu, badem unu-mct oil, avokado vs. ancak burada da büyük marketlerde bu ürünleri bulabilirsiniz.

Keto ile birlikte IF-intemittent fasting- uygulayabilirseniz, çok güzel sonuçlar alabilirsiniz.

Umarım sağlıklı ve istikrarlı bir şekilde uygulayabilirsiniz.
Sevgiler.

iyi de mide probleminiz varsa ve farkında değilseniz bu kadar yağ midenizi berbat eder. kalori hesaplamalarıyla yapılan diyetler tamamen fiyasko. bunun makrosu-mikrosu, besin işlenimi, doğru zamanda su içmesi vb. vb. bir sürü ayrıntısı var.

Bu saatte kapalı ancak uniq İstanbul - vergnano da muhteşem bir sıcak çikolata var.

Godiva'nınki çok güzel bence ama o da kapalıdır bu saatte. Daha sonrası için fikir olsun diye yazayım dedim yine de.

Taksim, Ara Cafe. Meksika usülü sıcak çikolata.

hisarüstünde, miligram coffee'de erdik muradımıza. müstesna mıydı, değildi. ama gideri vardı. (kahvesi enfestir oranın, ayrı)

gece ikiye dek açıklarmış her gün...

Daha geç yaşlarda gidenler var çokça.
Bence gayet ideal yaştasın. Mesela Hollanda düşünürsen 30 yaş üstü ve altı için minimum maaş tutarı farklı.

Yas problem degil, ingilizce seviyesi problem

35 yaşındayım, yeni gidiyorum.

İngilizcenizi gelistirin +1

Gec degil.

32 yasinda tasindim yurt disina. 45-50 yasinda tasinanlar var buraya

önce yapmam gerekeni yapıyorum bitirdikten sonra istediğim kadar yapmayı sevdiğimi

Hayat yapmamı gerekenleri yapmaya zorluyor. Yapmayı sevdiğim şeyden ise tadımlık alabiliyorum, sürekliliğe dönüşemiyor ne yazık ki.

reyals+1
ve bu çok düşündükçe yıpratıcı bir şeye dönüşüyor

İş hayatı açısından bakacak olursam, yapmam gereken şeyle yapmak istediğim şeyin aynı olması için 4 yıldır götümü yırtıyorum. Bir işe girip çalışabilecek durumdayım ama hayattaki en önemli şeylerden birinin sevdiğin işi yapmak olduğunu düşünüyorum. Buna ulaşmak için ne kadar yıpratıcı olsa da yılmadan uğraşıyorum.

Önce yapmak zorunda olduğum şeyi yapıyorum ki, yapmaktan zevk aldığım şeylere daha çok vakit veya ilerleyen zamanlarda daha iyi şartlarda yapabileyim.

Baş edilmiyor, postür bozuluyor, fıtık çıkıyor, hatta karpal tünel sendromu bile yaşayabilirsin.

Fitness'a başladığımdan beri eser miktarda ağrı ile karşılaşıyorum. Öncesinde bel fıtığım dahil boyun ve sırt ağrılarından müzdariptim. Aynı zamanda hasta olma durumum da iyice azaldı.

Sandalye falan azcık hikaye gibi. Çok çok çok aşırı ideal bir masa ve sandalye kombosu ve pozisyonu bularak minimize edebilme ihtimali var belki ama çılgın paralar tutar gibi o masalar sandalyeler de.

Spor fena çözüm değil sırtı güçlendirmek, esnekleşmek.

Oluyo yani ağrı.

İşin komiği masa başında çalışmayıp da goygoy geyik yaparken hiç bir ağrı yok, iş olunca 2 saatten sonra kollar sırt patlamaya başlıyor :D

Spor yapmanı öneririm. Ben fitness yapıyorum öyle ağrı, sızı olmuyor. Sırt için bele denk gelen sırtlıklar var onlardan koltuğa takabilirsin.

sandalyene sırt desteği falan alabilirsin, ekranınıgöz hizana getirebilirsin falan ama yine de oluyor o ağrılar.

en iyi gelen şey yüzmek bence.

herhangi bir ağrım yok. spor yapıyorum.

eger yoksa ayak altina bir sey koyun mutlaka, kesinlikle fark ediyor. onun disinda arada kalkip yurumek. mouse icin bilek alti destek. ve spor.

