Giriş
(2)

lor peynirinden kaşar yapmak

ismailond
kaşardan kaşar yapma videolarından sonra aklıma geldi. hem lorü yenebilir hale getirip hem masrafı azaltmak için lor ve az kaşar içeren nasıl bir karışım yapabilirim? bunda un gibi karbonhidratlar olmayacak ama sağlıklı olacak.
kaşardan kaşar yapma videolarından sonra aklıma geldi. hem lorü yenebilir hale getirip hem masrafı azaltmak için lor ve az kaşar içeren nasıl bir karışım yapabilirim? bunda un gibi karbonhidratlar olmayacak ama sağlıklı olacak.
0
ismailond
(03.01.22)
Kaşardan kaşar değil ama eritme peynir yapılıyor. Masraf ve besin değeri aynı oranda düşüyor.
İnternetteki tariflerdeki nişasta yerine lor denenebilir belki ama nişasta gibi bağlayıcı olmayacağı için lor yapılan peynir dağılır. 3 kuruşluk lor lezzetlensin diye süt, tereyağ, kaşar harcamazdım ben olsam ama zevk sizin karar sizin.
0
cilekli pasta
(03.01.22)
Eğer loru kendiniz yapıyorsanız yöntemi biraz değiştirerek ricotto ya da mozarella da yapabilirsiniz. Daha lezzetli peynirler.
0
plutongezegendegilmi
(04.01.22)
(1)

hackerrank, leetcode, codewars gibi sitelerden hangisi sallanıyor?

high hopes of the sozluk
yazılım alanında bu sitelerden hangisi sallanıyor algoritma soruları için? aslında codewars'dan baya bi ilerledim ama sanırım hackkerrank daha çok umursanıyor gibi işverenlerden galiba.sizin düşünceniz nedir? varsa başka bi tavsiyeniz onu da alırım.
yazılım alanında bu sitelerden hangisi sallanıyor algoritma soruları için? aslında codewars'dan baya bi ilerledim ama sanırım hackkerrank daha çok umursanıyor gibi işverenlerden galiba.
sizin düşünceniz nedir? varsa başka bi tavsiyeniz onu da alırım.
0
high hopes of the sozluk
(03.01.22)
leetcode daha popüler gibi şu aralar. hackerrank ondan önce popülerdi, tabi hala kullanan var. codewars bence en iyisi, ama henüz çok yaygın değil gibi gözlemledim.
0
plutongezegendegilmi
(03.01.22)
(17)

Gezmek istediğiniz yerler

dissendium
Şu an bir milyon liranız olsa gideceğiniz ilk yer neresi olurdu?Ben Brezilya, Amazon Ormanları demek istiyorum. Amacım canlı çeşitliliğini görmek.Sizin gideceğiniz ilk beş yer neresi olurdu ve neden?
Şu an bir milyon liranız olsa gideceğiniz ilk yer neresi olurdu?

Ben Brezilya, Amazon Ormanları demek istiyorum. Amacım canlı çeşitliliğini görmek.

Sizin gideceğiniz ilk beş yer neresi olurdu ve neden?
0
dissendium
(01.01.22)
Istanbul
0
haysiyetsiz nane
(01.01.22)
Kuzey ışıkları - O görsel şöleni görmeden ölmek istemem, para sorunum olmazsa en güzel görebileceğim yeri araştırıp oraya gitmek isterdim (şu ana dek araştırmamı gerektirecek bir durumum olmadı).

Safari - Sistemi tam bilmiyorum gitme ihtimalim olmadığı için araştırmadım ama hayvanlara gerçekten dışarıdan müdehale yoksa çok isterim.

Uzun gemi seyahati - Şöyle minimum bir aylık bir gemi seyahati isterim, öyle küçük bir geçi değil ama kocaman gemiler oluyor ya içinde havuzu diskosu kumarhanesi her şey var, bu deneyimi yaşamayı çok isterim.

Kabile ziyareti - Ölüm tehlikemin olmayacağının %100 garantisini alarak gelişmemiş kabileleri gezmeyi insanlarını gözlemlemeyi çok isterim.

Mısır - Piramitler de ölmeden görmek istediğim yerlerden. (Bunu beşi tamamlamak için yazdım belki sonradan aklıma daha çok merak ettiğim bir şey çıkarsa değiştirebilirim)

(Galiba param bitti borçlandım ama hayal işte deyip geçiyorum.)
0
mutekebbir
(01.01.22)
Edinburg, Prag, Tokyo, Guatemala
0
bahçedekisandal
(01.01.22)
bangkok, tibet, cape town, mexico, california, ibiza, kabul, paris, tokyo. ilk istediklerim bunlar allahim nasil et be
0
ala09
(01.01.22)
İlk beş sürekli değişiyor’
Machu Picchu, Peru
Tokyo
Hindistan
Karayip Adaları
Moskova ordan kuzey ışıkları.

Bonuslar; Büyük Avrupa turu :)
Sydney
0
intihar etsem de kendime gelsem
(01.01.22)
Vietnam, Moğolistan, Laos ve civar yerler. Nedeni bilmiyorum ama Asya taraflarını merak etmeye başladım.
0
put it in your appropriate place
(01.01.22)
hmmm havadan 1 milyon lira gelse yine de seyahat etmezdim ev alirdim.

Illa seyahat etmem gerekiyorsa japonya olabilir.
0
hot potato
(01.01.22)
Katmandu özelinde Nepal, Kamboçya ve o tarafa gitmişken diğer görülesi yerler de olur.
0
Bruce
(02.01.22)
Orta Asya'da, Altay Cumhuriyeti sınırlarında Katun Nehri diye bi nehir var, fotoğraflarını gördüm aşırı hoşuma gitti. Bu aralar gidip orayı görmek isterdim.
0
plutongezegendegilmi
(02.01.22)
Önceden gezdim ama hanımı da götürmek için saint Petersburg.

Amerika ama genel olarak doğal güzelliği olan yerler. Bir de new york.

Tokyo

Mısır piramitler

Martinik (hanımın memleketi diye)
0
logisticsmanager
(02.01.22)
1) Macaristan- Budapeşte. Erasmus yapma sebebim bile sırf Budapeşte’ye seyahat edebilmekti. Sebebi Pal Sokağı Çocukları romanı. Erasmus’tayken gidip pal sokağı çocuklarının heykellerini de ziyaret etmiştim. Budapeşte çok büyüleyici bir yer. Yerleşmek istediğim şehirdir, net.

2) Uruguay- Montevideo. Buna da sebep biraz Eduardo Galeano. Dünyaya bakış açımı değiştirmiş yazardır.

3) Avustralya- Sidney. Hep küçüklüğümden beri Avustralya bana dünyanın son noktası gibi gelmiştir, hatta dünyadan kopuk bir yer gibi. Oradaki oksijen bile aynı değilmiş gibi geliyor jgjgjfjf görmeyi çok isterdim.

4) İtalya- Pompei. Malum felaketten ötürü orayı görmeyi çok isterim. Çok etkileyici geliyor hikayesi.

5) Dibimizde olmasına rağmen hala göremediğim Yunanistan. Antik kentlerinde o havayı solumak, sokaklarında dolaşmayı çok isterim.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(02.01.22)
Havadan gelmis bir parayla, tabii ki Paris ve Londra´nin en iyi restaurantlarinda birkac arkadasimla yer icerim. 60-70 bin euro ile en fazla bir hafta unicorn sarap icilir, iyi hotelde de kalinir. Bir hafta sölen havasinda yasar, sonra evime geri donerim.

3. New York, 4. Kophenhagen, 5. Tel-aviv. Hepsi o parayla, tatilde aradigim her seyi sagladigindan. Güclü yeme-icme kültürü, ilgimi ceken kültür hayati ve gorece yakininlarindaki dogal güzellikler.

Az parayla bu saydigim sehirlerde ancak azap cekerim.
0
buf-e kür
(02.01.22)
Tropik bir yere giderim, Andaman Adaları gibi.
0
gabe h coud
(02.01.22)
İstanbul +1 :)

Pandemi bitsin, Beşiktaş bile olur :)
0
dreamnesiac
(02.01.22)
grand canyon, abd. engin manzaralara sahip coğrafi/doğal güzelliklerin hepsini görmek isterim.
0
erenderk
(02.01.22)
Yaklaşık bir sene süren dünya turu yapan cruiselar var. Onlara harcarım.
0
jazzabel
(02.01.22)
O kadar param olsa direkt ful dünya turu yaparım. 2017 parasıyla 30 küsur bin ile (Dolar 3,5 idi) Japonya'ya kadar Asya turu yaptım. Tabi kendi masrafım da ona göre. Hostelde kalış, uçak harici araç kullanımı, sokak yemekleri. Bitiminde para bile artırırım.
0
d max
(03.01.22)
(15)

Çevrenizde herkes dolardab zamlardan bahsediyor mu surekli?

stavro
Benim cevremin cilki cikti artik, zam asagi zam yukari. Bu muhabbetler artik cok canimi sikmaya basladi, ben de bayilmiyirum ulkenin haline ama sabah aksam zam konusup zam dusunup depredyona girmenin de alemi yok diye düşünüyorum bu yuzden cevremde bu konulari acanlari susturuyorum artik. Dolar su o
Benim cevremin cilki cikti artik, zam asagi zam yukari. Bu muhabbetler artik cok canimi sikmaya basladi, ben de bayilmiyirum ulkenin haline ama sabah aksam zam konusup zam dusunup depredyona girmenin de alemi yok diye düşünüyorum bu yuzden cevremde bu konulari acanlari susturuyorum artik. Dolar su olmus, peynirin fiyati bu olmus dedikleri an abi ben takip etmiyirum bana bu konulari acmayin diyip konuyu zorla kapatiyorum. Yeni yil diyorsun adam diyor ki ya ben gelecek yeni zamlari düşünüyorum.. Ulan dusunsen de dusunmesen de gelecek zaten hem kendini hem de etrafini bunalima sokmankn alemi ne?

Sizde durum nasil, çevrenizde surekli bu muhabebtler donuyor mu sizin de ve siz ne yapiyorsunuz?
0
stavro
(01.01.22)
konu illa oraya gelir Türkiyede kaçış yok
0
amusan
(01.01.22)
Valla başka bişey konuşmuyoruz neredeyse. Datsız.
0
plutongezegendegilmi
(01.01.22)
Ciddi bir konu. Basit bir olay değil, dünyada kaç ülkede ayni anda her şey kötü gidiyor ve durmuyor? Insanların çoğunun hayatinda iyiye giden bir olay yok. Kendilerini iyi hissetmeye yarayacak bir şey yapacak para da yok.

Ben Fransa'da yasiyorum. Türkiye'de ailem, arkadaşlar ile dönüyor muhabbet. Bir şey demiyorum tabiki.
0
logisticsmanager
(01.01.22)
Valla benim cevremde yok. Ben de konusmuyorum pek ama keske olsa da konussak. Icim sisiyor. Hele bu yeni yilla gelen zamlar gogsume oturdu icimi daraltti.
0
floydian
(01.01.22)
Bu konular, "üzerinde konuşularak bunalıma girme deneyimi yaşamak" için değil, yaşam kalitenizi ciddi şekilde aşağı çekeceği, hatta gündelik hayat rutinlerinizi değiştireceği, belki kısa bir süre sonra şuan yaşadığınız hayatın uzaktan yakınından geçememe ihtimali olduğu için konuşuluyor. Hepsiburada'da geçen hafta 500tl olan Türkiye üretimi su ısıtıcısını sepetime ekleyip bugün almaya kalkınca 1000tl olarak görüyorsam aa ne tatlı deyip pencereyi kapatıp devam edememem doğal değil mi? İnsanların elinden de gelen bu. Canları yanıyor, hayatları etkileniyor, onlar da konuşarak dışavuruyor.

Fanusta yaşamak ya da bu konuları yoksaymak bir seçim, böyle olunca alım gücünüz ya da hayat standardınız artmış olmayacak, sadece siz görece az farkında olacaksınız olan bitenin.
0
dreamnesiac
(01.01.22)
Almanyadaki arkadaşımla İngilteredeki kuzenimle bile Türkiyedeki zamları konuşuyoruz. Benden daha çok şaşkınlar.
0
hindistan cevizi
(01.01.22)
Konuşacak daha derinlikli şeyim olmayan iş arkadaşı çevresi ile full zam dolar muhabbeti çeviriyoruz. Bunu yapmasak saçma salak dedikodu ya da kayınvalide görümce ya da futbol konuşucaz. Biraz da kim akıllı yatırımcı kim kriz anında nasıl tepki veriyor görmek açısından memnunum bu grupla konuşmaktan.


Yakın olduklarım ile sıfır, hiç konuşmuyoruz bunları. Çünkü konuşacak bin türlü şey varken, herkes birbirinin maddi durumunu yatırımını siyasi görüşünü bildiği için, ilgi çekici bi gelişme olmadıysa konuşmayız.

Yani small talk'un yerini zam döviz ekonomi aldı. Samimiyetsiz muhabbet dinleyeceğime bunları tercih ederim.
0
Bruce
(01.01.22)
Konu ne olursa olsun bir şekilde buraya geliyor.
En son bugün öğlenden sonra görüştüğüm arkadaşlarımla masaya oturduğumuz andan itibaren ne olur ekonomi konuşmayalım dedik, işten, aileden, kitaptan, dizilerden, sinemadan bir sürü şeyden konuştuk ama konu ne olursa olsun mutlaka döndü dolaştı ekonomiye geldi. Hatta konuyu kapatmak için atladığımız konular bu saydıklarım.
Maalesef şu an bundan daha önemli bir şey yok.
Hepimizin ortak meselesi bu. Ne hakkında konuşursak konuşalım mutlaka kendimizi kıstığımız, feragat ettiğimiz bir sürü şey oluyor ve konu buraya geliyor.

Şahsen ben de istemiyorum sürekli bunları duymak bunu en başta söylüyorum lütfen bu konulara girmeyelim daha yeni atlattım buhranımı diye ama iki cümle sonra ben oradayım. Ya da karşımdaki oraya gelince mecbur ben de derdimi anlatıyorum.

Duymak istememek de hakkınız/hakkımız ama içinde olduğumuz durum o kadar genel bir durum ki. Etkilenmeyen kimse yok çevremizde.
0
mutekebbir
(01.01.22)
kendi cevremde neredeyse hic konusmuyoruz ama is yeri ortaminda cok donuyo muhabbeti. bence konusmak sorun degil de kitlesel bazi olaylarin olmasi gerekirken hem bu jadar yakinip hem hicbir sey olmamis gibi hayata devam etmek garip geliyor
0
ala09
(01.01.22)
Çevre dediğiniz her yerde bir ça bile içsen dünyanın parası, laf mecbur oraya geliyor.
0
neymis
(01.01.22)
Biri istanbul biri ankaradan iki hukukçu nerden ucuz peynir alalım diye konuşuyoruz. Durumun vehametini burdan anlayın
0
photo85
(01.01.22)
Valla hocam su tavrin beni bayagi rahatsiz etti acikcasi. Hani konformist biri olabilirsin, her seye hemen uyum saglayabilirsin de milleti ne diye kendine benzetmeye calisiyorsun. Bir de sanki cok matah biseymis gibi cevremde bu konulari acanlari susturuyorum deyip milleti engelleyiyorsun. Ne bileyim ortada 4-5 kisi varsa ve millet o konu hakkinda konusmak istiyorsa ancak sen konusmak istemiyorsan o zaman ortami bisekil terketmek daha mantikli degil mi?

Neyse, benim cevremde de ara ara muhabbetleri donuyor, dondugu zaman da ben de yardirip gidiyorum.

Edit: @photo iki hukucunun peynir fiyatlarini konusmasi vehameti nasil gosteriyor ben orasini anlamadim. Hukukcular devamli hukuk mu konusuyor sanki kendi aralarinda? Normalde hic gunluk konusma olmuyor mu? Gece gece neye catacagini bilmeyen kisi gibi hissettim kendimi ancak yazmadan da duramadim cunku cok degisik bir cevap.
0
j r r tolkien hayrani
(02.01.22)
yani zamnlardan "gercekten" etkilenenler konusuyor, evet. kimse caktirmasa da tanidigin 10 kisinin 7si borc oduyor, kredi oduyor vs. zamlar artik bir suru kisi icin food security anksiyetesi yaratacak boyutlara geldi ve kafalarinda baska bir sey olmamasi normal. kimisinin birikimi var ben bu firtinalari atlatirim diyor ama inan cogu kisi sadece muhabbet olsun diye degil bu konuda ciddi anksiyete yasadigi icin ve hayati gercekten etkileniyor oldugu icin konusuyor.
0
robokot
(02.01.22)
@jrr
Kimseyi kendime benzetmeye calistigim yok ki, beni kendilerine benzetmelerine engel olmaya calisiyirum olay bu. Kalkip kimseye zamlari konusmayin ve dusunmeyin zam yokmus her sey harikaymis gibi takılın demiyiruz, ben sadece konuyu bana acani susturuyorum, kendi aralarinda konusmalarina engel olacak halim yok insanlarin ki istesem de olamam zaten. Yoksa biz de zamlara bayilmiyoruz duyunca veya hayatim etkilenmiyor degil. Ama surekli konusulmasinin beni rahatsiz etmeye basladigi mevzulari dinlememe hakkim olmali degil mi? Futbol konusuldugunda da susturum karsimdakini ama diger arkadaslariyla konudmasina bir şey diyemem, kendime benzetmis mi oluyorum adami..

@dreamnesiac
Butun gün bu muhabbetleri cevirmeyerek de hala her şeyin farkinda olabiliyoruz, benim ve benim gibilerin görece daha az farkındalığı yok emin ol, beb de tuvalet kagidi kullaniyor, benzin yakiyor, kahvaltida peynir yiyorum. Fanusta yasama durumu yok ortada, zaten istesen de olmaz.
Ama fanusta yaşıyoruz diyelim, evet alim gucumu ve fiystlari degistiremiyirum ama siz ofiste cafede otobus durağında arabada vay zam geldi vay zam gitti aksama kadar muhabbetini cevirerek alim gucunuzu degistirebiliyorsaniz ben de size katilayim hemen. Ben de zamlara bayilmiyirum vrya ulke ekonomisi saha kalkti ama insanlar nankor, avrupada kuyruklara giriyorlar biz yine iyiyiz haylleriyle avunmuyorum cunku. Bir fark yaratabiliyorsaniz derhal size katilayim, gece uyumayip bunlari konusabilirim gerekirse.
0
🌸stavro
(04.01.22)
Günlük hayatında bir şekilde para kazanan/ harcayan birinin paranın ederindeki değişimi de merak etmesi bana çok anlaşılmaz gelmiyor. Benim kazandığım 10 liranın ederi kaç olacakmış, dün kaç yumurta alabildim bugün kaç aldım yarın kaç alabilirim, kahvaltı ederken düşünülür de konuşulur da.

"Sussunlar" benim düşünce biçimim değil.
0
dreamnesiac
(04.01.22)
(6)

Elon Musk'ın Mars Planı

asaf
https://twitter.com/elonmusk Kapak fotoğrafı yaptığı üzere dünya gibi bir gezegene dönüşmesi hayalini taşıyor. Bu kapakta metafor yok. Her şey tamam da burada "Mars'ta bir insan medeniyeti" olmaktan öte onu çok ilerde bir mavi gezegen olarak da görme kısmı nasıl oluyor? Coğrafi, jeolojik dönüşümler
twitter.com

Kapak fotoğrafı yaptığı üzere dünya gibi bir gezegene dönüşmesi hayalini taşıyor. Bu kapakta metafor yok. Her şey tamam da burada "Mars'ta bir insan medeniyeti" olmaktan öte onu çok ilerde bir mavi gezegen olarak da görme kısmı nasıl oluyor?

Coğrafi, jeolojik dönüşümler olmadan Mars'ın böyle bir şeye dönmesi mümkün değilken?
0
asaf
(30.12.21)
Teorik olarak bazı müdahalelerle yaşamı başlatacak bir süreci tetikleyebilirsin mesela atmosfer oluşturabilirsin oksijen üretebilirsin yağmur yağdırabilirsin vs vs ama pratik olarak mevcut teknoloji Mars'a insanlı inişe bile izin vermiyor. Bu işler bugünün işi değil ama misal 500 yıl sonra olabilir.
0
Zaman Tamircisi
(30.12.21)
Şahsi kanaatim, hayal satıyor. Böyle bir kızıl elma gösteriyor insanlara.

Asıl hedefin dünyada azalan nadir metaller için madencilik olduğunu sanıyorum.

Bakınız taze haber: www.theverge.com —Yenilenebilir enerji işinin bir noktada zorlanacağını, ve belki de net-zero denen seviyeye ulaşmanın o kadar kolay olmadığını anlatıyor.
0
kaptankedi
(30.12.21)
Resme soldan sağa bakılınca marsta sürdürülebilir hayat anlamı çıkıyor.
Ama bu konumdaki şahısların bilinmeyenleri çoktur.
Tweetlerinde de farklı manalar çıkabilecek paylaşımları mevcut.
Bu durumda ister istemez kapak görseline sağdan sola bakarak
olumsuz bir anlam veriyorum.
0
Erva
(30.12.21)
Cook uzun vadede dunyada yasam olnayacak. Ama on binlerce yildan bahsediyorum, mars tek yasanabilir gezegen olacak gunes sisteminde… bu sebeple insanoglu kirima ugramaZsa marsa yerlesilecegi garanti gibi. Elon musk tarihte yerini almak istiyor
0
monicapp
(30.12.21)
> Cook uzun vadede dunyada yasam olnayacak

@monicaapp mars'ı yaşanabilir hale getirebilecek bir insanlık dünya'yı çok daha kolay yaşanabilir hale getiremez mi :)


@asaf: elon musk her zamanki gibi hype satıyor. terraforming olayı insanlığın tüm emeğini oraya yönlendirsek bile en az binlerce yıl sürecek bir olay. teorik olarak mümkün, yeterince kaynak ve enerji harcarsak neden olmasın? ama daha dünyada 1.5C artan sıcaklığı düşürmeye uğraşmıyor kimse. iklim değişikliğini düzeltmek mars terraformunun milyonda biri kadar zor bile değil, o yüzden çıkarımınızı buna göre yapın
0
aguen
(31.12.21)
(bkz: terraforming)

aslında sadece mars için değil, dünya için bile iklimi büyük ölçüde değiştirebilecek teknoloji "teoride" mevcut. teoride diyorum çünkü denenmiş şeyler değil, ama hesap kitap var.

mesela dünyada da stratosfere sülfrik asit spreyleyerek küresel ısınmayı durdurmanın mümkün olduğunu düşünüyorlar. mars için de kutuplardaki buz katmanının altında co2 olduğunu düşünüyorlar, eğer o buzları eritip co2'yi atmosfere salabilirsen, mars'ı ısıtmak mümkün gibi gibi.
0
plutongezegendegilmi
(31.12.21)
(6)

Telefon programı yapmak zor mu? Fikrim var.

alperz
Fikri de yazayım buraya belki yapmak isteyen çıkar.Şimdi yatırım fonu diye bir şey var. Bilmeyen varsa (bkz: yatırım fonu)www.tefas.gov.tr üzerinden günlük olarak fiyatları takip edilebiliyor. Grafik üzerinde geçmiş tarihli fon fiyatlarını da görebiliyoruz hatta.https://www.tefas.gov.tr/TarihselVeri
Fikri de yazayım buraya belki yapmak isteyen çıkar.

Şimdi yatırım fonu diye bir şey var. Bilmeyen varsa (bkz: yatırım fonu)

www.tefas.gov.tr üzerinden günlük olarak fiyatları takip edilebiliyor. Grafik üzerinde geçmiş tarihli fon fiyatlarını da görebiliyoruz hatta.

www.tefas.gov.tr bu adresten istediğimiz bir fonun istediğimiz tarihteki fiyatını falan da görebiliyoruz.

Şimdi bendeniz kendimce elime para geçtikçe gözüme kestirdiğim fonlardan üç beş alıyorum. Bazen paraya ihtiyacım olunca en çok kar edenlerin ucun tırtıklıyorum falan. Bir excel dosyam var, On beş günde bir falan portföyümdeki fonların fiyatlarını tefas'tan okuyup güncelliyorum. Sonra efendim kendimce ortalama maliyet falan çıkarıyorum. Mesela bir fonun ucundan biraz yersem o zaman ortalama maliyetim artmış oluyor mantıken falan.

Ayrıca fonu aldığımdaki dolar fiyatını da not ediyorum. Sonra da her fon için dolar bazındaki karlılığıma da bakabiliyorum böylece.

Şimdi bunu yapan bir telefon programı yapmak sanıyorum ki hiç zor değildir. Yeter ki şu aspx'li sayfadaki verileri bir şekilde okuyabilelim.

Benim bilgisayar programlama bilgim sıfıra yakın. Excel formülü seviyesinde diyeyim. Mac kullanıyorum. Xcode ile böyle bir program yapmak istesem nasıl olur? Öğrenebilir miyim?

Ya da hobi amaçlı yapmak isteyen varsa daha detaylıca mevzuyu anlatabilirim. Biri yapsa bence reklamlı meklamlı millet kullanır. Çünkü özellikle döviz bazlı getiri, portföy karlılığı falan gibi özellikler yok şu an piyasadaki hiçbir yazılımda.
0
alperz
(29.12.21)
www.adalo.com
www.appgyver.com

Şöyle low-code veya no-code platformlar var, kod yazmayı bilmeden mobil uygulama yapmanı sağlıyorlar. Bunlardan biriyle yapma ihtimalin var ama sıfırdan yapmak biraz zor olur.

Ben mobil uygulama yapmayı bilmiyorum maalesef, ama biliyor olsam yapardım ya. Güzel projeye benziyor.
0
plutongezegendegilmi
(29.12.21)
bu platformun entegrasyon için bir apisi varsa çok daha verimli olur. aksi halde aspxli sayfadan veri çekerken sayfa yapısı arka planda değiştiğinde vs tüm hesapların kayar.

hiç bilmeden bu işi yapabilir misin, aslında bu senin analitik düşünme ve öğrenme becerine bağlı. bana kalırsa günde en az 2-3 saatini düzenli ayıran biri 2-3 ay içinde bu işi kıvırır.

bir olasılık da freelancer vs. tür platformlarda iş ilanı açıp 50-100 dolara bir bilene yaptırmak.
0
orpheus
(29.12.21)
takasbank api diye arattığımda bir şey bulamadım. olup olmadığını nasıl tespit edebilirim?

yapacak pek işim yok zaten. yeni bir şey öğrenmeye bu vakti ayırabilirim ama nereye gideyim? udemy'den falan kurs mu satın alayım? nasıl öğreneceğiz?
0
🌸alperz
(29.12.21)
aloha: yapacak olursan benimle iletişime geç lütfen. derdimi ve hatta benim gibi yatırımcı arkadaşlarımın dertlerini de anlatırım. belki sana para kazandırabilecek bir yazılım yapabilirsin.
0
🌸alperz
(29.12.21)
android veya ios için uygulama yazmak daha zahmetli olabilir.

Bunun yerine excel'de vba(makro) kullanarak uğraşsan 1 ayda yaparsın.

Başlaman gereken anahtar kelime : "excel vba how to get value from web page"

Bonus olarak başlangıç kodların :

www.encodedna.com
0
kimlanbu
(29.12.21)
bu vba denen zıkkım mac'te çalışır mı?
0
🌸alperz
(29.12.21)
(1)

Sadece İnternet Hattı

yeteramadenedimherseyi
Merhaba. Ek bir cep telefonu için yalnızca internet paketi bulunan bir hat alabiliyor muyum acaba? Sanki iPadler için falan oluyordu böyle bir şey, onun gibi.
Merhaba. Ek bir cep telefonu için yalnızca internet paketi bulunan bir hat alabiliyor muyum acaba?

Sanki iPadler için falan oluyordu böyle bir şey, onun gibi.
0
yeteramadenedimherseyi
(28.12.21)
Evet. Data / veri hattı diye geçiyor.
0
plutongezegendegilmi
(28.12.21)
(3)

Yatırımcı / melek yatırımcı ne iş yapar?

etna
Güzel bir iş modelim var. Üretim üzerine. 1.000.000 tl yatırımı 1 yıl içerisinde amorti edebilecek cinsten.500 bin ben çıkarırım ama 500 bin eksiğim var. Bunu en kolay nasıl temin edebilirim? (Kredi çok düşük çıkıyor)Yatırımcı/melek yatırımcılara nasıl ulaşırım? Birde bu yatırımcılar sadece yazılım
Güzel bir iş modelim var. Üretim üzerine. 1.000.000 tl yatırımı 1 yıl içerisinde amorti edebilecek cinsten.
500 bin ben çıkarırım ama 500 bin eksiğim var. Bunu en kolay nasıl temin edebilirim? (Kredi çok düşük çıkıyor)
Yatırımcı/melek yatırımcılara nasıl ulaşırım? Birde bu yatırımcılar sadece yazılım üzerine mi destek veriyorlar?
0
etna
(27.12.21)
Genelde yazılım şirketlerine yatırım yapıyorlar, çünkü en kolay geri dönüşü oradan alıyorsun. Tabi para paradır, "ikna" olurlarsa başka alana niye yatırmasınlar. Ama insanların beklentilerini anlamak lazım, yatırımcıların bir kısmı parayı yatırıp 10x almak için çalışıyorlar. Yani adam 500 bin yatırıyorsa, 5 sene sonra 5 milyon + enflasyon farkını isteyecek. Sunumu yaparken bunu belirtmeyi unutma.

Onun haricinde google'dan "investor pitch deck" diye arat, bi sunum hazırla, linkedin'den "angel investor" olarak kendini tanımlayan adamlara sıradan mesaj at.

Daha kolayı melek yatırımcı tanıyan, birlikte daha önce iş yapmış arkadaşın varsa o olur, ama öyle bi durum yok diye anlıyorum.

Bir diğer opsiyon da bu "startup mentorship", "incubator" ya da "hackathon" etkinlikleri falan oluyor. Oralara gidip elemanlarla tanışabilirsin, ama covid belasından sonra bu etkinlikleri yapmayı bıraktılar. Şimdi nasıl ilerliyor artık çok emin değilim.
0
plutongezegendegilmi
(27.12.21)
bu işin yolu yordamı bu değil. yani hiçbir ciddi yatırımcı bu tanım - yaklaşıma para yatırmaz.

biraz türkiyedeki girişimcilik ekosistemini takip edip firmalar-girişimler hangi seviyelerde nasıl yatırım almışlar takip etmen lazım.

500k gibi bir yatırım için işini başlatmış olman ekibini kurmuş, en az bir iki fatura kesmiş olman lazım.

işe bu kadar güveniyorsan hazırda da işi başlatabileceğin 500k birikimin var hiç vakit kaybetmeden başlayıp hızlı ilerlemesini. ancak bu noktadan sonra yatırım alabilirsin.

ancak yatırım alabilmen için işin büyüme eğrisinin eksponansiyel olması lazım. konvansiyonel oranlarla büyün bir işe melek yatırımcı para koymaz.

itü kuluçka, koç kuluçka gibi merkezlerden hem mentorluk hem de ofis alanı edinebilirsin.
0
orpheus
(28.12.21)
Dün yazmamışım ama üretim üzerine destek arıyorsan kosgeb güzel bi alternatif. Mesela yazılım yapıyorsan bi işe yaramıyor, ama makine alet desteği falan vardı (gerçi ben de o işlere bakalı 3-5 yıl oluyor ama), bi göz at istersen sitesine.
0
plutongezegendegilmi
(28.12.21)
(16)

maaş zammı alana kadar acil/önemli şeyler dışında bir şey yapmamak

ufockinwotm8
günlük işlerin yürümesi dışında iş geliştirecek şeyler yapmıyorum son 1 aydır pek. son 2 haftadır ise hiç yapmıyorum. maaşım olmuş asgari ücret, zam yapacaklar 6 olacak veya 6'ya yaklaşacak ama benim son birkaç aydır geçinemememi anca telafi edecek ve sene ortası yine zar zor geçinir hale geleceğim.
günlük işlerin yürümesi dışında iş geliştirecek şeyler yapmıyorum son 1 aydır pek. son 2 haftadır ise hiç yapmıyorum. maaşım olmuş asgari ücret, zam yapacaklar 6 olacak veya 6'ya yaklaşacak ama benim son birkaç aydır geçinemememi anca telafi edecek ve sene ortası yine zar zor geçinir hale geleceğim.

Türk-İş'e göre bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5bin olmuş. yani yaşama maliyetim kadar bile maaş vermiyorlarsa iş aksamadığı sürece işi geliştirici bir şey yapmamak etik dışı mıdır sizce?

