What’s in a name dışındaki Netflix’teki gösterilerinin hepsini izledim. Bence en iyisi, hem espriler hem de sahnedeki enerjisi yönünden Equanimity idi. En zayıfı ise The Closer diye düşünüyorum, aynı konuları tekrara düşmeye başlıyor son şovlara doğru ama güldüm tabii yine de. Sanırım sıralama yaparsam:

Equanimity > The Age of Spin > Sticks & Stones > Deep in the Heart of Texas > The Bird Revelation > The Closer

şeklinde gider.

Bütçe sıkıntısı yok derken şu olur mu mesela: www.sahibinden.com

Pahalı gelirse şu var: www.hepsiburada.com

Bir de mesela Iphone 14 pro max ile çekip tatmin olmadığınız bir şey mı oldu da makineye yöneleyim dediniz anlamadım en pratik telefon olabilir sizi için

canon EOS M50 veya sony A6300 - A6400 gibi bir aynasız makina işini görecektir. bütçem 40-50 bin diyorsan gene canon-nikon veya sony marka bir full frame makina seçebilirsin.

ancak cep telefonları fotoğraflar üzerinde ciddi miktarda oynama yaparak görüntüyü düzeltiyor. bu makinalar düzeltme işlemi yapmaz. bu yüzden iyi obje fotoğrafı çekebilmek için aydınlatma ve doğru lensi seçmen önemli.

yani bir dslr makina ile eğer doğru ortamı oluşturmazsan kolaylıkla cep telefonundan daha kötü fotoğraflar çekebilirsin. tahminim ürün çekimi - kataloglama gibi bir iş yapaksın. youtubede bu konuda çok tutorial var. makinanın yanında lightbox ya da softbox gibi ürünler ve tripod da temin etmelisin.

orpheus söylenmesi gerekeni söylemiş. Telefonlar akıllı işleme teknolojileriyle çok iyi ve standart kullanıcıyı tatmin edecek sonuçlar veriyor. Son yıllarda ilk tercih telefon olmalı diyorum ben o yüzden.

Sensör boyutu ve raw çekim dolayısıyla herhangi bir aynasız veya dslr çok keskin görüntü verebilir ama DOĞRU ŞARTLARI SAĞLARSAN. (bak herhangi diyorum, 2010'larda çıkan Canon 600D ile bile)

Geçenlerde arkadaşımla ege’de birkaç antik kenti gezdik. Ben olympus kameram ve olympus sistem için hiç de fena olmayan lenslerimle fotoğraf çektim, arkadaş ise samsung s21 fe telefonuyla. Hem kendi çektiklerime, hem de arkadaşın çektiklerine baktıktan sonra dün tüm setimi sarı sitede ilana koydum. Orta seviye kameralı bir telefon böyleyse iphone 14 pro max ile çekilenleri düşünemiyorum. Ben çekim yaparken diyaframdı, enstantaneydi, netlemesiydi uğraşıp dururken arkadaşın sadece kadrajı ayarlayıp fotoğrafı çekmesi de cabası. satışa koyduğum set için istediğim fiyat da 33K bu arada, sırf hobi aksesuarı olarak kenarda tutmak için bence büyük para.

Eğer baskı falan almayacaksanız, sadece internette fotoğraf paylaşmak için kesinlikle makina almaya gerek yok. Bence zaten budget sınıf fotoğraf makinası sektörü bitmeli, boşa kaynak israfı.

evet, telefonunuza da o şarkıları indirirseniz spotifydaki yerel klasörde gözüküyorlar ve telefon üzerinden dinleyebiliyorsunuz

PC’de yerel klasördeki şarkıları bir playliste ekleyin. telefondan da wifi ağına bağlanıp spotify’da o playlisti indirme seçeneğini seçin.

MSI’ın bu tip hazır kasaları hak ettiğinden daha pahalı oluyor. 3060 Ti’lı hazır sistemler artık 18K’dan falan başlıyor, üstelik 12. nesil işlemci ile birlikte. Örnek:

www.gamegaraj.com

Sizin attığınızın güç kaynağı falan daha iyidir tahminen ama güç kaynağı dışında işlemcisi daha iyi, kalanı ise MSI ile aynı özelliklerde bir sistem 6K daha ucuza geliyor, buradan hesaplayın MSI’ın uygun olup olmadığını. Gamegaraj’daki sistemi önermiyorum bu arada, biraz bekleyip daha kaliteli parçalar içeren bir sistem bulunabilir.

1080p çözünürlükte 3060 Ti 3-5 yıl boyunca işinizi rahatlıkla görür. Full HD için gayet iyi bir ekran kartı. i5 eski i7, i9 yeni diye bir şey yok, önemli olan nesildir, yeni nesilde genelde mimari değişir ve yeni neslin i5’i, önceki neslin i7’sinden daha performanslı olabilir. mesela i7 12700K alacağınıza i5 13600K alırsanız oyunlarda alacağınız performans daha iyi olur. Aynı şekilde i9 11900K’dan da daha iyidir i5 13600K.

Tavsiyem DH forum, Technopat gibi yerlerde bütçenize göre hazır sistem tavsiyesi aramanız, eminim bu attığınız MSI’dan daha iyisini daha ucuza alabileceğiniz tavsiyeler verenler olacaktır.

detayli tavsiyeler icin sagol hocam. dedigin sitelere bakacagim

Sitelerinde tek tek aramayı denediniz mi?

Edit: Yuh be, Blu TV - Netflix - Prime Video sitelerinde film arama yapılacak bir alan yok. Siteye girince sadece oturum aç veya abone ol gibi şeyler var.

Ya bir bakayım aradığım film var mı? Varsa olurum belki abone!

Google araması yapınca resmi olarak yayın hakkına sahip olan yerleri gösteriyor ilk sırada.

Mesela Harry Potter aratınca izlenebilecke yer olarak Netflix çıktı.

Zor ölüm 4 arattım mesela, Disney+ çıktı izlenebilecek yer olarak.

Tek tek hepsine bakmanız lazım herhalde.

letterboxd'de her filmin sayfasına bakarsanız hangi platformlardan izleyebileceğinizi filmin afişinin sol alt kısmında gösteriyor.

Hızlı ve Öfkeli serisi Prime'da mevcut.

justwatch sitesi de iyi bir kaynaktır.

Netflix' de Harry Potter ve Batman vardi sanırım.

justwatch'a uye olup kullandiginiz platformlari isaretleyin; daha sonra arama yaptiginizda sizin kullandiginiz platformlarda var mi gorebilirsiniz. orn: www.justwatch.com benim gordugum su anda tek eksigi beinconnect'in listelerinde yer almamasi onu da eklemeleri icin geribildirimde bulundum.

Harry Potter, Batman ve Die Hard serileri iTunes’da var. İster satın alır, ister kiralarsınız. Tümü 4K diye biliyorum.

Ken Loach filmleri.
Looking for Eric
Sorry We Missed You
Jimmy's Hall

plase Lucia y el Sexo

benzer şekilde işini kaybeden bir grup insanı anlatan the full monty de güzeldi, acı-tatlı türden bir film. uk yapımı.

abd yapımı olarak da what’s eating gilbert grape çok severim. sıradan insanların hayatını anlatan sakin filmler hoşuma gidiyor. 83 yapımı local hero’yu da çok severim bu sakinliğinden ötürü. fazla politik olmasa da mesajı olan filmlerden.

Ben de Ken Loach önerecektim @heritage yazmış. O vakit I Daniel Blake diyeyim ben de.

Amy Winehouse

Amalia Rodrigues
Ümmüşen
Marianne Faithfull
Birdy
Sia

Edit: Aurora

Aretha Franklin ve hemen hemen bütün soul şarkıcıları

www.youtube.com

Floor Jansen - Nightwish

www.youtube.com
Within Temptation'un solisti, Sharon den Adel'e de bakabilirsin.

jefferson airplane
imany
kai
nalan altınörs
lera lynn
sharon van etten
julien baker
Fairuz

florence welch - www.youtube.com

(bkz: beth hart )

am I the only one (live) - youtu.be

dinah washington

youtu.be

etta james

www.youtube.com

youtu.be

stevie nicks
jefferson airplane
shocking blue

florence welch +1
hannah reid (london grammar)

Bütçe hangi boyuttan iki adet almaya yetiyorsa ondan almak gerekiyor.
4 TB'lık disk bozulunca ortada arşiv kalmayacak, yazık olacak.

Ne arşivi, ne kadar yere ihtiyacınız var, onu bilmiyoruz ki hiç.
Tamamen kendi uyduruk izlenimim en güvenilirin 1 TB olduğu, sonra 2TB olduğu 3 ve 4 TB disklerin daha güvenilmez olduğu. Bu konuda hiçbir bilgim yok, sadece his.

bunlar SSD degil herhalde. Eger eski tip aliyorsan sakin "kucuk" olanlardan alma cabuk bozuluyor, cok hassaslar. Buyuk olanlardan al..

Bende 2TB var WD Essentials mıydı neydi. Adaptörlü. 10 yıldır kullanıyorum.

bende 3 tb ve 16tb var sıkıntı olmadı su ana kadar

2TB üzeri harici HDD'lerin bazı TV'lerde çalışmadığına denk gelmiştim. Hatta kendime 5TB harici disk alırken endişeliydim TV'ye bağladığımda çalışmazsa diye ama bendekinde sorun olmamıştı. Eğer film indirip TV'ye bağlayıp izleme gibi düşünceniz varsa aldığınız modelin yorumlarına bakın TV'lerde sorun oluyor mu diye.

2. link eski üretim eski kasa . motor güçleri aynı.
fiyat önemliyse ucuzu alın

Üstteki modelden iki tane var evde 9000 BTU aynı şekilde. Bir tanesi yatak odamda takılı ve uyurken de çalıştırıyorum, ses falan duymuyorum, performansı da iyi çabuk soğutuyor, ısıtmasını nadiren kullanıyorum ama o konusa da memnunum.