valla +18 yıldır bu şekilde çalışıyorum. ama işim gereği sürekli üretime inme, ürün takipleri, sevkiyat durumları, yazıcıdan çıktılar vs.vs.vs. derken bol bol sandalyeden kalkarak hareket ediyorum. yoksa zaten 9/17 sandalye-masaya yapışmıyorum.
Bence bol hareket ve de çok su için gün içerisinde. Ben neredeyse çay, kahve hariç iki büyük cam şişe "limonlu su" içiyorum.
saygılar.

bazı türleri eve de dadanıyor. ilaçlatmanız lazım evi. pireye özel bir kimyasal kullanılıyor o yüzden önceden belirtmeniz lazım.
Binbir türlü market kimyasalı denediğim halde başarılı sonuç alamamıştım evdeki pireye karşı, ancak ilaçlama ile bir kaç saat içinde bitti herşey.
Kedinin kendisi için de bi pudra gibi toz vardı, o çare olmuştu. Bu dediklerim bi 10 yıl öncesinden gerçi, teknoloji gelişmiştir yeni yöntem çıkmıştır, bilmiyorum. Kedi için de kendim için de bir zararını görmedim saydıklarımın.

Damla + ilaçlama

Pire konağı (kedinizi) ilaçlatırken aynı zaman da evi de en az bir defa olmak üzere ilaçlatmanız lazım. Biz evi iki defa ilaçlattık farklı zamanlarda. Bir tanesinde birer hafta ara ile iki defa ilaçlattık. İlkinde yumurtadan çıkanlar ölüyor. Sonraki haftaya kadar diğer jenerasyon çıkmış oluyor. Genelde iki kurtarır ama üç bile olabilir.

Boş yere kedinize kimyasal yüklemeyin, yazık.

evi iki kere pire basmış kişiden tavsiyeler:

öncelikle kedi evde olduğu sürece pirelenmesi devam edecek, dikkat ettiyseniz kediniz pirelenecek dedim, eviniz değil. kediyi mümkün ise evden bir süre uzaklaştırın, eğer mümkün değil ise bir günlüğüne balkona falan kapatın bu mümkün değilse bilemiyorum artık.

kedinin evde olmadığı süre zarfında evde ilaçlama yapılacak. bu işi isterseniz siz kendiniz isterseniz ise hizmet alarak yapabilirsiniz ikiside 3 aşşa 5 yukarı aynı para tutacak yanlız bir kere ilaçlama fayda etmiyor ikincisi şart. bu sırada kedinin ilaçsız bir alanda olması da şart.

eğer hizmet alırsanız: firmalar suya karıştırıldığında süt beyaz olan bir zehir kullanıyorlar, bu zehir sıkılırken dahi insanı öksürtüyor, bir yudum alsanız sizide mefta eder. en işe yarayan zehir bu şimdiye kadar tecrübe ettiğim ama bulmak sorun, kuvvetli bir zehir olduğundan her yerde bulunmuyor, iki hafta sonra tekrar yaptırmak zorundasınız bunu unutmayın. kedinizin ilaçsız bir alanda en azından 8/10 saat kalması gerektiğini de aklınızdan çıkartmayın. ilaçlamaya gelen adamın kaldırmadığı, altını üstüne getirmediği yer kalmayacak, ama orası benim mahremim gibi bir düşünceniz olmasın, bazanın içi, gardrobunuz çekmeceleriniz, çekmecelerin arkası, dolapların, yatakların altı vs. her yer açılacak, ilaçlanacak.

siz yapmak isterseniz, pek çok yapı markette, bahçe malzemeleri satan yerde bit/pire ilacı ve pompa satılıyor. genellikle ilaçlar 10 lt. su için paketlenmiş oluyor. 10 lt. su da bütün evi ilaçlamaya yeter. 3 kutu ilaç alın.(biri yedek)

ilacın üstünde yazdığı miktardaki suya yazdığı miktardaki kadar katın. (kutu üstünde ne yazıyorsa o, yoksa işe yaramıyor ilginç bir şekilde) evinizin her bir yerini, koltukların altını, minderlerini ters düz edecek şekilde, bazalarınızın içini, gardrobunuzu ve içerisinde bulunan özellikle kalın/kışlık giyecekleri de dahil olmak üzere ilaçlayın. zehirin değmediği yer kalmamalı yoksa oradan tekrar üremeye başlarlar. iki tane yaşasa yeterli zaten, oradan kediye, kedi = gıda, sığınak bu da eşittir üreme, en fazla 1 ay sonra tekrar her tarafı pire basar.