EK SORU: maaş zammının ne olacağını bildirmemek Ocak ayında, yeni maaşı yatınca görmek aşşşırı ayıp değil mi ya? Resmen kaç paraya çalıştığımı bilmiyor oluyorum 1 ay boyunca. ben mi yanlış düşünüyorum?
0
ufockinwotm8
(27.12.21)
Ayrılın o zaman o maaşa çalışmak istemiyorsanız ?

Göreviniz iş geliştirici bir şey yapmak ise etik dışıdır. Değilse etik içidir bence.
0
ceketimi alip cikcam
(27.12.21)
o kadar net iş tanımı olacak kadar şanslı bir insan değilim. ne gerekirse onu yapmam gerekiyor dönem dönem.
0
🌸ufockinwotm8
(27.12.21)
konu işveren, patron olunca etiği düşünmenize gerek yok. onlar etiği falan düşünmeden maddi manevi her anlamda sömürüyorlar sizi, merak etmeyin.
0
ahm1
(27.12.21)
Maaşlı bir çalışanın karşılığını (Maaş artışı, mevki, yan haklar vb.) almadığı bir şeyi yapması zaten anlamsız. Eğer mevcut performansınız kimsenin gözüne batmıyorsa bence bir sorun yok.
0
salihdt
(27.12.21)
nick çok güzelmiş.

valla çeşitli sebeplerle ara ara motivasyonunun düşmesi normal bir şey. acil ve önemli şeyleri yapıyormuşsunuz zaten. etik dışı bir şey yok bunda.

tek sıkıntı işte bu durum biraz göze batıp az zam almanıza yol açar mı, şimdi kasıp, istediğiniz zam gelmezse ondan sonra salmak daha mı iyi olur vs. gibi düşünceler olabilir. ama onu da siz daha iyi bilirsiniz zaten.
0
plutongezegendegilmi
(27.12.21)
tecrübenizi, yaşınızı, pozisyonunuzu bilmeden yazıyorum.

bu iş kısır döngü. mevcut işinizde iyi performans vermeden :

- bulunduğunuz yerden zam isteyemezsiniz
- çalıştığınız konu hakkında yeterince tecrübeniz olmayacağı için başka bir yere geçemezsiniz
- çalıştığınız yerden ayrılmış birisi başka bir şirkette işe başlar, çalışacak birisi lazımdır, sizi önermez
- müşterilerinizden birisinde çalışacak birisi lazımdır, size teklif yapmaz

bunların hepsi tekrar tekrar yaşanmış şeyler.

örnekler vereyim :

- şirketteki bir muhasebecimiz boş boş etrafa bakıyordu, her sene en düşük zam oranını alıyordu (bir sebepten kovamıyorduk)
- şirketteki bir sekreterimiz çok üstün gayretle çalışıyordu, bir iki sene üst üste çok yüksek zam oranları aldı.
- çok iyi bir çalışan olmasına rağmen bir arkadaşı işten çıkarmak zorunda kaldık, haftasına kalmadan rakip şirkette işe başladı (hem rakip şirket, hem çalışan ayrı ayrı aradılar benden izin istediler)

bunları neden yazdım?

kimse için bir şey yapmak zorunda değilsiniz ama kendiniz için bir şey yapmak zorundasınız. ne çalışırsanız kendinize çalışıyorsunuz. inanın az çalışmanız, çok çalışmanız, bulunduğunuz şirket için çok fark etmiyor. siz ayrıldığınızda hoooop diye yerine birilerini buluveriyorlar. her koyun kendi bacağından asılıyor.

ancak çalışmadığınız sürece, maaşınız düşük kalmaya devam edecek. tersi mümkün değil.
0
co2s2
(27.12.21)
@co2s2 ve plutonolangezegen, inancımı yitirmmemiş olsam ben zaten üstün efor göstermeye devam ederdim. kimse hesabını sormadan, hedef koymadan güzel şeyler başardım kendi kendime. bir sürü paranın şirketten çıkmamasını sağladım zorunda olmadığım halde şahsi eforum ile. çoğu zaman gün içinde 1-2 maaşım kadar tasarruf ettirdim. baktım bir değeri yok saldım. HR'ın iyi çalışması lazım biraz ama o da hiç yok. yani bizim şirkette iyi çalışınca ödülü olmuyor bunu çok daha eski ve üst mevkilerde favori olan kişiler bile söylüyor.

kendini geliştirme anlamında da, asıl şimdi geliştiriyorum kendimi açıkçası. yan projelere falan bakıyorum sadece kendime bir şey katacaksa o konuya odaklanıyorum.
0
🌸ufockinwotm8
(27.12.21)
bosver cok kasma. work smart.
0
baldur2
(27.12.21)
Sevgili hocam yazdıklariniza bakarsam sizin şirkete güveniniz kalmamış. Bu ilişki sizi bir yere götürmez, iş aramanız mantıklı.

Efor gösterip karşılığını alamıyorsanız zaten durmaniz hata.

Yalnız kendi hayat tecrübelerim sadece işinde yazanı yapan kişilerin ne ileri ne geri gittigini söylüyor. Ama bu benim kendi hayatimdan, ben cok çalışarak geldim hep. beklenenden fazlasini yaptim ve karsiligini aldim, o sebepten bana göre ilerlemek isteyen kisi beklenenin fazlasini vermeli.

Ama siz bunu zaten yaptim ama karsilik yok diyorsunuz(galiba), o zaman linkedin.
0
logisticsmanager
(27.12.21)
arkadaşlar güzel yazmışlar. bu şekilde çalışırsan hem yerinde sayarsın, hem de maaş zammı alma ihtimalin varsa bile sıfırlarsın. işyerlerinde pasif agresiflik genelde işe yaramaz, tepkinin neden olduğunu bile fark etmezler ve anında ocak dışı kalırsın.

açık açık agresif olmanı (vermezseniz gidiyorum deyip gitmeni yani) ya da normal bir çalışan gibi çalışmaya devam edip bak abi ben elimden geleni yapıyorum ama geçinemiyorum bir şey yapmanız lazım ayağı çekmeni öneririm.
0
roket adam
(27.12.21)
son bir ayda kaç iş başvurusu yaptınız?
O şirket aileniz değil, memnun değilseniz ayrılmanın yollarını arayın.

"İş geliştirici bir şey" sizden beklenen, görev tanımınızda olan bir konuysa yapmanız gerekiyor bence. Ama yöneticinize de maddi sıkıntı sebebiyle yeterince motive çalışamadığınızı, zam beklentinizin ne kadar olduğunu söyleyin.
0
michael_knight
(28.12.21)
işveren işçi versusunda işvereni savunduracak bir tek hareketi, bir tek haklı yanı yok işverenlerin. özellikle de bu ülkede yani plz. daha fazla nasıl sömürürüm diye düzenini kurmuşların yanında sizin sunduğunuz gerekçelerle yaptığınız şeyin etik dışı hiçbir tarafı yok (ki yemişim etiğini). iş yavaşlatmak da hakkınız grev de hakkınız. onlar size bilmeniz gerekenleri söylemezse siz de bunları söylemezsiniz. öyle saça böyle tarak.
0
erenderk
(28.12.21)
Is basvurusu da yaptim yapiyorum, maas zammi da istedim. Yani kendi kendime daga kusmuyorum aslinda.
0
🌸ufockinwotm8
(28.12.21)
Sadece patron değil, iş arkadaşları da fırsat olunca insanı sömürüyor bence. Çalıştığım yerde gençler sabahın köründe gelip it gibi çalışıyorlar. Benim seviyemdeki bir takım kıdemliler de ofise lütfen gelince "burcu şu iş bitti mi, berk akşama şunu yapalım deyip toplantılarda artist artist takılıyorlar".

Şerefsizlik yapma ama kendini de çok yıpratma bence. Ben senelerdir yıpratıyorum ekstra bir faydasını görmedim.
0
trixi
(28.12.21)
kimse sana asgari ücret bile vermek zorunda değil. yanlış anlama çalışıyorsan en az asgari ücret alacaksın ama seni işe alıp maaş bağlamak zorunda değil. demek ki şirkete bir katkın var ve bu parayı alıyorsun, sen de kendi içinde aldığın parayı hak ettiğini düşünüyorsan, rahatlayabilirsin.

benim kriterim şu oluyor. her ay en az bir kere "işte bu yüzden bu parayı alıyorum" dediğim önemli bir şey yapıyorum. gelişim minik minik, kümülatif etkiyle oluyor. 4 sene önce geldiğim şirketle şimdiki şirket arasında dağlar kadar fark var, o halde parayı hak etmişim diyorum.

maaş zammı maaşı almadan bildirilmeli ama 1 ay önceden olamayabiliyor. en geç zamlı maaşın alınacağı ayın ilk haftası kabul görebilir.
0
gabe h coud
(28.12.21)
@trixi yanima birini aldilar bana yardimci olsun diye ya salak ya da felaket savsakliyor bahsettim bu durumdan hafifce tabii citlattim.diyeyim ama.hicbir sey olmadi. Belki az zam alacak.bilemem ama insanin canini sikiyor. Niye ugrasiyorum diyorsun
0
🌸ufockinwotm8
(28.12.21)
(13)

Babamın pazar çılgınlığı, bu normal mi?

hadi ya la
Kendisi 64 yaşında, annemle birlikte iki kişi yaşıyorlar evde. Köyde yoksulluk içinde büyümüş, meslek sahibi olunca durumu düzelmiş biri.Kendimi bildim bileli her gün iş çıkışı şehrin farklı yerlerinde kurulan pazarlara gidiyor. Kilolarca ihtiyaç olmayan sebze meyve ile geliyor eve. Geçen gün 10 pak
Kendisi 64 yaşında, annemle birlikte iki kişi yaşıyorlar evde. Köyde yoksulluk içinde büyümüş, meslek sahibi olunca durumu düzelmiş biri.

Kendimi bildim bileli her gün iş çıkışı şehrin farklı yerlerinde kurulan pazarlara gidiyor. Kilolarca ihtiyaç olmayan sebze meyve ile geliyor eve. Geçen gün 10 paket peynir almış, bembeyaz sünger gibi 10 kilo domates ve onlarca poşet ihtiyaç olmayan sebzeyle gelmiş. Neredeyse her gün böyle

Annem de her seferinde yakınıyor, anlatamıyorum bu adama diye bana dert yanıyor. Bütün balkonlar, dipfriz, buzdolabı, kiler ağzına kadar gıdayla dolu. Her hafta kilolarca sebze meyve çürüdüğü için çöpe gidiyor. Anneme kullan işte yemekte yeriz diyor ama bunun mantıklı bir açıklaması yok.

Bu normal olabilir mi, ne yapabiliriz?
0
hadi ya la
(27.12.21)
Oniomania, bir hastalıktır. Psikiatrik destek almanız lazım.
0
Mirket
(27.12.21)
çarşı pazar işi hobisi olmuş. ihtiyaçtan fazla almak tabi ki normal değil.
0
lazpalle
(27.12.21)
Bence de alisveris hastaligi var. Bunu kiyafet kozmetik falan ilgisi olmadigi icin gida alisverisiyle yansitiyor.
0
hot potato
(27.12.21)
aa aynı benim babam. benim gözlemime göre 1. can sıkıntısı ve hobi olarak yapıyorlar bunu
2. bol alışveriş yapıp eve gelince saygı görecekmiş diye düşünüyorlar

ülkemizdeki 60 yaş üzeri erkekler normal değil bence, düzelmez.
0
dafuq
(27.12.21)
bu artık ülkemizde yaşamanın ve mutsuzluğun bir sonucu. sürekli tasarruf etme kar etme kafa yapısıyla bozulan algı. bir sürü emekli ve travmatik kişide görülen hareketler.
0
mikahakkinen
(27.12.21)
Maalesef hayatın bir döneminde yoksulluk ya da yokluk yaşamış insanlarda yaşanan bir durum.

Şimdi imkanım varken alayım, ilerde bir aksilik olur alamam düşüncesiyle alıyor.

Bir dönem ben de yaşadım benzerini oradan biliyorum.

Bir de diğer arkadaşların dediği gibi, yaş ilerledikçe ben işe yaramıyorum algısı oluşuyor büyüklerde. O yüzden "bak yemek getirdim" gibi şeylerle işe yarar hissetmeye çalışıyor. Anladığım kadarıyla aranız kötü değil. Bazı konulara dahil edin. Fikrini alın falan. Önemli hissetsin.

Konuşmayı deneyin baktınız olmuyor bir destek iyi olabilir. Uygun bir dille anlatırsınız.
0
anten
(27.12.21)
Bi gün satın alıyorsa bi gün gıdayı işlemekle geçirmeye ikna edin. Kurutsun, kavanoz yapsın, reçel yapsın vs. Böylece hem yemekler bozulmaz, hem daha az alışveriş yapar, hem de işe yarar hissetmeye devam eder. Fazla şeyleri de komşulara, ihtiyaç sahiplerine falan dağıtırsınız.
0
plutongezegendegilmi
(27.12.21)
Bunun üstüne gitmek lazım, benim önerim pazar tezgahı kiralayıp. Bir süre halden bolca alsın satsın. Belki rahatlar içi. Alma duygusu körelebilir.
0
ykyt
(27.12.21)
En guzel yorumu dafuq yapmis. Yoksulluktan degil.

"bol alışveriş yapıp eve gelince saygı görecekmiş diye düşünüyorlar"

Suradan super peynir buldum muhabbeti gibi iste. Peynir kimsenin umrunda degil.
Adam bir sekilde "ise yariyorum hala olmedim" davranisi gosteriyor.

Duzelmez ben duzelen gormedim.
Pazari birakinca da baska seye saracak. Atiyorum saatci bulacak hergun onu darlayacak.
Haftada 2 kere evdeki saatleri tamir ettirecek.
0
divit
(27.12.21)
babam da sürekli çay bardağı alıyor. alışveriş hastalığı işte sosyalleşmek için çarşı pazar geziyor. yapıyor böyl şeyler babalar.
0
Hallegadola
(27.12.21)
normal değil. azaltmasını sağlayabilirsiniz. baba bana 1 kilo kars kaşarı alır mısın gibi? hedef verin. dedem de sezonluk ürün seçer şu sıralar şehir dışından pekmez getirtiyor. herkese getiriyor.ama atılmıyor.
0
gatherer
(27.12.21)
@plutongezegendegilmi + 1 —burada önerilen satın aldıklarını işlemek uğraşı, bir yakınımız için işe yaramıştı. bir sürü domates aldıysa; gel otur bunun salçasını yap o zaman diyeceksiniz. hem meşgul olmuş oluyor, hem daha işe yarar hissediyor, hem de mutfaktaki dengeyi (her yerin dolup taşması) az buçuk kavrayınca daha dengeli alışveriş yapmaya başlıyorlar.
0
kaptankedi
(27.12.21)
hobi bahçesi en güzel çözüm.

arkadaşımın babası 2 dönüm bahçe arazisi aldı. sıfırdan herşeyiyle 2 katlı ev ve sebze bahçesi, kümesler vs. hepsini kendisi yaptı tek başına, yardım almadan. bir yerden sonra kendini amorti de eder. salkım domates satar, ot satar (reyhan, semizotu vs) keklik, tavşan satar, organik yumurta satar.
0
gabe h coud
(27.12.21)
(4)

Uyuyamadım ve yarın uyanık kalmam lazım halp

aguen
Merhaba duyuru, iki haftadır izindeydim ve son iki günkü çabalarıma rağmen düzeltemedim uyku saatlerimi :/ Yarın (bugün) işe gideceğim. Normalde enerji içeceği falan geçiştirirdim ama akşam da arkadaş yurtdışına dönecek ona veda edeceğim.Bugün (dün) 13:00te uyandığımı düşünürsek 35-36 saat yapıyor t
Merhaba duyuru, iki haftadır izindeydim ve son iki günkü çabalarıma rağmen düzeltemedim uyku saatlerimi :/ Yarın (bugün) işe gideceğim. Normalde enerji içeceği falan geçiştirirdim ama akşam da arkadaş yurtdışına dönecek ona veda edeceğim.

Bugün (dün) 13:00te uyandığımı düşünürsek 35-36 saat yapıyor toplam uyanık süre. Çok değil aslında neden bu kadar gerildim bilmiyorum ama sizin bu durumlarda tercihiniz ne oluyor sorayım dedim.

Şu anki plan sabah soğukta yürüyerek işe gitmek + yolda kahve almak + gerektikçe enerji içeceği ile günü kapatmak
0
aguen
(27.12.21)
Uyumadigi dusunmemek
Enerji icecegi bende ters etki yapiyor 3-4 saat sonra full cöküş..
Cay kahve ve kendini mesgultutmak
0
eja
(27.12.21)
Arcallion 2 adet tok karnına
0
kisa
(27.12.21)
Modafinil yapıştır bi 100 mg.
0
plutongezegendegilmi
(27.12.21)
keşke akşam bir melatonin çaksaymışsın.

çok uykun gelirse toplantı ayağına gidip 1 saat kestirsen mis gibi olur aslında
0
lcha
(27.12.21)
(4)

Uzay temalı tek başına oynanacak oyun önerisi

zephyrantes
merhaba,pc oyunlarıyla ilişkim ortaokulda mario seviyesinde kaldı. ama bugün çok sıkıldım ve böyle herhangi bir rakip ve/veya ekip olmadan tek başıma oyalanacağım, uzay temalı bir oyun tavsiyesi istiyorum. bir de bedava olursa tadından yenmez.böyle bir şey var mı? ondan bile emin değilim ama olsa gü
merhaba,

pc oyunlarıyla ilişkim ortaokulda mario seviyesinde kaldı. ama bugün çok sıkıldım ve böyle herhangi bir rakip ve/veya ekip olmadan tek başıma oyalanacağım, uzay temalı bir oyun tavsiyesi istiyorum. bir de bedava olursa tadından yenmez.

böyle bir şey var mı? ondan bile emin değilim ama olsa güzel olur. mekanik bişiler yapayım, ya da ne bileyim karşıdan astreoid gelsin ben sağa sola kaçayım falan.

bu duyuru emeline ulaşınca kendini imha edecektir. duyuruyu sık sık kontrol etmiyorum. ekşi'den ulaşabilirsiniz.
0
zephyrantes
(25.12.21)
store.steampowered.com

bedava değil ama 7 lira.
0
plutongezegendegilmi
(25.12.21)
@plutongezegendegilmi cimrilik etmenin sırası değil, 7 tl makul imiş. teşekkürler.
0
🌸zephyrantes
(25.12.21)
Neon chrome olur mu? Firmanın adını hatırlayamadım ama bu oyunun üreticileri seveceğiniz türden başka işler de yapmış olabilir.
0
encokbenisevinnolur
(26.12.21)
Emülatör kur pc'ye, ciuff cuff diye ateş ettikçe ses çıkartan, yatay hareket edip sadece ateş ettiğin oyun vardı, onu oyna.

Duyuruya duyuru girip "ben duyurulara pek bakmıyom, bana ekşiden mesajla ulaşın" diyeni de gördük çok şükür, emredersin paşam, yanıp tutuşuyorduk sizi sözlükte bulup uzaylı oyun önermek için
0
savidan
(26.12.21)
(8)

yeni matrix izlenir mi?

floydian
insanlar hype ile çok gömmeye müsait oluyor böyle popüler filmleri de, eski matrix şöyleydi bu ne şimdi falan olaylarına girmeden kendi başına matrix hatrına bile izlenmez mi?
insanlar hype ile çok gömmeye müsait oluyor böyle popüler filmleri de, eski matrix şöyleydi bu ne şimdi falan olaylarına girmeden kendi başına matrix hatrına bile izlenmez mi?
0
floydian
(25.12.21)
Eski matrix hatrına izlenir, eleştiriler şu yüzden 99 dan beri filme derinlik katabilecek felsefi olarak tartışılabilecek bir çok gelişme, konu ortaya çıktı fakat yönetmenin bu malzemeleri kullanmaması, e bu da bir tercih
0
freebird5406_2
(25.12.21)
tam da eski matrix hatrına izlenmez, çünkü eskisine hakaret gibi bi şey omuş. bence berbat ama nasılsa izleyeceğiniz için kendiniz de göreceksiniz ne kadar kötü olduğunu. ben en son bu kadar kötü görüş duyup haluk bilginerli demet akbağlı filmi izlemiştim ya ne kadar kötü olabilir ki deyip. meğer haklılarmış, çok kötüden de kötü olabilirmiş. aynı ayardalar.
0
erenderk
(25.12.21)
Gömenlere sinir oluyorum. Postmodern anlatı kullanmış. Klasik Matrix izleyicisinin beklentisini bu sebeple karşılamıyor. Filmi izlediğin her an film izlediğinin farkındasın. Katharsis yok. Filmin başladığı anla birlikte kırmızı hapı içiyor seyirci. Ilk Matrix filmini tabii ki geçemez. Filmler, Animatrix ve The Matrix video oyununa hakimsen filmin derinliğini sorulan sorulara cevap verdigini anlıyorsun.

Son filmin yeniliği efekt degil anlatının değişmesi olmuş
Bayıla bayıla izledim.
0
Corpsebridee
(25.12.21)
Tabii ki izlenir.
0
Kediyi üzdün
(25.12.21)
Marvel filmleri ayarında bir dandikliği var.

Onları seviyorsan bunu da seversin, ama marvel'a gitmiyorsan buna da gitme bence.

Yani üçüncü film de kötüydü (hatta ilk film hariç tüm seri kötü) ama gittik izledik zamanında, o yüzden yine âdet yerini bulsun diye gidip izledim ben. Ama izlemeseymişim de olurmuş, üçüncü filmden bile kötü.

Niye ilk filmden sonra hepsi kötü? Çünkü anlatacak bir hikayeleri yok. İlkinde simülasyon argümanını açıkladılar, konu bitti. Yani Ahmet gitmiş Mehmet'i vurmuş tarzı "hikayeler" beni sarmıyor, çünkü asıl olay Ahmet'in Mehmet'i vurmasına neden olan duygular / düşünceler, niye vurdu? Bunlardan bahsetmen lazım.

Simülasyon argümanının da üstüne koyabileceğin çok şey var, günümüz dünyasından örnek verebileceğin milyon tane olay var. Survival rate'i %99.99 olan bir hastalık yüzünden tüm dünya 2 yıldır kafayı yedi mesela, bundan alâ simülasyon yok. Nasıl oldu bu iş, koy korkuyu, koy rıza inşasını, matrix'e bi virüs bulaşsın, arkasından neler neler çıkar. Ama bunun yerine "umutla korku çok yakın duygulardır" diye bir satır replik koyup geçince olmuyor maalesef.
0
plutongezegendegilmi
(25.12.21)
aga imdb puanı 5.9. her geçen gün düşüyor. eleştirilerin çoğu kötü ama millet sırf matrix diye övüyor işte. kötü olduğuna inanmak istemiyor kimse. kim ne derse desin imdb puanı 5.9 olan filmi merak etmem. hangi seri olursa olsun.
0
nothing in my way
(25.12.21)
Zeki müren albüm çıkartsa dinlemeyecek miyiz yani?
İzlicez sonra kötü deriz ama önce izleyeceğiz elbette.
Matrix ulan bu! Nasıl izlenmez, 1’i 18 kere izlemedik mi?
0
erty_ksk
(25.12.21)
tabi ki izlenir. izlemeyip ne yapacaksın ki? hiç bir şey olmasa merak edersin.

ama gerçekten kötü film. o kadar gömdüler dolayısıyla 0 bile olmayan bir beklentiyle gittim ki genelde böyle gidince "e iyi işte lan" kafasıyla çıkarım. ama o bile olmadı maalesef.

animatrix'inden oyununa her şeyine de hakimimdir dünyasının. duyurulduğunda çok da sevinmiştim ama olmadı... :( star wars yeni seriyi falan gömüyorlar da bu onlardan daha kötü...
0
syozkn
(26.12.21)
(5)

Babam ve kayınpederde gördüğüm bir tespit

psmstc
Eşlerini, çocuklarını bep psikolojik şiddet yoluyla belli konularda sindirmişler. Dayak vs. çocuk terbiyesi harici asla yok. Fakat uzun uzun küsme, konuşmama, yer yer ses yükseltme, ufak tefek ezme ile ailede otoriteyi sağlamışlar. Bunlara göre ailede otorite babadır klasik anlayışını bir kenara koy
Eşlerini, çocuklarını bep psikolojik şiddet yoluyla belli konularda sindirmişler. Dayak vs. çocuk terbiyesi harici asla yok. Fakat uzun uzun küsme, konuşmama, yer yer ses yükseltme, ufak tefek ezme ile ailede otoriteyi sağlamışlar.

Bunlara göre ailede otorite babadır klasik anlayışını bir kenara koyarak,

Sizce ailede meşru bir otorite veya karizmatik liderlik olmalı mı? Kadın ya da erkek; ailenin sağlığı, refahı için gerekli gördüğü noktalarda eşini, çocuğunu ikna etmekte, bir işi yaptırmakta zorlanıyor, ve sözünü dinletemiyorsa (karizmatik liderlikten yoksunsa) ne yapmalıdır?
0
psmstc
(25.12.21)
>> Sizce ailede meşru bir otorite veya karizmatik liderlik olmalı mı?

Valla olmalı / olmamalı sorusu çok anlamlı değil bence. Çünkü insan bir sürü hayvanı, sürünün olduğu yerde de hiyeraşi olur. Balıklarda bile var.

Yani doğa canlıları böyle evrimleştirdiyse bir sebebi vardır diyorum, o yüzden bana olması mantıklı geliyor. Zaten "olmasın" desen ne olacak ki? Değiştirmek imkansız değilse bile çok zor, bir de doğal süreci yapay müdahalelerle değiştirmeye kalkarsan bozarsın yüksek ihtimal. Bir süre sonra olması gerektiği hale döner her türlü, arada bozulanlar zarar gördüğüyle kalır.

>> Sözünü dinletemiyorsa ne yapsın?

Sözünü %100 dinletmek zorunda değil. Yani nasıl bazı noktalarda müdahale etmesi faydalıysa (uyuşturucu bağımlısı olan çocuğu zorla tedaviye göndermek gibi), bazı durumlarda da çocuğun isyan edip söz dinlememesi faydalı, çünkü birey olarak kendi kararını vermeyi öğreniyor.

Dolayısıyla bir şey yapmasın, önemli bir şey olsa ikna edebiliyor olurdu zaten. Edemiyorsa demek ki edememesi gerekiyormuş. Çocuğun kendi kararını kendisi verip, ardından zarar görmesi de faydalı bir süreç. Kalıcı bir sakatlığa falan yol açmıyorsa paniğe lüzum yok bence.

Milyon yıllık evrim, on binlerce yılda oluşmuş kültürel süreçlerden bahsediyoruz. İnsan 3 kuruşluk aklıyla bu kadar büyük tecrübeyi küçümsememeli bence. Geleneğe saygı mühim.
0
plutongezegendegilmi
(25.12.21)
Valla bu olay cok karmasik bir konu bence. Karmasik cunku cevap sadece aile ile sinirli olacak bisey degil. Aile dedigin sey aslinda bir toplumun en temel birimlerinden biri oldugu icin aileyi toplumdan ayiramazsin. Toplum ise oyle ya da boyle bireylerin yasamini duzenledigi icin onemli. Toplumu etkileyen seyler ise din, ekonomi, kultur vs gibi seyler oldugu icin onlarin da neredeyse her sey uzerinde etkisi var. Dolayisiyla bu saydigim tum seyler aslinda aile yasamini etkiliyor.

Mesela bizim toplumu ele alip, en distan baslayalim. Nedir bunlar? Din, ekonomi ve kultur. Baskin olan din ve kultur bireyselligi ve ozgurlugu oldukca kisitlayici sekilde. Dolayisiyla bu da toplumdaki durumu ve genel yasayis bicimini etkiliyor, ekonomi de simdilik kotu oldugu icin bu da oldukca kisitlayici bir duruma sebebiyet veriyor. Simdi bunlarin aile uzerindeki etkilerine bakalim. Din ve kultur ortada bir hiyerarsiyi olusturuyor, hadi diyelim ailedekiler dinlere inanmiyor. Bu durumda ise kulturel sebepten dolayi yine bir hiyerarsi/otorite figuru kendini gosterir. Hadi diyelim aile gelenekselci degil bu durumda ise ekonomi ailedeki iliskileri etkiliyor. Eger ailede kazanan tek kisi babaysa bu durumda ona karsi bir bagimlilik olusuyor. O bagimlilik da bir gucu beraberinde getiriyor vs.

Bunlari neden anlattim cunku ailede mesru bir otorite olmali ya da olmamali sorusunun cevabini toplumdan ayri olarak veremezsin. Bana gore ailede otorite falan olmamali ancak bunu saglayabilmek icin oncelikle toplumda bu durumu/anlayisi gelistirmelisin. Diger turlusu kalici sonuc vermez.

Bunun disinda bir de aile kavrami onemli. Misal bizde aile sadece cekirdek aile degil ancak hadi bunu goz ardi edip cekirdek aile kavrami uzerinden gidersek(anne,baba ve cocuklar) bu durumda olay kisiler arasindaki iliskilere bagli. Anne ve baba iliskisinde otorite ya da baskin figur olmamali diyebiliriz ancak en ideal durumda bile ebeveynler ve cocuklar arasindaki iliskide otoriteyi tamamiyla yok edemezsin. Cunku cocuklarin belli bir yasa kadar bakimlarinin ve ihtiyaclarinin giderilmesi gerekiyor. Direkt soz hakkini da cocuklara veremezsin belli yasa kadar cunku duzgun karar verme becerileri vs yok.

Belli bir yastan sonra ise(atiyorum 15 ya da 18 olsun) cocuklar tum kararlarini kendileri verebilecek duzeye gelebilir ancak bu durumda ekonomik olay ne olacak? Bence ideal bir toplumda cocuk bu yastan sonra kendi parasini da kendi kazanmaya baslayip aileye ekonomik bagliligi bitirmeli ancak bu her toplumda olan bir yaklasim mi? Degil dolayisyla onun etkileri de bisekilde devam ediyor.

Neyse, sanirim bayagi uzun oldu yine. Kisaca ozetlemek gerekirse ailede herkes kendi kararlarini kendi verebilecek yasta ve yeterlilikteyse otorite figuru olmamali.
0
j r r tolkien hayrani
(25.12.21)
otorite değil, saygı duyulan liderlik olabilir. ben babama, dedeme, anneme saygı duyarak yetiştim, bu saygı da korkudan değil onların başarısını gördüğüm için zamanla oluştu. yine de onların dediği şeylerin %15-20'sini yapmamışımdır hayatımda. onlar da iyi ki zamanında bizi dinlememişsin vs vs diyorlar zaten. yani en kral otoriter bile olsan dediklerinin tamamı yapılmayacak, bu da dünyanın en doğal şeyi.
0
roket adam
(25.12.21)
onların zamanı için olabilir bir durummuş (doğru olup olmadığı ayrı konu). günümüzde bunu uygulamaya çalışsan kadınlar boşanma davası ile gelir. kimse kimsenin kendisini sindirmesine/ezmesine otorite adı altında izin vermiyor artık. aman evliliğim devam etsin de hor görüleyim diyen yok.
0
deartheodosia
(26.12.21)
Bütün dünyada Y ve Z nesilleri olarak neredeyse hepimizin derdi bu. Şanslı bir azınlık haricinde hepimizin ebeveynleri öyle ya da böyle, çeşitli seviyelerde bunu yaptı/yapmaya devam ediyor. Ne yaptığının çoğu zaman farkında bile olduklarını düşünmüyorum, onlar da kendi babalarından gelen alışkanlıkları refleks olarak sürdürüyorlar. Özellikle orta doğu ve asya coğrafyasında tüm milletlerin gençleri konuştuğu zaman aynı şikayetleri duyuyoruz. (batı'da aile baskısı yok değil, sadece uygulama şekli farklı. Orta doğulu biri ailesinden şikayet ettiği zaman bire bir aynı şeyi görüyorum.)

Karizmatik liderlik demek her istediğini istediği zaman zorla veya manipülasyonla yaptırmak demek değil ki. Çocuğunun ihtiyaçlarını ve isteklerini sözel, psikolojik, beden dili, gelecek, durum analizi gibi çeşitli seviyelerde gözlemleyip, hatalar yapmasına izin vererek hayatı öğrenmesini sağlarken daha üst seviyede korumacı olarak rahatsız etmeden akranlarının gerisinde kalmadan geliştmesine yardımcı olmakla ilgili. X nesli konuşmayı ve iletişim kurmayı bilmediği için "bence en iyi bu, ıh, ha, otur yap" gibi mağara adamından hallice iletişim kurmaya çalıştıkları için çatışmalar yaşanıyor.

