Burası soğuk soğuk odalar.

Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış
Bağa girdim bağ budanmış, bağa bülbül dadanmış

Sen ağlama
Ağla halime
Uğurlar olsun
Ağlama değmez hayat
Sarı odalar

Gittiğin yağmurla gel

Gesi bağları

dağlar dağlar

askin acamadigi kapi kanatlanip ucamadigi yer mi var?

Eğer soru "şarkı adı" değilse biraz mantıksız, yani içinde Ğ harfi geçmeyen şarkı var mı diye sorsak daha mantıklı olur sanki.

Şarkı sözlerinin içinde illaki geçer Ğ harfi.

Merak edip kısa bi arama yaptım, 2333 kelime varmış içinde Ğ harfi geçen.

yağmur yağmur yağmur yağmur geri verecek buharlaşan sevgimizii. hic de sevmem bu şarkıyı ama bunda da bi sürü ğ var.

Seni çöpe atacağım poşete yazık

tam cevap olmayacak belki ama amazon.com.tr'den al hangisini alacaksan. memnun kalmazsan iade edersin sorunsuz.

kartus kullandiktan sonra nasil iade edecek? hadi yeni kartus alip oyle iade etti desek kartuslar yaziciyla ayni fiyat nerdeyse.

Sakin murekkepli (inkjet vb) alma. Ne yap ne et lazer al. Lazerlerin toneri de ucuz.

Su ana kadar bir suru marka kullandim. Kefil olabilecegim tek marka Brother.

Lazer yazıcı +1

İster kendiniz isterseniz bilgisayarcıya doldurtabiliyorsunuz.
1 ay önce brother 1211w 2t aldım vatan bilgisayardan. W ifadesi wifi var demek. Kablo bağlamadan cıktı alabiliyorsunuz. 2t ise kampanya var 2 tane tam dolu toner veriyor.
Eğer sadece siyah beyaz çıktıya ihtiyacınız varsa bu alet gayet yeterli.

Linki bırakayım.

www.vatanbilgisayar.com

Ben vatandan aldım. N11 de falan ucuz ama hem 2 dolu toner vermiyorlar hem de söylenti duydum. Orijinal kartuşu vermiyorlar falan diye o yüzden güvenemedim.

Edit: ben aldığımda 896 tl imiş. Şuan biraz artmış.

Biz şirkete şunu aldık. Biraz yavaş tarıyor.. Onun dışında iyi gibi.
www.trendyol.com

Bütçeniz iyi ise dragos, yeni bina bulabilirseniz Atalar/ Koçtaş’ın arkasındaki evlerin muhiti iyidir.
E’5 üzerinde Soğanlık yeni olabilir yeni siteler var ama mahalle ortamı nasıl olur soruşturmak gerek.
Üç aşağı beş yukarı bütçe de eklerseniz Kartal’da ilçe çok daha güzel sonuçlar elde edersiniz.

ugur mumcu iyidir muhit olarak da gayet guzel bir yerde.

iyidir diye bahsedilen yerler suç oranlarının epey yüksek olduğu yerler, aklınızda olsun hocam.

uyuşturucunun mabedi denebilir maltepe/kartal için.

@timmie yillarca yasadim ugur mumcu'da, herhangi bir suc ne gordum ne duydum o mahallede. soganlik vs. icin bir sey diyemem de ugur mumcu gayet yasanabilir bir yerde.

Uğur mumcu güzel ama araba da lazım büyük rahatlık olur. Ben de yıllarca uğurmumcuda yaşadım sonra taşındık ama suç oranıymış uyuşturucu mabediymiş görmedik hiç

Sahile, minibus caddesi ve marmaraya yakin bolgeler. Kordonboyu, dragos, çavuşoğlu, karlıktepe, petrolis mahallelerine bakilabilir. Butce daha dusukse yakacık.

Petroliş, Dragos +1

Suc olayina aciklik getireyim: Bahsedilen bolgelerdeki suclar cinayet hirsizlik gasp gibi endise edilecek suclardan cok uyusturucu ve fuhus gibi donup bakmazsaniz haberinizin bile olmayacagi tip suclar. Burasi Istanbul'un daha ic bolgelerinin o tip ihtiyaclarini karsiliyor.

Ben Orta Mah.'de kalıyorum. Teknik yapı sitelerinde 2000 civarı 2+1'ler bulabilirsiniz.

Ayda 3-5 fatura kesiyorum sizin gibi. Site gayet yeterli acikcasi. Yazilima gerek yok. Oldukca kolay

Logo işbaşı na bakın derim.

Teşekkür ederim.

@disardayim, Gib in sitesi üzerinden kesebiliyoruz yani, doğru anladım değil mi?

işe iki taraflı bakmak lazım. yazılımlar, entegrasyonlarıyla birlikte, sadece fatura kesmek için değil, size gelen faturaların da sisteme otomatik girmesi işine yarıyor. bizim şirkette de aylık toplam 2 fatura kesiyoruz.

efatura mükellefi misiniz öncelikle? arşiv fatura ile karıştırılabiliyor genellikle. ama her iki durumda da portaldan kesmek sizin için mantıklı olanı.

Teşekkürler. Bu bilgiler ışığında başlangıcta portal üzerinden ilerleme rahatlığımız var demektir.
Evet E fatura, arşiv değil.

Kesinlikle ekstra yazılıma gerek yok.
Biz de öyle yapıyoruz.

(bkz: udemy)

Udemy de istemediğiniz kadar ücretsiz kurslar var, vay efendim ben öyle bulamam diyorsanız telegram'da ücretsiz kursları sıralayan gruplar var. Telegram da neymiş ben bilmem öyle şey derseniz de şu siteden görebilirsiniz :

udemyfreecourses.org

Telegram grubunun ismini yazarsaniz sevinirim :)

@udemycoursesfree
@UDEMY_COURSES_ADOBE_PHOTOSHOP
@TrDevArsiv

Udemydeki ücretsiz eğitimler çok nadiren düzgün çıkar. Genelde yola sıçan hindistanlı pakistanlı adamların lıng lıng diyerek yarım yamalak İngilizce konuşması şeklinde hepsi.

Ücretsiz istiyorsun, alan bağımsız diyorsun. O zaman coursera edx mit open course falan bunlara bakman lazım. Sonra sanırım ücretli oldu ama free audit ya da financial aid talep edebiliyorsun onaylıyorlar.

(bkz: coursera)

ismek'ten çoğu bilişim olmak üzere birkaç farklı branşta ücretsiz ve uzaktan eğitim alabilirsiniz.

www.ismek.istanbul

size bir anahtar kelime vereyim aramalarınızı bunun üzerinden yapın: MOOC
massive online open courses demek bu. yani udemy ve benzeri platformlara verilen genel isim.

free mooc diye aratınca da tonlarca şey çıkıyor.
normalde ücretli olmasına karşın torrent ya da benzeri yerlerden (mesela stremio.com'dan bile) erişebiliyorsunuz, eğer isterseniz.

udemy'den bir kurs alacağınız zaman eğer kurs yüzde 90 indirimli değilse eğitmene mesaj atıp indirim isteyin.

Seni beğenmiyorlar.

Hepsi görmüyor olabilir. Görenler like’lamıyor olabilir.

Ne kadar kullanıcıya ulaştığını ölçmek için story ve anket istatistiklerini de kullanabilirsin.

Ayıp olmasın diye takip etmişler, paylaşımların maksimum 100 kişinin hoşuna gitmiş.

Takipçilerin ilgi alanlarınıza hitap etmemesi en büyük etken, benim de öyle, yapmanız gereken kesfete düşmeye çalışmak bunun için de güncel hastaglere önem verin

Sizin de biraz etkileşimde bulunmanız gerekiyor. Siz de insanların fotoğraflarını beğenip onlara yorum yazabilirsiniz.

Kural: Takibe takip, like'a like.

aktif takipçilere sahip değilsindir.ölü hesaptır çoğu.storyne ortalama kaç kişi bakıyor? post beğenisiyle karşılaştırıp ona göre yorumla.takipçi sayısına göre değil.

sosyal medayada takipçi sayının %10'u veya %20'si kadar beğeni ve etkileşim alırsın. çoğu stalk yapar geçer. takipçi satın alanları da böyle çözebilirsin. 10 bin takipçisi olan birinin gönderisini en az bin kişi beğenmeli, hadi 500-600 olsun. 100-200 beğeniyorsa kesinlikle takipçiler sahte demektir. yani %10 luk bir beğeni normaldir. sıkıntı yok.

çünkü takibe takip mantığındakilerle takipleşiyorsun muhtemelen. çektiğim fotoğrafları paylaştığım bir hesabım var, çok yakın eş dost harici tanıdık insan az ve organik gelişti takipçilerim. ortalama beğeni oranım %20 ile 30 arasında değişiyor.

organik kullanıcıların takip ettiği etiketlerde düzenli paylaşım yaparsan organik takipçin oluyor. senin postunu görüyor beğeniyor, bir tane daha görüyor beğeniyor; bir kez daha gördüğünde "aa bu da leland'mış, dur şunu takip edeyim hep böyle güzel çekiyorsa" diyor. zaten sonrasında akışında daha çok görünüyorsun o kişinin. etiketler önemli bu yüzden.

Sürekli, her hafta sonu post olarak foto atma, bu arayı hikaye ile kapat ama bokunu çıkartma. Arkandan cool desinler, ne yaptığını merak etsinler. İnstagram'ı çok sallamıyorum, arada takılıyorum imajı çiz. Post olarak ayda 1, hadi 2 tane foto at. Ama ağzını yüzünü atma. Selfie atma, bir yerin önünde dümdüz dururarak foto atma.. Konsept foto at, arkası güzel olsun, biraz cool olsun.

İnstagram'da millete bak nasıl duruyorlar, nasıl foto ve nerelerde foto çekilip atıyorlar. Onlardan örnek al. Sürekli mekanda otururken foto atarsan, selfie atarsan, dümdüz foto atınca falan çok güzel bir kız değilsen, seni ayarlamaya çalışmıyorlarsa bir süre sonra sıkıyor. yakınların beğenir ama yeni eklediğin kişiyi bir süre off yine ağzını yüzünü atmış dedirtir.

hikayelik ve postluk ayrımı var. Cidden bak :D Bazı fotolar hikayeye atılır, bazıları post atılır. Bunun ayrımına iyi var, ona göre ayarla fotoğrafları. Küçük şehirlerin kızları-kadınları sadece gözünü atarsa bile bir sürü beğeni alır ama sen büyük bir şehrin insanı gibi özel ve cool ol :D

güzel foto çekilin, sonuçta instagram güzel şeyler görmek istiyorsun. Estetik ol, göze hoş gel. Şov yap, olmadığın gibi görün demiyorum bak, estetik ol yeter. Güzel foto çekilin. Hadi kolay gelsin :)

Bu model yerine şunları önerebilirim. Çünkü gösterdiğiniz tarz zayıf bir dönüştürücüye ağır adaptör prizi taktığınızda aşağı sarkıyor. Evin duvar girişi de dandikse tutmuyor. Kalın bir şey alırsanız duvardaki prizde de sorun yaşamazsınız.


(git: www.hepsiburada.com

(git: urun.n11.com

verdiğiniz linkteki işinizi görür. ancak, nickini vermek istemeyen uye'nin dediği gibi, ağır fişler problem yaratabilir. ama onun verdiği ilk linktekileri tavsiye etmiyorum. türkiye'den aldığım topraklı dönüştürücülerin hiçbiri buraya gelince uymadı. ikinci linkteki daha gürbüz bir şeye benziyor. bir de ne olur ne olmaz 2-3 tane alırsanız daha iyi. yarı yolda bırakma ihtimalleri var her zaman.

kartal metrosunun üst tarafında vardı bi ara.

