Alabilirsiniz. İstenen belgeler belli zaten. Fransa zorluk çıkartmıyordu pandemi öncesi. Pandemiden beri almadığım için güncel durumu bilmiyorum.

Vfs‘den baska bi acenta kullanirsaniz onlar da vfs parasini ocine katarlar, sizin direkt konsolosluga basvurmaniz lazim ama o da olmuyor sanirim. En azindan avusturya da vfs ama kesinlikle olmuyor.

Vfs kesin, oradan kaçış yok. Bir de acentalar oluyor arada. Herşeyi toparlayıp vfs ye başvuruyorlar.

Acentadan fiyat geldi, onlar da zam yapmış. Yetişkin 150, cocuk 120euro. Vay babam vayy

Bu kadar fedakarlığa değecek kadar çok kazanmıyorsanız başka iş bakın derim. Bazı işler/sorumluluklar doğası gereği böyle oluyor ama karşılığını alamıyorsanız harekete geçmeniz lazım.

Birçok yer böyle, uzaktan çalışmaya başlayan birçok arkadaşım bundan şikayetçi. Ne yazık ki bu işi bıraksanız bir sonrakinde aynı şey olmayacağının garantisi yok.

Başka iş bulmanız kolaysa, birazcık atar yapabilecek durumdaysanız mesai saatleri dışında gerçekten acil olmayan hiçbir mesaja, maile, aramaya geri dönmeyin. Ya da madem "kritik" sistemler, iş arkadaşlarınızı örgütleyip bunun bir nöbet takvimine çevrilmesini talep edin, bunun için fazla mesai ücreti de isteyin çünkü size haftalık 40 saat iş için maaş ödeyip 7/24 işe hazır olmanızı beklemeleri çok büyük haksızlık.

sre, devops gibi bir roldeysen bir cok yabanci sirket o hafta on-callda olan kisiye ekstra odeme yapiyor.

1 - bu sürekli olarak mı böyle? yoksa her hafta bir kişi nöbetçi olarak belirleniyor, sadece onu mu arıyorlar?

2 - işe girerken bunun böyle olacağı size söylendi mi?

3 - buna değecek bir para alıyor musunuz? yani benzer niteliklerde ama sadece sabah 8, akşam 5 çalışacağınız bir işe girerseniz aynı maaşı verirler mi?

kendi işimden örnek vereyim. iki kardeş firmanın yöneticisiyim. bu firmalardan bir tanesi, yılda 2-3 iş yapar. işler acil durum işidir. 24 saat boyunca iş gelebilir. 24 saat boyunca birileri bizi arayabilir. yılda 2-3 iş yapmak için 10-15 işle ilgilenmemiz gerekir, bunlara teklif vermemiz gerekebilir. 2-3 gece uykusuz kalıp işi alamadığımızı biliyorum. aynı şekilde gece gelen bir mail'i tesadüfen görüp çok yüksek kazançlı bir iş aldığımızı da biliyorum. şirketin websitesinde 7/24 acil durum telefonu olarak benim cep telefonu numaram yazıyor. şirketin diğer çalışanlarında böyle bir durum yok. sadece benim için geçerli. diğer şirket ise rutin iş yapıyor. yani iş almak diye bir şey yok ancak yapılan iş 24 saat boyunca devam eden bir iş ve yeri geldiğinde çıkan krizlerin yönetimi için ofis çalışanlarının aranması gerekiyor. şirkette en az ben aranıyorumdur, yanımdaki çalışanlar benden çok aranıyordur. çalışanların hepsi, 24 saat boyunca aranabileceklerinin farkındalar. bunun tersi bir durum olamayacağının da farkındalar. hatta öyle ki, iş görüşmesine geldiklerinde bunu konuşmaya gerek bile duymuyoruz. yapacakları işin ayrılmaz bir parçası bu. ancak aldıkları maaşlar da buna göre. hatta bir keresinde geyiği bile döndü. sigara içerken bir arkadaşı aradılar, konuştuktan sonra "bıktım bunun aramasından da, olmadık şeyler için arayıp duruyor, hep de ne zaman tatile gitsem saatlerce konuşuyoruz" gibisinden bir şeyler söyledi. ben de şakayla karışık "o zaman senin maaşı şu kadara indirelim, ama ofisten çıkarken telefonu ve bilgisayarı ofiste bırak, ofis harici kimse aramasın seni" dedim. o da "co2s2 bey, mesai dışında aramazlarsa, mesai zamanındaki işimi de yapamaz hale gelirim" dedi.

Lee

ama cooper olan değil.

1-2 seferdir mustang kot alıyorum fiyat performans açısından iyi. gömlek pek giymesem de loft var aklıma gelen spor tarzda.

wrangler

H&M gömlekleri enteresan şekilde güzel ve fiyatına göre kaliteli.

ben son 4-5 yildir sadece mavinin marcus ve jake modellerini giyiniyorum. gayet memnunum. kalite olarak da cok bir sorun gormedim. rahat 3-4 yili cikariyor pantolonlar

ergen işi bence.

Ben beğendim.

"renklerine hasta oldum."
bunu söyledikten sonra başkasına sormamalısın.

20+ yaş üzeri biri giyse garipserim.

klasik ayakkabı ve çok güzel ben çok beğeniyorum. ergen işi görüşüne de katılmıyorum, air jordan bu be. bütçeni aşırı sarsmayacaksa al bence.

jordan 1 her türlü alınır. Kalırsa al tabi :DDD

Bana eski ve çakma geliyor bu model ya, bi türlü alışamadım. Bi de bileğe kadar ya ondan da olabilir. Rengini de pek sevmedim açıkçası.

Ben geçen yıl Wahl'ın saç kesme makinesini almıştım, sıfıra hiç vurmadım ama 3-25mm arası çeşitli plastik uçları var ben saçımı 25 ile kısaltıyorum uzadıkça. Ucunu takmasam sıfır da alır yani.

Pili falan yok dümdüz berber usulü fişli saç kesme makinesi.

edit: benimki şu: www.hepsiburada.com

Bende bu var pandemi başlarken almıştım. O zamandan beri berbere gitmiyorum.

www.amazon.com.tr

Philips bodygroom kullanıyorum ben yıllardır, memnunum

Bende de Wahl var, gayet memnunum. Canavar gibi kesiyor, taraksız kullanıldığında da baya kısa

Moser alın, başka şeye ihtiyacınız yok.

birazdan herkes clio, i20, corsa, yaris diyecek. 230 bin civarını gözden çıkardıysan baya seçenek var aslında.

Ben de aynı senin gibiyim ve hala karar veremedim, tabii biraz da parasızlıktan.

On ve arkada gorsel&isitsel uyari olmali ve geri gorus kamerasi olmali. Bu kamerada hem lastiklerin mevcut durumu hem de gidilecek hat gosterilmeli.

clio, i20, corsa, yaris.

Skoda Scala

dediklerine en çok uyan tesla model s var, öneririm.

hem hatchback
hem otomatik
hem az yakıyor (hiç yakmıyor. 100 km'de 9 tl elektrik yiyor)
hem servis maliyeti yok. (piller 8 yıl garantili)

aslında mercedes eqc çok daha mantıklı ama sen hem acemi hem hatchback istediğinden dolayı eqc'yi siliyorum.

Yaris 1.5 dream multidrive s

Nissan micra

Ben de ilk ve muhtemelen son arabam olarak Yaris'i düşünüyorum. Ama önümüzdeki sene Yaris platformunu kullanan yeni Aygo tanıtılacak. Duruma göre Aygo'yu da tercih edebilirim. Aygo gibi küçük arabalar Türkiye şartlarında pek güvenli olmayabilir.

Hem servisi üzmeyen hem de çok yakmayan başka alternatif pek yok. Honda Jazz Yaris'ten daha pratik ama sadece hybrid'i var.

Bir şekilde orayı daha güvenli bulmuş. Emzirmeseydi yaşayamazlardı dediğiniz gibi...

isterseniz pamuklardan yuva yapın anne yine bizlere saçmasapan gelen yerlere taşıyor. içi öyle rahat ettiği için, ellememek en iyisi.

benim gördüğüm kadarıyla tekirler çok iyi annelik yapıyor. tam net olmamakla beraber bulunduğu yeri güvensiz bulmuştur ya da sorunlu bir tip alıp kedileri oraya götürmüştür. anne, yavruların yanındaysa bakıyor demektir, bir de yavrular açsa sürekli viyaklar, siz yuvayı yeni yere götürebilirsiniz isterse girer. yeni yere anne için besleyici mama ve temiz su bırakırsanız o gerisini halleder.

öğle arası 1,5 saat. istediğin zaman ihtiyaç duydukça mola verebiliyorsun.

genelde mola toplam 1 saat olur, sizinki de o şekil olmuş.

Fabrikada mavi yaka 8 saatlik vardiyada yarım saat yemek molasına sahip. Ayrıca vardiyada 2 kez çay molası var 10'ar dakika.

Beyaz yaka 08.00-17.30 arası çalışıyor. Yine yarım saat yemek arası var. Onun dışında çay kahve sigara vesaire dışarı çıkılıyor. O molaların belirlenmiş bir süresi yok beyaz yaka için.

1 saat yemek molasının dışında iki tane 10 dakika aram var.

İş kanununun 68. maddesinde ara dinlenmelerin asgari süreleri belirlenmiştir. Buna göre;

Dört saat veya daha kısa süreli işlerde en az 15 dakika,

Dört saatten fazla ve yedibuçuk saate kadar (yedibuçuk saat dahil) süreli işlerde en az yarım saat,

Yedibuçuk saatten fazla süreli işlerde en az bir saat ara dinlenme süresi verilmelidir.

Bu sürelerin kısaltılması kanunen yasaklanmış olmakla birlikte daha uzun ara dinlenme sürelerinin belirlenmesine izin verilmiştir. Böylelikle sözleşmelere işçi aleyhine bir hüküm getirilmesi yasaklanmıştır. Sözleşmelerde bu yasağı ihlal edecek şekilde daha az ara dinlenme tanıyan sözleşme maddeleri geçersiz olup hüküm doğurmayacaktır.

Biz gunde 9 saat calisiyoruz, sadece 1 saat ogle aramiz var.

Sizde iki tane ayrica 15 dk mola da oldugu icin ogle arasi 30 dk.

Görüntülü arayıp şebeklik yapmak :’)

Bence görüntülü arama güzel fikir, elinizde kartonlar tutup özür mahiyetli yazdığınız şeyleri okutabilirsiniz ona. Yaparlar ya hani bir kaç karton tutup değiştirirler...

ne yaptigina gore degisir. yildonumunu unuttuysan ayri, aldattiysan ayri.

Bilet alıp yanına uçmak, sürpriz yaparak.

pilotlardan isteyebiliyorlar.

iyi denizcilik firmaları da ister. hatta sadece kendi anlaşmalı olduğu özel hastanelere checkupa gönderirler.