Electric olan eski model mi bilmiyorum ama hakiki Mitsubishi klimalar Electric olanlar diye duymuştum. Zaten fiyat farkları çok oluyor. Bu arada mitsubishi heavy industries’in kendi sitesinde daha ucuz olması lazım üstteki modelin, geçenlerde diğer oda için fiyatına bakayım demiştim 13500 TL gibi bir şeydi.

kargo yapılmayacak olsa amazon iptal etmenize izin verir. lojistik servisine ulaşmış ürün talimatı o yüzden sistemin karışmaması için önce onların raftan alması vs bekleniyor. ondan sonra yola çıkınca teslim almazsınız geri gider. amazon için daha maliyetli ama bu işi böyle yürütüyorlar.

bayramda çalışmayan amazon değil kargolar. muhtemelen amazon çalışıyor.

Amazon AGT kurye ile de çalışıyor. AGT kurye pazar günü de teslimat yapıyor, bayramda da çalışıyor olabilirler.

Ayrıca gönderime hazırlanıyor aşamasında bir sürü siparişimi iptal ettim, yani hepsi değilse de birçoğu tekrar deneyince iptal oluyor. Kabul etmediyse defalarca tekrar deneyin, her defasında iptal gerekçesini farklı bir şey seçin.

müşteri hizmetleri ile iletişime geç belki çözüm bulurlar.

Çok öznel bir konu. Mesela şimdi çok iyi bilinen Hitchcock çok iyi işçilik yapmış olsa da kendi zamanında değersiz filmler yapan yönetmen gibi anılıyormuş.

Bence toplumları etkileme (her kültürden) ve klasik anlatıyı kullanmak açısından Steven Spielberg bayaaa baya iyi bir yönetmen. Ama neye baktığına bağlı kimi Lars von Trier de diyebilir, sadece oyuncu yönetimi ve sahnelemesine bakarsan belki bambaşka biridir. Gişe başarısı (kitleleri etkileme) olarak bakarsan James Cameron bir numara ama iyi yönetmen demem ben şahsen. Biricik bir özelliği yok.

Martin scorsese valla bence.

Terry gilliam

Çünkü filmlerini ana akım hollywood tarzı çekse sonlarını hollywood un sevdiği gibi bağlasa çok daha tanınır ve para yapardı fakat kendine has yönetme kesme yazma tarzı var, bazen çok tuhaf bazen gereksiz fakat kafasındaki gibi kendi istediği gibi yapıyor öyle olsun istiyor ünü parayı itip canının istediğini çektiği için nedense bu tuhaf adama saygı duyuyorum

Yüzüklerin Efendisi'ni düşününce Peter Jackson. Avatar'ı düşünce James Cameron. Film türüne göre değişir.

Bence Werner Herzog. Çünkü:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Steven Spielberg de olur + James Cameron da olur + Asgar Ferhadi de ++++ bi çok olur. öznel, kişisel bir soru olmuş.

çok öznel +1

yaşayanlar arasında filmografisi en güçlü olan martin scorsese derim. tarzına en çok sempati duyduğuma ise jim jarmusch derim. spielberg olsun, cameron olsun bu yönetmenlerin filmlerinde prodüksiyon yönetmenliğin önüne geçiyor bence. benim nazarımda spielberg, cameron, ridley scott büyük “stüdyo” yönetmenleri, ötesi değil. hatta ridley scott’a bir sürü boş filmine rağmen diğer ikisinden daha çok saygı duyuyorum, blade runner ve alien gibi kültlerin hatrına. scorsese de tamamen bağımsız değil, o da büyük stüdyolarla çalışmış ama filmlerinde stüdyo değil yönetmen filmi tadı hep baki, bu yüzden daha değerliler benim için.

Soğuk-sıcak tutma performansından bir şikayetim yoktu.Ancak dış tarafındaki renk bir süre sonra soyulmaya başlıyor.Asitli içecek koymamama rağmen içi sapsarı oldu.Sadece kahve ve bitki çayı için kullanıyorum.Velhasıl Stanleye geçtim.

henüz contigo tr’ye gelmemişti amazon us’den autoseal modelini almıştım. termos geldi, sabah sıcak kahve koyuyorum, 1,5 saat sonra işyerinde açıyorum kahve ılık. amazon’a yazdım termos sizde kalsın size hediye çeki verelim başka model alın dediler. o kadar övmüşler ki contigo’yu, bu kez byron modelini aldım. geldi o da aynı. yorumlarda yazmışlar kahveden önce sıcak suyla çalkalayın diye, o şekilde de denedim sonuç aynı belki 15dk daha geç soğumuştur. yine yazdım amazon’a bu kez o termos da kalsın para iadesi yapalım dediler. yani bedavaya iki tane contigo termosum oldu ama işimi görmüyor. başucumda matara olarak kullanıyorum şimdi birini, yazın koyduğum suyu birkaç saat serin tutabiliyor en azından.

termos olarak zojirushi aldım en son. contigo’dan net şekilde daha iyi ama hala beklediğim gibi değil. evde 20 yıllık bir termos var markasız litrelik çelik olanlardan, marka termoslardan kat be kat daha iyi koruyor ısıyı.

ikea uphetta

hepsi olur aslında ama bitki çayı için cam demlik öneririm. borosilikat özellikli olanları ısıya dayanıklı oluyor. tealight mum ile sıcak tutabilirsiniz.

www.trendyol.com

Boyner- Taşev
www.boyner.com.tr

www.ikea.com.tr

bitki cayi icin ben de french press yerine demlik tavsiye ederim

www.hepsiburada.com

www.ikea.com.tr

bir milyoncularda daha ucuzlarını bulabilirsin.

ben caydanligin ustunde de kullanıyorum pratik oluyor

ikea olanını sakın almayın. kulpun olduğu plastik kısmın vidasını 3 günde bir sıkmanız gerekiyor.

www.krc.com.tr

şu tip vidasız kulplu olanları tercih edin.

Bodum markaların filtreleri uzun ömürlü ve kaliteli oluyor. Bir çok yerde bulabilirsiniz. En son sturbucks'larda da satılıyordu.

Önemli bir nokta, karıştırma yaparken veya başka zamanlarda çay kaşığını cama vurmamak ve dikkatli davranmak.
Genellikle kaşık içine atıldığında kırılıyor.

beni kopekli filmler daha cok aglatmisti. mesela:
Hachi: A Dog's Tale
Marley & Me
Eight Below
A Dog's Purpose

diger aglatabilecek filmler:
the green mile
mar adentro
my sister's keeper
manchester by the sea
dancer in the dark
big fish
about time
50/50
a monster calls

"the mist", korku/gerilim filmi ve pek acikli bir film degil ama sonu adama koyabilir. en surpriz sonlu filmlerin basina da oynuyor. bonus olarak ekliyorum.

acikli anime filmler:
a silent voice
grave of the fireflies
i want to eat your pancreas
5 centimetres per second
wolf children
your name

mar adentro için +1 demeye geldim. özellikle sağlığını ve mobilitesini kaybetme konusunda ciddi anksiyete yaşayan, bu konuda bazı sağlık sorunları da olan birisi olarak izlediğim en ağır filmlerden biriydi. koskoca adamım, aynen söylediğiniz şekilde ağlamaktan helak olmuştum.

savaş filmlerine ilginiz varsa ikinci olarak idi i smotri'yi önerebilirim. bu da izlediğim en ağır, en gerçekçi, en vurucu savaş filmi olabilir. insanı kalbini ateşe atmışlar gibi yapıyor.

üçüncü olarak aslında tam helak olmalık değil ama klass geldi aklıma. estonya yapımı olan. esasında lise öğrencilerinin zorbalığı konulu bir film, ağlatır mı bilmiyorum ama o da çok rahatsız edici ve ağırdır, ben ma ei sure çalmaya başladığında ağlarsınız diye düşünüyorum.

aglatabilecek turk filmleri:
canim kardesim
incir receli
babam ve oglum
ucurtmayi vurmasinlar
7. koğuştaki mucize
beyaz melek

grave of the fireflies +1

Dancer in the dark

7.koğuştaki mucize

Hatchi
Sophie's Choice
The Notebook

The Broken Circle Breakdown
Manchester by the sea
Grave of the fireflies
Lilya 4ever
Quo Vadis, Aida?
Turtles can fly

tespitin doğru, zamanında şurada da tartışmıştık: www.eksiduyuru.com

yani burada ciddi bir para kazanıyorsan - kazanma ihtimalin varsa, dolar kuru vs durumlarından bir şekilde uzak kalabiliyorsan ve tek çalışıyorsan avrupa'ya gittiğinde ekonomik yaşam standartların aynı kalır ya da daha düşük olabilir (araba - elektronik - vize serbestliği dışındaki konularda tabii) bunun dışında gidenlerin hepsi de maddi sebeplerle gitmiyor, belki de oraya gidip bir tık aşağı para kazanmak seni daha mutlu edebilir ya da etmeyebilir.

Göteborg'da bi arkadaşım var, hayatından aşırı memnun. O da 3k civarı bir şey alıyor diye biliyorum. TR'de olsa sizinkine benzer bir maaş alırdı muhtemelen.

Ama bu tercih aşırı kişisel bir şey. Mesela maddi olarak çok daha fazla paran olmaz ama daha "sakin" bir hayatın olur belki, o da istediğin bir şeyse hayat standardın yükselmiş olur vs. 3k Euro çok iyi bir para değil, ama mevzu sadece para da değil. Sırf TC siyasetinden uzaklaşmak için bile kaçan bi sürü insan var.

Ben şahsen 20-30k Euro vermedikleri sürece İsveç'e / Kuzey Avrupa'ya gitmem. Karanlık ve soğuk sevmiyorum, güzel hava, güzel yemek, insanlarla kolay sosyalleşmek benim için önemli. 5-6k civarı Hollanda teklifleri geliyor ayda bir, kabul etmiyorum.

Alanınızı bilmiyorum ama remote iş yapabiliyorsanız o parayı burada almanız imkansız değil. TR'de yaşayıp EU/US maaşı almak tam bir f/p canavarı. Sizin yerinizde olsam bunu yapmaya çalışırdım, ki zaten şu an öyle yapıyorum.