Kartal metrosuna 2 dk. yürüme mesafesinde var. Pazar günleri kuruluyor. Giriş ücretsiz.

Çıkmıyor.

belki şu durumda çıkıyor olabilir, hikayeyi atıp hemen sabitlemiştir. 24 saat geçmediği için siz sabit hikayeleri izlerken o anda normal olan hikayesinide izlersiniz farketmeden. doğal olarak adınız çıkabilir.

Ben öğrenci evimdeki interneti daha önce 3 aylığına taşımıştım. Şimdi de yapılabilir diye düşünüyorum. En kötü dondurabilirsin. Ben okuldayken yazları dondururdum.

Yazlikta altyapi varsa tabi ki tasirsin. Tasimanin da bir ucreti var zaten. 25 tl idi bir zamanlar.

Gidince alabilirsiniz. Araçla gişeye yanaşıyorsunuz, parayı alıp bileti verdikten sonra bariyeri açıyor.

giseden alinabiliyor ama ben her zaman onceden alma taraftariyim, yetisemeyip biletsiz kaldigim cok oldu cunku. yogun donemlerde dolabiliyor kontenjan, gittiginde bilet bulamayabiliyorsun.

iPhone 7 Plus güzel telefon. Güncelleme alsa da almasa da 2 yıl çok rahat götürür.

Ama güncelleme konusunu dert ediyorsanız haziran sonunu bekleyin. Apple WWDC olacak. Telefonların geleceği de az çok belli olur.

ios 13, iphone 6s ve üzeri modeller için gelmişti. bu yıl ise 6s ve 6s plus almayacak, iphone 7 muhtemelen ios 14 güncellemesini alacak o yüzden dert etmeyin. güzel telefon, en az. 3 yıl güzel güzel kullanırsınız.

dolardir, imei kayit hakkidir zaten eskisinden daha seyrek telefon alabilicez. ben tavsiye etmem 8 kullanicisi olarak. en azindan x kasa bi telefona gecmenizi oneririm. ikinci el bile olsa x, xs hatta xr cok daha iyi olur. kac nesil onceki islemci var alette, 3 seneden cok daha kisa surede kufreder hale gelirsiniz o telefonu.

8 ile 10 arasında aman aman fark yok. Şimdiki işten kesinlikle çıkmaya zorlayan sebepler yoksa istenilen tutarda diretilebilir. İstiyorlarsa karşılığını vermeliler.

Simdi bazi firmalar var; harbiden denge falan umurlarinda degil, kimden ne koparabilirlerse.
Bazi firmalar var, bir maas skalalari var. Sana ne ustunu verebilir ne altini. O aralikta gider. Bu sekilde oradaki çalışanlar arasinda sacmalik olmaz.
Ornek veriyorum; bir firmada icten yukselip planlamaci oldum, junior. Ama firmada junior ya da senior yok. Herkes ayni pozisyonda kagit üstünde.
Yalniz benim maasim 2250 liraydi, digerlerinin 4bin-4.5 falan. Simdi aynı isi yapan 4 kisiydik, herkes ayri telde maas aliyordu. Bu sacmalik misal.
O yuzden ikisi de olabilir. Firmaya bagli biraz.

Devlet dışında (ki onda bile fark ediyor) bütün şirketler kimden ne koparabilirlerse o maaş teklifini yapar.

Maaş skalası olan bir şirket yok. Öyle bir saçmalık olamaz da.

10bin istediniz. Benzer pozisyonlardakiler 9 bin alıyor derlerse; o zaman beni bir üst pozisyona alın diyeceksiniz.

"yani 3-5 bir şeyler kurtarıp bunu bir başarı olarak sunmayı düşünüyor olabilir mi"
her birimin bir maaş bütçesi vardır ve şirketlere göre değişmekle birlikte genelde yıllık kpi'lar arasında o maaş bütçesini aşmamak gereklidir. özellikle sektöre göre değişmekle birlikte, o bütçenin ne kadar altında kalınırsa o kadar somut ya da soyut başarı sağlanmış olur. yani evet, sana ne kadar az verirse o kadar başarılı sayılacak olma ihtimali var. ama bunu işgücünü kaybetmeyi göze alacak kadar göz önünde bulundurmazlar genelde, o yüzden pazarlık kesinlikle yap.

bazen de şey olur, adayı beğenirsin ama istediği maaş planladığından çok yüksektir, dengelerini de bozmak istemezsin, bir orta yol bulmaya çalışırsın. bu noktada sana sundukları "fişsiz mişsiz son bu olur abi" gibi bir teklif de olabilir. pazarlığa girişir ama hiç taviz vermezsen seni ikna ve tatmin edemeyeceklerini düşünüp vazgeçebilirler. ucu ucuna yapılan maaş pazarlıklarında işe alınan kişinin kısa sürede, daha yüksek maaşlı bir iş bulup, ayrılma ihtimali daha fazla oluyor genelde. "buraya da ucuza geldik yea" düşüncesi işvereni de isteyeceği bir durum değil.

maaş pazarlığının bence en etkili yöntemi beklentinin maksimum şekilde mantık ekseninde açıklanması. neden 10 bin istiyorsun da 9 bin istemiyorsun mesela?
"çünkü bu iş yerinde devam edersem sene sonunda %10 zam alacağım, maaşım 9 bine yakın olucak. buraya girdiğimde bana 6 ay içinde zam yapmayacağınızı tahmin ediyorum, 6 aylık bir enflasyon kaybım oluşacak"
ya da
"bu işi bir kariyer basamağı olarak görüyorum, bana katacağı çok şey var ancak kariyer anlamında atacağım adımları dikkatli seçiyorum, artık 2 senede bir değiştirip maaşımı yükseltemeyeceğim için ve bir iş yerinde senede %20 zam almak imkansıza yakın olduğu için, maaşım 2 sene sonra piyasanın altında kalmasın diye işe girişte anlaştığım maaşın biraz daha yüksek olmasını tercih ediyorum"

artık sana ne kadar ihtiyaçları var, hangi fikri daha iyi savunabilirsin, hangisi gerçekçi; bunları düşünüp yukarıdakilerden biriyle oturabilirsin masaya. aklıma gelmeyen başka şeyler de olabilir, amaç ne istediğini ne katacağını bilen ve ona göre gerçekçi istekleri olan bir profesyonel görüntüsü çizmek. sadece, çok katı olma(eğer 9bine de razıysan) ve çok normal bir şey yapıyormuş gibi görün.

Firmaya göre değişir. Pazarlığa açık firmalar var, kapalı firmalar var. Ben eskiden görüştüğüm bir şirkete beklentimin altında kaldı bu maaş iyileştirme yapabilir misiniz diye dönüş yapmıştım. İK'dan "teklifte revizyon olmuyor ama İK müdürümüze soracağız." dediler. Sonra revizyon yapmadılar. Ben de kabul etmedim. Muhtemelen kara listeleri falan varsa girmişimdir o listeye.

Bazı firmalar var. Maaş skalaları oluyor. X pozisyonu için atıyorum 4 maaş skalası var. En az tecrübeli 1. seviyeden, en tecrübeli ve en donanımlı aday 4. seviyeden maaşı hak ediyor diyelim. Teklifte 1. seviyeden başlıyorlar (bazen aday çok iyi ise ya da beklentisi çok yukarda ise üst seviyeden de başlayabilir). İlk teklif red edilince yani pazarlık istenince seviyeyi artırarak yeni teklifler geçebiliyorlar. Buradaki risk, firma seni 2. seviye olarak değerlendirmiştir. Sen ikinci teklifi de az bulursan üçüncü teklif gelmez.

Nasıl başlarsan öyle kardeş, baştan bık bık yapıyolarsa her zamda da aynı şekilde mağdur olursun. İk cılar ne tırtıklarsak kar mantığında çünkü patronculuk oynuyorlar sana karşı. Verebilecekleri maksimum maaş swnin belirttiğinin altında olsaydı tekrar tekrar görüşmezlerdi.baştan söylerlerdi. Vermelerine imkan olmadığı halde seni oyalıyolarsa zaten karakterleri bozuktur. Kendi işinde kalmanı öneririm.
Bana göre bir aday daha vardı az beklentili olan. İk cılar onu gözüne kestirdi. Teknik taraf seni öne çıkarınca seni kendi açılarından da cazip hale getirmeye çalışıyolar. Ben ıarar ederdim hala bir işim varsa ama sen bilirsin.

Skala olayı bence de yalan. Yani kurumsal şirketlerde var öyle bir muhabbet, ama onu da baştan söylerler zaten. Siz bi rakam verdiğiniz halde konuşmaya devam ettilerse diretin derim. Zaten giriş maaşınızın yüksek olması mühim, sonra %50 zam alacak haliniz yok.

Benim başıma gelmişti öyle skalamız var muhabbeti yapan bir yer, iyi o zaman geçmiş olsun diyip çıktım, ertesi gün arayıp istediğim tutarı verdiler. Küçük şirketti ama o.

Kurumsal şirketten sa.

Kvkk gereğince maaşlar öyle açık açık paylaşılamıyor. Fakat maaş skalası satan şirketler var. Yılın belli dönemlerinde bu şirketlere pozisyon+maaş bildiriminde bulunuyorsun. Senin gibi 20-30 şirket de bunu yapıyor.

Sonra bu skala şirketi sana skalayı satıyor. Mesela a uzmanı alacaksın, bakıyorsun a uzmanı en az 1000 en çok 8000 almış. Toplam ortalamada da 4500 alıyor. Hatta üst paketlerde sektör ortalamasını bile gösteriyor.

Sen de alacağın a uzmanının deneyimine ve şirket içinde ne kadar önemli bir yer edineceğine göre fiyat teklifinde bulunuyorsun.

Doğru düzgün kurumsal şirketse zaten sizi 2. Hatta 3. Görüşmeye çağıracaklardır. İlk görüşmede aldığınız maaşı söyleyin (bunu söyleyebilirsiniz) sonraki görüşmelerde çalışacağınız ekipten birileri ile görüşeceksiniz o zaman o ekipte nasıl rol alacağınızı belli etmeye çalışın.

Aklı başında çalışanlar varsa merak etmeyin adamın aldığı maaş belli, etkin geliştirmede olacak, bize gerekli vs diye aldığın maaş üstü teklifle gelirler.

evet, yüklersin.

eksisozluk.com

mac-torrents.io

Hiç sıkıntı yaşamadım. Çamaşır makinesi, 2 buzdolabı, ankastre set, bulaşık makinesi vs. Hepsini aldım herhalde şu ana kadar.

Zaten hepsini servis kuruyor. Yamuk vs olursa değiştirirler. Kutuyu siz acmiyorsunuz. Servis gelip açıyor ve kuruyor. Siz Açarsanız garanti kapsamı dışı kalıyor.

peki 3. kata çıkarırlar mı? asansör yok

şanlıurfa'da yaşarken televizyon aldım. hassas. 1500 km'ye geldi. 4. kata çıktı. servis kurdu. sorun çıkmadı. bu sizde sorun çıkmayacak anlamına gelmez. çıksa da kutuyu sakın açmayın servis açsın. o zaman sorun olmaz.

