robotun yaninda kotu de olsa normal supurge sart. robot koseleri falan alamiyor veya bazi yerlere giremiyor. normal supurge yoksa dikey akar.

mobilyaların altı süpürgenin girebileceği kadar yüksek değilse robot süpürgeye verilen paraya yazık bence.
+ olarak ucuz da olsa ek bir süpürge daha mutlaka gerekiyor.

Eski kablolu süpürgeyi atıp kablosuz dikey süpürge satın almak hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri olabilir.

Ben Bosch flexxo serie 4 aldım. Gayet modüler bişey. Ön tarafı sökülüp el süpürgesi niyetine de kullanılabiliyor, farklı uçları haznesinde muhafaza edebiliyorsunuz.Eviniz büyükse ve bazı yerleri uzuun uzun almayı seviyorsanız çalışma(pil) süresi size çok da yetmeyebilir. Dikey süpürgelerin o açıdan biraz daha kat etmesi gereken yol var.

Robot süpürge bana şu an için gereksiz bir ürün gibi geliyor. Bizim şirkette alanlar var. Memnun olduklarını da söylüyorlar ama keriz damgası yememek için mi bilmiyorum. Ne bileyim, benim evde basamak var mesela. Bir de robot süpürge ile tavanı temizleyebilecek misiniz?

normal, dikey ve robot olmak üzere 3 süpürgem var. aralarında tuhaf bi şekilde en az kullandığım dikey oldu. yalnız yaşayan biriyim, gelenim gidenim de fazla yok, ayrıca evde halı da kullanmıyorum o yüzden benim için en kullanışlısı robot süpürge oluyor. haftada bir ya da iki açtığımda her zaman temiz kalıyor. ayda bir de gerekirse büyük süpürge yaptım mı bana fazla fazla yetiyor.

robot süpürge olarak viomi v3 kullanıyorum, vakum kısmından çok memnunum ama paspas kısmı nedense bana yetersiz geliyor. normal düzenim robot süüpre + vileda şeklinde. yani sorunun cevabı kişinin evine, yaşam şekline, eşyalarına göre çok değişebiliyor.

İkisi birbirinin muadili ürünler değil. Robot süpürge her gün çalışsa da erişemeyeceği yerler oluyor. Bir de her ne kadar çekiş gücü iyi diye lanse edilse de özellikle halı üzerindeki performansı klasik bir süpürge ya da şarjlı süpürge kadar iyi değil. Dolayısıyla evde hiç süpürge yok ise sadece robot süpürge yeterli olmayacaktır. Ancak halihazırda kablolu bir süpürge varsa robot süpürge derim. Şarjlı süpürge size sadece ekstra konfor sağlayacak. Yoksa onun yaptığı işi kablolu süpürge de yapıyor. Evde hiç süpürge yoksa şarjlı süpürge.

Bizde de üçü var. Robot, dikey ve kablolu. Robotu aldığımızdan beri kabloluyu hiç kullanmadık.

Bir senedir robot kullanıyoruz, evde tek bir halı var, mobilyalar da yüksek. Normal süpürgeyi sadece arada bir halıyı iyice temizlemek için çıkarıyoruz. Süpürge mop pro, mopu da kullanıyoruz haftada 1, vileda derdinden de kurtulduk. Kenarları filan gayet iyi alıyor kenarları süpürmüyor diyenler neye göre yorum yapıyor bilmiyorum. Sadece kapı arkası kalıyor, oraları da Black&Decker el süpürgemiz var aklımız gelince onunla temizliyoruz. Çok memnunuz. Evden çıkarken ayarlayıp, gelince ortamı tertemiz bulmak paha biçilemez.

Artık dört büyüklerin tüm maçlarını 4K veriyorlar genelde.

Gerçek 4k’nın çok masraflı oldugu ve digiturk’un bu yüzden gerçek 4k yayınlamadıgını söylüyorlardı, bilginiz olsun

kuzey doğu güneş ne kadar alır ona bakmak lazım.

bankada tadilat vs işleri olabilir soygun olabilir, bunun dışında pek bir fark olmaz. kapısının önüne araba bırakamazsın vs.

Ben aslinda temelde soguk olur mu diye düşündüm yoksa kapali otoparkı var o sorun olmaz ancak soguk olur mu emin olamiyorum.

Kuzey cephe ise soğuk olma ihtimali yüksek. Bir de doğu cephe olduğundan sabah ne kadar güneş alıyor bakmak lazım.

Altta banka olunca akşama kadar belki sıcak olur ama gece sonuçta bankanın ısıtma sistemleri çalışmayacağından alttan ısı kaybı gerçekleşir. Gece iyice soğuk olabilir.

Uygun dediğiniz miktarı doğalgaza verme ihtimaliniz yüksek gibi.

İş yeri üstü evler genelde soğuk olurlar ancak bankalar en iyi ısıtılan iş yerleri arasında gelir. Bu nedenle sıcaklık konusunda bir sorun olmasını pek beklemem.

Bankanın sürekli çalışan jeneratör vb. makine ve cihazı var mıdır? Varsa gecenin sessizliğinde eve uğultu şeklinde gürültü gelir mi?

Örneğin bizim yan apartmanın altında market var. Jeneratör mü fan mı soğutucu mu bilmiyorum. Gece bazen devreye giriyor sürekli vınnnn gibi uğultu sesi geliyor. Gece sessizliğinde çok rahatsız edici.

bodrum katta depo vb. yerler varsa ve oralarda da alacağınız bağımsız bölümün hakkı varsa; bunları sizden önce sırf banka gelsin diye bankaya tahsis etmiş olabilirler. aynı şekilde varsa apartmanın otoparkı oradaki hakkınız için. onun dışında bir problem olmaz. altında kebapçı, fırın, market vb. olmasından kat ve kat iyidir.

ileride bankanın kapanıp yerine market kebapçı vs. açılabilme ihtimalini de değerlendirin bence. kiracı olsanız neyse de satın alıyorsunuz.

banka olması iyidir güvenli olur. aracınız varsa otopark ve giriş çıkış gibi konular sıkıntı yaratabilir.

yazılanlara ek olarak kolon kesmiş olma ihtimallerine karşı da bankaya girip bi incelemenizi tavsiye ederim.

Soğuk olur mu emin olamadım. Bankalar iyi ısıtılır. Kebapçıdan falan daha iyidir. Ama kuzey doğu cephesi ve 1. Kat olması güneş ihtimalini sınıflıyor diyebilirim. Beni bu düşündürürdü.

Ses açısından bir problem olmaz da, bitişik nizamsa ya da 4 daireden fazla daire varsa her katta güneş görmeme durumu var. Gündüz gözüyle gidip incelemek lazım.

kimi zaman arızalarda hırsız alarmı öter geceleri(çok nadiren yılda 1-2 diyelim). Birde gireni çıkanı bitmez bankanın ev önü sürekli dolu olur . Ps. bankalar genelde gece kapatmıyorlar ısıtmayı

Ben İzmit'te 6 sene güney cephe dairede oturdum. 1 senedir de kuzey cephe çatı dublekste oturuyorum. Bir daha asla güney cephe ev bakmam. Aşırı sıcak oluyor bütün gün güneş altında yanıyor ev. Kuzey cephe iyidir.

Butun yanitlar icin tesekkur ederim muhtemelen almayacagim gibi işin gercegi korkuttu biraz

durma dava aç dur ama öncesin de şu görüntüleri ben iyice bi toparlıyımda hakim amcaya bi sunayım de :)

Saçmalamış. Public fotoğraf işte ne cezası.

Fotoğrafları silebilir ya da gizli hale getirebilir. Ekran görüntülerini ve fotoğrafların herkese açık ortamda bulunduğuna dair kanıtları tarihleriyle birlikte toparladınız değil mi?

dava açmaz.
bunlar klavye delikanlılığı.

yalanı ortaya çıkınca üste çıkmak istemiş.

hala dava açacağından korkuyorsanız ve yapabiliyorsanız, fotoğrafları uygun bir makina ile raw çekip kenara delil olarak atın.
dava açmak istese bile hiçbir avukat uğraşmaz.

Public fotoğraf diye bir şey yoktur. Birinin x sitesine koyduğu fotoğraf kendi tasarrufunda olan bir harekettir kendisini bağlar, sen bu fotoğrafı izinsiz olarak z sitesine koyarsan bu suçtur.

Manuel öğrenirsen avantajı olur. Atıyorum şirket aracı kullanmak durumunda kalırsın ve manueldir. Manuel kullanmayı bilen biri otomatikte hiç zorlanmaz. Tersine ise alışması çok zor olur.

Tabiki manuel vites.
Otomatik olan bastın mı gidiyo zaten

beklentinize, yaşamınıza göre değişir. ben de kursa yeni yazıldım, otomatik ehliyet alacağım. şirket arabası kullanmak gibi bir durum yok, büyük şehirdeyiz, arabamız otomatik. hızlıca da öğrenmem lazım. manuel ile uğraşmamı gerektirecek bir durum yok yani. kendinize göre değerlendirip karar vermelisiniz.

Manuelde hata yaparsan en fazla stop eder kalir, otomatikte baslayinca frenle gazi karistirdi dukkana daldi oluyor.

Acemilik bence hep manuel olmali.

otomatik ehliyet ile manuel araba kullanamazsınız zaten, yasak. tabi yakalanmadığınız sürece. otomatik ehliyeti manuele çevirmek için de yeniden ders alıp sınava girmeniz gerekiyor.

ayrıca yasal kısmı önemli değil diyorsanız bile manuel alırsanız otomatiği kendi çabanızla hemen öğrenirsiniz. ama otomatik alırsanız manuel öğrenmek için illaki ders almanız, çabalamanız gerekecek.

otomatikte öğren. düz araba mı kaldı? 3. sınıf şirketler hariç hepsi otomatik vites araç veriyor zaten. %1'lik bir ihtimal için araba öğrenme işini işkenceye çevirme. muhtemelen hayatın boyuncamanuel araba kullanmak "zorunda" kalmazsın merak etme.

Zorunda kalmaktan kastınız nedir bilmiyorum, ama bu zamana kadar ehliyetiniz yoktu mesela? Aynı durumda "ehliyetim yok" demek yerine "otomatik vites ehliyetim var" diyebilirsiniz. Eğer tüm ihtimalleri dahil edecekseniz, evet manuel ehliyet tek seçenek.

Diğer taraftan, eğer kendi aracınız olmayacaksa ve farklı şirketlerle çalışıyorsanız, evet o zaman nihayetinde manuel bir araç tek seçeneğiniz olabilir.

Kısaca eğer kendi otomatik aracınız olacaksa otomatik alın bence, zaten adım adım manuel araçlar "zevk meselesi" olmaya başlıyor. Günlük kullanım için otomatik araçlar yaygınlaşıyor. Ama yok farklı farklı şirket araçlarıyla çok işiniz olacaksa manuel öğrenmeniz daha iyi şu dönemde.

otomatikte öğren manuel aracta kullanma.

manuelde tabii ki. bi insan niye sadece otomatik araba kullanmayı öğrenir hiç anlamıyorum. acil bir durumda kullanacağınız tek araba manuel olursa ne olacak? ya da şirket ehliyetiniz var mı dediğinde "var ama manuel kullanamam" mı diyeceksiniz?

ayrıca gayet etraf manuel araba dolu. sanki tedavülden kaldırılmış gibi yorumlar çok garip.

Ben de manuel diyorum. Zaten otomatigi surebiliyorsun.

Dünyanın binbir türlü hali var. Aracın bozulur acil birinden emanet alman gerekir, kiralaman gerekir, gece çocuk hastalanır araban serviste olur taksi bulamaz komşudan araba alman gerekir, şirkette bir durum olur sadece manuel araba vardır... belki teki bile başına gelmez ama binlerce ihtimal var. Ehliyet kursundan sonra hiç manuel araba kullanmadım bende ama ben olsam manuel ehliyeti alırım öyle aşırı zor efor sarfedeceğin bir olayı yok.

Manuelde öğrenmek daha iyi. Gaz fren karıştıranların iddia ediyorum tamamı uzun süre manuel kullanmamış, verseler manuel kullanamayacak olan sürücülerdir.

manuel, manuel, manuel.

arkadalsar herkese tesekkurler. durumumu soyle ozetliyim. 10 yildir ehliyetim var. ama sadece ehliyet alirken kullandim. sonra kullanmayi unuttum. sanirim o donem ehliyetler manuel veya otomatik ayrilmiyordu. o yuzden yasal sikinti yok sanirim. pekiyi bir sorum olacak. baslangicinda kendime manuel eziyeti cektirmektense, kolayca otomatik ogrensem. sonra vakit bulunca manuel'e donsem? niye soruyorum cunku bana gore asil olay vites degil, yol, direksiyon hakimiyeti, ozguven falan. bunlari otomatikte kazandigim zaman manuel'de tek is vites ve debriyaj hakimiyeti olacak. diger turlu hem yol hem direksiyon hem vites hem debriyaj hakimiyeti hepsini bir arada baslangicta ogrenmek zorunda kalacagim. haksiz miyim?