Tespit doğru ancak akıl yürütmenizde şu kısım eksik olabilir; göç ettiğiniz gibi mi kalacaksınız? Maaşa zam almayı kastetmiyorum. Ne kadar sürelik bir plan yapıyorsunuz ve o süre zarfında türkiyeydeki ekonomik durumu ve burada yapabileceğiniz işlerin getirisini nasıl değerlendiriyorsunuz. Örneğin dil öğrenecek misiniz, orada bir- iki yıl iş deneyimi isveçteki bir sonraki iş başvurunuzda nasıl bir katkı sağlayacak gibi gibi. Bir de tabii oturum olayı var, yüksek nitelikli göçmen olacağınız için kalıcı oturum almak uzun zaman almaz ye düşünüyorum. Gelir seviyesinden bağımsız olarak türkiyede mutluysanız başka ama diğer türlü kalıcı oturum şansı gibi bir kriter varken kıyaslama bile yapmam ama bu göç kararı çok kişisel birşey.

Eskişehir gibi bir yerde o kadar maaş alan birinin başka ülkeye gitmesi mantıklı değil.

Ama illa başka ülkede yaşamak istiyorum diyorsan o ayrı. Gelir umrumda değil ben farklı ülkede yaşamak istiyorum diyorsan gidilir.

Bu gelirle eskişehir'den ya da başka herhangi bir yerden çok rahatlıkla birkaç ev alırsınız.

Şahsen Türkiye'de 19.250 lira kazanıyor olsam en azından şimdilik yurt dışını düşünmezdim.

Cok uzun yazdim sonra sildim.
Zamaninda turkiye'de 3bin dolar aliyorum zaten diye gitmedim. asiri pismanim.

Mutlaka git, bana dua edersin bir de ps5 gonderirsen sevinirim.

O site de sacmaliktan baska bir sey degil. Yari parasina bile buradan daha cok alim gucun olacak.
Bin euro'ya araba alirsin.

19250 lira bugün için süper bir mühendis maaşı değil. Harcamalarınız çok değildir, azla yetinirseniz bile süper, iyi bir maaş değil. Bugün ve gelecek için size bir güvence sağlayacak bir maaş değil bu maaş. İki kişilik bir aileye bile neredeyse zor yeten bir maaş. Ev almak zor. Arabada öyle.


Avrupa'da iş arayışınız varmış, ben yerinizde olsam Avrupa fırsatını önümüzdeki 2 yılım için denerdim. Bu fırsatı denerseniz hayatınıza ne kadar artısı olur, 1-2 yılın sonunda dönmeye kalksanız iş bulma şansınızı en iyi siz bilirsiniz. Avrupa'da yapacağınız işin size döndüğünüzde burada maaş, prestij açısından artısı olursa tercih edin.

Çocuklarımı düşünür yoksa da ilerde olacak derhal giderdim.

Vallaha eğer tek kıstas paraysa ve hiçbir şekilde yurtdışına tatile gitme, çocuğun geleceği, araba alma, ülkenin geleceği, ülkedeki güvenlik, huzur vs önemsizse evet türkiye iyi.

Avrupa'da maaşlar arasında uçurum yok. Yani yeni başlayan asgari alip 5 yıllık deneyimli 3 katı alir diye bir olay yok. Yani bunu seven kişiler tabiki Türkiye gibi yerlerde, dubai'de ya da amerika taraflarında iş bakmalı. Avrupa böyle bir yer değil. Dün hintli bir arkadaş ile konuşuyorduk, bir iş arkadaşı rahatsızlık sebebiyle bir sene falan iş yapamayacak ama ya iyi ki Fransa'dayız resmen hiç aklımıza "what if" sorusu gelmiyor dedik ki harbiden öyle. Aklıma ya işle ilgili sorun olursa, ya sağlıkla ilgili sorun olursa sorusu gelmiyor çünkü hepsinde güvence var.

Bu arada bahsettiğiniz maaşlara isvec'te yaşayan arkadaşın tek derdi ev alamamak çünkü sistem garip ve evler pahalı çünkü Türkiye gibi canı isteyen ev yapamaz. Onun dışında baya mutlu kazandığı para ile. Müzik, fotoğraf, çeşitli hobilere yüzlerce Euro harcıyor, yatırım yapıyor vs. Hayattan çok mutlu. Istediğinde Türkiye'ye geliyor.

Ben de misal şu an 2800 euro civarı net alıyorum Fransa'da. Türkiye'ye birinin gel demesi için 3500 Euro falan Türkiye'de vermesi lazım. Türkiye'ye öyle 20-30 bin lira için ayak basmam izmir/eskisehir fark etmez. Görüş farkı yani.

Bu arada ben giderdim isvec'e ama başka ülke varsa ona bakardım. Nordik ülkeleri sevdiğim yerler değil.

avrupada yasiyorum gelirim net 4000+ €, numbeoyu hic kullanmadim ama 19 bin lira bence para degil. 1000€ nereden bakarsan.

yani avrupada öyle aylik 20 binler olmaz ama rahat yasarsiniz. kendi oturdugum evi almak mesela yerine göre ciddi sacma olabiliyor. bende sacma mesela, surada sormustum hatta
www.eksiduyuru.com

paradan daha degerli seyler var bence, canim istediginde pragda, berlinde konsere giderim, parise, londraya müzeye giderim, disneylanda, legolanda giderim ikinci kere düsünmem, paranin hesabini yapmam. bu bence fark yaratiyor, bunu bana eskisehir veremez.

daha yazdim bir kac sey ama sildim. acikcasi sunu düsünüyorsaniz bence zaten kalin eskisehirde yurt disinda mutsuz olursunuz.

türkiye ile isveç arasındaki tek fark alım gücü değil ki. bir şehir magandasına denk gelmenize bakar bu ülkede hayatınızın kayması. en nezih semtte de yaşasanız, en kurumsal ve en iyi maaşlı işte de çalışsanız insanla muhatap olduğunuz sürece medeniyetsizlik, kişisel alana saygısızlık, kültürsüzlük her yerde. türkiye’de 25k kira verip oturacağınız yerde bile huzur bulacağınızın bir garantisi yok, ruh hastası bir komşuya bakar huzurunuzun kaçması. egosu şişik bir yöneticiye bakar aldığınız bol sıfırlı bir maaşın gözünüzde değersizleşmesi.

tabii ki binbir hesap yaparak ev arkadaşıyla oturulacak bir senaryoda konu tartışılır ama tek başınıza sorunsuz yaşayabileceğiniz bir bütçeyle tartışılacak bir tarafı yok bana göre. Çok değil 6 ay sonra iş, sağlık, sosyal hayat anlamında hayatımın nasıl olacağını bilemedikten sonra ne yapayım hesabıma yatan aylık 30k parayı.

bizim insanimizin en buyuk yanilsamalarindan biri, yurtdisina cikinca birden bire medeniyetin pamukla kapli sevkatli kucagina agircekim dusecegini sanmasi. ulkenin tabelasi isvec olunca default olarak sag kapi komsunun murat bardakci, sag kapi komsunun ilber ortayli kalibresinde adamlar oluvericek saniyorlar. Trafikte karsiniza cikan her adamda bir ustun dokmen nezaketi, patronunuzda bir dogan cuceoglu sukuneti vs.

ben de oyle saniyordum da iste hayaller ile gercekler pek birbirini tutmuyor. asansore beraber bindigim cekik gozlu teyze sabahin korunde gegirince, tiklim tiklim metroda karsimda oturan kiz tirnaklarini kesmeye baslayinca, restaurantta calisan arkadasim bicaklaninca, kafasina bir binadan kopan beton parca dusen arkadasimin nisanlisi olunce tabii hayaller cokuyor.

Bu arada Avrupa'da neden çok yüksek paralar olmadığını şöyle anlatmak istedim çünkü anlamayan oluyor;
Aldığın para Türkiye asgari ücretin 4.5 katı.

Fransa'da asgari ücretin net 4.5 katı 5700 euro yapar.

Yaşadığım 500-600bin kişilik yerde bu para ile yapabileceklerin;
Villa kredisine girip 25 senede havuzlu villa ödersin. Ya da 1300-1400 euroya villa kiralarsın.

Bir adet 2022 model 3.18 m model sıfır araba alırsın. Sigorta ve benzin masrafı ile (vergi yok) sana ayda 1300 euroya falan mal olur. Ha ikinci el falan desen bir sürü seçenek çıkar. Ben premium seçtim.

Tek başına sürekli en kaliteli organik malzemeleri alsan, kaliteli içki takılsan dışarı çıkan falan 1000 euro mutfak masrafı olur.(biz iki kişi 650-700 ödüyoruz. Haftada bir dışarı çıkacak 850 falan oluyor)


Evin giderleri ayda tahminen 400 Euro civarı olur.

Geriye istediğini yapacağın 1700 Euro kalıyor. Yani parayı harcayacak zaman bulamazsın o kadar yüksek para. Ayda bir kez iki günlük tatil yapsan 400-500 Euro gider. Gene bir sürü para kaldı.

Türkiy'de 19 bin lira ile bunun yarısını yap tebrik edeyim. Kısacası Avrupa'da Türkiye'deki gibi maaş verilmemesi normal.

en.wikipedia.org

stacker.com

www.imdb.com
"az kişi mi biliyor?" bilemiyorum ama tek mekan filminde son noktadır(arkadaşın verdiği linkte de var zaten).

stacker sitesindeki listedeki filmlerin bazıları tek mekan kavramına uymuyor. 50 katlı gökdelende geçen die hard da tek mekan sayılmaz artık. reservoir dogs ona keza. tek mekan denince aynı oda, salon vs olmalı yani plan hiç değişmemeli bence. bu yüzden the thing, alien, dog day afternoon gibi filmlerin de tek mekan olduğunu düşünmüyorum. hatta das boot bile tartışılır bence, koca uboat’un dört bir tarafını görüyoruz nesi tek mekan.

listede olmayanlardan coherence derim ben de. izleyeli uzun zaman oldu ama k-pax de öyleydi sanki.