Çalışıyorsanız ve kargo - yetkili servisi izin alıp evde bekleyecekseniz almayın. Ben almıştım. Kargo getirip eve bırakı. Bir model düşük göndermişler. 1A modelini aldıysam 1 göndermişler. Kargoya bir gün, yetkili servise bir gün. Fark edip iletişime geçtim. Gelip alalım dediler. Bir de kargonun tekrar eve gelmesini bekleyecektim.

Boşverip kullanmıştım.

şöyle bir düşününce bayiden en son 2000 yılında falan almış olabilirim. tv, klima, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, buzdolabı, 65 inçe kadar tv, vantilatör ve kurutma makinesi. şöyle bir düşününce aklıma gelenler.

Arçelik servisi buzdolabını eve sokarken kapağını çarptı minik bi ezilme oluştu, hemen tutanak tutup birkaç gün sonra yeni kapak getirip taktılar. Başka markayla da sorun yaşamadım internet alışverişlerinde ama arçelike ekstra bi sempatim var.

hangi kargo şirketi getiriyor? yani aras yurtçi getirmez heralde. adaölar evrak olan kargoyu çıkarmıyorlar apartmana.

geç cevap olacak biraz ama su an gördüm son soruyu. hepsiburadadan alınca genelde horoz lojistik getiriyor. beyaz eşyaları genelde düz kargolar getirmiyor da böyle büyük şeyleri taşıyan firmalar getiriyor. arçelik'in sitesinden alınca direkt kendi servisleri getiriyor araya baska kargo sokmadan

Bayiden de alsanız, internetten de alsanız aynı firma getiryor kargoyu. Genelde horoz lojistik oluyor.

Tek dikkat etmeniz gereken, aynı model ürün mü göndermişler o. Bazen model isimleri birbirine çok yakın oluyor, farklı model gelebiliyor. Alacağınız firmanın yorumlarına ve puanlarına bakarsanız, genel bir fikir edinebilirsiniz.



.

sms ise mesajlarda duruyor kendisi.
ama banka sms uygulamalarında otomatik sms den kodu alıp girme seçeneği eklediler. siz yazmanıza gerek kalmadan dolduruyor yani. demek ki iphone 6 için aktif değil.

Gösterilen kodu klavyeden girmeye çalışmayın. Üzerine dokunduğunuzda parola alanı otomatik doluyor.
Klavyeden yazmaya başlarsanız; başka bir şifre giriyorsunuz diye görünen şifre kaybolur.

yurtdisinda 3d yok %90 oraninda. 3d tr de bu kadar yaygin. amazon yurtdisindaki sistem gibi 2d devam ediyor. panik olacaksaniz kullanmayin. n11 de de zorunlu degil 3d. secmezseniz sms gelmiyor.

Yazıp sorun neden yok diye.

Bence olmaması çok da kötü değil. Ayrıca bütün güvenliği Amazona veya başka siteye emanet etmenize gerek yok, kartınızı kaydetmeyin ve internetten alışveriş limitini yalnızca alışveriş yapacağınız kadar artırın kart ayarlarınızda oldu bitti.

onay kodu sizi değil bankayı koruyan bir sistem. Daha sonra ben bu alışverişi yapmadım diye dava açamayın diye kullanılıyor. Amazonun umrunda değil bu durum müşteri hizmetleri boşuna süper denmiyor.

eksisozluk.com

Bir alışveriş sitesinde 3d aşamasında inanılmaz kayıplar oluyor. (doğrulama yapılamaması, müşterinin vazgeçmesi, sistemsel hatalar vs.)

Yine Bir alışveriş sitesinde chargeback başta olmak üzere iade, kargo, müşteri memnuniyetsizliği vs. İnanılmaz kayıplar oluyor.

İlk durumdaki müşterinin başarıyla alışverişini tamamlama (ürün satın alma, iyi yorum yapma, daha sonra tekrar gelme) ihtimali yüksekse chargeback riskini göze alıp amazon gibi davranabilirsiniz. Bu ihtimali yükseltme de yine amozon gibi ürün, sistem ve hizmet kalitesini artırmakla mümkün.

Herkes kendi güvenliğiyle ilgili sanıyor ama 3d güvenlik sistemi müşteriyi değil (bankayı da değil) mağazayı koruyan bir sistemdir. Çünkü 3d'den geçmiş bir alış-verişe harcama itirazında bulunamazsınız, bu siparişi ben vermedim diyemezsiniz. Mağaza da ödemenin iptal olmayacağını bilir. Birisi kart bilginizi çalmışsa zaten yurtdışında 3d uygulamayan herhangi bir mağazadan alış-veriş yapabilir ve yine ruhunuz duymaz. Amazon'un 3d uygulamasının size bir faydası olmaz yani.

İster 3d olsun ister olmasın interet alışverişimi her zaman sanal kart üzerinden yapıyorum.

hocam sanal kart +1. gerektiği kadar günlük limit açarsın. fiziksel kartıda internet alışverişine kapat. yaklaşık 10 yıldır böyle yapıyorum belki. akşam rahat uyursun.

Benzer karışıklıkta bir durum için red cevabı aldım.

E-devlet'e giriş yapıp arama kısmına valilik yazınca E-Başvuru çıkıyor. Ordan formu doldurup şansınızı deneyebilirsiniz.

Belli kıstaslar hariç müsaade edilmiyor. Sizin durumunuz da reddedilir ben üzülerek uyarayım. Bu hafta sonu uzatmazlarsa şehirlere giriş çıkış yasağı bitiyor. Pazartesi için şansınızı deneyin.

Cok tesekkur ediyorum degerli yanıtlarınız icin. Pazartesi deneyecegim sansimi. Sevgilerle

Yaklaşık 2 yıldır aynı dertten muzdaribim :) bence biran önce alın çünkü fiyatlar sürekli artıyor. Ayrıca 2015 sonrası hiçbir şekilde upgrade edilmiyor. Ram SSD eklerim diye düşünmeyin.

Not: uygun satan bulursanız lütfen mesaj atın.

çünkü uzun ömürlüler. başka markanın 7-8 yıllık 2. elini alsa alınmazken macbook olunca alınabiliyor.

ama o kadar eski alma bence. 2015 ve sonrası bak.

Valla 2011 modele 400€ istiyolar en az, 2015 sonrası fiyatları hayal edemiyorum

Hocam maalesef sıfır fiyatları çok yüksek. Evde 15 ve 13 iki Macbook Pro var. İkisini satsam yeni bir tane alamıyorum. Bir de bu işin ticaretini yapanlar var tabi. Apple zammını ikinci el bilgisayara da uyguladılar.

Mantıklı olan Touchbarlılar gelince 2016 öncesinin de düşmesiydi. Ama onlar 20-25bine çıkınca eskileri de 10bin bandına yükseltti satıcılar.

Şu an için en mantıklı çözüm 1000 dolar bandında yurtdışından ikinci el bakmak.

aynı dertte müzdariptim. çareyi 2018 sonrası macbook air'larda buldum. çünkü aynı pro'daki gibi retina ekran, parmak izi var, sevmediğim o lüzumsuz bar yok, şarjı çok iyi ve teknik özellikleri de pro'yla aynı.

ve ikinci elleri çok daha ucuz. geçenlerde 6000 liraya, 20 ay garantili ve pil devri sadece 13 olan bir macbook air 2018 aldım. aşırı memnunum.

2014 macbook pro sattım geçenlerde. 6 yıllık makina hala ilk günkü gibi akıcı çalışıyordu. evde netflix, webde gezmek için kullanıyorduk. şu an gidip sıfır 5k bir pc alsam belki aynı akıcılığı veremeyebilir.

yurtdışında değilsen donanımhaber ikinci ele kesinlikle bak. ben birkaç ilan gördüm. piyasasını bilmediğim için yorum yapamıyorum.

ertelemişler mi yine? nerede ertelenmiş?

şöyle bir baktım istanbulbilisim hariç -ki kendisinden bir şey alıyım demeyin paranızı geri alamazsınız youtube video kaynıyo- xs 6700 11 6750 civarı fiyatlaması var. xs'in önde olduğu tek konu kasa kalitesi ve ekran. bunun dışında 11 diğer spesifkasyonlarda daha önde. ama 11'de alt segment bir cihaz, xr'daki pazarlama sürecinden ders alan apple farkı 11 olarak isim konumlandırılmasında buldu:) işe de yaradı gibi.

bunlar az paralar değil ben bütçeniz biraz zorlayabiliyorsanız iphone 11 pro alın derim. yoksa mevcut koşullarda 11 daha rasyonel gibi cpu farkıyla.

iphone 11 alın geçin.

kasa ve ekran hariç her şeyiyle çok daha üstün. telefonu kılıfa koyup kullanmaya başladıktan sonra ne kasası aklınıza gelecek ne de ekranı.

15 nisan'da satışa çıkacağı söyleniyor. www.indiatoday.in

iPhone xs max iphone 11'den daha pahalı değil mi?

2019 dan beri düzenli olarak 2-3 ayda bir erteleniyor sürekli. en son marttı işte güya
evet max olanlar pahalı

Cilt kuruluğundan olabilir. Özellikle sıcak su bu kuruluğu tetikliyor. Benim de duş sonrası bacaklarım kaşınıyordu. Daha ılık ve içeriğinde bol nemlendirici olan duş jellerini deneyin

çok kolonya veya dezenfektan kullanmış olabilir misiniz? alerji gibi duruyor

tozdan olabilir. iyice temizleyin evi. kıyafetten olabilir, pamuk harici rahatsız edebilir. deterjan ve yumuşatıcı kalıyor olabilir. yiyip içtiğiniz bir şeye alerjiniz olabilir. çok sebebi var.

Alerji değildir eminim, her gün farklı şeyler yiyorum.
Toz olduğunu da sanmıyorum, kıyafetleri yüksek derecede yıkadım devam ediyor.
Dezenfektan ya da kolonya kullanmıyorum ki karnımın ortasına kolonya sürecek halim yok.
Sıcak su demişken kaynar değil tabii, hafif ılık su.

Ciğerler iflas değil mi?

devamında "corona olabilir mi" yazmış mısın korkusuyla açtım soruyu ne yalan söyliyim. KAFAYI YEDİK KAFAYI!

duşta ve duş çıkışı kaşınma bana da oluyor ara ara, neden bilmiyorum. sabun kullanırken daha çok oluyordu, duş jeline geçtiğimden beri olmadı sanırım. cildin kurumasıyla ilgisini yukarıda neysene söyleyince benim de aklıma yattı. batma gibi bir kaşıntıdan mı bahsediyorsun peki? bana öyle oluyordu, ince ince bişey atıyor aynı anda farklı yerlerde gibi.

Su altında iğne batar gibi kaşıntı normalde bayağı kasiniyor birkaç yerim birden.
Cildim kuru değil, kuruluktan olsa kaşıyınca anlarım

Bu sıkıntıyı ben de ağır bir şekilde bir hafta yaşamıştım. Kafam kaşınıyordu, orası bitiyor bacağım kaşınıyordu, kaşınan yerler kızarıyordu. Bir anda bitiyordu. Sonra tekrar başlıyordu. Aile hekimine gittim, bir sürü şey sordu cildimle alakalı ve daha son zamanlarda kullandığım krem, sabun vs. alakalı. Kendi sabununu kullan vs. demişti. Psikolojik dedi. Bu arada randevuya girmeden kaşıntım bitmişti sanırım gerçekten psikolojikti. Zaman zaman hala özellikle elimin üstü kızarıp kaşınıyor zaten.

