inşaat firmasında çalışıyorum
tadilatı bilmemnesi bitmeyen 4 katlı bi ofisteyiz
başka bi yerde bi daireyi yenileyip içini yaptırdık ofis olarak kullanmak üzere
patron ev aldı, onun içi için ciddi tadilat işleri yapıldı

ve evet, ustalar gelmiyor. tecrübe ile sabit. peşin paraya bile gelmiyor adamlar.

Ustaların büyük bir çoğunluğu sahtekar ve yalancıdır. 30 günlük takvime 50 günlük iş alırlar. Yaparız abi, sen merak etme abi, bak şöyle şöyle yaparsak daha güzel olur abi diye yıkama yağlama çekerler, malzeme parası vs. diye peşinat alırlar sonra sallamaya başlarlar.

gelmezler, yazları küçük bi yerdeyiz. para peşin versen bile adam 1 haftadan önce gelmiyor.

geleni de öğleye kadar senin işinde çalışıp öğleden sonra başka bi yere gidiyor. geri de aklına gelince geliyor.

komşunun penceresinin 1 panelini 1 sene takmadılar :)

ustadan ustaya fark var. siz demek ki hep çakallara denk gelmişsiniz. yoksa adam ekmek parasını neden geri çevirsin.

İki aydır mutfağı baştan aşağı yeniliyoruz, bir tek fayans konusunda şanslıydık. Elektr*kç* kabloyu çekti, tesisatı bağlamadı gitti. Salonda su ısıttık, fırını balkona taşıdık. O işi halletti, prizleri taktı dış kapaklarını takmadı. Sonraki gelişinde iki tanesini taktı gitti, diğerlerini takmadı. Para ile ilgili de bir derdi yok, tamamen keyfi yani. En son cidden kovacaktım adamı evden, babam sakinleştirdi.

Yani elimden gelse her işi kendim hallederim de bazen mecbur kalıyorsun işte bu heriflere.

gelmiyorlar. kesin bilgi yayalım. 3 ay boyunca neredeyse her gün aramamıza rağmen gelmedi utanmaz adam. biz bıktık aramaya. tutup kulağından kendin getireceksin.

:)

twitter.com

ben bugüne kadar çevremde ahlaksız,yalan söylemeyen ustaya denk gelmedim desem yeridir. en iyisi bile abi cenazem var diye yalan söyler senin işini ortada bırakır gider. daha dün banyo fayanslarını yaptıran arkadaşım yanımda ustayı aradı adam abi memlekete gelmem gerekti senin iş haftaya kaldı diye lafa girdi. lan sen benim evde değilmisin zaten sabah anahtarı verdim ya diyince meğer isimleri karıştırmış herif. alayı böyle bunların.

Usta dediğin gelmez zaten. Geliyorsa henüz ustalaşmamıştır. Usta olmanın ön şartı işi ertelemektir yani. Çok değil bundan 1 kuşak önce, herkes bu işleri kendi yapıyormuş. Öyle yapmak gerek demek. Tek sorun, 3 veya 4 defa kullanacağın aletlere para vermek.

Hep oyle olur zaten. Asiri normal.

Ustalardan nefret ediyorum. Evi tadilat ettiriyorduk, yarısında bırakıp gittiler, bir hafta sonra geri geldiler, araya bir inşaat işi almışlar. Her gün tuvalete girmeye camiye gidiyorduk. Piknik tüpünde yemek yapmaya çalışıyorduk. Çok zor günlerdi.

Biz bir de bu adamlarla birinin önerisiyle çalıştık. Hele tanıdık usta ile hiç çalışmayacaksın.

Armut'tan çağırın. Armuttan çağırdıklarımızla bir sorun yaşamadık. Oraya yorum puan vs de bırakabiliyorsun.

@onemoremile
Supersin.

Estağfurullah, o Agâh Bey'in tontonluğu.

Çünkü hiç birimiz çocuklarımız elektrikçi/tesisatçı/fayansçı/tamirci olsun istemiyoruz. Hepimiz çocuklarımız çok okusun çok önemli işler yapsın istiyoruz, bizim ailelerimiz de böyle düşünüyordu.

Bu yüzden zeki ya da akıllı olsun olmasın herkesi üniversite okumaya şartlandırdık, yüzbinlerce belki de milyonlarca genç üniversitelerde gereksiz bölümler okuyup LC Waikiki'de, Mc Donalds'da vs tezgahtar oldu.

Binlerce genci "ahlaklı elektrik ustası, yalan söylemeyen su tesisatçısı, zamanında iş teslim eden fayansçı" olabilecekken tezgahtar yapıp avm'lere köle ettik.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü?

hava kuvvetleri komutanlığı harekat başkanlığı hava trafik yönetimi şube müdürlüğü

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetim Şube Müdürlüğü

edit: geç kalmışım.

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü

(birazını üstten kopya çektim)

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü

Yazılmamış ama Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü

Askerdeki havacı kıdemli başçavuşa sordum:

"Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü" dedi.

Genel Kurmay Başkanlığı Bilgi İşlem Dairesini arayıp sordum, açılımı "Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü" demekmiş.

Yazılmış olabilir ama Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü olması lazım.

tam olarak ;

Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü

denizden dönen kurmay albaya gösterdim.

"herkesin yazdığı doğru, deniz de çarşaf gibiydi" dedi.

Yazılmamış galiba:

"Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığı Hava Trafik Yönetimi Şube Müdürlüğü" olacak.

Vay arkadaş koca duyuruda bilen çıkmadı iyi mi?

Neymiş doğrusu :)

www.microsoft.com

Selam tertip. Bilgisayar'da Excel varsa misal A1 hücresine terhis tarihini yazdın 06.09.2018 diye. B1 hücresine de =A1-BUGÜN() formülünü yazarsan, hücrenin tipini sayı yaparsan her gün 1 düşerek B1 hücresine yazar.

bit.ly

www.cevremuhendisleri.net

dostum sağol da bu gönderdiklerini foseptik masterı yapmak isteyenler okur heralde:)
bizim burda yazma amacımız, 'bizde vardı aynı sorun şunu yaptık gibi birer ikişer cümlelik yorumlar

çocukken oturduğumuz apartmanda kanalizasyon sistemi yoktu, yere çukur kazıp, bildiğin betondan büyükçe bir tank yapmışlardı(tank yer altında kalıyor bayağı, kapak kısmı biraz yüksek ve yer ile aynı seviyede kapağı), yılda ortalama 2 defa vidanjör gelip çekiyordu.(10 daireli apartman)

üstünde kapağı olduğu için ve yerin altında olduğu için bu çekme işlemi yapılmadığı zamanlar herhangi bir koku olmuyordu.

yani çelik tank masrafı yapana kadar , onun 4 5 katı büyük yer altına yapılmış beton bir tank bence daha mantıklı.

elbet beton olduğu için sıvıları sızdıracaktır ama çok büyük bir zarar vereceğini zannetmem.

ayrıca her ay çektirmek falan oldukça sıkıntılı bunu en azından 6 ayda bire düşürmek lazım. hem masraf azılır hem koku türevi şeyler.

i.hizliresim.com

ayrıca yer altında olduğu için yerçekimiyle atıklar gidecek, bunu hemen ev yanına yapmak zorunda da değilsin, uzak bi yere de yapılabilir. hesabını kitabını mühendisler yapar.

köyde dört mevsim kalacak mısınız? Yoksa sadece yazdan yaza mı? Tank/depo vb. masrafı yapmanıza gerek yok. Toprak gayet güzel emer..

Öncelikle o köye gelecek vidanjör var mı, onu öğrenin. Muhtemelen yoktur. Belediyenin vidanjörü tek seçenekse, gelmez. Aklınızda bulunsun.

Derin bir çukur, olmadı kuyu açtırırsanız hiçbir sıkıntı olmadan konuyu çözersiniz. Üzerine bir kapak ayarladınız mı, tamamdır. Yıllar içinde o çukur dolar, siz de kepçe ile tekrar açarsınız, hepsi bu.

Tank olayı epey zor, hiç girmeyin derim.

biizm yazlıkta da kanalizasyon yoktu. vidanjör gelip çekerdi, yani o sırada bir koku oluyor ds çok da sorun değil. vidanjör gelecek mi, gelecek ise ne kadars gelecek en önemli sorun bende. 500 tl alırsa vidanjör her ay o kadar para sırf buna mı vereceksiniz

hocam belediyeye sorun bu problemle karşılaşan ilk siz değilsinizdir.

ama bunun bir hesabı var. kuyu hacmi / (evde yaşayan kişi sayısı x günlük katı atık miktarı sıvı atık miktarı)vs.

bizim oralarda toprağı çukur yapıp, ölene kadar devam.

burda işte düşünmemiz gereken çevreye olan zarar. bunun içine deterjanlı su da gelecek. normal su da.

koku gelme olayı olmaz. kuyuya bağlanan boruya çekvalf koyarsınız. kuyunun da dış kapağına naylon serip hava çıkışını engellersiniz.

hayvan gübresi (bir çoğu) doğaya faydalıdır, tabiata en zararlı patojenleri içeren 3 şey var; 1. insan dışkısı 2. köpek dışkısı 3. kedi dışkısı

idrar için aynı şeyi söylemiyorum dışkı için, bu sene bunun eğitimini aldık. bunun için kuru kompost wc kullanıyor bir sürü insan @üğpoıuy

çelik değil aslında plastik tank düşündük ama acaba senin dediğin gibi kazılsa daha mı az masraflı olur , bunu bir araştırıcam teşekkürler resim içinde @Photographer

dediğim gibi zarar vermek istemiyorum, hele direk kuyu yaparsak taban suyuna karışır bir yerlerden su yüzeyine çıkar çoluk çocuk içer al sana hastalık. @silah taciri @babilbaligi

@oscar vidanjor 500 tl olur mu köy yerinde, adamın tepesine pislerler:d

@qobel çekvalf ne imiş araştırıyorum hemen

hepinize çok teşekkürler

hocam olayı çözerseniz burada da güncelleme yapar mısınız? bizimkiler de aynı durumda şu an da.

tabi ki, araştırıyorum hala @yuto

Biopipe diye şirket var. Hemde Türk şirketi. Evin atık su tesisatına ekleyeceğiniz bir boru hiç bir kimyasal kullanmadan, atık suyu bahçe sulama suyuna çeviriyor, kurulum maliyeti de çok yüksek değil. Bir görüşün isterseniz, ulaşamazsanız haber verin yardımcı olayım.

biopipe.co

bir kişiden daha duydum ama sözlükte de yazmışlar dönmüyolarmış
kurulum maliyetinin aşağı yukarı tutarını biliyor musunuz?

Suyuna az elma sirkesi karıştır. Buhar çıkarttirma şeyine baş uzun süre.

artulmış su kullan musluk suyu yerine...

sirke ile yapacağınız bu buhar fışkırtma denemeleri bir bezin üstünde yapın.

limon tuzu atıp temizleyene kadar buhar sıkıyorsun.

streeview biraz daha maliyetli o uzun sürebilir ama maps olarak 1 seneyi geçmiyor güncellemesi.

2 ay önce önümden tepesinde o yuvarlak küre gibi kameralardan olan bir araç geçti. Ama google için mi yandex için mi çekim yapıyordu bilmiyorum. Aracın üzerinde yazmıyordu çünkü.

shop olabilir?

fallstreak hole

kafa yormadım ama 3 erli 4 erli en mantıklısı nasılsa karşılıklı oturturum 3 bir taraf 3 bir taraf eşitse elerim değilse.........

bir ipucu da benden olsun :)

ilk 6 kişiyi 3 3 ayırıp tahterevalliye oturturum. eşit değillerse onlardan eşitlerse diğer 6dan biri farklı kilodadır.

6 kişiyi alır 4 tanesini seçer 2 2 oturturum. tahterevalli eşit gelirse diğer 2liden birisi farklı kilodadır ve o 4 taneden herhangi birini kalan 2 kişiden biriyle tartarım. eşitlerse tartılmayan eşit değillerse de karşısına oturttuğum farklı kilodadır.

tahterevalli eşit gelmezse 4 kişiden biri farklı kilodadır. ve burda tıkandım evet.

3 seferde bulunması için bence farklı olanın daha ağır mı daha hafif mi olduğunun bilinmesi gerekir. Ağır olduğunu varsayarak çözüme gidersem:
6 6 iki grup halinde tartılır. Ağır basan 6lı grup 3erli 2 gruba bölünerek tekrar tartılır. Yine ağır basan 3lü alınır ve rasgele 2si tartılır. Hangisinin ağır olduğu tartımda görülür. Eşitlerse dışarda kalan daha ağırdır.