Bugün şöyle bir habere denk geldim:

t24.com.tr

işine göre isteyebilirsin,
örneğin masa başı bir iş için istersen amacı aşar ve kvkk ya yapılan şikayette 100 bin tl den başlayan cezaya maruz kalırsın.

masa başı bir iş için neden amacı aşıyor onu anlayamadım. plazada esrarkeş, uyuşturucu bağımlısı birilerinin olması risk değil mi? bu plazada amacı aşar olayının hukuki bir dayanağı mı var yoksa sizin yorumunuz mu?

Şu an çalıştığınız yerle konuşup durumunuzu anlatıp zam isteyin. Aynı şartları sağlamıyorlarsa ver elini Ankara.

Durdugun kabahat

İstanbul’dan kaçmak için daha iyi bir sebep olamaz. Aklıma takılan şey o maaşla nasıl geçineceksiniz? İstanbul’da yalnız mı yaşıyorsunuz?

ben olsam kabul ederdim

Yalnız yaşıyorum evet.

Kabul ederdim.

Ankara net ..

ben tam tersi iş imkanı durumunda bile ankara'yı tercih ederdim.

Ailen nerde ? İstanbulda kirada mısın ? Kirada isen düşünme çık gel.
Ailen istanbuldaysa orda kal

istanbulda ailenle yaşıyorsan ve ankaraya geldiğinde kiraya çıkacaksan eğer elinde 3000 tlden çok daha azı kalacak. yani geçinebilirsin ama eğer birikim vs yapıyorsan devam edemezsin. yine de şartlar arasında bütük fark var. cumartesi çalışma olmaması bile büyük lüks. o yüzden kabul edilebilir duruyor.

eğer istanbulda zaten kiradaysan hiç düşünme atla gel.

hic dusunme yabusdur.
sahibinden>emlak>kiralik daire>ankara> filtrele-dogalgaz...

aaa yazmayı unutmuşum arkadaşlar.
evet, istanbul'da kiradayım.
2000 TL'cik ödüyorum.

2000 tl kira ödeyip kalan 1000 tl ile nasıl geçiniyorsunuz? imkansız gerçekten. kesinlikle ankara yolu görünmüş size. hayırlı olsun şimdiden.

ankara sevdalısı olarak durma derim. ankaraya alışınca istanbulun keşmekeşliğinden kurtulduğunuza sevineceksiniz. ben de istanbulu zerre beğenmiyorum.

bu arada, maaşa 4500 yazmışım; ama 4000 olacaktı.

1000 lirayla gecinebiliyorsan(nasil hakkaten) burada kiral olursun kiralll gel gel

Mesai bitmeden evet diye yaz :)

ankara istanbul olayını geçtik ilk çalıştığın yer "kötü" bir iş yeri. mutlaka alternatif bulup oradan ayrıl.

2. iş, şu anki işinizin yarı kadar fazla maaş vaadediyor. ayrıca ankara bir memur/öğrenci şehri olduğu için istanbuldan çok daha az harcayacaksınız. kiralar daha uygun, yemek giderleri daha az. otomatik olarak para biriktirme veya yaşam kalitesinde bir artış olacak.. ben olsam giderdim. baktım sevmedim dişimi sıkar 3-5 sene çalışır para biriktirir sonra istediğim yere giderdim.

NG ye gidiyorsan gitme (çok büyük, çok kalabalık, çok arap var)
Richmond'a gidiyorsan git. (daha küçük, daha pahalı, daha az insan var)

Bence ikisine de gitme. (Havuza girme)

Ben olsam gitmezdim. Covid ortamında havuz çok saçma geliyor bana.

Havuz ne kadar temiz olursa olsun bi tanecik taşıyıcı varsa bulaşacak, o nedenle bu kadar dayandıysan bence bi süre daha havuza girme

senede bir kere tatil hakkımız var ve bunu da yakmak istemediğimiz için geçen sene de bu sene de tatile gittik, havuza girdik. ikisinde de bi şey olmadı. ama tatil dönemleriyle alakasız pozitif olduk, bir kere eşim bir kere de ben.

ilk başlarda dikkat ediyorduk evet ama bu durum sürdürülebilir değil bence.

yani risk yok mu, evet var. ama ben olsam gider miydim. evet giderdim.

Ben de korkumdan sitenin havuzuna girmiyorum. Meğer yönetim periyodik olarak havuzdan su alıp test ettiriyormuş. Test sonuçları hep temiz çıkıyor. Muhtemelen oteller de böyle yapıyordur diye düşünüyorum.

havuzdan covid bulaştığına dair bir kanıt yok. doğru klorlanmış havuzdan covid bulaşmaz. Kalabalığa girmediğin sürece problem yok.

kaynak: google

havuzda covidle ilgili bir problem yok. ama turkiye sınırları icinde halka acik ve bakimi duzgun yapilan, ehil kisiler tarafindan yapilan bir havuz oldugunu sanmiyorum. yani covid olmasa da havuza girmeyen bir insanim.

covid riski yol, otel ici, tatilin diger sureclerinde cok daha yuksek. 2 doz asi oldum, sirada muhtemelen cok hafif covid atlatmak var (long covid riski hala var - daha dogrusu bilinmiyor), havuzdan da tiksinmiyorum genel olarak diyorsan gidilir. şu delta varyantinin olayi bitsin, cok bulasici ama az zararli bir varyant domine etsin, covidin ne olacagi netlessin asili olsam da kapmak istemiyorum delta falan diyorsan tatile falan gitmem.

oraya kadar gittikten sonra ama kalabalik olmadiktan sonra havuza girmekte covidle ilgili bir problem olacagini sanmiyorum. risk diger aktivitelerde.

spor yapıyorum deyip de asansörü neden dert ediyorsunuz.

basamakları 2şer 2şer çıkarsanız 2. kat olarak düşünürsünüz.

Ohoo cocuklugum gencligim gecti. Hatta tum ailemin de gecti.

Ekstra olarak evimi, sobali idi. O sobanin kovasini asagiya inip bosaltip , komur doldurup tekrar cikartirdik.
Zor muydu zordu. Ama anam babamdan jir gun duymadim bu zorlugu, kaldi ki bizim ustumuzde 2 kat daha vardi.

Simdi 40 yasina geldim. Asansorlu de olsa giris kattan baska yerde oturmam.

Eskiden pek goze batmayan ama simdilerde fiyati ciddi dusuren opsiyon.

alternatif varsa eğer ben tercih etmezdim. birinci katta oturduğumuz için asansör kullanmıyoruz ama market sonrası vs zorluyor.

spora gitmekle vs alakası yok ya hayat kalitesini düşürür bence.

biz de bir ara ev bakıyorduk ve asansörsüz evleri direkt eliyorum. uzun vadeli düşünürsek eğer çocuk vs olması durumunda büyük sıkıntı zaten.

dediğim gibi alternatif varsa asla tercih etmem.

Marketten yüklüce alışveriş yaptınız, dert.
Kargocu geldi, ağır bu çıkaramam diye söylendi, kargocuyla tartışmak dert, inip paketi almak ayrı dert.
Gece dışarıdan geldiniz, sarhoşsunuz, dert.
Dert.

Tek başına işleri hallediyorsun da, yaşlı veya bebekli biri olduğunda dert.
Bir de bazen çok ağır eşyaların oluyor.

Asansörsüz bina ciddi dert. Hadi biri bileğini burktu, ne olacak ?

4. Kat bir sey degil ya. Tasinma masrafi yuksek olur sadece.

yaşlı, hasta, şişko falan yoksa tercih edilebilir tabii ki. 4 kat nedir, spor olsun diye bile çıkılır. bence problem yok.

7 yıldır spor yapıyorum. Asansörsüz evde 4 ay yaşadım hayat kalitem düştü. Spor ile bir ilgisi yok. Kesinlikle tercih etmezdim hem de Antalya sıcağında.

Edit: Asansörsüz 5 kat.

Normal şartlar altında 4 kat merdiven çıkmak çok bir şey değil ama yürümenizi etkileyecek bir sakatlık/kaza meydana geldiğinde o merdivenleri inip çıkmak çok zor olabilir. Benim başıma geldi üçüncü katta çok zorlanmıştım.

Asansörlü binada 3. kat 10 yıl boyunca merdiven çıktım.

Başka bir binaya taşındım geçen sene yine 3. kat fakat merdivenler çok dik. Normalde hadi neyse de bi market alışverişi, ya da büyük bi eşya alındığında bi karpuz olduğunda canlar sıkılıyor yalan yok.

Bisikletim var zemine koymazsam binemiyorum gibi rezillikler de var.
Bi de kuryelerden yediğim küfürler var :D

rastgele konuşmaya başladım derken rastgele insanlarla mı konuşacaksın? ne üzerine konuşacaksın? ne yapacağını anlat ki yasal çerçevedeki durumuna dair yorum yapılabilsin. bu kadar az bilgiyle bir yorum yapılamaz

sokaklar kamuya açık alandır. foto çekmek dahil her şeyi yapabilirsiniz.

kendi kendime. herhangi bir şey olabilir. bence dünya silindir şeklindedir, bi kilo fasulye 20 lira mı olur, okullarda tüm dersler ormanda yapılsın, benim saçım şampuan kullanmasam da temiz etc.

Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu ile ilgili görünüyor.
Rastgele konuşma içerisinde kamuya aykırı şeyler de olursa zaten sorun çıkacaktır.

insanlardan muvakatname almanız lazım eğer yayınlamak istiyorsanız.

Gürültü yönetmeliği bunun önünde bir engel olabilir. Özellikle akşam saatlerinde gürültü sınırı düşük, o sınırı aşabilir sizin çıkardığınız ses.

bu işi yapan trakt.tv diye bir şey vardı, onunla ilgili reddit'te okumuştum. netflix buna müsaade eden bir yapıda olmadığı için trakt.tv'de kayıtlı izleme geçmişinizi netflix'te izlendi olarak işaretlemenin bir yolu olmadığına dair. durum eğer böyleyse netflix diğer servislerle de paylaşmıyordur muhtemelen.

İşaretlemek istediklerinize oy vermek işinize yarar belki? Gerçi oy verdiklerimi listele gibi bir seçenek de yok ama...

watch it again kısmı belki işinize yarar? ama orada da her şey gözükmüyor olabilir

izleyip izlememek farketmeksizin +listem butonuna tıklayınca listeye atıyor?

Bol bol su. Çok bol su. Günde 4 litre falan su için. Kandaki şekeri idrar yoluyla atmaya çalışın böylece.

Diyete başlayın. Öğünlerinizi düzenleyin. Karbonhidratı azaltın.

Uzman değilim ama sanırım sizin meyve de yememeniz lazım...

Yeni diyabet tanısı almış birisi olduğunu düşünerek meyve şekeri diye bir şeyin varlığından bahsetmek isterim sana. meyveler de yediğin zaman şekerini yükseltir. ceviz bile yükseltir çünkü karbonhidrat içeren şeylerin hepsi şekerini yükseltiyor. Şekerin biraz egzersizle düşürülebilecek seviyede. Bir yandan da bol su içmeni öneririm ki keton oluşumunun önüne geçebilesin.