Ben olsam hiç manuel'le uğraşmazdım. Hala manuel araba üretiliyor olmasına bile şaşırıyorum.

Manuel araba kullanmayı öğrenme isini niye bu kadar abartıyor insanlar, dünyada anlamadığım gizemlerden birisi gerçekten.

Otomatik aracta neyi öğreneceksiniz ki? Yani alay veya küçümseme amaçlı sormuyorum, gaza basıyorsun gidiyor, frene basıyorsun duruyor işte.

Ehliyet zaten varsa ve işle ilgili araç durumu falan yoksa otomatik öğren geç. Acil durumda kullanabilecek kadar manuel biliyorsundur ehliyet aldığına göre (stop ettirmeyip yokuşta kaçırmayacak kadar)

Otomatikte öğrenecek ne var diyenler ilk araba kullandıkları zamanları unutmuşlar veya zaten çok iyilermiş. Aracın boyutunu algılayıp sıkışık yerlerden sürtmeden geçebilmek, 3D düşünüp park edebilmek veya örneğin daha uzun araçla dönüşleri nasıl yapacağını kestirebilmek gibi şeyler otomatikte de alışmadığınız sürece başınıza dert olabilir. Arabanın üç boyutlu yapısını ve hareketini algılayıp sonra diğer araçlarla uyumlu olmak yani. Mesela İstanbul'da sinyal vermeden önüne kıranlar, takip mesafesi bırakınca önünü dolduranlar var alışman gerekiyor. Şerit değiştirmek için bazen başkasının önüne burnunu kırman gerekiyor vs. bunlar gayet otomatik ile de çalışılabilecek öğrenilecek şeyler.

Kadinsaniz otomatik, erkekseniz manuel kullanmayı öğrenin.

tinyurl.com

yeni filmlerden free guy

the endless filmi tam aradığın şey bence ona bak.

onun dışında the cabin in the woods (güzel ama ciddi bir film değil bu teen slasherlarla dalga geçer daha ziyade), get out, us, cube

bahsettiğin sıkışmışlık durumunun örneği filmler. predestination da zaman döngüsü olan meşhur filmlerden.

S1k1smisliktan ornek :

Korku komedi : return of the living dead

The endless ve get out ve us +1
Midsommar da oyle bence
Repulsion
The Jacket
As above so below
Panic Room


Tekrarlayan :
Groundhog day
Edge of tomorrow
Happy Death Day 1-2

Circle var. 2015 yapımı. IMDb puanı 6.0 ben de 6.0 vermişim ama ilginç bence, izlenebilir. www.imdb.com

Bir yerlerde mahsur kalmalı the maze runner var. Nispeten meşhur film. Biraz ergen işi gibi duruyor ama kötü film değil diye düşünüyorum.
www.imdb.com

Platform var çok meşhur oldu yenilerden.

Tabii bunların hiçbiri triangle veya coherence tarzı değil. Bir mekanda sıkışmışlık dediğiniz için yazdım.

Noter parasını alıcı öder. Ekspertiz ücretini de (talep eden alıcı olacağına göre) yine alıcı öder.

Parayı banka üzerinden göndermesi alıcı için de satıcı için de çok daha güvenli olacaktır. Araç satış bedelinin tamamını hesabınızda görmeden kesinlikle satışa onay vermeyiniz. Etraf dolandırıcı kaynıyor, biliyorsunuz.

banka üzerinden alın ödemeyi. gönderen de açıklamaya 34 abc 1234 plakalı aracı satın alma bedeli diye yazsın muhakkak.

geçen duyduğum bir şey:

www.isbank.com.tr
www.vakifbank.com.tr

bankalar aracılık etmeye başlamış, gittigidiyor sistemi gibi, para gönderiliyor bankada blokeli kalıyor, satış gerçekleşince hesaba geçiyor vs. İki tarafın da güvenini kazanacak bir sistemdir diye düşünüyorum.

ödemenin geldiği hesabın alıcıya ait olduğuna da emin olun. kardeşinden amcasının oğlundan vs. geliyorsa olmaz.

Araç kimin adına alınıyorsa para o kişiden gelmeli. En can alıcılardan biri bu.

İlk olarak arkadaşlar söylemiş, para transferini netleştirin. Para transferinden sonra noter işlemlerini gerçekleştirin. Para amcamda dayımda vs. Hiç aldanmayın böyle şeylere, bahanelerini dinlemeyin kimsenin.
Diğer mesele aracı ekspertize sokarken motor performans testinde hareketsiz şekilde çok yüksek devirlerde zorlandığı için kesinlikle motoru soğutmak için büyük pervaneler olsun. Bunun sebebi arıza olmayan motorda bile arıza meydana getirebiliyor bu motor testi.

- alıcı noter ücretini öder
- ekspertiz ücretini alıcı öder.

notere gideceksiniz, kimlikleri ve ruhsatı teslim edeceksiniz. noter işleme başlayacak, alıcıya plaka değişikliği isteyip istemediğini soracak. bu nedenle alıcı ile baştan konuşun plaka değiştirecekse baştan araçtan plakaları söküp notere öyle gidin. noter işlemlere başlamadan siz noter'e alım satımında bir sıkıntı var mı kontrol edin deyin. baştan harcı borcunu kontrol etsin. ardında son aşamada noter para alışverişini yapın dediğinde size banka üzerinden havale ile ücreti göndersin. belirtildiği gibi alıcı kişinin kendi hesabından gelmesi önemli. bunu kontrol edin mutlaka. açıklama kısmına da "34 xxx xx plakalı aracın satış bedeli yazsın. para hesabınıza yatınca imzanızı atabilirsiniz.

noterin kapanma saatine kalmamaya çalışın, yetişmedi havale zamanı geçti falan gibi şeyler olmasın. sabah erkenden halledin.

Geçen aracımı satarken başıma gelen olayı yazayım. Belki faydası dokunur.

Aracı alacak arkadaş 16:30'da geldi notere. Sıra beklemeydi, belgelerdi vs. derken saat 17.00'ye çok az kala satış işlemini başlattı noter katibi. Adam parayı EFT ile bana transfer ederken önünde kimliğim durmasına ve sahibindendeki ilanda adım soyadım açık şekilde yazmasına rağmen adımı yanlış yazdı (adım yaygın olan bir ismin bir harfinin değişmişi). Ben hemen söyledim tabii ama adam onayı vermişti bile. Sonra bankayı aradı, işlemin iptalini istedi vs. Bankadan SMS geldi 2 iş günü içinde size dönülecek diye. Sonra banka şubesine gidelim oradan halledelim dedi. Şubeye gittik tabii ki kapalı. Sonra bankayı aradı tekrar, isim yanlış olsa da IBAN doğru ise hesaba geçer dediler. Ama bana para gelmedi. Sanırım isim hatasında 1 harfe kadar tolerans oluyormuş. Saat artık 17.30'a doğru gelirken, biz de artık notere geri dönüp işlemi iptal edelim diyecekken para geldi hesaba ve son saniyede satış gerçekleşti.

Buradan çıkarılacak dersler:
1. Asla geç saatte işlem başlatmayın. Para benim hesaba geldikten sonra noter sistemi kapansaydı satış olamayacaktı ve ben hem para hem de arabayla eve dönecektim. Arabayı adama versem birini öldürse ben suçlu olacağım. Araba bende kalsa adamın parası da bende. Dolandırıcı tribine girecekti vs.
2. EFT yapılırken siz de tüm bilgileri kontrol edin. Hatta mümkünse bankaların güvenli satış uygulamasını kullanın. Noter işlemi onaylanınca para hesaba otomatik aktarılıyor.

Direnç bandı
Atlama ipi

Çorap, havlu

kreatine, protein tozu vb. (hatta burada etkinlikte reklamlarını yapma karşılığında suplement firmasıyla anlaşıp ufak tefek hediyelikleri de kendilerinden ücretsiz isteme yoluna gidebilirsiniz), mat, abmat, şapka.

havlu ve corap

ah işte böyle basit ama gerekli şeyleri arıyordum, süpersiniz!
kafa bandına ne dersiniz peki? kullanılan bir şey mi?
üstüne de şirket logosu bastık mı maşallah reklam tabelası gibi alksjdas

kafan bandi cok gereksiz bence, anca kadinlara gider.
kol bandina yapin aynisini herkes kullanir

çorap havlu suluk

Kafa bandı 80'lerde kalmadı mı ya? Aklıma Dire Straits- Sultans of Swing alchemy geldi:D

Havlu ve Mat diyorum ben de.

kafa bandını en son takan sporcu heralde agassiydi. yapma olmaz:)

cdn0.scrvt.com

Bence bileklik de gereksiz. Seyahay boyu deodorant sampuan/dus jeli de eklenebilir bence. Havlu olarak da decathlonda satilan boyle incecik havlular var onlardan

çanta yazmışsınız gerçi ama bu malzemeleri vereceğiniz paket / çanta, aynı zamanda spor çantası olarak kullanılabilirse iyi olur.

en gerekli şey değil belki ama eğlenceli olabilir
"refleks kafa topu"

Koşarken, kardiyo yaparken kullanılacak telefon tutucu kol bandı çook iyi olur. Fitneess da da kullanılıyo çok iyi olur.

Spor etkinliği doğada koşu şeklindeyse matara olur. Kapalı alanda ise ona da gerek yok. Bileklik de gerekli değil bence. Sporcuların giydikleri taytlar oluyor, kadınlar için özellikle. O olabilir.

Bütçe müsaitse spor esnasında müzik dinleyebilmek adına bluetooth kulaklık olabilir. Bir de spotify listesi hazırlarsınız spor için uygun olacak şekilde. Onu paylaşırsınız insanlarla, şık olur.

Bütçe müsait olmazsa çanta yerine kulaklık verebilirsiniz. :)

ekipmanları etkinlikte kullanmıcaklarsa decathlon hediye çeki

Bizden istemişlerdi. WhatsApp'tan atmıştım. Amaç açık değil mi... Aşısız olanları şirkete sokmamak. Aşıyı zorunlu yapmaları hukuka uygun olmayabilir ama şirketin sağlık açısından güvenli olması için isteyebilir.

yahu işe girerken sağlık raporu da veriyoruz, sonuçta o da kişisel bilgi. benden tetanoz aşısı istemişleri mesela, aşı olmadan girişin yapılmıyor.

kvkk kapsamından çıkartıldı artık. isteyebilirler.
www.cumhuriyet.com.tr

Talep etmek serbest sonucta ben de sana asi karti sorabilirim, vermezsen ne yapabilir. Hic bisey.

Kvkk kurumu da lafi dolastirmis sanki ozel sektorle kamunun ne alakasi var, ayrica kanunu yorumlamak o kurula kalmis gibi.

Neyse ben verip gectim ik'ya laf anlatacagina git duvara konus daha iyi :D
Hakli da olsan anlamazlar.

Evet hukuk izin veriyor şu an.

bana yapılacak bir şey yok gibi geldi. ayıplı mal ise iade edebilirsin.

fiyatı artsaydı aradaki farkı vatan bilgisayar'a gönderecek miydin?

en iyisi konuyu unutup yeni tvnin tadını çıkarmaya bak.

aslinda uyandirmasan yontem basitti.

1. aynisindan siparis vermek.
2. kapaili kutuyu 1. siparis gibi iade etmek.

arkadaşlar, ben 14 gün içinde koşulsuz iade diye bir şey var zannediyordum..

fiziksel mağazadan yapılan alışverişlerde yasal olarak bir iade hakkı yok. internetten yapılanlarda çoğunlukla var ama bu kurulum yapılmış olması belki o hakkı da götürüyor olabilir. onun dışında fiyat değişimlerine dair tüketiciyi koruyan bir yasal hak yok maalesef.

gelecekte bu durumlardan kaçınmak için eğer mümkünse epey ya da akakce üzerinden fiyatı kontrol edip, son 6 ay ya da 1 yıllık dönemdeki en düşük fiyatını inceleyerek hareket etmek yararlı olabilir.

aldigin seyin sonradan gunlerce fiyatini takip etmemen lazim.
bastan o fiyata almaya razi oldugun televizyonunu acip izlemek istedigin seyleri izlemen lazim.

1700 tl lik bir indirimi son gününde yakalayıp alsaydın koca bir oh çekerdin ama... :)

Aldığın televizyonun tadını çıkarmaya bak :)

@helenart o dediği yöntem tv, telefon gibi ürünlerde işe yaramaz. faturayı seri numarası ile kesiyorlar.