Ağır mı, hafif mi olduğunu bilirsek daha kolay oluyor (@a man who walks alone'nun anlattığı şekilde)

Ama bu bilgi yoksa elimizde şöyle yapabiliriz. Aşağıdaki gibi 12 kişi olsun mesela. (Yapana kadar canım çıktı +rep please)

A B C D E F G H I J K L

1. adım:

ABCD - EFGH tartılır (IJKL dışarıda kalacak)

Bu 8 kişinin ağırlığı dengede gelirse, hepsinin aynı ağırlıkta olduğunu, dolayısıyla aradığımız kişinin bunların arasında olmadığını bileceğiz.

Sonraki adımda bu herkesin eşit ağırlıkta olduğu 8 kişiden rasgele 3 kişi seçiyoruz. ABC olsun mesela. Tartının diğer tarafına da aralarında farklı kiloda biri olduğunu bildiğimiz IJKL grubundan rasgele 3 kişi seçiyoruz. JKL olsun.

2. adım:

ABC – JKL tartılır (I dışarıda kalır)

Alet sola yatarsa “aradığımız farklılığın” hafif, sağa yatarsa ağır olduğunu anlayacağız.

Ağır ise (sağa yatmışsa): J, K veya L’den birisinin ağır olduğunu biliyoruz. Bu durumda rasgele ikisini seçeceğiz. J ve K olsun. 3. Kez tartarız ve K ağır gelirse aradığımız kişi K. Eşit gelirlerse aradığımız ağır kişi L demektir.
Hafif ise (sola yatmışsa): J, K veya L’den birisinin hafif olduğunu biliyoruz. Bu durumda rasgele ikisini seçeceğiz. J ve K olsun. 3. Kez tartarız ve K ağır gelirse aradığımız kişi J. Eşit gelirlerse aradığımız hafif kişi L demektir.
Eşit ise: Bu durumda tartmadığımız I kişisi farklıdır. Ama bu durumda da ağır mı hafif mi bilemeyeceğiz. 3. Kez I ile kalanlardan birisini tartarız I ağır ise farklılığın ağır olduğunu öğreniriz.
---------------------
Şimdi buraya kadar güzel. Çünkü 1. Adımda eşitlik vardı. Ya eşit gelmeseydi? Şimdi işler daha da karışık. Ama imkansız değil.

1. adım

ABCD - EFGH tartılır (IJKL dışarıda kalacak)

Denge sağlanmadığından, tarttığımız 8 kişiden birinin farklı olduğunu bileceğiz. Ek olarak tartmadığımız diğer 4 kişinin ise normal olduğunu. IJKL normal yani.

1. adımda hangi tarafın ağır olduğuna göre iki senaryo yürüteceğiz.

--------------------

SENARYO 1- 1. Adımda sol taraf (ABCD) ağır gelmişse:

Şimdi yer değiştirerek, normal olduğunu bildiğimiz üç kişiyi (JKL olsun) ekliyoruz, rasgele 3 kişiyi ise bu gruptan çıkarıyoruz (FGH) ve ikinci kez tartıyoruz.

2. adım

ABCE – DJKL tartılır.

Sonuç DENGELİ ise:
Aradığımız farklı kişi FGH’den birisidir. Rasgele ikisi 3. adımda tartılır (buradan sonrası kolay). Ancak burada farklılığın ağırlık mı hafiflik mi olduğunu bilmiyoruz diyebilirsiniz. Aslında biliyoruz, 1. adımda ABCD tarafı ağır gelmişse (Sol taraf yani) farklılık hafif, EFGH tarafı ağır gelmişse (sağ taraf) farklılık ağır demektir. Yani FGH’den birisinin hafif olduğunu biliyoruz.

Sonuç ABCE tarafı (sol taraf) AĞIR ise: D ve E yer değiştirdiğimiz için eğer bunlardan birisi farklı olsaydı bu kez ağırlık sağ tarafa geçerdi. Geçmediğine göre ABC’den birisinin ağır olduğunu biliyoruz. 3’lü gruplardan farklıyı bulmanın yöntemi belli. Son bir kez tartıp ağır olanı tespit ediyoruz.

Sonuç DJKL tarafı (sağ taraf) AĞIR ise: Yani ağırlık soldan sağa kaydı demek. Bu durumda D veya E’den birisi farklıdır. Bu durumda D ve E’yi normal olduğunu bildiğimiz birisiyle mesela K ile tartıyoruz. Mesela D-K tartımı eşit ise E farklı ve hafiftir (1. adımdan biliyoruz hafif). Eğer D-K tartımında D ağır ise ağırdır ve D farklıdır :)
-------------------------
SENARYO 2- 1.adımda sağ taraf (EFGH) ağır gelmişse:

Şimdi yer değiştirerek, normal olduğunu bildiğimiz üç kişiyi (JKL olsun) ekliyoruz, rasgele 3 kişiyi ise bu gruptan çıkarıyoruz (FGH) ve ikinci kez tartıyoruz.

2. adım

ABCE – DJKL tartılır.

Sonuç DENGELİ ise: Senaryo 1’deki DENGELİ kısmı ile aynı. Yani farklılık FGH’den birisinde. Ama bu kez durum tersi, farklılığın ağırlık olduğunu biliyoruz.

Sonuç ABCE tarafı (sol taraf) AĞIR ise: Yani ağırlık sağdan sola kaydı demek. Bu durumda D veya E’den birisi farklıdır. Bu durumda D ve E’yi normal olduğunu bildiğimiz birisiyle mesela K ile tartıyoruz. Mesela D-K tartımı eşit ise E farklı ve ağırdır (1.adımdan biliyoruz ağır). Eğer D-K tartımında D hafif ise hafiftir ve D farklıdır :)

Sonuç DJKL tarafı (sağ taraf) AĞIR ise: D ve E yer değiştirdiğimiz için eğer bunlardan birisi farklı olsaydı bu kez ağırlık sol tarafa geçerdi. Geçmediğine göre ABC’den birisinin hafif olduğunu biliyoruz. 3’lü gruplardan farklıyı bulmanın yöntemi belli. Son bir kez tartıp ağır olanı tespit ediyoruz.

Takim elbise giy, sakal tirasi ol ve sacina briyantin sur, kemik isterken.

100tl gıcır bir banknot ver ve yanında başka şeyler al. Sorun kalmaz. Rayban gözlükle git

isterken ezilip büzülmek yerine kendine güvenli bir şekilde kemik sor, kemik iste. kemik suyuna nefis çorba olur, yemek olur. bir tek suriyeli dilenciler yemez ki.

elleri önde kavuşturup iki büklüm "eee şey kemik bulunur mu sizde, varsa kemik alabilir miyim ehehü" dersen dilenci gibi olur. dimdik girip "kemik bulunur mu sizde? var bakim ordan iliklisinden" diye istersen kimse dilenci demez. ben gidip migros'tan istiyorum direkt.

istersen ermenedilgo zegna giyin ister pazardan kafandan kemik alma olayını dilenciyle bağdaştırma düşüncesini kaldırmadıkça hala öyle göründüğünü sanarsın.

yani kafanda öyle göründüğünü hayal etmezsen problem olmaz. sen gurme edasıyla git. kasaba/tezgahtara: "ya bunun suyuna bir çorba yapıyorum yeme de yanında yat" gibi cümleler kur. bunu derken de elit göründüğünü düşün. böyle bir derdin olmaz.

kemik parayla mı satılıyor ya :D
köğek için alıyorum 2 günde bir para falan almıyorlar kuzu dana ne kemigi varsa veriyor adam köpekte kıtır kıtır yiyor hatta öyleki kemikleri tam sıyırmayı beceremediğinden her aldığımda 400 gr et çıkacak pozisyonda oluyor :) kasapla kanka olun

bimde kemik satılıyor. paketde baya büyük 4 5 kemik 4 tl fln olması lazım. ilikli kemik

senelerdir kemik alırız hiç böyle düşünmemiştim.
market zaten evimin altında bildiğimiz market.
girerim bana kemik lazım var mı derim verirler.

bence kafandan bu düşünceyi sil, öyle bir şey yok :)

Parasıyla degi mi kardeşim sonuçta parasini veriyorsun. onların alması garip olmali senin değil bizim valide de bazi yemeklere koyuyor.

kelimenin kökü mülk/malik yani senin bir eşyaya sahip olman. atıyorum evin ya da araban senin temliğindir. düşürmek kelimesini de buna göre yerleştirince senin sahip olduğun bir eşyadaki hakkının ortadan kalkması diyebiliriz?

salliyorum;

senin bir yerden bir alacagin vardir, baska bir yere de bir borcun vardir. gider noter ya da banka kanaliyla temlik verirsin. yani sana gelecek olan parayi, borcun olan kisiye odeme hususunda bir garantidir o. senin alacagin sana gelince, bu temlikle borcun olan kisi de gidip o parayi alir senin borcuna karsilik.

bu tarz verilmis bir temlik'i yine noter ya da banka kanaliyla iptal ettirmeye "temlik dusurmek" diyor olabilirler. ama olmayabilirler de. tahmin benimkisi.

www.nefisyemektarifleri.com

Şeker hamıru kullanmayacağım. Naked cake için sert krema soruyorum ve krem tartar işime yarar mı diyorum. Yine de teşekkürler

Şeker hamuru o şeylerin adı, renklendirmek için gıda boyası kullanmalısınız. Tarifini internette bulabilirsiniz.

şeker hamurları renkli oluyor, renklendirmek için gida boyasini kullanmalisiniz derken neyi kastettiniz ? bu arada teşekkürler cevap için.

Rica ederim. Şeker hamuru adı pudra şekerinden geliyor diye biliyorum, renkli olmasına gerek yok yani.

tahtakale'de kurukahvecinin sokağına girerseniz sağlı solu pasta malzemesi satan dükkan var. bazıları şeker hamuru da satıyor.

cankurtaran sosyal tesisler. /rezerve dolu olabilir.. erken davranmakta fayda var.

kalabalık olmayan bir yer bulmak istanbul için zor gibi... bir de haftasonu hem de iftar.

rende

rendede efor maksimum.

bazı marketler satarken aynı zamanda kesiyor/dilimliyor?

geometri problemi gibi olmuş^^

bir küpü/dikdörtgen-kare prizmayı en az sayıda kesikle en fazla parçaya nasıl ayırabiliriz sorusuna kağıt üzerinde bir cevap bulunabilirse olur o iş.

Iyı bir sebze soyacaği işinizi gorur

elektrikli rende*

konusarak kendisini bölünmeye ikna edemezsiniz nitekim.

upload.wikimedia.org

Asıl merak ettiğim neden boyle hikayeler anlatıyor ki saten

vardı diye biliyorum. hatta devlet üstün hizmet madalyası aldı. ama hiç oynamadı orası kesin.

Son anda kadrodan çıkarıldı ama kampta kaldı.

www.hurriyet.com.tr

Geniş kadroda vardı, sonra Hong Kong'da 23'e indi orada çıkarıldı kadrodan ama kampta kaldı yine diğerleriyle birlikte.

büyük resim kursundan geldim.

alttan alta da:

-tamam mı ?

Gitmişti. Takım elbiseyle takılırdı. Uzun saçlıydı o zamanlar.

bizim petshoplarin da bok yemesi bu durum biraz, oyle dursun diyor yem tavsiyesi veriyor...

bu hayvanlar oyle cam fanusta yasamaz, dendigi gibi iskencedir. belki pet shoptan alip eve getirinceye kadar tutulabilir oyle bir ortamda, anca o kadar.

soyle dusunun: bir kedi "aldiniz", size her tarafi kapali hava deligi olmayan seffaf bir kutuda verdiler. siz o kutuyu aylardir acmayip kutunun icine yem atiyorsunuz. 3-4 gunde bir de kutunun tepesini acip havalandiriyorsunuz. ayni hesap.

çocukluğumda balık bakıyorduk. balıklar düz yüzememeye başladığında hava kesesi patlamış derlerdi. bildiğim kadarıyla tedavisi yok :(

biz de çocukluğumuzda bakardık genelde bu olaydan sonra pek yaşamıyorlardı... :/

konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'e ek olarak akvaryum suyu haftada maksimum %30 olarak değiştirilir, fakat sizin durumda zaten su kültürü oluşmuyor.. Acilen akvaryuma geçirmeniz lazım fakat ne kadar faydası olur bilmiyorum

Suyuna biraz antiseptik eklemek, dediğiniz gibi belli bir oranda değiştirmek, ortamını düzenlemek sonucu balık Lethe şu an daha iyiymiş, diplere yüzüyormuş. Cevaplar için hepinize teşekkür ederiz.