Meşru bir lider olmalı mıdır derken, ebeveynlik(eğer tek ebeveyn değilse) zaten takım işi. Tek bir kişinin liderliği demek = otokrasi. Tek adamcılıkla iyi aile yetiştirmek yüzde 80 başarısız olur, başaran için de ailesi için de çok yorucu oluyor çünkü biraz bala göte tutuyor o işler.
0
r_u_h
(28.12.21)
(1)

React projesini nerde çalıştırabilirim?

tchuck
birine göstermek için yazdığım basit reactjs projesini nereye koyabilirim göstermek için?şimdi domainidir, sunucusudr vs. uğraşmak istemedim. direkt atıp çalıştrabileceğim bir yer var mı?
birine göstermek için yazdığım basit reactjs projesini nereye koyabilirim göstermek için?
şimdi domainidir, sunucusudr vs. uğraşmak istemedim. direkt atıp çalıştrabileceğim bir yer var mı?
0
tchuck
(25.12.21)
plutongezegendegilmi
(25.12.21)
(5)

sene başında macbook pro m1 alanlar

mr.goodcat
batarya durumunuz ne alemde? benim 22 döngüde batarya sağlığı %91 oldu. kayıp fazla gibi geliyor. hatta 1 sene bile olmadı alalı mart-nisan gibi almıştım."macbook pro m1" kullananlar pil durumlarını yazarsa karşılaştırmış oluruz.
batarya durumunuz ne alemde? benim 22 döngüde batarya sağlığı %91 oldu. kayıp fazla gibi geliyor. hatta 1 sene bile olmadı alalı mart-nisan gibi almıştım.

"macbook pro m1" kullananlar pil durumlarını yazarsa karşılaştırmış oluruz.
0
mr.goodcat
(24.12.21)
agustos'ta macbook air m1 aldim, 100% su anda.
0
antikadimag
(24.12.21)
biraz fazla geldi bana da, Nisan 2020'de 16" intel i9 aldım, şuan 93 döngüde, sağlık %87'de.
0
do you remember me
(25.12.21)
az şarj etmiş olsan da, zamanla ilgili (veya sıcaklık vs) bilmediğimiz bi faktör de vardır belki.

Pro değil Air ama elinde veri olsun yazayım, Nisan'da aldığım m1 air 93 döngü, %96 sağlık.
0
nhk ni youkosu
(25.12.21)
@do you remember me, aynı zamanda aynı bilgisayarı aldım. döngü 256, sağlık %89.

kullanım sıklığı çok da farketmiyor gibi :G

@mr.goodcat, hocam 10 küsür yıldır macbook kullanıyorum, 1 yıl olmadan %10 kayıp bence çok. pil standart bir şey değil, ondan da olabilir, kullanım tarzı da etki ediyordur, ama yine de garantisi bitmeden pili değiştirtin bence.
0
plutongezegendegilmi
(25.12.21)
55 döngü saglik %100 ama bu durumla ilgili sikayetler vardi okumustum bazi makinelerde bir sebeple boyle bir sey oluyor, sebebi bulundu mu apple degistiriyor mu yoksa nedir bilmiyorum, surasi iyi bir baslangic olabilir: discussions.apple.com

bir cok sitede haberlere de dusmustu bir aramak lazim.
0
robokot
(25.12.21)
(23)

Herkesin pazarlık yapması, üç kuruşun peşine düşmesi canımı sıkıyor

plutongezegendegilmi
Bir süredir freelance iş yapıyorum. Proje bazlı değil saatlik fiyat veriyorum. Ayıptır söylemesi müşterilerimin de hepsi çok memnun, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.Ama istisnasız HERKES pazarlık yapmaya çalışıyor. Adama 50$ diyorum, 40$ olmaz mı diyor. Bugün, daha önceden de yıllarca beraber ç
Bir süredir freelance iş yapıyorum. Proje bazlı değil saatlik fiyat veriyorum. Ayıptır söylemesi müşterilerimin de hepsi çok memnun, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

Ama istisnasız HERKES pazarlık yapmaya çalışıyor. Adama 50$ diyorum, 40$ olmaz mı diyor. Bugün, daha önceden de yıllarca beraber çalıştığımız adama, çok fazla da parası yok, bir de o kadar tanışıyoruz, hukukumuz vardır diye 35$ dedim, 30 olmaz mı dedi. Yani durumu 5$'a ihtiyaç duyacak kadar kötü değil, jest olsun diye 50 dememiştim halbuki.

Yani bunun çok basit bir çözümü var, 50 istiyorsam 60 derim, pazarlıkla 50'ye ineriz ben yine istediğimi alırım. Ama bu yaklaşım bana "çakallık" gibi geliyor, içim rahat etmiyor. Ben hesabımı kitabımı yapıp sana bi rakam söylemişim, niye beni çakal varsayıp direkt pazarlığa girişiyorlar anlamıyorum ve bu durum çok canımı sıkıyor.

Bi de bu durum evrensel. Yani Amerikalı da aynısını yapıyor, Arap'ı da Avrupalısı da Türk'ü de. Adama diyorum ki ben şuraya 5 saat daha ayırayım, daha güzel olsun diyorum. Hemen "bu 5 saatlik harcama bana kaç müşteri daha getirecek" hesabı yapıyor. Bilmiyorum abi, ben sadece daha güzel olsun istiyorum, o yüzden yapayım dedim. "Daha çok para alayım" derdinde değilim, öyle olsam baştan pazarlığı ona göre yapardım, ama bi iş sırf güzel olsun diye milyon dolarlık projede 200-300$ para harcamaktan kaçmak bana aşırı çiğ bir hareket gibi geliyor.

İçimi döktüm, sorularım şunlar:

1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?
0
plutongezegendegilmi
(22.12.21)
Yakın bir arkadaşım sizinle aynı durumda. Her iş yaparken pazarlık yapmaktan, mücadele etmekten yorulmuş bir halde. Özellikle ekonomi bozuldukça artıyor tabi. Kişinin işi öğrenene kadar verdiği emek iş için harcayacağı mesai göz önüne alınmadan gelen teklifler artık küfür gibi gelmeye başladı. Değersiz hissediyor bu yüzden de ruh sağlığı için yüz binlerce kişi gibi yurtdışına gitmeye yol bakıyor.
0
Ufuk
(22.12.21)
freelance sitelerinden komisyon ödeyerek de olsa iş alın. hiç muhatap olmadan saatlik ücret şu kadar gibi belirtin
0
OrangeYellow
(22.12.21)
Piyasının zaten ortalama olarak biraz altında ya da ederi kadar teklif verdiysen sorun etme.
Tok satıcı ol bu durumda.
0
Erva
(22.12.21)
satış işinde her bölgenin, her sektörün, her segmentin her müşteri kitlesinin iş yapış şekli farklıdır. ufak müşteri "50 dolar olmasın da 40 olsun" diye pazarlık yapar, 10 binlerce çalışanı olan enterprise müşteri "liste fiyatından %95 indirim ver" diye darlar. bu kültürel kodları bilip oyunu ona göre kurman ve karını maksimize etmen lazım, satış budur zaten. burada etik olmayan hiç bir şey yok. sen yukarıdan fiyat vermeye devam et. çer çöp ölücü müşteri fiyat yüksek diye uzak durur, o parayı verecek adama da indirim verirsin, olur biter. eğer standart olarak piyasa ortalamasında ya da piyasa altında iş veriyorsan satıcı algın da buna göre oluşacaktır ve dolayısıyla bu ölücülerle daha fazla uğraşman gerekecektir.
0
roket adam
(23.12.21)
Arkadaşlar, teşekkür ederim ama derdim yalnızca para değil. Yani ben de isterim çok param olsun zengin olayım falan, ama o ayrı konu.

Adamın ne fiyat verirsem vereyim, zaten fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr" diye düşünüyor olması can sıkıcı geliyor. Zaten o yüzden duyuruyu gönül işlerine açtım.

Bir de bu işlerin "iş hayatı böyle" olarak ayrıca ele alınabileceğini de düşünmüyorum. O yüzden pazarlık skill'lerimi geliştirip, fazla parayı alıp çıkmayı tercih etmek istemiyorum.

Çünkü bence verdiğimiz her karar karakterimizi şekillendiriyor. Yani ben de iş hayatında çakallık yapıp 3-5 fazla kazanabilirim, ama bu benim karakterimi yontar, o da iş-dışı hayatıma da etki eder, ondan sonra da hem kendim hem de çevrem için daha tatsız bir insan olurum diye düşünüyorum. Bu yüzden böyle insanlarla iş yapmak da canımı sıkıyor.
0
🌸plutongezegendegilmi
(23.12.21)
Valla hocam teklifi verirken nasil konustugunu tam bilmiyorum ancak ben freelance calisirken eger indirim yaptiysam fix lafim 'normalde X lira ancak senin icin Y olur'(X>Y) seklindeydi. Diger turlusu dedigin gibi oluyordu cunku verdigim teklifin aslinda indirimli teklif oldugunu bilmiyorlardi. Dolayisiyla teklifinin indirimli teklif oldugunu muhakkak belirt bence, bu sayede oyle pazarlik yapmak zorunda gibi hissetmezler.
0
j r r tolkien hayrani
(23.12.21)
Yıllar önce üniversite öğrencisiyken özel matematik dersi veriyordum. Onda bile pazarlık yapan oluyordu. Pazarlığın mantığını anca kendiniz pazarlık yapma ihtiyacı ya da isteği duyduğunuzda tam olarak anlayabilirsiniz. Diyelim ev kiralayacaksınız. Kiraya 2100 demişler. Yani oradaki 100'ün indirim payı olduğu çok belli. 100 lira gitmesin diye siz de pazarlık yapmaya çalışabilirsiniz.

Hatta bazen siz demeden 100 lira indirim yapabilirler. Amaç size kabul ettirmek. Siz de onlar demeden normalde 60 ama size 50 derseniz inanılmaz bir ikna atmosferi oluşturabilirsiniz. Bu sefer karşıdaki 10 dolar indirdi, hemen kabul edeyim diyebilir.
0
dissendium
(23.12.21)
@dissendium, hocam işte dediğim tam olarak da bu. Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?
0
🌸plutongezegendegilmi
(23.12.21)
sen bunu yapmak istemiyorsun, bunu anlıyorum. teknik işler yapan insanlar bu oyundan hoşlanmaz zaten genel olarak, daha düz ve öngörülebilir bir fiyat tablosu olsun gelen gelsin gelmeyen gelmesin istiyorsun haklı olarak. ama paranın yansıdığı hiç bir yerde öyle olmuyor maalesef, özellikle hizmet pazarlarken mutlaka bir satış stratejisi olmak zorunda.

freelance çalışan olarak bunu yapmak zorundasın çünkü işi yapan da sensin, satan da sensin. o zaman bunu çakallık, etik-dışı vs olarak görmekten ziyade bir strateji, bir oyun, işin gereği olarak görecek şekilde mindset'ini değiştirmen gerekiyor. yanlış bir strateji izlersen de ucuzcu müşterilere ucuza iş yapıp işinden nefret etme riskin yüksek. ama yok ben bununla uğraşmak istemiyorum abi dersen (bu da gayet normal haklı bir tercihtir yani), o zaman satışla hiç uğraşmayacağın bir işte, mesela direkt bir şirket bünyesinde çalışman daha mantıklı. bırakırsın başkaları bunlarla uğraşır, sen de işini yapar geçersin.

dediğim gibi dünyanın her yerinde, her müşteri segmentinde farklı bir practice var bu konuda. ama bir kural mutlaka var ve her projede, her işte bu tiyatro oynanıyor. alanında apple gibi bir şey değilsen de öyle "benim fiyatım bu kardeş" deme şansın olmuyor maalesef.
0
roket adam
(23.12.21)
bunu kişisel almamak lazım öncelikle. zaten tanıdığınız olsun, tanımadığınız olsun, farklı ülkelerden insanların aynı talepte olması olsun bu durumu da kanıtlar nitelikte bir şey.

george carlin'in bir gösterisinde söylediği bir şey vardı "iş dünyasındaki herkesin işi gücü karşıdakine nasıl daha çok geçiririmdir." gibi bir şey söylüyordu. piyasanın düsturu bu. üreten yüksek fiyat veriyor ki bir umut pazarlık yapılmazsa veya çok zorlanmazsa aradaki farktan kazandığını kâr sayıyor. tüketen de yıllar içinde pazarlık yaparak fiyatın iyi kötü %10-15 düştüğünü deneyimlemiş hep, ilk teklif edilen fiyatın her zaman şişirilmiş olduğunu düşünüyor bu yüzden. e bir de ölücülük diye bir şey var, satıcının zor durumda olmasını umarak belirtilen fiyatın yarısını teklif ederler "ya tutarsa" diye.

yıllardır beraber çalıştığınız insan bile hala indirim kovalıyorsa demek ki bu zaman içinde geliştirilebilen bir anlaşma da değil, ki benim deneyimim de o yönde. o yüzden her zaman pazarlık paylı fiyat vereceksiniz. hem sizin cebiniz yanmayacak hem de alıcı da "oh be fiyatı kırdım biraz" diye iyi hissedecek.
0
yviene
(23.12.21)
@plutongezegendegilmi, abi sen tamam diyorsun da başkası tamam demiyor. Evi kiralayacak kişi nasıl bir insanla karşılaşacağını bilmediği için pazarlık payı bırakıyor. 2000 desen adam 1900 olmaz mı der. Bir de indirim yaptırmış olmanın getirdiği bir tatmin duygusu var. İnsan garip bir canlı. 2 liralık şeyi 1 liraya alınca deli gibi sevinebiliyor. Bir de bu işlerde süreklilik önemli. İndirim olunca müşteriyi bağlıyorsun. Gerçek bir indirim olmasa da insan böyle küçük oyunlarla kandırılabiliyor.
0
dissendium
(23.12.21)
Valla kurumsal etiket fiyatın olmadığına göre bundan kaçarın pek yok gibi. Sektörünüzde dünya çapında böyle bir anlayış oluşmuş sanırım tüm dünya vatandaşları yaptığına göre. Ben turizm sektöründeyim, bir iki futbol kulübü pazarlığın anasını ağlatıyor resmen, onun dışında pazarlık yapan kimse olmuyor. Futbol kulüplerine de artık ayar olduğum için 50% fazla fiyat çekiyorum. Hiç uğraşmak istemiyorsam cümleyi 'verebilecegim en düşük fiyat x$' gibi kurarım yine de pazarlık yapıyorsa malesef olmaz deyip geçiştiririm.
0
uvbray
(23.12.21)
@roket adam, normal çalışan olarak da durum farklı değil ki. Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?

Yani şöyle pazarlık olsa anlarım, ya bütçemiz 900, ama sana da 1000 lazımmış, o zaman 900 verelim ama 2 hafta da fazladan izin hakkı verelim, ortada anlaşalım. Bu mesela bence mantıklı bi pazarlık, ama durduk yere "hadi bana indirim yap" işini anlamıyorum cidden. Niye yapayım? Kaldı ki baştan adama sempati duyup indirim yapsam bile adam bu sefer daha da fazlasını istiyor. Ayıp yav. Sanki baştan hakkımdan fazlasını istemişim muamelesi gibi.

Asperger değilim bildiğim kadarıyla, konsepti de anlamadığımdan ya da beceremediğimden değil. Hiç hoşlanmıyorum sadece. Dilencilik gibi geliyor. Tüm dünya buna nasıl okey olmuş, o da çok acayip.

Rant yapıyorum bu arada, yani cevaplar için teşekkürler. Sinirim bozuldu süreç esnasında, burada biraz ağlayıp rahatlamaya çalışıyorum :D
0
🌸plutongezegendegilmi
(23.12.21)
freelance adam alanlar zaten cakalin onde gideni oluyor.
Sen bedava yaparim desen ona da itiraz etmez, bana hala 40 dolar odeyecek ucus okulu sahibi amerikali var.

Bu adamlar zaten duzgun olsa gidip bir sirketle anlasiyor 200bin dolar veriyor. Dusunmuyor bile.
Ama nerede sinegin yagini cikarmanin pesinde adam var hepsi freelance sitesinde takiliyor.

Tabi bir de is yapanlarin sirf isi kapmak icin 3 kurusa is almasi var. Bunlarin yuzunden alisiyorlar.

Benim de cidden ustteki gibi belese is yaptigim oldu.
Cok les ortamlar ya, dayanan adama helal olsun.
0
divit
(23.12.21)
Freelance iş özelinde demiyorum ama pazarlık konusu hayatın her yerinde var. Şirketler arası dev satın alma sözleşmelerinde bile pazarlık olur. Tabii yaklaşım birebir konuşma gibi "şu fiyata olmaz mı?" şeklinde değil. Bunun yerine satıcıya 'hedef fiyat' gönderilir veya direkt teklifini 'revize etmesi' talep edilir. Hatta satın almacının, teklif vereni arayıp hiç olmadığı halde "elimde şöyle bir teklif var ama işi size vermek istiyoruz, bunun altına inemez misiniz?" diye sorduğu pazarlık şekli bile var.

Uzun lafın kısası bunu dert edinmemeye çalışmak lazım. Özellikle alınacak hiçbir şey yok. Pazarlık payı koymayı diğer insanlar çakallık olarak değil de hak olarak gördükleri için pazarlık yapmakta da bir beis görmüyorlar.

Ben pazarlık yapabilen biri değilim ama örneğin araba falan alıyorken mutlaka yaparım. Çünkü ikinci el otomobil piyasasında pazarlık payı koymamak anormal hale gelmiş. Sıfır araç alımında bile 10 farklı bayiden 10 farklı fiyat alabiliyorsun. Böyle bir ortamda insanların fiyatta indirim istemesi gayet normal.
0
himmet dayi
(23.12.21)
1- Evet. Pazarlik artik her sektorde, her toplumda var. Insanlar zenginlestikce cimrilesiyor. Benim tanidigim cimri adamlarin ezici cogunlugu cimri ama alakasiz konularda. Gider $5000 bir sise sarap alir ama pizza getiren cocuga 1 dolar bahsis verirken eli titrer.
2- Evet, cozumu yuksekten baslayip dusunce istedigim rakama gelmek, culsuz adamla is yapmamak, mumkun olduguna kendini ucuzdan satmamaya calismak. Sen indikce degerin azaliyor.
3- Bedeva isi ben cok sevdigim, dost bildigim arkadaslara ve yakin akrabalarima yaparim. Onun disinda para mevzusunu cozduysen zevkine saga sola kiyak yapilabilir.
0
cooperr
(23.12.21)
1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?
evet, herkes pazarlık derdinde, çünkü kazıklayanlar çok. o kadar kazıkçı arasından hangisi hakkaniyetli fiyat hangisi değil tüketicinin anlayacağı bi şey değil bu. böyle düşünerek yola çıkarsa kazıklanır. müşteri ne bilsin sizin fiyat şişirip şişirmediğinizi, herkes şişirdiği için her satıcıya yaklaştıkları gibi yaklaşıyorlar. çok normal. en güzeli bu mu, hayır. ama olay bu.
2- Boşuna mı dert ediyorum bunları? Nasıl çözeriz?
boşuna dert ediyorsunuz. çözümler: 1. satış kısmını başkalarının yüklendiği bir iş modeline geçersiniz (ya partner bulursunuz ya da başkasının yanında çalışırsınız). 2. yüksek fiyat çekersiniz, indirimle normale düşer. 3. bende fiyat bu kardeşim deyip kapıyı gösterirsiniz.
3- Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?
bunu anlamadım. siz sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden mi iş yapıyorsunuz? öyle iş mi yapmak istiyorsunuz? bunun pazarlıkla alakası ne?

edi: üç kuruşun derdine bi müşteri düşüyormuş gibi sormuşsunuz ama madem üç kuruş siz de derdine düşmeyebilirsiniz.
0
erenderk
(23.12.21)
1- Hocam sadece senin mevzunda da değil, genel olarak insanlar pazarlık seviyor ve ilk fiyattan almayı istemiyor. Sırf bu yüzden fiyat çalışırken hep üstünü söylüyorum şurdan bırakırım gibi düşünüyorum. Şöyle diyim koca firmalarda bile durum bu.

2- Dert etme çünkü insanları değiştiremezsin. En güzeli yüksek fiyat çak pazarlık yapıp mutlu olsunlar. Çakallık değil bu, olması gereken oldu artık.

3- Yapılabilir ama iş ayrı dostluk ayrı
0
lcha
(23.12.21)
"fazla para isteyip de onu kazıklamaya çalışıyormuşum gibi düşünmesine alınıyorum ben. Bu değilse de, "ne koparsam kâr"

çoğu kimse böyle düşünmüyor, siz onların böyle düşündüklerini iddia ediyorsunuz, kim size gelip sen beni kazıklamaya çalışıyorsun dedi? öyle demiş olsalardı X işi Y fiyatına yapıyorum bunu dediler haklılar mı yoksa kendimi çok mu abartıyorum diye sorardınız.

" Yani eve 2000 istiyorsan 2000 de, ben de bana uyuyorsa "tamam" diyim veriyim o parayı. 2100 dediğinde de pazarlıkla 2000 oluyor, aynı sonuca varıyorsak o aradaki eforu niye sarfediyoruz, çok saçma değil mi?"

değil, insanlar küçük mutlulukların peşinde koşmayı büyük mutluluklara tercih ederler. oradaki 100 lira indirim yada pazarlık payı karşı tarafın psikolojisini rahatlatmak için. insanlar kar etmeyi severler. sevdikleri şeyi onlara vermenin ne kötü yanı var?

"Adam iş ilanını açmış, kaç para istersin diyor, 1000 diyorum mesela, 900 olmaz mı diyor. 900 olacak olsa niye 1000 diyeyim?"

yine yukarıdaki şey, adamın bütçesi 900 lira için değil zaten, maliyeti düşürmek için yaptığı bişi, bu şekilde kar maksimazsonuna gitmeye çalışıyor ancak bunlar böyle defter kitap üzerinde düşünülerek yapılan şeyler değil, icgüdüsel şeyler.


"1- Benzer gözlemleriniz var mı, siz ne düşünüyorsunuz?"
bende çok hoşlanmam bu işlerden, bir gün biri bana pazarlık sünnettir demişti orada anlamıştım konu aslında pazarlığın alıcı için biraz keyif verici olması durumu var.

2 - bence boşuna dert ediyorsun, kimse senin kazıkçı olduğunu düşünmüyor onlardan fazla para almak istediğini düşünmüyor/hissetmiyor sadece maliyetini düşürmeye çalışıyor, milyonluk projelerdede böyle çünkü milyonlıuk projede tek çalışan sen değilsin herkesten 100 dolar kar etse belki 100 bin dolar kar edecek. onu da reklam bütçesine katacak vs. vs. elindeki kaynakları mümkün olduğunca efektif kullanma peşindeler, dediğim gibi icgüdüsel bir hareket bu. en az eforla max verim elde etmenin modern toplumdaki yeri bu.

3 - yaparsan yapılmış olur, bir yerden birinin başlaması lazım değil mi? ama şunu unutma ki fiyat vermeden yaptığın her şey daha sonra görevin olur ve diğer işlerindede aynı beklentiye girerler ve zorlamaya başlarlar insanlar bunu tecrübe ederek öğrendikleri için yapmamayı tercih ediyorlar.
0
selam
(23.12.21)
Bizde de çok var pazarlık yapan. Hatta öylesine var ki senenin başında hazırlanan tarife yıl sonuna kadar her müşteriye özel fiyatlandırma şeklinde bölünmüş hale geliyor. Üstelik fiyatlara benim karar vermediğimi söylememe rağmen yine de benimle pazarlık yapmaya çalışıyorlar hala. İnsanlar hem iş iyi olsun istiyor hem de para harcamak istemiyor. Mesela benim işim hukuki alanda olduğu için yurt dışındaki partnerlerimiz saat ücreti ile çalışıyorlar. Burada müşteriler fiks fiyata sabah akşam soru sormaya, saatlerce telefonda konuşmaya, sonsuz gereksiz toplantıya alışıyorlar. Aynı muameleyi yabancıya yapınca görüyorlar ki adam çatır çatır harcadığı her dakikanın parasını alıyor. Sonra neden bu kadar pahalıya geldi diye soruyorlar. Parayı verince seni satın almış gibi davranıyorlar bazen gerçekten sinir bozucu.

Büdüt: "Bu çağda sırf güzellik için, maddi bir karşılık beklemeden iş yapılamıyor mu?" demişsiniz bence iş dünyasında bu olmamalı. Bu "biz bir aileyiz" diyen şirketler tadında mesela. Sonuçta ben bir iş yapıyorum sen de bana parasını veriyorsun. Sınırlar olmalı diye düşünüyorum ben. Belki çok duygusuzca yaklaşıyorum ama kesinliği, nerede durduğumu bilmeyi seviyorum.
0
peki madem
(23.12.21)
herkesin yaptığı gibi eksradan bir 'pazarlık payı' koyup düşebilirsin. 50 dersin 40'a düşersin kabul ederler. bu arada kendi emeğine istediğin fiyatı biçebilirsin. bunda da yanlış bir şey yok. çakallık değil yani. yani yüksek ücretlere de çalışabilirsin. bu yüzden saatlik ücretini bir tık yükseltebilirsin.
0
tute
(23.12.21)
1- var, bizzat ben yapıyorum. öncelikle sen değilsindir belki ama ortalık çakal kaynıyor. hakketmeden para kazanmak isteyen, 1 liralık işi 5 liraya pazarlayan insan kaynıyor ortalık. para kolay kazanılmıyor, hele bu devirde işimiz hepten zor. o yüzden paramızı nerden kurtarabilirsek bizim için kar. arada senin gibi düşünen insanlar da oluyor işte.

2- biraz öyle, çözümü yok.

3- çok insanla çalıştım, çok insana iş yaptırdımm ama maddi karşılığında yapması gerekeni bile yapmayan o kadar insan var ki, dediğin biraz ütopik.
0
not sure if serious
(23.12.21)
Arkadaşım vallahi yanlış anlama deeiğim; her Allah' ın günü nasıl pazarlıklar içinde bulunduğuma çok değil bi' kaç defa şahit olsan koşa koşa eve gider, yorganın altına girip titrersin.
21 senedir tam zamanlı olarak iş hayatının içindeyim - ki sektör pazarlığın en tepesindeki sektör desem yeridir heralde - yurtiçi olsun yurtdışı olsun ürünümü dediğim ilk fiyattan sattığım müşteri ya 1 ya 2dir inan.
0
kumandanim
(23.12.21)
(3)

ankara'da cep telefonu tamircisi

blatta hiberna
merhabalar,ankara'da tanıdık, bildik, becerikli, iyi bir telefon tamircisi var mıdır?konu bir önceki duyurumda bahsettiğim ekranı çıkan telefonla ilgili:https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1507225teşekkür ederim!
merhabalar,

ankara'da tanıdık, bildik, becerikli, iyi bir telefon tamircisi var mıdır?

konu bir önceki duyurumda bahsettiğim ekranı çıkan telefonla ilgili:
www.eksiduyuru.com

teşekkür ederim!
0
blatta hiberna
(22.12.21)
100. yıldaki atafix güzel, ben bozulan elektronik aletlerimi hep oraya götürüyorum.
0
plutongezegendegilmi
(22.12.21)
psa nin bahsettigi yer balikcioglu ishani. sihhiyeden kizilaya giderken sag tarafta. ankarada tamir isi orada doner. oraya git, 3-4 yerle konus, gozune kestirdigin birine yaptirtirsin.
0
unabomber
(22.12.21)
fidanlık mahallesinde telefon hastanesi diye bir yer var, oraya da bir bakabilirsiniz. en son telefonumda ciddi bir sorun vardı ve 3 4 yer tamir edilemez demişti, oraya götürdüğümde birkaç saate düzeltmişlerdi
0
vacigok
(22.12.21)
(14)

zıt bölümlü şarkılar

pikap
mutlu neşeli veya hareketli ilerleyip birden tam tersine hüzünlü agresif veya slow melodiye geçen yerli yabancı sözlü veya sadece enstrümantal hangi şarkilar akliniza geliyor? hizli bir melodi değişimini kastediyorum.şarkinin kisa bir bölümünde geçmesi yeterli.çok toparlayamadim ama anlamissinizdir.
mutlu neşeli veya hareketli ilerleyip birden tam tersine hüzünlü agresif veya slow melodiye geçen yerli yabancı sözlü veya sadece enstrümantal hangi şarkilar akliniza geliyor? hizli bir melodi değişimini kastediyorum.

şarkinin kisa bir bölümünde geçmesi yeterli.

çok toparlayamadim ama anlamissinizdir.
0
pikap
(17.12.21)
0
j r r tolkien hayrani
(17.12.21)
puppe

www.youtube.com

bu yavaş başlayıp coşuyor ama. melodi değişimi kriterine uyuyor da hiçbir bölümü mutlu değil.
0
der meister
(17.12.21)
Opeth'in çoğu şarkısı bahsettiğiniz gibi:

www.youtube.com
www.youtube.com
0
plutongezegendegilmi
(17.12.21)
çok tesekkurler cevaplar için sanirim daha farkli bir sey ariyorum bunlar ağir kaçti gibi.
0
🌸pikap
(17.12.21)
Roisin Murphy - House of Glass www.youtube.com
0
hot potato
(17.12.21)
Dediğinin tersi olabilir bu youtu.be
0
olaylar olaylar
(17.12.21)
Çok sevdim yalan oldu
youtu.be
0
el conquerador
(17.12.21)
bohemian rhapsody
olümün uğradığı ıssız ev
0
in vino veritas
(17.12.21)
youtu.be

ilk dokuz saniyesi gibi bir şey aslinda aradiğim müzik.

@in vinto veristas evet bu şarkida da var öyle bir bölüm.
0
🌸pikap
(17.12.21)
barış manço - lahburger

www.youtube.com

05:23'te geçiyor.
0
tabudeviren
(17.12.21)
youtu.be

2.20 de ilk degişim sonra 4.50 de.
0
duptıs
(18.12.21)
enstrümantal dediğinize klasik müzik dahilse vivaldi olabilir. 4 mevsim yaz başı.

Evanescence my immortal sona doğru daha sertleşen bir hava var.

haggard per aspera ad astra girişte yaylıdan sonra gitar giriyor.
0
herzan
(18.12.21)
metallica the memory remains
0
cekcekli
(18.12.21)
@herzan çok tesekkurler sonuncusu istedigim gibi
0
🌸pikap
(18.12.21)
(2)

doğu perinçek kitapları yerine..

hepbiarayisicinde
Perinçeğin ‘hz muhammed’ ve ‘eşcinsellik ve yabancılaşma’ kitapları yerine neyin okunmasını tavsiye edersiniz? 16 yaşındaki kardeşim bu kitapları istiyor. Ben pek alma taraftarı değilim. Teşekkürler
Perinçeğin ‘hz muhammed’ ve ‘eşcinsellik ve yabancılaşma’ kitapları yerine neyin okunmasını tavsiye edersiniz? 16 yaşındaki kardeşim bu kitapları istiyor. Ben pek alma taraftarı değilim. Teşekkürler
0
hepbiarayisicinde
(16.12.21)
www.kitapyurdu.com

şu tarz şeyler okusa çok etkilenir bence.
0
westblack
(16.12.21)
Valla Perinçek falan ama eşcinsellik ve yabancılaşma baya iyi bi kitap. Adam Amerikan entelijansiyasını iyi takip ediyormuş.

Mesela Ulusları Düşüşü örnek verilmiş, polemik için demiyorum ama Obama döneminin düz propoganda kitabı aslında, oldukça boş bi kitap. Yani kritik okumak propoganda metinlerini okumaktan daha iyi bence.

Eğer niye okumak istediğini bilip / sezip de okumak istediyse (ve İngilizce biliyorsa) Curtis Yarvin okusun, epey kafası açılır. Bronze Age Mindset de günümüz politikasının güzel bi kritiği.

