Sözlükte yorumlar şöyle : eksisozluk.com

Hiç böyle bişi duymadım, muhtemelen dolandırıcılık.

vergi falan diye bir şey yok, herhangi bi ödeme yapmadan ufak ufak çekmeyi deneyin ama vermeyecekler herhalde. bahis sitesi seçmeden önce de internetten güvenilirlik için destek alın. geçmiş olsun.

Sözlükteki yorumları ben de gördüm ancak bu başka bir site sanırım. Bir de mesela şu anda sitede problem gözüküyor, sürekli hata veriyor.

camura yatiyorlar vermemek icin ayak

kurallar kısmına yazdık diyor canlı sohbetteki adam.

vergi odemesini nereye yapmanizi istiyorlar siteye mi?

para yatırdığınız site orijinal safirbet dahi değil, benzer isim almış sadece. anaparanızı almayı deneyin isterseniz kazancıma dokunmayacağım vergi ödemek istemiyorum vazgeçtim vs vs şeklinde ama vermeyecekler muhtemelen. tekrar geçmiş olsun.

Mehmet Duranoğlu isminde banka hesabına yapmanız gerekiyor diyorlar vergi ödemesi için. www.safirbetting.com dolandırıymış yani bunu anladık sonuç olarak.

sakın verme hocam.
o 100 lira da yalan olabilir
vergiyi devlete yatıracaksan olabilir bi ihtimal.

bu adamlar bu işi nasıl yapıyorlar ya ? şahıs hesabına para istiyorlar bir de. maliyeye takılmıyorlar mı ? bankacılar açıp bakmıyor mu adama sürekli para geliyor diye. maliyeci/bankacı arkadaşlar açıklarsa aydınlanacağım. bu arada geçmiş olsun.

ahah son gelişmeyi paylaşayım. büyük ihtimalle benim ip adresimi engellediler, site sürekli hata veriyor. sordum, yoğunluktandır dedi canlı sohbetteki. aradan zaman geçti, sitemiz bakımda beyefendi yazıp duruyor. dedim, yoğunluktandır demiştiniz, bakıma girdik yazdı. sonra bana beyefendi diyorsunuz ama ben hesaptan giriş yapmadım kim olduğumu nereden biliyorsunuz dedim ve neyse, dolandırıldığımı anladım teşekkürler dedim. sonunda nezaketini bozdu ve "it ürür kervan yürür, iyi günler" yazdı. Giden 100 lirada değilim, eğlencesine girmiştik sonuçta ama umarım başkaları gaza gelip büyük paralar kaptırmaz bu adamlara ya.

bu duyuruyu silme googleda ciksin

Giderek eskiye göre daha asosyal olduysanız, insanlarla daha az görüşüp sohbet ediyorsanız olabilir bu. Sevdiğiniz ve uzun uzun konuşmaktan hoşlandığınız kişilerle daha sık vakit geçirin, bir süre sonra düzelir. Tabii ki psikolojinizle de alakalı, daha pozitif olmanız lazım. Vitamin takviyeleri filan yapılabilir mesela.

Asosyallesme durumu falan yok.

Daha az ya da kalitesiz uykudan kaynaklanabilir.

nörolojiye gidin daha fazla aksatmadan.

evde ingilizce konuşuyorum, ingilizce diziler izliyorum, akademik hayat da ingilizce bazlı gidiyor

iş yerinde konuşmaya çalıştığımda tutukluk yaşıyorum. basit kelimeleri bile unutuyorum arada. buraya bile bişeyler yazarken zaman zaman durup bi kaldığım çok oluyor

yani hep diziler yüzünden :)

Izledigim tek bir dizi bile yok:)

Kesinlikle ben de böyleyim. 2 kelimeyi birleştirip söylemişligim de var hatta. Çözüm bulursanız bana da paslayın lutfen:)

nickname ine doğru ilerliyorsun.

@zet sonradan mi oldu sende de?

kitaplarla aranız nasıl, fazla okumamaktan da kaynaklanabiliyor.

Evet sonradan oldu son birkaç senedir boyle. Aslında çok üstünde durmuyordum ama iş hayatımda baya sıkıntı çıkarıyor. Basit kelimeleri dahi telaffuz ederken zorlanıyorum ya da saniyeler önce aklımda olan kelimeyi hatirlayamiyorum. Nedir problem hiçbir fikrim yok.

Bende de var ayni durum. Cok okuyorum ama hic ondan olucagini dusunmemistim, tam tersi okumak kelime haznesini, konusmayi gelistirir derler hep. Neyse, sebebi bu mu bilmiyorum ama benim b12m dusuk cikti, hap kullanmaya basladim, simdilik bi duzelme yok kullandikca nolur bilemem. Bi de alkol alinca geciyor bu durum bende.

@sac demeti
Cok ilginc, alkol alinca bende de duzeliyor konusma bozuklugu. Biraz sarhos olursam takilmadan duraksamadan konusuyorum eskisi gibi. Ama unutkanlik durumum sarhosken nasil, onu test etmedim hic.

Okuma hizinda da azalma var.

oha aynı durum bende de var, çözümü varsa ben de bileyim

b12 sorunum var, ben de çoğu şeyin ismini, öğretmenlerimin arkadaşlarımın ismini tek seferde çıkaramaz olmuştum. konuşurken kendimden ne kadar emin olursam olayım bazen sesim titriyor gibi oluyor, kekeliyorum.
ilaç kullanmaya başladım en azından isim sorunum biraz azaldı, elimdeki şeyi 2 dakika sonra nereye koyduğumu daha az unutuyorum.

bilmiyorum ama sanki bilgisayarla çok haşır neşir olmak da etkiliyor gibi geliyor.okuma hızı sorunu ve düşünme hızının azalması bunla alakalı olabilir gibi. her şeyi google destekli yaşamaya alışmak beyni tembelleştiriyor bence. biraz uzaklaş.

bizim evde de aynı durum var, sadece bir arkadaşım bilgisayarını açınca internetin anası ağlıyor, fakat onda bi sorun yok.

ben virüs falan olduğunu düşünüyorum.

bizdeki de uydunet.

bilgisayarında belki de torrent otomatik açılıyordur. bu tarz programları kontrol ettiniz mi?

O kabloyla siz kablosuz üzerinden mi bağlanıyorsunuz yoksa ikiniz de aynı aynı tür bir bağlantı mı kullanıyorsunuz ?
Bir de bilgisayarın açılışında aktif olan bir paylaşım programı olabilir mi ? d/l yapmıyordur ama belki u/l yapıyordur ?

İkimiz de kablosuz bağlanıyoruz ve herhangi bir program olup olmadığını bilmiyorum. Ama zannetmiyorum arkadaşım pek anlamaz bu durumlardan, uğraşmaz programla filan.

Torrent mevzusunu da ekleyeyim, normalde torrent deli gibi hızla indirir ya, o da yavaşlıyor ve minimumda indiriyor açınca. Normalde kapalı yani, otomatik açılmıyor ama onun da yavaşlaması da saçma. Sanırım Avast'ın bulamadığı virüs var, bilemedim.

Bir de yedek modem de vardı bende, nerede olduğunu bulmam lazım ama değiştirmeyi deneyeceğim.

Zaten arkadaşım bilgisayardan anlamaz diyorsan . Kendisi tam olarak virüslü bilgisayar profili. Bilgisayardan anlamaz ama önüne gelen herşeye evet tamam ok. diyip geçer. Sonra hoop topla internetlerdeki nevaleyi. artık bilgisayarından bitcoin mi üretirler naparlar bilmem :). her ikisi de kablosuzsa Modem'in ayarlarından veri kullanımına bakmak lazım.

Daha basit bir yöntem ortama 3.parti :) bir bilgisayar getirip onunla interneti kullanmak böylece o bilgisayarda kesin bir sıkıntı olup olmadığı anlaşılır. Virüs içinse herhangi bir antivirüs yerine combofix öneririm.

Belki arkadaşının bilgisayarında deli gibi güncelleme yapmaya çalışan bir program vardır.

Nerede olduğunuzu bilmiyorum ama yaz ayındayız ve sıcak bir yerdeyseniz biraz soğutun isterseniz, birkaç bardaktan sonra içiniz yanar, ben yapmıştım o hatayı.

oda sicakliginda icilecek bir icki degil. bir buzluga erisiminiz yoksa simdilik icmeyin bence, hicbir zevk almazsiniz. buzlugunuz varsa atin icine, 3-4 saat sonra icin.

bir shot atardım ingiltere'deyken bir 50'lik biranın içine, sonra hooop. :) sek hiç sevemedim.

buz dolabına değil mümkünse buzluğa koy. ya sade shot atarsın ya da enerji içeceğiyle şunu yap bence www.uzmantv.com

Keyfen değilse daha erken çıkın. Marmaray'la Yenikapı. Oradan Aksaray metrosuna yürüme ya da 2 dakikalık otobüs. Oradan da kısa kısa metrolarla Olimpiyat.

işten çıkıcam daha erken çıakbileceğimi sanmıyorum malesef. kaç saat sürer yol?

2 saat diyerek bahisleri açıyorum.

yani bu maça yetişme ihtimalim çok düşük. 90 lira götümde patlayacak gibi ama bakalım

gülsuyu metro durağından 2buçuk saatte stada varıyorum. sen bi 30-40 dk düş ondan. metrobüse yakınsan benim rotayı da takip edebilirsin: yeşili takip et..

19:00 Eminönü vapuruna yetişirseniz 20 dakikada karşıdasınız. Oradan taksi Aksaray metrosuna en fazla 10 lira yazar. Sonra da metroyla geçersiniz ve bence yetişirsiniz. Vapurdan inince Aksaray'a tramvay filan da var ama o bence baya zaman kaybettirir size, oralar karışık baya yürüme mesafesi var filan. Çok sıkışık trafiğe yakalanmazsanız en azından o kısımda taksiye para vermeye değer bence.

bu arada söğütlüçeşme metrobüse yakın olacam işime yarar mı?
yoksa söylediğniz yöntemler daha mı rahat

Arkadaşlar gün geldi. son kez sorayım. Şimdi bana 3 tane seçenek söylediler. Ben üçüncüyü seçmek istiyorum ama trafik olur diye de feci tırsıyorum. Söğütlüçeşme'den metrobüse binip 3. seçeneği mi seçeyim, yoksa üsküdara geçip marmaray hattını mı kullanayım:

Hocam birkaç yol var dilediğini seç, kimi trafikli kimi trafiksiz,
1 - Marmarayla Kazlıçeşmeye geç,
- Kazlıçeşmeden otobüsle Yenibosna metro durağına geç
- Ordan yine otobüsle Olimpiyat stadına geç.

2 - Marmarayla Kazlıçeşmeye geç,
- Kazlıçeşmeden taksiyle Zeytinburnu metro durağına geç,
- Zeytinburnundan Kirazlı yönüne giden tramwaya bin,
- Kirazlıdan tramwayla Olimpiyat stadına metroyla git.

3 - Metrobüsle Yenibosna durağında in
- Otobüsle yine Olimpiyat stadına geç.

Bence 2.'si. Otobüse pek binmemeye çalış.

Euro hesabın yoksa yatırılamaz.