şöyle bir durum var artık.
korkmazhaber.com

salı günü geçtim o yoldan.

yolda herzamanki gibi gene çalışmalar var.

kardemir'e yaklaşmadan 1 tane trafik kontrol noktası vardı.

araçla radar kontrole denk gelmedik, ama çevrikköprüden önce olan bir tünel vardı mevkii tam hatırlamadım ama tünele girerken sabit radar/ceza sınırı var.

Meyvaya aslinda meyve denemizle ayni neden

google a portakal etimoloji yazınca öğrenebilirsin:
örn: www.etimolojiturkce.com

www.nisanyansozluk.com

Kim tartışıyor meyveyi?

İstanbul değil ıstanbul yazmak da aynı sebepten ötürü mü?

Portekiz ile alakalı diye biliyorum ben de.

@bir ileti paylastim

Evet. Öyle. Dilciler tartışır bebeyim meyve-meyva, makine-makina. 1000 yıllık tartışma konuları bunlar. tercihe göre yazılır.

tdk.gov.tr

@japon

tdk'ya güvenen dilci yok zaten.

@nigeo, TDK'nın çok güvenilir olmadığını biliyorum ama bu bahsettiğin dilciler kim abi?! meyve - meyva, makine - makina gibi kelimelerin tercihe bağlı yazıldığını, ortak bir kanıya varılamadığını okumuştum ben de.

link bekliyorum senden.

edit: Nişanyan: ~ İt macchina karmaşık aygıt << Lat machina a.a. ~ EYun mēχanḗ μηχανή aygıt, mekanizma, özellikle makaralı kaldıraç < EYun mêχos μῆχος araç, aygıt << HAvr *magh-1 yapma, yarama, yapabilme, gücü olma.

demiş, elbette nasıl yazımının doğru olduğuna dair bir not yok fakat sözlüğüne "makine" olarak almış, "makina" kelimesini aratınca da aynı yer çıkıyor (makine olarak).

@rahip

biz okulda çalışmıştık bunları. bakarım birazdan da link gerekirse.

geçen tv'de denk geldiim sebebi portekizliler diyorlardı.

TDK, Yazım Kılavuzu'nda meyve deyorsa meyvedir. Bir dilin yazım kurallarını resmî kurum belirler. Yazımın doğrusunu, yanlışını o belirler. Yazının doğal doğrusu yoktur! (Mantık hatası yapmadıkça)

www.mkek.gov.tr

alın madem .gov uzantılı adres size.

neden makina yazıyor çok bilmiş cahallar?

www.mkn.itu.edu.tr

alın bunu da. neden makina yazıyor?

tdk çok bilmesin.

Üç tane Türkçe dil bilgisi kitabı okudum.

Dil üzerine birçok şey okudum.

Yazının doğal doğrusu yoktur. Yazıyı bir kurum belirler ve bu belirlenenler doğrudur. Başka kurumların yazdıkları dilin kurallarını belirleyen resmî kurumun kurallarına uymuyorsa yanlıştır. Fransa'da, İngiltre'de olan budur.

Merak edenler, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün ilk dönem müfredatında olan Türkçe dil bilgisiyle ilgili kitabına bakabilir. Çok güzel hazırlanmış kitaptır. Bence herkes okumalı.

@k r

yanlışın var.

fr ve ing ile analoji kuramayız öncelikle.

çünkü türkiye'de bir dil akademisi yok.

3 değil 45 tane de dil bilgisi kitabı okusan fark etmez. türkçe tartışmalı pek çok noktası olan bir dildir.

bunlar yıllardır tartışılıyor ve bu böyle devam edecek.

yani mka veya itü, yanlışlıkla mı makina yazıyor?
hayır, öyle tercih ediyor da yazıyor bu kurumlar bunu.

@nigeo
Çok merak ettim, hangi kitapları okudun ve yazım kurallarına nasıl sokaktaki insandan farklı olmayan bu görüşleri çıkardın?

@ted
Ne dediğini pek anlamadım.:(

@k r

şu kitabı okudum bu kitabı okudum mu diyeyim? hatırlamam bile.

dil mantığı ile ilgili bir tartışma bu, dil bilgisi ile değil aslında.

en azından bi nihad sami banarlı okuyun bence.

t24.com.tr

şu link'e falan bakın.

google'a zaten bu konularla ilgili ne yazsanız tdk'nın ne kadar itibarsız bi kurum olduğunu görürsünüz.

orda kal borda kal'dan geliyor. borda kal diye diye portakal olmuş. bir bardak al ile bağlantılı olduğuna dair iddialar da yok değil. çünkü türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil.

@dafaisss
Hiçbir dil konuşulduğu gibi yazılamaz. Türkçenin konuşulduğu gibi yazıldığı bilgisi ilkokul öğrencilerine yönelik yalınlaştırılmış (dolayısıyla yanlış) bilgidir.

Örneğin Türkçede yazacağım (okunuşu yazcam, yazıcam) sözcüğünü yazıldığı gibi söylemek yanlıştır.

Bence ilköğretimde, ortaöğretimde (lise) Türkçe dil bilgisinden daha çok diksiyon dersleri olmalı. Ancak bu diksiyon dersleri ağızları korumalı. Örneğin Çankirı'daki öğretim kurumlarında diksiyon Çankırı (İç Anadolu Ağzına) göre olmalı.

@kullanılamayan ruhumuzlar: ben de o konuda espri yapmıştım, hem de bu soruya net bir cevap bulunamaz demeye çalışmıştım onunla beraber.
fazla dolaylı olmuş galiba ^^

www.ozelkalem.org

afedersin ama mal değillerse gül gibi yaşarlar.

ben tek basıma aylık 500 den fazla harcıyorum mutfak market vs ye.. 1000 falan diyin ona bence. ama 6000 e yasanır tabiki orta şekerli.

(birazdan buraya ayda 15000 tl kazanıp zar zor yaşadığını yazan sıfatsız insanlar gelecek)

mis gibi yaşanır.

Cesario cuğum sormuşuz işte, net bilsek seni yorarmıyız hiç. en son ne zaman gitmişiz, soğanmış, brokoliymiş. bıdı bıdı

bunlar haric temel gider bi tek yol masrafi olur herhalde. onun disindaki parayi cok fazla sokakta harcamazlarsa gayet rahat gecinirler fakat birikimleri olmaz. en ufak bi saglik sorununda patlarlar. yok her hafta sonu partilere akarlar sokaklarda yer icerlerse mumkun degil gecinemezler.

Pazar masrafı konusunda çok iyimser davranmışsınız, sebze ve meyve çok pahalı. Bu ikili dışındaki her şeyi marketten alacaklarını düşünürsek market harcaması asla 300 tl olamaz. Geçinirler geçinmesine ama rakamlar gerçekçi değil.

+1 Mahone :)

pazar + market 500den fazla tutar. ayrıca evi nerede tuttular da aidatlar+fatura 450 geliyor?

@sutlu neskafe Bakırköy dedik öyle ortanın bir tık altı bir ev 100 lira da aidat . Çokmu az yazmışız

Rahat goreceli simdi.
Ama yasanir.
Yalniz pazar ve market masrafo konusunda fazla iyisersiniz bence. Bazen isyerinde ekmek arasi yaparim diye bir seyler alip goturuyorum, tek kisi icin aldigim ufak tefek birkac sey 70-80 tl tutuyor ve 10gun ya gidiyor ya gitmiyor. Sadece isyerinde kahvalti icin atistirmalik diyorum bak tek kisilik. 2 kisi icin diyorsun, hem de aylik diyorsun. 200-300 bence iyimser. Makarna-pilav-corba forever diyorsaniz bir sey diyemem tabii.

Ama 6bine yasanir, yasanmaz falan degil. Ayagini yorganina gore uzatirsan yasarsin.

site falan değilse 100 lira aidat olabilir. yine faturada sıkıntı çıkabilir. cep telefonları, su, elektrik, kış ise gaz, tv, internet... tv olmayabilir belki.
100 lira telefonlar
100-150 elektrik
50-60 su
150-200 gaz ( yazın 15-20)
internet 60-70 vs vs.

Ben yeni evliyim. Evin butun alisverisini cuma gunu kipadan yapiyorum. Ortalama haftalik 300 tutuyor. Aylik market pazar masrafi etinden sebzesine pisen evde 1000 lirayi bulur İstanbul’da.
Aidat da biz 350 veriyoruz ama 500 lira verip cikmaz sokakta iki bloklu sitede oturan arkadasim var. Ev aidati ile 80 liradan telefon faturalarimizi toplayinca senin hesabi geciyor. Bunun daha elektirigi suyu dogalgazi var.
6000 liraya karnin doyar ac acikta kalmadan ama gezip tozamadan gecinirsin benim gozumden. Ancak annen aylik erzagi memleketten yollar, ise bisikletle gider, kampanya takip eder 20 liralik hat kullanirsan ev pesinati bile biriktirisin. Bu sebeple adamina bagli biraz da.

çocuk yok, araba yok. borç da yok. rahat rahat yaşarlar merak etmeyin. yılda güzel bir tatil de yaparlar. gezerler tozarlar da.
bunları yapmayıp ev taksidine bile girerler. girecekler hatta bak görürsün.

pazar masrafı market masrafı düşük. kafadan 1000 lira girer ordan. bi de yeni evlilerin sıfır ev tribi olduğu için esenyurt'ta falan oturulmayacaksa kirayı 2000'e çekebilirsek sevinirim.

ha bi de yol giderleri var. otomobilse bakımı vergisi boku püsürü ile ortalama aylık 1000 lirası var, akbilin aylığı 150 lira mı ne emin değilim.

aylık pazar masrafı 200 olmaz, 300-400 olur. market de 400-500 olur.

yeni evli dediğin insanlara sürüyle misafir geliyor, taş mı yiyecek o kadar misafir?

pazar +market aylık 500 tl mi? şaka mı yapıyorsunuz ya

biraz daha azına gayet rahat yaşıyoruz. istanbul’dayız, kira 1.750, faturalar ortalama 250 (kışın 500’ü buluyor), mutfak 400 civari. çocuk, araba yok.
eşim servisle gidip geliyor, ben şu ara işsizim, kursa gidiyorum yürüyerek.
illaki her ay bir masraf çıkıyor, 600-700 civarı da kredi kartı harcamamız oluyor.
elimize kalan parayı tasarruf ediyoruz, harcasak harcarız ama, illa tasarruf modumuz yok.
ikimiz de ev kuşuyuz ama, dışarı parka bahçeye yeşilliğe gidiyoruz sadece, bazen kahvaltıya ya da çay kahve içmeye, çoğu zaman termosumuzla oturmaya ya da pikniğe. sinemaya pek gitmiyoruz, tiyatroya daha sık gidiyoruz.
dışarıdan da çok nadir bir şey sipariş ederiz, ben aynısı evde var modundayım biraz, her öğün evde pişiyor, pizza pasta börek de dahil hepsini evde yapıyorum..
yani yetiyor, yetmez diyenlerin yaşam tarzlarını gözden geçirmesi lazım.. mutfak da 1000 lira tutmaz, market artı pazar değil de her gün dışarıdan söylerseniz tutar da geçer tabi..

6000 net girerse demişsin gayet rahat yaşanır. soru işareti bile olmaz kafada, hesaplamaya bile gerek yok o derece.

yaşanmaz mı gül gibi yaşanılır, yeter ki gönüller bir olsun.

araba ve çocuk yoksa rahat yaşanır, tatile v.s. de gidilir.
fakat araba ve cocuktan sonra ancak yaşarsınız.

Bana kira düşük geldi bu hesapta, onu da zaten siz belirliyorsunuz. Arkadaşlar da yazmış, market + pazar da yaklaşık 1000 TL tutar. Bu rakam iki kişinin rahat ama açılmadan yaşayacağı rakamdır. Misafir vs. kabul ettiğinizde değişir. Ben iki kişi 4.000 TL'ye yaşar, üzerini de biriktirir veya tatile / giysiye harcar diyorum.

adam başı 3 bin tele, 2 si ayrı evlerde kendi kendine yaşasalar bile gayet düzgün ve rahat yaşanır.

@The_Lollok; bu ikisi aynı evde yaşarsa daha güzel para biriktirirler.

yahu bu iki kişi ne yiyecek içecek ben merak ediyorum. sıkı bir rejim mi uygulayacaklar? muzun kilosu 10 kilo. etin kilosu 40-50 lira aralığında. ha insan su içerek de hayatta kalabilir ama evde inziva hayatı yaşamayacaklarsa 500 lira market + pazarı benim aklım almıyor. bunda çay kahve şeker yağ süt yumurta temizlik malzemeleri deterjan çamaşır suyu peçete vs vs vs bir hesap yapın bakalım kaç lira çıkıyor acaba

@füt

evet biliyorum, görüyorum ve arttırıyorum işte. Ayrı ayrı yaşasalar dahi yine rahat yaşayabilirler diyorum.