Sizin bahsettiğiniz veya benim önerdiğim kitapların hiçbirinin sosyalizmle pek bir alakası yok ayrıca eğer kaygınız oysa.
0
plutongezegendegilmi
(16.12.21)
(16)

benzin alırken nasıl davranıyorsunuz?

ayseee
pompacıya benzinli ya dizel olduğunu söyleyip hemen içeriye ödemeye mi gidiyorsunuz? yoksa dolumu bitirmesini bekleyip öyle mi ödeme yapmaya gidiyorsunuz?arabada tekseniz aracı kitliyormusunuz pompacı dolum yaparken?
pompacıya benzinli ya dizel olduğunu söyleyip hemen içeriye ödemeye mi gidiyorsunuz? yoksa dolumu bitirmesini bekleyip öyle mi ödeme yapmaya gidiyorsunuz?

arabada tekseniz aracı kitliyormusunuz pompacı dolum yaparken?
0
ayseee
(08.12.21)
söyleyip direkt ödemeye giderim. arabayı kilitlemem.
0
sir gawain
(08.12.21)
Merhaba, direkt selam verip benzin der ve benzin pompasını kullandığından emin olduktan sonra ödemeye giderim içeri aracı kilitleyerek.
0
devorgilla the gunslinger
(08.12.21)
-merhaba kolay gelsin.
-...
-fulleyelim.(arabayı kilitleyip içeri geçiş, depo dolana kadar kasa civarındaki ürünlere bakış)
0
olutaklidi
(08.12.21)
söylerim. azıcık sağa sola bakınır gibi yapıp, kapıyı kilitleyip içeri geçerim.
0
sanal uyku
(08.12.21)
Taşıt tanıma, arabadan inmem doldur derim ya da alışveriş veya tuvalet işim varsa doldur deyip kilitler giderim.
0
en bi orijinal
(08.12.21)
Benzinli araçlara dizel koyulamıyor (birkaç istisna mevcut sanırım). Benim aracın deposuna mazot pompası girmiyor. O yüzden "ne koydu acaba?" diye düşünmem. Opet ise araçta ödeme yapar, değilse direkt içeri giderim. Arabanın içinde çantam vs. varsa kapıyı kitlerim.
0
himmet dayi
(08.12.21)
Cevapları okuyunca arabayı kitlemediğimi fark ettim doldur hocam deyip öyle araba açık içeri gidiyorum ben bundan sonra kitleyeyim.
0
Zaman Tamircisi
(09.12.21)
belirli bir tutar söylemişsem aracı kilitleyip ödemek için içeri giderim.

belirli bir tutar söylememişsem, "dolduralım" demişsem, depo dolana kadar aracın başında beklerim, hatta pompa attıktan sonra rakamı en yakın onluğa yuvarlayacak kadar da ekletirim, ondan sonra aracı kilitleyip ödemeye giderim. clio'ya benzin alırken anahtarı vermem gerekiyor (depo anahtarla açılıyor), o yüzden clio'yu daha anahtarı vermeden önce kilitlerim. kilitlemeyi unutmuşsam, giderken depo kapağından sallanan anahtardan kumandaya basıp kilitlerim ve hep havaya uçma tedirginliği yaşarım.
0
kibritsuyu
(09.12.21)
Shell'de şunu diyorum: "fullicez, yeşil pompa benzin." sonra bakıyorum yanlış pompa koymasın diye. sonra biraz bekliyorum, içeri bakıyorum, sıra varsa hemen, yoksa depo dolmaya yakın içeri geçiyorum. arabayı kitlemiyorum, anahtarı, telefonu ve cüzdanı yanıma alıyorum.
0
prole
(09.12.21)
Direkt içeri gidiyorum. Arabayı kitlemem.
0
plutongezegendegilmi
(09.12.21)
arabadan iner,, kapıyı kilitler,

- merhaba, fulleyelim usta.

der, alacağım başka şey yoksa kasanın orada hesabın kapatılmasını bekledim.
0
altinci nesil caylak
(09.12.21)
cami acip selam kolay gelsin dolduralim diyorum, o sirada cantami vs alip cikip odemeye gidiyorum, bazen kitliyorum bazen kitlemiyorum, silgec suyu falan bakiyorlar kaputu acip.
0
eksi sozlukte eksiyen adam
(09.12.21)
Ne kadar dolduracağını söyleyip, kilitleyip, ödemeye giriyorum. Açık bırakırsam kesin pompacı başka müşteriye bakarken biri gelir soyar.
0
r_u_h
(09.12.21)
arabadan inip miktarı ve yakıt türünü söyleyip içeri giriyorum. 20 yıldır bir kere kapı kitlemediğimi farkettim ben de.
0
duster
(09.12.21)
kulağına ayıplı şeyler söylüyorum
0
ananiyimioguz
(09.12.21)
söyler gider arabayı kitlerim.
0
mikahakkinen
(09.12.21)
(4)

macbook almak

dynamico
selam romalılarapple.com çok geç getiriyor, amazonda da pozitif teknolojide de sadece f klavye olanlar varpiyasada ürün yok mu, nereden alıyorsunuz
selam romalılar
apple.com çok geç getiriyor, amazonda da pozitif teknolojide de sadece f klavye olanlar var
piyasada ürün yok mu, nereden alıyorsunuz
0
dynamico
(08.12.21)
Apple.com'dan alıp bekliyorum ben.
0
plutongezegendegilmi
(08.12.21)
Cok acele degilse o kadar pahali bir seyi baska saticidan almazdim
0
hot potato
(08.12.21)
Başka satıcı apple yetkili satıcısı ise bi sıkıntı çıkmıyor, ithalatçı garantisi gibi bişey değil.

Pt'de stok sıkıntısı var bu aralar yenilenir mi o da meçhul, apple bekliyeceksiniz ister istemez gibi gözüküyor.

Apple sitesinden bulunduğunuz konumda almak istediğiniz ürüne göre yetkili satıcıları listeliyor onları da sıklıkla kontrol edersiniz o arada.

locate.apple.com
0
hedep
(08.12.21)
Apple sitesinde yazan teslimat tarihinden daha erken gelebiliyor. Ben her koşulda apple’ı beklerdim
0
kent sakini
(08.12.21)
(9)

Favori fantastik kurgunuz hangisi? Neden?

lafıolmaz
SB.
SB.
0
lafıolmaz
(08.12.21)
Harry Potter serisi. Seriyle beraber büyüdüm. Yeri ayrı.
0
dissendium
(08.12.21)
lotr külttür ama Harry Potter evrenine gönülden bağlıyım <3 yanıtım harry potter
0
helena
(08.12.21)
Silmarillion ve dolayısıyla orta Dünya çünkü Tolkien.
0
j r r tolkien hayrani
(08.12.21)
Silmarillion ve dolayısıyla orta Dünya çünkü Tolkien + 1
0
the end of time
(08.12.21)
ejderha mızrağı serisi. çünkü lotr'dan önce onu biliyordum. ilk göz ağrım :P
yaklaşık hepsi aynı kafa zaten. yol arkadaşları ordan oraya gidiyor falan filan büyücüler cart curt
0
neira
(08.12.21)
Dune diyecektim ama o fantastik kurgudan ziyade sci-fi sayılır.

O yüzden Yerdeniz Büyücüsü diye güncelliyorum cevabımı.
0
plutongezegendegilmi
(08.12.21)
edebiyatta lotr
oyunlarda the elder scrools, witcher (ben oyunuyla tanıdım)

edit: neden? bilmiyorum. çocuğun masal sevmesi gibi bir şey.
0
ya ben lan neyse
(08.12.21)
serçe+tanrının cocukları
fantastik/bilimkurgu olmasının ötesinde cok da iyi bir edebiyat ürünü. özellikle serçe okudugum en iyi şey olabilir. dostoyevski kitapları ile ilk sırada benim için.
0
suyin
(09.12.21)
Açıklayarak gidiyorum, favorilerimi sonda belirteceğim.

LOTR değil. Çok değerli olduğunu kabul ediyorum ve seriyi 1 kez okudum. Bunun yanı sıra Silmarillion'da bitirdim. Beğeniyorum ama ağır buluyorum. Yani birden fazla kez okuduğum pek çok kitap olmasına rağmen LOTR bunlardan biri olamadı. Hobbit'i daha çok seviyorum mesela.

Harry Potter'a gelirsek kitapları deli gibi beklerdik. "Oley! Bu seferki 1000 sayfadan fazla" diye sevinçten deliye de döndüm. Güzel bir seri olduğunu düşünüyorum ancak öte yandan asıl güzelliğinin seri ile birlikte büyümek olduğunu düşünüyorum. Tam olarak hem Harry hem de film oyuncuları ile aynı yaşta olmak kendimde çok fazla şey bulmamı sağlamıştı. Öte yandan şimdi dönüp bakınca bana yetişkin halimde pek hitap etmiyor. Favori serim diyemem bu yüzden.

Yerdeniz Büyücüsü ve Yerdeniz evreni benim tartışmasız favorim. İlk kitapla gençken tanışmıştım be serinin kitaplarını pek çok kez tekrar okudum. Hatta Yerdeniz Büyücüsü kitabını neredeyse sayfa sayfa anlatabilecek kadar hakimim (resmen hatim indirmişim...) ve bu seride gençken nasıl birşeyler bulabiliyorsam şimdi de bulabiliyorum. Nazarımda tarz olarak birbirlerinden farklı olmakla birlikte LOTR'dan daha güzel bulurum.

Son zamanlarda da Disk Dünya serisini keşfettim ve eşsiz bir eser! Bir diğer favori olarak bunu seçmekte hiçbir sakınca görmüyorum çünkü tam bir zeka ürünü. O kadar eğlenceli, komik ve yaratıcı bir evren ki bir arkadaşıma bahsederken "Disk Dünya olmasaydı yaşamımdaki toplam mutluluğumda farkedilir bir azalma olurdu" demiştim. Adeta bu dünya Terry Pratchett'in yüzü suyu hürmetine dönüyor vallahi.

Yazacaklarım bunlardır :)
0
burka
(09.12.21)
(20)

duze cikacagimiza inanmak

in vino veritas
ya cok da uzun zaman surmeyecek ve ulkede isler yoluna girecek gibi geliyor bana. tabii bunu dusundurecek hicbir sey yok bildiginiz gibi, ulkede su an hicbir sey iyiye gitmiyor gibi gorunuyor ama nedense o iyimser inanc da gitmiyor icimden. bi noktada isler duzelmeye baslayacak cunku dibin dibi arti
ya cok da uzun zaman surmeyecek ve ulkede isler yoluna girecek gibi geliyor bana. tabii bunu dusundurecek hicbir sey yok bildiginiz gibi, ulkede su an hicbir sey iyiye gitmiyor gibi gorunuyor ama nedense o iyimser inanc da gitmiyor icimden. bi noktada isler duzelmeye baslayacak cunku dibin dibi artik buralar olmali sanki?

sizde durumlar nasil? ne dusunuyor/hissediyorsunuz?

bonus soru: oldu da gercekten refah seviyesi yukselmeye baslayan bir ulkeye donustuk, su an yapamadiginiz neyi yapmayi istersiniz?
0
in vino veritas
(05.12.21)
dibin dibine coook uzagiz. dunyadaki bazi ulkeleri hayal et. turkiye tarihinde dibin dibine yakiniz evet, ama genel resimde olabilecek diplere kiyasla dipte degiliz henuz.
0
robokot
(05.12.21)
youtu.be

bu bölüm iyiydi konuyla ilgili, girişteki geyik kısmını geçip 2.50 den başlayabilirsin
0
freebird5406_2
(05.12.21)
Ben kısa vadede karamsar, uzun vadede iyimser bi insanım.

Mesela yarın, haftaya ya da önümüzdeki ay herhangi bir şeyin düzeleceğini düşünmüyorum, ve hiçbir zaman "önümüzdeki ay daha iyi olacak" demeyecek olmama rağmen, 2-3 yıl sonrası için umutluyum :)

Mantık yürütürsem de ölürse biraz toparlarız, yoksa önümüz kavga dövüş gibi görünüyor diyorum.

Valla ortam düzelirse ev alıcam. Ara sıra bakıyorum, market saçma sapan bir noktada. Babamın X dolara aldığı evi şu an 3X dolara alamıyorum, akıl mantık alır gibi değil.
0
plutongezegendegilmi
(05.12.21)
94 ve 2001 krizlerini, eski özal-ecevit-çiller vs kötü yönetimleri hatırlamayanlar için eyvah bittik korkusu normal. türkiyenin ilk defa içinden geçtiği-yaşadığı bir durum değil bu. o günlerden bu günlere gelindiğine göre. şu noktadan da ileriye gidilir.

bizim toparlanmamız zateni suniydi. bilimde, teknolojide imalatta, eğitimde dev adımlar atmadık. dünyadaki parasal rahatlamanın bir de cepten yemenin tadını çıkardık diyelim.

sistemler kendi dengelerini bulur. dolar yükselir ithalat mecburen düşer ihracat bir miktar artar. zengin gene zengin olmaya devam eder. orta halli kesim her sene telefon değiştiremez, yeni çıkan playstationu alamaz ama hayatta kalır. ülkenin %30 belki 40'ını oluşturan dar gelirli kesim zaten yaşamıyordu onlara da nefes alacakları bir asgari ücret biçilir. eski kaldıkları yerden dost yoğurt ve yurt konserve ile hayatlarına devam ederler.
0
orpheus
(05.12.21)
@robokot, evet ama kendi sartlari icinde degerlendirmek lazim diye dusunuyorum ulkeleri ve milletleri. turkiye'nin (osmanli zamanini da hesaba katarsak) turk tarihi icinde her bakimdan bu kadar fakirlestirilmis ve sayginligini yitirmis oldugu donem herhalde kurtulus savasi zamaniydi ve o cirpinis ve mucadele yepyeni cagdas bir ulkeyi dogurdu kullerinden. afrikada bir kabilenin yillarca suregelmis fakirligi ve hayat standartlariyla kiyaslanamaz sanki bizim yasadigimiz durum. yoksa dunya uzerinde tabii ki cok kotu durumda ulkeler var ama sartlar farkli. ya da bana oyle geliyor ne bileyim. ben de size soruyorum iste :)
0
🌸in vino veritas
(05.12.21)
@orpheus, benim de sanirim o umutlu olma sebebim bilinc altimda duran 94 ve 2001 krizlerinin atlatildigi ve suni de olsa toparlanma yasadigimiz donemin varligi dusuncesi. ama aslinda dediginiz gibi suni bir toparlanmaydi o krizlerin sonrasi. dunyada da dolar boldu, kullanabilenler guney kore filan oldu, kullanamayan da iste muteahhit cenneti oldu beton denizine donustu. simdi piyasadan cekilen dolarlarin sancisini yasiyoruz malum. dolayisiyla o krizlerin sonrasinda olumlu, ise yarar adimlar atilmadigi icin suni iyilesme doneminin de gectigini dusunursek daha iyiye gidemeyecegizi mi dusunmek gerekiyor yoksa yine bir sekilde atlatiriz, hep atlattik dusuncesine mi siginmak gerekiyor? ya da bu iyimserlik mi oluyor onu kestiremiyorum.
0
🌸in vino veritas
(06.12.21)
Düzeleceğiz . sürekli zarar sorun dert üzerine hayat sürmez.
0
Erva
(06.12.21)
2005 - 2014 arası mb'de üst düzey çalışmış biri geçen gün "2013'te ki kişi başı gelire ulaşmamız yaklaşık 6 sene sürer. bugün seçim olsa işinin ehli bir kadro gelse 2028'e kadar anca toparlar" demişti. var oradan hesap et.

ben burada da uzun zamanlar en umutlulardandım ama artık benim de kalmadı umudum falan
0
avatar is back
(06.12.21)
2023’ten sonra uzun bir süre döviz yükselmeyecek, TL ve döviz bazında gelirimiz artacak. Borsa bir kaç sene sürecek ralli yapacak. O zamana kadar daha zor günler bizi bekliyor.
0
gabe h coud
(06.12.21)
@in vino veritas: kabilelerden bahsetmiyorum da, gorece ortadan / yuksekten / umut vadetmekten ne kadar dusulebileceginden bahsediyordum aslinda. Aklima gelen bazi ornek ulkeler: iran, lubnan, tunus, libya, arjantin, suriye, kore savasi sonrasi kuzey kore vs. beterin beteri var, dibin dusmesi her zaman mumkun.
0
robokot
(06.12.21)
@gabe h coud Bu hangi iktisadi teoriye ya da basitçe neye dayanıyor merak ettim?

Soruya cevaben zaman göreceli, uzun vadenin ve orta vadenin tanımı da değişen şeyler. Ben gerekli yapısal adımlar atılırsa uzun vadede olumluya dönebileceğini düşünenlerdenim.
0
dreamnesiac
(06.12.21)
Dün Habertürk kanalında 3:30 dakika uzunluğunda kaliteli bi ekonomi programı izledim ve ülkede işlerin daha kötüye gideceğini anladım. İzlerseniz siz de anlarsınız. Er ya da geç gerçeklerle yüzleşmek gerek. Bunlar güzel günlerimiz.
0
dakota
(06.12.21)
Türkiye bu insan topluluğuyla buradaki hiçbir kullanıcının ömrü boyunca düze çıkamaz. İçinde bulunduğumuz durum basit bir ekonomik kriz ya da denge şaşmasından çok daha öte, türk toplumunun ilerlemek adına yaşaması gereken bir "orta çağ". Ekonomik sıkıntılar bunun sadece mevcut yansıması.

Bu ülke dolar 2 lirayken de yaşanacak bir yer değildi. Bu insanlar tarımsal üretim yükselişteyken de ülkeye beşeri bir katkı sağlamıyordu.

Tabii biraz da bakış açısıyla alakalı, nereyi düzlük nereyi bataklık dışı kabul ediyoruz? Beklenti ne? Benim bahsettiğim düzlük "muasır medeniyetler seviyesi", ama yok biz yine kendi en düz halimizi arıyoruz dersen, buna çıkılabilir ama o da dönemsel olacaktır. Her 20-25 senede 1 kendini resetliyor bu ülke, böyle bir çıkışa güvenemiyorsun da.
0
Bruce
(06.12.21)
Peki bu iyimserligin ulke ve ekonomi hakkinda olduguna ve baska bir sey hakkinda olmadigina emin miyiz?
0
dunal
(06.12.21)
twitter.com
Su olaylar bı bitsin
0
abuzer
(06.12.21)
Almanya ile aramızda 10 sene varsa, bir pakistan ile aramızda 250 yıl fark var diyebilirim. En ölü halimiz bile gerçekten kötü değil, son dönemdeki bu öldük bittik muhabbetleri yurtdışına çıkmak gerçekten zorlaştığı için çok konuşuluyor, yoksa bir abd'deki gencin de yaşadığı çok büyük problemler var, y kuşağı babasından daha fakir olan tek kuşak, bütün dünya çok büyük krizlerden geçiyor, ama her şeyi 3-5 tane fonlu influencer'dan öğrenmeye çalıştığımız için bunları görmüyoruz.. Bu 10 yıllık fark maddi olarak belki kolay kapanmaz ama yönetim, idare, kültür vs olarak kapanabilir. Nufusumuz çok, yapacak da çok iş var. Ben de bir çok arkadaşla aynı şekilde düşünüyorum ve kötümser değilim, gerçekten memleketini seven birkaç iyi adama bakıyor bir noktada kalkınmamız.

Ama genel olarak toplumsal kalkınmadan ziyade bireysel kalkınmaya daha çok önem veriyorum ben, yani kendim ve çevremdekiler olarak biz kalkınırsak çemişligezek köyündeki amca beni pek ilgilendirmiyor. Bireysel / ailesel kalkınma durumuma bakılırsa da almanya standartlarından daha iyi durumda yaşıyoruz, o yüzden birkaç konu hariç (otomobil mesela) genel olarak kafaya takacak bir durum yok. Beni bu muasır medeniyet seviyesinde yaşatacak işi gücü bulduktan sonra gerisi beni çok ilgilendirmiyor.
0
roket adam
(06.12.21)
Ben 2015 seçimleri sonrası bu ülkeden bir şey olmaz diyip ayrılmaya karar vermiştim. O günden beri daha da dibe gidiyor ama dibi görmedi.

Ha bu ülke öyle iran/afganistan olmaz ama malesef çok garip tipleri yetistirdiler son 10-15 yılda. Yani o olmasa da bu ülke ne olur bilemiyorum.

Ha ama hayatta o istediğimiz seviyeye gelecegimizi düşünmüyorum. Çünkü olay tepede değil halkta. Halkın genelinin seviyesi beni darliyor. Ki halk böyle olmasa bu halde olmazdik.

Ekonomik olarak düzelir ama genel halk seviyesi olarak benim umudum yok. 21. Yuzyilda hala otobus beklerken sira olmayi, emniyet şeridi kullanmamayi, yere çöp atmamayi vs öğretmek ile uğraşıyoruz. Daha bunları öğrenecek toplumu daha modernlestirme var ve toplumun bunu istediginden de emin değilim zaten.
0
logisticsmanager
(06.12.21)
devlet, iktidar ve millet'i ayırman lazım türkiye konusu için.

şu an aslında krizde olan iktidar ve onun yönettiği kurumlar mesela merkez bankası. bu bizi etkiliyor mu? evet ama milleti ayrı bir keseye koyarsan o da kendince savunmasını geliştiriyor.

şu an insanların zaten %60'dan fazlası parasını tl'den çekmiş durumda. iktidar tl ile iş yaptığına göre milletin varlığının sadece %40'ını kullanıyor. o sebeple iktidar krizde.

yeni bir yönetim geldiğinde insanlar tekrar tl'ye dönerse işler değişebilir ama biz almanya olur muyuz? bence çok zor. 80 yıl belki ama çok çok zor.

çünkü almanya'nın 1940'larda yaşadığı şeyleri türkiye daha yeni yaşıyor. olgunlaşma dönemine girecekde oradan büyüyecek de para kazanıcak da vs.

uzun iş.
0
bebekbebesi
(06.12.21)
Aslında türkiye'deki temel sorun imparatorluk sendromu. Biz henüz 100 yıl önce bir imparatorlukken, şu an değiliz. Tabii ki bu büyüklük sendromu toplumsal bilinçaltında bir travma. AYnısı polonyalılar'da da var mesela.


O yüzden kendimizi hala Almanya, ABD ile falan kıyaslıyoruz. Esas mutsuzluğumuzun sebebi o. Yani aylık geliri 30000 tl olan bir ailenin, kendini sabancılarla kıyaslaması gibi bir durum var ortada.

AB ya da ABD bugünlere kolay gelmedi. NEsiller boyu süren bir çalışma, sermaye birikimi, bilgi birikiminin eseri Western Block. Bugün almanya'da 2 maaşla mercedes alabiliyorsa bir alman, bu en az 3-4 nesilin eseri. Çünkü AB'nin ve ABD'nin temelinde girişimcilik kültürü var. Üretim var.

Kısa bir tarihi özete bakalım. Mesela Henry Ford, ford'u 28000 dolara kurmuş 12 oartakla. Bugünün parasıyla 800000 dolar ediyor. Yani adam başı 60bine kurulmuş ortalama. Amerika'da bir mühendisin bir senede kazanabileceği bir miktar. Yani ahım şahım bir miktar değil.

Batıda:
1. kuşak cebindeki ufak birikimle üretim tesisi kuruyor. Girişimcilik yapıyor.
2. kuşak arabaları yurt dışına satıyor. Başka ülkenin sermayesini kendi ülkesine ekliyor.
3. Kuşakta, o gelen para kredilere, hibelere dönüşüyor. Yeni işletmeler açılıyor. Daha önce kurulan ve büyüyen şirketler eğitime yatırım yapıyor.
4. Kuşak daha eğitimli, daha paralı geliyor. 2 maaşla araba alıyor.


Türkiye'de.
1. Kuşak cebindeki sermayeyi toprağa, konuta bağladı. Bu dönemde türkiye'de sermaye sahipleri genelde toprak ağalarıydı.
2. Kuşak alman'ın, amerikalının ürettiği arabayı alabilmek için tarlasını, evini sattı. Yani aslında sermayesini dışarıya vermiş oldu.
3. Kuşak elinde satacak bir şeyi kalmayınca, almanın ürettiği arabayı alabilmek için, almanın verdiği krediyi kullandı. Yani aslında bir kuşak önce kendi verdiği sermayeyi, şimdi kredi olarak alıyor.
4. Kuşak borçlu doğdu. Ne sermayesi var, ne satabilecek bir şeyi. Krediyle kredi ödüyor. Üstelik akıllanmıyor. Dedesi gibi hala üretim yerine taşa toprağa yatırım yapıyor.

Bugün hangi vatandaşa 2 milyon verseniz alacağı ilk şey ev / arsa olur. Sonra da araba! İş kurmak, üretmek çoğunun aklına bile gelmez.

Hadi risk almak istemiyor. Ya da ekonomiye güvenmiyor iş kurmuyor ama bak almanya'da kazanan adam da kazandığıyla almanya'da ya da türkiye'de bir yatırım yapayım demiyor. Gidiyor yine ev arsa kovalıyor. Yani mevzu zihniyet aslında.

Abd'de bugün de cebinde 60bin doları olan biri iş kurmayı, yeni kurulan bir işe ortak olmayı düşünebilir. Türkiye'de ise daha azdır bu sayı. Gider hemen araba alır onla:D İlla kendi iş kurmasına da gerek yok, yatırım fonlarında değerlendir başkasına sermaye olsun sen de kazan ama o da yok.

Mevcut sistemde serbest teşebbüsten bu kadar korkan bir ekonominin zaten büyümesi mucize.

Biz bazı gerçekleri kabul etmek zorundayız. Türkiye ekonomisi güçsüz bir ülke değil. Birçok kişi de yazmış yukarda, en bitik halimiz bile birçok ülkeden iyi diye. Ama ekonomisi çok güçlü bir ülke de değil. Olabilir mi? Olabilir ama çok çalışılması gerek.

Bizim son yıllarda yaşadığımız refah ve büyüme sürdürülebilir değildi zaten. Bugünlerin geleceği çok belliydi. KRedilerle, bize ait olmayan paralarla büyüdük sandık ama şiştik sadece. Ülkede bir "sıcak para" bolluğu yaşandı. Ama o para kalıcı bir yatırıma dönüşmedi. Sadece tüketildi. Haliyle para yıllar içinde kendi kaynağına geri dönünce bizim hacmimiz yine küçüldü.

Biz g20 ülkeleri içinde gelişen ülkeler sınıfındayız. Ama kendimizi gelişmiş olanlarla kıyaslıyoruz. Oysa g20 içinde bizim muadillerimiz Arjantin, Rusya, Endonezya, Hindistan, Çin, Meksika, Brezilya vb. Bu ülkelerin sorunları birbirine benzer. Kimisinin ekonomisi güçlü, sanayisi güçlü, insani yaşam endeksi zayıf. Kiminin sanayisi orta, ekonomisi güçlü, insai yaşam endeksi sıfır. Kiminin her şeyi ortalama. Biz her şeyi ortalama olan bir ülke gibiyiz bunlarla kıyaslayınca.

Tabii eğer kendimize hedef olarak Almanya, ABD, İtalya, Birleşik Krallık falan koyuyor ve o yüzden kıyaslıyorsak, aramızda öyle 10 yıl falan yok. Bu 300-400 yıllık bir hikaye.
0
anten
(06.12.21)
bi geyik var ya "make turkey eh iste again" diye bence turkiye ancak eh iste olur orta vadede. ama uzun vadede sinifin kafasi calisip haylazlik yapan ogrencisi gibi, resmen varlik icinde yokluk cekiyoruz. uzun vadede cok daha iyi hale gelebiliriz belki ama ben gorebilecegimi zannetmiyorum. turkiye bir cok konuda cok ustun ve cok potansiyelli bir ulke ama yillarca sacma sapan konulara enerjisini harcadi malesef. yani en basit ornegi ben cocukken 90'larin ilk yarisinda hatirliyorum surekli alevi-sunni konusu tartisilirdi saatlerce gunlerce aylarca. sonra baska seyler, ondan sonra yine baska seyler...

orta vadede ise boktan trendin sonunda oldugumuza adim gibi eminim, orta vadede tekrar eh iste durumuna gelecegiz hicbir suphem yok ve butun plan/programim bu yonde. tabi ki yanilabilirim.

bir de hala dipte degiliz diyen arkadaslara; icinde yasayinca insan anlamiyor, tarihi okuyunca yillarca suren seyleri sanki aksamdan sabaha olmus gibi dusunuyoruz ama icinde olunca o is oyle olmuyor malesef. biz de su anki boktan surecin icinde oldugumuz icin bize cok uzun geliyor ama tarihsel olarak olmasi gereken sureleri yasiyoruz; o yuzden olaylara cok daha genis cerceveden bakmak lazim diye dusunuyorum.
0
bay b
(06.12.21)
(4)

NBA'nın seyir zevki bitti mi ?

Avoiding The Puddle
Yoksa tam gaz devam mı ?Bir de size göre NBA'in NBA olduğu "decade" aralığı hangisiydi ? (90'lar, 2000'ler vs. gibi)
Yoksa tam gaz devam mı ?

Bir de size göre NBA'in NBA olduğu "decade" aralığı hangisiydi ? (90'lar, 2000'ler vs. gibi)
0
Avoiding The Puddle
(05.12.21)
Ben aralığı daraltıp 2005 ve 2010 arası diyorum.
0
dissendium
(05.12.21)
Valla en son paso 3'lük atıyorlardı daha "efektif" diye, ondan beridir izlemiyorum, değiştiğini de sanmam.

2005-2010 +1.
0
plutongezegendegilmi
(05.12.21)
2008'den sonra ciddi takibe başladım -geceleri kalkmalı, nba için d-smart bağlatmalı bir takip-, şöyle diyebilirim tam sezonu hatırlamıyorum 2017 ya da 18 olmalı, okc gsw'ye 3-1'den seri verip Durant gsw'ye gittikten sonra nba benim için bitti. Ondan sonra tek başıma maçı geçtim özet bile izlememişimdir. Takip ettiğim bu 10 yıl içinde de 2008-2014 benim için zirveydi.
0
signore
(05.12.21)
Seyir zevki falan bitmedi, sadece biz buyuduk. Nba tam bir ergen liseli eglencesi. Amerika'nin zenci sorununu cozmek, zencileri topluma kazandirmak icin icat ettigi platformun adidir nba.
0
neverletyougodown
(06.12.21)
(6)

Ates yakinca dunyanin yanmamasi

goklerdengelenkarar
Selam. Ya biliyorum soru cok sacma olacak. Agir sozelciyim. Simdi ates oksijenin yapmasıyla olmuyor mu? E dunyanin her yeri oksijen dolu degil mi? Cakmagi çaktığımda neden benzin olan her yerin yanmasi gobi butun gokyuzunu, dunyayi yakamiyorum? Niye cakmagin ucundaki kadar kisim yaniyor?
Selam. Ya biliyorum soru cok sacma olacak. Agir sozelciyim.

Simdi ates oksijenin yapmasıyla olmuyor mu? E dunyanin her yeri oksijen dolu degil mi? Cakmagi çaktığımda neden benzin olan her yerin yanmasi gobi butun gokyuzunu, dunyayi yakamiyorum? Niye cakmagin ucundaki kadar kisim yaniyor?
0
goklerdengelenkarar
(05.12.21)
Oksijeni bu tepkimeyi başlatan etken olarak düşünebilirsiniz, yani bir mumun havadan izole bir fanusun içinde yanmayacağı gibi.
0
mcgrain
(05.12.21)
Şöyle özetleyecek olursak oksijen yakıcıdır, yanıcı değil.
0
ceketimi alip cikcam
(05.12.21)
Ateş oksijenin yanmasıyla olmuyor, benzin oksijen varlığında yanıyor. Oksijen olmazsa benzin yanmaz.
0
ceketimi alip cikcam
(05.12.21)
Oksijen aslinda yanici degil, sadece denkleme katiliyor.

C4H10 + 13/2 O2 =====> 5H2O + 4CO2

Formulu buymus cakmak gazinn yanmasi icin 1 tane gaz 13,5 tane oksijen lazim.
Tek basina oksijen bir ise yaramiyor.

Oksijen kaynagi vardir demiri keser, onda da aslinda yanan sey oksijen degil diger gazlar.

Eger benzinle kapli olsaydik o dedigin olurdu.
0
divit
(05.12.21)
Çakmak yakınca da oksijen yanmıyor
Çakmak içindeki yakıt yanıyor.

Oksijen olmazsa ateş olmaz
ama oksijen yanmıyor.
0
Corc
(05.12.21)
Atom diye bişey var, oksijen, karbon vs. Bi de bileşik diye bi şey var, bu da atomların bi araya gelip, birbirlerine bağlanarak oluşturduğu şeye deniyor. Su (H2O), karbondioksit (CO2), karbonmonoksit (CO), metan gazı (CH4) gibi gibi.

Ateş dediğin şey aslında ortaya ısı enerjisi çıkaran bir şey (ney? orası biraz karışık). Ama bu enerjinin bi yerden geliyor olması lazım. Nereden ve nasıl geliyor? Aslında senin sorunun temeli bu.

Şimdi bu bileşiklerin atomların birbirine bağlanmasıyla bir araya geldiğini söylemiştik. Bu bağların belli bir gücü var. Kimi bağ kuvvetli, kimi bağ zayıf. Ortamda yeterli miktarda bileşik veya atom varsa, bu bağlar kırılıp yeniden oluşabiliyor. Güçlü bağlar zayıf bağlardan daha kuvvetli bu arada, yani atomları serbest bıraksan öncelikle güçlü bağ kurmaya çalışıyorlar.

Mesela ortamda metan gazı var (CH4) ve bolca oksijen (O2) var diyelim. Şimdi bu bileşiklerin ikisinin de bağları karbonmonoksit (CO) (ve karbondioksit (CO2)) bağlarına göre zayıf. Dolayısıyla bunlar bir araya gelse, uygun koşullar altında @divit'in gösterdiği formülle metan ve oksijen bağları kopacak, yerine karbondioksit ve su bağları kurulacak. Çünkü o bağlar diğerlerinden daha kuvvetli.