ilaçlamayı yaptıktan sonra evin penceresini camını kapatıp en az 6 saat evde durmayın. firmaların kullandığı zehirler çok kuvvetli ancak yapı markettekiler öyle değil. bu nedenle zehirin mümkün olduğunca evin içinde kalmasını istiyoruz ve cam pencere açmıyoruz. yine en azından 1 hafta boyunca paspas yapmıyoruz, burada amaç larvalardan çıkan minik pirelerin zıplarken yerdeki zehirli alanlardan zehiri kapmaları.

ilk ilaçlamanın ardından ikinci ilaçlamayı evde pire yoksa bile yapmanız lazım. malum yine larvalar ve tabii ki aynı düzende yapılmalı.

kedinizin ilaçlama günlerinde evde olmaması lazım demiştik dimi, nedeni şu; firmalardan hizmet alırsanız, zehiri çok güçlü, kedicik o zehirli sulara basacak, ayağı ıslanacak, kendini yalayacak, zehirlenecek. bunu istemiyoruz. ayrıca bir süre paspas yapmayacağınızdan dolayı yerde, koltukta vs. de yatan hayvanın üzerine yine zehir bulaşacak, kendini yalayacak vs. bunu da istemiyoruz, ilk günkü kadar olmaz ama yine de etkilenebilir.

kendiniz yaparsanız kullanacağınız ilaçlar o kadar güçlü değil ama yine de kedinizin ne kadar fazla bu zehire maruz kalacağını bilmiyoruz, öldürmez ama hemen olmasa bile ileride sağlık sorunları yaşayabilir. bunu da istemiyoruz.

yukarıda bahsedilmiş, ilaçlama faslı kapandıktan sonra mümkün ise her gün, değilse bile iki/üç günde bir evi mutlaka elektrikli süpürge ile süpürün. bu şekilde ileride tekrar pirelenmezsiniz. sokaktaki yavru kedi ve köpekleri kucağınıza almayın, oradan size, sizden eve, evden kediye kediden tekrar eve yayılırlar.

topraklı bitkiler oldukça pire bitmiyor, ilaçlansa da aynı.

Durmadan polise şikayet. Başka yolu yok.

Eğer günlük kategorisi yoksa yürüyüş tercih ediyorum.

edit: Gerçi model her anlamda galip geliyor. Yani ister güreş ayakkabısı olsun, modelini beğenmişsem ve eğer çok büyük bir rahatsızlığı yoksa onu satın alırım. Çoğu ayakkabım sneaker tarzında.

Ben lacoste un spor ayakkabilarini seviyorum. Gunluk diye geciyor sanirim. Sade ve rahat da.

Ben 2 yıldır falan perfect steps'in ayakkabılarını kullanıyorum. ilk kullanmaya başladığında insana bir garip geliyor tasarımından ötürü ama sonra alışıyor insan, bayağı rahatım şu an. çok seviyorum ayakkabılarımı.

yürüyüş/koşu kategorisi.

camper’dan sneaker aliyorsun olay bitiyor. her seye karsi iki yil da garantili.

i.hizliresim.com

kumaş veya casual giymiyorsan nike al geç hocam

Under armour yürüyüş

O nike adidas'ın spor ayakkabıları falan pantolon altına falan hiç yakışmıyor bence. Bildiğin tipsiz spor ayakkabıları günlük giyilir hale getirdiler.

Puma Suede alıp geçiyorsun abi ya da vans. Şu an her şeyin altına rahatlıkla olan 2 model bunlar.

Sinema için mi soruyorsun yoksa her türlü video için mi? Haber kanallarındaki videolarda kurgu ve editten geçiyor, youtubedakiler de. O açıdan sordum.

+1

tanıtım filmi gibi birşey olacak kısa.

160 gram cok gibi gorunmese de bence barindirdigi yağ orani acisindan biraz fazla :) ama bağımlılık yaptigi ve yedirdikce yedirdigi bir gercek. Hep çin tuzu yüzünden!

Bir büyük yazınca rakı sandım. İkisi de aşırıya kaçıyor.