6000 alan adam kendini market+pazar olarak 500tl ile avutuyorsa 450tl faturalar da sadece devletin getirdiği hizmetin bedeli olur. umarım anlatabildim.

Bu arada bu gelirle bir cocuklu ve arabali 3 kisi yasayan tanidigim var. Ev taksidine girdiler gecen ay. Nasil yaptilar ben de bilmiyorum ama yaptilar.

Bakırköy'de 2000tl'ye ev bulamazsın. Ancak arsa payı olan oda bulursun. ya da bakırköy değildir orası osmaniye falandır.

ya cidden ben nasıl yaşayacaklar diyen insanları anlamıyorum. kira hariç lüks içinde aylık toplam masrafım max 3000 lira. lüks derken neler mesela açıklayım;

- her haftasonu migros'a gider fiyatına BAKMADAN kafama göre istediğimi alırım.
- iphone x'im var.
- 10.000+ tl değerinde bilgisayarım var.
- 1800 liralık kulaklığım var.
- insanlar evindeki ocağı yemek yaparken yağ sıçradı falan diye temizler ben toz birikince temizliyorum. yemek yaptığım yok. hep dışardan yiyorum.
- haftada 2-3 gün dışardayım illaki.
- üsküdar'da oturuyorum. evden manzaram yok belki ama sokağa çıktığım gibi boğazı görüyorum.
- kira derdim yok. 2000 lira da kira olsun hadi.
- isteyip de alamadığım bir şey yok.
- pazara gidip de bişi almam. meyve sebze vs de migros'tan istersem alırım. dediğim gibi market alışverişinde fiyatına bakmadan alırım. almak istediğim başka bir şeyi gerçekten istiyorsam da fiyatını düşünmem alırım.

2 kişi olunca 6000 lira ile haftanın 3-4 günü evde yemek yapılıp yense krallar gibi yaşanır.

ilk cevapta da dediğim gibi 6000 lirayla istanbul'da yaşayamayan çift cidden maldır.

Gayet iyi yaşarsın yaşanmaz diyenlere bakma, eşşek gibi para harcanırsa 20.000 lira da alsa geçinemez bu tipler...

1500 ev kirası ( site olmayan, örn, Küçükyalı Maltepe vs.)
500 faturalar desen ( telefon konuşman çok olsa internet vs. ıvır zıvır )
1000 lira mutfak masrafı ıvırın zıvırın, ( dışardan söylemece, 30 günün 10 günü evden yapsan yine kardasın )
1000 lira kredi kartın ( her ay ıvır, zıvır, ayakkabı elbise parası saçma sapan şeyler satın almaca vs )

2000 tl sırf cebinize kalan. yukarıda her ay kredi kartı 1000 tl yazdım farkettiysen o da dost meclisidir fasılıdır, birasıdır, kadıköyüdür, gece dönüşünde uber taksisidir vs.. onları da hesabına katarak nasıl hesap çıkardığımı anla. bu kalan parayı biriktirip araba da alabilirsin, içkiye sigaraya da başlayabilirsin. )

kira:1600 (maltepe - aidat 25 tl aylık)
pazar masrafı: 300
market: 400
faturalar: 550(kış) - 400 yaz
kredi kartı harcamaları: 1500 (tiyatro, sinema, kıyafet, gece dışarı çıkma vs.)

bunların üstüne 1450 tl araç kredim var uzun bi süre bu şekilde yaşadık ortalama 6300 maaş ile.

ama dışarda yemeği ve gereksiz kıyafet vb. şeylerin alımını sınırlandırmıştık, çoğunlukla evde yemek yiyorduk.

ben 6000 tl gelirle tek başıma rahat yaşıyorum. çalışmayan bir eşim ya da evde bakmam gereken biri daha olsa mutfak masrafı dışında değişen fazla bir şey olmayacağı için rahat yaşarlar diyorum.
dipnot: "rahat yaşam" sosyalleşme beklentisine göre çok değişir.

Internet sitesinden alinti yapmada bir sikinti yok, ornegin bir kurumun bilgilerini alabilirsin - OECD, NASA, TUIK gibi.

hayır değil. internet sitelerinin de kaynak gösterim biçimi var urladi, tarih (çevrimiçi) felan gibisinden.

kabul görmüş kurumların sitelerini kaynak olarak gösterebilirsin.

ekşi sözlük falan gibi bir web sitesi değilse olur. hangi alandaysa, o alanda çalışan özel bir kurum da olabilir diye biliyorum, her alana uyarlanabilir mi bilmiyorum ama, mesela bir tıp hekiminin şahsı adına bir web sitesi vardır ve orada paylaştığı bir çalışma/araştırma/projesinden alıntı yaparsın; olabilir.

yok canım öyle şey olur mu ? wikipedia dışında her yer makbuldür. mesela ben research paper yazarken devlet başkanı ve bakanların açıklamalarını direk url'ye reference ediyorum.

yaptigim malzemeler sunlardi.
pirinc
sut
su
seker
vanilin (sart degil ben atmayi tercih ediyorum)
gayet guzel oluyor boyle.

@jedilance katılıyorum.

pirinç unu ya da nişasta katmazsan; kısık ateşte uzun süre kaynatırsan pirincin kendi nişastasıyla o kıvamı yakalayabilirsin. ama 1 gün felan dolapta dinlenirse bu şekilde güzel oluyor. ayrıca pirinç unu katarak elde ettiğin kase sayısı katmadığın kase sayısından fazla olacaktır. takdir edersin ki uzun süre kaynatınca (unsuz nişastasız) sermayeden yiyorsunuz. bir de bunların içine kent'in bayram şekerleri var. damla sakızlı 1 tane atarsanız güzel oluyor :) gerisi fırınlamalık...

Uzun süre kaynatmaniza gerek yok, pirinç zaten kolayca kıvam alır. Pirinçler pişecek kadar kaynatın. Pirinç ununun amacı az pirinçle kıvam yakalamak.

az pirinç atınca bizim orda ona "muhallebi" diyorlar. ya da krema...
uzun süreden kastım: yaparken kıvam alana kadar kısık ateşte karıştırmak. yani kısık ateşte yaparsan mantık olarak uzun sürer. harlı ateşte yaparsan kaynayana kadar dibi tutar. yanık kokusu gelince kapatmak zorunda kalırsın. neyse tüm bunlardan önemli olan aslında ateşi yönetebilmek.

Bence ne tür bi şeyle uğraşmak istiyorsanız karar verip ona yönelik malzeme alın. Duygunun DIY günlüğü keyifli bence. Ben Youtube'dan takip ediyorum.

www.reddit.com

Facebook ve instagram ayağını bilmiyorum ama youtubeta şunları takip ediyorum ben:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Bir de gordüğüm kadarıyla silikon tabancası çok kullanışlı.

Ben daha çok tahta ahşap testere cekicle yapılacak şeyler arıyorum herkese tesekkurlee

çok geniş olmuş, amerikada garajında ahşaplarla bir sürü şey yapan da var, evde kıyafetlerden falan bir şeyler de.

nifty'i takip ediyorum facebookta

www.youtube.com

saydıklarınla ev yapan bile var;

www.youtube.com

sen ne yapmak istiyorsun o önemli.

Pinterest diye bir yer var baksana bi oraya, seçeneği çok fazla, işini görecek şeyler çıkar

Ahşap testereyi şimdi gördüm, string art var hem çok ucuza geliyor hem çok basit ve hoş. At yapmıştım ben evimde at kafası var artık ^.^ suntaları kesinlikle avmden ya da mobilyacıdan alma marangoza git aynı paraya istediğin renk ve boyutta malzemeyi çooğk daha fazla sayıda alıyorsun

woodgears.ca

www.instructables.com

bir de cemal açar var.

2. tahtayı alın ?

basecamp.com

statik duvar kağıtları var.

hatta şöylesi google aramasında mevcut:

"Legamaster Magic Chart Statik Flipchart Kağıdı 60 cm x 80 cm Çizgisiz"

Trello

pazarlarda ve bitkicilerde hazır yetişmiş fideler var tanesi 1 lira. onlardan alın dikin. meyvesini yersiniz.

Fide alırsan olur. Tam güneş vuran yere koyarsan biberi efsane olur hatta. Ama Domates zor, denemek lazım onu şansa artık.

tamamdır, yarın pazar var zaten süper oldu. çok teşekkür ederim.

tohumdan çok zor. ufak fidelerden alın daha az fireli olur.

biberi tohumdan yetiştirmiş biri olarak söyleyebilirim ki olur. ama normalden uzun sürer.

biber fide alırsanız olur. domates zorlar.

www.facebook.com şurayı da takip edebilirsiniz.

biz geçen sene ektik iki domates bir de biber tuttu. salatalıklar öldü, kediler ezdi galiba büyürken. ama deneyin tabii biz az da olsa yedik ürünlerden domatesler minicik çok güzeldi.

biber ve domatesi fide ile deneyeceğim. çocuklar top oynuyor arada onlar kırmazsa tutar tahminim. kırarlarsa da canları sağolsun. teşekkürler cevaplar için.

@tukenmez adam çocukların kırmaması için fidenin etrafına 4 çubuk dikip tepesine şeffaf poşet geçirebilirsin. hava alsın ama bitki. böylece top gelirse bişey olmaz.

as. şb. bana 31 aralık son tarih dediydi. 7 ay geçmişti mezuniyet üzerinden.

işin özeti bişey olmaz. 31 aralıka kadar.

mezun olma tarihinden itibaren iki yıl tecil veriyorlar. yani sonra giderim, fazla tecil yapmış olurum diye bir şey yok. kasım ayında da gitsen marttan o zamana ne kadar geçtiyse o süreden yemiş olursun zaten. marttan iki seneyi hesapla.

durum böyleyken geç gitmenin anlamı yok, ceza meza yersin, veya uğraşırsın. en iyisi zamanında git tecilini yaptır.

universiteden mezun olduysan yapman gereken islemin ismi son yoklama. git yaptir zamaninda yoksa son yoklama kacaagi olarak gezersin ufak bir para cezasi odersin yakalanirsan. sonra gidersen yapacaklarin degismiyor. 2 yil tecil hakkin normal olmasi gereken vakitten baslar. yuksek lisans sonuclari ile ilgili meseleyi anlamadim, sonucu ne olursa olsun farketmez, gec gidince daha uzun tecil almazsin / gittigin gunden baslamaz yine ilk mezun oldugun tarihten baslar. yok askere gidecem dersen tecilini bozdurabilirsin zaten. cezaya kalmak istemiyorsan vaktinde git yani.

Evet var böyle ilginç bişey. Ben de merak ettim şimdi.

Evet oluyor, adı kesin vardır bunun çünkü çok bilinen birşey.

Dücane Cündioğlu bi' konuşmasında hiç kimse kendi gözlerine uzun süre bakamazsınız diyordu.


delirir de demiş olabilir, olmayadabilir bu delirme kısmından emin olamadım.

evet oluyor, özellikle bunu çoçukken çok yapardım.

Hayalgücü ile alakalı. Çocukken olurdu bana da

strange-face-in-the-mirror illusion olarak geciyor ismi googllamak isterseniz. aynaya bakinca da oluyor. korkmaya meyli olanlar gece denemesin.

www.iflscience.com

psy-journal.com/article/S0165-1781(15)00321-2/abstract

Baskasinin suratin degil de aynaya uzun sure bakinca azim burnum yer degistiriyor

aynen oluyor. sanki biraz daha baksan bu o mu diyecek gibi oluyor.

Eski kız arkadaşımın 3 tane yüzü vardı. Aralarında sadece 2 tanesine bayılıyorken 3. Yüzü beni rahatsız ediyordu. Garip bir tipti

www.youtube.com

48/50 olur bence. drop 4/6 44 beden zor gibi.

Çalıyor ama çalışıyor sayılır mı? Ona göre diğerlerini düşüneceğim

Adamda liderlik vasfı yok da bayağı pelesenk oldu :'(

elektronikler için: kapat aç düzelir.

evet bunların hepsi çalışır iş görür :)

Sıcak değil de nem çok nem

güneş kar topluyor.
deniz çarşaf gibiydi.
yalnız(fakat) iyi yedik.
asfalt ağladı be
yumurta kırsan pişer.
esmiyor.
sıcak değil de nem çok nem.
su içsem yarıyor.
benim kemiklerim kalın.
aynı babası/dedesi/amcası.

askerde çok dayak yersin sen.
sorun sende değil bende.
sana değil başkalarına güvenmiyorum.
bu malın garantisi benim.
bol alalım büyüyünce de giyer.
zengin durdu.
su içsem yarıyor.
bi üç kilo fazlam var.
bu fiyata çalan vermez.
götüme kaşgöz çizsem ondan yakışıklı olur.
götü yere yakından korkacaksın.
asılma garaja gider.
fatihin istanbulu fethettiği yaştasın.
şafak kaç?
şafak olmuş doğan güneş.

valla bugün çok güldük, sonra ağlamayalım?