Aclik sekeriniz yuksek, düşürmeye çalismanız normal ama tibbi destek almadan kendinize zarar verirsiniz.

Doktorunuz muhtemelen 3 aylik seker tahlili isteyecek sonuca gore tedaviniz basliyacak. Duzenli beslenme kilo dengelemesi vs gerekli gorulurse ilac ve insilun tedavisi ile sekeriniz istenilen seviyeye gelecektir.

açlık kan şekeriniz çok yüksek çıkmış (normalde max.120 olmalı). eğer ölçüm yaptığınız cihazda hata yoksa ve doktorunuz da tip-2 diyabet tanısı koyarsa bir kaç tavsiyem var.

- teşhis aldığınızda doktorunuz ilaç reçete edecektir, onu düzenli olarak kullanmaya başlayın.

- ilave şekeri tamamen bırakın. karbonhidrat alımınızı minimuma indirin (ekmek, unlu mamuller, pirinç ve meyve bir süre hiç tüketmemelisiniz). patates vb. karbonhidratlı sebzelerin de tüketimini azaltın.

- glisemik indeks nedir, gıdaların glisemik indeks değerleri nelerdir onları araştırın. internette listeler var. glisemik indeks değeri düşük gıdaları tercih edin. (mesela kirazın glisemik indeks değeri vişnenin yaklaşık 3 katıdır, bu tip benzer besinleri yerine koyarak değeri düşük olanı tüketmeye çalışın)

- tip-2 diyabet kronik bir hastalıktır ve güncel olarak ilaçla tedavi edilmektedir. Ancak tip-2 diyabetten kurtulmanın en etkili yolu beslenmenizi düzenlemek. aralıklı oruç ve düşük karbonhidratlı beslenme çok etkili. dr rengin börekçi var instagram hesabını takip edin, işe yarar ve bilimsel geçerliliği olan bilgiler veriyor bu konuda.

- beslenmenize dikkat edip, her sabah kendi cihazınızla ölçüm yapıp kan şekerinizi takip edin. düzenli doktor kontrollerinizi de yaptırın. ilave olarak spor yapabilirseniz çok daha hızlı iyileşme kaydedersiniz.

_tip-2 diyabet geri döndürülebilir bir hastalıktır. beslenmenin düzenlenmesi ve bunun yaşam tarzı haline gelmesi çok önemli. geçmiş olsun.

oturmadan önce yöneticinizden rica etseydiniz de bir dezenfektasyon yaptırtsaydı. hatta sizin bunu söylemenize bile gerek yok.

Tehlike yok. Masayı sizin silmek zorunda kalmanız can sıkıcı olmuş. İçeriyi havalandırmışsınızdır diye tahmin ediyorum.

Kapi acik. Egzoz fani devrede. Pcr negatifmis bu arada. Temaslidan dolayi karantinadaymis. Yeni bilgi.

aşısız olsanız da sıkıntı yok. elinizin değeceği yerleri silmişsiniz zaten. partiküller yere çöküyor, ölüyor bir süre sonra da.

Virüs insandan insana geçiyor, eşyalardan veya yemeklerden geçmiyor. Tehlike veya risk yok.

HGS etiketi plakaya tanımlandıktan sonra araca takılmasa dahi plakayı okuyup geçişleri bakiyeden otomatik düşer. Etiketin tek esprisi bariyerli geçişlerde otomatik ödeme yapıp bariyeri daha hızlı açması.

Akbanktan ya da PTT'den almanın da tek farkı banka üzerinden belli bir miktarın altında düşünce otomatik yükleme talimatı oluşturulabilior. Örneğin "Bakiye 50 TL altına inince 100 TL'lik yükleme yap" diye bir talimat oluşturabiliyorsun. Bunun dışında bir fark yok bildiğim kadarıyla.

Banka kanalıyla sakın almayın, en güzeli PTT. Yüklemesi internet sitesi üzerinden kolay oluyor. Ben yapı kredi üzerinden almistim ne yükleme yapılıyor ne de bilgi alabiliyorum. 200 tl param havaya gitti.

Yapi krediden aldim, talimata gore duzenli yukleme yapıyor sorun yok.

Ben de PTT'den sakın alma bankadan al demeye geldim.

PTT'den para yüklemek dert, iptal etmek dert.

Bankadan alıyorsun, etiket adresine geliyor, ama hemen açılıyor. Plakadan okumaya başlıyor.

Ek hizmet ücreti ödemeden para yükleyebiliyorsun. İptal etmek istediğinde de anında iptal ediyorsun, kalan bakiye birkaç günde geri dönüyor.

PTT'de bu başvuruları bireysel olarak gidip yapmak gerekiyor. Sonrasındaki parayı da almaya gitmeniz gerekiyor ve bunu her PTT'den yapamıyorsunuz.

PTT'den aldığınızda uygulama üzerinden TL yüklemek istediğinizde komisyon alıyor. 2 lira 3 lira da olsa sinir bozucu bir durum. Ben banka tavsiye ederim.

garanti bankasından aldım. kredi kartına bağladım. sıkıntısız kullanıyorum. tavsiye ederim. ptt yerine bankadan al yani. akbanka ise mesafeliyim.

renk kodunda sıkıntı var bence. yeşil yazdıkları da yeşil değil ya da ben körüm. ben görsele bakarak alırdım.

Ben olsam ben de fotoğrafa güvenirdim. Pembe güzelmiş, güle güle kullanın.

Pembeye mor diyo bunlar.
Çok güzel kazak

Bence hic oyle fotografa guvenmeyin. Yarin evinize pakette mor bir kazak gelirse "iyi de ben bunu pembe diye aldim" diye sikayet ederseniz kabul etmezler. Acik acik mor yazan bir seyi sepete ekliyorsunuz.

0.
Gün içinde de sıkmıyorum.

Hafif alakasız ama hayatım boyunca 5-6 kez dişlerimin unufak olduğu kırıldığı rüyalar gördüm.

kullandığım ilaç yapıyor. bazen gün içinde fark ediyorum 3.

uyurken her zaman olmuyor. 3-4.

5
Evet. Delicesine sıkıyorum. Gece de kendi dişimin sesine uyanıyorum. Çocukluğumdan beri böyle.

3 veririm sanırım. bazen sabahları sıkmaktan biraz ağrıdığını hissederek kalkıyorum.

5

0

0

5. insanlar aynı odada yatamıyorlar, çok rahatsız ediyormuşum.

0-1 arası

5
bunun için dişlik yaptırdım. takınca midemi bulandırıyor. kullanamıyorum. sorunu nasıl çözeceğim bilmiyorum. çok iğrenç bir durum. yüzüm, başım, çenem hep ağrıyor. bu diş sıkma olayı yüzünden.

3
Bazı sabahlar çenem ağrıyor öyle anlıyorum bir de dişlerimde aşınma olmuş. Gece plağım var, kullanmıyordum ama başlayacağım yine. Bir de çene botoksu yaptıracağım önümüzdeki ay.

Uyurken bazen fark ediyorum ama genelde hep sıkıyor muyum bilmiyorum o yüzden bi şey demeyeyim.

Ama günlük hayatta hemen her an sıkıyorum, hatta duyuruyu okurken de sıktığımı fark ettim. Ayrıca stresliyken dilimin kenarını kemiriyorum daha da kötüsü. Bununla ilgili doktora gitmeyi düşünüyorum.

Uyku plağı aldım seneler önce bi kere ama çok konforsuz geldiği için gece uyanıp çıkartıp uyumaya devam ediyordum farkında olmadan.

dönem dönem 5 dönem denem 0. köpek dişlerimin uçlarını fena şekilde yonttum gıcırdatmaktan

4-5 diyeyim
gün içinde çok sık farkediyorum gece de gıcırdatma oluyormuş bir kere botoks denedim çok yaramadı ilk etapta ikinciye gitmedim

5- Dişimle beraber çenem boynum ve omuzlarım bile kasılı oluyor çoğunlukla. Kendime hatırlatıp gevşetmeye çalışsam bile başaramıyorum.

Gün içinde de fark ettiğim oluyor o nispeten daha az 3-4

Stresli, kaygılı, depresyondayken 5 normal zamanlarda 2

yapiyormusum bunu, dis doktoru farketti. ben farkinda degilim.

Yok.

aşı olmasaydın eğer antikor testi ile çıkabilirdin ama cevabına göre "yok"

Yeminle kaç gündür aklımdaki soruydu. Telefonların beyni okumadığını nasıl iddia edebilirsiniz, hadi ispatlayın :)

Latife bir yana aynı durumun aşısız halini merak ediyorum ben de, o yüzden kaynak yaptım soruya kusuruma bakmayın.

Aşılardan çok önce baya uzun süren değişik bir grip geçirdim, etkileri çok uzun sürdü. Test yapma dönemi geçmişti o yüzden pcr yok ama elimdeki tek ölçülebilir veri o bir iki ay içinde crp bakılmıştı. Bu veri iş görür mü?

Adımı da hilal sayabilirsiniz :))

12-2 arası yatıyorum, 8.30-8.50 gibi kalkıyorum.
Mesai esnek ama 9 diyelim.
yataktan çıkıp yüzümü yıkayıp masaya oturuyorum.
genelde yetiyor gün içinde uyumuyorum hiç.

Kaçta yatıyorsunuz?
ertesi gün işe gideceksem 11-12 gibi yatarım, evden çalışacağım gün 2 gibi.

Kaçta kalkıyorsunuz?
ofis için: 4:45'te kalkıyorum. evden ise 7:30

Mesai başlangıç saatiniz nedir?
8:00

Evden kaçta çıkıyorsunuz?
5:30

Uyuduğunuz uyku yetiyor mu?
Evet. Çünkü haftada 1 gün ofis.

ayy anket en sevdiğim :d

Kaçta yatıyorsunuz? 12-1 bazen 2-3
Kaçta kalkıyorsunuz? 8
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 9.30
Evden kaçta çıkıyorsunuz? 9
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? yes sir

12-1 gibi yatıyorum.
7.15'te kalkıyorum.
evden 8 gibi çıkıyorum.
mesai 10da başlıyor.
erken kalktığımda 24 saat uyumuş bile olsam uyku yetmiyor.

00:00
08:30
09:00
remote
evet

23.00-24.00 gibi yatıp 08.45 gibi kalkıyorum. Mesai 09.30’da. Uyku bana hiçbir zaman yetmiyor.

Kaçta yatıyorsunuz? 2
Kaçta kalkıyorsunuz? 8:45
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 9
Evden kaçta çıkıyorsunuz? n/a
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? hayir

Kaçta yatıyorsunuz? 12-2 arası değişiyor.
Kaçta kalkıyorsunuz? 7:15-7:30 arası
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 9
Evden kaçta çıkıyorsunuz? 8:40
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? Değişir. 12'de yatarsam evet ama dün 1:30 gibi yattim 5:30 saat uyudum uykum geldi yani işte.