Ciğerlerim iflas mıdır diye sormuşsunuz. Ben aile hekimine gittiğimde böyle bir soru yöneltmedi. Bu olaydan 1,5 sonra akciğer röntgeni çektirdim tertemizdi. Tabi kişiye göre değişir.

karaciğer yetmezliğinde bilirubin ciltte birikince kaşıntı oluyor. veya safra kesesi, yolu vs tıkanmıştır, taş vardır, pankreas tümörü (alkolü çok seviyor)
vardır, olmazmı olurr yaaaaa, oluryaa, ateş bacayı sarar da

alkol gerçekten fazlaysa karaciğeri ele almış, şiş kebap yapıyor olabilirsiniz

gözündeki beyazlık, sarımsı ise doğru doktora, gerçi sağ kaburga altında ağrı, hassasiyet filanda olur da olması gerekmiyor, belirti vermeyebilir

Iki aydir falan oluyosa polenden olabilir, bende kasinti olarak cikiyo polen alerjisi

duşal.

Bir allahın kulu da dememiş ki uyuz olabilir. Çare metrin solüsyon hocam.

eksisozluk.com

@karmaşıklık
Yüzünüzün yağlı olması vücudunuzun diğer yerlerinin de yağlı olacağı anlamına gelmiyor eğer buysa kıyasınız.
Ayrıca kaşırken anlayabileceğiniz bir şey değil. Bana da söylemeseler aklıma gelecek son şeydi.

Hiç kredi kartı kullanmadıysanız, hiç kredi çekmediyseniz kkb sistemi sizin borcunuza sadık bir müşteri olup olmadığınızı nasıl anlayacak? Düşük çıkması çok normal. İnsanlar skor yükseltmek için kredi çekip, zamanında ödüyor. Banka hesabındaki birikmiş paranızın skora etkisi yok.

Bir keresinde erkek arkadaşım kardeşine bilgisayar almıştı bir yerden ve oraya düzenli ödeme yapılıyordu. Tam hikayeyi bilmiyorum ama ödemeler düzenli olmasına rağmen satıcı mallık yapıp bir ay atlıyor mu ne oluyor, kara listeye girmişti çocuk alakasız yere. Maaş aldığı bankadaki temsilcisiyle iyice bir konuşsun, böyle aptalca bir hata ise düzeltilebilir.

Bu arada normal şartlarda hiç kk ve kredi kullanmamış olan kredi notu için olumsuz bir durumdur. Kredi notu düzenli ödeme ile vs yükselir. Düşük limit denesin önce derim.

Findeks.com'da yazan metni aynen kopyalıyorum:
'Kredi kullanan ve düzenli ödeme geçmişine sahip olan bir kişinin Findeks Kredi Notu, hiç kredi kullanmayan ya da az kullanan bir kişiye göre daha yüksek olabilir.'

bazı bankalar sizden 500 tl alıp onu rehin alıyor ve 500 tl civarinda kredi kartı veriyorlar.bunun harici ise gidip tek tek bankaların müşteri temsicileri ile görüşmekten başka çare yok.hesabınızda para olması da çözüm sağlamıyor.

kendim de bu dertten muzdariptim ve bu şekilde çözdüm.yavaş yavaş artıyor şimdi puanım.

Daha önce hiç kredi kartı kullanma ihtiyacı duymadığı için hep nakit alışveriş yapmış. Peki kredi kartı verilmiyor, kredi başvurusu olumsuz sonuçlanıyorsa nasıl borcuna sadık biri olduğuna ikna edebilir ki :)

Başvurduğu kredi miktarı yüksekse ya da vade çok uzun ise red yemiş olabilir. Benim puanım rezalet durumdayken kredi çekebilmiştim. Ancak vadeyi 36'dan 48'e çekmek istediğimde mümkün olmadı.

Daha düşük bir miktarı daha kısa vadede isterse belki onay çıkar.

Fiba banktan cep telefonu almak için 5000 tllik kredi başvurusu reddedilmiş mesela. Vadesi 8 ay kadar olması lazım.

Mutlaka ilk hamleyi maaş aldığı bankadan denesin. Onlar çok daha fazla yardımcı oluyor.

Teşekkürler valla hep nakit harcamak sa sorunmuş. Bilmiyorduk.

Her halükarda xray'den (gümrüğe ait olan) geçiyorsunuz. Dolayısıyla cihaz bozuk değilse her geçişte kontroldesinizdir.
Adana, Antalya.

valize içki koymanızda sorun yok 2 adet ( 2 lt ) alabilirsiniz sorun olmuyor

daressalam/istanbul havaalanı

İstediğin kadar al.
Büyük ihtimal kontrol falan olmaz.
Benim 30 seyehatte 1 falandır xray’e yönlendirilmem
Şuna dikkat et
Kalabalıklarla birlikte geçmeye çalış.
Bir de freeshop’tan da alışveriş yap - böylece “ya bu zaten freeshop’tan almış - çevirmeye gerek yok” kafası oluyor çoğu zaman. Hatta mümkünae her 2 free shop’tan da 5’er euro’luk şarap al. Elinde poşet görünsün.
Sayısız kez 5-6 litre ve üzeri alkol geçirdim hem elimde hem de çantada.

Sabiha Gökçen’den her geçişimde(bu sene 3-4 sefer girdim) duty free poşetimin içi dahil baktılar. X-ray’e yönlendiriyolar valizi koymamak imkansızdı ama içinde alkol yoktu.

2 hafta önce sabihadan girdik, istisnasız herkesin tüm çantalarını xrayden geçirdiler. ilk defa o kadar sıkı kontrol edildiğini gördüm.

x-ray e girmediğimi hatırlamıyorum, hem ankara hem de sabihaya baya bi iniş yaptım son zamanlarda. en son 2 hafta önce 6 şişe şarapla girdim, hakkınız 2 niye böyle yapıyosunuz falan dedi girişteki polis. sıkıntısız geçtim. uğraşmıyolar yani. mırın kırın ediyolar.

Izmir de X-rayden kacis yok. Istanbul ciftlik resmen. Kimsenin umrunda degil.

Diğer havalimanlarından emin değilim ama eskiden Atatürk, Sabiha ve aylardır yeni havalimanında her defasında limitten fazla getirmeme rağmen hiçbir sorun yaşamadım.

13 şubatta Sabiha’da kimseyi aramadılar. Yarım saatten fazla valiz bekledik. Polisler oturuyordu. Herkes elini kolunu sallayarak geçti.

Biraz şansa bağlı o. Şubat başında Sabiha'dan rahat rahat geçtim mesela, ama aynı havaalanını benden 2 hafta önce kullanan arkadaşım sıkı kontrol vardı diyordu.

Aralık ayında tek yön 70li bir fiyata kullanmıştım. 76 olabilir. İçerdeki yolcu başına da 1-2 lira alıyor.

kampanya durumları hariç 39 mümkün değil. tek yön içinde 2 yolcuyla birlikte 78 miydi neydi en son.

75, eminim

www.semihakibaruygulamaoteli.com

Tuzla Aydıntepe'deki eski evimin önünde şöyle bir otel vardı. Arayıp fiyat almayı deneyin bence. Temiz bir yerdi.

Konumu harikadır.

iyzico gibi sistemlerin tercih edilme sebeplerinden biri bu olsa gerek.

Evet uygulanamiyor.
Ancak uye isyeri olarak banka araciligiyla 'marka uye isyeri' olabilirsiniz. Musteriler, kosullara gore brand kampanyalarindan yararlanip taksit yapabilir.

Ornegin: Yapi Krediden, Joker Vadaa isyeri oldunuz. World kartin, marka olarak kampanyasi ciktiginda Vakifbank World Kart sahipleri de sizin uzerinizden taksitli kampanyalardan yararlanabilir.

Islem hacmi fazla olan sirketler her bankadan sanal pos alip kampanya ve karta gore islemi ilgili bankanin sanal posundan geciriyorlar.

Iyzico gibi payment facilitator seklinde konumlanan sirketler buyuk kolaylik sunsa da her zaman mantikli olmayabilir.

Kisisel gorusum 3-4 bankadan komisyon ve imkanlar konusunda teklif almak, sonrasinda beklenti ve belli bir sure gozlemlerinize gore secimi yapmak.

(Bu arada rakiplerinizi ve buyuk sirketleri de izleyebilirsiniz. Bir islem sirasinda; sitenin hangi banka uzerinden islemi gonderdigini anlamak icin url'i izleyebilirsiniz. Ya kart bilgilerini almak icin herhangi bir bankanin sitesini acarlar ya da kart bilgilerini kendi ara yuzlerinde aldiktan sonra uye isyeri bankasi - bkm uzerinden kart sahibinin bankasina gonderirler. Butun islemler gunumuz teknolojisinde url yonlendirmeyle oldugu icin acikca gorulur.)

kesin bilgi: garanti bankası ya da teb sanal posunuz varsa sadece bonuslulara taksit seçeneği sunabilirsiniz. QNB finansbank sanal posunuz varsa sadece cardfinanslılara taksit seçeneği sunabilirsiniz. bonus, cardfinans, world, maximum vb. kartların hepsine ayrı ayrı taksit seçeneği sunmak için ayrı ayrı sanal posunuz olması lazım. çok büyük şirketler her banka ile ayrı ayrı anlaşıp yazılım ile tek bir yerde birleştiriyorlar ve kart türünü algılayıp onun altyapısı ile taksitlendirme seçeneği sunuyor. bu nedenden ötürü çok büyük işletmeler harici çoğu şirket sanal pos için payu, iyzico gibi yerleri kullanıyor.

nerden baslasam bilemedim ki...

1. araba bir "kar etme araci" degildir, eger klasik, ozel uretim, koleksiyonluk falan bir arac degil ise ki bunlar zaten istisna.
ablanin 30bine aldigin arabayi neden 35bine sattigini Cesario zaten aciklamis. dolayisiyla 50 bine alip 30 bine satarim mantigin dogru, fiyati dusecek eger dolar bu arada 10tl olmaz ise.

2. hasar kayitli kisaca kazali demek. kazali arabayi satmasi daha zordur. mumkun oldugunca hasar kayitsiz arac almakta fayda var. obur taraftan kazali araclarda hasar kaydi gostermedigine de sahit oldum yani kayitsiz araba hasarsiz araba da demek degil. ekspere sokmakta yarar var ama gordugum kadariyla eksperler de dolandirici olmus. guvenilir bir yer bulup gostermek lazim.

3. linkteki audi 326000km yol gitmis, dunyanin cevresi 40.000km, dunyanin cevresini 8 kere dolasmis demek. boyle bir aracin ne cikartacagi belli olmaz. almanlar zaten sikintili araclardir. boyle bir araci alirsan son sahibinin sen olma olasiligi yuksek, elinde patlayabilir. kumar oynarsin kisaca.

4. mumkun oldugunca dusuk km'li, mumkunse hasar kayitsiz bir japon (honda/toyota/mazda) almani oneririm. hem fazla bas agrisi olmaz, satman kolay olur, satarken de fazla zarar etmezsin.

hasar kayit kazali arac demek. bunlar satarken sorun cikaran seyler. sorun cikarmasinin nedeni de kazali araclari satarken sorun cikmasi. sanirim bu sorunu az cok acikliyor.

su an gidiyorsa tamam olmuyor. yani giderken tamam da cok uzun gidemeyecek durumda olabiliyor. o yuzden guvenilir bir eksper raporuyla alirsaniz hasarli hasarsiz falan cok onemli degil.

dusunceniz dogru. degiseni oldugu zaman yeni oluyor. ama orjinali gibi olmuyor tabii ki. malzemenin kalitesi menseisi falan onemli.

ama en onemlisi motorun ve elektronik aksamin durumu. bunlar hasarli hasarsizdan bagimsiz olarak iyi ve kotu durumda olabilir. hor kullanilmis bir sirket arabasi 150 bin kilometrede pahali sorunlar cikarabilirken bakimlari zamaninda yapilmis yagi suyu degistirilmis 360binde bir audi sizi bir 100-200bin kilometre daha da goturebilir. peki nasil anlayacaksiniz motorun durumunu. eksper raporuyla sanirim.

ne tür kaza yaptığına göre değişir.

abi ekteki araba 326 bin km ve dsg şanzıman var.