Cayma hakkı koşulsuz iade sunmaz, yeniden satışa uygunluk aranır, bu ürün kurulup kullanılmış durumda.

1700 liralık bir indirim olduğuna göre muhtemelen geçmiş fiyatları aratırmamışsınız üzücü. MM aradaki farkı çek olarak veriyor bilginiz olsun gelecek için.

O indirim teşhir ürünü içindir diye düşünüp kendinizi rahatlatmaya çalışın bence. Olur öyle.

Ürün mağazadan mı, internetten mi alındı? En can alıcı detayı vermemişsiniz.

Trafikte agresifleşmenin temel nedenlerinden biri özgürlüğüm kısıtlanıyor duygusu, arananın birinin gelip önüne ççat diye kırması gibi. Ulaşacağın yere gidiş süreni 1 dakika bile değiştirmeyecek şeylere sinirlenmek, tartışmaya girmek veya bir kaza ihtimali sana çok daha fazla zaman veya başka şeyler kaybettirebilir. Bu düşünceyle hareket edince ne kadar anlamsız hareketler olduğunu görüyorsun.

Ben sesli kitap dinlediğim zaman insanlar canımı sıkmıyor trafikte. Tavsiye ederim.

biraz insanın karakter yapısıyla da ilgili bir şey sanırım. ben trafikte ne yaşarsam yaşayayım eğer geçip gidersem on saniye sonra unutacağımı bilerek araba kullanıyorum. eğer durup tartışırsam hem bir yere varamayacağım hem de daha çok geç kalacağım.

Normal hayatımda çok sakin, çok uyumlu bir insan olmama rağmen trafikte tetikte ve her an birilerine kızıp söylenecek bir insana dönüşüyorum. Uzun zaman üzerine düşündükten ve kendi davranışlarımı analiz ettikten sonra ("normalde bu kadar sinirli bir insan değilim, bana ne oluyor") şunu fark ettim: Beni sinirlendiren şey, özgürlüğüm kısıtlanıyor duygusu değil, aptal yerine konulma duygusu. Türkiye'de trafikte herkesin "kendisi daha akıllı"ymış gibi davranması, kurallara uyanların zekalarının davranışlar aracılığıyla küçümsenmesi. Herkesin en akıllı kendisiymiş gibi kuralları eğip bükmeye çalışması.

silverleaf +1
kuralları hiçe sayıp, kurallara uyanların önüne en akıllı kendisiymiş gibi geçip hakkını gasp edenlere sinir oluyorum. korna polemiğine giriyorum. fena küfür ediyorum (arkada kızım varsa hariç) bazen de gülüp geçiyorum ama genelde küfür ve korna polemiğine girerim. bi gün sadece trafik kurallarına değil hayati kurallara da riayet etmeyen birisi gelip kurşunu basabilir düşüncesi de yok değil kafamın içinde ama katlanamıyorum abi daralıyorum, kabullenemiyorum.

şerit ihlalleri, en sağ şeritten bi anda sola dönmeye çalışmalar. bi yere döneceksin, karşı yoldan gelenin sinyal vermediğini görünce bekliyosun düz gidecek diye (hızlı da geliyor) bi bakmışsın çat dönüyor falan. yani anlamıyorum ya niye böyle. ben giriyorum arkadaş.. haksızlığa tahammül edemiyorum. yapı olarak her yerde böyleyim, banka sırası, market sırası vs.. bi şekilde yanlış yapıldığını belirtme gereği duyuyorum. arkada kızım varken daha sakinim, onu babasız bırakmama düşüncesiyle biraz da törpülemiş sayılırım bu polemikleri ama istemesem de oluyor, engel olamıyorum.

bundan kurtulmanın yolu bence yine bizimle alakalı, sabah trafiğinde mesela bazı araçlara yol verip bi teşekkür hareketi almak daha pozitif başlatıyor güne. böyle başlarsam geri kalan her şey benim kontrolüm altındaymış gibi geliyor ve daha sakin oluyorum. ama dk 1 gol 1 bomboş yolda antin kuntin hareketlere maruz kalarak başlarsam herkes öyleymiş gibi geliyor ve öyle devam ediyor.

karşıdakinin cebinde bıçak var gibi düşün. biraz daha uzatırsan aileni bir daha göremeyeceksin çünkü öleceksin.

hiç değmez. on dakika geç kal. gerçekten insan gibi tartışılmaz bile kimseyle herkes o kadar sinirli ki aslında olmadıkları kişiliklere bürünüyorlar. çok sinirlenince bazı insanların gözü bir şey görmüyor ama maalesef birini öldürmek bazen çok anlık bir şey. o yüzden görmezden gelip tamam geç sen haklısın diye kapatmak lazım.

bir gün bu tarz kişiler zaten kendileri gibi biriyle karşılaşıyor, onlar onların dersini veriyor.

Kimseyle tartışmam, kornaya basmam. Herkese yol veririm, böylece benim de yolum daha rahat açılır.

İnsanlar agresif, bazıları piskopat, bazıları sosyopat. Silahı mı var, bıçağı mı var?

Sopayla inip kafaya vursa ölür müsün sakat mı kalırsın belli değil. Sen ona vursan yaralansa mahkeme mahkeme anlat derdini Marko Paşa'ya.

Önünüze kıran, kural çiğneyen, agresif davranan adam normal medeni bir adam değildir zaten.

Böyle adamla tartışılır mı?

Eşimi de kardeşimi de kimseyle tartışılmayacağına ikna etmeye çalışıyorum.
Hiç aklımdan çıkmayan bir video var, adam ailesi ile arabada, farklı bir araçtaki iki maganda hareket halindeyken adama silah çekiyorlar, yol verme kavgası ile ilgili. Bir yandan jandarmaya dert anlatıp bir yandan kaçmaya çalışıyordu insanlar. Gerçekten millet psikopat, kimin silahı, kimin bıçağı, kimin jopu var bilmiyoruz.
Canımızı sokakta bulmadık, mümkün mertebe kimseyle muhattap olmamak lazım.
Daha bir hafta önce dedem yaşında adam 25 yaşında kardeşimin sağından solundan önüne geçmeye çalışıyordu, salak salak triplere, kendini ispat çabasına giriyor insanlar direksiyona geçince.
Mümkün olduğunda önüne bakıp yoluna devam etmek lazım.

bu durum aslında o günkü ruh halimizle ilgili. düşün mutlu ve huzurlusun, güzel bir akşam yemeğine gidiyorsun. trafikte önüne kıran adama sinirlenir misin ? tam tersi kredi borçların birikmiş üstüne beklemediğin bir masaf çıkmış, işler de kötü gidiyor bu senaryoda önüne biri kırınca ne olur ?

Girmememem lazım ama giriyorum.

Eşim pek hoşlanmıyor bu durumdan. Onu germemek için daha dikkatli olacağım diyorum, direksiyona geçince yine gözüm kararıyor. Bazen de sadece gülüyorum, Allah'ından bul diyorum, küfür ediyorum.

trafikte kurallara uysam da uymasam da başka insanların olduğunun farkında bile değilim. Aslında farkındayım ama yoklarmış gibi yapıyorum. Bu bana kızanı daha da kızdırıyor aslında biliyorum ama muhatap olmak hiç istemiyorum tanımadığım bir davarla.
yani o kadar muhatap olmuyorum ki adamı sinirlendirecek bir şey yapsam da adamın bana kızma yada artislik yapma şansı olmuyor. çok genişim,hiç bir şey umrumda değil. adamlar zorla etrafımı sarsa araç camı kırılana kadar müzik dinlemeye devam edebilirim.arabamın kaskosu var ,ertesi gün ikame aracım gelir servise girer arabam, cebimden para çıkmaz.
bir araç istediği kadar korna çalsın telefonla konuşuyorum siklemeden yada müzik açıp şarkıya eşlik ediyorum kafamı bile çevirmiyorum ilgili araçlara.
hele akan trafikte adam gelip bir şey söylemeye çalışsa, öyle sorular soruyorum ki el hareketleri ile adamın kafası karışıyor basıyor gidiyor. mesela adam dıt dıt korna çalıyor ben ona bakmak zorunda kalırsam arabasının egzozudan su akıttığını işaret ediyorum yada bagaj kapağı açık galiba anlamına gelecek hareket yapıyorum . ağız dolusu küfür eden birisi olmuştu bir kere, gülerek şampiyon galatasaray diyerek dıt dıt korna çalıp basıp gitmiştim . adama adres te sorabilirsiniz tercih sizin .
insanlar size hakaret ederlerse ve siz artık önlemleriniz ile kaçamayıp maruz kalıyorsanız gülerek işaret parmak yapıp sen işini bilirsin sana helal olsun diye bağırın, bravo hoca iyi işti deyin ardından Süleyman abiye çok selam diye ekleyin.
trafiğe bu uçuk kafayla çıkamıyorsanız bir gün zor durumlara düşersiniz

Ben polemiğe girmeyi gerektirecek hatalar yapanların insan olmadığını, bir çeşit alt tür olduğunu düşünüyorum. Nasılsa kızsam da anlayamaz, neden kızıp da kendimi de sinirli bir ruh haline sokayım?

+1 @taylor durden

tanimadigim insanlari gercekten insanlarmis gibi kabul etmiyorum baya uzuuun senelerdir. yoksa yasanmazdi zaten bu dunyada.

tanimadigim alakam olmayan insanlar oyunlardaki NPC benim icin, beni sinirlendirme ihtimalleri pek yok.

Bu kitle psikolojisiyle alakalı bir durum.
Şimdi memleketteki çoğu insan birçok alanda haksızlığa uğradığını hissediyor. İş yerinde, okulda, evde, aile arasında... Genelde sorunlarımızı konuşarak çözemediğimiz sürekli imalarda bulunduğumuz için derdimizi de anlatamıyoruz.

Trafikte işler değişiyor. Karşındakiyle aranda bir bağ olmayınca (seni işten kovamaz, boşayamaz, küsemez) burada korkusuzca tüm birikmiş isyanını kusuyor insanlar.

Ama gerek yok. Yani trafikte zorla yol isteyene verin gitsin. Yana yakıla yanımdan geçen kekoların çoğunu 10 dk sonra sıkışık trafikte 2 araba önümde görüyorum zaten. Ortalama 20-30 km ile seyreden bir trafikte büyük şehirlerde ne kazanabilirsin?

Ha ama yandan kaynak yapanlara gıcığım var o ayrı.

Pek küfürlü konuşan birisi değilim. Trafikte çok küfür ediyorum. Epey bir çirkinleşiyorum. Ama asla cam açmam, kornaya basmam. Arabanın içinde kendi kendime küfürümü eder sinirimi atmaya çalışırım.

İnatlaşmak ve zıtlaşmak çok tehlikeli. Trafikteki diğer tüm unsurların sizi öldürmeye çalıştığını düşünerek hareket etmek yerinde olur (bunu trafiğin doğal akışı için de düşünebilirsiniz, yalnızca kavgalar için değil)

moleskine

Matte Notebook

moleskine'den bugune kadar hep ozel serilerden alip kullanmaya kiyamadim, 10 tane falan moleskine defterim var ama onlara nasil kiyarim :D

tesekkur ederim cevaplar icin!

Bim

www.woohoobox.com buranın kırtasiye ürünleri çok güzel ya her şeyi alasım geliyor. bi bakın isterseniz

1) eğer uzun vadeli yatırım düşünüyorsan altın güvenli limandır denilebilir. fakat 3-5 ay sonra paraya sıkışıp bozdurmak istersen muhtemelen zarar edersin al sat farkından ötürü. uzun vadeli yatırım olarak düşünüp kısa vadede ihtiyaç duymamak kilit nokta.

2) banka komisyonları ve alış/satış fiyatları arasındaki makasa bakmakta fayda var öncelikle. al sat yaptıkça bankaya daha çok para kazandırırsın. uzun vadeli yatırımsa yine kazanabilirsin ama kısa vadede kaybetme ihtimalin çok yüksek.

3) bankaların uygulamalarından veya sitelerinden anlık olarak altın alış ve satış fiyatlarını karşılaştırabilirsin. aradaki fark ne kadar düşükse o kadar iyi olacak senin için. tabii serbest piyasadaki fiyatlar ile bankanın fiyatları arasında da fark mümkün olduğunca az olmalı. hesap işletim ücreti, vade oranı vs gibi şeylere de bakmak lazım. tüm bankaları karşılaştırıp en karlısı hangisiyse ona karar verebilirsin.

1) Artık güvenli liman diye bir kavram yok. 2011 - 2020 arasındaki altının $/ons fiyatına bakarsanız 2011'de 1900 dolardan altın alan bir kişi tam 9 sene boyunca kara geçmeyi beklemiş durumda.

Şu an için 1 ons altın 1750$. 2 sene sonra bu 2250$ da olabilir, 1200$ da olabilir. Bunu bilemiyoruz.