Kaçta yatıyorsunuz? 11-12
Kaçta kalkıyorsunuz? 7
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 8
Evden kaçta çıkıyorsunuz? 7.15
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? Pek sayılmaz, 2 yaşında bebe var

* Genellikle 12'den sonra.
* 9'dan önce kalkmam nadirdir. Zaten alarm ile uyanırsam acayip mutsuz oluyorum.
* Resmi olarak 9-10 ama kişiden kişiye göre değişiyor.
* Çıkmıyorum, remote.
* Kendi kendime uyanırsam yetiyor. Aksi halde öğleden sonra 3 gibi pilim bitiyor.

- Kaçta yatıyorsunuz?
23.00 ile 00.00 arası. Bazen sarkıyor.

- Kaçta kalkıyorsunuz?
Sabah kimin aldığına bağlı olarak sabah 6 ile 6.30 civarı.

- Mesai başlangıç saatiniz nedir?
8.00

- Evden kaçta çıkıyorsunuz?
Kimin aldığına bağlı. Geçtiğimiz haftada 7'de çıkıyordum. Bu hafta 6.40.

- Uyuduğunuz uyku yetiyor mu?
Psikolojime bağlı sanırsam. Keyfim yerindeyse yetiyor, değilse yetmiyor.

00.30
07.15
08.00
07.40
Evet.

yatış 11 gibi. çoluk çocuk rahat verse 10'da yatarım. erkenden uyumayı seviyorum.
6'da kalkış
7:20 evden çıkış
45-60dk bisiklet turu
8:30 iş başı
uyku tam yetmiyor gibi. 10'da yatabilsem süper olacak.

Ben:
22.30-23 arası yatıyorum.
7 de kalkıyorum
mesaim 9 da ama evden çalışıyorum.
uyku yetiyor.

Eşim:
22.30- 23 arası yatıyor.
6 da kalkıyor.
Mesaisi 8 de , 6.40 da evden çıkıyor.
uykusu yetmiyor.

Kaçta yatıyorsunuz? 23:30-24:00
Kaçta kalkıyorsunuz?06:15
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 8:15
Evden kaçta çıkıyorsunuz? 6:50
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu?

yetmiyor bazen yolda uyuyorum bazen evden çalışıyorum o zaman 8 de kalkıyorum böylelikle dengeliyorum.

Kaçta yatıyorsunuz? "1-5 arasi "
Kaçta kalkıyorsunuz? "7-8 arasi"
Mesai başlangıç saatiniz nedir? "9:30 gibi"
Evden kaçta çıkıyorsunuz? "8:30 gibi"
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? "genellikle evet"

Kaçta yatıyorsunuz? 12-1
Kaçta kalkıyorsunuz? 6-6:30
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 8
Evden kaçta çıkıyorsunuz? 7:05
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? asla

8.50'de kalkıyorum. 1-2 gibi yatıyorum. evden çalışıyorum. uyku yetiyor.

iş günü 12-2 yatış, 6-7 kalkış. işten dönünce 2 saat uyuyorum.

12-12:30 gibi yatıyorum.
06:10 da kalkış. uyku iç yetmiyor

Ofise gideceğim gün 1-2 de yatıp sabah 6:50 de kalkıyorum.

Evden çalışacağım gün 1-2 de yatıp 8 de kalkıyorum.

Kaçta yatıyorsunuz?

23-01 arası. Nadiren dışına çıkıyorum. Genelde 00.30 falan ama

Kaçta kalkıyorsunuz?

8.00

Mesai başlangıç saatiniz nedir?

9

Evden kaçta çıkıyorsunuz?

8.45

Uyuduğunuz uyku yetiyor mu?

Ehh ama ben hep üşengeç ve uykulu biriyim..

Kaçta yatıyorsunuz? 1’den önce mümkün olmuyor.
Kaçta kalkıyorsunuz? 08.20’de alarm çalıyor ve uyanıyorum.
Mesai başlangıç saatiniz nedir? 09.00
Evden kaçta çıkıyorsunuz? Evden çalışıyorum.
Uyuduğunuz uyku yetiyor mu? Hayır malesef yetmiyor, hayatımda hiç yettiğini de hatırlamıyorum.

Ben olsam içerim. Hatta tarihine bakma gereği de duymam. En kötü tadı biraz bozulmuştur.

çok aşırı sıcaklık farklarına maruz kalmadıysa yani dolapta rafta falan durduysa hiç bir şey olmaz. bozuk bira çırçır ediyor en fazla.

İçilir.

Sorunun masumiyeti karşısında ne diyeceğimi bilemedim diyerek başlayayım:

1. Dışarıdaki buluşma için çiçek abes olur bence, taşıması vs sıkıntılı olabilir gibi geldi. Güzel bir çikolata yeterli olur diye düşünüyorum.

2. Araçla bırakmak diğer seçeneğe göre çok daha şık. Biraz masraflı ama verdiğiniz önemi göstermesi açısından bu aşamada uygun olabilir.

3. Bilemiyorum. :)

öncelikle hayırlı olsun.
babayla değil, ön görüşme olarak anneyle tanışma, yani hafiften ciddiyete giriş olarak yorumluyorum.

1. hediye almaya gerek yok. mekanda buluşacaksanız zaten buyurun çikolata hediye edeyim demek biraz eve uygun bir durum. mekanda hesabı ödersiniz mesela. bu daha uygun olabilir.
artık pek kalmadı ama bazı mekanlarda dışarıdan hediye getirmeye iyi bakmayabilirler.
kendi şehrinizin yöresel bir hediyeliği varsa günübirlik gidiyorsunuz, bunu da size getirdim, bizim oralarda meşhurdur deseniz daha hoş olur gibi geldi, çiçek veya çikolata yerine.

2. aracınız yoksa bir günlük olay için araç kiralamak mı taksi tutmak mı derseniz masraflar olarak taksi daha uygun gelir gibi geliyor. bu konuyu aslında kız arkadaşınızla konuşmanız lazım. onunla anlaşmanıza göre olur. ben taksi tutar sizi alır öyle geçerim veya orada buluşabiliriz diye bir teklif götürün. belki annesi sizin onu almanızı istemeyebilir.
ama çıkışta taksiyle bırakmak şık bir hareket olur.

3. bilmiyorum. :)

şimdi gördüm, aile muhafazakar demişsiniz. evden alıp bırakmanıza tümden laf edebilirler. kendileri olmasa da konu komşu görebilir diyebilirler. bu konuda kız arkadaşınız annesine sorsa daha doğru olur.

1. Hediyeye gerek yok dışarda görüşülecekse.
2. Kız arkadaşınıza seçenekleri sormalısınız. Arabanıza binmek istemeyebilir annesi.

Bol şans!

Hediye konusunda @ananotherlife +1
Çiçeğe çikolataya girmeyin, çiçeğe hiç gerek yok, çikolata da dışarıda otururken saçma olur. Yöresel ufak bir hediye hoş olur.

Sen baska sehirden geliyosun ya sanirim o sehre ozgu kucuk bi hediye almak guzel olabilirdi mesela ben istanbuldan gitsem izmire taze cekilmis turk kahvesi, yarim kg lokum falan gotururdum hatta avmde lokum atolyeleri guzel oluyordu. izmirde yok mu lokum var ama maksat hem cicek, cikolata gibi resmi olmayan, memleketten bir sey getirdim cam sakizi coban armagani gibi bi hediye. hesabi odemeniz de yeterli. cikolata asla ama cicek cok kotu fikir degil eliniz bos kalirsa bi kucuk buket hos olabilir oyle yollarda satilan tarzda.

bence evine birakmaya gerek yok taksiye ugurlasaniz yeterli.

1-2 kız arkadaşınıza sorun kesinlikle.

Mesela benim annem çiçek alınmasını çok sever, başkası çikolata sever, başkası hiç sevmez. Ulaşım konusu da öyle, annem aldırılsa da kendi gitse de çok umursamaz.

1. hediyeye gerek yok, evlerine gidince hediye alırsın, annesini tanıdıktan sonra doğum gününde anneler gününde hediye alırsın.
2. taksi ile devam
3. izmirli değilim

Vatandaşlık için şans olacaksa gidebilirdim. Orada birikim yapmayı sağlayacak başka bir iş de bulunabilir belki ileride. Düzen varsa çok da gerek yok ama sırf gezip görmek için de gidilebilir bir süre.

"maaş 1000 euro olacak. yine istediğimi yapabilirim. 500 euro kiraya gidecek" demişsiniz. Gerçekten yapabilecek misiniz istediklerinizi? Çok düşük değil mi Portekiz'de yaşamak için o maaş?

beyaz yakali oldugunuzu varsayiyorum, 1000 eur avrupa icin baya baya baya dusuk bir maas. dogu avrupa ulkelerinde bile daha fazla aliyorlar.

Bir süre tecrübe kazandıktan sonra daha iyi gelirli bir iş için yatırım + yurtdışı deneyimi, eu çalışma izni fırsatı olacağı için ben ben kabul ederdim.

Hatta şuan bunun için kasıyorum fakat henüz yakalayamadım.

TR'de 9000 alan Portekiz'de daha cok aliyor olmali. 1000 cok dusuk.

Portekiz'de maaşlar düşük ama 1000 euro net Portekiz standartlarına göre bile düşük.

Yurtdışındaki ilk iş için gelir-kira oranının 3'te 1'den düşük olmaması iyidir.

Yine de gittikten 1 yıl sonra maaşınızı %20-50 arttırabileceğiniz bir mesleğiniz varsa ve kenarda 3-4 bin euronuz varsa gidilebilir bence.

Okul için gidip part time çalışarak bu parayı kazanacaksanız yine gidilir.

Eğer 500 euro tek başına daire kiralayıp ödeyeceğim kiraysa, ev arkadaşı vs gibi alternatiflerle kira ödememi düşürebiliyorsam deneyim için bile girerdim ben.

İleride gelirimi arttıramiyorsam dahi 2 - 3 sene hem hayat deneyimi hem de sırf yurtdisinda çalışmış olmaktan kaynaklı tr dönüşü açılacak yeni kapılar olur. Yurtdisinda okuyanı geçtim Erasmusla 6 ay gideni bile baya seviyor bizim işverenler, yurtdisi is deneyimi çok kapı açar diye düşünüyorum.

1000 euro biraz düşük değil mi? ayda 500 euro ile her istediğinizi yapmak mümkün olmayabilir. en basitinden cep telefonu faturanızı, eve internet faturanızı düşündünüz mü?

vatandaşlık ve veya "kalıcı" oturumu alma süreme bağlı evet.

teşekkürler arkadaşlar. maaş türkiye'ye göre az görünebilir ama değil.
-portekizde asgari ücret 776 euro. çoğu insan bu paraları alıyor.
-intermediate portekizcem var.
-minimalist biriyim. lükse düşkün değilim. 500 euro bana yeter.

asgari ücretten yüksekse -ki yazdığınıza göre yüksek- ben yaşardım hocam. giderdim yani. gerekirse bir öğrenci gibi yurtta falan yaşardım daha ekonomik olması açısından. önemli olan ilk aşamada kalıcı olarak gidebilmek. gittikten sonra hayatınız boyunca 1000 euro almayacaksınız zaten. orayı daha iyi öğrenecek daha iyi iş fırsatları bulacaksınız. oradaki şirketler de size karşı olumlu bir ön yargıya sahip olacaklar orada zaten bulunduğunuz için.