1) bu arabamın motorunun ömrü ne kadardır sence? doalyısıyla ne kadar arıza çıkarır başına? 2-3 ayda bir kez sanayiye gitmen gerekir.
2) dsg şanzıman sıfırken bile sıkıntılı, 326 bindeki arabanın şanzımanının sorunsuz gitmesi mümkün değil, eline alırsan şanzımanı tamiri minimum 10 bin lira.
3) 4500 hasar kaydı hiç sıkıntı değil, ama bu sadece görünen kısmıdır. örneğin araba takla atmış olabilir veya ciddi bir kazaya karışmış olabilir. pert olmuş da toplanmış olabilir. iki farklı araba toplanıp bir araba haline gelmiş dahi olabilir. önden ciddi bir darbe aldıysa masraf olmasın diye yürüyen aksamı çıkma parçalar ile yaptırıldıysa sanayide hasar kaydı da görünmemiş olabilir.

yani sonuç olarak ben bu arabayı almazdım.

değişen parça konusunda da haklısın, eğer kapı tampon bagaj gibi parçalarsa sorun değil, ama kaput değiştiyse kuvvetle muhtemel motor bloğu da hasar görmüştür. veya ön çamurluklar. ya da tavanda boya/değişen varsa takla atmış demektir. bunlar arabanın kalitesini ve algısını düşüren şeyler.

Bal gibi de alınır, yeter ki anormal ve sıkıntı çıkaracak bir kazası olmuş olmasın.

Alırken hasarına göre ucuz alırsınız, satarken de hasarına göre ucuz satarsınız.

Atıyorum hasarsız, boyasız x model araba 100 bin lira iken, bir kapı sacı değiştiyse 2-3 bin lira ucuz olur 2. eli. Bir kapı bir çamurluk değiştiyse 4-5 bin, üstüne değişmeyen ama 2-3 parça farklı zamanlarda boyası varsa 6-7 bin tl ucuzlar 2. elde.

Rakamları hep sallıyorum tabi ki, önemli olan önden büyük bir kaza olmaması. Çok basit kazalarda kaput değişmek zorunda bile kalınabiliyor, kaza fotoğrafları varsa ve fiyat buna değerse kaput değişmiş araç da alınır.

Alınmaması gereken, aslında uzak durulması gereken "ağır hasarlı" yani pert araçlarıdır, ki onların bile piyasası var alıp binip satarsın.

Linkteki aracın km çok yüksek, esnaf olsan sanayici olsan belki alınır uğraşılır. Ama sıkıntı çıkardığında bıktırır ve ekonomik olarrak zorlayabilir.

Ha belki de çok temizdir bi 300 bin km daha yapacak, bilemeyiz. Motora kolay kolay bir şey olmaz, şanzıman riskli.

Ama yanlış hatırlamıyorsam şanzıman DSG değil, tam otomatik olmalı.

eğer airbag'i varsa aracın kaza anında açmış olma ihtimali çok yüksek, airbag'lerde çok pahalı olduğu için varmış gibi gösteren hileler yapıyorlar, airbag var diye alıyorsun ama aslında yok.

kapısını değişmiş diyorsun ama kapıyı taşıyan direkler yamulmuş olabilir, düzgün tutmaz, izolasyon sorunu çıkar, çocuğun olur arkaya pusetle koyarsın kaza anında allah korusun açılır falan.

alt şase yamulmuş/çatlamış olabilir kaynatmışlardır ama kaynak dandikdir, bir çat diye kırılır yolda bırakır insanı.

güvenlik açısından önemli, mesela ben kuzenin kazalı aracını alırım, çünkü her kazasını biliyorum, nasıl yaptığını dolayısı ile yürüründe, şasesinde sorun varmı yokmu onu da biliyorum, alır içim rahat kullanırım ama el malına o derecede güvenmem.

"Değişenli olsun hem daha iyi"
"Kapı değiştiyse, araç yolda giderken kapıyı atıyor mu?"

Hayir işte, oyle degil o is. Bu değişen, hasar, kaza mevzulari farkli anlasiliyor.
Kimse degisen tampona kapiya takintili degil. Kimse boyaya da takintili degil. Boyandi diye arabanin perfoansinin falan düşmeyecegini de herkes biliyor.
Burasi Almanya falan degil, Turkiye sartlari gercegi var.

Bir arabanin orasi burasi degistiginde tedirginlik yaratan sey değişen kaporta parçası degil. "Bu araba nasıl bir kaza gecirdi" mevzusu akla geliyor. Ve nasil bir onarım sureci geçirdi sorusu. Cunku tekrar ediyorum burasi Türkiye.
Boya takintisi hasar takintisi denen seyler ici bos takintilar degil, Türkiye sartlarinin dogurdugu takintilar. Arac ciddi bir kaza yapıyor, mekanigi hasat oluyor, gelişigüzel bir onarım yapilip sadece surasiyla burasi surtmeden dolayi degisti diye satilmaya calisiliyor.

"normalde boyayan arabanin boyasi yeni oldugu icin degeri artmasi lazim, bizde degeri dusuyor" diye salak salak argumanlar dolaşıyor ortalikta. (yukarıdaki cevaplari okumadim, bunun gibi cumleler varsa onlara istinaden degil genel olarak konuşuyorum).
Senin dedigin ideal sartlarda gecerli arkadas, teoride mantikli ama piyasa gerçeği var. Herkesin birbirine bir seyler itelemeye calistigi bir 2.el piyasasi var ulkede. Aracin kazasini hasarini gizleyip cizik vardi boyattim diye itelemeye çalışanın haddi hesabı yok. Yarin bir gun yolda kalman isten bile degil sozum ona ciziklerden dolayi boyayilmis arabayla.
Kimsenin takintisi kaportadaki o boya ile degil, millet o kadar gerizekali degil. Tavan haric her tarafi boyali bir arac çiziklerden daha ciddi bir sorun yasamistir ornegin.
Kapi, tampon ve camurluk degistiyse degismistir, bunlar yolda giderken vidasi dusup yerinden cikmaz evet, ama olay o degil. Bunlar neden degisti, nasil bir kaza yasadi, o kazada baska ne hasarlar aldi, bu hasar sonucu mekanik kisimda neler değişti, nasil parcalarla degistirildi, onarilan mekanik aksam nasil onarildi gibi gibi. Turkiye sartlarinda bunlarin hepsi risk faktoru. Dolayısı boya takintisi hasar takintisi gibi seyler hakli takintilar. Piyasa sartlarinin sebep olduğu takintilar. Ovropodo boyolo orobonon foyoto ortoyor diyorlar da burasi Avrupa degil, buradaki piyasa Avrupa piyasasi degil, buradaki satici Avrupadaki satici degil, buradaki esnaf Avrupa esnafi degil, buradaki is ahlaki Avrupa'daki is ahlaki degil, buradaki boyali aracla Avrupa'daki boyali arac ayni degil.

Bakin, servise gittiginde motora bakan usta "kardes bunun isi bitmis, ben simdi buna boyle boyle yapacam ama gecici olarak isini gorur, sen bunu bir an once elden cikarmaya bak" diyebildigi bir ulkede yasiyoruz. Bu her yerde olan gayet de dogal karsilanan bir durum. Yani adam sana acik acik diyor ki bu iflah olmaz, hayvan gibi masraf cikartir, sen bunu birine itele onun elinde patlasın, ikimizin de tanimadigi birinin elinde patlasin bize bisey olmasin. Birilerine kusurlu mali iteleyip zarara ugratmak gayet yaygin ve dogal bu ulkede. Ve oluyor da. Insanlar riske girmek istemiyor. Adam 2-3 kaporta parçası degismis baska sikintisi yok denen aracin icinden ne cikacagini bilmiyor, kaporta nasil bir kaza sonucu olusmus, olay kaporta hasarindab ote bir sey mi, bastan savma yapilip ucuza maledilip bir an once elden cikarmak üzere gecici cozumler uretilmis sikintli mekanigi mi var, bunlari bilmiyor. Goturup baktiracagi eksoterizin her turlu kusuru görebileceğinin de garantisi yok, dolayılisyla hasarli arac isine yanasip riske girip kafasini agritmak istemiyor. "Yaa gotur baktir temizse al" mantigi kadar basit de degil olay. Arabadan anlayan adam bakmasi gereken yere kendi bakiyor ya da baktiriyor, anlamayan da goturdugu yerdeki ustanın agzina bakiyor. Oyle gotureyim aracin neyi var neyi yok kesin olarak ortaya ciksin diye net bir durum yok.
Ya biraz riske girmeye razı olacaksin ya da biraz dusuk model ya da alt sinif temiz bir arac alip kafan rahat takilacaksin. Risk almaya meyilli olmayan yapıdaki insan tercihini ona gore yapiyor. Iste 50bine sunu alabilecekken gidip de bunu almalarinin sebebi bu insanlarin.

He bana sorsan ben kaporta hasari almis arac alabilirim. Ama ben risk almayi seçiyorum. Viddi bir alisveris yaparken bir risk degerlendirmesi yaparım, uygun gorursem risk almayi seçerim. Ona gore hesabım kitabim vardir, alinabilecek bir risktir falan.

Aslinda bu hasarli mevzusunda asil msvzu agir hasarli/pert. Milletin asil uzak durduğu da bunlar zaten. Ki bunda da haklilar. Adamin teki cikiyor "yaav benim kaynim agir hasar kayitli araba aldi 2 yildie biniyor canavar gibi, ne demek agir hasarlı alınmaz" gibi bir argumanla geliyor. Bu adama sormak lazım kaynin belki sansli, peki toplamda kac agir hasarli arac alicisiyla konustun, bunlari oranladiginda kaci magdur kaci memnun?
Agir hasarli dediğin zaten sigorta firmasının bunu onarmak astari yuzunden pahalıya gelir diyip arac sahibine aracin bedelini odeyip arabayi da kazali olarak efsanafa sattigi araclar. Bu araçları alan adamlar da kar etme peşinde. Yani birileri minimum masraf yaparak maksimum fiyata satmaya çalışıyor bu arabaları, bunlar bu sekilde piyasaya giriyor.

Bir kez daha tekrar etmekte fayda var, burasi Türkiye. Mantik kurarken ona gore kurmak lazim.

Verdigin ornege baktim simdi. Ben arabadan pek anlayan biri degilim, ama mantik kurarak konusuyorum.

50bine ibiza yerine bunu almanin soyle bir sakincasi var:

1-bu araba 300bini gecmis bir sefer. Her turlu ihtimale hazırlıkli olacan.
2-bu km lerde otomatik sanziman riski katlıyor. O sanzimanda bir sorun ciksa ocagina incir agaci diker.
3- arac audi a4. Bu araci servise her soktugunda opecekler. Bir kazasi ya da arizasi olup parcs değişimi falan oldugunda islak islak okkali opecekler.
4- yuksek km, sorun cikarmaya meyilli dsg sanziman, cok tutulmayan model. Tum bunlari hesaba kattiginda istediginde elden cikarmasi da epey sancili olacak.
Su anda aklima gelenler bunlar.