Ama işte o ilk metan gazını (CH4'ü) parçalamak için bi enerji lazım. Çakmağı bu yüzden çakıyorsun. O ilk enerjiyle C ve H'ler parçalanıp serbest hale geliyor. Sonra ortamdaki O2'lere yapışıp, CO2 ve H2O oluyorlar. Bu birleşme esnasında ortaya yine enerji çıkıyor (çünkü serbest -yüksek enerjili- atom birleşip daha stabil bi hale geldi, enerjisini dışarı salıyor), bu enerjiyle yeni metan gazları parçalanıyor vs. vs. derken bu süreç ortamdaki maddelerden birinden biri bitene kadar devam ediyor.

Sen çakmağı yaktığında atmosferde oksijen var evet, ama zayıf bağlı karbon (metan gazı, benzin vs gibi) yok, CO2 var, o da zaten daha güçlü bir bağ, o yüzden yangın devam etmiyor.
0
plutongezegendegilmi
(05.12.21)
(6)

Mekanik klavye önerisi

tchuck
selamlar,mekanik klavye almak istiyorum. oyun için de, kendi işlerim için de kullanmayı planlıyorum.estetik görünümü biraz öenmli benim açımdan.https://www.hepsiburada.com/keychron-k2-hot-swappable-kablosuz-mekanik-klavye-bluetooth-5-1-rgb-gateron-brown-switch-version-2-p-HBCV00000FGY2J?magaza=Conne
selamlar,

mekanik klavye almak istiyorum. oyun için de, kendi işlerim için de kullanmayı planlıyorum.

estetik görünümü biraz öenmli benim açımdan.
www.hepsiburada.com

keychron'lara bakıyorum. ama kararsız kaldım bir yandan.

razer'lara baktığımda onlar da çok cafcaflı geliyor.

biraz estetik görünmesini tercih ediyorum aslında.

keychron k3 ultra slim'ler çok hoşuma gidiyor ama onlar da türkiye'de yok sanırım.

bütçe de maksimum bu seviyelerde olacak şekilde ne önerirsiniz?
0
tchuck
(03.12.21)
www.amazon.com

şunun tr'ye gelişi var
0
duyurukullanıcısı
(03.12.21)
klavyeye 2000 lira vermek bana çok fazla geldi. tabii logitech'in bile düzgün bir klavye-fare setini aldığınızda 1000 lira para veriyorsunuz artık

klavye güzelmiş bu arada
0
co2s2
(03.12.21)
@duyurukullanıcısı, çok sağol iyiymiş bu mevzu da ya.

k4'ü gördüm orda da, numpadi olması daha mı iyi olur acaba
0
🌸tchuck
(03.12.21)
kbdfans.com

Uğraşırsan kendi klavyeni yapmak da bir opsiyon. Bana uğraşılacak iş gibi gelmiyor ama arkadaşların hepsi kendi klavyesini kendisi yaptığı için bahsedeyim dedim, meraklısını saran bi hobi gibi.

Hem de işte keypad lazım olursa yapıp takarsın yanına.
0
plutongezegendegilmi
(03.12.21)
Her gören klavyeyi soruyor.
ibb.co

xtrfy.com

Görüntü önemli dediğin için verdim.
Varmilo modelleri daha da ufak ve daha güzel olabiliyor. Ama pahalılar.
0
bana kedicik derdi
(03.12.21)
keychron k2 kullaniyorum. macbook icin cok guzel bir klavye. sarji uzun gidiyor ve tasarimi cok guzel.

ancak yuksek bir klavye, eger bilek probleminiz varsa slim almanizi oneririm. bir arkadasim iade etti cunku bu sebepten.

ben inanilmaz memnunum. bu arada 90 dolar klavye amerikadan birine getirebilirseniz. 2000 nedir ya vallahi yazik gunah.
0
antikadimag
(04.12.21)
(3)

Macbook'da Delete tuşu

ananiyimioguz
Fn + Silme tuşuna basmam gerekiyor ve bu çok hantal geldi.Mesela touchbar ın en sağına bir tuş atasam da o delete işlemini yapsa olmaz mı?Short action butonunu ekleyip macro yazmaya çalıştım ama bastığımda çalışmıyordu tam beceremedim sanırım.Veya başka pratik bir yol bileniniz varsa dinlerimMesela
Fn + Silme tuşuna basmam gerekiyor ve bu çok hantal geldi.

Mesela touchbar ın en sağına bir tuş atasam da o delete işlemini yapsa olmaz mı?

Short action butonunu ekleyip macro yazmaya çalıştım ama bastığımda çalışmıyordu tam beceremedim sanırım.

Veya başka pratik bir yol bileniniz varsa dinlerim

Mesela tek elle yapacağım şekilde right option + silme tuşu kombinasyonu da okey benim için.

Bu arada geçenlerde duyuruda yazılmış mac başlığında, Karabiner-Elements programını kurcaladım, en fazla right option a delete komutu atayabildim. Başka ne yollar olabilir?
0
ananiyimioguz
(02.12.21)
Delete ile normal silme arasındaki fark, delete tuşunun imlecin solunu değil sağını silmesi. Karışmasın anlatırken. Bilen biliyordur da.. yorum gelmeyince anlam veremedim.

Bunu mac kullananlar neden tek tuşla yapamıyor ihtiyaç olmuyor mu?
0
🌸ananiyimioguz
(02.12.21)
control (cmd değil) + D ile de yapabilirsin, tek sol elle yapılıyor.
0
plutongezegendegilmi
(02.12.21)
ben karabiner-elements ile fn ile ctrl'nin yerini degistirdim. caps lock'a da ctrl'yi atadim. caps lock en gereksiz tuslardan biri bence, bari ise yarasin.

dolayisiyla ctrl + D daha kullanisli hale geldi. caps lock+D yapiyorum.

ayrica ctrl+A ile satir basina, ctrl+E ile de satir sonuna gidebilirsin.

ctrl+B sol ok gorevi goruyor, ctrl+F ise sag ok.

terminal kullanirken faydali olan kombinasyonlar bunlar.
0
chezidek
(03.12.21)
(4)

SQL bilen var mı? basit bir şey

bohr atom modeli
Merhaba, bir listede bir değeri şöyle değiştiriyorum:Update Artikel SETLifecycle = 2Where Lifecycle = 1sonra veritabanında değişiyor bu ama bu koda select ekleyerek çağırmak istiyorum ama hep hata alıyorum. nasıl yapabilirim bunu? yaptığım şey şu:Select Artikel.Seriennummer, Artikel.Bezeichnung, Art
Merhaba, bir listede bir değeri şöyle değiştiriyorum:

Update Artikel SET
Lifecycle = 2
Where Lifecycle = 1

sonra veritabanında değişiyor bu ama bu koda select ekleyerek çağırmak istiyorum ama hep hata alıyorum. nasıl yapabilirim bunu? yaptığım şey şu:

Select Artikel.Seriennummer, Artikel.Bezeichnung, Artikel.Lifecycle from Artikel
Update Artikel SET
Lifecycle = 2
Where Lifecycle = 1


beklentim tek kodla Lifecycle'ın 2 olması ve bu yeni listeyi çağırmak.
0
bohr atom modeli
(01.12.21)
Select ve updatei bi arada kullanamazsin
0
nuisance
(01.12.21)
postgre kullanıyorsanız RETURNING keyword'üne bakın: www.postgresql.org
0
plutongezegendegilmi
(01.12.21)
hangi sql'de olduğuna hangi client'ta kullandığına göre değişir.

stored procedure ile filan yapabilirsin veya function ile yapabilirsin.
0
aziz dostum jack
(01.12.21)
benim mallığım sorunun sonunda virgül varmış ve o ikinci soruya referans veriyormuş. select ile update'i bir arada kullanmam istenmemiş haliyle.

teşekkür ederim üçünüze de arkadaşlar.
0
🌸bohr atom modeli
(01.12.21)
(10)

ab ülkelerindeki maaş skalası

roket adam
it sektöründeyim malum sebeplerden bu ara kafamızı biraz kaldırıp sağa sola bakınmaya başladık. lakin yaptığım birkaç iş görüşmesinde görüyorum ki yönetici - direktör vs değilsen individual contributor olarak net 3000-3500 eur üzerinde bir maaş bulmak pek mümkün değil gibi. yönetici - direktörlere d
it sektöründeyim malum sebeplerden bu ara kafamızı biraz kaldırıp sağa sola bakınmaya başladık. lakin yaptığım birkaç iş görüşmesinde görüyorum ki yönetici - direktör vs değilsen individual contributor olarak net 3000-3500 eur üzerinde bir maaş bulmak pek mümkün değil gibi. yönetici - direktörlere de lokal adamları seçiyorlar genel olarak. eşi çalışmayan birinin 3000-3500 eur civarına ab'nin büyük şehirlerinde tamam yaşamak mümkün olmakla beraber kenara çok da bi para kalmıyor demek oluyor.

acaba bana bu kısa vadede denk gelen iş fırsatları mı düşük maaşlı, yoksa gerçekten de "evet abi maaşlar net 3000-3500 civarı, eşin de çalışacak anca öyle para biriktirirsin" mi demek lazım. çünkü bu şartlar altında tr şartlarında 25-30 bin kazanacak evli birinin taşınmakla uğraşmanın hiç bir manası yok gibi görünüyor.
0
roket adam
(01.12.21)
bence turkiye'de yasamak ekonomik zorluklarin yaninda orta dogu ulkesi olmasinin risklerini fazlasiyla tasiyor. yani savas durumu veya diger guvensizmsosyal ortam. sen zenginsin ama hirsizlik artar veya dusuk profilli insan sayisi artacak. su an dunyanin sonu geliyor ve siginacak yer bakalim hissi ve dusuncesindeyim. bu yuzden avrupada yasamak --ki avrupasever biri degildim- benim icin artik yuruyus yapilabilen, egitim alinabilen vs imkanlari iyi olan bir yer. ozellikle cocuk dusunen biri olsam kesinlikle dusunurdum rahatimi bozardim. kalmak icin gecerli sebepler; cevreye asiri baglilik, turkiye askiyla yanip tutusmak, ikinci sinif muamelesi gormek istememek, konfor alanini cok sevmek(bu malesfki benim)
0
ala09
(01.12.21)
Avrupa'da ev hanimi konsepti yok, maaslar boyle. Brut artsa da net olarak vergi dilimi nedeniyle maaslar 4 5 bin euro ustune cok nadir cikar. Bonuslar, hisse vs onemli o nedenle. Almanya ve etrafini bu sekilde yasanabilir kilan seylerin basinda da bu maas makasinin darligi geliyor. (bkz: sosyal demokrasi) ABD'de ozellikle bati yakasinda cok cok cok cok daha fazla kazanmak mumkun ama pahalilik ve sigorta vs isin icine girince her yerde (TR haric) yasam standartlari asagi yukari ayni. Palo Alto'da calisip Porsche'ye binersin belki ama 6000 dolar kira odersin les gibi daireye. Ayni isi Berlin'de yaparsan basit bir Audi A4 kullanirsin ama sigorta derdin olmaz cocugun okulu derdi olmaz. Her halukarda es calisacak yalniz, yoksa zor gecinirsin. Soyle ki sen ayda 10 bin euro brut de alsan eline gececek para karinla sen ikinizin 5 5 brut almasindan az olacak.
0
bana kedicik derdi
(01.12.21)
eş neden çalışmıyor?
eş olmak ve çalışma hayatı bağlantısı baştan hatalı bi düşünce biçimi sanırım. çalışmayan yetişkin birey ne alaka yani diye bakmak lazım. geçici bir durumsa (dil/vize vb nedeniyle) e zaten geçici demek lazım, yatırım da şart değil o süre zarfında.

bunlar dışında 3-4 k eur az buz değil çalışan biri için avrupada. yani kendi işini yapmayanlar için skala böyle, maaş skalaları daha genişliği bizim gibi gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde olan bişey. batı avrupa genelinde rahat yaşam ve biraz birikim için maaş verilir. büyük fırsatlar yaratmak daha bireysel bi mesele. yani maaşın ortalamanın 3 5 katına çıkması vs. herkes hayatını rahat ve mutlu geçirdiği için zaten rekabet az vs. konu biraz ekonomik ama bir o kadar sosyolojik.
neyse, özetle net 3eur oldukça iyi. net 2800-3000 de gayet iyidir. burada 5-10 yıl deneyimli, orta düzey bir yönetici/grup lideri potansiyeli taşıyan bir çalışan için.

son cümlenize istinaden de; göç etme ve yaşama amacınıız salt eknomikse başka tabi, bunu biz bilemeyiz. ancak her gün şiddet haberi, katliam, tecavüz, yangın, yolsuzluk, insan hakları ve adalet ihlali, her gün işlenen kadın cinayetleri, bu şiddete maruz kalmak, dengesiz gelir dağılımı ve bunun sonucunda artan toplumsal gerginlik, ahlaksızlık eğitimsizlik vs bunları da düşünmek lazım. daha doğrusu bugün olan bu olayların 10 sene sonraki etkisini.
0
jimjim
(01.12.21)
3-3,5 net zaten nitelikli göçmen vizesi aldırır size. dolayısıyla eşin çalışma vizesi otomatik çıkar. neden çalışmayacak diye düşündünüz?

bu maaşlar oldukça iyi. para için ekonomik alım gücünü değerlendirin, taşınmak için de yaşam standartını; tatiller, özgürlük, adalet, seyahat (oturum avantajı) kültürel deneyim, başka bir çalışma ekolü vb.
0
rewlack
(01.12.21)
hollanda'da vergi indirimi var yuksek nitelikli isciler icin. bkz: thetax.nl
diger avrupa ulkelerinden fazla kazanmak mumkun yani. senior bir pozisyon 72-75 bin civarina bulunabilir. 72 bin dersek 4800 yapar aylik. ben senior olmadigimdan daha az aliyorum ama 3500'den iyi yine. tabi hollanda almanya'dan daha pahali sanirim. ozellikle kiralar ucmus gidiyor. cocuk da varsa tek kisinin calismasiyla para biriktirilmez ama fena da yasanmaz gibi. cocuk yoksa bir miktar para da biriktirilebilir. es calisirsa zaten esin maasi biriktirilebilir cok harcamaniz yoksa.

eve giren para 25-30 bin tl ise maddi olarak ayni rahatlik avrupada da olur sanirim. ama eve giren daha fazla ve avrupada tek maas olacaksa maddi olarak avrupaya gitmek mantikli olmayabilir.

ben maddi olarak turkiye'de daha iyiyken hollanda'ya gelmeyi sectim. bazen pismanlik olsa da henuz yeni geldigimiz icin buranin tum potansiyelini kullanamiyoruz. zamanla daha iyi olacaktir ve muhtemelen maddi olarak da en azindan ayni seviyeye geliriz 1 sene icinde.
0
lemmiwinks
(01.12.21)
Kac yillik tecrube var? Uzmanliktan uzmanliga da maas degisebiliyor.

Burda iki gorus var bana kalirsa,

1- istedigim yuksek maasi bulana kadar gitmeyeyim.
2- istedigim kadar yuksek olmasa da kapagi bi oraya atim orda is daha kolay bulunur.

Ikisinin de kendi artilari eksileri var ama yurtdisinda yasarken is bulmak cok daha kolay, tabi evli olunca ve cocuk varsa belirli bir seviyenin ustunde maas da sart oluyor. Cogu arkadasim 1-2 yilda bir is degistiriyor, y.icinde de boyle y.disinda da. Bi sonraki iste maas/sartlar daha iyi oluyor haliyle. Ornegin 3500'un ilk yil icin yetecegini dusunuyorsan ve daha yuksek teklif simdilik gelmiyorsa bu teklifi kabul edip yurtdisinda bir sure tecruben olduktan sonra daha yuksek maasli bi yere bakabilirsin.

Benim durmumda ilk isimin maasi fena degildi, is degistirmeyo dusunmuyordum ama ilk senemin sonuna dogru baska bir yerden daha iyi teklif geldi, oraya geciyorum simdi.

Hollanda'nin ilk 5 yil maasin %30undan vergi almamasi ve almanyanin evli olanlara (esi calismayanlara) vergi acisindan baya bi kiyak cekmesinde var. yanlis hatirlamiyorsam berlin'de bekar 3000 alirken evli ve esi calismayan ayni brute 300-400euro daha fazla aliyordu.
0
fakyoras
(01.12.21)
İşlerin "çoğu" 3-3,5 civarı, ama hepsi değil. Ben fazla tecrübeli biri olmama rağmen 5-6 arası teklif aldım, arkadaşlardan da benzer teklifler alanlar var. Önceki şirkette senior'lar 6-7 arası alıyorlardı vs. En yüksek maaş alan tanıdığım 12 alıyor, düz developer. Bunların hepsi Avrupa (Hollanda ve İngiltere aslında) ve net maaş, bonuslar vs. hariç.

Yani sana ihtiyacı olan şirketi bulman lazım, onun da denk gelmesi için biraz bakmak gerekiyor. 3,3-5 "yarın gideyim" ile "çok tecrübem yok" maaşı aslında. Baz gibi düşünmek lazım. Bir de Almanya, İsveç vb. yerlerde düşük maaşlar cidden.
0
plutongezegendegilmi
(01.12.21)
Soylendigi gibi Avrupada maas makasi dusuk. IT sektorunde genelde 2.5K-5K arasi net olur ulkesi ve pozisyonuna gore. Asil onemli olan harcama ve tasarruf aliskanliklariniz olacaktir.

Esim ve benim toplam maasimiza yakin olan bir arkadasimiz para biriktiremezken, biz daha esim calismaya baslamadan once her ay kenara 600-700 koyabiliyorduk.
0
cleric
(01.12.21)
mesajlar için teşekkürler arkadaşlar. tabii ki herkes kendince yorumunda haklı. benim bakış açım göç etme şeklinde değil, daha çok expat şeklinde gitmek üzerine. zira ülkedeki ıvır zıvır olayları hayatımı etkileyecek kadar kafaya takmıyorum. bir avrupa ülkesine taşınmak için yaşam standartlarımı düşüreceksem bunu yapmam. artısıyla eksisiyle memnunum burada yaşamaktan yani, gitmemin tek sebebi büyük para kazanmak, kariyerde ilerlemek. macera aramıyorum yani. çocuk düşünüyoruz, eşim için de öyle uzun vadeli bir kariyer planı yok o sebepten, tek çalışıp yettirmem lazım.

bu teklifin olacağı ülke de malta idi bu arada, maltanın durum malum çok daha yüksek olur diye bekliyordum, ben almanya vs'de daha yüksek alırım diye düşünüyordum (c1 almancam da var) ama pek öyle değil gibi durum.

buradan anladığım üç seçeneğim var, ya mükemmel teklif gelene kadar bekleyeceğim, ya da bu tarz ortalama bir teklifi okeyleyip çalışma izni blue card vs halledince orada iş arayacağım (2-3+ sene demek bu da), ya da vergi vs avantajı olan körfez ülkelerine bakacağım. gulf tarafı daha mantıklı geliyor şu anda zira dubai'de bir iş görüşmesi yapmıştım şu anda çalıştığım firmanın bayisi olacak ayarda bi firmada, 27000 AED gibi bi rakam veriyorlardı net (vergi olmadığı için). 6500 EUR yapıyor + child support, education support, zart zurt ekledin mi hayvan gibi para yapıyor yani. avrupanın kara kaşına kara gözüne kalkıp gitmeye değmez gibi hissediyorum şu an böyle fırsatlar varken. hem de ırkçılıkla falan uğraşmak zorunda kalmam.

neyse biraz daha beklemek en iyisi gibi sanki.
0
🌸roket adam
(01.12.21)
aynı sektörden biri olarak şunu da ekleyebilirim, en azından gördüğüm kadarıyla "gitmem lazım" demeyen, herhangi bir sebepten dolayı kalmak durumunda olan ve işinde iyi olanlar remote olarak yurtdışına çalışıp döviz ile kazanıyorlar. bu arada freelance'ten bahsetmiyorum bildiğiniz o şirkette işe giriyor ancak full remote. böyle olunca çok daha hızlı para topluyorlar. illa gitmek veya kalıp tl kazanmak dışında bu ihtimal de düşünülebilir. (belki de düşünmüşsünüzdür ama duyuruda göremedim) özellikle amerika'daki şirketler bu tarz işe alımlar yapıyor.
0
ilgeru
(01.12.21)
(8)

Ben telefona bu kadar süre bakıyor muyum ?

dunyatuhaf
Yani sizde durumlar nasıl ? Bağımlı mıyım?
Yani sizde durumlar nasıl ?
Bağımlı mıyım?
0
dunyatuhaf
(27.11.21)
Facebook kullanan 30 yaş altı insan tanımıyorum. Facebook biraz abartılı. Youtube'da bayağı zaman harcıyorum. Pişman değilim.
0
dissendium
(27.11.21)
Kendiminkini kontrol ettim de, kullandığım uygılamalar ve oranlar doğru. süre olarak inş değildir ama o da doğruysa çok bakmışım telefona ona üzüldüm.
0
somethinginthewayshemoves
(27.11.21)
Bakiyormussun iste, koskoca telefon yalan soyleyecek degil ya. Yalniz hic yakistiramadim 8 saat 49 dk gibi bir sureyi. Insan ya 8 saatte birakir, ya da 9 saate yuvarlar.

Saka bir yana, durum ciddi bence. Bagimli misin degil misin bisey diyemem ancak gunluk 9 saat de cok. Ben de bazen bakiniyorum bayagi ancak 9 saat de tutmuyordur.
0
j r r tolkien hayrani
(27.11.21)
valla bende dalıp gidiyorum bazen sürekli sıkıntıda hissettiğimde bir türlü telefonu elimden kaldırmak istemiyorum onca ders sinir stres aile kavgalar boş geliyor gidip duş almıyorum bile çok gayesiz üşengeç depresyon paketi oluşturuyor bence çok bakmaktan şikayet ediyorsan depresyonda veya kaçış yolu arıyor olabilirsin ben sürekli bakıyorum o yüzden bende böyle etki ediyor
0
Efespilsen
(27.11.21)
Ben telefonda çok vakit geçiriyorum gibi hissediyordum, şimdi açtım baktım günlük 2 saatmiş ortalama.

Hatta telefon + bilgisayar (genelde iş için) toplamda 9 saatmiş.

Yani işin telefonlaysa normal, ama değilse çokmuş ya.
0
plutongezegendegilmi
(27.11.21)
Fena bağımlıyım, günde 5-6 saatim vardır. Özellikle akşamları dizi izlemeyi falan bıraktık tiktik ve yutup izliyoruz sürekli.
0
roket adam
(27.11.21)
günlük ortalamam 4 saat. ama bunun aktifi 2.5-3 saattir max.
0
floydian
(27.11.21)
günlük ort. 10dk
0
ya ben lan neyse
(27.11.21)
(2)

mobil uygulama nasıl tanıtılır?

mrtkp9993
sb
sb
0
mrtkp9993
(26.11.21)
instagram, tiktok gibi mecralara bol bol reklam veriyorsun.
0
roket adam
(26.11.21)
ASO diye bişey var, App Store Optimization. Bu işi yapan elemanlar var, muhtemelen onlardan hizmet almak en kolay yolu olur.

İkincisi product hunt. Epey sevdiğim bi platform, buraya koyabilirsin uygulamanı. Koyduğun gün arkadaşlarından falan rica et, gelip upvote versinler. O gün üstte ne kadar kalırsan o kadar görünür olursun, daha çok insan bulur. Bir de keyword'leri falan girersen insanlar takip ediyor "bu alanda neler yapılmış" diye o platformu.

Üçünücüsü reddit. Uygulaman ne üzerineyse ilgili subreddit'lere girip "ben böyle bişey yaptım, bakın bi" diye yazabiliyorsun genelde. Ama bunu yapmadan önce moderatöre mesaj at ya da kural yazılmış mı diye oku, çünkü belirli günleri falan oluyordu bazılarında.

Dördüncüsü: Linkedin / Twitter'da konuyla ilgili yazan ve çok takipçisi olan elemanlar var. Onlara mesaj atıyorsun, benim tecrübeme göre eğer projeni beğendilerse para istemeden paylaşıyorlar. Eğer beğenmezlerse para isteyebiliyorlar, hiç beğenmezlerse para da versen paylaşmıyorlar.

Tabi bunların hepsi için güzel bir landing page'in, screenshot'ların vs. hazır olsun. Millet linke tıklayıp geldiğinde ne olduğunu anlayamayıp çıkıp gitmesinler. Birinin uygulamayı gerçekten indirip denemesini beklemek çok yüksek bir beklenti. Kaçmaları için fırsat verme yani :)

Beşincisi: yine linkedin'den bizzat konuyla ilgilenen, ama aktif paylaşım yapmayan insanlara direkt mesaj atabilirsin. Ya ben böyle böyle bişey yaptım, feedback'in var mı diye. Konuyla ilgili birisi olduğu için indirme ihtimali yüksek, bir de app içine mesela davet etme sistemi eklersen, arkadaşı, arkadaşının arkadaşı vs. derken bir sürü kişi gelebiliyor bu yöntemle. Word of mouth yani, ama başta senin biraz ittirmen gerekiyor.

Altıncısı: konuyla ilgili başka kaliteli bir içerik hazırlayıp, uygulamanı ona entegre edebilirsin. Mesela youtube'da X konusunu anlat, sonuna da linkini koy. O videoyu izlemeye gelenler o konuyla da ilgili oldukları için uygulamanı çok daha yüksek oranda indirir. Ama çoğu platform senden düzenli içerik üretmeni beklediği için zor bir yöntem bu.

Sonuncusu: Reklam vermek. Ama bence Google/Facebook/Instagram vs. tamamen bitmiş durumda. Verdiğin paranın nereye gittiği belli değil, gelen kişi bot mu değil mi belli değil. Başka seçeneğin yoksa ya da uğraşmak istemiyorsan yap, ama ben şahsen tavsiye etmiyorum.

Not: Bunlar sadece mobil uygulama için değil, genel marketing stratejileri. Ben yeni bi ürün çıkardığımda bu sıradan yardırıyorum, ama genelde işi bu olan insanlar var, onlara para veriyorum onlar yapıyorlar. Bizzat yapması biraz vakit alan bir iş, yine de yapılabilir tabi. Yine de işte mesaj yazmayı, görsel hazırlamayı falan öğrenmen lazım, çok zor işler de değiller.
0
plutongezegendegilmi
(26.11.21)
(9)

Para alarak çekiliş yapmak

sckxyss
Katılımcılar x tl vererek çekilişe katılacak, kazanan y ödülünün sahibi olacak. Bu şekilde çekiliş duzenleyebiliyor muyuz Türkiye'de yasal olarak?
Katılımcılar x tl vererek çekilişe katılacak, kazanan y ödülünün sahibi olacak.

Bu şekilde çekiliş duzenleyebiliyor muyuz Türkiye'de yasal olarak?
0
sckxyss
(25.11.21)
Yasal olarak hayır.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(25.11.21)
154 lira gibi bir limiti vardı sanırım, onun altı legal.
0
plutongezegendegilmi
(25.11.21)
hayır, hatta bir youtuber bu yüzden ceza yedi diye biliyorum.
0
hlot
(25.11.21)
İzin alarak yapılıyor. Hepsiburada yapıyor mesela bunu.
0
signore
(26.11.21)
Eskiden milli piyango idaresinden izin alınarak yapılabiliyordu. Milli Piyango özelleşince mevzuatta nasıl bir değişiklik olduğunu bilmiyorum.
0
Mirket
(26.11.21)
@signore, yönetmelikte şöyle bir madde var:
"Sanal ortam üzerinden düzenlenecek piyangolarda da bir mal veya hizmetin tanıtımı, satışı, pazarlanması esas olup, doğrudan gelir elde etmeye yönelik piyango düzenlenemez"
Benim yapmak istediğim bu şekilde para kazanmak. Yani para toplayıp çekiliş yapmak ve bundan para kazanmak. Atıyorum 1000 liralık ürün için 1 TL'lik 1100 bilet satılacak, 100 tl bana kalacak. Yani aslında milli piyango bileti almak gibi, sadece karşılığı nakit değil ürün olacak. Bunu yapamıyoruz galiba.
0
🌸sckxyss
(26.11.21)
Hayır. Bu söylediğin hakkı elde etmek için Demirören Grubu 9.3 milyar TL ödedi :)
0
michael_knight
(26.11.21)
Hepsiburadanın yaptığı millipiyango pazar yerliği yapmak aslında, çekilişi milli piyango düzenliyor.
Para karşılığı yapılamıyor, izinle ürün satışına bağlı yapılabiliyor standart magnum çekilişi mantığında ama izne tabi, yani ben 10 liraya gofret satıp çekiliş bedelini içine yediririm diye düşünme, yedirmezler
0
atom karincanin torunu
(26.11.21)
Para kesinlikle hediye edemezsiniz, belirtilen tutar sınırı (yukarıda 154 tl yazılan) bu sınıra kadar değeri olan hediye vermek için izin şartı olmamasıdır.

O sınırdan yukarıda olunca MPİ'den izin gerekli, sadece hediye çekilişi için izin alabilirsiniz. Yani bilet satarak para toplayarak da hediye veremezsiniz.

Müşterileriniz ya da üyeleriniz arasında bedelsiz oalrak çekiliş yapıp hediye vermek için izin şartı var.

Sizin hayal ettiğiniz şey yasal olsaydı, Demirören Grubu neden devlete para ödeyip piyango işini devir aldı?

Kendi yapardı bir lotarya, ya da diğer büyük firmalar holdingler vs şu an farklı çekiliş ve oyun türleri çıakrırdı piyasaya serbest olsa.
0
John Bloor
(26.11.21)
(7)

macbook fazla ram kullanımı

black mamba
safari ve opera çok fazla ram kullanıyor. nedeni ne olabilir?
safari ve opera çok fazla ram kullanıyor. nedeni ne olabilir?
0
black mamba
(25.11.21)
Bu değerler az bile. Çok daha fazlasını kullanır web tarayıcılar. Gayet normal. Nedeni; çalışma şekli bu. Tarayıcıda görüntülenen birçok şey önbelleğe alınır ilk olarak. Eğer bu macbook M1 çipli ise zaten etkinlik monitörüne hiç bakma. RAM çalışma mantığı Intel işlemcili mac ve pc'lere göre çok başka. Bilgisayarda hiçbir şey yapmasan bile 15 GB falan dolu görünüyor.
0
himmet dayi
(25.11.21)
bana fazla geldi biraz. şu an opera'da da 3 sekme açık ama 150 mb civarı kullanıyor. safari'da eksiduyuru sayfası 685 mb kullanıyor. sadece tarayıcı yüzünden 10 gb ram kullanıyorsa bir render alsam zorlanacak.

diğer safari web içeriği yazan şeyleri kapattım etkinlik monitöründen bir daha açılmadı. acaba virüs, trojan, reklam falan mı diye düşünüyorum.
0
🌸black mamba
(25.11.21)
Hayır. Normal.
0
himmet dayi
(25.11.21)
Ancak opera çok ram kullanmıyor. 150 mb civarı. Safari sadece 1 sekme için 500 700 mb kullanıyor.
0
🌸black mamba
(25.11.21)
O zaman Opera kullan mamba :)

virüs vs. ile alakası yok. chrome ve safari böyle çalışıyor. seni ikna etmek için daha ne demek lazım bilemedim.

bu da benim etkinlik monitörü verilerim: i.ibb.co

tek sekme açık, yaklaşık 500 MB yer kaplıyor.

Bilgisayar M1 çipli mi?
0
himmet dayi
(25.11.21)
os x sierra’dan itibaren native uygulamaların (başta safari) ram tüketim değeri çok arttı. her yeni os’ta bilgisayar yavaşlıyor, donanımsal bir şey diyeceğim ama boot camp ile windows 10 da kurulu, mis gibi kullanıyorum.

bence os x o meşhur stabilitesinden eser yok artık.
0
phoarbix
(26.11.21)
M1'le ya da stabiliteyle pek bi ilgisi yok olayın :)

Linux sistemlerde bir uygulama kullanmak için işletim sisteminden ram aldıysa, işi bittikten sonra onu geri işletim sistemine döndürmek zorunda değil. Çünkü işletim sistemi ihtiyacı olunca uygulamanın kullandığı ram'i kendisi alıyor zaten.

Ama o da anlık almıyor, çünkü uygulamadan ram'i geri almak bir işlem. Gerçekten başka bir uygulamanın ihtiyacı olana kadar bu zahmete niye girsin? O yüzden başka bir uygulama çıkıp da işletim sistemine "kardeş bana daha çok ram lazım" diyene kadar, o ram alanı önceki uygulamalarda kullanılıyor gibi görünüyor. Gerçekten kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz, ama yüksek ihtimal kullanılmıyordur. Fakat en son o uygulama o ram'i istediği için hala onda görünüyor.