Liste güzel. İçinden önerim, locke ve tape.

den skyldige

www.imdb.com

Lal gece

Şunu bi oku bro: eksisozluk.com

@zaman tamircisi logitech’e ulastim unifying aliciya yonlendirdi ve garanti kapsaminda degilmis.

milletimiz sağolsun logitech'in müşteri desteğini de kötüye kullandığı için artık logitech bu tarz konularda eskisi kadar yardımcı olmuyor.

sadece genel bilgi ve yanında ona benzer birkaç önemli diktatörün hakkında da bir şeyler öğrensem fena olmaz diyorsanız kesinlikle 'Nasıl Diktatör Olunur' belgeselini tavsiye ederim. izlemesi çok keyifli, dili müthiş, şakalı şukalı genel hatlarıyla bu insanların hayatını anlatıyor.

izlediğim en kapsamlı 2.dünya savaşı belgeseli 26 bölümlük "the world at war" idi. savaş öncesinden itibaren almanya'yı, hitler'in nasıl güçlendiğini de anlatıyordu ilk bölümlerinde, tavsiye ederim.

www.imdb.com

www.imdb.com

bu belgesel gayet doyurucuydu.

aynı zamanda kitap tavsiyesi vereyim. klaus p. fischer'ın nazi almanyası - yeni bir tarih adlı kitabı okuduğum en kapsamlı nazi almanyası kitabıydı. bende de dağınık olan birçok bilgiyi toparlamamı sağladı.

3. Reich'ın kendi propaganda belgeseli de var, triumph des willens. ölmeden önce izlenecek 1001 film gibi listelerde de yer alıyor.

www.imdb.com

Goturur. Oyun konusunda yer yer kosmaz ama yurur. Gunluk kullanim icin 10 sene goturur.

abd'de yaşıyorsanız neyse ama tr'ye alacaksanız amazon'un avrupa ülkelerinden almanızı öneririm. global garanti sunan markalar dışında abd'den alınan ürünlerde garanti süresi 1 ayla sınırlı satıcı amazon da olsa. avrupa'da ise 2 yıl garanti kapsamı içerisinde türkiye. benzer özelliklerde ama ekranı 17,3 inç, ssd'si 1tb olan bir model var amazon uk'de, sanırım bir miktar da ucuza geliyor örnek olarak bunu düşünebilirsiniz:

www.amazon.co.uk

arayınca illa ki daha iyileri de bulunur ama eu ülkelerine bakın tr için ise.

en basitinden RTX 3070'li model yukarı attığım 3060'lı modelden bile daha ucuz:

www.amazon.co.uk

1- Kesmeşeker - Metin Kurt Yalnızlığı

2- Yavuz Çetin - Her Şey Biter

3- Aşık Veysel - Anlatmam Derdimi Detsiz İnsana (Harekete Kimse Mani Olamaz)

Ama az oldu gibi, aklımda başka bir sürü şarkı kaldı.

yasar - kumralim
tarkan - salina salina sinsice
kubat - bahca duvarindan astim

ben sadece tarkan, yasar ve kubat'i dinliyorum galiba türkce.

1:Levent Yüksel-Bu gece son.

2:Mor ve Ötesi-Bir derdim var.

3:Gökhan Kırdar-Yerine sevemem.

Şimdi uzaklardasın
Gesi bağları
Bir ay doğar

1) Mor ve Ötesi-Cambaz
2) Düş Sokağı Sakinleri-Gayret Et Güzelim
3) Kimseye Etmem Şikayet

1. Sertab Erener - Aslolan Asktir www.youtube.com
2. Hande Yener - Bu Yuzden www.youtube.com
3. Goksel - Istemeyerek Istemeyerek www.youtube.com

yavuz çetin - benimle uçmak ister misin
110 - özledim seni
bülent ortaçgil - yağmur

düşmedim daha gemiler duymak istiyorum

unfaithful geldi aklima, a perfect murderin benzeri gibi.

Gerald’s game

the ghost writer
dead man’s shoes

Izlemedikleriniz varsa:

Insider 1999 m.mann
Thief 1981 m.mann
Sleuth 1971
Dial m for murder (perfect murder'in orijinali)
Strangers in the train
Suicide kings
To live and die in LA
The Conversation 1974
Arlington Road 1999

showbiz komple album. muscle museum ve unintended ilk iki

sıralamasız olarak unintended, starlight, sing for absolution, hysteria, time is running out, muscle museum, supermassive black hole en çok dinlediklerim sanırım.

Exogenesis Symphony
uprising
the globalist
thought contagion

tabii psycho, hysteria falan yazmazsam da ayıp olur şimdi

citizen erased

hysteria
uprising
psycho

sing for absolution
unintended
uno

Micro Cuts
Megalomania
Space Dementia
The Small Print
Butterflies and Hurricanes
Endlessly (sentetik soprano sesi hariç)
Knights of Cydonia

İlk dört albümü cidden çok seviyordum ben bunların dinlemeyeli epey olmuş, sonraki albümlerde çok büyük hayal kırıklığına uğramıştım. Hala da küfürler ederim.

citizen erased.

Demin bulaşık yıkarken unintended söylüyordum iyi denk geldi bu soru :)

En sevdiğim ise uprising olabilir.

Starlight.

Sonraki ise knights of cydonia

yazılmamışlar arasından: supremacy. girişi çok iyidir

Cave

yukarıdakilere ek dig down ve unnatural selection da harika iki parça.

hep eskiler yazilmis yenilerden thought contagion

bliss
time is running out
new born
undisclosed desires
resistance

daha çok var aklıma gelmeyen

Amnesiac (tüm albüm), videotape, jigsaw, everytinh right place, no süpriz, all i need, reckoner, exit music

pyramid song
all i need
no surprises
everything in its right place

ilk albümden de you olabilir.

how to disappear completely
pyramid song
myxomatosis
everything in its right place
nude

Paranoid Android. Tüm şarkılar arasında en sevdiğim şarkı değil ama radiohead içinde öyle ve sanatsal açıdan gelmiş geçmiş en iyi şarkı olduğunu düşünüyorum.

you and whose army
reckoner
karma police

A wolf at the door

Klasik olanların zaten hepsi söylenir, onları yazmayayım. Ben de son albümü eklenir, fazla hakkı teslim edilmedi underrated kaldı gibime geliyor. Neredeyse tüm şarkılarını çok seviyorum a Moon shaped pool'un, albüm baştan sona muazzam bir iş.

Desert island disk
Daydreaming
Burn the witch
Decks dark

creep diye bir sarkilari var super

Top bende Pyramid Song'dur.

@alperz galiba o durum adaptör kullanılarak çözülebiliyor ama emin olamadım. normalde nvme yazanlar uyumlu diye okumuştum.

i.hizliresim.com
apple standart dışı nvme arabirimi kullandığı için şöyle bir adaptör alırsanız bahsettiğiniz ssd'yi takabilirsiniz.

burada da nasıl yapılacağı anlatılmış.
tr.ifixit.com

2280 form faktör nvme ssd’lerin tümü uyumlu ama araya bir adaptör takmak gerekiyor. şunun gibi:

www.amazon.com.tr

Yalnız bununla da bitmiyor, Macbook’ların arka kapağını sökmek için özel uçlu tornavidalar gerekiyor, P5 diyorlar. SSD için ayrı bir tornavida lazım ona da T5 deniyor. T5 nispeten kolay bulunuyor, evinizdeki çok amaçlı vida setlerinde bile belki olabilir ama P5’i almanız şart. O da gittigidiyor’da falan vardı.

Hangi SSD’yi almalı derseniz yurt dışında en çok Sabrent ürünleri öneriliyor güç tüketimi daha düşükmüş. Ben Samsung 970 Evo takmıştım, herhangi bir sorun olmadı.

SSD montajından sonra dikkat edeceğiniz şey cihazı başlatırken Sol Alt + CMD + R ile başlatmanız lazım, sadece CMD + R ile normal yoldan Recovery’e girince çoğu SSD’yi cihaz görmüyor. Ben açamamıştım, bir yorumda görüp Alt + CMD + R denedim ve oldu.

Pulp fiction
Kahraman Şerif ve bir avuç dolar için

mesela zombi demişsiniz, zombi filmlerinde night of the living dead kilometre taşıdır. western konusunda sergio leone’nin spagetti western’leri de john wayne dönemi western’lerinden sonra ayrı bir hava getirmiştir bu türe. yalnız benim için western diyince diğer tüm westernlerden ayrılan butch cassidy and sundance kid ile high noon (yukarıda arkadaş kahraman şerif adıyla önermiş) filmleri gelir, bunlar western kültleridir misal.

bilimkurgu-korku diye bir türü alien serisi başlatmıştır diyebiliriz, özellikle ilk iki filmi müthiştir. onları severseniz yine bilimkurgu-korku türünün gediklisi john carpenter’dan the thing’i deneyebilirsiniz.

film-noir dönemi genelde siyah beyazdır, oraları da birçoğuna fazla eski gelir ama güzel yazılmış diyalogları ve senaryosuyla (ünlü romancı faulkner yazmış) the big sleep’i öneririm. film-noir’den esinlenen sonraki dönem neo noir örnekleri olarak chinatown’u da deneyebilirsiniz. avrupalı bir neo noir örneği olarak le samourai’yı da çok severim ben.

açıkçası gizem içeren hikayeleri seviyorsanız hitchcock filmlerini her halükarda seveceğinizi düşünüyorum. zaten 4-5 hitchcock filmi izleyince o dönemin yıldızları (cary grant, james stewart, gene kelly vs) zaten tanıdır insanlar oluveriyor ve başka eski filmlere de tanıyıp sevdiğiniz oyuncuların filmi olduğu için sıcak bakmaya başlıyorsunuz. aa brad pitt filmi mi, dur hadi izleyeyim demek gibi. o açıdan hitchcock’u öneririm. etkilemediği bir sinemacı yok gibidir zaten.

Dünyanın ilk öpüşme sahnesini barındıran "The Kiss". Tabii dünyanın ilk filmi dersen Lumiere Kardeşler'in istasyona giren treni çektikleri bir film olarak biliyorum.

night of the hunter

dalga geçmiyorsan al tabiki..

Basit işlemler için muhakkak sıfır alacaksan 6000-7000den yukarı çıkmak tamamen gereksiz masraf.

eğer bu parayı verebiliyorsan basit işlerin için macbook daha mantıklı. basit işlemler yapacaksan 20bin tl'den daha ucuza laptoplar mevcut.

aynısının 14 inch olanını kullanıyorum memnunum.

www.epey.com

şu özelliklerde bir laptop uzun süre yeterli olur, basit işler yapmak için alınacak laptopa 20K verilmez.