Bu dediklerimden "altın almayın" anlamı çıkmasın. Sadece güvenli liman tabirine itiraz etmiştim.

tüm yatırımların farklı riskleri var.
yani altın güvenli limandır diye bir inanış tam olarak doğru sayılmaz.

Gram altından bahsedelim.
tr.investing.com

Grafikte son 1 yıla baktığımızda geçen sene bugünlerde 480 civarında olan altın bugün 502 TL civarında. Yani artış %10 bile değil neredeyse. 1 senedir parasını altında tutan biri bugün itibariyle 1 yıllık enflasyonun gerisinde kalıyor. (%19 açıklandı enflasyon). Bu elbette uzun vadede değişebilir. Ama altın bile her zaman kazandırmıyor ya da yeterince kazandırmıyor.

Yatırım konusunda uzmanlar birçok insana yatırım sepeti yapmayı önerir. Yani elinizde yatırım için ayırdığınız parayı kendi risk algınıza göre çeşitli yatırım enstrümanlarına dağıtmayı tavsiye ederler. buna katılan da var katılmayan da. Ama sizin de gözden geçirmenizi öneririm.

Yatırım fonları, hisse senetleri, altın gibi kıymetli madenler, döviz, emtia gibi farklı enstrümanları, risk oranına göre incelenebilir. Değerlendirilebilir.

Tüm detaylı cevaplarınız için teşekkürler.

demagoji?

ad hominem tam olarak değil. ilimli bir tavirla yapilan aslinda bir çeşit geçiştirme hareketinden bahsediyorum çünkü. demagoji de değil tam olarak.

1- birkikte gidip alyans aldik biz

2- isteme soz ayni sey gibi, adettendir, cok bir seyi yok zaten

3- soz isteme aninda oluyor, nisan da insanlara "biz evleniyoz ha" demek icin bir sey. Maksar eglence

4- olmasi gereken sey bu.

5- insanlar eglensin diye yapilan bir baska sey.

Amac eglenmek aslinda. Dugun olmayinca daha az kisi geldigi icin daha az taki toplanabiliyor ama dugunun masraflarini dusununce nikah'tan gelen takilar daha makul.

1) Size bağlı. İster organizasyon yapın yüzükle teklif edin. İster bu kısmı direkt pas geçin.

2) İki çeşit "söz" var. Birincisi "gençler kendi aralarında sözlenmiş" biz ciddi düşünüyoruz niyetimiz evlenmek demiş oluyorsunuz birbirinize. Bu durumda aileler tanışmış olmaz. Bir de aileler arasında söz kesme diye bir durum var. Genelde çocuk kıza teklif ettikten sonra kızın evinde aileler tanışır, birbirlerini görmüş olurlar. Bazen bu görüşmede "kız isteme" de gerçekleşir. Böyle şeyler önemliyse aranızda konuşmalısınız nasıl yapalım diye.

3) Nişan > Evlilik yolunda olduğunuzun resmiyete dökülmesinin ilk adımı. Evde aile yakınlarıyla ya da dışarda bir salonda kutlama şeklinde yapılabilir. Nişan öncesi almış olduğunuz alyanslar sağ elinize takılır. Nikaha kadar alyans sağ elde gezersiniz. (Adet böyle işte)

4) Nikah. 5 dakika sürer, evet-evet imzalar bitti. Yarım saat kadar da nikaha gelenler takılarını takarlar biter. temiz iş.

5) Düğün. Dediğiniz gibi. Ben de yapmadım. Nikah sonrası yakın arkadaş ve genç akrabalara yemek vermiştik o kadar.

Bunların hepsini birden yapmanın takı toplamayla pek ilgisi yok. Takıların zaten %99'u nikah/düğün töreninde takılır.


Milletin ne dediğini önemseyen insanlarsanız Türkiye'de millet konuşmayı çok sever. Umursamıyorsanız kafanıza göre takılın hiç uğraşmayın bu karışık proseslerle derim ben.

Mutluluklar dilerim.

bu yuzuk almayip direkt hedefe odakli, romantizmden uzak dusuncelerden fenalik geliyo. bazi kadinlar "gerek yokyeaa" diyorsa sebebi karsisindaki adamdandir. adamin iplememesi neticesinde talep, gereksiz bulmaya evriliyo. aslinda oyle bi sey yoktu olmak zorunda oluyor:))

"zaten konusuyorduk" diyerek yuzuk almayi kafasindan silerek kolaya kacmanin garip bir aciklamasi. yuzuk alanlar konusmuyo muydu evliligi sanki. biraz degerlerin olmasi guzeldir.her seye faydaci bakis acisiyla baktikca bir kadinin hayatinda nasil var olacaksiniz da kendi ruhunuzu nasil doyuacaksiniz?

diger etkinlikler aile yapilarina ve taleplerine bagli. bana gore fuzel olan once aileler tanisir sonra soz nisan bir arada yapilir. dugun ve nikah tamamen yine ailelerin cevresiyle alakali ben kokteyl nikahini yeterli ve hos buluyorum (1,5 saat)

1. Ben pırlanta ve genel olarak ziynet sevmem. Herkesin şaşırmış gibi yaptığı ama aslında hazırlıklı olduğu, kameralara alınan, teklif seremonileri de komik geliyor :) Eşim gitmiş siyah taşlı, gümüş, beğeneceğimi düşündüğü bir yüzük almış. Evde başbaşayken "Bir gelsene yanıma" dedi, "Evlenir misin benimle" dedi, yüzüğü çıkardı, çok mutlu oldum :) Hala mutlu olurum düşününce. Yani @ala09 haklı biraz bence, konuşulsa da böyke bir jest gerekiyor. Bu jestin şekli, pahası, size ve müstakbel eşinizin zevkine kalmış bence. Yani sevmediğimi bile bile eşim pırlanta ile teklif etse evlenmekten vazgeçerdim herhalde. Ama böyle bir anımız olmasaydı da eksik kalırdı sanki.

1. hiç teklif etmeden gidip birlikte yüzük alanlar da var ama az. en güzeli bir yüzük alıp beklenmedik bir anda teklif etmek. öyle büyük organizasyonlara gerek yok. bir akşam dışarıda bir şeyler yaparken falan teklif edilebilir bence.

2. söz aslında ailelerin birbirini tanıması için. bir şey yapılmıyor, ismi gibi birbirimize söz veriyoruz manasında.

3. söz dediğim gibi biz artık ciddi düşünüyoruz ve birbirimize söz veriyoruz manasında. ayrıca aileler de tanışmış oluyor, eğer tanışmamışlarsa yapılabilir. tanıyorlarsa gerekli değil. isteme olayı da genelde nişanda olur. yani gidip kız istenir, tamam denildikten sonra yüzükler çıkartılıp takılır. yani nişan şart.

4. evet, en önemlisi nikah :) ama söz, nişan yapmadan direkt nikah kıyan pek olmaz, hatta neredeyse hiç.

5. düğün tercihe bağlı. bir taraf tutturabilir, davul zurna olsun akrabalar toplansın falan diye. ben sevmiyorum, nikah sonrası ufak bir kokteyl tarzı şeyler yapılabiliyor. en iyisi bence.

takı olayı genelde düğünde olur ama siz sadece nikah yapacaksanız nikah kıyıldıktan sonra takı takılır. davetiyede belirtirsiniz sadece nikah yapılacaktır diye.

Teklif biraz kadın tarafının gönlünü etmek için. Ben istemiyordum mesela ama erkek arkadaşım olaylı şeyleri sevmememi de göz önünde bulundurarak sade bir teklif yaptı (klasik date ve teklif) Ha iyi de oldu çünkü kızların bu tür olaylarda her şeyi eleştiren bi çevresi oluyor (öyle mi yaptı yüzük ne kadar, nasıl dedi, niye öyle giyinmiş vs.) hiç olmasaydı muhtemelen arkadaşlarım ve yakınlarımın tavırlarından bunalacaktım.

İsteme, söz, nişan, kına ve düğün yapmayacağız. Bu konuda netim. Dediğiniz gibi sadece nikah önemli olan. Burada biraz pazarlığa giriyoruz (aile ile) Ben müstakbel kayınvalideme gelinlik giymeye söz verdiğim için diğer aşamalardan yırttım. Kendi anneme ise zor kabul ettirdim isteme kısmını. Üstelik hala çevresinden "e bi nişan yapsaydınız" falan diye darlayan çok oluyor.

Özet olarak: Nikah şart. Kalan süreçler ilgilileri ile pazarlık biraz. Ama çok pazarlık yapıp inada kavgaya dönüştürmemek lazım yoksa nişan yapmaktan daha çok can sıkabilirler.

1 - yüzükleri siparişle özel olarak yaptırdık (klaa design). birbirimizin yüzüklerin satın aldık.

2 - nişan yaptık sadece.

3 - evlendirme dairesinde nikah yaptık. takı takmaya, tebriğe gelen oraya geldi, düğün yok.

ha bir de eşim nikahtan iki gün önce arkadaşlarını toplayıp kına gecesi yaptı. ben ona katılmadım.

Valla kültürel şeyler bazen o kadar baskın oluyor ki, siz buradan okuyup müstakbel eşinizin karşısına "yav o gerekli değil, kültürel" derseniz sülalesine küfür etmiş gibi oluyorsunuz. BU sebeple bir miktar yönlendirmeye açık olmak lazım.
Eşim bana evlenme teklif ettiğinde yüzük filan yoktu. 15 gün sonra istemeye geldiklerinde sözlendik (isteme söz beraber). Ki o zaman da karşılıklı yüzük takmadık, kvalide tektaş taktı.
Nişanı aile arasında bizim evde yapmıştık. Ortak arkadaşlarımız çoktu, aile çok geniş değil, o sebeple düğün içinde nikah kıdık. Nikah kısmı zorunlu, düğün tamamen ekonomiye göre karar verilesi bir durum. Eğer taraflardan biri aşiretten değilse düğün takıları düğün masrafını karşılamaz. Ben düğün yaptığımız için çok memnunum. Karı-koca düğün masrafını kendimiz karşıladık. Borca girmedik. Ailelerin katkısını istemedik. Parasal katkısı olmayınca karışmaları da sınırlı oluyor. Tavsiye ederim. Yine evde kız arkadaşlarımla kına gecesi yaptık. Eğlenmek tamamen kendi seveceğiniz şeyleri yapmakla ilgili. Başkaları için değil kendiniz neyi yapmayı seviyorsanız onu yapınız. Ama bu her iki taraf için de geçerli. Arada büyük bir zevk farkı varsa zaten bu süreç içinde ortaya çıkıyor. Bu dönemi hasarsız atlatanların evlilikleri uzun ömürlü oluyor.

Nikah dışında hepsi opsiyonel

Tek gerekli olan nikahtır.

Ama diğerlerinin tamamını en mükemmel, en muhteşem, en havası atılır şekilde yapmadığın taktirde, o gelin hanım, senin başının etini bir ömür boyu yiyecektir.

Şu anda, 'Yapmayalım Aşkım, Borca girmeyelim.' diyor olması sonucu değiştirmez.

çok satan ürünleri öğrenebileceğiniz 3.parti kaynaklar var, ücretini verip öğrenebiliyorsunuz. biraz araştırın.

Kedi köpek için mama, oyuncak, kum vs.

amazon'un şöyle bir sayfası var www.amazon.com.tr

O butceyle hiçbir sey yapamazsınız hocam moral bozmak gibi olmasın ama durum bu.

Continental TS 860 kullandım. Çok başarılı bir lastik.

kış lastiğinde nokian en iyisi bence.

@kuco açıkçası okuduğum incelemelerde daha nokian tavsiye eden görmedim. Hangi modeli? Çünkü bir sürü modeli var her markanin.

tyrereviews'in web sitesinde bir sürü kullanıcı deneyimini paylaşabiliyor. aynı ölçüleri, hatta belki kullandığınız aracın aynısını kullananların lastikler hakkındaki yorumunu okuyabilirsiniz.
www.tyrereviews.com

@tyrereviews'dan geliyorum zaten. Oraya bakilirsa ts 860 alip gecerim :)

www.lastikcim.com.tr

Bridgestone'un yağmur ve yakıt değerleri çok daha iyi.

Diğer tüm lastiklerden iyi olan tek bir lastik yok zaten. Conti, Michelin, Bridgestone, Goodyear, Pirelli gibi markaların çok satan kışlık lastiklerinin hepsi memnun eder. Nokian'ın iyi olduğunu ben de duymuştum ama en iyisi olarak değil. Fiyatına göre iyi lastik diye duydum. Ben Continental'i öneriyorum. Spesifik bir model önermeyeceğim. Zaten modeller arasındaki fark biri daha ekonomik, biri daha sessiz vb. gibi minör değişiklikler. Siz hangi kategoride iyisini istiyorsanız ona göre seçim yapabilirsiniz. Benim için sessiz olması ekonomik olmasından daha önemli örneğin.