Çoğu bankanın müşteri hizmetleri telefonla açıyorlar euro veya dolar hesabı. Bir telefon edip açtırın ve euro hesabınızın iban numaranızı isteyin.

Meksikadan pizza parası ödenmesinden başka şeyler anlayan adam net gerizekalıdır. Neden muhattap oluyosun ?

kabataş yalanına inananın delile ihtiyacı yoktur :)


he meksikadan söylendiyse ne olur az da acı sos dökselermiş...

bizzat yemeksepeti ceo'su acikladi. dunyanin heryerinden gezi parki'na siparis aldik diye. daha delil mi soruyorsun?

edit: www.milliyet.com.tr

abiler zaten sorum, delilin olup olmaması. zaten niye meksika'dan ödeniyor abd, ingiltere ve israil'den de ödenebilirdi gayet. o mantıksızlıklara girsek sabaha kadar yazarız buraya :(

sağolun mayeskuel ve kungfu bilen arkadaş :)

Kaynak bu adamın konuşmasında söylediği üzere "bir arkadaşına izahat veren pizzacı çocuk".
www.sabah.com.tr

Bunun kocaman bir yalan olduğunu göremeyenin aykusu 3tür zaten. Boşverin.

Pizzaları da ekşi'den vs organize olarak insanlar söyledi hatırladığım kadarıyla. Ve bu ilk günlerde, daha herkes oraya akın etmemişken gerçekleşti.

Edit: Orada bedenen bulunamayan insanların yaptığı bir yardımdı. Ben İstanbul'da olmasam da Uruguay'da olsam yemeksepetinden yemek gönderirdim oraya. Zevzeklik bunu "usroulun oyono" olarak görmek.

Gezi Parkı olaylarında hatırlarsanız dayanışma ön plandaydı ve parkın içinde hemen herkes yiyecek, içecek dağıtıyordu. Bununla birlikte destek olan kişiler de yemeksepetinden bir şeyler söyleyip gönderebiliyordu. Hatta yanlış hatırlamıyorsam sözlükte de böyle bir başlık açılmıştı ve siparişler verilmişti. Bu adamlar da işte böyle alakasız şeyleri, tıpkı diğer her şeyde yaptıkları gibi sunuyorlar ve müritlerine de sorgusuz inanmak düşüyor. Yani Meksika'dan pizza söylendiyse bu tam aksine Gezi Parkı'nda olan bizler için güzel bir şeydir, onlar için ise saldıracak saçma sapan alan yaratma çabası.

Edit: Delil yok bildiğim kadarıyla ama dediğim gibi sözlükteki o başlık bulunursa oradaki sipariş verenleri buna inanan kişiler delil olarak görebilir.

eksisozluk.com

Ben mi yanlış hatırlıyorum bilmiyorum ama kenyadan dahi sipariş verilmişti, fakat sizin dediğiniz meksika olayı, bir gazete de çıkan 600 pizza meksikadan gibi bir haberdi, tabi ki yalandı, zaten o gece yemmeksepetinden verilmiş en yüksek tutarlı sipariş 1000 lira civarı bir şeydi, 1000 liraya da 600 tane ancak poğaça gibi olan mini pizza alabilirsin :D

Aylak Yaşam Kampı var Çıralı'da. Çok tatlı insanlar sahipleri. Çadır kurabiliyorsunuz orada. Çok pahalı değildi en son, bir bakın isterseniz.

Babanın 2360 lira alıp 400 lirasını eski iş yerine verdiyse neden 1600 kaldı? Diğer 400'ü nereye gitti? Satarken ürün+kdv fiyatına satarsınız ve fatura kesersiniz işte başka değişkenler yoksa.

bu iste bi gariplik var, 2000 malın fiyatı + 360 kdv'si (2000*0,18) 2360 kdv dahil fatura kesilip babana neden 1600 lira veriliyor? zaten 360tl kdv'si ödenmiş. 2000 duz para vermesi lazım eski işyerinin.

Fatura kesen firma kdv yi zaten devlete odeyecegi icin size vermemesi normal. Limited sirketlerde gelir vergisi orani % 20. Ama uyaniklik surda, firma zaten zarar eder durumdaysa sizin adiniza kestigi faturadan bir gelir vergisi(gecici vergi veya kurumlar) odemiyor. Bazi firmalar bu sekilde para kazaniyorlar. Mal sattiginiz asil yer eger size gider pusulasi kesiyor olsaydi sanirim % 15 lik bir kesinti yapilacakti. Tavsiyem. Bu isten para kazanmaya devam edecekseniz sahis firmasi acmaniz. Elde ettiginiz gelire gore yillik olarak vergilendirilirsiniz.

2360 liranin 360 i vergi arkdaslar. kdv yani o cebe girmiyor yani. kaliyo 2000 bununda 400 unu fatura kesen kisi aliyor onunda ayri bi vergi olayi vardi unuttum. cebina degil yani. haliyle 1600 lira kaliyor. nesi anlamadiniz?

o kesilen 400 lirayı da gelir vergisi karşılığı almıştır amma velakin onu almaya da bilirdi şirketin durumuna göre.

ama eğer siz sadece bu iş için şirket açmış olsaydınız astarı yüzünden pahalıya gelebilirdi, kira, muhasebeci, vergiler vs. vs. derken.

işin devamlılığı var mı? getirisi ne kadar ona bakmak lazım ona göre şirketleşebilirsiniz.

getirisi yok iste. yani ufak bi kiz kulesi maketine 2000 lira verecek insan az. seri uretimi yapilip satilacak birsey de degil ayda 3-4 tane satilsa bile yeter de artar. o nedenle merak ettim normal bi sahis firmasi acmadan nasil fatura ile satabiliriz diye

firma olmadan fatura olmaz ki? birilerine fatura kestirteceksiniz böyle vergisini stopajını ödetip

e ticarette nasil oluyor peki acsak. siteden satiyor gibi satsak. fatura kessek yine bu kadar vergi odermiyiz. butun amacim bu soruyu sormakti aslinda

Fatura kesebilmen icin yani maliyeden onayli fatura alabilmen icin ya sahis firmasi ya da ltd veya a.s olman lazim. Ltd ve a.s nin odedigi gelir (kurumlar) vergisi orani ayni % 20. Sahis da ise yillik gelirine gore 15 den baslayip 37 e kadar cikiyor bildigim kadariyla. Ama vergi kardan alinir. Sen 20 bin tl lik mal sattin fakat 10 bin tl de satis yapabilmek icin gider ( babanin maasi, malzeme, elektrik, su vs) yaptiysan odeyecegin gelir vergisi 10 bin tl uzerinden olacaktir.

uydunetten vazgeçmek çözüm. hayatımda bu kadar rezil bi internet görmedim abiben

güvenlik duvarını vs hepsini kapat modemden,
ben kullanıyorum hiç sıkıntı olmadı 2 yıldır.

Yahu az önce burayı okuyup güvenlik duvarını kapattım modemden, bir daha bağlanmadı baya uğraşsam da. Modeme reset atmak zorunda kaldım. Uydunet çakallık yapıp güvenlik duvarını kaldırtmıyor galiba.

olur mu arkadaşlar,
ben 2 yıldır böyle kullanıyorum.
diğer türlü sürekli kopuyor internet?

@ozymandias10
uydunet kadar güzel bir internet kullanmadım. lokasyondaki hizmete bağlı olarak hizmet kalitesi çok dğeişiyor uydunet in.

modemin güvenlik duvarı bi boka yarayan cinsten değil. docsis 3.0 destekli siyah modemden bajsediyorum. bu modemin kablosuzu sıkıntılı zaten. ayarlarında 802.11n modunu kapatmayı deneyebilirsin. ya da o kabloyu takacaksın paşa paşa. ya da bi access point alıp kablosuz yayını sadece ondan yapabilirsin. şahsen ben modemden uzaklaşmadığım sürece kablosuzda gram sorun yaşamıyorum.

Hiçbir şeyi beklemeye gerek yok

Hemen açılıyor ancak ilk olarak sadece TL hesabı açılıyor. Euro, dolar filan kullanacaksanız hemen telefon açıp o hesapları da açtırabilirsiniz.

Yanlış hatırlamıyorsam hemen telefonla arayıp şifreni oluşturuyorsun telefon bankacılığı ile. Sonra istediğini yapabilirsin.

isimsiz bir kart geleceği için aktivasyon uygulaması vardır diye düşündüğümden merak ettim. telefondan kendimiz hallediyorsak sorun yok zaman :)

facts:

*kadın size yardım etmiş
*siz sormadan durumu söylememiş
*ev kadının ustune. gitme olasılığı yok.
*senet yaparız demiş
----------------------------------------------

Bu factler ışığında dediğin gibi 500 600 verirdim, senet yaparmıydım bilmiorum, siz yapın ama.

Para gidersede başımın gözümün sadakası olsun derdim. bir lösemililer vakfına bagıslamıs gibi hissederdim.

bence ver gitsin, dediğin gibi 500 lira sizi o kadar üzmeyecekse o para için senet yapıp insanların gururu ile oynamaya gerek yok. sadece ne zaman geri ödeme olacağını kesin konuşun ki sonra siz sürekli istemek zorunda kalmayın.

stent işi ilaçsız ise bedava ama ilaçlı ise çok pahalı olabiliyor.

Vermeye karar verirseniz senetsiz verin.

ya verme yada senetsiz ver öyle şey olmaz ama kirayı eğer bunlara ödüyorsanız anlaşma yapın kira parası olarak vermiş olun

senetsiz 500 ver insanlık ölmemiş olsun, ödemez ise de o seneki sadakaya say...

kadının kendi evi zaten bir yere gittiği yok, önce eve çağır bir çay demle oturun, geçmiş olsun de, ayrıntıları öğren, oğlu kaç yaşında çalışıyor mu falan öyle günlük sohbet şeklinde, sonra da senet falan düzenlemeyin bence de, hem ayıp olur, yanlız verirken parayı söyle böyle böyle benim de durumum belli, ödemelerim var, maaşınızı aldığınız gün öderseniz çok sevinirim yoksa ben de zor durumda kalırım de. parayı alıp miami ye kaçacak hali yok, elden vermek yerine banka hesabına göndermeyi tercih edebilirsin, en azından vay ben almadım öyle bir para muhabbeti olmaz.

senetsiz ver.

senet, banka vs. düşünmen yerine hiç verme daha iyi... daha destur 10 gün olmuş.

verin, senet de yapmayın. 500 tl için ayıptır.

ha oldu da geri alamazsanız parayı, senetsiz verin diyen ben ve diğer duyurucu arkadaşlara paylaştırın bu parayı ben üstüme düşen kısmı ödemeye razıyım :)

işin içine senet girerse o komşuluk olmaz.

senetle vereceğine hiç verme +1

geri dönmemesi durumunda sizi iflasa sürüklemeyecek bir miktarı senetsiz verin. paranız olmak zorunda değil ya?

Erkek arkadasim 1000 verelim diyor, ona ne diyorsunuz peki? Ben de senet olayina gerilirim zaten. 1000 cok mu, zaten öğrenci adamiz bizden o kadar bekler mi?

kıyamam ya, emekli maaşını bekliyordur tabi o :( senetsiz verin. o kadın da geri verir o parayı emin olun. vermezse bölüşmeye razıım ben de :)

tam olarak ne kadar lazımmış ki, öğrenip ona göre bir oranda verebilirsiniz, sizden o kadar beklediğini sanmıyorum.