şu an gidiyorsa tamam değil. yarın da gitmesi gerekiyor, satana kadar gitmesi gerekiyor. daha yeni ve hasar kayıtsız araç alırsanız karşılaşacağınız sürprizlerin sayısını en aza indirirsiniz.
memleketimizde araç ne kadar çok kilometre yaptıysa o kadar kötü bakılmış demektir maalesef. kötü bakılan/bakılmayan araç da önünde sonunda bir yerden patlar.

hasar kaydı mevzuunda kısmen haklı kısmen haksızsınız, eğer aracın güvenliğine zarar vermeyecek şekilde onarımı düzgün yapıldıysa çopunlukla kullanıcıya sıkıntı çıkartmaz, ama ülkede işini hakkıyla yapan vatandaş zor bulunduğu için bu da düşük bir ihtimal oluyor.
linkteki araç dizel otomatik için yüksek bir kilometrede, hele dsg gibi sorun çıkartmaya teşne bir şanzıman daha da korkutuyor. audi olduğu için bakımları da parçası da o fiyata abailbeceğiniz diğer herhangi bir araçtan daha pahalı olacak, anlayan usta/servis veya bulmak da zor olacak.
(bu arada aklınızda bulunsun, parçası değişince her zaman orijinali ile değişmiş demek olmuyor, muadil kullanımı çok fazla, ve kalite çoğu zaman orijinalin yanından bile geçmiyor. benim için hasarın tek sorunu aracın güvenliğinin riske edilmiş olabileceği, tek endişem bu olurdu. araç yapısal olarak hala sağlamsa benim için sorun değil.

Cevaplar icin tesekkur ediyorum.

Tum cevaplarin ozunde Ulan bu satiyorsa bi ibneligi vardir. mantigi yatiyor galiba. Ama ben iyi tarafindan bakmak istiyorum. Memlekette iphone xs max almak icin iphone x'ini satan adamlar da vardir yahu.

Kaza sonrasi degisen parcalar veya yapilan islemler bir sekilde belli olmuyor mu? Demek ki bakimlari yetkili serviste falan yapilan araclara yonelmek lazim.

tam olarak sorunuzun karşılığı değil, ancak araç kritik yerlerden hasar aldıktan sonra onarılsa da orijinali gibi olmayacak. şu kanalın videolarını beğeniyorum, tavsiye ederim:
www.youtube.com

(bkz: süleymancık)

Süleymancık'a benziyor :) ismi şaka değil, adını ben de kendileri ile karşılaştığımda öğrenmiştim. İnsana zararı olmayıp daha çok böcekler ile beslenmeyi tercih ediyorlar. Sevimli göründüğü kadar da hızlı bir hayvan :)

Süleymancık bu evet. Gariban bir hayvan. Biz de ilk gördüğümüzde baya tırsıp elektrikli süpürgeye çekip, balkonda süpürgenin haznesini açıp bırakmıştık. Bir kaç dakika sonra kendisi gitmişti.

nasıl kurtulabilirim zarar vermeden peki? tırmanırken gördüm cidden hızlıydı ahaha.

evde bir tane gördüysem bu yalnızca buz dağının görünen kısmı mıdır peki?

Bizim yörelerde tuza tüküren derler. Bir tür keler. Çok narin, güzel bir hayvandır. Sıkmadan iki parmağımla göbek bölümünden yakalayıp dışarı bırakıyorum ben, kuyruktan tutmuyorum kuyruğunu bırakabilir diye.

i1.wp.com

@himmet dayi'nin verdiği capsteki bilgileri özet geçmeye gelmiştim, aksine yararlı bir hayvandır. Evdeki zararlı böcekleri yerler, bedavaya avcı işte. Bulsam alır götürürüm eve.

23’te taksi çağırsam yazacaktım.

O saatte hiç sıkıntı olacağını sanmam.

Ayrıca çoğu taksi ufak bir komisyonlar kredi. Kartından çekiyor. Durağı arayıp söylerseniz öyle bir taksi yollar

o saatte 25 dakika sürer taksiyle. ona göre hesap edin. bi taksi gelsin.

durakta sıkıntı yaşarsın da bitakside yaşamazsın.

Geçti ama:
Yasaklandı ama: (bkz: uber)

Gelen her taksi için online ödeme yapabiliyorsunuz.

iMovie iş görür sanki hocam.

izbandan alsancakta inip ışıkkent dolmuşuyla gidebilirsiniz garın önünden geçiyor.

biletinizi aldıysanız izbanla karşıyaka çarşıda inip firma şubesinden servisle ulaşabilirsiniz yada izban çarşı durağının dibinde mibibüslerin ilk durağı var oradan otogar minibüslerine binebilirsiniz. daha pratik vir yolu vardır ama malesef çiğliden ötesi bana uzak kalıyor :)

İzbanla Halkapınar, ordan 555 nolu otobüs.

Saatler için eshot sayfasına bakabilirsiniz.

Dikili - İzmir otobüsleri Aliağa'ya da uğruyor. Onlara binebilirsiniz.

aidata dahil. Bir kere bile gitmedim.

Residence'dan residence'a değişir ama o spor salonu diye yaptıkları şeyler genelde çöp oluyor. İki tane koşu bandı, üç beş dumbell koyup havalandırması bile olmayan yeri spor salonu diye pazarlıyorlar. Havuz da aidatı artırmaktan başka bir işlevi olmayan bir fasilite.

1 kere bile gitmedim. -saunaya girmistim sadece 1 kere. aidat 700kusur lira.

duzenli kullanirim diyorsan mantikli da "default insanlar" pek kullanmiyor gordugum kadariyla. coluk cocuk genelde tadini cikariyor.

bence degmez.

Son 8 senedir o tarz yerlerde yaşıyorum. İlk yaşadığımız yerin kapalı havuz, sauna, spor salonu vardı. Şu ankinde artı olarak açık havuz da var. Haftada en az bir iki kez gidiyorum. Şahsen birinci önceliğim kapalı otopark, sonra da bu diğer hizmetler, 600 küsür lira aidat veriyorum aidatın hakkını veriyorum. Eğer salona gitmeyeceksen, araban yoksa ne bileyim yani faydalanamayacaksan öyle bir yerde yaşaman gerçekten gereksiz olur çünkü özellikle istanbulda aidatlar 1000 liraya dayandı bir çok yerde.

Aidata dahil 1 kere bile gitmedim +1 en çok kullandığım temizlik ve kuru temizleme servisi o açıdan gayet rahat oluyor.

Havuz aslında güzel bir imkan. Ama millet olarak öyle bir kültürümüz olmadığı için 4 senedir hakkını vereni görmedim. Eski yerimde; küçüklükten yüzme eğitimi almış bir komşum vardı. 2 günde bir gidip hedefindeki mesafeyi yüzer gelirdi.

Bu arada spor salonları yavaş yavaş aidata dahil olmaktan çıkıyor. Pt, yoga, pilates muhabbetleriyle bir kuruma vermiş olabilirler. Çekinmeyin sorun. Planlı bir insansanız ve düzenli yapacağınıza inanıyorsanız tercih sebebiniz olsun. Çünkü ücretsiz olan ama kimsenin gitmediği spor salonları var çoğu sitede.

(bkz: bana başkanı bağlayın)
Daha yapacak bir sey yok bence, yarin arayın muhtemelen ödemenizi goreceklerdir zaten para cekildiyse.

Provizyonda mı bekliyor doğrudan dönem işlemlerine düştü mü? Provizyonda bekliyorsa büyük ihtimal +10 gün sonra (bankaya göre değişebilir) zaman aşımına uğrayıp kaybolacak.

Dönem içi işlemlerde görünüyorsa finansallaşmış demek. Bu durumda Gebze belediyesi bankadan parayı alıp tekrar yatırın diyebilir. Şimdiden bankanızı arayıp itirazda bulunun. (Online işlemlerde de yapabilen bankalar var.)

Bu arada vergi ödemelerinin çoğu, taksit, erteleme vs. gibi kampanyalardan ötürü kart sahibi bankanın sanal posundan gerçekleşiyor. Yani Gebze Belediyesi de sizin gibi X bankanın müşterisi olabilir. Bu durumda daha hızlı çözüm alabilirsiniz.

Kısaca: Bankayı arayın.

Not: X bankasında çalışan birisi olarak şunu diyebilirim ki bu tarz durumlar herhangi bir bankada inanılmaz fazla sayıda oluyor.

@nickini vermek istemeyen uye, banka ing banktı şubeden itiraz edebilirsiniz dedi. dönem içi işlemlerde görünüyor şuan.belediye düzeltir mi yoksa itiraz mı etsem bilemedim. :(

Merhaba, son durumu bilmiyorum ancak itiraz formunda fax veya mail yoluya olabileceği yazıyor.

www.ing.com.tr

borderlands 2

borderlands 3 de çıkmak üzere

borderlands 2 ömrümde oynadığım ne güzel oyun ve tam paket alırsan yaklaşık 1 sene oynarsın.

sıralaması şöyle

borderlans 1 , borderlands 2 , borderlands pre sequel(tavsiye etmiyorum) ve borderlands 3 de çıkmak üzere.

ayrıca çok geniş bir diskord kanalı ve oyuncu profili var.

rules of survival oyna ben 1 senedir falan oynuyorum.

Hellblade oyna kulaklıkla. Farklı bir tecrübe

dark souls 3
elder scrolls online
overwatch

Age of empires 2.
Ben oynuyorum.

Hellblade oynuyorum ama acayip içim daralıyor yahu. Gerçekten iyi yansıtmışlar o havayı.


Elder Scrolls Online ise beta iken bakmıştım, sonra da bıraktım. Güzel oyun ama mmorpg oynayacak vaktim yok artık ne yazık ki.

Güzel hikayeli fps, rpg eksenindeyim o yüzden genelde.

final fantasy xv

izometrik rpg seviyorsan son 2-3 senedir bol diyaloglu, güzel hikayeli çok örnek var. Seviyorsan sayayım :D

Fps olarak farklı olan prey var.

Metal Gear Solid V Phantom Pain

baldur's gate 1 ve 2 enhanced edition'ları

Hesabınız gizli değilse bir iki kez bakmislardir sonra son bakılanlar çıkıyor ya orada dikkatlerini çekmiştir ya da ilginç şeylerse attiklariniz merak etmişlerdir.
Aklıma bunlar geldi, bilemedim.

aynısı bana da oluyor. ya bazen yazdığım şeylerden buluyorlardır diyeceğim ama bazı durumlarda sadece fotoğraf veya video oluyor, başka hiçbir şey yok. yine bakıyorlar. herhangi bir sayfada yorum da yapmıyorum, hani oradan görüp baksınlar. anlamadım.

bunlardan biri benim. eğer hesabınız gizli değilse keşfet kısmında paylaştığınız fotoğraflar çıkabiliyor. fotoğrafa bakan doğal olarak hikayenize de bakıyor. eğer ilgisini çektiyse ya da ne bileyim beğenmiş de olabilir o yüzden bakıyordur. bir de bi defa baktı mı keşfet kısmından gördüğü paylaşıma, siz tekrar fotoğraf paylaşınca tekrar keşfet kısmında önüne düşüyor daha önce baktığı için. ve tabi ki yine fotoğrafa bakan hikayeye de bakıyor :) durum bundan ibaret.