WinterContact TS 850-860-870. Bunlardan biri olabilir.

En iyi kis lastigi nokian, bir set hakkapeliitta isini gorur.
Olmazsa michelin x-ice iyidir.
Blizzaklar da ise yarar.

nokian

Olayı ilaçla değil de, eğer yorulmadığın bir hayat tarzın varsa yorulmayla, eğer oda ısısında veya havalandırmada problem varsa ısı ve havalandırmayı iyileştirerek veya melatonin eksiğin varsa melatonin takviyesi alarak çözmek mümkün. Hemen uyku ilacına girişmemek lazım, çoğu zaman birkaç gün sonrasında daha bile uyandırıyor o ilaçlar.

redepra 15mg

Hocam aynı sorun bende de var, tamamen aynı. Çözümünü ilaçlarda aramayın. Muhtemelen burnunuzda bir sorun var, et veya kemik var burunda, kbb uzmanına görünün. Ben şöyle bir çözüm buldum, büyük oranda işe yarıyor:

cold mix, çocukların burnu tıkandığında yakaya damlatıyorlar ya, gece yatarken damlatıyorum uyanmalarım azalıyor.

bir de sinus rinse kit ile de burnumu yıkadığım zaman rahat uyuyorum.

edit: bir de avamys diye bir burun spreyi var, o da iş görüyor ama çok sık kullanmamak gerekiyor onu.

ben saçma sapan uyanıp uyuyamazsam ya da uykuya dalmakta zorluk çekersem müthiş rahatlatıcı, içinde hiç bir gerginlik stres barındırmayan bir çizgi film ya da dizi düşünüyorum. Müziğini falan düşünüyorum, oradaki huzurlu ortamı ve olan olayları düşünüyorum. uyanık kalmama neden olan kafa doluluğumu unutup uykuya dalmamı sağlıyor. benim için bu dizi "sihirli annem" :( 29 yaşındayım.

KBB +1

Magnezyum eksikliği bile olabilirmiş. Bak youtu.be

@beni sen oldurme @pispinti kbb'ye yakin zamanda gorundum, herhangi bir sorunum yok. Sorunumun daha cok psikolojik kokenli oldugunu dusunuyorum ama aksiyon almak icin -maddi ve manevi- hazir degilim. Sadece deliksiz uyuyabilsem kafi su an

Telefonu başka bir odada bırakıp uyumayı dene. Birkaç gün sonra düzelirsin.

Dakota'nin tavsiyesini deneyin bir süre o zwmwn. Uyanınca ekran ışığına maruz kalmak uykuyu kaçırıyor çünkü.

İnsidon veya insomin hafif uyku ilaçları. Bazı eczaneler reçetesiz de veriyor bunları. ( Benim başıma geldi, iki defa aldım kimse reçete sormadı, üçüncüde öğrendim ki meğer bu ilaçlar reçeteliymiş)

Psikolojik olduğundan emin olmak lazım. Psikolojik olsa hiç uykuya dalmamaniz lazım bence. Başka bir KBB uzmanına göründünüz mü?

Cahil kalır deyin.

Abiniz de olsa, o tür şeyler için neden ailesine karışıyorsunuz ki?

Acil durumlarda ulaşabilmek adına da önemli.

@malheiros Gidip gelince konuşuyoruz sonuçta, genç çocuk, bir şekilde konuyu oraya getiriyor

Ya artık ödevleri bile whatsapp sınıf grubundan paylaşıyoruz.

15 yaşındaki genci telefondan soyutlamak, bağımlı olmasını engellemek falan değil geri kafalılık artık kusura bakmayın.

Aklıma 20 sene önceki Çocuklar Duymasın'ın havucu geldi... Gerçekten 20 sene öncede kaldı bu 18'e gelmeden telefon almam algısı...

"İhtiyaç" çok göreceli bir şey. Zaten öenmli bir şeyden (Mesela ders) geri kalsaydı, onun tartışması çok kolay olurdu, o telefon da muhtemelen şimdiye kadar alınırdı. Siz telefon aldırırsınız, sonrasında olacak alakalı alakasız her şeyden sorumlu olursunuz; "Telefon aldık notları düştü, telefon aldık kafasını ordan kaldırmıyor, telefon aldık saçma sapan video çekip duruyor" cümlelerini duyarsınız. O topa girmeye gerek var mı gerçekten?

Bizim kendi arabamızla yaptığım pratik hiçbi işe yaramamıştı. Ben de iki kere kaldım ve üçüncüye girmeden hocamdan ekstra ders aldım ve geçmemi sağlayan en önemli etkenlerden bir buydu bence. Komisyon çok önemli tabi ki ama bence imkanın varsa mutlaka ekstra ders al. 29 yaşında aldım ben de.

28 yaşındayım. 3.'de geçtim. Bu psikoloji gerçekten iğrenç. Ne kadar rahat olursan o kadar iyi. İmkânsız değil. Kurs dışındaki hocalardan özel ders almayı deneyebilirsin. 2, 3 ders park bile çalışsan geçme şansın artar.

Sürücü kursunuzu ya da hocayı değiştirin. Bence hoca çok etkiliyor. Derslerde yol rotasını siz belirleyin. Hep kullandığınız yollardan geçin arabayla, sınav yerinde tur atın. Bizim bir tanıdığımız 42 yaşında aldı ehliyetini. Adam hayatı boyunca hiç araba kullanmamış, sırf annesini hastaneye götürmek için öğrenmişti. Siz de yaparsınız hiç sıkıntı değil.

Gittigim surucu kursunda sansima cok profesyonel ve sakin bir hoca vardi. Ondan 10-15 ders ozel ders almistim.

Her ders 1-1,5 saat suruyordu.

Once sehrin en tenha yerlerinde en basit konulardan basladik.
Dersler ilerledikce yavas yavas guzergah degistirdi ve son derslerde trafigin en yogun oldugu yerlerde kullandirdi.

Bir de sinavin olacagi guzergah da belliydi. Son derslerde hep o guzergahta bir tur atarak bitirdik dersleri.

Sinava girdigimde guzergahi ezberlemistim artik cukuruna isigina kadar.

benim sürücü kursunda hocalar surekli degisiyor. bir de reflekslerim gelismiyor bir turlu. her aksam biraya takilmak etkiler mi bunu?

tesekkurler bu arada simdiye kadar ciddiye alip fikir sunanlar.

teyzem 64 yaşından sonra ehliyet aldı kullanıyor sende halledersin.

46 yaşından sonra öğrendim. bol bol pratik yapmak işin anahtarı, biri iki saatlik deneme herkese yetmeyebilir. kendi arabanız yoksa ya özel hoca veya tanıdığın arabası/kiralık araç ile olur bu iş ancak.

hocam naptın 30 yaş yeni 20'ler oldu. "30 yaşından sonra" ne demek? :D

cevap şu; bu işe sağlam bütçe ayıracaksınız. öyle ucuza kapatayımla olmuyor ki olmamış.
özel ders alacaksınız, kursta memnun kaldığınız hoca varsa biriyle başlayın işte.
teknik meseleleri hallettikten sonra şehirde boş sokaklardan başlayarak "SÜREKLİ" trafiğe çıkacaksınız.
demişsiniz zaten işimde de lazım diye; ilerleyen derslerde hocaya söyleyin basit bir güzergahta her ders pratik yapın baya normal şehir trafiğinde yani.
moove kiralayın gerekirse. yani çift pedallı ders arabası üstemiyorsanız. ama hoca sizi sınavdan geçirmek için değil baya canlı trafikte iyi araç kullanmak için hazırlamalı.

bir de yukarıdaki bahaneler mazeret değil, bahane. tabi kalacaksın yandaki pedalla oynuyor diye dikkatin dağılıyorsa. sürücülük böyle bişey. periferiye de hakim olmak gerek. hazır olana kadar çalışın, sonrasını dert etmeyin.

Direksiyon dersi alın.

Ben de 36 yaşımda aldım ehliyeti. Tek yapmanız gereken pratik yapmak. Bence önce sınav odaklı çalışın. Ehliyeti cebinize koyduktan sonra trafik alışkanlığını kazanmaya odaklanırsınız.
-Arabayı stop etmeden kaldırıp durdurmak,
-Yola çıkışlarda ve dönüşlerde sinyal (refleks haline gelmeli)
-Yokuş kalkışı (pratik yaparak çok rahat çözersiniz)
-Paralel park (tek yapmanız gereken tekrar tekrar denemek. Bu konuda Youtube'da güzel videolar da var.

Sınav anında olabildiğince rahat olun. Özgüveni yüksek ve rahat bir şekilde kullandığınızda ufak tefek hatalarınızı da tolere edebilir hocalar.

Bol şans.

bir çıkarım yapmak zor olur. metabolizmaya kişiden kişiye kullanım düzenine göre değişir tamamen.

kimseye 1 ay düzenli kullan 10'dan 25e çıkar diyemediğimiz gibi.

yanlış anlattım sanırım. deneyim sonuçlarını merak etmiştim. kiloyu da dozla ilişkili diye merak ettim.

Mart 2020'de D vitamini seviyem 8,6 çıktı. Doktor Monovit D3 (50.000IU) verdi. 8 hafta boyunca haftada bir kez bir şişeyi kafaya dikerek kullandım.

Eylül 2021'de yeniden ölçtürdüm 17,6 çıktı. Bu sefer D-Colefor (20.000IU) kapsül verdi. Haftada iki kere yutuyorum.

Bu süre içerisinde kilom 82-85 arasında değişti.

82 kg, erkek.
1.5 senedir gunde 5000-6000k iu d vit alıyorum. şuan d vitaminim 52 ng/ml

ogrendigim kadariyla 300k iu ampul 1haftada + 25-30 ng/ml arttiriyor fakat devam edilmezse dusus kacinilmaz.

duzenli 5k icmek, 1 senede 50-70 ng/ml arasina
duzenli 10k iu ise 70-100 ng/ml araligina tasir diye hesap ediyorum.

faturalı/telekom/ 20 gb-1000 dk-1000 sms
30 tl

bundan önce 15 gb'a 20 tl ödüyodum

(bunlar kişiye özel oluyor, daha ucuza ve daha pahalıya kullananlar var)

Türk telekom
1000 dk 1000 sms 12 gb internet
35.70 lira vergi dahil

faturasız bimcell. 23 tl 750 dk/sms 4 gb internet. artı haftalık sil süğürden ne gelirse

1500 dk, 12 gb, 250 sms, 50 tl

Vodafone

Vodafone/faturalı/her şey sınırsız/173 TL

Zamanında iş gereği otellerde konaklarken internet de lazım oluyor diye 30 gb'lık pakete geçmiştim. Sonra arayıp 3-5 lira farkla bunu teklif ettiler, limitsiz redli sanırım tarifenin adı, ben de kabul ettim.

Artık pek ihtiyacım kalmadı da düşünmeden kullanmaya alıştım o yüzden indiremedim de.

1000 dk, 1000 sms, 15 gb internet 29 tl.

Türk Telekom selfy'e geçmiştim, 8 gb paket 32 ödüyordum. Sonra tekliflerde interneti 15 gb yapalım mı abi dedi, böyle bir şey çıktı ortaya.

faturalı

teknosacell

35 gb, 1000 dk, 1000 sms 75 tl

turkcell faturalı 10gb net 750dk sms söylemeye gerek yok zaten 2021 yılındayız :)

39 tl idi. önümüzdeki ay taahhüt bitiyor. hazırkarta dönüp şunu alıcam:

www.turkcell.com.tr

peşin ödeniyor ama aylığa vurunca 6gb netli 25 tlye geliyor.

Bimcell 42lira 750dakika 750sms 20gb internet

Turkcell, 58 tl, 1000 dk. Birkac yuz sms, 15 gb internet.

Vodafone Limitsiz Redli Silver Paket
15.00 GB hotspot
her yone ve 23 Vodafone ulkesi yonune sinirsiz dakika&sms&internet
132 TL

infernal majesty +1
pandemi oncesi surekli is seyahatim oluyordu, 30 gb paketteydim, az farkla bunu teklif ettiler, birkac ay once gectim.

faturasiz/turkcell/gulumseten 14gb 1000dk 70₺

GB bazen artiriyorum 90 lirayi gecmemistir

vodafone limitsiz redli 173 tl
pandemi başlayınca bu tarifeye geçmiştim uzaktan çalıştığım için internet günde neredeyse 15 saat açık ve gayet hızlı . memnunum .

Turkcell bir tek beni öpüyor anladığım kadarıyla.