Çok uzun vadeli düşünme. Zaten pil bitecek, değiştireceksin. Bir de kullandıkça fiziksel olarak da eskiyor.

apple siparişlerini apple onay vermeden ups şubelerinden teslim alamıyorsun. upsin sisteminde gözükmesi biraz zaman alıyor ve normalde apple teslim ettikten 1-2 gün sonra gelir ama yarın yarım gün tatil ihtimali varsa muhtemelen pazartesi elinizde olacaktır.

ben macbook aldım geçenlerde. ups formula hub şubesinden çıktı yola.

yarın yarım gün olmaz, tam gün çalışıyorlar. apple ürünlerinde de yukarıda yazıldığı gibi şubeden alma imkanı yok, apple ile iletişime geçilmesi lazım da bu saatten sonra değiştiremezsiniz bence.

ups’in takip sistemi son 1-2 yıldır berbat halde. dağıtıma çıkmış olan ürün hala kargoya verildiği şubeden hareket etmemiş görünebiliyor. daha bugün ups ile kargom geldi eve, ups sisteminde hala kargoya verildiği şehirden yola çıkmış görünüyordu, başka bilgi yok. mh’yi aradım, mh de bilmiyor, sadece ekstra takip bilgisi talep ettiğimi not aldılar, 3 saat sonra kargo geldi.

yalniz buu aldigin mac konfigurasyonluysa eger, yani ram falan eklediysen o tur urunler cin'den gonderiliyor. o da buraya gelmesi, gurmugu vs derken 1-1.5 ay surebiliyor. baz modeller direkt istanbul'daki depodan cikiyor, birkac gun icinde variyor.

Bu değerler az bile. Çok daha fazlasını kullanır web tarayıcılar. Gayet normal. Nedeni; çalışma şekli bu. Tarayıcıda görüntülenen birçok şey önbelleğe alınır ilk olarak. Eğer bu macbook M1 çipli ise zaten etkinlik monitörüne hiç bakma. RAM çalışma mantığı Intel işlemcili mac ve pc'lere göre çok başka. Bilgisayarda hiçbir şey yapmasan bile 15 GB falan dolu görünüyor.

bana fazla geldi biraz. şu an opera'da da 3 sekme açık ama 150 mb civarı kullanıyor. safari'da eksiduyuru sayfası 685 mb kullanıyor. sadece tarayıcı yüzünden 10 gb ram kullanıyorsa bir render alsam zorlanacak.

diğer safari web içeriği yazan şeyleri kapattım etkinlik monitöründen bir daha açılmadı. acaba virüs, trojan, reklam falan mı diye düşünüyorum.

Hayır. Normal.

Ancak opera çok ram kullanmıyor. 150 mb civarı. Safari sadece 1 sekme için 500 700 mb kullanıyor.

O zaman Opera kullan mamba :)

virüs vs. ile alakası yok. chrome ve safari böyle çalışıyor. seni ikna etmek için daha ne demek lazım bilemedim.

bu da benim etkinlik monitörü verilerim: i.ibb.co

tek sekme açık, yaklaşık 500 MB yer kaplıyor.

Bilgisayar M1 çipli mi?

os x sierra’dan itibaren native uygulamaların (başta safari) ram tüketim değeri çok arttı. her yeni os’ta bilgisayar yavaşlıyor, donanımsal bir şey diyeceğim ama boot camp ile windows 10 da kurulu, mis gibi kullanıyorum.

bence os x o meşhur stabilitesinden eser yok artık.

M1'le ya da stabiliteyle pek bi ilgisi yok olayın :)

Linux sistemlerde bir uygulama kullanmak için işletim sisteminden ram aldıysa, işi bittikten sonra onu geri işletim sistemine döndürmek zorunda değil. Çünkü işletim sistemi ihtiyacı olunca uygulamanın kullandığı ram'i kendisi alıyor zaten.

Ama o da anlık almıyor, çünkü uygulamadan ram'i geri almak bir işlem. Gerçekten başka bir uygulamanın ihtiyacı olana kadar bu zahmete niye girsin? O yüzden başka bir uygulama çıkıp da işletim sistemine "kardeş bana daha çok ram lazım" diyene kadar, o ram alanı önceki uygulamalarda kullanılıyor gibi görünüyor. Gerçekten kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz, ama yüksek ihtimal kullanılmıyordur. Fakat en son o uygulama o ram'i istediği için hala onda görünüyor.

Burada Safari'nin fazla ram kullanıyor görünme sebebi muhtemelen zamanında fazla ram ihtiyacı olmuş, almış, sonra geri iade etmemiş olması. Opera kullanmıyor gibi görünüyorsa bunun sebebi de öyle bir ihtiyacı olmamış olması olabilir, ya da almıştır, kullanmıştır, ama işi bitince işletim sistemi "Safari'ye lazım kardeş, boştaysa alıyorum ben bu ram'leri" deyip almıştır, o yüzden şu an az görünüyordur vs.

Yani render alsan zorlanmaz makine. Render'a ihtiyaç olunca diğer uygulamalardan boştaki ram'i alıp render yapan programa verir.

Ha Safari mesela o anlık index'leme yedekleme şu bu bişey yapıyordur arka planda, o yüzden çok ram kullanması gerekiyordur, o da mümkün, ama bilemiyoruz. Yine de bu activity monitor verileri yukarıda açıkladığım gibi illa ki o an ne kadar ram kullanıldığı bilgisini vermiyor, o yüzden çok takılmamak lazım.

20bin lira eder kılçıksız.

etmez abi 20 bin ne yaptınız? yani en azından şimdilik:) böyle giderse bi 3-5 güne eder ama belki de ehehe.

www.sahibinden.com


teker teker parçaların ikinci eline bakmaya üşendim ama burada muadili sayılabilecek bir bilgisayar var örneğin.

sendeki kart super versiyonu 2060'ın 500-1000 lira koy atıyorum.
3600x ile 3600 arasında öyle aman aman fiyat farkı olmaz ama koy 200-300 tl
32 gb ram var sende 800-1000 lira arası yazalım ona da.
2tb hddye de 300 falan yazardım herhalde.

toplu sistem satmak zor olur, satılırsa da ölü fiyat vermek lazım anca öyle. parça parça satmak daha akıl karı. kasa, psu gibi parçaları da bilmek lazım tabii ama ekran kartının modeline de bağlı değişmekle birlikte 12-13,5k arası eder tahminim.

1080p çözünürlükten bahsediyorsak RTX 2060 seviyesi bir ekran kartı ve Ryzen 5 3600 rahatlıkla yeter. ama hem stok sorunları, hem de döviz bu haldeyken tavan fiyattan illa ki sistem toplayacaksam ömrü 2-3 yıl olan ekran kartına 6K para vermem, borç harç bile olsa 1-2k daha koyar 3060 ya da 6600XT alırım en azından. 6600XT alacaksanız anakartı B550 chipset bir kart, işlemciyi de Ryzen 5 5600X yapmak gerekir tam performans almak için. 2x8GB ram, 500gb ssd, 600-650W psu ile tamamlarsınız.

Yolun Marmaris'e yaklaşan kısmında tam da istediğiniz gibi muhteşem yerler var. Ama siz İzmir tarafında soruyorsunuz sanırım, blmiyorum :(

yoldan bir 20dk kadar sapmayı gerektiriyor ama efes harabelerinin orada yedi uyuyanlar var, onun hemen dibinde yavuz'un yeri var. izmir'den senede 3-4 kez gideriz kahvaltıya. genelde gözleme-ayran yapıyoruz ama bazen ortaya bir kişilik kahvaltı da söyleriz. bal, tereyağı, çemen, zeytin her şeyleri yerel ve lezzetli ürünlerdi. ayranları zaten açık ayran ve çok güzel. gözlemelerini de beğeniyoruz, hürriyet'in türkiye'de top 10 gözleme yenilecek yerler listesine girmişlerdi zamanında. fiyatları da o denli turistik bir yere göre gayet uygun geliyor bize. tam dediğiniz gibi ağaçlar içinde, irili ufaklı çardaklarda, isterseniz yer sofralarında oturup yiyebiliyorsunuz. hizmet biraz yavaş sadece, aile işletmesi olduğu için sanırım az kişi çalışıyor.

çevre yolu çıkışından 20dk giriş, 20dk da dönüş desek yolu 40dk kadar uzatırsınız ama öneririm.

Eski bir laptop ise wi-fi kartı 5 GHz ağı desteklemiyor olabilir. Modeminiz sadece 5 GHz yayın yapıyorsa bağlanıp 2.4 GHz yayını da açmanız gerekebilir. Elinizde ethernet kablosu var ise geçici olarak kablo ile bağlanıp windows kurulumunu tamamladıktan sonra bu ayarı açabilirsiniz.

Alternatif olarak telefonun kişisel erişim noktasını (hotspot) açıp yine kurulumu bu şekilde tamamlayabilirsiniz.

Laptopun wifi sürücüsü kurulu olmayabilir. Daha iki gün önce yeni alınmış bir Lenovo laptopa win10 kurarken aynı seçenek çıktı, bağlanmadan devam ettik. Windows açıldıktan sonra da wifi'yi açamadık çünkü wifi'yi açmak için hiçbir ayar göremedik. modeme ethernetle bağlandık, laptopun chipset sürücülerini indirip yükleyince wifi sürücüsü de yüklendi, pc'ye reset atınca da wifi seçenekleri aktif oldu. normalde laptoplarda bu sürece gerek kalmasın diye wifi driver'ı kurulu geliyor ama gelmeyenler varmış demek ki.

daha sonra okuyanlar için bilgilendirme olsun diye yazıyorum. phoarbix'in dediği gibi tam olarak konu. nazik yönlendirmesiyle çözüldü sorun. teşekkürler, himmet dayi & phoarbix, her ikinize de.

Amnesia mıydı

Değil

Granny

alone in the dark?

Iki katli ev ve baraj "Anne" oynu gibi duruyor ama onda hayalet yoktu.

öncelikle bir spoiler işareti koymanızı öneririm.