Sizden o kadar beklemiyordur. Borç yiyen kesesinden yer. Şimdilik 500 lira verip "daha fazla bişey lazım olursa size söylemelerini" rica edin. Toparlayamazlarsa önümüzdeki ay da yardımcı olursunuz.

bence senet yapın. bu işin ayıbı yok, koskoca kadın, öğrenci halinle senden para istiyorsa, senin de bu verdiğin parayı geri alacağını garantileme hakkın olmalı.

evin kadının üstüne olmasına falan güvenme. kendi gözlerinle tapuyu görmediysen yalan olma ihtimali de var yada senin henüz bilmediğin bir taşınma, bir oğlunun vs.sinin gelmesi planı da olabilir.

kibarlığı falan bir kenara bırak, 1 haftadır tanıdığın bir insana kayıtsız şartsız güvenme zorunluluğun da, güvenin boşa çıkarılırsa "sadaka verdim" diye kendini kandırmana da gerek yok.

500-700 TL arası verin, senetsiz olsun.
(Bir arkadaşın dediği gibi de sohbet şeklinde tüm detayları sorup öğrenebilirsiniz de...miktar, durum, vsvs. gibi)
Sadece tam geri verilme tarihini net belirtin ve kendi ödemeleriniz olduğunu da bildirin uygun bir dille.
Insanlık ölmedi...Gayet iyi yapıyorsunuz.
Not: Zaten kendi evlerinde oturan ve bir yere gitmesi imkansız insanlar sonuç olarak. Umarım iyiliği yaptığınız şekilde de konusu kapanır. Olumsuz bakmıyorum, kapı komşunuz sizin yüzünüze bakacak çünkü.
Eğer alamazsanız ben de "Senetsiz" Tayfası gibi payıma düşeni veririm.:)

Ne güzel insanlarsınız siz öyle. herkese sizin gibi komşu lazım.
"Verin gitsin" diyenlere de çalışmadığı halde "1000 verelim" diyen erkek arkadaşınıza da insan gerçejten hayret ediyor doğrusu.
Hiç aklınıza gelmiyor mu taşınalı daha 1 hafta olmuş komşudan para istemek neyin nesidir diye? Hiç mi akrabaları, eşleri, dostları yokmuş? Bana biraz tuhaf geldi açıkçası.

Ha, çok paranız vardır. 500'dü 1000'di geri gelmese de size koymaz, verin gitsin o halde, kim karışır? Ama buraya yazacak kadar kaygılandığına göre, vermeyin derim. Biz de öğrenciyiz, o kadar durumumuz yok ama işinize yarayacaksa bi 50-100 tl vereyim teyzecim demeniz yeterli.

Taşınma süreci, yardımlaşma vs derken 1 hafta geçmiş ve oğlunun hastanede olduğunu para istemek söz konusu olunca yeni söylüyor, o da tuhaf.

etrafta bakkal falan bi esnaf varsa çaktırmadan soruşturabilirsiniz belki nasıl bir kadındır. kötü niyetli birisiyse zaten az çok biliniyordur diye düşünüyorum etraftan.

senetsiz ver. 500-600 değil daha az ver. sonuçta geri ödeyecek ama harcayıp da üzülmesin sonra öderken.

Bir de hangi hastanede olduğunu öğrenip hastaneyi arayabilirsiniz. Belki fiyatını ve hastanın durumunu sorarsınız, atıyorum 750 liraya ihtiyaç vardır o kadar verirsiniz. ya da ne bileyim farklı bir fiyattır, ona göre belirlersiniz. Teyzeyle de konuşun mutlaka bence de.

Akrabasi, yakini gibi kimseleri arastirmak lazim. Bi de mahalle esnafinin bilgisi vardi. 7-10 gunluk komsudan borc istemek pek normal bir davranis gibi gelmedi bana

Bana garip gelen borç isteyene kadar oğlunun hastalığından bahsetmemiş olması oldu, o yaşlardaki insanlarla daha ilk sohbette çocuklarından bahsedilir. Diğer konuları bilemem ama evin kendilerinin olmasına güvenmeyin derim, eğer şüphelendiğiniz gibi bir durum varsa, yakınınızda olsa bile sorun olur, nasıl olsa kaçamaz, paramızı geri alırız diye düşünmeyin. Öte yandan çaresiz kalmış tatlı bir kadın da olabilir, aldığınız riskin olumsuz olabilecek sonuçlarına katlanabileceğinizi düşünüyorsanız verin.

1000 cok bence. senet yapmayın bizim kenarda 500 lira var ama ne zaman geri verebilirsiniz biz de ona göre kendimizi ayarlayalım deyin vermeden.

hayır için vereceksen ver. parayı geri bekleme ümidi olmadan yani. eğer kötü niyetliyse ve geri gelmezse senet falan ne uğraşırsın ne de kadını bulabilirsin. para geri gelirse sevinirsin.

dolayısıyla bence senete falan gerek yok. en kötü bir hayır yaparım diyebiliyorsan ver. diyemiyorsan verme.

ben kaç yıldır tanıdığım arkadaşımdan para isteyemem kadın bir haftadır sizi tanıyor para istiyor. bir de ne kadar dediğinizde ne kadar verirsen diyor şu kadar lazım ama siz ne kadar verirseniz kalanını da başka türlü borç harç bulurum demiyor. ev kendi eviyse, emekli aylığı varsa neden kredi çekmiyor. parayı geri almama ihtimali çok yüksek eğer sadece iyilik olsun geri ödeme önemli değil diyorsanız verin parayı.

benim de kafama takılan ne kadar verebilirseniz kısmı. belki 10bin verebiliyorum yani geri ödeyebilcen mi de ucu acık bırakıyosun.

1 haftada nasıl borç isteyebiliyor diyenlerin hiç hastası olmamış anlaşılan, bir insanın oğlu hasta olacak ve ameliyat parası olmayacak, en büyük düşmanından bile borç ister gururu bırakıp.

Valla başımdan şu olay geçmemiş olsa senetsiz ver diyecektim ama senetle vermekle iki taraf da bir şey kaybetmeyecek.(git: )www.eksiduyuru.com ve (git: )www.eksiduyuru.com

@yakuza123

1 haftada para mı istenir diyen benim. o nedenle yazıyorum bu mesajı.

geçen ay açık kalp ameliyatı oldum. 3 ay raporluyum. 3 ay maaş alamayacağım. ve biliyor musun evim kira.

arkadaşımdan ya da karşı komşudan değil; ailemden istedim para.

Ben de olaya tarafsız bakamıyorum gerçi. Ben olsam varsa elimde param verirdim fazlasını, eli bollaşınca versin. Hasta sahibi olmak zor, hele ki oğluysa ne kadar üzülüyordur kimbilir. Ne biçim dünya, hastan var ve parasız iyileştirmiyorlar.

@teknikekip: oğlu stent takılacak yaşta olacak kadar yaşlı birinin hiç ailesi olmayabilir. Üstüne ailesinin de hiç parası olmayabilir. Çaresizlikten ailesi dahil herkesten istiyor olabilir.

Bu olay n'oldu acaba? Borc verildi mi?
Merak ettim sonucunu

@x daemon

800 lira bir para verdik. Daha sonra da iki kez yol-ambulans parası olarak 200 lira verdik. Bu hafta içerisinde maaşını alıp ödeyeceğini söylüyor. Biz de doğru söylüyor olmasını umuyoruz.

Heyecanla sonucu bekliyorum ben de

son durum nedir,insallah odemiştir geri.

gelisme var mi bu konuda acaba?

ne oldu bu olay meraktayım?

o kadar tatlı şirin bir kadın olsa emin ol 1 haftalık komşusundan borç istemez ve okuyorsunuz amk ! buna bile aklınız yetmiyorsa hayat boyu enayi yerine konulmayı hakediyorsunuz kusura bakmayın.

teyze parayı geri ödedi arkadaşlar. biraz geç ama tamamını ödedi. oğlu sizlere ömür. stent tutmamış.

Allah rahmet eylesin. Sizden de razı olsun. Boğazım düğümlendi daha bişey demiyorum.

Anneler-babalar evlat acısını tatmamalı. Nur içinde yatsın.

@nilmiye sen insanlığın gereğini ve doğru olanı yaptın. helal olsun.
bir de yapmasaydın ve oğlu vefat etmiş olsaydı daha da üzülürdün kanımca.
allah rahmet eylesin.

Nereye baksam herkes bu maça 1-1 bitecek yazmış. Bu maç bu sonuçla bitmez (tabii benim tahminim bu, belli de olmaz). İngiltere iyi oynasa da İtalya savunmasını zor geçer, gol atmakta zorlanır, bir gol anca atar ama İtalya rahat gol atar. İtalya daha yakın galibiyete bu yüzden. İtalya 2-1 alır bence bu maçı, riske atmanızı tavsiye etmem zira zor maç. Diğeri daha iyi gibi duruyor.

ingiltere maçına ben de 0 diyorum, 1-1 de denenir. fildişi 1/1 olmaz gibi geliyor. kadroları iyi ama hazırlık maçlarından takip ettiğim kadarıyla o kadroya uygun futbol oynamıyorlar. kazanacaksa da 0/1 olabilir bence. kolay çözemezler gibime geliyor.

Nerede olduğunuzu bilmeden yazıyorum ancak şehir dediğiniz için diyorum, ambulans filan çağırsanız. Sonuçta zehirlendim diyorsunuz, acile götürsün sizi, önemli bir şey olabilir.
Edit: Bir de nerede olduğunuzu da belirtin, belki yakınlarda burayı okuyan bir arkadaş vardır, yardıma gelir.

acil servise gidin.

Taksi cagirdim acile gidiyorum arkadaslar. Tesekkurler mesajlariniz icin

adanada yaşıyorsan gelebilirim. başka şehirdeysen 112'yi ara. başka şans yok malesef.

Geçenlerde bir arkadaşım direkt bankaya gidip oradaki görevliyle birlikte form doldurdu, sonra hemen verdiler parasını. Ancak çok büyük rakam değildi ve sicili oldukça temizdi. Birkaç kere daha böyle olduğuna şahit oldum. Eğer benzer durumlardaysanız çok sürmemesi gerek onay sürecinin.

nereden başvurdun? şubeden? genelde aynı gün oluyor. hele ki sabahtan gitmişsen şubeye parayı alır çıkarsın.

Teşekkürler her ikinize de cevaplar için.
Ben başvurmadım, bi miktar borç verdiğim bir arkadaşım başvurdu. Oradan gelecek parayı da kullanacağım bir yer var planlarımı ona göre yapayım dedim ama başvuralı birkaç gün oluyor ve sicili de pek temiz değil diyebiliriz sanırım. Kredi veya kredi kartı borcu yok ama daha önceden vardı geciktirdiği ödemeleri. Çıkmama ihtimalini de pek düşünmemiştim ama :(

Teşekkürler want2die, umudumu kaybetmeyeyim ben o halde.