Turkcell Faturalı / 15GB / 2000dk (Turkcellilerle sınırsızmış) / Dergilik, Bip mip bir şeyler: 110TL/ay

Valla o değil de en az ödeyen ben miyim şimdi:D

Bimcell
750 dk/ 750 SMS/ 5 GB
23 lira.

Ha bir de 3 lira telsiz kullanım ücreti var.
Ek: faturasız.

-Evde yalnız kalan kediler için radyo açık tutun derler. Ne kadar önemli bilmiyorum. Bizim de 1 aylıkken eve aldığımız bir yavrucak var hiç yapmadık öyle bir şey.

-Ayağı için başka bir veterinerden görüş alabilirsiniz.

Başka bir veterinere daha mutlaka gösterin. Aralarında çelişen o kadar çok veteriner var ki :(

O kadar küçük bir hayvanda ameliyat yerine kendi kendine düzelmesini beklemek, destekleyici tedaviler uygulamak en mantıklısı.

Sıcak su torbası / şişesi havlu sarıp tiktak saat koyun derler genelde annesi gibi olsun diye, kalp atışı gibi.

Uygunsanız bence de başka veterinerlerin de fikrini alın tek birine tabi kalmayın riskli bir konuda.

iyi niyetinizle ayağı da iyileşir.

tek gereken şey ilgi ve sevgi..
tebrikler

Normaldir, kullanamamıştır.

Ama hiç tatil yapmadığı anlamına da gelmez tabii.

Bayramları, resmi tatilleri birleştirip yılda bir kez 10 günlük izin yapmıştır, öyle öyle birikmiştir.

Kendimden biliyorum.
Kıdemim 8 küsür yıl, şu an izin hakkım 99 gün.
Ocak ayında 9 yıl olunca 123 gün olacak.

İk’nın savsaklığı da olabilir ya da çalışanın çakallığı. Müdürne imzalatıp ikya vermediyse ya da ik almasına rağmen işleme koymadıysa izninden düşülmemiş olbilir. İzin sürecinin dijital olmadığı durumda tabi bu

ben işten ayrıldığımda 36 gün iznim vardı, 4 yıl çalıştım. resmi tatillerde çalıştığım zaman izin olarak haneme işlettirdiğim zamanlar da oldu parasını istediğim zamanlar da.

5 yıl çalıştım. İşten ayrılırken 53 gün iznim vardı. Genelde izin kullanmadım. Bayramların yaza gelmesi işime geldi.

Ama normal değil. Diğer arkadaşlarımın hep 3-5 gün izni kalırdı.

Ben hep eksilerde olduğumdan bana aşırı anormal geliyor.

Çok anormal değil. Her yıl ortalama bir hafta izin yapmış. Bayramları da değerlendirdiyse yeterli gelmiştir.

6 yıl 14 günden hesaplarsak 70 gün yapar 52 gün izni kaldıysa 18 gün izin kullanmış olur. olmayacak şey değil. ben de 6 yıldır çalışıyorum ekimde 53 gün iznim olacak.

ben de 6 yılda 50'den fazla izin biriktirdim ama fazla mesailerimi izin olarak kullanıyordum yazları. belki de böyle bir durum söz konusudur.

abes diyemem ama insanların kendini bu kadar sevmesi tuhaf geliyor sadece. kolye olucak bir sürü simge, sembol varken baş harf kullanmak... sevdiğin birininki okay ama kendi baş harfi, bilemedim. belki hediyedir tabii.
bunun bi üstü ekran koruyucusunu kendi fotosu yapanlar oluyor sanırım.

yoo abes değil.

Ben yapmam ama bence de abes değil.

Benim hosuma gidiyor harfli, monogram urunler. Kolye, bileklik, kupa vb.

bende var bundan. minimal ve hoş.

Ben de takıyorum. Hatta üzerinde ismim yazan bebeklik künyem var hala takarım çok hoşuma gidiyor.

asus dsl-ac51

@nahtoderfahrung, baktım fakat bu modelde router çıkıyor. modem göremedim.

www.asus.com

Modem router. Bildiğiniz modem yani. İyidir kötüdür bilmiyorum ama sonuç olarak modem.

tenda v12 aldım memnunum. alma sebebim 100 mb i wireless da görmek içindi, malum 5ghz gerekiyor.

DLİNK DSL-224 MODEL

efsane bi modemdir asus gibi arayüzü zor değildir bakkala götür o bile kurar.performansı süperdir. hem ofisimde hem yazlığımda mevcut.

3 gündür Tenda v12 kullanıyorum. Eskiden salondan internete giremezdim, şimdi salonun balkonundan yazıyorum bu yazıyı(modemle aramızda 3 adet duvar var). Görüntüsüne bakılırsa çok kaliteli durmayan, hemen kırılacakmış gibi duran bir ürün ama şimdilik memnunum ben.

Furminator kullanıyor musunuz?

evet fircalar var. ama amacim döküleni temizlemek degil de dökülmeyi azaltmak. furminator fircayi bir kez gecirdigimde cikan sey zaten akil alir gibi degil ikisinde de.

ne kadar bir tüyden bahsediyoruz? belli bir yere kadar normal aslında, size çok geliyor olabilir mi?
furminatorle düzenli tarayın, ama saatlerce de taramayın, her taradığınızda tüy gelir çünkü. furminatör ölü tüyleri temizler hayvanın üzerindeki.
bir de mevsimsel olabiliyor.
iyi mamalar da vermişsiniz aslında. dediğim gibi, belki normaldir de size çok geliyordur, ya da gerçekten abartılı bir dökülme varsa veterinere götürün, alerji vs durumu da olabilir. hillsin d/d, z/d gibi mamaları var alerji için ama önce veteriner görsün bence.

benim kısa tüylü kedim de uzun tüylü kedimden daha çok tüy döküyor bu arada, olabiliyor.

ben kullandığım dönemde çok memnundum. her hafta bir-iki parça avlayıp yıllar boyu bayıla bayıla dinledim/dinliyorum. oran olarak haftalık 30 şarkıdan 1-2 muazzam parça çıkarmak az gelebilir ancak birikince harika bir playlist'im oldu.

ambient, elektronik, new age, soundtrack falan dinliyorum. belki dinlediğin müzikle de alakalı olabilir önerilerin başarısı.

Yani çoook nadir bakıyorum önerilere maalesef. Baktığım dönemlerden kalan çok güzel öneriler var ama artık hiç aklıma gelmiyor haftalık keşifi kontrol etmek falan

Bence müthiş. 10/10

Takvim yoğun. Bu sene lig 38 hafta. Milli maç araları var. Sezon takvimine göre bazı haftalarda hafta içi de maçlar oynanacak. İtalya, İspanya ve Fransa liglerinde de bu hafta hafta içi mesaisi vardı.

tuşları yumuşak bir mekanik klavye alabilirsiniz, cherry brown switch olanlar ofis kullanımı için uygun ama fiyatı biraz tuzludur

Gereğinden fazla mı bastırıyorsunuz acaba tuşlara? Biraz daha yumuşak basmayı deneyin isterseniz.

Çok yazı yazıyorum, laptop klavyesi çok rahatsız diye buradan klavye önerisi istemiştim ben de. (git: 1493639)

Oradaki önerilerden Logitech MK540 aldım, klavye çok rahat, tuşları yumuşak, çok severek kullanıyorum. Yalnız ufak bir şey değil, baya desktop klavyeleri kadar büyük.

uzak dur

uzak dur +1

örnek:
www.instagram.com

aranızdaki ilişkiyi, karşınızdaki insanı siz biliyorsunuz. ters tepmeyedebilir. eklersiniz, mesaj atarsınız belki muhabbet de olabilir yani. bunun uzak dur denecek bir formülü yok bence. %50 şansınız.

Naber ne var ne yok denebilir bence neden denilmesin ki?

neden uzak durmanız gerektiğini anlamadım.
eğer hayat şartları nedeniyle bittiyse ve kötü ayrılmadıysanız bence şansınızı deneyin.

"ne var ne yok?" da denebilir, "nasılsın?" da.
aranızdaki diyaloga göre bir şekilde hal hatır sorarak giriş yapmanız makul bence.

olayı anlatın gerisi gelir bence. tesasüfen keşfette veya x bir yerde gördüm görünce yazmak istedim nasılsın neler yapıyorsun vs. diye bir giriş yapılabilir.

yaz gitsin

merhaba. bu uzak dur, uzak dur +1 leri falan anlamıyorum. olmayacaksa dahi olmayacağını gör. ben uzak durmadım yıllar önce konuştuğum orta okuldan eski normal bi kız arkadaşımla üni. de konuşmaya başlamıştım ama hoşlanıyordum. o esnada hayatımda olan sevgilim ne lan bu dedi haklıydı. 10 yıl sonra yılbaşı gecesi bi cesaret mesaj attım. 9 ay sürse de güzel bi ilişkim oldu bitti.


bu uzak dur, ex'ten next olmaz falan filan diyen tiplerden nefret ediyorum. 37 yaşındayım hayatta her şey olur arkadaşım. bu senin hayatın, yaparsın olur. ne yaşarsan yaşa bunu ilk defa sen yaşamayacaksın. özel bi günde onu umursadığını belli edebilirsin. doğumgünü yılbaşı falan. befce buraya yazdığının screenshot ını al. ilerde anı olur. doğru düzgün seviyorsan, hazırssn ağlatıp ağlamaya her şey yaşanır.

Whatsapp üzerinden profesyonel bir mesaj yazabilirsiniz aslında. “Merhaba. Ben x. Numara değişikliğimi bildirmek isterim. İyi günler.” gibi. Whatsapp içinize sinmiyorsa sms atın.

Herkes WhatsApp kullanmayabilir o yüzden tüm rehbere SMS daha mantıklı bence de.

Mis gibi iş bulursunuz.
Bu tedarik zincirinde Türkiye'de mühendis fetişizmi var. Avrupa'da görmedim, Türkiye'de görüyorum her şeyi mühendis isteme hastalığı.
Neyse; makine parçalarından falan anliyorsaniz mis gibi teknik satin almaci olur. Bizde misal kategori satin almasi global. Onu yapan adamin o iste lisansi var (misal çip satın alanlar elektronik mezunu falan).
Onun dışında planlama isi de yaparsiniz ama deneyim isterler. Satin alma ise malzemeyi biliyorsaniz gene isin yarisini biliyorsunuz gibi olur.

Lojistik firmasindan genelde uzak durmanizi öneririm.
Satış olarak da gene teknik ürün satışı yaparsiniz

Sektör değiştirmek değil de bölüm değiştirmek olarak alıp cevap vereyim ben.

Üretim tarafında olduğunuza göre ürünü tanıyor olmalısınız. Bu satış için büyük avantaj. Satış müdürüyle arkadaş olun, satışa geçmek istediğinizi ona belirtin. Ağzınız laf yapıyorsa, girişkenseniz, dil sorununuz yoksa okuduğunuz bölüme bakmazlar satışa almak için. Teknik bilginin yanında ambalaj ve sunum da tamamsa sizden satışçı olur.

Bu arada satışçılar da yoğundur ve çok seyahat ederler. Sabit bir ofiste çalışmak istiyorsanız bunu da göz önünde bulundurmalısınız.

Otomotiv sektöründe satış, satın alma, proje mühendisleri genelde makine/endüstri mühendisi oluyor. Otomotiv sektöründe iş bakabilirsiniz.

üretimi, kalite kontrol, fabrika tecrübesi kazandıktan sonra satışa geçersen çalışma hayatın boyunca rahat edersin

Lojistik müdürü arkadaş haklı, türkiyede neredeyse finansa bile mühendis isteyecekler :) bulmanız zor olmaz bahsetttiğiniz anlamda. Çalıştığım firmada şu an satış ve teknik ekip full mühendisten oluşuyor.

www.hepsiburada.com

Haylou t15 kullanıyorum memnunum, yorumları iyi genelde. Şarjı baya gidiyor.
Android ve ios la ikisinde de sıkıntı yaşamadım.

200 ün biraz üzerinde fakat ses kalitesi şarj süresi gibi özellikleriyle fiyat performans ikisi de

airpods gibi silikonsuz istersen şu moďel
www.hepsiburada.com

silikonlu istersen
www.hepsiburada.com

Bende taotronics53 var çok memnunum. freebird'ün verdiği ikinci linkteki.

Aramak yerine direkt okula gitsin.

"Geç ödeme" gibi bi konsept var benim de başıma gelmişti, faizi var, biraz da laf yiyor ek iş çıkardığı için ama okuldan atılmıyor tabi. Bi de ders kayıt için dilekçe şu bu uğraşması lazım.

Yalnız bunun 1 hafta falan gibi kısa bir süresi var, sallamasın yani hemen halletsin. Yoksa okuldan atılmaz ama o dönem okuyamaz.

baktım şu an 17'sinde başlamış. bu cuma değil mi son?

www.oid.hacettepe.edu.tr

Dilekçe yazar . Sonra belirlenen 3 gun içinde yatırır.