861 kalori ve bu kalorilerin dağılımı şöyle; %39 Karbonhidrat, %3 Protein, %58 Yağ.
Diyetkolik'ten alınmadır bilgiler. Miktar şu şekilde;

Karbonhidrat (g)84.15
Protein (g)6.27
Yağ (g)56.1

Boy, kilo, yaş ve yaşam şekline göre tüketmen gereken bir kalori miktarı var. Düz olarak bunun üzerinde tüketirsen kilo alırsın, altında tüketirsen kalori açığı ile beraber vücut depoları boşaltıp yağ yakma sürecine girer. Mesela örnek vereyim, benim kilomu koruduğum kalori miktarı 2800-3000 kalori arası. 3,5 kutu pringles yediğim de bir gün içerisinde almam gereken kaloriye ulaşmış oluyorum ve bu kaloriyi de basit karbonhidrat ve yağdan oluşturuyorum. Bir nevi bileklerimi kesip köprüden atlıyorum çünkü yeterli protein ve mikroları alamamış oluyorum

O yüzden sorunun cevabı, evet çok olacak. Kilo almaya çalışsan bile bu şekilde çok kirli bir beslenme yolu seçmiş olursun.

Bu dusunulecek bir sey degil pek, zira bu konuda pek cok arastirma var dis gorunusun maasa, kariyere, ise alinmaya etkisi hakkinda.

Ozetle cinsiyetten bagimsiz olarak dis gorunusu daha iyi olan daha yuksek maas alip daha hizli yukseliyor.

Evet, düşünüyorum. Pozitif ve negatif olan durumlar oluşabiliyor.

bence fiziksel görünüşün olumlu bir etkisi vardır muhakkak ama öyle profesyonel iş hayatında kimsenin, senin kara kaşına kara gözüne hasta olacağını zannetmiyorum.Yaptığın işe bakarlar.

(bkz: prezantabl)

şöyle bir deney var :
www.youtube.com

Arkadaşım memelere silikon yaptırdıktan sonra yurtdışına transfer edildi. Hiçbir özel yeteneği, bilgisi de yok. İşe başladığında da özel oda verilmişti.

fransa'da falan cvlerin fotoğrafsız olma zorunluluğu var.

evet adam yerine konulmayıp milletten istemediğin halde tavsiye almak. mensplaining'in maturesplaining hali.

Saçım uzun diye alındığım bir işten son dakika vazgecmişlerdi. Saçını kestirirsen ancak başlayabilirsiniz demişlerdi.Üstelik yaptığım işte bone kullanacağım halde.

Hem de nasıl! Uzun zamandır işsizim ve 99.9 % tipimden dolayı iş bulamıyorum. Çünkü tıfılım. Potansiyelin ne olursa olsun dış görünüşün beğenilmiyorsa gerisi teferruattır.

yapılan işe göre değişir.

teknik işlerde pek bi önemi yokken; satış pazarlama v.s. gibi. ve doğrudan insana dokunacağın işlerde önemli maalesef.

Erkekler için değil ama kadınlar için evet. Yavşak erkekler tarafından güzel kadınlara toleranslı davranılmakta ama bunun suçlusu kadın değil aklı uçkurunda erkeklerde elbette.

puntoları aynı mı? eski kitapların puntoları genellikle küçük oluyor.

elimde yeni basım kitap yok, o kısmı bilemiyorum. mantıklı geldi ama

Ölçüler aynı mı? Punto, satır arası, kelime boşlukları.

Tasarım ilk suçlu. Ardından tabii içerik gelir. En basiti çevirmen, editör farkı var mı?

diğer söylenenler haricinde kitabın ölçüleri de bir faktör.

daha ufak bir boyutta, daha büyük puntolarla yazılmış ve satır araları geniş tutulmuş bir kitap tersi özelliklere sahip özdeşinden oldukça daha fazla sayfaya sahip olabilir.

bir de bazı kitaplarda yeni basımlar oldukça yeni önsözler yazılır. özellikle klasik kitaplarda yazarının hayatı, kitabın yazıldığı dönem hakkında bilgiler, çeviri notları ve diğer bilgilerin verildiği bölümler de eklenir. zaman zaman kitabın esas içeriğinden daha fazla olan önsözler görmüşlüğüm var.