“Ne diyem, mahmut mu diyem?”
Kendisi iyi de çevresi kötü.

donerse senindir

almanya yenilince biz de yenilmis sayildik.
nereye koyduysan ordadir.
benim tersim pistir.
seni arkadasim olarak goruyorum.
bi arkadasa bakip cikicam.

zamanla bollaşır.

Aslında biraz kilo versen fıstık gibi olursun.
O sonra akıllanır.
Askere gidip gelince düzelir.
Bana çalışacak adam lazım.

jumper kablolar dişi-erkek uçlu.
arduino uno
push button 4 pin
RF Alıcı Verici Modül
led (led için) 10 ohm direnç muhtemelen

şu gruba da üye olabilirsin. www.facebook.com

1 defalık iken yardımcı olmak babında ise sorun etmem ama birine yaptığın iyilik zamanla görevin oluyorsa görevinin karşılığını almanı beklerim.

arkadaşının komisyon ekleme teklifi bence iyi bir şey. seni kullanıp köşeye de atabilirdi. belki de sen sana göre arkadaşının böyle bir şey sorması lutüf gibi geldiyse gerek görmemiş olabilirsin. ama bundan sonra aynı sebeplerle gelecekse alırsın. haa arkadaşından bundan önceki yaptığın yardımlara karşılık bir jestte bulunmasını beklerim.

önümüzdeki maçlara bakalım. telefon açarsa direk şakavari belirtirsin komisyon olayını...

Bu tur durumlarda iki yontem var,

ilki fabrikayla gorusulup "su miktarlarda alim yapacak biri var, sen kendi fiyatinin uzerine benim icin de yuzde 10 koyup bana fiyat calis" denir.

ikincisi de mal alacak kisiye ben senin icin fiyat alayim denir ve fabrikadan alinan fiyatin uzerine keyfine gore komisyon koyup alim satim islemini sen yaparsin. alacak kisinin isine senin verdigin fiyat gelirse senden alir. burada karsi tarafin urunu hangi fiyata bulabildigini bilmen gerekir. ustunde kalirsa senin verdigin fiyat senden almaz, "ya hele dur indirim yapayim" dersen de bu sefer guveni kirilir ve kaynaga direkt kendi ulasmaya calisir.

sen sanirim etliye sutluye karismayayim diyorsun, o yuzden ilk yontem daha temiz olur. sen satis fiyati uzerinden, belirledigin miktarda komisyonunu alir cekilirsin. (fabrikayla net konusmak lazim, sonradan kdv maliyeti, gelir vergisiydi vs. beni baglamaz diyeceksin.)

Şöyle 60dan değil 70 den satsalardı bile hala satın alırlardı.
30bin kazanabilirdim yani çok saçma yaptığım. Onlar 100den bulmuşlardı piyasada daha azını bulmaları da mümkün değildi.

Eklemelisin tabii ki. Çok normal bir şey bu, alsana paranı hiç sıkıntı yok. KEşke benim de öyle bi arkadaşım olsa da işimi görse, %20 bırakmaya razıyım.

o modülleri bodozlama kullanamazsın. PT2272 ve PT2262 decoder/encoder entegresi de kullanman gerekir. Ya da bir mcu ile gelen/giden dataları encode/decode edebilmen gerekli (sanırım bu senin durumunda ihtimal dahilinde değil)

İnternette hazır şemalar var, kurunca 4 bit veri gönderip alabilirsin. Ben açık havada 70-80m'ye kadar sıkıntısız çalıştırdım.

illa rf mi.

amacın uzaktan bir led aç/kapa ise nodemcu işini görecektir. ya da elinde arduino varsa wifi shield alarak da yapabilirsin.

yerinde olsam wifi üzerinden bu işi yaparım. daha basit gibi... :)

www.youtube.com

@kimlanbu
abi ben decoder-encoder gerektiren bişey istemedim ki, 1 giriş 1 çıkış olsun istiyorum, 4 bite gerek yok yani, 1 ya da 0. devrenin dandikliği sayesinde bodoslama kullanabilirim gibime geldi bu iki çipi(çip dimi adı, modul?). yine de şemaların linkini de inceleyebilirim paylaşırsan.

@qobel
amacım arada kablo bağlantısı olmadan çalışan bişey yapmak. rf wireless farkını da bilmiyorum zaten. hani ilkokulda deney yapar, iki tane pille bir ampül yakarsın ya onun kadar basit bişey üretmek istiyorum, hobi olarak. nodemcuyu googleda arattım şimdi, sanırım bu arduino gerektiren bişey, şu anda ilgi alanım değil.

Sinyal verdiğinde üzerindeki bir röleyi açıp kapatan bir alıcı/verici lazım sana, yine duyuruda biri için bir kaç seçenek bulmuştuk aliexpress'te.

Tekrar bakayım, şöyle bir şey mesela;

www.aliexpress.com

Elindeki kumandaya basıp sinyal göndereceksin, alıcı da sinyali alınca röleyi açacak/kapatacak.

Artık o röleye uygun yükte ne bağlarsan bağla açar kapatırsın, o rölenin tetiklediği başka güçlü röleler ekleyerek garaj kapısından tut otomatik panjura kadar her şeyi çalıştıraiblirsin.

@john bloor
hah bunun kumandasızı, yani kumandasının da çip halinde olanı

Anlamadım ama kumandanın kapağını sök devre olarak kalır elinde, bunu mu demek istedin?

Bu dekoder/encoder çifti adresleme yaparak gönderilen verinin sadece istenen adrese gitmesini sağlar, alıcı tarafında ise demodülasyon yaparak veriyi ayrıştırır. ASK (Amplitude Shift Keying) modülasyonu kullanır.

PT çiftini kullanmazsan modülasyon/demodülasyon işini senin mikrokontroller ile halletmen gerekir. Arduino ile yapacaksan hazır kütüphanesi var. Yalnız bir amatör için oldukça gereksiz programlama yükü getirir.

Burada örnek şema var, breadboard üstüne kur dene.

picdevreler.wordpress.com

@kimlanbu

yolladığın şemada sadece rf1 ve rf2yi alsam, diğer parçaları kullanmasam, www.youtube.com buradaki devre oluyor dimi? tek yapmam gereken "data in" için elle çalışan bir switch kullanmam, "data out"u da küçük bir lambaya bağlamam.

öyle ise robotistan, robotsepeti vb. bir siteden temel bu parçaları tespit edip sipariş edeceğim. çok merak ettim.

sadece o modülleri alırsan cep telefonu çalsa bile hatalı çıkış alırsın.

sağol, arduino başlangıç seti alayım madem

tabii ki şehzade'de cağ kebabı. tarihi yarımada'da gezindikten sonra aşağı vurduklarında sirkeci tramvay durağına gelmeden önceki aralardan birinde kalıyor. yarın sırf bu sebeple gideyim de yiyeyim canım istedi şimdi.

beşiktaş'a geçeceklerse de karadeniz döner'de döner yesinler, sonra geri dönerken cadde üzerinde küçük bir tatlıcı var, kafadaroğlu, orada sütlü nuriye ile taçlandırsınlar günlerini.

en iyi kebap-meze:
www.zomato.com

en iyi künefe-katmerden bir tanesi:
www.google.com

düşünürse kokoreç:
www.zomato.com

tam bir istanbul esnaf lokantası, tecrübe etmesi hoş olabiliyor turistler için:
www.zomato.com

burası da rafine bir esnaf lokantası, ev yemekleri yapıyor çok güzel:
www.zomato.com

pilav-kurusu harika:
www.google.com

vejetaryen bir işletme, haliyle sebzeleri çok güzel kullanıyorlar:
www.zomato.com

bence ülkedeki en iyi fine dining, hem de türk esintileriyle:
www.zomato.com

Çiya ve fıccın kesinlikle.

valla tatlı/katmer için köşkeroğlu @karaköy. gerisini yazmışlar zaten.

sultanahmette sultanahmet köftesi var ama bence normal köfteden hallice. ama orda edebiyat vakfı var. giriş katında hafız mustafa ürünleri var. biraz içerisi otantik gibi denenebilir.

köftede filipe köftecisi esnaf lokantası için olabilir gibi.

pide için tarihi hocapaşa pidecisi olabilir.

F16 gibi

www.businessinsider.com

en.wikipedia.org

fighter türünde olanlardan bakabilirsin.

en.wikipedia.org

google'a "Graphical timeline of USAF fighter aircraft" böyle yazınca da wiki sayfasına bakabilirsin.

hocam şöyle bunu kendi localinde yaparsın...

bir localhost/nodejs/ işini görür.

ben yapacak olsam.

node.js + vue js duruma göre pdfmake ya da wkhtmltopdf....

aslında işler basit gibi. siz kendiniz bi html sayfa ayarlayacaksanız datayı da vue/react/angular gibi frameworklerle çok güzel yönetirsiniz. çıktıyı da bu pdf olarak yukarıda saydığım tool'lar ile alırsınız.

milletin sağlıklı cevap verebilmesi için: siz bu işi kendiniz bir yazılım dili kullanarak mı yapmak istiyorsunuz yoksa online/desktop app ile mi?

Ben php ile yaptım bunu. Phpword kullandım bunun için github sayfasını inceleyebilirsiniz. Direkt pdf almada çok sorun yaşadığım için önce word oluşturup onu otomatik olarak pdf’e çeviren bir sistem yazdım.

o kadar kısa süre için çimle uğraşılmaz. rulo çim yaptırın en iyisi, ekim alanı için domates ve biber fidesi alın fidanlıktan. eğer 3 4 kişilik bir aileyseniz 10'ar fide yeter muhtemelen. çiçek konusunda alternatif çok.

domates uğraştırır, şansa gibi bir şey olur. 3/5 fide ona ayarın. bence gerisi kıl biber dedikleri biberden ekin, yanına da yeşillikgillerden marul, taze soğan, olabilirse nane, maydanoz, kenarlara salatalık(suyu, bakımı sever..).

yeşil bahçe istiyorsanız rulo çim. diğer tohumdan çim olayı tecrübesiz iseniz zor. m2 üzerinden satışları var internette rulo çimlerin.

sonra dar alanlar için farklı yetiştirme olayları:

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ama tekrar diyim. domates eker de beklerseniz çok zaman kaybı. o "bahçeden alıp yiyek" modu geç yükleniyor. :) biz biber ekip sabahları kahvaltıda bahçeden topluyorduk. domatesleri de anca yaz sonuna doğru. tabi en iyi bilgiyi tarım il müdürlüğü verir.

topragi capalayip havalandiracaksiniz evet. eger kotu bir topraksa birkac cuval gubre alin dokun topraga. 1 sene az zaman degil. yoncalari birakin isterseniz. hazirda yesil yesil guzel gorunuyordur. kuru otlu kismi ekersiniz.

ekme ve ciceklendirme kisimlari ayirirsiniz. cicekler zaten koklu yaprakli buyumus olacak. sardunya, ortanca, mevsimlik cicekler falan guzel olur.

ekilecek yere de biraz nane kokler dikerseniz rahat cogalir. yani tohumdan yetistirmeyip birisinin nanelerinden biraz kokunden sokup bahcenize dikeceksiniz. sovan kolay buyur. feslegen, maydonoz da tohumdan hizli buyuyor. biberi de tohum yerine daliyla fide olarak alirsaniz daha rahat olur.

8 metre değil di mi? 80 ya da 800 m2 ama yanlış mı yazdınız?

Sulama sistemi nasıl olacak, sabah akşam sulayabilecek misiniz yoksa otomatik bir sistem kurulacak mı?

Sistem kurulacaksa zaten kazma kürek boru döşeme işleri olacak.

Alanı çimlendirecekseniz ve de pahalıya mal olmasın ucuz yollu olsun derseniz tohum ekebilirsiniz. Basit iş aslında ama zamanı geçmek üzere, tohum için acele etmeniz lazım. Yok hazır rulo çim alacaksanız zamanı önemli değil.

Sebzeleri de fide olarak alırsanız işiniz daha da kolaylaşır, zaten mevsim olarak tohum mevsimi değil, mecbur fide alacaksınız.