Vaktinde yatırmadım harcımı, eve kağıt gelmişti uzun bir süre sonra ödeyin diye, faizi ile ödemiştim (Hacettepe)

ben anlayamadım. şu linkte ödemeler 17 eylül'den itibaren yatırılabilecektir diyor.

www.oid.hacettepe.edu.tr

şu aşağıdaki linkte 17 eylül katı payı ödenmesinin son günüdür diyor.

www.oid.hacettepe.edu.tr

bilsiste ise başlangıç 17 eylül, bitiş 15 ekim diyor.

Yönetmelik şöyle der:

Öğrenci katkı payı/öğrenim ücreti

MADDE 6 – (1) Öğrenciler her öğretim yılında, 2547 sayılı Kanunun 46 ncı maddesi ve diğer ilgili mevzuat hükümleri uyarınca belirlenen katkı payı/öğrenim ücretini akademik takvimde belirlenen sürede ödemekle yükümlüdür. Katkı payı/öğrenim ücretini ödemeyen öğrencinin o yarıyıl için kayıt işlemleri yapılmaz ve öğrenci öğrencilik haklarından yararlanamaz. Öğrencinin katkı payı/öğrenim ücretini ödemediği yarıyıl/yıl öğrenim süresinden sayılır.

(2) Azami süreler içinde katkı payı/öğrenim ücretinin ödenmemesi ile ders kaydının yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilmez. Ancak ilgili yönetim kurulunun teklifi, Üniversite Yönetim Kurulunun kararı ve YÖK’ün onayı ile dört yıl üst üste katkı payı/öğrenim ücretinin ödenmemesi ile ders kaydının yenilenmemesi nedeniyle öğrencilerin ilişikleri kesilebilir.

Paylaşılan akademik takvime göre bu hafta ders programlarının yapıldığı hafta. Bir an önce okula gidip halletmesini tavsiye ederim.

Tepede favorilerin olduğu yere sağ tıklayınca "klasör ekle" seçeneği çıkıyor. Oradan yapabilirsiniz sanıyorum.

Eski sevgilimin dişi kedisi de yeni bir eve taşındıktan sonra huy değiştirmişti sizinki gibi. Artık öyle bir rutine binmişti ki her gece 4te uyandırır mamasını koydurtturur zorla salonda oturtup ya da oyun oynattırırdı ta ki güneş çıkana kadar. Yoksa siz yatağa gitseniz geri uyutmazdı miyavlardı pati vururdu falan. Veterinerin dediği şey tamamen düzeninin bozulmasından ötürü acısını çıkartmak idi. Zamanla geçer dedi ama ben o günleri göremedim :)

E çiftleşme dönemi?

@msb, veteriner henüz kısırlaştırma vakti gelmemiş dedi. ponponlar minicik :)

@kaptan maydanoz,

Bazı veteriner hekimler küçük yaşta kısırlaştırmayı uygun bulmuyor belki o yüzden öyle demiştir ama büyük ihtimalle çiftleşme dönemi bence, tam o aylarda başlıyorlar :)

Çiftleşme döneminin miyavlamasını anlarsınız ama çok farklı sesler çıkartıyorlar o dönemlerde. Canı sıkılıyor ve oyun oynamak istiyor bence.

ilk beğenen xxx olduğu için olaiblir mi? not: instagram kullanmıyorum.

en çok etkileşime geçtiğinizi gösteriyor beğenenler arasından. en çok stalkladığınız ya da storylerine pause yapıp bekledikleriniz. ya da yan yana çok zaman geçirdiğiniz vs. algoritmanın tam olarak nasıl çalıştığı bilinmiyor ancak bende durum böyle. story listesinde de ilk sıralarda çıkar mesela.

benim kız arkadaşım çıkıyor orda ki instayı nerdeyse hiç kullanmaz, instadan etkileşimimiz yok gibi bi şey. Muhtemelen whatsapp konuşma miktarı vs de etkilidir.

Belli bir zaman sonra değişiyor o kişi. Etkileşimle çok alakalı olduğunu sanmıyorum çünkü hiç etkileşimim olmayan birisi de oldu o "bir kişi". Şimdi baktım yine değişmiş. Üçüncü kez değişmiş oldu benim için.

Aradığınız cevap bu değil muhtemelen yine de yazıyorum, belki işinize yarar.
Biz de benzer sorunlar yaşıyoruz. Fiziksel engel koymak işe yaramıyor. İstediğini yapamayınca bağırıyor ve ağlıyor. Onun yerine birimiz sürekli yanında oluyoruz ya da bebek kamerası/telsizi ile takip ediyoruz. Uyarınca bizi dinliyor. Çoğunlukla 1-2 haftada yoğun çabasından vazgeçiyor. Sonra tekrar başlayabiliyor ama.

Evet dediğiniz gibi hortumu çıkartmaya çalıştığında yapma dediğimizde huysuzlanıyor. Hemen her gün o hortumla oynayıp üstünü başını kirletiyor. Artık bizi tanımıyor olması ya da saçma sapan konuşmasını kabullenmiş durumdayız ama bu hortumu çıkartması ona bakan annemi çok zorluyor. Hortum konusuna bir çare bulmak durumundayız.

Teşekkür ederim ilginiz için.

Bu konuda tecrübem olmamasına rağmen yazmaktan geri duramadım, şimdiden kusuruma bakmayın. Elini meşgul edecek, zararsız bir şeyle dikkatini dağıtabilir misiz acaba? Tesadüfen bulsa ve oyalansa?

Hortumu gördükçe ne olduğuna anlam veremiyor ve ondan kurtulmak istiyor. Sürekli olarak hortumun ne işe yaradığını, onun sağlığı için olduğunu söylüyoruz tamam anladım diyor yarım saat sonra bu ne diyip çıkartmaya sökmeye çalışıyor.

Bilişsel yetenekleri epey düştü ama fiziksel olarak gücü kuvveti yerinde o da zorluyor bizi...

Birkaç güne tamamlamaya başlarsınız diye düşünüyorum. 126bpm hemen spordan sonraysa çok normal gibi geldi bana.

spor yaparken kusan, baygınlık geçiren, elleri titreyen bi insan olarak 126 normal geldi bana.

işin uzmanı değilim, kimse rererörö demesin. ama tavsiye vereceğim.

yerinizde olsam aşırı kilo fazlam yoksa her gün spor yapmam, gün aşırı yaparım. set aralarında 1 dakikadan fazla dinlenmeyecek şekilde maksimum kaç dakikada yapabiliyorsam o kadar yaparım. ama 20 dk yapabildiyeseniz 20 dkdan az yapmayın, demek ki yapabiliyorsunuz. sonra da süreyi artırırım, ama öyle bir ayda vs değil daha kısa sürede. bir de verdiğiniz video okey ama buna bağlı kalmayın, çeşitlendirin derim. ağırlık vs alın yani elinize.

ayrıca yorulmak normal. olması gereken o. 10 dk spor 10 dk dinlenme bildiğim kadarıyla işe yaramıyor. ne kadar nefes nefese kalırsanız o kadar iyi diye biliyorum.

Muhammed Ali’ye sormuşlar: “Kaç tane mekik çekiyorsun?”

Cevabı, “Mekiklerimi saymıyorum. Sadece acı çekmeye başladığımda saymaya başlıyorum çünkü asıl değeri olan onlar" olmuş.

ha bir de doğru şekilde nefes alırsanız hem nefes nefese kalmazsınız hem de sonrasında daha çabuk toparlanırsınız.

Ben de nefes nefese kalıyordum hatta arkadaşım dalga geçmişti benimle. Meğerse hamileymisim o dönem.

Kan değerlerinize baktirdiniz mı? Hemoglobin düşüklüğünde böyle nefes nefese kalma durumları oluyor.

siz (e) eşiniz (k) ise bu hediye çalışmaz aksine kırıcı olabilir. başka bir şey yapın bence.

Aradığınız cevap değil ama bana çok kötü bir fikir gibi geliyor bu önerdiğiniz.

@Icha Evet ben (e) belirtmeyi unutmusum ozur dilerim.
@pispinti Esim cok farkli biri her zaman en kotuyu ve hic cocugu olmayacagini dusunuyor o yuzden karsidan hayir olacak tarzi guven bekliyor o yuzden kirici degil dedigim tarzda bir hediye olacaktir. Ama ne yapsam ona karar veremedim.

Tüp bebek merkezinden görüşme randevusu alabilirsiniz. En azından neden çocuğunuz olmadığını öğrenirsiniz..

@suicides hocam detaya girmek istemedim o seyleri yaptik hatta 1 kere uyguladik da zaten.

hocam hediye alacaksınız "hiç beklenmedik anda" temalı bir şey olmalı bence bebekten ziyade. kendisi ile sakın tartışmayın kadınlar çok daha hassas bu konuda. olumlu olmak da bu işin temel parçası. ablamlarda benze durum verdi. manisandan bitlise doğu görevine gitmişlerdi orda olmuştu 5 sene sonunda. nasip bi fizyolojik bir durum yoksa olur inşallah.

Futbola merakı varsa tuttuğu takımın yeni sezon forması.

ben olsam el becerisi gerektiren, teknik "oyuncaklar" alırdım.

meccano'da metalli vidalı kitler oluyor. ya da tees'te elektronik setler oluyor. ilgisi varsa müzik aleti olabilir. ya da basit bir midi klavye falan. resim yapacak, ahşap boyayacak bir set olabilir. benim hobiden anladığım biraz DIY olduğu için yanlı cevap vermiş olabilirim hehe.

www.meccano.com
teesmaxx.com

sevdiği bir karakterin maketi.

edit: bu arada lazpalle'ye katılıyorum. benim de kızım var 6 yaşında. her sene bir oyuncak temizliği yapıp oynamadıklarını sitede görevli bir görevli abinin ufak çocuklarına veriyoruz.

dji robomaster diye bir robotik eğitim oyuncağı var, onu tek geçerim.

oyuncaklarını hediye etsin. artık alma değil paylaşma zamanı gelmiş.

Boyama Kitabı

stemistbox.com

Ağaç fidanı olabilir, birlikte ekim yaparsınız çocuk bu anı unutmaz. Ağaç büyüdükçe hediyeniz de büyür.

El becerisi varsa ufak müzik aletleri oluyor, onlar ilgisini çekebilir.

Ama yazmadan edemeyeceğim, 2.5 yaşında bir erkek çocuk babası olarak, bu kadar oyuncağı olan bir çocuğun ne kadar kontrolden çıkmış olacağını düşünmeden edemiyorum. Şımarmıştır demek doğru olmaz ama, eğer şımartıldıysa, vay anam vay.

Ne alırsan al bir anlamı olmayacak madem bomboş bir şey al geç. Bizde de var öyle prensler prensesler almıyoruz bir şey, en son iyi paraya star wars oyuncağı aldım kaldırdı attı iki dakikada, dedim yok sana başka hediye. Anası babası değilsen uğraşma.

bilim seti vb. uygulamalı olaylı hediyeler alabilirsin. Teknolojiye boğulmuş çocuga iyi gelebilir..

3d pen

Benim de var öyle bir kuzen, tüm konsollar vb. var. Hatta nintendo switch'i ben almıştım ilk çıktığı dönem; ki o zaman dünyada bile isteyince alamıyordun çok büyük rağbet vardı. Herhalde 1-2 ay ya oynamış ya oynamamıştır. Şimdi bir köşede duruyor yani.

Okumayı sevdiğinden ben kitap alıyorum. Bir süredir kitap için hediye çeki alıyorum kendi seçiyor, bazen de Steam vb. kullanabileceği oyun parası veriyorum. Gidip kendi istediği bir oyunu satın alıyor. Ancak evet, gene de bakarsak pek bir kıymeti oluyor gibi görünmüyor çünkü herşeyi var zaten.

Trambolin aldım. Zıplasın evde.

Bir de k’nex.

Hepinize teşekkürler.

Barbaros Ahmet

ahmet barbaros isim soyisim gibi duruyor, bi de alakasız bir soyisim gelince hepten zorlaşır gibi.
barbaros zaten italyanca kızıl sakal demek, bir nevi lakap, o yüzden isimden önce gelmesi daha uygun. aynı sebepten "hayrettin barbaros paşa" değil "barbaros hayrettin paşa" olmuş.

İki isimli insanlarla tanıştıktan sonra genelde ilk isimle hitap edilir.
Daha çok Ahmet denilmesini istiyorsanız Ahmet Barbaros, Barbaros denilmesini istiyorsanız Barbaros Ahmet.

Barbaros Ahmet.