180

K: 175 +
E: 185 +

190 ve 180 üzerini öyle sınıflandırıyorum.

196 benim boyum. Kadında 1.70'den sonrasını uzun görüyorum. Erkeklerde ise 185 sonrası uzun bence.

kadın 178
erkek 193

edit: boyum 182

Boyum 1.87

Kadın 1.70
Erkek 1.80

157im, kadınlarda 170 sonrası, erkeklerde 182 üstü uzundur. altı normal boydur. ben ise baya kısayım.

185
Turkiye'de E:160 K:150

Bence E:180 K:170

1.75'im.

kadında 1.70 sonrası.
erkekte 1.85 sonrası.

155 cm

K: 170+
E: 185+

183 E

E: 180+

K: 170+

180 boyum.
öyle bir kıstasım yok, göz kararı diyelim.

Lcha +1

177'yim ben, erkekim.

erkekte 190 üzeri uzun, kadında da 173 - 74 üzeri uzun gibi geliyor.

155'ten halliceyim.

Kadın 170+
Erkek 180+ (gerçi buradan bakınca hepsi uzun)

ay şaşkınım. Kadinda 170 sonrası uzun mu buluyor herkes ?! erkek için 190 sonrası uzun. Kadın 180 sonrasi. 170 normal ya, deği mi, niye uzun? 170 iyi. Sensin uzun (._.)

E: +190
K: +175

Boyum 1,82

boyum 1.60

kadınlarda 1.65 ve sonrasını uzun buluyorum. erkeklerde ise 1.85 ve sonrasını.

1.86yım. kadında en az 1.70 olmalı.

186
k: 175
e: 185 :) 1 santimle kendimi bir öveyim

178

K: 170+
E: 185+

ben 188

e: 190+
k: 175+

www.hepsiburada.com

Ben bundan aldım, hiç memnun değilim. Duyuruda geçenlerde sorulmuştu bu soru, ararsanız orada öneriler vardı.

Ben de şaşırdım. Ayrıca duyuru da bir duyuru yapabilirdi konuyla ilgili.

aaaa yalniz degilmisim. ben de sorun benden kaynakli zannediyordum.

Bence şaka falan değildi. Dün sabah Kanzuk'a sözlükten mesaj attım, cevap vermedi tabii ki. Özellikle Kanzuk yönetiminde insan şundan şüpheleniyor, yakında Sub-Etha ile erişilen sitelerden bu tarz login desteğini çekmeyi planlayıp, "bakalım 3 gün kapatsak ne gibi tepkiler alıyoruz?" gibi düşünmüş olsalar şaşırmam.

Bunlar tek bir kişiye dahi sormadan tüm sözlüğü bir gecede değiştiren adamlar. Her şey beklenir.

EDİT: Bu sabah (13.04.2019) Kanzuk dönüş yapmış. İlgilendiklerine dair yazdı. Samimi buldum.

kullanici sayisi fazla olmasina ragmen eksi ve kendini ona eklemlemis diger tum platformlar ciddiyetten ve agirliktan uzak, sacmasapan ortamlar. aktif kullanici olarak yasanan durumdan rahatsizlik duyman cok normal elbette ama objektif bir gozle baktigin zaman gercekten su platformlar hakkinda olumlu bir sey soyleyebilir misin artik? yonetim de denetim de yok. hicbir sey kimsenin umrunda degil.

Aa sonunda açılmış. Oh be 3 gündür duyurulara cevap verememek falan uyuz etmişti.

Cidden düşündürücü ama böyle bi olay olması. Umarım ileride tamamen kapatmazlar

irc'nin irc oldugu zamanlarda da ircop ve adminlerde ayni hassasiyet kaybi vardi. Tavan yapmis kullanicilar uzerinde "zaten gelip takiliyorlar amk, mekan bizim, kurallarimiz var, uyacaklar, uymayan gidecek" tarzinda bir dusunsel sistem mevcuttu. Sonra irc bir sekilde son buldu. O gunleri gozlemleyen birisi olarak ayni durumun, katman katman buralarda da oldugunu gozlemliyorum. Sonu benzemesin.

-Sonuc olarak hani duyurunuza bir yetkili cevap vermez ama, oldu ki verdi; cevapta "begenmeyen ceker gider" minvalinde bir yanit gorurseniz sasirmayin. 3 gunluk kesinti siz ve biz gibi sabit kullanicilarin umurunda, ne yazik ki baskasinin degil.