Ben onaylanmaması durumunda da ararlar diye düşünüyordum, en mantıklısı arkadaşımın bankayı araması sanırım şu durumda.

sadece şifre

Sadece sifre

Sadece şifre +1. Bu arada bizim eski ofiste de vardı ancak gece 12'den sonra girdiğinde telefon açıyorlardı ve diğer şifreyi istiyorlardı. Bu diğer şifre farklı bir şifreydi. Bu olay var mı onu da bir sorun bence. Yani isteğe bağlıdır belki bu arama durumu ama gece girince arıyorlardı güvenlik açısından. Gerçi sabah erken saatte demişsiniz, 6 filan gibiyse aramazlar, ben daha erken olma ihtimaline karşı yazayım dedim.

belirli bir saatten sonra sifre kurulmadiysa yetkili biri aranip 2. bir sifre isteniyor. konunun sizinle bir ilgisi yok.

(bkz: tezgah)

Daha önce bira içip kitap okumuşluğum olmuştur, sahaf zaten.

cihangir'de susam olabilir.

cafe smyrna

eskiden imam adnan sokakta müskül vardı.

artemisbet hiç kastırmadan para çekimine izin veriyor valla,gerçi benim stratejimdir 500 tl oldumu çekerim affetmem..5-10 binlik kasa yapıp çekebilir misin bilmiyorum tabi. o heryerde riskli.

belge falan da istemediler benden.

hititbet. şimdi betorder.com olarak değişti adresi ama aynı site o da. Daha önce 1400 ve 2000 küsur lira çektim, ertesi gün yatıyor. Daha küçük miktarlar da çektim. Sadece bir kereye mahsus kimlik fotokopini mail göndermen yeterli oluyor.

Öğrenciyseniz (lisans, yüksek lisans fark etmiyor) yükseltmiyorlar. Değilseniz, yeni bir yasa çıktı geçenlerde sanıyorum. O yasaya göre, maaşa endeksli olarak limit arttırılacaktı sadece. Hatta "1000TL maaşı olana, 1000TL limit" şeklinde örnek verilmişti haberde.

garanti adisi bana da yapmamıştı.
anlam veremiyorum ben de...

düzenli ödeme yapıyorsanız arttırmamaları gayet normal. çünkü siz onlar için ideal bir müşteri değilsiniz...ideal müşteri; bankaya borçlanan müşteridir. çünkü bolca faiz öder :)
üniversite döneminde aldığım "işte üniversiteli" kredi kartımın limiti, hiç bir zaman düzenli ödememe yapmamama rağmen 350'den 4000'e kadar kademe kademe arttı. ve bu artışlar olurken hiçbir talebim olmadı, kendi kafalarına göre arttırdılar.

Bunun tam tersi de gecerli. 2-3 ay borcunuzdan daha fazla yatirin. O zaman arttirirlar limiti. Bankalarin tum yapilan islemlerde degisen puan sistemleri var. Duzenli ayni sekilde borcu kapatiyorsaniz oradan puaniniz artmaz ama fazla para yatirmak, normal hesabinizda surekli hareketlilik olmasi filan bunlar puani arttirir.

biraz geçiktir faiz öde gelecek ay yükseltirler

geciktirmeyle hiçbir ilgisi yok sakın geciktirme. sicilin bozulur sadece. babamdan biliyorum acayip bir limiti var şu an ve hiç geciktirmemiştir.

kendi talebinle de arttırabilirler, talep ettin mi?

maaş hesabının bulunduğu banka mı? kredi falan kullandığın bir banka mı? bunlar da artı puan verir.

öğrenciyken yükselttiler bende, 2000 mi 2500 mü ne yaptılar, daha da artırmak için aradılar da yok dedim. aylık alışverişim 600 lira falandı maksimum. resmi gelirim yoktu (kayıt dışı çalışıyordum) iş bankası.

otomatik limit artırma talimatı vermen gerekiyor, belirli aralıklarla artıyor o zaman limitin. ya da limit artırımı için başvuracaksın, internet şubesinden bir günde onay/red çıkıyor.

benim limit 5000 di kendim yükseltin dedim 10.000 yaptılar geçenlerde kendi kendine 13.000 olmuş düzenli öderim bende.

küçükken en büyük hayalim keşke bi ikizim olsaydı da okula sadece birimiz kayıt olurduk, bi gün o bi gün ben giderdim okula. ne süper olurdu lan diye düşünürdüm. bu hayali gerçeğe dönüştürme çabası seziyorum bu soruda. bu sebeple de çok karışıklık olacağı için yasak olabilir.

kanunda böyle bir yasak belirtilmemiş. ilginç bir konu.

kanunda açık bulmuşsun panpa

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim

yani tabi aynı şey :) ama tek yumurta deyince mutlaka aynı cins olmak zorundalar ya, o yüzden soru başlığını da o şekilde yazdım. ayrıca tek yumurtalar birbirinin hemen hemen aynısı, çift yumurtalar aynı cins bile olsa birbirine ancak herhangi 2 hemcins kardeş kadar benzeyebilirler. hanii beeeellki çift yumurtalarda da bunlar birbirine benzemiyor diye kanunen kabul edilebilirlik olabilir mi gibisinden düşünüyor insan. ama tek yumurtalarda napacaklar yahu, "the prestige" filmi gerçek olur vallahi :)

Sonuçta kimlik numaraları farklı olacağından çok da zararı yok gibi geldi bana hukuki açıdan. Birileri kandırılabilir ama kanunu kandıramazsın, bu yüzden düşünülmüş olabilir. Ya da harbiden unutmuşlardır :)

@olcay

evet, kimlik numaraları kesinlikle farklı olacak. o nedenle konulabilir diye düşünüyorum ben de ama o zaman birbirlerinin yerine geçmelerini nasıl engelleyecekler?

(gerçi isimleri farklı olduğunda da birbirlerinin yerine geçmelerini engelleyemezler ki, değil mi?)

öyleyse cevabı bulduk gibi: kimlik numaraları farklı olacağından tek yumurta ikizlerine de aynı isim konulabilir diye düşünüyorum şu an.

farklı bir görüşü olan var mı?

Bilinçli olan her anne baba tek yumurta ikizlerini ayrı birer birey gibi yetiştirmek için uğraşır. Ve hiçbiri aynı ismi koymayı düşünmez. Hukuk açısından bilemem.

makarnanın kalanını da ver yesin bari.

belki makarna yeterli gelmiyodur,doyurmuyodur.mama versen.ya da tavuk falan.ama tabi sakıncası olur mu ya da ne kadar verilir bilemiyorum.

kopek hep actir dedikleri gibi. sen belli bi miktar verir sonra birakirsin. bu yasina ve cinsine gore degisir. mama vermen daha iyi olur makarnadaki seker miktari zarar verebilir hayvana.

Daha fazla vermeyin sakın. Siz 5 tencere daha da verseniz hepsini yer o. küçük yaşta alıştırın sizin istediğiniz zaman yemesine. Tabii bunu yaparken aç da bırakmayın ama en azından mamaya alışsın şimdiden. Yemek olarak pek vermeyin küçükken, özellikle şekerli şeyler vermeyin. Çok ama çok nadir olarak çikolata verebilirsiniz hediye olarak, bir şeyler öğretirken filan.

Evet bence de ilk once yapacaginiz iste biraz tecrube kazansaniz iyi olur. Veya ozel bir universitenin guzel, gelecekte iyi para kazanabileceginiz bir bolumunde de okuyabilirsiniz. Egitimli olmak iyidir her zaman.

yatırımcı ol.. etohuma bak, orada yeni projeler var onlara yatırımcı ol..

paranı tut, eğitimine göre bir işe gir bir 5 sene çalış, çalıştıkça dışarılarda gezdikçe dinleidkçe yeni şeyler göreceksin, duyacaksın, şahit olacaksın vizyonun gelişecek. tabi sermaye miktarın da artacak haliyle. fikirlerin olgunlaşır ve bir karar verirsin.

ben de katayım bi elli bin şöyle geniş, güzel, pop müzik çalmayan, üni. öğrencilerine hitap eden bi cafe açak ha ortak? İstanbulun böyle bi cafeye çoook ihtiyacı var.

internet sirketi kurup sexshop islet

Kadıköy Nüfus Müdürlüğü'ne yanınızda bir faturayla birlikte gidip, 2 dakikada halledebilirsiniz.

www.eksiduyuru.com

belki işine yarar.

taksim atatürk kitaplığı. gidin ve orgazmik ders çalışmay tadın.

itü gümüşsuyu kütüphane.

Galatasaray Lisesi'nden Fransız Sokağı'na inen caddede sağda Tezgah var. Tam aradığınız yer.

Bugünün maçları çok sakat, yarın oynayın bence.

torchwood
the lost room
firefly
hustle
Persons Unknown

Ne olacaksa 1 bölümde olsun diyorsan fringe derim ana konu arkadan geliyor ama geri kalan hep bölümlük olaylar, kesinlikle sherlock izlemelisin bir de.

Ne olacaksa tek bölümde olsun bitsin diyorsanız Black Mirror diyorum.

kesin beğenebileceğin şeyler olarak yukarıda yazılmış şeylerden yazacağım ama bunlar önemli. kesin beğeneceğini düşünüyorum.

o zaman sanaq 3 bölümlük (bazı yerlerde 6'ya bölmüşler, o da aynısı) bir dizi olan the lost room'u öneriyorum. ne olacaksa hemen bitiyor zaten dizi hemen bitince :)

ayrıca eureka izlemiş insan fringe izlemezse eksik kalır. bunda da bölüm bölüm ayrı konular işleniyor; ama sonradan ana konuya daha çok ağırlık veriliyor.

plase olarak da the mentalist olabilir. bunun mantığı da fringe ile aynı.

the oz

prison break

the lost room +1 bir de alakasız gibi olacak ama "spaced" fantastik-absürd ingiliz komedisi bir bak derim

Supernatural sevebilirsin belki. Birde Two and a Half Men.

biter bitmez çözülür çözülez ben anlamam. zaten gıcık bir yapım var. ama şu "house of cards" bitirdi beni. üsteik ilgim dışında.
oha
mükemmel.

broadchurch
the office us (bunu ya çok beğenirsin ya nefret edersin, arası yok)
e game of thrones tabiki

fringe

istanbul'da 450-500 tl'ye yaşarsın. belki biraz daha azalabilir bu miktar.tabi kalma masrafı hariç.

Cok buyuk para. Zengin hemşehrilerimin kapısına dayanır burs mu istemeli?

en fakir dostu kent ankara gibi duruyor bu listede.

İstanbul Üniversite'sinde devam zorunluluğu yok. Belki bir yandan çalışıp, bir yandan sınavlarını geçebilirsin. Hem iletişim için İstanbul'da okumak avantaj her zaman, meslekle alakalı işlerde de çalışabilirsin.

istanbulun masrafı yüksek olsa da, çalışma imkanı daha geniş. anket falan işleri var her daim.

izmirde yurtta kalsanda en az 450 gider...sigara içki yoksa tabi..hatunlarla takılacam diyorsan 1000 e kadar çıkar.:)

Yurt çıkması durumunda cidden ucuza yaşayabilirsin... Başka şehirlerin esnafını pek bilmiyorum ama İstanbul'un esnafı gittikçe berbatlaştı son yıllarda. Öğrenci demek artık emlakçı, lokantacı vs. için ilk kazıklanacak listelerinden biri oluyor sanırım. Dikkatli olmak lazım.