Siz İstanbul’da 9,000 den birikim yapabiliyorsanız, Portekiz’de de tutumlu olursunuz, ki Avrupa’nın en uygun ülkesi. Böyle Bi şansım olsa kaçırmazdım

Avrupaya bir basamak olarak yeterli düzeyde bir fırsat bence. Gidip oralara alıştıktan sonra daha rahat bir iş kovalayabilirsin.

Hocam o paraları alan çoğu insanın hiç yoktan ya aileden kalan bir göz evi ya da yarısını ödediği mortgage'ı var. Kenarda duran 3-5 kuruş parası var. Maaşın düşük ama ekonominin göreceli olarak stabil olduğu ülkelerde varlık birikimi yaptıran kazanılan paranın miktarından ziyade orada geçirilen zaman.

Siz onlardan farklı olarak hem sıfırdan ev kuracaksınız, hem geçiminizi sağlayacaksınız hem de varlık birikimi yapacaksınız.

Bunu bilerek gidecekseniz bence Portekiz Türkiye'den fersah fersah iyidir.

Yas, beklenti, deneyim onemli bu kararda.
Ben olsam gitmezdim, gitmek istiyorsam diger Avrupa ulkelerini ya da diger firsatlari degerlendirirdim.
Maddi kaygim yoksa, ani yasiyorsam, ileriye donuk planlar yapmayi tercih etmiyorsam giderdim ama.

avrupa ülkelerinin ekonomik açıdan iyi olmasının sebebi alım gücünün yüksek olmasıdır. yani şuna dikkat çekmek istiyorum türkiye aslında avrupa ülkelerinden daha ucuz bir ülke ama maaşlar çok daha düşük olduğundan alım gücü daha düşük. burada 300 liraya 1 haftalık market alışverişi yapıyosan orada 60 euroya falan yapıcaksın (yani 600 lira) ancak normal avrupa ülkelerinde maaşlar en azından 2000 euro civarı olacağı için daha pahalı alışveriş yapmana rağmen alım gücün yükselmiş olucak. fakat sen portekiz'de gidip türkiye'de aldığın maaşı alıcaksın neredeyse ve üstüne euro harcıycaksın bu baya düşürüyor senin alım gücünü. basamak olarak kullanabileceğin bir işse bir süre çekilebilir bu ama çok öyle bir durum yoksa pek girilicek risk değil sanki.

her türlü yurtdışı.

bin euro çok düşük, istanbulda kalırdım.

1000 Euro portekiz gibi bir ülke için bile çok yüksek bir ücret değil. Maaşın yarısını sadece kiraya vereceksiniz. Ki portekiz'de ortalama yaşam maliyeti aylık 1500 eurolarda dolaşıyor.

Gidecekseniz maaşı zorlayın derim.

portekiz'in kişi başı yıllık ortalama geliri 23bin dolar civarında. Siz 12-13bin dolar civarında neredeyse yarısı kadar bir kazançla gitmekten bahsediyorsunuz.

Sırf avrupa diye, ekonomisi çok da şahane olmayan bir ülkede iptidai şartlarda yaşamak ister misiniz?

istanbulda kurulu düzen iyi maaş varsa risk almam.
turistik giderim anca

vatandaş olacaksam kalırdım yoksa istanbul devam

merhaba,
es durumundan portekizli oldugum icin her yil bir kac hafta gidiyorduk, pandemi sebebiyle uzaktan calisildigi icin son 2 yilda bunu bir kac aylik surelere cikardik. Bu yuzden Portekiz'deki genel yasam standartlari hakkinda iyi kotu bilgi sahibi oldugumu dusunuyorum.

Oncelikle Portekiz'de cogu insan asgari ucretle calisip o paralari almiyor. Median income 1800€ civari.

Yasam giderlerinizde en cok payi kira alacak. Lizbon'da yasamayi planliyorsaniz 500'e kiralik ev bulmak neredeyse imkansiz, belki oda bulabilirsiniz. Kucuk yerlerde dogal olarak sansiniz artacaktir. Geriye kalan 500 ile de malesef rahat bir hayat yasamaniz cok zor.

Mesleginiz nedir yazmamissiniz ama ileride daha iyi maas ile is bulabileceginizi dusunuyorsaniz ve birikiminiz varsa bir ihtimal gozunuzu karartip gidebilirsiniz.

Portekiz'de nitelikli meslek sahibi olanlar hatta olmayanlar dahi Avrupa'da refahin daha yuksek oldugu ulkelere goc etti, etmeye de devam ediyor. Bu yasam sartlari konusunda iyi bir gosterge olabilir.

Ertesi gün, erkek.

3-4 hafta. erkek.

aynı gün, erkek dememe gerek yok sanırım.

ilişki esnasında da duyduğum için yeni ilişkilere yelken açmaya her an hazırdım. cinsiyet erkek tabii ki.

Bazen biter bitmez, bazen 1 ay.. ama max 3-4 aya döndüm sahalara. E

Ha artık bıkkınlık ve üşengeçlikten ilgi duyasım bile gelmiyor o ayrı. Uzun ilişkiler yıpratıyor insanı. Bunun etkisiyle uzun sürebiliyor bu süre. O sayılır mı bilmiyorum.

Son ayrılığım beni cok kötü etkilemişti ama görmezden geliyordum hayatıma devam edeceğim vs diye. 1 ay içinde hayatımda ilk kez fwb olayına girdim hiç beklemediğim bir arkadaş ile.

Yeni bir şeye fwb olsa bile hazır değilmişim, 3 haftaya bıraktım o olayı ama ilk ayrılıktan 2.5 ay sonra canım acısa da hazır hissediyorum. Eylül başı flört işlerine dönerim herhalde.

Zaten exleri unutmayı pek anlayamıyorum. Güzel vakitler geçirdiğim anılar yaşadığım insanlar kendileri, tabii ki unutmayacağım tabii ki seveceğim hala. Yıllar sonra bile hatırladığım, ayrılıkları canımı acıtan insanlar var. Ama güzel anılarımız da vardı.

Onları unutmadan yeni birini tabii ki sevebilirim

Birinin yasini en uzun 1 sene tuttum.

En kisa 1 hafta sonra eski FWB ile devam ettim. Imkan olsa 1 gun sonra da olurdu. Iliski kafamda aylar oncesinden bitmisti, rica minnet duruyordum.

Erkek

Gerçekten ayrılık acısı çektiğim, zor unuttuğum birinin yasını 1 sene tuttum. Onun dışında bitmesi beni çok üzmeyen ilişkilerden sonra 2-3 ay kadar sonra yeni biri çıktığında görüştüm.

Ertesi gün, kadın.

Son ayrılığımda aynı hafta içinde ama o ilişkim zaten ilişki gibi hissettirmiyordu. Ayrılık beni öyle etkilemedi sanki uzun süredir zaten sevgilim yok gibi hissediyordum. Ondan önceki ciddi olanların birinde 1 yıl sürdüğü olmuştu unutamadığım için (K)

Yani bence biraz da şans. Bir de önemli olan ilgi duyduktan sonra karşılıklı ilginin devam etmesi.
Benim 1 yılı geçti anlık ilgi duyduklarım oldu ama devam edemedi bir şekilde. K

seneye yakın bir süre - e

Nasıl ayrıldığıma bağlı. Kafamda her şey çoktan bitmişse bir hafta sonra ilgi duyarım, bitiremediysem bir sene yas tutarım.

Kadın.

Tarife değişikliğinde salla kazan üzerinden değil direkt olarak tarifenize hediye şeklinde verilmesi lazım. Dijital operatör uygulamasından kontrol ettiğinizde görünmüyor mu?

Edit: Ben tarifemi yükselttiğimde ilk ay hediye GB'lar direkt olarak hattıma tanımlanmıştı. Bence müşteri hizmetleriyle görüşmeyi deneyin.

Olmaz tabiiki. Kutusunu falan değiştir istersen

o yüzden getirdi zaten sıkıntı yok:) düğünümde arkadaş isminin yazılı olduğu çeyrek taktı bana. 15 gün sonra da onun düğününde ben aynen onun isminin yazılı olduğu şekilde iade ettim. bayağı gülmüştük.:)

ayıp olmaz, zaten nereden bilecek ki.

@elorelia, ayni kutu filan ya ondan kuyumcusunun ismi yaziyor :) elimde baska kutu yok :/

Aynı kutu olsun hiçbir mahsuru yok bence.

-Bir kuyumcudan başka bir kutu/kese tedarik edebilirsiniz
-Beceriniz varsa kartondan basitçe bir kutu yapabilirsiniz, isim yazması şart değil
-Malzeme varsa kese de hazırlayabilirsini. Şu kına keseleri de kullanılabilir
-Verirken ortam uygun olacaksa bebişin yakasına/beşiğe falan takabilirsiniz, çengelli iğneyle

bluestacks diyorlar. Ben kullanmadım bilmiyorum.

Ben nox ile daha çok verim aldım bluestakcsa göre

o kadar araştırmamanı öneririm.

@sutlu nescafe haklısın ama biraz fazla garantici bir tipim maalesef.

Kaba bir hesapla %3.5 çıktı benim de. Ama çok fazla araba kullanan birisi değilim ve hiç kaza yapmadım (her yıl kasko yaptırıyorum).

kasko 3.500
sigorta 1.100
bakım 3.000
sürpriz yılda 1 kez 1.000
yıkama aylık ortalama 100
yakıt aylık ortalama: 750
mtv: muaf
aylık ortalama: 1.566

maaşım değişken o yüzden onu da yaklaşık aldığımda maaşımın aylık %17,72'si arabaya gidiyor.

Aylık giderim, yaklaşık aylık gelirimin %8-10'una tekabül ediyor. Kasko, sigorta, bakım, yakıt, hgs dahil. Yılda yaklaşık 20 bin km yapıyorum, aracım audi a3 benzinli.

Kendi masraflarınızı hesaplamak için insanların masraflarını neden sorduğunuzu anlayamadım. Herkesin arabasının değeri farklıdır, ona bağlı olarak kasko ve vergi bedelleri farklı olur. Yakıt tüketimleri aynı şekilde değişkendir. Bakımlar markaya ve modele göre çok farklı maliyetlerde çıkar.

Siz hangi model arabayı alıp ne kadar kullanacaksınız onu belirtirseniz daha anlamlı tahminler yapılabilir gelecek masraflarınız için.