-----spoiler-------

devam edilir. arthur öldükten sonra marston ile oynamaya devam ediyoruz. çok keyifli bölümler olmasının yanında -ilk oyunu oynadınız mı bilmiyorum- ilk oyuna bağlıyor oyunun sonuda. ayrıca oyundaki karakterlerinin yıllar sonra neler yaptığını ögreniyoruz. bence kesin devam.

ben uğraşamadım oynamakla, youtube'dan gameplay videosu izledim.

mesajınızı edit'leyip spoiler uyarısı koymanızı öneririm.

spoiler uyarısı konusunda +1

--spoiler--

ana hikaye tam olarak arthur'un ölümüyle bitmiyor. marston'ın ailesini bir araya getirmeye çalışması, eski çete üyeleriyle (bilhassa charles, sadie ve uncle ile) bir araya gelişi, dutch ve micah ile karşılaşması var daha. o kısımlar da bittikten sonra oynayıp oynamamak size kalmış, oyunu sevdiyseniz hayvan avı, balık tutma, challenge'lar, easter egg'leri bulmaya çalışmak gibi şeyler yaparsınız zaten. fakat sizin bıraktığınız yerde hikaye henüz bitmemiş oluyor, chapter 6'yı bitirmiş oluyorsunuz sadece. epilogue bölümlerinde hikaye devam ediyor ve bence chapter 6'dan sonra hikayeyi buruk ama son derece güzel bir sona bağlıyor. mutlaka oynanmalı diyorum ben.

kesin oyna. marston bölümleri de zevkli.

dikmen olabilir.

kavaklıdere, gaziosmanpaşa, esat, ayrancı civarlarına bakabilirsiniz hocam

Çiğdem Mahallesi. Kesinlikle önerimdir.

Abi su an nereye tasinsan benzer kiralar vereceksin nezih semtlerde. Biraz beklemeye calis bence. ha öneri olarak ayrancı, kavaklıdere, barbaros, gop derim ben.

yaz başında bahçeliye taşındım evin kirası makuldu, geçenlerde baktım şu an bütçemi yüzde 20 arttırsam bile ahırdan hallice evler bulabiliyorum

kurtuluş tarafında ziya gökalp caddesi'nin üst sokakları nezih yerlerdi ben oturduğum dönemde, kolej'den mülkiye'ye kadar olan kısmın caddenin arkasında kalan yerleri yani. tabii çok yukarılara bakmayın parka birkaç sokak mesafede olsun. kızılay'a tek toplu taşımada ulaşabileceğiniz gibi yürüme mesafesinde aynı zamanda.

Herkese teşekkür ediyorum. Biraz esnek taşınma zamanı Haziran’da. Ucuzlar diye ümidim var ama alternatifler üretmeye çalışıyoruz.
Tavsiyeleri takip ediyorum.

çok düşeceğini sanmam.

İyi kullanıldıysa, camda çatlak veya mantar/nem vs. yoksa, autofocus ve lensin üzerindeki odak halkası vb. şeyler düzgün çalışıyorsa ikinci el alınabilir bence. Türkiye'de ben satan kişinin profiline bakarım yani mesela ben her şeyimi manfrotto çantada bölmeler içinde tutuyorum, iyi lensleri kılıfla vs. böyle dikkat eden biri gibi görünüyorsa alınır. İlanda bile rasgele bir yere koymuş çok tozlu garip ortamlarda kullanılmış gibi duruyorsa çekinebilirdim.

o limited garanti veren ikinci el dükkanı falandır herhalde. Diğeri lensi kullanan gerçek insan tahminen.

Lenste çizik yoksa, içine toz kaçmamışsa, netlik halkası otomatikte ve manuelde takılmadan hareket ediyorsa, diyafram yaprakları sorunsuz hareket ediyor gibi gözüküyorsa alınır. Denemeden almam ben olsam.

Kendi kameranızla gidin, yukarıda saydıklarıma dikkat edin, içinize sinerse alın.

Yani bazi ikinci el dükkanlar var, misal 780 euro ama sallıyorum 30 ay garanti demiş. Tabi şöyle birşey var ki eşim sadece evde kullandığı için neden garanti ihtiyaç olsun bilemiyorum çok.

Peki sizce sıfırı 950 civarı olan bir ürün için ikinci el (dediğine göre çok az kullanim. Fotolar güzel gözüküyor. Kutusu da var. Zaten 3-4 tane daha Canon ürün satiyor. Tahminim fotoğrafa başlayıp bırakan biri) 650 euro uygun mudur? Bundan 3 sene önce sıfırı bu fiyatmis vay yalan dünya :/

Alınır ama görerek alınır.
Sadece evde kullanacaksanız ve profesyonel değilseniz neden prime lens alıyorsunuz ki? Daha uygun fiyata farklı lensler alabilirsiniz…

@her giriste; esim yemek blogu yapiyor, is olarak yani. Su an gelir getirmese de aylık bir 10bin tiklamaya ulasti. Elinde uzaktan foto çekmek icin lens var ama yakin cekemiyor.
Şu an bizde;
-eos 6d mark II
-ef 50mm 1.4 usm lens
-manfrotto 290 tripod var.

Bu lens de herkesin yazdığı lens. Bütün yemek bloglari vs bunu öneriyor.

Yemek fotoğrafları için makro lens daha mantıklı, fikir doğru. fakat 100mm lens açı itibariyle biraz dar olacak, bazı kadrajları uzaktan çekmeniz gerekecek. gerçi Canon'un daha geniş açılı bir makrosu yok bildiğim kadarıyla, varsa da çiçek böcek çekilen 2.5x büyütme oranına sahip modeller vardır, o da L serisinden değildir tahminim. 100mm 2.8L iyidir.

lens ikinci el alınır mı konusuna gelince, lens asıl sıfır alınmaz. gerçekten ikinci elinden ucuza alabildiğim 2 lens dışında bugüne kadar hiç sıfır lens almadım. belki 15-20 farklı lens almışımdır, o ikisi dışında hepsi ikinci eldi. fotoğrafa heves edip lens alan ama kullanmadan satan çok kişi oluyor. bir kere kronik sorunlu bazı marka modeller dışında lenste garantilik bir işiniz çok çok nadir olur, o yüzden lens alırken en ideal fırsatlar yurt dışından alınmış, garantisiz ama hiç kullanılmamış veya içerden proje vs bazlı alınmış ama birkaç defa kullanılmış lensler oluyor. ön ve arka optikleri inceleyin ama sadece karşıdan bakarak değil, ışık yansımalarına tutup açılı da bakarak inceleyin, mikronluk çizikler varsa açılı bakarken fark edilir. iç elementleri inceleyin, toz tanesi vs var mı bakın. diyafram f11-f16 gibi değerlerdeyken diyafram bıçaklarına bakın yağlanma olmasın. fokus halkasını kontrol edin, akıcı dönüyor mu, atlama yapıyor mu diye. bir de yine en kısık diyafram değerlerine (f16 gibi) alıp mavi gökyüzünün fotoğrafını çekin. optiklerde leke falan varsa kısık diyaframda düz planda fark edilir. bu incelemeleri sorunsuz atlattıysa, kozmetik olarak da iyi görünüyorsa bunu almak yerine sıfır alırsanız fazladan 3000-4000 TL'nizi çöpe atarsınız.

tamron yada sigma gibi kaliteli yan sanayilere de bakmani oneririm, fiyat cok fark edebiliyor. ikinci el lens gayet alinabilir birsey, pazarlik et mutlaka.

@cooperr; hanimin kafayi o konuda zorlayamam. Bütün bloglar bunu kullanıyor kimseden tamron/sigma duymadi haliyle zor.

@phoarbix; peki sizce bir 50-60 euro fazla verip garanti içeren/en azından sıkıntıda geri iade edebilecegimiz birşey olmasi mantikli mi olur? Ebayde buldugum; 1 sene garanti ve 30 gün içinde iade diyor. Tek farki orjinal kutusu yok, hiçbir problemi yok sadece lens takilma yerinde takilip cikarmaktan cizikler var diyor. Yakinimdaki 50 euro daha pahalı, garanti/iade yok. Cok az kullanildi diyor ama esim oraya gidip denerken sorunu fark edemezsem falan diye endise ediyor. Bir magaza falan olsa neyse :/

50 euroyu iade edilebilir opsiyon için vermek mantıklı olabilir. kutusu olması şart değil, maksat lens temiz olsun. bayonet kısmında çizikler olabilir onlar önemsiz, görüntüye etkisi yok, kozmetik kusur bile sayılmaz çünkü o kısımları görmeyeceksiniz bile.

ikisi de ikinci el olan üründeki 50-60 euroluk farklar kabul edilebilir. zaten ikinci el alarak 350 euro civarı kar ediyorsunuz, önemli olan da o kısmı. zaten temiz, sorunsuz, garantili üründe ideal oran sıfırının 2/3’üdür, bunun üstü riskine ve nakit ödemeye değmeyecek seviyeye girmeye başlar. bence alabilirsiniz.

Ebay'den aldim, 600 euroya. Satan kisi kendi tamir edip satiyormus, bütün ilanları kamera/lens, bir de 4 bin tane yorumu var. 1 sene birşey olursa nakliyeyi onun ödediği ve tamirini kendi yaptığı bir garanti veriyor.

Temizse ikinci el al geç,

Genel olarak lenslerde mercek içinde tozlanma var mı (yani içine toz kaçmış mı) bakılır. Mesela yağmurlu havada kullanılan lens düzgün temizlenmezse küf olabiliyor.

Bunun dışında otomatik netlemeli (odaklamalı) lens ise odaklama hızı, motor sesi çok ve garip geliyor mu bakılır. lens içindeki bıçakları full kapalıyken üzerlerinde yağlanma var mi diye bakılır

Fotoğraf konusunda lens de gövde de sıfır almak manasız, bir heves alıp kullanmayıp satan o kadar çok insan var ki, sıfır kondüsyonunda çoğu lensi bulabilirsiniz, hele canon 50mm 1.8’in zibil gibi temizi vardır. sadece lensin ön ve arka camlarını iyice kontrol edin çizik var mı diye, bazı mikronluk çizikler normal kontrolde görünmez, açılı tutup yansımalarla fark edilen ufak çizik var mı bakın. mantar ve toz için yukarıdaki arkadaşın tavsiyelerini dikkate alarak inceleyin. odak halkasının nasıl döndüğünü kontrol edin pürüzsüz olsun, takılma olmasın.

fotoğraf pahalı bir hobi ama ikinci el alıp, uyguna aldıysanız çoğu ekipmanı aldığınız fiyatlara satarsınız zarar etmezsiniz.