İstanbul'da çalışabilirsin aynen ve aynı zamanda İstanbul her zaman İstanbul'dur nasıl diyeyim. İstanbul işte. Umarım halledebilirsin rahat rahat...

260 la izmirde yaşamak mümkün değil..günde 10 lira harcasan 300 yapar.Zaten açlıktan ölmek istemiyorsan 300 ü bikere garanti vereceksin.Arada çay kahve içsen.Rahat 450

gazi'de devam zorunluluğu var. ayrıca olcay +1

Hiç diğerlerini düşünmeden Anadolu'yu yazın gidin.Teşekkür edeceksiniz bana.

(Aklınızda İstanbul'dan mezun olan daha rahat iş bulur diye bir düşünce varsa İstanbul'da çalışan tv mensuplarına, iletişimcilere sorun hangi okuldan mezunlarmış.)

apartmanda kapıcınız varsa kapıcının adrese yollat

yok. bir arkadaşıma falan da yollayamam.

öyle bir ihtimal yok işte. aram yok kimseyle.

annenizin doğum gününde eve gelecek birinin adresine göndertin. o da gelirken size getirsin, siz aşağı inip alın o kişi eve geldiğinde. nasıl plan ama?

yok kimse gelmeyecek. o yüzden başka adrese yollatamam yok yardımcı olabilecek birisi.

o zaman tek çare o gün dışarı çıkıp bi çiçekçiden alıp gelmen. bu kadar.

mahallede aranızın iyi olduğu esnaf falan yok mu, rica edin, dükkanın adresine gelsin kargo siz de gidip oradan alın. bizim bi bakkal abi vardı evin anahtarını bile bırakıyorduk :)

bu arada sizin apartmanda kimseyle aranız yok da annenizin görüştüğü kahveye gidip geldiği komşu falan da mı yok? varsa ondan rica edebilirsiniz, sizin şahsen muhabbetinizin olmasına gerek yok sonuçta.

fantastik plan: alakasız bir yerde oturan bir arkadaşınıza yollatıyorsunuz kargoyu. daha sonra herhangi bir kargo şirketini arayıp evden teslim alınıp şubede teslim edilecek şekilde anlaşıyorsunuz. kargo gidip o arkadaşınızdan alıyor, size yakın şubeye getiriyor siz de çıkıp alıyorsunuz :)

kül +1
Vay arkadaş hiç mi tanıdığınız yok, herkes mi nefret ediyor sizden? Fantastik plan güzel, çiçek sepeti de normal bilinen kargolarla gönderiyor ve o kargo şirketini arayıp şubeden alacağınızı söylediğinizde kabul ederler. Çiçek sepetinden sipariş vermedim ama netten herhangi bir yerden bir şey aldığınızda telefonunuza veya mailinize kargo yola çıktı, çıkıyor filan diye mesaj gelir. O sırada ararsınız kargoyu, ben alacağım dersiniz. Bu da olmazsa ve yine hiç kimseyi tanımıyorsanız eylülde bir duyuru açın, "şu semtteyim, evine çiçek gönderip sonra ondan alabileceğim kişiler aranıyor" diye, belki yardımcı olan çıkar :)

@olcay,

hocam kargodan almak falan o konuda riske giremem ya gelirse eve diye. en son aklıma dediğin gibi duyuru açmak geldi, bir çözüm bulamazsam. illa ki bulurum hayırsever bir arkadaş. =)

yok kimseyle aram iyi değil cevabını duyurucudan önce ben belirttim.

bazayı ne zaman aldın ? çok mu kirliydi ? daha önce de böyle kaşıntıların olmuş muydu ?

hayır daha önce kaşınmadım hiç.
bazayı geçen hafta aldım, sonra her yerini sildim deterjanlı bezle bir güzel. böcek için ilaçlasam mı acaba?

Vücut biti/ piresi olmasın?

öyle olsa görmem gerekmez mi?

yatağı kurutemizleme yaptır, ya da ne yapıyorlarsa işte temizlemek için.

deride bir değişiklik yok ise büyük ihtimal sinirseldir. yatağı 2. el aldığın için psikolojik olarak huylanmış olabilirsin.
temizleyince rahatlayabilirsin.

çok fazla güneşe maruz kaldıysan deri soyulmadan önce kaşınır genelde tecrübeyle sabit. allerjik bi durum olsa kızarıklık filan olurdu diye düşünüyorum.

@vakumlu: yatağı almadım, sadece bazıyı aldım.
@balerina: bir buçuk ay önce baya yanıp soyulmuştum, ama yakın zamanda yanmadım.
deli olmak üzereyim, hiçbir belirti olmadan kaşınıyorum.

aynen güneşe maruz kaldıysan kaşınırsın benim gibi.

güneş alerjisi olabilir, bende de var dikkat etmeyince kaşıntı bonus olarak nokta kızarıklıklar da getiriyor zamanla.

Alerji olmasın? Çok alaksız bi şeyden alerjik reaksiyon gösteriyor olabilir vücut.

hah Klorlu havuz yazmışsın. ben oyumu açıkçası ona kullanıyorum. DAllamalar öyle bir klor atıyor ki yıkansanda bi süre geçmiyor deli gibi kaşındırıyor.

son 2 yıldır yazlık eve ağır temizlik yapılmıyor ve bunun sonucunda mütemadiyen hapşurup kaşınıyorum alerjim olduğu için. Bi doktora gidip ilaç yazdırabilirsin ve kontrol ettirebilirsin.

Bir de sık sık banyo yap temiz tut kendini

havuza girmeyip baza ile haşır neşir olduğunda kaşıntı devam ediyorsa ve kırmızı kırmızı kabarıklıklar da varsa cildinde tahta kurdundan da şüphelenbilirsin belki?

doktora gideyim dedim ama en erken randevuyu ağustosa veriyorlar.
bir de annem doktor, antihistaminik al geçer dedi:(

Aynı şey benim de ilk defa başıma gelmişti, nedenini bir türlü bulamamıştım. Eczaneden Zyrtec aldım, kaşınınca içersen geçirir. 10 lira filan fiyatı.

yazın bende de olur ara ara. önce iyi bir keselen. sonra da nemlendirici sür bütün vücuduna. geçer muhtemelen.

bitane bi ilaç var adını hatırlamadığım en default alerji ilacı diyorlardı eczaneden falan sorabilirsin demiycem annenden ismini öğrenip alabilrsin onu.

yediğin bir şeyin dokunmuş olma ihtimali peki?

cildimde hiçbir şey yok, ne kızarıklık ne kabarıklık bu yüzden böcekli seçenekleri eledim. ama bazaya böcek ilecı sıkıcam yine de.
zyrtec'i biliyourm, yıllardır kullanırım:) bir iki hafta sonra alerji testi yaptırmak istiyorum, o yüzden kullanmadan geçirmek istiyorum.
kese ve nemlendiriciyi de denyeyim:)

kanka denize gir

muhtemelen güneş alerjisidir. güneşte deli gibi kaşınan bünye olduğum için biliyorum, eğer gözle zor görülecek kadar ufak ufak su toplanmaları da oluyorsa deride, sorun güneş alerjisi.

Teyzem 60 yaşında ve bekar.Ama sevgilisi olmuş gençliğinde.

Var.
Genelde insan ilişkilerinde başarısızlar.
Mahallelerde ''Kedili Kadın'' olarak tanınıyorlar.

neden olmasin?

koca bulamamış? belki aramamıştırlar?

koca bulamamış kısmı hariç var öyleleri, evet.

Bizim komsumuz var mesela.60 yaslarinda hic evlenmemis.Gencliginde cok sevgilisi olmus hatta birine de sirilsiklam asikmis, nisanlilarmis .Sonra adam trafik kazasinda ölmüs.Bizim teyze de bir daha kimseyle evlenmemis.'ben O'nunla evli gibiydim baska biriyle yapamazdim' der hep.

Hayır evlenmemişse veya koca bulamamışsa (ne demekse) neden başarısız oluyorlar onu anlamıyorum. Haa sevgilisi olmayanlar içinse bu laf, insan ilişkileri kısmına katılabilirim belki ama diğer türlü neyin başarısı ki? Benim çevremde de çok var ama bir sürü sevgilileri olmuş tabii. Büyüklerimizin erken evlenmesi, evliliklerinin uzun sürmesi filan sanki hep mutlu mesutlarmış gibi gözüküyor. Aslında eskilerin çoğu yıllarca birbirine alışmış ve artık yaşlandıklarında birbirlerine aşırı sevgi duymaya başlamışlar gibi geliyor bana. Bir de tabii zamanla bazı şeyler çok çabuk değişiyor, eskiden boşanmış kadınlara bir başka gözle bakılıyordu ya da kadınların ekonomik özgürlüğü pek yoktu. artık öyle değil gibi.

tanterosa güzel tespit :D
halam var 54 yaşında evlenmedi, sanırım sevgilisi de olmamış.

püff akademide bi dolu öyle ama bulamamış mı aramamış mı olmamasını mı tercih etmişler sormak hiç aklıma gelmedi

Neden olmasın var tabi ki.Şimdi bana kızacaklar ama kedili teyze oluyor onların çoğu.

belki bekaretini kaybetmiş/bozdurmuş/sonlandırtmış/(ya da neyse işte) ve korkusundan hiç evlenmemiş de olabilir böyle bir insan. bu da bu ülkenin bir gerçeği sonuçta.

Nabıcan hacı önce onu söyle de ona göre...asdsjklmn...

evde kalmak da ne demek ya?!?! evlenmek çok büyük bir lütuf sanki de yüce bir erkeğin "almaması" sonucu evlenmeyince bir köşede kalan bişey oluyor kadın. evlenmek istememek gibi bir seçimi olamaz kadınların dimi.

sabah sabah sinir oldum şimdi iyi mi.

Gerçekten mi soruyorsunuz anlamadım. Evlenip evlenmemek bir seçimdir. Bu kadın için de böyle, erkek için de. Toplumumuzda daha edilgen oldukları için kadınların çoğu "evlendiriliyorlar" kendileri evlenmiyorlar. Eğer edilgen değilse başlıyor sorun.

Benim ablam evlenmedi. Üniversiteye kadar arkadaş grubunda daha yakın olduğu erkek arkadaşları vardı ama aile baskısı sebebiyle ileri götüremedi. Sonrasında çalışmaya başladı, bu sefer aile baskısı "hadi evlen" diye kendini gösterdi, o da "hadi len, ikiyüzlüler sizi" dedi.

Yaş ilerleyince kriterler artıyor, "niye rahatımı bozayım" diyor insan. Öte yandan belli bir yaşın üzerinde taliplerin de talip olma nedeni değişiyor, "ilk evliliğimden çocuğuma baksın, anneme-babama baksın. Maddi durumu iyiyse bana baksın", hadi be sende... Ona hak veriyorum. Eğer ben de eşimi bulmasaydım aynı şekilde yaşardım. Koca bulamamak değil, hayatını beraber geçireceğin insanı bulamamaktır buradaki nokta.