@john bloor, evin önündeki küçük bir bahçe :)
Yani daha ölçmedim ama en fazla 4m x 3 m den hadi 12 metrekare olsun..
İşte bahçede kahvaltı ederken keyif yapmadık:)

Rulo çim ve kıl biber, naneden ilerleyip domates fikrini rafa kaldırıyorum öyleyse saolun ;)

Çiçek olarak aslında bu bölgede (Bodrum) çiçek ekip biçmiş olanlar da fikir verebilirler. Bol rüzgar ve güneşte ne kolay yetişir?
Bi hevesle sermayeyi çiçeğe yatırıp sonra da ziyan etmek istemiyorum.

En olmadı komşuların bahçesine bakıp alıcaz artık:)

Sabah akşam yaz kış ben sulayacağım, sistem vs kurmadan, bildiğiniz hortumla..

aslinda en iyi fikri ordaki diger bahceler verir. millet ne ekip dikmisse aynisindan yuruyun. zaten fidancilar da bolgeye uygun seyleri satarlar.

ya hu ben de o kadar çok şey ekmeyi planlayınca herhalde 80 m2 dir dedim :)

Yazmayı unutmuşum, ben de tavsiyeyi bölgedeki satıcılardan almak daha mantıklı. O blgede tutmayan çiçeği sebzeyi getirmezler kolay kolay zaten.

güzel bir çaba kolay gelsin :)

1. ekim dikim öncesi kurumuş bitki artıklarını ve yabancı otları temizleyin. kırmızı örümcek denilen akarlar kuru ve sıcak havada çok aktiftir, bakımsız bahçeye dikim yaparsanız bitkilerinize hızla sarabilirler.

2. toprak iyileştirme anlamında, toprak işlemeyi minimumda tutarak dengesini korumaya yönelik bir çok yaklaşım var, "permakültür" inceleyebilirsiniz. yonca baklagillerden olduğundan toprakta azot fikse eder, toprağı zenginleştirir, bunun olduğu yerlere ekim yapmak isterseniz direkt toprağı çapalayarak karıştırın. bkz. yeşil gübreleme.

apelasyon.com


3. hangi bitkiler biraz tercih meselesi ama "kardeş bitkiler" daha başarılı sonuç verir. örnek "üç kız kardeş" denilen mısır, fasülye, kabak, bunlara neden böyle denildiğini okuyabilirsiniz.

permacultureturkey.org

bahçe etrafına da zararlıları uzak tutan, yararlıları çeken çiçekler ekilebilir, kadife çiçeği (marigold) gibi. buralarda bu oluyor ama bodrum'da farklı çiçekler daha iyi sonuç verebilir.

bence böyle küçük alanda sebze yerine tıbbi aromatik bitkiler daha iyi olur, tasarım anlamında bahçeyi çapraz dolanarak geçen ince bir taş yol ve etrafına lavanta, kekik, adaçayı, nane, biberiye öbekleri şeklinde. yolun başına ve sonuna da çiçek yada sebze tarhı vb. uzun zamanınız olsa çok güzel tasarımlar var aslında. "garden design ideas for small backyards" bu konularda internette bir sürü infografik de var.

permakultur deyince; ilginizi cekerse kompost isine girin bir kosede. bahceye gubre olsun.

bir de yararli - zararli deyince; bahceyi capalarken solucan fln denk gelir, onlar lazim. topragi javalandiracak onlar, kompost olusumunu hizlandiracak vs. solucani sevin :)

salyangoz ve sumuklu bocekleri uzaklara atin. onlar ciceklerinizin can dusmani.

ugur bocekleri faydali.

Saolun süpersiniz:) permakültür olsun kompost olsun hep duyup hiç zaman ayırıp ilgilenemediğim şeyler.. şimdi tam zamanı evet:)

Bitkisel şeylerle de ilgileniyorum, aloe vera dikeyim istiyorum, saksıda yetiştiriyordum zamanında, direkt bahçede çok daha büyüme fırsatı olabilir..

Bu arada bahçede bir de köpeğimiz olacak, umarım solucanlar, uğurböcekleri, biberler, çiçekler hepsi birlikte gül gibi geçinirler :)

ben de teşekkür ederim; şu kardeş bitkiler, permakültür mevzusunu açana.

kardeş bitkiler mevzusu sanırım köyde bağ-bahçeyle uğraşan insanların tecrübeleriyle de örtüşüyor. mesela (çalı )fasulye tarlasının aralarına mısır ekilmesi, soğan-marulun yan yana ekilmesi.

yani yapıyor ama sorsan "neden böyle" desen "öyle işte" diyecek ama arkasında bir bilim var ne güzel...

silinir. yarın bakayım. chrome extension yazabilirim. vakit bulursam.

$( ".js-actionDelete" ).each(function( index ) {
$( this ).trigger("click");
$("#delete-tweet-dialog").find(".delete-action").trigger("click");
});



gerek yokmuş şöyle yazdım oldu....
twitter kendi sayfana gir twitternnoktacom/username
gir consola bunu yabıştır, enter'a bas ve izle :)

ekilen fideye ilk suyu vermek olabilir mi?

ucaklar ilk seferine ciktiklarinda suluyorlar dev hortumla, bi kac kez denk geldim. havacilik adeti galiba.

@brkylmz su takı: genelde ilk kez sefer düzenlenen havaalanlarında yapılan karşılama merasimi gibi.

pilotların ilk kez yalnız uçuşlarında indikten sonra su hortumuyla yıkanması.

askerlikteki yatakhaneye su basması, 100'den düşme, teskere vs vs

balıkçıların tezgahtaki balıklara su atması :D

Ice bucket challenge vardı bir ara bol bol su dökmeli.

Cashback filminde elemanın suratına bolca su döküyor kızlar

çocuk yıkarken annenin kafadan aşağı döktüğü kaynar su.

Uyandırmak için su atmak?

Pencereden aşağı su dökmek.

Savaşlarda kaynar su dökmek belki ama kaynar yağ döker onlar niye su döksünler.

Balıkçılıkla ilgili vidyolarda sürekli su dökülür her şeye.

kirli vileda kovasini klozete dokmek

bisiklet yarisinda finishe gelenlere su doken izleyiciler, sakalasirken birbirine su doken gencler

sobanın üstünde çay doldurma sahnesi böyle bol buharlı

yemek masasında kavga eden çiftten birinin elindeki bardaktaki suyu, karşısındakinin suratına fırlatarak dökmesi.
maraton koşanların yüzüne su dökmesi

futbolcuların suyu içtikten sonra çok terliyken yüzlerine de fışkırtmaları. gerçi artık pet şişede içiyorlar ama eskiden sulukları vardı.

bir de cok sicakta tarlada calisan ciftcinin kafasina doktugu bir tas su olabilir
hamamda da su dokulur

işkence yapılan sandalyeye bağlı adamı ayıltmak için.

sebzelerin üstüne su serpen manav.

illa su değil, sıvı kabul olursa,

şampanya patlatan F1 pilotları
ilk yolculuğuna çıkan gemide kırılan şampanya şişesi.

elektrikli sandalyeye oturtulan idam mahkumunun kafasına konulan ıslak süngerden sızan su.

bi klipte sahnede kız dans ederken yukardan bi kova su dökülüyordu.

isteyince neden vermesinler ki?

ahmet abim kol gibiyken yiyor. hemi de içi pişmemiş gbiyken.

vermeyeceklerse de tek savunmaları: "içini bi cız ettirek de öyle vereydik abi" demeleri olıur.

Makbuldür, hatta yavaş yavaş gelişen "gurme" sakatatçılarda bilhassa böyle servis ediliyor.

Ozzie's hem İstanbul'un en lezzetlisi hem de istediğin gibi servis ediyor. Tabii böyle istediğini söylemen lazım ve rezervasyon yaptırman lazım.

zoma.to

ilk defa o sekilde yiyince begenmistim yillar once

twitter.com

Ben bir dönem kokoreç olarak bunu biliyordum. Bence en lezzetli, keyifli hali de bu. Ancak sanırım bu hali için sarım işi daha farklı her şişte beklenilen şekilde olmayabilir.

hybrid yaz javascript biliyorsan basit :)

ios icin yazdigin uygulama sadece senin icin uc-bes gun calisiyor. suresini hatirlamiyorum simdi. telefona build ettiktek sonra bir hafta icinde tekrar xcode a baglayip build etmezsen uygulama hic acilmior. (app store a atmadigini varsayiyorum?

ios'da apk muhabbeti yok. pgup'un dediği gibi tekrar tekrar build etmen gerekiyor. veya developer hesabını, işletme hesabına çevirip işletme içi bir uygulama olarak yüklemelisin.

yazım olayı ise swift öğrenmesi kolay bir dil. js biliyorsan da, react native revaçta. onun dışında flutter var.

Store'dan veya enterprise store'dan indirmediğiniz uygulama 90 gün çalışır sonra çalışmaz.

Bana 90 gün yeter deseniz dahi developer account'u olmadan sertifika üretemezsiniz, sertifika üretmediğinizde ise push gönderip alamazsınız. Size bir developer account şart. Ama bir tanıdığınızın hesabı ile yapıp, sonra app'i yayından kaldırabilirsiniz isterseniz.

Geliştirme konusunda ise, başka dil bilen biri için Swift'te bunu yapmak çok zor değil. En fazla 1-2 günde halledersiniz.

Google adword reklamı verin, kabaca bildiğiniz anahtar kelimeleri ekleyin, bir süre sonra hangisinin daha çok tık aldığının dökümünü veriyor zaten.

adwords.google.com


burda login olmadan da hangi kelime ne kadar aranmış çıkıyordu. bu işte yeniyseniz google reklam vererek nabız ölçün sonra kelimelere yoğunlaşın.

beleş çözmümler: modemin yakınına git ya da modemi yakınına getir.

paralı çözümler: access point ya da repeater alabilirsin.

evde bundan var tavsiye ederim.

urun.n11.com

Fişe takılıp elektrik kabloları üzerinden interneti dağıtan aletler var adını unuttum şimdi. Onlardan alabilirsiniz.

www.colorcombos.com
www.colourlovers.com
coolors.co

tam olarak aradığım şeyi buldum :) www.color-hex.com

yakın yerlere gidip komşu parsel bakın

Bunu bende merak ediyorum. Kendime bir program yapmayı çok isterdim. Kişisel bir şey.

howmuchtomakeanapp.com

az önce teslimini yaptığım bir uygulamadan sonra, bu soruyu görünce geriye dönüp bir baktım ki şimdiye kadar kolaymış fakat o anlık zormuş bütün olan biten :) programlama bilgisine sahipsen
ios için swift veya objective-c
android için java veya kotlin
her ikisi için de react native tarzı diller var.

bunlara adapte olman kolay olur. dediğin özellikteki bir uygulamayı yapmak için nolursa olsun biraz dile hakim olman gerekiyor.

www.youtube.com şurdan biraz bora kaşmer...

bu dediğin şeyleri yapmak için native bir uygulama yapmaya gerek yok. javascript ve biraz kafa varsa hybrid şekilde uygulamalar yazabilirsin. native sana cihaz özelliklerine tamamen erişmeni sağlar ama hybrid yazarsan belli kısmına erişirsin. native ve hyrbid ne zaman gerekli olduğunu bilmen lazım...

araştıracaksan ionic/framework7/jquery mobile bunlar html bazlı mobile app olayları. bunların da işlevsel hale gelmesini sağlayan angular, vue, react, js. (içe girdikce biraz dallanıp budaklanıyor :/)

ai2.appinventor.mit.edu

Hocam bu jargon cok agir egitim almadan ogrenmek mumkun mu?

appinventor için diyorsan bir yazılım bilgim olmadan kendimce eğlencelik şeyler yapabiliyorum.
temel mantık bilmek kurtarıyor (ise önermeleri filan)

alıyorlar.

3.Dünya Savaşı için tüm dünyada cepheler oluşmaya başlamışken, Türkiye NATO'dan çıkma evresine gelmiş Avrasya kanadıyla flört ederken, güney ve doğu komşulardaki terör için operasyonlar düzenlenmeye başlamış ve devam edileceği kesinken, devlet eliyle finanse edien TV dizilerinde ve sağ/sol her siyasi parti vatan/millet/Sakarya sloganları ile bu kadar şehadet edebiyatı yapılırken; yani savaştırılacak askere bu kadar ihtiyaç varken sizce bedelli çıkar mı?!!

Bedelli falan artık yok arkadaşlar, evet umut fakirin ekmeği ancak konjüktür diye de bir şey var devlet yönetiminde.