Yeni yonetim sub-etha'yi sevmiyor. Elin adamlarina (duyuru, bition vs) altin tepside milyonlarca kullaniciyi belese sunmak islerine gelmiyor haliyle.

7-8 sene once durum farkliydi. Sitenin gobeginde kocaman sub-etha butonu vardi cunku kolektif bir mecra olduguna inaniliyordu. Siteyle tam entegreydi. Simdiki yonetimin bakis acisi yukarida yazdigim gibi.

arada bir böyle şeyler oluyor ve sıkıldım. sözlük yönetiminden bir cacık olacağı yokda en azından compumaster bir el atsa olaya. el atmaktan kastım da şu, sözlük yazarları aynı nickle internet kullanıcısı olarak girebilsin.

sutlu nescafenin önerisine katılıyorum ben de, sub-etha'ya mahkum kalmasak güzel olur. diğer "çok bozdu" yorumları da sonuna kadar doğru tabii. aman neyse madem bu işten para kazanan adamlar umursamıyor ben neden sinirleniyorsam.

üyelikler açıkken kendi adımla üyelik aldım şimdi. şöyle bir sıkıntı var ama. sadece ekşi yazarları görsün denilen duyurular (bu mesela) gözükmüyor.

Hocam zaman makinasıyla geçmişe gidip mi sordun bu soruyu ne yaptın :)

Uzun zamandır gitmiyorum. Fakat topluca Cs atmayı özlemişim :)

en son 2006 da gitmiştim sanırım, most wanted ile cs oynamıştım.

cs1.6
-iceworld
-poolday
-assault
-awp india
half life
-crossfire
-stalkyard
halen arada sırada oynadığımız oluyor.

serious sam

internet kafe mi kaldı ki hiç görmüyorum artık.

cs1.6
-awp dust
-iceworld
-poolday
-de dust
-cs assault

half life
-crossfire
-stalkyard

aynı sokakta büyüdüğümüz arkadaşlarımızla +20 yıldır değişmeyen stres atma aktivitemiz.

Fifa 99 oynardık hiç unutmuyorum. half life da oynanıyordu.

carmageddon

Sensible soccer. Yanında disket götür golleri kaydedersin.

10+ yıl oldu gideli en son. cm 01/02 ile age of empires ii oynardım genelde. toplu gidince counter.

en son bir iddia üzerine aoe 2 oynamıştık arkadaşlarla hepsinin eline vermiştim sene 2003 falandı.

10 senedir falan gitmiyorum sanırım. Eskiden bilgisayarım oyunları kaldırmadığı için gider internet kafede oynardım, abiyle de anlaşıp save dosyasıni kaydederdim. Baya oyun oynadım öyle.

Onun dışında şimdi çok şık internet kafeler var aslında ama hepsinde pubg lol dota gibi online oyunlar oynanıyor ve ben sevmiyorum o oyunları. Oyuncu sandalyesinden mousepadine her imkani olan nezih yerler yani dediklerim

zamanında bi arkadaşımın babası internet cafe almıştı. arada gidiyodum kapanış saatinde, ışıkları kapatıp sabaha kadar dota oynuyoduk. weplacılara, garenacılara selam olsun.

bir de cs oynanıyodu eskiden haliyle. birinci olana limonata hediyeli hem de yani, boş değil skldhfskj
sinirler geriliyodu limonata mücadelesinde. yaşı büyüklerden bir tanesi birine kıl olup, "serseri34 hile lan, kim ulan serseri34" falan diye bağırıyodu.
bir kere kazanmıştım limonatayı, süperdi lan.

internet kafe mi kaldi diyenlere cevap vermek istiyorum, kalmis evet. gecen gittim isim vardi, on onbes ergen vardi iceride. ANANİ SİKİYİM OLDUM LAN nidalari esliginde pek nostaljik hissettim...

Bankalara gidip falanca kişi vefat etti. Vergi dairesi için yazı istiyorum deyin. Verdikleri kağıt ile veraset intikal vergi dairesi ne gidip vergisini ödeyin. Oradan verdikleri kağıt ile Sonra kapatırlar

Babaniz asker ise silahi vardir buyuk ihtimal. Eger var ise ankarada bulunan lojistik komutanligina yazi yazacaksinjz ve silahi iade edeceksinjz. Uzun bir surec, eger silahi yok ise bosuns yazmiyim. Var ise belirtin yazarim.