%15, araba taksidi dahil. %15'e gore ayarlamistim zaten, bence hersey dahil limit o olmali, yoksa zorluyor.

alacağın araç dizel 80 bin üzeri ve lpgli ise süpriz arızalara hazır ol. kronik bir sıkıntısı olan bir araç değilse bakımdan başka masraf çıkmaz. lastik ağır bakımları dışarda tutmak lazım.

@pispinti kendi masraflarım için başkalarının hesabını kitabını sormuyorum. ben insanların aylık maaşının yüzde kaçını arabalarına harcadığını merak ettiğim için böyle bir soru sordum. burası da insanların biribine soru sorup tecrübe edindiği bir yer malum. istemiyorsanız cevap vermek zorunda değilsiniz aşağı kaydırıp geçebilirsiniz.

evin aylık gelirinin yüzde 10unu arabaya gidiyormus hesap ettim.
ayrıca yeri gelmişken arabasız bir hayat düşünemiyorum.

O zaman seni üzmeyeyim 30 yaşında ehliyet aldım ehliyet alana kadar sürücü koltuğuna bir kez bile oturmadım, şu an 35 yaşındayım, Türkiye'yi bir uçtan bir uca arabayla geçtim ama her zaman biraz korku iyidir kanaatindeyim, daha tedbirli olmanı sağlıyor.

Araba kullanma virali gibi olmuş. 14-15 yaşından itibaren kaçak göçek kullandım, sonrasında arada sırada babamın arabasını kullandım ama hiç ihtiyaç duymadığımdan ısrarlara rağmen ehliyet almadım. Sonra 29 yaşımda ihtiyacım olunca aldım. 3-5 pratik, trafiğe gir çık, birkaç ufak tefek vurma derken aktif olarak 1 ay kullanınca fena değilim diye düşünüyorum İstanbul'da. Ama sinir stres. Gerekmedikçe kullanmıyorum. Ayrıca hiçbir zaman trafiğe korkusuzca girme. O "korkusuzca" girenler yüzünden E-5 akşamları makas atan beyinsiz magandalarla doluyor. Sürekli sakin ve dikkatli, biraz da çekingen olmakta fayda var diye düşünüyorum. Aşırı güven trafikte olmaması gereken şey. Bir de sakin yerlerde yavaş yavaş sür de kaza falan yapma :)

korku iyidir +1
ben 12 yaşımda ailemize ait büyük ve boş bir şantiyede büyük servis araçlarında kullanarak öğrendim. 18 yaşında ehliyeti aldım. düzenli araba kullanmam ise 19 yaşında başladı. şimdi yılda 5-6 kere kullanıyorum taş çatlasa

Sertifikamı alalı bir hafta olmadı. 28 yaşındayım. İlk defa kursta öğrendim.

Öğrenmeye başlarken stres yaşamıştım. Kurs bitse de kurtulsam kafasındaydım. Ama o aşamayı geçince keyifli gelmiyor değil.

Bu arada biraz korku iyidir +1 diyorum.

ilkokuldayken yazlık yerde fasülyeden bir 10-15 metre giderek başladım. ağacın altından evin önüne getirmece falan. sonra babamın güvenip arabayı vermesiyle yine aynı yerde 3-4 km merkeze gider gelirdim. ehliyeti 20 yaşındayken aldım.

ama annem 33 yaşındayken mi ne aldı ehliyetini. 25 sene olmuş. o zamanlar 89 model çakma vites bir şahin'i vardı :D

şimdi tam adres vermiyim ama bir tarafı uçurum, iki arabanın yan yana zar zor geçtiği aşırı virajlı yollardan da gidip geldik, şehirler arası tatile de gittik geldik kensiyle.

yani korku iyidir, hele defansif sürüş en iyisidir.

17 yasinda babamla aksamlari sanayi mahallesinde surerek basladim. 18 yasinda ehliyetimi aldim. o zamandan beri de kullaniyorum.

araba kullanmanin gec yasi olmaz. sonucta bu bir arac. ihtiyacin olursa kullanmayi ogrenirsin. ihtiyacin olmazsa gerek yok.

ben 18 yaşında başladım, şu an 34'üm, hep de aktif olarak kullandım diyebilirim ama ya burada ya da sözlükte okuduğum bir cümle vardı, "trafikte herkesin sizden daha salak olduğunu varsayarak hareket edin" diye. bu şekilde tam korku diyemesem de "uyanık" olmak iyidir bence de.

28 yaş geç de değil ayrıca, bir süre sonra görürsünüz zaten.

araba kullanmaya o kadar hevesim yoktu ki annem beni zorla kursa yolladı 28 yaşımda, ciddiyim. bence istanbul trafiğinde araç anlamsızdı ve gerek de yoktu ama annem kursun parasını verdiği için ayıp olmasın diye gitmiştim.

33 yaşımdayım, araba kullanmaya birkaç ay önce başladım ve çok da zorlandım ilk zamanlar. benim kafam araba kullanmaya yönelik çalışmıyordu, hani şoförü izlersin falan biraz içinde hevesin olsa kaparsın bişiyler ya, ne bileyim öndeki aracı falan en azından takip edersin. o bende hiç yoktu, bu yaşıma kadar bütün yolculuklarda sadece yolu izlemişim dolayısıyla arabanın hareketlerini kestiremeyip bir canlıya zarar verir miyim korkumu aşmam bayağı zaman aldı :') yanımda birileriyle trafiğe çıka çıka alıştım, çok yakın zamanda da bildiğim her yere tek başıma gidebilmeye başladım. crucio çok güzel söylemiş, bu bir araç sonuç olarak o düzlükte bakmak lazım. bazı araçları daha iyi kullanabilmek için de o araçla daha çok haşır neşir olman lazım. bu düzlükte bakmayı başardığın zaman zaten kendiliğinden gelişiyor olay, hazır oluyorsun. yoldaki her şeye eksiksiz dikkat ettiğini fark ettiğin anda yalnız çıkmaya hazırsın demektir, çok da büyütme gözünde. hadi bakalım.

19 yasinda ehliyet aldim, 20-24 arasinda da Ankara ve Istanbul´da kulladim. Zorunluluktan arabam vardi. Taciz edilmekten ve 15-20 dakikalik yol icin, 1,5 saat otobüsle yol yapip, iki vesait degistirmekten bikmistim.

Simdi yasadigim yerde toplu tasimada taciz ve cinsel saldiri kulturu olmadigi icin arabam yok. Senelerdir kullanmiyorum.

9-10 yaşlarında babam kucağına alırdı direksiyon hakimiyetini de bana verirdi. Sonra sonra yine kucakta olacak şekilde vites değiştirmeyi öğretti. 14-15yaşlarında ayağım pedala ulaştı ondan sonra bütünüyle öğretti ki o zaman Nissan primera vardı. Tabi bu bahsettiklerim trafiksiz yerler. Ehliyet alma yaşına kadar bu pratikte devam ettim ve ehliyet aldıktan sonra da trafiğe çıktım.

Korku şart demiş arkadaşlar ama ben buna katılmıyorum. Trafik kazası korkusu yerine babamın üstümde yarattığı bir psikolojik baskı- korku vardı hep. Bu yuzden kendi canımdan önce arabanın canını düşünerek sürmek büyük işkence oluyordu. Ha bu iyi bir öğretim yolu mu oldu bence hayır çünkü o zamanlar yine dingil gibi kullanıyordum hız yapıyordum vs zamanla kullana kullana yaşlandıkça bir de bu sürme işinin kamilliği çöküyor üzerinize ve artık daha dikkatli özenli kullanıyorsunuz.

18 de ehliyet aldım, 22 de araba sürmeye başladım. öğrenme aşamasında yanımda biri varken sürsem de o gerginlik ve korkum tek başıma çıkmaya başlayınca geçti.
Belli ki araba kullanmayı öğrenmişsin, tek çıkmak birisiyle çıkmaktan daha kolay.
Tebrik ederim

19'da ehliyet aldım. arabaya 33 yaşında soldan trafik akan bir ülkede ihtiyacım oldu ve kullanmaya başladım. Keşke daha önce gerekseydi ve öğrenmiş olsaydım dediğim oluyor.

17'de basladim bos arazide, koy yolunda vs basladim.
18'de ehliyeti aldim.
20 yasinda ilk arabami aldim (87 civic)
20 senedir ehliyetim var, toplam 500.000km devirmisimdir.
Istabul'da kullanmayi ogrenen dunyanin heryerinde problemsiz gezinir.

33 yaşında aldım, şimdi 36 yaşındayım. Teoride biliyordum o yüzden çok zorlanmadım, 1, hafta önce 2000 km'lik bir yolculuktan döndüm ailem ile.

Her zaman temkinli olmak lazım, direkt önündeki arabadan çok ileriye ve trafiğin durumunu kontrol etmek ve ona göre aracı yönlendirmek her zaman fayda sağlar.

Ehliyetimi 36 yaşında aldım. Araba kullanmaya 38 yaşında başladım. Çok zevkli bir şeymiş araba kullanmak, dört senedir kullanıyorum hala sabahları "yaşasın şimdi araba kullanacağım" diyorum işe giderken.

iyi şöförlük süper araba manevrası yapmak değil, kurallara uyup tetikte olmak. ben 17 yaşında başladım, 18 senedir araç kullanıyorum bir çok kez dikkatsizlikten ve kendime güvenden kaza yaptım. bence en iyi şöför sakin kalan ve kurallara uyandır. arkadaşım 28 yaşında başladı, bence manevraları atikliği düşük ama her an tetikte ve kurallara uyar. bence o benden daha iyi şöför.

son örnek teyzem eşi ölünce 60 yaşında araba kullanmayı öğrenmek zorunda kaldı. şu an 70 yaşında kullanıyor.

21 yaşında başladım. 27 yaşıma kadar belki haftada bir babamın arabasını kullandım. 27 yaşında kendi arabamı aldım, ama onu kullanmama bile laf ediyorlardı (ne gerek var, Allah korusun vs.). Sonra bir dönem (30 yaş civarı) yurtdışında yaşadım. O zaman araba kullanmaya iyice alıştım. Alışılıyor yani, 28 geç değil.

ehliyeti 32 yaşında aldım ama araç sürmekten çakmıyordum. ancak 46 yaşında araba sahibi olunca sürmeyi öğrenebildim. acemilere not. istanbul merkezde özellikle fatih'te üç gün araç sürün ondan sonra her türlü araç sürersiniz.

23 yasinda ehliyet aldim, arabam yoktu uzun süre araba almayi erteledim vs vs. Pandemi olunca seve seve araba almak zorunda kaldim hiç tecrubem yoktu 2 farkli hocadan ders aldim ve çıktım trafige. 34 yasinda.

Başlarda özellikle ders alırken ulan keske daha önce ögrenseydim dedim dedim durdum düşün aracimı alirken başkası ile gittim o beni eve bıraktı adamı taksi ile yolladım

Araç 20 gün otoparkta yattı en çok koyan o oldu.

Daha sonra ufak ufak çıktım trafige şansima ev ile iş arasi onlarca ışık rampa döner kavşak ve dar sokak arası.