Zenginler daha da zenginleşsin diye cephede ölmesi için askere ihtiyaç var. O nedenle;

1) Bedelli asla çıkmayacak.. (hatta bedelli isteyenlerin vatan hainliğiyle suçlanacağı günler yaşayacağız)
2) Bakaya isen 40 değil 50 yaşında da (engelleyici bir sağlık sorunu yoksa) askere alırlar adamı.

askere alacaklarsa bile 40 yaşına kadar kaçabildiği için madalya takıp general yapmaları gerek bence. taktik versene :D

niye madalya versinler ki?
koldan tutup askere goturmek yok ki. isteyen herkes kacabilir.

40 yaşında da yok mu? ne zamana kadar kaçabiliyoruz?

Çıkar.

çıkmaz..

Operasyonlar biterse çıkar, para lazım. Parasının alınacağı adamın askere gitmesinde orduya bir fayda yok, para versin o parayla profosyonel asker çalıştırmak daha mantıklı.

Fakat siyasi olarak şu sıra tepki çeker, bu yüzden yakın zamanda zor.

Ama "savaş var asker lazım" mantığı yanlış, orduya profosyonel asker lazım. Bedelli bekleyen adamın orduya masrafı olur, al giydir yedir yatır.

Suriye'de fiili olarak çatışmalar, operasyonlar devam ederken ve şehit haberleri gelirken bedelli biraz zor.. ortalık biraz durulunca belki çıkarırlar çünkü elde avuçta ne varsa bitti gitti. satacak şey kalmadı ellerinde

Çıkar. Dunya kadar adam bekliyor.

amcam isterse çıkarır bu kadar net :) www.youtube.com

milletin tepksine mi bakacak?
onu da şöyle halleder: "profosyenel askerlerimiz üstün bir başarı elde etti bla bla daha güçü bir ordu için şuan askerkil hizmetini yerine getiremeyene diycez ki -bak kardeşim, tamam yapmıyorsun ama gel sen de böyle destek ol- ...." yani bedelli yapmak isteyenlere gömecek profosyenel askerliği övecek algısını yapacak gidecek.

valla tüm bunlar ba-ha-ne istese çıkartır :)

Ben 30'umda gittim, benden yaşlısı vardı. Bence yakın zamanda çıkmaz, bedelliden alacakları parayı benzine, alkole, sigaraya zammı gömüp zaten alıyorlar.

sehitleri haber bile yapmiyolar.
sehitler varken curuk raporu sayisi niye son 2 yilda 10 katina cikti acaba? buna ses cikaran var mi, yok?
paraya sikisip, ortalik da hafif durunca cikar.

Sarı taksiler pastadaki payını kaybetmek istemiyor. Bundan ekmek yiyen çok farklı basamaklar var. Uber gibi sistemler yayılırsa sarı taksilerde domino etkisi gibi plaka sahibinden taksi şoförüne kadar herkes kayıp yaşayacak.

uber'de vergi yok, he sarı taksiler veriyor mu tartışılır.

Uberde nasıl vergi yok anlamadım. Uberde her şey elektronik ortamda, kaç müşteri binmiş, günlük, haftalık, aylık kaç lira kazanılmış, bunun kaçı benzine kaçı bakıma kaçı bilmem neye gitmiş hepsi kayıt ortamında. Adamlar istese bile vergide kaçakçılık yapamaz, devlet için daha kolay denetimi.

Takside ise adam dün günlük 350 lira kazandı ama 150 lira kazandım dedi, aksini kim ispat edebilir? Bu yolla kolayca vergi kaçırmak serbest. Şimdi devlet ne diye kendisi için daha kazançlı bir sistem olan Uberi desteklemez onu aklım almıyor.

arkadaşlar taksilerin haklılığının, uber'in yasak olmasının (polis çevirince ceza yazmasının mesela) yasal dayanağını soruyorum. "niye taksiciler uber'e izin vermiyor" demiyorum. vergi vermiyorsa bile, verip vermediğine de polis karışmaz, maliye'nin işi o.

polis çevirince ceza tutanağına "taksicinin pastadaki payını yiyor" veya "vergi vermiyor" yazmıyor herhalde? "hede kanunun x'inci" maddesine göre yazıyor.

örneğin kendi şirketine ait kendi arabanda kendi şirketinin malını taşımak için ulaştırma bakanlığı'ndan k2 belgesi alman lazım. belgen yoksa kendi malını kendi arabanda taşıyamıyorsun. polis çevirirse k2 belgesi yok diye ceza yazıyor.

insan taşımak için de "x75 belgesi lazım, taksicilerde o var, uber'de yok, o yüzden polis ceza kesiyor" gibi bir yasal dayanak soruyorum.

www.sabah.com.tr

www.haberturk.com

trafikcezalari.web.tr

ubere kayıtlı sarı taksiler de var, hatta %40'ı bu şekilde, diğerleri de kiralık özel şoför gibi bir olay, komşuna arabası ile seni bir yere götürmesini rica ettiğini düşün, aynı olay aslında, yani yasa dışılığı tartışılır, yunanistan'da da oldu aynı muhabbet, Çipras vergileri verdikleri sürece izin verdi duruma, ayrıca yasa dışı olsa da bunu tespit etmek, kanıtlamak çok zor.

Aldığım bilgiler şu şekildeydi. Uber'in İstanbul'da merkezi var. Kayıtlı hesaplarla ödeme alındığı için ödemeler belgeli ve vergisi de ödeniyor. Yolcu taşıma ruhsatları konusunda bilgi alamadım henüz.

böyle bir dayanak yok. taksi plakaları mafya olduğu için varmış gibi davranıyor.

İzlediğim haberlerde UBER'in "turizm ruhsatı" ile bu işi legaleştirmeye çalıştığı, ama yasalarda açık olduğunu anladım.

Yani sanırım kültür ve turizm bakanlığından ya da İBB'den turizm amaçlı yolcu taşımak için bir belgeleri/izinleri var.

Ama cezayı hangi maddeden yiyorlar bilemedim.

Merhabalar,
Uber'in vergi vermeme meselesi son derece dogru. Yolculara fatura kesemiyorlar sadece yolculuk makbuzu (ozeti) veriyorlar bu da fatura yerine gecmiyor.

Bir diger husus nerden kurtarmaya calisiyor?
- D2 Belgesi ve Tursab tarafindan yirtmaya calisiyor ama bu yine de devlet nezdinde korsan oldugu gercegini degistirmiyor.

Taksiciler ve taksi dolmuslar hakkinda kararlari Istanbul Buyuksehir Belediyesil UKOME veriyor. Bunun bir yonergesi bulunuyor.

tuhim.ibb.gov.tr


Uber'in yedigi trafik cezasi:

@kibritsuyu aslinda sizin istediginiz cevap burada. Ruhsat olmadan ticari yolcu tasimaciligi yapilmasindan dolayi yaziliyor ceza.

Trafik Cezası Madde Ek-2/3

İlgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşımak.

Bir yıl içerisinde 1. defasında 3.008,00 TL (Peşin 2.256,00 TL)
Bir yıl içerisinde tekekrür halinde 5.014,00 TL (Peşin 3.760,50 TL)

Yani şöförlü araç kiralamak yasadışı mı?

Yasaya göre tanımadığın adamı arabana bindirmek yasak. Hatta birinci dereceden yakının değilse dahi taşıman yasak evet yasa böyle. Açın bakın adam yeğenini askere götürürken korsan taksi diye ceza yiyor. Arkadaşınla işe giderken korsan taksisin diye ceza yersen hiçbir şey yapamıyorsun. Böyle bir yasa olmasaydı über yasal olurdu peki bu kural ne kadar mantıklı?

m.dinimizislam.com

değil.

Down sendromluları yazacaksa mojör depresfifleri, şizofrenleri vb. Yazması gerekirdi. Genel ilke olarak kendini yönetemeyenlerin dini sorumlulukları yok. Down sendromluların durumu ortada. Diğer yandan evet hadislerle Allahın Kuranda söylemediğini söyletme hastalığı var bir sürü hadis kaynağında.

3.madde detaya girmeden bu kapsama girer.

Kur'an vizyon verir. Uygulama hadislerde. Kuran'da bütün detaylar yerine yaklaşım ve temel konular vardır. Kutubi sitte denilen hadis kitaplarındakı sahih hadisleri direk dikkate alabilirsin. Mutevatir yani tartışmaya açık konular da ayrıca bu kitaplarda bulunur.

Son dönem her trend sadece kuran bize yeter diyenlerdir lakin kendileri kuranı açıklamak için programlar kitaplar yazarlar. Junk food gibiler; zaman zaman çıkarlar ortaya.

Her->hep. Kusura bakmayın.

kesinlikle sizin için söylemiyorum ama hadisleri saçma bulmanın moda olan bir yönü de var. bundan bağımsız olarak sorgulamak gerek. islama yönelik eleştirilerinde tarih boyunca modası olmuştur, kader meselesi, Allah'ın eli meselesi, Kuran mahluk mu meselesi vs, çeşitli modalar olarak tartışmalar hep olmuştur. bu dönemin popüler modalarından biri de hadisleri inkar etmek. edip yüksel, caner taslaman vs. internet üzerinde çokları bulunabilir.
ilk bahar-yaz kreasyonuna dek sürecek gibi görünüyor.

@lion de la Turquie; ama Allah Kuran'da ;biz size eksiksiz bir kitap indirdik, Kur'an yeter falan diyordu ayette.

Kur'an da dediğin gibi bir Allah sözü yok, ben size yüzersel bir kitap indirdim, eksiklikleri ve uygulamalar için hadislere bakın demiyor, neden hadislere bakalım ki, Hadisler önemli olsaydı Allsh Kur'an a eklerdi değil mi? Neden Kur'an a eklememiş bunları? Unutmuş mu yoksa kitap çok mu kalın olur diye endişelenmiş , yani mantıklı değil bu hadis olayı .

@denizaya senin gibi düşünenler maalesef çok yaygın. Ama bu düşünceye karşı yine Kur'an-ı Kerim deki Peygamberimize (sallallahu aleyhi ve sellem) uyulmasına yönelik ayetler var. Bunları da görmelisin. Kur'an-ı Kerim de hiç bir şey eksik bırakılmadı. Peki bu emir ve yasakları en iyi uygulayacak kim?
Tabiki peygamber efendimiz.
Sünnet ve Hadislerle neyin ne olduğu nasıl yapılması gerektiği açıklanmıştır. Kur'an-ı Kerim de namaz geçer ama nasıl yapılması gerektiği/kılınması vs. açık değildir. o zaman doğru şekilde bu kimden öğrenilmeli? Tabiki peygamber efendimizden.
Hadis ve sünnetleri dinden çıkarmak, peygamberi tanımamak ve tabi ki imanı tehlikeye atmakla birdir.

Bir ülkenin anayasasında bile bir çok hüküm/kural ayrıntılı olarak anlatılmaz. Bunlar yine diğer kanunlar tüzük yönetmelik genelge vs. açıklanır.
Sadece kitabı akılla ele alıp hareket etmek herhalde dünyada insan sayısı kadar mezhebi de ortaya çıkarır ki bu tehlikelidir.

@güneyli çocuk
Öncelerini bilmem ama bende sabah yeni akit yazarının mesajından sonra hadisleri saçma buldum. Ulan önemli bişi olsa veya Allah istese niye Kur'an a eklemesin dedim.

Kuran eksik diye hadisler var değil. Kur'an da size sizin içinizden beşer olan Muhammedi gönderdim. O insanlara ne veriyorsa alın diyor.

Cok basitinden bir müslüman yemeği nasıl yer ya da çocuğuna nasıl davranır ya da misafirin hakkı nedir gibi mevzular kuranda yoktur.

Zaten bir peygamberle gelmesi de dinin buna işaret ediyor.

Yoksa gökten herkesin kulağına da okunabilirdi kuran.