Soyadı hangi harfle başlıyor bu arada?

selam, yine de siz bilirsiniz ama bu çocuğun ileride yurtdışı durumlarını düşünüp karar alın, ahmet isimli olanlar sıkıntı yaşayabiliyor. hele bi de kızılsakal ahmet falan yazık etmeyin çocuğa. illa koyacaksanız barbaros ahmet +1

Soy isimle olan fonetik çok önemli, ama Barbaros Ahmet daha güzel oturuyor ağıza. Soy isimle birlikte söyleyince nasıl duruyor ona da bakmak lazım.

Ahmet hiç olmasa daha iyi. İlk ismi ahmet olan biri olarak milyonlarca ahmetten biri olmak sıkıcı bir şey. Barbaros başlı başına süper bi isim.

Ahmet Barbaros daha iyi geliyor. Barbarosahmet gibi çıkıyor diğeri ulama oluyor. Kaynıyor kelimeler.

İşyerinde bir arkadaş var onun oğluna çıkmış. Dün bahsediyordu... 2009 doğumlu.

Beyaz tenliyse harikaaaaa. Çevremde çok nadir var. Yap gitsin derim. Daha olgun gosterir diyorsun, göstersin.

siyah iyidir her zaman ama beyaz tene simsiyah gitmez. doğal rengi koyu kahve ise hiç boyatmayın bence.

Ben yaptım yıllar önce, peynir rengiyim ve doğal saçım açık kumral. Bir miktar Morticia Addams havası veriyor, çok da güzeldi bence :))

Ama simsiyahın üstüne başka renk boyayamazsınız, uzayıp geçene kadar saçma iki renkli saçlarla kalabilirsiniz.

Siyah saç beyaz ten kara kaş göz sahibi olarak saçlarımı boyatmayı hiç düşünmedim

Yuvarlak yüze sahipseniz sizi ne kadar sert gösterebilir kii? Hala 17 görünmektense biraz olgunluk iyidir :)

Artık çok az kadın saçlarını siyaha boyatıyor. Bence çok yapmacık, kalitesiz oluyor siyah boyalı saç. Beyaz tende yüzü çok solgun gösterir. Yaşa etkisi olmaz çünkü yüz yapınız genç gösteriyor. Ombre yaptırabilirsiniz. Kaşlar sorun olmaz o zaman.

www.instagram.com

www.instagram.com

Birkaç ombre bırakıyorum:

www.instagram.com

www.instagram.com

Çok yapay duruyor bence.

Kuzguni siyahsa alt kültür olduğunu düşünüyorum nedense. Doğal, keskin olmayan siyahsa güzel.

Ben de sizin gibiyim kara kaş kara göz beyaz ten. Pamuk prenses gibi olacağım sanarken İzzet altınmeşeye dönmüştüm ben saçlarımı siyaha boyatınca, üniversitenin başlarıydı. Zar zor aktı o saç. Epeydir boyatmıyordum. Nişandan önce değişiklik istedim bir şeyler yapayım dedim. İstediğim şu kare Middleton gibi kahverengi balyajlardı. Zaten saçım da kestane. Sonra tabi kuaför daha güzel bir ışıltı attı, bana gitmez sanıyordum saçlarımın açılması ama daha modern gösterdi. Kaşlarımla çok uyumsuz olmadı çünkü diplerimi boyatmadım. Merak ederseniz mesajlardan saçlarımın fotoğrafımı atabilirim.

Simsiyah saç demode olmuştu ve roman kızları gibi olmuştum, bana çok gitmedi. Tenim de bayağı beyazdır bu arada ona rağmen olmadı.

10/10 buluyorum.

siyah sac cok guzel ama ancak dogalsa.
boya olan siyah saci her turlu ayirt edebiliyorum.
asiri yapay bir sey.
bence sac rengin guzel. kizillari yok ederdim kahveyle devam ederdim. cok degisiklik istiyorsan da bir ton koyult kuaforde.

Işıkta lacivert gibi görünüyor parlıyor peruga benziyor. Haliyle çok yapay bir görüntü.

simsiyah yaparsan şu andan tek farkı 17 yaşında liseli bir goth sanılman olur. hatta tombul yanaklı çocuksu diyince lisedeki bahar geldi aklıma. ne kadar piercing, deri kordon da taksa o ponçik halinden kurtulamıyor, bir türlü istenen goth havasını yakalayamıyordu. bir arada kalmışlık, bir sakillik...

mavi yeşil mor olmadıktan sonra saç renginin olgun göstermesi diye bişey yok, asıl kesim etkiliyor yaş algısını. yatırımını kesim tarzına yap bence.

Açıkçası biz erkekler yapay durup durmadiğıni anlayabilecek potansiyele pek sahip değiliz. Ama atıyorum;

-9/10 güzelliğe sahip sarışın=7/10 güzelliğe sahip esmer=5/10 güzelliğe sahip beyaz tenli siyah saçlı hatun.
Şahsen güzel olacağını düşünüyorum.

ilk 19 gün yansıyor sisteme sonra 10 düşürüyolar.

O ne demek anlamadım. 10 gün karantina mı yani?

Bize fabrika doktoru "Delta veya değil karantina süresi 14 gün olarak uygulanacak, sonrasında test yapılmayacak, yeni uygulama bu" diye bilgi verdi. Kendim başka bir kaynaktan teyit etmedim.

@anatomik,
kayın peder senin söylediğin aşı durumundaydı (2 Sinovac + 1 Biontech aşısını uzun zaman önce olmuş, )
pozitif çıktı. hes uygulamasına 19 gün karantina yazdılar birkaç gün sonra gün 10 a düştü.

14 gün. 1 hafta önce çıktım karantinadan.

abi hic arastirma zaten hes kodunda yaziyor hergun 1 kere baksan yeter

bir arkadaş 17 gün kalacak.

14 gün. babam pozitif. hep birlikte karantinadayız.

boya

Böcekler için ilaçlama.

Su arıtma cihazı

Yeni evse korniş taktırma

Prizlere bak.
Mobilyani koyacağın yere göre ters yerlerde kalmasın.
Ona göre ek priz yaptır duvarın içinden.

-Varsa eğer, kombinin bakımı
-Kapı kilidi değiştirme
-Pencere-balkon kapısı onarım-bakım (fitiller,açma-kapama fonksiyonu vs.)

İlave olarak klima ihtiyacı varsa onun hazırlığı olabilir.

ampulle duyları deneyip çalışmayan varsa onları değiştirme, tv nerede duracaksa ve ilerde değişme ihtimaline karşın ona uygun kablo ve kablonun duvara montajı. demirbaşları kontrol etme.

Alt kat ısınır, üst kat kışın soğuk, yazın da çok sıcak olur. Ama bu çok büyük sorun mudur? Bence değil. Asıl büyük sorun, çatıda su kaçağı olursa direkt dairenize iner.

Çatı dublekste oturuyorum. Marmara Bölgesinde. Yazın üst kat aşağıya göre 1-2 derece daha sıcak oluyor. Kışın ısınma sorunu yaşamadık. Bina kuzey cephe.

Direkt çatı katı dublekssiz olsa belki soğuk sıkıntı olurdu ama dubleksli kalınabilir sanırım. Cephe güney benim. O zaman ısınmadan çok su sorunu önemli.

Marmarada kuzey cephe ısınıyorsa karasalda güney cephe de ısınır herhalde.

Yeni başlamış, yani ocaktaki maaşınız gibi alacaksınız, herhangi bir yere de gitmenize gerek yok. hayırlı olsun.

Yıl ortasında iş değiştirdiğiniz zaman gelir vergisi kesintisiyle ilgili bizim işyerinden bir arkadaş sorun yaşamıştı. Sonradan ilave vergi çıkarttılar. Yeni başlayacağınız yerdeki İnsan Kaynakları birimi konuyu biliyordur büyük ihtimalle, sizi yönlendirirler diye düşünüyorum.

www.dunya.com

gabe +1 ama bu beyanın sorumluluğu işçiye verildi, şirket bunun peşine düşmek zorunda değil. risk almamak adına kümülatif vergi matrahını beyan etmen daha iyi olur yeni işine. söylendiği gibi bu sebepten dolayı mağdur olanlar oldu. herkesin %100 peşine düştüler mi bilmiyorum tabii, riski göze alıp almamak senin elinde, yakalanırsam toplu öderim nolcak diyorsan bilemem tabii.

3 sene önce işe girince bir arkadaşım beyan etmedi bir sıkıntı olmadı ama 1 sene sonra şirket böyle böyle bir durum var sorumluluk size ait diye mail atmıştı. ha sonrasında yine beyan etmedi üstünden 2 sene geçti bir sıkıntı çıkmadı.

yeni işyerinin devreden kümüle vergi matrahını istemiş olması lazım aslında..

vermedilerse verin, ilerde sıkıntı yaşamayın.

@tangoalfa hangi sayfada bu yazıyor, yardımcı olabilir misiniz.

Sizin için sorun çıkmaması için işin doğrusu sizin son bordronuzu yeni iş yerinize vererek mevcut kümülatif matrahtan devam etmelerini sağlamak. Bu olduğu zaman işveren değişikliği nedeni ile eğer mevcut geliriniz belirlenen barajı aşıyorsa ve beyanname verseniz bile vergi borcunuz çıkmayacaktır. Bu durum @tangoalfa'nın paylaştığı rehberin 22. sayfasında yazar.

Ayrıca, kümütalif matrahına devam edilmesi durumunda, brüt üzerinden çalışıyorsanız evet maaşınız yıl sonunda olduğu gibi düşecektir, verginiz o an bulunduğunuz yüksek dilimden kesilecektir.

Ancak, şirketlerin yeni başlattıkları kişilerin matrahını kaldıkları yerden devam ettirme zorunlulukları bulunmuyor ve kendi vergi kalemleri de arttığı (özellikle net üzerinden anlaşılan durumlarda) ve iş kolaylığı için bazı şirketler kümülatifinizi doğrudan 0 olarak başlatıyorlar.

Bu durumda, maaşınız en düşük dilimden vergilendirilecektir ve elinize yüksek maaş geçecektir. Ancak, eğer iki çalıştığınız yerde de ayrı ayrı olarak kümülatif vergi matrahı olarak belirtilen rehberdeki kazanç sınırlarını aşıyorsanız, takip eden yılda beyanname vermeniz ve aradaki farktan dolayı oluşan vergi miktarını ödemeniz gerekir. Bunun nasıl hesaplanıp, nasıl olacağı yine o rehberde yazar. İki yerden sadece birinde barajı aşıyorsanız beyanname ve ek vergi olayı söz konusu olmayacaktır.

Peşine düşerler mi diyenler için, evet geç de olsa peşine düşüyorlar zira Vergi dairesi için tespiti çok kolay bir durum, bir kaç yıl sonra olsa bile geliyorlar. Ama sizin kümülatifiniz kaldığı yerden devam ettirildiyse veya iki yerden birden aldığınız kazanç sınırı aşmıyorsa zaten vergi kaybı olmadığı için soruşturmazlar. Benim de 2017 yılı kazancım için 2020'de yazısı geldi, uğraştım ama sonuç pek de değişmedi.

Sonuç olarak, bu durumların takibi ve eğer gerekiyorsa beyanname ve ek vergi sorumluluğu çalışanın üzerinde, bu nedenle de şirket insan kaynakları ile de iletişimde kalarak kendinizi güvenceye almanız gerekmekte.

Arkadaşlar bence kimse başım agrımasın diye bunu yapıyor ama 22. sayfada bu yazmıyor.

Örnegin aylımk brüt 9.000 alan biri diyelim ve kasım sonu işten ayrıldı ve 1 aralık'ta yeni bir firmada işe başladı. Bu kişinin vergisi %15'ten başlar.

Bu kişiden 15 yerine 35 falan kesilirse bu kişinin alacagı maası haksız yere kesmiş olunur.

yani tekrar anlatmaya gerek yok sanırım ama o sayfada 1 yıl içerisinde 1'den fazla işveren ile çalışırsanız, kazancınızın sınırlarına göre ek vergi ödeyip ödemeyeceğiniz ve beyanname sonrasında ödeme yapacaksanız hangi matraha göre olacağı yazar. Kimseninin ne kadar aldığını bilmiyoruz, bu nedenle de ihtimalleri göz önünde bulundurmanız için yazdık zaten.

Ayrıca orada ve benim de yukarıda yazdığım üzere eğer yeni geçeceğiniz işyerindeki ve şuana kadar çalıştığınız iş yerindeki vergi matrahlarınız yıl içerisinde her ikisi de ayrı ayrı (ikisinin toplamı değil) 53.000TL'yi aşmayacak ise (2021 yılı ikinci vergi dilimi sınırı) zaten ek vergi söz konusu olmayacaktır. Kümülatifiniz 0 dan da başlayabilir.

Daha da anlamayana açıklaması:

vergialgi.net

Noon olur ama pm de denir

Öğlen 12, 12 pm olur.