Burada Safari'nin fazla ram kullanıyor görünme sebebi muhtemelen zamanında fazla ram ihtiyacı olmuş, almış, sonra geri iade etmemiş olması. Opera kullanmıyor gibi görünüyorsa bunun sebebi de öyle bir ihtiyacı olmamış olması olabilir, ya da almıştır, kullanmıştır, ama işi bitince işletim sistemi "Safari'ye lazım kardeş, boştaysa alıyorum ben bu ram'leri" deyip almıştır, o yüzden şu an az görünüyordur vs.

Yani render alsan zorlanmaz makine. Render'a ihtiyaç olunca diğer uygulamalardan boştaki ram'i alıp render yapan programa verir.

Ha Safari mesela o anlık index'leme yedekleme şu bu bişey yapıyordur arka planda, o yüzden çok ram kullanması gerekiyordur, o da mümkün, ama bilemiyoruz. Yine de bu activity monitor verileri yukarıda açıkladığım gibi illa ki o an ne kadar ram kullanıldığı bilgisini vermiyor, o yüzden çok takılmamak lazım.
0
plutongezegendegilmi
(26.11.21)
(9)

almanlar neden hitlerin peşinden gitti?

avatar is back
dünyaya binlerce düşünür (başta felsefe ve toplum bilimi üzerine), bilim insanı (kimyagerler, fizikçiler), binlerce on binlerce muazzam icatlarla dünyayı değiştiren bir toplum nasıl oldu da hitler gibi birinin arkasından giderek hem kendi ülkelerinin hem de dünyanın yıkımına ön ayak oldular?
dünyaya binlerce düşünür (başta felsefe ve toplum bilimi üzerine), bilim insanı (kimyagerler, fizikçiler), binlerce on binlerce muazzam icatlarla dünyayı değiştiren bir toplum nasıl oldu da hitler gibi birinin arkasından giderek hem kendi ülkelerinin hem de dünyanın yıkımına ön ayak oldular?
0
avatar is back
(23.11.21)
Kaybedilen birinci dünya savaşı sonrası Almaya'da yaşanan devasa ekonomik kriz ve yabancı askerlerin Almanya'ya girip Alman vatandaşlarını kendi sokaklarında tartaklaması gibi aşağılamalar buna zemin hazırladı.

Alman vatandaşlarında oluşan hüsran ve öfke aşırı faşist sağa yönelmelerini sağladı. Buna rağmen iktidarı ucu ucuna kazanabildiler zaten.
0
neotunc
(23.11.21)
Hitler gibi biri derken Hitler iktidara gelirken tüm dünyayı yakacağız yahudileri katledeceğiz gibi fikirleri yoktu, hatta yahudi kırımı gibi bir fikri de yoktu Almanya'dan göndermek istiyordu sadece, soykırım düşüncesi çok sonradan gelişen bir olay hatta bu düşünce direkt Hitler'e de ait değil.
0
Kaleci Saçlı Forvet
(23.11.21)
Dönemin ruh hali yüzünden. 1. Dünya savaşı'ndan sonra ingiltere ve fransa almanlara hiç acımadı. Gerçekten evlerindeki ekmeğe kadar aldılar.

hiperenflasyon coştu. Hani şu Almanların ekmek almaya bile el arabasıyla mark taşıdıkları dönem. Ülkenin korkunç borçları var savaş harcamaları ve savaş tazminatları yüzünden.

Haliyle o dönem Alman halkının aklından geçen ama söylemeye cesaret edemediği şeyleri söyleyen biri iktidara geldi. Biraz o dönem sokağın sesi gibiydi. Bu arada ilk başta o kadar güçlü değillerdi. Muhalifleri de güçlüydü. Ama bir şekilde iktidara geldikten sonra ilk başta ciddi destek bulmaya başladılar. Bir de çok iyi bir propaganda subayları vardı. Goebbels. Hatta kullandıkları propaganda tekniklerinin birçoğu bugün reklamcılıkta siyasi iletişimde kullanılıyor, birçok yöntemi onlar icat etti diyebiliriz. Hani derler ya hep, Berlin düşene kadar Almanlar savaşı kaybettiklerinin farkında değildi diye. Öyle bir propaganda gücünden bahsediyoruz.

Haliyle Açlıktan kırılan Alman halkı üstünde "haklarınızı geri alacaksınız, kaybettiğiniz zenginliği kazanacaksınız" propagandası çok etkili oldu. Başta ufak olan seçmen desteği, iktidara geldikten sonra ufak bir refah artışı sağlanınca bayaa bir arttı.

Yine de ciddi bir karşıt görüş de vardı körü körüne desteklemedi herkes. O dönem Almanya'daki gidişatı öngören ve ülkeyi terk eden çok insan da oldu.

Şunu unutmamak lazım İngilizler ve Fransızlar 1. dünya savaşından sonra galibiyet sarhoşluğuyla bu kadar ezici bir anlaşma dayatmasalardı, II. dünya savaşı yaşanmayabilirdi.

Başta bu ekibin destek görmesinin en büyük motivasyonu versay anlaşmasını yırtabilme cesareti göstermeleriydi. Tüm ağır şartlara rağmen, "silahlanamazsınız" diyen sözleşmeye rağmen deli gibi silahlandılar. Göstere göstere geldi savaş.

Yani yenilen düşmana merhamet etmezsen, çok üstüne gidersen ilk fırsatta seni ısırır. İngilizler ve özellikle fransızlar bunu çok ağır sonuçlarla gördüler.
Adamlar birkaç ay içinde Eyfel Kulesi önünde selfie çekilecek raddeye geldi.

Hatta 1. dünya savaşında kazanan devletler hangi ülkeye bu tarz ağır anlaşmalar imzalattıysa avuçlarına bakarak dönmek zorunda kaldı çünkü büyük direniş hareketleri gördüler. Bizim kurtuluş savaşımız da SEVR anlaşmasına bir karşılıktı Neyse ki bizim savaşımızı aklı başında, medeni bir komuta kademesi yönetti. Medeni dünyada modern bir sistem kurduk. Oradaki halk desteği de İngiliz ve Fransızların anadolu'daki aşırılıklarından bıkan halkın isyanıydı.

Almanlar ise bu ezilmeye çok sert ve kontrolsüz bir karşılık verdi. Hatta iş ırkçılığa dönüştü bir noktadan sonra. Bunun elbette toplum psikolojisinde açılan yaralarla da ilgisi vardır. Almanya'yı işgal eden askerler sıradan alman vatandaşları bile sokak ortasında keyfi azarlıyor, tartaklıyordu. Bu da aşırı ve radikal alman milliyetçiliği olarak geri döndü ingilizlere.
0
anten
(23.11.21)
Gecmisi bosverin. Su anda dunya gundemini daha iyi takip etmeniz lazim. Bugun de irkcilik yukseliste cunku. Almanlar da o zamanlar benzer sebeplerden bu tercihi yapmis olmali.
0
dunal
(23.11.21)
Türkiye 20 yıldır neden akp'nin elinde ? Almanlarda akıllı eğitimli insan çoktur ama sivrilen bi 10 bin kişiyi bir şekilde susturursan geriye kuzu gibi bir toplum kalır. Onları da propagandayla rahatlıkla güdersin.Bunu işgal kuvvetleri yapamaz, ama kendi milletinden insan yapabilir.
0
vizivozo
(23.11.21)
@Kaleci Saçlı Forvet +1, soykırım olayı 1941-42'den sonra. Amaç başta göndermek, ama gönderecek yer kalmayınca öldürmeye başlıyorlar.

Yani ülken işgal altında, sömürge durumundasın, o esnada adamın biri çıkıp "biz bunu haketmiyoruz" derken gidip "yav öbürü de çok iyi fizikçiymiş" diyip ona oy verecek halin yok.

Asıl sorun şu, ikinci dünya savaşını kaybettiğinden beri, bugün de dahil olmak üzere Almanya hala ABD işgali altında, şu an bile 10 binlerce Amerikan askeri var Almanya'da, muhtemelen Alman ordusundan daha fazla ABD askeri var yani. Acaba buna kim / ne zaman itiraz edecek, ben onu merak ediyorum.
0
plutongezegendegilmi
(23.11.21)
@plutongezegendegilmi

Almanlar özellikle Merkel döneminde ara ara "Birleşik AB Ordusu" fikrini ortaya attılar. Amaç tabii ki kısıtlamalara takılmadan devasa bir Alman ordusu kurma niyeti. AB bahane. AB=Almanya zaten.
0
anten
(23.11.21)
Propaganda ve uyarıcı(pervitin). 2. Dünya savaşı esnasında naziler çoluk çocuk kadın yaşlı demeden herkesi çikolata çikletle uyuşturucu bağımlısına çevirmişlerdi.
0
apocalipy
(23.11.21)
hitabet yetenegi.
0
Kittie
(23.11.21)
(8)

Almanya uzaktan yazılımcı maaşı

badiparmagi
Arkadaşlar selam,Almanya'dan bir firma ile görüşme halindeyim. Maaş beklentimi soruyorlar. Almanya'ya uzaktan çalışıp tecrübesi olan var mı? Aralık sizce ne olmalı? Fikir beyan ederseniz sevinirim. Teşekkürler.Pozisyon:Backend developerTecrübe: 6 yıl.
Arkadaşlar selam,

Almanya'dan bir firma ile görüşme halindeyim. Maaş beklentimi soruyorlar. Almanya'ya uzaktan çalışıp tecrübesi olan var mı? Aralık sizce ne olmalı? Fikir beyan ederseniz sevinirim. Teşekkürler.

Pozisyon:Backend developer
Tecrübe: 6 yıl.
0
badiparmagi
(22.11.21)
konudan alakasız ama 6 yıllık yazılımcıya blue card sınırlarında (en kötü ihtimalle acil ihtiyaç duyulan nitelikli işler grubundan,diplomanız işle uygunsa) maaş verirlerse, uzaktan çalışacak bile olsanız almanyaya yerleşmeyi/ ikametgah almayı deneyebilirsiniz. zira maks 2-3 yılda kalıcı oturum izniniz ve en önemlisi kalıcı çalışma izniniz olur.
0
rewlack
(22.11.21)
Özel bi olayınız yoksa ortalaması 3000 € civarı genelde. Net.
0
plutongezegendegilmi
(22.11.21)
burada iki husus önemli, şirketin türkiye ofisinin çalışanı mı olacaksınız yoksa şirkete fatura mı keseceksiniz?

benim tahminim ikinci yoldan ilerleneceği yönünde. bu durumda siz burada bir şahıs firması kuracaksınız ve kendi bağkurunuzu ödeyeceksiniz. size tavsiyem bu işlerden anlayan bir muhasebeci bulun ve onunla konuşun. yurt dışına yazılım ihraç ettiğiniz için kdv muafiyeti falan uygulanması gerekecek. kdv muafiyetinin aşıldığı durumlarda da vergi ödemeniz gerekecek. bunları da göz önüne alınarak bir hesaplama yapılması güzel olur. kur farkından dolayı her türlü karlı bir iş olacaktır ama yine de işinizi sağlama alın derim.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(22.11.21)
özel bir uzmanlığınız yoksa, bu tecrübede Almanya'ya yerleşik birine yıllık brüt 60-65bin euro gibi bir para ödeniyor. yıllık 50bin euro gibi bir ödeme yapabilirler diye düşünüyorum.

tabii aylık düzenli para geldiği için, vergi mükellefi olmalı ve beyanname vermelisiniz.

iyi haber: devletimiz yurtdışına satılan yazılım hizmetlerine vergi konusunda yanılmıyorsam %50 istisna, yani indirim sağlıyor.

ne kadar vergi ödeyeceğinizle ilgili bu bahsettiğim istisnayı da bilen bir muhasebeciyle konuşun.

yıllık 50bin altını da kabul etmeyin bu arada.
0
kaptankedi
(22.11.21)
3bin euro civari veriyorlar.
Saglam adamsan 10bin euro gordugu oluyor.

Jr bi elemanim oraya yerlesip 5bin euro aliyor nasil basardi bilmiyorum.
0
divit
(22.11.21)
@just give away man

stackoverflow'dan başvurdum.
0
🌸badiparmagi
(22.11.21)
6 yil tecrübeli backend developer 50000€-70000€ arasi yillik brüt kazanir.aylik 2700-3500 € net maasa denk gelir. Tabi hangi yazilim dili oldugunada bagli.60k diyebilirsin zaten illa pazarlik yapicaklar.
0
allstar
(22.11.21)
ben mavi kart aldim, 2 hafta sonra remote olarak calismaya basliyorum ama almanya'da yasayacagim. orada bir yanlis anlasilma olmadigindan emin olman lazim. vergilendirmelerden dolayi remote da olsa almanya'da ikamet isterler diye dusunuyorum. aksi halde senin banka hesabina direk para gondermeleri mumkun degil. senin burada sirket kurup fatura kesmen gerekir. sahis sirketi, bagkur, muhasebe..vs. bir cok maliyetin olacak. taseron gibi is yaptiracaklari icin de isinin garantisi olmayacak. 3-5 ay sonra biz iptal ettik seninle islerimizi deseler yapabilecegin bir sey yok. ortada kalirsin. yazilim, bilgisayar muhendisleri icin minimum brut maas 50 bin euro civarinda olmali mavi kart icin. developer olarak brut 60 bin euronun ustu cok gercekci degil almanya icin ozel bir durum yoksa. 50-60 bin araliginda bir rakam teklif ederler diye tahmin ediyorum ama bu durumda da turkiye'de kalmanin esprisi yok. direk mavi karta basvurup almanya'ya yerlesmek daha mantikli olur.
0
hotorot
(26.11.21)
(5)

"var olan" mı, "varolan" mı?

prole
Word'de "varolan" yazdığımda sürekli hata veriyor. İnternette bakınca da doğrusu "var olan" diye gösteriyor. Ama kaliteli yayınevlerinden çıkan bir çok eser "varolan" diye kullanmış. Bunun doğrusu nedir? Hangisinde ısrar etmek gerekir?
Word'de "varolan" yazdığımda sürekli hata veriyor. İnternette bakınca da doğrusu "var olan" diye gösteriyor. Ama kaliteli yayınevlerinden çıkan bir çok eser "varolan" diye kullanmış. Bunun doğrusu nedir? Hangisinde ısrar etmek gerekir?
0
prole
(22.11.21)
var olan.
çünkü anlam değişimi yok.

ayrıca, en başından hatalı bir kullanım bu. (arka fon gibi) sadece olan demek daha doğru. belki anlama göre bulunan vs. yani ingilizcedeki existence bizde sadece olmak karşılığına sahip.
0
rewlack
(22.11.21)
Doğrusu var olan.
0
himmet dayi
(22.11.21)
TDK da "var olan" diyor ve benim de kulağıma daha güzel geliyor o, ama o kelimenin sıkıntısı şu:

Bu kelimeden türeyen sözcüklere bakıyorum. Mesela "var oluşçu" değil "varoluşçu" diyorsak, elimizdeki sözcük de "var ol-" değil "varol-" olur.

Çünkü varol diye kök olmasa varoluşçu nereden türeyecekti?

TDK ayrı yaz diyor çünkü bu "etmek, eylemek, olmak" gibi kelimelerle oluşturulan birleşik kelimeleri ayrı yazmak lazım diye bir kuralı var. İşte "dans etmek" yaz, "dansetmek" yazma, "yok olma" yaz, "yokolma" yazma vs.

Genel olarak mantıklı, ama bence bu kelime bu kuralın istisnası çünkü ondan türeyen başka kelimeler de var. O yüzden ya "var oluşçu" gibi hep ayrı yazıcaz, ya da onu birleşik yazıyorsak kökünü de birleşik yazıcaz. Hem "varoluşçu" yaz diyip hem de "var olan" yaz diyemeyiz, ama TDK diyor :/
0
plutongezegendegilmi
(22.11.21)
var olmak ayrı, felsefe terimi olarak varoluş bitişik.
0
kobuzchu kiz
(22.11.21)
Ben de ayrı diyecektim, Doğu Yücel'in Varolmayanlar kitabı aklıma geldi, merak edip baktım bitişik yazılmış, kendisi editörlük ve redaktörlük yapmış/yapıyor. İlginç geldi.
0
hair freak
(22.11.21)
(6)

Linkedin'de şirkette çalışan herhangi birine mesaj atmak mantıklı mı?

nerobianco
Yurtdışında ufak bir şehirde yaşıyorum ve ilgilendiğim sektörde staj bulmayı umuyorum fakat şehir küçük olduğu için çok seçeneğim yok. Şirketlerden biri uluslararası bir çok şubesi olan bir firma fakat buradaki şubenin sadece telefon numarası var. Linkedin'de araştırırken şirkette ilgilendiğim pozis
Yurtdışında ufak bir şehirde yaşıyorum ve ilgilendiğim sektörde staj bulmayı umuyorum fakat şehir küçük olduğu için çok seçeneğim yok. Şirketlerden biri uluslararası bir çok şubesi olan bir firma fakat buradaki şubenin sadece telefon numarası var. Linkedin'de araştırırken şirkette ilgilendiğim pozisyonda çalışan birine denk geldim. Kendisine mesaj atıp cv'mi ve cover letter'ımı iletmek üzere işe alım birimi ya da herhangi bir yöneticinin e-mail adresini istemek mantıklı olur mu? Zira şansımı gerçekten denemek istiyorum.
0
nerobianco
(21.11.21)
Olur, yapıldığını gördüm hatta ben de denk geldim. Mesela benimle aynı pozisyon için bizim şirkete başvuracak insanlar bazen soru soruyorlar, CV iletiyorlar; ben de bunları IK'ya iletiyorum.
0
salihdt
(21.11.21)
Yurtdışında çalışıyorum. iki kere staj isteyen kisilerden mesaj aldim ve hiç garip karsilamadim.
Ozellikle aktif linkedin kullanan biriyse hele hic garip gelmez.
0
logisticsmanager
(21.11.21)
Bu şekilde rasgele mesaj atan arkadaşım şu an alanında büyük firma ile iş gorusmesi yapiyor
0
seyyar satıcı
(21.11.21)
Bana ara sıra böyle mesajlar geliyor. Özellikle yaptığımız işle ilgili bir şeyler bildiğini ya da o alanda çalışmaya hevesli olduğunu gösteren bir kaç şey yazdıysa normal başvurudan gelen birinin önüne geçiyor bence.

Mantıklı yani.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
ne güzel lan herkese yaramış. ben sayısız tane attım, kafadan 95'inin cevaplanmadığını 5'ini ise herhalde kibarlık olsun diye yanıtlandığını sanıyorum. Bu kişiler hem yönetici, hem de ik. firmayı/departmanı gerçekten iyice araştırmama rağmen, güzel de bir yazı yazmama rağmen, evet 1 tane bile mühim bir dönüş alamadım.

Benim açımdan çok mantıksız bir hareket oldu ama belki de sen arayıp bulamadıkları kişi olabilirsin.
0
1195
(21.11.21)
Bu sekilde ilgilendigin sirketin HR'inda calisanla disinda kimseye yanasmani tavsiye etmem, cevap verme olasiliklari cok dusuk. Yurtdisinda kolay kolay kimse tanimadigi birine referans olmaz. Buyuk sirketlerin referans prosedurleri var, sisteme bir suru detay girip CVyi ekliyorsun, kisiyi nereden tanidigina dair detayli bilgi istiyorlar. Bana da arada bir boyle istekler gelir, malesef olumlu cevap veremiyorum.

HR'lari ve kafa avcilarini kovala, gerisi vakit kaybi olur (bence).
0
cooperr
(21.11.21)
(11)

mevcut ekonomik gelişmeler ve acı reçeteyi hazmetmek

roket adam
bilen bilir kronik bir muhalifim, ama şöyle bir tespitim var. ekonomiden az çok anlayan arkadaşlar yorumlarsa sevinirim.alt alta yazacağım:- tr'nin kronikleşmiş malum çok ciddi bir cari açık meselesi var.- bunu ya ihracatı artırarak ya da ithalatı azaltarak çözebiliyoruz.- maalesef rant ekonomisi se
bilen bilir kronik bir muhalifim, ama şöyle bir tespitim var. ekonomiden az çok anlayan arkadaşlar yorumlarsa sevinirim.

alt alta yazacağım:
- tr'nin kronikleşmiş malum çok ciddi bir cari açık meselesi var.
- bunu ya ihracatı artırarak ya da ithalatı azaltarak çözebiliyoruz.
- maalesef rant ekonomisi sebebiyle üretimi çok da artırmamız mümkün olmadı, kısa vadede kolay da değil.
- şu anda bunu ithal tüketimi düşürerek çözmeye çalışıyoruz.
- faiz azaltılıyor çünkü insanların parasını bankada tutmak yerine farklı işlere yatırması lazım, yani ekonominin ısınması gerekiyor, artı olarak kobi + kurumsal sektörün üstündeki faiz maliyetinin düşmesi lazım.
- bu sırada kur da yükseliyor, hem ihracat için daha rekabetçi bir işçilik maliyetine ulaşılıyor hem de ithal malların maliyeti arttığı ve artık bir çok mal ödenebilir (affordable) olmaktan çıktığı için ithalat azalıyor.
- ithal mallar üzerindeki vergi yükü de kontrollü olarak yükseltiliyor, dolayısıyla yerli fiat egea alacak adam 3 kat vergi ödüyorken audi alacak adam 5 kat vergi ödüyor. 3 bin liralık normal akıllı telefon alacak adam 12 taksitle alabiliyorken 15 binlik iphone 13 pro alacak adama bu kolaylık sağlanmıyor bu sebepten.

şimdi bu acı reçete hoşumuza gitmiyor tabii ki ama akp yabancı sıcak parayla halkımızı hak etmediği bir hayatı yaşatırken iyiydi de şimdi mi kötü oldu diyesim geliyor. türk halkı ne yaptı da almanın binemediği gıcır gıcır arabalara binmeye başladı? yazılım mı üretti, robot mu yaptı, bir şey mi ürettik? yok. e şimdi neden bu acı reçeteden şikayet ediyoruz? başkası gelse de belki o güven ortamıyla daha çok sıcak para girişi olacak ama bu temelin değişmesi mantıksız değil mi? tekrar 2008-2015 arasındaki o inanılmaz dönemi bir daha kolay kolay yaşamayacağımızı kabullenmek daha doğru değil midir sizce?
0
roket adam
(21.11.21)
Affordable kelimesini kullanmaya gerek var mıydı gerçekten? Sizin mantığınız şu. Açığı kapatmak amacıyla hayatımızı şekillendirelim. Ben hayatımı neden ülkenin ekonomisine göre şekillendirmek zorundayım? Ülkede vizyon yoksa ben de mi vizyonsuz olayım? Almanın binemediği araba diye bir şey yok. Almanya'da çalışan Türkler bile Audi'ye biniyor, onlar Türk halkının yapamadığı neyi yaptı? Dönerci yazılımla mı uğraşıyor? Çiftçilik yapan bir Texaslı havuzlu evde yaşıyor. Bu adam robot mu üretti? Bu hak etme düşüncesi geçersiz bir düşünce.
0
dissendium
(21.11.21)
Mutsuzluğunu anlamakla ve paylaşmakla beraber farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyorum. Texaslı çiftçi bizden daha iyi bir hayat yaşıyor çünkü birkaç saat uçuş mesafesindeki san francisco'da dünyanın en değerli yazılım şirketleri dünyanın dört bir yanından ülkeye dolar çekebiliyorlar. Keza almanya'daki çalışan türkler dediğin adam emeğini bmw fabrikasında satarak kazanıyor, bu emeğin karşılığı bizdeki adamın emeğine göre çok daha katma değerli ve yüksek, dolayısıyla o adam daha iyi şartlarda yaşıyor. Bunların hiç biri bireysel olarak senin suçun değil ama burada yaşıyor olmanın bir götürüsü diyebiliriz.

Yani bizim ülkemizde makro ekonomik olarak böyle bir katma değer temeli yok. Dolayısıyla bu zaten az olan geliri, nufusa oranladığında biz katma değerli iş yapanlar olarak yine belki 10-15 asgari ücretli kadar kazanıyoruz, ama doğal olarak makroekonomik gelişmelerden de etkileniyoruz. O yüzden texaslı çiftçinin buğday işçiliği yaparken kazandığı para, türk çiftçinin aynı toprağa aynı buğdayı ekerken kazandığı paradan daha yüksek.
0
🌸roket adam
(21.11.21)
En önemli sorun taşınmaz mala yatırım yapmasıydı. İnşaat sektörüyle hareketlenen piyasa yine inşaat sektörünün doyumuyla dibe çakıldı. Ekonominin kötü olduğu zamanları incelerseniz sıcak parayla yatırım yapılan inşaat sektörünün doyumunu gözlemlersiniz. Hala daha kanal projesiyle (proje sadece bir araç, amaç ise yeni iskan alanları açıp rant ve ekonomiyi yine inşaatla canlandırmak) bu yola başvuruyorlar. Eğer bu yol mantıklı olsaydı avrupa tüm topraklarını inşaat/konut/işyeri ile doldururdu. Fakat özellikle almanyada emlak piyasasında konut krizi olmasına rağmen iskan izni almak büyük problem. Halbuki türkiye gibi daha da büyük cari fazla verebilir bu yolla, ama yapmıyor. Çünkü ihracat ve bunda devamlılık taşınabilir ürün üretimiyle olur(yazılım da dahil)

Akp nin iyi olduğu zamanlara gelirsek de, kemal dervişin politikaları ile imf kurallarını takip etmek, özelleştirmek ve gelişmekte olan ülke titri ile sıcak parayı çekmekle mümkün oldu. Hiçbir zaman endüstriyel sanayide ciddi bir ilerleme kaydetmedik. Hatta doğuş grubu tek üretim yaptığı inşaat sektörünü devam ettirmek istemedi. Özellikle banka ve ithal otomobil satışlarıyla iyi ora kazanıyordu.

Bir diğer düşüş de doların 1.5 seviyelerinden 1.1-1.2 gibi seviyelere gelmesi “neden üretelim zaten yurtdışında aynı fiyata geliyor? Neden türk ürünü alalım, daha kalitelisini yurtdışında aynı fiyata buluyoruz.” Demeye sebep oldu. O zamanlar serbest değil teşvik yapılıp set vurulsaydı şimdi işe yarayabilirdi ama artık çok geç. Dolar arttıkça asgari ücrete mecburi zam yapılıyor bu da maliyet fiyatlarına yansıyor. Ürünlere zam yine asgariye zam… kısır döngü olarak ekonomi dar boğaza giriyor.
0
Unde bach canim
(21.11.21)
"Ülke ekonomisi düzlüğe çıkana kadar halk sürünsün" politikası siyaseten iş yapacak bir söylem değil, kaldı ki dissendium'un dediği gibi insanlara "Valla kusura bakmayın ama biz üretmeyen bir toplumuz, o iphoneları, BMWleri haketmiyorsunuz" deme hakkı da yok kimsenin. Ülkenin saçma sapan yönetilmesi ile muasır medeniyet seviyesine ulaşması arasında ince bir çizgi de yok. Normal bir iktidar "Makro İktisada Giriş" kitaplarında yazan basit ilkeleri sürdürüp şimdikinden çok çok daha iyi ekonomik göstergelere sahip olabilirdi.

Yaşam kalitesine sahip olmak için Almanya ya da İsviçre gibi olmamıza gerek yok, olamayız da, o herhangi bir iktidar için bir hedef olamayacağı gibi bir hayal bile değil; sadece bizim için değil hiçbir gelişmekte olan ülke için... Ancak Türkiye orta vadede lokasyonunu, eğitimli genç işgücünü, işlenebilir tarım alanlarını, doğal kaynaklarını vb. kullanıp milli geliri şimdikinin iki katı olan bir ülke olabilir. Bunun için ülkenin her yerinin fabrikalarla dolu olmasına gerek yok.

Bizim ekonomiden önce siyasi ve sosyal sorunlarımız var; ekonomiyi siyasetin güdümünden uzaklaştırıp serbest piyasa ekonomisini tabana yayamıyoruz; ülkenin ekonomisi birkaç şehrin ve inşaat sektörünün etrafında dönüp duruyor, bu da her iktidarın öyle ya da böyle hamaset yapmasına sebep oluyor. Bugün CHP bile çıkıp "Ucuz ucuz satın, biz iktidara gelince zararınızı karşılarız" diye esnafa sesleniyor mesela...
0
salihdt
(21.11.21)
Diyanete,yol, köprü, inşaat vb şeylere harcanan parayla neler yapılmazdı. Akp başkanlık sistemi sonrasında halktan koptu.

Öyle bir ortam var ki üretmek istesen de kıpırdayamıyorsun. Rant tezgahında değilsen türlü sıkıntılar çıkarırlar. AKP'lilerden de üretecek adam çıkmıyor. Yazılımcı projesi yaptılar sonuç vermedi
0
roe
(21.11.21)
@salihdt, ülkenin saçma sapan yönetilmesini halktan bağımsız olarak incelemek hata değil mi? halkın kendisi bizzat, bilerek ve isteyerek bu yönetimi ve yönetim tarzını, bir kez de değil defalarca seçmiş. üstelik, muhalefeti ve diğer tüm seçenekleri de bu popülist politikalara uymak zorunda kalacak şekilde şekillendirmiş. şu anda popülist bir politika uygulamadan, fakire makarna orta direğe ötv indirimi + ucuz kredi dağıtmadan iktidara gelme imkanın yok. bu şartlar altında halkımız çok masum ama yöneticiler bok etti demek bana çok adil gelmiyor. halkın bizzat kendisi bu sosyal ve siyasi sorunların kaynağıyken, halk değişime direniyorken sadece siyasetçilere suç atmak bana kolaycılık gibi geliyor yani.

o yüzden yine belirtiyorum, bir alman köylüsü merkel'e oy vererek kuantum fiziği doktorası yapmış bir kadına liderlik ettirdi. bizim 20 senedir hikayemiz malum. şimdi anlatabiliyor muyum neden oranın köylüsü daha iyi şartlarda yaşamayı bizzat kendisi seçmiş, tercih etmiş ve hak etmiş durumda.

tabii ki daha iyi olabilir ve bence olacak da, ama bunun yolu yine aynı yolu izlemekten geçecek. o aradaki lale devrini epey bir süre unutacağız diye düşünüyorum, bunun suçlusu da bizzat halkın kendisi.
0
🌸roket adam
(21.11.21)
Bence ortalama bir Avrupa insanını (Ya da Amerikalıyı) o anlamda gözümüzde çok büyütüyoruz. Evet tabi ki ülkenin içinde bulunduğu durum halkın sosyal, kültürel yapısının bir ürünü, ancak örneğin Alman köylüsü Merkel'e "Aaa bu kadın fizik doktoru" deyip oy vermiyor ki; toplumlar dünyanın hemen her ülkesinde kısa vadeli çıkarlarına, kendi hayat görüşlerine ve nihayetinde popülist söylemlere göre oy veriyorlar. Bu yüzden "Demokrasiye karşı en büyük argüman sıradan bir vatandaşla 5 dakikalığına sohbettir" diye çok meşhur bir söz var.

Bu, tarihsel bir süreç. Türkiye'yi öyle bir zihinsel dönüşümden herhangi bir ekonomik politikayla geçiremezsiniz. O tür şeyler zamana yayılır, devrimler, savaşlar, sınıf mücadeleleri, kültürel akımlar vb. gerektirir ve çoğunlukla organiktir. Ekonomik kalkınmayı tek kademeli düşünürseniz bu sorunun bir çözümü kalmıyor; en fazla "Halkın kafasına bas, herkes kemer sıkarken ekonomiyi düzelt, o arada bir de kültürel devrim yap ki o ekonomik düzen sürsün" bir "İyi Diktatör" senaryosunda belki işe yarar ama mevcut durumda 5 yıllık iktidar döneminde yapamaz, ilk seçimlerde popülist söylemlerle karşınıza çıkan muhalefete kaybedersiniz.

Özünde Türkiye'nin sorununun basit bir çözümü yok; bu sadece bizim sorunumuz da değil. Orta gelir tuzağı diye bir şey var; bir sürü ülke bizimkine benzer bir şekilde "Gelişmekte olan ülke" seviyesine gelip orada takılıyor, biz saçma sapan ekonomi yönetimleri nedeniyle daha çok zig-zag yapıyoruz ve ülkenin potansiyelinin de altında ekonomik performans sergiliyoruz.
0
salihdt
(21.11.21)
Aci recete krizi daha da derinlestiriyor.

400e almadigim en dandik merso vergiyle dolarla 800 olmus. Ulan kaciyor deyip bu sefer 800 verip aliyorsun cari acik yine artiyor.

Hatta normalde 100bine yerli egea alacakken yatirim olsun diye ithal olani aliyorum.
Otv paketiyle oynadiklari icin yerli civic alamiyorum, civic az satinca fabrika kapaniyor hic alamiyoruz.