Oyak da payi var ise onlari anneniz ve sizin adiniza alacaksiniz.

veraset çıkınca tüm bankaları gezmek lazım, kalan bi şeyler olabiliyor. kredi ödemesi varsa geri alınabiliyor.

Annenin şahsi olarak sgk ya ölğm belgesiyle gidip başvuru yapması gerekiyor. Tabi nüfustan da sgkya bildirim yapılması gerekiyor. Bizim anne şehir dışında olduğundan işleri hızlı halletmemiz gerekmişti. Hastanenin nüfusa göndereceği belgeyi hastaneden rica edip nüfusa elden götürdük. Orada nüfustan düşürttük. Sonra anne ölüm belgesiyle sgk ya gidip başvuru yaptı. Başka birşey yapmasına gerek yok. Sgk otomatik hallediyor gerisini.

allah rahmet eylesin. başınız sağolsun.

Ben de babamı yaklaşık 3 sene önce kaybettim. Öncelikle Allah sabır versin, başınız sağolsun.

Biz öncelikle ölüm belgesi ile nüfusa başvurmuştuk, sistemden nüfusu düşsün diye. Başvurudan yaklaşık 3-4 gün sonra sistemden düşüyor. Diğer işlemleri de bu işlem yapılmadan ne yazık ki yapamıyorsunuz.
Ardından notere giderek veraset ilanı çıkarttık. Üstüne bir iki şey varsa eğer ki anneye veya başka birine bırakmak isterseniz feragatname hazırlatıyorsunuz. Yoksa banka hesapları, tapular vs. için sizi yönlendiriyor.
Biz tapuya gidip nerede ne varsa oralardan borcu yoktur yazısı aldık. (vergi borcu)
Ardından banka hesabı için de kim ilgilenecek vs. diye başvuru yapıp ölüm belgesini onlara götürüyorsunuz.

Bizi uğraştıran tek şey tapular ve vergi daireleri oldu. Hangi ev hangi vardi dairesine bağlı ise tek tek oralara gitmek ölüm gibi.

Çok teşekkür ederim. Hiçbir taşınmazı yok. Silahını da devretmişti yıllar önce.

Valla bir kez daha mikael stanne in ne kadar cekici bir adam olduğunu düşünüyorum şu konseri izlerken:
youtu.be

Afiyet olsun

Afiyet olsun. Beykoz'da kahvaltı yapıyorum.

Bize de Mahur Beste yi çal..
afiyet olsun.

Kiğılı, sarar çok başarılı markalar değiller takımda. Ramsey al.

network güzeldir. sararın da premium ürünleri güzeldir ama pahalıdır.

sarar iyidir. kötüdür diyen pazardan giyinsin.

Ramsey aldım, memnunum. 190 cm.

altınyıldız. 2 takım elbise kampanyası oluyor değerlendrilebilir. 2 tane alın. ayda 3-4 kere giyilecek takıma tonla para ödemeye gerek yok. ayrıca kamu kurumlarına pahalı takımla gidilmez görgü kuralıdır. ayrıca ülkemizde özellikle kamu kurumlarındaki adamlar ne giydiğine çok bakar. o yüzden en az iki tane alın. arkanızdan dedikodu dönmesin.
allah kurtarsın.

abi tutmayacak bişey yok bence bu saatten sonra. al rapin tekrar ne çeşitte nerelere geldiğini gördün. günümüzde bir şey için bitti demek çok yanlış.

güzel hamlelerle bi nokta yakalarsın belki, iş tahayyül bile edemeyeceğin noktalara gelebilir.

neden olmasın.

Tutabilir tabii, neden tutmasın? Sektör aç, sektör hızlı tüketiyor, sektör süreklilik arıyor. Yardır gitsin. Ben de 3-5 aya açmış olacağım çocuklar için ama 2d.

Bu saatten sonra dedigim, alip basini gitmis bir suru kanal var çocuklar icin icerik yapan. Rakipler zaten domine etmis ortaligi coktan. Aradan siyrilabilme ihtimali uzerine dusundum.