"evde kalmak" tabirini cahil kocakarı tabiri olarak biliyorduk. kocakarılarla sınırlı değilmiş demek ki..

düşünmek ve konuşmak gerçekten büyük meziyet. ağzı olan konuşuyor.

birkaç sene sonra ben de dahil olacağım. görgüsüzü çıkar, aldatanı çıkar, sorumsuzu çıkar, gözü sürekli dışarda olanı çıkar, saygısızı çıkar, sürekli "haklısın" deyip zerre kendini düzeltmeyeni çıkar, söz verip sözlerini tutmayanı çıkar, kendine bakmayanı çıkar, daha dişlerini fırçalamayı / tırnaklarını kesmeyi, iç çamaşırlarını değiştirmeyi bilmeyeni çıkar, yavşağı çıkar, evlenmek istemeyip dost hayatı yaşamayı isteyeni çıkar, daha insan ilişkileri için gereken minimum görgüye terbiyeye sahip olmayanı çıkar, ağzından küfürden başka bir şey çıkmayanı çıkar, sadakatten haberi olmayanı çıkar, hırsızı çıkar, çalanı çıkar, çalışmayanı çıkar, kardeşine akrabana gözünün önünde yavşayan hayvanı çıkar, şiddet uygulayanı çıkar, dolandıranı çıkar vs vs.. çıkar oğlu çıkar.. ha, sen bunları görene kadar da yıllarını ve emeklerini harcarlar..

şimdi bir takım kendini bilmez zeki şeyler çıkıp "ay 40 yaşına kadar evlanmamış evde kalmış kadınlar var mıdır yaaeeee!!!!" demesin diye, yukarıdaki mallardan biriyle mi evlenmemiz gerekiyor sizi "über insanoğulları?

biraz zeka biraz akıl ya.. birazcık... fazla değil..

sonra biz "aziz nesin az bile söylemiş" deyince kötü oluyoruz..

bi çektirin gidin çay koyun ya.. hatta geri de gelmeyin de toplumun zeka ortalaması artsın biraz..

isteyen üstüne alınsın bik bik başlasın..

adamlar önce "ulan erkekler acaba ne kadar evlenecek / güvenilecek / gelecek paylaşılacak kadar niteliğe sahip" diye kendilerine sormuyor da.. bakış açısına bak... tööbe tööbee.. şu zihniyetlere denk gelecek kadınlara da allah kolaylık ve sabır versin..

******

ha bu arada her kadını/erkeği uzaktan bakarak hayatını her şeyini şıp diye çözecek kadar zekilere bir not daha;
kedi ve köpek severim ama evde hayvan beslenmesine karşıyım. kafanızda oluşturduğunuz prototipe uymayacağım galiba, afedersiniz canlarım benim..

sabah sabah teallam yaa..

Mono değil mi işte. Gazeteci Erol Dernek Sokak'ta. Cinemajestic Sineması'nın sokağından girince sağa döner dönmez karşınıza çıkar Mono.

(bkz: solar beach)
Bir de geçen hafta Emirgan'a giderken sahil boyunca gördüm, tam Bebek ve ilerisindeydi sanırım, çimlerde baya insan vardı güneşlenen. İşin ilginç yanı kızlar da vardı aralarda :)

@olcay,

Cevabin icin tesekkur ederim. Fakat ben Halk Plaji ariyorum. Solar Beach falan beni asar. Para veremem. Param olsa da gitmem zaten, milletin don gomlek denize girdigi yerler tercihimdir. Niye diye soracak olursan, biraz da meraktan iste. Nabiyor bu insanlar, gormek istiyorum. Yoksa biz de isteriz temiz yerde, guzel insanlarla denize girmeyi.

Efenim size en güzel önerim büyükçekmecedir.Hatta beraber gidek.Bende yüzmesini bilmem suda çimer geri döner uzanırım şezlonga yanmaya çalışırım.

@seindfeld,

Tesekkurler ilgin icin. Yukarida siraladigim diger sorulari da yanitlarsan orayi da deneyebilirim. En onemlisi toplu tasima ve dus&kabin ikilisi.

caddebostan plajı' na bir kez gittim. kadınım, çok da rahatsız edici bulmadım. şezlong+şemsiye kiralanabiliyor. duş ve kabin de var.

ben güneşlenmedim, açılıp yüzdüm daha çok. cankurtaran olarak görev yapanlar saat 18 gibi gittiler sanırım. kalabalık dağıldı hemen, o saatten sonrası daha güzeldi, sakin sakin.

atıştırmalık bir şeyler, su, içecekler, meyve, yedek giysiler, terlik, yedek mayo olabilir, havlu da elbette.

arko' nun bronzlaştırıcı güneş yağı var, ondan kullanabilirsin. çok açık tenliysen, kötü yanarsan, karışmam ona göre. bence ekstra güneşlenmene gerek yok, suyun içinde de yanarsın gayet güzel, yine de sen bilirsin.

www.farmasaglik.com

Ben cumartesi günü caddebostan plajındaydım ilk kez gittim, benim de amacım brozlaşmak olduğundan suya bir kez girdim serinlemek için.Aile de var sap da ama rahatsız edici bir durum yok.4 lira verip şezlong kiralıyosun soyunma kabinleri duş falan beleş ayrıca para ödemiyosun.İstersen çimlerdede güneşlenebilirsin.Sakın ha direkt brozlaştırıcı kullanma mutlaka koruyucu kullan ilk güneşe çıktığında.Bir iki gün sonra brozlaştırıcı kullanabilirsin.Buğday tenliysen zaten renginin değişmesi fazla uzun sürmez.

ufolursun' a katılıyorum elbette. bronzlaştırıcı krem önerim, bronzlaşmak istediğin içindi. 6 yıldır güneş görmeyen vücudunu, ten rengin de açıksa eğer ve ilk günler özellikle, koruma faktörü yüksek bir güneş kremi ile koru. ben yeterince açık yazmadığım için, kusura bakma. yanıklarla uğraşmadan, denizin ve güneşin tadını çıkar. hatta güneş sonrası kremi al şimdiden. eve gidince duş alıp, sürersin, rahatlatır. her ihtimale karşı, madecassol ve bepanthen krem bulunsun şimdiden, ne olur ne olmaz.

toparlayalım, set gibi olsun.

- arko 30 faktör güneş kremi, ilk günler için,
- arko bronzlaştırıcı krem, daha sonraki günler için,
- arko güneş sonrası kremi, duştan sonra eve gelince, gerilen cildi rahatlatmak için. arko' nun fiyatları uygun diye verdim, sen istersen başka markalara da bak.
- her ihtimale karşı madecassol ve bepanthen krem al şimdiden, olası güneş yanıkları için. önce ilkini, bir süre sonra diğerini sürersin. umarım böyle bir durum yaşamazsın. evde durmasında fayda var, prospektüslerini okuduğunda göreceksin, her ikisi de her evde olmalı zaten.

güneş gözlüğü ve şapkan da olsun. bütün bunları sırt çantana koyup, gidersin plaja.

Herkese tekrar merhaba.

Dun Caddebostan Plaji'na gittim, izlenimlerimi yaziyorum. Belki baskalarinin da isine yarar.

- Toplam uc tane Caddebostan Plaji var. Iki tanesi Migros'un arka tarafindaki parkin ilerisinde, digeri de yuzunuzu Migros'a donup sola dogru yurudunuzde 5-10 dk icinde karsiniza cikan plaj.

- Migros'un arkasindaki plajlardan biri ucretli, digeri ucretsiz. Ucretsiz olan plajin kumsali cok dar. Ayrica gorebildigim kadariyla burasi en kalabalik plaj. Herkes bu plaja dolusmustu niyeyse. Hemen yanindaki ucretli plajin da kumsali dar ama ucretsiz plajdan daha genis tabi. (Ucretli plaja normal giris 10 TL, ogrenci girisi 6 TL)

- Ben bu iki plaja da girmedim. Migros'un diger tarafindaki (ucretsiz) plaja gittim. En genis kumsala sahip plaj burasi. Ustelik diger iki plajdaki kalabaliktan da eser yok. Fakat denize girmek icin uygun bir plaj mi bilmiyorum zira denizin ici hep taslik.. Benim esas amacim guneslenmek oldugu icin 2-3 saat guneslenip denize de bir gireyim dedim. Denizde 5 dakika falan kaldim. Cok temiz oldugunu da soyleyemeyecegim ayrica.

- Plajdaki bufede satilan her sey normalden daha pahali. O yuzden plaja giderken yaninizda yiyecek icecek goturseniz iyi edersiniz. Su: 1 TL, Kola: 2 TL vs.

- Haftaici gittigimi de belirtmem gerekir. Haftasonu kalabalik olur mu bilemiyorum.

- Plajda toplam 4 tane genc kiz gordum ve Abaza Team orada degildi. Demek ki gelisme var. Ya da haftaici diye boyledir bilmiyorum. Buradan cikarilmasi gereken sonuc: Kizlar haftaici bu plaja gidebilirler, ben herhangi bir sikinti gormedim.

Sonuc olarak:

Cok fena yandim. Her yerim aciyor. Krem falan da kullanmadim. Ama degdi mi, evet degdi.

Tum duyuru ahalisine selam eder, saygilarimi ve tesekkurlerimi sunarim.

ben hala çekmece diyorum.caddebostan şehrin içi pistir tabiki.

Kız senden etkilenmemişse (haftada bir gün gidip saatlerce oturduğum kafe diyorsun) işinde kendisini rahatsız hissettirmen mümkün.

yardır facebook'tan. "aa sen o değil misin? facebook seni önerdi" filan diye mesaj at. bu cevabı da verdim ya sonunda öleyim ben.

iyi ki bu facebook var,yoksa nerden sevgili yapacaktiniz acaba?

neyse ekle sen yine de rahatsiz etmeyecek sekilde..'11 ortak arkadas varmis ordan sey yaptim' filan de.bakalim kiz ne diyecek?

facebook önerdi güzel bir başlangıç :)

Hiç de Facebook'tan yardıracak insan değilim aslında valla.
@fraise Böyle de çok bariz yazıyor gibi olur sanki. Ben Struttin'in dediği duruma da yol açmak istemem açıkcası. Zaten hepsine bacılarım , hanımkızlarım (abartıyorum tabi burda) gözüyle bakardım amma oldu böyle bir kayma :(

önerdi mazereti güzel bencede at mesaj ne kaybedersin? mesajda aşığım seviyorum olmasın tabii arkadaşça olsun, yüzyüze görünce selamlaşma kıvamına gel facebook vesilesiyle yeter.
bu arada kanka sorsana güzel arkadaşı var mı? :))

ben de onu soylemeye calismistim zaten :))tam anlatamamisim :)
lunedor ama ben sana diyorum duyuru ac diyee,hic dinlemiyorsun beni.simdiye kadar bulmustun birilerini valla bak :D

@lunedor yok abi zaten ilk mesajda ne aşkı ne sevmesi. "ehehehehe öyle ekledim işte mehehe" samimiyetsizliği/tırtlığı da olmasın istiyorum ama başka türlü de nasıl olacak bilemedim valla çok kararsız kaldım. + Ben sana adresi veririm sonra. Sen seç beğen al :P

Bu arada olmaz mı o iş demişsin ya denemeden bilemezsin olmazsa ne kaybedersin ki?
Şöyle bir mesaj at;
"Merhaba; facebook arkadaş olarak önerdi sizi, çalıştığınız kafeye geliyorum sık sık umarım hatırlarsınız :)"
şeklinde

@fraise compumaster kızıyor o tip duyurulara ben facebook hesabımı açsam napsam aslında :)

ahhaha :D o da mantikli.waboose versin sana kizin ismini de sen bul ordan,olmadi arkadas listeni talan et :D
ayrica sen kafeye sik sik gidiyorsan orda niye biraz konusmayi denemiyorsun ki?sarkintilik yapacak gibi degil tabii de ne bileyim havadan sudan seyler konusabilirsin belki.

feysbuk önerdi falan deme, interneti karıştırma.
madem sürekli bi müşteri imajı çizdin, muhabbetini ordan ilerlet, başkasını karıştırmadan sen tanışmış ol.