Mudahale etmeseler bu kadar cosmazdi bu fiyatlar.
Telefona o kadar cok vergi geldi ki hic alamaz olduk.
0
divit
(21.11.21)
@salihdt çok güzel anlatmış. Olaylara tek yönlü bakıyorsunuz, argümanlarınız "üretim yok, o zaman kimse ekonomiden şikayet etmeyecek" ve "bu halk bu adamları seçti, o zaman şikayet etmeyecek" şeklinde. Alexis de Tocqueville'in "Çoğunluğun zorbalığı"nı okumanızı öneririm. Ben siyaset bilimci değilim ama bu konular siyaset ve toplum bilimleri alanında çalışılmış/çalışılıyor. Biraz bu yönde okuma yaparsanız birçok şeyi daha iyi anlamlandırabilirsiniz.

Her şeyden önce toplumu özgür iradesi olan, bağımsız bir birey gibi ele alıp suçlayamazsınız. Türkiye'deki toplumun eğitimsiz kalmasının, doğru kararlar vermemesinin ve utanılacak düzeyde yönetilmesinin sebebi "halk" mı? Ayrıca hiçbir sağlıklı yönetimde çoğunluğun bir seçim yapması, o yönetime sonsuz eylem hakkı tanımaz. Demokrasinin içerisinden diktatörlükler böyle doğuyor.

Birkaç hafta öncesine kadar "acı reçete" dediğiniz şey yüksek faizdi, şimdi söylem değişti birden bire düşük faiz, yüksek kur oldu. Bu bile ne kadar manipülatif ve çıkarcı bir yönetim anlayışı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu politikalar arasından iyi niyetle doğru çıkarım yapmaya çalışmanızı takdir ediyorum, bir nevi savunma mekanizması belki de ama öyle bir şey yok. Ben bu satırları yazarken bile bütün ekonomi "politikası" 180 derece dönmüş olabilir. Zaten problem de aslında hiçbir şeyin "politikasının" aslında var olmaması. Ekonomi politikamız yok, eğitim politikamız yok, kültür politikamız zaten yok (mesela sadece endüstriyel üretime odaklanılıyor ama, Fransa'nın savaş sonrası yükselişine bakarsanız temelinde eğitim ile el ele giden kültür politikalarının yattığını görebilirsiniz). Demem o ki bu seçimi halk yaptı kabullensin, halk üretmiyor kabullensin demek fazla yüzeysel kalıyor.
0
gmzo
(21.11.21)
Bu yaşananların iyi niyetli hiçbir açıklaması yok. Bahsettiğiniz acı reçete şu an yaşananların çarpıtılmış hali. merkez bankasının Güvenilirliğini sıfıra indirerek, ekonomi yönetimine dini referanslar vererek (tarihi bir olaydı) ve tüm dünyada faiz arttırma trend haline gelirken parayı birkaç günde pul haline getirerek acı reçete olmaz. Uçan gübre fiyatları, piyasada bulunamayan ilaçlar, saatler içinde borçları katlananlar, belirsizlik bu kaostur. Kemer sıkmak başka bir şey, öngörülemez bir ortamda hayatta kalmaya çalışmak başka. Erdoğan’ın etrafında daha küçük çaplı artışlarda bile önceden tüyo alanların şu son zamanlarda millet üç kuruşundan olurken ne kadar zenginleştiğini hayal bile edemiyorum. Nasıl bir servet aktarımı olduğunu öğreneceğiz ilerde.
0
not dark yet
(21.11.21)
Abi iyi de konunun bahsettiğin şeylerle alakası yok ki.

Son 10 yılda net foreign direct investment konusunda çok büyük bir değişiklik yok, TR'ye giren para TR GDP'sinin %1 ila %2'si arasında değişiyor. Az biraz azalma var ama genel olarak 2010'dan beri stabil (öncesinde çılgın atmış).

Ama 2010'daki alım gücümüzle şimdiki arasında dağlar kadar fark var.

Cari açık da aynı muhabbet, 2012'de şimdikinden kötü durumdaydı, ama alım gücümüz daha iyiydi.

Yani konu sadece "dış yatırım" veya robot üretmekle ilgili değil, TR içindeki sıkıntılar yüzünden sıradan insanların durumu kötüleşiyor. 2015 öncesi devlet özel sektöre çökmüyordu mesela, işini yapan beyaz yaka güzel paralar kazanabiliyordu. Şimdi telekom/enerji/inşaat sektörleri bitti. İlk ikisi devlet o sektörlere çöktüğü için. Sonuncusu vatandaşın kendi mallığı evet.

Özetle mevcut kötüleşmenin sadece %10'u %20'si senin bahsettiğin faktörlere bağlı. %80-90'ı direkt cebimizdeki paranın birilerine aktarılmasını hedefleyen politikalar yüzünden.

Eğer devlet bize çökmeyip, alım gücümüzün düşme oranı şimdikinin %20'sinde kalsaydı insanlar bu kadar şikayet etmezdi zaten.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
(6)

airpods pro ve active noise cancellation yetmezliği

roket adam
benim eski airpods'un pili iyicene tükenince bunu alayım dedim ama bu gürültü engelleme özelliği çok tatmin etmedi beni ya. zaten silikonlu kulaklık olmasının getirdiği bir pasif engelleme var buna okey, ama pasif ile aktif anc arasında bana çok fark yokmuş gibi geliyor. kullananlar olarak sizler ne
benim eski airpods'un pili iyicene tükenince bunu alayım dedim ama bu gürültü engelleme özelliği çok tatmin etmedi beni ya. zaten silikonlu kulaklık olmasının getirdiği bir pasif engelleme var buna okey, ama pasif ile aktif anc arasında bana çok fark yokmuş gibi geliyor.

kullananlar olarak sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yoksa benim alet mi arızalı acaba?
0
roket adam
(21.11.21)
bende de cok iyi calismiyor maalesef ama bunun sebebi kulagima oturmamasi. butun uclari denedim, hepsinde gevsek kaliyor. hatta dusecek duruma geliyor (bunun sebebi de kulagimda 24 saat tikac olmasi, genisledi haliyle)

bozuk olmadigina eminim cunku kime taksam hayran hayran bakip beni hic duyamadigini soyluyor. annem "su an konusuyo musun sen" dedi lol.

bence yine de fena degil boyuna gore ama umarim daha kulagima oturan bir uc yaparlar.
0
supergirl
(21.11.21)
Bu konuda çok başarılı değil airpods ki kulak içi kulaklıkların anc'si ister istemez çok başarılı olamıyor.
Sony xm , bose qc ve sennheiser momentum serilerinin cihazları daha iyi mesela.

Bir de muhtemelen biliyorsundur ama anc teknolojisi dışarıdan gelen sesi komple kesmekten ziyade aynı frekansta tekrarlı devam edenleri kesmeye yönelik çalışabiliyor. Bunun haricindekileri çok kesemez zaten.
0
Bruce
(21.11.21)
Kulaklığı takıp orta volume'de bir müzik açınca dışarıdan hiçbir şey duymuyorum ben ya, baya gürültülü ortamlarda bile.

Müzik yokken (toplantıda falan) ani ve yüksek sesler (ezan, çocuk çığlığı vs) hariç çoğunlukla kesiyor.

ANC'nin aktif olduğu ilk anda bağlantı sesinden sonra etraftaki seslerde epey bir azalma hissetmen lazım. O oluyor mu? Olmuyorsa arıza olabilir.

Yani bi bose quietcomfort değil ama "arada çok fark yok" kadar da olmaması lazım.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
Bi de şimdi aklıma geldi, transparency modu açık kalmış olabilir mi?
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
Müzik açınca evet çok iyi oluyor ama ben müzik açmadanki performansından bahsediyordum. Transparency kapalı, sadece noise cancellation açıktı. Bir keresinde havaalanında bose'nin kulak üstü kulaklığını denemiştim resmen uzay boşluğuna ışınlanmış gibi oluyordu. Sanırım o kadar olmayacağını kabul edip kullanmam lazım :)
0
🌸roket adam
(21.11.21)
kulak ustu kulakliklarda durum tabii ki farkli ama mesela bende Sony XM4 de var. (evet gurultu engellemek ugrune servet harcadim) onun da tamamen ses engelledigini soyleyemem. bir de kafa agritiyor. saticam yani o derece memnun degilim. ilk denedigimde ben de vaouv demistim ama airpods'u tercih ederim.
0
supergirl
(21.11.21)
(3)

hoi oynamak istiyorum ama çok karışık geliyor, benzer oyun var mı?

der meister
organize işler'deki mükremin gibi hissediyorum. "ben günde bir saat golf oynuyorum, çok mu? yeni başladım. daha iyi değilim yani, geliştiriyorum kendimi. belli bir zümreye ait diyorlar, hayır golf sevgisi herkese açık, ama oynayamıyorum, benim vaktim az" hah bunu hoi'ye uyarlayın... vaktim olsa beyn
organize işler'deki mükremin gibi hissediyorum. "ben günde bir saat golf oynuyorum, çok mu? yeni başladım. daha iyi değilim yani, geliştiriyorum kendimi. belli bir zümreye ait diyorlar, hayır golf sevgisi herkese açık, ama oynayamıyorum, benim vaktim az" hah bunu hoi'ye uyarlayın... vaktim olsa beynim yetmiyor zaten. aşırı karışık geliyor.

bunu kolaylaştıracak, aptala anlatır gibi anlatan rehber vs yok mudur? ingilizce olabilir, fark etmez. veya çok daha temel, basit, alternatif bir oyun? mesela artık football manager'ı da kafam kaldırmadığı için online soccer manager diye salak bi şey oynuyorum, 5-2-3 gibi taktiklerle maç kazanabildiğin, tam boş iş ama sonuçta mental olarak işte o takım kurdum, şu oyuncuyu şurada oynattım, maçı kazandım vs. tatminini sağlıyor.

ben de istiyorum ki "salazar'ın babaannesi kaşar" diye basın açıklaması yapıp portekiz'e dalayım, "yazın güzel olur oralar" deyip yunan adalarını işgal edeyim, neblim rusya'nın şu anki sınırlarıyla başlayıp polonya'ya kadar fethedeyim vs...

böyle bir oyun yok mudur? hem diplomasi, hem askeri yönü olan? gerçek harita veya senaryoyla, mümkünse 10 yılda bitmeyen türden oynayabileceğimiz bir şey?
0
der meister
(20.11.21)
(bkz: Knights of Honor)

Müzikleri de şahane.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
Eu4
0
ovungec zeus
(21.11.21)
Hayatımda sadece 2 tane sıra tabanlı oyunu adamakıllı oturup oynadım. Birisi HOI 2 idi, diğeri de Medieval 2 TW idi. HOI 2'de beni delirtip oyunu bırakmama sebep olan Ruslar, TW'de ise Papalık ve onun saçma sapan kuralları ve istekleriydi. Bunların zaten esas özelliği karmaşık ve zor olmaları. Yani hangisine gidersen git yine zorlanacaksın. 2 tane oyunla da genelleme yapıyorum :D

Benim insanların binlerce saatini gömdüğünü bildiğim belli başlı iki oyun var: Europe Universalis 4 ve Civilization 5. Belki onlara bakabilirsin. Binlerce saatini gömen bu kadar insanı bu oyunlara çeken bir şey vardır elbet :D
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(21.11.21)
(8)

Uzun dönem askerlik yapma isteği

adwokat
Askerlik için vakit yaklaştı. Son tecil tarihi bu yaz.Kenarda 50 bin lira param var ama bunu bedelli için harcamayı hiç ama hiç istemiyorum. Bu parayı da 2 bin liradan kripto sayesinde getirdim. Onun özgüveniyle doğru tercihlerle daha da artırırım gibi geliyor. Bedelliye versem elimde kalacak 0 lira
Askerlik için vakit yaklaştı. Son tecil tarihi bu yaz.

Kenarda 50 bin lira param var ama bunu bedelli için harcamayı hiç ama hiç istemiyorum. Bu parayı da 2 bin liradan kripto sayesinde getirdim. Onun özgüveniyle doğru tercihlerle daha da artırırım gibi geliyor. Bedelliye versem elimde kalacak 0 lira.

Mesleğim avukatlık. Ofis açma düşüncem var. Başkasıyla çalışmak çok çok zor. Ofis açmak için de sağlam bi sermaye gerekiyor. İstanbul’da kiralar aldı başını gitti. Sadece kira değil gerçi a4 kağıdı bile geçen aya göre 2 kat pahalı :)

1 sene gidip kendimi resetlemek ve her şeyden uzaklaşmak istiyorum. Her gün dolar kurunu takip etmekten, kiralık ve satılık stüdyo daire bakmaktan psikolojim bozulacak artık.

En azından gidersem +50k daha bütçeme ekleyebilirim. Belki dönene kadar ekonomi biraz daha rahatlar (pek sanmıyorum gerçi :))

Sorum şu;

1- Gitmişken de tam gitmek istiyorum. Özellikle doğuya gitmek istesem beni gönderirler mi yoksa bu benim tercihime bağlı mı?

2- Bu şartlar ve psikolojik durumda siz olsanız ne yapardınız?
0
adwokat
(20.11.21)
yanlış buldum düşünceni. askerliğin en güzeli en kısa olanıdır. madem paranı vermek istemiyorsun kredi çek bedelli kredileri var aylık 1000-1500 falan ödersin. elindeki paranla da kriptodan veya işinden elde ettiğin parayla yaşamını sürdürürsün bedelliden sonra. 1 yıl kaybetme derim. işleyen çarkı bozma. uzun dönem 6 ay ayrıca. tabii 1 yıl çıkarsa ordan da iyi para gelir orasını bilemem ama garanti değil yedek subaylık çıkması
0
fff02561
(20.11.21)
1. Senin tercihine bağlı değil. Sadece komando olmak istiyor musunuz sorusu vardı diye hatırlıyorum. Komando olursan Güneydoğu çıkma durumu olabilir. Doğu'ya gitmek istesen göndermezler. Eğitim birliği ve esas birlik aynı anda belli oluyor. Benim öyle olmuştu.

2. Bence yüksek lisans falan yapıp ertele. O sürede bedelli parası biriktir. Bedelli yap.
0
dissendium
(20.11.21)
Keşke aç kalıp evde para biriktirseydim diyeceksin.
0
dreamsandcolours
(20.11.21)
Avukatım, bedelli yaptım, yüz bin lira olsa verirdim sana o kadar söylüyorum.

Eğer yedek subaylık kesin olsa derim kesinlikle öyle yap büro paran çıkar 1 senede kazanacağın parayla. Ama her hukuk mezununu yedek subay yapmıyorlar, kuraya vs bakıyor. Ben o riski alamadım. Ya 6 aylık çıkarsa diye düşündüm ve bedelli yaptım, hayatta verdiğim en doğru kararlardan biridir.
0
sanguine
(20.11.21)
starecat.com

Ben bedelli yaptım, ama son 3-5 yılımın en güzel 3 haftasıydı. İşte/okulda nasıl çözüleceğini kimsenin bilmediği problemleri kucağıma bırakıp gidiyorlar, yapı olarak da "aman yav yarım yamalak yapıp geçeyim" insanı olmadığım için stresten ölüyordum. Askerde en büyük sorumluluğum bi masayı buradan oraya taşımaktı. Müthiş rahatlık gerçekten. Ama 3 hafta sonra bitecek olmasının verdiği rahatlık yüzünden de böyle düşünüyor olabilirim, 1 yıl kısa bir zaman değil.

İş konusunda da sizinle benzer düşünüyorum. Yani para kazanıyorum ama az, geçiniyorum ama bir şeyi değiştirmiyor, yarın tekrar işe gitmem lazım, yine sevmediğim ve anlamsız şeylerle uğraşmam lazım. Ve tüm bu uğraşın ödülü de ertesi gün tekrar aynı şeyleri yapmamı sağlayacak yemek/barınma ihtiyaçlarını karşılaması :)) Öyle lüks peşinde de değilim ama hayat bu mu gerçekten?

Neyse, sonuç olarak sizin yerinizde olsam uzun vadeli kredi çekip bedelliye giderim. Ben öyle yaptım, dövizle kazanıyordum, elimdeki paranın artış hızı kredi faizinden fazlaydı. Sizin kriptoda da aynısı olur. Dönünce yine aynı kaosun ortasına düşeceğiniz için (ve ekonomi de düzelmeyecek:) bu 1 sene bir kaçış olsa da bir çözüm değil.

Para biriktirmeye devam, 2 sene sonra kredi bitince açarsınız ofisi.
0
plutongezegendegilmi
(21.11.21)
Bir insanın kafasını dinleyebileceği en iyi iki yerden biri. Ama psikolojik olarak adamı yıpratır. Risk almak istiyorsan git, herkesin aksine ben tavsiye ederim. Parayı yine uzun vadeli atarsın kriptoya, gider yeni nesil 6 ay uzun dönem askerlik yaparsın. (Ytd)

Komando olmak istiyor musunuz? Sorusuna evet veya hayır demenin bir önemi yoktur. Komando muayenesinde komando olamaz raporu verilmesinin bir önemi yoktur. Bunlar güneydoğu'ya gitmeyeceğin anlamına gelmez. (komando olmayan birlikler de var Güneydoğu'da)
0
lappuntamento
(21.11.21)
iki avukat arkadaşım da aynı sizin düşündüğünüz gibi yaptı. ileride ofis açmak için kenarda para dursun dediler.

eğer gerçekten her şeyden uzaklaşma arzunuz varsa yapabilirsiniz, illa doğu'ya gitmenize gerek yok. ankara'ya çıkarsa memur gibi de yaşayabilirsiniz.
0
noxell
(21.11.21)
Planör, sivil paraşütçülük ya da dalgıçlık sertifikan var mı? Bu sertifikaları askerlik şubesine götürürsen ve şubede verdikleri kağıdı yedek subay olarak yapmak istiyorum seçeneğini işaretlersen büyük ihtimal, paraşütçü komando, amfibi komando asteğmenlik çıkar ama kesin değil. 6 ay da kısa dönem(eski tabirle) de çıkabilir. Eğer karakola verirlerse asteğmen olarak iyi para biriktirisin.

Dediğim gibi asteğmenlik şans işi. Çıkmayabilirde.
0
komando kani var bende
(21.11.21)
(2)

PHP Smarty, iletisim.html bulunamadı hatası?

stormborn
Merhaba. Eski usul legacy bir php projesi var elimde. Smarty Template Engine kullanılmış. Ufak bir şeyi düzeltmem gerekiyordu iletişim sayfasında ama dört günümü aldı bu iş, çünkü iletişim sekmesine tıklayınca url/iletisim.html sayfasına gidiyor ve öyle bir sayfa bulamadım diyor. İşin tuhaf yanı, ne
Merhaba. Eski usul legacy bir php projesi var elimde. Smarty Template Engine kullanılmış. Ufak bir şeyi düzeltmem gerekiyordu iletişim sayfasında ama dört günümü aldı bu iş, çünkü iletişim sekmesine tıklayınca url/iletisim.html sayfasına gidiyor ve öyle bir sayfa bulamadım diyor. İşin tuhaf yanı, ne FileZilla'da ne Cpanel Dosya yöneticisinde böyle bir sayfa cidden yok. Ama her nasıl oluyorsa iletişim sekmesine tıklayınca canlıda gayet güzel açılıyor bu sayfa. Lokalde de sadece bu sayfa açılmıyor. Bir başka tuhaf şey de şu, projede Smarty yapısını kullanan hiçbir sayfada, hatta direkt projenin kendinde .html uzantılı tek bir belgeye bile ihtiyaç duymamış. Sadece bu sayfada. Döküman okudum, internetin altını üstüne getirdim ama alakalı bir şey bulamadım.

Çözümü geçtim, bir fikri olan var mı? Aklıma gelen her şeyi denedim. Stack ve reddit parsel parsel incelendi ve denendi. Kaldım böylece, sıfır ilerleme.
0
stormborn
(20.11.21)
PHP de Smarty de bilmiyorum.

Ama şöyle bişey var, bi template engine için, hatta genel olarak herhangi bir web uygulaması için, isteğin geldiği url'le servis ettiğin dosyanın arasında mantıklı bir bağlantı bulunması gerekmiyor.

Yani /ahmet.html dosyasına istek atarsın, site sana /bişey/mehmet.html ve /başkabişey/ali.xyz dosyalarını kombine eder döner, veya böyle dosyalar hiç olmayabilir, başka sunucuda olabilir vs. Yani illa bir iletisim.html arama url o diye.

Canlıda çalışıp lokalde çalışmaması acaba web sunucusunun bir ayarı var da o yüzden mi diye düşündürdü. Artık apache, tomcat, nginx vs. ne kullanıyorlarsa onun ayarlarına bi bakabilirsin bişeyler dönüyor mu orada diye.

Bir başka yöntem, iletişim sayfasında geçen herhangi unique bir kelimeyi proje içinde aratmak olabilir. Oradan o sayfa nasıl oluşturuluyor onu anlamaya çalışabilirsin.
0
plutongezegendegilmi
(20.11.21)
@pluton, aldığım en mantıklı tavsiyeler hep sizden oluyor, teşekkür ederim.
Projede unique kelimeler aradım ama yalnızca smarty template belgesi olan iletisim.tpl içinde var. Diğer bütün sayfalarda bu yapı aynı ama nedense diğerleri lokalde çalışırken iletişim çalışmıyor.

Projenin .htdocs dosyası olması gerekiyor mantıken apache konfigürasyonu için ama ne hikmetse o da yok? Ne Cpanelde, ne FTP içinde, ne lokal kopyamda... Çıldıracağım.
0
🌸stormborn
(20.11.21)
(9)

Kadınlar neden mücevhere düşkün?

asaf
Erkeklerin umrunda bile değil mesela. Altın, tektaş vs. den bahsediyorum. Bana hiç estetik gelmiyorlar. Özellikle beğenen erkek de hiç görmedim.
Erkeklerin umrunda bile değil mesela. Altın, tektaş vs. den bahsediyorum. Bana hiç estetik gelmiyorlar. Özellikle beğenen erkek de hiç görmedim.
0
asaf
(18.11.21)
Sektörel olarak buna yönlendiriliyorlar. Genel olarak beğeni algısını sektörler oluşturuyor. Güzellik sektörü, giyim sektörü, mücevher sektörü vs.

Bunun yanında geçmişten gelen bir yatırım aracı olması ile tercih ediliyor. Eskiden ve hatta bazı bölgelerde hala kadınlar “gelin” olarak başka bir haneye gidiyor. Ellerinde avuçlarında bir şey olmadan, kendilerini geçindirecek bir gelirleri olmadan. Bu kültürlerde ise gelinin altınlara sahip olması ve bu altınlarla herhangi boşanma, ölüm, acil durumlarda kendini daha güvende hissetmesini, düştüğü çukurdan çıkabilecek gibi hissetmesini sağlıyordu.

Bu tip davranışlar artık bilinç altımıza kazınmış durumda. Mesela ben maaşlı çalışanım. Eşimden daha fazla kazanıyorum. Ailem de paragöz insanlar değiller kesinlikle. Tüm düğün masrafları vs ortak bölüşüldü. Gelenek görenek diye saçma sapan işler yapılmadı vs. Ama büyük annemler büyük babamlar bana altın takıldığında içten içe kendimi garantiye aldığımı düşündüler. Oh iyi dediler.

Yani halkın hala yarısı bu kafadayken, sektör de buna yönlendiriliyorken, kadınlara mücevher ve altın sevgili pompalanıyorken bunlardan vazgeçmek halk için çok zor.

Bu parametreleri farkedip “tektaş ne ya” diyebilen kadın sayısı da bu nedenle oldukça az.
0
zimbirik
(18.11.21)
bence bu da bir genelleme. mesela küpe kolye alacaksam altın tercih ederim ama sebebi kararmasın, bana özel bi şey olsun vs. Başkalarının bana bunları alma zorunluluğu elbette yok, imitasyon da hediye gelse mutlu olurum. Ama erkekler sanıyo ki imitasyon alırsam karşımdaki kadın benim onu önemsemediğimi veya maddi durumumun yetersiz olduğunu düşünür- halbuki alakası olmaması lazım.

tektaş meselesine gelince evet "tektaşsız evlilik teklifi olmaz" gibi bi algı var. Bana biri tektaşla değil de beni ve zevkimi anladığını gösterecek başka bi şeyle gelse anlamı daha büyük olurdu. Bu arada çevremdekiler burun kıvırırdı tabi.

Yani herkes üstüne biçilmiş kuralları oynamaya çalıştığı için de biraz böyle bence.
yoksa her kadın aynı değil.
0
kulaktan dolma biber
(18.11.21)
Ben beğeniyorum, erkeğim. Şu saat baya güzel bence:

www.ablogtowatch.com

Kolye yüzük vs. takmıyorum ama güzel bi kolyeyi kadında görsem beğenirim.
0
plutongezegendegilmi
(18.11.21)
zimbirik +1, sosyal medya, reklamlar vs. bütün estetik algımızı sadece estetik de değil hayat ile ilgili algımızı değiştiriyor.

bununla birlikte kadınlar genellikle fark edilmek için bir şeyler yaparlar. parlak şeylerde fark edilmeyi arttır. tabii ki bunu ben mutlaka kalabalıkta fark edilmeliyim diye yapmazlar. bu bilinç altlarında bir yerlerde kodlanmıştır ve bu koda göre hareket ederler. her durumda ve her şartta bu kodlara uyulacak diye bir şeyde yoktur.

bir çok toplumda fark edilmek/beğenilmek için parlak renkli makyajlar yapılır (savaç boyası gibi) canlı renkli kıyafetler giyilir vs.

güzellik ve mücevherat sektörü işte bu kodlara oynar onları aktifleştirecek reklamlar yayınlar yapar ve genele yayılıp algı biçimini değiştirir.
0
selam
(18.11.21)
Standart bir türk kadınını düşün. Eğitimi yok, geliri yok, hayatı ailesine hizmet etmekle ve koca beklemekle geçmiş. Sosyal çevresi eş dost akraba ve komşulardan öte değil. Kendini farklılaştırabileceği, özel hissedebileceği tek bir şeyi yok. Ona sunulan tek şans, kocasının ona olan ilgisi. O ilgiyi de sadece kendisinin görmesi yetmiyor, çevresinin de görmesi lazım. Çevresi de bu ilgiyi sadece parayla ölçebiliyor. İşte o altın, pırlanta takıntısı o ilgi gösterme takıntısının getirdiği bir şey. Koluma 10 bin tl takıyorum, işte beni kocam bu kadar seviyor / işte ben o kadar zenginim tripleri sunuyor yani sistem sana.

Altına gümüşe karşı değilim en azından yatırımsal bir değeri var, ama değeri olmayan pırlanta gibi şeyler bana sadece kazıklanma manasına geliyor. Evlenirken de eşime tek taş almadım, hala da söyler keşke alsaydın diye. Onun yerine dünyayı önüne sererim de yine o aptalca rekabete girmem. Senin taşın şu gram, benimki böyle parlak şöyle büyük, gerçekten aşırı saçma.
0
roket adam
(18.11.21)
erkeğin mücevheri de arabası, saati vs.
0
orpheus
(18.11.21)
Abi cunku kadin? Binlerce yıldır boyleydi kadinlar. Kadın ile erkek arasinda biyolojik ve hormonal farklar var nihayetinde. Bu da duygularini tercihlerini yasam tarzlarini her seyini etkiliyor.
Her sey medya etkisi, kultur etkisi, sosyal konstrüksiyon falan da değil, nihayetinde kadin ile erkegi tabiat ayiriyor bazi noktalarda.

Medya internet zart zurt yokken hatta matbaa bile yokken kadinlar mucevhere düşkündü. Kadinlar neden duygusal ile ayni turden bir soru bu. Duygusallar çünkü onlar kadin.

Bu soyledigin gecersiz bir genelleme falan da değil, evet kadinlar mucevherr duskundur bu dunyanin her yerinde gecerli olan ve bilinen bir sey. Şahsen ben kendim de taki takmayi seven, kulagi bilekleri boynu takiyla dolasan bir erkegim ama benik boyle olmama genel olarak kadınların mucevhere düşkün olup erkeklerin umrunda olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Uc bes tane erkegim farkli davranması bu genellemeyi yalancı cikaramaz.
0
stavro
(18.11.21)
stavro +1

medya, sektör, televizyon görmemiş afrika kabilelerinde de kadınların kendilerine has makyajları ve takıları oluyor.
bazısı sadece süs için bazısı erkeklerin de kullanabildiği bir anlam ifade eden şeyler oluyor.
ama insanın kendini ve içinde bulunduğu topluluğun ya da konumunun ifadesinin yollarından biri bu aslında.

şu andaki sorun, tektaş falan gibi şeylerin özgünlükten uzak oluşu bence.
ben de kadın olarak tektaş falan hiç sevmem ama genel olarak takı severim mesela.
evlenirsem de ona göre bir alyansım ya da yüzüğüm olur, tek taşım olmaz.
0
blatta hiberna
(18.11.21)
Mücevher pahada ağır, yükte hafif bir eşya.

Kadınlar mücevhere düşkün demek biraz durumu basitleştiriyor aslında. Bu durumu biraz daha evrimsel boyutta incelemek gerek.

Geçmişte, kadınlar eve ekmek getiren ve aileyi doyuran erkekleri tercih ediyorlardı. kendileri çalışmadıkları için erkeğe bağımlıydılar. bu yüzden de kenara bir miktar para veya altın koymak onları erkeğin evi terketme olasılığına karşı biraz korurdu.

günümüzde, pırlanta veya mücevher beklentisi iki şeyi temsil ediyor:
1. erkeğin alım gücü
2. kadının finansal güvencesi

kadınlar "tektaş ne ya" demekten imtina ediyorlar çünkü alımgücü yüksek bir erkekle beraber olmak istiyorlar. paragözlük değil, kadınlık içgüdüsü.
0
my pink
(19.11.21)
(6)

Ankara'da bot ve mont havası var mı?

japon balığı
Bir iki günlüğüne Ankara'da olacağız. Bot mu giyelim, spor ayakkabı mı bilemedik. Yaşadığımız şehirde hala spor ayakkabı ve trenç-ceket havası var. Mont ve bot mu giyip gelelim? İçi pamuklu yağmurluk sıcak tutmaz mı? Hava sıcaklığı 15 derece görünüyor. Soğuk değil sanki ama yine de Ankara'da yaşayan
Bir iki günlüğüne Ankara'da olacağız. Bot mu giyelim, spor ayakkabı mı bilemedik. Yaşadığımız şehirde hala spor ayakkabı ve trenç-ceket havası var. Mont ve bot mu giyip gelelim?

İçi pamuklu yağmurluk sıcak tutmaz mı? Hava sıcaklığı 15 derece görünüyor. Soğuk değil sanki ama yine de Ankara'da yaşayanlara soralım dedik.
0
japon balığı
(17.11.21)
Sabah ben işe gelirken 2 dereceydi. Ben ince kaşe mont ve çizme giydim. Güneş varken üşümezsiniz ama güneş yokken dışarıda olacaksanız üşürsünüz.
0
marla is in my head
(17.11.21)
Bot şart değil ama mont şart bence. Güneş parlasa bile ayazı pistir, gece gündüz arası fark çoktur, güneşte yürürken terleyebilirsiniz ama gölgeye geçtiniz mi sümükleriniz donar. Montsuz gelmeyin. En fazla on dk elinizde taşırsınız.
0
kulaktan dolma biber
(17.11.21)
Peki trençkot ile üşür müyüz?
0
🌸japon balığı
(17.11.21)
Üşürsünüz
0
primetime
(17.11.21)
biraz yapi meselesi; içimde tshirt var ama sabah ise gelirken soguk oluyor, mont giyiyorum (evden kapali otoparka inerken sadece) iste tum gun tshirtleyim, spor ayakkabi giydim bugun ama kislik bir model. aksamlari evde de sort ile duruyorum
0
sweetoffice
(17.11.21)
O 15 derece sadece öğlen 2 gibi, 1-2 saatliğine oluyor. O da güneşteyseniz. Ankara'da nem olmadığı için gölgeye geçtiğiniz anda sıcaklık 0'lara doğru düşüyor.

Montsuz gelmeyin.