Kim olduğunu çaktırmadan story takibi için uygulamalar/siteler var.
Birisinin kullanıcı adını giriyorsunuz ortada instagram'in i'si bile olmadan şak karşınıza geliyor. Sistemin kullandığı bir hesap random olarak sizin story'yi kendi sistemine aktarıyor. Size görüldü olarak düşüyor.
Sonrasında paylaşımınız başka ortamlarda geziniyor.

anlattıklarınıza göre sizin beklemeniz ayıp değil, iş yaptığınız insanlar düşüncesiz. özellikle de ücret almadan işinizi halletikleriniz tam hödüklermiş. insanların çoğu çıkarcı zaten diyip boşverin.

bence çok şey falan beklemiyorsun. uzun süreli muhattaplıklarda, jestler de gayet yapılır böyle şeyler. ama takmayı bırakmalısın sanırım. artık trajikomik hale gelmiş gibi, gül geç. (özellikle kalem olayı falan ahskagd.

düşüncesizler +1

bazı durumlarda sen yüzsüz olup isteyebilirsin. ''abi bizede bi gömlek hediye etmedin he'' veya ''fazlaysa ben alabilirm kalemlerden lazım oluyor bize sürekli'' gibi. yeteri kadar yavşak değilsin bence :)

beklemen ayıp değil aslında en mutlu eden şeydir bu beklemediğin anda gelen bir şey değerini salla onun seni düşünüp jest yapması falan büyük gönül işidir aslında.

bence sende sıkıntı yok düşüncesizler ama bunu dert de etme öyle tipler demek ki de ona göre sende onlara o şekilde davran.

Hediye beklemek ayıp değil de, hediye vermemeye de direkt ayıp diyemeyiz sanki. Eşin, sevgilin özel gününde hediye vermez ayıp etmiş olur belki ama iş yaptığın insanlar jest yapmıyor diye ayıp etmiş sayılmıyorlar bence. Yapsalar iyi olur tabi ama İnan bu kadar kafaya takılacak bir mesele değil. Bu arada hatır işleri yapmayı biraz azaltabilirsin belki. Beklentin o yüzden de artıyor olabilir.

Bizim insanımız karşılıklı jestten pek anlamaz..
Ama bence siz yine de vazgeçmeyin.
Ne demişler: iyilik yap denize at balık bilmezse halik bilir.

valla sizde bir dangalaklık yok. normal insani bir hissiyat bu. biz hiç aksatmayız muhasebecimizin ücretini ama ben yine de arada giderken kuru pasta, kahve, tatlı falan alırım. onlarda aynı şekilde davranırlar ve en önemlisi de işlerime çok titizlenirler. ben ofise telefon hattınının arızasına gelenlere bile kısıtlı zamanlarına rağmen çay-kahve-su sordurturum ofis asistanımıza, sürekli gelen kargocumuza pasta-tatlı ayırtırım, otoparkçılara çay falan göndertirim. bunlar küçük ama önemli gönül almalar, kadir kıymet bilmeler.

ama diğer taraftan muhataplarınızın/mükelleflerinizin toptan böyle düşüncesiz olması, sizin insan ilişkilerinizde alma-verme dengesinde hatalı davrandığınızı gösteriyor sanki? birde burdan bakmakta fayda var. ben yukarda bahsettiklerimi yaparken aradaki mesafeyi de mutlaka korurum mesela. acaba o konuda mı bir sıkıntı var?

Ayıp değil hocam. Sizin durumda biraz naiflik biraz da enayilik var maalesef.

Üç sene önce şirkette bir kız nişanlısından ayrılmıştı. Kendini kişisel gelişim kitaplarına vurdu. (Sevginin beş dili miydi öyle bir şey.)
Bazı insanlar hediye insanı oluyormuş. O söylemişti bana sen de böylesin diye. Ben de o zamanlar kız arkadaşım düzgün hediye almıyor diye dert yanıyordum. Yapacak bir şey olmadığını öğrendim bu durumda. Ismarlamayı, evde insanları ağırlamayı, tüm içkilerimi paylaşmayı çok seviyorum. Ama karşılık almayı geçtim çoğu zaman insanlar ilginç bakıyor. Herkesin önem verdiği şeyler başka tabi.

Bunu öğrendikten sonra kendime hediye almaya başladım. Böyle yazınca tuhaf oldu. Kendimi kötü hissettim. :)
Pahalı gelen ve çok ihtiyacım olmayan şeyleri hediye kategorisinden alıyorum: Drone, macbook, ugg vs.

Bu yılın başında da her şeyin maddiyat olmadığına karar verdim. Duygusal bir hediye alıp sürpriz yaptım:
Tüm Feridun Düzağaç albümleri...


Not: Arkadaşlar galiba ben iyi değilim.

hic garip degilsiniz, ben de hediye almayi ve hediye vermeyi cok severim. kuaforumden yakin arkadasima kadar arada minik minik seyler alirim, mesela muhabbeti gecmistir iste ornek veriyorum cilegi cok severim demistir bir gidisimde cilek gotururum fln. pahali olmasi gerekmiyor. ve ne yazik ki ben de etrafimdan oyle cok hediye almam. beni de huzunlendiriyor. insanlar beni sevmedikleri icin degil yani sevdiklerini biliyorum ama neden bilmiyorum :) takmamaya calisiyorum, hala da alirim, bana almiyorlar diye almamazlik etmem cunku cok icimden geliyor bu sekilde paylasim yapmak.

ama benim boyle is yaptigim insanlardan falan bekleme/alma durumum yok, oyle bir is yapmiyorum, bu nedenle sizin durumunuzda tavsiyem, bedavaya isini yaptiginiz adam bir kucuk sey alip getirmiyorsa o essekliktir, o nedenle kendinizi kullandirtmayin.

bence tam da dediğin gibi tanıdığımızda sevilecek adamsın, o kadar sevilecek adamsın ki herkesin arası senle iyi. kimseye bi höt demişliğin yok. kibritsuyu şeker gibi adamdır diyolar. iş yaptığın insalarla aranda profesyonel bi ilişki yok, hepsi aile eş dost gibi. o yüzden de sende yılların dostluğundan dolayı hatırları olduğunu düşünüyor ve kendilerini borçlu hissetmiyorlar.

profesyonel olup dostluk ve işi ayıramayacaksan bu iş böyle gider. demem o ki borç borçtur. tanımadıığn kişiden nasıl faturanın ödenmesini istiyorsan tanıdıklarından da isteyebilmelisin. herkes evine ekmek götürmeye uğraşıyor.

anadolu kültüründe genel olarak hediye almak, jest yapmak gibi bol gönüllülükler yok; o yüzden sen değil hediye alanlar özel bence. hediye beklemek ya da beklememek çok kişisel bişey ama bunu bu kadar sorun etmeye gerek yok diye düşünüyorum. ister istemez ediyorsan sen de bundan sonraki iyiliklerini yapmazsın, en azından için soğur.

bi de tanısanız seversiniz diyorsun, doğrudur ama belki de içten içe çok sevmiyor olabilirler seni. "seni sevmiyorlar" değil de, senin sandığın kadar sevilesi bir insan olduğunu düşünmüyor olabilirler. ben de mesela gayet kibar, yardımsever ve dürüst bir insanım ama bir yandan da kıl bir tipim. beni şu ana kadar tanımış kimsenin benden nefret ettiğini sanmıyorum(belki 1-2 ex) ama kimsenin de dünyada en sevdiği insan değilimdir(aile hariç). anlattığın örnekler sanki senin de insanlarda "çok sevilesi" biri olmadığın izlenimin olmadığını düşündürdü. bir örnek olsa adamın cimriliği, düşüncesizliği derim ama sanki kasıtlı gibi o örnekler. bi yandan bi kıl mı oluyorlar nedirse artık.

Kesinlikle ayıp değil. Muhatap olduğunuz kişiler düşüncesiz, öküz :) sizde yukarıda birinin de dediği gibi yüzsüz değilsiniz. İkisinden birinin olması gerekiyor bu hediye işlerinde :)) ya siz söke söke şakayla karışık alacaksınız ya da düşünceli insanlarla karşılaşacaksınız.
Ben de bayılırım beklenmeyen anlarda hediye almaya/vermeye. Ne bileyim dandik bir kalem de olsa düşünülmüş olduğunu hissetmek sanırım İnsanın gününü aydınlatıyor.
Doktorum iğne verdi, sağlık ocağına gittim iki gün oradaki hemşire vurdu. Ay dedim eliniz çok hafifmiş haftasonu ne yapıcam bakalım :( kadın hemen, evim çok yakın isterseniz gelin ctesi pazar sabahtan dedi. Nasıl sevindim, bu sabah gittik eşimle, eşi ve kızıyla kahvaltı hazırlıyorlardı. Hemen bizi davet ettiler, zorla reddedebildik utandık ;) iğnemi vurdu sıkıla sıkıls para sorduk asla kabul etmedi. Hemen çıkınca eşime dedim yarın giderken bi canlı çiçek alalım olmaz böyle. O da onu düşünmüş zaten.
Ben bana da bu yapılsın istiyorum, sizin de istemeniz çok normal.

Enpara

ING diye biliyorum. adınıza kredi limiti kadar kredili mevduat hesabı tanımlayarak bunu kolayca çözüyor.

En kolay yol tabi ki banka çalışanı tanıdık.

Şubeye gitmek ile internetten başvurmak arasında büyük bir fark var. Çünkü afedersiniz *** bankacı sizi gördüğünde tipinize bakıyor, keyfi olursa ilgileniyor. Çalışanın o anki ruh haline göre hizmet alıyorsunuz.

İnternet bazı değerlere bakıyor ve sonuca göre şubeye yönlendiriyor, onaylıyor veya reddediyor.

Calisiyorsan maas hesabinin oldugu subeyle gorus. Direkt telefonla onaylayabiliyorlar bazen.

Iki sene evvel aldığım kredi için çalıştığım banka istediğim vade ile kredi vermez iken daha düşük faiz oranı ve yine istediğim vade ile Vakıfbanktan almıştım. Üstelik ne sigortadan görünen maaşım yüksekti ne de kredi notum deli dehşetti (1300 falan).

Green card sahibiyim. Şimdilik Türkiye’de yaşıyorum.

Arabada.

hep arabada.

yanıma alırım.

hep arabada.

bir kere arkadaşın aracını kullandım, yine arabada bırakmıştım sonra babası aracı almaya geldi, "ruhsat nerede?" dedi. "arabada" dememle adeta 7 ölümcül günahtan birini işlemişim gibi davranmaya başladı. bildiğin azarladı beni, yaşlı başlı adam bir şey de diyemedim.
(bkz: bu da böyle bir anımdır)

arabada. ruhsatı sağda solda unutma riski, arabanın çalınıp da hırsızın polis çevirmesine takılıp ruhsat gösteremeyerek yakalanma ihtimalinden daha fazla.

ruhsatı daima yanımda taşıyorum. araba çalındığında kasko ruhsatı soruyor. arabada olması durumu zorlaştırıyor.

Arabada.

Aksamlari evde, gun icinde yanimda.

No no noo hep yanımda

Crossfit ten mi bahsediyosun :D

Yok ya :) böyle ninja warriordan bozma etapların olduğu bir spor salonu vardı İstanbul’da. Maslak tarafındaydı deyü hatırlıyorum

Uniq'de bir yer var ağaçtan ağaca... Çocuk şeysi gibi

Sanayi'de Acrodemy var.

www.youtube.com

Yok böyle bişey değildi. Slowdu ama daha "boat on the river" tarzimsi country/rock tarzı bişeydi. Ve duyduğunda offf be falan oluyordun, mızıkanin süper bi ritmi vardi

youtu.be

www.youtube.com

Değiller maalesef :(

www.youtube.com

Değil :(

maaşını aldığın bankayla çalışırsan yıllık kart ödemesi yapmıyordun galiba öyle bi yarım yamalak bilgi kalmış kafamda.

