7 sene yalnız yaşamış, son 3 senedir evini başkalarıyla paylaşan biri olarak diyebilirim ki, manevi olarak kesinlikle bencil değilim ama evet maddi olarak bencilim. ama yalnız yaşadığım için mi oldu, yoksa benim huyum hep mi böyleydi bilmiyorum. galiba içimde vardı hep böyle bir maddiyatçılık.
@acemi'nin dediği gibi, eşyalarım çok kıymetli. biri halıya, koltuğa bişey dökse, ya da tabak-bardak kırsa çok sinir oluyorum. karşımdakine de ayıp olmasın diye yansıtmamaya çalışıyorum ama pek beceremiyorum, kesin anlıyor. ya da ev arkadaşımın ya da onun başka arkadaşının bazen salondaki koltukta uyumasından hiç hoşlanmıyorum çünkü ben o koltuğu oturulsun diye aldım. yatınca, inanmayacaksınız ama eskiyor, yatan kişinin derileri saçları kılları koltuğa dökülüyor, pis midir nedir belli değil. evet bunlara takılıyorum. ayrıca benim koltuğum değil mi, bence istediğim kişiyi kaldırma hakkım olmalı. ama kimseye "sen o elindeki sigarayla o koltuğa oturma" diyemiyorsun çünkü görmemişin koltuğu olmuş oluyor. o yüzden bir şey demiyorum ama koltuğa oturmuş kafası güzel geniş geniş sigara içen birini falan görünce ya da halıya kırıntıları döke saça pizza yiyen biri olunca içim içimi yiyor. valla benim işim zor bence. oh ya şunu şuraya yazdım da rahatladım. KOLTUĞUMDA UYUMAYIN, HALIMI KİRLETMEYİN :D
bunun yanında bir güzel huyum var, kendi eşyalarımı asla kaybetmem. her şeyin yerini hatırlarım. yıllardır iğne bile kaybetmedim. ki habire kampa gidiyoruz, festivale gidiyoruz, birkaç tane yurtdışı tatili yaptık, 30 gün interrail yaptım vs oralarda bile hiçbir şeyimi kaybetmedim. o derece değerli eşyalarım.
ama dediğim gibi ben yalnız yaşamadan önce de böyleydim. yalnız yaşadığım için "benim aldığım" ve "bana ait" eşyalarım çoğaldı, böylece bir eşyamın başına biri tarafından bir şey gelme ihtimali çok arttı :)
0