@1adam
zaten Allah emir ve yasakları Kur'an da açıklamış ve Kur'an ı eksiksiz indirdik diye de not düşmüş. Hadislere veya sünnete atıfta bulunmamış

Ve evet islamın şartları arasında; hadislere iman yok değil mi

hocam sadece laf oyunu yapıyorlar.öyle diyor ama nasıl uygulayacağız.eğer bir kitap eksiksiz olduğunu söylüyorsa demekki diğer şeylere gerek yok.sünnetler saçma.eğer sünnetler olmadan işe yaramıyorsa demekki kitap yanlış.iki şık var?
şimdi hadislere sahih hadis vs diye giriş yapanlar başlayacak ancak ayın yarılması gibi hadisler filan bile var.ki bu iyi bir hadis.bir kural olmadığı için yanlış olduğu kesin ispatlanırsa hemen uydurma diye döndürülüyor.

ya bu ara inancımın zayıflamasından dolayı dediğini çok mantıklı bulduğum bi dönemdeyim. yani tümden hepsi saçmadır falan demiyorum. arkadaşların dedikleri gibi sünnet ve hadisler de dinin bir parçası. sonuçta bir peygamberi var bu dinin ve onun hareketleri, söyledikleri şeyler o dine inanan insanlar için önemli ve örnek alınacak şeyler.

ama ota boka hadis uydurulmadığından bahsetmesin kimse. ortalık yalan hadis kaynıyor. kafalarına göre işlerine geldiği gibi aforizma kasımışlar her duruma uygun. şirk koştuklarının en çok kendilerinin farkında olmaları lazım ama münafıklıkta bayrak tuttukları için umurlarında değil.

muhafazakar bi yerde ingilizce öğretmeniyim. konumuz batıl inançlar, işte mebin saçmasapan olaylarından bahsederken eve sağ ayakla girmeye geldi konu. yok sünnetmiş bilmemne... bunun insanlığa, çevreye, her şeyi geçtim size ne faydası var ki dedim çocuklara. Obsesif kompülsif gibi sol ayağın denk gelse de değiştirip sağ ayağınla girince hop kazanıyosun sevap pointleri ne güzel işmiş...

bence sırf insanlar vicdanını rahatlatsın diye her yapılan işe uygun sünnet/hadis uydurulmuş. bazen din adamları kendi işlerine gelen şekilde bir şeyler anlatmışlar, öyle süregelmiş. doğruyu, yanlışı ayırt edebilen kimse zaten sahih hadis hangisidir, yalan hadis hangisidir bilebilir.

binlerce saçma sapan hadis kirlilik yaratıp kuranın verdiği mesajın duyulmamasına neden oluyor.
elimizde kurallara boğulmuş ama islam'la ve ahlakla alakası olmayan bir din kalıyor.

aynen öyle. hadis dini diye bir şey yarattılar; gerçek islamla uzaktan yakından alakası yok. baz alınması gereken tek şey kutsal kitap. onun dışında geri kalan her şey boş beleş laf salatalığı.

Şimdi dostum eğer hadisleri vs. çıkarırsan ortada din namına pek bir şey kalmıyor. Yani ben sadece Kuran'ı takip ederek bir müslüman gibi yaşayacağım diyorsan ha deist olmuşsun ha müslüman pek fark etmiyor. Denildiği gibi Kuran'da namaz tarif edilmez, beş değil üç vakit geçer. Sen diyorsan kafama göre namaz kılacağım üç vakit kılacağım kıl ama kendini bir dine inanmak zorunda hissetme, bunları dinsiz de yapabilirsin.

Değil ve zaten hadislere inanmak diye bir şey de yok, hadis bir gerçeklik, tıpkı tarih gibi.Nasıl ki tarihte yalan ve uydurma şeylerin olması onu saçma yapmıyorsa hadisleri de yapmaz. Burada başımıza kurancı kesilen tipler kuranı açıp okumuşlar mı çok merak ediyorum. Bu kafalara göre peygamberin de bir esprisi yok herhalde, Tanrı gereksiz aksiyona girmiş sanırım. Birkaç şarlatan çıkıp oturma organından yeni kavramlar yaratıyor, cahiller de sırf işlerine geldiği için bunların peşinden gidiyor.

Hadis dini diye bir şey yaratılmak zorunda kalındı, hatta sünnilik bu şekilde biçimlendirildi. Gerçek kuran islamı ne bu coğrafyanın insanı için(her ne kadar ortadoğu yapılmaya çalışılsa da) ne de çağdaş herhangi bir toplum için uygulanabilir değil.

Hem dogmalığı korumaya çalışıp hem de yumuşatmaya çalışınca böyle oluyor işte. Ben sadece kurana bağlı kalıp yaşayacağım diyen insan ya radikal islamcı olacak ya da deist.

Hıristiyanlığın geçirdiği reform dönemine ihtiyacı var islamın da, bi 800 sene geriden gelmenin getirdiği sancılar bunlar. Hangisi doğru hangisi yanlış çok takılmayın derim naçizane kafirliğimle, içinizden nasıl inanmak geliyorsa öyle inanın.

bunlar hadistir diye kaktırılanların dışında bunlar kuran'ı kerim'e aittir diyen peygambere inanıyorsa insan neden hadislere de - gerçek peygambere ait olanlara da- inanmasın.

Çünkü kuranda değiştirilemez hükmü var.ama peygamber sözlerinde öyle bir hüküm yok.hadisler 200 yıl sonra yazılmış yani çoğu uydurma

kur'an - hadis - sünnet ilişkisi

anayasa- yasa- yönetmelik ilişkisine benzetilebilir.

Twitter’da aklıngözü diye bir hesap var, bu konular hakkında yazıyor.

şurada... algıları gelişmiş, kültürlü insanların olduğunu varsaydığım duyuruda dahi, hemen bir "kafirlik" etiketi vurma merakı var ki, yazık...

gelip geçenin "arkasına" bakıp fantezilerini dile döken herif bile bir anda huccetül islam zannediyor kendini ve "allahın adını ağzınıza almayın" diyor.

ama bir kez daha anladım(?) ki, cahillik okumayla gitmeyebiliyor. bağnazlık, da her meşrepte bulunabiliyor.

@sagin'in verdiği linke baktım. tamamını okumadım, durumum yoktu! zaten, kimse okumasın diye yazılmış gibi... özeti: "biz biliriz, bizim dediğimiz doğrudur; inanmayan da kafirdir!"

kur'an'a ve akla uymayan hadis, "bence" evet bence! sahih değildir. kertenkele öldürmenin çok sevap olduğundan bahseden hadis de "sahih" sayılıyor!

rte ayda yılda bir doğru laflar ediyor. dediğini hemen çevirdi, çok kez yaptığı gibi ama dediği doğruydu. yüzyıllardır kaç kez söylendi kim bilir bu.

kendisi giyimiyle, saçı sakalıyla herhangi bir dine mensup kafire benzerken, başkalarının giyimini saçını sakalını eleştirenlerde hiç akıl yok!

tabii ki, peygamberimizin hayatı, yaşayışı örnek alınmalıdır ama bunu birebir bugün uygulamak imkansızdır. ki, kendisi de bir hadisinde(!) bundan bahseder.

içinde "hak" olmayan ama bolca kıl, tüy, abartı cinsellik takıntısı ve diğer takıntılar, korku, kibir, düşmanlık, cehalet, sosyopati ve bilumum arıza barındıran bir din anlayışı egemen kılınmak isteniyor.

hırsızlık yok bu dinde!

yolsuzluk yok bu dinde!

adam kayırma yok bu dinde!

haksızlık yok bu dinde!

işçinin hakkını yemekten, sigortadan vergiden çalmaktan, rüşvet yemekten, yalan söylemekten, hak yemekten, insanların hayatlarını karartmaktan bahseden yok! varsa yoksa kıl, tüy!..

diyanet de, o eleştirilen hoca(!?)lardan farklı değil. black friday hutbesi veren bir diyanet!

şimdi kendini çok müslüman zannedenler, hemen havalara girer de, bizi yerer. yere batsın sizin müslümanlığınız!

eğilip kalkınca namaz kıldığını zanneder; aç kalınca, oruç tuttuğunu... ama dilleri hakkı söylemez, elleri hakkı tutup kaldırmaz. din alırlar, din satarlar. yok başka sermayeleri.

birilerinin (çünkü onlar alim!) yaptığı yorumu, din diye, islam diye sunar; sorgulayanı da kafir ilan ederler! oh ne alâ! ondan sonra, işid'i israil kurdu, amariga kurdu! yav he he... sanki işid'den çok farklısınız da...

herkesin kendi hoca efendisine ve onun meşrebinin çıkarımlarına inandığı şeyin adı islam değildir.

cehalet, yenilmesi gereken en büyük düşmandır! kemal atatürk!

cahillerin köşe başlarını ele geçirdiği bu toplumdan hiçbir şey beklemiyorum.

www.kuranmeali.org

Hadis'in ne olduğunu biliyorsak. hemen kk'den şunu da bilelim: O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.

ben de şu insanları anlamıyorum. yok kk'de bu yok yok bu yok. abi 1milyon tane konu var. müctehid ictihadlar buna göre.

mesela ben böyle düşününce aklıma şu örnek geliyor. atıyorum kan abdesti bozar ama diş fırcalayan birinin tükrükten az iken dişi kanarsa abdesti bozulmaz. haaaaa diyeceksin o zaman diş fırcası mı vardı? bu diş fırcası meselesinin kaynağı da misvak olayı...

yani şimdi bakınca @dekicevat'ın dediği gibi bir tıp ansiklopedisi tarzında detay vermeliydi gibime geliyor.

İnsanların büyük bir kısmı kafalarını kullanmak, düşünmek yerine sürekli olarak kendilerine rol model belirledikleri kişilerin peşinden gitmeye, onların dediklerini uygulamaya meyilli. Bu tarz insanlar çoğunlukla bağnaz oluyor, kendi fikirlerini üretemiyorlar.

"Müslüman yemeği nasıl yer" diye soru mu olur? Akılla dalga geçmektir bu.

Namaz mevzusu da geçmiş. Ciddi ciddi, tüm evreni yarattığına inanılan Allah'ın kendisine ibadet edilirken yapılan hareketlerin biçimine ve sırasına taktığını düşünüyorlar. Acıyorum.

@ denizaya
o not düşmek değil, ayettir.
Bak üstte de yazdım ama daha önce de benzer burada açılan konulardan biliyorum ki bilerek/kasten bir ihmal söz konusu. Bak (alıntıdır) :


Kur’an, Peygambere İtaat Konusunda Ne Buyuruyor? ​

“O (Peygamber), hevâsından bir söz söylemez. O, (kendisine) bildirilen bir vahiyden başkası değildir.” (Necm: 3, 4)

”..Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi yasak ettiyse de sakının..” (Haşr: 7)

“..Eğer (gerçekten) mü’minler iseniz, Allah’a ve Rasûlüne itaat ediniz.” 
(Enfâl: 1)

“Peygambere itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur..” (Nisâ: 80)

“Biz, gönderdiğimiz her bir peygamberi Allah’ın izniyle kendisine itaat edilsin diye gönderdik..” (Nisâ: 64)

Kur’an’da Peygambere itaati emreden çok sayıda ayetler vardır. Bu ayetlerde peygamberimizin, kendi nefsinden konuşmadığı, konuştuğu her şeyin bir vahiy olduğu, Allah’la beraber Peygambere de itaat edilmesi gerektiği, Peygamberin emrettiklerinin yapılması, yasakladıklarından da sakınılması gerektiği, Peygambere itaatin, gerçekte Allah’a itaat olduğu bildirilmektedir.

Çok sayıdaki ayette, Allah’a itaat ve Peygambere itaat ayrı ayrı zikredilmiştir.

Peygamber, ancak vahiyle hareket ettiği ve her açıklaması Allah’tan olduğu için, ona itaat Allah’a itaat gibidir.

Peygamberimiz hem Şâri’ (Allah’ın izniyle hüküm koyan) ve hem de Şârih (Kur’an’ı açıklayan, tefsir eden)’dir.
.......

Artık anlaman lazım sanırım konuyu. Bir ilacı bile sağlığın için alıp içmeden önce prospektüsü okuyorsan (okumadıysanız bile ilacı imal eden onu ilaç kutusuna koymayı zaruri görüyorsa) her halde anlamlı/güzel bir sebebi olsa gerek. Dinde hadis-i şerifleri yok sayanın herhalde ayetleri de tenkit etmesi, eleştirmesi çok zor olmasa gerek. Beyin bedava malum.
ilahiyat mezunu bir çok kişi bunu bizzat yapıyor.

Hadislere iman İslâmın şartları arasında geçmiyor doğrudan. İslâmın şartları arasında dikkat edersen yapılması gereken ibadetler var. Ama İmanın şartları arasında Peygamberlere İman var. Tabi bu; peygambere inandım ama onun yaptıkları ve söyledikleri beni ilgilendirmez.. demek değildir.
bak üstte tekrardan, alıntı yaptığım yazıya. Kur'an-ı Kerim deki her ayete tek tek tek iman etmek zorundasın. Öyle ki iman, şüpheyi de kabul etmez.

@1adam

peygambere itaat etmek ile, peygamberin ölümünden çok sonra kulaktan dolma bilgilerle toplanmış hadislere inanmayı aynı mı görüyorsun? peygamberin kendisi yazdırmamış hadisleri ondan bile uyanmıyor musun?
Adamlar Kuran'da geçen 'Kuranı eksiksiz indirdik" ifadesine yani direkt Allah'a inanmıyorlar da, Abizuttiri Efendinin topladığı hadislere inanıyorlar. ahahaha.