önerebileceğin içecek, pasta var mıde, müzikler çohoş de, saldır müdür, niyetini belli et, çekinme.

daha sonra ortak arkadaş muhabbeti açarsın. bunlar hep tecrübe.

@lunedor hacı o mantıklıymış aslında ya. umarım hatırlarsınız falan hoş yani. bunu düşünücem cidden. arkadaşlarla bi istişare edeyim tabi. "don't kill the bar" tarzı tepkiler gelmezse yardırırım ordan :D

@amele spor bak bu da mantıklı geldi. yani yüz yüze görse falan artık tanır gibi ya. dönem dönem artmakla birlikte hiç gitmesem haftada bir gidip 5-6 saat kalıyorum orda. arkadaşım eski çalışanı zaten mekanın. şeflerini de tanıyorum falan. yüz yüze muhabbet de yürür gibi aslında. bilemedim bak kafamı karıştırdın. teşekkür ediyorum tabi bunun için.

gittiğinde selam ver, siparişini getirdiğinde teşekkür et sonra muhabbet aç işte "sıcakta zor olmuyor mu" falan gibi, bilemedim tam ne sorarsın ama onu da sen bul. öyle pat diye facebook dan ekleme biraz muhabbet olsun önce. en azından 5 6 kez yüzyüze diyaloğunuz olsun.

merhaba ben bora de hesabı iste gerisi gelir zaten :)
yahu kız işinde gücünde nasıl muhabbet edilsin ki? kovdurma kızı sonra :)
ha bu durumda en fazla iki üç kısa espriler, komiklikler yaparsın akşama doğruda kaçta çıkıyorsunuz diye sorarsın filan ama bunlar sadece filmlerde oluyor olabilir de :)

bence çalışma sistemi şu olmalı:

önce gidiyorsun hatunun çalıştığı yere, kendini biraz belli ediyorsun. ama bu belli etmek sadece aklında kalacak kadar olmalı, kesinlikle yazma amaçlı değil. bir kısacık sohbet olur, bir espri olur, sadece bu kadar. biraz zaman sonra da -akşamına olabilir bu, sana kalmış o zaman ayarlaması- "facebook önerdi" taktiğini uyguluyorsun. muhakkak ki hatırlar ama sen yine de nezaket icabı bir sor hatırlamış mı seni. gerisi gelir zaten.

budur.

@devilred bak bu aklıma yattı. yani zaten himym terk arkadaş grubumla beraber epey diyalog içinde oluyoruz bu hanımkızla. ve o , ordaki çalışanlar içinde en işinde gücünde olanı cidden. hatta en çok bu yönüyle etkiledi diyebilirim. ama yine de 3-5 şaka-espri üzerinden yürüsem bi gün , akşamına da facebook'tan yardırmaca en uygunu olacak gibi geldi.

kıza faceden merhaba diye yaz sohbet etmeye calıs,kafeye gidince selamlas nasılsın flan diye sor fazla konusma.sonra netten yine konus ve söyle de,iş yerinde seninle sohbet etmek istiyorum ama calısıyorsun ve rahatsız ediyor gibi görünmek istemiyorum senide zor durumda bırakmak istemiyorum,bi kahve içebilirmiyiz...en mantıklısı diyebilirim

Cevapların hepsini okumadım ama "facebook önerdi" lafını gördüm, bunu kafeye gittiğinde söylesen mesela? Öyle denk gelmiş gibi, gerçek hayatta muhabbete öyle girsen, sonrası gelse filan? Sürekli gördüğün birisiyle facebooktan muhabbete girmek saçma geldi bana, onu kullanarak gerisini getir derim ben.

"facebook önerdi baktım çok arkadaşımız var sen şunu nerden tanıyosun" diye yardır ama eklemeden

hacı kendi bildiğini oku ama eline numara falan vermeye kalkma tabide. kemal sunalda kapıcı ismailin aklına uymustu

facebook medeni cesaretin olmadığını gösterir bence. ortak arkadaşlarından biri ile gidersen şansın daha fazla sanki. onlar o gün merhabalaşır, bir sonraki gidişinde de yine o hizmet eder ise "biz x günü şurada toplanacağız sen de gelir misin?" dersin laf arasında.

oo bence hic konusmadan direkt "şuraya gelir misin" falan demeyin..

ben bir cafede calısan bir garson olsam, en rahatsız olmayacagım şekil, facebook'un o esnada onermesidir. mesela siz cafedeyken, kız da oradaysa, bir ara yakınlarınızdayken "tanıyor olabilecegin kişiler" kısmına bakıyormuşsunuz gibi, "pardon bu siz değil misiniz? az önce kenarda önerince, tanıdık geldi bakayım dedim de ne garip tesadüf" vs tarzında yaklaşın mesela? ordan, ortak arkadaşlarımız kim acaba diye sohbet edersiniz. sonra ekleyin, ekleme talebinize "o kadar ortak arkadaşımız varmış, eklemeden olmaz" falan diyip belki konuştuklarınıza gönderme yapan bir espriyle falan noktalayın..

Hic "umarım hatırlarsınız"a falan girmeyin bence..

ayaküstü romantik komedi filmi yazdım burada..

Cansınız ya ekşiduyuru vallahi seviyorum hepinizi. Hepsi güzel tavsiyeler. Kafa patlatan herkese teşekkür ediyorum.

fazla güven iyi değil abi. bunu daha önce de yaptı göte geldi. yani seni gerçekten iyi bir yere taşıyorsa riske girmek her zaman iyidir. ama alt tarafı penaltı. mal gibi kalmak da var işin içinde.
velhasıl belki verir diye ilkokul öğretmenine aşk şiiri yazmak gibi bir şey bu.

bu soruya tam cevap olamayacak belki ama, penaltının tekrarında, yavaş çekimde, o adamın gözlerinde benim aradığım şey hafif de olsa bir tedirginlik belirtisi oldu. bunu görmeyi başaramadım ve çok az da olsa üzüldüm.

o özgüven için o vuruşu yapabiliyor olmak ve eğer kaçırırsa kredisinin olduğunu bilmek var. beni de koy sahaya aynı özgüvenle atarım o penaltıyı da o top kaleye girmez muhtemelen e sonuç? rezil olduğumla kalırım ha takmam orası ayrı fakat özgüven öyle hadi olsun ile olmuyor sorarlar adama sen özünde neye güveniyorsun diye.

pirlo çok karakterli ve dediğin gibi özgüvenli birine benziyor.ondan bencede öğrenilecek çok şey var.

ayrıca kötü futbolcular varken çok iyi olanlarıda var.

mesela kötü bilinen balotelli çok iyi birisi.

beyler Pirlo dan bahsediyoruz.Dünyada onun gibi futbolcu fazla kalmadı.

bu arada futbol öyle birsey ki biz insanlar hayatımıza yön verecek davranısları onda görüyoruz.Pirlo nun soğukkanlılığı, özgüveni.Ibrahimovic in volesinden sonra güçsüz İsveç e bile saygı duydurabilecek bir lider olması.hayatımda uygulamak istiyorum şahsen.

(en azından ben böyle düşünüyorum)

edit: bunu da unutmamak lazım.bu adam bu işin piri.(world cup finalinde);)
www.youtube.com

adam tecrübesinin de yardımıyla yapması gerekeni yaptı. artistlik amacıyla yapmadı, sıçmadı. bir penaltı kaçmış, takımının morali düşüyor, ingilizlerin de tam tersine (başta hart olmak üzere) morali yükseliyor, evet belki normal bir penaltı atsa da italya kazanacaktı ancak sorumluluğu üstlenip cuk oturan yerde çocuğu koydu. bütün rüzgarı 2 saniyede tersine döndürdü. ve sonuç malum.

çıkarılacak ders ise (sami mode: on); yiyemeyeceğin y****** altına yatmayacaksın. bir adım atman gerekiyorsa da götüne güvenip deneyeceksin.

Bir de tecrübe diye bir şey de var. Önemli bir şeyi gençken ilk defa yaptığında biraz heyecanlı olursun ama aynı şeyi 40 yaşında yaptığında daha bir kendine güvenerek yaparsın.

www.youtube.com

bu da olabilirdi ve pirlo rezil de olabilirdi. ozguvenin fazlasi cok iyi degil bence.

(git: 432157) abi tarihin en iyi topçusunu örnek vermişin ya zidane nere..

Pirlodan alınacak hayat dersi şudur.
Her ne olursa olsun, bu bir oyundur ve eglenmessen oyun olmaktan çıkar.
Kendini eglendireceksin.

maksimum 80 sene yaşıyorsun, oturup kendini üzmek için 30 bin sebep bulabilirsin, ama amaç seni mutlu edecek o 1 sebebi bulabilmek. Her zaman eglenmene bak.

@cruseo bence yanlış düşünmüşsün. adam kendisi için oynasa eyvallah da onun ayağına bakan milyonlarca kişi var. sorumsuzca davranamaz. yani düşünsene aynı şeyi sabri yapıyor ve auta atıyor biz de dünya kupası finalini kaybediyoruz... sınırdışı edilir yeminle.

@bohr atom modeli (bkz: roberto baggio)
ayrıca; www.youtube.com

push destekli bir cep telefonu al, ki bu modern akıllı telefonların hepsini oluşturan bir küme.

mail geldiğinde telefonun ışığı yansın. dışarıdayken de push'u tek tıkla kapatıyorsun, kafanı sikmiyor.

Haber derken, cep telefonu falan mı? Ayrıca birini diğerine yönlendirebilirsin. E-postalar tek bir hesapta toplanmış olur. Dilersen kopyaları diğerine gitmeye devam eder bir yandan.

gtalk. popup olarak her mail geldiğinde gösteriyo. ikisini de birleştirdiğin takdirde, tıkır tıkır gelir

ikisini birleştirmek istmiyorum. dışardayken kafa siksin de istemiyorum.

Her girdiğinde kendine mail yolla. Bir sonraki girişinde yazdıklarını okursun. Takıntım saçma bir eğlenceye dönüşür. Bir süre sonra sıkılırsın. Belki de ona da alışırsın ama :)

x-notifier eklentisi var dilediğin kadar hesap ekle, mail geldimi uyarıyor.

X-notifier kullanıyorum ben 3 tane gmail hesabıyla mozilladan Webmail Notifier eklentisini kullanıyodum o da baya iyiydi chromda ona benzer gelişmiş bir uygulma bulmak iyi oldu.