Daha önce geçemem dedigi yerlerden dar sokaklardan rampalardan geçiyorsun artik otomatik olarak.

Yeterki iste ve sakince sür merak etme hata yapa yapa beynine kaziniyor.

Hiç unutmam rampayi 3 vitesle tatli tatli cikarken araç cekisten düsmeye basladi gaz verdikçe yemiyor birden araç teklemeye başladı ve istop etti :) arkamda araç korna caliyor vs vs.

Sonra dank etti vites kücultme yapilacak aracin çekisine göre :) simdi refleks olarak bunlar oluyor ama ilk bir kaç gun bunlari yasiyacaksin manuel kullaniyorsan.

fiberi geçtim 16 mbit adsl bile yeter.

12 mbit kullanıp hd olarak takılmadan netflix izliyordum, evet fazlasıyla yeter. sadece 4k açmaz.

Çıtayı daha da düşüreyim, 8Mbit ADSL ile Netflix HD paketini takılmadan izleyebiliyordum.

netflix görüntünün çözünürlüğünü internet hızına göre aktif olarak ayarlıyor. yani full hd izliyorum zannederken aslında daha düşük bir çöznürlükte izliyor olabilirsin. özetle evet 16mbit bir hat FHD için yeter.

Eğer günde 3 saat mola yoksa bu çalışma saatleri kanuna uygun değil.

3 saat mola yok min 45 dk dendi ama 1 saat max

Haftalık maksimum çalışma süresi 45 saat, molalar dahil değil. Yani günde 1 saat molan varsa haftada 9,5 * 6'dan 57 saat çalışmış oluyorsun. Neyi imzaladığın önemli değil, sözleşmeler kanundan üstün olmadığı için kanunla çelişen sözleşme geçersiz olur.

Mola ve yemek süresini çık haftada en fazla 45 saat çalıştırabilirler. Üstü için fazla mesai ücreti ödemeleri şart. Bunun dışında cumartesi de gelmeni istiyorlar. O gün zaten komple fazla mesai sayılır. Bu da senin saatlik ücretin üzerinden %50 fazlası olarak hesaplanır. Mevzuatta böyle yazmakta. O imzaladıkları kagıtın da bir hükmü yok. Bu yazdıklarıma göre hesabını yap bedavadan kölelik yapma. Fazla mesai kalıyorsan onun parasını eşek gibi vermek zorundalar Onun dışında çart çurt yaparlarsa alo 170 i arayıp şikayet et.

birkac istisnai durum haric ne imzalattiklarinin onemi yok. haftalik calisma suresi 45 saattir, ondan sonrasi fazla mesai. verdigin bilgiler isiginda haftada 63 saat isyerinde geciriyorsun. pispinti'nin dedigi gibi gunde 3 saat mola yoksa kanuna uygun degil. molalarin 1 saat oldugunu varsayalim; haftalik 57 saat calisiyor olacaksiniz. yani 12 saat fazla mesai yapacaksiniz. fakat fazla mesainin yillik bir siniri var o da, 270 saat. yani bu sekilde en fazla 22,5 hafta calistirabilirler. sonrasi kanuna aykiri direk. ayrica bunu asgari ucretle yapamazlar, fazla mesainin ucreti normal saatlik ucretin 1,5 katidir.

Sözleşmeye dikkat et muhtemelen "mesai ücreti maaşın içindedir" gibi bir madde yazarlar.

@anten; asgari ücret alan adamin mesaisi nasil maasin icinde olacak? Asgari ücret zaten 45 saat çalışacak kisinin alacagi ücret degil mi?

Neyse hem yasal değil hem de kölelik. Bilinen bir yerse söyleyin de herkese muhatap olmamalarini söyleyelim.

gece eve de gitme bi döşek versinler orda uyu böyle çalışma saati mi olur. yani keşke başka bi iş bulabilseniz. yasalara bir hayli aykırı görünüyor yukarıdaki arkadaşlar da demiş

mecbur kalmasam girmeyecektim Tespoda kasiyer olarak başlayacağım.

7,5+ saat çalışmak için kullanman gereken kesintisiz izin süresi minimum 1 saat, 45 dakika değil. Firmalar da bu süre için zaten direkt 1 saat izin belirliyorlar o yüzden. Yasada minimum ve maksimum neyse onu uygulama yolunda Türkiye'de işletmeler hep. Minimum yani asgari ücret o yüzden ülkenin %49'unun maaşı.

Mecbur kaldığım için diyorsun biliyorum ama boş ver şartları çok kötüymüş. Bu tür işlerde çalışmayı herkes reddetse şartlar iyileşir aslında ama... A101'e falan başvur. Şartları da maaşı da daha iyi.

@plutongezegendegilmi +1

@logisticsmanager evet. Asgari ücretin içinde fazla mesai ücreti bulunamaz. O yüzden genelde maaşı 3000 ile 3250 arası yapıp, o şekilde @anten'in dediğini yazarlar. Ücreti de bordro'da asgari ücret + mesai gösterirler. Bazıları onu çakallığı(!) da düşünmeyip düz bu ücretten verebiliyor.

sicario (2015)

-Resident Evil.
-Back to the Future.

The Climb

3 idiots.

Green book

Son günlerde izleyip beğendiğimiz filmler:

Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
The Favourite
Memories of Murder
Gerald's Game

(bkz: le tout nouveau testament). cok tavsiye annecim.

Edge of tomorrow

Hetflix varsa
Kayıp şeylerin bakım kılavuzu

sükut ikrardan gelir var ama onu sormuyosun sanırım.

ispat şüpheden doğar mı?

Telekomu bilmem de superonline berbat.
2005deki adsl hattim bundan daha iyiydi.

Çöp modem veriyorlar

superonline hizmet konusunda iyi de teknik konularda kötü ve verdikleri modemler leş. superonline şifre vermiyor ama şifreyi kırabiliyorsun. istersen nasıl yapıldığına dair link verebilirim.

Cevapları okuyunca tecrübelerin bölgelerle ilgili değiştiğini düşünmeye başladım.

Son 10 yıldır değişimli olarak Superonline ve TTNET fiber kullanıyorum.
Benim gözlemim Superonline'ın daha stabil olduğu yönünde.
Tarife bilgilerinde de Superonline hız bilgisi verirken TTNET "*'e kadar" diye belirtiyor. Ara ara düştüğünü de gördüm.
Hatta aynı evde telekom'dan Superonline'a geçtim, daha iyi olduğunu gördüm.
Benim tercihim, Superonline oluyor.
Modem konusu da benzer sanırım. Ben ttnet'ten Superonline'a aynı evde geçerken eski ve yeni modem birebir aynı marka modeldi. Hatta gelen kurulumcu adaptörü bile değiştirmemiş, sadece cihazı değiştirip yeniden bağlamıştı. O yüzden modemlerle ilgili de bir fark yaşamadım ben.

Eğer imkanınız varsa sitedeki diğer insanlara sorabilirsiniz ne kullanıyorlar/memnunlar mı diye...

B

B

Tüm pencerelere sineklik.

Evde tüm pencerelere (ve balkon kapılarına) sineklik +1
Açık havada şu: www.chrysamed.com

sineklik + terlik.

Of sprey losyon

Evde sineklik, disarida sprey

kampta dışarıda falan --> defans sprey
evde --> raid fişe takılan sıvı kovucu

sineklik + elektrikli raket
ayrıca evin etrafındaki su birikintilerini dökmek

Enpara. Ama ayda 3 kere.

Garanti Bankası da yapıyor. Erteleme veya taksitlendirme şeklinde. Platinum kart.

maaş müşterisi isen ziraat de yapıyordu.

ziraat maaş müşterisi değilim bana da yapıyor faizsiz

Bazen vakıf da yapıyor ama tam çalışma prensibini anlamadım geçen züccaciyeden 400 liralık sey aldım onu taksitlendirmeme izin verdi masrafsız.

Enpara zaten yazılmış

kedi bir şeyler anlatmaya çalışıyor :))

benimki de başladı sürekli miyavlıyor.
evrensel mi ki :p
takipteyim.

Bizimki de birkaç gündür aynı şekilde davranıyor. Sıcaktan etkilendiğini düşünüyorum.

Benimki hep öyleydi, yine öyle:)
Bir de bilen bilir, Siyamlar resmen çenesi düşük konuşkan bir ırk. Evde şimdilik iki tane de misafir kedi var. Hele sabahları resmen devamlı bir hikaye anlatma hali, artık rüyalarında ne gördüler onu mu anlatıyorlar, yoksa "hadi kalk, çalış, bunun maması var, kumu var" mı demek istiyorlar :)))

Yalnız kaldıkları (onların gözünde onları terk ettiğin) için böyleler. Kediler kendi aralarında iletişim için ses kullanmazlar, sadece çok büyük kavga sırasında veya kırnava girmişlerse seslenirler. Ama çoğu ev kedisinin dikkatini çeker insanların ses kullandıkları. Onun için insanla iletişime geçecekleri zaman seslenirler. Bu halleri bir süre sonra geçebilir, şu anda "buradasın dimi? Bizi bir daha bırakmayacaksın dimi? Bırakacak mısın?, biz ne yaptık ki yalnız bırakıyosun bizi?" Tarzında konuşuyorlardır muhtemelen. Her hayvan önce kendini düşündüğü için bu anlamda konuştuklarını düşünüyorum.

Ayrıca tekirler çok insan canlısı ve iletişimcilerdir, özür dilerler, teşekkür ederler, hesap sorarlar, çağırırlar... bizdeki öyle :)

teşekkürler 1bir1bir1

sanırım fazla yalnız kalıyor...
:(

Skoda rapid spaceback beğeniyorsan al
satarsın
sen alacaksın mesela bak :)

Spaceback sahibiyim, on konsol o kadar yumusakta degil ama guzel memnunum arabamdan. Tam da senin istedigin gibi cam tavanli;) satamazsin diyenler bi yerde dogru ilanlari cok cok az. Insanin pekte aklina gelmeyen bir model, satilir ama hizli cikmaz elden.

Yani steysin hastasiyim aslinda, gurbetcilerin geldigi steysin mercedes, bmw lere bayiliyorum . Passat steysina da bayiliyorum ama evet almayacagim.

2015 dizel otomatik renault captur verelim.
185. 000 km de. Km düşürüüz istediğin kadar.

210 bine bayon alabilirsin sıfır km.

egea için konuşursam 1.4 benzinli motoru atmosferik olduğu için çekişi iyi değil. yağ yakanda 1.4 motor. ama lpg taktıranlarda oluyor o sorun. 1.3 veya 1.6 multijet bulursan kaçırma. sedan alma o filolar için. egea hb veya sw temiz multijet bulursan al 2019 2020 falan. hem düdük gibi arabalara binmessin c segmente binersin hem de bakımları parçası ucuz.