çocuklara yapılacak içerik çok acayip, bilinçli şekilde istemese bile youtube sıradan getirip önüne koyarsa deli izlenmeler elde edebilirsin.

Fakat bu tür kanallarda bence önemli olan deneme limitin/azmin ne kadar, 3 ay haftada 1-2 video koydun tutmadı çok gelişmedi, 6 ay yaptın, 1 yıl yaptın... animasyonları sen mi yapacaksın ekibin mi var bilmiyorum sonuçta para ve/veya zaman gidecek. Ne zaman ne kadar olmalı ki bırakma? Çünkü bu tür şeyleri çok araştırmadım ama keşfedilmen ve her yere yayılman baya uzun zaman alabilir. Ama büyüme exponential oluyor yani başta 1000 kişi, sonra 2000, sonra 4000 8000 16000 derken bir bakmışsın çok daha kısa sürede milyonlara ulaşmışsın. Biraz da şans işi ama.

Bu arada ben ingilizce içerik üretmek istiyorum. Hem çok daha büyük bir kitleye izletebiliyorsun (tabii aksan vs. sıkıntısı olmayacak) hem de izleme başına kazanç çok daha iyi.

@nhk

İçeriği ben de ingilizce dusundum direkt. Daha avantajli vr potansiyeli yuksek oldugu icin. Ayni icerikleri farklı kanalda esktradan turkce olarak sunmak da aklima geldi ama oncelik ingilizce.
Ne kadar bikmadan devam ettirim bilmiyorum ama bir yerden baslayip deneyecegim.
Kendim yapacagim. Coluk cocuk icerikleri cok kompleks seyler gerektirmiyor. Saga sola hareket eden arabalar, figurler vs.

Good Place i çok sevip Bojack i hiç sevmemiş biri olarak Big Mouth diyorum.

Californication.

big mouth’u izlerken eğlenmiştim. californication’ın ilk sezonunu izledim, kalanını izleyesim gelmedi.

brooklyn Nine-Nine

brooklyn nine nine +1
ingiliz komedilerine ısınabiliyorsanız peep show (first person cringe comedy)
it crowd (ingiliz komedisi yine)
santa clarita diet (amerikan komedisi)

chewing gum
louie
kidding
don't trust the b---- in apartment 23
love
it crowd

seversin bunlardan birini bence, fleabag ve the good place sevmiş biri olarak önerilerimdir.

You're the Worst
Master of None
Love
Casual

beğenmezsen getir, garantisi benim.

belki sevebileceklerin ise -bu kötü anlamına gelmiyor ama sevmeyebilirsin-
Dag
Barry
Mozart in the Jungle
Norsemen
Future Man
The Marvelous Mrs. Maisel

community,
the office *,
parks and recreations *,
brooklyn nine-nine *,
arrested development,
scrubs,
its always sunny

* the good place'in yaratıcısı Michael Schur'un diğer dizileri.

başka şeylerle uğraşıp dünyadan koparak. video, oyun, haritada gezmek gibi.

Yalnızlığın canını yakan kısmının senin atadığın bir duygu olduğunu çözmeye başlarsan yapacağın herhangi bir aktivite ya da tam tersi atalet hali sana yardımcı olacaktır. Bakış açısı çok güçlü bir silah. Bunu akıllıca ve kendi yararına kullanmalısın. Zararına değil.

reyals+1

tamam insan sosyal bir varlık ve bazen dostlar, arkadaşlar dışında da yanında özel biri olsun istiyor. ama bu birincil bir koşulmuş, en öncelikli konuymuş gibi yaklaşırsanız o melankolik moddan çıkamazsınız. bence yalnızlığı eziklik, acınası bir durum ve benzeri gibi görmek ezbercilik ve tembellikten başka bir şey değil. harekete geçerseniz bunları düşünecek "atıl" zamanınız olmayacağı için, bu sarmala girmezsiniz. ezcümle, harekete geçin.

yalnız hissediyorsan bunu oyunla, kitapla üstünü örterek aşamazsın.

demek ki bir şekilde iletişim problemin var, yakınlık problemin var belki de kendini sevmiyorsun, hepsi olabilir. sorun değil niteliklerini arttırıp akıllı, mantıklı bir strateji ile daha iyi bir hayat hedeflemelisin. bir şeyleri yoluna koydukça özgüvenin arttıkça yalnızlığın da kaybolacak.