Yağmur yok gibi, o yüzden bot opsiyonel. Ayağınız çok üşüyorsa 2 kat çorap da giyebilirsiniz normal ayakkabının içine.
0
plutongezegendegilmi
(17.11.21)
(12)

büyük firmaların patır kütür hacklenmesi

chezidek
yemeksepeti gene hacklenmiş de bu nasıl oluyor onu merak ediyorum. https://eksisozluk.com/15-kasim-2021-yemeksepeti-comun-yine-hacklenmesi--7083873bu işten çok anlamadığım için olsa gerek çok aklım almıyor bunu.günlük olarak muhatap olduğum en teknolojik alet 60 bin küsur çekirdekli, 3 petabyte disk
yemeksepeti gene hacklenmiş de bu nasıl oluyor onu merak ediyorum. eksisozluk.com

bu işten çok anlamadığım için olsa gerek çok aklım almıyor bunu.

günlük olarak muhatap olduğum en teknolojik alet 60 bin küsur çekirdekli, 3 petabyte diskli, 600 gpu'lu, 150 m² taban alanı kaplayan bir süperbilgisayar.

www.idris.fr

koca koca firmalar, içlerinde onlarca yazılımcı, neyi yanlış yapıyorlar da dışarıdan gelen biri databasedeki kullanıcılara ulaşabiliyor?

bu kadar kolay mı yani bu işler?
0
chezidek
(16.11.21)
yalan dolan. inandınız mı? kendileri satıp kendileri cebe indiriyorlar işte.
0
rose parks
(16.11.21)
Ben de yalan olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de en büyük sorun en üstten en alta kadar denetimsizlik. Bir tane savcı şunların tepesine çökse, 100 milyon lira ceza ödeseler bir daha böyle bir olay duymazsınız.
0
dissendium
(16.11.21)
twitter.com
burada siber güvenlik işinde çalışan arkadaşlar var, onlar daha iyi bilir durumu ama cidden de kimsenin umursamadığı bir konu. göstermelik önlemler, sızma testleri yetiyor gibi geliyor. sıradan bir şirketsen yeter ama bu kadar çok kullanıcıya ve dataya sahipsen direkt senin üzerine oynarlar; ona göre önlem alman lazım. almıyorlar çünkü yaptırım yok. kvkk'yı gdpr seviyesine çekip cezaları uygulamaya başlarsan o zaman ciddiye alırlar.

hiçbir zaman kesin koruma var denemez tabii, sen her türlü önlemi alsan bile hackerler onu aşmaya çalışır. karşılıklı bir satranç gibi, sen hamle yaparsın onlar karşı hamle yapar. ama bu kadar kolay olmaması için doğru düzgün hamleler yapılması lazım.
0
Bruce
(16.11.21)
Onlarca yazilimci kod yaziyor, bilgileri sakliyorlar. Baska onlarca yazilimci da o saklanan bilgileri bulmaya calisiyor, mevzu bilgisayarlar ortaya ciktigindan beri boyle.

Database'in superbilgisayarda olmasiyla hacklenememesi arasinda bir iliski yok, biri hardware biri software.

Bir de birsey daha ekliyim, hardwareler konsolosluklar kadar iyi korunuyor diyebilirim. Isim dolayisiyla arada bir bu tarz binalara girmem gerekiyor, haftalar oncesinden izin aliyoruz, binanin icinde surekli takip ediyorlar, parmak iziyle giriyorsun, girerken ve cikarken tartiyorlar, vs.
0
cooperr
(16.11.21)
Senelerdir teknoloji sirketlerinde calisiyorum guvenlik falan yok olm :) yani var da yok. Sonucta icerde yuzlerce adama acik bu veriler.
Heklemeye falan gerek yok yani.

Biri verinizi almak istese karsilasacagi en buyuk sorun excelin 1 milyon satir almasi olur. Excel coker alirken.
0
divit
(16.11.21)
Zaten kimsenin de umrunda degil.
Yani hem calmak hem de guvenligi umrunda degil.

Yani ben datani calsam isime yaramaz umursamiyorum, herkes de boyle.
Datani cok iyi korusam bana bir kari yok. Cok iyi korudun diye kimse para vermiyor.

Bunun sonucunda koskoca twitter bile admin sifresini 123456 yapiyor.
0
divit
(16.11.21)
işte ben de bu bahsettiğim süperbilgisayarda hesap açtırmak için bağlı olduğum enstitü aracılığıyla 4-5 tane form doldurdum. bu bilgisayara bağlanacağım local cluster'ın ip adresinden pasaport bilgilerime, anamın babamın ismine kadar bütün seceremi döktüm. şaka değil, oturum kartımın numarasına kadar hepsini istediler.

gerçi içeriden yapılmıştır diyenlere de hak veriyorum. bizim gruptaki bütün bilgisayarların admin şifreleri aynı ve dışarıdan deneyen birinin tahmin edebileceği kadar kolay. duyuru2021 tarzı bir şeyler.
0
🌸chezidek
(16.11.21)
ssh harici neyle baglanmayi planliyosun abi?

lokal bilgisayari patlatsalar bile brute force harici neyle erisim saglayabilirler ki? public key falan da kabul etmiyor. 10 haneli bir sifre harici herhangi bir erisim sanslari yok.
0
🌸chezidek
(16.11.21)
Heh iste olay bu iste.
Baglanmayacaksin zaten, baglandigin anda guvenligi delmis oluyorsun.
Sana nasil guvenecek mesela?

Kapiya retina + parmak izi ile giris yanlara demir parmaklik koyup sonra ssh ya da vpn izni veriyorsun. Adam evden cart diye giriyor.
Gecmis olsun.

Mesela ben bir projede calismistim it muduru deliydi biraz.
Canli makineye giris yetkisi olan it'ci yoktu.
Kodu yazip teslim ediyorsun sonrasi yok.
Bu adamdan gel de veri cal.
Adam makineye internete bile baglamiyor :)
0
divit
(16.11.21)
Ya normalde yazılım ekibi ile güvenlik ekibi ayrı olur, normal yazılımcının o kadar güvenlik bilmesi zor, o yüzden o işi bilen ayrı bir ekip kurman lazım.

Ama orada da şöyle bir sıkıntı var, güvenlikçinin yetenekli olanı senin vereceğin 3 kuruş maaşla ilgilenmez, onun yerine hack'leyip o bilgileri satar, daha kârlı bir iş. Yine bu "sızma testi" yapan üçüncü parti şirketler için de aynısı geçerli, orada da normal adam çalışıyor, onun bulabileceği şeyler de sınırlı.

O yüzden bounty programları yapıyorlar dünyada. Eleman bir açık olduğunda olayı böyle medyaya duyurmak yerine gelip sana söylüyor, sen de parasını verip açığı öğrenip kapatıyorsun. Normal işleyiş bu. Ama TR'de bu işi yapan hiçbir firma yok bildiğim kadarıyla. Dümdüz vizyonsuzluk.

Geçen sene ben böyle bi açık bulup firmaya mail atmıştım, baya da sağlam bir altyapı firması, "eyvallah cnm" diye cevap attılar. Kötü niyetli birisi olsam oradaki bilgileri satmak benim için daha kârlı yani, niye uğraşayım haber vermekle.

Bir de tabi cezasızlık var, adamlara geçen seferki hack yüzünden 2 milyon lira ceza kesmişler. 1 günlük kârı bile değil muhtemelen. E millet de tepki göstermiyor, uygulamayı kullanmayı bırakan yok bu sebepten vs. niye uğraşsınlar yani.

Mevcut şirketimde kurduğum yapı da şöyle: hiçbir developer'ın (ben hariç) canlı makinelere erişimi yok. Log lazımsa başka yerden bakıyorlar, deploy yapılacaksa başka makine yapıyor, sen kendin yapamıyorsun. Tek bir gateway hariç hiçbir makinenin (database'in vs.) internete erişimi de yok. Gateway'de de whitelist var, yani yapabileceğin işlemler belli, onların haricinde hiçbir şey yapamıyorsun. Bütün şifreler tek kullanımlık veya süreli vs.

Buna rağmen yarın hack'lensek şaşırmam yani, kesin bir yerde bi açık vardır.
0
plutongezegendegilmi
(16.11.21)
siber güvenlik üzerine çalışıyorum.

evet bu kadar kolay. özellikle yazılımcılarımızın güvenlik farkındalığı olmadığı için yazdıkları kodlar açıklarla dolu. güvenlik ekiplerinde de az çok iş bilen herkes ya yurtdışına gidiyor ya da yüksek paralara danışmanlık şirketlerinde çalışıyorlar, bu tarz firmalarda turnover çok yüksek olur. + olarak güvenlik zaten çok zor bir dal, hem para harcamak lazım hem enerji, hem de gündemi takip etmek lazım. zor iş yani genel olarak.

canlı makinalara erişimin olmasına gerek yok. bir tane formda ufak bir injection açığı olur oradan bile içeri girebilirsin. ya da içeriye bir oltalama maili atıp, içindeki zararlı dosya ile içeriden dışarıya tünel açılmasını sağlayabilirsin vs vs. ya da adamların kullandığı cihazların yazılım versiyonlarını vs bulabilirsen sırf o v için yazılmış açıkları tespit edebilirsin, vs vs. yani çoook fazla yöntem var.
0
roket adam
(16.11.21)
Ssh mesajini ben silmedim bu arada.
Bosa dusmus aradaki diyalog.

Ssh dandik falan demsitim
0
divit
(16.11.21)
(6)

türkçe sorusu

Wakatakakage
Dikildim tam karşınaDikildim tam karşındaHangisi doğru?
Dikildim tam karşına
Dikildim tam karşında

Hangisi doğru?
0
Wakatakakage
(15.11.21)
Ikisi de. Anlamda fark var. Biri opozit guc olarak dikildim digeri daha notr. Ben oyle.anliyorum
0
floydian
(15.11.21)
dikilmek normalde edilgen olduğu için karşına ile kullanılınca kulağa daha doğru geliyor.
ama burada soyut anlamda bir fiil var ve aslında durdum demek istiyor, o durumda karşında doğru.


yani yapı olarak bakınca sadece ilki doğru, anlamı da katınca ikisi de diyorum ben. çünkü normal şartlarda "durdum karşına" dediğimizde yanlış olur.
0
Bruce
(15.11.21)
@floydian +1

Yani ikisi de doğru ama arada çok ufak bir anlam farkı var gibi.

"Karşına dikildim" ile "karşında dikildim" arasında ilkinin biraz daha reaktif olması gibi bir durum var bence. İkincisi daha proaktif.
0
plutongezegendegilmi
(15.11.21)
1. Evde
2. Evinde gibi bir anlam var .

Demek ki 2. tekil şahıs ikinci kullanımda o karşının sahibi gibi bir anlam çıkıyor.
Birinci kullanım ise sadece yön(elme) ifade ediyor gibi
0
Erva
(15.11.21)
Birden karşıma çıktı demek isteniyorsa 1
Karşımda bir süre durdu demek isteniyorsa 2
0
oyokbuyoknevar
(15.11.21)
dikildim tam karşına, daha fazla ileri gitme diye.
dikildim tam karşında, böyle heykel gibi durdum.
0
kibritsuyu
(15.11.21)
(7)

Html-Css Sorusu (amelelik)

ganbatte
Okuması daha kolay olsun diye Anki'deki kartlarımı düzenliyorum. Metindeki kelimeleri tek tek tag'lemem gerekiyor. Ör. <kanji>insan</kanji>. Kelimeyi/kelimeleri seçiyorum, kes, tag'i yaz, yapıştır. Ben böyle amelelik görmedim. Yok mu bunun daha kısa bir yolu?
Okuması daha kolay olsun diye Anki'deki kartlarımı düzenliyorum. Metindeki kelimeleri tek tek tag'lemem gerekiyor. Ör. <kanji>insan</kanji>. Kelimeyi/kelimeleri seçiyorum, kes, tag'i yaz, yapıştır. Ben böyle amelelik görmedim. Yok mu bunun daha kısa bir yolu?
0
ganbatte
(14.11.21)
metin ne kadar uzun? binlerce kelimeden olusmuyorsa 50 -100 kelime birseyse belki excelde kelimeleri alt alta yazip (onun da kolay yolu var aslinda) sonra basina ve sonuna tagleri ekleyip geri yapistirabilirsin.

metin uzunlugu onemli olmamakla beraber excelde her kelimeyi text to column ile ayirip sonra transpose olarak asagi dogru yapistirip yanlarina tag ekleyebilirsin.

prntscr.com
0
exlibris
(14.11.21)
Anki'nin ne olduğunu bilmiyorum ama browser'ın konsolunda azıcık JS kullanarak şöyle düzenleyebilirsiniz:

ibb.co

words değişkeni içinde her kelimeyi yeni satıra yazıp (a,b,c,d vs. yerine) kodu çalıştırmanız gerekiyor.
0
plutongezegendegilmi
(14.11.21)
@exlibris +1000 kart var. Her kartta 5-6 farklı alan var. Her alanda bazen bir kelime bazen de cümle-cümleler var. Tek kelimelik alanlar sorun değil zaten. Alanın styling'ini değiştirince hepsi toptan oluyor. Bana cümlelerin içindeki kelimeleri gördüğüm yerde seçip taglememi hızlandıracak bir şey lazım. Belki bir shortcut falan vardır diye sordum.
Sizin yöntem bu destede işime yaramıyor ama sadece 2 alan olan normal kartlarda işime yarayabilir. Teşekkürler!
@pluton bu ameleliğimi biraz azaltacak gibi. Teşekkürler!
0
🌸ganbatte
(14.11.21)
Ankisever olarak html-css bağlamında yardımcı olamam ama ankiweb te ya da redditeki anki başlığında mutlaka sorulmuştur ya da sorabilirsiniz.Belki kartları notionda oluşturup etiketleyip ankiye atabilirsiniz.
Ben yabancı dil için kullanıyorum,kartları kendim hazırlıyorum.Amelelik te öğrenmeye dahil:))
0
arenas
(14.11.21)
sublime text ile yapılır. "split into lines" diye aratabilirsiniz.
0
dr doofenshmirtz
(14.11.21)
@dr bu özellik işimi görmüyor.
Ben tam anlatamadım muhtemelen. Bugün geçti artık ama vaktim olduğu bir gün ekran görüntüleri ile birlikte soruyu tekrar soracağım.
0
🌸ganbatte
(14.11.21)
kendimce bir çözüm buldum. belki başkasının da işine yarar diye yazıyorum.

1)Sublime Text'te yeni snippetler oluşturdum:
Tools > Developer > New Snippet

<snippet>
<content><![CDATA[<${1:kanji}>${2:$SELECTION}</${1/([^ ]+).*/$1/}>]]></content>
<tabTrigger>kanji</tabTrigger>
<scope></scope>
</snippet>

2) oluşturduğum snippetlere keybinding atadım:
Preferences > Key Bindings

[
{ "keys": ["alt+k"],
"command": "insert_snippet",
"args": {
"name": "Packages/User/kanji.sublime-snippet"}
}
]


3) metini okurken istediğim kelimeleri ctrl ile seçip iki tuşa basıyorum ve bitiyor, çok mesudum^^
0
🌸ganbatte
(17.11.21)
(7)

bu micromanagement midir?

logisticsmanager
uzun oldu simdiden uyari.simdi yil sonu degerlendirmelerinde uc calisandan birisi iyi niyetli micromanagement yaptigimi soylemis. bunu kendisiyle bir kac kere daha konustuk yil icinde, bazilarini ona anlattim bazilarinda da boyle birsey oldugu konusunda anlasamadik.ornekler;bazi mailleri onun yerine
uzun oldu simdiden uyari.
simdi yil sonu degerlendirmelerinde uc calisandan birisi iyi niyetli micromanagement yaptigimi soylemis. bunu kendisiyle bir kac kere daha konustuk yil icinde, bazilarini ona anlattim bazilarinda da boyle birsey oldugu konusunda anlasamadik.

ornekler;
bazi mailleri onun yerine atiyorum==> normal calisanlar 4-5 arasi kapatiyor. biz mudurler genelde 6-7 oncesi kapatmiyoruz (ben hatta gece bile yaziyorum bazen eger gun icinde bir sebepten erken kapattiysam) birkac kere yarin ya da bir iki gun icinde konteyner ile yollanacak urunu hava kargo yapalim dedi mudur, calisanlar ciktiktan sonra. ben de maili direkt tedarikciye attim, bu calisan da cc'de. cunku belki de konteyner ile yollanmak icin limana yollandi bile, bilemiyorum.
ona gore benim ertesi sabahi bekleyip ona soyleyip onun atmasi lazim ama bu bana direkt sacmalik geliyor. tedarik zincirindeyiz, zaten asya ile aramizda saatler var.
birkac kere de benim cevap vermem gereken bir seye direkt cevap verdim ama ona gore benim ona soylemem, onun da tedarikciye yazmasi lazimmis.

gecen de gece mail atmama takildi, stresleniyormus ben gece mail atinca ama arkadas gece kimseye is yapin demiyorum, aksam erken kapattiysam gece maillera yetisiyorum yatmadan. daha bir kere acil bir sey yazmadim gece ama tek bu calisan streslenmis gece mail atinca.


haftada bir gun herkesin ve kendimin portfolyosunu acip garip bir sey var mi diye bakiyorum. misal gecmis donemde kalmis bir siparis, fazla/az kabul yapilmis siparis, haftalar once acilmis ama hala tedarikci onayi girilmemis siparis vs vs. bunun sebebi de benim n+1 ve n+2 ayni dosyayi kendi analizleri icin kullaniyor ve onlar boyle seyleri bulunca bana soruyorlar, sonucta bana da haftada bir gun kontrol et dediler. kimseye kendi portfolyosu icin "bu niye boyle, su niye boyle" sormuyorum (varsa da cok nadir olur, bir sorum vardir). genelde attigim email "fyi su siparis 3 hafta oncesinin onay tarihine ait ama hala yola cikmamis" diyorum. siparis listesinde 10 kusur bin sira var, insan arada gormeyebiliyor o kadar bilgi icinde (ben de gormuyorum bazen, excel tablosu sonucta) diger iki calisan "tesekkur ederim bakayim" diyor, bu calisan ise "ona ben normalde yarin bakacaktim" diyor.
bu noktada esim calisanin onun isini duzgun yapmadigini dusundugumu soyledi ama ben kendisine zaten bunu kac kere acikladim, herkesin portfolyosuna bakiyorum, herkese sadece bilgi maili atiyorum vs diye.

bana calisanin bu dedigi abarti geldi. cunku bir adet calisanimi micromanagement yapmak zorunda kaldim (sirket tarafindan zorunlu, kotu performans sonrasi), her emailinde cc'de olmak zorundaydim, cogu mailini yollamadan bana soruyordu falan. o noktayi birakali 1 sene oldu ama hala bana bir email atmadan soruyor, teams uzerinden ariyor bunu yapacagim ne dersin ya da belli raporlama yaparken bana da diyor bak sonuc x buldum, sence dogru mu falan diye.
ben de cok ciddi micromanagement olan yerlerde calistim hem fransa'da hem turkiye'de, birinde resmen mudur her sabah onaylanan siparislerimize tek tek bakardi, sorardi neden bu acildi vs diye. ayda bir de yanina oturtup tek tek portfolyomuza bakardi, safety stock levellerimiza, stok levellarina falan bakardi. aciklama isterdi cogu sey icin.

neyse yani bunlari gordukce ben harbiden micromanagement gormekte zorlaniyorum ki malesef sirkette de biraz bu kultur var; yani benim kendi mudurlerim operasyona katiliyor cogu zaman, e onlar bana gelip "su raporu hazirlarken x'in portfolyosunda sunu gordum, bir bakar misin x ile neden boyle" diyince ben de x ile beraber bakmak durumunda kaliyorum. gun gelir de mudurlerimin yerine gecersem bu sistemi belki degistiririm de yani birazcik da isleyis bu su an, ben junior manager olarak bunu yikacak da degilim.

siz ne diyorsunuz? junior olarak kendimi gelistirmek istiyorum ve bu tarz seylere acigim ki baska bir kac onerisi de oldu onlari mantikli buldum ama bu management olayinda ortayi bulamiyoruz bu calisanla.
0
logisticsmanager
(12.11.21)
Valla iş beklemez. Önünüze düşen acil gördüğünüz bir şeyi yapıp takibi için elemanınızı cc'ye koymanız bana micromanagement gibi gelmedi. Haftalık genel bir bakış bana işin içinde bir yönetici olduğunuzu gösteriyor, bir tür güvenlik ağı (safety net) işlemidir bu.
Bana kendi yöneticilerinin micro management yaptığı şikayetiyle gelen kişilere baktığımda bir kısmının hakikaten düşük performanslı ve takibe muhtaç kişiler olduğunu görüyorum. Örnek; diyor ki her yaptığım işe burnunu sokuyor, kendisi okumadan duyuru çıkamıyorum. Hakikaten micro management bu, ama yine bakıyorum bu arkadaşın daha önce çıktığı duyurularda bin türlü yazım yanlışı, dilbilgisi hatası var (üstelik Türkçe yazılmış metinler bunlar). Kurumsal format kullanılmamış, bir tanesinde eski format kulanılmış. E ne yapacak yönetici? Ya "kusura bakma" deyip baştan bir şans vermeden yollarını ayıracak, ya da bir süre böyle gidecek.
Ancak şöyle de bir durum var tabii; çalışan kendi işlerine detaylı bakıldığını düşündüğü an panik yapabilir ve bu daha fazla hata yapmasına sebep olabilir. Bunu da yaşadım. Bir değer analizi yapmak gerekecek böyle bir durumda.
Rutin yaptığınız kontrolleri çalışanlarınıza öncesinde haber verin, "ben her hafta salı günü bir önceki haftanın listesi üzerinden geçip üzerinden geçilmesi gerekenleri sizlerle paylaşıyorum. Bunlarla ilgili bana dönmenizi bekliyorum / beklemiyorum" diye. Aynı şekilde akşam atılan emailler için de geçerli bu. Gün içinde bazen o kadar yoğun oluyorum ki bana gelen emaillere ancak mesai saatinden sonra bakabiliyorum. İsterseniz elektronik olarak email gönderimini ertesi gün sabah saatine ayarlayabiliyorsunuz. Bunu bir düşünün derim.
0
SiyamkedisiZorro
(12.11.21)
Öncelikle konuyu sizin tarafınızdan dinliyoruz, siz micromanagement yaptığınızı düşünmüyorsunuz ve haliyle yazdığınız örnekler de bunu destekler nitelikte. Karşı tarafın belki farklı örnekleri vardır. Sağlıklı olanı kendisiyle konuşmak.

1 - Eğer bir iş, bir kişiye delege edildiyse ve özellikle de 3. parti iletişimini bu kişi yürütüyorsa araya girilmemeli diye düşünüyorum. İşinizi, sektörünüzü derinlemesine bilmiyorum ancak ben işten çıktıktan sonra müdürüm normalde benim yaptığım işlere devam ederse iki şey hissederim
a) Bir şeyleri eksik yapıyorum
b) Çalışmam gerekenden az çalışıyorum

2 - Pozisyon gereği bir şeyleri kontrol etmeniz gerekebilir, bu çok doğal. Mail atmanız da bu kişiyi rahatsız ediyorsa farklı bir sisteme geçebilirsiniz. Mesela o Excel sayfasında bir kaç ekstra kolon olur; orada en son aksiyonun ne olduğu, bir sonraki aksiyonun ne zaman kimin tarafından alınacağı vb. belirtilir. Hatta basit bir formülle o tarih geçtiğinde ilgili satırın farklı renkte gözükmesi vb. sağlanır. Ya da başka bir çözüm olarak mail atılmaz da her hafta kısa bir statü toplantısı yapılır, herkes sorun yaşadığı, bekleyen vb. siparişlerini anlatı; herkes bilir, çözüm üretir vb. Böylece siz bir şeyleri dikte etmemiş olursunuz

3 - Gece mail atma olayı da aslında ilk konuya bağlanıyor. Bence bu konuda çalışan haklı. Bir kişiye mesai saatleri dışında; gece, haftasonu, resmi tatillerde vb. mail atıyorsanız o ister istemez karşı tarafta sıkıntı yaratıyor. Özellikle de yoğun çalışılıyorsa insanların akşamları ya da haftasonunda iş düşünmeden hayatlarını yaşamak istemeleri normal. Bu noktada konu yine aynı noktaya geliyor: "Müdürüm bu saatte çalışıyor; ben evdeyim, ya yapmam gereken şeyleri yapmadım ya da çalışmam gerekenden az çalışıyorum"; bunun çok da bir çözümü yok sanırım. Eğer mesai saatleri dışında gönderdiğiniz mailler her halukarda iş gününde dikkate alınacaksa, göndermeyin, yazdıysanız bile taslak olarak kalsın. Ama o mailin o saatte gitmesi gerekiyorsa, normalde o maili göndermesi gereken insan da siz değilseniz, şirket kültürünün ya da yapısının değişmesi lazım.
0
salihdt
(12.11.21)
salihdt +1
lojistik sektöründe hiç çalışmadım, önceliklerini bilmiyorum ama gece 22:30'da bir e-mail görmek beni irrite ediyor her türlü.
o saatte çalışmak zorundaymışım hissi yaratır.
cumartesi gece 3'te mail atan bir yöneticim olmuştu mesela. aciliyeti olmayan bir konu için. garip buluyorum.
kendim geç saatte mail atarken de "delay delivery" yapıyorum.
ama sizde işler durma noktasına geliyordur o mail atılmazsa, o zaman bu durumu önceden söylersiniz çalışanlarınıza, hem beklentileri yönetmiş olursunuz, hem de iş aksamaz, micromanagement hissi de yaratmaz.

diğer konunun da dozu önemli bence. ben micromanagement'tan her işin içinde son kararı vermeyi isteyip ille bu olacak diye direten yöneticiyi anlarım, bazı konularda tam bilgisi olmasa bile işler tam istediği şekilde yapılsın isteyen. bi de üstüne yakın tarihli desdline'lar verip "do it do it!!" yaparsa tadından yenmez.

ps. tarzanca için özür. mobildeyim hızlı yazdım
0
dreamnesiac
(12.11.21)
Çalışan haklı.

En başta eleman "micromanagement yaptığını düşünüyorum" dediğinde "hayır yapmıyorum" diye itiraz edip bunu ispatlamaya / açıklamaya falan çalışman tartışmayı baştan kaybettiriyor. Yönetici yönettiği kişilerle münakaşaya girmez, sorunu anlayıp çözer. Çünkü bu durumdan rahatsız olan karşıdaki zaten, sen değilsin, defansif pozisyona girmek yapabileceğin en kötü şey. Hem sorunu çözmüyorsun, hem de ekibin saygısını kaybediyorsun.

Doğrusu @salihdt'nin de dediği gibi elemanın şikayetçi olduğu noktalarda alternatif üretmek. İşte excel'de tablo aç, maili istiyorsan yine at ama elemana sabah iletilsin vs. "Biz neler neler gördük, şımarık bunlar" tutumu tatsız ve iyi bir yönetici olmanı engeller.

Bir ek nokta da "şirket kültürü bu, yapcak bişey yok" olayı hatalı. Şu dandik linkedin postları gibi olacak ama "yönetici/lider" muhabbeti yani, kendisi inisiyatif alamayıp üstü ne diyorsa onu uygulayacak insanların yönetici olmaması lazım, düz memuriyet bu. Ben böyle birinin altına çalışmak istemezdim, kendim de şu an bunun tam tersi yönde yöneticilik yapmaya çalışıyorum. Çünkü sorun çözmeyecek, yeni bir şeyler yapmayacak, kendi başıma karar vermeyeceksem ne yöneticiliği yapıyorum ki?

Ha mesela ben de çalışanın yazdığı her kodu satır satır inceleyip, gerektiği yerde düzeltmesi için yazıyorum ona. Bu mesela micromanagement değil, eğitim bu aşamada. Ama 6 ay sonra hala aynı şeyi yapıyor olursam micromanagement olur. Senin çalışan da şirkette yeniyse ya da junior'sa falan dersin "bi süre böyle, sonra tabi böyle olmayacak" diye.
0
plutongezegendegilmi
(12.11.21)
micromanagement konusu hassas bir konu. basit bir şekilde "şunu yapınca micromanagement olur" gibisinden özetlemek mümkün değil çünkü uzun aylar yıllar boyunca biriken bir hadise. hem de iki tarafı da dinlemek lazım.

kaldı ki bazı konularda, bazı işyerlerinde micromanagement yapılması gerekebiliyor. micromanagement'ın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. sadece bazı durumlarda daha verimsiz olduğunu ve uzun dönemde çalışanın gelişimini engellediğini söylemek mümkün. eğer çalışan gelişiminin engellendiğini düşünüyorsa, kendini daha özgür hissedeceği başka bir işyerinde iş bakabilir. tabii bir yandan da hatayı kendinde de araması gerekiyor. mesela ben şahsen detayları fazla aktarmayan, sonuç odaklı raporlar-yazılar hazırlayan birisiyim, patron da bu sebeple daha fazla muhatap oluyor benimle. şirket dışı yazışmalarımda (özellikle üst seviye) genelde cc'de kimse olmaz, böyle olunca da, patron pek hakim olamıyor ayrıntılara. ama öte yandan sürekli her mail'ine cc'de tüm şirketi koyan, tüm yazılarında bol bol ayrıntı ekleyen birisi, patronla daha az muhatap oluyor.
0
co2s2
(12.11.21)
gece mail atmakla ilgili kısmın micromanagement olduğuna katılmıyorum. herkesin verimli olduğu saatler farklı, eğer gece cevap verme yükümlülüğü yoksa o zaman istediğin kadar mail atabilirsin. adamın uykusu tutmamıştır iş yapası tutmuştur mail atar ne var bunda yani.

ama diğer kısımlarda senin adamların yapması gereken işi sen yapıyormuşsun gibi geldi. bu hoş değil. evet iş hızlı çözülüyor belki ama doğru değil. işi birine teslim ettiysen o yapacak. aciliyeti varsa mesaiye o kalacak. sürekli çalışanlarının eksiklerini kovalayan bir yönetici profilinin mm olmasa bile doğru olduğunu düşünmüyorum. yönetici dediğin yöneticilik yapar, sen o işine odaklan. haftada bir gün denetleme yapmakta sorun yok ama onun da adını koy, net bir şekilde denetliyorum de. ama bir daha çalışanının atması gereken maili sen atma, iş gecikse bile bu çalışan üstünde stres oluşturur, aşırı saçma ve türk işi bir hareket yani. "bak sen uyuyorsun ama ben yöneticin olarak senin işini de yapıyorum ve çalışıyorum" gibi bi mesaj veriyor bence ve aşırı amatörce.
0
roket adam
(12.11.21)
@roket adam malesef o mesaiye kal falan dediklerin bu ülkede yapilamaz. Haftada 37 saat calisan calisana "aksam 6da toplanti var" dersen kabul etmez. O zaman daha ciddi olay cikar. Ki dedigim gibi ortada bir is yok, bir anda ortaya cikan bir şey.
Yoneticiyle aksam taleplere bakarken ciddi stok sorunu olacağını gördük, tedarikci yarin yola mal cikaracagim demis ama konteyner ile. Bizim bunu kacirma sansimiz yok ve cin ile aramızda 7 saat var. Belki sabah ise başladığimiz zaman fabrikadan yollanmis bile olacak. Haliyle böyle saçma sapan bir riski alacak degiliz. Calisan da aksam 4-4.30 sonrasi calismak zorunda değil. Ki Türk isi diyorsun ama zaten "hemen su maili atip yarin yola cikacak ürünleri hava kargo yapalim" diyen müdür Fransız :)
Bir de benim kendi müdürlerim birşey gördükleri zaman çalışanın sabah gelmesini beklemeden, acilse, direkt email atıyorlar çünkü tedarikci zaten ic tedarikci hepimiz ayni firmanin calisaniyiz, en sonunda ceomuz ayni. Haliyle arada temsil sorunu da yok. Tedarik zincirindeyiz ve böyle "ya o maili ben atmalıydim" gibi şeyleri oldukça saçma buluyorum. Bazen iki saat deadline oluyor.

Aynisini benim müdürüm icin de zamaninda bana dedi kiz. Zamaninda bir konu için o müdüre sorarmis, müdür ona cevaplarmis o da ic tedarikciye soylermis. Simdi covid dönemi bu sorudan o kadar cok geldi ki zaman kazanmak için müdür direkt tedarikciye cevapları. Kıza göre bu kötü ama bir bakima kendisini cevaplayamayacagi ve her hafta önümüze gelen bir soruda zaman kazaniyoruz.
Bilmiyorum kendi açımdan böyle şeyleri hic umursamadigim için de olabilir.
0
🌸logisticsmanager
(12.11.21)
(5)

ankara'da remote çalışanlar...

asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
çalışmak için hangi mekanları kullanıyorsunuz?
çalışmak için hangi mekanları kullanıyorsunuz?
0
asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
(10.11.21)
Ev. Fillab var ama benim bildigim
0
floydian
(10.11.21)
@floydian, teşekkürler. fillab ücretli mi yoksa normal kafe gibi bir yer mi, bilgin var mı?
0
🌸asırlardır yandaş bir süredir çağdaş
(10.11.21)
A4 Coffee, Coffee Lab, Arabica
0
bahçedekisandal
(10.11.21)
Ev, dikmen vadisi, guvenlik civarındaki kafeler genelde
0
mirty
(10.11.21)
Coffee 101 var yüzüncüyılda, ben genelde oradayım. Öğleden sonra kalabalık olursa internet ölüyor ama güzel mekan çalışmak için.
0
plutongezegendegilmi
(10.11.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.