135mm f2 dış çekim gelin damat fotoğrafı için uygun ama kapalı alanda açısıyla maymun eder. ona denk açıda bir lens kullandım, çok sınırlı kullanım alanı. 85mm f1.2 çok daha kullanışlı olur, tabii fiyatı tuzludur ama portre için daha iyi bir açı bulamazsınız. 24-105mm f4 ile kombinlenirse tadından yenmez. 24-70, 70-200 tarzı bir set bence profesyoneller için, zaten o iki lensi olan fotoğrafçıda 85mm veya 135mm de olur.

yuruyus, kosu, pilates, yoga

yüzme.

hiit yapılabilir günde 10-15 dakikayı geçmeyecek şekilde.

Kas geliştirmenin neden sağlık için yapılmadığını düşünüyorsun ki, gençlikte kaslarını ne kadar güçlendirir korursan yaşlılığın o kadar sağlıklı geçer. 30 yaşını geçtikten sonra her sene kas kütlenden kalıcı kayıplar yaşarsın, bunu tolere edecek şekilde ağırlık çalışmadığında ileri yaşlarda kas kaybına bağlı sağlık sorunları yaşarsın.

Doktorlardan hep pilates lafı duydum bu konuda. Uzun vadede vücuda gerekli hareketi esnetmeyi sağlayan bi spor olduğu için kadınlara ve erkeklere öneriyor doktorlar.

Hiit spor olarak yapılmamalı diye biliyorum. Bi amaç uğruna bir dönem yapıp bırakılmalı. Çünkü uzun vadede aslında kalbini falan çok yoruyo. Günlük spor yerine hiit yaparsan kalp problemleriyle karşılaşabilirsin yaşlılığında.

Doktorlar kalp için zayıfsan hafif tempo koşmak, kürek gibi sporları öneriyorlar. Kiloluysan koşmak sıkıntı tabi.

freeletics falan gibi appler olabilir ama doğru ayarlanmazsa baya zorluyor vücudu. muhtemelen daha hafif şeyleri yapan appler vardır. kas için etkiliymiş ama.

masa başı çok hafif şeyler için wakeout diye bir uygulama vardı ama bana pahalı geldi.

on sekiz yıllık antrenör olarak çok net şekilde "sevdiğin spor hangisiyse o" diyorum.
sevmediğin bir şeyi sadece sağlıklı olduğu için sürdürülebilir kılman çok zor. spor veya daha doğrusu egzersiz sürdürülebilir olmadığı sürece sadece can sıkıntısı yaratır.

örnekler gelsin, deneyeyim diyorsan ip atlamayı deneyebilirsin mesela. kardiyovasküler açıdan çok etkilidir ve çantana atacağın bir iple her yerde yapabilirsin.
öz disiplinin varsa youtube'a zero equipment veya home exercises yaz ve çıkanlardan gözüne kestirdiklerini uygula (tavsiyem athlean x kanalını takip etmen). hatalarını düzeltecek bir hoca olmadığı sürece her zaman çok daha dikkatli olman gerektiğini unutma. kaş yapayım derken göz çıkartıp eldeki sağlıktan da olabilirsin.

kurutma makinası soğuk hava üflüyorsa onunla yapılabilir.

Süpürgeyi dibine tutmadıkça bir sorun olmaz. Fakat saç kurutma makinanız güçlü ise soğuk kısmında olmak koşuluyla onu da kullanabilirsiniz. Fanların içinde toz katmanları kalırsa nazikçe sulu boya fırçası gibi bir fırça ile temizleyebilirsiniz.

hava kompresörleriyle temizliyorlar genelde ama bende kompresör yok, balkonda saç kurutmayla temizliyorum tozları. bezi fanların üzerinde biriken tozları almak için kullanın anakartı silmenize gerek yok.

normalde en temizi kompresörle hava basmaktır. ama bu imkanınız olmadığı için en yakını saç kurutma makinesi olur. önce elektrikli süpürge ile kabasını alıp kart üzerindeki tozlar için de saç kurutma makinesi kullanabilirsiniz. ama sıcak ayarda olmasın makine, kart üzerindeki lehimli parçalar zarar görmesin.

Herkese tesekkurler. Valla kendime guvensem gelip alirdim tesekkur ederim. Ama kompresor sert hava gibi geliyor. Sac kurutma soguk ufluyor onunla deneyecegim.

bi boya fırçası bulun. bişey sökmeden elinizden geldiğince temizleyin. iş bitince de saç kurutma makinesi ile tozları uçurun balkonda.



images.app.goo.gl

eğer kasa toplama işlerinden anlamıyorsanız güçlü kompresörlerle girişmeyin çünkü mutlaka bir yerinde bir kablo çıkabiliyor.

en garanti yöntem kurutma makinasıyla tozları defetmek.

fakat asıl önemli olan işlemci ve ekran kartlarını tozdan arındırmak. hatta gerekirse macunlarını yenilemek.

kasaya girişmeden önce kendinizi topraklayın. toprağa basamıyorsanız ellerinizi bir süre kalorifer peteklerine tutun. petek yoksa plastik bir eldiven takın.

rope.

the birds

dial m for murder şahsen benim favorimdir hitchcock evreninde. ama hepsi güzeldir hepsi izlenir ya.

şu linkte tr.wikipedia.orgüm_filmleri mavi olanların (yani en bilinen, kendine ait vikipedi sayfası olanlar) çoğunu izlemişimdir hepsini de öneririm. ama dial m for murder bence başyapıtıdır. the birdsi de bir sonraki olarak izlersin.

north by northwest, dial m for murder şeklinde devam edebilirsiniz.

başka yönetmenlerden de night of the hunter, the big sleep, the third man önerebilirim.

harika öneriler =) teşekkür ederim, dikkate alacağım hepsini

Kayıpsız sıkıştırılmış müzik dosyası. Kalite, MP3 ve diğer kayıplı sıkıştırma dosya türlerine oldukça fazla oluyor. Tidal destekliyor şu an. Yakında Apple music ve Spotify da sunmaya başlayacak.

ikiside ses sıkıştırma algoritması, mp3 boyuttan kazanmak için ses kalitesini törpülerken flac ses dosyasını törpülemeden sıkıştırıyor.

yüksek kaliteli mp3 ile flac arasındaki farkı anlamak için yüksek kaliteli kulaklık ve gerekirse kaliteli bir amfi kullanmak gerekiyor.

flac bir ses dosyası formatı. tıpkı mp3 gibi. mp3 ses dosyası olarak kötü bir format aslında, kalitesiz müzik dinleniyor sıkıştırmadan dolayı. aynı şarkıyı flac olarak dinlediğinde biraz daha iyi müzik dinlersin. lossless diye geçiyor ama flac de çok iyi bir format değil tabii ki. ortalama kullanıcıların ulaşabildiği bir format olmasından kaynaklı bilinir oldu diye düşünüyorum. apple için ikamesi alac. daha iyi formatlar wav, aiff, dsd şeklinde gidiyor.

Flac oynatacak düzgün bir cihaz ve onu duyuracak kulaklığın hoparlörün yoksa farkı hissedemeyeceksin.

Ve duyacak kulak:)

8k çözünürlüğün resimsizi.

8k tv yoksa elinde veya dinlemekte olduğun içerik zaten en başta o şekilde kaydedilip işlenmediyse bir boka yaramıyor.

deezer da yannılmıyorsam flac hizmeti veriyor.

Radyoda çalışırken neymiş la bu flac deyip bakmıştım. Sağlam kulaklık ya da iyi bir kulak yoksa wav ile mp3 ten farkı yok.

Torrent ile flac album paylasiliyor

İnternetten edindiğin her Flac kayıpsız olmuyor. Kayıpsız olması için orijinal kaynaktan flac formatında sıkıştırılmış olmalı. İnternette public olarak bulunabilen flac dosyalarının önemli bir kısmı 320kbps mp3’ten flac’a dönüştürülmüş, basit kulaklıklar veya ses sistemleri ike fark anlaşılır olmadığından çoğu kişi fark etmiyor.

çok üst düzey bir kulaklık veya ses sistemi yoksa, mp3 ile olan kalite farkı pek anlaşılmıyor.
tidal var mesela, spotify'ın alternatifi.
orada flack dosya formatında parçalar da var.
onu da deneyebilirsiniz.

Tutuluyor sanırım. Yıllar önce çektirdiğim vesikalıklarda beyaz çerçeve vardı, kenarında 5 haneli bir sayı olurdu. Yeni vesikalık için gidip bu sayıyı söyleyerek aynı vesikalıklardan almıştım birkaç kez.

Uzun zamandır biyometrik dışında fotoğraf çektirmedim, onda da beyaz çerçeveleri kesiyorlar sayı var mı yok mu belli olmuyor.

Kendi çektiğiniz ve harici bellekle götürdüğünüz fotoğrafları diyorsanız siliyorlar onu. Öyle bir arşiv tutmazlar. Ama silip silmediğinden emin olamazsınız tabii, gözünüzün önünde silip sonra kurtarabilir de dosyaları.

@phoarbix, vesikalık ya da biyometrik değil, kişisel fotoğraflar. USB ile ya da e-mail ile fotoğrafçıya bastırılacak fotoğrafları vermekten bahsediyorum.

Fotoğrafçının kendi çektiği fotoğrafların arşivleniyor olması pek muhtemel, fakat sizin baskı için götürdüklerinizin silinmesi insiyatif tamamen.

Yazlık bir fotoğrafçıda çalıştım. Dışarıdan gelen müşterilerin fotoğraflarını silip silmemek benim elimdeydi, ben sildim ama silmesem kimse noluyoruz demezdi.

Tamamen fotoğrafçının inisiyatifinde, genellikle tutuyorlar sonra sen de bastırmak istersen diye. O yüzden hassas fotoğrafların varsa canon'un ufak foto yazıcıları var onlardan kullanabilirsin. Canon Selphy CP1300 bendeki, gayet iyi.

Gözünün önünde sadece usb’den açıp geri bile verse emin olamazsın. Print screen’e kısayol atayıp her fotoğrafta basa basa gidebilir. Tamamen fotoğrafçıya bağlı bir durum...

Aldığımı yazayım. Dikey değil ve benim aldığım 24 inch. 27si var. Belki faydası olur diye paylaşıyım.