Kredi kartı ile maaş çok bağlantılı değil. Kartın tipine göre aidat alırlar. Banka çalışanıyım ona rağmen aidat var.

Bol reklamlı, kampanyalı bir şey seçmeniz lazım.

Garanti'nin ve Finans'ın yeni mil kartları var. Yeni oldukları için daha fazla kampanya olabilir.
Onun dışında illa aidatsız derseniz enpara olabilir.

1.500-2000 arası tutar. evin kirasına baglı ama

Fikirtepe'de Kasım ayında ev bakmıştım. 1600'den aşağı 1+1 yoktu. 2000 depozito, 2000 emlakçı, 2000 ilk kirayı hazırlamanız da şart.

2200'den aşağı aidat artı kira bulamazsınız.
Doğalgaz + sıcak su 2-3 ay 300, diğer aylar ortalama 50 gelir.
Elektrik 50
İnternet 70.
Telefonlarınız 50.
Market gideri 500.

En iyi ihtimal kişi başı 1500.

gereken bir şey değil.
neden böyle yazmışım. acayip gereksiz. gerekli değil demek istemişim :)
tabii ki çok gereksiz. özür dilerim.
alla alla şimdi de gerekli bir şey gibi okudum kendi yazdığımı .. aaaaaa

Gereksiz bir sey

Ablam (doktor) yararından çok zararı olduğunu söylemişti, ben de kullanmaya bıraktım.

ayda birkac defadan fazla kullanmamak lazim, bir de icerisinde alkol olmayanlardan kullanin. alkol olanlar, agiz kanserine sebep oluyor diye okumustum.

Gerekli

colgate'inki şekerli su gibi, listerine ise bildiğin ağzını kavuruyor. sanki listerine daha yararlı gibi geliyor bana ama çok da bilmiyorum belki tırttır ikisi de.

Ben çok kullanıyordum. Ferahlık veriyor. Her fırçalamadan sonra basıyordum listerine'i.
Fiyatlar çok arttı. Bıraktım.

nedense gerekli yazmışım :( ç
çok gereksiz birşey :(

devamlı kullanmak zararlıymış. diş fırçalıyorum ama ağız bakım suyunu aklıma eserse kullanıyorum.

Yoo...

Bir kere sudan geçiririm.

Yıkamıyorum.

Eskiden yıkıyordum. Sonra baktım. Yıkamadan yiyen var.

Nadiren

Yıkıyorum.

hangi aşamalardan geçtiğini gördükten sonra 1 gün suda bekletip en az 4 kere yıkıyorum.

aynı şeyi çayı demlerken de yapıyorum. çayı mutlaka bir kere soğuk suda yıkarım.

Yıkamıyorum yıkayanı da anlamıyorum.

Yıkıyorum, yıkadıktan sonra bir miktar limon ve zeytinyağı karıştırıp zeytini onun içine koyup öyle yiyorum, tadı çok daha yumuşak ve lezzetli oluyor.

Kavanozdan kahvaltılığa koyarken sudan geçiriyorum.

Cok tuzluysa evet

Hayir canim ne yikamasi. Sacama sapan bir sey olur yikarsak.

yıkıyorum, eskiden özellikle çok boya salardi.

Evet.

10-15 dakika su dolu kasenin içinde beklettikten sonra limon, zeytinyağı ve hafif kekik ile sosluyorum. Soslamasam bile mutlaka suda bekletirim.

yıkıyorum hatta suda bekletiyorum epey bir süre yemeden önce, aksi durumda yüksek tansiyon kapıda, günlük tuz tüketimini hayli hayli aşarsınız, zehirdir o

zeytini yıkamak ne saçma bişey, arkadaşlar böyle bişeyi nasıl yaparsınız.

Zeytinlerimizi babam yaptigi icin pek yikamam.ama disaridan alirsam kesin yikarim.

Benim duyduğum her hastane böyle, hatta 5-6 ay bile duydum

1 aysa öp başına koy ciddiyim, ufak bi şehirde, özel hastane'de çekilmesine rağmen(devlet hastanesi özel hastaneye sevk ediyor sgk kapsamında ücretsiz olarak) 2.5 ay sonra gece saat 4 e sıra verildiğini gördüm ben bizzat.

Özellerde bile aynı gün olmadığı oluyor.

Neredesiniz? 3-4 gün sonraya aldığımı bilirim ankara'da.

devlet hastanesinde 1 gün içinde mr çektirmek için ya tanıdık lazım ya da acil olarak hastaneye getirilmiş olmanız lazım. İstanbulda en geç 12 gün sonraya verilmişti bize, genelde 1 hafta sonraya veriyorlar hep.

İstanbul Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi 1 hafta sonrasına (baş-boyun), özel Medipol hastanesi 1 gün sonrasına (boyun) randevu vermişti. Medikal Park Florya aynı gün yapmaya çalışıp aletin bozuk olması sebebiyle yapamayıp yine aynı gün Medikal Park Bahçelievler'e nakledip halletmişti (baş-boyun).

rossmann'dan ideenwelt katlanır saç kurutma almıştım 50 liraya, küçük falan ama işimi gayet görüyor. linktekine pek kuvvetli üflemiyor demişler, o sebeple bahsettiğime kıyasla buna fiyat performans ürünü diyezdim ben.

Ben geçen ay Fakir aldım.
www.hepsiburada.com
Bayağı memnun kaldım.

şunu kullanıyorum 3 aydır gayet güzel f/p ürünü. bozulsa asla üzülmem gider aynısını alırım.

www.hepsiburada.com

seneler önce ben de ne alacağımı bilemeyip hepsiburada.com'dan etap 3200 almıştım. iyi ki almışım. alet canavar çıktı, tavsiye ederim.

aşağıdaki grundigi aldım 2 ay önce. inan 350 tllikten farkı yok.

www.hepsiburada.com

Aile hekimine gidip bi baktırmalı, b12 ve d vitaminleri eksikse ona göre devit, benexol falan almalı (doktorun önerisine göre hap ya da iğne). Çinkoydu demirdi öyle şeyler eksikse de tahlilde çıkar, ona göre bir şey önerir doktor. Kafasına göre vitamin tüketmemeli çünkü hiç faydalı olmayabilir, boşa tüketebilir.

Ben bir kışı imuneks 50 mg ile geçirmiştim. Biraz pahalı. O yüzden fazla yorum yapmadan başlığı buraya bırakıp gidiyorum:
(bkz: imuneks)

çinko takviyesi alabilirsiniz, örnek: Venatura 60 kapsül, 30 TL.

"Research shows that zinc can interfere with the molecular process that causes mucus and bacteria to build within the nasal passages. Ionic zinc, based on its electrical charge, has the ability to exert an antiviral effect by attaching to receptors in nasal epithelial cells and blocking their effects. (5)

Research conducted by the Medical Education Center of Chandigarh India found that when zinc was administered within 24 hours of onset of cold-related symptoms, the duration of symptoms was significantly reduced compared to the control group that didn’t supplement with zinc. Fewer patients in the zinc group had cold-related symptoms five and seven days after experiencing the first symptoms compared to those who did not take zinc. (6)"

5: www.ncbi.nlm.nih.gov
6: www.ncbi.nlm.nih.gov

probiyotik, kefir, propolis

bence gayet normal. bana da arada oluyor.

bana da surekli oluyor bu durum. hatta eskiden her gece cocuklugumun gectigi sokaklari hatirlamaya calisarak uyurdum. bir daha o gunler gelsin diye uzulurdum.

Geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir gelmemis an için de feryat etme ,
geçmis gelecek masal bunlar hep
eglenmene bak ömrünü berbat etme.

niceleri geldi, neler istediler,
sonunda dünyayi birakip gittiler.
sen hiç gitmeyecek gibisin degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler.

dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
zümrüt çayir üstünde, sefa sür iki gün ...
zira senin üstünde de otlar bitecek

31 yaşındayım, babamı 7 yıl önce kaybettim ve tarif ettiğin duyguları aynen ben de yaşıyorum. bu düşüncelerin melankolik bir yanı olduğu kesin ama melankoli de insana dair değil mi? sürekli geçmişte yaşamak ya da hiç yad etmemek arasında bir yerler bence gayet normal.

Başınız sağolsun. Geçmişten kopamıyorum ve çok sık düşünüyorum. Eğer size zarar verecek tarzda hatırlamıyorsanız bence normal. Kimileri yıllarca yas tutar depresyondan kurtulamaz. Kimileri de hatırlar sadece. İçi cız eder ama hayatına da devam eder bi şekilde.

6 sene oluyor babam öleli. Yas tuttuğum sıra hariç var olsaydı diye düşünmedim hiç. Olmuyor bende.

gayet normal. ben yeni ani katmakla ilgili oldugunu dusunmuyorum, epey ani kattim, yasamim kokten degisti ama bu yasasaydi simdi nasil bir hayatimiz olurdu, nerelere giderdik, neler konusurduk diye dusunmemi engellemiyor. engellemesin zaten, sevdiklerimizi anmak ve anilmak guzel bir sey. sanxis'in dedigi gibi arada bir yerde, hayatinizi felc etmeden bunlari yasamak gayet normal.

Normal değil. 3 sene önce en yakın arkadaşımı kaybettim. 24 yaşındaydık. 1 sene düşünerek geçti. Her akşam... Yalnız yaşıyorum. Şaka değil her akşam.

Bu işin sonu yok. Aklına geldiği an başka bir şey yapmak zorundasın. Aç oyun oyna, film seyret, dışarı çık, sarhoş ol, porno izle. Ama düşünme.

Haziranda annemi kaybettik.

Düşünürsem, intihar ederim.

Anormal diyenler neye göre diyor anlayamadım. Karalar bağlıyorum dememiş ki soruyu soran ya da yaşayamıyorum dememiş ki. Hatırlıyorum bazen, onla geçirdiğimiz zamanları düşünüyorum demiş. Cevaplarda da yeni biriyle tanışın falan denmiş. Ne yapsın yeni babayla mı tanışsın şimdi bu kişi.

sanxis, bulutumsu +1

İnsana dair bir şey bu. Bazısı böyle yaşıyor. Bence hatırlamakta bir sıkıntı yok, depresyona sürüklemiyorsa insanı. Asıl unutmak sıkıntılı gelir bana.

önce yöneticini ve ilgili kişileri bilgilendir,öyle yaz. İyi bir intiba bile uyandırır bence, eski iş yerinle iyi ayrıldığına dair.

Bence yazma.
CV'ye baktıktan sonra görüşmeye çağırıp görüşme olumlu geçerse referans isteyecekler. Onda da yönlendirme yapabilirler.
Bi tanesi doğrudan 2 kişi istemişti. Diğeri yönlendirdi. Eski şirketteki yöneticiniz ve ilk şirketinizdeki takım lideri demişlerdi.
(İkisi de büyük, kurumsal şirket.)

Bir de aynı şirketten 2 kişi değil de son 2 şirketten birer kişi bence daha iyi olur.

Referans kismana istenmesi durumunda paylasilacaktir diye yaz sadece. Ayri bir dosya olarak da referans dosyani hazirla. Mevcut isten degil de bir onceki isten yazarsan daha iyi olur. Ben mevcut isimden referans vermezdim asla. Okuldan hoca yazin ilk is yeriniz ise.

simdiye kadar cv'me hic referans yazmadim. bence gereksiz bir hareket.