(bkz: google mail checker)

kahve makinası veya kette.

eşyaların rengini biliyorsanız ona uygun uzun dekoratif lambalardan alabilirsiniz.

Saksıda ağaç muhabbeti olmuştu daha önce, su istemeyen bir şey dışında olmaz sanırım. Birkaç masa lambası da vardı, aykeadan aldıkları. Turk kahvesi makinası olabilir mesela. Geçenlerde bir duyuruda birisi bir markayı öneriyordu, onu bulayım bir bakalım.

türk kahvesi makinesi alacaksanız arçelik telve çok tavsiye edildi burada,çift hazneli olanı ofis için uygun olabilir.

izledik onu, başka :)

Harold & Kumar Escape from Guantanamo Bay (2008)

adam sandler filmleri.

ANIRA ANIRA GÜLMESEM DE KEYİF VERİR

not: caps lock açık kalmış

Sadece yeni izledigim icin yaziyorum (bkz: 3 idiots )

(bkz: you dont mess with the zohan)

hangover - due date - Love and other drugs

(bkz: çalgı çengi) yazarken bile güldüm :)

imza : eşek

www.imdb.com

kesin izlediniz ama 50 ilk öpücük olsun.

İçindekiler sorun değilse garantiye ver tabi ama içindekiler önemliyse garantiden halletmezler.

edit:Faturaların olmadığını yeni gördüm onlarla görüşürsen daha iyi olur bazı şirketler seri numarasından bakıyorlar , bazıları ise fatura istiyor. Eğer aldığın yere gidersen tekrar fatura çıkartırlar.

İcindekileri kurtarmam gerekiyor, yoksa bicimlendirme yoluyla ben de halledebiliyorum.Yani garanti bu olayi hallleder mi ki?

Veilerin asla garanti kapsamına girmez..Verilerine karışmazlar..

Buna benzer bir soruyu Alman bir arkadaşıma sormuştum. Noel olayının tüm yakın akrabaların bir araya geldiği akşam yemeği ve akabinde hediye faslı olduğunu söylemişti. Yani istisnasız her yıl genci yaşlısı o akşam yemeğinde bulunurmuş ve gece 11-12 gibi gençler dışarı eğlenmeye çıkarlarmış. Yılbaşında ise herkes istediği yerde takılıyormuş. Yemek yine oluyormuş ama Noel'deki gibi herkesin katılma olayında geleneksel bir zorunluluk yokmuş. Tabi Amerikalılarda ya da herkeste böyle mi bilemiyorum.

24 aralık christmas oluyor. bir araya geliniyor, kutlama yapılıyor. isanın doğumu kutlanıyor, yani hristiyanlar için özel bir gün.

31 aralık gecesinin ise hristiyanlar için dini açıdan bir önemi yok, o tamamen yılbaşı kutlaması, new year's eve (yani yeni yıl arifesi) olarak geçiyor, kutlanıyor. çam ağacı bir süre kaldırılmıyor yılbaşı kutlamalarında da sembolik olarak duruyor. aslında sanırım o zaten 31 aralık için hazırlanıyor ama 1 haftalık bir festival havasında geçtiğinden 1 hafta orda duruyor (ama tam tersi de olabilir).

31 aralık gecesi kafayı çekiyorlar partiyorlar falan, genç işi.

hehe soğuk olur patileri merak etmeyin. normaldir bir şey olmaz. siz sıcak bir yuva alın ona içine girip oturabilsin.

hills gibi profesyonel bir markanın kitten mamasını alın. kum olarak da silikon pek tavsiye etmiyorum sağlığa zararlı. onun haricinde herhangi bir marka işinizi görür. çişleri top haline getiren bir yapısı olsun yeter (üzerinde yazar).

size kısa zamanda alışacaktır merak etmeyin. zaten mamasını suyunu veren, oynayan ilgilenen kişiye hemen alışır.

mama için hills ya da proplan kullanın.
kum için yararını zararını bilemedim ama ben silikon kullanıyorum. gayet memnunum.
bir de oyuncak alın şu 1-2 tl lık farelerden. benimki ölüyor onun için.
iç parazit için bir veterinere götürün mutlaka. yazık oluyor sonra hayvana.

yavru kedi gözümün önünde bin kere tuvalete girdi çıktı bir kere kum yediğini görmedim. hatta yavru kediler o kadar cahildir ki bu konuda kumu eşelemeyi, poposunu temizlemeyi bile bilmez. girer yapar çıkar. ama bu dediğim 1-2 aylıkken falan. sizinki 3-4 aylıkmış zaten. rahatça kullanır tuvaleti. gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

ek: merak edip baktım anemik kedilerde görülebiliyormuş kum yeme beton yalama gibi davranışlar. bu zaten veterinerlik bir durum yani tipik kedi davranışı değil.

Tabi karakterine göre değişecektir ama birkaç günden bir-iki haftaya kadar olan sürede alışır hemencecik. Bu arada bu evredeyken sürekli patilerini okşayın, ilerde hiç tırmalamaz böylece.

mama için proplan kittens'ı öneririm illa kuru mamaya alıştıracaksanız, onun dışında evde yapılabilen birçok tarif var ama kediler etçil hayvanlardır bunu unutmamak lazım. kum olarak doğal silikon kullanıyorum iyi markalar sağlık güvencesi veriyor bence topaklaşan kumdan daha sağlıksız değil. alışma sürecine gelince, kediler asla köpeklerle karıştırılmamalı, siz sevmek istediğinizde değil kendisini sevdirmek istediğinde gelir yanınıza unutmayın, daha küçük oyuna bayılır onunla oynayın ne bileyim aliminyum folyodan toplar yapın yumaklar yapın oynatın alışma süreci hızlanır, bir de kedinin gözlerine direk bakmayın tehdit olarak algılarlar.patisi soğuk olur normal, ama sıcak bir yer yapmak için petshopa ihtiyacınız yok büyükçe bir sapet alın içine yumuşak bir yastık üzerine polardan örtü işte en sevdiği yer hazır bile.. aşılar çok önemli aşılarını mutlaka yaptırın.. iyi günler:)

ne alırsan al ama asla whiskas alma. bildiğin cips. idrar yollarında problem yapıyor ayrıca. unutma o artık sokakta değil. senin sorumluluğunda.
benim de kedim 4 aylıkken sokaktan gelme. ama şu an soguk havada burnunu dahi çıkartmıyor dışarı, deli yemek seçiyor. artık sokak kedisi değil yani. silikonlarda söyle bir sorun olabilir, sert olduğundan dolayı patilerine batma yapabilir. vancat diye bir kum var onu kullanmıştım ben bir süre. topaklanıyor direkt.

hazır mama verme rica edşyorum, kasaptan ciger akciger alın (kilosu 2lira) pişirip verin, hazır mamaların hepsi çook zararlı, biraz zahmetli ama zahmetsiz hiçbir şey yok ki!

lacat adlı markanın kuru mamalarını ve yavru kediler için olan mamasını aldım.

bir de mırmır diye bir kum aldım ince taneli topaklaşan. lakin pek hoşuma gitmedi değiştirmeyi planlıyorum.

patileri hala soğuk dediğim gibi taşta gezindiği zaman soğuk yok normal ısıya ulaşıyor sanırım.

bir de çok uykucu ya gece uyanıyor zibidi...

bir de son soru çok pırt yapıyor bu hayvan nedendir?
aklıma soğuk yer geliyor bu hayvanlar da insanlar gibi karınlarını üşütebiliyorlardır herhalde....

biraz daha iyi bir mama kullanabilirsiniz aslında sanki. arkadasım purina kullanıyor www.petburada.com bir bak istersen memnun da.
vancat kullanmıştım ben ilk gayet güzeldi de tuvaletinden çıkarken her yeri kum yapıyordu.
evet gece azıyorlar malesef.
bi veterinere göstermek gerebilir mi diye düşünüyorum ama sanmıyorum açıkcası pırt sorunu için. ya da yoldan geçerken girip soruverin olmadı. ben yakınlarda götürücem veterine bizimkini olmadı soruveririm pırt sorununu :)

merhabalar...

veterinere gittim ve karma aşısını yaptırdım hills marka kaliteli mama da aldım.
pırt sorunu yok oldu aslında.

kum işini ise kullandığım kullanılamaz hale gelen kadar kullanmaya devam etme kararı aldım zira fazla para harcadım bu aralar.

herkese teşekkür ederim.

bölümle alakalı olan ilerde referans olur tecrübe olur. elektrik su ve yok olarak geri döner

300-400 tl maaşlı iş mi olur lan derim ve çalışmam şahsen. ama kasiyerliği falan da tercih etmem orası ayrı.

edit: kaç gün, kaç saat, ne şartlarda çalışacaksın, onu da yazarsan daha açıklayıcı olur tabii.

300-400 liralık işin şirketi, oradaki pozisyonun, sana katacağı tecrübeler, daha sonra sana referans olacaklar mı ya da sana sahip çıkacaklar mı gibi soruların cevaplarına göre bu seçenek seçilebilir. Üniversite yıllarımda bundan daha az paralara şu anda inanılmaz şekilde bana tecrübe kazandıracak işlerde çalışmışlığım var, bazılarından paramı bile alamamıştım. O zamanlar kızıyordum ama şimdi iyi ki çalışmışım diyorum. İyice düşünmek lazım bunları.

ederdim. çünkü paraya ihtiyacım var.

son siniftaysan bolumunle alakali sec bence. ilk senelerinse 300luk isi bosver (yari-zamanliysa durum degisir).

bi tanıdığın parmağı kırılmıştı. kaynasın diye onu da karın boşluğuna yerleştrimişlerdi. yeni bir yöntem galiba.

Benim de bir tanıdığın parmağı kesilmişti. Acilen doktorlar hücreler ölmeden karnına dikmişlerdi. Böylece 1 hafta parmak hücreleri yaşamış ve sonrasında yerine geri dikmişlerdi.

İnsanın karın boşluğu, vücuttan herhangi bir şekilde(daha doğrusu düzgün olmayan bir parçalanmayla, yani bıçak-jilet gibi düzgün kesikle olmaksızın) kopan parçaların hücrelerini canlı tutmak için bir kuluçka makinası olarak kullanılıyor günümüzde. Özellikle uzuv vücuttan ayrılırken meydana gelen tahribatın onarımı için doktorların başvurduğu bir yöntemdir bu. Kopan uzuv (bu bir parmak da olabilir, abartısız söylüyorum koskoca baldır da olabilir) tahribatın meydana geldiği yerden karınboşluğuna dikilir. Böylelikle uzvun hücre kaybı önlendiği gibi, yeni hücrelerin oluşumuna da zemin hazırlanmış olur. Bütün bunları nereden biliyorsun diye soracak olursanız: sıkı bir Grey's Anatomy izleyicisiyim. Bir bölümünde trafik kazasında kolu kopan birinin kolunu karnına dikmişler ve yukarıdakine benzer bir açıklama yapmışlardı. Hatta hasta uyanıp kolunu karnında görünce kafayı yeme noktasına geliyordu. Ben de diziyi izledikten sonra araştırıp bir kaç makalede okumuştum. İnsan vücudu inanılmaz bir makine arkadaşlar gerçekten de.