LG 24ML600M-B: 24'', IPS, FHD, Çift HDMI, F-Sync, İnce Çerçeveli IPS LED Monitör

www.amazon.com.tr


Ben de oyun oynuyorum. Yeterli geliyor oyun, film ve dizi için. Ayrıca arada animasyon çizim yapmaya çalışıyorum kendimce. Çift erkan olarak yeterli.

www.amazon.com.tr

ben bu 4k'yı aldım amazon prime'dan ps5 ile ve bilgisayarla kullanmak üzere. araştırdım da. çok memnun kaldım. doğrudan çevrilip dikey de oluyor.

fiyatı da 4.500 lira.

ama 4k'ya gerek yok, 1080p yeter derseniz tabi sizin için saçma bir seçim olur.

Lg gl83a

oyun oynuyorsanız ekran kartınız da önemli. mesela 4k bir monitör tavsiyesi gelmiş. 1660 super, rx 5600 xt seviyesi orta sınıf bir kartınız varsa 4k görüntüde fps’niz çok düşer. ekran kartınız üst düzeyse bu kez de düşük çözünürlüklerde darboğaz yaşanabilir zayıf işlemcilerle. şu anda hem oyunculuk, hem biraz düzgün görüntü kalitesi için 2k 144hz ips panelleri öneririm. ben 20 gün kadar önce şunu aldım, aldığımda 3599’a inmişti, şimdi 3999 ama hala fena değil fiyatı:

www.itopya.com

normalde gelir ama şu an sistemde bir sorun olduğu için bildirim servisleri geç çalışıyor olabilir. pnr oluştuysa bence sıkıntı yok. mail daha sonra gelir muhtemelen.

Bileti aldıktan sonra PNR numarası göründüyse alttaki linkten sorgulayın, sonuç çıkıyorsa sorun yok.

www.flypgs.com

Solitaire.

Değil. Ekran kartı yok. Gerçi ekran kartı, ram, işlemci falan süper olsaydı bile ekrandan kaybederdi. 13 inc ekranda oyun mu oynanır.

Oyun oynamak için alınabilecek en kötü bilgisayar bu olabilir.

Yani browser oyunları oynarsınız, ama o kadar.

Verimli bi soru cevap oldu. Artık vurmayın, teşekkürler.

son bikac senede cikan oyunlari, ozellikle 3d ise oynayamazsiniz ama daha eski ve 3d olmayan oyunlari calistirir. ck2, eu4, fm19 falan rahat rahat oynayabilirsiniz. fortnite vs zor.

oyun oynamaktan bağımsız, bu laptop neredeyse 4-5 yıllık. Bunun m1 işlemcili, daha çıkalı bir yıl bile olmamış her yönden çok daha güncel hali daha ucuza satılıyor. şaka gibi.

Yine konudan bağımsız M1 işlemcili macbook air'da CS:GO'yu 45-50 FPS ile oynamak mümkün. Bu kadar paraya 45-50 FPS almak berbat olsa da Intel işlemcili ve Intel Iris grafik işlemcili eski Air'a göre çok daha iyi.

Bilgisayarı almıyorum, bende var bu zaten bilmem kac yillik. Ozelliklerini sunmak maksadiyla link koydum. Ben alirken 5.5k idi. Şimdi nerdeyse 2 katı. Oyun konusundan bağımsız yuh diyorum ben de. Sorarken de umutsuzdum da belki oynanacak bir şeyler vardır diye sordum.

Machinarium, LIMBO gibi oyunlar oynanır. Yukarıda abartıldığı kadar değil. 3D oyunlar zor.

bende direkt bu air’den varmodel yılı da aynı 2017. menajerlik tarzı oyunları oynarsınız. point and click bazlı indie oyunların da çoğunda sorun yaratmaz ama normal oyunlardan vice city’de bile ki 20 senelik oyun o kadar ısınıyor ki fanı gürül gürül çalışıyor soğutabilsin diye. kesinlikle oyun için uygun değil.

Bilgisayarınız tost makinesinden hallice ama oyun mu oynamak istiyorsunuz?
Yeni bir oyun bilgisayarı almak gündeminizde yok mu?
O zaman sizi buluttan oyun oynama sistemiyle tanıştıralım.
Aylık belli bir abonelik ücreti karşılığında kütüphanenizdeki oyunları yüksek donanıma ihtiyaç duymadan ve de tüm ayarlar fulldeyken 60 FPS'de akıcı bir şekilde oyunlarınızı oynayabilirsiniz. Bunun için size buluttan oyun oynama servisleri olan Boosteroid ve Geforce Now servislerini takdim etmek isterim.

1- Geforce Now, Sağır Sultan'ın bile duyduğu ünlü buluttan oyun oynama hizmeti. Hepimizin bildiği Nvidia'nın geliştirdiği bir hizmet. Tek ihtiyacınız olan Epic, Steam gibi oyun platformlarında bir hesabınızın olması ve kütüphanenizde Geforce Now'un desteklediği oyunlar olması. Her oyunu desteklemiyor ama hatrı sayılır derecede güzel oyunlar var desteklediği. 2-3 ay önce Turkcell ile işbirliği yaparak Türkiye'de server açtılar. Ben Türkiye'deki serverları kullanmadım ama performans açısından büyük bir katkı sağladığı söyleniyor buradaki serverların. Aylık abonelik ücreti 75 TL. Ama bir de ücretsiz olan bir sürümü var. Ama onda da 1 saatle sınırlı oturumlar halinde oyun oynuyorsunuz ve de sıra beklemeniz gerekiyor. Ücretli sürümde sıra beklemek yok, duyduğuma göre Türk serverlarında bu sıralar sıra bekleme sorunu varmış ama düzelecektir ve de RTX desteği mevcut. Bu arada Avrupa serverları da var, ben onu kullanıyorum. Dilerseniz onu da kullanabilirsiniz. Ama onu VPN ile alabilirsiniz ancak. Linkini bırakıyorum.
gameplus.com.tr

2- Boosteroid de yeni yeni tanınan ve henüz Beta aşamasında olan bir hizmet. Beta aşamasında olmasından mütevellit aklınıza gelebilecek çoğu AAA oyun mevcut. Beta'dan çıkınca oyunların azalacağı düşünülüyor. Çünkü Geforce Now'da da aynısı oldu. Geliştiriciler teker teker gitti. Her neyse bu servis daha yeni çıktığı için her ne kadar Geforce Now kadar akıcı olmasa da iyi bir hizmet sunuyormuş. Bunda da yine yukarıda saydığım platformlarda hesabınız olması gerekiyor oyun oynamak için. Bunda ücretsiz sürüm yok ne yazık ki ve aylık abonelik ücreti 4 Euro. Bence gayet makul bir ücret. Onun da linkini bırakıyorum.
boosteroid.com

A few good men

a woman under the influence.

Madeline's madeline.
Türü "enteresan" denebilecek bir film, filmi beğeneceğini iddia edemem ama oyunculuk performansı görmekse amacın izlemen gerekir diye iddialı konuşacağım.

@cosmicstring ve @conanmaverick izlemiştim, teşekkür ederim.

@filteria bu duyuruyu açmama sebep olan filmi önermişsiniz, isabet olmuş :)

@Jux ilk kez gördüm bu filmi, listeme aldım teşekkür ederim

Ocean’s serisini severim
Fight Club
The Departed
Blood Diamond

secrets and lies. (yine muhteşem bir histerik kadın oyunu)

a woman under the influence demeye gelmiştim :)

who’s afraid of virginia woolf izlemediyseniz önerebilirim. glengarry glen ross, network da oyunculuk konusunda aklımda kalan filmlerden. yakın tarihli olarak nebraska filmindeki iki ihtiyar ve çocuklarının oyunculuğu çok güzel ve uyumlu gelmişti. abd filmlerinde iyi oyunculuk daha çok overacting ile özdeşleşmiş gibi, doğal oyunculuk açısından da zvyagintsev filmlerini beğeniyorum.

hamlet (2009). david tennant müthiş oynuyor hamlet'i. onun dışında being there, sound of metal, two days one night da bu yönden iyi denebilecek filmlerdendi.

August: Osage County

The streetcar named desire
Being there
Deer hunter

nikon d3100. ben de anlamıyorum fotoğraftan makineden. anlayan arkadaşlar bunu önermişti. aldım, duruyor öyle :)

Bu devirde DSLR almayın gerek yok o koca şeylere. Ufak kompakt bir aynasız işinizi görür. Ayrıca aynasız alırsanız farklı markalardaki eski vintage lensleri de ucuza alıp adaptör vasıtasıyla kullanabilirsiniz. Fujifilm ya da Olympus öneririm. Fuji'de sensör biraz daha büyük, hazır film presetleri güzel ama gövde kalitesi düşük. Olympus'ta gövde kalitesi ve özellikler (titreşim önleme) daha iyi ama sensör daha küçük. Kapalı alanda, düşük ışık koşullarında sık fotoğraf çekerim derseniz Fuji düşünün, yok ben genelde dış çekim yapıyorum derseniz Olympus.

Bütçenizi bilmiyorum ama Fuji'de X-E2, Olympus'ta EM10 Mark II falan gayet iş görür. Fuji'de 16-50mm lens, Olympus'ta 14-42mm lens ile birlikte alırsınız, bir tane de uygun adaptörle birlikte 250-300 TL'lik Pentax, Minolta, Zenith 50mm 1.8 lens alırsınız, hem seyahat, hem de portre için ufak bir setiniz olur.

Dışarı doğru değil de içeri doğru bi kaçış olacak ama la casa de papel tokyo'nun böyle bir sahnesi var

Hızlı ve öfkeli?

motor değilde araba olur dersen baby driver diye uyduruk bir film vardı.

The great escape filminde steve mcqueen’in oldukça uzun bir motosiklet kovalama sahnesi vardı bir bakın isterseniz, filmin sonlarındaydı sahne.

cevabı bilmiyorum ama damarıma basıldı yazmak zorundayım. =)

@scudman
baby driver'a uyduruk diyen abdulhamid'i savunmuştur.

kobra takibi’nde kesin vardir boyle sahneler

sons of anarchy'de vardır. kesinkes hatırlamıyorum ama.

Joseph gordon levittin bisikletli bir filmi var. Orda kovalama vardı ama motosiklet yok.

sons of anarchy son sezon, son bolum, sonlara dogru.

Değiştirmiyorlar kullanıcı hatası sayılıyor 2 ay önce Sunglass Hut’a sordum.