@ filinta

hocam steysin devri malesef kapanmak uzere. SUVler cikti mertlik bozuldu. Adamlar satmakta zorlaniyorlar o yuzden yeni arac uretimi dusuk, genelde ozel siparisle calisiyorlar disarida, temizini bulmak zor. Obur taraftan bulsan bile 200bin altina alacagin bmw/mercedes cok basini agritir.

Eger alip 4-5 sene binecem diyorsan skoda patlat gec, VAG grubu benim tecrubem ilk 10 sene kolay kolay dagilmiyor.

Ben de Spaceback sahibiyim. Kesinlikle tavsiye ediyorum çok güzel. Pişman olmazsınız.

Aşağıda bir ilan paylaşacağım, bir incele istersen. Satan kişi yakın arkadaşım, eşiyle almanya’ya taşınıyorlar iki doktor. O yüzden satıyor. Sanki kriterlerine uyuyor gibi gördüm, o yüzden paylaşmak istedim.

www.sahibinden.com

Egea Cross 1.4 benzinli, 2 ayda 11000 km yaptım yağ eksiltme falan yok malzeme kalitesi iyi renkler güzel araç büyük ve yüksek, fiyatına göre çok iyi araba. Bayilerde bulabilir misin bilmiyorum.

eylül erken ekim yada kasımda başlar.

tam kapanma gelmez daha. kısmi gelebilir eskisi gibi.

turizm nedeni ile vaka rakamlarının düşük gösterildiğine yemin ederim ama kanıtlayamam. bu cepte.

buradaki kritik soru, turizm sezon sonunu eylül sonu gibi mi alacaklar, yoksa okulların açılması gibi mi, yani eylül başı mı alacaklar?

turizm sezonu biterken, rakamlar fiyyuuuuuuuuv diye artacak..

ama bu sefer sert kapanmalar beklemiyorum. mesela aşısızlar için sokağa çıkma yasağı gelecek, tek aşılılar seyahat edemeyecek, aşısı tam olanlara herkes serbest olacak gibi

Ben olsam Eylül ayını seçerdim.

eylül erken ama ekim sonu kasım gibi çok yüksek ihtimal.

Mayıstaki 1 ay dışında pandeminin başından beri turistik tesise gidiyorsan sokağa çıkma yasağından muafsın. O yüzden eylülü tercih ederdim ben olsam

eylül de TR de turizm devam eder. tam kapanma filan gelmez. ekim kasım gibi olabilir

100 makul

evet 100 yapın

adamın başka evi var mı bana kiralasın :) o nası ev sahibi ya :)

Ben 50 yapardım.

100

50 biraz küfür gibi. ikisi arasında 100 makul.

nasil ev sahipleri var boyle, artis istememis gonlunuzden ne kopuyorsa artirin ama 100 daha uygun gibi

100 TL ekle

En az 100. %15 artış desek 150 de olabilir.

dünya bu insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor. üzmeyin adamı. zam yapmasanız bile, zamanında yatırın kiranızı.

bu arada 50 lira çok düşük olur, 100 lira iyidir.

bizim evin de kira artışı yaklaşık olarak sene ortasında oluyor. 2019'da aradı, bu sene piyasa çok kötü, kimseye zam yapmıyoruz dedi (bizim sitede 250 tane falan dairesi var, arsa sahibi) 2020'de aradı , aslında bu sene de yapmayacaktık ama geçen sene de yapmadık ya, iyice kuşa dönmesin diye zam yapacağız dedi. %4.5 zam yaptı. bu sene de aradı, %5.5 zam yaptı.

ev sahibimiz yüzünden bu eve mahkum kaldık. taşınmayı düşüneceğimiz evler için bizim kiranın 2-3 katı kira istiyorlar. ev almak için hesap yapıyorum, hesap tutmuyor kesinlikle. sanırım hayatımın sonuna kadar bu evde oturacağım.

Abi adam yapmasak da olur demiş, istersen demiş kendi durumuna göre demiş.

100 iyidir . en az 100 demeye gerek yok bence.

Ben geçen sene ev sahibine sormamıştım, o da zam yapmamıştı. Oluyor böyle şeyler.

100tl +1.

50 size, 150 ona, 100 ikinize de yarar. şeker bir ev sahibiymiş.

70-100 arası değişiyor. hareket halindeyken 100-105 civarı. 2 sene önce gitmiştim. herşey normal. 5 sene sonra görüşelim demişti. ben yine de kontrol amaçlı bir randevu aldım. cumartesi günü kardiyologla randevum var. önemli bişey söylerse özel olarak mesaj atarım.

65 civarı.

Stresli zamanlarımda 85 civarı çıkıyordu, şu anda 70-75 arası çıkıyor.

Ben az önce tansiyon olarak algılayıp yanlış cevap vermişim. O yüzden tekrar yazıyorum.

55-60 arası otururken dinlenirken dizi izlerken falan çıkıyor. çalışırken, evde ufak tefek iş yaparken 70 civarı çıkıyor.

Nabzımı 150 üzerine çıkarmak için uzun süreler boyu kardiyo yapmam gerekiyor. Hiitle falan da 170 küsürleri görüyorum.

Ben 80 den asagi gormuyorum. Akilli saatten takip ediyorum. Ama ulan bozuk herhalde bu, oturup dururken 80-100 nabiz mi olurmus deyip cok sefer tansiyon aletiyle de olcup karsilastirdim. 3-5 sayi oynuyordu. Mesela oturdugum yerden bunu yazarken simdi baktim: 85-91 arasi cikti.

Birkac ay once kardiyologa da gittim bunun icin. Ekg, efor mefor derken en sonunda yapisi bu demek ki dedi. Sorun yokmus.


Hala icimde bir suphe var ama, baska doktora da gorunebilirim her an :D

tadında ve kokusunda sorun yoksa içilir elbette.

1 yıl geçmediyse içilir tabiiki.
o tarihlerin çoğu best before mantığında.
bir de skt daha çok paket açıldıktan sonraki süreç için dikkat çekiyor.

ben içiyorum genelde. pilsner'se zaten bişey olmaz da ipa falansa bi koklayın yine :)

kesinlikle içilmez zaten bira sağlığa zararlı bir de skt'si geçmiş

İçilir.

Apple Türkiye garantili olduğu sürece benzinlikten alsan da olur. Nereden alındığının önemi kalmıyor.

www.epey.com

burada satış yapılan her yeri ve 15 dakikada bir güncellenen rakamları görebilirsin. ben buradn takip edip almıştım, amazon sık sık en ucuza satan yer oluyordu geçen sene

Trendyoldan aldım ben, geldi gayet.

neresi ucuzsa ordan al. trden satılanların hepsi apple türkiye garantili. appleda başka türlü garanti yok.

Türkiye'de satılanların hepsi Apple Türkiye garantili değil. İthalatçı garantili cihazlar da var. Paralel ithalat yöntemi ile getirilip satılan cihazlara Apple servis desteği vermiyor. Hatta modeline göre bazı cihazların parasını ödeseniz de tamirini yaptıramıyorsunuz. ABD cihazları bu şekilde örneğin. Daha geçen gün batarya değişimi için servise gittim, garantiyi geçtim, parasıyla bile tamir etmiyorlar.

Ben Hepsiburada'dan almıştım Mart ayında. Sorun yaşamadım. Diğer yerlere göre 500TL daha ucuzdu.

inatla ve ısrarla ses çıkış gücünü yazmamışlar ilginç. bu yüzden bir kıllandım bu ürüne. komşulardan bu kadar korkmana gerek yok bassı kısarsın olur biter.

www.hepsiburada.com
ben bunu kullanıyorum 2 senedir. çok memnunum.

www.amazon.com.tr

Ben şunu almayı düşünüyorum incelediğim kadarıyla da güzel bir ürün, iki hoparlörü yanlarınıza yerleştirebilecekseniz.

ben jbl 9.1 dolby aldım, baya uyguna denk geldi ondan aldım.film için alıyorsan dolby olmasına dikkat et. komşu olayını çok takma sesi ayarlarsın. bütçeni yazarsan ona göre tekrar bakabilirim. ama hoparlör +amfi ye aşina olmayan bizler için alacağın ortalama bi sounbar vaov dedirtecektir muhtemelen.

Şu ana kadar kimse "alma ya ne gerek var napıcan" demediği için aldık bakalım. Hayırlısı.

Ürün 280W'mış.

@atom karıncanin torunu: Bu ürün de güzel görünüyor üstelik Sony. Teşekkürler.

@kapti: Evet Dolby Atmos deneyimleyeceğiz bakalım nasılmış...

Teşekkürler.

diye de bilirler, demeye de bilirler.

Kurumsal şirkette demezler genelde.

burdan cevap alamazsin. reanarchy +1

bu verdiginiz paraya ocak zammi da dahil mi diye sor direkt.

Evet başlangıçta sorabilirsiniz bence. Ama ben yapacaklarını düşünüyorum tekrar, 3 ay var arada.

Baştan konuşulur bu konu. 2022 zammını sana önerdiğimiz ücretin içine ekledik diyip zam yapmayacağız diyebilirler.

Eğer böyle bir şey demezlerse Ocak ayında zam alırsınız. Kurumsal/düzgün firmalarda böyledir.

is yerinin politikasina bagli. teklif sirasinda sorabilirsiniz +1

kurumsal firmalarda bu tür politikalar bellidir ve size gönderilen iş teklifinde ya da diğer dokümanlarda genelde yer alır.

mesela ben de ağustos başında yeni işe başlayacağım, yollanan evraklarda zam politikası temmuz 1'e kadar işe girenlere enflasyon + performans şeklinde temmuz 1'den sonra girenlere ise sadece enflasyon oranında şeklinde belirlenmiş.

az yapabilirler. ama sormakta fayda var. sonra hem sizin hesabınız yanlış çıkmasın, hem de firma ile kavga etmeyin

Altyapı destekliyorsa değişir.

Yıllar önce Vodafone 16 kullanıyordum. Ortalama 14 mbit alıyordum.

Daha önce turknet 35 kullanıyordum. 27 veriyordu ortalama.

Turknet 100 mbite geçtim 7-8 ay önce ortalama 95mbit alıyorum su an.

Değişir.

35 MBit'e kadar hizmeti verirken 15-28 arası görmenin nedeni yoğunluğa göre hızın otomatik olarak düşüyor olması. Yani sistem bilerek düşük oranlı hız veriyor sana herkese kesintisiz hizmet verebilmek için. 100 MBit'e kadar paketine geçersen reelde 50-80 MBit arası hız alırsın yine yoğunluğa göre. Örneğin gece 3 gibi girersen şu an da 35 MBit'e yakın hız görürsün.

Şu an kullandığın modemin arayüzünde bağlantı bilgilerinin yer aldığı ekranı bulabilirsen eger hattının desteklediği maksimum hızı görebilirsin.

Ben türknet kullanıyorum. Modemimdeki baglantı bilgilerim aşağıdaki gibi, buna benzer bir ekran arayacaksın. bu şekilde net bilgiye ulaşabilirsin.

www.hizliresim.com